Namaz Vakitleri
İstanbul
27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Gurbette (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

24 Rebîü'l-Âhir 1418 / 28.08.1997
Leicester/ İngiltere

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın 1980 sonrası sohbetlerine ek olarak başka bir uygulama daha başlatıldı. Problemi olanlar, herhangi bir konuda sıkıntısı olanlar, meselelerini yazılı olarak hocamıza gönderiyorlardı. Hocamız onları birer birer okuyor, her birisi için gerekli cevapları, açıklamaları, nasihatleri yapıyor, tavsiyelerde bulunuyordu.

Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamızın sohbetlerine katılanlar, katlanmış kâğıt parçalarının elden ele, kürsüye doğru taşındığını ve bir zaman sonra bunların kürsüde küçük tepecikler oluşturduklarını görmüşlerdir.

Konuşma Metni

1. Soru: Son zamanlarda Türkiye'de müslümanlar üzerindeki baskının arttığı görülüyor.1. Soru: Son zamanlarda Türkiye'de müslümanlar üzerindeki baskının arttığı görülüyor. Bundan sonra ihvanımızın işlerini, çalışmalarını daha ziyade yurtdışına kaydırmalarınıBundan sonra ihvanımızın işlerini, çalışmalarını daha ziyade yurtdışına kaydırmalarını ve yeniden bir toparlama sürecine yurtdışından başlamalarını tavsiye ediyor musunuz?ve yeniden bir toparlama sürecine yurtdışından başlamalarını tavsiye ediyor musunuz? Bu konudaki yeni görüşlerinizi açıklayabilir misiniz? Bu konudaki yeni görüşlerinizi açıklayabilir misiniz?

1. Cevap: Türkiye'deki gelişmeleri hepimiz ilgiyle, dikkatle, esefle takip ediyoruz.1. Cevap: Türkiye'deki gelişmeleri hepimiz ilgiyle, dikkatle, esefle takip ediyoruz. Türkiye'de benim yazılarımda açıkça belirttiğim gibi gerçekten kendilerinin yaptıkları anayasa çiğneniyor.Türkiye'de benim yazılarımda açıkça belirttiğim gibi gerçekten kendilerinin yaptıkları anayasa çiğneniyor. Kanunlar hiçe sayılıyor. Kanunlar hiçe sayılıyor. İnsan hak ve özgürlükleri baskı altına alınacak çalışmalar yapılıyor, sözler söyleniyor.İnsan hak ve özgürlükleri baskı altına alınacak çalışmalar yapılıyor, sözler söyleniyor. Niyetler de o istikamette gibi görünüyor. Fakat bunun için işi yurtdışına kaydırmaya lüzum yoktur.Niyetler de o istikamette gibi görünüyor.

Fakat bunun için işi yurtdışına kaydırmaya lüzum yoktur.
Yurtdışında çalışmalar olacak. Biz bunları eskiden beri teşvik ediyoruz.Yurtdışında çalışmalar olacak. Biz bunları eskiden beri teşvik ediyoruz. Kardeşlerimizin buralarda okudukları, oturdukları, çalıştıkları yerlerde teşkilatlanmasını,Kardeşlerimizin buralarda okudukları, oturdukları, çalıştıkları yerlerde teşkilatlanmasını, merkezlerinin olmasını temenni ediyoruz. merkezlerinin olmasını temenni ediyoruz. Mesela ben bugün sordum acaba Leicester'de bir Türk cami var mı diye? "Yok" dediler.Mesela ben bugün sordum acaba Leicester'de bir Türk cami var mı diye? "Yok" dediler. Gerçi Pakistanlı kardeşlerimizin camisine gitmekten memnun olduk, mutlu olduk, gözlerimiz yaşardı.Gerçi Pakistanlı kardeşlerimizin camisine gitmekten memnun olduk, mutlu olduk, gözlerimiz yaşardı. Tatlı bir namaz kıldık.Tatlı bir namaz kıldık. Güzel duygularla ayrıldık ama bir müslüman bir yere gitti mi orada mutlaka teşkilatlanmalı. Güzel duygularla ayrıldık ama bir müslüman bir yere gitti mi orada mutlaka teşkilatlanmalı.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz;Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz; "Bir yerde beş aile varsa, o beş aile namazı beraber kılmak, ezan okumak, kamet getirmek zorundadır."Bir yerde beş aile varsa, o beş aile namazı beraber kılmak, ezan okumak, kamet getirmek zorundadır. Eğer böyle yapmazlarsa şeytan onları baskısı altına alır. Hükmü altına alır. Eğer böyle yapmazlarsa şeytan onları baskısı altına alır. Hükmü altına alır. Şeytanın istilasına mâruz kalırlar." diye bildiriliyor. Biz bunu Rayne'de miydiŞeytanın istilasına mâruz kalırlar." diye bildiriliyor. Biz bunu Rayne'de miydi Yaptığımız toplantılarda da...94'te yapmıştık.Yaptığımız toplantılarda da...94'te yapmıştık. Üç dört yıl önceki toplantılarda da arkadaşlarımıza bastıra bastıra söyledik. Üç dört yıl önceki toplantılarda da arkadaşlarımıza bastıra bastıra söyledik. Yurtdışında da mutlaka teşkilatlanmanız lazım.Yurtdışında da mutlaka teşkilatlanmanız lazım. Beş kişi bir yerde iseniz bir salon tutacaksınız, bir evinizin bir yerini mescit yapacaksınız,Beş kişi bir yerde iseniz bir salon tutacaksınız, bir evinizin bir yerini mescit yapacaksınız, beraber namaz kılacaksınız, ezan okuyacaksınız,beraber namaz kılacaksınız, ezan okuyacaksınız, kamet getireceksiniz ki şeytan sizi elde etmesin, esir almasın diye söylemiştik. kamet getireceksiniz ki şeytan sizi elde etmesin, esir almasın diye söylemiştik.

Türkiye'deki baskılı olaylarla ilgili değil bu tavsiyelerimiz;Türkiye'deki baskılı olaylarla ilgili değil bu tavsiyelerimiz; kaç yıl önceden arkadaşlarımıza yaptığımız tavsiyeler. Allah razı olsun. kaç yıl önceden arkadaşlarımıza yaptığımız tavsiyeler. Allah razı olsun. Ben buraya New Castle'deki kardeşlerimiz bir merkez satın aldılar diye Ben buraya New Castle'deki kardeşlerimiz bir merkez satın aldılar diye müjdesini duyduğum için kutlamaya geldim.müjdesini duyduğum için kutlamaya geldim. Bir sebep, İngiltere'ye geliş sebebim buradaki bir gelişmeyi kutlamak içindir.Bir sebep, İngiltere'ye geliş sebebim buradaki bir gelişmeyi kutlamak içindir. Aynı şekilde Almanya'da da - oradan gelmiş kardeşlerimiz biliyorlar - bir zamandır çalışıyoruz.Aynı şekilde Almanya'da da - oradan gelmiş kardeşlerimiz biliyorlar - bir zamandır çalışıyoruz. İnşaallah oradan da bir müjdeli haber çıkartmak istiyoruz. Amerika'daki kardeşlerimiz bir yer aldılar.İnşaallah oradan da bir müjdeli haber çıkartmak istiyoruz. Amerika'daki kardeşlerimiz bir yer aldılar. Buradan Amerika'ya - bir ay içinde - gideceğim. Orada güzel çalışmalar yapıyorlar.Buradan Amerika'ya - bir ay içinde - gideceğim. Orada güzel çalışmalar yapıyorlar. Onları da yerinde göreceğim. Onları da yerinde göreceğim.

Bizim her yerde mutlaka cami kurmamız, beraber çalışmamız, teşkilatlanmamız, çocuklarımızın,Bizim her yerde mutlaka cami kurmamız, beraber çalışmamız, teşkilatlanmamız, çocuklarımızın, hanımlarımızın, kendimizin dini eğitimlerini ve diğer içtimaî ihtiyaçlarınıhanımlarımızın, kendimizin dini eğitimlerini ve diğer içtimaî ihtiyaçlarını toplu hâlde gidermeye çalışmamız gerekiyor zaten. Bu bir umumî mecburiyet. Ve tatlı bir şey, güzel bir şey.toplu hâlde gidermeye çalışmamız gerekiyor zaten. Bu bir umumî mecburiyet. Ve tatlı bir şey, güzel bir şey. Bunu yapacağız. Nerede olursak olalım, dünyanın neresine gidersek gidelim bu çalışmaları yapacağız. Bunu yapacağız. Nerede olursak olalım, dünyanın neresine gidersek gidelim bu çalışmaları yapacağız. Bu çalışmalar gelişme halindedir. Ben bu çalışmaları bir bahar dalına benzetiyorum.Bu çalışmalar gelişme halindedir.

Ben bu çalışmaları bir bahar dalına benzetiyorum.
Almanya'daki konuşmalarımızda öyle söyledim.Almanya'daki konuşmalarımızda öyle söyledim. Biliyorsunuz kış geçtikten sonra ağaçların dalları kabarmaya, tomurcuklanmaya başlar.Biliyorsunuz kış geçtikten sonra ağaçların dalları kabarmaya, tomurcuklanmaya başlar. Bu tomurcuklar vakti gelince patlar, filizlenir, yeşil yeşil güzel yapraklar, ondan sonra güzel çiçekler çıkar.Bu tomurcuklar vakti gelince patlar, filizlenir, yeşil yeşil güzel yapraklar, ondan sonra güzel çiçekler çıkar. Ondan sonra bu çiçekler meyve olur. Şimdi bir tomurcuklanma halindeyiz. Ondan sonra bu çiçekler meyve olur. Şimdi bir tomurcuklanma halindeyiz. Tomurcuklar patlayacak ve işte Amerika'da arkadaşlarımız bir yer aldılar, New Castle'da aldılar.Tomurcuklar patlayacak ve işte Amerika'da arkadaşlarımız bir yer aldılar, New Castle'da aldılar. Her yerde inşaallah bir takım çalışmalar yapacaklar. Her yerde inşaallah bir takım çalışmalar yapacaklar.

Fakat bizim asıl çalışmamızın Türkiye'de olması lazım.Fakat bizim asıl çalışmamızın Türkiye'de olması lazım. Türkiye'deki haklarımızı ve özgürlüklerimizi korumak için bilimsel olarak çalışmamız lazım.Türkiye'deki haklarımızı ve özgürlüklerimizi korumak için bilimsel olarak çalışmamız lazım. Akıllı, mantıklı çalışmamız lazım. Bugün bir kardeşimiz çok haklı olarak söyledi. Akıllı, mantıklı çalışmamız lazım. Bugün bir kardeşimiz çok haklı olarak söyledi. "Türkiye'deki muhalefet, muhalefet yapmasını bilmiyor." dedi. "Böyle olmaz."Türkiye'deki muhalefet, muhalefet yapmasını bilmiyor." dedi. "Böyle olmaz. Yapılan haksızlıkları çok güzel dile getirmek mümkün ve hakkını çok güzel savunmak mümkün.Yapılan haksızlıkları çok güzel dile getirmek mümkün ve hakkını çok güzel savunmak mümkün. Çok zayıf kalınıyor." dedi. Doğru, katılıyorum aynen.Çok zayıf kalınıyor." dedi. Doğru, katılıyorum aynen. Daha dikkatli, daha bilimsel olarak, daha ağırbaşlı, daha ciddi, daha tutarlı, daha şiddetli Daha dikkatli, daha bilimsel olarak, daha ağırbaşlı, daha ciddi, daha tutarlı, daha şiddetli ve daha tesirli çalışmalar yapmaya girişmemiz gerekiyor. ve daha tesirli çalışmalar yapmaya girişmemiz gerekiyor.

Necip Fazıl'ın bir sözü hep hatırımdadır. Ey düşmanım sen benim ifadem ve hızımsın.Necip Fazıl'ın bir sözü hep hatırımdadır. Ey düşmanım sen benim ifadem ve hızımsın. Düşman lazım bize ki düşmansızlık çok kötü bir şeydir.Düşman lazım bize ki düşmansızlık çok kötü bir şeydir. Hatta bunu Amerikalılara uluslararası alanda da söylüyorlar.Hatta bunu Amerikalılara uluslararası alanda da söylüyorlar. Ruslar Amerikalı diplomatlara konuşurken gelmişler demişler ki; "Biz size çok fena bir şey yaptık."Ruslar Amerikalı diplomatlara konuşurken gelmişler demişler ki; "Biz size çok fena bir şey yaptık." "Ne yaptınız ya?" "Sizi mahvedeceğiz. Çok fena bir şey yaptık." demişler. "Ne yaptınız ya?" "Sizi mahvedeceğiz. Çok fena bir şey yaptık." demişler. Ne yaptınız? filan..."Sizi düşmansız bıraktık." "Artık size düşmanlık yapmayacağız." demişler. Ne yaptınız? filan..."Sizi düşmansız bıraktık." "Artık size düşmanlık yapmayacağız." demişler. Rakipsiz, düşmansız olan bir toplum gevşer. Rakipsiz, düşmansız olan bir toplum gevşer.

Bizim İlâhiyat Fakültesi'ne, Ankara'ya, bir arkadaş gelirdi Kemal diye. Allah selamet versin.Bizim İlâhiyat Fakültesi'ne, Ankara'ya, bir arkadaş gelirdi Kemal diye. Allah selamet versin. Biraz kabadayı ve biraz efe bir insandı. Bizim ilâhiyatlı talebeleri tahrik edici sözler söylerdi.Biraz kabadayı ve biraz efe bir insandı. Bizim ilâhiyatlı talebeleri tahrik edici sözler söylerdi. "Siz mantarsınız." filan diye. "Siz burada mantaroloji okuyorsunuz ve siz mantarsınız." derdi."Siz mantarsınız." filan diye. "Siz burada mantaroloji okuyorsunuz ve siz mantarsınız." derdi. Bizim fakültedeki gençler "Neden?" diye sorarlardı. "Çünkü siz burada düşman görmüyorsunuz." derdi. Bizim fakültedeki gençler "Neden?" diye sorarlardı. "Çünkü siz burada düşman görmüyorsunuz." derdi.

Biz İlâhiyat Fakültesi'nde düşmanla karşılaşmıyoruz.Biz İlâhiyat Fakültesi'nde düşmanla karşılaşmıyoruz. Ama Siyasal Bilgiler'de karşımızda azılı komünistler, vesaireler var. Onlar harıl harıl çalışıyorlar.Ama Siyasal Bilgiler'de karşımızda azılı komünistler, vesaireler var. Onlar harıl harıl çalışıyorlar. Düşman insanı yetiştirir. Düşman insanın gözünü açar. Kötü komşu insanı ev sahibi yapar.Düşman insanı yetiştirir. Düşman insanın gözünü açar. Kötü komşu insanı ev sahibi yapar. Onun için bunlarda Allah'ın bir hikmetidir yani bir kamçılanmadır. Onun için bunlarda Allah'ın bir hikmetidir yani bir kamçılanmadır.

Bosna'daki olaylar olmadan önce bir adam varmış. Karısını neden başını örtüyorsun diye dövüyormuş.Bosna'daki olaylar olmadan önce bir adam varmış. Karısını neden başını örtüyorsun diye dövüyormuş. Bosna'daki olaylar olduktan sonra namaza başlamış.Bosna'daki olaylar olduktan sonra namaza başlamış. İnsan gevşediği zaman Allah'ı da unutuyor maalesef, ibadeti de unutuyor, imanı da unutuyor.İnsan gevşediği zaman Allah'ı da unutuyor maalesef, ibadeti de unutuyor, imanı da unutuyor. Ama başı dara geldiği zaman Ama başı dara geldiği zaman

fe iza rakibû fi'l-fülki da'avu'llahe muhlisîne le-huddîn. diye âyet-i kerîmede bildirildiği gibife iza rakibû fi'l-fülki da'avu'llahe muhlisîne le-huddîn.

diye âyet-i kerîmede bildirildiği gibi
denize girip de dalga gemiyi sarsıp tehlikeli duruma getirdiği zaman hepsi ihlasla,denize girip de dalga gemiyi sarsıp tehlikeli duruma getirdiği zaman hepsi ihlasla, halis muhlis ibadete, niyaza başlarlar; "Aman yâ Rabbi!" derler. Karaya çıktığı zaman unuturlar.halis muhlis ibadete, niyaza başlarlar; "Aman yâ Rabbi!" derler. Karaya çıktığı zaman unuturlar. Denizde verdikleri vaatleri unuturlar. Unutmamak lazım. Denizde verdikleri vaatleri unuturlar. Unutmamak lazım.

Ama böyle ters olaylar, ters gibi görünen olaylar iyi sonuçlar verir.Ama böyle ters olaylar, ters gibi görünen olaylar iyi sonuçlar verir. İnşaallah temenni ediyoruz; Türkiye'de bu baskılar sürmeyecektir. Çünkü baskıcılar çok zayıftır. İnşaallah temenni ediyoruz; Türkiye'de bu baskılar sürmeyecektir. Çünkü baskıcılar çok zayıftır. Baskı yapanlar azdır. Millet de uyanmıştır. Baskı yapanlar azdır. Millet de uyanmıştır. Artık eskisi gibi millet kuzu gibi değil, biraz koç gibi oldular. Artık eskisi gibi millet kuzu gibi değil, biraz koç gibi oldular. Koçluktan sonra da bir mutasyonla, değişiklikle böyle kaplan gibi arslan gibi olmaya başlarlarsaKoçluktan sonra da bir mutasyonla, değişiklikle böyle kaplan gibi arslan gibi olmaya başlarlarsa o zaman iş tamam demektir. o zaman iş tamam demektir. Artık öyle kolay kolay postlarını yüzdürüp etlerini kebap yaptırtmayacak gibi görünüyorlar.Artık öyle kolay kolay postlarını yüzdürüp etlerini kebap yaptırtmayacak gibi görünüyorlar. İnşaallah Türkiye'de iyi çalışmamız lazım. Siz burada iyi çalışın. İnşaallah Türkiye'de iyi çalışmamız lazım. Siz burada iyi çalışın. Biz de Türkiye'de inşaallah çalışalım. Biz de Türkiye'de inşaallah çalışalım. Siz de Türkiye'ye geldiğiniz zaman çalışmalarımıza katılırsınız, buradan desteklersiniz vesaire. Siz de Türkiye'ye geldiğiniz zaman çalışmalarımıza katılırsınız, buradan desteklersiniz vesaire.

Bunda da bir hayır vardır. Saflarımızı sıklaştırmaya vesiledir. Azmimizi biler.Bunda da bir hayır vardır. Saflarımızı sıklaştırmaya vesiledir. Azmimizi biler. Ve belki lüzumsuz ihtilafları da engeller diye düşünüyorum.Ve belki lüzumsuz ihtilafları da engeller diye düşünüyorum. Çünkü müslümanlar hakikaten gevşemiş, dağılmış ve birbirlerinden uzaklaşmış durumdaysaÇünkü müslümanlar hakikaten gevşemiş, dağılmış ve birbirlerinden uzaklaşmış durumdaysa böyle şeyler onları sıklaştırır. Safları sıklaştırmaya vesile olur. böyle şeyler onları sıklaştırır. Safları sıklaştırmaya vesile olur.

2. Soru: Son 6-7 aydır başlayıp gittikçe şiddeti ve derecesi artan bir takım baskılar karşısında2. Soru: Son 6-7 aydır başlayıp gittikçe şiddeti ve derecesi artan bir takım baskılar karşısında Türkiye'mizdeki cemaatlerin durumu nedir? Sizce izledikleri metod uygun mudur?Türkiye'mizdeki cemaatlerin durumu nedir? Sizce izledikleri metod uygun mudur? Kısaca değerlendirmesini yapar mısınız? Kısaca değerlendirmesini yapar mısınız?

Cevap: Türkiye'deki cemaatler çok.Cevap: Türkiye'deki cemaatler çok. Hepsinin ismen zikredilmesi suretiyle tenkidini yapmak da belki doğru olmaz. Hepsinin ismen zikredilmesi suretiyle tenkidini yapmak da belki doğru olmaz. Şuranın havasına uygun düşmez. Ama bu baskıdan dolayı bir rahatsızlık vardır. Şuranın havasına uygun düşmez. Ama bu baskıdan dolayı bir rahatsızlık vardır. Mesela imam hatip dernekleri, federasyonları haklarını korumak için çalışmalar yapmaktadır. Mesela imam hatip dernekleri, federasyonları haklarını korumak için çalışmalar yapmaktadır. Haklarını korumak için muhtelif yerlere ziyaretler yaparak uyarıyorlar.Haklarını korumak için muhtelif yerlere ziyaretler yaparak uyarıyorlar. Hatta geçen de bir Adalet Partisi il başkanına gitmişler, anlatmışlar. O da böyle cevaplar vermiş.Hatta geçen de bir Adalet Partisi il başkanına gitmişler, anlatmışlar. O da böyle cevaplar vermiş. Sonra bir tanesi kalkmış "Ben sizin falanca ilçenizin bilmem hangi yönetiminde görevliyim,Sonra bir tanesi kalkmış "Ben sizin falanca ilçenizin bilmem hangi yönetiminde görevliyim, istirhamımı sunuyorum." filan demiş. İmam hatipliler haklarını koruma çalışmasında.istirhamımı sunuyorum." filan demiş. İmam hatipliler haklarını koruma çalışmasında. Bazıları maalesef bu baskıcılarla uzlaşıp işini yürütme yolunu tutuyorlar. Bazıları maalesef bu baskıcılarla uzlaşıp işini yürütme yolunu tutuyorlar. O da biliniyor ve o da onlara karşı sevgiyi ve ilgiyi azaltıyor. Onları zikretmiyorum.O da biliniyor ve o da onlara karşı sevgiyi ve ilgiyi azaltıyor. Onları zikretmiyorum. Belki faaliyetlerini takip ediyorsunuzdur. Her cemaatin kendine göre bir tutumu var. Belki faaliyetlerini takip ediyorsunuzdur.

Her cemaatin kendine göre bir tutumu var.
Bazıları ne yapacağını bilemez durumda. Halbuki ellerinde çok imkanlar var.Bazıları ne yapacağını bilemez durumda. Halbuki ellerinde çok imkanlar var. Anayasa var, mevcut kanunlar var, uluslararası örgütlerin şimdiye kadar söyledikleri sözler var.Anayasa var, mevcut kanunlar var, uluslararası örgütlerin şimdiye kadar söyledikleri sözler var. Onlar derlenir toparlanırsa onlara aynen iade edilebilir.Onlar derlenir toparlanırsa onlara aynen iade edilebilir. "Siz şöyle söylüyordunuz, şimdi bize oluyor." denilebilir. "Siz şöyle söylüyordunuz, şimdi bize oluyor." denilebilir.

Bu işte mücadelenin usulünü bilenler az. Yani demokratik mücadele diyelim.Bu işte mücadelenin usulünü bilenler az. Yani demokratik mücadele diyelim. Demokratik mücadelenin usulünü bilenler az. Onlar da eğitilecekler. Demokratik mücadelenin usulünü bilenler az. Onlar da eğitilecekler. Bir takım gazeteler güzel yayınlar yapıyorlar, bir takım dergiler yayınlar yapıyorlar.Bir takım gazeteler güzel yayınlar yapıyorlar, bir takım dergiler yayınlar yapıyorlar. Ve övünmek gibi olmasın, Allah nazardan saklasın, bizim dergilerimiz harika.Ve övünmek gibi olmasın, Allah nazardan saklasın, bizim dergilerimiz harika. Ben çantama koymuştum ama bugün buraları gezerken buradaki adamlara hediye ettik.Ben çantama koymuştum ama bugün buraları gezerken buradaki adamlara hediye ettik. Dergilerimiz birer harika. Ben en son sayılarını aldım, dün akşam biraz inceledim.Dergilerimiz birer harika. Ben en son sayılarını aldım, dün akşam biraz inceledim. Elhamdülillah, kardeşlerimiz çok mükemmel çalışmalar yapıyorlarElhamdülillah, kardeşlerimiz çok mükemmel çalışmalar yapıyorlar ve hakikaten uluslararası alanda bazı araştırma enstitülerinin,ve hakikaten uluslararası alanda bazı araştırma enstitülerinin, müesseselerinin istifade ettiği yayınlar yapıyorlar. müesseselerinin istifade ettiği yayınlar yapıyorlar. Alınıyor, inceleniyor. Yayınlarımız Paris'te, Londra'da, Amerika'da nazar-ı dikkate alınıyor. Alınıyor, inceleniyor. Yayınlarımız Paris'te, Londra'da, Amerika'da nazar-ı dikkate alınıyor. Bizim radyomuzda bir parti başkanı demiş ki; "Şimdi anladım siz bir ekolsünüz." Bizim radyomuzda bir parti başkanı demiş ki; "Şimdi anladım siz bir ekolsünüz."

Biz hakikaten Türkiye'de bir ekolüz elhamdülillah. Bir bayrak açtık mı elhamdülillah herkes onu görüyor.Biz hakikaten Türkiye'de bir ekolüz elhamdülillah. Bir bayrak açtık mı elhamdülillah herkes onu görüyor. Oradan ne yapması gerektiğinin şuuruna öyle erebiliyor. Bu da Allah'ın bir lütfu.Oradan ne yapması gerektiğinin şuuruna öyle erebiliyor. Bu da Allah'ın bir lütfu. Övünmek için söylemiyoruz.Övünmek için söylemiyoruz. Peygamber Efendimiz: "Ben Ademoğullarının en şereflisiyim ama övünmek yok." demiş. Peygamber Efendimiz: "Ben Ademoğullarının en şereflisiyim ama övünmek yok." demiş. "Allah beni böyle yarattı. Siz sordunuz ben söylüyorum." diye buyurmuş."Allah beni böyle yarattı. Siz sordunuz ben söylüyorum." diye buyurmuş. Bu bize Allah'ın bir lütfudur. Elhamdülillah. Bu bize Allah'ın bir lütfudur. Elhamdülillah. İhlaslı kardeşlerimizin ihlasla çalışması ve yüksek seviyede, bilimsel olarak çalışması, seviyeli, kaliteli, İhlaslı kardeşlerimizin ihlasla çalışması ve yüksek seviyede, bilimsel olarak çalışması, seviyeli, kaliteli, üstün seviyeli, üstün evsaflı çalışması dolayısıyla hakikaten çok saygın durumdayız.üstün seviyeli, üstün evsaflı çalışması dolayısıyla hakikaten çok saygın durumdayız. Çok saygı duyulan bir durumdayız. Düşmanlarımızın çekindiği dostlarımızın saygı duyduğu bir topluluğuz. Çok saygı duyulan bir durumdayız. Düşmanlarımızın çekindiği dostlarımızın saygı duyduğu bir topluluğuz.

Dergilerimiz çok güzel yayınlar yapıyorlar. Okumanızı tavsiye ederim.Dergilerimiz çok güzel yayınlar yapıyorlar. Okumanızı tavsiye ederim. İşlerinin çokluğundan veya herhangi bir sebeple okumayan varsa dört dergimizi satır satır yutarcasına okusunlar. İşlerinin çokluğundan veya herhangi bir sebeple okumayan varsa dört dergimizi satır satır yutarcasına okusunlar. Panzehir harika. Son sayısını göreceksiniz, harika. İlim ve Sanat bir hazine. Panzehir harika. Son sayısını göreceksiniz, harika. İlim ve Sanat bir hazine. Son sayısını görseniz bayılırsınız. İslâm ve Kadın Aile de öyle. Okumuyorsanız okuyun. Son sayısını görseniz bayılırsınız. İslâm ve Kadın Aile de öyle. Okumuyorsanız okuyun. Abone değilseniz abone olun. Abone değilseniz abone olun. Ve mutlaka sayfa sayfa, satır satır, makale makale hepsini okuyun ve değerlendirin. Ve mutlaka sayfa sayfa, satır satır, makale makale hepsini okuyun ve değerlendirin. Altını çizin. Toplantılarınızda o konuları bahis konusu edin. Altını çizin. Toplantılarınızda o konuları bahis konusu edin.

Biz şey yapıyoruz yeni konular getiriyoruz. Gündemi tespit ediyoruz.Biz şey yapıyoruz yeni konular getiriyoruz. Gündemi tespit ediyoruz. Gündemin peşinde sürüklenmiyoruz. Bu bizim zaten özen gösterdiğimiz bir husustur.Gündemin peşinde sürüklenmiyoruz. Bu bizim zaten özen gösterdiğimiz bir husustur. Biz birisinin açtığı gündemin peşinde sürüklenmiyoruz.Biz birisinin açtığı gündemin peşinde sürüklenmiyoruz. Onlar bir konu açmışlarsa illa onun peşinde gideceğiz diye şey yapmıyoruz.Onlar bir konu açmışlarsa illa onun peşinde gideceğiz diye şey yapmıyoruz. Gündem ortaya atıyoruz. Ve gündem geliştirip efkâr-ı umûmiyeyi sürüklüyoruz.Gündem ortaya atıyoruz. Ve gündem geliştirip efkâr-ı umûmiyeyi sürüklüyoruz. Bizim dergilerimizi, gazetelerimizi beklerler; bizim dergilerimiz ve baş yazılarımız olay olur,Bizim dergilerimizi, gazetelerimizi beklerler; bizim dergilerimiz ve baş yazılarımız olay olur, bazı gazetelere manşet olur ve bazı büyük yerlerde dikkatle takip edilir.bazı gazetelere manşet olur ve bazı büyük yerlerde dikkatle takip edilir. Milletvekillerinin hepsine gider. Hepsine gönderiyoruz okusunlar diye. Hepsi bilir bizi. Elhamdülillah. Milletvekillerinin hepsine gider. Hepsine gönderiyoruz okusunlar diye. Hepsi bilir bizi. Elhamdülillah.

Bu hususta imtihanı kaybeden cemaatler de var maalesef.Bu hususta imtihanı kaybeden cemaatler de var maalesef. İmtihanı kaybediyorlar, çok günaha giriyorlar.İmtihanı kaybediyorlar, çok günaha giriyorlar. İslâm toplumunun menfaatlerini zedeleyecek çalışmalar yapıyorlar. Allah ıslah etsin. İslâm toplumunun menfaatlerini zedeleyecek çalışmalar yapıyorlar. Allah ıslah etsin.

3. Soru: Muhterem hocam benim doktora yaptığım bölümde bir İngiliz teknisyen3. Soru: Muhterem hocam benim doktora yaptığım bölümde bir İngiliz teknisyen bizden önceki müslüman öğrencilerin de vesilesiyle müslüman olmuş. Allah mübarek etsin.bizden önceki müslüman öğrencilerin de vesilesiyle müslüman olmuş. Allah mübarek etsin. Bana bazen sorular soruyor ve ben bu soruların bazılarını cevaplandırmakta zorlanmaktayım. Bana bazen sorular soruyor ve ben bu soruların bazılarını cevaplandırmakta zorlanmaktayım.

3. Cevap: Çok güzel. İyi ki zorlanıyorsunuz. Zorlanınca okuyacaksınız demektir, çalışacaksınız.3. Cevap: Çok güzel. İyi ki zorlanıyorsunuz. Zorlanınca okuyacaksınız demektir, çalışacaksınız. İnsanın en iyi öğrenmesi hocalık yaptığı zamandır.İnsanın en iyi öğrenmesi hocalık yaptığı zamandır. Ben üniversitede hangi konularda hocalık yapmaya zorlanmışsam o konularda sonradan çok faydasını gördüm. İyi.Ben üniversitede hangi konularda hocalık yapmaya zorlanmışsam o konularda sonradan çok faydasını gördüm. İyi. İnşallah daha çok zorlanırsınız daha çok çalışırsınız daha çok öğrenirsiniz. Bu güzel bir haber. İnşallah daha çok zorlanırsınız daha çok çalışırsınız daha çok öğrenirsiniz. Bu güzel bir haber.

O İngiliz soruyormuş: "Neden Kur'ân-ı Kerîm daha çok erkeklere hitaben yazılmışO İngiliz soruyormuş: "Neden Kur'ân-ı Kerîm daha çok erkeklere hitaben yazılmış ve neden erkekler daha çok etkin olarak İslâm'da öne çıkmaktadır?" ve neden erkekler daha çok etkin olarak İslâm'da öne çıkmaktadır?"

Kur'ân-ı Kerîm ayetleri istatistik değerle ölçülmez.Kur'ân-ı Kerîm ayetleri istatistik değerle ölçülmez. Şunu demek istiyorum; "Falanca konuda şu kadar ayet var da o konu çok önemlidir;Şunu demek istiyorum; "Falanca konuda şu kadar ayet var da o konu çok önemlidir; filanca konuda bir ayet var da o konu daha az önemlidir." Böyle bir şey bahis konusu değil.filanca konuda bir ayet var da o konu daha az önemlidir." Böyle bir şey bahis konusu değil. Allah'ın ayetleri, hepsi, kıymetlidir.Allah'ın ayetleri, hepsi, kıymetlidir. Ve hepimiz çok, çok iyi biliyoruz, siz de biliyorsunuz ki İslâm'da hem kadınlara hem erkeklere hitap vardır. Ve hepimiz çok, çok iyi biliyoruz, siz de biliyorsunuz ki İslâm'da hem kadınlara hem erkeklere hitap vardır. Hem kadınlara mükâfat hem erkeklere mükâfat vardır.Hem kadınlara mükâfat hem erkeklere mükâfat vardır. İslâm kadınla erkek arasında o toplumun hiç bilmediği, hiç haberdar olmadığı eşitliği getirmiş, İslâm kadınla erkek arasında o toplumun hiç bilmediği, hiç haberdar olmadığı eşitliği getirmiş, düzenliliği getirmiştir, hakkaniyeti getirmiştir. düzenliliği getirmiştir, hakkaniyeti getirmiştir.

Hatta Avrupa'nın ondokuzuncu yüzyılda ulaştığı seviyeye İslâm ondan 1400 yıl önce ulaşmıştır.Hatta Avrupa'nın ondokuzuncu yüzyılda ulaştığı seviyeye İslâm ondan 1400 yıl önce ulaşmıştır. Avrupa'da kadına miras hakkı tanınmıyordu. Kadın şeytanın aleti olarak kabul ediliyordu ve horlanıyordu.Avrupa'da kadına miras hakkı tanınmıyordu. Kadın şeytanın aleti olarak kabul ediliyordu ve horlanıyordu. Mirastan payı yoktu, mülkiyet hakkı yoktu. Yakın zamana kadar seçme seçilme hakkı yoktu. Mirastan payı yoktu, mülkiyet hakkı yoktu. Yakın zamana kadar seçme seçilme hakkı yoktu. İslâm onu çok öncelerden tanımıştır. Kadının ayrı mülkiyet hakkı vardır, hukuku vardır.İslâm onu çok öncelerden tanımıştır. Kadının ayrı mülkiyet hakkı vardır, hukuku vardır. Her şeyi vardır kadının. Ama bazı âyet-i kerîmeler hem kadın hem erkek diye ayrı ayrı zikreder.Her şeyi vardır kadının.

Ama bazı âyet-i kerîmeler hem kadın hem erkek diye ayrı ayrı zikreder.
Bazen yâ eyyühellezine âmenû der. "Ey iman edenler!" der.Bazen yâ eyyühellezine âmenû der. "Ey iman edenler!" der. Bu iman edenlerin içine kadınlar da girer erkekler de girer.Bu iman edenlerin içine kadınlar da girer erkekler de girer. Bazen sırf kadınlara hitap eden ayetler vardır. Bazen sırf kadınlara hitap eden ayetler vardır.

Ve kul li'l-mü'minâti yağdudne min-ebsârihinne ve yahfazne furûcehünne. Ve kul li'l-mü'minâti yağdudne min-ebsârihinne ve yahfazne furûcehünne.

"Söyle müslüman hanımlara gözlerine sahip olsunlar ve namuslarını korusunlar." "Söyle müslüman hanımlara gözlerine sahip olsunlar ve namuslarını korusunlar." Mesela bu kadınlara bir hitap. Aynı şekilde hitap erkeklere vardır. Mesela bu kadınlara bir hitap. Aynı şekilde hitap erkeklere vardır.

Ve kul li'l-mü'minîne yeğuddû min-ebsârihim ve yahfezû fürûcehüm. Ve kul li'l-mü'minîne yeğuddû min-ebsârihim ve yahfezû fürûcehüm.

Böyle şeyler iki taraflı da olabilir. Bazı umûmi yâ eyyühellezine âmenû diye geçer.Böyle şeyler iki taraflı da olabilir. Bazı umûmi yâ eyyühellezine âmenû diye geçer. Her iki taraf da kendisine gelen hissesini alır. Her iki taraf da kendisine gelen hissesini alır.

Kur'ân-ı Kerîm'de öyle kadınla erkek arasında eşitsizliklik ve hakkaniyetsizlik yoktur.Kur'ân-ı Kerîm'de öyle kadınla erkek arasında eşitsizliklik ve hakkaniyetsizlik yoktur. Allah'ın hitaplarına karşı, hukuk karşısında her ikisi eşittir. Allah'ın mükâfatları bakımından da eşittirler.Allah'ın hitaplarına karşı, hukuk karşısında her ikisi eşittir. Allah'ın mükâfatları bakımından da eşittirler. "Erkeklere daha çok hitap edilmiş de kadınlara daha az hitap edilmiş." denilerek"Erkeklere daha çok hitap edilmiş de kadınlara daha az hitap edilmiş." denilerek kadınların mağdur edildiği gibi bir şey çıkartmak doğru değildir, mantıklı değildir.kadınların mağdur edildiği gibi bir şey çıkartmak doğru değildir, mantıklı değildir. Ve gerçeğe uygun değildir. İslâm kadınları kurtarmıştır.Ve gerçeğe uygun değildir. İslâm kadınları kurtarmıştır. Cahiliye çağının çok aşağı seviyelerinden çok yüksek seviyeye getirmiştir. Cahiliye çağının çok aşağı seviyelerinden çok yüksek seviyeye getirmiştir. Avrupa'nın bile asırlarca ulaşamadığı seviyeyi o zamanlar sağlamıştır. Avrupa'nın bile asırlarca ulaşamadığı seviyeyi o zamanlar sağlamıştır.

Örneğin; "Cennette erkeklere hûrî verilecekler diye filan bahsediliyor. Fakat kadının durumu ne olacak?" Örneğin; "Cennette erkeklere hûrî verilecekler diye filan bahsediliyor. Fakat kadının durumu ne olacak?"

İslâm da namus, edep ve nezaket-i kelâm çok önemlidir.İslâm da namus, edep ve nezaket-i kelâm çok önemlidir. Avrupalı'nın veya başka toplumların bilmediği tarzda muzzam bir edep vardır İslâm'da.Avrupalı'nın veya başka toplumların bilmediği tarzda muzzam bir edep vardır İslâm'da. Mesela Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz diyor ki; Mesela Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz diyor ki; "Kapıyı çaldığınız zaman doğrudan doğruya kapıya dönük durmayın."Kapıyı çaldığınız zaman doğrudan doğruya kapıya dönük durmayın. Kapıyı çaldığınız zaman ya yan dönün ya arkanızı dönün. Belki kadın habersiz olarak açar.Kapıyı çaldığınız zaman ya yan dönün ya arkanızı dönün. Belki kadın habersiz olarak açar. Kocası geldi sanır, habersiz açar. Kocası geldi sanır, habersiz açar. Doğrudan doğruya gözünüz onu görmesin diye, şöyle yan durun veya arkanız dönük durun." diyor.Doğrudan doğruya gözünüz onu görmesin diye, şöyle yan durun veya arkanız dönük durun." diyor. İslâm'da nezaket son derece üstün derecededir. Ama mükâfatlar eşittir. İslâm'da nezaket son derece üstün derecededir.

Ama mükâfatlar eşittir.
Söylense de, söylenmese de son derece eşittir. Bir kaç husus vardır. Söylense de, söylenmese de son derece eşittir. Bir kaç husus vardır. Eşitsizlik gibi İslâm düşmanları tarafından ileri sürülür.Eşitsizlik gibi İslâm düşmanları tarafından ileri sürülür. Ama öbür taraflardaki birçok eşitlikler Avrupa'nın ulaşamadığı seviyede Ama öbür taraflardaki birçok eşitlikler Avrupa'nın ulaşamadığı seviyede yüksek eşitlikler göz ardı edilerek öyle şey yapılır. yüksek eşitlikler göz ardı edilerek öyle şey yapılır.

Mesela kadına iki şahidin bir şahit yerine geçmesi.Mesela kadına iki şahidin bir şahit yerine geçmesi. Diyelim ki bir olayı ispatlamak için iki erkek şahit lazımsa kadından dört tane lazım geliyor. Diyelim ki bir olayı ispatlamak için iki erkek şahit lazımsa kadından dört tane lazım geliyor.

Bu neden? Kadının kocası vardır bırakmaz. Koca ailenin reisidir.Bu neden?

Kadının kocası vardır bırakmaz. Koca ailenin reisidir.
Bizim Türkiye'deki medenî hukukta, belediye başkanı nikâh kıyarken de söylüyor, Bizim Türkiye'deki medenî hukukta, belediye başkanı nikâh kıyarken de söylüyor, "Evin reisi erkektir." filan diyor. Hukukta, İslâm hukukunda, böyledir, Kur'ân-ı Kerîm'de böyledir. "Evin reisi erkektir." filan diyor. Hukukta, İslâm hukukunda, böyledir, Kur'ân-ı Kerîm'de böyledir.

Mirasta da kadının hissesi yarımdır. Erkeğinki onun bir kat fazlasıdır. Yani ikidir. Kadın birse o ikidir.Mirasta da kadının hissesi yarımdır. Erkeğinki onun bir kat fazlasıdır. Yani ikidir. Kadın birse o ikidir. Veya erkek birse kadın yarımdır. Ama bu eşitsizlik değildir, bir adalettir.Veya erkek birse kadın yarımdır. Ama bu eşitsizlik değildir, bir adalettir. Çünkü kadına bakmak erkeğin görevidir. Kadının yemesi, içmesi, giyinmesi, barınması erkeğin vazifesidir.Çünkü kadına bakmak erkeğin görevidir. Kadının yemesi, içmesi, giyinmesi, barınması erkeğin vazifesidir. İngiliz hukukunda böyle değildir. Burada yaşayanlar bilirler; eşittir. Kadın da çalışacak.İngiliz hukukunda böyle değildir. Burada yaşayanlar bilirler; eşittir. Kadın da çalışacak. Eşitlik, kadının da ırgat gibi çalışması tarzında tecellî ediyor. İslâm da öyle değildir. Eşitlik, kadının da ırgat gibi çalışması tarzında tecellî ediyor. İslâm da öyle değildir.

Kadın çalışmak zorunda değildir.Kadın çalışmak zorunda değildir. Hatta ve hatta kadın kendi doğurduğu çocuğunu beslemek zorunda bile değildir. Hatta ve hatta kadın kendi doğurduğu çocuğunu beslemek zorunda bile değildir. Erkek süt annesi bulup bebeği beslemek zorundadır. Bakın ne kadar hürriyet kadına.Erkek süt annesi bulup bebeği beslemek zorundadır. Bakın ne kadar hürriyet kadına. "Emzirmiyorum, var mı bir diyeceğin?""Emzirmiyorum, var mı bir diyeceğin?" Bunun bakımını - "Çocuğun sütünü bulacaksın." diye - Kur'an sana yüklemiş. Bunun bakımını - "Çocuğun sütünü bulacaksın." diye - Kur'an sana yüklemiş. Çocuğunu emzirmekle mükellef tutulmuyor. O kadar şey vardır. Çocuğunu emzirmekle mükellef tutulmuyor. O kadar şey vardır.

Bundan dolayı, evin yükü erkeğin üzerinde olduğundan evi yönetmek, yemeyi, içmeyi,Bundan dolayı, evin yükü erkeğin üzerinde olduğundan evi yönetmek, yemeyi, içmeyi, kirayı, giyimi vesaireyi sağlamak erkekte olduğundan, kirayı, giyimi vesaireyi sağlamak erkekte olduğundan, onun sorumluluğu nispetinde mali imkân fazla tanınmıştır. Kadının rahatlığından dolayıdır. onun sorumluluğu nispetinde mali imkân fazla tanınmıştır. Kadının rahatlığından dolayıdır.

Daha başka bir iki husus vardır. Bunların hepsi de incelendiği zaman İslâm'ın haklı olduğu görülür.Daha başka bir iki husus vardır. Bunların hepsi de incelendiği zaman İslâm'ın haklı olduğu görülür. Ama teferruatına şu anda vakit müsait olmadığı için girmek istemiyorum. Hepsi hakkında misaller var. Ama teferruatına şu anda vakit müsait olmadığı için girmek istemiyorum. Hepsi hakkında misaller var.

4. Soru: es-Selamu aleyküm pek muhterem hocaefendi.4. Soru: es-Selamu aleyküm pek muhterem hocaefendi. E-mail aracılığıyla yazışmalardaki - zaman zaman günde birkaç defa olabilmekte -E-mail aracılığıyla yazışmalardaki - zaman zaman günde birkaç defa olabilmekte - selamlaşmayı kısaltmak câiz mi? Selamün aleyküm yerine "s.a.", aleyküm selam yerine "v.a.s" şeklindeselamlaşmayı kısaltmak câiz mi? Selamün aleyküm yerine "s.a.", aleyküm selam yerine "v.a.s" şeklinde veya bizden bahsederken "h.e" gibi kısaltmalar olabilir mi? veya bizden bahsederken "h.e" gibi kısaltmalar olabilir mi?

4. Cevap: Olabilir. Çünkü (c.c.) diyoruz. sallallahu aleyhi ve sellem diyoruz.4. Cevap: Olabilir. Çünkü (c.c.) diyoruz. sallallahu aleyhi ve sellem diyoruz. Kısaltıyoruz ama onu tam okuyoruz okurken. Tasarruf bakımından hızlı yazmak bakımından olabilir. Kısaltıyoruz ama onu tam okuyoruz okurken. Tasarruf bakımından hızlı yazmak bakımından olabilir.

5. Soru: Kesintisiz eğitim hakkındaki düşüncelerinizi alabilir miyiz? 5. Soru: Kesintisiz eğitim hakkındaki düşüncelerinizi alabilir miyiz?

5. Cevap: Kesintisiz eğitim ilkel bir eğitimdir. Kesintili eğitim çağdaştır.5. Cevap: Kesintisiz eğitim ilkel bir eğitimdir. Kesintili eğitim çağdaştır. İnsanların kabiliyetinin önceden anlaşılıp kabiliyetlerine göre yönlendirilebilmesi içinİnsanların kabiliyetinin önceden anlaşılıp kabiliyetlerine göre yönlendirilebilmesi için eğitimin kesintili olması lazım.eğitimin kesintili olması lazım. Almanya'da, burada ve Amerika'da, daha başka ülkelerde bütün eğitimler kesintilidir.Almanya'da, burada ve Amerika'da, daha başka ülkelerde bütün eğitimler kesintilidir. Zararın neresinden dönülürse kârdır denilecek zamandaZararın neresinden dönülürse kârdır denilecek zamanda öğrenci uygun tarafa yönlendirilmektedir, kesinti yapılarak. öğrenci uygun tarafa yönlendirilmektedir, kesinti yapılarak. Böyle pat diye sekiz yıl okutacağım diye uğraşırsın. Adamı itiyorsun, itiyorsun gitmiyor.Böyle pat diye sekiz yıl okutacağım diye uğraşırsın. Adamı itiyorsun, itiyorsun gitmiyor. Sekiz yıl onunla uğraşmaya lüzum yok. Sekiz yıl onunla uğraşmaya lüzum yok.

Mesela Almanya'da dördüncü seneden itibaren bazı şeyleri ayırırlar.Mesela Almanya'da dördüncü seneden itibaren bazı şeyleri ayırırlar. Kesintili olması bilimseldir, faydalıdır, kişilerin kabiliyetine uygundur. Bu bir dayatmadır.Kesintili olması bilimseldir, faydalıdır, kişilerin kabiliyetine uygundur. Bu bir dayatmadır. En ilkel Afrika ülkelerinde filan vardır bu.En ilkel Afrika ülkelerinde filan vardır bu. Kitlesel eğitimi basmakalıp yapmak için işi böyle tutturmuşlardır. İhtisaslaşmaya aykırı bir sistemdir.Kitlesel eğitimi basmakalıp yapmak için işi böyle tutturmuşlardır. İhtisaslaşmaya aykırı bir sistemdir. Bu bir uydurmadır. İşte "eğitim reformu, vesaire" filan, yalandır, yalan üzerine kurulmuştur.Bu bir uydurmadır. İşte "eğitim reformu, vesaire" filan, yalandır, yalan üzerine kurulmuştur. Çünkü maksatları imam hatip okullarını kapatıp Çünkü maksatları imam hatip okullarını kapatıp imam hatip okullarına teveccühü engelleyip kapatmak, yok etmektir.imam hatip okullarına teveccühü engelleyip kapatmak, yok etmektir. Bunu da Başbakan Mesut Yılmaz Amerikan basınına verdiği bir demeçte açıkça kendisi söylemiştir.Bunu da Başbakan Mesut Yılmaz Amerikan basınına verdiği bir demeçte açıkça kendisi söylemiştir. "Biz böylece kökten dinciliği önlemeye çalışıyoruz." diye."Biz böylece kökten dinciliği önlemeye çalışıyoruz." diye. Ama Amerikalılarla konuşurken başka konuşmaktadır,Ama Amerikalılarla konuşurken başka konuşmaktadır, Türkiye'de işi anlatırken yağlandırıp ballandırıp Türk halkını aldatmaya çalışmaktadır. Durum ortadadır. Türkiye'de işi anlatırken yağlandırıp ballandırıp Türk halkını aldatmaya çalışmaktadır. Durum ortadadır.

Daha önce de askerlerin bu sekiz yıllık eğitimi tavsiye etmesi de...Daha önce de askerlerin bu sekiz yıllık eğitimi tavsiye etmesi de... Bu zaten bayat eski bir tekliftir, yıllar önceden beri vardır; rafa kaldırılmıştır, kokuşmuştur. Bu zaten bayat eski bir tekliftir, yıllar önceden beri vardır; rafa kaldırılmıştır, kokuşmuştur. Ama zaman zaman raftan aşağı indiriyorlar. Ama zaman zaman raftan aşağı indiriyorlar. Askerlerin [düşünceleri] şöyledir. "İmam hatip okulları bu hızla devam ederse iki binAskerlerin [düşünceleri] şöyledir. "İmam hatip okulları bu hızla devam ederse iki bin kaç yılında şu kadar imam hatipli her tarafı istila edecek. Binâenaleyh bunu engelleyelim." diyorlar.kaç yılında şu kadar imam hatipli her tarafı istila edecek. Binâenaleyh bunu engelleyelim." diyorlar. Bu açıkça söylendikten sonra bunun hala savunulmasının açıklaması yoktur. Bu açıkça söylendikten sonra bunun hala savunulmasının açıklaması yoktur.

Bizim sekiz yıllık kesintisiz eğitim hakkında dergilerimizinBizim sekiz yıllık kesintisiz eğitim hakkında dergilerimizin son sayılarında çok güzel çalışmalar vardır, yazılar vardır. Bu hususta orada geniş bilgi alabilirsiniz.son sayılarında çok güzel çalışmalar vardır, yazılar vardır. Bu hususta orada geniş bilgi alabilirsiniz. Şimdilik söyleyeceğim bunlar oluyor, özet halinde söylemek istediğim budur. Şimdilik söyleyeceğim bunlar oluyor, özet halinde söylemek istediğim budur.

Toplanan paralar... Bütçede büyük açık vardır, bütçe açıktır. Vergileri arttırıyoruz demiyorlar.Toplanan paralar... Bütçede büyük açık vardır, bütçe açıktır. Vergileri arttırıyoruz demiyorlar. Kurnazlık yaparak, "Eğitimde reform yapacağız." vesaire filan diyerek, allayıp pullayıp parayı öyle topluyorlar.Kurnazlık yaparak, "Eğitimde reform yapacağız." vesaire filan diyerek, allayıp pullayıp parayı öyle topluyorlar. Zaten Batı kaynakları da kısılmış olan kredi musluklarını bu sebeple, bu yönde açıyorlar.Zaten Batı kaynakları da kısılmış olan kredi musluklarını bu sebeple, bu yönde açıyorlar. Buradan da anlaşılıyor ki bu iş Batı'nın işine gelen bir iştir.Buradan da anlaşılıyor ki bu iş Batı'nın işine gelen bir iştir. Ve Türkiye'de bu işi yürütenlerde Batı'nın sadece emirlerini uygulayan kişilerdir. O kadar açık yani!Ve Türkiye'de bu işi yürütenlerde Batı'nın sadece emirlerini uygulayan kişilerdir. O kadar açık yani! Kendilerinin sözlerinden açık olan bir şey. Bunlar içtimaî hayatla ilgili sorulardı.Kendilerinin sözlerinden açık olan bir şey.

Bunlar içtimaî hayatla ilgili sorulardı.
Şimdi tarikatla ilgili bölüme geliyoruz. Soruların bir kısmı tarikatla ilgilidir.Şimdi tarikatla ilgili bölüme geliyoruz. Soruların bir kısmı tarikatla ilgilidir. Bunlara da kısa cevaplar vermek istiyorum Bunlara da kısa cevaplar vermek istiyorum

6. Soru: Günümüzde tarikate girmek gerekli midir? Tarikate girmeden de Allah'a ulaşılabilir mi? 6. Soru: Günümüzde tarikate girmek gerekli midir? Tarikate girmeden de Allah'a ulaşılabilir mi?

6. Cevap: Millet bunu bir okula girmek gibi sanıyor.6. Cevap: Millet bunu bir okula girmek gibi sanıyor. "Acaba tıp fakültesine girmesem yine doktor olabilir miyim?" filan gibi böyle sanıyor."Acaba tıp fakültesine girmesem yine doktor olabilir miyim?" filan gibi böyle sanıyor. Halbuki tarikat; biliyorsunuz, kelime anlamından tutalım işi; usûl ve metod demektir yol demektir. Halbuki tarikat; biliyorsunuz, kelime anlamından tutalım işi; usûl ve metod demektir yol demektir.

Neyin usûlü metodu? Hangi yol? Nereye götüren yol? Neyin usûlü metodu? Hangi yol? Nereye götüren yol?

Allah'ın rızasını kazanmanın usûlü, yolu, metodu? Bu yola mutlaka girilecek.Allah'ın rızasını kazanmanın usûlü, yolu, metodu? Bu yola mutlaka girilecek. Metodsuz iş yapmak mı iyi, metodlu iş yapmak mı iyi? Bu nedir? Yol, tarikat...Metodsuz iş yapmak mı iyi, metodlu iş yapmak mı iyi? Bu nedir? Yol, tarikat... Şeriat, tarikat yoldur varana. Dediği gibi yol. Bir usul, bir çare, bir ilim. Ama neyin ilmi? Şeriat, tarikat yoldur varana. Dediği gibi yol. Bir usul, bir çare, bir ilim.

Ama neyin ilmi?

Allah'ı bulmanın, Allah'ı sevmenin, Allah'ın rızasını kazanmanın ilmi. Allah'ı bulmanın, Allah'ı sevmenin, Allah'ın rızasını kazanmanın ilmi.

Peki bu yola girilmeden olur mu? Olmaz. Peki bu yola girilmeden olur mu?

Olmaz.

Evet yollar çoktur ama oraya giden bir yola, oraya götüren bir yola mutlaka girmek lazımdır.Evet yollar çoktur ama oraya giden bir yola, oraya götüren bir yola mutlaka girmek lazımdır. İngiltere'ye gitmek isteyen bir insan, Almanya'dan İngiltere'ye geçmek isteyen insanİngiltere'ye gitmek isteyen bir insan, Almanya'dan İngiltere'ye geçmek isteyen insan ya Hollanda'nın falanca limanından New Castle'a gelecekya Hollanda'nın falanca limanından New Castle'a gelecek ya Halwich'e gelecek ya gidecek Dover'den buraya geçecek.ya Halwich'e gelecek ya gidecek Dover'den buraya geçecek. İngiltere'ye gitmek mecburiyeti varsa, isteği varsa, amacı oysa bu yollardan birisine girecek.İngiltere'ye gitmek mecburiyeti varsa, isteği varsa, amacı oysa bu yollardan birisine girecek. Eğer Allah'ın sevgisini, rızasını kazanmak istiyorsanız Allah'ın sevgisini,Eğer Allah'ın sevgisini, rızasını kazanmak istiyorsanız Allah'ın sevgisini, rızasını kazanma yoluna girmek zorundasınız. "Acaba girmesem olur mu?" rızasını kazanma yoluna girmek zorundasınız.

"Acaba girmesem olur mu?"

İngiltere'nin yollarından birisine girmezseniz İngiltere'ye varamazsınız. Bu kadar basit.İngiltere'nin yollarından birisine girmezseniz İngiltere'ye varamazsınız. Bu kadar basit. Elbet gireceksiniz. Tarikat, Fenerbahçe Beşiktaş gibi bir klüp mü? Hayır.Elbet gireceksiniz. Tarikat, Fenerbahçe Beşiktaş gibi bir klüp mü? Hayır. Tarikat Allah'ın rızasını kazanmanın yollarını, cenneti kazanmanın yollarını,Tarikat Allah'ın rızasını kazanmanın yollarını, cenneti kazanmanın yollarını, Allah'ı bilmenin marifetullaha, muhabbetullaha ermenin yollarını öğreten ilim dalı. Her ilmin bir dalı var.Allah'ı bilmenin marifetullaha, muhabbetullaha ermenin yollarını öğreten ilim dalı. Her ilmin bir dalı var. Ekonomi ilmi var, hukuk ilmi var, ziraat var, veterinerlik var vesaire. Hepsi bir ilim.Ekonomi ilmi var, hukuk ilmi var, ziraat var, veterinerlik var vesaire. Hepsi bir ilim. Veterinerlikle mi öğreneceksiniz Allah'ı, hukukla mı öğreneceksiniz, tıpla mı öğreneceksiniz,Veterinerlikle mi öğreneceksiniz Allah'ı, hukukla mı öğreneceksiniz, tıpla mı öğreneceksiniz, mühendislikle mi öğreneceksiniz, siyasal bilgilerden mi öğreneceksiniz? Hayır.mühendislikle mi öğreneceksiniz, siyasal bilgilerden mi öğreneceksiniz?

Hayır.
Bunlarla öğrenilmez. Bunlar o sahaların yollarıdır.Bunlarla öğrenilmez. Bunlar o sahaların yollarıdır. Allah'ın yolunu öğrenmek istiyorsanız, Allah'ın rızasını kazanmak istiyorsanız,Allah'ın yolunu öğrenmek istiyorsanız, Allah'ın rızasını kazanmak istiyorsanız, cennete gitmek istiyorsanız cennetin yolunu arayıp bulacak ve gireceksiniz.cennete gitmek istiyorsanız cennetin yolunu arayıp bulacak ve gireceksiniz. Tarikat, cennetin yolu demektir. "Gireyim mi girmeyeyim mi hocam?'' Gir. Elbette gireceksin.Tarikat, cennetin yolu demektir. "Gireyim mi girmeyeyim mi hocam?'' Gir. Elbette gireceksin. Cennete gitmek istiyorsan, cennete gitmek isteyen bu yola girecek. Cennete gitmek istiyorsan, cennete gitmek isteyen bu yola girecek.

7. Soru: Derviş kendisinde ilerleme olup olmadığını nasıl anlar? 7. Soru: Derviş kendisinde ilerleme olup olmadığını nasıl anlar?

7. Cevap: Eğer bir derviş kendisini ahlaken düzeltebilmişse,7. Cevap: Eğer bir derviş kendisini ahlaken düzeltebilmişse, ibadetlerini aşk ile şevk ile yapmaya başlamışsa, ibadetleri seviyor, günahlardan hoşlanmıyor,ibadetlerini aşk ile şevk ile yapmaya başlamışsa, ibadetleri seviyor, günahlardan hoşlanmıyor, kaçınmayı rahatlıkla yapabiliyorsa; davranışları, başka insanlarla münasebetleri güzelleşmişsekaçınmayı rahatlıkla yapabiliyorsa; davranışları, başka insanlarla münasebetleri güzelleşmişse o zaman tasavvufun mayası, eğitimi o kimseye tesir etmeye başlamış demektir. İyi bir durumda demektir. o zaman tasavvufun mayası, eğitimi o kimseye tesir etmeye başlamış demektir. İyi bir durumda demektir.

İbadetlerden zevk almıyorsa, kendisini düzeltememişse, nefsini ıslah edememişse,İbadetlerden zevk almıyorsa, kendisini düzeltememişse, nefsini ıslah edememişse, günahlara tekrar tekrar düşüyorsa tasavvuf mayası tutmamış demektir. Yoğurdu mayalamış.günahlara tekrar tekrar düşüyorsa tasavvuf mayası tutmamış demektir. Yoğurdu mayalamış. Sabah açmış bakmış, yoğurt tutmamış. Neden? Bir kusur var.Sabah açmış bakmış, yoğurt tutmamış. Neden? Bir kusur var. Isıda değişiklik yapılmış veyahut daha başka bir şey. Davranışlarından belli olur.Isıda değişiklik yapılmış veyahut daha başka bir şey. Davranışlarından belli olur. Dervişin dervişlikteki ilerlemesi davranışlarından belli olur, zihniyetinden belli olur,Dervişin dervişlikteki ilerlemesi davranışlarından belli olur, zihniyetinden belli olur, gönüldeki duygularından belli olur. Onlar da rüyalarından belli olur.gönüldeki duygularından belli olur. Onlar da rüyalarından belli olur. Rüyalarıyla iç âlemi akseder. O zaman yavaş yavaş anlaşılır. Rüyalarıyla iç âlemi akseder. O zaman yavaş yavaş anlaşılır.

8. Soru: Muhterem hocam, nasıl soracağımı bir türlü bilemediğim,8. Soru: Muhterem hocam, nasıl soracağımı bir türlü bilemediğim, saygısızlık etmekten korktuğum için de soramadığım bir konu var.saygısızlık etmekten korktuğum için de soramadığım bir konu var. Rabıta yapmasını bilemiyorum sanırım, beceremiyorum. Bu beni çok rahatsız ediyor.Rabıta yapmasını bilemiyorum sanırım, beceremiyorum. Bu beni çok rahatsız ediyor. Sebebini günahkâr oluşuma bağlıyorum. Yardımınızı bekliyorum, Sebebini günahkâr oluşuma bağlıyorum. Yardımınızı bekliyorum,

8. Cevap: Muhterem kardeşlerim rabıta, bir kelime. It is a word. Bir kelime.8. Cevap: Muhterem kardeşlerim rabıta, bir kelime. It is a word. Bir kelime. Anlamı "düşünmek" demek, "hayal etmek" demek, "tefekkür etmek" demek, "hayal kurmak" demek.Anlamı "düşünmek" demek, "hayal etmek" demek, "tefekkür etmek" demek, "hayal kurmak" demek. Bizim tasavvufî yolumuzda üç çeşit rabıta vardır. Bir, rabıta-i mevt. Rabıta-i mevt ne demek? Bizim tasavvufî yolumuzda üç çeşit rabıta vardır.

Bir, rabıta-i mevt. Rabıta-i mevt ne demek?

Ölümü düşünmek demek. Ölümü hayal etmek. Buradan rabıtanın ne demek olduğunu anlayın.Ölümü düşünmek demek. Ölümü hayal etmek. Buradan rabıtanın ne demek olduğunu anlayın. Rabıta-i mevt ne demek? Ölümü düşünmek demek. Nasıl düşünüyorsunuz? Gözünüzü kapıyorsunuz.Rabıta-i mevt ne demek? Ölümü düşünmek demek. Nasıl düşünüyorsunuz? Gözünüzü kapıyorsunuz. Âhir ömrüm nasıl olacak? Nasıl öleceğim? Nasıl gömüleceğim? Kabirde ne olacak?Âhir ömrüm nasıl olacak? Nasıl öleceğim? Nasıl gömüleceğim? Kabirde ne olacak? Vesaire sorgu, sual, mahşer, kıyamet... Rabıta-i mevt bu. Biri bu. Vesaire sorgu, sual, mahşer, kıyamet... Rabıta-i mevt bu. Biri bu.

İkincisi; rabıta-i huzur. Huzur, Allah'ın huzuru. Rabıta-i huzur ne demek? İkincisi; rabıta-i huzur. Huzur, Allah'ın huzuru.

Rabıta-i huzur ne demek?

İnsanın kendisini Allah'ın huzurunda olduğunu düşünmesi, hatırlaması.İnsanın kendisini Allah'ın huzurunda olduğunu düşünmesi, hatırlaması. Rabıta-i huzur nedir? Şu anda Allah beni görüyor. Ben Allah'ın huzurundayım.Rabıta-i huzur nedir? Şu anda Allah beni görüyor. Ben Allah'ın huzurundayım. Benim söylediğim sözleri Allah duyuyor. Allah her yerde hazır ve nazır.Benim söylediğim sözleri Allah duyuyor. Allah her yerde hazır ve nazır. Her ne kadar ben onu göremiyorsam da o beni görüyor. Şimdi ne bu? Bu düşünceler ne? Rabıta-i huzur işte bu. Her ne kadar ben onu göremiyorsam da o beni görüyor. Şimdi ne bu? Bu düşünceler ne? Rabıta-i huzur işte bu.

Demek ki rabıta, esas itibariyle tefekkür demekmiş.Demek ki rabıta, esas itibariyle tefekkür demekmiş. Onun için rabıta-i mevte bazıları da tefekkür-ü mevt derler. Tefekkür, düşünmek. Think. Thinking.Onun için rabıta-i mevte bazıları da tefekkür-ü mevt derler. Tefekkür, düşünmek. Think. Thinking. Veyahut tefekkür sadece böyle kuru kuruya tefekkür değil deVeyahut tefekkür sadece böyle kuru kuruya tefekkür değil de bir de sahne sahne göz önüne getirmek olduğundan tezekkür derler, bir de sahne sahne göz önüne getirmek olduğundan tezekkür derler, "hatırlamak, hafızasında canlandırmak" mânasına kullanırlar."hatırlamak, hafızasında canlandırmak" mânasına kullanırlar. Demek ki rabıta-i mevt bir, rabıta-i huzur iki. Allah'ın huzurunda olduğunu düşünmesi. Demek ki rabıta-i mevt bir, rabıta-i huzur iki. Allah'ın huzurunda olduğunu düşünmesi.

Peygamber Efendimiz tavsiye ediyor.Peygamber Efendimiz tavsiye ediyor. Diyor ki; "İmanın en yüksek derecesi, her nerede olursan ol Allah'ın seni gördüğünü bilmendir."Diyor ki; "İmanın en yüksek derecesi, her nerede olursan ol Allah'ın seni gördüğünü bilmendir." Rabıta-i huzurda olmak. Yani Allah'ın huzurunda olduğunun düşüncesi, şuuru içinde olmak.Rabıta-i huzurda olmak. Yani Allah'ın huzurunda olduğunun düşüncesi, şuuru içinde olmak. Tamam mı? Bu ikisine bir itiraz var mı? Yok.Tamam mı? Bu ikisine bir itiraz var mı? Yok. Ölümü düşünmeyi de Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfinde tavsiye ediyor. Gelelim üçüncü rabıtaya. Ölümü düşünmeyi de Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfinde tavsiye ediyor. Gelelim üçüncü rabıtaya.

Üçüncü rabıta da rabıta-i şeyhtir. İnsanın şeyhini düşünmesi.Üçüncü rabıta da rabıta-i şeyhtir. İnsanın şeyhini düşünmesi. Rabıta-i şeyh, şeyhini düşünmesi, aslında bir rabıta-i muhabbettir. Ne demek? Rabıta-i şeyh, şeyhini düşünmesi, aslında bir rabıta-i muhabbettir.

Ne demek?

Sevgiyle saygıyla hocasını düşünmesi. Mesela siz şimdi İngiltere'desiniz, diyâr-ı gurbettesiniz.Sevgiyle saygıyla hocasını düşünmesi. Mesela siz şimdi İngiltere'desiniz, diyâr-ı gurbettesiniz. Türkiye'deki annenizi, babanızı düşünüyorsunuz. "Ah benim sevgili anneciğim şimdi kim bilir ne yapıyordur?Türkiye'deki annenizi, babanızı düşünüyorsunuz. "Ah benim sevgili anneciğim şimdi kim bilir ne yapıyordur? Zeytin ağaçlarının altında oturmuştur. Yahut elma topluyordur veya evde oturmuş şunu yapıyordur." vesaire.Zeytin ağaçlarının altında oturmuştur. Yahut elma topluyordur veya evde oturmuş şunu yapıyordur." vesaire. Bir düşünme. Annesini düşünmek suç değil. Çünkü seviyor annesini. Babasını düşünmek suç değil. Bir düşünme. Annesini düşünmek suç değil. Çünkü seviyor annesini. Babasını düşünmek suç değil. Hocasını, üstadını düşünmek rabıta-i şeyh, "hocasını düşünmek" demek. Hocasını, üstadını düşünmek rabıta-i şeyh, "hocasını düşünmek" demek.

Bu neden oluyor? İnsan hocayı niye düşünüyor? Bu bir basamaktır sevgili kardeşlerim.Bu neden oluyor? İnsan hocayı niye düşünüyor?

Bu bir basamaktır sevgili kardeşlerim.
İnsan şeyhini düşünerek, şeyhiyle ilgili hayal kurmayı, onu göz önüne getirmeyi yaparak, İnsan şeyhini düşünerek, şeyhiyle ilgili hayal kurmayı, onu göz önüne getirmeyi yaparak, yapa yapa sonunda bir noktaya ulaşır. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'i görmeye başlar.yapa yapa sonunda bir noktaya ulaşır. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'i görmeye başlar. Onun bir kademesi bu, alıştırması. Onun bir kademesi bu, alıştırması. Şimdi ben doğrudan doğruya Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i görmek şeyini yapamıyorsam, Şimdi ben doğrudan doğruya Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i görmek şeyini yapamıyorsam, o zaman şeyhimi düşünerek, o hususta çalışarak ruhsal kabiliyetimi geliştiririm. o zaman şeyhimi düşünerek, o hususta çalışarak ruhsal kabiliyetimi geliştiririm. Bu çalışmaların sonunda tarikatta fenâ fi'ş-şeyh denilen bir hal hâsıl olur. Bu çalışmaların sonunda tarikatta fenâ fi'ş-şeyh denilen bir hal hâsıl olur. Şeyhinde fâni olmak, erimek, entegre olmak gibi. Şeyhinde fâni olmak, erimek, entegre olmak gibi.

Fenâ fi'ş-şeyh makamından sonra fenâ fi'r-rasûl makamı gelir.Fenâ fi'ş-şeyh makamından sonra fenâ fi'r-rasûl makamı gelir. Nereye baksa Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efedimiz'i görüp onu düşünür hâle gelir.Nereye baksa Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efedimiz'i görüp onu düşünür hâle gelir. Fenâ fi'r-rasûl makamından sonrada fenâ fi'llah makamı gelir. Bekâbillah makamı gelir. Fenâ fi'r-rasûl makamından sonrada fenâ fi'llah makamı gelir. Bekâbillah makamı gelir.

Bu bir kademe, bir yol, bir süreç olduğundan,Bu bir kademe, bir yol, bir süreç olduğundan, bir şehirden bir şehire giderken geçilen istasyonlardan birisi olduğundan, bir şehirden bir şehire giderken geçilen istasyonlardan birisi olduğundan, sonuç itibariyle insanı Resûlullah'a ve Allah'a götürdüğünden gereklidir. sonuç itibariyle insanı Resûlullah'a ve Allah'a götürdüğünden gereklidir.

Bunun sahâbe-i kirâmın hayatında da uygulaması vardır, tezahürü vardır.Bunun sahâbe-i kirâmın hayatında da uygulaması vardır, tezahürü vardır. Ebû Bekr-i Sıddık Efendimiz diyor ki; "Nerede olsam Resûlulah Efendimiz gözümün önünden gitmiyor.Ebû Bekr-i Sıddık Efendimiz diyor ki; "Nerede olsam Resûlulah Efendimiz gözümün önünden gitmiyor. Resûlulah'tan ayrılıp evime geldiğim zaman da gözümün önünden gitmiyor.Resûlulah'tan ayrılıp evime geldiğim zaman da gözümün önünden gitmiyor. Evde odaya oturduğum zaman da gözümün önünden gitmiyor. Utancımdan ayağımı uzatamıyorum.Evde odaya oturduğum zaman da gözümün önünden gitmiyor. Utancımdan ayağımı uzatamıyorum. Resûlullah karşımda durduğundan." Bu nedir? Bu tarif ettiği şey nedir? Resûlullah karşımda durduğundan."

Bu nedir? Bu tarif ettiği şey nedir?

Fenâ fi'r-rasûl'dür. Fenâ fi'r-rasûl halidir.Fenâ fi'r-rasûl'dür. Fenâ fi'r-rasûl halidir. Resûlullah'a o kadar sevgi bağıyla bağlanmış ki râbıta-i muhabbettir dedik ya.Resûlullah'a o kadar sevgi bağıyla bağlanmış ki râbıta-i muhabbettir dedik ya. O kadar seviyor ki ve öyle bir mânevî hal oluyor ki Resûlullah'ın hayali gözünün önünden gitmiyor. O kadar seviyor ki ve öyle bir mânevî hal oluyor ki Resûlullah'ın hayali gözünün önünden gitmiyor. Hatta öyle anlatırlar ki derviş ilerlediği zaman aynaya bakar; aynada kendisini görmez, şeyhini görür.Hatta öyle anlatırlar ki derviş ilerlediği zaman aynaya bakar; aynada kendisini görmez, şeyhini görür. Bunun misâli var. Böyle aynaya bakmış şeyhini görmüş. Heyecanlanmış, gitmiş.Bunun misâli var. Böyle aynaya bakmış şeyhini görmüş. Heyecanlanmış, gitmiş. "Efendim böyle oldu, böyle gördüm." filan diyenler var. Hasılı bu bir muhabbet bağıdır. "Efendim böyle oldu, böyle gördüm." filan diyenler var. Hasılı bu bir muhabbet bağıdır.

Elbette insan anasını babasını düşünmek hakkına sahip olduğu gibi,Elbette insan anasını babasını düşünmek hakkına sahip olduğu gibi, sevdiği hocasını da düşünmek hakkına sahiptir. Bunda bir eksiklik yoktur, kaldı ki fayda vardır.sevdiği hocasını da düşünmek hakkına sahiptir. Bunda bir eksiklik yoktur, kaldı ki fayda vardır. Bu aşamadan sonra Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'i görme aşaması geleceği içinBu aşamadan sonra Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'i görme aşaması geleceği için bir yolun güzel bir başlangıcıdır. O bakımdan önemlidir. bir yolun güzel bir başlangıcıdır. O bakımdan önemlidir.

Birisi vardı hiç unutmuyorum. Saçları dökülmüştü.Birisi vardı hiç unutmuyorum. Saçları dökülmüştü. Böyle dış görünüşüyle baksak bu akıldan saç kalmamış kafasında.Böyle dış görünüşüyle baksak bu akıldan saç kalmamış kafasında. İlimleri yutmuş yalamış, bitirmiş, sıyırmış falan sanırsınız.İlimleri yutmuş yalamış, bitirmiş, sıyırmış falan sanırsınız. Kendisini tanıtırken ben Fransa'da doktora yaptım, dedi. İki dalda doktora yapmış. Kendisini tanıtırken ben Fransa'da doktora yaptım, dedi. İki dalda doktora yapmış. Yani bir tanesi bir insan bir dr olamıyor bu dr dr olmuş. Çok saydık kendisini.Yani bir tanesi bir insan bir dr olamıyor bu dr dr olmuş. Çok saydık kendisini. İlk tanışmada fevkalade hoşumuza gitti, takdir ettik.İlk tanışmada fevkalade hoşumuza gitti, takdir ettik. Herkes bir doktora yapamazken bu iki doktora yapmış. Doktorasını yurtdışında yapmış filan. Çok hürmet ettik. Herkes bir doktora yapamazken bu iki doktora yapmış. Doktorasını yurtdışında yapmış filan. Çok hürmet ettik.

Mektep devresinde, yedek subay okulunda altı ay beraber yaşadık bunlarla.Mektep devresinde, yedek subay okulunda altı ay beraber yaşadık bunlarla. Beraber kalktık, beraber talime gittik, yemek yedik, imtihanlara girdik. Beraber kalktık, beraber talime gittik, yemek yedik, imtihanlara girdik. Sonradan bu dr dr'ın, iki defa doktorun ne kadar rezil, pespaye bir şey olduğunu gördük.Sonradan bu dr dr'ın, iki defa doktorun ne kadar rezil, pespaye bir şey olduğunu gördük. Herkes nefret etti. Ne kadar palavra olduğuna anladık. Ünvanlar ve kıyafetler dıştadır. Herkes nefret etti. Ne kadar palavra olduğuna anladık. Ünvanlar ve kıyafetler dıştadır. Bunlar önemli değildir. Hadîs-i şerîfte de Peygamber Efendimiz buyuruyor:Bunlar önemli değildir. Hadîs-i şerîfte de Peygamber Efendimiz buyuruyor: "Allahu Teâlâ hazretleri sizin dış görünüşünüze yüzünüze bakmaz;"Allahu Teâlâ hazretleri sizin dış görünüşünüze yüzünüze bakmaz; kalbinize ve amellerinizin güzelliğine bakar." diye hadîs-i şerîf vardır. Mühim olan iç güzelliğidir. kalbinize ve amellerinizin güzelliğine bakar." diye hadîs-i şerîf vardır. Mühim olan iç güzelliğidir.

Onun için bir şeyh ile bir şeyh taslağının farkı vardır.Onun için bir şeyh ile bir şeyh taslağının farkı vardır. Hocamız rahmetullahi aleyh hazretleri şalvar giyerdi. Kıyafeti sevimliydi. Nasreddin Hoca gibiydi.Hocamız rahmetullahi aleyh hazretleri şalvar giyerdi. Kıyafeti sevimliydi. Nasreddin Hoca gibiydi. Yüzü tatlıydı. Sarıklıydı. Biraz da köylü telaffuzuyla konuşurdu bazen.Yüzü tatlıydı. Sarıklıydı. Biraz da köylü telaffuzuyla konuşurdu bazen. Mesela "Arkadaşlık pekey demekle kaimdir." derdi. Mesela "Arkadaşlık pekey demekle kaimdir." derdi. "Pekey" filan diye böyle şey telaffuzuyla konuşurdu."Pekey" filan diye böyle şey telaffuzuyla konuşurdu. Herkes bu tonton bir hoca; ümmî, bilgisi az sanırdı. Halbuki her anı kerâmetti.Herkes bu tonton bir hoca; ümmî, bilgisi az sanırdı. Halbuki her anı kerâmetti. Olağanüstü hallerle doluydu, anlatmakla bitmez. Bir kısmını duymuşsunuzdur. Olağanüstü hallerle doluydu, anlatmakla bitmez. Bir kısmını duymuşsunuzdur.

İş öyle omuz kalabalığıyla olmuyor. Allah'ın sevmesiyle oluyor.İş öyle omuz kalabalığıyla olmuyor. Allah'ın sevmesiyle oluyor. Allah'ın mârifetullah vermesiyle, evliyâ kılmasıyla oluyor.Allah'ın mârifetullah vermesiyle, evliyâ kılmasıyla oluyor. Allah bir kimseyi evliyâ kılmışsa kıyıda köşede görünür, herkes itebilir kakabilir ama Allah'ın sevgili kulu olur.Allah bir kimseyi evliyâ kılmışsa kıyıda köşede görünür, herkes itebilir kakabilir ama Allah'ın sevgili kulu olur. Veyahut da herkesin başına toplandığı kapısına ziyaret için kilometrelerce uzaklardanVeyahut da herkesin başına toplandığı kapısına ziyaret için kilometrelerce uzaklardan seyahat ettiği bazı insanlar olur da ciğeri beş para etmeyebilir. Bunun ölçüsü nedir? seyahat ettiği bazı insanlar olur da ciğeri beş para etmeyebilir.

Bunun ölçüsü nedir?

Yani sahte şeyhle hakiki şeyhin, Allah'ın sevgili kuluyla Allah düşmanı, şeytan dostu bir herifin,Yani sahte şeyhle hakiki şeyhin, Allah'ın sevgili kuluyla Allah düşmanı, şeytan dostu bir herifin, halkı aldatan, âhiret yolunun haramisinin farkı nedir muhterem kardeşlerim?halkı aldatan, âhiret yolunun haramisinin farkı nedir muhterem kardeşlerim? Bir fark olması lazım, biz de aldanmayalım. Bunun farkı nedir? Bir fark olması lazım, biz de aldanmayalım. Bunun farkı nedir?

Büyüklerimizin dediğine göre; sade bizim sözümüz değil, büyüklerimizin de dediğine göre,Büyüklerimizin dediğine göre; sade bizim sözümüz değil, büyüklerimizin de dediğine göre, ulemâmızın ittifak ettiğine göre; eğer o insanın yaşantısı, sözü, ahlâkı, işleri Kur'an'a uyuyorsa, ulemâmızın ittifak ettiğine göre; eğer o insanın yaşantısı, sözü, ahlâkı, işleri Kur'an'a uyuyorsa, şeriate uygunsa o Allah'ın dostudur. Eğer Kur'an'a hadise aykırıysa o sahte şeyhtir. şeriate uygunsa o Allah'ın dostudur. Eğer Kur'an'a hadise aykırıysa o sahte şeyhtir.

Misal: Bana bir şehirde bir şeyhe mensup bir kişi geldi.Misal: Bana bir şehirde bir şeyhe mensup bir kişi geldi. Şehrin ismini söylemiyorum, o şeyhin adını da söylemiyorum. Şehrin ismini söylemiyorum, o şeyhin adını da söylemiyorum. "Hocam, ben falanca adama müntesip idim. Fakat bir gün yaptığı işlerde bir aykırılık gördüm. Gittim."Hocam, ben falanca adama müntesip idim. Fakat bir gün yaptığı işlerde bir aykırılık gördüm. Gittim. 'Hocam sen böyle yapıyorsun ama bu senin yaptığın günah. Hadîs-i şerîfte de şöyle buyuruluyor.'Hocam sen böyle yapıyorsun ama bu senin yaptığın günah. Hadîs-i şerîfte de şöyle buyuruluyor. Bunu sen niye yapıyorsun?' dedim.Bunu sen niye yapıyorsun?' dedim. 'Olsun hadis öyle ama sen böyle yap,' dedi diyor bana, anlamadım." diyor. 'Olsun hadis öyle ama sen böyle yap,' dedi diyor bana, anlamadım." diyor.

Böyle sahte şeyhlerin bir özelliği de çok yüksek perdeden, böbürlenerek filan öyle aldatırlar halkı.Böyle sahte şeyhlerin bir özelliği de çok yüksek perdeden, böbürlenerek filan öyle aldatırlar halkı. "Benim şeyhim dilerse gökten yağmur yağdırır."Benim şeyhim dilerse gökten yağmur yağdırır. Dağları yerinden kıpırdatır, bilmem ne yapar..." filan, böyle müridleri de uçururlar kendisi de uçar.Dağları yerinden kıpırdatır, bilmem ne yapar..." filan, böyle müridleri de uçururlar kendisi de uçar. Atma tutma çok olur. "Böyle dedi anlamadım. Ondan sonra bir şey daha oldu.Atma tutma çok olur.

"Böyle dedi anlamadım. Ondan sonra bir şey daha oldu.
Allah Allah!Ya bu da İslâm'a uygun değil. 'Hocam hadis var bu konuda. Şöyle yanlış değil mi?' dedim.Allah Allah!Ya bu da İslâm'a uygun değil. 'Hocam hadis var bu konuda. Şöyle yanlış değil mi?' dedim. 'Evet ama sen aldırma, tamam, bunu böyle yap' dedi yine, yine anlamadım." diyor.'Evet ama sen aldırma, tamam, bunu böyle yap' dedi yine, yine anlamadım." diyor. Şeriata aykırı aykırı işler görüyor. Ama yine anlayamıyor. Kendisi de itiraz ediyor, yine anlayamıyor. Şeriata aykırı aykırı işler görüyor. Ama yine anlayamıyor. Kendisi de itiraz ediyor, yine anlayamıyor.

"Bir gece rüyamda gördüm ki tekkemizde, o müteşeyyıhın tekkesinde, yangın çıkmış...""Bir gece rüyamda gördüm ki tekkemizde, o müteşeyyıhın tekkesinde, yangın çıkmış..." Bu da 'ay tekkemiz yanıyor diye!' - oraya bağlı ya - başlamış koşuşturmaya. Bu da 'ay tekkemiz yanıyor diye!' - oraya bağlı ya - başlamış koşuşturmaya. Kova alacak, su bulacak, yangına su atacak, yangını söndürecek.Kova alacak, su bulacak, yangına su atacak, yangını söndürecek. "Böyle rüyada nefes nefese koştururken Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'i gördüm."Böyle rüyada nefes nefese koştururken Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'i gördüm. Nefes nefese: 'Yâ Resûlallah tekkemiz yanıyor da ondan koşturuyorum, su arıyorum.' filan deyince.Nefes nefese: 'Yâ Resûlallah tekkemiz yanıyor da ondan koşturuyorum, su arıyorum.' filan deyince. Peygamber Efendimiz 'Bizim öyle bir tekkemiz yok.' demiş. O zaman anladım." diyor.Peygamber Efendimiz 'Bizim öyle bir tekkemiz yok.' demiş. O zaman anladım." diyor. Manevî bereketi olmadığını, yolun yanlış olduğunu o zaman anladım diyor.Manevî bereketi olmadığını, yolun yanlış olduğunu o zaman anladım diyor. O zaman uyandım. O zaman uyandım.

Ve gitmiş şeye.Ve gitmiş şeye. Bu müteşeyyıh, şeyh bozuntusunun kendisinden el aldığını söylediği şahıs ölmemiş henüz. Bu müteşeyyıh, şeyh bozuntusunun kendisinden el aldığını söylediği şahıs ölmemiş henüz. Ona gitmiş: "Efendim böyle bir rüya gördüm." demiş. Ona gitmiş: "Efendim böyle bir rüya gördüm." demiş. Şeyhin hocasına gitmiş, yaşlı zâta, ziyaret etmiş memlekette. O yeri de söylemiyorum. Şeyhin hocasına gitmiş, yaşlı zâta, ziyaret etmiş memlekette. O yeri de söylemiyorum. "Evladım gördüğün rüya doğrudur."Evladım gördüğün rüya doğrudur. Ben buna bir vazife vermiştim zamanında ama sonradan bu iyi hareket etmeyinceBen buna bir vazife vermiştim zamanında ama sonradan bu iyi hareket etmeyince ben onu azlettim vazifeden aldım ama o benim azlime filan aldırmadı, işe yine devam etti. Doğrudur.ben onu azlettim vazifeden aldım ama o benim azlime filan aldırmadı, işe yine devam etti. Doğrudur. Onun hali böyle kötüdür." diye söylemiş büyük hoca, hocası. "O zaman anladım." dedi. Onun hali böyle kötüdür." diye söylemiş büyük hoca, hocası. "O zaman anladım." dedi. Yaptığı işlerin şeriate aykırılığıyla anlaşılır. Çünkü günahı söylemez. Yaptığı işlerin şeriate aykırılığıyla anlaşılır. Çünkü günahı söylemez. Günahı söylerse, o şeyhin haramı günahı tavsiye etmesi, söylemesi sahte olduğunun alametidir. Günahı söylerse, o şeyhin haramı günahı tavsiye etmesi, söylemesi sahte olduğunun alametidir.

Bu devirde de, hatta ve hatta Peygamber Efendimiz'in zamanında da sahtekarlar çıkmıştır.Bu devirde de, hatta ve hatta Peygamber Efendimiz'in zamanında da sahtekarlar çıkmıştır. Peygamber Efendimiz'in etrafına insanlar, mü'minler toplanıp da şanı,Peygamber Efendimiz'in etrafına insanlar, mü'minler toplanıp da şanı, şöhreti her tarafa yayılınca Arabistan'da sahte peygamberler türedi. Tarih kitapları bunları yazıyor. şöhreti her tarafa yayılınca Arabistan'da sahte peygamberler türedi. Tarih kitapları bunları yazıyor. Bu mendebur hainleri, melunları. Bunlar sonradan öldürüldüler, yok oldular, mahvoldular, kahroldular. Bu mendebur hainleri, melunları. Bunlar sonradan öldürüldüler, yok oldular, mahvoldular, kahroldular. Ama Peygamber Efendimiz'in ve Peygamber olduğunu ve halkın onun etrafında toplandığını görünceAma Peygamber Efendimiz'in ve Peygamber olduğunu ve halkın onun etrafında toplandığını görünce peyamberliğe kalkışanlar bile oldu. peyamberliğe kalkışanlar bile oldu. Mesela Müseylemet-ül Kezzab denilen bir tanesi, tarih kitaplarında yazılıdır.Mesela Müseylemet-ül Kezzab denilen bir tanesi, tarih kitaplarında yazılıdır. Hatta bunlar hakkında "Sahte Peygamberler" filan diye tez de yapılmıştır. Böyle sahtekar herifler çıktı. Hatta bunlar hakkında "Sahte Peygamberler" filan diye tez de yapılmıştır. Böyle sahtekar herifler çıktı.

Demek ki her iyi şeyin taklidi oluyor.Demek ki her iyi şeyin taklidi oluyor. Elmasın taklidi camdır, altının taklidi yaldızdır, tereyağının taklidi margarindir.Elmasın taklidi camdır, altının taklidi yaldızdır, tereyağının taklidi margarindir. Her şeyin bir taklidi vardır. Hakiki derinin taklidi suni muşambadır. Her şeyin bir taklidi vardır.Her şeyin bir taklidi vardır. Hakiki derinin taklidi suni muşambadır. Her şeyin bir taklidi vardır. Taklit ile hakikinin arasındaki farkı fark etmek lazım.Taklit ile hakikinin arasındaki farkı fark etmek lazım. Taklit bazen gösterişli olur, daha parlak olur ama kötü olur.Taklit bazen gösterişli olur, daha parlak olur ama kötü olur. Hakikisi bazen daha mütevazı olur. O hususta dikkatli olmak lazım. Hakikisi bazen daha mütevazı olur. O hususta dikkatli olmak lazım.

9. Soru: Birisi: Sizden ders almadığım halde tesbihlerinizi çekiyorum.9. Soru: Birisi: Sizden ders almadığım halde tesbihlerinizi çekiyorum. Feyzinizden istifade edebilir miyim ne tavsiye edersiniz? diyor. Feyzinizden istifade edebilir miyim ne tavsiye edersiniz? diyor.

9. Cevap: Tesbihler... Biz kendimiz tesbih [üretmiyoruz?]9. Cevap: Tesbihler... Biz kendimiz tesbih [üretmiyoruz?] Hocalarımızın ve bizim size tarif ettiğimiz tesbihlerHocalarımızın ve bizim size tarif ettiğimiz tesbihler bizim kendi reçetelerimiz, formüllerimiz değildir.bizim kendi reçetelerimiz, formüllerimiz değildir. Biz böyle elimize kalem alıp da "Bu hastaya yaz bir reçete.", böyle yapmıyoruz.Biz böyle elimize kalem alıp da "Bu hastaya yaz bir reçete.", böyle yapmıyoruz. Bizim tavsiye ettiğimiz şeyler Râmûzü'l-Ehâdîs kitabında olan hadîs-i şerîflerde de göreceğiniz,Bizim tavsiye ettiğimiz şeyler Râmûzü'l-Ehâdîs kitabında olan hadîs-i şerîflerde de göreceğiniz, Peygamber Efendimiz'in tavsiyeleridir ki bu sabah bir tanesini okudum. Peygamber Efendimiz'in tavsiyeleridir ki bu sabah bir tanesini okudum.

Günde 100 defa Lâ ilâhe illallah diyen mahşer günü mahşer yerine nasıl gidecek?Günde 100 defa Lâ ilâhe illallah diyen mahşer günü mahşer yerine nasıl gidecek? Yüzü dolunay gibi nurlu, pırıl pırıl parlayarak gidecek. Yüzü dolunay gibi nurlu, pırıl pırıl parlayarak gidecek. Kimse onun kadar güzel bir amelle olaya gelmiş olamayacak. Kimse onun kadar güzel bir amelle olaya gelmiş olamayacak. Ancak o kadar tesbih çekenler veya daha fazla çekenler müstesna. Bu bir misaldir.Ancak o kadar tesbih çekenler veya daha fazla çekenler müstesna. Bu bir misaldir. Tek bir hadis okudum size. Durum anlaşılsın diye.Tek bir hadis okudum size. Durum anlaşılsın diye. Bizim tavsiyelerimizin sünnet-i seniyyeye uygunluğu hakkında bir fikriniz olsun diye söyledim. Bizim tavsiyelerimizin sünnet-i seniyyeye uygunluğu hakkında bir fikriniz olsun diye söyledim.

Biz de Resûlullah'ın tavsiyelerini söylüyoruz.Biz de Resûlullah'ın tavsiyelerini söylüyoruz. Onun için o tavsiyeleri tutan istifade eder, bir sevap alır, bir feyz alır. Onun için o tavsiyeleri tutan istifade eder, bir sevap alır, bir feyz alır. Bu feyz bize ait değildir. Söylenilen zikirlerin, çekilen tespihlerin güzelliğindendir. Bu feyz bize ait değildir. Söylenilen zikirlerin, çekilen tespihlerin güzelliğindendir.

Ama tarikatta, tasavvufta ilerleme, şeyhin terbiyesiyle olur. Şeyh bir doktor gibidir.Ama tarikatta, tasavvufta ilerleme, şeyhin terbiyesiyle olur. Şeyh bir doktor gibidir. Bir hastayı bir süreç ile tedavi eden bir doktor gibidir. Bir hastayı bir süreç ile tedavi eden bir doktor gibidir. Onun durumuna göre, onun söylediklerini müridin yaparak ilerlemesi lazımdır. Onun durumuna göre, onun söylediklerini müridin yaparak ilerlemesi lazımdır. Bu böyle sadece 100 defa Lâ ilâhe illallah demekten daha geniş bir şeydirBu böyle sadece 100 defa Lâ ilâhe illallah demekten daha geniş bir şeydir tasavvufî hayat, dervişlik hayatı. Onun için bağlanması lazımdır. tasavvufî hayat, dervişlik hayatı. Onun için bağlanması lazımdır.

10. Soru: Kocaya itaatin sınırı nedir? Allah'ın kadınlara verdiği hakları erkekler kısıtlayabilir mi?10. Soru: Kocaya itaatin sınırı nedir? Allah'ın kadınlara verdiği hakları erkekler kısıtlayabilir mi? Erkekler itaat hakkını zor kullanırsa kadın ne yapabilir? Erkekler itaat hakkını zor kullanırsa kadın ne yapabilir?

10. Cevap: Kocaya itaatin sınırlarını şeriat çizmiştir.10. Cevap: Kocaya itaatin sınırlarını şeriat çizmiştir. Eğer koca hanımına şeriata aykırı şeyler yapmayı emrederse o zaman itaat edilmez. Eğer koca hanımına şeriata aykırı şeyler yapmayı emrederse o zaman itaat edilmez. "Hanım aç başını, hemen saçlarını tara, yüzünü boya, koluma gir; "Hanım aç başını, hemen saçlarını tara, yüzünü boya, koluma gir; seninle bu akşam dans etmeye gideceğiz." Gidemez. Neden? seninle bu akşam dans etmeye gideceğiz." Gidemez.

Neden?

Bunlar İslâm'da yok da ondan. Demek ki şeriate aykırı bir şey emrederse kocasına itaat etmez.Bunlar İslâm'da yok da ondan. Demek ki şeriate aykırı bir şey emrederse kocasına itaat etmez. Bu bir umumî fıkıh kaidesidir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuş ki; Bu bir umumî fıkıh kaidesidir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuş ki;

Lâ tâ'ate li-mahlûkin fi-ma'siyeti'l-hâlık. Daha başka rivayetler de vardır ama mâna aynıdır.Lâ tâ'ate li-mahlûkin fi-ma'siyeti'l-hâlık.

Daha başka rivayetler de vardır ama mâna aynıdır.
"Allah'a isyanı bir kul emrederse o kula itaat edilmez.""Allah'a isyanı bir kul emrederse o kula itaat edilmez." Bu kul koca da olsa, baba da olsa, hoca da olsa, komutan da olsa, başkan da olsa,Bu kul koca da olsa, baba da olsa, hoca da olsa, komutan da olsa, başkan da olsa, vezir de olsa, vekil de olsa değişmez. vezir de olsa, vekil de olsa değişmez. Hiçbir kulun Allah'ın emrine aykırı bir emri başkasına emretmeye hakkı yoktur.Hiçbir kulun Allah'ın emrine aykırı bir emri başkasına emretmeye hakkı yoktur. Allah'ın emrini kaldırmaya hakkı yoktur. Ankara'dayken bana bir adam geldi.Allah'ın emrini kaldırmaya hakkı yoktur.

Ankara'dayken bana bir adam geldi.
Çok güzel giyimli, uyumlu renklerle;Çok güzel giyimli, uyumlu renklerle; güzel, cicili bicili kravatla bir adam geldi.güzel, cicili bicili kravatla bir adam geldi. Yanında da örtülü kız. İzin istediler.Yanında da örtülü kız. İzin istediler. Benim kızımın evinde, damadımın evinde bana ziyarete geldiler. Adam Milli Eğitim'de müfettişmiş.Benim kızımın evinde, damadımın evinde bana ziyarete geldiler. Adam Milli Eğitim'de müfettişmiş. Yakışıklı bir adam. Giyimi de güzel, zevk sahibi. Yakışıklı bir adam. Giyimi de güzel, zevk sahibi. Altın iğneli kravat, kol düğmeli filan müfettişmiş.Altın iğneli kravat, kol düğmeli filan müfettişmiş. Bana dedi ki; "Hocam bu benim kız size tâbi." dedi. İyi, maşaallah. "Bu başını örtüyor.Bana dedi ki; "Hocam bu benim kız size tâbi." dedi. İyi, maşaallah. "Bu başını örtüyor. Söyleyin buna başını açsın." dedi. Babası bana diyor. Söyleyin buna başını açsın." dedi. Babası bana diyor. Dedim ki; "Ona baş örtme emrini ben vermedim ki ben 'başını aç' diye kaldırayım. Dedim ki; "Ona baş örtme emrini ben vermedim ki ben 'başını aç' diye kaldırayım. O kıza baş örtme emrini ben mi verdim? Allah verdi. O kıza baş örtme emrini ben mi verdim? Allah verdi. 'Söyleyin kadınlara başlarından aşağı örtünsünler.' diye Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de buyurdu. 'Söyleyin kadınlara başlarından aşağı örtünsünler.' diye Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de buyurdu. Allah'ın verdiği bir emri ben kaldıramam." dedim. Bozuldu tabii, vesaire. "Ama tahsilinde sıkıntı olur." olsun.Allah'ın verdiği bir emri ben kaldıramam." dedim. Bozuldu tabii, vesaire. "Ama tahsilinde sıkıntı olur." olsun. Tahsil farz değil. Ama baş örtmek Allah'ın emri. Tahsilini başını örterek yapacak ve mücadele edecek.Tahsil farz değil. Ama baş örtmek Allah'ın emri. Tahsilini başını örterek yapacak ve mücadele edecek. Ne yapalım? Peygamber Efendimiz de mücadele etmiş, ashâbı da mücadele etmiş. Hakkını savunacaksın. Ne yapalım? Peygamber Efendimiz de mücadele etmiş, ashâbı da mücadele etmiş. Hakkını savunacaksın.

"Siz müfettişsiniz."Siz müfettişsiniz. Bakanlıkta haklıyı haksızdan ayıracak araştırmalar, soruşturmalar yapıyorsunuz." dedim. Bakanlıkta haklıyı haksızdan ayıracak araştırmalar, soruşturmalar yapıyorsunuz." dedim. Haklıyı tutmaz mısınız? "Tutarım." dedi." O zaman kızınız haklı.Haklıyı tutmaz mısınız? "Tutarım." dedi." O zaman kızınız haklı. Dinine imanına göre giyinmek, örtünmek kızınızın hakkı değil mi?Dinine imanına göre giyinmek, örtünmek kızınızın hakkı değil mi? Madem müfettişsiniz kızınızın hakkını savunun. Hak savunma, hakkı bulma, hakkı verme mesleğine sahipsiniz. Madem müfettişsiniz kızınızın hakkını savunun. Hak savunma, hakkı bulma, hakkı verme mesleğine sahipsiniz. Niye haksızı tutuyorsunuz? Bir kimsenin bir başka kimseye dinî bakımdan baskı yapmaya hakkı var mı?Niye haksızı tutuyorsunuz? Bir kimsenin bir başka kimseye dinî bakımdan baskı yapmaya hakkı var mı? O başını örtmek istiyor ötekisi de 'Hayır, örtme, aç başını.' diyor. Sana ne?O başını örtmek istiyor ötekisi de 'Hayır, örtme, aç başını.' diyor. Sana ne? Benim inancıma karışmaya senin hakkın yok ki!Benim inancıma karışmaya senin hakkın yok ki! Madem bir haksızlık yapılıyor niye haksızın yanında yer alıyorsunuz daMadem bir haksızlık yapılıyor niye haksızın yanında yer alıyorsunuz da sevgili kızınızın yanında yer almıyorsunuz?" dedim. Sustu adam. Sözleri boğazına tıkadım. Kalktı, gitti.sevgili kızınızın yanında yer almıyorsunuz?" dedim. Sustu adam. Sözleri boğazına tıkadım. Kalktı, gitti. Belki memnun olmadı ama ben onun memnun olmasını da düşünmüyorum, ben Allah'ın emrini düşünüyorum. Belki memnun olmadı ama ben onun memnun olmasını da düşünmüyorum, ben Allah'ın emrini düşünüyorum.

Evet itaatin sınırı neymiş? Allah'ın emirleri.Evet itaatin sınırı neymiş?

Allah'ın emirleri.
Allah'ın emirlerinin dairesinden çıkarsa kimsenin sözüne kulak asılmaz. "Bakan emretti!" Emrederse etsin. Allah'ın emirlerinin dairesinden çıkarsa kimsenin sözüne kulak asılmaz. "Bakan emretti!" Emrederse etsin. "Komutan emretti!" Emrederse emretsin, olmaz öyle şey. "Komutan emretti!" Emrederse emretsin, olmaz öyle şey.

Peygamber Efendimiz askeri birlikler gönderirdi. Birliğe de bir başkan tayin ederdi.Peygamber Efendimiz askeri birlikler gönderirdi. Birliğe de bir başkan tayin ederdi. "Sen başkansın, bunlar senin emrinde. Siz buna itaat edin." diye. "Sen başkansın, bunlar senin emrinde. Siz buna itaat edin." diye. Böyle bir keresinde gönderdiği askerî birlikte bir ihtilaf çıktı. Böyle bir keresinde gönderdiği askerî birlikte bir ihtilaf çıktı. Komutan maiyetindekilere kızdı, dedi ki; "Çalı çırpı toplayın!" "Başüstüne!" Herkes çalı çırpı topladı.Komutan maiyetindekilere kızdı, dedi ki; "Çalı çırpı toplayın!" "Başüstüne!" Herkes çalı çırpı topladı. "Yığın ortaya!" Yığdılar. "Ateşleyin!" Ateşlediler. Alev başladı yanmaya."Yığın ortaya!" Yığdılar. "Ateşleyin!" Ateşlediler. Alev başladı yanmaya. "Girin içine! Emrediyorum girin içine!" dedi. Durdular: "İçine girmeyiz."Girin içine! Emrediyorum girin içine!" dedi. Durdular: "İçine girmeyiz. Seni dinlemeyiz ve bunu da Resûlullah'a gidip soracağız." dediler. Seni dinlemeyiz ve bunu da Resûlullah'a gidip soracağız." dediler.

Ve dönünce Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e sordular:Ve dönünce Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e sordular: "Yâ Resûlallah bu adam bize böyle yaptı. Girmemiz gerekiyor muydu, girse miydik ateşe?"Yâ Resûlallah bu adam bize böyle yaptı. Girmemiz gerekiyor muydu, girse miydik ateşe? İtaat etmemiz lazım mıydı?" "Hayır. Girseydiniz intihar ettiğiniz için cehenneme giderdiniz." İtaat etmemiz lazım mıydı?" "Hayır. Girseydiniz intihar ettiğiniz için cehenneme giderdiniz."

Allah'a isyanda, şeriate aykırı noktalarda hiç kimseye itaat edilmez.Allah'a isyanda, şeriate aykırı noktalarda hiç kimseye itaat edilmez. Çünkü kulun vazifesi Allah'a itaat etmektir, kula itaat etmek değildir.Çünkü kulun vazifesi Allah'a itaat etmektir, kula itaat etmek değildir. Kula kul olmak yoktur, Allah'ın emrini tutmak vardır. İtaatin sınırı budur. Kula kul olmak yoktur, Allah'ın emrini tutmak vardır. İtaatin sınırı budur.

Allah'ın kadınlara verdiği hakları erkekler kısıtlayamaz. Hak haktır.Allah'ın kadınlara verdiği hakları erkekler kısıtlayamaz. Hak haktır. Verdiği hakkı kısıtlamaya hakkı yoktur. Ama eğer kısıtlıyorsa, kısıtlama hakkı varsa kısıtlar. Verdiği hakkı kısıtlamaya hakkı yoktur. Ama eğer kısıtlıyorsa, kısıtlama hakkı varsa kısıtlar. Mesela kadın kocasının izni olmadan evi bırakıp bir başka yere gidemez. Kocasından izin alacak.Mesela kadın kocasının izni olmadan evi bırakıp bir başka yere gidemez. Kocasından izin alacak. Erkeğe bu hakkı Allah vermiştir, şeriat vermiştir. Binâenaleyh sormadan kalkıp gidemez. Erkeğe bu hakkı Allah vermiştir, şeriat vermiştir. Binâenaleyh sormadan kalkıp gidemez.

Bizim bir arkadaşın yuvası bozuluyor. Neden? Kadın kalkıp gidiyor. O gece yok.Bizim bir arkadaşın yuvası bozuluyor. Neden? Kadın kalkıp gidiyor. O gece yok. "Nerdesin?" Öyle şey olur mu? Ben bu evin reisi değil miyim? Niye benden izin almıyorsun?"Nerdesin?" Öyle şey olur mu? Ben bu evin reisi değil miyim? Niye benden izin almıyorsun? Niye gittiğin yeri söylemiyorsun? "Canım sıkıldı da falancaya gidiyorum." Öyle saçma şey mi olur!Niye gittiğin yeri söylemiyorsun? "Canım sıkıldı da falancaya gidiyorum." Öyle saçma şey mi olur! Yuvası yıkılıyor şimdi. Kısıtlama hakkı varsa kısıtlar. Eve izin almadığı kimseyi sokamaz.Yuvası yıkılıyor şimdi. Kısıtlama hakkı varsa kısıtlar. Eve izin almadığı kimseyi sokamaz. Kapı çalındı, birisi geldi. Kocasının izin vermediği bir kimseyi içeriye alamaz.Kapı çalındı, birisi geldi. Kocasının izin vermediği bir kimseyi içeriye alamaz. Çünkü kocaya bu hakkı Allah vermiştir, şeriat vermiştir. Hadiste vardır. Alırsa olmaz. Bunun gibi yani. Çünkü kocaya bu hakkı Allah vermiştir, şeriat vermiştir. Hadiste vardır. Alırsa olmaz. Bunun gibi yani.

Erkekler itaat hakkını zor kullanırsa kadın ne yapabilir? Erkekler itaat hakkını zor kullanırsa kadın ne yapabilir?

Zor kullanırsa tabii hakkını sormaya çalışacak.Zor kullanırsa tabii hakkını sormaya çalışacak. Hakkını savunmaya çalıştığı zaman bir taraf zorbalık yaparsa artık Allah yardımcısı olsun.Hakkını savunmaya çalıştığı zaman bir taraf zorbalık yaparsa artık Allah yardımcısı olsun. Zorbalığın sonucu neyse artık ona göre bir şey yapacak.Zorbalığın sonucu neyse artık ona göre bir şey yapacak. Kimsenin kimseye kendisinin hakkından fazla bir şey yüklemeye hakkı yoktur. Kimsenin kimseye kendisinin hakkından fazla bir şey yüklemeye hakkı yoktur. Kimsenin de hakkı olmayan başkasından istemeye hakkı yoktur. Kimsenin de hakkı olmayan başkasından istemeye hakkı yoktur.

İslâm'da, aile hukukunda evin reisi erkektir.İslâm'da, aile hukukunda evin reisi erkektir. Erkek bakımla, geçimle, giyimle, kuşamla, yemeyle, içmeyle sorumludur. Eğitimle sorumludur. Erkek bakımla, geçimle, giyimle, kuşamla, yemeyle, içmeyle sorumludur. Eğitimle sorumludur. Hanımının ve çocuklarının cehenneme düşmemesi için İslâmî eğitimlerini yapmakla sorumludur.Hanımının ve çocuklarının cehenneme düşmemesi için İslâmî eğitimlerini yapmakla sorumludur. Bu arada "Hanım, o eve gitme. Filancayı eve alma. Parayı oraya harcama, buraya harcama." diyebilir.Bu arada "Hanım, o eve gitme. Filancayı eve alma. Parayı oraya harcama, buraya harcama." diyebilir. Burada erkek haklıdır.Burada erkek haklıdır. Bunun dışında eğer kadının sahih hakkı varsa erkek vermiyorsa erkek zulmediyor demektir. Bunun dışında eğer kadının sahih hakkı varsa erkek vermiyorsa erkek zulmediyor demektir. Onu yapmaması lazım. Onu yapmaması lazım.

Sübhâneke la 'ilmene lena illa ma 'allemtenâ inneke ente'l-'alîmun hakîm.Sübhâneke la 'ilmene lena illa ma 'allemtenâ inneke ente'l-'alîmun hakîm. Sübhaneke allahümme ve bi-hamdik eşhedu enlâ ilâhe illa ente vahyedekeSübhaneke allahümme ve bi-hamdik eşhedu enlâ ilâhe illa ente vahyedeke lâ şerike le-ke estağfiruke ve etûbi ileyk. lâ şerike le-ke estağfiruke ve etûbi ileyk. Sübhaneke allahümme ve bi-hamdik eşhedu enlâ ilâhe illa ente vahdeke la şerîke le-ke estağfirukeSübhaneke allahümme ve bi-hamdik eşhedu enlâ ilâhe illa ente vahdeke la şerîke le-ke estağfiruke ve etûbi ileyk. Sübhaneke allahümme ve bi-hamdik eşhedu enlâ ilâhe illa enteve etûbi ileyk. Sübhaneke allahümme ve bi-hamdik eşhedu enlâ ilâhe illa ente vahyedeke la şerike le-ke estağfiruke ve etûbi ileyk. vahyedeke la şerike le-ke estağfiruke ve etûbi ileyk. Sübhâne rabbinâ rabbi'l-'izzeti 'an-mâ yesifûn ve selâmun 'alâ cemî'i'l-evliyâi ve'l- mürselîneSübhâne rabbinâ rabbi'l-'izzeti 'an-mâ yesifûn ve selâmun 'alâ cemî'i'l-evliyâi ve'l- mürselîne ve âli küllin ecmaîn ve âhiru davana eni'l-hamdülillahi rabbi'l-'âlemîn. ve âli küllin ecmaîn ve âhiru davana eni'l-hamdülillahi rabbi'l-'âlemîn.

Bi-hürmet-i esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha... Bi-hürmet-i esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha...

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2