Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Dinlerin İnsan Hayatındaki Yeri ve Önemi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

16 Cemâziye'l-Âhir 1413 / 11.12.1992

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın, yurt içinde ve yurt dışında verdiği konferanslar, açılış ve kapanış konuşmalarından oluşmaktadır.

Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in yolunu insanlara anlatmaya çalışan hocamızın muhtelif yerlerde/ülkelerde yapmış oldukları konuşmalardan oluşmaktadır. Konuşmalarda genellikle önce İslâm’ın hak ve gerçek olduğu, büyüklüğü ortaya konuluyor ve İslâm’ın prensipleri hakkında genel bilgiler veriliyor. Geçmiş ümmetlerin kitaplarında Peygamber Efendimiz’le ilgili haberler olduğu ifade ediliyor. Sonra Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in ahlâkı ve bazı güzel ahlâklar anlatılıyor. Peygamber Efendimiz’e en güzel şekilde uymanın yolu olan, ihsân yolu olan tasavvuf üzerinde duruluyor. Nefsi terbiye etmek, güzel ahlâk sahibi olmak için neler yapmak gerektiği anlatılıyor. Zikir ve zikrin usûlü hakkında bilgiler veriliyor. En son bölümde ise, tebliğ ve irşad çalışmalarının önemi üzerinde duruluyor, herkesin İslâm’a hizmet etmesi gerektiği vurgulanıyor.

COŞAN, muhtelif sempozyum ve anma programlarında pek çok muhterem zat hakkında konuşmalar yapmıştır. Hakkında konuşma yaptığı kimseler arasında Hz. Ali (r.a.), Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.a.), İmâm-ı Âzam, Ahmed-i Yesevî, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Hacı Bektâş-ı Velî ve Yunus Emre vardır.

Hatırasına sempozyum ve çeşitli programlar tertip ettirdiği şahsiyetler arasında Ahmed-i Yesevî, Ahmed Ziyâüddîn-i Gümüşhânevî, Zâhid-i Kevserî, Çırpılarlı Ali Efendi, Necip Fazıl Kısakürek ve Ali Yakup Cenkçiler bulunmaktadır. Keza Mehmed Zahid Efendi, hocası Necati Lugal, Ali Yakup Cenkçiler ve Muammer Dolmacı hakkında da bağımsız yazılar kaleme almıştır.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillahirabbilâlemîn kemâ yenbeğî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultâniel-Hamdülillahirabbilâlemîn kemâ yenbeğî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultâni ve's-salâtü ve's-selâmu alâ-hayri halkihîve's-salâtü ve's-selâmu alâ-hayri halkihî seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâ ve tâcu ruûsinâ ve üsvetine'l-haseneti Muhammedini'l-Mustafâ. seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâ ve tâcu ruûsinâ ve üsvetine'l-haseneti Muhammedini'l-Mustafâ.

Emmâ ba'd… Emmâ ba'd…

Çok muhterem misafirlerimiz, değerli, muhterem kardeşlerim! Çok muhterem misafirlerimiz, değerli, muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, dünyada âhirette, ihsanı, ikramı üzerinize olsun.Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, dünyada âhirette, ihsanı, ikramı üzerinize olsun. Onun seçkin kulu Muhammed-i Mustafâ'sı Habîb-i Edîbi'ne Onun seçkin kulu Muhammed-i Mustafâ'sı Habîb-i Edîbi'ne sonsuz selât ü selâmlarımızı, tahiyyat ve ihtiramlarımızı arz ederim.sonsuz selât ü selâmlarımızı, tahiyyat ve ihtiramlarımızı arz ederim. Çok büyük, çok önemli, çok hayatî, çok tatlı bir konu üzerinde konuşmak istiyorum. Çok büyük, çok önemli, çok hayatî, çok tatlı bir konu üzerinde konuşmak istiyorum.

Umumî, genel olarak inanç ve inançların en üstünü olan İslâm ve İslâm'ın özellikleri, Umumî, genel olarak inanç ve inançların en üstünü olan İslâm ve İslâm'ın özellikleri, bize emrettikleri, bizim müslüman olarak yapmamız gereken konular üzerinde.bize emrettikleri, bizim müslüman olarak yapmamız gereken konular üzerinde. En önemli konu din konusudur çünkü En önemli konu din konusudur çünkü öteki konuların hepsi sadece dünyayla ilgilidir, hatta dünyanın bir bölümüyle ilgilidir.öteki konuların hepsi sadece dünyayla ilgilidir, hatta dünyanın bir bölümüyle ilgilidir. Mesela tabiatla ilgilidir, sıhhatle ilgilidir ama din hem dünya hem âhiretle ilgilidir. Mesela tabiatla ilgilidir, sıhhatle ilgilidir ama din hem dünya hem âhiretle ilgilidir.

Dünya küçücüktür ama feza sonsuzdur, uçsuz bucaksızdır.Dünya küçücüktür ama feza sonsuzdur, uçsuz bucaksızdır. Aralarında nispet, sonsuz büyüklük farkı vardır.Aralarında nispet, sonsuz büyüklük farkı vardır. Dünya ile âhiret de öyledir.Dünya ile âhiret de öyledir. O bakımdan insanın âhiretini düşünen, bahis konusu eden bir mesele elbette en büyük meselesidir.O bakımdan insanın âhiretini düşünen, bahis konusu eden bir mesele elbette en büyük meselesidir. Çünkü sonsuz büyük bir istikbali ilgilendiriyor. Çünkü sonsuz büyük bir istikbali ilgilendiriyor.

Bu konu insanlığın müşterek konusudur. Bu konu insanlığın müşterek konusudur. Her toplumda bir inanç sistemi teşekkül etmiş. Her toplumda bir inanç sistemi teşekkül etmiş. Mevcut olduğunu dinler tarihinden biliyoruz ve çeşitli şekillerden tasnif edilebilen dinler mevcut. Mevcut olduğunu dinler tarihinden biliyoruz ve çeşitli şekillerden tasnif edilebilen dinler mevcut. Önce İlâhî dinler ve İlâhî olmayan dinler diye haklı ve büyük bir ayrım yapabiliriz.Önce İlâhî dinler ve İlâhî olmayan dinler diye haklı ve büyük bir ayrım yapabiliriz. Bu inançlar, incelendiği zaman insanların çok çeşitli şeylere kalplerini bağladıklarını, Bu inançlar, incelendiği zaman insanların çok çeşitli şeylere kalplerini bağladıklarını, inandıklarını ve bize göre yirminci yüzyılın insanına göre garip gelecek inandıklarını ve bize göre yirminci yüzyılın insanına göre garip gelecek inanışların içinde olduklarını görüyoruz. inanışların içinde olduklarını görüyoruz.

Mesela öküze tapmışlar.Mesela öküze tapmışlar. Bize komik geliyor, gülüyoruz.Bize komik geliyor, gülüyoruz. Mısırlılar tapmış, Hintliler hâlen tapıyor.Mısırlılar tapmış, Hintliler hâlen tapıyor. Güneşe tapmışlar, eski İranlılar tapmış, hâlen Japonlar tapıyor. Güneşe tapmışlar, eski İranlılar tapmış, hâlen Japonlar tapıyor. Şu teknolojide, bu kadar ileri gitmiş olan Japonlar, imparatorları güneşin oğluymuş.Şu teknolojide, bu kadar ileri gitmiş olan Japonlar, imparatorları güneşin oğluymuş. Gülmeli mi, ağlamalı mı, acımalı mı, teessüf mü etmeli insanlık namına,Gülmeli mi, ağlamalı mı, acımalı mı, teessüf mü etmeli insanlık namına, ilim namına, teknoloji namına, yirminci yüzyıl namına… ilim namına, teknoloji namına, yirminci yüzyıl namına… İnsan hayret ediyor. İnsan hayret ediyor.

Televizyonda seyretmiştim, kobra yılanlarına tapınanlar var, Televizyonda seyretmiştim, kobra yılanlarına tapınanlar var, tapınakları var, kapısının iki tarafında ensesini şişirmiş kobra yılanları...tapınakları var, kapısının iki tarafında ensesini şişirmiş kobra yılanları... Tarlalardan kobra yılanlarını topluyorlar, tapınıyorlar.Tarlalardan kobra yılanlarını topluyorlar, tapınıyorlar. Halbuki yılda bilmem kaç bin tane insan onların sokmasıyla ölüyor filan.Halbuki yılda bilmem kaç bin tane insan onların sokmasıyla ölüyor filan. Hititlilerde ve Hindistan'da tenasül âletine bile tapmışlar. Hititlilerde ve Hindistan'da tenasül âletine bile tapmışlar.

Bunların ötesinde kahramanlarını putlaştıranlar, elleriyle yaptıkları ağaçlara,Bunların ötesinde kahramanlarını putlaştıranlar, elleriyle yaptıkları ağaçlara, taşlara, dağlara tapanlar, çeşitli yıldızlara tapanlar var. taşlara, dağlara tapanlar, çeşitli yıldızlara tapanlar var.

Demek ki bir inanç sistemi var her toplulukta ama mühim olan inanç nasıl bir inanç? Demek ki bir inanç sistemi var her toplulukta ama mühim olan inanç nasıl bir inanç? Önemli olan inancın vasfı, kalitesi... Önemli olan inancın vasfı, kalitesi... Var bir inancı, iyi, güzel, inanıyorlar diyemiyoruz, Var bir inancı, iyi, güzel, inanıyorlar diyemiyoruz, inancının kalitesi önemli oluyor, her şeyde böyle. inancının kalitesi önemli oluyor, her şeyde böyle.

Mesela aklı yirminci yüzyılın insanı sever, tenkit eder, beğenir, alkışlar.Mesela aklı yirminci yüzyılın insanı sever, tenkit eder, beğenir, alkışlar. Akıl hürmet gören bir varlık ama dünya üzerinde ne kadar insan varsaAkıl hürmet gören bir varlık ama dünya üzerinde ne kadar insan varsa her birinin aklı var ama her birinin hareketi güzel hareket değil.her birinin aklı var ama her birinin hareketi güzel hareket değil. Büyüklerimiz onun için aklın makbul olanını akl-ı selîm diye isimlendirmişler. Büyüklerimiz onun için aklın makbul olanını akl-ı selîm diye isimlendirmişler. Her aklı makbul saymıyoruz ve makbul de değil. Her aklı makbul saymıyoruz ve makbul de değil.

Hani Nasreddin hocanın fıkrasıyla söylemek gerekirse,Hani Nasreddin hocanın fıkrasıyla söylemek gerekirse, "Soğanla yoğurt yemeği ben buldum ama ben de beğenmedim." demiş. "Soğanla yoğurt yemeği ben buldum ama ben de beğenmedim." demiş.

İnsan bir şeyler bulabilir, bir şeyler yapabilir ama güzel mi, değil mi? İnsan bir şeyler bulabilir, bir şeyler yapabilir ama güzel mi, değil mi?

Sonra zevk var, zevkler ve renkler tartışılmaz diyoruz ama yine bir de zevk-i selîm var. Sonra zevk var, zevkler ve renkler tartışılmaz diyoruz ama yine bir de zevk-i selîm var. Olgun bir sanatkârın zevkiyle, ilkokuldaki bir çocuğun veyaOlgun bir sanatkârın zevkiyle, ilkokuldaki bir çocuğun veya henüz çırak durumunda olan bir insanın zevki muhakkak farklı.henüz çırak durumunda olan bir insanın zevki muhakkak farklı. His var hiss-i selîm var. His var hiss-i selîm var.

Demek ki inanç var, inancın da kalitesi güzel olanı, selim olanı önemli.Demek ki inanç var, inancın da kalitesi güzel olanı, selim olanı önemli. İşte biz elhamdülillah dinler tarihini ve muhtelif dinleri incelediğimiz zamanİşte biz elhamdülillah dinler tarihini ve muhtelif dinleri incelediğimiz zaman hatta hürmet ettiğimiz, taklit ettiğimiz, imrendiğimiz, özendiğimiz milletlerin dinlerini, hatta hürmet ettiğimiz, taklit ettiğimiz, imrendiğimiz, özendiğimiz milletlerin dinlerini, mesela Amerikalıları, İngilizleri, Avrupalıları, demin söylediğim gibi Japonları incelediğimiz zamanmesela Amerikalıları, İngilizleri, Avrupalıları, demin söylediğim gibi Japonları incelediğimiz zaman onların öyle dinlerinde o kadar mantıklı olmadıklarını görüyoruz, maalesef.onların öyle dinlerinde o kadar mantıklı olmadıklarını görüyoruz, maalesef. Güleceğimiz gibi, bizim gibi bir terbiye almış bir milletin kabul etmeyeceği, garip,Güleceğimiz gibi, bizim gibi bir terbiye almış bir milletin kabul etmeyeceği, garip, çocuksu ve ayıplanacak, kınanacak inançlar içinde olduklarını görüyoruz. çocuksu ve ayıplanacak, kınanacak inançlar içinde olduklarını görüyoruz.

Bir general ben askerlik yaparken beni makamına çağırmıştı. Bir general ben askerlik yaparken beni makamına çağırmıştı. Kendi birliğinde çalışan bir asteğmen olarak değil de Kendi birliğinde çalışan bir asteğmen olarak değil de ilahiyat fakültesinden doçentlik payesini almış bir kimse olarak layık olmadığım iltifatı gösterdi, ilahiyat fakültesinden doçentlik payesini almış bir kimse olarak layık olmadığım iltifatı gösterdi, oturttu karşısına, sordu bana: oturttu karşısına, sordu bana:

"Hocam, dedi, çok merak ediyorum bu Türkler bu İslâm dinine niçin girmişler?" "Hocam, dedi, çok merak ediyorum bu Türkler bu İslâm dinine niçin girmişler?"

Baktım paşa hazretleri müteessif, niye müslüman olduğumuzu anlayamıyor veBaktım paşa hazretleri müteessif, niye müslüman olduğumuzu anlayamıyor ve teessüf ediyor buna, öyle bir eda ile söyledi.teessüf ediyor buna, öyle bir eda ile söyledi. Demek istedi ki ne olurdu mesela hıristiyan olsaydık?Demek istedi ki ne olurdu mesela hıristiyan olsaydık? Ne güzel işte Batıda görüyoruz içki içiyorlar, kadın erkek münasebetlerinde Ne güzel işte Batıda görüyoruz içki içiyorlar, kadın erkek münasebetlerinde çok daireleri, meşrepleri, havzaları son derece geniş gibi…çok daireleri, meşrepleri, havzaları son derece geniş gibi… Böyle bir his içinde, nereden de bulmuşlar bu Müslümanlığı?Böyle bir his içinde, nereden de bulmuşlar bu Müslümanlığı? Bula bula Müslümanlığı mı bulmuşlar dermiş gibi söyledi. Bula bula Müslümanlığı mı bulmuşlar dermiş gibi söyledi.

Ben de dedim ki bizim ecdadımız Müslümanlığı sosyal ve coğrafî şartlar dolayısıyla,Ben de dedim ki bizim ecdadımız Müslümanlığı sosyal ve coğrafî şartlar dolayısıyla, tesadüfen karşılaştıkları bir inanca girmek tarzında benimsemediler.tesadüfen karşılaştıkları bir inanca girmek tarzında benimsemediler. Peki nasıl?Peki nasıl? O zaman mevcut bütün inançları tanıyıp tadıp tercih ederek girdiler. O zaman mevcut bütün inançları tanıyıp tadıp tercih ederek girdiler.

Bir kere Tibet'i biliyorlardı, Dalaylamaları vesaireleri biliyorlardı. Bir kere Tibet'i biliyorlardı, Dalaylamaları vesaireleri biliyorlardı. Brahmanizm'i, Budizm'i biliyorlardı. Brahmanizm'i, Budizm'i biliyorlardı. Çin'de hâkimiyet sürmüşlerdi, onların inançlarına vâkıflardı, Çin'de hâkimiyet sürmüşlerdi, onların inançlarına vâkıflardı, kendilerinin Şamanizm'i atalarından kalma bir din olarak mâlumlarıydı, biliyorlardı.kendilerinin Şamanizm'i atalarından kalma bir din olarak mâlumlarıydı, biliyorlardı. Hazar denizinin, Karadeniz'in kuzeyinde Hıristiyanlığı görmüşlerdiHazar denizinin, Karadeniz'in kuzeyinde Hıristiyanlığı görmüşlerdi ve Kodekus Kumanikus gibi hıristiyan, çok eski devirlerden kalma metinler elimizde.ve Kodekus Kumanikus gibi hıristiyan, çok eski devirlerden kalma metinler elimizde. Bir kısım kabileler hıristiyan olmuş hatta şimdi Gagavuzlar Bir kısım kabileler hıristiyan olmuş hatta şimdi Gagavuzlar onlardan kalıntı diye gazetelerde bahis konusu ediliyorlar. onlardan kalıntı diye gazetelerde bahis konusu ediliyorlar.

Hazar Türkleri Yahudiliğe girmişler, yahudileri görmüşler, tanımışlar, tâbi olmuşlar dedim.Hazar Türkleri Yahudiliğe girmişler, yahudileri görmüşler, tanımışlar, tâbi olmuşlar dedim. Bütün bunların hepsini denedikten sonra devletler, milletler, yöneten birBütün bunların hepsini denedikten sonra devletler, milletler, yöneten bir makul yönetici kadro olarak İslâm'ı beğendiler, İslâm'ı seçtiler.makul yönetici kadro olarak İslâm'ı beğendiler, İslâm'ı seçtiler. Çünkü hayata en iyi intibak eden din İslâm! Çünkü hayata en iyi intibak eden din İslâm! Çünkü devleti yönetmekte en olumlu hükümlere sahip olan din İslâm! Çünkü devleti yönetmekte en olumlu hükümlere sahip olan din İslâm! Çünkü toplumun içindeki insanların birbirleriyle münasebetlerini en iyi düzenleyen din İslâm!Çünkü toplumun içindeki insanların birbirleriyle münasebetlerini en iyi düzenleyen din İslâm! Çünkü toplumun yapısı olan aileleri ve ailelerin temel taşı olan fertleriÇünkü toplumun yapısı olan aileleri ve ailelerin temel taşı olan fertleri bedenen sıhhatli yapan İslâm, rûhen güçlü ve kuvvetli yapan İslâm! bedenen sıhhatli yapan İslâm, rûhen güçlü ve kuvvetli yapan İslâm!

Asker olduğu için bir de ona dedim ki Asker olduğu için bir de ona dedim ki askerlik bakımından da İslâm'dan daha güzel bir din bulamazsınız.askerlik bakımından da İslâm'dan daha güzel bir din bulamazsınız. Askerlik mesleğini bir mübarek, mukaddes meslek hâline getiren İslâm,Askerlik mesleğini bir mübarek, mukaddes meslek hâline getiren İslâm, nöbeti bir ibadet hâline getiren İslâm! nöbeti bir ibadet hâline getiren İslâm! Allah yolunda, başkalarının sınırlarının arkasında, huzur içinde yaşaması için Allah yolunda, başkalarının sınırlarının arkasında, huzur içinde yaşaması için canından geçmeyi bir ideal olarak insanlara aşılayan İslâm paşam, dedim. canından geçmeyi bir ideal olarak insanlara aşılayan İslâm paşam, dedim. Bunları hangi dinde bulacaktınız? Bunları hangi dinde bulacaktınız? Bulamazsınız ki bulamazdınız ki... Bulamazsınız ki bulamazdınız ki...

Ben sözü bu tarafa getirince bizim alay komutanı da Roma'da ataşe militerlik yapmış. Ben sözü bu tarafa getirince bizim alay komutanı da Roma'da ataşe militerlik yapmış. Tamam, paşam ben de dedi Roma'da bulundum, onlarda hiçTamam, paşam ben de dedi Roma'da bulundum, onlarda hiç böyle hem de akıl, mantığa uygun taraf da yoktur, dedi.böyle hem de akıl, mantığa uygun taraf da yoktur, dedi. Mantıkla kâbil-i telif tarafı yoktur, dedi paşa hazretleri. Mantıkla kâbil-i telif tarafı yoktur, dedi paşa hazretleri. Çok takdir etmiş anlaşılan.Çok takdir etmiş anlaşılan. Ben emekli olduktan sonra hâlâ bana bayramlarda tebrik gönderirdi,Ben emekli olduktan sonra hâlâ bana bayramlarda tebrik gönderirdi, demek ki memnun olmuş verdiğim cevaptan.demek ki memnun olmuş verdiğim cevaptan. İşin gerçeği de budur. İşin gerçeği de budur.

Bizim ecdadımız, büyüklerimiz bu dini sosyal birtakım hadiselerin sürüklemesi sonunda,Bizim ecdadımız, büyüklerimiz bu dini sosyal birtakım hadiselerin sürüklemesi sonunda, rüzgârın önünde yapmak misali, ne yapalım bizim de kısmetimiz buymuş,rüzgârın önünde yapmak misali, ne yapalım bizim de kısmetimiz buymuş, işte bu inanç da bizim olsun gibi seçmediler. işte bu inanç da bizim olsun gibi seçmediler. Her zaman yoklama ve irdeleme, kontrol ve tenkit süzgeçleri, Her zaman yoklama ve irdeleme, kontrol ve tenkit süzgeçleri, mantık ve muhakemeleri çalıştı ve İslâm'a daha çok âşık olarak, daha sımsıkı bağlandılar. mantık ve muhakemeleri çalıştı ve İslâm'a daha çok âşık olarak, daha sımsıkı bağlandılar.

Mesela Hindistan'a gittiler, dört yüz kadar mezhep var Hindistan'da. Mesela Hindistan'a gittiler, dört yüz kadar mezhep var Hindistan'da. Onların hepsini gördüler, onları yönettiler ve onların hepsini bir noktaya getirmek için çalıştılar. Onların hepsini gördüler, onları yönettiler ve onların hepsini bir noktaya getirmek için çalıştılar. İran'a hâkim oldular, İran'daki Şiîler ile Sünnîlerin İran'a hâkim oldular, İran'daki Şiîler ile Sünnîlerin arasındaki ihtilafı halletmek için hakem rolünde oldular.arasındaki ihtilafı halletmek için hakem rolünde oldular. Tarafları karşılarına getirdiler, münazara yaptırdılar, gerçeğe hangisi haklı ise tâbi olsun diye Tarafları karşılarına getirdiler, münazara yaptırdılar, gerçeğe hangisi haklı ise tâbi olsun diye devamlı bir ilmî araştırma ve tenkit ve basiret üzere bu dine sarıldılar ve severek bağlandılar. devamlı bir ilmî araştırma ve tenkit ve basiret üzere bu dine sarıldılar ve severek bağlandılar.

Zaten severek bağlanılmayan bir dine insanoğlu asırlarca böyle, bu kadar fedakârca hizmet etmez! Zaten severek bağlanılmayan bir dine insanoğlu asırlarca böyle, bu kadar fedakârca hizmet etmez! Bu kadar baskın, bu kadar düşmana rağmen bu kadar fedakârca bağlanmaz. Bu kadar baskın, bu kadar düşmana rağmen bu kadar fedakârca bağlanmaz.

Bizim dinimiz ebedî saadeti sağlamak için gerekli kaideleri veriyor.Bizim dinimiz ebedî saadeti sağlamak için gerekli kaideleri veriyor. O bakımdan dindar olmak menfaatimize.O bakımdan dindar olmak menfaatimize. Ferdî sıhhatimizi, bedenî temizliğimizi, her gün yıkanmamızı, haftada bir yıkanmamızı,Ferdî sıhhatimizi, bedenî temizliğimizi, her gün yıkanmamızı, haftada bir yıkanmamızı, tırnaklarımızı kesmemizi, dişlerimizi fırçalamamızı, basit detaya kadar inerek temizliğimizi, tırnaklarımızı kesmemizi, dişlerimizi fırçalamamızı, basit detaya kadar inerek temizliğimizi, sıhhatimizi korumayı sağlayan, aile yuvasına büyük kutsallık veren,sıhhatimizi korumayı sağlayan, aile yuvasına büyük kutsallık veren, anneye büyük değer veren, babaya büyük payeanneye büyük değer veren, babaya büyük paye veren ve ona itaat etmeyi çok sevaplı olarak gösteren İslâm! veren ve ona itaat etmeyi çok sevaplı olarak gösteren İslâm!

O halde aile saadeti, fert saadeti için, toplumun nizamı ve saadeti için hep faydalı. O halde aile saadeti, fert saadeti için, toplumun nizamı ve saadeti için hep faydalı. Ama bütün bunlara rağmen biz dine materyalist bir gözle, menfaat açısından bakarak bağlanamayız.Ama bütün bunlara rağmen biz dine materyalist bir gözle, menfaat açısından bakarak bağlanamayız. Biz âhiret bezirgânı, tüccarı değiliz. Allah'ın emri olduğu için,Biz âhiret bezirgânı, tüccarı değiliz. Allah'ın emri olduğu için, Allah'ın emri hak olduğu için ona bağlıyız.Allah'ın emri hak olduğu için ona bağlıyız. Materyalist bir yaklaşımla din insanlara faydalıdır, insanın ruh sağlığını sağlıyor, Materyalist bir yaklaşımla din insanlara faydalıdır, insanın ruh sağlığını sağlıyor, beden sağlığını sağlıyor, o halde biz dine destek verelim, beden sağlığını sağlıyor, o halde biz dine destek verelim, işte insanlar sağlıklı olsun, toplum da bundan faydalansın…işte insanlar sağlıklı olsun, toplum da bundan faydalansın… Bunlar yan ürün bizim için. Bunlar yan ürün bizim için.

Biz Allah'ın varlığını, birliğini muhakememizle, vicdanımızla bulduğumuz için dindarız. Biz Allah'ın varlığını, birliğini muhakememizle, vicdanımızla bulduğumuz için dindarız. Allah'ın emirlerine Allah'ın emri olduğu için bağlıyız Allah'ın emirlerine Allah'ın emri olduğu için bağlıyız ama onun arkasından sayısız faydalar hâsıl oluyor. ama onun arkasından sayısız faydalar hâsıl oluyor. Fayda da olsa zarar da olsa hoşunuza giden durumda da; Fayda da olsa zarar da olsa hoşunuza giden durumda da; fi'l-mekrehi ve'l-menşati; fi'l-mekrehi ve'l-menşati; "insanın hoşuna giden halde de hoşuna gitmeyen halde de""insanın hoşuna giden halde de hoşuna gitmeyen halde de" Allah'a itaat edecek bir ruh seviyesine yükselmiş bir milletiz. Allah'a itaat edecek bir ruh seviyesine yükselmiş bir milletiz. Can feda etmek gerektiği zaman da biz bundan vazgeçmiyoruz.Can feda etmek gerektiği zaman da biz bundan vazgeçmiyoruz. Mal feda etmek gerektiği zaman da vazgeçmemişiz, tarih boyunca ispat etmişiz. Mal feda etmek gerektiği zaman da vazgeçmemişiz, tarih boyunca ispat etmişiz.

Şimdi hudutların yumuşaması, haberleşmenin genişlemesi, Şimdi hudutların yumuşaması, haberleşmenin genişlemesi, haberleşme cihazlarının büyümesi dolayısıyla dünyanın çok çeşitli kültürleriyle de karşı karşıyayız haberleşme cihazlarının büyümesi dolayısıyla dünyanın çok çeşitli kültürleriyle de karşı karşıyayız ve yine her gün bir muhakeme ve mukayese içindeyiz.ve yine her gün bir muhakeme ve mukayese içindeyiz. Hıristiyanlar böyle biz böyleyiz, Avrupalı böyle biz şöyleyiz,Hıristiyanlar böyle biz böyleyiz, Avrupalı böyle biz şöyleyiz, Amerikalı şöyle yapıyor biz böyle yapıyoruz diye…Amerikalı şöyle yapıyor biz böyle yapıyoruz diye… Ve karşı hücumlar var, tenkitler var,Ve karşı hücumlar var, tenkitler var, İslâm'a yönetilmiş İslâm düşmanlarının tenkitleri var, onları dinliyoruz. İslâm'a yönetilmiş İslâm düşmanlarının tenkitleri var, onları dinliyoruz.

Komünistlerin, dinsizlerin din hakkındaki, din adamları hakkındaki görüşleri var, onları dinliyoruz.Komünistlerin, dinsizlerin din hakkındaki, din adamları hakkındaki görüşleri var, onları dinliyoruz. Bütün bunların bize tesiri, örsle çekiç arasındaBütün bunların bize tesiri, örsle çekiç arasında demirin çelikleşmesi gibi imanımızı kuvvetlendirme sonucunu veriyor.demirin çelikleşmesi gibi imanımızı kuvvetlendirme sonucunu veriyor. Okudukça mü'min oluyoruz, okudukça, aklımızı kullandıkça daha dindar oluyoruz. Okudukça mü'min oluyoruz, okudukça, aklımızı kullandıkça daha dindar oluyoruz. Nitekim Batılı bir mütefekkir demiş, Bbatılı okudukça dininden uzaklaşır ister istemez,Nitekim Batılı bir mütefekkir demiş, Bbatılı okudukça dininden uzaklaşır ister istemez, çünkü tenkit edecek şeyler görür ama biz müslümanlar okudukça çünkü tenkit edecek şeyler görür ama biz müslümanlar okudukça elhamdülillah İslâm'a daha candan bağlanıyoruz. elhamdülillah İslâm'a daha candan bağlanıyoruz.

Profesörler, ilim adamları, fizikçiler, atom alimleri, bu bizim gençliğimizde, Profesörler, ilim adamları, fizikçiler, atom alimleri, bu bizim gençliğimizde, bizden önceki ağabeylerimizin ilim sahasında büyük başarılar elde etmiş, bizden önceki ağabeylerimizin ilim sahasında büyük başarılar elde etmiş, unvanlar almış kimselerin dindar olması bizim ruhumuzu takviye ediyordu.unvanlar almış kimselerin dindar olması bizim ruhumuzu takviye ediyordu. Madem bunlar yirminci yüzyılın ilmini biliyorlar ve gene müslümanlar,Madem bunlar yirminci yüzyılın ilmini biliyorlar ve gene müslümanlar, madem Amerika'da okumuşlar, İngiltere'de okumuşlar, doktora yapmışlar, oralarda profesör olmuşlarmadem Amerika'da okumuşlar, İngiltere'de okumuşlar, doktora yapmışlar, oralarda profesör olmuşlar ve yine dindarlar diye seviniyorduk. ve yine dindarlar diye seviniyorduk. Bugün için de herhalde gençler için de aynı gücü verir elhamdülillah. Bugün için de herhalde gençler için de aynı gücü verir elhamdülillah.

Bizim İslâm dinimiz Peygamber Efendimiz'le ortaya çıkmış bir din değil. Bizim İslâm dinimiz Peygamber Efendimiz'le ortaya çıkmış bir din değil. Bizim dinimiz İslâm dini Hz. Âdem atamızla başlayan bir din ve; Bizim dinimiz İslâm dini Hz. Âdem atamızla başlayan bir din ve;

en-Nebiyyûne'llezîne eslemû. en-Nebiyyûne'llezîne eslemû.

Âyet-i kerîmede; "O peygamberler ki onlar İslâm olmuşlardı." diye geçmiş.Âyet-i kerîmede; "O peygamberler ki onlar İslâm olmuşlardı." diye geçmiş. Bütün peygamberlerin de İslâm üzere olduğu; Bütün peygamberlerin de İslâm üzere olduğu; Hz. İbrahimin, Nuh aleyhisselam'ın, Musa aleyhisselam'ın, İsa aleyhisselam'ın Hz. İbrahimin, Nuh aleyhisselam'ın, Musa aleyhisselam'ın, İsa aleyhisselam'ın hepsinin aynı yolda olduğunu Kur'ân-ı Kerîm'in âyetleri bildiriyor. hepsinin aynı yolda olduğunu Kur'ân-ı Kerîm'in âyetleri bildiriyor.

Demek ki hakikat Hz. Âdem'den beri aynı, Demek ki hakikat Hz. Âdem'den beri aynı, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerine kadar aynı, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerine kadar aynı, sadece Allah'a inanma, sadece ona teslim olma ve tevekkül etme.sadece Allah'a inanma, sadece ona teslim olma ve tevekkül etme. Zaten İslâm kendisini teslim etme, Allah'ın iradesine teslim olma, râm olma,Zaten İslâm kendisini teslim etme, Allah'ın iradesine teslim olma, râm olma, onun ne derse buyruğunu tutmaya razı olma, boyun verme mânasına geliyor,onun ne derse buyruğunu tutmaya razı olma, boyun verme mânasına geliyor, ona ibadet ve itaat, ondan gayriye tapınmaktan şiddetle kaçınmak. ona ibadet ve itaat, ondan gayriye tapınmaktan şiddetle kaçınmak.

Bütün daha önceki peygamberlerin de icraatı bu. Bütün daha önceki peygamberlerin de icraatı bu. Nuh aleyhisselam diyor ki; Nuh aleyhisselam diyor ki;

Rabbi innî de'avtü kavmî leylen ve nehâran. Rabbi innî de'avtü kavmî leylen ve nehâran.

"Ya Rabbi ben kavmimi gece gündüz hak yola davet ettim, şu şu putlara tapmayın diye söyledim ama, "Ya Rabbi ben kavmimi gece gündüz hak yola davet ettim, şu şu putlara tapmayın diye söyledim ama, fe lem yezidhüm du'âî illâ firâren. fe lem yezidhüm du'âî illâ firâren. Ne söylediysem benim söylemem onların benden firarını arttırdı, firar ettiler, yanımda durmadılar.Ne söylediysem benim söylemem onların benden firarını arttırdı, firar ettiler, yanımda durmadılar. Ve innî küllemâ de'avtühüm li-tağfire lehüm ce'alû esâbi'ahüm fî âzânihim.Ve innî küllemâ de'avtühüm li-tağfire lehüm ce'alû esâbi'ahüm fî âzânihim. Ben onlara hakkı söylemek istediğim zaman kulaklarını tıkadılar."Ben onlara hakkı söylemek istediğim zaman kulaklarını tıkadılar." diye böyle onların menfî tavırlarını anlatıyor. diye böyle onların menfî tavırlarını anlatıyor.

Hz. İbrahim aleyhisselam niye böyle ellerinizle yaptığınız putlara taparsınız, Hz. İbrahim aleyhisselam niye böyle ellerinizle yaptığınız putlara taparsınız, ben bunların hakkından geleceğim haberiniz olsun!ben bunların hakkından geleceğim haberiniz olsun! Bunların hiç tapılacak tarafı yoktur Bunların hiç tapılacak tarafı yoktur ve bunlara ben bir suikast düzenleyeceğim dediğini ve hakikaten putları kırdığını biliyoruz. ve bunlara ben bir suikast düzenleyeceğim dediğini ve hakikaten putları kırdığını biliyoruz.

Hz. Musa aleyhisselam'ın Firavun'un; "Benden başka size bir rab tanımıyorum,Hz. Musa aleyhisselam'ın Firavun'un;

"Benden başka size bir rab tanımıyorum,
şu Mısır mülkü, şu Nil nehri benim değil mi, ancak bana ibadet edeceksiniz,şu Mısır mülkü, şu Nil nehri benim değil mi, ancak bana ibadet edeceksiniz, ben sizin Rabbinizim." demesine karşı çıktığını ve onunla büyük mücadele verdiğini biliyoruz, ben sizin Rabbinizim." demesine karşı çıktığını ve onunla büyük mücadele verdiğini biliyoruz, Allah'ın varlığına, birliğine davet ettiğini, Allah'ın varlığına, birliğine davet ettiğini, kavminden buzağıya tapanları şiddetle cezalandırdığını… kavminden buzağıya tapanları şiddetle cezalandırdığını…

Kendisi Tur dağına çıktığı zaman bazı kimselerin Mısır'daki alışkanlıklarıyla bir altın buzağıKendisi Tur dağına çıktığı zaman bazı kimselerin Mısır'daki alışkanlıklarıyla bir altın buzağı heykeli yapması durumunu görünce hırsındanheykeli yapması durumunu görünce hırsından kardeşi Harun aleyhisselam'ın başına ve sakalına yapıştığını biliyoruz: kardeşi Harun aleyhisselam'ın başına ve sakalına yapıştığını biliyoruz:

Yebne ümme lâ te'huz bi-lıyhetî ve lâ bi-re'sî. Yebne ümme lâ te'huz bi-lıyhetî ve lâ bi-re'sî. "Benim başımı, saçımı, sakalımı çekiştirip durma ey anamın oğlu!" "Benim başımı, saçımı, sakalımı çekiştirip durma ey anamın oğlu!"

Ben söyledim dinlemediler diye mazeret beyan ediyor. Ben söyledim dinlemediler diye mazeret beyan ediyor. Aynı Allah'ın varlığını, birliğini onun söylediğini biliyoruz. Aynı Allah'ın varlığını, birliğini onun söylediğini biliyoruz.

Hz. İsa aleyhisselam; Hz. İsa aleyhisselam;

"Ya Rabbi ben sana başka bir şey yapmış olsam mâlumdur, "Ya Rabbi ben sana başka bir şey yapmış olsam mâlumdur, sen bana ne emretmişsen ben onlara onu söyledim." sen bana ne emretmişsen ben onlara onu söyledim."

Eni'budullâhe rabbî ve rabbeküm. Eni'budullâhe rabbî ve rabbeküm. "Benim ve sizin Rabbiniz olan Allah'a ibadet edin dedim."Benim ve sizin Rabbiniz olan Allah'a ibadet edin dedim. Beni ve anamı tanrı edinin demedim ya Rabbi."Beni ve anamı tanrı edinin demedim ya Rabbi." buyurduğunu biliyoruz. buyurduğunu biliyoruz.

Demek ki İslâm, insanoğluyla beraber, inancın ilk başladığı insanla beraberDemek ki İslâm, insanoğluyla beraber, inancın ilk başladığı insanla beraber günümüze kadar gelen hak inanç…günümüze kadar gelen hak inanç… Kur'ân-ı Kerîm bütün eski kitapların özü; Kur'ân-ı Kerîm bütün eski kitapların özü;

Fihâ kütübün kayyimetün.Fihâ kütübün kayyimetün. "İçinde eski kitapların muhtevasının bulunduğu kitap." "İçinde eski kitapların muhtevasının bulunduğu kitap."

İnne hâzâ le fi's-suhufi'l-ûlâ. Suhufi İbrâhîme ve Mûsâ.İnne hâzâ le fi's-suhufi'l-ûlâ. Suhufi İbrâhîme ve Mûsâ. "Şu anlatılan hakikatler eski kitaplarda, mushaflarda, sahifelerde, suhufta vardır."Şu anlatılan hakikatler eski kitaplarda, mushaflarda, sahifelerde, suhufta vardır. İbrahim'in ve Musa'nın suhufunda da mevcuttur." İbrahim'in ve Musa'nın suhufunda da mevcuttur." diye bazıları hakkında bazı sûrelerde bilgi veriliyor. diye bazıları hakkında bazı sûrelerde bilgi veriliyor.

O halde İslâm dini insanlığın dinidir.O halde İslâm dini insanlığın dinidir. Bugün de öyledir, bütün insanlığı birleştirecek dindir, çünkü bütün peygamberleri tanıyor.Bugün de öyledir, bütün insanlığı birleştirecek dindir, çünkü bütün peygamberleri tanıyor. Bütün peygamberler İslâm ile meşrû peygamber olma tasdikini, vesikasını elde etmiştir. Bütün peygamberler İslâm ile meşrû peygamber olma tasdikini, vesikasını elde etmiştir. İslâm onların hak peygamber olduğunu tasdik etmeseydiİslâm onların hak peygamber olduğunu tasdik etmeseydi herkes tereddüt ederdi onların isimleri üzerinde. herkes tereddüt ederdi onların isimleri üzerinde.

Onun için Hâtemü'n-nebiyyîn Peygamber Efendimiz, peygamberlerin sonuncusu, Onun için Hâtemü'n-nebiyyîn Peygamber Efendimiz, peygamberlerin sonuncusu, hem de mührü basarak o peygamberlerin tasdikçisidir de.hem de mührü basarak o peygamberlerin tasdikçisidir de. Vesikanın altına mührü basar salahiyetli kişi; "Evet bu böyledir." der. Vesikanın altına mührü basar salahiyetli kişi;

"Evet bu böyledir." der.

Hz. İsa, evet Allah'ın peygamberidir, Hz. İbrahim, Allah'ın peygamberidir,Hz. İsa, evet Allah'ın peygamberidir, Hz. İbrahim, Allah'ın peygamberidir, o tasdiki yapan bizim dinimizdir. o tasdiki yapan bizim dinimizdir.

Hıristiyanlar bunu bilmezler. Hıristiyanlar bunu bilmezler. Hıristiyanlar kendi peygamber tanıdıkları şahısların müslümanlar tarafından peygamber tanındığını,Hıristiyanlar kendi peygamber tanıdıkları şahısların müslümanlar tarafından peygamber tanındığını, halk olarak kendilerine intikal etmemiştir, bilmezler. halk olarak kendilerine intikal etmemiştir, bilmezler. O halde o peygamberleri tebcil eden, birleştiren İslâm'dır. O halde o peygamberleri tebcil eden, birleştiren İslâm'dır. Bütün semâvî dinlerin hakikatlerini İlâhî kitap Kur'ân-ı Kerîm içinde toplamıştır.Bütün semâvî dinlerin hakikatlerini İlâhî kitap Kur'ân-ı Kerîm içinde toplamıştır. İnsanlığa lazım olan bütün malzeme Kur'ân-ı Kerîm'dedir. İnsanlığa lazım olan bütün malzeme Kur'ân-ı Kerîm'dedir.

İslâm'ın öğrettiği hususlar bozulmadan bize kadar gelmiştir. İslâm'ın öğrettiği hususlar bozulmadan bize kadar gelmiştir. Bir bilim adamının olanca titizliği ile Peygamber Efendimiz'in Bir bilim adamının olanca titizliği ile Peygamber Efendimiz'in hayatının gecesi gündüzü, özel hayatı, ailevî hayatı, siyasî hayatı, içtimaî hayatı, seferleri,hayatının gecesi gündüzü, özel hayatı, ailevî hayatı, siyasî hayatı, içtimaî hayatı, seferleri, sözleri, konuşmaları tespit edilmiştir ve yine bir Batılı alim diyor ki;sözleri, konuşmaları tespit edilmiştir ve yine bir Batılı alim diyor ki; "Dünya üzerinde hiçbir insanın hayatı bu kadar detaylı tespit edilmiş değildir.""Dünya üzerinde hiçbir insanın hayatı bu kadar detaylı tespit edilmiş değildir." Hz. Peygamber Efendimiz kadar hayatının bütün detayı tespit edilmiş,Hz. Peygamber Efendimiz kadar hayatının bütün detayı tespit edilmiş, bu kadar detaylı tespit edilmiş bir kimse yoktur. bu kadar detaylı tespit edilmiş bir kimse yoktur.

O halde bir Peygamber bütün haberleriyle karşımızda numune olarak duruyor O halde bir Peygamber bütün haberleriyle karşımızda numune olarak duruyor ve Kur'ân-ı Kerîm'in bir harfi değişmemiştir, indiği zamandan günümüze kadar hâlen elimizde müzelerdeve Kur'ân-ı Kerîm'in bir harfi değişmemiştir, indiği zamandan günümüze kadar hâlen elimizde müzelerde Kur'ân-ı Kerîm'in eski nüshaları vardır.Kur'ân-ı Kerîm'in eski nüshaları vardır. Topkapı sarayı müzesinde Hz. Ali Efendimiz'in imzasını taşıyan nüsha vardır. Topkapı sarayı müzesinde Hz. Ali Efendimiz'in imzasını taşıyan nüsha vardır.

Bizim hocamız edebiyat fakültesinde beynelmilel böyle Bizim hocamız edebiyat fakültesinde beynelmilel böyle madalyalar almış Profesör Ahmet Bey vardı derdi ki:madalyalar almış Profesör Ahmet Bey vardı derdi ki: "Arkasında Aliyyü'bnü Ebû Tâlib diyor."Arkasında Aliyyü'bnü Ebû Tâlib diyor. Halbuki muzâfun ileyh olarak ibn kelimesinden sonraHalbuki muzâfun ileyh olarak ibn kelimesinden sonra normal olarak Aliyyi'bni Ebî Tâlib demesi lazım imzada, klasik gramer kaidesi böyle.normal olarak Aliyyi'bni Ebî Tâlib demesi lazım imzada, klasik gramer kaidesi böyle. Sanki gramer kaidesine aykırı gibi Ebû Tâlib diye yazılıyor, ibn'den sonraSanki gramer kaidesine aykırı gibi Ebû Tâlib diye yazılıyor, ibn'den sonra muzâfun ileyh olarak mecrûr sîga kullanılmıyor.muzâfun ileyh olarak mecrûr sîga kullanılmıyor. İşte bu, bu nüshanın Hz. Ali'nin imzasını taşıyan gerçek nüsha olduğunu gösterir.İşte bu, bu nüshanın Hz. Ali'nin imzasını taşıyan gerçek nüsha olduğunu gösterir. Çünkü o zamanın gramer kaidesi öyleydi, o arkaik gramer kaidesini şey yapıyor.Çünkü o zamanın gramer kaidesi öyleydi, o arkaik gramer kaidesini şey yapıyor. Muhafaza ettiğine göre doğrudur.Muhafaza ettiğine göre doğrudur. Taklit olsaydı Ebî Tâlib yazacaktı, taklit olmadığı için Ebû Tâlib yazıyor. Taklit olsaydı Ebî Tâlib yazacaktı, taklit olmadığı için Ebû Tâlib yazıyor. Demek ki esastır." diye söylüyordu.Demek ki esastır." diye söylüyordu. Bunların şimdi sayfalarını inceleyerek, mürekkebini inceleyerek de zamanını bulmakBunların şimdi sayfalarını inceleyerek, mürekkebini inceleyerek de zamanını bulmak mümkün ama bir delil de bu. mümkün ama bir delil de bu.

Kur'ân-ı Kerîm elimizde aynen mevcut.Kur'ân-ı Kerîm elimizde aynen mevcut. Peygamber Efendimiz'in hayatı gün gibi ortada ve bütün peygamberleri tanıyor. Peygamber Efendimiz'in hayatı gün gibi ortada ve bütün peygamberleri tanıyor. Bir hıristiyan mesela Allah'ın bir peygamberini reddetmek durumunda. Bir hıristiyan mesela Allah'ın bir peygamberini reddetmek durumunda. Ama İslâm'da bir red durumu yok. Ama İslâm'da bir red durumu yok. Elhamdülillah Allah'ın bütün peygamberlerini kabul ediyoruz.Elhamdülillah Allah'ın bütün peygamberlerini kabul ediyoruz. Hepsi adı anıldığı zaman aleyhisselam diye söylemek terbiyemiz olmuş.Hepsi adı anıldığı zaman aleyhisselam diye söylemek terbiyemiz olmuş. Musa aleyhisselam o ne demek? Musa aleyhisselam o ne demek? Ona selam olsun demek, İbrahim aleyhisselam. Ona selam olsun demek, İbrahim aleyhisselam.

Hatta o kadar seviyoruz ki isim koyuyoruz.Hatta o kadar seviyoruz ki isim koyuyoruz. Aramızda Musa isminde insanlar vardır, İsa adında insanlar vardır, Yakup, Yusuf, Eyüp, Şuayb… Aramızda Musa isminde insanlar vardır, İsa adında insanlar vardır, Yakup, Yusuf, Eyüp, Şuayb… Bütün Tevrat'ta ve İncil'de ismi geçen peygamberleri Bütün Tevrat'ta ve İncil'de ismi geçen peygamberleri o kadar seviyoruz ki çocuklarımıza isim olarak koyuyoruz. o kadar seviyoruz ki çocuklarımıza isim olarak koyuyoruz.

Ayrıca eski kitaplarda Peygamber Efendimiz'le ilgili haberler mevcuttur. Ayrıca eski kitaplarda Peygamber Efendimiz'le ilgili haberler mevcuttur. Eski kitapları da gönderen Allahu Teâlâ hazretleri olduğu için Eski kitapları da gönderen Allahu Teâlâ hazretleri olduğu için ileride şu vasıflara sahip bir peygamber gelecek diye ileride şu vasıflara sahip bir peygamber gelecek diye eski kitapların içine birtakım pasajlar vardır. eski kitapların içine birtakım pasajlar vardır. O pasajlarda, o cümlelerde, o paragraflarda Peygamber Efendimiz bildirilir.O pasajlarda, o cümlelerde, o paragraflarda Peygamber Efendimiz bildirilir. Kur'ân-ı Kerîm'de bu hususta Saff sûresinde ve Fetih sûresinde ve daha başka sûrelerde bilgi var.Kur'ân-ı Kerîm'de bu hususta Saff sûresinde ve Fetih sûresinde ve daha başka sûrelerde bilgi var. Fakat Kur'ân-ı Kerîm'den ayrı Tevrat'ta ve İncil'de bilgi var. Fakat Kur'ân-ı Kerîm'den ayrı Tevrat'ta ve İncil'de bilgi var. Papazlar o eski kitapların o âyetlerini kendileri gösteriyorlar. Papazlar o eski kitapların o âyetlerini kendileri gösteriyorlar.

Biz de edebiyat fakültesinde talebeyken bizim Pakistanlı, Hintli Profesör Hamidullah Bey Biz de edebiyat fakültesinde talebeyken bizim Pakistanlı, Hintli Profesör Hamidullah Bey o âyetleri, o cümleleri getirip bize okutmuştu. o âyetleri, o cümleleri getirip bize okutmuştu. Sonra Zeki Bendi Bey'in makalesi vardır,Sonra Zeki Bendi Bey'in makalesi vardır, Kumran denilen Lut gölü kenarında bir mağarada eski metinler bulundu, Kumran denilen Lut gölü kenarında bir mağarada eski metinler bulundu, Hıristiyanlığa ait, Yahudiliğe ait çok eski kitaplar. Hıristiyanlığa ait, Yahudiliğe ait çok eski kitaplar. Yakılmasın, Romalılar tahrip etmesin diye saklanmış oraya mağaraya.Yakılmasın, Romalılar tahrip etmesin diye saklanmış oraya mağaraya. Bu metinler bulundu ve bu metinlerin bir kısmını Amerika aldı, bir kısmı Ürdün müzelerinde,Bu metinler bulundu ve bu metinlerin bir kısmını Amerika aldı, bir kısmı Ürdün müzelerinde, bir kısmı Vatikan'da, muhtelif yerlere alındı, incelendi.bir kısmı Vatikan'da, muhtelif yerlere alındı, incelendi. Buralarda Tevrat ve İncil'deki değişmelere işaret eden, Buralarda Tevrat ve İncil'deki değişmelere işaret eden, Kur'ân-ı Kerîm'in haklı olduğunu gösteren malzeme var. Kur'ân-ı Kerîm'in haklı olduğunu gösteren malzeme var. Ve Kur'ân-ı Kerîm'in tasdikçisi durumunda bulunan vesikalar. Ve Kur'ân-ı Kerîm'in tasdikçisi durumunda bulunan vesikalar.

Bazı büyük papazlar, bazı büyük hıristiyan ve yahudi alimleri müslüman olmuşlardır,Bazı büyük papazlar, bazı büyük hıristiyan ve yahudi alimleri müslüman olmuşlardır, kendi kitaplarındaki müjdelerden dolayı.kendi kitaplarındaki müjdelerden dolayı. Peygamber Efendimiz gelmeden önce şu evsafta bir peygamber gelecek diye beklemişlerdir,Peygamber Efendimiz gelmeden önce şu evsafta bir peygamber gelecek diye beklemişlerdir, Peygamber Efendimiz geldiği zaman ona tâbi olmuşlardır. Peygamber Efendimiz geldiği zaman ona tâbi olmuşlardır. Peygamber Efendimiz'in zamanından misal Selmânü'l-Fârisî hazretleridir. Peygamber Efendimiz'in zamanından misal Selmânü'l-Fârisî hazretleridir.

Selmânü'l-Fârisî hazretleri İranlı bir aileden dünyaya geldikten sonra asil bir aileden, Selmânü'l-Fârisî hazretleri İranlı bir aileden dünyaya geldikten sonra asil bir aileden, papazların yanında çeşitli illerde, ülkelerde gezdikten sonra, papazların yanında çeşitli illerde, ülkelerde gezdikten sonra, âhir zaman peygamberi Hicaz'da zuhur edecek diye onun gelmesiniâhir zaman peygamberi Hicaz'da zuhur edecek diye onun gelmesini yakalamak, ona tâbi olmak, onu tanımak için Hicaz'a gelmiştir. yakalamak, ona tâbi olmak, onu tanımak için Hicaz'a gelmiştir.

Yine Medine-i Münevvere'deki yahudi alimlerden Abdullah İbn Selâm,Yine Medine-i Münevvere'deki yahudi alimlerden Abdullah İbn Selâm, Tevrat'taki bilgilerden dolayı Peygamber Efendimiz'inTevrat'taki bilgilerden dolayı Peygamber Efendimiz'in hak peygamber olduğunu anlayarak müslüman olmuştur.hak peygamber olduğunu anlayarak müslüman olmuştur. Bu misaller eski kitaplarda Peygamber Efendimiz'le ilgili malzemenin olmasına en büyük delil.Bu misaller eski kitaplarda Peygamber Efendimiz'le ilgili malzemenin olmasına en büyük delil. Çünkü o eski kitapları da biz uydurmuş olamazdık ya, Çünkü o eski kitapları da biz uydurmuş olamazdık ya, eski kitaplar bizden önce mevcut muhtelif kültür sahalarında. eski kitaplar bizden önce mevcut muhtelif kültür sahalarında.

Hatta Islam My Choice diye bir kitap neşretmiş Begüm Ayşe Beveli Vakfı Pakistan'da. Hatta Islam My Choice diye bir kitap neşretmiş Begüm Ayşe Beveli Vakfı Pakistan'da. Orada bazı Hint kaynaklarında, eskiOrada bazı Hint kaynaklarında, eski Hint dinlerinin kitaplarından fotoğraflar veriyor, sayfa fotoğrafları.Hint dinlerinin kitaplarından fotoğraflar veriyor, sayfa fotoğrafları. Orada Peygamber Efendimiz'in geleceğine dair cümleler var. Orada Peygamber Efendimiz'in geleceğine dair cümleler var. Eski Hint kitaplarında, eski İran dînî metinlerinde, Hz. Peygamber'in yaşadığı çağlardan önceEski Hint kitaplarında, eski İran dînî metinlerinde, Hz. Peygamber'in yaşadığı çağlardan önce yeryüzünde mevcut bulunan dinlerin kitaplarındayeryüzünde mevcut bulunan dinlerin kitaplarında onunla ilgili metinler fotoğraflar ve tercümeleri var. onunla ilgili metinler fotoğraflar ve tercümeleri var.

Demek ki Tevrat'ta, İncil'de, eski İran metinlerinde,Demek ki Tevrat'ta, İncil'de, eski İran metinlerinde, Hint metinlerinde Peygamber Efendimiz'in geleceğine dair müjdeler var. Hint metinlerinde Peygamber Efendimiz'in geleceğine dair müjdeler var. Kur'ân-ı Kerîm'de de bunlara işaret ediliyor. Kur'ân-ı Kerîm'de de bunlara işaret ediliyor. Mesela; Ve iz kâle Îseb'nü Meryeme yâ benî İsrâîleMesela;

Ve iz kâle Îseb'nü Meryeme yâ benî İsrâîle
innî resûlullâhi ileyküm musaddikan limâ beyne yedeyye mine't- innî resûlullâhi ileyküm musaddikan limâ beyne yedeyye mine't- Tevrâti ve mübeşşiren bi-resûlin ye'tî min ba'dî ismühû Ahmed. Tevrâti ve mübeşşiren bi-resûlin ye'tî min ba'dî ismühû Ahmed.

İlerde Ahmed adında bir peygamber gelecek diye İncil'de birİlerde Ahmed adında bir peygamber gelecek diye İncil'de bir âyetin olduğunu, Hz. İsa'nın böyle buyurduğunu Saff sûresi beyan ediyor. âyetin olduğunu, Hz. İsa'nın böyle buyurduğunu Saff sûresi beyan ediyor.

Hakikaten de İncil'de böyle bir âyet vardır.Hakikaten de İncil'de böyle bir âyet vardır. Hamidullah Bey bize İncil'den getirip göstermişti.Hamidullah Bey bize İncil'den getirip göstermişti. Ve bu âyet sebebiyle nice papazlar, o şahıs Peygamber Efendimiz'dir diye…Ve bu âyet sebebiyle nice papazlar, o şahıs Peygamber Efendimiz'dir diye… Paraklit diye tercümesi yapılmış, İncil'in indiği asıl metin elimizde değil, tercümeleri elimizde. Paraklit diye tercümesi yapılmış, İncil'in indiği asıl metin elimizde değil, tercümeleri elimizde. O tercümelerde asıl kelimenin mukabili olan tercüme kelimeler var.O tercümelerde asıl kelimenin mukabili olan tercüme kelimeler var. Ama o kelimeler de yine Peygamber Efendimiz'i gösterdiği papazlar tarafındanAma o kelimeler de yine Peygamber Efendimiz'i gösterdiği papazlar tarafından ifade edilmiş ve onların müslüman olmasını sağlamıştır. ifade edilmiş ve onların müslüman olmasını sağlamıştır.

Meşhur bir misal; İspanya'nın Mallorca adasından yetişmiş Anselm Turmeda isimli papazdır.Meşhur bir misal; İspanya'nın Mallorca adasından yetişmiş Anselm Turmeda isimli papazdır. Bu papaz İspanya'da, Fransa'da ve İtalya'da yüksek ihtisaslarını tamamladıktan sonra, Bu papaz İspanya'da, Fransa'da ve İtalya'da yüksek ihtisaslarını tamamladıktan sonra, Fransa'da bir manastırda çok yüksek bir alimin hizmetinde çalışırkenFransa'da bir manastırda çok yüksek bir alimin hizmetinde çalışırken İncil'deki bu âyet-i kerîmenin Peygamber Efendimiz'i anlatan âyet-i kerîme olduğunu öğrenince İncil'deki bu âyet-i kerîmenin Peygamber Efendimiz'i anlatan âyet-i kerîme olduğunu öğrenince Tunus'a gelip müslüman oluyor, Abdullah adını alıyor, Abdullah et-Tercüman diye.Tunus'a gelip müslüman oluyor, Abdullah adını alıyor, Abdullah et-Tercüman diye. Ve İncil'deki İslâmiyet'i ve Peygamber Efendimiz'i müjdeleyen âyetleri konu edinen bir kitap yazıyor,Ve İncil'deki İslâmiyet'i ve Peygamber Efendimiz'i müjdeleyen âyetleri konu edinen bir kitap yazıyor, bu kitap tercüme edilmiştir Türkçe'ye. bu kitap tercüme edilmiştir Türkçe'ye.

Sonra ben profesörlük çalışması olarak şu bizim meşhur matbaacı,Sonra ben profesörlük çalışması olarak şu bizim meşhur matbaacı, Türkiye'ye matbaayı getiren İbrahim-i Müteferrika'nın Risâle-i İslâmiye diye bir eseri olduğunu Türkiye'ye matbaayı getiren İbrahim-i Müteferrika'nın Risâle-i İslâmiye diye bir eseri olduğunu görmüştüm ve deniliyordu ki; Risâle-i İslâmiyegörmüştüm ve deniliyordu ki; Risâle-i İslâmiye Müslümanlığı anlatan bir kitaptır, böyle geçiştiriliyordu.Müslümanlığı anlatan bir kitaptır, böyle geçiştiriliyordu. Ben de dînî edebiyat kürsüsü başkanı olduğum için bakalım bu Risâle-i İslâmiye nedir diye inceledimBen de dînî edebiyat kürsüsü başkanı olduğum için bakalım bu Risâle-i İslâmiye nedir diye inceledim ve sonunda onu bir kitap hâlinde de neşrettim. ve sonunda onu bir kitap hâlinde de neşrettim.

İbrahim-i Müteferrika bir Romanyalı papaz, o bize Türkiye'ye matbaayı getiren şahıs. İbrahim-i Müteferrika bir Romanyalı papaz, o bize Türkiye'ye matbaayı getiren şahıs. Romanya'da Kolojvar şehrinde yaşamış bir papaz kendisiRomanya'da Kolojvar şehrinde yaşamış bir papaz kendisi ve çok yüksek bir güzel bir tahsil görmüş, Yunanca'yı Latince'yi öğrenmiş.ve çok yüksek bir güzel bir tahsil görmüş, Yunanca'yı Latince'yi öğrenmiş. Eski metinleri ve kilisenin kitaplığındaki kitapları okumuş.Eski metinleri ve kilisenin kitaplığındaki kitapları okumuş. Diyor ki; "Üstâd-ı bîmürüvvetlerin okunmasını yasak ettiği kitapları okudum." Diyor ki;

"Üstâd-ı bîmürüvvetlerin okunmasını yasak ettiği kitapları okudum."

Üstat ama müslüman olmadığı için, hakikati sakladığı için üstâd-ı bîmürüvvet diyor. Üstat ama müslüman olmadığı için, hakikati sakladığı için üstâd-ı bîmürüvvet diyor. Mürüvvetsiz üstatlarımın okumayayım diye sakladığı kitapları okudum diyor. Mürüvvetsiz üstatlarımın okumayayım diye sakladığı kitapları okudum diyor.

Ve oradan hıristiyan literatürünün Peygamber Efendimiz'i müjdeleyenVe oradan hıristiyan literatürünün Peygamber Efendimiz'i müjdeleyen malzemesine âşinâ olduğunu ve onun için müslüman olduğunu söylüyor malzemesine âşinâ olduğunu ve onun için müslüman olduğunu söylüyor ve bu Risâle-i İslâmiye isimli kitap İslâm'ı anlatan bir kitap değil, saklanıyor bu mesele.ve bu Risâle-i İslâmiye isimli kitap İslâm'ı anlatan bir kitap değil, saklanıyor bu mesele. Halk bilmesin diye bazı gerçekleri saklıyorlar araştırıcılar. Halk bilmesin diye bazı gerçekleri saklıyorlar araştırıcılar.

Kim yapmış bu şahsın üzerinde araştırmayı?Kim yapmış bu şahsın üzerinde araştırmayı? Bir Katolik papaz yapmış!Bir Katolik papaz yapmış! İbrahim-i Müteferrika üzerindeki en bilimsel araştırma İbrahim-i Müteferrika üzerindeki en bilimsel araştırma Katolik papaz falancanın yaptığı çalışmadır deniliyor. Katolik papaz falancanın yaptığı çalışmadır deniliyor. Katolik papaz müslüman olan bir papazın Müslümanlığa yarayan malzemesini bize tanıtmak ister mi?Katolik papaz müslüman olan bir papazın Müslümanlığa yarayan malzemesini bize tanıtmak ister mi? Tanıtmıyor, İslâm'ı anlatan bir eser… Hayır! Tanıtmıyor, İslâm'ı anlatan bir eser…

Hayır!
İslâm'ı anlatan bir eser değil. Bir papaz olan İbrahim-i Müteferrika'nın İslâm'ı anlatan bir eser değil. Bir papaz olan İbrahim-i Müteferrika'nın müslüman olmasına sebep olan İncil âyetlerini bahis konusu eden bir kitap, müslüman olmasına sebep olan İncil âyetlerini bahis konusu eden bir kitap, o konuya kimse yanaşmasın, o konuyu bilmesin diye papaz saklıyor gerçeği.o konuya kimse yanaşmasın, o konuyu bilmesin diye papaz saklıyor gerçeği. İbrahim-i Müteferrika kendi hayatını anlatıyor.İbrahim-i Müteferrika kendi hayatını anlatıyor. Hangi âyetleri görüp de -Latincesini de veriyor orada- müslüman olduğunu anlatıyor. Hangi âyetleri görüp de -Latincesini de veriyor orada- müslüman olduğunu anlatıyor.

Müteferrika demek sarayda bir yüksek hizmet demek.Müteferrika demek sarayda bir yüksek hizmet demek. Teknik ve sanata dayalı bir hizmet demek, müteferrika derecesine yükselmiş, Teknik ve sanata dayalı bir hizmet demek, müteferrika derecesine yükselmiş, ihtisas isteyen, sanat ve bilgi ve görgü isteyen birtakım işlerin erbabına müteferrika derlerdi. ihtisas isteyen, sanat ve bilgi ve görgü isteyen birtakım işlerin erbabına müteferrika derlerdi. İbrahim-i Müteferrika sarayda o hizmeti yapacak dereceye gelmiş İbrahim-i Müteferrika sarayda o hizmeti yapacak dereceye gelmiş bir saraylı eleman, memur demek oluyor. bir saraylı eleman, memur demek oluyor. Müteferrikalıktan da yüksek bir hizmete çıkmıştır sonra.Müteferrikalıktan da yüksek bir hizmete çıkmıştır sonra. Ömrü boyunca da hakikaten çok faydalı hizmetler yapmıştır, şâyân-ı şükrân hizmetler yapmıştır. Ömrü boyunca da hakikaten çok faydalı hizmetler yapmıştır, şâyân-ı şükrân hizmetler yapmıştır.

Nur içinde yatsın, mekânı cennet olsun, samimi müslüman olduğu ve hakikaten İslâm'a hizmet ettiği Nur içinde yatsın, mekânı cennet olsun, samimi müslüman olduğu ve hakikaten İslâm'a hizmet ettiği kanaatine vardım ben incelemelerimle.kanaatine vardım ben incelemelerimle. Ama eseri bir papazın İncil metinlerini okuyup daAma eseri bir papazın İncil metinlerini okuyup da hangi âyetlerden dolayı müslüman olduğunu anlatan bir eserdir.hangi âyetlerden dolayı müslüman olduğunu anlatan bir eserdir. O da faydalı olur diye ben de onu neşrettim, başka papazlar da görsünler diye. O da faydalı olur diye ben de onu neşrettim, başka papazlar da görsünler diye.

Sonra geçen gün yine bizim bir eğitim seminerimiz vardı, orada da söyledim arkadaşlarımıza. Sonra geçen gün yine bizim bir eğitim seminerimiz vardı, orada da söyledim arkadaşlarımıza. Abdülehad Dâvûd isminde bir araştırıcı daha var.Abdülehad Dâvûd isminde bir araştırıcı daha var. Bu araştırıcı önce hıristiyanmış Abdülmesih'miş ismi.Bu araştırıcı önce hıristiyanmış Abdülmesih'miş ismi. Abdülmesih, "Mesih İsa'nın kulu" demek, İsa'ya, Hz. İsa aleyhisselam'a tanrıdır diyeAbdülmesih, "Mesih İsa'nın kulu" demek, İsa'ya, Hz. İsa aleyhisselam'a tanrıdır diye inanan insanların koyacağı bir isim bu.inanan insanların koyacağı bir isim bu. Abdülmesih, "Mesih'in kulu" demek. Abdülmesih, "Mesih'in kulu" demek.

Müslüman olmuş Abdülehad adını alıyor.Müslüman olmuş Abdülehad adını alıyor. Öyle şey yok, Allah tektir, bir tekdir diye Abdülehad, o Ehad olan Allah'ın kulu.Öyle şey yok, Allah tektir, bir tekdir diye Abdülehad, o Ehad olan Allah'ın kulu. Bilâl-i Habeşî'nin Ehad Ehad dediği gibi...Bilâl-i Habeşî'nin Ehad Ehad dediği gibi... Bir, tektir O, şerîki nazîri yoktur diye Abdülehad adını almış veBir, tektir O, şerîki nazîri yoktur diye Abdülehad adını almış ve İncil'i anlatan çok değerli araştırmaları var.İncil'i anlatan çok değerli araştırmaları var. Çünkü İngiltere'ye gitmiş, Roma'ya gitmiş, doktora yapmış, bir doktora daha yapmış,Çünkü İngiltere'ye gitmiş, Roma'ya gitmiş, doktora yapmış, bir doktora daha yapmış, İran'da profesörlük yapmış. İran'da profesörlük yapmış. Türkçe biliyor, Farsça biliyor, Arapça, İngilizce, İtalyanca, Yunanca, Süryanice biliyor… Türkçe biliyor, Farsça biliyor, Arapça, İngilizce, İtalyanca, Yunanca, Süryanice biliyor…

Her şeyi çok güzel öğrenmiş bir insan.Her şeyi çok güzel öğrenmiş bir insan. Biz arkadaşlarımıza not ettirdik, dedik ki bu zâtın hayatını araştırın,Biz arkadaşlarımıza not ettirdik, dedik ki bu zâtın hayatını araştırın, kabri nerdedir, ne oldu, eserleri ne oldu?kabri nerdedir, ne oldu, eserleri ne oldu? Bir ilim adamı müslüman olmuş, İslâm'ı savunmak içinBir ilim adamı müslüman olmuş, İslâm'ı savunmak için ve Hıristiyanlığın yanlış taraflarını anlatmak için eserler yazmış.ve Hıristiyanlığın yanlış taraflarını anlatmak için eserler yazmış. Perde arkasında kalmasın, onu gizlemek isteyen kimseler olabilir amaPerde arkasında kalmasın, onu gizlemek isteyen kimseler olabilir ama kadirşinas bir milletiz, biz onun kadrini bilip onu tanıtmamız lazım.kadirşinas bir milletiz, biz onun kadrini bilip onu tanıtmamız lazım. Onun için burada ismini andım Allah ona da rahmet eylesin o Abdülehad'e de. Onun için burada ismini andım Allah ona da rahmet eylesin o Abdülehad'e de.

Şimdi asrımızın ilmine sahip kardeşlerimiz, bendeniz profesörüm,Şimdi asrımızın ilmine sahip kardeşlerimiz, bendeniz profesörüm, dinleyiciler arasında profesör dostlarımız, kardeşlerimiz var.dinleyiciler arasında profesör dostlarımız, kardeşlerimiz var. Seve seve müslümanız, inanmış olarak, incelemiş olarak, çeşitli tenkitleri bilen,Seve seve müslümanız, inanmış olarak, incelemiş olarak, çeşitli tenkitleri bilen, onlara zaman zaman cevap veren insanlar olarak seve seve cân ü gönülden müslümanız.onlara zaman zaman cevap veren insanlar olarak seve seve cân ü gönülden müslümanız. Her tenkit bizi İslâm'a daha çok sımsıkı sarındırıyor, İslâm böyle bir din.Her tenkit bizi İslâm'a daha çok sımsıkı sarındırıyor, İslâm böyle bir din. İslâm'ın cazip üstünlükleri nelerdir onları kısaca özetlemek istiyorum. İslâm'ın cazip üstünlükleri nelerdir onları kısaca özetlemek istiyorum.

İslâm'da en önemli husus itikattır. Kusurlar, günahlar…Onlar affolabilir.İslâm'da en önemli husus itikattır. Kusurlar, günahlar…Onlar affolabilir. Af diye bir müessesesi var Allah'ın, mağfireti, affı, rahmeti var, affolabiliyor.Af diye bir müessesesi var Allah'ın, mağfireti, affı, rahmeti var, affolabiliyor. Mühim olan itikattır, mühim olan bilimsel temeldir, gerçeğin doğru kavranmasıdır.Mühim olan itikattır, mühim olan bilimsel temeldir, gerçeğin doğru kavranmasıdır. Allah, o gerçek, doğru olarak kavranıldığı zaman öteki kusurları bağışlayabiliyor. Allah, o gerçek, doğru olarak kavranıldığı zaman öteki kusurları bağışlayabiliyor.

İnnallâhe lâ yağfiru en-yüşreke bihi ve yağfiru mâ dûne zâlike li-men yeşâü. İnnallâhe lâ yağfiru en-yüşreke bihi ve yağfiru mâ dûne zâlike li-men yeşâü.

Allah sadece bu gerçeği kavrayamayanları affetmez. Allah sadece bu gerçeği kavrayamayanları affetmez. O ilmî gerçeği yakalayamayanları affetmez,O ilmî gerçeği yakalayamayanları affetmez, ötekileri affedebilir dilediğini suçunu bağışlayabilir, mühim olan inançtır. ötekileri affedebilir dilediğini suçunu bağışlayabilir, mühim olan inançtır.

O halde bizim de ilk önce bu bilimsel gerçeği tam kavramamız lazım.O halde bizim de ilk önce bu bilimsel gerçeği tam kavramamız lazım. Küfür affolmaz bir suçtur, şirk, müşriklik, o da affolmaz bir suçtur. Küfür affolmaz bir suçtur, şirk, müşriklik, o da affolmaz bir suçtur. Küfür tamamen inkâr, şirk de yanlış bilmek veya ortak koşmak. Küfür tamamen inkâr, şirk de yanlış bilmek veya ortak koşmak. Bir inanç var tamamen inkâr yok ama inanç yanlış, o da kıymetli değil, o da olmaz! Bir inanç var tamamen inkâr yok ama inanç yanlış, o da kıymetli değil, o da olmaz!

İnsanoğlu Allah'ı doğru tanımak zorundadır. İnsanoğlu Allah'ı doğru tanımak zorundadır. Ya doğru olarak tanıyacak ya da tanımazsa affolmaz.Ya doğru olarak tanıyacak ya da tanımazsa affolmaz. İnsanın en büyük vazifesi Allah'ı, Yaratanı'nı doğru tanımasıdır.İnsanın en büyük vazifesi Allah'ı, Yaratanı'nı doğru tanımasıdır. Her gün kendisine rızkı vereni, göndereni, sıhhati, aklı vereni,Her gün kendisine rızkı vereni, göndereni, sıhhati, aklı vereni, her türlü nimeti, sonsuz nimetleri vereni mutlaka doğru bilecek. her türlü nimeti, sonsuz nimetleri vereni mutlaka doğru bilecek. Oradaki hatayı Allah affetmiyor. Oradaki hatayı Allah affetmiyor.

İslâm'ın ana mantığı budur ve Hz. Âdem atamızdan Peygamber Efendimiz'e kadarİslâm'ın ana mantığı budur ve Hz. Âdem atamızdan Peygamber Efendimiz'e kadar peygamberlerin mücadelesi budur. peygamberlerin mücadelesi budur. Bu gerçeği insanoğlu kavrayacak, eliyle yaptığı taşa, havada gördüğü güneşe, aya, yıldıza tapmayacak.Bu gerçeği insanoğlu kavrayacak, eliyle yaptığı taşa, havada gördüğü güneşe, aya, yıldıza tapmayacak. Çünkü onlar gibi kaç tane yıldız olduğunu ilim bugün söylüyor.Çünkü onlar gibi kaç tane yıldız olduğunu ilim bugün söylüyor. Kaç tane güneş olduğunu, kaç tane güneş sistemi olduğunu biliyoruz. Kaç tane güneş olduğunu, kaç tane güneş sistemi olduğunu biliyoruz. Yeryüzündeki yere yatırıp boğazını kestiğimiz hayvanlara tapmayacak!Yeryüzündeki yere yatırıp boğazını kestiğimiz hayvanlara tapmayacak! Etini kebap yaptığımız, biftek yaptığımız hayvanlara tapmayacak, doğruyu bulacak, saçmalamayacak. Etini kebap yaptığımız, biftek yaptığımız hayvanlara tapmayacak, doğruyu bulacak, saçmalamayacak.

Sonra, bir de şeytana tapmak diye bir söz vardır. Sonra, bir de şeytana tapmak diye bir söz vardır.

Lâ ta'budu'ş-şeytân. Lâ ta'budu'ş-şeytân.

Sonra nefse tapmak; E raeyte meni'ttehaze ilâhehû hevâhû. Sonra nefse tapmak;

E raeyte meni'ttehaze ilâhehû hevâhû.

Nefsini put edinmek…Nefsini put edinmek… İnsanlar bazen Allah'a tapınmazlar, Allah'a itaat etmezler, bazıları şeytana itaat eder,İnsanlar bazen Allah'a tapınmazlar, Allah'a itaat etmezler, bazıları şeytana itaat eder, şeytanın emrinde ve buyruğundadır, bazıları da nefsinin emrinde, buyruğundadır,şeytanın emrinde ve buyruğundadır, bazıları da nefsinin emrinde, buyruğundadır, ona tapınıyor diye bu hususta dikkat çekiliyor. ona tapınıyor diye bu hususta dikkat çekiliyor. Bunlara tapınmaması, Allah'tan gayriye tapınmaması, Bunlara tapınmaması, Allah'tan gayriye tapınmaması, Allah'ın varlığının birliğinin anlaşılması ana temel alınıyor.Allah'ın varlığının birliğinin anlaşılması ana temel alınıyor. Hepsi güzel, hepsi akla ve mantığa ve ilme, yirminci yüzyıla uygun. Hepsi güzel, hepsi akla ve mantığa ve ilme, yirminci yüzyıla uygun.

Amellerin dış şekli önemli değildir, özü önemlidir, niyet ve ihlâs esastır İslâm'da. Amellerin dış şekli önemli değildir, özü önemlidir, niyet ve ihlâs esastır İslâm'da. Bir iki tane insan aynı işi yaparlar, birisinden kabul olur birisinden olmaz.Bir iki tane insan aynı işi yaparlar, birisinden kabul olur birisinden olmaz. Çünkü birisinin niyeti başkadır.Çünkü birisinin niyeti başkadır. Aklından başka şey geçiyordur, niyeti kötüdür, aynı işi dış şekil itibariyle aynı yaparlar amaAklından başka şey geçiyordur, niyeti kötüdür, aynı işi dış şekil itibariyle aynı yaparlar ama Allah birisini kabul eder, ötekisini kabul etmez.Allah birisini kabul eder, ötekisini kabul etmez. Birisine mükâfat verir ötekisine ceza verir. Birisine mükâfat verir ötekisine ceza verir.

O halde samimiyeti teşvik eden bir din, dış boyamayı kabul etmeyen bir din, O halde samimiyeti teşvik eden bir din, dış boyamayı kabul etmeyen bir din, iç temizliğini samimiyeti emreden tavsiye eden bir din. iç temizliğini samimiyeti emreden tavsiye eden bir din. Hatta; ed-Dînü en-nasîhatü diyor Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem.Hatta;

ed-Dînü en-nasîhatü diyor Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem.
Bu da iyi bilinmeyen, mânası iyi anlaşılmamış bir hadîs-i şeriftir.Bu da iyi bilinmeyen, mânası iyi anlaşılmamış bir hadîs-i şeriftir. "Din nasihattir." diye tercüme ediliyor. "Din nasihattir." diye tercüme ediliyor. Yanlış! ed-Dînü en-nasîhatü demek "Din samimiyettir" demek.Yanlış! ed-Dînü en-nasîhatü demek "Din samimiyettir" demek. Nasihat çünkü samimiyet mânasına geliyor. Nasihat çünkü samimiyet mânasına geliyor. Din öğüt demek değil, öğüt olmasa da din samimiyettir. Din öğüt demek değil, öğüt olmasa da din samimiyettir. Ses çıkmasa dahi... Ses çıkmasa dahi...

Geçen gün elime bir kitap geldi diyor ki insanın sözünün,Geçen gün elime bir kitap geldi diyor ki insanın sözünün, iletişimde başkasına bir haberi bir bilgiyi vermekte rolü yüzde ondur. iletişimde başkasına bir haberi bir bilgiyi vermekte rolü yüzde ondur. Yüzde ondur! Yüzde otuzu jestler ve mimiklerdir, yüzde on sözdür,Yüzde ondur! Yüzde otuzu jestler ve mimiklerdir, yüzde on sözdür, yüzde altmış hâlidir insanı, asıl iletişim, asıl haberleşme hâlle olur yüzde altmış hâlidir insanı, asıl iletişim, asıl haberleşme hâlle olur ve onun delilini veriyor resimleriyle, şeyleriyle.ve onun delilini veriyor resimleriyle, şeyleriyle. Hâl ile iletişimi tam sağlamak, haberleşmeyi, mesajlaşmayı sağlamanın şeyini yapmış kitap. Hâl ile iletişimi tam sağlamak, haberleşmeyi, mesajlaşmayı sağlamanın şeyini yapmış kitap.

Konuşmadan da insan anlaşabilir, mühim olan samimiyettir. Konuşmadan da insan anlaşabilir, mühim olan samimiyettir. ed-Dînü en-nasîhatü. "Din samimiyettir." demek.ed-Dînü en-nasîhatü. "Din samimiyettir." demek. Zaten arkasından cümlenin gelişi meseleyi anlatıyor. Zaten arkasından cümlenin gelişi meseleyi anlatıyor.

Kâlû li-men yâ Resûlallah? "Kime karşı samimiyet ya Resûlallah?"Kâlû li-men yâ Resûlallah? "Kime karşı samimiyet ya Resûlallah?" Lillâhi. "Allah'a karşı samimiyet." Lillâhi. "Allah'a karşı samimiyet."

Eğer öğüt mânasına olsaydı Allah'a karşı öğüt söker mi? Eğer öğüt mânasına olsaydı Allah'a karşı öğüt söker mi? Kul Allah'a öğüt verebilir mi? Kul Allah'a öğüt verebilir mi? Mümkün değil demek ki öğüt mânasında değil. Allah'a karşı samimiyet… Mümkün değil demek ki öğüt mânasında değil. Allah'a karşı samimiyet…

Ve li-resûlihî. "Resûlü'ne karşı samimiyet." Ve li-resûlihî. "Resûlü'ne karşı samimiyet." Ve li-kitâbihî. "Kur'an'ına karşı samimiyet." Kur'an'a karşı öğüt bahis konusu olmayacak. Ve li-kitâbihî. "Kur'an'ına karşı samimiyet." Kur'an'a karşı öğüt bahis konusu olmayacak.

Ve li-eimmeti'l-müslimîne. "Müslümanların yöneticilerine karşı samimiyet."Ve li-eimmeti'l-müslimîne. "Müslümanların yöneticilerine karşı samimiyet." Ve âmmetihim. "Hepsine karşı samimiyet."Ve âmmetihim. "Hepsine karşı samimiyet." Ne kadar güzel, din tamamen samimiyettir diyor.Ne kadar güzel, din tamamen samimiyettir diyor. Bizim bunu böyle duyurmamız lazım insanlığa. Bizim bunu böyle duyurmamız lazım insanlığa.

Din kuru merasim değildir, dış şekil değildir. Din kuru merasim değildir, dış şekil değildir. Özdür ve samimiyettir, tamamen samimiyettir.Özdür ve samimiyettir, tamamen samimiyettir. Allah karşısında, Resûlü'ne karşı samimiyet, Kur'an'a karşı samimiyet, yöneticilerine karşı samimiyet,Allah karşısında, Resûlü'ne karşı samimiyet, Kur'an'a karşı samimiyet, yöneticilerine karşı samimiyet, genel olarak müslümanların hepsine karşı samimiyet.genel olarak müslümanların hepsine karşı samimiyet. Böyle özetliyor Peygamber Efendimiz. Böyle özetliyor Peygamber Efendimiz.

Sonra, İslâm'ın emir ve yasakları kaprisli emirler değildir.Sonra, İslâm'ın emir ve yasakları kaprisli emirler değildir. Ben böyle istiyorum. Ben böyle istiyorum. Böyle yapacaksın, ille de yapacaksın filan gibiBöyle yapacaksın, ille de yapacaksın filan gibi bir mantıkla verilmiş emirler değildir İslâm'ın emirleri.bir mantıkla verilmiş emirler değildir İslâm'ın emirleri. Ya nasıldır? İslâm'ın emirlerinde beş hedef güdülmüştür.Ya nasıldır? İslâm'ın emirlerinde beş hedef güdülmüştür. Hepsi incelendiği zaman inancı korumaya yöneliktir,Hepsi incelendiği zaman inancı korumaya yöneliktir, İslâm'ın emirleri gruplandırılırsa beş ana grupta toplanabilir;İslâm'ın emirleri gruplandırılırsa beş ana grupta toplanabilir; inancı korumak bir, şirk olmasın küfür olmasın vesaire olmasın. inancı korumak bir, şirk olmasın küfür olmasın vesaire olmasın. Ruhu korumak iki, aklı korumak üç, içki onun için yasaklanmıştır.Ruhu korumak iki, aklı korumak üç, içki onun için yasaklanmıştır. İçki aklı aldığı için haram kılınmıştır. İçki aklı aldığı için haram kılınmıştır. Çünkü İslâm'ın vazifesi aklı korumaktır. Çünkü İslâm'ın vazifesi aklı korumaktır.

Sonra malı korumaktır, mala zarar veremezsin.Sonra malı korumaktır, mala zarar veremezsin. Şimdi moda çıktı, lokantalarda kır tabağı, ver beş bin lira para. Şimdi moda çıktı, lokantalarda kır tabağı, ver beş bin lira para. Stresi atmak için tabak kırmak, İslâm'da bu yoktur, yapamaz, neden?Stresi atmak için tabak kırmak, İslâm'da bu yoktur, yapamaz, neden? İslâm'da mal da muhteremdir, mala telef veren cezalandırılır. İslâm'da mal da muhteremdir, mala telef veren cezalandırılır. Gel bakalım buraya! Ben kendi tabağımı kırdım.Gel bakalım buraya! Ben kendi tabağımı kırdım. Kendi tabağını kırsan bile ben sana yönetici olarak ceza veriyorum der İslâm.Kendi tabağını kırsan bile ben sana yönetici olarak ceza veriyorum der İslâm. Neden? Mal da muhteremdir, malın korunması önemlidir ve mecellenin kaideleri arasına girmiştir. Neden? Mal da muhteremdir, malın korunması önemlidir ve mecellenin kaideleri arasına girmiştir.

Lâ darara ve lâ dırar. "İslâm'da mala zarar vermek yoktur." Lâ darara ve lâ dırar. "İslâm'da mala zarar vermek yoktur."

Ben falanca komşuya kızdım onun harmanını yakamam. Ben falanca komşuya kızdım onun harmanını yakamam. İslâmî bakımdan yoktur böyle bir şey, günahtır, cezası büyüktür.İslâmî bakımdan yoktur böyle bir şey, günahtır, cezası büyüktür. O benim harmanımı yakmıştı, ben de ceza olarak onun harmanını yakacağım.O benim harmanımı yakmıştı, ben de ceza olarak onun harmanını yakacağım. Onu da yapamazsın. Onu da yapamazsın.

Lâ darara ve lâ dırar. Zarar da vermek yoktur, zarara zararla mukabele hakkı da doğmaz.Lâ darara ve lâ dırar.

Zarar da vermek yoktur, zarara zararla mukabele hakkı da doğmaz.
Ancak kadıya başvurabilirsin, hakkını arayabilirsin. Ancak kadıya başvurabilirsin, hakkını arayabilirsin. Malı telef edemezsin, İslâm çünkü malı da muhterem saymıştır. Malı telef edemezsin, İslâm çünkü malı da muhterem saymıştır.

Hatta birisinin patlamış bir ampulü, bir çocuk, bir hoca efendinin yanında duvara çalmış. Hatta birisinin patlamış bir ampulü, bir çocuk, bir hoca efendinin yanında duvara çalmış. Ses çıkıyor ya ampulü attığı zaman bir patlama oluyor.Ses çıkıyor ya ampulü attığı zaman bir patlama oluyor. Hoca o çocuğu cezalandırmış.Hoca o çocuğu cezalandırmış. Demişler ki hocam zaten bu ampul sönüktü, yanmıştı, elektrik olarak.Demişler ki hocam zaten bu ampul sönüktü, yanmıştı, elektrik olarak. Hayır, demiş. Hayır, demiş. Yapılmış bir şeyi tahrip etmesi doğru değil,Yapılmış bir şeyi tahrip etmesi doğru değil, belki onun dış tarafı çıkacaktı, bir işte kullanılacaktı. belki onun dış tarafı çıkacaktı, bir işte kullanılacaktı.

Nitekim ben hatırlarım, Allah rahmet eylesin, benim profesörüm gel seni bir hocaya götüreceğim dedi. Nitekim ben hatırlarım, Allah rahmet eylesin, benim profesörüm gel seni bir hocaya götüreceğim dedi. Çengelköy'de Sadullah Paşa yalısında kalırdı hocamız, profesörüm benim.Çengelköy'de Sadullah Paşa yalısında kalırdı hocamız, profesörüm benim. Beni götürdü Altunizade'de bir manav dükkânı gibi dükkâna, orada Hafız Yusuf diye bir şahsa.Beni götürdü Altunizade'de bir manav dükkânı gibi dükkâna, orada Hafız Yusuf diye bir şahsa. Ben onun asistanıyım o zaman beni Hafız Yusuf'a götürdü. Ben onun asistanıyım o zaman beni Hafız Yusuf'a götürdü.

Hafız Yusuf, gözlükleri belki üç numara değil, beş numara değil, yedi numara, belki on numara böyleHafız Yusuf, gözlükleri belki üç numara değil, beş numara değil, yedi numara, belki on numara böyle kocaman, numarası çok ilerlemiş, ufacık tefecik bir insan ihtiyar. kocaman, numarası çok ilerlemiş, ufacık tefecik bir insan ihtiyar. Hocamızla sarıldılar, her ikisine de Allah rahmet eylesin, dedi, öp bakalım bu ikinci hocanın elini. Hocamızla sarıldılar, her ikisine de Allah rahmet eylesin, dedi, öp bakalım bu ikinci hocanın elini. Ben de öptüm elini, enteresan bir insan. Ben de öptüm elini, enteresan bir insan.

Köşede yatağı var, bu tarafta etajeri var, kitapları var, Köşede yatağı var, bu tarafta etajeri var, kitapları var, şu tarafta büyük bir elektrik lambasından çaydanlık yapmış, üstüne küçük bir lambadan demlik yapmış. şu tarafta büyük bir elektrik lambasından çaydanlık yapmış, üstüne küçük bir lambadan demlik yapmış. Çok büyük lambayı bir işte kullanmış, suyun ısıtılmasında kullanıyor, onu çaydanlık olarak kullanıyor, Çok büyük lambayı bir işte kullanmış, suyun ısıtılmasında kullanıyor, onu çaydanlık olarak kullanıyor, ötekisini demlik olarak kullanıyor, enteresan bir adamdı büyük alimdi,ötekisini demlik olarak kullanıyor, enteresan bir adamdı büyük alimdi, hakkında kitaplar yazılmış filan bir kimsedir Hafız Yusuf diye.hakkında kitaplar yazılmış filan bir kimsedir Hafız Yusuf diye. Meşhur bir kimseydi. Meşhur bir kimseydi.

Demek ki İslâm aklı da korumayı esas alıyor, malı da korumayı esas alıyor,Demek ki İslâm aklı da korumayı esas alıyor, malı da korumayı esas alıyor, dini de korumayı, itikadı da korumayı esas alıyor.dini de korumayı, itikadı da korumayı esas alıyor. Nesli de korumayı esas alır.Nesli de korumayı esas alır. Zinânın haram olması nikâhın şart olması ondandır. Zinânın haram olması nikâhın şart olması ondandır. Neslin korunması için sorumlu lazım geldiğinden, çocuk düşürmek onun için doğru değildir, cinayettir.Neslin korunması için sorumlu lazım geldiğinden, çocuk düşürmek onun için doğru değildir, cinayettir. Rahimde teşekkül etmiş olan çocuk mirasta nazar-ı itibâra alınır, kıymeti vardır. Rahimde teşekkül etmiş olan çocuk mirasta nazar-ı itibâra alınır, kıymeti vardır.

Demek ki İslâm'ın emir ve yasakları insanoğlu için gerekli şeylerin korunması içindir. Demek ki İslâm'ın emir ve yasakları insanoğlu için gerekli şeylerin korunması içindir. İslâm'ın faydası içindir, insanlığın faydası içindir.İslâm'ın faydası içindir, insanlığın faydası içindir. Onun için Kur'ân-ı Kerîm'de de buyruluyor ki; Onun için Kur'ân-ı Kerîm'de de buyruluyor ki;

Kul innallâhe la ye'muru bi'l-fahşâi. Kul innallâhe la ye'muru bi'l-fahşâi. "Ey Resûlüm Allah insanlara kötü şey emretmez." "Ey Resûlüm Allah insanlara kötü şey emretmez."

Allah'ın emirlerinin hepsinde bir iyilik vardır.Allah'ın emirlerinin hepsinde bir iyilik vardır. Peki, savaşı niye emretti? Peki, savaşı niye emretti? Çünkü savaş da gerekir. Çünkü savaş da gerekir. Peki, niye boşanma var?Peki, niye boşanma var? Çünkü boşanma evliliğin emniyet sübabıdır.Çünkü boşanma evliliğin emniyet sübabıdır. Hiç boşanma olmazsa insanlar intihara gider, bunalıma düşer. Hiç boşanma olmazsa insanlar intihara gider, bunalıma düşer. Boşanma da bir sebeptir insanoğlunun mutluluğu için, o da bir şarttır.Boşanma da bir sebeptir insanoğlunun mutluluğu için, o da bir şarttır. Bazen tahammül edilmez noktalara gelinir, o zaman boşanma da bir nimet olur.Bazen tahammül edilmez noktalara gelinir, o zaman boşanma da bir nimet olur. Bazen ölüm bir nimet olur, bazen boşanma bir nimet olur.Bazen ölüm bir nimet olur, bazen boşanma bir nimet olur. O bakımdan Allah kötü şey emretmez.O bakımdan Allah kötü şey emretmez. Emrettiği şeylerin hepsi bir faydaya yöneliktir, o bakımdan İslâm güzeldir, faydalıdır. Emrettiği şeylerin hepsi bir faydaya yöneliktir, o bakımdan İslâm güzeldir, faydalıdır.

Sonra İslâm, böyle havalarda olan bir din değildir, bulutlarda olan, semalarda olan bir din değildir.Sonra İslâm, böyle havalarda olan bir din değildir, bulutlarda olan, semalarda olan bir din değildir. Sadece âhiretle ilgilenen, din bir duygu, ona kimse ilişmez diye tarif edilen bir sistem değildir. Sadece âhiretle ilgilenen, din bir duygu, ona kimse ilişmez diye tarif edilen bir sistem değildir. Hasan Ali Yücel hata etmiştir. Hasan Ali Yücel hata etmiştir.

"Din bir duygu ona kimse ilişmez, laikliği ben böylece bilirim." "Din bir duygu ona kimse ilişmez, laikliği ben böylece bilirim."

Yanlış, sen dini de bilememişin laikliği de bilememişin. Yanlış, sen dini de bilememişin laikliği de bilememişin.

Din nedir, bilhassa İslâm? Din nedir, bilhassa İslâm?

Hayatın bir yaşanma tarzıdır. Hayatın bir yaşanma tarzıdır. İslâm namaz mıdır, sadece namaz değil, Ramazan mıdır, sadece Ramazan değil, İslâm namaz mıdır, sadece namaz değil, Ramazan mıdır, sadece Ramazan değil, hac mıdır, sadece hac değil. İslâm bir hayatın belli bir iman sistemine göre yaşam tarzıdır. hac mıdır, sadece hac değil. İslâm bir hayatın belli bir iman sistemine göre yaşam tarzıdır. Sabahtan akşama, geceden gündüze, evden işyerine,Sabahtan akşama, geceden gündüze, evden işyerine, beşikten mezara kadar insanın her anını ilgilendiren bir sistemdir. beşikten mezara kadar insanın her anını ilgilendiren bir sistemdir.

İnsanın içinde yaşadığı bir ortamdır İslâm. İnsanın içinde yaşadığı bir ortamdır İslâm. Yakasına taktığı bir rozet değildir.Yakasına taktığı bir rozet değildir. Üzerine giyip çıkarttığı bir libas değildir.Üzerine giyip çıkarttığı bir libas değildir. İçinde yaşadığı bir ortamdır İslâm. İçinde yaşadığı bir ortamdır İslâm. O bakımdan bazı şeyler ibadettir, şaşarsınız. O bakımdan bazı şeyler ibadettir, şaşarsınız. Şaşacak şeyler vardır ibadet sayılır. Şaşacak şeyler vardır ibadet sayılır. Mesela evlilik ibadettir, karı kocanın evlilik münasebetleri sevaptır. Mesela evlilik ibadettir, karı kocanın evlilik münasebetleri sevaptır. Sükût ibadettir. Sükût ibadettir. İyi bir niyet ibadettir, sadece temenni ediyor içinden, iyi bir şeye niyet ediyor.İyi bir niyet ibadettir, sadece temenni ediyor içinden, iyi bir şeye niyet ediyor. Dünyayı da âhireti de, ferdi de cemiyeti de, maddeyi de mânayı da beraber götürür İslâm. Dünyayı da âhireti de, ferdi de cemiyeti de, maddeyi de mânayı da beraber götürür İslâm.

Taksim'de karakola müracaat etmiş, komşuyu şikâyet etmiş şahıs.Taksim'de karakola müracaat etmiş, komşuyu şikâyet etmiş şahıs. Demiş ki; "Efendim perdeleri açıyorlar, çırılçıplak soyunuyorlar, Demiş ki; "Efendim perdeleri açıyorlar, çırılçıplak soyunuyorlar, bizim aile huzurumuza tesir ediyor bu, şikâyetçiyiz."bizim aile huzurumuza tesir ediyor bu, şikâyetçiyiz." Polis demiş ki; "Ben ne yapayım, evinin içine karışamam."Polis demiş ki; "Ben ne yapayım, evinin içine karışamam." İslâm karışır!İslâm karışır! İslâm insanın evinin içine de karışır, kalbinin içine de karışır,İslâm insanın evinin içine de karışır, kalbinin içine de karışır, kafasının içine de karışır, niyetine de karışır. kafasının içine de karışır, niyetine de karışır. Karışmazsa zaten nizam tam olmaz, intizam tamamen sağlanamaz. Karışmazsa zaten nizam tam olmaz, intizam tamamen sağlanamaz. Polis orada durduğu zaman içerde o düzensizlik devam eder.Polis orada durduğu zaman içerde o düzensizlik devam eder. Onun için İslâm'ın bu durumu büyük bir üstünlüktür. Onun için İslâm'ın bu durumu büyük bir üstünlüktür.

Mesela ticaret yapan insan sevap kazanır. Mesela ticaret yapan insan sevap kazanır.

el-Kâsibü habîbullah. Hadîs-i şerîftir. el-Kâsibü habîbullah.

Hadîs-i şerîftir.

"Ticaret yapan, kazanan insan Allah'ın sevgili kuludur." diyor Peygamber Efendimiz. "Ticaret yapan, kazanan insan Allah'ın sevgili kuludur." diyor Peygamber Efendimiz.

Hatta bir başka Hadîs-i şerîfi var: Hatta bir başka Hadîs-i şerîfi var:

Et-Tâciru's-sadûku'l-emînü me'a'n-nebiyyîne ve's-sıddîkîne yevme'l-kıyâmeti. Et-Tâciru's-sadûku'l-emînü me'a'n-nebiyyîne ve's-sıddîkîne yevme'l-kıyâmeti.

Belki ibarelerde, kelimelerde eksikler, fazlalar olabilir rivayetlere göre… Belki ibarelerde, kelimelerde eksikler, fazlalar olabilir rivayetlere göre…

"Doğru dürüst, güvenilen bir tüccar kıyamet gününde peygamberlerle, şehitlerle beraber "Doğru dürüst, güvenilen bir tüccar kıyamet gününde peygamberlerle, şehitlerle beraber haşr olacak." diye müjdeleniyor.haşr olacak." diye müjdeleniyor. Tüccardır, mal getiriyordur, para kazanıyordur ama yine sevap kazanır doğruluğundan dolayı Tüccardır, mal getiriyordur, para kazanıyordur ama yine sevap kazanır doğruluğundan dolayı ve o beldede ihtiyaç olan bir metaı oraya getiripve o beldede ihtiyaç olan bir metaı oraya getirip ihtiyacı karşıladığından dolayı ticaret de sevaptır. ihtiyacı karşıladığından dolayı ticaret de sevaptır.

Devlet yönetimi sevaptır, Allah'ın indinde insanların en faziletlisi Devlet yönetimi sevaptır, Allah'ın indinde insanların en faziletlisi -şu alttaki hadis kitabıdır oradan şeyini okuyabilirim- doğru devlet adamıdır, diyor.-şu alttaki hadis kitabıdır oradan şeyini okuyabilirim- doğru devlet adamıdır, diyor. Doğru devlet başkanıdır diyor.Doğru devlet başkanıdır diyor. Âdil olmak şartıyla, doğru olmak şartıyla en faziletli insan oluyor.Âdil olmak şartıyla, doğru olmak şartıyla en faziletli insan oluyor. Devlet yönetimi bir ibadet oluyor, valilik, kaymakamlık bir ibadet oluyor. Devlet yönetimi bir ibadet oluyor, valilik, kaymakamlık bir ibadet oluyor.

İki kimsenin gözüne cehennem ateşi değmez buyuruyor Peygamber Efendimiz.İki kimsenin gözüne cehennem ateşi değmez buyuruyor Peygamber Efendimiz. Tenhalarda Allah'ın aşkıyla zikredip, ibadet edip gözyaşı döken kimsenin Tenhalarda Allah'ın aşkıyla zikredip, ibadet edip gözyaşı döken kimsenin gözü cehennem ateşi görmez, cehenneme girmez,gözü cehennem ateşi görmez, cehenneme girmez, hudutlarda İslâm âlemini düşmanlara karşı koruyan nöbetçinin gözüne cehennem ateşi değmez. hudutlarda İslâm âlemini düşmanlara karşı koruyan nöbetçinin gözüne cehennem ateşi değmez.

Biz askere gittiğimiz zaman bazıları nöbetten kaçıyorlardı, Biz askere gittiğimiz zaman bazıları nöbetten kaçıyorlardı, biz, senin nöbetini biz tutalım diyorduk.biz, senin nöbetini biz tutalım diyorduk. Niye? Biz nöbetin sevap olduğunu biliyoruz da ondan.Niye? Biz nöbetin sevap olduğunu biliyoruz da ondan. Biz askerliğe bir vakit önce gidelim de bir vakit daha fazla sevap alalım diyeBiz askerliğe bir vakit önce gidelim de bir vakit daha fazla sevap alalım diye öğle yemeği yemeden gitmiştik askere. öğle yemeği yemeden gitmiştik askere. Akşamı öğleyi yiyelim de ondan sonra gidelim demedik.Akşamı öğleyi yiyelim de ondan sonra gidelim demedik. Daha çok saat orada olalım diye gittik.Daha çok saat orada olalım diye gittik. Neden? İyi niyetli olduğu zaman askerlik de ibadet, nöbetçilik de ibadet, Neden? İyi niyetli olduğu zaman askerlik de ibadet, nöbetçilik de ibadet, devlet yöneticiliği de ibadet, ticaret de sevap, sükût da sevap, tefekkür de sevap, konuşmak da sevap.devlet yöneticiliği de ibadet, ticaret de sevap, sükût da sevap, tefekkür de sevap, konuşmak da sevap. Neden? Çünkü İslâm hayat, hayatı yaşayış tarzı, insanın yaşam tarzı, bütünü, hayatı sürdürüş tarzı.Neden?

Çünkü İslâm hayat, hayatı yaşayış tarzı, insanın yaşam tarzı, bütünü, hayatı sürdürüş tarzı.
Ya sevap ya günah yaptığınız şeyler. Ya sevap ya günah yaptığınız şeyler. Ya sizin lehinize ya aleyhinize.Ya sizin lehinize ya aleyhinize. Onun için fıkıh nedir diye soruyorlar, tarifinde deniliyor ki; Onun için fıkıh nedir diye soruyorlar, tarifinde deniliyor ki; "İnsanın lehine ve aleyhine olan şeyleri bilmesidir." "İnsanın lehine ve aleyhine olan şeyleri bilmesidir." Yani ilm-i fıkıh nedir? Yani ilm-i fıkıh nedir? "Lehine ve aleyhine olan şeyi bilmesi.""Lehine ve aleyhine olan şeyi bilmesi." Fıkıh bu işte! Fıkıh bu işte! Hangi şey benim lehime, hangisi aleyhime bilirsem dini en iyi biliyorum demek oluyor. Hangi şey benim lehime, hangisi aleyhime bilirsem dini en iyi biliyorum demek oluyor.

Sonra İslâm sadece bir kavme, bir çağa mahsus değildir.Sonra İslâm sadece bir kavme, bir çağa mahsus değildir. Mesela Yahudilik bir kavme mahsustur, bir kavmin dinidir.Mesela Yahudilik bir kavme mahsustur, bir kavmin dinidir. İslâm öyle değildir. Bütün insanlığa ve bütün çağlara hitap etmektedir. İslâm öyle değildir. Bütün insanlığa ve bütün çağlara hitap etmektedir. Peygamber Efendimiz; Kâffeten li'n-nâsi beşîran ve nezîran.Peygamber Efendimiz;

Kâffeten li'n-nâsi beşîran ve nezîran.
"Bütün insanlığa hitaben müjdeleyici ve ihtarcı olarak,"Bütün insanlığa hitaben müjdeleyici ve ihtarcı olarak, gerçekleri haber verici, ihtar edici kimse olarak gönderilmiştir." gerçekleri haber verici, ihtar edici kimse olarak gönderilmiştir."

Bütün insanlara ve hatta görünmeyen varlıklara inse ve cinne,Bütün insanlara ve hatta görünmeyen varlıklara inse ve cinne, cinlere ve insanlara peygamberdir.cinlere ve insanlara peygamberdir. Resûlü's-sakaleyn'dir, insanlara ve cinlere peygamberdir.Resûlü's-sakaleyn'dir, insanlara ve cinlere peygamberdir. Cinler de gelip iman ettiler diye Kur'ân-ı Kerîm'de bildiriliyor. Cinler de gelip iman ettiler diye Kur'ân-ı Kerîm'de bildiriliyor.

Ve Peygamber Efendimiz sadece Türkiye'nin peygamberi değildir, İngiltere'nin de peygamberidir, Ve Peygamber Efendimiz sadece Türkiye'nin peygamberi değildir, İngiltere'nin de peygamberidir, Amerika'nın da peygamberidir, Japonya'nın da peygamberidir, neden? Amerika'nın da peygamberidir, Japonya'nın da peygamberidir, neden? Onlar da Devr-i Muhammedî'de yaşıyorlar.Onlar da Devr-i Muhammedî'de yaşıyorlar. İnanırlarsa Peygamber Efendimiz'e inanacaklar ve müslüman olacaklar. İnanırlarsa Peygamber Efendimiz'e inanacaklar ve müslüman olacaklar. İnanmazlarsa Peygamber Efendimiz'e inanmadıkları için kâfir gidecekler. İnanmazlarsa Peygamber Efendimiz'e inanmadıkları için kâfir gidecekler.

Musa aleyhisselam'a inanmak yetmez, İsa aleyhisselam'a inanmak yetmez. Musa aleyhisselam'a inanmak yetmez, İsa aleyhisselam'a inanmak yetmez. Çünkü devir değişmiştir. Devir Devr-i Muhammedî'dir.Çünkü devir değişmiştir. Devir Devr-i Muhammedî'dir. Hepsi onun ümmetidir ama onun peygamber olduğunu kabul edip de emirlerini tutanlarHepsi onun ümmetidir ama onun peygamber olduğunu kabul edip de emirlerini tutanlar davetine icabet etmişlerdir, ötekiler davetine muhatap insanlardır. davetine icabet etmişlerdir, ötekiler davetine muhatap insanlardır. Bilkuvve ümmetidir, bilfiil ümmeti değildir. Bilkuvve ümmetidir, bilfiil ümmeti değildir. Bütün insanlığadır İslâm. Bütün insanlığadır İslâm.

Sonra İslâm bugün herkesin alkışladığı, beynelmilel teveccühe mazhar olmuş, Sonra İslâm bugün herkesin alkışladığı, beynelmilel teveccühe mazhar olmuş, çok güzel fikirlere ve prensiplere sahiptir.çok güzel fikirlere ve prensiplere sahiptir. Misal: İnnallâhe cemilün yuhibbu'l-cemâ.buyuruyor Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde. Misal:

İnnallâhe cemilün yuhibbu'l-cemâ.buyuruyor Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde.

"Allah celle celaluhu güzeldir güzeli sever, güzeli sever." "Allah celle celaluhu güzeldir güzeli sever, güzeli sever."

Kendisi güzeldir, güzelliği yaratmıştır, güzel olan şeyi sever. Kendisi güzeldir, güzelliği yaratmıştır, güzel olan şeyi sever.

Onun için müslümanda bir güzellik duygusu olması lazım, güzele bir meftunluk olması lazım,Onun için müslümanda bir güzellik duygusu olması lazım, güzele bir meftunluk olması lazım, bir estetik olması lazım, yaptığı şeyi güzel yapması lazım.bir estetik olması lazım, yaptığı şeyi güzel yapması lazım. O halde İslâm insana bir güzellik terbiyesi veriyor, bir sanat ruhu veriyor.O halde İslâm insana bir güzellik terbiyesi veriyor, bir sanat ruhu veriyor. Onun için Yunus Yunus'tur, onun için Mevlânâ öyle,Onun için Yunus Yunus'tur, onun için Mevlânâ öyle, çağları aşmıştır, hudutları geçmiştir, dünyaya yayılmıştır.çağları aşmıştır, hudutları geçmiştir, dünyaya yayılmıştır. Onun için Yunus yılı olmuştur. Onun için Yunus yılı olmuştur. Geçen sene Unesco tarafından Yunus yılı ilan edilmiştir.Geçen sene Unesco tarafından Yunus yılı ilan edilmiştir. Çünkü bir güzellik duygusu vardır, çiçeğin güzelini bilir. Çünkü bir güzellik duygusu vardır, çiçeğin güzelini bilir.

Biz Eyüp'te çevre çalışmaları yapıyoruz.Biz Eyüp'te çevre çalışmaları yapıyoruz. Oranın eski güzellikleri kaybolmasın diye gayret ediyoruz.Oranın eski güzellikleri kaybolmasın diye gayret ediyoruz. Bir tekke, Şeyh Murad tekkesi, işte tamir etmeye girişmiş bulunuyoruz şu anda.Bir tekke, Şeyh Murad tekkesi, işte tamir etmeye girişmiş bulunuyoruz şu anda. Galiba on yedi dönüm arazisi varmış, en nadide çiçekler varmış bahçesinde ve ceylanlar gezermiş.Galiba on yedi dönüm arazisi varmış, en nadide çiçekler varmış bahçesinde ve ceylanlar gezermiş. Manzarayı düşünebiliyor musunuz ne kadar hoş bir rûhani ve estetik alim.Manzarayı düşünebiliyor musunuz ne kadar hoş bir rûhani ve estetik alim. Onun altında Selâmi Mustafa Efendi tekkesi var.Onun altında Selâmi Mustafa Efendi tekkesi var. Gülleriyle meşhurmuş, Eyüp'te Selâmi Mustafa Efendi tekkesi. Gülleriyle meşhurmuş, Eyüp'te Selâmi Mustafa Efendi tekkesi.

Sonra; İnnallâhe yuhibbu izâ amile ehadüküm amelen en-yutkınehû. Sonra;

İnnallâhe yuhibbu izâ amile ehadüküm amelen en-yutkınehû.

Bir hadîs-i şerîfte böyle buyuruluyor: Bir hadîs-i şerîfte böyle buyuruluyor:

"Allah bir işi yaptığınız zaman onu mükemmel bir tarzda ortaya koymanızı sever,"Allah bir işi yaptığınız zaman onu mükemmel bir tarzda ortaya koymanızı sever, rahmet eder, böyle yapan insana." diyor Peygamber Efendimiz. rahmet eder, böyle yapan insana." diyor Peygamber Efendimiz.

Bu müslümanın kaliteye önem vermesine teşviktir. Bu müslümanın kaliteye önem vermesine teşviktir. Güzellik duygusu var, bir şeyi kaliteli yapma emri var İslâm'da. Güzellik duygusu var, bir şeyi kaliteli yapma emri var İslâm'da.

Yaptığı şeyin en güzelini yapacak, kılıcı en keskin olacak, çinisi en güzel çini olacak, Yaptığı şeyin en güzelini yapacak, kılıcı en keskin olacak, çinisi en güzel çini olacak, camisi en güzel âbide olacak, asırlar boyu devam edecek,camisi en güzel âbide olacak, asırlar boyu devam edecek, bozulmayacak, solmayacak, daimî olacak, güzel olacak.bozulmayacak, solmayacak, daimî olacak, güzel olacak. Yaptığı şeyi güzel yapmak, başarmak ve en üstün derecede, en kaliteli olarak başarmak fikri vardır. Yaptığı şeyi güzel yapmak, başarmak ve en üstün derecede, en kaliteli olarak başarmak fikri vardır.

Sonra hiç kimsenin inkâr edemeyeceği maddî ve mânevî temizlik esastır İslâm'da.Sonra hiç kimsenin inkâr edemeyeceği maddî ve mânevî temizlik esastır İslâm'da. Avrupa'nın senede bir, hiç yıkanmayıp da sadece pamukla silindiği,Avrupa'nın senede bir, hiç yıkanmayıp da sadece pamukla silindiği, vaftiz suyunun tesiri kaçmasın diye yıkanmaktan kaçındığıvaftiz suyunun tesiri kaçmasın diye yıkanmaktan kaçındığı ve Versailles Sarayı'nda yüznumaranın olmadığını biliyoruz.ve Versailles Sarayı'nda yüznumaranın olmadığını biliyoruz. Ama müslümanların yaptığı her ibadethanenin yanındaAma müslümanların yaptığı her ibadethanenin yanında bir hamamı da vardır, medresesi vardır, aşevi vardır.bir hamamı da vardır, medresesi vardır, aşevi vardır. Hamamı vardır, sıcak ve soğuk suyu vardır ve bedava yıkanma imkânı vardır. Hamamı vardır, sıcak ve soğuk suyu vardır ve bedava yıkanma imkânı vardır.

Ve on altıncı yüzyılda Osmanlıları ziyaret eden Hollandalı sefir Baron de Büsbek diyor ki; Ve on altıncı yüzyılda Osmanlıları ziyaret eden Hollandalı sefir Baron de Büsbek diyor ki;

"Ya bu adamlar hasta olacaklar."Ya bu adamlar hasta olacaklar. Cıbıl cıbıl boyuna yıkanıyorlar balık gibi, bu kadar da yıkanmak olur mu?" Cıbıl cıbıl boyuna yıkanıyorlar balık gibi, bu kadar da yıkanmak olur mu?"

Yadırgıyor böyle hamamda müslümanların bol bol yıkanmasını.Yadırgıyor böyle hamamda müslümanların bol bol yıkanmasını. Biz her gün beş defa yıkanırız. Biz her gün beş defa yıkanırız.

Abdülhamid Han cennet-mekân her sabah havlusunu alır,Abdülhamid Han cennet-mekân her sabah havlusunu alır, duşunu, hamamda yıkanmasını yapar ondan sonra giyinirmiş.duşunu, hamamda yıkanmasını yapar ondan sonra giyinirmiş. İmkânı olan böyle yapardı ama yapamayan hiç olmazsa haftada bir giderdi, İmkânı olan böyle yapardı ama yapamayan hiç olmazsa haftada bir giderdi, Bursa'da, hamamda bir güzel yıkanırdı.Bursa'da, hamamda bir güzel yıkanırdı. Tertemiz bohçasını alır kadınlar, erkekler, çoluk çocuğuyla yıkanırlardı.Tertemiz bohçasını alır kadınlar, erkekler, çoluk çocuğuyla yıkanırlardı. Haftada bir mutlaka bir temizlik olurdu. Haftada bir mutlaka bir temizlik olurdu. Öyle bir senede derinin üzerinde kir tabaka hâline gelsin, zırh hâline gelsin,Öyle bir senede derinin üzerinde kir tabaka hâline gelsin, zırh hâline gelsin, kaplumbağa derisi gibi olsun, İslâm'da böyle bir şey yok!kaplumbağa derisi gibi olsun, İslâm'da böyle bir şey yok! Temizlik var, maddî temizlik ve mânevî temizlik.Temizlik var, maddî temizlik ve mânevî temizlik. Tırnak kesmek, bıyıkların fazlasını kesmek, koltuk altlarını temizlemek vesaire her türlü temizlik… Tırnak kesmek, bıyıkların fazlasını kesmek, koltuk altlarını temizlemek vesaire her türlü temizlik… Mekânda temizlik. Mekânda temizlik.

Mesela üstünüz temiz olmazsa namazınız olmuyor, Mesela üstünüz temiz olmazsa namazınız olmuyor, hadesten taharet, necasetten taharet şarttır.hadesten taharet, necasetten taharet şarttır. Namazın farzlarındandır. Namazın farzlarındandır. Günde beş defa yaptığınız namaz temiz olmazsanız kabul olmayacağı için temiz olmak zorundasınız.Günde beş defa yaptığınız namaz temiz olmazsanız kabul olmayacağı için temiz olmak zorundasınız. İslâm böyle bir şeye bağlamıştır.İslâm böyle bir şeye bağlamıştır. Temizlik lafta değildir. Zaten İslâm'ın hiçbir emri lafta değildir. Temizlik lafta değildir. Zaten İslâm'ın hiçbir emri lafta değildir.

İslâm'ın en mühim özelliklerinden birisi söylediği her sözü pratik bir çareye bağlamış olmasıdır.İslâm'ın en mühim özelliklerinden birisi söylediği her sözü pratik bir çareye bağlamış olmasıdır. İslâm'ın en güzel tarafı nedir? İslâm'ın en güzel tarafı nedir? Sözü nazarî bir nasihat hâlinde bırakmaması, mutlaka pratik bir işe bağlamasıdır. Sözü nazarî bir nasihat hâlinde bırakmaması, mutlaka pratik bir işe bağlamasıdır.

Mesela Allah'ı unutmayın emri; Mesela Allah'ı unutmayın emri;

Ve l tekuûnu kellezîne nesûllahe. "Sakın Allah'ı unutan o gafil insanlar gibi olmayın!" Ve l tekuûnu kellezîne nesûllahe. "Sakın Allah'ı unutan o gafil insanlar gibi olmayın!"

Unutmamak için günde beş vakit namaz vardır. Unutmamak için günde beş vakit namaz vardır.

Hocam bir defa olsa yetmez mi? Hocam bir defa olsa yetmez mi?

Yetmez! Unutursun Allah'ı, beş defa olacak, ondan beş defadır.Yetmez!

Unutursun Allah'ı, beş defa olacak, ondan beş defadır.
Sonra zikir vardır. Sonra zikir vardır.

Müslümanlar kardeştir; İnneme'l-mü'minûne ihvetün.Müslümanlar kardeştir;

İnneme'l-mü'minûne ihvetün.
"Bütün müslümanlar kardeştir." Pratik olarak nerede, nasıl kardeş olacağız? "Bütün müslümanlar kardeştir."

Pratik olarak nerede, nasıl kardeş olacağız?

Senede bir defa hacda toplanıyorsunuz, hem de müslümanların en zenginleri, Senede bir defa hacda toplanıyorsunuz, hem de müslümanların en zenginleri, en sıhhatlileri toplanıyor, seleksiyon natürel ile istifa edilmiş,en sıhhatlileri toplanıyor, seleksiyon natürel ile istifa edilmiş, seçilmiş olanları geliyor en kalitelileri ve orada İslâm için konuşma imkânı doğuyor.seçilmiş olanları geliyor en kalitelileri ve orada İslâm için konuşma imkânı doğuyor. Camide cemaatle namaz o da bir toplanma şeklidir. Camide cemaatle namaz o da bir toplanma şeklidir. Cuma günleri toplanma, İslâm pratiğe bağlamış. Cuma günleri toplanma, İslâm pratiğe bağlamış. Temiz olun, temizliği de abdeste bağlamıştır, gusle bağlamıştır, mutlaka yıkanacak çaresi yok. Temiz olun, temizliği de abdeste bağlamıştır, gusle bağlamıştır, mutlaka yıkanacak çaresi yok.

Onun için temizlik dinidir İslâm, nezafet dinidir, temizlik dinin yarısıdır. Onun için temizlik dinidir İslâm, nezafet dinidir, temizlik dinin yarısıdır. Avrupa böyle değildi.Avrupa böyle değildi. Evet, Avrupa bugün şimdi duşa kabinleri var, küvetleri var, Evet, Avrupa bugün şimdi duşa kabinleri var, küvetleri var, şimdi yıkanıyor ama bu İslâm'ın tesiridir, daha önce yoktu. şimdi yıkanıyor ama bu İslâm'ın tesiridir, daha önce yoktu. Avrupa'daki bütün değişiklikler İslâm'la olmuştur, Rönesans İslâm'ı gördükten sonra olmuştur, Avrupa'daki bütün değişiklikler İslâm'la olmuştur, Rönesans İslâm'ı gördükten sonra olmuştur, İslâmî ilimlerle olmuştur, reform İslâm'la karşılaştıktan sonra olmuştur,İslâmî ilimlerle olmuştur, reform İslâm'la karşılaştıktan sonra olmuştur, kiliseye itirazlar İslâm'ı tanıyanlar tarafından olmuştur. kiliseye itirazlar İslâm'ı tanıyanlar tarafından olmuştur.

Bilimsel gelişmeler İslâm'ın tanınmasından sonra olmuştur. Bilimsel gelişmeler İslâm'ın tanınmasından sonra olmuştur. Doktor Sigrid Hunke Batı illerine doğan Allah'ın güneşi diye, Doktor Sigrid Hunke Batı illerine doğan Allah'ın güneşi diye, İslâm'ın Batıyı ilim bakımından nasıl uyardığını, İslâm'ın Batıyı ilim bakımından nasıl uyardığını, motive ettiğini, nasıl faydalı olduğunu kitabında anlatıyor, tercümeleri vardır Türkçe. motive ettiğini, nasıl faydalı olduğunu kitabında anlatıyor, tercümeleri vardır Türkçe.

İslâm ilme çok büyük değer verir, alime çok büyük paye verir. İslâm ilme çok büyük değer verir, alime çok büyük paye verir. Peygamberlerin halifeleri, devlet başkanları değildir, alimlerdir. Peygamberlerin halifeleri, devlet başkanları değildir, alimlerdir.

el-Ulemâü veresetü'l-enbiyâi ve hulefâi'r-rusul.el-Ulemâü veresetü'l-enbiyâi ve hulefâi'r-rusul. "Resûllerin halifeleridirler, peygamberlerin varisleridirler." "Resûllerin halifeleridirler, peygamberlerin varisleridirler."

Çünkü her şey ilimle olur. Bugün biz bir şey yapmak istediğimiz zaman mütehassısına gidiyoruz.Çünkü her şey ilimle olur. Bugün biz bir şey yapmak istediğimiz zaman mütehassısına gidiyoruz. Onun için önder ilim adamıdır. Onun için önder ilim adamıdır.

Adalete çok önem verir. Adalete çok önem verir.

el-Adlü esâsü'l-mülk. el-Adlü esâsü'l-mülk.

Mülk apartman demek değildir, bağ bahçe demek değildir.Mülk apartman demek değildir, bağ bahçe demek değildir. Egemenlik demektir, hâkimiyet demektir. Egemenlik demektir, hâkimiyet demektir.

el-Adlü esâsü'l-mülk. el-Adlü esâsü'l-mülk.

"Hâkim olmanın, devletin devlet olmanın, yönetici olmanın temeli adalettir." diyor İslâm. "Hâkim olmanın, devletin devlet olmanın, yönetici olmanın temeli adalettir." diyor İslâm.

Âdil olacaksın. Kime karşı? Padişahın aleyhine bile olsa! Âdil olacaksın.

Kime karşı?

Padişahın aleyhine bile olsa!

Nitekim İstanbul'un birinci, ilk kadısı, karşıdaki, Karşıyaka'ya ismini veren köyün sahibi olan, Nitekim İstanbul'un birinci, ilk kadısı, karşıdaki, Karşıyaka'ya ismini veren köyün sahibi olan, Kadıköy'ün kendisinin mülkü olan Hızır Çelebi, o İMÇ'nin olduğu, bulvarın yanında kabri vardır, Kadıköy'ün kendisinin mülkü olan Hızır Çelebi, o İMÇ'nin olduğu, bulvarın yanında kabri vardır, o Hızır Çelebi, Fatih Sultan Mehmed'i mahkûm etmiştir.o Hızır Çelebi, Fatih Sultan Mehmed'i mahkûm etmiştir. Kimin karşısında?Kimin karşısında? Rum mimarın dava etmesi üzerine, Rum mimarı haklı çıkarmıştır, İstanbul'un fatihiRum mimarın dava etmesi üzerine, Rum mimarı haklı çıkarmıştır, İstanbul'un fatihi Sultan Muhammed cennet-mekânı mahkûm etmiştir, Hızır Çelebi böyle hâkimdir, neden?Sultan Muhammed cennet-mekânı mahkûm etmiştir, Hızır Çelebi böyle hâkimdir, neden? İslâm'da esas olan adalettir, hâkim öyle devlet başkanından filan korkmaz. İslâm'da esas olan adalettir, hâkim öyle devlet başkanından filan korkmaz. Kimden korkar? Kimden korkar? Allah'tan korkar, neyi yapar, Allah'ın emrini yapar, adaleti icra eder. Allah'tan korkar, neyi yapar, Allah'ın emrini yapar, adaleti icra eder.

Ve lev alâ-enfüsiküm evi'l-vâlideyni ve'l-akrabîne. buyruluyor Kur'ân-ı Kerîm'de. Ve lev alâ-enfüsiküm evi'l-vâlideyni ve'l-akrabîne. buyruluyor Kur'ân-ı Kerîm'de.

"Kendinizin aleyhinde bile olsa, annenizin babanızın bile aleyhinde olsa,"Kendinizin aleyhinde bile olsa, annenizin babanızın bile aleyhinde olsa, akrabalarınızın bile aleyhinde olsa adaletle hükmedin, adaletten ayrılmayın!" diyor İslâm. akrabalarınızın bile aleyhinde olsa adaletle hükmedin, adaletten ayrılmayın!" diyor İslâm.

Onun için kişi kendi aleyhinde şahitlik yapar, gider ben hata ettim, Onun için kişi kendi aleyhinde şahitlik yapar, gider ben hata ettim, kabahat ettim, mahkûm olmam lazım der, İslâm böyledir. kabahat ettim, mahkûm olmam lazım der, İslâm böyledir.

Bir meşhur İslâm kadısının, Kadı Şureyh'in huzurunaBir meşhur İslâm kadısının, Kadı Şureyh'in huzuruna halifeyle bir gayrimüslim davalı ve davacı olarak geliyorlar.halifeyle bir gayrimüslim davalı ve davacı olarak geliyorlar. Bakıyor ki birisi zünnar bağlamış gayrimüslim, ötekisi müslüman, Bakıyor ki birisi zünnar bağlamış gayrimüslim, ötekisi müslüman, dava için geliyorlar, muhakeme için geliyorlar.dava için geliyorlar, muhakeme için geliyorlar. "Ah" diyor "keşke müslüman kazansa…""Ah" diyor "keşke müslüman kazansa…" İçinden böyle bir temenni geçiyor.İçinden böyle bir temenni geçiyor. Ama dinliyor, bakıyor ki bu haksız, gayrimüslim haklı.Ama dinliyor, bakıyor ki bu haksız, gayrimüslim haklı. Gayrimüslime haklı olduğunu beyan ediyor, onun lehine karar veriyor, gönderiyor. Gayrimüslime haklı olduğunu beyan ediyor, onun lehine karar veriyor, gönderiyor. Fakat ömrünün sonuna kadar gözyaşı dökmüş ve tevbe ve istiğfar eylemiş, niye benim kalbim Fakat ömrünün sonuna kadar gözyaşı dökmüş ve tevbe ve istiğfar eylemiş, niye benim kalbim muhakeme olmadan bir tarafa meyletti, ben ne biçim hâkimim diye. muhakeme olmadan bir tarafa meyletti, ben ne biçim hâkimim diye. Adalet anlayışı budur İslâm'ın.Adalet anlayışı budur İslâm'ın. Onun için evrensel dindir.Onun için evrensel dindir. Beynelmilel bütün milletlerin saygı ve sevgi göstermesi gereken dindir. Beynelmilel bütün milletlerin saygı ve sevgi göstermesi gereken dindir.

İslâm'da sevgi ve saygı temeldir, müslüman müslümanı sever. İslâm'da sevgi ve saygı temeldir, müslüman müslümanı sever.

Eşiddâü ale'l-küffâri ruhemâu beynehüm. Eşiddâü ale'l-küffâri ruhemâu beynehüm.

Merhametlidir, şefkatlidir, sabırlıdır, komşusuna karşı, arkadaşına karşı.Merhametlidir, şefkatlidir, sabırlıdır, komşusuna karşı, arkadaşına karşı. Bugün öyle misaller okudum ki Ebû Bekr-i Sıddîk yalvarıyor, beni affet, hata ettim filan diye. Bugün öyle misaller okudum ki Ebû Bekr-i Sıddîk yalvarıyor, beni affet, hata ettim filan diye. Aşere-i Mübeşşere'den, cennetlik Ebû Bekr-i Sıddîk yalvarıyor, hata ettim, beni affet diye.Aşere-i Mübeşşere'den, cennetlik Ebû Bekr-i Sıddîk yalvarıyor, hata ettim, beni affet diye. Öyle bir sevgi, öyle bir saygı, öyle bir muhabbet vardır.Öyle bir sevgi, öyle bir saygı, öyle bir muhabbet vardır. Müslümanın müslüman ile münasebetleri o kadar candan olmuştur. Müslümanın müslüman ile münasebetleri o kadar candan olmuştur.

Zaman geçtiği için misallerle anlatmak biraz geç olur diye, Zaman geçtiği için misallerle anlatmak biraz geç olur diye, misallerden sarf-ı nazar etmek istiyorum ama bir tanesini söyleyeyim. misallerden sarf-ı nazar etmek istiyorum ama bir tanesini söyleyeyim. Arap seyyahı İbn Batuta Denizli'ye gelmiş Arapça biliyor, Türkçe bilmiyor, on üçüncü yüzyıl, Arap seyyahı İbn Batuta Denizli'ye gelmiş Arapça biliyor, Türkçe bilmiyor, on üçüncü yüzyıl, tam bizim Anadolu'nun yeni beyliklerinin olduğu, fethedildiği zamanlar, pırıl pırıl ahali. tam bizim Anadolu'nun yeni beyliklerinin olduğu, fethedildiği zamanlar, pırıl pırıl ahali. Denizli'de kendisinin binekleri var, develeri var, aldığı hediyelerin, yüklendiğiDenizli'de kendisinin binekleri var, develeri var, aldığı hediyelerin, yüklendiği mallarının, yüklendiği bir kervanla beraber İbn Batuta, meşhur seyyah Denizli'ye geliyor. mallarının, yüklendiği bir kervanla beraber İbn Batuta, meşhur seyyah Denizli'ye geliyor.

Pala bıyıklı, silahlı bir adam, şalvarlı, silahlı bir adam atının dizginini yakalıyor. Pala bıyıklı, silahlı bir adam, şalvarlı, silahlı bir adam atının dizginini yakalıyor. Bir şeyler söylüyor, anlamıyor. Bir şeyler söylüyor, anlamıyor. Tam onunla ne dediğini anlamak için uğraşacakken bir başka pala bıyıklı geliyor, Tam onunla ne dediğini anlamak için uğraşacakken bir başka pala bıyıklı geliyor, koç bıyıklı, böyle silahlı,koç bıyıklı, böyle silahlı, o da dizginin öbür tarafından tutuyor birbirleriyle biraz münakaşa ediyorlar.o da dizginin öbür tarafından tutuyor birbirleriyle biraz münakaşa ediyorlar. Adamın aklı başından gidiyor, silahlı atını tutanlar,Adamın aklı başından gidiyor, silahlı atını tutanlar, arkasında malları var, mal canın yongası, eyvah canım gidecek, malım gidecek diye korkuyorarkasında malları var, mal canın yongası, eyvah canım gidecek, malım gidecek diye korkuyor ama sonradan anlaşılıyor ki ilk tutan şahıs, efendim bize misafir olun,ama sonradan anlaşılıyor ki ilk tutan şahıs, efendim bize misafir olun, diye yakalamış, siz herhalde yabancısınız, kılığınızdan kıyafetinizden belli,diye yakalamış, siz herhalde yabancısınız, kılığınızdan kıyafetinizden belli, bize misafir olunuz, diye yakalamış, onu anlatmaya çalışıyormuş. bize misafir olunuz, diye yakalamış, onu anlatmaya çalışıyormuş.

Ötekisi de diyormuş ki yahu ayıp değil mi, bu mahalle bizim mahalle, bunu bizim misafir etmemiz lazım,Ötekisi de diyormuş ki yahu ayıp değil mi, bu mahalle bizim mahalle, bunu bizim misafir etmemiz lazım, sen öbür mahallenin ferdi olarak nasıl olur da bunu misafir edersin, diyormuş, münakaşa buymuş.sen öbür mahallenin ferdi olarak nasıl olur da bunu misafir edersin, diyormuş, münakaşa buymuş. O da diyormuş ki ne yapayım, ilk önce ben gördüm, önce görenin olur misafir.O da diyormuş ki ne yapayım, ilk önce ben gördüm, önce görenin olur misafir. Tanrı misafiri, tanımadığı insana karşı sevgi böyle. Tanrı misafiri, tanımadığı insana karşı sevgi böyle.

Hayvana karşı, leyleğe, serçeye, kuşa karşı, hizmetçiye karşı…Hayvana karşı, leyleğe, serçeye, kuşa karşı, hizmetçiye karşı… Vakıf yapılmış, yıkadığı tabağı kıran hizmetçiyeVakıf yapılmış, yıkadığı tabağı kıran hizmetçiye yardım etmek için tabağın bedeli ödensin diye vakıf yapmışlar.yardım etmek için tabağın bedeli ödensin diye vakıf yapmışlar. Leyleklerin, kanadı kırık leyleklerin tedavi görmesi için vakıf bırakmışlar. Leyleklerin, kanadı kırık leyleklerin tedavi görmesi için vakıf bırakmışlar. İnsanları seven, insanlardan bütün çevreye, bütün mahlûkata yayılan bir sevgi… İnsanları seven, insanlardan bütün çevreye, bütün mahlûkata yayılan bir sevgi… İslâm bu! İslâm bu!

Leydi Montegü, kocası elçi, sanıyorum on sekizinci yüzyılda İstanbul'a gelmiş, Leydi Montegü, kocası elçi, sanıyorum on sekizinci yüzyılda İstanbul'a gelmiş, Osmanlılarla tanışmış, kendisinin siyasî bir görevi var, mektup yazıyorOsmanlılarla tanışmış, kendisinin siyasî bir görevi var, mektup yazıyor Leydi Montegü'nün Mektupları diye de tercümesi yapılmış, Türkçe'de var. Leydi Montegü'nün Mektupları diye de tercümesi yapılmış, Türkçe'de var. İngiltere'deki bir arkadaşına, kardeşim diyor, ben buraya gelmeden önceİngiltere'deki bir arkadaşına, kardeşim diyor, ben buraya gelmeden önce Osmanlıların haremini zindan ve hapishane gibi sanıyordum, hayalimde öyle canlandırıyordum.Osmanlıların haremini zindan ve hapishane gibi sanıyordum, hayalimde öyle canlandırıyordum. Meğerse harem ne kadar tatlı, ne kadar renkli, ne kadar zevkli, ne kadar hoş bir yermiş, Meğerse harem ne kadar tatlı, ne kadar renkli, ne kadar zevkli, ne kadar hoş bir yermiş, her evin bir haremi var, sarayın da var, başka yerlerin de.her evin bir haremi var, sarayın da var, başka yerlerin de. Haremlik selamlık deniliyor. Haremlik selamlık deniliyor. Ben eskiden kadınları esir, kafeslerin arkasındaBen eskiden kadınları esir, kafeslerin arkasında ve zindan gibi baskı altında sanıyordum, hiç öyle değil.ve zindan gibi baskı altında sanıyordum, hiç öyle değil. Son derece çelebi, son derece kibar insanlar diyor Leydi Montegü. Son derece çelebi, son derece kibar insanlar diyor Leydi Montegü.

Hele bir Fatma Sultan diye birisiyle tanışmışlar, çok sevmiş, hayran kalmış. Hele bir Fatma Sultan diye birisiyle tanışmışlar, çok sevmiş, hayran kalmış. İngiliz esprisi ona demiş ki hanımefendi, çok güzelsiniz. İngiliz esprisi ona demiş ki hanımefendi, çok güzelsiniz. Kadın, o da gelen de kadın buradaki şahıs da kadın.Kadın, o da gelen de kadın buradaki şahıs da kadın. Hanımefendi o kadar güzelsiniz ki İngiltere'de olsaydınızHanımefendi o kadar güzelsiniz ki İngiltere'de olsaydınız erkekler etrafınızda pervane gibi dönerlerdi, demiş.erkekler etrafınızda pervane gibi dönerlerdi, demiş. Şöyle bir bizim hanımefendi bu söze getirmiş,Şöyle bir bizim hanımefendi bu söze getirmiş, bu İngiliz zevki bu müslüman zevki değil, bu söz karşısında ama misafiri.bu İngiliz zevki bu müslüman zevki değil, bu söz karşısında ama misafiri. Gayet sakin bir şekilde, sanmıyorum,Gayet sakin bir şekilde, sanmıyorum, onlar güzelliğin kıymetini bilselerdi sizi buraya göndermezlerdi, demiş. onlar güzelliğin kıymetini bilselerdi sizi buraya göndermezlerdi, demiş.

Kardeşim şu espriye bak, şu zarafete bak, diyor.Kardeşim şu espriye bak, şu zarafete bak, diyor. Bu kadar espritüel, bu kadar nüktedan, bu kadar zarif insanlar diyor, şairdir, hayır hasenat sahibidir.Bu kadar espritüel, bu kadar nüktedan, bu kadar zarif insanlar diyor, şairdir, hayır hasenat sahibidir. Şu Bezm-i Âlem Valide Sultan'a hayranım.Şu Bezm-i Âlem Valide Sultan'a hayranım. Ne kadar eserler bırakmış insanlardır. Ne kadar eserler bırakmış insanlardır.

İslâm saygı ve sevgi dinidir.İslâm saygı ve sevgi dinidir. Tüm insanlara hizmeti teşvik etmiştir, gayrimüslimlere bile.Tüm insanlara hizmeti teşvik etmiştir, gayrimüslimlere bile. Herkese hizmeti teşvik etmiştir. Herkese hizmeti teşvik etmiştir. Hatta bir sahabi Peygamber Efendimiz'e geliyor diyor ki; Hatta bir sahabi Peygamber Efendimiz'e geliyor diyor ki;

"Yâ Resûlallah! Ben bin bir zahmetle kuyudan su çekiyorum, ellerim şişiyor ipi böyle çekeceğim, "Yâ Resûlallah! Ben bin bir zahmetle kuyudan su çekiyorum, ellerim şişiyor ipi böyle çekeceğim, buraya boşaltacağım diye ellerim şişiyor, kabarıyor.buraya boşaltacağım diye ellerim şişiyor, kabarıyor. Bizim develer su içerken, kart, sahipleri tarafından artık işe yaramaz diye salıverilmiş, kimsesiz, Bizim develer su içerken, kart, sahipleri tarafından artık işe yaramaz diye salıverilmiş, kimsesiz, başıboş, yaralı, uyuz develer, onlar da geliyorlar, onlar da su içmeye kalkıyorlar." başıboş, yaralı, uyuz develer, onlar da geliyorlar, onlar da su içmeye kalkıyorlar."

Suudi Arabistan, su kıymetli. Çekilerek yalağa boşaltılıyor. Suudi Arabistan, su kıymetli. Çekilerek yalağa boşaltılıyor. Bundan da bana bir sevap var mıdır? "Vardır" diyor Peygamber Efendimiz. Bundan da bana bir sevap var mıdır? "Vardır" diyor Peygamber Efendimiz.

"Çünkü onun da canı var, onun da ciğeri var, onun da ciğeri yanar,"Çünkü onun da canı var, onun da ciğeri var, onun da ciğeri yanar, onun da sevabı vardır." diyor, ihtiyar bir deve. onun da sevabı vardır." diyor, ihtiyar bir deve.

İslâm cemiyete cemaate, muhabbete çok önem vermiştir, beraberliğe çok önem vermiştir. İslâm cemiyete cemaate, muhabbete çok önem vermiştir, beraberliğe çok önem vermiştir. Bunlara çok sevap vardır.Bunlara çok sevap vardır. Cemaatle kılınan namaz evde kılınan namazdan yirmi yedi kat daha sevaplıdır.Cemaatle kılınan namaz evde kılınan namazdan yirmi yedi kat daha sevaplıdır. Birlik ve beraberlik rahmettir, tefrika azaptır, tefrika yasaktır, itizal yasaktır, lakaytlık yasaktır,Birlik ve beraberlik rahmettir, tefrika azaptır, tefrika yasaktır, itizal yasaktır, lakaytlık yasaktır, infirak yasaktır, bencillik yasaktır, bozgunculuk yasaktır İslâm'da. infirak yasaktır, bencillik yasaktır, bozgunculuk yasaktır İslâm'da.

Muhabbet esastır ve birlik beraberlik, toplum hayatı esastır. Muhabbet esastır ve birlik beraberlik, toplum hayatı esastır. Ve bir kenara çekilip de münferit yaşamaktan ziyade bir mü'min ki halkın arasında bulunuyor, Ve bir kenara çekilip de münferit yaşamaktan ziyade bir mü'min ki halkın arasında bulunuyor, halka hizmet ediyor ama onların sıkıntılarına tahammül ediyor,halka hizmet ediyor ama onların sıkıntılarına tahammül ediyor, kenara çekilmiş kendi rahatına bakan müslümandan daha hayırlıdır, buyuruyor. kenara çekilmiş kendi rahatına bakan müslümandan daha hayırlıdır, buyuruyor.

"İnsanların en hayırlısı insanlara en faydalı olandır." buyuruyor dinimiz. "İnsanların en hayırlısı insanlara en faydalı olandır." buyuruyor dinimiz.

Onun için toplumların arayıp bulamadığı hazinedir İslâm. Onun için toplumların arayıp bulamadığı hazinedir İslâm.

Fitneyi ve fesadı, çarpışmayı ve çatışmayı ve muhabbeti bozucu her şeyi yasaklamıştır, Fitneyi ve fesadı, çarpışmayı ve çatışmayı ve muhabbeti bozucu her şeyi yasaklamıştır, gıybet, dedikodu, laf getirmek, götürmek, kötü söz söylemek, tefrika, kavga yasaktır İslâm'da.gıybet, dedikodu, laf getirmek, götürmek, kötü söz söylemek, tefrika, kavga yasaktır İslâm'da. Bir müslüman bir müslümanın karşısına geçip silah çekemez,Bir müslüman bir müslümanın karşısına geçip silah çekemez, müslüman müslümana vurup onun canını yakamaz.müslüman müslümana vurup onun canını yakamaz. Yasaktır! Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve selem; Yasaktır!

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve selem;

"Âhir zamanda fitneler olacak." buyuruyor. "Âhir zamanda fitneler olacak." buyuruyor.

Diyorlar ki; "Yâ Resûlallah! O zaman ne yapalım?" Diyorlar ki;

"Yâ Resûlallah! O zaman ne yapalım?"

"Evinize kapanın, katılmayın." diyor. Müslümanlar arasında gürültü patırtı olacak. "Evinize kapanın, katılmayın." diyor.

Müslümanlar arasında gürültü patırtı olacak.

Peki, evimize gelirse? "Hz. Âdem'in hayırlı evladı gibi olun." Peki, evimize gelirse?

"Hz. Âdem'in hayırlı evladı gibi olun."

Hayırlı evladı hangisi? "İbadeti kabul olan ve öldürülen, öldüren gibi olmayın." diyor. Hayırlı evladı hangisi?

"İbadeti kabul olan ve öldürülen, öldüren gibi olmayın." diyor.

Mazlum olun, el kaldırmayın, birbirinizle çarpışmayın, diyor. Mazlum olun, el kaldırmayın, birbirinizle çarpışmayın, diyor. İslâm'ın terbiyesi budur, uygulama ayrı. İslâm'ın terbiyesi budur, uygulama ayrı. Çünkü Müslümanlık güzel de müslümanlar çok kusurludur. Çünkü Müslümanlık güzel de müslümanlar çok kusurludur.

İslâm kardeşliğe çok önem vermiştir ve kardeşlik de bir ibadettir. İslâm kardeşliğe çok önem vermiştir ve kardeşlik de bir ibadettir.

İmam Gazzâlî'nin kardeşlikle ilgili bölümde ifadesi şöyle; İmam Gazzâlî'nin kardeşlikle ilgili bölümde ifadesi şöyle;

"Âdet tarzındaki ibadetlerin en hoşu dostluk yapmaktır." diyor. "Âdet tarzındaki ibadetlerin en hoşu dostluk yapmaktır." diyor.

İbadetleri ikiye ayırıyor. İbadetleri ikiye ayırıyor. Bir bizim bildiğimiz mutat ibadetler, namaz, oruç, hac, zekât,Bir bizim bildiğimiz mutat ibadetler, namaz, oruç, hac, zekât, bir de âdet tarzındaki ibadetlerin en hoşu Allah için sevmektir, Allah için dostluk yapmaktır.bir de âdet tarzındaki ibadetlerin en hoşu Allah için sevmektir, Allah için dostluk yapmaktır. Allah için ziyaretin büyük sevabı var.Allah için ziyaretin büyük sevabı var. İki kişi birbirini Allah için ziyaret ederse Allah'ın sevgisine mazhar olacakları bildiriliyor. İki kişi birbirini Allah için ziyaret ederse Allah'ın sevgisine mazhar olacakları bildiriliyor.

Onun için İslâm'ın unutturulmaya çalışılması yerine İslâm'ınOnun için İslâm'ın unutturulmaya çalışılması yerine İslâm'ın hayatımızda yerleştirilmesine çalışılmalıdır ki kardeşlik olsun, sevgi olsun, muhabbet olsun.hayatımızda yerleştirilmesine çalışılmalıdır ki kardeşlik olsun, sevgi olsun, muhabbet olsun. Bizim ırklarla ilgili hiçbir problemimiz yoktur.Bizim ırklarla ilgili hiçbir problemimiz yoktur. Biz Amerikalıları ayıplıyoruz, siyah ırk, beyaz ırk, zenci vesaire ayrılığı nedir diye. Biz Amerikalıları ayıplıyoruz, siyah ırk, beyaz ırk, zenci vesaire ayrılığı nedir diye.

İnsanlar kardeştir, mü'minler birbirlerinin kardeşidir.İnsanlar kardeştir, mü'minler birbirlerinin kardeşidir. Hepsi Hz. Âdem'den gelme, hepsi imanda Allah'ın huzurunda aynıdır. Hepsi Hz. Âdem'den gelme, hepsi imanda Allah'ın huzurunda aynıdır. İnsanların hizmetine koşmak en sevaptır ve insanların en hayırlısı insanlara en faydalı olandır.İnsanların hizmetine koşmak en sevaptır ve insanların en hayırlısı insanlara en faydalı olandır. İşte böyle bir dinin sahibiyiz. İşte böyle bir dinin sahibiyiz.

Olayların hızla geliştiği bir çağda yaşıyoruz ve insanların birbirleriyle çok sıkı Olayların hızla geliştiği bir çağda yaşıyoruz ve insanların birbirleriyle çok sıkı temaslarının olduğu bir zamanda Allah bizetemaslarının olduğu bir zamanda Allah bize yepyeni imkânlar ve yepyeni vazifeler yüklüyor, hudutlar açılıyor.yepyeni imkânlar ve yepyeni vazifeler yüklüyor, hudutlar açılıyor. Rusya diyor ki şimdi; "En büyük dostlarımızdan birisi Türkiye." Rusya diyor ki şimdi;

"En büyük dostlarımızdan birisi Türkiye."

Rusya'daki müslüman milletler diyorlar ki; Rusya'daki müslüman milletler diyorlar ki;

"Türkiye bizim ağabeyimizdir." "Türkiye bizim ağabeyimizdir."

Hepsi bizden yardım istiyor. Hepsi bizden yardım istiyor.

Elhamdülillah bizi tarih boyunca birinci devlet yapan, devletlerin hepsinin başındaElhamdülillah bizi tarih boyunca birinci devlet yapan, devletlerin hepsinin başında düzenleyici devlet yapan, haksızlıkları engelleyici devlet yapan bu imandır.düzenleyici devlet yapan, haksızlıkları engelleyici devlet yapan bu imandır. Kanunî Süleyman Fransa'ya mektup yazıyor,Kanunî Süleyman Fransa'ya mektup yazıyor, filanca kralı hapsetmişsin, çıkart oradan deyince, çıkartıyor adam.filanca kralı hapsetmişsin, çıkart oradan deyince, çıkartıyor adam. Filanca padişah orada dans diye bir şey çıkmış duyduğuma göre, Filanca padişah orada dans diye bir şey çıkmış duyduğuma göre, kadın erkek birbirine sarmaş dolaş oluyormuş, öyle edepsizliği bir daha yapmayın, kadın erkek birbirine sarmaş dolaş oluyormuş, öyle edepsizliği bir daha yapmayın, diyor dansı durduruyor, haksızlığı engelliyor. diyor dansı durduruyor, haksızlığı engelliyor. Falanca yerde filanca şeye hücum olmuşsa oraya yardım gönderiyor. Falanca yerde filanca şeye hücum olmuşsa oraya yardım gönderiyor.

Elhamdülillah ki müslümanız.Elhamdülillah ki müslümanız. Allah bizi müslüman olarak, müslüman bir ülkede, müslüman anne babalardanAllah bizi müslüman olarak, müslüman bir ülkede, müslüman anne babalardan nimet içinde dünyaya getirmiş, bu nimetin kadrini kıymetini bilmeyi nasip etsin.nimet içinde dünyaya getirmiş, bu nimetin kadrini kıymetini bilmeyi nasip etsin. Yirminci yüzyılın dertlerinin devası İslâm'dadır.Yirminci yüzyılın dertlerinin devası İslâm'dadır. Gelecek yüzyılların temelleri, sağlam temelleri İslâm'ın prensipleridirGelecek yüzyılların temelleri, sağlam temelleri İslâm'ın prensipleridir ve bizim dünya üzerindeki insanlara verebileceğimiz çok kıymetlive bizim dünya üzerindeki insanlara verebileceğimiz çok kıymetli fikirler, tecrübeler, bilgiler duygular vardır. fikirler, tecrübeler, bilgiler duygular vardır.

O da İslâm'dadır. O da İslâm'dadır.

Allah bize mensubu olduğu dinin kadrini kıymetini bilmeyi nasip etsin, Allah bize mensubu olduğu dinin kadrini kıymetini bilmeyi nasip etsin, güzelliklerini görmeyi nasip etsin,güzelliklerini görmeyi nasip etsin, tam müslüman olmayı nasip etsin, tam müslüman olmayı nasip etsin, insanlığa müslümanca, en güzel hizmeti nasip etsin, insanlığa müslümanca, en güzel hizmeti nasip etsin, insanlığa en faydalı insanlar olmayı nasip etsin.insanlığa en faydalı insanlar olmayı nasip etsin. Rabbimiz'in huzuruna vazifesini yapmış, Allah'ın sevdiği, taltif eylediği, Rabbimiz'in huzuruna vazifesini yapmış, Allah'ın sevdiği, taltif eylediği, cennetiyle Cemâli'yle müşerref eylediği bir kul olarak çıkmayı nasip eylesin. cennetiyle Cemâli'yle müşerref eylediği bir kul olarak çıkmayı nasip eylesin. Allah hepinizden razı olsun, geceniz hayır olsun. Allah hepinizden razı olsun, geceniz hayır olsun.

es-Selâmu aleyküm ve rahmetullah. es-Selâmu aleyküm ve rahmetullah.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2