Namaz Vakitleri

23 Cemâziye'l-Evvel 1446
25 Kasım 2024
İmsak
06:25
Güneş
07:55
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Evliliğin Faziletleri

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

6 Şevvâl 1418 / 03.02.1998
Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın yurtdışında bulunduğu zamanlarda, özellikle 7 Mayıs 1997 günü Türkiye’den ayrıldıktan sonra gurbet ellerde; Avustralya, Almanya, İsveç, İngiltere, Hollanda, ABD ve farklı ülkelerde yapmış oldukları sohbetlerdir.

Avustralya’da sabah ve yatsı namazından sonra, çeşitli camilerde yaptıkları hadis ve tefsir sohbetleri, İsveç’te son Ramazan ayı boyunca yaptıkları konuşmalar, aile eğitim toplantılarında yaptıkları konuşmalar ve konferanslardan oluşmaktadır.

Bu konuşmalar, Ak-Radyo’da “Gurbet Sohbetleri” adı altında yayımlanmıştır.
Hangi Kadınlarla Evlenmek Helaldir, Evli Müslümanın İbadetinin Sevabı Daha Fazladır, Allah (c.c) ın En Sevmediği Helal Boşanmadır | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Evliliğin Faziletleri

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

6 Şevvâl 1418 / 03.02.1998
Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın yurtdışında bulunduğu zamanlarda, özellikle 7 Mayıs 1997 günü Türkiye’den ayrıldıktan sonra gurbet ellerde; Avustralya, Almanya, İsveç, İngiltere, Hollanda, ABD ve farklı ülkelerde yapmış oldukları sohbetlerdir.

Avustralya’da sabah ve yatsı namazından sonra, çeşitli camilerde yaptıkları hadis ve tefsir sohbetleri, İsveç’te son Ramazan ayı boyunca yaptıkları konuşmalar, aile eğitim toplantılarında yaptıkları konuşmalar ve konferanslardan oluşmaktadır.

Bu konuşmalar, Ak-Radyo’da “Gurbet Sohbetleri” adı altında yayımlanmıştır.
Hangi Kadınlarla Evlenmek Helaldir, Evli Müslümanın İbadetinin Sevabı Daha Fazladır, Allah (c.c) ın En Sevmediği Helal Boşanmadır | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

el-Hamdülillâhirabbilâlemîn el-Hamdülillâhirabbilâlemîn

es-Salâtü ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirînees-Salâtü ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîne Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn ve mentebiahû bi-ihsânin ecmaîn et-tayyibîn et-tahirîn. Emmâ ba'd: Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn ve mentebiahû bi-ihsânin ecmaîn et-tayyibîn et-tahirîn.

Emmâ ba'd:

Aziz muhterem kardeşlerim! Aziz muhterem kardeşlerim!

Hangi kadınların insanlara helal olduğuHangi kadınların insanlara helal olduğu hangi kadınların haram olduğu, nikâhlarının mümkün olmadığı meselesi var. hangi kadınların haram olduğu, nikâhlarının mümkün olmadığı meselesi var.

Hurrimet aleyküm. "Size haram kılındı." Hurrimet aleyküm. "Size haram kılındı." Ümmehâtüküm. "Şu kadınlar size haram kılındı, şunlarla nikâhınız bahis konusu olmaz." Ümmehâtüküm. "Şu kadınlar size haram kılındı, şunlarla nikâhınız bahis konusu olmaz."

Subhânellezî haleka'l-ezvâca küllehâ. Subhânellezî haleka'l-ezvâca küllehâ.

Hurmanın bile erkeği var dişisi var, fıstığın erkeği var dişisi var. Hurmanın bile erkeği var dişisi var, fıstığın erkeği var dişisi var. Erkek dişi yaratmış, çift çift yaratmış. Erkek dişi yaratmış, çift çift yaratmış.

Çift kelimesinin de anlamı karşıt; o ona terazili, bir şu bir şu. Çift kelimesinin de anlamı karşıt; o ona terazili, bir şu bir şu. Mesela zamanda çiftlik, çift oluş;Mesela zamanda çiftlik, çift oluş; bir geceyi yaratmış bir gündüzü yaratmış, bir yazı yaratmış, bir kışı yaratmış gibi… bir geceyi yaratmış bir gündüzü yaratmış, bir yazı yaratmış, bir kışı yaratmış gibi…

Çift deyince ille çiftleşen çiftler mânasına değil. Çift deyince ille çiftleşen çiftler mânasına değil. Allahu Teâlâ hazretleri böyle böyle çeşitleri yaratmış. Allahu Teâlâ hazretleri böyle böyle çeşitleri yaratmış. Bir kadınla bir erkek evlenecek, nesil öyle devam edecek, kanun-u ilâhî, mahlûkatı arasında böyle.Bir kadınla bir erkek evlenecek, nesil öyle devam edecek, kanun-u ilâhî, mahlûkatı arasında böyle. Âdetullah; şimdiki insanların tabiat kanunu dedikleri Âdetullah; şimdiki insanların tabiat kanunu dedikleri -ki tabiatı da yaratan Allah, tabiata kanunları koyan da Allah--ki tabiatı da yaratan Allah, tabiata kanunları koyan da Allah- evlilik yoluyla erkekle dişinin nesilleri oluyor, nesiller devam ediyor. evlilik yoluyla erkekle dişinin nesilleri oluyor, nesiller devam ediyor.

Hanımda bir yumurta teşekkül ettiği halde erkekle evlilik olmazsa oradan çocuk olmuyor.Hanımda bir yumurta teşekkül ettiği halde erkekle evlilik olmazsa oradan çocuk olmuyor. Bir istisnası var, İsa aleyhisselam'ın annesi Meryem validemiz!Bir istisnası var, İsa aleyhisselam'ın annesi Meryem validemiz! Allahu Teâlâ hazretleri ona da Cebrail aleyhisselam'ı göndermiş. Allahu Teâlâ hazretleri ona da Cebrail aleyhisselam'ı göndermiş.

Fe temessele lehâ beşeran seviyyen. Cebrail aleyhisselam karşısına çıkmış. Diyor ki; Fe temessele lehâ beşeran seviyyen.

Cebrail aleyhisselam karşısına çıkmış. Diyor ki;

İnni eûzü bi'r-rahmâni minke in künte takiyyen. İnni eûzü bi'r-rahmâni minke in künte takiyyen. "Sen Allah'tan korkan bir insansan ben senden Allah'a sığınırım!" O da diyor ki; "Sen Allah'tan korkan bir insansan ben senden Allah'a sığınırım!"

O da diyor ki;

"Beni Allah gönderdi, ben meleğim. Sana bir evlat bağışlamak için gönderdi!" "Beni Allah gönderdi, ben meleğim. Sana bir evlat bağışlamak için gönderdi!"

Babasız ama Cebrail aleyhisselam'ı göndermiş.Babasız ama Cebrail aleyhisselam'ı göndermiş. Vücudunda Allah nasıl bir şey nasip ettiyse, Vücudunda Allah nasıl bir şey nasip ettiyse, evlenmediği halde Allah'ın lütfuyla İsa aleyhisselam dünyaya gelmiş. Hayatta, beşer tarihinde ilk!evlenmediği halde Allah'ın lütfuyla İsa aleyhisselam dünyaya gelmiş. Hayatta, beşer tarihinde ilk! Bir, tek olan Meryem validemizin evlenmeden kendi rahiminden evlat olması, İsa aleyhisselam'ın olması!Bir, tek olan Meryem validemizin evlenmeden kendi rahiminden evlat olması, İsa aleyhisselam'ın olması! Ondan sonra başından, Hz. Âdem atamız zamanından cihanın sonuna kadar nesil evlilikle devam ediyor,Ondan sonra başından, Hz. Âdem atamız zamanından cihanın sonuna kadar nesil evlilikle devam ediyor, kanun-u ilâhî böyle. Mahlûklar arasında da böyle: Horoz var, tavuk var; boğa var, inek var; kanun-u ilâhî böyle. Mahlûklar arasında da böyle: Horoz var, tavuk var; boğa var, inek var; koç var, kuzu var; teke var, keçi var… Dişili erkekli! koç var, kuzu var; teke var, keçi var… Dişili erkekli!

Hikmet-i ilâhîde dişide yumurta olduğu halde erkeğin yumurtası ile aşılanma olmadığı zamanHikmet-i ilâhîde dişide yumurta olduğu halde erkeğin yumurtası ile aşılanma olmadığı zaman tohum yetişmiyor. Mesela bizim bu köye fıstık ektiler, fıstık üretmeye kalktılar.tohum yetişmiyor. Mesela bizim bu köye fıstık ektiler, fıstık üretmeye kalktılar. Fıstıklar buruşuk buruşuk oldu, tohumları gelişmedi. Uzman çağırdılar. Fıstıklar buruşuk buruşuk oldu, tohumları gelişmedi. Uzman çağırdılar. Bana nakledilen, ben köyde yoktum. Uzman demiş ki; Bana nakledilen, ben köyde yoktum. Uzman demiş ki;

"Erkek ağaç yok, bunlar ondan olmuyor." Erkek fıstık ağacı dikmişler. "Erkek ağaç yok, bunlar ondan olmuyor."

Erkek fıstık ağacı dikmişler.
O zaman fıstıklar tombul tombul olmuş. İncirin de erkeği dişisi vardır.O zaman fıstıklar tombul tombul olmuş. İncirin de erkeği dişisi vardır. Erkek hurmanın şeyini dişi hurmanın ağaçlarına dallarına bağlarlar, hurma öyle olur.Erkek hurmanın şeyini dişi hurmanın ağaçlarına dallarına bağlarlar, hurma öyle olur. Bir sene Efendimiz demiş ki; "Bunu yapmayın!" Yapmamışlar; o sene hurma olmamış.Bir sene Efendimiz demiş ki;

"Bunu yapmayın!"

Yapmamışlar; o sene hurma olmamış.
Allah'ın hikmeti! Oradan gelecek. Allah'ın hikmeti! Oradan gelecek. Çiçekler de öyle: Çiçeklerin tozları havaya karışır, uçuşur, rüzgâr götürür, taşır. Çiçekler de öyle: Çiçeklerin tozları havaya karışır, uçuşur, rüzgâr götürür, taşır. Öteki dişinin üzerine gelir. Orada onunla karşılaşınca o zaman meyve olur, Öteki dişinin üzerine gelir. Orada onunla karşılaşınca o zaman meyve olur, aksi takdirde meyve olmaz veya meyve yenilmez. İncir işe yaramaz, fıstık işe yaramaz.aksi takdirde meyve olmaz veya meyve yenilmez. İncir işe yaramaz, fıstık işe yaramaz. Kanun-u ilâhî böyle! Kanun-u ilâhî böyle! Kanun-u ilâhî böyle!

Kanun-u ilâhî böyle!

İnsanlar da evlilik yoluyla ürerler, üreme kanunu böyle! İnsanlar da evlilik yoluyla ürerler, üreme kanunu böyle! Evlenmek helaldir, evlilik dışı birleşmek haramdır. Evlenmeye nikâh derler. Evlenmek helaldir, evlilik dışı birleşmek haramdır. Evlenmeye nikâh derler. Evlenmeden birleşmeye zina veya sifah derler; sin, te, noktasız ha; sifah derler. Evlenmeden birleşmeye zina veya sifah derler; sin, te, noktasız ha; sifah derler.

Ve hallallahu'n-nikâh. "Allah nikâhı helal kılmıştır!" Ve harrame's-sifâh. "Zinayı haram kılmıştır." Ve hallallahu'n-nikâh. "Allah nikâhı helal kılmıştır!" Ve harrame's-sifâh. "Zinayı haram kılmıştır."

İnsan bebeği nazlı, nazenin bir mahlûktur. Doğduğu zaman bir işe yaramaz, bir şey beceremez.İnsan bebeği nazlı, nazenin bir mahlûktur. Doğduğu zaman bir işe yaramaz, bir şey beceremez. Çevresini bilmez. Çevresini bilmez. Bazı mahlûkların yavrusu doğar doğmaz annesinin yaptığı iş gibi işleri hemen annesinin çevresinde yapmaya başlarlar.Bazı mahlûkların yavrusu doğar doğmaz annesinin yaptığı iş gibi işleri hemen annesinin çevresinde yapmaya başlarlar. Ama insan yavrusu âciz bir mahlûktur, bakıma muhtaçtır, annesi bakacaktır. Ama insan yavrusu âciz bir mahlûktur, bakıma muhtaçtır, annesi bakacaktır. Doğumdan sonra otuz-kırk günlük bir lohusalık devresi vardır, zor bir devredir.Doğumdan sonra otuz-kırk günlük bir lohusalık devresi vardır, zor bir devredir. Vücudunda kanama vardır, yara vardır. O yaranın iyi olması için kocanın da ona bakması lazım. Vücudunda kanama vardır, yara vardır. O yaranın iyi olması için kocanın da ona bakması lazım. Kanun-u ilâhî böyle! Yuva olması lazımdır. Yuva meşrudur.Kanun-u ilâhî böyle! Yuva olması lazımdır.

Yuva meşrudur.
Evlilik, nikâh meşrudur, makbuldür. Zina gayrimeşrudur, günahtır, yasaktır.Evlilik, nikâh meşrudur, makbuldür. Zina gayrimeşrudur, günahtır, yasaktır. Evlilikten sevap hâsıl olur. Evlenen insanın namazının sevabı artar, ibadetinin sevabı artar.Evlilikten sevap hâsıl olur. Evlenen insanın namazının sevabı artar, ibadetinin sevabı artar. Rakamı biliyordum ama karıştırdım.Rakamı biliyordum ama karıştırdım. Galiba; seksen iki kat daha sevabı fazla olur, diye hadîs-i şerîf var.Galiba; seksen iki kat daha sevabı fazla olur, diye hadîs-i şerîf var. Adam bir gün önce bekârdı, öğle namazı kılıyordu, bir sevap kazanıyordu. Adam bir gün önce bekârdı, öğle namazı kılıyordu, bir sevap kazanıyordu. Evlendi, evlendiği zaman öğle namazı kıldı, sevabı seksen iki misli daha fazla! Evlendi, evlendiği zaman öğle namazı kıldı, sevabı seksen iki misli daha fazla!

Nikâhta bereket vardır, ibadetlerde sevap vardır, kâr vardır.Nikâhta bereket vardır, ibadetlerde sevap vardır, kâr vardır. Kadının bütün akrabaları erkeğin de akrabası olur, erkeğin bütün akrabaları kadının da akrabası olur.Kadının bütün akrabaları erkeğin de akrabası olur, erkeğin bütün akrabaları kadının da akrabası olur. Erkeğin anasına-babasına kız, "baba" der. Kızın babasına-anasına damat; "baba, ana" der. Erkeğin anasına-babasına kız, "baba" der. Kızın babasına-anasına damat; "baba, ana" der. Bir misli birden akrabalar zamlanır, yüzde yüz zamlanır. Düğün olur olmaz ne oluyor? Bir misli birden akrabalar zamlanır, yüzde yüz zamlanır.

Düğün olur olmaz ne oluyor?

Akrabalar yüzde yüz zamlı tarife, hemen akrabalar bir misli artar ve insanın dini kuvvetlenir.Akrabalar yüzde yüz zamlı tarife, hemen akrabalar bir misli artar ve insanın dini kuvvetlenir. Bir insan evlendi mi dininin yarısını kurtarmış olur. Bir insan evlendi mi dininin yarısını kurtarmış olur.

Dini bütün bir müslüman olsun.Dini bütün bir müslüman olsun. Evlenince artık delikanlılık bitti, başından kavak yelleri esmesi durdu, artık akan sular duruldu.Evlenince artık delikanlılık bitti, başından kavak yelleri esmesi durdu, artık akan sular duruldu. Delişmenlik devresi bitti, adam oldu. Çünkü evlendi, çoluk çocuk sahibi oldu. Delişmenlik devresi bitti, adam oldu. Çünkü evlendi, çoluk çocuk sahibi oldu.

Evlilik sevaptır. Hatta Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdu ki; Evlilik sevaptır. Hatta Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdu ki;

"Hanımla beyin evlilik muamelesi, münasebet-i cinsiyesi sevaptır!" "Hanımla beyin evlilik muamelesi, münasebet-i cinsiyesi sevaptır!"

Dediler ki; "Yâ Resûlullah! İnsan hem şehvetini teskin ediyor hem de sevap mı?" Dediler ki;

"Yâ Resûlullah! İnsan hem şehvetini teskin ediyor hem de sevap mı?"

"Evet, sevaptır." buyurdu. Sevap var, sevaptır! "Evet, sevaptır." buyurdu.

Sevap var, sevaptır!
Evliliğin en büyük mükâfatı Allah'ın insana evlat vermesidir. İnsan nesli devam ediyor.Evliliğin en büyük mükâfatı Allah'ın insana evlat vermesidir. İnsan nesli devam ediyor. Dünyada evlilik var ama bir devre çocuk olmasa veya evlilik olmasa dünya biter.Dünyada evlilik var ama bir devre çocuk olmasa veya evlilik olmasa dünya biter. Mevcutlar ihtiyarlayıp öldükten sonra dünya bomboş kalır, ıssız kalır. Mevcutlar ihtiyarlayıp öldükten sonra dünya bomboş kalır, ıssız kalır. Değirmenin suyu çekilmiş gibi olur, şu cihanın süsü olan insan nesli biter. Değirmenin suyu çekilmiş gibi olur, şu cihanın süsü olan insan nesli biter. Evlilikle devam ediyor, sevaptır. Evlilikle devam ediyor, sevaptır.

İnsanın evine yiyecek içecek götürmesi, hanımına ve çoluk çocuğuna bakması çok sevaptır.İnsanın evine yiyecek içecek götürmesi, hanımına ve çoluk çocuğuna bakması çok sevaptır. Sevabı, bire yedi yüz mislidir. Bir file götürdü mü yedi yüz file götürmüş demektir,Sevabı, bire yedi yüz mislidir. Bir file götürdü mü yedi yüz file götürmüş demektir, bir kamyon götürmüş gibidir. bir kamyon götürmüş gibidir. Bir milyon harcadı mı sanki yedi yüz milyon harcamış gibidir, servet dökmüş gibidir.Bir milyon harcadı mı sanki yedi yüz milyon harcamış gibidir, servet dökmüş gibidir. Onun için eve de bol bol ikramda bulunmak lazım.Onun için eve de bol bol ikramda bulunmak lazım. Çoluk çocuğa verilen, yapılan masraflar çok kârlı bir yatırımdır, Allah büyük sevap verir.Çoluk çocuğa verilen, yapılan masraflar çok kârlı bir yatırımdır, Allah büyük sevap verir. Hem çoluk çocuğu da seviniyor. Çoluk çocuğun gözü doyunca hırsızlığa kalkışmazlar.Hem çoluk çocuğu da seviniyor. Çoluk çocuğun gözü doyunca hırsızlığa kalkışmazlar. Arsızlığa, yüzsüzlüğe kalkışmazlar. Gözü tok olur. Çocuğa da öğretmek lazım: Arsızlığa, yüzsüzlüğe kalkışmazlar. Gözü tok olur. Çocuğa da öğretmek lazım:

"Aman evladım! Sakın haram yeme, haram yedin mi mahvolursun! "Aman evladım! Sakın haram yeme, haram yedin mi mahvolursun! Sakın evladım, lütfen, ne istiyorsan söyle! Her şeyi çokça alalım, ne istersen alayım;Sakın evladım, lütfen, ne istiyorsan söyle! Her şeyi çokça alalım, ne istersen alayım; yapma evladım, etme evladım!yapma evladım, etme evladım! Sakın kimsenin bir şeyine müsaadesi olmadan, ikramı olmadan el uzatma, alma evladım!Sakın kimsenin bir şeyine müsaadesi olmadan, ikramı olmadan el uzatma, alma evladım! Canın erik istiyorsa gel, "Canım erik istedi." de; sana istediğin kadar alayım.Canın erik istiyorsa gel, "Canım erik istedi." de; sana istediğin kadar alayım. Elma istiyorsan elma alayım, oyuncak istiyorsan oyuncak alayım…" Elma istiyorsan elma alayım, oyuncak istiyorsan oyuncak alayım…"

Ama harama günaha [el uzatma] evladım! Anladın mı, haram çok fena! Ama harama günaha [el uzatma] evladım! Anladın mı, haram çok fena! Haram yiyenin Allah kırk sabah ibadetini kabul etmiyor, kırk sabah! Haram yiyenin Allah kırk sabah ibadetini kabul etmiyor, kırk sabah! Kırk gün önce bir haram yemiş olan insanın kırk gün ibadeti kabul olmuyor.Kırk gün önce bir haram yemiş olan insanın kırk gün ibadeti kabul olmuyor. Abdest aldı, camiye geldi, namaz kıldı; o kadar sevaplı işler. Haram yedi mi sevap yok! Abdest aldı, camiye geldi, namaz kıldı; o kadar sevaplı işler. Haram yedi mi sevap yok!

"Aman evladım, sakın haram yeme!.." deyip gözünü dışarıda, komşunun bahçesindeki olmamış eriğe,"Aman evladım, sakın haram yeme!.." deyip gözünü dışarıda, komşunun bahçesindeki olmamış eriğe, elmaya bakmaktan çevirmek lazım. Öğretmek lazım.elmaya bakmaktan çevirmek lazım. Öğretmek lazım. Gözünü de doyurmak lazım, doyururken de öğretmek lazım.Gözünü de doyurmak lazım, doyururken de öğretmek lazım. Gözün aç olsa bile, karnın aç bile olsa yeme, demek lazım. Gözün aç olsa bile, karnın aç bile olsa yeme, demek lazım.

Benim köyde bir amcam vardı, dürüst bir amcaydı. Kendisinin reyine müracaat edilen, Benim köyde bir amcam vardı, dürüst bir amcaydı. Kendisinin reyine müracaat edilen, sözü sohbeti dinlenilen köyün namuslu, dürüst kişilerindendi amcam. Herkes fikrini ona sorardı.sözü sohbeti dinlenilen köyün namuslu, dürüst kişilerindendi amcam. Herkes fikrini ona sorardı. Askerdeyken birlik dağlara çıkmış: "Hadi bakalım, askerî harekât var, dağlara!" Askerdeyken birlik dağlara çıkmış:

"Hadi bakalım, askerî harekât var, dağlara!"

Dağlara çıkmışlar. Dağlarda askerî birliğe yemek gelmemiş. Dağlara çıkmışlar. Dağlarda askerî birliğe yemek gelmemiş. Askerler yemeksiz kalmışlar, yemeksiz kalmışlar.Askerler yemeksiz kalmışlar, yemeksiz kalmışlar. Bu benim amcam hariç askerler sağdaki soldaki bahçelere dalmışlar,Bu benim amcam hariç askerler sağdaki soldaki bahçelere dalmışlar, meyveleri sebzeleri yağmalamışlar, yemişler. Bir de yanlış bir söz söyleniyor: meyveleri sebzeleri yağmalamışlar, yemişler.

Bir de yanlış bir söz söyleniyor:

"Askere her şey helaldir!" Böyle bir laf da söyleniyor maalesef, hiçbir aslı yoktur! "Askere her şey helaldir!"

Böyle bir laf da söyleniyor maalesef, hiçbir aslı yoktur!
Bir başkasının malı, onun rızası olmadan alınırsa helal olmaz, yok böyle şey! Bir başkasının malı, onun rızası olmadan alınırsa helal olmaz, yok böyle şey!

Hepsi yağmalamışlar! Bu namazlı niyazlı, dürüst bir insan olduğundan -Allah rahmet eylesin- yememiş.Hepsi yağmalamışlar! Bu namazlı niyazlı, dürüst bir insan olduğundan -Allah rahmet eylesin- yememiş. Ama çok acıkmış, muazzam acıkmış. "Açtıktan ağladım!" diyor. Ama çok acıkmış, muazzam acıkmış.

"Açtıktan ağladım!" diyor.
Hüngür hüngür ağlamış, ama yememiş. Sabredeyim, demiş. Yememiş. Çok dürüst bir insandı.Hüngür hüngür ağlamış, ama yememiş. Sabredeyim, demiş. Yememiş. Çok dürüst bir insandı. Beş kişiye bedeldi. Beş kişinin kaldıramadığını kaldırırdı.Beş kişiye bedeldi. Beş kişinin kaldıramadığını kaldırırdı. Bir vücudu vardı, adaleleri sanki mübarek otomobil lastiğinden yapılmış gibiydi.Bir vücudu vardı, adaleleri sanki mübarek otomobil lastiğinden yapılmış gibiydi. Vur, elin geri gelsin, öyle bir insandı. Dürüst, namuslu… Vur, elin geri gelsin, öyle bir insandı. Dürüst, namuslu…

O, tarlasında çalışıyorken zeytinleri suluyor. Kuyu açmış…O, tarlasında çalışıyorken zeytinleri suluyor. Kuyu açmış… Yazlığa gelen şehirliler, önünden kasabaya yedi kilometre gidiyorlar, dönüyorlar.Yazlığa gelen şehirliler, önünden kasabaya yedi kilometre gidiyorlar, dönüyorlar. Bir sabah iki sabah… Bu, sabahtan geliyor, bahçesinde çalışıyor boyuna.Bir sabah iki sabah…

Bu, sabahtan geliyor, bahçesinde çalışıyor boyuna.
Onlar sekiz-on kişi tin tin bu tarafa, tin tin bu tarafa… "Siz ne yapıyorsunuz böyle?" demiş. Onlar sekiz-on kişi tin tin bu tarafa, tin tin bu tarafa…

"Siz ne yapıyorsunuz böyle?" demiş.

"İdman yapıyoruz, sabahleyin böyle yürüyünce vücudumuz kuvvetleniyor." demişler "İdman yapıyoruz, sabahleyin böyle yürüyünce vücudumuz kuvvetleniyor." demişler

"Ahmaklar, bir fakirin tarlasını çapalasanız da sevap kazansanıza!"Ahmaklar, bir fakirin tarlasını çapalasanız da sevap kazansanıza! Öyle boş yere havaya gidiyor [çalışmanız]!.." Kafaya bak, nasıl söz söylüyor! Öyle boş yere havaya gidiyor [çalışmanız]!.."

Kafaya bak, nasıl söz söylüyor!

Ne olacak böyle, tin tin, tin tin ne olacak! Geç şu tarlaya! Bunun sahibi dul bir kadıncağız. Ne olacak böyle, tin tin, tin tin ne olacak! Geç şu tarlaya! Bunun sahibi dul bir kadıncağız. Çapala bakalım bunu, sök bakalım dikenlerini, otlarını. Sula bakalım…Çapala bakalım bunu, sök bakalım dikenlerini, otlarını. Sula bakalım… Yapacaksan işte sana; al, hem sevap hem idman! Kafası böyle çalışıyor. Yapacaksan işte sana; al, hem sevap hem idman!

Kafası böyle çalışıyor.
Vicdanı boş iş yapmaya, boş durmaya elvermiyor. Allah rahmet eylesin, dürüst insanlar vardı Vicdanı boş iş yapmaya, boş durmaya elvermiyor. Allah rahmet eylesin, dürüst insanlar vardı

Benim bir dayım vardı, ben onu Yunus Emre filan gibi düşünürdüm. Benim bir dayım vardı, ben onu Yunus Emre filan gibi düşünürdüm. Gözümü kapatırdım, herhalde Yunus Emre dayım gibidir…Gözümü kapatırdım, herhalde Yunus Emre dayım gibidir… Öyle sıcak çizgileri vardı ki yüzünde; baktığı zaman al resmini,Öyle sıcak çizgileri vardı ki yüzünde; baktığı zaman al resmini, duvara tablo olarak as, altına da "Yunus Emre" de. Ben Yunus Emre'ye benzetirdim;duvara tablo olarak as, altına da "Yunus Emre" de. Ben Yunus Emre'ye benzetirdim; o kadar zarif, sakin, tatlı dilli, güleç yüzlü, adaletli, dikkatli, şefkatli, merhametli,o kadar zarif, sakin, tatlı dilli, güleç yüzlü, adaletli, dikkatli, şefkatli, merhametli, hayırlı, iyiliksever… İhvânımız oldu. [Mehmed Zahid Kotku] Hocamız'dan ders aldı.hayırlı, iyiliksever…

İhvânımız oldu. [Mehmed Zahid Kotku] Hocamız'dan ders aldı.
Hocamız da "Mehmet Dayı" diye hitap ederdi. Kendisinden küçük, "Mehmet Dayı" derdi.Hocamız da "Mehmet Dayı" diye hitap ederdi. Kendisinden küçük, "Mehmet Dayı" derdi. Osman Çataklı'ya "Osman Abi" derdi. Osman Abi onun evlâdı yerinde ama "Osman Abi" derdi.Osman Çataklı'ya "Osman Abi" derdi. Osman Abi onun evlâdı yerinde ama "Osman Abi" derdi. Rahmetullahi aleyh'in âdet-i seniyyesi öyleydi. Rahmetullahi aleyh'in âdet-i seniyyesi öyleydi.

Hâsılı evlilikte sevap var, kâr var, bereket var. Sonuç itibarıyla çok güzel faydalar hâsıl oluyor. Hâsılı evlilikte sevap var, kâr var, bereket var. Sonuç itibarıyla çok güzel faydalar hâsıl oluyor. Ama haram insanlar da var Kimler? Nikâhı düşmeyen insanlar! Kimler? Ama haram insanlar da var

Kimler?

Nikâhı düşmeyen insanlar!

Kimler?

Hurrimet aleyküm ümmehâtüküm. "Analarınız size haramdır!" Hurrimet aleyküm ümmehâtüküm. "Analarınız size haramdır!"

Biz zaten öyle bir şey yapmıyoruz, deriz. Deriz ama Araplar yapıyorlardı.Biz zaten öyle bir şey yapmıyoruz, deriz. Deriz ama Araplar yapıyorlardı. Araplar, babası öldüğü zaman babasının eşlerini alıyorlardı.Araplar, babası öldüğü zaman babasının eşlerini alıyorlardı. Dünyada çeşit çeşit kabileler var, yamyamlar var, vahşiler var, aborijinler var, Dünyada çeşit çeşit kabileler var, yamyamlar var, vahşiler var, aborijinler var, Çinliler, Japonlar var, Güney Amerikalılar var, Kızılderililer var…Çinliler, Japonlar var, Güney Amerikalılar var, Kızılderililer var… Herkesin aklı, mantığı başka türlü çalışıyor. Anneler haram! Herkesin aklı, mantığı başka türlü çalışıyor. Anneler haram!

Hurrimet aleyküm ümmehâtüküm. Hurrimet aleyküm ümmehâtüküm. "Analarınız size nikâh düşmeyen kadınların başında geliyor, haram kılınmıştır!" Başka? "Analarınız size nikâh düşmeyen kadınların başında geliyor, haram kılınmıştır!"

Başka?

Ve benâtüküm. "Kızlarınız size haram kılınmıştır!" Ve benâtüküm. "Kızlarınız size haram kılınmıştır!"

Amerika da bir inceleme yapmışlar; birçok kız, babası tarafından tecavüze uğruyormuş. Amerika da bir inceleme yapmışlar; birçok kız, babası tarafından tecavüze uğruyormuş. Din, iman, namus fikri olmayınca başka şeyler olabiliyor, kötü şeyler olabiliyor.Din, iman, namus fikri olmayınca başka şeyler olabiliyor, kötü şeyler olabiliyor. İslâm kanun koyuyor, kanun-u ilâhî! Ne bu? Hudud-u ilâhî, Allah'ın ahkâmı! İslâm kanun koyuyor, kanun-u ilâhî!

Ne bu?

Hudud-u ilâhî, Allah'ın ahkâmı!

Anneyle nikâh olmaz, kızıyla da nikâh olmaz! "Yabancıya gitmesin?.." Olmaz, yasak. Anneyle nikâh olmaz, kızıyla da nikâh olmaz!

"Yabancıya gitmesin?.."

Olmaz, yasak.

"Analarınız ve kızlarınız size haram kılındı!" "Analarınız ve kızlarınız size haram kılındı!"

Ve ahavâtüküm. "Ve kız kardeşleriniz haram kılındı." Ve ahavâtüküm. "Ve kız kardeşleriniz haram kılındı."

Ve ammâtüküm ve hâlâtüküm. "Babanızın kız kardeşi, annenizin kız kardeşi [haram] kılındı!" Ve ammâtüküm ve hâlâtüküm. "Babanızın kız kardeşi, annenizin kız kardeşi [haram] kılındı!"

Babanın kız kardeşi hala, annenin kız kardeşi teyze; halalar teyzeler! Babanın kız kardeşi hala, annenin kız kardeşi teyze; halalar teyzeler!

Ve benâtü'l-ahi ve benâtü'l-uhti. Ve benâtü'l-ahi ve benâtü'l-uhti. "Erkek kardeşinin kızları, kız kardeşinizin kızları; yeğenler haram kılındı!" "Erkek kardeşinin kızları, kız kardeşinizin kızları; yeğenler haram kılındı!"

Kendi erkek kardeşinin kızı ile evlenemezsin, bir insan kendi kız kardeşinin kızıyla evlenemez. Kendi erkek kardeşinin kızı ile evlenemezsin, bir insan kendi kız kardeşinin kızıyla evlenemez.

Ve ümmehâtükümüllâtî erda'neküm. "Sizi emzirmiş olan sütanneleriniz size haram kılındı!" Ve ümmehâtükümüllâtî erda'neküm. "Sizi emzirmiş olan sütanneleriniz size haram kılındı!"

Başka şeylerde bu yok. Bizim şeraitimizde sütannesi de anne gibidir, haramdır, nikâhı düşmez. Başka şeylerde bu yok. Bizim şeraitimizde sütannesi de anne gibidir, haramdır, nikâhı düşmez.

Ve ahavâtüküm mine'r-radâati. "Süt kız kardeşlerinizde size haram kılındı!" Ve ahavâtüküm mine'r-radâati. "Süt kız kardeşlerinizde size haram kılındı!"

"Canım öteki köyden birisinin kızı…" "Canım öteki köyden birisinin kızı…"

İsterse öteki kıtadan olsun, aynı memeden süt emmişse, seninle sütkardeşse;İsterse öteki kıtadan olsun, aynı memeden süt emmişse, seninle sütkardeşse; sen emmişsin, o da emmiş de sütkardeşi olduysanız haram, o da kız kardeş.sen emmişsin, o da emmiş de sütkardeşi olduysanız haram, o da kız kardeş. Sütkardeşleri de haram. Sütkardeşleri de haram.

Ve ümmehâtü nisâiküm. Ve ümmehâtü nisâiküm.

"Karılarınızın anaları da size haram kılındı!" Kaynana ile evlenemezsin!"Karılarınızın anaları da size haram kılındı!"

Kaynana ile evlenemezsin!
Hani karısı öldü de kaynanayı alacak, olmaz. Kaynanalar da nikâh düşmeyen kimselerdendir. Hani karısı öldü de kaynanayı alacak, olmaz. Kaynanalar da nikâh düşmeyen kimselerdendir.

Ve rebâibükümüllâtî fî hücûriküm min nisâikümüllâtî dehaltüm bihinn.Ve rebâibükümüllâtî fî hücûriküm min nisâikümüllâtî dehaltüm bihinn. "Kendisi ile nikâhlanıp zifafa girdiğiniz karılarınızın kızları da size haram kılındı." "Kendisi ile nikâhlanıp zifafa girdiğiniz karılarınızın kızları da size haram kılındı."

Üvey kızlar! Çocuklu bir kadın aldın, evlendin, zifaf oldu.Üvey kızlar! Çocuklu bir kadın aldın, evlendin, zifaf oldu. Onun kızı da senin kızın gibi oldu artık, onlara da nikâh düşmez etti. Onun kızı da senin kızın gibi oldu artık, onlara da nikâh düşmez etti.

Fe in lem tekûnü dehaltüm bihinne felâ cunâha aleyküm.Fe in lem tekûnü dehaltüm bihinne felâ cunâha aleyküm. "Eğer anasıyla zifaf olmamışsa o zaman bir mahsur yok, gerdeğe girmemişseniz o zaman o olabilir. "Eğer anasıyla zifaf olmamışsa o zaman bir mahsur yok, gerdeğe girmemişseniz o zaman o olabilir. Onunla nikâh bozuldu, öyle bir şart olursa kızıyla isterse evlenebilir. Bu gibi şeyler nasıl olur? Onunla nikâh bozuldu, öyle bir şart olursa kızıyla isterse evlenebilir.

Bu gibi şeyler nasıl olur?

Ölümle olur, savaşla olur… Neler neler oluyordu? Ne kadınlar perişan kalıyordu. Ölümle olur, savaşla olur… Neler neler oluyordu? Ne kadınlar perişan kalıyordu.

Savaşa gidiyor; Bedir Harbi, Uhud Harbi, Hendek Harbi… Kâğıtta okunması kolay! Savaşa gidiyor; Bedir Harbi, Uhud Harbi, Hendek Harbi… Kâğıtta okunması kolay!

Sonuç ne oluyor? Birileri ölüyordu, şehit oluyordu. Ölünce ne oluyordu? Sonuç ne oluyor?

Birileri ölüyordu, şehit oluyordu.

Ölünce ne oluyordu?

Geride aile kalıyor. Bunlara, bu yetimlere, bu kadınlara kim bakacak?!..Geride aile kalıyor. Bunlara, bu yetimlere, bu kadınlara kim bakacak?!.. Niye dört kişi ile evlenmek var? O perişan mı kalsın? Alacak, sahip olacak, himaye edecek.Niye dört kişi ile evlenmek var?

O perişan mı kalsın?

Alacak, sahip olacak, himaye edecek.
Peygamber Efendimiz dokuz tanesini himaye etti, aldı.Peygamber Efendimiz dokuz tanesini himaye etti, aldı. Ama gençlik çağlarında Hz. Hatice validemizle [evlendi]. Bütün çocukları Hz. Hatice validemizden! Ama gençlik çağlarında Hz. Hatice validemizle [evlendi]. Bütün çocukları Hz. Hatice validemizden!

Ve halâilü ebnâikümüllezîne min aslâbiküm. Ve halâilü ebnâikümüllezîne min aslâbiküm. "Sizin sulbünüzden sizin kendi has evladınız olan erkek çocuklarınızın karıları, "Sizin sulbünüzden sizin kendi has evladınız olan erkek çocuklarınızın karıları, gelinleriniz de size haram kılındı!" gelinleriniz de size haram kılındı!"

Gelinler de haram kılındı, oğlunun karısı haram kılındı. Onunla da nikâh olmaz. Gelinler de haram kılındı, oğlunun karısı haram kılındı. Onunla da nikâh olmaz.

"Oğlum askere gitti de ölüverdi. Gelinim benim de haremime dâhil olur…" "Oğlum askere gitti de ölüverdi. Gelinim benim de haremime dâhil olur…"

Yok öyle şey, öyle şey olmaz! Ve en tecmaû beyne'l-uhteyni. Yok öyle şey, öyle şey olmaz!

Ve en tecmaû beyne'l-uhteyni.
"Karılarınızdan birisinin kız kardeşi de haram kılındı!" "Karılarınızdan birisinin kız kardeşi de haram kılındı!"

İki kız kardeşi nikâhında toplamak da haram! İki kız kardeşi nikâhında toplamak da haram!

"Ayşe ile Fatma iki tane kız kardeş. Birisini almıştım, ötekisi de fena değil; onu da alayım…" "Ayşe ile Fatma iki tane kız kardeş. Birisini almıştım, ötekisi de fena değil; onu da alayım…"

Alamazsın, alamazsın! Ve en tecmaû beyne'l-uhteyni. Alamazsın, alamazsın!

Ve en tecmaû beyne'l-uhteyni.

İki kız kardeşi nikâhında toplamak, aynı anda kendi nikâhı altında ikisini alması,İki kız kardeşi nikâhında toplamak, aynı anda kendi nikâhı altında ikisini alması, nikâhında bir araya getirmesi olmaz! nikâhında bir araya getirmesi olmaz!

İllâ mâ kad selef. Araplar eskiden yapıyorlardı; olan ne olacak, boşanacak mı? İllâ mâ kad selef.

Araplar eskiden yapıyorlardı; olan ne olacak, boşanacak mı?

Olmuş olanlar dursun, bundan sonra olmasın! Olmuş olanlar dursun, bundan sonra olmasın! Daha evvel, İslâm'ın bu âyeti gelmeden önce olanlar dursun; artık yuva yıkılmasın, olan olmuş.Daha evvel, İslâm'ın bu âyeti gelmeden önce olanlar dursun; artık yuva yıkılmasın, olan olmuş. Cahiliye zamanında bu hüküm inmeden önce olan olmuş. Bundan sonra artık yapmayın! Cahiliye zamanında bu hüküm inmeden önce olan olmuş. Bundan sonra artık yapmayın!

Ve'l-muhsânatü mine'n-nisâi illâ mâ meleket eymânüküm.Ve'l-muhsânatü mine'n-nisâi illâ mâ meleket eymânüküm. "Kadınlardan evli olanlar da size haram kılındı!" Muhsan ne demek? "Kadınlardan evli olanlar da size haram kılındı!"

Muhsan ne demek?

Sad ile; muhsan: "Hısn u hasîn ü nikâha girmiş, nikâh kalesine girmiş." demek. Sad ile; muhsan: "Hısn u hasîn ü nikâha girmiş, nikâh kalesine girmiş." demek.

Bir insan evlenmişse kaleye girmiş sayılıyor. Adıyaman'ın eski adı neymiş? Bir insan evlenmişse kaleye girmiş sayılıyor.

Adıyaman'ın eski adı neymiş?

Hısn, "Kale" demek. Muhsan ne demek? Hısn, "Kale" demek.

Muhsan ne demek?

Kaleye girilmiş, kaleye alınmış, kale de korunmuş demek. Bu sözü Araplar kime diyorlar? Kaleye girilmiş, kaleye alınmış, kale de korunmuş demek.

Bu sözü Araplar kime diyorlar?

Arap dilinin âdetinde? Evlenene muhsan diyorlar. Neden? Arap dilinin âdetinde?

Evlenene muhsan diyorlar.

Neden?

Evlendi, kaleye girdi, korundu. Bekâr değil ki; yuvası var, karısı var.Evlendi, kaleye girdi, korundu. Bekâr değil ki; yuvası var, karısı var. Kaleye girdi, artık namusunu kolay koruyabilecek. Erkeğe muhsan derler, kadına muhsana derler.Kaleye girdi, artık namusunu kolay koruyabilecek. Erkeğe muhsan derler, kadına muhsana derler. Noktasız ha ve sad ile. Noktasız ha ve sad ile.

Ve'l-muhsanâtü mine'n-nisâi. "Kadınların evli olanları, nikâhlı olanları da!" Ve'l-muhsanâtü mine'n-nisâi. "Kadınların evli olanları, nikâhlı olanları da!"

"O nikâhlı ama olsun. Benimle de nikâhlı olsun…" Öyle yağma yok! Bunun kocası var yahu!"O nikâhlı ama olsun. Benimle de nikâhlı olsun…"

Öyle yağma yok! Bunun kocası var yahu!
Muhsana, nikâhlı kadınla da evlenmek yok! Muhsana, nikâhlı kadınla da evlenmek yok!

İllâ mâ meleket eymâniküm. "Ancak köleleriniz harpte esir alınmış, ganimet cariye olmuş. İllâ mâ meleket eymâniküm. "Ancak köleleriniz harpte esir alınmış, ganimet cariye olmuş.

Kitâballâhi aleyküm. Burada mâna bitmediği için âyetin sonuna lâ demiş, burada mâna tamam değil. Kitâballâhi aleyküm.

Burada mâna bitmediği için âyetin sonuna lâ demiş, burada mâna tamam değil.
Devam, diyor. Lâ ne demek? Devam, daha cümle bitmedi, demek. Devam, diyor.

Lâ ne demek?

Devam, daha cümle bitmedi, demek.

Lâ ne demek? Mâna devam ediyor, devam et demek.Lâ ne demek?

Mâna devam ediyor, devam et demek.
Cümlenin ortasındasın kesme, demek yarım kalır. "Bugün ben çarşıya giderken." Cümlenin ortasındasın kesme, demek yarım kalır.

"Bugün ben çarşıya giderken."

Ağzını kapattı. Mübarek, konuşsana; yahu çarşıya gittikten sonra ne oldu? Ağzını kapattı. Mübarek, konuşsana; yahu çarşıya gittikten sonra ne oldu? Devam etsene cümlene yahu, patlatacak mısın meraktan beni? "Çarşıya giderken…" Devam etsene cümlene yahu, patlatacak mısın meraktan beni?

"Çarşıya giderken…"

İşte orada lâ var, orada durmak yok; devam edeceksin. Mâna devam ediyor. İşte orada lâ var, orada durmak yok; devam edeceksin. Mâna devam ediyor.

On üç çeşit nikâh düşmeyen kimseleri saydı. Ve'l-muhsanâtü mine'n-nisâ. On üç çeşit nikâh düşmeyen kimseleri saydı.

Ve'l-muhsanâtü mine'n-nisâ.

Niye böyle yapmış? Kur'an'ı otuz eşit parçaya ayırmışlar. Her parçaya bir cüz demişler.Niye böyle yapmış?

Kur'an'ı otuz eşit parçaya ayırmışlar. Her parçaya bir cüz demişler.
Ne yapalım, sınır buradan geçmiş. Bu taraf beşinci cüzün başı, burası dördüncü cüzün sonu.Ne yapalım, sınır buradan geçmiş. Bu taraf beşinci cüzün başı, burası dördüncü cüzün sonu. Dördüncü cüzün sonunda dursan; "Çarşıya giderken…" Ne olmuş? Dördüncü cüzün sonunda dursan;

"Çarşıya giderken…"

Ne olmuş?

"Çarşıya gitmiştim de?.." Söylesene, sonra ne olmuş? "Çarşıya gitmiştim de?.."

Söylesene, sonra ne olmuş?

"İşte falanca arkadaşa uğradım, seni sordu, selam söyledi." "Hah, tamam, anladım. Aleykümselam." "İşte falanca arkadaşa uğradım, seni sordu, selam söyledi."

"Hah, tamam, anladım. Aleykümselam."

Cümle tamam olunca tamam. Ama cümle yarım kalırsa duramazsın. Lâ ne demek? Cümle tamam olunca tamam. Ama cümle yarım kalırsa duramazsın.

Lâ ne demek?

"Burada duramazsın!" demek. Ze harfi var, dehaltüm bihin de ze harfi var. Neden? "Burada duramazsın!" demek.

Ze harfi var, dehaltüm bihin de ze harfi var.

Neden?

"Durmak câiz!" demek. Caiz'in ze'si, câiz. "Burada durabilir miyim hocam?" "Durmak câiz!" demek. Caiz'in ze'si, câiz.

"Burada durabilir miyim hocam?"

Dur, durabilirsin. Ze harfi oldu mu durabilirsin, demektir. Bunlara bu işaretlere vâkıf olmak lazım.Dur, durabilirsin. Ze harfi oldu mu durabilirsin, demektir. Bunlara bu işaretlere vâkıf olmak lazım. Çünkü geliyor geliyor, durulmayacak yerde duruyor; mâna bozuluyor. Bileni rahatsız ediyor.Çünkü geliyor geliyor, durulmayacak yerde duruyor; mâna bozuluyor. Bileni rahatsız ediyor. Durulacak yerde durmaz, söylesen de anlamaz. Önemli bir şey! Durulacak yerde durmaz, söylesen de anlamaz. Önemli bir şey! Âyetin neresinde durulur, nefes alınır, neresinde alınmaz?.. Âyetin neresinde durulur, nefes alınır, neresinde alınmaz?..

Duruyor, geriden alırken mesela lâ tekûnü diyor. Tekûnü, diye alıyor. Olmaz! Lâ tekûnü diye al. Duruyor, geriden alırken mesela lâ tekûnü diyor. Tekûnü, diye alıyor. Olmaz! Lâ tekûnü diye al. Çünkü o ikisi ayrıldığı zaman tekûnü dediği zaman mâna ters oluyor. Çünkü o ikisi ayrıldığı zaman tekûnü dediği zaman mâna ters oluyor.

Lâ yuhibbullâhu. "Allah sevmez." Yuhibbullah, diye alıyor. Olmaz. Lâ yuhibbullâhu. "Allah sevmez."

Yuhibbullah, diye alıyor. Olmaz.
Lâ yuhibbullah de! "Sever." mânasına geliyor. Lâ yuhibbullah de! "Sever." mânasına geliyor. Bu sefer; "Allah münafıkları sever, kâfirleri sever zalimleri sever…" gibi oluyor.Bu sefer; "Allah münafıkları sever, kâfirleri sever zalimleri sever…" gibi oluyor. Nerede duracaksın, nereden geriden alacaksın, hepsini bilmek lazım. Kitâballâhi aleyküm. Nerede duracaksın, nereden geriden alacaksın, hepsini bilmek lazım.

Kitâballâhi aleyküm.
"Allah'ın yazdığı yazı işte bu!" Ne demek? "Allah'ın yazdığı yazı işte bu!"

Ne demek?

Allah'ın farzı bu! Haramı helali, hududu, Allah'ın ahkâmı bu! Kitap ne demek? Yazı demek. Allah'ın farzı bu! Haramı helali, hududu, Allah'ın ahkâmı bu!

Kitap ne demek?

Yazı demek.

Kitâballah. "Allah'ın yazgısı bu, hükmü bu, Allah'ın emri bu!" demek. Kitâballah. "Allah'ın yazgısı bu, hükmü bu, Allah'ın emri bu!" demek.

Yukarıda ne harfi var? Ze harfi var. "Câiz, burada durabilirsin." demek. Yukarıda ne harfi var?

Ze harfi var.

"Câiz, burada durabilirsin." demek.

Ve'l-muhsanâtü mine'n-nisâi illâ mâ meleket eymânüküm. Cim. O da câiz demek. Ve'l-muhsanâtü mine'n-nisâi illâ mâ meleket eymânüküm. Cim.

O da câiz demek.

Cim, "Câiz." demek. Ze "Orada da durulabilir." demek. Cim, "Câiz." demek. Ze "Orada da durulabilir." demek.

Ve uhille leküm mâ verâe zâliküm. "Bu saydıklarımın dışındaki öteki kadınlardan nikâhlanabilirsin. Ve uhille leküm mâ verâe zâliküm. "Bu saydıklarımın dışındaki öteki kadınlardan nikâhlanabilirsin. Bu türden olanlarla nikâhlanılmaz, ötekilerle nikahlanabilirsin!" Bu türden olanlarla nikâhlanılmaz, ötekilerle nikahlanabilirsin!" En tebtegû bi emvâliküm.En tebtegû bi emvâliküm. "Malınızın size sağladığı imkândan faydalanılarak ötekilerinden istifade edebilirsiniz." "Malınızın size sağladığı imkândan faydalanılarak ötekilerinden istifade edebilirsiniz."

Zenginsen imkânın varsa git bir tane daha al, demek.Zenginsen imkânın varsa git bir tane daha al, demek. Parasını veriyorsan, verebiliyorsan, mehrini verebiliyorsan. Parasını veriyorsan, verebiliyorsan, mehrini verebiliyorsan.

Muhsinîne gayra musâfihîn.Muhsinîne gayra musâfihîn. "Nikâh yoluyla namusunu korumuş insanlar olarak; zina yapıcı insanlar olarak değil." "Nikâh yoluyla namusunu korumuş insanlar olarak; zina yapıcı insanlar olarak değil."

Sifah ve müsafaha; müsafaha da zinalaşmak demek, çünkü zina iki kişi ile oluyor.Sifah ve müsafaha; müsafaha da zinalaşmak demek, çünkü zina iki kişi ile oluyor. Kadın da uyuyor erkek de uyuyor, ikisi birden oluyor. Gayra musâfihîn. Kadın da uyuyor erkek de uyuyor, ikisi birden oluyor.

Gayra musâfihîn.

Zinalaşmak yolu değil; korunmak, nikâh yoluyla, meşru yolla Zinalaşmak yolu değil; korunmak, nikâh yoluyla, meşru yolla bu sayılan on beşten öteki kadınlarla nikâhlanılabilir." bu sayılan on beşten öteki kadınlarla nikâhlanılabilir."

Fe mestemta'tüm bihî min hünne fe âtûhunne ucûrehunne ferîdaten.Fe mestemta'tüm bihî min hünne fe âtûhunne ucûrehunne ferîdaten. "Nikâhlandığınız, nikâhına talip olduğunuz kadınların, "Nikâhlandığınız, nikâhına talip olduğunuz kadınların, nikâhıyla kendisinden faydalanmak hakkını almak istediğiniz kadınların ücretlerini farize olarak ödeyin!" nikâhıyla kendisinden faydalanmak hakkını almak istediğiniz kadınların ücretlerini farize olarak ödeyin!"

Ne demek? Mehirlerini verin, demek. Nikâhta mehir vardır, nikâhta kadının mehri söylenilir: Ne demek?

Mehirlerini verin, demek. Nikâhta mehir vardır, nikâhta kadının mehri söylenilir:

"Sana şu kadar mehir vereceğim, yüz bin Avustralya doları vereceğim. "Sana şu kadar mehir vereceğim, yüz bin Avustralya doları vereceğim. Anlaştık mı, kabul mü?" "Kabul." Nikâhta buna mehir derler. Anlaştık mı, kabul mü?"

"Kabul."

Nikâhta buna mehir derler.
Mehir söylenmişse tayin ve tespit edilmişse "mehir tesmiye olunmuş" derler, Mehir söylenmişse tayin ve tespit edilmişse "mehir tesmiye olunmuş" derler, "mehr-i müsemma" derler. Nikâhta unutuldu: "Sen bana vardın mı?" "Vardım." "mehr-i müsemma" derler.

Nikâhta unutuldu:

"Sen bana vardın mı?"

"Vardım."

"Sen bunu aldın mı?" "Aldım." Dedin, nikâh kıyıldı. Allah'a ısmarladık, el öptüler gittiler. "Sen bunu aldın mı?"

"Aldım." Dedin, nikâh kıyıldı. Allah'a ısmarladık, el öptüler gittiler.

Hay Allah, ne olacak şimdi, ne oldu? Eksik kaldı. Neresi eksik kaldı? Hay Allah, ne olacak şimdi, ne oldu?

Eksik kaldı.

Neresi eksik kaldı?

"Nikâhın mehrini konuşmadık! Adam kadına kaç para borçlandı? Konuşmadık, eyvah!"Nikâhın mehrini konuşmadık! Adam kadına kaç para borçlandı? Konuşmadık, eyvah! Nikâh oldu mu olmadı mı?" Oldu, nikâhı oldu! Ama bu buna ne kadar verecek? Nikâh oldu mu olmadı mı?"

Oldu, nikâhı oldu!

Ama bu buna ne kadar verecek?

Bu emsaldeki bir kadının mehri ne kadarsa o kadar verecek, onu hâkim tayin eder.Bu emsaldeki bir kadının mehri ne kadarsa o kadar verecek, onu hâkim tayin eder. Eğer mehri tesmiye olunmamışsa, ne miktar olduğu nikâhta konuşulmamışsa,Eğer mehri tesmiye olunmamışsa, ne miktar olduğu nikâhta konuşulmamışsa, mehr-i misil icap eder. Onun emsali hanımefendilerin mehirleri ne kadar oluyor; işte o kadar! mehr-i misil icap eder.

Onun emsali hanımefendilerin mehirleri ne kadar oluyor; işte o kadar!
Tayin edilmediği zaman iş; beldenin örfüne göre, ölçeğe göre yapılıyor.Tayin edilmediği zaman iş; beldenin örfüne göre, ölçeğe göre yapılıyor. Tayin edilmişse, iki taraf razıysa, razı oldukları şekle göre! Diyor ki; Tayin edilmişse, iki taraf razıysa, razı oldukları şekle göre! Diyor ki;

"Yüz bir altın isterim veya bin bir altın isterim…" "Yok, biraz aşağı in…" "Yüz bir altın isterim veya bin bir altın isterim…"

"Yok, biraz aşağı in…"

Konuşuyorlar. Biraz latife yoluyla… Konuşuyorlar. Biraz latife yoluyla…

Ama işin aslında mehir, kadının emniyetini sağlayan bir paradır.Ama işin aslında mehir, kadının emniyetini sağlayan bir paradır. Herhangi bir şekilde "Ben artık seninle evlilik devam ettirmek istemiyorum,Herhangi bir şekilde "Ben artık seninle evlilik devam ettirmek istemiyorum, boşadım seni!" derse kadının nikâhı boş olacak.boşadım seni!" derse kadının nikâhı boş olacak. Alacak yüz elli bin Avustralya doları; ev alır, geçinir. Mehir, işe yarayacak bir miktar olacak.Alacak yüz elli bin Avustralya doları; ev alır, geçinir. Mehir, işe yarayacak bir miktar olacak. Az bir şey söylüyorlar filan. Bizde biraz göstermelik oluyor. Arabistan'da filan öyle değil.Az bir şey söylüyorlar filan. Bizde biraz göstermelik oluyor. Arabistan'da filan öyle değil. Tabii bir miktar oluyor. Boşamak da kolay! Tabii bir miktar oluyor.

Boşamak da kolay!

"Boşadım seni, şu andan itibaren karım değilsin, boşadım seni!" diyor, bitiyor. "Boşadım seni, şu andan itibaren karım değilsin, boşadım seni!" diyor, bitiyor.

Dedem muhtarken iki defa boşanma olayına gitmiş. Muhtar çağırıyorlar, adam karısını boşuyor.Dedem muhtarken iki defa boşanma olayına gitmiş. Muhtar çağırıyorlar, adam karısını boşuyor. Demiş ki; "Boşanmak çok fena!" Demiş ki;

"Boşanmak çok fena!"

Yüreği parça parça olmuş, bir daha hiç boşanmaya , boşanma muamelesine gitmek istemiyor! Yüreği parça parça olmuş, bir daha hiç boşanmaya , boşanma muamelesine gitmek istemiyor!

Onun için hadîs-i şerifte buyuruyor ki; Ebğadü'l-halâli illallahi et-talâk. Onun için hadîs-i şerifte buyuruyor ki;

Ebğadü'l-halâli illallahi et-talâk.

Allah'ın en çok kızdığı, en sevmediği helal nedir? et-Talâk. "Boşanmadır." Allah'ın en çok kızdığı, en sevmediği helal nedir?

et-Talâk. "Boşanmadır."

Hem helaldir; haram değildir, boşanmak olabilir, gerekir, olabilir.Hem helaldir; haram değildir, boşanmak olabilir, gerekir, olabilir. Boşanma kapısı kapalı değil, boşanma hükmü kalkmış değil, boşanma olabilir. Boşanma kapısı kapalı değil, boşanma hükmü kalkmış değil, boşanma olabilir.

Ebğadü'l-halâli illallahi et-talâk. Allah boşanmayı sevmez. Keyfinden boşanıyor.Ebğadü'l-halâli illallahi et-talâk.

Allah boşanmayı sevmez. Keyfinden boşanıyor.
Bu adam bu kadınla biraz yaşadı. "Biraz da başka kadınla yaşayayım, seni boşadım…" Bu adam bu kadınla biraz yaşadı.

"Biraz da başka kadınla yaşayayım, seni boşadım…"

Allah sevmez. Allah lanet eder. Allah sevmez. Allah lanet eder. Keyif için evlenip keyif için boşanan, gönül gezdiren, keyif yapan insanlara lanet eder. Keyif için evlenip keyif için boşanan, gönül gezdiren, keyif yapan insanlara lanet eder. İşin ciddiyeti var ama suiistimal edenleri de var. Bu işlerin hepsinin de cezası, belası hazır.İşin ciddiyeti var ama suiistimal edenleri de var. Bu işlerin hepsinin de cezası, belası hazır. Hepsi hükm-ü ilâhî içinde, hepsinin [karşılığı] var. Doğrusu nedir? Hepsi hükm-ü ilâhî içinde, hepsinin [karşılığı] var.

Doğrusu nedir?

Evlendiği zaman nikâhlı karısına sahip çıkacak ve devam edecek! Evlendiği zaman nikâhlı karısına sahip çıkacak ve devam edecek!

Birisi karısını boşayıverdi, kadın da geldi Peygamber Efendimiz'e şikâyette bulundu. Birisi karısını boşayıverdi, kadın da geldi Peygamber Efendimiz'e şikâyette bulundu.

Nasıl boşamış? "Bundan sonra senin sırtın bana anamın sırtı gibidir. Nasıl boşamış?

"Bundan sonra senin sırtın bana anamın sırtı gibidir.
Ben nasıl anamla evlenemiyorsam sen de artık bana haramsın!.." Ben nasıl anamla evlenemiyorsam sen de artık bana haramsın!.."

Araplar'da böyle bir tabir var. Buna zıhâr ve muzâhere deniliyor. Araplar'da böyle bir tabir var. Buna zıhâr ve muzâhere deniliyor.

"Sen bana anamın sırtı gibisin, artık anam gözümle bakıyorum sana,"Sen bana anamın sırtı gibisin, artık anam gözümle bakıyorum sana, sen bana haramsın, seni boşadım!" demek. sen bana haramsın, seni boşadım!" demek.

Kadın Peygamber Efendimiz'e kalktı geldi: "Kocam beni gençliğimde aldı.Kadın Peygamber Efendimiz'e kalktı geldi: "Kocam beni gençliğimde aldı. İsteye isteye, yalvara yalvara aldı. Benimle ömrünü geçirdi, keyfini safasını sürdü. İsteye isteye, yalvara yalvara aldı. Benimle ömrünü geçirdi, keyfini safasını sürdü. Şimdi ben ihtiyarladım, zor duruma düştüm. Şimdi beni boşayıveriyor.Şimdi ben ihtiyarladım, zor duruma düştüm. Şimdi beni boşayıveriyor. Yâ Resûlallah! Medet, çare?.." dedi. "Boşanmışsınız, ne yapayım?" dedi. Yâ Resûlallah! Medet, çare?.." dedi.

"Boşanmışsınız, ne yapayım?" dedi.

"Yâ Resûlallah! Bir çare!.." Tekrar geldi gitti, geldi gitti: "Buna bir çare…" "Yâ Resûlallah! Bir çare!.."

Tekrar geldi gitti, geldi gitti: "Buna bir çare…"

Onun üzerine o Sûreti'l-Mümtehine, Mümtehine sûresindeki âyetler indi. 28. cüzün başı: Onun üzerine o Sûreti'l-Mümtehine, Mümtehine sûresindeki âyetler indi. 28. cüzün başı:

Kad semiallâhü kavlelletî tücâdilüke fî zevcihâ ve teştekî ilallâhi. Kad semiallâhü kavlelletî tücâdilüke fî zevcihâ ve teştekî ilallâhi.

"Sen bana ananın sırtı gibisin! Bu yalan bir sözdür, kötü bir sözdür."Sen bana ananın sırtı gibisin! Bu yalan bir sözdür, kötü bir sözdür. Böyle diyenler eğer nikâhını döndürmek istiyorsa o zaman; Böyle diyenler eğer nikâhını döndürmek istiyorsa o zaman;

Fe tahrîrü rakabetin min kabli en yetemâsâ. Fe tahrîrü rakabetin min kabli en yetemâsâ.

Bir köle âzat etsin, yalan ve çirkin bir laf söylediği için nikâh tekrar olsun diye bir köle âzat edecek. Bir köle âzat etsin, yalan ve çirkin bir laf söylediği için nikâh tekrar olsun diye bir köle âzat edecek.

Eğer âzat edecek zenginlikte değilse parası yoksa? Eğer âzat edecek zenginlikte değilse parası yoksa?

Fe men lem yecid fe siyâmü şehreyni mütetâbiayni minkabli en yetemesse fe men lem yesteti' fe it'âmü sittîne miskîne. Fe men lem yecid fe siyâmü şehreyni mütetâbiayni minkabli en yetemesse fe men lem yesteti' fe it'âmü sittîne miskîne.

Tekrar bir araya gelmeden evvel iki ay oruç tutacak! Tekrar bir araya gelmeden evvel iki ay oruç tutacak!

Buna da gücü yetmiyor; ihtiyar, takati yok… Kızmış karısına, boşamış.Buna da gücü yetmiyor; ihtiyar, takati yok… Kızmış karısına, boşamış. Sen bana anamın sırtı gibisin, demiş… Sen bana anamın sırtı gibisin, demiş…

Fe it'âmü sittîne miskîne. "O zaman da altmış insanı doyuracak!" Fe it'âmü sittîne miskîne. "O zaman da altmış insanı doyuracak!"

"O Allah'a ve Resûlüne inanmanızın sonucu olarak böyle bir kolaylık kapısı olmuştur."O Allah'a ve Resûlüne inanmanızın sonucu olarak böyle bir kolaylık kapısı olmuştur. Allah'ın ahkâmına uyun, Allah'ın ahkâmına karşı gelmeyin!.." diye âyet-i kerîme devam ediyor. Allah'ın ahkâmına uyun, Allah'ın ahkâmına karşı gelmeyin!.." diye âyet-i kerîme devam ediyor.

Kiminle nikâhlandıysa Fe mestemta'tüm bihî min hünne fe âtûhunne ucûrehunne ferîdaten. Kiminle nikâhlandıysa

Fe mestemta'tüm bihî min hünne fe âtûhunne ucûrehunne ferîdaten.
"Fariza olarak nikâhlandığınız kimselerin mehirlerini veriniz!" "Fariza olarak nikâhlandığınız kimselerin mehirlerini veriniz!"

Mehir verecek. Mehir kadının hakkı. Mehir verecek. Mehir kadının hakkı.

Anadolu'da, Güneydoğu Anadolu'da ağa, babasına gidiyor: "Kızını bana ver." diyor. Anadolu'da, Güneydoğu Anadolu'da ağa, babasına gidiyor:

"Kızını bana ver." diyor.

"Ne olacak?" "Sana şu kadar altın vereyim, bu kadar…" "Ne olacak?"

"Sana şu kadar altın vereyim, bu kadar…"

"Oldu, tamam, ver. Al kızı, götür." diyor. Onlar babasının hakkı değil ki! "Oldu, tamam, ver. Al kızı, götür." diyor.

Onlar babasının hakkı değil ki!
Kızın hakkı, parayı babası almaya hakkı yok ki! Kızın hakkı! Kötü, yanlış bir şey!Kızın hakkı, parayı babası almaya hakkı yok ki! Kızın hakkı! Kötü, yanlış bir şey! Güneydoğu Anadolu'da yanlış bir uygulama!Güneydoğu Anadolu'da yanlış bir uygulama! Kızını adeta satıyor, [mehri] kendisi alıyor; haram, yanlış! Kızın hakkı, mehir kızın hakkı!Kızını adeta satıyor, [mehri] kendisi alıyor; haram, yanlış! Kızın hakkı, mehir kızın hakkı! Mehir hakkını baba alamaz. Kız alır, istediği gibi kullanır; dükkân alır, tarla alır, ev alır.Mehir hakkını baba alamaz. Kız alır, istediği gibi kullanır; dükkân alır, tarla alır, ev alır. Varidat getirecek bir yer alır, ne yaparsa yapar! Onun hakkı! Varidat getirecek bir yer alır, ne yaparsa yapar! Onun hakkı!

"Nikâhından faydalandığınız kimselerin fariza olarak ücretini ödeyiniz!" "Nikâhından faydalandığınız kimselerin fariza olarak ücretini ödeyiniz!"

Mutlaka mehir verecekler! Mutlaka mehir verecekler!

Ve lâ cunâhâ aleyküm fî mâ tarâydeytüm bihî min ba'di'l-farîdati.Ve lâ cunâhâ aleyküm fî mâ tarâydeytüm bihî min ba'di'l-farîdati. "Bu mehrin farz olduğunu bildikten sonra iki taraf birbirleriyle evlenmek istiyor. "Bu mehrin farz olduğunu bildikten sonra iki taraf birbirleriyle evlenmek istiyor. Ama adam fakir, çok fazla mehir de verecek kadar gücü yok.Ama adam fakir, çok fazla mehir de verecek kadar gücü yok. O zaman kadın da; 'Peki, daha az alabilirim.' filan diyor.O zaman kadın da; 'Peki, daha az alabilirim.' filan diyor. İki taraf birbirleriyle razı olduktan sonra mehrin düşürülmesinde, azaltılmasında,İki taraf birbirleriyle razı olduktan sonra mehrin düşürülmesinde, azaltılmasında, bağışlanmasında bir mahsur yok! "Tamam, mehrimi sana bağışladım." Olabilir, diyebilir. bağışlanmasında bir mahsur yok!

"Tamam, mehrimi sana bağışladım."

Olabilir, diyebilir.

İnnallâhe kâne alîmen hakîmâ. İnnallâhe kâne alîmen hakîmâ. "Hiç şüphesiz ki Allahu Teâlâ hazretleri her şeyi bilici ve her şeyi hikmetle yapıcıdır!" "Hiç şüphesiz ki Allahu Teâlâ hazretleri her şeyi bilici ve her şeyi hikmetle yapıcıdır!"

Nikâhla ilgili bir âyet-i kerîme geldi. Onu da öğrenmek lazım. Her şeyi bilmek lazım. Nikâhla ilgili bir âyet-i kerîme geldi. Onu da öğrenmek lazım. Her şeyi bilmek lazım.

Allah hepinizden razı olsun. Her işimizi Allah'ın rızasına uygun yapmayı Allah nasip etsin.Allah hepinizden razı olsun. Her işimizi Allah'ın rızasına uygun yapmayı Allah nasip etsin. Her çeşit haramdan, günahtan korunmayı nasip etsin. Her çeşit haramdan, günahtan korunmayı nasip etsin.

Burada haram, günah insana çok yakın! Neden? Burada haram, günah insana çok yakın!

Neden?

Bu İngiliz kadınları kısa etekle gezer, mayoyla gezer…Bu İngiliz kadınları kısa etekle gezer, mayoyla gezer… Deniz kenarlarına gittin mi bikini, yokini ile çıplak gezerler… Deniz kenarlarına gittin mi bikini, yokini ile çıplak gezerler…

Gözünü koruyacaksın, gözüne sahip olacaksın.Gözünü koruyacaksın, gözüne sahip olacaksın. Mümkünse bakmayacaksın, mümkünse gitmeyeceksin, mümkünse uzak duracaksın. Mümkünse bakmayacaksın, mümkünse gitmeyeceksin, mümkünse uzak duracaksın.

Çayırın üstüne yatıyor, öpüşüyor! "Ama burada adamlar var?.." "Olsun." Çayırın üstüne yatıyor, öpüşüyor!

"Ama burada adamlar var?.."

"Olsun."

Mayoyu giymiş; alt alta, üst üste, bunların edepsizlikleri bu, bunlar yapar.Mayoyu giymiş; alt alta, üst üste, bunların edepsizlikleri bu, bunlar yapar. Biz müslümanız, İslâm'ın âdâbı, terbiyesi, nezaketi, zarafeti vardır. Burada zordur! Biz müslümanız, İslâm'ın âdâbı, terbiyesi, nezaketi, zarafeti vardır.

Burada zordur!

Bir insan bir kadına bir defa baktı mı [neyse ne]…Bir insan bir kadına bir defa baktı mı [neyse ne]… Gözü takılmış. Çarşıda gidiyordu; ne yapayım işte, baktım, takıldı… Gözü takılmış. Çarşıda gidiyordu; ne yapayım işte, baktım, takıldı…

Bir tanesi neyse ne, ikinci defa dönüp baktı mı ikincisi şeytandandır; günahtır, bakmayacak! Bir tanesi neyse ne, ikinci defa dönüp baktı mı ikincisi şeytandandır; günahtır, bakmayacak!

Kul li'l-mü'minîne yeğuddû min ebsârihim ve yehfezû fürûcehüm. Kul li'l-mü'minîne yeğuddû min ebsârihim ve yehfezû fürûcehüm.

"Mü'min adamlara, erkeklere söyle; gözlerine sahip olsunlar, namuslarına hâkim olsunlar!" "Mü'min adamlara, erkeklere söyle; gözlerine sahip olsunlar, namuslarına hâkim olsunlar!"

Avrupa'dakilere namus mühim değildir. Bunlarda bekâret filan aranmaz.Avrupa'dakilere namus mühim değildir. Bunlarda bekâret filan aranmaz. Bunlar beğendiği erkeğin kendisine iltifat etmesinden memnun olurlar.Bunlar beğendiği erkeğin kendisine iltifat etmesinden memnun olurlar. Davetine icabet ederler. Kendileri davet ederler. Koruyacaksın, burada imtihan çok. Davetine icabet ederler. Kendileri davet ederler. Koruyacaksın, burada imtihan çok.

Bizim tarikatımızdaki esaslardan bir tanesi nedir? Bizim tarikatımızdaki esaslardan bir tanesi nedir?

Nakşî tarikatindeki esaslardan bir tanesi: Nazar ber kadem olacak! Nakşî tarikatindeki esaslardan bir tanesi: Nazar ber kadem olacak!

Bakışları pabucunun ucunda, ayağının ucunda gezecek.Bakışları pabucunun ucunda, ayağının ucunda gezecek. Harama bakmayacak, bu sözün bir mânası! Gözünü haramdan korumadı mı insanın kalbi kararır.Harama bakmayacak, bu sözün bir mânası! Gözünü haramdan korumadı mı insanın kalbi kararır. Harama baktı mı kalbi kararır, derecesi düşer. Harama baktı mı kalbi kararır, derecesi düşer. Harama baktı mı kalbi kararır, derecesi düşer. Harama baktı mı kalbi kararır, derecesi düşer. Kalbi kararır, derece düşer; kalbi kararır, kalbi kararır, derecesi düşer… derkenKalbi kararır, derece düşer; kalbi kararır, kalbi kararır, derecesi düşer… derken günaha saplanır, günaha doğru gidiyor. Şeytanın ağına düşer. günaha saplanır, günaha doğru gidiyor. Şeytanın ağına düşer.

Şeytanın ağlarına avladığı avdaki tuzaktaki yemi nedir? Şeytanın ağlarına avladığı avdaki tuzaktaki yemi nedir?

Kadındır! Kadın, onu oraya, tuzağın içine koyar.Kadındır! Kadın, onu oraya, tuzağın içine koyar. Ondan sonra âdemoğullarını şeytan avlar, canına okur, mahveder. Çok dikkat etmek lazım. Ondan sonra âdemoğullarını şeytan avlar, canına okur, mahveder. Çok dikkat etmek lazım. Doğru yolda yürümenin en önemli şartlarından birisi namusluluktur. Haramdan, zinadan korunmaktır. Doğru yolda yürümenin en önemli şartlarından birisi namusluluktur. Haramdan, zinadan korunmaktır.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Gözler de zina eder, gözü de korumak lazım, harama bakmamak lazım.Gözler de zina eder, gözü de korumak lazım, harama bakmamak lazım. Harama baktı mı göz zina eder. Eller de zina eder. Harama baktı mı göz zina eder. Eller de zina eder.

Mümkünse tokalaşmayacaksın. Mendeburlar çok alışmışlar. Emlakçıdan arazi alacaksın: Mümkünse tokalaşmayacaksın. Mendeburlar çok alışmışlar. Emlakçıdan arazi alacaksın:

"Şu araziyi alacağım." diyorsun. "Dur, göstereyim." diyor. Bir de bakıyorsun, bir kadın geliyor."Şu araziyi alacağım." diyorsun.

"Dur, göstereyim." diyor. Bir de bakıyorsun, bir kadın geliyor.
Hay Allah, gelmez olaydı! Artık sen oyalanıyorsun orada. Ben inmiyorum, filan [diyorsun]. Hay Allah, gelmez olaydı! Artık sen oyalanıyorsun orada. Ben inmiyorum, filan [diyorsun].

Ama ötekisinin âdeti ne? İslâm'da yok böyle âdet! Selâmunaleyküm dersin, olur biter. Ama ötekisinin âdeti ne?

İslâm'da yok böyle âdet! Selâmunaleyküm dersin, olur biter.

Ne oluyor? Kötü âdetler! İslâm güzel, İslâm'ın her şeyi güzel. El de zina eder, göz de zina eder! Ne oluyor?

Kötü âdetler! İslâm güzel, İslâm'ın her şeyi güzel. El de zina eder, göz de zina eder!

Hz. Osman radıyallahu anh'ın emirü'l-mü'minîn olduğu, halife olduğu zaman sahabeden birisi geldi: Hz. Osman radıyallahu anh'ın emirü'l-mü'minîn olduğu, halife olduğu zaman sahabeden birisi geldi:

Selâmun aleyküm yâ emîre'l-mü'minîn, dedi. Hz. Osman-ı Zinnûreyn şöyle yüzüne baktı: Selâmun aleyküm yâ emîre'l-mü'minîn, dedi.

Hz. Osman-ı Zinnûreyn şöyle yüzüne baktı:

"Senin gözünde zina izleri görüyorum. Gözünde zina izleri var." dedi. "Senin gözünde zina izleri görüyorum. Gözünde zina izleri var." dedi.

Adam sarsıldı. Peygamber Efendimiz vefat etmiş.Adam sarsıldı. Peygamber Efendimiz vefat etmiş. Yerine Ebû Bekir halife olmuş, Ömer halife olmuş, Osman halife olmuş rıdvanullahi aleyhim ecmaîn, Yerine Ebû Bekir halife olmuş, Ömer halife olmuş, Osman halife olmuş rıdvanullahi aleyhim ecmaîn, sıra ona gelmiş. Şaşırdı: "Yâ emîre'l-mü'minîn! Peygamberlik kesilmedi, mi devam mı ediyor?" sıra ona gelmiş. Şaşırdı:

"Yâ emîre'l-mü'minîn! Peygamberlik kesilmedi, mi devam mı ediyor?"

Peygamberlik kesildi ama bunun adı evliyâlık! Evliyâ!Peygamberlik kesildi ama bunun adı evliyâlık! Evliyâ! Harama bakmış olan gözdeki zina alameti neyse evliyâ onu görüyor.Harama bakmış olan gözdeki zina alameti neyse evliyâ onu görüyor. Göz işte; kaş var, kirpikler var, göz var… İnsan, bir şey yok sanır. Ama bir baktı: Göz işte; kaş var, kirpikler var, göz var… İnsan, bir şey yok sanır. Ama bir baktı:

"Senin gözünde zina izleri görüyorum." "Senin gözünde zina izleri görüyorum."

Gelirken emîre'l-mü'minînin yanına gelirken açık bir kapıdan içeriye bakmış. Gelirken emîre'l-mü'minînin yanına gelirken açık bir kapıdan içeriye bakmış. Herhalde kadın yıkanıyormuş, içeride ona bakmış. Gelirken dışarıdan şöyle bakmış geçmiş.Herhalde kadın yıkanıyormuş, içeride ona bakmış. Gelirken dışarıdan şöyle bakmış geçmiş. Bazıları sakınmıyorlar. Biz mesela gezilerimiz sırasında öyle yerlere gittik;Bazıları sakınmıyorlar.

Biz mesela gezilerimiz sırasında öyle yerlere gittik;
çocuğunu ve kendisini derede çıplak yıkıyor, sakınmıyor. Anadolu'da var böyle!çocuğunu ve kendisini derede çıplak yıkıyor, sakınmıyor. Anadolu'da var böyle! Allah Allah, Afrika'da mıyız, yamyamlar diyarında mıyız?.. Sakınmıyor. Yüznumarası yok! Allah Allah, Afrika'da mıyız, yamyamlar diyarında mıyız?.. Sakınmıyor.

Yüznumarası yok!

Ne olacak? Çık dışarı, ileri! Uzaklaş biraz! Ne olacak?

Çık dışarı, ileri! Uzaklaş biraz!

Sakınmayanlar var, çekinmeyenler var, üstünü açıyor, bikinisini giyiyor. Çocuğunu emziriyor… Sakınmayanlar var, çekinmeyenler var, üstünü açıyor, bikinisini giyiyor. Çocuğunu emziriyor…

Ben Kadıköy vapurunda gördüm. Köprüden vapura biniyorsun, Kadıköy tarafına geçeceksin. Ben Kadıköy vapurunda gördüm. Köprüden vapura biniyorsun, Kadıköy tarafına geçeceksin. Çıkartıyor göğsünü çocuğuna: "Al, em!" Bu ne ya? Çıkartıyor göğsünü çocuğuna:

"Al, em!"

Bu ne ya?

Göğsünü çıkartıyor. Göğsünü çıkartıyor.

Kapatsana yahu, örtsene, çocuk ağlıyorsa tedbirini alsana! Herkesin gözü önünde! Kapatsana yahu, örtsene, çocuk ağlıyorsa tedbirini alsana! Herkesin gözü önünde!

Alışmamış, çarşaflı, çarşafı da var. "Al, em!" Alışmamış, çarşaflı, çarşafı da var.

"Al, em!"

Acayip! Elhamdülillah örfümüze, âdetimize, yetişmemize bakıyorum da Acayip! Elhamdülillah örfümüze, âdetimize, yetişmemize bakıyorum da -Allah dedelerimizden razı olsun- çok güzel yetiştirmişler, temiz yetiştirmişler, namuslu yetiştirmişler. -Allah dedelerimizden razı olsun- çok güzel yetiştirmişler, temiz yetiştirmişler, namuslu yetiştirmişler. Örtülü, tesettürlü, sakınan çekinen, edepli, terbiyeli, ahlâklı yetiştirmişler.Örtülü, tesettürlü, sakınan çekinen, edepli, terbiyeli, ahlâklı yetiştirmişler. Başka milletlere bakınca insan anlıyor. Başka milletlere bakınca insan anlıyor.

Bu millet hava sıcak diye askılı giyiyor, şort giyiyor; sakınmıyor çekinmiyor.Bu millet hava sıcak diye askılı giyiyor, şort giyiyor; sakınmıyor çekinmiyor. Burada biraz daha dikkat etmek lazım.Burada biraz daha dikkat etmek lazım. Her yerde dikkat etmek lazım da burada biraz daha tehlike büyük oluyor. Her yerde dikkat etmek lazım da burada biraz daha tehlike büyük oluyor.

Gözünüze sahip olun! Gönlünüzü karartmayın! Günahlara girmeyin! Gözünüze sahip olun! Gönlünüzü karartmayın! Günahlara girmeyin! Durduğunuz yerden sevaplarınızı kaçırmayın!Durduğunuz yerden sevaplarınızı kaçırmayın! Yukarı çıkmışken merdivenden aşağıya paldır küldür yuvarlanmayın! Başınızı gözünüzü morartmayın! Yukarı çıkmışken merdivenden aşağıya paldır küldür yuvarlanmayın! Başınızı gözünüzü morartmayın! Zarara uğramayın! Allah şeytanın ve nefsin şerrinden ve kadınların şerrinden korusun. Zarara uğramayın!

Allah şeytanın ve nefsin şerrinden ve kadınların şerrinden korusun.

Bazı kadınlar da tuzak, kendisi peşinde koşuyor.Bazı kadınlar da tuzak, kendisi peşinde koşuyor. Kuyumcunun dükkanına geliyor, kuyumcunun tezgâhtarını gözüne kestirmiş, niyeti kötü. İçeri giriyor: Kuyumcunun dükkanına geliyor, kuyumcunun tezgâhtarını gözüne kestirmiş, niyeti kötü. İçeri giriyor:

"Bir zümrüt yüzük istiyorum." Tezgâhtar çıkartıyor. "Yakıştı mı acaba?" "Bir zümrüt yüzük istiyorum."

Tezgâhtar çıkartıyor.

"Yakıştı mı acaba?"

Maksat [tezgâhtarı] ayartmak! Kim zenginse kim paralıysa varidatı, geliri, aylığı çoksaMaksat [tezgâhtarı] ayartmak! Kim zenginse kim paralıysa varidatı, geliri, aylığı çoksa arabası güzelse BMW ise Mercedes ise yeniyse -benimki gibi külüstür değilse- şeytanlar onu biliyorlar. arabası güzelse BMW ise Mercedes ise yeniyse -benimki gibi külüstür değilse- şeytanlar onu biliyorlar.

İnsanların şeytanları var mı? İnsanların şeytanları var mı?

Var! Şeyâtîne'l-insi ve'l-cinni yûhî ba'duhüm ilâ ba'din zuhrufa'l-kavli ğurûrâ. Var!

Şeyâtîne'l-insi ve'l-cinni yûhî ba'duhüm ilâ ba'din zuhrufa'l-kavli ğurûrâ.

İnsanların da şeytanları var. Şeytan kadın gidiyor.İnsanların da şeytanları var. Şeytan kadın gidiyor. Kuyruklu, boynuzlu şeytan kadın geliyor; çare arıyor, kandırıyor. Kuyruklu, boynuzlu şeytan kadın geliyor; çare arıyor, kandırıyor. Ondan sonra bakıyorsun; kuyumcunun tezgâhtarı metres tutmuş, ev tutmuş. Ondan sonra bakıyorsun; kuyumcunun tezgâhtarı metres tutmuş, ev tutmuş.

O artık boyuna ondan para sağıyor. O artık boyuna ondan para sağıyor.

İneği sağarsın, süt çıkar; kuyumcunun tezgâhtarını sağarsın, ne çıkar? İneği sağarsın, süt çıkar; kuyumcunun tezgâhtarını sağarsın, ne çıkar?

Altın çıkar, mücevher çıkar… Sağdıkça sağıyor, kurtulursa kurtulur.Altın çıkar, mücevher çıkar… Sağdıkça sağıyor, kurtulursa kurtulur. Bazen tezgâhtar evli oluyor, karısı işin farkına varıyor, çare arıyor… Çok zor!Bazen tezgâhtar evli oluyor, karısı işin farkına varıyor, çare arıyor… Çok zor! Şeytan tuzağının içine avını, kadını koyarak tuzağına öyle düşürüyor. Şeytan tuzağının içine avını, kadını koyarak tuzağına öyle düşürüyor.

Allah şeytanın tuzağına düşürmesin, kadınların şerrinden korusun. Hepsi nefse geliyor.Allah şeytanın tuzağına düşürmesin, kadınların şerrinden korusun.

Hepsi nefse geliyor.
Nefis bakmazsa nefis hâkim olsa bir şey olmayacak ama nefis de insanın en büyük düşmanı! Nefis bakmazsa nefis hâkim olsa bir şey olmayacak ama nefis de insanın en büyük düşmanı! Nefsin ağzının suyu akıyor, dayanamıyor. O da dayanamıyor, peşine gidiyor. Nefsin ağzının suyu akıyor, dayanamıyor. O da dayanamıyor, peşine gidiyor.

Musâfehîn, diyor, musâfahâ ne demek? Karşılıklı! Zina bir kişi ile olmuyor ki! Musâfehîn, diyor, musâfahâ ne demek?

Karşılıklı! Zina bir kişi ile olmuyor ki!
O da istiyor, o da istiyor; karşılıklı! Küçükten başlıyorlar bu işe;O da istiyor, o da istiyor; karşılıklı! Küçükten başlıyorlar bu işe; komşunun kızına camdan bakmaktan, işaret etmekten, cama taş atmaktan,komşunun kızına camdan bakmaktan, işaret etmekten, cama taş atmaktan, gizli mektup göndermekten başlıyor, devam ediyor. gizli mektup göndermekten başlıyor, devam ediyor. Bütün edebiyat kitapları bu mendebur şeyle, aşk şiirleriyle, şarap şiirleriyle,Bütün edebiyat kitapları bu mendebur şeyle, aşk şiirleriyle, şarap şiirleriyle, meyhane şiirleriyle doludur. Edebiyatın bir kısmı zehirlidir! Neden? meyhane şiirleriyle doludur.

Edebiyatın bir kısmı zehirlidir!

Neden?

Aşkı, zinayı, şarabı methediyor, heveslendiriyor. Yenileri de heveslendiriyor: Aşkı, zinayı, şarabı methediyor, heveslendiriyor. Yenileri de heveslendiriyor:

"Senin gözün badem gözlü, dudağın kiraz gibi, yanağın elma gibi, selvi boylusun… "Senin gözün badem gözlü, dudağın kiraz gibi, yanağın elma gibi, selvi boylusun… Ah seni görünce aklım başından gitti…" Bunların hepsi zehirli sözler!Ah seni görünce aklım başından gitti…"

Bunların hepsi zehirli sözler!
Delikanlı bunları okuyor, o da aynı yola gidiyor: Delikanlı bunları okuyor, o da aynı yola gidiyor:

"Aman şarap ne kadar güzel renkliymiş, ne güzel kırmızısı varmış. "Aman şarap ne kadar güzel renkliymiş, ne güzel kırmızısı varmış. Getir bakalım meyhaneci, bir tek daha ver…" Şaraba düşüyor! Getir bakalım meyhaneci, bir tek daha ver…" Şaraba düşüyor!

Edebiyat da bir tuzak, şeytanın başka bir tuzağı; öyle şeyler oluyor. Edebiyat da bir tuzak, şeytanın başka bir tuzağı; öyle şeyler oluyor.

Allah her çeşit şerden, kötülükten korusun. Ama hepsinin kaynağı nefis.Allah her çeşit şerden, kötülükten korusun. Ama hepsinin kaynağı nefis. Nefsi ıslah etmeyi, nefse hâkim olmayı nasip etsin. Bunları niçin söylüyoruz? Nefsi ıslah etmeyi, nefse hâkim olmayı nasip etsin.

Bunları niçin söylüyoruz?

Men lem ya'rifi'ş-şerre yaka' fîh. "Şerri bilmeyen bilmeden içine düşer, tuzağa kapılır." Men lem ya'rifi'ş-şerre yaka' fîh. "Şerri bilmeyen bilmeden içine düşer, tuzağa kapılır."

Orada tuzak var, dikkat et! Gözüne sahip ol, abdestli gez! Orada tuzak var, dikkat et! Gözüne sahip ol, abdestli gez!

İnsan, abdestli gezdi mi korunması kolay olur. İnsan, abdestli gezdi mi korunması kolay olur. Abdestsiz oldu mu tuzağa düşmesi kolay olur, basireti bağlanır. Abdestsiz oldu mu tuzağa düşmesi kolay olur, basireti bağlanır.

Allah her çeşit her türlü şerlinin şerrinden; özellikle şeytanın şerrinden, nefsin şerrinden,Allah her çeşit her türlü şerlinin şerrinden; özellikle şeytanın şerrinden, nefsin şerrinden, kadınların şerrinden korusun. İnsan yaşlandı mı bunları artık anlar. kadınların şerrinden korusun.

İnsan yaşlandı mı bunları artık anlar.
Biz o masalı çok okuduk, bu fikri çok gördük, biliyoruz…Biz o masalı çok okuduk, bu fikri çok gördük, biliyoruz… Ama bu iş bekârlarda öyle değildir, yeni yetişmelerde öyle değildir.Ama bu iş bekârlarda öyle değildir, yeni yetişmelerde öyle değildir. Git liselere, git üniversitelere; üniversiteler rezalet! Git liselere, git üniversitelere; üniversiteler rezalet! Ben buraya kızını yatılı gönderen velilere şaşıyorum! Malezya'dan vs. bizim gittiğimiz üniversitelere;Ben buraya kızını yatılı gönderen velilere şaşıyorum! Malezya'dan vs. bizim gittiğimiz üniversitelere; o tuttuğumuz odalara kızları erkeklerle karışık, aynı yurtta gönderiyorlar.o tuttuğumuz odalara kızları erkeklerle karışık, aynı yurtta gönderiyorlar. Olmaz, olmuyor, çok kötü şeyler oluyor. Daha üniversitede bozuluyor.Olmaz, olmuyor, çok kötü şeyler oluyor. Daha üniversitede bozuluyor. Ondan sonra sen onu gel de ıslah et.Ondan sonra sen onu gel de ıslah et. Bir kere tadını da aldı mı kolay kolay da vazgeçemez, kötü olduğunu bilse de vazgeçemez.Bir kere tadını da aldı mı kolay kolay da vazgeçemez, kötü olduğunu bilse de vazgeçemez. İçkinin kötülüğünü bilir, vazgeçemez; kumarın kötülüğünü bilir, vazgeçemez;İçkinin kötülüğünü bilir, vazgeçemez; kumarın kötülüğünü bilir, vazgeçemez; zinanın kötülüğünü bilir, vazgeçemez… zinanın kötülüğünü bilir, vazgeçemez…

Bir insan kötülüğe alıştı mı alıştırmama yolunu keseceksin, küçük yaşta evlendireceksin! Bir insan kötülüğe alıştı mı alıştırmama yolunu keseceksin, küçük yaşta evlendireceksin!

İbret için bunu her zaman söylüyorum: Ben kendi oğluma, lisedeyken evliliği teklif ettim: İbret için bunu her zaman söylüyorum:

Ben kendi oğluma, lisedeyken evliliği teklif ettim:

"Evladım! Seni evlendireyim. Sana da bakarım gelinime de bakarım, maaşını da veririm. "Evladım! Seni evlendireyim. Sana da bakarım gelinime de bakarım, maaşını da veririm. Korkma, başa çıkarım." Bizim oğlan; "Öyle bir ihtiyacım yok." dedi. Korkma, başa çıkarım."

Bizim oğlan;

"Öyle bir ihtiyacım yok." dedi.

Kaç defa ısrar ettim, kaç defa sordum, yok! Amerika'ya gitti, uzaktan soruyorum: Kaç defa ısrar ettim, kaç defa sordum, yok!

Amerika'ya gitti, uzaktan soruyorum:

"Bizim oğlanı oralarda gördünüz mü, tanıdınız mı, biliyor musunuz?" "Bizim oğlanı oralarda gördünüz mü, tanıdınız mı, biliyor musunuz?"

Amerika'dan gelen giden bir tanesi dedi ki; "Hocam, kim senin oğlun?" dedi. Amerika'dan gelen giden bir tanesi dedi ki;

"Hocam, kim senin oğlun?" dedi.

"Şöyle şöyle…" dedim. "Ha, şu caminin köşesinde oturan çocuk mu?.." "Şöyle şöyle…" dedim.

"Ha, şu caminin köşesinde oturan çocuk mu?.."

Tamam, yâ Rabbi, çok şükür, bizim oğlan caminin köşesindeymiş.Tamam, yâ Rabbi, çok şükür, bizim oğlan caminin köşesindeymiş. Amerika'dan bir gelişte kıstırdım onu köşeye, evlendirdim. Amerika'dan bir gelişte kıstırdım onu köşeye, evlendirdim.

Çünkü Avrupalı kızlar kendi aralarında konuşuyorlarmış.Çünkü Avrupalı kızlar kendi aralarında konuşuyorlarmış. Bunu bizim hanıma İngiliz bir kadın söyledi. Bizim ihvandan birisiyle evlenmiş. Bunu bizim hanıma İngiliz bir kadın söyledi. Bizim ihvandan birisiyle evlenmiş.

"Biz üniversitedeyken birbirimize derdik ki…" Nerede derdiniz? "Biz üniversitedeyken birbirimize derdik ki…"

Nerede derdiniz?

İngiltere'de, İngiliz kendisi. "Biz İngiltere'deyken üniversiteye giderken birbirimize derdik ki;İngiltere'de, İngiliz kendisi.

"Biz İngiltere'deyken üniversiteye giderken birbirimize derdik ki;
'Hadi gidelim bir Orta Doğulu av avlayalım. Müslüman ülkelerinden birisinin çocuğunu avlayalım.'Hadi gidelim bir Orta Doğulu av avlayalım. Müslüman ülkelerinden birisinin çocuğunu avlayalım. Hadi gidelim bir av avlayalım…'" O avlamış, bizim arkadaşı avlamış ki evlenmişler. Hadi gidelim bir av avlayalım…'"

O avlamış, bizim arkadaşı avlamış ki evlenmişler.
Ama arkadaş da onu müslüman etmiş, şimdi örtülü filan. Ama avlıyorlar, avlamasını biliyor. Ama arkadaş da onu müslüman etmiş, şimdi örtülü filan. Ama avlıyorlar, avlamasını biliyor.

Otelde beklerken boyuna David Dekarta Discover Channel seyrettik. Otelde beklerken boyuna David Dekarta Discover Channel seyrettik. Adam koca koca balıkları yakalamasını biliyor, hemen şıp tutuyor. Böyle böyle balıklar.Adam koca koca balıkları yakalamasını biliyor, hemen şıp tutuyor. Böyle böyle balıklar. Bir atıyor oltayı, takılıyorlar. Usulünü biliyor, hangi yemle hangi balık gelir…Bir atıyor oltayı, takılıyorlar. Usulünü biliyor, hangi yemle hangi balık gelir… Bir atıyor, bu kadar balık; bir atıyor, bu kadar balık tutuyor. Geze geze geliyor. Bir atıyor, bu kadar balık; bir atıyor, bu kadar balık tutuyor. Geze geze geliyor. Avlamasını biliyorlar. Çok dikkat etmek lazım. Avlamasını biliyorlar. Çok dikkat etmek lazım.

Birisi: "Hocam, benim oğlan Amerika'da burs kazandı, orada okuyacak. Gitsin mi?" dedi. Birisi: "Hocam, benim oğlan Amerika'da burs kazandı, orada okuyacak. Gitsin mi?" dedi.

Bunları bildiğim için; "Evlendir, öyle gönder. Bekâr gönderme. Evlendir, öyle gönder." dedim. Bunları bildiğim için; "Evlendir, öyle gönder. Bekâr gönderme. Evlendir, öyle gönder." dedim.

Biz neyiz? Bunları biliyoruz, edebiyatı biliyoruz, şehir hayatını biliyoruz, Biz neyiz?

Bunları biliyoruz, edebiyatı biliyoruz, şehir hayatını biliyoruz,
Beyoğlu'nun kumarhanelerini biliyoruz, barları pavyonları -elhamdülillah gitmedik ama- Beyoğlu'nun kumarhanelerini biliyoruz, barları pavyonları -elhamdülillah gitmedik ama- gazetelerden vs. biliyoruz, Amerika'yı Avrupa'yı biliyoruz… "Evlendir öyle gönder!" gazetelerden vs. biliyoruz, Amerika'yı Avrupa'yı biliyoruz…

"Evlendir öyle gönder!"

Neden? Dayanamaz bizimkiler! Bizimkiler anasının süt kuzusu!Neden?

Dayanamaz bizimkiler! Bizimkiler anasının süt kuzusu!
Anasının dizinin dibinde yetişir, ondan sonra bir dış ülkeye gitti mi öyle bir kurnaz avcı bunu yakalar!Anasının dizinin dibinde yetişir, ondan sonra bir dış ülkeye gitti mi öyle bir kurnaz avcı bunu yakalar! Bu kuzucuk, toy; bunu yakalar! Dedim ki; "Aman evlendirmeden gönderme!" Bu kuzucuk, toy; bunu yakalar!

Dedim ki; "Aman evlendirmeden gönderme!"

Aradan zaman geçti, zaman geçti, zaman geçti;Aradan zaman geçti, zaman geçti, zaman geçti; mektuplar gittikçe böyle değişik ifadeler, bilmem neler… mektuplar gittikçe böyle değişik ifadeler, bilmem neler…

"Bir iyi kızla tanıştık da bilmem ne de…" filan, babasına mektup yazıyor. En son bir mektup: "Bir iyi kızla tanıştık da bilmem ne de…" filan, babasına mektup yazıyor.

En son bir mektup:

"Bu kız Güney Amerika'nın filanca şehrinden iyi bir kız…" "Bu kız Güney Amerika'nın filanca şehrinden iyi bir kız…"

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2