Namaz Vakitleri

20 Cemâziye'l-Evvel 1446
22 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:52
Öğle
12:55
İkindi
15:25
Akşam
17:48
Yatsı
19:12
Detaylı Arama

Güzel Ahlâk

Mehmed Zahid KOTKU

26 Rebîü'l-Âhir 1391 / 20.06.1971
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Nefsin Terbiyesi, Rüyada Görülen Şeyler, Ailesine Faydalı Olmak, Güzel Ahlâkın Alınması, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Güzel Ahlâk

Mehmed Zahid KOTKU

26 Rebîü'l-Âhir 1391 / 20.06.1971
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Nefsin Terbiyesi, Rüyada Görülen Şeyler, Ailesine Faydalı Olmak, Güzel Ahlâkın Alınması, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm

el-Hamdülillâhirabbi'l-âlemîn. Ve'l-âkıbetü li'l-müttakîn.el-Hamdülillâhirabbi'l-âlemîn. Ve'l-âkıbetü li'l-müttakîn. Ve's-salâtü ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. Ve's-salâtü ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.

İ'lemû eyyühe'l-ihvân. Enne efdale'l-kitâbü kitâbullâhİ'lemû eyyühe'l-ihvân. Enne efdale'l-kitâbü kitâbullâh ve enne efdale'l-hedyi hedyü Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem.ve enne efdale'l-hedyi hedyü Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ. Ve külle muhdesin bid'ah. Ve külle bid'atin dalâleh. Ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ. Ve külle muhdesin bid'ah. Ve külle bid'atin dalâleh. Ve külle dalâletin fi'n-nâr. Ve bi's-senedili muttasili ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem. Ve külle dalâletin fi'n-nâr. Ve bi's-senedili muttasili ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem.

Hayırsız ve yaramaz kişilerin sertlikle, şiddetle muameleyle şiddet göstermesiHayırsız ve yaramaz kişilerin sertlikle, şiddetle muameleyle şiddet göstermesi rıfkın zıddı ile muamele etmesi meşum bir şeydir, makbul değildir.rıfkın zıddı ile muamele etmesi meşum bir şeydir, makbul değildir. Sertlik, şiddet, gadap makbul bir şey değildir. Bunun mukabili olan rıfk da bereketli bir şeydir.Sertlik, şiddet, gadap makbul bir şey değildir. Bunun mukabili olan rıfk da bereketli bir şeydir. Nemalı bir şeydir. Şiddet fayda etmez, fayda vermez; zarar verir. Yumuşaklık, rıfk daima bereket getirir. Nemalı bir şeydir. Şiddet fayda etmez, fayda vermez; zarar verir. Yumuşaklık, rıfk daima bereket getirir.

Elhamdülillah Cenâb-ı Hak bizi İslâm dinindeElhamdülillah Cenâb-ı Hak bizi İslâm dininde İslâm Peygamberi sallallahu aleyhi ve sellem'in ümmeti olarak yaratmıştır. İslâm Peygamberi sallallahu aleyhi ve sellem'in ümmeti olarak yaratmıştır.

Size bu günkü hâdiselerden bir tanesini söyleyeceğim: Size bu günkü hâdiselerden bir tanesini söyleyeceğim:

Bugün bir nikâh cemiyetinden geliyoruz. Çok hoşuma gitti, memnun oldum.Bugün bir nikâh cemiyetinden geliyoruz. Çok hoşuma gitti, memnun oldum. Nikâh, düğün sahibi eski Beşiktaş müftüsü Fuad Nikâh, düğün sahibi eski Beşiktaş müftüsü Fuad çocuğunu everiyor. Davetlerini yapmış bir şey tanzim etmiş. çocuğunu everiyor. Davetlerini yapmış bir şey tanzim etmiş. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in harekâtınıResûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in harekâtını vücudunun huylarını eski kitaplarımızda olan veçhiyle bir kâğıda yazmış.vücudunun huylarını eski kitaplarımızda olan veçhiyle bir kâğıda yazmış. Düğün merasiminde bunu okudular. Güzelce dinlenildi.Düğün merasiminde bunu okudular. Güzelce dinlenildi. Oradan bir beyefendi insanlık nâmıyla bir mevzu yapmış, o da onu okudu. O da çok hoşumuza gitti. Oradan bir beyefendi insanlık nâmıyla bir mevzu yapmış, o da onu okudu. O da çok hoşumuza gitti.

İnsanlık parayı kazanıp yaşamaktan ibaret mi?İnsanlık parayı kazanıp yaşamaktan ibaret mi? Yoksa bu âlemde Allah celle ve âlâ'nın rızasını kazanıp kâmil olarak buradan gitmek mi?Yoksa bu âlemde Allah celle ve âlâ'nın rızasını kazanıp kâmil olarak buradan gitmek mi? Buna ait güzel bir mevzu hazırlamış. İkisi de çok hoşumuza gitti. Buna ait güzel bir mevzu hazırlamış. İkisi de çok hoşumuza gitti. Allah bütün Ümmet-i Muhamed'e de böyle hayırlı düğünler, cemiyetler nasip eylesin. Âmin. Allah bütün Ümmet-i Muhamed'e de böyle hayırlı düğünler, cemiyetler nasip eylesin. Âmin.

Evlenmekten murad zevk değil!Evlenmekten murad zevk değil! Allahu Teâlâ'nın emri Peygamberimiz'in de sünneti olarak hayırlı bir neslin idamesi için insan evlenir.Allahu Teâlâ'nın emri Peygamberimiz'in de sünneti olarak hayırlı bir neslin idamesi için insan evlenir. Yoksa keyfi için evlenirse bu evlenmeden bir fayda olmaz. Yoksa keyfi için evlenirse bu evlenmeden bir fayda olmaz.

"Ben evleneyim de bu Ümmet-i Muhammed'den hiç olmazsa bir iki tane daha yavru yetişsin,"Ben evleneyim de bu Ümmet-i Muhammed'den hiç olmazsa bir iki tane daha yavru yetişsin, Ümmet-i Muhammed çok olsun. Allah'ı zikreden, tesbih edenlerin sayısının çokluğu için evleniyorum yâ Rabbi!Ümmet-i Muhammed çok olsun. Allah'ı zikreden, tesbih edenlerin sayısının çokluğu için evleniyorum yâ Rabbi! Sen bizim düğünümüzü mübarek eyle! Cemiyetimizi mübarek eyle! Sen bizim düğünümüzü mübarek eyle! Cemiyetimizi mübarek eyle! Senin rızan yolunda hareket eden hayırlı evlatlarla bizi merzuk eyle!.." diyerekSenin rızan yolunda hareket eden hayırlı evlatlarla bizi merzuk eyle!.." diyerek Cenâb-ı Hakk'a dualar edip ve onların da o yolda yetişmesine gayret edilirse Cenâb-ı Hakk'a dualar edip ve onların da o yolda yetişmesine gayret edilirse bu evlenmelerden hasıl olan sevabın hesabını bizim söylemeye gücümüz yetmez. bu evlenmelerden hasıl olan sevabın hesabını bizim söylemeye gücümüz yetmez.

İki tane huydan bahsettik. Birisi şiddet, birisi yumuşaklık. Ama Cenâb-ı Hakk'ın bizi bir yaratışı var.İki tane huydan bahsettik. Birisi şiddet, birisi yumuşaklık. Ama Cenâb-ı Hakk'ın bizi bir yaratışı var. Ona hilkat diyoruz. Bu yaradılışta en büyük âmil anneyle babadır. Bir de bulunduğu cemiyettir. Ona hilkat diyoruz. Bu yaradılışta en büyük âmil anneyle babadır. Bir de bulunduğu cemiyettir.

İnsan doğarken herkes müslüman olarak doğar.İnsan doğarken herkes müslüman olarak doğar. Amerika'daki de müslüman doğar, Londra'daki de müslüman doğar, Çin'deki de müslüman doğar…Amerika'daki de müslüman doğar, Londra'daki de müslüman doğar, Çin'deki de müslüman doğar… Sonra bunların anaları babaları hangi yoldaysa çocuğu o yola sevk ederler.Sonra bunların anaları babaları hangi yoldaysa çocuğu o yola sevk ederler. Çocuğun o yola girişi analarının babalarının elindedir.Çocuğun o yola girişi analarının babalarının elindedir. Anası babası müslümansa çocuk müslüman olur. Anası babası gâvursa gâvur veya yahudi olur. Anası babası müslümansa çocuk müslüman olur. Anası babası gâvursa gâvur veya yahudi olur.

Hilkat var ama ana baba o hilkati nasıl çevirdi? Cenâb-ı Hak bizi yaradılışta yaratmış.Hilkat var ama ana baba o hilkati nasıl çevirdi? Cenâb-ı Hak bizi yaradılışta yaratmış. Nasılsa bir huyumuz var. Fakat bir de bizim terbiye usulümüz var.Nasılsa bir huyumuz var. Fakat bir de bizim terbiye usulümüz var. Terbiye usulümüzle huyumuz Allahu Teâlâ'nın rızasına muvafık mıdır, Peygamberimiz'in istediği bir huy mudur?Terbiye usulümüzle huyumuz Allahu Teâlâ'nın rızasına muvafık mıdır, Peygamberimiz'in istediği bir huy mudur? Allah'ın istediği bir huy mudur?.. Onu ölçecek elhamdülillah mizanlarımız var.Allah'ın istediği bir huy mudur?.. Onu ölçecek elhamdülillah mizanlarımız var. O mizanlarımızla kendimizi ölçtüğümüz vakitte eğer bizim bu huyumuzO mizanlarımızla kendimizi ölçtüğümüz vakitte eğer bizim bu huyumuz Hak celle ve âlâ'nın rızasına muvafık bir huysa bize ne âlâ! Teşekkür ederiz, hamd ederiz.Hak celle ve âlâ'nın rızasına muvafık bir huysa bize ne âlâ! Teşekkür ederiz, hamd ederiz. Yok değilse onun ıslah yoluna çalışırız. Bugün nebatları nasıl ıslah ediyorlar?Yok değilse onun ıslah yoluna çalışırız.

Bugün nebatları nasıl ıslah ediyorlar?
Bugünkü meyvalar hep ıslahın neticesidir. Hayvanları nasıl ıslah ediyorlar? Bugünkü meyvalar hep ıslahın neticesidir. Hayvanları nasıl ıslah ediyorlar? Bu günkü hayvanlar da o ıslahların neticesi değil mi! İnsan ıslah olmaz mı? Her şey olur da insan olmaz mı? Bu günkü hayvanlar da o ıslahların neticesi değil mi!

İnsan ıslah olmaz mı? Her şey olur da insan olmaz mı?

İnsan da olur. Üzerine düştü mü insan da çok güzel ıslah olur. İnsan da olur. Üzerine düştü mü insan da çok güzel ıslah olur.

Fakat âcizane bir görüşümüz, Cenâb-ı Hak bizi nasıl yarattıysa yarattı. Bir huyumuz var.Fakat âcizane bir görüşümüz, Cenâb-ı Hak bizi nasıl yarattıysa yarattı. Bir huyumuz var. "Can çıkar, huy çıkmaz" dedikleri de dedelerimizin sözüdür."Can çıkar, huy çıkmaz" dedikleri de dedelerimizin sözüdür. İnsan huyu üzerinde durmaz da o anadan babadan kalma kendisindeki huyla yaşarsaİnsan huyu üzerinde durmaz da o anadan babadan kalma kendisindeki huyla yaşarsa işte onu teneşir temizler. Ama azmeder, gayret eder: işte onu teneşir temizler. Ama azmeder, gayret eder:

"Yahu bu Allah'ın razı olmadığı bir huy, ben nasıl bununla yaşarım? Ne yapayım?"Yahu bu Allah'ın razı olmadığı bir huy, ben nasıl bununla yaşarım? Ne yapayım? Ben bunu terk etmenin çaresini arayacağım…" Ben bunu terk etmenin çaresini arayacağım…"

Aziz kardeşim! Bir tencereyi koyuyoruz, içine su dolduruyoruz.Aziz kardeşim!

Bir tencereyi koyuyoruz, içine su dolduruyoruz.
Havagazımızı açıyoruz, fokur fokur başlıyor kaynamaya.Havagazımızı açıyoruz, fokur fokur başlıyor kaynamaya. O kaynadığı müddetçe sen o şeye dersen ki; "Su! Kaynama, buhar olma!" Bu boş laftır.O kaynadığı müddetçe sen o şeye dersen ki; "Su! Kaynama, buhar olma!" Bu boş laftır. Bu ateş orada durdukça kaynayacak. Tabiatı iktizası. Kaynadıkça da buhar olup gidecek. Bu ateş orada durdukça kaynayacak. Tabiatı iktizası. Kaynadıkça da buhar olup gidecek. Bildiğimiz şeydir. Onu kaynatmamak istiyorsak altındaki ateşi kısmak lazım. Bildiğimiz şeydir. Onu kaynatmamak istiyorsak altındaki ateşi kısmak lazım.

Bize şehvet denilen bir kudret verilmiştir. Gadap da ondan bir parçadır.Bize şehvet denilen bir kudret verilmiştir. Gadap da ondan bir parçadır. Sertlik bizde; "Yahu yapma bu sertliği kendine, ayıptır. Niçin bu kadar sertsin? Biraz yumuşak ol…" Sertlik bizde; "Yahu yapma bu sertliği kendine, ayıptır. Niçin bu kadar sertsin? Biraz yumuşak ol…"

İmkân olmaz. Tencerenin altında ateş yandıkça muhakkak kaynayacaktır. Bu söz fayda etmez. İmkân olmaz. Tencerenin altında ateş yandıkça muhakkak kaynayacaktır. Bu söz fayda etmez.

Bunu söndürmenin çaresi nedir? Bunu söndürmenin çaresi nedir?

Efendimiz ne diyor: "Ayaktaysan otur, oturuyorsan yat. Kalk abdest al. Ateştir, ateşi ancak su söndürür." Efendimiz ne diyor: "Ayaktaysan otur, oturuyorsan yat. Kalk abdest al. Ateştir, ateşi ancak su söndürür."

Yıkanırsın gusledersin, o ateş söner. Ama bu görünen kısım. Asıl bu ateş bu içerden geliyor.Yıkanırsın gusledersin, o ateş söner. Ama bu görünen kısım. Asıl bu ateş bu içerden geliyor. Bu ateş dışarıdan değil içten gelen olduğu için bunu içten söndürmenin çaresi [rıfktır]. Bu ateş gıdadır.Bu ateş dışarıdan değil içten gelen olduğu için bunu içten söndürmenin çaresi [rıfktır]. Bu ateş gıdadır. Yediğimiz yemeklerin ateşi kan oluyor vücudumuzda, Yediğimiz yemeklerin ateşi kan oluyor vücudumuzda, o kanlar dolayısıyla hararetimiz artıyor, şiddetimiz artıyor.o kanlar dolayısıyla hararetimiz artıyor, şiddetimiz artıyor. Binâenaleyh kanı azalttığın takdirde tabiatıyla kuvvet söner. Tabiatıyla söner.Binâenaleyh kanı azalttığın takdirde tabiatıyla kuvvet söner. Tabiatıyla söner. Binâenaleyh riyâzet bu hususta başta gelir. Binâenaleyh riyâzet bu hususta başta gelir. Riyâzetin yoksa bu işin hakkından gelemezsin, sadece lafta kalır. Hepsi lafta kalır. Riyâzetin yoksa bu işin hakkından gelemezsin, sadece lafta kalır. Hepsi lafta kalır.

Ne zaman ki riyâzete döner Resûlullah'ın harekâtına yönelirsen [ahlâkın düzelir]. Ne zaman ki riyâzete döner Resûlullah'ın harekâtına yönelirsen [ahlâkın düzelir].

Aziz kardeş! Resûlullah'ın üç gün arpa ekmeğiyle karnını doyurmadığı hepimizce bilinir.Aziz kardeş!

Resûlullah'ın üç gün arpa ekmeğiyle karnını doyurmadığı hepimizce bilinir.
Mübarek karnına taş bağladığı belli. Bunu inkâr edecek kimse yok. Mübarek karnına taş bağladığı belli. Bunu inkâr edecek kimse yok. Fakat bu günkü insan üç öğün yemezse rahat edemiyor.Fakat bu günkü insan üç öğün yemezse rahat edemiyor. Her üç öğünde tatlısını tuzlusunu boğazına; yine kanaat edemiyor.Her üç öğünde tatlısını tuzlusunu boğazına; yine kanaat edemiyor. Bu böyle gittikçe o içlerinde yanan ateşi altta ateş yandıkçaBu böyle gittikçe o içlerinde yanan ateşi altta ateş yandıkça o suyu söndürebilir misin sen, durdurabilir misin o suyu? İmkânı yok. o suyu söndürebilir misin sen, durdurabilir misin o suyu? İmkânı yok. Ateşi ne zaman söndüreceksin, ne zaman kanaat edeceksin, ne zaman riyazete gireceksin,Ateşi ne zaman söndüreceksin, ne zaman kanaat edeceksin, ne zaman riyazete gireceksin, ıslah-ı nefs yoluna gideceksin, bir erbabına hürmet edeceksin?.. ıslah-ı nefs yoluna gideceksin, bir erbabına hürmet edeceksin?..

Aziz kardeş! Dünyada sayısız sanat var. Çok sanat var.Aziz kardeş!

Dünyada sayısız sanat var. Çok sanat var.
Sanatların hep hizmetkârları çıraklıkla yetişmişlerdir. Çıraklıkla girer dükkâna, bir şey bilmez.Sanatların hep hizmetkârları çıraklıkla yetişmişlerdir. Çıraklıkla girer dükkâna, bir şey bilmez. Fakat ustasına hürmet ede ede bakarsın ki bir gün o da ustası gibi usta olmuştur.Fakat ustasına hürmet ede ede bakarsın ki bir gün o da ustası gibi usta olmuştur. O da açar bir dükkân, aynısı olur.O da açar bir dükkân, aynısı olur. Binâenaleyh en adî bir sanatı öğrenmek için bile bir ustaya hizmet şart oluyor da güzel o ahlâk, Binâenaleyh en adî bir sanatı öğrenmek için bile bir ustaya hizmet şart oluyor da güzel o ahlâk, insanı kemâle oluşturan cennete sokacak olan cemâlullahı gösterecek olan o ahlâk;insanı kemâle oluşturan cennete sokacak olan cemâlullahı gösterecek olan o ahlâk; üstada teslim olmadan hemen kitaptan okuyayım da ben de ondan olayım… Olur mu bu iş?üstada teslim olmadan hemen kitaptan okuyayım da ben de ondan olayım… Olur mu bu iş? Eğer öyle olsa bugün doktorlara hiç lüzum yok. Doktorların kitaplarını okuruz: Eğer öyle olsa bugün doktorlara hiç lüzum yok. Doktorların kitaplarını okuruz: "O hastalığa bu iyi geliyormuş, filan hastalığa filan iyi geliyormuş…""O hastalığa bu iyi geliyormuş, filan hastalığa filan iyi geliyormuş…" Ne mühendise lüzum var ne de doktora lüzum var. Herkes okur okur, onu yapar. Olur mu? Olmaz. Ne mühendise lüzum var ne de doktora lüzum var. Herkes okur okur, onu yapar. Olur mu? Olmaz.

Öyleyse insanlık, mutlaka erbabına hizmetin neticesinde olur.Öyleyse insanlık, mutlaka erbabına hizmetin neticesinde olur. Allah onun için bizi affetsin, bu erbablarına bizi teslim etsin.Allah onun için bizi affetsin, bu erbablarına bizi teslim etsin. Onlardan alacağımız hayırlı feyizlerle insanlar arasına girmek nasip etsin. Âmin. Onlardan alacağımız hayırlı feyizlerle insanlar arasına girmek nasip etsin.

Âmin.

Bunun için Hz. Allah Fecr sûresinin nihayetinde; Bunun için Hz. Allah Fecr sûresinin nihayetinde;

Fe'dhulî fî ıbâdî ve'dhulî cennetî demiş. Fe'dhulî fî ıbâdî ve'dhulî cennetî demiş.

Cennete girmeyi, evvela kullarının arasına girmeyi şart koyuyor! Cennete girmeyi, evvela kullarının arasına girmeyi şart koyuyor!

"Sen benim halis, sadık, salih kullarımın arasına gir; onlarla temas et, onların huylarını al."Sen benim halis, sadık, salih kullarımın arasına gir; onlarla temas et, onların huylarını al. Ondan sonra sana cennetim açık!" diyor. Bu bir mücahedeyi vabeste. Bu mücahede riyazete vabeste.Ondan sonra sana cennetim açık!" diyor. Bu bir mücahedeyi vabeste. Bu mücahede riyazete vabeste. Riyazet ve mücahedeler; insan bunları yapacak durumda değilse bunların hepsi boş. Riyazet ve mücahedeler; insan bunları yapacak durumda değilse bunların hepsi boş.

Nasıl ki bir memleketin müdafaasında ne kadar büyük mücadeleler oluyor!Nasıl ki bir memleketin müdafaasında ne kadar büyük mücadeleler oluyor! Eğer orasını hele bir düşman işgal ettiyse bu düşmanı oradan kovabilmek içinEğer orasını hele bir düşman işgal ettiyse bu düşmanı oradan kovabilmek için burayı tekrar onun elinden alabilmek için ne kadar kanlar zâyî oluyor? Ne kadar mallar gidiyor?burayı tekrar onun elinden alabilmek için ne kadar kanlar zâyî oluyor? Ne kadar mallar gidiyor? Tayyare topu tüfeği öyle her şeyi bin bir türlü mücahede!Tayyare topu tüfeği öyle her şeyi bin bir türlü mücahede! Bu mücahede olmadıkça da düşmana; "Hadi sen buradan git, burası bizim memleket,Bu mücahede olmadıkça da düşmana; "Hadi sen buradan git, burası bizim memleket, ne işin var burada?.." demekle gâvur da gidiyor mu? Gider mi?ne işin var burada?.." demekle gâvur da gidiyor mu? Gider mi? Ne zaman sıkıyı görecek, o zaman gidecektir. Ne zaman sıkıyı görecek, o zaman gidecektir.

Binâenaleyh içindeki kötü ahlâk sıkıyı görmedikçe gitmez.Binâenaleyh içindeki kötü ahlâk sıkıyı görmedikçe gitmez. Oraya yerleşmiş; "Saltanat benim, nasıl giderim ben buradan!" diyor.Oraya yerleşmiş; "Saltanat benim, nasıl giderim ben buradan!" diyor. Bunu oradan gönderecek ancak riyâzetlerimiz ve bizlerin Allaha sarılışlarımızdır.Bunu oradan gönderecek ancak riyâzetlerimiz ve bizlerin Allaha sarılışlarımızdır. Bunu buradan kovabilirsek ne âlâ!Bunu buradan kovabilirsek ne âlâ! Çünkü şeytan vücudumuzda kanımızın içerisinde kanımızla beraber hareket ediyor.Çünkü şeytan vücudumuzda kanımızın içerisinde kanımızla beraber hareket ediyor. Kanımızın içine yerleşmiş. Onu kanımızın içerisinden kovacak, çıkaracak şey ancak açlık.Kanımızın içine yerleşmiş. Onu kanımızın içerisinden kovacak, çıkaracak şey ancak açlık. Açlık olsun ki daralsın, kaçsın oradan! Açlık olsun ki daralsın, kaçsın oradan!

Riyâzet muhakkak şarttır! Paralar bol elhamdülillah, işler bol, bu günlerde nimetler de istediğinden bol! Riyâzet muhakkak şarttır! Paralar bol elhamdülillah, işler bol, bu günlerde nimetler de istediğinden bol!

Âişe validemizin evlenme merasimini de birisi zikretti. Tabii güzel, aşçı gelmiş.Âişe validemizin evlenme merasimini de birisi zikretti.

Tabii güzel, aşçı gelmiş.
Tabaklar üzerinde çeşitli yemekler, mâlum, düğün yemekleri.Tabaklar üzerinde çeşitli yemekler, mâlum, düğün yemekleri. Yemekleri verirken oradan biri; "Ben de Peygamberimiz'in evlendiğiYemekleri verirken oradan biri; "Ben de Peygamberimiz'in evlendiği Âişe validemizin düğününden bahsedeyim." dedi. Yazmış bir yere. Buyur, dediler. Âişe validemizin düğününden bahsedeyim." dedi. Yazmış bir yere. Buyur, dediler.

Âişe validemizi annesi almış; yüzünü gözünü, elini ayağını temizlemiş, saçını başını taramış.Âişe validemizi annesi almış; yüzünü gözünü, elini ayağını temizlemiş, saçını başını taramış. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in odasına götürmüş.Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in odasına götürmüş. Peygamber Efendimiz de bir kürsüsünde oturuyor. Peygamber Efendimiz de bir kürsüsünde oturuyor.

"Yâ Resûlallah Allah zevcenizi mübarek etsin. Düğün hazırlığı hiçbir şey yok evde!" diyor. "Yâ Resûlallah Allah zevcenizi mübarek etsin. Düğün hazırlığı hiçbir şey yok evde!" diyor.

Yalnız birisi Efendimiz'e bir çanak süt getirmiş. Düğün ikramı o süt! Sürekli herkes sütten bir parça içmiş.Yalnız birisi Efendimiz'e bir çanak süt getirmiş. Düğün ikramı o süt! Sürekli herkes sütten bir parça içmiş. "Sen de iç." diyerek Hz. Âişe validemize de vermiş. O da utanarak sıkılarak bir parça içmiş."Sen de iç." diyerek Hz. Âişe validemize de vermiş. O da utanarak sıkılarak bir parça içmiş. Sonra Esmâ valideye vermişler. Düğün merasimindeki ikram bundan ibaretmiş. Başka bir şey yok. Sonra Esmâ valideye vermişler. Düğün merasimindeki ikram bundan ibaretmiş. Başka bir şey yok.

Kendisi böyle yapmış ama bizim de böyle yapmamız için düğünlerimizde;Kendisi böyle yapmış ama bizim de böyle yapmamız için düğünlerimizde; "Hiç olmazsa bir koyun kesmek suretiyle akranlarınızı, ahbablarınızı toplayıp yedirin içirin;"Hiç olmazsa bir koyun kesmek suretiyle akranlarınızı, ahbablarınızı toplayıp yedirin içirin; onunla da cemiyetlerinizi şereflendirin…" diyerek müsaade buyrulmuştur.onunla da cemiyetlerinizi şereflendirin…" diyerek müsaade buyrulmuştur. Onun için bazen bir, iki, üç, beş, on, yüz deveyi yüz koyun kesen büyük ziyafetler olmuştur.Onun için bazen bir, iki, üç, beş, on, yüz deveyi yüz koyun kesen büyük ziyafetler olmuştur. Cevaz da vardır. Ama Resûlallah kendisi böylece yapmış. Cevaz da vardır. Ama Resûlallah kendisi böylece yapmış.

Ahlâkları iyileştirebilmek için kötüyse muhakkak suretle Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'denAhlâkları iyileştirebilmek için kötüyse muhakkak suretle Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den alınacak feyz ile yapılacak riyâzetlere bağlıdır, mücahedelere bağlıdır.alınacak feyz ile yapılacak riyâzetlere bağlıdır, mücahedelere bağlıdır. Bu mücadeleler ve mücahedelerle yapılmadıkça kötü ahlâk gitsin de yerine iyi ahlâk gelsin! Bu mücadeleler ve mücahedelerle yapılmadıkça kötü ahlâk gitsin de yerine iyi ahlâk gelsin! Ben kitaplarda görüyorum; bu iyi ahlâk çok iyiymiş.Ben kitaplarda görüyorum; bu iyi ahlâk çok iyiymiş. Allahu Teâlâ'nın sevdiği bir ahlâk Resûlullah'ın sevdiği bir ahlâk!Allahu Teâlâ'nın sevdiği bir ahlâk Resûlullah'ın sevdiği bir ahlâk! İbadet sevabı var ahlâklarda, sâimler sevabı var. Gece ibadeti edenlerin sevabı var. İbadet sevabı var ahlâklarda, sâimler sevabı var. Gece ibadeti edenlerin sevabı var. Cennete insanı sokacak ahlâk. Biliyoruz ama nefs, tatbikatına bırakıyor mu onu? Bırakmaz. Niçin? Cennete insanı sokacak ahlâk. Biliyoruz ama nefs, tatbikatına bırakıyor mu onu?

Bırakmaz.

Niçin?

Galip, altta ateş yanıyor. Ateş yandıkça onu durduramaz.Galip, altta ateş yanıyor. Ateş yandıkça onu durduramaz. Binâenaleyh ne zaman ki nefsini riyâzete verirsin.Binâenaleyh ne zaman ki nefsini riyâzete verirsin. Ama sen dedin ki ben 60'tan sonra 70'ten sonra bu riyâzeti yaparım. O olmaz. Ama sen dedin ki ben 60'tan sonra 70'ten sonra bu riyâzeti yaparım. O olmaz. Riyâzet, vaktiyle yapılacak. Bu 60'tan sonra 70'ten sonra riyâzete tahammül olmaz.Riyâzet, vaktiyle yapılacak. Bu 60'tan sonra 70'ten sonra riyâzete tahammül olmaz. Tahammül olmayınca yapamazsın, iş geldiği gibi gider. Onun için "teneşir temizler" dedikleri odur.Tahammül olmayınca yapamazsın, iş geldiği gibi gider. Onun için "teneşir temizler" dedikleri odur. Ama gençlikte sen bu işin önüne geçersin. Gençlikteyken kuvvet vardır takat vardır.Ama gençlikte sen bu işin önüne geçersin. Gençlikteyken kuvvet vardır takat vardır. İnsan günlerce aç kalabilir. Hatta açlık, insanlardaki maddî hastalıkları da gideriyor.İnsan günlerce aç kalabilir.

Hatta açlık, insanlardaki maddî hastalıkları da gideriyor.
Maddî hastalıkları doktora gideceğinize aç durun Maddî hastalıkları doktora gideceğinize aç durun hiç olmazsa üç gün beş gün bakın hastalık sizden gider mi gitmez mi? Baş ağrısı, diş ağrısı…hiç olmazsa üç gün beş gün bakın hastalık sizden gider mi gitmez mi?

Baş ağrısı, diş ağrısı…
Mutlaka açlığın çok tesiri vardır. Bunun için Peygamber Efendimiz'in üç öğün yemeye imkânı mı yoktu?Mutlaka açlığın çok tesiri vardır. Bunun için Peygamber Efendimiz'in üç öğün yemeye imkânı mı yoktu? Etleri her gün yemeye imkânı mı yoktu Peygamberimiz'in. İstediği şeyleri yemeye imkânı mı yoktu?..Etleri her gün yemeye imkânı mı yoktu Peygamberimiz'in. İstediği şeyleri yemeye imkânı mı yoktu?.. Hepsine imkânları vardı fakat bize önder, örnek!Hepsine imkânları vardı fakat bize önder, örnek! Siz de bana bakın da öyle olun diyerek riyâzeti kendisine şey yapmış. Siz de bana bakın da öyle olun diyerek riyâzeti kendisine şey yapmış.

Hz. Ebû Bekir es-Sıddîk altı günde bir kere yemek yemiş. Hz. Ebû Bekir es-Sıddîk altı günde bir kere yemek yemiş.

İbrahim Hakkı hazretleri diyor ki; "Hiç olmazsa haftada iki kere yemeğini ye!" İbrahim Hakkı hazretleri diyor ki; "Hiç olmazsa haftada iki kere yemeğini ye!"

Onun için büyüklerin riyâzete verdiği önem çoktur. Hatta birisi İsa aleyhisselam'ı övmüş. Demiş ki; Onun için büyüklerin riyâzete verdiği önem çoktur. Hatta birisi İsa aleyhisselam'ı övmüş. Demiş ki;

"Bizim İsa 40 günde bir yiyormuş." "Ya, ben 50 günde bir yersem…" demiş. "Yapamazsın, olur mu?" "Bizim İsa 40 günde bir yiyormuş."

"Ya, ben 50 günde bir yersem…" demiş.

"Yapamazsın, olur mu?"

"Bak, dikkat et…" demiş. Saymış, tam 60 gün yememek sûretiyle İsa'yı geçerek adam müslüman olmuş! "Bak, dikkat et…" demiş.

Saymış, tam 60 gün yememek sûretiyle İsa'yı geçerek adam müslüman olmuş!

Açlıkla insan ölmez. Aç olup da hiç yememek suretiyle değil.Açlıkla insan ölmez. Aç olup da hiç yememek suretiyle değil. Onlar riyâzetlerinde bağırsaklarını midelerini muhafaza edebilmek için biraz bir şeyler içiyorlar. Onlar riyâzetlerinde bağırsaklarını midelerini muhafaza edebilmek için biraz bir şeyler içiyorlar. Yalnız bizim gibi yeme değil. Riyâzette de kendi kendine yaparsan o da olmaz.Yalnız bizim gibi yeme değil.

Riyâzette de kendi kendine yaparsan o da olmaz.
Bunu da yapamazsın. Riyâzeti de yine bir usta olarak bir usta onu sana gösterecek;Bunu da yapamazsın. Riyâzeti de yine bir usta olarak bir usta onu sana gösterecek; "Bu şekilde yapacaksın riyâzeti." diyecek. "Bu şekilde yapacaksın riyâzeti." diyecek.

Uykunu azaltacaksın, zikrini arttıracaksın, ibadetini arttıracaksın, yemeğini keseceksin…Uykunu azaltacaksın, zikrini arttıracaksın, ibadetini arttıracaksın, yemeğini keseceksin… Nefis tabiatıyla ile o zaman sana boyun bükecek. Nefis başka türlü sana boyun bükmez.Nefis tabiatıyla ile o zaman sana boyun bükecek. Nefis başka türlü sana boyun bükmez. Boynunu bükmek için her halde bu açlığa ve riyâzete, bu açlığa ihtiyaç vardır. Boynunu bükmek için her halde bu açlığa ve riyâzete, bu açlığa ihtiyaç vardır.

Lokmanın da temizliği şart!Lokmanın da temizliği şart! Haramdan kazanılan paralarla yenen yemeklerden hâsıl olan kanlar insanı deli de yapar divane de yapar. Haramdan kazanılan paralarla yenen yemeklerden hâsıl olan kanlar insanı deli de yapar divane de yapar. Bırakın ahlâkı; istersen her gün şeyhülislâmları getir, söylet, olmaz. Bırakın ahlâkı; istersen her gün şeyhülislâmları getir, söylet, olmaz. İçeriye haram lokma girmiş, bu haram lokmalardan haram kanlar hâsıl olmuş.İçeriye haram lokma girmiş, bu haram lokmalardan haram kanlar hâsıl olmuş. Haram kanın içerisinde dolaşan şeytanın kendisi ve yavruları dolu. Onun hakkından kolaycacık gelinmez. Haram kanın içerisinde dolaşan şeytanın kendisi ve yavruları dolu. Onun hakkından kolaycacık gelinmez.

Onun için; el-Hurku şûmun. "Şiddet, gazap çok çirkin bir şey, yaramaz bir şey." Onun için;

el-Hurku şûmun. "Şiddet, gazap çok çirkin bir şey, yaramaz bir şey."

Onun için Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem müteaddit defalar iman hususunda sormuşlar;Onun için Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem müteaddit defalar iman hususunda sormuşlar; "Gazabın terkidir." buyurmuş. Gazabı terk etmek de kolay bir şey olmuyor."Gazabın terkidir." buyurmuş. Gazabı terk etmek de kolay bir şey olmuyor. Onun için büyüklerimiz çok büyük eserler yazmışlar. O büyük eserlerinde büyük büyük yerler ayırmışlar. Onun için büyüklerimiz çok büyük eserler yazmışlar. O büyük eserlerinde büyük büyük yerler ayırmışlar. Mutlaka yumuşak olmak demek değil de her şeyi yerli yerinde kullanabilmek; Mutlaka yumuşak olmak demek değil de her şeyi yerli yerinde kullanabilmek; yerine göre kızacaksın, yerine göre sükût edeceksin. yerine göre kızacaksın, yerine göre sükût edeceksin.

Hz. Ömer, Hz. Ömer Halife-i mü'minîn! Adamın birisi çıkmış;Hz. Ömer, Hz. Ömer Halife-i mü'minîn! Adamın birisi çıkmış; "Sen adil değilsin! Şöyle yapıyorsun, böyle yapıyorsun…"Sen adil değilsin! Şöyle yapıyorsun, böyle yapıyorsun… Allah seni şöyle etsin böyle etsin…" demiş. Vermiş dumanı! Allah seni şöyle etsin böyle etsin…" demiş. Vermiş dumanı!

İbn Abbas orada vardı. Ona mükemmel ikramlar, izzetler, ihsanlar yapmışlar.İbn Abbas orada vardı. Ona mükemmel ikramlar, izzetler, ihsanlar yapmışlar. İkramlar izzetler adamı mest etmiş, hayran etmiş; tevbekâr etmiş. Özür dilemiş. İkramlar izzetler adamı mest etmiş, hayran etmiş; tevbekâr etmiş. Özür dilemiş.

Hele Hz. Ali Efendimiz'in torunu var, Hz. Hüseyin Efendimizin oğlu;Hele Hz. Ali Efendimiz'in torunu var, Hz. Hüseyin Efendimizin oğlu; ona birisi gelmiş çatmış. Ağzına gelenleri söylemiş. ona birisi gelmiş çatmış. Ağzına gelenleri söylemiş. Hz. Ali Efendimiz'in torunu buna kaldırmış, güzel bir kumaş elbisesini al, âferin, demiş.Hz. Ali Efendimiz'in torunu buna kaldırmış, güzel bir kumaş elbisesini al, âferin, demiş. Hâdimlerine de; "Bin tanede dirhem -yani bin tane lira- verin!" demiş.Hâdimlerine de; "Bin tanede dirhem -yani bin tane lira- verin!" demiş. O adam ona sövüyor sayıyor, tahkire yelteniyor; O adam ona sövüyor sayıyor, tahkire yelteniyor; öteki de ona ikram ediyor, izzet ediyor, paralarla taltif ediyor. Bakınız şimdi işe! Neden? öteki de ona ikram ediyor, izzet ediyor, paralarla taltif ediyor. Bakınız şimdi işe!

Neden?

Resûlullah'ın evladı, torunu; evlatlarına yakışan öyle! Resûlullah'ın evladı, torunu; evlatlarına yakışan öyle!

Hz. İsa'ya gelmiş biri, fena söylüyor söylüyor… Hz. İsa da buna daima iyilikle karşılık veriyor. Hz. İsa'ya gelmiş biri, fena söylüyor söylüyor… Hz. İsa da buna daima iyilikle karşılık veriyor.

"Yahu sana ne diyor, sen ne diyorsun?" demişler. "Yahu sana ne diyor, sen ne diyorsun?" demişler.

"O içindekini harcıyor ben de içimdekini harcıyorum." demiş. "O içindekini harcıyor ben de içimdekini harcıyorum." demiş.

Bunun içinde o kırıklar o pislikler dışarıya çıkıyor.Bunun içinde o kırıklar o pislikler dışarıya çıkıyor. Benim içimdeyse iyilik dolu, ben de iyiliklerimi çıkarıyorum dışarı, demiş.Benim içimdeyse iyilik dolu, ben de iyiliklerimi çıkarıyorum dışarı, demiş. Bu çok güzel derstir arkadaşlar. Bunu için insanın diline hâkim olması lazım. Bu çok güzel derstir arkadaşlar. Bunu için insanın diline hâkim olması lazım.

"Yâ Selman! Biraz bize nasihat et!" demişler. Demiş ki; "Kızma!" "Yâ Selman! Biraz bize nasihat et!" demişler. Demiş ki;

"Kızma!"

"Yapamam onu." demiş. Gazup bir adammış. "Öyleyse elinle diline hâkim ol."Yapamam onu." demiş. Gazup bir adammış.

"Öyleyse elinle diline hâkim ol.
Kızacaksın madem, elinle diline hâkim ol da kimseyi incitme!" demiş. Kızacaksın madem, elinle diline hâkim ol da kimseyi incitme!" demiş.

Allah bizi affetsin, ihsan buyursun. Biz bu mücadelelerin de mücahedelerin de adamı değiliz.Allah bizi affetsin, ihsan buyursun. Biz bu mücadelelerin de mücahedelerin de adamı değiliz. Erbâbı değiliz. Allah affetsin. Aziz kardeş! Onun için fırsat eldeyken can bedendeykenErbâbı değiliz. Allah affetsin.

Aziz kardeş!

Onun için fırsat eldeyken can bedendeyken
bunun çaresine bakmak lazım. Bana diyeceksin ki; "Efendi! Hocaefendi! Bizim bir dünya işlerimiz var.bunun çaresine bakmak lazım. Bana diyeceksin ki; "Efendi! Hocaefendi! Bizim bir dünya işlerimiz var. Çalışacağız, işimiz var gücümüz var. Aç durursak riyâzet dersek bu işleri kim yapacak?Çalışacağız, işimiz var gücümüz var. Aç durursak riyâzet dersek bu işleri kim yapacak? Bu işleri de yapamayız…" Onun çaresini de sen bulacaksın! Bu işleri de yapamayız…"

Onun çaresini de sen bulacaksın!
Hem işini işleyeceksin, paranı kazanacaksın, çoluğuna çocuğuna bakacaksın hem de ahlâkını düzelteceksin! Hem işini işleyeceksin, paranı kazanacaksın, çoluğuna çocuğuna bakacaksın hem de ahlâkını düzelteceksin!

Çoluğuna çocuğuna nasıl bakıyorsun, vücudunu nasıl beslemeye çalışıyorsun;Çoluğuna çocuğuna nasıl bakıyorsun, vücudunu nasıl beslemeye çalışıyorsun; ahlâkını da böyle düzeltmeye çalışmak, farzların başında gelir.ahlâkını da böyle düzeltmeye çalışmak, farzların başında gelir. Allah affetsin de kötü huylardan bizleri muhafaza edip iyi huyları bizlere nasip eylesin. Âmin. Allah affetsin de kötü huylardan bizleri muhafaza edip iyi huyları bizlere nasip eylesin.

Âmin.

Rüya meselesi! el-Hudratu fi'n-nevmi'l-cennetü.Rüya meselesi!

el-Hudratu fi'n-nevmi'l-cennetü.
"Gece rüyalarımızda yeşillik gördük mü o cennet misalidir.""Gece rüyalarımızda yeşillik gördük mü o cennet misalidir." Ve't-temru rizkun. "Hurma ve ona benzer yemek şeyleri görülürse bu da rızka alamettir."Ve't-temru rizkun. "Hurma ve ona benzer yemek şeyleri görülürse bu da rızka alamettir." Ve'l-lebenü fitratün. "Süt, yoğurt; süt emsali de fıtrat-ı İslâmiyye alametidir."Ve'l-lebenü fitratün. "Süt, yoğurt; süt emsali de fıtrat-ı İslâmiyye alametidir." Ve's-sefînetü necâtün. "Gemiye biniyoruz gidiyoruz; bu da necat alametidir.Ve's-sefînetü necâtün. "Gemiye biniyoruz gidiyoruz; bu da necat alametidir. Bir sıkıntın varsa kurtulacaksın, demektir." Fakat gemiden çıkmak lazım. Bir sıkıntın varsa kurtulacaksın, demektir."

Fakat gemiden çıkmak lazım.

Ve'l-hamlü hüznün. "Yük yüklenmiş götürüyor. Bu hüzne alamettir."Ve'l-hamlü hüznün. "Yük yüklenmiş götürüyor. Bu hüzne alamettir." Ve'l-mer'etü hayrun. "Kadın görüyorsun rüyada, hayırdır."Ve'l-mer'etü hayrun. "Kadın görüyorsun rüyada, hayırdır." Ve'l-kaydü sebâtün fi'd-dîni. "Kayd, bağlanmışsın, bu da dinde sebat edeceğine alamettir."Ve'l-kaydü sebâtün fi'd-dîni. "Kayd, bağlanmışsın, bu da dinde sebat edeceğine alamettir." Ve ekerahu'l-ğulle. "Ellerin esirlerin bağlandığı gibi bağlandığı zaman onu hoş görme!" buyurmuş. Ve ekerahu'l-ğulle. "Ellerin esirlerin bağlandığı gibi bağlandığı zaman onu hoş görme!" buyurmuş.

el-Hattu'l-hasenü yezîdü'l-hakka. Hatt-ı hasen; güzel yazı. el-Hattu'l-hasenü yezîdü'l-hakka.

Hatt-ı hasen; güzel yazı.

el-Hattu'l-hasenü yezîdü'l-hakka. "Güzel yazı hakkı ziyade eder." el-Hattu'l-hasenü yezîdü'l-hakka. "Güzel yazı hakkı ziyade eder."

Mesela düşünün, bizim camimizde yok ama bazı camilerde güzel levhalar vardır.Mesela düşünün, bizim camimizde yok ama bazı camilerde güzel levhalar vardır. Güzel sözler de vardır, bu levhalarda ibret alacağımız şeyler vardır. Bunlar hakkı ziyade eder. Güzel sözler de vardır, bu levhalarda ibret alacağımız şeyler vardır. Bunlar hakkı ziyade eder.

Vedahan. "Açık olaraktan insanlara güzel yazı neşe verir, şevk verir." Vedahan. "Açık olaraktan insanlara güzel yazı neşe verir, şevk verir."

Okumasında ve yazmasında birçok faydaları vardır. Okumasında ve yazmasında birçok faydaları vardır.

Bu da dinlenmeye layık ve şayestedir, hepsi de öyledir: Bu da dinlenmeye layık ve şayestedir, hepsi de öyledir:

el-Hatîetü izâ hafiyet lem tedurra illâ sâhibehâ ve izâ üzhirat fe lem tüğayyer darrati'l-âmmete. el-Hatîetü izâ hafiyet lem tedurra illâ sâhibehâ ve izâ üzhirat fe lem tüğayyer darrati'l-âmmete.

Hatîeh. "Günahlar." Günahlar bir gizlidir bir de aşikârdır.Hatîeh. "Günahlar."

Günahlar bir gizlidir bir de aşikârdır.
Günahlar iki kısım; bir aşikâre yapılan günahlar vardır bir de saklıca. Allah bilir şüphesiz. Günahlar iki kısım; bir aşikâre yapılan günahlar vardır bir de saklıca. Allah bilir şüphesiz. Bilir ama insanlardan saklıyorsun, Allah'ın kullarından saklıyorsun. Bilir ama insanlardan saklıyorsun, Allah'ın kullarından saklıyorsun.

el-Hatîetü izâ hafiyet lem tedurra illâ sâhibehâ. "Gizli günahların zararı ancak sahibinedir." el-Hatîetü izâ hafiyet lem tedurra illâ sâhibehâ. "Gizli günahların zararı ancak sahibinedir."

İsterse tevbe ettiği vakit Cenâb-ı Hak affeder, kurtulur.İsterse tevbe ettiği vakit Cenâb-ı Hak affeder, kurtulur. Yahut Cenâb-ı Hak setreder dünyada setrettiği gibi âhirette de. Yahut Cenâb-ı Hak setreder dünyada setrettiği gibi âhirette de.

Ve izâ üzhirat fe lem tüğayyer darrati'l-âmmete. Ve izâ üzhirat fe lem tüğayyer darrati'l-âmmete.

Bir gün adam öldü, ne olacak şimdi. "Ben bu kabahati yapıyorum.Bir gün adam öldü, ne olacak şimdi. "Ben bu kabahati yapıyorum. Allah da biliyor âlem de bilsin, ben buyum." diyor. Gidiyor alenen işliyor. Allah da biliyor âlem de bilsin, ben buyum." diyor. Gidiyor alenen işliyor.

Ve izâ üzhirat fe lem tüğayyer darrati'l-âmmete. "Ve izâ üzhirat fe lem tüğayyer darrati'l-âmmete. " Bu açıkça olan günahını da değiştirmiyorsa bunun vebali herkesedir." Bu açıkça olan günahını da değiştirmiyorsa bunun vebali herkesedir."

Şimdi bütün bunun vebali hepimize ait! Niçin? Şimdi bütün bunun vebali hepimize ait!

Niçin?

Hepimiz mesulüz onu ıslah etmek için çalışmaya! Buna kimse bir şey demiyor.Hepimiz mesulüz onu ıslah etmek için çalışmaya! Buna kimse bir şey demiyor. Diyemezsin de şimdi, geçti vakit. Hâlbuki hepimiz muvazzafız. Diyemezsin de şimdi, geçti vakit. Hâlbuki hepimiz muvazzafız. Bunun vebali var, günahı var, sıhhate zararı var. Eve, aileye zararı var.Bunun vebali var, günahı var, sıhhate zararı var. Eve, aileye zararı var. Çoluğa çocuğa zararı var. Şu fenalığı var bu fenalığı var. Çoluğa çocuğa zararı var. Şu fenalığı var bu fenalığı var. Çeşitli bilgilerle o kardeşini o kötülükten çevirmeye çalışmak vazifemizkenÇeşitli bilgilerle o kardeşini o kötülükten çevirmeye çalışmak vazifemizken biz de yapmıyoruz o da pek yapmazsa hem o mesul oluyor hem biz mesul oluyoruz. Zarar, ammeye oluyoruz. biz de yapmıyoruz o da pek yapmazsa hem o mesul oluyor hem biz mesul oluyoruz. Zarar, ammeye oluyoruz.

Onun için insan hatasını yaparken -muhakkak suretle mümkün mertebe yapmamaya çalışmak lazım da-Onun için insan hatasını yaparken -muhakkak suretle mümkün mertebe yapmamaya çalışmak lazım da- yaptığı takdirde gizli yapmaya dikkat etmesi lazımdır. yaptığı takdirde gizli yapmaya dikkat etmesi lazımdır.

el-Halku küllühüm ıyâlullâhi ve tahte kenefihi. el-Halk.el-Halku küllühüm ıyâlullâhi ve tahte kenefihi. el-Halk. Halk denince tüm mahlûkat; gökteki kuşlar, denizdeki balıklar, Halk denince tüm mahlûkat; gökteki kuşlar, denizdeki balıklar, karadaki, dağdaki hayvanlar, insanlar; hepsi mahlûktur. karadaki, dağdaki hayvanlar, insanlar; hepsi mahlûktur.

el-Halku küllühüm ıyâlullâhi. "Bütün mahlûklar Allahu Teâlâ'nın iyâli, yani fukarâtıdır.el-Halku küllühüm ıyâlullâhi. "Bütün mahlûklar Allahu Teâlâ'nın iyâli, yani fukarâtıdır. Bütün mahlûk Allahu Teâlâ'nın fukarâtıdır ve Allah'a muhtaçtır." Bütün mahlûk Allahu Teâlâ'nın fukarâtıdır ve Allah'a muhtaçtır."

Bütün mahlûkatın rızkını veren Allah'tır. Sağlığını veren Allah'tır, sıhhatini veren Allah'tır.Bütün mahlûkatın rızkını veren Allah'tır. Sağlığını veren Allah'tır, sıhhatini veren Allah'tır. Binâenaleyh bütün mahlûk her an için Allah'a muhtaçtır.Binâenaleyh bütün mahlûk her an için Allah'a muhtaçtır. Allahu Teâlâ bir an şu kullarından, mahlûklarından nazarını kesse, kıyamet dünyada kopuverir. Allahu Teâlâ bir an şu kullarından, mahlûklarından nazarını kesse, kıyamet dünyada kopuverir.

Ve tahte kenefihi. "Tüm mahlûk da Cenâb-ı Hakk'ın taht-ı himâyesinde ve muhafazası altındadır." Ve tahte kenefihi. "Tüm mahlûk da Cenâb-ı Hakk'ın taht-ı himâyesinde ve muhafazası altındadır."

Bunun içinde hıristiyanlar da dâhil. Bunun içinde hıristiyanlar da dâhil.

Fe ehabbe'l-halki ilallâhi men ahsene ilâ ıyâlihi. "Bu halkın içerisinde Allahu Teâlâ'nın sevdiği,Fe ehabbe'l-halki ilallâhi men ahsene ilâ ıyâlihi. "Bu halkın içerisinde Allahu Teâlâ'nın sevdiği, razı olduğu mahlûk evlâd ü iyâline, çoluk çocuğuna güzel ihsanı olan, ihsanı güzel, iyiliği güzel edendir.razı olduğu mahlûk evlâd ü iyâline, çoluk çocuğuna güzel ihsanı olan, ihsanı güzel, iyiliği güzel edendir. Onlara iyi bakan kimse Allahu Teâlâ'nın kulları içerisinden sevdiği kullarıdır." Ne kadar güzel bir ders! Onlara iyi bakan kimse Allahu Teâlâ'nın kulları içerisinden sevdiği kullarıdır."

Ne kadar güzel bir ders!

İnsan kazanır. Babamın bana bir nasihati var: "Oğlum sakın çarşıdan yemek yemeyeceksin!" Sebebi? İnsan kazanır. Babamın bana bir nasihati var: "Oğlum sakın çarşıdan yemek yemeyeceksin!"

Sebebi?

Senin paran var, sen istediğin gibi çarşıda lokantalardan, kebapçılardan istediğin şeyi yersin.Senin paran var, sen istediğin gibi çarşıda lokantalardan, kebapçılardan istediğin şeyi yersin. Fakat senin evindeki çoluğun çocuğun bunu yiyemez. Onlara da alıp götüremezsin. Fakat senin evindeki çoluğun çocuğun bunu yiyemez. Onlara da alıp götüremezsin. "Ben bunları yedim, size de getirdim…" diyemezsin. Binâenaleyh sakın çarşıdan yeme, evinde ye! "Ben bunları yedim, size de getirdim…" diyemezsin. Binâenaleyh sakın çarşıdan yeme, evinde ye! Evini düşün, evinin adamı ol. Çarşıda gelişigüzel kendini doyurmaya çalışırsan bu ev halkı da sonra buna alışır.Evini düşün, evinin adamı ol. Çarşıda gelişigüzel kendini doyurmaya çalışırsan bu ev halkı da sonra buna alışır. Evde de rahatlık huzur olmaz. Evde de rahatlık huzur olmaz. Beklerler ki akşam babamız gelsin de sofrada beraberce yiyelim diyerek.Beklerler ki akşam babamız gelsin de sofrada beraberce yiyelim diyerek. Baba karnını doyurmuş çarşıda, geliyor. Ben tokum, diyor. Yahut kafası bozuk geliyor.Baba karnını doyurmuş çarşıda, geliyor. Ben tokum, diyor. Yahut kafası bozuk geliyor. O evin tadını sen ona göre hesap eyle. O evin tadını sen ona göre hesap eyle.

Fe ehabbe'l-halki ilallâhi men ahsene ilâ ıyâlihi.Fe ehabbe'l-halki ilallâhi men ahsene ilâ ıyâlihi. "Allah'ın mahlûklarının kendisine en sevgilisi evlâd ü iyâline güzel ihsanda bulunandır." "Allah'ın mahlûklarının kendisine en sevgilisi evlâd ü iyâline güzel ihsanda bulunandır."

İki çeşittir: Bunların birincisi canını beslemek. Bunun üzerinde pek titizlikle hareket ediyoruz. İki çeşittir:

Bunların birincisi canını beslemek. Bunun üzerinde pek titizlikle hareket ediyoruz.

"Aman oğlum hasta olmasın, vücudu iyi büyüsün…""Aman oğlum hasta olmasın, vücudu iyi büyüsün…" Kantar evde, ikide birde tartarız; kilosu şuna göre olsun, gıdası buna göre olsun… Kantar evde, ikide birde tartarız; kilosu şuna göre olsun, gıdası buna göre olsun…

Ama ruh anlamında yetişmesinde ruhanî işlerinde gafiliz. Yetişsin de nasıl yetişirse yetişsin.Ama ruh anlamında yetişmesinde ruhanî işlerinde gafiliz. Yetişsin de nasıl yetişirse yetişsin. İşte o yetişme tarzı eğer ilk devirde iyi alakadar olursa mum gibi bir çocuk yetişir. İşte o yetişme tarzı eğer ilk devirde iyi alakadar olursa mum gibi bir çocuk yetişir. Aslan gibi, rertemiz. İçi temiz, dışı temiz bir kişi yetiştiririz. Bu senin gayretinin neticesinde olacak.Aslan gibi, rertemiz. İçi temiz, dışı temiz bir kişi yetiştiririz. Bu senin gayretinin neticesinde olacak. Onun diniyle alakadar olacaksın. Ahlâkıyla alakadar olacaksın. Onun diniyle alakadar olacaksın. Ahlâkıyla alakadar olacaksın. Gidip dolaştığı yerlerle alakadar olacaksın. Görüşüp konuştuğu kimselerle alakadar olacaksın.Gidip dolaştığı yerlerle alakadar olacaksın. Görüşüp konuştuğu kimselerle alakadar olacaksın. Eğer bunlarla alakadar olmayıp da adam Allah kerim diye salıveriyorsa Allah'ın [takdirine] bağlı artık.Eğer bunlarla alakadar olmayıp da adam Allah kerim diye salıveriyorsa Allah'ın [takdirine] bağlı artık. İyilere düşerse ne âlâ! Kötülerin arasına düşerse o zaman ne yazık! İyilere düşerse ne âlâ! Kötülerin arasına düşerse o zaman ne yazık! Onun için asıl acıyacaksan bunun ahlâkı üzerinde acı! Onun için asıl acıyacaksan bunun ahlâkı üzerinde acı!

Azıcık zayıflasa korkuyoruz, doktordan doktora koşturuyoruz;Azıcık zayıflasa korkuyoruz, doktordan doktora koşturuyoruz; "Aman çocuk kansız kaldı; şurasında şusu var, burasında busu var…" Ahlâkı için hiç kimseye koşturmuyorsun!"Aman çocuk kansız kaldı; şurasında şusu var, burasında busu var…" Ahlâkı için hiç kimseye koşturmuyorsun! Yalnız kulakları kabarık olursa; "Hocaefendi, benim çocuğumun kabakulak olmuş, bir okuyuver…" diyor.Yalnız kulakları kabarık olursa; "Hocaefendi, benim çocuğumun kabakulak olmuş, bir okuyuver…" diyor. Ama Allah affetsin. Ve ebğadu'l-halki ilallâhi. Ebğâ; Allahu Teâlâ'nın sevmediği kulu. Ama Allah affetsin.

Ve ebğadu'l-halki ilallâhi.

Ebğâ; Allahu Teâlâ'nın sevmediği kulu.

Ve ebğadu'l-halki ilallâhi men danne alâ ıyâlihi.Ve ebğadu'l-halki ilallâhi men danne alâ ıyâlihi. "Allahu Teâlâ'nın sevmediği kulu çoluk çocuğuna sıkılık, bahil yapandır." "Allahu Teâlâ'nın sevmediği kulu çoluk çocuğuna sıkılık, bahil yapandır."

Bahil; çoluk çocuğuna sıkılık yapan insanların maişetlerini daraltıyor;Bahil; çoluk çocuğuna sıkılık yapan insanların maişetlerini daraltıyor; başkalarının ellerine muhtaç durumuna düşürüyor.başkalarının ellerine muhtaç durumuna düşürüyor. Çocukların gözleri başkalarının sofralarında, evlerinde kalıyor. Durumları böyle perişan halde yetişiyor.Çocukların gözleri başkalarının sofralarında, evlerinde kalıyor. Durumları böyle perişan halde yetişiyor. Bunlar da Allahu Teâlâ'nın sevmediği kullarıdır. Kendi nefsini düşünüyor; çoluğunu çocuğunu düşünmüyor. Bunlar da Allahu Teâlâ'nın sevmediği kullarıdır. Kendi nefsini düşünüyor; çoluğunu çocuğunu düşünmüyor.

el-Huluku el halku küllühüm iyâlullahi. "Bütün mahlûk, Allahu Teâlâ'nın iyâli; hepsi Allaha muhtaçtır." el-Huluku el halku küllühüm iyâlullahi. "Bütün mahlûk, Allahu Teâlâ'nın iyâli; hepsi Allaha muhtaçtır."

Daha kısa bir tabiri budur: Daha kısa bir tabiri budur:

"Bunların içerisinden Allahu Teâlâ'nın sevdiği kullar iyâline efrad-ı ailesine faydalı olandır." "Bunların içerisinden Allahu Teâlâ'nın sevdiği kullar iyâline efrad-ı ailesine faydalı olandır."

Efrad-ı ailesinin dini üzerinde, imanı üzerinde ahlâkı üzerinde durarakEfrad-ı ailesinin dini üzerinde, imanı üzerinde ahlâkı üzerinde durarak İslâmî bir kaideyle anasını da babasını da kardeşlerini, çoluk çocuğunu öyle yetiştirmeye gayret ediyor. İslâmî bir kaideyle anasını da babasını da kardeşlerini, çoluk çocuğunu öyle yetiştirmeye gayret ediyor.

Bulunduğum yerde bir mesele çıkardılar. Birisi Amerika'dan gelmiş. Amerika'da yeni bir mezhep türüyormuş.Bulunduğum yerde bir mesele çıkardılar. Birisi Amerika'dan gelmiş. Amerika'da yeni bir mezhep türüyormuş. Müslümanlığa karşı hazır vaziyetteler. Fakat İslâm'ı tam bilmiyor.Müslümanlığa karşı hazır vaziyetteler. Fakat İslâm'ı tam bilmiyor. Orada Amerika'da tabii kitap da yok layık bir biçimde kendilerine öğreten de yok belki.Orada Amerika'da tabii kitap da yok layık bir biçimde kendilerine öğreten de yok belki. Bunlar; "Allahu Teâlâ'nın Resûlü büyük adam, fakat hâtem olması niçin? Niçin hatem oluyor?Bunlar; "Allahu Teâlâ'nın Resûlü büyük adam, fakat hâtem olması niçin? Niçin hatem oluyor? Ondan sonra daha büyük adamlar gelmiş. Ben Resûlüm, diyormuş. Kendisine uyanları kendisi Resûlü oluyor.Ondan sonra daha büyük adamlar gelmiş. Ben Resûlüm, diyormuş. Kendisine uyanları kendisi Resûlü oluyor. Bu suretle de biz de müslümanız." diyorlarmış. Biz de "Müslümanız." diyoruz.Bu suretle de biz de müslümanız." diyorlarmış.

Biz de "Müslümanız." diyoruz.
"Ben Resûlüm, bunlar da benim ümmetim…" İman-ı İslâmiyet'te akâid-i İslâmiyye şart!"Ben Resûlüm, bunlar da benim ümmetim…"

İman-ı İslâmiyet'te akâid-i İslâmiyye şart!
Böyle bir bozuk yolun arkasında giden insanların ıslahı ne kadar zor!Böyle bir bozuk yolun arkasında giden insanların ıslahı ne kadar zor! Binâenaleyh yetişme tarzında iman-ı İslâmiyet'i güzel bir şekilde yetiştirmek, ananın babanın yegâne borcudur.Binâenaleyh yetişme tarzında iman-ı İslâmiyet'i güzel bir şekilde yetiştirmek, ananın babanın yegâne borcudur. Öyle saçma sapan kitaplarla yetiştirirse o çocuğun sana değil sana da cemiyete de zararı olur vesselam. Öyle saçma sapan kitaplarla yetiştirirse o çocuğun sana değil sana da cemiyete de zararı olur vesselam.

En Allahu Teâlâ'nın sevdiği kul, kullarının içerisinde efrad-ı ailesine faydalı olandır." En Allahu Teâlâ'nın sevdiği kul, kullarının içerisinde efrad-ı ailesine faydalı olandır."

Ne şekilde faydalı olacaktır? Hem sıhhatleri iktizasıyla hem ruhları iktizasıyla!Ne şekilde faydalı olacaktır?

Hem sıhhatleri iktizasıyla hem ruhları iktizasıyla!
İman-ı İslâm dairesinde onları yetiştirebilmekte! İman-ı İslâm dairesinde onları yetiştirebilmekte!

el-Huluku'l-hasenü yüzîbü'l-hatâyâ kemâ yüzîbü'l-mâü el celîde. Huluku'l-hasen, güzel ahlâk. el-Huluku'l-hasenü yüzîbü'l-hatâyâ kemâ yüzîbü'l-mâü el celîde.

Huluku'l-hasen, güzel ahlâk.

el-Huluku'l-hasenü yüzîbü'l-hatâyâ. "Güzel ahlâk günahları eritiyor." el-Huluku'l-hasenü yüzîbü'l-hatâyâ. "Güzel ahlâk günahları eritiyor."

Günahları eriten şey! Nasıl ki mum sıcakta erir, kar sıcakta erir;Günahları eriten şey! Nasıl ki mum sıcakta erir, kar sıcakta erir; çok eriyen şeyler var evde eriten şeylerin altında. çok eriyen şeyler var evde eriten şeylerin altında.

Güzel ahlâklar da hataları eritiyor, yok ediyor. Hataları yok ediyor. Ne gibi? Güzel ahlâklar da hataları eritiyor, yok ediyor. Hataları yok ediyor.

Ne gibi?

Kemâ yüzîbü'l-mâü el celîde.Kemâ yüzîbü'l-mâü el celîde. "Sıcak su buzu nasıl eritiyorsa güneş nasıl eritiyorsa güzel ahlâklar da hataları böyle eritir." "Sıcak su buzu nasıl eritiyorsa güneş nasıl eritiyorsa güzel ahlâklar da hataları böyle eritir."

Siz güzel ahlâkın sahibi olunuz, demek. İyi ahlâk da var kötü ahlâk da var. Siz güzel ahlâkın sahibi olunuz, demek.

İyi ahlâk da var kötü ahlâk da var.

Ve'l-huluku's-sûü yüfsidü'l-amele.Ve'l-huluku's-sûü yüfsidü'l-amele. "İyi ameller var; hayırlar hasenatlar, birçok hayırlı amelleri de kötü ahlâk ifsad eder, bozar." Ne gibi? "İyi ameller var; hayırlar hasenatlar, birçok hayırlı amelleri de kötü ahlâk ifsad eder, bozar."

Ne gibi?

Kemâ yüfsidü'l-hallü'l-asele. "Sirke, balı nasıl perişan ediyorsa bu kötü ahlâklar da amelleri böyle ediyor." Kemâ yüfsidü'l-hallü'l-asele. "Sirke, balı nasıl perişan ediyorsa bu kötü ahlâklar da amelleri böyle ediyor."

Başka biri de haset değil miydi? Başka biri de haset değil miydi?

Allah hepimizi affetsin de bu iyi ahlâkların sahibi olabilmenin şeref ve devletine hepimizi eriştirsin. Âmin. Allah hepimizi affetsin de bu iyi ahlâkların sahibi olabilmenin şeref ve devletine hepimizi eriştirsin.

Âmin.

el-Huluku'l-hasenü lâ yünzeu illâ min veledi haydatin ev veledi zenyetin. Güzel ahlâk herkeste var.el-Huluku'l-hasenü lâ yünzeu illâ min veledi haydatin ev veledi zenyetin.

Güzel ahlâk herkeste var.
Cenâb-ı Hak hepimizi İslâm tıynetinde yaratınca güzel ahlâklar da hepimizin üzerinde mevcuttur. Cenâb-ı Hak hepimizi İslâm tıynetinde yaratınca güzel ahlâklar da hepimizin üzerinde mevcuttur.

el-Huluku'l-hasenü lâ yünzeu. "Güzel ahlâk alınmaz." İllâ min veledi haydatin.el-Huluku'l-hasenü lâ yünzeu. "Güzel ahlâk alınmaz." İllâ min veledi haydatin. "Ancak hayız halinde iken hanımına takarrüp yapan, ondan olan hâsıl olan çocukta iyi ahlâk bulunmaz." "Ancak hayız halinde iken hanımına takarrüp yapan, ondan olan hâsıl olan çocukta iyi ahlâk bulunmaz."

Uzağın takarrüp yasak idi, sen o yasak olduğu vakitte hanımına yakınlık yapıyorsun.Uzağın takarrüp yasak idi, sen o yasak olduğu vakitte hanımına yakınlık yapıyorsun. Onun günah olduğunu memnû olduğunu da bilmiyorsun yahut bilerek nefsine aldanıyorsun, yapıyorsun. Onun günah olduğunu memnû olduğunu da bilmiyorsun yahut bilerek nefsine aldanıyorsun, yapıyorsun. Bu sırada çocuk dünyaya gelse o çocukta güzel ahlâk bulunmaz. Bu sırada çocuk dünyaya gelse o çocukta güzel ahlâk bulunmaz.

İkincisi; Ev veledi zenyetin. "Yahut zinadan hâsıl olan,İkincisi;

Ev veledi zenyetin. "Yahut zinadan hâsıl olan,
yani nikâhsız olarak meydana gelen çocuklardan da güzel ahlâk bulmanın imkânı yok!" yani nikâhsız olarak meydana gelen çocuklardan da güzel ahlâk bulmanın imkânı yok!"

Burası geniş dersler, bu çok geniş. Zina denince mutlaka insanların umumhâneye gitmesi değil.Burası geniş dersler, bu çok geniş. Zina denince mutlaka insanların umumhâneye gitmesi değil. Nikâhta Allah dini üzerine kıyılır, dinsizlerin yaptıkları nikâhların makbuliyeti yok!Nikâhta Allah dini üzerine kıyılır, dinsizlerin yaptıkları nikâhların makbuliyeti yok! İslâm dini ve nikâh; iman üzerine meşrudur. İmansızların nikâhını Allah affetsin. İslâm dini ve nikâh; iman üzerine meşrudur. İmansızların nikâhını Allah affetsin.

İnceleyin şimdi bunu, inceleyin: Kızımız var, evlendireceğiz. Oğlumuz da var gelin alacağız; ne yapalım? İnceleyin şimdi bunu, inceleyin: Kızımız var, evlendireceğiz. Oğlumuz da var gelin alacağız; ne yapalım?

Karşımıza çıkıyor bir sürü talip ama 32 farzı bırak, imanın esaslarını bilmiyor!Karşımıza çıkıyor bir sürü talip ama 32 farzı bırak, imanın esaslarını bilmiyor! Allah'tan peygamberden haberi yok, belki de münkir! Ama adı Ahmet, adı Mehmet… Allah affetsin. Allah'tan peygamberden haberi yok, belki de münkir! Ama adı Ahmet, adı Mehmet… Allah affetsin.

Bu gibilerden yetişen evlatlarda ahlâk-ı hamîde bulamazsınız. Bunun mürebbisi velev ki Cibril olsun! Bu gibilerden yetişen evlatlarda ahlâk-ı hamîde bulamazsınız. Bunun mürebbisi velev ki Cibril olsun!

Allah kusurlarımızı affetsin. Tevfîkât-ı samedâniyyesine mazhar eylesin. Hayatımız kısa! Allah kusurlarımızı affetsin. Tevfîkât-ı samedâniyyesine mazhar eylesin. Hayatımız kısa!

Adam güzel tasvir etti, dedi ki; "Evvelimiz çocukluk hâli, ağlayarak geçer.Adam güzel tasvir etti, dedi ki;

"Evvelimiz çocukluk hâli, ağlayarak geçer.
Sonumuz da âh âh diyerek ölüm hâliyle biter."Sonumuz da âh âh diyerek ölüm hâliyle biter." Âh ile ağlama arasındaki şu kısa ömrün içerisinde lazım olan şey,Âh ile ağlama arasındaki şu kısa ömrün içerisinde lazım olan şey, bu dünya saltanatı değil âhiret saltanatını eline geçirebilmektir. bu dünya saltanatı değil âhiret saltanatını eline geçirebilmektir. Eğer sen bu dünya saltanatını geçireyim dersen o burada kalacak; onu burada götüren kimse yok! Eğer sen bu dünya saltanatını geçireyim dersen o burada kalacak; onu burada götüren kimse yok! Bu kadar büyükler gelmiş, peygamberler sâirler; hiç kimse buradan bir şey götürememişler.Bu kadar büyükler gelmiş, peygamberler sâirler; hiç kimse buradan bir şey götürememişler. Hepsi burada olur. Giderken ancak buradan gidecek olan âmâl-i sâliha ve Allah'ın rızasıdır!Hepsi burada olur. Giderken ancak buradan gidecek olan âmâl-i sâliha ve Allah'ın rızasıdır! Bunun için en büyük nimet hakkın rızasını kazanmak; kazanarak gidebiliyorsan ne mutlu sana! Bunun için en büyük nimet hakkın rızasını kazanmak; kazanarak gidebiliyorsan ne mutlu sana!

el-Fâtiha! el-Fâtiha!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2