Namaz Vakitleri

20 Cemâziye'l-Evvel 1446
22 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:52
Öğle
12:55
İkindi
15:25
Akşam
17:48
Yatsı
19:12
Detaylı Arama

Dünyalık Kazanırken Ahlaki Değerleri Korumak

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

24 Ramazan 1420 / 01.01.2000
Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Dünyalığı İsterken Güzel Davranmak, Güzel Ameller Konusunda Allah’tan Yardım İstemek, Selamlaşırken Beddua Etmek, Allah’ın Tekeffül | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Dünyalık Kazanırken Ahlaki Değerleri Korumak

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

24 Ramazan 1420 / 01.01.2000
Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Dünyalığı İsterken Güzel Davranmak, Güzel Ameller Konusunda Allah’tan Yardım İstemek, Selamlaşırken Beddua Etmek, Allah’ın Tekeffül | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Elhamdülillahi rabbi'l-âlemine hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhi alâ külli hâlin ve fî külli hîn.Elhamdülillahi rabbi'l-âlemine hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhi alâ külli hâlin ve fî külli hîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ecmaîn.Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ecmaîn. Emmâ ba'dü fe-kâle Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem; Emmâ ba'dü fe-kâle Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem;

Ecmilû fî-talebi'd-dünyâ fe-innellâhe kad tekeffele bi-erzâkıkümEcmilû fî-talebi'd-dünyâ fe-innellâhe kad tekeffele bi-erzâkıküm ve küllün müyesserün lehû amelühû ellezî kâne âmilen. ve küllün müyesserün lehû amelühû ellezî kâne âmilen. İste'înullâhe alâ a'mâliküm fe-innehû yemhû mâ yeşâu ve yüsbitü ve ındehû ümmü'l-kitâbi. İste'înullâhe alâ a'mâliküm fe-innehû yemhû mâ yeşâu ve yüsbitü ve ındehû ümmü'l-kitâbi.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

İbn Ömer radıyallahu anhümâ'dan İbn Asâkir ve Beyhakî rahmetullahi aleyhimâ rivayet eylemişler kiİbn Ömer radıyallahu anhümâ'dan İbn Asâkir ve Beyhakî rahmetullahi aleyhimâ rivayet eylemişler ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bizlere şöyle tavsiye buyurmuş; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bizlere şöyle tavsiye buyurmuş;

Ecmilû fî-talebi'd-dünyâ. "Dünyalık mal, mülk, para pul talebinde,Ecmilû fî-talebi'd-dünyâ. "Dünyalık mal, mülk, para pul talebinde, dünyalığı istemekte güzel davranın, çirkin davranmayın." dünyalığı istemekte güzel davranın, çirkin davranmayın."

Dünyalığı, rızkı, nimeti, menfaati elde etmek isterken davranışlarınız çirkin olmasın, güzel olsun. Dünyalığı, rızkı, nimeti, menfaati elde etmek isterken davranışlarınız çirkin olmasın, güzel olsun.

Güzel davranış nedir? Helal yollardan dünyalığı kazanmaya çalışmaktır. Çirkin davranış nedir? Güzel davranış nedir?

Helal yollardan dünyalığı kazanmaya çalışmaktır.

Çirkin davranış nedir?

Allah'ın yasak ettiği şekillerle, yollarla, vasıtalarla kazanç, menfaat elde etmeye çalışmaktır.Allah'ın yasak ettiği şekillerle, yollarla, vasıtalarla kazanç, menfaat elde etmeye çalışmaktır. Hırsla, aç gözlülükle, gadrederek, zulmederek bir şeyi alırsa insan dünyalığı, bu kötü şekilde almaktır.Hırsla, aç gözlülükle, gadrederek, zulmederek bir şeyi alırsa insan dünyalığı, bu kötü şekilde almaktır. Helalinden, besmeleyi çekerek dükkanını açarak, namazlarını kılarak,Helalinden, besmeleyi çekerek dükkanını açarak, namazlarını kılarak, ibadetlerini yaparak eğer kazancını kazanıyorsan bu da güzel bir kazanma şeklidir.ibadetlerini yaparak eğer kazancını kazanıyorsan bu da güzel bir kazanma şeklidir. İçki satarak kazanıyorsa kötüdür, helal mallar satarak kazanıyorsa güzeldir. İçki satarak kazanıyorsa kötüdür, helal mallar satarak kazanıyorsa güzeldir.

Dünyalığı talepte güzel davranın, çirkin davranmayın, çirkin yollara sapmayın,Dünyalığı talepte güzel davranın, çirkin davranmayın, çirkin yollara sapmayın, haram günah fena yollara sapmayın. haram günah fena yollara sapmayın.

Fe-innellâhe. "Çünkü Allah Teâlâ hazretleri." Kad tekeffele bi-erzâkıküm.Fe-innellâhe. "Çünkü Allah Teâlâ hazretleri." Kad tekeffele bi-erzâkıküm. "Sizin rızıklarınızı size vermeyi tekeffül etmiştir." "Sizin rızıklarınızı size vermeyi tekeffül etmiştir."

Ben sizin Rabbinizim, rızkınızı vereceğim diye vaad etmiştir, sözü vardır.Ben sizin Rabbinizim, rızkınızı vereceğim diye vaad etmiştir, sözü vardır. Yaşadığı müddetçe mahlûkâtının rızkını verecektir, verir. Rezzâk'tır, ekremü'l-ekremîndir, verir.Yaşadığı müddetçe mahlûkâtının rızkını verecektir, verir. Rezzâk'tır, ekremü'l-ekremîndir, verir. Hatta dükkân açmadan, hatta çarşıya pazara gitmeden, kuşların, hayvanların, böceklerin rızıklarını veriyor.Hatta dükkân açmadan, hatta çarşıya pazara gitmeden, kuşların, hayvanların, böceklerin rızıklarını veriyor. Hatta bodrumun köşesindeki örümceğe bile rızkına kanat takıyor tır tır tır, pır pır pır gidiyor oraya,Hatta bodrumun köşesindeki örümceğe bile rızkına kanat takıyor tır tır tır, pır pır pır gidiyor oraya, rızkı ağa takılıyor o da rızkını yiyor.rızkı ağa takılıyor o da rızkını yiyor. Yoksa çarşıya pazara sabahleyin arabasına binip de gitmiyor örümcek. Bekliyor. Bunları niçin söylüyorum? Yoksa çarşıya pazara sabahleyin arabasına binip de gitmiyor örümcek. Bekliyor.

Bunları niçin söylüyorum?

İbret olsun diye. Çünkü rızkı veriyor Cenâb-ı Hak.İbret olsun diye. Çünkü rızkı veriyor Cenâb-ı Hak. Kötü yollardan kazanmaya kalkışmamak lazım, verecektir, çünkü tekeffül etmiştir.Kötü yollardan kazanmaya kalkışmamak lazım, verecektir, çünkü tekeffül etmiştir. Peygamber Efendimiz söylüyor; "Allah sizin rızıklarınız tekeffül etmiştir, teminat vermiştir size,Peygamber Efendimiz söylüyor; "Allah sizin rızıklarınız tekeffül etmiştir, teminat vermiştir size, korkmayın vereceğim demiştir, verecektir."korkmayın vereceğim demiştir, verecektir." Onun için dünyalığı isterken, talep ederken, kazanırken kötü yolları kullanmayın,Onun için dünyalığı isterken, talep ederken, kazanırken kötü yolları kullanmayın, haram yollardan para kazanmaya kalkışmayın.haram yollardan para kazanmaya kalkışmayın. Nereden olsa gelecek; haramdan da gelecek, helalden de aynı şey gelecek.Nereden olsa gelecek; haramdan da gelecek, helalden de aynı şey gelecek. Sen yalnış yola saparsan aynı rızık aynı miktarda haramdan gelir,Sen yalnış yola saparsan aynı rızık aynı miktarda haramdan gelir, güzel davranırsan aynı miktar helalden gelir senin davranışına göre.güzel davranırsan aynı miktar helalden gelir senin davranışına göre. Ama rızkı verecek Allah, kesin, o gün yiyeceksin içeceksin. Ama rızkı verecek Allah, kesin, o gün yiyeceksin içeceksin.

Ve küllün müyesserün lehû amelühû ellezî kâne âmilen.Ve küllün müyesserün lehû amelühû ellezî kâne âmilen. "Ve her bir insanın yapacağı iş, amel ona niyetine göre kolaylaştırılır.""Ve her bir insanın yapacağı iş, amel ona niyetine göre kolaylaştırılır." İste'înullâhe. "Allah'tan yardım isteyin." İste'înullâhe. "Allah'tan yardım isteyin." Alâ a'mâliküm. "Güzel amellerinizi işlemek konusunda,Alâ a'mâliküm. "Güzel amellerinizi işlemek konusunda, 'Ya Rabbi! Bana yardım et!' deyin, Allah'tan yardım isteyin." 'Ya Rabbi! Bana yardım et!' deyin, Allah'tan yardım isteyin."

Çünkü herkese niyet ettiği işi yapmayı Allah kudret veriyor, kolaylaştırıyor, engellemiyor yani.Çünkü herkese niyet ettiği işi yapmayı Allah kudret veriyor, kolaylaştırıyor, engellemiyor yani. Hırsız da ben şu bankayı soyacağım diye niyet edince onun da ayağına felç göndermiyor,Hırsız da ben şu bankayı soyacağım diye niyet edince onun da ayağına felç göndermiyor, onun da başına yıldırım yağdırmıyor. onun da başına yıldırım yağdırmıyor. Herkes niyet ettiği şeyi yapma hususunda kendisine tâkat, imkân veriliyor; Herkes niyet ettiği şeyi yapma hususunda kendisine tâkat, imkân veriliyor; adaleleri çalışıyor, gözü görüyor, kulağı işitiyor, beyni çalışıyor, bütün cihazlar çalışıyoradaleleri çalışıyor, gözü görüyor, kulağı işitiyor, beyni çalışıyor, bütün cihazlar çalışıyor ama kendi niyetine göre kötü yolda. Eğer iyi şeye niyet ederse iyi şeye çalışacak bunlar. ama kendi niyetine göre kötü yolda. Eğer iyi şeye niyet ederse iyi şeye çalışacak bunlar.

Onun için, "Cenâb-ı Hak'tan yardım isteyin.Onun için, "Cenâb-ı Hak'tan yardım isteyin. Amellerinizi yapmakta Allah'tan yardım isteyin." diyor Peygamber Efendimiz. Nasıl yardım isteyeceğiz? Amellerinizi yapmakta Allah'tan yardım isteyin." diyor Peygamber Efendimiz.

Nasıl yardım isteyeceğiz?

Kendisinin öğrettiği duası da var; Allahümme. "Ey benim mevlâm, rabbim!"Kendisinin öğrettiği duası da var; Allahümme. "Ey benim mevlâm, rabbim!" E'innî. "Bana yardım eyle."E'innî. "Bana yardım eyle." Alâ edâi zikrike. "Senin zikrini edâ etmekte, seni zikretmekte bana yardım et."Alâ edâi zikrike. "Senin zikrini edâ etmekte, seni zikretmekte bana yardım et." Ve şükrike. "Verdiğin nimetlere şükretmekte bana yardım et, kolaylık, imkan, güç kuvvet ver.Ve şükrike. "Verdiğin nimetlere şükretmekte bana yardım et, kolaylık, imkan, güç kuvvet ver. Ve hüsni ibâdetike. "Sana güzel kulluk yapmakta bana imkân ver,Ve hüsni ibâdetike. "Sana güzel kulluk yapmakta bana imkân ver, tâkat ver, kolaylık ver yapabileyim." diye Allah'tan yardım isteyin diyor Peygamber Efendimiz. tâkat ver, kolaylık ver yapabileyim." diye Allah'tan yardım isteyin diyor Peygamber Efendimiz.

Neden yardım isteyin? Fe-innehû yemhû mâ yeşâu.Neden yardım isteyin?

Fe-innehû yemhû mâ yeşâu.
"Çünkü Cenâb-ı Hak dilediği mukadderât hükmünü Levh-i Mahfûz'dan siler.""Çünkü Cenâb-ı Hak dilediği mukadderât hükmünü Levh-i Mahfûz'dan siler." Ve yüsbitü. "Dilediğini de dua etmediği için, istemediği için orada bırakır,Ve yüsbitü. "Dilediğini de dua etmediği için, istemediği için orada bırakır, öylece o hüküm devam eder silmez onu da." Ve ındehû ümmü'l-kitâbi.öylece o hüküm devam eder silmez onu da." Ve ındehû ümmü'l-kitâbi. "Huzurunda Ümmü'l Kitâb vardır yani Levh-i Mahfûz vardır." "Huzurunda Ümmü'l Kitâb vardır yani Levh-i Mahfûz vardır."

Mukadderâtın, olayların orada olacağı kaydedilmiştir.Mukadderâtın, olayların orada olacağı kaydedilmiştir. Kaderin yazgıları orada mevcuttur, dua edersen siler Allah. Kaderin yazgıları orada mevcuttur, dua edersen siler Allah.

Yâ Rabbi! Beni iyi kul eyle. Yâ Rabbi! Beni günahlardan koru.Yâ Rabbi! Beni iyi kul eyle. Yâ Rabbi! Beni günahlardan koru. Yâ Rabbi! Bana ibadet yapma hususunda yardım eyle. Yâ Rabbi! Nasip et de bir cami açayım.Yâ Rabbi! Bana ibadet yapma hususunda yardım eyle. Yâ Rabbi! Nasip et de bir cami açayım. Yâ Rabbi! Bana da nasip et, şu bizim kardeşlerimiz Eagleby'de bir cami aldılar,Yâ Rabbi! Bana da nasip et, şu bizim kardeşlerimiz Eagleby'de bir cami aldılar, bana da bir cami yeri almayı nasip et Yâ Rabbi! Ben de bir mektep açayım Yâ Rabbi!bana da bir cami yeri almayı nasip et Yâ Rabbi! Ben de bir mektep açayım Yâ Rabbi! Bana da köyüme bir çeşme yapmayı nasip et Yâ Rabbi!.Bana da köyüme bir çeşme yapmayı nasip et Yâ Rabbi!. Ben öldükten sonra içen yârabbi şükür desin, bu çeşmeyi yapandan Allah razı olsun desin.Ben öldükten sonra içen yârabbi şükür desin, bu çeşmeyi yapandan Allah razı olsun desin. Çayın üzerine taştan güzel bir köprü yaptırmayı nasip et yâ Rabbi!Çayın üzerine taştan güzel bir köprü yaptırmayı nasip et yâ Rabbi! Bilmem fakir birkaç çocuğu alıp da besleyip, tahsilini terbiyesini yapıp da ondan sonra da evlendiripBilmem fakir birkaç çocuğu alıp da besleyip, tahsilini terbiyesini yapıp da ondan sonra da evlendirip yuva kurdurmayı, böylece bir hayır yapmayı nasip et yâ Rabbi!yuva kurdurmayı, böylece bir hayır yapmayı nasip et yâ Rabbi! Evlatlarımı güzel yetiştirmeyi nasip et yâ Rabbi!.. Evlatlarımı güzel yetiştirmeyi nasip et yâ Rabbi!..

Her neyse, böyle güzel şeyleri Allah'tan istersek Cenâb-ı Hak da Levh-i Mahfûz'daki hükmünü siler,Her neyse, böyle güzel şeyleri Allah'tan istersek Cenâb-ı Hak da Levh-i Mahfûz'daki hükmünü siler, kaderinin yazgısını siler onun istediğini yazar, kulun istediğini yazar, kul o hayrı işler.kaderinin yazgısını siler onun istediğini yazar, kulun istediğini yazar, kul o hayrı işler. İstemezse veya kötülüğü isterse, "Yâ Rabbi! İmkân ver şu herifi ben tepeleyeyim, İstemezse veya kötülüğü isterse, "Yâ Rabbi! İmkân ver şu herifi ben tepeleyeyim, şunun canına okuyayım, şunun anasını ağlatayım, şunun harmanını yakayım, şunun yuvasını yıkayım,şunun canına okuyayım, şunun anasını ağlatayım, şunun harmanını yakayım, şunun yuvasını yıkayım, şunun ocağına incir dikeyim…" Böyle dua edenler de var. şunun ocağına incir dikeyim…" Böyle dua edenler de var.

Yani bu insanların öyle tipleri var kiYani bu insanların öyle tipleri var ki Peygamber Efendimiz buyurmuyor muydu geçtiğimiz hadislerde, okumadık mı? Peygamber Efendimiz buyurmuyor muydu geçtiğimiz hadislerde, okumadık mı?

"Âhir zamanda bir kavim türeyecek, biribirleriyle karşılaştıkları zaman"Âhir zamanda bir kavim türeyecek, biribirleriyle karşılaştıkları zaman biribirlerine selamları biribirlerine lanet etmek olacak." biribirlerine selamları biribirlerine lanet etmek olacak."

"Ulan, Allah belanı versin! Yine mi sen karşıma çıktın!"Ulan, Allah belanı versin! Yine mi sen karşıma çıktın! Hoş geldin, gel canım seni öpeyim bilmem ne…"Hoş geldin, gel canım seni öpeyim bilmem ne…" Aa, küfürle, lanetle başladı muhabbet ediyor, selamlaşma şekli olmuş artık.Aa, küfürle, lanetle başladı muhabbet ediyor, selamlaşma şekli olmuş artık. Aynen bu benim söylediğim şekilde söyleyenler ve karşılaştığı zaman böyle yapanlar var.Aynen bu benim söylediğim şekilde söyleyenler ve karşılaştığı zaman böyle yapanlar var. Hay Allah belanı versin ya, çoktandır seni görmemiştim, çok özledim seni,Hay Allah belanı versin ya, çoktandır seni görmemiştim, çok özledim seni, gel canım gözlerinden bir öpeyim filan. Peki niye Allah belanı versin dedin başında? Selam olmuş. gel canım gözlerinden bir öpeyim filan.

Peki niye Allah belanı versin dedin başında?

Selam olmuş.

Peygamber Efendimiz bildiriyor, âhir zamanda öyle kavimler türeyecek kiPeygamber Efendimiz bildiriyor, âhir zamanda öyle kavimler türeyecek ki biribirleriyle selamlaşması lanetleşme olacak. biribirleriyle selamlaşması lanetleşme olacak. Allah belanı versin! Hay Allah kahretsin ya! Daha beter...Allah belanı versin! Hay Allah kahretsin ya! Daha beter... Artık külhaniliğin, külhanbeyliğinin hesabı yok. Laflarının lastikleri şakır şakır gerilip gerilip şaklıyor.Artık külhaniliğin, külhanbeyliğinin hesabı yok. Laflarının lastikleri şakır şakır gerilip gerilip şaklıyor. Türkçe lastikli de lastikli. Neler söylüyorlar neler yapıyorlar. Türkçe lastikli de lastikli. Neler söylüyorlar neler yapıyorlar.

Kötü şeyler isteyenler var; Allah benim canımı alsın ki, iki gözüm önüme aksın ki… Allah!..Kötü şeyler isteyenler var; Allah benim canımı alsın ki, iki gözüm önüme aksın ki… Allah!.. Tüyleri diken diken oluyor insanın. Tüyleri diken diken oluyor insanın. "İki gözüm önüme aksın ki bu böyle!" diyor halbuki yalan söylüyor. E akacak iki gözü. "İki gözüm önüme aksın ki bu böyle!" diyor halbuki yalan söylüyor. E akacak iki gözü.

Birisi var, şimdi bana telefon etti az evvel, onun oğlu mu oluyor ne, bu şahsın bir şeyi oluyor.Birisi var, şimdi bana telefon etti az evvel, onun oğlu mu oluyor ne, bu şahsın bir şeyi oluyor. Muhtar iken bir kadının evini istimlak mı etmiş, tarlasını mı istimlak etmiş,Muhtar iken bir kadının evini istimlak mı etmiş, tarlasını mı istimlak etmiş, kadın da beddua etmiş ona.kadın da beddua etmiş ona. Bilmem gözün çıksın, bilmem ne filan diye beddua etmiş, Allah seni kahretsin filan demiş galiba.Bilmem gözün çıksın, bilmem ne filan diye beddua etmiş, Allah seni kahretsin filan demiş galiba. O da, o öyle dua ettikçe, bağırdıkça kadın o da diyormuş ki amin amin amin...O da, o öyle dua ettikçe, bağırdıkça kadın o da diyormuş ki amin amin amin... Amin diyormuş o bedduaya, kendisi hakkındaki bedduaya amin diyormuş. Amin diyormuş o bedduaya, kendisi hakkındaki bedduaya amin diyormuş. Ondan sonra da diyormuş ki köpeğin duası kabul olsa gökten kemik yağar diyormuş. Ondan sonra da diyormuş ki köpeğin duası kabul olsa gökten kemik yağar diyormuş.

Ama adamın gözü çıktı ya! Yani kadının bedduası tuttu, o adamın gözleri çıktı.Ama adamın gözü çıktı ya! Yani kadının bedduası tuttu, o adamın gözleri çıktı. Yani şakaya gelmiyor bu işler.Yani şakaya gelmiyor bu işler. Cenâb-ı Hakk'ın huzurunda olduğunu bilecek, insan edebini takınacak, bu işlerin şakası yok. Cenâb-ı Hakk'ın huzurunda olduğunu bilecek, insan edebini takınacak, bu işlerin şakası yok.

Bir daha okuyalım hadîs-i şerîfi şöyle, bize ne tavsiye ediyor Efendimiz? Bir daha okuyalım hadîs-i şerîfi şöyle, bize ne tavsiye ediyor Efendimiz?

"Dünyalığı, kazancınızı kazanırken iyi yolları kullanın, güzel davranın.""Dünyalığı, kazancınızı kazanırken iyi yolları kullanın, güzel davranın." Harama sapmayın, demek istiyor. "Çünkü Allah sizin rızıklarını tekeffül etmiştir." Harama sapmayın, demek istiyor. "Çünkü Allah sizin rızıklarını tekeffül etmiştir."

Tekeffül etmek ne demek? Teminat vermiştir, size şu rızkı vereceğim diye söz vermiştir, verecek demektir. Tekeffül etmek ne demek?

Teminat vermiştir, size şu rızkı vereceğim diye söz vermiştir, verecek demektir.

Tekeffül etmek, "ben üzerime alıyorum yapacağım, tamam şu işi ben yapacağım" demek. Tekeffül etmek, "ben üzerime alıyorum yapacağım, tamam şu işi ben yapacağım" demek.

"Ve her insan işleyeceği ameli yapmaya kolaylaştırılır." Kolaylaştıran kim? Allah. "Ve her insan işleyeceği ameli yapmaya kolaylaştırılır."

Kolaylaştıran kim?

Allah.

Hangi ameli işlemeye yönelmişse onu kolaylaştırır Allah.Hangi ameli işlemeye yönelmişse onu kolaylaştırır Allah. Dilese yaptırtmazdı, felç yapardı, başına taş yağardı, yıldırım düşerdi yapamazdı.Dilese yaptırtmazdı, felç yapardı, başına taş yağardı, yıldırım düşerdi yapamazdı. Bazısına da yaptırtmıyor. Kimisine de aynen yaptırtmıyor. Ne demişler? Bazısına da yaptırtmıyor. Kimisine de aynen yaptırtmıyor.

Ne demişler?

"Bu Kur'ân-ı Kerîm'i yedi kat yerin dibine geçireceğiz, sileceğiz." demişler,"Bu Kur'ân-ı Kerîm'i yedi kat yerin dibine geçireceğiz, sileceğiz." demişler, Allah onları yerin dibine geçirmiş. Yaptırtmıyor bazen ama bazen de müsaade veriyor.Allah onları yerin dibine geçirmiş. Yaptırtmıyor bazen ama bazen de müsaade veriyor. Onun için Allah'tan yardım isteyin güzel ameller işlemekteOnun için Allah'tan yardım isteyin güzel ameller işlemekte çünkü Allah mukadderâtın yazgılarını siler veya dua etmezse bırakır öyle. çünkü Allah mukadderâtın yazgılarını siler veya dua etmezse bırakır öyle.

Onun için güzel şeyleri dua edeceğiz, hem kendimize hem biribirimize. Neden biribirimize dua edeceğiz? Onun için güzel şeyleri dua edeceğiz, hem kendimize hem biribirimize.

Neden biribirimize dua edeceğiz?

Çünkü mü'minin mü'mine duası çok hızlı bir şekilde kabul olur.Çünkü mü'minin mü'mine duası çok hızlı bir şekilde kabul olur. Kardeşinizin hatırını sorun, derdini öğrenin, evde onun için dua edin. Neden? Kardeşinizin hatırını sorun, derdini öğrenin, evde onun için dua edin.

Neden?

Mü'minin mü'mine o yokken, onun olmadığı yerde uzaktan yaptığı duaMü'minin mü'mine o yokken, onun olmadığı yerde uzaktan yaptığı dua en süratli şekilde kabul olan dualardandır, zınk diye hedefe saplanır, o kadar çabuk şey olur.en süratli şekilde kabul olan dualardandır, zınk diye hedefe saplanır, o kadar çabuk şey olur. Kardeşlerinize böylece dua yönünden yardımcı olun. Kardeşlerinize böylece dua yönünden yardımcı olun.

İkinci hadîs-i şerîf. İbn Mesud radıyallahu anh'ten rivayet olunduğuna göreİkinci hadîs-i şerîf.

İbn Mesud radıyallahu anh'ten rivayet olunduğuna göre
Şîrâzî, Tabarânî, Buhârî ve Ahmed b. Hanbel kaydetmiş bu hadîs-i şerîfi.Şîrâzî, Tabarânî, Buhârî ve Ahmed b. Hanbel kaydetmiş bu hadîs-i şerîfi. Efendimiz yine nasihat buyuruyor; Ecîbü'd-dâiye.Efendimiz yine nasihat buyuruyor;

Ecîbü'd-dâiye.
"Davet edenin davetine gidin, davetini kabul edin, davetine icabet eyleyin, peki deyin, gidin." "Davet edenin davetine gidin, davetini kabul edin, davetine icabet eyleyin, peki deyin, gidin."

Neden? Davet ediyor, muhabbet artacak, o seni davet edecek sen onu davet edeceksin kardeşlik,Neden?

Davet ediyor, muhabbet artacak, o seni davet edecek sen onu davet edeceksin kardeşlik,
muhabbet, dostluk, ahbablık.muhabbet, dostluk, ahbablık. Bir insan uzaktan uzağa selamlaştığı insanı başka türlü sever, evine gittiği insanı daha fazla sever.Bir insan uzaktan uzağa selamlaştığı insanı başka türlü sever, evine gittiği insanı daha fazla sever. Beraber yemek yedik ya, evine gittik ya, hanımla da tanışırız yahu, beraberde seyahatte ettik yahu,Beraber yemek yedik ya, evine gittik ya, hanımla da tanışırız yahu, beraberde seyahatte ettik yahu, askerliği de beraber yapmıştık, hacca da beraber gitmiştik. Bunlar kuvvetlendirir ahbablıkları.askerliği de beraber yapmıştık, hacca da beraber gitmiştik. Bunlar kuvvetlendirir ahbablıkları. Onun için; Ecîbü'd-dâiye. "Size birisi davette bulundu mu davet edenin davetine icabet edin." Onun için;

Ecîbü'd-dâiye. "Size birisi davette bulundu mu davet edenin davetine icabet edin."

İcabet etmek ne demek? Gidin yani davet ettiği yere. İcabet etmek ne demek?

Gidin yani davet ettiği yere.

Bu akşam gelin çorbayı bizde içelim? Peki. Gel, yatsıdan sonra çayı beraber içelim. Peki. Bu akşam gelin çorbayı bizde içelim?

Peki.

Gel, yatsıdan sonra çayı beraber içelim.

Peki.

Ve lâ terüddü'l-hediyyete. İkinci nasihatı, "Verilen hediyeyi reddetmeyin." Ve lâ terüddü'l-hediyyete. İkinci nasihatı, "Verilen hediyeyi reddetmeyin."

Al kardeşim bu tesbih sana benden yâdigâr, hediye olsun. Teşekkür ederim, benim tesbihim var. Al kardeşim bu tesbih sana benden yâdigâr, hediye olsun.

Teşekkür ederim, benim tesbihim var.

Ya, varsa var! Allah Allah! Bu tesbihi al, hediyeyi reddetme. Neden? Ya, varsa var! Allah Allah! Bu tesbihi al, hediyeyi reddetme.

Neden?

Hediye de muhabbeti arttıran bir şeydir. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Hediye de muhabbeti arttıran bir şeydir. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Tehâdev. "Hediyeleşin." Tehâbbû. "Muhabbetiniz artar." Hediye verin birbirinize. Tehâdev. "Hediyeleşin." Tehâbbû. "Muhabbetiniz artar."

Hediye verin birbirinize.

Düğün değil bayram değil bu bana ne diye hediye verdi? Muhabbet artsın diye verdi. Allah Allah! Düğün değil bayram değil bu bana ne diye hediye verdi?

Muhabbet artsın diye verdi. Allah Allah!

Vesile bulun, bahâne bulun, bir kalemse bir kalem, yarım elmaysa yarım elma, gönül almaya yeter.Vesile bulun, bahâne bulun, bir kalemse bir kalem, yarım elmaysa yarım elma, gönül almaya yeter. Yani hediyeyi reddetmeyin, verilen hediyeyi bazısına hediye kabul ettiremiyorsun; Yani hediyeyi reddetmeyin, verilen hediyeyi bazısına hediye kabul ettiremiyorsun;

Al kardeşim! Yok teşekkür ederim, istemem. Ya alsana ya! Yok istemem. Al kardeşim!

Yok teşekkür ederim, istemem.

Ya alsana ya!

Yok istemem.

Fesübhanallah! Almıyor. Halbuki hediye alınır. Peygamber Efendimiz hediyeyi alırdı ama sadaka almazdı. Fesübhanallah! Almıyor. Halbuki hediye alınır. Peygamber Efendimiz hediyeyi alırdı ama sadaka almazdı.

"Sadakadır yâ Resûlullah bu hurmalar, buyurun.""Sadakadır yâ Resûlullah bu hurmalar, buyurun." Getirirlerdi sepetle, torba ile, fukarâyı sahâbeye, sahabenin fakirlerine, ashâb-ı suffeye,Getirirlerdi sepetle, torba ile, fukarâyı sahâbeye, sahabenin fakirlerine, ashâb-ı suffeye, "Buyrun yiyin." derdi, onlar da yerlerdi."Buyrun yiyin." derdi, onlar da yerlerdi. Birer avuç alıp çatır çutur yerlerdi çünkü ne pilav var, ne kazan var, ne tencere var,Birer avuç alıp çatır çutur yerlerdi çünkü ne pilav var, ne kazan var, ne tencere var, ne kebap var, ne kızartma, ne köfte... Çok zor şartlar altında yaşıyorlardı onlar.ne kebap var, ne kızartma, ne köfte... Çok zor şartlar altında yaşıyorlardı onlar. Peygamber Efendimiz sadakayı almazdı ama hediyeyi alırdı. Peygamber Efendimiz sadakayı almazdı ama hediyeyi alırdı.

Sonra hediyeyi alınca ne yapacak insan? Sonra hediyeyi alınca ne yapacak insan?

Burada söylemiyor ben söylüyorum, hadîs-i şerîfi açıklamak için söylüyorum,Burada söylemiyor ben söylüyorum, hadîs-i şerîfi açıklamak için söylüyorum, hediyeyle mukabele edecek, o da hediye verecek, muhabbet yine daha kuvvetli olsun diye. hediyeyle mukabele edecek, o da hediye verecek, muhabbet yine daha kuvvetli olsun diye.

Parası yoksa? Bazen olur ki zengin adam fakir adama hediye verir, fukaranın parası yok.Parası yoksa?

Bazen olur ki zengin adam fakir adama hediye verir, fukaranın parası yok.
O zaman ona dua edecek, dua edecek, parası pulu yoksa o kadar dua edecek ki, içinden,O zaman ona dua edecek, dua edecek, parası pulu yoksa o kadar dua edecek ki, içinden, "Artık yeter, tamam, hediyeye karşıladı bu duam diyecek kadar dua etsin." diyor Peygamber Efendimiz."Artık yeter, tamam, hediyeye karşıladı bu duam diyecek kadar dua etsin." diyor Peygamber Efendimiz. Çünkü dua da zenginin en muhtaç olduğu şeydir. Çünkü dua da zenginin en muhtaç olduğu şeydir. Allah âlâsını verir fakir kardeşi ona dua ettiği zaman, zengin çok hayırlara erer. Allah âlâsını verir fakir kardeşi ona dua ettiği zaman, zengin çok hayırlara erer.

İkinci tavsiyesi demek ki hediyeyi reddetmemek. İkinci tavsiyesi demek ki hediyeyi reddetmemek.

Birinci tavsiyesi davet olunan, çağırılan yere gitmek, ikinci tavsiyesi hediyeyi reddetmemek. Üçüncüsü; Birinci tavsiyesi davet olunan, çağırılan yere gitmek, ikinci tavsiyesi hediyeyi reddetmemek. Üçüncüsü;

Ve lâ tadribü'l-müslimîne. "Müslümanlara vurmayınız, dövmeyiniz." Ve lâ tadribü'l-müslimîne. "Müslümanlara vurmayınız, dövmeyiniz."

Şimdi tabii sen vurmazsın da, elinde kamçı gezenleri, sopasıyla sağa solu kırıp geçirenleri çoktu.Şimdi tabii sen vurmazsın da, elinde kamçı gezenleri, sopasıyla sağa solu kırıp geçirenleri çoktu. Yani her yerde zorba, efe, kabadayı, mütegallibe çok insanlar vardı böyle, döverler, acıtırlardı. Yani her yerde zorba, efe, kabadayı, mütegallibe çok insanlar vardı böyle, döverler, acıtırlardı.

Hatta Hz. Ömer biliyorsunuz baba yiğit, kapı gibi vücudu, güçlü kuvvetli.Hatta Hz. Ömer biliyorsunuz baba yiğit, kapı gibi vücudu, güçlü kuvvetli. Ebû Hüreyre radıyallahu anh Peygamber Efendimiz'den bir hadis duymuş;Ebû Hüreyre radıyallahu anh Peygamber Efendimiz'den bir hadis duymuş; "Kim lâ ilâhe illallah derse cennete girecek." diye. Demiş ki; "Kim lâ ilâhe illallah derse cennete girecek." diye. Demiş ki;

"Yâ Resûlallah! Bunu ilan edeyim mi insanlara?" "Yâ Resûlallah! Bunu ilan edeyim mi insanlara?"

"Et tabii, müjdeli şey, et." demiş Peygamber Efendimiz. "Et tabii, müjdeli şey, et." demiş Peygamber Efendimiz.

O da hurma bahçesinin kapısından, Peygamber Efendimiz'in yanından çıkmış, müjdeleyecek; O da hurma bahçesinin kapısından, Peygamber Efendimiz'in yanından çıkmış, müjdeleyecek;

"Lâ ilâhe illallah diyen cennete girecek." diye müjdeleyecek. İlk kim gelmiş? Hz. Ömer. Yâ Ömer! "Lâ ilâhe illallah diyen cennete girecek." diye müjdeleyecek.

İlk kim gelmiş?

Hz. Ömer.

Yâ Ömer!

Buyur, ne var? "Lâ ilâhe illallah diyen cennete girecek." Buyur, ne var?

"Lâ ilâhe illallah diyen cennete girecek."

Pat, bir tane patlatmış Hz. Ömer, güp yere yıkılmış sırtüstü [Ebû Hüreyre radıyallahu anh.]Pat, bir tane patlatmış Hz. Ömer, güp yere yıkılmış sırtüstü [Ebû Hüreyre radıyallahu anh.] Arka üstü yıkılmış yani, vurmuş işte, bak! Yani baba yiğit olan vuruyor demek ki o zamanlar. Arka üstü yıkılmış yani, vurmuş işte, bak! Yani baba yiğit olan vuruyor demek ki o zamanlar.

Ondan sonra şikâyet yoluyla Peygamber Efendimiz'e geri dönmüş; Ondan sonra şikâyet yoluyla Peygamber Efendimiz'e geri dönmüş;

"Yâ Resûlallah! Sen bana 'Lâ ilâhe illallah diyen cennete girecek.' buyurmadın mı?"Yâ Resûlallah! Sen bana 'Lâ ilâhe illallah diyen cennete girecek.' buyurmadın mı? Ben de sana sormadım mı 'Halka bildiriyim mi?' 'Bildirebilirsin, bildir demedin mi?'" Ben de sana sormadım mı 'Halka bildiriyim mi?' 'Bildirebilirsin, bildir demedin mi?'"

Hz. Ömer de zaten arkadan kapıdan girmiş, Peygamber Efendimiz'in yanına o da geliyor. Hz. Ömer de zaten arkadan kapıdan girmiş, Peygamber Efendimiz'in yanına o da geliyor.

Demedim mi yâ Resûlallah? Dedim. Sormadım mı? Sordun, deyince Hz. Ömer demiş ki; Demedim mi yâ Resûlallah?

Dedim.

Sormadım mı?

Sordun, deyince Hz. Ömer demiş ki;

"Yâ Resûlallah! Bu ahâli o zaman güvenirler bu işe,"Yâ Resûlallah! Bu ahâli o zaman güvenirler bu işe, lâ ilâhe illallah diyen cennete girecekmiş diye gevşerler, güvenirler buna." lâ ilâhe illallah diyen cennete girecekmiş diye gevşerler, güvenirler buna."

İtiraz etmiş yani, güvenirler demiş, bu, evet böyle de olsa söylemeye gelmezİtiraz etmiş yani, güvenirler demiş, bu, evet böyle de olsa söylemeye gelmez çünkü bu ahâli nasıl olsa cennete gireceğim diye kaplumbağa gibi sırt üstü yatar,çünkü bu ahâli nasıl olsa cennete gireceğim diye kaplumbağa gibi sırt üstü yatar, koşturmaz yani, gitmez. Demek ki vurma oluyor. koşturmaz yani, gitmez. Demek ki vurma oluyor.

Hz. Ömer'in kendisi zamanında, kendisi kamçıyla çarşıya pazara çıkardı halife iken, çarşıda soru sorarmış,Hz. Ömer'in kendisi zamanında, kendisi kamçıyla çarşıya pazara çıkardı halife iken, çarşıda soru sorarmış, "Söyle bakalım ribâ, faiz neden olur, nasıl olur?""Söyle bakalım ribâ, faiz neden olur, nasıl olur?" Cevap veremeyeni kamçıyla dövermiş, "Niye dini bilgiyi öğrenmedin?Cevap veremeyeni kamçıyla dövermiş, "Niye dini bilgiyi öğrenmedin? Bunu öğrenmeden nasıl ticaret yapıyorsun? diye. Dövüyor. Bunu öğrenmeden nasıl ticaret yapıyorsun? diye. Dövüyor.

Adamın birisi de, ayağına birisi basmış, bir kabile reisi, çarşı pazarda birisi yanlışlıkla ayağına basmış,Adamın birisi de, ayağına birisi basmış, bir kabile reisi, çarşı pazarda birisi yanlışlıkla ayağına basmış, o da kaldırmış bir tokat patlatmış. O da dosdoğru halifenin huzuruna gitmiş; o da kaldırmış bir tokat patlatmış. O da dosdoğru halifenin huzuruna gitmiş;

Yâ Ömer! Falanca adam beni vurdu, çarşıda bir tokat patlattı. "Yakalayın." demiş Hz. Ömer. Yâ Ömer! Falanca adam beni vurdu, çarşıda bir tokat patlattı.

"Yakalayın." demiş Hz. Ömer.

Kabile reisi, hatırlı insan, itibarlı, avanesi olan insan.Kabile reisi, hatırlı insan, itibarlı, avanesi olan insan. Halife yakalayın dedi diye bu kaçmış. Halife yakalayın dedi diye bu kaçmış. Medine'den kaçmış Suriye tarafına doğru gitmiş, tabii orada da gelememiş müslümanların arasına,Medine'den kaçmış Suriye tarafına doğru gitmiş, tabii orada da gelememiş müslümanların arasına, Hz. Ömer yakalattıracak, dövcek, dövdürtecek diye. Orada da mahvolmuş gitmiş.Hz. Ömer yakalattıracak, dövcek, dövdürtecek diye. Orada da mahvolmuş gitmiş. Keşke 40 tane tokat yeseydi de imanı gitmeseydi. Keşke 40 tane tokat yeseydi de imanı gitmeseydi.

Üçüncü hadîs-i şerîf . Ehabbü'l-âmâli ilallahÜçüncü hadîs-i şerîf .

Ehabbü'l-âmâli ilallah
es-salâtü li-vaktihâ sümme birru'l-vâlideyni sümme'l-cihâdü fî sebîlillah. es-salâtü li-vaktihâ sümme birru'l-vâlideyni sümme'l-cihâdü fî sebîlillah.

Bu hadîs-i şerîf de Ahmed b. Hanbel, Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud, NesâîBu hadîs-i şerîf de Ahmed b. Hanbel, Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud, Nesâî ve İbn Hibbân rahmetullahi aleyhim ecmaîn tarafından rivayet edilmiş. Kaynakları çok kuvvetli.ve İbn Hibbân rahmetullahi aleyhim ecmaîn tarafından rivayet edilmiş. Kaynakları çok kuvvetli. Yine İbn Mesud radıyallahu anh rivayet etmiş. Diyor ki Efendimiz; Yine İbn Mesud radıyallahu anh rivayet etmiş. Diyor ki Efendimiz;

Yapılan ibadetlerin, sevaplı işlerin en sevimlisi, Allah'a en sevimlisi nedir? Yapılan ibadetlerin, sevaplı işlerin en sevimlisi, Allah'a en sevimlisi nedir?

es-Salâtü li-vaktihâ. "Vaktinde kılınan namazdır." es-Salâtü li-vaktihâ. "Vaktinde kılınan namazdır."

Namazı vaktinde kılmak çok iyi, en evvel vaktinde kılmak en sevap.Namazı vaktinde kılmak çok iyi, en evvel vaktinde kılmak en sevap. En evvel vaktinde camide kılmak en sevap. Geciktirip geciktirip geciktirip en sonra kılmak da en yanlış. En evvel vaktinde camide kılmak en sevap. Geciktirip geciktirip geciktirip en sonra kılmak da en yanlış.

En sevaplı ibadet hangisiymiş? Namazmış. En sevaplı ibadet hangisiymiş?

Namazmış.

Gevşemeyin önemini bilin, kıymetini bilin, namaz çok önemli.Gevşemeyin önemini bilin, kıymetini bilin, namaz çok önemli. Cami de namazın yeridir ve namazın 27 kat daha sevaplı olmasını sağlamaktadır.Cami de namazın yeridir ve namazın 27 kat daha sevaplı olmasını sağlamaktadır. O bakımdan cami de çok önemli. Allah camileri çoğaltmamızı nasip etsin. Sümme. "Bundan sonra." O bakımdan cami de çok önemli.

Allah camileri çoğaltmamızı nasip etsin.

Sümme. "Bundan sonra."

Namazdan sonra hangisidir? Birru'l-vâlideyni. "Anne babaya iyi evlatlık etmek, iyilik yapmak." Namazdan sonra hangisidir?

Birru'l-vâlideyni. "Anne babaya iyi evlatlık etmek, iyilik yapmak."

Ana babaya iyilik yapmak, iyi evlatlık yapmak. Anneniz babanız sağ ise hediye gönderin,Ana babaya iyilik yapmak, iyi evlatlık yapmak. Anneniz babanız sağ ise hediye gönderin, ziyaretine gidin mümkünse, elini öpün, gönlünü alın, duasını kazanın.ziyaretine gidin mümkünse, elini öpün, gönlünü alın, duasını kazanın. Yakında değilse telefon açın, tatlı sözler söyleyin, gelen gidenle hediyeler gönderin vesaire vesaire... Yakında değilse telefon açın, tatlı sözler söyleyin, gelen gidenle hediyeler gönderin vesaire vesaire...

Anne babaya hayırlı evlatlık yapmak, güzel evlatlık yapmak çok önemli. Anne babaya hayırlı evlatlık yapmak, güzel evlatlık yapmak çok önemli.

Üçüncüsü, sümme. Sıralıyor Peygamber Efendimiz, "ve" demiyor, "sümme" diyor. Üçüncüsü, sümme. Sıralıyor Peygamber Efendimiz, "ve" demiyor, "sümme" diyor.

En başta namaz, sonra ana babaya iyilik etmek, iyi evlatlık yapmak. Sonra da; En başta namaz, sonra ana babaya iyilik etmek, iyi evlatlık yapmak. Sonra da;

Sümme'l-cihâdü fî sebîlillah. "Allah yolunda cihat eylemektir." Sümme'l-cihâdü fî sebîlillah. "Allah yolunda cihat eylemektir."

Cihadın da çeşitleri çok yani cihadın, Allah yolunda cihat etmenin birçok şekli var. Cihadın da çeşitleri çok yani cihadın, Allah yolunda cihat etmenin birçok şekli var.

Namazdan başka ibadet yok mu? Var, çeşitli sevaplı ibadetler var. Namazdan başka ibadet yok mu?

Var, çeşitli sevaplı ibadetler var.

Cihadın da düşmanla savaşmaktan başka çeşitleri var.Cihadın da düşmanla savaşmaktan başka çeşitleri var. Yani kılıcı alıp da cephede çarpışmaktan başka çeşitleri var.Yani kılıcı alıp da cephede çarpışmaktan başka çeşitleri var. Kalemiyle dergi, gazetede yazmak cihad; diliyle meydanda, salonda konuşmak,Kalemiyle dergi, gazetede yazmak cihad; diliyle meydanda, salonda konuşmak, konuşma yapmak cihad; malıyla İslâm'a yardımcı olmak cihad;konuşma yapmak cihad; malıyla İslâm'a yardımcı olmak cihad; nefsiyle mücadele etmek cihad; çeşitleri çok... nefsiyle mücadele etmek cihad; çeşitleri çok...

Allah bizi mücahit kullarından, yani emrettiği, sevdiği, beğendiği şekilde cihat eden kullarından eylesin.Allah bizi mücahit kullarından, yani emrettiği, sevdiği, beğendiği şekilde cihat eden kullarından eylesin. İslâm'ı ve müslümanları kurtaracak işler yapmayı bizlere nasip eylesin.İslâm'ı ve müslümanları kurtaracak işler yapmayı bizlere nasip eylesin. Rızasını kazanıp cennete girip, Peygamber Efendimiz'e komşu olalım, ebedî saadete nâil olalım. Rızasını kazanıp cennete girip, Peygamber Efendimiz'e komşu olalım, ebedî saadete nâil olalım.

Bi -hürmeti esrârı sûreti'l-Fâtiha. Bi -hürmeti esrârı sûreti'l-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2