Namaz Vakitleri

3 Cemâziye'l-Âhir 1446
04 Aralık 2024
İmsak
06:34
Güneş
08:05
Öğle
12:59
İkindi
15:22
Akşam
17:43
Yatsı
19:09
Detaylı Arama

Doğruculuk ve Yalancılığın Neticeleri

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın yurtdışında bulunduğu zamanlarda, özellikle 7 Mayıs 1997 günü Türkiye’den ayrıldıktan sonra gurbet ellerde; Avustralya, Almanya, İsveç, İngiltere, Hollanda, ABD ve farklı ülkelerde yapmış oldukları sohbetlerdir.

Avustralya’da sabah ve yatsı namazından sonra, çeşitli camilerde yaptıkları hadis ve tefsir sohbetleri, İsveç’te son Ramazan ayı boyunca yaptıkları konuşmalar, aile eğitim toplantılarında yaptıkları konuşmalar ve konferanslardan oluşmaktadır.

Bu konuşmalar, Ak-Radyo’da “Gurbet Sohbetleri” adı altında yayımlanmıştır.

Doğruculuk ve Yalancılığın Neticeleri

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın yurtdışında bulunduğu zamanlarda, özellikle 7 Mayıs 1997 günü Türkiye’den ayrıldıktan sonra gurbet ellerde; Avustralya, Almanya, İsveç, İngiltere, Hollanda, ABD ve farklı ülkelerde yapmış oldukları sohbetlerdir.

Avustralya’da sabah ve yatsı namazından sonra, çeşitli camilerde yaptıkları hadis ve tefsir sohbetleri, İsveç’te son Ramazan ayı boyunca yaptıkları konuşmalar, aile eğitim toplantılarında yaptıkları konuşmalar ve konferanslardan oluşmaktadır.

Bu konuşmalar, Ak-Radyo’da “Gurbet Sohbetleri” adı altında yayımlanmıştır.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm.Bismillâhirrahmânirrahîm. Elhamdülillâhi Rabbi'l-âlemîn.

Elhamdülillâhi Rabbi'l-âlemîn.
Hamden kesîran tayyiben müberakenHamden kesîran tayyiben müberaken fîhi alâ külli hâlin ve fî külli hîn.fîhi alâ külli hâlin ve fî külli hîn. Ve’s-salâtu ve’s-selâmu ‘alâ seyyidi’l-evvelîne ve’l-âhirîn,Ve’s-salâtu ve’s-selâmu ‘alâ seyyidi’l-evvelîne ve’l-âhirîn, senedinâ ve mededinâ Muhammedini'l-Mustafâsenedinâ ve mededinâ Muhammedini'l-Mustafâ ve alâ âlihî ve sahbihîve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebi’ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'l cezâ.ve men tebi’ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'l cezâ. Emmâ ba'dü;

Emmâ ba'dü;
Ve an ibn Mes’ûdin radıyallahu anhu

Ve an ibn Mes’ûdin radıyallahu anhu
kâle kâle rasâlullahi sallallahu aleyhi ve sellem;kâle kâle rasâlullahi sallallahu aleyhi ve sellem; İnne’s-sıdka yehdî ile’l-birri ve inne’l-birra yehdî ile’l-cenneti

İnne’s-sıdka yehdî ile’l-birri ve inne’l-birra yehdî ile’l-cenneti
ve inne’r-racule le-yesduku hattâ yüktebe indellâhi sıddîkanve inne’r-racule le-yesduku hattâ yüktebe indellâhi sıddîkan ve inne’l-kezibe yehdî ile’l fücûri ve inne’l-fücûra yehdî ile’n-nârive inne’l-kezibe yehdî ile’l fücûri ve inne’l-fücûra yehdî ile’n-nâri ve inne’r-racüle le-yekzibü hattâ yüktebe indellâhi kezzâben.ve inne’r-racüle le-yekzibü hattâ yüktebe indellâhi kezzâben. Muttefekkün aleyh.

Muttefekkün aleyh.
Hazreti Peygamber sallallahu aleyhi vesellemden,

Hazreti Peygamber sallallahu aleyhi vesellemden,
İbn Mes’ûd radıyallahu anh şöyle dediğini nakletmiş.İbn Mes’ûd radıyallahu anh şöyle dediğini nakletmiş. Bu nakli de İmam Buhârî ve İmam MüslimBu nakli de İmam Buhârî ve İmam Müslim iki mühim hadîs âlimi, çok değerli hadîs kitapları yazmış olan iki büyük âlim,iki mühim hadîs âlimi, çok değerli hadîs kitapları yazmış olan iki büyük âlim, kitaplarına kaydetmişler.kitaplarına kaydetmişler. Bu hadîs kitapları Sahihayn diye anılıyor.Bu hadîs kitapları Sahihayn diye anılıyor. Ve bunun içindeki hadîsler en sahîh hadîsler olarak herkes tarafından biliniyor.Ve bunun içindeki hadîsler en sahîh hadîsler olarak herkes tarafından biliniyor. İbn Mes’ûd’un rivayet ettiği bu hadîs-i şerifte Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

İbn Mes’ûd’un rivayet ettiği bu hadîs-i şerifte Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;
İnne’s-sıdka yehdî ile’l-birri.

İnne’s-sıdka yehdî ile’l-birri.
Doğru söz söylemek.Doğru söz söylemek. Sıdk, doğru söz söylemek demek.Sıdk, doğru söz söylemek demek. Sözü doğru konuşmak demek, doğru konuşmak demek.Sözü doğru konuşmak demek, doğru konuşmak demek. Doğru sözlü olmak, doğru söz söylemek, doğru konuşmak;

Doğru sözlü olmak, doğru söz söylemek, doğru konuşmak;
Yehdî ile’l-birri.Yehdî ile’l-birri. İnsanı iyilik yapmaya sevk eder.İnsanı iyilik yapmaya sevk eder. İyilik yapmaya götürür.İyilik yapmaya götürür. Çünkü soracaklar sonunda, bu işi kim yaptı diye, doğru söyleyecek.Çünkü soracaklar sonunda, bu işi kim yaptı diye, doğru söyleyecek. En iyisi kötülük yapmayayım der düşünür insan.En iyisi kötülük yapmayayım der düşünür insan. Sonuç itibariyle doğruluğa karar verdimi bir insan,Sonuç itibariyle doğruluğa karar verdimi bir insan, ben doğru konuşacağım, hiç yalan konuşmayacağım,ben doğru konuşacağım, hiç yalan konuşmayacağım, hiç aldatmayacağım dedi mi, o zamanhiç aldatmayacağım dedi mi, o zaman sorgu suali düşünür de, yapacağı işi de iyi yapar.sorgu suali düşünür de, yapacağı işi de iyi yapar. Ya da doğru sözlü olan bir insanı AllahYa da doğru sözlü olan bir insanı Allah iyi insan olmaya mükâfat olarak yönlendirir, sevk eder.iyi insan olmaya mükâfat olarak yönlendirir, sevk eder. Hani biz ihdina’s-sırâta’l-müstakîm diyoruz ya.

Hani biz ihdina’s-sırâta’l-müstakîm diyoruz ya.
Her gün kırk defa istiyoruz ya Allah’tanHer gün kırk defa istiyoruz ya Allah’tan bizi doğru yola sevk etmesini, bizi hidayet etmesini istiyoruz ya.bizi doğru yola sevk etmesini, bizi hidayet etmesini istiyoruz ya. İşte o hidayet edilmenin, doğru yola nasip olmasınınİşte o hidayet edilmenin, doğru yola nasip olmasının insanın ayağının basmasının nasip olmasınıninsanın ayağının basmasının nasip olmasının temeli doğru sözlülüktür.temeli doğru sözlülüktür. Doğru konuştuğu zaman, doğru sözlü olduğu zaman,Doğru konuştuğu zaman, doğru sözlü olduğu zaman, yalan söylemediği zaman, dürüst insan olduğu zaman,yalan söylemediği zaman, dürüst insan olduğu zaman, Allah onu iyi insan olmaya gönderir.Allah onu iyi insan olmaya gönderir. Ve inne’l-birra yehdî ile’l-cenneti.

Ve inne’l-birra yehdî ile’l-cenneti.
İyi insan olmak da sonuçta insanı cennete götüren bir güzel haldir.İyi insan olmak da sonuçta insanı cennete götüren bir güzel haldir. Çünkü iyi huylu insanlar, iyi insanlar cennete gidecek.

Çünkü iyi huylu insanlar, iyi insanlar cennete gidecek.
Allah bir insanın iyi huylu olmasını sever.Allah bir insanın iyi huylu olmasını sever. Çok ibadet etmesinden ziyade huyunun iyi olması önemlidir.Çok ibadet etmesinden ziyade huyunun iyi olması önemlidir. Bir insanın huyu iyiyse, sabahlardan akşamlara kadar oruç tutan,Bir insanın huyu iyiyse, sabahlardan akşamlara kadar oruç tutan, akşamlardan sabahlara kadar da gece ibadeti eden insan kadar,akşamlardan sabahlara kadar da gece ibadeti eden insan kadar, güzel huyu dolayısıyla mükâfat, sevap, ecir, mükâfat kazanır insan.güzel huyu dolayısıyla mükâfat, sevap, ecir, mükâfat kazanır insan. Onun için güzel huylu olmaya çok gayret etmemiz lazım.

Onun için güzel huylu olmaya çok gayret etmemiz lazım.
Teravih namazı kolay bir namaz değil, otuz üç rekât burada kılıyoruz.Teravih namazı kolay bir namaz değil, otuz üç rekât burada kılıyoruz. Oruç da kolay değil, sıcaklarda tutuyoruz ama bunları severek yapıyoruz.Oruç da kolay değil, sıcaklarda tutuyoruz ama bunları severek yapıyoruz. Âdet haline de geldiğinden hiç ağır da gelmiyor.Âdet haline de geldiğinden hiç ağır da gelmiyor. Yapıyoruz, hayatımızı ona göre tanzim ediyoruz.Yapıyoruz, hayatımızı ona göre tanzim ediyoruz. Neden? Allah’ın ecrini, sevabını, mükâfatını kazanalım,

Neden? Allah’ın ecrini, sevabını, mükâfatını kazanalım,
kaçırmayalım ramazanda diye bunları yapıyoruz.kaçırmayalım ramazanda diye bunları yapıyoruz. Evimize misafir çağırıyoruz, iftar ziyafeti veriyoruz.Evimize misafir çağırıyoruz, iftar ziyafeti veriyoruz. Neden?Neden? Bir hurmayla bile bir oruçluya iftar ettiren kimseye,Bir hurmayla bile bir oruçluya iftar ettiren kimseye, o oruçlunun mükâfatı kadar sevap verilir dendiği için.o oruçlunun mükâfatı kadar sevap verilir dendiği için. Yani bunlara gayret ediyoruz.

Yani bunlara gayret ediyoruz.
O halde, madem sevap meraklısıyız,O halde, madem sevap meraklısıyız, madem sevabı istiyoruz, o halde güzel huylu olalım.madem sevabı istiyoruz, o halde güzel huylu olalım. Doğru sözlü olalım.Doğru sözlü olalım. Doğru sözlü olunca, dürüst sözlü olunca, güzel huylu olunca,Doğru sözlü olunca, dürüst sözlü olunca, güzel huylu olunca, Allah o zaman doğruluğa hidayet ediyor,Allah o zaman doğruluğa hidayet ediyor, doğruluk da insanı cennete götürüyor.doğruluk da insanı cennete götürüyor. İşin başı orda yani, kişinin kendisini düzeltmesinde.İşin başı orda yani, kişinin kendisini düzeltmesinde. Bunun aksi durumunda;Bunun aksi durumunda; Ve inne’r-racule le-yesduku hattâ yüktebe indellâhi sıddîkan.

Ve inne’r-racule le-yesduku hattâ yüktebe indellâhi sıddîkan.
Üçüncü cümlesi bu, doğru sözlünün sonucu,Üçüncü cümlesi bu, doğru sözlünün sonucu, bir insan doğru söz söyler söylerbir insan doğru söz söyler söyler nihayet Allah onu sıddîk sıfatıyla sıfatlandırır,nihayet Allah onu sıddîk sıfatıyla sıfatlandırır, sıddîklar defterine adını yazar.sıddîklar defterine adını yazar. Bu da sıddîk bir kuldur.Bu da sıddîk bir kuldur. Sıddîk ne demek?

Sıddîk ne demek?
Çok doğru sözlü, dosdoğru demek.

Çok doğru sözlü, dosdoğru demek.
O deftere insan yazılır.O deftere insan yazılır. Çünkü hep doğru söylemek âdeti olmuş.Çünkü hep doğru söylemek âdeti olmuş. Allah da onu o mükâfata erdirmiş.Allah da onu o mükâfata erdirmiş. Bunun karşılığında, bunun karşı tarafında da ne durum vardır?

Bunun karşılığında, bunun karşı tarafında da ne durum vardır?
Doğru sözlülüğün karşısında yalan söylemek vardır.Doğru sözlülüğün karşısında yalan söylemek vardır. Ve inne’l-kezibe yehdî ile’l fücûri.

Ve inne’l-kezibe yehdî ile’l fücûri.
Yalan söylemek de insanı, fısk u fücura, kötülüğe götürür.

Yalan söylemek de insanı, fısk u fücura, kötülüğe götürür.
Yalan söylemek insanı kötülüğe götürür. Neden?Yalan söylemek insanı kötülüğe götürür. Neden? İki türlü:

İki türlü:
Ya nasıl olsa yalan söyler, bir çaresini bulur,Ya nasıl olsa yalan söyler, bir çaresini bulur, yakamı paçamı kurtarırım diye cesareti artar, kötülük yapmaya.yakamı paçamı kurtarırım diye cesareti artar, kötülük yapmaya. Nasıl olsa bir çaresini buluruz, canım uydururuz kandırırız,Nasıl olsa bir çaresini buluruz, canım uydururuz kandırırız, yapalım şu işi de bir palavra atar bir numara çeker aldatırız.yapalım şu işi de bir palavra atar bir numara çeker aldatırız. Tamam, yapalım.Tamam, yapalım. Ya böyle ya da bir insan yalancı oldu mu,Ya böyle ya da bir insan yalancı oldu mu, Allah onu tevfîkini refîk etmez,Allah onu tevfîkini refîk etmez, artık kötülük yapan bir insan durumuna kaydırır.artık kötülük yapan bir insan durumuna kaydırır. Yalan söylemekte beis görmezken,Yalan söylemekte beis görmezken, bu sefer kötülükleri yapmakta, fısk u fücûru işlemekte debu sefer kötülükleri yapmakta, fısk u fücûru işlemekte de beis görmeyen bir insan haline gelir.beis görmeyen bir insan haline gelir. O halde işin temeli yalan söylememek, işin temeli doğru konuşmak.

O halde işin temeli yalan söylememek, işin temeli doğru konuşmak.
Ve inne’l-fücûra yehdî ile’n-nâri.

Ve inne’l-fücûra yehdî ile’n-nâri.
Fısk u fücûr da insanı cehenneme götürür.Fısk u fücûr da insanı cehenneme götürür. Öyle Müslüman olup da fısk u fücûr işleyen bir insan durumuna gelirse,

Öyle Müslüman olup da fısk u fücûr işleyen bir insan durumuna gelirse,
onun cezası da cehenneme girer, cayır cayır çıra gibi yanar.onun cezası da cehenneme girer, cayır cayır çıra gibi yanar. Milyonlarca sene hem de.Milyonlarca sene hem de. En aşağısı milyonlarca sene.En aşağısı milyonlarca sene. Birbirimize şaka yapıyoruz, çayın en aşağısı üçtür,

Birbirimize şaka yapıyoruz, çayın en aşağısı üçtür,
yukarısı da iç dur diyoruz, şaka yapıyoruz, ama bu işin şakası yoktur.yukarısı da iç dur diyoruz, şaka yapıyoruz, ama bu işin şakası yoktur. Cehennemin şakası yoktur.Cehennemin şakası yoktur. Cehenneme bir giren insan, en aşağıCehenneme bir giren insan, en aşağı hesap, rakamlar, korkunç rakamlarhesap, rakamlar, korkunç rakamlar milyonlarca sene kalıyor cehennemde, en az yananı.milyonlarca sene kalıyor cehennemde, en az yananı. Onun için cehenneme düşmemeye var gücümüzle gayret etmeliyiz.Onun için cehenneme düşmemeye var gücümüzle gayret etmeliyiz. Çok dikkat eylemeliyiz.Çok dikkat eylemeliyiz. Fısk u fücûr, günahlar, insanı cehenneme sevk eder.

Fısk u fücûr, günahlar, insanı cehenneme sevk eder.
Ve inne’r-racüle le-yekzibü.

Ve inne’r-racüle le-yekzibü.
Kişi yalan söyler, bir adam.Kişi yalan söyler, bir adam. Hattâ yüktebe indellâhi kezzâben.

Hattâ yüktebe indellâhi kezzâben.
Yalan söyler, yalan söyler, yalan söyler,Yalan söyler, yalan söyler, yalan söyler, sonunda Allah'da ona, bu kul kezzâb yalancı,sonunda Allah'da ona, bu kul kezzâb yalancı, yalancılığı meslek edinmiş, işi gücü yalan dolan olan,yalancılığı meslek edinmiş, işi gücü yalan dolan olan, dolandırıcı, yalancı, itimata layık olmayan bir kul.dolandırıcı, yalancı, itimata layık olmayan bir kul. Kezzâb kul. Kezzâb, çok yalan söyleyen demek.

Kezzâb kul. Kezzâb, çok yalan söyleyen demek.
Yani bir de böyle asit gibi bir şey döküldüğü zaman,Yani bir de böyle asit gibi bir şey döküldüğü zaman, fokur fokur mermeri bile eritiyor, ona deniliyor ama.fokur fokur mermeri bile eritiyor, ona deniliyor ama. Kezzâb, Arapçada çok yalan söyleyen demek.Kezzâb, Arapçada çok yalan söyleyen demek. O halde, çoluk çocuğumuza, doğru söylemeyi,

O halde, çoluk çocuğumuza, doğru söylemeyi,
yalan söylememeyi öğretmeliyiz.yalan söylememeyi öğretmeliyiz. Doğru söylediği zaman mükâfatlandırmalı,Doğru söylediği zaman mükâfatlandırmalı, yalan söylediği zaman da onun kötü olduğunu öğretmeli,yalan söylediği zaman da onun kötü olduğunu öğretmeli, anlatmalı, mutlaka bir daha yalan söylemeyecek şekildeanlatmalı, mutlaka bir daha yalan söylemeyecek şekilde terbiye etmeye gayret etmeliyiz.terbiye etmeye gayret etmeliyiz. Bunun yolu mükâfat vermektir, doğru konuştuğu zaman.

Bunun yolu mükâfat vermektir, doğru konuştuğu zaman.
Aferin evladım, maşallah, hadi şunu alkışlayalım diyoruz ya bazen burada camide.Aferin evladım, maşallah, hadi şunu alkışlayalım diyoruz ya bazen burada camide. Filancayı alkışlayalım diyoruz.Filancayı alkışlayalım diyoruz. Bu bir teşvik tabi.Bu bir teşvik tabi. Teşvikler, ödüller, mükâfatlar insanlarınTeşvikler, ödüller, mükâfatlar insanların bazı şeyleri yapmasını, âşk ile şevk ile yapmasını sağlar.bazı şeyleri yapmasını, âşk ile şevk ile yapmasını sağlar. Bir çaresi de ceza.

Bir çaresi de ceza.
Haa, siz bu namazda güldünüz çocuklar diye dün akşamHaa, siz bu namazda güldünüz çocuklar diye dün akşam mükâfat vermedik.mükâfat vermedik. Çocuklar namazda gülünmeyeceğini anlasın diye, bu işin şakası yok.Çocuklar namazda gülünmeyeceğini anlasın diye, bu işin şakası yok. Bunları öğretmeliyiz, güzel huyluluğu öğretmeliyiz.Bunları öğretmeliyiz, güzel huyluluğu öğretmeliyiz. Tabi bunun en kestirme, en doğru,

Tabi bunun en kestirme, en doğru,
en sağlam yolu, insanın kendisinin doğru sözlü,en sağlam yolu, insanın kendisinin doğru sözlü, doğru özlü, güzel huylu olmasıdır.doğru özlü, güzel huylu olmasıdır. Kendisini ıslah etmekten başlıyor bu iş.Kendisini ıslah etmekten başlıyor bu iş. Kendisi ıslah olmayınca ondan sonra başkasına lafı da tesir etmiyor.Kendisi ıslah olmayınca ondan sonra başkasına lafı da tesir etmiyor. Ya adama bak, hem başkasına söylüyor hem de kendisi yapıp duruyor.Ya adama bak, hem başkasına söylüyor hem de kendisi yapıp duruyor. Halka verir talkını, kendi yutar salkımı derler.Halka verir talkını, kendi yutar salkımı derler. Onun için tasavvufta, tasavvufi terbiyede esas

Onun için tasavvufta, tasavvufi terbiyede esas
ilk önce kişinin kendisinin, o nasihat olarakilk önce kişinin kendisinin, o nasihat olarak söyleyeceği sözü kendisinin tutmasıdır.söyleyeceği sözü kendisinin tutmasıdır. İlk esas budur.İlk esas budur. İkinci hadîs-i şerif;

İkinci hadîs-i şerif;
An abdillahi’bni Amr ibni'l-âsi

An abdillahi’bni Amr ibni'l-âsi
radıyallahu anhümâ enne’n-nebiyye sallallahu aleyhi ve selleme kâl;radıyallahu anhümâ enne’n-nebiyye sallallahu aleyhi ve selleme kâl; Erba’un men künne fîhi kâne münâfıkan hâlisan

Erba’un men künne fîhi kâne münâfıkan hâlisan
ve men kânet fîhi hasletün minhünneve men kânet fîhi hasletün minhünne kânet fîhi hasletün min nifakin hattâ yede’ahâkânet fîhi hasletün min nifakin hattâ yede’ahâ ize’tümine hâne ve izâ haddese kezebe ve izâize’tümine hâne ve izâ haddese kezebe ve izâ âhede ğadera ve izâ hâsame fecera.âhede ğadera ve izâ hâsame fecera. Muttakefun aleyh.

Muttakefun aleyh.
Yine bu hadîs-i şerîfi de İmam Buhârî, İmam Müslim

Yine bu hadîs-i şerîfi de İmam Buhârî, İmam Müslim
beraberce rivayet etmişler.beraberce rivayet etmişler. Sahîh kitapta yer alan, sıhhatli bir hadîs-i şerîf.Sahîh kitapta yer alan, sıhhatli bir hadîs-i şerîf. Sahîh kitaplarda, hadîs âlimlerinin rivayet ettiği,Sahîh kitaplarda, hadîs âlimlerinin rivayet ettiği, takdir ettiği rivayetlerden birisi.takdir ettiği rivayetlerden birisi. Abdullah İbn Amr İbni'l-Âs

Abdullah İbn Amr İbni'l-Âs
babası da kendisi de sahâbe.babası da kendisi de sahâbe. Bu Abdullah Ebâdile-i erbaa’dan, dört Abdullah’tan birisidir.Bu Abdullah Ebâdile-i erbaa’dan, dört Abdullah’tan birisidir. Ashâbın fakihlerinden, bilginlerinden idi bu dört Abdullah.Ashâbın fakihlerinden, bilginlerinden idi bu dört Abdullah. Abdullah İbn Mes’ûd, Abdullah İbn Amr İbni'l-Âs,Abdullah İbn Mes’ûd, Abdullah İbn Amr İbni'l-Âs, Abdullah İbn Ömer ve Abdullah İbn Abbâs radıyallahu anhumâ.Abdullah İbn Ömer ve Abdullah İbn Abbâs radıyallahu anhumâ. El-ebâdile-i erbaa min fukahâi’l-ashâb.El-ebâdile-i erbaa min fukahâi’l-ashâb. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin
şöyle buyurduğunu rivayet etmiş;şöyle buyurduğunu rivayet etmiş; Erba’un.

Erba’un.
Dört tane huy, davranış biçimi vardır ki,Dört tane huy, davranış biçimi vardır ki, Men künne fîhi.Men künne fîhi. Kimin içinde bu dört sıfat huy varsa kalbinde.Kimin içinde bu dört sıfat huy varsa kalbinde. Kâne münâfıkan hâlisan.Kâne münâfıkan hâlisan. O insan katıksız, halîs tam bir münafıktır demektir.O insan katıksız, halîs tam bir münafıktır demektir. Bu dört şey de varsa.Bu dört şey de varsa. Ama dört şey yok da bir tanesi var.

Ama dört şey yok da bir tanesi var.
Men kânet fîhi hasletün minhünne.

Men kânet fîhi hasletün minhünne.
Bu dört kötü huydan sadece bir tanesi varsa o kişide.Bu dört kötü huydan sadece bir tanesi varsa o kişide. O zaman;O zaman; Kânet fîhi hasletün min nifakin.Kânet fîhi hasletün min nifakin. Demek ki bu adamda nifaktan bir huy var, bir parça var.Demek ki bu adamda nifaktan bir huy var, bir parça var. Hattâ yede’ahâ.Hattâ yede’ahâ. Terk edinceye kadar münafıkla biraz ilişkisi bulaşıklığı var,Terk edinceye kadar münafıkla biraz ilişkisi bulaşıklığı var, biraz münafıklığı var, bu adamın demektir.biraz münafıklığı var, bu adamın demektir. Bu dört kötü huy ne?

Bu dört kötü huy ne?
İze’tümine hâne.

İze’tümine hâne.
İtimat olunduğu zaman, kendisine güvenildiği zaman,İtimat olunduğu zaman, kendisine güvenildiği zaman, itimadı suistimal eder,itimadı suistimal eder, itimata layık davranmaz,itimata layık davranmaz, kendisine itimat eden kimseyi aldatır, hıyanet eder.kendisine itimat eden kimseyi aldatır, hıyanet eder. Bu münafıktır.

Bu münafıktır.
Sen adama Müslüman diye güveniyorsun kasayı teslim ediyorsun,Sen adama Müslüman diye güveniyorsun kasayı teslim ediyorsun, işi veriyorsun, o da seni aldatıyor.işi veriyorsun, o da seni aldatıyor. Bu Münafıktır.Bu Münafıktır. Münafıklıktır bu.Münafıklıktır bu. Müslüman böyle yapmaz.Müslüman böyle yapmaz. İtimat edildiği zaman,İtimat edildiği zaman, itimadı boşa çıkartmaz, suistimal etmez.itimadı boşa çıkartmaz, suistimal etmez. İtimatlıdır. Müslüman güvenilir.İtimatlıdır. Müslüman güvenilir. Çok hoşuma gidiyor.

Çok hoşuma gidiyor.
Bizim bir arkadaş babasından anlatıyor,Bizim bir arkadaş babasından anlatıyor, babası Ordu’da manifaturacıymış.babası Ordu’da manifaturacıymış. Eski zamanda, manifaturacılara ne derlerdi?Eski zamanda, manifaturacılara ne derlerdi? Bezzazdır tabi Arapçası.Bezzazdır tabi Arapçası. Bezzaz, bez satan bezci yani.Bezzaz, bez satan bezci yani. Şimdi bu mağazasına, birisi gelmiş demiş ki;Şimdi bu mağazasına, birisi gelmiş demiş ki; hacı amca ben işte çoluk çocuğu evlendireceğim.hacı amca ben işte çoluk çocuğu evlendireceğim. Ne dediyse işte bilmem öküz alacağım, saban alacağım çift alacağım.Ne dediyse işte bilmem öküz alacağım, saban alacağım çift alacağım. Köylünün derdi ne olur yani.Köylünün derdi ne olur yani. Paraya ihtiyacım var.

Paraya ihtiyacım var.
Bana biraz borç para verir misin?Bana biraz borç para verir misin? Bana biraz borç para verir misin?Bana biraz borç para verir misin? Demiş bu hacı amcaya.Demiş bu hacı amcaya. Bu hayal değil, masal da değil,Bu hayal değil, masal da değil, bizim ihvanımızdan bir hacı ağabeyinin babası bu.bizim ihvanımızdan bir hacı ağabeyinin babası bu. Ama yani benden önceki nesilden bir önceki nesil.Ama yani benden önceki nesilden bir önceki nesil. Yani babalarımızın nesli yani.Yani babalarımızın nesli yani. Kendisinden borç istemiş birisi ya, demiş ki evladım işte kasa orda.Kendisinden borç istemiş birisi ya, demiş ki evladım işte kasa orda. Çekmece orada dükkânın çekmecesi.Çekmece orada dükkânın çekmecesi. Git istediğin kadar oradan para al,Git istediğin kadar oradan para al, ihtiyacı kadar parayı al demiş.ihtiyacı kadar parayı al demiş. O da gitmiş oradan çekmeceyi çekmiş ne kadar para alacaksa almış,

O da gitmiş oradan çekmeceyi çekmiş ne kadar para alacaksa almış,
Allah razı olsun, teşekkür ederim hacı amca, selamün aleyküm demiş gitmiş.Allah razı olsun, teşekkür ederim hacı amca, selamün aleyküm demiş gitmiş. Şu kadar aldım da dememiş.Şu kadar aldım da dememiş. Şu kadar aldım da dememiş böyle söylüyor anlatıyor arkadaş.Şu kadar aldım da dememiş böyle söylüyor anlatıyor arkadaş. Bir zaman geçmiş parayı getirmiş.Bir zaman geçmiş parayı getirmiş. Parayı getirdikten sonra da,Parayı getirdikten sonra da, hacı amca demiş borç almıştım ya senden, parayı getirdim.hacı amca demiş borç almıştım ya senden, parayı getirdim. Evladım demiş çekmece orda git koy oraya.Evladım demiş çekmece orda git koy oraya. Ne alırken sayıyor ne verirken sayıyor. Bu neden?Ne alırken sayıyor ne verirken sayıyor. Bu neden? Borcu isteyen insan da dürüst, dükkâncı da dürüst.Borcu isteyen insan da dürüst, dükkâncı da dürüst. Dükkâncı ona itimat ediyor, o da itimadı boşa çıkartmıyor, hıyanet etmiyor.Dükkâncı ona itimat ediyor, o da itimadı boşa çıkartmıyor, hıyanet etmiyor. Şimdi kendisi işten uzaklaşmış,

Şimdi kendisi işten uzaklaşmış,
işi bizim bu bunu anlatan oğluna bırakmış dükkânı.işi bizim bu bunu anlatan oğluna bırakmış dükkânı. Sonra bir gün de oğlunu dükkâna ziyarete gelmiş.Sonra bir gün de oğlunu dükkâna ziyarete gelmiş. O babacığım, hoş geldin, hacı baba otur filan, oturtmuşlar.O babacığım, hoş geldin, hacı baba otur filan, oturtmuşlar. Eski tüccar, bakmış ki masanın üstünde böyleEski tüccar, bakmış ki masanın üstünde böyle şeylere tellere takılmış bir sürü faturalar, kâğıtlar bilmem neler.şeylere tellere takılmış bir sürü faturalar, kâğıtlar bilmem neler. Evlat demiş bunlar ne böyle?

Evlat demiş bunlar ne böyle?
İşte bunlar baba senet demiş, fatura demiş.İşte bunlar baba senet demiş, fatura demiş. Vah vah demiş, ya evladım işimiz senede mi kaldı demiş?

Vah vah demiş, ya evladım işimiz senede mi kaldı demiş?
Biz demiş eskiden birisi gelirdi demiş,Biz demiş eskiden birisi gelirdi demiş, bütün dükkânın mallarını alırdı demiş,bütün dükkânın mallarını alırdı demiş, şu topu ver, şu topu ver, şu topu ver,şu topu ver, şu topu ver, şu topu ver, ne senet ne sepet giderdi.ne senet ne sepet giderdi. Ondan sonra sattıktan sonra parasını getirirdi.Ondan sonra sattıktan sonra parasını getirirdi. Ne senet yapardık, ne sepet yapardık.Ne senet yapardık, ne sepet yapardık. Şimdi demiş iş senede sepete mi kaldı evlat demiş.Şimdi demiş iş senede sepete mi kaldı evlat demiş. Vah vah vah demiş, garipsemiş ve ayıplamış yani yeni nesli.Vah vah vah demiş, garipsemiş ve ayıplamış yani yeni nesli. Şu itimada bak, dürüstlüğe bak!

Şu itimada bak, dürüstlüğe bak!
Kimse kimsenin malını yemek istemiyor, korkuyor,Kimse kimsenin malını yemek istemiyor, korkuyor, hiç kimse de kimseye bir gadir yapmıyor.hiç kimse de kimseye bir gadir yapmıyor. Herkes birbirine itimat ediyor.Herkes birbirine itimat ediyor. Kapıların kilidi yok.Kapıların kilidi yok. Kapıların kilidi yok.Kapıların kilidi yok. İlginç. Böyle güzel bir toplum imiş toplumumuz.İlginç. Böyle güzel bir toplum imiş toplumumuz. Şimdi bir münafıklığı olan insan ne yapar?Şimdi bir münafıklığı olan insan ne yapar? Kendisine itimat olundu mu, itimadı suistimal eder,Kendisine itimat olundu mu, itimadı suistimal eder, güvenci boşa çıkartır,güvenci boşa çıkartır, kendisine güvenen insana hıyanet eder.kendisine güvenen insana hıyanet eder. Münafık çünkü.Münafık çünkü. Münafıklık nedir?

Münafıklık nedir?
Münafıklık çok kötü bir şeydir, insan cehenneme gider münafık olunca.

Münafıklık çok kötü bir şeydir, insan cehenneme gider münafık olunca.
İnne’l-münâfikîne fi’d-derki’l-esfeli mine’n-nâri

İnne’l-münâfikîne fi’d-derki’l-esfeli mine’n-nâri
ve len tecide lehüm nasîran.ve len tecide lehüm nasîran. Cehennemin en aşağı tabakasına gidecek.

Cehennemin en aşağı tabakasına gidecek.
Münafıklık öyle hafif bir şey değil.Münafıklık öyle hafif bir şey değil. İkincisi;

İkincisi;
Ve izâ haddese kezebe.

Ve izâ haddese kezebe.
Münafık konuştuğu zaman da yalan konuşur.Münafık konuştuğu zaman da yalan konuşur. Eğer bir insan konuştuğu zaman yalan konuşuyorsa, demek ki

Eğer bir insan konuştuğu zaman yalan konuşuyorsa, demek ki
münafıklıktan bir parça bir şey ondamünafıklıktan bir parça bir şey onda sermaye münafıklık var, bulaşıklık var demek.sermaye münafıklık var, bulaşıklık var demek. Yalan söylemeyecek.Yalan söylemeyecek. Müslüman yalan söylemez.Müslüman yalan söylemez. Asla söylemez.Asla söylemez. Müslüman asla yalan söylemez, doğru konuşur.Müslüman asla yalan söylemez, doğru konuşur. Ve lev ‘alâ enfüsiküm evi’l-vâlideyni ve’l-akrabîne.Ve lev ‘alâ enfüsiküm evi’l-vâlideyni ve’l-akrabîne. Akrabasının, anasının, babasının

Akrabasının, anasının, babasının
kendilerinin bile aleyhine olsa hakkı söyler.kendilerinin bile aleyhine olsa hakkı söyler. Evet, bu böyle, böyle olduydu..Evet, bu böyle, böyle olduydu.. Tamam der, bu haklı der.Tamam der, bu haklı der. Evet, ben böyle duydum, şöyle oldu der,Evet, ben böyle duydum, şöyle oldu der, dosdoğru konuşur, yalan yalancılık yok.dosdoğru konuşur, yalan yalancılık yok. İkincisi yalan söylememek.İkincisi yalan söylememek. Ve izâ âhede ğadera.

Ve izâ âhede ğadera.
Münafık, ahd ü peyman yaptı mı,Münafık, ahd ü peyman yaptı mı, anlaşma yaptı mı, anlaşmayı da bozar, gadreder.anlaşma yaptı mı, anlaşmayı da bozar, gadreder. Anlaşmayı bozar.Anlaşmayı bozar. Hani anlaşmıştık, seninle ahd ü peyman etmiştik, sözleşmiştik?Hani anlaşmıştık, seninle ahd ü peyman etmiştik, sözleşmiştik? Bozdu, hık dı mıktı bilmem ne filan, gadretti, anlaşmayı bozdu.Bozdu, hık dı mıktı bilmem ne filan, gadretti, anlaşmayı bozdu. Bu da münafıktır, münafıklık alametidir.Bu da münafıktır, münafıklık alametidir. Ve izâ hâsame fecera.

Ve izâ hâsame fecera.
Hâseme muhasameten.Hâseme muhasameten. Mahkemelik olmak demek bir insanla.

Mahkemelik olmak demek bir insanla.
Bir insanın ihtilafa düşmesi demek, husumet yapması demek.Bir insanın ihtilafa düşmesi demek, husumet yapması demek. Böyle ihtilafa düştüğü zaman da fecera.Böyle ihtilafa düştüğü zaman da fecera. Günaha sapar.Günaha sapar. Yani normal çizgide durmaz,

Yani normal çizgide durmaz,
tabi Müslümanın davranışı gibi davranmaz, günaha sapar.tabi Müslümanın davranışı gibi davranmaz, günaha sapar. Hâlbuki İslam’da dost da olsa, düşmanda olsa,Hâlbuki İslam’da dost da olsa, düşmanda olsa, karşısındaki adamın kendisinin yapacağı şeyler var, yapmayacağı şeyler var.karşısındaki adamın kendisinin yapacağı şeyler var, yapmayacağı şeyler var. Adaletten ayrılmaması lazım.Adaletten ayrılmaması lazım. Doğru çizgiden sapmaması lazım.Doğru çizgiden sapmaması lazım. Günaha sapmaması lazım.Günaha sapmaması lazım. Ve üçüncü hadîs-i şerif.

Ve üçüncü hadîs-i şerif.
Dersimiz bu üç hadîs-i şerifle bitiyor.Dersimiz bu üç hadîs-i şerifle bitiyor. Ve an ibni abbâsin radıyallahu anhumâ.

Ve an ibni abbâsin radıyallahu anhumâ.
İbn Abbâs radıyallahu anhumâ,İbn Abbâs radıyallahu anhumâ, Abdullah İbn Abbâs bu da.Abdullah İbn Abbâs bu da. Bu da çok gençti, bir delikanlıydı Peygamber Efendimizin zamanında.Bu da çok gençti, bir delikanlıydı Peygamber Efendimizin zamanında. Çok iyi öğrendi bilgileri, sonra ashâbınÇok iyi öğrendi bilgileri, sonra ashâbın ashâbtan sonraki neslin en âlimlerinden oldu.ashâbtan sonraki neslin en âlimlerinden oldu. Herkes gelip gelip buna bilgi sorarlardı.Herkes gelip gelip buna bilgi sorarlardı. Kur’ân-ı Kerîm’i en iyi bilenlerden birisiydi.Kur’ân-ı Kerîm’i en iyi bilenlerden birisiydi. Bazen bir mesele sorarlardı. Şu şöyle nasıl diye?Bazen bir mesele sorarlardı. Şu şöyle nasıl diye? İyi ki geldin sordun, ben ölseydim,İyi ki geldin sordun, ben ölseydim, senin de aklında bu soru kalsaydın, mahvolacaktın diye cevap verdiği var yani.senin de aklında bu soru kalsaydın, mahvolacaktın diye cevap verdiği var yani. Çok bilgili bir kimse Abdullah İbn Abbâs.

Çok bilgili bir kimse Abdullah İbn Abbâs.
Peygamber Efendimize de en benzeyen kişilerdenmiş akrabasındanPeygamber Efendimize de en benzeyen kişilerdenmiş akrabasından İbn Abbâs radıyallahu anhumâ.İbn Abbâs radıyallahu anhumâ. Peygamber Efendimizin şöyle buyurduğunu naklediyor;

Peygamber Efendimizin şöyle buyurduğunu naklediyor;
Men tahalleme bi-hulmin lem yerehû.

Men tahalleme bi-hulmin lem yerehû.
Görmediği bir rüyayı, şöyle bir rüya gördüm diye yalan olarak,Görmediği bir rüyayı, şöyle bir rüya gördüm diye yalan olarak, rüya olarak anlatan.rüya olarak anlatan. Görmedi öyle bir şey ama ben şöyle bir rüya gördüm diye anlatıyor.

Görmedi öyle bir şey ama ben şöyle bir rüya gördüm diye anlatıyor.
Rüyamda gördüm ki işte kızınla evlenmişim de, bilmem neymiş de,Rüyamda gördüm ki işte kızınla evlenmişim de, bilmem neymiş de, şöyle olmuş da, böyle olmuş da. Yalan.şöyle olmuş da, böyle olmuş da. Yalan. Görmediği rüyayı gördüm diye anlatıyor.Görmediği rüyayı gördüm diye anlatıyor. Küllife en ya’kıde beyne’ş-şa’îrateyni ve len yef’al.

Küllife en ya’kıde beyne’ş-şa’îrateyni ve len yef’al.
İki arpanın birbirine düğümlenmesiniİki arpanın birbirine düğümlenmesini yap bakalım diye kendisine görev verilir, ahirette.yap bakalım diye kendisine görev verilir, ahirette. Yap bakalım, bu iki arpayı birbirlerine düğümle.Yap bakalım, bu iki arpayı birbirlerine düğümle. İki arpa düğümlenir mi, uzun ip bile zor düğümleniyor.İki arpa düğümlenir mi, uzun ip bile zor düğümleniyor. Yani yapılamayacağı.Yani yapılamayacağı. Ve len yef’al. Yapamayacaktır ve yapamayınca da cezayı yer yani.Ve len yef’al. Yapamayacaktır ve yapamayınca da cezayı yer yani. Ve men isteme’a ilâ hadîsu kavmin ve hüm lehû kârihûn.

Ve men isteme’a ilâ hadîsu kavmin ve hüm lehû kârihûn.
Bir de bu yalan rüya anlatmak günah, fena bir şey.Bir de bu yalan rüya anlatmak günah, fena bir şey. Bir de birtakım insanlar kendi aralarında konuşuyorlar,Bir de birtakım insanlar kendi aralarında konuşuyorlar, ötekisi de kulağını yanaştırmış, onları dinliyor.ötekisi de kulağını yanaştırmış, onları dinliyor. Ve hüm lehû kârihûn.

Ve hüm lehû kârihûn.
Onlar da onun duymasını istemiyorlar aslında.Onlar da onun duymasını istemiyorlar aslında. Mahrem konuşuyorlar.

Mahrem konuşuyorlar.
Aile sırrı, aralarında bir şey, kimseye açmak istemedikleri bir şey.Aile sırrı, aralarında bir şey, kimseye açmak istemedikleri bir şey. Bu da kulağını uzatmış, boynunu uzatmış, yamulmuşBu da kulağını uzatmış, boynunu uzatmış, yamulmuş böyle onların sözlerini dinliyor, kulak kabartıyor yani ona.böyle onların sözlerini dinliyor, kulak kabartıyor yani ona. Haa!Haa! Subbe fî üzüneyhi el-ânikü yevme’l-kıyâmeti.

Subbe fî üzüneyhi el-ânikü yevme’l-kıyâmeti.
Kıyamet gününde iki kulağına kurşun dökülür o kimsenin.Kıyamet gününde iki kulağına kurşun dökülür o kimsenin. Sen mi bu kulaklarla dinlememen gereken sohbetleri,

Sen mi bu kulaklarla dinlememen gereken sohbetleri,
konuşmaları dinlemeye kulak kabarttın ha diye,konuşmaları dinlemeye kulak kabarttın ha diye, o kimsenin kıyamet gününde kulaklarına kurşun dökülerek cezası verilir.o kimsenin kıyamet gününde kulaklarına kurşun dökülerek cezası verilir. Kulağına kurşun dökülen insanın,

Kulağına kurşun dökülen insanın,
kulağının zarı patlar ve sağır olur insan.kulağının zarı patlar ve sağır olur insan. Dünyada böyle herhalde işkence için yapıyorlardıDünyada böyle herhalde işkence için yapıyorlardı bazı kimselere, hem kulağı yanıyordur cayır cayır,bazı kimselere, hem kulağı yanıyordur cayır cayır, hem o kulak yolu sinirlerin en çok olduğu yerdir.hem o kulak yolu sinirlerin en çok olduğu yerdir. Onu biraz bir şey içini filan sileceğim derkenOnu biraz bir şey içini filan sileceğim derken fazla zedelediği zaman bile insanın,fazla zedelediği zaman bile insanın, bir kulak ağrısı başlıyor zonk zonk zonk,bir kulak ağrısı başlıyor zonk zonk zonk, dosdoğru kulak doktoruna gidiyorsun.dosdoğru kulak doktoruna gidiyorsun. E kardeşim diyor kulağı biz bu ucunda pamukçuk olanE kardeşim diyor kulağı biz bu ucunda pamukçuk olan şeyleri bile sokmaya izin vermiyoruz, burası çok hassastır diyor,şeyleri bile sokmaya izin vermiyoruz, burası çok hassastır diyor, burada sinirler çoktur diyor,burada sinirler çoktur diyor, sen burayı tahriş etmişsin çizmişsin.sen burayı tahriş etmişsin çizmişsin. Ondan böyle zonk zonk zonkluyor diyor.Ondan böyle zonk zonk zonkluyor diyor. Bir de oraya kurşun dökülmesi ne demek?

Bir de oraya kurşun dökülmesi ne demek?
Cayır cayır içeriye giderken, sinirlerin uçları yanacak,

Cayır cayır içeriye giderken, sinirlerin uçları yanacak,
dibinde de zar var, kulak zarı onu da delecek,dibinde de zar var, kulak zarı onu da delecek, ondan sonra adam ölmezse sağ kalırsa sağır olacak.ondan sonra adam ölmezse sağ kalırsa sağır olacak. Ahirette de o ceza var, yani dinlememesi gerekenAhirette de o ceza var, yani dinlememesi gereken sohbetlere, kulak uzatan, dinleyen insanların cezası bu. Bu da kötü bir huy,sohbetlere, kulak uzatan, dinleyen insanların cezası bu. Bu da kötü bir huy, bu da olmaması lazım.bu da olmaması lazım. Ve men savvara sûraten ‘uzzibe

Ve men savvara sûraten ‘uzzibe
ve küllife en yenfuha fîhe’r-rûha ve leyse bi-nâfihin.ve küllife en yenfuha fîhe’r-rûha ve leyse bi-nâfihin. Bir resim yapan kimseye de,

Bir resim yapan kimseye de,
canlı bir insan resmi yapan kimseye de, ahirettecanlı bir insan resmi yapan kimseye de, ahirette muazzam bir azap tatbik olunur.muazzam bir azap tatbik olunur. Ve küllife. Mükellef tutulur bu kişi.

Ve küllife. Mükellef tutulur bu kişi.
En yenfuha fîhe’r-rûha.En yenfuha fîhe’r-rûha. Hadi bunu canlandır bakalım, bunun resmini yaptığın gibi,Hadi bunu canlandır bakalım, bunun resmini yaptığın gibi, canını da ver ruhunu da ver bakalım bunun diyecanını da ver ruhunu da ver bakalım bunun diye ruhunu da üfür bakalım buna diye;ruhunu da üfür bakalım buna diye; Ve leyse bi-nâfihin.

Ve leyse bi-nâfihin.
Ona can verecek ruh verecek bir hali de yokturOna can verecek ruh verecek bir hali de yoktur o yaptığı resimden dolayıo yaptığı resimden dolayı o kişi ahirette azaplandıracaktır.o kişi ahirette azaplandıracaktır. İslam da tasvir yapmak, heykel yapmak, resim yapmak efendim haramdır, yasaktır.İslam da tasvir yapmak, heykel yapmak, resim yapmak efendim haramdır, yasaktır. Hadîs-i Şeriflerde kesin bildirilmiştir.Hadîs-i Şeriflerde kesin bildirilmiştir. Bi-hürmeti yevmi’l-cum’a

Bi-hürmeti yevmi’l-cum’a
ve bi-hürmeti ismihi’l-a’zâm ve bi-hürmeti nebiyyihi’l-ekremve bi-hürmeti ismihi’l-a’zâm ve bi-hürmeti nebiyyihi’l-ekrem ve bi-hürmeti esrâr-ı sûreti’l-Fâtiha...ve bi-hürmeti esrâr-ı sûreti’l-Fâtiha...
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2