Namaz Vakitleri
İstanbul
27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Derinliklerindeki Güzelliği Anlamak: Necip Fazıl'ın İzinde Tasavvuf

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

11 Zilka'de 1412 / 14.05.1992

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın, yurt içinde ve yurt dışında verdiği konferanslar, açılış ve kapanış konuşmalarından oluşmaktadır.

Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in yolunu insanlara anlatmaya çalışan hocamızın muhtelif yerlerde/ülkelerde yapmış oldukları konuşmalardan oluşmaktadır. Konuşmalarda genellikle önce İslâm’ın hak ve gerçek olduğu, büyüklüğü ortaya konuluyor ve İslâm’ın prensipleri hakkında genel bilgiler veriliyor. Geçmiş ümmetlerin kitaplarında Peygamber Efendimiz’le ilgili haberler olduğu ifade ediliyor. Sonra Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in ahlâkı ve bazı güzel ahlâklar anlatılıyor. Peygamber Efendimiz’e en güzel şekilde uymanın yolu olan, ihsân yolu olan tasavvuf üzerinde duruluyor. Nefsi terbiye etmek, güzel ahlâk sahibi olmak için neler yapmak gerektiği anlatılıyor. Zikir ve zikrin usûlü hakkında bilgiler veriliyor. En son bölümde ise, tebliğ ve irşad çalışmalarının önemi üzerinde duruluyor, herkesin İslâm’a hizmet etmesi gerektiği vurgulanıyor.

COŞAN, muhtelif sempozyum ve anma programlarında pek çok muhterem zat hakkında konuşmalar yapmıştır. Hakkında konuşma yaptığı kimseler arasında Hz. Ali (r.a.), Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.a.), İmâm-ı Âzam, Ahmed-i Yesevî, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Hacı Bektâş-ı Velî ve Yunus Emre vardır.

Hatırasına sempozyum ve çeşitli programlar tertip ettirdiği şahsiyetler arasında Ahmed-i Yesevî, Ahmed Ziyâüddîn-i Gümüşhânevî, Zâhid-i Kevserî, Çırpılarlı Ali Efendi, Necip Fazıl Kısakürek ve Ali Yakup Cenkçiler bulunmaktadır. Keza Mehmed Zahid Efendi, hocası Necati Lugal, Ali Yakup Cenkçiler ve Muammer Dolmacı hakkında da bağımsız yazılar kaleme almıştır.

Konuşma Metni

Yüce Rabbimiz'e sonsuz hamd ü senâlar;Yüce Rabbimiz'e sonsuz hamd ü senâlar; O'nun Resûl-i Erkem'i, Muhammed-i Mustafâ'sına sonsuz salât u selam,O'nun Resûl-i Erkem'i, Muhammed-i Mustafâ'sına sonsuz salât u selam, tahiyyat ve ihtiramâtımızı arz ederiz. tahiyyat ve ihtiramâtımızı arz ederiz.

Bir hadîs-i şerîfte; İnna'llâhe cemîlün yuhibbu'l-cemâl.Bir hadîs-i şerîfte;

İnna'llâhe cemîlün yuhibbu'l-cemâl.
"Allahu Teâlâ hazretleri güzeldir; mutlak güzel, hiçbir güzelle mukayese edilemeyecek güzel, "Allahu Teâlâ hazretleri güzeldir; mutlak güzel, hiçbir güzelle mukayese edilemeyecek güzel, her güzelliği yaratan güzel. Güzelliği sever." buyuruluyor. her güzelliği yaratan güzel. Güzelliği sever." buyuruluyor.

O'nun mü'min kulları olan biz de güzeli, güzelliği seviyoruz. O'nun mü'min kulları olan biz de güzeli, güzelliği seviyoruz. Ahmet Haşim'in bir şiiri beni çok duygulandırır. Ahmet Haşim'in bir şiiri beni çok duygulandırır. Muhatabına; Ne sen, Ne ben, Ne de hüsnünde toplanan bu mesâ, Muhatabına;

Ne sen,

Ne ben,

Ne de hüsnünde toplanan bu mesâ,

Ne de âlâm-ı fikre bir mersa, Olan bu maî deniz Ne de âlâm-ı fikre bir mersa,

Olan bu maî deniz

Melâli anlamayan nesle âşinâ değiliz. diyor. Melâli anlamayan nesle âşinâ değiliz. diyor.

Melâli bilen, aşkı bilen, sevgiyi, lirizmi, heyecanı bilen, gönlü diri, Melâli bilen, aşkı bilen, sevgiyi, lirizmi, heyecanı bilen, gönlü diri, gönlü çarpan nesle âşinâyız, onu seviyoruz. gönlü çarpan nesle âşinâyız, onu seviyoruz.

Üstad rahmetullâhi aleyh de bütün gayretini ona tevcih etti.Üstad rahmetullâhi aleyh de bütün gayretini ona tevcih etti. Mü'minin bütün işi aşktandır, sevgidendir.Mü'minin bütün işi aşktandır, sevgidendir. Hatta şair diyor ki; Kad bedâ bi'l-aşki fi'l-ekvâni küllü mâ bedâ Hatta şair diyor ki;

Kad bedâ bi'l-aşki fi'l-ekvâni küllü mâ bedâ

"Kâinatta ne varsa aşktan oldu." "Kâinatta ne varsa aşktan oldu."

mü'minden başkası tam bilemez, mü'min-i kâmilden başkası künhüne varıp tam anlayamaz! mü'minden başkası tam bilemez, mü'min-i kâmilden başkası künhüne varıp tam anlayamaz!

Edebiyat Fakültesi'nde bir profesörümüz vardı. Edebiyat Fakültesi'nde bir profesörümüz vardı. Beynelmilel şöhrete haiz meşhur bir kişiydi. "Ben de hocam gibi Şâfiî mezhebindenim." Beynelmilel şöhrete haiz meşhur bir kişiydi. "Ben de hocam gibi Şâfiî mezhebindenim." dediğini ağzından duymuştum.dediğini ağzından duymuştum. Almandı ama Oskar Rascher ile beraber İsmail Saip Sencer Hoca'ya diz çökmüş, talebelik etmiş. Almandı ama Oskar Rascher ile beraber İsmail Saip Sencer Hoca'ya diz çökmüş, talebelik etmiş. [İsmail Saip Sencer] Hoca da rahmetullâhi aleyh salâbet-i dîniye sahibi, [İsmail Saip Sencer] Hoca da rahmetullâhi aleyh salâbet-i dîniye sahibi, "Ben mü'min olmayana ilim vermem." dediği için onlar da imana gelmişler;"Ben mü'min olmayana ilim vermem." dediği için onlar da imana gelmişler; birisi Osman adını almış.birisi Osman adını almış. Bizim profesör de; "Ben de Şâfiî mezhebindenim." derdi.Bizim profesör de; "Ben de Şâfiî mezhebindenim." derdi. Kalbini Allah bilir.Kalbini Allah bilir. Derste, Ni'met-i İslâm kitabının yazarı rahmetli Mehmed Zihni Efendi'nin bir eserinin adı geçtiğinde;Derste, Ni'met-i İslâm kitabının yazarı rahmetli Mehmed Zihni Efendi'nin bir eserinin adı geçtiğinde; "Ben bu şahsa âşığım, çok derin bir alim, eserleri çok nefis, son derece mükemmel." dedi "Ben bu şahsa âşığım, çok derin bir alim, eserleri çok nefis, son derece mükemmel." dedi ve bize bir tenkit yöneltti:ve bize bir tenkit yöneltti: "Siz kendi yetiştirdiğiniz kıymetleri tanımıyorsunuz, bilmiyorsunuz, "Siz kendi yetiştirdiğiniz kıymetleri tanımıyorsunuz, bilmiyorsunuz, kadrini layıkıyla takdir edemiyorsunuz!" dedi. kadrini layıkıyla takdir edemiyorsunuz!" dedi.

Geçen gün milletvekilliği ve bakanlık yapmış muhterem bir zâtın konferansındaydık. Geçen gün milletvekilliği ve bakanlık yapmış muhterem bir zâtın konferansındaydık. Bir garplının sözünü nakletti. Bir garplının sözünü nakletti. "Türk'ün kıymetini, Türk'ten başka herkes bilir!" demiş. "Türk'ün kıymetini, Türk'ten başka herkes bilir!" demiş. Tabii onun demek istediği müslüman. Tabii onun demek istediği müslüman. Balkanlar'da; "Sen hangi dindensin?" diye, sordukları zaman, "Elhamdülillah Türk'üm!" derlermiş.Balkanlar'da; "Sen hangi dindensin?" diye, sordukları zaman, "Elhamdülillah Türk'üm!" derlermiş. Müslümanım mânasına; herhâlde o Batılı da öyle dedi. Müslümanım mânasına; herhâlde o Batılı da öyle dedi.

Kur'ân-ı Kerîm yarışması için Libya'ya gitmiştim. Kur'ân-ı Kerîm yarışması için Libya'ya gitmiştim. 45 kadar ülkenin delegesiyle toplantılarda bulunmuş, müzeleri gezmiştik.45 kadar ülkenin delegesiyle toplantılarda bulunmuş, müzeleri gezmiştik. Müzeler dedelerimizin eserleriyle doluydu.Müzeler dedelerimizin eserleriyle doluydu. Hepsi dönüp bize bakıyor ve "Bunlar sizin eserleriniz." diyorlardı.Hepsi dönüp bize bakıyor ve "Bunlar sizin eserleriniz." diyorlardı. Lübnanlı bir alimin oğlu muhterem bir zât; "İslâm'a en güzel hizmeti ecdadınız yaptı, Lübnanlı bir alimin oğlu muhterem bir zât; "İslâm'a en güzel hizmeti ecdadınız yaptı, yine en güzel hizmeti sizden bekliyoruz." demişti. yine en güzel hizmeti sizden bekliyoruz." demişti.

Bedee'l-İslâmu garîben sümme ye'ûdu garîben kemâ bedee fe tûbâ li'l-gurabâi, hadîs-i şerîfini Bedee'l-İslâmu garîben sümme ye'ûdu garîben kemâ bedee fe tûbâ li'l-gurabâi, hadîs-i şerîfini merhum alim, muhterem babasının öyle açıkladığını anlatmıştı. merhum alim, muhterem babasının öyle açıkladığını anlatmıştı.

İslâm Kur'ân-ı Kerîm'in ilk indiği Mekke'de değil de İslâm Kur'ân-ı Kerîm'in ilk indiği Mekke'de değil de oranın zalimleri Hz. Peygamber'i oradan çıkarttığı için gurbette gelişmiş, gurbette kuvvetlenmiş.oranın zalimleri Hz. Peygamber'i oradan çıkarttığı için gurbette gelişmiş, gurbette kuvvetlenmiş. Gurbetten, muhitten merkezi zapt eylemiş. Gurbetten, muhitten merkezi zapt eylemiş. Onun için "Bu asırda da İslâm'a hizmeti sizden bekliyoruz." diye iltifat eylemişti. Onun için "Bu asırda da İslâm'a hizmeti sizden bekliyoruz." diye iltifat eylemişti.

Necip Fazıl da böyle bir oluşumu, böyle bir oluşumu Necip Fazıl da böyle bir oluşumu, böyle bir oluşumu gerçekleştirecek kadroyu yetiştirmeye çalışan mimarlardan, sanatkârlardan birisidir.gerçekleştirecek kadroyu yetiştirmeye çalışan mimarlardan, sanatkârlardan birisidir. Büyük insanların hayatlarında, büyük değişiklikler oluveriyor. Büyük insanların hayatlarında, büyük değişiklikler oluveriyor. Allah'ın büyük bir lütfu! Belh padişahı İbrahim b. Edhem tacı tahtı bırakıveriyor. Allah'ın büyük bir lütfu!

Belh padişahı İbrahim b. Edhem tacı tahtı bırakıveriyor.
Hazineleri elinin tersiyle itiveriyor. Kaftanları sırtından çıkartıp çobanın abasına bürünüveriyor.Hazineleri elinin tersiyle itiveriyor. Kaftanları sırtından çıkartıp çobanın abasına bürünüveriyor. Diyarını terk ediveriyor. İmam Gazâlî altınla dokunmuş cübbesini, Diyarını terk ediveriyor. İmam Gazâlî altınla dokunmuş cübbesini, haşmetli kavuğunu bırakıp tenhalara kaçıyor. haşmetli kavuğunu bırakıp tenhalara kaçıyor. Hayatın özünü dinin derin mânasını yakalamak için iç âlemine dönüyor. Hayatın özünü dinin derin mânasını yakalamak için iç âlemine dönüyor. Halvetleri, uzletleri ihtiyar ediyor. Halvetleri, uzletleri ihtiyar ediyor.

Büyük alimler, zahir ilimlerde çok büyük şöhretler kazanmış iken, Büyük alimler, zahir ilimlerde çok büyük şöhretler kazanmış iken, susuzluklarını kandırmayan kaynaklardan; Ballar balını buldum kovanım yağma olsun susuzluklarını kandırmayan kaynaklardan;

Ballar balını buldum kovanım yağma olsun

neşesiyle hiç susatmayacak pınarları bulmak için neşesiyle hiç susatmayacak pınarları bulmak için

İçsen bu sudan, bir daha, dostum; susamazsın… Bir hâl gelir… ağlayamazsın, susamazsın! İçsen bu sudan, bir daha, dostum; susamazsın…

Bir hâl gelir… ağlayamazsın, susamazsın!

dediği gibi bayrak şairi Arif Nihat Asya merhumun. dediği gibi bayrak şairi Arif Nihat Asya merhumun. Büyük değişiklikler gösteriveriyorlar. Büyük değişiklikler gösteriveriyorlar.

Nurettin Topçu, Fransa'da felsefe doktorası yapıp üniversitede doçent olduktan sonra, Nurettin Topçu, Fransa'da felsefe doktorası yapıp üniversitede doçent olduktan sonra, aziz hocamız Abdülaziz Bekkine rahmetullâhi aleyh'i görünceye kadar aziz hocamız Abdülaziz Bekkine rahmetullâhi aleyh'i görünceye kadar ruhunda sükûn bulamıyor. ruhunda sükûn bulamıyor. Onu bulduğu zaman seher vakitlerine kadar sohbet edip de Onu bulduğu zaman seher vakitlerine kadar sohbet edip de kapıdan dışarıya çıktığında yanındaki arkadaşına;kapıdan dışarıya çıktığında yanındaki arkadaşına; "Acaba tekrar dönsek ayıp olur mu?" diyor. "Acaba tekrar dönsek ayıp olur mu?" diyor. Akşamdan seher vaktine kadar sohbet etmişler, hocasına doyamamış, Akşamdan seher vaktine kadar sohbet etmişler, hocasına doyamamış, dışarı çıktıktan sonra böyle diyor. dışarı çıktıktan sonra böyle diyor.

Bendeniz kuyusuna inmiştim. Bendeniz kuyusuna inmiştim. Boynum bükük, kimseyi ezmeden zemzem kenardan parmaklığın yanına kadar yürüdüm.Boynum bükük, kimseyi ezmeden zemzem kenardan parmaklığın yanına kadar yürüdüm. Kocaman bir hortumla zemzem suyu motorla çekilip akmakta. Kocaman bir hortumla zemzem suyu motorla çekilip akmakta. Oradaki vazifeli bana da verdi. Hortumu ağzıma dayadım; içtim, içtim, içtim… Oradaki vazifeli bana da verdi. Hortumu ağzıma dayadım; içtim, içtim, içtim… O kadar içtim ama doymadım da. "Arkamda başka içecek arkadaşlar da vardır." diyeO kadar içtim ama doymadım da. "Arkamda başka içecek arkadaşlar da vardır." diye utandığım için bıraktım. Doyduğumdan değil de…utandığım için bıraktım. Doyduğumdan değil de… Ama fazla miktarda içtim, oradan gelen su Ama fazla miktarda içtim, oradan gelen su o kadar uzun zaman içilirse nereye gider, bilmiyorum. o kadar uzun zaman içilirse nereye gider, bilmiyorum. Fakat merdivenleri çıkarken geriye dönüp,Fakat merdivenleri çıkarken geriye dönüp, "Acaba dönsem, tekrar içsem ayıp olur mu?" diyordum."Acaba dönsem, tekrar içsem ayıp olur mu?" diyordum. Necip Fazıl rahmetullâhi aleyh de öyle bir muazzam değişikliği gösteriyor.Necip Fazıl rahmetullâhi aleyh de öyle bir muazzam değişikliği gösteriyor. Atom bombası gibi bir insan! Atom bombası gibi bir insan!

"Bu kadar bir cirme bu kadar büyük bir fikir enerjisi nasıl sığdırılmış?" "Bu kadar bir cirme bu kadar büyük bir fikir enerjisi nasıl sığdırılmış?"

Kudretullah, Allah'ın büyük kudreti. Kelimeleri ne kadar güzel kullanıyor, Kudretullah, Allah'ın büyük kudreti. Kelimeleri ne kadar güzel kullanıyor, kafiyeleri ne kadar sağlam buluyor, ne kadar renkli teşbihlerle meramını anlatıyor,kafiyeleri ne kadar sağlam buluyor, ne kadar renkli teşbihlerle meramını anlatıyor, önümüze ne kadar muhteşem sahneler seriveriyor?.. önümüze ne kadar muhteşem sahneler seriveriyor?..

Vehimlerini anlatırken; Vehimlerini anlatırken;

Ruhum kelle şekeri, vehimlerse karınca Ruhum kelle şekeri, vehimlerse karınca

Kömürden kara rengim, onlar beni sarınca Kömürden kara rengim, onlar beni sarınca

Hem gözümüzün önüne bir sahne sergiliyor, tariflere sığmaz. Hem gözümüzün önüne bir sahne sergiliyor, tariflere sığmaz. Edebî sanatlarını anlamaya, anlatmaya zamanlar yetmez! Edebî sanatlarını anlamaya, anlatmaya zamanlar yetmez! Kabri nur dolsun, ruhu şâd olsun. Kabri nur dolsun, ruhu şâd olsun.

Çalışa çalışa tek başına bir "Necip Fazıl gençliği" meydana getirdi. Çalışa çalışa tek başına bir "Necip Fazıl gençliği" meydana getirdi. Sayısız talebeler yetiştirdi, sayısız kalemler, mütefekkirler, Sayısız talebeler yetiştirdi, sayısız kalemler, mütefekkirler, eserler onun teşvikiyle ortaya çıkarıldı. eserler onun teşvikiyle ortaya çıkarıldı.

İslâm'ın ümit verici, ümitsizliği yok edici güzel yanı var.İslâm'ın ümit verici, ümitsizliği yok edici güzel yanı var. İslâm'ın gelişmesi ne aritmetik ne geometrik diziye benziyor.İslâm'ın gelişmesi ne aritmetik ne geometrik diziye benziyor. İslâm'ın gelişmesini tarif etmek için benzetme yapmak mümkün değil!İslâm'ın gelişmesini tarif etmek için benzetme yapmak mümkün değil! Ancak gelişmelerin cinsi içinde bir de İslâmî gelişme cinsi vardır, diye onu öylece koymak lazım.Ancak gelişmelerin cinsi içinde bir de İslâmî gelişme cinsi vardır, diye onu öylece koymak lazım. Çünkü çölden bir nur çıkıyor; üç kıtayı, beş kıtayı, asırları kaplıyor. Çünkü çölden bir nur çıkıyor; üç kıtayı, beş kıtayı, asırları kaplıyor. Bir küfür diyarından bir ârif, bir kâmil çıkıyor, bir beldenin insanlarını, Bir küfür diyarından bir ârif, bir kâmil çıkıyor, bir beldenin insanlarını, bir milleti İslâm'a sevk ediyor. bir milleti İslâm'a sevk ediyor. Allah'ın nurunu kimse söndüremeyeceği için Allahu Teâlâ hazretleri, Allah'ın nurunu kimse söndüremeyeceği için Allahu Teâlâ hazretleri, Fuzûlî'nin; Kılıbdur hikmetün küffâr içinde enbiyâ peydâ. dediği gibi,Fuzûlî'nin;

Kılıbdur hikmetün küffâr içinde enbiyâ peydâ.

dediği gibi,
küffâr içinde Allah erleri meydana getiriyor, iman neşesi yayılıyor ve küfrün kaleleri yıkılıyor.küffâr içinde Allah erleri meydana getiriyor, iman neşesi yayılıyor ve küfrün kaleleri yıkılıyor. Allah'ın nurunu kimse söndüremiyor.Allah'ın nurunu kimse söndüremiyor. En güzel, en yakın, en müşahhas, en güncel misaliEn güzel, en yakın, en müşahhas, en güncel misali tanrıtanımazlığı devlet politikası hâline getirmiş olan Rusya! tanrıtanımazlığı devlet politikası hâline getirmiş olan Rusya!

Yurîdûne li-yutfiû nûra'llâhi bi-efvâhihim vallâhu mutimmü nûrihî velev kerihe'l-kâfirûn. Yurîdûne li-yutfiû nûra'llâhi bi-efvâhihim vallâhu mutimmü nûrihî velev kerihe'l-kâfirûn.

Kıyamete kadar daima hakkı tutan, hakkı destekleyen bir mübarek, mümtaz,Kıyamete kadar daima hakkı tutan, hakkı destekleyen bir mübarek, mümtaz, asil kadro mevcut olacak. Hepinizin, hepimizin o kadro mensuplarından olmasını Rabbim'den dilerim. asil kadro mevcut olacak. Hepinizin, hepimizin o kadro mensuplarından olmasını Rabbim'den dilerim.

"Necip Fazıl'ı böyle değiştiren ne?" sorusunun bir tek kelime ile cavabı tasavvuftur. "Necip Fazıl'ı böyle değiştiren ne?" sorusunun bir tek kelime ile cavabı tasavvuftur.

Tasavvuf Avrupalı'nın, İngiliz'in, İngiliz İmparatorluğu'nun en çok korktuğu, Tasavvuf Avrupalı'nın, İngiliz'in, İngiliz İmparatorluğu'nun en çok korktuğu, Osmanlı ile mücadelesinde en büyük hedef olarak zikrettiği bir mefhum,Osmanlı ile mücadelesinde en büyük hedef olarak zikrettiği bir mefhum, bir kavram, bir kültür varlığıdır.bir kavram, bir kültür varlığıdır. Tasavvufa diş geçiremiyorlar. Tasavvufa atom bombası tesir etmiyor.Tasavvufa diş geçiremiyorlar. Tasavvufa atom bombası tesir etmiyor. Tasavvufa giyotinler, idam sehpaları son veremiyor. Tasavvufa giyotinler, idam sehpaları son veremiyor. Tasavvufu küfür nizamları bastıramıyor, söndüremiyor.Tasavvufu küfür nizamları bastıramıyor, söndüremiyor. Rusya'daki değişikliği anlatan Rus yazarlar değişikliğin ana sebeplerinden birisinin Rusya'daki değişikliği anlatan Rus yazarlar değişikliğin ana sebeplerinden birisinin tasavvuf olduğunu ve o ülkelerde İslâm'ın hâlâ dipdiri,tasavvuf olduğunu ve o ülkelerde İslâm'ın hâlâ dipdiri, capcanlı kalmasının tasavvuf sayesinde olduğunu itiraf ediyorlar. capcanlı kalmasının tasavvuf sayesinde olduğunu itiraf ediyorlar.

"Bu akıl almaz kültür varlığı, tasavvuf nedir?" "Bu akıl almaz kültür varlığı, tasavvuf nedir?"

Yüzlerce, binlerce, tarifi yapılmış… Yüzlerce, binlerce, tarifi yapılmış… Kısaca söylemek gerekirse tasavvuf, imanlı aklın en son merhalesi, İslâmî zekânın zirvesidir! Kısaca söylemek gerekirse tasavvuf, imanlı aklın en son merhalesi, İslâmî zekânın zirvesidir!

Allah'ın yarattığı dehalar, en yüksek şahsiyetler, zekâlarının ve akıllarının var gücüyle, Allah'ın yarattığı dehalar, en yüksek şahsiyetler, zekâlarının ve akıllarının var gücüyle, gönüllerinin bütün nuruyla çalışmışlar, kendilerine ideal olan yolu çizmişler gönüllerinin bütün nuruyla çalışmışlar, kendilerine ideal olan yolu çizmişler ve o yolda yürümüşler. ve o yolda yürümüşler. Tasavvuf işte odur. En büyük alimlerin Kur'an'ı en iyi anlamış insanların, Tasavvuf işte odur. En büyük alimlerin Kur'an'ı en iyi anlamış insanların, Efendimiz'in sünnet-i seniyyesi içinde derinlemesine ilerlemiş insanların,Efendimiz'in sünnet-i seniyyesi içinde derinlemesine ilerlemiş insanların, Resûlullah'ın mesajını, ahlâkını, hayatını, nasihatlerini, dinin ahkâmını,Resûlullah'ın mesajını, ahlâkını, hayatını, nasihatlerini, dinin ahkâmını, ahkâmın içindeki hikmetleri en iyi anlamış insanların İslâm'ı en yüksek seviyeden yorumlarıdır.ahkâmın içindeki hikmetleri en iyi anlamış insanların İslâm'ı en yüksek seviyeden yorumlarıdır. Onun için uzun seneler müderris olarak kalıyor, ondan sonra mutasavvıf oluyorlar. Onun için uzun seneler müderris olarak kalıyor, ondan sonra mutasavvıf oluyorlar. Onun için ömrü zahir ilimleriyle geçiyor da sonunda karşımıza tasavvufî hayatınOnun için ömrü zahir ilimleriyle geçiyor da sonunda karşımıza tasavvufî hayatın en mühim simalarından birisi olarak nurlu bir sima beliriveriyor. en mühim simalarından birisi olarak nurlu bir sima beliriveriyor.

"Resûlullah zamanında İslâm bir iken tasavvuf nereden çıkmış?.." "Resûlullah zamanında İslâm bir iken tasavvuf nereden çıkmış?.."

Tasavvuf bir yerden çıkma değil, sonradan olma değil; tasavvuf dinin kendisi, özüdür! Tasavvuf bir yerden çıkma değil, sonradan olma değil; tasavvuf dinin kendisi, özüdür! Vahiyle beraber olarak gelmiş olan İslâmî mesajın mânası ve içidir. Vahiyle beraber olarak gelmiş olan İslâmî mesajın mânası ve içidir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem İmam Tirmizî'nin rivayet ettiğine görePeygamber sallallahu aleyhi ve sellem İmam Tirmizî'nin rivayet ettiğine göre sahih bir hadîs-i şerifinde; sahih bir hadîs-i şerifinde;

el-Keyyisü men dâne nefsehû ve amile limâ ba'de'l-mevt. el-Keyyisü men dâne nefsehû ve amile limâ ba'de'l-mevt.

"Zeki insan, insan, mütefekkir insan, gerçek akıllı insan, "Zeki insan, insan, mütefekkir insan, gerçek akıllı insan, nefsi zabt u rabt altına alıp âhiret için hazırlanandır." nefsi zabt u rabt altına alıp âhiret için hazırlanandır."

Ve'l-âcizu men etbea nefsehû hevâhâ ve temennâ ale'llâhi'l-emâniyye. Ve'l-âcizu men etbea nefsehû hevâhâ ve temennâ ale'llâhi'l-emâniyye. "Aciz, hakkı ve hayrı seçemeyen, menfaatini sağlayamayan, kendisini kurtaramayan,"Aciz, hakkı ve hayrı seçemeyen, menfaatini sağlayamayan, kendisini kurtaramayan, nefsini nefsanî arzularının peşine takıp ardında sürüklettirennefsini nefsanî arzularının peşine takıp ardında sürüklettiren ve Allah'tan da boş vehimler ve hayaller ile güzel sonuçlar uman kimsedir." buyuruyor. ve Allah'tan da boş vehimler ve hayaller ile güzel sonuçlar uman kimsedir." buyuruyor.

Demek ki kısaca söylemek gerekirse asıl akıl; Demek ki kısaca söylemek gerekirse asıl akıl;

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Fe men zühziha ani'n-nâri ve udhile'l-cennete fekad fâz"Fe men zühziha ani'n-nâri ve udhile'l-cennete fekad fâz" âyet-i kerîmesiyle kısaca ifade edilen, sonucu yakalayan akıldır. âyet-i kerîmesiyle kısaca ifade edilen, sonucu yakalayan akıldır. "Kim cehennemden kendisini kurtarabilmişse,"Kim cehennemden kendisini kurtarabilmişse, o cezaya uğramaktan kurtulmuş ve cennete dâhil edilmişse, kabul olunmuşsa, o cezaya uğramaktan kurtulmuş ve cennete dâhil edilmişse, kabul olunmuşsa, Allah'ın lütfuna, rahmetine, ikramına, mükâfatına, iltifatına erebilmişse işte akıllı olan odur." Allah'ın lütfuna, rahmetine, ikramına, mükâfatına, iltifatına erebilmişse işte akıllı olan odur."

Ebedî hayatını kurtaramayan insana akıllı denir mi? Ebedî hayatını kurtaramayan insana akıllı denir mi?

Dünya hayatındaki üç beş kuruşluk mevki makam, mal mülk kazancı akıllılık alameti değildir! Dünya hayatındaki üç beş kuruşluk mevki makam, mal mülk kazancı akıllılık alameti değildir! O bazen miras yoluyla hiç aklı olmayan insanlara bile gelebiliyor. O bazen miras yoluyla hiç aklı olmayan insanlara bile gelebiliyor.

Mutasavvıfların en büyüğü; Seyyidü'l-evvelîne ve'l-âhirîn, Mutasavvıfların en büyüğü; Seyyidü'l-evvelîne ve'l-âhirîn, Resûl-ü Ekrem ve Nebiyy-i Muhterem, Muhammed-i Mustafâ hazretleridir. Resûl-ü Ekrem ve Nebiyy-i Muhterem, Muhammed-i Mustafâ hazretleridir. Onun hayatı tasavvuftur, sözleri tasavvuftur, peygamberliği tasavvuftur… Onun hayatı tasavvuftur, sözleri tasavvuftur, peygamberliği tasavvuftur…

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Vasbir nefseke maallezîne yed'ûne rabbehum bi'l-gadâti ve'l- aşiyyi yurîdûneVasbir nefseke maallezîne yed'ûne rabbehum bi'l-gadâti ve'l- aşiyyi yurîdûne vechehû ve le-ta'du aynâke anhüm turîdu zînete'l-hayâti'd-dünyâ… diyevechehû ve le-ta'du aynâke anhüm turîdu zînete'l-hayâti'd-dünyâ… diye Allahu Teâlâ hazretlerinin kendisini sevk ettiği yoldur. Allahu Teâlâ hazretlerinin kendisini sevk ettiği yoldur. Mahviyet yoludur, zühd yolu, sabr ü sebat, muhabbetullah, aşkullah yoludur. Mahviyet yoludur, zühd yolu, sabr ü sebat, muhabbetullah, aşkullah yoludur.

Gece gündüz durmayıp istediğin N'ola kim görsem cemâlin dediğin Gece gündüz durmayıp istediğin

N'ola kim görsem cemâlin dediğin

mısralarıyla anlatılan aşktır. İşte tasavvuf odur. mısralarıyla anlatılan aşktır. İşte tasavvuf odur. Oraya sevk eden Peygamber, mutasavvıfların en büyüğüdür. Oraya sevk eden Peygamber, mutasavvıfların en büyüğüdür.

Kısaca söylemek gerekirse tasavvufun asıl hedefi cennet değildir,Kısaca söylemek gerekirse tasavvufun asıl hedefi cennet değildir, cehennemden kurtulmak da değildir. cehennemden kurtulmak da değildir. İşte bu yurîdûne vechehû, Allahu Teâlâ hazretlerinin vech-i pâkini, zât-ı âlîsini isteyen,İşte bu yurîdûne vechehû, Allahu Teâlâ hazretlerinin vech-i pâkini, zât-ı âlîsini isteyen, İlâhî ente maksûdî ve rıdâke matlûbî diyen insanın zihniyeti ve hedefidir. İlâhî ente maksûdî ve rıdâke matlûbî diyen insanın zihniyeti ve hedefidir. Tasavvuf odur: Allahu Teâlâ hazretlerini bilmek, Tasavvuf odur: Allahu Teâlâ hazretlerini bilmek, O'nu sevebilmek ve O'nun tarafından sevilebilmektir! O'nu sevebilmek ve O'nun tarafından sevilebilmektir!

Mutasavvıfların girift sistemleri vardır. Mutasavvıfların girift sistemleri vardır. Onun için akılları mahdut olan insanlar bu sistemlerin bir köşesini anlayabilirler. Onun için akılları mahdut olan insanlar bu sistemlerin bir köşesini anlayabilirler. Filin kulağını tutan, "Fil yorgan gibidir, çarşaf gibidir…"; hortumunu tutan, "Fil boru gibidir…"; Filin kulağını tutan, "Fil yorgan gibidir, çarşaf gibidir…"; hortumunu tutan, "Fil boru gibidir…"; ayağına sarılan, "Galiba fil direğe benzer…" diyen körler gibi! ayağına sarılan, "Galiba fil direğe benzer…" diyen körler gibi! Bir tarafını görünce gerçek tasavvufu anlayamaz. Bir tarafını görünce gerçek tasavvufu anlayamaz. Ama bütünüyle dini anlayabilmiş ve kendisine hikmet ihsan olunmuş olan insanlar; Ama bütünüyle dini anlayabilmiş ve kendisine hikmet ihsan olunmuş olan insanlar;

Ve men yü'te'l-hikmete fe-kad ûtiye hayran kesîrâ. Ve men yü'te'l-hikmete fe-kad ûtiye hayran kesîrâ.

Hikmet kendisine bahşedilmiş, gerçekleri bulmak, hakkı batıldan ayırt edebilmek, Hikmet kendisine bahşedilmiş, gerçekleri bulmak, hakkı batıldan ayırt edebilmek, her şey hakkında en güzel hükmü verebilmek, her şey hakkında en güzel hükmü verebilmek, en muhkem kanaate varabilmek meziyetine sahip olan insanlar, kısaca özetlemek gerekirse;en muhkem kanaate varabilmek meziyetine sahip olan insanlar, kısaca özetlemek gerekirse; "Tabii tasavvuf mârifetullaha erme çalışmasıdır." diyecekler."Tabii tasavvuf mârifetullaha erme çalışmasıdır." diyecekler. Yaradan'ı; Ve hüve me'aküm eyne mâ küntüm. "Nerede olsanız o sizinle beraberdir, yanınızdadır!" Yaradan'ı;

Ve hüve me'aküm eyne mâ küntüm. "Nerede olsanız o sizinle beraberdir, yanınızdadır!"

Ve nahnü akrabu ileyhi min habli'l-verîd.Ve nahnü akrabu ileyhi min habli'l-verîd. "Biz azîmüşşan size şah damarınızdan daha yakınız!" "Biz azîmüşşan size şah damarınızdan daha yakınız!"

Va'lemû ennallâhe yahûlü beyne'l-mer'i ve kalbihî.Va'lemû ennallâhe yahûlü beyne'l-mer'i ve kalbihî. "Biliniz ki Allahu Teâlâ hazretleri kul ile gönlü arasında, bu kadar yakın!" "Biliniz ki Allahu Teâlâ hazretleri kul ile gönlü arasında, bu kadar yakın!"

Peki, bu insanlar niye bu kadar uzak? Bu uzak mesafeler nasıl aşılır? Peki, bu insanlar niye bu kadar uzak? Bu uzak mesafeler nasıl aşılır? O yakınlığın idrakine nasıl varılır?.. O yakınlığın idrakine nasıl varılır?..

Tasavvuf işte bu; o yakınlığı yakalamak ve o yakınlık içinde yaşamaktır. Tasavvuf işte bu; o yakınlığı yakalamak ve o yakınlık içinde yaşamaktır.

Düzce'de bir hocaefendiyle tanıştık: Düzce'de bir hocaefendiyle tanıştık:

"Ben bir başka dergâha mensubum ama erkek kardeşim Hafız Mustafa, "Ben bir başka dergâha mensubum ama erkek kardeşim Hafız Mustafa, Hocamız Mehmed Zâhid-i Bursevî hazretlerine mensuptu.Hocamız Mehmed Zâhid-i Bursevî hazretlerine mensuptu. Onu ziyarete gittik, seyahatteymiş. Bulamadık, döndük ve o gece rüyama geldi…" diye anlattı. Onu ziyarete gittik, seyahatteymiş. Bulamadık, döndük ve o gece rüyama geldi…" diye anlattı.

[Mehmed Zahid Kotku] Hocamız gece rüyasına girmiş. O da çok sevinmiş.[Mehmed Zahid Kotku] Hocamız gece rüyasına girmiş. O da çok sevinmiş. Sabah namazına kalktığı zaman biraderine müjdelemiş: Sabah namazına kalktığı zaman biraderine müjdelemiş:

"Beraberce gittiğimiz Hocaefendi'yi bulamadık ama herhâlde ziyaretimizden memnun oldu. "Beraberce gittiğimiz Hocaefendi'yi bulamadık ama herhâlde ziyaretimizden memnun oldu. İnsan-ı kâmil olduğu anlaşılıyor, teşekkür makamında rüyama geldi." diyor.İnsan-ı kâmil olduğu anlaşılıyor, teşekkür makamında rüyama geldi." diyor. Bu kez ötekisinin de gözleri hayretle açılmış şekilde; "Ya! Benim de rüyama geldi!" demiş. Bu kez ötekisinin de gözleri hayretle açılmış şekilde;

"Ya! Benim de rüyama geldi!" demiş.

İki kişi ziyarete gidiyor, ikisine de rüyasında iade-yi ziyaret yapıyor.İki kişi ziyarete gidiyor, ikisine de rüyasında iade-yi ziyaret yapıyor. İşte ehlullâhın hayatı böyledir. İşte ehlullâhın hayatı böyledir.

Torunu doğum yapıyor, doğumdan bir iki saat geçmiş, uyku esnasında torununa; Torunu doğum yapıyor, doğumdan bir iki saat geçmiş, uyku esnasında torununa;

"Evladım, yavrum hayırlı mübarek olsun, salihlerden olsun." diyor. "Evladım, yavrum hayırlı mübarek olsun, salihlerden olsun." diyor.

Vefatı gecesi Medine'de, Vefatı gecesi Medine'de, evinde misafir olduğu kardeşimiz Mustafa'ya; "Mustafa, hadi artık biz gideceğiz. Allah'a ısmarladık." diyor.evinde misafir olduğu kardeşimiz Mustafa'ya;

"Mustafa, hadi artık biz gideceğiz. Allah'a ısmarladık." diyor.
Mustafa ağlayarak kalkıyor ve; Mustafa ağlayarak kalkıyor ve;

"Hocamız vefat etmiş olmalı, böyle bir rüya gördüm…" diye yorumluyor. "Hocamız vefat etmiş olmalı, böyle bir rüya gördüm…" diye yorumluyor.

Allah dostu olmanın tezahürâtı. Keramet gaye değil ama Allah'ın ikramı. Allah dostu olmanın tezahürâtı. Keramet gaye değil ama Allah'ın ikramı. Keramet zaten ikram kökünden çıkan bir kelime. Keramet zaten ikram kökünden çıkan bir kelime.

Şeyh Sâdî-i Şirâzî'nin karşısındaki birisi başını eğmiş, Şeyh Sâdî-i Şirâzî'nin karşısındaki birisi başını eğmiş, gözünü yummuş murakabe ve tefekkür eylemiş.gözünü yummuş murakabe ve tefekkür eylemiş. Sonra başını kaldırmış, ona; Sonra başını kaldırmış, ona;

Çi tuhfe-i kerâmet diyâ verdî "Gezdiğin o güzel âlemlerden bize ne hediye, ne ikram getirdin?" diye soruyor. Çi tuhfe-i kerâmet diyâ verdî

"Gezdiğin o güzel âlemlerden bize ne hediye, ne ikram getirdin?" diye soruyor.

İnsan yolculuk yaptıktan sonra döndüğü yere şeker, lokum, çiçek gibi bir şeyler hediye getirir. İnsan yolculuk yaptıktan sonra döndüğü yere şeker, lokum, çiçek gibi bir şeyler hediye getirir.

Tuhfe-i kerâmet: İkram hediyesi. Tuhfe-i kerâmet: İkram hediyesi.

Keramet, Allah'ın ikramıdır. Keramet velînin çalışmasının hedefi ve gayesi değildir.Keramet, Allah'ın ikramıdır. Keramet velînin çalışmasının hedefi ve gayesi değildir. Keramet dünya menfaati, şöhret veya daha başka bir şeyi elde etme vasıtası değildir. Keramet dünya menfaati, şöhret veya daha başka bir şeyi elde etme vasıtası değildir. Allah tarafından ikram olunur. O kul da mahcup olur, boynu bükük…Allah tarafından ikram olunur. O kul da mahcup olur, boynu bükük… "Yine de ben Allah'ın nâçiz kuluyum." der. "Yine de ben Allah'ın nâçiz kuluyum." der. "Kendimi, şu toplantıdaki herkesten aşağıda görüyorum." diye düşünmesi gerekir. "Kendimi, şu toplantıdaki herkesten aşağıda görüyorum." diye düşünmesi gerekir. O zaman bir insan için şark-garp bir nefeslik, bir anlık mesafe oluyor; zaman ve mekân kalkıyor, O zaman bir insan için şark-garp bir nefeslik, bir anlık mesafe oluyor; zaman ve mekân kalkıyor, imkânsızlıklar imkân dairesine giriyor.imkânsızlıklar imkân dairesine giriyor. Acayip bir hâl hâsıl oluyor. Mutasavvıfların hayatını inceleseniz, Kur'ân-ı Kerîm'i inceleseniz,Acayip bir hâl hâsıl oluyor.

Mutasavvıfların hayatını inceleseniz, Kur'ân-ı Kerîm'i inceleseniz,
iki ayrı taraftan yola çıksanız sonunda aynı noktada birleşirsiniz: Tasavvufta! iki ayrı taraftan yola çıksanız sonunda aynı noktada birleşirsiniz: Tasavvufta!

Şunu demek istiyorum: Mutasavvıf sizden ve bizden önce Kur'ân-ı Kerîm'i incelemiş, Şunu demek istiyorum: Mutasavvıf sizden ve bizden önce Kur'ân-ı Kerîm'i incelemiş, anlamış, künhünü sezmiş, mahiyetine ermiş anlamış, künhünü sezmiş, mahiyetine ermiş ve orada Allahu Teâlâ hazretlerinin bir kulu sevmesi için ve orada Allahu Teâlâ hazretlerinin bir kulu sevmesi için hangi yola işaret olunmuşsa onu bulmuş. hangi yola işaret olunmuşsa onu bulmuş. Onu hayatının ve her faaliyetinin ana mihrakı, mihveri yapmış kimsedir. Onu hayatının ve her faaliyetinin ana mihrakı, mihveri yapmış kimsedir.

"Kur'ân-ı Kerîm neyi methediyor? Allah neyi sever?"Kur'ân-ı Kerîm neyi methediyor? Allah neyi sever? Kur'ân-ı Kerîm'e göre Allah kimleri sever?" sorusunu araştırın, yürüyeceksiniz,Kur'ân-ı Kerîm'e göre Allah kimleri sever?" sorusunu araştırın, yürüyeceksiniz, yürüyeceksiniz, yürüyeceksiniz… yürüyeceksiniz, yürüyeceksiniz… Dönemeçten sonra karşınıza mutasavvıf çıkacak. "Ha! Allah mutasavvıfı severmiş." diyeceksiniz. Dönemeçten sonra karşınıza mutasavvıf çıkacak. "Ha! Allah mutasavvıfı severmiş." diyeceksiniz. Çünkü Allah'ın sevdiği bütün şeyleri yaptığı için zaten dinin özünü yaşadığı için Çünkü Allah'ın sevdiği bütün şeyleri yaptığı için zaten dinin özünü yaşadığı için o kimse, bu hâle gelmiştir.o kimse, bu hâle gelmiştir. Takva mutasavvıfın sermayesidir. İnnallâhe yuhibbu'l-muttekîn. Takva mutasavvıfın sermayesidir.

İnnallâhe yuhibbu'l-muttekîn.

Yunus ne güzel söylüyor; Ele geleni yirsün Yunus ne güzel söylüyor;

Ele geleni yirsün

Dile geleni dirsün Böyle dervişlik dursun Sen derviş olamazsın Dile geleni dirsün

Böyle dervişlik dursun

Sen derviş olamazsın

Kısaca çok nefis konuşuyor, Necip Fazıl da öyle! Kısaca çok nefis konuşuyor, Necip Fazıl da öyle! Allah böyle bir insanın gönlünü mârifetiyle nurlandırdı mı, gönlünden diline hikmet pınarları akar. Allah böyle bir insanın gönlünü mârifetiyle nurlandırdı mı, gönlünden diline hikmet pınarları akar.

Zaharat yenâbîu'l- hikmeti min kalbihî ilâ lisânihî. Ne kadar güzel söylüyor: Zaharat yenâbîu'l- hikmeti min kalbihî ilâ lisânihî.

Ne kadar güzel söylüyor:

"Takva; mü'minin ana malzemesidir, re'sümâlidir, hayruzzâttır, yol azığının en hayırlısıdır!" "Takva; mü'minin ana malzemesidir, re'sümâlidir, hayruzzâttır, yol azığının en hayırlısıdır!"

Mutasavvıf da takvâ ehli insan, muttakî kul demektir. Havfullah, haşyetullah, aşkullah, Mutasavvıf da takvâ ehli insan, muttakî kul demektir. Havfullah, haşyetullah, aşkullah, muhabbetullah, gece vakti ibadet, zikir… Yine Yunus'a dönelim, diyor ki; muhabbetullah, gece vakti ibadet, zikir… Yine Yunus'a dönelim, diyor ki;

Yunus sen bu dünyaya niye geldin Gece gündüz hakkı zikretsin dilin Yunus sen bu dünyaya niye geldin

Gece gündüz hakkı zikretsin dilin

Evliyâya uğramaz ise yolun Göçtü kervan kaldın dağlar başında Evliyâya uğramaz ise yolun

Göçtü kervan kaldın dağlar başında

Zikri, ana hedef olarak söylüyor! Gece ibadeti dervişin en mühim faaliyetidir.Zikri, ana hedef olarak söylüyor! Gece ibadeti dervişin en mühim faaliyetidir. Tefekkür en sevaplı ibadettir, dervişin en önemli faaliyetidir! Tefekkür en sevaplı ibadettir, dervişin en önemli faaliyetidir!

Prensibimizin birincisi hûş der dem; her an şuurlu olmak, hiç gafil olmamak, Prensibimizin birincisi hûş der dem; her an şuurlu olmak, hiç gafil olmamak, devamlı uyanıklık hâlinde olmak prensibidir. devamlı uyanıklık hâlinde olmak prensibidir. Onun için derviş, mutasavvıf Kur'an'ı en iyi anlayan, en iyi uygulayan, Onun için derviş, mutasavvıf Kur'an'ı en iyi anlayan, en iyi uygulayan, en iyi yaşayan insan demektir. en iyi yaşayan insan demektir. Onun için tasavvuf; "ilm-i kâl değil, ilm-i hâl"dir.Onun için tasavvuf; "ilm-i kâl değil, ilm-i hâl"dir. Söz edîbi değildir; yaşamaktır, uygulamaktır, ilmiyle âmil olmaktır. Söz edîbi değildir; yaşamaktır, uygulamaktır, ilmiyle âmil olmaktır.

Tabii insan bu güzel sonuca ulaşmak için hangi merhalelerden geçerse derviş de Tabii insan bu güzel sonuca ulaşmak için hangi merhalelerden geçerse derviş de o merhalelerden geçe geçe o yüksek noktaya ulaşmıştır. o merhalelerden geçe geçe o yüksek noktaya ulaşmıştır. İnsanın en büyük düşmanı içindeki nefsi olduğu için; İnsanın en büyük düşmanı içindeki nefsi olduğu için;

A'dâ aduvvike nefsüke'l-letî beyne cenbeyk. A'dâ aduvvike nefsüke'l-letî beyne cenbeyk.

İş nefse muhalefet etmekle, nefisle mücadele etmekle, nefisle cihat etmekle başlar. İş nefse muhalefet etmekle, nefisle mücadele etmekle, nefisle cihat etmekle başlar. Çünkü dinimiz öyle emretmiştir. Kur'ân-ı Kerîm; Kad efleha men zekkâhâ. buyurmuştur.Çünkü dinimiz öyle emretmiştir. Kur'ân-ı Kerîm;

Kad efleha men zekkâhâ. buyurmuştur.
Peygamber Efendimiz nefisle cihadın cihâd-ı ekber olduğuna işaret eylemiştir. Peygamber Efendimiz nefisle cihadın cihâd-ı ekber olduğuna işaret eylemiştir.

Bu hadisi, bu âyeti okuyan derviş durur mu? Nefsine fırsat verir mi?Bu hadisi, bu âyeti okuyan derviş durur mu? Nefsine fırsat verir mi? Nefsine merhamet eder mi? Nefsine tâbî olur mu?!.. Nefsine merhamet eder mi? Nefsine tâbî olur mu?!..

Nefsin, akl-ı selîmin kontrolü altına girmesinden sonra hayrın kapıları açılır. Nefsin, akl-ı selîmin kontrolü altına girmesinden sonra hayrın kapıları açılır. Behîmî duygular, hayvanî hisler, süflî arzular,Behîmî duygular, hayvanî hisler, süflî arzular, aklın zinciriyle zincirlenince insan bilge insan olur.aklın zinciriyle zincirlenince insan bilge insan olur. Derviş olur, sûfî olur, mutasavvıf olur. Derviş olur, sûfî olur, mutasavvıf olur. Ondan sonra kötü işleri yapmama kuvvetini kazanır.Ondan sonra kötü işleri yapmama kuvvetini kazanır. Güzel şeyleri nefsine ağır gelse de yapma gücünü elde eder. Güzel şeyleri nefsine ağır gelse de yapma gücünü elde eder. Böylece kendisinde güzel huylar peydâ olur, sabır peydâ olur, hizmet peydâ olur. Böylece kendisinde güzel huylar peydâ olur, sabır peydâ olur, hizmet peydâ olur.

İbrahim b. Edhem gündüz çalışır, geceleyin çalıştığıyla yiyecek alıp ihvanına getirir, İbrahim b. Edhem gündüz çalışır, geceleyin çalıştığıyla yiyecek alıp ihvanına getirir, beraber kaldıkları yerdeki ihvanına ikram ederdi.beraber kaldıkları yerdeki ihvanına ikram ederdi. Ondan sonra da ibadete çekilirdi. Gündüz çalışır, alnının teriyle yerdi. Ondan sonra da ibadete çekilirdi. Gündüz çalışır, alnının teriyle yerdi.

Özbekistan'da Bahâeddîn-i Nakşibend Efendimiz'in külliyesini ziyaret ettik.Özbekistan'da Bahâeddîn-i Nakşibend Efendimiz'in külliyesini ziyaret ettik. İmam Efendi hoca kardeşimizle Emir Külâl Efendimiz'in kabr-i şerîfini ziyarete geçtik.İmam Efendi hoca kardeşimizle Emir Külâl Efendimiz'in kabr-i şerîfini ziyarete geçtik. İmam kardeşimiz; "Bizim yolumuzda alnının teriyle, elinin emeğiyle geçinmek esastır. İmam kardeşimiz; "Bizim yolumuzda alnının teriyle, elinin emeğiyle geçinmek esastır. Helal lokma yemek esastır." diye söylüyordu. Helal lokma yemek esastır." diye söylüyordu. O zaman güzel ahlâk başlar, fedakârlık, sevgi, hizmet başlar. O zaman güzel ahlâk başlar, fedakârlık, sevgi, hizmet başlar.

Gümüşhaneli Ahmed Ziyaeddin rahmetullâhi aleyh Hocamız Câmiu'l-usûl adlı kitabında; Gümüşhaneli Ahmed Ziyaeddin rahmetullâhi aleyh Hocamız Câmiu'l-usûl adlı kitabında;

"Bütün tarikatlar nefsi terbiye etmenin metotlarıdır."Bütün tarikatlar nefsi terbiye etmenin metotlarıdır. Başka başka markalar, başka başka sistemler,Başka başka markalar, başka başka sistemler, başka başka usullerdir ama hedef aynıdır!" diyor. başka başka usullerdir ama hedef aynıdır!" diyor.

et-Turuku ilallâh bi-adedi enfasi'l-halâik. "Allah'a giden yollar çoktur. et-Turuku ilallâh bi-adedi enfasi'l-halâik. "Allah'a giden yollar çoktur. O kadar çoktur ki mahlûkatın nefesleri sayışıncadır!"O kadar çoktur ki mahlûkatın nefesleri sayışıncadır!" Ama kısası vardır uzunu vardır, yokuşu vardır, kolayı vardır zorlusu vardır, kestirmesi vardır… Ama kısası vardır uzunu vardır, yokuşu vardır, kolayı vardır zorlusu vardır, kestirmesi vardır…

Gümüşhaneli [Ahmed Ziyaüddin] Hocamız; "Bütün tarikatlarda müşterek olan umde hizmettir!" diyor.Gümüşhaneli [Ahmed Ziyaüddin] Hocamız; "Bütün tarikatlarda müşterek olan umde hizmettir!" diyor. Kul halka, müslümanlara, ümmete ve mahlûkata hizmet edecek. Kul halka, müslümanlara, ümmete ve mahlûkata hizmet edecek.

Arif Nihat Asya ile İlahiyat Fakültesi'nden hocam Profesör Necati Lugal tren yolculuğu yapmışlar.Arif Nihat Asya ile İlahiyat Fakültesi'nden hocam Profesör Necati Lugal tren yolculuğu yapmışlar. Ankara'dan İstanbul'a yataklı vagonda beraber gitmişler. Hocam geldi: Ankara'dan İstanbul'a yataklı vagonda beraber gitmişler. Hocam geldi:

"Yahu Esad! Adamın gece ibadetine hayret ettim." diyor."Yahu Esad! Adamın gece ibadetine hayret ettim." diyor. Arif Nihat Asya'nın derviş olduğunu bilebilir misiniz? Arif Nihat Asya'nın derviş olduğunu bilebilir misiniz?

Hangi zât büyükse, hangi zâtı seviyorsanız,Hangi zât büyükse, hangi zâtı seviyorsanız, hangi şahsa gönlünüz akıyorsa o gönül akmasının sebebi, ondaki cazibe tasavvuftandır. hangi şahsa gönlünüz akıyorsa o gönül akmasının sebebi, ondaki cazibe tasavvuftandır.

Şiirinde, duasında; Ufuk ufuk açılan lâ-yezâl fecrini ver, Şiirinde, duasında;

Ufuk ufuk açılan lâ-yezâl fecrini ver,

Fücûr verme bana! Fesâda kullanacaksam en ince zerresini Fücûr verme bana!

Fesâda kullanacaksam en ince zerresini

Şuûr verme, ilahî, şuûr verme bana! Halka, mahlûka sevgiden gayri Şuûr verme, ilahî, şuûr verme bana!

Halka, mahlûka sevgiden gayri

Kusûr verme, ilahî, kusûr verme bana! diyor. Niye diyor? Kusûr verme, ilahî, kusûr verme bana!

diyor.

Niye diyor?

Bu gönül Allah'ı sevmek için verilmiş. Bu gönül Allah'ı sevmek için verilmiş. Allah'ı sevecek, mutlak güzeli bulacak, güzellikleri yaratanı bilecek, nimetleri vereni bulacak.Allah'ı sevecek, mutlak güzeli bulacak, güzellikleri yaratanı bilecek, nimetleri vereni bulacak. Ama mü'min bir taraftan da O'nun sevgisini, rızasını kazanmanın mahlûkata merhamet,Ama mü'min bir taraftan da O'nun sevgisini, rızasını kazanmanın mahlûkata merhamet, şefkat, sevgi ve hizmetten geçtiğini bildiği için bu kusur bile olsa şefkat, sevgi ve hizmetten geçtiğini bildiği için bu kusur bile olsa Arif Nihat Asya o kusuru istiyor.Arif Nihat Asya o kusuru istiyor. Biliyor ki yaradılanı Yaradan'dan ötürü hoş görmek Allah'ın hoş göreceği bir kusurdur.Biliyor ki yaradılanı Yaradan'dan ötürü hoş görmek Allah'ın hoş göreceği bir kusurdur. Evet, mâsivallâh, Allah'tan gayrısı sevilmez. Evet, mâsivallâh, Allah'tan gayrısı sevilmez. Ama o sevgi Allah için olduğundan, merhametten kaynaklandığından makbul diye öyle dua etmiş.Ama o sevgi Allah için olduğundan, merhametten kaynaklandığından makbul diye öyle dua etmiş. İşte o hizmet hâline geliyor ve sonunda mutasavvıf insan karşınıza tepeden tırnağa İşte o hizmet hâline geliyor ve sonunda mutasavvıf insan karşınıza tepeden tırnağa som altın gibi, ateşin yakamadığı, kıymetini düşüremediği,som altın gibi, ateşin yakamadığı, kıymetini düşüremediği, "Yere düşmekle cevher sâkıt olmaz kadr ü kıymetten!" denildiği gibi"Yere düşmekle cevher sâkıt olmaz kadr ü kıymetten!" denildiği gibi çamurlara düşse, hapislere atılsa kıymeti zail olmayançamurlara düşse, hapislere atılsa kıymeti zail olmayan muhteşem bir hayır âbidesi olarak karşınıza çıkıyor. muhteşem bir hayır âbidesi olarak karşınıza çıkıyor.

Muhterem kardeşlerim! O hâlde bir insanın dünya ve âhiret saadetinin kaynağı tasavvuftur.Muhterem kardeşlerim!

O hâlde bir insanın dünya ve âhiret saadetinin kaynağı tasavvuftur.
Doğru.Doğru. Bir milletin başarısı ve muzafferiyeti de yine tasavvuftandır. Bir milletin başarısı ve muzafferiyeti de yine tasavvuftandır.

Hürmetlerimi arz ederim. Allah hepinizden razı olsun. Hürmetlerimi arz ederim. Allah hepinizden razı olsun.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2