Namaz Vakitleri

20 Cemâziye'l-Evvel 1446
22 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:52
Öğle
12:55
İkindi
15:25
Akşam
17:48
Yatsı
19:12
Detaylı Arama

Fakirlik ve Hastalık

Mehmed Zahid KOTKU

13 Zilhicce 1386 / 24.03.1967
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Mescide Devam Etmek İman Alâmeti, Zühd Sahibi Kimselere Yaklaşın!, Zulmedilen Yerde Durmayın!, Ashabıma Sövene Lânet Olsun!, Çok | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Fakirlik ve Hastalık

Mehmed Zahid KOTKU

13 Zilhicce 1386 / 24.03.1967
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Mescide Devam Etmek İman Alâmeti, Zühd Sahibi Kimselere Yaklaşın!, Zulmedilen Yerde Durmayın!, Ashabıma Sövene Lânet Olsun!, Çok | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Elhamdülillahi rabbi'l-âlemin ve'l-akibetü lil-müttekîn.Elhamdülillahi rabbi'l-âlemin ve'l-akibetü lil-müttekîn. Ves-selatu ve's-selamu ala seyyidina Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihi ecmain.Ves-selatu ve's-selamu ala seyyidina Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihi ecmain. Fa'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitabi kitabullah.Fa'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitabi kitabullah. Ve enne efdalel hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi teâlâ aleyhi ve sellemVe enne efdalel hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi teâlâ aleyhi ve sellem ve şerra'l-umuri muhdesatuha ve külli muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalaleh.ve şerra'l-umuri muhdesatuha ve külli muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalaleh. Ve külle dalaletin fi'nnar. Ve bissenedi'l-muttasili ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl. Ve külle dalaletin fi'nnar. Ve bissenedi'l-muttasili ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl.

İzâ raeytümü'l-racüle. "Siz bir adamı gördüğünüz vakitte."İzâ raeytümü'l-racüle. "Siz bir adamı gördüğünüz vakitte." Ye'tâdül mesâcide. "Mescide îtiyad edinmiş, alıştırmış kendisini daima beş vakit de mescide gidiyor."Ye'tâdül mesâcide. "Mescide îtiyad edinmiş, alıştırmış kendisini daima beş vakit de mescide gidiyor." Fe'ş-hedû lehû bi'l-îmâni. "Bunu da böyle görünce hiç şüphesiz bunun imanına şehadet edin." Fe'ş-hedû lehû bi'l-îmâni. "Bunu da böyle görünce hiç şüphesiz bunun imanına şehadet edin."

Bu mü'min midir değil midir? Bu mü'min midir değil midir?

Çünkü alameti, insan beş vakit de boşu boşuna Allah'ın evine taşınmaz.Çünkü alameti, insan beş vakit de boşu boşuna Allah'ın evine taşınmaz. Onun Allahu celle ve alâ'nın evine taşınışı içindeki imanın alameti oluyor işte. Onun Allahu celle ve alâ'nın evine taşınışı içindeki imanın alameti oluyor işte. Onun için o alametten hiçbir şey sormadan bu müslümandır, mü'mindir deriz. Onun için o alametten hiçbir şey sormadan bu müslümandır, mü'mindir deriz.

Fe-innallâhe yekûlu: "[Âyetten] delil veriyor." Fe-innallâhe yekûlu: "[Âyetten] delil veriyor."

İnnemâ ya'muru mesâcidallahi men âmene billahi ve'l-yevmi'l-âhiri. İnnemâ ya'muru mesâcidallahi men âmene billahi ve'l-yevmi'l-âhiri.

Mescitlerin imarını zenginlere vermedi Allah. Mescitleri zenginler tamir eder demiyor Allah. Mescitlerin imarını zenginlere vermedi Allah. Mescitleri zenginler tamir eder demiyor Allah.

"Mescitleri Allah'a iman eden ve âhirete inananlar tamir eder." diyor. "Mescitleri Allah'a iman eden ve âhirete inananlar tamir eder." diyor.

Mescide girmezsen mescit altından da olsa ne zîneti var, ne kıymeti var.Mescide girmezsen mescit altından da olsa ne zîneti var, ne kıymeti var. Mescidin mescitliği içinin cemaatidir. Şerefü'l-mekâni bi'l-mekîn'dir. Mescidin mescitliği içinin cemaatidir. Şerefü'l-mekâni bi'l-mekîn'dir. Bir yerde hayvan bağlarsan ahır olur orası. İnsanlar girerse mescid olur, cami olur. Bir yerde hayvan bağlarsan ahır olur orası. İnsanlar girerse mescid olur, cami olur.

Ravîleri de çok: Ahmed b. Hanbel, İbn Mâce, İbn Hibbân, Hâkim, Ebû Nuaym fi'l-Hılye;Ravîleri de çok: Ahmed b. Hanbel, İbn Mâce, İbn Hibbân, Hâkim, Ebû Nuaym fi'l-Hılye; Beyhâki, Ziyâ el-Makdisî, Tirmizî, hasenün garîbun;Beyhâki, Ziyâ el-Makdisî, Tirmizî, hasenün garîbun; Dârimî, İbn Huzeyme, Abd b. Humeyd, Ebû Saîd'ten radıyallahu teâlâ anhüm. Dârimî, İbn Huzeyme, Abd b. Humeyd, Ebû Saîd'ten radıyallahu teâlâ anhüm.

Allah bizlerden de bu mescitleri yapanlardan da razı olsun, yapacaklardan da razı olsun.Allah bizlerden de bu mescitleri yapanlardan da razı olsun, yapacaklardan da razı olsun. Tamir edip de meydana getirenlerden de razı olsun. Ve onlar da bize birer emanettir.Tamir edip de meydana getirenlerden de razı olsun. Ve onlar da bize birer emanettir. Ve Allah bizlere bu emanetleri hıyanetlik ettirmesin. Ve Allah bizlere bu emanetleri hıyanetlik ettirmesin.

Bunları yaşatmak [bizim vazifemizdir.]Bunları yaşatmak [bizim vazifemizdir.] Ecdadımız bizlere bırakmış bak, 400 sene midir 500 sene midir bu adam [İskender Paşa] yapmış bunu.Ecdadımız bizlere bırakmış bak, 400 sene midir 500 sene midir bu adam [İskender Paşa] yapmış bunu. Bak 500 senedir burada namaz kılınıyor. Bir böyle eser koyabilmek ne büyük devlet.Bak 500 senedir burada namaz kılınıyor. Bir böyle eser koyabilmek ne büyük devlet. Adamın kemiği bile kalmamıştır dünyada şimdi.Adamın kemiği bile kalmamıştır dünyada şimdi. Kalmamıştır ama ruhuna her gün yüzlerce insanlar tarafından Fatiha'lar ithaf olunuyor.Kalmamıştır ama ruhuna her gün yüzlerce insanlar tarafından Fatiha'lar ithaf olunuyor. Ne saadet ne devlet! Büyük bir nispette de tabi böyle oluyor. Ne saadet ne devlet! Büyük bir nispette de tabi böyle oluyor.

En güzeli şimdi İbrahim aleyhisselam'a.En güzeli şimdi İbrahim aleyhisselam'a. Ka'be'de milyonlarca insan onun ruhuna her gün dualar okuyorlar.Ka'be'de milyonlarca insan onun ruhuna her gün dualar okuyorlar. Her gün beş vakit namazımızda da okuyoruz.Her gün beş vakit namazımızda da okuyoruz. Allahümme salli alâ muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ İbrahim diyoruz beş vakitte. Allahümme salli alâ muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ İbrahim diyoruz beş vakitte.

Ne devlet! Ama hep mücahedenin semeresidir hah!Ne devlet!

Ama hep mücahedenin semeresidir hah!
İbrahim aleyhisselam düşmanlarla yaptığı mücahedenin mükafatını görüyor.İbrahim aleyhisselam düşmanlarla yaptığı mücahedenin mükafatını görüyor. Kıyamete kadar da görecek. Ama Allah'a da teslimiyet lazımdır. Kıyamete kadar da görecek. Ama Allah'a da teslimiyet lazımdır. İbrahim aleyhisselam bizim Peygamberimizin büyük cedlerimizden ama teslimiyeti bize numune.İbrahim aleyhisselam bizim Peygamberimizin büyük cedlerimizden ama teslimiyeti bize numune. Siz de benim gibi teslim olun Hz. Allah'a dedi. Karısıyla oğlunu götürdü Allah'ın çölüne bıraktı.Siz de benim gibi teslim olun Hz. Allah'a dedi.

Karısıyla oğlunu götürdü Allah'ın çölüne bıraktı.
Deli der insan yahu. Bir boşluğa, ki insan yok, su yok, ağaç yok, hiçbir hayat yok yani hayattan eser yok. Deli der insan yahu. Bir boşluğa, ki insan yok, su yok, ağaç yok, hiçbir hayat yok yani hayattan eser yok.

Evladını nasıl bırakır orada insan? Hadi karını bıraktın başka, fakat bir de evladın var orada. Evladını nasıl bırakır orada insan?

Hadi karını bıraktın başka, fakat bir de evladın var orada.

Evladın ile karını orada [nasıl bırakırsın?] "Ama Allah bırak dedi." Evladın ile karını orada [nasıl bırakırsın?]

"Ama Allah bırak dedi."

"Allah bırak dedi" deyince düşünme kalmıyor orada. Düşünme yok. "Peki, Rabbim dedi!" "Allah bırak dedi" deyince düşünme kalmıyor orada. Düşünme yok.

"Peki, Rabbim dedi!"

İşte teslimiyet! Ne oldu? Bak bugün milyonlarca insan onun temsilini yapıyor.İşte teslimiyet!

Ne oldu?

Bak bugün milyonlarca insan onun temsilini yapıyor.
Sa'y ediyoruz ya, yedi defa [Safâ ile Merve tepeleri arasında] koşuyoruz, sa'y.Sa'y ediyoruz ya, yedi defa [Safâ ile Merve tepeleri arasında] koşuyoruz, sa'y. [Onu ilk defa yapan] Hacer'in temsilini yapıyoruz işte, taklidini yapıyoruz. [Onu ilk defa yapan] Hacer'in temsilini yapıyoruz işte, taklidini yapıyoruz. İsmail aleyhisselam'ın zemzemdeki suyunu da içiyoruz işte, o da onun temsili.İsmail aleyhisselam'ın zemzemdeki suyunu da içiyoruz işte, o da onun temsili. Bunlar hep mücahedenin mükafatı. Binâenaleyh insan mücahede için doğmuş ve mücahede ile ölecektir.Bunlar hep mücahedenin mükafatı. Binâenaleyh insan mücahede için doğmuş ve mücahede ile ölecektir. Mücaheden ne kadar kavî olursa mükafatın da o nispette büyük olur. Mücaheden ne kadar kavî olursa mükafatın da o nispette büyük olur.

"Yok! Gelsin dünyalık, bırak ötesini." dedin miydi işte gelip giden insanlar gibi o da gelir gider. "Yok! Gelsin dünyalık, bırak ötesini." dedin miydi işte gelip giden insanlar gibi o da gelir gider.

İzâ raeytümü'r-racüle kad u'tıye zühden fi'd-dünyâ ve kıllete mantıkın.İzâ raeytümü'r-racüle kad u'tıye zühden fi'd-dünyâ ve kıllete mantıkın. "Bir adama bakıyorsunuz ki zühd verilmiş, dünya ile alakası yok, dünyaya kıymet vermiyor." "Bir adama bakıyorsunuz ki zühd verilmiş, dünya ile alakası yok, dünyaya kıymet vermiyor."

Çalışıyor ama kıymet vermiyor dünyaya. Kazandığını da Allah yolunda harcıyor. Ve bununla beraber; Çalışıyor ama kıymet vermiyor dünyaya. Kazandığını da Allah yolunda harcıyor. Ve bununla beraber;

Ve kıllete mantıkın. "Az konuşuyor, az söz söylüyor, sözü az."Ve kıllete mantıkın. "Az konuşuyor, az söz söylüyor, sözü az." Fakteribû minhu. "Ona yakın olun, o adama yakın olun." diyor. Fakteribû minhu. "Ona yakın olun, o adama yakın olun." diyor.

O adam da bir cevher var, ondan istifade edersiniz, diyor.O adam da bir cevher var, ondan istifade edersiniz, diyor. Kendisinden istifade edilecek bir adamdır o. Ona yakın olun. Kendisinden istifade edilecek bir adamdır o. Ona yakın olun.

Fe-innehû yülekkâ'l-hikmete.Fe-innehû yülekkâ'l-hikmete. "O az konuşan ve zühd sahibi insanda hikmet vardır, onun hikmetinden etrafındakiler müstefîd olur." "O az konuşan ve zühd sahibi insanda hikmet vardır, onun hikmetinden etrafındakiler müstefîd olur."

Binâenaleyh siz de o gibi insanlara yaklaşın.Binâenaleyh siz de o gibi insanlara yaklaşın. Demek ki zevzeklikte gevezelikte çok konuşmakta hiçbir hüner yok. Demek ki zevzeklikte gevezelikte çok konuşmakta hiçbir hüner yok.

Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem'in kitaplarını okursanız; onun konuşmaları ne kadar kısadır.Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem'in kitaplarını okursanız; onun konuşmaları ne kadar kısadır. İşte dinledikleriniz bak, 3-5 kelamdan ibaret sözler. İşte dinledikleriniz bak, 3-5 kelamdan ibaret sözler.

Allah bunları zapt edip de bizlere hediye edenlerden razı olsun. Allah bunları zapt edip de bizlere hediye edenlerden razı olsun.

Bak bizdeki gönlü sen şimdi hesaplayıp bir biç bakayım nasıl gönül var bizde? Bak bizdeki gönlü sen şimdi hesaplayıp bir biç bakayım nasıl gönül var bizde?

Şimdi bana gelseniz ki birkaç gün sonra:Şimdi bana gelseniz ki birkaç gün sonra: "Hocaefendi! Sen filan gün dersinde şöyle şöyle dediydin." desen, kitaba bakayım derim."Hocaefendi! Sen filan gün dersinde şöyle şöyle dediydin." desen, kitaba bakayım derim. Yok içeride bir şey. Dur kitaba bakayım derim.Yok içeride bir şey. Dur kitaba bakayım derim. Onların kitapları yok, kafaları var gönülleri vardı.Onların kitapları yok, kafaları var gönülleri vardı. Hep bütün şeyleri gönüllerinde, kafalarında. Çünkü temiz efendim, temiz. Saf. Hep bütün şeyleri gönüllerinde, kafalarında. Çünkü temiz efendim, temiz. Saf.

Sofuluk nereden geliyor? Saflıktan geliyor, tertemiz içleri.Sofuluk nereden geliyor?

Saflıktan geliyor, tertemiz içleri.
Tertemiz olduğu için daima aldıklarını istedikleri gibi saklıyorlar. Tertemiz olduğu için daima aldıklarını istedikleri gibi saklıyorlar.

İzâ raeytümü'r-racule yüktelu sabran fe-lâ tahdurû mekânehû.İzâ raeytümü'r-racule yüktelu sabran fe-lâ tahdurû mekânehû. Bir insanı harp dışında zulmen katlediyorlar.Bir insanı harp dışında zulmen katlediyorlar. Bu katlolunan yerde maktüllere bakmak caiz değildir. İnsanlara çeşitli dertler getirir.Bu katlolunan yerde maktüllere bakmak caiz değildir. İnsanlara çeşitli dertler getirir. Mesela birisini asıyorlar değil mi? Bir kurşunla vursun, isterse asarak öldürsün. Mesela birisini asıyorlar değil mi? Bir kurşunla vursun, isterse asarak öldürsün. Orada durma, git sen oradan, görme onu. O hadiseyi görme.Orada durma, git sen oradan, görme onu. O hadiseyi görme. O hadiseyi görmekle, dikkat etmekle pek çok zararlara müptela olabilir insan. O hadiseyi görmekle, dikkat etmekle pek çok zararlara müptela olabilir insan.

Fe-innehû leallehû yuktelu zulmen. Fe-yenzilu's-sahatu fe-yusîbukum.Fe-innehû leallehû yuktelu zulmen. Fe-yenzilu's-sahatu fe-yusîbukum. "Olur ki o zulmen katledildiğinden dolayı oraya Allahu Teâla'nın gazabı iner de, size de orada isabet eder."Olur ki o zulmen katledildiğinden dolayı oraya Allahu Teâla'nın gazabı iner de, size de orada isabet eder. Onun için orada bulunmayın." Onun için orada bulunmayın."

İzâ raeytümüllezîne yesubbûne ashabî fe-kûlû: La'netullahi alâ şerriküm. İzâ raeytümüllezîne yesubbûne ashabî fe-kûlû: La'netullahi alâ şerriküm.

İzâ raeytümü'l-meddâhîne fahsû fî vücühihimü't-türâbe. İzâ raeytümü'l-meddâhîne fahsû fî vücühihimü't-türâbe.

Bu da bir illettir. İnsanların kıymetinde metholunmayı sever insan.Bu da bir illettir. İnsanların kıymetinde metholunmayı sever insan. Birisi geldi sizi methetti miydi seversiniz o adamı. O adama karşı sevgi bağlarsınız.Birisi geldi sizi methetti miydi seversiniz o adamı. O adama karşı sevgi bağlarsınız. Sevgi de bağlarsınız, kendiniz de sevildiğinizden, metholduğunuzdan dolayı biraz koltuklarınız da kabarır.Sevgi de bağlarsınız, kendiniz de sevildiğinizden, metholduğunuzdan dolayı biraz koltuklarınız da kabarır. Sizde olmayan bazı şeyleri de size ekler o adam siz de bende böyle bir adammışım diyerekten gururlanır,Sizde olmayan bazı şeyleri de size ekler o adam siz de bende böyle bir adammışım diyerekten gururlanır, büyüklenirken bir de kendinize ucûp gibi şeyler gelir. Sizi metheden sizin helakınıza sebep olur. büyüklenirken bir de kendinize ucûp gibi şeyler gelir. Sizi metheden sizin helakınıza sebep olur. Sözde size iyilik yapıyor sizi methdiyor, ama o methetmenin altında bir menfaati vardır.Sözde size iyilik yapıyor sizi methdiyor, ama o methetmenin altında bir menfaati vardır. O menfaati için sizi methediyordur o. O menfaati için sizi methediyordur o. Fakat sizi de böyle hiç yoktan gururlandırır büyüklendirirFakat sizi de böyle hiç yoktan gururlandırır büyüklendirir ve sizi de böyle kibir ve ucup dertlerinin altına düşürerekten helakınıza sebep olur. ve sizi de böyle kibir ve ucup dertlerinin altına düşürerekten helakınıza sebep olur.

"Binâenaleyh sizi böyle methedenleri gördüğünüz vakitte yüzüne toprak serpin." Sus herif! "Binâenaleyh sizi böyle methedenleri gördüğünüz vakitte yüzüne toprak serpin."

Sus herif!

Ne diye methedecek? Şöyle iyi insansın, böyle insansın. İnsanın kendinde hiçbir şeyi yoktur.Ne diye methedecek?

Şöyle iyi insansın, böyle insansın. İnsanın kendinde hiçbir şeyi yoktur.
Ne olacak, topraktan bir mahluk bir ceset işte, cifeden ibaret bir şey.Ne olacak, topraktan bir mahluk bir ceset işte, cifeden ibaret bir şey. Binâenaleyh insanda ne meziyet varsa o meziyetlerin sahibi Allah'tır. Ona o meziyeti veren O'dur.Binâenaleyh insanda ne meziyet varsa o meziyetlerin sahibi Allah'tır. Ona o meziyeti veren O'dur. Sen kendinden bilme o meziyeti.Sen kendinden bilme o meziyeti. Cömertsen, alimsen, fâzılsan, mekârim-i ahlakın varsa, neyin varsa hep Allah'tandır. Sana da Allah vermiştir. Cömertsen, alimsen, fâzılsan, mekârim-i ahlakın varsa, neyin varsa hep Allah'tandır. Sana da Allah vermiştir.

Mesela şu yerlerimiz canım.Mesela şu yerlerimiz canım. Bazı yerden altın çıkıyor, bazı yerden gümüş çıkıyor,Bazı yerden altın çıkıyor, bazı yerden gümüş çıkıyor, bazı yerden platin çıkıyor, bazı yerden bilmem ne çıkıyor. bazı yerden platin çıkıyor, bazı yerden bilmem ne çıkıyor.

Çıkıyor ama yer mi yapıyor bunu yahu? Allah onu orada halk etmiş işte.Çıkıyor ama yer mi yapıyor bunu yahu?

Allah onu orada halk etmiş işte.
Benzin çıkıyor şimdi mesela, gaz çıkıyor, bilmem ne çıkıyor. Benzin çıkıyor şimdi mesela, gaz çıkıyor, bilmem ne çıkıyor.

Sen mi döktün onları oraya koydun yahut o yer mi yaptı onu orada? Allahü Teâla'nın hikmeti. Sen mi döktün onları oraya koydun yahut o yer mi yaptı onu orada?

Allahü Teâla'nın hikmeti.

Binâenaleyh methi sevmeyin. Sizi methedenler olursa yüzüne de toprak serpin.Binâenaleyh methi sevmeyin. Sizi methedenler olursa yüzüne de toprak serpin. O medihler de zaten insanları berbat perişan etmiştir.O medihler de zaten insanları berbat perişan etmiştir. Bazıları o medihlerde çok ileri giderekten insanları putlaştıracak şekle kadar sokmuşlar. Bazıları o medihlerde çok ileri giderekten insanları putlaştıracak şekle kadar sokmuşlar. İnsan Allah olmaz ki yahu! İnsan Peygamber de olmaz.İnsan Allah olmaz ki yahu! İnsan Peygamber de olmaz. İnsana Allah'tır desen o adamı da öldürürsün, karşısındaki insanları da;İnsana Allah'tır desen o adamı da öldürürsün, karşısındaki insanları da; "Bu Allahmış! Nasıl olur insan Allah?" diye uzaklaşır oradan. "Bu Allahmış! Nasıl olur insan Allah?" diye uzaklaşır oradan.

Bu adam peygamberdir desen, peygamberliği Allah verir. İnsanlar kimseye peygamberlik veremez.Bu adam peygamberdir desen, peygamberliği Allah verir. İnsanlar kimseye peygamberlik veremez. Demek ki o medihler bilmeyerek insanları birbirinden soğutmaya vesile oluyor. Demek ki o medihler bilmeyerek insanları birbirinden soğutmaya vesile oluyor.

İzâ raeytümü'l-emra lâ testati'ûne teğyîrahû fa's-birû hattâ yekûnallahu hüvellezî yuğayyiruhû. İzâ raeytümü'l-emra lâ testati'ûne teğyîrahû fa's-birû hattâ yekûnallahu hüvellezî yuğayyiruhû.

"Bir belaya çattınız, ammeye olsun, kendinize olsun, değiştirmeye imkanınız yok." "Bir belaya çattınız, ammeye olsun, kendinize olsun, değiştirmeye imkanınız yok."

Doktor fayda etmiyor, işte şu fayda etmiyor bu fayda etmiyor. Yok çare. Doktor fayda etmiyor, işte şu fayda etmiyor bu fayda etmiyor. Yok çare.

Fa's-birû. "Öyleyse [sabrediniz!] Başka çareniz yok."Fa's-birû. "Öyleyse [sabrediniz!] Başka çareniz yok." Hattâ yekûnallahu hüvellezî yuğayyiruhû. "O işleri Allah bir anda düzeltiverir." Hattâ yekûnallahu hüvellezî yuğayyiruhû. "O işleri Allah bir anda düzeltiverir."

Allah'a havale edin. İşin hakkından gelemiyorsun, başka çare yok.Allah'a havale edin. İşin hakkından gelemiyorsun, başka çare yok. Mesela şu şapka şeysi vardı ya. Ne güzel yazmışlar bizim kitaplarımızda.Mesela şu şapka şeysi vardı ya. Ne güzel yazmışlar bizim kitaplarımızda. Şapka bizde mesela küfrü muciptir. Fakat İmam Birgivî demiş ki: Şapka bizde mesela küfrü muciptir. Fakat İmam Birgivî demiş ki:

"Böyle bir belaya düştüğünüz vakitte bu iş insanların katline sebep olacaksa, onu giymeli demiş." "Böyle bir belaya düştüğünüz vakitte bu iş insanların katline sebep olacaksa, onu giymeli demiş."

Niçin? İnsanın kıymeti çok yüksek. Bir adam bile olsa çok yüksek. Niçin?

İnsanın kıymeti çok yüksek. Bir adam bile olsa çok yüksek.

Pireyi öldüremiyorsun biti öldüremiyorsun da değil ki insanı öldüreceksin.Pireyi öldüremiyorsun biti öldüremiyorsun da değil ki insanı öldüreceksin. Demek ki insanların kıymeti artık olduğundan dolayı onları ölümüne sebep olacak hadisattan uzak olmak lazım. Demek ki insanların kıymeti artık olduğundan dolayı onları ölümüne sebep olacak hadisattan uzak olmak lazım.

Fa's-birû hattâ yekûnallahu hüvellezî yuğayyiruhû. "Bir gün gelir ki Allah onu tağyir eder değiştirir." Fa's-birû hattâ yekûnallahu hüvellezî yuğayyiruhû. "Bir gün gelir ki Allah onu tağyir eder değiştirir."

Ne yapacaksın elinde çare yok. Ölüme sebep olacak hadiselere meydan verme.Ne yapacaksın elinde çare yok. Ölüme sebep olacak hadiselere meydan verme. Ölüme hadise olacak, fitnelere hadise olacak hallere meydan verme. Ölüme hadise olacak, fitnelere hadise olacak hallere meydan verme.

Bak ne güzel ama! İzâ raeytümü'l-harîka fe-kebbirû fe-inne't-tekbîra yutfiuhû. Bak ne güzel ama!

İzâ raeytümü'l-harîka fe-kebbirû fe-inne't-tekbîra yutfiuhû.

Bak şimdi ne diyeceksin bu işe? Yangın çıkmış. İtfaiyeler var ama Efendimiz diyor ki; Bak şimdi ne diyeceksin bu işe?

Yangın çıkmış. İtfaiyeler var ama Efendimiz diyor ki;

"Yangın çıkınca." Fe-kebbirû. "Tekbir edin tekbir tekbir. Allahu ekber diye ezanlar okuyun." "Yangın çıkınca." Fe-kebbirû. "Tekbir edin tekbir tekbir. Allahu ekber diye ezanlar okuyun."

Şurada söylerler, işte buraları yanmış da vaktiyle,Şurada söylerler, işte buraları yanmış da vaktiyle, bir evin üzerine o adam çıkmış başlamış ezan okumaya. Her taraf yanmış o adamın evi kurtulmuş orada. bir evin üzerine o adam çıkmış başlamış ezan okumaya. Her taraf yanmış o adamın evi kurtulmuş orada.

Binâenaleyh şimdi maneviyatı inkar etmek olmaz ki.Binâenaleyh şimdi maneviyatı inkar etmek olmaz ki. Maneviyatı inkâr edersen insan ruhunu da ortadan kaldırmak lazım.Maneviyatı inkâr edersen insan ruhunu da ortadan kaldırmak lazım. Öyle hadiseler vardır ki bizim aklımız onlara ermez. Öyle hadiseler vardır ki bizim aklımız onlara ermez. O tekbir okununca kim bilir Allah'ın ne kadar meleği oraya gelecek o yangını onlar orada durduracak. O tekbir okununca kim bilir Allah'ın ne kadar meleği oraya gelecek o yangını onlar orada durduracak. İtfaiye gelir karışamazsın. İtfaiye orada vazifesini yapacak. İtfaiye gelir karışamazsın. İtfaiye orada vazifesini yapacak. Fakat sen de vazifeni yap. Çık bir ezan oku. Dört köşesinde oku, durmadan oku. Fakat sen de vazifeni yap. Çık bir ezan oku. Dört köşesinde oku, durmadan oku.

Fe-inne't-tekbîra yutfiuhû. "O tekbirler senin o yangınını söndürecektir." Fe-inne't-tekbîra yutfiuhû. "O tekbirler senin o yangınını söndürecektir."

Fakat bugünün adamına bunu dinletemezsin, "Olmaz öyle şey!" der. Fakat bugünün adamına bunu dinletemezsin, "Olmaz öyle şey!" der.

İzâ raeytüm ehle'l-cû'i ve't-tefekkuri fa'k-teribû minhüm. Fe-innehû tecri'l-hikmetü me'ahüm. İzâ raeytüm ehle'l-cû'i ve't-tefekkuri fa'k-teribû minhüm. Fe-innehû tecri'l-hikmetü me'ahüm.

Yukarıda da dedi ya, ehl-i zühdü ve az konuşanları bulduğunuz vakitte onlara yaklaşın,Yukarıda da dedi ya, ehl-i zühdü ve az konuşanları bulduğunuz vakitte onlara yaklaşın, onlarda fayda vardır size. Burada da şimdi diyor ki: onlarda fayda vardır size. Burada da şimdi diyor ki:

Ehlü'l-cû'i, yani riyazet sahipleri demek. Açlık… Bulmuyor da yemiyor değil, buluyor da yemiyor.Ehlü'l-cû'i, yani riyazet sahipleri demek.

Açlık… Bulmuyor da yemiyor değil, buluyor da yemiyor.
Oruç tutmak suretiyle, az yemek suretiyle ve riyazet yapmak suretiyle. Oruç tutmak suretiyle, az yemek suretiyle ve riyazet yapmak suretiyle.

Ve't-tefekkuri. "Çok da düşünüyor." Ve't-tefekkuri. "Çok da düşünüyor."

Tefekkürü bol. Azamet-i ilahiyyeyi, kendisindeki noksanlığı,Tefekkürü bol. Azamet-i ilahiyyeyi, kendisindeki noksanlığı, kusurunu böyle düşüne düşüne derinlere dalıyor. kusurunu böyle düşüne düşüne derinlere dalıyor.

Fa'k-teribû minhüm. "Onlara yaklaşın, yaklaşın olara."Fa'k-teribû minhüm. "Onlara yaklaşın, yaklaşın olara." Fe-innehû tecri'l-hikmetü me'ahüm. "Hikmet onlarla beraber gelir." Fe-innehû tecri'l-hikmetü me'ahüm. "Hikmet onlarla beraber gelir."

Re'sü'l-hikmeti mehâfetullah. Âyet-i kerime; Ve men yü'te'l-hikmete fe-kad ûtiye hayran kesîran.Re'sü'l-hikmeti mehâfetullah.

Âyet-i kerime;

Ve men yü'te'l-hikmete fe-kad ûtiye hayran kesîran.
Ve mâ yezzekkeru illâ ulu'l-elbâbi. Ve mâ yezzekkeru illâ ulu'l-elbâbi.

Hikmet büyük bir nimettir, ilmin kaynağıdır. Onlar kime verilirse o kalp iyi olmuştur. Hikmet büyük bir nimettir, ilmin kaynağıdır. Onlar kime verilirse o kalp iyi olmuştur. Binâenaleyh onlara da siz yaklaşın da onlardan siz istifade edin. Binâenaleyh onlara da siz yaklaşın da onlardan siz istifade edin.

Mesela bunlardan birisi Hızır aleyhisselam'dır. Hızır aleyhisselam'ın mektebi yok, hocası da yok.Mesela bunlardan birisi Hızır aleyhisselam'dır. Hızır aleyhisselam'ın mektebi yok, hocası da yok. Kimse okutmamış, kimseden bir ders görmemiştir. Fakat Musa aleyhisselam Allah'ın peygamberi.Kimse okutmamış, kimseden bir ders görmemiştir. Fakat Musa aleyhisselam Allah'ın peygamberi. Gayet de natûk, gayet de güzel söz söylüyor. Gayet de natûk, gayet de güzel söz söylüyor.

Bir gün konuşurken cemaate karşı, kendi kendini beğendi. Dedi; Bir gün konuşurken cemaate karşı, kendi kendini beğendi. Dedi;

"Acaba benden daha güzel konuşan var mı?" Derhal Cenâb-ı Hak dedi ki: "Acaba benden daha güzel konuşan var mı?"

Derhal Cenâb-ı Hak dedi ki:

"Filan yerde bir kulum var o senden daha güzel laf söyler." Nasıl bulayım yâ Rabbi? "Filan yerde bir kulum var o senden daha güzel laf söyler."

Nasıl bulayım yâ Rabbi?

"İşte şu alametleri vardır." Gitti buldu. "İşte şu alametleri vardır."

Gitti buldu.

Bulduğu Hızır aleyhisselam. Hiç kıymet verilecek bir adam değil. Dedi; Bulduğu Hızır aleyhisselam. Hiç kıymet verilecek bir adam değil. Dedi;

"Seninle arkadaşlık edeceğim ben, senden faydalanmak istiyorum." "Seninle arkadaşlık edeceğim ben, senden faydalanmak istiyorum."

"Yapamazsın!" dedi. "Yok yapacağım." "Şart var." dedi."Yapamazsın!" dedi.

"Yok yapacağım."

"Şart var." dedi.
"Üç şart, riayet edersen [tamam.] Bir kere yaptığıma itiraz etmeyeceksin." "Etmem!" dedi. "Eh pekâla!" "Üç şart, riayet edersen [tamam.] Bir kere yaptığıma itiraz etmeyeceksin."

"Etmem!" dedi.

"Eh pekâla!"

Gemiye bindiler. Bindiği gemiyi Hızır aleyhisselam başladı bozmaya. Gemiye bindiler. Bindiği gemiyi Hızır aleyhisselam başladı bozmaya.

"Yahu ne yapıyorsun?"Yahu ne yapıyorsun? Herifler bizi bedavaya gemiye bindirdi, sen de o adamların gemisini şimdiden daha bozuyorsun?" dedi. Herifler bizi bedavaya gemiye bindirdi, sen de o adamların gemisini şimdiden daha bozuyorsun?" dedi.

"Yoo!" dedi, "Pazarlık, karışmayacaktın ya işime?" "Bir daha karışmam." dedi. "Yoo!" dedi, "Pazarlık, karışmayacaktın ya işime?"

"Bir daha karışmam." dedi.

Gitti öteden bir çocuğu buldu onu da öldürdü. "O hiç olacak şey mi yahu! Adam öldürür mü?" dedi. Gitti öteden bir çocuğu buldu onu da öldürdü.

"O hiç olacak şey mi yahu! Adam öldürür mü?" dedi.

"Hani karışmayacaktın ya?" "Ha!" dedi, "Peki, bir daha karışmam." "Hani karışmayacaktın ya?"

"Ha!" dedi, "Peki, bir daha karışmam."

Gene gittiler bir yere, Antakya diyorlar orasına. Orada bir adamın duvarı şöyle yamulmuş. Dediler; Gene gittiler bir yere, Antakya diyorlar orasına. Orada bir adamın duvarı şöyle yamulmuş. Dediler;

"Karnımız acıktı yahu. Bize misafirlik hakkı bir şey vermez misiniz?" Vermediler. "Karnımız acıktı yahu. Bize misafirlik hakkı bir şey vermez misiniz?"

Vermediler.

Vermeyince Hızır aleyhisselam gitti o duvarı da düzeltti. Dedi ki; Vermeyince Hızır aleyhisselam gitti o duvarı da düzeltti. Dedi ki;

"Ya bu adamlar bize bir lokma ekmek bile vermediler, bir de kalktın bunların duvarını düzelttin sen?" dedi. "Ya bu adamlar bize bir lokma ekmek bile vermediler, bir de kalktın bunların duvarını düzelttin sen?" dedi.

"Hadi ayrılık vakti geldi artık." dedi. "Üç oldu."Hadi ayrılık vakti geldi artık." dedi. "Üç oldu. Üç defa itiraz ettin, artık bundan sonra seninle dostluk olmaz." dedi. Üç defa itiraz ettin, artık bundan sonra seninle dostluk olmaz." dedi.

Ha demek ki ona verilen ilim ayrı. O Musa aleyhisselam'ın ilmi dış ilmi; Hızır aleyhisselam'ın ilmi iç ilmi.Ha demek ki ona verilen ilim ayrı. O Musa aleyhisselam'ın ilmi dış ilmi; Hızır aleyhisselam'ın ilmi iç ilmi. İç ilmine, dış ilminin sahibi vâkıf olamıyor. Olamaz da. Niçin? İç ilmine, dış ilminin sahibi vâkıf olamıyor. Olamaz da.

Niçin?

Hz. Allah; Allemnâhu min ledünnâ ılmen diyor. "Kendiliğinden öğretti ona." Hz. Allah;

Allemnâhu min ledünnâ ılmen diyor. "Kendiliğinden öğretti ona."

İşte bu kendiliğinden öğrenme ilmi tevârüs ederekten tasavvuf sahiplerine,İşte bu kendiliğinden öğrenme ilmi tevârüs ederekten tasavvuf sahiplerine, kalplerini temizledikleri vakitte, o gönle ilim Allah'tan gelir. Onun için Bayezid diyor ki: kalplerini temizledikleri vakitte, o gönle ilim Allah'tan gelir. Onun için Bayezid diyor ki:

"Siz ölüden alıyorsunuz. Siz ölüler, ilmi ölüden alıyorsunuz. Siz insanlar ölüsünüz."Siz ölüden alıyorsunuz. Siz ölüler, ilmi ölüden alıyorsunuz. Siz insanlar ölüsünüz. İlmi de ölülerden alıyorsunuz. Sizin ilminizde hayır olmaz. İlmi de ölülerden alıyorsunuz. Sizin ilminizde hayır olmaz. Biz ise ilmi Hayyun lâ yemût olan Allah'tan alıyoruz." diyor. Allah bize hepimize o kalbi vermiş.Biz ise ilmi Hayyun lâ yemût olan Allah'tan alıyoruz." diyor.

Allah bize hepimize o kalbi vermiş.
Hepimizde o gönül var fakat bizim gönüllerimiz mülevves. O ilmi alabilecek kabiliyette mi ya?! Hepimizde o gönül var fakat bizim gönüllerimiz mülevves.

O ilmi alabilecek kabiliyette mi ya?!

Allah cümlemizi affetsin de tevfikat-ı samedaniyesine de mazhar eylesin. Allah cümlemizi affetsin de tevfikat-ı samedaniyesine de mazhar eylesin.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2