Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Evvel 1446
24 Kasım 2024
İmsak
06:24
Güneş
07:54
Öğle
12:55
İkindi
15:24
Akşam
17:47
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Evlilik ve Kul Hakkı Üzerine

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

15 Rebîü'l-Âhir 1413 / 11.10.1992

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Rusya'da Müslümanlar Çoğalıyor, Evlenmeyi Peygamber Efendimiz Teşvik Etmiştir, Bir Çocuk Dünya'da da Sermayedir | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Evlilik ve Kul Hakkı Üzerine

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

15 Rebîü'l-Âhir 1413 / 11.10.1992

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Rusya'da Müslümanlar Çoğalıyor, Evlenmeyi Peygamber Efendimiz Teşvik Etmiştir, Bir Çocuk Dünya'da da Sermayedir | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Geçtiğimiz yıllarda 10, 20 yıl önce İngiliz mecmualarında okumuştuk kiGeçtiğimiz yıllarda 10, 20 yıl önce İngiliz mecmualarında okumuştuk ki "Rusya'da müslümanlar çoğalıyor. Zamanla Rusya'nın tamamına hâkim olacaklar." "Rusya'da müslümanlar çoğalıyor. Zamanla Rusya'nın tamamına hâkim olacaklar."

"Eyvah!" dedim kendi kendime. Bu adamlar bunu tespit etmişler."Eyvah!" dedim kendi kendime. Bu adamlar bunu tespit etmişler. Şimdi bunun karşısında tedbirde alırlar. Çünkü müslümanların çoğalmasını,hâkim olmasını istemezler. Şimdi bunun karşısında tedbirde alırlar. Çünkü müslümanların çoğalmasını,hâkim olmasını istemezler.

Tespit ettikten sonra vay böyle oluyor. Müslümanların başına çorap örerler, filan dedim.Tespit ettikten sonra vay böyle oluyor. Müslümanların başına çorap örerler, filan dedim. ArkasındanRusya'nın parçalanma işi geldi.ArkasındanRusya'nın parçalanma işi geldi. Ruslar kendilerinin oldukları yerleri ayırdılar, kıvırdılar güzel yerleri, gelişmiş yerleri.Ruslar kendilerinin oldukları yerleri ayırdılar, kıvırdılar güzel yerleri, gelişmiş yerleri. Çölleride müslümanlara bıraktılar. Ne haliniz varsa görün. Sizi soframıza almıyoruz.Çölleride müslümanlara bıraktılar.

Ne haliniz varsa görün. Sizi soframıza almıyoruz.
Kendiniz peynir ekmek, tuz ekmek yiyin. İşinizi halledin, ayırıverdiler,Kendiniz peynir ekmek, tuz ekmek yiyin. İşinizi halledin, ayırıverdiler, evden dışarı çıkarıvermek gibi.evden dışarı çıkarıvermek gibi. Yoksa o düzen içinde kalabalık olarak devam etseydi nüfus, öbür tarafı bastıracak gibiydi. Yoksa o düzen içinde kalabalık olarak devam etseydi nüfus, öbür tarafı bastıracak gibiydi.

O mümkün değil artık. Rusya kendi içinde nüfusu istediği kadar gelişirse gelişir.O mümkün değil artık. Rusya kendi içinde nüfusu istediği kadar gelişirse gelişir. Kendisinin olur. Ukrayna kendisi gelişir. Ötekisi kendisi gelişir.Kendisinin olur. Ukrayna kendisi gelişir. Ötekisi kendisi gelişir. Özbekistan'da gelişirse orada biraz gelişir; ama ne kadar çok gelişse Özbekistan'da gelişirse orada biraz gelişir; ama ne kadar çok gelişse öbür tarafa sataşabilmesi mümkün olmaz. İçerde serbestlik yok çünkü.öbür tarafa sataşabilmesi mümkün olmaz.

İçerde serbestlik yok çünkü.
Birlik ve beraberlik yok. Ayrılmadan hürriyet olsaydı belki tamamına hâkim olma durumu varken;Birlik ve beraberlik yok. Ayrılmadan hürriyet olsaydı belki tamamına hâkim olma durumu varken; şimdi tamamına hâkim olmayı böylece sınırlarla kesmişmi oldular diye düşünüyorum. şimdi tamamına hâkim olmayı böylece sınırlarla kesmişmi oldular diye düşünüyorum.

Bir oyunmu filan diye. Avrupa'da da nüfus artmıyormuş.Bir oyunmu filan diye. Avrupa'da da nüfus artmıyormuş. Bazı ülkelerde nüfus dahada geriye gidiyormuş, diyorlar.Bazı ülkelerde nüfus dahada geriye gidiyormuş, diyorlar. Ve nüfusun yaş ortalaması çok yüksekmiş. Yani ahâli ihtiyarmış.Ve nüfusun yaş ortalaması çok yüksekmiş. Yani ahâli ihtiyarmış. Gençler yetişmeyince, bebek yapmayınca mevcutlar yaşlanıyor. Gençler yetişmeyince, bebek yapmayınca mevcutlar yaşlanıyor.

60 yaşında, 70 yaşında bir sürü ihtiyar insandan ibaret oluyor nüfus.60 yaşında, 70 yaşında bir sürü ihtiyar insandan ibaret oluyor nüfus. Tabii onlar gidince yerine bebek de gelmedikçe nüfusları azalıyor. Tabii onlar gidince yerine bebek de gelmedikçe nüfusları azalıyor.

Fransa'da,Almanya'da böyle durumlar olduğunu söylüyorlar.Fransa'da,Almanya'da böyle durumlar olduğunu söylüyorlar. Türkiye'ninde genç nüfusun çok olduğu, yaş ortalamasının Türkiye'ninde genç nüfusun çok olduğu, yaş ortalamasının bir hayli hoşlanacak şekilde olduğu,nüfusun genç dinamik elemanlardan meydana geldiği söyleniliyor. bir hayli hoşlanacak şekilde olduğu,nüfusun genç dinamik elemanlardan meydana geldiği söyleniliyor. Bu da bir avantaj oluyor. Bu da bir avantaj oluyor.

Gençahâli bir tarafta, ihtiyarlar öbür ülkelerde.Gençahâli bir tarafta, ihtiyarlar öbür ülkelerde. Bu tarafta gençler; cıvıl cıvıl, pırıl pırıl, enerjik, kuvvet dolu insanlar. Bu tarafta gençler; cıvıl cıvıl, pırıl pırıl, enerjik, kuvvet dolu insanlar. Öbür taraftada içi geçmiş kimseler. Tabii bu bir millet için lehte bir durum.Öbür taraftada içi geçmiş kimseler.

Tabii bu bir millet için lehte bir durum.
Biz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemEfendimiz'in evlenin, çoğalın tavsiyesiniBiz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemEfendimiz'in evlenin, çoğalın tavsiyesini uygulamaya devam edersek bu adamlarda çocuk yapmaktan memnun değiller. uygulamaya devam edersek bu adamlarda çocuk yapmaktan memnun değiller. Hoşlanmıyorlar. Köpek beslemeyi tercih ediyorlar. Kucaklarında köpek. Arabalarında köpek.Hoşlanmıyorlar. Köpek beslemeyi tercih ediyorlar. Kucaklarında köpek. Arabalarında köpek. Köpek oteli, köpek lokantası, vesairesi, vesairesi. Köpeklere hizmet yolunda geçiyor, ömürleri. Köpek oteli, köpek lokantası, vesairesi, vesairesi. Köpeklere hizmet yolunda geçiyor, ömürleri. Biz artarız. Dünyaya hâkim olabiliriz. Ama nüfusu müslüman yetiştirmek lazım. Biz artarız. Dünyaya hâkim olabiliriz. Ama nüfusu müslüman yetiştirmek lazım.

Adının müslüman adı olup da kalbinin kâfir kalbi. Kafasının kâfir kafası, fikrinin kâfir fikri olması.Adının müslüman adı olup da kalbinin kâfir kalbi. Kafasının kâfir kafası, fikrinin kâfir fikri olması. O zaman müslüman nüfusu artıyor diye göstermez. Yetişen nesil nasıl? O zaman müslüman nüfusu artıyor diye göstermez.

Yetişen nesil nasıl?

Camilerde ekseriyetle gençler mi var? Camilerde ekseriyetle gençler mi var?

Üniversitelerdeki gençler ekseriyetle müslümanmı?Mütedeyyinmi? Üniversitelerdeki gençler ekseriyetle müslümanmı?Mütedeyyinmi?

Lisedeki gençler Müslümanmı? Mütedeyyinmi? Lisedeki gençler Müslümanmı? Mütedeyyinmi?

Genç nüfus, bu beğendiğimiz insanlar; 100 kişide anket yapsak, 1000 kişide,Genç nüfus, bu beğendiğimiz insanlar; 100 kişide anket yapsak, 1000 kişide, 10bin kişide anket yapsak yarıdan çoğu Müslümanlıktan mı geliyor? 10bin kişide anket yapsak yarıdan çoğu Müslümanlıktan mı geliyor?

Yoksa kafası, gönlü boşmu? Veya karamı? Veya kırmızımı? Menfîmi? Yoksa kafası, gönlü boşmu? Veya karamı?

Veya kırmızımı? Menfîmi?

Bu önemli. Adının Ahmet olması, Ali, Veli olması yetmiyor.Bu önemli. Adının Ahmet olması, Ali, Veli olması yetmiyor. Adamla konuştuğun zaman bakıyorsun kâfir. İnkâr ediyor, çünkü.Adamla konuştuğun zaman bakıyorsun kâfir. İnkâr ediyor, çünkü. Ayet inkâr ediyor. Hadis-i şerif inkâr ediyor. Benim öyle şeye aklım ermez, diyor. Ayet inkâr ediyor. Hadis-i şerif inkâr ediyor. Benim öyle şeye aklım ermez, diyor.

Başörtüsüyle uğraşıyor. Sakala çatıyor. Camiye kızıyor. Ezana kızıyor. Ezansız bir semt istiyor.Başörtüsüyle uğraşıyor. Sakala çatıyor. Camiye kızıyor. Ezana kızıyor. Ezansız bir semt istiyor. Ezan hoparlörler bağırmasın, uykum bölünüyor filan. Kâfir. Yani hasım,İslâm'a düşman.Ezan hoparlörler bağırmasın, uykum bölünüyor filan. Kâfir. Yani hasım,İslâm'a düşman. İçinde hınç var. Bunun adının eski ananevî isimlerden birisi olmasının bir faydası yok. İçinde hınç var. Bunun adının eski ananevî isimlerden birisi olmasının bir faydası yok.

Mühim olan evlatlarımızı halis, muhlis,sâdık,âşık, şuurlu, gayretli müslüman olarak yetiştirmek.Mühim olan evlatlarımızı halis, muhlis,sâdık,âşık, şuurlu, gayretli müslüman olarak yetiştirmek. O zaman müslümanlar artıyor, diyebiliriz. Yoksa nüfusun artmasıda yetmiyor. O zaman müslümanlar artıyor, diyebiliriz.

Yoksa nüfusun artmasıda yetmiyor.
Müslüman nüfus artması veya artan nüfusun müslüman olarak ortaya çıkması, müslümanlaşması. Müslüman nüfus artması veya artan nüfusun müslüman olarak ortaya çıkması, müslümanlaşması.

Bir profesör arkadaş diyor ki;"Ah bizim zamanımızda, üniversitesinde tıp fakültesinde okurkenBir profesör arkadaş diyor ki;"Ah bizim zamanımızda, üniversitesinde tıp fakültesinde okurken hocalarımızın arasında bir tane namazlı niyazlı müslüman yoktu. Hepsi bize karşıydı. Hasımdı."hocalarımızın arasında bir tane namazlı niyazlı müslüman yoktu. Hepsi bize karşıydı. Hasımdı." Elhamdülilah, şimdi bir sürü profesör var; doçent var. Mü'min. Namaza gidiyor. Elhamdülilah, şimdi bir sürü profesör var; doçent var. Mü'min. Namaza gidiyor.

Camiye gidiyor. Cumaya gidiyor filan. Bu güzel bir şey. Camiye gidiyor. Cumaya gidiyor filan. Bu güzel bir şey.

Ama kâfi değil. Yeterli değil. Çünkü semt semt,Ama kâfi değil. Yeterli değil. Çünkü semt semt, şehir şehir dolaştığın zaman, insanlarla konuştuğun zamanşehir şehir dolaştığın zaman, insanlarla konuştuğun zaman resmi televizyon, gayri resmi televizyon, yurt dışı televizyon yayınları, komşulardan gelen yayınlar,resmi televizyon, gayri resmi televizyon, yurt dışı televizyon yayınları, komşulardan gelen yayınlar, uydulardan gelen yayınlarla kafalarının, kalplerinin İslâm'dan kaymış olduğunu,uydulardan gelen yayınlarla kafalarının, kalplerinin İslâm'dan kaymış olduğunu, sapmış olduğunu görebiliyoruz; bazı kimselerin. sapmış olduğunu görebiliyoruz; bazı kimselerin.

O halde var gücümüzle, her yönden müslümanı arttırmaya çalışmamız lazım.O halde var gücümüzle, her yönden müslümanı arttırmaya çalışmamız lazım. İşte bu mantık içinde evlenmeyi Peygamber Efendimiz teşvik buyurmuş. İşte bu mantık içinde evlenmeyi Peygamber Efendimiz teşvik buyurmuş. Elbette bir bildiği vardır. İstediği vardır. Emri başımızın üzerindedir. Elbette bir bildiği vardır. İstediği vardır. Emri başımızın üzerindedir.

Evleneceğiz. Bekârlık sultanlıkmış. Bekârlık sultanlık değil, padişahlık değil.Evleneceğiz. Bekârlık sultanlıkmış. Bekârlık sultanlık değil, padişahlık değil. Dünyanın hâkimiyeti olsa Peygamber Efendimiz'in dediğini yapsak daha iyi.Dünyanın hâkimiyeti olsa Peygamber Efendimiz'in dediğini yapsak daha iyi. Mühim olan Peygamber Efendimiz'in tavsiyesini tutmak. "Hocam; çok çocuğa bakmak zor."Mühim olan Peygamber Efendimiz'in tavsiyesini tutmak. "Hocam; çok çocuğa bakmak zor." Çok çocuğa bakmak zorda olsa Efendimiz'in tavsiyesini tutmak iyi. "Beslemek, yetiştirmek bir problem." Çok çocuğa bakmak zorda olsa Efendimiz'in tavsiyesini tutmak iyi. "Beslemek, yetiştirmek bir problem."

Çalış, çabala. Hepsinin rızkını Allah gönderiyor. Seninkinide o gönderir. Herşey hallolur.Çalış, çabala. Hepsinin rızkını Allah gönderiyor. Seninkinide o gönderir. Herşey hallolur. Öyle kardeşlerimiz var ki hayranlık duyuyorum. Üç tane, dört tane, beş tane çocuğu var.Öyle kardeşlerimiz var ki hayranlık duyuyorum. Üç tane, dört tane, beş tane çocuğu var. Hepsi hafız veya şöyle böyle filan. Hepsi hafız veya şöyle böyle filan.

Hepsini din yolunda yetiştirebilmiş; hoca yetiştirebilmiş, imam hatibe gönderebilmiş,Hepsini din yolunda yetiştirebilmiş; hoca yetiştirebilmiş, imam hatibe gönderebilmiş, ilahiyata gönderebilmiş. Aslanın oğlu yine arslan olur.ilahiyata gönderebilmiş. Aslanın oğlu yine arslan olur. Kendisi müslüman, çocuğuda İslâm terbiyesi görüyor. Kendisi derviş.Kendisi müslüman, çocuğuda İslâm terbiyesi görüyor. Kendisi derviş. Çocuğuda elbette böyle ahlâklı, güzel olacak. Çocuğuda elbette böyle ahlâklı, güzel olacak. Ve inşaallah iyi şeyler yapacaklar, bunlar. Böyle olunca nikâha rağbet var. Ve inşaallah iyi şeyler yapacaklar, bunlar. Böyle olunca nikâha rağbet var.

Nikâh kıymetli, teşvik edilen bir şey.Nikâh kıymetli, teşvik edilen bir şey. Nikâh yoluyla insanların böyle yuvalar kurması, evlenmesi teşvik ediliyor. Nikâh yoluyla insanların böyle yuvalar kurması, evlenmesi teşvik ediliyor.

Diyor ki Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde: Diyor ki Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde:

Kişinin o kadınla evlenmeye teşvik edecek bakabilir, kadının. Baksın.Kişinin o kadınla evlenmeye teşvik edecek bakabilir, kadının. Baksın. "Yüzü güzelmiş. Hadi,tereddüdüm kalktı. Evleneyim şununla.""Yüzü güzelmiş. Hadi,tereddüdüm kalktı. Evleneyim şununla." Veyahut "Boyu posu maşaallah! Selvi boyluymuş.Tamam, evleneyim." Veyahut "Boyu posu maşaallah! Selvi boyluymuş.Tamam, evleneyim."

Veyahut şöyleymiş, böyleymiş. Evleneyim. Yani bu arzunun lehte neticelenmesi.Veyahut şöyleymiş, böyleymiş. Evleneyim. Yani bu arzunun lehte neticelenmesi. Ya hay Allah! İstiyordum ama bununla yapamayacağım. Hocam; elimden gelmiyor, ne yapayım? Ya hay Allah! İstiyordum ama bununla yapamayacağım.

Hocam; elimden gelmiyor, ne yapayım?

Kusuruma bakma filan. Kimisi geliyor, bize müracaat ediyor. Hayırlısıyla şöyle bir aracı. Kusuruma bakma filan. Kimisi geliyor, bize müracaat ediyor. Hayırlısıyla şöyle bir aracı.

Bizimde hatırımıza gelen birisi olursa bak, git falancayla konuş; filancayla diyoruz.Bizimde hatırımıza gelen birisi olursa bak, git falancayla konuş; filancayla diyoruz. Ondan sonra bakıyorsun olmuyor. Veya evleniyorlar. Ondan sonra geçim olmuyor.Ondan sonra bakıyorsun olmuyor. Veya evleniyorlar. Ondan sonra geçim olmuyor. Ben bu aile saadetinin devamına çok önem veriyorum.Ben bu aile saadetinin devamına çok önem veriyorum. Dinimiz çok önem verdiği için konuşmalarımda buna pay ayırmaya dikkat ediyorum.Dinimiz çok önem verdiği için konuşmalarımda buna pay ayırmaya dikkat ediyorum. Çok önemli bu. Kimisi kadını alıyor. Annesinin, babasının evine göndermiyor. Çok önemli bu. Kimisi kadını alıyor. Annesinin, babasının evine göndermiyor.

Ya bu senin esirinmi? Gitmeyecek. Niye gitmeyecek? Ya bu senin esirinmi?

Gitmeyecek.

Niye gitmeyecek?

İki gözümün nuru. Ne diye göndermiyorsun? Onun canı yok mu? O annesini özlemez mi? İki gözümün nuru.

Ne diye göndermiyorsun?

Onun canı yok mu?

O annesini özlemez mi?

O babasını özlemez mi? "Bizim âdetimiz, töremiz böyle." İslâm'ın dışında adet, töremi olur? O babasını özlemez mi?

"Bizim âdetimiz, töremiz böyle."

İslâm'ın dışında adet, töremi olur?

İslâm'ın dışındaki töreler, âdetler cahiliye âdeti olur. İslâm'ın dışındaki töreler, âdetler cahiliye âdeti olur.

Varmı Peygamber Efendimiz'den böyle bir rivayet? Varmı Peygamber Efendimiz'den böyle bir rivayet?

Aldığınız kızı, kapatın kafese. Vurun kilidi, üstüne. Hiç annesine, babasına götürmeyin.Aldığınız kızı, kapatın kafese. Vurun kilidi, üstüne. Hiç annesine, babasına götürmeyin. "Annesine, babasına götürünce huyu bozuluyor." Canım bozdurtma. "Şımarıyor.""Annesine, babasına götürünce huyu bozuluyor." Canım bozdurtma. "Şımarıyor." O da şımarmasın tabii.Kocasına ona da onu tavsiye ediyoruz,evin reisi erkektir.O da şımarmasın tabii.Kocasına ona da onu tavsiye ediyoruz,evin reisi erkektir. Kadın, kocasına itaat edecek. Peygamber Efendimiz'e secde etmek istediler. Kadın, kocasına itaat edecek. Peygamber Efendimiz'e secde etmek istediler.

Hayır, dedi. Secde etmek yoktur, bizim şeriatimizde.Hayır, dedi. Secde etmek yoktur, bizim şeriatimizde. Ama bir kimse bir kimseye secde edecek olsaydı böyle bir müsaade olsaydı -Ama bir kimse bir kimseye secde edecek olsaydı böyle bir müsaade olsaydı - yok, ama olsaydı- ben şahsen kadının kocasına secde etmesini emrederdim. yok, ama olsaydı- ben şahsen kadının kocasına secde etmesini emrederdim.

Yok böyle bir şey ama bu ne demek? Kadın kocasına hürmet edecek. Yok böyle bir şey ama bu ne demek?

Kadın kocasına hürmet edecek.

Peki, koca ne yapacak? Benim pazum kuvvetli.Peki, koca ne yapacak?

Benim pazum kuvvetli.
Çapı 35 santimetre. Halteri şu kadar kaldırıyorum filan diye egzersizini kadın üzerinde yapmayacak. Çapı 35 santimetre. Halteri şu kadar kaldırıyorum filan diye egzersizini kadın üzerinde yapmayacak. Pat bir tane, çat bir tane, küt bir tane. Böyle şey olmaz. Yok, böyle bir şey. Pat bir tane, çat bir tane, küt bir tane. Böyle şey olmaz. Yok, böyle bir şey. Dindar olduktan sonra böyle bir eza, cefa yapmak yok. Dindar olduktan sonra böyle bir eza, cefa yapmak yok.

Dışarı çıkartmamak yok. Anasına, babasına göndermemek yok. Hukukunu çiğnemek yok.Dışarı çıkartmamak yok. Anasına, babasına göndermemek yok. Hukukunu çiğnemek yok. Sen burada çiğnersin, yarın Allah; onu haklı çıkartır. Senden hakkını alır. Yarın sen cezayı çekersin.Sen burada çiğnersin, yarın Allah; onu haklı çıkartır. Senden hakkını alır. Yarın sen cezayı çekersin. Hukukuna riayet edeceksin. Gönlünü hoş tutacaksın. O da senin gönlünü hoş tutacak. Hukukuna riayet edeceksin. Gönlünü hoş tutacaksın. O da senin gönlünü hoş tutacak. Muhabbet olacak. Allah'ın rızasını kazanacaksınız. Müslüman evlatlar yetiştireceksiniz. Muhabbet olacak. Allah'ın rızasını kazanacaksınız. Müslüman evlatlar yetiştireceksiniz.

Sizden sonrada onlar hayırlı işler yaptıkça sevabı siz kazanacaksınız.Sizden sonrada onlar hayırlı işler yaptıkça sevabı siz kazanacaksınız. Âhirette de hayrını göreceksiniz, dünyada hayrını göreceksiniz.Âhirette de hayrını göreceksiniz, dünyada hayrını göreceksiniz. Bir çocuk; annesi, babası için dünyadada sermayedir. Âhiret sermayesidir, aynı zamanda. Bir çocuk; annesi, babası için dünyadada sermayedir. Âhiret sermayesidir, aynı zamanda.

Neden? Öldükten sonra evladın yaptığı hayırlar babaya gider. Neden?

Öldükten sonra evladın yaptığı hayırlar babaya gider.
Evladı yüzünden baba kurtulur. Anne kurtulur. Kabri nur dolar. Makamı yüksek olur.Evladı yüzünden baba kurtulur. Anne kurtulur. Kabri nur dolar. Makamı yüksek olur. Cennete gider. O bakımdan hayırlı evlat yetiştirmek fevkalade önemli, akıllıca bir iş. Cennete gider. O bakımdan hayırlı evlat yetiştirmek fevkalade önemli, akıllıca bir iş. En önemli işlerden birisi. Büyüklerimiz düşünmüşler.En önemli işlerden birisi.

Büyüklerimiz düşünmüşler.
En hayırlı işler hangileri, neleri yapalım filan diye. Bekâr duranlar gitmiş, evlenmiş.En hayırlı işler hangileri, neleri yapalım filan diye. Bekâr duranlar gitmiş, evlenmiş. Evlendiği zaman sevabı çok oluyor. Evlat yetiştirdiği zaman sevabı devam ediyor. Evlendiği zaman sevabı çok oluyor. Evlat yetiştirdiği zaman sevabı devam ediyor. Öldükten sonrada amel defteri kapanmıyor. Öldükten sonrada amel defteri kapanmıyor.

Sevaplar yazılmaya devam ediyor, diye sırf bu sebeple evlenmişler. Sevabı var bu işin.Sevaplar yazılmaya devam ediyor, diye sırf bu sebeple evlenmişler. Sevabı var bu işin. "İlle güzel olsun." Tabii güzellik birkaç çeşittir. Vücut güzelliği vardır. Huy güzelliği vardır. "İlle güzel olsun." Tabii güzellik birkaç çeşittir. Vücut güzelliği vardır. Huy güzelliği vardır. Akıl güzelliği vardır. Bunların hepsi bir güzelliktir. Akıl güzelliği vardır. Bunların hepsi bir güzelliktir.

Dirayetlidir. Çocuğu iyi yetiştirecek durumdadır. Veyahut huyu çok güzeldir.Dirayetlidir. Çocuğu iyi yetiştirecek durumdadır. Veyahut huyu çok güzeldir. Veya dindarlığı harikadır. O da bir güzellik. O güzelliği görmek lazım. Veya dindarlığı harikadır. O da bir güzellik. O güzelliği görmek lazım.

Ve o güzelliği başkasındanda üstün tutmak lazım. Bir kadın malından dolayı evlenilebiliyor, alınabiliyor.Ve o güzelliği başkasındanda üstün tutmak lazım. Bir kadın malından dolayı evlenilebiliyor, alınabiliyor. Güzelliğinden dolayı ekseriyetle alıyorlar. Soyundan, sopundan dolayı alınabiliyor. Güzelliğinden dolayı ekseriyetle alıyorlar. Soyundan, sopundan dolayı alınabiliyor. Falanca zengin milyarderin karısıdır. Kızıdır. Falanca zengin milyarderin karısıdır. Kızıdır.

Onu alırsam milyonlara fabrikalara bende konarım, filan diye bazı damat namzetleri onun peşinde,Onu alırsam milyonlara fabrikalara bende konarım, filan diye bazı damat namzetleri onun peşinde, onun için koşuyor. Güzel değil. Ama evlendiği zaman zengin olacak diye ondan koşuyor. onun için koşuyor. Güzel değil. Ama evlendiği zaman zengin olacak diye ondan koşuyor. Parası için. Güzelliği için. Soyu, sopu için. Alınabiliyor. Parası için. Güzelliği için. Soyu, sopu için. Alınabiliyor.

Peygamber Efendimiz bunları söylemiş; hadîs-i şerîfinde.Peygamber Efendimiz bunları söylemiş; hadîs-i şerîfinde. Bu sebeplerden dolayı alınabilir; ama sen dindarlığı için al. Bu sebeplerden dolayı alınabilir; ama sen dindarlığı için al.

Dindarlığı iyi olan kızı almaya rağbet et, diye tavsiye etmiş.Dindarlığı iyi olan kızı almaya rağbet et, diye tavsiye etmiş. Paraya bakma, güzelliğe bakma, soya sopa bakma. Dindarlığa bak diye söylemiş.Paraya bakma, güzelliğe bakma, soya sopa bakma. Dindarlığa bak diye söylemiş. Ama tabii o da istenmeyecek diye bir şey yok. Ama tabii o da istenmeyecek diye bir şey yok.

Bir kadın dindarsa çok güzel. Huyu da güzelse aliyyul âlâ.Bir kadın dindarsa çok güzel. Huyu da güzelse aliyyul âlâ. Vücudu da güzelse oh o zaman, âlânın âlâsı. Güzel. Vücudu da güzelse oh o zaman, âlânın âlâsı. Güzel.

Peki, ötekiler ne olacak? Peki, ötekiler ne olacak?

Onlarda evlenecek. Onlarda evlensin yazık. Bir misâli her zaman söylüyorum. Onlarda evlenecek. Onlarda evlensin yazık. Bir misâli her zaman söylüyorum.

Bende fayda görüyorum. Ankara'damelek gibi bir kimseyle tanışmıştık. Onun babasını anlattılar.Bende fayda görüyorum. Ankara'damelek gibi bir kimseyle tanışmıştık. Onun babasını anlattılar. Melek gibi bir adamdı,evliyâ gibi. Konuşması... Kimseyi üzmez yumuşak filan. Melek gibi bir adamdı,evliyâ gibi. Konuşması... Kimseyi üzmez yumuşak filan. İyi bir kimseydi. Allah rahmet eylesin, öldüyse. Kaldıysa selamet versin. İyi bir kimseydi. Allah rahmet eylesin, öldüyse. Kaldıysa selamet versin.

Bu kimin çocuğudur? Bir alimin çocuğuymuş.Bu kimin çocuğudur?

Bir alimin çocuğuymuş.
Bu alim bir gün gitmiş, mahalledeki bir evin kapısını çalmış.Bu alim bir gün gitmiş, mahalledeki bir evin kapısını çalmış. "Hocam, hoş geldin. Aman ne şeref, ne devlet, ne saadet bizim için."Hocam, hoş geldin. Aman ne şeref, ne devlet, ne saadet bizim için. Buyurun efendim; şöyle başköşeye oturun." filan. Hoca efendi, ciddi alim. Oturmuş. Buyurun efendim; şöyle başköşeye oturun." filan. Hoca efendi, ciddi alim. Oturmuş.

"Bir emrinizmi var efendim?" Evin sahibi soruyor. "Evet.Allah'ın emridir."Bir emrinizmi var efendim?"

Evin sahibi soruyor. "Evet.Allah'ın emridir.
Ayıplanacak, kınanacak, küsülecek bir durum yoktur. Sizin bir kızınız olduğunu öğrendim.Ayıplanacak, kınanacak, küsülecek bir durum yoktur. Sizin bir kızınız olduğunu öğrendim. Allah'ın emriyle, Peygamberimizin sünneti üzere ben sizin kızınızla evlenmek istiyorum.Allah'ın emriyle, Peygamberimizin sünneti üzere ben sizin kızınızla evlenmek istiyorum. Kızınıza talibim. Kızınızı istiyorum." demiş. Olmuş bu hadise, o tanıdığım şahsın babası bu.Kızınıza talibim. Kızınızı istiyorum." demiş.

Olmuş bu hadise, o tanıdığım şahsın babası bu.
Masal değil,hikâye değil. Uydurma bir şey, roman değil. Senaryo değil. Masal değil,hikâye değil. Uydurma bir şey, roman değil. Senaryo değil.

Kızın babası:"Canım feda sana hocam. Bizim için çok büyük şeref. Evet, kızımda var doğru. Kızın babası:"Canım feda sana hocam. Bizim için çok büyük şeref. Evet, kızımda var doğru. Ama hocam kızım sakat. Ayakları tutmaz. Elleri çolak, gözü şaşı." bilmemne, bir sürü kusuru var.Ama hocam kızım sakat. Ayakları tutmaz. Elleri çolak, gözü şaşı." bilmemne, bir sürü kusuru var. Hoca Efendi, gayet ciddi. "Evet. Biliyorum. Onu bile bile istiyorum." Hoca Efendi, gayet ciddi. "Evet. Biliyorum. Onu bile bile istiyorum."

"Hocam size layık değil." "Yok, onu düşünmek bana ait bir mesele.""Hocam size layık değil."

"Yok, onu düşünmek bana ait bir mesele."
İstiyorum filan. Israr etmiş. Pekâlâ. Nikâhlanmışlar, bu çocuk doğmuş. İstiyorum filan. Israr etmiş. Pekâlâ. Nikâhlanmışlar, bu çocuk doğmuş.

O hoca Efendi niye evlenmiş? O hoca Efendi niye evlenmiş?

Çok dindar bir insanmış. Evlenmesede olacakmış. Ama düşünmüş ki; bu kızcağızı kimse gidip almaz.Çok dindar bir insanmış. Evlenmesede olacakmış. Ama düşünmüş ki; bu kızcağızı kimse gidip almaz. Evde kalır. Anası, babası ölür. Perişan olur. Bu kızcağızı ben alayım.Evde kalır. Anası, babası ölür. Perişan olur. Bu kızcağızı ben alayım. Gönlünü yapayım. Bir kulun gönlünü kazanmış olayım. Gönlünü yapayım. Bir kulun gönlünü kazanmış olayım.

Oradanda sevap alayım. Aslında evlenmek arzusu filan yok. İlme kendisini vermiş.Oradanda sevap alayım. Aslında evlenmek arzusu filan yok. İlme kendisini vermiş. İbadete kendisini vermiş bir insan; ama o kızında gönlünü hoş edeyim. İbadete kendisini vermiş bir insan; ama o kızında gönlünü hoş edeyim. Onunda duasını alayım, diye almış kızı. Böylesine de maşaallah, can kurban.Onunda duasını alayım, diye almış kızı. Böylesine de maşaallah, can kurban. Böyle insanlarda oluyor demek ki. Kimiside "Yeşil gözlü isterim." Böyle insanlarda oluyor demek ki. Kimiside "Yeşil gözlü isterim."

Ya bu kara gözlü olsa ne olur? Yok, yeşil olacak. Saçları sarı olacak, bilmemne.Ya bu kara gözlü olsa ne olur?

Yok, yeşil olacak. Saçları sarı olacak, bilmemne.
Canım saçları şöylede olsa böylede olsa sen onları bırak.Canım saçları şöylede olsa böylede olsa sen onları bırak. İlmine, irfanına, dindarlığına bak diyorsun. Anlatamıyorsun. İlmine, irfanına, dindarlığına bak diyorsun. Anlatamıyorsun.

Bir kız evlenilecek, alınacak, istenecek. Bakılabilir mi? Bir kız evlenilecek, alınacak, istenecek. Bakılabilir mi?

Bakılabilir. Bu hadîs-i şerîf onu gösteriyor. Sizden biriniz kadını istemeye niyetlendimiBakılabilir. Bu hadîs-i şerîf onu gösteriyor. Sizden biriniz kadını istemeye niyetlendimi gücü yeterse onun nikâhına, kendisini rağbet ettirecek yerlerine bakabilir.gücü yeterse onun nikâhına, kendisini rağbet ettirecek yerlerine bakabilir. Yüzüne bakabilir,güzel mi diye. Yüzüne bakabilir,güzel mi diye.

Boyuna, posuna şöyle nazar edebilir; bakabilir diye Efendimiz'inmüsaadesi var.Boyuna, posuna şöyle nazar edebilir; bakabilir diye Efendimiz'inmüsaadesi var. İmam Buhârî hazretlerinin kitabında ve diğer kaynaklarda rivayet edilmiş. İmam Buhârî hazretlerinin kitabında ve diğer kaynaklarda rivayet edilmiş.

...... Hz. Ali Efendimiz'den rivayet edilmiş, bu hadîs-i şerîf. Bu da sizi şaşırtabilir.Hz. Ali Efendimiz'den rivayet edilmiş, bu hadîs-i şerîf. Bu da sizi şaşırtabilir. Hayret edersiniz, Allah Allah! Böyle olduğunu bilmiyordum, diyebilirsiniz.Hayret edersiniz, Allah Allah! Böyle olduğunu bilmiyordum, diyebilirsiniz. Sizden biriniz kadına nikâhına talip oldumu, istemeye karar verdi mi;Sizden biriniz kadına nikâhına talip oldumu, istemeye karar verdi mi; Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerifinde buyuruyor: Fe'l-yes'el an şearihâ.Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerifinde buyuruyor:

Fe'l-yes'el an şearihâ.
Saçı nasıl diye onuda sorsun. Topuklarına kadar uzun, güzel saçları var.Saçı nasıl diye onuda sorsun. Topuklarına kadar uzun, güzel saçları var. Sırma gibi, ipek gibi filan neyse. Saçınıda sorsun. Çünkü güzelliğinide sorsun. Sırma gibi, ipek gibi filan neyse. Saçınıda sorsun. Çünkü güzelliğinide sorsun. Güzelliğini sorduğu gibi güzelmi çirkinmi, saçı nasıl onuda sorsun. Güzelliğini sorduğu gibi güzelmi çirkinmi, saçı nasıl onuda sorsun. Çünkü saç da iki güzellikten birisidir buyurmuş, Peygamber Efendimiz. Çünkü saç da iki güzellikten birisidir buyurmuş, Peygamber Efendimiz.

Burada yesel kelimesi,elif üzerine konulmamış. Harekeside yok amayüsel gibi okunabilir. Burada yesel kelimesi,elif üzerine konulmamış. Harekeside yok amayüsel gibi okunabilir. Ama yesel yani güzelmi değilmi diye güzelliği hakkında bilgi sorduğu gibi saçı hakkında da bilgi sorsun;Ama yesel yani güzelmi değilmi diye güzelliği hakkında bilgi sorduğu gibi saçı hakkında da bilgi sorsun; nikâhına talip olduğu kadının. Çünkü saç da iki güzellikten birisidir. nikâhına talip olduğu kadının. Çünkü saç da iki güzellikten birisidir.

İki güzellikten birisidir ne demek? Şu mânaya gelebilir: Yarısıdır.İki güzellikten birisidir ne demek?

Şu mânaya gelebilir: Yarısıdır.
Bayağı bir önemli güzelliktir mânasına gelebilir. Yani yüzde ellisidir mânasına gelebilir. Bayağı bir önemli güzelliktir mânasına gelebilir. Yani yüzde ellisidir mânasına gelebilir.

Veyahut bütün öteki güzellikler hepsi yüzde elli, saç da yüzde elli. Veyahut bütün öteki güzellikler hepsi yüzde elli, saç da yüzde elli. Yani yüz güzelliği, göz güzelliği, boy güzelliği vesaire filan. Saçlar o kadar önemli.Yani yüz güzelliği, göz güzelliği, boy güzelliği vesaire filan. Saçlar o kadar önemli. Bu hadîs-i şerîf bize ne gösteriyor? Bu hadîs-i şerîf bize ne gösteriyor?

İmamlarımızın, mezhep müçtehitlerimizin, büyüklerimizin mesela saç kapanacak. İmamlarımızın, mezhep müçtehitlerimizin, büyüklerimizin mesela saç kapanacak.

Neden? Namazda, vesairede. Âyet-i kerîmede kadınlar güzelliklerini örtsünler,Neden?

Namazda, vesairede. Âyet-i kerîmede kadınlar güzelliklerini örtsünler,
göstermesinler namahreme diye emredilmiş. Saç da güzelliktir.göstermesinler namahreme diye emredilmiş. Saç da güzelliktir. Binâenaleyh; örtülecek diye mezhep imamlarımız karar vermiş. Bu kıl güzel olur mu? Binâenaleyh; örtülecek diye mezhep imamlarımız karar vermiş.

Bu kıl güzel olur mu?

Kıl yemeğe düşse ağzımıza geliyor, midemiz kabarıyor filan. Kenara atıyoruz. Kıl yemeğe düşse ağzımıza geliyor, midemiz kabarıyor filan. Kenara atıyoruz.

Bu güzel olur mu? Güzelmiş işte. Güzellik unsuru olduğu anlaşılıyor. Örtülmesi lazım. Bu güzel olur mu?

Güzelmiş işte. Güzellik unsuru olduğu anlaşılıyor. Örtülmesi lazım.
Güzelliklerini kadınlar örtüyle saklayacaklar. Örtülü gezecekler. Güzelliklerini kadınlar örtüyle saklayacaklar. Örtülü gezecekler.

Ziynetlerini aşikâre,Ziynetlerini aşikâre, bakın; felsefeler ne kadar değişik.bakın; felsefeler ne kadar değişik. Müslümanın felsefesiyle, gayrimüslimin felsefesi ne kadar, ne kadar farklı.Müslümanın felsefesiyle, gayrimüslimin felsefesi ne kadar, ne kadar farklı. Bizde güzellik var. Saklamak gerekiyor. Bizde güzellik var. Saklamak gerekiyor.

Avrupa'da, şu Batıda bütün güzellikleri meydanda.Avrupa'da, şu Batıda bütün güzellikleri meydanda. Hepsini açığa çıkartmak, izhar etmek, reklam etmek ve göstermek.Hepsini açığa çıkartmak, izhar etmek, reklam etmek ve göstermek. Entari yaptırmışsa bile kalçasına kadar, kenarı yırtmaçlı. Bacağı görünsün diye. Entari yaptırmışsa bile kalçasına kadar, kenarı yırtmaçlı. Bacağı görünsün diye. Bluz yaptırmışsa bile beline kadar, arkası açık veya önü açık veya kolsuz veya bilmemne. Bluz yaptırmışsa bile beline kadar, arkası açık veya önü açık veya kolsuz veya bilmemne. Yani bir rezalet, iğrenç bir durum. Dinimizin ne kadar güzel olduğunu görün.Yani bir rezalet, iğrenç bir durum.

Dinimizin ne kadar güzel olduğunu görün.
Dinimize sımsıkı sarılın. Ve bu insanlar başka bir şeye heves etmesinler. Dinimize sımsıkı sarılın. Ve bu insanlar başka bir şeye heves etmesinler. İslâm'dan gayrı güzellik yok. İslâm'dan gayrı sistemlerde şöyle zerre kadar bir güzellik yok.İslâm'dan gayrı güzellik yok. İslâm'dan gayrı sistemlerde şöyle zerre kadar bir güzellik yok. Akıl yok, mantık yok, güzellik yok. Hayvanlar gibi durumları. Hayvanlardan aşağı. Akıl yok, mantık yok, güzellik yok. Hayvanlar gibi durumları. Hayvanlardan aşağı.

İzâ halasa'l-mü'minûne.İzâ halasa'l-mü'minûne. Lâm-ı te'kitmiş. Lâm-ı te'kitmiş.

Bu da Buhârî'de ve diğer kaynaklarda Ebû Said el Hudrî hazretlerinden rivayet edilmiş. Bu da Buhârî'de ve diğer kaynaklarda Ebû Said el Hudrî hazretlerinden rivayet edilmiş. Üçüncü hadîs-i şerîf. İki hadîs-i şerîf evlenmek teşebbüsleriyle ilgili bilgi verdi bize.Üçüncü hadîs-i şerîf. İki hadîs-i şerîf evlenmek teşebbüsleriyle ilgili bilgi verdi bize. Evlenileceği insanın güzelliklerine bakabilir. Evlenileceği insanın güzelliklerine bakabilir.

Nikâhına daha çok heves duyması ve sağlaması için bakabilir, bakılacak yerlerine.Nikâhına daha çok heves duyması ve sağlaması için bakabilir, bakılacak yerlerine. Saçı da güzelmi değilmi diyede aracılara sorulabilir. Saçı da güzelmi değilmi diyede aracılara sorulabilir.

Kulların birbirleri arasındaki haklar, haksızlıklar, zulümler, gadirler konusu.Kulların birbirleri arasındaki haklar, haksızlıklar, zulümler, gadirler konusu. Diyor ki Peygamber Efendimiz bu üçüncü hadîs-i şerîfte: Diyor ki Peygamber Efendimiz bu üçüncü hadîs-i şerîfte:

Bi-kantarati beyne'l-cenneti ve'n-nâri. Mü'min kullar cehennemden kurtulunca. Bi-kantarati beyne'l-cenneti ve'n-nâri. Mü'min kullar cehennemden kurtulunca.

Hubisû. Hapsedilirler. Hubisû. Hapsedilirler.

Cehennemden kurtuldular. Cennete doğru bir köprü; ama cennete girmek yok, hapsedilirler. Orada durdurulurlar. Cehennemden kurtuldular. Cennete doğru bir köprü; ama cennete girmek yok, hapsedilirler. Orada durdurulurlar.

Fe yetekâssûne mezâlime kânet beynehüm fi'd-dünyâ.Aralarındaki gadirler, haksızlıklar orada kısas edilir.Fe yetekâssûne mezâlime kânet beynehüm fi'd-dünyâ.Aralarındaki gadirler, haksızlıklar orada kısas edilir. Yani oradaki haksızlıklar temizlenir ve haklar alınır, verilir.Yani oradaki haksızlıklar temizlenir ve haklar alınır, verilir. Haklar ödetilir, orada cennete girmeden daha. O hapsedildikleri, durduruldukları yerdeHaklar ödetilir, orada cennete girmeden daha.

O hapsedildikleri, durduruldukları yerde
cehennemden kurtuldular; ama aralarındaki bu gadirler, üzmeler,cehennemden kurtuldular; ama aralarındaki bu gadirler, üzmeler, haksızlıklar dünyada yaptıklarından dolayı olan bu gadirlerden, zulümlerden dolayı kısas olur. haksızlıklar dünyada yaptıklarından dolayı olan bu gadirlerden, zulümlerden dolayı kısas olur.

Kısasa kısas diyoruz ya, karşılıkları hak sahiplerine, haksızlık yapanlardan hakları alınır. Kısasa kısas diyoruz ya, karşılıkları hak sahiplerine, haksızlık yapanlardan hakları alınır. Kısas yoluyla. Bedel yoluyla hakları ödettirilir.Kısas yoluyla. Bedel yoluyla hakları ödettirilir. Dünyada yaptıkları gadirler ve haksızlıkların ödettirilir orada. Dünyada yaptıkları gadirler ve haksızlıkların ödettirilir orada.

Hattâ izâ nukkû.Tertemiz olduktan sonra, haklar verilip bittikten sonra; Hattâ izâ nukkû.Tertemiz olduktan sonra, haklar verilip bittikten sonra;

Ve hüzzebû.Ve yine bu işler hizaya konulduktan sonra; Ve hüzzebû.Ve yine bu işler hizaya konulduktan sonra;

Üzinelehum biduhulil cenneüzine lehüm bi-duhûli'l-cenneh. O zaman cennete girmelerine müsaade edilir.Üzinelehum biduhulil cenneüzine lehüm bi-duhûli'l-cenneh. O zaman cennete girmelerine müsaade edilir. Haklar varken edilmez. Onun için kul haklarına çok dikkat etmek lazımHaklar varken edilmez. Onun için kul haklarına çok dikkat etmek lazım ve kulların hakkını üzerine geçirmemeye bir mü'minin çok gayret etmesi lazım.ve kulların hakkını üzerine geçirmemeye bir mü'minin çok gayret etmesi lazım. Ve kimseye gadir ve haksızlık etmemeye çok dikkat etmesi lazım. Ve kimseye gadir ve haksızlık etmemeye çok dikkat etmesi lazım.

Bu dünyada zayıftır; evet güçsüzdür,belki kendi hukukunu koruyacak kadar bileBu dünyada zayıftır; evet güçsüzdür,belki kendi hukukunu koruyacak kadar bile bir kudreti yok olabilir ama âhirette başı belaya girer insanın. bir kudreti yok olabilir ama âhirette başı belaya girer insanın.

O kul hakkından, o zulümden, o haksızlıktan dolayı.O kul hakkından, o zulümden, o haksızlıktan dolayı. Onun için böyle bir kısas olacak, bu haklar mutlaka ödetilecek diye en iyisi hak almamak,Onun için böyle bir kısas olacak, bu haklar mutlaka ödetilecek diye en iyisi hak almamak, hak geçirmemek, zulüm yapmamak. Gadir yapmamak. Haksızlık yapmamak. Ezmemek. Üzmemek. hak geçirmemek, zulüm yapmamak. Gadir yapmamak. Haksızlık yapmamak. Ezmemek. Üzmemek.

Mânevî hakkını geçirmemek gerekiyor. Buna çok dikkat etmek lazım. Mânevî hakkını geçirmemek gerekiyor. Buna çok dikkat etmek lazım. Geçmiş olanlar varsa ödeşmek lazım. Gidip "Seni üzdüm. Seni kırdım. Geçmiş olanlar varsa ödeşmek lazım. Gidip "Seni üzdüm. Seni kırdım. Seni bir zamanlar epeyce bir gadrettim. Canını yaktım. Ödemeye hazırım. Hakkını helal et. Seni bir zamanlar epeyce bir gadrettim. Canını yaktım. Ödemeye hazırım. Hakkını helal et. Ne yapmam gerekiyorsa söyle." filan deyip bu dünyadayken onlardan kurtulmak lazım.Ne yapmam gerekiyorsa söyle." filan deyip bu dünyadayken onlardan kurtulmak lazım. Gıybet ediyorlar, iftira ediyorlar, yalan söylüyorlar, eza ediyorlar, gadrediyorlar,Gıybet ediyorlar, iftira ediyorlar, yalan söylüyorlar, eza ediyorlar, gadrediyorlar, cevrediyorlar, cefa ediyorlar insanlar birbirlerine. Ama âhiret gününü düşünmüyorlar.cevrediyorlar, cefa ediyorlar insanlar birbirlerine.

Ama âhiret gününü düşünmüyorlar.
İşte orada o zaman büyük bir kısas işi olacak. Hak sahipleri haklarını alacaklar.İşte orada o zaman büyük bir kısas işi olacak. Hak sahipleri haklarını alacaklar. Maddî haklarda alınacak. mânevî zulümler, gadirlerde orada ödettirilecek.Maddî haklarda alınacak. mânevî zulümler, gadirlerde orada ödettirilecek. Cennete ondan sonra girebilecek. Cennete ondan sonra girebilecek.

Mü'min, cennete kul hakkını ödemeden giremeyecek. Mü'min, cennete kul hakkını ödemeden giremeyecek. Kul hakkını Allah tövbeyle de affetmiyor.Kul hakkını Allah tövbeyle de affetmiyor. "Tövbe yâ Rabbi! Yaptığım bütün kusurları, günahları affeyle." İyi ama kul haklarını affetmiyor."Tövbe yâ Rabbi! Yaptığım bütün kusurları, günahları affeyle." İyi ama kul haklarını affetmiyor. Günahları affediyorda kul haklarını affetmiyor. Onun için kimsenin gıybetini bile etmeyin.Günahları affediyorda kul haklarını affetmiyor.

Onun için kimsenin gıybetini bile etmeyin.
Gıybet edincede hakkı geçer.Gıybet edincede hakkı geçer. Sonra bu kalabalıkta gıybet edersiniz bu kalabalığı bir daha bulamazsınız. Sonra bu kalabalıkta gıybet edersiniz bu kalabalığı bir daha bulamazsınız. On taneye"Benim söylediğim yanlışmış." diye sonradan söyleseniz bileOn taneye"Benim söylediğim yanlışmış." diye sonradan söyleseniz bile 900 tanesi gitmiş olur, o gıybet yayılır. Onlar söylendikçe size günah yazılmaya devam eder.900 tanesi gitmiş olur, o gıybet yayılır.

Onlar söylendikçe size günah yazılmaya devam eder.
Onun için insanın ağzını iyi tutması lazım.Onun için insanın ağzını iyi tutması lazım. Kimseyi üzmemeye, ezmemeye çok dikkat etmesi gerekiyor.Kimseyi üzmemeye, ezmemeye çok dikkat etmesi gerekiyor. Sonunda da buyuruyor ki Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem: Sonunda da buyuruyor ki Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem:

Fe ve'l-lezî nefsü muhammedin bi-yedihi.Şu Muhammed'in canı, nefsi elinde olana yemin olsun ki; Fe ve'l-lezî nefsü muhammedin bi-yedihi.Şu Muhammed'in canı, nefsi elinde olana yemin olsun ki;

Elinde olan kim? Allah. Muhammed'in canı elinde olan Allah'a yemin olsun ki; Elinde olan kim?

Allah. Muhammed'in canı elinde olan Allah'a yemin olsun ki;

Nasıl canı elinde olur? Dilerse yaşatır, dilerse öldürür. Herşey Allah'ın emrine bağlı. Nasıl canı elinde olur?

Dilerse yaşatır, dilerse öldürür. Herşey Allah'ın emrine bağlı.

Ne dilerse kaderine bağlı. Ne dilerse öyle olur. Muhammed'in nefsi elinde olan Allah'a Yaradan'a Ne dilerse kaderine bağlı. Ne dilerse öyle olur. Muhammed'in nefsi elinde olan Allah'a Yaradan'a yemin olsun ki onlar; Le-ehadühüm bi-meskenihifi'l-cenneti .Onlardan birisi cennetteki yerini, yemin olsun ki onlar;

Le-ehadühüm bi-meskenihifi'l-cenneti .Onlardan birisi cennetteki yerini,

Edellü minhu bi-meskenihi fi'd-dünyâ.Dünyadaki evinden daha iyi bilir. Edellü minhu bi-meskenihi fi'd-dünyâ.Dünyadaki evinden daha iyi bilir. Daha hızlı gider, oraya. Vay mübarek vay! Sen cennete ilk giriyorsun. Daha hızlı gider, oraya. Vay mübarek vay! Sen cennete ilk giriyorsun.

Nerden bildin köşkünün yolunu? Bilir, diyor Peygamber Efendimiz. Nerden bildin köşkünün yolunu?

Bilir, diyor Peygamber Efendimiz.

Dünyadaki evini nasıl biliyor? Fatih'e gelirsin. Duraktan sola kıvrılırsın. Dünyadaki evini nasıl biliyor?

Fatih'e gelirsin. Duraktan sola kıvrılırsın.
İkinci sokaktan sağa dönersin. İşte o apartmanın üçüncü katı. Gözü kapalı gider insan kendi evine.İkinci sokaktan sağa dönersin. İşte o apartmanın üçüncü katı. Gözü kapalı gider insan kendi evine. Cennete de ilk girdiği halde dünyadaki evini bulduğundan daha kolay bulacak köşkünü. Cennete de ilk girdiği halde dünyadaki evini bulduğundan daha kolay bulacak köşkünü.



Daha rahatlıkla bulacak. Sanki daha önceden gittide orada yaşamış gibi. Daha rahatlıkla bulacak. Sanki daha önceden gittide orada yaşamış gibi. Dosdoğru cennetteki köşküne gidecek. Karışıklık, trafik tıkanıklığı, köşede şaşırma,Dosdoğru cennetteki köşküne gidecek. Karışıklık, trafik tıkanıklığı, köşede şaşırma, yanlış sokak, vesaire böyle durumlar yok. Dosdoğru evine varacak.yanlış sokak, vesaire böyle durumlar yok.

Dosdoğru evine varacak.
Veya götürtülecek artık, dünyadaki evine gittiğinden daha garantili, şaşırmadan oradaki köşküne varacak.Veya götürtülecek artık, dünyadaki evine gittiğinden daha garantili, şaşırmadan oradaki köşküne varacak. Allah, bizi kul haklarına bulaştırmasın. Kimsenin hakkını yemeyelim. Allah, bizi kul haklarına bulaştırmasın. Kimsenin hakkını yemeyelim.

Herkese iyilik yapmamız nasip olsun. Ama kimsenin hakkını;maddî,mânevî hakkını yiyip çiğnemeyelim. Herkese iyilik yapmamız nasip olsun. Ama kimsenin hakkını;maddî,mânevî hakkını yiyip çiğnemeyelim.

Cennet karşımızda. Öyle bir de kısas için beklemeyelim.Cennet karşımızda. Öyle bir de kısas için beklemeyelim. Köprünün başında. Bir de oradan heyecan çekmeyelim. Köprünün başında. Bir de oradan heyecan çekmeyelim. Bazıları sıratıBazıları sıratı kerbeltillami parıldayan bir şimşek gibi geçip gidecekmiş. kerbeltillami parıldayan bir şimşek gibi geçip gidecekmiş. Hızla şimşek çakmış gibi bu uçtan, bu tarafa. Ne oldu? Hızla şimşek çakmış gibi bu uçtan, bu tarafa.

Ne oldu?

Allah'ın evliyâsı, sıratı geçti, o tarafa. Öyle yürümek, terlemek, beklemek, hapsedilmek filan yok.Allah'ın evliyâsı, sıratı geçti, o tarafa. Öyle yürümek, terlemek, beklemek, hapsedilmek filan yok. Geçip gidecek, bir ışık gibi öbür tarafa geçecek.Geçip gidecek, bir ışık gibi öbür tarafa geçecek. Allah öyle geçenlerden etsin. Üzüntülere uğratmasın. Allah öyle geçenlerden etsin. Üzüntülere uğratmasın. Köşkümüze dosdoğru varmayı nasip eylesin, cümlemizi. Köşkümüze dosdoğru varmayı nasip eylesin, cümlemizi.

Ahmet b. Hanbel, Müslim,Ebû Dâvut, İbni Mâce ve diğer kaynaklar Câbir radiyallahu anhten rivayet etmişler. Ahmet b. Hanbel, Müslim,Ebû Dâvut, İbni Mâce ve diğer kaynaklar Câbir radiyallahu anhten rivayet etmişler.

Bismillâhirrahmânirrahîm diye girecek. Besmeleyle girecek, duayla girecek.Bismillâhirrahmânirrahîm diye girecek. Besmeleyle girecek, duayla girecek. Anahtarı öyle açacak. Zili öyle çalacak. Ayağını öyle atacak. Allah'ın adıyla girecek evine.Anahtarı öyle açacak. Zili öyle çalacak. Ayağını öyle atacak. Allah'ın adıyla girecek evine. Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerifinde diyor ki; adam evine girerse girdiği zaman; Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerifinde diyor ki; adam evine girerse girdiği zaman;

Fe zekera'smallâhi teâlâ hîne yedhulu.Fe zekera'smallâhi teâlâ hîne yedhulu. Allahu Tealâ'nın ismini anarak girerse Bismillâhirrahmânirrahîm diyerek filan şöyle Allah'ın adını anarak girerse; Allahu Tealâ'nın ismini anarak girerse Bismillâhirrahmânirrahîm diyerek filan şöyle Allah'ın adını anarak girerse;

Ve hîne yet'amu. Yemek yerken yine besmele çekerse. Ve hîne yet'amu. Yemek yerken yine besmele çekerse.

O zaman şeytan der ki: Kâle'ş-şeytânü lâ mebîte leküm ve lâ aşâehâ hünâ.O zaman şeytan der ki:

Kâle'ş-şeytânü lâ mebîte leküm ve lâ aşâehâ hünâ.
Şeytan topluluğu bu evde sizin bu gece geceleme imkânınız yok. Şeytan topluluğu bu evde sizin bu gece geceleme imkânınız yok. Yemek de yok size burada. Yallah! Gidin buradan. Çünkü besmeleyle girdi, bu adam.Yemek de yok size burada. Yallah! Gidin buradan.

Çünkü besmeleyle girdi, bu adam.
Burada yemek yemek de yok, yallah der avânesine.Burada yemek yemek de yok, yallah der avânesine. Biliyorsunuz şeytan var, avânesi var, hizbi var, grubu var. Biliyorsunuz şeytan var, avânesi var, hizbi var, grubu var.

Sabahleyin büyük şeytan adamlarını toplarmış, her birini bir yere görevlendirir, salarmış;Sabahleyin büyük şeytan adamlarını toplarmış, her birini bir yere görevlendirir, salarmış; ustabaşı gibi. Sen şuraya, sen şuraya.ustabaşı gibi. Sen şuraya, sen şuraya. En büyük şeytanlığı yapanada akşamleyin hesap sorup, bugün ne yaptınız, diye sorarmış. En büyük şeytanlığı yapanada akşamleyin hesap sorup, bugün ne yaptınız, diye sorarmış.

En kötü işi yaptırtanada taç giydirtirmiş. Biliyoruz ki şeytanlar çok.En kötü işi yaptırtanada taç giydirtirmiş. Biliyoruz ki şeytanlar çok. Hatta insanlarında şeytanları olduğunu âyet-i kerîme bildiriyor. Hatta insanlarında şeytanları olduğunu âyet-i kerîme bildiriyor.

İnsanlarında cinlerinde şeytanları var. Demek ki şeytanlaşıyor.İnsanlarında cinlerinde şeytanları var. Demek ki şeytanlaşıyor. Tuz Gölü'ne hani kuş düşüyor, dal düşüyor. Tamamen tuz oluyor. Tuz Gölü'ne hani kuş düşüyor, dal düşüyor. Tamamen tuz oluyor. Hayvan düşüyor, tamamen tuz oluyor. Hayvan düşüyor, tamamen tuz oluyor.

Demek ki şeytanların içinde dura dura bazı insanoğullarıda Âdemoğulları da şeytanlaşıyor demek ki.Demek ki şeytanların içinde dura dura bazı insanoğullarıda Âdemoğulları da şeytanlaşıyor demek ki. Âdemoğulları arasından da şeytanlar var. Cinlerdende şeytanlar var. Kalabalık bumahlûklar. Âdemoğulları arasından da şeytanlar var. Cinlerdende şeytanlar var. Kalabalık bumahlûklar.

Herkesin şeytanı var. İçindeki şeytanı damarlarında dolaşıyor. Fıldır fıldır dolaşıyor.Herkesin şeytanı var. İçindeki şeytanı damarlarında dolaşıyor. Fıldır fıldır dolaşıyor. Vesvese veriyor. Fikir veriyor. Şöyle yap, böyle yap diye.Vesvese veriyor. Fikir veriyor. Şöyle yap, böyle yap diye. Adam içeriye besmeleyle girince, yemeğe besmeleyle oturunca, şeytan avânesine diyor ki;Adam içeriye besmeleyle girince, yemeğe besmeleyle oturunca, şeytan avânesine diyor ki; Burada kalamazsınız. Besmeleli bu ev. Burada yemek de olmaz, size. Gider. Burada kalamazsınız. Besmeleli bu ev. Burada yemek de olmaz, size. Gider.

Niye yemek, diyor? Bir insan besmelesiz sofraya oturur, besmelesiz yemeğe başlarsaNiye yemek, diyor?

Bir insan besmelesiz sofraya oturur, besmelesiz yemeğe başlarsa
şeytan her yediğinden ortak olur. Şeytan da yemiş olur. Şeytan ortak olmuş olur. şeytan her yediğinden ortak olur. Şeytan da yemiş olur. Şeytan ortak olmuş olur.

Yemeğinede ortak olur, çocuğunada ortak olur.Yemeğinede ortak olur, çocuğunada ortak olur. Evin beyiyle hanımı evleniyorlar. Evin beyiyle hanımı evleniyorlar. Kimse yok. Sonra yavaş yavaş çoluk çocuğa kavuşuyorlar.Kimse yok. Sonra yavaş yavaş çoluk çocuğa kavuşuyorlar. Besmelesiz olursa evlilik münasebetleri, o zaman çocuk da şeytanlı oluyor. Besmelesiz olursa evlilik münasebetleri, o zaman çocuk da şeytanlı oluyor.

Şeytanın çocuğu oluyor. Evlatlarınada ortak olduğunu, iştirak ettiğini âyet-i kerîme bildiriyor. Şeytanın çocuğu oluyor. Evlatlarınada ortak olduğunu, iştirak ettiğini âyet-i kerîme bildiriyor.

Âyet-i kerîmeyle sabit. Yiyeceğinede iştirak ediyor.Âyet-i kerîmeyle sabit. Yiyeceğinede iştirak ediyor. Hatta bir keresinde Peygamber Efendimiz^in huzurunda birisi yemeğe oturmuş. Hatta bir keresinde Peygamber Efendimiz^in huzurunda birisi yemeğe oturmuş. Sonradan aklı başına gelmiş. Besmele çekmiş. Sonradan aklı başına gelmiş. Besmele çekmiş.

Neden sonra, epeyce bir yemek yedikten sonra Efendimiz; tebessüm buyurmuş, gülmüş. Neden sonra, epeyce bir yemek yedikten sonra Efendimiz; tebessüm buyurmuş, gülmüş.

Niye güldün ya Resûlallah? "Sen besmelesiz sofraya oturdun, yemeğe başladın.Niye güldün ya Resûlallah?

"Sen besmelesiz sofraya oturdun, yemeğe başladın.
Şeytanda seninle beraber ortak oldu, yiyordu. Sen besmele çekince yediklerini çıkarttı."Şeytanda seninle beraber ortak oldu, yiyordu. Sen besmele çekince yediklerini çıkarttı." Yani görmediğimiz şeyler bunlar; biz görmüyoruz ama Peygamber Efendimiz görüyor. Yani görmediğimiz şeyler bunlar; biz görmüyoruz ama Peygamber Efendimiz görüyor.

Melekleri görüyor. "Şu anda o kadar çok melek var ki mesela.Melekleri görüyor. "Şu anda o kadar çok melek var ki mesela. Basacak yer olmadığından, izdihamdan parmaklarının uçlarına basıyorlar." diye o görüyor. Basacak yer olmadığından, izdihamdan parmaklarının uçlarına basıyorlar." diye o görüyor. Şeytanı görüyor, meleği görüyor. Biz göremiyoruz. Onun zamanındaki öteki insanlar göremiyorlar. Şeytanı görüyor, meleği görüyor. Biz göremiyoruz. Onun zamanındaki öteki insanlar göremiyorlar.

"Ya Ebû Bekir; Cebrail geldi sana. Rabbinden selam getirdi." diyor mesela."Ya Ebû Bekir; Cebrail geldi sana. Rabbinden selam getirdi." diyor mesela. Peygamber olmanın farkı. O Peygamber. Eve besmeleyle girdi. Sofraya besmeleyle oturdu. Peygamber olmanın farkı. O Peygamber. Eve besmeleyle girdi. Sofraya besmeleyle oturdu.

Yemeği besmeleyle yedimi şeytana yiyecek yok. O gece orada kalmak yok.Yemeği besmeleyle yedimi şeytana yiyecek yok. O gece orada kalmak yok. Besmele çekmeden eve girerse şeytanlarda bir köşeye otururlar. Oturmaz ki. Kışkırtır. Besmele çekmeden eve girerse şeytanlarda bir köşeye otururlar. Oturmaz ki. Kışkırtır. Bu sefer karı koca kavga eder. Kardeş kardeşle kavga eder. Günah olur. Haram işler olur.Bu sefer karı koca kavga eder. Kardeş kardeşle kavga eder. Günah olur. Haram işler olur. Herşey olur. Onun için herşeyi besmeleyle yapacağız. Adımımızı besmeleyle atacağız. Herşey olur.

Onun için herşeyi besmeleyle yapacağız. Adımımızı besmeleyle atacağız.
Yani Allah'ı düşünerek. Allah için yaptığımızı düşünerek. Yemeğimizi besmeleyle yiyeceğiz.Yani Allah'ı düşünerek. Allah için yaptığımızı düşünerek.

Yemeğimizi besmeleyle yiyeceğiz.
Her işimizi besmeleyle yapacağız. Hatta nikâhı besmeleyle olacak. Hatta zifafı besmeleyle olacak.Her işimizi besmeleyle yapacağız. Hatta nikâhı besmeleyle olacak. Hatta zifafı besmeleyle olacak. Herşeyi. Hatta bazı edepsiz insanlara "yahu bu besmelesizmi ne" derler. Herşeyi.

Hatta bazı edepsiz insanlara "yahu bu besmelesizmi ne" derler.

Bu çocuk besmelesizmi ne? Ne demek? Bu çocuk besmelesizmi ne?

Ne demek?

Zifafta besmele olmamış veya muamele-i zevciyelerde besmele olmamış, şeytanın çocuğu. Zifafta besmele olmamış veya muamele-i zevciyelerde besmele olmamış, şeytanın çocuğu. Besmelesiz. Kerata. Olmadık rezaleti yapıyor, ortalığı karıştırıyor. Besmelesiz, şeytanın çocuğu demek. Besmelesiz. Kerata. Olmadık rezaleti yapıyor, ortalığı karıştırıyor. Besmelesiz, şeytanın çocuğu demek.

Bunları niçin böyle açık açık anlatıyorum? Peygamber Efendimiz böyle bildirmiş. Bunları niçin böyle açık açık anlatıyorum?

Peygamber Efendimiz böyle bildirmiş.
Bilelim bunları, yaptığımız iş hayırlı olsun; bereketli olsun.Bilelim bunları, yaptığımız iş hayırlı olsun; bereketli olsun. Bir de bereketsiz bir iş neden bereketsiz oluyor, onuda bilelim.Bir de bereketsiz bir iş neden bereketsiz oluyor, onuda bilelim. "Ya bizim bu çocuk bir türlü adam olmuyor. Bizim bu çocuk bir türlü yola gelmiyor." "Ya bizim bu çocuk bir türlü adam olmuyor. Bizim bu çocuk bir türlü yola gelmiyor."

"Bizim bu çocuk bir türlü okumuyor. Bizim bu çocuk bir türlü yanlış yoldan dönmüyor." "Bizim bu çocuk bir türlü okumuyor. Bizim bu çocuk bir türlü yanlış yoldan dönmüyor." İtaat etmiyor filan. Geçmiş ola. İnna lillahi ve inna ileyhi râciûn. İtaat etmiyor filan. Geçmiş ola. İnna lillahi ve inna ileyhi râciûn.

Senin aklın sonradan başına geldi. Besmelesiz birçok işleri yaptın, yaptın, yaptın.Senin aklın sonradan başına geldi. Besmelesiz birçok işleri yaptın, yaptın, yaptın. Şimdi oğlanı düzeltmeye çalışıyorsun. İşte olan oldu. Şimdi oğlanı düzeltmeye çalışıyorsun. İşte olan oldu.

Olmayanlar bu işi öğrensinler diye söylüyoruz. Olanlarda tabii tevbe etsinler. Olmayanlar bu işi öğrensinler diye söylüyoruz. Olanlarda tabii tevbe etsinler.

Yemeğin ortasında besmele çekince şeytan nasıl kusmuşsa yediklerini. Yemeğin ortasında besmele çekince şeytan nasıl kusmuşsa yediklerini. Sonradan da olsa akılları başlarına gelsin. Çocuklarının akîkasını kessinler. Sonradan da olsa akılları başlarına gelsin. Çocuklarının akîkasını kessinler. Onlar için dualar yapsınlar, vesaireler. Ve o eski ihmalleri telafi etmeye çalışsınlar. Onlar için dualar yapsınlar, vesaireler. Ve o eski ihmalleri telafi etmeye çalışsınlar. İşin görünmeyen tarafı bu. Mânevî tarafı; ama neticede olayların neden olduğu anlaşılıyor. İşin görünmeyen tarafı bu. Mânevî tarafı; ama neticede olayların neden olduğu anlaşılıyor.

Neden o adam bir türlü yola girmiyor? Neden o adam bir türlü yola girmiyor?

Cabir radiyallahu anhten kaynaklar rivayet etmişler. Konu yine cennetle ilgili bir konuya geldi. Cabir radiyallahu anhten kaynaklar rivayet etmişler. Konu yine cennetle ilgili bir konuya geldi.

Bu beşinci hadis-i şerifinde buyuruyor ki Peygamber Efendimiz: Bu beşinci hadis-i şerifinde buyuruyor ki Peygamber Efendimiz:

Cennet ehli cennete girdikleri zaman, yekûlullâhu azze ve celle. Cennet ehli cennete girdikleri zaman, yekûlullâhu azze ve celle. Aziz ve celil olan AllahuTeâlâhazretleri onlara buyurur ki: Aziz ve celil olan AllahuTeâlâhazretleri onlara buyurur ki:

Hel teştehûne şey'en fe ezîdeküm.Allahu Tealâ hazretleri: Şu yediğiniz nimetlerden, Hel teştehûne şey'en fe ezîdeküm.Allahu Tealâ hazretleri: Şu yediğiniz nimetlerden, içtiklerinizden, gördüğünüzden, bu ikramattan, bu ihsanattan daha başka istediğiniz birşeyler var mı? içtiklerinizden, gördüğünüzden, bu ikramattan, bu ihsanattan daha başka istediğiniz birşeyler var mı?

Canınızın çektiği arzu ettiğiniz bir şey var mı? Nimetlerimi ihsanlarımı size arttırayım. Canınızın çektiği arzu ettiğiniz bir şey var mı?

Nimetlerimi ihsanlarımı size arttırayım.
Daha çok vereyim. Onlardanda vereyim. Onlar; Fe yekûlûne Derler ki; Rabbenâ. Daha çok vereyim. Onlardanda vereyim. Onlar;

Fe yekûlûne Derler ki;

Rabbenâ.
Ey bizim Rabbimiz; Ve mâ fevka mâ a'taytenâ.Ey bizim Rabbimiz;

Ve mâ fevka mâ a'taytenâ.
Şu bize verdiklerinden ben başka daha ne olabilirki, ne isteyebiliriz? Herşey var.Şu bize verdiklerinden ben başka daha ne olabilirki, ne isteyebiliriz?

Herşey var.
Gözlerin görmediği, kulakların işitmediği, kimsenin aklına, hayaline sığmayacak herşey var. Gözlerin görmediği, kulakların işitmediği, kimsenin aklına, hayaline sığmayacak herşey var.

Daha ne olabilir? Bundan daha yüksek bir şey var mı? Diye sorarlar. Daha ne olabilir?

Bundan daha yüksek bir şey var mı?

Diye sorarlar.
Onun üzerine buyuruyor ki Allahu Teâlâ hazretleri: Fe yekûlu ridvânî ekber. Onun üzerine buyuruyor ki Allahu Teâlâ hazretleri:

Fe yekûlu ridvânî ekber.
Benim razı olmam, rıdvanım, yani rıdvân-ı ekberim. İşte en önemli, en büyük nimet budur.Benim razı olmam, rıdvanım, yani rıdvân-ı ekberim. İşte en önemli, en büyük nimet budur. Yani Allahu Teâlâ hazretlerinin cennet içindeki ikramatının en büyüğü, en önemlisi rıdvanıdır. Yani Allahu Teâlâ hazretlerinin cennet içindeki ikramatının en büyüğü, en önemlisi rıdvanıdır. Yani razı olmasıdır. Kullarından hoşnut olmasıdır. Rıdvanın karşılığı nedir? Gazaptır. Yani razı olmasıdır. Kullarından hoşnut olmasıdır.

Rıdvanın karşılığı nedir?

Gazaptır.
Gaza-ı ilâhi var kâfirlere ve müşriklere. Cehennemde belalar, azaplar yağacak.Gaza-ı ilâhi var kâfirlere ve müşriklere. Cehennemde belalar, azaplar yağacak. Gazabın karşılığı rıdvân-ı ekberi var. Kullarını sevdi. Cennetine soktu.Gazabın karşılığı rıdvân-ı ekberi var. Kullarını sevdi. Cennetine soktu. Hoşnut oldu, razı oldu. İşte bu rıdvanım, benim en büyük nimet budur. Hoşnut oldu, razı oldu. İşte bu rıdvanım, benim en büyük nimet budur.

Başka hadîs-i şerîflerdede bu en büyük nimet olduğundan rıdvân-ı ekber, Başka hadîs-i şerîflerdede bu en büyük nimet olduğundan rıdvân-ı ekber, en büyük rıdvan da denir buna. en büyük rıdvan da denir buna.

Allahu Tealâ hazretleri; bizi o rıdvân-ı ekberine eriştirsin;en büyük hoşnutluğuna, Allahu Tealâ hazretleri; bizi o rıdvân-ı ekberine eriştirsin;en büyük hoşnutluğuna, en önemli sonuç olan, en büyük sonuç getiren, en büyük saadete ermeye vesile olan o rıdvanına,en önemli sonuç olan, en büyük sonuç getiren, en büyük saadete ermeye vesile olan o rıdvanına, o rızasına, o en büyük rızasına bizi, hepimizi erenlerden eylesin;Allahu Tealâ hazretleri. o rızasına, o en büyük rızasına bizi, hepimizi erenlerden eylesin;Allahu Tealâ hazretleri. Tabii burada rızasını kazanmaya çalışacağız. Bakın, büyüklerimiz ne kadar güzel söylemişler. Tabii burada rızasını kazanmaya çalışacağız. Bakın, büyüklerimiz ne kadar güzel söylemişler.

Bizim prensibimiz ne? İlahi ente maksudi ve rıdaka matlubi, diyoruz. Ne demek? Bizim prensibimiz ne?

İlahi ente maksudi ve rıdaka matlubi, diyoruz.

Ne demek?

Yâ Rabbi; senin benim muradım, maksudum; ben senin rızanı istiyorum, diyoruz. Yâ Rabbi; senin benim muradım, maksudum; ben senin rızanı istiyorum, diyoruz. Bu dünyada uğraşacağız, arayacağız, çalışacağız, çabalayacağız, terleyeceğiz,Bu dünyada uğraşacağız, arayacağız, çalışacağız, çabalayacağız, terleyeceğiz, yorulacağız, üzüleceğiz, öleceğiz, öldüreceğiz, şehit olacağız, gazi olacağız, ne olacaksa olacak.yorulacağız, üzüleceğiz, öleceğiz, öldüreceğiz, şehit olacağız, gazi olacağız, ne olacaksa olacak. Para vereceğiz, hayır yapacağız filan. Niçin bunlar? Allah'ın rızasını kazanmak için. Para vereceğiz, hayır yapacağız filan.

Niçin bunlar?

Allah'ın rızasını kazanmak için.
Biz birisine bir iyilik yaptığımız zaman o da hemen "Allah razı olsun" diyor. Güzel yani. Biz birisine bir iyilik yaptığımız zaman o da hemen "Allah razı olsun" diyor.

Güzel yani.
Rızasını isteyeceğiz bu dünyada. Rızasını isteyeceğiz bu dünyada. Güzel, isabetli çalışma yapabildiysek, doğru çalıştıysak, doğru istikamette çalıştıysak rızasına ereceğiz.Güzel, isabetli çalışma yapabildiysek, doğru çalıştıysak, doğru istikamette çalıştıysak rızasına ereceğiz. Bugün çok büyük bir tehlike var. Hedefi doğru tespit edemiyor millet. Doğru olan ne? Bugün çok büyük bir tehlike var. Hedefi doğru tespit edemiyor millet.

Doğru olan ne?

Hacı babalar bile en doğru olan şeyin ne olduğu hususunda bakıyorsun, fikirler değişmiş.Hacı babalar bile en doğru olan şeyin ne olduğu hususunda bakıyorsun, fikirler değişmiş. "Allahaffeder. Allah gafurdur, rahimdir. Hayattan da gam alacaksın, dünyadanda muradını alacaksın." "Allahaffeder. Allah gafurdur, rahimdir. Hayattan da gam alacaksın, dünyadanda muradını alacaksın."

Eğlence zamanıda eğleneceksin. İçki zamanıda içeceksin, diyenler var.Eğlence zamanıda eğleneceksin. İçki zamanıda içeceksin, diyenler var. Namaz vakti geldimi namazımı kılarım. Eğlence zamanı geldimi de kafayı çekerim diyenNamaz vakti geldimi namazımı kılarım. Eğlence zamanı geldimi de kafayı çekerim diyen insanı şu kulaklarımla duydum. Görmedim; ama şu kulaklarıma anlattılar, duydu şu kulaklarım. insanı şu kulaklarımla duydum. Görmedim; ama şu kulaklarıma anlattılar, duydu şu kulaklarım.

Aklı başından gidiyor insanın. Tahmin etmiyor ama bu kafada insanlar var.Aklı başından gidiyor insanın. Tahmin etmiyor ama bu kafada insanlar var. Hatta birisini anlattılar. Namaz kılarmış ama içki meclislerinede devam edermiş.Hatta birisini anlattılar. Namaz kılarmış ama içki meclislerinede devam edermiş. Bir dairede müdürmüş, yüksek bir şahsiyetmiş. Amirmiş. Bir dairede müdürmüş, yüksek bir şahsiyetmiş. Amirmiş.

Herkes onu çok seviyormuş.Müslüman dediğin böyle olur bak. Hiçkimseyi üzmüyor.Herkes onu çok seviyormuş.Müslüman dediğin böyle olur bak. Hiçkimseyi üzmüyor. Herkesle iyi geçiniyor. Ehl-i zevkle hemhal oluyor. Ondan sonra ehl-i ibadetlede hemhal oluyor.Herkesle iyi geçiniyor. Ehl-i zevkle hemhal oluyor. Ondan sonra ehl-i ibadetlede hemhal oluyor. Herkesin sevdiği bir insan. Herkesin sevmesi lazım değil, muhterem kardeşlerim. Herkesin sevdiği bir insan. Herkesin sevmesi lazım değil, muhterem kardeşlerim. Allah'ın sevmesi lazım. Allah'ın razı olması lazım. Allah'ın sevmesi lazım.

Allah'ın razı olması lazım.
Cümle cihan halkı sevse bile Allah razı olmadımı kıymeti yok. Millet bunu anlamıyor.Cümle cihan halkı sevse bile Allah razı olmadımı kıymeti yok. Millet bunu anlamıyor. Sonra biz bu müdür bey üzerinde çalıştık. İçkiyi bıraktırdık, diyor, içki günah, dedik diyor.Sonra biz bu müdür bey üzerinde çalıştık. İçkiyi bıraktırdık, diyor, içki günah, dedik diyor. Haramları bıraktırdık, diyor. O zaman dairenin yarısı düşman oldu ona.Haramları bıraktırdık, diyor. O zaman dairenin yarısı düşman oldu ona. Onuda sevmemeye başladılar, diyor. Onuda sevmemeye başladılar, diyor.

Birisini anlattılar albaymış. Bizim arkadaş da tabip teğmenmiş.Birisini anlattılar albaymış. Bizim arkadaş da tabip teğmenmiş. Orada bir toplantıda:"Önce benim emrim, sonra Allah'ın emri." demiş. Orada bir toplantıda:"Önce benim emrim, sonra Allah'ın emri." demiş.

"En büyük emir benim emrim." deyince "Senin emrin çok sonra gelir." demiş arkadaş da. "En büyük emir benim emrim." deyince "Senin emrin çok sonra gelir." demiş arkadaş da.

Çok gerilerde kalır, demiş. Takışmışlar. Takışsın. Ben onun için canımı bile veririm, diyor. Çok gerilerde kalır, demiş. Takışmışlar. Takışsın. Ben onun için canımı bile veririm, diyor.

Yani Allah'tan büyük varmı? Allah'ın emrinden büyük varmı? Yani Allah'tan büyük varmı?

Allah'ın emrinden büyük varmı?

Terbiyesize bak!"Önce benim emrim." Sen kimsin? Terbiyesize bak!"Önce benim emrim."

Sen kimsin?

Askere gelmeden önce ben seni tanımazdım. Askerden sonra da tanımam. Askere gelmeden önce ben seni tanımazdım. Askerden sonra da tanımam. Burada sana bir salahiyet vermişiz, vatanı koru diye. O kadar. Yaptığın söz yanlış. Burada sana bir salahiyet vermişiz, vatanı koru diye.

O kadar. Yaptığın söz yanlış.
Etrafında insaflı,mü'min arkadaşlarında vardır. Etrafında insaflı,mü'min arkadaşlarında vardır. Senden daha yüksek, belki generaller vardır; imanlı, camiye gelen.Senden daha yüksek, belki generaller vardır; imanlı, camiye gelen. Onlar söylemiyordur bu sözü. Utanmıyor musun bu sözü söylemeye? Onlar söylemiyordur bu sözü. Utanmıyor musun bu sözü söylemeye?

"Vazifede ibadet sıkıntı, Cumaya gitme." Öyle şey yok. "Vazifede ibadet sıkıntı, Cumaya gitme." Öyle şey yok. Vazifeyi her zaman, istersen geceye kadar çalışayım. Ama Cuma,Allah'ın emri. Vazifeyi her zaman, istersen geceye kadar çalışayım. Ama Cuma,Allah'ın emri. Şu vakit onun zamanı. Cuma namazını gece kılmak var mı? Şu vakit onun zamanı.

Cuma namazını gece kılmak var mı?

Yok. Cuma namazının vakti, o vakitte. O vakitte camiye gideceğim ben. Kimse durduramaz.Yok. Cuma namazının vakti, o vakitte. O vakitte camiye gideceğim ben. Kimse durduramaz. İş adamları, patronlar, fabrikatörler, bilmem tüccarlar vesaire. Namaza gidemezsin, diyorlarmış. İş adamları, patronlar, fabrikatörler, bilmem tüccarlar vesaire. Namaza gidemezsin, diyorlarmış. Cumaya gidemezsin, diyorlarmış. Sakal bırakamazsın, diyorlarmış. Baş örtemezsin, diyorlarmış. Cumaya gidemezsin, diyorlarmış.

Sakal bırakamazsın, diyorlarmış. Baş örtemezsin, diyorlarmış.
Hakkı yok. Hakkıda yok ötekiside onun sözünü dinlemek zorundada değil.Hakkı yok. Hakkıda yok ötekiside onun sözünü dinlemek zorundada değil. Allah'ın emrini dinlemesi lazım. Tabii millet doğruyu tespit edemiyor.Allah'ın emrini dinlemesi lazım.

Tabii millet doğruyu tespit edemiyor.
Ona gitsen,"Ayıp değilmi bu senin bu söylediğin?" diye nasihat etmeye kalksan.Ona gitsen,"Ayıp değilmi bu senin bu söylediğin?" diye nasihat etmeye kalksan. Yok, benim babamda müftüydü, dedemde bilmem vaizdi,bende dindarım. Yok, benim babamda müftüydü, dedemde bilmem vaizdi,bende dindarım. Bende mü'minim diyor. Sen kalbime bak, diyor. İnsanların ne olduğu belli olmaz, diyor.Bende mü'minim diyor. Sen kalbime bak, diyor. İnsanların ne olduğu belli olmaz, diyor. Ben nice hayırlar yapıyorum, diyor. Vesaire. İyi ama bu yaptığın yanlış. Ben nice hayırlar yapıyorum, diyor. Vesaire.

İyi ama bu yaptığın yanlış.
Çok sakat zihniyette olan insanlar var. Çocuklarını yanlış yetiştiren, kızlarını yanlış yetiştiren.Çok sakat zihniyette olan insanlar var. Çocuklarını yanlış yetiştiren, kızlarını yanlış yetiştiren. Karısının başını açtırıyor. "Benim karım başını açmalı. Saçına tuvalet yapmalı.Karısının başını açtırıyor. "Benim karım başını açmalı. Saçına tuvalet yapmalı. Koluma girmeli.Arkadaşlarımın arasına götürdüğüm zaman ben utanmamalıyım karımdan." diyor. Koluma girmeli.Arkadaşlarımın arasına götürdüğüm zaman ben utanmamalıyım karımdan." diyor.

Gir karıcığım koluma. Yürü. Fayton atları gibi. Ondan sonra oraya gidecek. Gir karıcığım koluma. Yürü. Fayton atları gibi. Ondan sonra oraya gidecek. Herkes karısına bakacak, beğenecek. Bununda koltukları kabaracak. Herkes karısına bakacak, beğenecek. Bununda koltukları kabaracak. Mantığa bak. Örtülü karısına tazyik yapıyor. Açacaksın başını, böyle olacaksın diye. Mantığa bak. Örtülü karısına tazyik yapıyor. Açacaksın başını, böyle olacaksın diye.

Böyleleri var. Demek ki din unutulunca gayeler sapıtmış, şaşırmış. Yanlış gayeler.Böyleleri var. Demek ki din unutulunca gayeler sapıtmış, şaşırmış. Yanlış gayeler. Sana da itimat etmiyor. Git, ben senden ne kadar ileri hocalar gördüm, diyor.Sana da itimat etmiyor. Git, ben senden ne kadar ileri hocalar gördüm, diyor. Faiz helal diyorlar, diyor. İçki az olursa ziyan etmez. Arkadaşın gönlünü yapmak için içilir. Faiz helal diyorlar, diyor. İçki az olursa ziyan etmez. Arkadaşın gönlünü yapmak için içilir.

Bilmemne. Böyle bir sürü mantıklar çıkmış. Güzele bakmak sevap. Vesaire vesaire. Bilmemne. Böyle bir sürü mantıklar çıkmış. Güzele bakmak sevap. Vesaire vesaire. Yanlış bunlar. Hepsi insanı küfre bile götürür. Nâmahreme bakmak haram.Yanlış bunlar. Hepsi insanı küfre bile götürür.

Nâmahreme bakmak haram.
"Güzele bakmak sevap, bak bu kadına." dersen kâfir olur insan."Güzele bakmak sevap, bak bu kadına." dersen kâfir olur insan. Çünkü Allah'ın emrine zıt bir şey söylemiş oluyor. Gözünü bile çevirip bakmayacak.Çünkü Allah'ın emrine zıt bir şey söylemiş oluyor. Gözünü bile çevirip bakmayacak. İlk bakış, tesadüfen bakarken gözüne takılması affediliyor. İlk bakış, tesadüfen bakarken gözüne takılması affediliyor.

İkinci bakışta günah işlemeye başlıyor. Başlıyor günah. İkinciye dönüp bakamaz. İkinci bakışta günah işlemeye başlıyor. Başlıyor günah. İkinciye dönüp bakamaz. Baktığı zaman günah olmuş oluyor. Yani muhterem kardeşlerim; tabii umumiyetle tahsilli cemaatimdir. Baktığı zaman günah olmuş oluyor. Yani muhterem kardeşlerim; tabii umumiyetle tahsilli cemaatimdir. Biliyordur. Okuyordur. Dinî mâlumatı kuvvetlidir. Anlatın, çok kimse dini bugün iyi bilmiyor.Biliyordur. Okuyordur. Dinî mâlumatı kuvvetlidir.

Anlatın, çok kimse dini bugün iyi bilmiyor.
Ve dinî hedefleri, dinî gayeleri, dinî hayatlarının yöneldiği istikâmet yanlış.Ve dinî hedefleri, dinî gayeleri, dinî hayatlarının yöneldiği istikâmet yanlış. Süleyman Çelebi hazretlerinin Mevlîd'ini evinde okuttuğu zaman dünyalar onun olacak.Süleyman Çelebi hazretlerinin Mevlîd'ini evinde okuttuğu zaman dünyalar onun olacak. Âhiret onun olacak. Cennete girecek sanıyor. Hanımefendi başına bir şifon örttüğü zaman tamam. Âhiret onun olacak. Cennete girecek sanıyor. Hanımefendi başına bir şifon örttüğü zaman tamam. En dünyanın en sofu insanı olduğunu sanıyor. En dünyanın en sofu insanı olduğunu sanıyor.

Şifon. Alt tarafından ensesi görünüyor. Kulağı görünüyor. Saçı görünüyor. Fazlada bastırmıyor. Şifon. Alt tarafından ensesi görünüyor. Kulağı görünüyor. Saçı görünüyor. Fazlada bastırmıyor. Şöyle hafifçe bağlıyor ki permalar bozulmasın diye, saçlarının bukleleri bozulmasın diyeŞöyle hafifçe bağlıyor ki permalar bozulmasın diye, saçlarının bukleleri bozulmasın diye bir buketin üstünü çiçekçinin hafifçe örttüğü gibi, ezilmesin çiçekler diye öyle bir şifon bağlıyor.bir buketin üstünü çiçekçinin hafifçe örttüğü gibi, ezilmesin çiçekler diye öyle bir şifon bağlıyor. Tamam, dünyanın en dindar kadını bu sanki. Sanki cihanı fethetmiş filan gibi. Yanlış bunlar. Tamam, dünyanın en dindar kadını bu sanki.

Sanki cihanı fethetmiş filan gibi. Yanlış bunlar.
Allah'ın emrine tam uyması lazım herkesin. Böyle yapmıyorlar.Allah'ın emrine tam uyması lazım herkesin. Böyle yapmıyorlar. Allah'ın emrini Kur'an'dan öğrenecekler. Allah'ın kitabını okusunlar. Allah'ın emrini Kur'an'dan öğrenecekler. Allah'ın kitabını okusunlar. Gece gündüz okusunlar. Hocalara sorsunlar. Hocalarda anlatsın Allah'ın kitabını.Gece gündüz okusunlar. Hocalara sorsunlar.

Hocalarda anlatsın Allah'ın kitabını.
Kur'ân-ı Kerîm'i anlatsın. Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini anlatsın.Kur'ân-ı Kerîm'i anlatsın. Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini anlatsın. Çünkü bu dinimizi bize en güzel öğreten şeylerhadîs-i şerîfler. Oralardan öğreniyoruz. Çünkü bu dinimizi bize en güzel öğreten şeylerhadîs-i şerîfler. Oralardan öğreniyoruz.

Yukardaki hadis-i şerifte konusu birleşti, bu altıncı hadîs-i şerîfin.Yukardaki hadis-i şerifte konusu birleşti, bu altıncı hadîs-i şerîfin. Peygamber Efendimiz'denâhirette olacak işlerin sırasınıda böylece hadîs-i şerîflerden öğrenmiş oluyoruz. Peygamber Efendimiz'denâhirette olacak işlerin sırasınıda böylece hadîs-i şerîflerden öğrenmiş oluyoruz.

Ehli cehennem cehenneme atılacağı zaman; Ehli cehennem cehenneme atılacağı zaman;

Nâdâ münâdin min tahti'l-arşi. Arş-ı âlânın aşağısından bir ses seslenir.Nâdâ münâdin min tahti'l-arşi. Arş-ı âlânın aşağısından bir ses seslenir. Bir münâdi nida eder. Allah'ın bir meleği veya Allah tarafından gelen bir nida bu.Bir münâdi nida eder. Allah'ın bir meleği veya Allah tarafından gelen bir nida bu. Bir ses gelir, arşı âlânın altından: Bir ses gelir, arşı âlânın altından:

Yâ ehle'l-mezâlimi.Yâ ehle'l-mezâlimi. Ey dünyadayken birbirlerine gadreden, haksızlık eden, üzen, ağlatan, sızlatan, inleten insanlar; Ey dünyadayken birbirlerine gadreden, haksızlık eden, üzen, ağlatan, sızlatan, inleten insanlar;

Tenârekû mezâlimeküm.Yaptığınız gadirleri, zulümleri, helalleşin ve ödeyin.Tenârekû mezâlimeküm.Yaptığınız gadirleri, zulümleri, helalleşin ve ödeyin. Verin haklarını. Sıfırlayın. İşi tamamlayın. Ve'dhulu'l-cennete.O zaman cennete girin, denilir. Verin haklarını. Sıfırlayın. İşi tamamlayın.

Ve'dhulu'l-cennete.O zaman cennete girin, denilir.
Deminde söylemiştik. Cennetlik olanlar köprünün başında hapsedilirler, durdurulurlar.Deminde söylemiştik. Cennetlik olanlar köprünün başında hapsedilirler, durdurulurlar. Kul hakları, zulümler, vesaireler ödettirildikten sonra geçerler, denilmişti.Kul hakları, zulümler, vesaireler ödettirildikten sonra geçerler, denilmişti. Bu herhalde mal, mülk değil sadece. Sözle, fiil ile yapılan üzmeler, ezmeler filan olsa gerek. Bu herhalde mal, mülk değil sadece.

Sözle, fiil ile yapılan üzmeler, ezmeler filan olsa gerek.
Bunlar hallolmadan cennete girilmiyor.Bunlar hallolmadan cennete girilmiyor. Tekrar bu hadîs-i şerif de yukarıdaki hadîs-i şerîfi tamamlamış oldu. Öğrenmiş olduk. Tekrar bu hadîs-i şerif de yukarıdaki hadîs-i şerîfi tamamlamış oldu. Öğrenmiş olduk.

İbni Abbas radiyallahu anhumadan müjdeli bir hadîs-i şerîf bu. Buyuruyor ki Peygamber Efendimiz;İbni Abbas radiyallahu anhumadan müjdeli bir hadîs-i şerîf bu. Buyuruyor ki Peygamber Efendimiz; adam cennete girdiği zaman, kişi tabii adamda olsa kadın da olsa... adam cennete girdiği zaman, kişi tabii adamda olsa kadın da olsa...

Genelleme suretiyle kişi cennete girdiği zaman; Genelleme suretiyle kişi cennete girdiği zaman;

Seeley. Diş üzerine hemze koyarak yazmış. Süile gibi okunur.Seeley. Diş üzerine hemze koyarak yazmış. Süile gibi okunur. Ama mâna öyle doğru olmaz. Demek ki elif üzerine yazması lazımdı. Ama mâna öyle doğru olmaz. Demek ki elif üzerine yazması lazımdı.

Seele an ebeveyhi. Cennete girdiği zaman kişi ana, babasını soracak.Seele an ebeveyhi. Cennete girdiği zaman kişi ana, babasını soracak. Ana babasından haber soracak. Ya benim annem vardı, babam vardı. Nerede onlar acaba? Ana babasından haber soracak. Ya benim annem vardı, babam vardı. Nerede onlar acaba?

Kendisinin başından büyük maceralar geçti. Hesap geçti. Sıratı geçtiler. Haklar kısas oldu. Kendisinin başından büyük maceralar geçti. Hesap geçti. Sıratı geçtiler. Haklar kısas oldu. Cennete girdi. O zaman sevdiklerini hatırlıyor. Nerde benim anam, babam? Biliyormusunuz? Cennete girdi. O zaman sevdiklerini hatırlıyor.

Nerde benim anam, babam? Biliyormusunuz?

Ve an ve zevcetihi. Ve karım vardı benim. Nerde benim hatunum? Ve an ve zevcetihi. Ve karım vardı benim.

Nerde benim hatunum?

Ve veledihi. Çoluk, çocuğum vardı. Anam, babam,eşim, çocuğum, neredeler onlar, diye sorar. Ve veledihi. Çoluk, çocuğum vardı.

Anam, babam,eşim, çocuğum, neredeler onlar, diye sorar.
Herhalde meleklere soruyor, oradaki. Fe yükâlu. Ona denilir ki melekler tarafından. Herhalde meleklere soruyor, oradaki.

Fe yükâlu. Ona denilir ki melekler tarafından.
Veyahut tercümansız konuşacak Rabbiyle. Veyahut tercümansız konuşacak Rabbiyle. "Yâ Rabbi!; benim anam vardı, karım vardı, çocuğum vardı. Ne oldu onlara?" "Yâ Rabbi!; benim anam vardı, karım vardı, çocuğum vardı. Ne oldu onlara?"

Ona denilir ki: İnnehüm lem yeblüğû deraceteke ve ameleke. Ona denilir ki:

İnnehüm lem yeblüğû deraceteke ve ameleke.
Onlar senin mânevî derecene ulaşamadılar. Senin işlediğin işleri yapamadılar. Sen çok çalıştın.Onlar senin mânevî derecene ulaşamadılar. Senin işlediğin işleri yapamadılar. Sen çok çalıştın. Çok iyi Müslümanlık yaptın. Yüksek dereceye çıktın. Çok iyi Müslümanlık yaptın. Yüksek dereceye çıktın. Onlar da senin derecene gelemediler, diye cevap verilir. Onlar da senin derecene gelemediler, diye cevap verilir.

Fe yekûluyâ rabbi.Onun üzerine "Yâ Rabbi!" der. Fe yekûluyâ rabbi.Onun üzerine "Yâ Rabbi!" der. Der ki:"Yâ Rabbi! Ben;kad amiltü lî ve lehüm.Hem kendim için hem onlar için yaptım, bu yaptığım iyilikleri.Der ki:"Yâ Rabbi! Ben;kad amiltü lî ve lehüm.Hem kendim için hem onlar için yaptım, bu yaptığım iyilikleri. Sadece kendim nefsim için yapmadım. Hakikatende çoğumuz anne, babamızı düşünüyoruz.Sadece kendim nefsim için yapmadım.

Hakikatende çoğumuz anne, babamızı düşünüyoruz.
Fatihalar okuyoruz, Yasinler okuyoruz, kabrini ziyaret ediyoruz. Çeşme yaptırıyoruz.Fatihalar okuyoruz, Yasinler okuyoruz, kabrini ziyaret ediyoruz. Çeşme yaptırıyoruz. Ziyafet çekiyoruz filan. Yani büyüklerimize veyahut eşlerimize veya çocuğu ölüyor meselaZiyafet çekiyoruz filan. Yani büyüklerimize veyahut eşlerimize veya çocuğu ölüyor mesela bizim ahbaplardan birisi kütüphane yaptırdı, çocuğu adına. Cami yaptırdı. Kütüphane yaptırdı. bizim ahbaplardan birisi kütüphane yaptırdı, çocuğu adına.

Cami yaptırdı. Kütüphane yaptırdı.

İnsan sevdiği insanın âhiret sevabı kazanması için, onun için hayır işleri yaparmı? Yapar.İnsan sevdiği insanın âhiret sevabı kazanması için, onun için hayır işleri yaparmı?

Yapar.
Yapıyor hakikatende. Yapıyoruz da. Allah kabul eylesin.Yapıyor hakikatende. Yapıyoruz da. Allah kabul eylesin. İşte "Yâ Rabbi; ben bu yaptığım sevaplı işleri kendim içinde yapmıştım, onlar içinde yapmıştım." deyince; İşte "Yâ Rabbi; ben bu yaptığım sevaplı işleri kendim içinde yapmıştım, onlar içinde yapmıştım." deyince;

Fe yü'meru bi-ilhâkihim bihi.Fe yü'meru bi-ilhâkihim bihi. O ana babanın, o zevcenin, o evladın bu şahsa ilhak edilmesi, onun yanına getirilmesi emrolunur.O ana babanın, o zevcenin, o evladın bu şahsa ilhak edilmesi, onun yanına getirilmesi emrolunur. Getirilir. Çünkü cennette hasretlik yok. Ayrılık yok. Mahzun olmak yok. Getirilir. Çünkü cennette hasretlik yok. Ayrılık yok. Mahzun olmak yok. O istedi ya anasını, babasını, zevcesini, çocuğunu. Onlar onun yanına getirilir. O istedi ya anasını, babasını, zevcesini, çocuğunu. Onlar onun yanına getirilir.

Âyet-i kerîmesindede bu cümle var. Cennete giren insana zürriyetlerinden mü'min olanlarda eklenecekler.Âyet-i kerîmesindede bu cümle var. Cennete giren insana zürriyetlerinden mü'min olanlarda eklenecekler. Arkadaşlarından, ahbaplarından istedikleride eklenecekler.Arkadaşlarından, ahbaplarından istedikleride eklenecekler. İmam Gazâli;âhiret kardeşliğinden bahseden, tarikat kardeşliğinden bahseden bölümünde İmam Gazâli;âhiret kardeşliğinden bahseden, tarikat kardeşliğinden bahseden bölümünde İhyâ-u Ulûm kitabında diyor ki; Tarikat kardeşliğindede Allah; kardeşi, kardeşten ayırmayacak.İhyâ-u Ulûm kitabında diyor ki;

Tarikat kardeşliğindede Allah; kardeşi, kardeşten ayırmayacak.
Hangisinin derecesi yüksekse yüksek olanın derecesine ötekisi getirilecek. Hangisinin derecesi yüksekse yüksek olanın derecesine ötekisi getirilecek. Yanına getirilecek, onunla beraber olacak deniliyor. Bu tarikat kardeşliğinin bir faydası. Yanına getirilecek, onunla beraber olacak deniliyor. Bu tarikat kardeşliğinin bir faydası.

Çok faydaları var. Birçokları bilmiyor bunları. Bir faydası da cennete böyle görülecek. Çok faydaları var. Birçokları bilmiyor bunları. Bir faydası da cennete böyle görülecek. Birbirlerini Allah rızası için sevenler, arş-ı âlânın gölgesinde gölgelenecekler. Birbirlerini Allah rızası için sevenler, arş-ı âlânın gölgesinde gölgelenecekler. Birbirlerine şefaat edecekler. Cennettede derecesine getirilecekler. Birbirlerine şefaat edecekler. Cennettede derecesine getirilecekler.

Onun derecesine yükseltilecek. Onunla beraber olsun diye Allah;Onun derecesine yükseltilecek. Onunla beraber olsun diye Allah; onun hürmetine ötekisi de onun yanına getirilecek. Bu haktır.onun hürmetine ötekisi de onun yanına getirilecek. Bu haktır. Bu hadîs-i şerîftede çok net olarak okudunuz, duydunuz, gördünüz.Bu hadîs-i şerîftede çok net olarak okudunuz, duydunuz, gördünüz. Allahu Tealâ hazretleri aramızdaki sevgileri, muhabbetleri ziyade eylesin. Allahu Tealâ hazretleri aramızdaki sevgileri, muhabbetleri ziyade eylesin.

Zedelettirmesin. Şeytana uydurtmasın. Kopartmasın. Şaşırtmasın bizleri, sizleri. Zedelettirmesin. Şeytana uydurtmasın. Kopartmasın. Şaşırtmasın bizleri, sizleri. Yanıltmasın. Doğru yoldan ayırmasın. Rızasını kazanmaktan geri bıraktırmasın. Yanıltmasın. Doğru yoldan ayırmasın. Rızasını kazanmaktan geri bıraktırmasın.

Fâtiha-i şerîfe meal-i besmele. Fâtiha-i şerîfe meal-i besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2