Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Dinimizin Güzelliği

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

17 Rebîü'l-Âhir 1420 / 30.07.1999
AKRA- Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.

Konuşma Metni

Esselâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh! Esselâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!

Allah'ın selâmı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun. Allah'ın selâmı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun.

Televizyon ve radyo sözlerini sevmiyorum. Henüz onlar için ortaya yeni isim koyamadık.Televizyon ve radyo sözlerini sevmiyorum. Henüz onlar için ortaya yeni isim koyamadık. Kazakistan Türkçesi'nde galiba ünalgı ve sınalgı diye kelimeler varmış.Kazakistan Türkçesi'nde galiba ünalgı ve sınalgı diye kelimeler varmış. Artık biz de elbirliği ile bir şeyler düşünelim. Artık biz de elbirliği ile bir şeyler düşünelim.

Râmûzü'l-ehâdîs'in 444. sayfasındaki hadîs-i şerîflerden birinci hadîs-i şerîfiRâmûzü'l-ehâdîs'in 444. sayfasındaki hadîs-i şerîflerden birinci hadîs-i şerîfi Abdullah b. Ömer -Hz. Ömer Efendimiz'in oğlu Abdullah- rivayet etmiş; Hâkim Müstedrek'inde kaydetmiş.Abdullah b. Ömer -Hz. Ömer Efendimiz'in oğlu Abdullah- rivayet etmiş; Hâkim Müstedrek'inde kaydetmiş. Kısa bir hadîs-i şerîf, Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Kısa bir hadîs-i şerîf, Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:

Men meşâ an râhiletihî akabeten fe-ke-ennemâ a'teka rakabeten. Men meşâ an râhiletihî akabeten fe-ke-ennemâ a'teka rakabeten.

Kısa ama anlamı güzel bir söz... Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem diyor ki: Kısa ama anlamı güzel bir söz... Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem diyor ki:

Men meşâ an râhiletihî. Meşâ, "yürümek";Men meşâ an râhiletihî. Meşâ, "yürümek"; râhile de, "insanın üzerinde yolculuk yaptığı, kendisini taşıyan bineği" demek. râhile de, "insanın üzerinde yolculuk yaptığı, kendisini taşıyan bineği" demek.

"Bir insan bineğinden inip yürürse..." "Bir insan bineğinden inip yürürse..."

Bineğinin üstünde gitmiyor, bineğinden iniyor, yürüyor. Neden yürüyor? Bineğinin üstünde gitmiyor, bineğinden iniyor, yürüyor.

Neden yürüyor?

Akabeten. "Bir yokuş, bir eşik var." Akabeten. "Bir yokuş, bir eşik var."

İki dağın arasında aşılacak bir yer var, oraya "akabe" derler. İki dağın arasında aşılacak bir yer var, oraya "akabe" derler.

Hatta Mina vadisi ile Mekke-i Mükerreme tarafındaki Ebtah vadisi arasında yer aldığı içinHatta Mina vadisi ile Mekke-i Mükerreme tarafındaki Ebtah vadisi arasında yer aldığı için Büyük Şeytan'ın olduğu yere "Cemretü'l-Akabe" denir.Büyük Şeytan'ın olduğu yere "Cemretü'l-Akabe" denir. Çünkü orası bir eşik idi, iki tarafı, sağ tarafı da sol tarafı da dağ idi.Çünkü orası bir eşik idi, iki tarafı, sağ tarafı da sol tarafı da dağ idi. Yüksekçe bir yerdi; yokuş çıkılıp, yokuş inilip Mekke tarafına öyle geçiliyordu.Yüksekçe bir yerdi; yokuş çıkılıp, yokuş inilip Mekke tarafına öyle geçiliyordu. Şimdi kuvvetli yol aletleriyle, dinamitler patlatarak o yokuşları izale ettiler amaŞimdi kuvvetli yol aletleriyle, dinamitler patlatarak o yokuşları izale ettiler ama "akabe" kelimesi orada da geçiyor. "akabe" kelimesi orada da geçiyor.

Akabe; eşik, dağ eşiği demek… Türkçe'de belen veya bel derler.Akabe; eşik, dağ eşiği demek… Türkçe'de belen veya bel derler. Belen diye Antakya'da yerleşme yeri ismi de var. Belen diye Antakya'da yerleşme yeri ismi de var.

İki dağın arasındaki yüksekçe ve aşılması gereken en uygun yol olan,İki dağın arasındaki yüksekçe ve aşılması gereken en uygun yol olan, kolay tarafından öbür tarafa aşmasını sağlayan eşiğe, geçide bel veya belen derler. Akabe, o demek. kolay tarafından öbür tarafa aşmasını sağlayan eşiğe, geçide bel veya belen derler. Akabe, o demek.

Oraya çıkarken hayvan zor çıkacak; onun da canı var, yorgunluğu var, taşıma gücü var.Oraya çıkarken hayvan zor çıkacak; onun da canı var, yorgunluğu var, taşıma gücü var. Adam üstünde kasılıp, oturup, "Hayvan ne çekerse çeksin." deyip gidebilir.Adam üstünde kasılıp, oturup, "Hayvan ne çekerse çeksin." deyip gidebilir. Bu, hayvana merhamet etmemek demektir.Bu, hayvana merhamet etmemek demektir. "Hayvan ölürse ölsün, kalırsa kalsın, yorulursa yorulsun." diyebilir. "Hayvan ölürse ölsün, kalırsa kalsın, yorulursa yorulsun." diyebilir.

İnmek, ona acımaktan kaynaklanıyor. "Onun da canı var." diye sahibi acıyor.İnmek, ona acımaktan kaynaklanıyor. "Onun da canı var." diye sahibi acıyor. "Hayvanı zor durumda bırakmayayım." diye hayvanı durduruyor, iniyor ve o eşiği yürüyerek çıkıyor."Hayvanı zor durumda bırakmayayım." diye hayvanı durduruyor, iniyor ve o eşiği yürüyerek çıkıyor. Öbür tarafa öyle gidiyorlar. Yani yokuşta hayvanı üzmüyor. Öbür tarafa öyle gidiyorlar. Yani yokuşta hayvanı üzmüyor.

Böyle yapan kimse... Fe-ke-ennemâ a'taka rakabeten.Böyle yapan kimse...

Fe-ke-ennemâ a'taka rakabeten.
"Bir köleyi Allah rızası için âzat edivermiş gibi sevap kazanır." "Bir köleyi Allah rızası için âzat edivermiş gibi sevap kazanır."

Bakın, İslâm'da her şey güzel!Bakın, İslâm'da her şey güzel! Her şeyi başka milletlerin örfünden, âdetinden almaya alışmış insanlar;Her şeyi başka milletlerin örfünden, âdetinden almaya alışmış insanlar; kendi örfümüzü, âdetimizi, tarihimizi, dinimizi bilseler ne kadar güzellikler olduğunu anlayacaklar.kendi örfümüzü, âdetimizi, tarihimizi, dinimizi bilseler ne kadar güzellikler olduğunu anlayacaklar. Bakın hayvana acımanın, hayvanı sevmenin, tarihin içindeBakın hayvana acımanın, hayvanı sevmenin, tarihin içinde eski, köklü bir zamanda, ne kadar güzel bir misali... eski, köklü bir zamanda, ne kadar güzel bir misali...

Peygamber Efendimiz belirtiyor; bir hayvana acımaktan, yokuşta hayvan zorlanmasın diye ondan inmekten,Peygamber Efendimiz belirtiyor; bir hayvana acımaktan, yokuşta hayvan zorlanmasın diye ondan inmekten, Allah o mü'mine bir köle âzat etme sevabı veriyor ki bu, büyük bir sevap! Allah o mü'mine bir köle âzat etme sevabı veriyor ki bu, büyük bir sevap!

Düşünün! Bir insan köle, sahibi Allah rızası için ona; "Haydi seni âzat ettim." diyor ve âzat ediyor.Düşünün! Bir insan köle, sahibi Allah rızası için ona; "Haydi seni âzat ettim." diyor ve âzat ediyor. Müslüman köle olmaz ama kölelerden müslüman olursa,Müslüman köle olmaz ama kölelerden müslüman olursa, müslüman oldu diye durumu değişmiyor; ancak sahibi âzat ederse değişiyor. müslüman oldu diye durumu değişmiyor; ancak sahibi âzat ederse değişiyor.

Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz, Bilâl-i Habeşî'yi satın alıp kurtarmıştı.Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz, Bilâl-i Habeşî'yi satın alıp kurtarmıştı. Müşrik sahibinden satın almış, âzat etmiş, hürriyetine kavuşturmuştu. Müşrik sahibinden satın almış, âzat etmiş, hürriyetine kavuşturmuştu.

Onun gibi... Bu kadarcık merhametin karşılığı... Onun gibi... Bu kadarcık merhametin karşılığı...

Müslüman; Âyet-i kerîmelerle, hadîs-i şerîflerle sabittir ki İslâm,Müslüman; Âyet-i kerîmelerle, hadîs-i şerîflerle sabittir ki İslâm, hemcinslerine, Âdemoğullarına karşı, bütün insanlara karşı sevgili, merhametli, acıyıcı olduğu gibihemcinslerine, Âdemoğullarına karşı, bütün insanlara karşı sevgili, merhametli, acıyıcı olduğu gibi insan dışında can sahibi olan, acıması, hoşlanması, üzülmesi, yorulmasıinsan dışında can sahibi olan, acıması, hoşlanması, üzülmesi, yorulması ve duyguları olan her varlığa da iyi muamele etmeyi şart koşuyor. Bu çok önemli bir şey! ve duyguları olan her varlığa da iyi muamele etmeyi şart koşuyor. Bu çok önemli bir şey!

O devirde otomobil veya başka vasıtalar yoktu.O devirde otomobil veya başka vasıtalar yoktu. Mecburen atını veya devesini kullanacak, bölgesindeki imkânlara göre bir hayvana binecek.Mecburen atını veya devesini kullanacak, bölgesindeki imkânlara göre bir hayvana binecek. Kendisinin böyle bir şey yapmaya hakkı var.Kendisinin böyle bir şey yapmaya hakkı var. Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri Yâsîn sûresinde buyuruyor ki: Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri Yâsîn sûresinde buyuruyor ki:

"Allah, bütün mahlûkları insanlar için yarattı, insanların emrine tahsis etti." "Allah, bütün mahlûkları insanlar için yarattı, insanların emrine tahsis etti."

Cenâb-ı Hak, yeri göğü insanoğlu için yarattı. İnsanoğlu mahlûkatın en şereflisidir.Cenâb-ı Hak, yeri göğü insanoğlu için yarattı. İnsanoğlu mahlûkatın en şereflisidir. Yerin göğün tasarrufunu, imkânlarından faydalanmayı Allah insanoğluna helâl kıldı.Yerin göğün tasarrufunu, imkânlarından faydalanmayı Allah insanoğluna helâl kıldı. Etlerini helâl kıldı; balık tutabiliriz, av avlayabiliriz, helâl hayvanların etlerini yiyebiliriz. Etlerini helâl kıldı; balık tutabiliriz, av avlayabiliriz, helâl hayvanların etlerini yiyebiliriz. "Yeyin." dediklerini yeriz; "Yemeyin." dediklerini bize zararlı olacağı "Yeyin." dediklerini yeriz; "Yemeyin." dediklerini bize zararlı olacağı ve bir kötü tarafı olduğu için yemeyiz. Rabbimizin her yasağının hikmeti vardır, her şeyi hikmetlidir. ve bir kötü tarafı olduğu için yemeyiz. Rabbimizin her yasağının hikmeti vardır, her şeyi hikmetlidir.

Hepsi bizim emrimize verilmiş ama buna rağmen İslâm'da muazzam bir sevgi ve merhamet vardır.Hepsi bizim emrimize verilmiş ama buna rağmen İslâm'da muazzam bir sevgi ve merhamet vardır. Tüm mahlûkâta karşı merhamet vardır. Hatta bu merhamet bitkilere kadar gider, yayılır.Tüm mahlûkâta karşı merhamet vardır. Hatta bu merhamet bitkilere kadar gider, yayılır. İhramlı olan bir hacının, Mekke'nin otlarını bile koparması, dallarını bile kesmesi suçtur;İhramlı olan bir hacının, Mekke'nin otlarını bile koparması, dallarını bile kesmesi suçtur; onu bile yapamaz. Bitkiler dahi koruma altına alınmıştır. onu bile yapamaz. Bitkiler dahi koruma altına alınmıştır.

Ağaç dikmenin, hayvanlara iyilik yapmanın sevabı vardır.Ağaç dikmenin, hayvanlara iyilik yapmanın sevabı vardır. Tarihimizde bunun en güzel misalleri sayılamayacak kadar çoktur.Tarihimizde bunun en güzel misalleri sayılamayacak kadar çoktur. Hatta tarihî kesme taştan köşk yapmıştır, çeşme, medrese, sıbyan mektebi yapmıştır;Hatta tarihî kesme taştan köşk yapmıştır, çeşme, medrese, sıbyan mektebi yapmıştır; köşesine bir kuş köşkü yerleştirmiştir. Kuş köşkü ne demek? köşesine bir kuş köşkü yerleştirmiştir.

Kuş köşkü ne demek?

Çatının altında, duvarın çatıya yakın kısmına, özene bezene delikli bir yer yapar.Çatının altında, duvarın çatıya yakın kısmına, özene bezene delikli bir yer yapar. Kuşlar gelir orada yuva yaparlar.Kuşlar gelir orada yuva yaparlar. Zengin, inşaatı yaparken merhametinden, hayvan sevgisinden, "iyilik yapıyorum" diye özellikle emreder.Zengin, inşaatı yaparken merhametinden, hayvan sevgisinden, "iyilik yapıyorum" diye özellikle emreder. Taşçı, o kuş köşkünü yapıncaya kadar ne kadar zaman harcar! O kuş köşkleri bir sanat eseridir. Taşçı, o kuş köşkünü yapıncaya kadar ne kadar zaman harcar! O kuş köşkleri bir sanat eseridir.

Dedelerimiz hasta hayvanların bakımına ne kadar koşturmuşlardır...Dedelerimiz hasta hayvanların bakımına ne kadar koşturmuşlardır... Şeyhlerimiz, mürşid-i kâmillerimiz, evliyâullah büyüklerimiz, pîrlerimizŞeyhlerimiz, mürşid-i kâmillerimiz, evliyâullah büyüklerimiz, pîrlerimiz zavallı sakat hayvanlara nasıl tedaviler, bakımlar sağlamışlardır...zavallı sakat hayvanlara nasıl tedaviler, bakımlar sağlamışlardır... Nasıl yaralarını sarmışlar, merhem sürmüşlerdir... Hepsi tarihimizde var. Nasıl yaralarını sarmışlar, merhem sürmüşlerdir... Hepsi tarihimizde var.

Onun için ben "radyo, televizyon" kelimelerini bile kullanmak istemiyorum, Türkçesi'ni arıyorum.Onun için ben "radyo, televizyon" kelimelerini bile kullanmak istemiyorum, Türkçesi'ni arıyorum. Örf ve âdetimizin güzelliklerini halkımız bilsin, başkasına bakmasın diyorum. Örf ve âdetimizin güzelliklerini halkımız bilsin, başkasına bakmasın diyorum.

Avustralya'da muazzam bir hayır faaliyeti var. Halk çok hayırsever, çok hayır cemiyetleri var.Avustralya'da muazzam bir hayır faaliyeti var. Halk çok hayırsever, çok hayır cemiyetleri var. O hayır cemiyetleri birçok faaliyetler yapıyor ve eserler ortada, görülüyor.O hayır cemiyetleri birçok faaliyetler yapıyor ve eserler ortada, görülüyor. Bir kasabaya gittiğiniz zaman, daha kasabaya 20 kilometre varken biliyorsunuz kiBir kasabaya gittiğiniz zaman, daha kasabaya 20 kilometre varken biliyorsunuz ki kasabanın girişinde bir güzel bahçe yani park var. kasabanın girişinde bir güzel bahçe yani park var.

Ben "park" da demek istemiyorum, çünkü "park" güzel bir kelime değil.Ben "park" da demek istemiyorum, çünkü "park" güzel bir kelime değil. Park deyince hem çiçekli, çimenli bahçe anlaşılıyorPark deyince hem çiçekli, çimenli bahçe anlaşılıyor hem de otomobilin, arabanın konacağı yer anlaşılıyor. hem de otomobilin, arabanın konacağı yer anlaşılıyor. Park etmek deyince, otomobili bir yere koymak anlaşılıyor.Park etmek deyince, otomobili bir yere koymak anlaşılıyor. Böyle karmaşık iş olmaz, en iyisi "bahçe" demek. "Umumî bahçe, halk bahçesi" denilebilir. Böyle karmaşık iş olmaz, en iyisi "bahçe" demek. "Umumî bahçe, halk bahçesi" denilebilir.

Hiçbir şey düşünmüyoruz, ayırım ve süzgeç yapmıyoruz;Hiçbir şey düşünmüyoruz, ayırım ve süzgeç yapmıyoruz; iyiler de kötüler de dilimize giriyor. Park değil, umumî bahçe!.. iyiler de kötüler de dilimize giriyor. Park değil, umumî bahçe!..

Kasabaya 20-30 kilometre var, diyoruz ki; Kasabaya 20-30 kilometre var, diyoruz ki;

"İyi, yaklaştık, kasaba yakında imiş..."İyi, yaklaştık, kasaba yakında imiş... Kasabanın girişinde mutlaka bir umumî bahçe vardır.Kasabanın girişinde mutlaka bir umumî bahçe vardır. Orada mutlaka abdest alma yerleri, musluklar, abdest tazeleme hatta duş alma imkânları vardır..." Orada mutlaka abdest alma yerleri, musluklar, abdest tazeleme hatta duş alma imkânları vardır..."

Hakikaten de burada arkadaşlarla geziler yaptığımız zaman, 10-20 araba gidiyoruz;Hakikaten de burada arkadaşlarla geziler yaptığımız zaman, 10-20 araba gidiyoruz; yemyeşil bir bahçe! Çiçeklerle, ağaçlarla güzel tanzim edilmiş, bahçe mimarisine uygun...yemyeşil bir bahçe! Çiçeklerle, ağaçlarla güzel tanzim edilmiş, bahçe mimarisine uygun... "Peyzaj mimarlığı" diyorlar ya."Peyzaj mimarlığı" diyorlar ya. Ben hem Batı dilinden olanını biliyorum, söylüyorumBen hem Batı dilinden olanını biliyorum, söylüyorum hem de Türkçesi'ni bulup söylemeye çalışıyorum ki alışalım.hem de Türkçesi'ni bulup söylemeye çalışıyorum ki alışalım. Kaçak, gümrüksüz, vizesiz kelimeler dilimize girmesin diye hepsini düşünüyorum.Kaçak, gümrüksüz, vizesiz kelimeler dilimize girmesin diye hepsini düşünüyorum. Örfümüzü, âdetimizi büyük bir hassasiyetle korumak istiyorum.Örfümüzü, âdetimizi büyük bir hassasiyetle korumak istiyorum. Gizli kıymetlerimizi ortaya çıkartmak ve tanıtmak istiyorum. Gizli kıymetlerimizi ortaya çıkartmak ve tanıtmak istiyorum.

Bakıyorsunuz bahçe güzel; içiniz açılıyor, kendiniz rahatlıyorsunuz.Bakıyorsunuz bahçe güzel; içiniz açılıyor, kendiniz rahatlıyorsunuz. Yüznumarasına gidiyorsunuz, tuvalet kâğıtları takılmış, aynası var, musluğu var...Yüznumarasına gidiyorsunuz, tuvalet kâğıtları takılmış, aynası var, musluğu var... Dışarıda ayrıca çimenler sulansın diye musluklar var.Dışarıda ayrıca çimenler sulansın diye musluklar var. Birisi koparmamış, musluk çalınacak diye bir şey yok. Birisi koparmamış, musluk çalınacak diye bir şey yok. İçeride bazı musluklar çalınıyor ama umumiyetle duruyor. İçeride bazı musluklar çalınıyor ama umumiyetle duruyor.

Gidiyorsunuz, abdestinizi alıyor, çimenlerde namazınızı kılıyorsunuz. Masalar var, yemek yiyorsunuz.Gidiyorsunuz, abdestinizi alıyor, çimenlerde namazınızı kılıyorsunuz. Masalar var, yemek yiyorsunuz. Hemen orada çocuk bahçesi var, çocuklar koşuşuyorlar, kayıyorlar, sallanıyorlar, oynuyorlar.Hemen orada çocuk bahçesi var, çocuklar koşuşuyorlar, kayıyorlar, sallanıyorlar, oynuyorlar. "Bunu kim yaptı?" diye bakıyorsunuz, bir hayır cemiyeti yapmış; güzel!.. "Bunu kim yaptı?" diye bakıyorsunuz, bir hayır cemiyeti yapmış; güzel!..

Ben de yıllar önce kardeşlerimize dedim ki; karayolları üzerinde, her kasabanın girişindeBen de yıllar önce kardeşlerimize dedim ki; karayolları üzerinde, her kasabanın girişinde veya çıkışında bir güzel yeri kardeşlerimiz tespit etsinler,veya çıkışında bir güzel yeri kardeşlerimiz tespit etsinler, belediye ile konuşsunlar, bir umumî bahçe yapalım.belediye ile konuşsunlar, bir umumî bahçe yapalım. Yanında çocuk oyuncakları olan, çocukların oynayacağı çocuk bahçesi olsun.Yanında çocuk oyuncakları olan, çocukların oynayacağı çocuk bahçesi olsun. Yorgunların oturup yemek yiyecekleri masalar, oturma yerleri olsun.Yorgunların oturup yemek yiyecekleri masalar, oturma yerleri olsun. Abdest alma, abdest bozma yerleri olsun...Abdest alma, abdest bozma yerleri olsun... Çünkü namaz kılmak için abdest almak, abdest almak için de abdest bozmak gerekir. Çünkü namaz kılmak için abdest almak, abdest almak için de abdest bozmak gerekir.

Eskiden duymuştum, bir vaazda hocaefendinin birisi demiş ki: Eskiden duymuştum, bir vaazda hocaefendinin birisi demiş ki:

"Benim camime hamallar, sakalar, avcılar gelmesin." "Benim camime hamallar, sakalar, avcılar gelmesin."

"Hocam! Bu meslek sahiplerinin ne suçu var? Niye böyle ayırım yapıyorsun."Hocam! Bu meslek sahiplerinin ne suçu var? Niye böyle ayırım yapıyorsun. Sen iyi insansın ama bu sözünün hikmetini anlayamadık." demişler. O da demiş ki: Sen iyi insansın ama bu sözünün hikmetini anlayamadık." demişler. O da demiş ki:

"Benim hamal dediğim, abdesti var, sıkışmış, ‘şu namazı kılayım' diye abdestini zar zor taşıyor." "Benim hamal dediğim, abdesti var, sıkışmış, ‘şu namazı kılayım' diye abdestini zar zor taşıyor."

Bir taraftan aklı yüznumarada, bir taraftan gelmiş namaz kılıyor; olmaz!Bir taraftan aklı yüznumarada, bir taraftan gelmiş namaz kılıyor; olmaz! Gidecek, rahatlayacak, tazelenecek, abdestini alacak.Gidecek, rahatlayacak, tazelenecek, abdestini alacak. Tertemiz, ter ü tâze Cenâb-ı Hakk'ın divanına durduğu ve "Allahu Ekber" dediği zamanTertemiz, ter ü tâze Cenâb-ı Hakk'ın divanına durduğu ve "Allahu Ekber" dediği zaman Cenâb-ı Hakk'ın huzurunda durmuş olmanın şuurunda olacak. Aklı başka bir yerde olmayacak. Cenâb-ı Hakk'ın huzurunda durmuş olmanın şuurunda olacak. Aklı başka bir yerde olmayacak.

Onun için bizim mezhebimizde yemek hazırken namaz kılmak dahi mekruhtur. Onun için bizim mezhebimizde yemek hazırken namaz kılmak dahi mekruhtur.

Neden? Bütün namaz esnasında yemeği düşünür. Neden?

Bütün namaz esnasında yemeği düşünür.

"Çorba mı var? Acaba kebap tatlı mı? Arkasından tatlı gelecek mi? Karnım da zil çalıyor..." "Çorba mı var? Acaba kebap tatlı mı? Arkasından tatlı gelecek mi? Karnım da zil çalıyor..."

Böyle namaz olmaz!Böyle namaz olmaz! Yemek hazırken önce yemek yenilecek, namaz öyle kılınacakYemek hazırken önce yemek yenilecek, namaz öyle kılınacak Namazın huzurlu, huşûlu, güzel kılınmasını sağlamak için. Namazın huzurlu, huşûlu, güzel kılınmasını sağlamak için.

Namaz kılmak için abdest lazım; abdest almak için abdest bozmak lazım.Namaz kılmak için abdest lazım; abdest almak için abdest bozmak lazım. O halde abdest bozulacak yerlerin de tertemiz, güzel olması lazım. O halde abdest bozulacak yerlerin de tertemiz, güzel olması lazım.

Ben temizliğe çok dikkat ediyorum ve çok istiyorum.Ben temizliğe çok dikkat ediyorum ve çok istiyorum. "Köyümüze bir hizmet borcumuz var." diye köyümüzde, yalımızda bunları güzelleştirmeye çalıştık."Köyümüze bir hizmet borcumuz var." diye köyümüzde, yalımızda bunları güzelleştirmeye çalıştık. Oranın evladıyız, orası bizi yetiştirdi diye camimizin etrafını düzeltmeye çalıştık. Oranın evladıyız, orası bizi yetiştirdi diye camimizin etrafını düzeltmeye çalıştık.

Her yerin tertemiz olmasını istiyoruz.Her yerin tertemiz olmasını istiyoruz. Sular sıçramasın, kirli sular insanın üstüne değmesin, ferah olsun, geniş olsun, rahat olsun...Sular sıçramasın, kirli sular insanın üstüne değmesin, ferah olsun, geniş olsun, rahat olsun... Bunlar çok önemli şeyler. Bunlar çok önemli şeyler.

Buradaki hayır dernekleri bunları yapıyor. Buradaki hayır dernekleri bunları yapıyor.

Bizim de kendi tarihimizden gelen böyle hayırlarımız var.Bizim de kendi tarihimizden gelen böyle hayırlarımız var. Biz bir kuşun kanadını sarmayı bile düşünmüşüz.Biz bir kuşun kanadını sarmayı bile düşünmüşüz. Göçmen kuşların uçamayanlarını bile düşünmüşüz. Serçeleri düşünmüşüz.Göçmen kuşların uçamayanlarını bile düşünmüşüz. Serçeleri düşünmüşüz. Kuşların çipil çipil yıkanması için kuş havuzları, kuş köşkleri yapmışız.Kuşların çipil çipil yıkanması için kuş havuzları, kuş köşkleri yapmışız. Çiçekleri, ağaçları, her şeyi inceden inceye merhametle, sevgiyle düşünmüşüz. Çiçekleri, ağaçları, her şeyi inceden inceye merhametle, sevgiyle düşünmüşüz.

Osmanlı ecdadımızın çiçek sevgisi, Avrupalılar'ın dikkatini çekmiş.Osmanlı ecdadımızın çiçek sevgisi, Avrupalılar'ın dikkatini çekmiş. Laleyi ilk defa Türkiye'de görüp de Hollanda'ya götürenLaleyi ilk defa Türkiye'de görüp de Hollanda'ya götüren Avrupalı meşhur seyyah Baron de Busbec diyor ki: Avrupalı meşhur seyyah Baron de Busbec diyor ki:

"Osmanlılar'ın çiçek sevgisine hayret ediyorum. Bu adamlar bir çiçek için birkaç altın verirler." "Osmanlılar'ın çiçek sevgisine hayret ediyorum. Bu adamlar bir çiçek için birkaç altın verirler."

Şimdi bir altın liranın kaç para olduğunu düşünün. Bir tek çiçek için Osmanlı o parayı veriyor. Şimdi bir altın liranın kaç para olduğunu düşünün. Bir tek çiçek için Osmanlı o parayı veriyor.

Neden? Çiçeği seviyor. Neden?

Çiçeği seviyor.

"İstanbul şehrine yanaştım. Soğuk bir mevsim..."İstanbul şehrine yanaştım. Soğuk bir mevsim... Herhalde sonbahar... Yedikule tarafları olduğunu tahmin ediyorum.Herhalde sonbahar... Yedikule tarafları olduğunu tahmin ediyorum. Oradan kervanıyla, kafilesiyle gelirkenOradan kervanıyla, kafilesiyle gelirken Çiçek kokusundan bayılacaktım, her taraf çiçek!.." diyor. Çiçek kokusundan bayılacaktım, her taraf çiçek!.." diyor.

Demek ki oradaki bostanlara, bahçelere çiçekleri ekmişler.Demek ki oradaki bostanlara, bahçelere çiçekleri ekmişler. Çünkü çiçekleri sevenler, arayanlar, satın alanlar var. Çünkü çiçekleri sevenler, arayanlar, satın alanlar var.

Her şey rağbete göre çoğalır, rağbetsizlikten azalır.Her şey rağbete göre çoğalır, rağbetsizlikten azalır. Eğer alimin kıymeti bilinirse alimler çoğalır; alimin kıymeti bilinmezse alimler başka yerlere gider.Eğer alimin kıymeti bilinirse alimler çoğalır; alimin kıymeti bilinmezse alimler başka yerlere gider. Bir yerde çiçeğin kıymeti bilinirse, orada çiçekçiler çoğalır.Bir yerde çiçeğin kıymeti bilinirse, orada çiçekçiler çoğalır. Çiçeğin kadr ü kıymeti bilinmezse orada ne çiçek kalır, ne ağaç kalır, ne çimen kalır. Çiçeğin kadr ü kıymeti bilinmezse orada ne çiçek kalır, ne ağaç kalır, ne çimen kalır.

İşte dinimizin güzelliklerinden bir yaprak, bir sahne, bir poz, bir görüntü daha!İşte dinimizin güzelliklerinden bir yaprak, bir sahne, bir poz, bir görüntü daha! Hayvanının rahatsız olmaması, zorluk çekmemesi içinHayvanının rahatsız olmaması, zorluk çekmemesi için merhametli olan adam hayvan rahat çıksın diye yokuşta iniyor. merhametli olan adam hayvan rahat çıksın diye yokuşta iniyor. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in buna benzer binlerce tavsiyesi var. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in buna benzer binlerce tavsiyesi var.

Kendisinin kedi sevgisi mâlum…Kendisinin kedi sevgisi mâlum… Kedileri nasıl sevdiğini, rahatsız olmasın diye kucağında uyuyan kedi için neler yaptığını; Kedileri nasıl sevdiğini, rahatsız olmasın diye kucağında uyuyan kedi için neler yaptığını; sahâbe-i kirâmın hayvanları nasıl sevdiğini biliyoruz. sahâbe-i kirâmın hayvanları nasıl sevdiğini biliyoruz.

Bu bir hadîs-i şerîf!Bu bir hadîs-i şerîf! Demek ki biz de can sahibi olan her varlığın canlı olduğunu düşünüpDemek ki biz de can sahibi olan her varlığın canlı olduğunu düşünüp ona ezâcefâ vermemeye dikkat etmeliyiz.ona ezâcefâ vermemeye dikkat etmeliyiz. Kedilerin kuyruğuna teneke bağlamak, köpekleri taşlamak, kuşları sapanla öldürmek vs. kötü âdetlerdir.Kedilerin kuyruğuna teneke bağlamak, köpekleri taşlamak, kuşları sapanla öldürmek vs. kötü âdetlerdir. Bunların da yapılmaması lazım. Neden yapıyorlar? Bunların da yapılmaması lazım.

Neden yapıyorlar?

Eskiden mahalledeki aksakallı, mübarek, nur yüzlü dedeler söylerdi; Eskiden mahalledeki aksakallı, mübarek, nur yüzlü dedeler söylerdi;

"Evladım, yavrum yapma. Babana söylerim." derdi."Evladım, yavrum yapma. Babana söylerim." derdi. Babalar da, bir hacı amcahacı dede bir şey söylediği zaman, çocuklarına; Babalar da, bir hacı amcahacı dede bir şey söylediği zaman, çocuklarına;

"Bak falanca amca görmüş, sen yanlış bir iş yapmışsın evladım! Bir daha yapma." derlerdi."Bak falanca amca görmüş, sen yanlış bir iş yapmışsın evladım! Bir daha yapma." derlerdi. "Şu günah, bu doğru değil." diye öğretirlerdi. "Şu günah, bu doğru değil." diye öğretirlerdi.

Millet, dinin kıymeti bilmeyince,Millet, dinin kıymeti bilmeyince, dinî eğitimin halk üzerindeki önemini anlamayınca her şey değişiyor. dinî eğitimin halk üzerindeki önemini anlamayınca her şey değişiyor.

Bende Avrupa'ya ve Avrupa milletlerine karşı, Türkiye'den edindiğim izlenim ve bilgilerle oluşanBende Avrupa'ya ve Avrupa milletlerine karşı, Türkiye'den edindiğim izlenim ve bilgilerle oluşan bir kanaat vardı; Avustralya'ya gelince çok değişti.bir kanaat vardı; Avustralya'ya gelince çok değişti. Mesela, İngilizler'i dinsiz sanırdım.Mesela, İngilizler'i dinsiz sanırdım. Çünkü İngiltere'de doktora yapmış olan bir mühendis ağabey; "Bunların çoğu ateisttir." demişti. Çünkü İngiltere'de doktora yapmış olan bir mühendis ağabey; "Bunların çoğu ateisttir." demişti.

Hayır! Ben öyle görmedim. Hayır! Ben öyle görmedim.

Avustralya'da insanların ahlâk anlayışları, dinî yaşantıları bizim anladığımız çerçevede değilAvustralya'da insanların ahlâk anlayışları, dinî yaşantıları bizim anladığımız çerçevede değil ama dinlerine, kiliselerine çok bağlılar, hayır hasenâtı çok yapıyorlar.ama dinlerine, kiliselerine çok bağlılar, hayır hasenâtı çok yapıyorlar. Bizimkiler Cuma'ya gitmiyor ama onlar pazar günü süslenip, pırıl pırıl, tertemiz giyinip kiliselerine gidiyorlar.Bizimkiler Cuma'ya gitmiyor ama onlar pazar günü süslenip, pırıl pırıl, tertemiz giyinip kiliselerine gidiyorlar. Hep görüyoruz, hayretler içinde kalıyoruz. Hep görüyoruz, hayretler içinde kalıyoruz.

Belki inanç bakımından bunların efsane olduğunu, eksik olduğunu bilse bile,Belki inanç bakımından bunların efsane olduğunu, eksik olduğunu bilse bile, "Bu benim örfümdür, âdetimdir." diye hem devlet destekliyor hem de halk onu takip ediyor."Bu benim örfümdür, âdetimdir." diye hem devlet destekliyor hem de halk onu takip ediyor. Pek çok misali var ve hayret edilecek bir şey. Pek çok misali var ve hayret edilecek bir şey.

Avrupa'nın büyük devletlerinde, İngiltere'de, Fransa'da, Almanya'da, Amerika'da hep aynı şeyi gördüm.Avrupa'nın büyük devletlerinde, İngiltere'de, Fransa'da, Almanya'da, Amerika'da hep aynı şeyi gördüm. Fransa'yı bize tanıtırken hep ateist filozofları,Fransa'yı bize tanıtırken hep ateist filozofları, onların fikirlerini yazmışlar, çizmişler; halbuki öyle değil. onların fikirlerini yazmışlar, çizmişler; halbuki öyle değil.

İstiklâl harbi mücahitlerinden, İstiklâl madalyasına sahipİstiklâl harbi mücahitlerinden, İstiklâl madalyasına sahip rahmetli Albay Kemal Bey vardı, o anlatıyordu: rahmetli Albay Kemal Bey vardı, o anlatıyordu:

"Ben askerî ateşe olarak Fransa'ya giderken, hep 'artistlerin diyarına gidiyorum' diye düşündüm."Ben askerî ateşe olarak Fransa'ya giderken, hep 'artistlerin diyarına gidiyorum' diye düşündüm. Fransa'ya vardığım zaman hayretler içinde kaldım, şaşırdım.Fransa'ya vardığım zaman hayretler içinde kaldım, şaşırdım. Baktım ki herkes son derece dindar. Baktım ki herkes son derece dindar. Hem de kadınlar örtülü; siyah başörtülü, mantolu, eldivenli vs. Hayret içinde kaldım.” diyor. Hem de kadınlar örtülü; siyah başörtülü, mantolu, eldivenli vs. Hayret içinde kaldım.” diyor.

Yani bizde söylendiği ve sanıldığı gibi değil! Yani bizde söylendiği ve sanıldığı gibi değil!

Avrupalı dinine sadık! Hem de dini değişmiş olduğu halde;Avrupalı dinine sadık! Hem de dini değişmiş olduğu halde; inanç bakımından akıllı ve çağdaş eğitim almış bir insanın kabul edemeyeceği şeyler olmasına rağmen...inanç bakımından akıllı ve çağdaş eğitim almış bir insanın kabul edemeyeceği şeyler olmasına rağmen... Devlet dini tutuyor. Din adamları parti kurabiliyor.Devlet dini tutuyor. Din adamları parti kurabiliyor. Bizde siyasal İslâm yasak, orada din adamları parti kuruyor.Bizde siyasal İslâm yasak, orada din adamları parti kuruyor. "Hristiyan Demokrat Partisi" diye isim alıyor. İşte demokrasi bu!"Hristiyan Demokrat Partisi" diye isim alıyor. İşte demokrasi bu! Herkes kendi inancını uygulamaya çalışacak; halk onu beğenirse onun dediği,Herkes kendi inancını uygulamaya çalışacak; halk onu beğenirse onun dediği, ötekisini beğenirse ötekisinin dediği olacak. Dayatma yok, hürriyet var.ötekisini beğenirse ötekisinin dediği olacak. Dayatma yok, hürriyet var. Amerika, İngiltere, Fransa, İsviçre öyle... Her taraf kilise. Amerika, İngiltere, Fransa, İsviçre öyle... Her taraf kilise.

Avustralya bunlar için yeni bir kıta...Avustralya bunlar için yeni bir kıta... Onikinci veya onbeşinci yüzyıllardan geleneksel gelmiş de değil; iki asırlık bir tarihi var. Onikinci veya onbeşinci yüzyıllardan geleneksel gelmiş de değil; iki asırlık bir tarihi var. Geçenlerde ikinci yüzyılını kutladılar.Geçenlerde ikinci yüzyılını kutladılar. Ama her sokakta bir dinî yapı, bir kilise, bir hastane,Ama her sokakta bir dinî yapı, bir kilise, bir hastane, bir kilise okulu, bir dinî heykel, bir dinî işaret görebiliyorsunuz.bir kilise okulu, bir dinî heykel, bir dinî işaret görebiliyorsunuz. Bu adamlar dinlerini hâlâ tutuyorlarBu adamlar dinlerini hâlâ tutuyorlar ve -mesela- Endonezya'yı hıristiyan yapmak için harıl harıl çalışıyorlar. ve -mesela- Endonezya'yı hıristiyan yapmak için harıl harıl çalışıyorlar. İki-üç kişiye bir misyoner düşecek kadar misyoner gönderiyorlar. İki-üç kişiye bir misyoner düşecek kadar misyoner gönderiyorlar.

Endonezya'ya gittim, baktım; üniversiteleri hep hıristiyanlar kurmuş.Endonezya'ya gittim, baktım; üniversiteleri hep hıristiyanlar kurmuş. Okuyan çocuklar onların terbiyesi ile yetişecek,Okuyan çocuklar onların terbiyesi ile yetişecek, onların dünya görüşünü alacak, onlara çalışacak diye harıl harıl çalışıyorlar.onların dünya görüşünü alacak, onlara çalışacak diye harıl harıl çalışıyorlar. Bizdekiler çok yanlış! Yöneticileri ikaz ediyorum, halkı da aydınlatmak istiyorum.Bizdekiler çok yanlış! Yöneticileri ikaz ediyorum, halkı da aydınlatmak istiyorum. Bizim dinimiz bu kadar güzelliklere sahip; Bizim dinimiz bu kadar güzelliklere sahip; Avrupa'daki Amerika'daki insanlar güzel dinimizi görüp müslüman oluyor.Avrupa'daki Amerika'daki insanlar güzel dinimizi görüp müslüman oluyor. Biz de Kur'ân-ı Kerîm'le, dinin öğretilmesiyle, yaşanmasıyla, hayata geçirilmesiyle,Biz de Kur'ân-ı Kerîm'le, dinin öğretilmesiyle, yaşanmasıyla, hayata geçirilmesiyle, dinî duyguların telkin edilmesiyle ilgili şeyler sanki suç gibi oluyor. dinî duyguların telkin edilmesiyle ilgili şeyler sanki suç gibi oluyor.

Halbuki Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da çarpışan kardeşlerimize, rahat çarpışabilsinler,Halbuki Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da çarpışan kardeşlerimize, rahat çarpışabilsinler, hizmet yapsınlar diye âyetler, hadisler öğretiliyor.hizmet yapsınlar diye âyetler, hadisler öğretiliyor. Bir taraftan, o tarafta öğretiliyor; diğer taraftan, bu tarafta uygulamalar aksi yönde olunca olmuyor. Bir taraftan, o tarafta öğretiliyor; diğer taraftan, bu tarafta uygulamalar aksi yönde olunca olmuyor.

Dinimiz çok güzel, dinimizin kıymetini bilelim.Dinimiz çok güzel, dinimizin kıymetini bilelim. Dinimize göre yaşarsak, her şeyimiz güzel olacak, onu da bilelim.Dinimize göre yaşarsak, her şeyimiz güzel olacak, onu da bilelim. Hatta parklarımız, bahçelerimiz bile güzel olacak. Onu anlatmak istiyorum. Hatta parklarımız, bahçelerimiz bile güzel olacak. Onu anlatmak istiyorum.

Türkiye'deki kardeşlerim, köylerinin, kasabalarının girişinde bir yeri,Türkiye'deki kardeşlerim, köylerinin, kasabalarının girişinde bir yeri, geniş bir alanı lütfen paralarıyla alsınlar, "Burası benim mülküm." desinler.geniş bir alanı lütfen paralarıyla alsınlar, "Burası benim mülküm." desinler. Kapısı açık olsun, üstünde ismi olsun; "Herkes gelebilir, umuma açıktır." desinler.Kapısı açık olsun, üstünde ismi olsun; "Herkes gelebilir, umuma açıktır." desinler. Yüznumarası, abdest alma yeri olsun; kadınlar kısmı, erkekler kısmı olsun. Bir mescidi olsun. Yüznumarası, abdest alma yeri olsun; kadınlar kısmı, erkekler kısmı olsun. Bir mescidi olsun.

Çünkü burada, yağmur yağdığı zaman güzel yemek yesinler diye masaların üstünü kapatmışlar.Çünkü burada, yağmur yağdığı zaman güzel yemek yesinler diye masaların üstünü kapatmışlar. Gayet güzel! Yağmurdan bile korkmuyoruz; gidiyoruz, masalarda yemek yiyoruz. Gayet güzel! Yağmurdan bile korkmuyoruz; gidiyoruz, masalarda yemek yiyoruz. Kapalı yerlerde namaz kılıyoruz. Kapalı yerlerde namaz kılıyoruz.

Bütün umumî halk bahçelerini mescit eyledik; ezan okuduk, cemaatle namaz kıldık.Bütün umumî halk bahçelerini mescit eyledik; ezan okuduk, cemaatle namaz kıldık. Buralarda herkes biliyor. Ülkemizde bunları yapsınlar. Buralarda herkes biliyor.

Ülkemizde bunları yapsınlar.
Çünkü insan bir kasabaya gittiği zaman minaresi varsa camiye gider.Çünkü insan bir kasabaya gittiği zaman minaresi varsa camiye gider. Camide su vardır, yüznumarası vardır.Camide su vardır, yüznumarası vardır. Ama asıl kasabanın girişinde böyle bir yer olursa, herkes gelir.Ama asıl kasabanın girişinde böyle bir yer olursa, herkes gelir. Oraya dikilen ağaçlardan, orada dinlenenlerin "Allah razı olsun." demesinden sevap alır.Oraya dikilen ağaçlardan, orada dinlenenlerin "Allah razı olsun." demesinden sevap alır. Demeseler bile, iyiliği halk bilmese bile, Cenâb-ı Hak mükâfatlandırır, büyük mükâfat alır. Demeseler bile, iyiliği halk bilmese bile, Cenâb-ı Hak mükâfatlandırır, büyük mükâfat alır.

Ben birkaç yere numune, güzel halk bahçeleri yapmayı düşünüyorum.Ben birkaç yere numune, güzel halk bahçeleri yapmayı düşünüyorum. Belediyeleri yöneten kardeşlerime lütfen hatırlatın. Belediyeleri yöneten kardeşlerime lütfen hatırlatın. Onlar da parkları, bahçeleri çok yapsınlar ve dualar alsınlar. Onlar da parkları, bahçeleri çok yapsınlar ve dualar alsınlar.

İkinci hadîs-i şerîf: İkinci hadîs-i şerîf:

Men meşâ fî hâceti ehîhi'l-müslim hattâ yütimmehâ lehû, ezallehu'llâhu bi-hamseti âlâfiMen meşâ fî hâceti ehîhi'l-müslim hattâ yütimmehâ lehû, ezallehu'llâhu bi-hamseti âlâfi melekin yed'ûne lehû ve yusallûne aleyh, in kâne sabâhan hattâ yümsiye ve in kânemelekin yed'ûne lehû ve yusallûne aleyh, in kâne sabâhan hattâ yümsiye ve in kâne mesâen hattâ yusbiha ve lâ yerfe'u kademen illâ kütibe lehû bihâ haseneten ve lâ yeda'umesâen hattâ yusbiha ve lâ yerfe'u kademen illâ kütibe lehû bihâ haseneten ve lâ yeda'u kademen illâ hutta anhü bihâ hatîeten. kademen illâ hutta anhü bihâ hatîeten.

Ne güzel bir hadîs-i şerîf! Ne güzel bir hadîs-i şerîf!

Dinimiz ne kadar güzel duygular telkin ediyor!Dinimiz ne kadar güzel duygular telkin ediyor! Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfleri gözümüzün önüne ne kadar yüksek insanlık sahneleri açıyor! Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfleri gözümüzün önüne ne kadar yüksek insanlık sahneleri açıyor!

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:

Men meşâ fî hâceti ehîhi'l-müslim. "Bir kişi müslüman bir kardeşinin bir ihtiyacınıMen meşâ fî hâceti ehîhi'l-müslim. "Bir kişi müslüman bir kardeşinin bir ihtiyacını gidermek, bir işini görmek için; ‘Gel bakalım, senin şu işini görüverelim.' diyegidermek, bir işini görmek için; ‘Gel bakalım, senin şu işini görüverelim.' diye onunla beraber yürürse..." Hattâ yütimmehâ lehû. "Bu işi onun için tamamlayıverinceye kadar..." onunla beraber yürürse..." Hattâ yütimmehâ lehû. "Bu işi onun için tamamlayıverinceye kadar..."

Mesela arkadaşı, komşusu veya gördüğü bir müslüman, okuma yazma bilmiyor, devlet dairesinde bir işi var;Mesela arkadaşı, komşusu veya gördüğü bir müslüman, okuma yazma bilmiyor, devlet dairesinde bir işi var; "Gel bakayım, senin şu işini ben halledivereyim." diyor."Gel bakayım, senin şu işini ben halledivereyim." diyor. Tapu dairesinde bir işi var; "Gel sana bu işi çözümleyivereyim." diyor.Tapu dairesinde bir işi var; "Gel sana bu işi çözümleyivereyim." diyor. Bir genç çocuk, miras işi var ama bir şeyden haberi yok; "Gel bakalım, sana yardımcı oluvereyim.Bir genç çocuk, miras işi var ama bir şeyden haberi yok; "Gel bakalım, sana yardımcı oluvereyim. Arabama bin, seni kasabaya götüreyim, işlerini yapıvereyim." diyor. Arabama bin, seni kasabaya götüreyim, işlerini yapıvereyim." diyor.

"Bir insan müslüman kardeşinin işini görmek üzere yürürse...""Bir insan müslüman kardeşinin işini görmek üzere yürürse..." Onu tamamlayıncaya kadar oraya koşturuyor, buraya koşturuyor.Onu tamamlayıncaya kadar oraya koşturuyor, buraya koşturuyor. Diyorlar ki; "Git aşağıya harç yatır." Gidiyor, yatırıyor. Sonra; Diyorlar ki;

"Git aşağıya harç yatır."

Gidiyor, yatırıyor. Sonra;

"Getir buraya." diyorlar, getiriyor. Üç merdiven aşağı, üç merdiven yukarı... "Getir buraya." diyorlar, getiriyor. Üç merdiven aşağı, üç merdiven yukarı...

Devlet dairesindeki işleri, koridorlardaki beklemeleri bilirim.Devlet dairesindeki işleri, koridorlardaki beklemeleri bilirim. Hatta Ankara Tapu Dairesi'nin koridorlarına iki tane oturma yeri borcum var;Hatta Ankara Tapu Dairesi'nin koridorlarına iki tane oturma yeri borcum var; hep aklımda ama yapamadım.hep aklımda ama yapamadım. Çünkü orada, tapu işlerini yapıncaya kadar ayaklarıma karasular inmişti.Çünkü orada, tapu işlerini yapıncaya kadar ayaklarıma karasular inmişti. "Şuraya iki tane bank koyayım." demiştim hâlâ borcum var."Şuraya iki tane bank koyayım." demiştim hâlâ borcum var. İnşaallah gelirsem, iki tane değil belki dört tane koymak isterim. İnşaallah gelirsem, iki tane değil belki dört tane koymak isterim. Veya benim namıma bir kardeşim; "Sen uzaktasın hocam! Ben koyuvereyim." desin, çok memnun olurum. Veya benim namıma bir kardeşim; "Sen uzaktasın hocam! Ben koyuvereyim." desin, çok memnun olurum.

"Bir müslüman, kardeşinin işini tamamlayıncaya kadar yürüse..." "Bir müslüman, kardeşinin işini tamamlayıncaya kadar yürüse..."

Ezallehu'llâhu. "Allah onu gölgelendirir." Ezallehu'llâhu. "Allah onu gölgelendirir."

Acaba nerede ve nasıl gölgelendirir? Bu dünyada mı, âhirette mi? Acaba nerede ve nasıl gölgelendirir? Bu dünyada mı, âhirette mi?

Bi-hamseti âlâfi melekin. "O insanı Allah 5.000 melek ile gölgelendirir." Bi-hamseti âlâfi melekin. "O insanı Allah 5.000 melek ile gölgelendirir."

Başının üzerinde 5.000 tane melek, bir mübarek rahmet bulutu gibi o kişiyi gölgelendirir.Başının üzerinde 5.000 tane melek, bir mübarek rahmet bulutu gibi o kişiyi gölgelendirir. Yed'ûne lehû. "O melekler onun için dua ederler." Yed'ûne lehû. "O melekler onun için dua ederler."

"Hay Allah senden razı olsun."Hay Allah senden razı olsun. Sen bu müslüman kardeşinin işine gittin..." gibilerden, artık nasıl dua ediyorlarsa... Sen bu müslüman kardeşinin işine gittin..." gibilerden, artık nasıl dua ediyorlarsa...

Ve yusallûne aleyh. "Ona salât u selâm getirirler." Ve yusallûne aleyh. "Ona salât u selâm getirirler."

"Selam olsun sana... Salat olsun sana..."Selam olsun sana... Salat olsun sana... Allah'ın rahmeti olsun sana..." diye 5.000 melek başının ucundaAllah'ın rahmeti olsun sana..." diye 5.000 melek başının ucunda bir rahmet gölgeliği gibi onu gölgelendirir. bir rahmet gölgeliği gibi onu gölgelendirir.

İn kâne sabâhan hattâ yümsiye. "Sabahtan bu işe başlamışsa akşama kadar gölgelendirir."İn kâne sabâhan hattâ yümsiye. "Sabahtan bu işe başlamışsa akşama kadar gölgelendirir." Ve in kâne mesâen hattâ yusbiha. "Akşam o işi görmeye gitmişse sabaha kadar gölgelendirir." Ve in kâne mesâen hattâ yusbiha. "Akşam o işi görmeye gitmişse sabaha kadar gölgelendirir."

Diyelim ki gariban bir çocuk var, anası babası yok. Nikâhlanacak, bir kıza gidilecek.Diyelim ki gariban bir çocuk var, anası babası yok. Nikâhlanacak, bir kıza gidilecek. "Tamam, ben o işleri sana yapıvereyim." diyor."Tamam, ben o işleri sana yapıvereyim." diyor. Yanına alıyor, arabasına atlıyor, götürüyor, isteyiveriyorlar. Bir yuva kurma çalışması...Yanına alıyor, arabasına atlıyor, götürüyor, isteyiveriyorlar. Bir yuva kurma çalışması... Akşam böyle şeyler olabilir, gündüz başka türlü olabilir. Akşam böyle şeyler olabilir, gündüz başka türlü olabilir.

Akşamdan bir müslüman kardeşinin bir işine koşmuşsa, sabah oluncaya kadarAkşamdan bir müslüman kardeşinin bir işine koşmuşsa, sabah oluncaya kadar melekler başucunda ona dua ederler, salât u selâm getirirler ve iyi temennilerde bulunurlar. melekler başucunda ona dua ederler, salât u selâm getirirler ve iyi temennilerde bulunurlar.

Ve lâ yerfe'u kademen. "Ayağını bir adım için bir kaldırdı, daha öbür tarafa koymadan..."Ve lâ yerfe'u kademen. "Ayağını bir adım için bir kaldırdı, daha öbür tarafa koymadan..." İllâ kütibe lehû bihâ haseneh. "O adımı için ona bir hasene yazılır." İllâ kütibe lehû bihâ haseneh. "O adımı için ona bir hasene yazılır." Ve lâ yeda'u kademen illâ hutta anhü bihâ hatîeten. "Ayağını yere koyar koymaz, bir günahı affolunur." Ve lâ yeda'u kademen illâ hutta anhü bihâ hatîeten. "Ayağını yere koyar koymaz, bir günahı affolunur."

Bir adımda ayağını kaldırıp indirince bir günahı affolur, bir hasene yazılır. Bir adımda ayağını kaldırıp indirince bir günahı affolur, bir hasene yazılır.

Hasene, Uhud dağı gibi büyük sevap demek. Az buz bir şey değil, muazzam bir şey!Hasene, Uhud dağı gibi büyük sevap demek. Az buz bir şey değil, muazzam bir şey! Demek ki müslümanın müslüman kardeşinin işine koşması lazım. Demek ki müslümanın müslüman kardeşinin işine koşması lazım.

Doğrusu, ben halkımızı takdir ediyorum.Doğrusu, ben halkımızı takdir ediyorum. Çeçenistan'daki olaylarda ellerinden geldiği kadar yardım ettiler;Çeçenistan'daki olaylarda ellerinden geldiği kadar yardım ettiler; vakıflarımızla oralara kurbanlar gönderdiler.vakıflarımızla oralara kurbanlar gönderdiler. Kuzey Irak'a yardım ettiler, Balkanlar'a yardım ettiler.Kuzey Irak'a yardım ettiler, Balkanlar'a yardım ettiler. Ellerinden geldiği kadar çok çok hayırlar yaptılar.Ellerinden geldiği kadar çok çok hayırlar yaptılar. Hayırlar yerlerine ulaşsın ulaşmasın, onlar o hayrı yapınca sevapları kazandılar. Hayırlar yerlerine ulaşsın ulaşmasın, onlar o hayrı yapınca sevapları kazandılar.

Tabii sevaplı işlerin daha muntazam yapılması, daha dikkatli olunması lazım!Tabii sevaplı işlerin daha muntazam yapılması, daha dikkatli olunması lazım! Daha güzel, daha kuvvetli teşkilat olması lazım! Elhamdülillah, halkımızın yardım sevgisi vardır.Daha güzel, daha kuvvetli teşkilat olması lazım! Elhamdülillah, halkımızın yardım sevgisi vardır. İnşaallah daha güzel olur, daha düzenli olur. Bu hususlarda başkasını taklit etmemize lüzum yok.İnşaallah daha güzel olur, daha düzenli olur. Bu hususlarda başkasını taklit etmemize lüzum yok. Kendi örfümüz-âdetimiz, dinimiz-imanımız bize çok güzel numuneler gösteriyor, misaller veriyor. Kendi örfümüz-âdetimiz, dinimiz-imanımız bize çok güzel numuneler gösteriyor, misaller veriyor.

Üçüncü hadîs-i şerîf, Abdullah b. Ömer radıyallahu anh'ten...Üçüncü hadîs-i şerîf, Abdullah b. Ömer radıyallahu anh'ten... Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki:

Men meşâ me'a mazlûmin hattâ yüsbite lehû hakkahû, sebbetallâhu teâlâ kademeyhi yevme tezillü'l-akdâm. Men meşâ me'a mazlûmin hattâ yüsbite lehû hakkahû, sebbetallâhu teâlâ kademeyhi yevme tezillü'l-akdâm.

Sadaka Resûlullah. Sadaka Resûlullah.

Ebû Nuaym ve Ebü'ş-şeyh İbn Ömer radıyallahu anh'ten rivayet etmişler. Ebû Nuaym ve Ebü'ş-şeyh İbn Ömer radıyallahu anh'ten rivayet etmişler.

"İyi niyetli, iyiliksever bir insan bir mazlumun yanında yürürse…" "İyi niyetli, iyiliksever bir insan bir mazlumun yanında yürürse…"

Mazlum, zulme uğramış kişi demek.Mazlum, zulme uğramış kişi demek. Bir insan zulme uğramış bir kişinin yanında; "Dur, ben sana yardımcı oluvereyim.Bir insan zulme uğramış bir kişinin yanında; "Dur, ben sana yardımcı oluvereyim. Seni bu zulümden kurtarayım, bu zalime karşı koruyayım." diye yürürse... Seni bu zulümden kurtarayım, bu zalime karşı koruyayım." diye yürürse...

Hattâ yüsbite lehû hakkahû. "Onun hakkını ona sağlayıncaya kadar." Hattâ yüsbite lehû hakkahû. "Onun hakkını ona sağlayıncaya kadar."

Adamın hakkı alınmış, bahçesi gasp edilmiş, mafya şöyle yapmış, başkası böyle yapmış;Adamın hakkı alınmış, bahçesi gasp edilmiş, mafya şöyle yapmış, başkası böyle yapmış; "Dur, ben sana yardımcı olayım." diyor, geliyor, hakkını alıncaya kadar"Dur, ben sana yardımcı olayım." diyor, geliyor, hakkını alıncaya kadar mazlumun yanında yer alır yürürse bir insan; mazlumun yanında yer alır yürürse bir insan;

"Allah da kıyamet günü, ayakların kaydığı günde onun ayaklarını sağlam bastırtır, onu kaydırtmaz.""Allah da kıyamet günü, ayakların kaydığı günde onun ayaklarını sağlam bastırtır, onu kaydırtmaz." Sebbetallâhu teâlâ kademeyhi yevme tezillü'l-akdâm. Sebbetallâhu teâlâ kademeyhi yevme tezillü'l-akdâm.

Kıyamet gününde ayaklar nerede kayar? Sıratı geçerken kayar. Kıyamet gününde ayaklar nerede kayar?

Sıratı geçerken kayar.

Sıratı geçerken kaymanın sonucu ne olur? Sıratı geçerken kaymanın sonucu ne olur?

Kişi sırattan cehenneme düşer, cehennemde cayır cayır yanar. Kişi sırattan cehenneme düşer, cehennemde cayır cayır yanar.

Allah sırattan ayakları neden kaydırıyor? Allah sırattan ayakları neden kaydırıyor?

O kişi günah işlediğinden, cehenneme düşüp cezasını bulsun, diye. O kişi günah işlediğinden, cehenneme düşüp cezasını bulsun, diye.

Ayakların kaydığı günde insan; "Aman benim ayağım kaymasın." diye istemez mi...Ayakların kaydığı günde insan; "Aman benim ayağım kaymasın." diye istemez mi... Mesela evde yangın olmuş, bir adam mecburen çatıya çıkmış. Çatı da %33 meyilli.Mesela evde yangın olmuş, bir adam mecburen çatıya çıkmış. Çatı da %33 meyilli. Türkiye'de çatılar meyilli, kaygan bir zemin var. Aşağı düşse, parçası kalmayacak...Türkiye'de çatılar meyilli, kaygan bir zemin var. Aşağı düşse, parçası kalmayacak... Nasıl ayağının kaymasını istemez!Nasıl ayağının kaymasını istemez! İtfaiye merdiveni dayayacak, çıkacak; herkes aşağıda yüreğini tutar... İtfaiye merdiveni dayayacak, çıkacak; herkes aşağıda yüreğini tutar...

Sırat köprüsünden geçerken ayakların kaymaması önemli! Sırat köprüsünden geçerken ayakların kaymaması önemli!

Allah, mazlumun yanında hakkını alıncaya kadar yardım etmek için yer alanların ayaklarınıAllah, mazlumun yanında hakkını alıncaya kadar yardım etmek için yer alanların ayaklarını sırat köprüsünden kaydırmaz, onu cehennemin uçurumlarına düşürttürmez. sırat köprüsünden kaydırmaz, onu cehennemin uçurumlarına düşürttürmez.

Aşağı baktığı zaman, insanın gözleri fal taşı gibi açılır.Aşağı baktığı zaman, insanın gözleri fal taşı gibi açılır. Hem uçurumun derinliğinden hem içindeki ateşlerden hem de uğrayacağı Hem uçurumun derinliğinden hem içindeki ateşlerden hem de uğrayacağı kötü sonuçtan dolayı insanın yüreği nasıl ağzına gelir! İnsan bir düşünüversin. kötü sonuçtan dolayı insanın yüreği nasıl ağzına gelir! İnsan bir düşünüversin.

Onun için mazlum kardeşlerimize, dünyanın her yerinde yardımcı olmalıyız.Onun için mazlum kardeşlerimize, dünyanın her yerinde yardımcı olmalıyız. Kosova'da, Irak'ta, Cezayir'de, Mısır'da, Tunus'ta, Keşmir'de, şurada burada...Kosova'da, Irak'ta, Cezayir'de, Mısır'da, Tunus'ta, Keşmir'de, şurada burada... Dünyanın neresinde olursa olsun.Dünyanın neresinde olursa olsun. Her yerde zalimler ve her yerde mazlumlar var, yardım bekliyorlar.Her yerde zalimler ve her yerde mazlumlar var, yardım bekliyorlar. Bizim de elimizden geldiği kadar, bu hadîs-i şerîfe göre hareket etmemiz lazım geliyor. Bizim de elimizden geldiği kadar, bu hadîs-i şerîfe göre hareket etmemiz lazım geliyor.

Sonuncu hadîs-i şerîfi okuyarak hayırlı yollarda yürümekle ilgili konuyu tamamlamak istiyorum. Sonuncu hadîs-i şerîfi okuyarak hayırlı yollarda yürümekle ilgili konuyu tamamlamak istiyorum.

Men meşâ me'a zâlimin fekad ecrame, yekûlu'llâhu teâlâ: İnnâ mine'l-mücrimîne müntakımûn. Men meşâ me'a zâlimin fekad ecrame, yekûlu'llâhu teâlâ: İnnâ mine'l-mücrimîne müntakımûn.

Bu hadîs-i şerîfi Deylemî, Muaz radıyallahu anh'ten rivayet etmiş. Peygamber Efendimiz diyor ki: Bu hadîs-i şerîfi Deylemî, Muaz radıyallahu anh'ten rivayet etmiş. Peygamber Efendimiz diyor ki:

Men meşâ me'a zâlimin. "Kim zalimin yanında yer alırsa, onunla yürürse..."Men meşâ me'a zâlimin. "Kim zalimin yanında yer alırsa, onunla yürürse..." Adam zalim, mazlumu eziyor, zulmü yapıyor; gasbediyor, öldürüyor, vuruyor, kırıyor, üzüyor, ağlatıyor…Adam zalim, mazlumu eziyor, zulmü yapıyor; gasbediyor, öldürüyor, vuruyor, kırıyor, üzüyor, ağlatıyor… Kim bu zalimle beraber olursa, onunla beraber yürürse, ona yardımcı olursa... Kim bu zalimle beraber olursa, onunla beraber yürürse, ona yardımcı olursa...

Fe-kad ecrame. "Büyük cürüm işlemiş olur." Cürüm işleyince ne olur? Fe-kad ecrame. "Büyük cürüm işlemiş olur."

Cürüm işleyince ne olur?

Kur'ân-ı Kerîm'de Allahu Teâlâ hazretleri şöyle buyuruyor: Kur'ân-ı Kerîm'de Allahu Teâlâ hazretleri şöyle buyuruyor:

İnnâ mine'l-mücrimîne müntakımûn.İnnâ mine'l-mücrimîne müntakımûn. "Ben Azîmü'ş-şân, Rabbü'l-âlemîn, mücrimlerden intikam alırım, intikam alıcıyım." "Ben Azîmü'ş-şân, Rabbü'l-âlemîn, mücrimlerden intikam alırım, intikam alıcıyım."

Cenâb-ı Hak dünyada da zalimden intikamı alır, mazlumun âhını çıkartır;Cenâb-ı Hak dünyada da zalimden intikamı alır, mazlumun âhını çıkartır; âhirette de onu cezalandırır, intikamı alır.âhirette de onu cezalandırır, intikamı alır. Onun için mücrim durumuna düşmemek;Onun için mücrim durumuna düşmemek; zalime destekçi, yardakçı olmamak, zalimin yanında yer almamak lazım.zalime destekçi, yardakçı olmamak, zalimin yanında yer almamak lazım. Zalimin yanında yer almak insanı cehenneme götürür,Zalimin yanında yer almak insanı cehenneme götürür, mazlumun yanında yer almak insanı cehenneme düşmekten kurtarır. mazlumun yanında yer almak insanı cehenneme düşmekten kurtarır.

O halde kale gibi sağlam, direk gibi dosdoğru olacağız.O halde kale gibi sağlam, direk gibi dosdoğru olacağız. Pırıl pırıl nurlu, özü sözü doğru insan olacağız, hakkı söyleyeceğiz. Pırıl pırıl nurlu, özü sözü doğru insan olacağız, hakkı söyleyeceğiz.

Bir arkadaşımızın babası -Allah rahmet etsin- güzel hallerle, güzel bir durumda,Bir arkadaşımızın babası -Allah rahmet etsin- güzel hallerle, güzel bir durumda, yanında Yâsîn'ler okunurken, o da tekrar ederek, hoş bir hal ile ruhunu teslim etmiş, vefat etmiş.yanında Yâsîn'ler okunurken, o da tekrar ederek, hoş bir hal ile ruhunu teslim etmiş, vefat etmiş. İslâm üzere epeyce bir yaş yaşamış, 80 küsur yaşında vefat etmiş.İslâm üzere epeyce bir yaş yaşamış, 80 küsur yaşında vefat etmiş. Güzel bir âkıbet gibi görünüyor, Allah makamını âlâ eylesin.Güzel bir âkıbet gibi görünüyor, Allah makamını âlâ eylesin. Cümle geçmişlerimizle beraber onun da kabrini cennet bahçesi eylesin. Ruhunu şâd eylesin.Cümle geçmişlerimizle beraber onun da kabrini cennet bahçesi eylesin. Ruhunu şâd eylesin. Bizden ders almıştı, zikir yapıyordu, ihvânımız idi, kardeşimiz idi.Bizden ders almıştı, zikir yapıyordu, ihvânımız idi, kardeşimiz idi. Allah evliyâullah büyüklerimizin yanında eylesin.Allah evliyâullah büyüklerimizin yanında eylesin. Onların himmet ve teveccühlerine, yardımlarına, himâyelerine mazhar eylesin. Onların himmet ve teveccühlerine, yardımlarına, himâyelerine mazhar eylesin.

Onu anlatırken oğlu söylüyor ki: Onu anlatırken oğlu söylüyor ki:

Karşısındaki adam köyün ağasıymış, eşrafıymış, hatırlıymış, nüfuzluymuş; hiç aldırmazdı,Karşısındaki adam köyün ağasıymış, eşrafıymış, hatırlıymış, nüfuzluymuş; hiç aldırmazdı, doğruyu dosdoğru söylerdi. Mazluma yardım eder, zalimden de çekinmezdi. doğruyu dosdoğru söylerdi. Mazluma yardım eder, zalimden de çekinmezdi.

Bu, Allah'ın çok sevdiği bir huydur!Bu, Allah'ın çok sevdiği bir huydur! Hakkı söylemek, hakkı işlemek, mazlumu tutmak, zalimi frenlemek, Hakkı söylemek, hakkı işlemek, mazlumu tutmak, zalimi frenlemek, zalimin zulmünü yapmasını engellemek çok merdâne bir huydur. Ecdadımızın halidir, huyudur, sıfatıdır. zalimin zulmünü yapmasını engellemek çok merdâne bir huydur. Ecdadımızın halidir, huyudur, sıfatıdır.

Yedi asır ülkeleri idare etmişiz, zulmetmemişiz. Geçenlerde gazetelerde çıktı.Yedi asır ülkeleri idare etmişiz, zulmetmemişiz. Geçenlerde gazetelerde çıktı. Bosna'da kilisenin içinden Fatih Sultan Mehmed Hân'ın fermanı çıktı: Bosna'da kilisenin içinden Fatih Sultan Mehmed Hân'ın fermanı çıktı:

"Ben sizin haklarınızı koruyacağım, ezdirmeyeceğim." diyor. "Ben sizin haklarınızı koruyacağım, ezdirmeyeceğim." diyor.

Onlar fırsat elde edince camileri yaktılar, köprülerimizi bombaladılar;Onlar fırsat elde edince camileri yaktılar, köprülerimizi bombaladılar; çocuklarımızı, kadınlarımızı öldürdüler, her türlü kötülüğü yaptılar. çocuklarımızı, kadınlarımızı öldürdüler, her türlü kötülüğü yaptılar.

İşte iki ümmetin farkı! İşte müslümanlar!İşte iki ümmetin farkı! İşte müslümanlar! Yedi asır bir şey yapmamışlar;Yedi asır bir şey yapmamışlar; dinlerini, kiliselerini, ahaliyi korumuşlar ki toplum olarak kalabilmişler.dinlerini, kiliselerini, ahaliyi korumuşlar ki toplum olarak kalabilmişler. Onlar fırsat buldu, Osmanlı Balkanlar'dan çekildi, oradaki müslümanlar onların hükmü altına girdi.Onlar fırsat buldu, Osmanlı Balkanlar'dan çekildi, oradaki müslümanlar onların hükmü altına girdi. Silahları yok diye, silahsız ahaliye saldırıp, çocukları kesip, kadınları kesip topa tutuyorlar.Silahları yok diye, silahsız ahaliye saldırıp, çocukları kesip, kadınları kesip topa tutuyorlar. Utanmıyorlar ve bunları din adamları körüklüyor.Utanmıyorlar ve bunları din adamları körüklüyor. Din adamları bu kini onlara aşılıyor, öğretiyor, onları teşvik ediyor.Din adamları bu kini onlara aşılıyor, öğretiyor, onları teşvik ediyor. Bir tanesini duydunuz mu ki çıkıp; Bir tanesini duydunuz mu ki çıkıp;

"Yapmayın böyle! Allah böyle şeye razı gelmez. Bizim dinimizde böyle şey yok."Yapmayın böyle! Allah böyle şeye razı gelmez. Bizim dinimizde böyle şey yok. Hz. İsa aleyhisselam böyle dememiştir, böyle yapmamıştır.Hz. İsa aleyhisselam böyle dememiştir, böyle yapmamıştır. ‘Karşı taraftaki bir yanağınıza bir tokat vurursa, öbür yanağınızı çevirin.' demiştir..." desin. ‘Karşı taraftaki bir yanağınıza bir tokat vurursa, öbür yanağınızı çevirin.' demiştir..." desin.

Böyle diyen bir tanesini duydunuz mu?! Böyle diyen bir tanesini duydunuz mu?!

Hiç öyle bir şey olmadı! Maalesef yüzbinlerce kardeşimiz zulme uğradı, şehit oldu.Hiç öyle bir şey olmadı! Maalesef yüzbinlerce kardeşimiz zulme uğradı, şehit oldu. Halbuki biz Osmanlı kuvvetli olduğu zaman hepsini asıp kesebilirdik,Halbuki biz Osmanlı kuvvetli olduğu zaman hepsini asıp kesebilirdik, hepsinin yerini yurdunu değiştirebilirdik.hepsinin yerini yurdunu değiştirebilirdik. Huzur içinde yedi asır yaşatmışız, öldürmemişiz, yok etmemişiz. Huzur içinde yedi asır yaşatmışız, öldürmemişiz, yok etmemişiz. Bir silme, asimile etme, eritme politikası da yapmamışız. Saygı göstermişiz.Bir silme, asimile etme, eritme politikası da yapmamışız. Saygı göstermişiz. "Kendi aklıyla hangi din hak din ise bulsun, ona gelsin." demişiz."Kendi aklıyla hangi din hak din ise bulsun, ona gelsin." demişiz. Geleni kucaklamışız, gelmeyeni de Allah'a bırakmışız, "Ne muamele ederse etsin." demişiz. Geleni kucaklamışız, gelmeyeni de Allah'a bırakmışız, "Ne muamele ederse etsin." demişiz.

Ama onlar ellerine fırsat geçince bu zulümleri yaptılar. Ama onlar ellerine fırsat geçince bu zulümleri yaptılar.

Bunları görüyoruz, unutmuyoruz, unutmayacağız! Bunları görüyoruz, unutmuyoruz, unutmayacağız!

Allahu Teâlâ hazretleri zalimlerin dünyada ve âhirette cezasını verecek.Allahu Teâlâ hazretleri zalimlerin dünyada ve âhirette cezasını verecek. Aman zalimlere meyletmeyin, destek olmayın. Aman mazlumlardan yardımınızı esirgemeyin.Aman zalimlere meyletmeyin, destek olmayın. Aman mazlumlardan yardımınızı esirgemeyin. Dünya üzerinde çok kötü insanlar var; iyiler kötülerden daha organize, daha teşkilatlı,Dünya üzerinde çok kötü insanlar var; iyiler kötülerden daha organize, daha teşkilatlı, daha kuvvetli, daha irtibatlı olsun.daha kuvvetli, daha irtibatlı olsun. Aman iyiler iyilik yapmaya daha çok gayret etsin, kötülere meydanı bırakmasın. Aman iyiler iyilik yapmaya daha çok gayret etsin, kötülere meydanı bırakmasın.

Allahu Teâlâ hazretleri hepimizi sevdiği işleri yapmaya muvaffak eylesin, gayret kuvvet versin.Allahu Teâlâ hazretleri hepimizi sevdiği işleri yapmaya muvaffak eylesin, gayret kuvvet versin. Tevfîkini refîk etsin. Hakkı hak olarak görüp ona uymayı nasip eylesin.Tevfîkini refîk etsin. Hakkı hak olarak görüp ona uymayı nasip eylesin. Batılı batıl görüp batıldan korunmayı nasip eylesin.Batılı batıl görüp batıldan korunmayı nasip eylesin. Hepimize dünya imtihanında üstün başarı kazanmayı nasip etsin.Hepimize dünya imtihanında üstün başarı kazanmayı nasip etsin. Huzuruna sevdiği, razı olduğu kullar olarak varalım.Huzuruna sevdiği, razı olduğu kullar olarak varalım. Cennetine girelim, cemâlini görelim, rıdvân-ı ekberine nâil olalım. Cennetine girelim, cemâlini görelim, rıdvân-ı ekberine nâil olalım.

Esselâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh! Esselâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2