Namaz Vakitleri

20 Cemâziye'l-Evvel 1446
22 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:52
Öğle
12:55
İkindi
15:25
Akşam
17:48
Yatsı
19:12
Detaylı Arama

Cennete ve Cehenneme İlk Girecekler

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

26 Muharrem 1421 / 01.05.2000
Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Cennete İlk Girecek Üç Grup İnsan, Cehenneme Girecek Zalim Sultan, Mü’minin Cenazesine Katılanın Affedilmesi, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Cennete ve Cehenneme İlk Girecekler

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

26 Muharrem 1421 / 01.05.2000
Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Cennete İlk Girecek Üç Grup İnsan, Cehenneme Girecek Zalim Sultan, Mü’minin Cenazesine Katılanın Affedilmesi, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

el-Hamdü lillâhi rabbi'l-âlemine hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhiel-Hamdü lillâhi rabbi'l-âlemine hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhi âlâ külli hâlin ve fî külli hîn. âlâ külli hâlin ve fî külli hîn. Vessalâtü vesselâmü âlâ seyyidinâ muhammedin ve âlihi ve sahbihîVessalâtü vesselâmü âlâ seyyidinâ muhammedin ve âlihi ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emmâ ba'dü fe-kâle Resûlullahi sallallahu aleyhi ve sellem; Emmâ ba'dü fe-kâle Resûlullahi sallallahu aleyhi ve sellem;

Evvelü selâsetin yedhulûne'l-cennete eş-şehîdü ve raculün afîfün fakîrun mute'affifun Evvelü selâsetin yedhulûne'l-cennete eş-şehîdü ve raculün afîfün fakîrun mute'affifun ve zû iyâlin ve abdün ahsene ibâdete rabbihîve zû iyâlin ve abdün ahsene ibâdete rabbihî ve eddâ hakka mevâlîhi ve evvelü selâsetin yedhulûne'n-nâra emîrun musallatun ve eddâ hakka mevâlîhi ve evvelü selâsetin yedhulûne'n-nâra emîrun musallatun ve zû servetin min mâlin lâ yüeddî hakkallahi ve fakîrun fahûrun. ve zû servetin min mâlin lâ yüeddî hakkallahi ve fakîrun fahûrun.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

"Cennete ilk girecek üç kişi şunlardır." eş-Şehîdü. "Cennete ilk girecek üç kişi şunlardır." eş-Şehîdü. "Birisi şehit." İlk girecek çünkü Allah yolunda canını vermiş."Birisi şehit." İlk girecek çünkü Allah yolunda canını vermiş. Ve raculün afîfün fakîrun mute'affifun.Ve raculün afîfün fakîrun mute'affifun. "Ve fakir bir adam ama namuslu ve fakirliğini ileri sürerek, fakirliğinden dolayı yüzsüzlük yapmıyor,"Ve fakir bir adam ama namuslu ve fakirliğini ileri sürerek, fakirliğinden dolayı yüzsüzlük yapmıyor, kimseye el açmıyor."kimseye el açmıyor." Ve zû iyâlin. "Çoluk çocuğu da çok." Çoluk çocuğu çok ama, fakir ama iffetli, namuslu, Ve zû iyâlin. "Çoluk çocuğu da çok."

Çoluk çocuğu çok ama, fakir ama iffetli, namuslu,
haysiyetli yani ve yüzsüzlük yapıp, el açıp ondan bundan bir şey istemiyor,haysiyetli yani ve yüzsüzlük yapıp, el açıp ondan bundan bir şey istemiyor, zorluyor kendisini, dilenmiyor yani.zorluyor kendisini, dilenmiyor yani. Bu da cennete girecek, sabırlı fakir, fukarâ-i sâbirînden. Bu da cennete girecek, sabırlı fakir, fukarâ-i sâbirînden.

Ve abdün ahsene ibâdete rabbihî ve eddâ hakka mevâlîhi.Ve abdün ahsene ibâdete rabbihî ve eddâ hakka mevâlîhi. "Ve bir köle ki hem rabbine ibadetini, taatini yapıyor, namazını kılıyor orucunu tutuyor, "Ve bir köle ki hem rabbine ibadetini, taatini yapıyor, namazını kılıyor orucunu tutuyor, hem de kölesi olduğu patronunun, efendilerinin emrettiği şeyleri de yapıyor." hem de kölesi olduğu patronunun, efendilerinin emrettiği şeyleri de yapıyor."

Allah ona da acıdığı için, ezildin sen dünyada diye Allah ona da acıdığı için, ezildin sen dünyada diye cennete ilk gireceklerin arasına bunu da sokuyor.cennete ilk gireceklerin arasına bunu da sokuyor. Sabırlı fakiri de sokuyor, canını Allah yoluna vermiş şehidi de sokuyor. İlk girecekler bunlar. Sabırlı fakiri de sokuyor, canını Allah yoluna vermiş şehidi de sokuyor. İlk girecekler bunlar.

Ve evvelü selâsetin yedhulûne'n-nâra. Ve evvelü selâsetin yedhulûne'n-nâra. "Buna mukabil cehenneme de ilk girecek üç kişi de şunlar." Bir, emîrun musallatun."Buna mukabil cehenneme de ilk girecek üç kişi de şunlar." Bir, emîrun musallatun. "Birisi, halkın başına musallat olmuş olan hükümdar, başkan, emir." "Birisi, halkın başına musallat olmuş olan hükümdar, başkan, emir."

Geçmiş halkın başına, zalim, Allah'ın belası, musallat edilmiş milletin başına; Geçmiş halkın başına, zalim, Allah'ın belası, musallat edilmiş milletin başına; adalet etmiyor, zulmediyor, selahiyetini, hakkını, başkanlığını, hükümdarlığını kötüye kullanıyor.adalet etmiyor, zulmediyor, selahiyetini, hakkını, başkanlığını, hükümdarlığını kötüye kullanıyor. Bu ilk girecek cehenneme. Bu ilk girecek cehenneme. Çünkü bütün tebaanın işi bundan sorulurdu, güzel yapmadı vazifesini. Çünkü bütün tebaanın işi bundan sorulurdu, güzel yapmadı vazifesini. Çünkü; en-Nâsu âlâ sulûki mulûkihim denmiş, insanlar yukarıdakilere bakarlar Çünkü;

en-Nâsu âlâ sulûki mulûkihim denmiş, insanlar yukarıdakilere bakarlar
onların gidişine göre giderler; onlar iyi şeyleri yaparlar ve halkı iyiye yönlendirirlerseonların gidişine göre giderler; onlar iyi şeyleri yaparlar ve halkı iyiye yönlendirirlerse iyiye gider halk, kötü şeylere yönlendirirlerse halk bozulur, dejenere olur,iyiye gider halk, kötü şeylere yönlendirirlerse halk bozulur, dejenere olur, yani ifsad olur gider, fesada uğrar. yani ifsad olur gider, fesada uğrar. Onun için ilk cehenneme gidecek olan o sorumlu zalim herif. İkincisi; Onun için ilk cehenneme gidecek olan o sorumlu zalim herif. İkincisi;

Ve zû servetin min mâlin lâ yüeddî hakkallahi. Ve zû servetin min mâlin lâ yüeddî hakkallahi. "Servet sahibi, maldan yana serveti çok olan bir adam ama"Servet sahibi, maldan yana serveti çok olan bir adam ama Allah'ın hakkı olan, Allah'ın emretmiş olduğu, Allah'ın hakkı olan, Allah'ın emretmiş olduğu, Allah namına verilmesi gereken zekâtı, sadakayı filan vermiyor." Allah namına verilmesi gereken zekâtı, sadakayı filan vermiyor."

Serveti var, hayrât u hasenâtını, zekât ve sadakâtını vermiyor, bu da...Serveti var, hayrât u hasenâtını, zekât ve sadakâtını vermiyor, bu da... Seni mendebur, bu kadar mal verdim sana, bu kadar servet sahibi oldun daSeni mendebur, bu kadar mal verdim sana, bu kadar servet sahibi oldun da hiç fakir kardeşlerini düşünmedin ha diye o da ilk cehenneme gireceklerin arasına giriyor. hiç fakir kardeşlerini düşünmedin ha diye o da ilk cehenneme gireceklerin arasına giriyor.

Yani cehenneme girecek insanlar çok olsa bile bunlar ilk önce giriyorlar.Yani cehenneme girecek insanlar çok olsa bile bunlar ilk önce giriyorlar. Birisi hükümdar, dünyada rahat rahat yaşadın ha, alkışlandın, tahteravanlara oturdun, Birisi hükümdar, dünyada rahat rahat yaşadın ha, alkışlandın, tahteravanlara oturdun, bilmem önünden arkandan muhafızlar geldi gitti, haydi bakalım, orada cehenneme girecek. bilmem önünden arkandan muhafızlar geldi gitti, haydi bakalım, orada cehenneme girecek. Üçüncüsü de; Ve fakîrun fahûrun. "Üçüncüsü de fakir ama böbürlenici fakir,Üçüncüsü de;

Ve fakîrun fahûrun. "Üçüncüsü de fakir ama böbürlenici fakir,
palavracı, kendisini başka türlü göstermeye çalışıyor, yüksekten atıyor tutuyor filan."palavracı, kendisini başka türlü göstermeye çalışıyor, yüksekten atıyor tutuyor filan." Onu da sevmez Allah. İkinci hadîs-i şerîf yine bu konuyla ilgili. Onu da sevmez Allah.

İkinci hadîs-i şerîf yine bu konuyla ilgili.

Evvelü men yedhulü'n-nâra sultânun musallatun lem ya'dil fî-sultânihî atğâhu kibruhû Evvelü men yedhulü'n-nâra sultânun musallatun lem ya'dil fî-sultânihî atğâhu kibruhû ve ebtarathu kudretühû. ve ebtarathu kudretühû.

Hz. Ali Efendimiz'den rivayet olunmuş, Deylemî kitabına, Müsnedü'l-Firdevs'e almış. Hz. Ali Efendimiz'den rivayet olunmuş, Deylemî kitabına, Müsnedü'l-Firdevs'e almış. Allahu Teâlâ hazretlerinin resûl-ü edîbi, Peygamberimiz Efendimiz şöyle buyurmuş; Allahu Teâlâ hazretlerinin resûl-ü edîbi, Peygamberimiz Efendimiz şöyle buyurmuş;

Evvelü men yedhulü'n-nâra. "Cehenneme girenlerin ilki." Sultânun musallatun. Evvelü men yedhulü'n-nâra. "Cehenneme girenlerin ilki." Sultânun musallatun. Yani birinci hadiste emir demişti burada sultan dedi.Yani birinci hadiste emir demişti burada sultan dedi. "Halkın başında musallat kılınmış, tebelleş olmuş, bela olmuş hükümdar." "Halkın başında musallat kılınmış, tebelleş olmuş, bela olmuş hükümdar." Lem ya'dil fî-sultânihî. "Bu saltanatı zamanında, esnasında adaletle icrayı hükümet etmemiş, Lem ya'dil fî-sultânihî. "Bu saltanatı zamanında, esnasında adaletle icrayı hükümet etmemiş, yönetimi adil olmamış, zalimlik yapmış, haksızlıklar yapmış."yönetimi adil olmamış, zalimlik yapmış, haksızlıklar yapmış." Atğâhu kibruhû. "Kibirliliği, burnunun kocamanlığı, uzunluğu onu azdırmış."Atğâhu kibruhû. "Kibirliliği, burnunun kocamanlığı, uzunluğu onu azdırmış." Ve ebtarathu kudretühû. "Elde olan kuvvetler ona zulmü yaptırmış." Ve ebtarathu kudretühû. "Elde olan kuvvetler ona zulmü yaptırmış." Bu ilk cehenneme girecek. Üçüncü hadîs-i şerîf; Bu ilk cehenneme girecek.

Üçüncü hadîs-i şerîf;

Evvelü mâ yübeşşeru bihi'l-mü'minü ravhun ve rayhânun ve cennetü naîmin Evvelü mâ yübeşşeru bihi'l-mü'minü ravhun ve rayhânun ve cennetü naîmin ve inne evvelü mâ yübeşşeru bi-hi'l-mü'minü en yukâlü lehû ebşirve inne evvelü mâ yübeşşeru bi-hi'l-mü'minü en yukâlü lehû ebşir veliyyallahi bi-rıdâhu ve'l-cenneti kadimte hayra makdemin kad ğaferallâhu veliyyallahi bi-rıdâhu ve'l-cenneti kadimte hayra makdemin kad ğaferallâhu li-men şeyyi'ake ve's-tecâbe li-meni's-tağfera leke ve kabile men şehide leke. li-men şeyyi'ake ve's-tecâbe li-meni's-tağfera leke ve kabile men şehide leke.

Selman radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş ki bu müjdeli hadîs-i şerîfte Selman radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş ki bu müjdeli hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor; Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor;

Evvelü mâ yübeşşeru bihi'l-mü'minü. "Mü'minin âhirette ilk defa müjdeleneceği şey." Evvelü mâ yübeşşeru bihi'l-mü'minü. "Mü'minin âhirette ilk defa müjdeleneceği şey." Ravhun ve rayhânun ve cennetü naîmin. "Rahatlık, yani huzur, rahatlık." Ravhun ve rayhânun ve cennetü naîmin. "Rahatlık, yani huzur, rahatlık." Ve rayhânun. "Hoş kokular." Ve cennetü naîmin. "Naim cenneti." Ve rayhânun. "Hoş kokular." Ve cennetü naîmin. "Naim cenneti."

İlk defa bununla müjdelenecek mü'min. İlk defa bununla müjdelenecek mü'min. Yani vücudu bir rahatlayacak, ruhu bir rahatlayacak, bir hoş kokuların içine gark olacak,Yani vücudu bir rahatlayacak, ruhu bir rahatlayacak, bir hoş kokuların içine gark olacak, tatlı nefis kokuların içine ve cennetle müjdelenecek. tatlı nefis kokuların içine ve cennetle müjdelenecek. İlk işi, karşılaştığı bu. Ve inne evvelü mâ yübeşşeru bi-hi'l-mü'minu.İlk işi, karşılaştığı bu.

Ve inne evvelü mâ yübeşşeru bi-hi'l-mü'minu.
"Yine mü'minin ilk müjdelendiği, müjde olarak kendisine söylenen sözler şunlar.""Yine mü'minin ilk müjdelendiği, müjde olarak kendisine söylenen sözler şunlar." En yükâlü lehû. "Ona şöyle denilecek." Ebşir veliyyallahi.En yükâlü lehû. "Ona şöyle denilecek." Ebşir veliyyallahi. "Ey Allah'ın dostu müjdeler olsun sana!" Ey Allah'ın velisi, ey Allah'ın mübarek dost kulu,"Ey Allah'ın dostu müjdeler olsun sana!"

Ey Allah'ın velisi, ey Allah'ın mübarek dost kulu,
Allah dostu kul müjde olsun sana, denilecek. Allah dostu kul müjde olsun sana, denilecek.

Ebşir bi-rıdâhu. "Allah'ın senden razı olduğunu sana müjdeliyoruz, müjdeler olsun kiEbşir bi-rıdâhu. "Allah'ın senden razı olduğunu sana müjdeliyoruz, müjdeler olsun ki sen Allah'ın rızasına erdin!" denilecek. sen Allah'ın rızasına erdin!" denilecek.

Başka? Ve'l-cenneti. "Ve cennetle seni müjdeliyoruz." Başka?

Ve'l-cenneti. "Ve cennetle seni müjdeliyoruz."

Allah'ın rızasına erdin cennete de gireceksin, ey Allah'ın velisi müjdeler olsun sana, denilecek. Allah'ın rızasına erdin cennete de gireceksin, ey Allah'ın velisi müjdeler olsun sana, denilecek.

Sonra? Kadimte hayra makdemin. "Hoş geldin safâ geldin!" denilecek. Karşılama yapılıyor. Sonra?

Kadimte hayra makdemin. "Hoş geldin safâ geldin!" denilecek. Karşılama yapılıyor.

Kadimte hayra makdemin demek hayırlı bir gelişle geldin demek.Kadimte hayra makdemin demek hayırlı bir gelişle geldin demek. Hoş geldin dediğimiz gibi. Biz bir misafire, "Ooo! Hoş geldin, safalar getirdin, Hoş geldin dediğimiz gibi. Biz bir misafire, "Ooo! Hoş geldin, safalar getirdin, hay Allah razı olsun, buyur!" dediğimiz gibi bir şey bu. hay Allah razı olsun, buyur!" dediğimiz gibi bir şey bu.

Sonra? Kad ğaferallâhu li-men şeyyi'ake. Sonra?

Kad ğaferallâhu li-men şeyyi'ake.
"Allah seni sevdiği için senin cenazeni omuzlarına alıp da seni kabre kadar getiren, "Allah seni sevdiği için senin cenazeni omuzlarına alıp da seni kabre kadar getiren, seni teşyî eden, seni âhirete gönderen, sana son vazifelerini yapanları da mağfiret etti." bir. seni teşyî eden, seni âhirete gönderen, sana son vazifelerini yapanları da mağfiret etti." bir. Ve's-tecâbe li-meni's-tağfera leke. "Sana dua edene de mağfiret eyledi." Ve's-tecâbe li-meni's-tağfera leke. "Sana dua edene de mağfiret eyledi." Cenaze namazı kılan da mağfiret ediyor, kabre götürün de, Cenaze namazı kılan da mağfiret ediyor, kabre götürün de, teşyî eden de mağfiret olunuyor.teşyî eden de mağfiret olunuyor. Ve kabile men şehide leke. Ve kabile men şehide leke. "Ve senin için, 'Nasıl bilirsiniz bu cenazeyi?' 'İyi biliriz, Allah rahmet eylesin!' diye "Ve senin için, 'Nasıl bilirsiniz bu cenazeyi?' 'İyi biliriz, Allah rahmet eylesin!' diye şahitlik edeni de mağfiret eyledi." der melekler, bu kulu böyle müjdelerler. şahitlik edeni de mağfiret eyledi." der melekler, bu kulu böyle müjdelerler.

Allah'ın mü'min kulunun karşılanması böyle olacak, böyle tatlı sözlerle,Allah'ın mü'min kulunun karşılanması böyle olacak, böyle tatlı sözlerle, böyle hoş rahatlıkla, hoş kokular içinde cennete böyle girecek. böyle hoş rahatlıkla, hoş kokular içinde cennete böyle girecek.

Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi böylece cennete giren kullarından eylesin,Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi böylece cennete giren kullarından eylesin, kahrına gazabına uğrayanlardan eylemesin, azaba, cehenneme atılıpkahrına gazabına uğrayanlardan eylemesin, azaba, cehenneme atılıp cehennem azabına giriftar olanlardan eylemesin.cehennem azabına giriftar olanlardan eylemesin. Cümlemizi burada böyle camide buluşturduğu gibi cennette de buluştursun,Cümlemizi burada böyle camide buluşturduğu gibi cennette de buluştursun, analarımız, babalarımız, evlatlarımız, sevdiklerimizle beraber. analarımız, babalarımız, evlatlarımız, sevdiklerimizle beraber.

el-Fâtiha. el-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2