Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Enbiyâ Sûresi 68-112. Âyetleri

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

15 Muharrem 1413 / 16.07.1992

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın, kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'in daha iyi anlaşılması için yaptığı sohbetler Ak-Radyo’da başladı (29. 09. 1998).

Bu sohbetler bir saat kadar sürüyordu ve salı akşamları Ak-Radyodan yayınlanıyordu. 4 Şubat 2001 günü elim bir trafik kazası sonucu vefat edinceye kadar devam etti. Vefat etmeden önce yaptıkları son sohbette, Bakara Sûresi’nin 223. ayeti anlatılmıştır.

Hocamız bu sohbetlerinde İbn-i Kesir tefsirini takip ediyordu. Zaman zaman Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır tefsirinden ve İsmâil Hakkı Bursevî Hazretleri’nin tefsirinden nakiller yaptığı da oluyordu. Fâtiha’dan başlayıp, sırayla her sohbette birkaç ayet okuyup izah ederek sohbetlerini sürdürüyordu. 30 Ocak 2001 günü yaptığı son tefsir sohbetinde, Bakara Sûresi’nin 224. ayetine kadar gelmişti.

Derslerde, önce o gün izah edilecek ayet-i kerimelerin metinleri okunuyor, kısaca meali veriliyor. Sonra ayetlerin sebeb-i nüzûlü hadis-i şeriflerle izah ediliyor. Ondan sonra, ilgili diğer ayetlerle ve hadis-i şeriflerle ayeti kerimelerin açıklaması yapılıyor. Ashaptan, tabiinden görüşler naklediliyor. Sohbetin sonunda da çıkartılacak dersler anlatılıyor ve günümüzde neler yapmamız gerektiği hakkında tavsiyelerde bulunuluyor.

Konuşma Metni

E-felâ ta'kilûn. "Hiç akıl erdiremiyor musunuz?" E-felâ ta'kilûn. "Hiç akıl erdiremiyor musunuz?"

Pozisyonunuzun ne kadar yanlış olduğunu, ne kadar yanlış yolda bulunduğunuzu düşünemiyor musunuz? Pozisyonunuzun ne kadar yanlış olduğunu, ne kadar yanlış yolda bulunduğunuzu düşünemiyor musunuz?

İbrahim aleyhisselâm kavmi konuşuyorlar. "Putları parçaladı.İbrahim aleyhisselâm kavmi konuşuyorlar. "Putları parçaladı. İbadethanenin içini harabe gibi yaptı.''İbadethanenin içini harabe gibi yaptı.'' Yazıklar olsun size. Aklınız ermiyor mu? Yazıklar olsun size. Aklınız ermiyor mu?

Kâlû harrikûhu vensurû âlihetekum in küntüm fâ'ilîn. "Ama bazıları da infiale gelip dediler ki: Kâlû harrikûhu vensurû âlihetekum in küntüm fâ'ilîn. "Ama bazıları da infiale gelip dediler ki: Yakın şu herifi ve ilahlarınıza böylece yardımcı olun." Yakın şu herifi ve ilahlarınıza böylece yardımcı olun."

Kulnâ yâ nâru kûnî berden ve selâmen alâ ibrâhîm.Kulnâ yâ nâru kûnî berden ve selâmen alâ ibrâhîm. "Onlar yakma işlerinin hazırlıklarını yaptılar…" Burada anlatılmıyor ama."Onlar yakma işlerinin hazırlıklarını yaptılar…" Burada anlatılmıyor ama. Dağlar gibi odunları yığmışlar. Mancınığı hazırlamışlar. Mancınığın yayını germişler. Dağlar gibi odunları yığmışlar. Mancınığı hazırlamışlar. Mancınığın yayını germişler.

İbrahim aleyhisselâmı bağlamışlar.İbrahim aleyhisselâmı bağlamışlar. Uzaktan bile bakarken yüzleri yakan o ateşin ortasına İbrahim aleyhisselâmı yayla atıyorlar. Uzaktan bile bakarken yüzleri yakan o ateşin ortasına İbrahim aleyhisselâmı yayla atıyorlar.

Atmışlar mancınıkla, deniliyor. Burada yazmıyor da o. Atmışlar mancınıkla, deniliyor. Burada yazmıyor da o.

Kulnâ yâ nâru kûnî berden ve selâmen alâ ibrâhîm. Kulnâ yâ nâru kûnî berden ve selâmen alâ ibrâhîm.

Ama Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki: Ama Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki:

"Biz ateşe, İbrahim aleyhisselâm için serin ol. Ve selametlik ol." dedik. Yani ateş yakar ama."Biz ateşe, İbrahim aleyhisselâm için serin ol. Ve selametlik ol." dedik. Yani ateş yakar ama. Hayır, onu yakmayacaksın. Ona karşı serin olacaksın. Hayır, onu yakmayacaksın. Ona karşı serin olacaksın.

"Soğuk olacaksın."Soğuk olacaksın. Ve selametlik olacaksın; zarar vermeyen, onu selamette tutan bir şekilde olacaksın." buyurduk. Ve selametlik olacaksın; zarar vermeyen, onu selamette tutan bir şekilde olacaksın." buyurduk.

Ve erâdû bihî keyden fe-ce'alnâ humu'l-ahserîn.Ve erâdû bihî keyden fe-ce'alnâ humu'l-ahserîn. "Onlar İbrahim aleyhisselâma bir oyun oynamak istediler."Onlar İbrahim aleyhisselâma bir oyun oynamak istediler. Bir tuzak, hile tertiplediler ama biz onları en büyük ziyana uğrayanlar eyledik."Bir tuzak, hile tertiplediler ama biz onları en büyük ziyana uğrayanlar eyledik." Kendileri zarara uğradılar. İş aleyhlerine döndü. Kendileri mahvoldular. Kendileri zarara uğradılar. İş aleyhlerine döndü. Kendileri mahvoldular.

Ve-necceynâhu. "Ve İbrahim aleyhisselâmı onların zulmünden kurtardık." Ve-necceynâhu. "Ve İbrahim aleyhisselâmı onların zulmünden kurtardık."

Ve Lûtan. Ve İbrahim aleyhisselâma iman etmiş olan "Lût aleyhisselâmı da kurtardık."Ve Lûtan. Ve İbrahim aleyhisselâma iman etmiş olan "Lût aleyhisselâmı da kurtardık." İle'l-ardı'l-letî bâraknâ fî-hâ li'l-âlemin.İle'l-ardı'l-letî bâraknâ fî-hâ li'l-âlemin. "İnsanlar için mübarek kıldığımız Kudüs ve çevresi civarına doğru onları kurtardık.""İnsanlar için mübarek kıldığımız Kudüs ve çevresi civarına doğru onları kurtardık." Ve vehebnâ le-hû ishâka. "Ve İbrahim aleyhisselâma bundan sonraki hayatında İshak adlı evladını armağan eyledik." Ve vehebnâ le-hû ishâka. "Ve İbrahim aleyhisselâma bundan sonraki hayatında İshak adlı evladını armağan eyledik."

Ve-ya'kûbe nâfileten. Ve buna ilaveten "Yakub aleyhisselâma da sonradan onu da evlat olarak nasip ettik." Ve-ya'kûbe nâfileten. Ve buna ilaveten "Yakub aleyhisselâma da sonradan onu da evlat olarak nasip ettik."

Ve küllen ce'alnâ sâlihîn. "Ve İbrahim aleyhisselâmı da evlatlarını da salih kimseler eyledik." Ve küllen ce'alnâ sâlihîn. "Ve İbrahim aleyhisselâmı da evlatlarını da salih kimseler eyledik."

Ve-ce'alnâhum e-immeten yehdûne bi-emrinâ.Ve-ce'alnâhum e-immeten yehdûne bi-emrinâ. "Ve onları bizim emrimiz ile insanların hidayete sevk eden önderler eyledik." "Ve onları bizim emrimiz ile insanların hidayete sevk eden önderler eyledik."

Ve evhaynâ ileyhim fi'le'l-hayrâti. "Ve onlara hayırlı işler, hayırlar yapmalarını vahyeyledik." Ve evhaynâ ileyhim fi'le'l-hayrâti. "Ve onlara hayırlı işler, hayırlar yapmalarını vahyeyledik."

Ve-ikâme's-salâti ve-îtâe'z-zekâti. "Namaz kılmalarını ve zekât vermelerini eyledik." Ve-ikâme's-salâti ve-îtâe'z-zekâti. "Namaz kılmalarını ve zekât vermelerini eyledik."

Ve-kânû lenâ âbidîn. "Onlar da bu vazifeleri güzelce yaptılar.Ve-kânû lenâ âbidîn. "Onlar da bu vazifeleri güzelce yaptılar. O abid kullar oldular." O abid kullar oldular."

Ve lûtan âteynâhu hukmen ve 'ılmen ve necceynâhu mine'l-karyetilletî kânet ta'melü'l-habâise.Ve lûtan âteynâhu hukmen ve 'ılmen ve necceynâhu mine'l-karyetilletî kânet ta'melü'l-habâise. "Onun ashabından olan Lût'a gelince, Lût aleyhisselâma hüküm, peygamberlik"Onun ashabından olan Lût'a gelince, Lût aleyhisselâma hüküm, peygamberlik ve her şeyi hikmetle yapmak, yönetim, başkanlık ve ilim ihsan eyledik.ve her şeyi hikmetle yapmak, yönetim, başkanlık ve ilim ihsan eyledik. Onu kötü, çirkin işler işleyen bir ahalinin, yerleşim yerinin içinden kurtardık." Onu kötü, çirkin işler işleyen bir ahalinin, yerleşim yerinin içinden kurtardık."

Bunlar ne işliyorlardı? Bunlar ne işliyorlardı?

Ta'melü'l-habâise. "Habis şeyler işliyorlardı." Homoseksüellikle meşgul idiler.Ta'melü'l-habâise. "Habis şeyler işliyorlardı." Homoseksüellikle meşgul idiler. "Lût aleyhisselâmın kavminden bazı edepsizler. Onu onlardan kurtardık. O kavmin içinden bunları çıkardık." "Lût aleyhisselâmın kavminden bazı edepsizler. Onu onlardan kurtardık. O kavmin içinden bunları çıkardık."

İnnehüm kânû kavme sevin. "Onlar kötü bir kavim idiler." İnnehüm kânû kavme sevin. "Onlar kötü bir kavim idiler."

Fâsikîn. "Allah'ın emrinden dışarıya sapmış, yana sapmış fâsık bir kavim idiler." Fâsikîn. "Allah'ın emrinden dışarıya sapmış, yana sapmış fâsık bir kavim idiler."

Ve edhalnâhu fî-rahmetinâ. "Ama biz onlardan Lût aleyhisselâmı kurtardıkVe edhalnâhu fî-rahmetinâ. "Ama biz onlardan Lût aleyhisselâmı kurtardık ve onu rahmetimize, acıdığımız, nusrettiğimiz insanların arasına dahil eyledik." ve onu rahmetimize, acıdığımız, nusrettiğimiz insanların arasına dahil eyledik."

İnnehû mine's-sâlihîn. O da salihlerden idi, diye İbrahim aleyhisselâmınİnnehû mine's-sâlihîn. O da salihlerden idi, diye İbrahim aleyhisselâmın Enbiya sûresinden 17. cüzün 328. sayfası çıktı. Enbiya sûresinden 17. cüzün 328. sayfası çıktı.

Ve nûhan. Nuh aleyhisselâmın hikâyesini de anlatmaya gelince. Ve nûhan.

Nuh aleyhisselâmın hikâyesini de anlatmaya gelince.

İz nâdâ min kablü. Bu İbrahim aleyhisselâmdan önceydi.İz nâdâ min kablü. Bu İbrahim aleyhisselâmdan önceydi. Daha önceden biz ona niza eylemiştik. Vayheylemiştik. Daha önceden biz ona niza eylemiştik. Vayheylemiştik.

Fe-stecebnâ lehû. Daha önce Nuh aleyhisselâm size münâcaat etmişti, nida etmişti.Fe-stecebnâ lehû. Daha önce Nuh aleyhisselâm size münâcaat etmişti, nida etmişti. Dua etmişti. Biz de onun duasını kabul etmiştik. Dua etmişti. Biz de onun duasını kabul etmiştik.

Fe-necceynâhu ve ehlehû mine'l-kerbi'l-azîm.Fe-necceynâhu ve ehlehû mine'l-kerbi'l-azîm. Kendisini de ailesi efradını da büyük bir felaketten korumuştuk. Tufan felaketinden korumuştuk. Kendisini de ailesi efradını da büyük bir felaketten korumuştuk. Tufan felaketinden korumuştuk.

Ve nasarnâhu. Ve ona yardım etmiştik. Ve nasarnâhu. Ve ona yardım etmiştik.

Mine'l-kavmillezîne kezzebû bi-âyâtinâ.Mine'l-kavmillezîne kezzebû bi-âyâtinâ. Bizim âyetlerimizi inkâr eden bir kavmin karşısında mücadelesinde kuvvetli olsun diye, ona yardım etmiştik. Bizim âyetlerimizi inkâr eden bir kavmin karşısında mücadelesinde kuvvetli olsun diye, ona yardım etmiştik.

İnnehüm kânû kavme sevin fe-ağraknâhum ecme'în.İnnehüm kânû kavme sevin fe-ağraknâhum ecme'în. O kavminden olan insanlar da çok kötü insanlar idi. Kötü bir kavim idiler. O kavminden olan insanlar da çok kötü insanlar idi. Kötü bir kavim idiler.

Fe-ağraknâhum ecme'în. Hepsini tufana gark eyledik.Fe-ağraknâhum ecme'în. Hepsini tufana gark eyledik. Nuh aleyhisselâmın duası diye Kur'ân-ı Kerîm'de yine bildiriliyor.Nuh aleyhisselâmın duası diye Kur'ân-ı Kerîm'de yine bildiriliyor. Uzun seneler hizmet ettiği, Allah'ın emrini tebliğ ettiği halde kabul etmiyorlar. Diyor ki elini açıp: Uzun seneler hizmet ettiği, Allah'ın emrini tebliğ ettiği halde kabul etmiyorlar. Diyor ki elini açıp:

Rabbi innî de'avtü kavmî leylen ve nehâran.Rabbi innî de'avtü kavmî leylen ve nehâran. "Yâ Rabbi! Ben kavmimi gece gündüz senin yoluna çağırdım. Hakka davet ettim." "Yâ Rabbi! Ben kavmimi gece gündüz senin yoluna çağırdım. Hakka davet ettim."

Ve-lem yezidhu duâî illâ firâran.Ve-lem yezidhu duâî illâ firâran. "Benim davetime karşılık, onlar benden daha çok firar etmek, daha çok uzaklaşmak,"Benim davetime karşılık, onlar benden daha çok firar etmek, daha çok uzaklaşmak, kaçmak durumuna düştüler. Bu hissiyatlarını arttırdı." kaçmak durumuna düştüler. Bu hissiyatlarını arttırdı."

Ondan sonra yâ Rabbi sen bunlara cezasını ver, diye dua etmişti.Ondan sonra yâ Rabbi sen bunlara cezasını ver, diye dua etmişti. İşte onun üzerine onu kurtardık, vazifesini yapmış bir peygamber olması dolayısıyla.İşte onun üzerine onu kurtardık, vazifesini yapmış bir peygamber olması dolayısıyla. Ve kavmini tufana gark ettik, diye bildiriyor. Ve kavmini tufana gark ettik, diye bildiriyor.

Ve-dâvûde ve süleymâne. Ve-dâvûde ve süleymâne.

Ondan sonra Süleyman aleyhisselâmın ve Davut aleyhisselâmın ismine geçiyor. Ondan sonra Süleyman aleyhisselâmın ve Davut aleyhisselâmın ismine geçiyor.

Davut ve Süleyman isimli sevgili kullarıma gelince: Davut ve Süleyman isimli sevgili kullarıma gelince:

İz yehkümâni fi'l-harsi iz nefeşet fî-hi ğanemü'l-kavm ve künnâ li-hukmihim şâhidîn.İz yehkümâni fi'l-harsi iz nefeşet fî-hi ğanemü'l-kavm ve künnâ li-hukmihim şâhidîn. Kavimlerinin koyunu konusunda kendilerine mürâcaat edildiğinde onların hükümleri olmuştuKavimlerinin koyunu konusunda kendilerine mürâcaat edildiğinde onların hükümleri olmuştu ve biz hükümlerine şahit idik. ve biz hükümlerine şahit idik.

Fe-fehhemnâhâ süleymâne. Ve Süleyman aleyhisselâma bunu bildirmiştik. Fe-fehhemnâhâ süleymâne. Ve Süleyman aleyhisselâma bunu bildirmiştik.

Ve-küllen âteynâ hükmen ve-'ilmen. Her birisine peygamberlik, ilim, yönetim ve önderlik ihsan etmiştik. Ve-küllen âteynâ hükmen ve-'ilmen. Her birisine peygamberlik, ilim, yönetim ve önderlik ihsan etmiştik.

Ve-sehharnâ mea dâvûde'l-cibâle yüsebbihne ve't-tayre.Ve-sehharnâ mea dâvûde'l-cibâle yüsebbihne ve't-tayre. Davut aleyhisselâmla beraber dağlarıDavut aleyhisselâmla beraber dağları tesbih eder vaziyette musahhar kılmıştık. Davut aleyhisselâma. tesbih eder vaziyette musahhar kılmıştık. Davut aleyhisselâma.

Ve künnâ fâ'ilîn.Böyle sizin hayrette kalacağınız harikulade işleri biz yaparız. Yapmıştık onlara. Ve künnâ fâ'ilîn.Böyle sizin hayrette kalacağınız harikulade işleri biz yaparız. Yapmıştık onlara.

Ve-'allemnâhü san'ate lebûsin lekümVe-'allemnâhü san'ate lebûsin leküm li-tuhsıneküm min be'siküm .Ve Davut aleyhisselâma sizi savaşlarda korumak üzere li-tuhsıneküm min be'siküm .Ve Davut aleyhisselâma sizi savaşlarda korumak üzere zırh yapma kabiliyetini öğretmiştik. zırh yapma kabiliyetini öğretmiştik.

Fe-hel entüm şâkirûn.Fe-hel entüm şâkirûn. Allah'ın bu verdiği mevkilere, makamlara; öğrettiği bu ilimlere, meziyetlere, sanatlara şükrediciler misiniz? Allah'ın bu verdiği mevkilere, makamlara; öğrettiği bu ilimlere, meziyetlere, sanatlara şükrediciler misiniz?

Ve-li-süleymâne'r-rîha âsıfeten tecrî bi-emrihî.Ve-li-süleymâne'r-rîha âsıfeten tecrî bi-emrihî. Ve Süleyman aleyhisselâma da rüzgârları emrine vermiştik.Ve Süleyman aleyhisselâma da rüzgârları emrine vermiştik. Rüzgârları, musahhar kılmıştık. Onun emriyle eserdi. Rüzgârları, musahhar kılmıştık. Onun emriyle eserdi.

İle'l-erdi'l-letî bâraknâ fîhâ. Bereketler ihsan ettiniz, topraklara doğru. İle'l-erdi'l-letî bâraknâ fîhâ. Bereketler ihsan ettiniz, topraklara doğru.

Ve-künnâ bi-külli şeyin âlimîn. Biz her şeyi bilmekteyiz. Ve-künnâ bi-külli şeyin âlimîn. Biz her şeyi bilmekteyiz.

Eyyûb aleyhisselâmı da hatırla, hani Rabbine nidâ etmişti ki:Eyyûb aleyhisselâmı da hatırla, hani Rabbine nidâ etmişti ki: "Yâ Rabbi bana büyük bir hastalık, musibet geldi. Sen Erhamürrahiminsin. Şu hastalığımı izale eyle." "Yâ Rabbi bana büyük bir hastalık, musibet geldi. Sen Erhamürrahiminsin. Şu hastalığımı izale eyle."

Fe's-tecebnâ le-hû fe-keşefnâ mâ bi-hî min durrin. Fe's-tecebnâ le-hû fe-keşefnâ mâ bi-hî min durrin. Ve onun duasını kabul etmiştik de ona gelen musibeti kaldırmıştık. Ve onun duasını kabul etmiştik de ona gelen musibeti kaldırmıştık.

Ve-âteynâhü ehlehû ve mislehüm me'ahüm rahmeten min 'indinâ ve zikrâ li'l-âbidîn. Ve-âteynâhü ehlehû ve mislehüm me'ahüm rahmeten min 'indinâ ve zikrâ li'l-âbidîn. Ve musibete uğramış, ölen çoluk çocuğu yerine ona yeni aileler, çoluk çocuklar ihsan etmiştik.Ve musibete uğramış, ölen çoluk çocuğu yerine ona yeni aileler, çoluk çocuklar ihsan etmiştik. Bu bizim ona olan bir rahmetimiz, lütfumuz, acımamız, esirgememiz dolayısıylaBu bizim ona olan bir rahmetimiz, lütfumuz, acımamız, esirgememiz dolayısıyla ve âbid kullara bir hatıra, bir örnek olsun diyeydi. ve âbid kullara bir hatıra, bir örnek olsun diyeydi.

Ve-ismâ'île ve idrîse ve ze'l-kifl. İsmail ve İdris aleyhisselâmı, Zülkifl aleyhisselâmı da hatırla ki: Ve-ismâ'île ve idrîse ve ze'l-kifl. İsmail ve İdris aleyhisselâmı, Zülkifl aleyhisselâmı da hatırla ki:

Küllün mine's-sâbirîn. Hepsi sabreden kullardandı. Küllün mine's-sâbirîn. Hepsi sabreden kullardandı.

Ve-edhalnâhüm fî rahmetinâ. Hepsini rahmetimize dahil etmiştik. Ve-edhalnâhüm fî rahmetinâ. Hepsini rahmetimize dahil etmiştik.

İnnehüm mine's-sâlihîn. Salih kullardan idiler. İnnehüm mine's-sâlihîn. Salih kullardan idiler.

Ve-zennûni iz zehebe müğâdıben.Ve-zennûni iz zehebe müğâdıben. Ve Zennun isimli peygamberi de hatırla ki o da kavmine kızgın olarak gitmişti.Ve Zennun isimli peygamberi de hatırla ki o da kavmine kızgın olarak gitmişti. "Ben onları çağırıyorum, hak yola. Kabul etmiyorlar." diye. "Ben onları çağırıyorum, hak yola. Kabul etmiyorlar." diye.

Fe-zanne en-len nakdira aleyhi. Sanmıştı ki test etmeyeceğiz. Fe-zanne en-len nakdira aleyhi. Sanmıştı ki test etmeyeceğiz.

Fe-nâdâ fi'z-zulümâti en-lâ ilâhe illâ ente sübhâneke. Karanlıklarda seslenmişti, dua etmişti ki: Fe-nâdâ fi'z-zulümâti en-lâ ilâhe illâ ente sübhâneke. Karanlıklarda seslenmişti, dua etmişti ki:

Lâ ilâhe illâ ente. Subhâneke. İnnî küntü mine'z-zâlimîn. Yâ Rabbi senden başka ilah yok. Seni tenzih ederim. Ben zalimlerdenim.Lâ ilâhe illâ ente. Subhâneke. İnnî küntü mine'z-zâlimîn. Yâ Rabbi senden başka ilah yok. Seni tenzih ederim. Ben zalimlerdenim. Vazifemi güzel yapamadım diye, tevazu ileVazifemi güzel yapamadım diye, tevazu ile böyle kendisine güzel şeyler takdir edeceğimiz sanarak böyle dua etmişti. böyle kendisine güzel şeyler takdir edeceğimiz sanarak böyle dua etmişti.

Fe-stecebnâ le-hû.Biz de onun münâcâtını, duasını kabul etmiştik ki: Fe-stecebnâ le-hû.Biz de onun münâcâtını, duasını kabul etmiştik ki:

Ve-necceynâhu mine'l-ğamm. Onu üzüntüsünden, gamından, kederinden kurtarmıştık. Ve-necceynâhu mine'l-ğamm. Onu üzüntüsünden, gamından, kederinden kurtarmıştık.

Ve-kezâlike nünci'l-mü'minîn. İşte böyle mümin kullarımızı kurtarırız. Ve-kezâlike nünci'l-mü'minîn. İşte böyle mümin kullarımızı kurtarırız.

Ve-Zekeriyyâ. Zekeriya aleyhisselâma da gelince: Ve-Zekeriyyâ. Zekeriya aleyhisselâma da gelince:

İz nâdâ rabbehû. O da Rabbine dua etmişti ki: Rabbi lâ tezernî ferden. Yâ Rabbi beni tek başıma koyma. İz nâdâ rabbehû. O da Rabbine dua etmişti ki:

Rabbi lâ tezernî ferden. Yâ Rabbi beni tek başıma koyma.

Ve ente hayru'l-vârisîn. Sen herkese hayırlı varisler, hayırlı halefler veren âlemlerin Rabbi.Ve ente hayru'l-vârisîn. Sen herkese hayırlı varisler, hayırlı halefler veren âlemlerin Rabbi. Beni de mahrum bırakma diye, dua etmişti. Beni de mahrum bırakma diye, dua etmişti.

Fe-stecebnâ le-hû. Onun da duasını kabul etmiştik. Fe-stecebnâ le-hû. Onun da duasını kabul etmiştik.

Ve-vehebnâ le-hû yahyâ. Yahya aleyhisselâmı evlat olarak ona ahir ömründe, ihtiyarlığında vermiştik. Ve-vehebnâ le-hû yahyâ. Yahya aleyhisselâmı evlat olarak ona ahir ömründe, ihtiyarlığında vermiştik.

Ve-aslahnâ le-hû zevcehû.Ve-aslahnâ le-hû zevcehû. Ailesini de böyle ihtiyar olmasına rağmen evlat verecek şekilde ıslah etmiştik. Ailesini de böyle ihtiyar olmasına rağmen evlat verecek şekilde ıslah etmiştik. Ve yaşlı hallerinde evlada kavuşmuşlardı. Ve yaşlı hallerinde evlada kavuşmuşlardı.

İnnehüm kânû yüsâri'ûne fi'l-hayrâti.Bunların hepsi iyi insanlardı.İnnehüm kânû yüsâri'ûne fi'l-hayrâti.Bunların hepsi iyi insanlardı. Hayırlara koşarlar, hayırlarda yarışırlardı.. Ve-yed'ûnenâ rağaben ve rahebâ.Hayırlara koşarlar, hayırlarda yarışırlardı..

Ve-yed'ûnenâ rağaben ve rahebâ.
Ve bize gece gündüz ibadet edip, dua edip, münâcât edip, Ve bize gece gündüz ibadet edip, dua edip, münâcât edip, bizi severek ve bizim azabımızdan korkarak bize dualar ederlerdi. bizi severek ve bizim azabımızdan korkarak bize dualar ederlerdi.

Ve-kânû le-nâ hâşi'în. Bize karşı boyunları bükük, bağlı kullardı. Ve-kânû le-nâ hâşi'în. Bize karşı boyunları bükük, bağlı kullardı.

Ve-lletî ehsanet fercehâ. Bir de namusunu çok güzel muhafaza etmiş olana gelince: Ve-lletî ehsanet fercehâ. Bir de namusunu çok güzel muhafaza etmiş olana gelince:

Fe-nefahnâ fı-hâ min rûhinâ. Biz ona ruhumuzu üfürmüştük. Fe-nefahnâ fı-hâ min rûhinâ. Biz ona ruhumuzu üfürmüştük.

Ve-ce'alnâhâ ve-bnehâ âyeten li'l-âlemîn.Ve-ce'alnâhâ ve-bnehâ âyeten li'l-âlemîn. Kendisini ve oğlunu âlemlere bir mucize ve enteresan bir olay olarak takdir eylemiştik. Kendisini ve oğlunu âlemlere bir mucize ve enteresan bir olay olarak takdir eylemiştik.

Meryem validemiz gayet namuslu bir kimse olduğu halde, Allahu Teâlâ hazretlerinin lütfuylaMeryem validemiz gayet namuslu bir kimse olduğu halde, Allahu Teâlâ hazretlerinin lütfuyla Adem aleyhisselâm anasız babasız dünyaya geldiği gibi, İsa aleyhisselâmın da annesi var. Adem aleyhisselâm anasız babasız dünyaya geldiği gibi, İsa aleyhisselâmın da annesi var.

Bu sefer babasız dünyaya getirmeyi Allah takdir eylemişti. Bu büyük bir mucizeydi. Bu sefer babasız dünyaya getirmeyi Allah takdir eylemişti. Bu büyük bir mucizeydi.

İnne hâzihî ümmetüküm ümmeten vâhideten ve-ene rabbüküm fa-'büdûn.İnne hâzihî ümmetüküm ümmeten vâhideten ve-ene rabbüküm fa-'büdûn. İşte bu sizin hepinizinİşte bu sizin hepinizin tek bir ümmet olarak,tek bir ümmet olarak, siz varsınız. Ben de âlemlerin Rabbi olan Allahu Azimüşşânım. Bana ibadet edin buyurmuştuk, onlara. siz varsınız. Ben de âlemlerin Rabbi olan Allahu Azimüşşânım. Bana ibadet edin buyurmuştuk, onlara.

Ve-tekatta'û emrahüm beynehüm. Fakat içleri aralarında ihtilafa düşürmüş, parçalamışlardı. Ve-tekatta'û emrahüm beynehüm. Fakat içleri aralarında ihtilafa düşürmüş, parçalamışlardı.

Küllün ileynâ râci'ûn. Hepsi bize rücû ediyorlardı, Küllün ileynâ râci'ûn. Hepsi bize rücû ediyorlardı,

Fe-men ya'mel mine's-sâlihâti ve-hüve mü'minün fe-lâ küfrâne li-sa'yihî.Fe-men ya'mel mine's-sâlihâti ve-hüve mü'minün fe-lâ küfrâne li-sa'yihî. Ama böyle gurup gurup, bölük bölük, yol yol ayrılanlardan kim salih işler işlerse ve mümin olarak yaşarsa: Ama böyle gurup gurup, bölük bölük, yol yol ayrılanlardan kim salih işler işlerse ve mümin olarak yaşarsa:

Ve-innâ le-hû kâtibûne. Dünyada işlediği hayırlı işleri karşılıksız kalmaz.Ve-innâ le-hû kâtibûne. Dünyada işlediği hayırlı işleri karşılıksız kalmaz. Küfrana maruz kalmazlar. Elbet mükâfatını görürler. Küfrana maruz kalmazlar. Elbet mükâfatını görürler.

Ve-innâ le-hû kâtibûne. Çünkü biz yaptıkları işleri yazıyoruz.Ve-innâ le-hû kâtibûne. Çünkü biz yaptıkları işleri yazıyoruz. Melekler tarafından tespit ediliyor.Melekler tarafından tespit ediliyor. İyilik yapan mükâfat görecek. Kötülük yapan ceza çekecek. İyilik yapan mükâfat görecek. Kötülük yapan ceza çekecek.

Ve-harâmün 'alâ karyetin ehleknâhâ ennehüm lâ-yerci'ûne.Ve-harâmün 'alâ karyetin ehleknâhâ ennehüm lâ-yerci'ûne. Hattâ izâ futihat ye'cûcü ve me'cûcü ve hüm min külli hadebin yensilûne.Hattâ izâ futihat ye'cûcü ve me'cûcü ve hüm min külli hadebin yensilûne. Yecüc ve mecüc ortaya çıkarılacağı zaman onu anlatıyor. Yecüc ve mecüc ortaya çıkarılacağı zaman onu anlatıyor.

Ve-kterabe'l-va'dü'l-hakk. Kıyamet yaklaşmış. Ve-kterabe'l-va'dü'l-hakk. Kıyamet yaklaşmış.

Fe-izâ hiye şâhısatün ebsâru'l-lezîne keferû. O koptuğu zaman kâfirlerin gözleri fal taşı gibi açılacak. Fe-izâ hiye şâhısatün ebsâru'l-lezîne keferû. O koptuğu zaman kâfirlerin gözleri fal taşı gibi açılacak.

Ya veylenâ kad künnâ fî-ğafletin min hâzâ bel künnâ zâlimîne. O zaman durumlarını anlayacaklar.Ya veylenâ kad künnâ fî-ğafletin min hâzâ bel künnâ zâlimîne. O zaman durumlarını anlayacaklar. Vay be, biz bu işten ne kadar gafilmişiz! Zalimler imişiz! Diyecekler. Vay be, biz bu işten ne kadar gafilmişiz! Zalimler imişiz! Diyecekler.

İnneküm ve-mâ ta'büdûne min dûni'llahi hasabü cehennem.İnneküm ve-mâ ta'büdûne min dûni'llahi hasabü cehennem. Ey kâfirler, siz ve sizin taptığınız putların hepsi, cehennem odunudur. Ey kâfirler, siz ve sizin taptığınız putların hepsi, cehennem odunudur.

Entüm le-hâ vâridûne. Sizler, cehenneme hepiniz gireceksiniz. Entüm le-hâ vâridûne. Sizler, cehenneme hepiniz gireceksiniz.

Lev-kâne hâülâi âliheten mâ veradühâ.Lev-kâne hâülâi âliheten mâ veradühâ. Eğer o putları hakikaten ilah olsalardı, onlar ve kendileri cehenneme girmezlerdi. Eğer o putları hakikaten ilah olsalardı, onlar ve kendileri cehenneme girmezlerdi.

Ve-küllün fî-hâ hâlidûne. Hâlbuki girecekler. Hepsi cehennemde ebedi kalacaklar. Ve-küllün fî-hâ hâlidûne. Hâlbuki girecekler. Hepsi cehennemde ebedi kalacaklar.

Le-hüm fî-hâ zefîrun ve-hüm fî-hâ lâ-yesme'ûne. Orada cehennemin soluması olacak.Le-hüm fî-hâ zefîrun ve-hüm fî-hâ lâ-yesme'ûne. Orada cehennemin soluması olacak. Ve onlar hiçbir şey işitemeyecekler. İnne'llezîne sebekat lehüm minne'l-hüsnâ.Ve onlar hiçbir şey işitemeyecekler.

İnne'llezîne sebekat lehüm minne'l-hüsnâ.
Ama mü'min olup Allah'ın kendilerine hayırlar takdir etmiş olduğu mü'min kullara gelince: Ama mü'min olup Allah'ın kendilerine hayırlar takdir etmiş olduğu mü'min kullara gelince:

Ülâike anhâ müb'adûne. Onlar bu cehennemin azabından mahfuz ve uzak olacaklar. Uzaklaştırılmış olacaklar. Ülâike anhâ müb'adûne. Onlar bu cehennemin azabından mahfuz ve uzak olacaklar. Uzaklaştırılmış olacaklar.

Lâ-yesme'ûne hasîsehâ. Cehennemin fokurtusunu duymayacaklar. Lâ-yesme'ûne hasîsehâ. Cehennemin fokurtusunu duymayacaklar.

Ve-hüm fî meştehet enfüsühüm hâlidûn.Ve-hüm fî meştehet enfüsühüm hâlidûn. Nefislerinin beğendiği güzel mülklerde, ebedî cennette mütenaim olacaklar. Nefislerinin beğendiği güzel mülklerde, ebedî cennette mütenaim olacaklar.

Lâ-yehzünühümü'l-feze'u'l-ekberu. En büyük korku, onları mahzun etmeyecek.Lâ-yehzünühümü'l-feze'u'l-ekberu. En büyük korku, onları mahzun etmeyecek. Öteki insanlar titrerken, korkarken; bunlarda bu bahis konusu bile olmayacak. Öteki insanlar titrerken, korkarken; bunlarda bu bahis konusu bile olmayacak.

Ve-tetelekkâhümü'l-melâiketi. Melekler onları güzel bir şekilde 'hoş geldiniz' diye karşılayacaklar. Ve-tetelekkâhümü'l-melâiketi. Melekler onları güzel bir şekilde 'hoş geldiniz' diye karşılayacaklar.

Hâzâ yevmükümü'llezî küntüm tû'adûne.Hâzâ yevmükümü'llezî küntüm tû'adûne. Bu size Allah'ın vaad ettiği, sizin bu mükâfâtlara ereceğiniz,Bu size Allah'ın vaad ettiği, sizin bu mükâfâtlara ereceğiniz, cennete gireceğiniz gün işte, diye karşılayacaklar. cennete gireceğiniz gün işte, diye karşılayacaklar.

Yevme natvi's-semâe ke-tayyi's-sicilli li'l-kütübi.Yevme natvi's-semâe ke-tayyi's-sicilli li'l-kütübi. O gün gökleri, fermanların yuvarlak dürüldüğü gibi dürüp katlayacağız. Gökler kapatılacak. O gün gökleri, fermanların yuvarlak dürüldüğü gibi dürüp katlayacağız. Gökler kapatılacak.

Kemâ bede'nâ evvele halkın nü'îduhû.Kemâ bede'nâ evvele halkın nü'îduhû. Mahlûkâtı ilk yaratmaya başladığımız gibi tekrar gerisin geriye yok etmeye,Mahlûkâtı ilk yaratmaya başladığımız gibi tekrar gerisin geriye yok etmeye, dürüp katlayıp, yok etmeye girişeceğiz. Va'den aleynâ. Bu bizim kullara bildirdiğimiz vaattir. dürüp katlayıp, yok etmeye girişeceğiz.

Va'den aleynâ. Bu bizim kullara bildirdiğimiz vaattir.

İnnâ künnâ fâ'ilîne. Biz muhakkak bu vaat ettiklerimizi yapacağız. İnnâ künnâ fâ'ilîne. Biz muhakkak bu vaat ettiklerimizi yapacağız.

Ve-le-kad ketabnâ fi'z-zebûri min ba'di'z-zikri enne'l-erda yerisühâ 'ibâdiye's-sâlihûne.Ve-le-kad ketabnâ fi'z-zebûri min ba'di'z-zikri enne'l-erda yerisühâ 'ibâdiye's-sâlihûne. Zebur kitabında da daha önce indirilen zikirden sonra buyurmuştuk ki:Zebur kitabında da daha önce indirilen zikirden sonra buyurmuştuk ki: "Yeryüzünü benim salih kullarım alacaklar." Onlara miras kalacak, yeryüzü."Yeryüzünü benim salih kullarım alacaklar." Onlara miras kalacak, yeryüzü. Kâfirlerin eline kalmayacak. Mü'min kullarıma gelecek. Kâfirlerin eline kalmayacak. Mü'min kullarıma gelecek.

İnne fî hâzâ le-belâğan li-kavmin âbidîne.İnne fî hâzâ le-belâğan li-kavmin âbidîne. Burada abid, ibadet ehli kavimler için bir tebliğ, bir açıklama vardır. Burada abid, ibadet ehli kavimler için bir tebliğ, bir açıklama vardır.

Ve-mâ erselnâke illâ rahmeten li'l-âlemîne.Ve-mâ erselnâke illâ rahmeten li'l-âlemîne. Biz seni başka bir sebeple değil ancak âlemlere rahmet olarak indirdik.Biz seni başka bir sebeple değil ancak âlemlere rahmet olarak indirdik. Gönderdik. İrsal eyledik, ey Resûlüm. Kul innemâ yûhâ ileyye. De ki onlara bana Allah vahyediyor. Gönderdik. İrsal eyledik, ey Resûlüm.

Kul innemâ yûhâ ileyye. De ki onlara bana Allah vahyediyor.

Ennemâ ilâhüküm ilâhün vâhidüne. Sizin ilahınız tek bir ilahtır o da Allah'tır. Başka şerîki, nazîri yoktur. Ennemâ ilâhüküm ilâhün vâhidüne. Sizin ilahınız tek bir ilahtır o da Allah'tır. Başka şerîki, nazîri yoktur.

Fe-hel entüm müslimûne. Bunu kabul edip, teslim oluyor musunuz? Müslüman oluyor musunuz? Fe-hel entüm müslimûne. Bunu kabul edip, teslim oluyor musunuz? Müslüman oluyor musunuz?

Fe in tevellev fe kul âzentüküm 'alâ sevâin.Fe in tevellev fe kul âzentüküm 'alâ sevâin. Eğer onlar dönerlerse, kabul etmezlerse, senin tebliğini anlamazlar, inanmazlarsa: Eğer onlar dönerlerse, kabul etmezlerse, senin tebliğini anlamazlar, inanmazlarsa:

Ve-in-edrî e-karîbün em-beîdün mâ-tû'adûne.Ve-in-edrî e-karîbün em-beîdün mâ-tû'adûne. Bilmiyorum ki Allah'ın size vaat ettiği, tehdit ettiği o cezalar yakında mı gelecek başınıza.Bilmiyorum ki Allah'ın size vaat ettiği, tehdit ettiği o cezalar yakında mı gelecek başınıza. Yoksa uzak zamanda mı gelecek. Yoksa uzak zamanda mı gelecek.

İnnehû ya'lemü mâ-tektümûne.İnnehû ya'lemü mâ-tektümûne. O sözün âşikâre söyleneni de bilir.O sözün âşikâre söyleneni de bilir. Söylemeyip de içinizde sakladığınız niyetlerinizi de bilir Allahu Teâlâ hazretleri. Söylemeyip de içinizde sakladığınız niyetlerinizi de bilir Allahu Teâlâ hazretleri.

Ve-in-edrî le-'allehû fitnetün le-küm ve metâ'un ilâ-hînin.Ve-in-edrî le-'allehû fitnetün le-küm ve metâ'un ilâ-hînin. Yoksa sizin başınıza birden azap gelmemesi bir imtihan mıdır? Yoksa sizin başınıza birden azap gelmemesi bir imtihan mıdır?

Yoksa bir müddet sizi Allah nimetler içinde yaşatıp,Yoksa bir müddet sizi Allah nimetler içinde yaşatıp, ondan sonra mı başınıza balyoz gibi felaket inecek, bilmiyorum. ondan sonra mı başınıza balyoz gibi felaket inecek, bilmiyorum.

Kâle Rabbi'hküm bi'l-hakkı. Dedi ki Peygamber Efendimiz: "Yâ Rabbi hak ile hükmet." Hakkı yap. Kâle Rabbi'hküm bi'l-hakkı. Dedi ki Peygamber Efendimiz: "Yâ Rabbi hak ile hükmet." Hakkı yap.

Ve-rabbünâ'r-rahmânü'l-müste'anü alâ mâ-tesıfûne.Ve-rabbünâ'r-rahmânü'l-müste'anü alâ mâ-tesıfûne. Yâ Rabbi tebliğ ettik. Kâfirler bir tarafta, biz bir tarafta.Yâ Rabbi tebliğ ettik. Kâfirler bir tarafta, biz bir tarafta. Bizim aramızda Hak olarak, Hak ile hükmet. Yani bize hakkımızı ver. Bizim aramızda Hak olarak, Hak ile hükmet. Yani bize hakkımızı ver.

Kâfirlerde hakları neyse alsın. Aramızda sen hâkim ol. Mahkeme-i kübrâda sen hakemlik yap yâ Rab. Kâfirlerde hakları neyse alsın. Aramızda sen hâkim ol. Mahkeme-i kübrâda sen hakemlik yap yâ Rab.

Bizim Rabbimiz rahmandır, müsteamdır. Kendisinden yardım istenen güç, kuvvet sahibidir. Bizim Rabbimiz rahmandır, müsteamdır. Kendisinden yardım istenen güç, kuvvet sahibidir.

'Alâ mâ tesifûne. ''Ey kâfirler;sizin uydurduğunuz, söylediklerinize karşı biz Rabbimize dayanmışız.'Alâ mâ tesifûne. ''Ey kâfirler;sizin uydurduğunuz, söylediklerinize karşı biz Rabbimize dayanmışız. Yardımı ondan isteriz.'' de ey Resûlüm. İster inansınlar ister inanmasınlar. Yardımı ondan isteriz.'' de ey Resûlüm. İster inansınlar ister inanmasınlar.

Böyle birçok peygamberin hikâyesi anlatılan bir bölüm geldi. Onu okumuş olduk.Böyle birçok peygamberin hikâyesi anlatılan bir bölüm geldi. Onu okumuş olduk. Allah celle celalüh'ün kâinatın yaratıldığı, insanların yaratıldığı zamandan beriAllah celle celalüh'ün kâinatın yaratıldığı, insanların yaratıldığı zamandan beri bu iman ve küfür meselesi mücadelesinde bizi mü'minler cephesinden ayırmasın. bu iman ve küfür meselesi mücadelesinde bizi mü'minler cephesinden ayırmasın.

Bizi sevdiği mü'min kullarından eylesin. Peygamber Efendimiz'in şefaatine erdirsin.Bizi sevdiği mü'min kullarından eylesin. Peygamber Efendimiz'in şefaatine erdirsin. Bu isimlerini saydığımız peygamberlerin şefaatine, iltifatına erdirsin. Bu isimlerini saydığımız peygamberlerin şefaatine, iltifatına erdirsin.

Hepsi mahşer gününde Peygamber Efendimiz'in livaü'l- hamdi altında peygamberler,Hepsi mahşer gününde Peygamber Efendimiz'in livaü'l- hamdi altında peygamberler, sıddıklar, şehitler, salihler toplanacak. Bizi de onlarla beraber o bayrağın altında toplasın. sıddıklar, şehitler, salihler toplanacak. Bizi de onlarla beraber o bayrağın altında toplasın.

Cennette Peygamber Efendimiz'e komşu eylesin. Rızasına vasıl eylesin. Rıdvân-ı ekberine erdirsin.Cennette Peygamber Efendimiz'e komşu eylesin. Rızasına vasıl eylesin. Rıdvân-ı ekberine erdirsin. Firdevs-i Âlâ'ya dâhil eylesin. Havz-ı Kevser'den doya doya içmeyi nasip eylesin. Firdevs-i Âlâ'ya dâhil eylesin. Havz-ı Kevser'den doya doya içmeyi nasip eylesin.

Cemaliyle müşerref eylesin. Habîb-i Edîbi'ne komşu eylesin.Cemaliyle müşerref eylesin. Habîb-i Edîbi'ne komşu eylesin. Dünyada da güzel yüzünü, sık sık görmeyi nasip eylesin. Dünyada da güzel yüzünü, sık sık görmeyi nasip eylesin.

Bi hürmeti esrâ-ı sûreti'l-Fatiha. Bi hürmeti esrâ-ı sûreti'l-Fatiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2