Namaz Vakitleri
İstanbul
27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Gençlerin Yolculuğu: İki Çeşit Müslümanlık

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

29 Muharrem 1411 / 20.08.1990
Üsküdar/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın, yurt içinde ve yurt dışında verdiği konferanslar, açılış ve kapanış konuşmalarından oluşmaktadır.

Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in yolunu insanlara anlatmaya çalışan hocamızın muhtelif yerlerde/ülkelerde yapmış oldukları konuşmalardan oluşmaktadır. Konuşmalarda genellikle önce İslâm’ın hak ve gerçek olduğu, büyüklüğü ortaya konuluyor ve İslâm’ın prensipleri hakkında genel bilgiler veriliyor. Geçmiş ümmetlerin kitaplarında Peygamber Efendimiz’le ilgili haberler olduğu ifade ediliyor. Sonra Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in ahlâkı ve bazı güzel ahlâklar anlatılıyor. Peygamber Efendimiz’e en güzel şekilde uymanın yolu olan, ihsân yolu olan tasavvuf üzerinde duruluyor. Nefsi terbiye etmek, güzel ahlâk sahibi olmak için neler yapmak gerektiği anlatılıyor. Zikir ve zikrin usûlü hakkında bilgiler veriliyor. En son bölümde ise, tebliğ ve irşad çalışmalarının önemi üzerinde duruluyor, herkesin İslâm’a hizmet etmesi gerektiği vurgulanıyor.

COŞAN, muhtelif sempozyum ve anma programlarında pek çok muhterem zat hakkında konuşmalar yapmıştır. Hakkında konuşma yaptığı kimseler arasında Hz. Ali (r.a.), Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.a.), İmâm-ı Âzam, Ahmed-i Yesevî, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Hacı Bektâş-ı Velî ve Yunus Emre vardır.

Hatırasına sempozyum ve çeşitli programlar tertip ettirdiği şahsiyetler arasında Ahmed-i Yesevî, Ahmed Ziyâüddîn-i Gümüşhânevî, Zâhid-i Kevserî, Çırpılarlı Ali Efendi, Necip Fazıl Kısakürek ve Ali Yakup Cenkçiler bulunmaktadır. Keza Mehmed Zahid Efendi, hocası Necati Lugal, Ali Yakup Cenkçiler ve Muammer Dolmacı hakkında da bağımsız yazılar kaleme almıştır.

Konuşma Metni

Çok değerli gençler! Çok değerli gençler!

Çok güzel bir mesleğin sahibisiniz. Mesleğinizi genç yaşta tespit etmişsiniz.Çok güzel bir mesleğin sahibisiniz. Mesleğinizi genç yaşta tespit etmişsiniz. İnsanın ileride ne olacağını bilerek çalışması başarısı için çok önemlidir.İnsanın ileride ne olacağını bilerek çalışması başarısı için çok önemlidir. Sizin de yolunuz belli, işiniz belli. Ankara'da zengin bir zâtın oğlu,Sizin de yolunuz belli, işiniz belli.

Ankara'da zengin bir zâtın oğlu,
babası tarafından Mercedes yedek parçaları satan bir dükkâna, yazın haylaz gezmesin, babası tarafından Mercedes yedek parçaları satan bir dükkâna, yazın haylaz gezmesin, iş öğrensin diye çırak verilmek istenmiş.iş öğrensin diye çırak verilmek istenmiş. Babası hacı efendi, çok sevdiğimiz bir zât-ı muhterem geldi bana söyledi; Babası hacı efendi, çok sevdiğimiz bir zât-ı muhterem geldi bana söyledi;

"Hocam, bizim mahdumu Mercedes parçası satan filanca "Hocam, bizim mahdumu Mercedes parçası satan filanca Hacı Efendi kardeşimizin parçacı dükkânına Hacı Efendi kardeşimizin parçacı dükkânına çırak vermeyi düşünüyorum ne dersiniz, tasvip eder misiniz?" dedi. çırak vermeyi düşünüyorum ne dersiniz, tasvip eder misiniz?" dedi.

Ben de dedim ki; "Katiyen tasvip etmem! Olmaz!" Ben de dedim ki;

"Katiyen tasvip etmem! Olmaz!"

Şaşırdı tabii. Sanıyor ki benden kolayca tasvip alacak, bitecek iş. Şaşırdı tabii. Sanıyor ki benden kolayca tasvip alacak, bitecek iş.

"Olmaz!" dedim. "Niye?" dedi. Şaşırdı. "Olmaz!" dedim.

"Niye?" dedi. Şaşırdı.

"Çok basit! Çünkü onun mesleği Mercedes parçacılığı değil."Çok basit! Çünkü onun mesleği Mercedes parçacılığı değil. O mesleği belli olmuş bir kimse. İmam hatip okulu talebesi.O mesleği belli olmuş bir kimse. İmam hatip okulu talebesi. Dine hizmet edecek bir kariyer, bir meslek seçmiş kendisine.Dine hizmet edecek bir kariyer, bir meslek seçmiş kendisine. Onun için onu bir yere çırak vereceksen ya bir vâizin yanına çırak ver Onun için onu bir yere çırak vereceksen ya bir vâizin yanına çırak ver ya bir imamın yanına çırak ver." dedim. ya bir imamın yanına çırak ver." dedim.

Ankara'nın çok sevilen bir vâizi vardı. Ben de çok seviyorum; ailece de tanışıyoruz. Ankara'nın çok sevilen bir vâizi vardı. Ben de çok seviyorum; ailece de tanışıyoruz. Yurtdışında tahsil görmüş, civa gibi, cevval, enerjik ve çok güzel Kur'an okuyan bir kimse.Yurtdışında tahsil görmüş, civa gibi, cevval, enerjik ve çok güzel Kur'an okuyan bir kimse. Sonunda razı oldular, karar verdiler. Üç tane imam hatip talebesi, yani evlatlarımız… Sonunda razı oldular, karar verdiler. Üç tane imam hatip talebesi, yani evlatlarımız… Üçünü de vâize çırak verdik. Türkiye tarihinde belki çok nâdir görülen,Üçünü de vâize çırak verdik. Türkiye tarihinde belki çok nâdir görülen, belki ilk defa görülen bir şey!belki ilk defa görülen bir şey! Biz çocukları vâizin yanına çırak verdik. Çantasını taşısın, vaazını dinlesin...Biz çocukları vâizin yanına çırak verdik. Çantasını taşısın, vaazını dinlesin... Ondan sonra, ondan dine hizmet etmenin usulünü öğrensin, Ondan sonra, ondan dine hizmet etmenin usulünü öğrensin, dini konuları öğrensin. .. diye muhterem kardeşlerim! dini konuları öğrensin. .. diye muhterem kardeşlerim!

Sizin mesleğiniz çok kıymetli bir meslek. Ama sizin mesleğinizin kıymetli olmadığına Sizin mesleğiniz çok kıymetli bir meslek. Ama sizin mesleğinizin kıymetli olmadığına sizi kandırmak için, sizi buradan caydırmak için, içinizden ve dışınızdan, sizi kandırmak için, sizi buradan caydırmak için, içinizden ve dışınızdan, kendi nefsinizden, ailenizden, çevrenizden, akrabalarınızdankendi nefsinizden, ailenizden, çevrenizden, akrabalarınızdan ve herkesten ve okuduğunuz okullardan… ve herkesten ve okuduğunuz okullardan…

"Siz okullarınızın süperisiniz, "Siz okullarınızın süperisiniz, yazık değil mi size, yazık olmuyor mu? yazık değil mi size, yazık olmuyor mu? Ne diye buraya gidiyorsunuz, gidecek başka yer bulamadınız mı?..." diye Ne diye buraya gidiyorsunuz, gidecek başka yer bulamadınız mı?..." diye bir sürü itirazlar duymuşsunuzdur, duyacaksınız.bir sürü itirazlar duymuşsunuzdur, duyacaksınız. İleriye dönük olarak da böyle parazit yayınlar daima kulağınızı rahatsız edecek. İleriye dönük olarak da böyle parazit yayınlar daima kulağınızı rahatsız edecek. Bu daima olacak. Çünkü hak yolun, doğru yolun,Bu daima olacak.

Çünkü hak yolun, doğru yolun,
Allah'ın rızası yolunun düşmanları, ezeli düşmanları var.Allah'ın rızası yolunun düşmanları, ezeli düşmanları var. Ebedî düşmanları var. Hâlihazırda sizin bildiğiniz bilmediğiniz bir cephe, sizinle maddeten,Ebedî düşmanları var. Hâlihazırda sizin bildiğiniz bilmediğiniz bir cephe, sizinle maddeten, mânen uğraşan şeyler var. mânen uğraşan şeyler var. Onlara hiç kulak asmayın. En önemli meslek sizin mesleğinizdir.Onlara hiç kulak asmayın.

En önemli meslek sizin mesleğinizdir.
Dünyanın en kıymetli mesleği sizin mesleğinizdir.Dünyanın en kıymetli mesleği sizin mesleğinizdir. Âhiretin en kıymetli mesleği sizin mesleğinizdir. Âhiretin en kıymetli mesleği sizin mesleğinizdir.

Tabii hava sıcak, ben vantilatörden, aspiratörden istifade ediyorum Tabii hava sıcak, ben vantilatörden, aspiratörden istifade ediyorum ama hepiniz istifade etmiyorsunuz.ama hepiniz istifade etmiyorsunuz. Bu farkın farkındayım. Ona göre saati aldım yanıma, biraz da kurdum.Bu farkın farkındayım. Ona göre saati aldım yanıma, biraz da kurdum. Sizi çok terletmek istemiyorum. Biraz da şakalı, latife yollu konuşmak istiyorum.Sizi çok terletmek istemiyorum. Biraz da şakalı, latife yollu konuşmak istiyorum. Pek ciddi konuşmaları sevmem; eskiden beri, tatsız olur çünkü.Pek ciddi konuşmaları sevmem; eskiden beri, tatsız olur çünkü. Tatsız şey de sevilmiyor. Ancak ilaç gibi içilebilir; çok hasta olursa insan, o zaman içer. Tatsız şey de sevilmiyor. Ancak ilaç gibi içilebilir; çok hasta olursa insan, o zaman içer.

"Kaç çeşit Müslümanlık var?" diye size soracağım. "Kaç çeşit Müslümanlık var?" diye size soracağım.

Tabii her biriniz cevap vermeye kalksa sabah olur. Cevabı yine kendim vereceğim. Tabii her biriniz cevap vermeye kalksa sabah olur. Cevabı yine kendim vereceğim.

Bana kalırsa ben, "İki çeşit Müslümanlık var." diyorum.Bana kalırsa ben, "İki çeşit Müslümanlık var." diyorum. Dünyada düşünseniz tahmin edemezsiniz. Birisi, sahabe Müslümanlığı. Dünyada düşünseniz tahmin edemezsiniz.

Birisi, sahabe Müslümanlığı.

Sahabe Müslümanlığı ne demek? Peygamber Efendimiz'in rahle-i tedrîsinde oturmuş, Sahabe Müslümanlığı ne demek?

Peygamber Efendimiz'in rahle-i tedrîsinde oturmuş,
terbiye görmüş, dinin aslını özünü öğrenmiş, Kur'an'ı dinlemiş, terbiye görmüş, dinin aslını özünü öğrenmiş, Kur'an'ı dinlemiş, ana kaynaktan feyz almış insanların, İslâm'ı görüş tarzı.ana kaynaktan feyz almış insanların, İslâm'ı görüş tarzı. Müslümanlığı yaşayış tarzı, hayata bakış tarzı, hayatı değerlendirme tarzı, hayatı sürüş tarzı.Müslümanlığı yaşayış tarzı, hayata bakış tarzı, hayatı değerlendirme tarzı, hayatı sürüş tarzı. Zevkleri, yönelişleri, davranışları, hayatı… sahabe Müslümanlığı. Zevkleri, yönelişleri, davranışları, hayatı… sahabe Müslümanlığı.

Muhterem kardeşlerim! Bir bu var bir de 'sahabe Müslümanlığı'nın karşısında Muhterem kardeşlerim!

Bir bu var bir de 'sahabe Müslümanlığı'nın karşısında
'zamâne Müslümanlığı' var. 'zamâne Müslümanlığı' var. 'Sahabe Müslümanlığı', 'zamâne Müslümanlığı.' Vezinleri eşit, kafiyeleri uygun 'Sahabe Müslümanlığı', 'zamâne Müslümanlığı.' Vezinleri eşit, kafiyeleri uygun fakat mânaları birbirine taban tabana zıt iki çeşit Müslümanlık. fakat mânaları birbirine taban tabana zıt iki çeşit Müslümanlık.

Zamâne Müslümanı nasıldır? Karakolda doğru söyler, mahkemede şaşırır.Zamâne Müslümanı nasıldır?

Karakolda doğru söyler, mahkemede şaşırır.
Akşamdan söz verir, sabaha döner. Hanımefendi başını örter, Akşamdan söz verir, sabaha döner. Hanımefendi başını örter, ama şifonla örter; fazla sıkmaz, çünkü berberde yaptırdığıama şifonla örter; fazla sıkmaz, çünkü berberde yaptırdığı saçların dalgaları bozulabilir diye korkar.saçların dalgaları bozulabilir diye korkar. Yıkanacağı zaman saçlarına naylondan bir torba geçirir, saçlarını ıslattırmaz. Yıkanacağı zaman saçlarına naylondan bir torba geçirir, saçlarını ıslattırmaz. Hiçbir zaman cünüplükten kurtulmaz.Hiçbir zaman cünüplükten kurtulmaz. Çünkü su altına gitmeyince, murdarlık devam ediyor. İşin farkındadır veya değildir. Çünkü su altına gitmeyince, murdarlık devam ediyor. İşin farkındadır veya değildir. Peygamber Efendimiz tırnağı kesmeyi, temizliği, tıraş olmayı, misvaklanmayı tavsiye etmiştir.Peygamber Efendimiz tırnağı kesmeyi, temizliği, tıraş olmayı, misvaklanmayı tavsiye etmiştir. Onlar, kedilere benzemek için tırnaklarını uzatırlar. Onlar, kedilere benzemek için tırnaklarını uzatırlar. Ama bu çirkinlik belli olmasın diye de üstünü kırmızıya, yaldızlı metalik renklere, Ama bu çirkinlik belli olmasın diye de üstünü kırmızıya, yaldızlı metalik renklere, parlak renklere boyarlar.parlak renklere boyarlar. Uzun tırnaklar, cadı gibi, gözünü oyar insanın, yüzünü tırmalar.Uzun tırnaklar, cadı gibi, gözünü oyar insanın, yüzünü tırmalar. Yalnız başına bir şifon aldı mı, mini eteğini de değiştirmez, japone kolunu da değiştirmez. Yalnız başına bir şifon aldı mı, mini eteğini de değiştirmez, japone kolunu da değiştirmez.

Hacı Bayram-ı Velî hazretlerinin türbesine geldi mi, iş bitecek! Ya da İstanbul'daysa, Hacı Bayram-ı Velî hazretlerinin türbesine geldi mi, iş bitecek! Ya da İstanbul'daysa, Ebû Eyyûb el-Ensârî hazretlerinin türbesini ziyaret etti mi, Ebû Eyyûb el-Ensârî hazretlerinin türbesini ziyaret etti mi, bir de horoz kurban etti mi; tamam, bitti!.. bir de horoz kurban etti mi; tamam, bitti!.. Artık bütün sene plaja da gidebilir, her türlü günahı da işleyebilir. Artık bütün sene plaja da gidebilir, her türlü günahı da işleyebilir. Zaten, "Günah sevap neymiş canım?!.. Mühim olan kalp temizliğiymiş!" derler onlar.Zaten, "Günah sevap neymiş canım?!.. Mühim olan kalp temizliğiymiş!" derler onlar. Kalbin temizliği nereden anladığı belli olmadığı için, onun arkasına sığınırlar, Kalbin temizliği nereden anladığı belli olmadığı için, onun arkasına sığınırlar, "Benim kalbim temiz!" der. Sen de yatırıp kesemezsin adamı. Kalbini çıkartamazsın. "Benim kalbim temiz!" der. Sen de yatırıp kesemezsin adamı. Kalbini çıkartamazsın. "Bak, leş gibi berbat bir kalbin var!" diyemezsin tabii."Bak, leş gibi berbat bir kalbin var!" diyemezsin tabii. O da onu bildiği için, "Benim kalbim temiz!" der, bitirir işi. O da onu bildiği için, "Benim kalbim temiz!" der, bitirir işi. Sanki kalbin temizliği dışarıdan anlaşılırmış gibi. Bizim zamâne müslümanı faiz yer!Sanki kalbin temizliği dışarıdan anlaşılırmış gibi.

Bizim zamâne müslümanı faiz yer!
Bizim zamâne müslümanının bazı aldatıcıları olduğu için, kulağına fısıldadıkları için,Bizim zamâne müslümanının bazı aldatıcıları olduğu için, kulağına fısıldadıkları için, "Bira, alkollü içkiden sayılmaz canım!" filan dedikleri için, bira içer! "Bira, alkollü içkiden sayılmaz canım!" filan dedikleri için, bira içer! "Canım %4'müş alkol nispeti" der. "Canım %4'müş alkol nispeti" der. Bir de ukalalık yapar; "Duyduğumuza göre meyvelerin içinde de alkolleşme oluyormuş.Bir de ukalalık yapar; "Duyduğumuza göre meyvelerin içinde de alkolleşme oluyormuş. Meyve biraz çürümeye başladı mı, elmanın üstünde, kabuğunda, Meyve biraz çürümeye başladı mı, elmanın üstünde, kabuğunda, alkol teşekkül ediyormuş!..." filan der.alkol teşekkül ediyormuş!..." filan der. Başına fötr şapka giyer; boynuna kravat takar!.. Bayram namazına gelir. Başına fötr şapka giyer; boynuna kravat takar!..

Bayram namazına gelir.
Çoluk çocuğu hepsi gelir. Fakat imam hutbeyi fazla uzattı mı kızar.Çoluk çocuğu hepsi gelir. Fakat imam hutbeyi fazla uzattı mı kızar. Arkadan homurdanmaya başlar; "İmam Efendi vazifeni doğru düzgün yap.Arkadan homurdanmaya başlar;

"İmam Efendi vazifeni doğru düzgün yap.
Namazı kıldıracaksan kıldır, yoksa yakarım ha!" filan gibilerden. Ondan sonra namazı kılar.Namazı kıldıracaksan kıldır, yoksa yakarım ha!" filan gibilerden. Ondan sonra namazı kılar. Bayramdan bayrama namaz kılar. Ama bizim bayramdan bayrama dediğimiz gibi demez onlar. Bayramdan bayrama namaz kılar. Ama bizim bayramdan bayrama dediğimiz gibi demez onlar.

"Namaz kılıyor musun?" dediğimiz zaman [hızlı hızlı]; "Namaz kılıyor musun?" dediğimiz zaman [hızlı hızlı];

"Bayramdan bayrama, bayramdan bayrama..." sık sık kılıyorum gibi söyler. "Bayramdan bayrama, bayramdan bayrama..." sık sık kılıyorum gibi söyler.

"İçki içiyor musun?" desen; "Akşamdaaan akşamaa..." "İçki içiyor musun?" desen;

"Akşamdaaan akşamaa..."
çok uzun fasılayla içiyormuş gibi [uzun uzun söyler.] çok uzun fasılayla içiyormuş gibi [uzun uzun söyler.]

Bizim zamâne müslümanlarının erkekleri acayiptir, kadınları acayiptir. Bizim zamâne müslümanlarının erkekleri acayiptir, kadınları acayiptir. Gençleri acayiptir; plaja giderler, ince, kısa -adı nedir bilmem, ufacık tefecik üçgen biçiminde,Gençleri acayiptir; plaja giderler, ince, kısa -adı nedir bilmem, ufacık tefecik üçgen biçiminde, üçgen mi diyeceğiz, içbükey üçgen mi diyeceğiz, ne diyeceğiz!-üçgen mi diyeceğiz, içbükey üçgen mi diyeceğiz, ne diyeceğiz!- böyle mayolar ile plaj sefası, geri durmaz. böyle mayolar ile plaj sefası, geri durmaz. Yaz sefası geri durmaz. Eğlence geri durmaz, spor geri durma, televizyon programları geri durmaz.Yaz sefası geri durmaz. Eğlence geri durmaz, spor geri durma, televizyon programları geri durmaz. Bazen televizyonda geceleyin güzel filmler olursa gece uyku uyunmaz. Bazen televizyonda geceleyin güzel filmler olursa gece uyku uyunmaz. Ama sabah namazı kaçabilir! Çocuklarının sıhhati için müezzinin yüksek sesle ezan okumasınıAma sabah namazı kaçabilir! Çocuklarının sıhhati için müezzinin yüksek sesle ezan okumasını mahallenin en yüksek mülkiye âmirine dilekçeyle şikâyet yollu bildirebilirler;mahallenin en yüksek mülkiye âmirine dilekçeyle şikâyet yollu bildirebilirler; "Yüksek sesle ezan okunmasın, çocuklarımızın sıhhati bozuluyor!" derler."Yüksek sesle ezan okunmasın, çocuklarımızın sıhhati bozuluyor!" derler. Yine de kendilerini müslüman sayarlar. Bizim gibi sakallıları beğenmezler.Yine de kendilerini müslüman sayarlar.

Bizim gibi sakallıları beğenmezler.
"Siz softasınız, hamsınız!" derler. Olgunluk, hamlık ölçüleri vardır ellerinde."Siz softasınız, hamsınız!" derler. Olgunluk, hamlık ölçüleri vardır ellerinde. Baktılar mı anlarlar; bir insan sakallıysa hamdır. Baktılar mı anlarlar; bir insan sakallıysa hamdır. Beş vakit namaz kılıyorsa; "Oo, bu kadar çok da namaz kılınır mı?Beş vakit namaz kılıyorsa; "Oo, bu kadar çok da namaz kılınır mı? Biraz indirim olmaz mı?" diye düşünürler. Biraz indirim olmaz mı?" diye düşünürler. "Peygamber Efendimiz bu zamanda olsaydı; şöyle olurdu, böyle olurdu..." diye ahkâm keserler. "Peygamber Efendimiz bu zamanda olsaydı; şöyle olurdu, böyle olurdu..." diye ahkâm keserler. Yani, "dini değiştirirdi" demek isterler. Acayip bir Müslümanlık! Yani, "dini değiştirirdi" demek isterler. Acayip bir Müslümanlık!

Bu adamcıkların kâfirlerden yaşam bakımından bir farkı yoktur.Bu adamcıkların kâfirlerden yaşam bakımından bir farkı yoktur. Gaye bakımından bir farkı yoktur. Gaye bakımından bir farkı yoktur. Özlem bakımından, hayatı sürüş tarzları, hayatta yöneldikleri yönler Özlem bakımından, hayatı sürüş tarzları, hayatta yöneldikleri yönler ve hedefler bakımından kâfirlerle hiç farkı kalmamıştır.ve hedefler bakımından kâfirlerle hiç farkı kalmamıştır. Sadece nüfus kâğıtlarını açtığınız zaman, din hanesinde "İslâm" yazar.Sadece nüfus kâğıtlarını açtığınız zaman, din hanesinde "İslâm" yazar. Mezhep hanesi kaldırılmıştır zaten. İleride daha modern bir nüfus anlayışı geldiği zaman,Mezhep hanesi kaldırılmıştır zaten. İleride daha modern bir nüfus anlayışı geldiği zaman, din hanesine de yazı yazmayı anayasaya aykırı görebilirler. din hanesine de yazı yazmayı anayasaya aykırı görebilirler. Bir zaman gelir onu da kaldırabilirler.Bir zaman gelir onu da kaldırabilirler. Çünkü, "İnsanları birbirlerine düşman ediyor!" diye düşünürler. Çünkü, "İnsanları birbirlerine düşman ediyor!" diye düşünürler.

Hepsi şeytanın esiri, hizbü'ş-şeytân olarak yekvücut olabildiklerine göre, Hepsi şeytanın esiri, hizbü'ş-şeytân olarak yekvücut olabildiklerine göre, "Ne diye bu müslümanlar kalkıp da böyle başka başka, acayip fikirler ileri sürüyor?" diye "Ne diye bu müslümanlar kalkıp da böyle başka başka, acayip fikirler ileri sürüyor?" diye o aykırılığı gidermek için, ileriye dönük olarak bazı çalışmalar yapabilirler. o aykırılığı gidermek için, ileriye dönük olarak bazı çalışmalar yapabilirler.

Hâsılı, yani böyle şaka yollu anlatmak istediğim gibi, Hâsılı, yani böyle şaka yollu anlatmak istediğim gibi, İslâm'ın özüne Kur'an'a ve Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfine uymayanİslâm'ın özüne Kur'an'a ve Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfine uymayan bir İslâmî anlayış vardır. bir İslâmî anlayış vardır. Türkiye'mizde müslümanların bir yaşam tarzı vardır, görüyorsunuzdur.Türkiye'mizde müslümanların bir yaşam tarzı vardır, görüyorsunuzdur. Belki sizin ailenizden de bazı fertler öyledir. Ağabeyiniz sizinle taban tabana zıttır.Belki sizin ailenizden de bazı fertler öyledir. Ağabeyiniz sizinle taban tabana zıttır. Belki anneniz babanız size aykırı olabilir. Böyle kimseler oluyor. Belki anneniz babanız size aykırı olabilir. Böyle kimseler oluyor.

Benim Edebiyat Fakültesi'nde bir tanıdığım vardı, beş vakit namaz kılardı. Benim Edebiyat Fakültesi'nde bir tanıdığım vardı, beş vakit namaz kılardı. Sonra da Yüksek İslâm Enstitüsü'nde hoca oldu. Bu zât bize derdi ki; Sonra da Yüksek İslâm Enstitüsü'nde hoca oldu.

Bu zât bize derdi ki;

"Sizin Müslümanlığınız kolay Müslümanlık. Siz Müslümanlığın çilesini mi çektiniz? "Sizin Müslümanlığınız kolay Müslümanlık. Siz Müslümanlığın çilesini mi çektiniz? Ben ikindi namazını kılmaya başlardım, aşağıdan babam evin kapısını açınca namazı bozardım. Ben ikindi namazını kılmaya başlardım, aşağıdan babam evin kapısını açınca namazı bozardım. Kabahat işliyormuş gibi korkumdan seccademi saklardım! Çünkü babam süvari albayıydı. Kabahat işliyormuş gibi korkumdan seccademi saklardım! Çünkü babam süvari albayıydı. O atı kırbaçlamak için yanında taşıdığı kırbaçla beni, O atı kırbaçlamak için yanında taşıdığı kırbaçla beni, namaz kıldığımı görse döndüre döndüre döverdi!" derdi. namaz kıldığımı görse döndüre döndüre döverdi!" derdi.

Aileler içinde de böyle farklı düşünceler olabiliyor. Akrabalar arasında çok oluyor. Aileler içinde de böyle farklı düşünceler olabiliyor. Akrabalar arasında çok oluyor. Çünkü bütün akrabaları aynı fikir etrafında toplamak mümkün değil.Çünkü bütün akrabaları aynı fikir etrafında toplamak mümkün değil. Çoğu ilerici oluyor. Birkaç tane arada böyle şey kaldı mı; onlar kusurlu, kabahatli gibi oluyor. Çoğu ilerici oluyor. Birkaç tane arada böyle şey kaldı mı; onlar kusurlu, kabahatli gibi oluyor.

İşin doğrusu nedir? İşin doğrusu, tabii bize göre, biz Allah'ın varlığına, birliğine inanmış, İşin doğrusu nedir?

İşin doğrusu, tabii bize göre, biz Allah'ın varlığına, birliğine inanmış,
her şeyimizi inancımızın esaslarına uygun yapmaya çalışan insanlara göre her şeyin en doğrusu,her şeyimizi inancımızın esaslarına uygun yapmaya çalışan insanlara göre her şeyin en doğrusu, Allah'ın rızasına en uygun olandır. Allah'ın rızasına en uygun olandır. Âhirette bizim yüzümüzü güldürecek olandır. Âhirette bize sevap kazandıracak olandır.Âhirette bizim yüzümüzü güldürecek olandır. Âhirette bize sevap kazandıracak olandır. Onun için bir bakıma biz; daha doğrusu biz de kusurluyuz da sahâbe-i kirâm, Onun için bir bakıma biz; daha doğrusu biz de kusurluyuz da sahâbe-i kirâm, o cins müslümanlar, sahâbe-i kirâm Müslümanlığı âhireti tercih etmiştir.o cins müslümanlar, sahâbe-i kirâm Müslümanlığı âhireti tercih etmiştir. Hedefleri âhirettir; ölmeyi severler, savaşı severler, orucu severler, mihneti severler,Hedefleri âhirettir; ölmeyi severler, savaşı severler, orucu severler, mihneti severler, meşakkati severler, sıkıntıyı severler… meşakkati severler, sıkıntıyı severler… Süslenmekten kaçınırlar, mevkiden makamdan kaçınırlar… Süslenmekten kaçınırlar, mevkiden makamdan kaçınırlar…

Bir yerin valisi olmuştur sahabeden bir zât-ı muhterem, Bir yerin valisi olmuştur sahabeden bir zât-ı muhterem, valilik konağına bakmıştır; çok süslü püslü olduğu için beğenmemiştir, gitmemiştir.valilik konağına bakmıştır; çok süslü püslü olduğu için beğenmemiştir, gitmemiştir. Biz balıklama atlayarak gideriz üstüne; "Çekilin, savulun, ben geliyorum!" diye.Biz balıklama atlayarak gideriz üstüne; "Çekilin, savulun, ben geliyorum!" diye. O, kendisine verilmiş olan konağı kabul etmemiştir! Süslü elbiseleri giymeyi uygun görmemiştir.O, kendisine verilmiş olan konağı kabul etmemiştir! Süslü elbiseleri giymeyi uygun görmemiştir. Gece rahat, fosur fosur uyumayı uygun görmemiştir. Hizmetçileri uygun görmemiştir.Gece rahat, fosur fosur uyumayı uygun görmemiştir. Hizmetçileri uygun görmemiştir. Yaşam tarzları başka türlüdür. Neden? Âhireti ölçü almışlardır. Yaşam tarzları başka türlüdür.

Neden?

Âhireti ölçü almışlardır.
Bugün, bu zamanın insanları, dünyayı esas alıyor.Bugün, bu zamanın insanları, dünyayı esas alıyor. Sizlerde de bizlerde de bu hastalık kısmen bulaşmış olabilir. Bizde de vardır.Sizlerde de bizlerde de bu hastalık kısmen bulaşmış olabilir. Bizde de vardır. Esas amacımız dünyayı mamur kılmak, dünyada rahat etmek, Esas amacımız dünyayı mamur kılmak, dünyada rahat etmek, dünyada ilerlemek, dünyada yükselmek....dünyada ilerlemek, dünyada yükselmek.... Çok para kazanmak, zengin olmak, yönetici olmak…Çok para kazanmak, zengin olmak, yönetici olmak… Demin [Biraz önce] hocanız da söyledi; "İnşaallah yüksek yerlerde görev alırsınız,Demin [Biraz önce] hocanız da söyledi; "İnşaallah yüksek yerlerde görev alırsınız, mevki makam sahibi olursunuz." filan diye.mevki makam sahibi olursunuz." filan diye. Çünkü insan gayri ihtiyârî söyler bu sözü. Çünkü insan gayri ihtiyârî söyler bu sözü. İnsanoğlunun içinin ihtiyaçlarındandır. İnsanoğlunun içinin ihtiyaçlarındandır.

İnsanoğlunun mâlum nesi var? Bir bedeni var, bir ruhu var. İnsanoğlunun mâlum nesi var?

Bir bedeni var, bir ruhu var.
Bunu herkes biliyor, yani beden var, ruh var. Müslümanlar da biliyor, başka milletler de Bunu herkes biliyor, yani beden var, ruh var. Müslümanlar da biliyor, başka milletler de duymuşlar ve biliyorlar. Kendi dillerinde bu kavramlar, bu kelimeler, bunları gösteren kelimeler var.duymuşlar ve biliyorlar. Kendi dillerinde bu kavramlar, bu kelimeler, bunları gösteren kelimeler var. Mesela Farsçada ten, "beden" demek. Onun karşılığı can, "ruh" demek. Mesela Farsçada ten, "beden" demek. Onun karşılığı can, "ruh" demek. Batı dillerinde de vardır. Arapça'da da beden,Batı dillerinde de vardır. Arapça'da da beden, şu bizim görünen varlığımız, elimiz, ayağımızdır.şu bizim görünen varlığımız, elimiz, ayağımızdır. Ruh da görünmeyen, o içimizdeki varlıktır. Ruh da görünmeyen, o içimizdeki varlıktır.

Fakat İslâm bize bir varlıktan daha haber vermiştir: Fakat İslâm bize bir varlıktan daha haber vermiştir: Nefs. "Nefs" dediğimiz bir varlığı vardır insanın içinde.Nefs. "Nefs" dediğimiz bir varlığı vardır insanın içinde. Bu da ruh gibi görünmez. Ama ruh değildir; ruhtan farklıdır.Bu da ruh gibi görünmez. Ama ruh değildir; ruhtan farklıdır. İslâm bunun farklı bir şey olduğunu söylüyor. İnsanın bir ruhu vardır bir de nefsi vardır. İslâm bunun farklı bir şey olduğunu söylüyor. İnsanın bir ruhu vardır bir de nefsi vardır.

Nedir bu nefs? İngilizce'de "kendim" mânasına myself filan diyoruz. Nedir bu nefs?

İngilizce'de "kendim" mânasına myself filan diyoruz.
Self veyahut ego deniliyor. Herhalde Yunanca asıllı.Self veyahut ego deniliyor. Herhalde Yunanca asıllı. Arapça'da nefs, "insanın kendi" mânasına da gelir fakat nefs denilen bir varlık vardır. Arapça'da nefs, "insanın kendi" mânasına da gelir fakat nefs denilen bir varlık vardır.

Nefs-i emmâre. İnne'n-nefse le-emmâretün bi's-sûi illâ mâ rahime rabbî. Nefs-i emmâre.

İnne'n-nefse le-emmâretün bi's-sûi illâ mâ rahime rabbî.
Yusuf sûresinden bildiğiniz bir şey. İnsanın bir nefsi vardır. Yusuf sûresinden bildiğiniz bir şey.

İnsanın bir nefsi vardır.

Nedir bu nefs denilen varlık? Bu nefs denilen varlık, Nedir bu nefs denilen varlık?

Bu nefs denilen varlık,
insanın bedenini koruması için Allah tarafından, insanın içine verilmiş bir iç varlığıdır.insanın bedenini koruması için Allah tarafından, insanın içine verilmiş bir iç varlığıdır. Görevi bedeni korumak, kollamak, geliştirmek ve devam ettirmektir. Görevi bedeni korumak, kollamak, geliştirmek ve devam ettirmektir. Onun için insan aç kaldığı zaman, insanın nefsi, canı yemek istemeye başlar. Onun için insan aç kaldığı zaman, insanın nefsi, canı yemek istemeye başlar. Yatırsan, pışpışlayarak uyutsan rüyasında tavuk görür.Yatırsan, pışpışlayarak uyutsan rüyasında tavuk görür. "Tavuğu -zaten- aç uyutsan yem görür!" derler. Karnı acıktı mı yemek ister."Tavuğu -zaten- aç uyutsan yem görür!" derler. Karnı acıktı mı yemek ister. Karnı zil çalmaya başlar.Karnı zil çalmaya başlar. Karnı acıktı diye cangır cungur ortalığı inletecek şekilde zil çalmaya başlar. Karnı acıktı diye cangır cungur ortalığı inletecek şekilde zil çalmaya başlar.

Neden? Nefsi artık yemek istiyor. Bu duygu normaldir. Neden?

Nefsi artık yemek istiyor. Bu duygu normaldir.
Çünkü bu bedenin gıdaya ihtiyacı olduğundan Allah bunu otomatik bir sisteme bağlamıştır.Çünkü bu bedenin gıdaya ihtiyacı olduğundan Allah bunu otomatik bir sisteme bağlamıştır. Beslenme unutulmasın, gürültüye gitmesin diye, millet eğlenirken, şöyle yaparken, Beslenme unutulmasın, gürültüye gitmesin diye, millet eğlenirken, şöyle yaparken, böyle yaparken, çalışırken, bu bedenin ihtiyacını şey yapmasın [unutmasın] diyeböyle yaparken, çalışırken, bu bedenin ihtiyacını şey yapmasın [unutmasın] diye içeriye bir alarm zili koymuştur. içeriye bir alarm zili koymuştur.

Biliyorsunuz "sandviç" diye bir şey var. Hani şöyle uzunca bir şey. Biliyorsunuz "sandviç" diye bir şey var. Hani şöyle uzunca bir şey. Arasını kesiyorsun, içine katık koyuyorsun, hart hurt ısırıp yiyorsun. Arasını kesiyorsun, içine katık koyuyorsun, hart hurt ısırıp yiyorsun.

Sandviç kelimesi nereden geliyor? Sandviç bir adamın ismidir. Sandviç kelimesi nereden geliyor?

Sandviç bir adamın ismidir.
Soyadını bilmiyorum. Adını da bilmek istemezdim ama öğrendim maalesef.Soyadını bilmiyorum. Adını da bilmek istemezdim ama öğrendim maalesef. Sandviç denilen bu herif-i nâşerif kumarbazmış. Dehşetli kumarbaz. Sandviç denilen bu herif-i nâşerif kumarbazmış. Dehşetli kumarbaz. Kumara öyle tutkunmuş ki, kumar masasından yemek için kalkması mümkün değil.Kumara öyle tutkunmuş ki, kumar masasından yemek için kalkması mümkün değil. Masaya gidecek, çorbasıyla, tatlısıyla, tuzlusuyla mükellef yemek yiyecekMasaya gidecek, çorbasıyla, tatlısıyla, tuzlusuyla mükellef yemek yiyecek ama kumarı geri kalıyor.ama kumarı geri kalıyor. Kumarın geri kalmaması için sandviçi icat etmiş adam. Kumarın geri kalmaması için sandviçi icat etmiş adam.

Dünyanın en büyük icatlarından birisi. Dünyanın en büyük icatlarından birisi. Sandviçi icat etmiş; kumar masasından kalkmadan karın doyurma usûlü.Sandviçi icat etmiş; kumar masasından kalkmadan karın doyurma usûlü. Hemen böyle ekmeğin içine tıkıştırırsın şunuyu bunuyu.Hemen böyle ekmeğin içine tıkıştırırsın şunuyu bunuyu. Sol eline alırsın veya sağ eline alır -sağı bilmez ya onlar-.Sol eline alırsın veya sağ eline alır -sağı bilmez ya onlar-. Elbette sol elinle alacak. Hart! diye ısıracak, [bir taraftan] avurdunu şişirirkenElbette sol elinle alacak. Hart! diye ısıracak, [bir taraftan] avurdunu şişirirken bir taraftan da kâğıdı var gücüyle karşısındakine pat! diye patlatacak.bir taraftan da kâğıdı var gücüyle karşısındakine pat! diye patlatacak. "Ben sineği vurdum, sen kızı şey yaptın, ikili, üçlü, beşli…" "Ben sineği vurdum, sen kızı şey yaptın, ikili, üçlü, beşli…" Neyse onların usullerini bilmiyorum. Kumar devam edecek. Neyse onların usullerini bilmiyorum. Kumar devam edecek.

İnsanın canının bir yemek ihtiyacı var. İmam Gazzâlî buna nefsin ilk şeyi [isteği] diyor. İnsanın canının bir yemek ihtiyacı var. İmam Gazzâlî buna nefsin ilk şeyi [isteği] diyor. Nefsin isteklerine, arzularına şehevât-ı nefsâniye derler. Nefsin isteklerine, arzularına şehevât-ı nefsâniye derler. Şehevât, şehvet kelimesinin çoğuludur; istek demek. Şehevât, şehvet kelimesinin çoğuludur; istek demek. Aslında "iştiha", yani "bir insanın bir şeye karşı şiddetli arzu duyması" demek. Aslında "iştiha", yani "bir insanın bir şeye karşı şiddetli arzu duyması" demek.

İnsanın nefsinin ilk iştihası, kabaran ilk iştihası yemeğe karşıdır.İnsanın nefsinin ilk iştihası, kabaran ilk iştihası yemeğe karşıdır. Yemeğe içmeye karşı, tatlıya karşı.Yemeğe içmeye karşı, tatlıya karşı. Acıktığı zaman yemek; "Gak dedikçe et, guk dedikçe su." İlle bu nefsi besleyeceksin.Acıktığı zaman yemek; "Gak dedikçe et, guk dedikçe su." İlle bu nefsi besleyeceksin. Böyle bir ihtiyacı vardır. Ama bu ihtiyacı karşıladın mı susar.Böyle bir ihtiyacı vardır. Ama bu ihtiyacı karşıladın mı susar. Çocuğa memeyi verdin mi, veya mamayı verdin mi çocuk uyur, tamam.Çocuğa memeyi verdin mi, veya mamayı verdin mi çocuk uyur, tamam. Mışıl mışıl uyumaya başlar. Ondan sonra altı kirlenince bağırır artık.Mışıl mışıl uyumaya başlar. Ondan sonra altı kirlenince bağırır artık. Karnı doyunca, olan bağırtısı biter. Nefsin ikinci merhalesi... Buna şehvet-i batn derler.Karnı doyunca, olan bağırtısı biter.

Nefsin ikinci merhalesi... Buna şehvet-i batn derler.
Yani midenin şehveti, iştihası. Mide böyle aç kurtlar gibi yiyecek arıyor. Yani midenin şehveti, iştihası. Mide böyle aç kurtlar gibi yiyecek arıyor.

Nefsin ikinci [üçüncü] iştihası şehvetü'l-fercdir. O da güzel, doğru, makul bir histir. Nefsin ikinci [üçüncü] iştihası şehvetü'l-fercdir. O da güzel, doğru, makul bir histir. Hikmetli bir histir. İnsanın, erkekse kadına karşı kadınsa erkeğe karşı bir ilgi duyması, Hikmetli bir histir. İnsanın, erkekse kadına karşı kadınsa erkeğe karşı bir ilgi duyması, bir sevgi duyması, bir meyil, bir alaka duyması.bir sevgi duyması, bir meyil, bir alaka duyması. Buna da, bu iştihaya da, -bu iştiha kabarabilir- şehvet-i ferc derler. Buna da, bu iştihaya da, -bu iştiha kabarabilir- şehvet-i ferc derler. Yani seks dediğimiz şey. Bunu neden koymuş Allah bu insanların içine?Yani seks dediğimiz şey.

Bunu neden koymuş Allah bu insanların içine?
İnsanın nefsine neden böyle bir arzuyu vermiş? Çok makul! Anlıyoruz. İnsanın nefsine neden böyle bir arzuyu vermiş?

Çok makul! Anlıyoruz.
Hayran kalıyoruz, takdir ediyoruz. İnsan nesli devam etsin diye.Hayran kalıyoruz, takdir ediyoruz. İnsan nesli devam etsin diye. Ağaçlar devam edecek, meyvalar devam edecek. Kuzular, balıklar çoğalacak, devam edecek. Ağaçlar devam edecek, meyvalar devam edecek. Kuzular, balıklar çoğalacak, devam edecek. İnsan nesli de devam edecek. Cihan durdukça soy, cins devam etsin diyeİnsan nesli de devam edecek. Cihan durdukça soy, cins devam etsin diye Allah bunu koymuş. Bu da güzel. Allah bunu koymuş. Bu da güzel.

Bu da güzel fakat öyle kuvvetli bir duygudur ki, adam tembellik edip de; Bu da güzel fakat öyle kuvvetli bir duygudur ki, adam tembellik edip de; "Ya ben… Bekârlık sultanlıktır, kendi keyfime göre beyler gibi, paşalar gibi yaşarım."Ya ben… Bekârlık sultanlıktır, kendi keyfime göre beyler gibi, paşalar gibi yaşarım. Yerim, içerim, yan gelir yatarım!…" demesin diye öyle kuvvetli bir his koymuştur kiYerim, içerim, yan gelir yatarım!…" demesin diye öyle kuvvetli bir his koymuştur ki insan tutulur bu hisse ve başını bağlar.insan tutulur bu hisse ve başını bağlar. Ve birtakım yükleri yüklenir seve seve.Ve birtakım yükleri yüklenir seve seve. Yuva sahibi olur, hanım sahibi olur, çoluk çocuk sahibi olur...Yuva sahibi olur, hanım sahibi olur, çoluk çocuk sahibi olur... Allah insanoğlunun bünyesini zorlamıştır, onun için bu da olacak. [İnsanın] tabiatının icabıdır.Allah insanoğlunun bünyesini zorlamıştır, onun için bu da olacak. [İnsanın] tabiatının icabıdır. Meşru yoldan giderse güzeldir, sevaptır, tabiata uygun olduğundan ecir kazanır,Meşru yoldan giderse güzeldir, sevaptır, tabiata uygun olduğundan ecir kazanır, aile reisi büyük mükâfatlara nâil olur.aile reisi büyük mükâfatlara nâil olur. Gayrimeşru yollara saparsa -ki çok kere sapıyor- o zaman büyük günahlara girer,Gayrimeşru yollara saparsa -ki çok kere sapıyor- o zaman büyük günahlara girer, büyük felaketlere uğrar... büyük felaketlere uğrar...

Allah onlardan korusun! Bu devirde, kuvvetli duygu dolayısıylaAllah onlardan korusun!

Bu devirde, kuvvetli duygu dolayısıyla
ve birinci duygu da oldukça kuvvetli olduğundan, kazancın büyük kapılarından birisi, ve birinci duygu da oldukça kuvvetli olduğundan, kazancın büyük kapılarından birisi, meydanların köşe başlarına, insanların çok geçtiği yerlere et mangal, kendin pişir kendin ye, meydanların köşe başlarına, insanların çok geçtiği yerlere et mangal, kendin pişir kendin ye, Antep kebabı, Adana kebabı, Urfa kebabı veyahut şu tatlı, hacı baba tatlısı, Antep kebabı, Adana kebabı, Urfa kebabı veyahut şu tatlı, hacı baba tatlısı, bilmem ne tatlısı filan... bilmem ne tatlısı filan... İnsanın o arzusunu gıcıklıyor. "Gel de al beni!" diye ille böyle bir tahrik.İnsanın o arzusunu gıcıklıyor. "Gel de al beni!" diye ille böyle bir tahrik. Kazanç kapılarından birisi budur. Kazanç kapılarından birisi budur.

İkincisi de insanın şehvet-i ferc dediğimiz arzuları; gazinolar, barlar, İkincisi de insanın şehvet-i ferc dediğimiz arzuları; gazinolar, barlar, pavyonlar, bütün gece sanayi…pavyonlar, bütün gece sanayi… Geceleyin şöyle vapura binin, buradan [Üsküdar'dan] karşıya doğru giderken Geceleyin şöyle vapura binin, buradan [Üsküdar'dan] karşıya doğru giderken Beyoğlu tarafına bakın! Tüm reklamlar, ışıklar vesaireler, insanı, o bakımdan kandırmak içindir. Beyoğlu tarafına bakın! Tüm reklamlar, ışıklar vesaireler, insanı, o bakımdan kandırmak içindir.

Bu seks sanayi büyük bir sanayidir, korkunç bir sanayidir. Bu seks sanayi büyük bir sanayidir, korkunç bir sanayidir. Bunun önünde devlet bile duramaz! Çünkü devletin kendi fertleri de hastadır.Bunun önünde devlet bile duramaz! Çünkü devletin kendi fertleri de hastadır. Onların da nefsi vardır. Onlar da bakarsın, bakanın bir oynaşı vardır,Onların da nefsi vardır. Onlar da bakarsın, bakanın bir oynaşı vardır, filancanın bir gayrimeşru şeyi vardır filan. filancanın bir gayrimeşru şeyi vardır filan. Kendisi hastadır, başkasına nasıl fayda sağlasın!Kendisi hastadır, başkasına nasıl fayda sağlasın! Onun için çözülmez bir problem gibi görünür. Büyük bir derttir, cemiyetin büyük bir belasıdır.Onun için çözülmez bir problem gibi görünür. Büyük bir derttir, cemiyetin büyük bir belasıdır. Öbür tarafta ailenin annesi ağlar. Beri tarafta paralar metreslere yedirilir,Öbür tarafta ailenin annesi ağlar. Beri tarafta paralar metreslere yedirilir, geçer gider, filan, biliyorsunuz.geçer gider, filan, biliyorsunuz. Büyük bir bela! Bu belaların hepsinin karşısında, bu hastalıkların tedavisi için İslâm vardır. Büyük bir bela! Bu belaların hepsinin karşısında, bu hastalıkların tedavisi için İslâm vardır. Yani sizin temsil edeceğiniz, sizin kariyer olarak seçtiğiniz yolun şeyi [adı]. Yani sizin temsil edeceğiniz, sizin kariyer olarak seçtiğiniz yolun şeyi [adı].

Bundan sonra insanoğlunun karnı doyar, evlenir, ne olacak şimdi? Bundan sonra insanoğlunun karnı doyar, evlenir, ne olacak şimdi?

Bundan sonra; "Bu çoluk çocuğa ben ne yedireceğim? Ne giydireceğim? Bundan sonra; "Bu çoluk çocuğa ben ne yedireceğim? Ne giydireceğim? Nasıl barındıracağım? Nerede yatıracağım, kaldıracağım?" meselesi,Nasıl barındıracağım? Nerede yatıracağım, kaldıracağım?" meselesi, problemler başlar evlendikten sonra… problemler başlar evlendikten sonra…

Burada kişi bakar ki çare yok. Para kazanmak lazım. Burada kişi bakar ki çare yok. Para kazanmak lazım. Her şeyin, her kapalı kapının anahtarı, bütün kapılara uyan anahtar nedir? Her şeyin, her kapalı kapının anahtarı, bütün kapılara uyan anahtar nedir?

İçinizden birisi "maymuncuk" diyebilir ama paradır ya, ne maymuncuğu! [Para] bütün kapıları açar! İçinizden birisi "maymuncuk" diyebilir ama paradır ya, ne maymuncuğu! [Para] bütün kapıları açar! Elektronik kapıları bile açar! Her şeyi açar! Duvarları bile yıkar!Elektronik kapıları bile açar! Her şeyi açar! Duvarları bile yıkar! Para... Onun için millet; "Para, para, para!" der. En aşağı üç defa… Para... Onun için millet; "Para, para, para!" der. En aşağı üç defa… "Para, para, para!" der başka bir şey demez. Müslümanın gece gündüz zikr ü fikri Allah'tır;"Para, para, para!" der başka bir şey demez. Müslümanın gece gündüz zikr ü fikri Allah'tır; ötekisinin de dini imanı paradır. O da "para" der, "mal" der.ötekisinin de dini imanı paradır. O da "para" der, "mal" der. Verdikçe daha fazlasını, kazandıkça daha çoğunu ister. Verdikçe daha fazlasını, kazandıkça daha çoğunu ister. Hep gözü daha yukardakindedir, yanındakindedir. Hep gözü daha yukardakindedir, yanındakindedir.

"Onun şusu var, benim niye yok? Onun şu imkânı var, benim niye yok?" diye"Onun şusu var, benim niye yok? Onun şu imkânı var, benim niye yok?" diye insanoğlu biraz da öylece oyalanır. insanoğlu biraz da öylece oyalanır. Biraz da değil, çok oyalanır. Mala karşı olan hırs da insanları birbirlerine hücum ettirir. Biraz da değil, çok oyalanır. Mala karşı olan hırs da insanları birbirlerine hücum ettirir. Biribirlerinin mallarını yağmalamak için aç kurtlar gibi birbirlerine saldırırlar. Biribirlerinin mallarını yağmalamak için aç kurtlar gibi birbirlerine saldırırlar.

Saddam Hüseyin Kuveyt'e neden saldırdı? Saddam Hüseyin Kuveyt'e neden saldırdı?

Kuveyt zengin de ondan! Kuveyt zengin de ondan! Kuveyt zengin! Kişi başına tutan, fert başına gelen gelir en yüksek olan ülkelerden biri. Kuveyt zengin! Kişi başına tutan, fert başına gelen gelir en yüksek olan ülkelerden biri. 20 bin dolar mıdır, 26 bin dolar mıdır kişi başına düşen!20 bin dolar mıdır, 26 bin dolar mıdır kişi başına düşen! Bizde dört bin dolar mıdır, iki bin dolar mıdır! Bakın kaç misli! En aşağı on misli.Bizde dört bin dolar mıdır, iki bin dolar mıdır! Bakın kaç misli! En aşağı on misli. Tabii zengin bir ülkedir. Oradaki, kadınların her birinin herhalde bilezikleri, Tabii zengin bir ülkedir. Oradaki, kadınların her birinin herhalde bilezikleri, buradan [bileklerinden] omzuna kadardır Allahuâlem. buradan [bileklerinden] omzuna kadardır Allahuâlem. Böyle, boyunlarında elmaslar... Zaten altın bir zaman sonra kıymetini kaybediyor.Böyle, boyunlarında elmaslar... Zaten altın bir zaman sonra kıymetini kaybediyor. "Ya, altın! Sapsarı bir şey..." Ondan sonra elmas devri geliyor! "Ya, altın! Sapsarı bir şey..." Ondan sonra elmas devri geliyor!

Altın devrinin arkasından ne geliyor? Elmas, pırlanta, yakut, zümrüt, zebercet… Altın devrinin arkasından ne geliyor?

Elmas, pırlanta, yakut, zümrüt, zebercet…
adını bildiğimiz bilmediğimiz şeyler. adını bildiğimiz bilmediğimiz şeyler. Onların büyüklükleriyle övünür. Onların büyüklükleriyle övünür.

Bir insanın yüzüğünde fındık tanesi kadar zümrüt varsa, öteki insanın yüzüğünde deBir insanın yüzüğünde fındık tanesi kadar zümrüt varsa, öteki insanın yüzüğünde de ceviz kadar zümrüt varsa hangisi daha üstündür? ceviz kadar zümrüt varsa hangisi daha üstündür?

Elbette ceviz kadar olan. Veya ötekisinde yumurta kadarsa buradaki şeyi [taşı]; en üstünü odur.Elbette ceviz kadar olan. Veya ötekisinde yumurta kadarsa buradaki şeyi [taşı]; en üstünü odur. Yani kaşıkçı elmasına sahip olan daha yüksek, ondan daha ötesi varsa gelsin meydana...Yani kaşıkçı elmasına sahip olan daha yüksek, ondan daha ötesi varsa gelsin meydana... İnsanlar biribirleriyle yarış halindedir.İnsanlar biribirleriyle yarış halindedir. Ama o elmasların çıkması için Güney Afrika'da zenciler öldürülüyormuş, Ama o elmasların çıkması için Güney Afrika'da zenciler öldürülüyormuş, bir sürü kanunsuz işler yapılıyormuş; onu kimse duymak istemez! bir sürü kanunsuz işler yapılıyormuş; onu kimse duymak istemez! Elması alanlar da [satanlar da]… Elması alanlar da [satanlar da]…

Satanlar duyurmak istemezler bir kere de alanlar da ne yapsınlar?! Satanlar duyurmak istemezler bir kere de alanlar da ne yapsınlar?! Geçimin başka çaresi yok ki!.. Karı evde istiyor. Bey kendisi takmıyor biliyorsunuz.Geçimin başka çaresi yok ki!.. Karı evde istiyor. Bey kendisi takmıyor biliyorsunuz. Bazı beylerin parmaklarında gördüm ben, güzel elmas yüzükler gördüm. Bazı beylerin parmaklarında gördüm ben, güzel elmas yüzükler gördüm. Beylerde de var aslında ama asıl bu işin yağlı müşterileri, Beylerde de var aslında ama asıl bu işin yağlı müşterileri, zayıf da olsa yağlı müşterileri hanımlardır.zayıf da olsa yağlı müşterileri hanımlardır. O yağlı müşteriler "bu elmas" diye tutturdu mu kocasına mutlaka aldırtır! O yağlı müşteriler "bu elmas" diye tutturdu mu kocasına mutlaka aldırtır!

İnsanların en kuvvetlileri kimlerdir? Ben size boyuna soru yağdırıyorum.İnsanların en kuvvetlileri kimlerdir?

Ben size boyuna soru yağdırıyorum.
Bende hocalık olduğundan sizi de talebe olarak gördüğümden boyuna soru yağdırıyorum. Bende hocalık olduğundan sizi de talebe olarak gördüğümden boyuna soru yağdırıyorum. Müslümanlık kaç çeşittir? Her kapıyı açan anahtar nedir? filan. Müslümanlık kaç çeşittir? Her kapıyı açan anahtar nedir? filan.

İnsanların en kuvvetlisi kimdir? Kadınlardır! İnsanların en kuvvetlisi kimdir?

Kadınlardır!

"Valla şöyle bir bakışta küt diye devirirler insanı yere!"Valla şöyle bir bakışta küt diye devirirler insanı yere! Uzaktan komutalı, küt aşağı devirirler, adam hasta yatar. "Ne oldun evladım?" Uzaktan komutalı, küt aşağı devirirler, adam hasta yatar. "Ne oldun evladım?" Annesi gelir başına, ıslak şeyleri koyar. "Ne oldu valla bilmem, anacığım!Annesi gelir başına, ıslak şeyleri koyar. "Ne oldu valla bilmem, anacığım! Çarpıldım galiba!" Yasra'ne zellübbe hattâ lâ harâke bihî Çarpıldım galiba!"

Yasra'ne zellübbe hattâ lâ harâke bihî

Ve hünne ed'afü halkıllâhi erkânâ. diyor Arap şairi. Ve hünne ed'afü halkıllâhi erkânâ. diyor Arap şairi.

Diyor ki; "Her türlü bahadır insanı bile, hareketsiz bir durumda 'küt' diye yere sererler!" diyor. Diyor ki; "Her türlü bahadır insanı bile, hareketsiz bir durumda 'küt' diye yere sererler!" diyor. Yaradılışları itibariyle çok zayıf, naif böyle eften püften göründükleri halde,Yaradılışları itibariyle çok zayıf, naif böyle eften püften göründükleri halde, çok bahadır yürekli pehlivan insanları "küt!" yere sererler, diyor. çok bahadır yürekli pehlivan insanları "küt!" yere sererler, diyor.

Kim? Kim bu? Kadın! Kadın milleti! İşte o elması aldırtır... Kim? Kim bu?

Kadın! Kadın milleti! İşte o elması aldırtır...

Yani değerli gençler! İnsanın karnı doydu mu, Yani değerli gençler!

İnsanın karnı doydu mu,
evlendi mi ondan sonra mal hırsı başlar. evlendi mi ondan sonra mal hırsı başlar. Ondan önce de vardır bu da... Ondan önce de vardır bu da... Şimdi siz bu çağlarda pek düşünmezsiniz bunları çünkü babanız veriyordur parayı.Şimdi siz bu çağlarda pek düşünmezsiniz bunları çünkü babanız veriyordur parayı. Parayı babanız verdiği için para sizin için önemli değildir.Parayı babanız verdiği için para sizin için önemli değildir. Onu harcayabilirsiniz, sarf edebilirsiniz ama bir zaman sonra siz de bu paranın Onu harcayabilirsiniz, sarf edebilirsiniz ama bir zaman sonra siz de bu paranın ne kadar her kapıyı açan önemli bir anahtar olduğunu anlayınca, siz de para peşine düşersiniz. ne kadar her kapıyı açan önemli bir anahtar olduğunu anlayınca, siz de para peşine düşersiniz. Suud'a da gitseniz düşersiniz, burada da kalsanız düşersiniz.Suud'a da gitseniz düşersiniz, burada da kalsanız düşersiniz. Her yerden bir kazanç şeyi [yolu] ararsınız. Her yerden bir kazanç şeyi [yolu] ararsınız. Kendinize, "Acaba bir yerden bir para kazanma imkânım var mıdır?" diye,Kendinize, "Acaba bir yerden bir para kazanma imkânım var mıdır?" diye, "Şunun şurasından ne kadar kendime tırtıklayabilirim?" diye "Şunun şurasından ne kadar kendime tırtıklayabilirim?" diye insanoğlu böyle düşünmeye başlar. insanoğlu böyle düşünmeye başlar. Allah bizi ehl-i dünyâ etmesin! Esîr-i dünyâ etmesin! Allah bizi ehl-i dünyâ etmesin! Esîr-i dünyâ etmesin!

O zaman ahitler bozulur. O zaman milletler birbirine hücum eder. O zaman ahitler bozulur. O zaman milletler birbirine hücum eder. Ben, Kuveyt'e Irak hücum ettiği zaman "Gitti!" dedim,Ben, Kuveyt'e Irak hücum ettiği zaman "Gitti!" dedim, "Kuveytlilerin evleri yağmalanmıştır!" dedim. "Kuveytlilerin evleri yağmalanmıştır!" dedim. Ondan sonra kaç gün sonra gazeteler yazdı; askerler yağmaya iştirak etmişler, Ondan sonra kaç gün sonra gazeteler yazdı; askerler yağmaya iştirak etmişler, Iraklı ahâli de yağmaya iştirak etmiş.Iraklı ahâli de yağmaya iştirak etmiş. Onlar, kaç gündür ekmeklerinin yanına katık bile bulamayan insanlar boş durur mu? Onlar, kaç gündür ekmeklerinin yanına katık bile bulamayan insanlar boş durur mu? "Kuveyt'e bizim askerler gidiyor", diye onlar da yürümüşler. Evleri filan yağmalamışlardı. "Kuveyt'e bizim askerler gidiyor", diye onlar da yürümüşler. Evleri filan yağmalamışlardı.

Şimdi Irak akıllılık etse; "Ben vazgeçtim Kuveyt'ten dönüyorum, gidiyorum." dese ne olacak? Şimdi Irak akıllılık etse; "Ben vazgeçtim Kuveyt'ten dönüyorum, gidiyorum." dese ne olacak? Kuveyt'in hali nedir? Çekirge sürüsü konmuş bir ekin tarlası gibidir. Kuveyt'in hali nedir?

Çekirge sürüsü konmuş bir ekin tarlası gibidir.

Çekirge sürüsü bilmem gördünüz mü? Ben gördüm. Bizim bu çekirgelerden olmuyor. Çekirge sürüsü bilmem gördünüz mü?

Ben gördüm. Bizim bu çekirgelerden olmuyor.
Yeşil yeşil, kocaman kocaman oluyor çekirgeler.Yeşil yeşil, kocaman kocaman oluyor çekirgeler. Her birisi serçe kuşu gibi oluyor. Bunlar bulut halinde, sürü halinde uçuyorlar. Her birisi serçe kuşu gibi oluyor. Bunlar bulut halinde, sürü halinde uçuyorlar. Bir ekin tarlasına konuyorlar. Konup da kalktığı zaman ne oluyor? Bir ekin tarlasına konuyorlar.

Konup da kalktığı zaman ne oluyor?

Ekin tarlası konmadan evvel ne renkti? Yeşil renkti. Kalktıktan sonra ne renk olacak? Ekin tarlası konmadan evvel ne renkti?

Yeşil renkti.

Kalktıktan sonra ne renk olacak?

Toprak rengi! Çünkü hepsini yiyorlar bitiriyorlar. Bir anda yiyip bitiriyorlar.Toprak rengi! Çünkü hepsini yiyorlar bitiriyorlar. Bir anda yiyip bitiriyorlar. Tabii Kuveyt'in hali de o olmuştur. Niye insanlar böyle yapıyor? Tabii Kuveyt'in hali de o olmuştur.

Niye insanlar böyle yapıyor?

Mal hırsından, para hırsından, gelir gelsin, para kazanayım diye... Mal hırsından, para hırsından, gelir gelsin, para kazanayım diye...

Peki, Avrupalılar, bu kadar süper devletler var, ellerinde orduları var. Peki, Avrupalılar, bu kadar süper devletler var, ellerinde orduları var. 'Höt' dedikleri zaman bu küçük milletleri korkutabiliyorlar, niye bu savaşları engellemiyorlar? 'Höt' dedikleri zaman bu küçük milletleri korkutabiliyorlar, niye bu savaşları engellemiyorlar?

Onlarınki de para hırsı; silah satacaklar. Daha başka menfaatleri var da, Onlarınki de para hırsı; silah satacaklar. Daha başka menfaatleri var da, bir menfaatleri de silah satmak yoluyladır. bir menfaatleri de silah satmak yoluyladır. Şu kadar milyar silah satacağız diye durdukları yerden,Şu kadar milyar silah satacağız diye durdukları yerden, "Acaba hangi iki aptalı kandıralım da savaştıralım?" diye düşünürler."Acaba hangi iki aptalı kandıralım da savaştıralım?" diye düşünürler. Washington'da düşünürler, Londra'da düşünürler, Paris'te düşünürler kalantorlar.Washington'da düşünürler, Londra'da düşünürler, Paris'te düşünürler kalantorlar. Meclis kurarlar; "Yâ bizim fabrikanın malları satılmaz oldu. Meclis kurarlar; "Yâ bizim fabrikanın malları satılmaz oldu. Bir harp çıkartalım da satılsın şu!" demeye başlarlar. Nerede çıkartalım? Bir harp çıkartalım da satılsın şu!" demeye başlarlar.

Nerede çıkartalım?

Şununla şunu kapıştıralım, bununla bunu kapıştıralım. E nasıl kapıştıralım? Şununla şunu kapıştıralım, bununla bunu kapıştıralım.

E nasıl kapıştıralım?

"Falanca lidere şu kadar 100 bin para verelim, ondan sonra falancasına da şu kadar verelim,"Falanca lidere şu kadar 100 bin para verelim, ondan sonra falancasına da şu kadar verelim, birbirlerine kızıştıralım. birbirlerine kızıştıralım. Gazetelere de biraz pay ayıralım. Bunlar birbirleriyle çarpışsın.Gazetelere de biraz pay ayıralım. Bunlar birbirleriyle çarpışsın. Ondan sonra silahın üstüne bu verdiğimiz paraların fazlasıyla şeylerini [kârını] ekleriz.Ondan sonra silahın üstüne bu verdiğimiz paraların fazlasıyla şeylerini [kârını] ekleriz. Bol bol satarız, bol bol kazanırız. Biz de burada Hawaii adalarında,Bol bol satarız, bol bol kazanırız. Biz de burada Hawaii adalarında, Hawaiili genç kızlar karşımızda dans eder, çiçeklerden çelenkleri boynumuza takar,Hawaiili genç kızlar karşımızda dans eder, çiçeklerden çelenkleri boynumuza takar, potralarda sörf yaparız. potralarda sörf yaparız. Böyle denizin üstünde şöyle kayarız, böyle keyif ederiz..." diye düşünürler. Hepsi para hırsıdır. Böyle denizin üstünde şöyle kayarız, böyle keyif ederiz..." diye düşünürler. Hepsi para hırsıdır.

Hatta bizim büyüklerimiz ne demişler? Hatta bizim büyüklerimiz ne demişler?

Hubbü'd-dünyâ re'sü külli hatîetin. "Dünya sevgisi her hatanın başlangıcıdır." Hubbü'd-dünyâ re'sü külli hatîetin. "Dünya sevgisi her hatanın başlangıcıdır." Bütün günahlar, hatalar, kavgalar, gürültüler, maldan, kavgadan, gürültüden çıkar. Bütün günahlar, hatalar, kavgalar, gürültüler, maldan, kavgadan, gürültüden çıkar.

İki köy halkı birbirine girmiştir, bilin bakalım neden girmiştir? İki köy halkı birbirine girmiştir, bilin bakalım neden girmiştir?

Bir tanesinin öküzü -öküz olduğundan, aklı az olduğundan, öküz miktarı olduğundan- gitmiştir;Bir tanesinin öküzü -öküz olduğundan, aklı az olduğundan, öküz miktarı olduğundan- gitmiştir; öteki köyün otlağında otlamaya başlamıştır. öteki köyün otlağında otlamaya başlamıştır. "Vay senin öküzün, benim otlağımın otlarını yiyor!" diye dini, "Vay senin öküzün, benim otlağımın otlarını yiyor!" diye dini, imanı gittiği zaman kılı kıpırdamayan köylü, pürsilah, hepsi çiftelerini alırlar imanı gittiği zaman kılı kıpırdamayan köylü, pürsilah, hepsi çiftelerini alırlar öteki köylüyle savaşa giderler. öteki köylüyle savaşa giderler.

Neden? "Bizim otlağımızın otlarını onların öküzleri yiyor!" diye bir mücadele başlar.Neden?

"Bizim otlağımızın otlarını onların öküzleri yiyor!" diye bir mücadele başlar.
Kahramanca bir mücadele...Kahramanca bir mücadele... Ondan sonra iki köy halkının aklı başında insanlarını polis toplar götürür mahkemeye. Ondan sonra iki köy halkının aklı başında insanlarını polis toplar götürür mahkemeye. Üç beş ay içeride... Ne yapmış bunlar? Üç beş ay içeride...

Ne yapmış bunlar?

"Bir öküzden, bir ottan dolayı kavga gürültü etmişler" filan diye... Dünya şeyidir."Bir öküzden, bir ottan dolayı kavga gürültü etmişler" filan diye... Dünya şeyidir. Allah bizi bu çeşit şeylerden korusun! Allah bizi bu çeşit şeylerden korusun!

Ondan sonra, bunun ötesinde, bir sevgi, bir hastalık daha vardır, o nedir? Ondan sonra, bunun ötesinde, bir sevgi, bir hastalık daha vardır, o nedir?

Mal sevgisinin üstünde, hubb-u mâlden sonra hubb-u makam vardır. Mal sevgisinin üstünde, hubb-u mâlden sonra hubb-u makam vardır. Hubb-u câh derler ona. Hubb-u makam vardır. Hubb-u câh derler ona.

Hubb-u makam vardır.
Şimdi diyelim ki adamı doyurdun, karnı şişti. Hırsız kedinin midesi gibi oldu. Şimdi diyelim ki adamı doyurdun, karnı şişti. Hırsız kedinin midesi gibi oldu.

Kedi yiyebildiği kadar ciğeri yiyince nasıl olur midesi? Öyle oldu. Karnı tok. Evlendirdin. Kedi yiyebildiği kadar ciğeri yiyince nasıl olur midesi?

Öyle oldu. Karnı tok. Evlendirdin.
O taraftan da keyfi tamam. Parası da tamam. Al sana şu kadar para. O taraftan da keyfi tamam. Parası da tamam. Al sana şu kadar para.

Ne diyecek şimdi bu? "Ya biraz da mevkiimiz makamımız olsa, Ne diyecek şimdi bu?

"Ya biraz da mevkiimiz makamımız olsa,
hiç kimse bizim için ayağa kalkmıyor, alkış tutmuyor, itibar etmiyor, önümüzde eğilmiyor. hiç kimse bizim için ayağa kalkmıyor, alkış tutmuyor, itibar etmiyor, önümüzde eğilmiyor. Bir yerde soğan başı olmaya bile razıyız. Bir yerde bir baş olsak hiç olmazsa..." demeye başlarlar. Bir yerde soğan başı olmaya bile razıyız. Bir yerde bir baş olsak hiç olmazsa..." demeye başlarlar. O zaman mevki makam sahibi olmak [isterler,] başlarlar onun için çareler aramaya. O zaman mevki makam sahibi olmak [isterler,] başlarlar onun için çareler aramaya. Başkanlık için mücadelelere girmeye başlarlar. Başkan olurlar. Başkanlık için mücadelelere girmeye başlarlar. Başkan olurlar. Başkan olacağız diye mücadele ederler, başkan olduktanBaşkan olacağız diye mücadele ederler, başkan olduktan sonra da başka başkanlarla mücadele ederler. İsterse aynı aileden olsun. sonra da başka başkanlarla mücadele ederler. İsterse aynı aileden olsun.

Timur'un evlatları canına okumuştur Timur'un İmparatorluğu'na. Timur'un evlatları canına okumuştur Timur'un İmparatorluğu'na. Timur'dan sonra her birisi biribiriyle mücadele etmiştir. Her şehirden bir tane başkan çıkmıştır.Timur'dan sonra her birisi biribiriyle mücadele etmiştir. Her şehirden bir tane başkan çıkmıştır. Öteki şehirdekiler isterse akrabası, isterse kardeşi olsun; birbirlerine hücum etmişlerdir. Öteki şehirdekiler isterse akrabası, isterse kardeşi olsun; birbirlerine hücum etmişlerdir. Dünyanın bütün şeyleri [imparatorlukları] böyle olmuştur. Dünyanın bütün şeyleri [imparatorlukları] böyle olmuştur.

Bizim Osmanlılarda da farklı olmamıştır. Biliyorsunuz Yıldırım Beyazıt'tan sonra,Bizim Osmanlılarda da farklı olmamıştır. Biliyorsunuz Yıldırım Beyazıt'tan sonra, Fetret Devri'nde, "Şehzadeler Hadisesi" diye Fetret Devri'nde, "Şehzadeler Hadisesi" diye bir hadise tarih kitaplarında yazılır, anlatılır, okutulur. bir hadise tarih kitaplarında yazılır, anlatılır, okutulur. Mustafa Çelebi, Musa Çelebi, Mehmet Çelebi, Korkut Çelebi filan diye Mustafa Çelebi, Musa Çelebi, Mehmet Çelebi, Korkut Çelebi filan diye şeyleri [isimleri] hep duymuşsunuzdur. şeyleri [isimleri] hep duymuşsunuzdur. Yani başkanlar, başka başkana tahammül edemezler.Yani başkanlar, başka başkana tahammül edemezler. Bir kedinin yanına bir başka erkek kedi geldi mi ikisinin de vücutları,Bir kedinin yanına bir başka erkek kedi geldi mi ikisinin de vücutları, tüyleri diken diken olur kemerleşir böyle, kabarırlar.tüyleri diken diken olur kemerleşir böyle, kabarırlar. Başlarlar birbirlerine "miyav mırnav" demeye, pençe atmaya. Neden? Öyle. Başlarlar birbirlerine "miyav mırnav" demeye, pençe atmaya.

Neden?

Öyle.

Yavuz Selim, dünya haritasını getirmişler önüne koymuşlar, şöyle bakmış; Yavuz Selim, dünya haritasını getirmişler önüne koymuşlar, şöyle bakmış;

"İki padişah için küçük bir yer!" demiş. Dünyayı küçük görmüş, "İki padişaha az!" demiş. "İki padişah için küçük bir yer!" demiş. Dünyayı küçük görmüş, "İki padişaha az!" demiş.

Ne demek istiyor? "Bir tane olması lazım." demek istiyor. Ne demek istiyor?

"Bir tane olması lazım." demek istiyor.
Başkasına tahammül edemezler. İki tane koçu karşı karşıya getirsen, biribiriyle dövüşürler. Başkasına tahammül edemezler. İki tane koçu karşı karşıya getirsen, biribiriyle dövüşürler. Bu böyledir. İki tane horozu karşı karşıya koyarlar,Bu böyledir. İki tane horozu karşı karşıya koyarlar, -bu insanoğlu gaddardır- iki tane horozun kavgasını seyrederler.-bu insanoğlu gaddardır- iki tane horozun kavgasını seyrederler. Onların ibikleri kanar, birbirlerinin yüzlerini, şeylerini pençelerler, şey yaparlar.Onların ibikleri kanar, birbirlerinin yüzlerini, şeylerini pençelerler, şey yaparlar. "Ha senin horozun galip geliyor, ha benim horozum galip geliyor!" diye"Ha senin horozun galip geliyor, ha benim horozum galip geliyor!" diye iki tarafa böyle insanlar toplanmıştır, şey yaparlar [izlerler]. iki tarafa böyle insanlar toplanmıştır, şey yaparlar [izlerler]. İki tane erkek deveyi ortaya getirirler, deve güreştirirler.İki tane erkek deveyi ortaya getirirler, deve güreştirirler. Egenin deve güreşi meşhurdur. Belki oralardan gelen şeyler [arkadaşlar] bilirler. Egenin deve güreşi meşhurdur. Belki oralardan gelen şeyler [arkadaşlar] bilirler. Zavallı hayvancıklar, bu insancıkların gönlü olsun diye birbirlerini yerler. Zavallı hayvancıklar, bu insancıkların gönlü olsun diye birbirlerini yerler. Bir gösteri olsun filan diye. Bir gösteri olsun filan diye.

Bütün bunların hepsi hubb-u makâm, hubb-u câh denilen şeyden kaynaklanır. Bütün bunların hepsi hubb-u makâm, hubb-u câh denilen şeyden kaynaklanır. Hubb-u riyâsetten kaynaklanır. Son noktası hubb-u riyâsettir; başkan olmak arzusudur.Hubb-u riyâsetten kaynaklanır. Son noktası hubb-u riyâsettir; başkan olmak arzusudur. O olmayınca tatmin olmaz. Cümle cihan halkı önünde serilip de O olmayınca tatmin olmaz. Cümle cihan halkı önünde serilip de tek başına kaldığı zaman tatmin olur ama Allah da hiç sevmez böyle mütekebbirleri.tek başına kaldığı zaman tatmin olur ama Allah da hiç sevmez böyle mütekebbirleri. Tekebbür ve kibriya ve azamet sadece O'nun kendisinin vasfı Tekebbür ve kibriya ve azamet sadece O'nun kendisinin vasfı ve şânı olduğundan onları Allah tepeler.ve şânı olduğundan onları Allah tepeler. Yani Nemrutlaşınca, Firavunlaşınca Allah onları tepeler, ibret-i âlem olur.Yani Nemrutlaşınca, Firavunlaşınca Allah onları tepeler, ibret-i âlem olur. Her birisinin âkıbeti, şahların, mülûklerin, Kârunların, Nemrudların… Her birisinin âkıbeti, şahların, mülûklerin, Kârunların, Nemrudların… her birinin âkıbeti cihana şey [ibret-i âlem] olmuştur. Demek ki bunlar gaye değil! her birinin âkıbeti cihana şey [ibret-i âlem] olmuştur. Demek ki bunlar gaye değil!

Bunları niçin anlatıyorum? Yani nefsin tutkularını size anlatıyorum. Bunları niçin anlatıyorum?

Yani nefsin tutkularını size anlatıyorum.
Ta'âm [yemek]! Gaye değil. Evlilik! Gaye değil. Mal! Gaye değil. Makam!Ta'âm [yemek]! Gaye değil. Evlilik! Gaye değil. Mal! Gaye değil. Makam! Gaye değil. Riyaset! Gaye değil. Sahabe müslümanları bunların hepsinin karşısına çıkmışlardır. Gaye değil. Riyaset! Gaye değil. Sahabe müslümanları bunların hepsinin karşısına çıkmışlardır. Peygamber Efendimiz çok kere aç yaşamıştır. Varlığı olduğu halde yarına bir şey depo etmemiştir. Peygamber Efendimiz çok kere aç yaşamıştır. Varlığı olduğu halde yarına bir şey depo etmemiştir. Önüne yığınla altın getirdikleri zaman avuç avuç herkese dağıtmıştır, ertesi güne bırakmamıştır. Önüne yığınla altın getirdikleri zaman avuç avuç herkese dağıtmıştır, ertesi güne bırakmamıştır. Aylarca evinde ocak yanmamıştır. Karnına taş bağlamıştır. Hep bildiğiniz vasıflar. Aylarca evinde ocak yanmamıştır. Karnına taş bağlamıştır. Hep bildiğiniz vasıflar.

Hz. Ömer de Ebû Bekir de öyledir. Ebû Bekr-i Sıddîk'ın 60 bin dinarı, Hz. Ömer de Ebû Bekir de öyledir. Ebû Bekr-i Sıddîk'ın 60 bin dinarı, 90 bin dinarı vardır diye söylerler.90 bin dinarı vardır diye söylerler. Ama o da aç gezer! O da oruç tutar veyahut mal bulunmaz veya şey [para] bulunmaz; yoksul gezer.Ama o da aç gezer! O da oruç tutar veyahut mal bulunmaz veya şey [para] bulunmaz; yoksul gezer. Peygamber Efendimiz hasır üstünde yatmıştır.Peygamber Efendimiz hasır üstünde yatmıştır. Diğer sahâbe-i kirâm yoksulluk içinde ömür geçirmişlerdir. Diğer sahâbe-i kirâm yoksulluk içinde ömür geçirmişlerdir. Kendileri oruç tutmuşlardır, açlığı tercih etmişlerdir, mala önem vermemişlerdir. Kendileri oruç tutmuşlardır, açlığı tercih etmişlerdir, mala önem vermemişlerdir.

Ebû Zerr-i Gıfârî hazretlerine halife dört bin altın vermiş; "Al bunu" diye. O gün dağıtmış! Ebû Zerr-i Gıfârî hazretlerine halife dört bin altın vermiş; "Al bunu" diye. O gün dağıtmış! [Halife] ertesi gün gitmiş, imtihan için istemiş, yok! O gün dağıtmış![Halife] ertesi gün gitmiş, imtihan için istemiş, yok! O gün dağıtmış! Çünkü o, kenz denilen mal biriktirmenin aleyhinde olmuştur daima, öyle söylemiştir. Çünkü o, kenz denilen mal biriktirmenin aleyhinde olmuştur daima, öyle söylemiştir.

Demek ki sahabe Müslümanlığında, bizim için güzel görünen, Demek ki sahabe Müslümanlığında, bizim için güzel görünen, bizim için hedef olan hiçbir şey hedef değildir. bizim için hedef olan hiçbir şey hedef değildir.

Onlarda hedef nedir? Allah'ın rızası olmuştur.Onlarda hedef nedir?

Allah'ın rızası olmuştur.
Allah'ın hoşnut olduğu, razı olduğu bir insan olmak olmuştur.Allah'ın hoşnut olduğu, razı olduğu bir insan olmak olmuştur. Yaşamak da hedef değildir onlar için. Ölmek gaye olmuştur.Yaşamak da hedef değildir onlar için. Ölmek gaye olmuştur. Sahabeden, tabiinden öyle kimseler vardır ki; her akşam yatarken dua eder Allah'a. Biliyoruz, Sahabeden, tabiinden öyle kimseler vardır ki; her akşam yatarken dua eder Allah'a. Biliyoruz, kitaplarda okuyoruz. kitaplarda okuyoruz. "Yâ Rabbi! Hiç olmazsa bâri bu akşam benim canımı al!"Yâ Rabbi! Hiç olmazsa bâri bu akşam benim canımı al! Artık öleyim de şu sevdiklerime kavuşayım!" diye dua etmişlerdir. Artık öleyim de şu sevdiklerime kavuşayım!" diye dua etmişlerdir.

Yaşamak gaye olmamıştır. Harbe gitmişlerdir, şehit olmayı büyük mükâfat bilmişlerdir. Yaşamak gaye olmamıştır. Harbe gitmişlerdir, şehit olmayı büyük mükâfat bilmişlerdir. Yaşamaktan ziyade ölmeyi tercih etmişlerdir. Sağ salim dönmeyi düşünmemişlerdir,Yaşamaktan ziyade ölmeyi tercih etmişlerdir. Sağ salim dönmeyi düşünmemişlerdir, Allah'ın rızasını düşünmüşlerdir. Bizim de tabii onlardan ibret almamız lazım geliyor. Allah'ın rızasını düşünmüşlerdir. Bizim de tabii onlardan ibret almamız lazım geliyor.

Zenginlik de bir ölçü değildir. Bu günün Amerika'sının, Avrupa'sının dini imanı paradır. Zenginlik de bir ölçü değildir. Bu günün Amerika'sının, Avrupa'sının dini imanı paradır. Mabedi bankadır, putu paradır. İşleri güçleri zenginliktir. Her şeyi ona göre hesaplamışlardır.Mabedi bankadır, putu paradır. İşleri güçleri zenginliktir. Her şeyi ona göre hesaplamışlardır. Harpleri darpları, şanları, şerefleri bile o sebepledir. İslâm'da bunun da önemi yoktur! Harpleri darpları, şanları, şerefleri bile o sebepledir. İslâm'da bunun da önemi yoktur!

Yöneticilik, emirlik vebaldir. Büyük vebaldir. Yöneticilik, emirlik vebaldir. Büyük vebaldir. "Bütün on kişiye veya on kişiden daha fazla insana emirlik yapmış, "Bütün on kişiye veya on kişiden daha fazla insana emirlik yapmış, başkanlık etmiş her insan, kıyamet günü elleri omzuna bağlanmış olarakbaşkanlık etmiş her insan, kıyamet günü elleri omzuna bağlanmış olarak hesap meydanına getirilecektir!" diyor Peygamber Efendimiz. hesap meydanına getirilecektir!" diyor Peygamber Efendimiz. Hesaba çekilecektir. Adaletle yönetim yapmışsa ellerinin bağları çözülecektir. Hesaba çekilecektir. Adaletle yönetim yapmışsa ellerinin bağları çözülecektir. Adaletle yönetimde bulunmadıysa bağları üzerine bağlar yapılıpAdaletle yönetimde bulunmadıysa bağları üzerine bağlar yapılıp cehenneme sevk edilecektir diye bildirilmiştir. cehenneme sevk edilecektir diye bildirilmiştir. Onun için bizim sahabe Müslümanlığı anlayışındaki selefimiz, eskiler, mevki istememişlerdir.Onun için bizim sahabe Müslümanlığı anlayışındaki selefimiz, eskiler, mevki istememişlerdir. Yöneticilik, emirlik, başkanlık istememişlerdir.Yöneticilik, emirlik, başkanlık istememişlerdir. Ancak zorlanırsa, verilmişse, mecbur tutulmuşlarsa, tehdit edilmişlerseAncak zorlanırsa, verilmişse, mecbur tutulmuşlarsa, tehdit edilmişlerse -"bak bunu yapmazsanız vebal altında kalırsınız, sizden başka yapacak kimse yok,-"bak bunu yapmazsanız vebal altında kalırsınız, sizden başka yapacak kimse yok, haydi bakalım, vazife başına"- denilmişse o zaman yapmışlardır. haydi bakalım, vazife başına"- denilmişse o zaman yapmışlardır.

İmâmet, yani önderlik, imâm el-müslimîn olmak, o da aynı şekilde veballi ve mesuliyetli bir şeydir. İmâmet, yani önderlik, imâm el-müslimîn olmak, o da aynı şekilde veballi ve mesuliyetli bir şeydir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin bu emirlikle, yöneticilikle,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin bu emirlikle, yöneticilikle, başkanlıkla, idarecilikle, memuriyetle ilgili birçok hadîs-i şerîfleri vardır. başkanlıkla, idarecilikle, memuriyetle ilgili birçok hadîs-i şerîfleri vardır.

Mesela, sahabeden birisine diyor ki; Mesela, sahabeden birisine diyor ki;

"Ben seni çok severim. Sen bir devlet memurluğu alma!" diyor. "Ben seni çok severim. Sen bir devlet memurluğu alma!" diyor. "Seni severim" diyor, "bu memurluğu alma!" diyor. "Memurluk alma üzerine!" diyor. "Seni severim" diyor, "bu memurluğu alma!" diyor. "Memurluk alma üzerine!" diyor.

Bir başka hadîs-i şerîfinde yemin ederek buyuruyor ki; Bir başka hadîs-i şerîfinde yemin ederek buyuruyor ki;

"Vallahi ben sizin için çokluktan endişe ederim! "Vallahi ben sizin için çokluktan endişe ederim! Mal çokluğundan, imkân çokluğundan endişe ederim! Mal çokluğundan, imkân çokluğundan endişe ederim! Fakirliğinizden ziyade, çokluğa kavuşmanızdan endişelenirim!" diyor. Fakirliğinizden ziyade, çokluğa kavuşmanızdan endişelenirim!" diyor.

Peygamber Efendimiz bizim zengin olmamız için, Peygamber Efendimiz bizim zengin olmamız için, mal mülk sahibi olmamız için endişe duyuyor, şaşırırlar diye... mal mülk sahibi olmamız için endişe duyuyor, şaşırırlar diye... Kur'an-ı Kerîm'de, bir âyet-i kerîme, belki manasını düşünmeden okuyorsunuzdur... Kur'an-ı Kerîm'de, bir âyet-i kerîme, belki manasını düşünmeden okuyorsunuzdur...

İnne'l-insâne le-yatğâ en raâhü's-tağnâ. Ne demek? İnne'l-insâne le-yatğâ en raâhü's-tağnâ.

Ne demek?

"İnsanoğlu kendisini zengin gördü mü, müstağni gördü mü, "İnsanoğlu kendisini zengin gördü mü, müstağni gördü mü, varlık içinde gördü mü, tuğyan eder."varlık içinde gördü mü, tuğyan eder." Şaşırır, sapıtır, vazifelerini unutur, Allah'ı unutur, ibadeti unutur, duayı unutur,Şaşırır, sapıtır, vazifelerini unutur, Allah'ı unutur, ibadeti unutur, duayı unutur, yalvarmayı unutur duruma düşebilir. yalvarmayı unutur duruma düşebilir. Bunların hepsi gaye değildir. Bunların hepsi gaye değildir.

Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinde methettiği,Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinde methettiği, en çok methettiği en önemli faaliyet; ilimdir! en çok methettiği en önemli faaliyet; ilimdir!

Talebü'l-ilmi farîdatun alâ külli müslimin ve müslimetin. Talebü'l-ilmi farîdatun alâ külli müslimin ve müslimetin. "Farzdır, farîzadır, mecburiyettir; "Farzdır, farîzadır, mecburiyettir; bütün müslümanlar ilimle meşgul olacak!" diye bildirmiştir Peygamber Efendimiz. bütün müslümanlar ilimle meşgul olacak!" diye bildirmiştir Peygamber Efendimiz.

Ve bir hadîs-i şerîfi size okuyacağım ve yazarsanız yazmanızı rica edeceğim.Ve bir hadîs-i şerîfi size okuyacağım ve yazarsanız yazmanızı rica edeceğim. Deylemî rivayet etmiştir. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Deylemî rivayet etmiştir. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

Talebü'l-ilmi efdalu indallâh mine's-salâti ve's-siyâmiTalebü'l-ilmi efdalu indallâh mine's-salâti ve's-siyâmi ve'l-hacci ve'l-cihadi fî-sebilillâhi azze ve celle. ve'l-hacci ve'l-cihadi fî-sebilillâhi azze ve celle.

Hepiniz mânasını anlamışsınızdır ama ben belki bilmeyenler vardır diye açıklayayım. Hepiniz mânasını anlamışsınızdır ama ben belki bilmeyenler vardır diye açıklayayım.

"İlim öğrenmek; Allah indinde, Allah nazarında, Allah katında." "İlim öğrenmek; Allah indinde, Allah nazarında, Allah katında." Efdalu. "Daha faziletlidir, daha üstündür." Mine's-salâti. "Namazdan da daha üstündür."Efdalu. "Daha faziletlidir, daha üstündür." Mine's-salâti. "Namazdan da daha üstündür." Ve's-siyâmi. "Oruçtan da daha üstündür." Ve'l-hacci. "Hacdan da daha üstündür."Ve's-siyâmi. "Oruçtan da daha üstündür." Ve'l-hacci. "Hacdan da daha üstündür." Ve'l-cihâdi fîsebilillâhi azze ve celle. Ve'l-cihâdi fîsebilillâhi azze ve celle. "Aziz ve Celil olan Allah'ın yolunda cihad yapmaktan da daha üstündür." "Aziz ve Celil olan Allah'ın yolunda cihad yapmaktan da daha üstündür."

En üstün olan rütbe nedir, mertebe nedir? Rütbetü'l-ilmi a'le'r-rütebi. En üstün olan rütbe nedir, mertebe nedir?

Rütbetü'l-ilmi a'le'r-rütebi.

Rütbelerin en üstünü nedir? "Alimlik rütbesidir, ilim rütbesidir, ilim payesidir!" Rütbelerin en üstünü nedir?

"Alimlik rütbesidir, ilim rütbesidir, ilim payesidir!"

İslâm ilme çok önem vermiştir. Alime çok büyük değer vermiştir. İslâm ilme çok önem vermiştir. Alime çok büyük değer vermiştir. Öğrenciye çok büyük değer vermiştir. Çok büyük sevap vermiştir.Öğrenciye çok büyük değer vermiştir. Çok büyük sevap vermiştir. "Öğrenciye gökteki varlıklar, yerdeki varlıklar, "Öğrenciye gökteki varlıklar, yerdeki varlıklar, hatta sudaki balıklar dua eder!" diyor Peygamber Efendimiz. hatta sudaki balıklar dua eder!" diyor Peygamber Efendimiz.

"Sudaki balıklar sizi nereden tanır?" diyeceksiniz. "Sudaki balıklar sizi nereden tanır?" diyeceksiniz.

Efendimiz böyle buyurmuş, vardır bir bildiği elbette. Sizin haberiniz yoktur. Efendimiz böyle buyurmuş, vardır bir bildiği elbette. Sizin haberiniz yoktur. Ama sudaki balıklar bile size dua eder. Ben köye gittim, bir hastayı ziyaret ettim. Ama sudaki balıklar bile size dua eder.

Ben köye gittim, bir hastayı ziyaret ettim.
Fukara, kendi halinde… Fukara değil de zavallı, felçli filan bir hasta. Fukara, kendi halinde… Fukara değil de zavallı, felçli filan bir hasta. Biraz uzaktan bir akrabamız oluyor. Çok memnun ve mütehassis oldum.Biraz uzaktan bir akrabamız oluyor. Çok memnun ve mütehassis oldum. Dedi ki; "Senin için ne kadar dua ediyorum, bilsen…" Dedi ki;

"Senin için ne kadar dua ediyorum, bilsen…"

Şaşırdım! Benim için dua ettiğini hiç tahmin etmiyordum. Çok şaşırdım. Şaşırdım! Benim için dua ettiğini hiç tahmin etmiyordum. Çok şaşırdım. Demek ki Allah kimlere ne ilhamlar veriyor, nasıl dua ettirtiyor belli olmaz. Demek ki Allah kimlere ne ilhamlar veriyor, nasıl dua ettirtiyor belli olmaz. Denizdeki balıklar dua eder. Gökteki kuşlar dua eder alim için; ilim yolunda olan kimse için. Denizdeki balıklar dua eder. Gökteki kuşlar dua eder alim için; ilim yolunda olan kimse için.

Ve ilim yolunda bulunmak... Ve ilim yolunda bulunmak...

el-Ğuduvvu ve'r-ravâhu fî-sebîlillâhi efdalu indellâhi mine'l-cihâdi fî-sebîlillâh. el-Ğuduvvu ve'r-ravâhu fî-sebîlillâhi efdalu indellâhi mine'l-cihâdi fî-sebîlillâh.

Başka bir hadîs-i şerîftir bu. "İlim öğrenmek için sabahleyin gitmek, akşamleyin gelmek Başka bir hadîs-i şerîftir bu. "İlim öğrenmek için sabahleyin gitmek, akşamleyin gelmek -hani mektebe gidiyorsunuz.-hani mektebe gidiyorsunuz. Otobüslerde sıkışıyorsunuz, şoföre yalvarıyorsunuz, arka kapıyı açmıyor, takılıyorsunuz, Otobüslerde sıkışıyorsunuz, şoföre yalvarıyorsunuz, arka kapıyı açmıyor, takılıyorsunuz, tıklım tıklım içeriye sığışacağım diye uğraşıyorsunuz. tıklım tıklım içeriye sığışacağım diye uğraşıyorsunuz. Bir otobüs kaçırdınız mı muavin numaranızı alacak diye üzülüyorsunuz,Bir otobüs kaçırdınız mı muavin numaranızı alacak diye üzülüyorsunuz, bir sıkıntı, bir telaş, bir üzüntü filan…- bir sıkıntı, bir telaş, bir üzüntü filan…- İşte onlar Allah yolunda cihaddan bile daha üstün oluyor." İşte onlar Allah yolunda cihaddan bile daha üstün oluyor."

Neden? Çünkü her işi bilen insan daha güzel yapar!Neden?

Çünkü her işi bilen insan daha güzel yapar!
Bilmeyen insan yüzüne gözüne bulaştırır, iyi şeyi berbat eder, berbat eder! Bilmeyen insan yüzüne gözüne bulaştırır, iyi şeyi berbat eder, berbat eder!

Onun için bu nizamın, bu cemiyetin bekâsı ve gelişmesi neyledir? İlimledir! Onun için bu nizamın, bu cemiyetin bekâsı ve gelişmesi neyledir?

İlimledir!

Amerika niçin bizden ileri gitmiştir? İlme önem verdiğinden ileri gitmiştir! Amerika niçin bizden ileri gitmiştir?

İlme önem verdiğinden ileri gitmiştir!

Avrupa niye bizden daha ileri duruma gelmiştir? Bizi niye yenmiştir? Avrupa niye bizden daha ileri duruma gelmiştir? Bizi niye yenmiştir?

Biz Osmanlılar onları yeniyorduk. Dört bin kişiyle 25 bin kişiyi,Biz Osmanlılar onları yeniyorduk. Dört bin kişiyle 25 bin kişiyi, 30 bin kişiyi, 60 bin kişiyi yeniyorduk. 100 bin kişiyle 200 bin kişiyi yeniyorduk. 30 bin kişiyi, 60 bin kişiyi yeniyorduk. 100 bin kişiyle 200 bin kişiyi yeniyorduk.

Sonra niye yenilmeye başladık? İlimde ileri gittikleri için! İlim... İlim nedir? Sonra niye yenilmeye başladık?

İlimde ileri gittikleri için! İlim...

İlim nedir?

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; el-Ilmu hayâtü'l-islâm. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

el-Ilmu hayâtü'l-islâm.
"İlim, İslâm'ın canıdır, hayatıdır." Ve imâdü'l-îmân. "İmanın direğidir!" "İlim, İslâm'ın canıdır, hayatıdır." Ve imâdü'l-îmân. "İmanın direğidir!" Yani buradan da anlıyoruz ki; iman bile ilim olmayınca durmaz. Yani buradan da anlıyoruz ki; iman bile ilim olmayınca durmaz.

Direksiz şey ne olur? Devrilir gider. Cahil bir insanın imanı sağlam durmaz! Neden? Direksiz şey ne olur?

Devrilir gider. Cahil bir insanın imanı sağlam durmaz!

Neden?

Gazetede bir yazı okur, aklı karışır. Kâfirin birisi, komünistin birisi gelir, bir laf söyler.Gazetede bir yazı okur, aklı karışır. Kâfirin birisi, komünistin birisi gelir, bir laf söyler. "Yaa, öyle mi!.. Bilmem ne…" filan; başlar tereddüt etmeye. Neden? "Yaa, öyle mi!.. Bilmem ne…" filan; başlar tereddüt etmeye.

Neden?

İlmi az olunca ilim bile, iman bile sağlam durmaz da onun için!İlmi az olunca ilim bile, iman bile sağlam durmaz da onun için! Bu bakımdan, en sağlam yolu seçmişsiniz. Bu bakımdan, en sağlam yolu seçmişsiniz.

"Kim bir ilim öğrenirse Allah onun ecrini tamam eder ve ilmiyle amel edene "Kim bir ilim öğrenirse Allah onun ecrini tamam eder ve ilmiyle amel edene Allah bilmediği ilimleri öğretir." buyuruyor bir hadîs-i şerîfte.Allah bilmediği ilimleri öğretir." buyuruyor bir hadîs-i şerîfte. Çok güzel bir gayeye yönelmişsiniz. Çok güzel bir gayeye yönelmişsiniz.

Allah razı olsun! Yalnız, sözlerimi çok daha fazla uzatmadan kesmek istiyorum. Allah razı olsun!

Yalnız, sözlerimi çok daha fazla uzatmadan kesmek istiyorum.
Bir noktayı hatırlatmakta fayda görüyorum. Bir noktayı hatırlatmakta fayda görüyorum.

İslâm'da ilim denildiği zaman [ne anlaşılır?] Tüm ilimler makbuldür de; tıp ilmi de makbuldür,İslâm'da ilim denildiği zaman [ne anlaşılır?] Tüm ilimler makbuldür de; tıp ilmi de makbuldür, daha başka ilimler de makbuldür, her şeyin ilmi, cehlinden güzeldir daha başka ilimler de makbuldür, her şeyin ilmi, cehlinden güzeldir fakat en önemli ilim hangisidir? fakat en önemli ilim hangisidir?

Mârifetullahtır! Allah'ı bilmek, tanımak... Mârifetullahtır! Allah'ı bilmek, tanımak... Allah'a karşı olan ilminin, bilgisinin, görgüsünün kalbine iyice yerleşmesi, Allah'a karşı olan ilminin, bilgisinin, görgüsünün kalbine iyice yerleşmesi, tüm hareketlerinin membaı hâline gelmesidir. Buna ne diyoruz? İrfan diyoruz.tüm hareketlerinin membaı hâline gelmesidir.

Buna ne diyoruz?

İrfan diyoruz.
Âriflik diyoruz. Mârifetullah diyoruz. En kıymetli ilim nedir? Âriflik diyoruz. Mârifetullah diyoruz.

En kıymetli ilim nedir?

İlimlerin sertâcı, başının tâcı olan, ilimlerin en yükseği hangisidir? İlimlerin sertâcı, başının tâcı olan, ilimlerin en yükseği hangisidir?

Mârifetullahtır; Allah'ı bilmektir! Mârifetullahtır; Allah'ı bilmektir!

Bir insan profesör olabilir, iki tane, üç tane fakülte bitirmiş olabilir.Bir insan profesör olabilir, iki tane, üç tane fakülte bitirmiş olabilir. İmansızsa onun bilgisi bir işe yaramaz çünkü mârifetullah yok. İmansızsa onun bilgisi bir işe yaramaz çünkü mârifetullah yok. Yani Allah bilgisini öğrenememiş, Yaratanını bilemiyor, kâinatın esrarını çözememiş, Yani Allah bilgisini öğrenememiş, Yaratanını bilemiyor, kâinatın esrarını çözememiş, Yaratıcısıyla ilgiyi kuramamış, yaratanını bulamamış bir insan cahildir.Yaratıcısıyla ilgiyi kuramamış, yaratanını bulamamış bir insan cahildir. Tüm müslümanların en aşağı mertebede olanından daha cahildir profesör olmasına rağmen.Tüm müslümanların en aşağı mertebede olanından daha cahildir profesör olmasına rağmen. Çünkü müslüman hiç olmazsa bu kâinatı yaratanın Allahu Teâlâ hazretleri olduğunu biliyorÇünkü müslüman hiç olmazsa bu kâinatı yaratanın Allahu Teâlâ hazretleri olduğunu biliyor , ondan çok büyük bir fark atmıştır, çok ileriye gitmiştir., ondan çok büyük bir fark atmıştır, çok ileriye gitmiştir. Müslüman ondan üstündür. Ümmî, çoban, köylü, işçi bir müslüman; Müslüman ondan üstündür. Ümmî, çoban, köylü, işçi bir müslüman; bu iki fakülte bitirmiş profesörden üstündür. bu iki fakülte bitirmiş profesörden üstündür.

Zaten de bu profesörden bir fayda gelmez. Bu bilgisini şerre kullanır. Zaten de bu profesörden bir fayda gelmez. Bu bilgisini şerre kullanır. Çünkü Allah imanı olmadığından, bütün kötülükler imansızlardan geldiğinden, Çünkü Allah imanı olmadığından, bütün kötülükler imansızlardan geldiğinden, ömrü boyu yaptığı şeylerden bir hayır gelmez. ömrü boyu yaptığı şeylerden bir hayır gelmez. Çoğunun da öyle olduğunu biz de üniversitedeki mesleğimiz sırasında gördük.Çoğunun da öyle olduğunu biz de üniversitedeki mesleğimiz sırasında gördük. Bir insan mü'min değilse, Allah'a kulluğu doğru düzgün değilse,Bir insan mü'min değilse, Allah'a kulluğu doğru düzgün değilse, insanlara ondan bir fayda bekleme. insanlara ondan bir fayda bekleme. Hiçbir fayda bekleme, boşuna heveslenip de hevesin kursağında kalmasın! Hiçbir fayda bekleme, boşuna heveslenip de hevesin kursağında kalmasın!

Rütbenin, en yüksek rütbenin ilim olduğunu eskiler iyi biliyorlardı. Rütbenin, en yüksek rütbenin ilim olduğunu eskiler iyi biliyorlardı. Mesela hadîs-i şerîfle methedilmiş Fatih Sultan Mehmed'in cennetmekânMesela hadîs-i şerîfle methedilmiş Fatih Sultan Mehmed'in cennetmekân -Allah mekânını cennet etsin!- devrinden misal vereyim: -Allah mekânını cennet etsin!- devrinden misal vereyim:

Fatih Sultan Mehmed'in hocası Molla Gürânî, Fatih'i dövmüştür.Fatih Sultan Mehmed'in hocası Molla Gürânî, Fatih'i dövmüştür. Alimallah sopalamıştır şehzadeyken. Şehzadeyken sopayla gitmiştir onun öğretimine. Alimallah sopalamıştır şehzadeyken. Şehzadeyken sopayla gitmiştir onun öğretimine. Ve kırbacı, kaba etine şaklatmıştır sopayı. Sultan çocuğuyken dövmüştür onu. Ve kırbacı, kaba etine şaklatmıştır sopayı. Sultan çocuğuyken dövmüştür onu. Padişah olduktan sonra da kuru kuruya eyvallah etmemiştir Fatih Sultan Mehmed'e. Padişah olduktan sonra da kuru kuruya eyvallah etmemiştir Fatih Sultan Mehmed'e.

Misal: Fatih Sultan Mehmed Hatibzâde Muhyiddin Efendi'yi azletmiştir.Misal:

Fatih Sultan Mehmed Hatibzâde Muhyiddin Efendi'yi azletmiştir.
O büyük bir müderristi Fatih Camii medresesinde. O büyük bir müderristi Fatih Camii medresesinde. Sekiz medreseden bir tanesinin müderrisiydi. Devrinin en büyük alimlerindendi. Sekiz medreseden bir tanesinin müderrisiydi. Devrinin en büyük alimlerindendi.

Gittiler, dediler ki; "Sen bu alimi niye azlettin? Geri al!" Gittiler, dediler ki;

"Sen bu alimi niye azlettin? Geri al!"

Koca sultana bir baskı yaptılar. Bu hadîs-i şerîfle methedilmiş filan ama hiç kulak asmadılar; Koca sultana bir baskı yaptılar. Bu hadîs-i şerîfle methedilmiş filan ama hiç kulak asmadılar; "Ya bu tasarrufunu geriye alırsın, ya da biz senin ülkeni terk ederiz,"Ya bu tasarrufunu geriye alırsın, ya da biz senin ülkeni terk ederiz, alimin kıymetini bilen, ilme hürmet eden bir hükümdarın diyarına gideriz!" dediler. alimin kıymetini bilen, ilme hürmet eden bir hükümdarın diyarına gideriz!" dediler. Bir sert çıktılar ona. Fatih Sultan Mehmed, aldığı kararı değiştirdi Bir sert çıktılar ona. Fatih Sultan Mehmed, aldığı kararı değiştirdi ve şeyi [azletme kararını] geriye aldı. ve şeyi [azletme kararını] geriye aldı.

Sonra, yine bu Hatibzâde Muhyiddin Efendi… Anlaşılan ilmin haysiyetine sahip bir kimse. Sonra, yine bu Hatibzâde Muhyiddin Efendi… Anlaşılan ilmin haysiyetine sahip bir kimse. Fatih Sultan Mehmed ölüyor, o yaşıyor. Alimler daha çok yaşar. Fatih Sultan Mehmed ölüyor, o yaşıyor.

Alimler daha çok yaşar.
İstatistik yapılsa görülecek. Alimlerin yaş ortalaması galiba 80-90'dır filan. İstatistik yapılsa görülecek. Alimlerin yaş ortalaması galiba 80-90'dır filan. Padişahlar daha az yaşar. Yaş ortalaması 40-45'tir filan. Neden? Padişahlar daha az yaşar. Yaş ortalaması 40-45'tir filan.

Neden?

Çabuk yıpranır. E canım, bu her gün baklava börek yiyor, kaymaklı kadayıf yiyor. Çabuk yıpranır.

E canım, bu her gün baklava börek yiyor, kaymaklı kadayıf yiyor.
Zahmet çekmiyor; tepsiler içinde meyvalar geliyor. Yan gelip yatıyor. Zahmet çekmiyor; tepsiler içinde meyvalar geliyor. Yan gelip yatıyor. Şilteleri koltuğunun altına dayıyorlar. Ensesine dayıyorlar. Bir dediğini iki etmiyorlar. Şilteleri koltuğunun altına dayıyorlar. Ensesine dayıyorlar. Bir dediğini iki etmiyorlar. İzz ü naz ile şey yapıyor. Bu niye çabuk ölüyor? Ee, ilmin, ibadetin bir bereketi vardır. İzz ü naz ile şey yapıyor. Bu niye çabuk ölüyor?

Ee, ilmin, ibadetin bir bereketi vardır.
İbadet insanı diri eder. 120 yıl yaşar alimallah. Hacı dede, elinde bastonu, İbadet insanı diri eder. 120 yıl yaşar alimallah. Hacı dede, elinde bastonu, 120 yaşında yürüyerek camiye gelir.120 yaşında yürüyerek camiye gelir. Bastonu da bir patlattı mı bir edepsizin kafasına, kırar alimallah! Neden? Bastonu da bir patlattı mı bir edepsizin kafasına, kırar alimallah!

Neden?

İbadet dirisidir ondan. Hacı nine, iğneye ipliği böyle şıp diye geçirir. Biz geçiremeyiz.İbadet dirisidir ondan. Hacı nine, iğneye ipliği böyle şıp diye geçirir. Biz geçiremeyiz. Bak ben gözlüksüz yazıları okuyamıyorum.Bak ben gözlüksüz yazıları okuyamıyorum. O ibadet dirisi olduğundan mübarek, 80-90 yaşında, şıp geçirir, dikişini diker.O ibadet dirisi olduğundan mübarek, 80-90 yaşında, şıp geçirir, dikişini diker. İbadetin verdiği bir şey vardır. İbadetin verdiği bir şey vardır.

Fatih ölmüş -cennetmekân- Hatibzâde Muhyiddin Efendi daha sonraki devreye de kalmış.Fatih ölmüş -cennetmekân- Hatibzâde Muhyiddin Efendi daha sonraki devreye de kalmış. İkinci Beyazıd hükümdar... Bir bayram günü bayramlaşma yapılacak.İkinci Beyazıd hükümdar... Bir bayram günü bayramlaşma yapılacak. Hatibzâde Muhyiddin Efendi Fatih Sultan Mehmed [İkinci Bayezid] ile bayramlaşmaya gitmiş. Hatibzâde Muhyiddin Efendi Fatih Sultan Mehmed [İkinci Bayezid] ile bayramlaşmaya gitmiş. Salona, -büyük bir salon, muâyede salonu diyorlar. Salona, -büyük bir salon, muâyede salonu diyorlar. Muâyede, 'iyd kelimesinden geliyor, yani bayramlaşma salonu demek-Muâyede, 'iyd kelimesinden geliyor, yani bayramlaşma salonu demek- Muâyede salonunda padişah tahtta oturmuş. Herkes ayakta duruyorlar. Muâyede salonunda padişah tahtta oturmuş. Herkes ayakta duruyorlar. Sadrazamlar, koca kavuklu, sarıklı, bilmem vüzerâ, ümerâ Sadrazamlar, koca kavuklu, sarıklı, bilmem vüzerâ, ümerâ hepsi böyle ayakta duruyorlar.hepsi böyle ayakta duruyorlar. İkinci Beyazıd da tahtında oturuyor. Hatibzâde Muhyiddin Efendi kapıdan girinceİkinci Beyazıd da tahtında oturuyor. Hatibzâde Muhyiddin Efendi kapıdan girince padişah hemen ayağa kalkmış ve Muhyiddin Efendi'ye doğru yürümüş. padişah hemen ayağa kalkmış ve Muhyiddin Efendi'ye doğru yürümüş. Halbuki sadrazam gelse kalkmaz ve sadrazam bile elini öper. Halbuki sadrazam gelse kalkmaz ve sadrazam bile elini öper. Yani, yaşı küçük olduğu halde padişah olduğu için elini öper.Yani, yaşı küçük olduğu halde padişah olduğu için elini öper. Töre öyle. El öperlerdi. O, ayağa kalkıyor, onu karşılamaya yürüyor.Töre öyle. El öperlerdi. O, ayağa kalkıyor, onu karşılamaya yürüyor. Karşılaşıyorlar, Hatibzâde Muhyiddin Efendi musafaha yapıyor, o kadar. El öpmüyor.Karşılaşıyorlar, Hatibzâde Muhyiddin Efendi musafaha yapıyor, o kadar. El öpmüyor. Padişah ile musafaha yapıyor. Bayramını tebrik ediyor, dua ediyor, çıkıyor dışarıya.Padişah ile musafaha yapıyor. Bayramını tebrik ediyor, dua ediyor, çıkıyor dışarıya. Yanında iki talebesi var. Diyorlar ki; Yanında iki talebesi var. Diyorlar ki;

"Hocamız, afedersiniz ama darılmazsanız bir şey öğrenmek için size sormak istiyoruz?"Hocamız, afedersiniz ama darılmazsanız bir şey öğrenmek için size sormak istiyoruz? Bu adam; gazilerin komutanı, İslâm'ın hududunda düşmanla cihad eden bir hükümdar, Bu adam; gazilerin komutanı, İslâm'ın hududunda düşmanla cihad eden bir hükümdar, Allah yolunda bir mücahit... Töreye göre bunun elini öpseydiniz ya, niye öpmediniz? Allah yolunda bir mücahit... Töreye göre bunun elini öpseydiniz ya, niye öpmediniz?

Hatibzâde Muhyiddin Efendi'nin sözü çok enteresan. Diyor ki; Hatibzâde Muhyiddin Efendi'nin sözü çok enteresan. Diyor ki;

"Evladım, aslında benim onun sarayına bile gitmemem lazımdı, onun bana gelmesi lazımdı."Evladım, aslında benim onun sarayına bile gitmemem lazımdı, onun bana gelmesi lazımdı. İşin doğrusu, aslında onun bana gelmesi lazımdı. İşin doğrusu, aslında onun bana gelmesi lazımdı. Benim onun sarayına gitmem, iltifat olarak kâfidir. Ona iltifat olarak yeter de artar bile.Benim onun sarayına gitmem, iltifat olarak kâfidir. Ona iltifat olarak yeter de artar bile. Çünkü, rütbetü'l-ilmi a'le'r-rüteb. Yani, "Mertebelerin en yükseği ilim mertebesidir!" diyor. Çünkü, rütbetü'l-ilmi a'le'r-rüteb. Yani, "Mertebelerin en yükseği ilim mertebesidir!" diyor. Osmanlı bu mertebeyi ilk devirlerde anlamıştır, ondan sonra unutulmuş olabilir.Osmanlı bu mertebeyi ilk devirlerde anlamıştır, ondan sonra unutulmuş olabilir. Ondan sonra ulemâ kukla olmuş olabilir, maskara olmuş olabilir.Ondan sonra ulemâ kukla olmuş olabilir, maskara olmuş olabilir. "Kurt kocayınca köpeğin maskarası olur." derler. Asılmış kesilmiş, itilmiş kakılmış olabilir. "Kurt kocayınca köpeğin maskarası olur." derler. Asılmış kesilmiş, itilmiş kakılmış olabilir. Ama haysiyetli alim hiçbir zaman eyvallah etmemiştir. Ama haysiyetli alim hiçbir zaman eyvallah etmemiştir.

Gümüşhâneli Hocamız hatm-i hâcegânı kapıyı kapatıp, has ihvanını alıp öyle yaparmış. Gümüşhâneli Hocamız hatm-i hâcegânı kapıyı kapatıp, has ihvanını alıp öyle yaparmış. Çünkü bunun inceliği var. Kalbi münevver olan insanlarla yapılması lazım.Çünkü bunun inceliği var. Kalbi münevver olan insanlarla yapılması lazım. Böyle olmadığı zaman, bir nursuz insanın, feyizsiz insanın ötekilere menfî tesiri olabilir filan.Böyle olmadığı zaman, bir nursuz insanın, feyizsiz insanın ötekilere menfî tesiri olabilir filan. Kapıyı kapatır, seçkin ihvanıyla hatm-i hâcegân yaparmış. Bazıları da padişaha şikâyet etmişler; Kapıyı kapatır, seçkin ihvanıyla hatm-i hâcegân yaparmış. Bazıları da padişaha şikâyet etmişler;

"Efendim, sizin hatırınızı kırmaz, rica etseniz de Gümüşhâneli hazretleri hatm-i hâcegân yaparken "Efendim, sizin hatırınızı kırmaz, rica etseniz de Gümüşhâneli hazretleri hatm-i hâcegân yaparken kapıyı açsa da biz de onun mübarek meclisine iştirak etsek.kapıyı açsa da biz de onun mübarek meclisine iştirak etsek. Biz de sevabı alsak!.." diye padişahı aracı yapmışlar. Biz de sevabı alsak!.." diye padişahı aracı yapmışlar.

Padişah da kibar bir tarzda bir görüşmeleri sırasında, demiş ki; Padişah da kibar bir tarzda bir görüşmeleri sırasında, demiş ki;

"Efendi hazretleri! Acaba hatm-i hâcegân yaparken kapıyı açık bıraksanız"Efendi hazretleri! Acaba hatm-i hâcegân yaparken kapıyı açık bıraksanız uygun olur mu olmaz mı?" "Yapın!" diyemiyor yani. uygun olur mu olmaz mı?" "Yapın!" diyemiyor yani. Böyle nezaketle, "olmaz mı?" filan diye sormuş. Demiş ki; Böyle nezaketle, "olmaz mı?" filan diye sormuş.

Demiş ki;

"Emrederseniz, 'Ferman padişahındır!' diye kapıları açarım. "Emrederseniz, 'Ferman padişahındır!' diye kapıları açarım. Ama hatm-i hâcegânı iptal ederim." demiş. Ama hatm-i hâcegânı iptal ederim." demiş. Yani "Kapıyı açarım ama hatm-i hâcegânı yapmam!" demiş. "Aç kapıyı!" Yani "Kapıyı açarım ama hatm-i hâcegânı yapmam!" demiş.

"Aç kapıyı!"

Tamam, buyur açtım! Hatm-i hâcegânı yapmam o zaman!" demiş.Tamam, buyur açtım! Hatm-i hâcegânı yapmam o zaman!" demiş. Hatm-i hâcegân semâ gösterisi gibi bir gösteri değil ki! Böyle uygun görmediğini ifade etmiş. Hatm-i hâcegân semâ gösterisi gibi bir gösteri değil ki! Böyle uygun görmediğini ifade etmiş.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! O bakımdan sizden benim ricam; bir kere moralinizi yüksek tutun.Aziz ve muhterem kardeşlerim!

O bakımdan sizden benim ricam; bir kere moralinizi yüksek tutun.
Çok şerefli bir mesleği seçmişsinizdir. Çok şerefli bir mesleği seçmişsinizdir.

Ve men ahsenu kavlen mimmen de'â ilallâhi. âyet-i kerîmesiyle, Ve men ahsenu kavlen mimmen de'â ilallâhi. âyet-i kerîmesiyle, "Allah'ın yoluna insanları davet eden kimsenin sözünden daha güzel sözlü olan kim vardır?" diye"Allah'ın yoluna insanları davet eden kimsenin sözünden daha güzel sözlü olan kim vardır?" diye Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de sizleri methetmektedir. Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de sizleri methetmektedir. Yolunuzun kıymetini bilin; bu bir. İkincisi, iyi bir din adamı olarak yetişin. Yolunuzun kıymetini bilin; bu bir.

İkincisi, iyi bir din adamı olarak yetişin.
İyi bir din adamı olarak, yani Arapça'yı su gibi öğrenin. Kur'ân-ı Kerîm'i ezberleyin. İyi bir din adamı olarak, yani Arapça'yı su gibi öğrenin. Kur'ân-ı Kerîm'i ezberleyin. Kur'ân-ı Kerîm'den ezberinizi artırın, hadîs-i şerîfleri ezberleyin.Kur'ân-ı Kerîm'den ezberinizi artırın, hadîs-i şerîfleri ezberleyin. Dinimizin aslını esasını, temel kaynaklardan öğrenin, temel kaynaklardan... Dinimizin aslını esasını, temel kaynaklardan öğrenin, temel kaynaklardan...

Çok kitaplar vardır, çok yazılan şeyler vardır, nerden öğreneceksiniz? Çok kitaplar vardır, çok yazılan şeyler vardır, nerden öğreneceksiniz?

Ana kaynaklardan! En meşhur, en takvâ ehli alimlerin kitaplarını okuyun.Ana kaynaklardan! En meşhur, en takvâ ehli alimlerin kitaplarını okuyun. Sorun, 40 defa, 50 defa sorun, çok kıymetli; bir kitabı okuyun!Sorun, 40 defa, 50 defa sorun, çok kıymetli; bir kitabı okuyun! Bir kitabı okuyun ama sağlam bir kitabı okuyun! Bir kitabı okuyun ama sağlam bir kitabı okuyun! Çürük bir kitabı okuyup da yanlış fikirler edinmeyin! İslâm'ı güzel öğrenin. Çürük bir kitabı okuyup da yanlış fikirler edinmeyin! İslâm'ı güzel öğrenin.

İslâm'ı güzel öğrendikten sonra, başkalarına anlatmanız gerektiği için, İslâm'ı güzel öğrendikten sonra, başkalarına anlatmanız gerektiği için, anlatmak üzere yabancı dil bilginizi arttırın.anlatmak üzere yabancı dil bilginizi arttırın. Bu devirde iyi bir müslümanın mutlaka iyi bir yabancı dil bilmesi gerekiyor.Bu devirde iyi bir müslümanın mutlaka iyi bir yabancı dil bilmesi gerekiyor. Ben bunu kendi hayatımda görmüş bir kimseyim. Profesörüm. Ben bunu kendi hayatımda görmüş bir kimseyim. Profesörüm. İki Batı dili öğrendim. İngilizce'den tercümelerim var ve İngilizce'yi rahat,İki Batı dili öğrendim. İngilizce'den tercümelerim var ve İngilizce'yi rahat, kendi araştırmalarımda kullanacak kadar biliyorum.kendi araştırmalarımda kullanacak kadar biliyorum. Almanca'ya aşinalığım var. Bütün kaynaklardan Arapça ve Farsça istifade edebilirim. Almanca'ya aşinalığım var. Bütün kaynaklardan Arapça ve Farsça istifade edebilirim. Fakat bir dilin okunup yazılıp, konferans verilecek, makale yazılacak tarzda bilinmesi çok önemli.Fakat bir dilin okunup yazılıp, konferans verilecek, makale yazılacak tarzda bilinmesi çok önemli. Çok önemli! İyi bir dil bilgisi, iyi bir lisan formasyonu kazanmış bir insanınÇok önemli!

İyi bir dil bilgisi, iyi bir lisan formasyonu kazanmış bir insanın
İslâm'a sağlayacağı faydalar çok büyük. Bakın!İslâm'a sağlayacağı faydalar çok büyük. Bakın! Ben bir iki talebi size aktarayım; üzerimden vebal gitsin! Ben bir iki talebi size aktarayım; üzerimden vebal gitsin!

Tayland'dan -Tayland'da 6-7 milyon müslüman varmış.Tayland'dan -Tayland'da 6-7 milyon müslüman varmış. Biliyorsunuz Tayland Bangladeş'e komşu, Vietnam, Kamboçya vesairenin olduğu yerde bir ülke.Biliyorsunuz Tayland Bangladeş'e komşu, Vietnam, Kamboçya vesairenin olduğu yerde bir ülke. Tayland'da budistler var, müslümanlar var- Taylandlı bir editör, Tayland'da budistler var, müslümanlar var- Taylandlı bir editör, bir mecmuayı neşreden şahıs; "Hocam! Bize din alimi gönderin!" dedi bana. bir mecmuayı neşreden şahıs; "Hocam! Bize din alimi gönderin!" dedi bana. Bir dış ülkede karşılaştık tanıştık. "Hocam, bize Türkiye'den bir din alimi gönderin!" dedi. Bir dış ülkede karşılaştık tanıştık.

"Hocam, bize Türkiye'den bir din alimi gönderin!" dedi.
Ben; "Bangladeş ve Pakistan size daha yakın ve sizin kültürünüzü onlar daha iyi bilir.Ben;

"Bangladeş ve Pakistan size daha yakın ve sizin kültürünüzü onlar daha iyi bilir.
Budizm'i filan görmüşler duymuşlardır. Sonra sizin o dillerinize, Budizm'i filan görmüşler duymuşlardır. Sonra sizin o dillerinize, az çok kulak dolgunlukları vardır; oradan adam alın." dedim. az çok kulak dolgunlukları vardır; oradan adam alın." dedim.

"Hayır, biz Türk istiyoruz!" dedi. Yani bizim çok büyük itibarımız var Osmanlı ecdadımızdan dolayı."Hayır, biz Türk istiyoruz!" dedi. Yani bizim çok büyük itibarımız var Osmanlı ecdadımızdan dolayı. "Türk istiyoruz!" dediler. "Türk istiyoruz!" dediler.

Tabii ben, şu anda sizin içinizden oraya gönderecek bir insan bulacağımı sanmıyorum. Tabii ben, şu anda sizin içinizden oraya gönderecek bir insan bulacağımı sanmıyorum.

Neden? Yabancı dil bilgisi lazım. Tayland'a gittiğiniz zaman İngilizce hutbe verecek,Neden?

Yabancı dil bilgisi lazım. Tayland'a gittiğiniz zaman İngilizce hutbe verecek,
İngilizce vaaz verecek, İngilizce hocalık yapabilecek, İngilizce vaaz verecek, İngilizce hocalık yapabilecek, Arapça hocalık yapabilecek bilgilere sahip olmanız lazım; bunu bilin. Arapça hocalık yapabilecek bilgilere sahip olmanız lazım; bunu bilin.

Avustralya'nın Adelaide şehrinde budist iken müslüman olmuş bir doktor,Avustralya'nın Adelaide şehrinde budist iken müslüman olmuş bir doktor, İslâm cemiyetinin başkanı. Orada bana dedi ki; İslâm cemiyetinin başkanı. Orada bana dedi ki;

"Hocam, bize müslüman hâkim gönderin, kadı gönderin. "Hocam, bize müslüman hâkim gönderin, kadı gönderin. Müslüman hâkim gönderin, biz buradaki İngiliz hâkimlere, Müslüman hâkim gönderin, biz buradaki İngiliz hâkimlere, mahkemelere müracaat etmeyelim. mahkemelere müracaat etmeyelim. Müslümanlar arasındaki meselelerimizi o hâkime danışalım, o halletsin. Müslümanlar arasındaki meselelerimizi o hâkime danışalım, o halletsin. Bir gâvurdan adalet istemek bize ağır geliyor!" Bir gâvurdan adalet istemek bize ağır geliyor!"

Sizi göndermem lazım, sizden birinizi göndermem lazım, ama ne olmanız lazım? Sizi göndermem lazım, sizden birinizi göndermem lazım, ama ne olmanız lazım?

İslâm fıkhını yutmanız lazım. Hukuk formasyonunu almanız lazım. İslâm fıkhını yutmanız lazım. Hukuk formasyonunu almanız lazım. Arapça ve İngilizce'yi çok güzel bilmeniz lazım. Arapça ve İngilizce'yi çok güzel bilmeniz lazım. Dünyanın size ihtiyacı var ama sizin de kuvvetli yetişmeye ihtiyacınız var.Dünyanın size ihtiyacı var ama sizin de kuvvetli yetişmeye ihtiyacınız var. Çok kuvvetli bir tarzda yetişmeniz lazım. Mesleğiniz çok kıymetli, çok sevaplı.Çok kuvvetli bir tarzda yetişmeniz lazım. Mesleğiniz çok kıymetli, çok sevaplı. Âhiret için çok geçerli, cenneti kazanmak için en uygun meslek. Âhiret için çok geçerli, cenneti kazanmak için en uygun meslek. Allah indinde en şerefli meslek! Kur'an'ın en çok methettiği meslek! Allah indinde en şerefli meslek! Kur'an'ın en çok methettiği meslek! Resûlullah'ın en çok övdüğü yol. Ama bu yolda iyi yetişmeniz lazım. Resûlullah'ın en çok övdüğü yol.

Ama bu yolda iyi yetişmeniz lazım.
Su gibi Arapça bileceksiniz. Arapça meramınızı anlatabileceksiniz ve okuyup yazabileceksiniz.Su gibi Arapça bileceksiniz. Arapça meramınızı anlatabileceksiniz ve okuyup yazabileceksiniz. Elinize mektubu, kalemi aldığınız zaman; mektup yazabileceksiniz. Elinize mektubu, kalemi aldığınız zaman; mektup yazabileceksiniz. Böyle bir Arap topluluk karşısına çıktığınız zaman Arapça konuşabileceksiniz.Böyle bir Arap topluluk karşısına çıktığınız zaman Arapça konuşabileceksiniz. Böyle yetiştirin kendinizi. Aksi takdirde yetmiyor. Böyle yetiştirin kendinizi. Aksi takdirde yetmiyor.

Bakın ben kendim Edebiyat Fakültesi mezunuyum, dört sene Arapça okudum. Bakın ben kendim Edebiyat Fakültesi mezunuyum, dört sene Arapça okudum. Dört sene Arapça'yı okudum, Cahiliyye Devri Arapça'sını, o Muallakât-ı Seb'ı, Emevî devri, Dört sene Arapça'yı okudum, Cahiliyye Devri Arapça'sını, o Muallakât-ı Seb'ı, Emevî devri, Abbasi devri Arapça'sını, diyalektleri vesaireleri okudum; Abbasi devri Arapça'sını, diyalektleri vesaireleri okudum; sonra 27 sene İlâhiyat Fakültesi'nde hocalık yaptım, zaman zaman Arapça dersi verdim vesaire... sonra 27 sene İlâhiyat Fakültesi'nde hocalık yaptım, zaman zaman Arapça dersi verdim vesaire... Fakat kuvvetli bir Arapça bilmek çok önemli! Fakat kuvvetli bir Arapça bilmek çok önemli! Yani aksamadan, Lazca gibi, şeyce gibi değil, böyle tarzanca değil.Yani aksamadan, Lazca gibi, şeyce gibi değil, böyle tarzanca değil. Güzel Arapça çok önemli! Kendinizi öyle yetiştirin. Güzel Arapça çok önemli! Kendinizi öyle yetiştirin.

Güzel İngilizce çok önemli; fasih İngilizce. Benim İngilizcemi beğenirler.Güzel İngilizce çok önemli; fasih İngilizce. Benim İngilizcemi beğenirler. Beğeniyorlar konuştuğumuz yerde. "Sen güzel konuşuyorsun, anlıyoruz." filan diyorlar. Beğeniyorlar konuştuğumuz yerde. "Sen güzel konuşuyorsun, anlıyoruz." filan diyorlar. Amerikalı öyle diyor, İngiliz öyle diyor ama ben, ben kendimin yetersiz olduğumu biliyorum, Amerikalı öyle diyor, İngiliz öyle diyor ama ben, ben kendimin yetersiz olduğumu biliyorum, bu acıyı çeken bir kimse olarak size söylüyorum.bu acıyı çeken bir kimse olarak size söylüyorum. Yani yetmiyor! Yazacak kadar bileceksiniz. Yani yetmiyor! Yazacak kadar bileceksiniz. Kitap yazacak kadar bileceksiniz. Tercüme yapacak kadar bileceksiniz.Kitap yazacak kadar bileceksiniz. Tercüme yapacak kadar bileceksiniz. O tarzda hazırlayın kendinizi. Çünkü ilerde -dünyanın şartları zaten şu günlerde değişmeye başladı-O tarzda hazırlayın kendinizi. Çünkü ilerde -dünyanın şartları zaten şu günlerde değişmeye başladı- çok büyük görevler yüklenebilirsiniz. çok büyük görevler yüklenebilirsiniz.

Buraya gelmeden önce bana Türkistan'dan bir heyet geldi. Buraya gelmeden önce bana Türkistan'dan bir heyet geldi. "Türkistan'a nasıl İslâmî hizmet yapabiliriz?" diye benimle bazı meseleler konuştular. "Türkistan'a nasıl İslâmî hizmet yapabiliriz?" diye benimle bazı meseleler konuştular. Ben dilerim ki; sizden bazınız Kazakça, bazınız Özbekçe öğrenin, Ben dilerim ki; sizden bazınız Kazakça, bazınız Özbekçe öğrenin, yani onların diyalektiğini öğrenin, onlara göreve gidin. yani onların diyalektiğini öğrenin, onlara göreve gidin. Onlara İslâm'ı anlatmaya gidin! Amerika'dan benden imam istiyorlar. Onlara İslâm'ı anlatmaya gidin!

Amerika'dan benden imam istiyorlar.
Güney Afrika'dan, burada eski İlim Yayma Cemiyeti'nin başkanı olanGüney Afrika'dan, burada eski İlim Yayma Cemiyeti'nin başkanı olan bir zâta mektup yazmışlar, demişler ki; bir zâta mektup yazmışlar, demişler ki;

"Bize imam gönderin; ama Arapça, İngilizce bilen bir kimse olsun." "Bize imam gönderin; ama Arapça, İngilizce bilen bir kimse olsun."

O da aramış, taramış bulamamış. Yoktur. Ancak üniversite hocaları vardır.O da aramış, taramış bulamamış. Yoktur. Ancak üniversite hocaları vardır. Onlar bile tam değildir. Bulamayınca idâre-i kelâm etmiş, demiş ki; Onlar bile tam değildir. Bulamayınca idâre-i kelâm etmiş, demiş ki;

"Siz biraz geç yazdınız mektubu, bizim imamlar Ramazan dolayısıyla Avrupa'ya filan dağıldılar. "Siz biraz geç yazdınız mektubu, bizim imamlar Ramazan dolayısıyla Avrupa'ya filan dağıldılar. Bir dahaki sene inşaallah, yine arzunuz olursa birisini göndeririz..." Bir dahaki sene inşaallah, yine arzunuz olursa birisini göndeririz..." filan diye mektup yazmış onlara... "Yok, bulamadım!" demeye utandım dedi bana. filan diye mektup yazmış onlara... "Yok, bulamadım!" demeye utandım dedi bana. Ben de onun üzerine ona dedim ki; "Ben sizi yarın bir müessesemize götüreceğim." Ben de onun üzerine ona dedim ki;

"Ben sizi yarın bir müessesemize götüreceğim."

Aldım götürdüm bizim Hadis Enstitüsü'ne; Aldım götürdüm bizim Hadis Enstitüsü'ne;

"Bakın, burada 30 küsur tane talebe master yapıyor. Üç tanesi doktora yapıyor. "Bakın, burada 30 küsur tane talebe master yapıyor. Üç tanesi doktora yapıyor. Bunlar din alimi olacak. İlahiyat fakültesini bitirmişler, yüksek ihtisasta çalışıyorlar.Bunlar din alimi olacak. İlahiyat fakültesini bitirmişler, yüksek ihtisasta çalışıyorlar. Destekleyin; bunlara iki sene, üç sene İngilizce ders verelim, Destekleyin; bunlara iki sene, üç sene İngilizce ders verelim, bunları İngilizce dini anlatabilecek eleman hâline getirelim." dedim. bunları İngilizce dini anlatabilecek eleman hâline getirelim." dedim.

"Hı, iyi olur, fena olmaz." dediler. Yanılmıyorsam bir tanesi 200 bin lira çıkardı cebinden. "Hı, iyi olur, fena olmaz." dediler. Yanılmıyorsam bir tanesi 200 bin lira çıkardı cebinden. Bir tane de galiba 500 bin lira çıkardı. "Şimdilik bu bizim hayrımız olsun!" diye verdiler. Bir tane de galiba 500 bin lira çıkardı. "Şimdilik bu bizim hayrımız olsun!" diye verdiler.

Allah razı olsun! Yedi yüz bin liraya hiçbir şey yapılmaz! Allah razı olsun!

Yedi yüz bin liraya hiçbir şey yapılmaz!
Yedi yüz milyona da yapılmaz! Yedi yüz bin lirayı ben şu anda verebilirim,Yedi yüz milyona da yapılmaz! Yedi yüz bin lirayı ben şu anda verebilirim, yani emekli profesör şıp diye çıkartır veririm. yani emekli profesör şıp diye çıkartır veririm. Yedi yüz bin lira çok büyük bir para değil. Ben dünya çapında İslâm'a hizmetten bahsediyorum,Yedi yüz bin lira çok büyük bir para değil. Ben dünya çapında İslâm'a hizmetten bahsediyorum, 700 bin lirayla iş bitmez. 700 bin lirayla iş bitmez. Milyarlar lazım. Bir uçak, bir savaş uçağı, bir jet uçağı 50-60 milyardır fiyatı. Milyarlar lazım. Bir uçak, bir savaş uçağı, bir jet uçağı 50-60 milyardır fiyatı.

Müslümanlar hiç olmazsa İslâmî eğitime bir uçak parası yatırmalı değil mi? Müslümanlar hiç olmazsa İslâmî eğitime bir uçak parası yatırmalı değil mi?

Yatırmazlar! Harp olunca kaç tane uçak almaya para yatırırlar da,Yatırmazlar!

Harp olunca kaç tane uçak almaya para yatırırlar da,
turistik beş yıldızlı otellere turistler gelsinler de havuzlarda şarap içsinler, turistik beş yıldızlı otellere turistler gelsinler de havuzlarda şarap içsinler, diye milyarlar yatırırlar ama İslâm'ın gelişmesi için kimse bir gayret göstermiyor. diye milyarlar yatırırlar ama İslâm'ın gelişmesi için kimse bir gayret göstermiyor. Bunları siz telafi edeceksiniz. İyi din alimi olacaksınız. Parayı da siz bulacaksınız. Bunları siz telafi edeceksiniz. İyi din alimi olacaksınız. Parayı da siz bulacaksınız. Çok alınmayın. Yani halk sözü olarak söyleyeyim. Ne demişler? Çok alınmayın. Yani halk sözü olarak söyleyeyim.

Ne demişler?

"Yavuz at kendisi arttırır yemini!" demişler atasözü olarak. Yani siz görevi alacaksınız. "Yavuz at kendisi arttırır yemini!" demişler atasözü olarak. Yani siz görevi alacaksınız.

Para nerede? Yok. Nerden bulacağız? Sen bulacaksın! E hizmet? Para nerede?

Yok.

Nerden bulacağız?

Sen bulacaksın!

E hizmet?

Çok! Kim yapacak? Sen yapacaksın! Eleman yok. Nerden bulacağız? Çok!

Kim yapacak?

Sen yapacaksın!

Eleman yok. Nerden bulacağız?

Sen bulacaksın. Her şeyi sen yapacaksın. Sen bulacaksın. Her şeyi sen yapacaksın. Robinson Crusoe'nun adaya düştüğü zamanki gibi her şeyi kendin bulacaksın, Robinson Crusoe'nun adaya düştüğü zamanki gibi her şeyi kendin bulacaksın, kendin yapacaksın ve İslâm'a hizmet edeceksin. kendin yapacaksın ve İslâm'a hizmet edeceksin. Ama o arada Allah sana yardımcılar şey yapacak [çıkaracakverecek]. Ama o arada Allah sana yardımcılar şey yapacak [çıkaracakverecek]. Salonlar dolusu yardımcıların çıkacak. Destekleyecek insanlar çıkacak.Salonlar dolusu yardımcıların çıkacak. Destekleyecek insanlar çıkacak. Senin ihlaslı çalıştığını görünce etrafında toplanan insanlar çıkacak. Senin ihlaslı çalıştığını görünce etrafında toplanan insanlar çıkacak.

İnşallah her biriniz İslâm'a büyük hizmetler yapan kimseler olursunuz. İnşallah her biriniz İslâm'a büyük hizmetler yapan kimseler olursunuz. Allah bu temennilerimizi, dualarımızı, niyazlarımızı kabul eylesin!Allah bu temennilerimizi, dualarımızı, niyazlarımızı kabul eylesin! Her birinizi dîn-i mübîni İslâm'a en güzel tarzda hizmet eden, Her birinizi dîn-i mübîni İslâm'a en güzel tarzda hizmet eden, kahraman din alimlerinden eylesin! Mücahit alimlerden eylesin! İhlaslı alimlerden eylesin! kahraman din alimlerinden eylesin! Mücahit alimlerden eylesin! İhlaslı alimlerden eylesin! Nefse pabuç bırakmayan, şeytana uymayan, mevki makam, para pul peşinde olmayan, Nefse pabuç bırakmayan, şeytana uymayan, mevki makam, para pul peşinde olmayan, onun için dinini satmayan gerçek din alimlerinden olmayı nasip eylesin! onun için dinini satmayan gerçek din alimlerinden olmayı nasip eylesin! Asil, doğru, güzel, rızâ-yı Bârî'ye uygun bir hayat sürüp,Asil, doğru, güzel, rızâ-yı Bârî'ye uygun bir hayat sürüp, Allah'ın sevdiği, razı olduğu bir kul olarak, yüzü ak, alnı açık,Allah'ın sevdiği, razı olduğu bir kul olarak, yüzü ak, alnı açık, huzur-u Rabbül İzzet'e varmanızı nasip eylesin! huzur-u Rabbül İzzet'e varmanızı nasip eylesin! Cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin! Cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin!

Bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtihâ... Bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtihâ...

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2