Namaz Vakitleri
İstanbul
27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Günahları Affettiren Ameller

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

1 Safer 1421 / 05.05.2000
AKRA- Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.

Konuşma Metni

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh.

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh.

Allah'ın, rahmeti, selâmı, bereketi, izzeti, ikrâmı dünyada, ahirette üzerinize olsun...

Allah'ın, rahmeti, selâmı, bereketi, izzeti, ikrâmı dünyada, ahirette üzerinize olsun...

Ahmed b. Hanbel ve İbn Hibban Ukbetübnü Abd'den rivayet olunmuşAhmed b. Hanbel ve İbn Hibban Ukbetübnü Abd'den rivayet olunmuş camilere devam etmek hakkında müjdeli bir hadîs-i şerîf...camilere devam etmek hakkında müjdeli bir hadîs-i şerîf... Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyuruyor:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyuruyor:

Ma min abdin yahrucü min beytihî ilâ gudüvvin ev revâhin ile'l-mescidi,Ma min abdin yahrucü min beytihî ilâ gudüvvin ev revâhin ile'l-mescidi, illâ kânet hutâhu hatveten keffâreten ve hatveten haseneten.

illâ kânet hutâhu hatveten keffâreten ve hatveten haseneten.

Mâ min abdin. "Mü'min kullardan hiçbir kul yoktur ki,"Mâ min abdin. "Mü'min kullardan hiçbir kul yoktur ki," Yahrucü min beytihî ilâ gudüvvin ev revâhin ile'l-mescidi.Yahrucü min beytihî ilâ gudüvvin ev revâhin ile'l-mescidi. "Sabahleyin mescide gitmek için veya akşamleyin akşam veya yatsı namazına gitmek için evinden çıkarsa""Sabahleyin mescide gitmek için veya akşamleyin akşam veya yatsı namazına gitmek için evinden çıkarsa" İllâ kânet hutâhu. -hutah, hatve kelimesinin çoğulu- "Muhakkak onun adımları."

İllâ kânet hutâhu. -hutah, hatve kelimesinin çoğulu- "Muhakkak onun adımları."

Ne olur?

Hatveten keffâreten. "Bir adımı günahlarına kefaret olarak yazılır."
Ne olur?

Hatveten keffâreten. "Bir adımı günahlarına kefaret olarak yazılır."
Ve hatveten haseneten. "Öteki adımı da hasene olarak yazılır."Ve hatveten haseneten. "Öteki adımı da hasene olarak yazılır." Bir günahı silinir, bir hasene kazanır; bir günahı silinir, bir hasene yazılır...Bir günahı silinir, bir hasene kazanır; bir günahı silinir, bir hasene yazılır... Böylece mescide gelip giden kimsenin daha mesciddeki ibadetini yapmadan,Böylece mescide gelip giden kimsenin daha mesciddeki ibadetini yapmadan, gelmesinden gitmesinden dolayı günahları afv ü mağfiret olur.

gelmesinden gitmesinden dolayı günahları afv ü mağfiret olur.

Onun için mü'minlerin, müslümanların namazlarını kılması lazım; çünkü namaz dinin direğidir.Onun için mü'minlerin, müslümanların namazlarını kılması lazım; çünkü namaz dinin direğidir. Mazereti olmayan, sağlıklı erkeklerin de [mescide gitmesi lazım.]

Mazereti olmayan, sağlıklı erkeklerin de [mescide gitmesi lazım.]

Mazeret nedir?

Mazeret nedir?

Mescide gitmeme mazereti, sudan bir mazeret olmaz.Mescide gitmeme mazereti, sudan bir mazeret olmaz. "Yorgunum, halsizim, canım istemiyor... Yemekten sonra ağırlık bastı." diyor. "Yorgunum, halsizim, canım istemiyor... Yemekten sonra ağırlık bastı." diyor. Bunlar mazeret değil.

Bunlar mazeret değil.

Mesela yürüyemiyordur, ayağında rahatsızlık vardır, yürümeye müsait değildir, hastadır; o mazeret…Mesela yürüyemiyordur, ayağında rahatsızlık vardır, yürümeye müsait değildir, hastadır; o mazeret… Veyahut yolda bir tehlike vardır, sel vardır, camiye gitmesine engel ciddi bir şey vardır;Veyahut yolda bir tehlike vardır, sel vardır, camiye gitmesine engel ciddi bir şey vardır; o mazeret olabilir. Sudan bahanelerle, şeytanın aldatması değil.

o mazeret olabilir. Sudan bahanelerle, şeytanın aldatması değil.

Mescide gitmesi lazım, namazı mescidde kılması lazım!Mescide gitmesi lazım, namazı mescidde kılması lazım! Eğer gittiği mescid mahalle mescidi ise, bire 27 kat sevap alır.Eğer gittiği mescid mahalle mescidi ise, bire 27 kat sevap alır. Aynı namazı evde kıldığı zaman bir alacaksa, mahalle mescidinde kılınca 27 kat sevap alır.Aynı namazı evde kıldığı zaman bir alacaksa, mahalle mescidinde kılınca 27 kat sevap alır. Ama cuma namazı kılınan büyük mescidse camiye gidip namaz kıldığı zaman 50 kat sevap alır.

Ama cuma namazı kılınan büyük mescidse camiye gidip namaz kıldığı zaman 50 kat sevap alır.

Bir de işte camide kıldığı namaz 50 veya 27 kat sevap olduğu gibi,Bir de işte camide kıldığı namaz 50 veya 27 kat sevap olduğu gibi, her attığı adımda bir günahı af olur, kendisine bir hasene yazılır.her attığı adımda bir günahı af olur, kendisine bir hasene yazılır. Hasene de önemli bir mükâfat, Uhud Dağı kadar büyük bir ikram.Hasene de önemli bir mükâfat, Uhud Dağı kadar büyük bir ikram. Cenâb-ı Hakk'ın lütfu, hediyesi, mükâfatı.

Cenâb-ı Hakk'ın lütfu, hediyesi, mükâfatı.

Sonra ayrıca, camideki insanların içindeki mübarek, hayırlı kimseler hürmetine,Sonra ayrıca, camideki insanların içindeki mübarek, hayırlı kimseler hürmetine, kusurlu kimselerin de ibadeti beraberce kabul olur.kusurlu kimselerin de ibadeti beraberce kabul olur. Belki o şahıs namazı evde kılsaydı, ibadetini Cenâb-ı Hak kabul etmeyecekti.Belki o şahıs namazı evde kılsaydı, ibadetini Cenâb-ı Hak kabul etmeyecekti. Çünkü kul kusurlu, kabul etmemesi için sebepler var, kabul etmeyecekti.Çünkü kul kusurlu, kabul etmemesi için sebepler var, kabul etmeyecekti. Ama camide cemaatle olunca, Cenâb-ı Hak artık "Cemaatin içinden şu kul kusurlu,Ama camide cemaatle olunca, Cenâb-ı Hak artık "Cemaatin içinden şu kul kusurlu, ben bunun ibadetini kabul etmeyeyim." buyurmaz. Hepsini kabul eder diye müjde var.ben bunun ibadetini kabul etmeyeyim." buyurmaz. Hepsini kabul eder diye müjde var. Oradan da kârı oluyor.

Daha başka nice nice hem dinî, uhrevî, hem dünyevî,
Oradan da kârı oluyor.

Daha başka nice nice hem dinî, uhrevî, hem dünyevî,
hattâ sıhhî faydaları oluyor camiye gidildiği zaman.

hattâ sıhhî faydaları oluyor camiye gidildiği zaman.

Mehmed Zâhid Kotku rahmetullâhi aleyh Hocamız;

Mehmed Zâhid Kotku rahmetullâhi aleyh Hocamız;

"Omuzların böyle sıkı sıkı birbirine temasından, insanlar saf olunca, insanın vücudunda elektrik var."Omuzların böyle sıkı sıkı birbirine temasından, insanlar saf olunca, insanın vücudunda elektrik var. Bu elektriğin omuzların temasından dolayı insanlardaki elektrik bozukluklarını düzenleyipBu elektriğin omuzların temasından dolayı insanlardaki elektrik bozukluklarını düzenleyip sağlıklı insan olmasına sebep olduğunu, ağrılarının, sızılarının da tedavi olduğunu" söylerdi.

sağlıklı insan olmasına sebep olduğunu, ağrılarının, sızılarının da tedavi olduğunu" söylerdi.

Hocamız nur içinde yatsın.

Hocamız nur içinde yatsın.

Demek ki camide namaz kılmaya çok önem vereceğiz. Cami müslümanların toplantı yeridir.Demek ki camide namaz kılmaya çok önem vereceğiz. Cami müslümanların toplantı yeridir. Camiye gideceğiz; namazımızı, ibadetimizi orada edâ ettikten sonra,Camiye gideceğiz; namazımızı, ibadetimizi orada edâ ettikten sonra, cemaatle de ilgileneceğiz, kardeşlerimizle konuşacağız, hal hatır soracağız.cemaatle de ilgileneceğiz, kardeşlerimizle konuşacağız, hal hatır soracağız. Gelemeyenlerin neden gelemediğini düşüneceğiz.Gelemeyenlerin neden gelemediğini düşüneceğiz. Mahallemizde yapılacak işler varsa, onun müzakeresini yapacağız.Mahallemizde yapılacak işler varsa, onun müzakeresini yapacağız. Müşterek hayırların yapılmasına katkıda bulunacağız.Müşterek hayırların yapılmasına katkıda bulunacağız. Cami, toplumun canlı bir faaliyet merkezi olmalı!

Cami, toplumun canlı bir faaliyet merkezi olmalı!

Onun için Bursa camileri ne kadar güzeldir!

Onun için Bursa camileri ne kadar güzeldir!

Yeşil camiyi düşünün. Bursa'ya gidenler mutlaka ziyaret etmiştir, onu misal veriyorum.Yeşil camiyi düşünün. Bursa'ya gidenler mutlaka ziyaret etmiştir, onu misal veriyorum. Onun gibi başka camiler de çok.

Onun gibi başka camiler de çok.

Camiye girmeden önce, daha ayakkabılarınızı çıkarttığınız dış kapının dışında,Camiye girmeden önce, daha ayakkabılarınızı çıkarttığınız dış kapının dışında, hem sağda hem solda, iki büyük mekân var. Onlar kim bilir ne işte kullanılıyordu?..

hem sağda hem solda, iki büyük mekân var. Onlar kim bilir ne işte kullanılıyordu?..

Ondan sonra caminin kapısından içeri giriyorsunuz, karşınıza fıskiyeli, "havuzcuk, şadırvan" diyelim;Ondan sonra caminin kapısından içeri giriyorsunuz, karşınıza fıskiyeli, "havuzcuk, şadırvan" diyelim; öyle güzel bir şey çıkıyor. Onu da görünce hoşunuza gidiyor, şarıl şarıl sular akıyor.öyle güzel bir şey çıkıyor. Onu da görünce hoşunuza gidiyor, şarıl şarıl sular akıyor. Orada abdest alma imkânı var.

Orada abdest alma imkânı var.

Sonra sağ tarafınızda, sol tarafınızda eyvan veya kubbeli oda şeklinde açık ve kapalı mekânlar var.Sonra sağ tarafınızda, sol tarafınızda eyvan veya kubbeli oda şeklinde açık ve kapalı mekânlar var. Odaların içinde ocaklar var.Odaların içinde ocaklar var. Demek ki oralar namaz kılma yeri değil; misafir kabulünde, ders müzakeresinde kullanılan yerler.

Demek ki oralar namaz kılma yeri değil; misafir kabulünde, ders müzakeresinde kullanılan yerler.

İleriye doğru yürüdüğünüz zaman, daha yüksek bir yere altı-yedi merdivenden çıkıyorsunuz;İleriye doğru yürüdüğünüz zaman, daha yüksek bir yere altı-yedi merdivenden çıkıyorsunuz; İşte mescid orası. Ön tarafında mihrab, sağında minber var.İşte mescid orası. Ön tarafında mihrab, sağında minber var. Ecdadımız camiyi sadece namaz kılınıp gidilen bir yer olarak düşünmemiş;Ecdadımız camiyi sadece namaz kılınıp gidilen bir yer olarak düşünmemiş; ocağıyla, toplantı yerleriyle, oturmasıyla, ısınmasıyla, namaz dışı ictimâî güzel çalışmaların,ocağıyla, toplantı yerleriyle, oturmasıyla, ısınmasıyla, namaz dışı ictimâî güzel çalışmaların, sevaplı hayır faaliyetlerinin yapılmasına müsait olacak birtakım bölümlerle beraber düşünmüş.

sevaplı hayır faaliyetlerinin yapılmasına müsait olacak birtakım bölümlerle beraber düşünmüş.

Bursa'da bir caminin içinde yer alan bu küçük bölmecikler,Bursa'da bir caminin içinde yer alan bu küçük bölmecikler, Devlet-i Aliyye büyüdüğü, İstanbul payitaht olduğu zaman,Devlet-i Aliyye büyüdüğü, İstanbul payitaht olduğu zaman, "burada küçük olmaz, nüfus kalabalık, hizmet daha büyük çapta olsun" diye caminin etrafında müstakil binalar haline getirilmiş."burada küçük olmaz, nüfus kalabalık, hizmet daha büyük çapta olsun" diye caminin etrafında müstakil binalar haline getirilmiş. Bakıyorsunuz; caminin yanında aşevi, dârüşşifa, medreseler, bîmarhâne, hastane...Bakıyorsunuz; caminin yanında aşevi, dârüşşifa, medreseler, bîmarhâne, hastane... Böyle çeşitli hizmetler için ayrı binalar yapılmış.

Böyle çeşitli hizmetler için ayrı binalar yapılmış.

Süleymaniye'ye bakıyorsunuz bir şehir gibi. Bir külliye ki, namaz kılınan yeriyle, şifâhânesiyle,Süleymaniye'ye bakıyorsunuz bir şehir gibi. Bir külliye ki, namaz kılınan yeriyle, şifâhânesiyle, aşhânesiyle, hanıyla, medresesiyle, her şeyi tamam, her şeyi eksiksiz, dört dörtlük...

aşhânesiyle, hanıyla, medresesiyle, her şeyi tamam, her şeyi eksiksiz, dört dörtlük...

Bu ecdadımızın ibadeti, İslâm'ı iyi anladığını,Bu ecdadımızın ibadeti, İslâm'ı iyi anladığını, İslâm'ın sadece namaz kılmaktan ibaret olmadığını kavradığını,İslâm'ın sadece namaz kılmaktan ibaret olmadığını kavradığını, namazın dışında da müslümanların ictimâî vazifeleri, birbirleriyle muhabbetleri olması gerektiğininamazın dışında da müslümanların ictimâî vazifeleri, birbirleriyle muhabbetleri olması gerektiğini çok iyi kavradıklarını gösteriyor.

çok iyi kavradıklarını gösteriyor.

Caminin bir muhabbet yeri, toplumun sorunlarının konuşulduğu, düşünüldüğü, çözümlendiğiCaminin bir muhabbet yeri, toplumun sorunlarının konuşulduğu, düşünüldüğü, çözümlendiği bir hayır kaynağı olarak kullanılması çok güzel...

bir hayır kaynağı olarak kullanılması çok güzel...

Şimdiki camilerin, Bursa camileri -Orhan Camii, Yeşil Camii gibi camiler- örnek alınarak yapılması lazım.Şimdiki camilerin, Bursa camileri -Orhan Camii, Yeşil Camii gibi camiler- örnek alınarak yapılması lazım. Şimdiki camiler; yanlış, eksik, bilinçsiz yapılıyor. Cami, kubbeli kısımdan ibaret sanılıyor.

Şimdiki camiler; yanlış, eksik, bilinçsiz yapılıyor. Cami, kubbeli kısımdan ibaret sanılıyor.

Bursa camiinin şemasına, tasarımına hangi bölmeleri var [diye] baktığınız zaman;Bursa camiinin şemasına, tasarımına hangi bölmeleri var [diye] baktığınız zaman; o bölmelerin hepsinin vazifesi var. Şimdi de o ihtiyaçlar hakikaten var.

o bölmelerin hepsinin vazifesi var. Şimdi de o ihtiyaçlar hakikaten var.

Hacı dedeler, hacı babalar, hacı amcalar avluda oturuyorlar.

Hacı dedeler, hacı babalar, hacı amcalar avluda oturuyorlar.

Nerede oturuyorlar?

Nerede oturuyorlar?

Bahçedeki ağaç kesilmiş, avlunun içine yan devrilmiş, onun üstüne oturuyorlar.Bahçedeki ağaç kesilmiş, avlunun içine yan devrilmiş, onun üstüne oturuyorlar. Doğru düzgün oturma yerleri de yok.

Doğru düzgün oturma yerleri de yok.

Öyle olmayacaktı, caminin içinde mekânlar, sedirler, ocak olacaktı.Öyle olmayacaktı, caminin içinde mekânlar, sedirler, ocak olacaktı. Rahat rahat oturacaklardı. Kış gününde çıtır çıtır odun yanıp ısınacaklardı.Rahat rahat oturacaklardı. Kış gününde çıtır çıtır odun yanıp ısınacaklardı. Namaz vakti gelince namaz kılacaklardı. Namazın dışında dinî kitapları okuyacaklardı.Namaz vakti gelince namaz kılacaklardı. Namazın dışında dinî kitapları okuyacaklardı. Gayet güzel, samimi bir çerçeve, mekân içinde, ortam içinde dinlerini öğreneceklerdi. Çok güzel…

Gayet güzel, samimi bir çerçeve, mekân içinde, ortam içinde dinlerini öğreneceklerdi. Çok güzel…

Camiyi sadece kubbe olarak düşünmek yanlış! Camileri o ana haline döndürmemiz lazım!

Camiyi sadece kubbe olarak düşünmek yanlış! Camileri o ana haline döndürmemiz lazım!

Peygamber Efendimiz'in zamanında, Peygamber Efendimiz'in camisi nasıldı?

Peygamber Efendimiz'in zamanında, Peygamber Efendimiz'in camisi nasıldı?

Cami ibadethaneydi, mektepti, medreseydi, ilim irfan yuvasıydı.Cami ibadethaneydi, mektepti, medreseydi, ilim irfan yuvasıydı. Cami toplum faaliyetlerinin, toplumun, şehrin merkeziydi.Cami toplum faaliyetlerinin, toplumun, şehrin merkeziydi. Hatta elçileri Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem camide karşılıyordu.

Hatta elçileri Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem camide karşılıyordu.

Camileri bu haline getirelim, canlandıralım!Camileri bu haline getirelim, canlandıralım! Çünkü camilerin canlılığı taşının, toprağın sağlamlığında;Çünkü camilerin canlılığı taşının, toprağın sağlamlığında; sıvasının, boyasının, nakışının güzelliğinden değildir; içindeki cemaattendir.sıvasının, boyasının, nakışının güzelliğinden değildir; içindeki cemaattendir. Eğer bir caminin içinde cemaat varsa, çok basit de olsa, eski de olsa o mâmur bir camidir.Eğer bir caminin içinde cemaat varsa, çok basit de olsa, eski de olsa o mâmur bir camidir. İçinde cemaat olmayan bir cami;İçinde cemaat olmayan bir cami; sapasağlam, duvarları kesme taştan, betondan, çatısı olsa bile harap bir camidir.

sapasağlam, duvarları kesme taştan, betondan, çatısı olsa bile harap bir camidir.

Camileri bu haliyle düşüneceğiz. Camiye gitmenin çok sevap olduğunu bileceğiz.Camileri bu haliyle düşüneceğiz. Camiye gitmenin çok sevap olduğunu bileceğiz. Uykunun tatlı olduğu sabah vaktinde, yine yorgunluğun çöküp de insanın gevşeyebileceği zaman olanUykunun tatlı olduğu sabah vaktinde, yine yorgunluğun çöküp de insanın gevşeyebileceği zaman olan yatsı vaktinde, akşam vaktinde camiye gideceğiz.

yatsı vaktinde, akşam vaktinde camiye gideceğiz.

Geçtiğimiz sohbetlerde her zaman söylerim,Geçtiğimiz sohbetlerde her zaman söylerim, Ramazan'da hatalı bir şey yapıyoruz, herkes ibadetini arttırırken;Ramazan'da hatalı bir şey yapıyoruz, herkes ibadetini arttırırken; Ramazan'da akşam namazları camide kılınmamaya başlıyor.

Ramazan'da akşam namazları camide kılınmamaya başlıyor.

Neden?

İftar edilecek diye.

Neden?

İftar edilecek diye.

Bu iftar, bu oruç bir kuvvetli sünnetin yapılmaması için mi emrolundu?

Bu iftar, bu oruç bir kuvvetli sünnetin yapılmaması için mi emrolundu?

Sen orucunu açmak için küçücük malzemeni cebine alırsın,Sen orucunu açmak için küçücük malzemeni cebine alırsın, cemaatte sağına soluna ikram etmek için hatta biraz de fazla alırsın.cemaatte sağına soluna ikram etmek için hatta biraz de fazla alırsın. Ondan sonra orucunu açarsın, namazını kıldıktan sonra eve gelip iftarını yaparsın.

Ondan sonra orucunu açarsın, namazını kıldıktan sonra eve gelip iftarını yaparsın.

Sanki akşam namazı mecburiyeti kalkmış gibi, hiç kimse camiye gitmeyi düşünmüyor.Sanki akşam namazı mecburiyeti kalkmış gibi, hiç kimse camiye gitmeyi düşünmüyor. Ramazan'da böyle oluyor, daha önce akşam namazına camiye giden,Ramazan'da böyle oluyor, daha önce akşam namazına camiye giden, Ramazanda gitmemeye başlıyor. Yanlış!..

Ramazanda gitmemeye başlıyor. Yanlış!..

Camilerin kıymetini bilelim!Camilerin kıymetini bilelim! Camileri aslî görevlerine uygun şekilde algılayalım ve kullanalım,Camileri aslî görevlerine uygun şekilde algılayalım ve kullanalım, değerlendirelim ve cemaate devam edelim!değerlendirelim ve cemaate devam edelim! Sabahleyin Allah rızası için uykudan fedakârlık etmeyi öğrenelim!

Sabahleyin Allah rızası için uykudan fedakârlık etmeyi öğrenelim!

İslâm fedakârlığı, sabrı öğrenmek yoludur. Sabırla insan derece kazanıyor, fedakârlıkla kazanıyor.

İslâm fedakârlığı, sabrı öğrenmek yoludur. Sabırla insan derece kazanıyor, fedakârlıkla kazanıyor.

Yatsı da öyle; yorgun gelse de, yemek vakti olsa da, o mâzeretleri atlayacak,Yatsı da öyle; yorgun gelse de, yemek vakti olsa da, o mâzeretleri atlayacak, geçecek, aşacak, camiye gelecek, o savapları kazanacak.

geçecek, aşacak, camiye gelecek, o savapları kazanacak.

İkinci hadîs-i şerîf Enes radıyallahu anh'ten.İkinci hadîs-i şerîf Enes radıyallahu anh'ten. Deylemî, Hatib-i Bağdadî ve diğer kaynaklar kaydetmişler.Deylemî, Hatib-i Bağdadî ve diğer kaynaklar kaydetmişler. Efendimiz bu ikinci hadîs-i şerîfin metninde şöyle buyuruyor:

Efendimiz bu ikinci hadîs-i şerîfin metninde şöyle buyuruyor:

Mâ min abdin velâ emetin istağferallâhi fî külli yevmin seb'îne merratenMâ min abdin velâ emetin istağferallâhi fî külli yevmin seb'îne merraten illâ gafara'llâhu lehû seb'a mieti zenbin ve kad hâbe abdünillâ gafara'llâhu lehû seb'a mieti zenbin ve kad hâbe abdün ve ev emetün amile fi'l-yevmi ve leyleti eksera min seb'imieti zenbin.

ve ev emetün amile fi'l-yevmi ve leyleti eksera min seb'imieti zenbin.

Bu da bir bakıma büyük bir müjde, bir bakıma büyük, çarpıcı bir ikaz… Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Bu da bir bakıma büyük bir müjde, bir bakıma büyük, çarpıcı bir ikaz… Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Mâ min abdin velâ emetin. "Hiçbir Allah'ın erkek kulu veya hanım kulu yoktur ki..."

Mâ min abdin velâ emetin. "Hiçbir Allah'ın erkek kulu veya hanım kulu yoktur ki..."

Eme "câriye" demek, abd "kul" demek.Eme "câriye" demek, abd "kul" demek. Tabii biz insanlar erkeksek Allah'ın abdîyiz, erkek kölesiyiz; kadınsak emetullah, Allah'ın hatun kölesiyiz...Tabii biz insanlar erkeksek Allah'ın abdîyiz, erkek kölesiyiz; kadınsak emetullah, Allah'ın hatun kölesiyiz... Köle ne kelime, Cenâb-ı Hak her şeyimizle yaratmış,Köle ne kelime, Cenâb-ı Hak her şeyimizle yaratmış, biz onun kulu olduğumuzdan kölelikten de öteye ona bağlı ve onunuz.

biz onun kulu olduğumuzdan kölelikten de öteye ona bağlı ve onunuz.

"Hiçbir erkek kul veya hanım kul yoktur ki…""Hiçbir erkek kul veya hanım kul yoktur ki…" İstağferallâhi fi külli yevmin seb'îne merreh.İstağferallâhi fi külli yevmin seb'îne merreh. "Günde 70 defa tevbe ve istiğfar ederse, estağfirullah derse, dediyse." "Günde 70 defa tevbe ve istiğfar ederse, estağfirullah derse, dediyse." İllâ gafara'llâhu lehû seb'amieti zenbin. "Allah onun 700 günahını bağışlar."

İllâ gafara'llâhu lehû seb'amieti zenbin. "Allah onun 700 günahını bağışlar."

70 defa estağfirullah derse o kulun on misli ile 700 günahını bağışlar.70 defa estağfirullah derse o kulun on misli ile 700 günahını bağışlar. Her bir estağfirullah'ına on günahı bağışlanıyor. Demek ki müjde...

Her bir estağfirullah'ına on günahı bağışlanıyor. Demek ki müjde...

Ama Efendimiz'in arkasındaki ihtarı, ikazı, işaret ettiği nokta da çok önemli:

Ama Efendimiz'in arkasındaki ihtarı, ikazı, işaret ettiği nokta da çok önemli:

Ve kad hâbe abdün ev emetün. "Bir erkek kul veya bir hanım kul ki."Ve kad hâbe abdün ev emetün. "Bir erkek kul veya bir hanım kul ki." Amile fi'l-yevmi ve'l-leyleti eksera min seb'imieti zenbin. "Bir günde, bir gecedeAmile fi'l-yevmi ve'l-leyleti eksera min seb'imieti zenbin. "Bir günde, bir gecede 700'den fazla bir günah işlemişse o kulun artık hali haraptır."

700'den fazla bir günah işlemişse o kulun artık hali haraptır."

O kul hâib ve hâsir'dir, "mahvolmuş" demektir.

O kul hâib ve hâsir'dir, "mahvolmuş" demektir.

700'den fazla günah yapıyorsa bu kul artık günah makinesi mi?

700'den fazla günah yapıyorsa bu kul artık günah makinesi mi?

Cenâb-ı Hak, yetmiş defa estağfirullah deyince, 700 günahını affediyor.Cenâb-ı Hak, yetmiş defa estağfirullah deyince, 700 günahını affediyor. 700'den fazla günahı varsa eyvah! O, "harap olmuş bir kul" demektir. Hâib ve hâsirdir.

700'den fazla günahı varsa eyvah! O, "harap olmuş bir kul" demektir. Hâib ve hâsirdir.

Buradaki tercümede de Abdülaziz Hocaefendimiz rahmetullahi aleyh,Buradaki tercümede de Abdülaziz Hocaefendimiz rahmetullahi aleyh, hâbe'yi "ocağı batmıştır" diye bir tabirle tercüme etmiş.hâbe'yi "ocağı batmıştır" diye bir tabirle tercüme etmiş. Artık 700'den fazla da günahı varsa o kulun, "Yazıklar olsun o kula!Artık 700'den fazla da günahı varsa o kulun, "Yazıklar olsun o kula! Günah makinesi gibi, ne kadar kusurlu bir kul!" diye ikaz etmiş oluyor.

Günah makinesi gibi, ne kadar kusurlu bir kul!" diye ikaz etmiş oluyor.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

700 günah, 24 saate bölünürse yaklaşık olarak 30 eder.700 günah, 24 saate bölünürse yaklaşık olarak 30 eder. 24 saatte insan hep günah işleyemez çünkü24 saatte insan hep günah işleyemez çünkü 7 8 saatte uyuyor.7 8 saatte uyuyor. Hiç olmazsa o saatlerde günah işlemediğini düşünücez.Hiç olmazsa o saatlerde günah işlemediğini düşünücez. Ama 24 saat günah işliyorsa 24e bölersek 1 saate 30 günah düşer,Ama 24 saat günah işliyorsa 24e bölersek 1 saate 30 günah düşer, o zaman 2 dakikada bir günah 2 dakikada bir günaho zaman 2 dakikada bir günah 2 dakikada bir günah yani makineli tüfek gibi günah makinesi günah işliyor.yani makineli tüfek gibi günah makinesi günah işliyor. Böyle bir kul artık helak olmuştur, kapkara olmuştur, simsiyah olmuştur,Böyle bir kul artık helak olmuştur, kapkara olmuştur, simsiyah olmuştur, son derece bozulmuş ki, harıl harıl harıl harılson derece bozulmuş ki, harıl harıl harıl harıl vırıl vırıl zırıl zırıl günah işliyor.vırıl vırıl zırıl zırıl günah işliyor. Yazıklar olsun ona mahvolmuştur o kul diyor EfendimizYazıklar olsun ona mahvolmuştur o kul diyor Efendimiz Yâni umumiyetle, tabii olarak, o kadar günah işlemez iyi bir müslüman;Yâni umumiyetle, tabii olarak, o kadar günah işlemez iyi bir müslüman; hata olarak, dayanamayarak işler. O zaman da yetmiş defa Estağfiru’llàh deyince, hata olarak, dayanamayarak işler. O zaman da yetmiş defa Estağfiru’llàh deyince, Cenâb-ı Hak yedi yüz günahını afv u mağfiret eder. Cenâb-ı Hak yedi yüz günahını afv u mağfiret eder. Tabii buradan çıkartacağımız çok çeşitli ibretler, dersler vardır.

Tabii buradan çıkartacağımız çok çeşitli ibretler, dersler vardır.
Bu mübarek hadis-i şeriften anlayacağımız çok incelikler vardır.Bu mübarek hadis-i şeriften anlayacağımız çok incelikler vardır. Kişiler, zarifliğine, inceliğine, irfânına göre nice nice mânâlar çıkartırlar.Kişiler, zarifliğine, inceliğine, irfânına göre nice nice mânâlar çıkartırlar. Başını eğip, gözünü kapatıp, gönlüne yönelip de derin derin düşünürse neler çıkartırlar.Başını eğip, gözünü kapatıp, gönlüne yönelip de derin derin düşünürse neler çıkartırlar. Ama biz, kısaca söylemek îcab ederse; bir kulun günde yetmiş defa, yüz defa Estağfiru’llàh demesi gerektiğini Ama biz, kısaca söylemek îcab ederse; bir kulun günde yetmiş defa, yüz defa Estağfiru’llàh demesi gerektiğini bir kere aklına yerleştirmesi lâzım diye düşünüyoruz. bir kere aklına yerleştirmesi lâzım diye düşünüyoruz. Başka hadis-i şeriflerde, günde yüz defâ demek de var.Başka hadis-i şeriflerde, günde yüz defâ demek de var. Böyle yetmiş sözü de özellikle kaydedilmiş.Böyle yetmiş sözü de özellikle kaydedilmiş. Yetmiş de olur, daha fazlası da zarar etmez, fayda eder. Yetmiş de olur, daha fazlası da zarar etmez, fayda eder. Çünkü böyle rakamlar verildiği zaman, ille o kadar yapın derse, o kadar yapmak lâzım! Ama,Çünkü böyle rakamlar verildiği zaman, ille o kadar yapın derse, o kadar yapmak lâzım! Ama, “Daha çok yaparsa, daha çok sevap alır.” diye bildiriliyor bazı hadis-i şeriflerde... “Daha çok yaparsa, daha çok sevap alır.” diye bildiriliyor bazı hadis-i şeriflerde... Demek ki, fazla yapmanın mahzuru olmadığını anlıyoruz.Demek ki, fazla yapmanın mahzuru olmadığını anlıyoruz. Meselâ, daha önce size söylediğim bir hadis-i şerifi hatırlatayım.

Meselâ, daha önce size söylediğim bir hadis-i şerifi hatırlatayım.
Siz de belki hatırlayacaksınız:Siz de belki hatırlayacaksınız: “Bir kul günde yüz defa Lâ ilâhe illa’llàh derse, kıyamet gününde Allah onu, yüzü dolunay gibi pırıl pırıl olarak ba’seder, diriltir. Mahşer yerine yüzü dolunay gibi parlayarak, nur saçarak gelir.

“Bir kul günde yüz defa Lâ ilâhe illa’llàh derse, kıyamet gününde Allah onu, yüzü dolunay gibi pırıl pırıl olarak ba’seder, diriltir. Mahşer yerine yüzü dolunay gibi parlayarak, nur saçarak gelir.
Kimse onun derecesine çıkamaz, erişemez, onun kadar yüksek dereceli olamaz; ondan fazla diyenler müstesnâ...”Kimse onun derecesine çıkamaz, erişemez, onun kadar yüksek dereceli olamaz; ondan fazla diyenler müstesnâ...” buyuruyor Efendimiz. buyuruyor Efendimiz. Demek ki, yüz defadan fazla Lâ ilâhe illa’llàh diyen, ondan ileri olacak.

Demek ki, yüz defadan fazla Lâ ilâhe illa’llàh diyen, ondan ileri olacak.
Demek ki daha fazla derse, sevâbı daha çok olacak, onu anlıyoruz.Demek ki daha fazla derse, sevâbı daha çok olacak, onu anlıyoruz. Onun için, günde yetmiş defa, yüz defa Estağfiru’llàh demeli!Onun için, günde yetmiş defa, yüz defa Estağfiru’llàh demeli! “—Affet beni Allah’ım! Ben sana güzel kulluk etmek istiyorum ama bilerek bilmeyerek hatalarım oluyor. “—Affet beni Allah’ım! Ben sana güzel kulluk etmek istiyorum ama bilerek bilmeyerek hatalarım oluyor. Bazen nefsime mağlub oluyorum, bazen şeytana aldanıyorum; farkına varmadan, Bazen nefsime mağlub oluyorum, bazen şeytana aldanıyorum; farkına varmadan, istemeden, bazen de zayıflığımdan, naçizliğimden böyle günahlara batıyorum. istemeden, bazen de zayıflığımdan, naçizliğimden böyle günahlara batıyorum. Yâ Rabbi beni affeyle, beni koru, bana tevfîkini refik eyle de; günahlara bulaşmayayım, Yâ Rabbi beni affeyle, beni koru, bana tevfîkini refik eyle de; günahlara bulaşmayayım, nefsime uymayayım, şeytana kanmayayım!..” diye dua edip, tevbe ve istiğfar etmeli!nefsime uymayayım, şeytana kanmayayım!..” diye dua edip, tevbe ve istiğfar etmeli! Önemli vazifelerden birisi de bu…Önemli vazifelerden birisi de bu… Bir böyle söyleyip de tevbe etmek var, bir de insanın günahlarının afv ü mağfiretine sebep olacak işlerini yapmakla günahlardan silinmek var;

Bir böyle söyleyip de tevbe etmek var, bir de insanın günahlarının afv ü mağfiretine sebep olacak işlerini yapmakla günahlardan silinmek var;
sıyrılmak, kurtulmak var. Birinci hadis-i şerifte onu görüyoruz. sıyrılmak, kurtulmak var. Birinci hadis-i şerifte onu görüyoruz. Camiye yürüdüğü zaman, her bir adımı günahlarına kefaret oluyor.Camiye yürüdüğü zaman, her bir adımı günahlarına kefaret oluyor. Her bir adımında, bir attığı adım günahlarına keffaret; bir adımı da sevap ve hasene kazanmasına sebep oluyor.Her bir adımında, bir attığı adım günahlarına keffaret; bir adımı da sevap ve hasene kazanmasına sebep oluyor. Demek ki, namaza giderse affolacak.Demek ki, namaza giderse affolacak. Bunun gibi başka şeyler de var, onları da hatırlayalım.

Bunun gibi başka şeyler de var, onları da hatırlayalım.
Meselâ: Bir insan, bir kere günahına pişman olursa, nedâmet duyarsa; Meselâ: Bir insan, bir kere günahına pişman olursa, nedâmet duyarsa; o zaman Allah affediyor. Çünkü pişmanlık, içten gelen tatlı bir duygu…o zaman Allah affediyor. Çünkü pişmanlık, içten gelen tatlı bir duygu… “Niye yaptım ben bunu, keşke yapmasaydım, ah vah!..” diye iç yanıklığı. O zaman affediyor.“Niye yaptım ben bunu, keşke yapmasaydım, ah vah!..” diye iç yanıklığı. O zaman affediyor. Sonra; abdest yıkanırken, yüz alırken, yıkanırken, el yıkanırken, ayaklar yıkanırken,

Sonra; abdest yıkanırken, yüz alırken, yıkanırken, el yıkanırken, ayaklar yıkanırken,
abdestte uzuvlarınızı yıkadığınız zaman, akan sularla beraber günahlar akıyor.abdestte uzuvlarınızı yıkadığınız zaman, akan sularla beraber günahlar akıyor. Kılınan namazlarla günah affoluyor. Camiye giderken atılan adımlarla günah affoluyor.Kılınan namazlarla günah affoluyor. Camiye giderken atılan adımlarla günah affoluyor. Cumalarla, cuma namazlarına devam ederek günahlar affoluyor.Cumalarla, cuma namazlarına devam ederek günahlar affoluyor. Ramazan’da oruçlar tutarak affoluyor. Hacca giderek affoluyor. Affoluyor, affoluyor...Ramazan’da oruçlar tutarak affoluyor. Hacca giderek affoluyor. Affoluyor, affoluyor... Yâni, Cenâb-ı Hak bir çok temizlenme, affedilme, bağışlanma, Yâni, Cenâb-ı Hak bir çok temizlenme, affedilme, bağışlanma, günahlardan kurtulma çareleri ihsân eylemiş. günahlardan kurtulma çareleri ihsân eylemiş. Üçüncü hadîs-i şerîf'i okuyorum.Üçüncü hadîs-i şerîf'i okuyorum. Çok fazla olup da zihin dağılmasın, ezberlemesi kolay olsun. hem de vakit, Çok fazla olup da zihin dağılmasın, ezberlemesi kolay olsun. hem de vakit, herkesin rahatça ayırabileceği bir müsait zaman dilimi olsun diyeherkesin rahatça ayırabileceği bir müsait zaman dilimi olsun diye sohbetimize üç hadis okumaya niyetli olarak başlamıştık.

sohbetimize üç hadis okumaya niyetli olarak başlamıştık.

Mâ min abdin tesaddaka bi-sadakatin yebtagî bihâ vechallâhi illâ kâlel'lâhu lehû yevme'l-kıyâmeti:Mâ min abdin tesaddaka bi-sadakatin yebtagî bihâ vechallâhi illâ kâlel'lâhu lehû yevme'l-kıyâmeti: Abdi racevtenî velen uhakkirake haramtü cesedeke ale'n-nâri vedhul min eyyi ebvâbi'l-cenneti şi'te.

Abdi racevtenî velen uhakkirake haramtü cesedeke ale'n-nâri vedhul min eyyi ebvâbi'l-cenneti şi'te.

Bu da müjdeli bir hadîs-i şerîf…Bu da müjdeli bir hadîs-i şerîf… Bu günkü kısmetimizde, karşımıza gelen hadîs-i şerîflerden müjdeler çıkıyor.

Bu günkü kısmetimizde, karşımıza gelen hadîs-i şerîflerden müjdeler çıkıyor.

Efendimiz buyuruyor ki;

Efendimiz buyuruyor ki;

Mâ min abdin. "Hiçbir mü'min kul yoktur ki." Tesaddaka bi-sadakatin.Mâ min abdin. "Hiçbir mü'min kul yoktur ki." Tesaddaka bi-sadakatin. "Cüzdanını, kesesini açmış, sadaka tasadduk eylemiş, bir fakire, bir dula, bir yetime vermiş...""Cüzdanını, kesesini açmış, sadaka tasadduk eylemiş, bir fakire, bir dula, bir yetime vermiş..." "Bir yere bir hayır yapmış, bir masraf, hayır masrafı yapmış, bir sadaka tasadduk eylemiş, vermiş."

"Bir yere bir hayır yapmış, bir masraf, hayır masrafı yapmış, bir sadaka tasadduk eylemiş, vermiş."

Ne olur?

Ne olur?

Yebtagî bihâ vechallâhi.Yebtagî bihâ vechallâhi. Ne maksatla çıkartıp vermiş bu sadakayı?

Ne maksatla çıkartıp vermiş bu sadakayı?

"Bununla Allahu Teâlâ vech-i pâkini, Cenâb-ı Hakk'ın teveccühünü kazanmayı "Bununla Allahu Teâlâ vech-i pâkini, Cenâb-ı Hakk'ın teveccühünü kazanmayı ve Cenâb-ı Hakk'ın rızasına ermeyi düşünerek halis niyetle bu sadakayı vermişse."ve Cenâb-ı Hakk'ın rızasına ermeyi düşünerek halis niyetle bu sadakayı vermişse." İllâ kâlel'lâhu lehû yevme'l-kıyâmeti. "Kıyamet gününde Allah o kuluna der ki:"İllâ kâlel'lâhu lehû yevme'l-kıyâmeti. "Kıyamet gününde Allah o kuluna der ki:" Abdî. "Ey benim kulum!" diye hitap ediyor, çünkü abdî'nin sonundaki "ye" "benim" mânasına.

Abdî. "Ey benim kulum!" diye hitap ediyor, çünkü abdî'nin sonundaki "ye" "benim" mânasına.

Racevtenî. "Sen benden bir şeyler umdun!"

Racevtenî. "Sen benden bir şeyler umdun!"

Cenâb-ı Hakk'ın böyle, ey kulum diyerek hitap etmesi ne büyük devlettir,Cenâb-ı Hakk'ın böyle, ey kulum diyerek hitap etmesi ne büyük devlettir, ne büyük şereftir, ne büyük nimettir. Ne büyük rütbe ve derecedir.

ne büyük şereftir, ne büyük nimettir. Ne büyük rütbe ve derecedir.

"Ey benim kulum, sen benden umdun, umarak bu sadakayı verdin, bu hayrı yaptın sevap umdun. "Ey benim kulum, sen benden umdun, umarak bu sadakayı verdin, bu hayrı yaptın sevap umdun. Benden mükâfat umarak bu işi benim rızam için yaptın."

Benden mükâfat umarak bu işi benim rızam için yaptın."

Ve len uhakkirake.Ve len uhakkirake. "Ben de bu sebeple, senin bu hayrını hor, hakir görmem, seni hakir görmem, seni tahkir etmem!"

"Ben de bu sebeple, senin bu hayrını hor, hakir görmem, seni hakir görmem, seni tahkir etmem!"

Madem ki sen beni düşünerek böyle yaptın; az-çok veya sen kusurlu,Madem ki sen beni düşünerek böyle yaptın; az-çok veya sen kusurlu, eksikli, biçare, açiz ve naçiz kul olsan da, ben seni hakir görmem, eksikli, biçare, açiz ve naçiz kul olsan da, ben seni hakir görmem, hakir muamelesi yapmam, seni tahkir etmem, horlamam!

hakir muamelesi yapmam, seni tahkir etmem, horlamam!

Haramtü cesedeke ale'n-nâri. "Ey kulum! senin vücudunu cehenneme haram kıldım."Haramtü cesedeke ale'n-nâri. "Ey kulum! senin vücudunu cehenneme haram kıldım." "Seni cehenneme atmayacağım, azabıma uğratmayacağım, ateşlere yakmayacağım!" "Seni cehenneme atmayacağım, azabıma uğratmayacağım, ateşlere yakmayacağım!" Vedhul min eyyi ebvâbi'l-cennete şi'te.Vedhul min eyyi ebvâbi'l-cennete şi'te. "Haydi cennetin hangi kapısından istersen, buyur cennete gir!"

"Haydi cennetin hangi kapısından istersen, buyur cennete gir!"

Hadîs-i şerîflerde Peygamber Efendimiz cennetin çeşitli kapıları olacağını müjdeledi.Hadîs-i şerîflerde Peygamber Efendimiz cennetin çeşitli kapıları olacağını müjdeledi. Türlü türlü kapıları var. Mesela; "Oruçlular "reyyân" denilen, ismi öyle olan kapıdan girecek."Türlü türlü kapıları var. Mesela; "Oruçlular "reyyân" denilen, ismi öyle olan kapıdan girecek." "Namazla temayüz etmiş olanlar bir kapıdan, mücahidler bir kapıdan;"Namazla temayüz etmiş olanlar bir kapıdan, mücahidler bir kapıdan; amelinin, ibadetinin ağırlık tarafına göre bir kapıdan cennete girecek."

amelinin, ibadetinin ağırlık tarafına göre bir kapıdan cennete girecek."

Efendimiz bir hadîs-i şerîfte buyurmuş;

Efendimiz bir hadîs-i şerîfte buyurmuş;

Ebû Bekr-i Sıddîk radıyallahu anh'in aklına bir soru gelmiş, Peygamber Efendimize sormuş;

Ebû Bekr-i Sıddîk radıyallahu anh'in aklına bir soru gelmiş, Peygamber Efendimize sormuş;

"Yâ Resûlallah! Bir insan hayırlı bir kimse olarak, hem cihad etmişse, hem sadaka vermişse,"Yâ Resûlallah! Bir insan hayırlı bir kimse olarak, hem cihad etmişse, hem sadaka vermişse, hem oruç tutmuşsa, hem namaz kılmışsa; hem oruç tutmuşsa, hem namaz kılmışsa; cennetin muhtelif kapılarında girecek sevaplı işlerin hepsini birden yapmışsa, hangi kapıdan girecek?cennetin muhtelif kapılarında girecek sevaplı işlerin hepsini birden yapmışsa, hangi kapıdan girecek? Ne olacak o zaman, hepsinden girecek mi?" diye sorunca, Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

Ne olacak o zaman, hepsinden girecek mi?" diye sorunca, Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

"Evet, hepsinden girecek. Umuyorum ki sen onlardan birisin ey Ebû Bekir!" diye"Evet, hepsinden girecek. Umuyorum ki sen onlardan birisin ey Ebû Bekir!" diye Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz hazretlerine ayrıca bir de müjde vermiş.

Allah şefaatine erdirsin...

Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz hazretlerine ayrıca bir de müjde vermiş.

Allah şefaatine erdirsin...

Cennete bütün kapılarından girebilmek;Cennete bütün kapılarından girebilmek; o da Allah'ın bir takdiri ve akıl almaz bir büyük nimeti olmuş oluyor.

o da Allah'ın bir takdiri ve akıl almaz bir büyük nimeti olmuş oluyor.

Demek ki, ne yapmalıyız?

Allah rızası için sadaka da vermeye dikkat etmeliyiz!

Demek ki, ne yapmalıyız?

Allah rızası için sadaka da vermeye dikkat etmeliyiz!

Kazanıyoruz bir şeyler. Neden kazanıyoruz?

Kazanıyoruz bir şeyler. Neden kazanıyoruz?

"Allah bizi kimseye muhtaç etmesin, helal lokma ile çoluk çocuğumuzu besleyelim,"Allah bizi kimseye muhtaç etmesin, helal lokma ile çoluk çocuğumuzu besleyelim, kimseye el avuç açmayalım!" diye… Onun için helal para kazanıyoruz;kimseye el avuç açmayalım!" diye… Onun için helal para kazanıyoruz; helal yere sarf edelim, ihtiyaçlarımızı görelim, karşılayalım diye.

helal yere sarf edelim, ihtiyaçlarımızı görelim, karşılayalım diye.

Başka?

Bir de başkalarına da yardımcı olalım;
Başka?

Bir de başkalarına da yardımcı olalım;
onları da sevindirelim, onların da ihtiyaçlarını görelim diye.

onları da sevindirelim, onların da ihtiyaçlarını görelim diye.

Mesela Yunus Emre'nin arzusu ne, tavsiyesi ne güzel:

Mesela Yunus Emre'nin arzusu ne, tavsiyesi ne güzel:

Dürüş, kazan, ye, yedir!

Dürüş, kazan, ye, yedir!

Gayrete gel, kendin helâlinden bir şeyler kazan, dükkanı aç, sanatını icrâ eyle;Gayrete gel, kendin helâlinden bir şeyler kazan, dükkanı aç, sanatını icrâ eyle; alnının teriyle kazan. Dürüşmek, "gayret etmek" demek. alnının teriyle kazan. Dürüşmek, "gayret etmek" demek. "Kazan, ye, kendin ye ve yedir; bir gönül ele getir!" diyor.

"Kazan, ye, kendin ye ve yedir; bir gönül ele getir!" diyor.

Bir gönül ele getir!

Bir gönül ele getir!

"Ye, yedir, iyilik yap, birisinin hayır duasını al, sevindir!"Ye, yedir, iyilik yap, birisinin hayır duasını al, sevindir! Birinin gönlünü al, o seni sevsin, memnun kalsın, minnettar kalsın, dua etsin."Birinin gönlünü al, o seni sevsin, memnun kalsın, minnettar kalsın, dua etsin." İster dua etsin ister etmesin, Allah zaten iyilik yapanı seviyor.

İster dua etsin ister etmesin, Allah zaten iyilik yapanı seviyor.

Çünkü gönül yapmak, Kâbe'yi bina etmek, tamir etmek, inşa etmek gibi sevaptır.Çünkü gönül yapmak, Kâbe'yi bina etmek, tamir etmek, inşa etmek gibi sevaptır. Gönül yıkmak da Kâbe'yi harap etmek, yıkmak gibi günahtır.Gönül yıkmak da Kâbe'yi harap etmek, yıkmak gibi günahtır. Mü'min günahlardan kaçınır da, hele hele Kâbe'ye karşı saygısı son derece fazla olduğu için,Mü'min günahlardan kaçınır da, hele hele Kâbe'ye karşı saygısı son derece fazla olduğu için, o öyle bir şeyi hiç düşünmez.

Ama mü'minin kalbi, gönlü kırılmayacak.
o öyle bir şeyi hiç düşünmez.

Ama mü'minin kalbi, gönlü kırılmayacak.
O Kâbe'den de önemli. Ona dikkat etmesi lazım! Dikkat etmiyorsa demek ki İslâm'ı iyi anlayamamış.O Kâbe'den de önemli. Ona dikkat etmesi lazım! Dikkat etmiyorsa demek ki İslâm'ı iyi anlayamamış. Gönül yıkmamaya, kalp kırmamaya,Gönül yıkmamaya, kalp kırmamaya, Kâbe'ye saygısızlık etmediği gibi, o kadar, ondan fazla dikkat etmesi lazım!..

Kâbe'ye saygısızlık etmediği gibi, o kadar, ondan fazla dikkat etmesi lazım!..

Allah için kazanmalı, kazandıklarından da cömertlik yapmalı, hayır hasenat yapmalı,Allah için kazanmalı, kazandıklarından da cömertlik yapmalı, hayır hasenat yapmalı, ziyafet çekmeli, arkadaşlarını eve çağırmalı veya arkadaşlarına hediyeler götürmeli!..ziyafet çekmeli, arkadaşlarını eve çağırmalı veya arkadaşlarına hediyeler götürmeli!.. Veyahut fakirlere böyle sadakalar vermeli, böylece iyilikler yaparak ömrünü geçirmeli...Veyahut fakirlere böyle sadakalar vermeli, böylece iyilikler yaparak ömrünü geçirmeli... Hayırlı bir kul olarak yaşamalı; kendisine hayrı olan,Hayırlı bir kul olarak yaşamalı; kendisine hayrı olan, çevresine de hayrı olan bir kul olarak ömrünü geçirmeli!..çevresine de hayrı olan bir kul olarak ömrünü geçirmeli!.. Hüsn-i hâtimeyle âhirete göçüp Cenâb-ı Hakk'ın rahmetine mazhar olmalı!..

Hüsn-i hâtimeyle âhirete göçüp Cenâb-ı Hakk'ın rahmetine mazhar olmalı!..

Allahu Teâlâ bizi, İslâm'ın inceliklerini öğrenip, belleyip uygulayan, icra eden;Allahu Teâlâ bizi, İslâm'ın inceliklerini öğrenip, belleyip uygulayan, icra eden; duyduğunu işleyen, böylece sevapları kazanan,duyduğunu işleyen, böylece sevapları kazanan, sevdiği kulların arasına girmeyi başaran mü'minlerden eylesin...sevdiği kulların arasına girmeyi başaran mü'minlerden eylesin... Ömrümüzü rızasına uygun geçirip huzuruna sevdiği, razı olduğu kul olarak varalım.Ömrümüzü rızasına uygun geçirip huzuruna sevdiği, razı olduğu kul olarak varalım. Rabbimiz cennetiyle cemâliyle müşerref eylesin... Cemâlini göstersin, selâmına erdirsin...Rabbimiz cennetiyle cemâliyle müşerref eylesin... Cemâlini göstersin, selâmına erdirsin... Rıdvân-ı ekberine cümlemizi vâsıl eylesin... Ebedî saadete nâil eylesin...

Rıdvân-ı ekberine cümlemizi vâsıl eylesin... Ebedî saadete nâil eylesin...

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh.

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2