Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Dünya ve Ahiretin Hayrı

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

26 Ramazan 1405 / 15.06.1985
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın özel gün ve gecelerde yapmış oldukları sohbetlerde yapılacak ibadetler ve sevaplı işler konusunda dinleyicileri bilgilendiriyor. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve hadis-i şerifler okuyup izah ediyor. Gecenin ihyası konusunda tavsiyelerde bulunuyor.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzübillâhimineşşeytânirracîm.

Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü li'llâhi Rabbi'l-âlemîn ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyiyidi'l-evvelîne ve'l-âhirînel-Hamdü li'llâhi Rabbi'l-âlemîn ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyiyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn seyyidinâ ve senedinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn ve men tabiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. seyyidinâ ve senedinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn ve men tabiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd. Fa'lemû eyyühe'l-ihvân, fe-inne efdale'l-kitâbi kitâbullahEmmâ ba'd.

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân, fe-inne efdale'l-kitâbi kitâbullah
ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-ümûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletünve şerre'l-ümûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibihâ fi'n-nâr ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyive külle dalâletin ve sâhibihâ fi'n-nâr ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Erbaun men ûtiye hünne fe-kad ûtiye hayre'd-dünyâ ve'l-âhireh lisânün zâkirünErbaun men ûtiye hünne fe-kad ûtiye hayre'd-dünyâ ve'l-âhireh lisânün zâkirün ve kalbün şâkirün ve bedenün ala'l-belâi sâbirun ve zevcetün lâ tebğîhi havfen fî nefsihâve kalbün şâkirün ve bedenün ala'l-belâi sâbirun ve zevcetün lâ tebğîhi havfen fî nefsihâ ve lâ mâlihî sâlihaten tüînü ehadeküm alâ dînihî. ve lâ mâlihî sâlihaten tüînü ehadeküm alâ dînihî.

İbn Abbas radıyallâhu anhümâ'dan Taberânî rivayet eylemiş. İbn Abbas radıyallâhu anhümâ'dan Taberânî rivayet eylemiş.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Allahu Teâlâ hazretleri Ramazan'ın hayrına, bereketine cümlenizi erdirsin.Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretleri Ramazan'ın hayrına, bereketine cümlenizi erdirsin.
Daha nice Ramazanlara Kadirlere sıhhat, saadet, âfiyet ve selâmetle ulaşmayıDaha nice Ramazanlara Kadirlere sıhhat, saadet, âfiyet ve selâmetle ulaşmayı ve onlardan mütena'im ve ganimetli olmayı nasip eylesin. ve onlardan mütena'im ve ganimetli olmayı nasip eylesin.

Meşguliyetlerin en güzellerinden bir çeşidi de ilim ile meşgul olmaktır.Meşguliyetlerin en güzellerinden bir çeşidi de ilim ile meşgul olmaktır. "İlim" deyince en başta gelen Kur'ân-ı Kerîm ilmidir."İlim" deyince en başta gelen Kur'ân-ı Kerîm ilmidir. Allahu Teâlâ hazretlerinin emirleri ve yasakları orada bildirilmiş olduğu içinAllahu Teâlâ hazretlerinin emirleri ve yasakları orada bildirilmiş olduğu için müslüman ilk önce Kur'ân-ı Kerîm'i iyice öğrenmelidir. müslüman ilk önce Kur'ân-ı Kerîm'i iyice öğrenmelidir.

Ondan sonra Allahu Teâlâ hazretlerinin elçisi Peygamberimiz EfendimizOndan sonra Allahu Teâlâ hazretlerinin elçisi Peygamberimiz Efendimiz Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin hadisleri, nasihatleri gelir kiMuhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin hadisleri, nasihatleri gelir ki o da Allah'ın kitabını bize getirmiş, O'nun hak elçisidir. o da Allah'ın kitabını bize getirmiş, O'nun hak elçisidir.

Allah'ın kitabına sarıldığımız zaman Allah'ın kitabı da bizi zaten; Allah'ın kitabına sarıldığımız zaman Allah'ın kitabı da bizi zaten;

Kul in küntüm tühibbûna'llâhe fe't-tebiûnî yuhbibkümu'llâhü ve yağfir leküm zünûbeküm" diyerekKul in küntüm tühibbûna'llâhe fe't-tebiûnî yuhbibkümu'llâhü ve yağfir leküm zünûbeküm" diyerek yine Resûlullah'a havale etmektedir. yine Resûlullah'a havale etmektedir.

Le kad câeküm resûlün min enfüsiküm azîzün aleyhi mâ anittüm harîsun aleykümLe kad câeküm resûlün min enfüsiküm azîzün aleyhi mâ anittüm harîsun aleyküm bi'l-mü'minîne raûfün rahîm. diye methetmişti. bi'l-mü'minîne raûfün rahîm. diye methetmişti.

Yâ eyyühe'n nebiyyü, innâ erselnâke şâhiden ve mübeşşiren ve nezîrâ. Yâ eyyühe'n nebiyyü, innâ erselnâke şâhiden ve mübeşşiren ve nezîrâ.

Ve dâiyen ila'llâhi bi-iznihî ve sirâcen münîrâ diye methetmiştir. Ve dâiyen ila'llâhi bi-iznihî ve sirâcen münîrâ diye methetmiştir.

Efendimiz'i çok latif şeylere teşbih eylemiştir.Efendimiz'i çok latif şeylere teşbih eylemiştir. Onun için onun sözleri ile şu yatsı vaktine kadar gözümüzü, gönlümüzü, kulağımızı şenlendirelim.Onun için onun sözleri ile şu yatsı vaktine kadar gözümüzü, gönlümüzü, kulağımızı şenlendirelim. Dinimizin hakikatlerini, Efendimiz'in nasihatlerinden öğrenmeye çalısalım.Dinimizin hakikatlerini, Efendimiz'in nasihatlerinden öğrenmeye çalısalım. Şu mübarek akşamın şu vaktini hayırla geçirelim. Şu mübarek akşamın şu vaktini hayırla geçirelim.

Herkes içinden niyet etsin ki -ne kadar bir zamansa- "Şu mescidin içinde itikâfa niyet eyledim." desin. Herkes içinden niyet etsin ki -ne kadar bir zamansa- "Şu mescidin içinde itikâfa niyet eyledim." desin.

İtikâfın sünnet olan şekli, Ramazan'ın son on gününde itikâf eylemektirİtikâfın sünnet olan şekli, Ramazan'ın son on gününde itikâf eylemektir ama bir mescide bir miktar girip de ibadete niyet etse de ulemâmızın bir kısmı onu öyle kabul etmiştir;ama bir mescide bir miktar girip de ibadete niyet etse de ulemâmızın bir kısmı onu öyle kabul etmiştir; o da itikaftan sayılır. Neveytü sünnete'l-i'tikâfi fî hâze'l-mescidi'ş-şerîfi (müddeten)o da itikaftan sayılır.

Neveytü sünnete'l-i'tikâfi fî hâze'l-mescidi'ş-şerîfi (müddeten)
mine'z-zemân diye insan itikâfa niyet etmeli ki o ecri de kazansın. mine'z-zemân diye insan itikâfa niyet etmeli ki o ecri de kazansın.

Abdullah b. Abbas radıyallahu anhümâ'nın bildirdiğine göreAbdullah b. Abbas radıyallahu anhümâ'nın bildirdiğine göre Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki; Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki;

Erbeun men ûtiye hünne fe-kad ûtiye hayre'd-dünya ve'l-âhireh.Erbeun men ûtiye hünne fe-kad ûtiye hayre'd-dünya ve'l-âhireh. "Dört şey vardır ki kime bu dört bunlar verilmişse hem dünyanın hem âhiretin hayrı verilmiş demektir." "Dört şey vardır ki kime bu dört bunlar verilmişse hem dünyanın hem âhiretin hayrı verilmiş demektir."

Dört şey vardır ki kime verilmişse o şahıs yaşadı.Dört şey vardır ki kime verilmişse o şahıs yaşadı. "Dünyanın da âhiretinin de hayrı kendisine bağışlanmış." demektir. "Dünyanın da âhiretinin de hayrı kendisine bağışlanmış." demektir.

Bakalım bizde var mı? Yoksa bile acaba çalışırsak sahip olabilir miyiz, elde edebilir miyiz? Bakalım bizde var mı? Yoksa bile acaba çalışırsak sahip olabilir miyiz, elde edebilir miyiz?

Birincisi; Lisânün zâkirün. "Allahu Teâlâ hazretlerini zikredici bir dile sahip olması." Birincisi;

Lisânün zâkirün. "Allahu Teâlâ hazretlerini zikredici bir dile sahip olması."

Allah, Allah, Allah, Allah. Lâ ilâhe illallah, lâ ilâhe illallah, lâ ilâhe illallah.Allah, Allah, Allah, Allah. Lâ ilâhe illallah, lâ ilâhe illallah, lâ ilâhe illallah. Sübhânallah, Sübhânallah, Sübhânallah. Elhamdülillah, elhamdülillah, elhamdülillah.Sübhânallah, Sübhânallah, Sübhânallah. Elhamdülillah, elhamdülillah, elhamdülillah. Allahu ekber, Allahu ekber, Allahu ekber.Allahu ekber, Allahu ekber, Allahu ekber. Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi'l-aliyyi'l-azîm, lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi'l-aliyyi'l-azîm. Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi'l-aliyyi'l-azîm, lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi'l-aliyyi'l-azîm.

Bunların her biri, hepsi bir çeşit zikir. Hepsi olur, hepsi güzel. Öncelik sırası da bahis konusu değildir.Bunların her biri, hepsi bir çeşit zikir. Hepsi olur, hepsi güzel. Öncelik sırası da bahis konusu değildir. Hangisinden başlansa hangisi söylense hepsi makbuldür. Hepsinin mânası çok şereflidir, sevabı çok fazladır. Hangisinden başlansa hangisi söylense hepsi makbuldür. Hepsinin mânası çok şereflidir, sevabı çok fazladır.

İnsanın dili, Hakk'ın zikri ile meşgul olmalı.İnsanın dili, Hakk'ın zikri ile meşgul olmalı. Peki, niye "dili zikirli" denmiş, dile zikir vazifesi yüklenmiş? Peki, niye "dili zikirli" denmiş, dile zikir vazifesi yüklenmiş?

Tabi her âzânın yaratılışına uygun bir ibadeti, hizmeti, görevi vardır.Tabi her âzânın yaratılışına uygun bir ibadeti, hizmeti, görevi vardır. Dilin de vazifesi söylemek olduğu için o da Hakk'ı söylesin, Allah'ı ansın. Onun tabii ibadeti zikirdir. Dilin de vazifesi söylemek olduğu için o da Hakk'ı söylesin, Allah'ı ansın. Onun tabii ibadeti zikirdir.

Ama bir şey daha var ki o da terbiye ile ilgili bir inceliktir: Ama bir şey daha var ki o da terbiye ile ilgili bir inceliktir:

Bir insan bir şeyi söylerken söylerken, söylerken söylerken, onun sözü yavaş yavaş içine geçer,Bir insan bir şeyi söylerken söylerken, söylerken söylerken, onun sözü yavaş yavaş içine geçer, özüne intikal eder, içine yerleşir. O da terbiye ile ilgili, tecrübe edilmiş bir hakikattir.özüne intikal eder, içine yerleşir. O da terbiye ile ilgili, tecrübe edilmiş bir hakikattir. Bir insan böyle yaparken yaparken yaparken, takliden yaparken tahkîke erer.Bir insan böyle yaparken yaparken yaparken, takliden yaparken tahkîke erer. Hakikatine vâkıf olur. Sözünü söylerken özüne intikal eder.Hakikatine vâkıf olur. Sözünü söylerken özüne intikal eder. Lafını ederken sevgisi gönlünde kök salar, yerleşiverir. Lafını ederken sevgisi gönlünde kök salar, yerleşiverir.

"Efendim, ben bundan bir şey anlamıyorum!" "Efendim, ben bundan bir şey anlamıyorum!"

Anlamıyorsan bile devam et, anlayacağın zaman gelecek. Anlayacağın bir zaman gelecek.Anlamıyorsan bile devam et, anlayacağın zaman gelecek. Anlayacağın bir zaman gelecek. Onun için Allahu Teâlâ hazretlerinin zikriyle meşgul ol. Bu bizim neslimiz, zavallı bir nesildir.Onun için Allahu Teâlâ hazretlerinin zikriyle meşgul ol.

Bu bizim neslimiz, zavallı bir nesildir.
Eskiden buralarda, medreselerde İslâm'ın ilimleri derinden derine öğretilmiş. Eskiden buralarda, medreselerde İslâm'ın ilimleri derinden derine öğretilmiş. Tekkelerde mârifetullah inceden inceye talim edilirmiş. Tekkelerde mârifetullah inceden inceye talim edilirmiş.

İnsanlar Allahu Teâlâ hazretleri hakkında mârifetullaha, muhabbetullaha vâsıl olmuşlar,İnsanlar Allahu Teâlâ hazretleri hakkında mârifetullaha, muhabbetullaha vâsıl olmuşlar, güzel güzel duygulara sahip olmuşlar.güzel güzel duygulara sahip olmuşlar. Mevlâlarına, Mevlâmız'a, Rabbimize severek, candan gönülden, tatlı tatlı ibadet etmişler. Mevlâlarına, Mevlâmız'a, Rabbimize severek, candan gönülden, tatlı tatlı ibadet etmişler.

Nice ârif, nice kâmil kimseler gelmiş geçmiş buradan da sonra bizim neslimiz gelmiş.Nice ârif, nice kâmil kimseler gelmiş geçmiş buradan da sonra bizim neslimiz gelmiş. Bizim neslimiz hiçbir şeyden haberdar değil. Bizim neslimiz hiçbir şeyden haberdar değil. Bu haberdar olmadığı şeylerin arasında bilmediği şeylerden bir tanesi de zikir. Bu haberdar olmadığı şeylerin arasında bilmediği şeylerden bir tanesi de zikir.

Bilmiyor! Kadrini kıymetini anlamıyor. "Yahu gel otur, devam et bak olacak." Bilmiyor! Kadrini kıymetini anlamıyor.

"Yahu gel otur, devam et bak olacak."

Şimdi insan buradan Ankara'ya gitmeye karar verdiği zaman üç adım atınca;Şimdi insan buradan Ankara'ya gitmeye karar verdiği zaman üç adım atınca; "İşte gelemedim canım, varılmıyor!" diye otursa olur mu? Olmaz! "İşte gelemedim canım, varılmıyor!" diye otursa olur mu?

Olmaz!
442 kilometre gideceksin, mesafe var, yol alacaksın.442 kilometre gideceksin, mesafe var, yol alacaksın. O yol almak olduğundan dolayı eskiler buna seyr u sülûk demişler. O yol almak olduğundan dolayı eskiler buna seyr u sülûk demişler.

Girdiği meslekte, yolda insanın bir seyri vardır.Girdiği meslekte, yolda insanın bir seyri vardır. Seyr halinde seyr u sefer hâlinde, yürüyüş hâlinde, hareket hâlinde; yürürse varacak. Seyr halinde seyr u sefer hâlinde, yürüyüş hâlinde, hareket hâlinde; yürürse varacak.

Oturduğu yerden tembel tembel yan gelmiş; "Üç adım attım, varamadım!" diyor. Oturduğu yerden tembel tembel yan gelmiş; "Üç adım attım, varamadım!" diyor.

Varamazsın! Üç adımlık yer değil. Yer uzak, yol uzak; azık lazım,Varamazsın! Üç adımlık yer değil. Yer uzak, yol uzak; azık lazım, çalışmak lazım, gayret lazım, kuvvet lazım.çalışmak lazım, gayret lazım, kuvvet lazım. Deryalar var, dağlar var, dereler var, ovalar var; onları geçeceksin.Deryalar var, dağlar var, dereler var, ovalar var; onları geçeceksin. Sahralar var geçeceksin de menzil-i maksûduna varacaksın. Sahralar var geçeceksin de menzil-i maksûduna varacaksın.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi ilim sahibi etsin. İlim sahibi insanları sevmeyi gönlümüze yerleştirsin.Allahu Teâlâ hazretleri bizi ilim sahibi etsin. İlim sahibi insanları sevmeyi gönlümüze yerleştirsin. Onların kitaplarını okuyalım, sohbetlerini dinleyelim, izlerinden yürüyelim de -çalışarak olacak-Onların kitaplarını okuyalım, sohbetlerini dinleyelim, izlerinden yürüyelim de -çalışarak olacak- Allah, menzil-i maksûda eriştirsin. Sevdiği kâmil, ârif, zarif, edip kullar eylesin. Allah, menzil-i maksûda eriştirsin. Sevdiği kâmil, ârif, zarif, edip kullar eylesin.

Edep olmazsa olmaz, irfan olmazsa, mârifetullah olmazsa kıymeti yok!Edep olmazsa olmaz, irfan olmazsa, mârifetullah olmazsa kıymeti yok! Bu dünyaya neden geldi, neden gidiyor anlayamazsa olmaz.Bu dünyaya neden geldi, neden gidiyor anlayamazsa olmaz. Şu camiye geliyor, gidiyor anlayamazsa olmaz. Şu Ramazan'a girdi çıkıyor. Şu camiye geliyor, gidiyor anlayamazsa olmaz. Şu Ramazan'a girdi çıkıyor. İşte geldi gidiyor, Ramazan'dan hiçbir şey anlamadı. İşte geldi gidiyor, Ramazan'dan hiçbir şey anlamadı.

Ne nefse hâkim olmayı öğrendi ne ibadetlerinin tadını içine yerleştirdiNe nefse hâkim olmayı öğrendi ne ibadetlerinin tadını içine yerleştirdi ne sahurların seher vakitlerinin kıymetini tattı, tadına vardı da anladı. Öyle geldi, öyle gidiyor. ne sahurların seher vakitlerinin kıymetini tattı, tadına vardı da anladı. Öyle geldi, öyle gidiyor.

Olmaz! Ne diyelim? Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi böyle duygulu, anlayışlı,Olmaz! Ne diyelim? Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi böyle duygulu, anlayışlı, sezgisi kuvvetli, ârif, edip, zarif, kâmil, salih, mü'min kul eylesin. sezgisi kuvvetli, ârif, edip, zarif, kâmil, salih, mü'min kul eylesin.

Birincisi dilimiz zikirli olacak. Bunu yapabiliriz; yapınca çok faydası vardır. Birincisi dilimiz zikirli olacak. Bunu yapabiliriz; yapınca çok faydası vardır.

Bir kez Allah dise aşk ile lisan. Dökülür cümle günah misli hazân. Bir kez Allah dise aşk ile lisan.

Dökülür cümle günah misli hazân.

İnsan bir candan Allah deyiverse günahları hazan yaprağı gibi,İnsan bir candan Allah deyiverse günahları hazan yaprağı gibi, kuru yapraklar gibi üzerinden dökülür gider. kuru yapraklar gibi üzerinden dökülür gider.

İkincisi; Ve kalbün şâkirün. Kalp. Hepimizde kalp var. Kâfirde de kalp var.İkincisi;

Ve kalbün şâkirün.

Kalp. Hepimizde kalp var. Kâfirde de kalp var.
İnsanın o zaman aklına geliyor; kâfirin de kalbi var, müşrikin de kalbi var.İnsanın o zaman aklına geliyor; kâfirin de kalbi var, müşrikin de kalbi var. Amerikalının, İngilizin, Rusun, Bulgarın, Yunanın da kalbi var. Hatta ölünün de kalbi var.Amerikalının, İngilizin, Rusun, Bulgarın, Yunanın da kalbi var. Hatta ölünün de kalbi var. Atmıyor ama kalbi var. Bizim dediğimiz; âyetlerin, hadislerin ifade ettiği kalp o da değil ki. Atmıyor ama kalbi var.

Bizim dediğimiz; âyetlerin, hadislerin ifade ettiği kalp o da değil ki.
Bu hadislerde geçen, o âyetlerde geçen kalp "gönül" demek. "Gönül" demek. Bu hadislerde geçen, o âyetlerde geçen kalp "gönül" demek. "Gönül" demek. O iç âlemi. Onun mahalli kalptir. Tamam. Şu "yürek" dediğimiz et parçasıdır ama o değildir.O iç âlemi. Onun mahalli kalptir. Tamam. Şu "yürek" dediğimiz et parçasıdır ama o değildir. Ondan ayrı bir şeydir. Arş-ı Âlâ ile irtibatlıdır. İşte insanın o gönlü "şükredici" olacak. Ondan ayrı bir şeydir. Arş-ı Âlâ ile irtibatlıdır.

İşte insanın o gönlü "şükredici" olacak.

Musa aleyhisselam bir yerden geçiyormuş. Adamın bir tanesi o kadar yoksulmuş kiMusa aleyhisselam bir yerden geçiyormuş. Adamın bir tanesi o kadar yoksulmuş ki üstüne örtecek bir şeyi yokmuş, kumları üstüne örtmüş ki avret yerleri kapansın görünmesin. üstüne örtecek bir şeyi yokmuş, kumları üstüne örtmüş ki avret yerleri kapansın görünmesin.

"Yâ Musa! Şu hâlimi görmüyor musun?" demiş. "Ne var hâlinde? Hâline şükret! Beterin beteri var." demiş. "Yâ Musa! Şu hâlimi görmüyor musun?" demiş.

"Ne var hâlinde? Hâline şükret! Beterin beteri var." demiş.

"Neyime şükredeyim? Giyecek bir elbisem bile yok!" derken bir rüzgâr esmiş,"Neyime şükredeyim? Giyecek bir elbisem bile yok!" derken bir rüzgâr esmiş, hadi kumlar da savrulmuş gitmiş, kum da kalmamış. hadi kumlar da savrulmuş gitmiş, kum da kalmamış.

Şükredecek o kadar çok şeyimiz vardır ki farkında değilizdir. "Neyime şükredeyim?" deriz. Şükredecek o kadar çok şeyimiz vardır ki farkında değilizdir.

"Neyime şükredeyim?" deriz.

O cahil gibi zamanımızda pek çok insan hep elinde olmayan şeyleri düşünüyor. O cahil gibi zamanımızda pek çok insan hep elinde olmayan şeyleri düşünüyor.

"Neyime şükredeceğim?" diyor. "Boğaziçi'nde yalım yok; neyime şükredeyim?"Neyime şükredeceğim?" diyor. "Boğaziçi'nde yalım yok; neyime şükredeyim? Altımda mersedes arabam yok; neyime şükredeyim? Cebimde milyonlar yok; neyime şükredeyim?" Altımda mersedes arabam yok; neyime şükredeyim? Cebimde milyonlar yok; neyime şükredeyim?"

Ama yâ mübarek! Sıhhatin var, hastanede değilsin, gözün görüyor,Ama yâ mübarek! Sıhhatin var, hastanede değilsin, gözün görüyor, kulağın işitiyor, müslümansın; daha ne istiyorsun?kulağın işitiyor, müslümansın; daha ne istiyorsun? Kâfir olsaydın onların hepsi olsaydı bile kıymeti yoktu. Kâfir olsaydın onların hepsi olsaydı bile kıymeti yoktu.

Ve in teuddû ni'meta'llâhi lâ tuhsûhâ. "Eğer Allahu Teâlâ hazretlerinin nimetlerini saymaya kalksak..." Ve in teuddû ni'meta'llâhi lâ tuhsûhâ. "Eğer Allahu Teâlâ hazretlerinin nimetlerini saymaya kalksak..."

Âyet-i kerîme çıkıyor karşımıza. "Sayamassınız, bitmez.Âyet-i kerîme çıkıyor karşımıza.

"Sayamassınız, bitmez.
Göz nimet, kulak nimet, el nimet, ayak nimet, nefes almak nimet, nefes vermek nimet." Göz nimet, kulak nimet, el nimet, ayak nimet, nefes almak nimet, nefes vermek nimet."

Nefes alamazsan patlarsın, nefes veremesen yine patlarsın. Her birisi ayrı nimet.Nefes alamazsan patlarsın, nefes veremesen yine patlarsın. Her birisi ayrı nimet. Gözün suyu çok aksa şapır şapır; "Ağlıyor musun?" Gözün suyu çok aksa şapır şapır;

"Ağlıyor musun?"

"Yoo, ağlamıyorum ama gözüm sulanıyor, akıyor." Bir arıza."Yoo, ağlamıyorum ama gözüm sulanıyor, akıyor."

Bir arıza.
Gözün kurusa kırmızı kırmızı yanar, arıza. Burnun fazla aksa mendil yetiştiremesen arıza.Gözün kurusa kırmızı kırmızı yanar, arıza. Burnun fazla aksa mendil yetiştiremesen arıza. Hiç akmasa kurusa takır takır, arıza. Boğazın kurusa arıza, dudağın kurusa arıza, çatlasa arıza...Hiç akmasa kurusa takır takır, arıza. Boğazın kurusa arıza, dudağın kurusa arıza, çatlasa arıza... Olmadığı zaman kıymetini anlarsın. Çok çeşitli nimetler var.Olmadığı zaman kıymetini anlarsın.

Çok çeşitli nimetler var.
İnsanın bazen kolu tutmuyor, bazen ayağı tutmuyor bazen bir yerinde arıza oluyor; İnsanın bazen kolu tutmuyor, bazen ayağı tutmuyor bazen bir yerinde arıza oluyor;

"Vay, bu da bir nimetmiş!" diyor. Kalkıyorsun; "Abdest tazeleyeceğim, bir dakika müsaade." diyorsun,"Vay, bu da bir nimetmiş!" diyor.

Kalkıyorsun; "Abdest tazeleyeceğim, bir dakika müsaade." diyorsun,
yüznumaraya gidiyorsun. Çıkıyorsun, gidiyorsun, abdest alıp geliyorsun. yüznumaraya gidiyorsun. Çıkıyorsun, gidiyorsun, abdest alıp geliyorsun.

Bunun nimet olduğunu biliyor musun? Bilmez!Bunun nimet olduğunu biliyor musun?

Bilmez!
Halbuki yaşlı adamın prostatı vardır, yüznumaraya girer bir saat, bir buçuk saat uğraşır,Halbuki yaşlı adamın prostatı vardır, yüznumaraya girer bir saat, bir buçuk saat uğraşır, protastan dolayı bir türlü küçük abdestini bile yapamaz. Bir zorluk... protastan dolayı bir türlü küçük abdestini bile yapamaz. Bir zorluk...

Demek ki küçük abdesti yapmak bile nimetmiş. O zaman aklı başına gelir.Demek ki küçük abdesti yapmak bile nimetmiş. O zaman aklı başına gelir. İş işten geçtikten sonra aklı başına gelir. İş işten geçtikten sonra aklı başına gelir.

Hâsılı insanın üzerinde Allahu Teâlâ hazretlerinin sayılamayacak miktarda nimeti vardırHâsılı insanın üzerinde Allahu Teâlâ hazretlerinin sayılamayacak miktarda nimeti vardır ve devam edip durur, her an devam eder. ve devam edip durur, her an devam eder.

Külle yevmin hüve fi şe'n. "Her anda, o bir şe'nde." Külle yevmin hüve fi şe'n. "Her anda, o bir şe'nde."

Çünkü Allah'ın nimetleri daima teceddüt ediyor.Çünkü Allah'ın nimetleri daima teceddüt ediyor. "Hadi verdim bitti artık" dese bu an verdiği için yaşarız, ikinci anda ölürüz."Hadi verdim bitti artık" dese bu an verdiği için yaşarız, ikinci anda ölürüz. Devam ediyor, lütfu devam ettiği için ikinci anda da ayaktayız. Devam ediyor, lütfu devam ettiği için ikinci anda da ayaktayız. Her an bizim böyle ayakta durmamız, her anda Allah'ın tecellisi ile lütfuyla oluyor. Her an bizim böyle ayakta durmamız, her anda Allah'ın tecellisi ile lütfuyla oluyor.

Allah bize o nimetleri sezip kendisinin verdiğini anlayıp kendisine severek bağlanan,Allah bize o nimetleri sezip kendisinin verdiğini anlayıp kendisine severek bağlanan, şükredici bir kalbe sahip olanlardan eylesin. "Yâ Rabbi! Çok şükür. Verdiğin şu nimetlere bak!" şükredici bir kalbe sahip olanlardan eylesin.

"Yâ Rabbi! Çok şükür. Verdiğin şu nimetlere bak!"

Gözü yaşarır insanın, şapır şapır, tatlı tatlı gözyaşı döker insan, ağlar: Gözü yaşarır insanın, şapır şapır, tatlı tatlı gözyaşı döker insan, ağlar:

"Yâ Rabbi! Ben yüzü kara bir kulunum, hiçbir kadrim kıymetim yok."Yâ Rabbi! Ben yüzü kara bir kulunum, hiçbir kadrim kıymetim yok. Ölçüyorum biçiyorum, kendime bakıyorum, bir hal görmüyorum.Ölçüyorum biçiyorum, kendime bakıyorum, bir hal görmüyorum. Ne nimetler vermişsin yâ Rabbi! Şu hâlime bak, nimetler içinde yüzüyorum; Ne nimetler vermişsin yâ Rabbi! Şu hâlime bak, nimetler içinde yüzüyorum; sıhhat vermişsin, akıl vermişsin, para vermişsin, ev vermişsin, çoluk çocuk vermişsin, iman vermişsin,sıhhat vermişsin, akıl vermişsin, para vermişsin, ev vermişsin, çoluk çocuk vermişsin, iman vermişsin, nasip etmişsin, cuma gününde Kadir gecesinde Ramazan'da oruç tutturuyorsun, nasip etmişsin, cuma gününde Kadir gecesinde Ramazan'da oruç tutturuyorsun, ibadetini yaptırıyorsun, bana ne mutlu yâ Rabbi! ibadetini yaptırıyorsun, bana ne mutlu yâ Rabbi! Ya hiç buralara yanaşmayan kaba saba bir adam olsaydım…" Ya hiç buralara yanaşmayan kaba saba bir adam olsaydım…"

İşte böyle şükredici bir kalbe sahip olacağız.İşte böyle şükredici bir kalbe sahip olacağız. Şükretmesi için de bir insanın ilk önce etrafına bakması lazım, nimetleri görmesi lazım.Şükretmesi için de bir insanın ilk önce etrafına bakması lazım, nimetleri görmesi lazım. Etrafındaki başka insanlarla kendi durumunu mukayese ediverip; Etrafındaki başka insanlarla kendi durumunu mukayese ediverip; "Tamam, benim bu durumum yok, çok şükür yâ Rabbi!" demesi lazım. "Tamam, benim bu durumum yok, çok şükür yâ Rabbi!" demesi lazım. Kendinden aşağılara bak, o zaman görürsün. Kendinden aşağılara bak, o zaman görürsün.

Ben geçen günlerde şöyle biraz fakir mahallere filan gidiverdim;Ben geçen günlerde şöyle biraz fakir mahallere filan gidiverdim; biz hiç farkında değiliz,elhamdülillah ne kadar nimetlerimiz var.biz hiç farkında değiliz,elhamdülillah ne kadar nimetlerimiz var. O zavallılar ne sıkıntılar çekiyorlar. Şu gecekondulara gidivermek lazım.O zavallılar ne sıkıntılar çekiyorlar. Şu gecekondulara gidivermek lazım. Bir gecekondu mahallesi camisinde namaz kılmak lazım. Hocaefendiye bir sormak lazım.Bir gecekondu mahallesi camisinde namaz kılmak lazım. Hocaefendiye bir sormak lazım. Etrafındaki insanlara bir bakmak lazım. Dilimiz zikirli olacak, bir. Yapabiliriz. Etrafındaki insanlara bir bakmak lazım.

Dilimiz zikirli olacak, bir. Yapabiliriz.
Kalbimiz şükürlü olacak, iki. Etrafımıza dikkatli bakarız,Kalbimiz şükürlü olacak, iki. Etrafımıza dikkatli bakarız, Allah'ın bize verdiği nimetleri düşünürüz, şükredici bir kalbe, gönüle sahip oluruz. Allah'ın bize verdiği nimetleri düşünürüz, şükredici bir kalbe, gönüle sahip oluruz. Bu da olmayacak bir şey değil. Çalışırsak bunu da yaparız. Tamam. Bu da olmayacak bir şey değil. Çalışırsak bunu da yaparız. Tamam.

Ve bedenün ale'l-belâi sâbir. "Belalara sabırlı bir vücudu" olacak insanın. Ve bedenün ale'l-belâi sâbir. "Belalara sabırlı bir vücudu" olacak insanın.

Çünkü her zaman baklava, börek gelmez. Allahu Teâlâ hazretleri; Çünkü her zaman baklava, börek gelmez.

Allahu Teâlâ hazretleri;

Lâ yüs'elu ammâ yef'alü ve hüm yüs'elûn. "Kullar sorgu suale tâbi tutulur.Lâ yüs'elu ammâ yef'alü ve hüm yüs'elûn. "Kullar sorgu suale tâbi tutulur. Ama Allah'a kim sorgu sual edecek? Ne dilerse öyle yapar." Ama Allah'a kim sorgu sual edecek? Ne dilerse öyle yapar."

Dilerse nimet verir dilerse imtihan eder; belli olmaz. Yaşadık bu vakte kadar geldik.Dilerse nimet verir dilerse imtihan eder; belli olmaz. Yaşadık bu vakte kadar geldik. Bazen işlerimiz iyi gitti sevindik, bazı günler sıkıntılara düştük, bazı günler hasta olduk, Bazen işlerimiz iyi gitti sevindik, bazı günler sıkıntılara düştük, bazı günler hasta olduk, sabahlara kadar ah vah ettik, inledik. Hastanelere düştük, heyecanlar geçirdik;sabahlara kadar ah vah ettik, inledik. Hastanelere düştük, heyecanlar geçirdik; "Ah öldüm kaldım, vah gittim!" derken işte bu hâle geldik. "Ah öldüm kaldım, vah gittim!" derken işte bu hâle geldik.

Allah insanı çeşitli şeylerle imtihan ediyor. Ne olacağı belli olmaz.Allah insanı çeşitli şeylerle imtihan ediyor. Ne olacağı belli olmaz. Bazen evlat veriyor sevindiriyor, bazen sevdiği kimseyi alıyor, insanın yüreğini yakıyor. Bazen evlat veriyor sevindiriyor, bazen sevdiği kimseyi alıyor, insanın yüreğini yakıyor.

O zaman ne yapacağız? O zaman da sabredeceksin, belalara sabredeceksin. O zaman ne yapacağız?

O zaman da sabredeceksin, belalara sabredeceksin.

"Etmezse ne olur hocam?" Allahu Teâlâ hazretleri; "Takdirime rıza göstermeyen,"Etmezse ne olur hocam?"

Allahu Teâlâ hazretleri; "Takdirime rıza göstermeyen,
belalarıma sabretmeyen, benim mülkümden çıksın,belalarıma sabretmeyen, benim mülkümden çıksın, kendisine başka bir rab bulsun!" diyor bir hadîs-i kûdsîde. Ne yapacaksın? kendisine başka bir rab bulsun!" diyor bir hadîs-i kûdsîde.

Ne yapacaksın?

Sabredeceksin. Allahu Teâlâ hazretlerinin kaderine, fermanına rıza göstereceksin,Sabredeceksin. Allahu Teâlâ hazretlerinin kaderine, fermanına rıza göstereceksin, sabırlı olacaksın. Sabırlı olunca ecir çok. sabırlı olacaksın. Sabırlı olunca ecir çok.

İnna'llâhe mea's-sâbirîn. "Allah sabreden kulları ile beraberdir." İnna'llâhe mea's-sâbirîn. "Allah sabreden kulları ile beraberdir."

Biz şimdi sabahleyin akşama kadar hafiften, yavaşcacık yavaşcacık sabır yapıyoruz,Biz şimdi sabahleyin akşama kadar hafiften, yavaşcacık yavaşcacık sabır yapıyoruz, sabır temrini yapıyoruz. Niye? sabır temrini yapıyoruz.

Niye?

Su içmiyoruz, yemek yemiyoruz, Ramazan orucu tutuyoruz.Su içmiyoruz, yemek yemiyoruz, Ramazan orucu tutuyoruz. Yavaş yavaş sabır ama aslında bu sabrın derin derin imtihanları da olur: Yavaş yavaş sabır ama aslında bu sabrın derin derin imtihanları da olur:

Eyyûb aleyhisselam çok zengin bir insanmış.Eyyûb aleyhisselam çok zengin bir insanmış. Ovalar dolusu sürülerle davarları varmış, sıhhatliymiş, çoluk çocuğu çok fazla miktardaymış,Ovalar dolusu sürülerle davarları varmış, sıhhatliymiş, çoluk çocuğu çok fazla miktardaymış, kavmi kabilesinde kendisine itibar edenler çokmuş. kavmi kabilesinde kendisine itibar edenler çokmuş. Allah sürülerini elinden almış; hastalık gelmiş, hepsi gitmiş. Evlatları ölmüş, gitmiş.Allah sürülerini elinden almış; hastalık gelmiş, hepsi gitmiş. Evlatları ölmüş, gitmiş. Kendisinin sıhhati elden gitmiş, vücuduna kurtlar üşüşecek kadar her tarafı yara bere olmuş.Kendisinin sıhhati elden gitmiş, vücuduna kurtlar üşüşecek kadar her tarafı yara bere olmuş. O sıkıntıların içinde de Alahu Teâlâ hazretlerine sevgisi, bağlılığı, irtibatı hiç (kopmamış, bozulmamış.) O sıkıntıların içinde de Alahu Teâlâ hazretlerine sevgisi, bağlılığı, irtibatı hiç (kopmamış, bozulmamış.)

Ni'me'l-abd diyor Allahu Teâlâ Kur'ân-ı Kerîm'inde, "Ne güzel kul!" diyorNi'me'l-abd diyor Allahu Teâlâ Kur'ân-ı Kerîm'inde, "Ne güzel kul!" diyor "Şu benim Eyyûb kulum, ne kadar güzel kul!" diyor."Şu benim Eyyûb kulum, ne kadar güzel kul!" diyor. Çünkü sabretti, Allah'tan gelen sıkıntılara sabretti. İşte onu da öğreneceğiz. Çünkü sabretti, Allah'tan gelen sıkıntılara sabretti. İşte onu da öğreneceğiz.

Her zaman iyi olmaz, çeşitli sıkıntılar olur. Bak şimdi yaz, güzel.Her zaman iyi olmaz, çeşitli sıkıntılar olur. Bak şimdi yaz, güzel. Bir zaman da gelir, tir tir titreriz. "Aman odun bulamadık, kömür bulamadık, kalorifer yanmıyor, evimizde soba yok, Bir zaman da gelir, tir tir titreriz.

"Aman odun bulamadık, kömür bulamadık, kalorifer yanmıyor, evimizde soba yok,
pencereden rüzgâr estiği zaman bu tarafa doğru geliyor,pencereden rüzgâr estiği zaman bu tarafa doğru geliyor, çocuğun boğazı şişti, hasta oldu, ben öksürük oldum." çocuğun boğazı şişti, hasta oldu, ben öksürük oldum."

E olur, hayatın binbir türlü cilvesi bunlar. Sabredeceğiz. E olur, hayatın binbir türlü cilvesi bunlar. Sabredeceğiz.

Dervişin ilk merhalesi, ilk şey tevhid-i ef'âl, "Hepsi Hak'tan geliyor." mübarek anlasana!Dervişin ilk merhalesi, ilk şey tevhid-i ef'âl, "Hepsi Hak'tan geliyor." mübarek anlasana! Hepsi Hak'tan geliyor, Cenâb-ı Hak'tan. Bütün bu fiillerin fâil-i hakîkisi; Hepsi Hak'tan geliyor, Cenâb-ı Hak'tan. Bütün bu fiillerin fâil-i hakîkisi;

Fe'âlün limâ yürîd olan Allahu Teâlâ hazretleri. O yazıyor, O yaptırıyor, O yapıyor.Fe'âlün limâ yürîd olan Allahu Teâlâ hazretleri. O yazıyor, O yaptırıyor, O yapıyor. Mülkün sahibi O. Dilediğini aziz kılıyor, dilediğini zelil kılıyor.Mülkün sahibi O. Dilediğini aziz kılıyor, dilediğini zelil kılıyor. Padişahı dilenci yapıyor, dilenciyi padişah yapıyor. Güçlü kuvvetli pehlivanı âciz yapıyor. Padişahı dilenci yapıyor, dilenciyi padişah yapıyor. Güçlü kuvvetli pehlivanı âciz yapıyor.

Bakıyorsun ihtiyar adam, çoluk çocuk peşine takılmış orasına burasına takılmış,Bakıyorsun ihtiyar adam, çoluk çocuk peşine takılmış orasına burasına takılmış, alay ediyorlar; adam orada ağlıyor. alay ediyorlar; adam orada ağlıyor.

"Ben delikanlıyken yanıma on tane yetişkin adam gelemezdi." diyor,"Ben delikanlıyken yanıma on tane yetişkin adam gelemezdi." diyor, "Ben bu mahallenin efesiydim, kabadayısıydım, çocuklara maskara oldum." diyor. "Ben bu mahallenin efesiydim, kabadayısıydım, çocuklara maskara oldum." diyor.

Hayatın binbir türlü hâli var, sabredeceğiz. Allah bizlere hayırlar ihsan etsin.Hayatın binbir türlü hâli var, sabredeceğiz.

Allah bizlere hayırlar ihsan etsin.
Biz âciz, nâçiz, eksikli, kusurlu, bîçare kullarız. Biz âciz, nâçiz, eksikli, kusurlu, bîçare kullarız.

Rabbim bizi zor şeylerle imtihan eyleme, meşakkatlere düçar eyleme.Rabbim bizi zor şeylerle imtihan eyleme, meşakkatlere düçar eyleme. Küçük çocuklara nasıl çikolata, şeker, baklava, elma, meyve verilir;Küçük çocuklara nasıl çikolata, şeker, baklava, elma, meyve verilir; işte biz âciz, nâçiz kullarını da, sabırlarla zorlu imtihanlarla imtihan edip de dert verip işte biz âciz, nâçiz kullarını da, sabırlarla zorlu imtihanlarla imtihan edip de dert verip derman aratma, kapı kapı dolaştırma yâ Rabbi! Ama gelirse de sabretmeyi bileceğiz. derman aratma, kapı kapı dolaştırma yâ Rabbi!

Ama gelirse de sabretmeyi bileceğiz.

Ve zevcetün sâlihatün lâ tebgîhi havfen fi nefsihâ ve lâ mâlihî.Ve zevcetün sâlihatün lâ tebgîhi havfen fi nefsihâ ve lâ mâlihî. "Bir de insanın -evlendiği zaman- saliha zevcesi olursa…"Bir de insanın -evlendiği zaman- saliha zevcesi olursa… Kendi kendine, Allah'tan korkusundan kocasına hıyanet etmiyor, malına hıyanet etmiyor." Kendi kendine, Allah'tan korkusundan kocasına hıyanet etmiyor, malına hıyanet etmiyor."

Böyle bir hanım bulmuş daha ne istiyor? Böyle bir hanım bulmuş daha ne istiyor?

Çok büyük bir nimet! İşte o da dünyanın hayrı olmuş oluyor. Çok büyük bir nimet! İşte o da dünyanın hayrı olmuş oluyor.

"Şunlara sahip olan dünyanın ve âhiretin hayırlarına erer." dedi ya Peygamber Efendimiz;"Şunlara sahip olan dünyanın ve âhiretin hayırlarına erer." dedi ya Peygamber Efendimiz; "Zikredici bir dil, şükredici bir gönül, belalara sabırlı bir beden,"Zikredici bir dil, şükredici bir gönül, belalara sabırlı bir beden, Allah'tan korkup da kendisine hıyanet etmeyen, malını çarçur etmeyen bir zevcesi olduğu zaman ne mutlu!" Allah'tan korkup da kendisine hıyanet etmeyen, malını çarçur etmeyen bir zevcesi olduğu zaman ne mutlu!"

Bizim zevcelerimiz tabi müslüman hatunlardır.Bizim zevcelerimiz tabi müslüman hatunlardır. "Ufak tefek eksikleri, kusurları var." diye bağırıp çağırıp kızmayın. "Ufak tefek eksikleri, kusurları var." diye bağırıp çağırıp kızmayın.

Namuslu mu? Namuslu. Namaz kılar mı? Kılar. Tesettürlü mü? Tesettürlü. Çocuklara bakar mı? Bakar. Namuslu mu? Namuslu. Namaz kılar mı? Kılar. Tesettürlü mü? Tesettürlü. Çocuklara bakar mı? Bakar.

Daha ne istiyorsun? Sen de onun gönlünü hoş etmeye bak.Daha ne istiyorsun?

Sen de onun gönlünü hoş etmeye bak.
Sonra ömür geçiyor da insan; "Vah ya, keşke böyle yapmasaydım!" diyor, işin aslını anlıyor.Sonra ömür geçiyor da insan; "Vah ya, keşke böyle yapmasaydım!" diyor, işin aslını anlıyor. Sonra o da insandan hak ister. Bir zaman gelir kadın da kocadan hak ister, koca da karıdan hak ister.Sonra o da insandan hak ister.

Bir zaman gelir kadın da kocadan hak ister, koca da karıdan hak ister.
Herkesin birbirinin yakasına yapıştığı bir gün gelecek. Herkesin birbirinin yakasına yapıştığı bir gün gelecek.

Onun için size hanımlarınıza karşı iyi davranmayı tavsiye ederim.Onun için size hanımlarınıza karşı iyi davranmayı tavsiye ederim. Hanımlara da beylerine karşı iyi davranmasını tavsiye ediyor dinimiz. Hanımlara da beylerine karşı iyi davranmasını tavsiye ediyor dinimiz.

Siz onlara iyi davranacaksınız. İyi davranmanın şartlarından birisi, onları müslüman yaşatacaksınız.Siz onlara iyi davranacaksınız. İyi davranmanın şartlarından birisi, onları müslüman yaşatacaksınız. Aman ha, sakın, iyi davranmak demek; "Hatun serbestsin, nasıl giyinirsen giyin,Aman ha, sakın, iyi davranmak demek; "Hatun serbestsin, nasıl giyinirsen giyin, nereye gidersen git, sana gık demem!" demek değil. Öyle şey yok! nereye gidersen git, sana gık demem!" demek değil.

Öyle şey yok!
O senin mesuliyetin altına kayıtlı bir kimse. Koruyup kollamak sana ait.O senin mesuliyetin altına kayıtlı bir kimse. Koruyup kollamak sana ait. Kendi hâline bırakırsan olmaz. Zavallıcık! Onların dini biraz zayıf olur, eksik olur, kıt olur; Kendi hâline bırakırsan olmaz. Zavallıcık! Onların dini biraz zayıf olur, eksik olur, kıt olur; yanlış bir yola gider, günahlı işler yapar. Sen ona daima hakkı tavsiye edeceksin.yanlış bir yola gider, günahlı işler yapar.

Sen ona daima hakkı tavsiye edeceksin.
Onun cenneti kazanmasına her zaman yardımcı olacaksın.Onun cenneti kazanmasına her zaman yardımcı olacaksın. Senin ona şefkatin, onun cenneti kazanmasına senin yardımcı olman. Senin ona şefkatin, onun cenneti kazanmasına senin yardımcı olman.

Çünkü Peygamber Efendimiz diyor ki; Çünkü Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Bana cennet gösterildi, cenneti dolaştım, cennetlikleri ekseriya fukaralardan gördüm." "Bana cennet gösterildi, cenneti dolaştım, cennetlikleri ekseriya fukaralardan gördüm."

Fakirler cennete giriyor çünkü sabrediyor, sevabı çok oluyor, cennete giriyor. Fakirler cennete giriyor çünkü sabrediyor, sevabı çok oluyor, cennete giriyor.

"Cehenneme de muttalî oldum, şöyle baktım, ekseriya kadınlardan ibaret gördüm." "Cehenneme de muttalî oldum, şöyle baktım, ekseriya kadınlardan ibaret gördüm."

Kadınların da hataları çok oluyor; örtünmüyorlar, günah işliyorlar filan ekseriyetle cehenneme giriyorlar. Kadınların da hataları çok oluyor; örtünmüyorlar, günah işliyorlar filan ekseriyetle cehenneme giriyorlar.

Kû ehlîküm ve enfüsiküm nârâ. "Sen hem kendini hem çoluk çocuğunu, karını, zevceniKû ehlîküm ve enfüsiküm nârâ. "Sen hem kendini hem çoluk çocuğunu, karını, zevceni aile efradını cehennem ateşinden koruyacaksın." İş o. aile efradını cehennem ateşinden koruyacaksın."

İş o.
Korursan aferin sana, sen iyi ev sahibisin. İyi ev reisisin ki aferin!Korursan aferin sana, sen iyi ev sahibisin. İyi ev reisisin ki aferin! Kendin Ramazan'da oruç tuttun, hanımına da tutturdun.Kendin Ramazan'da oruç tuttun, hanımına da tutturdun. Kendin Ramazan'da Kur'an okudun, hanımına da okuttun. Kendin Ramazan'da Kur'an okudun, hanımına da okuttun. Kendin Ramazan'da teravih kıldın, hanımına da kıldırdın.Kendin Ramazan'da teravih kıldın, hanımına da kıldırdın. Kendin Ramazan'ı ihya ettin, hanımına da çocuk çoluğuna da ihya ettirdin. Aferin sana! Kendin Ramazan'ı ihya ettin, hanımına da çocuk çoluğuna da ihya ettirdin. Aferin sana!

Sen geliyorsun buraya, çocuğu televizyonun karşısında.Sen geliyorsun buraya, çocuğu televizyonun karşısında. Sen geliyorsun buraya, hanım şurada. Olmadı! Yollar ayrıldı. Sen geliyorsun buraya, hanım şurada. Olmadı! Yollar ayrıldı.

"Hadi ben cennete gidiyorum. Siz de cehenneme güle güle!" mi diyeceksin? Olmaz!"Hadi ben cennete gidiyorum. Siz de cehenneme güle güle!" mi diyeceksin?

Olmaz!
Onlar sana bağlı, senin maiyetinde. Sen onların komutanısın, onlar senin askerin. Onlar sana bağlı, senin maiyetinde. Sen onların komutanısın, onlar senin askerin. Sen onları çekip çevirip alıp; "Hadi bakalım cennete gidiyoruz, o tarafa gitmek yok,Sen onları çekip çevirip alıp; "Hadi bakalım cennete gidiyoruz, o tarafa gitmek yok, o taraf cehennem yolu." diye bu tarafa sevk edeceksin. o taraf cehennem yolu." diye bu tarafa sevk edeceksin.

İşte böyle sevgiyle, şefkatle, muhabbetle, zulmetmeden, dövmeden, sövmeden, politikayla,İşte böyle sevgiyle, şefkatle, muhabbetle, zulmetmeden, dövmeden, sövmeden, politikayla, idare ile onları cennete sokacaksın. Yapabilirsen en iyisi bu: idare ile onları cennete sokacaksın. Yapabilirsen en iyisi bu:

Onları cehenneme düşürmemek, cehenneme gidecek hâle getirmemek... Onları cehenneme düşürmemek, cehenneme gidecek hâle getirmemek...

Senden sonra çoluk çocuğun ne yapacak? Senden sonra çoluk çocuğun ne yapacak?

Şimdi senin zorunla bağıra çağıra tamam yaz tatilinde Kur'ân-ı Kerîm'i öğrettin.Şimdi senin zorunla bağıra çağıra tamam yaz tatilinde Kur'ân-ı Kerîm'i öğrettin. Senden sonra ne yapacak? Bu plajları dolduran çocuklar, kadınlar Senden sonra ne yapacak?

Bu plajları dolduran çocuklar, kadınlar
bunların anaları babaları onların böyle olacaklarını biliyorlar mıydı?bunların anaları babaları onların böyle olacaklarını biliyorlar mıydı? Mezarlarından çıksalar görseler plajda bikini ile gezenlere razı gelirler mi? Gelmezler.Mezarlarından çıksalar görseler plajda bikini ile gezenlere razı gelirler mi?

Gelmezler.
Ama iyi terbiye edemedikleri için çocukları kendilerinden sonra bu tarafa geldi. Ama iyi terbiye edemedikleri için çocukları kendilerinden sonra bu tarafa geldi. Öyle terbiye edeceksin ki çocuğu o tarzda terbiye edeceksin ki sen ölsen bile Öyle terbiye edeceksin ki çocuğu o tarzda terbiye edeceksin ki sen ölsen bile çocuk hak yoldan dönmeyecek. Öyle terbiye edebilirsen aferin! çocuk hak yoldan dönmeyecek. Öyle terbiye edebilirsen aferin!

Sen ölsen onu da parayla kandırmaya çalışsalar, şöyle yapsalar, böyle yapsalarSen ölsen onu da parayla kandırmaya çalışsalar, şöyle yapsalar, böyle yapsalar o da hak yolu bırakmıyorsa tamam. o da hak yolu bırakmıyorsa tamam.

"İşte bak, şu çocuk Allah rahmet eylesin hacı filanca efendinin çocuğudur."İşte bak, şu çocuk Allah rahmet eylesin hacı filanca efendinin çocuğudur. Babası öldü ama hâlâ camiye devam ediyor, babası öldü Babası öldü ama hâlâ camiye devam ediyor, babası öldü ama maşaallah mazbut çocuk, hiç yolunu değiştirmedi." Tamam, böyle olursa ne mutlu!ama maşaallah mazbut çocuk, hiç yolunu değiştirmedi."

Tamam, böyle olursa ne mutlu!
Ama senden biraz daha zayıf torun, ondan biraz daha zayıf torunun çocuğu hepsinden biraz daha zayıf.Ama senden biraz daha zayıf torun, ondan biraz daha zayıf torunun çocuğu hepsinden biraz daha zayıf. Aaa en sona bir bakıyorsun, en başa bir bakıyorsun; en baştaki vaiz, müftü,Aaa en sona bir bakıyorsun, en başa bir bakıyorsun; en baştaki vaiz, müftü, hacı hoca, en aşağıdaki çırıl çıplak acayip bir nesne. Üç nesilde bozulup gidiyor. hacı hoca, en aşağıdaki çırıl çıplak acayip bir nesne. Üç nesilde bozulup gidiyor.

Bizim arkadaşlardan bir tanesi anlattı: "Babam eskiden beni Fransız okuluna verdi!" dedi. Bizim arkadaşlardan bir tanesi anlattı:

"Babam eskiden beni Fransız okuluna verdi!" dedi.

"Eyvah!" dedim ben içimden. "Fransız okuluna verdi. Orada hiç Türkçe konuşulmuyordu."Eyvah!" dedim ben içimden.

"Fransız okuluna verdi. Orada hiç Türkçe konuşulmuyordu.
Beş altı sene Fransız mektebinde okudum. Ana dilim gibi Fransızca konuşuyordum,Beş altı sene Fransız mektebinde okudum. Ana dilim gibi Fransızca konuşuyordum, Türkçeyi bilmiyordum. Babamın tayini Sinop'a çıkıverdi, ahalinin arasındaTürkçeyi bilmiyordum. Babamın tayini Sinop'a çıkıverdi, ahalinin arasında 'Bu gâvur galiba' diyorlar. Türkçe konuşamıyorum, o duruma geldim." dedi. 'Bu gâvur galiba' diyorlar. Türkçe konuşamıyorum, o duruma geldim." dedi.

Ama anası babası nasıl bir terbiye verdilerse namazını niyazını, ibadetini taatini, Müslümanlığını bırakmamış; sapasağlam.... Ama anası babası nasıl bir terbiye verdilerse namazını niyazını, ibadetini taatini, Müslümanlığını bırakmamış; sapasağlam....

Konferans için İtalya'ya gitmişler de İtalya'da arkadaşları; Konferans için İtalya'ya gitmişler de İtalya'da arkadaşları;

"Hadi gel, şu Roma'yı da ziyaret edelim, görelim. Büyük şehir, tarihi eserler var." demişler. "Hadi gel, şu Roma'yı da ziyaret edelim, görelim. Büyük şehir, tarihi eserler var." demişler.

"Peki!" demiş, gitmişler. "Hadi buraya kadar gelmişken Vatikan'ı da görelim." demişler,"Peki!" demiş, gitmişler.

"Hadi buraya kadar gelmişken Vatikan'ı da görelim." demişler,
Vatikan'a -papanın sarayının olduğu yer- götürmüşler. Vatikan'a -papanın sarayının olduğu yer- götürmüşler.

Papanın sarayının olduğu yere gelmişler ama bakmış ikindi vakti,Papanın sarayının olduğu yere gelmişler ama bakmış ikindi vakti, saraya girmişler geziyorlar orada bir muhafıza demiş ki; saraya girmişler geziyorlar orada bir muhafıza demiş ki;

"Benim namaz kılmam lazım, bana bir yer göster, vakit geçecek." "Benim namaz kılmam lazım, bana bir yer göster, vakit geçecek."

Adam biraz şaşırmış ama ne yapsın, bir yer göstermiş, temiz bir oda açmış.Adam biraz şaşırmış ama ne yapsın, bir yer göstermiş, temiz bir oda açmış. Bu adam, bu şahıs -Allah razı olsun- üniversitede profesör. Bu adam, bu şahıs -Allah razı olsun- üniversitede profesör. İlkokulu Fransız mektebinde okumuş, su gibi Fransızca biliyor. İlkokulu Fransız mektebinde okumuş, su gibi Fransızca biliyor. İngilizcesi güzel, profesör olmuş, üniversitede en yüksek mevkiye çıkmış ama Vatikan'da, İngilizcesi güzel, profesör olmuş, üniversitede en yüksek mevkiye çıkmış ama Vatikan'da, papanın sarayında bile ikindi vaktini kaçırmamış. papanın sarayında bile ikindi vaktini kaçırmamış. Takkeyi başına geçirmiş, ezan okumuş, papanın sarayında kameti getirmiş;Takkeyi başına geçirmiş, ezan okumuş, papanın sarayında kameti getirmiş; "Allahu ekber" demiş, kıbleye dönmüş, namazını kılmış. Evlatlarımızı böyle yetiştireceğiz."Allahu ekber" demiş, kıbleye dönmüş, namazını kılmış.

Evlatlarımızı böyle yetiştireceğiz.
Evladımızı böyle yetiştireceğiz. Yoksa bizden sonra nereye gidecek? Evladımızı böyle yetiştireceğiz. Yoksa bizden sonra nereye gidecek? Müşrik mi olacak, kâfir mi olacak, yahudi mi olacak, hristiyan mı olacak, Müşrik mi olacak, kâfir mi olacak, yahudi mi olacak, hristiyan mı olacak, dinsiz mi olacak, komünist mi olacak? Olmaz! dinsiz mi olacak, komünist mi olacak?

Olmaz!

Erbaun mine'ş-şekâi cümûdü'l-ayni ve kasvetü'l-kalbi ve'l-hırsu ve tûlü'l-emel. Erbaun mine'ş-şekâi cümûdü'l-ayni ve kasvetü'l-kalbi ve'l-hırsu ve tûlü'l-emel.

Bu da Enes b.Malik radıyallahu anh'ten nakledilmiş bir hadîs-i şerîf.Bu da Enes b.Malik radıyallahu anh'ten nakledilmiş bir hadîs-i şerîf. Ebû Nuaym el-İsfehânî kitabında yazmış. Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; Ebû Nuaym el-İsfehânî kitabında yazmış.

Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

"Dört şey şekâvet alametidir, insanın şakîlerden, eşkiyadan olma alametidir:" "Dört şey şekâvet alametidir, insanın şakîlerden, eşkiyadan olma alametidir:"

Böyle bir insan bahtiyar bir insan değil; "âhireti harap, dünyası harap bir insan" demek. Böyle bir insan bahtiyar bir insan değil; "âhireti harap, dünyası harap bir insan" demek.

Fe-minhüm şakiyyün ve saîd. "İnsanlar iki bölüktür; imanı itibariyle bir kısmı şakîdir bir kısmı saîddir." Fe-minhüm şakiyyün ve saîd. "İnsanlar iki bölüktür; imanı itibariyle bir kısmı şakîdir bir kısmı saîddir."

Şakîler cehennemliktir, saîdler cennetliktir. Şakîler cehennemliktir, saîdler cennetliktir.

Fe-emme'llezîne süidû fe-fi'l-cenneti hâlidîne fîhâ. Onlar cennetlik, ötekiler cehennemlik.Fe-emme'llezîne süidû fe-fi'l-cenneti hâlidîne fîhâ.

Onlar cennetlik, ötekiler cehennemlik.
Demek ki bu durumda şu dört şey cehennemlik insanların sıfatı olmuş oluyor. Demek ki bu durumda şu dört şey cehennemlik insanların sıfatı olmuş oluyor.

Bu kötü sıfatlar neymiş? Bu kötü sıfatlar neymiş?

Bir: Cümûdü'l-ayn. "Gözü yaşarmıyor." Ne demek gözü yaşarmıyor? Bir:

Cümûdü'l-ayn. "Gözü yaşarmıyor."

Ne demek gözü yaşarmıyor?

Çomak soksan herkesin gözü şıpır şıpır yaşarır. Biraz biberli bir şey sürsen şıpır şıpır akar.Çomak soksan herkesin gözü şıpır şıpır yaşarır. Biraz biberli bir şey sürsen şıpır şıpır akar. Öyle değil. Gözün yaşarmasından murad hassaslık; Öyle değil. Gözün yaşarmasından murad hassaslık; insanın karşılaştığı hadiselerden duygulanması, duygulandığı zaman da şıpır şıpır gözyaşı dökmesi. insanın karşılaştığı hadiselerden duygulanması, duygulandığı zaman da şıpır şıpır gözyaşı dökmesi.

Hz. Ömer radıyallahu anh şıpır şıpır ağlamaktan gözyaşları yanaklarına iz yapmış.Hz. Ömer radıyallahu anh şıpır şıpır ağlamaktan gözyaşları yanaklarına iz yapmış. Babayiğit bir insan, o kadar bahadır. Kimse karşısında duramaz, güçlü kuvvetli kimse,Babayiğit bir insan, o kadar bahadır. Kimse karşısında duramaz, güçlü kuvvetli kimse, ağlamaktan gözyaşları yanaklarına iz yapmış. O kadar ağlarmış. ağlamaktan gözyaşları yanaklarına iz yapmış. O kadar ağlarmış.

Bir keresinde Peygamber Efendimiz'in yanına girmiş; bakmış hasırın üstünde yatıyor.Bir keresinde Peygamber Efendimiz'in yanına girmiş; bakmış hasırın üstünde yatıyor. Peygamber Efendimiz kalkınca, hasırın örgü izlerini yanağında, elinde görünce ağlamaya başlamış; Peygamber Efendimiz kalkınca, hasırın örgü izlerini yanağında, elinde görünce ağlamaya başlamış;

"Ya Resûlallah! Kayserler kisralar saraylarda sefa sürüyorlar."Ya Resûlallah! Kayserler kisralar saraylarda sefa sürüyorlar. Sen Allah'ın hak peygamberisin, şu sıkıntılarına bak!" diye ağlamaya başlamış. Sen Allah'ın hak peygamberisin, şu sıkıntılarına bak!" diye ağlamaya başlamış.

"İşte böyle bir sebeple, duygulandırcak bir sebepten dolayı gözyaşı döküyorsa…" "İşte böyle bir sebeple, duygulandırcak bir sebepten dolayı gözyaşı döküyorsa…"

"Benim hâlim ne olacak?" diyor, ağlıyor. "Benim hâlim ne olacak?" diyor, ağlıyor.

"Bak şu kardeşim itikâfa girmiş, tesbih çekiyor, sevap kazanıyor."Bak şu kardeşim itikâfa girmiş, tesbih çekiyor, sevap kazanıyor. Benim hâlim ne olacak?" diye düşünüyor, ağlıyor. Benim hâlim ne olacak?" diye düşünüyor, ağlıyor.

"Bak şu kimse evladını güzel, hafız yetiştirdi maşaallah! Ben yapamadım." diyor, ağlıyor. "Bak şu kimse evladını güzel, hafız yetiştirdi maşaallah! Ben yapamadım." diyor, ağlıyor.

Müslümanın gözü yaşlı olacak... Derviş bağrı baş gerek. Gözü dolu yaş gerek. diyor Yunus Emre. Müslümanın gözü yaşlı olacak...

Derviş bağrı baş gerek.

Gözü dolu yaş gerek.

diyor Yunus Emre.

"Bağrı baş gerek" ne demek? Gönlü yaralı. Münkesiretü'l-kalb olacak. İkincisi neymiş? "Bağrı baş gerek" ne demek?

Gönlü yaralı. Münkesiretü'l-kalb olacak.

İkincisi neymiş?

Şekavetten olan huyların ikincisi; kasvetü'l-kalb "kalbi katı, gönlü sert" olmak. Şekavetten olan huyların ikincisi; kasvetü'l-kalb "kalbi katı, gönlü sert" olmak.

Hiç bir şeyden duygulanmıyor, merhameti yok, acımıyor. Nasihat ediyorsun anlamıyor.Hiç bir şeyden duygulanmıyor, merhameti yok, acımıyor. Nasihat ediyorsun anlamıyor. "Ya gittiğin yol yanlış, hak yola gir, bak hepimiz öleceğiz." diyorsun dinlemiyor. "Ya gittiğin yol yanlış, hak yola gir, bak hepimiz öleceğiz." diyorsun dinlemiyor.

Adapazarı'nda arkadaşım anlatıyor: "Hocam şu şeyleri imal eden şahsın milyarları var.Adapazarı'nda arkadaşım anlatıyor:

"Hocam şu şeyleri imal eden şahsın milyarları var.
'Hayır versin.' diye yanına gittim. 'Yahu, duydum ki siz de geçen gün toplanmışsınız;'Hayır versin.' diye yanına gittim. 'Yahu, duydum ki siz de geçen gün toplanmışsınız; beş yüz bin biriniz vermiş, beş yüz bin biriniz vermiş, çok çok paralar vermişsiniz. beş yüz bin biriniz vermiş, beş yüz bin biriniz vermiş, çok çok paralar vermişsiniz. İnsan ölür ya, o kadar para verilir mi?'" demiş. Arkadaş da demiş ki; İnsan ölür ya, o kadar para verilir mi?'" demiş.

Arkadaş da demiş ki;

"Amca, benim babam yeni öldü, senin de arkadaşındı." Demek istemiş ki; "Amca, benim babam yeni öldü, senin de arkadaşındı."

Demek istemiş ki;

"İnsan işte, ölüp gidiveriyor; hepimizin başında ecel var. Salih amel işle." "İnsan işte, ölüp gidiveriyor; hepimizin başında ecel var. Salih amel işle."

"Milyonları verse gık demez. Çünkü milyarları var." diyor. "Milyonları verse gık demez. Çünkü milyarları var." diyor.

Milyarları olan, bin tane milyonu olan insan,Milyarları olan, bin tane milyonu olan insan, bir tanesini üç tanesini beş tanesini şu tarafa verse zarar verir mi? bir tanesini üç tanesini beş tanesini şu tarafa verse zarar verir mi? Vermez ama söz söylüyor. Vermez ama söz söylüyor.

"Bana ölümden bahsetme!" demiş bu sefer de. "Peki, ne yapayım iki gözüm? "Bana ölümden bahsetme!" demiş bu sefer de.

"Peki, ne yapayım iki gözüm?
Ben seni hayra davet ediyorum, gelmiyorsun, para vermekten çekiniyorsun.Ben seni hayra davet ediyorum, gelmiyorsun, para vermekten çekiniyorsun. 'Bir gün öleceksin, ölmeden evvel hayrât u hasenâtını yap.' diyorum ona da kızıyorsun, 'Bir gün öleceksin, ölmeden evvel hayrât u hasenâtını yap.' diyorum ona da kızıyorsun, ben sana ne yapayım? Nasıl istersen öyle yap!" ben sana ne yapayım? Nasıl istersen öyle yap!"

Allah demek ki senin hayır yapmanı nasip etmiyor. Biriktir, misraçıların yesin.Allah demek ki senin hayır yapmanı nasip etmiyor. Biriktir, misraçıların yesin. O zaman öyle oluyor. Mirasçılar yer; mal olarak mirası bırakan kimse hesabını verir. Niye? O zaman öyle oluyor. Mirasçılar yer; mal olarak mirası bırakan kimse hesabını verir.

Niye?

"Hayrını yapmadın, hasenâtını yapmadın." diye ceza çeker. "Hayrını yapmadın, hasenâtını yapmadın." diye ceza çeker.

Onun için insanın kalbi de katı olmayacak, taşlaşmış olmayacak.Onun için insanın kalbi de katı olmayacak, taşlaşmış olmayacak. Yumuşak olacak, nasihatten alacak, merhametli olacak, acıyacak. Yumuşak olacak, nasihatten alacak, merhametli olacak, acıyacak.

Bak köyünde bu talebeler var, parasızlıktan şehre gelip okuyamıyor.Bak köyünde bu talebeler var, parasızlıktan şehre gelip okuyamıyor. Bizim bildiğimiz talebeler var. Hepsi bize geliyor. Biz de şurada çıkıyoruz; Bizim bildiğimiz talebeler var. Hepsi bize geliyor. Biz de şurada çıkıyoruz; "Ya etmeyin, eylemeyin yardım edin." diye, zenginlere söylüyoruz. "Ya etmeyin, eylemeyin yardım edin." diye, zenginlere söylüyoruz.

Aldığımız para varsa onlara veriyoruz.Aldığımız para varsa onlara veriyoruz. Okuyan okuyor; hafız oluyorlar, yüksek tahsil yapıyorlar Ondan sonra bir mevkiye geçiyorlar, Okuyan okuyor; hafız oluyorlar, yüksek tahsil yapıyorlar Ondan sonra bir mevkiye geçiyorlar, makama geçiyorlar orada da başkalarına hayırlar yapıyorlar.makama geçiyorlar orada da başkalarına hayırlar yapıyorlar. Benim eskiden talebe olarak bildiğim nice kimse var ki şuradan burs almış, buradan burs almış,Benim eskiden talebe olarak bildiğim nice kimse var ki şuradan burs almış, buradan burs almış, yetişmiş, şimdi de kendisi hayır yapıyor. Demek ki merhametli olacak. İkincisi bu. yetişmiş, şimdi de kendisi hayır yapıyor.

Demek ki merhametli olacak. İkincisi bu.

Üçüncüsü: Ve'l-hırsu. "Harislik, muhteris olmak." Bu da insanı mahveder. Üçüncüsü:

Ve'l-hırsu. "Harislik, muhteris olmak."

Bu da insanı mahveder.

Çünkü "Mevki sahibi olayım, para sahibi olayım, şunun sahibi olayım,Çünkü "Mevki sahibi olayım, para sahibi olayım, şunun sahibi olayım, bunun sahibi olayım..." derken, haram helal karışır. bunun sahibi olayım..." derken, haram helal karışır. Haris insan; "İlla onu elde edeceğim." diye ne yapıp edip hiç dikkat etmeden haramı irtikab ediverir. Haris insan; "İlla onu elde edeceğim." diye ne yapıp edip hiç dikkat etmeden haramı irtikab ediverir.

Haris olmayacak, tok gözlü olcak. Hırsından dolayı harama düşümeyecek. Bu da şekavet alametindendir. Haris olmayacak, tok gözlü olcak. Hırsından dolayı harama düşümeyecek. Bu da şekavet alametindendir.

Ve dördüncüsü: Tûlü'l-emel. "Arzuların emellerinin uzayıp gitmesi." Ve dördüncüsü:

Tûlü'l-emel. "Arzuların emellerinin uzayıp gitmesi."

"Seksen beş yıl daha yaşıyacağım. Emekli olduktan sonra sakal bırakacağım."Seksen beş yıl daha yaşıyacağım. Emekli olduktan sonra sakal bırakacağım. Ondan sonra maaşımdan aldığım şeyle hacca gideceğim, umreye gideceğim, şöyle yapacam böyle yapacağım." Ondan sonra maaşımdan aldığım şeyle hacca gideceğim, umreye gideceğim, şöyle yapacam böyle yapacağım."

Güzel hesaplar yapıyor; "Şu olacak, bu olacak." diyor ama iki ay sonra vefat ediyor.Güzel hesaplar yapıyor; "Şu olacak, bu olacak." diyor ama iki ay sonra vefat ediyor. Emeli uzun ama ömrü kısa. İnsanın ne kadar yaşayacağını bilmiyoruz ki. Nasıl olacak? Emeli uzun ama ömrü kısa. İnsanın ne kadar yaşayacağını bilmiyoruz ki.

Nasıl olacak?

Tûl-i emel iyi değil. Hayrı hemen yapmaya çalışacak. Tûl-i emel iyi değil. Hayrı hemen yapmaya çalışacak.

Bak Ramazan geçmeden hayır yaparsanız iyi olur. Çünkü Ramazan'da hayırlar çok kıymetli.Bak Ramazan geçmeden hayır yaparsanız iyi olur. Çünkü Ramazan'da hayırlar çok kıymetli. Bir dahaki Ramazan'a ya çıkarız ya çıkamayız. Hayrı hemen yapacağız, hemen yapacaksınız. Şerri? Bir dahaki Ramazan'a ya çıkarız ya çıkamayız. Hayrı hemen yapacağız, hemen yapacaksınız.

Şerri?

Bir kızdın şer yapmak istiyorsun.Bir kızdın şer yapmak istiyorsun. Tehir edeceksin ki biraz soğuduğu zaman kızgınlığın geçsin, belki vazgeçersin. Tehir edeceksin ki biraz soğuduğu zaman kızgınlığın geçsin, belki vazgeçersin. Onu tehir et ama hayrı tehir etme. Onu tehir et ama hayrı tehir etme.

Allah içimizdeki kötü huyları alıp bizi temizlesin, güzel huylarla müzeyyen eylesin.Allah içimizdeki kötü huyları alıp bizi temizlesin, güzel huylarla müzeyyen eylesin. Şu Ramazan'ın hayrından bereketinden faydalananlardan eylesin.Şu Ramazan'ın hayrından bereketinden faydalananlardan eylesin. Takvâya nâil olanlardan eylesin. Sevdiği, salih kullardan olmayı nasip eylesin. Takvâya nâil olanlardan eylesin. Sevdiği, salih kullardan olmayı nasip eylesin.

Huzuruna; "Gel kulum, ben seni seviyorum, seni de memnun edeceğim." diye râdiyeten,Huzuruna; "Gel kulum, ben seni seviyorum, seni de memnun edeceğim." diye râdiyeten, merdıyyeten varmayı nasip eylesin. el-Fâtiha... merdıyyeten varmayı nasip eylesin.

el-Fâtiha...

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2