Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Evvel 1446
24 Kasım 2024
İmsak
06:24
Güneş
07:54
Öğle
12:55
İkindi
15:24
Akşam
17:47
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Çocukların Eğitimi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

2 Safer 1402 / 29.11.1981
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Çocuğa Namazın Öğretilmesi, Yöneticinin Beş Görevi, İlm-i Bâtın, Çok Secde Edici Bir Kul Ol!, İtaat Etmenin | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Çocukların Eğitimi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

2 Safer 1402 / 29.11.1981
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Çocuğa Namazın Öğretilmesi, Yöneticinin Beş Görevi, İlm-i Bâtın, Çok Secde Edici Bir Kul Ol!, İtaat Etmenin | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Aziz ve muhterem Müslüman kardeşlerim! Aziz ve muhterem Müslüman kardeşlerim!

Üstadımız Gümüşhaneli Ahmed Ziyaeddin Efendi hazretlerinin cem eylemiş olduğuÜstadımız Gümüşhaneli Ahmed Ziyaeddin Efendi hazretlerinin cem eylemiş olduğu Râmûzu'l-ehâdîs isimli hadis kitabından;Râmûzu'l-ehâdîs isimli hadis kitabından; başımızın tâcı, Efendimiz Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem Hazretlerinin başımızın tâcı, Efendimiz Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem Hazretlerinin ehadîs-i şerîfesini okumaya devam edeceğiz. ehadîs-i şerîfesini okumaya devam edeceğiz.

Hadîs-i şerîflerin izahına geçmeden önce evvelen ve hâssetenHadîs-i şerîflerin izahına geçmeden önce evvelen ve hâsseten Peygamberimiz Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin ruhu için,Peygamberimiz Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin ruhu için, sonra diğer enbiyâ ve mürselînin, bütün evliyaullahın, hâsseten Peygamber Efendimiz'in ashabınınsonra diğer enbiyâ ve mürselînin, bütün evliyaullahın, hâsseten Peygamber Efendimiz'in ashabının ve ashabından günümüze kadar güzerân eylemiş olan cümle turuk-ı aliyye sâdâtımızın, pîranın,ve ashabından günümüze kadar güzerân eylemiş olan cümle turuk-ı aliyye sâdâtımızın, pîranın, meşayıhımızın ruhları için, müellif Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddin Efendi hazretlerinin ruhu için,meşayıhımızın ruhları için, müellif Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddin Efendi hazretlerinin ruhu için, onun hocalarının, talebelerinin ruhları için, bu hadîs-i şerîflerin bize kadar gelmesinde emeği geçmiş olanonun hocalarının, talebelerinin ruhları için, bu hadîs-i şerîflerin bize kadar gelmesinde emeği geçmiş olan râvilerin ve ulemanın ruhları için ve hâsseten uzaktan yakından râvilerin ve ulemanın ruhları için ve hâsseten uzaktan yakından Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e muhabbetinden dolayı bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzerePeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e muhabbetinden dolayı bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere şu mescide teşrif eden siz kardeşlerimizin ahirete intikal ve irtihal eylemiş bütünşu mescide teşrif eden siz kardeşlerimizin ahirete intikal ve irtihal eylemiş bütün geçmişlerinin ruhları için bir Fâtiha üç İhlâs-ı Şerîf hediye edip öyle başlayalım dersimize. geçmişlerinin ruhları için bir Fâtiha üç İhlâs-ı Şerîf hediye edip öyle başlayalım dersimize.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki:

Allimu's-sabiyye es-sâlate. "Çocuğa namazı öğretiniz." Sabi-küçük çocuğa namazı öğretiniz. Allimu's-sabiyye es-sâlate. "Çocuğa namazı öğretiniz." Sabi-küçük çocuğa namazı öğretiniz.

Ne zaman? Ne zaman?

İbne seb'i sinîn. "Yedi yılın oğlu olduğu zaman." Bu Arapların bir tabiridir.İbne seb'i sinîn. "Yedi yılın oğlu olduğu zaman." Bu Arapların bir tabiridir. İnsan şu yaşta demiyorlar; şu yaşın oğlu diyorlar, o çağda demek.İnsan şu yaşta demiyorlar; şu yaşın oğlu diyorlar, o çağda demek. Yedi yıllık iken, yedi yaşında iken namazı ona talim ediniz, öğretiniz. "Bak evladım namaz böyle kılınır,Yedi yıllık iken, yedi yaşında iken namazı ona talim ediniz, öğretiniz. "Bak evladım namaz böyle kılınır, kıbleye döneceksin, başını örteceksin, seccadede şöyle yapacaksın, abdesti aldıktan sonrakıbleye döneceksin, başını örteceksin, seccadede şöyle yapacaksın, abdesti aldıktan sonra şu duaları okuyacaksın." O zamana kadar dualar öğretilecek tabii,şu duaları okuyacaksın." O zamana kadar dualar öğretilecek tabii, Fâtiha ve bazı sureler öğretilecek. Yedi yaşında iken çocuğa namaz talim edilecek. Fâtiha ve bazı sureler öğretilecek. Yedi yaşında iken çocuğa namaz talim edilecek.

Va'dribûhu aleyhâ ibni aşr. Üç sene alışma müddeti. "On yaşına geldi mi namazda bir ihmali varsaVa'dribûhu aleyhâ ibni aşr. Üç sene alışma müddeti. "On yaşına geldi mi namazda bir ihmali varsa veyahut namaz kılmamaya devam ediyor ise, kusuru varsa; o zaman hafif yollu dövün." veyahut namaz kılmamaya devam ediyor ise, kusuru varsa; o zaman hafif yollu dövün." Hafif yollu demiyor, dövün diyor ama şerhten anlıyoruz ki, çocuğa zaten şöyle birkaç çarpmak bile,Hafif yollu demiyor, dövün diyor ama şerhten anlıyoruz ki, çocuğa zaten şöyle birkaç çarpmak bile, on yaşındaki çocuğu öyle yerden yere çalmak gibi bir şey bahis konusu değil; on yaşındaki çocuğu öyle yerden yere çalmak gibi bir şey bahis konusu değil; "Bak sen şer yolda ısrar ediyorsun, böyle olursa, bu cezaların en küçüğü en başta bu tokattır."Bak sen şer yolda ısrar ediyorsun, böyle olursa, bu cezaların en küçüğü en başta bu tokattır. Ondan sonra ta ileriye kadar-cehenneme kadar gider bu iş." diye işin vahametini göstermek bakımındanOndan sonra ta ileriye kadar-cehenneme kadar gider bu iş." diye işin vahametini göstermek bakımından dövülmesi emrediliyor. Tabii yüzüne vurulmayacak; sırtına vurulacak, bacağına vurursun,dövülmesi emrediliyor. Tabii yüzüne vurulmayacak; sırtına vurulacak, bacağına vurursun, zarar gelmeyecek yerine vurursun. Mühim olan korkutmaktır. zarar gelmeyecek yerine vurursun. Mühim olan korkutmaktır.

Bizim akrabadan birisinin çocukları biraz haşarılık etmiş; çocuklar küçük değil de delikanlı.Bizim akrabadan birisinin çocukları biraz haşarılık etmiş; çocuklar küçük değil de delikanlı. Annesi söz geçirememiş, babasına telefon etmiş demiş ki;Annesi söz geçirememiş, babasına telefon etmiş demiş ki; sen çocuklarına ne yapacaksan yap, ben söz geçiremedim. Babası, peki, ben akşam geliyorum demiş. sen çocuklarına ne yapacaksan yap, ben söz geçiremedim. Babası, peki, ben akşam geliyorum demiş. Akşam gelmiş, eve girmemiş. Bahçeye dolanmış, kömürlüğe gitmiş, tabii yukarıdan çocuklar seyrediyorlar;Akşam gelmiş, eve girmemiş. Bahçeye dolanmış, kömürlüğe gitmiş, tabii yukarıdan çocuklar seyrediyorlar; babam arabadan indi bakalım ne yapacak diye. Kömürlüğe dolanmış,babam arabadan indi bakalım ne yapacak diye. Kömürlüğe dolanmış, oradan bir odun bulmuş ama odunun en çürüğünü, oradan bir odun bulmuş ama odunun en çürüğünü, hatta elde durmayacak gibisini bulmuş ama görünüşü itibariyle kalın odunmuş.hatta elde durmayacak gibisini bulmuş ama görünüşü itibariyle kalın odunmuş. Zaten çocuk o odunu görünce, eyvah babam kömürlüğe gitti odun aldı deyince bitmiş, tükenmiş. Zaten çocuk o odunu görünce, eyvah babam kömürlüğe gitti odun aldı deyince bitmiş, tükenmiş. Yukarıda lüzum kalmadan iş hallolmuş. Yukarıda lüzum kalmadan iş hallolmuş.

Mühim olan çocuğa namazı kıldırmaktır. Bu raddeye gelinceye kadar daha yapılacak işler var.Mühim olan çocuğa namazı kıldırmaktır. Bu raddeye gelinceye kadar daha yapılacak işler var. Mesela güzel bir seccade alıverirsin. Psikolojik şartlar var. Çocuğa namazı kıldıracağız, mühim olan odur. Mesela güzel bir seccade alıverirsin. Psikolojik şartlar var. Çocuğa namazı kıldıracağız, mühim olan odur. Bir güzel seccade alırsın, evladım bu seccade sana mahsus, bak seccaden senin, dersin. Bir güzel seccade alırsın, evladım bu seccade sana mahsus, bak seccaden senin, dersin. Annesine bir güzel işlemeli takke yaptırtırsın, bak bu takkeyi senin için yaptık, sen artık abi oldun,Annesine bir güzel işlemeli takke yaptırtırsın, bak bu takkeyi senin için yaptık, sen artık abi oldun, kocaman bir çocuksun, artık öyle haylaz çocuklar gibi yapma,kocaman bir çocuksun, artık öyle haylaz çocuklar gibi yapma, bak takken senin, bak şu tesbihi de sana aldım, ne kadar güzel filan dersin. bak takken senin, bak şu tesbihi de sana aldım, ne kadar güzel filan dersin. Böyle psikolojik şartlara da dikkat ederek, kıldığı zaman takdir ederek, aferin diyerekBöyle psikolojik şartlara da dikkat ederek, kıldığı zaman takdir ederek, aferin diyerek üç sene müddet. Üç sene ısındıracaksın, alıştıracaksın. üç sene müddet. Üç sene ısındıracaksın, alıştıracaksın.

Neden? Neden?

Namaz dinin direğidir de onun için. Namaz bizim dinimizin direğidir.Namaz dinin direğidir de onun için. Namaz bizim dinimizin direğidir. Kim namazı doğrultmuş ise, dosdoğru kılmış ise din ayaktadır;Kim namazı doğrultmuş ise, dosdoğru kılmış ise din ayaktadır; kim namazı doğru kılmamış ise, ihmal etmiş ise din yerlere yıkılmıştır. kim namazı doğru kılmamış ise, ihmal etmiş ise din yerlere yıkılmıştır. Bu, bir hadîs-i şerîfte de böyle anlatılıyor. Bu, bir hadîs-i şerîfte de böyle anlatılıyor.

Arapların hayatını düşünürsek daha iyi anlarız. Göçebe hayatı çadırda geçiyor.Arapların hayatını düşünürsek daha iyi anlarız. Göçebe hayatı çadırda geçiyor. Tabii evleri olup da kesme kerpiçten veyahut taştan evde oturan da vardır da Tabii evleri olup da kesme kerpiçten veyahut taştan evde oturan da vardır da umumiyetle bedevi hayatı çadırda geçiyor. umumiyetle bedevi hayatı çadırda geçiyor.

Çadırın o bezleri nasıl ayakta durur? Çadırın o bezleri nasıl ayakta durur?

Ortasında bir direk olur, o direk onu kaldırtır, öbür taraflarına iplerini gerersin; çadır ayakta durur.Ortasında bir direk olur, o direk onu kaldırtır, öbür taraflarına iplerini gerersin; çadır ayakta durur. O orta direk olmazsa çadır ayakta nasıl duracak; durmaz. Namaz onun gibidir. O orta direk olmazsa çadır ayakta nasıl duracak; durmaz. Namaz onun gibidir.

Bu namaz neden bu kadar önemli? Bu namaz neden bu kadar önemli?

Çünkü kulun hayattan asıl gayesi, bu dünyaya gelme nedeni,Çünkü kulun hayattan asıl gayesi, bu dünyaya gelme nedeni, Allahu Teâlâ hazretlerini bilip, bulup, tanıyıp O'na kulluk etmektir. Asıl iş budur.Allahu Teâlâ hazretlerini bilip, bulup, tanıyıp O'na kulluk etmektir. Asıl iş budur. Başka işlerin hepsi iş değildir, teferruattır. Bizim bu hayattan gayemiz; bizi her yandan kuşatmış olan,Başka işlerin hepsi iş değildir, teferruattır. Bizim bu hayattan gayemiz; bizi her yandan kuşatmış olan, Zâhir, Bâtın, Evvel, Âhir, Muhît, Mucîb, Karîb olan Allahu Teâlâ hazretlerini tanımaktır. Zâhir, Bâtın, Evvel, Âhir, Muhît, Mucîb, Karîb olan Allahu Teâlâ hazretlerini tanımaktır.

Biz ne kadar acayip mahluklarız ki Mevlâ bizim yanımızda, biz ondan fersah fersah uzaktayız.Biz ne kadar acayip mahluklarız ki Mevlâ bizim yanımızda, biz ondan fersah fersah uzaktayız. Ne kadar garip bir şeydir. Bu kadar yakınında, hani burnunun ucunu görmüyor derler ya; Ne kadar garip bir şeydir. Bu kadar yakınında, hani burnunun ucunu görmüyor derler ya; insanoğluna bu kadar büyük gaflet yakışmaz. İnsan Allahu Teâlâ hazretlerini bilecek, bulacak, insanoğluna bu kadar büyük gaflet yakışmaz. İnsan Allahu Teâlâ hazretlerini bilecek, bulacak, O'na kulluğun lezzetine erecek. Asıl işi budur. O'na kulluğun lezzetine erecek. Asıl işi budur.

Bu nasıl olur? Bu nasıl olur?

Bu zikir ile olur. Allahu Teâlâ hazretlerini bir kere aramaya başlamakla, anmakla olur,Bu zikir ile olur. Allahu Teâlâ hazretlerini bir kere aramaya başlamakla, anmakla olur, O'nun hasretinin kalbine düşmesiyle olur. O'nun hasretinin kalbine düşmesiyle olur.

Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî Mesnevî diye bir kitap yazmış; ciltlerle şiir.Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî Mesnevî diye bir kitap yazmış; ciltlerle şiir. Ciltler dolusu binlerce beyit yazmış. Başında ney diye, Farsça'da ney denilen kamışı anlatıyor. Ciltler dolusu binlerce beyit yazmış. Başında ney diye, Farsça'da ney denilen kamışı anlatıyor.

Kamışın [hammaddesi] nedir? Kamışın [hammaddesi] nedir?

Bizim kaval dediğimiz, kavalın biraz daha müterakki bir şekli olan, ses çıkartıcı bir âlet;Bizim kaval dediğimiz, kavalın biraz daha müterakki bir şekli olan, ses çıkartıcı bir âlet; Avrupalılar flüt diyorlar. Avrupalılar flüt diyorlar.

Neyi anlatıyor, işe neyi anlatmaktan başlıyor; ama maksadı başka bir şeyi anlatmak. Neyi anlatıyor, işe neyi anlatmaktan başlıyor; ama maksadı başka bir şeyi anlatmak.

Ney ile ne ilgisi var, niçin oradan başlamış? Ney ile ne ilgisi var, niçin oradan başlamış?

Ney yanık yanık çalıyor ya.Ney yanık yanık çalıyor ya. Yanık yanık çaldığı zaman insan 'Ah vah' ediyor, 'Vay!' diyor gözleri yaşarıyor. Yanık yanık çaldığı zaman insan 'Ah vah' ediyor, 'Vay!' diyor gözleri yaşarıyor.

"O neyin yanık yanık çalması nedendir biliyor musun?" diyor. "O neyin yanık yanık çalması nedendir biliyor musun?" diyor.

"O vatanından, aslî diyarından uzakta kaldı, onu kamışlıktan kopardılar,"O vatanından, aslî diyarından uzakta kaldı, onu kamışlıktan kopardılar, ateşlere yaktılar, başını kestiler, dilini iki pare ettiler, o ayrılığa dayanamıyor da onun içinateşlere yaktılar, başını kestiler, dilini iki pare ettiler, o ayrılığa dayanamıyor da onun için her yerde böyle yanıp yakılıyor." diye meseleyi böyle bir nükte ile anlatıyor.her yerde böyle yanıp yakılıyor." diye meseleyi böyle bir nükte ile anlatıyor. Sonra da sözü getirip, asıl söyleyeceği sözü insanın kafasına yumruk gibi indiriyor. Sonra da sözü getirip, asıl söyleyeceği sözü insanın kafasına yumruk gibi indiriyor.

Bu ney'in sesi ateştir, hava değildir. Bu ney'in sesi ateştir, hava değildir.

Kimde bu ateş yoksa yok olsun. diyor. Kimde bu ateş yoksa yok olsun.

diyor.

Ne demek istiyor? Ne demek istiyor?

Kimde bu aslını arama arzusu yoksa, Mevlâsını bulma, ona karşı iştiyak yoksa yok olsun. Kimde bu aslını arama arzusu yoksa, Mevlâsını bulma, ona karşı iştiyak yoksa yok olsun.

Olur mu? Olur mu?

Sana bunca nimeti gönderiyor, bunca lütfu var, seni yaratmış, bu hâle getirmiş,Sana bunca nimeti gönderiyor, bunca lütfu var, seni yaratmış, bu hâle getirmiş, her anda ayrı bir tecellide, her an O'nun lütfuyla ayaktayız.her anda ayrı bir tecellide, her an O'nun lütfuyla ayaktayız. Bir an lütfunu kesse o anda yokuz. Her an O'nun lütfuyla ayaktayız;Bir an lütfunu kesse o anda yokuz. Her an O'nun lütfuyla ayaktayız; lütfu, nimeti, ihsanı, hadsiz hesapsız; hepsi bize tevâli edip yağıp duruyor, biz O'ndan gafiliz.lütfu, nimeti, ihsanı, hadsiz hesapsız; hepsi bize tevâli edip yağıp duruyor, biz O'ndan gafiliz. Çok büyük kabalık, çok büyük terbiyesizlik oluyor. Çok büyük kabalık, çok büyük terbiyesizlik oluyor.

[Kul] O'nu bulacak. O'nu bulmak için de zikir ehli olacak, Allah'ı anacak.[Kul] O'nu bulacak. O'nu bulmak için de zikir ehli olacak, Allah'ı anacak. Ana ana ana ana içine ateş düşecek. Yâ Rabbi, diyecek. Allah'tan isteyince, verecek olan yine Allah. Ana ana ana ana içine ateş düşecek. Yâ Rabbi, diyecek. Allah'tan isteyince, verecek olan yine Allah.

İnsan Allah'ı kendisi bilebilir mi? İnsan Allah'ı kendisi bilebilir mi?

Ne haddine! Allah nasip edecek de bakacak, onun yanıp yakılmasındaki samimiyeti görecek,Ne haddine! Allah nasip edecek de bakacak, onun yanıp yakılmasındaki samimiyeti görecek, eh ihsan edeyim diyecek. Yoksa insan 60-70 yıl boş boş gezer, boş fıçı gibi gezer gider. eh ihsan edeyim diyecek. Yoksa insan 60-70 yıl boş boş gezer, boş fıçı gibi gezer gider. Hiçbir şey olmaz, içine hiçbir şey dolmaz. Yine O verecek.Hiçbir şey olmaz, içine hiçbir şey dolmaz. Yine O verecek. Onun için gözyaşı döküp, yalvarıp yakarıp ne yapıp O'nun rızasını kazanmaktan başka bir çıkar yol yok. Onun için gözyaşı döküp, yalvarıp yakarıp ne yapıp O'nun rızasını kazanmaktan başka bir çıkar yol yok. O'nun kapısından başka bir kapı yok. O kapıda bekleyeceksin. Başka kapı yok, O'nu bekleyeceksin. O'nun kapısından başka bir kapı yok. O kapıda bekleyeceksin. Başka kapı yok, O'nu bekleyeceksin.

Bu zikrin en üstün çeşidi de namazdır.Bu zikrin en üstün çeşidi de namazdır. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz namazı miraçta gök ehlinin ibadetlerinden bize hediye getirdi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz namazı miraçta gök ehlinin ibadetlerinden bize hediye getirdi. Namaz cümle gök ehli ibadetlerinin bir hülâsasıdır. Bazı melekler var rukûda, bazı melekler var kıyamda,Namaz cümle gök ehli ibadetlerinin bir hülâsasıdır. Bazı melekler var rukûda, bazı melekler var kıyamda, bazı melekler vardı secdedeydi; kimisi tesbih, kimisi tahmid, kimisi temcid okurdu, kimisi tehlil ederdi.bazı melekler vardı secdedeydi; kimisi tesbih, kimisi tahmid, kimisi temcid okurdu, kimisi tehlil ederdi. Allahu Teâlâ hazretleri biz müslümanlara hediye olarak o cümle gök ehlinin ibadetlerininAllahu Teâlâ hazretleri biz müslümanlara hediye olarak o cümle gök ehlinin ibadetlerinin bir hülâsası namazı emretmiştir.bir hülâsası namazı emretmiştir. Biz Allahu Ekber dediğimiz zaman bize bizden yakın olan Allahu Teâlâ hazretlerinin divanına duruyor,Biz Allahu Ekber dediğimiz zaman bize bizden yakın olan Allahu Teâlâ hazretlerinin divanına duruyor, hükümdarın kabul salonuna giriyoruz. Hadîs-i şerîfte böyle bir benzetme var.hükümdarın kabul salonuna giriyoruz. Hadîs-i şerîfte böyle bir benzetme var. Ben de o benzetmeye dayanarak cesaret edip bu sözü söylüyorum. Ben de o benzetmeye dayanarak cesaret edip bu sözü söylüyorum.

Allahu Ekber dedikten sonra hükümdarın kabul salonuna, huzuruna giriyoruz. Ondan sonra söyle;Allahu Ekber dedikten sonra hükümdarın kabul salonuna, huzuruna giriyoruz. Ondan sonra söyle; "Yâ Rabbi! Sana hamd ederim, sen her türlü noksandan münezzehsin, alemlerin rabbisin, Rahman'sın, Rahim'sin."Yâ Rabbi! Sana hamd ederim, sen her türlü noksandan münezzehsin, alemlerin rabbisin, Rahman'sın, Rahim'sin. Bir gün gelecek hesaba çekileceğiz, o günün sahibi Sensin, o gün bize hükmedeceksin,Bir gün gelecek hesaba çekileceğiz, o günün sahibi Sensin, o gün bize hükmedeceksin, yâ Rabbî aman hesap o güne kalırsa halimiz nice olur! Bizi bu dünyada ıslah eyle o tarafa bırakma, yâ Rabbî aman hesap o güne kalırsa halimiz nice olur! Bizi bu dünyada ıslah eyle o tarafa bırakma, bizi sevdiğin, razı olduğun insanların yoluna hidayet eyle! Burada senin istediğin gibi yaşayalım dabizi sevdiğin, razı olduğun insanların yoluna hidayet eyle! Burada senin istediğin gibi yaşayalım da ahirete mücrim, âsi, yüzü kara, gönlü kara, ahirete mücrim, âsi, yüzü kara, gönlü kara, suçlu, zincirlere bağlı bir kul olarak senin huzuruna gelmeyelim.suçlu, zincirlere bağlı bir kul olarak senin huzuruna gelmeyelim. Ondan sonra feryâd ü figân ile saçından tutulup yerlerde sürüklenerekOndan sonra feryâd ü figân ile saçından tutulup yerlerde sürüklenerek cehenneme atılanlardan olmayalım yâ Rabbi!" cehenneme atılanlardan olmayalım yâ Rabbi!"

İyyâke na'budu ve iyyâke neste'în. "Yâ Rabbi! Sadece sana tapınırız, sadece senden yardım isteriz."İyyâke na'budu ve iyyâke neste'în. "Yâ Rabbi! Sadece sana tapınırız, sadece senden yardım isteriz." "Bizi sevdiğin, razı olduğun insanların yoluna hidayet eyle, "Bizi sevdiğin, razı olduğun insanların yoluna hidayet eyle, gazabına uğrayan, yolunu şaşırmış olan insanların yoluna bizi sakın saptırma, düşürme!" diyegazabına uğrayan, yolunu şaşırmış olan insanların yoluna bizi sakın saptırma, düşürme!" diye neler söylüyormuşuz da meğer farkında değilmişiz! neler söylüyormuşuz da meğer farkında değilmişiz!

Kur'ân-ı Kerîm'i bilmezsen, Arapça'yı öğrenmezsen, din kitaplarını takip etmezsen bir mana vermez amaKur'ân-ı Kerîm'i bilmezsen, Arapça'yı öğrenmezsen, din kitaplarını takip etmezsen bir mana vermez ama onları biraz öğrenirsen, takip edersen ne kadar kıymetli ibadet. İbadetlerin en yükseğidir. onları biraz öğrenirsen, takip edersen ne kadar kıymetli ibadet. İbadetlerin en yükseğidir.

İnsan mânevî bakımdan yükseldi yükseldi, kemalin zirvesine çıktı, yapacağın iş nedir? İnsan mânevî bakımdan yükseldi yükseldi, kemalin zirvesine çıktı, yapacağın iş nedir?

Kemal ehlinin en yüksek ibadeti namazdır. Ondan bir aşağısı Kur'an'dır.Kemal ehlinin en yüksek ibadeti namazdır. Ondan bir aşağısı Kur'an'dır. Namaz ondan daha yüksek, çünkü içinde Kur'ân-ı Kerîm de var, Kur'ân-ı Kerîm kıraati de var. Namaz ondan daha yüksek, çünkü içinde Kur'ân-ı Kerîm de var, Kur'ân-ı Kerîm kıraati de var.

Sen evliyaullahın en yüksek noktasına çıksan, kutb-ı ferd olsan, kutb-ı aktâb olsan ne yapacaksın? Sen evliyaullahın en yüksek noktasına çıksan, kutb-ı ferd olsan, kutb-ı aktâb olsan ne yapacaksın?

Gene namaz kılacaksın. Şimdi de kılıyorsun mübarek! Ne diye o kadar dolanıp dolanıp daGene namaz kılacaksın. Şimdi de kılıyorsun mübarek! Ne diye o kadar dolanıp dolanıp da aynı yere geleceksin;işte o yerdesin ya. Dikkat etsene o namaza. Ne kadar uğraşsan geleceğin yer o.aynı yere geleceksin;işte o yerdesin ya. Dikkat etsene o namaza. Ne kadar uğraşsan geleceğin yer o. Demek ki gafletle yapıyorsun ondan olmuyor. Gafletini at, şu namazın mânasına er;Demek ki gafletle yapıyorsun ondan olmuyor. Gafletini at, şu namazın mânasına er; Allahu Ekber dediğin zaman namazın namaz olsun, huzurda olduğunu bil, Allahu Ekber dediğin zaman namazın namaz olsun, huzurda olduğunu bil, gözyaşları içinde bir namaz kıl bakalım o tadı başka bir şeyde bulabilecek misin! gözyaşları içinde bir namaz kıl bakalım o tadı başka bir şeyde bulabilecek misin! İşte insanlar bunu yapmıyor. Neden? İşte insanlar bunu yapmıyor.

Neden?

Çünkü annesi babası liseyi bitirinceye kadar çocuğa gık demiyor, karışmıyor.Çünkü annesi babası liseyi bitirinceye kadar çocuğa gık demiyor, karışmıyor. Çocuk mektebe gitsin gelsin. Çocuk mektebe gitsin gelsin.

Çocuğuna namaz kıldırsan? diyen olursa; Çocuğuna namaz kıldırsan? diyen olursa;

Ya karışma! Çocuk daha küçük. Çocuk daha küçük, büyüsün bakalım... diyor. Ya karışma! Çocuk daha küçük. Çocuk daha küçük, büyüsün bakalım... diyor.

İyi büyüsün! İyi büyüsün!

Uykusu az gelir, derslerinde zihnini toplayamaz, derslerini iyi kavrayamaz, diyor. Uykusu az gelir, derslerinde zihnini toplayamaz, derslerini iyi kavrayamaz, diyor.

Peki, güzel!.. Peki, güzel!..

O 13-14 yaşına kadar geliyor ama her gün onun boş bıraktığın yere başka şeyler doluyor.O 13-14 yaşına kadar geliyor ama her gün onun boş bıraktığın yere başka şeyler doluyor. Senin kıyamayıp da boş bıraktığın yere başka fikirler doluyor doluyor doluyor, Senin kıyamayıp da boş bıraktığın yere başka fikirler doluyor doluyor doluyor, çocuk liseye geldiği zaman sana şöyle yan gözle bakıyor; çocuk liseye geldiği zaman sana şöyle yan gözle bakıyor;

"Babam 'namaz kıl' diyor ama dünyadan haberi yok. Amerika var, Avrupa var;"Babam 'namaz kıl' diyor ama dünyadan haberi yok. Amerika var, Avrupa var; millet ay'a gidiyor, güneşe gidecek nerdeyse bu hâlâ namaz kılıyor." diyor. millet ay'a gidiyor, güneşe gidecek nerdeyse bu hâlâ namaz kılıyor." diyor.

Sanıyor ki ay'a, güneşe gitmekle namaz kılmak birbirine zıt şeyler.Sanıyor ki ay'a, güneşe gitmekle namaz kılmak birbirine zıt şeyler. Halbuki biz ay'dan, güneşten öteye, namazla Mevlâ'ya varıyoruz. Halbuki biz ay'dan, güneşten öteye, namazla Mevlâ'ya varıyoruz.

Daha ötesi mi var? Daha ötesi mi var?

Bizim görüşümüz âhireti görüyor, o burnunun ucunu görmüyor. Bizim görüşümüz âhireti görüyor, o burnunun ucunu görmüyor.

O zaman babasına yan bakmaya, kıyafetini beğenmemeye, sakalına ta'n etmeye başlıyor,O zaman babasına yan bakmaya, kıyafetini beğenmemeye, sakalına ta'n etmeye başlıyor, şöyle diyor, böyle diyor. Bakıyorsun baba ile evlat düşman olmuş. şöyle diyor, böyle diyor. Bakıyorsun baba ile evlat düşman olmuş.

Neden? Neden?

Vah benim evladım neden böyle oldu? Vah benim evladım neden böyle oldu?

Neden böyle olacak; sen 20 yaşına kadar salıverdin, ortalıkta salma dolaştı. Neden böyle olacak; sen 20 yaşına kadar salıverdin, ortalıkta salma dolaştı.

Ne diyor Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz? Ne diyor Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz?

Sen yedi yaşında öğret, on yaşında biraz tazyik et, alışsın.Sen yedi yaşında öğret, on yaşında biraz tazyik et, alışsın. Alışsın da 18 yaşına geldikten sonra isterse kılmasın bakalım. Alışsın da 18 yaşına geldikten sonra isterse kılmasın bakalım.

Mümkün mü? Mümkün mü?

Sen ona güzelce namazın ne olduğunu öğret, ondan sonra o namazı bırakacak ha! Sen ona güzelce namazın ne olduğunu öğret, ondan sonra o namazı bırakacak ha!

Mümkün mü, bırakabilir mi? Mümkün mü, bırakabilir mi?

İnsan namazı bıraktığı zaman hasta olur.İnsan namazı bıraktığı zaman hasta olur. Doğru düzgün yetiştirirsen namazı bıraktığı zaman aklı başından gider.Doğru düzgün yetiştirirsen namazı bıraktığı zaman aklı başından gider. İş işten geçtikten sonra "benim evladım niye böyle oldu?" diye diz dövüyor. İş işten geçtikten sonra "benim evladım niye böyle oldu?" diye diz dövüyor. Mühendis oldu, doktor oldu ama adam olamadı diyor. Mühendis oldu, doktor oldu ama adam olamadı diyor.

Onun için Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in tavsiyelerini tutacağız, dinleyeceğiz.Onun için Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in tavsiyelerini tutacağız, dinleyeceğiz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bizim Hâlıkımız'ın elçisi.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bizim Hâlıkımız'ın elçisi. Bizi yaratan, bizi bizden iyi bilen, bizim içimizi dışımızı, her aletimizin-edavâtımızınBizi yaratan, bizi bizden iyi bilen, bizim içimizi dışımızı, her aletimizin-edavâtımızın nasıl çalıştığını, geliştiğini bilen Allahu Teâlâ hazretlerinin elçisidir. nasıl çalıştığını, geliştiğini bilen Allahu Teâlâ hazretlerinin elçisidir.

Ve mâ yantıku ani'l-hevâ. İn hüve illâ vahyu'y-yûhâ.Ve mâ yantıku ani'l-hevâ. İn hüve illâ vahyu'y-yûhâ. "Kendi aklından konuşmaz, O hep Allahu Teâlâ hazretlerinin bildirmesi ile söylüyor." "Kendi aklından konuşmaz, O hep Allahu Teâlâ hazretlerinin bildirmesi ile söylüyor."

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem kendi hevâ-yı nefsinden konuşur mu? Söylediği sözler hata mı? Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem kendi hevâ-yı nefsinden konuşur mu? Söylediği sözler hata mı?

Asla ve kat'a! O halde tut. Neden tutayım? Asla ve kat'a!

O halde tut.

Neden tutayım?

Senin lehine! Evlat hayırlı, müslüman, namazlı niyazlı olursa senin de,Senin lehine! Evlat hayırlı, müslüman, namazlı niyazlı olursa senin de, memleketin de, kendisinin de lehine. Kendisi mesut bahtiyar olur, sen istifade edersin, memleketin de, kendisinin de lehine. Kendisi mesut bahtiyar olur, sen istifade edersin, sermaye dimdik ayakta; içkiyle kendisini helâk etmez, zinayla kendisini mahvetmez, sermaye dimdik ayakta; içkiyle kendisini helâk etmez, zinayla kendisini mahvetmez, hırsızlığa arsızlığa düşmez, doğru düzgün-mazbut bir insan olur mürüvvetini, iyi gününü görürsün.hırsızlığa arsızlığa düşmez, doğru düzgün-mazbut bir insan olur mürüvvetini, iyi gününü görürsün. İhtiyarladığında sana eğer ihtiyacın varsa yardımcı olur, bakar. İhtiyarladığında sana eğer ihtiyacın varsa yardımcı olur, bakar. Memleket de istifade eder, çünkü asosyal yetişmiş, içi problemli olanMemleket de istifade eder, çünkü asosyal yetişmiş, içi problemli olan insanlar bu memlekete en büyük zararı veriyor, bütün anarşi onlardan çıkıyor. insanlar bu memlekete en büyük zararı veriyor, bütün anarşi onlardan çıkıyor.

Bizim Amerika'da çalışan bir mühendis arkadaşımızın çocuğu,Bizim Amerika'da çalışan bir mühendis arkadaşımızın çocuğu, birkaç sene orada kaldıkları için Amerikan okuluna gitmiş. Kızı sınıfın president'i seçilmiş.birkaç sene orada kaldıkları için Amerikan okuluna gitmiş. Kızı sınıfın president'i seçilmiş. Sınıfın en başarılı öğrencisi ki başkan yapmışlar. Gayet güzel! Sınıfın en başarılı öğrencisi ki başkan yapmışlar. Gayet güzel! Fakat haftada bir iki gün alıp alıp çocukları kiliseye götürüyorlarmış. Amerika olduğu için,Fakat haftada bir iki gün alıp alıp çocukları kiliseye götürüyorlarmış. Amerika olduğu için, alıp kiliseye götürüyorlarmış. Bizim arkadaş, " Kiliseye gitme kızım." demiş.alıp kiliseye götürüyorlarmış. Bizim arkadaş, " Kiliseye gitme kızım." demiş. O da gitmeyeceğim deyince okul ayağa kalkmış. Çağır velini! Kiliseye niye gelmiyorsun bakalım demişler,O da gitmeyeceğim deyince okul ayağa kalkmış. Çağır velini! Kiliseye niye gelmiyorsun bakalım demişler, bizim arkadaşı çağırmışlar, sormuşlar; bizim arkadaşı çağırmışlar, sormuşlar;

Sen niye çocuğunu kiliseye göndermiyorsun? Sen niye çocuğunu kiliseye göndermiyorsun?

"Göndermem, ben müslümanım, onun için." demiş. "Göndermem, ben müslümanım, onun için." demiş.

Ha, o başka. Müslümansan o zaman bizim vazifemiz senin çocuğuna bir din hocası bulupHa, o başka. Müslümansan o zaman bizim vazifemiz senin çocuğuna bir din hocası bulup ona dinini öğretmektir. Onun dini neyse onu öğretmektir. Bizim şikâyetimiz dinsizlikten. ona dinini öğretmektir. Onun dini neyse onu öğretmektir. Bizim şikâyetimiz dinsizlikten. Biz bi't-tecrübe sabit, tecrübeyle görmüşüz ki; çocuk küçükken dinî terbiye almazsa,Biz bi't-tecrübe sabit, tecrübeyle görmüşüz ki; çocuk küçükken dinî terbiye almazsa, sevgiyi, merhameti, Allah'ın kendisini gördüğünü bildiğini öğrenmezse çocuk problemli çocuk oluyor.sevgiyi, merhameti, Allah'ın kendisini gördüğünü bildiğini öğrenmezse çocuk problemli çocuk oluyor. Ondan sonra arkadaşlarıyla kavgacı oluyor. Ondan sonra cemiyet içinde meşin ceket giyen, Ondan sonra arkadaşlarıyla kavgacı oluyor. Ondan sonra cemiyet içinde meşin ceket giyen, motosiklete binen, onu bunu kıran döken, laf anlamaz, söz dinlemez, anarşist çocuk oluyor.motosiklete binen, onu bunu kıran döken, laf anlamaz, söz dinlemez, anarşist çocuk oluyor. Onun için biz küçük çocukların ilkokulda gönül yapısını düzeltmeye çalışıyoruz. Onun için biz küçük çocukların ilkokulda gönül yapısını düzeltmeye çalışıyoruz. İman, vicdan vermeye çalışıyoruz, bilgi ikinci planda kalıyor, demiş. İman, vicdan vermeye çalışıyoruz, bilgi ikinci planda kalıyor, demiş.

Amerikalı çocuğunu böyle yetiştiriyor, yetiştirmeye çalışıyor.Amerikalı çocuğunu böyle yetiştiriyor, yetiştirmeye çalışıyor. Gene de onlarda bir sürü meşin ceketli, bir sürü motosikletli, bir sürü gangster insan var. Gene de onlarda bir sürü meşin ceketli, bir sürü motosikletli, bir sürü gangster insan var.

Neden? Neden?

Dini çürük, sağlam değil, ahkam yok, hepsi uydurma şey.Dini çürük, sağlam değil, ahkam yok, hepsi uydurma şey. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadisleri bizim dişimizi temizlemekten,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadisleri bizim dişimizi temizlemekten, çocuğumuzu ne zaman namaza başlatacağımıza kadar her şeyi bildirmemiş mi? çocuğumuzu ne zaman namaza başlatacağımıza kadar her şeyi bildirmemiş mi?

Yok öyle şey! Hayran kalıyorlar! Hayatı Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz kadarYok öyle şey! Hayran kalıyorlar! Hayatı Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz kadar en ince teferruatına kadar bildirilmiş, tespit edilmiş ikinci bir insan daha yok şu dünyada, diyorlar.en ince teferruatına kadar bildirilmiş, tespit edilmiş ikinci bir insan daha yok şu dünyada, diyorlar. Oturduğu, kalktığı, söylediği, yatışı, yatarken ne söylediği,Oturduğu, kalktığı, söylediği, yatışı, yatarken ne söylediği, geceleyin yaptığı ibadet, ibadette secdede ne söylediği, kalktığı zaman ne söylediği belli;geceleyin yaptığı ibadet, ibadette secdede ne söylediği, kalktığı zaman ne söylediği belli; Resûlullah Efendimiz'in her şeyi belli. Böylece bize hidayet yolu da, hidayetimizin yolu da belli oluyor. Resûlullah Efendimiz'in her şeyi belli. Böylece bize hidayet yolu da, hidayetimizin yolu da belli oluyor.

Zavallı adamların dini eksik. Zavallı adamların ikinci bir zavallılığı var:Zavallı adamların dini eksik. Zavallı adamların ikinci bir zavallılığı var: Hz. İsa'yı gönderen Allahu Teâlâ hazretleri O'ndan sonra Hz. Muhammed aleyhisselamı göndermiş, Hz. İsa'yı gönderen Allahu Teâlâ hazretleri O'ndan sonra Hz. Muhammed aleyhisselamı göndermiş, O'nun peygamberliğini kabul etmediği için bereket yok, iş yürümüyor. O'nun peygamberliğini kabul etmediği için bereket yok, iş yürümüyor. Hz. İsa nasıl Allah'ın peygamberiyse Hz. Muhammed aleyhisselam da Allah'ın peygamberidir de tâbi ol. Hz. İsa nasıl Allah'ın peygamberiyse Hz. Muhammed aleyhisselam da Allah'ın peygamberidir de tâbi ol. O zaman Amerika'da ne anarşi kalır ne bir şey. Çünkü adamlar ileri,O zaman Amerika'da ne anarşi kalır ne bir şey. Çünkü adamlar ileri, her şeyi aldılar mı gayet güzel yaparlar. Bizim gibi yarım yamalak da tutmazlar. her şeyi aldılar mı gayet güzel yaparlar. Bizim gibi yarım yamalak da tutmazlar. Bizim her şeyimiz yarım yamalak.Bizim her şeyimiz yarım yamalak. Müslümanız deriz, Allah biliyor hepimizin müslümanlığını, Allah affeylesin. Müslümanız deriz, Allah biliyor hepimizin müslümanlığını, Allah affeylesin.

Bu çocuk terbiyesi ile ilgili bir hadîs-i şeriftir, çocuk terbiyesi de bizim istikbalimizdir.Bu çocuk terbiyesi ile ilgili bir hadîs-i şeriftir, çocuk terbiyesi de bizim istikbalimizdir. Bir hadis üzerinde hoca niçin bu kadar uzattın derseniz, istikbalinizi temine çalışıyoruz.Bir hadis üzerinde hoca niçin bu kadar uzattın derseniz, istikbalinizi temine çalışıyoruz. Çocuklar bizim aile istikbalimizdir, devlet olarak istikbalimizdir. Çocuklar bizim aile istikbalimizdir, devlet olarak istikbalimizdir. Bugün yedi yaşındaki çocuk, on sene sonra 17 yaşında olacak, askere gidecek 18 yaşında.Bugün yedi yaşındaki çocuk, on sene sonra 17 yaşında olacak, askere gidecek 18 yaşında. Ondan sonra 27 yaşında bir devletin bir yerinde bir hizmet görecekOndan sonra 27 yaşında bir devletin bir yerinde bir hizmet görecek veyahut cemiyetin bir yerinde bir vazifeye başlayacak. Sen onu sağlam yetiştirirsen rahat edersin,veyahut cemiyetin bir yerinde bir vazifeye başlayacak. Sen onu sağlam yetiştirirsen rahat edersin, çürük yetiştirirsen peşine polis tak, MİT elemanlarını sal, askeri dolaştır, hapset, çıkar mahkeme et; çürük yetiştirirsen peşine polis tak, MİT elemanlarını sal, askeri dolaştır, hapset, çıkar mahkeme et; bitmez. Sen onu yapacağına biraz doğru düzgün vicdanlı yetiştirsenbitmez. Sen onu yapacağına biraz doğru düzgün vicdanlı yetiştirsen hiç onlara lüzum kalmayacak. Herkesin polisi içinde olacak, vicdanı yanında olacak. hiç onlara lüzum kalmayacak. Herkesin polisi içinde olacak, vicdanı yanında olacak. Sen ona hırsızlık yap desen yapmayacak, bulduğunu alıp getirecek, Sen ona hırsızlık yap desen yapmayacak, bulduğunu alıp getirecek, bu benim helal param değil, bu bulunmuştur, alın diyecek. bu benim helal param değil, bu bulunmuştur, alın diyecek.

Bir müslümandan bulduğu parayı alıp da cebine koyan var mı? Bir müslümandan bulduğu parayı alıp da cebine koyan var mı?

Hele bir alsın! Allahu Teâlâ hazretleri şefkat tokadıyla tokatlar.Hele bir alsın! Allahu Teâlâ hazretleri şefkat tokadıyla tokatlar. Cebine buradan bir 100 lira koyar, bulduğu parayı; bu taraftan 500 lirası gider aklı başına gelir.Cebine buradan bir 100 lira koyar, bulduğu parayı; bu taraftan 500 lirası gider aklı başına gelir. Der ki; Ya Allahu Teâlâ hazretleri bak razı gelmedi, şuradan 100 lira aldım buradan 500 lira gitti, Der ki; Ya Allahu Teâlâ hazretleri bak razı gelmedi, şuradan 100 lira aldım buradan 500 lira gitti, hatta 1000 lira gitti der, yola gelir. Allah sevdiği kulu cezalandırır ki sapıklığı devam etmesin diye. hatta 1000 lira gitti der, yola gelir. Allah sevdiği kulu cezalandırır ki sapıklığı devam etmesin diye.

Çocuklarımızı iyi yetiştireceğiz, sermayemizdir, millî sermayemizdir, ailevî sermayemizdir,Çocuklarımızı iyi yetiştireceğiz, sermayemizdir, millî sermayemizdir, ailevî sermayemizdir, âhiret sermayemizdir. Geçen gün takvimin arkasında hadîs-i şerîf okudum. âhiret sermayemizdir. Geçen gün takvimin arkasında hadîs-i şerîf okudum. O takvimlerde de neler var maşaallah, insan her gün bir tane şey ezberlese...O takvimlerde de neler var maşaallah, insan her gün bir tane şey ezberlese... Âhirette, cennette kişinin derecesi artacakmış, diyecekmiş ki; Âhirette, cennette kişinin derecesi artacakmış, diyecekmiş ki;

"Yâ Rabbi! Bu nereden?" "Yâ Rabbi! Bu nereden?"

Dünyada evladın hayır işliyor da ondan. Sana dua etti de ondan. Ahirette derecesi artmaya devam ediyor,Dünyada evladın hayır işliyor da ondan. Sana dua etti de ondan. Ahirette derecesi artmaya devam ediyor, âhiret sermayesi aynı zamanda. Onun için evlatlarımızı öyle yetiştirelim. âhiret sermayesi aynı zamanda. Onun için evlatlarımızı öyle yetiştirelim.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi arkamızdan hayır dualar ile ananAllahu Teâlâ hazretleri bizi arkamızdan hayır dualar ile anan salih evlatlara, zürriyetlere sahip eylesin. salih evlatlara, zürriyetlere sahip eylesin.

Bu hadîs-i şerîfi söyleyip kürsüden inmek de yeter. O kadar önemli bir hadistir, Bu hadîs-i şerîfi söyleyip kürsüden inmek de yeter. O kadar önemli bir hadistir, o kadar üzerinde durmamız gereken bir şeydir. Hoca bir hadis söyledi indi der insan, hiç hatırından çıkmaz.o kadar üzerinde durmamız gereken bir şeydir. Hoca bir hadis söyledi indi der insan, hiç hatırından çıkmaz. Ama ben yine öteki hadislerden okuyayım. Ama ben yine öteki hadislerden okuyayım.

Ale'l-vâlî hamsu hısâlin cem'u'l-fey'i min hakkıhî ve vad'uhû fî-hakkıhî ve en yeste'îne 'alâ umûrihimAle'l-vâlî hamsu hısâlin cem'u'l-fey'i min hakkıhî ve vad'uhû fî-hakkıhî ve en yeste'îne 'alâ umûrihim bi-hayri men ya'lemü ve lâ yücemmirhum fe-yuhlikehüm ve lâ yuahhira emre yevmin liğadin. bi-hayri men ya'lemü ve lâ yücemmirhum fe-yuhlikehüm ve lâ yuahhira emre yevmin liğadin.

Bu hadîs-i şerîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem EfendimizBu hadîs-i şerîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz müslümanların idarecileri ile ilgili tavsiyelerini söylüyor.müslümanların idarecileri ile ilgili tavsiyelerini söylüyor. Müslümanların başına geçmiş, onları idare eden insanlara tavsiyeleri. Müslümanların başına geçmiş, onları idare eden insanlara tavsiyeleri.

Ale'l-vâlî. "Veliyyü'l-emrin, işi eline almış kişinin..." 'Vâli' sözü bizim gibi vilayete bakan,Ale'l-vâlî. "Veliyyü'l-emrin, işi eline almış kişinin..." 'Vâli' sözü bizim gibi vilayete bakan, bir şehrin en yüksek mülki amiri mânasına değildir. Veliyyü'l-emr "işin sahibi" demektir.bir şehrin en yüksek mülki amiri mânasına değildir. Veliyyü'l-emr "işin sahibi" demektir. Çeşitli kademelerde olabilir; ta devlet reisi de olabilir, muhtar da olabilir. Çeşitli kademelerde olabilir; ta devlet reisi de olabilir, muhtar da olabilir. Bizim anladığımız mânadan daha değişik, daha geniş bir mânası var. Bizim anladığımız mânadan daha değişik, daha geniş bir mânası var. İdareci olan kimseye beş haslet lazımdır, beş hususa dikkat edecek, beş haslete riayet edecek. İdareci olan kimseye beş haslet lazımdır, beş hususa dikkat edecek, beş haslete riayet edecek.

Nedir bunlar? Nedir bunlar?

Bir; cem'u'l-fey'i min hakkıhî, "Para, vergi, ganimet hakkından toplayacak." Bir; cem'u'l-fey'i min hakkıhî, "Para, vergi, ganimet hakkından toplayacak."

Demek ki bütçesiz, parasız iş olmuyor. İdare parayla olduğu için hakkından toplayacak,Demek ki bütçesiz, parasız iş olmuyor. İdare parayla olduğu için hakkından toplayacak, yalnız haksız yere değil. Ben valiyim, emrimde birlikler, kuvvetler var, dayanırım bir mağazanın önüneyalnız haksız yere değil. Ben valiyim, emrimde birlikler, kuvvetler var, dayanırım bir mağazanın önüne 'ver paraları' derim, bütün kasadaki paraları alırım diyebilir mi; diyemez. 'ver paraları' derim, bütün kasadaki paraları alırım diyebilir mi; diyemez. Hakkından. Ne kadarsa, hak ne kadarsa o ölçüde, o kadar para toplayacak. Valinin üzerine bu bir şeydir. Hakkından. Ne kadarsa, hak ne kadarsa o ölçüde, o kadar para toplayacak. Valinin üzerine bu bir şeydir.

Ve vad'uhu fî-hakkıhî, "Ve bu kazandığı bütçeyi, finansman kaynağı bu parayı,Ve vad'uhu fî-hakkıhî, "Ve bu kazandığı bütçeyi, finansman kaynağı bu parayı, bu aldığı şeyleri yerine koyacak, yani yerine sarf edecek." bu aldığı şeyleri yerine koyacak, yani yerine sarf edecek."

Nereye? Nereye?

Müslümanların, idaresi altında bulunan insanların hizmetine.Müslümanların, idaresi altında bulunan insanların hizmetine. Sokaklar pırıl pırıl olacak. Müslümanların rahatı için koşacak. Sokaklar pırıl pırıl olacak. Müslümanların rahatı için koşacak.

Devletin reisi, devletin başındaki insan veyahut bir işin başındaki insan nedir? Devletin reisi, devletin başındaki insan veyahut bir işin başındaki insan nedir?

Hizmetçidir. Müslümanların işini omzuna yüklenmiş bir hayır sahibi kimsedir.Hizmetçidir. Müslümanların işini omzuna yüklenmiş bir hayır sahibi kimsedir. Onlara nasıl hizmet edeceğini, nasıl hayır edeceğini düşünüp taşınacak, Onlara nasıl hizmet edeceğini, nasıl hayır edeceğini düşünüp taşınacak, aldığı parayı meşru yoldan alacak; gasben, zorlukla, zulümle değil meşru miktarda, meşru yoldanaldığı parayı meşru yoldan alacak; gasben, zorlukla, zulümle değil meşru miktarda, meşru yoldan ve gerekenden alacak; zuafâdan almayacak, ensesine binmeyecek,ve gerekenden alacak; zuafâdan almayacak, ensesine binmeyecek, ondan sonra da onu gereken yere sarf edecek. Yollar pırıl pırıl olacak, ondan sonra da onu gereken yere sarf edecek. Yollar pırıl pırıl olacak, ictimaî müesseseler tıkır tıkır çalışacak, halkın refahı, rahatı için ne gerekiyorsa onlar sağlanacak. ictimaî müesseseler tıkır tıkır çalışacak, halkın refahı, rahatı için ne gerekiyorsa onlar sağlanacak.

Ziya Paşa da öyle, o müşahede ile dönmüş; Ziya Paşa da öyle, o müşahede ile dönmüş;

Dolaştım Frengistan'ı bütün, kâşaneler gördüm; Dolaştım Frengistan'ı bütün, kâşaneler gördüm;

Dolaştım mülk-ü İslâm'ı bütün viraneler gördüm. Dolaştım mülk-ü İslâm'ı bütün viraneler gördüm.

gibi bir şiiri var. Avrupa'yı, Frenk diyarını, her tarafı dolaşmış.gibi bir şiiri var. Avrupa'yı, Frenk diyarını, her tarafı dolaşmış. İslâm diyarında dolaşmış, her tarafı virâne görmüş. İslâm diyarında dolaşmış, her tarafı virâne görmüş.

Neden? Neden?

Bak işte, valilerin yapacağı işler burada belirtiliyor. Bak işte, valilerin yapacağı işler burada belirtiliyor.

Hakikaten ben de Almanya'ya gittim, köy yolları dahil, asfaltlanmamış yer yok. Her tarafı asfaltlamışlar.Hakikaten ben de Almanya'ya gittim, köy yolları dahil, asfaltlanmamış yer yok. Her tarafı asfaltlamışlar. İnsan toprak göremiyor, her taraf yemyeşil. Orada yağış çok fazla da ondan [oluyor] İnsan toprak göremiyor, her taraf yemyeşil. Orada yağış çok fazla da ondan [oluyor] ama o çalışmalarının da hakkını [yememek] lazım. Münih'e ta Rusya'dan boru döşemişler,ama o çalışmalarının da hakkını [yememek] lazım. Münih'e ta Rusya'dan boru döşemişler, tabii gaz getirmişler. Rusya nerede, arada kaç tane memleket var, Münih'e boru döşemişler.tabii gaz getirmişler. Rusya nerede, arada kaç tane memleket var, Münih'e boru döşemişler. O borudan çıkan gazı yakıyor, hava gazı gibi bir gaz.O borudan çıkan gazı yakıyor, hava gazı gibi bir gaz. Şehrin havası kirlenmesin diye bütün evlerin sobalarında o yanıyor. Şehrin havası kirlenmesin diye bütün evlerin sobalarında o yanıyor.

Bir Alman vatandaşının et yemesi bir problem değil, en ucuz şeylerden birisi.Bir Alman vatandaşının et yemesi bir problem değil, en ucuz şeylerden birisi. Bir kere hepsinin çalışsa da çalışmasa da bir maaş garantisi var; çalışmadığı zaman işsizlik parası var,Bir kere hepsinin çalışsa da çalışmasa da bir maaş garantisi var; çalışmadığı zaman işsizlik parası var, çalıştığı zaman da zaten aldığı para. Bir kere yiyecek sıkıntısı çekmesi bahis konusu değil. çalıştığı zaman da zaten aldığı para. Bir kere yiyecek sıkıntısı çekmesi bahis konusu değil. Biz bugün evimize bir kilo et alsak, bir buçuk kilo almayı söyleyemeyiz.Biz bugün evimize bir kilo et alsak, bir buçuk kilo almayı söyleyemeyiz. Mukayese etmek de istemiyorum ama et en ucuz şey. Meyveler, sebzeler,Mukayese etmek de istemiyorum ama et en ucuz şey. Meyveler, sebzeler, Almanya'da yetişen yetişmeyen, hepsi bol. Hiçbir Alman ben aç kaldım diyemez. Almanya'da yetişen yetişmeyen, hepsi bol. Hiçbir Alman ben aç kaldım diyemez. Öyle şey yok. Hepsinin araba alma imkânı var, ucuz. Şartları öyle geliştirmiş. Öyle şey yok. Hepsinin araba alma imkânı var, ucuz. Şartları öyle geliştirmiş.

Ana babaya bir yatak odası, çocuklara bir yatak odası, bir de bilmem ne lazım,Ana babaya bir yatak odası, çocuklara bir yatak odası, bir de bilmem ne lazım, üç oda lazım diyor, böyle şartlar koşmuş. üç oda lazım diyor, böyle şartlar koşmuş.

Ben sıkışmaya razıyım, iki odalı yerde dururum. Ben sıkışmaya razıyım, iki odalı yerde dururum.

"Hayır, ananın babanın yanında yatarsa o çocukların terbiyesi bozulur." diyor. "Hayır, ananın babanın yanında yatarsa o çocukların terbiyesi bozulur." diyor.

Hayret ettim, ben bunu bizzat kendim gördüm. Her türlü imkânı getirmiş, hizmeti [sunmuş]. Hayret ettim, ben bunu bizzat kendim gördüm. Her türlü imkânı getirmiş, hizmeti [sunmuş].

Biz de o aşk ile çalışacağız! Biz de müslümanların başında böyle bir idari mekanizmaya geçmişsek,Biz de o aşk ile çalışacağız! Biz de müslümanların başında böyle bir idari mekanizmaya geçmişsek, öyle bir vazifemiz varsa o aşk ile o şevk ile çalışacağız. öyle bir vazifemiz varsa o aşk ile o şevk ile çalışacağız. Hz. Ömer nasıl geceleyin uykusuz kalıp da dolaşıyordu, bakalım gezdiğim yerlerde bir şey var mı diye.Hz. Ömer nasıl geceleyin uykusuz kalıp da dolaşıyordu, bakalım gezdiğim yerlerde bir şey var mı diye. Dicle'nin kenarında bir kurt bir kuzuyu çalsa, kapsa, parçalasa Ömer mesul diye düşünüyordu,Dicle'nin kenarında bir kurt bir kuzuyu çalsa, kapsa, parçalasa Ömer mesul diye düşünüyordu, etrafı dolaşıyordu. Dolaşacağız, şikayetçilere kapımız açık olacak. etrafı dolaşıyordu. Dolaşacağız, şikayetçilere kapımız açık olacak.

"Gel bakalım nedir şikayetin?" "Gel bakalım nedir şikayetin?"

Takip edecek. Haksızın başında amansız bir yumruk,Takip edecek. Haksızın başında amansız bir yumruk, haklının yanında müşfik bir yardımcı olacak, bunlar benim tasvirlerimdir. haklının yanında müşfik bir yardımcı olacak, bunlar benim tasvirlerimdir.

Peygambe Efendimiz diyor ki, bir, para toplayacak; iki, parayı yerine harcayacak; üç; Peygambe Efendimiz diyor ki, bir, para toplayacak; iki, parayı yerine harcayacak; üç;

En yeste'îne 'alâ umûrihim bi-hayri men ya'lem.En yeste'îne 'alâ umûrihim bi-hayri men ya'lem. "Bildiklerinin en hayırlısıyla onların işlerine yardımcı olacak." Ne demek bu? "Bildiklerinin en hayırlısıyla onların işlerine yardımcı olacak."

Ne demek bu?

Onların işlerini yürütecek hayırlı insanlar tayin edecek.Onların işlerini yürütecek hayırlı insanlar tayin edecek. Rüşvet yemeyen, hırsızlık yapmayan, makamını, nüfûzunu kötüye kullanmayan, Rüşvet yemeyen, hırsızlık yapmayan, makamını, nüfûzunu kötüye kullanmayan, ben falanca yerin falanca şeyiyim deyip de gayri meşru işler yapmayan insanları tayin ederek ben falanca yerin falanca şeyiyim deyip de gayri meşru işler yapmayan insanları tayin ederek o işleri hayırlı, Allah'tan korkan, çalışkan, bilgili, görgülü insanlara gördürecek. o işleri hayırlı, Allah'tan korkan, çalışkan, bilgili, görgülü insanlara gördürecek.

Ve lâ yücemmiruhum fe-yuhlikehüm, "Onları hudutlarda toplayıp da, evlerine gitmekten men edip deVe lâ yücemmiruhum fe-yuhlikehüm, "Onları hudutlarda toplayıp da, evlerine gitmekten men edip de illa harbe sürmeyecek, Büyük bir zorlama içinde [olmayacak]." illa harbe sürmeyecek, Büyük bir zorlama içinde [olmayacak]."

Tecmir, "orduyu toplayıp hudutlarda hapsetmek, evlerine dönmesine mâni olmak" demektir.Tecmir, "orduyu toplayıp hudutlarda hapsetmek, evlerine dönmesine mâni olmak" demektir. Demek ki böyle lüzumsuz yere ille harp ettireceğim diye de ahaliyi hudutlarda tutmayacak.Demek ki böyle lüzumsuz yere ille harp ettireceğim diye de ahaliyi hudutlarda tutmayacak. Serbest de durun, tehlike yoksa,Serbest de durun, tehlike yoksa, "Hadi gidin bakalım çoluk çocuğunuzun yanında rahat edin." gibi müşfik davranacak. "Hadi gidin bakalım çoluk çocuğunuzun yanında rahat edin." gibi müşfik davranacak.

Ve lâ yuahhira emre yevmin liğadin. "Bugünün işini yarına bırakmayacak." Ve lâ yuahhira emre yevmin liğadin. "Bugünün işini yarına bırakmayacak."

Bugün yapılacak hizmeti yarına bırakmayacak. Bugünün işi bugün bitecek. Bugün yapılacak hizmeti yarına bırakmayacak. Bugünün işi bugün bitecek.

Bir memuru anlattılar, Allah rahmet eylesin, ne kahraman adamlar geçiyor demek ki.Bir memuru anlattılar, Allah rahmet eylesin, ne kahraman adamlar geçiyor demek ki. Mesai saati bahis konusu değil; sabahleyin gelirmiş, çalışır, çalışır çalışırMesai saati bahis konusu değil; sabahleyin gelirmiş, çalışır, çalışır çalışır masasındaki işlerin hepsini bitirir öyle çıkarmış. Altı, yedi, dokuz neyse, o günkü işi ne kadarsa...masasındaki işlerin hepsini bitirir öyle çıkarmış. Altı, yedi, dokuz neyse, o günkü işi ne kadarsa... Defterdarlıkta çalışırmış, ertesi güne bir evrak dahi bırakmazmış,Defterdarlıkta çalışırmış, ertesi güne bir evrak dahi bırakmazmış, işini bitirmeden masasından kalkmazmış. işini bitirmeden masasından kalkmazmış.

Efendim, saat beş, yedi... Efendim, saat beş, yedi...

Ne olursa olsun mühim değil, iş bitecek. Ne olursa olsun mühim değil, iş bitecek.

Ben bu gece ölürsem yarın buraya gelen burada iş görmesin, iş tamam olsun diye...Ben bu gece ölürsem yarın buraya gelen burada iş görmesin, iş tamam olsun diye... İşte iman insana memuriyeti de böyle yaptırır. İşte iman insana memuriyeti de böyle yaptırır.

Biz bunu kaybettiğimiz için bu memleket böyle oluyor, batıyor. Biz bu imanı hor hakir görüp de,Biz bunu kaybettiğimiz için bu memleket böyle oluyor, batıyor. Biz bu imanı hor hakir görüp de, bu imanın gelişmesine mâni olup da uğraştığımız, onları hasım gördüğümüz, onlarla uğraştığımız içinbu imanın gelişmesine mâni olup da uğraştığımız, onları hasım gördüğümüz, onlarla uğraştığımız için bu duygular siliniyor. Yerine tilki gibi, çakal gibi, kurt gibi insanlar geçiyor. bu duygular siliniyor. Yerine tilki gibi, çakal gibi, kurt gibi insanlar geçiyor.

Mesela Peygamber Efendimiz'e birisi gelmiş; Mesela Peygamber Efendimiz'e birisi gelmiş;

"Yâ Resûlallah! Beni filanca işe tayin et."Yâ Resûlallah! Beni filanca işe tayin et. " Peygamber Efendimiz diyor ki; "Biz işi isteyene, kendisi talep edene vermeyiz." " Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Biz işi isteyene, kendisi talep edene vermeyiz."

Uygun gördüğüne verecek, kim layıksa ona verecek. Öyle her isteyene vermek yok.Uygun gördüğüne verecek, kim layıksa ona verecek. Öyle her isteyene vermek yok. Hatta istekliye vermek yok. Sen bu işte vazifelisin, sen yap, diyecek; öyle olacak. Hatta istekliye vermek yok. Sen bu işte vazifelisin, sen yap, diyecek; öyle olacak.

Tabii iman gitti mi her şey gidiyor. İmanı sadece o bir duygu, ona kimse ilişmez, insanın evindeTabii iman gitti mi her şey gidiyor. İmanı sadece o bir duygu, ona kimse ilişmez, insanın evinde gece yarısı ile ilgili bir şey sanmak yanlış. İman gitti mi cemiyet bozulur, gündüz iş hayatı da bozulur,gece yarısı ile ilgili bir şey sanmak yanlış. İman gitti mi cemiyet bozulur, gündüz iş hayatı da bozulur, her şey bozulur. Onun misalleri bunlar. Bak Peygamber Efendimiz bugünkü işi yarına bırakmamayı emrediyor. her şey bozulur. Onun misalleri bunlar. Bak Peygamber Efendimiz bugünkü işi yarına bırakmamayı emrediyor.

Diğer hadîs-i şerîf; Diğer hadîs-i şerîf;

İlmü'l-bâtıni sırrun min esrârillâhi teâlâİlmü'l-bâtıni sırrun min esrârillâhi teâlâ ve hükmün min hikemillâhi yakzifuhû fî-kulûbi men yeşâu min ibâdihî. ve hükmün min hikemillâhi yakzifuhû fî-kulûbi men yeşâu min ibâdihî.

Hz. Ali Efendimiz'den Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'inHz. Ali Efendimiz'den Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiş; şöyle buyurduğu rivayet edilmiş;

"Bâtın ilmi, iç ilmi yani gizli, mârifetullah, mükâşefe ilmi Allah'ın sırlarından bir sırdır,"Bâtın ilmi, iç ilmi yani gizli, mârifetullah, mükâşefe ilmi Allah'ın sırlarından bir sırdır, hükümlerinden bir hükümdür. Bunu dilediği kullardan dilediklerinin kalplerine ihsan eder." hükümlerinden bir hükümdür. Bunu dilediği kullardan dilediklerinin kalplerine ihsan eder." Onlar o ilm-i batına sahip oldu mu artık gözünden perde kalkmış, gönlünden kilit açılmış bir kimse olarakOnlar o ilm-i batına sahip oldu mu artık gözünden perde kalkmış, gönlünden kilit açılmış bir kimse olarak acîp-acayip, şaşılacak haller gösterirler.acîp-acayip, şaşılacak haller gösterirler. Allah'ın bu sırrı, dilediği kulların kalbine verdiği bir şeydir diyor. Allah'ın bu sırrı, dilediği kulların kalbine verdiği bir şeydir diyor.

İlm-i bâtın makbul bir ilim. İnsanın uyanık olması, gafil olmaması, ermiş bir kul olması... İlm-i bâtın makbul bir ilim. İnsanın uyanık olması, gafil olmaması, ermiş bir kul olması... İmam Gazzâlî'den burada [şerhte] nakleylemiş ki; "Bir insan bu ilme sahip değilseİmam Gazzâlî'den burada [şerhte] nakleylemiş ki; "Bir insan bu ilme sahip değilse kötü akıbete uğramasından korkulur. Boş gelmiş boş gidiyor, dünyadan hiç bir şey anlamamış. kötü akıbete uğramasından korkulur. Boş gelmiş boş gidiyor, dünyadan hiç bir şey anlamamış. Akıbetinin kötü olmasından korkulur." diyor. Erecek ona. Akıbetinin kötü olmasından korkulur." diyor. Erecek ona.

Ben çok bilgili değilim, çok tahsil görmedim. Ben çok bilgili değilim, çok tahsil görmedim.

Bu tahsille ilgili değil. Bu, gönül ile ilgili bir şey.Bu tahsille ilgili değil. Bu, gönül ile ilgili bir şey. Çobanda da olur, köylüde de olur; hatta tahsillide biraz daha az olur. Çobanda da olur, köylüde de olur; hatta tahsillide biraz daha az olur.

Neden daha az olur? Neden daha az olur?

Tahsilli tahsiline mağrur olur; ben üniversiteyi bitirdim, benim kapının kanadı kadar diplomam var der.Tahsilli tahsiline mağrur olur; ben üniversiteyi bitirdim, benim kapının kanadı kadar diplomam var der. İki tane fakülteyi bitirdiyse hali daha da fenadır. Ne kadar yüksek tahsil gördüyse,İki tane fakülteyi bitirdiyse hali daha da fenadır. Ne kadar yüksek tahsil gördüyse, bir de unvan aldıysa, doktordu, doçentti, profesördü diye; bir de unvan aldıysa, doktordu, doçentti, profesördü diye; artık ıslah edemezsin. Katiyen yanlışını kabul etmez. artık ıslah edemezsin. Katiyen yanlışını kabul etmez.

Yanlış yapar mı? O kadar tahsil yapmış bir insanın hiç yanlış yapması mümkün olur mu? Yanlış yapar mı? O kadar tahsil yapmış bir insanın hiç yanlış yapması mümkün olur mu?

Aklının köşesinden geçirmez.Aklının köşesinden geçirmez. Ötekisi mütevâzidir, haddini bilir, yanılabilirim olabilir der, boynunu büker, kenara çekilir. Ötekisi mütevâzidir, haddini bilir, yanılabilirim olabilir der, boynunu büker, kenara çekilir.

Onun için bizim Hocamız rahmetullahi aleyh bir sene Ankara'ya gelmişti.Onun için bizim Hocamız rahmetullahi aleyh bir sene Ankara'ya gelmişti. Birkaç defa akşamları; ah sizin şu yüksek tahsilleriniz, ah şu yüksek tahsilleriniz dedi.Birkaç defa akşamları; ah sizin şu yüksek tahsilleriniz, ah şu yüksek tahsilleriniz dedi. Herhalde böyle kendisini bilmeyen insanların gönüllerine baktı; Herhalde böyle kendisini bilmeyen insanların gönüllerine baktı; tahsil var ama ilm-i bâtından yana kapalı, boş. Ah sizin şu tahsilleriniz dedi.tahsil var ama ilm-i bâtından yana kapalı, boş. Ah sizin şu tahsilleriniz dedi. Mâni oluyor, kibir veriyor, gurur veriyor, ucub veriyor... Mâni oluyor, kibir veriyor, gurur veriyor, ucub veriyor... Allahu Teâlâ hazretleri de kibirliyi, kendisini beğeneni sevmiyor; boynu bükük, gözü yaşlı kulu,Allahu Teâlâ hazretleri de kibirliyi, kendisini beğeneni sevmiyor; boynu bükük, gözü yaşlı kulu, suçunu itiraf etmiş olanı, haddini bilmiş olanı seviyor; suçunu itiraf etmiş olanı, haddini bilmiş olanı seviyor; burnunu havaya kaldıranı, mütekebbiri sevmiyor.burnunu havaya kaldıranı, mütekebbiri sevmiyor. İşte Firavun, Hâman, Karun; öylelerini sevmiyor. Boynu bükükleri seviyor. İşte Firavun, Hâman, Karun; öylelerini sevmiyor. Boynu bükükleri seviyor.

Onun için tevâzu ile edep ile bunu talep etmek lazımdır.Onun için tevâzu ile edep ile bunu talep etmek lazımdır. Bu olmayınca insanın buradan gözü kapalı, mânevî bakımdan bir şeyi anlamamış olarak gider. Bu olmayınca insanın buradan gözü kapalı, mânevî bakımdan bir şeyi anlamamış olarak gider. Bu tabii kitaplardan okumakla da olmaz. Bir sürü tasavvufî eser yayınlanmış. Kimisi var, Bu tabii kitaplardan okumakla da olmaz. Bir sürü tasavvufî eser yayınlanmış. Kimisi var, o kitapları okuyor, çeşit çeşit makamlardan, çeşit çeşit tabirlerden [konuşuyor]; bakıyorsun, o kitapları okuyor, çeşit çeşit makamlardan, çeşit çeşit tabirlerden [konuşuyor]; bakıyorsun, her şeyi biliyor. Biliyor ama bilmiyor, o öyle değil işte. her şeyi biliyor. Biliyor ama bilmiyor, o öyle değil işte. Söylersin ama bilmeyince yine de yanlış olur, doğru olmaz, bildim sanır. Söylersin ama bilmeyince yine de yanlış olur, doğru olmaz, bildim sanır.

Lisede okurken, edebiyat derslerinde bize tasavvufu edebiyat hocaları anlatırdı.Lisede okurken, edebiyat derslerinde bize tasavvufu edebiyat hocaları anlatırdı. [O zaman] ben tasavvuftan nefret ederdim. Şeriat varken, şer'i şerif, Kur'ân-ı Kerîm, hadîs-i şerîf varken[O zaman] ben tasavvuftan nefret ederdim. Şeriat varken, şer'i şerif, Kur'ân-ı Kerîm, hadîs-i şerîf varken böyle şey olur mu [derdim]. Çünkü adam açıyor o kitabı bu kitabı; nursuz, bilgisiz insanların böyle şey olur mu [derdim]. Çünkü adam açıyor o kitabı bu kitabı; nursuz, bilgisiz insanların palavralarını okuyor, gazelleri, eski metinleri öyle izah etmeye kalkıyor, çalışıyor.palavralarını okuyor, gazelleri, eski metinleri öyle izah etmeye kalkıyor, çalışıyor. [Yaptığı izah] yanlış, öyle değil. İnsan tetkik edince, işin içine girince anlıyor ki öyle değil.[Yaptığı izah] yanlış, öyle değil. İnsan tetkik edince, işin içine girince anlıyor ki öyle değil. Demek ki kitaptan okumakla da olmuyor. [İlm-i bâtın,] Allahu Teâlâ hazretlerine karşı edebini takınıp,Demek ki kitaptan okumakla da olmuyor. [İlm-i bâtın,] Allahu Teâlâ hazretlerine karşı edebini takınıp, yalvarıp yakarıp terbiyeli bir kul olup, sâlih kimselerle beraber olmakla elde edilen bir ilim. yalvarıp yakarıp terbiyeli bir kul olup, sâlih kimselerle beraber olmakla elde edilen bir ilim.

Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizin gözünden gaflet perdesini kaldırsın.Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizin gözünden gaflet perdesini kaldırsın. Gönlümüzün kirini, pasını gidersin. Pırıl pırıl gönüllü, temiz kalpli, Gönlümüzün kirini, pasını gidersin. Pırıl pırıl gönüllü, temiz kalpli, müttakî, salih, âbid, uyanık, ferasetli mü'minler eylesin cümlemizi. müttakî, salih, âbid, uyanık, ferasetli mü'minler eylesin cümlemizi.

Aleyke bi-kesreti's-sücûdiAleyke bi-kesreti's-sücûdi fe-inneke lâ tescüdü lillâhi secdeten illâ rafa'akellâhu bi-hâ deraceten ve hatta anke bi-hâ hatîeten. fe-inneke lâ tescüdü lillâhi secdeten illâ rafa'akellâhu bi-hâ deraceten ve hatta anke bi-hâ hatîeten.

Bu hasen ve sahih hadîs-i şerîf, Ebu'd-Derdâ ve Sevbân radıyallahu anhumâ'dan beraberce rivayet edilmiş.Bu hasen ve sahih hadîs-i şerîf, Ebu'd-Derdâ ve Sevbân radıyallahu anhumâ'dan beraberce rivayet edilmiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki;

Aleyke. Bu Arapça'da bir tabirdir; "Senin üzerine, boynuna borç olsun, sen bu işi yap" demektir.Aleyke. Bu Arapça'da bir tabirdir; "Senin üzerine, boynuna borç olsun, sen bu işi yap" demektir. Aleyke, Senin boynuna borç olsun ki şöyle yap mânasınadır. Aleyke, Senin boynuna borç olsun ki şöyle yap mânasınadır.

Ne boynumuza borç olsun? Peygamber Efendimiz tarafından bize neyi yapmak tavsiye ediliyor? Ne boynumuza borç olsun? Peygamber Efendimiz tarafından bize neyi yapmak tavsiye ediliyor?

Bi-kesreti's-sücûd. "Çok secde etmeyi boynuna borç edin." Senin boynuna borç olsun ki çok secde edesin.Bi-kesreti's-sücûd. "Çok secde etmeyi boynuna borç edin." Senin boynuna borç olsun ki çok secde edesin. Yani Peygamber Efendimiz bizlere "çok secde edici kul ol" diyor.Yani Peygamber Efendimiz bizlere "çok secde edici kul ol" diyor. Yahut bizlere değil de, o zaman kendisine birisi gelmiş, sormuş, o soran şahsa hitaben söylüyor amaYahut bizlere değil de, o zaman kendisine birisi gelmiş, sormuş, o soran şahsa hitaben söylüyor ama bu hepimize hitap demektir. Çok secde etmeyi sana tavsiye ederim, boynuna borç olsun çok secde et, bu hepimize hitap demektir. Çok secde etmeyi sana tavsiye ederim, boynuna borç olsun çok secde et, yani çok namaz kıl demek. [Konu] yine ilk hadîs-i şerîfe geldi. yani çok namaz kıl demek. [Konu] yine ilk hadîs-i şerîfe geldi.

Neden? Neden?

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz izah ediyor; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz izah ediyor;

Fe-inneke. "Çünkü sen." Lâ tescüdü lillâhi secdeten.Fe-inneke. "Çünkü sen." Lâ tescüdü lillâhi secdeten. "Allah için başını eğip yere koyup da bir secde etmezsin...""Allah için başını eğip yere koyup da bir secde etmezsin..." İllâ rafa'akellâhu bi-hâ deraceten. "Sen başını secdeye koyar koymazİllâ rafa'akellâhu bi-hâ deraceten. "Sen başını secdeye koyar koymaz Allah senin dereceni bir derece arttırır." Ve hatta anke bi-hâ hatîeten.,Allah senin dereceni bir derece arttırır." Ve hatta anke bi-hâ hatîeten., "İşlemiş olduğun bir günahı da siler, hatayı, hatîeyi, günahı da kaldırır." "İşlemiş olduğun bir günahı da siler, hatayı, hatîeyi, günahı da kaldırır."

Demek ki bir secdede iki fayda var: Bir derece terfî, bir de işlenmiş olan eski bir günahın,Demek ki bir secdede iki fayda var: Bir derece terfî, bir de işlenmiş olan eski bir günahın, suçun silinmesi ve kaldırılması var. O halde insan ne kadar çok secde edersesuçun silinmesi ve kaldırılması var. O halde insan ne kadar çok secde ederse o kadar derecesi artacak, o kadar hataları-eski günahları afv ü mağfiret olunacak, silinecek.o kadar derecesi artacak, o kadar hataları-eski günahları afv ü mağfiret olunacak, silinecek. O bakımdan çok secde etmek lazım, çok namaz kılmak lazım. O bakımdan çok secde etmek lazım, çok namaz kılmak lazım.

Kulun Allah'a en yakın olduğu zaman secde halidir. Çünkü secde tevazuun en üstün şeklidir.Kulun Allah'a en yakın olduğu zaman secde halidir. Çünkü secde tevazuun en üstün şeklidir. İnsanın alnı ak olmalı, açık olmalı derler. Alın en şereflidir. Filancanın alnı lekelidir, İnsanın alnı ak olmalı, açık olmalı derler. Alın en şereflidir. Filancanın alnı lekelidir, yüzü karadır derler. Alın insanın şerefinin sembolüdür. O alnını sen yere koyuyorsun. yüzü karadır derler. Alın insanın şerefinin sembolüdür. O alnını sen yere koyuyorsun. Herkesin ayağını bastığı zemine kadar yükseklerden indiriyorsun, alnını yere koyuyorsun. Herkesin ayağını bastığı zemine kadar yükseklerden indiriyorsun, alnını yere koyuyorsun.

Kime karşı? Kime karşı?

Yaradan'a, Mevlâ'ya karşı. Yâ Rabbi! Ben senin kulunum, işte ben toprak gibiyim, topraktan da aşağıyım.Yaradan'a, Mevlâ'ya karşı. Yâ Rabbi! Ben senin kulunum, işte ben toprak gibiyim, topraktan da aşağıyım. O yükseklerde dolaşan başımı senin huzurunda eğdim ta yere kadar indirdim,O yükseklerde dolaşan başımı senin huzurunda eğdim ta yere kadar indirdim, diye Allahu Teâlâ hazretlerinin azameti, büyüklüğü karşısında, kendi yokluğunudiye Allahu Teâlâ hazretlerinin azameti, büyüklüğü karşısında, kendi yokluğunu hissederek en sevgili, en şerefli uzvunu yerlere değdiriyorsun. hissederek en sevgili, en şerefli uzvunu yerlere değdiriyorsun.

Şimdi bizim camilerimizde halılar var, her şey güzel. Arabistan'da olsa kuma koyuyorsun.Şimdi bizim camilerimizde halılar var, her şey güzel. Arabistan'da olsa kuma koyuyorsun. O zamanlar böyle Hereke halısı, Isparta halısı [gibi] dokunmuş halılar mı vardı?O zamanlar böyle Hereke halısı, Isparta halısı [gibi] dokunmuş halılar mı vardı? Mescidler kumdu, [alnını] kuma koyuyorsun. Mescidler kumdu, [alnını] kuma koyuyorsun.

Kum olduğunu nereden anlıyoruz? Kum olduğunu nereden anlıyoruz?

Peygamber Efendimiz, "Namazın içinde alnınızı silkelemeyin, yakışmaz, mürüvvete sığmaz;Peygamber Efendimiz, "Namazın içinde alnınızı silkelemeyin, yakışmaz, mürüvvete sığmaz; namaz bittikten sonra alnınızı temizleyin." diyor. Demek ki eskiden toprağa konuluyormuş. namaz bittikten sonra alnınızı temizleyin." diyor. Demek ki eskiden toprağa konuluyormuş. Tevazunun şaheseri!.. Tevazunun şaheseri!..

[Secdenin] tıbbî izahına gelince; [secde hali,] insanın beynini en güzel besleyen şekillerden birisidir.[Secdenin] tıbbî izahına gelince; [secde hali,] insanın beynini en güzel besleyen şekillerden birisidir. Malum insanın beyni, insan vücudundan çok fazla enerji çeker, kanın büyük bir kısmı beyne gider Malum insanın beyni, insan vücudundan çok fazla enerji çeker, kanın büyük bir kısmı beyne gider ve orada o kanın içindeki maddeler beyinde kullanılır, beyin öyle çalışır. ve orada o kanın içindeki maddeler beyinde kullanılır, beyin öyle çalışır. Enerji ister, şu küçük organımız,şu pazumuzdan, bacağımızdan çok daha fazla enerji ister.Enerji ister, şu küçük organımız,şu pazumuzdan, bacağımızdan çok daha fazla enerji ister. Elektrikle çalışan bir âlet olsaydı o zaman beynin ne kadar elektrik çektiğini,Elektrikle çalışan bir âlet olsaydı o zaman beynin ne kadar elektrik çektiğini, kolun bacağın ne kadar elektrik çektiğini görürdük.kolun bacağın ne kadar elektrik çektiğini görürdük. O zaman, Allah Allah; bu beyin ne kadar çok enerji çekiyor da tüketiyor diye şaşardık. O zaman, Allah Allah; bu beyin ne kadar çok enerji çekiyor da tüketiyor diye şaşardık.

Secde ettiğin zaman beyine kan hücum ediyor, beyni kanla besliyorsun.Secde ettiğin zaman beyine kan hücum ediyor, beyni kanla besliyorsun. Ondan sonra kaldırdığın zaman da tabii o kan birikmiş oluyor.Ondan sonra kaldırdığın zaman da tabii o kan birikmiş oluyor. Mesela insan fazla secdede durdu mu yüzü kıpkırmızı olur. Mesela insan fazla secdede durdu mu yüzü kıpkırmızı olur.

Neden? Neden?

Kan yüzüne hücum etti. Kaldırdığın zaman o birikmiş olan aşağı gidiyor, beyni temizliyor.Kan yüzüne hücum etti. Kaldırdığın zaman o birikmiş olan aşağı gidiyor, beyni temizliyor. Onun için insan dikkat etsin, uykulu bir haldeyken iki şöyle uzun secde etsin, Onun için insan dikkat etsin, uykulu bir haldeyken iki şöyle uzun secde etsin, iki rekât namaz kılsın, zihni berraklaşır. iki rekât namaz kılsın, zihni berraklaşır.

Neden? Neden?

Kan gitti, eski kullanılmış malzeme, yorgunluk malzemeleri beyinden aşağı akan kanla beraber temizlendi,Kan gitti, eski kullanılmış malzeme, yorgunluk malzemeleri beyinden aşağı akan kanla beraber temizlendi, beynini kanla birkaç defa çalkaladın, tertemiz. O zaman insanın gözü tekrar açılıyor. beynini kanla birkaç defa çalkaladın, tertemiz. O zaman insanın gözü tekrar açılıyor. Ders çalışırken yoruldun, iki rekât namaz kıl, biraz da secdeleri uzun yap;Ders çalışırken yoruldun, iki rekât namaz kıl, biraz da secdeleri uzun yap; abdest al, dört rekât namaz kıl, bak nasıl zihnin pırıl pırıl olacak göreceksin. abdest al, dört rekât namaz kıl, bak nasıl zihnin pırıl pırıl olacak göreceksin. Tıbbi bakımdan da böyledir.Tıbbi bakımdan da böyledir. Tabii Allahu Teâlâ neyi emretmişse hep bizim hayrımıza, faydamıza şeyleri emretmiştir. Tabii Allahu Teâlâ neyi emretmişse hep bizim hayrımıza, faydamıza şeyleri emretmiştir.

Aleyke's-sem'u ve't-tâ'atu fî-usrike ve yüsrike ve menşatike ve mekrahike ve eseretin aleyke. Aleyke's-sem'u ve't-tâ'atu fî-usrike ve yüsrike ve menşatike ve mekrahike ve eseretin aleyke.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hazretlerininEbû Hüreyre radıyallahu anh'ten Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hazretlerinin şöyle buyurduğu rivayet olunmuş. şöyle buyurduğu rivayet olunmuş.

Aleyke. Bu tabiri demin öğrendik, ne demekti?Aleyke. Bu tabiri demin öğrendik, ne demekti? Peygamber Efendimiz bu tabir ile, "Senin boynuna borç, vazife olsun, sana şunu tavsiye ederim." demiş oluyor. Peygamber Efendimiz bu tabir ile, "Senin boynuna borç, vazife olsun, sana şunu tavsiye ederim." demiş oluyor.

es-Sem'u ve't-tâ'atu. "İşitmek ve itaat etmek."es-Sem'u ve't-tâ'atu. "İşitmek ve itaat etmek." es-Sem'u ve't-tâ'atu, "bir söze peki demek" mânasına gelir. es-Sem'u ve't-tâ'atu, "bir söze peki demek" mânasına gelir.

Şunu şöyle yap! Şunu şöyle yap!

"Baş üstüne!" diyoruz ya biz. Başüstüne manasını ifade eder,"Baş üstüne!" diyoruz ya biz. Başüstüne manasını ifade eder, işittim, tamam, başüstüne, yapıyorum mânasına... işittim, tamam, başüstüne, yapıyorum mânasına...

Kime, kime itaat edeceğiz? Kime, kime itaat edeceğiz?

Aleyke's-sem'u ve't-tâ'atu. "Senin üzerine, boynuna borç olsun.Aleyke's-sem'u ve't-tâ'atu. "Senin üzerine, boynuna borç olsun. İtaat etmek, peki efendim demek, buyruk tutmak, söz dinlemek senin boynunun borcu olsun." İtaat etmek, peki efendim demek, buyruk tutmak, söz dinlemek senin boynunun borcu olsun."

Kime itaat edeceğiz? Bilmem... Kime itaat edeceğiz?

Bilmem...

Şimdi herkes dudağını büker, bilmem der. Şimdi herkes dudağını büker, bilmem der.

Bir hadîs-i şerîf var; "Kim zamanının uyulması gereken insanını bilmezse cahiliye ölümü ile ölür."Bir hadîs-i şerîf var; "Kim zamanının uyulması gereken insanını bilmezse cahiliye ölümü ile ölür." Şaşkın bir vaziyettesin, naptığını ne yapacağını, kime uyacağını, kimi dinleyeceğini bilemiyorsun;Şaşkın bir vaziyettesin, naptığını ne yapacağını, kime uyacağını, kimi dinleyeceğini bilemiyorsun; filanca artisti mi, falanca filozofu mu dinleyeceksin, filanca kitapta yazılanı mı, filanca artisti mi, falanca filozofu mu dinleyeceksin, filanca kitapta yazılanı mı, falanca gazetedeki tefrikayı mı dinleyeceksin,falanca gazetedeki tefrikayı mı dinleyeceksin, televizyon programını mı, radyoyu mu dinleyeceksin… Şaşırmış. televizyon programını mı, radyoyu mu dinleyeceksin… Şaşırmış.

Tâbi olacak yeri, mercii, makamı bilemeyen cahiliye devri ölümü ile ölür. Sanki İslâm gelmemiş,Tâbi olacak yeri, mercii, makamı bilemeyen cahiliye devri ölümü ile ölür. Sanki İslâm gelmemiş, sanki dünyadan haberi yok, iman nedir öğrenmemiş, öyle göçmüş gibi olur.sanki dünyadan haberi yok, iman nedir öğrenmemiş, öyle göçmüş gibi olur. İnsan nereye nasıl bağlanacağını bilmeli; gönlünü kime bağlayacağını, kimin sözünü dinleyeceğini bilmeli.İnsan nereye nasıl bağlanacağını bilmeli; gönlünü kime bağlayacağını, kimin sözünü dinleyeceğini bilmeli. Bilmezse, hani o cahiliye devrinde putlara taparak, çocuklarını topraklara gömerek ölen insanlar var ya,Bilmezse, hani o cahiliye devrinde putlara taparak, çocuklarını topraklara gömerek ölen insanlar var ya, "Cahiliye ölümü ile ölür." diyor Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz."Cahiliye ölümü ile ölür." diyor Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz. Ben de söylemeyeceğim kime tâbi olacağını; araştırsın, insanın içinde biraz hasretlik, merak uyansın. Ben de söylemeyeceğim kime tâbi olacağını; araştırsın, insanın içinde biraz hasretlik, merak uyansın.

Fî-usrike ve yüsrike. "Zorluk halinde de kolaylık halinde de." Ben falanca kimseye uyarım amaFî-usrike ve yüsrike. "Zorluk halinde de kolaylık halinde de." Ben falanca kimseye uyarım ama zor sorarsa, zor emir verirse o zaman uymam, vazgeçerim. zor sorarsa, zor emir verirse o zaman uymam, vazgeçerim.

Mesela ordu yola çıktı, harp var mı? Var. Mesela ordu yola çıktı, harp var mı?

Var.

Yok, harp zordur ben o zaman itaat etmiyorum. Yok, harp zordur ben o zaman itaat etmiyorum.

Öyle şey yok. Zorda da kolayda da itaat edeceksin. Başka? Öyle şey yok. Zorda da kolayda da itaat edeceksin.

Başka?

Ve menşatike ve mekrahike. "Hoşuna giden, keyfini getiren neşeli zamanında da,Ve menşatike ve mekrahike. "Hoşuna giden, keyfini getiren neşeli zamanında da, hoşuna gitmeyen sıkıntılı, nâhoş gördüğün zamanda da." hoşuna gitmeyen sıkıntılı, nâhoş gördüğün zamanda da."

İslâm böyledir işte! Bakarsın, başına kıvırcık saçlı bir Habeşliyi komutan tayin ederler,İslâm böyledir işte! Bakarsın, başına kıvırcık saçlı bir Habeşliyi komutan tayin ederler, o zaman ona itaat edeceksin. o zaman ona itaat edeceksin.

Zor geliyor, benim mevkiim ondan yüksek, ben ondan daha boylu posluyum, daha güçlüyüm, kuvvetliyim! Zor geliyor, benim mevkiim ondan yüksek, ben ondan daha boylu posluyum, daha güçlüyüm, kuvvetliyim!

Bak, beğensen de beğenmesen de itaat edeceksin. Bak, beğensen de beğenmesen de itaat edeceksin.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Üsâme b. Zeyd'i ordunun başına getirdi,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Üsâme b. Zeyd'i ordunun başına getirdi, ashab-ı kirâmdan bazıları [bunu kabullenmek istemediler.] ashab-ı kirâmdan bazıları [bunu kabullenmek istemediler.] Peygamber Efendimiz âhirete irtihal ediverdi. Ebû Bekr-i Sıddîk halife oldu. Peygamber Efendimiz âhirete irtihal ediverdi. Ebû Bekr-i Sıddîk halife oldu.

"E bu kölenin oğlunu komutanlıktan alsan da sahabenin büyüklerinden birisini getirsen." gibi"E bu kölenin oğlunu komutanlıktan alsan da sahabenin büyüklerinden birisini getirsen." gibi sözler söylemek isteyenlere; sözler söylemek isteyenlere;

"Resûlullah'ın tayin ettiği kimseyi değiştirmem." dedi. Resûlullah bir kimseyi layık görmüş,"Resûlullah'ın tayin ettiği kimseyi değiştirmem." dedi. Resûlullah bir kimseyi layık görmüş, ordunun başına başına getirmiş, hem de önünde yürüyerek...ordunun başına başına getirmiş, hem de önünde yürüyerek... Köle ama, Peygamber Efendimiz'den sonra ümmetin en efdali, Ebû Bekr-i Sıddîk o kölezadeyi, radıyallahu anh, bineğinin önünde yürüyerek, dizginini çekerek uğurladı.Köle ama, Peygamber Efendimiz'den sonra ümmetin en efdali, Ebû Bekr-i Sıddîk o kölezadeyi, radıyallahu anh, bineğinin önünde yürüyerek, dizginini çekerek uğurladı. Bilâl-i Habeşî de köle idi ama kölesi olalım onun. Köle ama âhiretin sultanı. Bilâl-i Habeşî de köle idi ama kölesi olalım onun. Köle ama âhiretin sultanı.

Önceki haftalardaki hadîs-i şerîflerde geçmedi mi, insan bu dünyada köle olur da âhirette sultan olur.Önceki haftalardaki hadîs-i şerîflerde geçmedi mi, insan bu dünyada köle olur da âhirette sultan olur. Mühim olan âhiret hayatı, âhiret yaşayışı. Âhireti perişan olduktan sonra; Mühim olan âhiret hayatı, âhiret yaşayışı. Âhireti perişan olduktan sonra; zaten bu dünyanın yarısı uykuyla, yarısı çocuklukla, zaten bu dünyanın yarısı uykuyla, yarısı çocuklukla, yarısı ihtiyarlığın hastalıklarıyla uğraşmakla geçiyor. Demek ki hoşuna gitmese de uyacaksın. yarısı ihtiyarlığın hastalıklarıyla uğraşmakla geçiyor. Demek ki hoşuna gitmese de uyacaksın.

Beğenmedim, kaşı çatık biraz, şeyi şöyle böyle. Beğenmedim, kaşı çatık biraz, şeyi şöyle böyle.

Sen bilirsin, istersen uy istemezsen uyma. Sen bilirsin, istersen uy istemezsen uyma.

Ve eseretin aleyke. "Seni başkasına tercih ettiği zaman bile." Ve eseretin aleyke. "Seni başkasına tercih ettiği zaman bile."

Sana eyvallah dediği, sana güzel muamele ettiği, ağasın paşasın dediği zaman,Sana eyvallah dediği, sana güzel muamele ettiği, ağasın paşasın dediği zaman, başköşeye oturttuğunda, izzet ikram ettiğinde uyacaksın; senin yerine başkasını tayin ediverdi. başköşeye oturttuğunda, izzet ikram ettiğinde uyacaksın; senin yerine başkasını tayin ediverdi. Sen umuyordun ki falanca yere beni genel müdür yapar filanca bakan, seni genel müdür yapmadı;Sen umuyordun ki falanca yere beni genel müdür yapar filanca bakan, seni genel müdür yapmadı; o zamana kadar ahbaptın, senin yerine başkasını genel müdür yaptı, ahbaplık bozuldu.o zamana kadar ahbaptın, senin yerine başkasını genel müdür yaptı, ahbaplık bozuldu. Senin yerine ötekisini tercih etti diye. Erkeklik değil bu, mertlik değil, vefâ değil. Senin yerine ötekisini tercih etti diye. Erkeklik değil bu, mertlik değil, vefâ değil.

Hakiki Müslümanlık hoşuna gitse de gitmese de, sana başkasını tercih etse de,Hakiki Müslümanlık hoşuna gitse de gitmese de, sana başkasını tercih etse de, kolay da olsa zor da olsa büyüğüne itaat edecek. Müslümanlıkta, kolay da olsa zor da olsa büyüğüne itaat edecek. Müslümanlıkta, tabii demin söylemem dedim ama yine bir ipucu vereyim. Üç kişi yola gitse,tabii demin söylemem dedim ama yine bir ipucu vereyim. Üç kişi yola gitse, mesela biz buradan üç arkadaş Ankara'ya gidiyoruz.mesela biz buradan üç arkadaş Ankara'ya gidiyoruz. Bir tanesi emir, yolun imamı olacak, yani son söz onda bitecek. Bir tanesi emir, yolun imamı olacak, yani son söz onda bitecek.

Şu otobüse mi binelim bu otobüse mi binelim? Şu otobüse mi binelim bu otobüse mi binelim?

Saat dokuzdaki otobüse mi binelim on birdeki otobüse mi binelim? Saat dokuzdaki otobüse mi binelim on birdeki otobüse mi binelim?

Namazı şurada mı kılalım burada mı kılalım? Namazı şurada mı kılalım burada mı kılalım?

Yemek yiyelim mi bu lokantada, yemeyelim mi? Yemek yiyelim mi bu lokantada, yemeyelim mi?

Son karar onda. Bir tanesine uyacaklar. Son karar onda. Bir tanesine uyacaklar.

Hangisi olacak bu bir tane uyulacak şahıs? Hangisi olacak bu bir tane uyulacak şahıs?

Fıkhı, dinî bilgisi, anlayışı, kavrayışı en yüksek olursa hata etmez. En doğrusu oFıkhı, dinî bilgisi, anlayışı, kavrayışı en yüksek olursa hata etmez. En doğrusu o ama öyle olmasa bile -öyle olmayabilir- bir tanesi seçildikten sonra artık ona isyan bayrağı çekmek,ama öyle olmasa bile -öyle olmayabilir- bir tanesi seçildikten sonra artık ona isyan bayrağı çekmek, onu dinlememek olmaz. O seçildikten sonra şurada kalalım dedi, yok burada kalmayalım,onu dinlememek olmaz. O seçildikten sonra şurada kalalım dedi, yok burada kalmayalım, ben bu çayırı beğenmedim, filanca çayıra gideceğim dedi mi İslâmî bakımdan hata ediyor, günaha girer.ben bu çayırı beğenmedim, filanca çayıra gideceğim dedi mi İslâmî bakımdan hata ediyor, günaha girer. Yolculuktaki üç arkadaşın arasında bile durum böyle. Yolculuktaki üç arkadaşın arasında bile durum böyle.

Artık bu hac kafilesinde şöyle olur, falanca yerde filanca yerde böyle olur.Artık bu hac kafilesinde şöyle olur, falanca yerde filanca yerde böyle olur. Müslümanlıkta intizam, düzen, itaat vardır. Elhamdulillah ben doçentlik tezimi teslim ettim,Müslümanlıkta intizam, düzen, itaat vardır. Elhamdulillah ben doçentlik tezimi teslim ettim, ondan sonra gittim askere, epeyce yaşlı başlı bir insan olarak gittim. Askere gittiğim zaman ondan sonra gittim askere, epeyce yaşlı başlı bir insan olarak gittim. Askere gittiğim zaman orada talebelerimle karşılaştım, beraber askerlik yaptık. O halimle bana askerlik hiç zor gelmedi. orada talebelerimle karşılaştım, beraber askerlik yaptık. O halimle bana askerlik hiç zor gelmedi.

Neden? Neden?

Şimdi devrimbazlar var, votka şişesini cebine sokuyor, yassı konyak şişesi,Şimdi devrimbazlar var, votka şişesini cebine sokuyor, yassı konyak şişesi, içki şişesini cebine saklıyor, komutandan saklıyor, getiriyor içeride koğuşta içiyorlar.içki şişesini cebine saklıyor, komutandan saklıyor, getiriyor içeride koğuşta içiyorlar. İskambil kağıtlarını saklıyorlar kumar oynuyorlar. Her türlü şeyi yapıyorlar. Patlıyorlar... İskambil kağıtlarını saklıyorlar kumar oynuyorlar. Her türlü şeyi yapıyorlar. Patlıyorlar... Askerlik hiç hoşlarına gitmiyor, şu vakitte kalkacaksın, şu vakitte yatacaksın,Askerlik hiç hoşlarına gitmiyor, şu vakitte kalkacaksın, şu vakitte yatacaksın, talimmiş, şunuymuş, bunuymuş. Ben rahat ettim, askerlikte kilo aldım. Hiçbir yeri sıkıntılı gelmedi. talimmiş, şunuymuş, bunuymuş. Ben rahat ettim, askerlikte kilo aldım. Hiçbir yeri sıkıntılı gelmedi. Benden küçük yaştaki bir insan, asteğmendi, hiç bana ona itaat etmek ağır gelmedi.Benden küçük yaştaki bir insan, asteğmendi, hiç bana ona itaat etmek ağır gelmedi. Ben üniversitede şöyleyim, binaenaleyh bu da dışarıda benim talebemdi Ben üniversitede şöyleyim, binaenaleyh bu da dışarıda benim talebemdi veyahut benden yaşça şu kadar küçüktü, mevkii itibariyle ictimai mevkisi şöyle demedim. veyahut benden yaşça şu kadar küçüktü, mevkii itibariyle ictimai mevkisi şöyle demedim.

Gayet rahat geldi bana,Gayet rahat geldi bana, çünkü ben İslâmî bakımdan yola gittiğim zaman birisi emir oldu mu ona itaat etmeye alışmışım. çünkü ben İslâmî bakımdan yola gittiğim zaman birisi emir oldu mu ona itaat etmeye alışmışım.

Hz. Ebû Bekir halife seçildiği zaman ne dedi? Hz. Ebû Bekir halife seçildiği zaman ne dedi?

"Ey nas! Ben sizin en hayırlınız olmadığım halde sizin başınıza emir seçilmiş bulunuyorum." dedi. "Ey nas! Ben sizin en hayırlınız olmadığım halde sizin başınıza emir seçilmiş bulunuyorum." dedi.

Bu neyi gösteriyor? Bu neyi gösteriyor?

Demek ki başa geçmek en hayırlı olmanın alameti değildir. Başa geçmek bir mesuliyet makamıdır kiDemek ki başa geçmek en hayırlı olmanın alameti değildir. Başa geçmek bir mesuliyet makamıdır ki eğer kendisi istiyorsa aptallıktır. Eğer bir insan başa geçmeyi, emirliği, amirliği, imamlığı,eğer kendisi istiyorsa aptallıktır. Eğer bir insan başa geçmeyi, emirliği, amirliği, imamlığı, reisliği kendisi istiyorsa aptalların aptalıdır. Hiç işi gücü yok mu başına belayı sardırıyor? reisliği kendisi istiyorsa aptalların aptalıdır. Hiç işi gücü yok mu başına belayı sardırıyor? Çekilsin bir köşeye... İtaatten tatlı şey var mıdır? Çekilsin bir köşeye... İtaatten tatlı şey var mıdır?

Başüstüne dersin olur biter, ecir alırsın. Başa geç, bunca insanın ağzının kokusunu dinle,Başüstüne dersin olur biter, ecir alırsın. Başa geç, bunca insanın ağzının kokusunu dinle, bunca insanın derdi ile meşgul ol;bunca insanın derdi ile meşgul ol; bir tanesini biraz eksik hizmet yaptığın zaman yakana yapışsınlar, âhirette bir sürü hesabı var. bir tanesini biraz eksik hizmet yaptığın zaman yakana yapışsınlar, âhirette bir sürü hesabı var.

Geçenlerde bir bant [dinlettiler de] Hocamız öyle diyor; akıl kârı değildir, diyor.Geçenlerde bir bant [dinlettiler de] Hocamız öyle diyor; akıl kârı değildir, diyor. İnsanın böyle amirlik, mevki makam istemesi akıllı insan işi değildir. İnsanın böyle amirlik, mevki makam istemesi akıllı insan işi değildir. Ancak, el emru fevka'l-edeb. "Bunu böyle yapacaksın." [diye] emredilmişse, eh, feda olayım, napayım,Ancak, el emru fevka'l-edeb. "Bunu böyle yapacaksın." [diye] emredilmişse, eh, feda olayım, napayım, demek ki böyle gerekiyormuş; eh Allah'ın rahmetinden de ümit kesilmez, demek ki böyle gerekiyormuş; eh Allah'ın rahmetinden de ümit kesilmez, madem böyle bir hizmet varmış, korka korka, istemeye istemeye gider.madem böyle bir hizmet varmış, korka korka, istemeye istemeye gider. Allah o zaman ona yardım da eder, öyle olduğu zaman yardım eder. Allah o zaman ona yardım da eder, öyle olduğu zaman yardım eder.

Ama kendisi ben bu işi güzel kıvırırım, ben bu işi güzel yaparım; hem de amirlik ne kadar güzel şey,Ama kendisi ben bu işi güzel kıvırırım, ben bu işi güzel yaparım; hem de amirlik ne kadar güzel şey, makam arabasını çekerler, şoför gelir kapıyı açar, hazır ol vaziyete gelir, selam çakar, makam arabasını çekerler, şoför gelir kapıyı açar, hazır ol vaziyete gelir, selam çakar, kapıyı hemen dolaşarak arabadan indiği zaman hemen freni çeker, paldır küldür paldır küldür öbür taraftankapıyı hemen dolaşarak arabadan indiği zaman hemen freni çeker, paldır küldür paldır küldür öbür taraftan kapıyı açar, buyurun efendim der, önünden yumuşak halılar, oh geniş masalar,kapıyı açar, buyurun efendim der, önünden yumuşak halılar, oh geniş masalar, telefonlar, kaloriferli odalar... Heves ettin mi bil ki çok yanlış bir iş yapıyorsundur.telefonlar, kaloriferli odalar... Heves ettin mi bil ki çok yanlış bir iş yapıyorsundur. Zorla getirecekler seni. Zorla getirirlerse, ondan sonra, "Ne yapayım,Zorla getirecekler seni. Zorla getirirlerse, ondan sonra, "Ne yapayım, olmayacak başka türlü." diye yaparsın. olmayacak başka türlü." diye yaparsın.

Allahu Teâlâ hazretleri bize İslâm'ın iç yüzünü, hakiki çehresini öğretsin.Allahu Teâlâ hazretleri bize İslâm'ın iç yüzünü, hakiki çehresini öğretsin. Gafletten, şaşkınlıktan, nefse uymaktan, dünyasının ne olduğunu, İslâm'ın ne olduğunu,Gafletten, şaşkınlıktan, nefse uymaktan, dünyasının ne olduğunu, İslâm'ın ne olduğunu, âhiretin ne olduğunu anlamadan gafil gelip gafil göçmekten hıfz eylesin.âhiretin ne olduğunu anlamadan gafil gelip gafil göçmekten hıfz eylesin. Hülâsa sevdiği razı olduğu bir kul eylesin. Allah cümlenizden razı olsun. Hülâsa sevdiği razı olduğu bir kul eylesin. Allah cümlenizden razı olsun.

Fâtiha-ı Şerîfe mea'l-Besmele. Fâtiha-ı Şerîfe mea'l-Besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2