Namaz Vakitleri

23 Cemâziye'l-Âhir 1446
24 Aralık 2024
İmsak
06:48
Güneş
08:20
Öğle
13:09
İkindi
15:27
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Faydalı Dualar

Mehmed Zahid KOTKU


İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Zararı ve Hastalığı Gideren Bir Dua, Allahım Ben Zayıfım, Beni Güçlendir, Borçtan Kurtulmak İçin Dua, Zâlime Karşı Okunacak Dua | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Faydalı Dualar

Mehmed Zahid KOTKU


İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Zararı ve Hastalığı Gideren Bir Dua, Allahım Ben Zayıfım, Beni Güçlendir, Borçtan Kurtulmak İçin Dua, Zâlime Karşı Okunacak Dua | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn.el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.

İ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullah İ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullah ve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâlehve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve küllü dalâletin fi'n-nâri.ve küllü dalâletin fi'n-nâri. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl kâle; Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl kâle;

Geçen ki dersten kalan duaları bir tekrar edeyim size. Geçen ki dersten kalan duaları bir tekrar edeyim size. İnsanları bütün dert, bela, sıkıntı, meşakkat ve zorluklardan kurtaran duanın birisi; İnsanları bütün dert, bela, sıkıntı, meşakkat ve zorluklardan kurtaran duanın birisi;

Tevekkeltü ale'l-hayyillezî lâ yemûtü. Ve'l-hamdü lillâhillezî lem yettehiz veleden Tevekkeltü ale'l-hayyillezî lâ yemûtü. Ve'l-hamdü lillâhillezî lem yettehiz veleden ve lem yekün lehû şerîkün fi'l-mülki ve lem yekün lehû veliyyün mine'z-zülli ve kebbirhu tekbîran. ve lem yekün lehû şerîkün fi'l-mülki ve lem yekün lehû veliyyün mine'z-zülli ve kebbirhu tekbîran.

Bunu öğrenin ve çocuklarınıza da öğretin. Bunu öğrenin ve çocuklarınıza da öğretin.

İkincisi; bu duaları okuyan kimselerin Allah-u Teâlâ kendilerini fakih yapar İkincisi; bu duaları okuyan kimselerin Allah-u Teâlâ kendilerini fakih yapar ve okuduklarını bir daha unutmazlar. ve okuduklarını bir daha unutmazlar.

Allahümme innî daîfün fe-kavvi fî rıdâke da'fî ve huz ile'l-hayri bi-nâsiyetîAllahümme innî daîfün fe-kavvi fî rıdâke da'fî ve huz ile'l-hayri bi-nâsiyetî vec'ali'l-islâme müntehâ rıdâye. vec'ali'l-islâme müntehâ rıdâye. Allahümme innî daîfün fe-kavvinî ve innî zelîlün fe-e'izzenî ve innî fakîrun fe'r-zuknî. Allahümme innî daîfün fe-kavvinî ve innî zelîlün fe-e'izzenî ve innî fakîrun fe'r-zuknî.

Hem Cenâb-ı Hak'tan kuvvet istiyor, hem zilletten kurtuluş, fâz istiyor, Hem Cenâb-ı Hak'tan kuvvet istiyor, hem zilletten kurtuluş, fâz istiyor, hem de fakirlikten kurtulup, zengin olmayı istiyor kihem de fakirlikten kurtulup, zengin olmayı istiyor ki Cenâb-ı Hak mülkün sahibidir, hepsini ihsan eder. Cenâb-ı Hak mülkün sahibidir, hepsini ihsan eder.

İnsanın ne kadar çok borcu olsa, bu duayı okuduğu takdirde İnsanın ne kadar çok borcu olsa, bu duayı okuduğu takdirde bu borçların ödeneceğine dairdir ki; bu borçların ödeneceğine dairdir ki;

Allahümme mâlike'l-mülki tü'ti'l-mülke men teşâü ve tenzi'u'l-mülke mimmenAllahümme mâlike'l-mülki tü'ti'l-mülke men teşâü ve tenzi'u'l-mülke mimmen teşâü ve tü'izzü men teşâü ve tüzillü men teşâü bi-yedike'l-hayru inneke alâ külli şey'in kadîrun.teşâü ve tü'izzü men teşâü ve tüzillü men teşâü bi-yedike'l-hayru inneke alâ külli şey'in kadîrun. İrhamnî rahmeten tuğnînî bihâ an rahmeti men sivâke. İrhamnî rahmeten tuğnînî bihâ an rahmeti men sivâke.

Bu duaları inşallah belleriz. Şimdi hacı efendi kardeşimiz bir dua kitabı yazdı, Bu duaları inşallah belleriz.

Şimdi hacı efendi kardeşimiz bir dua kitabı yazdı,
onların içerisinde bu dualar var, inşallah elinize geçer. onların içerisinde bu dualar var, inşallah elinize geçer.

[Bugünkü dersimizde] Cibril aleyhisselam'ın bir duasını daha Efendimiz tarif ediyor. [Bugünkü dersimizde] Cibril aleyhisselam'ın bir duasını daha Efendimiz tarif ediyor.

Elâ ü'allimüke mâ allemenî Cibrîlü. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Elâ ü'allimüke mâ allemenî Cibrîlü. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Cebrail aleyhisselam'ın öğrettiği bir duayı size ben de taallüm edeyim,Cebrail aleyhisselam'ın öğrettiği bir duayı size ben de taallüm edeyim, öğreteyim mi diyerekten Enes radıyallahu anh'a Efendimiz bildiriyor. öğreteyim mi diyerekten Enes radıyallahu anh'a Efendimiz bildiriyor.

İzâ kâne leke hâcetün ile bahîlin şahîhin.İzâ kâne leke hâcetün ile bahîlin şahîhin. "Bir sıkı adama bir hacetin var, adam sıkı, bahil, çok şahîh." Ev ilâ sultânin câir. "Bir sıkı adama bir hacetin var, adam sıkı, bahil, çok şahîh." Ev ilâ sultânin câir. "Yahut bir sultan adama bir ihtiyacı var ama herif zalim."Yahut bir sultan adama bir ihtiyacı var ama herif zalim. Yanına gidilmez o herifin." Ev ğarîmin fâhişin.Yanına gidilmez o herifin." Ev ğarîmin fâhişin. "Yahut bir borcun var ama adam yaman adam, istiyor parasını.""Yahut bir borcun var ama adam yaman adam, istiyor parasını." Tehâfü fuhşahû. "Seni görürse seni perişan edecek, öyle bir borcun da var.Tehâfü fuhşahû. "Seni görürse seni perişan edecek, öyle bir borcun da var. Tekûlü. "O zaman sen de ki;" Allahümme ente'l-azîzül-kebîru. Tekûlü. "O zaman sen de ki;"

Allahümme ente'l-azîzül-kebîru.
"Sığın Allah'a yani." Ve ene abdüke da'îfün."Sığın Allah'a yani." Ve ene abdüke da'îfün. İnsan kendi kusurunu, aczini itiraf edince öteki kimsenin hani nasıl hoşuna giderse, İnsan kendi kusurunu, aczini itiraf edince öteki kimsenin hani nasıl hoşuna giderse, Cenâb-ı Hak da böyle [kul aczini itiraf edince duasını kabul eder.] Cenâb-ı Hak da böyle [kul aczini itiraf edince duasını kabul eder.]

Ve ene abdüke'd-da'îfü ez-zelîlü. "Hem zayıfım hem de böyle çaresizim yâ Rabbi!" Ve ene abdüke'd-da'îfü ez-zelîlü. "Hem zayıfım hem de böyle çaresizim yâ Rabbi!" Lâ havle ve lâ kuvvete illâ bike. "Benim elimden bir şey gelmez." Allahümme sahhirlî fülânen.Lâ havle ve lâ kuvvete illâ bike. "Benim elimden bir şey gelmez." Allahümme sahhirlî fülânen. O kimse, müracaat edeceğin adam, onun için diyorsun ki;O kimse, müracaat edeceğin adam, onun için diyorsun ki; 'Yâ Rabbi! Onu bana müsahhar kıl!'" Kemâ sahharte firavne li-mûsâ. 'Yâ Rabbi! Onu bana müsahhar kıl!'" Kemâ sahharte firavne li-mûsâ. "Firavun nasıl Musa'ya teslim oldu, müsahhar oldu ona, bu adamı da bana müsahhar kıl." "Firavun nasıl Musa'ya teslim oldu, müsahhar oldu ona, bu adamı da bana müsahhar kıl." Ve leyyinlî kalbehû. "Bu adamın kalbini yumuşat, benim isteklerimi versin, yapsın."Ve leyyinlî kalbehû. "Bu adamın kalbini yumuşat, benim isteklerimi versin, yapsın." Kemâ leyyente'l-hadîde li-dâvûde. "Nasıl ki demiri Davud aleyhisselam'ın yanında,Kemâ leyyente'l-hadîde li-dâvûde. "Nasıl ki demiri Davud aleyhisselam'ın yanında, elinde pamuk gibi yaptın, o adamın kalbini de yumuşat bana müsahhar olsun." elinde pamuk gibi yaptın, o adamın kalbini de yumuşat bana müsahhar olsun." Fe-innehû lâ yentıku illâ bi-iznike ve nâsıyetühû fi kabdatike.Fe-innehû lâ yentıku illâ bi-iznike ve nâsıyetühû fi kabdatike. "Onun bütün her şeysi senin elinde, senin iznin olmadıkça o ne söylenebilir, "Onun bütün her şeysi senin elinde, senin iznin olmadıkça o ne söylenebilir, ne konuşabilir, ne bir şey de yapabilir."ne konuşabilir, ne bir şey de yapabilir." Ve kalbühû fî yedike. "Onun kalbi de senin elindedir yâ Rabbi!"Ve kalbühû fî yedike. "Onun kalbi de senin elindedir yâ Rabbi!" Celle senâü vechike yâ erhamerrahimine. Celle senâü vechike yâ erhamerrahimine.

Bu duayı yaptığın vakit de bu karşındaki adamların kalpleri yumuşar, Bu duayı yaptığın vakit de bu karşındaki adamların kalpleri yumuşar, sana söz söyleyecekse söyleyemez. sana söz söyleyecekse söyleyemez. Peki sana bir ay daha izin verdim haydi, yahut daha bakarsın helal ettim deyiverir.Peki sana bir ay daha izin verdim haydi, yahut daha bakarsın helal ettim deyiverir. Bu Cenâb-ı Hakk'ın elinde, O'nun aciz olur mu?Bu Cenâb-ı Hakk'ın elinde, O'nun aciz olur mu? O adamın kalbine ilham eder o adam da onu yapar. O adamın kalbine ilham eder o adam da onu yapar. Sen tek varlıkların sahibi olan Hz. Allah'a teslim ol. Sen tek varlıkların sahibi olan Hz. Allah'a teslim ol.

Elâ ünebiüke bi-şerri'n-nâsi. Şimdi bunu iyi dinleyin ama! Elâ ünebiüke bi-şerri'n-nâsi.

Şimdi bunu iyi dinleyin ama!
Nasın şerlilerini Cenâb-ı Peygamber bize beyan ediyor. Nasın şerlilerini Cenâb-ı Peygamber bize beyan ediyor.

Elâ ünebiüke bi-şerri'n-nâsi. "Kötü insanlar kimlerdir, şerli insanlar?" Elâ ünebiüke bi-şerri'n-nâsi. "Kötü insanlar kimlerdir, şerli insanlar?"

Hepimiz düşünürüz kimdir diyerekten, bak ne kadar fark var... Hepimiz düşünürüz kimdir diyerekten, bak ne kadar fark var...

Men ekele vahdehû. "Yemek yerken yalnız yiyor, başkasını sofrasına almıyor." Men ekele vahdehû. "Yemek yerken yalnız yiyor, başkasını sofrasına almıyor."

Gerek azametinden ve gururundan ya da cimliğinden, her neyse... Gerek azametinden ve gururundan ya da cimliğinden, her neyse...

Ve mene'a rifdehû. "Bir ikram, ihsan yapacak ya onu da yapmıyor." Ve mene'a rifdehû. "Bir ikram, ihsan yapacak ya onu da yapmıyor." Atâsı da yok, işte yani sofrasına aldığı zaman al şunu da,Atâsı da yok, işte yani sofrasına aldığı zaman al şunu da, haydi git bahçede karnını doyur der mesela, onu da yapmıyor. haydi git bahçede karnını doyur der mesela, onu da yapmıyor. Atâsı da yok. Ve sâfera vahdehû. "Çok gururundan da nâşi yalnız da gidiyor, Atâsı da yok.

Ve sâfera vahdehû. "Çok gururundan da nâşi yalnız da gidiyor,
yanına kimseyi almıyor arkadaş." yanına kimseyi almıyor arkadaş."

Yalnız yolculuk yapıyor, onun için yalnız yolculuk da caiz değildir.Yalnız yolculuk yapıyor, onun için yalnız yolculuk da caiz değildir. İnsanın yanında bir arkadaşı olmalı, ölüm var, dirim var mesela, öyle tehlikeler var filan. İnsanın yanında bir arkadaşı olmalı, ölüm var, dirim var mesela, öyle tehlikeler var filan. Bununla beraber; Ve darabe abdehû. "Bir şânı da mütemadiyen [kölesine],Bununla beraber;

Ve darabe abdehû. "Bir şânı da mütemadiyen [kölesine],
'Vay neden bunu yaptın?' diye patlatıyor, 'Vay neden bunu yaptın?' diye patlatıyor, 'Vay neden bunu dinlemedin?' diye pat vuruyor, dövüyor." 'Vay neden bunu dinlemedin?' diye pat vuruyor, dövüyor."

Bu bize haber verilen kötü insan[ın vasıfları]; yalnız yiyen, iyiliği dokunmayan, Bu bize haber verilen kötü insan[ın vasıfları]; yalnız yiyen, iyiliği dokunmayan, yalnız başına yola çıkan ve kölesini döven adam yani daima hakaret yapıyor. yalnız başına yola çıkan ve kölesini döven adam yani daima hakaret yapıyor.

Elâ ünebbiüke bi-şerrin min hâzâ. "Bu kötüyü anladınız ama bundan daha kötüsü var. Elâ ünebbiüke bi-şerrin min hâzâ. "Bu kötüyü anladınız ama bundan daha kötüsü var. Bu kötüyü de size haber vereyim mi?" diyor. Bu kötüyü de size haber vereyim mi?" diyor.

Bu kötü adam, anladınız, fakat bundan daha kötüsü var. Kimdir? Bu kötü adam, anladınız, fakat bundan daha kötüsü var.

Kimdir?

Men yubğıdü'n-nâse ve yubğıdûnehû. Men yubğıdü'n-nâse ve yubğıdûnehû. "İnsanlara buğz ediyor, insanlar da ona buğz ediyorlar." "İnsanlara buğz ediyor, insanlar da ona buğz ediyorlar."

Allah belasını versin bu adamların, ne kadar kötü adam ya bunlar filan diyerekten buğz ediyor. Allah belasını versin bu adamların, ne kadar kötü adam ya bunlar filan diyerekten buğz ediyor. Bu da kötüdür. Bu evvelkinden kötüdür. Elâ ünebbiüke bi-şerrin min hâzâ.Bu da kötüdür. Bu evvelkinden kötüdür.

Elâ ünebbiüke bi-şerrin min hâzâ.
"Bundan daha bir kötüsünü de haber vereyim mi?" "Bundan daha bir kötüsünü de haber vereyim mi?"

Ha şurada aklıma geldi, o Abdulaziz Debbağ hazretleri diyor ki; Ha şurada aklıma geldi, o Abdulaziz Debbağ hazretleri diyor ki; Tevbe istiyorsanız Allah'tan, her zaman istiyoruz ya tevbe yâ Rabbi tevbe diyerekten,Tevbe istiyorsanız Allah'tan, her zaman istiyoruz ya tevbe yâ Rabbi tevbe diyerekten, her çeşit tevbeleri de okuyoruz. her çeşit tevbeleri de okuyoruz. Ama Allahu Teâlâ'nın sana tevbe ikram etmesini istiyorsan, Ama Allahu Teâlâ'nın sana tevbe ikram etmesini istiyorsan, bütün müslüman kardeşlere karşı tevbe yap ve hepsinin iyiliğini iste,bütün müslüman kardeşlere karşı tevbe yap ve hepsinin iyiliğini iste, ki Allah sana o zaman kendiliğinden tevbe nasip eder. ki Allah sana o zaman kendiliğinden tevbe nasip eder.

Çünkü sen âlemin kötülüğünü göreceksin de ne olacak? Çünkü sen âlemin kötülüğünü göreceksin de ne olacak?

Elâ ünebbiüke bi-şerrin min hâzâ. "Bundan da kötüsü var ama." Elâ ünebbiüke bi-şerrin min hâzâ. "Bundan da kötüsü var ama."

Kim o? Men yuhşâ şerruhû ve lâ yürcâ hayruhû. Kim o?

Men yuhşâ şerruhû ve lâ yürcâ hayruhû.
"Kendinden bir hayır umulmaz kötülüğünden de emin olunmaz." "Kendinden bir hayır umulmaz kötülüğünden de emin olunmaz."

Bu bana bir fenalık yapacak ama acaba ne zaman diye bakar. Bu bana bir fenalık yapacak ama acaba ne zaman diye bakar. Bir hayır istesen onu da yapmaz. Bu, bu ikisinden de beterdir. Bir hayır istesen onu da yapmaz. Bu, bu ikisinden de beterdir.

Elâ ünebbiüke bi-şerrin min hâzâ. "Bundan daha bir kötüsü daha var, Elâ ünebbiüke bi-şerrin min hâzâ. "Bundan daha bir kötüsü daha var, yani bunlardan daha kötüsü." yani bunlardan daha kötüsü."

Kimdir o? Men bâ'a âhiratehû bi-dünya ğayrihî. Kimdir o?

Men bâ'a âhiratehû bi-dünya ğayrihî.
"Başkasının menfaatine, başkası faydalanacak." Men bâ'a âhiratehû."Başkasının menfaatine, başkası faydalanacak." Men bâ'a âhiratehû. "Âhiretini feda ediyor." Bi-dünya ğayrihî."Âhiretini feda ediyor." Bi-dünya ğayrihî. "Başkası menfaatlenecek ama âhiret için değil de dünya için faydalanacak." "Başkası menfaatlenecek ama âhiret için değil de dünya için faydalanacak."

Dünya için faydalanacak olan bir adama kendi âhiretini mahvediyor. Dünya için faydalanacak olan bir adama kendi âhiretini mahvediyor. Bunlar da her zaman bulunan mahluklardır, her zaman bulunuyor. Bunlar da her zaman bulunan mahluklardır, her zaman bulunuyor.

Şimdi bundan daha kötüsü olacak... Elâ ünebbiüke bi-şerrin min hâzâ.Şimdi bundan daha kötüsü olacak...

Elâ ünebbiüke bi-şerrin min hâzâ.
"Bundan daha kötüsü." Men ekele'd-dünyâ bi'd-dîni. "Bundan daha kötüsü." Men ekele'd-dünyâ bi'd-dîni. "Dinini dünyası için alet ediyor." Allah esirgeye. "Dinini dünyası için alet ediyor."

Allah esirgeye.

Şimdi her zaman göre geldiğimiz ve tanıdığımız, bildiğimiz şeylerden birisi,Şimdi her zaman göre geldiğimiz ve tanıdığımız, bildiğimiz şeylerden birisi, cemaatin arasına müslümanım der girer, bakarsın namaza gelmiştir, namaz kılıyor, seversin,cemaatin arasına müslümanım der girer, bakarsın namaza gelmiştir, namaz kılıyor, seversin, halbuki Allah için gelmemiştir, mutlaka bir fitnesi vardır. halbuki Allah için gelmemiştir, mutlaka bir fitnesi vardır. Kendini müslümanlara tanıtmamak için, gayesine ulaşmak içinKendini müslümanlara tanıtmamak için, gayesine ulaşmak için müslümanların arasına girer namazını kılar. müslümanların arasına girer namazını kılar.

Ama evinde kılar kılmaz Allah bilir. Ama evinde kılar kılmaz Allah bilir.

Ama orada müslümanlar beni de müslüman zannetsinler Ama orada müslümanlar beni de müslüman zannetsinler ve onların iç yüzüne vâkıf olayım diyerekten müslümanların arasına sokulur, ama gayesi o değil.ve onların iç yüzüne vâkıf olayım diyerekten müslümanların arasına sokulur, ama gayesi o değil. Gayesi Allah rızası değil. Gayesi şeytanlık. Gayesi Allah rızası değil. Gayesi şeytanlık.

Bunun bir misali, bizim rahmetlik Sürmeneli Hoca derler bir Hocaefendi vardı, Bunun bir misali, bizim rahmetlik Sürmeneli Hoca derler bir Hocaefendi vardı, -Allah rahmet eylesin- o kadınlara ders eder, cami cami gezer. -Allah rahmet eylesin- o kadınlara ders eder, cami cami gezer.

Bir hanımefendi buna dersine devam edici olmuş, Bir hanımefendi buna dersine devam edici olmuş, hemen Hocaefendi'nin çantasını elinden alır, arabasına bindirir, götürür getirir. hemen Hocaefendi'nin çantasını elinden alır, arabasına bindirir, götürür getirir. Hocaefendi de çok memnun, "Aman ne güzel bir hanıma rast geldik!" dermiş.Hocaefendi de çok memnun, "Aman ne güzel bir hanıma rast geldik!" dermiş. Hem hizmet ediyor, bazen para yardımı yapıyor, filan diyor. Hem hizmet ediyor, bazen para yardımı yapıyor, filan diyor.

Bir gün Hocaefendi'ye bir celp gelmiş, mahkemeye. Bakmış ki bu kadın karşısında! Bir gün Hocaefendi'ye bir celp gelmiş, mahkemeye. Bakmış ki bu kadın karşısında!

"Yahu demiş iki seneden beri, kaç iki sene mi olmuş, sen bunun için mi "Yahu demiş iki seneden beri, kaç iki sene mi olmuş, sen bunun için mi devam ediyordun hınzır kadın?" demiş. devam ediyordun hınzır kadın?" demiş.

O hınzır kadın bütün not etmiş Hocaefendi'nin derslerini, O hınzır kadın bütün not etmiş Hocaefendi'nin derslerini, e Hocaefendi de bazen ağzından başka şeyler de kaçırıyormuş anlaşılan.e Hocaefendi de bazen ağzından başka şeyler de kaçırıyormuş anlaşılan. Şimdi bu dinini alet ederekten dünya faydası sağlamış. Ne olacak kendisine? Şimdi bu dinini alet ederekten dünya faydası sağlamış.

Ne olacak kendisine?

Maaşını artıracaklar veyahut bir ikramiye verecekler ama camiye gelerek dini alet ediyor. Maaşını artıracaklar veyahut bir ikramiye verecekler ama camiye gelerek dini alet ediyor.

Çok çeşitlisi var ya bu hadiseden bir hadise. Allah kusurumuzu affetsin. Çok çeşitlisi var ya bu hadiseden bir hadise.

Allah kusurumuzu affetsin.

Rahmetli hocaefendimizin bir şeysi vardı hatırıma geldi. Demişti ki bize bir dersinde; Rahmetli hocaefendimizin bir şeysi vardı hatırıma geldi. Demişti ki bize bir dersinde;

Bir çiftçi, bir kuyuya girmiş. Çiftçi kuyuya girmiş aslan oradan geçiyormuş; Bir çiftçi, bir kuyuya girmiş. Çiftçi kuyuya girmiş aslan oradan geçiyormuş;

Aslan kardeş, düştüm buraya demiş, kaldım, tuzağa tutuldum demiş. Aslan kardeş, düştüm buraya demiş, kaldım, tuzağa tutuldum demiş. Açım ne zamandan beri, demiş Aslan da buğday parçalarını getirir onu orada beslermiş. Açım ne zamandan beri, demiş

Aslan da buğday parçalarını getirir onu orada beslermiş.

Evlatlarım dedi, tilki olup da aslana kendinizi besleteceğinize, Evlatlarım dedi, tilki olup da aslana kendinizi besleteceğinize, aslan olun da siz besleyin tilkiyi.aslan olun da siz besleyin tilkiyi. Yani böyle, Allah muhafaza etsin, insan adî şeylere tenezzül etmemeli. Yani böyle, Allah muhafaza etsin, insan adî şeylere tenezzül etmemeli. Bu dünya geniş elhamdülillah, her türlü rızık da var. Bu dünya geniş elhamdülillah, her türlü rızık da var.

Rızkı Allah'tan, hayırlı yoldan istemeli. Rızkı Allah'tan, hayırlı yoldan istemeli. Böyle şeytanlıklarla kazanılacak rızıklardan hayır mı olur insana!?. Böyle şeytanlıklarla kazanılacak rızıklardan hayır mı olur insana!?.

Elâ urdîdke yâ alî ente ahî ve vezîrî. Elâ urdîdke yâ alî ente ahî ve vezîrî.

Şimdi o Hz. Ali Efendimiz'in methiyesi hakkında bir hadîs-i şerîftir. Şimdi o Hz. Ali Efendimiz'in methiyesi hakkında bir hadîs-i şerîftir.

"Sen benim İslam'da kardeşim ve benim vezirimsin." "Sen benim İslam'da kardeşim ve benim vezirimsin."

Benim iki tane yerde, iki tane de gökte vezirim vardır.Benim iki tane yerde, iki tane de gökte vezirim vardır. Gökteki vezirlerimin birisi Cebrail, birisi Mikail'dir.Gökteki vezirlerimin birisi Cebrail, birisi Mikail'dir. Yerdeki vezirlerimin birisi Ebu Bekir'dir birisi de Ömer'dir. Yerdeki vezirlerimin birisi Ebu Bekir'dir birisi de Ömer'dir.

Takdî deyni ve tüncizü mev'idî ve tübriü zimmetî fe-men ehabbekeTakdî deyni ve tüncizü mev'idî ve tübriü zimmetî fe-men ehabbeke fî hayâtin minnî fe-kad kadâ nahbehû.fî hayâtin minnî fe-kad kadâ nahbehû. "Ben hayattayken seni kim severse o âhiretin saadetini bulmuştur." "Ben hayattayken seni kim severse o âhiretin saadetini bulmuştur."

Ve men ehabbeke fî hayâtin minke ba'dî. Ve men ehabbeke fî hayâtin minke ba'dî. "Bir de ben âhirete göçtükten sonra kıyamete kadar gelecek müddet içerisinde "Bir de ben âhirete göçtükten sonra kıyamete kadar gelecek müddet içerisinde yine seni seven insan." yine seni seven insan." Hatemellahu lehû bi'l-emni ve'l-îmâni.Hatemellahu lehû bi'l-emni ve'l-îmâni. "Emn ü imân ile o da saadetle âhirete göçer." Ve men ehabbeke ba'dî ve lem yerake. "Emn ü imân ile o da saadetle âhirete göçer." Ve men ehabbeke ba'dî ve lem yerake. "Benden sonra yine seni de görmeden -bizim gibi- bizim sevdiğimiz insanları bu da seviyor." "Benden sonra yine seni de görmeden -bizim gibi- bizim sevdiğimiz insanları bu da seviyor."

Menkıbesini duyuyoruz, Resûlullah'ın damadıdır diyoruz, Allah'ın aslanı diyoruz, seviyoruz. Menkıbesini duyuyoruz, Resûlullah'ın damadıdır diyoruz, Allah'ın aslanı diyoruz, seviyoruz.

Hatemellahu lehû bi'l-emni ve'l-îmâni. Hatemellahu lehû bi'l-emni ve'l-îmâni. "Bunlar içinde Allahu Teâlâ'nın emn ü îmân ile âhirete gitmeleri"Bunlar içinde Allahu Teâlâ'nın emn ü îmân ile âhirete gitmeleri Peygamber Efendimiz'in tebşiratındandır."Peygamber Efendimiz'in tebşiratındandır." Ve âmenehû yevmel-feze'i. "O kıyamet gününün bir korkusu var ya,Ve âmenehû yevmel-feze'i. "O kıyamet gününün bir korkusu var ya, o korkudan da Cenâb-ı Hak onu emin kılar."o korkudan da Cenâb-ı Hak onu emin kılar." Ve man mâte. "Her kim ölür de." Ve hüve yubğızuke yâ aliyyü.Ve man mâte. "Her kim ölür de." Ve hüve yubğızuke yâ aliyyü. "Seni sevmeyerek, sana buğz ederek ölürse yâ Ali." Mâte mîteten câhiliyyete. "Seni sevmeyerek, sana buğz ederek ölürse yâ Ali." Mâte mîteten câhiliyyete. "Cahiliyet ölüm üzerine ölür o adam." Yühâsibühullahû bimâ amile fi'l-islâmi."Cahiliyet ölüm üzerine ölür o adam." Yühâsibühullahû bimâ amile fi'l-islâmi. "İslam'daki o bütün hallerle muhasib olur o." Ve in hayra hayran ve in şerra şerran."İslam'daki o bütün hallerle muhasib olur o." Ve in hayra hayran ve in şerra şerran. "Ona göre artık hayır işlemişse hayırlarına mükafat, şer işlemişse mücâzâtlarını görür." "Ona göre artık hayır işlemişse hayırlarına mükafat, şer işlemişse mücâzâtlarını görür."

Elâ estahyî min raculin testahyî minhü'l-melâiketü ya'nî osmâne. Elâ estahyî min raculin testahyî minhü'l-melâiketü ya'nî osmâne.

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bir bahçelikte, bir kuyudu. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bir bahçelikte, bir kuyudu. Hava sıcak, serinlemek üzere bacaklarını kuyuya sallamışlar böyle.Hava sıcak, serinlemek üzere bacaklarını kuyuya sallamışlar böyle. Ebû Bekir, Ömer, Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem burada oturuyorlar, serinliyorlar,Ebû Bekir, Ömer, Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem burada oturuyorlar, serinliyorlar, muhabbet ediyorlar, derken Hz. Osman gelmiş. muhabbet ediyorlar, derken Hz. Osman gelmiş. Hz. Osman gelince toplanmışlar. Hz. Osman gelince toplanmışlar.

Ebû Bekir gelince öyle yapmamışlar, Ömer gelince öyle yapmamışlar, Ebû Bekir gelince öyle yapmamışlar, Ömer gelince öyle yapmamışlar, Hz. Osman gelince toplanmışlar.Hz. Osman gelince toplanmışlar. Onlar elâ estahyî min raculin testahyî minhü'l-melâiketü. Onlar elâ estahyî min raculin testahyî minhü'l-melâiketü. "Melaikelerin bile hayâ ettiği insandan şey yapmak lazım değil mi ya?" "Melaikelerin bile hayâ ettiği insandan şey yapmak lazım değil mi ya?"

Ahmed b. Hanbel, Hz. Aişe'den; Ahmed b. Hanbel, Abd b. Humeyd, Taberânî, Beyhakî, Hafza'dan; Ahmed b. Hanbel, Hz. Aişe'den; Ahmed b. Hanbel, Abd b. Humeyd, Taberânî, Beyhakî, Hafza'dan; İbn Asakir de Büreyde'den rivayet etmiş. İbn Asakir de Büreyde'den rivayet etmiş.

Elâ inne'n-nâra hulikat li's-sufehâi. "Ateş, cehennem yani, sefihler için halk olunmuştur." Elâ inne'n-nâra hulikat li's-sufehâi. "Ateş, cehennem yani, sefihler için halk olunmuştur."

Allah bizi yakmak için değil de sefihleri yakmak için, yani kafirleri. Allah bizi yakmak için değil de sefihleri yakmak için, yani kafirleri.

Ve hünne'n-nisâü. O da, sefihler kimlerdir yani?Ve hünne'n-nisâü. O da, sefihler kimlerdir yani? en-Nisâü ille'lletî etâ'at ba'lehâ. "Kocalarına itaat edenlerden başka,en-Nisâü ille'lletî etâ'at ba'lehâ. "Kocalarına itaat edenlerden başka, ki etmeyenler çıkıyor içinden, onların hepsi o sefihler güruhuna dahildir." ki etmeyenler çıkıyor içinden, onların hepsi o sefihler güruhuna dahildir."

Elâ inne'd-dünyâ hulvetün hadıratün fe-rubbe mütehavvidin fi'd-dünyâ leyse lehû Elâ inne'd-dünyâ hulvetün hadıratün fe-rubbe mütehavvidin fi'd-dünyâ leyse lehû yevme'l-kıyâmeti ille'n-nâru. yevme'l-kıyâmeti ille'n-nâru.

Bu dünya hakikaten öyle, herkesin bildiği gibi, çok hoş bir şey ama Bu dünya hakikaten öyle, herkesin bildiği gibi, çok hoş bir şey ama hepsimizi bir tarafa sevk ediyor, herkes tuttuğu parçayı elinden bırakmak istemiyor, hepsimizi bir tarafa sevk ediyor, herkes tuttuğu parçayı elinden bırakmak istemiyor, tatlı bir şey, nimetleri hoş, hoşuna gidiyor herkesin.tatlı bir şey, nimetleri hoş, hoşuna gidiyor herkesin. Fakat bu dünyaya dalıcı olan insanlar ki hayât-ı dünyâ, Fakat bu dünyaya dalıcı olan insanlar ki hayât-ı dünyâ, yani en çok korkulan şeylerden birisi hubbü'd-dünyâdır.yani en çok korkulan şeylerden birisi hubbü'd-dünyâdır. Biz bu dünyayı sevmek için gelmemişizdir, bu dünyadan âhirete göçmek için gelen bir kavimiz,Biz bu dünyayı sevmek için gelmemişizdir, bu dünyadan âhirete göçmek için gelen bir kavimiz, insanlarız, beşeriz. insanlarız, beşeriz.

Onun için dünyaya aldanmadan, dünyada helalinden kazanacağız tabii. Onun için dünyaya aldanmadan, dünyada helalinden kazanacağız tabii. İçeceğimiz, yiyeceğimiz, her şeyimiz, ihtiyaçlarımız var.İçeceğimiz, yiyeceğimiz, her şeyimiz, ihtiyaçlarımız var. Bu ihtiyaçlar başka, bir de dünyaya bel bağlamak, âhireti unutmak, Bu ihtiyaçlar başka, bir de dünyaya bel bağlamak, âhireti unutmak, Allah'ı unutmak, peygamberi unutmak var. Allah'ı unutmak, peygamberi unutmak var.

Bugün çok acı şeyler duydum. Allah hepimizi affetsin, mağfiret etsin. Bugün çok acı şeyler duydum.

Allah hepimizi affetsin, mağfiret etsin.

Bu insanlar şaşırmış yani, şaşırmış bir mahluk. Bu insanlar şaşırmış yani, şaşırmış bir mahluk. Bu şaşkınlıklarından dolayıdır ki mesela Kur'ân-ı Azîmüşşân'ın şeysi hakkındaBu şaşkınlıklarından dolayıdır ki mesela Kur'ân-ı Azîmüşşân'ın şeysi hakkında münasebetsiz konuşmalar olmakla beraber Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in demünasebetsiz konuşmalar olmakla beraber Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in de artık sözlerinin devri, sözlerinin amel devrinin geçtiğine dair, artık sözlerinin devri, sözlerinin amel devrinin geçtiğine dair, onun sözleriyle amel etmenin devri geçtiğine dair onun sözleriyle amel etmenin devri geçtiğine dair münevver tabaka arasında böyle bir şey var ki bu Allah esirgesin çok kötü bir şeydir. münevver tabaka arasında böyle bir şey var ki bu Allah esirgesin çok kötü bir şeydir.

Çünkü biz müslümanlar Peygamberimiz'i nasıl tanırız? Çünkü biz müslümanlar Peygamberimiz'i nasıl tanırız?

Nasıldır Peygamber? Nasıldır Peygamber?

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem dünyanın direğidir âhiretin de direğidir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem dünyanın direğidir âhiretin de direğidir. Yani dünyanın ve âhiretin direği Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'dir.Yani dünyanın ve âhiretin direği Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'dir. O'nun nuru, Kubbe-i Hadrâ'dan, Allah cümlemize nasip etsin de,O'nun nuru, Kubbe-i Hadrâ'dan, Allah cümlemize nasip etsin de, onun ziyaretine gittiğimiz vakitte gaflet etme de,onun ziyaretine gittiğimiz vakitte gaflet etme de, oradaki nurdan sana bir sıçrama gelse kafidir sana. oradaki nurdan sana bir sıçrama gelse kafidir sana. Bir sıçrama gelebilirse sana o senin için kafidir.Bir sıçrama gelebilirse sana o senin için kafidir. İnsan onun için bütün varını terk eder de keşke ben onun huzurunda hiç olmazsaİnsan onun için bütün varını terk eder de keşke ben onun huzurunda hiç olmazsa bir dakika da dursam o benim için ne büyük devlet, bir dakika da dursam o benim için ne büyük devlet, saadettir ki oradan bana bir nur sıçrarsa benim için işte oldu büyük bahtiyarlık. saadettir ki oradan bana bir nur sıçrarsa benim için işte oldu büyük bahtiyarlık.

Halbuki oradan uzak memleketimiz ama bugün Cenâb-ı Hak çok imkanlar vermiştir.Halbuki oradan uzak memleketimiz ama bugün Cenâb-ı Hak çok imkanlar vermiştir. Bu her yerden mümkün ise de ama onun huzuruna gidip de, huzurunda el bağlayıp da, Bu her yerden mümkün ise de ama onun huzuruna gidip de, huzurunda el bağlayıp da, "Yâ Resûlallah! Ben işte o uzak beldeden geldim, senin günahkâr ümmetindenim."Yâ Resûlallah! Ben işte o uzak beldeden geldim, senin günahkâr ümmetindenim. İşte senin yardımını, Allahu Teâlâ'nın izniyle bize himmetini bekliyorum gibilerdenİşte senin yardımını, Allahu Teâlâ'nın izniyle bize himmetini bekliyorum gibilerden bir şeyler söylerse insan, onun şeysi elbette çok başka olur. bir şeyler söylerse insan, onun şeysi elbette çok başka olur.

Allah kusurumuzu affetsin. Onun için şimdi o köküdür, Allah kusurumuzu affetsin.

Onun için şimdi o köküdür,
yani dünyanın ve âhiretin kökü, direği, bütün nuru odur. yani dünyanın ve âhiretin kökü, direği, bütün nuru odur. Ondan bir nur alamayan insan, işte o tamamıyla küfrün ta içine düşmüştür.Ondan bir nur alamayan insan, işte o tamamıyla küfrün ta içine düşmüştür. Ondan nur alamayaraktan tamamıyla küfrün içerisine düşmüştür. Ondan nur alamayaraktan tamamıyla küfrün içerisine düşmüştür.

Şimdi mesela bakınız içimizde bir kardeş var, Şimdi mesela bakınız içimizde bir kardeş var, Londra'dan gelmiş İngiliz kardeş, kendisini demin gördüm ama şimdi fark edemeyeceğim.Londra'dan gelmiş İngiliz kardeş, kendisini demin gördüm ama şimdi fark edemeyeceğim. Güzel sakal salmış, şark edebiyat profesörü, Hamit diye ad almış kendisi.Güzel sakal salmış, şark edebiyat profesörü, Hamit diye ad almış kendisi. Yani dün geldi kendisini misafir ettik konuştuk. Tedkikat yapmış,Yani dün geldi kendisini misafir ettik konuştuk. Tedkikat yapmış, İslâm, Müslümanlık dini en büyük dindir diyerekten İslâm, Müslümanlık dini en büyük dindir diyerekten Hıristiyanlık dininden İslâm dinine dönmüş elhamdülillah. Hıristiyanlık dininden İslâm dinine dönmüş elhamdülillah. Müslüman olarak gelmiş, bugün memleketimize de Nakşî tarikatının esaslarını öğrenmek için gelmiş. Müslüman olarak gelmiş, bugün memleketimize de Nakşî tarikatının esaslarını öğrenmek için gelmiş.

Derken, Sırbistan'dan geçiyor tabii bu tarafa, Sırp memleketlerinden geçerkenDerken, Sırbistan'dan geçiyor tabii bu tarafa, Sırp memleketlerinden geçerken orada bir Yugoslav memleketine, Boşnak memleketine uğramış, orada bir Yugoslav memleketine, Boşnak memleketine uğramış, Orada bakmış ki güzel bir zikir var, camisinde mi tekkesinde mi, o hoşuna gitmiş, Orada bakmış ki güzel bir zikir var, camisinde mi tekkesinde mi, o hoşuna gitmiş, çok bayılmış, komünist bir memlekette serbest devlet.çok bayılmış, komünist bir memlekette serbest devlet. Allah diyebiliyor. Bizde de biliyorlar da... Allah diyebiliyor.

Bizde de biliyorlar da...

Geldiydi, bizde de var mı burada böyle zikredecek bir yer göstersen de bize, dedi. Geldiydi, bizde de var mı burada böyle zikredecek bir yer göstersen de bize, dedi.

Ne diyeyim şimdi bir şey diyemedim ki!.. Allah kusurlarımızı affetsin, Allah intibah versin. Ne diyeyim şimdi bir şey diyemedim ki!..

Allah kusurlarımızı affetsin, Allah intibah versin.

Yalvaralım Cenâb-ı Hakk'a, O'nun nuru bizden kesilirse yandık!Yalvaralım Cenâb-ı Hakk'a, O'nun nuru bizden kesilirse yandık! Yandık yani dünyada yanarız, değil âhireti bırak. Allah cümlemizin kusurunu affetsin. Yandık yani dünyada yanarız, değil âhireti bırak.

Allah cümlemizin kusurunu affetsin.

Onun için bu dünyaya dalıp da âhireti unutanlar, dünyada yananlardır. Onun için bu dünyaya dalıp da âhireti unutanlar, dünyada yananlardır.

Hıristiyan diyoruz ama o hıristiyanın küfrü başka, Hıristiyan diyoruz ama o hıristiyanın küfrü başka, fakat o da bir Allah akidesine hiç olmazsa sahip, gavurdur başka,fakat o da bir Allah akidesine hiç olmazsa sahip, gavurdur başka, akidesi bozuktur, şudur, budur. akidesi bozuktur, şudur, budur.

Bir de hiç bunları tanımayan insana ne dersin? Bir de hiç bunları tanımayan insana ne dersin?

O da bir peygamber tanıyor, Musa diyor, İsa diyor, bir şey diyor. O da bir peygamber tanıyor, Musa diyor, İsa diyor, bir şey diyor. E bunların hiçbirisini tanımayan insan, elbette ondan daha aşağı düşmüş demektir. E bunların hiçbirisini tanımayan insan, elbette ondan daha aşağı düşmüş demektir.

Elâ innellahe veliyyî ve ene veliyyü külli mü'minin men küntü mevlâ fe-aliyyün mevlâhü. Elâ innellahe veliyyî ve ene veliyyü külli mü'minin men küntü mevlâ fe-aliyyün mevlâhü.

Bu çok güzel bir şey, [Ebû Nu'aym'ın] Sahabenin Fedâili hakkındaki kitabında zikrolunmuş. Bu çok güzel bir şey, [Ebû Nu'aym'ın] Sahabenin Fedâili hakkındaki kitabında zikrolunmuş.

"Ben bütün mü'minlerin velisiyim." buyurmuş. Ne kadar? "Ben bütün mü'minlerin velisiyim." buyurmuş.

Ne kadar?

Kıyamete kadar gelecek mü'minlerin velisi Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, yani nâsırı.Kıyamete kadar gelecek mü'minlerin velisi Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, yani nâsırı. Binâenaleyh nerede insanın başı sıkılırsa sıkılsın Resûlullah'a salât ü selâmlarını bol yapsın,Binâenaleyh nerede insanın başı sıkılırsa sıkılsın Resûlullah'a salât ü selâmlarını bol yapsın, onun imdadına Resûlullah yetişir, o oradan kurtulur. onun imdadına Resûlullah yetişir, o oradan kurtulur.

"Ben kimin mevlasıysam, velisiysem Hz. Ali de velisidir." "Ben kimin mevlasıysam, velisiysem Hz. Ali de velisidir."

Şurada şöyle bir şey söylemiş. Usâme radıyallahu anh Hz. Ali'ye demiş ki; Şurada şöyle bir şey söylemiş. Usâme radıyallahu anh Hz. Ali'ye demiş ki;

"Ben senin kölen değilim." İnnemâ mevlâye resûlullahi. "Ben senin kölen değilim."

İnnemâ mevlâye resûlullahi.
"Ben Resûlullah'ın kölesiyim, senin değil." "Ben Resûlullah'ın kölesiyim, senin değil."

"Sen bu şeye nereden kondun?" demek istiyor. "Sen bu şeye nereden kondun?" demek istiyor.

Cenâb-ı Peygamber ona bu şerefi vermiştir de, o şeref tabii ona liyakatinden dolayı verilmiştir. Cenâb-ı Peygamber ona bu şerefi vermiştir de, o şeref tabii ona liyakatinden dolayı verilmiştir.

Şimdi bir zât gelmiş Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e demiş ki, Şimdi bir zât gelmiş Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e demiş ki, Târık isminde bir zât, dıştan bir adam gelmiş.Târık isminde bir zât, dıştan bir adam gelmiş. Efendimiz'in Hz. Ali Efendimiz hakkında, "Bu da mü'minlerin velisidir." dediği bu söz hârife ulaşmış,Efendimiz'in Hz. Ali Efendimiz hakkında, "Bu da mü'minlerin velisidir." dediği bu söz hârife ulaşmış, gelmiş demiş ki; gelmiş demiş ki;

Yâ Resûlullah yâ Muhammed emertenâ anillahi şehâdeteyn. Yâ Resûlullah yâ Muhammed emertenâ anillahi şehâdeteyn. "Bize dedin ki, 'lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah derseniz müslüman olacaksınız dediniz,' "Bize dedin ki, 'lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah derseniz müslüman olacaksınız dediniz,' peki kabul ettik saddaknâ dedik.peki kabul ettik saddaknâ dedik. Emertena's-salâte. "Namazı emrettin, peki dedik." Ve'z-zekâte. Emertena's-salâte. "Namazı emrettin, peki dedik." Ve'z-zekâte. "Zekat da verin dedin, peki dedik." Ve's-sıyâme."Zekat da verin dedin, peki dedik." Ve's-sıyâme. "Oruç tutun dedin, peki dedik." Ve'l-hacce. "Oruç tutun dedin, peki dedik." Ve'l-hacce. "Hac da yapın dedin, ona da peki dedik." Ve kabulnâ. "Hac da yapın dedin, ona da peki dedik." Ve kabulnâ. "Bunların hepsini kabul ettik. Sümme lem terda hatta refa'te bi-dıb'î ibn'i-ammik tefdulühû. "Bunların hepsini kabul ettik. Sümme lem terda hatta refa'te bi-dıb'î ibn'i-ammik tefdulühû. "Fakat bu sana kafi gelmedi de bu işler, kalktın Hz. Ali'yi bize bu kadar çıkardın başımıza." "Fakat bu sana kafi gelmedi de bu işler, kalktın Hz. Ali'yi bize bu kadar çıkardın başımıza." Fe-hâzâ şey'ün minke em minellahi.Fe-hâzâ şey'ün minke em minellahi. "Bu senden midir bu, yoksa bunu Allah tarafından mı tebliğ ediyorsun bize?" "Bu senden midir bu, yoksa bunu Allah tarafından mı tebliğ ediyorsun bize?"

Fe-kâl vellezî lâ ilâhe illâ hû ennehû minellahi. Fe-kâl vellezî lâ ilâhe illâ hû ennehû minellahi. Hiç kendinden bir [şey söylememiştir Resûlullah Efendimiz.] Hiç kendinden bir [şey söylememiştir Resûlullah Efendimiz.] O bilmiyor tabii, Resûlullah'ın hiç kendinden söz söylediği yoktur. O bilmiyor tabii, Resûlullah'ın hiç kendinden söz söylediği yoktur.

Ve mâ yentiku an'il-hevâ in hüve illâ vahyün yûhâ.Ve mâ yentiku an'il-hevâ in hüve illâ vahyün yûhâ. "Kendi sözleri de hep Allahu Teâlâ'nın vahyinin iktizasıdır, "Kendi sözleri de hep Allahu Teâlâ'nın vahyinin iktizasıdır, öyle kendiliğinden söz söylememiştir." öyle kendiliğinden söz söylememiştir."

Ve hüve yekûlü. Şimdi o, bunun da Allah'tan geldiğini bildirince diyor ki; Ve hüve yekûlü. Şimdi o, bunun da Allah'tan geldiğini bildirince diyor ki;

İn kâne mâ yekûlü muhammed hakkan İn kâne mâ yekûlü muhammed hakkan fe-emtur aleynâ hicâreten mine's-semâi evi'tinâ bi-azâbin elîmin. fe-emtur aleynâ hicâreten mine's-semâi evi'tinâ bi-azâbin elîmin.

Bu bedbaht adam! Yani imanı bilmiyor insanlar!Bu bedbaht adam! Yani imanı bilmiyor insanlar! Sen buna inandın, iman ettin mi artık bu kadar teslim olmak ilzam ederken, Sen buna inandın, iman ettin mi artık bu kadar teslim olmak ilzam ederken, şimdi bu buna ağır geldi ve bu ağırlığından dolayı bu şeyi ağzından kaçırdı. şimdi bu buna ağır geldi ve bu ağırlığından dolayı bu şeyi ağzından kaçırdı.

Fe-mâ vasale ilâ râhiletihî hattâ remâhullahu bi-hacerin fe-sekata alâ hâmmetihî Fe-mâ vasale ilâ râhiletihî hattâ remâhullahu bi-hacerin fe-sekata alâ hâmmetihî ve harece min dübürihî ve katelehû.ve harece min dübürihî ve katelehû. "Bu bu sözü söyledikten sonra hayvanına gidinceye kadar vakit kalmadı kendisine, "Bu bu sözü söyledikten sonra hayvanına gidinceye kadar vakit kalmadı kendisine, gökten bir taş kafasından girdi dübüründen çıktı ve orada öldürdü onu." gökten bir taş kafasından girdi dübüründen çıktı ve orada öldürdü onu."

Kendisi istedi çünkü, kendisi istedi, "Eğer söylediğin haksa." Kendisi istedi çünkü, kendisi istedi, "Eğer söylediğin haksa." Fe-emtır aleynâ hıcâraten. "Gökten taş yağdır." dedi. Fe-emtır aleynâ hıcâraten. "Gökten taş yağdır." dedi.

Evet, eğer bu haksa, yani bu dediğin haksa. Evi'tinâ bi-azâbin elîmin.Evet, eğer bu haksa, yani bu dediğin haksa. Evi'tinâ bi-azâbin elîmin. "Yahut başka bir azap gönder de bilelim bunu." demek istedi. "Yahut başka bir azap gönder de bilelim bunu." demek istedi. Fakat o gitti cehenneme. Ve lemmâ semi'a ebû bekrin ve ömera zâlik. Fakat o gitti cehenneme.

Ve lemmâ semi'a ebû bekrin ve ömera zâlik.
"Onu Hz. Ömer ile Ebû Bekir de dinlediler.""Onu Hz. Ömer ile Ebû Bekir de dinlediler." Ve lâ emseyte yebne ebî tâlibin mevlâ külli mü'minin ve mü'minetin dediler o zaman.Ve lâ emseyte yebne ebî tâlibin mevlâ külli mü'minin ve mü'minetin dediler o zaman. "Hz. Ali her mü'min ve mü'minenin mevlâsıdır diye onlar da tasdik ettiler." "Hz. Ali her mü'min ve mü'minenin mevlâsıdır diye onlar da tasdik ettiler."

Ve ahrace eydan kîle li-umerin enneke tesne'u bi-aliyyin Ve ahrace eydan kîle li-umerin enneke tesne'u bi-aliyyin şey'en lâ tesne'uhû bi-ehadin mine's-sahâbeti. şey'en lâ tesne'uhû bi-ehadin mine's-sahâbeti. "Sen yâ Ömer! Hz. Ali'ye o kadar çok saygı gösteriyorsun ki "Sen yâ Ömer! Hz. Ali'ye o kadar çok saygı gösteriyorsun ki bu gösterdiğin saygıyı ashaptan hiç kimse yapmıyor.bu gösterdiğin saygıyı ashaptan hiç kimse yapmıyor. Nedir sebebi?" demek istediler. Kâle innehû mevlâye. Nedir sebebi?" demek istediler. Kâle innehû mevlâye. "O benim mevlamdır." dedi. Fakat bununla beraber; "O benim mevlamdır." dedi. Fakat bununla beraber;

Ve lâ hüccete fî zâlike külli fî tafdîli ale'ş-şeyheyni. Ve lâ hüccete fî zâlike külli fî tafdîli ale'ş-şeyheyni. "Bu kadar büyüklüğüyle beraber Ebû Bekir ve Ömer'in üstünde değildir." "Bu kadar büyüklüğüyle beraber Ebû Bekir ve Ömer'in üstünde değildir."

Usuldeki kaideye göre dördüncü halife Hz. Ali. Usuldeki kaideye göre dördüncü halife Hz. Ali.

Elâ innî leküm bi-mekâni sıdkın hayatî fe-izâElâ innî leküm bi-mekâni sıdkın hayatî fe-izâ fe-lâ ezâlü ünâdî fî kabrihî yâ rabbi ümmetî ümmetî... fe-lâ ezâlü ünâdî fî kabrihî yâ rabbi ümmetî ümmetî...

Şimdi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'i çok iyi bilmek lazım.Şimdi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'i çok iyi bilmek lazım. O Allah'ın bir nuru idi, geldi ve nur olaraktan da yine âhirete intikal etti.O Allah'ın bir nuru idi, geldi ve nur olaraktan da yine âhirete intikal etti. Şimdi diyor ki; "Ben kabrimde size kıyamete kadar." Şimdi diyor ki;

"Ben kabrimde size kıyamete kadar."
Ünâdî ümmetî ümmetî. Ümmetini Allahu Teâlâ'dan istiyor. Ünâdî ümmetî ümmetî. Ümmetini Allahu Teâlâ'dan istiyor. Demek ki kabrinde kıyamete kadar bir hayat sahibi olduğunu bize duyuruyor. Demek ki kabrinde kıyamete kadar bir hayat sahibi olduğunu bize duyuruyor.

Bunun birçok şahitleri vardır. Bunun birçok şahitleri vardır.

Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem fî kabrihî hayyün hayâten mâneviyye. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem fî kabrihî hayyün hayâten mâneviyye. "Hayât-ı mânevî ile Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem kabirlerinde haydırlar."Hayât-ı mânevî ile Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem kabirlerinde haydırlar. Binâenaleyh oraya gittiğimiz vakitte, bizim gibi toprağa intikal etmiş bir ceset yoktur orada. Binâenaleyh oraya gittiğimiz vakitte, bizim gibi toprağa intikal etmiş bir ceset yoktur orada. Onun ruhaniyeti... Şimdi bir şey var, âlem-i berzah denilen bir âlem var,Onun ruhaniyeti...

Şimdi bir şey var, âlem-i berzah denilen bir âlem var,
ruhlar oradan gelir oraya gider. ruhlar oradan gelir oraya gider. Herkes oradan gelir, sırası geldikçe herkesin ruhu iner, bedenine girer,Herkes oradan gelir, sırası geldikçe herkesin ruhu iner, bedenine girer, o bedenle yaşar sonra o bedenden o berzah alemine ruhu kabzolununca gider. o bedenle yaşar sonra o bedenden o berzah alemine ruhu kabzolununca gider.

Oradaki gidiş de herkesin çıktığı yere değildir, gittiği yer çıktığı yere değildir,Oradaki gidiş de herkesin çıktığı yere değildir, gittiği yer çıktığı yere değildir, herkes mevkiine göre gider orada.herkes mevkiine göre gider orada. O mesela güzel bir yerden inmiştir fakat sahibi onu idare edememiştir,O mesela güzel bir yerden inmiştir fakat sahibi onu idare edememiştir, bu sefer küfür üzerine gittiyse... bu sefer küfür üzerine gittiyse... Gayet böyle dibeğe benzetiyorlar. Dibi dar, etrafı gittikçe genişleyen ve sonu bulunmayan,Gayet böyle dibeğe benzetiyorlar. Dibi dar, etrafı gittikçe genişleyen ve sonu bulunmayan, sonu bulunamayan bir derecede tepesine birde şey geçirilmiş.sonu bulunamayan bir derecede tepesine birde şey geçirilmiş. Herkes girdiği yer neresiyse o berzah âleminde oradadır, oradan başka yere geçişi haktır.Herkes girdiği yer neresiyse o berzah âleminde oradadır, oradan başka yere geçişi haktır. Hangi hakkı burada kazandıysa oradaki yerinde mahfuzdur. Hangi hakkı burada kazandıysa oradaki yerinde mahfuzdur. Yalnız Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yeri kendisini taşıyacak kudrette olmadığı için;Yalnız Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yeri kendisini taşıyacak kudrette olmadığı için; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in berzahtaki yeri, o berzah âlemi, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in berzahtaki yeri, o berzah âlemi, nur âlemi kendisini taşıyacak kudrette olmadığı için; nur âlemi kendisini taşıyacak kudrette olmadığı için; o esrarı o âlem bile taşıyamıyor yani. o esrarı o âlem bile taşıyamıyor yani. O âlem taşıyamadığı için, o bütün tabakatta cevelan eder. O âlem taşıyamadığı için, o bütün tabakatta cevelan eder.

Onun için Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem'e kendisini vermiş bir insan,Onun için Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem'e kendisini vermiş bir insan, gerek şarkta, gerek garpta onunla ruhen her zaman temas edebilir.gerek şarkta, gerek garpta onunla ruhen her zaman temas edebilir. Çünkü o her yerde, güneşin nuru gibi nuru yaygın bir haldedir. Çünkü o her yerde, güneşin nuru gibi nuru yaygın bir haldedir.

Onun için Allah bizi affetsin. Bak kıyamete kadar da kabrinde sizin içinOnun için Allah bizi affetsin.

Bak kıyamete kadar da kabrinde sizin için
ben Cenâb-ı Hakk'a ümmetî ümmetî diyerekten münâcâttayım, yani bunu bilin. ben Cenâb-ı Hakk'a ümmetî ümmetî diyerekten münâcâttayım, yani bunu bilin. Oraya gittiğiniz vakitte kendinizi iyi verin oraya, kendinizi iyi verin oraya. Oraya gittiğiniz vakitte kendinizi iyi verin oraya, kendinizi iyi verin oraya. Allah nasip etmezse olmaz ama. Allah'tan evvela onu isteyelim ki o istdidadı ver de yâ Rabbi,Allah nasip etmezse olmaz ama. Allah'tan evvela onu isteyelim ki o istdidadı ver de yâ Rabbi, oraya gittiğimiz vakitte Resûlullah'ın kıymetine, şerefine, şânına yakışır bir şekilde oraya gittiğimiz vakitte Resûlullah'ın kıymetine, şerefine, şânına yakışır bir şekilde orada salât ü selamlar okuyup da ondan istimdât edelim. orada salât ü selamlar okuyup da ondan istimdât edelim.

Fe-izâ fe-lâ ezâlü ünâdî fî kabrihî yâ rabbi ümmetî ümmetî hattâ yünfeha fi's-sûri en-nefhatü'l-ûlâ. Fe-izâ fe-lâ ezâlü ünâdî fî kabrihî yâ rabbi ümmetî ümmetî hattâ yünfeha fi's-sûri en-nefhatü'l-ûlâ.

Şimdi bu hayat böyle gidiyor fakat o berzah âleminden ruhlar buraya inmektedir. Şimdi bu hayat böyle gidiyor fakat o berzah âleminden ruhlar buraya inmektedir. Bak hepsinin miktarı, sayısı var.Bak hepsinin miktarı, sayısı var. Oradaki bitmeden buranın kıyameti kopmayacak.Oradaki bitmeden buranın kıyameti kopmayacak. Oradan ruhlar buraya inecek, orada hiçbir inecek ruh kalmadığı vakitte Oradan ruhlar buraya inecek, orada hiçbir inecek ruh kalmadığı vakitte kıyametin kopması ona taalluk ediyor. kıyametin kopması ona taalluk ediyor. Orada daha inecek ruh varken burada kıyamet kopmuyor, o gelecek yerini bulacak. Orada daha inecek ruh varken burada kıyamet kopmuyor, o gelecek yerini bulacak.

Bu nefhai ûlâ kopsa dahi yine ben, lâ yezâlü lî da'vetün mücâbetün. Bu nefhai ûlâ kopsa dahi yine ben, lâ yezâlü lî da'vetün mücâbetün. "Yine benim Cenâb-ı Hak tarafından kabul olunmuş bir duam var, ona da devam ederim." "Yine benim Cenâb-ı Hak tarafından kabul olunmuş bir duam var, ona da devam ederim."

Ne zamana kadar? Hattâ yünfeha fi's-sûri en-nefhatü's-sâniyetü. Ne zamana kadar?

Hattâ yünfeha fi's-sûri en-nefhatü's-sâniyetü.

Şimdi birinci nefhada bitiyor her şey, canlı kalmıyor.Şimdi birinci nefhada bitiyor her şey, canlı kalmıyor. Hiçbir canlı kalmadığı halde, yine ben duama da devam edeceğim.Hiçbir canlı kalmadığı halde, yine ben duama da devam edeceğim. Taki ikinci bir nefha ile insanların diriliş, baas, haşir, rücû başladığı bir devirdir kiTaki ikinci bir nefha ile insanların diriliş, baas, haşir, rücû başladığı bir devirdir ki buna tereddüt eden, zerre kadar bir şek yapan adam müslüman halkasının içerisine giremez.buna tereddüt eden, zerre kadar bir şek yapan adam müslüman halkasının içerisine giremez. Çünkü şek, şüpheden ibarettir, tereddüt ediyor. Neden? Kudret-i ilâhîyeden. Çünkü şek, şüpheden ibarettir, tereddüt ediyor.

Neden?

Kudret-i ilâhîyeden.

Canım diyor, bu ceset toprak olduktan sonra, yok olduktan sonra,Canım diyor, bu ceset toprak olduktan sonra, yok olduktan sonra, nasıl olur da bir daha dirilebilir, bir tepki var.nasıl olur da bir daha dirilebilir, bir tepki var. Halbuki; I'lemû ennellâhe yuhyi'l-arda ba'de mevtihâ.Halbuki;

I'lemû ennellâhe yuhyi'l-arda ba'de mevtihâ.
Cenâb-ı Hak şu üzerinde yaşadığımız toprak ölüyken bu ölü toprağa nasıl hayat verdi?" Cenâb-ı Hak şu üzerinde yaşadığımız toprak ölüyken bu ölü toprağa nasıl hayat verdi?"

Bu [dünya] nâr-ı beydâ halinde [idi] diyen biz değil miyiz? Bu [dünya] nâr-ı beydâ halinde [idi] diyen biz değil miyiz?

Koptu nâr-ı beydâ haline geldi. Nâr-ı beydâ halinde yanan bir kütlede hayat olur mu? Koptu nâr-ı beydâ haline geldi.

Nâr-ı beydâ halinde yanan bir kütlede hayat olur mu?

Ağaç kesildi mi öldü, bir de yakıyorsun onu, Ağaç kesildi mi öldü, bir de yakıyorsun onu, yaktıktan sonra kül oluyor yahut kömür oluyor neyse, onda hayat bitmiştir. yaktıktan sonra kül oluyor yahut kömür oluyor neyse, onda hayat bitmiştir. Ama o biten hayata tekrar hayat veriyorAma o biten hayata tekrar hayat veriyor Cenâb-ı Hak ve bütün hayat sahiplerinin hayatını da oradan temin ediyor insanlar. Cenâb-ı Hak ve bütün hayat sahiplerinin hayatını da oradan temin ediyor insanlar.

Bu gözünün önünde olan ki, bugün aya gidiyorlar hayat yok diyorlar çünkü hava yok diyor. Bu gözünün önünde olan ki, bugün aya gidiyorlar hayat yok diyorlar çünkü hava yok diyor.

Yarın Cenâb-ı Hak orada da hayatı yaratırsa?!. Yarın Cenâb-ı Hak orada da hayatı yaratırsa?!.

Belki bu dünyamızın da evvelinde bu hayat burada da yoktu ama Belki bu dünyamızın da evvelinde bu hayat burada da yoktu ama bir gün geldi o hayatı Cenâb-ı Hak burada yarattı. bir gün geldi o hayatı Cenâb-ı Hak burada yarattı.

İşte bu hayatı burada yaratan Allahu celle ve alâ'nın bu insana da o yokluktan sonra İşte bu hayatı burada yaratan Allahu celle ve alâ'nın bu insana da o yokluktan sonra tekrar bir hayat bahşetmesin de ne güçlük var? tekrar bir hayat bahşetmesin de ne güçlük var?

Ana rahminde bir kanı şu şekillere sokan Allah, Ana rahminde bir kanı şu şekillere sokan Allah, ana rahminde bir kan parçasını şu şekillere sokan Allah, ana rahminde bir kan parçasını şu şekillere sokan Allah, o topraktan çıkartıp da yediğimiz gıdadan kan olur, o kan da bak kaç şekle dönmüştür. o topraktan çıkartıp da yediğimiz gıdadan kan olur, o kan da bak kaç şekle dönmüştür. O şekillerle bize hayat veren Allah'a ne güçlük var kiO şekillerle bize hayat veren Allah'a ne güçlük var ki toprağa girdikten sonra bizi tekrar iade edemesin? toprağa girdikten sonra bizi tekrar iade edemesin?

Bir gün olacak ki bu gökten insan menisi gibi su akacak. Bir gün olacak ki bu gökten insan menisi gibi su akacak. O sular aktığı vakitte herkesin mezarında, ana rahmi mezar olacak yani, O sular aktığı vakitte herkesin mezarında, ana rahmi mezar olacak yani, mezarlar ana rahimleri gibi herkes orada şeklini alacak, işte böyle. mezarlar ana rahimleri gibi herkes orada şeklini alacak, işte böyle.

O kudret-i ilâhiye nasıl olacağına aklımız ermez, ama orada yapacak, besleyecek. O kudret-i ilâhiye nasıl olacağına aklımız ermez, ama orada yapacak, besleyecek. Bizi ana rahminde nasıl besliyorsa orada da öyle besleyecek. Bizi ana rahminde nasıl besliyorsa orada da öyle besleyecek.

Onun için iman ederken Allahu Teâlâ'nın kudretine [inanacak insan.] Onun için iman ederken Allahu Teâlâ'nın kudretine [inanacak insan.] Kur'an'da kaç yerde geçiyor kadir, kadir kadir... Kâdir, Cenâb-ı Hak her şeye kâdir. Kur'an'da kaç yerde geçiyor kadir, kadir kadir... Kâdir, Cenâb-ı Hak her şeye kâdir. Kâdir demek yapamayacağı şey yok demek.Kâdir demek yapamayacağı şey yok demek. Bir şeyi yapamaz dedin mi onun kudretini inkar etmiş olursun o zaman. Bir şeyi yapamaz dedin mi onun kudretini inkar etmiş olursun o zaman.

Elâ inne'd-dünya aradun hâdırun ye'külü minhe'l-berrü ve'l-fâciru.Elâ inne'd-dünya aradun hâdırun ye'külü minhe'l-berrü ve'l-fâciru. "Bak ne güzel, bu dünya işte çok güzel bir metâdır."Bak ne güzel, bu dünya işte çok güzel bir metâdır. Burada herkes yer işte, iyi kötü, dinli de yer, dinsiz de yer." Burada herkes yer işte, iyi kötü, dinli de yer, dinsiz de yer."

Elâ ve inne'l-âhirate ecelün sâdıkun. "Bir de ama bunun mukabili olan âhiret var, Elâ ve inne'l-âhirate ecelün sâdıkun. "Bir de ama bunun mukabili olan âhiret var, o da müekkeldir, ama sâdıktır o, muhakkak olacak."o da müekkeldir, ama sâdıktır o, muhakkak olacak." Yakdî fîhâ melikün kâdirun. "O günün hükümdarı Allahu celle ve alâ'dır."Yakdî fîhâ melikün kâdirun. "O günün hükümdarı Allahu celle ve alâ'dır." Elâ ve inne'l-hayra küllehû bi-hazâfîrihî fi'l-cenneti. Elâ ve inne'l-hayra küllehû bi-hazâfîrihî fi'l-cenneti. "Ne kadar saadet, ne kadar selamet, ne kadar hayır varsa bütün etrafı ile beraber hepsi cennete." "Ne kadar saadet, ne kadar selamet, ne kadar hayır varsa bütün etrafı ile beraber hepsi cennete."

Sen binâenaleyh bu dünyadayken o bütün hayırları cami olan cenneti iste. Sen binâenaleyh bu dünyadayken o bütün hayırları cami olan cenneti iste.

Ne diyor Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem? Ne diyor Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem?

Allahümm es'elüke'l-cennete ve ma karrabe iliyhâ min kavlin ev amelin. [diye dua ederek]Allahümm es'elüke'l-cennete ve ma karrabe iliyhâ min kavlin ev amelin. [diye dua ederek] cenneti ister ve "Benim cennete girmeme sebep olacak ne gibi ameller varsa, gerek sözde, cenneti ister ve "Benim cennete girmeme sebep olacak ne gibi ameller varsa, gerek sözde, gerek amelde onları da bana nasip et ki cennet bana nasip olsun." gerek amelde onları da bana nasip et ki cennet bana nasip olsun."

Elâ ve inne'ş-şerra küllehû bi-hazâfîrihî fi'n-nâri. Elâ ve inne'ş-şerra küllehû bi-hazâfîrihî fi'n-nâri. "Bütün kötülükler, fenalıklar, hatırından ne kadar fenalık geçiyorsa, "Bütün kötülükler, fenalıklar, hatırından ne kadar fenalık geçiyorsa, onların hepsi de cehennemliktir." onların hepsi de cehennemliktir."

Bütün hayırlar, saadetler, selametler, cennete; Bütün hayırlar, saadetler, selametler, cennete; bütün fenalıklar, şerler, kötülükler de cehennemde. bütün fenalıklar, şerler, kötülükler de cehennemde.

Elâ fa'melû. "İşte hayat elinizdedir, sağsınızın, gençliğinizin, Elâ fa'melû. "İşte hayat elinizdedir, sağsınızın, gençliğinizin, dininizin kadrini kıymetini bilin de ona göre amel edin." dininizin kadrini kıymetini bilin de ona göre amel edin." Ve entüm minellahi alâ hazerin. "Daima Allahu Teâlâ'dan korku üzerine olunuz,Ve entüm minellahi alâ hazerin. "Daima Allahu Teâlâ'dan korku üzerine olunuz, sakınma üzerine olunuz ki bugünkü hayat yarın bakalım elimize nasıl geçecek." sakınma üzerine olunuz ki bugünkü hayat yarın bakalım elimize nasıl geçecek."

Her an da Cenâb-ı Hakk'ın çeşitli tecellileri oluyor. Her an da Cenâb-ı Hakk'ın çeşitli tecellileri oluyor. Bu tecellilerin karşısında insan daima sabırlı olması ve yolunu şaşırmaması lazım. Bu tecellilerin karşısında insan daima sabırlı olması ve yolunu şaşırmaması lazım. Deniz nasıl çeşitli dalgalarla mütemadiyen dalgalanır fakat kaptan daima gideceği hedefe doğru Deniz nasıl çeşitli dalgalarla mütemadiyen dalgalanır fakat kaptan daima gideceği hedefe doğru pusulasını çevirir, oraya gider.pusulasını çevirir, oraya gider. Dalga nereden gelirse gelsin. Binâenaleyh sen de dünyanın fitnelerinin hiçbirisine metelik verme, Dalga nereden gelirse gelsin. Binâenaleyh sen de dünyanın fitnelerinin hiçbirisine metelik verme, istikametten ayrılma, Allah olsun hedefin. istikametten ayrılma, Allah olsun hedefin.

Va'lemû enneküm mu'radûne alâ a'mâliküm. Va'lemû enneküm mu'radûne alâ a'mâliküm. "İyi biliniz, herkesin ameli kendisine arz olunacak, bunu iyi biliniz." "İyi biliniz, herkesin ameli kendisine arz olunacak, bunu iyi biliniz."

Fe-men ya'mel miskâle zerratin hayran yerah. Fe-men ya'mel miskâle zerratin hayran yerah. "Ne kadar bir zerre ki en ufaktır, o kadar bir hayrın olsa onu görecek." "Ne kadar bir zerre ki en ufaktır, o kadar bir hayrın olsa onu görecek." Fe-men ya'mel miskâle zerratin şerran yerah. Fe-men ya'mel miskâle zerratin şerran yerah. "Ne kadar ufak bir kötülüğün varsa onu da göreceksin." "Ne kadar ufak bir kötülüğün varsa onu da göreceksin."

Binâenaleyh ona göre amel et, hedefini ona göre düzelt, yolunu ona göre ele al. Binâenaleyh ona göre amel et, hedefini ona göre düzelt, yolunu ona göre ele al.

Elâ inne'n-nâse lem yü'tev fi'd-dünyâ şey'en hayran mine'l-yakîni ve'l-âfiyeh feselûhümallah. Elâ inne'n-nâse lem yü'tev fi'd-dünyâ şey'en hayran mine'l-yakîni ve'l-âfiyeh feselûhümallah.

Bu dünyada çok çeşit nimetler var da, Bu dünyada çok çeşit nimetler var da, çok çeşit nimetlerin içerisinden Cenâb-ı Peygamber Efendimiz bize iki şeye delalet ediyor, diyor ki;çok çeşit nimetlerin içerisinden Cenâb-ı Peygamber Efendimiz bize iki şeye delalet ediyor, diyor ki; "Bütün dünyadaki şeylerle beraber, en çok sizin isteyeceğiniz hayır yakîn ve afiyet vardır." "Bütün dünyadaki şeylerle beraber, en çok sizin isteyeceğiniz hayır yakîn ve afiyet vardır."

Yakîn işte bu Allahu Teâlâ'nın kalpleri nur ile doldurmasının insandaki neticesidir. Yakîn işte bu Allahu Teâlâ'nın kalpleri nur ile doldurmasının insandaki neticesidir. Bu nur ile dolmayan kalpler daima şek, şüphe üzerindedirler. Bu nur ile dolmayan kalpler daima şek, şüphe üzerindedirler. Binâenaleyh kalpler böyle nur ile doldu muydu, şerahallahu bihî sudûren. Binâenaleyh kalpler böyle nur ile doldu muydu, şerahallahu bihî sudûren. "O zaman, kalp açılır o zaman." Tesîru'l-âhirah lehüm ke'l-muâyene. "O zaman, kalp açılır o zaman." Tesîru'l-âhirah lehüm ke'l-muâyene. "Onun için âhiret görülmüş, artık onda hiç şey yok, bilgisi o kadar geniş oluyor." "Onun için âhiret görülmüş, artık onda hiç şey yok, bilgisi o kadar geniş oluyor." Elâ inne külle müskirin harâmun ve külle muhadderin harâmun

Elâ inne külle müskirin harâmun ve külle muhadderin harâmun
ve mâ eskera kesîruhû harume kalîlühû ve ma hammamera'l-kalbe fe hüve harâmün. ve mâ eskera kesîruhû harume kalîlühû ve ma hammamera'l-kalbe fe hüve harâmün.

Bunu gelecek derse bırakalım. Bunu gelecek derse bırakalım.

Allah kusurlarımızı affetsin, tevfikât-ı samadâniyesine mazhar eylesin, Allah kusurlarımızı affetsin, tevfikât-ı samadâniyesine mazhar eylesin, rızası yollarından bir an bile bizleri ayırmasın. rızası yollarından bir an bile bizleri ayırmasın.

el-Fatiha. el-Fatiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2