Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Fâtiha Sûresi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

2 Safer 1419 / 28.05.1998
Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın yurtdışında bulunduğu zamanlarda, özellikle 7 Mayıs 1997 günü Türkiye’den ayrıldıktan sonra gurbet ellerde; Avustralya, Almanya, İsveç, İngiltere, Hollanda, ABD ve farklı ülkelerde yapmış oldukları sohbetlerdir.

Avustralya’da sabah ve yatsı namazından sonra, çeşitli camilerde yaptıkları hadis ve tefsir sohbetleri, İsveç’te son Ramazan ayı boyunca yaptıkları konuşmalar, aile eğitim toplantılarında yaptıkları konuşmalar ve konferanslardan oluşmaktadır.

Bu konuşmalar, Ak-Radyo’da “Gurbet Sohbetleri” adı altında yayımlanmıştır.

Konuşma Metni

Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'in başında Fâtiha'yı koymuş. Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'in başında Fâtiha'yı koymuş.

Fâtiha; "bir şeyi fetheden, açan" demek. Feteha; "açmak" demek.Fâtiha; "bir şeyi fetheden, açan" demek. Feteha; "açmak" demek. Fâtiha; kitabı başlatıyor, açıyor. Fâtiha'nın başka pek çok isimleri de var. Fâtiha; kitabı başlatıyor, açıyor. Fâtiha'nın başka pek çok isimleri de var.

Kur'ân-ı Kerîm'in başındadır. İlk inen sûrelerden, namazda mutlaka okunan sûrelerdendir.Kur'ân-ı Kerîm'in başındadır. İlk inen sûrelerden, namazda mutlaka okunan sûrelerdendir. Allahu Teâlâ hazretleri kitabının başına bunun konulmasını murad eylemiş, emreylemiş.Allahu Teâlâ hazretleri kitabının başına bunun konulmasını murad eylemiş, emreylemiş. Elhamdülillah kitabımız, Elhamdülillâhi rabbi'l-âlemîn ile başlıyor. Elhamdülillah kitabımız, Elhamdülillâhi rabbi'l-âlemîn ile başlıyor.

Başındaki Bismillâhirrahmânirrahîm acaba Fâtiha'nın bir âyeti midirBaşındaki Bismillâhirrahmânirrahîm acaba Fâtiha'nın bir âyeti midir yoksa sûrelerin başına sûreleri birbirinden ayırmak için konulmuş besmeleler gibi bir besmele midir? yoksa sûrelerin başına sûreleri birbirinden ayırmak için konulmuş besmeleler gibi bir besmele midir?

Ulemâmızın beyanına göre Fâtiha'daki Bismillâhirrahmânirrahîm, Fâtiha'nın birinci âyetidir.Ulemâmızın beyanına göre Fâtiha'daki Bismillâhirrahmânirrahîm, Fâtiha'nın birinci âyetidir. "Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla başlıyorum." "Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla başlıyorum."

"Adı ile…" demek. "Başlıyorum." ifadesi yok ama bu kitap böyle başlıyor:"Adı ile…" demek. "Başlıyorum." ifadesi yok ama bu kitap böyle başlıyor: "Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla…" "Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla…"

Rahmân ve Rahîm sözleri üzerinde sayfalarca bilgiler verilmiştir.Rahmân ve Rahîm sözleri üzerinde sayfalarca bilgiler verilmiştir. Rahmân; rahime, "acımak, merhamet etmek" kökünden geliyor. Rahmân; rahime, "acımak, merhamet etmek" kökünden geliyor. "Çok merhamet eden, çok lütfeden" mânasına bir kelime. Sadece Cenâb-ı Hak için kullanılır."Çok merhamet eden, çok lütfeden" mânasına bir kelime. Sadece Cenâb-ı Hak için kullanılır. Çünkü merhameti onun kadar olan hiçbir şey düşünülemez. Çünkü merhameti onun kadar olan hiçbir şey düşünülemez.

Rahmâne'd-dünyâ ve'l-âhireh. Rahmâne'd-dünyâ ve'l-âhireh.

Allah öyle merhametli ki öyle acıyor ki rahmeti o kadar geniş ki kâfirlere bile rızık veriyor,Allah öyle merhametli ki öyle acıyor ki rahmeti o kadar geniş ki kâfirlere bile rızık veriyor, hayat veriyor, imkân, zenginlik, nimet veriyor. Biz olsak ne yaparız? hayat veriyor, imkân, zenginlik, nimet veriyor.

Biz olsak ne yaparız?

Suçluyu hemen cezalandırırız. Hemen bize âsi olan öğrencinin kulağını bükeriz.Suçluyu hemen cezalandırırız. Hemen bize âsi olan öğrencinin kulağını bükeriz. Hemen bize karşı çıkan işçiyi işten atarız. Hemen bize diklenen çocuğun icabına bakarız…Hemen bize karşı çıkan işçiyi işten atarız. Hemen bize diklenen çocuğun icabına bakarız… Ama Allah Teâlâ hazretleri bol bol rızık verir. Düşmanlarına bile!Ama Allah Teâlâ hazretleri bol bol rızık verir. Düşmanlarına bile! Düşmanları, hasımları; kâfirler, müşrikler, zalimler, gaddarlar, Firavunlar, Nemrudlar, cebbarlar…Düşmanları, hasımları; kâfirler, müşrikler, zalimler, gaddarlar, Firavunlar, Nemrudlar, cebbarlar… hepsine de nice nice nimetler vermiş. Nimet olmazsa insan yaşayamaz.hepsine de nice nice nimetler vermiş. Nimet olmazsa insan yaşayamaz. Kuşlara, ağaçlara, böceklere, canlılara cansızlara; hepsine lütfu erişiyor, her an erişiyor. Kuşlara, ağaçlara, böceklere, canlılara cansızlara; hepsine lütfu erişiyor, her an erişiyor. Bitmez tükenmez lütfundan denizdeki hayvanlar da,Bitmez tükenmez lütfundan denizdeki hayvanlar da, havadaki kuşlar da otların arasındaki böcekler de insanlar dahavadaki kuşlar da otların arasındaki böcekler de insanlar da ormandaki hayvanlar da her şey karnını doyuruyor. ormandaki hayvanlar da her şey karnını doyuruyor.

"Yâ Rabbi!.." diyor, istiyor: Ve in min şey'in illâ yusebbihu bi-hamdihî."Yâ Rabbi!.." diyor, istiyor: Ve in min şey'in illâ yusebbihu bi-hamdihî. "Rabbini tesbih etmeyen hiçbir varlık yoktur." "Rabbini tesbih etmeyen hiçbir varlık yoktur."

Hepsi Rabbini tesbih ediyor, hepsine de Allah rızkını veriyor, hepsinin hacetini reva ediyor. Hepsi Rabbini tesbih ediyor, hepsine de Allah rızkını veriyor, hepsinin hacetini reva ediyor.

Rahîm; "çok merhametli" demek. Ayrım yapmamız gerekirse Rahmân ve Rahîm arasındaki fark nedir? Rahîm; "çok merhametli" demek.

Ayrım yapmamız gerekirse Rahmân ve Rahîm arasındaki fark nedir?

Rahmân, "rahmeti çok geniş" demek. Rahîm de "merhameti çok fazla" demek. Rahmân, "rahmeti çok geniş" demek. Rahîm de "merhameti çok fazla" demek.

Rahîm, kâfirlere gitmez. Kâfirlerin cezası var da ondan!Rahîm, kâfirlere gitmez. Kâfirlerin cezası var da ondan! Onlar kâfir olduklarından, Rahîmliğinden istifade edemezler.Onlar kâfir olduklarından, Rahîmliğinden istifade edemezler. Allah'ın merhametinin çok oluşundan onlara bir şey yok. Neden? Allah'ın merhametinin çok oluşundan onlara bir şey yok.

Neden?

Kâfir oldukları, küfre düştükleri, inkâr ettikleri için!Kâfir oldukları, küfre düştükleri, inkâr ettikleri için! Ama rahmetinden istifade edebiliyorlar, rahmet şakır şakır yağıyor.Ama rahmetinden istifade edebiliyorlar, rahmet şakır şakır yağıyor. Her türlü rahmet, maddî mânevî nimet, her yerden yağıyor, fışkırıyor. Hepsi istifade ediyor. Her türlü rahmet, maddî mânevî nimet, her yerden yağıyor, fışkırıyor. Hepsi istifade ediyor.

Kısacası birisi "rahmeti çok", ötekisi "merhameti çok" mânasında düşünülebilir. Kısacası birisi "rahmeti çok", ötekisi "merhameti çok" mânasında düşünülebilir.

"Rahmeti çok olan, merhameti çok olan Allah'ın adıyla…" "Rahmeti çok olan, merhameti çok olan Allah'ın adıyla…"

"Adıyla" demek, "Bu kitap başlıyor, ben işime başlıyorum, ben okumaya başlıyorum…" filan mânasına. "Adıyla" demek, "Bu kitap başlıyor, ben işime başlıyorum, ben okumaya başlıyorum…" filan mânasına.

Âhirette Allah kâfirlere merhamet etmeyecek.Âhirette Allah kâfirlere merhamet etmeyecek. Muhakeme edildikten sonra cehenneme atılacaklar, cayır cayır yanacaklar. Muhakeme edildikten sonra cehenneme atılacaklar, cayır cayır yanacaklar.

Elhamdülillâhi rabbi'l-âlemîn. "Övgü, övülme âlemlerin Rabbi Allah'ındır! Elhamdülillâhi rabbi'l-âlemîn. "Övgü, övülme âlemlerin Rabbi Allah'ındır!

Rab, âlemlerin Rabbi diyoruz. Rab, âlemlerin Rabbi diyoruz.

"Âlem Arapça, Rab Arapça; böyle tercüme mi olur?" "Âlem Arapça, Rab Arapça; böyle tercüme mi olur?"

"Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah'ındır!" Bunların Türkçeleri ne? "Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah'ındır!"

Bunların Türkçeleri ne?

Ben "Rabb"i bilmezsem, "hamd"ı bilmezsem "âlem"i bilmezsem düz Türkçe ile bunların icabı nasıl? Ben "Rabb"i bilmezsem, "hamd"ı bilmezsem "âlem"i bilmezsem düz Türkçe ile bunların icabı nasıl?

Hamd, "övgü" demek, medh, medh ü senâ gibi. Ama şükür ile karıştırılır.Hamd, "övgü" demek, medh, medh ü senâ gibi. Ama şükür ile karıştırılır. Sana birisi bir iyilik yaptı mı hamd edersin. Hem teşekkür gibidir hem de onu översin. Sana birisi bir iyilik yaptı mı hamd edersin. Hem teşekkür gibidir hem de onu översin. Bu kelimelerin üzerinde de çok izahlar var. "Allah" sözü Cenâb-ı Mevlâ'nın özel adıdır. Bu kelimelerin üzerinde de çok izahlar var.

"Allah" sözü Cenâb-ı Mevlâ'nın özel adıdır.

"Senin adın ne?" "Hasan." "Onun adı ne?" "Ali." "Senin adın ne?"

"Hasan."

"Onun adı ne?"

"Ali."

"Bunun adı ne?" "Mehmet…" Cenâb-ı Hakk'ın adı Allah'tır."Bunun adı ne?"

"Mehmet…"

Cenâb-ı Hakk'ın adı Allah'tır.
Onun için Allah kelimesinin çoğulu yapılmaz! Çünkü bir tane! Allah bir, tek; şerîki nazîri yok!Onun için Allah kelimesinin çoğulu yapılmaz! Çünkü bir tane! Allah bir, tek; şerîki nazîri yok! Ama "ilah" kelimesinin çoğulu yapılabilir. İlah, "tanrı" demek. Âlihe, "tanrılar" demek. Ama "ilah" kelimesinin çoğulu yapılabilir. İlah, "tanrı" demek. Âlihe, "tanrılar" demek.

"Tanrılar, şu kavmin tanrısı ne, bu tanrı kime tapıyor?.." "Maalesef öküze tapıyor. Tanrısı öküz…" "Tanrılar, şu kavmin tanrısı ne, bu tanrı kime tapıyor?.."

"Maalesef öküze tapıyor. Tanrısı öküz…"

Çünkü her millet kendine bir yol tutturmuş, bir şeyi tanrı sanıyor, ona tapınıyor.Çünkü her millet kendine bir yol tutturmuş, bir şeyi tanrı sanıyor, ona tapınıyor. Kimisi dağa tapınıyor, yanardağa tapınıyor. Duman çıkıp patlıyor diye secdeye… Kimisi dağa tapınıyor, yanardağa tapınıyor. Duman çıkıp patlıyor diye secdeye…

"Aman dağ kızdı bize, kurban keselim…" "Aman dağ kızdı bize, kurban keselim…"

Yahu dağın bir şeyi yok! O Allah'ın yer ile birlikte yarattığı bir dağ! İlah, "tanrı" demek.Yahu dağın bir şeyi yok! O Allah'ın yer ile birlikte yarattığı bir dağ!

İlah, "tanrı" demek.
Türkçe'si "tanrı", İngilizce'si God. Ama her kavmin tanrısı doğru veya yamuk olabiliyor.Türkçe'si "tanrı", İngilizce'si God. Ama her kavmin tanrısı doğru veya yamuk olabiliyor. Ama bizim tanrımız, bizim Rabbimiz, bizim yaratanımız Allah! Herkesi yaratan Allah! Ama bizim tanrımız, bizim Rabbimiz, bizim yaratanımız Allah! Herkesi yaratan Allah! Biz, herkesi yaratanın Allah olduğunu biliyoruz.Biz, herkesi yaratanın Allah olduğunu biliyoruz. Ağaç olmadığını, taşı olmadığını, herhangi bir mahlûk olmadığını biliyoruz elhamdülillah.Ağaç olmadığını, taşı olmadığını, herhangi bir mahlûk olmadığını biliyoruz elhamdülillah. Bizim üstünlüğümüz burada ve en büyük, en önemli mesele de bu. Bizim üstünlüğümüz burada ve en büyük, en önemli mesele de bu. İnsanın yaratanını bilmesi, hayattaki imtihanının 5'in üzerinde not alması için ilk şartı bu. İnsanın yaratanını bilmesi, hayattaki imtihanının 5'in üzerinde not alması için ilk şartı bu. Yaratanının Allah olduğunu bilemeyen sınıf geçemez. Cennete giremez, cehenneme atılır.Yaratanının Allah olduğunu bilemeyen sınıf geçemez. Cennete giremez, cehenneme atılır. İlk şart Allah'ın varlığını bilmektir. Övülmek Allah'ındır, Allah'adır! Neden? İlk şart Allah'ın varlığını bilmektir.

Övülmek Allah'ındır, Allah'adır!

Neden?

Yeri göğü yaratan O; renkler, tatlar, çeşitler… Etrafına baktın mı hayran kalıyorsun.Yeri göğü yaratan O; renkler, tatlar, çeşitler… Etrafına baktın mı hayran kalıyorsun. Manzaralar, suların manzarası, dağların, denizlerin manzarası…Manzaralar, suların manzarası, dağların, denizlerin manzarası… Ben çarşıya pazara gitmeyi çok seviyorum. Türkiye'deyken de giderdim, gitmeyi severdim. Ben çarşıya pazara gitmeyi çok seviyorum. Türkiye'deyken de giderdim, gitmeyi severdim. Çarşamba pazarı; sokaklar, caddeler boyunca satıcılar…Çarşamba pazarı; sokaklar, caddeler boyunca satıcılar… Semt çarşıları, pazarları bir gün kuruluyor, akşama kadar satış yapıyor, dağılıyor; bayılırdım.Semt çarşıları, pazarları bir gün kuruluyor, akşama kadar satış yapıyor, dağılıyor; bayılırdım. Ulus'taki merkez perakende hâl dünyası;Ulus'taki merkez perakende hâl dünyası; balıkçılar, meyveciler sebzeciler, tatlıcılar, helvacılar çok hoşuma giderdi. Gezmekten zevk alırdım.balıkçılar, meyveciler sebzeciler, tatlıcılar, helvacılar çok hoşuma giderdi. Gezmekten zevk alırdım. Renkler; o salatalığın yeşilliği, domatesin kırmızısı, elma, muz vs. Renkler; o salatalığın yeşilliği, domatesin kırmızısı, elma, muz vs.

Cenâb-ı Mevlâ yaratıyor, kudret sahibi, çeşit çeşit yaratmış. Cenâb-ı Mevlâ yaratıyor, kudret sahibi, çeşit çeşit yaratmış.

Rabbü'l-âlemîn. Rab kelimesi Arapça'da "bir şeyi büyüten" demek.Rabbü'l-âlemîn. Rab kelimesi Arapça'da "bir şeyi büyüten" demek. Mürebbî kelimesi de buradan geliyor; "bir şeyi sahiplenip ona bakan, onu besleyen, büyüten" demek.Mürebbî kelimesi de buradan geliyor; "bir şeyi sahiplenip ona bakan, onu besleyen, büyüten" demek. Onun için eski Kur'ân-ı Kerîm tercümelerinde Rab kelimesini "besleyici" diye tercüme etmişler.Onun için eski Kur'ân-ı Kerîm tercümelerinde Rab kelimesini "besleyici" diye tercüme etmişler. Âlemlerin besleyicisi, her canlının rızkını veren, demek. Âlemlerin besleyicisi, her canlının rızkını veren, demek.

Düz Arapça'da da Rab kelimesi, "sahip" mânasına da kullanılıyor; âlemlerin sahibi!Düz Arapça'da da Rab kelimesi, "sahip" mânasına da kullanılıyor; âlemlerin sahibi! Sahibi olunca da sahibi bakar. Bahçenin sahibi bahçesine bakar. Sahibi olunca da sahibi bakar. Bahçenin sahibi bahçesine bakar. Sürünün sahibi sürüsüne bakar. Tımar eder, budar, ilaçlar, korur kollar, bakar. Sürünün sahibi sürüsüne bakar. Tımar eder, budar, ilaçlar, korur kollar, bakar.

Âlemîn. "Âlem" Arapça'da üç çeşit çoğul yapılıyor.Âlemîn.

"Âlem" Arapça'da üç çeşit çoğul yapılıyor.
Bu cem'-i müzekker-i sâlim dedikleri, canlılara mahsus kelimelerin çoğulunu yapma şekli. Bu cem'-i müzekker-i sâlim dedikleri, canlılara mahsus kelimelerin çoğulunu yapma şekli.

Memur-memurîn Mücâhid-mücâhidîn Memur-memurîn

Mücâhid-mücâhidîn

Sonuna "-în" eklersen çoğul oluyor. Muallim-muallimîn: Muallimler. Dârü'l-muallimîn: Muallimler mektebi. Sonuna "-în" eklersen çoğul oluyor.

Muallim-muallimîn: Muallimler.

Dârü'l-muallimîn: Muallimler mektebi.

Âlem kelimesinin çoğulu yapılırken canlılara mahsus çoğul siygâsıyla yapılmış. Avâlim dememiş.Âlem kelimesinin çoğulu yapılırken canlılara mahsus çoğul siygâsıyla yapılmış. Avâlim dememiş. Avalim deseydi o da âlemler demek olurdu.Avalim deseydi o da âlemler demek olurdu. Etrafımıza baktığımız zaman gördüğümüz, uzak ve yakın çevremizde,Etrafımıza baktığımız zaman gördüğümüz, uzak ve yakın çevremizde, gökyüzünün boşluklarında nice âlemler var. Avâlim; âlemler, evrenler, dünyalar, fezalar, kâinat dopdolu. gökyüzünün boşluklarında nice âlemler var. Avâlim; âlemler, evrenler, dünyalar, fezalar, kâinat dopdolu.

Burada âlemîn, Rabbü'l-âlemîn demiş.Burada âlemîn, Rabbü'l-âlemîn demiş. Canlı olanların; canlı, akıl ve can sahibi mahlûkların geliştirmesini de yapan Rab.Canlı olanların; canlı, akıl ve can sahibi mahlûkların geliştirmesini de yapan Rab. İnsanlarla diğer zî-ruh, zî-hayat varlıkların beslenmesini, gelişmesini yapan sahip mânası var.İnsanlarla diğer zî-ruh, zî-hayat varlıkların beslenmesini, gelişmesini yapan sahip mânası var. Bu şu bakımdan önemlidir. Tefsir kitaplarında böyle bir izaha ben rastlamadım.Bu şu bakımdan önemlidir. Tefsir kitaplarında böyle bir izaha ben rastlamadım. Kendim düşünüyorum. Merih Yıldızı yapılmış, gökte. Kendim düşünüyorum. Merih Yıldızı yapılmış, gökte.

"Ne yapalım?" Kanıksayabilir millet. "Ne yapalım?"

Kanıksayabilir millet.

Yapılmış ama nasıl yapılmış eskiden? Gökyüzü yıldız dolu, nasıl yapılmış? Omuz silker. Yapılmış ama nasıl yapılmış eskiden? Gökyüzü yıldız dolu, nasıl yapılmış? Omuz silker.

"Çok büyük bir kitle varmış, genişlemiş, patlamış. Big Bang, büyük bir patlama olmuş."Çok büyük bir kitle varmış, genişlemiş, patlamış. Big Bang, büyük bir patlama olmuş. Ondan sonra hepsi etrafa saçılmış. Yıldızlar olmuş… Ama olmuş bitmiş. Ondan sonra hepsi etrafa saçılmış. Yıldızlar olmuş… Ama olmuş bitmiş.

Kaç milyar yıl önce olmuş? Fizikçiler bunları söylüyorlar.Kaç milyar yıl önce olmuş?

Fizikçiler bunları söylüyorlar.
Millet de; "Çok eski zaman, beni ilgilendirmez." diyor, onu silkeliyorlar. Millet de; "Çok eski zaman, beni ilgilendirmez." diyor, onu silkeliyorlar.

"Bana ne canım, kaç milyar yıl önce bir patlamış da şöyle olmuş da böyle olmuş da…" "Bana ne canım, kaç milyar yıl önce bir patlamış da şöyle olmuş da böyle olmuş da…"

Ama burada canlıların her an gelişmesi var, beslenmesi büyütülmesi var.Ama burada canlıların her an gelişmesi var, beslenmesi büyütülmesi var. Etrafındaki olaylara dikkat et! Kâinat cıvıl cıvıl, hareketli ve canlı. Her anda O bir şa'nda Etrafındaki olaylara dikkat et! Kâinat cıvıl cıvıl, hareketli ve canlı.

Her anda O bir şa'nda

Külle yevmin hüve fî şe'n.Külle yevmin hüve fî şe'n. "Her anda bir halk etme, bir icat eyleme, bir lütfeyleme, bir faaliyet, devamlı faaliyet." "Her anda bir halk etme, bir icat eyleme, bir lütfeyleme, bir faaliyet, devamlı faaliyet."

Bu neyi gösterir? Devamlı faaliyet, devamlı faal olanı gösterir.Bu neyi gösterir?

Devamlı faaliyet, devamlı faal olanı gösterir.
Merih'te taşların, ayda tozların durduğu gibi değil. Merih'te taşların, ayda tozların durduğu gibi değil. Kâinata bak bakalım; kıpır kıpır, cıvıl cıvıl, fıkır fıkır. Her şey çalışıyor. Kâinata bak bakalım; kıpır kıpır, cıvıl cıvıl, fıkır fıkır. Her şey çalışıyor.

O hareket, bu bereket, bu çeşitlilik nereden oldu? Fa'alün limâ yürîd. O hareket, bu bereket, bu çeşitlilik nereden oldu?

Fa'alün limâ yürîd.

Ne dilerse onu yapan Rabbin varlığını gösterir. Onun için orada çok nükteler sezinlenebiliyor.Ne dilerse onu yapan Rabbin varlığını gösterir. Onun için orada çok nükteler sezinlenebiliyor. Etrafında hayat var ya, o hayatı veren Allah. Etrafında hareket var ya, o hareketi sağlayan Allah.Etrafında hayat var ya, o hayatı veren Allah. Etrafında hareket var ya, o hareketi sağlayan Allah. O canlıların belli bir gelişmesi var, yamuk gelişmiyor, tatsız tuzsuz isteğe aykırı gelişmiyor.O canlıların belli bir gelişmesi var, yamuk gelişmiyor, tatsız tuzsuz isteğe aykırı gelişmiyor. Adam tarlasını ekiyor, tohumunu saçıyor; her şey isteğe uygun, muazzam yetişiyor. Adam tarlasını ekiyor, tohumunu saçıyor; her şey isteğe uygun, muazzam yetişiyor.

Niye muntazam gidiyor? Niye muntazam gidiyor?

Eğer bir düzenleyici olmasaydı her şey yamuk olurdu, her şeyi bozulurdu. Eğer bir düzenleyici olmasaydı her şey yamuk olurdu, her şeyi bozulurdu.

Seccadeyi düzeltmesek kadar muntazam olur muydu? Bu tesbihi ipe dizmesek böyle muntazam olur mu? Seccadeyi düzeltmesek kadar muntazam olur muydu? Bu tesbihi ipe dizmesek böyle muntazam olur mu?

Askerî bir düzen var, anlamıyor musun? Askerî bir düzen var, anlamıyor musun?

Bu faaliyetin faili, bu hayatın vericisi, yaratıcısı, insanları, canlıları besleyen O Allah.Bu faaliyetin faili, bu hayatın vericisi, yaratıcısı, insanları, canlıları besleyen O Allah. Hamd O Allah'a! Çok büyük şey! Hamd O Allah'a! Çok büyük şey!

Bir şeyin durduğu yerde durması bir şey değil de her an sanat eseri, sanat eserleri oluyor.Bir şeyin durduğu yerde durması bir şey değil de her an sanat eseri, sanat eserleri oluyor. Bakıyorsun ağzın açık kalıyor: Bakıyorsun ağzın açık kalıyor:

"Aman yâ Rabbi! Şu ağaca bak; kışın hiçbir şey yoktu üzerinde."Aman yâ Rabbi! Şu ağaca bak; kışın hiçbir şey yoktu üzerinde. Şu çiçeklere bak, gelin gibi süslendi ağaç! Allahu ekber!" Şu çiçeklere bak, gelin gibi süslendi ağaç! Allahu ekber!"

Ondan sonra bakıyorsun, kıpkırmızı meyveler dallarda sarkmış, koparın bunları, dalları koparacak.Ondan sonra bakıyorsun, kıpkırmızı meyveler dallarda sarkmış, koparın bunları, dalları koparacak. Gidiyorsun, fuji elması, koparıyorsun.Gidiyorsun, fuji elması, koparıyorsun. Bir ısırıyorsun, suyu arkad aşının yüzüne fışkırıyor… Aman ne tatlıymış! Nasıl oldu bunlar? Bir ısırıyorsun, suyu arkad aşının yüzüne fışkırıyor… Aman ne tatlıymış!

Nasıl oldu bunlar?

Elhamdülillâhi rabbi'l-âlemîn. Elhamdülillâhi rabbi'l-âlemîn.

İşte o hayatı, o bereketi veren, akıllı, zî-ruh mahlûkatı besleyen, yetiştiren,İşte o hayatı, o bereketi veren, akıllı, zî-ruh mahlûkatı besleyen, yetiştiren, her an ihtiyaçlarını gören sahibine âlemlerin sahibine hamdolsun, övgüler olsun, şükürler olsun. her an ihtiyaçlarını gören sahibine âlemlerin sahibine hamdolsun, övgüler olsun, şükürler olsun.

Elhamdülillah, Elhamdülillâhi rabbi'l-âlemîn, ne güzel kelimeler! İlk başta insanı hizaya getiriyor.Elhamdülillah, Elhamdülillâhi rabbi'l-âlemîn, ne güzel kelimeler! İlk başta insanı hizaya getiriyor. Kur'ân-ı Kerîm'in ilk sayfasını açıyorsun: Bismillâhirrahmânirrahîm, insanı hizaya getiriyor.Kur'ân-ı Kerîm'in ilk sayfasını açıyorsun: Bismillâhirrahmânirrahîm, insanı hizaya getiriyor. Elhamdülillâhi rabbi'l-âlemîn, insanı mest ediyor. Güzelliğinden düşeceğim bayılacağım. Elhamdülillâhi rabbi'l-âlemîn, insanı mest ediyor. Güzelliğinden düşeceğim bayılacağım.

Böyle iki kelimenin güzelliğinden insan bayılır mı? Böyle iki kelimenin güzelliğinden insan bayılır mı?

İnsan duygulu olursa bu kapıdan geçti mi, o duygu âleminde neler hisseder,İnsan duygulu olursa bu kapıdan geçti mi, o duygu âleminde neler hisseder, gözünün önüne neler gelir, bayılır. gözünün önüne neler gelir, bayılır.

Niye sen şiir yazamıyorsun da falanca şair sayfalar dolusu şiir doldurmuş? Niye sen şiir yazamıyorsun da falanca şair sayfalar dolusu şiir doldurmuş?

İç âlemi, kalbi coşuyor da ondan! Neler düşünüyor neler düşünüyor! Senin düşünmediğin şeyleri düşünüyor. İç âlemi, kalbi coşuyor da ondan! Neler düşünüyor neler düşünüyor! Senin düşünmediğin şeyleri düşünüyor.

er-Rahmâni'r-rahîm. "Merhameti çok, rahmeti çok." Mâliki yevmi'd-dîn. er-Rahmâni'r-rahîm. "Merhameti çok, rahmeti çok."

Mâliki yevmi'd-dîn.

Din; "ceza, mukabele, karşılık" demek. "Ceza" desek yanlış anlaşılır, demeyelim.Din; "ceza, mukabele, karşılık" demek. "Ceza" desek yanlış anlaşılır, demeyelim. "Mukabele ve karşılık" demek. Bir insanın yaptığının karşılığına derler."Mukabele ve karşılık" demek. Bir insanın yaptığının karşılığına derler. Onun için Arapça'da meşhurdur, deniliyor ki; Onun için Arapça'da meşhurdur, deniliyor ki;

Kemâ tedînü tüdâ. "Nasıl muamele edersen öyle karşılık ya da muamele görürsün!" Kemâ tedînü tüdâ. "Nasıl muamele edersen öyle karşılık ya da muamele görürsün!"

İyilik yaparsan iyilik bulursun, zulüm yaparsan zulme, cezaya uğrarsın. İyilik yaparsan iyilik bulursun, zulüm yaparsan zulme, cezaya uğrarsın.

Mâliki yevmi'd-dîn de doğru olarak "ceza gününün mâliki" diye tercüme edilmiş.Mâliki yevmi'd-dîn de doğru olarak "ceza gününün mâliki" diye tercüme edilmiş. Yoksa "din gününün mâliki" diye, oradaki din, religion mânasında değil.Yoksa "din gününün mâliki" diye, oradaki din, religion mânasında değil. Mükâfât veya ceza gününün, insanın yaptığının karşılığının verildiği günü yaratan,Mükâfât veya ceza gününün, insanın yaptığının karşılığının verildiği günü yaratan, ona sahip olan, o gün herkesin huzuruna gidip de hesap vereceği o günün mâliki! ona sahip olan, o gün herkesin huzuruna gidip de hesap vereceği o günün mâliki!

Bazı sahih rivayetlerde Mâliki kelimesi Meliki diye var: Meliki yevmi'd-dîn. Bazı sahih rivayetlerde Mâliki kelimesi Meliki diye var: Meliki yevmi'd-dîn.

Kuzey Afrikalılar böyle okurlar: "O günün hüküm sahibi, hükümdarı.Kuzey Afrikalılar böyle okurlar: "O günün hüküm sahibi, hükümdarı. Hüküm, onun tarafından verilecek olan" mânasında. Hüküm, onun tarafından verilecek olan" mânasında.

Mâliki yevmi'd-dîn, âhireti gösteriyor.Mâliki yevmi'd-dîn, âhireti gösteriyor. Bu dünyada edilenlerin hepsinin bir cezasının, karşılığının -iyi ise iyi karşılık, iyi mükâfat; Bu dünyada edilenlerin hepsinin bir cezasının, karşılığının -iyi ise iyi karşılık, iyi mükâfat; kötüyse kötü karşılık, ceza- verileceğini gösterir. Âhiret inancı Fâtiha'da nerede var? kötüyse kötü karşılık, ceza- verileceğini gösterir.

Âhiret inancı Fâtiha'da nerede var?

Mâliki yevmi'd-dîn'de var. Âhiret olacak, âhirette mahkeme-i Kübrâ olacak.Mâliki yevmi'd-dîn'de var. Âhiret olacak, âhirette mahkeme-i Kübrâ olacak. Bu dünyada yapılan işler, hesabı görülecek.Bu dünyada yapılan işler, hesabı görülecek. Ondan sonra o işleri yapanın durumuna göre karşılığı verilecek. Ondan sonra o işleri yapanın durumuna göre karşılığı verilecek.

Aldın mı cevabı, buldun mu belanı?.. Kâfir belasını bulacak, mü'min de sefasını sürecek.Aldın mı cevabı, buldun mu belanı?..

Kâfir belasını bulacak, mü'min de sefasını sürecek.
Mü'min olduğunun mükâfâtına erecek. Mü'min olduğunun mükâfâtına erecek.

İyyâke na'büdü ve iyyâke nestaîn. "Sana ibadet ederiz yâ Rabbi!"İyyâke na'büdü ve iyyâke nestaîn. "Sana ibadet ederiz yâ Rabbi!" Ve iyyâ kenestaîn. "Senden yardım isteriz yâ Rabbi!" Ve iyyâ kenestaîn. "Senden yardım isteriz yâ Rabbi!"

İyyâke'nin başa gelmesi; "ancak, sadece" mânasına geliyor.İyyâke'nin başa gelmesi; "ancak, sadece" mânasına geliyor. Çünkü aynı mâna hafif olarak na'büdüke ve nestaînüke şeklinde olabilirdi.Çünkü aynı mâna hafif olarak na'büdüke ve nestaînüke şeklinde olabilirdi. Zaten vitri okurken söylediğimiz duada Allahümme innâ nesteînüke diyoruz, Zaten vitri okurken söylediğimiz duada Allahümme innâ nesteînüke diyoruz, burada iyyâke nestaîn deniliyor. "Sana" sözünü nestaîn kelimesinin sonuna ke ekleyerek de söyleyebiliriz:burada iyyâke nestaîn deniliyor. "Sana" sözünü nestaîn kelimesinin sonuna ke ekleyerek de söyleyebiliriz: Nestâinüke. Ama iyyâke demişse "sadece ve sadece sana, başkasına değil" demek.Nestâinüke. Ama iyyâke demişse "sadece ve sadece sana, başkasına değil" demek. Zamiri öne almak ve müstakil olarak söylemek tahsis ifade ediyor: Zamiri öne almak ve müstakil olarak söylemek tahsis ifade ediyor: "Sadece sana, ancak sana ibadet ederiz; -biz müslümanlar- başka bir şeye ibadet etmeyiz." "Sadece sana, ancak sana ibadet ederiz; -biz müslümanlar- başka bir şeye ibadet etmeyiz."

"Başkaları ediyor…" "Başkaları neye ibadet ediyor?" Dinler tarihi kitabında gördüğünüz şeyler."Başkaları ediyor…"

"Başkaları neye ibadet ediyor?"

Dinler tarihi kitabında gördüğünüz şeyler.
Buda'ya ibadet ediyor, Fuji-Yama dağına ibadet ediyor, güneşe, ateşe tapınıyor.Buda'ya ibadet ediyor, Fuji-Yama dağına ibadet ediyor, güneşe, ateşe tapınıyor. Öküze, timsaha tapınıyor. Eskimolar beyaz ayıya tapınıyor. Öküze, timsaha tapınıyor. Eskimolar beyaz ayıya tapınıyor. Kızılderililer vadilerin ruhuna tapınıyorlar. Acayip acayip şeyler… Bir şeylere herkes tapınıyor. Kızılderililer vadilerin ruhuna tapınıyorlar. Acayip acayip şeyler… Bir şeylere herkes tapınıyor.

Bazıları da görünmeyen şeylerle tapınıyor! Görünmeyen şeye nasıl tapınıyor? Bazıları da görünmeyen şeylerle tapınıyor!

Görünmeyen şeye nasıl tapınıyor?

Nefsine tapınıyor. Çünkü tapınmak, "söz dinlemek, sözünü dinlemek" demek. Nefsinin sözünü dinliyor. Nefsine tapınıyor. Çünkü tapınmak, "söz dinlemek, sözünü dinlemek" demek. Nefsinin sözünü dinliyor.

Tanrı olarak kendi nefsini sanki karşısına almış: "Emret nefsim, ne istersen yapacağım!" "İçki iç." Tanrı olarak kendi nefsini sanki karşısına almış:

"Emret nefsim, ne istersen yapacağım!"

"İçki iç."

"Tamam, emrin başım gözüm üstüne. Lıkır lıkır lıkır…" Başka? "Tamam, emrin başım gözüm üstüne. Lıkır lıkır lıkır…"

Başka?

"Bu akşam eğlence istiyorum, gazinoya git." "Baş üstüne, emrin başım gözüm üstüne." "Bu akşam eğlence istiyorum, gazinoya git."

"Baş üstüne, emrin başım gözüm üstüne."

"Hadi bakalım; gelsin rakılar, içkiler. Çalsın sazlar, oynasın kızlar… Şıkıdım şıkıdım…" "Hadi bakalım; gelsin rakılar, içkiler. Çalsın sazlar, oynasın kızlar… Şıkıdım şıkıdım…"

Canı öyle istiyor. Can ne? "Can" dediği nefs. Canı öyle istiyor.

Can ne?

"Can" dediği nefs.

"Bu adam nefsine tapıyor, nefsinin kulu, nefsinin esiri ve nefsine tapıyor." "Bu adam nefsine tapıyor, nefsinin kulu, nefsinin esiri ve nefsine tapıyor."

Bazıları nefsine tapar bazıları şeytana tapar. Oturur kalkar; fitne fesat, kötülük düşünür.Bazıları nefsine tapar bazıları şeytana tapar. Oturur kalkar; fitne fesat, kötülük düşünür. "Ne yapayım da şu karşı taraftakileri zarara uğratayım…" Hah, bu şeytana tapıyor. "Ne yapayım da şu karşı taraftakileri zarara uğratayım…" Hah, bu şeytana tapıyor. Şeytanın tam adamı, tam bir numaralı hizmetkârı, şeytana tapıyor.Şeytanın tam adamı, tam bir numaralı hizmetkârı, şeytana tapıyor. Şeytan gibi, şeytanlaşmış, alçağa bak. Hiç merhamet yok mu? Şeytan gibi, şeytanlaşmış, alçağa bak. Hiç merhamet yok mu? Anasını öldürmüş, babasını öldürmüş… "Anasını kesen ben, babasını kesen ben! Heyt!Anasını öldürmüş, babasını öldürmüş… "Anasını kesen ben, babasını kesen ben! Heyt! Var mı bana yan bakan?!.." diye ortaya çıkmış bağırıyor. Tuh, yazıklar olsun! Var mı bana yan bakan?!.." diye ortaya çıkmış bağırıyor. Tuh, yazıklar olsun!

Kimisi şeytana tapıyor kimisi dünyaya tapıyor, kimisi paraya tapıyor kimisi kadına tapıyor. Kimisi şeytana tapıyor kimisi dünyaya tapıyor, kimisi paraya tapıyor kimisi kadına tapıyor.

"Âşık oldum ben sana, evlen." "Otuz iki dişini sök." "Baş üstüne!" "Âşık oldum ben sana, evlen."

"Otuz iki dişini sök."

"Baş üstüne!"

Takır takır otuz iki dişini söküyor. Takır takır otuz iki dişini söküyor.

Olmuş mu böyle hiç? Olmuş. Kerem ile Aslı hikâyesini okumadınız mı? Otuz iki dişini söktürmüş. Olmuş mu böyle hiç?

Olmuş. Kerem ile Aslı hikâyesini okumadınız mı? Otuz iki dişini söktürmüş.

"Yüzük isterim, pırlanta isterim…" "Baş üstüne." "Bilezik isterim, çeyiz isterim, çimen isterim…" "Yüzük isterim, pırlanta isterim…"

"Baş üstüne."

"Bilezik isterim, çeyiz isterim, çimen isterim…"

Kimisi kadına tapıyor. Bir bar kadını, adamı avucuna alıyor, oynatıyor.Kimisi kadına tapıyor. Bir bar kadını, adamı avucuna alıyor, oynatıyor. Avucunda oynatıyor, parmağında döndürüyor. Avucunda oynatıyor, parmağında döndürüyor. Koskoca adamı, 85 kilo adamı parmağında fıldır fıldır döndürüyor. Cüce gibi, oyuncak gibi döndürüyor. Koskoca adamı, 85 kilo adamı parmağında fıldır fıldır döndürüyor. Cüce gibi, oyuncak gibi döndürüyor.

Neden? Adam aptal! Gül gibi karısı var evde, iki tane de çocuğu var.Neden?

Adam aptal! Gül gibi karısı var evde, iki tane de çocuğu var.
Gidiyor, pavyon karısına kaptırmış kendini, ona tapıyor. Böyle şeyler var. Gidiyor, pavyon karısına kaptırmış kendini, ona tapıyor. Böyle şeyler var.

İyyâke na'büdü. "Yâ Rabbi! Biz müslümanlar, mü'minler ancak sana tapınırız; başka hiçbir şeye değil!" İyyâke na'büdü. "Yâ Rabbi! Biz müslümanlar, mü'minler ancak sana tapınırız; başka hiçbir şeye değil!"

Ne para ne pul, ne dünya, ne mal mülk, ne evlat, ne şeytan ne nefis… Nefsim feda olsun.Ne para ne pul, ne dünya, ne mal mülk, ne evlat, ne şeytan ne nefis… Nefsim feda olsun. Fidâke ümmî ve ebî yâ Resûlallah. "Annem babam sana feda olsun." Fidâke ümmî ve ebî yâ Resûlallah. "Annem babam sana feda olsun."

İnsan kendi annesini babasını seve seve feda eder mi?İnsan kendi annesini babasını seve seve feda eder mi? Annesini babasını kurtarmak için öne atılır. Annesini babasını kurtarmak için öne atılır. Kendini feda eder. Kendini feda eder.

Fidâke ümmî ve ebî yâ Resûlallah. "Anam babam da sana feda olsun." Fidâke ümmî ve ebî yâ Resûlallah. "Anam babam da sana feda olsun."

Allahu Teâlâ hazretlerine her şeyini feda eder. Nefsini de feda eder. Allahu Teâlâ hazretlerine her şeyini feda eder. Nefsini de feda eder.

"Ey oğulcuğum! Allah rüyada bana seni kesmemi emreyledi. Ne dersin bu işe?" "Ey oğulcuğum! Allah rüyada bana seni kesmemi emreyledi. Ne dersin bu işe?"

Yâ ebetî if'al mâ tu'meru. "Babacığım, Allah sana ne emretmişse yap. İnşaallah ben sabrederim.Yâ ebetî if'al mâ tu'meru. "Babacığım, Allah sana ne emretmişse yap. İnşaallah ben sabrederim. Al boynum, al bıçağı, kes." Al boynum, al bıçağı, kes."

İbrahim aleyhisselam'ın rüyasını, İsmail aleyhisselam'a söylemesi ve İsmail aleyhisselam'ın cevabı.İbrahim aleyhisselam'ın rüyasını, İsmail aleyhisselam'a söylemesi ve İsmail aleyhisselam'ın cevabı. Bak nasıl nefsini, kendini feda ediyor.Bak nasıl nefsini, kendini feda ediyor. Hem baba evladını feda ediyor hem evlat canını feda ediyor. Tamam, Allah emretmişse... Hem baba evladını feda ediyor hem evlat canını feda ediyor. Tamam, Allah emretmişse... Küçük yaşta olgun mübarek.Küçük yaşta olgun mübarek. İsmail aleyhisselam salih, halis kul, peygamber oğlu peygamber, asil. İsmail aleyhisselam salih, halis kul, peygamber oğlu peygamber, asil.

"Babacığım yap, inşaallah sabrederim. Acır biraz ama tutarım kendimi inşaallah…" "Babacığım yap, inşaallah sabrederim. Acır biraz ama tutarım kendimi inşaallah…"

Allahu ekber! Ne fedakârlık, ne teslimiyet! Allahu ekber! Ne fedakârlık, ne teslimiyet!

İyyâke na'büdü. "Ancak sana ibadet ederiz yâ Rabbi!İyyâke na'büdü. "Ancak sana ibadet ederiz yâ Rabbi! Mal mülk, dünya hayatı, mevki makam; hiçbir şey bizi alıkoyamaz, hiçbir şey önemli değil. Mal mülk, dünya hayatı, mevki makam; hiçbir şey bizi alıkoyamaz, hiçbir şey önemli değil. Sildim hepsini sana ibadet ederiz." Ve iyyâke nestaîn. "Yardımı da senden isteriz." Sildim hepsini sana ibadet ederiz."

Ve iyyâke nestaîn. "Yardımı da senden isteriz."

Vallahi billahi müslümanların çoğu bunu yapmıyor!Vallahi billahi müslümanların çoğu bunu yapmıyor! İyyâke na'büdü ve iyyâke nestaîn'in yanına yanaşmıyor, vallahi billahi tallahi! İyyâke na'büdü ve iyyâke nestaîn'in yanına yanaşmıyor, vallahi billahi tallahi!

Nerede öyle ancak Allah'a ibadet eden, nerede yalnız Allah'tan isteyen?.. Yok, yok!Nerede öyle ancak Allah'a ibadet eden, nerede yalnız Allah'tan isteyen?..

Yok, yok!
Müslümanların gerçek Müslümanlıktan nasibi yarım değil, dörtte bir değil, onda bir değil, yüzde bir değil, binde bir değil…Müslümanların gerçek Müslümanlıktan nasibi yarım değil, dörtte bir değil, onda bir değil, yüzde bir değil, binde bir değil… Fukara, iman fukarası! Kimisinin topraklarından servet fışkırıyor, petrol fışkırıyor.Fukara, iman fukarası! Kimisinin topraklarından servet fışkırıyor, petrol fışkırıyor. Onlar yüznumaranın tokmağını altından yapmak meraklısı. Onlar yüznumaranın tokmağını altından yapmak meraklısı. Altın, gold, golden yapmak meraklısı, altın olmazsa hoşuna gitmiyor. Saraylar… Altın, gold, golden yapmak meraklısı, altın olmazsa hoşuna gitmiyor. Saraylar… Bir oda yetmiyor, iki oda yetmiyor, beş oda, on oda, elli oda, yüz oda yetmiyor… Bir oda yetmiyor, iki oda yetmiyor, beş oda, on oda, elli oda, yüz oda yetmiyor…

Bre insafsız! Bunun hangisinde yatacaksın? Ötekiler ne olacak?Bre insafsız! Bunun hangisinde yatacaksın? Ötekiler ne olacak? Sen Hz. Ömer'in hükümdarlığını duymadın mı? Sen Hz. Ömer'in hükümdarlığını duymadın mı? Hz. Peygamber'in devlet reisliğinden senin kulağına hiç haber takılmadı mı?Hz. Peygamber'in devlet reisliğinden senin kulağına hiç haber takılmadı mı? Emevî İmparatoru Ömer b. Abdülaziz, İkinci Ömer'in hâlini duymadın mı? Ne oluyorsun?!.. Emevî İmparatoru Ömer b. Abdülaziz, İkinci Ömer'in hâlini duymadın mı? Ne oluyorsun?!..

Yalan! İyyâke na'büdü ve iyyâke nestaîn derkenYalan! İyyâke na'büdü ve iyyâke nestaîn derken namaz kılarken günde kırk defa müslümanlar yalan söylüyor! Yalan! namaz kılarken günde kırk defa müslümanlar yalan söylüyor! Yalan!

Allah'a ibadet etmek, ancak Allah'tan yardım istemek; nerede öyle müslüman? Allah'a ibadet etmek, ancak Allah'tan yardım istemek; nerede öyle müslüman?

Allah bizi suçlarımızdan dolayı cezalandırmasın, bizi uyandırsın. Bizi sevdiği kul eylesin.Allah bizi suçlarımızdan dolayı cezalandırmasın, bizi uyandırsın. Bizi sevdiği kul eylesin. Gerçek Müslümanlık ve hayat imtihanını kazanmak, bana çok zor gibi geliyor.Gerçek Müslümanlık ve hayat imtihanını kazanmak, bana çok zor gibi geliyor. Allah'ın sevdiği kulu olmak çok zor gibi geliyor, çok korkuyorum. Gerçekten korkuyorum. Allah'ın sevdiği kulu olmak çok zor gibi geliyor, çok korkuyorum. Gerçekten korkuyorum. Bizim hâlimiz ne olacak diye korkuyorum. Bizim hâlimiz ne olacak diye korkuyorum. Allah bize ne diyecek, ne muamele edecek, nasıl hitap edecek diye korkuyorum. Çok korkuyorum.Allah bize ne diyecek, ne muamele edecek, nasıl hitap edecek diye korkuyorum. Çok korkuyorum. Yapmıyoruz. Her şey ite kaka, zorla…Yapmıyoruz. Her şey ite kaka, zorla… Küçük çocuğa "Loli vereceğim, şeker vereceğim, gel namaz kıl." der gibi zorla yapıyoruz. Küçük çocuğa "Loli vereceğim, şeker vereceğim, gel namaz kıl." der gibi zorla yapıyoruz.

İhdina's-sırâte'l-müstakîm.İhdina's-sırâte'l-müstakîm. "Yâ Rabbi! Bizi müstakim, dosdoğru, eğri olmayan, dosdoğru cennete götüren yola yönelt." "Yâ Rabbi! Bizi müstakim, dosdoğru, eğri olmayan, dosdoğru cennete götüren yola yönelt."

İhdinâ, "kılavuzluk edip yöneltmek, göstermek, hidayet etmek, sevdirmek, yöneltmek" demek. İhdinâ, "kılavuzluk edip yöneltmek, göstermek, hidayet etmek, sevdirmek, yöneltmek" demek.

İhdinâ es-sırâte'l-müstakîm. İhdinâ es-sırâte'l-müstakîm.

Arapça'da bir kelimenin başına elif-lam gelirse "mâlum" olurArapça'da bir kelimenin başına elif-lam gelirse "mâlum" olur İngilizce'deki the harf-i târifi gibi, belirlilik takısı gibi olur: İngilizce'deki the harf-i târifi gibi, belirlilik takısı gibi olur: "O doğru yola, senin tarif ettiğin, Kur'ân-ı Kerîm'de gösterdiğin, "O doğru yola, senin tarif ettiğin, Kur'ân-ı Kerîm'de gösterdiğin, Resûlünün yürüdüğü o yola, o doğru yola bizi sevk eyle yâ Rabbi." Resûlünün yürüdüğü o yola, o doğru yola bizi sevk eyle yâ Rabbi."

Sırâtellezîne en amte aleyhim. "Kendilerine ikram ettiğin, nimetler verdiğin iyi kullarının yoluna."Sırâtellezîne en amte aleyhim. "Kendilerine ikram ettiğin, nimetler verdiğin iyi kullarının yoluna." Gayri'l-mağdûbi aleyhim vele'd-dâllîn.Gayri'l-mağdûbi aleyhim vele'd-dâllîn. "Kendilerine gazap ettiğin kullarının, sapıtmış kullarının yoluna değil de kendilerine inâmda, "Kendilerine gazap ettiğin kullarının, sapıtmış kullarının yoluna değil de kendilerine inâmda, ihsanda bulunduğun, lütfettiğin, sevdiğin kullarının yoluna, o güzel yola bizi sevk eyle!" ihsanda bulunduğun, lütfettiğin, sevdiğin kullarının yoluna, o güzel yola bizi sevk eyle!"

O yolu buldur, o yolda yürüt yâ Rabbi, diye çok güzel dua.O yolu buldur, o yolda yürüt yâ Rabbi, diye çok güzel dua. Müslümanlar bunu her gün kırk defa söylüyor.Müslümanlar bunu her gün kırk defa söylüyor. Fakat kapıyı kapat, bir cami dolusu insanı sıradan geçir; "Fâtiha'nın mânasını söyle." de, bilmez.Fakat kapıyı kapat, bir cami dolusu insanı sıradan geçir; "Fâtiha'nın mânasını söyle." de, bilmez. Sıra dayağına çekmek lazım hepsini. Fâtiha'yı bilmez. "Kaç yaşındasın?" Sıra dayağına çekmek lazım hepsini. Fâtiha'yı bilmez.

"Kaç yaşındasın?"

"Yetmiş." "Fâtiha ne demek, şu ne demek…'Elhamdülillah' ne demek?"Yetmiş."

"Fâtiha ne demek, şu ne demek…'Elhamdülillah' ne demek?
Namazda Sübhâne rabbiye'l-azîm Sübhane rabbiye'l-azîm diyorsun, ne demek?" Bilmez. Namazda Sübhâne rabbiye'l-azîm Sübhane rabbiye'l-azîm diyorsun, ne demek?"

Bilmez.

Tam iş yerlerinin olduğu yerde bir cami kaynıyor.Tam iş yerlerinin olduğu yerde bir cami kaynıyor. Öğlen, ikindi namazları herkes geliyor, namaz kılıyor. Sirkeci'de çok işlek bir yerde.Öğlen, ikindi namazları herkes geliyor, namaz kılıyor. Sirkeci'de çok işlek bir yerde. Bizim zenginlerden bir tanesi orada caminin yöneticisi olmuş: Bizim zenginlerden bir tanesi orada caminin yöneticisi olmuş: "Hocam! Camide sordum, kime sorduysam Sübhânallah'ın mânasını bilemedi. "Hocam! Camide sordum, kime sorduysam Sübhânallah'ın mânasını bilemedi. Çok cahil bu millet!" diyor. Hem de orada hep tüccarlar, kumaş tüccarları vs. var. Çok cahil bu millet!" diyor. Hem de orada hep tüccarlar, kumaş tüccarları vs. var. Hepsi zengin; Kadıköy'de, Moda'da, Bostancı'da, Çamlıca'da, Boğaz'da, Ada'da evleri, köşkleri, yalıları var. Hepsi zengin; Kadıköy'de, Moda'da, Bostancı'da, Çamlıca'da, Boğaz'da, Ada'da evleri, köşkleri, yalıları var.

Zengin adamlar ama bilgi fukarası, İslâm'ı bilmiyor. İslâm'la cahillik yan yana durmaz.Zengin adamlar ama bilgi fukarası, İslâm'ı bilmiyor. İslâm'la cahillik yan yana durmaz. Cahillik İslam'ı bozar. Çürük elmanın sağlam elmayı çürüttüğü gibi cahilliğin gitmesi lazım. Cahillik İslam'ı bozar. Çürük elmanın sağlam elmayı çürüttüğü gibi cahilliğin gitmesi lazım.

Subhâneke lâ ilme lenâ illâ mâ allemtenâ inneke ente'l-alîmü'l-hakîm.Subhâneke lâ ilme lenâ illâ mâ allemtenâ inneke ente'l-alîmü'l-hakîm. Subhâne rabbike rabbi'l-izzeti ammâ yesifûn ve selâmün ale'l-cemîi'l-enbiyâi ve'l-mürselîn Subhâne rabbike rabbi'l-izzeti ammâ yesifûn ve selâmün ale'l-cemîi'l-enbiyâi ve'l-mürselîn ve âlihî ecmaîn velhamdülillâhi rabbi'l-âlemîn. el-Fâtiha! ve âlihî ecmaîn velhamdülillâhi rabbi'l-âlemîn.

el-Fâtiha!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2