Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 Aralık 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Dua İbadetin Özüdür

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

23 Şa'bân 1420 / 01.12.1999

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Dua Etmek İbadettir, Peygamberimiz Duanın Kapsamlı, Kısa ve Özlü Olanını Severdi, Peygamber Efendimizden Özlü Dua | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Dua İbadetin Özüdür

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

23 Şa'bân 1420 / 01.12.1999

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Dua Etmek İbadettir, Peygamberimiz Duanın Kapsamlı, Kısa ve Özlü Olanını Severdi, Peygamber Efendimizden Özlü Dua | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

el-Hamdülillahi rabbilâlemîn vessalâtü vesselâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-ahirîneel-Hamdülillahi rabbilâlemîn vessalâtü vesselâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-ahirîne Muhammedini'l-mustafâ ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emmâ ba'd: Muhammedini'l-mustafâ ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emmâ ba'd:

Ve ani'n-nu'mânibni beşîrin radıyallahu anhümâ enne'n-nebiyye sallallahu aleyhi ve sellemeVe ani'n-nu'mânibni beşîrin radıyallahu anhümâ enne'n-nebiyye sallallahu aleyhi ve selleme kâle ed-du'âü hüve'l-ibâdetü. Ravâhu Ebû Dâvud ve't-Tirmizî ve kâle hadîsün hasenün sahîhun. kâle ed-du'âü hüve'l-ibâdetü. Ravâhu Ebû Dâvud ve't-Tirmizî ve kâle hadîsün hasenün sahîhun.

en-Nu'man b. Beşir radıyallahu anhümâ kendisi ve babası sahabi, rivayet etmiş ki,en-Nu'man b. Beşir radıyallahu anhümâ kendisi ve babası sahabi, rivayet etmiş ki, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuş; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuş;

ed-Du'âü hüve'l-ibâdetü. "Dua etmek ibadetin ta kendisidir." Dua etmek tam ibadettir. ed-Du'âü hüve'l-ibâdetü. "Dua etmek ibadetin ta kendisidir." Dua etmek tam ibadettir.

Yani namaz kıldık, ibadet. Ondan sonra dua ediyoruz, o ibadet değil mi? O da ibadet. Yani namaz kıldık, ibadet. Ondan sonra dua ediyoruz, o ibadet değil mi?

O da ibadet.

Veyahut namaz kılmadık, yolda gidiyoruz; "Aman yâ Rabbi! Aman yâ Rabbi!Veyahut namaz kılmadık, yolda gidiyoruz; "Aman yâ Rabbi! Aman yâ Rabbi! Aman yâ Rabbi!" [diyerek] Cenâb-ı Hak'tan bir şeyler istiyoruz. Aman yâ Rabbi!" [diyerek] Cenâb-ı Hak'tan bir şeyler istiyoruz. "Yâ Rabbi! Sen beni sevdiğin kul eyle. Yâ Rabbi! Beni kimsenin önünde maup, mahçup düşürme!"Yâ Rabbi! Sen beni sevdiğin kul eyle. Yâ Rabbi! Beni kimsenin önünde maup, mahçup düşürme! Yâ Rabbi! Sen bana helal rızıklar ihsan eyle! Yâ Rabbi! Sen beni haramlardan koru…"Yâ Rabbi! Sen bana helal rızıklar ihsan eyle! Yâ Rabbi! Sen beni haramlardan koru…" Hep bu dualar, insan dua ettiği zaman ibadet etmiş oluyor. Hem de tam ibadet!Hep bu dualar, insan dua ettiği zaman ibadet etmiş oluyor. Hem de tam ibadet! Çünkü Allah'ı biliyor, Allah'a yöneliyor ve Allah'tan istiyor. Dua ne? Çünkü Allah'ı biliyor, Allah'a yöneliyor ve Allah'tan istiyor.

Dua ne?

Allah'ın varlığını bir kere biliyor. Eşhedü enlâ ilâhe illallah. Allah'ın varlığını bir kere biliyor. Eşhedü enlâ ilâhe illallah. "Ben şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur.""Ben şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur." Yanlız Allah'ın vereceğini de biliyor, Allah'ın kudretini de biliyor, varlığını da biliyor,Yanlız Allah'ın vereceğini de biliyor, Allah'ın kudretini de biliyor, varlığını da biliyor, birliğini de biliyor, verirse O'nun vereceğini de biliyor. E bundan güzel şey mi olur! birliğini de biliyor, verirse O'nun vereceğini de biliyor. E bundan güzel şey mi olur!

Peygamber Efendimiz, "Dua ibadetin ta kendisidir." buyurmuş. Peygamber Efendimiz, "Dua ibadetin ta kendisidir." buyurmuş.

O halde bundan çıkan sonuç duaları geçiştirmeyelim;O halde bundan çıkan sonuç duaları geçiştirmeyelim; çalakalem, üstünkörü, hızlı hızlı yapmayalım; düşüne taşına, özene bezeneçalakalem, üstünkörü, hızlı hızlı yapmayalım; düşüne taşına, özene bezene Cenâb-ı Hakk'ın bizi duyduğunu, sevdiğini ve dua edeneCenâb-ı Hakk'ın bizi duyduğunu, sevdiğini ve dua edene duasının gereğini yapacağını bile bile güzel dua edelim; duayı ihmal etmeyelim.duasının gereğini yapacağını bile bile güzel dua edelim; duayı ihmal etmeyelim. Namazı kıldıktan sonra [duayı] ihmal etmedik. Namazı kıldık [mı] duayı da ihmal etmeyelim.Namazı kıldıktan sonra [duayı] ihmal etmedik. Namazı kıldık [mı] duayı da ihmal etmeyelim. Kimisi pabucunu alıp gidiyor. Kimisi pabucunu alıp gidiyor. Tabii treni kaçıracak, otobüsü kaçıracak, acele işi var, bir şey değil,Tabii treni kaçıracak, otobüsü kaçıracak, acele işi var, bir şey değil, o zaman yolda dua eder filan ama yine duayı eder. Ama duayı etmemek neye benzer? o zaman yolda dua eder filan ama yine duayı eder.

Ama duayı etmemek neye benzer?

Çalışıp çalışıp da işyerinden ücreti almadan kalkıp gitmeye benzer. Olmaz... Çalışıp çalışıp da işyerinden ücreti almadan kalkıp gitmeye benzer.

Olmaz...

Allah duayı seviyor. Dua etmeyi Allah emrediyor, dua eden kulunu seviyor.Allah duayı seviyor. Dua etmeyi Allah emrediyor, dua eden kulunu seviyor. Kulun tazarru ve niyazından, "Aman ya Rabbi!" diye yalvarıp yakarmasından hoşnut ve razı oluyor. Kulun tazarru ve niyazından, "Aman ya Rabbi!" diye yalvarıp yakarmasından hoşnut ve razı oluyor.

Bismillahi'r-rahmani'r-rahim. Ve an âişete radıyallahu anhâ kâletBismillahi'r-rahmani'r-rahim.

Ve an âişete radıyallahu anhâ kâlet
kâne Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yestehibbu'l-cevâmi'a mine'd-du'âikâne Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yestehibbu'l-cevâmi'a mine'd-du'âi ve yede'u mâ sivâ zâlike. Ravâhu Ebû Davud bi-isnâdin ceyyidin. ve yede'u mâ sivâ zâlike. Ravâhu Ebû Davud bi-isnâdin ceyyidin.

Ötekisini, Tirmizî ve Ebû Davud rivayet etmiştiÖtekisini, Tirmizî ve Ebû Davud rivayet etmişti ilk hadîs-i şerîfi, en-Nu'man b. Beşir'den rivayet edilen "Dua ibadetin özüdür." hadisiniilk hadîs-i şerîfi, en-Nu'man b. Beşir'den rivayet edilen "Dua ibadetin özüdür." hadisini ve İmam Tirmizî bu hadise hadis-i hasen sahih demişti. ve İmam Tirmizî bu hadise hadis-i hasen sahih demişti.

İkinci hadîs-i şerîf Hz. Âişe-i Sıddîka radıyallahu anhâ validemizden, annemizden diyor ki; İkinci hadîs-i şerîf Hz. Âişe-i Sıddîka radıyallahu anhâ validemizden, annemizden diyor ki;

Kâne Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yestehibbu'l-cevâmi'a mine'd-du'âi.Kâne Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yestehibbu'l-cevâmi'a mine'd-du'âi. "Peygamber Efendimiz duanın özlü olanını severdi." "Peygamber Efendimiz duanın özlü olanını severdi."

Peygamber Efendimiz, teferruatı değil, derli toplu, geniş anlamlı, kapsamlı, özlü, kısa duayı severdi.Peygamber Efendimiz, teferruatı değil, derli toplu, geniş anlamlı, kapsamlı, özlü, kısa duayı severdi. Uzun boylu uzun boylu uzun boylu, teferruatlı teferruatlı teferruatlı değil de özlü kısa. Uzun boylu uzun boylu uzun boylu, teferruatlı teferruatlı teferruatlı değil de özlü kısa.

Rabbenâ âtinâ fi'd-dünyâ haseneten ve fi'l-âhirati haseneten ve kınâ azâbe'n-nâri. Rabbenâ âtinâ fi'd-dünyâ haseneten ve fi'l-âhirati haseneten ve kınâ azâbe'n-nâri.

Bir, iki, üç cümle. Allahümme inBir, iki, üç cümle.

Allahümme in
neselüke'l-afve ve'l-âfiyete ve'l-mu'âfâte'd-dâimeteneselüke'l-afve ve'l-âfiyete ve'l-mu'âfâte'd-dâimete ve'd-dünyâ ve'l-âhireti. "Ya Rabbi! Ben senden af isterim, beni affet."ve'd-dünyâ ve'l-âhireti.

"Ya Rabbi! Ben senden af isterim, beni affet."
Ve'l-âfiyete. "Sıhhatli, afiyetli olmamı isterim." Ve'l-mu'âfâte'd-dâimete.Ve'l-âfiyete. "Sıhhatli, afiyetli olmamı isterim." Ve'l-mu'âfâte'd-dâimete. "Dünyada, âhirette başımın esen olmasını, huzurlu olmamı isterim." Fi'd-dîni. "Dinde de." "Dünyada, âhirette başımın esen olmasını, huzurlu olmamı isterim." Fi'd-dîni. "Dinde de."

"Dini konularda başım derde girmesin, dinim zarara uğramasın, zedelenmesin,"Dini konularda başım derde girmesin, dinim zarara uğramasın, zedelenmesin, yanlış bir iş yapıp da ortalığı bulaştırmayım, bir çuval inciri berbat etmeyim, yanlış bir iş yapıp da ortalığı bulaştırmayım, bir çuval inciri berbat etmeyim, yanlış bir şey yapmayım. Aman ya rabbi, Aman ya rabbi!yanlış bir şey yapmayım. Aman ya rabbi, Aman ya rabbi! Ona buna aldanıp da ilerici filanca herifin, gazeteci falanca yalancının,Ona buna aldanıp da ilerici filanca herifin, gazeteci falanca yalancının, vâiz falanca dolandırıcının [sözlerine kandırma beni.]" vâiz falanca dolandırıcının [sözlerine kandırma beni.]"

Vâiz değil de gazeteler pofpofluyorlar, bu büyük alim, aydın alim!Vâiz değil de gazeteler pofpofluyorlar, bu büyük alim, aydın alim! Bak bizim istediğimize fetva veriyor. Bira içebilirsin diyor. Faiz yiyebilirsin diyor. Bak bizim istediğimize fetva veriyor. Bira içebilirsin diyor. Faiz yiyebilirsin diyor. Ah bu çok büyük [hoca!] Kendi keyiflerine uygun fetva vereni alıp kaldırıyorlar, herkese de [yutturuyorlar.]Ah bu çok büyük [hoca!] Kendi keyiflerine uygun fetva vereni alıp kaldırıyorlar, herkese de [yutturuyorlar.] Kurcalıyorsun hocalığı bile yok.Kurcalıyorsun hocalığı bile yok. Onlara âlet olmuşsa, onların istediği cinsten ağzından laf çıkmışsa şak şak şak...Onlara âlet olmuşsa, onların istediği cinsten ağzından laf çıkmışsa şak şak şak... O da kabarıyor, küçük çocuğa aferin dediğin zaman kandığı gibi kanıyor. O da kabarıyor, küçük çocuğa aferin dediğin zaman kandığı gibi kanıyor.

Sen Allah'tan korkmuyor musun? Allah tan utanmıyor musun? Sen Allah'tan korkmuyor musun?

Allah tan utanmıyor musun?

Allah'ın emrine aykırı bir fetvayı senin vermeye hakkın var mı? Allah içkiyi niye haram kılmış? Allah'ın emrine aykırı bir fetvayı senin vermeye hakkın var mı?

Allah içkiyi niye haram kılmış?

Kafayı bozduğu için. Kafayı bozunca adam arabayı direğe çarpıyor. Kafayı bozduğu için. Kafayı bozunca adam arabayı direğe çarpıyor.

Onun için bu herifler bile polisler durdurup içki, alkol muayenesi yapıyorlar. Neden? Onun için bu herifler bile polisler durdurup içki, alkol muayenesi yapıyorlar.

Neden?

Kötü olduğundan. Zina da kötü, alkol de kötü, hırsızlıkta kötü.Kötü olduğundan. Zina da kötü, alkol de kötü, hırsızlıkta kötü. İslâm neyi yasaklamışsa kötü, neyi emretmişse iyi. Oruç hocam, oruç da aç kalıyoruz!? İslâm neyi yasaklamışsa kötü, neyi emretmişse iyi.

Oruç hocam, oruç da aç kalıyoruz!?

İyi, aç kalmak da iyi. Teravih çok uzun!? İyi, aç kalmak da iyi.

Teravih çok uzun!?

O da iyi, teravih olmasaydı ramazanda millet oruçtan sonra mideleri patlardı.O da iyi, teravih olmasaydı ramazanda millet oruçtan sonra mideleri patlardı. Cenâb-ı Hak her şeyi yerli yerinde yaratmış.Cenâb-ı Hak her şeyi yerli yerinde yaratmış. Otuz üç rekât kalkıyorsun iniyorsun, kalkıyorsun iniyorsun, kalkıyorsun iniyorsun, Otuz üç rekât kalkıyorsun iniyorsun, kalkıyorsun iniyorsun, kalkıyorsun iniyorsun, hem sevap kazanıyorsun hem de miden namazdan sonra;hem sevap kazanıyorsun hem de miden namazdan sonra; "Ya ben iftarda yemek yemedim mi yoksa filan!" [d‎‎iyor...] Eriyor, ne güzel! "Ya ben iftarda yemek yemedim mi yoksa filan!" [d‎‎iyor...] Eriyor, ne güzel!

Teheccüt de güzel, cihat da güzel, zekât da güzel! "Para veriyorum hocam!" Teheccüt de güzel, cihat da güzel, zekât da güzel!

"Para veriyorum hocam!"

Vermek de güzel! O fukaracığın nasıl sevindiğini görmüyor musun? Vermek de güzel!

O fukaracığın nasıl sevindiğini görmüyor musun?

[O da güzel!] Sen burada yiyip içip çatlıyorsun o orada açlıktan kuruyup kalıyor.[O da güzel!] Sen burada yiyip içip çatlıyorsun o orada açlıktan kuruyup kalıyor. Karnı sırtına yapışıyor. Yazık değil mi ona da biraz [versene!] Karnı sırtına yapışıyor. Yazık değil mi ona da biraz [versene!]

Suudi Arabistan'da milyonlar var, Somali'de millet aç, sefil. Git, oradan bir aileyi kardeş edin.Suudi Arabistan'da milyonlar var, Somali'de millet aç, sefil. Git, oradan bir aileyi kardeş edin. O aileye ev yap, âlet yap, bahçesine, mahallesine bir kuyu açtırt. Bir sondaj vurdur, su çıkart.O aileye ev yap, âlet yap, bahçesine, mahallesine bir kuyu açtırt. Bir sondaj vurdur, su çıkart. Cidde'de yaptığın gibi deniz kenarına, deniz suyundan bir tatlı su elde etme fabrikasıCidde'de yaptığın gibi deniz kenarına, deniz suyundan bir tatlı su elde etme fabrikası bir tane de Somalilere yap, onlar da su içsinler mübarekler ya! Sen de sevap kazan ya!.. bir tane de Somalilere yap, onlar da su içsinler mübarekler ya! Sen de sevap kazan ya!.. Kıyamet mi kopar!.. Bir karıyı alıyor, ondan sonra bir karı daha arıyor. Kıyamet mi kopar!..

Bir karıyı alıyor, ondan sonra bir karı daha arıyor.
Bir de Türkiye'den evlensem, bir de Malezya'dan evlensem,Bir de Türkiye'den evlensem, bir de Malezya'dan evlensem, bir de bilmem nereden evlensem diye koleksiyon yapıyor. bir de bilmem nereden evlensem diye koleksiyon yapıyor. Paralar tekme atıyor, İspanya'ya gidiyor, otel tutuyor, şarkıcı getiriyor,Paralar tekme atıyor, İspanya'ya gidiyor, otel tutuyor, şarkıcı getiriyor, bir gecesine 30 bin dolar para veriyor. bir gecesine 30 bin dolar para veriyor. Asansörleriyle masansörleriyle bir oteli tepeden tırnağa tutuyor.Asansörleriyle masansörleriyle bir oteli tepeden tırnağa tutuyor. O asansörün başına gittiğiniz zaman üniformalı adam, "Burası tutulmuştur, bu tarafa gidemezsiniz." [diyor.] O asansörün başına gittiğiniz zaman üniformalı adam, "Burası tutulmuştur, bu tarafa gidemezsiniz." [diyor.]

Neden? Suudlu zenginler var yukarda. Beyrut'ta eğlenmeye gidiyorlar.Neden?

Suudlu zenginler var yukarda. Beyrut'ta eğlenmeye gidiyorlar.
Bilmem nerede bilmem ne halt yemeye, nane karıştırmaya gidiyorlar.Bilmem nerede bilmem ne halt yemeye, nane karıştırmaya gidiyorlar. Paralar pullar havaya, civaya, suya gidiyor. Yüznumarasının tokmağını altından yaptırtıyor. Paralar pullar havaya, civaya, suya gidiyor. Yüznumarasının tokmağını altından yaptırtıyor. Bu kadar israf olmasın denince de kral çocuğuna harçlığı daha çok veriyor. Bu kadar israf olmasın denince de kral çocuğuna harçlığı daha çok veriyor.

Yüznumaranın topuzu paslanmaz madenden olsa, altın olmasa bir yeri eksik mi kalır? Yüznumaranın topuzu paslanmaz madenden olsa, altın olmasa bir yeri eksik mi kalır?

Yoo..! Ama o tasarruflarla, 100 bin dolarla gitsen orada bir su çıkartsan, bir köy halkı,Yoo..! Ama o tasarruflarla, 100 bin dolarla gitsen orada bir su çıkartsan, bir köy halkı, bir kasaba halkı bayram etse ne kadar sevap! Bizde aptalız ya! bir kasaba halkı bayram etse ne kadar sevap! Bizde aptalız ya! Biz de oralara gitsek, başkasına söyleyip duracağımıza elimizden geldiği kadar biz yapsak!Biz de oralara gitsek, başkasına söyleyip duracağımıza elimizden geldiği kadar biz yapsak! Topla paraları, Ali ver, Ahmet ver, Salih ver. Ne yapacaksın? Topla paraları, Ali ver, Ahmet ver, Salih ver.

Ne yapacaksın?

Gideceğim Filipinler'deki müslümanların [yanına.] Yakın işte aha şurası, uçağa atladın mı gidiyorsun.Gideceğim Filipinler'deki müslümanların [yanına.] Yakın işte aha şurası, uçağa atladın mı gidiyorsun. Manila'da ağladı kardeşin birisi. Şehre indi, camide zekâtını verdi geldi, ağladı koca adam.Manila'da ağladı kardeşin birisi. Şehre indi, camide zekâtını verdi geldi, ağladı koca adam. "Çok fakirler hocam, dayanılmaz." diyor. Git orada bir mahallede bir bir şey yap;"Çok fakirler hocam, dayanılmaz." diyor. Git orada bir mahallede bir bir şey yap; On kişi, 20 kişi devamlı istifade etsin.On kişi, 20 kişi devamlı istifade etsin. Jakarta'da millet karton, gümrük artığı ambalaj artıklarından yapılmış kutucuklarda yaşıyor.Jakarta'da millet karton, gümrük artığı ambalaj artıklarından yapılmış kutucuklarda yaşıyor. Görüyorsun böyle, millet kayıklarda yaşıyor. Dünyanın bazı yerlerinde çok yaygın sefalet var.Görüyorsun böyle, millet kayıklarda yaşıyor. Dünyanın bazı yerlerinde çok yaygın sefalet var. Git Bangledeş'e, yedi sekiz tane çocuğu, dümdüz ova, iki de bir de sel basar. Git Bangledeş'e, yedi sekiz tane çocuğu, dümdüz ova, iki de bir de sel basar.

Yapılacak o kadar çok hayır, o kadar iş var ki [yanlış yerlere]Yapılacak o kadar çok hayır, o kadar iş var ki [yanlış yerlere] paranın zırnığını harcamamak, kaçırmamak lazım. Biriktirip [hayra harcama lazım.] paranın zırnığını harcamamak, kaçırmamak lazım. Biriktirip [hayra harcama lazım.] Hani senin o hurda treylerin elektriğini bile, "sök şunu" dedin, "ziyan olmasın" dedin.Hani senin o hurda treylerin elektriğini bile, "sök şunu" dedin, "ziyan olmasın" dedin. "Yirmi dolar hocam bu." dedin, çok güzel... Ben yerden çiviyi bile topluyorum."Yirmi dolar hocam bu." dedin, çok güzel... Ben yerden çiviyi bile topluyorum. Eğri çiviyi de topluyorum da arkadaşlardan saklı topluyorum çünkü; "Eğri çiviyi ne yapacaksın?" diyorlar. Eğri çiviyi de topluyorum da arkadaşlardan saklı topluyorum çünkü; "Eğri çiviyi ne yapacaksın?" diyorlar.

"Doğrulturum yine çakarım." diyorum. Onlar da; "Doğrultmaya değmez." diyorlar. "Doğrulturum yine çakarım." diyorum. Onlar da;

"Doğrultmaya değmez." diyorlar.

Hesap meselesi tabii, onu doğrultacağım diye koca Arapça'sı, İngilizce'si, Farsça'sı olanHesap meselesi tabii, onu doğrultacağım diye koca Arapça'sı, İngilizce'si, Farsça'sı olan bir insan çivi doğrultmakla uğraşırsa bu neye benzer? bir insan çivi doğrultmakla uğraşırsa bu neye benzer?

Asker tanka atlamış; "Haydi Allahısmarladık." "Nereye gidiyorsun?" Asker tanka atlamış; "Haydi Allahısmarladık."

"Nereye gidiyorsun?"

"Çeşmeden testiye su dolduracağım, getireceğim." "Çeşmeden testiye su dolduracağım, getireceğim."

Bre insafsız! Bu tankın ordan oraya kadar gitmesi gelmesi ne kadar para biliyor musun? Bre insafsız! Bu tankın ordan oraya kadar gitmesi gelmesi ne kadar para biliyor musun?

Maydonoz alacağım geleceğim. Kendisi kuruşu, parayı pulu hesaplar.Maydonoz alacağım geleceğim.

Kendisi kuruşu, parayı pulu hesaplar.
Rüzgârın estiği yönü hesaplar.Rüzgârın estiği yönü hesaplar. Beş tane sineği bir araya getirsem yağı şu kadar olur diye sineğin yağını hesaplar Beş tane sineği bir araya getirsem yağı şu kadar olur diye sineğin yağını hesaplar ama milletin malı oldu mu, hesabı sorulmadı mı [devletin malı yeniyor.]ama milletin malı oldu mu, hesabı sorulmadı mı [devletin malı yeniyor.] Yüzde beş faizle iş bankasına trilyonları, milyarları vermiş... Sen kendi paranı öyle mi veriyorsun? Yüzde beş faizle iş bankasına trilyonları, milyarları vermiş...

Sen kendi paranı öyle mi veriyorsun?

Kendi paranı faizi daha fazla diye repoya veriyorsun. Yüzde beş faiz ne demek? Kendi paranı faizi daha fazla diye repoya veriyorsun.

Yüzde beş faiz ne demek?

İş bankasını beslemek demek. Öyle şey mi olur? Devlet dairesi böyle yapıyor.İş bankasını beslemek demek.

Öyle şey mi olur?

Devlet dairesi böyle yapıyor.
Ondan sonra da gidiyor açığını kapatmak için bankalardan bir geceliğineOndan sonra da gidiyor açığını kapatmak için bankalardan bir geceliğine yüzde 110 faizle borç alıyor. Devlet de enayi, aptal. yüzde 110 faizle borç alıyor. Devlet de enayi, aptal. Topla paralarını bir yerde, eksiğini oradan karşıla, öyle değil mi? Topla paralarını bir yerde, eksiğini oradan karşıla, öyle değil mi?

[Paraları] topladığın bir yerin olsun, tamam herkesin hesabı orada yani devlet kendi [parası.][Paraları] topladığın bir yerin olsun, tamam herkesin hesabı orada yani devlet kendi [parası.] Ondan sonra devlet kendisinin karşılayamadığı, repo yapıp aldığı parayı o [yerinden] alsın. Ondan sonra devlet kendisinin karşılayamadığı, repo yapıp aldığı parayı o [yerinden] alsın.

Hayır! Maksat para sahiplerine devleti soydurmak. Hayır! Maksat para sahiplerine devleti soydurmak.

Adam Amerika'dan para ile geliyor, bir senedeAdam Amerika'dan para ile geliyor, bir senede dolar üzerinden yüzde 100 kâr edip gidiyor Türkiye'den.dolar üzerinden yüzde 100 kâr edip gidiyor Türkiye'den. Kanını iliğini emiyor kurutup gidiyor.Amerikalı!Kanını iliğini emiyor kurutup gidiyor.Amerikalı! Repodan şu kadar para kazanıldığını biliyor faizden de korkmuyor, Türkiye'ye de kötülük yapması lazım. Repodan şu kadar para kazanıldığını biliyor faizden de korkmuyor, Türkiye'ye de kötülük yapması lazım.

Bomba mı atsın? En büyük kötülük ekonomisini çökertmek. Bomba mı atsın?

En büyük kötülük ekonomisini çökertmek.

Türkiye'nin ekonomisi kaç yıldır sıfırın altında. Küçülüyor Türkiye. Millet hiiiç farkında değil.Türkiye'nin ekonomisi kaç yıldır sıfırın altında. Küçülüyor Türkiye. Millet hiiiç farkında değil. [Millet] Çiller'in değirmende öğütüp ondan sonra sucuk yapıp etlerini [millete] yedirmesi lazımdı.[Millet] Çiller'in değirmende öğütüp ondan sonra sucuk yapıp etlerini [millete] yedirmesi lazımdı. Çünkü bir gecede bir karar aldı, milletin parasının 32'sini bir gecede yok etti, 31 duruma düşürdü.Çünkü bir gecede bir karar aldı, milletin parasının 32'sini bir gecede yok etti, 31 duruma düşürdü. Bir zengin geceden sabaha kalktığı zaman bir gün öncekine göre malının 32'sinin kuvveti gitti,Bir zengin geceden sabaha kalktığı zaman bir gün öncekine göre malının 32'sinin kuvveti gitti, 3'i kaldı. Öyle karar aldı, kimse bir şey yapmadı. Hala yüzde bilmem kaç oy topluyor.3'i kaldı. Öyle karar aldı, kimse bir şey yapmadı. Hala yüzde bilmem kaç oy topluyor. Mesut Yılmaz öyle yaptı. Mesut Yılmaz öyle yaptı. Şimdi bunlar, Ecevitler [öyle.] Küçültüyorlar, küçültüyorlar, yani devleti küçültüyorlar. Şimdi bunlar, Ecevitler [öyle.] Küçültüyorlar, küçültüyorlar, yani devleti küçültüyorlar.

Bir dükkan kursan, sermayesi her sene küçülse ne olur? İflasa gidiyorsun. Bir dükkan kursan, sermayesi her sene küçülse ne olur?

İflasa gidiyorsun.

Devleti küçültüyorlar kimse gık demiyor. Daha başka ne kötülük yapsın? Devleti küçültüyorlar kimse gık demiyor.

Daha başka ne kötülük yapsın?

Amerika ne yaptı? Zayıf düşürmek için Sırbistan'ın can alıcı tesislerini bombaladı, "Pes!" dedirtti. Amerika ne yaptı?

Zayıf düşürmek için Sırbistan'ın can alıcı tesislerini bombaladı, "Pes!" dedirtti.

E Türkiye'yi? [Türkiye'yi de] böyle zayıf düşürüyor.E Türkiye'yi?

[Türkiye'yi de] böyle zayıf düşürüyor.
Bu da iktisat bombası, bu da sömürme bombası, bu da küçültme bombası. Bu da iktisat bombası, bu da sömürme bombası, bu da küçültme bombası. Böyle de gider milletler, gümbür gümbür yıkılır gider. Hiç kimsenin anladığı yok.Böyle de gider milletler, gümbür gümbür yıkılır gider. Hiç kimsenin anladığı yok. Anlıyor da çaresini bulamıyor. Neyse... Ve yede'u mâ sivâ zâlike.Anlıyor da çaresini bulamıyor. Neyse...

Ve yede'u mâ sivâ zâlike.
"Peygamber Efendimiz özlü duayı severdi, bundan başkasını bırakırdı." "Peygamber Efendimiz özlü duayı severdi, bundan başkasını bırakırdı."

Yani özlü olmayan, uzun uzun olan [duayı sevmezdi.] Cenab-ı Hak her şeyi biliyor. Özlü duayı severdi. Yani özlü olmayan, uzun uzun olan [duayı sevmezdi.] Cenab-ı Hak her şeyi biliyor. Özlü duayı severdi.

Bunu da İmam Ebû Davud ceyyid isnat ile rivayet etmiş. Bunu da İmam Ebû Davud ceyyid isnat ile rivayet etmiş.

Ve an radıyallahu anhuVe an radıyallahu anhu -nebiyye sallallahu aleyhi ve sellem kâne yekûlü-nebiyye sallallahu aleyhi ve sellem kâne yekûlü "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem özlü dua ederdi." İşte misâli!"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem özlü dua ederdi." İşte misâli! İbn Mes'ûd radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş, İmam Müslim rahmetullahi aleyh [rivayet etmiş.] İbn Mes'ûd radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş, İmam Müslim rahmetullahi aleyh [rivayet etmiş.]

Allah razı olsun, bu hadis alimleri güzel güzel toplamışlar, sağlam sağlam yazmışlar.Allah razı olsun, bu hadis alimleri güzel güzel toplamışlar, sağlam sağlam yazmışlar. Harflerini bile, noktalarını bile düşünmüşler, o kadar titiz çalışmışlar. Harflerini bile, noktalarını bile düşünmüşler, o kadar titiz çalışmışlar.

Allah şefaatlerini erdirsin, Allah mükafaatlarını çoğaltsın. Allah şefaatlerini erdirsin, Allah mükafaatlarını çoğaltsın.

Efendimiz böyle derdi; Allahümme innî es'elüke'l-hüdâ ve't-tükâ ve'l-afâfe ve'l-ğınâ. Efendimiz böyle derdi;

Allahümme innî es'elüke'l-hüdâ ve't-tükâ ve'l-afâfe ve'l-ğınâ.

Bittiiii! Bu kadar! Duaya bak! İşte bitti! Neymiş mânası? Bittiiii! Bu kadar! Duaya bak! İşte bitti!

Neymiş mânası?

Allahümme. "Ey benim Rabbim, mevlâcığım! Rabbim, yâ Rabbim, güzel Rabbim!"Allahümme. "Ey benim Rabbim, mevlâcığım! Rabbim, yâ Rabbim, güzel Rabbim!" İnnî eselüke. "Ben senden dilerim ki şunları bana veresin." Şunları istiyorum yâ Rabbi!İnnî eselüke. "Ben senden dilerim ki şunları bana veresin." Şunları istiyorum yâ Rabbi! el-Hüdâ. "Hidayet isterim yâ Rabbi." Aman yâ Rabbi!el-Hüdâ. "Hidayet isterim yâ Rabbi." Aman yâ Rabbi! Hidayet üzere olayım, yanlış yolda, bâtıl yolda, sevmediğin kul olmayayım.Hidayet üzere olayım, yanlış yolda, bâtıl yolda, sevmediğin kul olmayayım. Günahta, şirkte, zulümde, isyanda, kötü huyda, kötü halde olmayayım yâ Rabbi!Günahta, şirkte, zulümde, isyanda, kötü huyda, kötü halde olmayayım yâ Rabbi! Hidayet isterim yâ Rabbi senden! İhdine's-sırâta'l-müstakîm gibi. el-Hüdâ. Başka? Hidayet isterim yâ Rabbi senden! İhdine's-sırâta'l-müstakîm gibi. el-Hüdâ.

Başka?

Ve't-tükâ. "Takva isterim yâ Rabbi!" Bana öyle bir duygu ver ki, ben harama günaha yanaşmayayım.Ve't-tükâ. "Takva isterim yâ Rabbi!" Bana öyle bir duygu ver ki, ben harama günaha yanaşmayayım. Yanaşmayayım. Yanaşmayayım.

Neden? Takva ehli, Allah'tan korkuyor, müttakî. Onu istiyor; hidayet istiyor, takva istiyor. Neden?

Takva ehli, Allah'tan korkuyor, müttakî. Onu istiyor; hidayet istiyor, takva istiyor.

Ve'l-afâfe. "İffet istiyor." Afiflik, namusluluk. İffetli insan, harama bakmaz, harama kuşak çözmez.Ve'l-afâfe. "İffet istiyor." Afiflik, namusluluk. İffetli insan, harama bakmaz, harama kuşak çözmez. İffetli insan, el açıp yılışık yılışık ondan, bundan istemez.İffetli insan, el açıp yılışık yılışık ondan, bundan istemez. Haysiyetini zedeleyecek aşağılık iş yapmaz. İffet istiyorum, iffet duygusu [istiyorum yâ Rabbi!Haysiyetini zedeleyecek aşağılık iş yapmaz. İffet istiyorum, iffet duygusu [istiyorum yâ Rabbi! İffet,] kötülüklerden uzak durma hali. Ve'l-ğınâ. "Bir de zenginlik istiyorum yâ Rabbi!" İffet,] kötülüklerden uzak durma hali.

Ve'l-ğınâ. "Bir de zenginlik istiyorum yâ Rabbi!"

Buradaki zenginlik iki mânaya gelebilir. Arapça'daki zenginlik, bir, para ver.Buradaki zenginlik iki mânaya gelebilir. Arapça'daki zenginlik, bir, para ver. Mal ver, para ver; devem olsun, hurmam, bağım bahçem olsun, evim barkım olsun filan. Mal ver, para ver; devem olsun, hurmam, bağım bahçem olsun, evim barkım olsun filan.

İstiyoruz ya, istemiyor muyuz? İstiyoruz ya, istemiyor muyuz?

Olduğu halde istiyoruz, bir tane alıyoruz, bir tane daha, bir tane daha, bir tane daha… Olduğu halde istiyoruz, bir tane alıyoruz, bir tane daha, bir tane daha, bir tane daha…

E ne zaman doyacaksın? Doymaz! Lev kâne li'bni âdeme vâdiyâni min zehebin.E ne zaman doyacaksın?

Doymaz!

Lev kâne li'bni âdeme vâdiyâni min zehebin.
"Altın dolu iki vadi bir adamın olsa üçüncüyü ister." "Altın dolu iki vadi bir adamın olsa üçüncüyü ister."

Orayı sömür, burayı sömür, gazetelere düşen, bir sürü suistimal, birsürü... Orayı sömür, burayı sömür, gazetelere düşen, bir sürü suistimal, birsürü...

Doymaz! İnsanoğlunun gözü iki vadi dolusu altına sahip olsa üçüncüyü ister, gözü doymaz. Doymaz! İnsanoğlunun gözü iki vadi dolusu altına sahip olsa üçüncüyü ister, gözü doymaz.

Gözünü ne doyurur, doldurur? Toprak! Mezara girince o zaman işte olan olur. Gözünü ne doyurur, doldurur?

Toprak! Mezara girince o zaman işte olan olur.

Zenginlik, bir, para pul istemek; bir de müstağnîlik istemek. [Müstağnîlik] "göz tokluğu" demek.Zenginlik, bir, para pul istemek; bir de müstağnîlik istemek. [Müstağnîlik] "göz tokluğu" demek. Çünkü herşey açgözlülükten oluyor. Çünkü herşey açgözlülükten oluyor.

Bütün günahlar, haramlar, onu işleyen insanın açgözlülüğünden, hırsından olmuyor mu? Bütün günahlar, haramlar, onu işleyen insanın açgözlülüğünden, hırsından olmuyor mu?

Tokgözlü olsam almam, yemem, aç dururum haram yemem. İçmem...Tokgözlü olsam almam, yemem, aç dururum haram yemem. İçmem... Domuz yiyeceğime uçakta yemeği yemeyiveririm. Giderim, gittiğim yerde yerim. Domuz yiyeceğime uçakta yemeği yemeyiveririm. Giderim, gittiğim yerde yerim. Kendi evime giderim, helal lokmamı yerim senin karışık, bulaşık, pis şeyini yemem. Kendi evime giderim, helal lokmamı yerim senin karışık, bulaşık, pis şeyini yemem. Tok gözlü oldu mu, tok gözlü insan en zengin insandır. Tok gözlü oldu mu, tok gözlü insan en zengin insandır.

el-Kanâ'atü. "Tok gözlülük." Kenzün. "Bir hazinedir." Lâ yefnâ. "Bitmez bir hazinedir."el-Kanâ'atü. "Tok gözlülük." Kenzün. "Bir hazinedir." Lâ yefnâ. "Bitmez bir hazinedir." Kanaat ehli oldu mu bir insan kale gibi olur. Arapça'da ğınâ kelimesi bu iki mânaya gelir: Kanaat ehli oldu mu bir insan kale gibi olur.

Arapça'da ğınâ kelimesi bu iki mânaya gelir:
Bir, maddî zenginlik, para pul zenginliği; iki, gönül zenginliği, kanaatkârlık,Bir, maddî zenginlik, para pul zenginliği; iki, gönül zenginliği, kanaatkârlık, hırssızlık, hırs duymamak, ağır başlı olmak. Onu istiyor olabilir. hırssızlık, hırs duymamak, ağır başlı olmak.

Onu istiyor olabilir.
Afaf istiyor, iffet istiyor, bir de ğınâ istiyor yani, "Müstağni olayım yâ Rabbi!Afaf istiyor, iffet istiyor, bir de ğınâ istiyor yani, "Müstağni olayım yâ Rabbi! Ona buna boyun büküp el açıp bir şey umup durmayayım." Ona buna boyun büküp el açıp bir şey umup durmayayım."

"Şu zengine yaltaklanıyım, yanında dolaşayım; şu parti başkanının dibinden ayrılmayayım,"Şu zengine yaltaklanıyım, yanında dolaşayım; şu parti başkanının dibinden ayrılmayayım, kötü işlerine bile itiraz etmeyeyim seçimden sonra beni listenin başına koymaz ha!.." kötü işlerine bile itiraz etmeyeyim seçimden sonra beni listenin başına koymaz ha!.." Bütün millet vekillerini, eşşeğin önüne böyle çubuğa havucu bağlayıp böööyle sallayıp daBütün millet vekillerini, eşşeğin önüne böyle çubuğa havucu bağlayıp böööyle sallayıp da eşeği yürüttükleri gibi öyle yürüttürüyorlar. eşeği yürüttükleri gibi öyle yürüttürüyorlar. Milletvekilleri parti başkanlarının saltanatının köleleridir. Neden? Milletvekilleri parti başkanlarının saltanatının köleleridir.

Neden?

Listeye koymadığı zaman siyasi hayatı söner. "Sönsün be! Sönerse sönsün!" dedi mi ne oldu? Listeye koymadığı zaman siyasi hayatı söner.

"Sönsün be! Sönerse sönsün!" dedi mi ne oldu?

O zaman başı dik olur. O zaman dobra dobra konuşur.O zaman başı dik olur. O zaman dobra dobra konuşur. Ama bir daha seçileceğim diyen insan eğilir, ezilir, bükülür, kuyruk sallar, baş sallar, Ama bir daha seçileceğim diyen insan eğilir, ezilir, bükülür, kuyruk sallar, baş sallar, baş eğer, parmak kaldırır, belini büker, kendisini rezil eder, günaha girer, baş eğer, parmak kaldırır, belini büker, kendisini rezil eder, günaha girer, harama dalar, beş milyon dolara satılır, memleketi batırır... Her şeyi yapar. harama dalar, beş milyon dolara satılır, memleketi batırır... Her şeyi yapar.

Tok gözlülük… Müslüman tokgözlüdür. Müslüman ona buna eyvallah demez.Tok gözlülük… Müslüman tokgözlüdür. Müslüman ona buna eyvallah demez. Allah'a, Allah'a dayanır, Allah'a güvenir. Ne güzel özlü dua: Allah'a, Allah'a dayanır, Allah'a güvenir. Ne güzel özlü dua:

Allahümme innî eselüke'l-hüdâ ve't-tükâ ve'l-afâfe ve'l-ğınâ. Allahümme innî eselüke'l-hüdâ ve't-tükâ ve'l-afâfe ve'l-ğınâ.

Dört şeyi istiyor. İşte özlü duanın misâli. Dört şeyi istiyor. İşte özlü duanın misâli.

Allahu Teâlâ hazretleri bize, Resûlullah Efendimiz'in istediği şeylerin hepsini bize de nasip etsin. Allahu Teâlâ hazretleri bize, Resûlullah Efendimiz'in istediği şeylerin hepsini bize de nasip etsin.

Tabii o peygamberliğine mahsus neler istediyse onlar ayrı da ama onun dışındaki güzel şeyleri o biliyordu. Tabii o peygamberliğine mahsus neler istediyse onlar ayrı da ama onun dışındaki güzel şeyleri o biliyordu.

Onun istediklerinin hepsini ihsan etsin. el-Fâtiha… Onun istediklerinin hepsini ihsan etsin.

el-Fâtiha…

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2