Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Cennete Koşuş Mağfiret ve Cennetin Genişliği

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

21 Safer 1419 / 16.06.1998
Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın yurtdışında bulunduğu zamanlarda, özellikle 7 Mayıs 1997 günü Türkiye’den ayrıldıktan sonra gurbet ellerde; Avustralya, Almanya, İsveç, İngiltere, Hollanda, ABD ve farklı ülkelerde yapmış oldukları sohbetlerdir.

Avustralya’da sabah ve yatsı namazından sonra, çeşitli camilerde yaptıkları hadis ve tefsir sohbetleri, İsveç’te son Ramazan ayı boyunca yaptıkları konuşmalar, aile eğitim toplantılarında yaptıkları konuşmalar ve konferanslardan oluşmaktadır.

Bu konuşmalar, Ak-Radyo’da “Gurbet Sohbetleri” adı altında yayımlanmıştır.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn. Hamden kesîren tayyiben mübâreken fîh. el-Hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn. Hamden kesîren tayyiben mübâreken fîh. Kemâ yenbeğî li celâli vechihî ve li azîmi sultânih.Kemâ yenbeğî li celâli vechihî ve li azîmi sultânih. Ve's-salâtü ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihîVe's-salâtü ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi ihsânin ilâ yevmi'd-din. Emma ba'd: Aziz ve muhterem kardeşlerim! ve men tebiahû bi ihsânin ilâ yevmi'd-din.

Emma ba'd:

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'inde buyuruyor ki; Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'inde buyuruyor ki;

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Yâ eyyühe'llezîne âmenû lâ te'külü'r-ribâ ed'âfen mudâafeh. Ve'tteku'llâhe lealleküm tüflihûn. Yâ eyyühe'llezîne âmenû lâ te'külü'r-ribâ ed'âfen mudâafeh. Ve'tteku'llâhe lealleküm tüflihûn. "Ey iman edenler! Kat kat yapıp artırıp faiz yemeyin. Allah'tan korkun ki felaha eresiniz." "Ey iman edenler! Kat kat yapıp artırıp faiz yemeyin. Allah'tan korkun ki felaha eresiniz."

Ve'tteku'n-nâre'lletî uiddet li'l-kâfirîn.Ve'tteku'n-nâre'lletî uiddet li'l-kâfirîn. "Kâfirler için hazırlanmış ceza yeri olan cehennemden kendinizi sakının, koruyun." "Kâfirler için hazırlanmış ceza yeri olan cehennemden kendinizi sakının, koruyun."

Müslüman olduğunuz halde faiz yerseniz, günahları işlerseniz siz de cehenneme girebilirsiniz,Müslüman olduğunuz halde faiz yerseniz, günahları işlerseniz siz de cehenneme girebilirsiniz, cehennemden kendinizi koruyun. cehennemden kendinizi koruyun.

Ve etîu'llâhe ve'r-resûle lealleküm türhamûn.Ve etîu'llâhe ve'r-resûle lealleküm türhamûn. "Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin ki Allah'ın rahmetine, merhametine mazhar olabilesiniz." "Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin ki Allah'ın rahmetine, merhametine mazhar olabilesiniz."

Ve sâriû ilâ mağfiretin min rabbiküm ve cennetin arduhe's-semavâtü ve'l-ardu uiddet li'l-müttakîn. Ve sâriû ilâ mağfiretin min rabbiküm ve cennetin arduhe's-semavâtü ve'l-ardu uiddet li'l-müttakîn.

Bu ilk üç âyeti biraz geniş izah etmiştim.Bu ilk üç âyeti biraz geniş izah etmiştim. Bugün devamını bağlamak için baştaki âyetleri hatırlatmış oldum. Bugün devamını bağlamak için baştaki âyetleri hatırlatmış oldum.

Ve sâriû ilâ mağfiretin min rabbiküm. Ve sâriû ilâ mağfiretin min rabbiküm. "Rabbiniz'den nail olacağınız bir mağfirete kavuşmak için"Rabbiniz'den nail olacağınız bir mağfirete kavuşmak için sürat yarışması yapın, koşuşun, süratlenin, yarışın." sürat yarışması yapın, koşuşun, süratlenin, yarışın." Ve cennetin arduhe's-semavâtü ve'l-ard. Uiddet lil müttakîn. "Allah'ın müttaki kullarınaVe cennetin arduhe's-semavâtü ve'l-ard. Uiddet lil müttakîn. "Allah'ın müttaki kullarına hazırlanmış olan cennetine kavuşmak, onu elde etmek için yarışın, koşuşun." hazırlanmış olan cennetine kavuşmak, onu elde etmek için yarışın, koşuşun."

Önceki iki âyet-i kerîmede Allahu Teâlâ hazretleri, kâfirlere cehennemin hazırlandığını bildiriyor: Önceki iki âyet-i kerîmede Allahu Teâlâ hazretleri, kâfirlere cehennemin hazırlandığını bildiriyor:

Ve'tteku'n-nâre'lletî uiddet li'l-kâfirîn. "Kâfirler için hazırlanmış olan cehennemden,Ve'tteku'n-nâre'lletî uiddet li'l-kâfirîn. "Kâfirler için hazırlanmış olan cehennemden, -ey müslümanlar siz de onlar gibi, onların arasında, onlarla beraber oraya düşmemek için--ey müslümanlar siz de onlar gibi, onların arasında, onlarla beraber oraya düşmemek için- kendinizi koruyun, kollayın." diyor. Burada da müttakiler için cenneti hazırladığını bildiriyor: kendinizi koruyun, kollayın." diyor.

Burada da müttakiler için cenneti hazırladığını bildiriyor:

Ve sâriû ilâ mağfiretin min rabbiküm ve cennetin arduhe's-semavâtü ve'l-ardu uiddet li'l-müttakîn.Ve sâriû ilâ mağfiretin min rabbiküm ve cennetin arduhe's-semavâtü ve'l-ardu uiddet li'l-müttakîn. "Müttakiler için hazırlanmış olan cennete koşuşun, onu kazanmaya koşuşun." buyuruyor. "Müttakiler için hazırlanmış olan cennete koşuşun, onu kazanmaya koşuşun." buyuruyor.

Cenneti de belirtirken arduhe's-semavâtü ve'l-ard buyuruyor. Cenneti de belirtirken arduhe's-semavâtü ve'l-ard buyuruyor.

Birinci ard; ayn, r, dat ile; "genişlik" demek.Birinci ard; ayn, r, dat ile; "genişlik" demek. Eskiden genişliğe arz derlerdi, uzunluğa da tûl derlerdi. Eskiden genişliğe arz derlerdi, uzunluğa da tûl derlerdi.

"Bu arazinin arz'ı ve tûl'u nedir; eni boyu nedir? Veya İstanbul'un arz'ı ve tûl'u nedir? "Bu arazinin arz'ı ve tûl'u nedir; eni boyu nedir? Veya İstanbul'un arz'ı ve tûl'u nedir? Enlemi nedir, boylamı nedir?" mânasına. Geniş olan şeye de arîz derler. Enlemi nedir, boylamı nedir?" mânasına. Geniş olan şeye de arîz derler.

Adam oturdu, bu meseleyi arîz, amîk izah etti. Arîz "geniş" amîk "derin." Adam oturdu, bu meseleyi arîz, amîk izah etti. Arîz "geniş" amîk "derin." "Genişlemesine, derinlemesine izah etti." demek. Arîz "geniş" demek. "Genişlemesine, derinlemesine izah etti." demek. Arîz "geniş" demek.

Cennet, öyle bir cennet ki arduha "genişliği" es-semavâti ve'l-ard,"şu gökler ve yer kadar geniş." Cennet, öyle bir cennet ki arduha "genişliği" es-semavâti ve'l-ard,"şu gökler ve yer kadar geniş." Halbuki bu gökler, şu baktığımız yedi kat semâvât çok geniş yer.Halbuki bu gökler, şu baktığımız yedi kat semâvât çok geniş yer. Ucunu bucağını hesaplayamıyorlar, ölçemiyorlar; ölçecek alet yok. Işık yıllarıyla hesaplıyorlar. Ucunu bucağını hesaplayamıyorlar, ölçemiyorlar; ölçecek alet yok. Işık yıllarıyla hesaplıyorlar.

Semâvâtın enini boyunu hesaplamak için, semadaki bir yıldızın bize mesafesini hesaplamak Semâvâtın enini boyunu hesaplamak için, semadaki bir yıldızın bize mesafesini hesaplamak için metre kullanamıyorlar. Rakam yok. Metre kullansalar kaç tane sıfır koyacaklar;için metre kullanamıyorlar. Rakam yok. Metre kullansalar kaç tane sıfır koyacaklar; buradan bizim Mehmet Ali'nin evine kadar sıfır koymaları lazım. Sıfır sıfır sıfır sıfır sıfır sıfır... buradan bizim Mehmet Ali'nin evine kadar sıfır koymaları lazım. Sıfır sıfır sıfır sıfır sıfır sıfır... Rakam yok. Metre olmaz, kilometre olmaz. Ne kullanıyorlar? Işık yılı. Işık yılı ne demek? Rakam yok. Metre olmaz, kilometre olmaz.

Ne kullanıyorlar?

Işık yılı.

Işık yılı ne demek?

Saniyede üç yüz bin kilometre giden bir zaman ölçüsü. Bir saniyede... Bir saniye ne kadar? Saniyede üç yüz bin kilometre giden bir zaman ölçüsü. Bir saniyede...

Bir saniye ne kadar?

Bir diyecek kadar bir zaman. Saatinize bakın.. Tık tık tık tık tık.. İşte bakın, saniyesi devam ediyor. Bir diyecek kadar bir zaman. Saatinize bakın.. Tık tık tık tık tık.. İşte bakın, saniyesi devam ediyor.

Işık, bir saniyede üç yüz bin kilometre mesafeye gidiyor. Işık, bir saniyede üç yüz bin kilometre mesafeye gidiyor.

Üç yüz bin kilometre mesafe ne demek? Üç yüz bin kilometre mesafe ne demek?

Buradan Melbourne iki bin kilometre demek, oradan hesapla. Oradan da hesaplayamazsın. Buradan Melbourne iki bin kilometre demek, oradan hesapla. Oradan da hesaplayamazsın.

Işık dolaşsa bir tık yapıncaya kadar dünyanın etrafını kaç defa dolaşıyor.Işık dolaşsa bir tık yapıncaya kadar dünyanın etrafını kaç defa dolaşıyor. O kadar mesafeyi bir saniyede gidiyor. Bir dakikada altmış saniye var.O kadar mesafeyi bir saniyede gidiyor. Bir dakikada altmış saniye var. Bir saatte altmış dakika var. Bir saat üç bin altı yüz saniye eder. Bir günde yirmi dört saat var. Bir saatte altmış dakika var. Bir saat üç bin altı yüz saniye eder. Bir günde yirmi dört saat var. Onunla onu çarpacaksın, bir rakam bulacaksın.Onunla onu çarpacaksın, bir rakam bulacaksın. Ondan sonra bir ışık yılını bulmak için üç yüz altmış beş günü üç yüz altmış beşle çarpacaksın.Ondan sonra bir ışık yılını bulmak için üç yüz altmış beş günü üç yüz altmış beşle çarpacaksın. Işığın, bir ışık yılında ne kadar uzağa gittiğini anla. Işığın, bir ışık yılında ne kadar uzağa gittiğini anla.

Diyor ki; "Bu yıldızın ışığı beş milyon ışık yılı uzaktan geliyor." Anladın mı? Diyor ki; "Bu yıldızın ışığı beş milyon ışık yılı uzaktan geliyor."

Anladın mı?

"Anlayamadım, kafama sıfırlar sığmadı. Kafam karmakarış karıştı." "Anlayamadım, kafama sıfırlar sığmadı. Kafam karmakarış karıştı."

Niye bu muazzamlığı söylemek istiyorum? Keşke şurası kara tahta olsaydı;Niye bu muazzamlığı söylemek istiyorum?

Keşke şurası kara tahta olsaydı;
çarpmalarla, sıfırlarla göstermek mümkün olsaydı da gösterseydik.çarpmalarla, sıfırlarla göstermek mümkün olsaydı da gösterseydik. Öyle bir cennete girmek için, onu kazanmak için yarışın kiÖyle bir cennete girmek için, onu kazanmak için yarışın ki o cennetin genişliği bu semalar ve bu arz kadardır; şu etrafınızda gördüğünüz yer kadardır. o cennetin genişliği bu semalar ve bu arz kadardır; şu etrafınızda gördüğünüz yer kadardır.

"Cennet" diye burada tekil geçiyor. Bir cennet. Çoğul geçmiyor. "Cennet" diye burada tekil geçiyor. Bir cennet. Çoğul geçmiyor. Cennât olsa "cennetler" demek olurdu. Cennetün, "bir cennet" demek.Cennât olsa "cennetler" demek olurdu. Cennetün, "bir cennet" demek. Cennât, "cennetler" demek. Şimdi niye cennet diyor? Çünkü bir kişi koşuşacak, ona sahip olacak.Cennât, "cennetler" demek.

Şimdi niye cennet diyor?

Çünkü bir kişi koşuşacak, ona sahip olacak.
Yarışı kazanan alacak. Ötekisi? O da bir başka cenneti alacak. Yarışı kazanan alacak.

Ötekisi?

O da bir başka cenneti alacak.
Cennete giren bir bahtiyarın, en son giren, en son derecedeki, en sonuncu cennetliğinCennete giren bir bahtiyarın, en son giren, en son derecedeki, en sonuncu cennetliğin mükâfatı bu semâvât, bu arz kadar. Cennete girdin mi hesap orada (acreage) değil. mükâfatı bu semâvât, bu arz kadar. Cennete girdin mi hesap orada (acreage) değil.

Amma geniş mülk ya.. Amma geniş mülk ya.. Biz burada cenneti unutuyoruz da iki (acre) eykır, beş eykırın lafını ediyoruz! Biz burada cenneti unutuyoruz da iki (acre) eykır, beş eykırın lafını ediyoruz!

Ve sâriû ilâ mağfiretin min rabbiküm. Ve sâriû ilâ mağfiretin min rabbiküm.

İlk önce Allah'ın mağfiretine koşmayı söylüyor Allah. "Allah'ın mağfiretine koşun. İlk önce Allah'ın mağfiretine koşmayı söylüyor Allah. "Allah'ın mağfiretine koşun. Rabbiniz'den mağfirete koşun. Müsâraat edin, süratte yarış yapın, sürat yarışı yapın." Rabbiniz'den mağfirete koşun. Müsâraat edin, süratte yarış yapın, sürat yarışı yapın."

Yasak değil! Bu dünya yollarında sürat yarışı yapmak yasak. Yasak değil!

Bu dünya yollarında sürat yarışı yapmak yasak.
Ömer Efendi yüz seksenle gitti, Hasan Efendi iki yüze çıktı. O onun önüne geçmeye çalışıyor.Ömer Efendi yüz seksenle gitti, Hasan Efendi iki yüze çıktı. O onun önüne geçmeye çalışıyor. Arkadan bir Porsche geldi, ikisini birden geçti vesaire... Polis ne yapar? "Dur!" der,Arkadan bir Porsche geldi, ikisini birden geçti vesaire...

Polis ne yapar?

"Dur!" der,
"Ne oluyorsunuz siz, hayrola? Çıkın bakalım ehliyetleri, verin bakalım ruhsatları."Ne oluyorsunuz siz, hayrola? Çıkın bakalım ehliyetleri, verin bakalım ruhsatları. Al sana şu kadar ceza, al sana da bu kadar ceza.Al sana şu kadar ceza, al sana da bu kadar ceza. Camiye vermediğiniz paraları polise ceza olarak verin bakayım." Cezaları yazar. Camiye vermediğiniz paraları polise ceza olarak verin bakayım." Cezaları yazar.

Âhirette Allah'ın mağfiretine kavuşmak için Allah yarışı kendisi teşvik ediyor. Âhirette Allah'ın mağfiretine kavuşmak için Allah yarışı kendisi teşvik ediyor.

Ve sâriû. Sâriû sözü "sürat" sözünden çıkıyor. Sâriû ne demek? Ve sâriû.

Sâriû sözü "sürat" sözünden çıkıyor.

Sâriû ne demek?

Sürat kelimesinden; "Süratte karşılıklı yarışın." demek. Bir kişi olsa israu, "süratli git." Sürat kelimesinden; "Süratte karşılıklı yarışın." demek. Bir kişi olsa israu, "süratli git." İsra'! Süratlen ya, ne yavaş gidiyorsun, geç kalacağız, tren kaçıyor. İsra'! "Süratlen!" demek. İsra'! Süratlen ya, ne yavaş gidiyorsun, geç kalacağız, tren kaçıyor. İsra'! "Süratlen!" demek.

Sârî ne demek? "Süratte yarışın. Sen de süratli git, o da süratli gitsin ama daha hızlı gidin." Sârî ne demek?

"Süratte yarışın. Sen de süratli git, o da süratli gitsin ama daha hızlı gidin."

Sürati Allah emrediyor. Allah'ın emri güzel değil mi ya!Sürati Allah emrediyor. Allah'ın emri güzel değil mi ya! Sâriû, "Sürat yarışı yapın." Nasıl yapacaksanız yapın. Bu sürat, nasıl bir sürat? Sâriû, "Sürat yarışı yapın." Nasıl yapacaksanız yapın.

Bu sürat, nasıl bir sürat?

"Allah'ın mağfiretine süratle gidecek yarış yapın." Mağfiret ne demek? "Allah'ın mağfiretine süratle gidecek yarış yapın."

Mağfiret ne demek?

"Allah'ın günahları affetmesi." Cennete girmek için ilk önce Allah'ın kulları mağfiret etmesi lazım. "Allah'ın günahları affetmesi."

Cennete girmek için ilk önce Allah'ın kulları mağfiret etmesi lazım.

Mağfiret ne demek? "Örtmek" demek. Bak, insan kelimeleri bildi mi ne kadar tatlanıyor. Mağfiret ne demek?

"Örtmek" demek. Bak, insan kelimeleri bildi mi ne kadar tatlanıyor.
Âyet-i kerîmenin anlamına girdikçe insanın ağzı tatlanıyor. Âyet-i kerîmenin anlamına girdikçe insanın ağzı tatlanıyor.

"Askerler başına kılıç gelmesin, ok gelmesin." diye demirden bir şeyler giyerler. "Askerler başına kılıç gelmesin, ok gelmesin." diye demirden bir şeyler giyerler.

Onun adı ne? Miğfer. Mağfiret kelimesiyle ilgili.Onun adı ne?

Miğfer. Mağfiret kelimesiyle ilgili.
Kılıç darbesine karşı, gürz darbesine karşı başı örtüyor. Kılıç darbesine karşı, gürz darbesine karşı başı örtüyor.

Eskiden demir yaparlardı, demiri de dikenli yaparlardı, "gürz" denilirdi; saplı, dikenli. Eskiden demir yaparlardı, demiri de dikenli yaparlardı, "gürz" denilirdi; saplı, dikenli. Bir yerde dikeni yok, dikeni de dibe doğru kalınlaşıyor çepeçevre etrafı dikenli. Dikenli topuz. Bir yerde dikeni yok, dikeni de dibe doğru kalınlaşıyor çepeçevre etrafı dikenli. Dikenli topuz.

"Gürz" ne demek? "Dikenli topuz" demek."Gürz" ne demek?

"Dikenli topuz" demek.
Şöyle geri gerilip de Ömer Efendi gibi veya Hasan Efendi gibi babayiğit,Şöyle geri gerilip de Ömer Efendi gibi veya Hasan Efendi gibi babayiğit, kızdı, Allah rızası için gürzü bir patlattı mı adamın ne miğferi kalır, kızdı, Allah rızası için gürzü bir patlattı mı adamın ne miğferi kalır, ne beyni kalır, ne kafası kalır, ne çenesi kalır. Neden? ne beyni kalır, ne kafası kalır, ne çenesi kalır.

Neden?

Bu demirden top. Üstünde dikenleri var ama dikenlerin kökleri nah bu kadar, ucu böyle. Bu demirden top. Üstünde dikenleri var ama dikenlerin kökleri nah bu kadar, ucu böyle. Bundan bir tane patlattı mı onun kafasına giydiği şeyi deler mi? Deler. Bundan bir tane patlattı mı onun kafasına giydiği şeyi deler mi?

Deler.

Öyle babayiğitler vardı ki kalkana bir vuruyorlardı, kalkanı ikiye biçiyorlardı. Öyle babayiğitler vardı ki kalkana bir vuruyorlardı, kalkanı ikiye biçiyorlardı. Tarih kitaplarında okumadık mı? "Kalkan" ne demek? Tarih kitaplarında okumadık mı?

"Kalkan" ne demek?

İnsanı kılıçtan, mızraktan, bıçaktan koruyan şey.İnsanı kılıçtan, mızraktan, bıçaktan koruyan şey. Onu giyiyor, buradan takıyor; bu elinde kalkan var, bu eliyle de karşı tarafa kılıç vuruyor. Onu giyiyor, buradan takıyor; bu elinde kalkan var, bu eliyle de karşı tarafa kılıç vuruyor. Karşıdaki babayiğit palasını kaldırıyordu, bir tane vuruyordu,Karşıdaki babayiğit palasını kaldırıyordu, bir tane vuruyordu, kalkan ortasından ikiye ayrılıyordu. Portakal kabuğu mu bu? kalkan ortasından ikiye ayrılıyordu.

Portakal kabuğu mu bu?

Değil ama vuruş önemli. Ya Allah! Pat! Bir tane vuruyor, kalkan ikiye kırılıyor.Değil ama vuruş önemli. Ya Allah! Pat! Bir tane vuruyor, kalkan ikiye kırılıyor. Kafasına bir tane vuruyor, deliyor. Miğfer.Kafasına bir tane vuruyor, deliyor. Miğfer. İşte az çok, ufak tefek kılıç mılıç vurursa kaysın maysın diye kafaya giyilen şey.İşte az çok, ufak tefek kılıç mılıç vurursa kaysın maysın diye kafaya giyilen şey. Miğfer, zırh, kalkan; bunlar savaş aletleri. Mağfiret de "örtmek" demek.Miğfer, zırh, kalkan; bunlar savaş aletleri. Mağfiret de "örtmek" demek. Miğfer "örtme aleti" demek. Başı örten alet, miğfer. Miğfer "örtme aleti" demek. Başı örten alet, miğfer.

Miğferi eski insanlar kullanmışlar çünkü o zaman kılıç varmış, mızrak varmış,Miğferi eski insanlar kullanmışlar çünkü o zaman kılıç varmış, mızrak varmış, dikenli topuz, gürz varmış. Şimdi askerler miğfer kullanıyor mu? Kullanıyor.dikenli topuz, gürz varmış.

Şimdi askerler miğfer kullanıyor mu?

Kullanıyor.
Askerlerin demirden kafasına geçirdikleri şey de miğfer. O da demirden şapka, yuvarlak. Askerlerin demirden kafasına geçirdikleri şey de miğfer. O da demirden şapka, yuvarlak.

Niye yuvarlak yapıyorlar da köşeli yapmıyorlar? Niye yuvarlak yapıyorlar da köşeli yapmıyorlar?

"Karşıdan kurşun bir attığı zaman çarparsa kaysın." diye. "Karşıdan kurşun bir attığı zaman çarparsa kaysın." diye. Yuvarlak yapışının sebebi; Yuvarlak yapışının sebebi; kurşun sekiyor, yuvarlak miğferden kafası korunuyor. kurşun sekiyor, yuvarlak miğferden kafası korunuyor.

Şu kadarcık yerden de karşı tarafa baktı mı güm bir tane patlatıyor, Şu kadarcık yerden de karşı tarafa baktı mı güm bir tane patlatıyor, tüfeğinin kabzasına bir çentik atıyor. Vurdum adamı, bir. tüfeğinin kabzasına bir çentik atıyor. Vurdum adamı, bir. Bir tane daha vurdum, iki. Çentik atıyor adam. Siperde bu tarafa miğferi koyuyor.Bir tane daha vurdum, iki. Çentik atıyor adam. Siperde bu tarafa miğferi koyuyor. Arkadaşı miğferi kaldırıyor, boş adammış gibi.Arkadaşı miğferi kaldırıyor, boş adammış gibi. Karşıdaki de kafasını kaldırıyor; "Adam kalkıyor." diye bu da onun aşağı yukarı nerede olduğunu biliyor, Karşıdaki de kafasını kaldırıyor; "Adam kalkıyor." diye bu da onun aşağı yukarı nerede olduğunu biliyor, oraya tüfeğini ayarlamış; "Boş miğfere atış yapacağım." diye siperden başını çıkarmış adamı vuruyor.oraya tüfeğini ayarlamış; "Boş miğfere atış yapacağım." diye siperden başını çıkarmış adamı vuruyor. Ondan sonra oturuyor arka tarafta; "Bir kişiyi daha öldürdüm." diye tüfeğine bir çentik daha atıyor. Ondan sonra oturuyor arka tarafta; "Bir kişiyi daha öldürdüm." diye tüfeğine bir çentik daha atıyor.

"Nerede olmuş bu olaylar, bunları nereden biliyorsun?" Çanakkale harbinden biliyorum."Nerede olmuş bu olaylar, bunları nereden biliyorsun?"

Çanakkale harbinden biliyorum.
Filmlerden biliyorum. Ölen bazen bizim kardeşimiz, bazen bizim dedemiz, Filmlerden biliyorum. Ölen bazen bizim kardeşimiz, bazen bizim dedemiz, bazen bizim amcamız, bazen dayımız, bazen bunlardan biri.bazen bizim amcamız, bazen dayımız, bazen bunlardan biri. Karşı taraf da çok kayıp verdi ama Çanakkale'de,Karşı taraf da çok kayıp verdi ama Çanakkale'de, bizim iki yüz elli ile beş yüz bin münevver insanımız gitti. bizim iki yüz elli ile beş yüz bin münevver insanımız gitti.

Galatasaray Lisesi'nin son sınıf öğrencileri; "Biz de savaşa katılalım." diye gitmişler. Galatasaray Lisesi'nin son sınıf öğrencileri; "Biz de savaşa katılalım." diye gitmişler. Güle oynaya, marşlar söyleyerek cepheye gelmişler.Güle oynaya, marşlar söyleyerek cepheye gelmişler. Balıkesir'de onları gören bir gazi bana anlatıyor: Balıkesir'de onları gören bir gazi bana anlatıyor:

"Gülerek geldiler." diyor, "Ertesi gün kurşunlar, bombalar patlamaya başlayınca, "Gülerek geldiler." diyor, "Ertesi gün kurşunlar, bombalar patlamaya başlayınca, savaşın içine girince, hepsi titreşmeye ve ağlaşmaya başladılar." savaşın içine girince, hepsi titreşmeye ve ağlaşmaya başladılar."

Dönüş yok. Dönüşü olmayan bir yola girdiler. "Hepsi şehit oldular." diyor. Dönüş yok. Dönüşü olmayan bir yola girdiler. "Hepsi şehit oldular." diyor.

Önce bir ağlaşmışlar, titremişler, sonra içlerinden bir tanesi marş söylemeye başlamış: Önce bir ağlaşmışlar, titremişler, sonra içlerinden bir tanesi marş söylemeye başlamış:

"Annem beni yetiştirdi, bu illere yolladı, al sancağı teslim etti, Allah'a ısmarladı." filan diye."Annem beni yetiştirdi, bu illere yolladı, al sancağı teslim etti, Allah'a ısmarladı." filan diye. "Hiçbirisi kurtulmadı, hepsi şehit oldu." diyor. Zaten şehit olmaya gittiler."Hiçbirisi kurtulmadı, hepsi şehit oldu." diyor.

Zaten şehit olmaya gittiler.
Savaşmak gezmeye gitmek değil ki. Piknik treni değil ki... Şehit oldular. Savaşmak gezmeye gitmek değil ki. Piknik treni değil ki... Şehit oldular.

Miğfer "başı örtmek" demek. Mağfiret de Allah'ın neyi örtmesi demek? Miğfer "başı örtmek" demek. Mağfiret de Allah'ın neyi örtmesi demek?

"Kulun suçlarını örtmesi, kabahatini örtmesi" demek. "Biz kabahatli miyiz hocam?" "Kulun suçlarını örtmesi, kabahatini örtmesi" demek.

"Biz kabahatli miyiz hocam?"

Tepeden tırnağa, saçımızın kılından ayağımızın tırnağına kadar suçluyuz biz, kabahatliyiz. Tepeden tırnağa, saçımızın kılından ayağımızın tırnağına kadar suçluyuz biz, kabahatliyiz.

"Hocam, müslümanlar da mı kabahatli?" Müslümanlar da kabahatli. "Hocam, müslümanlar da mı kabahatli?"

Müslümanlar da kabahatli.
Müslümanların suçu o kadar büyük ki kâfirler o müslümanların suçundan dolayı bu kadar gelişti.Müslümanların suçu o kadar büyük ki kâfirler o müslümanların suçundan dolayı bu kadar gelişti. Müslümanlar vazifelerini zamanında yapsalardı küfür bu kadar azgınlaşmazdı. Müslümanlar vazifelerini zamanında yapsalardı küfür bu kadar azgınlaşmazdı.

"Nereden biliyorsun?" Çünkü Peygamber Efendimiz'in zamanında müslümanlar vazifelerini yaptılar "Nereden biliyorsun?"

Çünkü Peygamber Efendimiz'in zamanında müslümanlar vazifelerini yaptılar
ve İslâm gelişti. Dört halife zamanında vazifelerini yaptılar, İslâm üç kıtaya yayıldı; ve İslâm gelişti. Dört halife zamanında vazifelerini yaptılar, İslâm üç kıtaya yayıldı; Afrika'ya, Asya'ya, İspanya'ya geçti.Afrika'ya, Asya'ya, İspanya'ya geçti. Osmanlılar zamanında, daha sonraki zamanlarda Gelibolu'dan Trakya'ya, Balkanlar'a, Sicilya'ya geçti.Osmanlılar zamanında, daha sonraki zamanlarda Gelibolu'dan Trakya'ya, Balkanlar'a, Sicilya'ya geçti. Sicilya Adası, Malta Adası, İtalya'nın çizmesi bir ara müslümanların oldu. Sicilya Adası, Malta Adası, İtalya'nın çizmesi bir ara müslümanların oldu. Müslümanların çok suçları var. Müslümanların çok suçları var.

"Hocam, kötülerinin suçlarını anladım da; onlar meyhaneye gidiyorlar, kafayı çekiyorlar,"Hocam, kötülerinin suçlarını anladım da; onlar meyhaneye gidiyorlar, kafayı çekiyorlar, namaz kılmıyorlar filan. Bu namazlı niyazlı hacı babaların suçları günahları ne?" namaz kılmıyorlar filan. Bu namazlı niyazlı hacı babaların suçları günahları ne?"

Onların da öyle suçları, öyle günahları var ki. Onları da bıraktık, hocaların suçları, günahı yok mu? Onların da öyle suçları, öyle günahları var ki. Onları da bıraktık, hocaların suçları, günahı yok mu?

Hocalar adam olsa zaten ümmeti adam ederler. Hocalar adam olsa zaten ümmeti adam ederler. Kabahatin büyüğü hacalarda. En büyük kabahat hocalarda. Kabahatin büyüğü hacalarda. En büyük kabahat hocalarda.

Bizim hâlimiz ne olacak şimdi? Battık. Osman Kahraman, ört ki ölem.Bizim hâlimiz ne olacak şimdi?

Battık. Osman Kahraman, ört ki ölem.
Ölmem lazım, üstümü ört ki öleyim. Ne yapacağız? Ölmem lazım, üstümü ört ki öleyim.

Ne yapacağız?

O zaman başka bir çare yok, hiçbir çare yok. Ne çaresi var? O zaman başka bir çare yok, hiçbir çare yok.

Ne çaresi var?

Allah'ın mağfiret etme çaresi var. "Yâ Rabbi! Sen bizim şu kabahatlerimizi ört de kimse görmesin, Allah'ın mağfiret etme çaresi var.

"Yâ Rabbi! Sen bizim şu kabahatlerimizi ört de kimse görmesin,
kimse bilmesin. Başka bir çare yok." Gice gündüz işleri isyan kamu. kimse bilmesin. Başka bir çare yok."

Gice gündüz işleri isyan kamu.

Korkaram ki yerleri ola tamu. Gece gündüz işleri isyan olan insanlar; Korkaram ki yerleri ola tamu.

Gece gündüz işleri isyan olan insanlar;
-gül, oyna, eğlen, gafil, cahil ömür geçir- bunların yeri cehennem olur. Ne lazım? -gül, oyna, eğlen, gafil, cahil ömür geçir- bunların yeri cehennem olur.

Ne lazım?

Allah'ın günahları bağışlaması lazım. Onun için ilk iş Allah'ın mağfiretini istemek,Allah'ın günahları bağışlaması lazım. Onun için ilk iş Allah'ın mağfiretini istemek, onu sağlamaya çalışmak, ona koşturmak. Ve sâriû ilâ mağfiretin min rabbiküm. onu sağlamaya çalışmak, ona koşturmak.

Ve sâriû ilâ mağfiretin min rabbiküm.

Min -den demek, min rabbiküm, "Rabbinizden gelecek olan Min -den demek, min rabbiküm, "Rabbinizden gelecek olan mağfiret nimetine nail olmak için koşun bakalım!" mağfiret nimetine nail olmak için koşun bakalım!"

Tır yanaşmış; Mina'da, Müzdelife'de, Arafat'ta bedava süt, ayran dağıtıyorlar.Tır yanaşmış; Mina'da, Müzdelife'de, Arafat'ta bedava süt, ayran dağıtıyorlar. Zengini de gidiyor, fakiri de gidiyor. Hayret ediyorum ben, zengin de gidiyor.Zengini de gidiyor, fakiri de gidiyor. Hayret ediyorum ben, zengin de gidiyor. Kimisi eteğini dolduruyor, kimisi cebini dolduruyor, bir tanesi az geliyor. Ama adamlar korkmuyor.Kimisi eteğini dolduruyor, kimisi cebini dolduruyor, bir tanesi az geliyor. Ama adamlar korkmuyor. O tırı oraya yanaştıran kim bilir ne kadar milyonları olan bir insan;O tırı oraya yanaştıran kim bilir ne kadar milyonları olan bir insan; "O da alsın o da alsın, dua etsin yeter, Arafat'ta bir Allah razı olsun desin yeter." diyor. "O da alsın o da alsın, dua etsin yeter, Arafat'ta bir Allah razı olsun desin yeter." diyor.

Öyle bir yemeğin, ayranın dağıtıldığını, kıymetli bir şeyin dağıtıldığını gördü mü Öyle bir yemeğin, ayranın dağıtıldığını, kıymetli bir şeyin dağıtıldığını gördü mü kalabalık oraya yığılıyor, koşuşuyor. kalabalık oraya yığılıyor, koşuşuyor.

Bizim hacılardan bir tanesi Medine'de zekât dağıtmaya kalkmış,Bizim hacılardan bir tanesi Medine'de zekât dağıtmaya kalkmış, fukara bir saldırmış üstüne, düşürmüşler, ayağını kırdı.fukara bir saldırmış üstüne, düşürmüşler, ayağını kırdı. Kaç ay ayağından hasta olarak yattı. Meşhur, bilinen bir insan. Kaç ay ayağından hasta olarak yattı. Meşhur, bilinen bir insan.

Ve sâriû ilâ mağfiretin min rabbiküm. "Rabbinizden size ilk ve esaslı mükâfat olarak gelecek, Ve sâriû ilâ mağfiretin min rabbiküm.

"Rabbinizden size ilk ve esaslı mükâfat olarak gelecek,
gelebilecek olan mağfireti kazanmaya süratlenin bakalım." gelebilecek olan mağfireti kazanmaya süratlenin bakalım."

Bastır gaza, bastır, daha bastır, daha bastır! "Hocam, zorluyorum." Bastır gaza, bastır, daha bastır, daha bastır!

"Hocam, zorluyorum."

"Zorla! Ne kadar hızlı gidersen o kadar git!" Ve sâri'û ilâ mağfiretin min rabbiküm. "Zorla! Ne kadar hızlı gidersen o kadar git!"

Ve sâri'û ilâ mağfiretin min rabbiküm.
"Rabbinizden size gelecek olan mağfiret nimetine ulaşmak için onu elde etmek için yarışın." "Rabbinizden size gelecek olan mağfiret nimetine ulaşmak için onu elde etmek için yarışın."

Tabi bu sürat, yolda seksen, doksan, yüz, yüz on, yüz yirmi kilometre değil;Tabi bu sürat, yolda seksen, doksan, yüz, yüz on, yüz yirmi kilometre değil; hayrı çok yapmak suretiyle olacak. Sen dün kaç hayır yaptın? hayrı çok yapmak suretiyle olacak.

Sen dün kaç hayır yaptın?

"Ne bileyim ben, bir sayayım bakayım; üç, beş." "Tamam, ben yedi hayır yaptım." "Ne bileyim ben, bir sayayım bakayım; üç, beş."

"Tamam, ben yedi hayır yaptım."

"O bir şey mi, ben on beş hayır yaptım." "On beş bir şey mi, ben otuz hayır yaptım." "O bir şey mi, ben on beş hayır yaptım."

"On beş bir şey mi, ben otuz hayır yaptım."

Hayırlar çok. Biz burada yemek yedik, uyuduk.Hayırlar çok.

Biz burada yemek yedik, uyuduk.
Ama Medine'de kimisi sabaha kadar tesbih çekti, namaz kıldı.Ama Medine'de kimisi sabaha kadar tesbih çekti, namaz kıldı. Mekke'de kimisi tavaf etti, gözyaşı döktü, neler yaptı. Yarış var. Onlar daha çok kazandı.Mekke'de kimisi tavaf etti, gözyaşı döktü, neler yaptı. Yarış var. Onlar daha çok kazandı. Duranla durmayan, koşanla yürüyen, oturan bir olmaz. Duranla durmayan, koşanla yürüyen, oturan bir olmaz.

Lâ yestevi'l-kâidûne mine'l-mü'minîne ğayru üli'd-darari ve'l-mücâhidûne fî sebîlillâh. Lâ yestevi'l-kâidûne mine'l-mü'minîne ğayru üli'd-darari ve'l-mücâhidûne fî sebîlillâh.

"Cihad eden daha çok kazandı." Va'llâhu a'lemü bimen yücâhidü fî sebîlih. "Cihad eden daha çok kazandı."

Va'llâhu a'lemü bimen yücâhidü fî sebîlih.
"Kimin Allah yolunda cihad ettiğini de Allah çok iyi biliyor ya.." Kim? "Kimin Allah yolunda cihad ettiğini de Allah çok iyi biliyor ya.."

Kim?

Mesela bazı savaşanlar berbat ediyorlar, İslâm'ın yüzünü karaya çıkarıyorlar. Mesela bazı savaşanlar berbat ediyorlar, İslâm'ın yüzünü karaya çıkarıyorlar.

Neden? Ganimet için adam öldürüyor. Neden?

Ganimet için adam öldürüyor.
El kaldırıyor adam; "Ben müslümanım, vurma beni!" diyor. El kaldırıyor adam; "Ben müslümanım, vurma beni!" diyor. Elinde artık silah var ya, hesap da yok, sorgu sual, mahkeme de yok.Elinde artık silah var ya, hesap da yok, sorgu sual, mahkeme de yok. Bir kurşun atıyor, adam gidiyor. Bak bakalım kesesinde ne kadar para var; Bir kurşun atıyor, adam gidiyor.

Bak bakalım kesesinde ne kadar para var;
cüzdanını al, saatini al, dolma kalemini al, bilmem nesini al. Torbasına koyuyor, gidiyor. cüzdanını al, saatini al, dolma kalemini al, bilmem nesini al. Torbasına koyuyor, gidiyor. Afgan savaşında bunlar oldu. Ben böyle kaç tanesini duydum.Afgan savaşında bunlar oldu. Ben böyle kaç tanesini duydum. Adam yalvarıyor; "Vurma beni!" diyor. Artık elinde silah var, gözü dönmüş, cihadı da unutmuş. Adam yalvarıyor; "Vurma beni!" diyor. Artık elinde silah var, gözü dönmüş, cihadı da unutmuş. Bir öldürdüğü insanın cebinden birçok şey de geliyor. Bosna Hersek'i düşün. Bir öldürdüğü insanın cebinden birçok şey de geliyor. Bosna Hersek'i düşün.

Bosna Hersek'te karşı tarafta tabi kâfir var ama Afganistan'da müslüman müslümanı öldürüyor.Bosna Hersek'te karşı tarafta tabi kâfir var ama Afganistan'da müslüman müslümanı öldürüyor. Müslüman yolda karşılaştığı öteki müslümanı öldürüyor.Müslüman yolda karşılaştığı öteki müslümanı öldürüyor. Ruslar gitti, şimdi "iktidar mücadelesi" diye alenen birbirlerini öldürüyorlar.Ruslar gitti, şimdi "iktidar mücadelesi" diye alenen birbirlerini öldürüyorlar. Ruslar varken de, ben duydum, o Gülbeddin Hikmetyar'ın yakınlarından duydum,Ruslar varken de, ben duydum, o Gülbeddin Hikmetyar'ın yakınlarından duydum, o zamandan ona karşı sevgim kalmadı. o zamandan ona karşı sevgim kalmadı.

"Hocam, 'yapmayın etmeyin' diye yalvaran insanı vuruyorlardı." diyor. "Hocam, 'yapmayın etmeyin' diye yalvaran insanı vuruyorlardı." diyor.

Hâsılı ilk önce insanın mağfirete mazhar olması lazım.Hâsılı ilk önce insanın mağfirete mazhar olması lazım. Her şeyin temeli, aslı, kökü, esası, anahtarı, başlangıcı o. İlk önce mağfirete koşun. Her şeyin temeli, aslı, kökü, esası, anahtarı, başlangıcı o. İlk önce mağfirete koşun.

Ve sâriû ilâ mağfiretin min rabbiküm. Önce Allah bir affetsin, dur bakalım.Ve sâriû ilâ mağfiretin min rabbiküm.

Önce Allah bir affetsin, dur bakalım.
İlk önce, "peki, seni affettim, sen bu tarafa geç, desin" bir. İlk önce mağfiret lazım. İlk önce, "peki, seni affettim, sen bu tarafa geç, desin" bir. İlk önce mağfiret lazım.

Ve cennetin arduhe's-semavâti ve'l-ard. Ve cennetin arduhe's-semavâti ve'l-ard.

Allah mağfiret etti mi ondan sonra cennetine sokacak.Allah mağfiret etti mi ondan sonra cennetine sokacak. O cennetin genişliği de bu yeryüzü ve bu semalar kadar büyük. Ne kadar güzel! O cennetin genişliği de bu yeryüzü ve bu semalar kadar büyük. Ne kadar güzel!

Uiddet li'l-müttakîn. "Bu da mü'minler için hazırlanmış." Uiddet li'l-müttakîn. "Bu da mü'minler için hazırlanmış."

Allah cenneti, bu kadar geniş cenneti bir mü'min için hazırlamış. Bir sürü cennet var.Allah cenneti, bu kadar geniş cenneti bir mü'min için hazırlamış. Bir sürü cennet var. Bunları mü'minleri için hazırlamış. Ve'tteku'n-nâre'lletî uiddet li'l-kâfirîn. Bunları mü'minleri için hazırlamış.

Ve'tteku'n-nâre'lletî uiddet li'l-kâfirîn.

Cehennemi de kâfirler için hazırlamış. Ve'tteku'n-nâr, "Ateşten sakının." diyor. Cehennemi de kâfirler için hazırlamış.

Ve'tteku'n-nâr, "Ateşten sakının." diyor.

Müttakî ne demek? "Sakınanlar" demek. Eğer bir insan cehennem ateşinden sakınırsa, Müttakî ne demek?

"Sakınanlar" demek. Eğer bir insan cehennem ateşinden sakınırsa,
Allah'ın kahrına gazabına uğramaktan sakınırsa, onlar için de bu tarafa cennet hazırlanmış.Allah'ın kahrına gazabına uğramaktan sakınırsa, onlar için de bu tarafa cennet hazırlanmış. Allah bir tarafa cehennemi hazırlamış; kâfirlere ama mü'minler de suç işlerse girebilir.Allah bir tarafa cehennemi hazırlamış; kâfirlere ama mü'minler de suç işlerse girebilir. Bir tarafa da cehenneme düşmekten sakınanlar için mükâfat yeri olarak, Bir tarafa da cehenneme düşmekten sakınanlar için mükâfat yeri olarak, Allah'tan sakınanlar için, müttakiler için cenneti hazırlamış. Müttakiler; "sakınanlar" demek. Allah'tan sakınanlar için, müttakiler için cenneti hazırlamış.

Müttakiler; "sakınanlar" demek.

Nereden sakınıyorlar? Allah'ın kahrına, gazabına uğramaktan sakınıyorlar.Nereden sakınıyorlar?

Allah'ın kahrına, gazabına uğramaktan sakınıyorlar.
Ya da daha yüksek insanlar, daha kibar insanlar, daha efendi insanlar, daha seviyeli insanlar;Ya da daha yüksek insanlar, daha kibar insanlar, daha efendi insanlar, daha seviyeli insanlar; "Aman, rabbim razı gelmez!" diye rızasına aykırı iş yapmaktan sakınıyorlar. "Aman, rabbim razı gelmez!" diye rızasına aykırı iş yapmaktan sakınıyorlar. Ben öyle şey yapmam, istemem. Ben Allah'ın rızasını istiyorum Ben öyle şey yapmam, istemem. Ben Allah'ın rızasını istiyorum

"İlâhî ente maksûdî ve rıdâke matlûbî benim esasım olmuş, temel kaidem olmuş; "İlâhî ente maksûdî ve rıdâke matlûbî benim esasım olmuş, temel kaidem olmuş; ben bunu kendime gaye edinmişim, ben öyle günahlı yeri istemem,ben bunu kendime gaye edinmişim, ben öyle günahlı yeri istemem, haram parayı istemem!" diyor. Allah'ın rızasını, sevgisini elden kaçırmaktan sakınıyor.haram parayı istemem!" diyor.

Allah'ın rızasını, sevgisini elden kaçırmaktan sakınıyor.
Bu yüksek kulların işi. Gece kalkıyor, yalvarıyor, yakarıyor… Bu yüksek kulların işi. Gece kalkıyor, yalvarıyor, yakarıyor…

Peygamber Efendimiz'in ayakları acımış, şişmiş de Hz. Âişe anamız diyor ki; Peygamber Efendimiz'in ayakları acımış, şişmiş de Hz. Âişe anamız diyor ki;

"Niye bu kadar helak ediyorsun kendini?" Ayaklarını ovuşturuyor; ayakları acımış, şişmiş. "Niye bu kadar helak ediyorsun kendini?"

Ayaklarını ovuşturuyor; ayakları acımış, şişmiş.
Hanımı, yaşı küçük, Peygamber Efendimiz ondan ne kadar yaşlı.Hanımı, yaşı küçük, Peygamber Efendimiz ondan ne kadar yaşlı. Ayaklarını ovuşturuyor, bir taraftan da diyor ki; Ayaklarını ovuşturuyor, bir taraftan da diyor ki;

"Anam babam sana feda olsun, ey Allah'ın Resûlü, niye bu kadar yoruyorsun kendini?"Anam babam sana feda olsun, ey Allah'ın Resûlü, niye bu kadar yoruyorsun kendini? Ayakların şişecek kadar...Ayakların şişecek kadar... Kendini bu kadar helak etmenin sebebi ne?Kendini bu kadar helak etmenin sebebi ne? Allah seni affetmedi mi, mağfiret etmedi mi,Allah seni affetmedi mi, mağfiret etmedi mi, 'Gelmiş gelecek günahların mağfiret oldu.' diye Fetih sûresinde bildirmedi mi? " 'Gelmiş gelecek günahların mağfiret oldu.' diye Fetih sûresinde bildirmedi mi? "

Efelâ ekûne abden şekûrâ.Efelâ ekûne abden şekûrâ. "Öyleyse bu saydığın nimetlere karşı niye şükredici bir kul olmayayım?" buyuruyor. "Öyleyse bu saydığın nimetlere karşı niye şükredici bir kul olmayayım?" buyuruyor.

Şükürden yapıyor. Şükretmek için yapıyor. Şükürden yapıyor. Şükretmek için yapıyor.

Dua ediyor, diyor ki; "Yâ Rabbi!" Peygamber Efendimiz; günahları yok, günahsız.Dua ediyor, diyor ki;

"Yâ Rabbi!"

Peygamber Efendimiz; günahları yok, günahsız.
Zaten peygamberler masumdur, günahlardan masum, korunmuştur. Masum.Zaten peygamberler masumdur, günahlardan masum, korunmuştur. Masum. İsmet sıfatı "korunmuşluk" demek. İsmet sıfatı "korunmuşluk" demek.

Peygamber Efendimiz günahlardan korunmuş ama duasında diyor ki; Eûzü bi rıdâke min sahatike. Peygamber Efendimiz günahlardan korunmuş ama duasında diyor ki;

Eûzü bi rıdâke min sahatike.
"Kızgınlığından nereye gideceğim, rızana sığınıyorum yâ Rabbi!"Kızgınlığından nereye gideceğim, rızana sığınıyorum yâ Rabbi! Senin kızgınlığından rızana, hoşnutluğuna sığınırıyorum." Ve bi afvike min ukûbetike.Senin kızgınlığından rızana, hoşnutluğuna sığınırıyorum." Ve bi afvike min ukûbetike. "Cezayı yapıştırmandan, beni cezalandırmandan affetmene sığınıyorum yâ Rabbi!""Cezayı yapıştırmandan, beni cezalandırmandan affetmene sığınıyorum yâ Rabbi!" Ve bike minke. "Senden sana sığınıyorum yâ Rabbi!" Başka yer yok! Ve bike minke. "Senden sana sığınıyorum yâ Rabbi!"

Başka yer yok!

Rabbimiz'in rızasını kazanmaktan başka çare yok. Ama kimisi günahtan sakınıyor.Rabbimiz'in rızasını kazanmaktan başka çare yok. Ama kimisi günahtan sakınıyor. Kimisi Allah'ın rızasını kaybetmekten, sevgisini kaybetmekten sakınıyor. Kimisi Allah'ın rızasını kaybetmekten, sevgisini kaybetmekten sakınıyor. Kimisi Allah'ı seviyor; "ya Allah beni sevmez oluverirse sevmez duruma düşersem" diye tir tir titriyor. Kimisi Allah'ı seviyor; "ya Allah beni sevmez oluverirse sevmez duruma düşersem" diye tir tir titriyor.

Eğer beni öldüreler. Külüm göğe savuralar. Toprağım anda çağıra. Bana seni gerek seni. Eğer beni öldüreler.

Külüm göğe savuralar.

Toprağım anda çağıra.

Bana seni gerek seni.

Yunus Emre'nin o aşkı, o şevki, o muhabbeti, o sözleri.Yunus Emre'nin o aşkı, o şevki, o muhabbeti, o sözleri. O, aşk deryasına dalmış, sevgi ile dolmuş, Allah sevgisini içine iyice yerleştirmiş, O, aşk deryasına dalmış, sevgi ile dolmuş, Allah sevgisini içine iyice yerleştirmiş, başka sevgi tanımıyor. Hayat, varlık, mal, mülk… Bunlar şurada dursun. Allah'ı seviyor. başka sevgi tanımıyor. Hayat, varlık, mal, mülk… Bunlar şurada dursun. Allah'ı seviyor.

Niye Allah'ı seviyor? Çünkü bütün güzellikleri yaratan ve bütün güzelliklerin sahibi Allah.Niye Allah'ı seviyor?

Çünkü bütün güzellikleri yaratan ve bütün güzelliklerin sahibi Allah.
Bizim aklımız olsa biz de Allah'ı severiz.Bizim aklımız olsa biz de Allah'ı severiz. Şuurumuzun derinliği nisbetinde, marifetimizin çokluğu nisbetinde hayran oluruz. Şuurumuzun derinliği nisbetinde, marifetimizin çokluğu nisbetinde hayran oluruz.

Bir ufuktaki güneş doğarken, bir güneş batarkenki renklerden hayran oluyor insan.Bir ufuktaki güneş doğarken, bir güneş batarkenki renklerden hayran oluyor insan. Bir deniz kenarındaki manzaradan hayran oluyor. Bir deniz kenarındaki manzaradan hayran oluyor.

"Manzaraya bak, ne şahane manzara! Şurada bir ev yapacaksın, oturacaksın." "Manzaraya bak, ne şahane manzara! Şurada bir ev yapacaksın, oturacaksın."

"Ne var, hayrola?" "Manzara güzel!" Bir manzaranın karşısında hayran kalıyor insan. "Ne var, hayrola?"

"Manzara güzel!"

Bir manzaranın karşısında hayran kalıyor insan.

Allahu Teâlâ hazretleri her güzelliğin sahibi ve hâlikı. Allahu Teâlâ hazretleri her güzelliğin sahibi ve hâlikı. Senin gördüğün güzellikleri yaratan da Allah, bildiğin bilmediğin her güzelliğin sahibi de Allah. Senin gördüğün güzellikleri yaratan da Allah, bildiğin bilmediğin her güzelliğin sahibi de Allah. Aklı olsa insan, her şeyi bırakır Allah'ı sever.Aklı olsa insan, her şeyi bırakır Allah'ı sever. Aklı nisbetinde, mârifeti nisbetinde, mü'min bir insan... Aklı nisbetinde, mârifeti nisbetinde, mü'min bir insan...

Onun için aziz ve muhterem kardeşlerim! Onun için aziz ve muhterem kardeşlerim!

Bizim de edepsizlikten, günahtan sakınmamız lazım ama Bizim de edepsizlikten, günahtan sakınmamız lazım ama edepsizlikten, günahtan sakınmaktan daha yüksek bir seviye var: edepsizlikten, günahtan sakınmaktan daha yüksek bir seviye var:

Allah'ın sevgisini kaybetmekten sakınmamız lazım. Allah'ın sevgisini kaybetmekten sakınmamız lazım. Allah mü'min kulları seviyor, imana gelenleri seviyor. Allah mü'min kulları seviyor, imana gelenleri seviyor.

Va'llâhu yuhibbü'l-muhsinîn. Va'llâhu yuhibbü'l-müttekîn. Va'llâhu yuhibbü's-sâbirîn. Va'llâhu yuhibbü'l-muhsinîn.

Va'llâhu yuhibbü'l-müttekîn.

Va'llâhu yuhibbü's-sâbirîn.

Kur'ân-ı Kerîm'de neleri sevdiğini sıralıyor. "Ben onları seviyorum." diyor. Kur'ân-ı Kerîm'de neleri sevdiğini sıralıyor. "Ben onları seviyorum." diyor.

Yuhibbühüm ve yuhibbûnehû.Yuhibbühüm ve yuhibbûnehû. "Allah onları sever, onlar da Allah'ı sever." diye bazı iyi insanları anlatıyor. "Allah onları sever, onlar da Allah'ı sever." diye bazı iyi insanları anlatıyor.

Yuhibbühüm ve yuhibbûnehû. "Allah onları seviyor. Ehl-i irfan, ârifler, âşık-ı sadıklar.Yuhibbühüm ve yuhibbûnehû. "Allah onları seviyor. Ehl-i irfan, ârifler, âşık-ı sadıklar. Allah onları sever, onlar da Allah'ı sever." Allah onları sever, onlar da Allah'ı sever."

Demek ki Allah'ın sevgisini hedef almışız, güzel; bu yolda devam edelim.Demek ki Allah'ın sevgisini hedef almışız, güzel; bu yolda devam edelim. Allah'ın sevgisini kaybetmekten, kazanılmış o sevgiyi elden kaçırmaktan, iflastan korunalım, sakınalım.Allah'ın sevgisini kaybetmekten, kazanılmış o sevgiyi elden kaçırmaktan, iflastan korunalım, sakınalım. Günahtan sakınalım, cehennemden sakınalım. Günahtan sakınalım, cehennemden sakınalım.

Müttakî, "sakınan" demek. Müttakiler, sakınanlar için hazırlanmışMüttakî, "sakınan" demek. Müttakiler, sakınanlar için hazırlanmış ve eni şu semalar ve yer kadar olan cennete, cenneti kazanmaya koşuşalım. ve eni şu semalar ve yer kadar olan cennete, cenneti kazanmaya koşuşalım.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi o sâriû emrini anlayıp rızasını kazanmaya koşturanlardan,Allahu Teâlâ hazretleri bizi o sâriû emrini anlayıp rızasını kazanmaya koşturanlardan, süratle koşanlardan, müttakilerden, o cennetleri kazananlardan eylesin. süratle koşanlardan, müttakilerden, o cennetleri kazananlardan eylesin.

Subhâneke lâ ilme lenâ illâ mâ allemtenâ inneke ente'l-alîmü'l-hakîm. Subhâneke lâ ilme lenâ illâ mâ allemtenâ inneke ente'l-alîmü'l-hakîm.

Sübhâne rabbike rabbi'l-izzeti ammâ yasifûn ve selâmün ale'l-mürselîn ve'l-hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn. Sübhâne rabbike rabbi'l-izzeti ammâ yasifûn ve selâmün ale'l-mürselîn ve'l-hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn.

el-Fâtiha. el-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2