Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Duaların Şartları ve Etkisi

Mehmed Zahid KOTKU

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Konuşma Metni

Euzübillâhi mineş şeytanir racîm. Bismillâhir rahmanir rahîm. Euzübillâhi mineş şeytanir racîm.

Bismillâhir rahmanir rahîm.

el-Hamdü lillâhi rabbil âlemîn. Vel âkıbetü lil müttakîn. Ves salâtü, ve's-selâmu alâ seyyidinâ muhammedinel-Hamdü lillâhi rabbil âlemîn. Vel âkıbetü lil müttakîn. Ves salâtü, ve's-selâmu alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihi ve sahbihî ecmaîn... İ'lemû eyyühel ihvân... Enne efdalel kitabi kitâbullah,ve âlihi ve sahbihî ecmaîn...

İ'lemû eyyühel ihvân... Enne efdalel kitabi kitâbullah,
ve enne efdalel hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem...ve enne efdalel hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem... Ve şerrel umûru muhdesâtüha... Ve külle muhdesin bid'ah. Ve külle bid'atin dalâleh...Ve şerrel umûru muhdesâtüha... Ve külle muhdesin bid'ah. Ve külle bid'atin dalâleh... Ve külle dalâletin fin nâr... Ve külle dalâletin fin nâr... Ve bissenedil muttasili ilen nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kaal: Ve bissenedil muttasili ilen nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kaal:

Kâne izâ esâbehu ramedün ev ehaden min esbhâbihi deâ bi-hâülâi'l-kelimât.Kâne izâ esâbehu ramedün ev ehaden min esbhâbihi deâ bi-hâülâi'l-kelimât. Cenâb-ı Peygamber sallahu aleyhi ve sellem hazretleri'nin gözlerine bir arıza olsa,Cenâb-ı Peygamber sallahu aleyhi ve sellem hazretleri'nin gözlerine bir arıza olsa, veyahut ashabından birisinin gözlerine arıza olsa, rahatsızlık olsa, bu duayı buyururlarmış:veyahut ashabından birisinin gözlerine arıza olsa, rahatsızlık olsa, bu duayı buyururlarmış: allâhümme mette'nî bi-basrî ve ec'alhu'l-vârise minnî. Ve erinî fi'l-adüvvi se'rî.allâhümme mette'nî bi-basrî ve ec'alhu'l-vârise minnî. Ve erinî fi'l-adüvvi se'rî. Ve'nsurnî alâ men zalemenî. Ve'nsurnî alâ men zalemenî.

Cenâb-ı Hak cümlemizi Peygamber sallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin şefaatine mazhar eylesin.Cenâb-ı Hak cümlemizi Peygamber sallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin şefaatine mazhar eylesin. Bu okuduğumuz dersler, Cenâb-ı Peygamberin hayatındaki yaptığı şeylerdir.Bu okuduğumuz dersler, Cenâb-ı Peygamberin hayatındaki yaptığı şeylerdir. Göz ağrısı için okuduğu şu dua, kısacık bir duadır. Hepimiz de bunu ezberleyebiliriz.Göz ağrısı için okuduğu şu dua, kısacık bir duadır. Hepimiz de bunu ezberleyebiliriz. Kitabtan da okuyabiliriz. Bizim dua kitaplarımız içinde de bunlar yazılı. Kitabtan da okuyabiliriz. Bizim dua kitaplarımız içinde de bunlar yazılı. Fakat şimdi anlıyoruz ki, duaları okumak kolay bir şey değil. Okuyoruz.Fakat şimdi anlıyoruz ki, duaları okumak kolay bir şey değil. Okuyoruz. Fakat tesirini göremiyoruz okuduğumuz duaların. Bu duaları okumanın şartlarından birisi,Fakat tesirini göremiyoruz okuduğumuz duaların. Bu duaları okumanın şartlarından birisi, günahlardan arınmak, günahkâr olmamak. Günahları işlememek. günahlardan arınmak, günahkâr olmamak. Günahları işlememek.

Günahların büyüğü var küçüğü var. Sayıları 700'e kadar çıkar.Günahların büyüğü var küçüğü var. Sayıları 700'e kadar çıkar. Büyük günahların sayısı 125 ile 150 arasında... Büyük günahların sayısı 125 ile 150 arasında... Ki, mühimdir, öğreniriz ki günah ne kadar mühim bir şey... Ki, mühimdir, öğreniriz ki günah ne kadar mühim bir şey...

Onun için İmam Birgivî hazretleri kitabında, buyurur.Onun için İmam Birgivî hazretleri kitabında, buyurur. Cenâb-ı Rasûlullah Efendimizden naklen tabii. "En ufak bir günahın terki,Cenâb-ı Rasûlullah Efendimizden naklen tabii. "En ufak bir günahın terki, sakaleynin ibadetinden, nâfile ibadetlerinden hayırlıdır." demiş.sakaleynin ibadetinden, nâfile ibadetlerinden hayırlıdır." demiş. Sakaleynin, yani yer gök ehlinin yaptığı nafile ibadetlerden hayırlıdır.Sakaleynin, yani yer gök ehlinin yaptığı nafile ibadetlerden hayırlıdır. Çünkü nafile ibadetler başka, emr-i ilâhiler başka. Bu mehârimin terki emr-i ilâhidir. Çünkü nafile ibadetler başka, emr-i ilâhiler başka. Bu mehârimin terki emr-i ilâhidir. "O haramı yapma!" diyor Cenâb-ı Hak. Biz o haramı yaptıktan sonra, işledikten sonra;"O haramı yapma!" diyor Cenâb-ı Hak. Biz o haramı yaptıktan sonra, işledikten sonra; ister büyük olsun, ister küçük olsun. Kime karşı yapıyoruz? Varlıkların sahibi Allah'a! ister büyük olsun, ister küçük olsun. Kime karşı yapıyoruz? Varlıkların sahibi Allah'a!

Büyükle küçüğü şu kadar fark etmişler: "Kur'an-ı azîmüşşândaki âyetlerde onun yasaklığına dairBüyükle küçüğü şu kadar fark etmişler: "Kur'an-ı azîmüşşândaki âyetlerde onun yasaklığına dair emir varsa, onlar büyük günahtır." demişler. Bunların hepsi yasak olması itibariyle büyük günahtır;emir varsa, onlar büyük günahtır." demişler. Bunların hepsi yasak olması itibariyle büyük günahtır; küçüğü olmaz. Alt tarafı Hazreti Allah'a karşı yapılmış bir isyandır! küçüğü olmaz. Alt tarafı Hazreti Allah'a karşı yapılmış bir isyandır!

Binâenaleyh, bunların terki hepsinden evlâdır. Bunları terk ettiğimiz takdirde,Binâenaleyh, bunların terki hepsinden evlâdır. Bunları terk ettiğimiz takdirde, bizim okuduğumuz bir Fâtiha yeter, başka duaya lüzum yok!.. Dualar çok...bizim okuduğumuz bir Fâtiha yeter, başka duaya lüzum yok!.. Dualar çok... Herkes bunları bulup da okuyamaz. Fakat Fâtiha-i şerîfeyi herkes bilir.Herkes bunları bulup da okuyamaz. Fakat Fâtiha-i şerîfeyi herkes bilir. Bir Fâtiha kâfi gelir, şifâ için her derde. Yalnız, o ağzı o kalıba sokabilmek lazım. Bir Fâtiha kâfi gelir, şifâ için her derde. Yalnız, o ağzı o kalıba sokabilmek lazım.

Kâne izâ esâbehu hemmün ev ğammün ev kerbün. Gam, gussa herkeste oluyor;Kâne izâ esâbehu hemmün ev ğammün ev kerbün. Gam, gussa herkeste oluyor; peygamberlerde de olmuş. İnsanların her zaman hoşuna giden şeyler olmaz ki...peygamberlerde de olmuş. İnsanların her zaman hoşuna giden şeyler olmaz ki... Bazı hoşuna gitmediği hadiselerden, insan kederlenir tabiatiyle. Meşakkatler olur. Bazı hoşuna gitmediği hadiselerden, insan kederlenir tabiatiyle. Meşakkatler olur. Onlara daha çoğu oluyor. O zaman diyorlarmış ki:Onlara daha çoğu oluyor. O zaman diyorlarmış ki: "Hasbiye'r-rabbü mine'l-ıbâdi hasbiye'l-hâliku mine'l-mahlûkîne"Hasbiye'r-rabbü mine'l-ıbâdi hasbiye'l-hâliku mine'l-mahlûkîne hasbiye'r-râziku mine'l-mezrûkîne hasbiye'l-lezî hüve hasbî.hasbiye'r-râziku mine'l-mezrûkîne hasbiye'l-lezî hüve hasbî. Hasbiyallâhu ve ni'me'l-vekîlü hasbiyallâhu lâ ilâhe ille hüve Hasbiyallâhu ve ni'me'l-vekîlü hasbiyallâhu lâ ilâhe ille hüve aleyhi tevekkeltü ve hüve rabbü'l-arşi'l-azîmi." aleyhi tevekkeltü ve hüve rabbü'l-arşi'l-azîmi."

Bizim dua kitabımız içerisinde her zaman okuduğumuz bir duadır bu dua. Bizim dua kitabımız içerisinde her zaman okuduğumuz bir duadır bu dua.

Bağdat'ta bir velî var. Maruf-i Kerhî derler kendisine. Mücerreb bir zâttır, duası makbuldür.Bağdat'ta bir velî var. Maruf-i Kerhî derler kendisine. Mücerreb bir zâttır, duası makbuldür. İhtiyaçları olanlar giderler, o zâtın huzurunda Cenâb-ı Hak'tan istimdad ederler.İhtiyaçları olanlar giderler, o zâtın huzurunda Cenâb-ı Hak'tan istimdad ederler. Duaları makbul olur. Bu zât gençlik devrinde iken, bir vâizin vaazını dinlemiş,Duaları makbul olur.

Bu zât gençlik devrinde iken, bir vâizin vaazını dinlemiş,
müteessir olmuş ve hak yoluna dönmüş. Hak yoluna döndükten sonra tesbihi de bu imiş.müteessir olmuş ve hak yoluna dönmüş. Hak yoluna döndükten sonra tesbihi de bu imiş. Bu tesbihi için birisine diyor ki, "Ben de sana öğrendiğimi öğreteyim; Bu tesbihi için birisine diyor ki, "Ben de sana öğrendiğimi öğreteyim; senin dünyana da yeter, ahiretine de." Öbürü "Yazayım." diyor. Yok, yok!senin dünyana da yeter, ahiretine de." Öbürü "Yazayım." diyor. Yok, yok! Bana nasıl öğrettilerse ben de sana öyle öğreteceğim." demiş. Yazmaya lüzum yok, aklımız var işte.Bana nasıl öğrettilerse ben de sana öyle öğreteceğim." demiş.

Yazmaya lüzum yok, aklımız var işte.
Eski ecdâd nasıl ezberlediyse bunları,Eski ecdâd nasıl ezberlediyse bunları, hafızlarımız nasıl ezberliyorsa, biz de öyle ezberleyeceğiz, kısacık bir dua. hafızlarımız nasıl ezberliyorsa, biz de öyle ezberleyeceğiz, kısacık bir dua.

Hasbiyer rab, minel ibâd. Şuna buna ihtiyacımız olur, başvururuz.Hasbiyer rab, minel ibâd. Şuna buna ihtiyacımız olur, başvururuz. Allah varken sen onu bırakıp da onun yarattığı kula boyun bük; çok acı bir şey! Hasbiyer rab Allah kâfi.Allah varken sen onu bırakıp da onun yarattığı kula boyun bük; çok acı bir şey! Hasbiyer rab Allah kâfi. Allah'ın kâfi olduğunu bildiğimiz halde "Ahmet!.. Mehmet!.. diye imdat bekliyoruz şundan bundan. Allah'ın kâfi olduğunu bildiğimiz halde "Ahmet!.. Mehmet!.. diye imdat bekliyoruz şundan bundan.

Arapların bir adeti var. Bizim nakliye arabalarında nasıl reklamlar varsa, onlar da reklam olarak yazmışlar;Arapların bir adeti var. Bizim nakliye arabalarında nasıl reklamlar varsa, onlar da reklam olarak yazmışlar; "Allah'tan başkasından isteyen zelil olur." İsteyeceğini Allah'tan iste! Allah neler yaratmaz?"Allah'tan başkasından isteyen zelil olur." İsteyeceğini Allah'tan iste! Allah neler yaratmaz? Yokları yaradan Allah, insanların isteklerini yaradamaz mı? Yalnız günahtan dönelim,Yokları yaradan Allah, insanların isteklerini yaradamaz mı? Yalnız günahtan dönelim, Allah'a yönelelim, bak neler oluyor. Allah'a yönelelim, bak neler oluyor.

Hasbiyel haliku minel mahlûkin. Hâlik dururken mahluka niye gidiyorsun?Hasbiyel haliku minel mahlûkin. Hâlik dururken mahluka niye gidiyorsun? Kâinatın sahibi, varlıkları yaratan hâlik var ortada. Dileğin varsa ona arzet! Kâinatın sahibi, varlıkları yaratan hâlik var ortada. Dileğin varsa ona arzet!

Hasbiyer râziku minel merzûkîn Rızkı Allah verir. Rızkı yiyenlerden niye rızık istiyorsun?Hasbiyer râziku minel merzûkîn Rızkı Allah verir. Rızkı yiyenlerden niye rızık istiyorsun? Rızkı verenden iste, kâfidir o. Kâinatın rızkını veriyor da seninkini mi veremeyecek?Rızkı verenden iste, kâfidir o. Kâinatın rızkını veriyor da seninkini mi veremeyecek? Sana da veriyor ama, sen ona kanaat etmiyorsun. Hepimizi rızıklandıran o. Sana da veriyor ama, sen ona kanaat etmiyorsun. Hepimizi rızıklandıran o. Allah kendi yolundan ayırmasın. Kendisine daima yönelip,Allah kendi yolundan ayırmasın. Kendisine daima yönelip, emrini tutan kullarından eylesin ve yasaklarından da korunanlardan etsin. emrini tutan kullarından eylesin ve yasaklarından da korunanlardan etsin.

İki hat: Birisi müsbet, birisi menfî... İkisi birleşmeyince lamba yanmıyor.İki hat: Birisi müsbet, birisi menfî... İkisi birleşmeyince lamba yanmıyor. Hattın birisi bozuksa olmaz. İkisini de düzelteceğiz. İbadet yapıyoruz; iyi.Hattın birisi bozuksa olmaz. İkisini de düzelteceğiz. İbadet yapıyoruz; iyi. Ama yasaklardan da o nisbette korunmak lazım. Ama yasaklardan da o nisbette korunmak lazım.

Yasakların hesabı çok... En ufak bir yasak ki en büyüktür o;Yasakların hesabı çok... En ufak bir yasak ki en büyüktür o; Allah'ın yarattığı bir mahluku hakir görmek, hor görmek, onu beğenmemek.Allah'ın yarattığı bir mahluku hakir görmek, hor görmek, onu beğenmemek. Bu kâfidir günah olarak insana, başka günah istemez! Niçin?Bu kâfidir günah olarak insana, başka günah istemez! Niçin? Yaradana bak, sen yaratmadın ki onu! Onun o yaradılışının altında ne hikmetler vardır, aklımız erer mi? Yaradana bak, sen yaratmadın ki onu! Onun o yaradılışının altında ne hikmetler vardır, aklımız erer mi?

Deliyi yaratmış, onda bir hikmet var. Hastayı yaratmış bir hikmet var. Deliyi yaratmış, onda bir hikmet var. Hastayı yaratmış bir hikmet var. Bak bakalım o delinin senden ne farkı var? O hastaya bak bakalım ne farkı var? Bak bakalım o delinin senden ne farkı var? O hastaya bak bakalım ne farkı var? Sağlam, gürbüz adam işte. Ama, akıl olmayınca...Sağlam, gürbüz adam işte. Ama, akıl olmayınca... Demek ki o aklı veren Allah Celle ve Alâ bize de vermese, biz de delinin biri oluruz.Demek ki o aklı veren Allah Celle ve Alâ bize de vermese, biz de delinin biri oluruz. Onlar ibret için verilmiştir. Onları hakir görmek değil, onları görünce Allah'a şükretmek lâzım. Onlar ibret için verilmiştir. Onları hakir görmek değil, onları görünce Allah'a şükretmek lâzım. O fakiri de, o zelili de yaradan yine Allah'tır. Ona bak, ibret al ki "Oh yâ Rabbî,O fakiri de, o zelili de yaradan yine Allah'tır. Ona bak, ibret al ki "Oh yâ Rabbî, beni de böyle yaratsaydın, ne yapardım?" dersin. Kâne izâ esbeha ve izâ emsâ.beni de böyle yaratsaydın, ne yapardım?" dersin.

Kâne izâ esbeha ve izâ emsâ.
Sabaha çıktıkları vakit ve akşama dahil oldukları vakit -ki, bunlar hep bizim vazifelerimizin içinde-Sabaha çıktıkları vakit ve akşama dahil oldukları vakit -ki, bunlar hep bizim vazifelerimizin içinde- yed'û bi-hezihi'd-deavât şu duları okurlarmış:yed'û bi-hezihi'd-deavât şu duları okurlarmış: "Allahümme innî es'elüke min fücâeti'l-hayri ve eûzü bike min fücâeti'ş-şerr." "Allahümme innî es'elüke min fücâeti'l-hayri ve eûzü bike min fücâeti'ş-şerr." Ansızın gelen hayırları isterler ve ansızın gelen şerlerden Allah'a sığınırlardı. Ansızın gelen hayırları isterler ve ansızın gelen şerlerden Allah'a sığınırlardı.

Mesela -Allah esirgeye- otomobil devriliveriyor, çarpışıyor, ansızın gidiyor insan. Mesela -Allah esirgeye- otomobil devriliveriyor, çarpışıyor, ansızın gidiyor insan. Gözü kararıyor, araba geliyor vuruyor, gidiyor bir anda. Ansızın gelen şer bunlar. Gözü kararıyor, araba geliyor vuruyor, gidiyor bir anda. Ansızın gelen şer bunlar. Ansızın gelen hayırlar da olur böyle. Müslümanın sabah akşam, "Yâ Rabbi hayırları senden ister,Ansızın gelen hayırlar da olur böyle. Müslümanın sabah akşam, "Yâ Rabbi hayırları senden ister, şerlerden de sana sığınırım." diye dua etmesi lazım. İçinden gelerek ama. şerlerden de sana sığınırım." diye dua etmesi lazım. İçinden gelerek ama.

Kâne izâ esbaha ve izâ emsa. Yine sabah vakti ve akşam vakti, esbahnâ alâ fıtratil islâm, Kâne izâ esbaha ve izâ emsa. Yine sabah vakti ve akşam vakti, esbahnâ alâ fıtratil islâm, "Yâ Rabbi sana çok şükür, beni sabahleyin fıtrat-ı İslâm ile uyandırdın, kaldırdın." buyururlarmış. "Yâ Rabbi sana çok şükür, beni sabahleyin fıtrat-ı İslâm ile uyandırdın, kaldırdın." buyururlarmış.

Gözümüzün önünüde bugün hayat. Ne dönüşler oluyor... Akşam bakıyorsun çok müslüman bir adam,Gözümüzün önünüde bugün hayat. Ne dönüşler oluyor... Akşam bakıyorsun çok müslüman bir adam, sabahleyin bakıyorsun gâvur olmuş herif. Değiştirivermiş bir gecede akidesini.sabahleyin bakıyorsun gâvur olmuş herif. Değiştirivermiş bir gecede akidesini. Çok zor değil ki, bunlar hep gözümüzün önünde olan, bugünkü vakalar. Çok zor değil ki, bunlar hep gözümüzün önünde olan, bugünkü vakalar. Azıcık ararsak buluruz hepsini. Onun için, sabahleyin böyle müslüman olarak uyandığımızdan dolayıAzıcık ararsak buluruz hepsini. Onun için, sabahleyin böyle müslüman olarak uyandığımızdan dolayı Cenâb-ı Hakk'a hamd etmek vazifemiz. Cenâb-ı Hakk'a hamd etmek vazifemiz.

Ve kelimetil ihlâs, ve dini nebiyyinâ muhammedin sallahu aleyhi ve sellim,Ve kelimetil ihlâs, ve dini nebiyyinâ muhammedin sallahu aleyhi ve sellim, ve milleti ibrâhîme hanîfen, müslimen vemâ kâne minel müşrikin.ve milleti ibrâhîme hanîfen, müslimen vemâ kâne minel müşrikin. Bizi elhamdülillah bu hal üzere hayatlandırdın, yeniden hayata kavuşturdun; Bizi elhamdülillah bu hal üzere hayatlandırdın, yeniden hayata kavuşturdun; elhamdülillâh müşriklerden de kılmadın yâ Rabbi, derlerdi. elhamdülillâh müşriklerden de kılmadın yâ Rabbi, derlerdi.

Ellezîne lâ yü'tünez zekâte minel müşrikin.Ellezîne lâ yü'tünez zekâte minel müşrikin. Zekâtı vermeyen neden müşrik oluyor? Bugünkü dünya intizamının bozulmasına,Zekâtı vermeyen neden müşrik oluyor? Bugünkü dünya intizamının bozulmasına, onlar sebeb oluyor. Zekâtı vermeyenler sebeptir. Zekâtlarını muntazaman verseler,onlar sebeb oluyor. Zekâtı vermeyenler sebeptir. Zekâtlarını muntazaman verseler, Peygamber sallahu aleyhi ve sellim zamanındaki gibi olur, dünya nizamı bozulmaz.Peygamber sallahu aleyhi ve sellim zamanındaki gibi olur, dünya nizamı bozulmaz. Çünkü, fakir de rahat eder. Niçin kavga etsin, gürültü etsin?Çünkü, fakir de rahat eder. Niçin kavga etsin, gürültü etsin? Herkes de rahat eder. Fakat verilmeyince muhtaç olanlar sıkıntıya düşüyor, ve fitneler patlak veriyor. Herkes de rahat eder. Fakat verilmeyince muhtaç olanlar sıkıntıya düşüyor, ve fitneler patlak veriyor. Fakirlik ateşten gömlektir, derler. Fakirlik ateşten gömlektir, derler.

Bir yazı yazmış hasetçiler hakkında, güzel temsiller yapmış.Bir yazı yazmış hasetçiler hakkında, güzel temsiller yapmış. Dağın içerisinde kaynayan volkanlar var ya -yanardağlar- içerisinden yanıyor yanıyor,Dağın içerisinde kaynayan volkanlar var ya -yanardağlar- içerisinden yanıyor yanıyor, bir gün de patlak verip etrafı ateşe boğup mahvediyor. bir gün de patlak verip etrafı ateşe boğup mahvediyor. Bu içerideki hased denilen şeyler de bunun gibidir, diyor.Bu içerideki hased denilen şeyler de bunun gibidir, diyor. Bu fakirlikten neler doğar. O zengine karşıdan bakan, ona bir vakit sabreder, imanın kuvvetiyle.Bu fakirlikten neler doğar. O zengine karşıdan bakan, ona bir vakit sabreder, imanın kuvvetiyle. İman zayıflayınca pat diye patladı mıydı, kıyamet kopar. İman zayıflayınca pat diye patladı mıydı, kıyamet kopar.

Kırk günü geçmemek şartıyla, insanların avret yerlerini, koltuk altlarını temizlemesi şarttır.Kırk günü geçmemek şartıyla, insanların avret yerlerini, koltuk altlarını temizlemesi şarttır. Yirmi günde, otuz günde olursa daha evlâdır. Fakat, "Kırk günü geçmemelidir!" derler. Yirmi günde, otuz günde olursa daha evlâdır. Fakat, "Kırk günü geçmemelidir!" derler.

Rasûl-i Ekrem sallahu aleyhi ve sellem de, gerek koltuk altlarını, gerekse avret yerlerini temizlerlermiş.Rasûl-i Ekrem sallahu aleyhi ve sellem de, gerek koltuk altlarını, gerekse avret yerlerini temizlerlermiş. Avret yerlerinin temizliğini kendileri yaparlarmış. Avret yerlerinin temizliğini kendileri yaparlarmış.

Sonra sıcak memleketlerde, onların yağlandıkları bir yağ oluyor ki, vücudlarını ve başlarını yağlıyorlar.Sonra sıcak memleketlerde, onların yağlandıkları bir yağ oluyor ki, vücudlarını ve başlarını yağlıyorlar. Biz bunu bilmeyiz de, sıcak memleketlerde bu yağlanmalar başı ve vücudu bitlerden muhafaza ediyor.Biz bunu bilmeyiz de, sıcak memleketlerde bu yağlanmalar başı ve vücudu bitlerden muhafaza ediyor. O gün böyle ilaçlar yok, bitleri öldürecek. Ancak yağlanmak suretiyle, onların önüne geçmeye çalışırlarmış. O gün böyle ilaçlar yok, bitleri öldürecek. Ancak yağlanmak suretiyle, onların önüne geçmeye çalışırlarmış.

Kâne ize't-talea alâ ehadin min ehli beytihi kezebe kezbeten. Kâne ize't-talea alâ ehadin min ehli beytihi kezebe kezbeten.

Ehl-i beytinden birisinin yalan söylediğine muttali olurlarsa,Ehl-i beytinden birisinin yalan söylediğine muttali olurlarsa, lem yezel mu'ridan anhü artık onun yüzüne bakmazlarmış.lem yezel mu'ridan anhü artık onun yüzüne bakmazlarmış. Hattâ yühdise tevbeten. Taa o tevbekâr olup da, "Bir daha yapmayacağım!" deyinceye kadar. Hattâ yühdise tevbeten. Taa o tevbekâr olup da, "Bir daha yapmayacağım!" deyinceye kadar.

Allahümme izâ zehebe'z-zamâe ve'b-telleti'l urûku ve sebetel ecrü inşaallah. Allahümme izâ zehebe'z-zamâe ve'b-telleti'l urûku ve sebetel ecrü inşaallah. Efendimiz sallahu aleyhi ve sellem hazretleri, ekseriyetle oruç tutarlardı.Efendimiz sallahu aleyhi ve sellem hazretleri, ekseriyetle oruç tutarlardı. Oruçlu olduklarında, akşam iftar ederlerken bu duayı okurlardı:Oruçlu olduklarında, akşam iftar ederlerken bu duayı okurlardı: Susuzluk gitti, damarlar ıslandı, sevab da takarrur etti inşaallah. Susuzluk gitti, damarlar ıslandı, sevab da takarrur etti inşaallah.

Efendimiz'in her gün çeşitli duaları var. Başka bir günde de yine iftar edeceği vakitte,Efendimiz'in her gün çeşitli duaları var. Başka bir günde de yine iftar edeceği vakitte, Allahümme leke sumtü, ve alâ rızkıke eftartü diye dua etmişler. Bizde de vardır dualar, toplamışlardır,Allahümme leke sumtü, ve alâ rızkıke eftartü diye dua etmişler. Bizde de vardır dualar, toplamışlardır, ramazanlarda okunur ama, burdakiler Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin yaptığı dualardır. ramazanlarda okunur ama, burdakiler Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin yaptığı dualardır.

Allahümme leke sumtü. Yâ Rabbi! bu orucu senin için tuttum. Ve alâ rızkıke eftartü.Allahümme leke sumtü. Yâ Rabbi! bu orucu senin için tuttum. Ve alâ rızkıke eftartü. Bugün verdiğin bir rızıkla da iftar ediyorum. Bugün verdiğin bir rızıkla da iftar ediyorum.

Sarıklarını mübarek başlarına kendileri dolarlar, uçlarını da arkalarına, omuzlarının arasına sarkıtırlarmış.Sarıklarını mübarek başlarına kendileri dolarlar, uçlarını da arkalarına, omuzlarının arasına sarkıtırlarmış. Bizim sofu tabir ettiğimiz bazı kimseler bunu yapıyorlar. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in sünnetidir. Bizim sofu tabir ettiğimiz bazı kimseler bunu yapıyorlar. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in sünnetidir.

Bazan üzüntüleri olur tabii, o üzüntüleri sırasında mübarek sakallarını elleriyle şöyle tutar Bazan üzüntüleri olur tabii, o üzüntüleri sırasında mübarek sakallarını elleriyle şöyle tutar ve ona doğru bakarak, hüzünlerini giderirlermiş. Yine iftarda bu duayı buyurmuşlar: ve ona doğru bakarak, hüzünlerini giderirlermiş.

Yine iftarda bu duayı buyurmuşlar:
Allahümme leke sumtü, ve alâ rızkıke eftartü, ve tekabbel minnî, inneke entes semîul alîm.Allahümme leke sumtü, ve alâ rızkıke eftartü, ve tekabbel minnî, inneke entes semîul alîm. Bu da ayrı bir dua... Yine bir iftar dualarında da şöyle buyurmuşlar:Bu da ayrı bir dua...

Yine bir iftar dualarında da şöyle buyurmuşlar:
Elhamdü lillâhi'llezî eânenî fesumtü. Yâ Rabbi bana yardım ettin, kuvvet verdin, kudret verdin, orucu tutturdun;Elhamdü lillâhi'llezî eânenî fesumtü. Yâ Rabbi bana yardım ettin, kuvvet verdin, kudret verdin, orucu tutturdun; ve rezakanî rızıklar da verdin, feeftartü. Şimdi onlarla iftar ediyorum, rızıklanıyorum. ve rezakanî rızıklar da verdin, feeftartü. Şimdi onlarla iftar ediyorum, rızıklanıyorum.

Yine bir dualarında, cemaatle iftar ettikleri vakit şöyle dua yaparlarmış: Yine bir dualarında, cemaatle iftar ettikleri vakit şöyle dua yaparlarmış: Eftara ındekümü's-sâimûn. Yâ Rabbî, oruçluların hepsi senin bu vermiş olduğun şeyle iftar ediyor.Eftara ındekümü's-sâimûn. Yâ Rabbî, oruçluların hepsi senin bu vermiş olduğun şeyle iftar ediyor. Ve ekele taâmekümü'l-ebrâr. Bu güzel insanlar, temiz insanlar da verdiğin nimetleri yiyorlar.Ve ekele taâmekümü'l-ebrâr. Bu güzel insanlar, temiz insanlar da verdiğin nimetleri yiyorlar. Ve tenezzelet aleykümü'l-melâikeh. Fakat bununla beraber, şimdi buraya melekler de inmişlerdir Ve tenezzelet aleykümü'l-melâikeh. Fakat bununla beraber, şimdi buraya melekler de inmişlerdir ve iftarımızdan onlar da memnundurlar. ve iftarımızdan onlar da memnundurlar.

(Kâne izâ eftara inde kavmin kale) Yine bir dualarında: Eftara ındekümü's-sâimûn ve sallet aleykümül melâikeh buyururlarmış. (Kâne izâ eftara inde kavmin kale) Yine bir dualarında: Eftara ındekümü's-sâimûn ve sallet aleykümül melâikeh buyururlarmış. Oruçlular huzurunuzda iftar eyledi ve melekler de şimdiOruçlular huzurunuzda iftar eyledi ve melekler de şimdi "Yâ Rabbî, bunların günahlarını affeyle, mağfiret eyle!" diye dua ediyorlar. "Yâ Rabbî, bunların günahlarını affeyle, mağfiret eyle!" diye dua ediyorlar.

İftar ettirmek büyük bir nimettir.İftar ettirmek büyük bir nimettir. Eski dedelerimizden bugün hatırımızda kalanlar, ramazanda hep iftarlar yaparlardı.Eski dedelerimizden bugün hatırımızda kalanlar, ramazanda hep iftarlar yaparlardı. Hallerine göre, beş kişi, on kişi evlerine davet eder, yedirir, içirirlerdi.Hallerine göre, beş kişi, on kişi evlerine davet eder, yedirir, içirirlerdi. Bazen de diş kirası olarak para verenler de olurmuş içlerinde. Oraya zaten melekler nâzil oluyor,Bazen de diş kirası olarak para verenler de olurmuş içlerinde. Oraya zaten melekler nâzil oluyor, bir de fakirlerin duasıyla zengin, iki kat zengin olur. Çünkü, fukaranın duası reddolunmaz bir kere. bir de fakirlerin duasıyla zengin, iki kat zengin olur. Çünkü, fukaranın duası reddolunmaz bir kere. Sonra, Allahu Tealâ da o ikrama mukabil daha fazla ikramlar yapar. Sonra, Allahu Tealâ da o ikrama mukabil daha fazla ikramlar yapar.

Cenâb-ı Peygamber sallahu aleyhi ve sellem, gözlerine sürme çekerlerdi. Fakat bu sürmeyi,Cenâb-ı Peygamber sallahu aleyhi ve sellem, gözlerine sürme çekerlerdi. Fakat bu sürmeyi, gece vakti yatarken çekerlerdi. Gündüzün çekmezlerdi. Çektikleri vakit de 3 defa çekerlermiş. gece vakti yatarken çekerlerdi. Gündüzün çekmezlerdi. Çektikleri vakit de 3 defa çekerlermiş.

Ve izestecmera istecmer, vitran. Bir de buhur dediğimiz koku yakarlarmış. Ve izestecmera istecmer, vitran. Bir de buhur dediğimiz koku yakarlarmış. Bunu da ateşin üzerine çubuğu 3 veya 5, 7 gibi tek olaraktan korlarmış. Bunu da ateşin üzerine çubuğu 3 veya 5, 7 gibi tek olaraktan korlarmış.

Yemek yediği vakitte -tabii şimdiki gibi kaşıklar filan yok- elleriyle yerlermiş.Yemek yediği vakitte -tabii şimdiki gibi kaşıklar filan yok- elleriyle yerlermiş. Elleriyle yedikleri vakitte 3 parmağını da yalarlarmış. Elleriyle yedikleri vakitte 3 parmağını da yalarlarmış. "Belki bereket, bu parmakta kalan cüzlerdedir, parçalardadır; o bereket zayi olmasın." diye "Belki bereket, bu parmakta kalan cüzlerdedir, parçalardadır; o bereket zayi olmasın." diye onları yalamaları da sünnet-i seniyyelerindenmiş. onları yalamaları da sünnet-i seniyyelerindenmiş.

Yemek yerlerken, sofrada önüne isabet eden yerden yerlermiş ve etrafındakilere deYemek yerlerken, sofrada önüne isabet eden yerden yerlermiş ve etrafındakilere de "Siz de önünüzden yeyin!" derlermiş. Meselâ, öte tarafa belki biraz et gelmiştir, yahut tatlı bir şey gelmiştir."Siz de önünüzden yeyin!" derlermiş. Meselâ, öte tarafa belki biraz et gelmiştir, yahut tatlı bir şey gelmiştir. Onun önünden almak gibi çirkinliği sevmezlermiş. Kendileri yapmadıkları gibi, etrafındakilere deOnun önünden almak gibi çirkinliği sevmezlermiş. Kendileri yapmadıkları gibi, etrafındakilere de yapılmamasını tavsiye ederlermiş. Beşeriyet icabı yenilip içiliyor.yapılmamasını tavsiye ederlermiş.

Beşeriyet icabı yenilip içiliyor.
Yemekle doyuyoruz, içmekle de hararetimiz kayboluyor.Yemekle doyuyoruz, içmekle de hararetimiz kayboluyor. Yiyip içtikten sonra bu nimeti verene hamdetmek vazifemiz. Kısacık, Başlangıçta Bismillâh arkasından Elhamdülillah. Yiyip içtikten sonra bu nimeti verene hamdetmek vazifemiz. Kısacık, Başlangıçta Bismillâh arkasından Elhamdülillah.

Elhamdülilâhi'l-lezî et'ame ve sakâ, ve sevveğahû veceale lehû mahracâ. Ya Rabbî, yedirdin doyduk elhamdülillâh. Elhamdülilâhi'l-lezî et'ame ve sakâ, ve sevveğahû veceale lehû mahracâ. Ya Rabbî, yedirdin doyduk elhamdülillâh. Suyu da içtik kandık. Bir de buna çıkış yolu verdin de bizi rahatsız etmiyor, buyururlarmış. Suyu da içtik kandık. Bir de buna çıkış yolu verdin de bizi rahatsız etmiyor, buyururlarmış.

Çıkış da bir nimettir. Onun da ayrıca bir duası var. Çünkü yediğimizi çıkaramazsak, ölürüz.Çıkış da bir nimettir. Onun da ayrıca bir duası var. Çünkü yediğimizi çıkaramazsak, ölürüz. Ona da Cenâb-ı Hak ne güzel bir yol vermiş, def'i hâcet yapıyoruz. O da öylece vücudumuzdan gidiyor. Ona da Cenâb-ı Hak ne güzel bir yol vermiş, def'i hâcet yapıyoruz. O da öylece vücudumuzdan gidiyor.

Kadınla erkek bir araya geldikleri vakitte, sünnetlik yerlerinin birbirine teması, guslü icap ettirir.Kadınla erkek bir araya geldikleri vakitte, sünnetlik yerlerinin birbirine teması, guslü icap ettirir. Muamele-i cinsiyye.Muamele-i cinsiyye. İster su çıksın, ister çıkmasın; o iki yerin teması kâfi geliyor. İster su çıksın, ister çıkmasın; o iki yerin teması kâfi geliyor.

Kâne ize'ntesebe lem yücâviz fî nisbetihi meadde'bne adnâne'bni üdedin. Kâne ize'ntesebe lem yücâviz fî nisbetihi meadde'bne adnâne'bni üdedin.

Cenâb-ı Peygamberin silsilesini sayması vardır.Cenâb-ı Peygamberin silsilesini sayması vardır. Kitablarda yazılıdır. O yazıda Muaz b. Adnan denene kadar, Cenâb-ı Peygamber silsilesini saymış.Kitablarda yazılıdır. O yazıda Muaz b. Adnan denene kadar, Cenâb-ı Peygamber silsilesini saymış. Benim silsilem burdan geliyor diye. Ondan ötesi için sayanlara, "Yalancıdır onlar!" demiş. Benim silsilem burdan geliyor diye.

Ondan ötesi için sayanlara, "Yalancıdır onlar!" demiş.
Ondan sonrasını saymak mümkün değil; çünkü çok genişlemektedir. Onları zapt etmek mümkün değil.Ondan sonrasını saymak mümkün değil; çünkü çok genişlemektedir. Onları zapt etmek mümkün değil. Çok insanlar gelip geçmiş olduğundan ondan ötesini bilmek mümkün değil. Çok insanlar gelip geçmiş olduğundan ondan ötesini bilmek mümkün değil.

Cenâb-ı Peygamber'e üç çeşit vahiy gelirdi: Ya bir melek vasıtasıyla gelirdi, ya bir gürültüyle gelirdi,Cenâb-ı Peygamber'e üç çeşit vahiy gelirdi: Ya bir melek vasıtasıyla gelirdi, ya bir gürültüyle gelirdi, ve yahut bir uğultuyla gelirdi. Melekle gelişi en hafifi idi. Fakat o vahy-i ilâhi geldiği vakitte,ve yahut bir uğultuyla gelirdi. Melekle gelişi en hafifi idi. Fakat o vahy-i ilâhi geldiği vakitte, nekkese ra'sehum. başlarını önlerine eğerlerdi. Ve nekkese ashâbühu ruûsehüm.nekkese ra'sehum. başlarını önlerine eğerlerdi. Ve nekkese ashâbühu ruûsehüm. Orada bulunan ashabın hepsi başlarını eğer; bakalım ne zuhur edecek, bakalım ne gelecek. Orada bulunan ashabın hepsi başlarını eğer; bakalım ne zuhur edecek, bakalım ne gelecek. Herkes düşünce içinde. Fe izâ aklea anhü refea ra'sehü.Herkes düşünce içinde. Fe izâ aklea anhü refea ra'sehü. Vahiy bittikten sonra başlarını kaldırır, rahatlanırlardı. Müslim'in bir rivayetidir. Vahiy bittikten sonra başlarını kaldırır, rahatlanırlardı. Müslim'in bir rivayetidir.

Kâne izâ nezele aleyhi'l-vahyü kerube li-âlike. Kendisine vahiy geldiği vakitte, Kâne izâ nezele aleyhi'l-vahyü kerube li-âlike. Kendisine vahiy geldiği vakitte, bundan kendisine bir ağırlık gelir; ve terabbede vechuhu siması değişirdi, tegayyür ederdi. bundan kendisine bir ağırlık gelir; ve terabbede vechuhu siması değişirdi, tegayyür ederdi. En soğuk havalarda bile şapır şapır terlerlerdi; o vahiy hali olduğu vakitte. En soğuk havalarda bile şapır şapır terlerlerdi; o vahiy hali olduğu vakitte.

Kâne izâ nezele aleyhil vahyü. Vahiy geldiği vakitte, sümia ınde vechihi kedeviyyi'n nahli. Kâne izâ nezele aleyhil vahyü. Vahiy geldiği vakitte, sümia ınde vechihi kedeviyyi'n nahli. Arıların bir uğultusu oluyor ya, oğul verdikleri vakitte diye; Arıların bir uğultusu oluyor ya, oğul verdikleri vakitte diye; işte onun yüzü üzerinde, alnında böyle bir uğultu işitilirdi. işte onun yüzü üzerinde, alnında böyle bir uğultu işitilirdi. Arıların uğultusu gibi bir uğultu var ama, bir şey yok ortada. Yalnız o uğultu var. Arıların uğultusu gibi bir uğultu var ama, bir şey yok ortada. Yalnız o uğultu var. Onu başka kimse anlamıyor. Cenâb-ı Peygamberin içine nasıl nâzil oluyorsa,Onu başka kimse anlamıyor. Cenâb-ı Peygamberin içine nasıl nâzil oluyorsa, o şekilde bir izahatta bulunuyorlar. Kâne ize'nsarafe min salâtihi. Namazı kıldılar, namaz bittikten sonra,o şekilde bir izahatta bulunuyorlar.

Kâne ize'nsarafe min salâtihi. Namazı kıldılar, namaz bittikten sonra,
istağfera selâsen üç kere istiğfar ederlermiş. Bazıları derler ki, "Namaz hayırlı bir ibadettir,istağfera selâsen üç kere istiğfar ederlermiş.

Bazıları derler ki, "Namaz hayırlı bir ibadettir,
bu hayrın arkasından istiğfar nasıl oluyor? Hem hayır işledik, bu hayrın arkasından istiğfar nasıl oluyor? Hem hayır işledik, hem de arkasından "Tevbe Ya Rabbi!" diyoruz." Namazı lâyık-ı vechiyle kılamadık.hem de arkasından "Tevbe Ya Rabbi!" diyoruz." Namazı lâyık-ı vechiyle kılamadık. Namazı Allahu Tealâ'nın istediği gibi kılamadık. Emretti; okuduk, yattık, kalktık amaNamazı Allahu Tealâ'nın istediği gibi kılamadık. Emretti; okuduk, yattık, kalktık ama gönlümüz Allah'a lâyık-ı vechile dönmedi. Döndürüyoruz işte kıbleye yüzümüzü. Şöyle biraz çevirsek, gönlümüz Allah'a lâyık-ı vechile dönmedi. Döndürüyoruz işte kıbleye yüzümüzü. Şöyle biraz çevirsek, "Olmadı hoca efendi namazın!" derler. Niçin? "Kıble burada; sen niçin böyle döndün?" derler. "Olmadı hoca efendi namazın!" derler. Niçin? "Kıble burada; sen niçin böyle döndün?" derler. Yüzümüzü çevirmekle namaz bozuluyor. Bozulmaz mı? Yüzümüzü kıbleden ayırdık mı, namaz bozulur.Yüzümüzü çevirmekle namaz bozuluyor. Bozulmaz mı? Yüzümüzü kıbleden ayırdık mı, namaz bozulur. Kıbleye dönmek şart. Asıl maksat, gönlün Allah'a dönmesidir. Allah kusurlarımızı affetsin. Kıbleye dönmek şart. Asıl maksat, gönlün Allah'a dönmesidir. Allah kusurlarımızı affetsin.

Onun için bu beşeriyettir. Herkesin kendini 3 dakika, 5 dakika ibadet saati içindeOnun için bu beşeriyettir. Herkesin kendini 3 dakika, 5 dakika ibadet saati içinde gönlünü Allah'a karşı tutabilmesi kolay değil. Peygamberinki bozulmaz da, bunu bize tembih yapıyor. gönlünü Allah'a karşı tutabilmesi kolay değil. Peygamberinki bozulmaz da, bunu bize tembih yapıyor. "Siz yapamazsınız bu benim yaptığım gibi binâenaleyh, bundan dolayı istiğfar edin evvelâ!" demek istiyor. "Siz yapamazsınız bu benim yaptığım gibi binâenaleyh, bundan dolayı istiğfar edin evvelâ!" demek istiyor.

Sümme kale. Ondan sonra dedi; Allâhümme ente's-selâmü ve minke's-selâmüSümme kale. Ondan sonra dedi; Allâhümme ente's-selâmü ve minke's-selâmü tebârekte yâ ze'l-celâli ve'l-ikrâm. Evvelâ istiğfar edilecek, sonra "Allahümme entes selamü" okunacak. tebârekte yâ ze'l-celâli ve'l-ikrâm.

Evvelâ istiğfar edilecek, sonra "Allahümme entes selamü" okunacak.

------------------------------------ Kâne izâ insarafe inharafe. Namaz bitti miydi,Kâne izâ insarafe inharafe. Namaz bitti miydi, Cenâb-ı Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ya sağa ya sola çekilirlerdi.Cenâb-ı Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ya sağa ya sola çekilirlerdi. Araplar bunda daha ileri gitmişler, ifrat etmişler; namaz kıldıktan sonra mihraptan çıkıyorlar.Araplar bunda daha ileri gitmişler, ifrat etmişler; namaz kıldıktan sonra mihraptan çıkıyorlar. Halbuki ona dair bir şey görmedik. Belki, İmâm-ı Hanbelî hazretlerinin kitaplarında böyle yazılmış olabilir. Halbuki ona dair bir şey görmedik. Belki, İmâm-ı Hanbelî hazretlerinin kitaplarında böyle yazılmış olabilir.

Halep'e gittik. İkindi namazını camide kıldık. Namazdan sonra baktım, imam efendi mihrapta yok. Halep'e gittik. İkindi namazını camide kıldık. Namazdan sonra baktım, imam efendi mihrapta yok. Yahu dua edeceğiz hani biz, imam efendi de önde duracak. Baktık ki imam yok. Nereye gitti?Yahu dua edeceğiz hani biz, imam efendi de önde duracak. Baktık ki imam yok. Nereye gitti? Baktım geride bir yerde oturmuş, orada kendisi duasını yapıyor.Baktım geride bir yerde oturmuş, orada kendisi duasını yapıyor. Yatsıda baktık, yatsıda yine yok. Niçin? İşte buna imtisâlen. Ama burada ya sağa, ya sola diyor.Yatsıda baktık, yatsıda yine yok. Niçin? İşte buna imtisâlen. Ama burada ya sağa, ya sola diyor. İfrat ve tefrit vardır ya; ifrat ve tefritin ortasındadır elhamdülillâh işimiz. İfrat ve tefrit vardır ya; ifrat ve tefritin ortasındadır elhamdülillâh işimiz.

Kâne izâ inkesefeti'ş-şemsü ve'l-kameru sallâ hattâ yenceliye.Kâne izâ inkesefeti'ş-şemsü ve'l-kameru sallâ hattâ yenceliye. Ay ve güneşin tutulması oluyor ya; ay bazen tutuluyor, bazen de güneş tutuluyor.Ay ve güneşin tutulması oluyor ya; ay bazen tutuluyor, bazen de güneş tutuluyor. Gerek ayın tutulmasında, gerek güneşin tutulmasında, Gerek ayın tutulmasında, gerek güneşin tutulmasında, -bizim çocukluğumuzda âdet, her kapıdan silah patlatılırdı ayı kurtaracağız diyerek tak-tak, tak-tak... -bizim çocukluğumuzda âdet, her kapıdan silah patlatılırdı ayı kurtaracağız diyerek tak-tak, tak-tak... Birkaç da ben atmıştım küçüklüğümde.Birkaç da ben atmıştım küçüklüğümde. Allah kusurlarımızı affetsin, işte bilmeyerek tabii. Herkes yapıyor çünkü.Allah kusurlarımızı affetsin, işte bilmeyerek tabii. Herkes yapıyor çünkü. Cenâb-ı Peygamber ise namaza dururmuş; tâ güneş açılıncaya kadar, Cenâb-ı Peygamber ise namaza dururmuş; tâ güneş açılıncaya kadar, yahut ay açılıncaya kadar namazda bulunurlarmış. Hatta bir de cemaatle namazı vardır ayrıca. yahut ay açılıncaya kadar namazda bulunurlarmış. Hatta bir de cemaatle namazı vardır ayrıca.

Kâne ize'htemme eksera min messi lihyetihi. Kendilerine üzüntü geldiği vakitte, Kâne ize'htemme eksera min messi lihyetihi. Kendilerine üzüntü geldiği vakitte, ekseriyetle sakallarını böyle meshederlermiş, sıvazlarlarmış ki, o sırada o gammı gidermek için. ekseriyetle sakallarını böyle meshederlermiş, sıvazlarlarmış ki, o sırada o gammı gidermek için.

Kâne izâ ehemmehu'l-emru rafea ra'sühu ile's-semâi ve kâle sübhânallâhi'l-azîmi. Kâne izâ ehemmehu'l-emru rafea ra'sühu ile's-semâi ve kâle sübhânallâhi'l-azîmi. Kendisini rahatsız eden böyle bir üzüntü olduğu vakitte, başlarını semaya kaldırır ve dermiş ki:Kendisini rahatsız eden böyle bir üzüntü olduğu vakitte, başlarını semaya kaldırır ve dermiş ki: Sübhânallahilazîm. Ve izâ cehtede fi'd-düâi kâle hayyü yâ kayyûmu.Sübhânallahilazîm.

Ve izâ cehtede fi'd-düâi kâle hayyü yâ kayyûmu.
Yâ Hayyu yâ Kayyûm Esmâ-i Hüsnâ'dan olduğu gibi, -İsm-i Âzam diye bir dua var ya-Yâ Hayyu yâ Kayyûm Esmâ-i Hüsnâ'dan olduğu gibi, -İsm-i Âzam diye bir dua var ya- İsm-i Âzam'dan ma'dûddur. Âyete'l-kürsî'de bu ikisi de mevcuttur.İsm-i Âzam'dan ma'dûddur. Âyete'l-kürsî'de bu ikisi de mevcuttur. Onun için "Ayete'l-kürsî'yi kim çok okursa, birçok müşkilatları hallolur." derler. Onun için "Ayete'l-kürsî'yi kim çok okursa, birçok müşkilatları hallolur." derler.

Uykumuz geldiği vakitte, gidiyoruz yatağımıza.Uykumuz geldiği vakitte, gidiyoruz yatağımıza. Ama bakın, Cenâb-ı Peygamber sallahu aleyhi ve sellem yatağa girerken ne diyormuş:Ama bakın, Cenâb-ı Peygamber sallahu aleyhi ve sellem yatağa girerken ne diyormuş: Elhamdülillâhi'l-lezî et'amenâ. Yâ Rab, sana hamd olsun; ekmekler verdin yedik, yemekler verdin yedik. Elhamdülillâhi'l-lezî et'amenâ. Yâ Rab, sana hamd olsun; ekmekler verdin yedik, yemekler verdin yedik. Ve sekanâ. Sular verdin, içtik. Ve kefânâ. Kifâyet olacak her şey bize yetti, arttı.Ve sekanâ. Sular verdin, içtik. Ve kefânâ. Kifâyet olacak her şey bize yetti, arttı. Ve evânâ. Barınacağımız güzel bir de ev verdin bize, barınıyoruz içinde.Ve evânâ. Barınacağımız güzel bir de ev verdin bize, barınıyoruz içinde. Yağmurdan, soğuktan korunuyoruz. Sana nasıl hamd edelim? Evimiz var, yemeğimiz de var, suyumuz da var. Yağmurdan, soğuktan korunuyoruz. Sana nasıl hamd edelim? Evimiz var, yemeğimiz de var, suyumuz da var. Cenâb-ı Hakk'a hamd etmenin tam yeri işte. Daha başka ne istiyoruz? Cenâb-ı Hakk'a hamd etmenin tam yeri işte. Daha başka ne istiyoruz?

Fe-kem mimmene lâ kâfiye lehu velâ mü'viye. Ama ne insanlar vardır ki, o yiyeceği bulamazlar; Fe-kem mimmene lâ kâfiye lehu velâ mü'viye. Ama ne insanlar vardır ki, o yiyeceği bulamazlar; o barınacak yeri de bulamazlar, açıkta kalırlar. Arabistan acaip bir memleket. Sıcak.o barınacak yeri de bulamazlar, açıkta kalırlar. Arabistan acaip bir memleket. Sıcak. Orada yer aranmaz. Fakat bizim memleketler için bir zarurettir. Dışarıda kaldın mıydı;Orada yer aranmaz. Fakat bizim memleketler için bir zarurettir. Dışarıda kaldın mıydı; bir gün, iki gün tahammül edersin. Yahut gençliğinde biraz tahammül edersin ama, ihtiyarlığında hiç edemezsin. bir gün, iki gün tahammül edersin. Yahut gençliğinde biraz tahammül edersin ama, ihtiyarlığında hiç edemezsin.

Onun için bunlara hep hamd etmek lazım. Cenâb-ı Peygamber bize delâlet ediyor: Onun için bunlara hep hamd etmek lazım. Cenâb-ı Peygamber bize delâlet ediyor: "Cenâb-ı Hakk'ın size verdiği nimetlere hamd ediniz." Nimet ne kadar çok olursa, "Cenâb-ı Hakk'ın size verdiği nimetlere hamd ediniz." Nimet ne kadar çok olursa, hamdin de o kadar çok olması lazım. Kâne izâ ûhıye ileyhi vükıze lizâlike sâaten ke-hey'eti's sekrân.) hamdin de o kadar çok olması lazım.

Kâne izâ ûhıye ileyhi vükıze lizâlike sâaten ke-hey'eti's sekrân.)
Yine Cenâb-ı Peygambere vahiy geldiği vakitte, bir saat kadar, sarhoşların bayıldığı gibiYine Cenâb-ı Peygambere vahiy geldiği vakitte, bir saat kadar, sarhoşların bayıldığı gibi -ona teşbih etmiş- bir baygınlık hali olurdu. -ona teşbih etmiş- bir baygınlık hali olurdu. O vahyin verdiği ağırlığın, yükün altında kendilerine malik olamıyorlar, hakim olamıyorlar. O vahyin verdiği ağırlığın, yükün altında kendilerine malik olamıyorlar, hakim olamıyorlar. Allah şefaatine nâil etsin cümlemizi. Allah şefaatine nâil etsin cümlemizi.

Müslüman olmak için geliyorlar. Müslüman olmak için geliyorlar. "Ben müslüman oldum yâ Rasûlallah!" dediklerinde, herkese gücü yeteceği miktarda teklif edermiş. "Ben müslüman oldum yâ Rasûlallah!" dediklerinde, herkese gücü yeteceği miktarda teklif edermiş.

Dervişlikte bir usul var: Şu kadar Allah diyeceksin, şu kadar tesbih çekeceksin.Dervişlikte bir usul var: Şu kadar Allah diyeceksin, şu kadar tesbih çekeceksin. Fakat herkesin gücü bir değildir ki! O adam bunu belki bugün yapar da, yarın yapamaz. Belki hiç yapamaz. Fakat herkesin gücü bir değildir ki! O adam bunu belki bugün yapar da, yarın yapamaz. Belki hiç yapamaz. Herkesin gücüne göre ders vermek lazım! Cenâb-ı Peygamber de kendisine gelip,Herkesin gücüne göre ders vermek lazım! Cenâb-ı Peygamber de kendisine gelip, İslâm olanlara, güçlerinin yettiği nisbette tembihlerde bulunurlardı. İslâm olanlara, güçlerinin yettiği nisbette tembihlerde bulunurlardı.

Birisini bir iş için bir tarafa yolladıklarında; "Gidin İslâm'ı bunlara öğretin, anlatın!Birisini bir iş için bir tarafa yolladıklarında; "Gidin İslâm'ı bunlara öğretin, anlatın! Fakat, onları daima sevindirici şeyler söyleyiniz, tebşiratlı şeyler söyleyiniz!Fakat, onları daima sevindirici şeyler söyleyiniz, tebşiratlı şeyler söyleyiniz! Ürkütecek, korkutacak şekilde, nefret verecek şekilde değil." derlerdi. Onları sevindirecek şekilde;Ürkütecek, korkutacak şekilde, nefret verecek şekilde değil." derlerdi. Onları sevindirecek şekilde; "İslâm olursanız cennete girersiniz. İslâm olursanız, Allah'ın şu nimetlerine mazhar olursunuz. "İslâm olursanız cennete girersiniz. İslâm olursanız, Allah'ın şu nimetlerine mazhar olursunuz. İslâm olursanız, vücudlarınız sıhhatte olur, afiyette olur." gibi. Ve yessirû velâ tüassirû.İslâm olursanız, vücudlarınız sıhhatte olur, afiyette olur." gibi.

Ve yessirû velâ tüassirû.
Sonra, "İslâm olursanız şu kadar mükellefiyet var, bu kadar yasak var; Sonra, "İslâm olursanız şu kadar mükellefiyet var, bu kadar yasak var; bunları mükemmel surette yerine getireceksiniz. Gece uyumayacaksınız, gündüzleri tesbihten kalkmayacaksınız, bunları mükemmel surette yerine getireceksiniz. Gece uyumayacaksınız, gündüzleri tesbihten kalkmayacaksınız, namazdan kalkmayacaksınız." gibi değil. Kolaylık edin; "Sabahleyin kalkarsın 2 rekât namaz.namazdan kalkmayacaksınız." gibi değil. Kolaylık edin; "Sabahleyin kalkarsın 2 rekât namaz. Öğlen üstü, 4 rekât namaz. Akşam üzeri, 3 rekât namaz." gibi mesela. Kolaylıklar daima. Öğlen üstü, 4 rekât namaz. Akşam üzeri, 3 rekât namaz." gibi mesela. Kolaylıklar daima.

Mesela, "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem çok okurdu namazda.Mesela, "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem çok okurdu namazda. Bunu da böyle yapın." dersen, o adam ona takat getiremez.Bunu da böyle yapın." dersen, o adam ona takat getiremez. Ona nefret getirmeyeceksin, kolaylıklar göstereceksin, zorlaştırmayacaksın. Ona nefret getirmeyeceksin, kolaylıklar göstereceksin, zorlaştırmayacaksın.

(Kâne izâ bease seriyyeten ev ceyşen)(Kâne izâ bease seriyyeten ev ceyşen) Asker bir tarafa sevk ediliyor.Asker bir tarafa sevk ediliyor. Beasehüm min evveli'n nehâr. Sabahleyin erkenden yola çıkarırlardı.Beasehüm min evveli'n nehâr. Sabahleyin erkenden yola çıkarırlardı. Sabahleyin erkenden çıkarsa; sabahın bereketi vardır, hayırla giderler gelirler. Sabahleyin erkenden çıkarsa; sabahın bereketi vardır, hayırla giderler gelirler.

Kâne izâ bease emîran. Bir emir yollayacak bir tarafa.Kâne izâ bease emîran. Bir emir yollayacak bir tarafa. Kale aksiri'l-hutbete, ve ekılle'l-kelâm, feinne mine'l-kelâm, sihran. Adama dermiş ki,Kale aksiri'l-hutbete, ve ekılle'l-kelâm, feinne mine'l-kelâm, sihran. Adama dermiş ki, "Gittiğin yerde sözü kısa yap!" Bu, Arapların da âdetiymiş, söze başlamadan önce mukaddime dedikleri gibi"Gittiğin yerde sözü kısa yap!" Bu, Arapların da âdetiymiş, söze başlamadan önce mukaddime dedikleri gibi uzun bir konuşma yaparlarmış. "O âdeti bırakın, maksadınız neyse girin!uzun bir konuşma yaparlarmış. "O âdeti bırakın, maksadınız neyse girin! Sözü de kısa ve az yapın, çok yapmayın! Konuşmalarda buna dikkat edin!"Sözü de kısa ve az yapın, çok yapmayın! Konuşmalarda buna dikkat edin!" Ve ekillul kelâm. "Çok da konuşmayın, kısa kesin!" Çünkü, çok söz ömrü zayi eder.Ve ekillul kelâm. "Çok da konuşmayın, kısa kesin!" Çünkü, çok söz ömrü zayi eder. Bu bir felakettir zaten. Allah cümlemizin kusurunu affetsin.Bu bir felakettir zaten.

Allah cümlemizin kusurunu affetsin.
Bu kahvehaneler, gazinolar icat olmuş, halk orada istirahat edeceğim diye gider.Bu kahvehaneler, gazinolar icat olmuş, halk orada istirahat edeceğim diye gider. İster okusun bir şey -gazete vs.- ister okumasın, orada ömür boşa gider.İster okusun bir şey -gazete vs.- ister okumasın, orada ömür boşa gider. Allah dese de boşa gider, ne derse de boşa gider. Boş laflar ömrü çok zayi ediyor. Allah dese de boşa gider, ne derse de boşa gider. Boş laflar ömrü çok zayi ediyor.

Paraların ziyanından ödümüz kopar, 5 kuruşumuz kaybolsa acırız, 5 liramız kaybolsa acırız. Paraların ziyanından ödümüz kopar, 5 kuruşumuz kaybolsa acırız, 5 liramız kaybolsa acırız. Beş yüz liramız, beş bin liramız kaybolsa acırız. Fakat bir dakika ömrü, acaba yüz milyarca para ödeyebilir mi? Beş yüz liramız, beş bin liramız kaybolsa acırız. Fakat bir dakika ömrü, acaba yüz milyarca para ödeyebilir mi? "Yüz milyar lira vereyim de sana, şu bir dakikanı bana ver!" deseler gelir mi elimize? "Yüz milyar lira vereyim de sana, şu bir dakikanı bana ver!" deseler gelir mi elimize? Gitti gider. Binâenaleyh ömrün zayiatı varidatların, servetlerin zayiatından çok acıdır.Gitti gider.

Binâenaleyh ömrün zayiatı varidatların, servetlerin zayiatından çok acıdır.
Onun için çok müteyakkız olmalı, bir anını bile zayi etmemek için uyanık bulunmalıdır. Onun için çok müteyakkız olmalı, bir anını bile zayi etmemek için uyanık bulunmalıdır.

Kâne izâ tedavvera mine'l-leyli. Geceleri uyanıyoruz ya; sağımızdan solumuza dönerken filân, Kâne izâ tedavvera mine'l-leyli. Geceleri uyanıyoruz ya; sağımızdan solumuza dönerken filân, bir uyanıklık oluyor. Böyle uyandıkları vakitte, sağa sola dönerken,bir uyanıklık oluyor. Böyle uyandıkları vakitte, sağa sola dönerken, lâ ilâhe illallâhul vâhidü'l- kahhâr, Rabbü's-semâvâti ve'l-ardı ve mâ beynehüme'l azîzü'l gaffâr derlermiş. lâ ilâhe illallâhul vâhidü'l- kahhâr, Rabbü's-semâvâti ve'l-ardı ve mâ beynehüme'l azîzü'l gaffâr derlermiş.

İnsan uykuda dönerken uyandığı vakitte, daima Allah'ın zikrini hatırlayacak.İnsan uykuda dönerken uyandığı vakitte, daima Allah'ın zikrini hatırlayacak. Dua bilmezsen Elhamdü lillâhi rabbil âlemin de! Kulhuvallahü ehad'i oku!Dua bilmezsen Elhamdü lillâhi rabbil âlemin de! Kulhuvallahü ehad'i oku! Vel asr'i oku! Bir şey yap. Uyandığın vakitte Allah'ın zikriyle meşgul ol!.. Vel asr'i oku! Bir şey yap. Uyandığın vakitte Allah'ın zikriyle meşgul ol!..

(Kâne izâ tekelleme bi-kelimetin eâdehâ selâsen. Bir söz söylemek murad ettikleri vakitte,(Kâne izâ tekelleme bi-kelimetin eâdehâ selâsen. Bir söz söylemek murad ettikleri vakitte, onu üç defa tekrar ederlerdi ki, herkes anlasın. Hattâ tüfheme anhü. Herkes onu anlardı. onu üç defa tekrar ederlerdi ki, herkes anlasın. Hattâ tüfheme anhü. Herkes onu anlardı.

Ve iz etâ alâ kavmin fe selleme aleyhim selleme aleyhim selâsen. Bir kavmin yanına gittikleri vakitte,Ve iz etâ alâ kavmin fe selleme aleyhim selleme aleyhim selâsen. Bir kavmin yanına gittikleri vakitte, onlara esselâmü aleyküm derlerdi. Selleme aleyhim selâsen. Selâmı da üç kere yaparlardı. onlara esselâmü aleyküm derlerdi. Selleme aleyhim selâsen. Selâmı da üç kere yaparlardı. "Esselâmü aleyküm esselâmü aleyküm esselâmü aleyküm" Veyahut da burdaki üçten murad; "Esselâmü aleyküm esselâmü aleyküm esselâmü aleyküm" Veyahut da burdaki üçten murad; kapıya geldikleri vakitte -şimdiki gibi zil yok- esselâmü aleyküm der ses çıkmaz,kapıya geldikleri vakitte -şimdiki gibi zil yok- esselâmü aleyküm der ses çıkmaz, "esselâmü aleyküm!" der ses çıkmaz, "esselâmü aleyküm!" der üçüncü defa; ses çıkmazsa dönerlerdi. "esselâmü aleyküm!" der ses çıkmaz, "esselâmü aleyküm!" der üçüncü defa; ses çıkmazsa dönerlerdi.

Kâne izâ tearra mine'l leyli. Yine gece bir taraftan bir tarafa dönerlerken, Kâne izâ tearra mine'l leyli. Yine gece bir taraftan bir tarafa dönerlerken, rabbi'ğfir ve'rham yâ Rabbî, mağfiret et ve merhamet eyle bizlere;rabbi'ğfir ve'rham yâ Rabbî, mağfiret et ve merhamet eyle bizlere; ve'hdi li's-sebîli'l-akvam, en doğru yola bizleri hidayet eyle yâ Rab, derlermiş. Ne güzel. ve'hdi li's-sebîli'l-akvam, en doğru yola bizleri hidayet eyle yâ Rab, derlermiş. Ne güzel.

Kâne izâ teğaddâ lem yeteaşşa. Sabahleyin yemek yedikleri vakitte, Kâne izâ teğaddâ lem yeteaşşa. Sabahleyin yemek yedikleri vakitte, artık bir daha akşam yemeği yemezlermiş! Yemek yiyip de bizim gibi tatlı, tuzlu, baklavalı,artık bir daha akşam yemeği yemezlermiş!

Yemek yiyip de bizim gibi tatlı, tuzlu, baklavalı,
börekli değil de; arpa ekmeğinden mübarek karınlarını doyurdukları malum.börekli değil de; arpa ekmeğinden mübarek karınlarını doyurdukları malum. Fakat bunu sabahleyin yediklerinde, bir daha akşama yemezlermiş. Fakat bunu sabahleyin yediklerinde, bir daha akşama yemezlermiş.

Vücudun yapısını kendimiz bozuyoruz. Üç defa yemek suretiyle,Vücudun yapısını kendimiz bozuyoruz. Üç defa yemek suretiyle, belki dört defa yemek suretiyle vücudu o yemeye alıştırıyoruz.belki dört defa yemek suretiyle vücudu o yemeye alıştırıyoruz. Alıştıktan sonra da bir daha önüne geçemiyoruz. Halbuki ona bir gıda yetiyor.Alıştıktan sonra da bir daha önüne geçemiyoruz. Halbuki ona bir gıda yetiyor. Bir kere yediğimiz yemeğin gıdası 24 saat vücuda kâfi gelir. Kâfi gelir ama, alışmamışız biz. Bir kere yediğimiz yemeğin gıdası 24 saat vücuda kâfi gelir. Kâfi gelir ama, alışmamışız biz. Alışmadığımız için, hemen karnımız acıkıyor; arkasından istiyoruz yemeği. Alıştırsak istemeyecek. Alışmadığımız için, hemen karnımız acıkıyor; arkasından istiyoruz yemeği. Alıştırsak istemeyecek.

Tabiat-ı sâniye diyorlar, alıştığı şeyi insan istiyor. Sigaraya alışmış içmeden duramaz.Tabiat-ı sâniye diyorlar, alıştığı şeyi insan istiyor. Sigaraya alışmış içmeden duramaz. Çaya alışmış içmeden duramaz. Alıştırmanın cezası oluyor. Kahveciler de öyle. Çaya alışmış içmeden duramaz. Alıştırmanın cezası oluyor. Kahveciler de öyle.

Ve izâ teaşşâ lem yeteğadde. Eğer akşam yemeği yemişse, o zaman da sabahı yemezlermiş.Ve izâ teaşşâ lem yeteğadde. Eğer akşam yemeği yemişse, o zaman da sabahı yemezlermiş. Biz, ramazanda bile yapamıyoruz bunu. Ramazan'da da hem sabah yiyoruz, hem de akşam yiyoruz.Biz, ramazanda bile yapamıyoruz bunu. Ramazan'da da hem sabah yiyoruz, hem de akşam yiyoruz. Kilomuz da hiç eksilmiyor. Allah kusurlarımızı affetsin. Kilomuz da hiç eksilmiyor. Allah kusurlarımızı affetsin.

(Kâne izâ teheccede yüsellimü beyne külle rak'ateyn) Sonra gece namazı çok makbul bir namazdır.(Kâne izâ teheccede yüsellimü beyne külle rak'ateyn) Sonra gece namazı çok makbul bir namazdır. Geceler kısaysa da yine imkânı olanlar yapabilir.Geceler kısaysa da yine imkânı olanlar yapabilir. Fakat uzun gecelerde, geç vakte kadar oturmak suretiyle öldürüyoruz geceyi.Fakat uzun gecelerde, geç vakte kadar oturmak suretiyle öldürüyoruz geceyi. Bol bol laflarla öldürüyoruz. Yattıktan sonra da kalkmaya meydan kalmıyor.Bol bol laflarla öldürüyoruz. Yattıktan sonra da kalkmaya meydan kalmıyor. Erkenden yatsak ki, emr-i Rasûldür. Yatsıdan sonra oturmayın zaruret olmadıkça!Erkenden yatsak ki, emr-i Rasûldür. Yatsıdan sonra oturmayın zaruret olmadıkça! Yatın, gece kalkın; hiç olmazsa bir koyun sağacak kadar birkaç dakika içerisinde iki rekât namaz kılın! Yatın, gece kalkın; hiç olmazsa bir koyun sağacak kadar birkaç dakika içerisinde iki rekât namaz kılın!

Bu gece namazları ki; herkes uykuda, ses yok seda yok. O saatte kalkmışsın, seni gören de yok.Bu gece namazları ki; herkes uykuda, ses yok seda yok. O saatte kalkmışsın, seni gören de yok. Hani şimdi camide herkes birbirini görüyor. Ama, gece evinde seni kimse görmüyor.Hani şimdi camide herkes birbirini görüyor. Ama, gece evinde seni kimse görmüyor. Kalktın abdestini aldın güzelce. Allah'ın divanına durdun.Kalktın abdestini aldın güzelce. Allah'ın divanına durdun. Cenâb-ı Hak bundan çok memnun ve razı olur ve ona büyük mükâfatlar ihsan eder. Niçin? Cenâb-ı Hak bundan çok memnun ve razı olur ve ona büyük mükâfatlar ihsan eder. Niçin? Hak için olduğu besbelli. Onun için, Medine-i Münevvere'de bir namaz onbin namaza bedel.Hak için olduğu besbelli.

Onun için, Medine-i Münevvere'de bir namaz onbin namaza bedel.
Mekke-i Mükerreme'de bir namaz yüzbin namaza muadil. Ama şimdi hepimizin Mekke'de olması mümkün mü?Mekke-i Mükerreme'de bir namaz yüzbin namaza muadil. Ama şimdi hepimizin Mekke'de olması mümkün mü? Medine'de olması mümkün mü? Değil. Gitsek de, orada 5-10 gün oturup dönüyoruz, mecburen. Medine'de olması mümkün mü? Değil. Gitsek de, orada 5-10 gün oturup dönüyoruz, mecburen. Fakat, herkesin evinde her gün namaz kılabilmesi çok mümkün. Fakat, herkesin evinde her gün namaz kılabilmesi çok mümkün. Gece kalkıp da iki rekât namaz kılarsan, yüzbinden efdal! Kalk gece vakti herkes uyurken,Gece kalkıp da iki rekât namaz kılarsan, yüzbinden efdal!

Kalk gece vakti herkes uyurken,
al güzel bir abdest, dön Cenâb-ı Allah'a. al güzel bir abdest, dön Cenâb-ı Allah'a. "Yâ Rabbî senin rızan için durdum divana!" diyerek iki rekât namaz kıl."Yâ Rabbî senin rızan için durdum divana!" diyerek iki rekât namaz kıl. Bildiğin surelerle. Yâsîn'i bilirse hele... Gecenin yarısı, gecenin kalbi derler.Bildiğin surelerle. Yâsîn'i bilirse hele... Gecenin yarısı, gecenin kalbi derler. Kur'an'ın kalbi Yâsîn derler; insanın da bir kalbi var. Bu üç kalp bir araya geldi miydi, yıkılır dünya.Kur'an'ın kalbi Yâsîn derler; insanın da bir kalbi var. Bu üç kalp bir araya geldi miydi, yıkılır dünya. Böyle huzur ile Allah'ın divanına durdun, Yasin'i güzelce okudun mu;Böyle huzur ile Allah'ın divanına durdun, Yasin'i güzelce okudun mu; ister hepsini oku, ister ikiye böl iki defada oku. Nasıl yaparsan câiz. ister hepsini oku, ister ikiye böl iki defada oku. Nasıl yaparsan câiz.

Cenâb-ı Peygamber sallahu aleyhi ve sellem her iki rekâtte bir selam verirlermiş teheccüd namazındaCenâb-ı Peygamber sallahu aleyhi ve sellem her iki rekâtte bir selam verirlermiş teheccüd namazında ve sekiz rekât kılarlarmış teheccüd namazını.ve sekiz rekât kılarlarmış teheccüd namazını. Bunun sekizi gecede teheccüd namazı, üçü vitir, ikisi de sabah namazının sünneti imiş. Vitri yatsıdan kılmıyor.Bunun sekizi gecede teheccüd namazı, üçü vitir, ikisi de sabah namazının sünneti imiş. Vitri yatsıdan kılmıyor. Vitri biz hep hazır yatsının arkasından hemen ekleriz. Yatsının arkasından vitri eklemek doğru değil. Vitri biz hep hazır yatsının arkasından hemen ekleriz. Yatsının arkasından vitri eklemek doğru değil. Vitri, gecenin yarısına varırken, evimizde kılacağız. Vitri, gecenin yarısına varırken, evimizde kılacağız.

Abdest alırken, abdestlerinden artan suyu da secde mahalline serpiştirirlermiş.Abdest alırken, abdestlerinden artan suyu da secde mahalline serpiştirirlermiş. Secde mahalleri - Arabistan'da bulunanlar bilir- o sıcak mevsimde ateş gibi oluyor.Secde mahalleri - Arabistan'da bulunanlar bilir- o sıcak mevsimde ateş gibi oluyor. Ateş gibi olduğu vakitte, insan alnını koyunca, yanar. Onun için oraya biraz su serpiyormuş. Ateş gibi olduğu vakitte, insan alnını koyunca, yanar. Onun için oraya biraz su serpiyormuş.

Oralarda sıcak mevsimlerde, temmuz-ağustos aylarında yatarken uyuyamazsın.Oralarda sıcak mevsimlerde, temmuz-ağustos aylarında yatarken uyuyamazsın. Altına biraz soğuk su dökersin. O suyun soğukluğu ile yarım saat, on dakika bir şey uyuyabilirsen uyursun.Altına biraz soğuk su dökersin. O suyun soğukluğu ile yarım saat, on dakika bir şey uyuyabilirsen uyursun. Ondan sonra yine ateş kesilir orası. Onun için Efendimiz artan suyu yere serpermiş.Ondan sonra yine ateş kesilir orası. Onun için Efendimiz artan suyu yere serpermiş. Bir rivayette de, Cenâb-ı Peygamber'in yüzündeki sular, eğildiği vakitte secde yerini ıslatırmış. Bir rivayette de, Cenâb-ı Peygamber'in yüzündeki sular, eğildiği vakitte secde yerini ıslatırmış.

Kâne izâ tevedda'e ehaze keffen min main fe nedaha bihi fercühu. Kâne izâ tevedda'e ehaze keffen min main fe nedaha bihi fercühu. Abdest aldıktan sonra bir avuç su alırlar, o aldıkları suyu avret yerlerine,Abdest aldıktan sonra bir avuç su alırlar, o aldıkları suyu avret yerlerine, ön taraflarına serpiştirirlermiş ki; namaza durduğu vakitte bir ıslaklık gelirse,ön taraflarına serpiştirirlermiş ki; namaza durduğu vakitte bir ıslaklık gelirse, "Ben su serptim ya, o suyun ıslaklığıdır." diye düşünüp, insanı vehim denilen o şeyden kurtarmak için... "Ben su serptim ya, o suyun ıslaklığıdır." diye düşünüp, insanı vehim denilen o şeyden kurtarmak için...

Kâne izâ tevedda'e harrake hâtemehu. Abdest alırken yüzüğünü oynatırlarmış ki, yüzüğün altına su geçsin.Kâne izâ tevedda'e harrake hâtemehu. Abdest alırken yüzüğünü oynatırlarmış ki, yüzüğün altına su geçsin. Çünkü yüzük biraz sıkıca olursa, altına su geçmez. Biraz enlice olursa yine altı kuru kalır.Çünkü yüzük biraz sıkıca olursa, altına su geçmez. Biraz enlice olursa yine altı kuru kalır. Mutlaka onu oynatmak lâzım. Cenâb-ı Peygamber de öyle yaparlarmış. Mutlaka onu oynatmak lâzım. Cenâb-ı Peygamber de öyle yaparlarmış.

Abdest alırlarken kollarını, dirseklerini de geçmek suretiyle ovalıyarak,Abdest alırlarken kollarını, dirseklerini de geçmek suretiyle ovalıyarak, suyu üzerlerinden akıtırlarmış. Abdest alırken sakalı ıslanıyor ama, ayrıca bir suyla bunları hilallerlermiş. suyu üzerlerinden akıtırlarmış.

Abdest alırken sakalı ıslanıyor ama, ayrıca bir suyla bunları hilallerlermiş.

Kâne izâ tevedda'e ehaze keffen min main. Abdestten sonra bir avuç su alırmış,Kâne izâ tevedda'e ehaze keffen min main. Abdestten sonra bir avuç su alırmış, fe edhalehu tahte hanekihi çenesinin altına, sakalına vururmuş;fe edhalehu tahte hanekihi çenesinin altına, sakalına vururmuş; hâkezâ emeranî rabbî "Bana Rabbim böyle emretti." diye bize de tavsiyede bulunuyor. hâkezâ emeranî rabbî "Bana Rabbim böyle emretti." diye bize de tavsiyede bulunuyor.

Kâne izâ tevedda'e. Abdest aldıkları vakitte, arake âridayhi yanaklarını böyle ovarlarmış. Kâne izâ tevedda'e. Abdest aldıkları vakitte, arake âridayhi yanaklarını böyle ovarlarmış. Yani, her âzâda da bu gerekiyor; suyu akıtmak kâfi gelmiyor.Yani, her âzâda da bu gerekiyor; suyu akıtmak kâfi gelmiyor. Suyu akıtmakla su akar gider, bazı yerler kuru kalır. Fakat ovalamak da ayrıca bir sünnettir.Suyu akıtmakla su akar gider, bazı yerler kuru kalır. Fakat ovalamak da ayrıca bir sünnettir. Sümme şebbeke lihyetühu bi-esâbiı'hi min tahtihâ. Ondan sonra böyle parmaklarıyla sakallarını hilallerlermiş. Sümme şebbeke lihyetühu bi-esâbiı'hi min tahtihâ. Ondan sonra böyle parmaklarıyla sakallarını hilallerlermiş.

Abdest aldıktan sonra 2 rekât mutlaka namaz kılarlarmış. Abdest aldıktan sonra 2 rekât mutlaka namaz kılarlarmış. Buna abdest namazı "tahiyyetül vüdû" diyorlar. Kerahat vakti olmamak şartıyla, bu müstehabtır.Buna abdest namazı "tahiyyetül vüdû" diyorlar. Kerahat vakti olmamak şartıyla, bu müstehabtır. Fakat Şafiîler kerahat vaktini tanımazlar; bu sünnettir diyerekten abdestin arkasından, Fakat Şafiîler kerahat vaktini tanımazlar; bu sünnettir diyerekten abdestin arkasından, o iki rekât namazı mutlaka kılarlar. o iki rekât namazı mutlaka kılarlar.

Abdest alırlarken, küçük parmaklarıyla ayak parmaklarının altlarını, aralarını oğarlarmış.Abdest alırlarken, küçük parmaklarıyla ayak parmaklarının altlarını, aralarını oğarlarmış. Ayak parmakları sık olur. Parmak aralarını ovalamazsanız, aralarına su geçmez. Ayak parmakları sık olur. Parmak aralarını ovalamazsanız, aralarına su geçmez. Onun için parmak aralarına suyu emdirmek lâzım geliyor. Onun için parmak aralarına suyu emdirmek lâzım geliyor.

Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellemin bazan, abdest aldıktan sonra yüzlerini eteklerine de sildikleri olurmuş.Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellemin bazan, abdest aldıktan sonra yüzlerini eteklerine de sildikleri olurmuş. Her zaman evde bulunmazlar ki, havlu versinler. Dış tarafta bir yerde abdest aldıkları vakitte,Her zaman evde bulunmazlar ki, havlu versinler. Dış tarafta bir yerde abdest aldıkları vakitte, havlu nerede diye aramazlar, işte öyle kurulanıverirlermiş. Hep işin kolayına gitmek. havlu nerede diye aramazlar, işte öyle kurulanıverirlermiş. Hep işin kolayına gitmek.

Elham'ı okuyorlar, en nihayet dedikleri vakitte, (kale âmîn) âmîn'i de arkasından söylerlermiş. Elham'ı okuyorlar, en nihayet dedikleri vakitte, (kale âmîn) âmîn'i de arkasından söylerlermiş. Hattâ yüsmia men yeleyhi mine's-saffi'l-evvel. İlk saf, âmîn sesini duyacak kadar sesli okurlarmış âmîn'i.Hattâ yüsmia men yeleyhi mine's-saffi'l-evvel. İlk saf, âmîn sesini duyacak kadar sesli okurlarmış âmîn'i. Birinci saf onu güzelce duyarmış. Onun için Mekke-i Mükerreme'de okunduğu vakit, Birinci saf onu güzelce duyarmış.

Onun için Mekke-i Mükerreme'de okunduğu vakit,
-orada Şafîler filan ekseriyette- "âmîn..." diye bir çınlar. Biz de iltihak ederiz onlara.-orada Şafîler filan ekseriyette- "âmîn..." diye bir çınlar. Biz de iltihak ederiz onlara. Bizim de yapmamız belki lazım ama, imamımız "Bunu gizli yapın!" demiş. Bunlar hadistir.Bizim de yapmamız belki lazım ama, imamımız "Bunu gizli yapın!" demiş.

Bunlar hadistir.
Bunların hülasası fıkıh kitaplarındadır. Bunlarla amel bize câiz değil. "Ben hadiste gördüm de,Bunların hülasası fıkıh kitaplarındadır. Bunlarla amel bize câiz değil. "Ben hadiste gördüm de, bunu böyle yapayım!" olmaz. Fıkhında ne dediyse onu yapacaksın. Bunlar süzgeçten geçiyor.bunu böyle yapayım!" olmaz. Fıkhında ne dediyse onu yapacaksın. Bunlar süzgeçten geçiyor. Çeşitlisi var bu hadislerin; kaç çeşit gelmiş. Başka kitaplarda da var. Bunlar toplanmış, toplanmış;Çeşitlisi var bu hadislerin; kaç çeşit gelmiş. Başka kitaplarda da var. Bunlar toplanmış, toplanmış; fakihler bunları ölçmüşler, biçmişler, "Böyle olacak!" demişler. Bize lazım olan, o fakihin dediğidir.fakihler bunları ölçmüşler, biçmişler, "Böyle olacak!" demişler. Bize lazım olan, o fakihin dediğidir. Hadiste okuruz, amennâ deriz; fakat amel fıkıh kitabındaki karara göredir.Hadiste okuruz, amennâ deriz; fakat amel fıkıh kitabındaki karara göredir. Çünkü bizim kudretimiz yoktur ki, bu hadisin hangi hadislerle karşılaştığını bilelim. Çünkü bizim kudretimiz yoktur ki, bu hadisin hangi hadislerle karşılaştığını bilelim.

Kâne izâ câe'ş-şitâü. Kış geldiği vakitte, dehale'l-beyte leylete'l cumuah.Kâne izâ câe'ş-şitâü. Kış geldiği vakitte, dehale'l-beyte leylete'l cumuah. Evler yazlık ve kışlık olmak üzere iki çeşittir. Odalar da öyle; kışlık oda, yazlık oda.Evler yazlık ve kışlık olmak üzere iki çeşittir. Odalar da öyle; kışlık oda, yazlık oda. Yazın serin tarafa oturur insan, kışın da güneşe karşı ve rüzgârdan muhafazalı yerlere oturur.Yazın serin tarafa oturur insan, kışın da güneşe karşı ve rüzgârdan muhafazalı yerlere oturur. Demek ki evleri öyleymiş. Kış gelince, bu kışlık evine cuma günü girerlermiş. Demek ki evleri öyleymiş. Kış gelince, bu kışlık evine cuma günü girerlermiş.

Bazıları bu beyt tabirinden Kâbe-i Muazzama'yı murad ederekten,Bazıları bu beyt tabirinden Kâbe-i Muazzama'yı murad ederekten, "Cuma günü Kâbe-i Muazzama'ya girerlerdi." demişler. Ve izâ câe's-sayf. Yaz gelince de, "Cuma günü Kâbe-i Muazzama'ya girerlerdi." demişler. Ve izâ câe's-sayf. Yaz gelince de, haraca leyletel cumuah kışlık evden cuma günü çıkarlarmış. haraca leyletel cumuah kışlık evden cuma günü çıkarlarmış. Cuma gününü tercih edişleri, yukarıda da geçmişti geçen derslerde... Cuma gününü tercih edişleri, yukarıda da geçmişti geçen derslerde...

Ve izâ lebise sevben cedîden. Yeni bir elbise geldiği vakitte, cuma günü giyerlerdi yeni elbiselerini.Ve izâ lebise sevben cedîden. Yeni bir elbise geldiği vakitte, cuma günü giyerlerdi yeni elbiselerini. Hamidallâhe ve sallâ rak'ateyn hem hamd eder hem de iki rekât namaz kılarlardı.Hamidallâhe ve sallâ rak'ateyn hem hamd eder hem de iki rekât namaz kılarlardı. "Elhamdülillâh yâ Rabbi, bu esvabı bana verdin!" diye. Esvab insanın ziynetidir."Elhamdülillâh yâ Rabbi, bu esvabı bana verdin!" diye.

Esvab insanın ziynetidir.
İnsanlar arasındaki şerefine uygun olması lazım gelir.İnsanlar arasındaki şerefine uygun olması lazım gelir. Adî bir esvabla, ne kadar bilgin olsanız da kimse kıymet vermez size.Adî bir esvabla, ne kadar bilgin olsanız da kimse kıymet vermez size. Ama elbiseniz düzgün olduktan sonra, iş değişir. Nasreddin Hoca bile, Ama elbiseniz düzgün olduktan sonra, iş değişir. Nasreddin Hoca bile, "İtibar kürkte." demiş. Ve kese'l-haleka. İki rekât namaz kılar, "İtibar kürkte." demiş.

Ve kese'l-haleka. İki rekât namaz kılar,
o üstündeki eski elbisesini de hemen bir fakire verirlermiş. İki tane yapmıyorlar. o üstündeki eski elbisesini de hemen bir fakire verirlermiş. İki tane yapmıyorlar. Yenisi geldi; eskisini hemen bir fakire veriyorlar. Yenisi geldi; eskisini hemen bir fakire veriyorlar.

(Kâne izâ câehû cibrîl, fekarae bismillâhirrahmânirrahîm) Vahyi Cebrail aleyhisselâm getiriyor.(Kâne izâ câehû cibrîl, fekarae bismillâhirrahmânirrahîm) Vahyi Cebrail aleyhisselâm getiriyor. Kur'an'ın âyetlerini getirirken, bismillâhirrahmanirrahîm ile başlarsa,Kur'an'ın âyetlerini getirirken, bismillâhirrahmanirrahîm ile başlarsa, Cenâb-ı Peygamber bunun sûre başı olduğunu bildirmiş. Âyetler tedricî bir surette geliyor.Cenâb-ı Peygamber bunun sûre başı olduğunu bildirmiş.

Âyetler tedricî bir surette geliyor.
Meselâ, Sûre-i Bakara 286 ayet. Kaç günde kim bilir nâzil oldu?Meselâ, Sûre-i Bakara 286 ayet. Kaç günde kim bilir nâzil oldu? Ama birbirine eklenmesini, Cenâb-ı Peygamber Levh-i Mahfuz'da görmek suretiyle, öyle tensib etmişler.Ama birbirine eklenmesini, Cenâb-ı Peygamber Levh-i Mahfuz'da görmek suretiyle, öyle tensib etmişler. Bismillâhirrahmanirrahîm geldiği zaman bu sure ayrılıyor. Mesela; Bakara bitti, Al-i İmran geldi.Bismillâhirrahmanirrahîm geldiği zaman bu sure ayrılıyor. Mesela; Bakara bitti, Al-i İmran geldi. Bismillâhirrahmanirrahîm ile başlamasından yeni bir sûrenin nâzil olduğunu anlardı. Bismillâhirrahmanirrahîm ile başlamasından yeni bir sûrenin nâzil olduğunu anlardı.

Bir mal-ü ganimet bir taraftan kendilerine gelirse, onu kat'iyyen geceletmezlermiş.Bir mal-ü ganimet bir taraftan kendilerine gelirse, onu kat'iyyen geceletmezlermiş. Gelen mal, hemen o gün dağıtılsın isterlermiş. Gelen mal, hemen o gün dağıtılsın isterlermiş.

Cenâb-ı Peygamber sallahu aleyhi ve sellimin son demlerinde,Cenâb-ı Peygamber sallahu aleyhi ve sellimin son demlerinde, mal-ü ganimetten yanlarında fakirlere verilmek üzere 7 dinar kalmış. Artık kendi kuvveti, kudreti kaybolmuş. mal-ü ganimetten yanlarında fakirlere verilmek üzere 7 dinar kalmış. Artık kendi kuvveti, kudreti kaybolmuş. Hazret-i Âişe validemize diyorlar ki, "O bizim dağıtamadığımız 7 dinar var ya, Hazret-i Âişe validemize diyorlar ki, "O bizim dağıtamadığımız 7 dinar var ya, onları Hazret-i Ali'ye ver; muhtaçlara versin!" sonra dalıyorlar. Hastalığın şiddetiyle baygınlık geçiriyorlar.onları Hazret-i Ali'ye ver; muhtaçlara versin!" sonra dalıyorlar. Hastalığın şiddetiyle baygınlık geçiriyorlar. Ayıldıkları vakitte soruyor; "Yâ Âişe o parayı verdin mi Ali'ye?" Hazret-i Âişe validemiz dedi ki,Ayıldıkları vakitte soruyor; "Yâ Âişe o parayı verdin mi Ali'ye?" Hazret-i Âişe validemiz dedi ki, "Yâ Rasûlallah, sana bakmaktan, seninle meşgul olmaktan, Ali'ye veremedim.""Yâ Rasûlallah, sana bakmaktan, seninle meşgul olmaktan, Ali'ye veremedim." "Çabuk onu Ali'ye verin!" Yine baygınlık geçiriyorlar, ayılıyorlar. Hatırına geliyor;"Çabuk onu Ali'ye verin!" Yine baygınlık geçiriyorlar, ayılıyorlar. Hatırına geliyor; "Ya Âişe, o paraları verdin mi?" Onu derhal yerlerine vermelerini isterlermiş. "Ya Âişe, o paraları verdin mi?" Onu derhal yerlerine vermelerini isterlermiş.

Bu çok güzel bir dua. Efendimiz'in çeşitli dua tavsiyeleri var; bu en kolayı. Bu çok güzel bir dua. Efendimiz'in çeşitli dua tavsiyeleri var; bu en kolayı.

Bir dua var: "Sübhanekallahümme ve bihamdik. Eşhedü enlâilâhe illâ ente vahdeke lâ şerike lek.Bir dua var: "Sübhanekallahümme ve bihamdik. Eşhedü enlâilâhe illâ ente vahdeke lâ şerike lek. Estağfirüke ve etübü ileyk." Bir toplulukta oturduk, yarım saat, bir saat muhabbet ettik; dağılacağız.Estağfirüke ve etübü ileyk." Bir toplulukta oturduk, yarım saat, bir saat muhabbet ettik; dağılacağız. "Dağılırken, bu duayı okuyun da, öyle dağılın." diyor Efendimiz sallahu aleyhi ve sellem. "Dağılırken, bu duayı okuyun da, öyle dağılın." diyor Efendimiz sallahu aleyhi ve sellem. Ki, meclisimiz rahmet meclisi olsun. Eğer böyle Allah'ın zikri yapılmadan dağılırsanız,Ki, meclisimiz rahmet meclisi olsun. Eğer böyle Allah'ın zikri yapılmadan dağılırsanız, o meclisteki günahlar, üzerinizde yığılı kalır.o meclisteki günahlar, üzerinizde yığılı kalır. Ama bunlarla, Cenâb-ı Hakk'ın mağfiretine mazhar olmuş oluyoruz. Bu duayı herkes ezberleyemiyor. Ama bunlarla, Cenâb-ı Hakk'ın mağfiretine mazhar olmuş oluyoruz.

Bu duayı herkes ezberleyemiyor.
Kolaydır ama, üzerine düşülmeyince bellenilmez. Fakat, Estağfirullah demesi zor değil.Kolaydır ama, üzerine düşülmeyince bellenilmez. Fakat, Estağfirullah demesi zor değil. Bu herkesin yapabileceği bir şey. O Bu herkesin yapabileceği bir şey. O nun için Cenâb-ı Peygamber sallahu aleyhi ve sellem, Estağfirullah kelimesini 10'dan 15'e kadar yaparlarmış.nun için Cenâb-ı Peygamber sallahu aleyhi ve sellem, Estağfirullah kelimesini 10'dan 15'e kadar yaparlarmış. Estağfirullah... Estağfirullah... Estağfirullah der, öyle dağılırlarmış. Estağfirullah... Estağfirullah... Estağfirullah der, öyle dağılırlarmış.

Bu mecliste, beşeriyet itibariyle belki dedikodu yaptık, belki başkalarının aleyhinde konuştuk, Bu mecliste, beşeriyet itibariyle belki dedikodu yaptık, belki başkalarının aleyhinde konuştuk, belki hatır gönül yıkıcı bir şeyler de oldu, neler olduysa oldu. belki hatır gönül yıkıcı bir şeyler de oldu, neler olduysa oldu. Kusurlarımızın, kabahatlerimizin affını Cenâb-ı Hak'tan dileyerekten öyle kalkmayı tavsiye buyurmuşlar. Kusurlarımızın, kabahatlerimizin affını Cenâb-ı Hak'tan dileyerekten öyle kalkmayı tavsiye buyurmuşlar.

Cenâb-ı Hak kusurlarımızı affetsin. Tevfîkât-ı samedâniyyesine de mazhar etsin. Cenâb-ı Hak kusurlarımızı affetsin. Tevfîkât-ı samedâniyyesine de mazhar etsin.

Kendilerini üzen bir şey olduğu vakitte, hemen kalkar, namaza dururlarmış ki, Kendilerini üzen bir şey olduğu vakitte, hemen kalkar, namaza dururlarmış ki, Cenâb-ı Hak'tan gelecek yardım ile onu defetmek mümkün olsun, O mutsuzluğu, o üzüntüyü,Cenâb-ı Hak'tan gelecek yardım ile onu defetmek mümkün olsun, O mutsuzluğu, o üzüntüyü, o gamı, o kederi gidermenin en güzel yolu namaz kılmakmış. Birçok geliyorlar:o gamı, o kederi gidermenin en güzel yolu namaz kılmakmış.

Birçok geliyorlar:
"Şöyle sıkıntımız var, böyle sıkıntımız var." Namaza durun! Hele gece durursanız daha âlâ olur."Şöyle sıkıntımız var, böyle sıkıntımız var." Namaza durun! Hele gece durursanız daha âlâ olur. Bu suretle de, bakarsınız ki, o sıkıntılar üzerinizden gitmiş olur. Bu suretle de, bakarsınız ki, o sıkıntılar üzerinizden gitmiş olur.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2