Namaz Vakitleri

23 Cemâziye'l-Evvel 1446
25 Kasım 2024
İmsak
06:25
Güneş
07:55
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Çocuklarınızı Yetiştirirken Üç Temel Prensibe Uyun

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

23 Safer 1410 / 23.09.1989
Bursa

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Rasûlullah Sevgisi, Allah'ın Çok Sevdiği Dört Zikir, Zikrullahın Etkileri, Salat-u Selamı Çok Yapmak, Şifa-i Şerif Kitabı, Hocalara Talebe | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Çocuklarınızı Yetiştirirken Üç Temel Prensibe Uyun

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

23 Safer 1410 / 23.09.1989
Bursa

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Rasûlullah Sevgisi, Allah'ın Çok Sevdiği Dört Zikir, Zikrullahın Etkileri, Salat-u Selamı Çok Yapmak, Şifa-i Şerif Kitabı, Hocalara Talebe | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Esselatu vesselamu ala seyyidil evveline vel ahirin. Ve Şefiil müznibin Muhammedîni MustafaEsselatu vesselamu ala seyyidil evveline vel ahirin. Ve Şefiil müznibin Muhammedîni Mustafa Ve âlihi ve sahbihi ve men tebihu bi ihsanin ilâ yevmi'd-dîn.Ve âlihi ve sahbihi ve men tebihu bi ihsanin ilâ yevmi'd-dîn. Emmâ ba'd: Emmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbu'llâh ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ MuhammedinFa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbu'llâh ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nârve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr ve bi's-senedi'l-muttasili ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve âlihî selleme ennehû kâl: ve bi's-senedi'l-muttasili ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve âlihî selleme ennehû kâl:

Eddibû evlâdeküm alâ hısâlin selâsin:Eddibû evlâdeküm alâ hısâlin selâsin: Alâ hubbi nebiyyiküm ve hubbi ehli beytihi ve alâ kırâati'l-Kur'âni fe-inne hamelete'l-Kur'âni Alâ hubbi nebiyyiküm ve hubbi ehli beytihi ve alâ kırâati'l-Kur'âni fe-inne hamelete'l-Kur'âni fî zıllillâhi yevme lâ zılle illâ zılluhu me'a enbiyâihi ve asfiyâihi. fî zıllillâhi yevme lâ zılle illâ zılluhu me'a enbiyâihi ve asfiyâihi.

Sadaka resûlullâh fî mâ kâl ev kemâ kâl. Çok aziz ve muhterem cemaat-i müslimîn! Sadaka resûlullâh fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Çok aziz ve muhterem cemaat-i müslimîn!

Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizden razı olsun. İbadetlerimizi kabul eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizden razı olsun. İbadetlerimizi kabul eylesin. Cuma gecemizin hayırlı geçmesini nasip eylesin. Cuma gecemizin hayırlı geçmesini nasip eylesin. Bu nurlu gecenin hayrından, feyzinden, bereketinden;Bu nurlu gecenin hayrından, feyzinden, bereketinden; bu mübarek gündüzün rahmetinden istifade etmeyi cümlenize Rabbimiz ihsan eylesin. bu mübarek gündüzün rahmetinden istifade etmeyi cümlenize Rabbimiz ihsan eylesin. Cuma gününün dua ve ibadetlerin kabul olduğu saatinde dua ve ibadet edip muradına erenlerden eylesin. Cuma gününün dua ve ibadetlerin kabul olduğu saatinde dua ve ibadet edip muradına erenlerden eylesin.

Çok aziz ve muhterem kardeşlerim! Çok aziz ve muhterem kardeşlerim!

Yeri göğü, insi cinni yaratan Rabbimize;Yeri göğü, insi cinni yaratan Rabbimize; üzerimize hadsiz hesapsız nimetlerini saçan Ekremü'l-ekremîn olan Hâlık'ımıza sonsuz hamd ü senâlar olsun. üzerimize hadsiz hesapsız nimetlerini saçan Ekremü'l-ekremîn olan Hâlık'ımıza sonsuz hamd ü senâlar olsun.

Onun âlemlere rahmet olarak gönderdiği, numune insan, örnek insan, en büyük insan,Onun âlemlere rahmet olarak gönderdiği, numune insan, örnek insan, en büyük insan, gelmişlerin geleceklerin efendisi, Mustafa'sı, seçkin kulu,gelmişlerin geleceklerin efendisi, Mustafa'sı, seçkin kulu, Ahmed ü Mahmud u Muhammed-i Mustafâ'sına sonsuz salât ü selâm olsun. Ahmed ü Mahmud u Muhammed-i Mustafâ'sına sonsuz salât ü selâm olsun.

Sözlerin en doğrusu, en güzeli Kur'ân-ı Kerîm'dir.Sözlerin en doğrusu, en güzeli Kur'ân-ı Kerîm'dir. Yolların en sağlamı, en doğrusu, insanı cennete götüren yol Yolların en sağlamı, en doğrusu, insanı cennete götüren yol Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yoludur. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yoludur. Rabbimiz bizi Kur'ân-ı Kerîm'den, Peygamber Efendimiz'in sünnet¬-i seniyyesinden ayırmasın.Rabbimiz bizi Kur'ân-ı Kerîm'den, Peygamber Efendimiz'in sünnet¬-i seniyyesinden ayırmasın. Sünnet-i seniyye-i nebeviyyeyi bu asırda temsil eden, yaşayan;Sünnet-i seniyye-i nebeviyyeyi bu asırda temsil eden, yaşayan; ihyâ eden, yaşatan has müslümanlardan olmayı Rabbimiz cümlemize nasip eylesin. ihyâ eden, yaşatan has müslümanlardan olmayı Rabbimiz cümlemize nasip eylesin.

Sözlerin en güzeli, onun hadîs-i şerîfleri olduğu için her ayın 20'si civarındaki üçüncü perşembe gecesiSözlerin en güzeli, onun hadîs-i şerîfleri olduğu için her ayın 20'si civarındaki üçüncü perşembe gecesi kardeşlerimizin icraatı üzerine hadîs-i şerîf okuyalım diye müftü efendinin müsaadesi ilekardeşlerimizin icraatı üzerine hadîs-i şerîf okuyalım diye müftü efendinin müsaadesi ile layık olmadığımız halde bu nice büyük alimlerin oturduğu,layık olmadığımız halde bu nice büyük alimlerin oturduğu, büyük, mübarek cemaatlere hitap ettiği kürsüde sizlere hitap edeceğim.büyük, mübarek cemaatlere hitap ettiği kürsüde sizlere hitap edeceğim. Her ayın 20'si civarındaki perşembe gününde gelipHer ayın 20'si civarındaki perşembe gününde gelip Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini okumaya gayret edeceğim.Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini okumaya gayret edeceğim. Aşağı yukarı bir saat kadar konuşmamız sürer. Sonra hatim duamızı yaparız. Aşağı yukarı bir saat kadar konuşmamız sürer. Sonra hatim duamızı yaparız.

Cuma gecesinin ilk başlangıcını cemaatle namaz kılmış olarak ihyâ ettikten sonraCuma gecesinin ilk başlangıcını cemaatle namaz kılmış olarak ihyâ ettikten sonra sabah namazında da camide olmak dileğiyle, temennisiyle evlerimize dağılır, sabah namazında da camide olmak dileğiyle, temennisiyle evlerimize dağılır, öteki ibadetlerimizi yapar, istirahatlerimize geçeriz. öteki ibadetlerimizi yapar, istirahatlerimize geçeriz.

Hadîs-i şerîf, Hz. Ali radıyallahu anh ve keremallahu vecheh hazretleri tarafından rivayet edilmiş.Hadîs-i şerîf, Hz. Ali radıyallahu anh ve keremallahu vecheh hazretleri tarafından rivayet edilmiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bu çok dikkat çekici olan hadîs-i şerîfinde bizlere emir buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bu çok dikkat çekici olan hadîs-i şerîfinde bizlere emir buyuruyor ki;

Eddibû evlâdeküm alâ hısâlin selâsin. "Evlatlarınızı üç ana prensip üzerine yetiştirin.Eddibû evlâdeküm alâ hısâlin selâsin. "Evlatlarınızı üç ana prensip üzerine yetiştirin. Çocuklarınızı yetiştirirken üç ana prensibi göz önünde bulundurun,Çocuklarınızı yetiştirirken üç ana prensibi göz önünde bulundurun, ona uygun bir tarzda evlatlarınızı yetiştirin." ona uygun bir tarzda evlatlarınızı yetiştirin."

1.Alâ hubbi nebiyyiküm. "Evlatlarınızı; size Allah'ın vahiylerini bildiren,1.Alâ hubbi nebiyyiküm. "Evlatlarınızı; size Allah'ın vahiylerini bildiren, emirlerini, yasaklarını size öğretmekle vazifeli olarak Allah tarafından gönderilmiş olanemirlerini, yasaklarını size öğretmekle vazifeli olarak Allah tarafından gönderilmiş olan şu Peygamberiniz'in sevgisi üzerine yetiştirin." şu Peygamberiniz'in sevgisi üzerine yetiştirin."

Evlatlarınızı öyle bir terbiye ile terbiye edip öyle bir eğitimden geçirin kiEvlatlarınızı öyle bir terbiye ile terbiye edip öyle bir eğitimden geçirin ki o çocukların en çok sevdiği kimse Resûlullah olsun. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem olsun.o çocukların en çok sevdiği kimse Resûlullah olsun. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem olsun. Peygamber deyince sevgiler yürekleri eritir, gözleri yaşarır. Evlatlarınızı böyle yetiştirin. Peygamber deyince sevgiler yürekleri eritir, gözleri yaşarır. Evlatlarınızı böyle yetiştirin.

2.Ve hubbi ehli beytihi. "Resûlullah'ın ailesi efradının sevgisi ile de yetiştirin." 2.Ve hubbi ehli beytihi. "Resûlullah'ın ailesi efradının sevgisi ile de yetiştirin."

Resûlullah'ı da sevsin çevresini de sevsin. Onun sevdiği yakınlarını, akrabasını, aile efradını da sevsin. Resûlullah'ı da sevsin çevresini de sevsin. Onun sevdiği yakınlarını, akrabasını, aile efradını da sevsin.

3.Ve alâ kırâati'l-Kur'âni. "Kur'ân-ı Kerîm'i okumak üzere yetiştirin." 3.Ve alâ kırâati'l-Kur'âni. "Kur'ân-ı Kerîm'i okumak üzere yetiştirin."

Fe-inne hamelete'l-Kur'âni fî zıllillâhi.Fe-inne hamelete'l-Kur'âni fî zıllillâhi. "Çünkü Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenip Kur'ân-ı Kerîm'in ehli olabilmiş olan kimseler "Çünkü Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenip Kur'ân-ı Kerîm'in ehli olabilmiş olan kimseler bu dereceye çıkabilmiş mübarek insanlar, bahtiyar kullar Arş-ı Âlâ'nın gölgesinde olacaklar."bu dereceye çıkabilmiş mübarek insanlar, bahtiyar kullar Arş-ı Âlâ'nın gölgesinde olacaklar." Yevme lâ zılle illâ zılluhu me'a enbiyâihi ve asfiyâihi.Yevme lâ zılle illâ zılluhu me'a enbiyâihi ve asfiyâihi. "Kur'an ehli olan kimseler başka gölgenin olmadığı günde Allah'ın peygamberleri ile safî,"Kur'an ehli olan kimseler başka gölgenin olmadığı günde Allah'ın peygamberleri ile safî, seçkin kulları ile Arş-ı Âlâ'nın gölgesinde olacak." Aziz ve muhterem kardeşlerim! seçkin kulları ile Arş-ı Âlâ'nın gölgesinde olacak."

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in sevgisi dinimizin direğidir.Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in sevgisi dinimizin direğidir. Dinimizin en önemli inancı, can damarıdır. İnanç noktasıdır. Dinimizin en önemli inancı, can damarıdır. İnanç noktasıdır.

Bir insan dese ki; "Kâinatın bu intizamının, şu mükemmelliğin,Bir insan dese ki; "Kâinatın bu intizamının, şu mükemmelliğin, şu tıkır tıkır saat gibi çalışan sistemin kendi kendine olamayacağına aklım erdi. Muhakkak yaratan var.şu tıkır tıkır saat gibi çalışan sistemin kendi kendine olamayacağına aklım erdi. Muhakkak yaratan var. Bu hücreler, bu atomlar, bu yıldızlar, bu gezegenler, bu gök sistemleri,Bu hücreler, bu atomlar, bu yıldızlar, bu gezegenler, bu gök sistemleri, şu matematik intizam, şu kanunlar, şu ilahî kanunlar, mevsimler, zamanlar… Belli bir intizam var.şu matematik intizam, şu kanunlar, şu ilahî kanunlar, mevsimler, zamanlar… Belli bir intizam var. Bu intizamı, bu düzeni kuran bir yaratan var. Kabul, kabul ettim. Zaten büyük alimlerin hepsi kabul etmişler. Bu intizamı, bu düzeni kuran bir yaratan var. Kabul, kabul ettim. Zaten büyük alimlerin hepsi kabul etmişler. Binaenaleyh, ben de bunun bilimsel bir gerçek olduğunu anlıyorum. Binaenaleyh, ben de bunun bilimsel bir gerçek olduğunu anlıyorum. Tahsilim müsait, kafam bu gerçekleri sezecek durumda.Tahsilim müsait, kafam bu gerçekleri sezecek durumda. Tamam, Allah'ın varlığını kabul ettim; ama gayrıyı tanımam." Tamam, Allah'ın varlığını kabul ettim; ama gayrıyı tanımam."

Tanımazsan Allah'ın sevdiği bir kulu nasıl olacaksın, ne yapacaksın?Tanımazsan Allah'ın sevdiği bir kulu nasıl olacaksın, ne yapacaksın? Amerikalılar gibi mi hareket edeceksin, Fransızlar gibi mi hareket edeceksin,Amerikalılar gibi mi hareket edeceksin, Fransızlar gibi mi hareket edeceksin, Budistler gibi mi hareket edeceksin, Japonlar gibi mi olacaksın, Budistler gibi mi hareket edeceksin, Japonlar gibi mi olacaksın, Hintliler gibi mi olacaksın be adam, nasıl yaşayacaksın? Hintliler gibi mi olacaksın be adam, nasıl yaşayacaksın? Hayatını nasıl süreceksin, sözünü nasıl ayarlayacaksın?Hayatını nasıl süreceksin, sözünü nasıl ayarlayacaksın? Hareketini nasıl ayarlayacaksın, hangi ahlâkı benimseyeceksin, hangi yolda yürüyeceksin? Hareketini nasıl ayarlayacaksın, hangi ahlâkı benimseyeceksin, hangi yolda yürüyeceksin?

Sanki minnet eder gibi, sanki çok büyük iş yapmış gibi!.. Sanki minnet eder gibi, sanki çok büyük iş yapmış gibi!..

Sen Allah'ı istersen kabul et ister kabul etme; güneş balçıkla sıvanır mı?Sen Allah'ı istersen kabul et ister kabul etme; güneş balçıkla sıvanır mı? Sen gözünü istediğin kadar kapat, güneş dışarıda pırıl pırıl parlıyor.Sen gözünü istediğin kadar kapat, güneş dışarıda pırıl pırıl parlıyor. Elbette Allah'ın varlığını kabul edeceksin. Resûlullah'ı kabul etmek neden? Elbette Allah'ın varlığını kabul edeceksin.

Resûlullah'ı kabul etmek neden?

Allah'ın emirlerini sana getirdiği, hayat yolunun nasıl yürünmesi gerektiğini sana o öğrettiği için!Allah'ın emirlerini sana getirdiği, hayat yolunun nasıl yürünmesi gerektiğini sana o öğrettiği için! Sana Allah'ın rızasını kazanma yollarını o bildirdiği için şaşkın adam! Sana Allah'ın rızasını kazanma yollarını o bildirdiği için şaşkın adam! Sen nasıl vazgeçebilirsin Allah'ın elçisini dinlemekten, sevmekten, ona tâbi olmaktan?Sen nasıl vazgeçebilirsin Allah'ın elçisini dinlemekten, sevmekten, ona tâbi olmaktan? Onu nasıl tanımazsın, nasıl yolunu bulacaksın şaşkın adam? Allah'ın iyiliğini anlamaz mısın?Onu nasıl tanımazsın, nasıl yolunu bulacaksın şaşkın adam? Allah'ın iyiliğini anlamaz mısın? Allah'ın "âlemlere rahmet" diye vasıflandırdığı peygamberi sevmez misin?Allah'ın "âlemlere rahmet" diye vasıflandırdığı peygamberi sevmez misin? Onu tanımaz mısın, onun yolundan gitmez misin? Onun sözünü merak etmez misin?Onu tanımaz mısın, onun yolundan gitmez misin? Onun sözünü merak etmez misin? Nasıl bir elçi, ne söylemiş acaba?.. Nasıl bir elçi, ne söylemiş acaba?..

Sana akıl veren, etrafındaki kâinatı, gökleri, yıldızlarla bezeyen, eşsiz,Sana akıl veren, etrafındaki kâinatı, gökleri, yıldızlarla bezeyen, eşsiz, derin fezayı yaratan, yeryüzünü, dağları, meyveleri, çiçekleri, bolluğu, bereketi, güzellikleriderin fezayı yaratan, yeryüzünü, dağları, meyveleri, çiçekleri, bolluğu, bereketi, güzellikleri -ki dünyanın her yerinden turistler seyretmeye geliyor- -ki dünyanın her yerinden turistler seyretmeye geliyor- yaratan kâinatın sahibi acep sana ne haber gönderdi. Merak etmez misin, onun elçisini dinlemez misin?yaratan kâinatın sahibi acep sana ne haber gönderdi. Merak etmez misin, onun elçisini dinlemez misin? Onun elçisinin söylediği talimatın ne olduğunu öğrenmeyi düşünmez misin? Onun elçisinin söylediği talimatın ne olduğunu öğrenmeyi düşünmez misin?

Peki, kabul. Allah'ı kabul ettin. O zaman Allah'ın kitabını kabul edeceksin.Peki, kabul. Allah'ı kabul ettin. O zaman Allah'ın kitabını kabul edeceksin. Kur'ân-ı Kerîm'i kabul edeceksin. "Kur'ân-ı Kerîm'i kabul ettin mi?" Kur'ân-ı Kerîm'i kabul edeceksin.

"Kur'ân-ı Kerîm'i kabul ettin mi?"

"Ettim, tabii. Madem Allah'ın kelâmıdır, kabul ettim." "Ettim, tabii. Madem Allah'ın kelâmıdır, kabul ettim."

O zaman Kur'ân-ı Kerîm'i okursan, Kur'ân-ı Kerîm sana zaten Resûlullah tarafından getirildi.O zaman Kur'ân-ı Kerîm'i okursan, Kur'ân-ı Kerîm sana zaten Resûlullah tarafından getirildi. Zaten Allah celle celâlüh ve amme nevâlüh hazretleri hitaba o liyakatli olduğu içinZaten Allah celle celâlüh ve amme nevâlüh hazretleri hitaba o liyakatli olduğu için vahyini ona indirdi de Kur'an'ını bile sana o bildirdi. vahyini ona indirdi de Kur'an'ını bile sana o bildirdi. Sen Kur'ân-ı Kerîm'i okuduğun zaman da sana âyet-i kerîmesinde buyuruyor ki; Sen Kur'ân-ı Kerîm'i okuduğun zaman da sana âyet-i kerîmesinde buyuruyor ki;

Kul in küntüm tuhibbûnallâhe fe'ttebî'ûnî yuhbibkümüllâhu.Kul in küntüm tuhibbûnallâhe fe'ttebî'ûnî yuhbibkümüllâhu. "Ey insanlar! Eğer Allah'ı seviyorsanız, o iddiadaysanız benim Resûlüme tâbi olun ki "Ey insanlar! Eğer Allah'ı seviyorsanız, o iddiadaysanız benim Resûlüme tâbi olun ki Allah da seni sevsin!" buyuruyor. "Ben Allah'ı tanıyorum. İnandım, biliyorum.Allah da seni sevsin!" buyuruyor.

"Ben Allah'ı tanıyorum. İnandım, biliyorum.
Hürmetim, saygım vardır.Hürmetim, saygım vardır. Kâinatın yaratanına inandım." diye sana gelen nimetlerin sahibini bildin deKâinatın yaratanına inandım." diye sana gelen nimetlerin sahibini bildin de ona karşı bir sevgi ve minnettarlık duygusu içindeysen mutlaka onun emri işte budur. ona karşı bir sevgi ve minnettarlık duygusu içindeysen mutlaka onun emri işte budur.

Onun için hepimizin, camii dolusu insanların, caminin dışındaki müslümanların,Onun için hepimizin, camii dolusu insanların, caminin dışındaki müslümanların, dünyanın muhtelif ülkelerine dağılmış insanların, alimlerin, profesörlerin, halkın, avamın,dünyanın muhtelif ülkelerine dağılmış insanların, alimlerin, profesörlerin, halkın, avamın, tüccarın, herkesin Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i bilmesi lazım. tüccarın, herkesin Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i bilmesi lazım.

Evlatlarımızı da onu sevecek tarzda yetiştirmemiz lazım. Evlatlarımızı da onu sevecek tarzda yetiştirmemiz lazım.

Peki, Resûlullah'ın sevgisine göre nasıl yetiştireceğiz?Peki, Resûlullah'ın sevgisine göre nasıl yetiştireceğiz? Ne yaparsak evladımız Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i sever? Ne yaparsak evladımız Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i sever?

Muhterem kardeşlerim! Biz hocalık yaptık. Sizler de çoğunuz talebelik yapmışsınızdır.Muhterem kardeşlerim!

Biz hocalık yaptık. Sizler de çoğunuz talebelik yapmışsınızdır.
Bir dersi insana hocası sevdirir. Hoca sevdirir. Hoca çok kabiliyetlidir, çok meziyetlidir.Bir dersi insana hocası sevdirir. Hoca sevdirir. Hoca çok kabiliyetlidir, çok meziyetlidir. Talebeye o kadar tatlı anlatır ki konuyu talebe sever.Talebeye o kadar tatlı anlatır ki konuyu talebe sever. Öyle bir güzel konu olur ki hocası beceriksizdir, önüne ders notlarını açar.Öyle bir güzel konu olur ki hocası beceriksizdir, önüne ders notlarını açar. Tıkır tıkır okur, dersin içine hiç bir heyecan katmaz… Tıkır tıkır okur, dersin içine hiç bir heyecan katmaz…

Sevdiren hocadır! Evladına Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i sevdirmek, sana vazife olarak verilmiş! Sevdiren hocadır! Evladına Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i sevdirmek, sana vazife olarak verilmiş!

Sende evladına Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in sevdirecek hocalık meziyeti var mı,Sende evladına Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in sevdirecek hocalık meziyeti var mı, sen Resûlullah'ı sevebildin mi, tanıyabildin mi? sen Resûlullah'ı sevebildin mi, tanıyabildin mi?

Gaziantep'e gittim. Müftü efendiye uğradım: Selamünaleyküm. İçeri girdim, birisi varmış.Gaziantep'e gittim. Müftü efendiye uğradım:

Selamünaleyküm. İçeri girdim, birisi varmış.
Tanıştırdı. Adam, tir tir titriyor.Tanıştırdı. Adam, tir tir titriyor. Genç bir adam; "Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i gördüm rüyamda!" diyor, tir tir titriyor.Genç bir adam; "Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i gördüm rüyamda!" diyor, tir tir titriyor. Gece Resûlullah'ı görmüş. Sabah soluğu müftü efendinin makamında almış.Gece Resûlullah'ı görmüş. Sabah soluğu müftü efendinin makamında almış. Heyecanından, aşkından, şevkinden tir tir titriyor. Heyecanından, aşkından, şevkinden tir tir titriyor.

Resûlullah'ı sen sevebildin mi, sen rüyanda görebildin mi,Resûlullah'ı sen sevebildin mi, sen rüyanda görebildin mi, sen kendine Resûlullah'ı hoşnut edebilecek bir yol çizebildin mi? sen kendine Resûlullah'ı hoşnut edebilecek bir yol çizebildin mi? Sen Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in razı olduğu bir ümmet hâline gelebildin mi?.. Sen Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in razı olduğu bir ümmet hâline gelebildin mi?..

O zaman iş kendimizden başlıyor. O zaman ilk önce kendimize bir dönmemiz icap ediyor.O zaman iş kendimizden başlıyor. O zaman ilk önce kendimize bir dönmemiz icap ediyor. Hocamız birinci rekâtta; "Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin!Hocamız birinci rekâtta; "Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin! Onlardan sırtınızı çevirip dinden, imandan uzaklaşıp başka yollara gitmeyin! Onlardan sırtınızı çevirip dinden, imandan uzaklaşıp başka yollara gitmeyin! Semi'nâ ve ata'nâ, 'Allah'ın ahkâmını, emirlerini işittik.Semi'nâ ve ata'nâ, 'Allah'ın ahkâmını, emirlerini işittik. Kur'ân-ı Kerîm'ini, tebligâtını, şeriati işittik ve itaat ettik.' deyip de Kur'ân-ı Kerîm'ini, tebligâtını, şeriati işittik ve itaat ettik.' deyip de işitmeyenlerden, tutmayanlardan olmayın!" diye okuyor. Âyet-i kerimede; işitmeyenlerden, tutmayanlardan olmayın!" diye okuyor. Âyet-i kerimede;

Ve lâ tekûnû ke'llezîne kâlû semi'nâ ve hüm lâ yesme'ûn. Ve lâ tekûnû ke'llezîne kâlû semi'nâ ve hüm lâ yesme'ûn.

İşittik deyip de işitmeyenlerden olmamak lazım.İşittik deyip de işitmeyenlerden olmamak lazım. İşitince anlayıp kavrayıp mucibince amel edicilerden olmak lazım.İşitince anlayıp kavrayıp mucibince amel edicilerden olmak lazım. Aksi takdirde şu yeryüzünde insanların en kötüsü değil, mahlûkatın en kötüsü olursun.Aksi takdirde şu yeryüzünde insanların en kötüsü değil, mahlûkatın en kötüsü olursun. Yeryüzünde yere ayak vurup hareket eden bütün varlıkların, canlıların her çeşidinin en aşağısı olur insan. Yeryüzünde yere ayak vurup hareket eden bütün varlıkların, canlıların her çeşidinin en aşağısı olur insan.

Onun için Resûlullah sevgisine ilk önce kendimizin araştırıp bulmamız icap ediyor. Onun için Resûlullah sevgisine ilk önce kendimizin araştırıp bulmamız icap ediyor.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Burada öyle karmaşık meselenin içine giriyor ki insan, neresinden girilecek, neresinden çıkılacak? Burada öyle karmaşık meselenin içine giriyor ki insan, neresinden girilecek, neresinden çıkılacak?

Bunun ilk adımı yanlış tutturulmuş istikameti bırakmak, yönü hakka dönmektir.Bunun ilk adımı yanlış tutturulmuş istikameti bırakmak, yönü hakka dönmektir. Tevbe etmektir, ilk önce kul tevbe edecek: Tevbe etmektir, ilk önce kul tevbe edecek:

"Yâ Rabbi! Şimdiye kadar bir ömür sürdüm ama ne senin rızanı düşündüm"Yâ Rabbi! Şimdiye kadar bir ömür sürdüm ama ne senin rızanı düşündüm ne Resûlullah'ı düşünmeye fırsat bulabildim ne Kur'an okuyabildim!ne Resûlullah'ı düşünmeye fırsat bulabildim ne Kur'an okuyabildim! Bir geçim gailesi, bir gürültü patırtı; bir de baktım şu yaşa gelmişim." Bir geçim gailesi, bir gürültü patırtı; bir de baktım şu yaşa gelmişim."

"Kur'an okumasını bilmem hocam. Aramızda benim yüreğimin içindeki derde şimdiden parmağını bastın."Kur'an okumasını bilmem hocam. Aramızda benim yüreğimin içindeki derde şimdiden parmağını bastın. Kur'an okumasını bilmem… Fâtiha'yı doğru düzgün okuyamam. Kur'an okumasını bilmem… Fâtiha'yı doğru düzgün okuyamam. Arada sırada namaz kılarım, Cuma'mı kaçırmamaya çalışırım.Arada sırada namaz kılarım, Cuma'mı kaçırmamaya çalışırım. Başlıca dinî bilgiler kulaktan dolma; rahmetli anam ne söylemişse Başlıca dinî bilgiler kulaktan dolma; rahmetli anam ne söylemişse muhterem hocam ilkokuldayken mahalle mektebine giderken yaz tatillerinde ne anlattıysa o…" muhterem hocam ilkokuldayken mahalle mektebine giderken yaz tatillerinde ne anlattıysa o…"

Umumiyetle bu tarzda oluyor. Dünya telaşına dalmış oluyorlar. Âhireti unutmuş oluyorlar. Umumiyetle bu tarzda oluyor. Dünya telaşına dalmış oluyorlar. Âhireti unutmuş oluyorlar.

İnsanın ilk işi, yanlış yolu bırakıp doğru yola gelmesidir. Buna tevbe denir. Tevbe demek, "dönmek" demek.İnsanın ilk işi, yanlış yolu bırakıp doğru yola gelmesidir. Buna tevbe denir. Tevbe demek, "dönmek" demek. İlk önce insanın yönünü hakka dönmesi lazım. Şeyh Sâdî hisseli bir şekilde Gülistân'da Farsça; İlk önce insanın yönünü hakka dönmesi lazım. Şeyh Sâdî hisseli bir şekilde Gülistân'da Farsça;

"Hacı Efendi! Korkarım bu gidişle sen hacca varamayacaksın!" Neden? "Hacı Efendi! Korkarım bu gidişle sen hacca varamayacaksın!"

Neden?

"Yönünü ters istikamete dönmüşsün, kuzeye gidiyorsun da ondan!"Yönünü ters istikamete dönmüşsün, kuzeye gidiyorsun da ondan! Yönün o tarafa doğru iken hac bu tarafta iken nasıl varacaksın?" Yönün o tarafa doğru iken hac bu tarafta iken nasıl varacaksın?"

İnsanın yönünü döndürmesi lazım.İnsanın yönünü döndürmesi lazım. Bir insan sıdk ile yönünü döndürürse; "Hocam, ben içki içerdim; gazino işletirdim, kumar oynatırdım.Bir insan sıdk ile yönünü döndürürse; "Hocam, ben içki içerdim; gazino işletirdim, kumar oynatırdım. Gençliğimi çok yanlış yollarda harcadım, çok günahlar işledim. Günah deryasına daldım. Gençliğimi çok yanlış yollarda harcadım, çok günahlar işledim. Günah deryasına daldım. Boyumu aştı günahlar." yönünü döndü mü Allah sever.Boyumu aştı günahlar." yönünü döndü mü Allah sever. Yönünü hakka döndün mü, pişmanlık duydun mu Allah sever. Yönünü hakka döndün mü, pişmanlık duydun mu Allah sever. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri müjdeliyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri müjdeliyor ki;

"Kulun içine, işlediği günahtan dolayı pişmanlık ateşi düştü mü, içi yanmaya başladı mı"Kulun içine, işlediği günahtan dolayı pişmanlık ateşi düştü mü, içi yanmaya başladı mı diline Estağfurullah sözünü, Etûbü ileyh sözünü, 'Tevbe yâ Rabbi!' sözünü getirmeden Allah affeder." diline Estağfurullah sözünü, Etûbü ileyh sözünü, 'Tevbe yâ Rabbi!' sözünü getirmeden Allah affeder."

Daha diline Estağfurullah sözünü getirmeden, telaffuz etmeden Allah affeder; çünkü Allah gönüllere bakıyor. Daha diline Estağfurullah sözünü getirmeden, telaffuz etmeden Allah affeder; çünkü Allah gönüllere bakıyor.

Va'lemû ennallâhe yuhûlu beyne'l-mer'i ve kalbihi. Va'lemû ennallâhe yuhûlu beyne'l-mer'i ve kalbihi.

Gönüllerini görüyor; kullarının içinden geçen niyetlerini biliyor. Gönüllerini görüyor; kullarının içinden geçen niyetlerini biliyor.

"Bu kulum pişman oldu, yapmamaya azmetti. Günahlarından nâdim oldu, o zaman affederim." "Bu kulum pişman oldu, yapmamaya azmetti. Günahlarından nâdim oldu, o zaman affederim."

Göreceksin, yönünü döneceksin, tevbe edeceksin. Peygamber Efendimiz bildiriyor, Şeytan aleyhillâne demiş ki; Göreceksin, yönünü döneceksin, tevbe edeceksin. Peygamber Efendimiz bildiriyor, Şeytan aleyhillâne demiş ki;

"Ben Allah'ın kullarını şaşırtıp azdırıp saptırıp günahlara bulaştırmak suretiyle mahvettim, helâk ettim."Ben Allah'ın kullarını şaşırtıp azdırıp saptırıp günahlara bulaştırmak suretiyle mahvettim, helâk ettim. Kulları hak yoldan ayırdım. Nice günahlara batırttım. Terk ettim. Onları mahvettim. Kulları hak yoldan ayırdım. Nice günahlara batırttım. Terk ettim. Onları mahvettim. Onlar da beni tevbe ve istiğfar ederek mahvettiler." Onlar da beni tevbe ve istiğfar ederek mahvettiler."

Neden mahvoluyor? Tevbe yâ Rabbi! Estağfirullah yâ Rabbi!.. Neden mahvoluyor?

Tevbe yâ Rabbi! Estağfirullah yâ Rabbi!..

Kul ağlayıp sızlayıp pişman olup tevbe etti mi Allah affediyor da şeytan ona hasedinden mahvoluyor.Kul ağlayıp sızlayıp pişman olup tevbe etti mi Allah affediyor da şeytan ona hasedinden mahvoluyor. "Ben kibrimden tevbe etmedim. Allah'ın rahmetinden kovuldum. Allah'a âsi geldim. "Ben kibrimden tevbe etmedim. Allah'ın rahmetinden kovuldum. Allah'a âsi geldim. Bu Âdemoğlunu günaha bulaştırdığım halde yine tevbe etti.Bu Âdemoğlunu günaha bulaştırdığım halde yine tevbe etti. Yine Rabbinin affını kazandı!" diye o da oradan helak oluyor. Yine Rabbinin affını kazandı!" diye o da oradan helak oluyor.

Onun için ilk işimiz; ne kadar günahkâr olsak ne kadar cahil olsak ne kadar suçlu olsakOnun için ilk işimiz; ne kadar günahkâr olsak ne kadar cahil olsak ne kadar suçlu olsak şimdiye kadarki hayatımız kapkara, mâzimiz kapkara olsa, çaresiz olsak, tutulacak yanımız kalmamış olsaşimdiye kadarki hayatımız kapkara, mâzimiz kapkara olsa, çaresiz olsak, tutulacak yanımız kalmamış olsa tutacak dalımız kalmamış, yatacak yerimiz kalmamış olsa çaremiz nedir? tutacak dalımız kalmamış, yatacak yerimiz kalmamış olsa çaremiz nedir?

Hakka dönmektir! "Yâ Rabbi! Kapına geldim, suçluyum. Tamam, itiraf ediyorum.Hakka dönmektir!

"Yâ Rabbi! Kapına geldim, suçluyum. Tamam, itiraf ediyorum.
Dilersen öldür, dilersen bırak. Affet yâ Rabbi, kapına geldim.Dilersen öldür, dilersen bırak. Affet yâ Rabbi, kapına geldim. Bir âsi, mücrim kulunum!.." diye kul, Rabbinin kapısına gelirseBir âsi, mücrim kulunum!.." diye kul, Rabbinin kapısına gelirse "Bizim bu dergâhımız ümitsizlik dergâhı değil!" buyuruyor. İnsan bu kapıdan mahrum dönmez."Bizim bu dergâhımız ümitsizlik dergâhı değil!" buyuruyor. İnsan bu kapıdan mahrum dönmez. O kapıya gelirse o kapıdan mahrum dönmez.O kapıya gelirse o kapıdan mahrum dönmez. O bakımdan ilk işimiz, bir kere iyi bir hoca olmak için, evladımıza iyi bir örnek olmak için tevbe edelim.O bakımdan ilk işimiz, bir kere iyi bir hoca olmak için, evladımıza iyi bir örnek olmak için tevbe edelim. "Tevbe yâ Rabbi! Bilerek bilmeyerek işlediğimiz günahları affet yâ Rabbi!" diyelim."Tevbe yâ Rabbi! Bilerek bilmeyerek işlediğimiz günahları affet yâ Rabbi!" diyelim. Bildiklerimiz için gözyaşı dökelim, tevbe edelim. Bildiklerimiz için gözyaşı dökelim, tevbe edelim.

Ondan sonra Allah'ın emirlerini öğrenip buyruklarını tutmaya azmetmek lazım.Ondan sonra Allah'ın emirlerini öğrenip buyruklarını tutmaya azmetmek lazım. Yarından itibaren hatta şu duyduğumuz saatten itibaren; "Yâ Rabbi; senin istediğin gibi kul olacağım. Yarından itibaren hatta şu duyduğumuz saatten itibaren; "Yâ Rabbi; senin istediğin gibi kul olacağım. Şimdiye kadar yanlış bir gaye tutturmuşum. 'Ticaretimi şu noktaya getireyim diye çalışmışım. Şimdiye kadar yanlış bir gaye tutturmuşum. 'Ticaretimi şu noktaya getireyim diye çalışmışım. Şu işimde şu şeyi elde edeyim, şu dünyalığa sahip olayım…' diye çalışmışım.Şu işimde şu şeyi elde edeyim, şu dünyalığa sahip olayım…' diye çalışmışım. Bundan sonra ana gayem; senin rızanı kazanmak olacak yâ Rabbi!Bundan sonra ana gayem; senin rızanı kazanmak olacak yâ Rabbi! Senin rızanı kazanmak için ne yapmak gerekiyorsa ona razıyım!.." diye azmetmek lazım. Senin rızanı kazanmak için ne yapmak gerekiyorsa ona razıyım!.." diye azmetmek lazım.

Sonra Allahu Teâlâ hazretlerini çok zikretmek lazım. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Sonra Allahu Teâlâ hazretlerini çok zikretmek lazım. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

Ehabbu'l-kelâmi ilallâhi erba'un: Sübhânallâhi ve'l-hamdü lillâhi ve lâ ilâhe illallâhu va'llâhu ekber.Ehabbu'l-kelâmi ilallâhi erba'un: Sübhânallâhi ve'l-hamdü lillâhi ve lâ ilâhe illallâhu va'llâhu ekber. Lâ yadurruke bi-eyyihinne bede'te. "Allahu Teâlâ hazretlerinin en çok sevdiği sözler dört tanedir." Lâ yadurruke bi-eyyihinne bede'te. "Allahu Teâlâ hazretlerinin en çok sevdiği sözler dört tanedir."

Allah bu sözleri çok seviyor, nedir bu dört söz? Allah bu sözleri çok seviyor, nedir bu dört söz?

"Birisi Sübhânallah'tır. Birisi Elhamdülillah'tır. Birisi Lâ ilâhe illallah'tır. Birisi Allahu ekber'dir." "Birisi Sübhânallah'tır. Birisi Elhamdülillah'tır. Birisi Lâ ilâhe illallah'tır. Birisi Allahu ekber'dir."

Hangisinden başlarsan başla bir sıralama söz konusu değil, bu dört sözü Allah çok seviyor. Hangisinden başlarsan başla bir sıralama söz konusu değil, bu dört sözü Allah çok seviyor.

Neden çok seviyor? Neden çok seviyor?

Sübhânallah sözü; "Yâ Rabbi! Her türlü noksandan münezzehsin.Sübhânallah sözü; "Yâ Rabbi! Her türlü noksandan münezzehsin. Her şeyi tam, her şeyi güzel. Her şeyi bilirsin. Her şeye kâdirsin, her işin hikmetlidir. Her şeyi tam, her şeyi güzel. Her şeyi bilirsin. Her şeye kâdirsin, her işin hikmetlidir. N'eylersen güzel eylersin. Eksikten, kusurdan münezzehsin, pâksın!.." demek oluyor. Çok ulu bir sözdür, mizanı doldurur.N'eylersen güzel eylersin. Eksikten, kusurdan münezzehsin, pâksın!.." demek oluyor. Çok ulu bir sözdür, mizanı doldurur. Yerin, göğün arasını doldurur. Bir insan mânasını düşünerek Sübhânallah dedi mi Yerin, göğün arasını doldurur. Bir insan mânasını düşünerek Sübhânallah dedi mi onun sevabı yerin göğün arasını doldurur. onun sevabı yerin göğün arasını doldurur.

Elhamdülillah demek; "Yâ Rabbi! Senin verdiğin nimetlere, sıhhatlere, âfiyetlere,Elhamdülillah demek; "Yâ Rabbi! Senin verdiğin nimetlere, sıhhatlere, âfiyetlere, lütuflara, her hâlimize, senin üzerime kattığın türlü türlü ihsanlara, ikramlara hamd olsun." demektir.lütuflara, her hâlimize, senin üzerime kattığın türlü türlü ihsanlara, ikramlara hamd olsun." demektir. İnsanın Allahu Teâlâ hazretlerine karşı minnettarlık duygusu İnsanın Allahu Teâlâ hazretlerine karşı minnettarlık duygusu ve O'nun her şeyinin güzel olduğunu anladıktan sonrave O'nun her şeyinin güzel olduğunu anladıktan sonra ona karşı övgüsü medh ü senâsıdır Elhamdülillah sözüdür. Bu da Allah'ın çok hoşuna gidiyor.ona karşı övgüsü medh ü senâsıdır Elhamdülillah sözüdür. Bu da Allah'ın çok hoşuna gidiyor. En çok sevdiği sözlerdendir. En çok sevdiği sözlerdendir.

Demek ki biz Allah'ın her şeyinin mükemmel, her şeyin tam olduğunu Esmâ-i Hüsna sahibi olduğunu,Demek ki biz Allah'ın her şeyinin mükemmel, her şeyin tam olduğunu Esmâ-i Hüsna sahibi olduğunu, her işinin her bakımdan mükemmel olduğunu bileceğiz. her işinin her bakımdan mükemmel olduğunu bileceğiz. Ona övgü, şükür, sevgi ve sena duygusu içerisinde olacağız. Bu iki kelime onu ifade ediyor. Ona övgü, şükür, sevgi ve sena duygusu içerisinde olacağız. Bu iki kelime onu ifade ediyor.

Lâ ilâhe illallah. İşte Allah'ın en çok sevdiği sözlerden birisi de:Lâ ilâhe illallah.

İşte Allah'ın en çok sevdiği sözlerden birisi de:
Lâ ilâhe illallah; "Ancak Allahu Teâlâ hazretleri var. Gayri mâbut, ilah yok; gayrısı yok, sadece Allah var!" Lâ ilâhe illallah; "Ancak Allahu Teâlâ hazretleri var. Gayri mâbut, ilah yok; gayrısı yok, sadece Allah var!"

Bunca insanın, bunca şaşkının, bunca müşrikin, bunca kâfirin yaptıkları ne? Bunca insanın, bunca şaşkının, bunca müşrikin, bunca kâfirin yaptıkları ne?

Cahillik, cahillik, cahillik... Allah'tan gayrısı yok, sadece Allahu Teâlâ hazretleri var.Cahillik, cahillik, cahillik... Allah'tan gayrısı yok, sadece Allahu Teâlâ hazretleri var. Yeri göğü yaratan sadece O. Eşi yok, şerîki yok, nazîri yok. Dengi yok, benzeri yok. Yeri göğü yaratan sadece O. Eşi yok, şerîki yok, nazîri yok. Dengi yok, benzeri yok.

Lâ ilâhe illallah sözünün mânasının derinliğini tasavvuf kitaplarını okuyanlar biraz anlayabilir.Lâ ilâhe illallah sözünün mânasının derinliğini tasavvuf kitaplarını okuyanlar biraz anlayabilir. Tasavvuf yolunda biraz yürüyenler anlayabilir. Derinliğine daldıkça daha da derine gider.Tasavvuf yolunda biraz yürüyenler anlayabilir. Derinliğine daldıkça daha da derine gider. Daha da ince mânaları çıkar. Lâ mâbude illallah gibi düşünür insan.Daha da ince mânaları çıkar. Lâ mâbude illallah gibi düşünür insan. Sonra "Her türlü hacetler ancak onun kapısında reva olur.Sonra "Her türlü hacetler ancak onun kapısında reva olur. Her türlü ihtiyacı ancak Allah giderir." diye onun samediyetini, samedâniyetini düşünür. Her türlü ihtiyacı ancak Allah giderir." diye onun samediyetini, samedâniyetini düşünür. Kul hüvallâhü ehad; tekliğini düşünür.Kul hüvallâhü ehad; tekliğini düşünür. Allâhü's-samed; her ihtiyacın onun tarafından verildiğini, hâlledildiğini düşünür.Allâhü's-samed; her ihtiyacın onun tarafından verildiğini, hâlledildiğini düşünür. Başka kapının olmadığını anlar.Başka kapının olmadığını anlar. Fâtiha'daki; İyyâke nâ'büdü ve iyyâke nestaîn, "Başkasına değil yâ Rabbi ancak sana ibadet ederim.Fâtiha'daki; İyyâke nâ'büdü ve iyyâke nestaîn, "Başkasına değil yâ Rabbi ancak sana ibadet ederim. Ancak senden yardım isterim. Kimseye ne eğilirim ne yüzsuyu dökerim ne serfürû ederim.Ancak senden yardım isterim. Kimseye ne eğilirim ne yüzsuyu dökerim ne serfürû ederim. Ne eyvallah derim. Sana dayanırım, güvenirim. Gayrıya, cihana meydan okurum.Ne eyvallah derim. Sana dayanırım, güvenirim. Gayrıya, cihana meydan okurum. Cümle cihan halkı karşıma gelse alimallah gözümü kırpmam." [demek]. Cümle cihan halkı karşıma gelse alimallah gözümü kırpmam." [demek].

Düşmanlar toplandı, ordu ile geliyorlar. Müslümanlar ne dedi? Düşmanlar toplandı, ordu ile geliyorlar. Müslümanlar ne dedi?

"Allah bize yeter, gelirlerse gelsinler. Felek her türlü esbâb-ı cefâsın toplasın gelsin "Allah bize yeter, gelirlerse gelsinler.

Felek her türlü esbâb-ı cefâsın toplasın gelsin

Daha ne getirebilirlerse getirsinler nâmertler!" Dönersem kahpeyim millet yolunda bir azîmetten diyor şair. Daha ne getirebilirlerse getirsinler nâmertler!"

Dönersem kahpeyim millet yolunda bir azîmetten

diyor şair.

O ton ile, kuvvet ile; Hasbünallah ve ni'mel vekîl. "Allah bize yeter." O ton ile, kuvvet ile; Hasbünallah ve ni'mel vekîl. "Allah bize yeter."

"Tek başınasın be adam!" "Tek başınasın be adam!"

Tek başınayım ama Allah'ın kuluyum, Allah'a dayanmışım; Allah beni koruduktan sonra ötekiler ne yapacak? Tek başınayım ama Allah'ın kuluyum, Allah'a dayanmışım; Allah beni koruduktan sonra ötekiler ne yapacak?

"Yahu fazla iddialı konuşmuyor musun?" Hayır."Yahu fazla iddialı konuşmuyor musun?"

Hayır.
İnsanlardan en kuvvetlisi Allah'a dayanandır.İnsanlardan en kuvvetlisi Allah'a dayanandır. Vallahi Allah'a dayanan insan karşısındaki adamın saraylarının surlarını çatır çatır yıkar.Vallahi Allah'a dayanan insan karşısındaki adamın saraylarının surlarını çatır çatır yıkar. İbrahim aleyhisselam'a koca bir devletin ordusu zarar verebildi mi? Tek başına; İbrahim aleyhisselam'a koca bir devletin ordusu zarar verebildi mi? Tek başına;

"Ben sizin putlarınıza tapmıyorum." dedi. Onunla da yetinmedi."Ben sizin putlarınıza tapmıyorum." dedi. Onunla da yetinmedi. "Ben sizin bu saçma sapan taptığınız putların hepsini parçalayacağım!" da dedi. "Ben sizin bu saçma sapan taptığınız putların hepsini parçalayacağım!" da dedi.

Sen diyebiliyor musun? Sen başkalarının putlarının karşınısa çıkıp;Sen diyebiliyor musun? Sen başkalarının putlarının karşınısa çıkıp; ateşle barut yan yana, sevap ve günah yan yana, iyi ve kötü yan yana; kılın kıpırdamıyor. ateşle barut yan yana, sevap ve günah yan yana, iyi ve kötü yan yana; kılın kıpırdamıyor. Nerede sende İbrahim aleyhisselam'daki celâleti? İbret almak lazım değil mi?Nerede sende İbrahim aleyhisselam'daki celâleti? İbret almak lazım değil mi? O senin peygamberinin dedesi değil mi, hak peygamberlerden birisi değil mi,O senin peygamberinin dedesi değil mi, hak peygamberlerden birisi değil mi, niye bâtılın karşısında onun gibi kahramanlaşmıyorsun, niye onun gibi sağlam durmuyorsun, niye bâtılın karşısında onun gibi kahramanlaşmıyorsun, niye onun gibi sağlam durmuyorsun, niye "Ben de senin putlarını kırarım?" demiyorsun? "Diyalog… Diyalog…" niye "Ben de senin putlarını kırarım?" demiyorsun?

"Diyalog… Diyalog…"

Şirkle diyalog mu olur, Hristiyanlıkla diyalog mu olur?!.. O bâtıl, bu hak! Hakla bâtılın diyaloğu mu olur?Şirkle diyalog mu olur, Hristiyanlıkla diyalog mu olur?!.. O bâtıl, bu hak! Hakla bâtılın diyaloğu mu olur? Ancak hak geldi mi bâtıl zâyî olur, def olur, yıkılır gider. Sadece hak vardır, gayrı yoktur. Ancak hak geldi mi bâtıl zâyî olur, def olur, yıkılır gider. Sadece hak vardır, gayrı yoktur.

O bakımdan lâ ilâhe illallah sözünün derin derin, ince ince mânaları vardır.O bakımdan lâ ilâhe illallah sözünün derin derin, ince ince mânaları vardır. Allah'tan gayrı mahlûk yok, mânasına gelir. Allah'tan başka maksud yok, mânasına gelir.Allah'tan gayrı mahlûk yok, mânasına gelir. Allah'tan başka maksud yok, mânasına gelir. Kul düşündükçe düşündükçe içindeki iman, kalbini doldurur; nurlandırır nurlandırır nurlandırır.Kul düşündükçe düşündükçe içindeki iman, kalbini doldurur; nurlandırır nurlandırır nurlandırır. Kâinat bir tarafa, mâsiva bir tarafa; bu kul bir tarafa! Rabbine sımsıkı dayanır. Kâinat bir tarafa, mâsiva bir tarafa; bu kul bir tarafa! Rabbine sımsıkı dayanır.

Allah; bize o kuvvetli imanı versin. Aziz ve muhterem kardeşlerim! Allah; bize o kuvvetli imanı versin.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Demek ki Allah'ın sevdiği sözler madem bunlarmış,Demek ki Allah'ın sevdiği sözler madem bunlarmış, o zaman bizim de Allah'ın sevdiği gibi konuşmaya başlamamız lazım. o zaman bizim de Allah'ın sevdiği gibi konuşmaya başlamamız lazım. Tevbe edeceğiz, tesbih çekeceğiz. Zikredeceğiz… Tevbe edeceğiz, tesbih çekeceğiz. Zikredeceğiz…

Şu bizim mübarek hemşerimiz Süleyman Çelebi, o ârif zat boşuna mı söylemiş: Şu bizim mübarek hemşerimiz Süleyman Çelebi, o ârif zat boşuna mı söylemiş:

Bir kez Allah dese aşk ile lisân Dökülür cümle günâh misl-i hazân Bir kez Allah dese aşk ile lisân

Dökülür cümle günâh misl-i hazân

Hadîs-i şerîfi tercüme etmiş, o söz, hadîs-i şerîfin tercümesidir. Hadîs-i şerîfi tercüme etmiş, o söz, hadîs-i şerîfin tercümesidir.

"İnsan bir kere aşk ile Allah dedi mi günahları hazan yaprağı gibi sapır sapır dökülür." "İnsan bir kere aşk ile Allah dedi mi günahları hazan yaprağı gibi sapır sapır dökülür."

Allah dediği zaman içinden aşk ile şevk ile Allah dedi mi günahı kalmaz.Allah dediği zaman içinden aşk ile şevk ile Allah dedi mi günahı kalmaz. Daha başka Allah Allah dedikçe, daha başka zikrettikçe, tesbih ettikçeDaha başka Allah Allah dedikçe, daha başka zikrettikçe, tesbih ettikçe Allahu Teâlâ hazretlerinin sevgisi gönlünü yıkar, temizler. Parlatır, nurlandırır nurlandırır.Allahu Teâlâ hazretlerinin sevgisi gönlünü yıkar, temizler. Parlatır, nurlandırır nurlandırır. Ondan sonra gerçekleri görmeye başlar. Muhterem kardeşlerim! İnsanın dinî bilgisini artırması lazım.Ondan sonra gerçekleri görmeye başlar.

Muhterem kardeşlerim!

İnsanın dinî bilgisini artırması lazım.
Herkesin ilimden nasibi aynı değildir. Herkes âlim olamaz, olamıyor. Olamayacak, bu da bir gerçek. Herkesin ilimden nasibi aynı değildir. Herkes âlim olamaz, olamıyor. Olamayacak, bu da bir gerçek. Ama şu da bir gerçek ki Elif'i görse mertek sanacak bir insan bile cennete girebilir.Ama şu da bir gerçek ki Elif'i görse mertek sanacak bir insan bile cennete girebilir. Dağdaki çoban bile cennete girebilir. Hiç okuma-yazma bilmeyen ümmî bir insan bile cennete girebilir. Dağdaki çoban bile cennete girebilir. Hiç okuma-yazma bilmeyen ümmî bir insan bile cennete girebilir.

Neden? Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri; Neden?

Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri;

Yevme lâ yenfe'u mâlun ve lâ benûne illâ men etâllâhu bi-kalbin selîm. Yevme lâ yenfe'u mâlun ve lâ benûne illâ men etâllâhu bi-kalbin selîm.

İnsanın kalbine bakıyor. Selim bir kalp sahibi oldu mu Allah insanın vücuduna bakmaz.İnsanın kalbine bakıyor. Selim bir kalp sahibi oldu mu Allah insanın vücuduna bakmaz. Büyük olmasına bakmaz, mevkiine bakmaz.Büyük olmasına bakmaz, mevkiine bakmaz. Kafasının içindeki bilgilerin, bilgi yığınının büyüklüğüne, çokluğuna bakmaz.Kafasının içindeki bilgilerin, bilgi yığınının büyüklüğüne, çokluğuna bakmaz. Kalbinin safîliğine, temizliğine, nurluluğuna bakar.Kalbinin safîliğine, temizliğine, nurluluğuna bakar. Kalbi nurlu olan, ahlâkı güzel olan, huyu yumuşak olan insanlara da iyilik duygularıyla,Kalbi nurlu olan, ahlâkı güzel olan, huyu yumuşak olan insanlara da iyilik duygularıyla, sevgi duygularıyla dolu olan dağdaki bir çoban, bir ümmî insan cennete girer desevgi duygularıyla dolu olan dağdaki bir çoban, bir ümmî insan cennete girer de beş tane fakülte bitirmiş, bir allame, ayaklı kütüphane paldır küldür cehenneme yuvarlanır. Neden? beş tane fakülte bitirmiş, bir allame, ayaklı kütüphane paldır küldür cehenneme yuvarlanır.

Neden?

Bu bilgi ile amel işlemedi de ondan, bildiğini tutmadı,Bu bilgi ile amel işlemedi de ondan, bildiğini tutmadı, Allah'ın buyruğunu işlemedi de ondan cehenneme yuvarlandı.Allah'ın buyruğunu işlemedi de ondan cehenneme yuvarlandı. Allahu Teâlâ hazretleri insanı bilgisi ile ölçmüyor. Kalbinin temizliği ile ölçüyor, ahlâkı ile ölçüyor. Allahu Teâlâ hazretleri insanı bilgisi ile ölçmüyor. Kalbinin temizliği ile ölçüyor, ahlâkı ile ölçüyor. Öteki kullara merhameti ile ölçüyor, sevgisi ile ölçüyor. Günahkâr kadın ne demek? Öteki kullara merhameti ile ölçüyor, sevgisi ile ölçüyor.

Günahkâr kadın ne demek?

Namusunu satmış, namusunu ayaklar altına almış, kötü yola düşmüş bir kadın; bir kuyunun başına gelmiş.Namusunu satmış, namusunu ayaklar altına almış, kötü yola düşmüş bir kadın; bir kuyunun başına gelmiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri; sahih hadîs-i şerîfle rivayet ediliyor.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri; sahih hadîs-i şerîfle rivayet ediliyor. O kuyunun başına geldiği zaman suya ipi sarkıtmış veya tutuna tutuna kuyuya inmiş.O kuyunun başına geldiği zaman suya ipi sarkıtmış veya tutuna tutuna kuyuya inmiş. Oradan suyu içmiş, dışarıya çıkmış. Dışarıda bir köpek dilini sarkıtmış.Oradan suyu içmiş, dışarıya çıkmış. Dışarıda bir köpek dilini sarkıtmış. Susuzluktan canı çıkacak hâle gelmiş, kuyunun başında. Kova yok, su içme imkânı yok.Susuzluktan canı çıkacak hâle gelmiş, kuyunun başında. Kova yok, su içme imkânı yok. Su orada, hayvan burada! Tabii Suudi Arabistan'ın veya Orta Şark'ın sıcaklarını hacca gidenler bilirler. Su orada, hayvan burada! Tabii Suudi Arabistan'ın veya Orta Şark'ın sıcaklarını hacca gidenler bilirler. Oralarda sıcak, insanı mahvedici bir sıcak olur. Muhterem kardeşlerim! Oralarda sıcak, insanı mahvedici bir sıcak olur.

Muhterem kardeşlerim!

O kadıncağız, o kötü kadın o köpeğin hâline acımış. "Ben indim, şimdi kana kana bu sudan içtim.O kadıncağız, o kötü kadın o köpeğin hâline acımış. "Ben indim, şimdi kana kana bu sudan içtim. Bu köpek içemeyecek." demiş. Pabucunu çıkartmış, Başörtüsünün ucunu pabucuna bağlamış. Bu köpek içemeyecek." demiş. Pabucunu çıkartmış, Başörtüsünün ucunu pabucuna bağlamış. Suya sarkıtmış, pabucunun aldığı kadar suyu yukarıya çekmiş. Suya sarkıtmış, pabucunun aldığı kadar suyu yukarıya çekmiş.

Köpek ondan yalamış yalamış. Susuzluğunu gidermiş. Ağzı bozuk bir insan bir kimseye kızdı mı ne der? Köpek ondan yalamış yalamış. Susuzluğunu gidermiş.

Ağzı bozuk bir insan bir kimseye kızdı mı ne der?

"Köpek!" der."Köpek!" der. Hayvan ismi söylenecek oldu mu ilk sevilmeyen hayvan olarak hemen o zavallı hayvanın adı gelir.Hayvan ismi söylenecek oldu mu ilk sevilmeyen hayvan olarak hemen o zavallı hayvanın adı gelir. Herkes karşısındakine kızdığı zaman hakaret olarak onu söyler.Herkes karşısındakine kızdığı zaman hakaret olarak onu söyler. Hiç öyle makbul bir hayvan sayılmıyor; hatta bazıları da hastalık falan taşıyor. Hiç öyle makbul bir hayvan sayılmıyor; hatta bazıları da hastalık falan taşıyor. Eğer bir ihtiyaç yoksa ev bekçiliği gibi, sürü bekçiliği gibi bir sebep yoksa beslenmesi de uygun olmuyor. Eğer bir ihtiyaç yoksa ev bekçiliği gibi, sürü bekçiliği gibi bir sebep yoksa beslenmesi de uygun olmuyor. Evde köpek olduğu zaman, suret, resim olduğu zaman eve melek girmiyor. Evde köpek olduğu zaman, suret, resim olduğu zaman eve melek girmiyor. Öyle bir hayvan, çok makbul bir hayvan değil ama canı var. Canı var, duygusu var. Öyle bir hayvan, çok makbul bir hayvan değil ama canı var. Canı var, duygusu var.

Can çıkmayınca da insanların arzuları vardır. İnsanların üzüntüleri vardır. Sıkıntıları vardır.Can çıkmayınca da insanların arzuları vardır. İnsanların üzüntüleri vardır. Sıkıntıları vardır. Hayvanların da bazı şeyleri vardır.Hayvanların da bazı şeyleri vardır. O zavallı hayvancağızın o susuzluğuna merhamet etti diye Allah O kötü kadına mağfiret eylemiş.O zavallı hayvancağızın o susuzluğuna merhamet etti diye Allah O kötü kadına mağfiret eylemiş. Affeylemiş, Peygamber Efendimiz bu sözün sahibi. Peygamber Efendimiz bildiriyor bunu.Affeylemiş, Peygamber Efendimiz bu sözün sahibi. Peygamber Efendimiz bildiriyor bunu. Onun için insanın kalbini düzeltmesi lazım. Kalbinin, amellerinin güzel olmasına dikkat etmesi lazım.Onun için insanın kalbini düzeltmesi lazım. Kalbinin, amellerinin güzel olmasına dikkat etmesi lazım. Kalbini ıslah etmesi lazım. Tasavvuf ilminin sahasına girmesi lazım. Kalbini ıslah etmesi lazım. Tasavvuf ilminin sahasına girmesi lazım. Tasavvuf ilminin sahasına girmeden, dışarıdan dışarıya evin dışını boyamakla olmaz. Tasavvuf ilminin sahasına girmeden, dışarıdan dışarıya evin dışını boyamakla olmaz.

Evin içi çürük olduktan sonra merdivene bastığın zaman paldır küldür bodrumu boylayacak olduktan sonra,Evin içi çürük olduktan sonra merdivene bastığın zaman paldır küldür bodrumu boylayacak olduktan sonra, çiviler yüzünü, elini yırtacak olduktan sonra, örümcekler her tarafı kaplamış olduktan sonra, çiviler yüzünü, elini yırtacak olduktan sonra, örümcekler her tarafı kaplamış olduktan sonra, tahtaların arasına fareler girdikten sonra, akrepler tahta aralarına girip çıktığı zamantahtaların arasına fareler girdikten sonra, akrepler tahta aralarına girip çıktığı zaman sen ona gidip de bir örtü atıp gece uyur musun? sen ona gidip de bir örtü atıp gece uyur musun?

Harap evlerdir. İnsanın kalbi de harap oldu mu hiçbir işe yaramaz.Harap evlerdir. İnsanın kalbi de harap oldu mu hiçbir işe yaramaz. Dışını istediğin kadar boya, istediğin kadar pahalı kumaştan elbise diktir. Dışını istediğin kadar boya, istediğin kadar pahalı kumaştan elbise diktir. İstediği kadar berbere gitsin, yüzünü tıraşlasın. Sinekkaydı tıraş olsun. İstediği kadar berbere gitsin, yüzünü tıraşlasın. Sinekkaydı tıraş olsun. Allahu Teâlâ hazretleri insanın suretine bakmıyor, vücuduna bakmıyor,Allahu Teâlâ hazretleri insanın suretine bakmıyor, vücuduna bakmıyor, soyuna sopuna bakmıyor, zenginliğine bakmıyor. Kalbine bakıyor.soyuna sopuna bakmıyor, zenginliğine bakmıyor. Kalbine bakıyor. Onun için kalbi müstakim olan insan cennete girer. Kalbimizi temizleyeceğiz. Onun için kalbi müstakim olan insan cennete girer. Kalbimizi temizleyeceğiz.

E lâ bi-zikrillâhi tatmeinnü'l-kulûbu. "Kalpler ancak zikrullahla durulur, safîleşir.E lâ bi-zikrillâhi tatmeinnü'l-kulûbu. "Kalpler ancak zikrullahla durulur, safîleşir. Huzura, sükûna kavuşur ve hoş hale gelir." Huzura, sükûna kavuşur ve hoş hale gelir."

Demek ki tevbe edeceğiz, Hakk'ın yoluna geleceğiz. Hakk'a mûtî olacağız.Demek ki tevbe edeceğiz, Hakk'ın yoluna geleceğiz. Hakk'a mûtî olacağız. Hakk'ın zikri ile meşgul olacağız. İçimizde bir ateş parıldayacak, bir nur peyda olacak. Hakk'ın zikri ile meşgul olacağız. İçimizde bir ateş parıldayacak, bir nur peyda olacak. Bir aşk peyda olacak. Ondan sonra yola gireceğiz. Resûlullah Efendimiz'in hâlini anlayacağız.Bir aşk peyda olacak. Ondan sonra yola gireceğiz. Resûlullah Efendimiz'in hâlini anlayacağız. Ahlâkını öğreneceğiz, tavsiyelerini öğreneceğiz. Daha yakından tanıdıkça seveceğiz. Ahlâkını öğreneceğiz, tavsiyelerini öğreneceğiz. Daha yakından tanıdıkça seveceğiz.

Böyle olmazsa çok salât ü selâm etmekle, Resûlullah Efendimiz'e çokça salât ü selâm etmekle deBöyle olmazsa çok salât ü selâm etmekle, Resûlullah Efendimiz'e çokça salât ü selâm etmekle de Resûlullah'ın sevgisi kazanılır, Resûlullah'ın rızası kazanılır. Resûlullah sizi sever.Resûlullah'ın sevgisi kazanılır, Resûlullah'ın rızası kazanılır. Resûlullah sizi sever. Demek ki salât ü selâmı çokça edeceğiz. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Demek ki salât ü selâmı çokça edeceğiz. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

Rağime enfü raculin zükirtü indehu fe-lem yusalli aleyye.Rağime enfü raculin zükirtü indehu fe-lem yusalli aleyye. "Burnu yerde sürsün o adamın ki yanında ben anıldığım halde bana salât ü selâm getirmiyor!" "Burnu yerde sürsün o adamın ki yanında ben anıldığım halde bana salât ü selâm getirmiyor!"

Salât ü selâm getirmeyene böyle [tepkisi] vardır.Salât ü selâm getirmeyene böyle [tepkisi] vardır. Hatta Cebrail aleyhisselam böyle buyurmuş da Peygamber Efendimiz "Âmin!" demiş.Hatta Cebrail aleyhisselam böyle buyurmuş da Peygamber Efendimiz "Âmin!" demiş. Cebrail aleyhisselam Resûlullah'a salât ü selâm getirmeyenin böyle olmasını buyurmuş daCebrail aleyhisselam Resûlullah'a salât ü selâm getirmeyenin böyle olmasını buyurmuş da Resûlullah Efendimiz de "Âmin." demiştir. Onun için çokça salât ü selâm edeceğiz.Resûlullah Efendimiz de "Âmin." demiştir. Onun için çokça salât ü selâm edeceğiz. Bir hadîs-i şerîfinde de buyuruyor ki; "Cuma günü bana salât ü selâmı çokça edin!" Bir hadîs-i şerîfinde de buyuruyor ki;

"Cuma günü bana salât ü selâmı çokça edin!"

Demek ki elimizde tesbih, akşamdan veyahut cuma namazı kılınana kadarDemek ki elimizde tesbih, akşamdan veyahut cuma namazı kılınana kadar çokça salât ü selâm ederek Resûlullah'ın rızasını kazanmak,çokça salât ü selâm ederek Resûlullah'ın rızasını kazanmak, sevgisini kazanmak yolunda çalışmaya hemen başlayalım, inşaallah! sevgisini kazanmak yolunda çalışmaya hemen başlayalım, inşaallah!

Tabii biz kendimiz yola girince, evlatlarımızı da din yoluna sokuncaTabii biz kendimiz yola girince, evlatlarımızı da din yoluna sokunca Resûlullah'ın yolunu öğrendiği zaman inşaallah onlar da Resûlullah'ı sevecek. Resûlullah'ın yolunu öğrendiği zaman inşaallah onlar da Resûlullah'ı sevecek. Biz üzerinde durduk mu çocuğumuzu öyle yetiştirmek istedik mi inşaallah olur. Biz üzerinde durduk mu çocuğumuzu öyle yetiştirmek istedik mi inşaallah olur.

Muhterem kardeşlerim! Bir esrâr-ı ilâhî vardır ki Allahu Teâlâ hazretleri bir insan bir şeyi sıdk ile istedi mi,Muhterem kardeşlerim!

Bir esrâr-ı ilâhî vardır ki Allahu Teâlâ hazretleri bir insan bir şeyi sıdk ile istedi mi,
cân u gönülden istedi mi Allah onu ona kavuşturuyor. cân u gönülden istedi mi Allah onu ona kavuşturuyor. Hani dedelerimiz kısaca; "Arayan Mevlâ'sını da bulur belasını da bulur!" demiş. Hani dedelerimiz kısaca; "Arayan Mevlâ'sını da bulur belasını da bulur!" demiş. Tekerleme tarzında söylemişler. Sen cân u gönülden istedin mi olur. Tekerleme tarzında söylemişler. Sen cân u gönülden istedin mi olur.

Küçük misallerle anlatayım: Mesela sabahleyin kalktın; "İnşaallah, bugün beş vakit namazımı camide kılayım.Küçük misallerle anlatayım: Mesela sabahleyin kalktın; "İnşaallah, bugün beş vakit namazımı camide kılayım. Yirmi yedi kat sevabı fazlaymış!" diye bir niyet ettin, azmettin ki inşallah bu böyle olsun.Yirmi yedi kat sevabı fazlaymış!" diye bir niyet ettin, azmettin ki inşallah bu böyle olsun. Öyle bir şeyler oluyor ki hani allem etmek kallem etmek falan deriz. Öyle bir şeyler oluyor ki hani allem etmek kallem etmek falan deriz. Bakıyorsun, öğle namazını camide kılmışsın! Elhamdülillah, bak oldu. İstiyordun, nasip etti Allah.Bakıyorsun, öğle namazını camide kılmışsın! Elhamdülillah, bak oldu. İstiyordun, nasip etti Allah. İkindi namazına bir bakıyorsun, hatta bazen caminin cemaati gitmiş oluyor. İmam bir yerde oluyor. İkindi namazına bir bakıyorsun, hatta bazen caminin cemaati gitmiş oluyor. İmam bir yerde oluyor. "Eyvah, vakit geçti. Ben şurada namazımı kendim kılayım…" falan diyorsun."Eyvah, vakit geçti. Ben şurada namazımı kendim kılayım…" falan diyorsun. Bakıyorsun daha namaz kılınmamış, onunla kılıyorsun. Akşamı da kılıyorsun, yatsıyı da kılıyorsun. Bakıyorsun daha namaz kılınmamış, onunla kılıyorsun. Akşamı da kılıyorsun, yatsıyı da kılıyorsun.

İnsan iyi bir şey istedi mi Allah muradına erdiriyor.İnsan iyi bir şey istedi mi Allah muradına erdiriyor. Siz de sıdk ile evladınızı, çocuklarınızı Resûlullah'ı sevecek evlatlar olarak Siz de sıdk ile evladınızı, çocuklarınızı Resûlullah'ı sevecek evlatlar olarak yetiştirmeye niyet ederseniz azmederseniz isterseniz o da olacak. O da muhakkak olacak. yetiştirmeye niyet ederseniz azmederseniz isterseniz o da olacak. O da muhakkak olacak.

Tabii, birden olan bir şey değil.Tabii, birden olan bir şey değil. Yılların içine yayılmış, uzun bir faaliyet olacak ama sonunda inşaallah çocuğunuz sizin yüzünüzü güldürür. Yılların içine yayılmış, uzun bir faaliyet olacak ama sonunda inşaallah çocuğunuz sizin yüzünüzü güldürür. Resûlullah'ın sevgili ümmetinden olur. Siz vefat ettikten sonra da inşallah size arkanızdan nice sevaplar gönderir.Resûlullah'ın sevgili ümmetinden olur. Siz vefat ettikten sonra da inşallah size arkanızdan nice sevaplar gönderir. Peygamber Efendimiz bildirmiş ki; "Bazı insanlar olacak, onlar kabre günahkâr girecekler. Peygamber Efendimiz bildirmiş ki;

"Bazı insanlar olacak, onlar kabre günahkâr girecekler.
Çok kabahat işlediler, günah işlediler, öldüler. Kabre günahkâr olarak yattılar.Çok kabahat işlediler, günah işlediler, öldüler. Kabre günahkâr olarak yattılar. Ama arkasından dua edenleri çok. Ama arkasından dua edenleri çok. Dua ede, dua ede mahşer günü kıyamet kopup da kabirden kalktıkları zaman Dua ede, dua ede mahşer günü kıyamet kopup da kabirden kalktıkları zaman kabrinden günahsız olarak kalkacaklardır." kabrinden günahsız olarak kalkacaklardır."

O halde vefatımızdan sonra bizi hayır dua ile anacak evlatlar yetiştirmeye gayret edelim.O halde vefatımızdan sonra bizi hayır dua ile anacak evlatlar yetiştirmeye gayret edelim. Hayırlı evlat yetiştirmeye gayret edelim. Hayırlı evlat yetiştirmeye gayret edelim.

Hatta evlilikten murad nefsin arzuları değildir; hayırlı evlat yetiştirmektir!Hatta evlilikten murad nefsin arzuları değildir; hayırlı evlat yetiştirmektir! Hayırlı evlatlar, hayrü'l-halefler yetiştirmektir. Hayırlı evlatlar, hayrü'l-halefler yetiştirmektir. Arkasından senin yerine oturacak hayırlı kimseleri yetiştirmek için evleniyoruz. Onun için oluyor evlilik. Arkasından senin yerine oturacak hayırlı kimseleri yetiştirmek için evleniyoruz. Onun için oluyor evlilik.

Demek ki Resûlullah'ın sevgisini kazandırmak için ne yapmak gerekiyorsa yapacağız.Demek ki Resûlullah'ın sevgisini kazandırmak için ne yapmak gerekiyorsa yapacağız. Para ile muallim, hoca tutun. İki üç aile birleşin. İyi bir hoca tutun. Gelsin, anlatsın; gelsin öğretsin. Para ile muallim, hoca tutun. İki üç aile birleşin. İyi bir hoca tutun. Gelsin, anlatsın; gelsin öğretsin. Nasıl yapacaksanız, nerede, nasıl olacaksa bunu sağlamaya çalışın! Nasıl yapacaksanız, nerede, nasıl olacaksa bunu sağlamaya çalışın!

Bu Bursa'da bir mübareklik var.Bu Bursa'da bir mübareklik var. Bu Bursa'nın evliyâullahı, Resûlullah Efendimiz'in sevgisi konusunda çok ciddi çalışmışlar. Bu Bursa'nın evliyâullahı, Resûlullah Efendimiz'in sevgisi konusunda çok ciddi çalışmışlar.

Mevlîd-i Şerîf nedir, mevlid kasidesi nedir? Resûlullah'ın muhabbetidir.Mevlîd-i Şerîf nedir, mevlid kasidesi nedir?

Resûlullah'ın muhabbetidir.
Resûlullah muhabbetinin coşmuş, şiire dökülmüş bir şeklidir.Resûlullah muhabbetinin coşmuş, şiire dökülmüş bir şeklidir. Merhum Süleyman Çelebi, rivayete göre Emir Sultan'ın dervişlerindenmiş. Galiba hocası diyor ki; Merhum Süleyman Çelebi, rivayete göre Emir Sultan'ın dervişlerindenmiş. Galiba hocası diyor ki;

"Hadi bakalım, muhabbet-i Resûlullah'a dair bir şeyler yazın da görelim, dinleyelim." "Hadi bakalım, muhabbet-i Resûlullah'a dair bir şeyler yazın da görelim, dinleyelim."

Hem o yazmış hem de tarihte mevlid sadece Süleyman Çelebi tarafından yazılmış bir şiir değildir.Hem o yazmış hem de tarihte mevlid sadece Süleyman Çelebi tarafından yazılmış bir şiir değildir. Farklı birçok insanlar da mevlidler yazmışlar. Farklı birçok insanlar da mevlidler yazmışlar.

Demek ki anlaşılan dervişlerine o, topluca söyledi.Demek ki anlaşılan dervişlerine o, topluca söyledi. Ben öyle seziyorum, topluca söyledi de her birisi kabiliyetli nisbetinde,Ben öyle seziyorum, topluca söyledi de her birisi kabiliyetli nisbetinde, istidatı nisbetinde mevlid kasideleri yazmışlar. istidatı nisbetinde mevlid kasideleri yazmışlar.

Biliyorsunuz bazen böyle bir manzumeleri, Peygamber Efendimiz'le ilgiliBiliyorsunuz bazen böyle bir manzumeleri, Peygamber Efendimiz'le ilgili Yunus Emre'nin bir ilahisi insanın kalbinin katılığını yumuşatıyor da gözlerinden tıpır tıpır yaşlar döktürüyor. Yunus Emre'nin bir ilahisi insanın kalbinin katılığını yumuşatıyor da gözlerinden tıpır tıpır yaşlar döktürüyor. Onun için o şiirleri çocuklara okutmalı, öğretmeli. Onun için o şiirleri çocuklara okutmalı, öğretmeli.

Mesela; Canım kurban olsun senin yoluna Adı güzel kendi güzel Muhammed Mesela;

Canım kurban olsun senin yoluna

Adı güzel kendi güzel Muhammed

Şefaat eyle bu kemter kuluna Adı güzel kendi güzel Muhammed gibi ilahileriŞefaat eyle bu kemter kuluna

Adı güzel kendi güzel Muhammed

gibi ilahileri
çocuklara yazdırmalı ve ezberlettirilmeli! çocuklara yazdırmalı ve ezberlettirilmeli!

Yalan yanlış, ters şeyler ezberleyeceklerine bunları ezberlettirmeli. Bu ilahileri bellettirmeli.Yalan yanlış, ters şeyler ezberleyeceklerine bunları ezberlettirmeli. Bu ilahileri bellettirmeli. Bir de ciddi kitaplar var, onları okutturmalı. Bir de ciddi kitaplar var, onları okutturmalı.

Muhterem kardeşlerim! En güzel her yerde bulunabilen, bu muhabbet-i Resûlullah'ıMuhterem kardeşlerim!

En güzel her yerde bulunabilen, bu muhabbet-i Resûlullah'ı
insanda en meydana getirebilecek olan kitaplardan bir tanesi;insanda en meydana getirebilecek olan kitaplardan bir tanesi; Kâdı İyâz isimli alimin eş-Şifâ bi-Ta'rîfi Hukûki'l-Mustafâ, Şifâ-i Şerîf diye anılan kitabıdır.Kâdı İyâz isimli alimin eş-Şifâ bi-Ta'rîfi Hukûki'l-Mustafâ, Şifâ-i Şerîf diye anılan kitabıdır. Hakikaten gönüllere şifadır. Kalplere şifadır, çok güzel bir kitaptır. Hakikaten gönüllere şifadır. Kalplere şifadır, çok güzel bir kitaptır.

İşte onu öyle bir alim hocalar, İlahiyat Fakültesi'ndeki kardeşlerimiz, doçentler,İşte onu öyle bir alim hocalar, İlahiyat Fakültesi'ndeki kardeşlerimiz, doçentler, profesörler ders olarak bab bab, bölüm bölüm okutsalar;profesörler ders olarak bab bab, bölüm bölüm okutsalar; insan o kitabı başından sonuna bir okudu mu Resûlullah'ın muhabbeti onun içinde biiznihî Teâlâ yerleşir. insan o kitabı başından sonuna bir okudu mu Resûlullah'ın muhabbeti onun içinde biiznihî Teâlâ yerleşir. O kitabı tavsiye ederim. Hocalara okutmalarını tavsiye ederim.O kitabı tavsiye ederim. Hocalara okutmalarını tavsiye ederim. Muhterem cemaate de bu kitabı okutacak hocaları kendilerine aramalarını, Muhterem cemaate de bu kitabı okutacak hocaları kendilerine aramalarını, ayarlamalarını, ısrar etmelerini tavsiye ederim. Biliyorsunuz, eskilerin bir sözü var: ayarlamalarını, ısrar etmelerini tavsiye ederim.

Biliyorsunuz, eskilerin bir sözü var:

"Mârifet, iltifata tâbidir." derler. Bilgi, hüner vs. rağbet olduğu zaman gelişir."Mârifet, iltifata tâbidir." derler. Bilgi, hüner vs. rağbet olduğu zaman gelişir. Siz isterseniz hoca o dersi verir. Siz istemezseniz müşteri olmadığı zaman adam tezgâhını kapatır. Siz isterseniz hoca o dersi verir. Siz istemezseniz müşteri olmadığı zaman adam tezgâhını kapatır. Burada müşteri yok, diye kalkar gider. Burada müşteri yok, diye kalkar gider. Onun için müşteri olun ki o kitaplar okunsun ve bu iş burada tekrar canlansın. Onun için müşteri olun ki o kitaplar okunsun ve bu iş burada tekrar canlansın.

Elhamdülillah, Türkiye'nin en güzel diyarlarından birinde yaşıyorsunuz.Elhamdülillah, Türkiye'nin en güzel diyarlarından birinde yaşıyorsunuz. En mübarek insanların metfun bulunduğu evliyâ diyarındasınız. Onların hâlleri insana tesir eder.En mübarek insanların metfun bulunduğu evliyâ diyarındasınız. Onların hâlleri insana tesir eder. Onların yanlarında bulunmak bile fayda eder.Onların yanlarında bulunmak bile fayda eder. Onun için o Şifâ-i Şerîf kitabının buradaki kardeşlerimizin hepsine tavsiye ediyorum.Onun için o Şifâ-i Şerîf kitabının buradaki kardeşlerimizin hepsine tavsiye ediyorum. Kendileri de okusunlar ama kuru okumaktan ziyadeKendileri de okusunlar ama kuru okumaktan ziyade duygulu bir hoca efendi güzel güzel anlatınca çok tesirli olur. duygulu bir hoca efendi güzel güzel anlatınca çok tesirli olur.

Rahmetli Celal Hoca'yı hatırladım. Celalettin Ökten Hoca çok büyük bir hocaydı.Rahmetli Celal Hoca'yı hatırladım. Celalettin Ökten Hoca çok büyük bir hocaydı. İstanbul'daydı. Soğanağa Camii'nde bir İhyâu ulûmi'd-dîn dersleri verirdi!İstanbul'daydı. Soğanağa Camii'nde bir İhyâu ulûmi'd-dîn dersleri verirdi! Kürsüye oturduğu zaman seçkin doktorlar, mühendisler, profesörler talebe olarak otururlardı. Kürsüye oturduğu zaman seçkin doktorlar, mühendisler, profesörler talebe olarak otururlardı. O da alim olduğu için çok güzel anlatırdı. Çok derin meselelere temas ederdi. O da alim olduğu için çok güzel anlatırdı. Çok derin meselelere temas ederdi. Yudum yudum, çok kıymetli, şifalı bir ilacı içer gibi cemaati onu dinlerdi. Yudum yudum, çok kıymetli, şifalı bir ilacı içer gibi cemaati onu dinlerdi.

Hocanın ağzından öğrenilmesi başka olur. Bakın, tecvid diyoruz. Tecvid kitapları vardır.Hocanın ağzından öğrenilmesi başka olur. Bakın, tecvid diyoruz. Tecvid kitapları vardır. Dilerseniz Ulu Camii'nin yanındaki kitapçılardan tecvid kitabını alırsınız;Dilerseniz Ulu Camii'nin yanındaki kitapçılardan tecvid kitabını alırsınız; ama tecvid kitaplarının hepsinin içinde baş tarafında yazar;ama tecvid kitaplarının hepsinin içinde baş tarafında yazar; "Tecvidi en güzel bir fem-i muhsinden öğrenirsiniz." der."Tecvidi en güzel bir fem-i muhsinden öğrenirsiniz." der. Ağzı güzel, eğitim görmüş bir hocadan öğrenilir, demek.Ağzı güzel, eğitim görmüş bir hocadan öğrenilir, demek. Bu yazmakla, okumakla olmaz da hocadan öğrenilir, demek. Bu yazmakla, okumakla olmaz da hocadan öğrenilir, demek.

Onun için hocaları arayıp bulun, nereden ithal ederseniz ithal edin! Gelmesi için ikna edersiniz.Onun için hocaları arayıp bulun, nereden ithal ederseniz ithal edin! Gelmesi için ikna edersiniz. Onlara böyle imkânlar hazırlayın. Siz de talebe olun ve bu Şifâ-i Şerîf'i okuyun.Onlara böyle imkânlar hazırlayın. Siz de talebe olun ve bu Şifâ-i Şerîf'i okuyun. Tadına doyum olmayacak, inşaallah. Evlatlarımızı nasıl yetiştireceğiz? Tadına doyum olmayacak, inşaallah.

Evlatlarımızı nasıl yetiştireceğiz?

Hubbi nebiyyiküm. "Resûlullahı seven, Resûlullah'a canını verecek gibi evlat yetiştireceğiz."Hubbi nebiyyiküm. "Resûlullahı seven, Resûlullah'a canını verecek gibi evlat yetiştireceğiz." Ve hubbi ehli beytihi. "Resûlullah'ın ailesi, fertlerine karşı, ehli beytine karşı da saygılı ve sevgili olacağız." Ve hubbi ehli beytihi. "Resûlullah'ın ailesi, fertlerine karşı, ehli beytine karşı da saygılı ve sevgili olacağız."

Hz. Âişe kimdir? Hz. Âişe kimdir?

Peygamber Efendimiz'in mübarek zevcelerinden, Ebû Bekir es-Sıddîk Efendimiz'in kızıdır.Peygamber Efendimiz'in mübarek zevcelerinden, Ebû Bekir es-Sıddîk Efendimiz'in kızıdır. Mü'minlerin anasıdır. Benim de başımın tacıdır, diyeceğiz. Neden? Mü'minlerin anasıdır. Benim de başımın tacıdır, diyeceğiz.

Neden?

Muhterem kardeşlerim! İnsan bir kimseyi sevdi mi çevresi ile beraber sever. Onun sevdiklerine de sever. Muhterem kardeşlerim!

İnsan bir kimseyi sevdi mi çevresi ile beraber sever. Onun sevdiklerine de sever.

Bizim talebelik zamanımızda okumuştuk, böyle bir camide ders görürlermiş.Bizim talebelik zamanımızda okumuştuk, böyle bir camide ders görürlermiş. Hoca efendi arada ayağı kalkarmış.Hoca efendi arada ayağı kalkarmış. Ders görürken, talebeler karşısında otururken hoca efendi olduğu yerde birden ayağa kalkarmış. Ders görürken, talebeler karşısında otururken hoca efendi olduğu yerde birden ayağa kalkarmış. Allah Allah! Hoca efendi niye kalktı?!.. Sonra gene otururmuş.Allah Allah! Hoca efendi niye kalktı?!.. Sonra gene otururmuş. Sonra biraz birkaç satır okuduktan sonra yine hoca bir ayağa kalkarmış. Sonra biraz birkaç satır okuduktan sonra yine hoca bir ayağa kalkarmış.

"Hocam biz bu ikide birde kıyamınızı, ayağa kalkmanızın sebebini pek anlayamadık."Hocam biz bu ikide birde kıyamınızı, ayağa kalkmanızın sebebini pek anlayamadık. Lütfen izah buyurur musunuz?" diye sormuşlar. Lütfen izah buyurur musunuz?" diye sormuşlar.

"Rahmetli muhterem hocamın torunu sokakta oynuyor."Rahmetli muhterem hocamın torunu sokakta oynuyor. Caminin de kapısı açık, onu oradan gördükçe hocama hürmetinden ayağa kalkıyorum." Caminin de kapısı açık, onu oradan gördükçe hocama hürmetinden ayağa kalkıyorum."

Hocasına hürmetten sokakta oynayan torunu kapıda göründü diye ayağa kalkıyor. Hocasına hürmetten sokakta oynayan torunu kapıda göründü diye ayağa kalkıyor.

Birisiyle Beyazıt'a gidiyorduk. Otobüste Beyazıt'a gidiyorduk.Birisiyle Beyazıt'a gidiyorduk. Otobüste Beyazıt'a gidiyorduk. O yaşlı olduğu için ben onun oturmasına müsaade ettim.O yaşlı olduğu için ben onun oturmasına müsaade ettim. Tam Çemberlitaş'ın yakınına geldik, oturduğu yerden ayağa kalktı.Tam Çemberlitaş'ın yakınına geldik, oturduğu yerden ayağa kalktı. Daha Beyazıt'a gelmedik ki ineceğimiz yere gelmedik. Ne diye ayağa kalktı?Daha Beyazıt'a gelmedik ki ineceğimiz yere gelmedik. Ne diye ayağa kalktı? Hocasının kabrinin yanından geçiyoruz. Orada, Çemberlitaş'ın orada kabristan var.Hocasının kabrinin yanından geçiyoruz. Orada, Çemberlitaş'ın orada kabristan var. Hocasını oraya defnetmişler. Hocasının kabrinin yanından geçerken ayağa kalkıyor.Hocasını oraya defnetmişler. Hocasının kabrinin yanından geçerken ayağa kalkıyor. Otobüsün içinde ayağa kalkıyor. Otobüsün içinde ayağa kalkıyor.

Demek ki insan birisini sevdi mi hayatında da sever vefatından sonra da sever.Demek ki insan birisini sevdi mi hayatında da sever vefatından sonra da sever. Kendisinin de sever çevresini de sever. Ayağının tozunu da sever, kalemini de sever, bir hatırasını da sever… Kendisinin de sever çevresini de sever. Ayağının tozunu da sever, kalemini de sever, bir hatırasını da sever…

Resûlullah Efendimiz tıraş oldu mu berberin yanında kıl kalmazdı, herkes yağmalayıp alırdı. Neden? Resûlullah Efendimiz tıraş oldu mu berberin yanında kıl kalmazdı, herkes yağmalayıp alırdı.

Neden?

Resûlullah'ın muhabbetinden berberin kesmiş olduğu kılları yağmalarlardı. Abdest sularını alırlardı.Resûlullah'ın muhabbetinden berberin kesmiş olduğu kılları yağmalarlardı. Abdest sularını alırlardı. Abdest alan bir insanın suyu temizdir, onları yağmalarlardı. Abdest alan bir insanın suyu temizdir, onları yağmalarlardı.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in hırkasını bilmem falanca padişah, bilmem kaç bin,Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in hırkasını bilmem falanca padişah, bilmem kaç bin, ne kadar büyük servetlere satın almış. Neden? ne kadar büyük servetlere satın almış.

Neden?

Resûlullah'ın hırkası diye, Resûlullah'ın eşyası diye sevgi duymuştur! Resûlullah'ın hırkası diye, Resûlullah'ın eşyası diye sevgi duymuştur!

İnsan birisini sevdi mi çevresini de sever. İnsan birisini sevdi mi çevresini de sever.

"Seni seviyorum ama çevreni sevmiyorum. Çocuğunu sevmiyorum, şunu sevmiyorum, bunu sevmiyorum…" "Seni seviyorum ama çevreni sevmiyorum. Çocuğunu sevmiyorum, şunu sevmiyorum, bunu sevmiyorum…"

Sevgi öyle yarım olmaz. Sevgi, çevresi ile beraber olur. Onun için Peygamber Efendimiz onu öğretiyor.Sevgi öyle yarım olmaz. Sevgi, çevresi ile beraber olur. Onun için Peygamber Efendimiz onu öğretiyor. Kendi ehl-i beytine de o sevgiyi de istiyor. Resûlullah'ı da seveceğiz, ehl-i beytini de seveceğiz. Kendi ehl-i beytine de o sevgiyi de istiyor. Resûlullah'ı da seveceğiz, ehl-i beytini de seveceğiz. Ashabını da seveceğiz. Resûlullah'a bağlı olan ümmetini de seveceğiz.Ashabını da seveceğiz. Resûlullah'a bağlı olan ümmetini de seveceğiz. O bakımdan bu değere son derece dikkat etmeliyiz. O bakımdan bu değere son derece dikkat etmeliyiz.

Ve alâ kırâati'l-Kur'âni. "Kur'an okumak üzere çocuklarınızı terbiye edin!" Ve alâ kırâati'l-Kur'âni. "Kur'an okumak üzere çocuklarınızı terbiye edin!"

İşte bizim en eksik olduğumuz yerlerden birisi de burasıdır. Kur'ân-ı Kerîm Allah'ın kelâmıdır.İşte bizim en eksik olduğumuz yerlerden birisi de burasıdır. Kur'ân-ı Kerîm Allah'ın kelâmıdır. Kur'ân-ı Kerîm'in yüzüne bakmak bile sevaptır.Kur'ân-ı Kerîm'in yüzüne bakmak bile sevaptır. Kur'ân-ı Kerîm'in bir harfini okuduğu zaman insan bir hasene alır.Kur'ân-ı Kerîm'in bir harfini okuduğu zaman insan bir hasene alır. Elif, lâm, mîm dediği zaman elif'ine bir hasene, lâm'ına bir hasene, mim'ine bir hasene kazanır. Elif, lâm, mîm dediği zaman elif'ine bir hasene, lâm'ına bir hasene, mim'ine bir hasene kazanır. Kur'ân-ı Kerîm; kendisini okuyan insana şefaat eder.Kur'ân-ı Kerîm; kendisini okuyan insana şefaat eder. Kur'ân-ı Kerîm âyetleri sayısınca insan cennette makam kazanır ve mertebesi yükselir. Kur'ân-ı Kerîm âyetleri sayısınca insan cennette makam kazanır ve mertebesi yükselir. Mü'minin her şeyi Kur'ân-ı Kerîm'e bağlıdır.Mü'minin her şeyi Kur'ân-ı Kerîm'e bağlıdır. Kabirde Kur'ân-ı Kerîm kendisine yoldaş olacaktır, yol gösterecektir. Müminler, Kur'an-ı Kerim'i bilmezler.Kabirde Kur'ân-ı Kerîm kendisine yoldaş olacaktır, yol gösterecektir. Müminler, Kur'an-ı Kerim'i bilmezler. Okumazlar, tanımazlar, mânasını takip etmezler. Ahkâmına ittiba etmezler.Okumazlar, tanımazlar, mânasını takip etmezler. Ahkâmına ittiba etmezler. Müslümanlıkta öyle bir avare halde ömürlerini geçirirler. Müslümanlıkta öyle bir avare halde ömürlerini geçirirler.

O halde bu akşamdan itibaren içimizde Kur'an okumayı bilmeyen kardeşler varsaO halde bu akşamdan itibaren içimizde Kur'an okumayı bilmeyen kardeşler varsa Kur'an okumaya çalışsın, Kur'an'ı öğrensin. Kur'an'ı bilen kardeşlerimiz ezberini arttırmaya çalışsın.Kur'an okumaya çalışsın, Kur'an'ı öğrensin. Kur'an'ı bilen kardeşlerimiz ezberini arttırmaya çalışsın. Kur'ân-ı Kerîm'i zaten okuyan kardeşlerimiz her gün belli bir miktar Kur'ân-ı Kerîm okumaya ihtimam eylesin.Kur'ân-ı Kerîm'i zaten okuyan kardeşlerimiz her gün belli bir miktar Kur'ân-ı Kerîm okumaya ihtimam eylesin. Zaten belli miktarda okuyan kardeşimiz, her gün Kur'an tefsirinden Zaten belli miktarda okuyan kardeşimiz, her gün Kur'an tefsirinden üç beş sayfa çoluk çocuğu ile ailesi ile beraber okusun. üç beş sayfa çoluk çocuğu ile ailesi ile beraber okusun. Mânasını hem kendisi bilsin hem de aile efradına anlatsın. Mânasını hem kendisi bilsin hem de aile efradına anlatsın.

Kur'ân-ı Kerîm hakkında Peygamber Efendimiz şöyle devam ediyor: Kur'ân-ı Kerîm hakkında Peygamber Efendimiz şöyle devam ediyor:

Fe-inne hamelete'l-Kur'âni fî zıllillâhi. "Çünkü Kur'an'a sahip olan insanlar,Fe-inne hamelete'l-Kur'âni fî zıllillâhi. "Çünkü Kur'an'a sahip olan insanlar, Kur'an'ı yüklenmiş olan insanlar, Kur'ân-ı Kerîm beyinlerinde, Kur'ân-ı Kerîm gönüllerinde olan insanlar,Kur'an'ı yüklenmiş olan insanlar, Kur'ân-ı Kerîm beyinlerinde, Kur'ân-ı Kerîm gönüllerinde olan insanlar, Kur'ân-ı Kerîm'i ezbere bilen, ahkâmına aşina olup da ona ittiba eden,Kur'ân-ı Kerîm'i ezbere bilen, ahkâmına aşina olup da ona ittiba eden, ehl-i Kur'an olan insanlar çok yüksek mertebede olacak." ehl-i Kur'an olan insanlar çok yüksek mertebede olacak." Yevme lâ zılle illâ zılluhu me'a enbiyâihi ve asfiyâihi. "Arş-ı Âlâ'nın Allahu Teâlâ hazretlerinin gölgesinde olacak.Yevme lâ zılle illâ zılluhu me'a enbiyâihi ve asfiyâihi. "Arş-ı Âlâ'nın Allahu Teâlâ hazretlerinin gölgesinde olacak. O mahşer gününde, başka gölgenin olmadığı zamanda gölgesinde olacaklar.O mahşer gününde, başka gölgenin olmadığı zamanda gölgesinde olacaklar. Enbiyâ ile asfiyânın yanında yer alacaklar." Enbiyâ ile asfiyânın yanında yer alacaklar."

Muhterem kardeşlerim! Mahşer gününün ne kadar zor bir gün olduğunuMuhterem kardeşlerim!

Mahşer gününün ne kadar zor bir gün olduğunu
Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden biliyoruz. Aklen de insan anlayabilir.Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden biliyoruz. Aklen de insan anlayabilir. Bütün insanlar mahşer yerinde toplanacak. Bütün insanlar mahşer yerinde toplanacak. Hz Âdem atamızdan, en son insana kadar bütün insanlar mahşer yerinde toplanacak. Hz Âdem atamızdan, en son insana kadar bütün insanlar mahşer yerinde toplanacak. 50 bin yıl bekletilip de 50 bin yıl hakkın divanında duracaklar. 50 bin yıl bekletilip de 50 bin yıl hakkın divanında duracaklar. Ayakta kalmaya dermanları olmayacak. Bir kısmı çökecekler: Ayakta kalmaya dermanları olmayacak. Bir kısmı çökecekler:

Ve terâ külle ümmetin câsiyeten.Ve terâ külle ümmetin câsiyeten. "Hepsi diz çökmüş; korkudan tir tir titrer vaziyette, heyecandan tıkanmış durumda, "Hepsi diz çökmüş; korkudan tir tir titrer vaziyette, heyecandan tıkanmış durumda, konuşmaya tâkatları olmayacak şekilde orada bekletilecekler." konuşmaya tâkatları olmayacak şekilde orada bekletilecekler."

Güneş tepelerine yaklaştıracak. Bir mil kadar yaklaştıracak.Güneş tepelerine yaklaştıracak. Bir mil kadar yaklaştıracak. Dünya ile Güneş arasındaki mesafenin ne kadar uzun olduğunu biliyorsunuz.Dünya ile Güneş arasındaki mesafenin ne kadar uzun olduğunu biliyorsunuz. Deniliyor ki; "Bu mesafe biraz yakın olsa Dünya'da hayat söner.Deniliyor ki; "Bu mesafe biraz yakın olsa Dünya'da hayat söner. Biraz uzak olsa bütün denizler buz tutar. İnsanlar yine yaşayamaz duruma gelir." Biraz uzak olsa bütün denizler buz tutar. İnsanlar yine yaşayamaz duruma gelir."

Dünyanın mesafesi ayarlı! İnsanoğlunun yaşamasına uygun bir tarzda Allah tarafından ayarlanmış.Dünyanın mesafesi ayarlı! İnsanoğlunun yaşamasına uygun bir tarzda Allah tarafından ayarlanmış. Güneşe daha yakın gezegenlerde hayat yok. Daha uzak gezegenlerde hayat yok. Neden? Güneşe daha yakın gezegenlerde hayat yok. Daha uzak gezegenlerde hayat yok.

Neden?

Rabbimiz, hayatın şartlarını buraya göre ayarlamış.Rabbimiz, hayatın şartlarını buraya göre ayarlamış. İnsanoğlu güneşten istifade etsin, yağmurdan istifade etsin, İnsanoğlu güneşten istifade etsin, yağmurdan istifade etsin, yesin içsin de Rabbine şükretsin, diye kâinatı insanoğlu için döşemiş Allahu Teâlâ hazretleri.yesin içsin de Rabbine şükretsin, diye kâinatı insanoğlu için döşemiş Allahu Teâlâ hazretleri. İnsanın Allah tarafından sevildiğini bilmesi lazım.İnsanın Allah tarafından sevildiğini bilmesi lazım. Mükerrem varlık yaratıldığını, iltifata mazhar olduğunu, ikramlara nâil olduğunu,Mükerrem varlık yaratıldığını, iltifata mazhar olduğunu, ikramlara nâil olduğunu, ikramlar içinde yüzdüğünü bilmesi lazım. ikramlar içinde yüzdüğünü bilmesi lazım.

"O dehşetli günde peygamberler bile nefsî, nefsî, nefsî diyecek." diye bildiriliyor."O dehşetli günde peygamberler bile nefsî, nefsî, nefsî diyecek." diye bildiriliyor. Herkes kendi canının telaşına düşecek. "Ah benim bu hâlim ne olacak! Herkes kendi canının telaşına düşecek. "Ah benim bu hâlim ne olacak! Vay, benim dertli başım!.." diye herkes kendi başının telaşına düşecek. Vay, benim dertli başım!.." diye herkes kendi başının telaşına düşecek.

Yevme yefirru'l-mer'ü min ehîhi ve ümmihi ve ebîhi ve sâhibetihiYevme yefirru'l-mer'ü min ehîhi ve ümmihi ve ebîhi ve sâhibetihi ve benîhi li-külli'mri'in minhüm yevmeizin şe'nün yuğnîhi. ve benîhi li-külli'mri'in minhüm yevmeizin şe'nün yuğnîhi.

"Tanıdığı akrabasından, anasından, babasından, çoluğundan, çocuğundan,"Tanıdığı akrabasından, anasından, babasından, çoluğundan, çocuğundan, ailesinden, eşinden, herkesten kaçacak!" ailesinden, eşinden, herkesten kaçacak!"

"Şimdi bu adam beni görürse hakkını ister. Dünyada kendisine zulüm etmiştim."Şimdi bu adam beni görürse hakkını ister. Dünyada kendisine zulüm etmiştim. Hakkı üzerime geçmişti. Beni şimdi görürse burada yakama yapışır…" diye herkes birbirine adeta düşman olacak. Hakkı üzerime geçmişti. Beni şimdi görürse burada yakama yapışır…" diye herkes birbirine adeta düşman olacak.

el-Ehillâü yevmeizin ba'duhum li-ba'din aduvvun ille'l-müttakîn.el-Ehillâü yevmeizin ba'duhum li-ba'din aduvvun ille'l-müttakîn. "Buranın samimi dostları hani nerede, beraber bir masada oturanlar hani nerede?"Buranın samimi dostları hani nerede, beraber bir masada oturanlar hani nerede? Kahvede, çayırda piknikte beraber gezenler hani nerede; onlar rûz-i mahşerde birbirlerine düşman olacaklar. Kahvede, çayırda piknikte beraber gezenler hani nerede; onlar rûz-i mahşerde birbirlerine düşman olacaklar. Ancak muttakî kulların dostluğu kalacak. Ancak dervişlerin, hak dostlarının dostluğu kalacak.Ancak muttakî kulların dostluğu kalacak. Ancak dervişlerin, hak dostlarının dostluğu kalacak. Geri dostlukların hepsi düşmanlığa dönecek." Herkes orada birbirine hasım olarak kalacak.Geri dostlukların hepsi düşmanlığa dönecek."

Herkes orada birbirine hasım olarak kalacak.
Herkese kitabı verilecek. Herkese kitabı verilecek. Mücrimler defter-i âmâlini açtığı zaman her şeyin kaydedilmiş olduğunu görünceMücrimler defter-i âmâlini açtığı zaman her şeyin kaydedilmiş olduğunu görünce fena halde korkup dehşete düşecekler. fena halde korkup dehşete düşecekler.

Mâ li hâze'l-kitâbi lâ yuğâdiru sağîreten ve lâ kebîreten illâ ahsâhâ.Mâ li hâze'l-kitâbi lâ yuğâdiru sağîreten ve lâ kebîreten illâ ahsâhâ. "Bu ne biçim tespit ve kayıt ki küçük-büyük değil her şey kaydedilmiş. "Bu ne biçim tespit ve kayıt ki küçük-büyük değil her şey kaydedilmiş. Hiçbir şey ihmal olmamış. Hiçbir şey atlanmamış!" diye korkacaklar. Hiçbir şey ihmal olmamış. Hiçbir şey atlanmamış!" diye korkacaklar.

O dehşetli günde herkes tir tir titreyecek ve hesaba çağrılacaklar.O dehşetli günde herkes tir tir titreyecek ve hesaba çağrılacaklar. O hesaba çağrıldıkları zaman, o günahlar ortaya döküldüğü zaman mahşer halkıO hesaba çağrıldıkları zaman, o günahlar ortaya döküldüğü zaman mahşer halkı bazı iyi bildikleri insanların kötülüklerini görünce; bazı iyi bildikleri insanların kötülüklerini görünce;

"Yazıklar olsun! Biz de seni dünyada adam sanıyorduk!.." diyecekler."Yazıklar olsun! Biz de seni dünyada adam sanıyorduk!.." diyecekler. Mahşer halkına insanlar rezil olacaklar. Ayıpları ortaya döküldüğü zaman inceden inceye hesaba çekilecekler.Mahşer halkına insanlar rezil olacaklar. Ayıpları ortaya döküldüğü zaman inceden inceye hesaba çekilecekler. O mizan ortaya getirildiği zaman, amellerin tartıldığı mizan ortaya getirildiği zaman O mizan ortaya getirildiği zaman, amellerin tartıldığı mizan ortaya getirildiği zaman o mizanın azametinden melekler dehşete düşecekler. o mizanın azametinden melekler dehşete düşecekler. Çünkü semâvâtı ve arzı içine alacak kadar büyük mizanlar olacak. O mahkeme-i kübrâ kurulacak.Çünkü semâvâtı ve arzı içine alacak kadar büyük mizanlar olacak. O mahkeme-i kübrâ kurulacak. Kulun hesabı görülürken hak sahipleri gelip dizilecekler. "Yâ Rabbi! Bu kulda bizim hakkımız var. Kulun hesabı görülürken hak sahipleri gelip dizilecekler. "Yâ Rabbi! Bu kulda bizim hakkımız var. Onu alıver bize!.." diyecekler. Davacı olacaklar.Onu alıver bize!.." diyecekler. Davacı olacaklar. O zor günde, o zor hesabın sonunda ehl-i cennet bir tarafa ayrılacak, ehl-i cehennem bir tarafa ayrılacak. O zor günde, o zor hesabın sonunda ehl-i cennet bir tarafa ayrılacak, ehl-i cehennem bir tarafa ayrılacak.

Bu dehşetli işler içinde insanlar terler içinde bocalarken mahv u perişan,Bu dehşetli işler içinde insanlar terler içinde bocalarken mahv u perişan, kahrolmuş durumdayken bazı kullarının Arş-ı Âlâ'nın gölgesinde gölgelenmesi ne demek biliyor musunuz? kahrolmuş durumdayken bazı kullarının Arş-ı Âlâ'nın gölgesinde gölgelenmesi ne demek biliyor musunuz?

Tariflere sığmayan bir nimet demek.Tariflere sığmayan bir nimet demek. Nasıl dünyadaki insanlar gökyüzündeki yıldızları pırıl pırıl parlıyor gibi görüyorlarsa Nasıl dünyadaki insanlar gökyüzündeki yıldızları pırıl pırıl parlıyor gibi görüyorlarsa mahşer halkı da bu mübarek insanları havalarda, yükseklerde, pırıl pırıl parlıyor görecekler. mahşer halkı da bu mübarek insanları havalarda, yükseklerde, pırıl pırıl parlıyor görecekler.

"Kim bunlar, bunlar kim?" diye soracaklar. İşte onların kimler olduğu hadîs-i şerîflerde anlatılmış."Kim bunlar, bunlar kim?" diye soracaklar. İşte onların kimler olduğu hadîs-i şerîflerde anlatılmış. Bu hadîs-i şerîfte de bir tanesi anlatılıyor: Bu hadîs-i şerîfte de bir tanesi anlatılıyor:

Fe-inne hamelete'l-Kur'âni fî zıllillâhi yevme lâ zılle illâ zılluhu.Fe-inne hamelete'l-Kur'âni fî zıllillâhi yevme lâ zılle illâ zılluhu. "Hamele-i Kur'ân olan, hafız olan, ehl-i Kur'an olan, Kur'an'ı seven, Kur'an'ın ehli olan,"Hamele-i Kur'ân olan, hafız olan, ehl-i Kur'an olan, Kur'an'ı seven, Kur'an'ın ehli olan, Kur'an'ın kendisine şefaat ettiği insanlar, kafasında Kur'ân-ı Kerîm bulunan,Kur'an'ın kendisine şefaat ettiği insanlar, kafasında Kur'ân-ı Kerîm bulunan, gönlünde Kur'ân-ı Kerîm'in aşkı, şevki olan, âyetleri olan kimseler Arş-ı Âlâ'nın gölgesinde gölgelenecekler.gönlünde Kur'ân-ı Kerîm'in aşkı, şevki olan, âyetleri olan kimseler Arş-ı Âlâ'nın gölgesinde gölgelenecekler. Mahşer gününün dehşetine düşmeyecekler. Rabbimiz onlara ikram etmiş. Mahşer gününün dehşetine düşmeyecekler. Rabbimiz onlara ikram etmiş.

"Kullarım! Şu kürsülere çıkın, şu nurdan minberlere oturun!" "Kullarım! Şu kürsülere çıkın, şu nurdan minberlere oturun!"

Lâ havfun aleyhim ve lâ hüm yahzenûn. "Korku yok. Hüzün yok. Mahzun olmak yok, endişe yok, telaş yok!" Lâ havfun aleyhim ve lâ hüm yahzenûn.

"Korku yok. Hüzün yok. Mahzun olmak yok, endişe yok, telaş yok!"

Allah'ın inzibatına mazhar olmuş bir kul olmak istemez misin? İstemez miyiz, canımızı veririz.Allah'ın inzibatına mazhar olmuş bir kul olmak istemez misin? İstemez miyiz, canımızı veririz. Bin defa canımızı veririz. Can vermeyi istemiyor Allah. Çok büyük bir şey istemiyor.Bin defa canımızı veririz.

Can vermeyi istemiyor Allah. Çok büyük bir şey istemiyor.
Ehl-i Kur'an ol. Kur'an ehli ol, mübarek. Kur'an ehli ol, yeter. Canın sağ kalsın, canın sana kalsın.Ehl-i Kur'an ol. Kur'an ehli ol, mübarek. Kur'an ehli ol, yeter. Canın sağ kalsın, canın sana kalsın. Uzun ömürlü, muammer ol. Çok yaşa, Allah senden razı olsun. Canını istemiyor Allah.Uzun ömürlü, muammer ol. Çok yaşa, Allah senden razı olsun. Canını istemiyor Allah. Kur'an ehli ol, diyor, Kur'an oku. Kur'an'ı anla, anladığını uygula. Kur'an'ı anla, anladığını uygula yeter.Kur'an ehli ol, diyor, Kur'an oku. Kur'an'ı anla, anladığını uygula. Kur'an'ı anla, anladığını uygula yeter. Başka bir şey istemiyor, aşırıya gitme. Tamam, istediği kadarını yap, yeter. Başka bir şey istemiyor, aşırıya gitme. Tamam, istediği kadarını yap, yeter. Kur'an'ın ehli ol! Kur'an'ın ehli ol!

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Büyüklerimiz diyorlar ki; "Biz Kur'ân-ı Kerîm'i hızlı hızlı okumazdık.Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Büyüklerimiz diyorlar ki; "Biz Kur'ân-ı Kerîm'i hızlı hızlı okumazdık.
Kur'ân-ı Kerîm'i biz aşır aşır okurduk. Onar âyet, dokuz âyet, sekiz âyet; bir grup âyeti beraber okurduk.Kur'ân-ı Kerîm'i biz aşır aşır okurduk. Onar âyet, dokuz âyet, sekiz âyet; bir grup âyeti beraber okurduk. İyice hazmederdik, iyice mânasını anlardık. İyice hazmederdik, iyice mânasını anlardık. Anladığımız mânayı da hayatımızda uyguladık, tatbik ederdik,Anladığımız mânayı da hayatımızda uyguladık, tatbik ederdik, onu uyguladıktan sonra da öteki âyetlere geçerdik." onu uyguladıktan sonra da öteki âyetlere geçerdik."

Bu güzel bir metottur. Siz de Kur'ân-ı Kerîm'i böyle okuyun! İkbal Kur'an okurmuş.Bu güzel bir metottur. Siz de Kur'ân-ı Kerîm'i böyle okuyun!

İkbal Kur'an okurmuş.
Pakistan'ın meşhur alimi, şairi, filozofu İkbal, İkbal-i Lâhorî Kur'an okurmuş da babası da ârif bir kimse.Pakistan'ın meşhur alimi, şairi, filozofu İkbal, İkbal-i Lâhorî Kur'an okurmuş da babası da ârif bir kimse. İkbal'i yetiştirmiş, İkbalin babası; kolay mı o da alim bir kimse. O da İkbal'in yanından geçerken dermiş ki; İkbal'i yetiştirmiş, İkbalin babası; kolay mı o da alim bir kimse. O da İkbal'in yanından geçerken dermiş ki;

"Oğlum, Kur'an mı okuyorsun?" "Kur'an okuyorum baba." Yine geçermiş bu tarafa. Yine; "Oğlum, Kur'an mı okuyorsun?"

"Kur'an okuyorum baba." Yine geçermiş bu tarafa. Yine;

"Oğlum Kur'an mı okuyorsun?" "Kur'an okuyorum baba." Bir daha geçermiş; "Kur'an mı okuyorsun?" "Oğlum Kur'an mı okuyorsun?"

"Kur'an okuyorum baba." Bir daha geçermiş;

"Kur'an mı okuyorsun?"

"Kur'an okuduğuna dikkat et! Gazete okumuyorsun ki, kitap okumuyorsun ki, boş bir şey okumuyorsun ki;"Kur'an okuduğuna dikkat et! Gazete okumuyorsun ki, kitap okumuyorsun ki, boş bir şey okumuyorsun ki; Allah'ın kitabını okuyorsun, bütün dikkatini ona topla, derinlemesine, nüfuz ederek oku!" Allah'ın kitabını okuyorsun, bütün dikkatini ona topla, derinlemesine, nüfuz ederek oku!"

Peygamber Efendimiz nasıl okurdu? Peygamber Efendimiz Kur'ân-ı Kerîm'i tertil ile okurdu.Peygamber Efendimiz nasıl okurdu?

Peygamber Efendimiz Kur'ân-ı Kerîm'i tertil ile okurdu.
Tane tane okurdu, medlerini uzata uzata okurdu.Tane tane okurdu, medlerini uzata uzata okurdu. Tercî yapmazdı, ses nağmesi yapmazdı. Düz okurdu, ciddi okurdu ama makam ile okurdu. Tercî yapmazdı, ses nağmesi yapmazdı. Düz okurdu, ciddi okurdu ama makam ile okurdu.

Tercî yapmadan okurdu Peygamber Efendimiz.Tercî yapmadan okurdu Peygamber Efendimiz. Dururdu, müjde âyetleri geldiği zaman, güzel şeyler anlatıldığı zaman onu Allah'tan isterdi.Dururdu, müjde âyetleri geldiği zaman, güzel şeyler anlatıldığı zaman onu Allah'tan isterdi. Azap âyetleri geldiği zaman Allah'tan kendisini korumasını isterdi. Allah'ın azabından Allah'a sığınırdı.Azap âyetleri geldiği zaman Allah'tan kendisini korumasını isterdi. Allah'ın azabından Allah'a sığınırdı. Korku âyetler geldiği zaman ağlardı. Korku âyetler geldiği zaman ağlardı.

Peygamber Efendimiz diyor ki; "Kur'ân-ı Kerîm'i okurken ağlayın!Peygamber Efendimiz diyor ki; "Kur'ân-ı Kerîm'i okurken ağlayın! Ağlayamazsınız bile hüzünlenin, ağlıyormuş gibi yapın!" Ağlayamazsınız bile hüzünlenin, ağlıyormuş gibi yapın!"

Ağlıyormuş gibi yapın, içinize belki yavaş yavaş o ağlama duygusu bir zaman gelir deAğlıyormuş gibi yapın, içinize belki yavaş yavaş o ağlama duygusu bir zaman gelir de Allah o ağlama duygusunu da ihsan eder. İşte öyle okuduğu zaman Kur'an okumuş olursunuz.Allah o ağlama duygusunu da ihsan eder. İşte öyle okuduğu zaman Kur'an okumuş olursunuz. Paldır küldür okunduğu zaman okunmamış gibi olur. Paldır küldür okunduğu zaman okunmamış gibi olur.

Kur'ân-ı Kerîm anlaşılmak için indirildiğinden anlamaya çok dikkat edelim.Kur'ân-ı Kerîm anlaşılmak için indirildiğinden anlamaya çok dikkat edelim. Kur'ân-ı Kerîm'in öğrenilmesine hepimiz koşalım. İnşaallah, Rabbimiz cümlemizi Kur'an'ın ehli eylesin. Kur'ân-ı Kerîm'in öğrenilmesine hepimiz koşalım. İnşaallah, Rabbimiz cümlemizi Kur'an'ın ehli eylesin.

İbretli olduğundan bir yaşlı adamcağızın hatırasını her yerde anlatıyorum: İbretli olduğundan bir yaşlı adamcağızın hatırasını her yerde anlatıyorum:

Cemaatler bazen değişiyor. Tabi her zaman aynı cemaat aynı yere gelmediğinden burada bir kere söyleyeyim. Cemaatler bazen değişiyor. Tabi her zaman aynı cemaat aynı yere gelmediğinden burada bir kere söyleyeyim.

Yaşlı bir zat bir hoca efendiye gelmiş de demiş ki; "Hocam, bana mahâric-i hurûfu talim eyle!" Yaşlı bir zat bir hoca efendiye gelmiş de demiş ki; "Hocam, bana mahâric-i hurûfu talim eyle!"

Kaf nasıl, ayn nasıl, peltek s nasıl telaffuz edilir. Sad'ın telaffuzu nasıl olacak, dad nasıl olacak… Kaf nasıl, ayn nasıl, peltek s nasıl telaffuz edilir. Sad'ın telaffuzu nasıl olacak, dad nasıl olacak…

Gayri'l-mağdûbi aleyhim vele'd-dâllîn, diyor. Maktûbi ne demek, maktûbi diye bir şey yok ki!Gayri'l-mağdûbi aleyhim vele'd-dâllîn, diyor.

Maktûbi ne demek, maktûbi diye bir şey yok ki!
Mağdûbi; gayın, gayın olduğunu söyleyemiyor. Mağdûbi; gayın, gayın olduğunu söyleyemiyor.

Birtakım diplomalar almış ama yapamıyor. Hoca efendiye gelmiş: Birtakım diplomalar almış ama yapamıyor. Hoca efendiye gelmiş:

"Bana mahâric-i hurûfu öğret, bunu doğru düzgün okuyayım." "Bana mahâric-i hurûfu öğret, bunu doğru düzgün okuyayım."

Yanındaki bir zât, onunla arkadaş, ahbaplığı iyi olan, nazı geçen, sözünü kaldırabileceği bir zât demiş ki; Yanındaki bir zât, onunla arkadaş, ahbaplığı iyi olan, nazı geçen, sözünü kaldırabileceği bir zât demiş ki;

"Yahu senin bir ayağın çukurda, mahâric-i hurûfu öğrensen ne olacak! Zaten yetmiş beş yaşına gelmişsin."Yahu senin bir ayağın çukurda, mahâric-i hurûfu öğrensen ne olacak! Zaten yetmiş beş yaşına gelmişsin. İhtiyarlamışsın, bastonsuz gezemiyorsun. Belini doğrultamıyorsun. İhtiyarlamışsın, bastonsuz gezemiyorsun. Belini doğrultamıyorsun. Mahâric-i hurûfu öğrensen ne olacak öğrenmesen ne olacak?!.." O da şöyle başını çevirmiş. Mahâric-i hurûfu öğrensen ne olacak öğrenmesen ne olacak?!.." O da şöyle başını çevirmiş. Yine biraz mahzun bir şekilde ona demiş ki; Yine biraz mahzun bir şekilde ona demiş ki;

"Biliyorum, ömrümün sonuna yaklaştığımı biliyorum ama Rabbim benim canımı ilim yolundayken alsın diye,"Biliyorum, ömrümün sonuna yaklaştığımı biliyorum ama Rabbim benim canımı ilim yolundayken alsın diye, ilim yolunda gidip gelirken camiye mahâric-i hurûfu öğreneceğim diye ilim yolunda gidip gelirken camiye mahâric-i hurûfu öğreneceğim diye talebe diye giderken gelirken canımı alsın diye böyle yapıyorum." talebe diye giderken gelirken canımı alsın diye böyle yapıyorum."

Aziz ve muhterem kardeşlerim! İlmin yaşı yoktur!Aziz ve muhterem kardeşlerim!

İlmin yaşı yoktur!
Yarından itibaren şu Kur'ân-ı Kerîm'in ehli olmak için bir gayrete geçelim. Yarından itibaren şu Kur'ân-ı Kerîm'in ehli olmak için bir gayrete geçelim. Kur'ân-ı Kerîm'in okunmasını öğrenelim, mahâric-i hurûfu öğrenelim.Kur'ân-ı Kerîm'in okunmasını öğrenelim, mahâric-i hurûfu öğrenelim. Tertilini öğrenelim, tecvidini öğrenelim. Tefsirini öğrenelim.Tertilini öğrenelim, tecvidini öğrenelim. Tefsirini öğrenelim. Ahkâmını yudum yudum, belleye belleye, ezberleye ezberleye ilerleyelim. Ahkâmını yudum yudum, belleye belleye, ezberleye ezberleye ilerleyelim.

Kur'an'ın ehli olalım da Resûlullah'ın şefaatine, Kur'ân-ı Kerîm'in şefaatine nâil olalım daKur'an'ın ehli olalım da Resûlullah'ın şefaatine, Kur'ân-ı Kerîm'in şefaatine nâil olalım da Ârş-ı Âlâ'nın gölgesinde gölgelenen bahtiyarların arasında dâhil olup Rabbimiz'in nimetlerine erip ikramına,Ârş-ı Âlâ'nın gölgesinde gölgelenen bahtiyarların arasında dâhil olup Rabbimiz'in nimetlerine erip ikramına, ihsanına erip cennetine girip cemâliyle müşerref olalım. ihsanına erip cennetine girip cemâliyle müşerref olalım.

Fâtiha-i Şerîfe mea'l-besmele! Fâtiha-i Şerîfe mea'l-besmele!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2