Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Evvel 1446
24 Kasım 2024
İmsak
06:24
Güneş
07:54
Öğle
12:55
İkindi
15:24
Akşam
17:47
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Ebu Zerr-i Gıfari RA

Mehmed Zahid KOTKU

12 Zilka'de 1398 / 13.10.1978
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Ana - Baba Kıymeti, Zikrin Böylesi, Ebu Zerr-i Gıfari RA, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Ebu Zerr-i Gıfari RA

Mehmed Zahid KOTKU

12 Zilka'de 1398 / 13.10.1978
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Ana - Baba Kıymeti, Zikrin Böylesi, Ebu Zerr-i Gıfari RA, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Geçen hafta Ebû Zer Hazretleri’nden bahsedeceğimi iletmiştim.Geçen hafta Ebû Zer Hazretleri’nden bahsedeceğimi iletmiştim. Şimdi, üç tane dersim var, kısa kısa olaraktan.

Şimdi, üç tane dersim var, kısa kısa olaraktan.
Ana-baba hakkında yazıyorum.Ana-baba hakkında yazıyorum. Bugün 117. sayfada son yazdığım mevzu:Bugün 117. sayfada son yazdığım mevzu: Bir adam geliyor Rasûlüllah Efendimiz’e şikâyette bulunuyor...Bir adam geliyor Rasûlüllah Efendimiz’e şikâyette bulunuyor... Ya Resûlallah!Ya Resûlallah! Evvelâ çocuk şikâyet ediyor:Evvelâ çocuk şikâyet ediyor: “—Babam benim malımdan yiyor.” diyor.
“—Babam benim malımdan yiyor.” diyor.
Babam benim malımdan alıyor

Babam benim malımdan alıyor
diye Resûlullah'a şikayet ediyor.diye Resûlullah'a şikayet ediyor. Babası da Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem Hazretleri'ne:Babası da Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem Hazretleri'ne: “—Yâ Rasûlallah! Ben bir vakitleri kavî idim.
“—Yâ Rasûlallah! Ben bir vakitleri kavî idim.
O zayıfdı, çaresizdi,O zayıfdı, çaresizdi, malımı harcadım, kuvvetimi harcadım; bunu yetiştirdim.malımı harcadım, kuvvetimi harcadım; bunu yetiştirdim. Bugün ben zayıf düştüm, bu kavî oldu.Bugün ben zayıf düştüm, bu kavî oldu. Binâen aleyh, benim bunun malından yememde ne beis var?” deyince,Binâen aleyh, benim bunun malından yememde ne beis var?” deyince, Rasûlüllah SAS Hazretleri ağladılar ve buyurdular ki:

Rasûlüllah SAS Hazretleri ağladılar ve buyurdular ki:
“—Bu sözü dinleyen, duyan her zat
“—Bu sözü dinleyen, duyan her zat
ve bu mutlaka ağlayacaktır.” dedi.ve bu mutlaka ağlayacaktır.” dedi. Sonra, “Çocuk da, çocuğun malı da babasınındır.” dedi.Sonra, “Çocuk da, çocuğun malı da babasınındır.” dedi. Babanın hakkıdır dedi.

Babanın hakkıdır dedi.
Altına bir satır koymuş:Altına bir satır koymuş: “—Baba evlâdının malından, gayri meşru bir şekilde yiyemez!” demiş.
“—Baba evlâdının malından, gayri meşru bir şekilde yiyemez!” demiş.
Eğer evlât babasını dava edecek olursa, hapsettiremez.

Eğer evlât babasını dava edecek olursa, hapsettiremez.
Başkası alırsa malını hapsederler ya, babayı hapsettiremez.Başkası alırsa malını hapsederler ya, babayı hapsettiremez. Ve İmam-ı Ahmed ibn-i Hanbel’e göre, dava kabul olunmaz.Ve İmam-ı Ahmed ibn-i Hanbel’e göre, dava kabul olunmaz. Çünkü cennet ananınbabanın ayağı altında kalır.Çünkü cennet ananınbabanın ayağı altında kalır. Bunu sizden rica edeceğim, bizim vaktimiz geçti.

Bunu sizden rica edeceğim, bizim vaktimiz geçti.
Onun için kardeşlerim, analarınızın, babalarınızın kıymetini bilin de,Onun için kardeşlerim, analarınızın, babalarınızın kıymetini bilin de, eğer dünyada ve ahirette saadet istiyorsanız, onların hatırını kırmayın,eğer dünyada ve ahirette saadet istiyorsanız, onların hatırını kırmayın, onları incitmeyin!onları incitmeyin! Onlara acı ve sert söz söylemeyin!Onlara acı ve sert söz söylemeyin! Ne derlerse hoş görün, boyun bükün, rızalarını alın!Ne derlerse hoş görün, boyun bükün, rızalarını alın! Ellerini, isterseniz ayaklarını da öpün!Ellerini, isterseniz ayaklarını da öpün! Hattâ bir büyüğü ziyaret etmişler.

Hattâ bir büyüğü ziyaret etmişler.
Sakalları incilenmiş böyle... (Sebebini sorunca):Sakalları incilenmiş böyle... (Sebebini sorunca): “—Bu akşam ben anamın ayaklarına sürdüydüm yüzümü,
“—Bu akşam ben anamın ayaklarına sürdüydüm yüzümü,
ondan olmuştur.” demiş.ondan olmuştur.” demiş. Binaen aleyh -ana-baba kıymeti- bakın 117. sayfayı yazıyorum.Binaen aleyh -ana-baba kıymeti- bakın 117. sayfayı yazıyorum. Yâni, bizim yeni yazıyla mutlaka 200 sayfayı bulur.Yâni, bizim yeni yazıyla mutlaka 200 sayfayı bulur. Hep ana baba hakkında, güzel dersler var. Allah hepimizi affeylesin...Hep ana baba hakkında, güzel dersler var. Allah hepimizi affeylesin... İkincisi: Geçen hafta söylediğimden bir tane unutmuştum;

İkincisi: Geçen hafta söylediğimden bir tane unutmuştum;
onu hatırladım sonra, ama vakit de geçti.onu hatırladım sonra, ama vakit de geçti. Dört kişi Kâbe-i Muazzama’da toplanmışlar.Dört kişi Kâbe-i Muazzama’da toplanmışlar. Orada yapılan dua makbul ya, birisi demiş ki:Orada yapılan dua makbul ya, birisi demiş ki: “—Ben bir sultan olsam!” demiş.
“—Ben bir sultan olsam!” demiş.
O, sultan olmuş. Ötekisi de:O, sultan olmuş. Ötekisi de: “—Ben bir kadı olsam!” demiş;
“—Ben bir kadı olsam!” demiş;
o da kadı olmuş.o da kadı olmuş. Üçüncüsünün ne istediğini bilmiyorum, onu unuttum. Dördüncüsü de demiş ki:
Üçüncüsünün ne istediğini bilmiyorum, onu unuttum. Dördüncüsü de demiş ki:
“—Ben bir ilim sahibi olsam!” demiş.
“—Ben bir ilim sahibi olsam!” demiş.
Allah ona da ilim vermiş, çok muhterem büyük bir zat olmuş.Allah ona da ilim vermiş, çok muhterem büyük bir zat olmuş. Fakat ayağından bir rahatsızlık çıkmış adamın...

Fakat ayağından bir rahatsızlık çıkmış adamın...
O zamanın doktorları, bunun çaresini bulamamışlarO zamanın doktorları, bunun çaresini bulamamışlar ve en nihayet ayağının kesilmesine karar vermişler.ve en nihayet ayağının kesilmesine karar vermişler. Fakat o devirde, morfin denilen şey olmadığından,Fakat o devirde, morfin denilen şey olmadığından, o acıya tahammül mümkün değil...o acıya tahammül mümkün değil... Adama demişler ki:Adama demişler ki: “—Sana biraz içki içirelim, sarhoş olursun.
“—Sana biraz içki içirelim, sarhoş olursun.
O sarhoşluğunda, bayıldığın vakitte keseriz!” demişler.O sarhoşluğunda, bayıldığın vakitte keseriz!” demişler. “—Yoook!” demiş, “Onu ben yapamam!” demiş.
“—Yoook!” demiş, “Onu ben yapamam!” demiş.
Ama bunu yapalım, şunu yapalım; hiç biri olmamış.Ama bunu yapalım, şunu yapalım; hiç biri olmamış. “—Ya nasıl yapalım?” diye sormuşlar.
“—Ya nasıl yapalım?” diye sormuşlar.
“—Ben Allah-u Teàlâ’nın zikrine başlarım.
“—Ben Allah-u Teàlâ’nın zikrine başlarım.
Beni aşk-ı ilâhi istilâ eder,Beni aşk-ı ilâhi istilâ eder, kendimden geçerim.kendimden geçerim. O geçtiğim vakitte, ne yaparsanız yapın!” demiş.O geçtiğim vakitte, ne yaparsanız yapın!” demiş. Başlamış, “Allah... Allah... Allah...” diyerekten

Başlamış, “Allah... Allah... Allah...” diyerekten
(kendinden geçmiş). O gayb halinde iken, ayağını da kesmişler.(kendinden geçmiş). O gayb halinde iken, ayağını da kesmişler. Ayıldığı vakitte, bakmış ayak kesilmiş:Ayıldığı vakitte, bakmış ayak kesilmiş: “—Yâ Rabbi, ben bu ayakla hiç bir günah yere de adım atmadım!” demiş.
“—Yâ Rabbi, ben bu ayakla hiç bir günah yere de adım atmadım!” demiş.
“Buyurun, gömün!” demiş...
“Buyurun, gömün!” demiş...
Allah böyle zikri bizlere de nasib etsin...

Allah böyle zikri bizlere de nasib etsin...
Bizim adımız zâkir ama, kendimiz gàfiliz.

Bizim adımız zâkir ama, kendimiz gàfiliz.
Allah, cümlemize o aşkı ilâhiyyeyi ihsân buyursun...Allah, cümlemize o aşkı ilâhiyyeyi ihsân buyursun... Aşk-ı ilâhiyyeye sahip olan kimse, onun uğrunda her şeyini feda eder.Aşk-ı ilâhiyyeye sahip olan kimse, onun uğrunda her şeyini feda eder. Şimdi, Ebû Zerr’i söyleyeceğim:

Şimdi, Ebû Zerr’i söyleyeceğim:
Ebû Zer, Gıfar denilen,Ebû Zer, Gıfar denilen, Mekke’ye epeyce uzak bir kabileye mensub.Mekke’ye epeyce uzak bir kabileye mensub. Cenâb-ı Peygamber imanı telkine başlamışlar,Cenâb-ı Peygamber imanı telkine başlamışlar, daha ya dört kişi, ya beş kişi müslüman olmuş.daha ya dört kişi, ya beş kişi müslüman olmuş. İman edenlerden ya dört var ya beş kişi var.İman edenlerden ya dört var ya beş kişi var. Ebu Zerr’in imanı ya beşinci, ya altıncı diyorlar.Ebu Zerr’in imanı ya beşinci, ya altıncı diyorlar. Bu duymuş:Bu duymuş: Böyle bir peygamber gelmiş,Böyle bir peygamber gelmiş, İslâm dinini yayıyor.İslâm dinini yayıyor. ... memleketi Gıfar.

... memleketi Gıfar.
Kendileri vurucu kırıcı bir kavim...Kendileri vurucu kırıcı bir kavim... Ellerine geçeni bırakmazlar, öyle bir kavimdir amaEllerine geçeni bırakmazlar, öyle bir kavimdir ama Cenâb-ı Hak hidayet edince, kimse bir şey diyemez.Cenâb-ı Hak hidayet edince, kimse bir şey diyemez. Bu oradan çıkmış gelmiş, Mekke’nin içerisine...Bu oradan çıkmış gelmiş, Mekke’nin içerisine... Tabii, Rasûlüllah’ı soramıyor.Tabii, Rasûlüllah’ı soramıyor. Bakınız ne günler geçmiş:Bakınız ne günler geçmiş: “—Burada Muhammed Mustafa SAS varmış,
“—Burada Muhammed Mustafa SAS varmış,
nerede bulunur?” diyemiyor adam!nerede bulunur?” diyemiyor adam! Bunu dedirtmiyorlar yâni.

Bunu dedirtmiyorlar yâni.
Yalnız, adam kulak kabartıyor ki,Yalnız, adam kulak kabartıyor ki, “Acaba, nereden böyle bir şey duyabilirim de öğrenebilirim?” diyerekten.“Acaba, nereden böyle bir şey duyabilirim de öğrenebilirim?” diyerekten. Nihayet meclislere sokula, sokulaNihayet meclislere sokula, sokula bulmuş yerini Efendimiz’in. Gitmiş, dinlemiş;bulmuş yerini Efendimiz’in. Gitmiş, dinlemiş; “—Ooo, tam benim istediğim gibi bir ma’bud, bir Allah...
“—Ooo, tam benim istediğim gibi bir ma’bud, bir Allah...
Eşhedü en lâ ilâhe illa’llàh, ve eşhedü enne muhammeden abdühû ve rasülühû.” demiş.Eşhedü en lâ ilâhe illa’llàh, ve eşhedü enne muhammeden abdühû ve rasülühû.” demiş. Cenâb-ı Peygamber demiş ki:

Cenâb-ı Peygamber demiş ki:
“—Müslüman oldun şimdi.”
“—Müslüman oldun şimdi.”
“—Evet.”
“—Evet.”
“—Git memleketine; ben ne zaman çağırırsam, o zaman gel!”
“—Git memleketine; ben ne zaman çağırırsam, o zaman gel!”
Zemin müsait değil.Zemin müsait değil. “—Yook, yâ Rasûlüllah!
“—Yook, yâ Rasûlüllah!
Ben bu şehadeti ilân etmedikçe gidemem!” demiş.Ben bu şehadeti ilân etmedikçe gidemem!” demiş. Canım dur, acele etme!

Canım dur, acele etme!
Ama adam ateşli.Ama adam ateşli. Tabiatı itibari ile Hoca Efendi'nin dediği gibi,Tabiatı itibari ile Hoca Efendi'nin dediği gibi, öyleydi vurucu kırıcı adamlar...öyleydi vurucu kırıcı adamlar... Girmiş Kâbe’nin içerisine:Girmiş Kâbe’nin içerisine: “—Ey ehl-i Kâbe, ey Kureyş, dinleyin!
“—Ey ehl-i Kâbe, ey Kureyş, dinleyin!
Eşhedü en lâ ilahe illa’llàh, ve eşhedü enne muhammeden abdühû ve rasülühû.”Eşhedü en lâ ilahe illa’llàh, ve eşhedü enne muhammeden abdühû ve rasülühû.” Var kuvvetiyle bağırıyor, Bilâl-i Habeşî gibi...

Var kuvvetiyle bağırıyor, Bilâl-i Habeşî gibi...
Hemen yakalamışlar.Hemen yakalamışlar. Döğ bakalım döğ... Bayılmış adam.Döğ bakalım döğ... Bayılmış adam. Birisi gelmiş, acımış:Birisi gelmiş, acımış: “—Ne yapıyorsunuz siz, yâhu?
“—Ne yapıyorsunuz siz, yâhu?
Sizin kervan ticaret yolunuz, bunların memleketinden geçer.Sizin kervan ticaret yolunuz, bunların memleketinden geçer. Bunlar da size duman attırırlar sonra!” demiş,Bunlar da size duman attırırlar sonra!” demiş, ellerinden almış.ellerinden almış. Fakat, adam gitmiyor.

Fakat, adam gitmiyor.
Kâbe’nin örtüsünün altına saklanmış,Kâbe’nin örtüsünün altına saklanmış, çıkmıyor dışarıya. Görseler, dövecekler.çıkmıyor dışarıya. Görseler, dövecekler. Gece iki tane kadın gelmiş,

Gece iki tane kadın gelmiş,
putlara tapınacak, putlar duruyor daha.putlara tapınacak, putlar duruyor daha. Putların karşısında durunca, dayanamamış gene: Putların karşısında durunca, dayanamamış gene: “—Sersemler,
“—Sersemler,
aptallar, budalalar!aptallar, budalalar! Bu taştır.Bu taştır. Senin ananın, babanın, dedenin; yahut kendinizin yaptığı taştır.Senin ananın, babanın, dedenin; yahut kendinizin yaptığı taştır. Buna niye tapıyorsun sen?” demiş.Buna niye tapıyorsun sen?” demiş. “—Vay, bizim mabudlarımıza dil uzatıyor!” diyerekten,
“—Vay, bizim mabudlarımıza dil uzatıyor!” diyerekten,
bir feryat koparmış kadınlar.bir feryat koparmış kadınlar. Yine toplanmış edepsiz tabaka,

Yine toplanmış edepsiz tabaka,
buna bir dayak daha atmışlar.buna bir dayak daha atmışlar. Tabii, Cenâb-ı Peygamber buna demiş:Tabii, Cenâb-ı Peygamber buna demiş: “—Yavrum, sen burada yapamazsın!
“—Yavrum, sen burada yapamazsın!
Ateşlisin sen, duramazsın.Ateşlisin sen, duramazsın. Sen git memleketine,Sen git memleketine, oradaki insanların İslâm olmalarına gayret et!” demiş.oradaki insanların İslâm olmalarına gayret et!” demiş. Artık çaresiz kalmış, gitmiş memleketine…

Artık çaresiz kalmış, gitmiş memleketine…
Fakat bakınız şuraya çok dikkat ediniz:Fakat bakınız şuraya çok dikkat ediniz: O kırıcı kavim, kesici kavim, yol kesen, şunu yapan bunu yapan kavim,O kırıcı kavim, kesici kavim, yol kesen, şunu yapan bunu yapan kavim, az zaman içerisindeaz zaman içerisinde —hem Gıfar kavmi, hem Eslem kavmi— Ebû Zerr’in—hem Gıfar kavmi, hem Eslem kavmi— Ebû Zerr’in delâletiyle İslâm’a gelmiş, el-hamdü lillâh...delâletiyle İslâm’a gelmiş, el-hamdü lillâh... Bakın, şimdi bizim halimizi arz edeyim:

Bakın, şimdi bizim halimizi arz edeyim:
Bir hafta önce bir İngiliz,Bir hafta önce bir İngiliz, beyin makinası denilen makinanın [bilgisayar] hocası,beyin makinası denilen makinanın [bilgisayar] hocası, karısı da edebiyat hocası; iki tane genç adam geldi.karısı da edebiyat hocası; iki tane genç adam geldi. Erkeğin sakalı da vardı.Erkeğin sakalı da vardı. Amerika’nın bilmem hangi şehrinden dediler.Amerika’nın bilmem hangi şehrinden dediler. İslâm olmuşlar. Şam’a gitmişler, derviş olmuşlar.İslâm olmuşlar. Şam’a gitmişler, derviş olmuşlar. Gelmişler memleketimize, bir görelim diyerekten.Gelmişler memleketimize, bir görelim diyerekten. Bize misafir oldular. Kadın dedi: Bize misafir oldular. Kadın dedi: “—Bizim memlekete gideceğiz ama,
“—Bizim memlekete gideceğiz ama,
bizden başka müslüman yok ki… Ne yapalım?”bizden başka müslüman yok ki… Ne yapalım?” Ben de onlara bu Ebû Zer’le, Mus’ab’ı hikâye ettim:

Ben de onlara bu Ebû Zer’le, Mus’ab’ı hikâye ettim:
“—Siz de onlar gibi, oradaki hristiyanları müslüman etmeye çalışın!” dedim.
“—Siz de onlar gibi, oradaki hristiyanları müslüman etmeye çalışın!” dedim.
Gittiler.

Gittiler.
Allah'ın lütfu.Allah'ın lütfu. Bizi Allah müslüman memleketinde yaratmış,Bizi Allah müslüman memleketinde yaratmış, her tarafımız camilerle dolu, cemaatlerle dolu...her tarafımız camilerle dolu, cemaatlerle dolu... Hepsini hazır bulduk yâni.Hepsini hazır bulduk yâni. Cemaat aramağa lüzum yok,Cemaat aramağa lüzum yok, cami aramağa lüzum yok.cami aramağa lüzum yok. Nereye gitsek hepsi mevcut, el-hamdü lillâh...Nereye gitsek hepsi mevcut, el-hamdü lillâh... Bize düşen oraya girmek ve oraya girmeyenleri girdirebilmek.Bize düşen oraya girmek ve oraya girmeyenleri girdirebilmek. Onun için, evlâtlarımıza geçiremiyoruz sözümüzü...

Onun için, evlâtlarımıza geçiremiyoruz sözümüzü...
Kardeşlerimize, dostlarımıza geçiremiyoruz sözümüzü.Kardeşlerimize, dostlarımıza geçiremiyoruz sözümüzü. Birçok insanlar var memleketimizde; onlara da sözlerimizi geçiremiyoruz.Birçok insanlar var memleketimizde; onlara da sözlerimizi geçiremiyoruz. Böyle bir aciz ve zayıf durumdayız.Böyle bir aciz ve zayıf durumdayız. Allah hepimizi affetsin...Allah hepimizi affetsin... Tevfîkàt-ı samedâniyyesine mazhar eylesin...Tevfîkàt-ı samedâniyyesine mazhar eylesin... Bu geçen müslümanlar gibi bizim de,Bu geçen müslümanlar gibi bizim de, hakîkî müslümanlar olaraktan etrafımızdaki insanları incitmeden,hakîkî müslümanlar olaraktan etrafımızdaki insanları incitmeden, hak yolu göstermeğe (muvaffak eylesin)…hak yolu göstermeğe (muvaffak eylesin)… Ne olursan ol aziz kardeş,

Ne olursan ol aziz kardeş,
bu mülkün sahibi var...bu mülkün sahibi var... Şu baştaki takke kendi kendine olmuyor;Şu baştaki takke kendi kendine olmuyor; mutlaka bunu bir örücü, dikici, yapıcı var.mutlaka bunu bir örücü, dikici, yapıcı var. Buna aklımız eriyor.Buna aklımız eriyor. Bu koskoca kâinat bütün varlıklarıyla beraber,Bu koskoca kâinat bütün varlıklarıyla beraber, kendi kendine tabiatın eseri olabilir mi?kendi kendine tabiatın eseri olabilir mi? Sana bin bir tane hoca gelse de,Sana bin bir tane hoca gelse de, “Bu tabiatın eseridir.” Dese, inanır mısın?“Bu tabiatın eseridir.” Dese, inanır mısın? Elbette inanmazsın.Elbette inanmazsın. Fakat koskoca kâinatın sahipsiz olduğuna nasıl inanıyorsun yahu?Fakat koskoca kâinatın sahipsiz olduğuna nasıl inanıyorsun yahu? O kardeşe böyle tatlı tatlı anlat ki, varlığın sahibi vardır.

O kardeşe böyle tatlı tatlı anlat ki, varlığın sahibi vardır.
Bak, bizim kendimiz var.Bak, bizim kendimiz var. Kendimizi düşünmek kâfi, başkasını düşünmeye lüzum yok.Kendimizi düşünmek kâfi, başkasını düşünmeye lüzum yok. El-hamdü lillâh gözlerimiz de var,El-hamdü lillâh gözlerimiz de var, kâinatı da görüyoruz.kâinatı da görüyoruz. Bu kâinatın içindeki, şu fezadaki ağırlıkları ölçecek gücümüz de yok.Bu kâinatın içindeki, şu fezadaki ağırlıkları ölçecek gücümüz de yok. Bu ağırlıklar bu bomboş zemin içerisinde nasıl duruyor?Bu ağırlıklar bu bomboş zemin içerisinde nasıl duruyor? Bir cazibe kuvvetiyle bizi aldattılar.

Bir cazibe kuvvetiyle bizi aldattılar.
Bu cazibe kuvvetleri bunları zabt ediyormuş.Bu cazibe kuvvetleri bunları zabt ediyormuş. Bu cazibe kuvveti Allah mıdır,Bu cazibe kuvveti Allah mıdır, yoksa ayrıca bir kuvvet midir?yoksa ayrıca bir kuvvet midir? Hiç şüphemiz yok ki, Allah’ın tesir ve kuvveti onları tutuyor.Hiç şüphemiz yok ki, Allah’ın tesir ve kuvveti onları tutuyor. Cazibe de, tabiat de, ne dersen de ama kuvvet Allah’ındır.Cazibe de, tabiat de, ne dersen de ama kuvvet Allah’ındır. Bunun adını değiştirmeye lüzum yok...Bunun adını değiştirmeye lüzum yok... Allah cümlemizi affetsin...Allah cümlemizi affetsin... Bu güzel müslümanlar gibi, bize de güzel bir müslüman olmayı,Bu güzel müslümanlar gibi, bize de güzel bir müslüman olmayı, ayağı kesilip de duymayan zâkirler gibi Allah’ı zikredenlerden;ayağı kesilip de duymayan zâkirler gibi Allah’ı zikredenlerden; analarına, babalarına da mutî, münkad,analarına, babalarına da mutî, münkad, sevgili evlâtlar olup, cennet-i a’lâya girmeyesevgili evlâtlar olup, cennet-i a’lâya girmeye hak kazananlardan etsin Cenâb-ı Hak cümlemizi...hak kazananlardan etsin Cenâb-ı Hak cümlemizi... El-fâtiha!El-fâtiha!
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2