Namaz Vakitleri

24 Cemâziye'l-Evvel 1446
26 Kasım 2024
İmsak
06:26
Güneş
07:56
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:10
Detaylı Arama

Dört Güzel Söz

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

25 Muharrem 1413 / 26.07.1992
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Kıyamet Gününde Ümmet-i Muhammed’in Durumu, Ana Baba İçin Haccetmek, Haram Malla Haccetmek, Sır Saklamak | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Dört Güzel Söz

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

25 Muharrem 1413 / 26.07.1992
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Kıyamet Gününde Ümmet-i Muhammed’in Durumu, Ana Baba İçin Haccetmek, Haram Malla Haccetmek, Sır Saklamak | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Elhamdülillâhi Rabbi'l-âlemîn.Elhamdülillâhi Rabbi'l-âlemîn. Hamden kesiran tayyiben mubareken fihi âlâ külli hâlin ve fi-külli hîn.Hamden kesiran tayyiben mubareken fihi âlâ külli hâlin ve fi-külli hîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn seyyidinâ veVe's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâ Muhammedini'l-Mustafâ ve âlihî ve sahbihîsenedinâ ve mededinâ Muhammedini'l-Mustafâ ve âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd: Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-kitâbi kitâbullâh Emmâ ba'd: Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-kitâbi kitâbullâh ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'atün ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fî'n-nâr.ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fî'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

İzâ cemea'llâhu'l-halâika yevme'l-kıyâmeti İzâ cemea'llâhu'l-halâika yevme'l-kıyâmeti ezine li-ümmeti Muhammedin fi's-sücûdi fe-yescüdûne lehû tavîlen sümmeezine li-ümmeti Muhammedin fi's-sücûdi fe-yescüdûne lehû tavîlen sümme yükâlü lehüm irfeû ruûseküm fekad cealnâ iddeteküm mine'l-küffâri fidâen leküm mine'n-nâr. yükâlü lehüm irfeû ruûseküm fekad cealnâ iddeteküm mine'l-küffâri fidâen leküm mine'n-nâr.

Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem kardeşlerim. Aziz ve muhterem kardeşlerim.

Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı dünyada, ahirette üzerinize olsun. Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı dünyada, ahirette üzerinize olsun.

Allahu Tebâreke ve Teâlâ hazretleri sizi iki cihan saadetine sevdiklerinizle beraber nâil eylesin. Allahu Tebâreke ve Teâlâ hazretleri sizi iki cihan saadetine sevdiklerinizle beraber nâil eylesin. Cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin. Cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz rehberimizdir, başımızın tâcıdır,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz rehberimizdir, başımızın tâcıdır, hadîs-i şerîfleri dinimizin kaynağıdır. Onları okuyoruz.hadîs-i şerîfleri dinimizin kaynağıdır. Onları okuyoruz. Allah bizi sünnet-i seniyye-i nebeviyye yolundan ayırmasın. Efendimiz'in şefaatine erdirsin.Allah bizi sünnet-i seniyye-i nebeviyye yolundan ayırmasın. Efendimiz'in şefaatine erdirsin. Bid'atlere, hurafelere, batıllara saptırmasın. Ayağımızı kaydırmasın. Bid'atlere, hurafelere, batıllara saptırmasın. Ayağımızı kaydırmasın.

Şimdi de bu hadîs-i şerîflerden Râmûzü'l-ehâdîs'in 41. sayfasınınŞimdi de bu hadîs-i şerîflerden Râmûzü'l-ehâdîs'in 41. sayfasının 11. hadîs-i şerîfi ve devamını okuyacağız.11. hadîs-i şerîfi ve devamını okuyacağız. Fakat okumaya geçmeden önce her zamanki gibi boynumuzun borcu,Fakat okumaya geçmeden önce her zamanki gibi boynumuzun borcu, severek yaptığımız vazifelerimizi yapalım diye,severek yaptığımız vazifelerimizi yapalım diye, başta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in rûh-u pâkinebaşta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in rûh-u pâkine biz ümmetlerinden bir sevgi, bir saygı nişânesi olsun, ruh-i pâkine hediye olsun diye, biz ümmetlerinden bir sevgi, bir saygı nişânesi olsun, ruh-i pâkine hediye olsun diye, ondan Hocamız Muhammed Zâhid-i Bursevî'ye kadarondan Hocamız Muhammed Zâhid-i Bursevî'ye kadar Ümmet-i Muhammed'in gelmiş geçmiş büyüklerinin, ashâb-ı kirâmın, tâbiînin, alimlerin,Ümmet-i Muhammed'in gelmiş geçmiş büyüklerinin, ashâb-ı kirâmın, tâbiînin, alimlerin, mürşitlerin, sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin, evliyâullahın ruhlarına hediye olsun diye;mürşitlerin, sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin, evliyâullahın ruhlarına hediye olsun diye; hâsseten okuduğumuz kitabı yazan Gümüşhâneli Ahmed Ziyâeddîn hazretlerinin ruhuna,hâsseten okuduğumuz kitabı yazan Gümüşhâneli Ahmed Ziyâeddîn hazretlerinin ruhuna, kendisinden feyz aldığımız Muhammed Zâhid-i Bursevî Hocamız'ın ruhuna hediye olsun diye;kendisinden feyz aldığımız Muhammed Zâhid-i Bursevî Hocamız'ın ruhuna hediye olsun diye; bu hadîs-i şerîfleri nakil ve rivayet eden, toplayan râvilerin, bu hadîs-i şerîfleri nakil ve rivayet eden, toplayan râvilerin, hadis alimlerinin ruhlarına hediye olsun diye;hadis alimlerinin ruhlarına hediye olsun diye; bu beldeleri mallarını, canlarını ortaya koyup, her şeylerini feda etmeye hazır bir zihniyetlebu beldeleri mallarını, canlarını ortaya koyup, her şeylerini feda etmeye hazır bir zihniyetle çalışıp, cihat eyleyip, fethedip bize yâdigâr ve miras bırakmış olan pek kıymetli ecdâdımızın, çalışıp, cihat eyleyip, fethedip bize yâdigâr ve miras bırakmış olan pek kıymetli ecdâdımızın, fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin ruhlarına hediye olsun diye; fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin ruhlarına hediye olsun diye; içinde ibadet etiğimiz ibadethaneyi ilk önce bina etmiş olan İskender Paşa'nın, içinde ibadet etiğimiz ibadethaneyi ilk önce bina etmiş olan İskender Paşa'nın, sonra tekrar tekrar bu camiyi elden geçirmiş, tamir etmiş,sonra tekrar tekrar bu camiyi elden geçirmiş, tamir etmiş, genişletmiş olanların veya bu genişlemelere -sizler gibi- yardımcı olmuş olanların genişletmiş olanların veya bu genişlemelere -sizler gibi- yardımcı olmuş olanların kendilerine ve geçmişlerinin ruhlarına hediye olsun diye; uzaktan yakından bu vaazı,kendilerine ve geçmişlerinin ruhlarına hediye olsun diye; uzaktan yakından bu vaazı, bu hadîs-i şerîfleri dinlemeye gelmiş olan siz kardeşlerimizin geçmişlerinin ruhlarına hediye olsun,bu hadîs-i şerîfleri dinlemeye gelmiş olan siz kardeşlerimizin geçmişlerinin ruhlarına hediye olsun, ruhları şâd olsun diye; ve biz yaşayan mü'minler, müslümanlar da Allah'ın sevdiği kullar olalım, ruhları şâd olsun diye; ve biz yaşayan mü'minler, müslümanlar da Allah'ın sevdiği kullar olalım, sevdiği yolda yürüyelim, sevdiği şekilde yaşayalım,sevdiği yolda yürüyelim, sevdiği şekilde yaşayalım, Rabbimiz'in huzuruna yüzümüz ak, alnımız açık,Rabbimiz'in huzuruna yüzümüz ak, alnımız açık, Allah'ın sevdiği kullar olarak varalım diyeAllah'ın sevdiği kullar olarak varalım diye bir Fâtiha, on bir İhlâs-ı Şerîf okuyalım, öyle başlayalım. bir Fâtiha, on bir İhlâs-ı Şerîf okuyalım, öyle başlayalım.

Okuduğumuz hadîs-i şerîfi İbn Mâce ve Taberânî, Okuduğumuz hadîs-i şerîfi İbn Mâce ve Taberânî, Ebû Mûse'l-Eş'arî radıyallahu anh'ten rivayet etmişler.Ebû Mûse'l-Eş'arî radıyallahu anh'ten rivayet etmişler. İlk hadîs-i şerîf müjdeli bir hadîs-i şerîf. Hepimize müjdeden pay düşer. İlk hadîs-i şerîf müjdeli bir hadîs-i şerîf. Hepimize müjdeden pay düşer.

Allah bizim ayağımızı kaydırmasın. Ümmet-i Muhammed'den olmak vasfından düşürmesin.Allah bizim ayağımızı kaydırmasın. Ümmet-i Muhammed'den olmak vasfından düşürmesin. Küfre döndürtmesin. İmandan ayırmasın. Küfre döndürtmesin. İmandan ayırmasın.

Buyuruyor ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hazretleri; Buyuruyor ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hazretleri;

İzâ cemea'llâhu'l-halâika. "Allahu Teâlâ hazretleri mahlukâtı topladığı zaman."İzâ cemea'llâhu'l-halâika. "Allahu Teâlâ hazretleri mahlukâtı topladığı zaman." Ne zaman? Ne zaman?

Yevme'l-kıyâmeti. "Kıyamet gününde Allah yaratıkların hepsini huzuruna topladığı zaman."Yevme'l-kıyâmeti. "Kıyamet gününde Allah yaratıkların hepsini huzuruna topladığı zaman." Ezine li-ümmeti Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ezine li-ümmeti Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. "Ümmet-i Muhammed'e müsaade eder, izin verir.""Ümmet-i Muhammed'e müsaade eder, izin verir." Fi's-sücûd. "Secde etmelerine müsaade eder. "Ümmet-i Muhammed secdeye varırlar." Fi's-sücûd. "Secde etmelerine müsaade eder. "Ümmet-i Muhammed secdeye varırlar." Fe-yescüdûne lehû tavîlen. "Uzun zaman Rabbımıza secde edip dururlar." Fe-yescüdûne lehû tavîlen. "Uzun zaman Rabbımıza secde edip dururlar."

Müsaade oluyor, secde ediyorlar. Müsaade oluyor, secde ediyorlar. Secde halinde dururlar. Secde halinde dururlar.

Sümme yükâlü lehüm. "Onlar o haldeyken onlara denilir ki..." Sümme yükâlü lehüm. "Onlar o haldeyken onlara denilir ki..."

Diyen kim? Allahu Teâlâ veya meleklerine emrediyor, onlar söylüyorlar: Diyen kim?

Allahu Teâlâ veya meleklerine emrediyor, onlar söylüyorlar:

İrfeû ruûseküm. "Secdedesiniz, kaldırın başlarınızı."İrfeû ruûseküm. "Secdedesiniz, kaldırın başlarınızı." Fe-kad cealnâ iddeteküm mine'l-küffâri fidâen leküm mine'n-nâr.Fe-kad cealnâ iddeteküm mine'l-küffâri fidâen leküm mine'n-nâr. "Sizin sayınız kadar kâfiri cehennemden sizin fidyeniz olarak, fedanız olarak,"Sizin sayınız kadar kâfiri cehennemden sizin fidyeniz olarak, fedanız olarak, sizin yerinize, mekânınıza onlar girsin ve siz kurtulmuş olun diyerek, sizin yerinize, mekânınıza onlar girsin ve siz kurtulmuş olun diyerek, sizin miktarınız kadar kâfiri size fida olarak ayırdık. Siz de böylece başınızı kaldırın.sizin miktarınız kadar kâfiri size fida olarak ayırdık. Siz de böylece başınızı kaldırın. Cehenneme girmeyeceksiniz. Cennetlik olacaksınız." diye nidâ olunur. Cehenneme girmeyeceksiniz. Cennetlik olacaksınız." diye nidâ olunur.

Allahu Teâlâ hazretleri, başka hadîs-i şerîflerden biliyoruz muhterem kardeşlerim, Allahu Teâlâ hazretleri, başka hadîs-i şerîflerden biliyoruz muhterem kardeşlerim, her insan için hem cennette hem cehennemde yer hazırlamıştır.her insan için hem cennette hem cehennemde yer hazırlamıştır. Yani "cennet dar gelir, cehennem dar gelir" diye bir şey yok.Yani "cennet dar gelir, cehennem dar gelir" diye bir şey yok. Hatta korkunç bir âyet-i kerîme var ki; Heli'mtele'ti? "Doldun mu ey cehennem?Hatta korkunç bir âyet-i kerîme var ki;

Heli'mtele'ti? "Doldun mu ey cehennem?
Tamam mısın, tıklım tıklım doldun mu?" deyince cehennem diyecek ki; Tamam mısın, tıklım tıklım doldun mu?" deyince cehennem diyecek ki;

Hel min mezîd? "Yâ Rabbi, var mı daha?" "Daha fazlası varsa, ziyadesi varsa onu da gönder.Hel min mezîd? "Yâ Rabbi, var mı daha?"

"Daha fazlası varsa, ziyadesi varsa onu da gönder.
Hepsini alırım, yutarım." mânasına. Her insanın bir cennette bir cehennemde yeri varmış. Hepsini alırım, yutarım." mânasına.

Her insanın bir cennette bir cehennemde yeri varmış.
İman ederse, Allah'ın mutî kulu olursa cennetteki yerini kazanacak; bu şereften mahrum kalırsa,İman ederse, Allah'ın mutî kulu olursa cennetteki yerini kazanacak; bu şereften mahrum kalırsa, ahmaklık ederse, şaşkınlık ederse, cahillik ederse, kâfirlik ederse ahmaklık ederse, şaşkınlık ederse, cahillik ederse, kâfirlik ederse o zaman cehennemdeki yerine gidecek. o zaman cehennemdeki yerine gidecek.

Dünyanın, âhiretin en büyük aptallığı imansız olmaktır. Dünyada da öyledir, âhirette de öyledir. Dünyanın, âhiretin en büyük aptallığı imansız olmaktır. Dünyada da öyledir, âhirette de öyledir.

İnsan kendisini en küçük bir tehlikeden bile korumak için her türlü tedbiri alıyor. İnsan kendisini en küçük bir tehlikeden bile korumak için her türlü tedbiri alıyor. Aşı oluyor, ameliyat oluyor, kendi vücudunu kestiriyor, yalvarıyor doktora, sıraya giriyor; Aşı oluyor, ameliyat oluyor, kendi vücudunu kestiriyor, yalvarıyor doktora, sıraya giriyor;

"Aman bir an evvel yap." "Hayır, altı ay sonra olacak." Sıra o zaman geliyor."Aman bir an evvel yap."

"Hayır, altı ay sonra olacak."

Sıra o zaman geliyor.
Daha önce yaptırmanın çaresini arıyor. Bıçak altına girecek, çatur çutur kesilecek,Daha önce yaptırmanın çaresini arıyor. Bıçak altına girecek, çatur çutur kesilecek, kanı akacak ama istiyor. Neden? Menfaat var, arkasından hastalık geçecek, şifa bulacak diye.kanı akacak ama istiyor.

Neden? Menfaat var, arkasından hastalık geçecek, şifa bulacak diye.
Koca kazık gibi iğne, hart, etine buduna batırıyorlar; olsun, razı. Annesi götürüyor çocuğu; Koca kazık gibi iğne, hart, etine buduna batırıyorlar; olsun, razı. Annesi götürüyor çocuğu;

"Benim çocuğumu da aşı et." Neden?"Benim çocuğumu da aşı et."

Neden?
İleride bir menfaat gelecek oldu mu bu insanoğlu her şeyi yapar. İleride bir menfaat gelecek oldu mu bu insanoğlu her şeyi yapar. Beş kuruşluk menfaat için nerelere kadar gider, her işi yapar. Beş kuruşluk menfaat için nerelere kadar gider, her işi yapar.

Sonsuz menfaat, sonsuz güzellik, sonsuz selamet, sonsuz saadet cennette;Sonsuz menfaat, sonsuz güzellik, sonsuz selamet, sonsuz saadet cennette; onu elden kaçırıyor bir insan. Buna akıl denir mi? Akla sığar mı bu?onu elden kaçırıyor bir insan.

Buna akıl denir mi? Akla sığar mı bu?
Bu dünyanın hayatı ne kadar? 50 sene, 65 sene, 75 sene, 85 sene, 100 sene, 110 sene, 150 sene. Bu dünyanın hayatı ne kadar? 50 sene, 65 sene, 75 sene, 85 sene, 100 sene, 110 sene, 150 sene.

Var mı daha ötesi? 160 sene, 180 sene... Var mı daha ötesi? İşte bu kadar. Var mı daha ötesi?

160 sene, 180 sene...

Var mı daha ötesi?

İşte bu kadar.

Ama âhiret milyon sene değil, milyar sene değil, milyar asır değil; Ama âhiret milyon sene değil, milyar sene değil, milyar asır değil; yani rakamların arasındaki farka bak! Nerede bu, nerede ötekisi? yani rakamların arasındaki farka bak!

Nerede bu, nerede ötekisi?

Akla mantığa sığar mı o ebedî hayatı silmek ve onun için çalışmamak, sırf bu dünyaya dalmak? Akla mantığa sığar mı o ebedî hayatı silmek ve onun için çalışmamak, sırf bu dünyaya dalmak?

Ya insan bu dünyada her gün aç kalsa, her gün ızdırap çekse,Ya insan bu dünyada her gün aç kalsa, her gün ızdırap çekse, her gün "Seni kâfirler zindana götürecekler, sabahtan akşama işkence yapacaklar amaher gün "Seni kâfirler zindana götürecekler, sabahtan akşama işkence yapacaklar ama âhirette ebedî saadeti alacaksın." deseler yine bu zindana, bu işkenceye bile razı olur.âhirette ebedî saadeti alacaksın." deseler yine bu zindana, bu işkenceye bile razı olur. Kaldı ki öyle bir şey yok. Her şey yerli yerinde. Güneş herkesin üstüne doğuyor.Kaldı ki öyle bir şey yok. Her şey yerli yerinde. Güneş herkesin üstüne doğuyor. Yağmur herkesin üstüne yağıyor. Meyveler her yerde bitiyor. Yağmur herkesin üstüne yağıyor. Meyveler her yerde bitiyor.

Ne istiyor Allah celle celalüh biz kullarından? Kendisinin varlığını, birliğini bilmek. Ne istiyor Allah celle celalüh biz kullarından?

Kendisinin varlığını, birliğini bilmek.
Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah demek. Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah demek.

"Yâ Rabbi! Ben bildim ki Yaradanım sensin. Sen teksin, şerîkin, nazîrin, eşin yok. "Yâ Rabbi! Ben bildim ki Yaradanım sensin. Sen teksin, şerîkin, nazîrin, eşin yok. Ben şirkten, küfürden uzağım. Senin varlığını, birliğini anladım. Emret, emrini tutacağım." Ben şirkten, küfürden uzağım. Senin varlığını, birliğini anladım. Emret, emrini tutacağım."

Allah ne emrediyor? "Namaz kıl." Kıl ya mübarek. Allah seni huzuruna çağırıyor. Allah ne emrediyor?

"Namaz kıl."

Kıl ya mübarek. Allah seni huzuruna çağırıyor.

Günde beş defa "Seni seviyorum, gel görüşelim." diyor, istemez misin? Günde beş defa "Seni seviyorum, gel görüşelim." diyor, istemez misin?

"Seviyorum seni, huzuruma gel, evime gel, görüşelim." "İstemem." diyebilir mi insan? "Seviyorum seni, huzuruma gel, evime gel, görüşelim."

"İstemem." diyebilir mi insan?

Tüyleri diken diken olur. İnsanın Allah'ın davetine gelmemesi için mutlaka deli olması lazım! Tüyleri diken diken olur. İnsanın Allah'ın davetine gelmemesi için mutlaka deli olması lazım!

Yukarıdan bağırıyor Allah; hayya ale's-salâh "Haydin namaza gelin!" Yukarıdan bağırıyor Allah; hayya ale's-salâh "Haydin namaza gelin!" Hayya ale'l-felâh "Kurtuluşa gelin, felaha gelin!" Felaha gelmiyor millet. Hayya ale'l-felâh "Kurtuluşa gelin, felaha gelin!"

Felaha gelmiyor millet.

"Cennete gelin." Cennete gelmiyor. Vallahi de billahi de akıl kârı değil! "Cennete gelin."

Cennete gelmiyor.

Vallahi de billahi de akıl kârı değil!
Bu adamların, kâfirlerin yaptığı akıl kârı değil muhterem kardeşlerim. Öyle akıl olmaz.Bu adamların, kâfirlerin yaptığı akıl kârı değil muhterem kardeşlerim. Öyle akıl olmaz. Akıllı adam böyle yapmaz. Akıllı adam istikbalini garantiye alır.Akıllı adam böyle yapmaz. Akıllı adam istikbalini garantiye alır. 30 yıl okuyoruz, 30 yıldan sonra kaç yıl yaşayacağımız belli değil,30 yıl okuyoruz, 30 yıldan sonra kaç yıl yaşayacağımız belli değil, "ondan sonra rahat edeceğiz" diye imtihan, meşakkât,"ondan sonra rahat edeceğiz" diye imtihan, meşakkât, sıkıntı, uğraşma, didinme; şakaklarına ak düşüyor. sıkıntı, uğraşma, didinme; şakaklarına ak düşüyor.

"Bizim oğlan büyüdü de, meslek sahibi oldu da, iş tutacak da, maşaallah da, inşaallah da..." "Bizim oğlan büyüdü de, meslek sahibi oldu da, iş tutacak da, maşaallah da, inşaallah da..."

Ya insan ne kadar vakit geçiriyor... Ya insan ne kadar vakit geçiriyor...

Asıl akıllı insan mü'min insandır. Asıl akıllı insan âhiretini hazırlayan insandır. Asıl akıllı insan mü'min insandır. Asıl akıllı insan âhiretini hazırlayan insandır. Asıl akıllı insan Allah'ın rızasını kazanıp cennete giren insandır.Asıl akıllı insan Allah'ın rızasını kazanıp cennete giren insandır. Gerisi, hepsi, cihan dolusu ahmaklar, aptallar, şaşkınlar, cahiller, gafiller,Gerisi, hepsi, cihan dolusu ahmaklar, aptallar, şaşkınlar, cahiller, gafiller, faydasını zararını bilemeyen körler, sağırlar, dilsizler, taşlar... faydasını zararını bilemeyen körler, sağırlar, dilsizler, taşlar...

Ülâike ke'l-en'âmi bel hüm edal. "Hayvanlardan da aşağı mahluklar." Neden? Ülâike ke'l-en'âmi bel hüm edal. "Hayvanlardan da aşağı mahluklar."

Neden?

Allah akıl vermiş de, elektronik cihazları yapmayı biliyor da, televizyonu yapıyor, Allah akıl vermiş de, elektronik cihazları yapmayı biliyor da, televizyonu yapıyor, havada uçak yapıyor, denizde gemi yapıyor, denizaltı yapıyor amahavada uçak yapıyor, denizde gemi yapıyor, denizaltı yapıyor ama Allah'ın varlığını, birliğini anlayamamış. Tüh sana, yazıklar olsun be!Allah'ın varlığını, birliğini anlayamamış.

Tüh sana, yazıklar olsun be!
Bu kadar da mı aklın yok? Etrafına bir baksana, bu düzeni kim koydu böyle?Bu kadar da mı aklın yok? Etrafına bir baksana, bu düzeni kim koydu böyle? Bu intizam, böyle takvimlere giren intizam, kim tarafından yaratıldı? Bu intizam, böyle takvimlere giren intizam, kim tarafından yaratıldı? Bir sene sonra güneşin kaçta doğacağını biliyorsun.Bir sene sonra güneşin kaçta doğacağını biliyorsun. Takvimler bir sene önceden basılıyor, herkes biliyor.Takvimler bir sene önceden basılıyor, herkes biliyor. Ağustos'un 27'sinde güneş 5'i 32 geçe doğacak. Biliyor bunu, neden? Ağustos'un 27'sinde güneş 5'i 32 geçe doğacak. Biliyor bunu, neden?

Kâinatta intizam var da ondan. Kâinatta intizam var da ondan.

Tesadüf olsa, derbederlik olsa, savrukluk olsa, sahipsizlik olsa bu düzen olur mu? Tesadüf olsa, derbederlik olsa, savrukluk olsa, sahipsizlik olsa bu düzen olur mu?

Olmaz. Bu düzeni bir kuran var. Bu matematik hesapları bir yapan var, hazırlayan var.Olmaz.

Bu düzeni bir kuran var. Bu matematik hesapları bir yapan var, hazırlayan var.
Bir yaratan var. İşte iki kere iki, dört; bu kadar âşikâr bir şey.Bir yaratan var. İşte iki kere iki, dört; bu kadar âşikâr bir şey. Millet bunu anlamıyorsa aklı yok ve cezaya müstehak. Millet bunu anlamıyorsa aklı yok ve cezaya müstehak.

Her gün kapın çalınsa, çok güzel, böyle fiyonklu, ambalajlı, jelatinli şahane bir kurdeleli Her gün kapın çalınsa, çok güzel, böyle fiyonklu, ambalajlı, jelatinli şahane bir kurdeleli paket içinde sana mücevherât hediye bir şeyler gelse, her gün gelse...paket içinde sana mücevherât hediye bir şeyler gelse, her gün gelse... Tak tak tak kapı vuruluyor, üniformalı bir uşak; "Buyurun efendim, bunu size getirdim." Tak tak tak kapı vuruluyor, üniformalı bir uşak;

"Buyurun efendim, bunu size getirdim."

İyi ama kim gönderdi bunu? Kim gönderdi, hiç merak etmez misin? İyi ama kim gönderdi bunu?

Kim gönderdi, hiç merak etmez misin?
Hiç merakın yok mu yani? Bunca nimetleri sana gönderen, seni yaşatan, Hiç merakın yok mu yani? Bunca nimetleri sana gönderen, seni yaşatan, sana akıl veren, sana nimet veren kim? Kim bu perdenin arkasındaki?sana akıl veren, sana nimet veren kim? Kim bu perdenin arkasındaki? Kim bu kendi cemalini göstermeden bu nimetleri bize her gün gönderen, her gün nimetlere mazhar eden?Kim bu kendi cemalini göstermeden bu nimetleri bize her gün gönderen, her gün nimetlere mazhar eden? Perdeyi aralamak istemiyor musun? Yüzünü merak etmiyor musun?Perdeyi aralamak istemiyor musun? Yüzünü merak etmiyor musun? Cemalini görmek istemiyor musun? Rızasını almak istemiyor musun? Cemalini görmek istemiyor musun? Rızasını almak istemiyor musun? Teşekkür etmek istemiyor musun, bu kadar büyük iyiliklere, lütuflara? Teşekkür etmek istemiyor musun, bu kadar büyük iyiliklere, lütuflara?

Aklı olan, ârif olan, zarif olan, edepli olan, şuurlu olan, dikkatli olan şıp diye anlar.Aklı olan, ârif olan, zarif olan, edepli olan, şuurlu olan, dikkatli olan şıp diye anlar. Dedektifler parmak izlerinden anlıyor. Köpekler kokudan anlıyor ya...Dedektifler parmak izlerinden anlıyor. Köpekler kokudan anlıyor ya... Köpek kokudan anlıyor, iz takip ediyor. Polisler gümrükte köpeği yatırıyorlar, uyuyor.Köpek kokudan anlıyor, iz takip ediyor. Polisler gümrükte köpeği yatırıyorlar, uyuyor. Eroin kaçırmak isteyen adam oradan geçerken köpek bir uyanıyor, kulaklarını dikiyor,Eroin kaçırmak isteyen adam oradan geçerken köpek bir uyanıyor, kulaklarını dikiyor, hemen malın başına; orayı kokluyor, başlıyor şey yapmaya, "eroin burada" diye.hemen malın başına; orayı kokluyor, başlıyor şey yapmaya, "eroin burada" diye. Kokusundan köpek anlıyor, kuş anlıyor, arı anlıyor, böcek anlıyor;Kokusundan köpek anlıyor, kuş anlıyor, arı anlıyor, böcek anlıyor; sen insansın, insansan sen de anla! Anlayan Allah'ın sevgili kulu olur.sen insansın, insansan sen de anla!

Anlayan Allah'ın sevgili kulu olur.
Allah'ın yolunda yürüyen Allah'a ulaşır. Allah'ı seven Allah'tan sevgi görür.Allah'ın yolunda yürüyen Allah'a ulaşır. Allah'ı seven Allah'tan sevgi görür. Allah'ı bilmeyen, Allah'ı sevmeyen, Allah'a karşı gelen, Allah'ın emrine âsi olan belasını bulur,Allah'ı bilmeyen, Allah'ı sevmeyen, Allah'a karşı gelen, Allah'ın emrine âsi olan belasını bulur, cezasını çeker. Normal. Oh olsun. Gayet normal. Son derece yerli yerinde bir şey. cezasını çeker. Normal. Oh olsun. Gayet normal. Son derece yerli yerinde bir şey.

Allah bizi akıl fikir sahibi etsin.Allah bizi akıl fikir sahibi etsin. Yani böyle parmak iziyle görülecek bir şey değil; yerin, göğün, ayı, güneşi,Yani böyle parmak iziyle görülecek bir şey değil; yerin, göğün, ayı, güneşi, her şey Allah'ın varlığına, birliğine alamet. her şey Allah'ın varlığına, birliğine alamet. Parmak izi değil; dağlar, ovalar, hepsi, koca koca böyle her birisi alamet. Parmak izi değil; dağlar, ovalar, hepsi, koca koca böyle her birisi alamet. Allah içimize o zevki, o şevki, o aşkı, o muhabbeti versin. Allah içimize o zevki, o şevki, o aşkı, o muhabbeti versin.

Senin Allah yanındaki makamın, merteben, rütben, derecen ne? "Ne bileyim ben." Senin Allah yanındaki makamın, merteben, rütben, derecen ne?

"Ne bileyim ben."

Yok, onun bir ölçüsü var. Sen Allah'ı ne kadar seviyorsan Allah'ın yanındaki merteben de o kadar. Yok, onun bir ölçüsü var. Sen Allah'ı ne kadar seviyorsan Allah'ın yanındaki merteben de o kadar.

Sen Allah'ın yolunu ne kadar seviyorsun? Namazı ne kadar seviyorsun?Sen Allah'ın yolunu ne kadar seviyorsun? Namazı ne kadar seviyorsun? Kur'an'ı ne kadar seviyorsun? "Vallahi hocam, işte müslümanız da...Kur'an'ı ne kadar seviyorsun?

"Vallahi hocam, işte müslümanız da...
Söylemeye de dilim varmıyor ama... Hık mık... Namazı kılamıyorum." Söylemeye de dilim varmıyor ama... Hık mık... Namazı kılamıyorum."

Tüh sana! İşte bak, namazı sevememişsin. Kur'ân-ı Kerîm? Tüh sana! İşte bak, namazı sevememişsin.

Kur'ân-ı Kerîm?

"Vallahi işte küçükken annem babam biraz zar zor,"Vallahi işte küçükken annem babam biraz zar zor, sopayla, iterek kakarak mahalle mescidine götürmüştü desopayla, iterek kakarak mahalle mescidine götürmüştü de elif, be, te, se'yi okumuştum da şimdi unuttum." Tüh yazıklar olsun! elif, be, te, se'yi okumuştum da şimdi unuttum."

Tüh yazıklar olsun!

Kur'an bilmez, namaz bilmez, oruç bilmez, hac bilmez, bir şeyden haberi yok. Kur'an bilmez, namaz bilmez, oruç bilmez, hac bilmez, bir şeyden haberi yok.

İnsanoğulları çok zayıf, çok cahil. Anlatmamız lazım. Söylememiz lazım.İnsanoğulları çok zayıf, çok cahil. Anlatmamız lazım. Söylememiz lazım. Bunları söylemek, onları anlatmak için profesör olmaya da lüzum yok.Bunları söylemek, onları anlatmak için profesör olmaya da lüzum yok. Karşı taraf bilmiyor, anlattın mı ağzı açık kalarak dinler, anlar. Karşı taraf bilmiyor, anlattın mı ağzı açık kalarak dinler, anlar.

Bizim öyle arkadaşlarımız var ki ilkokul mezunudur, bir yerde işçidir ama oturduğu zaman, Bizim öyle arkadaşlarımız var ki ilkokul mezunudur, bir yerde işçidir ama oturduğu zaman, konuştuğu zaman ağzından yağ bal akıyor, başkaları dinliyor, hayran kalıyor. konuştuğu zaman ağzından yağ bal akıyor, başkaları dinliyor, hayran kalıyor.

Neden? İrfan denilen bir şey var, o insanda fark meydana getiriyor.Neden?

İrfan denilen bir şey var, o insanda fark meydana getiriyor.
Ârif olan insan, ârif olmayan insandan farklı oluyor. Arada büyük bir fark meydana geliyor.Ârif olan insan, ârif olmayan insandan farklı oluyor. Arada büyük bir fark meydana geliyor. Ârif oldu mu çoban bile olsa başka oluyor, oduncu bile olsa başka oluyor,Ârif oldu mu çoban bile olsa başka oluyor, oduncu bile olsa başka oluyor, işçi bile olsa başka oluyor. Ârif olmadığı zaman da paşa olsa, vezir olsa adam olmuyor.işçi bile olsa başka oluyor. Ârif olmadığı zaman da paşa olsa, vezir olsa adam olmuyor. Paşa olabilir, vezir olabilir, her şey olabilir ama ârif olmadığı zamanPaşa olabilir, vezir olabilir, her şey olabilir ama ârif olmadığı zaman adam olamıyor, insan olamıyor. Onun için Allah bizi irfandan, imandan ayırmasın.adam olamıyor, insan olamıyor.

Onun için Allah bizi irfandan, imandan ayırmasın.
O güzellikleri sezen, anlayan kul eylesin. Sevdiği kul eylesin. Kendisini seven kul eylesin. O güzellikleri sezen, anlayan kul eylesin. Sevdiği kul eylesin. Kendisini seven kul eylesin.

İkinci hadîs-i şerîfe geçiyoruz. Konu birden değişecek, hacca geldi. İkinci hadîs-i şerîfe geçiyoruz. Konu birden değişecek, hacca geldi.

İzâ hacce'r-raculü an vâlideyhi tekabbela'llâhu minhu İzâ hacce'r-raculü an vâlideyhi tekabbela'llâhu minhu ve minhümâ ve'stebşera bihî ervâhuhümâ fi's-semâi. ve minhümâ ve'stebşera bihî ervâhuhümâ fi's-semâi.

Ne güzel bu hadîs-i şerîf de... Zeyd b. Erkan radıyallahu anh rivayet etmiş. Ne güzel bu hadîs-i şerîf de... Zeyd b. Erkan radıyallahu anh rivayet etmiş. Dârekutnî'nin kitabında var. Diyor ki Peygamber Efendimiz, müjdeliyor, bu da müjde; Dârekutnî'nin kitabında var. Diyor ki Peygamber Efendimiz, müjdeliyor, bu da müjde;

İzâ hacce'r-raculü an vâlideyhi. "Adamın biri ana babasına niyet ederek haccederse; İzâ hacce'r-raculü an vâlideyhi. "Adamın biri ana babasına niyet ederek haccederse; 'Anamın babamın ruhuna gitsin, ana babamın ruhu şâd olsun.' diye onlar için hacca giderse."'Anamın babamın ruhuna gitsin, ana babamın ruhu şâd olsun.' diye onlar için hacca giderse." Tekabbela'llâhu minhu ve minhümâ. Tekabbela'llâhu minhu ve minhümâ. "Allah haccını hem ondan kabul eder hem de ana babasından kabul eder." "Allah haccını hem ondan kabul eder hem de ana babasından kabul eder."

Burada neyi söylememiz lazım? Farz olan vazife müstesna. Burada neyi söylememiz lazım?

Farz olan vazife müstesna.
Farz olan, kendi boynuna borç olan vazifeyi yaptı. Farz olan, kendi boynuna borç olan vazifeyi yaptı. Ondan sonra bir daha "Annemin babamın ruhu şâd olsun.Ondan sonra bir daha "Annemin babamın ruhu şâd olsun. Onlara sevabı varsın." diye gidiyor. Onlara sevabı varsın." diye gidiyor.

Hatta başka bir hadîs-i şerîf daha var, onu oradan ben alarak burada ekleyeyim.Hatta başka bir hadîs-i şerîf daha var, onu oradan ben alarak burada ekleyeyim. Birisi birisini hacca gönderse...Birisi birisini hacca gönderse... Mesela kendisi hacca gitmiyor da bir hoca efendiye diyor ki; Mesela kendisi hacca gitmiyor da bir hoca efendiye diyor ki;

"Sen benim anam babam nâmına hacca git." Nâmına hac yapılan mevtâya da sevap gider."Sen benim anam babam nâmına hacca git."

Nâmına hac yapılan mevtâya da sevap gider.
Onun için hac yaptırtan, geride kalan evlat kimse, ona da gider.Onun için hac yaptırtan, geride kalan evlat kimse, ona da gider. Haccı yapan kimseye de gider. Allah'ın lütfu çok. Yeter ki sen O'nun yolunda ol.Haccı yapan kimseye de gider. Allah'ın lütfu çok. Yeter ki sen O'nun yolunda ol. Vaziyetten üç kişi istifade ediyor. Yani hayırlı bir şeyi yapan herkes,Vaziyetten üç kişi istifade ediyor. Yani hayırlı bir şeyi yapan herkes, her halka, her kademe sevabını alıyor. Herkes sevabını alıp alıp iş öyle tamam oluyor. her halka, her kademe sevabını alıyor. Herkes sevabını alıp alıp iş öyle tamam oluyor.

Ve'stebşera bihî ervâhuhümâ fi's-semâi. Ve'stebşera bihî ervâhuhümâ fi's-semâi. "Gökte bu kendiler nâmına hacca gidilen anne ve babanın ruhları müjdelenir." "Gökte bu kendiler nâmına hacca gidilen anne ve babanın ruhları müjdelenir."

"Hadi müjdeler olsun. Yine işin iş, yaşadın. Senin oğlan sizin nâmınıza hacca gitti;"Hadi müjdeler olsun. Yine işin iş, yaşadın. Senin oğlan sizin nâmınıza hacca gitti; hem o hac sevabı kazandı hem de siz hac sevabı kazandınız.hem o hac sevabı kazandı hem de siz hac sevabı kazandınız. Hadi bakalım dünyadayken fakirdiniz, hacca gidememiştiniz amaHadi bakalım dünyadayken fakirdiniz, hacca gidememiştiniz ama evlat sizin nâmınıza böyle haccetti, hacı sıfatı aldınız, hacı sevabı aldınız." diye müjdelenir. evlat sizin nâmınıza böyle haccetti, hacı sıfatı aldınız, hacı sevabı aldınız." diye müjdelenir.

Böyle veya başka türlü. Ben iyi anlaşılsın diye biraz böyle kelimeleri ilave ediyorum. Böyle veya başka türlü. Ben iyi anlaşılsın diye biraz böyle kelimeleri ilave ediyorum. Gökte bu ikisinin ana babasının ruhları bu hacdan dolayı müjdelenir.Gökte bu ikisinin ana babasının ruhları bu hacdan dolayı müjdelenir. Onlara müjdesi de gider, melekler tarafından bildirilir. Onlara müjdesi de gider, melekler tarafından bildirilir.

Sa'd radıyallahu anh isminde birisi geldi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e,Sa'd radıyallahu anh isminde birisi geldi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e, dedi ki; "Annem vefat etmişti, şu anda dünyada yok.dedi ki;

"Annem vefat etmişti, şu anda dünyada yok.
Ama onu seviyorum. Bir çeşme yaptırsam, sevabı anneme gider mi yâ Resûlallah?" Ama onu seviyorum. Bir çeşme yaptırsam, sevabı anneme gider mi yâ Resûlallah?"

Peygamber Efendimiz; "Gider." buyurdu. "Ama o vasiyet etmedi;Peygamber Efendimiz;

"Gider." buyurdu.

"Ama o vasiyet etmedi;
'Oğlum benim için ben öldükten sonra bir çeşme yap.' demedi.'Oğlum benim için ben öldükten sonra bir çeşme yap.' demedi. Yani ben kendi aklımdan şimdi düşünüyorum, onun nâmına bir çeşme yapacağım,Yani ben kendi aklımdan şimdi düşünüyorum, onun nâmına bir çeşme yapacağım, yapsam sevabı ona gider mi yâ Resûlallah? Çeşmeyi ben yapıyorum, o yapmıyor." dedi. yapsam sevabı ona gider mi yâ Resûlallah? Çeşmeyi ben yapıyorum, o yapmıyor." dedi.

"Gider." buyurdu Peygamber Efendimiz. Demek ki başkasına sevap göndermek oluyormuş. "Gider." buyurdu Peygamber Efendimiz.

Demek ki başkasına sevap göndermek oluyormuş.
Demek ki âhiret havalesi kimin adresine yazılırsa sevap o tarafa gidiyormuş, muhterem kardeşlerim. Demek ki âhiret havalesi kimin adresine yazılırsa sevap o tarafa gidiyormuş, muhterem kardeşlerim.

Allah'ın lütfuna bak. Hayırlı evlat yetiştirmenin kârına bak. Allah'ın lütfuna bak. Hayırlı evlat yetiştirmenin kârına bak. Hayırlı evlat öldükten sonra insanı hacı yapabiliyor.Hayırlı evlat öldükten sonra insanı hacı yapabiliyor. Hayırlı evlat öldükten sonra insanı çeşme sahibi yapabiliyor.Hayırlı evlat öldükten sonra insanı çeşme sahibi yapabiliyor. Hayırlı evlat insanı nice nice sevaplara mazhar edebiliyor.Hayırlı evlat insanı nice nice sevaplara mazhar edebiliyor. Hayırlı insan insanı kabirde bahtiyar edebiliyor.Hayırlı insan insanı kabirde bahtiyar edebiliyor. Hayırsız evlat da insanın kabirde kemiklerini sızım sızım sızlattırıyor. Hayırsız evlat da insanın kabirde kemiklerini sızım sızım sızlattırıyor.

Hadi bakalım buyur; istediğin gibi evlat yetiştir. Hadi bakalım buyur; istediğin gibi evlat yetiştir. Hadi, istersen kızını beline kadar kısa etekle, donu görünerek bale okuluna gönder, bale öğrensin.Hadi, istersen kızını beline kadar kısa etekle, donu görünerek bale okuluna gönder, bale öğrensin. İstersen oraya gönder, istersen Kur'an kursuna... Serbestsin. Kanunlar da serbest...İstersen oraya gönder, istersen Kur'an kursuna... Serbestsin. Kanunlar da serbest... Ne istersen yapabilirsin. İster şeytanın yoluna git, ister Rahmân'ın yoluna git.Ne istersen yapabilirsin. İster şeytanın yoluna git, ister Rahmân'ın yoluna git. İster imanın tarafını tuttur, ister küfrün yoluna git.İster imanın tarafını tuttur, ister küfrün yoluna git. İster Avrupalılar'a benzemeye çalış, ister Yunanlılar'a benzemeye çalış, İster Avrupalılar'a benzemeye çalış, ister Yunanlılar'a benzemeye çalış, ister imanlılara benzemeye çalış. Hepsi serbest. ister imanlılara benzemeye çalış. Hepsi serbest.

Eskiden olsaydı biraz sopa filan vardı. İçki içeni dövüyorlardı. Ta'zir cezası vardı. Eskiden olsaydı biraz sopa filan vardı. İçki içeni dövüyorlardı. Ta'zir cezası vardı. Yakalandı mı bir müslüman, pataklanıyordu. Meydan dayağı, şu kadar değnek meydan sopası yiyecek.Yakalandı mı bir müslüman, pataklanıyordu. Meydan dayağı, şu kadar değnek meydan sopası yiyecek. "Seni sarhoş seni!" Pat küt, pat küt sopayı, meydan dayağını yiyordu. Ama şimdi o da yok. "Seni sarhoş seni!" Pat küt, pat küt sopayı, meydan dayağını yiyordu. Ama şimdi o da yok.

Şimdi kâfir olmak, günahkâr olmak her bakımdan kolaylaştırılmış. Şimdi kâfir olmak, günahkâr olmak her bakımdan kolaylaştırılmış. Devlet de kolaylaştırmış, özel sektör de kolaylaştırmış. Bir şehre geldiğin zaman bakıyorsun ki;Devlet de kolaylaştırmış, özel sektör de kolaylaştırmış. Bir şehre geldiğin zaman bakıyorsun ki; göklere çıkan ışıklar, dönen dolaplar, şarkılar, türküler, ışıklı reklamlar, göklere çıkan ışıklar, dönen dolaplar, şarkılar, türküler, ışıklı reklamlar, panolar vesaireler, kapılardan üniformalı davetçilerpanolar vesaireler, kapılardan üniformalı davetçiler "Buyurun bize gelin." vs. vs. her türlü imkân hazır. Yani günaha girmek için her şey serbest. "Buyurun bize gelin." vs. vs. her türlü imkân hazır. Yani günaha girmek için her şey serbest.

İstersen oraya git. Oraya gidenin cehenneme kadar yolu var. İstersen oraya git.

Oraya gidenin cehenneme kadar yolu var.
İstersen bu tarafa gel, cennete kadar... Bu cadde de, bu cadde-i kübrâ da cennete gider.İstersen bu tarafa gel, cennete kadar... Bu cadde de, bu cadde-i kübrâ da cennete gider. İster cennet yoluna gir, ister cehennem yoluna sap diye serbest bırakmış Allah. İster cennet yoluna gir, ister cehennem yoluna sap diye serbest bırakmış Allah. Dileseydi şeytanı yaratmazdı. Dileseydi kâfirlerin hepsini kökünü kazıttırırdı.Dileseydi şeytanı yaratmazdı. Dileseydi kâfirlerin hepsini kökünü kazıttırırdı. Dileseydi herkesin aklına bir nur verirdi, geceleyin rüyasına girerdi, adam mü'min olurdu. Dileseydi herkesin aklına bir nur verirdi, geceleyin rüyasına girerdi, adam mü'min olurdu.

Allah bütün insanları mü'min yapmaya kâdir mi değil mi? Amennâ ve saddaknâ, elbette kâdir. Allah bütün insanları mü'min yapmaya kâdir mi değil mi?

Amennâ ve saddaknâ, elbette kâdir.

Bismillâhirrahmânirrahîm. Ve lev şâe rabbüke le-âmene men fi'l-ardı küllühüm cemîa. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Ve lev şâe rabbüke le-âmene men fi'l-ardı küllühüm cemîa.
"Rabbin isteseydi yeryüzündeki insanların hepsi toptan, muhakkak ve mutlaka müslüman olurlardı." "Rabbin isteseydi yeryüzündeki insanların hepsi toptan, muhakkak ve mutlaka müslüman olurlardı."

Öyle yapmadı, serbest bıraktı. Şeytanı da yarattı, nefsi de yarattı, serbest de bıraktı.Öyle yapmadı, serbest bıraktı. Şeytanı da yarattı, nefsi de yarattı, serbest de bıraktı. Günah işleyenin de başına birden bire gökten taş yağmıyor. Herkes serbest.Günah işleyenin de başına birden bire gökten taş yağmıyor. Herkes serbest. Pazar günüyse, hadi bakalım git de Çamlıca'yı bir gör.Pazar günüyse, hadi bakalım git de Çamlıca'yı bir gör. Hadi bakalım Emirgan'a bir git, Emirgan korusunda bir dolaş. Hadi bakalım Emirgan'a bir git, Emirgan korusunda bir dolaş. Hadi bakalım piknik yerlerini bir gör. Hadi deniz kenarlarını bir gör bakalım.Hadi bakalım piknik yerlerini bir gör. Hadi deniz kenarlarını bir gör bakalım. Burası mı kalabalık, orası mı kalabalık, gör.Burası mı kalabalık, orası mı kalabalık, gör. Yarışır yani. İnsanların kulaç atmasına imkân olmayacak kadar deniz kenarları dolu.Yarışır yani. İnsanların kulaç atmasına imkân olmayacak kadar deniz kenarları dolu. Tükrüklerle, sümkürüklerle dolu; millet orada... Kulaç atacak yer yok plajlarda... Tükrüklerle, sümkürüklerle dolu; millet orada... Kulaç atacak yer yok plajlarda... Maksat yüzmek değil ki. Maksat yüzmek mi sanıyorsun, yıkanmak mı sanıyorsun? Değil.Maksat yüzmek değil ki. Maksat yüzmek mi sanıyorsun, yıkanmak mı sanıyorsun? Değil. Maksat başka, herkes biliyor maksadın ne olduğunu; o taraf da biliyor, bu taraf da biliyor. Maksat başka, herkes biliyor maksadın ne olduğunu; o taraf da biliyor, bu taraf da biliyor.

Neden? Şeytanın maskarası. Şeytan hepsinin burnunun bir ucundan öbür tarafına delmiş, Neden? Şeytanın maskarası. Şeytan hepsinin burnunun bir ucundan öbür tarafına delmiş, halkayı geçirmiş, zinciri de elinde, öbür tarafta da defi var,halkayı geçirmiş, zinciri de elinde, öbür tarafta da defi var, dumbur da dumbur çaldıkça bu tarafta oynayan kim?dumbur da dumbur çaldıkça bu tarafta oynayan kim? Kocaoğlan değil, oynayan maalesef benî Âdem'den nefsine esir olmuş insanlar.Kocaoğlan değil, oynayan maalesef benî Âdem'den nefsine esir olmuş insanlar. Şeytan parmağının ucunda oynatıyor. Şeytan parmağının ucunda oynatıyor.

Allah bizi ve zürriyetimizi şeytanın şerrinden korusun, nefse esir etmesin muhterem kardeşlerim. Allah bizi ve zürriyetimizi şeytanın şerrinden korusun, nefse esir etmesin muhterem kardeşlerim.

Yine hac konusunda bir başka hadîs-i şerîf geldi ama bu da sopalı, tehditli bir hadîs-i şerîf: Yine hac konusunda bir başka hadîs-i şerîf geldi ama bu da sopalı, tehditli bir hadîs-i şerîf:

İzâ hacce'r-raculü bi-mâlin min ğayri hillihî fe-kâle lebbeyk Allahümme lebbeyk İzâ hacce'r-raculü bi-mâlin min ğayri hillihî fe-kâle lebbeyk Allahümme lebbeyk kâle'llâhu lâ lebbeyke velâ sa'deyk hâzâ merdûdun aleyk. kâle'llâhu lâ lebbeyke velâ sa'deyk hâzâ merdûdun aleyk.

Hz. Ömer radıyallahu anh'ten Deylemî rivayet etmiş. Hz. Ömer radıyallahu anh'ten Deylemî rivayet etmiş.

"Bir insan helal olmayan taraftan mal kazanarak, para kazanarak haccetse..." "Bir insan helal olmayan taraftan mal kazanarak, para kazanarak haccetse..."

Rüşvet aldı, hırsızlık yaptı, haksız miras aldı, yalanla, yeminle para kazandı veya aldattı. Rüşvet aldı, hırsızlık yaptı, haksız miras aldı, yalanla, yeminle para kazandı veya aldattı.

İmâm-ı Âzam Efendimiz'in menâkıbını okuyordum bu sabah.İmâm-ı Âzam Efendimiz'in menâkıbını okuyordum bu sabah. Geliyor birisi; Geliyor birisi;

"Şu elbiseyi yüz dirheme sana satıyorum." diyor. "Şu elbiseyi yüz dirheme sana satıyorum." diyor.

Bir adama bakıyor, bir elbiseye bakıyor, diyor ki; "Bu elbise daha fazla eder." Bir adama bakıyor, bir elbiseye bakıyor, diyor ki;

"Bu elbise daha fazla eder."
Adam; "Benimle alay mı ediyorsun?" diyor. "Hayır, bu 100 dirhemlik elbise değil, Adam;

"Benimle alay mı ediyorsun?" diyor.

"Hayır, bu 100 dirhemlik elbise değil,
daha fazla eder." "Peki, o zaman 200 dirheme satıyorum." "Daha fazla eder." diyor. daha fazla eder."

"Peki, o zaman 200 dirheme satıyorum."

"Daha fazla eder." diyor.

"O zaman 300 dirheme satıyorum." "Daha fazla eder." diyor. "400 dirheme satıyorum." "O zaman 300 dirheme satıyorum."

"Daha fazla eder." diyor.

"400 dirheme satıyorum."

"Daha fazla eder." diyor. "Sen bu işi bilmiyorsun, bir exper çağıralım." diyor. "Daha fazla eder." diyor.

"Sen bu işi bilmiyorsun, bir exper çağıralım." diyor.
Bilen bir insan çağırıyorlar; "Şu elbise kaç para eder?" "500 dirhem eder." Bilen bir insan çağırıyorlar;

"Şu elbise kaç para eder?"

"500 dirhem eder."

"Tamam, ver elbiseyi, al 500 dirhemi." diyor. Kim bu? "Tamam, ver elbiseyi, al 500 dirhemi." diyor.

Kim bu?

Mezhebimizin imamı, İmâm-ı Âzam işte. İmâm-ı Âzamımız bu. Mezhebimizin imamı, İmâm-ı Âzam işte. İmâm-ı Âzamımız bu.

"Gönül rızasıyla gelmiş." demez miyiz şimdi? Elimizi vicdanımıza koyalım; "Gönül rızasıyla gelmiş." demez miyiz şimdi? Elimizi vicdanımıza koyalım; bugün birisi bize bir elbise getirse, "100 bin liraya satıyorum." dese.bugün birisi bize bir elbise getirse, "100 bin liraya satıyorum." dese. Elbise çok güzel, baktın anladın. Mesela deri elbise, kürk veya çizme.Elbise çok güzel, baktın anladın. Mesela deri elbise, kürk veya çizme. Baktın kaliteli bir şey, ucuz bir fiyata.Baktın kaliteli bir şey, ucuz bir fiyata. Hiç böyle bir laf söyler miyiz, çıkar mı şu caminin içinden?Hiç böyle bir laf söyler miyiz, çıkar mı şu caminin içinden? "Yahu bu daha fazla para eder." diyen çıkar mı muhterem kardeşlerim? "Yahu bu daha fazla para eder." diyen çıkar mı muhterem kardeşlerim?

Ben söyleyeyim; Çıkmaz. Ne deriz? Ben söyleyeyim;

Çıkmaz.

Ne deriz?

"Ucuz ama dur hele biraz daha bir yoklayayım, 50 bine olmaz mı?" deriz. Demez miyiz? "Ucuz ama dur hele biraz daha bir yoklayayım, 50 bine olmaz mı?" deriz. Demez miyiz?

Tabiatimiz bu. Ama bak imamımız nasıl; karşısındakinin durumuna bakıyor, diyor ki; Tabiatimiz bu.

Ama bak imamımız nasıl; karşısındakinin durumuna bakıyor, diyor ki;

"Bu 100 dirheme alınacak şey 500 dirhem." Yüzde beş yüz pahalıya alıyor. "Bu 100 dirheme alınacak şey 500 dirhem."

Yüzde beş yüz pahalıya alıyor.

İşte İslâm bu. İnsan böyle büyük adam olur. İşte böyle evliyâ olunur. Öteki türlü olunmaz.İşte İslâm bu. İnsan böyle büyük adam olur. İşte böyle evliyâ olunur. Öteki türlü olunmaz. Aldatırsan olmaz. Men ğaşşanâ fe-leyse minnâ. Aldatırsan olmaz.

Men ğaşşanâ fe-leyse minnâ.

Efendimiz pazara girdi, bir malın üstüne baktı, bir de altına elini soktu baktı;Efendimiz pazara girdi, bir malın üstüne baktı, bir de altına elini soktu baktı; altı ıslak, üstü kuru. Hileli yani, dizişte hile var. O zaman böyle buyurdu; altı ıslak, üstü kuru. Hileli yani, dizişte hile var. O zaman böyle buyurdu;

Men ğaşşanâ fe-leyse minnâ. "Bizi aldatan bizden değildir." Men ğaşşanâ fe-leyse minnâ. "Bizi aldatan bizden değildir."

Üstüne kuruyu koy, altına ıslağı koy, önüne güzelini diz, arkasına çürüğünü sırala... Üstüne kuruyu koy, altına ıslağı koy, önüne güzelini diz, arkasına çürüğünü sırala... Eli cambaz gibi; her parmağı başka türlü oynuyor. Önden "Şunu istiyorum." diyorsun, Eli cambaz gibi; her parmağı başka türlü oynuyor. Önden "Şunu istiyorum." diyorsun, o iki parmağıyla onu alırken arka parmaklar senin görmediğin yerden üç tane çürük alıyor, o iki parmağıyla onu alırken arka parmaklar senin görmediğin yerden üç tane çürük alıyor, lup kese kağıdının içine bir sağlam, üç çürük giriyor. Bu eller nasıl beceriyor, başarıyor...lup kese kağıdının içine bir sağlam, üç çürük giriyor. Bu eller nasıl beceriyor, başarıyor... Eve geldiğin zaman anlıyorsun. "Çok dikkat ettim." diyorsun,Eve geldiğin zaman anlıyorsun. "Çok dikkat ettim." diyorsun, "Hiçbir şey attırmadım, adamın eline gayet dikkat ettim." diyorsun."Hiçbir şey attırmadım, adamın eline gayet dikkat ettim." diyorsun. Eve geliyorsun, hanım diyor ki; "Ya bu çürükleri nereden aldın böyle?" Neden? Eve geliyorsun, hanım diyor ki;

"Ya bu çürükleri nereden aldın böyle?"

Neden?

Adamın eli hünerli. Arka taraftan yengeç gibi çalışıyor, Adamın eli hünerli. Arka taraftan yengeç gibi çalışıyor, alıyor, öbür tarafa atıyor, muhterem kardeşlerim. alıyor, öbür tarafa atıyor, muhterem kardeşlerim.

O zaman biraz para kazanırsın ama Allah'ın rızasını kaybedersin. O zaman biraz para kazanırsın ama Allah'ın rızasını kaybedersin. O zaman Allah sevmez. Cebine biraz para girer, biraz dünyalık kazanırsın ama Allah sevmez.O zaman Allah sevmez. Cebine biraz para girer, biraz dünyalık kazanırsın ama Allah sevmez. Beğen, beğendiğini al. Bir insan haram parayla haccederse ne olur? Beğen, beğendiğini al.

Bir insan haram parayla haccederse ne olur?

Tabii ihrama girecek, ne diyecek? Lebbeyk Allâhümme lebbeyk diyecek. Tabii ihrama girecek, ne diyecek?

Lebbeyk Allâhümme lebbeyk diyecek.

Ne demek lebbeyk Allâhümme lebbeyk? Araplar birisine seslendiği zaman; Ne demek lebbeyk Allâhümme lebbeyk?

Araplar birisine seslendiği zaman;

Yâ Ahmed, taal. "Ey Ahmet, gel!" diyor mesela, değil mi? Biz ne deriz birisi bize seslense? Yâ Ahmed, taal. "Ey Ahmet, gel!" diyor mesela, değil mi?

Biz ne deriz birisi bize seslense?

"Buyur." deriz. Araplar da diyor ki; lebbeyk, "Tamam, hizmetindeyim, emrindeyim, geliyorum." "Buyur." deriz. Araplar da diyor ki; lebbeyk, "Tamam, hizmetindeyim, emrindeyim, geliyorum."

Lebbeyk kat kat emrindeyim, iki kat, katmerli emrindeyim demek.Lebbeyk kat kat emrindeyim, iki kat, katmerli emrindeyim demek. Yani ihrama giriyor, lebbeyk Allâhümme lebbeyk diyor. Ne demek? Yani ihrama giriyor, lebbeyk Allâhümme lebbeyk diyor.

Ne demek?

İbrahim aleyhisselam seslendi muhterem kardeşlerim. İbrahim aleyhisselam seslendi muhterem kardeşlerim. Allah emretti, dedi ki Kâbe'yi bina edince; Allah emretti, dedi ki Kâbe'yi bina edince;

"Çık, kullarıma seslen. "Çık, kullarıma seslen. 'Allah Kâbe'yi bina ettirdi. Buraya ziyaret yapmayı,'Allah Kâbe'yi bina ettirdi. Buraya ziyaret yapmayı, haccetmeyi size emrediyor ey insanlar, gelin buraya!' diye seslen yâ İbrahim." dedi. haccetmeyi size emrediyor ey insanlar, gelin buraya!' diye seslen yâ İbrahim." dedi. İbrahim aleyhisselam dedi ki; "Yâ Rabbi! Burası taşlık, kayalıkların arasında bir vadi.İbrahim aleyhisselam dedi ki;

"Yâ Rabbi! Burası taşlık, kayalıkların arasında bir vadi.
-Bu tarafı Cebel-i Ebû Kubeys, bu taraf kalenin olduğu yer.-Bu tarafı Cebel-i Ebû Kubeys, bu taraf kalenin olduğu yer. Yani her taraf kayalık, ekin bitmez bir vadi.Yani her taraf kayalık, ekin bitmez bir vadi. Ortasına Allah'ın emriyle Kâbe-i Müşerrefe yapılmış.Ortasına Allah'ın emriyle Kâbe-i Müşerrefe yapılmış. Öbür tarafta da öbür dağlar var, insan yok; bağırsa bağırsa ne kadar yere kadar sesi gider?-Öbür tarafta da öbür dağlar var, insan yok; bağırsa bağırsa ne kadar yere kadar sesi gider?- Yâ Rabbi ben nasıl duyurayım?" Yâ Rabbi ben nasıl duyurayım?"

Ve ezzin fi'n-nâsi bi'l-hacci. "İnsanlara haccetmeleri için nidâ eyle, seslen, bağır." Ve ezzin fi'n-nâsi bi'l-hacci. "İnsanlara haccetmeleri için nidâ eyle, seslen, bağır."

"Seslenmek senden, duyurmak bizden." buyurdu Allah celle celâlüh. "Seslenmek senden, duyurmak bizden." buyurdu Allah celle celâlüh.

Onun için hacı ihramı giyiyor, ihrama bürünüyor, Onun için hacı ihramı giyiyor, ihrama bürünüyor, iki rekât namazını kılıyor, lebbeyk Allâhümme lebbeyk iki rekât namazını kılıyor, lebbeyk Allâhümme lebbeyk "Yâ Rabbi, duydum davetini, emrine geliyorum. Emret, buyur, tamam, geliyorum." demiş oluyor."Yâ Rabbi, duydum davetini, emrine geliyorum. Emret, buyur, tamam, geliyorum." demiş oluyor. Mânası o. İbrahim aleyhisselam'ın ağzından çıkan daveti duymuş daMânası o. İbrahim aleyhisselam'ın ağzından çıkan daveti duymuş da "Tamam, geliyorum." demiş oluyor. "Tamam, geliyorum." demiş oluyor.

İyi ama haramla, haram kazandığı parayla yola çıktı, yaptığı iş haram.İyi ama haramla, haram kazandığı parayla yola çıktı, yaptığı iş haram. Lebbeyk Allâhümme lebbeyk deyince; Kâle'llâh. Lebbeyk Allâhümme lebbeyk deyince;

Kâle'llâh.
"Allahu Teâlâ hazretleri buyurur ki:" Lâ lebbeyke velâ sa'deyk."Allahu Teâlâ hazretleri buyurur ki:" Lâ lebbeyke velâ sa'deyk. "Sana lebbeyke sa'deyke yok." "Sana lebbeyke sa'deyke yok." Hâzâ merdûdun aleyk. -Başka rivayette; ve haccüke merdûdun aleyk.-Hâzâ merdûdun aleyk. -Başka rivayette; ve haccüke merdûdun aleyk.- "Senin ziyaretin başına çalınsın, reddolunmuştur." denilecek. "Senin ziyaretin başına çalınsın, reddolunmuştur." denilecek.

Onun için muhterem kardeşlerim, İngilizler'in bir tane haydudu varmış,Onun için muhterem kardeşlerim, İngilizler'in bir tane haydudu varmış, Robin Hood; yol kesermiş, zenginlerden para alırmış, fakirlere verirmiş.Robin Hood; yol kesermiş, zenginlerden para alırmış, fakirlere verirmiş. Köroğlu da Bolu dağlarına çıkmış, Bolu beyine karşı gelmiş,Köroğlu da Bolu dağlarına çıkmış, Bolu beyine karşı gelmiş, o da zenginden işkenceyle para alırmış, fakire verirmiş.o da zenginden işkenceyle para alırmış, fakire verirmiş. Bilmiyoruz yani, bir şeyler böyle tarihten anlatılıyor. Bilmiyoruz yani, bir şeyler böyle tarihten anlatılıyor.

Haram paradan hayır olur mu? Olmaz. Haram paradan hac olur mu? Haram paradan hayır olur mu?

Olmaz.

Haram paradan hac olur mu?

Olmaz. Haram paradan sadaka olur mu? Olmaz. Faizini aldın,Olmaz.

Haram paradan sadaka olur mu?

Olmaz.

Faizini aldın,
"Allah rızası için şuraya vereyim." Yahu o haram, ondan hayır olmaz ki. "Allah rızası için şuraya vereyim."

Yahu o haram, ondan hayır olmaz ki.

Sen bir kere bulaştın bu şeye, ben sana ne yapayım şimdi? Sen bir kere bulaştın bu şeye, ben sana ne yapayım şimdi?

Bizim kardeşlerden bir tanesi bankaya para koymuş, faizi gelmiş, almış. Bizim kardeşlerden bir tanesi bankaya para koymuş, faizi gelmiş, almış. Almış faizi eline, müftü efendiye gitmiş. Müftü koca sakallı, ciddi bir müftü,Almış faizi eline, müftü efendiye gitmiş. Müftü koca sakallı, ciddi bir müftü, salâbet-i dîniye sahibi takvâ ehli müftü. salâbet-i dîniye sahibi takvâ ehli müftü.

"Para koymuştum bankaya, bu da faizi. Müftü efendi, ben şimdi bu faizi ne yapayım?" demiş. "Para koymuştum bankaya, bu da faizi. Müftü efendi, ben şimdi bu faizi ne yapayım?" demiş.

"Sen o parayı aldın mı? Şimdi ben sana ne diyeyim? Sen o parayı aldın mı? "Sen o parayı aldın mı? Şimdi ben sana ne diyeyim? Sen o parayı aldın mı? Ben şimdi sana ne diyeyim? Sen o parayı aldın mı?Ben şimdi sana ne diyeyim? Sen o parayı aldın mı? Ben şimdi sana ne diyeyim? Ne diyeyim be adam ben sana; sen bir kere faizi eline almışsın,Ben şimdi sana ne diyeyim? Ne diyeyim be adam ben sana; sen bir kere faizi eline almışsın, ben sana artık ne diyeyim?" Bir kere günaha bulaştın. ben sana artık ne diyeyim?"

Bir kere günaha bulaştın.
Aldın, günaha bulaştın. Bunun temizlenmesi, artık ne kadar temizlenecek?Aldın, günaha bulaştın. Bunun temizlenmesi, artık ne kadar temizlenecek? Yanan yeri yamasan ne kadar eskisi gibi olur? Gitti bu, yani aldığın zaman gitti.Yanan yeri yamasan ne kadar eskisi gibi olur? Gitti bu, yani aldığın zaman gitti. Bulaşmayacaksın. Bulaştın mı gitti artık... "Ben alıp da şuraya vereceğim." Bulaşmayacaksın. Bulaştın mı gitti artık...

"Ben alıp da şuraya vereceğim."

Bir kere senin hayrın olmaz. Bir kere senin hayrın olmaz. O senin hayrın olmaz ama bu taraftan aldığından dolayı senin vebalin var.O senin hayrın olmaz ama bu taraftan aldığından dolayı senin vebalin var. Vebalin var da verdiğin hayrın olmaz. Vebalin var da verdiğin hayrın olmaz.

"O zaman ne yapalım? Almanya'da oturuyoruz, faizleri almayalım." "O zaman ne yapalım? Almanya'da oturuyoruz, faizleri almayalım."

Orada alınır. Orada ona bırakmak da doğru değil, öbür tarafa da bırakmak doğru değil. Orada alınır. Orada ona bırakmak da doğru değil, öbür tarafa da bırakmak doğru değil. Asıl, müslüman, müessesini kuracak, çalıştıracak. Demek ki haramdan hac olmuyormuş. Asıl, müslüman, müessesini kuracak, çalıştıracak.

Demek ki haramdan hac olmuyormuş.
Haramdan hacca kalkışırsa bir insan, Allah yüzüne çalıyormuş, bu hadîs-i şerîften onu anlıyoruz. Haramdan hacca kalkışırsa bir insan, Allah yüzüne çalıyormuş, bu hadîs-i şerîften onu anlıyoruz. Haramdan zaten hiçbir şey olmaz. Haram yiyen bir insanın kırk sabah namazı kabul olmaz.Haramdan zaten hiçbir şey olmaz. Haram yiyen bir insanın kırk sabah namazı kabul olmaz. İşte bu kitapta yazıyor, hadîs-i şerîf; "Haramı yedi mi kırk sabah namazı..."İşte bu kitapta yazıyor, hadîs-i şerîf; "Haramı yedi mi kırk sabah namazı..." Kırk sabah geçecek bir kere...Kırk sabah geçecek bir kere... Yazsın bir şeye, duvara bir şey koysun,Yazsın bir şeye, duvara bir şey koysun, her sabah bir çentik atsın oraya, bir işaret koysun;her sabah bir çentik atsın oraya, bir işaret koysun; kırk sabah geçmeden bir kere namazları kabul olmaz.kırk sabah geçmeden bir kere namazları kabul olmaz. Kılmasa kılmadığı için de cezası yüklenir. Buyur, ayıkla pirincin taşını.Kılmasa kılmadığı için de cezası yüklenir. Buyur, ayıkla pirincin taşını. Haramı yedin mi hapı yuttun. Haramı bir yedin mi hapı yuttuğunun resmidir;Haramı yedin mi hapı yuttun. Haramı bir yedin mi hapı yuttuğunun resmidir; boy fotoğrafını çektir, duvara assınlar, hapı yuttuğunun resmidir diye. Başka çaresi yok. boy fotoğrafını çektir, duvara assınlar, hapı yuttuğunun resmidir diye. Başka çaresi yok.

Müslüman haramı yemeyecek, helal yiyecek. Haramdan kaçacak. Müslüman haramı yemeyecek, helal yiyecek. Haramdan kaçacak. Bak İmâm-ı Âzamımız, sakat bir mal varmış, tezgahtara sıkı sıkı tembihlemiş; Bak İmâm-ı Âzamımız, sakat bir mal varmış, tezgahtara sıkı sıkı tembihlemiş;

"Aman bunu ayır. Aman bunu birisi almak isterse"Aman bunu ayır. Aman bunu birisi almak isterse 'Burası kusurlu, onun için fiyatı da ucuz.' diye söyle." diye tembihlemiş.'Burası kusurlu, onun için fiyatı da ucuz.' diye söyle." diye tembihlemiş. Ama ertesi gün kontrol ettiği zaman; "Ne yaptın o sakatlı malı, duruyor mu hâlâ?" Ama ertesi gün kontrol ettiği zaman;

"Ne yaptın o sakatlı malı, duruyor mu hâlâ?"

"Aa ben onu satmışım, gitmiş!" "Aa ben onu satmışım, gitmiş!"

O parti maldan elde edilen bütün gelirlerin hepsini sadaka olarak vermiş.O parti maldan elde edilen bütün gelirlerin hepsini sadaka olarak vermiş. Karıştı bir kere, içine girdi diye korkusundan hepsini sadaka diye vermiş. Karıştı bir kere, içine girdi diye korkusundan hepsini sadaka diye vermiş.

Bir büyük zâttan bahsediyorlar ki civarda bir adamın koyunları çalınmış. Sormuş; Bir büyük zâttan bahsediyorlar ki civarda bir adamın koyunları çalınmış. Sormuş;

"Bir koyun kaç yıl yaşar?" "Altı yıl, yedi yıl." "Bir koyun kaç yıl yaşar?"

"Altı yıl, yedi yıl."

Belki o çalınmış koyunlardan kesilmiş ettir diye korkusundan adam yedi yıl et yememiş. Belki o çalınmış koyunlardan kesilmiş ettir diye korkusundan adam yedi yıl et yememiş.

Büyükler böyle sakınmışlar, Allah'ın rızasını böyle kazanmışlar, muhterem kardeşlerim. Büyükler böyle sakınmışlar, Allah'ın rızasını böyle kazanmışlar, muhterem kardeşlerim.

İzâ hacce's-sabiyyu fe-hiye lehû haccetün hattâ ya'kile İzâ hacce's-sabiyyu fe-hiye lehû haccetün hattâ ya'kile fe-izâ akale aleyhi haccetün uhrâ ve izâ hacce'l-a'râbiyyu fe-hiye lehû haccetünfe-izâ akale aleyhi haccetün uhrâ ve izâ hacce'l-a'râbiyyu fe-hiye lehû haccetün fe-izâ hâcere fe-aleyhi haccetün uhrâ. İbn Abbas radıyallahu anhümâ'dan bir hadîs-i şerîf. fe-izâ hâcere fe-aleyhi haccetün uhrâ.

İbn Abbas radıyallahu anhümâ'dan bir hadîs-i şerîf.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

"Çocuk haccederse bu, çocuk için bir hacdır." "Çocuk haccederse bu, çocuk için bir hacdır."

Tamam, haccetti, sevap alır. Buluğa ermemiş sabî, haccetti, sevap alır. Hattâ ya'kile. Tamam, haccetti, sevap alır. Buluğa ermemiş sabî, haccetti, sevap alır.

Hattâ ya'kile.

Akıl-bâliğ oluncaya kadar tamam, onun için o bir hac sevabıdır. Ama; Akıl-bâliğ oluncaya kadar tamam, onun için o bir hac sevabıdır. Ama;

Fe-izâ akale aleyhi haccetün uhrâ. Fe-izâ akale aleyhi haccetün uhrâ. "Büluğa erdiği zaman, akıl-bâliğ olduğu zaman onun başka bir defa daha hac etmesi lazım gelir." "Büluğa erdiği zaman, akıl-bâliğ olduğu zaman onun başka bir defa daha hac etmesi lazım gelir."

Zenginse, parası varsa tabii... Hatta alimler olmasa da diyorlar. Haccetmesi lazım gelir. Zenginse, parası varsa tabii... Hatta alimler olmasa da diyorlar. Haccetmesi lazım gelir.

Neden? Büluğa ermemişti. Büluğa erdikten sonra bir daha haccetmesi lazım. Neden?

Büluğa ermemişti. Büluğa erdikten sonra bir daha haccetmesi lazım.

A'râbî yani çöl bedevîsi haccetti. İslâmî bilgisi zayıf vs. haccetti. A'râbî yani çöl bedevîsi haccetti. İslâmî bilgisi zayıf vs. haccetti.

Fe-hiye lehû haccetün. "O onun için hacdır." Fe-izâ hâcere fe-aleyhi haccetün uhrâ. Fe-hiye lehû haccetün. "O onun için hacdır." Fe-izâ hâcere fe-aleyhi haccetün uhrâ. "Hicret edip de müslümanların yanına geldiği zaman"Hicret edip de müslümanların yanına geldiği zaman -Peygamber Efendimiz'in yanına geldiği zaman- bir hac daha etmesi gerekir." -Peygamber Efendimiz'in yanına geldiği zaman- bir hac daha etmesi gerekir."

Çünkü o eski devir, eski kafa ile yapılan hac ayrı. Çünkü o eski devir, eski kafa ile yapılan hac ayrı. Hicret edip müslümanların arasına katıldığı zaman Hicret edip müslümanların arasına katıldığı zaman ayrı bir hac yapması gerekir, diyor Peygamber Efendimiz. ayrı bir hac yapması gerekir, diyor Peygamber Efendimiz.

İzâ haddese'r-raculü bi-hadîsin sümme'ltefete fe-hiye emânetün. İzâ haddese'r-raculü bi-hadîsin sümme'ltefete fe-hiye emânetün.

Tirmizî'de ve diğer kaynaklarda olan bir hadîs-i şerîf. Enes radıyallahu anh'ten. Tirmizî'de ve diğer kaynaklarda olan bir hadîs-i şerîf. Enes radıyallahu anh'ten. Sayfanın sonuncu hadîs-i şerîfi. Diyor ki Peygamber Efendimiz; Sayfanın sonuncu hadîs-i şerîfi. Diyor ki Peygamber Efendimiz;

"Adam bir söz söyleyip de sözü söyledikten sonra etrafına bakındı mı..." "Adam bir söz söyleyip de sözü söyledikten sonra etrafına bakındı mı..."

"Kim var? Benim sözümü başka duyan oldu mu? Olmadı." gibilerden etrafına bakındı mı... "Kim var? Benim sözümü başka duyan oldu mu? Olmadı." gibilerden etrafına bakındı mı...

Hatta bazen iki kişiyle konuşurken böyle bir sır söyleyeceği zaman şöyle iki tarafa bakar; Hatta bazen iki kişiyle konuşurken böyle bir sır söyleyeceği zaman şöyle iki tarafa bakar;

"Eğil, kulağına bir şey söyleyeceğim." der. etrafı bir kolaçan ettikten sonra kulağına söyler. "Eğil, kulağına bir şey söyleyeceğim." der.

etrafı bir kolaçan ettikten sonra kulağına söyler.

Bir adam bir sözü söyledikten sonra iki tarafına bakındı mı, Bir adam bir sözü söyledikten sonra iki tarafına bakındı mı, tamam, o söz demek ki sırdır, emanettir.tamam, o söz demek ki sırdır, emanettir. Demek ki başkasına söylenmeyecek. Çünkü "Başkası var mı, yok mu?" diye baktı ya,Demek ki başkasına söylenmeyecek. Çünkü "Başkası var mı, yok mu?" diye baktı ya, bir telaş etti ya; tamam, o sözü başkasına söyleyemez, emanettir. bir telaş etti ya; tamam, o sözü başkasına söyleyemez, emanettir.

Sana birisi getirse bir kıymetli malını emanet verse başkasına verir misin? Sana birisi getirse bir kıymetli malını emanet verse başkasına verir misin?

"Emanettir" diye veremezsin. Sahibi geldiği zaman sahibine verirsin. "Emanettir" diye veremezsin. Sahibi geldiği zaman sahibine verirsin.

"Al sana şu bohça, emanet ediyorum, bir seyahate çıkacağım, dönüşte alacağım." "Al sana şu bohça, emanet ediyorum, bir seyahate çıkacağım, dönüşte alacağım."

Tamam, dönünce ona aynen verirsin. İşte bu söz de emanettir.Tamam, dönünce ona aynen verirsin. İşte bu söz de emanettir. Söz başkasına açılmaz, onun sırrı onun sözü başkasına açılmaz.Söz başkasına açılmaz, onun sırrı onun sözü başkasına açılmaz. Müslümanın söz saklamayı, sır saklamayı bilmesi lazım. Müslümanın söz saklamayı, sır saklamayı bilmesi lazım. Söyleyenin başkasına nakledilmesini istemediği sözü söylememesi lazım, içinde saklaması lazım. Söyleyenin başkasına nakledilmesini istemediği sözü söylememesi lazım, içinde saklaması lazım.

İzâ haddestüke hadîsen fe-lâ tezîdenna aleyye erba'hünne min atyebi'l-kelâm ve hünne mine'l-kur'ânİzâ haddestüke hadîsen fe-lâ tezîdenna aleyye erba'hünne min atyebi'l-kelâm ve hünne mine'l-kur'ân lâ yedurruke bi-eyyihinne bede'te sübhanallâhi ve'l-hamdulillâhilâ yedurruke bi-eyyihinne bede'te sübhanallâhi ve'l-hamdulillâhi ve lâ ilâhe illallâhu vallâhu ekber. ve lâ ilâhe illallâhu vallâhu ekber.

Semüre b. Cündeb radıyallahu anh'ten bir hadîs-i şerîf. 42. sayfanın birinci hadisine geçtik.Semüre b. Cündeb radıyallahu anh'ten bir hadîs-i şerîf. 42. sayfanın birinci hadisine geçtik. Buyuruyor ki Peygamber Efendimiz; İzâ haddestüke hadîsen.Buyuruyor ki Peygamber Efendimiz;

İzâ haddestüke hadîsen.
"Ben sana bir hadis söylediğim zaman." Fe-lâ tezîdenna aleyye."Ben sana bir hadis söylediğim zaman." Fe-lâ tezîdenna aleyye. "Sakın benim söylediğime bir ekleme, çıkartma, ilave yapma. Aynen dinle, aynen söyle." "Sakın benim söylediğime bir ekleme, çıkartma, ilave yapma. Aynen dinle, aynen söyle."

Çünkü Peygamber Efendimiz'in sözü senettir, dinin kaynağıdır. Çünkü Peygamber Efendimiz'in sözü senettir, dinin kaynağıdır. Bir kelimesi bile önemlidir, bir harfi bile önemlidir. Ekleme, çıkarma olmaz.Bir kelimesi bile önemlidir, bir harfi bile önemlidir. Ekleme, çıkarma olmaz. İyi dinleyecek, tam nakledecek. Bu hadîs-i şerîfte de Efendimiz böyle tavsiye etmiş; İyi dinleyecek, tam nakledecek. Bu hadîs-i şerîfte de Efendimiz böyle tavsiye etmiş;

"Sakın ben sana bir hadis söylediğim zaman ona bir şey ilave etme." Sonra devam etmiş; "Sakın ben sana bir hadis söylediğim zaman ona bir şey ilave etme."

Sonra devam etmiş;

Erba' hünne min atyebi'l-kelâm. "Dört söz, ibare, kelamcık vardır ki bunlar sözün en hoşlarıdır."Erba' hünne min atyebi'l-kelâm. "Dört söz, ibare, kelamcık vardır ki bunlar sözün en hoşlarıdır." Ve hünne mine'l-Kur'ân. "Bunlar Kur'an'ın âyetleri içinden çıkmadır, yani Kur'an'dandır."Ve hünne mine'l-Kur'ân. "Bunlar Kur'an'ın âyetleri içinden çıkmadır, yani Kur'an'dandır." Lâ yedurruke bi-eyyihinne bede'te. "Bunları söylerken de hangisiyle başlarsan başla. Lâ yedurruke bi-eyyihinne bede'te. "Bunları söylerken de hangisiyle başlarsan başla. Birisi önce, birisi sonra, fark etmez." Birisi önce, birisi sonra, fark etmez."

İster o önce olsun, ister ötekisi, ister ötekisi, ister ötekisi. İster o önce olsun, ister ötekisi, ister ötekisi, ister ötekisi. Evvel başlamak mühim değil. Kur'ân-ı Kerîm'den. Ama sözlerin en güzeli. Evvel başlamak mühim değil. Kur'ân-ı Kerîm'den. Ama sözlerin en güzeli.

Neymiş bakalım bu sözlerin en güzeli, kendiniz tahmin edin. Ben şimdi söyleyeyim. Neymiş bakalım bu sözlerin en güzeli, kendiniz tahmin edin.

Ben şimdi söyleyeyim.

Sözlerin en güzeli olan şeyler; Sözlerin en güzeli olan şeyler;

1- Sübhanallah 2- Elhamdülillah 3- Lâ ilâhe illallah 4- Allahu Ekber 1- Sübhanallah

2- Elhamdülillah

3- Lâ ilâhe illallah

4- Allahu Ekber

Sübhanallah ve'l-hamdülillâh velâ ilâhe illallah vallahu ekber. Sübhanallah ve'l-hamdülillâh velâ ilâhe illallah vallahu ekber. Dört söz, sözlerin en güzelidir. Neden? Biraz açıklayayım. Dört söz, sözlerin en güzelidir. Neden?

Biraz açıklayayım.

Sübhanallah; "Yâ Rabbi senin her şeyin çok güzel. Hiçbir noksanın yok. Sübhanallah; "Yâ Rabbi senin her şeyin çok güzel. Hiçbir noksanın yok. Her türlü noksandan berîsin, mukaddessin, müberrâsın, muarrâsın.Her türlü noksandan berîsin, mukaddessin, müberrâsın, muarrâsın. Her şeyin tam ve kâmil." demek. Sübhanallah sözü, hayranlık ifadesidir.Her şeyin tam ve kâmil." demek.

Sübhanallah sözü, hayranlık ifadesidir.
Bir insan hayran olduğu zaman sübhanallah der.Bir insan hayran olduğu zaman sübhanallah der. Allahu Teâlâ hazretleri de Esmâ-i Hüsnâ yani en güzel evsafa sahip olduğundan,Allahu Teâlâ hazretleri de Esmâ-i Hüsnâ yani en güzel evsafa sahip olduğundan, her şeyi en güzel olduğundan sübhanallah sözü de sözlerin en kıymetlisi oluyor.her şeyi en güzel olduğundan sübhanallah sözü de sözlerin en kıymetlisi oluyor. Sübhanallah sözü hayranlıktan, sevgiden doğan bir söz oluyor. Sübhanallah sözü hayranlıktan, sevgiden doğan bir söz oluyor. Allah'ı seven insanın söyleyeceği söz. Her şeye baktıkça sübhanallah diyecek. Allah'ı seven insanın söyleyeceği söz. Her şeye baktıkça sübhanallah diyecek.

"Şu gülün rengine bak, sübhanallah. Şu çiçeğin kokusuna bak, sübhanallah."Şu gülün rengine bak, sübhanallah. Şu çiçeğin kokusuna bak, sübhanallah. Şu havanın güzelliğine bak, sübhanallah. Şu manzaranın letafetine bak, sübhanallah." Şu havanın güzelliğine bak, sübhanallah. Şu manzaranın letafetine bak, sübhanallah."

Sevgi ifadesi, kıymetli, son derece önemli. Ve'l-hamdülillah; Sevgi ifadesi, kıymetli, son derece önemli.

Ve'l-hamdülillah;
"Övülmek Allah'ın şânındandır, Allah'a layık, Allah'a sezâdır. Allah içindir." demek. "Övülmek Allah'ın şânındandır, Allah'a layık, Allah'a sezâdır. Allah içindir." demek.

Yani övülmeye sebep olacak her ne varsa hepsindeki övgüler Allah'a gider.Yani övülmeye sebep olacak her ne varsa hepsindeki övgüler Allah'a gider. Mesela şu çocuk çok akıllı; o aklı ona veren Allah.Mesela şu çocuk çok akıllı; o aklı ona veren Allah. Şu iş çok güzel, çok mükemmel; onu öyle yapan Allah. Şu iş çok güzel, çok mükemmel; onu öyle yapan Allah. Verdiği nimetlerden dolayı ve her şeyinden dolayı,Verdiği nimetlerden dolayı ve her şeyinden dolayı, her fiilinin güzel olmasından dolayı elhamdüllillah.her fiilinin güzel olmasından dolayı elhamdüllillah. Yani hamd olsun Allah'a, övgüler olsun, medihler olsun, senâlar olsun mânasına.Yani hamd olsun Allah'a, övgüler olsun, medihler olsun, senâlar olsun mânasına. "Hamd ü senâlar" diyoruz zaten. O da şükür duygusundan. "Hamd ü senâlar" diyoruz zaten. O da şükür duygusundan. Güzel olan şeyi anlayıp onun bir nimet, bir ikram olduğunu anlayıp şükür duygusundan söyleniyor.Güzel olan şeyi anlayıp onun bir nimet, bir ikram olduğunu anlayıp şükür duygusundan söyleniyor. Birisi sevgiden söyleniyor, birisi teşekkür duygusundan söyleniyor.Birisi sevgiden söyleniyor, birisi teşekkür duygusundan söyleniyor. Sübhanallah hayranlıktan söyleniyor, elhamdülillah teşekkür dolu olarak söyleniyor. Sübhanallah hayranlıktan söyleniyor, elhamdülillah teşekkür dolu olarak söyleniyor.

"Nasılsın kardeşim? İyi misin, hoş musun?" "Elhamdülillah, çok şükür, iyiyim." "Nasılsın kardeşim? İyi misin, hoş musun?"

"Elhamdülillah, çok şükür, iyiyim."

İşte bu şükran duygusundan; Allah'ın nimetlerine memnuniyeti var. İşte bu şükran duygusundan; Allah'ın nimetlerine memnuniyeti var.

Lâ ilâhe illallah, Allah'ın en sevdiği söz. "Allah var; başka hiçbir şerîki, nazîri yok." demek.Lâ ilâhe illallah, Allah'ın en sevdiği söz. "Allah var; başka hiçbir şerîki, nazîri yok." demek. Biz Türkçemizde "Allah var; şerîki, nazîri yok." diyoruz, "yok"u sonraya getiriyoruz.Biz Türkçemizde "Allah var; şerîki, nazîri yok." diyoruz, "yok"u sonraya getiriyoruz. Arapça'nın söyleniş tarzına göre; lâ ilâhe "Hiçbir ilâh yok." İllallah. "Ancak Allah var."Arapça'nın söyleniş tarzına göre; lâ ilâhe "Hiçbir ilâh yok." İllallah. "Ancak Allah var." İbare orada biraz farklı kullanılıyor. "Ancak Allah var, başka hiçbir ilâh yok." İbare orada biraz farklı kullanılıyor.

"Ancak Allah var, başka hiçbir ilâh yok."

Onlar nasıl söylüyor? "Hiçbir ilah yok, ancak Allah var." tarzında söyleniyor. Onlar nasıl söylüyor?

"Hiçbir ilah yok, ancak Allah var." tarzında söyleniyor.

Lâ ilâhe illallah, Allah'ın en sevdiği sözdür. Çünkü Allah'ın en sevmediği [şey],Lâ ilâhe illallah, Allah'ın en sevdiği sözdür. Çünkü Allah'ın en sevmediği [şey], Allah'a şirk koşmaktır; Allah'ın varlığını, birliğini anlayamamaktır.Allah'a şirk koşmaktır; Allah'ın varlığını, birliğini anlayamamaktır. Allah her suçu, kabahati, kusuru, günahı affeder ama kendisine şirk koşmayı affetmez. Allah her suçu, kabahati, kusuru, günahı affeder ama kendisine şirk koşmayı affetmez.

İnnellâhe lâ yağfiru en yüşreke bihî ve yağfiru mâ dûne zâlike li-men yeşâ'. İnnellâhe lâ yağfiru en yüşreke bihî ve yağfiru mâ dûne zâlike li-men yeşâ'.

Her günahı affeder. Kul tevbe etti mi, gözyaşı döktü mü affeder. Her günahı affeder. Kul tevbe etti mi, gözyaşı döktü mü affeder. Ama müşriki affetmez. Müşrik mi, kâfir mi, anlayamamış mı Allah'ın varlığını; onu affetmez. Ama müşriki affetmez. Müşrik mi, kâfir mi, anlayamamış mı Allah'ın varlığını; onu affetmez.

Onun için lâ ilâhe illallah sözü çok önemlidir. Onun için lâ ilâhe illallah sözü çok önemlidir. Ancak lâ ilâhe illlallah diyenler cennete girecektir.Ancak lâ ilâhe illlallah diyenler cennete girecektir. Onun için Peygamber Efendimiz semenü'l-cenneti lâ ilâhe illalllah buyurmuş;Onun için Peygamber Efendimiz semenü'l-cenneti lâ ilâhe illalllah buyurmuş; "Cennetin duhûliye bedeli lâ ilâhe illalllah'tır. Cennete nasıl girilir? "Cennetin duhûliye bedeli lâ ilâhe illalllah'tır.

Cennete nasıl girilir?

Aşk ile, sıdk ile, inanarak, kâmil bir iman ileAşk ile, sıdk ile, inanarak, kâmil bir iman ile lâ ilâhe illallah diyor mu bir insan, tamam, o zaman girer.lâ ilâhe illallah diyor mu bir insan, tamam, o zaman girer. Öyle demiyor, dili söylüyor da kalbi söylemiyor; o zaman giremez.Öyle demiyor, dili söylüyor da kalbi söylemiyor; o zaman giremez. Aşk ile, sıdk ile, ihlâs ile lâ ilâhe illallah diyen cennete girecek.Aşk ile, sıdk ile, ihlâs ile lâ ilâhe illallah diyen cennete girecek. Semenü'l-cenneti lâ ilâhe illalllah. Cennetin duhûliye ücreti, bedeli lâ ilâhe illallah'tır. Semenü'l-cenneti lâ ilâhe illalllah. Cennetin duhûliye ücreti, bedeli lâ ilâhe illallah'tır.

Cennetin bedelini kimse ödeyemez de... Cennetteki küçücük bir yaprağın bedelini bile ödeyemez. Cennetin bedelini kimse ödeyemez de... Cennetteki küçücük bir yaprağın bedelini bile ödeyemez. Kerpiçleri altın, gümüş... Yaratan ne hoş yaratmış, Misk ü amberle donatmış. Kerpiçleri altın, gümüş...

Yaratan ne hoş yaratmış,

Misk ü amberle donatmış.

Kokar Allah deyu deyu. Evlerinin tuğlaları altın, zümrüt, kenarları incilerle bezenmiş... Kokar Allah deyu deyu.

Evlerinin tuğlaları altın, zümrüt, kenarları incilerle bezenmiş...
İnsan cennetin yaprağının bedelini ödeyemez.İnsan cennetin yaprağının bedelini ödeyemez. Dünyadaki bütün varını satsa küçücük bir şeyini ödeyemez.Dünyadaki bütün varını satsa küçücük bir şeyini ödeyemez. Ama girişin şartı, bedeli lâ ilâhe illallah'tır. Onun için çok kıymetli bir sözdür.Ama girişin şartı, bedeli lâ ilâhe illallah'tır.

Onun için çok kıymetli bir sözdür.
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Ceddidû îmâneküm bi-kavli lâ ilâhe illallah. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Ceddidû îmâneküm bi-kavli lâ ilâhe illallah.
"Lâ ilâhe illallah'ı çok söyleye söyleye imanınızı tazeleyin." "Lâ ilâhe illallah'ı çok söyleye söyleye imanınızı tazeleyin."

"İman da insanın içinde yıpranır." diyor. Onun için sık sık lâ ilâhe illallah diyeceksiniz."İman da insanın içinde yıpranır." diyor.

Onun için sık sık lâ ilâhe illallah diyeceksiniz.
Daima diyeceksiniz. Günde en aşağı 100 defa diyeceksiniz. Elinizde tesbih olacak;Daima diyeceksiniz. Günde en aşağı 100 defa diyeceksiniz. Elinizde tesbih olacak; lâ ilâhe illallah, lâ ilâhe illallah, lâ ilâhe illallah... Yalnız kaldığımız zaman diyeceksiniz.lâ ilâhe illallah, lâ ilâhe illallah, lâ ilâhe illallah... Yalnız kaldığımız zaman diyeceksiniz. Lâ diyeceksiniz, her şeyi atacaksınız omzunuzun arkasından;Lâ diyeceksiniz, her şeyi atacaksınız omzunuzun arkasından; illallah derken kalbinize vuracaksınız, içinize yerleşecek. illallah derken kalbinize vuracaksınız, içinize yerleşecek. Tak tak tak vura vura şüphenin duvarları toz duman olacak,Tak tak tak vura vura şüphenin duvarları toz duman olacak, şirkin duvarları yıkılacak, putlar devrilecek.şirkin duvarları yıkılacak, putlar devrilecek. Lâ ilâhe illallah'ın manzarası karşına çıkacak.Lâ ilâhe illallah'ın manzarası karşına çıkacak. Kalbin bütün pası gidecek, bütün şeyler devrilecek. Karşıda lâ ilâhe illallah zahir olacak. Kalbin bütün pası gidecek, bütün şeyler devrilecek. Karşıda lâ ilâhe illallah zahir olacak.

Onun için bunu çok söyleyeceksin. Onun için dervişlik var, tarikat var. Onun için bunu çok söyleyeceksin. Onun için dervişlik var, tarikat var. Onun için büyüklerimiz onu emretmişler. Onun için büyüklerimiz onu emretmişler.

Sonra Allahu Ekber; "Allah'tır en büyük olan." En büyük. Nereden daha büyük? Sonra Allahu Ekber; "Allah'tır en büyük olan."

En büyük.

Nereden daha büyük?

Mukayese kabul etmeyecek kadar büyüktür Allah. Mukayese kabul etmeyecek kadar büyüktür Allah.

Allah'ın büyüklüğünü anlamak için bir şeyle mukayese etmek de mümkün değildir; Allah'ın büyüklüğünü anlamak için bir şeyle mukayese etmek de mümkün değildir; Allah mukayesesiz en büyüktür. "Benim karışım senin karışından büyüktür." Allah mukayesesiz en büyüktür.

"Benim karışım senin karışından büyüktür."

Tamam, o biraz daha küçükmüş. "Benim babam senin babanı döver. Benimki daha kuvvetli." Tamam, o biraz daha küçükmüş.

"Benim babam senin babanı döver. Benimki daha kuvvetli."

"Benim malım seninkinden daha çok..." Bir mukayese bahis konusu."Benim malım seninkinden daha çok..."

Bir mukayese bahis konusu.
Allah hiçbir şeyle mukayese edilemez. Allahu Ekber, Allah mukayesesiz en büyüktür. Allah hiçbir şeyle mukayese edilemez. Allahu Ekber, Allah mukayesesiz en büyüktür.

Bir de şimdi yeni modalar çıkıyor... Mesela terbiyesizce sözlerin birisi, yaratmak. Bir de şimdi yeni modalar çıkıyor... Mesela terbiyesizce sözlerin birisi, yaratmak.

"Şaheserler yarattı." "Bu eseri ben yarattım." "Şaheserler yarattı."

"Bu eseri ben yarattım."

Televizyonda bakıyorsun, adam ağzını doldura doldura, utanmadan, arlanmadan, Televizyonda bakıyorsun, adam ağzını doldura doldura, utanmadan, arlanmadan, sıkılmadan, tüyleri diken diken olmadan bu lafı söylüyor. Ayıp ya... sıkılmadan, tüyleri diken diken olmadan bu lafı söylüyor.

Ayıp ya...

Yaratmak Allah'a mahsus. Sen nesin? Sen kabız olsan kabızlığını geçiremezsin. Yaratmak Allah'a mahsus.

Sen nesin?

Sen kabız olsan kabızlığını geçiremezsin.
Ne sanıyorsun kendini? İdrarın çıkmasa çıkartamazsın. Çıksa tutamazsın.Ne sanıyorsun kendini?

İdrarın çıkmasa çıkartamazsın. Çıksa tutamazsın.
Tıpa koysan tutturamazsın. Ne sanıyorsun sen kendini? Tıpa koysan tutturamazsın.

Ne sanıyorsun sen kendini?

Utanmıyor musun böyle bir laf söylemeye? Utanmıyor musun böyle bir laf söylemeye?

Şimdi bu utanmazlıklara ilaveten, ne deniliyor ona, bir çeşit musikî; arabesk, yani tangur tungur, Şimdi bu utanmazlıklara ilaveten, ne deniliyor ona, bir çeşit musikî; arabesk, yani tangur tungur, paldur küldür, yalan yanlış laflar, arsız yüzsüz sözler vs. paldur küldür, yalan yanlış laflar, arsız yüzsüz sözler vs.

Bir de ı; "En büyük falanca." Bir de ı;

"En büyük falanca."

Dokuz tane gol atmış da filanca en büyükmüş, bir şöyle yapmış da filanca en büyükmüş. Dokuz tane gol atmış da filanca en büyükmüş, bir şöyle yapmış da filanca en büyükmüş.

Ya en büyük Allah, utan. Allahu Ekber dedikten sonra artık başka bir şey mi kalır? Ya en büyük Allah, utan.

Allahu Ekber dedikten sonra artık başka bir şey mi kalır?

Terbiyesizlikleri mahsustan bazıları imal ediyor, halkın arasına salıyor ki Terbiyesizlikleri mahsustan bazıları imal ediyor, halkın arasına salıyor ki bu sözler milletin ana duygularını yıpratsın. bu sözler milletin ana duygularını yıpratsın.

Allahu Ekber; en büyük Allah'tır. "Özal en büyük, falanca en büyük..." Allahu Ekber; en büyük Allah'tır.

"Özal en büyük, falanca en büyük..."

Nereden çıkıyor bu laf? Öyle şey olur mu? Nereden çıkıyor bu laf?

Öyle şey olur mu?

Veya "Gol kralı Metin veya filanca en büyük." Böyle şey olmaz. Veya "Gol kralı Metin veya filanca en büyük."

Böyle şey olmaz.

Demek ki Peygamber Efendimiz'in methettiği, "en hoş sözler" dediği bu dört söz; Demek ki Peygamber Efendimiz'in methettiği, "en hoş sözler" dediği bu dört söz; Sübhanallah ve'l-hamdülillah ve lâ ilâhe illallah vallahu ekber sözleridir.Sübhanallah ve'l-hamdülillah ve lâ ilâhe illallah vallahu ekber sözleridir. Bunlar sevap bakımından yerleri, gökleri doldurur.Bunlar sevap bakımından yerleri, gökleri doldurur. Mizana konulduğu zaman mizanı ağır bastırır. "Ne mizanı hocam bu, ne terazisi?" Mizana konulduğu zaman mizanı ağır bastırır.

"Ne mizanı hocam bu, ne terazisi?"

Âhiret terazisi, amel terazisi. Âhiret terazisi, amel terazisi.

"Nasıl bu lâ ilâhe illallah, sübhanallah, elhamdülillah sözünün büyüklüğü aşağı bastırıyor?" "Nasıl bu lâ ilâhe illallah, sübhanallah, elhamdülillah sözünün büyüklüğü aşağı bastırıyor?"

Bu terazi öyle büyükmüş ki muhterem kardeşlerim, terazi kurulduğu zaman Bu terazi öyle büyükmüş ki muhterem kardeşlerim, terazi kurulduğu zaman melekler kenarda terazinin azametinden, büyüklüğünden korkularından titreyeceklermiş. melekler kenarda terazinin azametinden, büyüklüğünden korkularından titreyeceklermiş.

Ya dur, siz ne titriyorsunuz; sizin korkacak neyiniz var? Günah işlemediniz ki. Ya dur, siz ne titriyorsunuz; sizin korkacak neyiniz var? Günah işlemediniz ki. Korkacaksa insanoğlu korksun. Melekler terazinin heybetinden kenarda titreyeceklermiş.Korkacaksa insanoğlu korksun. Melekler terazinin heybetinden kenarda titreyeceklermiş. Bu terazinin bir kefesi semavâtı, arzı kefesine alacak kadar büyük olacakmış; Bu terazinin bir kefesi semavâtı, arzı kefesine alacak kadar büyük olacakmış; gökleri yerleri doldursan alacak kadar olacakmış. gökleri yerleri doldursan alacak kadar olacakmış. Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki; Sübhanallahu temneu'l-mîzân. Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki;

Sübhanallahu temneu'l-mîzân.
"Sübhanallah sözü mizanı doldurur." "Sübhanallah sözü mizanı doldurur."

Allah ne büyük değer veriyor sübhanallah sözüne; mizanı dolduruyor, yeri göğü dolduruyor.Allah ne büyük değer veriyor sübhanallah sözüne; mizanı dolduruyor, yeri göğü dolduruyor. Elhamdülillah sözü mizanı ağır bastırıyor. Elhamdülillah sözü mizanı ağır bastırıyor.

Onun için bu sözleri anlayarak, dinleyerek, hissederek, yaşayarak, Onun için bu sözleri anlayarak, dinleyerek, hissederek, yaşayarak, kalbinizden inanarak söyleyeceğiz. Aşk ile, şevk ile, severek sübhanallah.kalbinizden inanarak söyleyeceğiz.

Aşk ile, şevk ile, severek sübhanallah.
Aşk ile, şevk ile, Allah'ın verdiği nimetleri düşünerek elhamdülillah.Aşk ile, şevk ile, Allah'ın verdiği nimetleri düşünerek elhamdülillah. Allah'ın varlığını, birliğini bilerek lâ ilâhe illallah.Allah'ın varlığını, birliğini bilerek lâ ilâhe illallah. Allah'ın hiçbir şeyle mukayese edilmeyecek azametini, kibriyâsını, ululuğunu,Allah'ın hiçbir şeyle mukayese edilmeyecek azametini, kibriyâsını, ululuğunu, -celle celâlüh- celâlini, izzetini hissederek Allahu Ekber diyecek. -celle celâlüh- celâlini, izzetini hissederek Allahu Ekber diyecek.

Hz. Ali Efendimiz buyuruyor ki; Hz. Ali Efendimiz buyuruyor ki;

"Allahu Ekber'i, Allah'ın büyüklüğünü anlamak için yerlere, göklere bakmak lazım." "Allahu Ekber'i, Allah'ın büyüklüğünü anlamak için yerlere, göklere bakmak lazım."

İşte bakıyorsunuz; semavât yıldızlarla donanmış, uçsuz bucaksız bir feza. İşte bakıyorsunuz; semavât yıldızlarla donanmış, uçsuz bucaksız bir feza. İşte bunu yaratan Allah ve Allah yarattığı mülkünden daha büyüktür.İşte bunu yaratan Allah ve Allah yarattığı mülkünden daha büyüktür. Gökyüzünü gör, fezayı gör, düşün, taşın, Allahu Teâlâ hazretlerinin ekberliğini oradan anla. Gökyüzünü gör, fezayı gör, düşün, taşın, Allahu Teâlâ hazretlerinin ekberliğini oradan anla.

İzâ haddestümü'n-nâse an rabbihim fe-lâ tehaddisûhüm bi-mâ yüfziuhum ve yeşukku aleyhim. İzâ haddestümü'n-nâse an rabbihim fe-lâ tehaddisûhüm bi-mâ yüfziuhum ve yeşukku aleyhim.

el-Mikdam b. Ma'dikerb'den rivayet olunmuş bir hadîs-i şerîf. el-Mikdam b. Ma'dikerb'den rivayet olunmuş bir hadîs-i şerîf. Diyor ki Peygamber Efendimiz, tavsiye buyuruyor; Diyor ki Peygamber Efendimiz, tavsiye buyuruyor;

"İnsanlara Rableri konusunda konuşurken, bahsettiğiniz zaman,"İnsanlara Rableri konusunda konuşurken, bahsettiğiniz zaman, fe-lâ tehaddisûhüm bi-mâ yüfziuhum onları Allah'tan korkutacak şeyler söylemeyin. fe-lâ tehaddisûhüm bi-mâ yüfziuhum onları Allah'tan korkutacak şeyler söylemeyin. Onlara ağır gelecek sözler söylemeyin." Bu tavsiyeyi kime yapmıştır? Onlara ağır gelecek sözler söylemeyin."

Bu tavsiyeyi kime yapmıştır?

Tahminime göre ashâb-ı soffa, ehli suffa. Onlardan yetişenleri bir kabileye gönderiyordu; Tahminime göre ashâb-ı soffa, ehli suffa. Onlardan yetişenleri bir kabileye gönderiyordu;

"Hadi sen git oraya, namaz kıldır, dini öğret. Hadi sen filanca tarafa git, "Hadi sen git oraya, namaz kıldır, dini öğret. Hadi sen filanca tarafa git, onlara Kur'ân-ı Kerîm'i anlat, dini anlat, onların hocası ol." diye. onlara Kur'ân-ı Kerîm'i anlat, dini anlat, onların hocası ol." diye.

Böyle muhtelif kimseleri Peygamber Efendimiz muhtelif vazifelerle gönderiyordu. Böyle muhtelif kimseleri Peygamber Efendimiz muhtelif vazifelerle gönderiyordu. Kur'an bilir, hafız, hadîs-i şerîfleri bilir, dini bilir, fakih insanları kadı olarak, Kur'an bilir, hafız, hadîs-i şerîfleri bilir, dini bilir, fakih insanları kadı olarak, imam olarak, vazifeli olarak, zekât toplayacak görevli olarak,imam olarak, vazifeli olarak, zekât toplayacak görevli olarak, dinin emirlerini tebliğ edecek vazifeli olarak gönderirdi. dinin emirlerini tebliğ edecek vazifeli olarak gönderirdi.

Tabii başka hadîs-i şerîf var, hepiniz biliyorsunuz; Tabii başka hadîs-i şerîf var, hepiniz biliyorsunuz;

Beşşirû ve lâ tuneffirû. "Müjdeleyin de nefret ettirmeyin." Yessirû velâ tuassiru.Beşşirû ve lâ tuneffirû. "Müjdeleyin de nefret ettirmeyin." Yessirû velâ tuassiru. "Kolaylaştırın, zorlaştırmayın." tavsiyesi de var. "Kolaylaştırın, zorlaştırmayın." tavsiyesi de var.

Dini anlatmak durumunda olan insan, esas itibariyle hoca, kolaylaştıracak, z orlaştırmayacak;Dini anlatmak durumunda olan insan, esas itibariyle hoca, kolaylaştıracak, z orlaştırmayacak; müjdeleyecek, korkutmayacak.müjdeleyecek, korkutmayacak. Bu hadîs-i şerîfte bildirildiği gibi Bu hadîs-i şerîfte bildirildiği gibi "Rableri onlara anlatılırken onların yüreklerini ağzına getirecek, ödlerini patlatacak,"Rableri onlara anlatılırken onların yüreklerini ağzına getirecek, ödlerini patlatacak, büyük meşakkatlere sokacak şeyler söylenmesin." diyor Peygamber Efendimiz. büyük meşakkatlere sokacak şeyler söylenmesin." diyor Peygamber Efendimiz.

Mesela "Allah'ın azabından kolay kolay kurtulamazsınız. Böyle gece uyumakla olmaz.Mesela "Allah'ın azabından kolay kolay kurtulamazsınız. Böyle gece uyumakla olmaz. Geceleri uyku durak yok, namaz kılın." filan dese, tabi adamlar korkacaklar;Geceleri uyku durak yok, namaz kılın." filan dese, tabi adamlar korkacaklar; abdestlerini alacaklar, tir tir titreyecekler. abdestlerini alacaklar, tir tir titreyecekler.

"Peygamber Efendimiz'in sahabesi şöyle söyledi, böyle söyledi..." "Peygamber Efendimiz'in sahabesi şöyle söyledi, böyle söyledi..."

Sabahlara kadar ibadet, ibadet... Sabahlara kadar ibadet, ibadet...

"Şöyle yaparsanız cehennemde cayır cayır yanarsınız, böyle yaparsanız böyle olur..." "Şöyle yaparsanız cehennemde cayır cayır yanarsınız, böyle yaparsanız böyle olur..."

Denge bozulacak. Efendimiz onlara buyuruyor ki; Denge bozulacak. Efendimiz onlara buyuruyor ki;

"Korkutacak, ödlerini patlatacak şekilde söylemeyin." "Korkutacak, ödlerini patlatacak şekilde söylemeyin."

İnsanları korkutmak da lazım da dengelerini bozacak tarzda değil. İnsanları korkutmak da lazım da dengelerini bozacak tarzda değil.

Çocuğu az korkutursun, korkar, gitmez, yapmaz. Çocuğu az korkutursun, korkar, gitmez, yapmaz. Çok korkutursun, ödü patlar, hadi bu sefer doktor doktor dolaş. Çok korkutursun, ödü patlar, hadi bu sefer doktor doktor dolaş.

"Ben çocuğu bu kadar korkutmayı istemiyordum ama fazla korkuttum galiba, oynattı biraz."Ben çocuğu bu kadar korkutmayı istemiyordum ama fazla korkuttum galiba, oynattı biraz. Aman bunun tedavisi nerede?" Bu kadar da korkutmasaydın.Aman bunun tedavisi nerede?"

Bu kadar da korkutmasaydın.
Yani bir ölçüsü var. Dikkat etmesi lazım. Ben böyle anlıyorum.Yani bir ölçüsü var. Dikkat etmesi lazım.

Ben böyle anlıyorum.
Yani ödlerini patlatacak şekilde konuşmayın. Çünkü işin aslı öyle değildir.Yani ödlerini patlatacak şekilde konuşmayın. Çünkü işin aslı öyle değildir. Onlara çok meşakkat yüklemeyin. Çünkü din meşakkat değildir. Din kolaylıktır.Onlara çok meşakkat yüklemeyin. Çünkü din meşakkat değildir. Din kolaylıktır. Yapabileceği, tâkatinin kaldırabileceği şeyi kullara Allah emretmiştir, aşırı değildir.Yapabileceği, tâkatinin kaldırabileceği şeyi kullara Allah emretmiştir, aşırı değildir. Yani tam müslüman olmak isteyin. Şimdi bazı kimseler geliyorlar; Yani tam müslüman olmak isteyin.

Şimdi bazı kimseler geliyorlar;

"Derviş olmak istiyoruz. Ama komşular sıkı sıkıya tembihlediler; "Derviş olmak istiyoruz. Ama komşular sıkı sıkıya tembihlediler; 'Derviş olma, deli olursun.' dediler. 'Tarikate girme, oynatırsın.' dediler.'Derviş olma, deli olursun.' dediler. 'Tarikate girme, oynatırsın.' dediler. 'Bu kadar müslüman olma, sapıtırsın.' dediler. 'Sakal bırakma, şöyle olur.' dediler.'Bu kadar müslüman olma, sapıtırsın.' dediler. 'Sakal bırakma, şöyle olur.' dediler. 'Fazla bu kadar namaz kılma. O cemaatin içine gitme.'Fazla bu kadar namaz kılma. O cemaatin içine gitme. Öyle aşırı dindarların, aşırı uçların arasına sokulma.Öyle aşırı dindarların, aşırı uçların arasına sokulma. Şöyle olursun, böyle olursun...' dediler." Bunları hep duyuyoruz. Şöyle olursun, böyle olursun...' dediler."

Bunları hep duyuyoruz.

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

Gerçek Müslümanlık, Allah'ın emirlerini tam tutmak Gerçek Müslümanlık, Allah'ın emirlerini tam tutmak ve tam yolunca yürümek böyle korkulacak bir şey değil,ve tam yolunca yürümek böyle korkulacak bir şey değil, insanın aklını başından alacak bir şey değildir. Normaldir, güzeldir, yapılabilir.insanın aklını başından alacak bir şey değildir. Normaldir, güzeldir, yapılabilir. Günde beş vakit namaz rahatlıkla kılınabilir. Yalan söylemeden insan rahatlıkla yaşayabilir.Günde beş vakit namaz rahatlıkla kılınabilir. Yalan söylemeden insan rahatlıkla yaşayabilir. Haram yemeden... Helalleri yeter. Haram yemeden... Helalleri yeter.

Allah'ın dünyada sayılamayacak çoklukta helali varken,Allah'ın dünyada sayılamayacak çoklukta helali varken, meşrubatı varken niye gidip insan haramı yesin, içsin? Yani helaller yeter. meşrubatı varken niye gidip insan haramı yesin, içsin?

Yani helaller yeter.

Sonra din insana zaten kendisinin ihtiyacı olan şeyleri ayrıca ibadet olarak da emretmiştir. Sonra din insana zaten kendisinin ihtiyacı olan şeyleri ayrıca ibadet olarak da emretmiştir. Dinimizin hayret edilecek, sevinilecek, beğenilecek bir tarafı da budur. Dinimizin hayret edilecek, sevinilecek, beğenilecek bir tarafı da budur.

Peygamber Efendimiz diyor ki; "Öğleden önce bir kaylûle uykusu yapın." Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Öğleden önce bir kaylûle uykusu yapın."

Sabah namazına kalktı mübarek. Biraz erken kalktı, teheccüd namazını kıldı.Sabah namazına kalktı mübarek. Biraz erken kalktı, teheccüd namazını kıldı. Ondan sonra camiye gitti. İşrak vaktine kadar bekledi, uyumadı. İşine gitti. Ondan sonra camiye gitti. İşrak vaktine kadar bekledi, uyumadı. İşine gitti. Tabi öğle yaklaştığı zaman mesainin üçte ikisi geçmiş oluyor.Tabi öğle yaklaştığı zaman mesainin üçte ikisi geçmiş oluyor. Peygamber Efendimiz o zaman bir öğle uykusu tavsiye ediyor.Peygamber Efendimiz o zaman bir öğle uykusu tavsiye ediyor. Yat uyu; yarım saat, 45 dakika, bir saat... Uyumazsan bile gözünü kapat. Yat uyu; yarım saat, 45 dakika, bir saat... Uyumazsan bile gözünü kapat.

Dün gece benim konuşmaya mecalim yoktu, kolumu kaldırmaya tâkatim yoktu. Dün gece benim konuşmaya mecalim yoktu, kolumu kaldırmaya tâkatim yoktu. Bir odaya çekildim, ışığı da söndürdüm, akşamla yatsının arasında, on dakika uzandım.Bir odaya çekildim, ışığı da söndürdüm, akşamla yatsının arasında, on dakika uzandım. Ondan sonra pil yine doldu. Akü yine şarj oldu. İnsana on dakika bile yetiyor. Ondan sonra pil yine doldu. Akü yine şarj oldu. İnsana on dakika bile yetiyor.

Bu kaylûle uykusu ne? Sünnet. Bak uykuyu bile Efendimiz ibadet yapmış. Bu kaylûle uykusu ne?

Sünnet. Bak uykuyu bile Efendimiz ibadet yapmış.
Kaylûle uykusuna "sünnettir" diye yatarsan sevap kazanıyorsun. Kaylûle uykusuna "sünnettir" diye yatarsan sevap kazanıyorsun.

Oruç tutmak var; sahura kalkmak sünnet, bereket. Sahura kalkmayı tavsiye ediyor. Oruç tutmak var; sahura kalkmak sünnet, bereket. Sahura kalkmayı tavsiye ediyor. Yani din bizim vücudumuzun ihtiyacı olan şeyleri zaten kabul ediyor ve veriyor.Yani din bizim vücudumuzun ihtiyacı olan şeyleri zaten kabul ediyor ve veriyor. Müsaade de ediyor emir de ediyor. Hatta korumak için zecri tedbir de alıyor. Müsaade de ediyor emir de ediyor. Hatta korumak için zecri tedbir de alıyor.

"İçki içme!" Ne olacak şimdi? "İçkiyi içme!" demesi senin iyiliğin için. "İçki içme!"

Ne olacak şimdi?

"İçkiyi içme!" demesi senin iyiliğin için.

"Şunu yapma!" dediği senin iyiliğin için."Şunu yapma!" dediği senin iyiliğin için. Yani bazen seni korumak için emir şiddetleniyor bile. Hep senin menfaatine.Yani bazen seni korumak için emir şiddetleniyor bile. Hep senin menfaatine. Hepsi senin vücudun rahat etsin diye, senin başın dinç olsun diye,Hepsi senin vücudun rahat etsin diye, senin başın dinç olsun diye, senin sıhhatin tam olsun diye, sen hastalanmayasın diye, sen yorulmayasın, üzülmeyesin diye...senin sıhhatin tam olsun diye, sen hastalanmayasın diye, sen yorulmayasın, üzülmeyesin diye... O bakımdan dinin her şeyi güzeldir, her şeyi tamamdır;O bakımdan dinin her şeyi güzeldir, her şeyi tamamdır; ona uyduğu zaman insan dünyada da âhirette de rahat eder, sıhhat bulur, bahtiyar olur. ona uyduğu zaman insan dünyada da âhirette de rahat eder, sıhhat bulur, bahtiyar olur.

Onun için bazı kimselerin anladığı gibi din, olağanüstü ibadet değildir.Onun için bazı kimselerin anladığı gibi din, olağanüstü ibadet değildir. Olağanüstü sıkıntı değildir. Olağanüstü meşakkat değildir. Olağanüstü korkulu bir şey değildir. Olağanüstü sıkıntı değildir. Olağanüstü meşakkat değildir. Olağanüstü korkulu bir şey değildir.

Dinde asıl önemli olan devamlılıktır, istikrardır.Dinde asıl önemli olan devamlılıktır, istikrardır. Amellerin en faziletlisi, istikrarlı ve devamlı olandır. Amellerin en faziletlisi, istikrarlı ve devamlı olandır.

Bakıyorsun birisi tevbekâr oluyor, içkiyi bırakıyor, aferin.Bakıyorsun birisi tevbekâr oluyor, içkiyi bırakıyor, aferin. Kötü yolu bırakıyor, aferin. Kumarı bırakıyor, aferin.Kötü yolu bırakıyor, aferin. Kumarı bırakıyor, aferin. Kötü arkadaşları bırakıyor, aferin. Cübbe diktiriyor, aferin. Sarık sarıyor, aferin.Kötü arkadaşları bırakıyor, aferin. Cübbe diktiriyor, aferin. Sarık sarıyor, aferin. Namaza başlıyor, aferin. Teheccüd de kılıyor. "Aferin ya bizim oğlana, maşaallah.Namaza başlıyor, aferin. Teheccüd de kılıyor.

"Aferin ya bizim oğlana, maşaallah.
Ne kadar değişti..." 40 gün, 15 gün, 20 gün devam ediyor, ondan sonra hoppala... Ne kadar değişti..."

40 gün, 15 gün, 20 gün devam ediyor, ondan sonra hoppala...

Hani nerede bizim Ali, Veli, Hasan, Hüseyin? Yine bırakmış. Olmaz. Hani nerede bizim Ali, Veli, Hasan, Hüseyin?

Yine bırakmış.

Olmaz.

Mühim olan istikrarlılık ve devamlılık. Mühim olan istikrarlılık ve devamlılık.

Dinimizde mutlaka yapılması gereken şeylere "farz" diyoruz. Dinimizde mutlaka yapılması gereken şeylere "farz" diyoruz. Şunlar farz:Şunlar farz: Beş vakit namaz farz, oruç tutmak farz, gusletmek farz gibi.Beş vakit namaz farz, oruç tutmak farz, gusletmek farz gibi. Bunun ötesinde Efendimiz'in tavsiye ettiği şeyler var,Bunun ötesinde Efendimiz'in tavsiye ettiği şeyler var, "sünnet" diyoruz, "müstehab" diyoruz, "mübah" diyoruz. "Mekruh" diyoruz, "haram" diyoruz."sünnet" diyoruz, "müstehab" diyoruz, "mübah" diyoruz. "Mekruh" diyoruz, "haram" diyoruz. Yani dinimizde her şeyin ne olduğu anlatılmış; doğrudur veya yanlıştır,Yani dinimizde her şeyin ne olduğu anlatılmış; doğrudur veya yanlıştır, mahzurludur veya az mahzurludur veya çok mahzurludur veya iyidir, fena değildir,mahzurludur veya az mahzurludur veya çok mahzurludur veya iyidir, fena değildir, çok iyidir veya mecburidir diye her şeyin bir şeyi var.çok iyidir veya mecburidir diye her şeyin bir şeyi var. Ona uyacağız tabii. Ama ölçülü gideceğiz. Ona uyacağız tabii. Ama ölçülü gideceğiz.

Mesela evliysek zamanımızın bir kısmını ailemize,Mesela evliysek zamanımızın bir kısmını ailemize, bir kısmını kazancımıza, bir kısmını istirahatimize, bir kısmını da çalışmaya ayıracağız.bir kısmını kazancımıza, bir kısmını istirahatimize, bir kısmını da çalışmaya ayıracağız. Mesela çok çalışıp evi ihmal etmek, namazı bırakmak olmaz.Mesela çok çalışıp evi ihmal etmek, namazı bırakmak olmaz. Çalışmayıp, namaza devam edip, çoluk çocuğu ihmal edip işi bırakmak, o da olmaz. Çalışmayıp, namaza devam edip, çoluk çocuğu ihmal edip işi bırakmak, o da olmaz.

Yani ölçülü, dengeli, istikrarlı gidecek. Vazifeleri de yapacak.Yani ölçülü, dengeli, istikrarlı gidecek. Vazifeleri de yapacak. Verilen müsaadelerden istifade edecek, ikramları da alacak. Verilen müsaadelerden istifade edecek, ikramları da alacak.

Bizim mezhebimiz, imamlarımız; "Seyahat esnasında dört rekâtlı namazları iki rekât kılmaya Bizim mezhebimiz, imamlarımız; "Seyahat esnasında dört rekâtlı namazları iki rekât kılmaya 'Allah'ın ikramı' diyor. Onun için iki rekât kılmak lazım, bu azimettir.'Allah'ın ikramı' diyor. Onun için iki rekât kılmak lazım, bu azimettir. Dört rekât kılarsa Allah'ın ikramını reddetmiş olur." diye buyurmuş.Dört rekât kılarsa Allah'ın ikramını reddetmiş olur." diye buyurmuş. Madem Allah'ın böyle tavsiyesi, müsaadesi var, Madem Allah'ın böyle tavsiyesi, müsaadesi var, Peygamber Efendimiz de madem böyle buyurmuş; iki rekât kılarım.Peygamber Efendimiz de madem böyle buyurmuş; iki rekât kılarım. Tamam, Allah'ın ikramı böyle iki kılmak istemiş...Tamam, Allah'ın ikramı böyle iki kılmak istemiş... Seyahatte uzatma, kısa, otobüs durağında şıp hemen kıl,Seyahatte uzatma, kısa, otobüs durağında şıp hemen kıl, bir şey kaçırma diye işimize de yarıyor şimdi. bir şey kaçırma diye işimize de yarıyor şimdi.

İnsan Allah'ın ikramından istifade etmeli, emrini tutmalı, yasağından kaçmaya dikkat etmeli.İnsan Allah'ın ikramından istifade etmeli, emrini tutmalı, yasağından kaçmaya dikkat etmeli. İstikrarlı olmalı. Dengeli olmalı. Zikzaklı olmamalı. Yanar döner olmamalı. İstikrarlı olmalı. Dengeli olmalı. Zikzaklı olmamalı. Yanar döner olmamalı. Alaca bulaca olmamalı. Düşüp kalka gitmemeli, doğru düzgün gitmeli. Alaca bulaca olmamalı. Düşüp kalka gitmemeli, doğru düzgün gitmeli.

İzâ haddestüm annî bi-hadîsin yuvâfiku'l-hakka fe-huzû bihî haddestü ev lâ uhdisu bihî. İzâ haddestüm annî bi-hadîsin yuvâfiku'l-hakka fe-huzû bihî haddestü ev lâ uhdisu bihî.

İzâ haddestüm annî bi-hadîsin. "'Efendimiz şöyle buyurdu.' diye benden bir hadis duyduğunuz zaman,İzâ haddestüm annî bi-hadîsin. "'Efendimiz şöyle buyurdu.' diye benden bir hadis duyduğunuz zaman, hakka uyuyorsa, hakka uygun bir istikamette ise fe-huzû bihî onu alın, o nasihati tutun." hakka uyuyorsa, hakka uygun bir istikamette ise fe-huzû bihî onu alın, o nasihati tutun."

"İster onu söylemiş olayım, ister söylememiş olayım, mademki hakka uygundur, "İster onu söylemiş olayım, ister söylememiş olayım, mademki hakka uygundur, onu yapın." diyor Peygamber Efendimiz. Ama hakka uygunluk esasını bildiriyor. onu yapın." diyor Peygamber Efendimiz. Ama hakka uygunluk esasını bildiriyor.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi Efendimiz'in her hâline, ahlâkına, ef'âline, akvâline, Allahu Teâlâ hazretleri bizi Efendimiz'in her hâline, ahlâkına, ef'âline, akvâline, en güzel tarzda uyanlardan, böylece sevapları kazananlardan, şefaatine erenlerden,en güzel tarzda uyanlardan, böylece sevapları kazananlardan, şefaatine erenlerden, onunla beraber cennete girenlerden eylesin. onunla beraber cennete girenlerden eylesin.

Fâtiha-ı şerîfe mea'l-Besmele. Fâtiha-ı şerîfe mea'l-Besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2