Namaz Vakitleri

24 Cemâziye'l-Evvel 1446
26 Kasım 2024
İmsak
06:26
Güneş
07:56
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:10
Detaylı Arama

Günahlar ve Nimetler

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

27 Cemâziye'l-Evvel 1413 / 22.11.1992
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Cenaze İçin Ayağa Kalkılması, Kendinden Aşağıda Olana Bak!, Fitne Zamanında Evinde Dur!, Ümmetin Zalimden Korkması, Hükümdarla Çok | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Günahlar ve Nimetler

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

27 Cemâziye'l-Evvel 1413 / 22.11.1992
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Cenaze İçin Ayağa Kalkılması, Kendinden Aşağıda Olana Bak!, Fitne Zamanında Evinde Dur!, Ümmetin Zalimden Korkması, Hükümdarla Çok | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzubillahimineşşeytânirracim. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzubillahimineşşeytânirracim. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillahirabbilâlemîn. Hamden kesiran tayyiben mubareken fihi âlâ külli hâlin ve fi-külli hîn.el-Hamdülillahirabbilâlemîn. Hamden kesiran tayyiben mubareken fihi âlâ külli hâlin ve fi-külli hîn. Ve's-salâtü ve's-selâmu alâ-seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâ Muhammedini'l-MustafâVe's-salâtü ve's-selâmu alâ-seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâ Muhammedini'l-Mustafâ ve âlihi ve sahbihi ve men tebi'ahû bi-ihsanin ilâ-yevmi'd-dîn. ve âlihi ve sahbihi ve men tebi'ahû bi-ihsanin ilâ-yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd… Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe inne efdale'l-hadîsi kitâbullahEmmâ ba'd…

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe inne efdale'l-hadîsi kitâbullah
ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atünve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr.ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem ennehû kâle: Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem ennehû kâle:

İzâ reâ ehadüküm cenâzeten fe-in lem yekün mâşiyen me'ahâİzâ reâ ehadüküm cenâzeten fe-in lem yekün mâşiyen me'ahâ fe'l-yekum hattâ yahlufehâ ev tahlufuhu ev tûda'a min kabli en-tuhlefehû. fe'l-yekum hattâ yahlufehâ ev tahlufuhu ev tûda'a min kabli en-tuhlefehû.

Sadaka resûlullâh fîmâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka resûlullâh fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Çok aziz ve muhterem kardeşlerim! Çok aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi,Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı dünya ve âhirette üzerinize olsun. ihsanı, ikramı dünya ve âhirette üzerinize olsun. Rabbimiz Tebareke ve Teâlâ hazretleri iki cihanın saadetine cümlemizi nail eylesin. Rabbimiz Tebareke ve Teâlâ hazretleri iki cihanın saadetine cümlemizi nail eylesin. Cennetiyle, Cemâli'yle müşerref eylesin. Cennetiyle, Cemâli'yle müşerref eylesin. Tevfîkini dünyada refik eylesin, âhirette Habîb-i Edîbi'ne komşu eylesin. Tevfîkini dünyada refik eylesin, âhirette Habîb-i Edîbi'ne komşu eylesin.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîflerindenPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden bir demet okumak üzere toplandık. bir demet okumak üzere toplandık. Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına başlamadan önce;Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına başlamadan önce; başta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin rûh-ı pâkine hediye olmak üzere,başta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin rûh-ı pâkine hediye olmak üzere, sonra onun mübarek âlinin, ashabının, etbaının, ahbabının, ve hassaten varisleri olan sonra onun mübarek âlinin, ashabının, etbaının, ahbabının, ve hassaten varisleri olan sadât-ı meşâyih-ı turuk-ı aliyyemizin ve onlara bağlı halifelerin, müritlerin,sadât-ı meşâyih-ı turuk-ı aliyyemizin ve onlara bağlı halifelerin, müritlerin, tarikat kardeşlerimizin, bu beldelerde medfun bulunduğu rivayet edilentarikat kardeşlerimizin, bu beldelerde medfun bulunduğu rivayet edilen Yuşa aleyhisselam'ın ve cümle enbiyâ ve mürselînin,Yuşa aleyhisselam'ın ve cümle enbiyâ ve mürselînin, Ebû Eyyûb el-Ensârî radıyallahu anh hazretlerinin Ebû Eyyûb el-Ensârî radıyallahu anh hazretlerinin ve cümle sahâbe-i kirâm rıdvanullahu aleyhim ecmain hazretlerinin,ve cümle sahâbe-i kirâm rıdvanullahu aleyhim ecmain hazretlerinin, Fatih Sultan Mehmed Han'ın ve onun mübarek ordusu mensubu Fatih Sultan Mehmed Han'ın ve onun mübarek ordusu mensubu şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin ve cümle asâkir-i muvahhidînin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin ve cümle asâkir-i muvahhidînin, İskender Paşa hazretlerinin ve bütün hayrât ü hasenât sahiplerinin İskender Paşa hazretlerinin ve bütün hayrât ü hasenât sahiplerinin ve uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere toplanmış,ve uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere toplanmış, gelmiş olan siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin ruhlarına hediye olsun,gelmiş olan siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin ruhlarına hediye olsun, kabirlerine nur dolsun, kabirleri cennet bahçesi olsun,kabirlerine nur dolsun, kabirleri cennet bahçesi olsun, makamları âlâ, dereceleri yüksek olsun, nurları ve sürurları kabirlerinde ziyade olsun diyemakamları âlâ, dereceleri yüksek olsun, nurları ve sürurları kabirlerinde ziyade olsun diye biz yaşayan mü'minler de Rabbimiz'in rızasına uygun yaşayalım, biz yaşayan mü'minler de Rabbimiz'in rızasına uygun yaşayalım, huzuruna sevdiği, razı olduğu kullar olarak varalım, iki cihanda aziz ve bahtiyar olalım diyehuzuruna sevdiği, razı olduğu kullar olarak varalım, iki cihanda aziz ve bahtiyar olalım diye bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyup ruhlarına hediye edelim öyle başlayalım. bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyup ruhlarına hediye edelim öyle başlayalım.

Okuduğumuz hadîs-i şerîfler Râmûzü'l-ehâdîs isimli, Gümüşhaneli Ahmed Ziyaüddin hocamız rahmetullahi aleyh'inOkuduğumuz hadîs-i şerîfler Râmûzü'l-ehâdîs isimli, Gümüşhaneli Ahmed Ziyaüddin hocamız rahmetullahi aleyh'in telif etmiş olduğu eserin 46. sayfasındaki 5. hadîs-i şerîf ve devamlarıdır.telif etmiş olduğu eserin 46. sayfasındaki 5. hadîs-i şerîf ve devamlarıdır. Bu hadîs-i şerîf Âmir b. Rebîa tarafından Müslim'de ve Nesaî'de rivayet olunmuş,Bu hadîs-i şerîf Âmir b. Rebîa tarafından Müslim'de ve Nesaî'de rivayet olunmuş, cenazeye karşı saygıyı gösteren bir hadîs-i şerîf. Efendimiz buyuruyor ki; cenazeye karşı saygıyı gösteren bir hadîs-i şerîf. Efendimiz buyuruyor ki;

İzâ reâ ehadüküm cenâzeten. "Sizden biriniz bir cenaze gördüğü zaman."İzâ reâ ehadüküm cenâzeten. "Sizden biriniz bir cenaze gördüğü zaman." Fe-in lem yekün mâşiyen me'ahâ. Fe-in lem yekün mâşiyen me'ahâ. "Eğer onunla beraber yürüyen ve onu son vazifesini yapıp teşyi etmekte olan"Eğer onunla beraber yürüyen ve onu son vazifesini yapıp teşyi etmekte olan grubun içinde değilsen; bir cenaze gördün, o yürüyenler arasında değilsen."grubun içinde değilsen; bir cenaze gördün, o yürüyenler arasında değilsen." Fe'l-yekum hattâ yahlufehâ. Fe'l-yekum hattâ yahlufehâ. "Cenaze önünden geçip onu geride bırakıncaya kadar kalksın, saygı göstersin ona. "Cenaze önünden geçip onu geride bırakıncaya kadar kalksın, saygı göstersin ona. Cenazeye kalksın, ayağa kalksın, oturuyorsa ayağa kalksın, saygı göstersin."Cenazeye kalksın, ayağa kalksın, oturuyorsa ayağa kalksın, saygı göstersin." Ev tahlufuhu. "Veyahut cenaze onu geride bırakıncaya kadar Ev tahlufuhu. "Veyahut cenaze onu geride bırakıncaya kadar kendisi cenazeyi geride bırakıncaya veyahut cenaze kendisini geride bırakıncaya kadar." kendisi cenazeyi geride bırakıncaya veyahut cenaze kendisini geride bırakıncaya kadar." Ev tûda'a min kabli en-tuhlefehu. "Cenaze öteye gitmiyor da, geride bırakmıyor bu gören kişiyi, Ev tûda'a min kabli en-tuhlefehu. "Cenaze öteye gitmiyor da, geride bırakmıyor bu gören kişiyi, yerine konuluncaya kadar, yere konulduğu zaman oturabilir." yerine konuluncaya kadar, yere konulduğu zaman oturabilir."

Ama daha önce saygı gösterecek, ayağa kalkacak. Ama daha önce saygı gösterecek, ayağa kalkacak.

Bu saygıyı başka hadîs-i şerîflerden biliyoruz. Bu saygıyı başka hadîs-i şerîflerden biliyoruz. Cenaze kimin olursa olsun cenazeye yapılıyor ve cenazenin etrafındaki melekler de oluyor.Cenaze kimin olursa olsun cenazeye yapılıyor ve cenazenin etrafındaki melekler de oluyor. Hatta Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri Hatta Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri bir yahudinin cenazesi geçerken bile kalkmış. Melekler var,bir yahudinin cenazesi geçerken bile kalkmış. Melekler var, meleklerin bir kısmı azap meleği de olabilir. Böyle bir töresi var müslümanların. meleklerin bir kısmı azap meleği de olabilir. Böyle bir töresi var müslümanların. Müslüman kardeşi olunca ayrı bir sevgi bağından dolayı da kalkmış oluyor.Müslüman kardeşi olunca ayrı bir sevgi bağından dolayı da kalkmış oluyor. Hürmetkâr bir şekilde duruyor. Hürmeten ayağa kalkmak hadislerde vardır. Hürmetkâr bir şekilde duruyor. Hürmeten ayağa kalkmak hadislerde vardır.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, Sa'd hazretleri Mescid-i Saadet'e geldiği zaman Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, Sa'd hazretleri Mescid-i Saadet'e geldiği zaman toplantı için kummudi seyyidüküm, buyurdu. toplantı için kummudi seyyidüküm, buyurdu.

"Efendiniz, kavminizin muhterem bir şahsı, başkanı geliyor kalkın ayağa!" buyurdu ona. "Efendiniz, kavminizin muhterem bir şahsı, başkanı geliyor kalkın ayağa!" buyurdu ona.

Peygamber Efendimiz kendisi Fâtımatü'z-Zehrâ validemiz, kızı yanına geldiği zaman ayağa kalkardı. Peygamber Efendimiz kendisi Fâtımatü'z-Zehrâ validemiz, kızı yanına geldiği zaman ayağa kalkardı. Kızına ayağa kalkardı. Peygamber Efendimiz kızının evine gittiği zaman daKızına ayağa kalkardı. Peygamber Efendimiz kızının evine gittiği zaman da Fâtımatü'z-Zehrâ babası için ayağa kalkardı. Fâtımatü'z-Zehrâ babası için ayağa kalkardı.

Demek ki hürmet nişânesi olarak ayağa kalkmak hadîs-i şerîflerdendir. Vardır. Demek ki hürmet nişânesi olarak ayağa kalkmak hadîs-i şerîflerdendir. Vardır.

Cenazeye biz de hürmet ediyoruz. İslâm'ın güzelliğine bakın ki cenazeye dahi bir hürmeti var.Cenazeye biz de hürmet ediyoruz. İslâm'ın güzelliğine bakın ki cenazeye dahi bir hürmeti var. Görülmeyen varlıklara, meleklere hürmeti var.Görülmeyen varlıklara, meleklere hürmeti var. Bütün canlılara bir sevgisi var müslümanın. Çiçeklere, ağaçlara sevgisi var.Bütün canlılara bir sevgisi var müslümanın. Çiçeklere, ağaçlara sevgisi var. Efendimiz, "Gittiğiniz yerlerde ağaçları kesmeyin." buyuruyor. Ağaç dikmenin sevabını bildiriyor. Efendimiz, "Gittiğiniz yerlerde ağaçları kesmeyin." buyuruyor. Ağaç dikmenin sevabını bildiriyor.

Elhamdülillahi alâ-ni'meti'l-İslâm. Bizi müslüman kılmış olan Elhamdülillahi alâ-ni'meti'l-İslâm. Bizi müslüman kılmış olan Allah'a hamd ü senâlar olsun ki; bizi ne kadar zarif, Allah'a hamd ü senâlar olsun ki; bizi ne kadar zarif, ne kadar nezih, ne kadar güzel, ne kadar edeplerle süslenmişne kadar nezih, ne kadar güzel, ne kadar edeplerle süslenmiş yüksek bir iman sistemine sahip eylemiş.yüksek bir iman sistemine sahip eylemiş. Allah'a bizi müslüman yapmasından, müslüman yaratmasından,Allah'a bizi müslüman yapmasından, müslüman yaratmasından, müslüman yaşatmasından dolayı ne kadar şükretsek azdır. Neden? müslüman yaşatmasından dolayı ne kadar şükretsek azdır.

Neden?

İnsanın müslüman olmasından daha büyük bir nimet yoktur. İnsanın müslüman olmasından daha büyük bir nimet yoktur. Hani ekmek yiyoruz, kaymak yiyoruz, bal yiyoruz.Hani ekmek yiyoruz, kaymak yiyoruz, bal yiyoruz. Sıhhatimiz var, evimiz, arabamız var.Sıhhatimiz var, evimiz, arabamız var. Elhamdülillah bu sene dükkanımız çok para kazandı, çok çok nimetlere gark olduk. Elhamdülillah bu sene dükkanımız çok para kazandı, çok çok nimetlere gark olduk. tarlamızdan mahsul bereketli oldu.tarlamızdan mahsul bereketli oldu. Tamam, hepsi güzel de ama en kıymetli, en büyük nimet, müslüman olmak nimeti.Tamam, hepsi güzel de ama en kıymetli, en büyük nimet, müslüman olmak nimeti. Bundan büyük nimet olmaz çünkü bu nimetin ucu öbür tarafta cennete götürüyor insanı. Bundan büyük nimet olmaz çünkü bu nimetin ucu öbür tarafta cennete götürüyor insanı. Bu nimetin arka tarafı yürüdüğün zaman cennete gidiyorsun, sonsuz,Bu nimetin arka tarafı yürüdüğün zaman cennete gidiyorsun, sonsuz, bitip tükenmesi olmayan bir saadete eriyorsun. Ne büyük nimet! bitip tükenmesi olmayan bir saadete eriyorsun. Ne büyük nimet!

Bir de İslâm'dan mahrum olanların ne kadar büyük bir mahrumiyet içinde olduğunu düşünün ki; Bir de İslâm'dan mahrum olanların ne kadar büyük bir mahrumiyet içinde olduğunu düşünün ki; sonsuz, bitip tükenmesi olmayan azabın içinde kalacaklar. Ölmeyecekler de… sonsuz, bitip tükenmesi olmayan azabın içinde kalacaklar. Ölmeyecekler de… Ölüm de yok, ölse kurtalacak. Lâ yukdâ aleyhim fe yemûtû. "Ölmeyecekler ki kurtulsunlar." Ölüm de yok, ölse kurtalacak.

Lâ yukdâ aleyhim fe yemûtû. "Ölmeyecekler ki kurtulsunlar."
Ve lâ yuhaffefu anhüm min azâbihâ. "Azapları da azalmayacak." Ve lâ yuhaffefu anhüm min azâbihâ. "Azapları da azalmayacak."

Her seferinde derileri yandıkça, mahvoldukça, yeniden tazelenecek, yeniden yanacak, Her seferinde derileri yandıkça, mahvoldukça, yeniden tazelenecek, yeniden yanacak, yeniden tazelenecek, yeniden yanacak. yeniden tazelenecek, yeniden yanacak. Allah'a âsi olmanın, kâfir olmanın, müşrik olmanın cezasını ebediyen, Allah'a âsi olmanın, kâfir olmanın, müşrik olmanın cezasını ebediyen, tekrar tekrar, sonsuz tekrarlarla çekecekler. tekrar tekrar, sonsuz tekrarlarla çekecekler. Gayrimüslim olmak, İslâm dairesine girememiş olmak çok muazzam, çok müthiş,Gayrimüslim olmak, İslâm dairesine girememiş olmak çok muazzam, çok müthiş, çok dipsiz, sonsuz bir facia. Müslüman olmak da çok büyük bir nimet.çok dipsiz, sonsuz bir facia. Müslüman olmak da çok büyük bir nimet. Allah bizi bu nimetten ayırmasın.Allah bizi bu nimetten ayırmasın. Müslüman olarak doğduk, annemiz babamız müslüman, dedemiz ninemiz müslüman.Müslüman olarak doğduk, annemiz babamız müslüman, dedemiz ninemiz müslüman. Elhamdülillah müslüman soydan geldik, başka soydan da gelebilirdik. İngiliz de olabilir insan. Elhamdülillah müslüman soydan geldik, başka soydan da gelebilirdik. İngiliz de olabilir insan.

Avusturalya'dan birisi geldi Ankara'dayken, selamun aleyküm, bizim bir hoca kardeşimiz var, Avusturalya'dan birisi geldi Ankara'dayken, selamun aleyküm, bizim bir hoca kardeşimiz var, Salih, o getirdi yanında. Müslüman olmuş. Merak ediyorum ben, soruyorum:Salih, o getirdi yanında. Müslüman olmuş. Merak ediyorum ben, soruyorum: "Neden müslüman oldun?""Neden müslüman oldun?" "İlk defa içimde duygular, çocuğumu okuldan almaya gittiğim zaman, "İlk defa içimde duygular, çocuğumu okuldan almaya gittiğim zaman, müslümanların camiinden dînî mûsikî nameleri geliyordu, ilahi sesleri geliyordu,müslümanların camiinden dînî mûsikî nameleri geliyordu, ilahi sesleri geliyordu, o zaman içim de ısındı." diyor. Oradan İslâm'a bir sevgi hasıl olmuş içinde.o zaman içim de ısındı." diyor. Oradan İslâm'a bir sevgi hasıl olmuş içinde. Hani Avusturalyalı, İngiliz asıllı.Hani Avusturalyalı, İngiliz asıllı. "Ondan sonra Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'i rüyamda gördüm, "Ondan sonra Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'i rüyamda gördüm, bana 'kardeşim' diye hitap etti." diyor. Bak, arkadan gelenler nasıl öne geçiyor. bana 'kardeşim' diye hitap etti." diyor. Bak, arkadan gelenler nasıl öne geçiyor. Bir kere daha görmüş, ondan sonra da müslüman olmuş. Bir kere daha görmüş, ondan sonra da müslüman olmuş.

Muhterem kardeşlerim insanın annesinin, babasının müslüman olması yetmiyor. Muhterem kardeşlerim insanın annesinin, babasının müslüman olması yetmiyor. Kendisinin müslüman olması da yetmiyor. Bu Müslümanlığı devam ettirmek önemli. Kendisinin müslüman olması da yetmiyor. Bu Müslümanlığı devam ettirmek önemli. Elin adamı arkadan geliyor, Resûlullah Efendimiz'in "kardeşim" hitabına mazhar oluyor.Elin adamı arkadan geliyor, Resûlullah Efendimiz'in "kardeşim" hitabına mazhar oluyor. Müslüman oluyor, senden öne geçiyor.Müslüman oluyor, senden öne geçiyor. Sen de "Anam müslüman, babam müslüman, soyum müslüman,Sen de "Anam müslüman, babam müslüman, soyum müslüman, dedem şeyh efendiydi, babam vaizdi, hocaydı, imamdı, hafızdı.dedem şeyh efendiydi, babam vaizdi, hocaydı, imamdı, hafızdı. Ben dindar bir ailedendim, falancadandım…" diyorsun ama Ben dindar bir ailedendim, falancadandım…" diyorsun ama o şana layık hareket etmediğin için geride kalabiliyorsun.o şana layık hareket etmediğin için geride kalabiliyorsun. Allah elimizde olan nimetin kadrini, kıymetini bilmeyi nasip etsin. Allah elimizde olan nimetin kadrini, kıymetini bilmeyi nasip etsin.

Dün anlatıyorlar; çok güzel hattı olan meşhur bir hattat, mübarek bir şahıs vefat etmiş. Dün anlatıyorlar; çok güzel hattı olan meşhur bir hattat, mübarek bir şahıs vefat etmiş. Gelini soba tutuşturmuş, hat malzemesiyle. Başka şey yok muydu be kadın! Gelini soba tutuşturmuş, hat malzemesiyle. Başka şey yok muydu be kadın! O güzelim şeyler antika, kıymetli, çok kıymetli şeyler…O güzelim şeyler antika, kıymetli, çok kıymetli şeyler… Kadir bilmediğinden onlarla soba tutuşturmuş, mahvolmuş gitmiş bir cevher, mücevher.Kadir bilmediğinden onlarla soba tutuşturmuş, mahvolmuş gitmiş bir cevher, mücevher. Kıymetli bir malzeme, antika bir eşya, kıymeti bilinmeyince çöplüğe atılıyor, yakılıyor. Kıymetli bir malzeme, antika bir eşya, kıymeti bilinmeyince çöplüğe atılıyor, yakılıyor. Böyle acayip şeyler oluyor maalesef. Ama kıymeti bilinenlerde milyonlar, milyarlar ediyor, Böyle acayip şeyler oluyor maalesef. Ama kıymeti bilinenlerde milyonlar, milyarlar ediyor, müzayedelerde. Londra'da, bilmem nerde duyuyoruz "şu kadar paraya satıldı" diye. müzayedelerde. Londra'da, bilmem nerde duyuyoruz "şu kadar paraya satıldı" diye. Küçük dilimizi yutacağımız rakamlar çıkıyor. Bu kıymetli şeylerin en kıymetlisi İslâm, iman! Küçük dilimizi yutacağımız rakamlar çıkıyor. Bu kıymetli şeylerin en kıymetlisi İslâm, iman! Allah bu cevheri elden kaçırttırmasın, cahillik ettirip de kaptırtmasın! Allah bu cevheri elden kaçırttırmasın, cahillik ettirip de kaptırtmasın!

İkinci hadîs-i şerîfimiz; İkinci hadîs-i şerîfimiz;

İzâ reâ ehadüküm men fuddile aleyhi fi'l-halki İzâ reâ ehadüküm men fuddile aleyhi fi'l-halki rızki fe'l-yenzur ilâ men ve esfelü minhu mimmen hüve fuddile aleyhi. rızki fe'l-yenzur ilâ men ve esfelü minhu mimmen hüve fuddile aleyhi.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten İbn Hibban rivayet etmiş rahmetullahi aleyh. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten İbn Hibban rivayet etmiş rahmetullahi aleyh. Diyor ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde: Diyor ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde: "Sizden biriniz yaratılışta ve rızık yönünden kendisinden daha üstün olan bir kimseyi görünce…" "Sizden biriniz yaratılışta ve rızık yönünden kendisinden daha üstün olan bir kimseyi görünce…" Mesela şu daha boylu, poslu, yakışıklı, levent gibi, fidan gibi, selvi boylu filan, yüzü ay gibi, Mesela şu daha boylu, poslu, yakışıklı, levent gibi, fidan gibi, selvi boylu filan, yüzü ay gibi, güneş gibi, parası da pulu da çok! Kendisinden rızık bakımından dagüneş gibi, parası da pulu da çok! Kendisinden rızık bakımından da yaratılış bakımından da üstün birisini gördüğü zaman: Fe'l-yenzur ilâ men ve esfelü minhu. yaratılış bakımından da üstün birisini gördüğü zaman: Fe'l-yenzur ilâ men ve esfelü minhu. "Kendisinden daha aşağıda olana baksın." "Falanca da senden daha çirkin,"Kendisinden daha aşağıda olana baksın." "Falanca da senden daha çirkin, hastalığı var, daha fakir, evi yok…" Oraya baksın. Mimmen hüve fuddile aleyhi. hastalığı var, daha fakir, evi yok…" Oraya baksın. Mimmen hüve fuddile aleyhi. "Ötekisine bakmak yerine, kendisinden daha aşağı baksın." Neden? "Ötekisine bakmak yerine, kendisinden daha aşağı baksın." Neden?

İnsan kuzuysa şeytan insanın kurdudur. Onu parçalamak ister, etrafında dolanır,İnsan kuzuysa şeytan insanın kurdudur. Onu parçalamak ister, etrafında dolanır, fırsatı buldu mu atlar, boğazını ısırır, kanını döker. Boğar, parçalar, yer. İnsanı yiyen, fırsatı buldu mu atlar, boğazını ısırır, kanını döker. Boğar, parçalar, yer. İnsanı yiyen, mânevî bakımdan paramparça eden, perişan eden ne? Şeytan. mânevî bakımdan paramparça eden, perişan eden ne? Şeytan. İnsanı parçalamak için mahvetmek için fırsat arar. Nasıl fırsat arar? İnsanı parçalamak için mahvetmek için fırsat arar. Nasıl fırsat arar?

Her fırsatı arar. Çünkü sen yenisin. Bu dünyaya geleli otuz sene, kırk sene, Her fırsatı arar. Çünkü sen yenisin. Bu dünyaya geleli otuz sene, kırk sene, elli sene olmuş. O Hz. Âdem atamızdan beri insanları aldatmakla meşgul. Usta,elli sene olmuş. O Hz. Âdem atamızdan beri insanları aldatmakla meşgul. Usta, tecrübeli, hain… Her şeyi biliyor, insanların huyunu, hâlini biliyor, yaşını biliyor,tecrübeli, hain… Her şeyi biliyor, insanların huyunu, hâlini biliyor, yaşını biliyor, duygularını biliyor. Neresinden saldıracağını, neresinden ısıracağını biliyor. duygularını biliyor. Neresinden saldıracağını, neresinden ısıracağını biliyor. Neresinden koparacağını, yıkacağını yere biliyor. Gelir sana der ki;Neresinden koparacağını, yıkacağını yere biliyor. Gelir sana der ki; "Ya işte bak, Allah seni böyle yaratmış. Yani ne? Niye böyle? Hadi Allah'a âsi ol,"Ya işte bak, Allah seni böyle yaratmış. Yani ne? Niye böyle? Hadi Allah'a âsi ol, hadi isyan et, hadi inkara yönel, hadi şöyle yap, hadi böyle yap!" hadi isyan et, hadi inkara yönel, hadi şöyle yap, hadi böyle yap!" Çeşitli duyguları insanın içine atar. Çeşitli duyguları insanın içine atar.

Allahu Teâlâ hazretleri, insanları birbirlerinden farklı yaratmıştır.Allahu Teâlâ hazretleri, insanları birbirlerinden farklı yaratmıştır. Rızık bakımından da farklıdır, yaratılış bakımından da farklıdır, yaş bakımından da farklıdır,Rızık bakımından da farklıdır, yaratılış bakımından da farklıdır, yaş bakımından da farklıdır, kader bakımından da değişiktir. Bunlar imtihan sorularının değişik çıkması gibidir. kader bakımından da değişiktir. Bunlar imtihan sorularının değişik çıkması gibidir. Aynı soru sorulmaz talebeye. Her talebeye göre başka imtihan çıkar. Aynı soru sorulmaz talebeye. Her talebeye göre başka imtihan çıkar. O duruma göre bir insan güzel kulluk yaparsa en yüksek mertebeye çıkar.O duruma göre bir insan güzel kulluk yaparsa en yüksek mertebeye çıkar. O duruma göre bir insan yanlış işler yaparsa en aşağı mertebeye iner.O duruma göre bir insan yanlış işler yaparsa en aşağı mertebeye iner. İsterse güzeller güzeli olsun, cehennemin dibini boylar. İsterse çirkinler çirkini olsun, İsterse güzeller güzeli olsun, cehennemin dibini boylar. İsterse çirkinler çirkini olsun, güzel huyu sayesinde Cennet-i Firdevs'e, Cennet-i Âlâ'ya gider. Davranışlarına göre, güzel huyu sayesinde Cennet-i Firdevs'e, Cennet-i Âlâ'ya gider. Davranışlarına göre, imtihanı başarmasına göre... Onun için şeytanın böyle bir aldatması, kışkırtması, fışkırtması, imtihanı başarmasına göre... Onun için şeytanın böyle bir aldatması, kışkırtması, fışkırtması, körüklemesi ve tahrik etmesine karşı ne yapacak? körüklemesi ve tahrik etmesine karşı ne yapacak?

Peygamber Efendimiz diyor; bir de aşağıya bak, bu tarafa bak bakalım.Peygamber Efendimiz diyor; bir de aşağıya bak, bu tarafa bak bakalım. Manzaranın, madalyanın bir de öbür tarafına bak bakalım. Manzaranın, madalyanın bir de öbür tarafına bak bakalım. Senden nice nice nice daha aşağı durumda insanlar var. Senden nice nice nice daha aşağı durumda insanlar var. Bak seni Allah ortada yaratmış hiç olmazsa. Yüksekler de var ama aşağılar da var. Bak seni Allah ortada yaratmış hiç olmazsa. Yüksekler de var ama aşağılar da var. Aşağılardakileri düşün, fakirleri, yoksulları, hastaları düşün. Aşağılardakileri düşün, fakirleri, yoksulları, hastaları düşün.

Hele hele insan hastaneye gitti mi hakikaten hamd ediyor, şükrediyor hâline. Hele hele insan hastaneye gitti mi hakikaten hamd ediyor, şükrediyor hâline. İnsanın bin bir türlü âzâsı var. Milyonlarca, milyarlarca hücresi var.İnsanın bin bir türlü âzâsı var. Milyonlarca, milyarlarca hücresi var. Bir yerinde bir sakatlık olabilir, bu koca makine, koca fabrika, bir âlem, Bir yerinde bir sakatlık olabilir, bu koca makine, koca fabrika, bir âlem, insan vücudu bir yerinde bir arıza olabilir. Elhamdülillah, çok şükür yaşıyoruz, insan vücudu bir yerinde bir arıza olabilir. Elhamdülillah, çok şükür yaşıyoruz, sağız, salimiz, kıymetini anlıyoruz. Sıhhatin kıymetini hastanın yanında, sağız, salimiz, kıymetini anlıyoruz. Sıhhatin kıymetini hastanın yanında, bir lokma ekmeğin kıymetini açların yanında anlıyoruz. Bosna'daki, Hersek'teki o kardeşlerimiz, bir lokma ekmeğin kıymetini açların yanında anlıyoruz. Bosna'daki, Hersek'teki o kardeşlerimiz, o kadınlar sokaklarda bir lokma ekmek diye dileniyorlar. Açlık bir yandan, o kadınlar sokaklarda bir lokma ekmek diye dileniyorlar. Açlık bir yandan, soğuk bir yandan, ölüm korkusu bir yandan, hakaret bir yandan, tecavüz bir yandan,soğuk bir yandan, ölüm korkusu bir yandan, hakaret bir yandan, tecavüz bir yandan, ırza, namusa tasallut bir taraftan. Bak ne kadar zor durumda olan var. ırza, namusa tasallut bir taraftan. Bak ne kadar zor durumda olan var.

Allah kurtarsın, Allah yardımcı olsun. Bize de Allah, onlara yardımcı olmak, Allah kurtarsın, Allah yardımcı olsun. Bize de Allah, onlara yardımcı olmak, imdatlarına yetişmeyi nasip etsin. Azîzün Zü'ntikam olan Rabbü'l-âlemîn, imdatlarına yetişmeyi nasip etsin. Azîzün Zü'ntikam olan Rabbü'l-âlemîn, zalimlerden intikamını alsın, kâtilleri maktul eylesin. Zalimleri kahreylesin, zalimlerden intikamını alsın, kâtilleri maktul eylesin. Zalimleri kahreylesin, mazlumları halas eylesin, esirlere hürriyetlerini iade eylesin. Mallarının, evlerinin,mazlumları halas eylesin, esirlere hürriyetlerini iade eylesin. Mallarının, evlerinin, barklarının başına sağlimen dönmelerini nasip etsin. barklarının başına sağlimen dönmelerini nasip etsin.

Demek ki bir ilaç tavsiye edildi burada. Her şeyin hikmeti vardır. Demek ki bir ilaç tavsiye edildi burada. Her şeyin hikmeti vardır. "Sen öyle yukarılara bakıp da kafanı bozma, aşağılara bak, daha beterlerini düşün, "Sen öyle yukarılara bakıp da kafanı bozma, aşağılara bak, daha beterlerini düşün, dengeni bul." demiş oluyor Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz. dengeni bul." demiş oluyor Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz. İnsanın şükrünün artması, hamdinin artması çok güzeldir, İnsanın şükrünün artması, hamdinin artması çok güzeldir, Allah'ın en sevdiği işlerden birisi kulun hamd edici kul olmasıdır. En faziletli kul kimlerdir? Allah'ın en sevdiği işlerden birisi kulun hamd edici kul olmasıdır. En faziletli kul kimlerdir?

Hammâddûn, yani "çok hamd ediciler." "Çok şükür ya Rabbi, elhamdülillah ya Rabbi, Hammâddûn, yani "çok hamd ediciler." "Çok şükür ya Rabbi, elhamdülillah ya Rabbi, ne mutlu bana ya Rabbi, şunu da verdin ya Rabbi…" filan işte. ne mutlu bana ya Rabbi, şunu da verdin ya Rabbi…" filan işte.

Böyle çok hamd edici kulları Allah çok seviyor. Hatta onları cennette hammâdlara,Böyle çok hamd edici kulları Allah çok seviyor. Hatta onları cennette hammâdlara, çok hamdedicilere mahsus ev, diye ayrı, müstesna makamlar, yerler ihsan edecek. çok hamdedicilere mahsus ev, diye ayrı, müstesna makamlar, yerler ihsan edecek.

Onun için Allah'a şükretmeyi öğrenelim. Daha doğrusu etrafımızdaki,Onun için Allah'a şükretmeyi öğrenelim. Daha doğrusu etrafımızdaki, gark olduğumuz milyarlarca nimeti sezelim, fark edelim. Fark etmeden yaşıyoruz, gark olduğumuz milyarlarca nimeti sezelim, fark edelim. Fark etmeden yaşıyoruz, sonra da kızıyoruz küçücük bir şey olduğu zaman, ayağımıza bir diken battığı zaman,sonra da kızıyoruz küçücük bir şey olduğu zaman, ayağımıza bir diken battığı zaman, milyonlarca lütfu görmüyoruz da. Küçücük bir imtihanda, şeytana uyup ayağımızı kaydırırsak, milyonlarca lütfu görmüyoruz da. Küçücük bir imtihanda, şeytana uyup ayağımızı kaydırırsak, yoldan çıkarsak olmaz. Hamd etmeyi, şükretmeyi, nimetleri fark etmeyi öğrenmeliyiz.yoldan çıkarsak olmaz. Hamd etmeyi, şükretmeyi, nimetleri fark etmeyi öğrenmeliyiz. Ne güzel söylüyor Şeyh Sâdî Gülistan'ının başında: "Her bir nefes ki insan onu içine çeker, Ne güzel söylüyor Şeyh Sâdî Gülistan'ının başında: "Her bir nefes ki insan onu içine çeker, hayatını uzatır, her bir nefes ki insan onu dışına verir, içini ferahlatır, hayatını uzatır, her bir nefes ki insan onu dışına verir, içini ferahlatır, içine çektiği nefes hayatını uzatır, dışarı verdiği nefes içini ferahlatır. içine çektiği nefes hayatını uzatır, dışarı verdiği nefes içini ferahlatır. Ağzını burnunu kapatsalar nefes alamasa tekmelenir, Ağzını burnunu kapatsalar nefes alamasa tekmelenir, ağzını burnunu kapatsalar aldığı nefesi veremese gene tekmelenir." ağzını burnunu kapatsalar aldığı nefesi veremese gene tekmelenir."

Almak da nimet, vermek de nimet. Alamamak da zahmet, verememek de zahmet.Almak da nimet, vermek de nimet. Alamamak da zahmet, verememek de zahmet. O halde sırf bir nefeste iki tane nimet var. Her nimete de şükretmek lazım.O halde sırf bir nefeste iki tane nimet var. Her nimete de şükretmek lazım. Madem nimettir bunun ücreti, karşılığı şükretmek, hamd etmek.Madem nimettir bunun ücreti, karşılığı şükretmek, hamd etmek. Bir nefeste böyle iki tane nimet olursa, daha başka göz, kulak nimeti, sıhhat, afiyet nimeti,Bir nefeste böyle iki tane nimet olursa, daha başka göz, kulak nimeti, sıhhat, afiyet nimeti, evlat nimeti, mal mülk nimeti, ekmek nimeti, meyve, tatlı, sütlü nimeti, bin bir çeşit nimetler var.evlat nimeti, mal mülk nimeti, ekmek nimeti, meyve, tatlı, sütlü nimeti, bin bir çeşit nimetler var. Bunları anlayacağız ve hamd edeceğiz. Seveceğiz Rabbimiz'i, Bunları anlayacağız ve hamd edeceğiz. Seveceğiz Rabbimiz'i, verdiği nimetlere karşı içimizde şükür duygusu, şükran duygusu kuvvetlenecek, verdiği nimetlere karşı içimizde şükür duygusu, şükran duygusu kuvvetlenecek, Rabbimiz'i seveceğiz, Rabbimiz'e müteşekkir olacağız. Ne güzel söylüyor söyleyen: Rabbimiz'i seveceğiz, Rabbimiz'e müteşekkir olacağız.

Ne güzel söylüyor söyleyen:

Hoştur bana senden gelen. Ne yaparsan hoş yâ Rabbi. Ne noktaya gelmiş: Hoştur bana senden gelen.

Ne yaparsan hoş yâ Rabbi.

Ne noktaya gelmiş:

Mevlam görelim neyler, Neylerse güzel eyler. Mevlam görelim neyler,

Neylerse güzel eyler.

Neylerse güzel eyler diyor, yani açık bono veriyor. Neylerse güzel! Neylerse güzel eyler diyor, yani açık bono veriyor. Neylerse güzel!

Gelse Celâli'nden cefâ Yahut Cemâli'nden vefâ İkisi de câna safâ. Gelse Celâli'nden cefâ

Yahut Cemâli'nden vefâ

İkisi de câna safâ.

Celâli'nden cefa gelse ya Rabbi, senin takdirinden, Cemâli'nden vefa gelse, Celâli'nden cefa gelse ya Rabbi, senin takdirinden, Cemâli'nden vefa gelse, güzelliklere ersem ikisi de cana safa. Lütfun da hoş kahrın da hoş. güzelliklere ersem ikisi de cana safa.

Lütfun da hoş kahrın da hoş.

Adamlar yüksek insanlar maşaallah. Büyük adamlar. Her şeyi, Adamlar yüksek insanlar maşaallah. Büyük adamlar. Her şeyi, her şeydeki güzelliği anlayabiliyorlar. Biz de biraz yükselelim, biz de biraz ilerleyelim, her şeydeki güzelliği anlayabiliyorlar. Biz de biraz yükselelim, biz de biraz ilerleyelim, anlayalım. Yedinci hadîs-i şerîf, üçüncü bizim okuduklarımızdan: anlayalım.

Yedinci hadîs-i şerîf, üçüncü bizim okuduklarımızdan:

İzâ reayte'n-nâse kad meracet uhûduhüm ve haffet emânâtühüm ve kânû hâkezâİzâ reayte'n-nâse kad meracet uhûduhüm ve haffet emânâtühüm ve kânû hâkezâ ve şebbeke beyne enâmilihi fe'lzem beyteke ve'mlik aleyke lisaneke ve şebbeke beyne enâmilihi fe'lzem beyteke ve'mlik aleyke lisaneke ve huz mâ ta'rifü ve da' mâ tünkirü ve aleyke bi-hâssati emri nefsike ve da' anke emre'l-âmmeti. ve huz mâ ta'rifü ve da' mâ tünkirü ve aleyke bi-hâssati emri nefsike ve da' anke emre'l-âmmeti.

Abdullah b. Amr İbni'l-Âs radıyallahu anh rivayet etmiş Peygamber Efendimiz'den. Abdullah b. Amr İbni'l-Âs radıyallahu anh rivayet etmiş Peygamber Efendimiz'den.

Buyuruyor ki Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem bugünün bu üçüncü hadîs-i şerîfinde: Buyuruyor ki Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem bugünün bu üçüncü hadîs-i şerîfinde:

İzâ reayte'n-nâse kad meracet uhûduhüm. "İnsanlara baktığın zaman ahitleri bozulmuş görürsen, İzâ reayte'n-nâse kad meracet uhûduhüm. "İnsanlara baktığın zaman ahitleri bozulmuş görürsen, ahitlerine riayet etmediklerini görürsen." Ve haffet emânâtühüm. "Emanetlerin ahitlerine riayet etmediklerini görürsen." Ve haffet emânâtühüm. "Emanetlerin hafife alındığını görürsen…" Ahdine riayet etmiyor, anlaşmasını, sözünü çiğniyor,hafife alındığını görürsen…" Ahdine riayet etmiyor, anlaşmasını, sözünü çiğniyor, emanete de hıyanet ediyor, riayet etmiyor, insanları bu durumda görürsen; emanete de hıyanet ediyor, riayet etmiyor, insanları bu durumda görürsen; ve kânû hâkezâ ve şebbeke beyne enâmilihi. "Elini böyle, birbirlerine kilitleyerek ve kânû hâkezâ ve şebbeke beyne enâmilihi. "Elini böyle, birbirlerine kilitleyerek insanları böyle görürsen ama bundan maksadı, haddini hududunu bilmeyip herkes birbirine dalmış, insanları böyle görürsen ama bundan maksadı, haddini hududunu bilmeyip herkes birbirine dalmış, birbirinin hakkını hukukunu çiğniyor, karma karışık olmuşlar. Birbirlerine girmişler, birbirinin hakkını hukukunu çiğniyor, karma karışık olmuşlar. Birbirlerine girmişler, hırsla, kavgayla, gürültüyle, haklarını hukuklarını çiğneyerek öyle birbirlerini girmişken görürsen hırsla, kavgayla, gürültüyle, haklarını hukuklarını çiğneyerek öyle birbirlerini girmişken görürsen insanları," Fe'lzem beyteke. "Evini tercih et, evine gir, evinde dur!" Ve'mlik aleyke lisaneke.. insanları," Fe'lzem beyteke. "Evini tercih et, evine gir, evinde dur!" Ve'mlik aleyke lisaneke.. "Ve diline sahip ol. Kendi dilini tut." Dedikodulara, fitnelere, fesatlara karıştırma kendini. "Ve diline sahip ol. Kendi dilini tut." Dedikodulara, fitnelere, fesatlara karıştırma kendini. Ve huz mâ ta'rifü. "Aklın ve şeriatin güzel gördüğü işleri yap!" Ve da' mâ tünkirü.Ve huz mâ ta'rifü. "Aklın ve şeriatin güzel gördüğü işleri yap!" Ve da' mâ tünkirü. "Aklın ve şeriatın güzel görmediği işleri yapma!" Emr-i mâruf nehy-i münker"Aklın ve şeriatın güzel görmediği işleri yapma!" Emr-i mâruf nehy-i münker dediğimiz gibi îfâ-yı mâruf ve terk-i münker ile vaktini geçir. İyi olanı yap,dediğimiz gibi îfâ-yı mâruf ve terk-i münker ile vaktini geçir. İyi olanı yap, kötü olanı yapma! Ve aleyke bi-hâssati emri nefsike. "Kendi nefsinin, zâtının, kötü olanı yapma! Ve aleyke bi-hâssati emri nefsike. "Kendi nefsinin, zâtının, kişiliğinin işleriyle meşgul ol." Ve da' anke emre'l-âmmeti. kişiliğinin işleriyle meşgul ol." Ve da' anke emre'l-âmmeti. "Umumun işi ile meşgul olma, çekil kenara." Çünkü laf dinlemeyecek hâle gelmişler,"Umumun işi ile meşgul olma, çekil kenara." Çünkü laf dinlemeyecek hâle gelmişler, kendileri hak yoldan çıkmışlar. O zaman kendini kurtarmaya bak, kendi işine bak, buyurmuş oluyor. kendileri hak yoldan çıkmışlar. O zaman kendini kurtarmaya bak, kendi işine bak, buyurmuş oluyor.

Buna benzer hâller ve fitneler ve kavgalar ve cidaller, cenkler İslâm tarihini oluşturur.Buna benzer hâller ve fitneler ve kavgalar ve cidaller, cenkler İslâm tarihini oluşturur. Her zaman her yerde olabilir, oluyor. İleriye doğru da olabilecektir. Her zaman her yerde olabilir, oluyor. İleriye doğru da olabilecektir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz toplumu düzeltme imkânı kalmadığı zamandaPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz toplumu düzeltme imkânı kalmadığı zamanda fitneye karışmamayı, kenarda durmayı tavsiye ediyor. İşin içinden fiilen taraf olarak kavgaya,fitneye karışmamayı, kenarda durmayı tavsiye ediyor. İşin içinden fiilen taraf olarak kavgaya, gürültüye girmemeyi tavsiye ediyor. gürültüye girmemeyi tavsiye ediyor.

Müslümanın müslümana kanı, malı, canı, ırzı, namusu haramdır! Müslümanın müslümana kanı, malı, canı, ırzı, namusu haramdır! Bunlara müslüman tecavüz edemez. Aleyhinde konuşamaz, yumruk vuramaz, kanını akıtamaz, Bunlara müslüman tecavüz edemez. Aleyhinde konuşamaz, yumruk vuramaz, kanını akıtamaz, dedikodusunu yapamaz, dil uzatamaz, malını alamaz, çar çur edemez, namusuna yan bakamaz!dedikodusunu yapamaz, dil uzatamaz, malını alamaz, çar çur edemez, namusuna yan bakamaz! Hepsi haram, yapmaması lazım.Hepsi haram, yapmaması lazım. Bunlar olmuyor. Düzeltmek de mümkün olmuyor, o zaman taraf olma! Bunlar olmuyor. Düzeltmek de mümkün olmuyor, o zaman taraf olma! İnsanlar yapıyorsa sen yapma hiç olmazsa. İnsanlar yapıyorsa sen yapma hiç olmazsa. Kavganın, gürültünün içinde sen rol alıp da başını belaya sokma! Kavganın, gürültünün içinde sen rol alıp da başını belaya sokma! Günahlara dalma, kenara çekil diyor.Günahlara dalma, kenara çekil diyor. Müslümanın müslümana hiçbir şekilde zarar vermesi uygun olmaz. Müslümanın müslümana hiçbir şekilde zarar vermesi uygun olmaz.

Hatta öyle hadîs-i şerîfler var ki; birisi gelse, sana evine çekil diyor bir kere, Hatta öyle hadîs-i şerîfler var ki; birisi gelse, sana evine çekil diyor bir kere, evine gelse seni öldürmeye kalksın diyor. evine gelse seni öldürmeye kalksın diyor. Müslüman, müslümana!Müslüman, müslümana! Hani Hz.Osman Efendimiz radıyallahu anh Kur'an okurken evi basılıp şehit edildi biliyorsunuz. Hani Hz.Osman Efendimiz radıyallahu anh Kur'an okurken evi basılıp şehit edildi biliyorsunuz.

Üçüncü halife, Peygamber Efendimiz'in damadı, iki kızını verdiği mübarek, Üçüncü halife, Peygamber Efendimiz'in damadı, iki kızını verdiği mübarek, Aşere-i Mübeşşere'den, cennetlik Hz. Osmân-ı Zinnûreyn'in ömrü nasıl bitti? Aşere-i Mübeşşere'den, cennetlik Hz. Osmân-ı Zinnûreyn'in ömrü nasıl bitti?

Kur'ân-ı Kerîm okuyordu, evini sardılar, kapıdan bacadan girdiler, camdan girdiler. Kur'ân-ı Kerîm okuyordu, evini sardılar, kapıdan bacadan girdiler, camdan girdiler. Kur'an okurken vurdular, kanları Kur'ân-ı Kerîm'in üstüne fışkırdı. Kur'an okurken vurdular, kanları Kur'ân-ı Kerîm'in üstüne fışkırdı. Belki okuduğu Kur'ân-ı Kerîm şimdi müzede. Kur'an okurken şehit ettiler. Belki okuduğu Kur'ân-ı Kerîm şimdi müzede. Kur'an okurken şehit ettiler. Kalk, kalkışmadı, cevap vermedi Hz. Osmân-ı Zinnûreyn. Neden? Kalk, kalkışmadı, cevap vermedi Hz. Osmân-ı Zinnûreyn.

Neden?

Peygamber Efendimiz diyor ki; "Birisi gelse, sana silah kaldırsa, sen ona kaldırma." Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Birisi gelse, sana silah kaldırsa, sen ona kaldırma."

Hz. Âdem'in hayırlı evladı gibi ol. Öldüren evladı gibi olma, mazlum evladı gibi ol. Hz. Âdem'in hayırlı evladı gibi ol. Öldüren evladı gibi olma, mazlum evladı gibi ol.

Bu kadar önemli. "Müslüman müslümana silah alıp da karşı karşıya gelirse, Bu kadar önemli.

"Müslüman müslümana silah alıp da karşı karşıya gelirse,
öldüren de öldürülen de cehennemdedir." buyuruyor. öldüren de öldürülen de cehennemdedir." buyuruyor.

Bu da ne kadar korkunç bir hadîs-i şerîf, mânası insanı dehşete düşürüyor, korkutuyor. Bu da ne kadar korkunç bir hadîs-i şerîf, mânası insanı dehşete düşürüyor, korkutuyor.

Öldüren de cehennemde, öldürülen de cehennemde. Neden? Öldüren de cehennemde, öldürülen de cehennemde.

Neden?

Ötekisi de onu fırsat bulsaydı öldürecekti, çünkü silahını aldı karşısına geçti. Ötekisi de onu fırsat bulsaydı öldürecekti, çünkü silahını aldı karşısına geçti. Onun için müslüman müslümana silah çekmez.Onun için müslüman müslümana silah çekmez. Müslüman müslümanın ırzına yan bakmaz. Müslüman müslümanın ırzına yan bakmaz.

Camide beş vakit namaz kılıyor, hatta ezan okuyor. Tarlasının yanına gittik, Camide beş vakit namaz kılıyor, hatta ezan okuyor. Tarlasının yanına gittik, tapuda ve örfte işte iki ağacın ortasından hududun şöyle geçmesi lazım.tapuda ve örfte işte iki ağacın ortasından hududun şöyle geçmesi lazım. Şöyle kaydırmış hududu. Ne oluyorsun hoca efendi hayrola? Nerede kaldı senin hacılığın? Şöyle kaydırmış hududu. Ne oluyorsun hoca efendi hayrola? Nerede kaldı senin hacılığın? Niye böyle yamultuyorsun hududu? Hani sen camide namaz kılıyordun, hani ezan okuyordun? Niye böyle yamultuyorsun hududu? Hani sen camide namaz kılıyordun, hani ezan okuyordun? Niye bu hududu doğru tutmuyorsun da yamultuyorsun? Niye bu hududu doğru tutmuyorsun da yamultuyorsun? Kendi tarafını biraz fazla, bu taraftan yarım metre, bir metre daha çok almak haram değil mi?Kendi tarafını biraz fazla, bu taraftan yarım metre, bir metre daha çok almak haram değil mi? Müslüman kardeşinin malı haram değil mi? Haram. Niye harama tenezzül ediyorsun?Müslüman kardeşinin malı haram değil mi? Haram. Niye harama tenezzül ediyorsun? Bu tarafı sana yetmez mi? Yeter. Bu tarafı sana yetmez mi? Yeter. Ölümlü dünyada ne olacak hakkın olmayan şeyi alınca. Ne hakla?Ölümlü dünyada ne olacak hakkın olmayan şeyi alınca. Ne hakla? Hakkın olsa böyle yap ama hakkın olmayan şeyi ne diye hududu böyle yamulturuyorsun?Hakkın olsa böyle yap ama hakkın olmayan şeyi ne diye hududu böyle yamulturuyorsun? Tapu memuru gelecek kazığı gene buraya çakacak. Hırs, nefis ve şeytan insanı nasıl aldatıyor? Tapu memuru gelecek kazığı gene buraya çakacak. Hırs, nefis ve şeytan insanı nasıl aldatıyor? Tapu memuru düzeltecek ama o hududu çekerken ipi yarım metre bu tarafa kaydırıyor. Neden? Tapu memuru düzeltecek ama o hududu çekerken ipi yarım metre bu tarafa kaydırıyor.

Neden?

Şeytan aldatmış. Camide namaz kılıyor, ezan okuyor ama şeytanını yenememiş,Şeytan aldatmış. Camide namaz kılıyor, ezan okuyor ama şeytanını yenememiş, nefsini yenememiş. Malına el uzatamaz, canına kast edemez, namusuna yan bakamaz,nefsini yenememiş. Malına el uzatamaz, canına kast edemez, namusuna yan bakamaz, aleyhinde konuşamaz, gıybetini yapamaz. Koruyacak, kollayacak, sabredecek.aleyhinde konuşamaz, gıybetini yapamaz. Koruyacak, kollayacak, sabredecek. O el kaldırırsa, bu el kaldırmayacak. O silah çekse, bu silah çekmeyecek.O el kaldırırsa, bu el kaldırmayacak. O silah çekse, bu silah çekmeyecek. Bu kafa, bu zihniyet, bu anlayış, bu güzel durum müslümanlar arasında olsaydı Bu kafa, bu zihniyet, bu anlayış, bu güzel durum müslümanlar arasında olsaydı İran'la Irak savaşır mıydı? Kuveyt'le Irak savaşır mıydı? İran'la Irak savaşır mıydı? Kuveyt'le Irak savaşır mıydı? Bizim Güneydoğu Anadolu'daki bu üzücü olaylar olur muydu? Bizim Güneydoğu Anadolu'daki bu üzücü olaylar olur muydu? Kan davaları olur muydu? O, onu basıyor, o onu öldürüyor, bu bunu öldürüyor. Kan davaları olur muydu? O, onu basıyor, o onu öldürüyor, bu bunu öldürüyor. Demek ki başımıza gelen felaketler, musibetler, cezalar, üzüntüler, sıkıntılar nedenmiş? Demek ki başımıza gelen felaketler, musibetler, cezalar, üzüntüler, sıkıntılar nedenmiş?

Müslümanlığı tam anlayamamak ve tam uygulayamamaktan. Neden o kan davası güdüyor? Müslümanlığı tam anlayamamak ve tam uygulayamamaktan.

Neden o kan davası güdüyor?

Milletin büyük reaksiyonu olsa, bırakacak, Allah'a havale edecek. Reaksiyon yok! Milletin büyük reaksiyonu olsa, bırakacak, Allah'a havale edecek. Reaksiyon yok! Millet alkışlıyor, millet uygun görüyor, anneler, akrabalar uygun görüyor.Millet alkışlıyor, millet uygun görüyor, anneler, akrabalar uygun görüyor. "O senin babanı öldürdü, sen de onu ara, bul, nerede öldürürsen öldür." "O senin babanı öldürdü, sen de onu ara, bul, nerede öldürürsen öldür." Onu bulamazsan onun akrabasından birini öldür. Onun suçu yok ki!Onu bulamazsan onun akrabasından birini öldür. Onun suçu yok ki! Yok, öldür gene. Babanın kanı yerde kalmasın, git öldür. Öyle yetiştiriyor. Yok, öldür gene. Babanın kanı yerde kalmasın, git öldür. Öyle yetiştiriyor. Soyadı alıyor Öcal, Hınçal, Öcalan, yani öyle yetiştiriyor. Soyadı alıyor Öcal, Hınçal, Öcalan, yani öyle yetiştiriyor.

Sırplar, yaptıklarına bak, nerede insanlık? Nerede dindarlık? Nerede Hıristiyanlık? Sırplar, yaptıklarına bak, nerede insanlık? Nerede dindarlık? Nerede Hıristiyanlık? Hangi din bunu yapar? Küçük çocukları bile hamile bırakmışlar. Hangi din bunu yapar? Küçük çocukları bile hamile bırakmışlar. Hangi din, hangi iman, hangi vicdan, hangi mantık bu işe razı gelir, müsaade eder,Hangi din, hangi iman, hangi vicdan, hangi mantık bu işe razı gelir, müsaade eder, fetva verir, yapabilirsin der? Demez!fetva verir, yapabilirsin der? Demez! Demek ki cihanın çektiği sıkıntılar Müslümanlıktan uzaklıktan,Demek ki cihanın çektiği sıkıntılar Müslümanlıktan uzaklıktan, Müslümanlığa erişememekten, Müslümanlığa aşina olmamaktan ve Müslümanlığı yaşamamaktan oluyor. Müslümanlığa erişememekten, Müslümanlığa aşina olmamaktan ve Müslümanlığı yaşamamaktan oluyor. Biz de yaşamıyorsak bizim de ailedeki, toplumumuzdaki bela ondan oluyor. Biz de yaşamıyorsak bizim de ailedeki, toplumumuzdaki bela ondan oluyor.

Müslümanlık düşman mı? Bazılarına göre düşman. Ödleri patlıyor İslâm'dan. Müslümanlık düşman mı?

Bazılarına göre düşman. Ödleri patlıyor İslâm'dan.
Ödleri patlıyor Müslümanlık deyince. Ödleri patlıyor. Ödleri patlıyor Müslümanlık deyince. Ödleri patlıyor.

Eyvah içki içemeyeceğim, eyvah zinâ edemeyeceğim, eyvah kumar oynamayacağım, Eyvah içki içemeyeceğim, eyvah zinâ edemeyeceğim, eyvah kumar oynamayacağım, eyvah açık gezemeyeceğim, aman Müslümanlık olmasın! eyvah açık gezemeyeceğim, aman Müslümanlık olmasın!

Olmaz ama bunun belasını sen bile çekersin. Olmaz ama bunun belasını sen bile çekersin.

Şimdi bak Güneydoğu Anadolu'ya kalkıp seyahate gidebilir misiniz? Şimdi bak Güneydoğu Anadolu'ya kalkıp seyahate gidebilir misiniz?

Gidemez, korkar herkes. Gece oralarda kalabilir misiniz? Kalamazsınız. Neden? Gidemez, korkar herkes. Gece oralarda kalabilir misiniz?

Kalamazsınız.

Neden?

Bir kere denge bozuldu mu, kurunun yanında yaş da yanar.Bir kere denge bozuldu mu, kurunun yanında yaş da yanar. Herkes çeker cezasını, herkes belasına uğrar.Herkes çeker cezasını, herkes belasına uğrar. Belki bu felaketleri kışkırtan insanlardan şimdi bazıları cezasını çekiyor, kendileri öldürülüyor.Belki bu felaketleri kışkırtan insanlardan şimdi bazıları cezasını çekiyor, kendileri öldürülüyor. İlk başta kışkırttılar. İslâm'ın aleyhinde, şöyle yaptılar böyle yaptılar… İlk başta kışkırttılar. İslâm'ın aleyhinde, şöyle yaptılar böyle yaptılar…

O bakımdan her şeyimizi İslâm'a uydurmamız gerekiyor, öyle fitnelerin içine girmememiz gerekiyor, O bakımdan her şeyimizi İslâm'a uydurmamız gerekiyor, öyle fitnelerin içine girmememiz gerekiyor, fitnelerden uzak durmamız gerekiyor. fitnelerden uzak durmamız gerekiyor. Hatta bir adım daha, bak bize ters geliyor, damarımıza dokunuyor. Hatta bir adım daha, bak bize ters geliyor, damarımıza dokunuyor.

Ebû Bekir Sıddîk Efendimiz kim? Ebû Bekir Sıddîk Efendimiz kim?

Radıyallahu anh, başımızın tâcı, Peygamber Efendimiz'in kayın pederi, Radıyallahu anh, başımızın tâcı, Peygamber Efendimiz'in kayın pederi, kabirde kabir arkadaşı, mağarada mağara arkadaşı, hicrette hicret arkadaşı. kabirde kabir arkadaşı, mağarada mağara arkadaşı, hicrette hicret arkadaşı. Malını Peygamber Efendimiz'e vermiş, kızını Peygamber Efendimiz'e vermiş, Malını Peygamber Efendimiz'e vermiş, kızını Peygamber Efendimiz'e vermiş, canını Peygamber Efendimiz'in yoluna siper etmiş. canını Peygamber Efendimiz'in yoluna siper etmiş. Mübarek bir insan, Ebû Bekir Sıddîk Efendimiz. Mübarek bir insan, Ebû Bekir Sıddîk Efendimiz.

Çok iyi bir insan yani değil mi? Çok iyi bir insan yani değil mi?

İyi olduğunu herkes biliyor, hadîs-i şerîfle, âyet-i kerîmeyle faziletleri sabit olan bir büyük sahabi.İyi olduğunu herkes biliyor, hadîs-i şerîfle, âyet-i kerîmeyle faziletleri sabit olan bir büyük sahabi. Birisi kalkmış aleyhinde konuşuyor. Atıyor, tutuyor, bağırıyor, çağırıyor, hakaret ediyor filan.Birisi kalkmış aleyhinde konuşuyor. Atıyor, tutuyor, bağırıyor, çağırıyor, hakaret ediyor filan. Ebû Bekir Sıddîk Efendimiz de böyle duruyor Peygamber Efendimiz'in yanında.Ebû Bekir Sıddîk Efendimiz de böyle duruyor Peygamber Efendimiz'in yanında. Peygamber Efendimiz'e bakıyor, şöyle duruyor. Peygamber Efendimiz'e bakıyor, şöyle duruyor. Müşrik herif hakaret ediyor Ebû Bekir Sıddîk Efendimiz'e, o da duruyor. Müşrik herif hakaret ediyor Ebû Bekir Sıddîk Efendimiz'e, o da duruyor. Dayanamamış, düşünmüş taşınmış, cevap vermeye kalkmış. Dayanamamış, düşünmüş taşınmış, cevap vermeye kalkmış.

Müşrikin ithamına cevap veriyor. Haksızsın öyle değil filan diyecek. Müşrikin ithamına cevap veriyor. Haksızsın öyle değil filan diyecek. Hemen Peygamber Efendimiz oradan kalkmış, gitmeye başlamış.Hemen Peygamber Efendimiz oradan kalkmış, gitmeye başlamış. O da hemen Peygamber Efendimiz'in arkasından yürüyor, diyor ki;O da hemen Peygamber Efendimiz'in arkasından yürüyor, diyor ki; "Anam, babam sana feda olsun ey Allah'ın Resûlü! Seni kıracak bir şey yapmak istemedim. "Anam, babam sana feda olsun ey Allah'ın Resûlü! Seni kıracak bir şey yapmak istemedim. Üzdüm mü seni? Cevap vermem ona biraz karşılık olsun diye,Üzdüm mü seni? Cevap vermem ona biraz karşılık olsun diye, haksız şeyler söylüyor, müdafaa ettim." haksız şeyler söylüyor, müdafaa ettim." "Yok! Sen susarken bir melek senin namına ona cevap veriyordu."Yok! Sen susarken bir melek senin namına ona cevap veriyordu. Ama sen konuşmaya başlayınca melek gitti, şeytan geldi.Ama sen konuşmaya başlayınca melek gitti, şeytan geldi. Şeytan gelince ben onun için duramadım orada, ondan kalktım." diyor.Şeytan gelince ben onun için duramadım orada, ondan kalktım." diyor. Melek nasıl cevap verir, sesini duymuyoruz, o herif de duymaz. O alçak duyar mı? Melek nasıl cevap verir, sesini duymuyoruz, o herif de duymaz. O alçak duyar mı?

Meleğin sesini duyacak adam olsa zaten o lafı söylemez. Duymaz.Meleğin sesini duyacak adam olsa zaten o lafı söylemez. Duymaz. Ama meleğin müdafası kim bilir nasıl oluyorsa oluyor işte, bir türlü oluyordu.Ama meleğin müdafası kim bilir nasıl oluyorsa oluyor işte, bir türlü oluyordu. Kim bilir ne olacak o herif. Demek ki tenezzül etmemek,Kim bilir ne olacak o herif. Demek ki tenezzül etmemek, Ebû Bekir Sıddîk Efendimiz'e saldıran bir kimse bu müşrik.Ebû Bekir Sıddîk Efendimiz'e saldıran bir kimse bu müşrik. Bizim mü'minler birbirleriyle dalaşıyor, mü'minler birbirlerine girmişler.Bizim mü'minler birbirleriyle dalaşıyor, mü'minler birbirlerine girmişler. O zaman fitnede rol alma, kendin kenara çekil, sakın o orada şey yapma O zaman fitnede rol alma, kendin kenara çekil, sakın o orada şey yapma çünkü haklı sandığın zaman bile haksızlık yapabilirsin, cezaya, belaya uğrarsın. çünkü haklı sandığın zaman bile haksızlık yapabilirsin, cezaya, belaya uğrarsın.

Hatta böyle haksızlık yapılan yerde Efendimiz durmamayı uygun görmüş, zulüm yapılmış bir yerde. Hatta böyle haksızlık yapılan yerde Efendimiz durmamayı uygun görmüş, zulüm yapılmış bir yerde. Orada durma hemen kaç. Neden? Zulüm yapıldığı için.Orada durma hemen kaç. Neden? Zulüm yapıldığı için. "Allah'ın belası inebilir oraya. Sen de altında kalırsın."Allah'ın belası inebilir oraya. Sen de altında kalırsın. Hemen orda durma, derhal kaç!" buyrulmuş.Hemen orda durma, derhal kaç!" buyrulmuş. Onun için bu işlere dikkat edelim, fitneye hiç karışmayalım.Onun için bu işlere dikkat edelim, fitneye hiç karışmayalım. Fitnede hiç rol almayalım, dedikoduda hiç rol almayalım, yalan yanlış. İnsanlar çok cahil. Fitnede hiç rol almayalım, dedikoduda hiç rol almayalım, yalan yanlış. İnsanlar çok cahil.

Geçen hafta da söyledim, mektup yazmış. Dergide belki cevabını yazarım diye sakladım. Geçen hafta da söyledim, mektup yazmış. Dergide belki cevabını yazarım diye sakladım. "Şu kâfirdir, bu kâfirdir…" Mektupta bir sürü adamı sıralamış."Şu kâfirdir, bu kâfirdir…" Mektupta bir sürü adamı sıralamış. Sen kâfirleri yazma kâtibi misin? Allah'tan haber mi geliyor?Sen kâfirleri yazma kâtibi misin? Allah'tan haber mi geliyor? "O kâfir, bu kâfir." sıralamış. İsmen sayıyor. "Şu kâfirdir, bu kâfirdir…" "O kâfir, bu kâfir." sıralamış. İsmen sayıyor. "Şu kâfirdir, bu kâfirdir…"

Adam namaz kılıyor. Kusurlu olabilir, günah işlemek insanı imandan çıkartmaz, günahkâr yapar.Adam namaz kılıyor. Kusurlu olabilir, günah işlemek insanı imandan çıkartmaz, günahkâr yapar. Cezaya müstehak kılar ama kâfir diyemezsin.Cezaya müstehak kılar ama kâfir diyemezsin. Peygamber Efendimiz'in amcasını öldürdü Vahşi isimli şahıs, efendisi olan kadın, Peygamber Efendimiz'in amcasını öldürdü Vahşi isimli şahıs, efendisi olan kadın, "Öldürürsen seni hür bırakacağım." dedi. O vaatle kandırdı, öldürdü. "Öldürürsen seni hür bırakacağım." dedi. O vaatle kandırdı, öldürdü. Sonra müslüman oldu. Müslüman olduktan sonra da hata, günah işlemiş insanlar olabilir;Sonra müslüman oldu. Müslüman olduktan sonra da hata, günah işlemiş insanlar olabilir; imandan çıkmaz. Kâfir denmez ona, günahkâr denir eğer hakikaten bir günahı varsa. imandan çıkmaz. Kâfir denmez ona, günahkâr denir eğer hakikaten bir günahı varsa. Ondan sonra da ne kadar yalan yanlış şeyler… "Hocamız kabrinde azap görüyor."Ondan sonra da ne kadar yalan yanlış şeyler… "Hocamız kabrinde azap görüyor." Fesubhanallah! Sende hocamızın kabrini anlayacak göz olsa bu lafları yazmazdın! Fesubhanallah! Sende hocamızın kabrini anlayacak göz olsa bu lafları yazmazdın! Sen körsün! Bu lafları nasıl yazıyorsun sen? Neden? Sen körsün! Bu lafları nasıl yazıyorsun sen? Neden?

Kabir komşusu falancaymış da ondan.Kabir komşusu falancaymış da ondan. Yanına filanca gömülmüş de ondan. Böyle yalan yanlış şeyler. Yanına filanca gömülmüş de ondan. Böyle yalan yanlış şeyler. Bunu da böyle din namına yapıyor, dindarlık namına bu mektubu yazması.Bunu da böyle din namına yapıyor, dindarlık namına bu mektubu yazması. Güya tereciye tere satacak. Hocaya akıl öğretecek.Güya tereciye tere satacak. Hocaya akıl öğretecek. Bize bir şeyler yaptırtmak istiyor, bir şeyler söylemek istiyorBize bir şeyler yaptırtmak istiyor, bir şeyler söylemek istiyor veya hıncı var veya düşmanlığa cevap bile belki vermek uygun değil ama veya hıncı var veya düşmanlığa cevap bile belki vermek uygun değil ama müslümanlar böyle fitneler içinde olabiliyorlar. müslümanlar böyle fitneler içinde olabiliyorlar.

Fitnelerin içine girmeyeceğiz. Kendi işiyle meşgul olacak.Fitnelerin içine girmeyeceğiz. Kendi işiyle meşgul olacak. Emr-i mâruf veya icrâ-i mâruf ve terk-i münker yapacak. Emr-i mâruf veya icrâ-i mâruf ve terk-i münker yapacak. Kötü şeylerle uğraşmayıp, iyi şeyler yapacak. Sevabına bakacak. Kötü şeylerle uğraşmayıp, iyi şeyler yapacak. Sevabına bakacak. Fitnenin içinde rol almayacak. Buna dikkat edin, bu hadîs-i şerîf bunu hararetle tavsiye ediyor. Fitnenin içinde rol almayacak. Buna dikkat edin, bu hadîs-i şerîf bunu hararetle tavsiye ediyor.

Başka hadîs-i şerîflerle de müslümanın ahlâkının nasıl olması gerektiği söylemiş olduk. Başka hadîs-i şerîflerle de müslümanın ahlâkının nasıl olması gerektiği söylemiş olduk.

İzâ reayte ümmetî tehâbu'z-zâlime en tekûle lehû inneke zâlimun fe-kad tüvüddi' minhüm. İzâ reayte ümmetî tehâbu'z-zâlime en tekûle lehû inneke zâlimun fe-kad tüvüddi' minhüm.

Bu da çok kaynaklarda rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf. Bu da çok kaynaklarda rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf. Buyuruyor ki Peygamber Efendimiz: Buyuruyor ki Peygamber Efendimiz: "Benim ümmetimi." Ümmet-i Muhammed, bizler, evvelki asırlarda, sonraki asırlarda yaşayan "Benim ümmetimi." Ümmet-i Muhammed, bizler, evvelki asırlarda, sonraki asırlarda yaşayan Peygamber Efendimiz'e tâbi müslümanlar, Ümmet-i Muhammed.Peygamber Efendimiz'e tâbi müslümanlar, Ümmet-i Muhammed. "Benim ümmetimi." diyor Peygamber Efendimiz. "Benim ümmetimi." diyor Peygamber Efendimiz.

Tehâbu'z-zâlime en tekûle lehû inneke zâlimun. Tehâbu'z-zâlime en tekûle lehû inneke zâlimun. "Zalime, sen zalimsin demekten korkar gördüğün zaman." Zalime zalimsin diyemiyor. "Zalime, sen zalimsin demekten korkar gördüğün zaman." Zalime zalimsin diyemiyor. "Zalime zalimsin demekten korkar bir durumda gördün mü benim ümmetimi.""Zalime zalimsin demekten korkar bir durumda gördün mü benim ümmetimi." Fe kad tüvüddi' minhüm. "O zaman istersen onların arasında yaşama, ayrılabilirsin. Fe kad tüvüddi' minhüm. "O zaman istersen onların arasında yaşama, ayrılabilirsin. Ümmetim ama git başka bir yere." Neden? Ümmetim ama git başka bir yere."

Neden?

Zalime "zalimsin" diyecek kadar bir yüreği bile kalmamış herifte. Zalime "zalimsin" diyecek kadar bir yüreği bile kalmamış herifte. Bundan ne anlıyoruz? Müslümanın hakkı tutması lazım, mazlumun yanında yer alması lazım.Bundan ne anlıyoruz? Müslümanın hakkı tutması lazım, mazlumun yanında yer alması lazım. Zalime pohpohculuk, dalkavukluk yapmaması lazım.Zalime pohpohculuk, dalkavukluk yapmaması lazım. Zalime nasihat etmesi lazım, "Sen zalimsin, bırak bu zülmü! Allah belanı verir!" demesi lazım.Zalime nasihat etmesi lazım, "Sen zalimsin, bırak bu zülmü! Allah belanı verir!" demesi lazım. Yanında ona destekçi olmaması lazım, kale gibi sağlam olması, dürüst olması lazım.Yanında ona destekçi olmaması lazım, kale gibi sağlam olması, dürüst olması lazım. Takır takır doğruyu söyleyebilmesi lazım. Hak neyse onu ifade edebilmesi lazım.Takır takır doğruyu söyleyebilmesi lazım. Hak neyse onu ifade edebilmesi lazım. Müslümanın ahlâkı budur. Yapamıyor susuyorlar, oradan, onlardan ayrılabilirsin. Neden?Müslümanın ahlâkı budur. Yapamıyor susuyorlar, oradan, onlardan ayrılabilirsin. Neden? Bunlar böyle pısırık, o zalim öyle zulmüne devam ediyor. Bunlar böyle pısırık, o zalim öyle zulmüne devam ediyor. Allah onlara bir bela verecek, ondan orada durma, başka bir tarafa o zaman gidebilir bir insan. Allah onlara bir bela verecek, ondan orada durma, başka bir tarafa o zaman gidebilir bir insan.

Muhterem kardeşlerim emr-i mâruf yapmak, zalime dur demek, sus demek, Muhterem kardeşlerim emr-i mâruf yapmak, zalime dur demek, sus demek, günahkârın günahını engellemek… güzel şey bunlar.günahkârın günahını engellemek… güzel şey bunlar. Ama bunu deminki misalde de söylediğim gibi alim olan anlayabiliyor. Ama bunu deminki misalde de söylediğim gibi alim olan anlayabiliyor. Alim olmayan da bazen doğru yolda olanı üzüyor, yanlış yolda olanı yanında yer alabiliyor.Alim olmayan da bazen doğru yolda olanı üzüyor, yanlış yolda olanı yanında yer alabiliyor. Biraz bu işleri bilmek lazım. Bilim sahibi olmak lazım.Biraz bu işleri bilmek lazım. Bilim sahibi olmak lazım. Bir de her zaman söylüyorum; pratik hayatta her zaman karşımıza şikâyetler geldiği için, Bir de her zaman söylüyorum; pratik hayatta her zaman karşımıza şikâyetler geldiği için, çare olarak başka çare bulamadım. Meşveret yapmak lazım. çare olarak başka çare bulamadım.

Meşveret yapmak lazım.
Danışmak, istişare yapmak lazım. İstişare yapmadığı zaman insanlar şaşırır, yanılır, Danışmak, istişare yapmak lazım. İstişare yapmadığı zaman insanlar şaşırır, yanılır, tek başına kendi fikirleri yanlış olabilir. tek başına kendi fikirleri yanlış olabilir. En iyisi samimi arkadaşlarından, şöyle bir halkası olmalı kendisinin.En iyisi samimi arkadaşlarından, şöyle bir halkası olmalı kendisinin. Samimi arkadaş dairesi olmalı.Samimi arkadaş dairesi olmalı. Onlarla bazı önemli meseleleri istişare etmeli, müzakere etmeli ki tek başına yanlış,Onlarla bazı önemli meseleleri istişare etmeli, müzakere etmeli ki tek başına yanlış, olmadık bir karar vermesin. olmadık bir karar vermesin.

Hani bizim köyde bir söz vardır, deniliyor ki;Hani bizim köyde bir söz vardır, deniliyor ki; "Kızı kendi hâline bırakırsan -kendi bildiğine varan "Kızı kendi hâline bırakırsan -kendi bildiğine varan evlenmek konusunda kendi bildiğine varan- ya davulcuya varır ya zurnacıya." derler bizde.evlenmek konusunda kendi bildiğine varan- ya davulcuya varır ya zurnacıya." derler bizde. Davulun gürültüsüne aldanır, zurnacının namesine aldanır filan. Kız aklıdır, kapılır o, nefsine uyar.Davulun gürültüsüne aldanır, zurnacının namesine aldanır filan. Kız aklıdır, kapılır o, nefsine uyar. Halbuki takvâ ehli bir insanla yuva kurması lazım, helal süt emmiş,Halbuki takvâ ehli bir insanla yuva kurması lazım, helal süt emmiş, helal lokma kazanan bir kimseyle yuva kurması lazım. Öyle yapmaz.helal lokma kazanan bir kimseyle yuva kurması lazım. Öyle yapmaz. Evlilikte tek ölçü var, güzellik değil, mal değil, soy sop değil. Evlilikte tek ölçü var, güzellik değil, mal değil, soy sop değil. Bir tek riayet edecek ölçü var, dindarlık.Bir tek riayet edecek ölçü var, dindarlık. Kadın dindar bir koca arayacak, evlenecek, erkek de dindar bir kadın arayacak. Kadın dindar bir koca arayacak, evlenecek, erkek de dindar bir kadın arayacak.

Dün birisi mektup yazmış, ne güzel, diyor ki; "Ben hiç para pul istemiyorum, Dün birisi mektup yazmış, ne güzel, diyor ki; "Ben hiç para pul istemiyorum, dindar bir insan olsun istiyorum, dindarlığını arıyorum. dindar bir insan olsun istiyorum, dindarlığını arıyorum. Fakir olabilir, çeyizsiz olabilir, hiçbir malı mülkü olmayabilir." diyor, güzel. Fakir olabilir, çeyizsiz olabilir, hiçbir malı mülkü olmayabilir." diyor, güzel.

Demek ki zalime dur diyebileceğiz, mazlumun yanında yer alacağız. Demek ki zalime dur diyebileceğiz, mazlumun yanında yer alacağız. Dürüst olacağız, doğru sözlü, doğru özlü olacağız.Dürüst olacağız, doğru sözlü, doğru özlü olacağız. Çekinmeyeceğiz, sakınmayacağız, hakkı tutacağız, hakkı destekleyeceğiz, haklıdan yana olacağız,Çekinmeyeceğiz, sakınmayacağız, hakkı tutacağız, hakkı destekleyeceğiz, haklıdan yana olacağız, haksızın karşısına çıkacağız. Ana terbiye bu olacak. haksızın karşısına çıkacağız. Ana terbiye bu olacak.

Dokuzuncu hadîs-i şerîf: Dokuzuncu hadîs-i şerîf:

İzâ reayte'l-âlime yuhâlitü's-sultâne muhalataten kesîreten fa'lem ennehû lissun. İzâ reayte'l-âlime yuhâlitü's-sultâne muhalataten kesîreten fa'lem ennehû lissun.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. Efendimiz buyuruyor ki; Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. Efendimiz buyuruyor ki;

İzâ reayte'l-âlime yuhâlitü's-sultâne. "Alim hükümdarla fazla düşüp kalkıyor." İzâ reayte'l-âlime yuhâlitü's-sultâne. "Alim hükümdarla fazla düşüp kalkıyor." Muhalataten kesîreten. "Çok haşir neşir olmuş, sultanla çok düşüp kalkıyor.Muhalataten kesîreten. "Çok haşir neşir olmuş, sultanla çok düşüp kalkıyor. Hükümdarla, sultanla çok böyle içli dışlı, yanında çok dolaşıyor. Hükümdarla, sultanla çok böyle içli dışlı, yanında çok dolaşıyor. Böyle görürsen bir alimi." Fa'lem ennehû lissun. "Bil ki o hırsızdır." Böyle görürsen bir alimi." Fa'lem ennehû lissun. "Bil ki o hırsızdır."

Ne işin var senin onun yanında? Emr-i mâruf yapacaksan yap, hakkı söyleyeceksen söyle, Ne işin var senin onun yanında? Emr-i mâruf yapacaksan yap, hakkı söyleyeceksen söyle, etrafında niye fazla dolaşıyorsun? Mevki mi alacaksın, makam mı alacaksın, para mı alacaksın, etrafında niye fazla dolaşıyorsun? Mevki mi alacaksın, makam mı alacaksın, para mı alacaksın, menfaat mi sağlayacaksın, dalkavukluk mu yapıyorsun? Ne oluyor? menfaat mi sağlayacaksın, dalkavukluk mu yapıyorsun? Ne oluyor? Onun için demişler ki büyüklerimiz: "Hükümdarların hayırlısı alimlere ziyarete gelendir.Onun için demişler ki büyüklerimiz: "Hükümdarların hayırlısı alimlere ziyarete gelendir. Alimlerin şerlisi, hükümdarların yanına gidendir." Neden? Alimlerin şerlisi, hükümdarların yanına gidendir." Neden?

Hükümdarların kapısı para kapısıdır, mevki makam kapısıdır.Hükümdarların kapısı para kapısıdır, mevki makam kapısıdır. İnsan bir vali oldu mu, bir kaymakam oldu mu, bir bakan oldu mu, bir mebus oldu mu, İnsan bir vali oldu mu, bir kaymakam oldu mu, bir bakan oldu mu, bir mebus oldu mu, bir yüksek mevkie geldi mi, bir genel müdür oldu mu, bak etrafı nasıl insan dolar.bir yüksek mevkie geldi mi, bir genel müdür oldu mu, bak etrafı nasıl insan dolar. "İşte bizim çocuğa da bir iş, işte bana da bir iş, bize de şöyle bir menfaat,"İşte bizim çocuğa da bir iş, işte bana da bir iş, bize de şöyle bir menfaat, işte böyle bir idare meclisi azalığı vesaire vesaire…" işte böyle bir idare meclisi azalığı vesaire vesaire…" Böyle insanların etrafında mevki makam kapmak, para ve fayda sağlamak için çok insanlar toplanır.Böyle insanların etrafında mevki makam kapmak, para ve fayda sağlamak için çok insanlar toplanır. Alimin öyle olmaması lazım. Alimin gözü dünyada olmadığı için tenezzül etmeyecek, gitmeyecek. Alimin öyle olmaması lazım. Alimin gözü dünyada olmadığı için tenezzül etmeyecek, gitmeyecek. Bizim büyüklerimiz, ziyaretimize gelmek istiyor. Önce ölçüyor biçiyor, neden gelecek? Bizim büyüklerimiz, ziyaretimize gelmek istiyor. Önce ölçüyor biçiyor, neden gelecek? Gelmesin. Kendisi gitme dedi mi ziyarete geleni bile bazısı kabul etmemiş. Gelmesin. Kendisi gitme dedi mi ziyarete geleni bile bazısı kabul etmemiş.

Mevlânâ Celaleddîn-i Rûmî hazretlerinin babasıMevlânâ Celaleddîn-i Rûmî hazretlerinin babası Belh'ten, Horasan'dan çıkmış, Konya'ya geliyor. Resmi var Konya müzesinde.Belh'ten, Horasan'dan çıkmış, Konya'ya geliyor. Resmi var Konya müzesinde. İhtiyar, ak sakallı bir alim. Sarıklı, bastonunu şöyle uzatmış. İhtiyar, ak sakallı bir alim. Sarıklı, bastonunu şöyle uzatmış. Karşı tarafta da kılıçlı, kuşamlı bir kişi. O da o bastonu, baston demeyelim de asâ, onu öpüyor. Karşı tarafta da kılıçlı, kuşamlı bir kişi. O da o bastonu, baston demeyelim de asâ, onu öpüyor.

"Nedir bu resim?" dedik. Hocamız sağ. Konya'ya o zaman gitmiştik, "Nedir bu resim?" dedik. "Nedir bu resim?" dedik.

Hocamız sağ. Konya'ya o zaman gitmiştik, "Nedir bu resim?" dedik.

"Bu" dedi, "Asâsını uzatan Mevlânâ Celaleddîn-i Rûmî hazretlerinin babasıdır, "Bu" dedi, "Asâsını uzatan Mevlânâ Celaleddîn-i Rûmî hazretlerinin babasıdır, sultan-ı ulemâdır adı, bu da Konya hükümdarı Alaaddin-i Keykubat'tır." sultan-ı ulemâdır adı, bu da Konya hükümdarı Alaaddin-i Keykubat'tır."

Konya'nın surları uzaktan görünmüyor. Konya'nın dışından karşılamaya gelmiş hükümdar. Konya'nın surları uzaktan görünmüyor. Konya'nın dışından karşılamaya gelmiş hükümdar.

"Hoş geldin beldemize!" diye alimin elini öpmeye davranmış, "Hoş geldin beldemize!" diye alimin elini öpmeye davranmış, elini öptürtmüyor da bastonunu, asâsını uzatıyor. O da asâsını öpüyor. elini öptürtmüyor da bastonunu, asâsını uzatıyor. O da asâsını öpüyor.

Celale bak, ne celalli insanlar dobra dobra. Niye Belh'ten çıkmış? Celale bak, ne celalli insanlar dobra dobra.

Niye Belh'ten çıkmış?

Hükümdarla arası bozulmuş. Niye bozulmuş? Hükümdarla arası bozulmuş.

Niye bozulmuş?

Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar, dobra dobra konuşmuş, haksız vergi alma,Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar, dobra dobra konuşmuş, haksız vergi alma, zulum yapma, eğlenceye dalma, paraları israf harcama, halkın hizmetine harca. zulum yapma, eğlenceye dalma, paraları israf harcama, halkın hizmetine harca. Ne dediyse... Oradan kovmuşlar onu. Ne dediyse... Oradan kovmuşlar onu.

Umumiyetle öyle olur ama öyle olsa bile demek ki müslüman nasıl olacak? Umumiyetle öyle olur ama öyle olsa bile demek ki müslüman nasıl olacak?

Dobra dobra doğruyu söyleyecek, buna da alıştıralım kendimizi. Dobra dobra doğruyu söyleyecek, buna da alıştıralım kendimizi. Her yerde, her zaman, dobra dobra hakkı, doğruyu söylemek durumunda olmalı insan. Her yerde, her zaman, dobra dobra hakkı, doğruyu söylemek durumunda olmalı insan.

Allah rahmet eylesin, Ruhi Özcan diye Fıkıh doçenti bir kardeşimiz vardı. Allah rahmet eylesin, Ruhi Özcan diye Fıkıh doçenti bir kardeşimiz vardı. Çok seviyorum kendisini, mekânı cennet olsun.Çok seviyorum kendisini, mekânı cennet olsun. Allah cümle geçmişlerimizle beraber rahmet eylesin. Bir toplantıya çağırmışlar.Allah cümle geçmişlerimizle beraber rahmet eylesin. Bir toplantıya çağırmışlar. Gitmiş, kendisinin fikri sorulur filan diye. O toplantıda kalkmış birisi demiş ki; Gitmiş, kendisinin fikri sorulur filan diye. O toplantıda kalkmış birisi demiş ki;

"Alimler de bana tâbi olmalı." O zaman kalkmış Ruhi Özcan, demiş ki: "Alimler de bana tâbi olmalı."

O zaman kalkmış Ruhi Özcan, demiş ki:

"O zaman bu laik düzen olur." demiş "Dînî düzen olmaz."O zaman bu laik düzen olur." demiş "Dînî düzen olmaz. Alim politikaya tâbi olursa o zaman o laik düzen olur." demiş. Alim politikaya tâbi olursa o zaman o laik düzen olur." demiş.

Bak bu hadîs-i şerîfte ne diyor? Bak bu hadîs-i şerîfte ne diyor?

"Sultanın etrafına gidip de onunla çok haşir neşir olup,"Sultanın etrafına gidip de onunla çok haşir neşir olup, düşüp kalktı mı bir alim o hırsızdır, bil ki o hırsızdır." diyor. düşüp kalktı mı bir alim o hırsızdır, bil ki o hırsızdır." diyor.

Hakkı söyleyecek, menfaat beklemeyecek Hakkı söyleyecek, menfaat beklemeyecek ve doğru düzgün Allah'ın dinine hizmette devam edecek alim. ve doğru düzgün Allah'ın dinine hizmette devam edecek alim.

Bundan sonraki hadîs-i şerîf onuncu hadîs-i şerîf. Bundan sonraki hadîs-i şerîf onuncu hadîs-i şerîf.

İzâ reaytellahe yu'ti'l-abde mine'd-dünyâ mâ yuhibbu İzâ reaytellahe yu'ti'l-abde mine'd-dünyâ mâ yuhibbu ve hüve mukîmun alâ ma'âsîhi fe-innemâ zâlike minhü istidracün. ve hüve mukîmun alâ ma'âsîhi fe-innemâ zâlike minhü istidracün.

Bak bu hadîs-i şerîfi kulağınızı çok açarak dinleyin,Bak bu hadîs-i şerîfi kulağınızı çok açarak dinleyin, Ukbetü'bnü Âmir radıyallahu anh'ten birkaç kaynakta yazılmış bir hadîs-i şerîf. Ukbetü'bnü Âmir radıyallahu anh'ten birkaç kaynakta yazılmış bir hadîs-i şerîf. Ahmed İbn Hanbel de var kaynakların arasında. Diyor ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: Ahmed İbn Hanbel de var kaynakların arasında. Diyor ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:

İzâ reaytellahe yu'ti'l-abde mine'd-dünyâ mâ yuhibbu. İzâ reaytellahe yu'ti'l-abde mine'd-dünyâ mâ yuhibbu. "Allah'ın celle celalühü bir kula dünyalıktan istediği, sevdiği şeyleri verdiğini görürsen, "Allah'ın celle celalühü bir kula dünyalıktan istediği, sevdiği şeyleri verdiğini görürsen, kul bir şeyler ister hani, ev, bark, para, mevki, makam, zenginlik, zevk, safa ister filan. kul bir şeyler ister hani, ev, bark, para, mevki, makam, zenginlik, zevk, safa ister filan. Böyle istediği şeyleri verdiğini görürsen Allah'ın bir kula, hoşuna gidecek şeyleri, Böyle istediği şeyleri verdiğini görürsen Allah'ın bir kula, hoşuna gidecek şeyleri, kulun sevdiğini verdiğini görürsen ama…" kulun sevdiğini verdiğini görürsen ama…" Ve hüve mukîmun alâ ma'âsîhi. Ve hüve mukîmun alâ ma'âsîhi. "O Allah'a isyan yolunda gidiyorken, günahları işleyip duruyorken, masiyette mukim iken,"O Allah'a isyan yolunda gidiyorken, günahları işleyip duruyorken, masiyette mukim iken, masiyette berdevam var iken Allah'ın onun hoşuna giden şeyleri ona verdiğini görürsen." masiyette berdevam var iken Allah'ın onun hoşuna giden şeyleri ona verdiğini görürsen." Fe innemâ zâlike minhü istidracün. Fe innemâ zâlike minhü istidracün. "Bu, Allah'tan istidraçtır o kula." İstidraç ne demek, onu anlatmamız lazım. "Bu, Allah'tan istidraçtır o kula." İstidraç ne demek, onu anlatmamız lazım.

İstidraç, âyet-i kerîmede geçen bir kelimedir: İstidraç, âyet-i kerîmede geçen bir kelimedir:

Senestedricühüm min haysü lâ ya'lemune ve ümlî lehüm inne keydî metînün. Senestedricühüm min haysü lâ ya'lemune ve ümlî lehüm inne keydî metînün.

Âyet-i kerîmelerde geçiyor. Âyet-i kerîmelerde geçiyor.

"Allah kötü kulları, günah işleyen kulları, âsi kulları birden bire ikabına uğratıp ezmez." "Allah kötü kulları, günah işleyen kulları, âsi kulları birden bire ikabına uğratıp ezmez."

Bunda çeşitli hikmetler vardır. Birisi rahmetidir, müddet veriyor ki tevbe etsin, Bunda çeşitli hikmetler vardır. Birisi rahmetidir, müddet veriyor ki tevbe etsin, o günahın cezasını çekmesin. Birden vermemesi cezayı kâdir değil mi?o günahın cezasını çekmesin. Birden vermemesi cezayı kâdir değil mi? Birden vermek, âmennâ ve saddaknâ kâdir ama birden cezayı vermiyor. Neden? Birden vermek, âmennâ ve saddaknâ kâdir ama birden cezayı vermiyor.

Neden?

Rahmetinden veriyor, fırsat veriyor ki tevbe etsin diye. Birden vermiyor cezayı. Rahmetinden veriyor, fırsat veriyor ki tevbe etsin diye. Birden vermiyor cezayı.

Üstelik adam bakıyorsun âsi, mücrim, böyle Allah'ın sevmediği işleri yapan bir insan. Üstelik adam bakıyorsun âsi, mücrim, böyle Allah'ın sevmediği işleri yapan bir insan.

Evi yerinde, barkı yerinde, işi rast gidiyor, para kazanıyor,Evi yerinde, barkı yerinde, işi rast gidiyor, para kazanıyor, dilediği şey, yediği önünde, yemediği ardında.dilediği şey, yediği önünde, yemediği ardında. Hepsi hazır ama kötü yolda, bu Allah'ın istidracıdır.Hepsi hazır ama kötü yolda, bu Allah'ın istidracıdır. Allah onu derece derece, yavaş yavaş felakete götürür. Merdiven merdiven.Allah onu derece derece, yavaş yavaş felakete götürür. Merdiven merdiven. Birden götürmez, o farkına varmadan, o böyle bakar ki sıhhati yerinde,Birden götürmez, o farkına varmadan, o böyle bakar ki sıhhati yerinde, bakar ki malı mülkü, parası yerinde, bakar ki rahatı yerinde, Allah'ı hiç düşünmez, tevbe hiç etmez,bakar ki malı mülkü, parası yerinde, bakar ki rahatı yerinde, Allah'ı hiç düşünmez, tevbe hiç etmez, Allah yoluna hiç yanaşmaz ama adım adım felaket yaklaşıyor. Allah yoluna hiç yanaşmaz ama adım adım felaket yaklaşıyor.

İstidraç "derece derece" demek. Tedricen, derece derece felaket geliyor, İstidraç "derece derece" demek. Tedricen, derece derece felaket geliyor, biraz müddet veriyor ama bu Allah'ın bir hikmetidir. biraz müddet veriyor ama bu Allah'ın bir hikmetidir. O kimse aldanmasın, günahta devam ederken birden felaketin gelmemesi, O kimse aldanmasın, günahta devam ederken birden felaketin gelmemesi, hiçbir şey olmuyor mânasına değil, tedricen, yavaş yavaş, kademe kademe, hiçbir şey olmuyor mânasına değil, tedricen, yavaş yavaş, kademe kademe, adım adım yaklaşıyor felaket demek. adım adım yaklaşıyor felaket demek.

Evet, nimete daima şükrederiz, hepimiz memnun oluruz, yemek yedik mi elhamdülillah deriz.Evet, nimete daima şükrederiz, hepimiz memnun oluruz, yemek yedik mi elhamdülillah deriz. Karnımız doydu mu, para kazandık mı seviniriz, yüzümüz güler.Karnımız doydu mu, para kazandık mı seviniriz, yüzümüz güler. Çocuğumuzu evlendirdik mi memnun oluruz, torunumuz doğdu mu seviniriz. Çocuğumuzu evlendirdik mi memnun oluruz, torunumuz doğdu mu seviniriz. Bunlar güzel şeyler tamam ama Bunlar güzel şeyler tamam ama bütün bu güzellikler günahta devam ederken insana gelip gidiyorsabütün bu güzellikler günahta devam ederken insana gelip gidiyorsa "bu güzel şeyler devam ediyor" galiba Allah beni seviyor sanmasın. "bu güzel şeyler devam ediyor" galiba Allah beni seviyor sanmasın. Bu sevgiden değil, bu istidraçtır, derece derece,Bu sevgiden değil, bu istidraçtır, derece derece, felaketi ansızın Allah ona birden belasını verecek.felaketi ansızın Allah ona birden belasını verecek. Böyle yakın, ummadığı bir zamanda felaket başında patlayacak, bu duruma aldanmasınlar. Böyle yakın, ummadığı bir zamanda felaket başında patlayacak, bu duruma aldanmasınlar. O halde bir insan bir eli yağda, bir eli balda bile olsa günahtaysa üzülecek. O halde bir insan bir eli yağda, bir eli balda bile olsa günahtaysa üzülecek. Günahtan kendisini kurtarmaya çalışacak ve korkacak. Günahtan kendisini kurtarmaya çalışacak ve korkacak. "Ben günahtayım, Allah başıma bir felaket verebilir. Şu anda vermiyor ama biraz sonra verebilir,"Ben günahtayım, Allah başıma bir felaket verebilir. Şu anda vermiyor ama biraz sonra verebilir, tedricen istidracen şu anda nimetler içinde yüzüyorum amatedricen istidracen şu anda nimetler içinde yüzüyorum ama Allah'ın sevgili kulu olduğumdan değil." diye kendisine çeki düzen verecek. Allah'ın sevgili kulu olduğumdan değil." diye kendisine çeki düzen verecek.

Bir hikaye anlatırlar eski tasavvuf kitapları ki; Bir hikaye anlatırlar eski tasavvuf kitapları ki; alimin birisine bir mübarek cemaatten zât gelmiş, demiş ki; alimin birisine bir mübarek cemaatten zât gelmiş, demiş ki; "Hocam çok bereket var evimde, tarlamda, işimde, kesemde, ailemde, gecemde, gündüzümde çok."Hocam çok bereket var evimde, tarlamda, işimde, kesemde, ailemde, gecemde, gündüzümde çok. Böyle her şey güzel tıkırında gidiyor, hiç böyle gamım, tasam, kasvetim, sıkıntım, üzüntüm yok hocam.Böyle her şey güzel tıkırında gidiyor, hiç böyle gamım, tasam, kasvetim, sıkıntım, üzüntüm yok hocam. Acaba bu istidraç mı?" demiş. Halbuki Allah'ın bir âciz naciz kuluymuş. Acaba bu istidraç mı? Acaba bu istidraç mı?" demiş. Halbuki Allah'ın bir âciz naciz kuluymuş. Acaba bu istidraç mı?

Hocaefendi şöyle bir bakmış: Hocaefendi şöyle bir bakmış:

"Git sokakta, ekmek ye, ekmek peynir al ye, bir hafta sonra gel." demiş. "Git sokakta, ekmek ye, ekmek peynir al ye, bir hafta sonra gel." demiş.

Bir hafta sonra, bir ay sonra falan kalkmış gelmiş. "Nasıl oldu durumun?" demiş. Bir hafta sonra, bir ay sonra falan kalkmış gelmiş.

"Nasıl oldu durumun?" demiş.

"Efendim dediğin tedbiri yaptım. Evet, sokakta peynir, ekmek yedim ama "Efendim dediğin tedbiri yaptım. Evet, sokakta peynir, ekmek yedim ama bereket hiç kesilmedi gene devam ediyor, gene bolluk, bereket, nimet, izzet, ikram,bereket hiç kesilmedi gene devam ediyor, gene bolluk, bereket, nimet, izzet, ikram, hoşluk, tatlı durum devam ediyor." "E, yemedin mi ekmeği?" demiş. "Yedim." hoşluk, tatlı durum devam ediyor."

"E, yemedin mi ekmeği?" demiş.

"Yedim."

"Nasıl yedin bakalım?" "Kimse görmesin diye sakladım. "Nasıl yedin bakalım?"

"Kimse görmesin diye sakladım.
Kırıkları yere düşmesin diye şöyle bir örtü tuttum, Kırıkları yere düşmesin diye şöyle bir örtü tuttum, o kadar sakınmama rağmen bir keresinde ısırdığım zaman bir lokmanın bir parçası hopo kadar sakınmama rağmen bir keresinde ısırdığım zaman bir lokmanın bir parçası hop toprağa düştüğü için aradım taradım yere basılmasın o parça diye,toprağa düştüğü için aradım taradım yere basılmasın o parça diye, eğildim bulamadım, bulamayınca oraya kimse basmasın diyeeğildim bulamadım, bulamayınca oraya kimse basmasın diye etrafına taşları böyle kümeledim ki üstüne basmasınlar burada bir şey var diye." etrafına taşları böyle kümeledim ki üstüne basmasınlar burada bir şey var diye."

"Hadi git evladım. Seninki istidraç değil, seninki Allah'ın lütfu ve bereketi. "Hadi git evladım. Seninki istidraç değil, seninki Allah'ın lütfu ve bereketi. Sen böyle güzel ahlâk sahibi olduğundan Allah sana bunları nasip ediyor, istidraç değil." demiş. Sen böyle güzel ahlâk sahibi olduğundan Allah sana bunları nasip ediyor, istidraç değil." demiş.

Ama bak adamcağız ne kadar ilgili insanmış ki Ama bak adamcağız ne kadar ilgili insanmış ki nimeti bir istidraç olduğu ihtimalini düşünüp korkuyor. nimeti bir istidraç olduğu ihtimalini düşünüp korkuyor.

O halde bizler de bu hadîs-i şerîfi hatırımızda tutalım. O halde bizler de bu hadîs-i şerîfi hatırımızda tutalım. Günahta devam ederken nimet devam ediyorGünahta devam ederken nimet devam ediyor ve geliyorsa buna aldanmamalı istidraç olabilir, tevbe etmeli, hak yola gelmeli. ve geliyorsa buna aldanmamalı istidraç olabilir, tevbe etmeli, hak yola gelmeli.

On birinci hadîs-i şerîf: On birinci hadîs-i şerîf:

İzâ reayte min ehîke selâse hısâlin fe'rcuhu el-hayâü İzâ reayte min ehîke selâse hısâlin fe'rcuhu el-hayâü ve'l-emânetü ve's-sıdku ve izâ lem terehünne fe lâ tercühü. ve'l-emânetü ve's-sıdku ve izâ lem terehünne fe lâ tercühü.

İbn Abbas radıyallahu anhuma'dan bir hadîs-i şerîf daha. İbn Abbas radıyallahu anhuma'dan bir hadîs-i şerîf daha.

Buyuruyor ki Peygamber Efendimiz: Buyuruyor ki Peygamber Efendimiz:

"Kardeşinde." Kardeşin, dediği, din kardeşi demek, müslüman arkadaşın, komşun veya dostun."Kardeşinde." Kardeşin, dediği, din kardeşi demek, müslüman arkadaşın, komşun veya dostun. "Kardeşinde üç özelliği, üç vasfı, üç güzel sıfatı, görürsen." "Kardeşinde üç özelliği, üç vasfı, üç güzel sıfatı, görürsen."

Fe'rcuhu. "Ondan ricada bulunabilirsin, Fe'rcuhu. "Ondan ricada bulunabilirsin, onun iyi bir dost olduğunu ümit edebilir, sırrını açabilirsin, onun iyi bir dost olduğunu ümit edebilir, sırrını açabilirsin, bir şey isteyeceksen isteyebilirsin, samimiyet kurabilirsin." bir şey isteyeceksen isteyebilirsin, samimiyet kurabilirsin."

Nedir bu üç güzel vasıf? Nedir bu üç güzel vasıf?

el-Hayâü. "Birisi haya duygusu, utanma duygusu, hayalı kimse olması." el-Hayâü. "Birisi haya duygusu, utanma duygusu, hayalı kimse olması."

İkincisi: Ve'l-emânetü. "Emin bir kimse olması, güvenilir bir kimse olması." İkincisi: Ve'l-emânetü. "Emin bir kimse olması, güvenilir bir kimse olması."

Gadretmiyor, arkadan kuyu kazmıyor, haksızlık yapmıyor. Gadretmiyor, arkadan kuyu kazmıyor, haksızlık yapmıyor.

Ve's-sıdku. "Doğru sözlü olması." Ve's-sıdku. "Doğru sözlü olması."

Doğru sözlü ise, emin bir kimse ise, hayalı, haya sahibi, utanan, utangaç, Doğru sözlü ise, emin bir kimse ise, hayalı, haya sahibi, utanan, utangaç, böyle iffetli bir kimse ise, tamam, bu üç vasfı varsa böyle iffetli bir kimse ise, tamam, bu üç vasfı varsa ona ricada bulunabilirsin veyahut ondan iyi bir arkadaş olur diye ümit bağlayabilirsin. ona ricada bulunabilirsin veyahut ondan iyi bir arkadaş olur diye ümit bağlayabilirsin. Bunlar iyi arkadaşın vasıflarıdır. Derdini açabilirsin, bir şey isteyeceksen isteyebilirsin,Bunlar iyi arkadaşın vasıflarıdır. Derdini açabilirsin, bir şey isteyeceksen isteyebilirsin, sırrına ortak edebilirsin filan. Bu üç vasıf olması lazım. Haya olacak. sırrına ortak edebilirsin filan. Bu üç vasıf olması lazım.

Haya olacak.

el-Hayâü mine'l-imân. "Haya imanın gereğidir, imanın tezahürüdür." el-Hayâü mine'l-imân. "Haya imanın gereğidir, imanın tezahürüdür."

Ondan ötedir, hayatı hiç utanmaz, gazetelere bak çıplak çıplak resimler boy boy, Ondan ötedir, hayatı hiç utanmaz, gazetelere bak çıplak çıplak resimler boy boy, sanat resimleriymiş, bilmem neymiş, kadının avret yeri, erkeğin avret yeri,sanat resimleriymiş, bilmem neymiş, kadının avret yeri, erkeğin avret yeri, heykeller, böyle bir sürü müstehcen şeyler. Valinin birisi bir resim sergisini gezmiş. heykeller, böyle bir sürü müstehcen şeyler.

Valinin birisi bir resim sergisini gezmiş.

"Kaldırın bu edepsiz tabloyu!" deyip kaldırmış. Gazetenin biri diyor ki; "Kaldırın bu edepsiz tabloyu!" deyip kaldırmış.

Gazetenin biri diyor ki;

"Valinin kaldırdığı tablo bu." diyor, sanattan anlamıyor vali demek istiyor. "Valinin kaldırdığı tablo bu." diyor, sanattan anlamıyor vali demek istiyor.

Sanattan anlamıyor, çıplak resim, onu kaldırdı diye valiye hitap ediyor. Sanattan anlamıyor, çıplak resim, onu kaldırdı diye valiye hitap ediyor.

Vali anlaşılan hayalı, edepli bir kimse. Vali anlaşılan hayalı, edepli bir kimse.

"Tevbe tevbe, kaldırın bunu!" demiş yani, eski reisicumhur da böyle bir şey yapmıştı, "Tevbe tevbe, kaldırın bunu!" demiş yani, eski reisicumhur da böyle bir şey yapmıştı, unuttum detayını ama öyle eski terbiye almış, İslâmî terbiye almış. unuttum detayını ama öyle eski terbiye almış, İslâmî terbiye almış. Haya duygusu bir. Haya duygusu bir.

Birisi de kardeşini çekmiş kenara: "Bak bu kadar utangaç olma." diye nasihat ediyor. Birisi de kardeşini çekmiş kenara:

"Bak bu kadar utangaç olma." diye nasihat ediyor.

Bu çok yapılır. Belki şu günde de bazı kardeşler, bazı kardeşlere böyle yapıyordur. Bu çok yapılır. Belki şu günde de bazı kardeşler, bazı kardeşlere böyle yapıyordur. Bak bu kadar utangaç olma biraz yırtık ol, filan diye söylerler. Bak bu kadar utangaç olma biraz yırtık ol, filan diye söylerler. Böyle kardeşinin çok hayalı olmasından dolayı nasihat ediyormuş Peygamber Efendimiz, Böyle kardeşinin çok hayalı olmasından dolayı nasihat ediyormuş Peygamber Efendimiz, onu görmüş buyurmuş ki: Da', da'. "Bırak onun yakasını." onu görmüş buyurmuş ki: Da', da'. "Bırak onun yakasını."

el-Hayâü mine'l-imân. "Haya imandandır." el-Hayâü mine'l-imân. "Haya imandandır."

Onun utanması bir menfi vasıf değildir, güzel üsluptur. Onun utanması bir menfi vasıf değildir, güzel üsluptur.

Bugün bir delikanlı veya bir kız bu toplumda hayalı kalıyorsa, namuslu kalıyorsa,Bugün bir delikanlı veya bir kız bu toplumda hayalı kalıyorsa, namuslu kalıyorsa, namusunu nâmahreme kuşak çözmüyorsa payemar etmiyorsa bir kız ve bir erkek nedendir? namusunu nâmahreme kuşak çözmüyorsa payemar etmiyorsa bir kız ve bir erkek nedendir? Haya duygusu koruyor onu, haya duygusu. Haya duygusu koruyor onu, haya duygusu. Yırtık olsa, edepsiz olsa, bak PKK'nın mağaralarında neler bulundu?Yırtık olsa, edepsiz olsa, bak PKK'nın mağaralarında neler bulundu? Doğum kontrol hapları bulundu. Ne mânaya geliyor?Doğum kontrol hapları bulundu. Ne mânaya geliyor? Haya sıfır demek, sıfırın altı demek, o mânaya geliyor. Birisi haya. Haya sıfır demek, sıfırın altı demek, o mânaya geliyor. Birisi haya.

İkincisi: Ve'l-emânetü. "Güvenilir insan olacak." İkincisi:

Ve'l-emânetü. "Güvenilir insan olacak."

Bu adama güvenebilir miyim? Tamam güvenirsin. Bu adama güvenebilir miyim? Tamam güvenirsin. Sözü, söyledi mi, işi sağlamdır, güvenilir, hıyanet etmez, arkadan hançerlemez,Sözü, söyledi mi, işi sağlamdır, güvenilir, hıyanet etmez, arkadan hançerlemez, hainlik yapmaz, casusluk yapmaz vesaire.hainlik yapmaz, casusluk yapmaz vesaire. Tamam. Herkesin aradığı bugün emanettir, emin oluş. Emanet emin oluş demek.Tamam. Herkesin aradığı bugün emanettir, emin oluş. Emanet emin oluş demek. Emin olun, bunu muhakkak ki mânasında kullanıyoruz ama gene deEmin olun, bunu muhakkak ki mânasında kullanıyoruz ama gene de emin olun hepiniz de bir insanın hiç parası olmazsa ama dürüst olsa, emin bir kimse olsa, emin olun hepiniz de bir insanın hiç parası olmazsa ama dürüst olsa, emin bir kimse olsa, güvenilir bir kimse olsa, bu adam zengin olur kısa zamanda. Neden? güvenilir bir kimse olsa, bu adam zengin olur kısa zamanda.

Neden?

Bunun büyük bir sermayesi var. Eminlik sermayesi var. Bunun büyük bir sermayesi var. Eminlik sermayesi var. Bir zengin onu yanına alır bakar ki emin, ben küçükken bir ayakkabıda çalışmıştım, terlikçide. Bir zengin onu yanına alır bakar ki emin, ben küçükken bir ayakkabıda çalışmıştım, terlikçide. Rahmetli anneme de bir güzel bir terlik almıştım kendi paramla. Vidalı, güzel, oradan. Rahmetli anneme de bir güzel bir terlik almıştım kendi paramla. Vidalı, güzel, oradan. Bizim usta, rahmetli, dükkanın patronu kalktı bir yere gitti. Bizim usta, rahmetli, dükkanın patronu kalktı bir yere gitti. Tezgahın altına bir para atmış, mahsustan, beni deniyor. Güldüm ben. Tezgahın altına bir para atmış, mahsustan, beni deniyor. Güldüm ben. "Acaba bu paraya yere düşmüş, tezgahın altında diye cebine sokacak mı?" diye "Acaba bu paraya yere düşmüş, tezgahın altında diye cebine sokacak mı?" diye beni deniyor, hoşuma gitti. Dükkânında çalıştırdığı kimsenin emin insan mı, beni deniyor, hoşuma gitti. Dükkânında çalıştırdığı kimsenin emin insan mı, güvenilir insan mı, hain insan mı olduğunu bilmesi lazım. güvenilir insan mı, hain insan mı olduğunu bilmesi lazım.

Bizim askerlik yaptığımız zaman hemşehrilerimizden birisi geldi, bizim bölüğe aldık, Bizim askerlik yaptığımız zaman hemşehrilerimizden birisi geldi, bizim bölüğe aldık, Çanakkaleli diye yakınımızda olsun diye aldık. Ondan bir hafta sonra yüzbaşı geldi, dedi ki: Çanakkaleli diye yakınımızda olsun diye aldık. Ondan bir hafta sonra yüzbaşı geldi, dedi ki:

"Senin hemşehrin çok dürüst." "Ne oldu?" dedim. "Senin hemşehrin çok dürüst."

"Ne oldu?" dedim.

"Ben onu çay ocağının başına görevlendirdim" dedi. "Ben onu çay ocağının başına görevlendirdim" dedi.

Terhis olmuş arkadaşı. Bir hafta önce öteki çaycı bu bizim hemşehriyi oraya tayin etmiş yüzbaşı. Terhis olmuş arkadaşı. Bir hafta önce öteki çaycı bu bizim hemşehriyi oraya tayin etmiş yüzbaşı.

"Yüzde yüz fazla varidat getirdi." dedi. "Yüzde yüz fazla varidat getirdi." dedi.

Bölüklerde paralar toplanıyor, bölüğün ufak tefek,Bölüklerde paralar toplanıyor, bölüğün ufak tefek, dökük musluk vesaire tamir işleri oradan çıkıyor. dökük musluk vesaire tamir işleri oradan çıkıyor.

"Yüzde yüz fazla varidat getirdi." dedi. "Yüzde yüz fazla varidat getirdi." dedi.

Bir hafta içinde çay içenlerin adeti iki misli artmaz ki. Bir hafta içinde çay içenlerin adeti iki misli artmaz ki.

Ne olmuş? Evvelki er kazancının yüzde ellisini cebe atıyormuş. Ne olmuş?

Evvelki er kazancının yüzde ellisini cebe atıyormuş.
Bu er kazancının tamamımı bölük komutanına getiriyormuş. Bu er kazancının tamamımı bölük komutanına getiriyormuş.

İşte emin adam, işte hain adam! Göreve getirildi askerlik vazifesi yapıyor. İşte emin adam, işte hain adam!

Göreve getirildi askerlik vazifesi yapıyor.
Ha nöbet tutmak, ha çay ocağında çay yapmak.Ha nöbet tutmak, ha çay ocağında çay yapmak. Nöbete çıkmıyor, başka iş yapmıyor görevi o, oradan para alamaz hain, hıyanet ediyor. Nöbete çıkmıyor, başka iş yapmıyor görevi o, oradan para alamaz hain, hıyanet ediyor. Kasaya koyduğun adam, işin başına getirdiğin adam, dükkâna tayin ettiğin adamKasaya koyduğun adam, işin başına getirdiğin adam, dükkâna tayin ettiğin adam güvenilir insan olmazsa hain olursa illallah diyor insan. güvenilir insan olmazsa hain olursa illallah diyor insan. Atıyor onu kısa bir zaman sonra.Atıyor onu kısa bir zaman sonra. Ama güvenilir bir insansa, alıyorsun onu bağrına basıyorsun, Ama güvenilir bir insansa, alıyorsun onu bağrına basıyorsun, bir yere gitmek isterse gitme diyorsun maaşını arttırıyorsun, sermayene ortak ediyorsun, bir yere gitmek isterse gitme diyorsun maaşını arttırıyorsun, sermayene ortak ediyorsun, yarın öbür gün ev yapıp veriyorsun vesaire filan, kaldırıp gidiyor.yarın öbür gün ev yapıp veriyorsun vesaire filan, kaldırıp gidiyor. Hiçbir şey yoktu neden? Dürüst olduğu için, emin insan olduğu için. Hiçbir şey yoktu neden?

Dürüst olduğu için, emin insan olduğu için.

Eminlik güzel bir vasıftır, Peygamber Efendimiz'in sıfatı. Eminlik güzel bir vasıftır, Peygamber Efendimiz'in sıfatı. Nasıldı Peygamber Efendimiz'in sıfatı? Muhammed el-Emîn. Nasıldı Peygamber Efendimiz'in sıfatı? Muhammed el-Emîn. Herkes parasını getirip emanet ediyordu. Peygamber Efendimiz'e verirdi.Herkes parasını getirip emanet ediyordu. Peygamber Efendimiz'e verirdi. Ve hicret edeceği zaman Hz. Ali Efendimiz'e: Ve hicret edeceği zaman Hz. Ali Efendimiz'e:

"Al şu emanetleri sahiplerine ver." diye vasiyet etti. "Al şu emanetleri sahiplerine ver." diye vasiyet etti.

Yerlerini söyleyip de öyle hicret edecekti Peygamber Efendimiz. Yerlerini söyleyip de öyle hicret edecekti Peygamber Efendimiz. Muhammed el-Emîn. Herkes güveniyor. Muhammed el-Emîn. Herkes güveniyor. Hıyanet etmez, yanlış söz söylemez, hakemlik yapsa garp etmez, zulüm etmez diye herkes biliyor. Hıyanet etmez, yanlış söz söylemez, hakemlik yapsa garp etmez, zulüm etmez diye herkes biliyor. Bu vasıf da önemli. Haya vasfı önemli, utangaçlık ve Allah'tan utanmak…Bu vasıf da önemli. Haya vasfı önemli, utangaçlık ve Allah'tan utanmak… Kullardan da utanmak önemli, emin olmak önemli. Bir de sıdk, "doğru sözlülük", bu çok önemli. Kullardan da utanmak önemli, emin olmak önemli.

Bir de sıdk, "doğru sözlülük", bu çok önemli.
Yalan söylemez bir müslüman. Dobra dobra, aşikâre, hak bildiği şeyleri söyler. Yalan söylemez bir müslüman. Dobra dobra, aşikâre, hak bildiği şeyleri söyler. Soruldu mu söyler, ben fakültede veyahut mühendislik mektebinde işte hocalarım oldu,Soruldu mu söyler, ben fakültede veyahut mühendislik mektebinde işte hocalarım oldu, kalkar sınıfta bir çocuk bir şey sorar. Fesübhanallah! kalkar sınıfta bir çocuk bir şey sorar.

Fesübhanallah!

Öyle bir şey soruyor ki; cevap versen kanunlara göre doğru cevabın suç olabilir.Öyle bir şey soruyor ki; cevap versen kanunlara göre doğru cevabın suç olabilir. Ama sormuş, cevap vermesen "Hoca korktu." diyecekler.Ama sormuş, cevap vermesen "Hoca korktu." diyecekler. Sonra hakikaten öğrenmek istiyorsa, öğrenmek isteyen insana bir ilmi vermemek o da günah. Sonra hakikaten öğrenmek istiyorsa, öğrenmek isteyen insana bir ilmi vermemek o da günah. Talebeden ilmi saklamak da günah. Hak bildiğimiz şeyi söylüyordu, Talebeden ilmi saklamak da günah. Hak bildiğimiz şeyi söylüyordu, ne kanunu tanıyordu, ne usûl tanıyordu, ne kaide tanıyordu dobra dobra. ne kanunu tanıyordu, ne usûl tanıyordu, ne kaide tanıyordu dobra dobra.

Bir keresinde mühendislik mektebinde profesör müdür geldi: Bir keresinde mühendislik mektebinde profesör müdür geldi: "Ya sen sınıfta şöyle şöyle söylemişsin." "Evet söyledim." Dedim."Ya sen sınıfta şöyle şöyle söylemişsin." "Evet söyledim." Dedim. "Sordular, söyledim. Sorduktan sonra söylememek bana ar gibi geldi. Söyledim dobra."Sordular, söyledim. Sorduktan sonra söylememek bana ar gibi geldi. Söyledim dobra. " "Peki." dedi. "Kanaatimi söyledim, dobra dobra söyledim." dedim. " "Peki." dedi. "Kanaatimi söyledim, dobra dobra söyledim." dedim.

Doğru sözlülük çok önemli, müslüman dobra dobra dosdoğru olacak.Doğru sözlülük çok önemli, müslüman dobra dobra dosdoğru olacak. İşte bu üç vasıf varsa bir kimsede, onu dost edebilirsiniz.İşte bu üç vasıf varsa bir kimsede, onu dost edebilirsiniz. Ona sırrınızı açabilirsiniz, onu arkadaşlarınızın arasına alabilirsiniz. Ona sırrınızı açabilirsiniz, onu arkadaşlarınızın arasına alabilirsiniz.

Allah cümlemizi her bakımdan en güzel sıfatlara sahip kullardan eylesin. Allah cümlemizi her bakımdan en güzel sıfatlara sahip kullardan eylesin. İki cihanda aziz ve bahtiyar eylesin, sevdiği kulların zümresine dahil eylesin. İki cihanda aziz ve bahtiyar eylesin, sevdiği kulların zümresine dahil eylesin. Cennetiyle Cemâli'yle müşerref eylesin. Cennetiyle Cemâli'yle müşerref eylesin.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2