Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Hacamat

Mehmed Zahid KOTKU

29 Rebîü'l-Âhir 1392 / 11.06.1972
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Konuşma Metni

İ’lemû eyyühe’l-ihvân...İ’lemû eyyühe’l-ihvân... İnne efdale’l-kitâbi kitâbu’llàh...İnne efdale’l-kitâbi kitâbu’llàh... Ve enne efdale’l-hedyi hedyü muhammedin salla’llàhu aleyhi ve sellem...Ve enne efdale’l-hedyi hedyü muhammedin salla’llàhu aleyhi ve sellem... Ve şerre’l-umûri muhdesâtühâ...Ve şerre’l-umûri muhdesâtühâ... Ve külle muhdesin bid’ah...Ve külle muhdesin bid’ah... Ve külle bid’atin dalâleh...Ve külle bid’atin dalâleh... Ve külle dalâletin fi’n-nâr...Ve külle dalâletin fi’n-nâr... Ve bi’s-senedi’l-muttasıli ile’n-nebiyyi salla’llàhu aleyhi ve selleme ennehû kàl:Ve bi’s-senedi’l-muttasıli ile’n-nebiyyi salla’llàhu aleyhi ve selleme ennehû kàl: RE. 201/13 El-hicâmetü fi’r-re’si,

RE. 201/13 El-hicâmetü fi’r-re’si,
şifâün min seb’in, izâ mâ nevâ sàhibühâ:şifâün min seb’in, izâ mâ nevâ sàhibühâ: Mine’l-cünûni, ve’s-sudâi, ve’l-cüzâmi, ve’l-berasi,Mine’l-cünûni, ve’s-sudâi, ve’l-cüzâmi, ve’l-berasi, ve’n-nüàsi ve vecei’d-dırsi,ve’n-nüàsi ve vecei’d-dırsi, ve zulmetin yecidühâ fî ayneyhi.ve zulmetin yecidühâ fî ayneyhi. Sadaka rasûlü’llàh, fî mâ kàl, ev kemâ kàl.
Sadaka rasûlü’llàh, fî mâ kàl, ev kemâ kàl.
Geçen dersimizdeki son hadiste:

Geçen dersimizdeki son hadiste:
“—Hac ile Ramazan ve Cumalar,
“—Hac ile Ramazan ve Cumalar,
aralarındaki —yani geçen seneki hac ile bu seneki hac arasında,aralarındaki —yani geçen seneki hac ile bu seneki hac arasında, geçen seneki Ramazan ayı ile bu seneki Ramazan ayı arasında,geçen seneki Ramazan ayı ile bu seneki Ramazan ayı arasında, geçen Cuma ile bu Cuma arasında olan— ufak günahlarıgeçen Cuma ile bu Cuma arasında olan— ufak günahları mahveder.” denilmişti.mahveder.” denilmişti. Bir de;

Bir de;
“—Makbul hacıya ehl-i beytinden dört yüz kişiye
“—Makbul hacıya ehl-i beytinden dört yüz kişiye
şefaat hakkı verilir.” buyurulmuştu. Günahından da anasından doğduğu gibi temizleneceği müjdelenmişti.şefaat hakkı verilir.” buyurulmuştu. Günahından da anasından doğduğu gibi temizleneceği müjdelenmişti. Bugün ise Hacemat'ten bahsediyoruz. Biz Hacemat derizBugün ise Hacemat'ten bahsediyoruz. Biz Hacemat deriz aslında hicâme, hâ’nın kesresiyle okuyorlar.aslında hicâme, hâ’nın kesresiyle okuyorlar. Bu HacematBu Hacemat başka yapılırsa,başka yapılırsa, eğer sahibi niyet ederse,eğer sahibi niyet ederse, yedi derde şifadır:yedi derde şifadır: bunlar şunlardır;bunlar şunlardır; günuh, delilik, manis, baş ağrısı, cizam denilen hastalık,günuh, delilik, manis, baş ağrısı, cizam denilen hastalık, baras denilen hastalık, nüàs denilen,baras denilen hastalık, nüàs denilen, diş ağrısı denilen, gözlerdediş ağrısı denilen, gözlerde gözlere kara gelme,gözlere kara gelme, zulmet gelme, görümemezlik. Bunların hepsinezulmet gelme, görümemezlik. Bunların hepsine şifa olur diyor.şifa olur diyor. başından hacamat olduğu takdirde.başından hacamat olduğu takdirde. RE. 201/14 El-hicâmetü ale’r-rîkı emselü...

RE. 201/14 El-hicâmetü ale’r-rîkı emselü...
“Hacamatı aç karnına yaptırmak daha iyidir.
“Hacamatı aç karnına yaptırmak daha iyidir.
(Ve fîhî şifâun ve bereketün)

(Ve fîhî şifâun ve bereketün)
Bu aç karnına yapılan hacamatta şifa ve bereket vardır.Bu aç karnına yapılan hacamatta şifa ve bereket vardır. (Ve tezîdü fi’l-hıfzı ve fi’l-akl)

(Ve tezîdü fi’l-hıfzı ve fi’l-akl)
Aklı ve hafızayı arttırır.Aklı ve hafızayı arttırır. (Fa’htecimû alâ bereketi’llâhi yevme’l-hamîs)

(Fa’htecimû alâ bereketi’llâhi yevme’l-hamîs)
Perşembe günü Allah’ın bereketi üzerine hacamat olun!”Perşembe günü Allah’ın bereketi üzerine hacamat olun!” (Ve’ctenibu’l-hicâmete yevme’l-cumuati ve’s-sebti ve’l-ehad)

(Ve’ctenibu’l-hicâmete yevme’l-cumuati ve’s-sebti ve’l-ehad)
“Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri hacamattan sakının!”“Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri hacamattan sakının!” (Va’htecimû yevme’l-isneyni ve’s-sülesâi)

(Va’htecimû yevme’l-isneyni ve’s-sülesâi)
“Pazartesi ve Salı hacamat olun!“Pazartesi ve Salı hacamat olun! (Feinnehü’l-yevmü’llezî afa’llàhu fîhi eyyûbe mine’l- belâi)

(Feinnehü’l-yevmü’llezî afa’llàhu fîhi eyyûbe mine’l- belâi)
Çünkü bu günler Cenabı Hakk’ın Eyüp AS’a belâdan afiyet verdiği günlerdir.”Çünkü bu günler Cenabı Hakk’ın Eyüp AS’a belâdan afiyet verdiği günlerdir.” Fakat ayın on yedinci günü olmak şartıylaFakat ayın on yedinci günü olmak şartıyla ...... (İctenibu’l-hicâmete yevme’l-erbiài,)

(İctenibu’l-hicâmete yevme’l-erbiài,)
“Çarşambadan da sakının!“Çarşambadan da sakının! (Feinnehü’l-yevmü’llezî afa’llàhu fîhi eyyûbe...)

(Feinnehü’l-yevmü’llezî afa’llàhu fîhi eyyûbe...)
Zira Eyüp AS’ın hastalığı bugün geldi.Zira Eyüp AS’ın hastalığı bugün geldi. (Vemâ yebdü cüzâmün, velâ berasun illâ fi yevmi’l-erbiai, ev fî leyleti’l-erbiài)

(Vemâ yebdü cüzâmün, velâ berasun illâ fi yevmi’l-erbiai, ev fî leyleti’l-erbiài)
Yukarıdaki hadis-i şerifte demin, “Pazar günü olmayın!” diyordu. Burada da yineYukarıdaki hadis-i şerifte demin, “Pazar günü olmayın!” diyordu. Burada da yine (El-hicâmetü yevme’l-ehadi şifâün)

(El-hicâmetü yevme’l-ehadi şifâün)
“Pazar günü hacamat olmak şifadır.”“Pazar günü hacamat olmak şifadır.” (El-hicâmetü ale’r-rîki devâün...)

(El-hicâmetü ale’r-rîki devâün...)
Ben de bu pazar hacamat olacaktım daBen de bu pazar hacamat olacaktım da pazar gününe denk geliyormuş. Ayın 21'ine geliyormuş.pazar gününe denk geliyormuş. Ayın 21'ine geliyormuş. Bugün burada pazar günü olduğunu görünce canım istememişti.Bugün burada pazar günü olduğunu görünce canım istememişti. O günde hacamatcı gelememişti, çocuğun ayağında bir sakatlık olmuş.O günde hacamatcı gelememişti, çocuğun ayağında bir sakatlık olmuş. (El-hicâmetü ale’r-rîki devâün)

(El-hicâmetü ale’r-rîki devâün)
Tokluk üzerine Hacamet yapılırsa, zararlıdır.Tokluk üzerine Hacamet yapılırsa, zararlıdır. “Aç karnına hacamat olmak devadır.“Aç karnına hacamat olmak devadır. (Ve fî seb’a aşerete mine’ş-şehri şifâün, ve yevme’s-sülâsâi...)

(Ve fî seb’a aşerete mine’ş-şehri şifâün, ve yevme’s-sülâsâi...)
Ayın on yedinci günü olmak şifadır.Ayın on yedinci günü olmak şifadır. (...sıhhatün li’l-bedeni)

(...sıhhatün li’l-bedeni)
Beden içinde sıhhat vardır.Beden içinde sıhhat vardır. (Velekad evsànî ci’brilü bi’l-hicemi hattâ zanentü ennehû lâ büdde minhü)

(Velekad evsànî ci’brilü bi’l-hicemi hattâ zanentü ennehû lâ büdde minhü)
Cebrâil AS hacamatı o kadar tavsiye etti ki,Cebrâil AS hacamatı o kadar tavsiye etti ki, mutlaka yapılması lâzım zannettim.”mutlaka yapılması lâzım zannettim.” RE. 202/3 El-hicâmetü fî nukreti’r-re’si tûrisü’n-nisyâne..

RE. 202/3 El-hicâmetü fî nukreti’r-re’si tûrisü’n-nisyâne..
“Şu kafanın arkasında çukurcuk bir yer var,

“Şu kafanın arkasında çukurcuk bir yer var,
o çukur yerden hacamat olunursa unutkanlık yapar.o çukur yerden hacamat olunursa unutkanlık yapar. Çukur yerde hacamat yaptırmayın.Çukur yerde hacamat yaptırmayın. Ekseriyetle hacamat yapanlar bunları pek iyi bilmezler,Ekseriyetle hacamat yapanlar bunları pek iyi bilmezler, neresine kolay gelirse hemen oradan yapıvermeye çalışırlar. Buna dikkat edin!neresine kolay gelirse hemen oradan yapıvermeye çalışırlar. Buna dikkat edin! (Ve eksirû min kavli lâ ilâhe illa’llàhu)

(Ve eksirû min kavli lâ ilâhe illa’llàhu)
“Bununla beraber Lâ ilâhe illa’llàh kelime-i tayyibesini çok söyleyin!“Bununla beraber Lâ ilâhe illa’llàh kelime-i tayyibesini çok söyleyin! (Ve’l-istiğfâr)

(Ve’l-istiğfâr)
İstiğfarı da çok söyleyin!İstiğfarı da çok söyleyin! Estağfurullah, estağfurullah. Hangisini biliyorsanız.Estağfurullah, estağfurullah. Hangisini biliyorsanız. (Feinnehümâ...

(Feinnehümâ...
Bu ikisi, Lâ ilâhe illa’llàh kelimesi ve istiğfarBu ikisi, Lâ ilâhe illa’llàh kelimesi ve istiğfar ...emânün fi’d-dünyâ mine’z- zülli)

...emânün fi’d-dünyâ mine’z- zülli)
dünyadaki zilletten emandırdünyadaki zilletten emandır (Ve fi’l ahireti...

(Ve fi’l ahireti...
Ahirette iseAhirette ise ...cünnetün mine’n-nâri)

...cünnetün mine’n-nâri)
cehenneme girmenize mâni olurlar,cehenneme girmenize mâni olurlar, (El-hicâmetü tenfeu min külli dâin...

(El-hicâmetü tenfeu min külli dâin...
“Hacamat her derde devadır,“Hacamat her derde devadır, ...elâ fa’htecimû.)

...elâ fa’htecimû.)
Ebû Hüreyre RA’dan rivayet etmişEbû Hüreyre RA’dan rivayet etmiş Agâh olun,Agâh olun, mütenebbih olun, sözüme kulak verin, hacamat olun!”mütenebbih olun, sözüme kulak verin, hacamat olun!” Bu hacamat hakkında tabi birçok şeyler söyleniyor.

Bu hacamat hakkında tabi birçok şeyler söyleniyor.
Ben de bir vakitler sordum bu hacamat hakkında.Ben de bir vakitler sordum bu hacamat hakkında. “Ben de bu hadislere göre hacamat olayım!” istiyordum gençlik devirlerimde. “Ben de bu hadislere göre hacamat olayım!” istiyordum gençlik devirlerimde. “—Yok!” dediler.“—Yok!” dediler. “Bu; Arabistan’daki, sıcak memleketlerdeki halka göre söylenmiştir. “Bu; Arabistan’daki, sıcak memleketlerdeki halka göre söylenmiştir. Oradaki sıcaklığa karşı kan fazla oluyor, ondan dolayı yapılıyor.Oradaki sıcaklığa karşı kan fazla oluyor, ondan dolayı yapılıyor. Bu bizim memleketlerde gerekmez!” dediler. Bu bizim memleketlerde gerekmez!” dediler. Ben de o zamandan beri pek yaptırmıyordum.

Ben de o zamandan beri pek yaptırmıyordum.
Ama şimdi burada bizim Hacı Abdullah Efendi her sene yaptırıyor, Ama şimdi burada bizim Hacı Abdullah Efendi her sene yaptırıyor, bizi de teşvik ediyor; kaç senedir biz de yaptırıyoruz. bizi de teşvik ediyor; kaç senedir biz de yaptırıyoruz. Meselâ, bizim tıp doktorlarımız;

Meselâ, bizim tıp doktorlarımız;
“—Vücud, kanını on beş günde bir kere kendisi aktarır.” diyorlar.“—Vücud, kanını on beş günde bir kere kendisi aktarır.” diyorlar. İçerideki tasfiye makineleri, kanı kendi kendine tasfiye ediyormuş.İçerideki tasfiye makineleri, kanı kendi kendine tasfiye ediyormuş. Fakat ne kadar tasfiye ederse etsin, Fakat ne kadar tasfiye ederse etsin, bazen bazı yerlerde tıkanıklıklar hasıl oluyor.bazen bazı yerlerde tıkanıklıklar hasıl oluyor. Onları kan, kendi kuvvetiyle atamıyor. Onları kan, kendi kuvvetiyle atamıyor. Atamayınca dıştan bir tesirle onu çekip almak gerekiyor.Atamayınca dıştan bir tesirle onu çekip almak gerekiyor. En güzel çekici, o boynuzlarla,En güzel çekici, o boynuzlarla, hacamatçıların boynuzlarıyla ki emme yapıyor,hacamatçıların boynuzlarıyla ki emme yapıyor, o emme ile zorla alıyor onu.o emme ile zorla alıyor onu. Orda tıkanıklık varsa da onu zorla çekiyor.Orda tıkanıklık varsa da onu zorla çekiyor. Çekince kan yolu açılmış oluyor, rahatlık oluyor vücutlarda. Çekince kan yolu açılmış oluyor, rahatlık oluyor vücutlarda. Vücud makinesine de bir nevi yardım oluyor.Vücud makinesine de bir nevi yardım oluyor. Kendisi daha kolaylıkla işini görmüş oluyor. Kendisi daha kolaylıkla işini görmüş oluyor. İkincisi: Efendimiz SAS vücudun kanını tasfiye ettiğini bilmez miydi?

İkincisi: Efendimiz SAS vücudun kanını tasfiye ettiğini bilmez miydi?
Pekâlâ bilirdi Peygamber SAS. Pekâlâ bilirdi Peygamber SAS. “—Vücut, kanını kendisi tasfiye ediyor, hacamata lüzum yok!” diyebilirdi.

“—Vücut, kanını kendisi tasfiye ediyor, hacamata lüzum yok!” diyebilirdi.
Fakat ona melek olan Cebrâil AS tavsiye ediyor,

Fakat ona melek olan Cebrâil AS tavsiye ediyor,
“Hacamat olacaksın!” diye. O da tabii bunu bize tavsiye ediyor. “Hacamat olacaksın!” diye. O da tabii bunu bize tavsiye ediyor. Bu sünnettir.Bu sünnettir. Bu sünnetin icra edilmesiyle hem sevap kazanılır hem vücud fayda görür.Bu sünnetin icra edilmesiyle hem sevap kazanılır hem vücud fayda görür. Bak, “Bedendeki birçok hastalığa şifa olur.” diyor.Bak, “Bedendeki birçok hastalığa şifa olur.” diyor. Bunların hepsinin künhüne, hakikatine vakıf olabilecek kudretimiz yoktur tabi…Bunların hepsinin künhüne, hakikatine vakıf olabilecek kudretimiz yoktur tabi… Peygamber SAS’ın söylediğinin hepsinin çeşitli hikmetleri vardır.

Peygamber SAS’ın söylediğinin hepsinin çeşitli hikmetleri vardır.
O hikmetlerin bir tanesini bile anlayamayız.O hikmetlerin bir tanesini bile anlayamayız. Bize düşen onun söylediğini gücümüz yetiyorsa yapabilmek. Bize düşen onun söylediğini gücümüz yetiyorsa yapabilmek. Onun için bu aylarda mesela bugün 30 dereceye yaklaşıyoruz.Onun için bu aylarda mesela bugün 30 dereceye yaklaşıyoruz. Hava bayağı bir sıcak. Hava bayağı bir sıcak. Hele bazı insanların tahammülü de az olur buna karşı.

Hele bazı insanların tahammülü de az olur buna karşı.
Kanı fazla olursa, insanın bazı zararları görme ihtimali de vardır.Kanı fazla olursa, insanın bazı zararları görme ihtimali de vardır. Onun için hacamat daima iyidir. Onun için hacamat daima iyidir. Onun için dört şeydir zannedersem:

Onun için dört şeydir zannedersem:
Hacamat bir, sülük iki, yürümek üç… Dördüncüsü aklıma gelmedi.Hacamat bir, sülük iki, yürümek üç… Dördüncüsü aklıma gelmedi. Bu dört şey sıhhati takviye eder. Sülüğün de kendine göre bir hassası var.Bu dört şey sıhhati takviye eder. Sülüğün de kendine göre bir hassası var. O da emiyor kanı, emmekle beraber bir maddeyi de içeriye zerk ediyormuş.O da emiyor kanı, emmekle beraber bir maddeyi de içeriye zerk ediyormuş. Bir maddesi var onun kanı sulandırıcı, onu da içeriye salıverirmiş. Bir maddesi var onun kanı sulandırıcı, onu da içeriye salıverirmiş. Sülüğün o faydası da varmış. Sülüğün o faydası da varmış. Fakat boynuzla olan hacamatta da çekme var.

Fakat boynuzla olan hacamatta da çekme var.
Onu oradan çekip alıyor. Sonra sülükte bir zorluk var.Onu oradan çekip alıyor. Sonra sülükte bir zorluk var. Sülük alındıktan sonra yeri mütemadiyen kanar durur.Sülük alındıktan sonra yeri mütemadiyen kanar durur. Kolayca kanını kesemezsiniz. Kanar; abdestiniz bozulur,Kolayca kanını kesemezsiniz. Kanar; abdestiniz bozulur, üstünüz kirlenir, rahatsız eder. Ama hacamatınki öyle değil.üstünüz kirlenir, rahatsız eder. Ama hacamatınki öyle değil. Hacamatcı boynuzunu aldı, orasını kapadı mı kuruyuverir gider. Hacamatcı boynuzunu aldı, orasını kapadı mı kuruyuverir gider. RE. 202/5 El-hacerü’l-esvedü mine’l-cenneti...

RE. 202/5 El-hacerü’l-esvedü mine’l-cenneti...
Mekke-i Mükerreme'de tavaf ederken başladığımız

Mekke-i Mükerreme'de tavaf ederken başladığımız
Hacer-ü'l Esved'den başlaan tavafa. Burada bir taşcağız var.Hacer-ü'l Esved'den başlaan tavafa.
Burada bir taşcağız var.
Bu taşcağızın adı Hacer-ü'l Esved deriz.Bu taşcağızın adı Hacer-ü'l Esved deriz. O taş aslında Hacerü’l-Ebyad’mış da adı Hacerü’l- Esved olmuş.O taş aslında Hacerü’l-Ebyad’mış da adı Hacerü’l- Esved olmuş. “Bu beyaz bir yakut idi.“Bu beyaz bir yakut idi. Cennet taşlarından yakut denilen taşın beyazı idi.” buyuruyor.Cennet taşlarından yakut denilen taşın beyazı idi.” buyuruyor. (Ve innemâ sevvedethü hatàye’l-müşrikîne)
(Ve innemâ sevvedethü hatàye’l-müşrikîne)
O zaman İslam’dan evvel tabii müşrik insanlar vardı.O zaman İslam’dan evvel tabii müşrik insanlar vardı. O müşriklerin günahları o taşın kararmasına sebepO müşriklerin günahları o taşın kararmasına sebep Günah insanlar üzerinde kötü bir tesir yaptığı gibi,

Günah insanlar üzerinde kötü bir tesir yaptığı gibi,
ki yüzleri karartır, yüzün kararmasını ehli anlar.ki yüzleri karartır, yüzün kararmasını ehli anlar. Yüzün ne kadar beyaz olursa olsun,Yüzün ne kadar beyaz olursa olsun, o yüzün karartısı onun simasında apaçıktır.o yüzün karartısı onun simasında apaçıktır. Hani bir vakit gelecek ki “Mü’min bu, kafir bu” diye damga vurulacakmış.

Hani bir vakit gelecek ki “Mü’min bu, kafir bu” diye damga vurulacakmış.
O damgayı gören, mü’minle kâfiri anlayacakmış.O damgayı gören, mü’minle kâfiri anlayacakmış. Bunu, ehl-i hakikat her zaman görür.Bunu, ehl-i hakikat her zaman görür. Kimin mü’min, kimin kafir olduğu alnından bellidir insanın.Kimin mü’min, kimin kafir olduğu alnından bellidir insanın. Binaen aleyh o taşın da kararması; ehl-i şirk ona sürüyor ellerini, öpüyor,

Binaen aleyh o taşın da kararması; ehl-i şirk ona sürüyor ellerini, öpüyor,
onlardan nefret ediyor. Sevmiyor onları, istemiyor. İstemediğinden dolayıonlardan nefret ediyor. Sevmiyor onları, istemiyor. İstemediğinden dolayı onların halleri taşa da aksediyor.onların halleri taşa da aksediyor. Bu maneviyat olan kısma aksedince, mahlukata nasıl akseder bilemiyorumBu maneviyat olan kısma aksedince, mahlukata nasıl akseder bilemiyorum İnsan daha caziptir, daha çabuk alır.İnsan daha caziptir, daha çabuk alır. Yine ikinci bir hadisine,

Yine ikinci bir hadisine,
(el-Hacerul Esved minel cenneh...)
(el-Hacerul Esved minel cenneh...)
Hacer-ü'l Esved cennetten olmakla beraber,Hacer-ü'l Esved cennetten olmakla beraber, cennet taşlarından olmakla beraber.cennet taşlarından olmakla beraber. Çok da beyazdır diyor. Çok beyaz.Çok da beyazdır diyor. Çok beyaz. Ne gibi? Minel seç.Ne gibi? Minel seç. Kardan daha beyaz yani.Kardan daha beyaz yani. Kar ne kadar beyaz? Kardan daha beyazdı.Kar ne kadar beyaz? Kardan daha beyazdı. Bu Hacer-ü'l Esved denilen taş.Bu Hacer-ü'l Esved denilen taş. Sevvedet-tü hataya ehl-i şirk.Sevvedet-tü hataya ehl-i şirk. Bunu ancak ehl-i şirkin hataları karartır.Bunu ancak ehl-i şirkin hataları karartır. Ehl-i şirkin hataları taşı karartırsa, ehl-i şirk ileEhl-i şirkin hataları taşı karartırsa, ehl-i şirk ile muamelesi olan insanlarınmuamelesi olan insanların hali nasıl olur? Allahualemhali nasıl olur? Allahualem Yine bunu, el-Hacer-ü'l Esved yakut meyda, min yakutil cennehYine bunu, el-Hacer-ü'l Esved yakut meyda, min yakutil cenneh ve imma sevvedet-tü hataya..., yüm'ası yevmel kıyamet.ve imma sevvedet-tü hataya..., yüm'ası yevmel kıyamet. Şimdi bu taş “Kıyamet gününde Hacerü’l-Esved de ba’s olunacak.”

Şimdi bu taş “Kıyamet gününde Hacerü’l-Esved de ba’s olunacak.”
Yani biz nasıl ba's olunacağız?Yani biz nasıl ba's olunacağız? Allah nasıl bizi yenidenAllah nasıl bizi yeniden bir meydana getirecek, bir hilkat yapacak?bir meydana getirecek, bir hilkat yapacak? Bu hilkatın içerisinde bu taş da gelecek.Bu hilkatın içerisinde bu taş da gelecek. Nasıl gelecek? (Misle uhudin)Nasıl gelecek?

(Misle uhudin)
Uhud denilen bir dağ var Arabistan’da.Uhud denilen bir dağ var Arabistan’da. Bizim dağların bir eşi yani. Ama o makbul bir dağdır.Bizim dağların bir eşi yani. Ama o makbul bir dağdır. O dağ kadar büyüyecek o taş…O dağ kadar büyüyecek o taş… Hatta kâfirin dişi de öyle büyüyecek, vücudu da öyle büyüyecek.Hatta kâfirin dişi de öyle büyüyecek, vücudu da öyle büyüyecek. Niçin? Cehennemdeki azabı çok olsun diye.

Niçin? Cehennemdeki azabı çok olsun diye.
Vücudunu da Allah-u Teàla onun öyle büyük yapacak.Vücudunu da Allah-u Teàla onun öyle büyük yapacak. Bu Hacer-ül Esved denilen taş da Uhud gibi büyüyecek.Bu Hacer-ül Esved denilen taş da Uhud gibi büyüyecek. (Yeşhedü li-meni’stelemehû ve kabbelehû min ehli’d-dünyâ)

(Yeşhedü li-meni’stelemehû ve kabbelehû min ehli’d-dünyâ)
“Dünya ehlinden kimler onu istilâm ettiyse, kimler ona elini sürdüyse, kimler onu öptüyse“Dünya ehlinden kimler onu istilâm ettiyse, kimler ona elini sürdüyse, kimler onu öptüyse onlara ‘—Yâ Rabbi, bu senin Kâbe’ni tavaf etti ve beni istilâm etti, bana elini sürdü, beni öptü. onlara
‘—Yâ Rabbi, bu senin Kâbe’ni tavaf etti ve beni istilâm etti, bana elini sürdü, beni öptü.
Beni buna şefaatçi kıl!” diyerek onlar için şehadet edecek.Beni buna şefaatçi kıl!” diyerek onlar için şehadet edecek. Bunlara tabii bizim aklımız erer mi? Ermez.

Bunlara tabii bizim aklımız erer mi? Ermez.
İnkâr edebilir miyiz? Edemeyiz.İnkâr edebilir miyiz? Edemeyiz. Çünkü Peygamber SAS’in buyruğudur.Çünkü Peygamber SAS’in buyruğudur. İbn-i Hüzeyme, İbn-i Abbas Hazretleri’nden rivayet etmiş.İbn-i Hüzeyme, İbn-i Abbas Hazretleri’nden rivayet etmiş. Bu gibi meçhulata bizim aklımız ermez. Zaten bizim imanımız neyedir?Bu gibi meçhulata bizim aklımız ermez. Zaten bizim imanımız neyedir? Gaybadır değil mi? Gayba olduğu için, bu gibi hallere inanırız.Gaybadır değil mi? Gayba olduğu için, bu gibi hallere inanırız. Cenab-ı Hak, bütün eşyada can yaratmıştır.

Cenab-ı Hak, bütün eşyada can yaratmıştır.
Her canlının canı da ayrıdır ama.Her canlının canı da ayrıdır ama. İnsanın canıyla mikrobun canı bir midir şimdi?İnsanın canıyla mikrobun canı bir midir şimdi? O mikropta da bir can var. Mikroptan daha başka mahlûklar var ki O mikropta da bir can var. Mikroptan daha başka mahlûklar var ki gayet az yaşarlarmış; üç beş saniye, üç beş dakika içinde o da hayatını devrediyor, geçiyor.gayet az yaşarlarmış; üç beş saniye, üç beş dakika içinde o da hayatını devrediyor, geçiyor. Üç beş saniye, üç beş dakika içinde hem evleniyor, çoluk çocuk yapıyor,Üç beş saniye, üç beş dakika içinde hem evleniyor, çoluk çocuk yapıyor, dünyayı da bırakıp gidiyor.dünyayı da bırakıp gidiyor. Bu kadar kısa ömürleri olan mahluklarla, Cenab-ı Hakk’ın dünyası dopdolu…Bu kadar kısa ömürleri olan mahluklarla, Cenab-ı Hakk’ın dünyası dopdolu… Neler olduğunu kim bilir? Hiçbirimizin aklı ermez.Neler olduğunu kim bilir? Hiçbirimizin aklı ermez. Binaen aleyh şu gördüğümüz mevcudatın içerisinde hayatı olmayan hiçbir şey yoktur.

Binaen aleyh şu gördüğümüz mevcudatın içerisinde hayatı olmayan hiçbir şey yoktur.
Hepsinin hayatiyeti vardır ama kendisine göredir.Hepsinin hayatiyeti vardır ama kendisine göredir. Bizim hayatımız bize göre, bizdekilerden sonrasının hayatı onlara göre.Bizim hayatımız bize göre, bizdekilerden sonrasının hayatı onlara göre. Onun için ki; biz ölüyoruz, gömüyorlar, eczamız dağılıyor,

Onun için ki; biz ölüyoruz, gömüyorlar, eczamız dağılıyor,
kemiklerimiz kalıyor. Onun için;kemiklerimiz kalıyor. Onun için; “—Siz mezarlıklara girdiğiniz vakit o kemikleri kırmayınız,
“—Siz mezarlıklara girdiğiniz vakit o kemikleri kırmayınız,
basıp da çiğnemeyiniz, onlara hakaret etmeyiniz!basıp da çiğnemeyiniz, onlara hakaret etmeyiniz! Çünkü onun ölü kemiğini kırmak, dirinin kemiğini kırmak gibidir.Çünkü onun ölü kemiğini kırmak, dirinin kemiğini kırmak gibidir. Ölünün kemiğini çiğnemek, dirinin kemiklerini çiğnemek gibidir” telkini var.Ölünün kemiğini çiğnemek, dirinin kemiklerini çiğnemek gibidir” telkini var. Bunu anlayabilir miyiz? Anlayamayız. “Öldü, çürüdü gitti” diyoruz.

Bunu anlayabilir miyiz? Anlayamayız. “Öldü, çürüdü gitti” diyoruz.
“Kırıverelim, atıverelim, yakıverelim.” Bunlara aklımız ermez.“Kırıverelim, atıverelim, yakıverelim.” Bunlara aklımız ermez. Bize lazım olan yalnız imandır.Bize lazım olan yalnız imandır. Bugün bir şey okudum da çok hoşuma gitti. İrade bahsini okuyordum.

Bugün bir şey okudum da çok hoşuma gitti. İrade bahsini okuyordum.
İrade bahsinde, “İrade ilk yoldur.” diyor.İrade bahsinde, “İrade ilk yoldur.” diyor. Bir insan bir şey yapacağı zaman evvelâ murad eder,Bir insan bir şey yapacağı zaman evvelâ murad eder, “Ben böyle iş yapacağım!” diye.“Ben böyle iş yapacağım!” diye. Yani iş yapmadan evvel, murad ettiği şeyi içinde bir tasarlar.Yani iş yapmadan evvel, murad ettiği şeyi içinde bir tasarlar. “Ben bir ev yapayım” diyerek bir ev yapmayı murad eder.

“Ben bir ev yapayım” diyerek bir ev yapmayı murad eder.
Bunu içinde evvela hazırlar. Ondan sonra işi yapmaya başlar. Bunu içinde evvela hazırlar. Ondan sonra işi yapmaya başlar. Yapıldıktan sonra irade etmemiştir.Yapıldıktan sonra irade etmemiştir. Yapmadan önce irade etmiş, murad etmiştir.Yapmadan önce irade etmiş, murad etmiştir. Muradına göre de hareket eder. Bu harekete murad diyorlar.Muradına göre de hareket eder. Bu harekete murad diyorlar. Bu iraden olmadıkça bir şey olmaz.Bu iraden olmadıkça bir şey olmaz. Bu iradeni, bu muradı ne tarafa çevirirsen o taraf hallolur.Bu iradeni, bu muradı ne tarafa çevirirsen o taraf hallolur. Bunu dünyaya çevirirsen dünyalığın olur.Bunu dünyaya çevirirsen dünyalığın olur. Ahiretine çevirirsen ahiretliğin olur.Ahiretine çevirirsen ahiretliğin olur. O irade bahsinde, Süleyman ile Ahmed adlı iki kişi hakkında bir hikâye gördüm.

O irade bahsinde, Süleyman ile Ahmed adlı iki kişi hakkında bir hikâye gördüm.
Bu iki kişi sözleşiyorlar.Bu iki kişi sözleşiyorlar. “—Senin sözünü kat’iyyen kırmayacağım. Bir dediğini iki etmeyeceğim,
“—Senin sözünü kat’iyyen kırmayacağım. Bir dediğini iki etmeyeceğim,
ne dersen pekiyi!” diyeceğim diyor.ne dersen pekiyi!” diyeceğim diyor. Bunun üzerine söz veriyolar birbirlerine
Bunun üzerine söz veriyolar birbirlerine
Bir gün hocası, Ahmed’e demiş ki:Bir gün hocası, Ahmed’e demiş ki: “—Fırını yak!”
“—Fırını yak!”
Yakmış fırını.
Yakmış fırını.
O da ders okuyormuş,O da ders okuyormuş, okutuyormuş yahu. Meşgulümüş.okutuyormuş yahu. Meşgulümüş. Meşgul olunca gelmiş Efendi Hazretleri.Meşgul olunca gelmiş Efendi Hazretleri. “—Efendi hazretleri, fırın yandı.” demiş.
“—Efendi hazretleri, fırın yandı.” demiş.
Pek anlamamış. Biraz durmuş
Pek anlamamış. Biraz durmuş
“—Efendim, yaktım fırını!” demiş, üç defa tekrar etmiş.
“—Efendim, yaktım fırını!” demiş, üç defa tekrar etmiş.
O adamcağız olan Süleyman Efendi'nin hoşuna gitmemiş
O adamcağız olan Süleyman Efendi'nin hoşuna gitmemiş
“—Yaktınsa, git gir içine!” demiş.
“—Yaktınsa, git gir içine!” demiş.
Madem yaktın, git gir içine. Güzel bir ders diyor.Madem yaktın, git gir içine. Güzel bir ders diyor. “Efendime söz verdim bir kere, sözünü kırmayacağım!” diye
“Efendime söz verdim bir kere, sözünü kırmayacağım!” diye
derhal açıyor fırının kapağını ve fırının içine giriyor.derhal açıyor fırının kapağını ve fırının içine giriyor. Bir müddet sonra hocası kendine geliyor.

Bir müddet sonra hocası kendine geliyor.
Demek ki bir gayb halindeymiş, o gayb halinden huzura gelmiş.Demek ki bir gayb halindeymiş, o gayb halinden huzura gelmiş. Ahmed’in fırına girdiği aklına gelmiş.Ahmed’in fırına girdiği aklına gelmiş. “—Aman koşun, Ahmed fırına girdi.
“—Aman koşun, Ahmed fırına girdi.
Bakın bir şey olmasın!” demiş.Bakın bir şey olmasın!” demiş. Bakıyorlar ki Ahmed’in kılına bile keder gelmemiş.Bakıyorlar ki Ahmed’in kılına bile keder gelmemiş. Bu sadakat…

Bu sadakat…
İradesindeki sadakat, verdiği sözdeki sadakat. Verdiği sözde sadık olduğundan dolayı,İradesindeki sadakat, verdiği sözdeki sadakat. Verdiği sözde sadık olduğundan dolayı, Allah-u Teàlâ onu himaye ediyor.Allah-u Teàlâ onu himaye ediyor. Allah-u Teàlâ'nın himayesi oldu muyduAllah-u Teàlâ'nın himayesi oldu muydu Onun için diyorlar ki bu gibi hikayede ne lüzum var?Onun için diyorlar ki bu gibi hikayede ne lüzum var? Evet bu gibi hikayeler demiş bazı insanlar.Evet bu gibi hikayeler demiş bazı insanlar. İnsanların imanına takviye eder diyerektenİnsanların imanına takviye eder diyerekten Kur'an'daki bir ayeti de okuyuveriyor.Kur'an'daki bir ayeti de okuyuveriyor. Cenab-ı Hak da Kur'an'da böyle hikayeleri bize

Cenab-ı Hak da Kur'an'da böyle hikayeleri bize
eski geçen insanların halini bize naklediyor,eski geçen insanların halini bize naklediyor, ki onlardan ibret alalım, takviye edelim kendimizi…ki onlardan ibret alalım, takviye edelim kendimizi… Peygamberimize de öyle, bize de öyle tabi.Peygamberimize de öyle, bize de öyle tabi. Bu gibi vakalar insanlar üzerinde geniş tesir yapar.Bu gibi vakalar insanlar üzerinde geniş tesir yapar. Onun için insan sadık olursa,Onun için insan sadık olursa, onun hâmîsi Allah’tır.onun hâmîsi Allah’tır. Onun için, Hak Sübhànehû ve Teàlâ, estaizu bi’llâh:

Onun için, Hak Sübhànehû ve Teàlâ, estaizu bi’llâh:
(...ve kûnû mea’s-sàdikîn)

(...ve kûnû mea’s-sàdikîn)
“Ey iman edenler, Allah’tan korkun ve sàdıklarla beraber olun!”
“Ey iman edenler, Allah’tan korkun ve sàdıklarla beraber olun!”
Neden? Sàdıkın hali sana da geçecek, sen de sàdık olacaksın.

Neden? Sàdıkın hali sana da geçecek, sen de sàdık olacaksın.
Sen sàdıklarla düşer kalkarsan, sadakat sana da geçer,Sen sàdıklarla düşer kalkarsan, sadakat sana da geçer, sen de sàdık olursun.sen de sàdık olursun. Fâsıklarla düşüp kalkarsan, fısk sana da geçer her ne kadar iyi de olsan.Fâsıklarla düşüp kalkarsan, fısk sana da geçer her ne kadar iyi de olsan. Buna dikkat edin!Buna dikkat edin! Sen ne kadar iyi de olursan ol,

Sen ne kadar iyi de olursan ol,
düşüp kalktığın insanlar fâsık ve fâcirler ise,düşüp kalktığın insanlar fâsık ve fâcirler ise, senin iyiliğini bir gün muhakkak yenecekler,senin iyiliğini bir gün muhakkak yenecekler, sen de onların arasına karışacaksın.sen de onların arasına karışacaksın. Onun için, sen arkadaşlarını seçerken fâsık kimselerden seçme!Onun için, sen arkadaşlarını seçerken fâsık kimselerden seçme! İyi kimseleri bul, onlarla düş kalk ki,İyi kimseleri bul, onlarla düş kalk ki, o iyi haller de sana geçsin.o iyi haller de sana geçsin. İnsanın kötü hali Hacer-ül Esved gibi bir taşa tesir ederse,İnsanın kötü hali Hacer-ül Esved gibi bir taşa tesir ederse, insan gibi bir mahluka nasıl tesir etmesin!insan gibi bir mahluka nasıl tesir etmesin! İnsan, daima iyi insanlarla düşüp kalkmayı kendine vecibe edinmelidir.İnsan, daima iyi insanlarla düşüp kalkmayı kendine vecibe edinmelidir. Benim bir arkadaşım vardı da çocukları yeni yetişiyordu.

Benim bir arkadaşım vardı da çocukları yeni yetişiyordu.
“—Ben çocuklarımı takip ediyorum.
“—Ben çocuklarımı takip ediyorum.
Bakıyorum ki hep iyi insanları seçiyorlar.Bakıyorum ki hep iyi insanları seçiyorlar. İyi insanlarla düşüp kalkıyorlar.İyi insanlarla düşüp kalkıyorlar. Onun için korkum yok çocuklarımdan.” diyordu. Çocuklarımdan korkum yok çünkü iyi kimselerle düşüp kalkıyor.Onun için korkum yok çocuklarımdan.” diyordu.
Çocuklarımdan korkum yok çünkü iyi kimselerle düşüp kalkıyor.
Ne kadar iyi evlat olursa olsun.Ne kadar iyi evlat olursa olsun. Şimdi o adam bağırıyor Silvan’dan mı nerden:

Şimdi o adam bağırıyor Silvan’dan mı nerden:
“—Oğlum ben sizi yetiştirdim. Adam olun, memlekete faydalı olun diye dişimden tırnağımdan artırarak sizi okuttum.
“—Oğlum ben sizi yetiştirdim. Adam olun, memlekete faydalı olun diye dişimden tırnağımdan artırarak sizi okuttum.
Şimdi siz ne oldunuz böyle?” diyor.Şimdi siz ne oldunuz böyle?” diyor. Ne olacak, düşüp kalktığı insanlar neyse o olacak.
Ne olacak, düşüp kalktığı insanlar neyse o olacak.
O yüzden çoluğunun çocuğunun üzerinde insan çok titizlikle durmalı.

O yüzden çoluğunun çocuğunun üzerinde insan çok titizlikle durmalı.
Her gün takip etmeli.Her gün takip etmeli. Çünkü her gün senin ekmeğini yiyor o.Çünkü her gün senin ekmeğini yiyor o. Her gün onu takip edeceksin,Her gün onu takip edeceksin, kötü yere gidiyorsa gitmemesi için elinden gelen ne varsa yapacaksın.kötü yere gidiyorsa gitmemesi için elinden gelen ne varsa yapacaksın. Yapamadığın gün çocuk senden gitmiştir vesselâm.Yapamadığın gün çocuk senden gitmiştir vesselâm. İnsan acımaz mı? Bir çocuk ne kadar zorlukla meydana geliyor.

İnsan acımaz mı? Bir çocuk ne kadar zorlukla meydana geliyor.
Kolaylıkla mı geliyor?Kolaylıkla mı geliyor? RE. 202/7 El-hiddetü lâ tekûnu illâ fi sàlihî ümmetî,

RE. 202/7 El-hiddetü lâ tekûnu illâ fi sàlihî ümmetî,
ve ebrârihâ, ve etkıyâihâ, sümme tefîu.ve ebrârihâ, ve etkıyâihâ, sümme tefîu. Salâbet-i diniyye

Salâbet-i diniyye
ancak ve ancak;ancak ve ancak; (lâ tekûnu illâ fi sàlihî ümmetî)

(lâ tekûnu illâ fi sàlihî ümmetî)
Beni ümmetimin sâlihlerinde bulun.Beni ümmetimin sâlihlerinde bulun. Salâbet-i diniyyeSalâbet-i diniyye ümmetimin sâlih kullarındaümmetimin sâlih kullarında ve etkıyâihâ olan kullarındave etkıyâihâ olan kullarında ve ebrârihâ.ve ebrârihâ. Hep bir manaya gelir.Hep bir manaya gelir. İyi insanlardan Salâbet-i diniyyeİyi insanlardan Salâbet-i diniyye Salâbet-i diniyyesi olmazsa

Salâbet-i diniyyesi olmazsa
hangi tarafa gidersehangi tarafa giderse onun tefini çalar,onun tefini çalar, onun düdüğünü öttürür,onun düdüğünü öttürür, onun kölesi olur.onun kölesi olur. Ancak salâbet-i diniyyesi olanlar böyle her kılığa girmezler.Ancak salâbet-i diniyyesi olanlar böyle her kılığa girmezler. RE. 202/8 El-hiddetü ta’terî hıyâre ümmetî.

RE. 202/8 El-hiddetü ta’terî hıyâre ümmetî.
“Salâbet-i diniyye, dînî mevzularda titizlik ancak ümmetimin hayırlılarına nasib olur.” buyrulmuş.

“Salâbet-i diniyye, dînî mevzularda titizlik ancak ümmetimin hayırlılarına nasib olur.” buyrulmuş.
(El-hadesü hadesân)

(El-hadesü hadesân)
Abdesti bozan şeylerAbdesti bozan şeyler ...hadesân)

...hadesân)
“Abdesti bozan hades ikidir: Birisi“Abdesti bozan hades ikidir: Birisi (Hadesü’l- lisâni)

(Hadesü’l- lisâni)
Bir dil ile abdest bozulur,Bir dil ile abdest bozulur, (ve hadesü’l-ferci)

(ve hadesü’l-ferci)
Bir de işte avret yerlerinden çıkan şeylerle abdest bozulur.Bir de işte avret yerlerinden çıkan şeylerle abdest bozulur. (Veleysâ sevâün)

(Veleysâ sevâün)
Ama bu ikisinin abdest bozukluğu bir değildir.Ama bu ikisinin abdest bozukluğu bir değildir. Birisi ağızdan abdest bozuluyor,Birisi ağızdan abdest bozuluyor, birisi de avret yerlerinden, edep yerlerinden bzoluyor. birisi de avret yerlerinden, edep yerlerinden bzoluyor. (Ve hadesü’l-lisâni...

(Ve hadesü’l-lisâni...
Dil ile abdestin bozulması,Dil ile abdestin bozulması, ..eşeddü....eşeddü.. daha şiddetlidir, daha tehlikelidir, daha korkunçtur.daha şiddetlidir, daha tehlikelidir, daha korkunçtur. ..min hadesü’l-ferci)..min hadesü’l-ferci) Avretin abdesti bozuşundanAvretin abdesti bozuşundan dilin abdesti bozuşu daha şiddetli.dilin abdesti bozuşu daha şiddetli. (Ve fihime’l-vüdùu)

(Ve fihime’l-vüdùu)
Bu ikisinden dolayı daBu ikisinden dolayı da abdest almak lazımdır.abdest almak lazımdır. Bu hadis-i şerifi İbni Abbas'tan rivayet etmiş.Bu hadis-i şerifi İbni Abbas'tan rivayet etmiş. Bu hadis mucibince bazı şikâyetler vaki olmuş

Bu hadis mucibince bazı şikâyetler vaki olmuş
Efendimiz SAS Hazretleri’ne ki,Efendimiz SAS Hazretleri’ne ki, bundan dolayı dil ile abdestin bozulmasını terk etmişler;bundan dolayı dil ile abdestin bozulmasını terk etmişler; yalnız avret yerlerinden çıkanların abdest bozduğuna hüküm vermişler. yalnız avret yerlerinden çıkanların abdest bozduğuna hüküm vermişler. Şimdi bu dil ile abdesti bozan şeyler nedir:

Şimdi bu dil ile abdesti bozan şeyler nedir:
İftira, yalan, gıybet…İftira, yalan, gıybet… Bu her ne kadar nesh olunmuş ise de hükmen yine bakidir.Bu her ne kadar nesh olunmuş ise de hükmen yine bakidir. Ki yalan, iftira, gıybet insanlar için çok büyük bir tehlikedir.Ki yalan, iftira, gıybet insanlar için çok büyük bir tehlikedir. Onun için hadis-i şerifte buyrulmuş ki:Onun için hadis-i şerifte buyrulmuş ki: (El-gıybetü eşeddün mine’z-zinâ)

(El-gıybetü eşeddün mine’z-zinâ)
“Gıybet, zinadan daha kötüdür.”“Gıybet, zinadan daha kötüdür.” Niçin? Gıybetin günahı müteaddidir,

Niçin? Gıybetin günahı müteaddidir,
boyuna herkese yayılır.boyuna herkese yayılır. Zinanın günahı sana aittir.Zinanın günahı sana aittir. Fakat gıybet yapmak suretiyle o kimsenin şanını, şerefini, şöhretiniFakat gıybet yapmak suretiyle o kimsenin şanını, şerefini, şöhretini —artık neleri hakkında söylüyorsan— onu memleket hattında,—artık neleri hakkında söylüyorsan— onu memleket hattında, bütün insanlar hattında rüsvay ediyorsun.bütün insanlar hattında rüsvay ediyorsun. Bu rüsvay edilmişliğe, onun şerefini düşürüp alçaltmaya Peygamber razı olmaz.Bu rüsvay edilmişliğe, onun şerefini düşürüp alçaltmaya Peygamber razı olmaz. Gıybet yapmayın siz de kimseye.Gıybet yapmayın siz de kimseye. Çünkü sen onu kötülerken, acaba sen ondan iyi misin?Çünkü sen onu kötülerken, acaba sen ondan iyi misin? Sen kendini bir teraziye koysan da tartsan, acaba ne kadar kabahatlisin?Sen kendini bir teraziye koysan da tartsan, acaba ne kadar kabahatlisin? Kendi kabahatlerini görmüyorsun daKendi kabahatlerini görmüyorsun da karşındaki o adamı bir kabahatinden dolayı insanlara teşhir ediyorsun.karşındaki o adamı bir kabahatinden dolayı insanlara teşhir ediyorsun. Gıybet demek,Gıybet demek, “—Filan şöyle fenadır, şöyle kötüdür.” diye küfrüne kadar gidenler de var, maazallah.
“—Filan şöyle fenadır, şöyle kötüdür.” diye küfrüne kadar gidenler de var, maazallah.
“—O günahkâr öldü gitti, bırakın onu!” diyenler de var.
“—O günahkâr öldü gitti, bırakın onu!” diyenler de var.
Halbuki bir müslümanın küfrüne hükmetmek kadar tehlikeli, korkunç bir şey yok.
Halbuki bir müslümanın küfrüne hükmetmek kadar tehlikeli, korkunç bir şey yok.
Nasıl olur? İmam-ı Azam ne demiş? Bizim dinimizde insan öyle her şeyle gâvur olmaz.Nasıl olur? İmam-ı Azam ne demiş? Bizim dinimizde insan öyle her şeyle gâvur olmaz. Gâvurluk kolay bir şey değil.Gâvurluk kolay bir şey değil. RE. 202/10 El-harbu hud’atün.

RE. 202/10 El-harbu hud’atün.
Bu bir hud’adır. Binaen aleyh harp hud’adır, hiledir ama bunu insanlar her yerde tatbike kalkmamalıdır. Yerine göre tatbik olur.

Bu bir hud’adır. Binaen aleyh harp hud’adır, hiledir ama bunu insanlar her yerde tatbike kalkmamalıdır. Yerine göre tatbik olur.
Burada mesela hud'a yasak.Burada mesela hud'a yasak. Hile yasak.Hile yasak. Yalan yasak. Fakat muharebede caiz.Yalan yasak. Fakat muharebede caiz. Düşmanı aldatmak yani.Düşmanı aldatmak yani. Bunun için bizim eskiBunun için bizim eski büyüklerimiz ve daha eskibüyüklerimiz ve daha eski devirlerdeki peygamberimize kadar gidecekleridevirlerdeki peygamberimize kadar gidecekleri istikameti tayin etmezlerdi.istikameti tayin etmezlerdi. Gideceği istikameti kimse söylemiyor.Gideceği istikameti kimse söylemiyor. Ters istikamete gidiyor.Ters istikamete gidiyor. Ki düşman aldansın.Ki düşman aldansın. Bize gelmiyor. Bu başka tarafa gidiyor diyerekten.Bize gelmiyor. Bu başka tarafa gidiyor diyerekten. Geriden dönüyor dolaşıpGeriden dönüyor dolaşıp tepesini çöküyor düşmanın. Bu bir hud'adır.tepesini çöküyor düşmanın. Bu bir hud'adır. Binaen aleyh harp hud'a olduğu gibi bu hud'ayıBinaen aleyh harp hud'a olduğu gibi bu hud'ayı yalnız insanlar bunu her yerde tatbike kalkmamalıdır.yalnız insanlar bunu her yerde tatbike kalkmamalıdır. Yerine göre tatbik olur.Yerine göre tatbik olur. Bunun için üç yerde yalana, yalanı

Bunun için üç yerde yalana, yalanı
deneyeceğiz bundan. Üç yerde buna ruhsat verilmiştir kideneyeceğiz bundan. Üç yerde buna ruhsat verilmiştir ki mesela çocukları ıslah için,mesela çocukları ıslah için, hanımların arasındaki efendim geçimi tesis için bir dehanımların arasındaki efendim geçimi tesis için bir de bu harp yerlerinde bir iki kişi kavga etmişler birbirleriyle. Darılmışlar.bu harp yerlerinde bir iki kişi kavga etmişler birbirleriyle. Darılmışlar. Bu dargınları barıştırmak içinBu dargınları barıştırmak için arada bazı böyle kaçamak sözlerin yapılmasına müsaade edilmiştir amaarada bazı böyle kaçamak sözlerin yapılmasına müsaade edilmiştir ama bundan istifade edip “Mütemadiyen yalan söyleyeyim!” demek değildir.bundan istifade edip “Mütemadiyen yalan söyleyeyim!” demek değildir. RE. 202/11 El-hurâkatü bereketün, ve’t-tennûru bereketün, ve’l-bi’rü bereketün,

RE. 202/11 El-hurâkatü bereketün, ve’t-tennûru bereketün, ve’l-bi’rü bereketün,
fea’didûhünne fi büyûtiküm.fea’didûhünne fi büyûtiküm. Hurakah, bizim tandır dediğimiz fırın.

Hurakah, bizim tandır dediğimiz fırın.
Bunların evde bulunması,Bunların evde bulunması, bir yer denilen kuyu. Kuyunun evde bulunması.bir yer denilen kuyu. Kuyunun evde bulunması. Hurakah; çakmak taşı demek.

Hurakah; çakmak taşı demek.
Çakmak taşının evde bulunması.Çakmak taşının evde bulunması. O zaman kibrit yok malum. Hani bu gibi şeylerle idare olunuyormuş.O zaman kibrit yok malum. Hani bu gibi şeylerle idare olunuyormuş. Onun için, çakmak taşının evde bulunması, fırının evde bulunmasıOnun için, çakmak taşının evde bulunması, fırının evde bulunması ve kuyunun evde bulunmasını bereket addetmişler.ve kuyunun evde bulunmasını bereket addetmişler. “Bunları evlerinize hazırlayın!” demişler. Bugün de öyledir yine.
“Bunları evlerinize hazırlayın!” demişler. Bugün de öyledir yine.
Bugün de öyledir yine.Bugün de öyledir yine. Bugün kibrit çok, çeşitli yakar maddeler var,

Bugün kibrit çok, çeşitli yakar maddeler var,
ama yine çakmak taşı kolayca yakıveriyor o gaz ocaklarını.ama yine çakmak taşı kolayca yakıveriyor o gaz ocaklarını. Kibriti alıp uğraşana kadar, çakıverdi mi derhal yanıyor.Kibriti alıp uğraşana kadar, çakıverdi mi derhal yanıyor. Fırın. O da lazım. Bugün gaz fırınları yapılmış.

Fırın. O da lazım. Bugün gaz fırınları yapılmış.
Gaz fırınları var evlerde. Börek yapacaksın, tatlı bir şey yapacaksın,Gaz fırınları var evlerde. Börek yapacaksın, tatlı bir şey yapacaksın, bunları fırına taşımaktansa, âleme gösterip getirip götürmektense,bunları fırına taşımaktansa, âleme gösterip getirip götürmektense, evinde pişirirsin, kendin bilirsin ne yaptığını; oluverir.evinde pişirirsin, kendin bilirsin ne yaptığını; oluverir. Kuyu. Kuyu da lazım her evde. Ya sular kesiliverirse?

Kuyu. Kuyu da lazım her evde. Ya sular kesiliverirse?
Terkoslarımız var evde.Terkoslarımız var evde. İyi ama diyelim ki Terkos gölüne bir zehir atıldı şu an.İyi ama diyelim ki Terkos gölüne bir zehir atıldı şu an. Yahut borular patlayıverir, birkaç gün sular gelmeyebilir evlere…Yahut borular patlayıverir, birkaç gün sular gelmeyebilir evlere… E sular gelmeyince susuz da olmaz.

E sular gelmeyince susuz da olmaz.
Ama kuyun olursa oh! Hele tatlı kuyu oldu mu, çok güzel.Ama kuyun olursa oh! Hele tatlı kuyu oldu mu, çok güzel. İçilebilir de kullanılabilir de. Onun için bunları evlerinizde bulundurun!İçilebilir de kullanılabilir de. Onun için bunları evlerinizde bulundurun! Eskiden İstanbul evlerinde hep var imiş.

Eskiden İstanbul evlerinde hep var imiş.
Bazen de sarnıç diyorlar,Bazen de sarnıç diyorlar, damlardan akan yağmur sularını evlerin altlarındaki depolarda toplarlar,damlardan akan yağmur sularını evlerin altlarındaki depolarda toplarlar, bir senelik su ihtiyacını oradan temin ederlermiş.bir senelik su ihtiyacını oradan temin ederlermiş. Şimdi bunların hiçbirisi kalmadı,

Şimdi bunların hiçbirisi kalmadı,
Terkos suyu geliyor diye evde şarıl şarıl sular akıtıyoruz.Terkos suyu geliyor diye evde şarıl şarıl sular akıtıyoruz. Ama Allah göstermesin yine zorluğunu…Ama Allah göstermesin yine zorluğunu… Bak bugün mesela o Bingöl denilen yerde deprem olmuş,Bak bugün mesela o Bingöl denilen yerde deprem olmuş, Allah esirgeye, Allah yardımcıları olsun, Allah sabırlar versin onlara…Allah esirgeye, Allah yardımcıları olsun, Allah sabırlar versin onlara… Birçok kimseler vefat etmekle beraber, suları da kesilmiş.Birçok kimseler vefat etmekle beraber, suları da kesilmiş. Tankerlerle su taşıyorlar şimdi orada…Tankerlerle su taşıyorlar şimdi orada… Zaten zaruret içerisinde olan bir halk, bir de su sıkıntısı çekiyor.Zaten zaruret içerisinde olan bir halk, bir de su sıkıntısı çekiyor. Onun için bu kuyular daima iyidir.Onun için bu kuyular daima iyidir. RE. 202/12 El-harîrü siyâbü men lâ halâka leh.

RE. 202/12 El-harîrü siyâbü men lâ halâka leh.
Şimdi bu da güzel bir şey.

Şimdi bu da güzel bir şey.
Harîr; ipek. Şimdi bugünün gençleri ipekli elbise giymeye pek meraklı.

Harîr; ipek. Şimdi bugünün gençleri ipekli elbise giymeye pek meraklı.
İpekli esvap giyenlerin ahirette cennet esvaplarından nasibi olmayacak.İpekli esvap giyenlerin ahirette cennet esvaplarından nasibi olmayacak. Şimdi ipek olsun, altın olsun bunlar üzerinde Efendimiz SAS titizlikle durmuş,Şimdi ipek olsun, altın olsun bunlar üzerinde Efendimiz SAS titizlikle durmuş, “Erkeklere haramdır.” demiş.
“Erkeklere haramdır.” demiş.
Niçin? Altın, ortalığın maişetinde işe yarar bir şeydir.

Niçin? Altın, ortalığın maişetinde işe yarar bir şeydir.
Bunu herkes böyle parmağına, boynuna, şurasına burasına taktıkça,Bunu herkes böyle parmağına, boynuna, şurasına burasına taktıkça, altın bol değil o kadar, ortadaki ticaret metaı azalır.altın bol değil o kadar, ortadaki ticaret metaı azalır. İpek elbisede de saltanat var.

İpek elbisede de saltanat var.
Saltanatı istememiş Peygamber SAS Efendimiz:Saltanatı istememiş Peygamber SAS Efendimiz: “—Mümin’e böyle saltanatlı gezmek yakışmaz!” demiş.
“—Mümin’e böyle saltanatlı gezmek yakışmaz!” demiş.
Binaen aleyh ipekli esvap giyenlerin ahirette nasibi yoktur.

Binaen aleyh ipekli esvap giyenlerin ahirette nasibi yoktur.
Bir hadis-i şerifte var.Bir hadis-i şerifte var. (Taise abdü’d-dînâri ve abdü’d-dirhemi)

(Taise abdü’d-dînâri ve abdü’d-dirhemi)
Bu sıdk meselesinde İmam-ı Gazali çok incelemiş.Bu sıdk meselesinde İmam-ı Gazali çok incelemiş. O kadar incelemiş kiO kadar incelemiş ki yani insan korkar dereceye gelir.yani insan korkar dereceye gelir. “—Adamın adı Abdullah ise, adı Abdullah olan insan,
“—Adamın adı Abdullah ise, adı Abdullah olan insan,
hakikaten Allah’a ibadet eden değilse, ismiyle yalancıdır bir kere.” diyor.hakikaten Allah’a ibadet eden değilse, ismiyle yalancıdır bir kere.” diyor. “Senin adın Abdullah idi, hani ibadetin?” dendiği vakit,
“Senin adın Abdullah idi, hani ibadetin?” dendiği vakit,
“Nerede ibadetindeki sadakatin?” dendiği vakit,“Nerede ibadetindeki sadakatin?” dendiği vakit, adam saşıracak tabiatiyle.adam saşıracak tabiatiyle. (İyyâke na’büdü)

(İyyâke na’büdü)
Namaz kılan kimse, namaza durduğu vakit,Namaz kılan kimse, namaza durduğu vakit, dediği vakitte “Ben sana ibadet ediyorum yâ Rabbi!” diyor.dediği vakitte “Ben sana ibadet ediyorum yâ Rabbi!” diyor. Ona ibadet ediyorsun da aklın fikrin çarşıda pazarda, şurada burada dolaşıyor.Ona ibadet ediyorsun da aklın fikrin çarşıda pazarda, şurada burada dolaşıyor. Bu ifade ettiğini harekatın göstermiyor ki senin!Bu ifade ettiğini harekatın göstermiyor ki senin! Allah-u Teàlâ içi de bilir, dışı da bilir.

Allah-u Teàlâ içi de bilir, dışı da bilir.
İçin başka dışın başka olarak (İyyâke na’büdü) diyorsun.İçin başka dışın başka olarak (İyyâke na’büdü) diyorsun. Dilin diyor ama harekâtın bunu inkâr ediyor.Dilin diyor ama harekâtın bunu inkâr ediyor. Çok zor.Çok zor. Bunun altında Peygamber SAS Efendimiz buyurmuşlar ki:

Bunun altında Peygamber SAS Efendimiz buyurmuşlar ki:
(Taise abdü’d-dînâri ve abdü’d-dirhemi) Dinar malum para(Taise abdü’d-dînâri ve abdü’d-dirhemi)
Dinar malum para
Arabistan'da kullanılan bir para.Arabistan'da kullanılan bir para. Dinar denilen bu paraya sapanlar.Dinar denilen bu paraya sapanlar. Dinarın kulu yani.Dinarın kulu yani. Paranın kulu.Paranın kulu. Helak olsun diyor. Helak olsun.Helak olsun diyor. Helak olsun. Kim diyor?Kim diyor? İki Cihan Serveri…İki Cihan Serveri… Neden diyoruz? Allah'a tapılacak yerde Allah'a bırakmış parayı tutuyor adam.

Neden diyoruz? Allah'a tapılacak yerde Allah'a bırakmış parayı tutuyor adam.
Nasıl demesin! Sen bu dünyaya bu paraya tapmak için gelmedin ki…Nasıl demesin! Sen bu dünyaya bu paraya tapmak için gelmedin ki… Senin vazifen bu dünyada,Senin vazifen bu dünyada, bu mülkün sahibini tanıyıp ona ibadet etmek.bu mülkün sahibini tanıyıp ona ibadet etmek. Sen onu tanıyıp ibadet etmektense, üç günlük fani dünyadaSen onu tanıyıp ibadet etmektense, üç günlük fani dünyada bütün ömrünü paralara harcıyorsun.bütün ömrünü paralara harcıyorsun. Paraların uğruna.Paraların uğruna. Bunun altına kadife ve ipek de giriyor.

Bunun altına kadife ve ipek de giriyor.
Böyle ipeklilere tapanlar, kadife kumaşlara tapınanlar da bunların arasındadır.Böyle ipeklilere tapanlar, kadife kumaşlara tapınanlar da bunların arasındadır. Niçin? Hayat-ı dünyayı böyle şan ile şöhret ile

Niçin? Hayat-ı dünyayı böyle şan ile şöhret ile
zevk-ü sefa ile geçirmek, ahireti unutmanın bir sebebi oluyor.zevk-ü sefa ile geçirmek, ahireti unutmanın bir sebebi oluyor. Onun için, bunlara ümmetim itibar etmesin de Allah’a itibar etsin diye.Onun için, bunlara ümmetim itibar etmesin de Allah’a itibar etsin diye. Hakikaten yapılacak itibar Allah'adır.Hakikaten yapılacak itibar Allah'adır. Binaen aleyh, kul neye bağlandıysa onun kuludur.Binaen aleyh, kul neye bağlandıysa onun kuludur. Burada onu diyor: kul neye bağlandıysa onun kuludur.Burada onu diyor: kul neye bağlandıysa onun kuludur. Paraya bağlandıysa paranın kuludur.Paraya bağlandıysa paranın kuludur. İşine bağlandıysa işinin kuludur.İşine bağlandıysa işinin kuludur. Sanatına, neyine bağlandıysa onun kuludur.Sanatına, neyine bağlandıysa onun kuludur. Allah’a bağlandıysa Allah’ın kuludur. Allah’a bağlandıysa Allah’ın kuludur. Onun için, Allah hepimizi affetsin de tabii dünyada hayatımızı

Onun için, Allah hepimizi affetsin de tabii dünyada hayatımızı
çeşitli şeylerle hayatımızı muhafaza etmek için kazanç lazım.çeşitli şeylerle hayatımızı muhafaza etmek için kazanç lazım. Bu kazancın temini içinde tabi çeşitli yollara herkes girecek.Bu kazancın temini içinde tabi çeşitli yollara herkes girecek. Fakat bu yollara bağlanmak şartıyla değil deFakat bu yollara bağlanmak şartıyla değil de buradan Ya Rabbi benim rızkımı ver.buradan Ya Rabbi benim rızkımı ver. Ben bu rızkı vesile olsun diye bu işe başladım.Ben bu rızkı vesile olsun diye bu işe başladım. Buradan rızkımı alayım da sana kulluk edeyim. Takatim gelsin.Buradan rızkımı alayım da sana kulluk edeyim. Takatim gelsin. Kuvvetleneyim. Kışın üşümeyeyim diye esvaplar alayım,Kuvvetleneyim. Kışın üşümeyeyim diye esvaplar alayım, sıcak evlerde oturayım da sana taat edeyim!’ diyesıcak evlerde oturayım da sana taat edeyim!’ diye ben bu işe teşebbüs ettim. Yoksa gayem bu değil.ben bu işe teşebbüs ettim. Yoksa gayem bu değil. Gayem yine sensin yâ Rabbi!” diyebilmeli.Gayem yine sensin yâ Rabbi!” diyebilmeli. Yalnız bunlar kazanca vesile işte. Herkesin ticareti, sanatı.

Yalnız bunlar kazanca vesile işte. Herkesin ticareti, sanatı.
O ezan “Allahu ekber” dedi mi,

O ezan “Allahu ekber” dedi mi,
Şimdi nereden belli olacak senin o işinin Hak için olup olmadığı?Şimdi nereden belli olacak senin o işinin Hak için olup olmadığı? “Allahu ekber” nidasını duymadan evvel,“Allahu ekber” nidasını duymadan evvel, kapının önüne sandalyeni koyup da abdestini alıp camiye gidebiliyor musun?kapının önüne sandalyeni koyup da abdestini alıp camiye gidebiliyor musun? Demek ki senin niyetinde halislik var, doğrusun,Demek ki senin niyetinde halislik var, doğrusun, ispat ediyorsun doğruluğunu…ispat ediyorsun doğruluğunu… Yok! Ezan okunuyor da umuruna gelmiyorsa; sabah gidiyor, öğlen gidiyor,Yok! Ezan okunuyor da umuruna gelmiyorsa; sabah gidiyor, öğlen gidiyor, ikindi gidiyor, akşam gidiyor, yatsı da gidiyor…ikindi gidiyor, akşam gidiyor, yatsı da gidiyor… Eh sen hâlâ dükkândan geleceksin de, çoluk çocuk da bekler;Eh sen hâlâ dükkândan geleceksin de, çoluk çocuk da bekler; “—Ekmek yiyeceğiz!” diyerekten.
“—Ekmek yiyeceğiz!” diyerekten.
Şimdi bakınız yarın ki derse

Şimdi bakınız yarın ki derse
bu çoluk çocuğuna karşı böylebu çoluk çocuğuna karşı böyle şey davrandığın aleyhinde ne kadar acı sözler var.şey davrandığın aleyhinde ne kadar acı sözler var. RE. 202/12 El-harîrü siyâbü men lâ halâka leh.

RE. 202/12 El-harîrü siyâbü men lâ halâka leh.
Ahirette erkekler bundan istifade edemeyecekler.

Ahirette erkekler bundan istifade edemeyecekler.
Kadınlara burada ruhsat verildiyse deKadınlara burada ruhsat verildiyse de bu ruhsat bunu mutlaka yapınız demek değildir.bu ruhsat bunu mutlaka yapınız demek değildir. Onlar da buna itibar etmezlerseOnlar da buna itibar etmezlerse dereceleri ona nispetle yükselir.dereceleri ona nispetle yükselir. RE. 202/13 El-hasebü’l-mâlü, ve’l-keremü’t-takvâ.

RE. 202/13 El-hasebü’l-mâlü, ve’l-keremü’t-takvâ.
Haseb; bir insanın kıymetini artıran, yükselten şey.

Haseb; bir insanın kıymetini artıran, yükselten şey.
Bu yükselten şey ne ise, o senin hasebindir.Bu yükselten şey ne ise, o senin hasebindir. Nedir o yükselten şey? Malı çok oldu muydu insanın,Nedir o yükselten şey? Malı çok oldu muydu insanın, parası çok oldu muydu, herkesin yanında kadr ü kıymeti yüksek olur.parası çok oldu muydu, herkesin yanında kadr ü kıymeti yüksek olur. Herkes ona hürmet gösterir. Selâm verir, ta’zim eder.Herkes ona hürmet gösterir. Selâm verir, ta’zim eder. Sebebi malıdır. O mal kendisine bir haseb olmuş oluyor.Sebebi malıdır. O mal kendisine bir haseb olmuş oluyor. Kerem ise takvadır.Kerem ise takvadır. O da senin büyüklüğünü ifade eden şeydir.O da senin büyüklüğünü ifade eden şeydir. RE. 202/16 El-hasenü ve’l-hüseynü seyyidâ şebâbi ehli’l- cenneti,men ehabbehümâ fekad ehabbenî, vemen ebgadahümâ fekad ebğadanî...

RE. 202/16 El-hasenü ve’l-hüseynü seyyidâ şebâbi ehli’l- cenneti,men ehabbehümâ fekad ehabbenî, vemen ebgadahümâ fekad ebğadanî...
Hazreti Hasan Efendimiz'in methiyesi hakkındadır.

Hazreti Hasan Efendimiz'in methiyesi hakkındadır.
En son hadiste En son hadiste RE. 202/17 (El-hasedü ye’külü’l-hasenâti, kemâ te’külü’n- naru’l-hatabe;

RE. 202/17 (El-hasedü ye’külü’l-hasenâti, kemâ te’külü’n- naru’l-hatabe;
Şimdi huylar yetmişer tane; 70 küsur iyi huy var,

Şimdi huylar yetmişer tane; 70 küsur iyi huy var,
70 küsur da kötü huy var. Hased, kötü huylardan birisidir.70 küsur da kötü huy var. Hased, kötü huylardan birisidir. Bu sadıklarla beraber olmanın faydasından birisidir ki,Bu sadıklarla beraber olmanın faydasından birisidir ki, insan kötü huylarını birer birer birer bakarsın terk eder.insan kötü huylarını birer birer birer bakarsın terk eder. O sadıklarla olan ünsiyeti dolayısıyla.O sadıklarla olan ünsiyeti dolayısıyla. Mesela bir insan gelmiş Efendimiz SAS’e.

Mesela bir insan gelmiş Efendimiz SAS’e.
Birçok fenalıklara alışmış, her türlü kötülüğü işliyor.Birçok fenalıklara alışmış, her türlü kötülüğü işliyor. “—Ben müslüman olacağım ama ben de hırsızlık var, sarhoşluk var,
“—Ben müslüman olacağım ama ben de hırsızlık var, sarhoşluk var,
zina var, yalancılık var, şu da var bu da var, da var, hepsi var.zina var, yalancılık var, şu da var bu da var, da var, hepsi var. Ben müslüman olmak istiyorum ama bunların hepsini de birden terk et dersen,Ben müslüman olmak istiyorum ama bunların hepsini de birden terk et dersen, bunu da yapamam!” demiş.bunu da yapamam!” demiş. “—Eh! Öyleyse sen yalanı bırak! Doğruluktan ayrılma...
“—Eh! Öyleyse sen yalanı bırak! Doğruluktan ayrılma...
Razı mısın?” demişler.Razı mısın?” demişler. “—Razıyım!” demiş. “Lâ ilâhe illa’llah, Muhammedün rasûlü’llah”
“—Razıyım!” demiş. “Lâ ilâhe illa’llah, Muhammedün rasûlü’llah”
demiş ve müslüman olmuş.demiş ve müslüman olmuş. Şimdi akşam olmuş, içki içmeye gidecek.

Şimdi akşam olmuş, içki içmeye gidecek.
“—Yakalanırsam dövecekler. Yalan da söyleyemeyeceğim,
“—Yakalanırsam dövecekler. Yalan da söyleyemeyeceğim,
söz verdim doğru söyleyeceğime dair.söz verdim doğru söyleyeceğime dair. İçmeyeyim bari.” demiş.İçmeyeyim bari.” demiş. Hırsızlığa gidecek olmuş;

Hırsızlığa gidecek olmuş;
“—E yakalanırsam elimi kesecekler. Yalan söylesem olmaz,
“—E yakalanırsam elimi kesecekler. Yalan söylesem olmaz,
söz verdim söylememek için.” demiş, onu da bırakmış.söz verdim söylememek için.” demiş, onu da bırakmış. Derken kötülükleri birer birer bırakabilmiş.

Derken kötülükleri birer birer bırakabilmiş.
Ne sayesinde?Ne sayesinde? Peygamber SAS’ın sohbetine dahil oluşu sebebiyle.Peygamber SAS’ın sohbetine dahil oluşu sebebiyle. Bir söz verdi ve onun sohbetine girdi.Bir söz verdi ve onun sohbetine girdi. Binaen aleyh iyi insanların sohbetine giren insanlar,Binaen aleyh iyi insanların sohbetine giren insanlar, netice itibariyle böyle iyi insanlar olurlar.netice itibariyle böyle iyi insanlar olurlar. Onun için hased, kötü bir huydur.

Onun için hased, kötü bir huydur.
Bir insan 40 yaşına, 50 yaşına, 60 yaşına kadar yaşar.Bir insan 40 yaşına, 50 yaşına, 60 yaşına kadar yaşar. Dünya hayatı içerisinde 60’ından sonra bir uyanıklık gelir kendisine,Dünya hayatı içerisinde 60’ından sonra bir uyanıklık gelir kendisine, ya da 40’tan sonra;ya da 40’tan sonra; “—Yahu olmaz, ayıp günah! Tövbe edelim,
“—Yahu olmaz, ayıp günah! Tövbe edelim,
istiğfar edelim. Artık camiye alışayım, devam edeyim,istiğfar edelim. Artık camiye alışayım, devam edeyim, namaz kılayım, işte Allah’a kulluk edeyim!” der.namaz kılayım, işte Allah’a kulluk edeyim!” der. Der ama, bu 60 sene içerisinde gönle yerleştirilen kötülükler

Der ama, bu 60 sene içerisinde gönle yerleştirilen kötülükler
öyle bir Allahu ekber deyip namazı kılmakla terkedilemez.öyle bir Allahu ekber deyip namazı kılmakla terkedilemez. Peygamber SAS’ın huzurunda o gün oluyordu ama, bugün o yok.Peygamber SAS’ın huzurunda o gün oluyordu ama, bugün o yok. Onun huzurunda değiliz, mâneviyatına da giremiyoruz.

Onun huzurunda değiliz, mâneviyatına da giremiyoruz.
Binaen aleyh, içimize saplanmış,Binaen aleyh, içimize saplanmış, yerleşmiş olan o kötü huyu çıkarıp atmak,yerleşmiş olan o kötü huyu çıkarıp atmak, dağı yerinden söküp atmaktan daha zordur.dağı yerinden söküp atmaktan daha zordur. Dağı yerinden söker atarsın, bugünkü makineler vasıtasıyla;Dağı yerinden söker atarsın, bugünkü makineler vasıtasıyla; fakat huyu söküp atamazsın.fakat huyu söküp atamazsın. O kötü huy, yine huydur. “Can çıkmayınca huy çıkmaz!” derler vesselâm.O kötü huy, yine huydur. “Can çıkmayınca huy çıkmaz!” derler vesselâm. Bu iyi huylara çocukluktan alışmak lazım!

Bu iyi huylara çocukluktan alışmak lazım!
Ama çocuk tabi babası neyse ona göre yetişecek.Ama çocuk tabi babası neyse ona göre yetişecek. Babası iyiyse çocuk da iyi yetişir. Babası hayırsızsa ne yapsın o çocuk?Babası iyiyse çocuk da iyi yetişir. Babası hayırsızsa ne yapsın o çocuk? O da ondan alacak dersi. Allah yardımcımız olsun.O da ondan alacak dersi. Allah yardımcımız olsun. Onun için evvela büyük iş babalara düşüyor.

Onun için evvela büyük iş babalara düşüyor.
Babalar kendilerini düzeltmeli ki,Babalar kendilerini düzeltmeli ki, evlatlara da o düzgünlük isabet edebilsin.evlatlara da o düzgünlük isabet edebilsin. Bakınız ne kadar fena ki;Bakınız ne kadar fena ki; Bu hased denilen huya sahip olan kimse,Bu hased denilen huya sahip olan kimse, karşısındaki bir zengini, bir bilgini çekemiyor. Onu bir türlü hazmedemiyor:karşısındaki bir zengini, bir bilgini çekemiyor. Onu bir türlü hazmedemiyor: “—O yaşasın da ben niye yaşamayacağım!” diyor.
“—O yaşasın da ben niye yaşamayacağım!” diyor.
Yâ Rabbi, onun elinden de al!” diyor. “Bana verirsen iyi ama,Yâ Rabbi, onun elinden de al!” diyor. “Bana verirsen iyi ama, bana vermezsen verme, onda da olmasın!” diyor, istemiyor.bana vermezsen verme, onda da olmasın!” diyor, istemiyor. Bu huy var içerde.

Bu huy var içerde.
Bir insan namaz da kılar, sadakalar da verir,Bir insan namaz da kılar, sadakalar da verir, iyilikler de yapar ama böyle komşusunu çekemez,iyilikler de yapar ama böyle komşusunu çekemez, dükkân komşusunu çekemez, mahalle komşusunu çekemez,dükkân komşusunu çekemez, mahalle komşusunu çekemez, aleyhinde bir sürü dedikodular yapar.aleyhinde bir sürü dedikodular yapar. Bu hasedliğin iktizası,Bu hasedliğin iktizası, ye’külü’l-hasenâti kemâ te’külü’n-naru’l-hatab:ye’külü’l-hasenâti kemâ te’külü’n-naru’l-hatab: ateş odunu yiyip nasıl yok ediyorsa,ateş odunu yiyip nasıl yok ediyorsa, hased denilen huy da iyilikleri böyle yok eder gider.hased denilen huy da iyilikleri böyle yok eder gider. (Ve’s-sadakatü tudfiü’l-hatîete, kemâ yutfiu’l-mâü’n-nâre.)

(Ve’s-sadakatü tudfiü’l-hatîete, kemâ yutfiu’l-mâü’n-nâre.)
Buna çok kulak veriniz!

Buna çok kulak veriniz!
Geçen hafta vaiz efendi de söylüyordu bunu.Geçen hafta vaiz efendi de söylüyordu bunu. Sadakanın azı çoğu olmaz; bir kuruş da sadakadır, 500 kuruş da sadakadır,Sadakanın azı çoğu olmaz; bir kuruş da sadakadır, 500 kuruş da sadakadır, beş bin kuruş da sadakadır.beş bin kuruş da sadakadır. Sadakayı muhtaç olan fakirlerin ihtiyacına yardım içinSadakayı muhtaç olan fakirlerin ihtiyacına yardım için vermekten kat’iyyen kaçınmamalı.vermekten kat’iyyen kaçınmamalı. Camimizin şurasında ufacık bir şey yapıyoruz,

Camimizin şurasında ufacık bir şey yapıyoruz,
buna bir türlü parayı temin edemiyoruz.buna bir türlü parayı temin edemiyoruz. Halbuki cemaatimiz buraya haftada işte birer, ikişer, üçer, beşer lirayıHalbuki cemaatimiz buraya haftada işte birer, ikişer, üçer, beşer lirayı mütemadiyen böyle devamlı olarak verseler,mütemadiyen böyle devamlı olarak verseler, bu yapıldıktan sonra da daima devam eder gider böyle.bu yapıldıktan sonra da daima devam eder gider böyle. 15-20 sene içerisinde bir cami parası daha birikir bizde.15-20 sene içerisinde bir cami parası daha birikir bizde. Başka taraflara el açmaya, yalvarmaya da lüzum kalmaz.Başka taraflara el açmaya, yalvarmaya da lüzum kalmaz. Onun için bu sadakalar tudfiü’l-hatîete.

Onun için bu sadakalar tudfiü’l-hatîete.
Hatadan da salim olamıyoruz.Hatadan da salim olamıyoruz. Evliya da olsa insan hatadan salim değildir, buna dikkat edin!Evliya da olsa insan hatadan salim değildir, buna dikkat edin! Bir insan evliya da olsa, evliya olmakla hatasız olamaz.Bir insan evliya da olsa, evliya olmakla hatasız olamaz. Peygamber değildir evliya. Hatasızlık ancak peygamberlere mahsustur.Peygamber değildir evliya. Hatasızlık ancak peygamberlere mahsustur. Evliya olan kimselerde de hatalar sadır olabilir.

Evliya olan kimselerde de hatalar sadır olabilir.
Fakat o, hatasını çabuk telâfi eder.Fakat o, hatasını çabuk telâfi eder. Derhal anlar, istiğfara kapanır, secdeye kapanır,Derhal anlar, istiğfara kapanır, secdeye kapanır, “Aman Yarabbi beni affet!” der.“Aman Yarabbi beni affet!” der. Onun için hatalar bir ateştir.

Onun için hatalar bir ateştir.
Günahlar ateşe müsavidir, ateşe benzer.Günahlar ateşe müsavidir, ateşe benzer. Ateş nasıl etrafı yakıyorsa, nasıl ki haseneleri yakıyorsaAteş nasıl etrafı yakıyorsa, nasıl ki haseneleri yakıyorsa bunları söndürecek olan da sadakadır.bunları söndürecek olan da sadakadır. Suyla bu hasedi söndüremezsin. Bunun ateşini söndürecek şey sadakalarındır.Suyla bu hasedi söndüremezsin. Bunun ateşini söndürecek şey sadakalarındır. Nasıl ki ateşi su söndürüyorsa,Nasıl ki ateşi su söndürüyorsa, hataları da söndüren sadakadır. Bunu ihmal etmeyin.hataları da söndüren sadakadır. Bunu ihmal etmeyin. Elinizden gelirse her gün verin.Elinizden gelirse her gün verin. Hatta Efendimiz SAS’in tavsiyesi de vardır. Her gün veriniz!Hatta Efendimiz SAS’in tavsiyesi de vardır. Her gün veriniz! Çünkü 360 mafsala maliksiniz ve bu 360 mafsalın şükrü lazım.Çünkü 360 mafsala maliksiniz ve bu 360 mafsalın şükrü lazım. Bunların şükürlerini ifa için sadaka verilmeli! Bunların şükürlerini ifa için sadaka verilmeli! Allah-u Teàlâ el-hamdü lillâh ne güzel sıhhatte yaratmış,

Allah-u Teàlâ el-hamdü lillâh ne güzel sıhhatte yaratmış,
işe yarar bir haldeyiz. Aklımız sağlam, vücudumuz sağlam,işe yarar bir haldeyiz. Aklımız sağlam, vücudumuz sağlam, hareketlerimiz yerinde, kuvvetimiz yerinde,hareketlerimiz yerinde, kuvvetimiz yerinde, işimizi kendimiz görebiliyoruz. Bu bir nimet-i uzmâdır.işimizi kendimiz görebiliyoruz. Bu bir nimet-i uzmâdır. Aramızda akılsızlar vardır. Allah o akılsızları bize nümune için yaratmıştır.Aramızda akılsızlar vardır. Allah o akılsızları bize nümune için yaratmıştır. “—Bak onu gör! Bak onun aklına!
“—Bak onu gör! Bak onun aklına!
Ona bir akıl verecek kimse bulabiliyor musun dünyada?”Ona bir akıl verecek kimse bulabiliyor musun dünyada?” Ne doktor para eder, ne de tımarhane para eder.
Ne doktor para eder, ne de tımarhane para eder.
Oraya düşersin, çekersin de çekersin.Oraya düşersin, çekersin de çekersin. Aklı kimse koyamaz bir kere.

Aklı kimse koyamaz bir kere.
O Allah’ın verdiği bir hazinedir.O Allah’ın verdiği bir hazinedir. Sıhhat da öyle. Bazı adamlar Allah esirgesin felç oluyor,Sıhhat da öyle. Bazı adamlar Allah esirgesin felç oluyor, bazı adamlar kanser oluyor, bazı adamlar bilmem ne oluyor.bazı adamlar kanser oluyor, bazı adamlar bilmem ne oluyor. Çeşitli hastalıklar var. Bu hastalıklara düşen insanlar görüyorsunuz ne hallerde.Çeşitli hastalıklar var. Bu hastalıklara düşen insanlar görüyorsunuz ne hallerde. Hele fakir fukara olursa ne büyük ızdıraplara düçar oluyor.Hele fakir fukara olursa ne büyük ızdıraplara düçar oluyor. Binaen aleyh, bu sıhhatin karşılığında vereceğiniz 5-10 kuruş nedir ki?

Binaen aleyh, bu sıhhatin karşılığında vereceğiniz 5-10 kuruş nedir ki?
Herkes haline göre bir şey vermekle mükelleftir.Herkes haline göre bir şey vermekle mükelleftir. Onun için siz sadakalarınızı verin. Çünkü sadaka hem sizin hatalarınızı söndürür,Onun için siz sadakalarınızı verin. Çünkü sadaka hem sizin hatalarınızı söndürür, ateşi söndürdüğü gibi, hem de sizin için, cemiyetiniz için faydalı olur.ateşi söndürdüğü gibi, hem de sizin için, cemiyetiniz için faydalı olur. (Ve’s-salâtü nûru’l-mü’mini. ve’s-sıyâmu cünnetün mine’n- nâri.)

(Ve’s-salâtü nûru’l-mü’mini. ve’s-sıyâmu cünnetün mine’n- nâri.)
Bu namaz hakkında bu sefer Medine-i Münevver'de bize bir kitap verdiler.

Bu namaz hakkında bu sefer Medine-i Münevver'de bize bir kitap verdiler.
sırf namaza ait. İmkân olursa,sırf namaza ait. İmkân olursa, bir dahaki derse ondan da bahsederim.bir dahaki derse ondan da bahsederim. Namaz, muhakkak her mümin ü muvahhide şarttır.

Namaz, muhakkak her mümin ü muvahhide şarttır.
“—Namazsız müslümanlık olmaz!” demiş bu kitapta. “—Namazsız müslümanlık olmaz!” demiş bu kitapta. Oruç, ateşten bir kalkandır.Oruç, ateşten bir kalkandır. Şimdi burada olmaz dediğim tabirler de, bizde oluyor ya, hocafendi deŞimdi burada olmaz dediğim tabirler de, bizde oluyor ya, hocafendi de namaz kılmadığında müslümanız.namaz kılmadığında müslümanız. La ilahe illallah diyoruz. Cuma'dan cuma'da geliyoruz,La ilahe illallah diyoruz. Cuma'dan cuma'da geliyoruz, bayramlara geliyoruz. Bizde müslümanız.bayramlara geliyoruz. Bizde müslümanız. Müslüman olmayız.Müslüman olmayız. Bu tabir belki hatalı olur. İslam'da kemal lazım.

Bu tabir belki hatalı olur. İslam'da kemal lazım.
Namaz kılmadan da müslümansın amaNamaz kılmadan da müslümansın ama öyle Müslümansın! Çürük müslüman, zayıf müslüman…öyle Müslümansın! Çürük müslüman, zayıf müslüman… İşe yaramaz.İşe yaramaz. Ama müslümanın imanlısı, salâbeti diniyye sahibi olanı makbul.

Ama müslümanın imanlısı, salâbeti diniyye sahibi olanı makbul.
Salâbeti diniyyeye sahip olan Müslümanla,Salâbeti diniyyeye sahip olan Müslümanla, bu salabeti diniyyeye sahip olmayan iki müslüman bir olur mu?bu salabeti diniyyeye sahip olmayan iki müslüman bir olur mu? Birisi yatakta yatan bir adam, hiç tutacak bir yeri yok, hasta…Birisi yatakta yatan bir adam, hiç tutacak bir yeri yok, hasta… Bir de sağlam bir adam var, her işini kendisi beceriyor,Bir de sağlam bir adam var, her işini kendisi beceriyor, başkalarına da yardım ediyor.başkalarına da yardım ediyor. Şimdi o da insan, bu da insan... Aradaki fark ne kadar büyük!Şimdi o da insan, bu da insan... Aradaki fark ne kadar büyük! O yatıyor ve gözünü açmış, senin yardımına bakıyor;O yatıyor ve gözünü açmış, senin yardımına bakıyor; “—Bana yardım et, ilaç parası ver, ızdırabım var!” diyor.
“—Bana yardım et, ilaç parası ver, ızdırabım var!” diyor.
Öteki de sahîhü’l-beden, zevki yerinde…
Öteki de sahîhü’l-beden, zevki yerinde…
Aradaki fark ne kadar büyük.Aradaki fark ne kadar büyük. Namaz kılanla kılmayan arasındaki fark da böyledir arkadaş.

Namaz kılanla kılmayan arasındaki fark da böyledir arkadaş.
İkisi de insandır, ikisi de müslümandır ama birisi zayıf, birisi kavi…İkisi de insandır, ikisi de müslümandır ama birisi zayıf, birisi kavi… Allah hepimizi kendisinin razı olacağı amellerleAllah hepimizi kendisinin razı olacağı amellerle müzeyyen olan kullarının arasına kabul eylesin…müzeyyen olan kullarının arasına kabul eylesin… Demek namaz nurdur, mü’minin nurudur.

Demek namaz nurdur, mü’minin nurudur.
Oruç da müminin ateşten koruyucu kalkanıdır.Oruç da müminin ateşten koruyucu kalkanıdır. Allah affetsin kusurlarımızı… Allah affetsin kusurlarımızı… RE. 203/1 El-hasedü yüfsidü’l-imane. kema yüfsidü’s-sabru’l- asel.

RE. 203/1 El-hasedü yüfsidü’l-imane. kema yüfsidü’s-sabru’l- asel.
Bu hadis-i şeriften de gelecek dersimizde bahsederiz.

Bu hadis-i şeriften de gelecek dersimizde bahsederiz.
Yukarıda hasenatı zikretti; “Hased hasenatı yer.” dedi.Yukarıda hasenatı zikretti; “Hased hasenatı yer.” dedi. Burada da “Hased imanı ifsad eder.” diyor ki daha tehlikeli.Burada da “Hased imanı ifsad eder.” diyor ki daha tehlikeli. Li’llâhi’l-fâtihah!Li’llâhi’l-fâtihah! El Fatiha.El Fatiha.
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2