Namaz Vakitleri

26 Cemâziye'l-Âhir 1446
27 Aralık 2024
İmsak
06:49
Güneş
08:21
Öğle
13:10
İkindi
15:29
Akşam
17:49
Yatsı
19:16
Detaylı Arama

Emr-i Ma’ruf ve Nehy-i Münker

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

25 Cemâziye'l-Evvel 1411 / 13.12.1990
Melbourne/ Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

İlim Uygulanmak İçindir, Emr-i Ma’ruf’un Terk Edilmesi, Emr-i Ma’ruf Yapmak Eceli Yakınlaştırmaz, Azâbın Umûmî Gelmesi, Peygamber | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Emr-i Ma’ruf ve Nehy-i Münker

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

25 Cemâziye'l-Evvel 1411 / 13.12.1990
Melbourne/ Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

İlim Uygulanmak İçindir, Emr-i Ma’ruf’un Terk Edilmesi, Emr-i Ma’ruf Yapmak Eceli Yakınlaştırmaz, Azâbın Umûmî Gelmesi, Peygamber | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzübillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillahi Rabbi'l-'âlemîne 'alâ külli hâlin ve fî-külli hîn.el-Hamdülillahi Rabbi'l-'âlemîne 'alâ külli hâlin ve fî-külli hîn. es-Salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn.es-Salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn. Ve seyyidina ve senedina ve mededina Muhammedini'l-MustafâVe seyyidina ve senedina ve mededina Muhammedini'l-Mustafâ ve âlihî ve sahbihi ve men-teb'aihu bi-ihsânin ila yevmi'd-dîn. Emma ba'd; ve âlihî ve sahbihi ve men-teb'aihu bi-ihsânin ila yevmi'd-dîn.

Emma ba'd;

Fe-kâlallahu te'âlâ: Küntüm hayra ümmetin uhricet li'n-nâsiFe-kâlallahu te'âlâ: Küntüm hayra ümmetin uhricet li'n-nâsi te'murûne bi'l-ma'rûfi ve tenhevne 'ani'l-münkeri ve tü'minûne billah. Sadakallahülazîm. te'murûne bi'l-ma'rûfi ve tenhevne 'ani'l-münkeri ve tü'minûne billah. Sadakallahülazîm.

Ve kâlallahu te'âlâ: Ve'l-tekün min-küm ümmeten yed'ûne ile'l- hayri ve ye'murûneVe kâlallahu te'âlâ: Ve'l-tekün min-küm ümmeten yed'ûne ile'l- hayri ve ye'murûne bi'l-ma'rûfi ve yenhevne 'ani'l-münker. Ve 'ülâ'ike hümü'l-müflihûn. bi'l-ma'rûfi ve yenhevne 'ani'l-münker. Ve 'ülâ'ike hümü'l-müflihûn.

Ve kâlallahu te'âlâ: Ve'l 'asr. İnne'l-insâne le-fi-husr.Ve kâlallahu te'âlâ: Ve'l 'asr. İnne'l-insâne le-fi-husr. İllellezîne âmenû ve 'amilû's-sâlihâti ve tevâsav bi'l-hakkı ve tevâsav bi's-sabri. İllellezîne âmenû ve 'amilû's-sâlihâti ve tevâsav bi'l-hakkı ve tevâsav bi's-sabri. Sadakallahülazîm. Aziz ve muhterem kardeşlerim! Sadakallahülazîm.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun.Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun. Rabbimiz dünya ve âhiretin saadetine sevdiklerimizle beraber cümlemizi nâil eylesin. Rabbimiz dünya ve âhiretin saadetine sevdiklerimizle beraber cümlemizi nâil eylesin. Cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin.Cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîflerindenPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden Kur'ân-ı Kerîm'in bazı âyetlerinden bahsederek konuşmamı yapacağım Allah takdir ederse. Kur'ân-ı Kerîm'in bazı âyetlerinden bahsederek konuşmamı yapacağım Allah takdir ederse.

Yalnız bu konuşmama geçmeden önce,Yalnız bu konuşmama geçmeden önce, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in rûh-u pâkinePeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in rûh-u pâkine ve âline, ashabına, etbaına ve bilhassa ümmet-i Muhammed'in,ve âline, ashabına, etbaına ve bilhassa ümmet-i Muhammed'in, Peygamber Efendimiz'den sonra varislerin, verese-i nebî, ulemâ-i muhakkikin,Peygamber Efendimiz'den sonra varislerin, verese-i nebî, ulemâ-i muhakkikin, mürşid-i kâmil-i mükemmilin ve ruhlarına; ve âhirete göçmüş olan bütünmürşid-i kâmil-i mükemmilin ve ruhlarına; ve âhirete göçmüş olan bütün sevdiklerimizin, yakınlarımızın, ecdadımızın ruhlarına hediye olmak üzere sevdiklerimizin, yakınlarımızın, ecdadımızın ruhlarına hediye olmak üzere bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım ve başlayalım. Buyurun. Bismillâhirrahmânirrahîm… bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım ve başlayalım. Buyurun. Bismillâhirrahmânirrahîm…

Burada kalacağım sayılı günler içinde bir de dinimizin en önemli olan esaslarını,Burada kalacağım sayılı günler içinde bir de dinimizin en önemli olan esaslarını, ana prensiplerini hayatımızı onlara göre ayarlamamız gereken önemliana prensiplerini hayatımızı onlara göre ayarlamamız gereken önemli temel tavsiyeleri önem sırasına göre tertip ederek anlatmayı düşündüğümü söylemiştim. temel tavsiyeleri önem sırasına göre tertip ederek anlatmayı düşündüğümü söylemiştim.

En önemli, ilk olarak dünya hayatının fâniliğini ve âhiretin bâkiliğini görmek,En önemli, ilk olarak dünya hayatının fâniliğini ve âhiretin bâkiliğini görmek, bizim âhiret için çalışmamız gerektiğini esas almak,bizim âhiret için çalışmamız gerektiğini esas almak, Allah'ın rızasını kazanmak üzere çalışmak dünya menfaati senden gitse bile,Allah'ın rızasını kazanmak üzere çalışmak dünya menfaati senden gitse bile, birtakım sıkıntılara uğrasak dahi, bazı masrafları yapmak durumuna düşsek bile yine de âhireti, birtakım sıkıntılara uğrasak dahi, bazı masrafları yapmak durumuna düşsek bile yine de âhireti, Allah'ın rızasını kazanmaya gayret etmemiz gerektiğini, ahiret imanının en önde geldiğiniAllah'ın rızasını kazanmaya gayret etmemiz gerektiğini, ahiret imanının en önde geldiğini bizi birtakım insanlardan ayıran temel bir farkın gösterdiğini burada söylemiştim. bizi birtakım insanlardan ayıran temel bir farkın gösterdiğini burada söylemiştim.

Yine Allah'ın sevdiği kulu olmak için ilimle,Yine Allah'ın sevdiği kulu olmak için ilimle, irfanla meşgul olmamız gerektiğini, ilimle irfanla meşgul olmazsak şaşırabileceğimizi,irfanla meşgul olmamız gerektiğini, ilimle irfanla meşgul olmazsak şaşırabileceğimizi, doğru yolu bulmak için ilmin çok önemli olduğunu, dinimizin ilme ve alime, doğru yolu bulmak için ilmin çok önemli olduğunu, dinimizin ilme ve alime, öğrenciye ve öğretene çok büyük sevaplar gösterdiğini, vadettiğini, anlatmıştım. öğrenciye ve öğretene çok büyük sevaplar gösterdiğini, vadettiğini, anlatmıştım. Peygamberlerin de insanlara ilahi ve mânevî gerçekleri bildirmek için peygamber gönderildiğini,Peygamberlerin de insanlara ilahi ve mânevî gerçekleri bildirmek için peygamber gönderildiğini, bizim de bu bilgilerle cahillikten kurtulup Allah'ın yolunu öğrenmemiz gerektiğini söylemiştim. bizim de bu bilgilerle cahillikten kurtulup Allah'ın yolunu öğrenmemiz gerektiğini söylemiştim.

İkinci esas, ikinci sebep olarak; insan bir şeyi niçin bilir? Kolksiyon yapmak için mi bilir?İkinci esas, ikinci sebep olarak; insan bir şeyi niçin bilir? Kolksiyon yapmak için mi bilir? Kitapları niçin alırız? Kitapları niçin alırız? Kütüphanenin rafları boş kalmasın diye mi alırız? Niye tahsil görürüz?Kütüphanenin rafları boş kalmasın diye mi alırız? Niye tahsil görürüz? Başkalarından ne kadar üstün olduğumuzu göstermek için mi tahsili görürüz? Hayır.Başkalarından ne kadar üstün olduğumuzu göstermek için mi tahsili görürüz? Hayır. Dinin kendisini uygulayıp istifade etsin diyedir. Başkalarına da anlatıp onlara da faydalı olmak,Dinin kendisini uygulayıp istifade etsin diyedir. Başkalarına da anlatıp onlara da faydalı olmak, onları da doğru yola çekmek, onları da kurtarmak, onlara da faydalı olmak içindir.onları da doğru yola çekmek, onları da kurtarmak, onlara da faydalı olmak içindir. Onun için bildiklerimizi yakınlarımıza çevremize anlatmak çok önemli bir esastır. Onun için bildiklerimizi yakınlarımıza çevremize anlatmak çok önemli bir esastır. Önemli bir kaide olmuş oluyor. Önemli bir kaide olmuş oluyor.

Hele Allah'ın yolunu bilen insanların az bulunduğu, bilmeyenlerin büyük bir kısmı temsil ettiği,Hele Allah'ın yolunu bilen insanların az bulunduğu, bilmeyenlerin büyük bir kısmı temsil ettiği, müslümanların arasında da cahilliğin yaygınlaştığı bir devrede de bilen insanların suskun kalmaması,müslümanların arasında da cahilliğin yaygınlaştığı bir devrede de bilen insanların suskun kalmaması, gayretli olması, çalışkan olması, olması gerektiğini vurgulamak istiyorum.gayretli olması, çalışkan olması, olması gerektiğini vurgulamak istiyorum. Bu hususla ilgili âyet-i kerîmelerden başlayalım. Bu hususla ilgili âyet-i kerîmelerden başlayalım.

Âli İmran Sâresinin demin okuduğum âyet-i kerîmesinde Rabbimiz buyuruyor ki; Âli İmran Sâresinin demin okuduğum âyet-i kerîmesinde Rabbimiz buyuruyor ki;

Küntüm hayra ümmetin. Siz en hayırlı ümmetsiniz. En hayırlı ümmet oldunuz.Küntüm hayra ümmetin. Siz en hayırlı ümmetsiniz. En hayırlı ümmet oldunuz. Uhricet li'n-nâsi. Tüm insanlar için bir örnek olarak ortaya konuldunuz, ortaya çıkartıldınız.Uhricet li'n-nâsi. Tüm insanlar için bir örnek olarak ortaya konuldunuz, ortaya çıkartıldınız. En hayırlı bir ümmet durumundasınız.En hayırlı bir ümmet durumundasınız. Te'murûne bi'l-ma'rûfi ve tenhevne 'ani'l-münkeri.Te'murûne bi'l-ma'rûfi ve tenhevne 'ani'l-münkeri. En hayırlı ümmet olmanın vasfı olarak emr-i mâruf yaparsınız, nehy-i münker edersiniz.En hayırlı ümmet olmanın vasfı olarak emr-i mâruf yaparsınız, nehy-i münker edersiniz. Ve tü'minûne billah. Allah'a çok sağlam bir şekilde iman edin,Ve tü'minûne billah. Allah'a çok sağlam bir şekilde iman edin, inanmış insanlar olarak ömür sürersiniz diye. inanmış insanlar olarak ömür sürersiniz diye.

En önemli vasıf; emr-i mâruf, nehy-i münker yapmayı bildiriyor bu âyet-i kerîmede.En önemli vasıf; emr-i mâruf, nehy-i münker yapmayı bildiriyor bu âyet-i kerîmede. Mârufu emretmek, münkerden nehyetmek. Mârufu emretmek, münkerden nehyetmek.

Mâruf nedir? Veya mâruf denilen kelime Kur'ân-ı Kerîm'in lisanında verilen bu kelime,Mâruf nedir?

Veya mâruf denilen kelime Kur'ân-ı Kerîm'in lisanında verilen bu kelime,
bizim kitaplarımıza oradan girmiş ola kelimebizim kitaplarımıza oradan girmiş ola kelime Türkçe'deki mâruf kelimesinden farklı.Türkçe'deki mâruf kelimesinden farklı. Türkçe'de "Bu adam mâruf bir adam" dersiniz, bilen bir adam manasına geliyor. Türkçe'de "Bu adam mâruf bir adam" dersiniz, bilen bir adam manasına geliyor. Fakat burada "mâruf" denildiği zaman şeriatın doğru gördüğü aklın, mantığın,Fakat burada "mâruf" denildiği zaman şeriatın doğru gördüğü aklın, mantığın, dinin, imanın, şeriatın gereği olan şeye mâruf denilir.dinin, imanın, şeriatın gereği olan şeye mâruf denilir. Aklın, mantığın, şeriatın, dinin, Kur'an'ın, kitabın doğru görmediği, Aklın, mantığın, şeriatın, dinin, Kur'an'ın, kitabın doğru görmediği, karar verdiği işe de "münker" denir. Mâruf, aklın ve şeriatın doğru gördüğü;karar verdiği işe de "münker" denir. Mâruf, aklın ve şeriatın doğru gördüğü; münker, aklın ve şeriatın beğenmediği, yanlış gördüğü şey. münker, aklın ve şeriatın beğenmediği, yanlış gördüğü şey.

Demek ki mü'minin vasfı aklın ve şeriatın doğru gördüğü şeyi emretmek,Demek ki mü'minin vasfı aklın ve şeriatın doğru gördüğü şeyi emretmek, yaptırmak tavsiye etmek, onu öğrenmeye, öğretmeye çalışmak.yaptırmak tavsiye etmek, onu öğrenmeye, öğretmeye çalışmak. Aklın ve şeriatın doğru görmediği münkeri de nehyetmek. Yani "yapmayın" demek,Aklın ve şeriatın doğru görmediği münkeri de nehyetmek. Yani "yapmayın" demek, yaptırtmamak, engellemek, mâni olmak, gücü yeterse bizzat fiilî müdahale ile durdurmak,yaptırtmamak, engellemek, mâni olmak, gücü yeterse bizzat fiilî müdahale ile durdurmak, gücü yetmezse tavsiye ederek söylemek. O da yetmezse içinden:gücü yetmezse tavsiye ederek söylemek. O da yetmezse içinden: "Ya bu yaptıkları doğru değil, Allah beni affetsin, bir şey de diyemiyorum "Ya bu yaptıkları doğru değil, Allah beni affetsin, bir şey de diyemiyorum ama ben onlar gibi değilim yâ Rabbi! Beni onlardan sayma!" diye içinden buğz etmek.ama ben onlar gibi değilim yâ Rabbi! Beni onlardan sayma!" diye içinden buğz etmek. Ana esaslardan birisi bu. Ana esaslardan birisi bu.

Allahu Teâlâ hazretleri bir başka âyet-i kerîmede de buyuruyor ki; Allahu Teâlâ hazretleri bir başka âyet-i kerîmede de buyuruyor ki;

Emrediyor. Ve'l-tekün min-küm.Emrediyor. Ve'l-tekün min-küm. Sizden, ümmetün, öyle bir grup olsun ki öyle bir grup olsun ki.Sizden, ümmetün, öyle bir grup olsun ki öyle bir grup olsun ki. Yed'ûne ile'l- hayri. Onlar insanları hayra davet etmekle meşgul olsunlar, vazifeleri o olsun.Yed'ûne ile'l- hayri. Onlar insanları hayra davet etmekle meşgul olsunlar, vazifeleri o olsun. Sürekli dini öğrenmek ve insanları hayra çağırmakla meşgul olsunlar. Sürekli dini öğrenmek ve insanları hayra çağırmakla meşgul olsunlar.

Ye'murûne bi'l-ma'rûfi. Mârufu emretsinler.Ye'murûne bi'l-ma'rûfi. Mârufu emretsinler. Aklın ve şeriatın uygun gördüğü şeyleri yaptırmak için çalışsınlar.Aklın ve şeriatın uygun gördüğü şeyleri yaptırmak için çalışsınlar. Ve yenhevne 'ani'l-münker. Aklın ve şeriatın kötü bulduğu,Ve yenhevne 'ani'l-münker. Aklın ve şeriatın kötü bulduğu, beğenmediği şeyleri de yaptırmamak, engellemek için çalışsınlar. beğenmediği şeyleri de yaptırmamak, engellemek için çalışsınlar. Ve 'ülâ'ike hümü'l-müflihûn. Ve 'ülâ'ike hümü'l-müflihûn. İşte böyle yapan insanlar, böyle yapabilirlerse, felah bulmuş insanlar onlar olacak.İşte böyle yapan insanlar, böyle yapabilirlerse, felah bulmuş insanlar onlar olacak. Âhiret saadetine eren, kurtulan, felaha ermiş olacak insanlar bunlar olacak. Âhiret saadetine eren, kurtulan, felaha ermiş olacak insanlar bunlar olacak.

Bir mânaya göre; "Sizin içinizden bir grup bu vazifeyi yapsın." demektir. Bu âyet-i kerimede;Bir mânaya göre; "Sizin içinizden bir grup bu vazifeyi yapsın." demektir. Bu âyet-i kerimede; Ve'l-tekün müin-küm.Ve'l-tekün müin-küm. "Sizden olsun" deyince, alimlerin beyanına göre, "sizin içinizden bir grup" manasına da gelebiliyor."Sizden olsun" deyince, alimlerin beyanına göre, "sizin içinizden bir grup" manasına da gelebiliyor. Bazılarının beyanına göre de sizin tümünüzden böyle bir topluluk geldiğinde oluşmuş olsun. Bazılarının beyanına göre de sizin tümünüzden böyle bir topluluk geldiğinde oluşmuş olsun.

İkinci mânasına göre; "Sizin içinizden bir grup din görevlisi olsun hayrı emretsin,İkinci mânasına göre; "Sizin içinizden bir grup din görevlisi olsun hayrı emretsin, hayırların yaptırılmasına çalışsın" demek olabilir.hayırların yaptırılmasına çalışsın" demek olabilir. Bir mânaya göre de hep birlikte bu insanları doğru yola çekmek için hepiniz, Bir mânaya göre de hep birlikte bu insanları doğru yola çekmek için hepiniz, ferden ferden tek tek, birer birer, birey olarak, her biriniz bu işi yapın demek oluyor,ferden ferden tek tek, birer birer, birey olarak, her biriniz bu işi yapın demek oluyor, bazı alimler bu mânada diyorlar. bazı alimler bu mânada diyorlar.

O zaman hiçbirimiz bunun dışında kalmıyoruz, hepimiz yapacağız.O zaman hiçbirimiz bunun dışında kalmıyoruz, hepimiz yapacağız. Belki bu mâna daha doğru. Çünkü herkes gücünün yettiğince bu vazifeyi yapması lazım.Belki bu mâna daha doğru. Çünkü herkes gücünün yettiğince bu vazifeyi yapması lazım. "Siz yapın, biz buradayız, tamam. Sizden bir grup yapsın,"Siz yapın, biz buradayız, tamam. Sizden bir grup yapsın, biz kenarda duralım" gibi bir mantık yok İslam'da. biz kenarda duralım" gibi bir mantık yok İslam'da.

Hani Musa aleyhisselam'ın kavmine: "Hadi gelin, cihat edin, şu kâfirleri ülkeden def edelim.Hani Musa aleyhisselam'ın kavmine: "Hadi gelin, cihat edin, şu kâfirleri ülkeden def edelim. Allah böyle emrediyor" dediği zaman peygamberleri, demişler ki; Allah böyle emrediyor" dediği zaman peygamberleri, demişler ki;

Sen git rabbinle, çarpış onlarla, çıkar o kâfirleri oradan, biz burada bekliyoruz, demişler. Sen git rabbinle, çarpış onlarla, çıkar o kâfirleri oradan, biz burada bekliyoruz, demişler.

Böyle olmaz, mü'minin ahlâkı bu değildir.Böyle olmaz, mü'minin ahlâkı bu değildir. İlk okuduğum âyet-i kerîme de bu manaya biraz daha bu manâyı takviye ediyor.İlk okuduğum âyet-i kerîme de bu manaya biraz daha bu manâyı takviye ediyor. "Siz bütün dünya ümmetlerine, bütün dünyadaki insanlara"Siz bütün dünya ümmetlerine, bütün dünyadaki insanlara numune bir ümmet olarak Allah tarafından çıkartılmışsınız, ortaya konulmuşsunuz.numune bir ümmet olarak Allah tarafından çıkartılmışsınız, ortaya konulmuşsunuz. Sizin göreviniz emr-i mâruf, nehy-i münker yapmaktır." diye orada ümmetinSizin göreviniz emr-i mâruf, nehy-i münker yapmaktır." diye orada ümmetin tamamının böyle olduğu bildirildiği için orada ki mim kelimesinin detamamının böyle olduğu bildirildiği için orada ki mim kelimesinin de o manaya alınması daha uygun olur.o manaya alınması daha uygun olur. Ama bu manâyı anladığın zaman şu şuura hepimizin gelmemiz gerekiyor ki;Ama bu manâyı anladığın zaman şu şuura hepimizin gelmemiz gerekiyor ki; "Mehmet Ali hoca, Es'ad hoca kalksın din için çalışsın, biz oturalım." yok. Hepiniz çalışacaksınız. "Mehmet Ali hoca, Es'ad hoca kalksın din için çalışsın, biz oturalım." yok. Hepiniz çalışacaksınız.

Peki, ben ne nerede çalışacağım? Peki, ben ne nerede çalışacağım?

Ya bizim bu camiye gelen cemaat-i tebliğdeki kardeşlerimiz gibi diyar diyar gezerek lokantacı olarak,Ya bizim bu camiye gelen cemaat-i tebliğdeki kardeşlerimiz gibi diyar diyar gezerek lokantacı olarak, şoför olarak, esnaf olarak, tüccar olarak, memur olarak, müdür olarak tek tek gideceksiniz ya da çevreniz neyse şoför olarak, esnaf olarak, tüccar olarak, memur olarak, müdür olarak tek tek gideceksiniz ya da çevreniz neyse çevrenize yapabildiğiniz kadar yapacaksınız. Hanımınıza söyleyeceksiniz, dayınıza söyleyeceksiniz, çevrenize yapabildiğiniz kadar yapacaksınız. Hanımınıza söyleyeceksiniz, dayınıza söyleyeceksiniz, yengenize söyleyeceksiniz, komşunuza söyleyeceksiniz; bu vazifeyi yapmış olmanın sevabını alacaksınız, yengenize söyleyeceksiniz, komşunuza söyleyeceksiniz; bu vazifeyi yapmış olmanın sevabını alacaksınız, yapmamış olmanın vebalinden sıyrılmış, kurtulmuş olacaksınız. yapmamış olmanın vebalinden sıyrılmış, kurtulmuş olacaksınız. Ağzınız suskun durmayacak, gönlünüz lakayt kalmayacak. Ağzınız suskun durmayacak, gönlünüz lakayt kalmayacak.

Bu mânanın böyle olduğunu gösteren bir hadîs-i şerîfi nakletmek istiyorum size.Bu mânanın böyle olduğunu gösteren bir hadîs-i şerîfi nakletmek istiyorum size. İbn Mes'ûd radıyallahu anh, bizim Hanefi mezhebinin imamına çok müessir olmuş olan,İbn Mes'ûd radıyallahu anh, bizim Hanefi mezhebinin imamına çok müessir olmuş olan, sahabe-i kiramdan, İbn Me'sûd radıyallahu anh Peygamber Efendimiz'den rivayet ediyor. sahabe-i kiramdan, İbn Me'sûd radıyallahu anh Peygamber Efendimiz'den rivayet ediyor.

Buyuruyor ki; "Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir keresinde diyordu ki:" Buyuruyor ki; "Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir keresinde diyordu ki:"

Benî İsrâil, yani yahudiler, İsrailoğulları ümmetine ilk gelen noksanlık Benî İsrâil, yani yahudiler, İsrailoğulları ümmetine ilk gelen noksanlık dinlerindeki ilk zaaf, ilk bozulma nasıl başladı. Tabi onların başına hak peygamber geçmişti.dinlerindeki ilk zaaf, ilk bozulma nasıl başladı. Tabi onların başına hak peygamber geçmişti. Hz. Musa aleyhisselam Allah'ın sevgili bir peygamberi, vahyettiği bir peygamber. Onun etrafındaki ümmetler de hak ümmetti. Hz. Musa aleyhisselam Allah'ın sevgili bir peygamberi, vahyettiği bir peygamber. Onun etrafındaki ümmetler de hak ümmetti. Ona indirilen Tevrat da bir hak kitaptı. Ondan sonra bozuldu bunlar. Ona indirilen Tevrat da bir hak kitaptı. Ondan sonra bozuldu bunlar. Bozulunca Allah Hz. İsa aleyhisselam'ı gönderdi.Bozulunca Allah Hz. İsa aleyhisselam'ı gönderdi. Hz. İsa aleyhisselam'ın ümmetinden sonra Hz. Peygamber Efendimiz'i gönderdi. Hz. İsa aleyhisselam'ın ümmetinden sonra Hz. Peygamber Efendimiz'i gönderdi.

"Dindeki klk bozulma, ilk noksanlaşma, ilk zaaf nasıl başladı?" diye Efendimiz bildiriyor, anlatıyor."Dindeki klk bozulma, ilk noksanlaşma, ilk zaaf nasıl başladı?" diye Efendimiz bildiriyor, anlatıyor. Nasıl başlamış? Nasıl başlamış?

Ennehu kâne'r-racülü yelka'r-racüle.Ennehu kâne'r-racülü yelka'r-racüle. O ümmetler o devirlerde… Eski devirleri anlatıyor Peygamber EfendimizO ümmetler o devirlerde… Eski devirleri anlatıyor Peygamber Efendimiz kendisine Allah'ın bildirmesiyle, gözünden perde kaldırılması ilekendisine Allah'ın bildirmesiyle, gözünden perde kaldırılması ile Cebrail aleyhisselamın vahiy getirmesi ile eskiden olan şeyi Allah kalbine ilham ettikçe söylüyor.Cebrail aleyhisselamın vahiy getirmesi ile eskiden olan şeyi Allah kalbine ilham ettikçe söylüyor. Adam başka bir adamla karşılaşırsa, rastlarsa, bakar ki o adam günah işliyor.Adam başka bir adamla karşılaşırsa, rastlarsa, bakar ki o adam günah işliyor. Fe-yekûl: Yâ haza. "Ey filanca!" İttekullah. Allah'tan kork! Yapma bu günahı! Fe-yekûl: Yâ haza. "Ey filanca!" İttekullah. Allah'tan kork! Yapma bu günahı!

Ve da' mâ tesna'u. Yaptığın bu kötü işi bırak! Ve da' mâ tesna'u. Yaptığın bu kötü işi bırak! Hırsızlık mı ediyor, zina mı ediyor, arsızlık mı yapıyor, yüzsüzlük mi yapıyor, Hırsızlık mı ediyor, zina mı ediyor, arsızlık mı yapıyor, yüzsüzlük mi yapıyor, edepsizlik mi yapıyor neyse… "Yapma bu günahı, Allah'tan kork diyor. edepsizlik mi yapıyor neyse… "Yapma bu günahı, Allah'tan kork diyor.

Fe-innehu lâ yahillu le-ke. Senin bu yaptığın şey helal değil. Fe-innehu lâ yahillu le-ke. Senin bu yaptığın şey helal değil. Senin böyle yapman doğru olmaz, yapma bunu diye nasihat ediyor. Böyle söylerdi. Ne oldu sonra? Senin böyle yapman doğru olmaz, yapma bunu diye nasihat ediyor. Böyle söylerdi.

Ne oldu sonra?

Sümme yelkâhu. Sonra bu nasihat ettiği insana ertesi gün yine rastlar.Sümme yelkâhu. Sonra bu nasihat ettiği insana ertesi gün yine rastlar. Mesela bir yoldan, bir semtten geçiyor daMesela bir yoldan, bir semtten geçiyor da ertesi gün yine aynı adamı yine görür. Ve hüve 'alâ hâlihi.ertesi gün yine aynı adamı yine görür. Ve hüve 'alâ hâlihi. Bir gün önceki günahı, kusuru, edepsizliği yapmaya yine devam ediyor, o gün de yapıyor, duramamış.Bir gün önceki günahı, kusuru, edepsizliği yapmaya yine devam ediyor, o gün de yapıyor, duramamış. "İçki satma" demiş mesela, satmaya devam ediyor; "İçki satma" demiş mesela, satmaya devam ediyor; "bir edepsizliği yapma" demiş, yapmaya devam ediyor. "bir edepsizliği yapma" demiş, yapmaya devam ediyor.

Fe-lâ yemna'uhu zâlike en yekûne ehîlehu şerîbehu ve ka'îdehu. Fe-lâ yemna'uhu zâlike en yekûne ehîlehu şerîbehu ve ka'îdehu. Onun bu günahını, dün kendisine nasihat eylediği halde, terk etmemesi, Onun bu günahını, dün kendisine nasihat eylediği halde, terk etmemesi, bu birinci yoldan geçen adamın o ikinci adamla yeme-içme arkadaşı,bu birinci yoldan geçen adamın o ikinci adamla yeme-içme arkadaşı, oturup kalkma arkadaşı olmasına mâni olmuyordu. Sen söyledin, gittin,oturup kalkma arkadaşı olmasına mâni olmuyordu. Sen söyledin, gittin, nasihat ettin, bu yine devam ediyor günaha ama ne yapalım arkadaşlığa devam ediyorlar.nasihat ettin, bu yine devam ediyor günaha ama ne yapalım arkadaşlığa devam ediyorlar. Yiyorlar, içiyorlar, ahbaplık ediyorlar, oturup kalkıyorlar. Yani o günaha devam etti diyeYiyorlar, içiyorlar, ahbaplık ediyorlar, oturup kalkıyorlar. Yani o günaha devam etti diye ayrılmadı oradan, darılmadı ona, bir protestoda bulunmadı, o günaha devam etmesi,ayrılmadı oradan, darılmadı ona, bir protestoda bulunmadı, o günaha devam etmesi, onun arkadaşı olmasına oturup kalkma arkadaş olmasına bir mâni teşkil etmedi. onun arkadaşı olmasına oturup kalkma arkadaş olmasına bir mâni teşkil etmedi.

Fe-lemmâ fe'alû zâlike. O durumda böyle devam edince Allah darılıyor.Fe-lemmâ fe'alû zâlike. O durumda böyle devam edince Allah darılıyor. Allah'a âsî olunan yerde, âsî olan, günah işleyen kimseyle sen dostluk yapınca Allah o zaman Allah'a âsî olunan yerde, âsî olan, günah işleyen kimseyle sen dostluk yapınca Allah o zaman "vay benim günahımı işleyenle sen dostluğa devam ediyorsun" diye darılıyor. "vay benim günahımı işleyenle sen dostluğa devam ediyorsun" diye darılıyor.

Daraballahu kulûbe bi-ba'dihim bi-ba'din.Daraballahu kulûbe bi-ba'dihim bi-ba'din. Allah birinin kalbini ötekine vurdu. Bu ne demek? Kalplerini birbirine benzetti.Allah birinin kalbini ötekine vurdu. Bu ne demek? Kalplerini birbirine benzetti. Günah işleyenin kalbine bu günahı yapma diye nasihat eden kimsenin kalbini benzetti, devam ettiler.Günah işleyenin kalbine bu günahı yapma diye nasihat eden kimsenin kalbini benzetti, devam ettiler. Darılmadı, men etmeye devam etmedi. Onun için kalpleri birbirine benzedi.Darılmadı, men etmeye devam etmedi. Onun için kalpleri birbirine benzedi. Al birini vur ötekine, ikisi birbirine benzedi. Aynı duruma geldiler. Al birini vur ötekine, ikisi birbirine benzedi. Aynı duruma geldiler.

Sümme kâle: Kur'ân-ı Kerîm'den naklediyor Peygamber Efendimiz: Sümme kâle: Kur'ân-ı Kerîm'den naklediyor Peygamber Efendimiz:

Lu'inellezîne keferû min-benî İsrâ'île 'alâ lisâni Dâvûde ve 'Îse'b-ni Meryeme. Lu'inellezîne keferû min-benî İsrâ'île 'alâ lisâni Dâvûde ve 'Îse'b-ni Meryeme. Benî İsrâil'in böyle günah işleyip kâfir olanları, Benî İsrâil'in böyle günah işleyip kâfir olanları, Davut aleyhisselam'ın, Meryem'in oğlu İsa aleyhisselam'ın diliyle lanetlendiler, lanete uğradılar." Davut aleyhisselam'ın, Meryem'in oğlu İsa aleyhisselam'ın diliyle lanetlendiler, lanete uğradılar." Zâlike bi-mâ 'asav ve kânû ya'tedûn.Zâlike bi-mâ 'asav ve kânû ya'tedûn. Bu âsî olduklarından ve hududu aşıp günahlar, taşkınlıklar yaptıklarından başlarına geldi. Bu âsî olduklarından ve hududu aşıp günahlar, taşkınlıklar yaptıklarından başlarına geldi.

Kânû lâ yetenâhevne 'an munkerin fe'alûhu. Yaptıkları bütün işleriKânû lâ yetenâhevne 'an munkerin fe'alûhu. Yaptıkları bütün işleri birbirlerine yaparken men etmezlerdi, yapmaya devam ederlerdi. Lebi'se mâ kânû yef'alûn.birbirlerine yaparken men etmezlerdi, yapmaya devam ederlerdi. Lebi'se mâ kânû yef'alûn. Ne fena bir durum! Bu yaptıkları iş ne kadar fena! Birisi günahı işliyor o fena,Ne fena bir durum! Bu yaptıkları iş ne kadar fena! Birisi günahı işliyor o fena, ötekisi günah işleyene mâni olmuyor o da fena. İşlemeyen de fena. ötekisi günah işleyene mâni olmuyor o da fena. İşlemeyen de fena.

Terâ kesîran min-hüm yetevellevnellezîne keferû. Onların çoğunu sen görürsün.Terâ kesîran min-hüm yetevellevnellezîne keferû. Onların çoğunu sen görürsün. Onlar Allah'ın peygamberine karşı senin karşındaki müşriklerle dostluk ediyorlar,Onlar Allah'ın peygamberine karşı senin karşındaki müşriklerle dostluk ediyorlar, onlarla beraber oluyorlar. Çünkü kâfirleştiler, lanete uğradı toplumu. onlarla beraber oluyorlar. Çünkü kâfirleştiler, lanete uğradı toplumu.

Lebise ma kaddemet le-hüm enfüsühüm. Nefislerinin âhiret için hazırladıkları,Lebise ma kaddemet le-hüm enfüsühüm. Nefislerinin âhiret için hazırladıkları, dünyadan, öbür tarafa gönderdikleri fiiller ne kadar fena fiiller! dünyadan, öbür tarafa gönderdikleri fiiller ne kadar fena fiiller! Âhirete sevap göndermiyorlar, günah hazırlıyorlar. Yaptıkları şeyler hep günah. Âhirete sevap göndermiyorlar, günah hazırlıyorlar. Yaptıkları şeyler hep günah. Âhiret sermayesi böyle günah oluyor, diye bu âyetleri okudu Allah'ın Resûlü.Âhiret sermayesi böyle günah oluyor, diye bu âyetleri okudu Allah'ın Resûlü. İlâ kavluhu "fâsikun". Maide sûresinin 78. ayetinden 81. ayetinin sonuna kadar okudu. İlâ kavluhu "fâsikun". Maide sûresinin 78. ayetinden 81. ayetinin sonuna kadar okudu.

Sümme kâle. Sonra dedi ki: Kellâ. Hayır, asla! Mânasına geliyor bu kelime. Sümme kâle. Sonra dedi ki: Kellâ. Hayır, asla! Mânasına geliyor bu kelime. Mecbur etmek için, "Hayır, olmaz, asla, yapma" mânasında kullanılan bir kelime.Mecbur etmek için, "Hayır, olmaz, asla, yapma" mânasında kullanılan bir kelime. Kellâ. "Hayır, öyle olmamalıdır." Vallahi. Allah'a yemin olsun ki. Kellâ. "Hayır, öyle olmamalıdır." Vallahi. Allah'a yemin olsun ki.

Le- te'murunne bi'l-ma'rûfi ve le-tenhevünne 'ani'l-münker.Le- te'murunne bi'l-ma'rûfi ve le-tenhevünne 'ani'l-münker. Mutlaka ilmin ve aklın uygun gördüğü şeyi yapmalı, yaptırmalı, emretmeli, tavsiye etmelisiniz. Mutlaka ilmin ve aklın uygun gördüğü şeyi yapmalı, yaptırmalı, emretmeli, tavsiye etmelisiniz. Ve dinin ve aklın uygun görmediği şeyi mutlaka engellemelisiniz. Mutlaka ve mutlaka. Ve dinin ve aklın uygun görmediği şeyi mutlaka engellemelisiniz. Mutlaka ve mutlaka.

Ve le-te'huzünne 'alâ yedi'z-zâlimi. Mutlaka ve mutlaka zalimin elini tutmalısınız, Ve le-te'huzünne 'alâ yedi'z-zâlimi. Mutlaka ve mutlaka zalimin elini tutmalısınız, zulüm yaptırmamalısınız, mâni olmalısınız, müdahale etmelisiniz. zulüm yaptırmamalısınız, mâni olmalısınız, müdahale etmelisiniz. Ve le-te'tirunnehu 'ale'l-hakki 'etran.Ve le-te'tirunnehu 'ale'l-hakki 'etran. Ve onu hakkı yapmak hususunda, hakka uymaya elini tutup getirmelisiniz. Ve onu hakkı yapmak hususunda, hakka uymaya elini tutup getirmelisiniz.

Müslüman; bir zulmün, bir günahın, bir haksızlığın, bir hırsızlığın, bir arsızlığın,Müslüman; bir zulmün, bir günahın, bir haksızlığın, bir hırsızlığın, bir arsızlığın, bir müşrikliğin yapılmasının karşısına çıkacak, kötülüğü engelleyecek, iyiliği emredecek,bir müşrikliğin yapılmasının karşısına çıkacak, kötülüğü engelleyecek, iyiliği emredecek, zalimin önünde duracak. Siz bunu mutlaka yapmalısınız diye Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde buyurmuş. zalimin önünde duracak. Siz bunu mutlaka yapmalısınız diye Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde buyurmuş.

Benî İsrâil'in neden bozulduğunu,Benî İsrâil'in neden bozulduğunu, dinlerinin neden zaafa uğradığını Allah'ın lanetine neden uğradıklarını anladık mı? Anladık.dinlerinin neden zaafa uğradığını Allah'ın lanetine neden uğradıklarını anladık mı? Anladık. Peygamber Efendimiz anlattı, anladık. Kötülük yapanları uyarıyorlar, Peygamber Efendimiz anlattı, anladık.

Kötülük yapanları uyarıyorlar,
yapmaması gerektiğini söylüyorlar. Ertesi gün yine onlar kötülük yapmaya devam ediyor. yapmaması gerektiğini söylüyorlar. Ertesi gün yine onlar kötülük yapmaya devam ediyor. Bunlar bu sefer söylemekten vazgeçiyorlar. Onlar da o kötülüğü işlemeye devam ediyor,Bunlar bu sefer söylemekten vazgeçiyorlar. Onlar da o kötülüğü işlemeye devam ediyor, bu sefer kalpleri birbirine benziyor. Çürük elmanın sağlam elmaya değip de onu da bozduğu gibi bu sefer kalpleri birbirine benziyor. Çürük elmanın sağlam elmaya değip de onu da bozduğu gibi hepsinin kalbi bozuluyor ve Allah'ın sevmediği bir duruma düşüyorlar. hepsinin kalbi bozuluyor ve Allah'ın sevmediği bir duruma düşüyorlar.

Peygamber Efendimiz bunu böyle bildirdi.Peygamber Efendimiz bunu böyle bildirdi. Ve mutlaka mutlaka emr-i mâruf yapacaksınız, mutlaka ve mutlaka nehy-i münker yapacaksınız,Ve mutlaka mutlaka emr-i mâruf yapacaksınız, mutlaka ve mutlaka nehy-i münker yapacaksınız, zalimi durduracaksınız, zalimi hakka davet edeceksiniz,zalimi durduracaksınız, zalimi hakka davet edeceksiniz, zulmünün önünü bent edeceksiniz,zulmünün önünü bent edeceksiniz, haksızlıkları engelleyeceksiniz diye Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem böylece bildirdi. haksızlıkları engelleyeceksiniz diye Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem böylece bildirdi.

Diğer hadîs-i şerîf Taberânî'den rivayet edilmiş. Diğer hadîs-i şerîf Taberânî'den rivayet edilmiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki; Yâ eyyühe'n-nâs!Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki;

Yâ eyyühe'n-nâs!
Ey insanlar! Mürû bi'l-ma'rûf. Emr-i mâruf yapın, boş durmayın, diliniz durmasın, söyleyin, Ey insanlar! Mürû bi'l-ma'rûf. Emr-i mâruf yapın, boş durmayın, diliniz durmasın, söyleyin, nasihatte bulunun, hakkı söylemeye. Ve'n-hev 'ani'l-münkeri. Kötülükleri engelleyin. nasihatte bulunun, hakkı söylemeye. Ve'n-hev 'ani'l-münkeri. Kötülükleri engelleyin.

Kable en tad'ûllahe fe-lâ yestecîbu leküm. Allah'a dua edip deKable en tad'ûllahe fe-lâ yestecîbu leküm. Allah'a dua edip de Allah'ın duanıza iltifat etmeyeceği duruma düşmeden önce, Allah'ın duanıza iltifat etmeyeceği duruma düşmeden önce, duanızı kabul etmeyeceği duruma düşmeden önce. Ve kable en testağfirûhu. duanızı kabul etmeyeceği duruma düşmeden önce. Ve kable en testağfirûhu. Allah'tan afv ü mağfiret isteyip de. Fe-lâ yağfir le-küm. Sizi affetmeyeceği duruma düşmeden önce.Allah'tan afv ü mağfiret isteyip de. Fe-lâ yağfir le-küm. Sizi affetmeyeceği duruma düşmeden önce. Bu duruma düşmemek için emri maruf yapın, nehy-i münker yapın. Bu duruma düşmemek için emri maruf yapın, nehy-i münker yapın.

Şöyle devam ediyor: İnne'l-emra bi'l-ma'rûfi lâ yükarribu ecelâ.Şöyle devam ediyor: İnne'l-emra bi'l-ma'rûfi lâ yükarribu ecelâ. Emr-i mâruf yapmak, hakkı söylemek insanın ecelini yakınlaştırmaz. Emr-i mâruf yapmak, hakkı söylemek insanın ecelini yakınlaştırmaz. Adam 65 yaşında ölecekse 43 yaşında ölmez.Adam 65 yaşında ölecekse 43 yaşında ölmez. Emr-i mâruf yaptı diye ölmez adam. Neden? Ecel de ondan.Emr-i mâruf yaptı diye ölmez adam.

Neden?

Ecel de ondan.
Allahu Teâlâ ne kadar ömür vermişse o kadar yaşar da ondan. Ölümden korkmayın muhterem kardeşlerim!Allahu Teâlâ ne kadar ömür vermişse o kadar yaşar da ondan.

Ölümden korkmayın muhterem kardeşlerim!
Peygamber Efendimiz'in bu tavsiyesi;Peygamber Efendimiz'in bu tavsiyesi; karşınızdaki insan ne kadar güç kuvvet sahibi olursa olsun hakkı söylemekten korkmayın,karşınızdaki insan ne kadar güç kuvvet sahibi olursa olsun hakkı söylemekten korkmayın, başımız derde girer diye korkmayın. "Kaderde ne varsa o olur, çekinmeyin." demek.başımız derde girer diye korkmayın. "Kaderde ne varsa o olur, çekinmeyin." demek. "Eceli yakınlaştırmaz." diyor Peygamber Efendimiz. "Emr-i maruf yaptınız diye eceliniz gelecek. "Eceli yakınlaştırmaz." diyor Peygamber Efendimiz. "Emr-i maruf yaptınız diye eceliniz gelecek. Hay Allah, şimdi de ölüyoruz." gibi bir durum olmaz diyor. Hay Allah, şimdi de ölüyoruz." gibi bir durum olmaz diyor.

Ve inne'l-ahbâra min-el-yahûdi ve'r-ruhbâne min-e'n-nesârâ Ve inne'l-ahbâra min-el-yahûdi ve'r-ruhbâne min-e'n-nesârâ lemmâ terakû'l-emra bi'l-ma'rûfi ve'n-nehyi 'ani'l-münkeri le'anehümullahü lemmâ terakû'l-emra bi'l-ma'rûfi ve'n-nehyi 'ani'l-münkeri le'anehümullahü 'alâ lisâni enbiyâ'ihim sümme 'ammehümü'l-belâ'u. Çünkü -diyor Peygamber Efendimiz-'alâ lisâni enbiyâ'ihim sümme 'ammehümü'l-belâ'u. Çünkü -diyor Peygamber Efendimiz- yahudilerin, hahamların, hıristiyanların rahipleri emr-i mâruf yapmayı terk edince, yahudilerin, hahamların, hıristiyanların rahipleri emr-i mâruf yapmayı terk edince, hıristiyanların günahkarlarını engelleme işinden geri durunca, nehy-i münker yapmayınca,hıristiyanların günahkarlarını engelleme işinden geri durunca, nehy-i münker yapmayınca, emr-i mâruf yapmayınca, le'anehümullahü Allah onlara lanet etti. emr-i mâruf yapmayınca, le'anehümullahü Allah onlara lanet etti.

Bu nasıl lanet? Allah'ın laneti nasıl oluyor? 'Alâ lisâni enbiyâ'ihim.Bu nasıl lanet? Allah'ın laneti nasıl oluyor?

'Alâ lisâni enbiyâ'ihim.
Peygamberlerin dilleri ile lanet etti, diyor. Peygamberlerinin dili üzerine. Neden? Peygamberlerin dilleri ile lanet etti, diyor. Peygamberlerinin dili üzerine.

Neden?

Allah'ın peygamberi, Allah'ın elçisidir. O bir şey söyledi mi, Allah'ın peygamberi, Allah'ın elçisidir. O bir şey söyledi mi, "Allah seni kahretsin" dedi mi kahrolur o insan. "Allah bunu mahvetsin" dedi mi mahvolur. "Allah seni kahretsin" dedi mi kahrolur o insan. "Allah bunu mahvetsin" dedi mi mahvolur.

Müşriklerden birisi Peygamber Efendimiz Kâbe'nin karşısında ibadet ederkenMüşriklerden birisi Peygamber Efendimiz Kâbe'nin karşısında ibadet ederken bir edepsizlik yaptı, unuttum; işkembe getiriyorlarmış,bir edepsizlik yaptı, unuttum; işkembe getiriyorlarmış, koyuyorlarmış, çeşitli pislikler atıyorlarmış, namazı kılmasına mâni oluyorlarmış.koyuyorlarmış, çeşitli pislikler atıyorlarmış, namazı kılmasına mâni oluyorlarmış. Diyor ki; "Allah seni canavarlarından birisine parçalattırsın." diyor. Diyor ki; "Allah seni canavarlarından birisine parçalattırsın." diyor. Ebu Leheb'in oğlu olabilir. Ebu Leheb'in oğlu olabilir.

O, Efendimiz'e ibadetini yaparken saygısızlık, edepsizlik yapınca -Mekke'de mazlumdu ya,O, Efendimiz'e ibadetini yaparken saygısızlık, edepsizlik yapınca -Mekke'de mazlumdu ya, müslümanların adedi az diye Kureyş'in kâfirleri saldırıyorlardı ya.müslümanların adedi az diye Kureyş'in kâfirleri saldırıyorlardı ya. "Allah seni bir canavarına parçalattırırsın" diye böyle bir söz söyledi Peygamber Efendimiz."Allah seni bir canavarına parçalattırırsın" diye böyle bir söz söyledi Peygamber Efendimiz. Babasının ödü patlamaya başlamış: "Eyvah! Bizim oğlan gitti!" Babasının ödü patlamaya başlamış: "Eyvah! Bizim oğlan gitti!"

Hem kâfir babası hem korkuyor, benim aklım almıyor. Babası kâfir, Peygamber Efendimiz'e inanmıyor,Hem kâfir babası hem korkuyor, benim aklım almıyor. Babası kâfir, Peygamber Efendimiz'e inanmıyor, oğlu kâfir Peygamber Efendimiz'e kâfirlik ediyor ama Peygamber Efendimiz'den oğlu kâfir Peygamber Efendimiz'e kâfirlik ediyor ama Peygamber Efendimiz'den oğluna bir lanet gelince, "Benim oğlan mahvoldu!" diye korkuyor.oğluna bir lanet gelince, "Benim oğlan mahvoldu!" diye korkuyor. Çünkü peygamberlerin laneti tutar.Çünkü peygamberlerin laneti tutar. Karşısındakinin peygamber olduğunu biliyor ama işte nasıl bir mantıktır! Karşısındakinin peygamber olduğunu biliyor ama işte nasıl bir mantıktır!

Nasıl bir mantıktır! İnsan gerçeği gördüğü halde niçin bu gerçeğe inanmaz?Nasıl bir mantıktır! İnsan gerçeği gördüğü halde niçin bu gerçeğe inanmaz? Demek ki Allah hidayet nasip etmiyor. Yoksa edepli olsa nasip eder.Demek ki Allah hidayet nasip etmiyor. Yoksa edepli olsa nasip eder. Hz. Ömer gibi. Ben diyorum ki zamanımızda veya eski zamanda bir insan böyleHz. Ömer gibi. Ben diyorum ki zamanımızda veya eski zamanda bir insan böyle gerçeği gördüğü halde bildiği halde doğru yola gelemiyor, yapamıyor. gerçeği gördüğü halde bildiği halde doğru yola gelemiyor, yapamıyor. Bir edepsizliği var, Allah hidayet nasip etmiyor, ondan. Ya haram lokma yemiştirBir edepsizliği var, Allah hidayet nasip etmiyor, ondan. Ya haram lokma yemiştir ya gıybet etmiştir ya iftira etmiştir ya zulüm etmiştir ondan dolayı Allah hidayeti nasip etmiyor. ya gıybet etmiştir ya iftira etmiştir ya zulüm etmiştir ondan dolayı Allah hidayeti nasip etmiyor.

Kendisi; "Eyvah, bizim oğlan gitti!" diye böyle endişe içinde beklerken...Kendisi; "Eyvah, bizim oğlan gitti!" diye böyle endişe içinde beklerken... Oğlan da korkuyor. "Eyvah! Hz. Muhammed'in lanetine,Oğlan da korkuyor. "Eyvah! Hz. Muhammed'in lanetine, bedduasına uğradım" diye. Çocuk değil delikanlı, evli barklı aşlı başlı adam ama bedduasına uğradım" diye. Çocuk değil delikanlı, evli barklı aşlı başlı adam ama ötekisinin oğlu olduğu için oğlan diyorum. Grup halinde bir yere gitmişler ve akşam yatmışlar,ötekisinin oğlu olduğu için oğlan diyorum.

Grup halinde bir yere gitmişler ve akşam yatmışlar,
herkes yatmış. Hacca gidenler bilir: Diyelim ki Mekke'den Medine'ye giderken,herkes yatmış. Hacca gidenler bilir: Diyelim ki Mekke'den Medine'ye giderken, yorulunca Araplar arabayı kenara çekiyorlar, ondan sonra battaniyelerini, örtülerini yayıyorlar,yorulunca Araplar arabayı kenara çekiyorlar, ondan sonra battaniyelerini, örtülerini yayıyorlar, yatıyorlar. Yatmışlar bir yere. Bir aslan gelmiş, o kadar insanın arasından, gezmiş, koklamış,yatıyorlar. Yatmışlar bir yere. Bir aslan gelmiş, o kadar insanın arasından, gezmiş, koklamış, o Efendimiz'in lanet ettiği insanı parçalamış, gitmiş. Neden? o Efendimiz'in lanet ettiği insanı parçalamış, gitmiş.

Neden?

Resûlullah beddua etti. "Allah seni canavarlarından bir canavara parçalattırsın" dedi, Resûlullah beddua etti. "Allah seni canavarlarından bir canavara parçalattırsın" dedi, kızdı, beddua etti. Tutar. Burada da 'Alâ lisâni enbiyâ'ihim. kızdı, beddua etti. Tutar.

Burada da 'Alâ lisâni enbiyâ'ihim.
Peygamberlerinin dili ile lanete uğradılar. Neden? Peygamberlerinin dili ile lanete uğradılar.

Neden?

Hz. Musa Tur Dağı'na münacaata gidiyor, Rabb'inin huzuruna, davetine gidiyor. Hz. Musa Tur Dağı'na münacaata gidiyor, Rabb'inin huzuruna, davetine gidiyor. Aşağıdakiler "Verin bilezikleri, verin kolyeleri, verin altınları" diye topluyorlar,Aşağıdakiler "Verin bilezikleri, verin kolyeleri, verin altınları" diye topluyorlar, altından bir buzağı heykeli yapıyorlar, puta tapmaya kalkıyorlar. altından bir buzağı heykeli yapıyorlar, puta tapmaya kalkıyorlar.

Siz Hz. Musa'nın hak peygamber olduğunu gördünüz, Siz Hz. Musa'nın hak peygamber olduğunu gördünüz, Firavun'un nasıl denizde boğulduğunu gördünüz, Allah'ın size nasıl mucizeler gösterdiğini,Firavun'un nasıl denizde boğulduğunu gördünüz, Allah'ın size nasıl mucizeler gösterdiğini, ne gibi ikramları olduğunu gördünüz, Hz. Musa'ya da inanmış bulunuyorsunuz. ne gibi ikramları olduğunu gördünüz, Hz. Musa'ya da inanmış bulunuyorsunuz. Buzağıya tapmak nereden çıkıyor? Sâmiri onları kandırmış, onlara altından bir buzağı yapmış.Buzağıya tapmak nereden çıkıyor? Sâmiri onları kandırmış, onlara altından bir buzağı yapmış. Başlamışlar buzağıya tapınmaya. Onlara ne oluyor? Lanete uğruyorlar,Başlamışlar buzağıya tapınmaya.

Onlara ne oluyor? Lanete uğruyorlar,
peygamberlerinin lanetine uğradılar, melun bir kavim durumuna düştüler. peygamberlerinin lanetine uğradılar, melun bir kavim durumuna düştüler. Ve 'ammehümü'l-belâ'u. Ve belaya uğradılar. Ve 'ammehümü'l-belâ'u. Ve belaya uğradılar. Hepsi böyle yapmasa bile bela bir kavmin ekseriyetine verilir. Hepsi böyle yapmasa bile bela bir kavmin ekseriyetine verilir.

Deniliyor ki; Nuh aleyhisselam'ın kavmi yerin dibine batırıldığı zaman o Deniliyor ki; Nuh aleyhisselam'ın kavmi yerin dibine batırıldığı zaman o milletin ibadet edenleri vardı ama kavme bela gelince bela umumî geliyor.milletin ibadet edenleri vardı ama kavme bela gelince bela umumî geliyor. Âhirette amellerine göre durumları farklı olabiliyor. Ama ekseriyet kötü oldu mu bela umumî geliyor.Âhirette amellerine göre durumları farklı olabiliyor. Ama ekseriyet kötü oldu mu bela umumî geliyor. Onun için buradan da Emr-i mâruf nehy-i münker yapmamız gerektiği anlıyoruz. Onun için buradan da Emr-i mâruf nehy-i münker yapmamız gerektiği anlıyoruz.

Kavimde, toplumda genel olarak iyiliğin hakim olmasını sağlayamazsak bela onlara geliyor, Kavimde, toplumda genel olarak iyiliğin hakim olmasını sağlayamazsak bela onlara geliyor, ondan sonra kurunun yanında yaş da yanıyor. ondan sonra kurunun yanında yaş da yanıyor. Âhirette de kendisinin ameli salih amel ise belki kurtulacak. Âhirette de kendisinin ameli salih amel ise belki kurtulacak. Belki de "Niye vazifeyi tam yapmadın?" diye cezası olacak. Belki de "Niye vazifeyi tam yapmadın?" diye cezası olacak.

Onun için bu hadîs-i şerîflerde bize çok ibretler oluyor. Korkmayın, emr-i mâruf yapın,Onun için bu hadîs-i şerîflerde bize çok ibretler oluyor. Korkmayın, emr-i mâruf yapın, yapmadığınız takdirde yahudilerin ve hıristiyanların alimlerinin yapmadığı zaman kavminyapmadığınız takdirde yahudilerin ve hıristiyanların alimlerinin yapmadığı zaman kavmin lanetullaha maruz olmaları ve belanın umumî gelmesi gibi bir durum olur diyelanetullaha maruz olmaları ve belanın umumî gelmesi gibi bir durum olur diye Peygamber Efendimiz bunu böylece bildirmiş oluyor. Peygamber Efendimiz bunu böylece bildirmiş oluyor. Ben de size bu hadîs-i şerifi böylece nakletmiş oluyorum. Ben de size bu hadîs-i şerifi böylece nakletmiş oluyorum.

Bu hususu bir hadîs-i şerîf daha var. Bu hususu bir hadîs-i şerîf daha var.

Ahmet İbn Hanbel ve Taberânî rivayet etmiş. İşte bu meseleyi biraz daha geniş olarak göreceğiz.Ahmet İbn Hanbel ve Taberânî rivayet etmiş. İşte bu meseleyi biraz daha geniş olarak göreceğiz. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; İnnallahe lâ yü'azzibu'l-'âmmete bi-'ameli'l-hâssati. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; İnnallahe lâ yü'azzibu'l-'âmmete bi-'ameli'l-hâssati. Aziz ve celil olan Allah Teâlâ hazretleri bir grubun yaptığı bir kötü işten, Aziz ve celil olan Allah Teâlâ hazretleri bir grubun yaptığı bir kötü işten, günahtan dolayı kavmin tamamını, ammesini azaplandırmaz. günahtan dolayı kavmin tamamını, ammesini azaplandırmaz.

Küçük bir grup, kendi başına bir evde toplanmış, Küçük bir grup, kendi başına bir evde toplanmış, dağın kenarlarına üşüşmüş, kendi başına günah işliyor. Mesela birçok yerde vardır derler. dağın kenarlarına üşüşmüş, kendi başına günah işliyor. Mesela birçok yerde vardır derler.

Bu hadîs-i şerîfe gelelim. Allah özel bir grubun yaptığıBu hadîs-i şerîfe gelelim.

Allah özel bir grubun yaptığı
bu günahtan dolayı kavmin tamamını cezalandırmaz, azaplandırmaz. Neden? bu günahtan dolayı kavmin tamamını cezalandırmaz, azaplandırmaz. Neden? Özel bir grup. Gizli yapıyor. Kavim görmez. Babalar farkında değil, Özel bir grup. Gizli yapıyor. Kavim görmez. Babalar farkında değil, delikanlılar kendi aralarında bu işi yapıyorlar. Tamam, bundan umumu azaplandırmaz. delikanlılar kendi aralarında bu işi yapıyorlar. Tamam, bundan umumu azaplandırmaz.

Ama, hattâ yeravü'l-münkera beyne zahrâneyhim ve hüm kâdirûne 'alâ en yünkirûhu fe-lâ yenkirûnehu, Ama, hattâ yeravü'l-münkera beyne zahrâneyhim ve hüm kâdirûne 'alâ en yünkirûhu fe-lâ yenkirûnehu, ne zamana kadar bu? Kötülüğü görürler, fark ederler. Bakarlar ki bu kötülük işleniyor, görürler.ne zamana kadar bu? Kötülüğü görürler, fark ederler. Bakarlar ki bu kötülük işleniyor, görürler. Ve bu kötülüğü engellemeye kendileri muktedir ama engellemezler. Ve bu kötülüğü engellemeye kendileri muktedir ama engellemezler.

Fe-in fe'alû zâlike. İşte bu durum olursa. Kötülüğü hem görüyorlarFe-in fe'alû zâlike. İşte bu durum olursa. Kötülüğü hem görüyorlar hem de engellemeye güçleri yetiyor ama engellemiyorlar.hem de engellemeye güçleri yetiyor ama engellemiyorlar. Bu duruma düştükleri, böyle yaptıkları zaman, 'azzeballahe'l-'âmmete ve'l-hâssate. Bu duruma düştükleri, böyle yaptıkları zaman, 'azzeballahe'l-'âmmete ve'l-hâssate. O zaman Allah günahı işleyen özel grubu da cezalandırır, günah işleyenleri engellemeyen toplumu, O zaman Allah günahı işleyen özel grubu da cezalandırır, günah işleyenleri engellemeyen toplumu, grubu da azaplandırır. Demek ki kötülüğe müsaade etmeyeceğiz. grubu da azaplandırır. Demek ki kötülüğe müsaade etmeyeceğiz. Ettiğimiz için o zaman Allah bizi de azaplandırır. Muhterem kardeşlerim! Ettiğimiz için o zaman Allah bizi de azaplandırır.

Muhterem kardeşlerim!

Peygamber Efendimiz'in kıyamet alâmetleri ile ilgili bazı kitaplardaPeygamber Efendimiz'in kıyamet alâmetleri ile ilgili bazı kitaplarda bazı hadîs-i şerîfleri okumuştum. Diyor ki; "Kıyamete yakın zamanda ahlâk bozulacak dabazı hadîs-i şerîfleri okumuştum. Diyor ki; "Kıyamete yakın zamanda ahlâk bozulacak da öyle bozulacak ki sokak ortasında insanlar günah işleyecekler." Sokak ortasında. öyle bozulacak ki sokak ortasında insanlar günah işleyecekler." Sokak ortasında. Sokağın tam orta yerinde günah işleme durumunda…Sokağın tam orta yerinde günah işleme durumunda… "O kadar yüzsüzlük edecekler ve kavmin en aklı başında adamı yanlarından geçerken;"O kadar yüzsüzlük edecekler ve kavmin en aklı başında adamı yanlarından geçerken; 'Orada ne yapıyorsunuz, şöyle kenara çekilin.' diyecek, diyor hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz. 'Orada ne yapıyorsunuz, şöyle kenara çekilin.' diyecek, diyor hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz.

Dejenerasyona bakın ki reaksiyon kabiliyeti ne kadar azalmış!Dejenerasyona bakın ki reaksiyon kabiliyeti ne kadar azalmış! Küfrün karşısında onu engellemek durumu ne kadar etkisiz ki "Kenarda yapın niye bu kadar diye, Küfrün karşısında onu engellemek durumu ne kadar etkisiz ki "Kenarda yapın niye bu kadar diye, kıyamet alâmeti olarak Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfinde böyle beyan ediyor. kıyamet alâmeti olarak Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfinde böyle beyan ediyor.

Onun için aziz ve muhterem kardeşlerim! Hiç kimseye gücünüz yetmezse ailenize sahip olun, Onun için aziz ve muhterem kardeşlerim! Hiç kimseye gücünüz yetmezse ailenize sahip olun, çoluk çocuğunuza sahip olun, akrabanıza sahip olun,çoluk çocuğunuza sahip olun, akrabanıza sahip olun, Allah'ın dinine yardımcı olun. Hakkı söyleyip zulmü, kötülüğü engellemeye gayret edin. Allah'ın dinine yardımcı olun. Hakkı söyleyip zulmü, kötülüğü engellemeye gayret edin.

Bu hususta diğer hadîs-i şerîf. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle bir ifadesi de var: Bu hususta diğer hadîs-i şerîf.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle bir ifadesi de var:
Bir kafilenin önünden gidip de öncülüğünü yapan öncü kuvvet kafileye hıyanet etmez.Bir kafilenin önünden gidip de öncülüğünü yapan öncü kuvvet kafileye hıyanet etmez. Hadi sen önden git bakalım, tuzak var mı, yol kesiciler var mı" filan diye, Hadi sen önden git bakalım, tuzak var mı, yol kesiciler var mı" filan diye, önden gider kafileye şey yapmaz. Onun vazifesi zaten durumu önden kontrol etmek? önden gider kafileye şey yapmaz. Onun vazifesi zaten durumu önden kontrol etmek?

Vallahi -yemin ediyor Peygamber Efendimiz- lev kezzebtü'n-nâse cemî'an mâ kezzebtüküm.Vallahi -yemin ediyor Peygamber Efendimiz- lev kezzebtü'n-nâse cemî'an mâ kezzebtüküm. Bütün insanlar yalan söylese ben size söylemem. Çünkü sizin içinizdenim. Bütün insanlar yalan söylese ben size söylemem. Çünkü sizin içinizdenim. Söyleyecek olsaydım yine size söylemezdim. Ve lev ğarartü'n-nâse cemî'an mâ ğarartüküm. Söyleyecek olsaydım yine size söylemezdim. Ve lev ğarartü'n-nâse cemî'an mâ ğarartüküm. İnsanları aldatan bir kimse olsaydım yapmazdım. Çünkü siz benim kavmimsiniz, İnsanları aldatan bir kimse olsaydım yapmazdım. Çünkü siz benim kavmimsiniz, yakınlarımsınız, akrabamsınız. Vallahüllezi lâ ilâhe illâhu. yakınlarımsınız, akrabamsınız.

Vallahüllezi lâ ilâhe illâhu.
Kendisinden başka hiçbir ilahın olmadığı yegane olan Allah'a and ederim ki.Kendisinden başka hiçbir ilahın olmadığı yegane olan Allah'a and ederim ki. İnnî le-rasûlinillahe ileyküm hâssaten. Ben size Allah'ın gönderdiği Peygamberim. İnnî le-rasûlinillahe ileyküm hâssaten. Ben size Allah'ın gönderdiği Peygamberim. Ve ile'n-nâsi kâffeten. Ve siz insanlara da umumî olarak gönderilmiş âhir zaman peygamberiyim.Ve ile'n-nâsi kâffeten. Ve siz insanlara da umumî olarak gönderilmiş âhir zaman peygamberiyim. Size de peygamber gönderildi. Emin olun ki bütün insanlığa da umumî olarak peygamber gönderildi. Size de peygamber gönderildi. Emin olun ki bütün insanlığa da umumî olarak peygamber gönderildi.

Vallaahu le-temûtünne kemâ tenâmûn. Dünya hayatında nasıl akşam yatıp uyuyorsanız Vallaahu le-temûtünne kemâ tenâmûn. Dünya hayatında nasıl akşam yatıp uyuyorsanız böyle yatar uyur gibi bir gün öleceksiniz. Ve le-tüb'asünne kemâ testeykizûn.böyle yatar uyur gibi bir gün öleceksiniz. Ve le-tüb'asünne kemâ testeykizûn. Nasıl her gün sabah uykudan kalkıyorsunuz, öyle sabah uykudan kalktığınız gibi de bas olunacaksınız.Nasıl her gün sabah uykudan kalkıyorsunuz, öyle sabah uykudan kalktığınız gibi de bas olunacaksınız. Öldükten sonra, ba'sü ba'de'l-mevt olacak, âhirette tekrar dirileceksiniz. Öldükten sonra, ba'sü ba'de'l-mevt olacak, âhirette tekrar dirileceksiniz.

Ve le-tühâsebünne bi-ma ta'lemûn. Bu dünyadaki işlerinizden, Ve le-tühâsebünne bi-ma ta'lemûn. Bu dünyadaki işlerinizden, amellerinizden dolayı hesaba çekileceksiniz, zorluklar olacak. amellerinizden dolayı hesaba çekileceksiniz, zorluklar olacak. Ve le-tüczevünne bi'l-ihsâni ihsânâ ve bi's-sû'i sû'â. İyi bir iş yaptıysanız karşılığındaVe le-tüczevünne bi'l-ihsâni ihsânâ ve bi's-sû'i sû'â. İyi bir iş yaptıysanız karşılığında iyi şekilde mükâfatlandırılacaksınız, kötü işler yaptıysanız iyi şekilde mükâfatlandırılacaksınız, kötü işler yaptıysanız kötü işin cezasını da âhirette kötü cezalara mahrum kalacaksınız. kötü işin cezasını da âhirette kötü cezalara mahrum kalacaksınız.

Ve innehe'l-cennetü ebeden ve'n-nâru ebeden. Bu iyi şeylerin karşılığı cennettir, Ve innehe'l-cennetü ebeden ve'n-nâru ebeden. Bu iyi şeylerin karşılığı cennettir, ebedî olarak orada yaşamaktır; kötü şeylerin karşılığı da cehennemdir, ebedî olarak orada yaşamaktır; kötü şeylerin karşılığı da cehennemdir, ebedi olarak orada kalmaktır, diye Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem böyle buyurdu. ebedi olarak orada kalmaktır, diye Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem böyle buyurdu.

İza eradallahu bi-'abdin hayran. Allah bir kavmin, bir insanın iyiliğini isterse. İza eradallahu bi-'abdin hayran. Allah bir kavmin, bir insanın iyiliğini isterse. Bir insanın iyiliğini istiyor Allah. Ne yapar? Bir insanın iyiliğini istiyor Allah. Ne yapar? Ce'ale lehu vâizan min-nefsihi. İçinden Allah ona bir vaiz nasip eder. Ce'ale lehu vâizan min-nefsihi. İçinden Allah ona bir vaiz nasip eder. O içindeki vaiz ona emr-i mâruf, nehy-i münker yapar. Kendisine içinden bir vaiz nasip eder Allah. O içindeki vaiz ona emr-i mâruf, nehy-i münker yapar. Kendisine içinden bir vaiz nasip eder Allah. "Ya yapma böyle şey! Günah bu! Vazgeç bundan!" veya "Kalk şuraya git, şu hayrı yap! "Ya yapma böyle şey! Günah bu! Vazgeç bundan!" veya "Kalk şuraya git, şu hayrı yap! Bak bunda sevap var." diye içinden böyle bir varis tayin eder. Bak bunda sevap var." diye içinden böyle bir varis tayin eder. İçinden bir ses bu sözleri söyler. İçinden bir ses bu sözleri söyler.

Allahu Teâlâ hazretleri bizleri de hayra ikame ettirsin, şerden uzaklaşmayı nasip eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri bizleri de hayra ikame ettirsin, şerden uzaklaşmayı nasip eylesin.

Bu hususta birkaç hadîs-i şerîf var. Onları da müjdesinden istifade edin diye size anlatmak istiyorum. Bu hususta birkaç hadîs-i şerîf var. Onları da müjdesinden istifade edin diye size anlatmak istiyorum.

Revâhu'l Hâkim. Hadis âlimlerinden Hâkim rivayet etmiş.Revâhu'l Hâkim. Hadis âlimlerinden Hâkim rivayet etmiş. Ümmetî kâimeten bi-emrillâh. Allah'ın buyruğunu tutan, Allah'ın buyruğuna göre ömrünü süren, Ümmetî kâimeten bi-emrillâh. Allah'ın buyruğunu tutan, Allah'ın buyruğuna göre ömrünü süren, Allah'ın emirlerini icra eden bir grup insan olacak, daima olacak. Devirler değişir, Allah'ın emirlerini icra eden bir grup insan olacak, daima olacak. Devirler değişir, gelir, esaret olur, hürriyet olur, savaş olur, çeşit çeşit maceralar olur amagelir, esaret olur, hürriyet olur, savaş olur, çeşit çeşit maceralar olur ama ümmetin içinden daima bir grup olacak. Allah'ın emirlerini tutan, ümmetin içinden daima bir grup olacak. Allah'ın emirlerini tutan, Allah'ın yolunda yürüyen bir grup olacak. Lâ yedurruhüm men hazelehüm.Allah'ın yolunda yürüyen bir grup olacak.

Lâ yedurruhüm men hazelehüm.
Onlara yardımcı olmayan insanlar zarar veremeyecek, düşmanlar zarar veremeyecek. Onlara yardımcı olmayan insanlar zarar veremeyecek, düşmanlar zarar veremeyecek. Kimse yardım etmedi. Etmezse etmesin. Onlar o vazifeyi yapmaktan Kimse yardım etmedi. Etmezse etmesin. Onlar o vazifeyi yapmaktan aşk ile şevk ile vazifeye devam edecekler. Ve lâ men hâlefehüm. Muhalefet edenler. aşk ile şevk ile vazifeye devam edecekler.

Ve lâ men hâlefehüm. Muhalefet edenler.
"Ne yapıyorsun? Burada ne işin var? Boş ver! Aldırma!" "Ne yapıyorsun? Burada ne işin var? Boş ver! Aldırma!" diyenlerin muhalefeti de onlara zarar veremeyecek. İnsanlar onlara yardım etmedikleri zaman,diyenlerin muhalefeti de onlara zarar veremeyecek. İnsanlar onlara yardım etmedikleri zaman, yalnız bıraktıkları zaman da bir zararı olmayacak, devamlı Allah'ın dini olacak. yalnız bıraktıkları zaman da bir zararı olmayacak, devamlı Allah'ın dini olacak.

Hattâ ye'tiye emrullâhi ve hüm zâhirûne ale'n-nâs. Allah'ın emri böyledir. Hattâ ye'tiye emrullâhi ve hüm zâhirûne ale'n-nâs. Allah'ın emri böyledir. Kıyamet kopuncaya kadar, dünyanın sonu gelinceye kadarKıyamet kopuncaya kadar, dünyanın sonu gelinceye kadar kıyamet kopuncaya kadar bu ümmetin içinden Allah'ın emrine tutan Allah'ın yolunda yürüyen, kıyamet kopuncaya kadar bu ümmetin içinden Allah'ın emrine tutan Allah'ın yolunda yürüyen, bir grup, Allah'ın sevgili kulu, mübarek grup mevcut olacak diyor. bir grup, Allah'ın sevgili kulu, mübarek grup mevcut olacak diyor.

Allah'tan dileğimiz; insanların bozulduğu, zulmettiği, şaşırdığı şu zamanda bizi o gruptan eylesin.Allah'tan dileğimiz; insanların bozulduğu, zulmettiği, şaşırdığı şu zamanda bizi o gruptan eylesin. Böyle o hadîs-i şerîfte bahsedilen insanlardan olmayı Allah bizlere de cümlemize nasip eylesin. Böyle o hadîs-i şerîfte bahsedilen insanlardan olmayı Allah bizlere de cümlemize nasip eylesin.

Emr-i mâruf yaptın. Gittin bir insana dedin ki; "Şu hayırlı işi yap; bu şerli işi bırak,Emr-i mâruf yaptın. Gittin bir insana dedin ki; "Şu hayırlı işi yap; bu şerli işi bırak, vazgeç bu günahtan, şu hayırlı işi yap." "Gel, hadi bakalım yarın cuma, cumaya beraber gidelim."vazgeç bu günahtan, şu hayırlı işi yap." "Gel, hadi bakalım yarın cuma, cumaya beraber gidelim." Veyahut haccını yapmamıştır. "Ben hacca gidiyorum, hazırlan, bu sene beraber hacca gidiyoruz." Veyahut haccını yapmamıştır. "Ben hacca gidiyorum, hazırlan, bu sene beraber hacca gidiyoruz." Veyahut buna benzer hayırlı bir iş. Emr-i mâruf yapan kimse o insan Veyahut buna benzer hayırlı bir iş.

Emr-i mâruf yapan kimse o insan
o işi yaptığı takdirde onu yapan gibi sevap alır. Emr-i mâruf yapan insano işi yaptığı takdirde onu yapan gibi sevap alır. Emr-i mâruf yapan insan emr-i mârufunda muvaffak olmuşsa, karşısına kimseye tesir edebildiyse, emr-i mârufunda muvaffak olmuşsa, karşısına kimseye tesir edebildiyse, o insan da Allah'ın istediği işleri yapar duruma gelmişse o söyleyen insan, o insan da Allah'ın istediği işleri yapar duruma gelmişse o söyleyen insan, yapmış insan gibi sevap alır. Faydasına bakın, büyüklüğüne bakın! yapmış insan gibi sevap alır. Faydasına bakın, büyüklüğüne bakın!

Namaz kılmayan insana söylüyorsun, söylüyorsun, namaz kılmaya başlıyor. Namaz kılmayan insana söylüyorsun, söylüyorsun, namaz kılmaya başlıyor. Bir kıza "başını ört, başını ört" diyorsun, başını örtmeye başlıyor. O sevap kazanıyor, Bir kıza "başını ört, başını ört" diyorsun, başını örtmeye başlıyor. O sevap kazanıyor, sen de o gibi aynen sevabı kazanıyorsun. Hacca gitmemekte ısrar eden bir insana "hacca git" diyorsunsen de o gibi aynen sevabı kazanıyorsun. Hacca gitmemekte ısrar eden bir insana "hacca git" diyorsun veya bir talebeye diyorsun ki; "Bak, dinini iyi öğren, haylazlık etme, veya bir talebeye diyorsun ki; "Bak, dinini iyi öğren, haylazlık etme, oku evladım en mühim şey ilim" filan, o da okuyor mesela. Senin emr-i mârufunu kabul ediyor,yapıyor.oku evladım en mühim şey ilim" filan, o da okuyor mesela. Senin emr-i mârufunu kabul ediyor,yapıyor. O sevap sana aynen yazılıyor.O sevap sana aynen yazılıyor. O bakımdan emr-i mâruf nehy-i münker yapmanın sevaplı olduğunu bildiren bir müjde olduğundan bunu da söylüyorum. O bakımdan emr-i mâruf nehy-i münker yapmanın sevaplı olduğunu bildiren bir müjde olduğundan bunu da söylüyorum.

Bir de bazı insanlar "banane ya" der. Gidersin, bir şey söylersin:Bir de bazı insanlar "banane ya" der. Gidersin, bir şey söylersin: "Sanane ya! Sen kendi işine baksana! Bana ne karışıyorsun?" filan diyebilir. "Sanane ya! Sen kendi işine baksana! Bana ne karışıyorsun?" filan diyebilir.

Bunun cevabı ne? Bunun da Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfinde bir cevabı var.Bunun cevabı ne?

Bunun da Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfinde bir cevabı var.
Onu da söyleyeceğim. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki; Onu da söyleyeceğim.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki;

Bir adama, bir insana 'Allah'tan kork yahu! Bırak şu işi, günahı!' diye söylediğin zaman, Bir adama, bir insana 'Allah'tan kork yahu! Bırak şu işi, günahı!' diye söylediğin zaman, 'Allah'tan kork!' dediğin zaman kızması, sinirlenmesi ona günah olarak yeter. 'Allah'tan kork!' dediğin zaman kızması, sinirlenmesi ona günah olarak yeter.

Kızmayacak. Hak söz söylendiği zaman kızmayacak, haksızsa kızmayacak. Kızmayacak. Hak söz söylendiği zaman kızmayacak, haksızsa kızmayacak. Camide birisine bir şey söylüyorsun, kızıyor. Haklıysan kızmayacak.Camide birisine bir şey söylüyorsun, kızıyor. Haklıysan kızmayacak. Haklı emr-i mârufla muhatap olan bir insan kızmayacak. Kızarsa günah olarak,Haklı emr-i mârufla muhatap olan bir insan kızmayacak. Kızarsa günah olarak, başına bela olarak o yeter. Hamd edecek. başına bela olarak o yeter. Hamd edecek. "Tamam kardeşim, sen haklısın, bırakırım" diyecek. Sinirlenmeden… "Tamam kardeşim, sen haklısın, bırakırım" diyecek. Sinirlenmeden… Veyahut, başka bir hadîs-i şerîfte geçiyor; "Sen kendi işine bak!" demeyecek.Veyahut, başka bir hadîs-i şerîfte geçiyor; "Sen kendi işine bak!" demeyecek. Düşünecek, doğrulysa; "Doğru söyledin kardeşim haklısın, sen haklısın" diyecekDüşünecek, doğrulysa; "Doğru söyledin kardeşim haklısın, sen haklısın" diyecek ve hakkı kabul edecek. İslam terbiyesi böyledir. ve hakkı kabul edecek. İslam terbiyesi böyledir.

Naddarallâhu abden. Allah yüzünü ak etsin, nurlandırsın, güzelleştirsin.Naddarallâhu abden. Allah yüzünü ak etsin, nurlandırsın, güzelleştirsin. " Yüzüne nur ihsan etsin. O kimsenin yüzüne dua ediyor Peygamber Efendimiz." Yüzüne nur ihsan etsin. O kimsenin yüzüne dua ediyor Peygamber Efendimiz. Semia makâletî feveâhâ Benim hadislerimi, nasihatlerimi, tavsiyelerimi duyunca, idrak etti, kavradı,Semia makâletî feveâhâ Benim hadislerimi, nasihatlerimi, tavsiyelerimi duyunca, idrak etti, kavradı, 'Resûlullah şöyle demiştir' diye anladı. 'Resûlullah şöyle demiştir' diye anladı.

Sümme eddâhâ ilâ men lem yesme'hâ. Sümme eddâhâ ilâ men lem yesme'hâ. Ve dinlediğini aynen gidip başkasına öğretti, 'Resûlullah böyle buyurdu' diye nakletti.Ve dinlediğini aynen gidip başkasına öğretti, 'Resûlullah böyle buyurdu' diye nakletti. Böyle yapabilen insanın Allah yüzünü ak etsin, yüzünü güzelleştirsin, yüzünü nuranileştirsin diye Böyle yapabilen insanın Allah yüzünü ak etsin, yüzünü güzelleştirsin, yüzünü nuranileştirsin diye dua ediyor Peygamber Efendimiz. dua ediyor Peygamber Efendimiz.

Çünkü bazı insanların bilgi vardır kafasında ama o bilgisinin kıymetinin farkında değildir. Çünkü bazı insanların bilgi vardır kafasında ama o bilgisinin kıymetinin farkında değildir. Bilgi kafasında var, kendisi fakih değil.Bilgi kafasında var, kendisi fakih değil. Bazı insan böyle olabilir. Hiç fıkhı yoktur.Bazı insan böyle olabilir. Hiç fıkhı yoktur. Nice insan vardır, sözü nakleder, karşısındaki adam daha âriftir, o sözden daha çok değerli mâna çıkartabilir.Nice insan vardır, sözü nakleder, karşısındaki adam daha âriftir, o sözden daha çok değerli mâna çıkartabilir. Yani nakletmesi de güzeldir. Duyan her zaman anlamıyor. Yani nakletmesi de güzeldir. Duyan her zaman anlamıyor. Nakledin, belki karşınızdaki insan daha, ondan ne güzel mânalar çıkartır. Nakledin, belki karşınızdaki insan daha, ondan ne güzel mânalar çıkartır.

Bu hususta bir hikâyeyi anlatıvereyimBu hususta bir hikâyeyi anlatıvereyim Hadis alimlerinden İmam Ahbeş, meşhur bir zât İmâm-ı Azam hazretlerinekendisi hadisçi olduğu için bir hadîs-i şerîf rivayet etmiş. Hadis alimlerinden İmam Ahbeş, meşhur bir zât İmâm-ı Azam hazretlerinekendisi hadisçi olduğu için bir hadîs-i şerîf rivayet etmiş. O da, hadisi almış, ezberlemiş. O da, hadisi almış, ezberlemiş. Kendisi müctehid ya, âyetleri biliyor, hadisleri biliyor.Kendisi müctehid ya, âyetleri biliyor, hadisleri biliyor. O İmam Ahahbeş'in kendisine nakil ve rivayet ettiği hadisi ezberlemiş, almış. O İmam Ahahbeş'in kendisine nakil ve rivayet ettiği hadisi ezberlemiş, almış.

Aradan bir zaman geçiyor. İmam Ahmet, Ebû Hanife hazretlerine: "Yâ İmam" diyor. Aradan bir zaman geçiyor. İmam Ahmet, Ebû Hanife hazretlerine: "Yâ İmam" diyor. "Sen fakihsin, bilirsin. Şu mesele nedir, ne dersin?" diye bir mesele soruyor. "Sen fakihsin, bilirsin. Şu mesele nedir, ne dersin?" diye bir mesele soruyor. O da diyor ki; "O meselede işin şöyle olması gerekiyor." Cevabı veriyor, fetvayı veriyor.O da diyor ki; "O meselede işin şöyle olması gerekiyor." Cevabı veriyor, fetvayı veriyor. Demiş: "Nereden çıkarttın bunu?" İmâm-ı Âzam hazretleri gülümseyerek diyor ki; Demiş: "Nereden çıkarttın bunu?" İmâm-ı Âzam hazretleri gülümseyerek diyor ki; "Geçen gün senin bana rivayet ettiğim filanca hadîs-i şerîften çıkarttım."Geçen gün senin bana rivayet ettiğim filanca hadîs-i şerîften çıkarttım. Şöyle şöyle, şu sebepten şöyle çıkarttım." diyor. "Senin rivayet ettiğin hadisten çıkarttım."Şöyle şöyle, şu sebepten şöyle çıkarttım." diyor.

"Senin rivayet ettiğin hadisten çıkarttım."
deyince düşünüyor. Hakikaten o hadisi o rivayet etmiş ama deyince düşünüyor. Hakikaten o hadisi o rivayet etmiş ama değerlendirmesini İmâm-ı Âzam güzel yapmış. değerlendirmesini İmâm-ı Âzam güzel yapmış.

Bunun üzerine demiş ki; "Ey müftüler, ey müçtehitler, ey müçtehit imamlar! Bunun üzerine demiş ki; "Ey müftüler, ey müçtehitler, ey müçtehit imamlar! Siz doktor gibisiniz, biz hadisçiler de eczacı gibiyiz. Siz doktor gibisiniz, biz hadisçiler de eczacı gibiyiz. Yani tedaviyi siz yapıyorsunuz, biz sadece ilacı satıyoruz. Yani tedaviyi siz yapıyorsunuz, biz sadece ilacı satıyoruz. " Eczacı malum tedavi yapmaz, ancak doktorun reçetesine göre verir." Eczacı malum tedavi yapmaz, ancak doktorun reçetesine göre verir. Yoksa eczacıya gidip de muayene olunmaz.Yoksa eczacıya gidip de muayene olunmaz. Muayene olmak isteyen bir doktora gidip der "Siz doktorsunuz biz de eczacıyız.Muayene olmak isteyen bir doktora gidip der "Siz doktorsunuz biz de eczacıyız. Bak, ilaç alıyoruz, satıyoruz, neye yaradığını ne yaptığını siz biliyorsunuz." demiş. Bak, ilaç alıyoruz, satıyoruz, neye yaradığını ne yaptığını siz biliyorsunuz." demiş.

Onun için insan bildiğini birisinden anlayacak, anladığını Onun için insan bildiğini birisinden anlayacak, anladığını başkasından dinleyecek ki senin söylediğin insan ondan daha çok istifade eder.başkasından dinleyecek ki senin söylediğin insan ondan daha çok istifade eder. İbretini alır, daha iyi müslüman olmasına vesile olur. İbretini alır, daha iyi müslüman olmasına vesile olur.

Peygamber Efendimiz bunu söylüyor ve devamında da diyor ki; Peygamber Efendimiz bunu söylüyor ve devamında da diyor ki;

Selâsün lâ yüğille aleyhinne kalbü imriin müslimin. Selâsün lâ yüğille aleyhinne kalbü imriin müslimin. Üç haslet vardır ki mü'minin kalbi bu üç hasletten hâli olmamalı. Üç haslet vardır ki mü'minin kalbi bu üç hasletten hâli olmamalı. Bunlar mü'minde bulunmalı. İhlâsu'l-amelillâhi. Yaptığı ibadetleri, işleri ihlaslı yapacak,Bunlar mü'minde bulunmalı. İhlâsu'l-amelillâhi. Yaptığı ibadetleri, işleri ihlaslı yapacak, Allah rızası için yapacak. İhlas ne demek? Allah rızası için yapacak.

İhlas ne demek?

Halisâne yapmak demek, sırf Allah rızası için. Menfaat için değil, gösteriş için değil, Halisâne yapmak demek, sırf Allah rızası için. Menfaat için değil, gösteriş için değil, alkış için değil, şöhret için değil, para kazanmak için değil, dünyalık için değil, alkış için değil, şöhret için değil, para kazanmak için değil, dünyalık için değil, Allah rızası için yapmak. İhlas bu. Yaptığı işi ihlaslı yapacak. Mü'minde bir bu vasıf olmalı. Allah rızası için yapmak. İhlas bu. Yaptığı işi ihlaslı yapacak. Mü'minde bir bu vasıf olmalı.

İki; ve'n-nushu li-eimmeti'l-müslimîne. Görevlerine karşı samimi olacak. İki; ve'n-nushu li-eimmeti'l-müslimîne. Görevlerine karşı samimi olacak. Veliyyi emire karşı bağlılığında, yardımında, desteğinde samimi olacak." ve lüzumu cemâatihim.Veliyyi emire karşı bağlılığında, yardımında, desteğinde samimi olacak." ve lüzumu cemâatihim. Ve cemaate bağlı olacak. Cemaatten kopmayacak, camiden geri durmayacak. Ve cemaate bağlı olacak. Cemaatten kopmayacak, camiden geri durmayacak. "Ben namaz kılmasını biliyorum, evde kılarım…" Camiden kopmayacak. "Ben namaz kılmasını biliyorum, evde kılarım…" Camiden kopmayacak. "Mü'min, üç vasfa sahip olması lazım" diyor, "Mü'min, üç vasfa sahip olması lazım" diyor, cemaatten kopmamayı da üçüncü vasfı olarak söylüyor Peygamber Efendimiz. cemaatten kopmamayı da üçüncü vasfı olarak söylüyor Peygamber Efendimiz.

Şöyle da izah ediyor: Şöyle da izah ediyor:

Fe inne da'vetehu min tuhıtü veraihi. Fe inne da'vetehu min tuhıtü veraihi.

Çünkü cemaatin duası onu farkında olmadan korur, arkasından kavrar, hıfz eder, korur.Çünkü cemaatin duası onu farkında olmadan korur, arkasından kavrar, hıfz eder, korur. Cemaatten ayrılan insan mahvolur, tek başına kalan insan mahvolur; Cemaatten ayrılan insan mahvolur, tek başına kalan insan mahvolur; cemaate devam eden insan kurtulur. Cemaatten ayrılan, sürüden ayrılan koyun gibi olur, cemaate devam eden insan kurtulur. Cemaatten ayrılan, sürüden ayrılan koyun gibi olur, çobanları kaybettiği için, sürüden uzaklaştığı için kurt kapar, kurt parçalar. çobanları kaybettiği için, sürüden uzaklaştığı için kurt kapar, kurt parçalar.

İnsanoğlunun kurdu nedir? Şeytandır. İnsanoğlunun kurdu olan şeytan yalnız insanı yakalar, İnsanoğlunun kurdu nedir?

Şeytandır. İnsanoğlunun kurdu olan şeytan yalnız insanı yakalar,
aldatır, vesvese verir, günaha düşürür. İki kişi oldu mu biraz daha zor düşürür, aldatır, vesvese verir, günaha düşürür. İki kişi oldu mu biraz daha zor düşürür, üç kişi oldu mu bir cemaat teşkil eder diyor Peygamber Efendimiz. üç kişi oldu mu bir cemaat teşkil eder diyor Peygamber Efendimiz. Şeytan üç kişinin yanına sokulamaz. Üç insan cemaat teşkil eder. Şeytan üç kişinin yanına sokulamaz. Üç insan cemaat teşkil eder.

Onun için müslüman bulunduğu yerde cemaatten kopmayacak, camiden kopmayacak, Onun için müslüman bulunduğu yerde cemaatten kopmayacak, camiden kopmayacak, gruptan ayrılmayacak ve o topluluğun manevi bereketi onu koruyacak. Tuhıtü min veraihi diyor.gruptan ayrılmayacak ve o topluluğun manevi bereketi onu koruyacak. Tuhıtü min veraihi diyor. Verâihi, arkası demek. Tuhitü, ihta eden demek. Arkasından korur. Arkasından gelip onu kurtaracak.Verâihi, arkası demek. Tuhitü, ihta eden demek. Arkasından korur. Arkasından gelip onu kurtaracak. Kendisi farkına varmaz. Sapasağlam bir şey olmamış, elhamdülillah,Kendisi farkına varmaz. Sapasağlam bir şey olmamış, elhamdülillah, Allah bizi korumuş gazaba uğratmamış. Neden? Arkasından koruyan mânevî şeyler var.Allah bizi korumuş gazaba uğratmamış. Neden? Arkasından koruyan mânevî şeyler var. Onun için. Allahu Teâlâ hazretleri bizi ilim sahibi eylesin. İlmi sevmeyi nasip eylesin.Onun için.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi ilim sahibi eylesin. İlmi sevmeyi nasip eylesin.
İlim öğrenmeye çalışmayı nasip eylesin. Şu camimizi ilim yuvası eylesin. İlim öğrenmeye çalışmayı nasip eylesin. Şu camimizi ilim yuvası eylesin. Bütün camileri ilim öğrenme medresesi eylesin. Buralarda her gece, her sabah, her hafta, Bütün camileri ilim öğrenme medresesi eylesin. Buralarda her gece, her sabah, her hafta, her tatil, her bayram, her her zaman gelip gidip öğrenmeyi nasip eylesin.her tatil, her bayram, her her zaman gelip gidip öğrenmeyi nasip eylesin. Oradaki vazifelilere de bir şeyler öğretmeyi, burayı bir mektep,Oradaki vazifelilere de bir şeyler öğretmeyi, burayı bir mektep, bir okul haline getirmeyi nasip eylesin. Bildiklerimizi bilmeyenlere tatlı tatlı güzel güzelbir okul haline getirmeyi nasip eylesin.

Bildiklerimizi bilmeyenlere tatlı tatlı güzel güzel
nakledip emr-i mâruf yapıp, onları hayra teşvik etmeyi bizlere nasip eylesin. nakledip emr-i mâruf yapıp, onları hayra teşvik etmeyi bizlere nasip eylesin. Çünkü onların sevabı bize geliyor. Ve bu emr-i mâruf, nehy-i münker, belaları def ediyor.Çünkü onların sevabı bize geliyor. Ve bu emr-i mâruf, nehy-i münker, belaları def ediyor. Emr-i mâruf, nehy-i münker yapılmadığı zaman bela kavmin üzerine, ümmetin üzerine umumî geliyor. Emr-i mâruf, nehy-i münker yapılmadığı zaman bela kavmin üzerine, ümmetin üzerine umumî geliyor.

Söyleyecek. 40 defa o günahı işliyorsa 40 defa "yapma o günahı" diyecek. Söyleyecek. 40 defa o günahı işliyorsa 40 defa "yapma o günahı" diyecek. Madem o günahı işlemekten bıkmıyor, ben de söylemekten bıkmayacağım.Madem o günahı işlemekten bıkmıyor, ben de söylemekten bıkmayacağım. Allah'ın affı mağfireti olsun diye. Ama sen sustuğun zaman,Allah'ın affı mağfireti olsun diye. Ama sen sustuğun zaman, onunla yemekte, içmekte devam ettiği zaman çürük elmanın bozduğu gibi kalpleri birbirine benzer diye söylemiş olduk. onunla yemekte, içmekte devam ettiği zaman çürük elmanın bozduğu gibi kalpleri birbirine benzer diye söylemiş olduk.

Allah bilgi sahibi eylesin,Allah bilgi sahibi eylesin, bildiğimizi çevremize bildirmeyi nasip eylesin başka insanların hayırlı işler yapmasınabildiğimizi çevremize bildirmeyi nasip eylesin başka insanların hayırlı işler yapmasına vesile olmasını nasip eylesin. Kendi bir günahı varsa söylendiği zaman kızmamayı, vesile olmasını nasip eylesin. Kendi bir günahı varsa söylendiği zaman kızmamayı, olgun karşılamayı nasip eylesin.olgun karşılamayı nasip eylesin. Kıyamete kadar hakkı tutan, emr-i mâruf, nehy-i münker yapanKıyamete kadar hakkı tutan, emr-i mâruf, nehy-i münker yapan Allah'ın emrine göre vaktini geçiren bir mübarek grup, meclis olacak diye burada bildiriliyor,Allah'ın emrine göre vaktini geçiren bir mübarek grup, meclis olacak diye burada bildiriliyor, Allah bize de o zümreden olmayı nasip eylesin. Allah bize de o zümreden olmayı nasip eylesin.

Hem dünyamızı hem âhiretimizi hayırlı ve bahtiyar eylesin.Hem dünyamızı hem âhiretimizi hayırlı ve bahtiyar eylesin. Cennetiyle cemaliyle sevdiklerimizle, evlatlarımızla, zürriyetlerimizle beraber, Cennetiyle cemaliyle sevdiklerimizle, evlatlarımızla, zürriyetlerimizle beraber, bizleri cennetlik eylesin. İki cihan saadetine nail eylesin. bizleri cennetlik eylesin. İki cihan saadetine nail eylesin. Evlatlarımız biz cennete giderken onlar suçluluklarından, günahlarından dolayı gözümüzün önündeEvlatlarımız biz cennete giderken onlar suçluluklarından, günahlarından dolayı gözümüzün önünde sürüklene sürüklene zebaniler tarafından cehenneme atılırsa dayanılır bir şey olmaz, sürüklene sürüklene zebaniler tarafından cehenneme atılırsa dayanılır bir şey olmaz, yüreğimiz dayanmaz. Evlatlarımızı kurtaracak şekilde tedbirler almaya çalışmalıyız. yüreğimiz dayanmaz. Evlatlarımızı kurtaracak şekilde tedbirler almaya çalışmalıyız. Onları diyâr-ı gurbette de olsa, başka bir yerde de olsaOnları diyâr-ı gurbette de olsa, başka bir yerde de olsa Allah'ın emrine göre yetiştirmeyi bilen müslümanlar olarakAllah'ın emrine göre yetiştirmeyi bilen müslümanlar olarak bizden sonra bu dini tutan, dine hizmet ederek yetişen insan olmayı nasip eylesin. bizden sonra bu dini tutan, dine hizmet ederek yetişen insan olmayı nasip eylesin.

Çünkü onların iyi insan olması biz öldükten sonra da bizim kabrimize sevap yağmasına, Çünkü onların iyi insan olması biz öldükten sonra da bizim kabrimize sevap yağmasına, nur yağmasına vesile olur, sadaka-i cariye hükmünde olur. nur yağmasına vesile olur, sadaka-i cariye hükmünde olur. İnsan öldükten sonra da onların salih amellerinden istifade eder.İnsan öldükten sonra da onların salih amellerinden istifade eder. Allah hepimize bu istifadeleri nasip eylesin. Huzuruna sevdiği, razı olduğu, mahbub, Allah hepimize bu istifadeleri nasip eylesin. Huzuruna sevdiği, razı olduğu, mahbub, sevgili kullar olarak varıp cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin. sevgili kullar olarak varıp cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin.

Mübarek cuma gecesi hürmetine, habîb-i edîbi hürmetine ve bi-hürmet-i esrârı sureti'l- Fâtiha… Mübarek cuma gecesi hürmetine, habîb-i edîbi hürmetine ve bi-hürmet-i esrârı sureti'l- Fâtiha…

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2