Namaz Vakitleri

24 Cemâziye'l-Evvel 1446
26 Kasım 2024
İmsak
06:26
Güneş
07:56
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:10
Detaylı Arama

Duanın Şartları

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

2 Muharrem 1412 / 14.07.1991
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Dua Etmenin Âdâbı, Fakirin, Mazlumun Duasını Alın!, En Büyük İyilik Şuurlu Yetiştirmek, Kardeşlerinize İsimleriyle | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Duanın Şartları

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

2 Muharrem 1412 / 14.07.1991
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Dua Etmenin Âdâbı, Fakirin, Mazlumun Duasını Alın!, En Büyük İyilik Şuurlu Yetiştirmek, Kardeşlerinize İsimleriyle | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü li'llâhi Rabbi'l-âlemîn alâ külli hâlin ve fî külli hîn,el-Hamdü li'llâhi Rabbi'l-âlemîn alâ külli hâlin ve fî külli hîn, hamden kesîren tayyiben mübâreken fîh.hamden kesîren tayyiben mübâreken fîh. Kemâ yuhibbü ve yerdâ ve yenbegî li-celâli vechihi'l-kerîm es-salâtü ve's-selâmü alâ hayri halkıhîKemâ yuhibbü ve yerdâ ve yenbegî li-celâli vechihi'l-kerîm es-salâtü ve's-selâmü alâ hayri halkıhî seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâ ve üsvetine'l-hasenetiseyyidinâ ve senedinâ ve mededinâ ve üsvetine'l-haseneti Muhammedini'l Mustafa ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'l cezâ. Muhammedini'l Mustafa ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'l cezâ.

Allâhümme şeffi' fînâ ve ardıhî annâ bi-lutfike ve keremike yâ ekreme'l-ekremîn. Emmâ ba'dü. Allâhümme şeffi' fînâ ve ardıhî annâ bi-lutfike ve keremike yâ ekreme'l-ekremîn.

Emmâ ba'dü.

Fe yâ eyyühe'l-ihvân. Fe-inne efdale'lFe yâ eyyühe'l-ihvân. Fe-inne efdale'l hedyi hedyü seyyiddinâ Muhammedin sallallahu aleyhı ve sellem ve şerre'l-ümûri muhdesâtühâhedyi hedyü seyyiddinâ Muhammedin sallallahu aleyhı ve sellem ve şerre'l-ümûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nârve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl. ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl.

Üd'u'llâhe ve entüm mûkınûne bi'l-icâbeti va'lemû enna'llâhe Teâlâ lâ yestecîbü düâeÜd'u'llâhe ve entüm mûkınûne bi'l-icâbeti va'lemû enna'llâhe Teâlâ lâ yestecîbü düâe men kalbühû ğâfilün lâh. men kalbühû ğâfilün lâh.

Bir başka rivayette de: İnna'llâha teâlâ lâ yestecîbü düâe Bir başka rivayette de:

İnna'llâha teâlâ lâ yestecîbü düâe
rivayet edilmiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'inrivayet edilmiş.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in
hadîs-i şerîflerini okumak, anlatmak, dinlemek taallüm etmek,hadîs-i şerîflerini okumak, anlatmak, dinlemek taallüm etmek, tefeyyüz etmek için toplanmış, bir araya gelmiş bulunuyoruz. Allah razı olsun. tefeyyüz etmek için toplanmış, bir araya gelmiş bulunuyoruz. Allah razı olsun.

Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına ve dinlenmesine başlamadan önceBu hadîs-i şerîflerin okunmasına ve dinlenmesine başlamadan önce Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e bağlılığımızın, sevgimizin, saygımızın, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e bağlılığımızın, sevgimizin, saygımızın, ona karşı olan iyi niyetimizin bir nişânesi olmak üzere ruh-i pâkine hediye edelim diyeona karşı olan iyi niyetimizin bir nişânesi olmak üzere ruh-i pâkine hediye edelim diye ve onun mübarek âlinin, pak ashâbının, verese-i enbiyâ olan sadât ı turuk-i aliyyemizin,ve onun mübarek âlinin, pak ashâbının, verese-i enbiyâ olan sadât ı turuk-i aliyyemizin, evliyâullahın, salihlerin, ve sâir mü'minîn-i mü'minâtın, âhirete göçmüş olan büyüklerimizin,evliyâullahın, salihlerin, ve sâir mü'minîn-i mü'minâtın, âhirete göçmüş olan büyüklerimizin, geçmişlerimizin, akrabalarımızın ruhlarına hediye olsun diye ve biz de Rabbimiz'in sevdiğigeçmişlerimizin, akrabalarımızın ruhlarına hediye olsun diye ve biz de Rabbimiz'in sevdiği razı olduğu kullar olarak yaşayalım, Rabbimiz'in sevdiği razı olduğu işleri yapalım,razı olduğu kullar olarak yaşayalım, Rabbimiz'in sevdiği razı olduğu işleri yapalım, Rabbimiz'in sevdiği razı olduğu yolda yürüyelim, huzuruna sevdiği razı olduğu kullar olarak varalım diye,Rabbimiz'in sevdiği razı olduğu yolda yürüyelim, huzuruna sevdiği razı olduğu kullar olarak varalım diye, bir Fâtiha üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım, öyle başlayalım. bir Fâtiha üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım, öyle başlayalım.

Metinde iki rivayetini okumuş olduğumuz ilk hadîs-i şerîf, Râmûzü'l-ehâdîs'inMetinde iki rivayetini okumuş olduğumuz ilk hadîs-i şerîf, Râmûzü'l-ehâdîs'in yirminci sayfasının sonunda. Benim kitabımda "on dokuzuncu sayfa" diye işaretlenmiş.yirminci sayfasının sonunda. Benim kitabımda "on dokuzuncu sayfa" diye işaretlenmiş. Fakat matbularda galiba bir sayfa farkı var.Fakat matbularda galiba bir sayfa farkı var. Onun en aşağısındaki sayfanın, en altındaki hadisi bırakmışız.Onun en aşağısındaki sayfanın, en altındaki hadisi bırakmışız. Onu okuyacağız, öbür sayfaya öyle geçeceğiz. Onu okuyacağız, öbür sayfaya öyle geçeceğiz.

Üd'u'llâhe ve entum mûkinûne bi'l-icâbeti. Üd'u'llâhe ve entum mûkinûne bi'l-icâbeti.

Peygamber Efendimiz'in, duanın âdâbıyla ilgili bir tavsiyesi. Efendimiz buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz'in, duanın âdâbıyla ilgili bir tavsiyesi.

Efendimiz buyuruyor ki;

"Ey benim ümmetim, Allah'a dua edeceğiniz zaman; 'Allah benim duama icabet eder,"Ey benim ümmetim, Allah'a dua edeceğiniz zaman; 'Allah benim duama icabet eder, Allah benim duamı kabul eder, kabul edecek. Beni duyuyor, işitiyor.Allah benim duamı kabul eder, kabul edecek. Beni duyuyor, işitiyor. Benim istediğimi de verecek olan O'dur.' diye duanın karşılığını vereceğine candan,Benim istediğimi de verecek olan O'dur.' diye duanın karşılığını vereceğine candan, şeksiz, şüphesiz inanmış olarak dua edin.şeksiz, şüphesiz inanmış olarak dua edin. Hâlet-i rûhiyeniz, düşünce tarzınız, mantığınız o tarzda olsun, duayı o şekliyle o zihniyetle yapın." Hâlet-i rûhiyeniz, düşünce tarzınız, mantığınız o tarzda olsun, duayı o şekliyle o zihniyetle yapın."

Niye izah ediyor? Ben nereden bilebilirim; Rabbim benim duamı kabul edecek mi, etmeyecek mi?Niye izah ediyor?

Ben nereden bilebilirim; Rabbim benim duamı kabul edecek mi, etmeyecek mi?
Kimse kendisini zorlayamaz ki. Ne dilerse öyle yapar. Kimse kendisini zorlayamaz ki. Ne dilerse öyle yapar. Ben nereden bileyim; benim duamı kabul edecek mi etmeyecek mi? Ben nereden bileyim; benim duamı kabul edecek mi etmeyecek mi?

Hayır, benim Rabbim dualarımı kabul edicidir.Hayır, benim Rabbim dualarımı kabul edicidir. "Dua edin; ben sizin duanıza icabet ederim." diye Kur'ân-ı Kerîm'de bildirmiş."Dua edin; ben sizin duanıza icabet ederim." diye Kur'ân-ı Kerîm'de bildirmiş. "Elbette benim duamı da kabul eder." diye cân u gönülden sıdk ile bağlı"Elbette benim duamı da kabul eder." diye cân u gönülden sıdk ile bağlı ve duanıza cevap vereceğine kânî olarak dua edin. ve duanıza cevap vereceğine kânî olarak dua edin.

Va'lemû. "Bilin ki." Enna'llâhe Teâlâ lâ yestecîbü duâe men kalbühû ğâfilün lâh. Va'lemû. "Bilin ki." Enna'llâhe Teâlâ lâ yestecîbü duâe men kalbühû ğâfilün lâh.

Bir rivayet bu. "Kalbi gafil ve kafası başka yerlerde gezen bir insanın duasını Allah kabul etmez." Bir rivayet bu.

"Kalbi gafil ve kafası başka yerlerde gezen bir insanın duasını Allah kabul etmez."

Veyahut bir öbür rivayete göre; Veyahut bir öbür rivayete göre;

"Gafil, başka şeyle meşgul, başka şeye takılmış olan bir gönülden yapılan duayı kabul etmez." demektir. "Gafil, başka şeyle meşgul, başka şeye takılmış olan bir gönülden yapılan duayı kabul etmez." demektir.

İkisi de aşağı yukarı aynı. Bazı insanlar vardır; bu halleri siz de bilirsiniz,İkisi de aşağı yukarı aynı.

Bazı insanlar vardır; bu halleri siz de bilirsiniz,
bazen sizler de bizler de bu hâlin içine düşüp böyle yaptığımız, hatalı davrandığımız oluyor. bazen sizler de bizler de bu hâlin içine düşüp böyle yaptığımız, hatalı davrandığımız oluyor.

İnsan namaz kılıyor; "Allahu Ekber" dediği zaman Rabbü'l-âlemîn'in huzûr-u mânevîsine giriyor.İnsan namaz kılıyor; "Allahu Ekber" dediği zaman Rabbü'l-âlemîn'in huzûr-u mânevîsine giriyor. Huzûr-u ilâhîde, âlemlerin Rabbinin huzurunda el pençe divan durmuş. Huzûr-u ilâhîde, âlemlerin Rabbinin huzurunda el pençe divan durmuş.

O kendisini görüyor; bu da ona ibadet ediyor.O kendisini görüyor; bu da ona ibadet ediyor. Fakat aklı kasapta, bakkalda, borçta, alacakta, aklına çeşit çeşit şeyler geliyor; Fakat aklı kasapta, bakkalda, borçta, alacakta, aklına çeşit çeşit şeyler geliyor; hayaller geliyor, hatıralar geliyor… Allah Allah, bu ne biçim namaz?hayaller geliyor, hatıralar geliyor…

Allah Allah, bu ne biçim namaz?
Namazda mısın, keyifte misin, oyunda mısın? Gafilâne bir namaz. Namazda mısın, keyifte misin, oyunda mısın? Gafilâne bir namaz.

İmam efendi Cuma günü şu minbere çıkar, hutbe okur. Hutbe, "Dinlensin." diye okunuyor.İmam efendi Cuma günü şu minbere çıkar, hutbe okur. Hutbe, "Dinlensin." diye okunuyor. Cemaatin çoğu uyumaya başlar; hatta bazısı horlar.Cemaatin çoğu uyumaya başlar; hatta bazısı horlar. Yanındaki geçerken; "Lütfen uyuma! Horluyorsun, cemaati rahatsız ediyorsun." der. Neden? Yanındaki geçerken; "Lütfen uyuma! Horluyorsun, cemaati rahatsız ediyorsun." der.

Neden?

Gaflet basıyor. Halbuki Cuma günü hutbeyi dinlemek öyle önemli ki.Gaflet basıyor.

Halbuki Cuma günü hutbeyi dinlemek öyle önemli ki.
Konuştuğun zaman cumanın sevabı gidiyor. Konuşan bir insana; "sus" dediğin zamanKonuştuğun zaman cumanın sevabı gidiyor. Konuşan bir insana; "sus" dediğin zaman o da bir konuşma olduğu için onun da sevabı gidiyor. O kadar önemli. o da bir konuşma olduğu için onun da sevabı gidiyor. O kadar önemli.

Herkes susacak; "Vaaz ve nasihati dinleyecek, istifade edecek, dini öğrenecek." diye,Herkes susacak; "Vaaz ve nasihati dinleyecek, istifade edecek, dini öğrenecek." diye, Allah öyle hüküm koymuş; "Cuma günü hutbe dinlensin." diye emrolunmuş; dinimizin ahkâmı bu.Allah öyle hüküm koymuş; "Cuma günü hutbe dinlensin." diye emrolunmuş; dinimizin ahkâmı bu. O kadar uyanık olması gereken zamanda uyumaya başlıyor. O kadar uyanık olması gereken zamanda uyumaya başlıyor.

Namaza duruyor; televizyon seyreder gibi gönlünün içinde başka hayaller,Namaza duruyor; televizyon seyreder gibi gönlünün içinde başka hayaller, başka işler, başka fikirler, başka düşünceler başlıyor. başka işler, başka fikirler, başka düşünceler başlıyor.

Anahtarı falanca yerde unuttum, namazı kılınca onu alayım.Anahtarı falanca yerde unuttum, namazı kılınca onu alayım. Evden peynir ısmarlamışlardı; filanca yerden yedi yüz elli gram da peynir alayım.Evden peynir ısmarlamışlardı; filanca yerden yedi yüz elli gram da peynir alayım. Yağlı olsun yağsız olsun, tuzlu olsun tuzsuz olsun, bilmem ne. Yağlı olsun yağsız olsun, tuzlu olsun tuzsuz olsun, bilmem ne.

Sen namaz mı kılıyorsun, bakkal dükkânında mısın, kasap dükkânında mısın?Sen namaz mı kılıyorsun, bakkal dükkânında mısın, kasap dükkânında mısın? Kimin huzurundasın? Belli olmuyor. Buna ne derler? "Gaflet" derler. Kimin huzurundasın? Belli olmuyor.

Buna ne derler?

"Gaflet" derler.

Bir de yani oyun eğlence gibi olduğundan derler. Bir de yani oyun eğlence gibi olduğundan derler.

Kur'ân-ı Kerîm'de bu insanların ne durumlara düşebileceğinin misali anlatılıyor.Kur'ân-ı Kerîm'de bu insanların ne durumlara düşebileceğinin misali anlatılıyor. Allah bizi bu duruma düşürmesin. Allah bizi bu duruma düşürmesin.

Ve izâ raev ticâreten ev lehveni'n-feaddû ileyhâ ve terekûke kâimâ. Bir ticaret, bir kervan gelmiş;Ve izâ raev ticâreten ev lehveni'n-feaddû ileyhâ ve terekûke kâimâ.

Bir ticaret, bir kervan gelmiş;
bir pazar yeri, bir eğlence var, seyranlı, seyirli yapılacak bir durum var. bir pazar yeri, bir eğlence var, seyranlı, seyirli yapılacak bir durum var.

İn faddû ileyhâ ve terekûke kâimâ. İn faddû ileyhâ ve terekûke kâimâ.

"Ey Resûlum! Sen Allah'ın peygamberisin, benim Resûlümsün, insanların en kıymetlisisin,"Ey Resûlum! Sen Allah'ın peygamberisin, benim Resûlümsün, insanların en kıymetlisisin, Seyyidü'l evvelin ve'l âhirînsin, eşref-i mâhlukatsın, ekremü'r rusülsün.Seyyidü'l evvelin ve'l âhirînsin, eşref-i mâhlukatsın, ekremü'r rusülsün. Sen kalkmışsın konuşuyorsun, hutbe okuyorsun, vaaz veriyorsun, nasihat ediyorsun.Sen kalkmışsın konuşuyorsun, hutbe okuyorsun, vaaz veriyorsun, nasihat ediyorsun. Şam'dan kervan geldi, eğlenceli; 'Dur bakalım, ne mallar gelmiş?' diyeŞam'dan kervan geldi, eğlenceli; 'Dur bakalım, ne mallar gelmiş?' diye millet camiyi bırakıyor, onu seyrediyor!" millet camiyi bırakıyor, onu seyrediyor!"

Ve terekûke kâimâ. "Seni ayakta bırakıvermişler de bir kısmı kalkmış gidivermiş!" Bu ne? Ve terekûke kâimâ. "Seni ayakta bırakıvermişler de bir kısmı kalkmış gidivermiş!"

Bu ne?

Eğlence merasimi, keyif merasimi, zevk merasimi. Eğlence merasimi, keyif merasimi, zevk merasimi.

Şimdi şuraya bir deve kervanı gelse... Şimdi şuraya bir deve kervanı gelse...

Sarıgüzel caddesinde deve kervanı varmış, başında da bir merkep varmış. Herkes merak eder.Sarıgüzel caddesinde deve kervanı varmış, başında da bir merkep varmış. Herkes merak eder. Çocukların çoğu deve görmediği için onlar da merak ederler.Çocukların çoğu deve görmediği için onlar da merak ederler. Hadi caddelere, herkes camlardan çıkar.Hadi caddelere, herkes camlardan çıkar. Bir ayı oynatıcısı gelse tel çalgı ile ayı oynatsa herkes camlara dökülür. Bu ne? Bir ayı oynatıcısı gelse tel çalgı ile ayı oynatsa herkes camlara dökülür.

Bu ne?

Eğlence.Eğlence. Boş bir şey. İnsanın kalbi gafil ise, gönlü gafil ise, gönlü eğlencede boş şeylerde iseBoş bir şey.

İnsanın kalbi gafil ise, gönlü gafil ise, gönlü eğlencede boş şeylerde ise
böyle bir kalp ile böyle bir gönül ile yapılan duayı Allah kabul etmez. Ne söylüyorsun? böyle bir kalp ile böyle bir gönül ile yapılan duayı Allah kabul etmez.

Ne söylüyorsun?

Vallahi bilmem. Vitesi otomatiğe takmış, "Allahu Ekber" demiş, namaza durmuş.Vallahi bilmem.

Vitesi otomatiğe takmış, "Allahu Ekber" demiş, namaza durmuş.
Ağzından Fâtiha geçiyor, İhlâs geçiyor, sübhâneke'ler geçiyor.Ağzından Fâtiha geçiyor, İhlâs geçiyor, sübhâneke'ler geçiyor. Ama otomatik olarak söyleniyor, papağan gibi söyleniyor; teyp gibi söylüyor.Ama otomatik olarak söyleniyor, papağan gibi söyleniyor; teyp gibi söylüyor. Gönülden onun mânasına intikal etmiyor. Gönülden onun mânasına intikal etmiyor.

Gafil, lâhi, lehv ile meşgul.Gafil, lâhi, lehv ile meşgul. İşte böyle namazların, böyle niyazların, böyle duaların kabul olmayacağını Peygamber Efendimiz bildirmiş. İşte böyle namazların, böyle niyazların, böyle duaların kabul olmayacağını Peygamber Efendimiz bildirmiş.

Nasıl olacak? İnsan ne söylediğini bilecek.Nasıl olacak?

İnsan ne söylediğini bilecek.
Elini açacak, elini açtığı zaman söylediği sözden haberi olacak. Ağzından çıkanı kulağı duyacak. Elini açacak, elini açtığı zaman söylediği sözden haberi olacak. Ağzından çıkanı kulağı duyacak.

Diyecek ki; "Yâ Rabbi! Biliyorum ki yerleri gökleri sen yarattın.Diyecek ki;

"Yâ Rabbi! Biliyorum ki yerleri gökleri sen yarattın.
Olduran, öldüren sensin, dünyayı döndüren sensin, geceyi gündüzü peş peşe getiren sensin.Olduran, öldüren sensin, dünyayı döndüren sensin, geceyi gündüzü peş peşe getiren sensin. Yazı kışı yaratan sensin, ağaçları büyüten sensin, hadiseleri olduran durduran sensin,Yazı kışı yaratan sensin, ağaçları büyüten sensin, hadiseleri olduran durduran sensin, her şey senin hükmünde oluyor. Sensin bu kâinatın sahibi.her şey senin hükmünde oluyor. Sensin bu kâinatın sahibi. Sensin şu mülkün sahibi, mâlikü'l mülk sensin, Rabbü'l-âlemin sensin.Sensin şu mülkün sahibi, mâlikü'l mülk sensin, Rabbü'l-âlemin sensin. Her şeye kâdirsin, her şeyi bilirsin. Bir şey istediğin zaman, murad ettiğin zaman "ol" dersin olur. Her şeye kâdirsin, her şeyi bilirsin. Bir şey istediğin zaman, murad ettiğin zaman "ol" dersin olur.

Ben de senin kulunum yâ Rabbi! Sıkıştım, daraldım.Ben de senin kulunum yâ Rabbi! Sıkıştım, daraldım. Ben senin kullarına yüzsuyu döker miyim, senin kullarına el açar mıyım,Ben senin kullarına yüzsuyu döker miyim, senin kullarına el açar mıyım, senin kullarına başvurur muyum, sen varken ben kimin kapısına giderim? Gider miyim? Gitmem.senin kullarına başvurur muyum, sen varken ben kimin kapısına giderim?

Gider miyim?

Gitmem.
Senin kapına geldim. Sen her kulunu duyarsın.Senin kapına geldim. Sen her kulunu duyarsın. Her dua edenin duasını işitirsin, yüzünün karalığına, suçunun çokluğuna bakmazsın.Her dua edenin duasını işitirsin, yüzünün karalığına, suçunun çokluğuna bakmazsın. Suçlu da olsa kulun dua etti mi duasına icabet edersin, ben senden şunu şunu istiyorum, sıkıştım yâ Rabbi!Suçlu da olsa kulun dua etti mi duasına icabet edersin, ben senden şunu şunu istiyorum, sıkıştım yâ Rabbi! Yüz milyon borcum var, öde yâ Rabbi! Ödemeyi nasip et yâ Rabbi!" O da nasip eder, öder. Yüz milyon borcum var, öde yâ Rabbi! Ödemeyi nasip et yâ Rabbi!"

O da nasip eder, öder.

Bak, Şeyh Sâdî Gülistan Kitabı'nın başına bir hadîs-i şerîfi almış.Bak, Şeyh Sâdî Gülistan Kitabı'nın başına bir hadîs-i şerîfi almış. Hadis, kitaplarda var; başka kaynaklarda da var. Hadîs-i kutsîde diyor ki; Hadis, kitaplarda var; başka kaynaklarda da var.

Hadîs-i kutsîde diyor ki;

"Bir kul elini açar, Rabbü'l-âlemine 'Yâ Rabbi!' der." Dikkatle dinleyin; "Yâ Rabbi!" der. "Bir kul elini açar, Rabbü'l-âlemine 'Yâ Rabbi!' der."

Dikkatle dinleyin; "Yâ Rabbi!" der.

Rabbü'l-âlemîn duyar mı? Duyar. Duyar ama kul suçlu, kul günahkâr, kul âsî, kul kabahatli… Rabbü'l-âlemîn duyar mı?

Duyar.

Duyar ama kul suçlu, kul günahkâr, kul âsî, kul kabahatli…

"Yâ Rabbi!" der; Allahu Teâlâ hazretleri nazar etmez. Çünkü suçlu, kabahatli, edepsiz, eksiği kusuru çok."Yâ Rabbi!" der; Allahu Teâlâ hazretleri nazar etmez. Çünkü suçlu, kabahatli, edepsiz, eksiği kusuru çok. Kul yine "Yâ Rabbi!" der, Allahu Teâlâ nazar etmez. Kul yine "Yâ Rabbi!" der, Allahu Teâlâ nazar etmez.

Kul yine işin peşini bırakmaz; "Yâ Rabbi, sıkıştım, yardım et, senden istiyorum!" Kul yine işin peşini bırakmaz; "Yâ Rabbi, sıkıştım, yardım et, senden istiyorum!"

Bak, üç defa oldu. "Yâ Rabbi, yâ Rabbi, yâ Rabbi!" üç defa oldu. Bak, üç defa oldu. "Yâ Rabbi, yâ Rabbi, yâ Rabbi!" üç defa oldu.

Peygamber Efendimiz diyor ki; "Yine 'Yâ Rabbi!' deyince" diyor, Allahu Teâlâ hazretleri ne buyurur? Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Yine 'Yâ Rabbi!' deyince" diyor, Allahu Teâlâ hazretleri ne buyurur?

Buyurur ki; Yâ melâiketihî. "Ey benim meleklerim!Buyurur ki;

Yâ melâiketihî. "Ey benim meleklerim!
Şahit olun, sizi şahit tutuyorum, bu kulumu affettim." Neden? Şahit olun, sizi şahit tutuyorum, bu kulumu affettim."

Neden?

"Benden başka Rabbi olmadığını bildi, bana dua ediyor, benden istiyor."Benden başka Rabbi olmadığını bildi, bana dua ediyor, benden istiyor. Ben nazar etmiyorum, o; 'Yâ Rabbi!" demekten dönmüyor.Ben nazar etmiyorum, o; 'Yâ Rabbi!" demekten dönmüyor. Ben ona kızgınım, 'suçlu' diye nazar etmiyorum ama o benim Rabbi olduğumu bildi, dönmüyor.Ben ona kızgınım, 'suçlu' diye nazar etmiyorum ama o benim Rabbi olduğumu bildi, dönmüyor. 'Yâ Rabbi, yâ Rabbi!' diye istiyor, kulumdan utandım, şahit olun, onu affettim." diyor. 'Yâ Rabbi, yâ Rabbi!' diye istiyor, kulumdan utandım, şahit olun, onu affettim." diyor.

Kadi'stehyeytü min abdî. "Kulumdan istihyâ ettim, utandım." Kadi'stehyeytü min abdî. "Kulumdan istihyâ ettim, utandım."

Şehzade altına bu hadisi yazmış da, altına yapıştırmış. Şehzade altına bu hadisi yazmış da, altına yapıştırmış.

Çok güzel söz söylemesini bilen merhum diyor ki; Çok güzel söz söylemesini bilen merhum diyor ki;

"Şu kerîm olan Allah'a bak ki kul günahı işliyor da Allah onu affetmemeye utanıyor."Şu kerîm olan Allah'a bak ki kul günahı işliyor da Allah onu affetmemeye utanıyor. Kul günah işlemeye utanmıyor, Allah affetmemeye utanıyor.Kul günah işlemeye utanmıyor, Allah affetmemeye utanıyor. Şu keremine bak, şu cömertliğine bak, şu Rabbü'l-âlemîn'in lütfuna, ihsanının çokluğuna bak." Şu keremine bak, şu cömertliğine bak, şu Rabbü'l-âlemîn'in lütfuna, ihsanının çokluğuna bak."

Muhterem kardeşlerim! Dua dağları deler, zalimleri tepeler, düşmanları perişan eder,Muhterem kardeşlerim!

Dua dağları deler, zalimleri tepeler, düşmanları perişan eder,
gelen belayı def eder, gelmiş cezayı kaldırır. Dua müminin silahıdır. Ne silahıdır? gelen belayı def eder, gelmiş cezayı kaldırır. Dua müminin silahıdır.

Ne silahıdır?

Patriot füzelerinden daha önemli silahtır. Patriot füzelerinden daha önemli silahtır.

E neden patriot füzelerinden daha önemli olan bu silahı biz düşmana karşı kullanmadık? E neden patriot füzelerinden daha önemli olan bu silahı biz düşmana karşı kullanmadık?

Kullanmıyor, aklına gelmiyor. Kullanmıyor, aklına gelmiyor. Düşmanın karşısında Rabbü'l-âlemîn'den yardım istemek aklına gelmiyor.Düşmanın karşısında Rabbü'l-âlemîn'den yardım istemek aklına gelmiyor. Yardım istese Allah verecek. Rabbü'l-âlemin'in yolunda değil.Yardım istese Allah verecek. Rabbü'l-âlemin'in yolunda değil. Zalim, günahkâr; bir de dua etmek aklına gelmiyor. Duaya inanmıyor ki.Zalim, günahkâr; bir de dua etmek aklına gelmiyor. Duaya inanmıyor ki. Duadan bir fayda hâsıl olacağına kânî değil ki. Duadan bir fayda hâsıl olacağına kânî değil ki.

Ediyor ama öylesine ediyor. Öyle duayı Allah kabul eder mi? Etmez. Ediyor ama öylesine ediyor. Öyle duayı Allah kabul eder mi?

Etmez.

Kur'ân-ı Kerîm'de her ne kadar buyurmuşsa da Kur'ân-ı Kerîm'de her ne kadar buyurmuşsa da

Üd'ûnî estecib leküm. "Bana dua edin, ben sizin dualarınızı karşılıksız koymam, veririm." Üd'ûnî estecib leküm. "Bana dua edin, ben sizin dualarınızı karşılıksız koymam, veririm."

Dünyada ve âhirette karşılığını buyuruyor. Dünyada ve âhirette karşılığını buyuruyor.

Ve izâ seeleke ibâdî anni fe-innî karîbün. "Kulum benden bir şey istedi mi ben kuluma yakınım." Ve izâ seeleke ibâdî anni fe-innî karîbün. "Kulum benden bir şey istedi mi ben kuluma yakınım."

Ücîbü da'vete'd-dai. "Dua edenin duasına icabet ederim." diyor bir âyet-i kerîmede. Ücîbü da'vete'd-dai. "Dua edenin duasına icabet ederim." diyor bir âyet-i kerîmede.

Tamam, vaadi var ama vaadinin de şartları var. Vaad etmiş, olacak ama olmasının şartları neymiş? Tamam, vaadi var ama vaadinin de şartları var. Vaad etmiş, olacak ama olmasının şartları neymiş?

Kul edepli edepli dua edecek, uyanık uyanık dua edecek.Kul edepli edepli dua edecek, uyanık uyanık dua edecek. Gafil gafil dua etmeyecek, cahil cahil dua etmeyecek.Gafil gafil dua etmeyecek, cahil cahil dua etmeyecek. Aklı başka yerdeyken, otomatik otomatik dua etmeyecek. Otomatik dua etmeyecek! Aklı başka yerdeyken, otomatik otomatik dua etmeyecek. Otomatik dua etmeyecek!

"Ne söyledin? Birinci rekâtta ne okudun, ikinci rekâtta ne okudun?" "Ne söyledin? Birinci rekâtta ne okudun, ikinci rekâtta ne okudun?"

"Vallahi bilmem hocam, farkında değilim, bir şeyler okumuşum." "Vallahi bilmem hocam, farkında değilim, bir şeyler okumuşum."

Sen neredeydin? Namazı kim kıldı? Sen kıldın. Aklın neredeydi? Sen neredeydin? Namazı kim kıldı?

Sen kıldın.

Aklın neredeydi?

Çarşıda, pazarda, geçmişte, gelecekte, mazide, eğlencede… Olmaz ki! Çarşıda, pazarda, geçmişte, gelecekte, mazide, eğlencede…

Olmaz ki!

Bu hadîs-i şerîften anlıyoruz ki Allah; gafil olan, dalgacı olan, işin keyfinde,Bu hadîs-i şerîften anlıyoruz ki Allah; gafil olan, dalgacı olan, işin keyfinde, sefasında olan bir gönül ile yapılan duayı kabul etmiyor. Nasıl dua edecek insan? sefasında olan bir gönül ile yapılan duayı kabul etmiyor.

Nasıl dua edecek insan?

Düşünerek kaşlarını çatacak, boyun bükecek, ne söylediğini bilecek, kelimelerini seçecek. Düşünerek kaşlarını çatacak, boyun bükecek, ne söylediğini bilecek, kelimelerini seçecek.

"Yâ Rabbi! Ben sana dua ediyorum." derken söylediği kelimeleri seçe seçe, bastıra bastıra dua edecek."Yâ Rabbi! Ben sana dua ediyorum." derken söylediği kelimeleri seçe seçe, bastıra bastıra dua edecek. Ve'l-hamdü li'llâhi Rabbi'l-âlemin diye elini yüzüne sürdüğü zaman kalbinden diyecek ki; Ve'l-hamdü li'llâhi Rabbi'l-âlemin diye elini yüzüne sürdüğü zaman kalbinden diyecek ki;

"Ben duaları kabul edici Rabbime dua ettim; bu dua olur." İçinden kânî olacak. "Ben duaları kabul edici Rabbime dua ettim; bu dua olur."

İçinden kânî olacak.

"Olmaz zaten, olmaz ya, yine ben bir dua edeyim!" Böyle şey yok!"Olmaz zaten, olmaz ya, yine ben bir dua edeyim!"

Böyle şey yok!
Olacağına kânî olarak, Allah'tan bekleyerek, gafletsiz ve eğlencesiz, dalgasız dümensiz dua edecek.Olacağına kânî olarak, Allah'tan bekleyerek, gafletsiz ve eğlencesiz, dalgasız dümensiz dua edecek. Dalga geçmeyerek... Başka türlü anlatılamıyor. Lehv ne demek? "Dalga geçmek" demek. Dalga geçmeyerek...

Başka türlü anlatılamıyor.

Lehv ne demek?

"Dalga geçmek" demek.

Oğlum, dersi dinliyor musun? Sıranın altına romanı çekmiş, derste resimli roman okuyor.Oğlum, dersi dinliyor musun?

Sıranın altına romanı çekmiş, derste resimli roman okuyor.
Hoca görmüyor, önünde; "Söyle bakalım, şimdi ne anlattım?" Hoca görmüyor, önünde;

"Söyle bakalım, şimdi ne anlattım?"

Kalkıyor, haberi yok, çünkü resimli roman okuyor. Dalga geçiyordu. Sınıfta dalga geçiyor.Kalkıyor, haberi yok, çünkü resimli roman okuyor. Dalga geçiyordu. Sınıfta dalga geçiyor. Öyle oldu mu olmaz tabi. Dalga geçti mi olmaz, gafil oldu mu olmaz, inanmadı mı olmaz. Öyle oldu mu olmaz tabi. Dalga geçti mi olmaz, gafil oldu mu olmaz, inanmadı mı olmaz.

Kendisi inanmıyor, duasının kabul olacağına kânî değil. Öyle olmaz!Kendisi inanmıyor, duasının kabul olacağına kânî değil.

Öyle olmaz!
Dua ciddi bir iştir; "Allah duaları kabul eder." diyecek ve kendini duaya tam verecek. Dua ciddi bir iştir; "Allah duaları kabul eder." diyecek ve kendini duaya tam verecek.

Yeni tabirle nasıl söylenir? Konsantre olacak. Tam konsantre olacak.Yeni tabirle nasıl söylenir?

Konsantre olacak. Tam konsantre olacak.
Alimallah çeliği eritir, güzel bir dua oldu mu karşısındaki tankı eritir. Alimallah çeliği eritir, güzel bir dua oldu mu karşısındaki tankı eritir.

Evliyâullahtan birisi bir yerden geçiyormuş. Birisi de taşın üzerine çıkmış, elini kulağına koymuş;Evliyâullahtan birisi bir yerden geçiyormuş. Birisi de taşın üzerine çıkmış, elini kulağına koymuş; "Allahu Ekber" diyor; bakmış. "Allahu Ekber" diyor; bakmış.

Gafil söylüyor. Gafil söylüyor.

"Allahu Ekber" diyor ama Allah'ın Ekberliğinden haberi yok. Kim bilir aklında ne var? "Allahu Ekber" diyor ama Allah'ın Ekberliğinden haberi yok.

Kim bilir aklında ne var?

Belki gözü bir başka yerde, belki bir günahı takip ediyor.Belki gözü bir başka yerde, belki bir günahı takip ediyor. Ezan okurken gözü belki başkasını takip ediyor. "Öyle ezan mı okunur?" demiş. Ezan okurken gözü belki başkasını takip ediyor.

"Öyle ezan mı okunur?" demiş.

"Ukala, beğenmediysen gel sen oku!" demiş, çocuk; in oradan. "Ukala, beğenmediysen gel sen oku!" demiş, çocuk; in oradan.

Çıkmış taşın üstüne, gönlünü toparlamış, elini kulağına koymuş; Rabbü'l-âleminin huzuruna yönelmiş,Çıkmış taşın üstüne, gönlünü toparlamış, elini kulağına koymuş; Rabbü'l-âleminin huzuruna yönelmiş, mânasını düşünerek bir "Allahu Ekber" çekmiş, taş çatırdamış, çat diye çatlamış. Çatlar mı? Çatlar. mânasını düşünerek bir "Allahu Ekber" çekmiş, taş çatırdamış, çat diye çatlamış.

Çatlar mı?

Çatlar.

Taşlar çatlar, taşların içinden pınarlar çıkar, ama katı kalpli,Taşlar çatlar, taşların içinden pınarlar çıkar, ama katı kalpli, gafil insanın taştan katı olan kalbi hiçbir şey çıkarmaz. gafil insanın taştan katı olan kalbi hiçbir şey çıkarmaz.

Ve inne minhâ lemâ yeşşakkaku fe-yahrücü minhü'l-mâ'. Ve inne minhâ lemâ yeşşakkaku fe-yahrücü minhü'l-mâ'.

Taşların içinden öyle taşlar vardır ki çatlar da çatlağındanTaşların içinden öyle taşlar vardır ki çatlar da çatlağından pınarlar fışkırır ama gafilin kalbi hiçbir işe yaramıyor. pınarlar fışkırır ama gafilin kalbi hiçbir işe yaramıyor.

Demek ki muhterem kardeşlerim, aziz kardeşlerim! Uzaktan yakından buraya vaaza geldiniz.Demek ki muhterem kardeşlerim, aziz kardeşlerim!

Uzaktan yakından buraya vaaza geldiniz.
Peygamber Efendimiz'in hadislerinden size ilk nasihat: "Dua edin, Allah duanıza icabet eder." Peygamber Efendimiz'in hadislerinden size ilk nasihat:

"Dua edin, Allah duanıza icabet eder."

Size ilk müjde bu. Müjdeler olsun ki Rabbü'l-âleminden bir işaret, işaret-i kübrâ var ki;Size ilk müjde bu. Müjdeler olsun ki Rabbü'l-âleminden bir işaret, işaret-i kübrâ var ki; "Dua edin, duanıza ben cevap veririm." diyor. "İsteyin, vereceğim." demek. Ama nasıl dua edin, diyor? "Dua edin, duanıza ben cevap veririm." diyor.

"İsteyin, vereceğim." demek.

Ama nasıl dua edin, diyor?

Gafil olmayın, cahil olmayın, dalga geçmeyin, yaptığınız ibadetin hakkını verin,Gafil olmayın, cahil olmayın, dalga geçmeyin, yaptığınız ibadetin hakkını verin, mânasını düşünerek yapın, duanızı kuvvetli yapın.mânasını düşünerek yapın, duanızı kuvvetli yapın. Tenhada yapın, insanlardan utanıyorsanız geceleyin yapın, Tenhada yapın, insanlardan utanıyorsanız geceleyin yapın, elektrikleri kapattığınız zaman yapın, yalnız bir odada yapın.elektrikleri kapattığınız zaman yapın, yalnız bir odada yapın. Seccadeye eğilin, seccadenin üstüne yatın, gözünüzü alnınızı koyun, gözünüzden yaşları akıtın. Seccadeye eğilin, seccadenin üstüne yatın, gözünüzü alnınızı koyun, gözünüzden yaşları akıtın.

"Yâ Rabbi! Çok suçluyum, çok kabahatliyim, biliyorum."Yâ Rabbi! Çok suçluyum, çok kabahatliyim, biliyorum. Yüzüme bakılacak hâlim yok, eksiğim kusurum çok ama ben bu durumda kime gideyim yâ Rabbi?Yüzüme bakılacak hâlim yok, eksiğim kusurum çok ama ben bu durumda kime gideyim yâ Rabbi? Çare nerede? Çare yine sende, sana geldim yâ Rabbi!Çare nerede? Çare yine sende, sana geldim yâ Rabbi! Suçluyum ama suçumun da çaresi sende olduğundan, beni içinde bulunduğum kötülüklerden,Suçluyum ama suçumun da çaresi sende olduğundan, beni içinde bulunduğum kötülüklerden, kötü insan olma durumumdan kurtulmam da yine senden gelecek bir tevfîk ile olduğundan,kötü insan olma durumumdan kurtulmam da yine senden gelecek bir tevfîk ile olduğundan, senin yardımınla olacağından sana geldim. Yâ Rabbi, ben senin sevdiğin kul olmak istiyorum.senin yardımınla olacağından sana geldim. Yâ Rabbi, ben senin sevdiğin kul olmak istiyorum. Bıktım kendimden, bıktım nefsimden usandım, günahlardan utandım, Bıktım kendimden, bıktım nefsimden usandım, günahlardan utandım, istemiyorum sana âsî olmayı ama sen bana yardım et yâ Rabbi! Beni kabul et yâ Rabbi! istemiyorum sana âsî olmayı ama sen bana yardım et yâ Rabbi! Beni kabul et yâ Rabbi! Beni reddetme yâ Rabbi!" dersin, ertesi gün evliyâ olursun. O gün o anda evliyâ olursun. Neden? Beni reddetme yâ Rabbi!" dersin, ertesi gün evliyâ olursun. O gün o anda evliyâ olursun.

Neden?

O aşk ile o şevk ile yaptığın duaları Allah kabul eder. Bak birisi ne diyor? O aşk ile o şevk ile yaptığın duaları Allah kabul eder.

Bak birisi ne diyor?

"Akşam cahil bir kürt olarak yattım, sabah alim bir Arap gibi kalktım!" Bir gecede hâli değişti."Akşam cahil bir kürt olarak yattım, sabah alim bir Arap gibi kalktım!"

Bir gecede hâli değişti.
Allah nasip ederse bir gecede olur. Bir gecede Allah onun hâlini döndürür, gönlünü döndürür,Allah nasip ederse bir gecede olur. Bir gecede Allah onun hâlini döndürür, gönlünü döndürür, gafletten kurtarır, karanlıklarını aydınlatır, zulümâttan nura döndürür, gönlünü uyandırır,gafletten kurtarır, karanlıklarını aydınlatır, zulümâttan nura döndürür, gönlünü uyandırır, gönül gözünü açar, iyi bir kul olur. Allah bize yol gösteriyor; dua edin. gönül gözünü açar, iyi bir kul olur.

Allah bize yol gösteriyor; dua edin.

"Ama duayı sıkı yapın, sağlam yapın, ihlâslı yapın, dikkatli yapın, edepli yapın,"Ama duayı sıkı yapın, sağlam yapın, ihlâslı yapın, dikkatli yapın, edepli yapın, halisâne, muhlisâne yapın, öyle gafilce, cahilce, dalga geçerek yaparsanız olmaz." demek istiyor. halisâne, muhlisâne yapın, öyle gafilce, cahilce, dalga geçerek yaparsanız olmaz." demek istiyor.

Ben "dalga geçme" sözünü kullanmaya utanıyorum ama oradaki lahin kelimesini izaha uygun düşüyor.Ben "dalga geçme" sözünü kullanmaya utanıyorum ama oradaki lahin kelimesini izaha uygun düşüyor. Lahin tam "dalga geçmek" gibi. Lahin tam "dalga geçmek" gibi.

"Aklı başka yerdeyken, dalga geçerken yapılan duayı kabul etmez." diyor, muhterem kardeşlerim! "Aklı başka yerdeyken, dalga geçerken yapılan duayı kabul etmez." diyor, muhterem kardeşlerim!

Dua edin, Allah kabul eder ama duayı Allah'ın kabul edeceğine inanarak, ciddiyetle,Dua edin, Allah kabul eder ama duayı Allah'ın kabul edeceğine inanarak, ciddiyetle, edeple, takvâ ile terbiyeyle güzelce yapın. Allah her muradınızı verir. edeple, takvâ ile terbiyeyle güzelce yapın. Allah her muradınızı verir.

Adamın dokuz sene çocuğu olmuyor; Allah dua berekâtına çocuk veriyor.Adamın dokuz sene çocuğu olmuyor; Allah dua berekâtına çocuk veriyor. "Filanca hastalığa tutulmuş insanın çocuğu olmaz." deniliyor; dua berekâtına Allah çocuk veriyor. "Filanca hastalığa tutulmuş insanın çocuğu olmaz." deniliyor; dua berekâtına Allah çocuk veriyor.

Çocuğun dili tutuk, konuşamıyor, yedi yaşına sekiz yaşına gelmiş dua berekâtına Allah çocuğu konuşturuyor.Çocuğun dili tutuk, konuşamıyor, yedi yaşına sekiz yaşına gelmiş dua berekâtına Allah çocuğu konuşturuyor. "Üç aydan fazla yaşamaz." diye doktorların ittifak ettiği hastaya"Üç aydan fazla yaşamaz." diye doktorların ittifak ettiği hastaya dua berekâtına Allah yıllarca daha uzun ömür veriyor. Duanın berakâtı. dua berekâtına Allah yıllarca daha uzun ömür veriyor. Duanın berakâtı.

ed-Düâü yerüddü'l-kadâe ba'de en yübreme. "Kesinleşmiş hükm-ü ilâhîyi, dua berekâtına Allah değiştiriyor. ed-Düâü yerüddü'l-kadâe ba'de en yübreme. "Kesinleşmiş hükm-ü ilâhîyi, dua berekâtına Allah değiştiriyor.

Yemhu'llâhu mâ yeşâü ve yüsbit. dilediğini değiştiriyor.Yemhu'llâhu mâ yeşâü ve yüsbit.

dilediğini değiştiriyor.
Kudret O'nun, duayı kabul ediyor, duası berekâtına insan iyi bir hâle dönüyor. Kudret O'nun, duayı kabul ediyor, duası berekâtına insan iyi bir hâle dönüyor.

Kendinize dua ettiğiniz gibi, kardeşlerinize de dua edin, sevdiklerinize de dua edin.Kendinize dua ettiğiniz gibi, kardeşlerinize de dua edin, sevdiklerinize de dua edin. Çünkü Allah başkasına dua eden kulu sever. Neden? "Bak bu bencil bir kul değil." diye sever. Çünkü Allah başkasına dua eden kulu sever.

Neden?

"Bak bu bencil bir kul değil." diye sever.

Siz de arkadaşlarınıza dua edin. Hatta deneyin; arkadaşınızın bir sıkıntısı için dua edin,Siz de arkadaşlarınıza dua edin. Hatta deneyin; arkadaşınızın bir sıkıntısı için dua edin, olduğunu göreceksiniz. Ona söylemeyin, söylerseniz bereketi kaçarolduğunu göreceksiniz. Ona söylemeyin, söylerseniz bereketi kaçar ama sizin duanızla onun o sıkıntısı geçecek. Dua edin; başkasına dua ettiğiniz zaman kabul olur. ama sizin duanızla onun o sıkıntısı geçecek.

Dua edin; başkasına dua ettiğiniz zaman kabul olur.

Sonra ağzı dualı kimselerin, duası makbul kimselerin duasını ganimet bilin.Sonra ağzı dualı kimselerin, duası makbul kimselerin duasını ganimet bilin. Fakirin duası makbuldür, mazlumun duası makbuldür, yoksulun duası makbuldür.Fakirin duası makbuldür, mazlumun duası makbuldür, yoksulun duası makbuldür. Onlara iyilik yapın, gönlünü hoş edin, dualarını alın. Onlara iyilik yapın, gönlünü hoş edin, dualarını alın.

Babanın duası makbuldür, hocanın duası makbullerin makbulüdür.Babanın duası makbuldür, hocanın duası makbullerin makbulüdür. Çünkü hocadır, babadan önce gelir. Onun için bedduası da tutar. Çünkü hocadır, babadan önce gelir. Onun için bedduası da tutar.

Babası bir beddua eder, anası bir beddua eder; evlat beladan belaya çarpılır.Babası bir beddua eder, anası bir beddua eder; evlat beladan belaya çarpılır. O duası yüzünden iki yakası bir araya gelmez. Onun için duası makbul insanların bedduasından sakının.O duası yüzünden iki yakası bir araya gelmez.

Onun için duası makbul insanların bedduasından sakının.
O iyi insanların duasını kazanmaya da bir gayretiniz olsun.O iyi insanların duasını kazanmaya da bir gayretiniz olsun. Fukaraya gidin. Fukaraya gidin.

Bir kardeşimizin davranışı çok hoşuma gitti, Allah razı olsun, mecmuaya da yazdım: Bir kardeşimizin davranışı çok hoşuma gitti, Allah razı olsun, mecmuaya da yazdım:

Bizim yaşlı ihvanımızdan bir kadıncağız varmış.Bizim yaşlı ihvanımızdan bir kadıncağız varmış. Ben yaşını seksen beş sanıyordum meğer yüz beş yaşındaymış.Ben yaşını seksen beş sanıyordum meğer yüz beş yaşındaymış. Zavallı, Haliç tarafında surların bir kovuğunda yaşıyormuş.Zavallı, Haliç tarafında surların bir kovuğunda yaşıyormuş. Bizim kardeşlerden ona gidip gelip yardım edenler, bakanlar oluyormuş ama uzaktan yardım.Bizim kardeşlerden ona gidip gelip yardım edenler, bakanlar oluyormuş ama uzaktan yardım. Bir gidip ziyaret ettiğin zaman yardım başka, devamlı yardım başka. Bir gidip ziyaret ettiğin zaman yardım başka, devamlı yardım başka.

Gitmiş bakmış ki kış günü üstü başı açık, ıslak, çıplak, hasta, on-on beş gün yemek yememiş.Gitmiş bakmış ki kış günü üstü başı açık, ıslak, çıplak, hasta, on-on beş gün yemek yememiş. Aciz, ihtiyar olduğundan derdini anlatamamış, yirmi beş kiloya düşmüş.Aciz, ihtiyar olduğundan derdini anlatamamış, yirmi beş kiloya düşmüş. Almış onu evine getirmiş, Allah razı olsun. Bakmış etmiş, yıkamış, sarmış, sarmalamış, toplamış, almış.Almış onu evine getirmiş, Allah razı olsun. Bakmış etmiş, yıkamış, sarmış, sarmalamış, toplamış, almış. Öyle mazlum, fakir bir kimsenin gönlünü almak çok güzel bir şey. Öyle mazlum, fakir bir kimsenin gönlünü almak çok güzel bir şey.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; İnnemâ türzekûne ve tünsarûne bi-duafâiküm. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

İnnemâ türzekûne ve tünsarûne bi-duafâiküm.

Allah size zaferi neden veriyormuş? Düşmana galebe çalıyorsunuz, Allah Allah!Allah size zaferi neden veriyormuş?

Düşmana galebe çalıyorsunuz, Allah Allah!
Şu kadarcık az müslüman askeri, bu kadar çok düşman askerini kırmış geçirmiş, zafer kazanmış. Şu kadarcık az müslüman askeri, bu kadar çok düşman askerini kırmış geçirmiş, zafer kazanmış.

Bu zafer neden? İnnemâ türzekûne ve tünsarûne bi-duafâiküm.Bu zafer neden?

İnnemâ türzekûne ve tünsarûne bi-duafâiküm.
"İçinizdeki zayıfların hürmetine Allah size zafer veriyor." "İçinizdeki zayıfların hürmetine Allah size zafer veriyor."

Onların duası berekâtına Allah size rızık veriyor, yağmur veriyor, bereket veriyor,Onların duası berekâtına Allah size rızık veriyor, yağmur veriyor, bereket veriyor, hububat veriyor, meyve veriyor. Kim bu zayıflar? hububat veriyor, meyve veriyor.

Kim bu zayıflar?

Miskindir, zayıftır, fakirdir, ihtiyardır, çocuktur; hepsi zayıf.Miskindir, zayıftır, fakirdir, ihtiyardır, çocuktur; hepsi zayıf. İhtiyar da zayıf; çünkü gücü yetmez, çocuk da zayıf çünkü ufacık tefecik,İhtiyar da zayıf; çünkü gücü yetmez, çocuk da zayıf çünkü ufacık tefecik, fakir de zayıf çünkü mâlî gücü yok; miskin de öyle.fakir de zayıf çünkü mâlî gücü yok; miskin de öyle. Tabi bu zayıfların zayıflık hâlinde yaptıkları dua, candan oluyor. Tabi bu zayıfların zayıflık hâlinde yaptıkları dua, candan oluyor.

Götürüyorsun insanlara bir iyilik yapıyorsun, dünyalar onun oluyor; "Allah senden razı olsun!Götürüyorsun insanlara bir iyilik yapıyorsun, dünyalar onun oluyor; "Allah senden razı olsun! Allah ne muradın varsa versin!" diye candan dua ediyor. Allah ne muradın varsa versin!" diye candan dua ediyor. Hakikaten onun işini gördüğü için hemen onun berekâtına ihyâ oluyor. Hakikaten onun işini gördüğü için hemen onun berekâtına ihyâ oluyor.

Rahmetli bacanak bizim ihvandan arkadaşlara anlatmış: Rahmetli bacanak bizim ihvandan arkadaşlara anlatmış:

"Dükkân kesat, ticaret bozuk, işler durgun, piyasa kan ağlıyor."Dükkân kesat, ticaret bozuk, işler durgun, piyasa kan ağlıyor. Birden benim dükkân çalışmaya başlardı. Allah Allah, bol bol para kazanmaya başlıyorum. Birden benim dükkân çalışmaya başlardı. Allah Allah, bol bol para kazanmaya başlıyorum. Anlardım ki kayınpeder gelecek." dermiş. Anlardım ki kayınpeder gelecek." dermiş.

Hocamız (Mehmed Zahid Kotku) Bursa'ya gideceği zamanHocamız (Mehmed Zahid Kotku) Bursa'ya gideceği zaman Allah, büyük damadına önceden rızkını göndermeye başlıyor.Allah, büyük damadına önceden rızkını göndermeye başlıyor. Ticareti gelişmeye başlıyor, bol paralar kazanmaya başlıyor. Ticareti gelişmeye başlıyor, bol paralar kazanmaya başlıyor.

Ondan sonra da Hocamız gidiyor. Neden? İşte Allah sevdiği kulu.Ondan sonra da Hocamız gidiyor.

Neden?

İşte Allah sevdiği kulu.
Sevdi mi bereket onunla beraber her tarafa gider. Sevdi mi bereket onunla beraber her tarafa gider.

Ben Hocamız'ın hayatını, kitaplarımın ön tarafına yazdığım zaman, hayatından gördüğüm,Ben Hocamız'ın hayatını, kitaplarımın ön tarafına yazdığım zaman, hayatından gördüğüm, müşahede ettiğim değerlerin anısına dayanarak dedim ki; müşahede ettiğim değerlerin anısına dayanarak dedim ki;

Nereye giderse bereket de oraya gidiyordu. Kıtlık bir yere gitse orası bolluk oluyordu.Nereye giderse bereket de oraya gidiyordu. Kıtlık bir yere gitse orası bolluk oluyordu. Yiyecek içecek doluyordu, herkes istifade ediyordu, yiyordu içiyordu yine de artıyordu. Bunu görüyorduk. Yiyecek içecek doluyordu, herkes istifade ediyordu, yiyordu içiyordu yine de artıyordu. Bunu görüyorduk.

Hemen bazı münkirler dillerine dolamışlar: "Efendim, böyle şey olur mu? Bu küfür, inkâr." Hemen bazı münkirler dillerine dolamışlar:

"Efendim, böyle şey olur mu? Bu küfür, inkâr."

Küfür filan değil. Allah'ın rahmetinin tecellîsini görmüşüm, söylüyorum.Küfür filan değil. Allah'ın rahmetinin tecellîsini görmüşüm, söylüyorum. Sen görmemişsin sen de inkâr ediyorsun. Allah sana da göstersin, ne diyeyim? Nasipsiz, görmüyor! Sen görmemişsin sen de inkâr ediyorsun. Allah sana da göstersin, ne diyeyim? Nasipsiz, görmüyor!

Ben de bilirim; senden fazla bilirim ben, âyeti, hadisi, neyin küfür olduğunu, neyin inkâr olduğunu. Ben de bilirim; senden fazla bilirim ben, âyeti, hadisi, neyin küfür olduğunu, neyin inkâr olduğunu.

Ben diyorum ki gidilen bir yerde bir değişiklik oluyor.Ben diyorum ki gidilen bir yerde bir değişiklik oluyor. Bakın sonradan duydum bunu; bunu da duysaydım bunu da söylerdim. Bakın sonradan duydum bunu; bunu da duysaydım bunu da söylerdim.

"Birden işlerimde bir bereket başlardı."Birden işlerimde bir bereket başlardı. Anlardım ki Hocam gelecek ve bir hafta sonra pat diye hocam gelirdi." Anlardım ki Hocam gelecek ve bir hafta sonra pat diye hocam gelirdi."

Böyle anlatıyormuş. Ben duymadım, bana söylemedi. Bir başkasına söylemiş, ben duydum hoşuma gitti. Böyle anlatıyormuş. Ben duymadım, bana söylemedi. Bir başkasına söylemiş, ben duydum hoşuma gitti.

Ama öyleydi, öyle olduğunu ben de biliyorum. Başka misallerden de biliyorum. Muhterem kardeşlerim! Ama öyleydi, öyle olduğunu ben de biliyorum. Başka misallerden de biliyorum.

Muhterem kardeşlerim!

Allah'ın sevgili kullarının duası berekâtıyla çok hayırlı şeyler oluyor.Allah'ın sevgili kullarının duası berekâtıyla çok hayırlı şeyler oluyor. Zayıfların, çocukların, ihtiyarların, dulların, yetimlerin duası hürmetine çok şeyler oluyor.Zayıfların, çocukların, ihtiyarların, dulların, yetimlerin duası hürmetine çok şeyler oluyor. Bunları kollayalım. Biz rahat mıyız? Rahatız. Apartmanda mı yaşıyoruz? Elhamdulillah. Bunları kollayalım.

Biz rahat mıyız?

Rahatız.

Apartmanda mı yaşıyoruz?

Elhamdulillah.

Kaloriferli mi? Elhamdulillah. Sıcak soğuk suyumuz var mı? Elhamdulillah. Kaloriferli mi?

Elhamdulillah.

Sıcak soğuk suyumuz var mı?

Elhamdulillah.

Buzdolabımız var mı? Elhamdulillah.Buzdolabımız var mı?

Elhamdulillah.
Amerikan buzdolabım var, iki kapaklı dışarıdan bardağı dayadım mı soğuk suyu gelir,Amerikan buzdolabım var, iki kapaklı dışarıdan bardağı dayadım mı soğuk suyu gelir, bilmem kaç milyona aldım; şöyle oldu böyle oldu… Tamam, Allah daha çok versin.bilmem kaç milyona aldım; şöyle oldu böyle oldu…

Tamam, Allah daha çok versin.
Hayrı bereketi çok olsun ama sen de fakirleri unutma, sen de fukarâyı unutma.Hayrı bereketi çok olsun ama sen de fakirleri unutma, sen de fukarâyı unutma. Allah sana bu nimetleri vermiş, nimetlere şükret. Bu nimetlerden mahrum olanları da unutma.Allah sana bu nimetleri vermiş, nimetlere şükret. Bu nimetlerden mahrum olanları da unutma. Kaloriferli dairende kış gününde titreyenleri unutma.Kaloriferli dairende kış gününde titreyenleri unutma. Balkona oturmuş tok karnına çay höpürdetirken, on beş gün aç kalıp bir deri bir kemik kalanları unutma! Balkona oturmuş tok karnına çay höpürdetirken, on beş gün aç kalıp bir deri bir kemik kalanları unutma!

Unutma; Allah sana daha çok versin. Ben sana verilen nimeti küçümsemiyorum.Unutma; Allah sana daha çok versin. Ben sana verilen nimeti küçümsemiyorum. Hepimize vermiş, ama bir de vermediği insanları düşünelim. Vermediği insanlar nerede? Hepimize vermiş, ama bir de vermediği insanları düşünelim.

Vermediği insanlar nerede?

Vermediği insanlar burnumuzun dibinde, haberiniz yok. Edirnekapı'da.Vermediği insanlar burnumuzun dibinde, haberiniz yok. Edirnekapı'da. O semtlere gitmeyiz ki "kenar mahalle" deriz, gitmeyiz. O semtlere gitmeyiz ki "kenar mahalle" deriz, gitmeyiz.

Eski bir elbise giy, bir kasket giy, yamalı bir ceket giy, paraları cebine doldurEski bir elbise giy, bir kasket giy, yamalı bir ceket giy, paraları cebine doldur millet seni fakir sansın, eski mahalleye bir gir bakalım. millet seni fakir sansın, eski mahalleye bir gir bakalım. Yırtık bir pabuç tedarik et, çamurlu bir pantolon giy; git bakalım oraya. Yırtık bir pabuç tedarik et, çamurlu bir pantolon giy; git bakalım oraya.

"Tebdîl-i kıyâfet" diyorlar; hani bazen padişahlar tebdîl-i kıyâfetle giderlermiş. "Tebdîl-i kıyâfet" diyorlar; hani bazen padişahlar tebdîl-i kıyâfetle giderlermiş.

Sultanım, sen de öyle tebdîl-i kıyâfetle fakir bir mahalleye git bakalım.Sultanım, sen de öyle tebdîl-i kıyâfetle fakir bir mahalleye git bakalım. Sen de bir git bakalım, gör bakalım! Sen de bir git bakalım, gör bakalım!

Bir gecekondunun kapısını çal; "Çemişgezekli Ahmet Ağa burada mı oturuyor?" diye sor. Bir gecekondunun kapısını çal; "Çemişgezekli Ahmet Ağa burada mı oturuyor?" diye sor.

Yalan, yok öyle bir şey ama maksat orayı bir gör. Bir kapı gıcırdayarak açılsın.Yalan, yok öyle bir şey ama maksat orayı bir gör. Bir kapı gıcırdayarak açılsın. Bir gör bakalım içerisini, ne kokuyor? Bakalım içeride ışık var mı, yiyecek var mı?Bir gör bakalım içerisini, ne kokuyor?

Bakalım içeride ışık var mı, yiyecek var mı?
İnsanlara bir bak bakalım, çocuklara bir bak. "En kötüsü çocuklar; çok terbiyesizler hocam!" İnsanlara bir bak bakalım, çocuklara bir bak.

"En kötüsü çocuklar; çok terbiyesizler hocam!"

Bak gördün mü terbiyesiz yetişecek; ya hırsız olacak, ya esrarkeş olacak.Bak gördün mü terbiyesiz yetişecek; ya hırsız olacak, ya esrarkeş olacak. Dünyası da kayacak, âhireti de bitecek; en kötüsü de o. O zaman eğitim, en önemli şey oluyor.Dünyası da kayacak, âhireti de bitecek; en kötüsü de o.

O zaman eğitim, en önemli şey oluyor.
O çocuklardan üç tanesini, beş tanesini yanına alabiliyor musun? O çocuklardan üç tanesini, beş tanesini yanına alabiliyor musun?

Çal gecekondusunun kapısını, tak tak tak. Çal gecekondusunun kapısını, tak tak tak.

"Selâmün aleyküm, ben bu çocuğu çok sevdim, müsaade eder misin bunu ben okutayım?"Selâmün aleyküm, ben bu çocuğu çok sevdim, müsaade eder misin bunu ben okutayım? Müsaade eder misin? 'Yine sen gel, yine sen görüş, ben çocuğunu tamamen elinden almıyorum, Müsaade eder misin? 'Yine sen gel, yine sen görüş, ben çocuğunu tamamen elinden almıyorum, tahsilini ben üzerime alayım, müsaade eder misin?' de." Bir çocuk okut, bir iki çocuk okut. tahsilini ben üzerime alayım, müsaade eder misin?' de."

Bir çocuk okut, bir iki çocuk okut.

Bazı arkadaşlarım var, biliyorum; Allah razı olsun! Bazı arkadaşlarım var, biliyorum; Allah razı olsun!

"Ben filanca çocuğu okuttum, hukuku bitirttim, evlendirdim." "Ben filanca çocuğu okuttum, hukuku bitirttim, evlendirdim."

Var böyle açıkgözler. Herkes gafil değil. Var böyle fukara çocuklarını alıp da yetiştirenler. Var böyle açıkgözler. Herkes gafil değil. Var böyle fukara çocuklarını alıp da yetiştirenler.

Türkiye içinde burnumuzun dibinde fakirler var muhterem kardeşlerim! Türkiye içinde çok var.Türkiye içinde burnumuzun dibinde fakirler var muhterem kardeşlerim! Türkiye içinde çok var. Türkiye dışında çok var. Filipinler'de birkaç sene önce Manila Havaalanı'na indik.Türkiye dışında çok var.

Filipinler'de birkaç sene önce Manila Havaalanı'na indik.
Bizim arkadaşlardan birisi taksiye atladı, kayboldu gitti. Sonra geldi gözleri yaşlı; "Neredeydin?Bizim arkadaşlardan birisi taksiye atladı, kayboldu gitti. Sonra geldi gözleri yaşlı; "Neredeydin? Nereye gittin? Niye bize haber vermedin?" dedim Nereye gittin? Niye bize haber vermedin?" dedim

"Hocam, zekâtlarımı şu cebime doldurmuştum, burada çok fakir var."Hocam, zekâtlarımı şu cebime doldurmuştum, burada çok fakir var. Bildiğin gibi değil, bu Filipinler'de çok müslüman fakir var dedi.Bildiğin gibi değil, bu Filipinler'de çok müslüman fakir var dedi. Oranın camisine gittim, sağda solda yatıyorlar.Oranın camisine gittim, sağda solda yatıyorlar. Elimin yettiğine, paramın yettiğine zekâtımı dağıttım, geldim." dedi. Elimin yettiğine, paramın yettiğine zekâtımı dağıttım, geldim." dedi.

Oradaki sefalete ağlamış, dayanamamış.Oradaki sefalete ağlamış, dayanamamış. Bangladeş öyle, Hindistan öyle, Pakistan öyle, Vietnam öyle… Bangladeş öyle, Hindistan öyle, Pakistan öyle, Vietnam öyle…

Vietnam'da bir sürü müslüman var, İslâm âleminin haberi yok.Vietnam'da bir sürü müslüman var, İslâm âleminin haberi yok. Vietnam'da bir savaş oldu, kim bilir kaç tane müslüman kardeşimiz gitti.Vietnam'da bir savaş oldu, kim bilir kaç tane müslüman kardeşimiz gitti. Oralar bir zamanlar İslâm diyarlarıydı. Pasta böler gibi dilim dilim böldüler. Oralar bir zamanlar İslâm diyarlarıydı. Pasta böler gibi dilim dilim böldüler.

Vietnam, Lahor bilmem şu ülke, bu ülke…Vietnam, Lahor bilmem şu ülke, bu ülke… Bir kıtayı kaç parçaya böldüler, bir bölgeyi kaç parçaya böldüler.Bir kıtayı kaç parçaya böldüler, bir bölgeyi kaç parçaya böldüler. Emperyalistler böldüler. Müslümanlar çoktu. Emperyalistler böldüler. Müslümanlar çoktu.

Müslümanlar ezgin, müslümanlar her yerde üzüntüde.Müslümanlar ezgin, müslümanlar her yerde üzüntüde. Müslümanların zayıflarına acıyıp yardım etmemiz lazım ve en büyük yardım da onu müslüman yetiştirmek. Müslümanların zayıflarına acıyıp yardım etmemiz lazım ve en büyük yardım da onu müslüman yetiştirmek.

Karnını doyurursun, karnı doydu mu gider içki içer. Karnını doyurdun mu gider zina eder.Karnını doyurursun, karnı doydu mu gider içki içer. Karnını doyurdun mu gider zina eder. Karnı doydu mu gider, başka şey yapar. En iyisi gönlünü doyurmak, en iyisi onu iyi insan yetiştirmek.Karnı doydu mu gider, başka şey yapar. En iyisi gönlünü doyurmak, en iyisi onu iyi insan yetiştirmek. En iyisi onu iyi müslüman yetiştirmek muhterem kardeşlerim! En iyisi onu iyi müslüman yetiştirmek muhterem kardeşlerim!

Onun için Hocamız (Mehmed Zahid Kotku) bize emretti, şuralarda görevlendirdi.Onun için Hocamız (Mehmed Zahid Kotku) bize emretti, şuralarda görevlendirdi. Sağlığında bizi oturttu, konuşturdu, kendisi dinledi. Biz eğitime çok önem veriyoruz.Sağlığında bizi oturttu, konuşturdu, kendisi dinledi.

Biz eğitime çok önem veriyoruz.
Eğitimi vaazla yapıyoruz. Biz okuyoruz, siz dinliyorsunuz, Allah razı olsun! Eğitimi vaazla yapıyoruz. Biz okuyoruz, siz dinliyorsunuz, Allah razı olsun!

Bakkallar; "Müşteri velinimetimdir." diyor. Bakkallar; "Müşteri velinimetimdir." diyor.

Vaazı dinleyen cemaat de bizim velî nimetimiz. Siz olmazsanız biz kime mal satacağız? Vaazı dinleyen cemaat de bizim velî nimetimiz. Siz olmazsanız biz kime mal satacağız?

Siz bizim velînimetimizsiniz. Her yerden geliyorsunuz; biz size mal satıyoruz, kazanıyoruz.Siz bizim velînimetimizsiniz. Her yerden geliyorsunuz; biz size mal satıyoruz, kazanıyoruz. Allah bereket versin! Siz de kazanıyorsunuz; mal alıyorsunuz.Allah bereket versin! Siz de kazanıyorsunuz; mal alıyorsunuz. Siz de kazanıyorsunuz, biz de kazanıyoruz. Siz de kazanıyorsunuz, biz de kazanıyoruz.

Yetmiyordu; [Mehmed Zahid Kotku] Hocamız'dan sonra biz bu camiyi sekiz misli, on misli büyüttük.Yetmiyordu; [Mehmed Zahid Kotku] Hocamız'dan sonra biz bu camiyi sekiz misli, on misli büyüttük. Şu cami alan olarak sekiz veya on misli büyümüştür. Sağındaki evi aldık, solundaki evi aldık. Şu cami alan olarak sekiz veya on misli büyümüştür. Sağındaki evi aldık, solundaki evi aldık.

Ben ilk önce ümitsizliğe düştüm: "Şu evi alalım." dedim, cemaatte bir hareket yok.Ben ilk önce ümitsizliğe düştüm:

"Şu evi alalım." dedim, cemaatte bir hareket yok.
"Para toplayalım." dedim, cemaatte hareket yok. "Para toplayalım." dedim, cemaatte hareket yok. Meğer varmış ama dağlar yavaş yavaş hareket edermiş.Meğer varmış ama dağlar yavaş yavaş hareket edermiş. Evler alındı, yıkıldı, yapıldı, cami büyüdü, alt kat oldu, üst kat oldu, dip kat oldu;Evler alındı, yıkıldı, yapıldı, cami büyüdü, alt kat oldu, üst kat oldu, dip kat oldu; yerin dibi oldu, yerin üstü oldu… Allah sizden razı olsun, ecr-i sevâbınız çok olsun.yerin dibi oldu, yerin üstü oldu…

Allah sizden razı olsun, ecr-i sevâbınız çok olsun.
Bu dünyada fânîyiz, göçüp gideceğiz. Bu dünyada fânîyiz, göçüp gideceğiz. Yetmiyor; bu cami değil de daha büyük bir cami olsa daha güzel olur. Yetmiyor; bu cami değil de daha büyük bir cami olsa daha güzel olur.

Sultanahmet'te de vaaz nasip oldu bana, Mekke-i Mükerreme'de vaaz nasip oldu,Sultanahmet'te de vaaz nasip oldu bana, Mekke-i Mükerreme'de vaaz nasip oldu, Medine-i Münevvere'de de vaaz nasip oldu, elhamdülillah. Medine-i Münevvere'de de vaaz nasip oldu, elhamdülillah. Ama bir de muhterem, neşriyat yaptığın zaman elli bin tane mecmua basıyorsun,Ama bir de muhterem, neşriyat yaptığın zaman elli bin tane mecmua basıyorsun, elli bin mecmuayı elli bin aile okuyor: elli bin mecmuayı elli bin aile okuyor:

"Güzelmiş. Bakayım şu sayfada ne yazmış, bu sayfada ne yazmış." "Güzelmiş. Bakayım şu sayfada ne yazmış, bu sayfada ne yazmış."

Sözü yüz binlerce insana götürmüş oluyorsun.Sözü yüz binlerce insana götürmüş oluyorsun. Bir kitap yazıyorsun, dağıtıyorsun; milyonlarca insan okuyor. Bir kitap yazıyorsun, dağıtıyorsun; milyonlarca insan okuyor.

Sonra bir talebe yetiştiriyorsun…Sonra bir talebe yetiştiriyorsun… Elhamdülillah, şimdi biz sevinç içindeyiz, bayram yapıyoruz içimizden bayram yapıyoruz: Elhamdülillah, şimdi biz sevinç içindeyiz, bayram yapıyoruz içimizden bayram yapıyoruz:

Yetiştirdiğimiz talebelerin bir kısmını Ramazan'da Yugoslavya'ya göndermişiz.Yetiştirdiğimiz talebelerin bir kısmını Ramazan'da Yugoslavya'ya göndermişiz. Ben burada yoktum; arkadaşlar, hoca ağabeyleri göndermişler.Ben burada yoktum; arkadaşlar, hoca ağabeyleri göndermişler. Yugoslavya'da, Ramazan'da namaz kıldırmışlar, vaaz etmişler.Yugoslavya'da, Ramazan'da namaz kıldırmışlar, vaaz etmişler. Oradaki müslümanlar çok sevinmiş, sarılmışlar; "Gitmeyin!" demişler, beğenmişler.Oradaki müslümanlar çok sevinmiş, sarılmışlar; "Gitmeyin!" demişler, beğenmişler. Bayram ettik, elhamdülillah. Neden? Diktiğimiz fidanların meyve verdiğini gördük.Bayram ettik, elhamdülillah.

Neden?

Diktiğimiz fidanların meyve verdiğini gördük.
Elhamdülillah diktiğimiz fidanlar meyve verdi, yetiştirdiğimiz gençler vaaz veriyor, beğeniliyor.Elhamdülillah diktiğimiz fidanlar meyve verdi, yetiştirdiğimiz gençler vaaz veriyor, beğeniliyor. Bulgaristan'dan istiyorlar, Arnavutluk'tan istiyorlar, Kosova'dan istiyorlar, Belgrat'tan istiyorlar. Bulgaristan'dan istiyorlar, Arnavutluk'tan istiyorlar, Kosova'dan istiyorlar, Belgrat'tan istiyorlar.

Her yerden hoca istiyorlar gönderebilirsek mutlu oluyoruz. En iyisi o.Her yerden hoca istiyorlar gönderebilirsek mutlu oluyoruz. En iyisi o. Çünkü sen bir hocayı gönderiyorsun, bir hoca bakıyorsun bir muhiti çekip çevirmiş, idare etmişÇünkü sen bir hocayı gönderiyorsun, bir hoca bakıyorsun bir muhiti çekip çevirmiş, idare etmiş ve insanlara Allah'ın yolunu sevdirmiş.ve insanlara Allah'ın yolunu sevdirmiş. Aşkullah, muhabbetullah aşılamış; o da faydalı insan olmuş, en güzeli bu. Aşkullah, muhabbetullah aşılamış; o da faydalı insan olmuş, en güzeli bu.

Onun için kurs yapmaya, kolej yapmaya, dershane yapmaya yönelin;Onun için kurs yapmaya, kolej yapmaya, dershane yapmaya yönelin; dergi çıkarmaya, kitap basmaya yönelin, kendinizi yöneltin. dergi çıkarmaya, kitap basmaya yönelin, kendinizi yöneltin.

Geçen gün Yalova'ya gittim. Yalova'da bizim "Canan Kız Kur'an Kursumuz" var.Geçen gün Yalova'ya gittim. Yalova'da bizim "Canan Kız Kur'an Kursumuz" var. Bu sefer gittim, baktım dört katı çıkmış, çatı kapanacak hâle gelmiş. Bu sefer gittim, baktım dört katı çıkmış, çatı kapanacak hâle gelmiş. Çatının betonu dökülmüş, çatı kapanacak hâle gelmiş.Çatının betonu dökülmüş, çatı kapanacak hâle gelmiş. Kıştan önce kaba inşaatı, sıvası filan bitirilebilir. Kıştan önce kaba inşaatı, sıvası filan bitirilebilir.

"Hocam, kapatamıyoruz, paramız yetmiyor." dediler. "Hocam, kapatamıyoruz, paramız yetmiyor." dediler.

Ben sizi gözleyip duruyorum, ben o kursu takip edip duruyorum.Ben sizi gözleyip duruyorum, ben o kursu takip edip duruyorum. Kursun içine kızları yerleştireceğiz; İslâm'ı bilen hoca hanımlar yetişecek. Kursun içine kızları yerleştireceğiz; İslâm'ı bilen hoca hanımlar yetişecek.

"Pazar günü İskenderpaşa'ya gelin, orada cemaate söyleriz, çatıyı da kapatırsınız,"Pazar günü İskenderpaşa'ya gelin, orada cemaate söyleriz, çatıyı da kapatırsınız, Allah'ın izniyle çatının üzerine de üç dört kat daha çıkarsınız." dedim. Neden? Allah'ın izniyle çatının üzerine de üç dört kat daha çıkarsınız." dedim.

Neden?

Hoca hanım yetiştirecekler. Başka müesseseler de kuruyoruz. Hoca hanım yetiştirecekler. Başka müesseseler de kuruyoruz.

Birisi; "Hocam, sizin derginiz 9 bin liraya çıkmış, bizim ilde alınmıyor." dedi.Birisi; "Hocam, sizin derginiz 9 bin liraya çıkmış, bizim ilde alınmıyor." dedi. Alın. Bunun dokuz bin liraya çıkması keyfimizden değil.Alın. Bunun dokuz bin liraya çıkması keyfimizden değil. Kâğıt pahalılığından, masraf pahalılığından birçok dergi kapanmaya başladı. Kâğıt pahalılığından, masraf pahalılığından birçok dergi kapanmaya başladı. İslâmî dergilerin çoğu kapanıyor. Gazeteler kapanma tehlikesiyle karşı karşıya. İslâmî dergilerin çoğu kapanıyor. Gazeteler kapanma tehlikesiyle karşı karşıya. Siz bizi kapattırmayın, okuyun, sadece okumanızı istiyoruz. Siz bizi kapattırmayın, okuyun, sadece okumanızı istiyoruz.

Biraz pahalı buluyorsanız da okuyun, ne yapalım? Bu pahalılığı da keyif için yapmıyoruz biz.Biraz pahalı buluyorsanız da okuyun, ne yapalım? Bu pahalılığı da keyif için yapmıyoruz biz. İslâm'ın emirlerini yazmak için bir dergi çıkarmak lazım, eh pahalıysa pahalı!İslâm'ın emirlerini yazmak için bir dergi çıkarmak lazım, eh pahalıysa pahalı! Siz çok alırsanız tirajı çoğalır, ucuz olur. Kazanırsak bir dergi daha çıkarırız. Siz çok alırsanız tirajı çoğalır, ucuz olur. Kazanırsak bir dergi daha çıkarırız. Şimdi biz kaç tane dergi çıkarıyoruz, elhamdülillah. Onun için İslâm'a hizmet en önemlisi oluyor.Şimdi biz kaç tane dergi çıkarıyoruz, elhamdülillah.

Onun için İslâm'a hizmet en önemlisi oluyor.
Fukarâya hizmet güzel ama fukarânın da imana, İslâm'a gelmesini sağlamak en önemli oluyor. Fukarâya hizmet güzel ama fukarânın da imana, İslâm'a gelmesini sağlamak en önemli oluyor.

Gecekondu mahallesine gittiğimiz zaman adamın üstüne elbise giydirmek önemli,Gecekondu mahallesine gittiğimiz zaman adamın üstüne elbise giydirmek önemli, çocuğunu doyurmak önemli ama çocuğunu müslüman yetiştirmek daha önemli. çocuğunu doyurmak önemli ama çocuğunu müslüman yetiştirmek daha önemli.

Düşünün ki bir gecekondudaki bir sarhoşun çocuğu bakıyorsunuzDüşünün ki bir gecekondudaki bir sarhoşun çocuğu bakıyorsunuz dört başı mamur müslüman olmuş. Güzel bir şey değil mi? dört başı mamur müslüman olmuş.

Güzel bir şey değil mi?

Derenin akışını başka tarafa çevirmiş olacağız. Çünkü kurdun oğlu kurt olur.Derenin akışını başka tarafa çevirmiş olacağız. Çünkü kurdun oğlu kurt olur. Sarhoşun oğlu ayyaş olur, esrarkeş olur ama ne olmuş oluyor? Sarhoşun oğlu ayyaş olur, esrarkeş olur ama ne olmuş oluyor?

Biz onu din adamı hâline getirirsek veya müslüman bir insan, namuslu bir insan hâline getirebilirsek,Biz onu din adamı hâline getirirsek veya müslüman bir insan, namuslu bir insan hâline getirebilirsek, Allah'tan korkan bir insan hâline getirirsek Türkiye'yi de kurtarmış oluruz, dünyayı da kurtarmış oluruz. Allah'tan korkan bir insan hâline getirirsek Türkiye'yi de kurtarmış oluruz, dünyayı da kurtarmış oluruz.

Ben bazı kimselere anlatamıyorum. Cami yapmaktan evvel basına önem verin,Ben bazı kimselere anlatamıyorum. Cami yapmaktan evvel basına önem verin, okula önem verin, insan yetiştirmeye önem verin. İnsan yetişti mi camiyi yapar.okula önem verin, insan yetiştirmeye önem verin. İnsan yetişti mi camiyi yapar. Cemaat oldu mu camiyi yapar. Siz bu camiyi sekiz misli büyüttünüz. Neden? Cemaat oldu mu camiyi yapar.

Siz bu camiyi sekiz misli büyüttünüz.

Neden?

Cemaat olduğu için. Cemaat olmasaydı musluklarının tamirini yaptıramazdınız. Cemaatle oluyor bu. Cemaat olduğu için. Cemaat olmasaydı musluklarının tamirini yaptıramazdınız. Cemaatle oluyor bu.

Cemaat olmayan camilerde böyle bir faaliyet, böyle bir genişleme görüyor musunuz? Cemaat olmayan camilerde böyle bir faaliyet, böyle bir genişleme görüyor musunuz?

Görmüyorsunuz. Cemaatle oluyor her şey. Birlik ve beraberlikle oluyor. Görmüyorsunuz. Cemaatle oluyor her şey. Birlik ve beraberlikle oluyor.

O bakımdan aziz ve muhterem kardeşlerim, dua edin. Duayı aşk ile şevk ile yapın.O bakımdan aziz ve muhterem kardeşlerim, dua edin. Duayı aşk ile şevk ile yapın. Duası makbul insanların duasından istifade etmeye çalışın. Duası makbul insanların duasından istifade etmeye çalışın. Mazlumun âhını almayın, iyi insanların bedduasını almayın;Mazlumun âhını almayın, iyi insanların bedduasını almayın; fukarâya, zuafâya, zayıflara yardım ederek böylece Allah'ın rızasını kazanmaya çalışın.fukarâya, zuafâya, zayıflara yardım ederek böylece Allah'ın rızasını kazanmaya çalışın. Öylece işlerinizin rast gitmesine, dualarınızın geçerli olmasına gayret edin. Öylece işlerinizin rast gitmesine, dualarınızın geçerli olmasına gayret edin.

Kendinize dua ettiğiniz gibi arkadaşınıza, komşunuza, kardeşinize de dua edin,Kendinize dua ettiğiniz gibi arkadaşınıza, komşunuza, kardeşinize de dua edin, kötü insanlara da dua edin. kötü insanlara da dua edin.

"Efendim, bizim muavin berbat, rüşvetçi, bizim devlet adamı şöyle…" "Efendim, bizim muavin berbat, rüşvetçi, bizim devlet adamı şöyle…"

Tamam; "Onu da Allah ıslah etsin." diye dua et. "Efendim, bilmem Endonezya'daki yönetim çok zalim!" Tamam; "Onu da Allah ıslah etsin." diye dua et.

"Efendim, bilmem Endonezya'daki yönetim çok zalim!"

"Allah ondan kurtarsın." diye dua et. Ettin mi hiç cânı gönülden? Etmedin. "Allah ondan kurtarsın." diye dua et.

Ettin mi hiç cânı gönülden?

Etmedin.

Çünkü dikenin ucu senin ayağına batmıyor. Çünkü dikenin ucu senin ayağına batmıyor.

Endonezya'daki ne kadar sıkıntı çekerse çeksin; sen burada yazlığını, kışlığını ihmal etmiyorsun.Endonezya'daki ne kadar sıkıntı çekerse çeksin; sen burada yazlığını, kışlığını ihmal etmiyorsun. Keyfin yerinde. Dikenin ucu birazcık ayağına dokunsaydı o zaman ah ederdin, vah ederdin. Keyfin yerinde. Dikenin ucu birazcık ayağına dokunsaydı o zaman ah ederdin, vah ederdin.

Endonezya'daki müslüman için dua etmiyorsun. Neden? Iztırabından haberdar değiliz. Endonezya'daki müslüman için dua etmiyorsun.

Neden?

Iztırabından haberdar değiliz.

Zalim bir idaresi varmış, Somali'deki müslüman için dua etmiyorsun çünkü acıyı duymuyorsun.Zalim bir idaresi varmış, Somali'deki müslüman için dua etmiyorsun çünkü acıyı duymuyorsun. İnsanların nasıl mazlum olduğunu, nasıl zincirlere vurulduğunu, nasıl öldürüldüğünü bilsen... İnsanların nasıl mazlum olduğunu, nasıl zincirlere vurulduğunu, nasıl öldürüldüğünü bilsen...

Mekke-i Mükerreme'de Arnavutluk'un Diyanet İşleri Başkanı ile tanıştık, ihtiyar bir adam.Mekke-i Mükerreme'de Arnavutluk'un Diyanet İşleri Başkanı ile tanıştık, ihtiyar bir adam. Seksenlik bir insan, Allah ömür versin. Yirmi bir sene hapiste kalmış. Haberiniz var mıydı?Seksenlik bir insan, Allah ömür versin. Yirmi bir sene hapiste kalmış.

Haberiniz var mıydı?
Haberimiz var mıydı? Hiç! Haberimiz var mıydı? Hiç!

Hiçbir şeyden haberiniz yok. "Müslüman" diye hapislerde kalmış insanlar var. Hiçbir şeyden haberiniz yok. "Müslüman" diye hapislerde kalmış insanlar var.

Onun için müslümanlardan haberdar olun.Onun için müslümanlardan haberdar olun. Haberdar olması yine basına geliyor, haberleşmeye geliyor.Haberdar olması yine basına geliyor, haberleşmeye geliyor. Kuvvetli basın müesseselerini kurmaya geliyor, muhterem kardeşlerim! Kuvvetli basın müesseselerini kurmaya geliyor, muhterem kardeşlerim!

Sonunda dönüp dolaşıp iş, kesedeki paranın Allah yoluna sarf edilmesine dayanıyor. Sonunda dönüp dolaşıp iş, kesedeki paranın Allah yoluna sarf edilmesine dayanıyor.

Allah şuurlu müslüman eylesin. Şuurlu dua etmek nasip eylesin.Allah şuurlu müslüman eylesin. Şuurlu dua etmek nasip eylesin. Dünyanın ta öbür ucundaki müslüman kardeşlerimize de dua edecek bir gönül versin bize. Dünyanın ta öbür ucundaki müslüman kardeşlerimize de dua edecek bir gönül versin bize. Onu unutmayan, ona acıyan, onun acısıyla dertlenen bir gönül versin.Onu unutmayan, ona acıyan, onun acısıyla dertlenen bir gönül versin. Gerçek İslâm tutkusu versin bize Allah, o halleri nasip eylesin. Gerçek İslâm tutkusu versin bize Allah, o halleri nasip eylesin.

Üç hadis belki okuyabiliriz. Birisini okuduk. Şimdi ikincisini okuyalım. Üç hadis belki okuyabiliriz. Birisini okuduk. Şimdi ikincisini okuyalım.

Üd'û ihvâneküm bi-esmâihim ve lâ ted'ûhüm bi'l-elkâb. Üd'û ihvâneküm bi-esmâihim ve lâ ted'ûhüm bi'l-elkâb.

İkincisi hadîs-i şerîf bu;İkincisi hadîs-i şerîf bu; birinci hadîs-i şerîf, Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet edilmişti.birinci hadîs-i şerîf, Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet edilmişti. Bu da Abdullah b. Cenab radıyallahu anh isimli bir sahabeden rivayet edilmiştir. Bu da Abdullah b. Cenab radıyallahu anh isimli bir sahabeden rivayet edilmiştir.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

"Müslüman kardeşlerinizi, tanıdıklarınızı, dostlarınızı güzel isimleri ile çağırın." "Müslüman kardeşlerinizi, tanıdıklarınızı, dostlarınızı güzel isimleri ile çağırın."

Ahmet Bey, Hasan Bey, Abdullah Bey filan neyse ismiyle çağırın. Ahmet Bey, Hasan Bey, Abdullah Bey filan neyse ismiyle çağırın.

Ve lâ ted'ûhüm bi'l-elkâb. "Onları rahatsız edecek lakaplarla çağırmayın." Ve lâ ted'ûhüm bi'l-elkâb. "Onları rahatsız edecek lakaplarla çağırmayın."

Kör Ali, buraya gel! Topal Ahmet, şu işi yap! Sağır Hasan, şöyle… Olmaz! Kör Ali, buraya gel! Topal Ahmet, şu işi yap! Sağır Hasan, şöyle…

Olmaz!

Kötü lakaplarla, kalbini kırarak konuşmak olmaz! Veyahut bu işi kim yaptı? Bu duvarı kim yaptı? Kötü lakaplarla, kalbini kırarak konuşmak olmaz!

Veyahut bu işi kim yaptı? Bu duvarı kim yaptı?

Hani "Kel Ali" derler ya, "İşte o yaptı." Olmaz! Hani "Kel Ali" derler ya, "İşte o yaptı."

Olmaz!

Böyle haysiyet kırıcı, üzücü, duyduğu zamanBöyle haysiyet kırıcı, üzücü, duyduğu zaman sahibini mahzun edecek lakapları kullanmayı Efendimiz uygun görmüyor. Nereden kaynaklanıyor bu? sahibini mahzun edecek lakapları kullanmayı Efendimiz uygun görmüyor.

Nereden kaynaklanıyor bu?

Hadîs-i şerîften. Âyet, bu hadîs-i şerîften. O nereden kaynaklanıyor? Hadîs-i şerîften. Âyet, bu hadîs-i şerîften.

O nereden kaynaklanıyor?

Peygamber Efendimiz'den. Allahu Tealâ hazretleri âyette buyuruyor ki; Kala'llâhu Teâlâ. Peygamber Efendimiz'den.

Allahu Tealâ hazretleri âyette buyuruyor ki;

Kala'llâhu Teâlâ.

Yâ eyyühe'llezîne âmenû. "Ey iman edenler!" La yeshar kavmün min kavmin.Yâ eyyühe'llezîne âmenû. "Ey iman edenler!" La yeshar kavmün min kavmin. "Bir kavim, öteki bir kavimle alay etmesin." Alaya almasın, maskaraya almasın, alay etmesin. "Bir kavim, öteki bir kavimle alay etmesin."

Alaya almasın, maskaraya almasın, alay etmesin.

Asâ en yekûnû hayran minhüm.Asâ en yekûnû hayran minhüm. "Belki de alay ettikleri, o beğenmedikleri kimseler kendilerinden daha hayırlıdır." "Belki de alay ettikleri, o beğenmedikleri kimseler kendilerinden daha hayırlıdır."

Bir de alay ediyorlar, alay etmesinler. Onları dalgaya, tiye almasınlar. Bir de alay ediyorlar, alay etmesinler. Onları dalgaya, tiye almasınlar.

Ve lâ nisâün min nisâin asâ en yekünne hayren minhünn.Ve lâ nisâün min nisâin asâ en yekünne hayren minhünn. "Kadınlar da öbür bazı kadınları alaya almasın, maskaraya almasın. Onları dillerine dolamasın."Kadınlar da öbür bazı kadınları alaya almasın, maskaraya almasın. Onları dillerine dolamasın. Belki onlar kendilerinden daha hayırlı olabilirler." Belki onlar kendilerinden daha hayırlı olabilirler."

Bu alaya almak, dalga geçmek, aleyhinde konuşmak yasaklanmış. Bu alaya almak, dalga geçmek, aleyhinde konuşmak yasaklanmış.

Ve lâ telmizû enfüseküm ve lâ tenâbezû bi'l-elkâb Ve lâ telmizû enfüseküm ve lâ tenâbezû bi'l-elkâb

Birbirilerinize göz kaş işaretleriyle böyle şeyler yapmayın.Birbirilerinize göz kaş işaretleriyle böyle şeyler yapmayın. "Falanca var ya, anlarsın ya!" filan gibi bazı işaretlerle de kalp kırıcı şeyler olur."Falanca var ya, anlarsın ya!" filan gibi bazı işaretlerle de kalp kırıcı şeyler olur. "Bak filanca geçiyor, hani anlarsın ya!" Bu da doğru değil."Bak filanca geçiyor, hani anlarsın ya!" Bu da doğru değil. "Bir de bir takım lakaplar takıp da öyle anmayın." diyor. "Bir de bir takım lakaplar takıp da öyle anmayın." diyor. Bunların hepsinde temelinde sebep ne? Bunların hepsinde temelinde sebep ne?

Temelindeki sebep; muhabbetin bozulmamasını sağlamak. Müslümanların muhabbetli olması lazım.Temelindeki sebep; muhabbetin bozulmamasını sağlamak. Müslümanların muhabbetli olması lazım. Müslüman toplumunun sağlam bir toplum olması lazım.Müslüman toplumunun sağlam bir toplum olması lazım. Müslüman toplumunun fertlerinin birbirini sevmesi lazım.Müslüman toplumunun fertlerinin birbirini sevmesi lazım. Şu camideki insanların birbirleriyle, her camideki insanların birbirleriyle samimi dost,Şu camideki insanların birbirleriyle, her camideki insanların birbirleriyle samimi dost, kardeş, ihvan olması lazım. Birbirini kıracak işler yapmaması lazım. kardeş, ihvan olması lazım. Birbirini kıracak işler yapmaması lazım.

İslâm'da birbirini kıracak işler günah.İslâm'da birbirini kıracak işler günah. Aleyhte konuşmak, laf getirmek götürmek, hakaret etmek, üzmek, kırmak bunların hepsi günah.Aleyhte konuşmak, laf getirmek götürmek, hakaret etmek, üzmek, kırmak bunların hepsi günah. Sevindirmek sevap. Mesele bu kadar basit. Sevindirmek sevap. Mesele bu kadar basit. Hiç kimseyi, karıncayı bile incitmeyeceksin; kurda, kuşa, yapabilirsen kuşlara bile iyilik yapacaksın. Hiç kimseyi, karıncayı bile incitmeyeceksin; kurda, kuşa, yapabilirsen kuşlara bile iyilik yapacaksın.

Sıcak yerde ağacın altına köpeği bağlamışlar. Kendileri gezmeye gitmiş, eğlenmeye gitmiş.Sıcak yerde ağacın altına köpeği bağlamışlar. Kendileri gezmeye gitmiş, eğlenmeye gitmiş. Köpek orada sıcaktan dili bir karış sarkmış. Götürdük, su verdik.Köpek orada sıcaktan dili bir karış sarkmış. Götürdük, su verdik. Hemen dikildi hayvan, bir daha götürdük bir daha dikildi. Neden? Hemen dikildi hayvan, bir daha götürdük bir daha dikildi.

Neden?

Sıcaktan ciğeri yanmış. Köpeğe bile iyilik yapsan onun da sevabı var.Sıcaktan ciğeri yanmış. Köpeğe bile iyilik yapsan onun da sevabı var. Kurda kuşa bile iyilik yapsan onun da sevabı var. Onun için iyilik yapmaya çalışacağız.Kurda kuşa bile iyilik yapsan onun da sevabı var.

Onun için iyilik yapmaya çalışacağız.
Kötülük yapmayacağız, kalp kırmayacağız, kalp kırıcı hitaplarda bulunmayacağız. Kötülük yapmayacağız, kalp kırmayacağız, kalp kırıcı hitaplarda bulunmayacağız.

Niye karşımızdakine "beyefendi" diyoruz? Niye birisi bir şey söyleyince "efendim" diyoruz? Niye karşımızdakine "beyefendi" diyoruz?

Niye birisi bir şey söyleyince "efendim" diyoruz?

Terbiyemiz güzel olduğundan. Dedelerimiz bizi güzel terbiye etmiş. "Anlayamadım efendim." Terbiyemiz güzel olduğundan. Dedelerimiz bizi güzel terbiye etmiş.

"Anlayamadım efendim."

O senin efendin mi, sen onun kölesi misin? Değil ama terbiyemiz böyle. O senin efendin mi, sen onun kölesi misin?

Değil ama terbiyemiz böyle.

"Bir daha tekrar eder misiniz efendim, buyurun efendim, rica ederim efendim."Bir daha tekrar eder misiniz efendim, buyurun efendim, rica ederim efendim. Beyefendi nasılsınız, hanımefendi müsaade eder misiniz?" Ne güzel! Bunlar güzel şeyler. Beyefendi nasılsınız, hanımefendi müsaade eder misiniz?"

Ne güzel! Bunlar güzel şeyler.

Bir de koca karı, sus moruk! Bir de böyleleri var değil mi? Bunlar kırıcı şeyler.Bir de koca karı, sus moruk! Bir de böyleleri var değil mi? Bunlar kırıcı şeyler. Kırıcı şeyleri bırakacağız; hele kötü lakapları... Bazıları kötü lakap takıyor.Kırıcı şeyleri bırakacağız; hele kötü lakapları...

Bazıları kötü lakap takıyor.
Bu hususu meslek edinmiştir, mahirdir; ona lakap buna lakap... Bu hususu meslek edinmiştir, mahirdir; ona lakap buna lakap... Güya o verdiği isimlerle herkesi güldürecek. Bunlar doğru değil, günah ve zararı çok.Güya o verdiği isimlerle herkesi güldürecek. Bunlar doğru değil, günah ve zararı çok. O ismi başkaları kullandıkça hep o ortaya atana günah yazılıyor. O ismi başkaları kullandıkça hep o ortaya atana günah yazılıyor.

Kimseyi kırmayalım, kimseye kötü hitap etmeyelim. Kimseyi kırmayalım, kimseye kötü hitap etmeyelim.

Biliyor musunuz hayatta başarı kazanmanın bir yolu, muvaffak olmanın bir, -birçok şey var da-Biliyor musunuz hayatta başarı kazanmanın bir yolu, muvaffak olmanın bir, -birçok şey var da- riayet edilecek noktalardan birisi de karşındaki insana nasıl hitap edeceğini bileceksin.riayet edilecek noktalardan birisi de karşındaki insana nasıl hitap edeceğini bileceksin. "Beyefendi" dersen memnun oluyorsa öyle diyeceksin. Hacca gitmiş bir hacı kardeşimizi hatırladım. "Beyefendi" dersen memnun oluyorsa öyle diyeceksin.

Hacca gitmiş bir hacı kardeşimizi hatırladım.

"Orada birisine "ya seyyid" dedin mi, adam dört köşe oluyor." diyor. "Orada birisine "ya seyyid" dedin mi, adam dört köşe oluyor." diyor.

Seyyid, "beyefendi" demek, "soylu kişi" demek, "bir topluluğun efendisi" demek. Seyyid, "beyefendi" demek, "soylu kişi" demek, "bir topluluğun efendisi" demek.

"'Ya seyyid' dediğin zaman adam bıyık büküyor, hemen seviniyor." diyor. Neden? "'Ya seyyid' dediğin zaman adam bıyık büküyor, hemen seviniyor." diyor.

Neden?

Hitap güzel. Şişt, hey, bilmem ne falan desen adam bakmaz bile.Hitap güzel. Şişt, hey, bilmem ne falan desen adam bakmaz bile. Arkadan öyle kötü seslenildiği zaman hiç bakmaz bile. Neden? Arkadan öyle kötü seslenildiği zaman hiç bakmaz bile.

Neden?

Güzelce "Beyefendi, bakar mısınız?" deyince herkes bakar. Neden? Güzelce "Beyefendi, bakar mısınız?" deyince herkes bakar.

Neden?

"Beyefendi" sözü güzel olduğu için. "Beyefendi" sözü güzel olduğu için.

Hitabı güzel yapmayı öğreneceğiz. Güzel kelimelerle hitap etmeyi öğreneceğiz. Hitabı güzel yapmayı öğreneceğiz. Güzel kelimelerle hitap etmeyi öğreneceğiz.

"Bey baba, müsaade eder misiniz, size yardım edebilir miyim?"Bey baba, müsaade eder misiniz, size yardım edebilir miyim? Kolunuza gireyim, karşı tarafa geçireyim." Kolunuza gireyim, karşı tarafa geçireyim."

"Adam memnun olur, peki evladım, berhudar ol evladım, Allah razı olsun,"Adam memnun olur, peki evladım, berhudar ol evladım, Allah razı olsun, Allah sana da ihtiyarlığında böyle hizmet eden kimseler nasip etsin. Allah sana da ihtiyarlığında böyle hizmet eden kimseler nasip etsin. İnşallah hürmet gör, iki cihanda hürmet ve izzet kazan." Dua eder. Neden? İnşallah hürmet gör, iki cihanda hürmet ve izzet kazan."

Dua eder.

Neden?

"Beybaba" dedin, iyilik yaptın. Artık hitap etmeyi bileceksiniz. "Aziz kardeşim, değerli dostum." "Beybaba" dedin, iyilik yaptın. Artık hitap etmeyi bileceksiniz.

"Aziz kardeşim, değerli dostum."

Biz ne demişiz, dedelerimiz ne demiş? "Canım" demiş. Can ne demek? Biz ne demişiz, dedelerimiz ne demiş? "Canım" demiş.

Can ne demek?

İnsanın en kıymetli varlığı. "Buyur canım." İnsanın en kıymetli varlığı.

"Buyur canım."

Şimdi belki kelimelerin kullanım alanı değişiyor ama canım bu, can, can kelimesi. Şimdi belki kelimelerin kullanım alanı değişiyor ama canım bu, can, can kelimesi.

Onun için güzel sözlerle hitap etmeye kendimizi alıştıralım.Onun için güzel sözlerle hitap etmeye kendimizi alıştıralım. Kötü lakaplar koymayalım, isim takmayalım, lakap takıp da üzmeyelim,Kötü lakaplar koymayalım, isim takmayalım, lakap takıp da üzmeyelim, lakap takıp da iyi insanları alçaltacak, küçültecek, maskaraya alacak işler yapmayalım. lakap takıp da iyi insanları alçaltacak, küçültecek, maskaraya alacak işler yapmayalım.

Bu hadîs-i şerîften çıkan bu. Siz de buna riayet edin. Ve konuşacağınız kimseye hitaba dikkat edin. Bu hadîs-i şerîften çıkan bu. Siz de buna riayet edin. Ve konuşacağınız kimseye hitaba dikkat edin.

Hatırlıyorum bir keresinde birisine "ağabey" dedim, fakülteye ilk gittim tecrübem az, "ağabey" dedim.Hatırlıyorum bir keresinde birisine "ağabey" dedim, fakülteye ilk gittim tecrübem az, "ağabey" dedim. Ama o bana "buyurun, efendim" dedi. Hoca bana, "buyurun efendim" dedi.Ama o bana "buyurun, efendim" dedi. Hoca bana, "buyurun efendim" dedi. Anladım ki "ağabey" sözünü amiyane buluyor, beğenmedi. Anladım ki "ağabey" sözünü amiyane buluyor, beğenmedi. Ben de ""hocam dedim, soruyu tekrar değiştirdim. Neden? Ben de ""hocam dedim, soruyu tekrar değiştirdim.

Neden?

"O bana asistan" diye, -ben de talebeyim, "kendime yakın" diye,"O bana asistan" diye, -ben de talebeyim, "kendime yakın" diye, onu sevdim "ağabey" diyecektim ama- "buyurun efendim" dedi, talebesine "buyurun efendim" deyinceonu sevdim "ağabey" diyecektim ama- "buyurun efendim" dedi, talebesine "buyurun efendim" deyince ben de hemen vaziyetimi toparladım. Ne yapayım kibar insan,ben de hemen vaziyetimi toparladım.

Ne yapayım kibar insan,
"buyurun efendim" deyince ben artık "ağabey" filan diyebilir miyim? "buyurun efendim" deyince ben artık "ağabey" filan diyebilir miyim? "Hocam" dedim, "sayın hocam" deyip öyle geçiştirdim. Demek ki güzel hitap edeceğiz."Hocam" dedim, "sayın hocam" deyip öyle geçiştirdim.

Demek ki güzel hitap edeceğiz.
Demek bazen "ağabey" sözü rahatsız edebiliyor. "Hafız, buraya gel!" Demek bazen "ağabey" sözü rahatsız edebiliyor.

"Hafız, buraya gel!"

Hafız sözü güzel ama adam seni sakallı gördüğü için adeta hakaret ediyor gibi;Hafız sözü güzel ama adam seni sakallı gördüğü için adeta hakaret ediyor gibi; "Hafız otur, hafız kalk, dur hoca şunu şöyle söyleyecek, hoca müsaade et de bir soru soralım." "Hafız otur, hafız kalk, dur hoca şunu şöyle söyleyecek, hoca müsaade et de bir soru soralım."

Hoca sözü güzel bir söz ama söyleyiş tarzı itibariyle insana dokunuyor.Hoca sözü güzel bir söz ama söyleyiş tarzı itibariyle insana dokunuyor. "Dur amca, dur baba" filan insanın hoşuna gitmiyor."Dur amca, dur baba" filan insanın hoşuna gitmiyor. Biraz kibar tabirlerle insan lisanı güzel kullanmayı öğrenmeli. Biraz kibar tabirlerle insan lisanı güzel kullanmayı öğrenmeli.

Muhterem kardeşlerim! Üçüncü hadîs-i şerîfe geçiyoruz. Bitireceğim, terledinizMuhterem kardeşlerim!

Üçüncü hadîs-i şerîfe geçiyoruz. Bitireceğim, terlediniz
maşaallah hamama girmiş gibi, ben de terledim. Arkamıza bir musluk taksak sırtımızdan tın tın damlayacak. maşaallah hamama girmiş gibi, ben de terledim. Arkamıza bir musluk taksak sırtımızdan tın tın damlayacak. Tabi Allah rızası için. Sevabı çoktur inşaallah. Tabi Allah rızası için. Sevabı çoktur inşaallah.

İdfeû an vudûiküm bi'l-yakîn ve an salâtiküm bi'ş-şekk. İdfeû an vudûiküm bi'l-yakîn ve an salâtiküm bi'ş-şekk.

Hz. Âişe anamızın rivayet ettiği bir hadîs-i şerîf. Allah şefaatine erdirsin. Hz. Âişe anamızın rivayet ettiği bir hadîs-i şerîf. Allah şefaatine erdirsin.

Hz. Âişe validemiz radıyallahu anhâ fakihti, alimdi; alime, fakihe bir hatun idi.Hz. Âişe validemiz radıyallahu anhâ fakihti, alimdi; alime, fakihe bir hatun idi. Her şeyi bilirdi maşaallah, bayağı ciddi bir alimdi. Her şeyi bilirdi maşaallah, bayağı ciddi bir alimdi.

Allah bizim kızlarımızı, torunlarımızı, hanımlarımızı da Hz. Âişe anamıza benzetsin.Allah bizim kızlarımızı, torunlarımızı, hanımlarımızı da Hz. Âişe anamıza benzetsin. Bizi de sahabe-i kirâmın alimlerine benzetsin. Bizi de sahabe-i kirâmın alimlerine benzetsin.

Hadîs-i şerîfi Hz Âişe anamız rivayet etmiş. Hadîs-i şerîfi Hz Âişe anamız rivayet etmiş.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; İdfeû an vudûiküm bi'l-yakîn ve an salâtiküm bi'ş-şekk.Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

İdfeû an vudûiküm bi'l-yakîn ve an salâtiküm bi'ş-şekk.
"Abdestlerinizi yakîn ile şüpheden koruyunuz, muhafaza ediniz ve namazlarınızı zan ile koruyunuz." "Abdestlerinizi yakîn ile şüpheden koruyunuz, muhafaza ediniz ve namazlarınızı zan ile koruyunuz."

Ne demek bu? "Abdestlerinizi yakîn ile koruyunuz, namazlarınızı zan ile koruyunuz." Ne demek bu?

"Abdestlerinizi yakîn ile koruyunuz, namazlarınızı zan ile koruyunuz."

Mânası şu: Sen abdest aldın mı? Mânası şu:

Sen abdest aldın mı?

Almıştım hocam, buraya gelirken "İskenderpaşa'ya gideceğim." diye bir güzel abdest almıştım. Almıştım hocam, buraya gelirken "İskenderpaşa'ya gideceğim." diye bir güzel abdest almıştım.

Tamam, abdest aldığın kesin mi? Kesin. Acaba benim elim kanamış mıdır?Tamam, abdest aldığın kesin mi?

Kesin.

Acaba benim elim kanamış mıdır?
Acaba abdesti kaçırmış mıyımdır? Acaba şöyle olmuş mudur? Acaba abdestim zedelendi mi? Acaba abdesti kaçırmış mıyımdır? Acaba şöyle olmuş mudur? Acaba abdestim zedelendi mi?

Hiçbir şey olmamıştır, ne korkuyorsun? Hiçbir şey olmamıştır. Aldığını biliyor musun? Hiçbir şey olmamıştır, ne korkuyorsun? Hiçbir şey olmamıştır.

Aldığını biliyor musun?

Biliyorsun, tamam, o zaman abdestlisin. Biliyorsun, tamam, o zaman abdestlisin.

"Farkında değilim çok işler geçti, çok insanla konuştum, ya abdestim kaçmış ise farkında değilim." "Farkında değilim çok işler geçti, çok insanla konuştum, ya abdestim kaçmış ise farkında değilim."

Vesveseye düşme. Bak bu hadîs-i şerîfe göre Peygamber Efendimiz ne buyuruyor? Vesveseye düşme.

Bak bu hadîs-i şerîfe göre Peygamber Efendimiz ne buyuruyor?

Abdestini aldığını yakîn olarak biliyor musun? Şeksiz şüphesiz almış mıydın? Abdestini aldığını yakîn olarak biliyor musun? Şeksiz şüphesiz almış mıydın?

"Yüznumaraya gitmiştim hocam, tamam, oradan çıktım, bekledim,"Yüznumaraya gitmiştim hocam, tamam, oradan çıktım, bekledim, ondan sonra abdestimi aldım, iyi biliyorum, tamam." ondan sonra abdestimi aldım, iyi biliyorum, tamam."

Abdestini aldığını biliyorsan bozduğuna dair bir şey tereddüt,Abdestini aldığını biliyorsan bozduğuna dair bir şey tereddüt, vesvese geliyorsa abdestin var, bozulmadı; kesin kaidedir. vesvese geliyorsa abdestin var, bozulmadı; kesin kaidedir. Çünkü bozduğunu kesin olarak bilmiyorsun da "acaba?" diyorsun, tereddüt ediyorsun.Çünkü bozduğunu kesin olarak bilmiyorsun da "acaba?" diyorsun, tereddüt ediyorsun. Şeytan senin gönlünü kurcalıyor, vesveseye düşürecek. Hiç yüz vermeyeceksin. Şeytan senin gönlünü kurcalıyor, vesveseye düşürecek. Hiç yüz vermeyeceksin.

"Aldığımı kesin olarak biliyorum, bozduğum kesin değil." "Aldığımı kesin olarak biliyorum, bozduğum kesin değil."

Tabi bozduğu kesin belli olsa o zaman bozulmuştur, tamam. Tabi bozduğu kesin belli olsa o zaman bozulmuştur, tamam.

Dişlerim kanadı tükürdüm, tamam, abdestim bozuldu. Şöyle olsa abdestin bozuldu, tamam.Dişlerim kanadı tükürdüm, tamam, abdestim bozuldu. Şöyle olsa abdestin bozuldu, tamam. Kesin olarak biliyorsan iyi ama abdesti aldığını kesin olarak biliyorsun daKesin olarak biliyorsan iyi ama abdesti aldığını kesin olarak biliyorsun da bozulduğunu kesin olarak bilmiyorsan nesin sen? Abdestlisin. Ya değilsem? bozulduğunu kesin olarak bilmiyorsan nesin sen?

Abdestlisin.

Ya değilsem?

Ya değilsemi yok bu işin, o tarafı çizeceksin, abdestlisin sen. Peygamber Efendimiz böyle buyuruyor.Ya değilsemi yok bu işin, o tarafı çizeceksin, abdestlisin sen. Peygamber Efendimiz böyle buyuruyor. Aldığını biliyorsan o zaman abdestin sağlam. Aldığını biliyorsan o zaman abdestin sağlam.

Namazda acaba üç rekât mı kıldım, dört rekât mı kıldım? Hangisi? Namazda acaba üç rekât mı kıldım, dört rekât mı kıldım? Hangisi?

Hangisine zann-ı gâlibin varsa hangisine daha çok gönlün yatıyorsa onu yap. İhtiyata riayet et.Hangisine zann-ı gâlibin varsa hangisine daha çok gönlün yatıyorsa onu yap. İhtiyata riayet et. Abdestte de ihtiyata riayet etsek olmaz mı? Olur ama olmaz. Neden? Abdestte de ihtiyata riayet etsek olmaz mı?

Olur ama olmaz.

Neden?

Şeytan sana orada kancayı taktı mı seni bir vesveseye düşürür.Şeytan sana orada kancayı taktı mı seni bir vesveseye düşürür. Ne abdest alabilirsin ne namaz kılabilirsin, perişan olursun.Ne abdest alabilirsin ne namaz kılabilirsin, perişan olursun. Gidersin "Her ihtimale karşı ihtiyaten bir abdest daha alayım." dersin.Gidersin "Her ihtimale karşı ihtiyaten bir abdest daha alayım." dersin. Tam abdesti alırken ayağını kaldırırken, bir kıpırtı olur, abdestin kaçtı mı kaçmadı mıTam abdesti alırken ayağını kaldırırken, bir kıpırtı olur, abdestin kaçtı mı kaçmadı mı "Hadi baştan alayım." dersin. "Hadi baştan alayım." dersin.

Bir daha alırsın, tam öbür ayağını yıkayacağın zaman bir kıpırtı olur, şeytan kıl çeker... Bir daha alırsın, tam öbür ayağını yıkayacağın zaman bir kıpırtı olur, şeytan kıl çeker...

Peygamber Efendimiz öyle diyor, kıl çekermiş. Bozuldu mu bozulmadı mı? Peygamber Efendimiz öyle diyor, kıl çekermiş.

Bozuldu mu bozulmadı mı?

Yine ihtiyaten bir daha alırsın. Sen bekle ihtiyatı. Yine ihtiyaten bir daha alırsın.

Sen bekle ihtiyatı.
Müezzin ezanı okur, imam kameti okur, farza dururlar, farzı bitirirler, ikindinin vakti geçer,Müezzin ezanı okur, imam kameti okur, farza dururlar, farzı bitirirler, ikindinin vakti geçer, sen daha "Abdesti bitireceğim." diye uğraşırsın. Neden? Şeytanın ağına düştün de ondan. sen daha "Abdesti bitireceğim." diye uğraşırsın.

Neden?

Şeytanın ağına düştün de ondan.
Şeytan seni artık avucuna düşürdü. "Acaba kaçtı mı, acaba yellendim mi, Şeytan seni artık avucuna düşürdü. "Acaba kaçtı mı, acaba yellendim mi, acaba bir damla çıktı mı, gideyim bir daha bakayım, acaba bir damla çıktı mı, gideyim bir daha bakayım, şöyle mi oldu böyle mi oldu?" derken yüznumaraya girer, yüznumaradan çıkar, yarım abdest alır, şöyle mi oldu böyle mi oldu?" derken yüznumaraya girer, yüznumaradan çıkar, yarım abdest alır, tekrar tazeleyim bilmem ne yapayım derkentekrar tazeleyim bilmem ne yapayım derken "amma aldattım bu müslümanı" diye.şeytan kahkahayla hâline güler. "amma aldattım bu müslümanı" diye.şeytan kahkahayla hâline güler.

Onun için aldığını kesin biliyorsan abdestlisin, bozduğunda şüphe varsa yakîni bozma, abdestlisin. Onun için aldığını kesin biliyorsan abdestlisin, bozduğunda şüphe varsa yakîni bozma, abdestlisin.

Bu hadîs-i şerîf bunu anlatıyor. "Namazı üç mü kıldım dört mü kıldım?" Hangisine kânî gelirsin? Bu hadîs-i şerîf bunu anlatıyor.

"Namazı üç mü kıldım dört mü kıldım?"

Hangisine kânî gelirsin?

"Dört rekât kıldığıma kânî geliyorum." "Dört rekât kıldığıma kânî geliyorum."

Tamam, es-selâmü aleyküm ve rahmetullah, es-selâmü aleyküm ve rahmetullah dersin.Tamam, es-selâmü aleyküm ve rahmetullah, es-selâmü aleyküm ve rahmetullah dersin. Namazın kabul oldu, bitti. "Ya üç kıldıysam?" Namazın kabul oldu, bitti.

"Ya üç kıldıysam?"

Ama dört kıldığına kânîsin, yallah, hadi bakalım vesveseye ihtiyacın yok. Ama dört kıldığına kânîsin, yallah, hadi bakalım vesveseye ihtiyacın yok.

"Galiba üç kıldım gibi geliyor." Tamam, bir rekât daha kıl dört olsun, yallah. Yine yallah. "Galiba üç kıldım gibi geliyor."

Tamam, bir rekât daha kıl dört olsun, yallah. Yine yallah.

Muhterem kardeşlerim! Bu şeytan çok kurnazdır. Melun, çok kurnazdır. Neden? Muhterem kardeşlerim!

Bu şeytan çok kurnazdır. Melun, çok kurnazdır.

Neden?

Hz. Âdem atamızdan beri aldata aldata pişkin oldu.Hz. Âdem atamızdan beri aldata aldata pişkin oldu. Mesleği aldatmak olduğundan muazzam usta bir şeydir bu.Mesleği aldatmak olduğundan muazzam usta bir şeydir bu. Aldatır, seni de aldatır, beni de aldatır, vesveseye düşürür, namaz kılamaz olursun. Neden? Aldatır, seni de aldatır, beni de aldatır, vesveseye düşürür, namaz kılamaz olursun.

Neden?

Tam abdest alamıyorsun ki. Tam abdest alamıyorsun ki.

"Ya bırak, bir keresinde de şöyle kılıver, bak Efendimiz çıkış noktasını gösteriyor."Ya bırak, bir keresinde de şöyle kılıver, bak Efendimiz çıkış noktasını gösteriyor. Kılıver, olsun bitsin, bozulduğunu bilmiyorsun." Kılıver, olsun bitsin, bozulduğunu bilmiyorsun."

"Ama bozulur gibi geldi, tam arkamda kıpırtı oldu gibi geldi, acaba hava mı çıktı, çıkmadı mı?" "Ama bozulur gibi geldi, tam arkamda kıpırtı oldu gibi geldi, acaba hava mı çıktı, çıkmadı mı?"

Hayır, şeytan kıl çeker. Kıl çekiyor, biraz orasını kıpırdatıyor ki öyle sansın. Hayır, şeytan kıl çeker. Kıl çekiyor, biraz orasını kıpırdatıyor ki öyle sansın.

"Bir kıpırtı olur gibi oldu hocam." "Bir kıpırtı olur gibi oldu hocam."

Efendimiz diyor ki -bakın dinde utanmak yok- kokusunu ve sesini duymadıkça abdest bozulmaz. Efendimiz diyor ki -bakın dinde utanmak yok- kokusunu ve sesini duymadıkça abdest bozulmaz.

Hani yellendi mi yellenmedi mi? "Orada bir kıpırtı oldu." Hani yellendi mi yellenmedi mi?

"Orada bir kıpırtı oldu."

Kıpırtı oldu ama hiç pis koku yayıldı mı? Yayılmadı. Kıpırtı oldu ama hiç pis koku yayıldı mı?

Yayılmadı.

Hiç ses duyuldu mu, çirkin bir ses? Hiç ses duyulmadı. Hiç ses duyuldu mu, çirkin bir ses?

Hiç ses duyulmadı.

O zaman abdestin var, hadi bakalım yallah! Döverim seni, hadi bakalım!O zaman abdestin var, hadi bakalım yallah! Döverim seni, hadi bakalım! Namaza yetiş, çünkü şeytanın tuzağına düşersin. Muhterem kardeşlerim! Bu hadîs-i şerîf bunu diyor. Namaza yetiş, çünkü şeytanın tuzağına düşersin.

Muhterem kardeşlerim!

Bu hadîs-i şerîf bunu diyor.

Niye size bunu biraz karikatürize ederek anlattım? Niye size bunu biraz karikatürize ederek anlattım?

Çok insan vardır şeytanın bu oyununa, bu tuzağına düşen, çok insan var.Çok insan vardır şeytanın bu oyununa, bu tuzağına düşen, çok insan var. Hele gençler, pırlanta gibi gençler, yeni İslâm'a girmiş, her şeyi güzel yapmak ister. Hele gençler, pırlanta gibi gençler, yeni İslâm'a girmiş, her şeyi güzel yapmak ister. Geçerken bakarsın, abdest alıyor; aferin, maşaallah.Geçerken bakarsın, abdest alıyor; aferin, maşaallah. Dönersin, gelirsin maşaallah yine abdest alıyor, devam ediyor.Dönersin, gelirsin maşaallah yine abdest alıyor, devam ediyor. Yine gidersin bakarsın, yine abdest alıyor. Yine gidersin bakarsın, yine abdest alıyor.

Kolunu kıvırıyor, dirseğini sürttürüyor, bir daha yapıyor, bir daha yapıyor… Kolunu kıvırıyor, dirseğini sürttürüyor, bir daha yapıyor, bir daha yapıyor…

Yeter ya, hayır, yahu oraya su da gitti, derin yırtılacak. Yine böyle vesvese yapar; "Buraya gitmedi!" Yeter ya, hayır, yahu oraya su da gitti, derin yırtılacak. Yine böyle vesvese yapar; "Buraya gitmedi!"

Neden? İçine vesvese düştü. Çünkü çok durdu. Neden?

İçine vesvese düştü.

Çünkü çok durdu.

"Vesveseye düşmeyin, şeytana kendinizi güldürmeyin." diye bu hadîs-i şerifi söylemiş. "Vesveseye düşmeyin, şeytana kendinizi güldürmeyin." diye bu hadîs-i şerifi söylemiş.

"Abdestliyim." deyince, abdestini aldığını kesin bilince abdestlisin. "Acaba bozuldu mu?" "Abdestliyim." deyince, abdestini aldığını kesin bilince abdestlisin.

"Acaba bozuldu mu?"

İtibar yok. "Acaba namazda şunu mu yaptım, bunu mu yaptım?" derken,İtibar yok.

"Acaba namazda şunu mu yaptım, bunu mu yaptım?" derken,
tereddüt ediyorsan zann-ı gâlibine göre namazı tamamlarsın. Tereddüde lüzum yok, neden? tereddüt ediyorsan zann-ı gâlibine göre namazı tamamlarsın.

Tereddüde lüzum yok, neden?

İslâm, netlik dini. İslâm pırıl pırıl bir din. İslâm'da tereddüt yok.İslâm, netlik dini. İslâm pırıl pırıl bir din. İslâm'da tereddüt yok. İslâm'da her şey, bıçağın deriyi kestiği gibi keser bitirir. Gayet güzel bir din. İslâm'da her şey, bıçağın deriyi kestiği gibi keser bitirir. Gayet güzel bir din.

İslâm hukuku, fıkhı gayet güzel. Çok güzel kaideleri vardır. Yakîn şek ile zâid olmaz. İslâm hukuku, fıkhı gayet güzel. Çok güzel kaideleri vardır.

Yakîn şek ile zâid olmaz.

Bu kâide mecelle-i ahkâm-ı adliyeye girmiştir; "Yakîn, şek ile zaid olmaz." Bu kâide mecelle-i ahkâm-ı adliyeye girmiştir; "Yakîn, şek ile zaid olmaz."

"Bir şeyin olduğu kesinse bir şüphe onun oluşmuş olduğunu ortadan kaldırmaz." demek oluyor. "Bir şeyin olduğu kesinse bir şüphe onun oluşmuş olduğunu ortadan kaldırmaz." demek oluyor.

İşte insan bu mantıkla bu zihinle yürürse vesveseye düşmez, yaptığı işi sağlam yapar.İşte insan bu mantıkla bu zihinle yürürse vesveseye düşmez, yaptığı işi sağlam yapar. Şeytan bakar ki bu kuvvetli bir müslüman; "Ben bunu hiç aldatamıyorum." der, savrulur gider. Şeytan bakar ki bu kuvvetli bir müslüman; "Ben bunu hiç aldatamıyorum." der, savrulur gider.

Abdestli olursun, dualı olursun, zikirli olursun,Abdestli olursun, dualı olursun, zikirli olursun, şeytan bakar ki sana hiç diş geçiremiyor, etrafından uzaklaşır. şeytan bakar ki sana hiç diş geçiremiyor, etrafından uzaklaşır.

Allah bizi kavî müslüman eylesin. İradesi kuvvetli, aklı kuvvetli, fikri kuvvetli, dini kuvvetli,Allah bizi kavî müslüman eylesin. İradesi kuvvetli, aklı kuvvetli, fikri kuvvetli, dini kuvvetli, imanı kuvvetli, duası aşklı, şevkli, kuvvetli, her şeyi ölçülü, dengeli, sağlam müslüman... imanı kuvvetli, duası aşklı, şevkli, kuvvetli, her şeyi ölçülü, dengeli, sağlam müslüman...

Öyle vesveseyle, mütereddit, titrek, korkak olmaz! Öyle vesveseyle, mütereddit, titrek, korkak olmaz!

Müslümanlığa yakışan netlik, açıklık ve her şeyin hukuki bir berraklık içinde olmasıdır. Müslümanlığa yakışan netlik, açıklık ve her şeyin hukuki bir berraklık içinde olmasıdır.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi has müslüman, mücahit müslüman,Allahu Teâlâ hazretleri bizi has müslüman, mücahit müslüman, sağlam müslüman, kavî müslüman eylesin. İki cihanda aziz ve bahtiyar eylesin. sağlam müslüman, kavî müslüman eylesin. İki cihanda aziz ve bahtiyar eylesin.

Fâtiha-i Şerîfe mea'l-Besmele. Fâtiha-i Şerîfe mea'l-Besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2