Namaz Vakitleri

25 Zilhicce 1446
21 June 2025
İmsak
03:24
Güneş
05:25
Öğle
13:11
İkindi
17:11
Akşam
20:47
Yatsı
22:38
Detaylı Arama

Hakk'a Sevgi

Mehmed Zahid KOTKU

13 Muharrem 1398 / 23.12.1977
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid KOTKU Hocamızın sohbetleri, kendi seslerinden konulara yaklaşımı, açıklamaları, değerlendirmeleri ve tavsiyeleri, sizlerin istifadesine sunulmuştur.
Mehmed Zâhid KOTKU, geçtiğimiz asırda yaşamış (1897-1980) bir mürşid-i kâmil, bir sâlih insan, bir Allah dostudur. Ömrü boyunca tebliğ ve irşad çalışmaları içinde bulunmuş, milletimize ve ülkemize hizmet eden nice kıymetli kadrolar, devlet adamları yetiştirmiştir.

Gümüşhaneli Hazretleri tarafından başlatılan Ramûzü’l-Ehâdîs dersleri, takipçileri tarafından devam ettirilmiştir. İskenderpaşa Camii’nde Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A) Hocamız bu dersleri 1958’den 1977 yılına kadar sürdürmüş; 1977’den sonra ise, Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamız devam ettirmiştir.

İlk zamanlar düzenli olarak pazar günleri ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamıza bırakmışlar, kendileri cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Hakk'a Sevgi

Mehmed Zahid KOTKU

13 Muharrem 1398 / 23.12.1977
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid KOTKU Hocamızın sohbetleri, kendi seslerinden konulara yaklaşımı, açıklamaları, değerlendirmeleri ve tavsiyeleri, sizlerin istifadesine sunulmuştur.
Mehmed Zâhid KOTKU, geçtiğimiz asırda yaşamış (1897-1980) bir mürşid-i kâmil, bir sâlih insan, bir Allah dostudur. Ömrü boyunca tebliğ ve irşad çalışmaları içinde bulunmuş, milletimize ve ülkemize hizmet eden nice kıymetli kadrolar, devlet adamları yetiştirmiştir.

Gümüşhaneli Hazretleri tarafından başlatılan Ramûzü’l-Ehâdîs dersleri, takipçileri tarafından devam ettirilmiştir. İskenderpaşa Camii’nde Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A) Hocamız bu dersleri 1958’den 1977 yılına kadar sürdürmüş; 1977’den sonra ise, Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamız devam ettirmiştir.

İlk zamanlar düzenli olarak pazar günleri ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamıza bırakmışlar, kendileri cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Konuşma Metni

Eûzubillahimineşşeytânirracîm.Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.Bismillâhirrahmânirrahîm. Yazmakta olduğum bir kitap var.

Yazmakta olduğum bir kitap var.
Bu kitaptan son yazdığım yazıları hem okumakBu kitaptan son yazdığım yazıları hem okumak hem de dinletmek suretini ihtiyar ettik.hem de dinletmek suretini ihtiyar ettik. Allah tevfîkini refik etsin.Allah tevfîkini refik etsin. 87. hadîsin üçüncü kısmıymış.87. hadîsin üçüncü kısmıymış. Ve lâ yuhibbü racülün kavmen illâ ce’alehullâhu me’ahüm.

Ve lâ yuhibbü racülün kavmen illâ ce’alehullâhu me’ahüm.
Hadîs-i kutsî.

Hadîs-i kutsî.
Bir kimse hangi kavmi severseBir kimse hangi kavmi severse Cenâb-ı Hak bu kişiyi muhakkak o sevdiği kimselerle kılar.Cenâb-ı Hak bu kişiyi muhakkak o sevdiği kimselerle kılar. Bunlarla haşrolur.Bunlarla haşrolur. Yani o sevdiği kimse iyi, zâhid,Yani o sevdiği kimse iyi, zâhid, muttaki, hayâlı, namuslu,muttaki, hayâlı, namuslu, dindar bir kimse ise,dindar bir kimse ise, bunları seven, bahtiyar kişi de,bunları seven, bahtiyar kişi de, her ne kadar bu meziyetler üzerinde bulunmasa dahiher ne kadar bu meziyetler üzerinde bulunmasa dahi yine onlarla haşrolunacaktır.yine onlarla haşrolunacaktır. Bunları sevdiğinden nâşi.Bunları sevdiğinden nâşi. Onun için bu sevgi pek mühimdir.Onun için bu sevgi pek mühimdir. İnsanın akıbeti, saâdeti,İnsanın akıbeti, saâdeti, selameti de bu sevgiye bağlıdır.selameti de bu sevgiye bağlıdır. Maazallah insan bir de aldanıpMaazallah insan bir de aldanıp dünya, şehvet ve saltanatlarına imrenip dedünya, şehvet ve saltanatlarına imrenip de sefâya dalan, ibadet taatten mahrum,sefâya dalan, ibadet taatten mahrum, kötülüklere meyyal bedbahtları seversekötülüklere meyyal bedbahtları severse işte o zaman da bu kimse saâdet yerine felaket,işte o zaman da bu kimse saâdet yerine felaket, saâdet yerine nedâmet.saâdet yerine nedâmet. Daha açıkçası cennet yerine, cehennemi,Daha açıkçası cennet yerine, cehennemi, Hakk'ın rızası yerine de gazabını seçmiş olur.Hakk'ın rızası yerine de gazabını seçmiş olur. Hele şu bizdeki güzelliklere hayran olmamak mümkün mü?

Hele şu bizdeki güzelliklere hayran olmamak mümkün mü?
Bu göz, kulak, ağız, burun, heleBu göz, kulak, ağız, burun, hele yüzdeki letafet, gözlerin, sözlerdeki ahenk,yüzdeki letafet, gözlerin, sözlerdeki ahenk, hatta cazibeleri, hele hele o akıl, idrak,hatta cazibeleri, hele hele o akıl, idrak, şuur bunlar nereden gelip nereye gider?şuur bunlar nereden gelip nereye gider? Sonra bir de bu insan denilen mahlukunSonra bir de bu insan denilen mahlukun yaptığı harikalara şaşmamak da mümkün değil.yaptığı harikalara şaşmamak da mümkün değil. Bu yerden kalkan koskocaman makineBu yerden kalkan koskocaman makine bir de içindeki insanla beraber aya kadar gider.bir de içindeki insanla beraber aya kadar gider. Oraya bayrak diker.Oraya bayrak diker. Gökyüzünde parçalanır, birleşir.Gökyüzünde parçalanır, birleşir. Televizyonlar, radyolar, radarlar,Televizyonlar, radyolar, radarlar, koca koca makineler, hep insan kafasından çıkmış hünerler değil mi?koca koca makineler, hep insan kafasından çıkmış hünerler değil mi? Acaba bu kadar kuvvet ve kudreti bu insana kim vermiştir?Acaba bu kadar kuvvet ve kudreti bu insana kim vermiştir? Bu insan ki bu üstünde yaşadığımız

Bu insan ki bu üstünde yaşadığımız
topraktan hâsıl olmuştur, bu topraktan yaratılmıştır.topraktan hâsıl olmuştur, bu topraktan yaratılmıştır. Bugün de yine o topraktan hasıl olduğumuzda hiç şüphe yoktur.Bugün de yine o topraktan hasıl olduğumuzda hiç şüphe yoktur. Bütün yediklerimiz hep bu topraktan değil mi?Bütün yediklerimiz hep bu topraktan değil mi? İşte o yediğimiz yemekler içimizdeİşte o yediğimiz yemekler içimizde bir taraftan kan olup cesedimizi, hayatımızı idame ettirir,bir taraftan kan olup cesedimizi, hayatımızı idame ettirir, diğer taraftan da insanlık tohumlarını hazırlar.diğer taraftan da insanlık tohumlarını hazırlar. Hâlbuki bunların hiçbirinden bizim haberimiz bile yoktur.Hâlbuki bunların hiçbirinden bizim haberimiz bile yoktur. Allahu Teâlâ'nın yarattığı nizam dahilindeAllahu Teâlâ'nın yarattığı nizam dahilinde her şeyi yerli yerinde cereyan etmektedir.her şeyi yerli yerinde cereyan etmektedir. Bunları daha biraz genişçe düşününceBunları daha biraz genişçe düşününce Allahu Teâlâ'yı bilmek, bulmak, anlamak,Allahu Teâlâ'yı bilmek, bulmak, anlamak, sonra ona tam manasıyla teslim olupsonra ona tam manasıyla teslim olup O’nu cân u baş ile sevmek.O’nu cân u baş ile sevmek. Zira böyle bir kuvvet ve kudret-i kâmile sahibiniZira böyle bir kuvvet ve kudret-i kâmile sahibini sevmemek elden gelmez.sevmemek elden gelmez. Meğerki insan deli ola.Meğerki insan deli ola. Zerre kadar aklı olan muhakkak Allah'ını sevecek,Zerre kadar aklı olan muhakkak Allah'ını sevecek, Allah'ının sevdiklerini de sevecektir.Allah'ının sevdiklerini de sevecektir. Onun için Peygamberini de ashâb-ı kirâmı daOnun için Peygamberini de ashâb-ı kirâmı da ulemâsını da sever.ulemâsını da sever. Bunları sevmek Allahu Teâlâ'yı sevmek gibidir.Bunları sevmek Allahu Teâlâ'yı sevmek gibidir. Namaz kılmak farzdır.

Namaz kılmak farzdır.
Namaz kılmak için abdest almak da farz değil mi?Namaz kılmak için abdest almak da farz değil mi? Allah'ı sevmek farzdır.Allah'ı sevmek farzdır. Allah'ın sevdiklerini sevmek, o da farz değil mi?Allah'ın sevdiklerini sevmek, o da farz değil mi? Öyleyse, ben Allah'ı severim.Öyleyse, ben Allah'ı severim. Başkaları ne oluyor diye onları sevmekBaşkaları ne oluyor diye onları sevmek de boynumuzun borcudur.de boynumuzun borcudur. Zira Hakk’ı seven mutlaka Hakk’ın emirlerine mutî ve mümtaz olur.Zira Hakk’ı seven mutlaka Hakk’ın emirlerine mutî ve mümtaz olur. Aksi takdirde sevgisine inanılmaz.Aksi takdirde sevgisine inanılmaz. Çünkü bütün bilginler der ki, seven sevdiğine mutîdir.Çünkü bütün bilginler der ki, seven sevdiğine mutîdir. Sevgilisine itaat etmeyen, sevgiye kimse inanmaz.Sevgilisine itaat etmeyen, sevgiye kimse inanmaz. Bu sevgi olsa olsa şeytanî bir oyundur.Bu sevgi olsa olsa şeytanî bir oyundur. Sevgi ihlâs ile bir de candan olursa, bu sevgiye can kurban.Sevgi ihlâs ile bir de candan olursa, bu sevgiye can kurban. Sevginin tabiatıyla böyle olması lazım.Sevginin tabiatıyla böyle olması lazım. Zira sevdiğimiz Allahu Teâlâ başka sevgililere benzemez ki.Zira sevdiğimiz Allahu Teâlâ başka sevgililere benzemez ki. Bizim sevdiğimiz sevgililer hep bizden bir şeyler beklerler, isterler.Bizim sevdiğimiz sevgililer hep bizden bir şeyler beklerler, isterler. Vermediğimiz vakitte bizden yüz çevirirler.Vermediğimiz vakitte bizden yüz çevirirler. Hâlbuki Allahu Teâlâ bizlere her şeyleri vermekte,

Hâlbuki Allahu Teâlâ bizlere her şeyleri vermekte,
isyanlarımız, kabahatlerimiz, günahlarımız ne kadar çok olsa daisyanlarımız, kabahatlerimiz, günahlarımız ne kadar çok olsa da yine vermekten de geri kalmamaktadır.yine vermekten de geri kalmamaktadır. Böyle lütfu bol, ihsanı bol, keremi bol,Böyle lütfu bol, ihsanı bol, keremi bol, afv u mağfireti bol, kusurlarımızı daima örtmekte olanafv u mağfireti bol, kusurlarımızı daima örtmekte olan Allah'ı sevmeyeceksin de ya kimi seveceksin?Allah'ı sevmeyeceksin de ya kimi seveceksin? İşte bu büyük Allah'ı sevenlerİşte bu büyük Allah'ı sevenler ancak O’nun sevdiğini severlerancak O’nun sevdiğini severler ve sevmediğini de sevmezler.ve sevmediğini de sevmezler. Yani Allahu Teâlâ kendisini sevenleri sever.Yani Allahu Teâlâ kendisini sevenleri sever. O’nu sevenler de O’nun her emrine mutî ve münkâttır.O’nu sevenler de O’nun her emrine mutî ve münkâttır. Namazlarını muntazaman erkanına riayetle kılarlar,

Namazlarını muntazaman erkanına riayetle kılarlar,
oruçların da hiç de kusur etmezler.oruçların da hiç de kusur etmezler. Hem de nafile namaz, nafile oruçları da bırakmazlar.Hem de nafile namaz, nafile oruçları da bırakmazlar. Zekâtlarını, sadakalarını bol bol verirler.Zekâtlarını, sadakalarını bol bol verirler. Haclarını da ihmal etmezler.Haclarını da ihmal etmezler. Hem de Allah'ın mahlukuna karşıHem de Allah'ın mahlukuna karşı çok şefkatli ve merhametlidirler.çok şefkatli ve merhametlidirler. Kimseyi de incitmezler.Kimseyi de incitmezler. Onun için Allahu Teâlâ da onları sever.Onun için Allahu Teâlâ da onları sever. Öyleyse sen de onları sevÖyleyse sen de onları sev ve onları sevenleri de sev.ve onları sevenleri de sev. O zaman dünyan da güzel, rahat olur,O zaman dünyan da güzel, rahat olur, âhiretin ise daha fazlasıyla güzel olur.âhiretin ise daha fazlasıyla güzel olur. O sevdiklerine beraber olursan,O sevdiklerine beraber olursan, cennet içinde cennet, nimet üstüne nimet.cennet içinde cennet, nimet üstüne nimet. Cenâb-ı Hak cümlemizi Hakk’ı seven ve emrine uyanCenâb-ı Hak cümlemizi Hakk’ı seven ve emrine uyan ve buyruğundan dışarıya çıkmayanve buyruğundan dışarıya çıkmayan ve Hakk’ı sevenleri de sevenve Hakk’ı sevenleri de seven sevgili kullarından etsin.sevgili kullarından etsin. Âmin.Âmin. Hakk'ın sevmediği kimseler ise malum

Hakk'ın sevmediği kimseler ise malum
Allah’a inanmayan dinsizler vesaire,Allah’a inanmayan dinsizler vesaire, münafıklar, mü’minim deyip de taatten mahrum olan isyankârlar.münafıklar, mü’minim deyip de taatten mahrum olan isyankârlar. Emirlerini tutmadıkları gibi yasaklarından da korkup kaçmayan,Emirlerini tutmadıkları gibi yasaklarından da korkup kaçmayan, haram yiyenler, kumar oynayanlar, hırsızlık yapanlar,haram yiyenler, kumar oynayanlar, hırsızlık yapanlar, zina livatada bulunanlar, anne babalarına âsî,zina livatada bulunanlar, anne babalarına âsî, sıla-i rahim yapmayanlar, içki içenleri,sıla-i rahim yapmayanlar, içki içenleri, adam öldürenleri tabiatıyla Allah sevmez.adam öldürenleri tabiatıyla Allah sevmez. Öyleyse Allah'ın sevmediğini sevmek elbette hiçbir müslümana yakışmaz.Öyleyse Allah'ın sevmediğini sevmek elbette hiçbir müslümana yakışmaz. Onun için İslâm dini iki şeyden ibaret demişler:Onun için İslâm dini iki şeyden ibaret demişler: Birisi hubb-u fillah birisi de buğz-u fillah.

Birisi hubb-u fillah birisi de buğz-u fillah.
Yani sevdiğini Allah için sev,Yani sevdiğini Allah için sev, sevmediğini de Allah için sevme.sevmediğini de Allah için sevme. İslâm'ın yaşamasına, ayakta kalmasınaİslâm'ın yaşamasına, ayakta kalmasına yegâne sebep bu muhabbet ve buğzdur.yegâne sebep bu muhabbet ve buğzdur. Yerine göre kullanmak pek büyük hünerdir demişler.Yerine göre kullanmak pek büyük hünerdir demişler. Bu sebepten Cenâb-ı Peygamber Efendimiz,Bu sebepten Cenâb-ı Peygamber Efendimiz, Allah'ı sevmek imanın şartından kılmıştır.Allah'ı sevmek imanın şartından kılmıştır. Şart olmayınca meşrut da olmaz derler.Şart olmayınca meşrut da olmaz derler. Bu sevgi olmayınca imân-ı hakîki de olmaz.Bu sevgi olmayınca imân-ı hakîki de olmaz. Dualarında da böyle buyurmuşlar.Dualarında da böyle buyurmuşlar. Allehümme innî hubbeke ilâ âhir.

Allehümme innî hubbeke ilâ âhir.
Yâ Rabbi! Beni senin muhabbetinleYâ Rabbi! Beni senin muhabbetinle ve seni sevenleri sevmekleve seni sevenleri sevmekle ve senin muhabbetine beni yakın edenve senin muhabbetine beni yakın eden şeyi sevmekle beni merzuk eyle.şeyi sevmekle beni merzuk eyle. Muhabbetini bana soğuk suyu sevmekten daha sevgili kıl.Muhabbetini bana soğuk suyu sevmekten daha sevgili kıl. Malum ya, Arabistan'da bahusus yaz aylarında

Malum ya, Arabistan'da bahusus yaz aylarında
çok sıcak günlerde soğuk suyun kıymetiniçok sıcak günlerde soğuk suyun kıymetini ancak bu yananlar anlar.ancak bu yananlar anlar. Onun için ki soğuk suyun kıymeti pek müstesnadır.Onun için ki soğuk suyun kıymeti pek müstesnadır. Binâenaleyh Hak sevgisi ise

Binâenaleyh Hak sevgisi ise
insanların sıcakta bayılacağı zamandainsanların sıcakta bayılacağı zamanda imdadına yetişen bu soğuk sudan daha evladır.imdadına yetişen bu soğuk sudan daha evladır. Bu muhabbet insanda kendiliğinden hasıl olamaz.Bu muhabbet insanda kendiliğinden hasıl olamaz. Mutlaka ilm ü irfana ve sohbetlere muhtaçtır.Mutlaka ilm ü irfana ve sohbetlere muhtaçtır. Yalnız tefekkür kâfi gelmez.Yalnız tefekkür kâfi gelmez. Maazallah insan yanlış yollara da sapabilir.Maazallah insan yanlış yollara da sapabilir. Bak, Müslümanların yetmiş iki fırkayı bölünmesininBak, Müslümanların yetmiş iki fırkayı bölünmesinin sebeplerinden birisi desebeplerinden birisi de kendi akıllarıyla hareket etmeleridir.kendi akıllarıyla hareket etmeleridir. İnsanın aklı bir dereceye kadardır, bunun ötesine gidemez.İnsanın aklı bir dereceye kadardır, bunun ötesine gidemez. Onun için mutlaka ve muhakkakOnun için mutlaka ve muhakkak Peygamberimizin yolundanPeygamberimizin yolundan ve o yolu bizlere gösteren kâmil,ve o yolu bizlere gösteren kâmil, olgun âlimlerin, âriflerinolgun âlimlerin, âriflerin sohbetlerine pek muhtacız.sohbetlerine pek muhtacız. Fakat bugünün insanları yoldan çıkaran sohbetleri değil.Fakat bugünün insanları yoldan çıkaran sohbetleri değil. Bu sohbetler ki, muhabbetler ki bize Allah'ı tanıtır,Bu sohbetler ki, muhabbetler ki bize Allah'ı tanıtır, bildirir ve O’na sevgi ve âşkımızı arttırır.bildirir ve O’na sevgi ve âşkımızı arttırır. Bizleri O’na ibadete de sevk eder.Bizleri O’na ibadete de sevk eder. Ve O’nun azamet, kuvvet ve kudretindenVe O’nun azamet, kuvvet ve kudretinden korkup yasaklarından uzak eder.korkup yasaklarından uzak eder. Aşk ve muhabbetten gözlerine uyku girmez.Aşk ve muhabbetten gözlerine uyku girmez. Daima ağlar, aczini, zaafını bilerek ağlar durur.Daima ağlar, aczini, zaafını bilerek ağlar durur. İmâm-ı Nebevî rahmetullahi aleyh der ki,

İmâm-ı Nebevî rahmetullahi aleyh der ki,
Râbiatü’l-Adeviyye hatuna sormuşlar kiRâbiatü’l-Adeviyye hatuna sormuşlar ki sen bu büyük ve yüksek makama ne sayede eriştin?sen bu büyük ve yüksek makama ne sayede eriştin? Demiş ki ben Allah'a ibadeti

Demiş ki ben Allah'a ibadeti
ne cennet sevgisi ne de cehennem korkusu için yapmadım.ne cennet sevgisi ne de cehennem korkusu için yapmadım. Kötü bir işçi gibiyim, yalnız ibadetimi ancak ve ancakKötü bir işçi gibiyim, yalnız ibadetimi ancak ve ancak O’nu sevdiğim ve O’na âşk ve şevkimden nâşî yaparım, demiş.O’nu sevdiğim ve O’na âşk ve şevkimden nâşî yaparım, demiş. Bak, bu bir kadın ama ne sultan kadın.Bak, bu bir kadın ama ne sultan kadın. Binâenaleyh Tezkiratü’l-Evliyâ’yı oku,Binâenaleyh Tezkiratü’l-Evliyâ’yı oku, âşıkların hallerine vâkıf ol.âşıkların hallerine vâkıf ol. Hz. Ebû Bekr-i Sıddîk hazretleri de

Hz. Ebû Bekr-i Sıddîk hazretleri de
sevgisini üç şeyde beyan etmiş.sevgisini üç şeyde beyan etmiş. Birisi Cenâb-ı Peygamber'in mübarek cemalini,Birisi Cenâb-ı Peygamber'in mübarek cemalini, güzel yüzünü seyretmek,güzel yüzünü seyretmek, daima ona bakmak.daima ona bakmak. Onun yüzüne bakmaktan doymamak.Onun yüzüne bakmaktan doymamak. İkincisi varını yoğunu bu Resûlullah'ın yolunda vermek.İkincisi varını yoğunu bu Resûlullah'ın yolunda vermek. Üçüncüsü de kızını o Peygamberin nikahında bulundurmakÜçüncüsü de kızını o Peygamberin nikahında bulundurmak en büyük emelimdir demiş.en büyük emelimdir demiş. Bak büyüklük nasıl oluyor.Bak büyüklük nasıl oluyor. Öyle kuru laflarla fayda eden [sevgi olmaz.]Öyle kuru laflarla fayda eden [sevgi olmaz.] Her sevginin bir alameti var.Her sevginin bir alameti var. Hakk’ı sevmenin alameti deHakk’ı sevmenin alameti de O’nun sözlerini dinlemekO’nun sözlerini dinlemek ve O’nun gönderdiği Peygamberi ve kitabımız olan Kur'ân-ı Azîmüşşân’ıve O’nun gönderdiği Peygamberi ve kitabımız olan Kur'ân-ı Azîmüşşân’ı sevmek ve o sevgiyi bir fiil göstermektir.sevmek ve o sevgiyi bir fiil göstermektir. Münebbihât’da şöyle der.

Münebbihât’da şöyle der.
Dünya ve âhiret bütün hayırların başı Allah'tan korkmak.Dünya ve âhiret bütün hayırların başı Allah'tan korkmak. Tövbe, insanlara farzdır.Tövbe, insanlara farzdır. Lakin günahları terk etmek vaciptir.Lakin günahları terk etmek vaciptir. Şimdi bir zat der ki:Şimdi bir zat der ki: Her kim Allah'ı severim der deHer kim Allah'ı severim der de haramlardan kaçmazsa davası bâtıldır.haramlardan kaçmazsa davası bâtıldır. Her kim Resûlullah'ı seviyorum der deHer kim Resûlullah'ı seviyorum der de fukarâ-i mesâkini hoş görmezse davası bâtıldır.fukarâ-i mesâkini hoş görmezse davası bâtıldır. Yine her kim ben cenneti seviyorum der deYine her kim ben cenneti seviyorum der de tasaddukta bulunmazsa onun da davası bâtıldır.tasaddukta bulunmazsa onun da davası bâtıldır. Yine her kim ben cehennemden korkuyorum der deYine her kim ben cehennemden korkuyorum der de günahları terk etmezse onun davası da bâtıldır.günahları terk etmezse onun davası da bâtıldır. Ebû Tâlib el-Mekkî hazretleri,

Ebû Tâlib el-Mekkî hazretleri,
Kûtü'l-Kulûb adlı kitabının kenarındaKûtü'l-Kulûb adlı kitabının kenarında Hayatu’'l-kulûb adlı eserindeHayatu’'l-kulûb adlı eserinde yüz altmış yedinci sayfasında şöyle diyor:yüz altmış yedinci sayfasında şöyle diyor: Her ihsan edeni, her vereni herkes sever.Her ihsan edeni, her vereni herkes sever. Her ihsan edeni, her vereni herkes sever.Her ihsan edeni, her vereni herkes sever. Hatta köpekler bile.Hatta köpekler bile. Her ihsan edeni, her vereni herkes sever.Her ihsan edeni, her vereni herkes sever. Hatta köpekler bile.Hatta köpekler bile. Ne kadar severler?Ne kadar severler? Kapılarından ayrılmazlar.Kapılarından ayrılmazlar. Hele çoban köpekleri, çobanlarla birlikteHele çoban köpekleri, çobanlarla birlikte koyunların arkasından nasıl giderler.koyunların arkasından nasıl giderler. Kurtlara karşı koyunları nasıl korurlar. Sebebi?Kurtlara karşı koyunları nasıl korurlar. Sebebi? Yedikleri bir lokma ekmek.Yedikleri bir lokma ekmek. Cenâb-ı Hak bizlere bil-vesile neler vermiyor ki!Cenâb-ı Hak bizlere bil-vesile neler vermiyor ki! Vücudumuz, vücudumuzdaki envai çeşit nimetler,Vücudumuz, vücudumuzdaki envai çeşit nimetler, hepsinden daha güzel, o canım gözler, kulaklar, akıl fikir.hepsinden daha güzel, o canım gözler, kulaklar, akıl fikir. Paha biçilmek mümkün olur mu?Paha biçilmek mümkün olur mu? Bir lokma ekmek için efendisinin kapısından ayrılmayan,Bir lokma ekmek için efendisinin kapısından ayrılmayan, koyunları gece gündüz bekleyen köpek kadar da mı olamayacağız, insaf.koyunları gece gündüz bekleyen köpek kadar da mı olamayacağız, insaf. Onun için hem düşünmek

Onun için hem düşünmek
hem de âhiret ilimlerine ait kitapları çok okumak,hem de âhiret ilimlerine ait kitapları çok okumak, sonra da gönül açan, insanlara hakkı tanıtansonra da gönül açan, insanlara hakkı tanıtan ilim adamlarını ve meclisleriniilim adamlarını ve meclislerini bahusus zikrullah meclislerini arayıp bulmakbahusus zikrullah meclislerini arayıp bulmak ve bunlara devam etmek.ve bunlara devam etmek. Yalnız şunu da unutmamalı ki,Yalnız şunu da unutmamalı ki, bugün bu davayı yapanlarbugün bu davayı yapanlar çok uyanık olmak gerek.çok uyanık olmak gerek. Burada biraz acize bir şey yazılmış ama.

Burada biraz acize bir şey yazılmış ama.
Dünya muhabbetleriyleDünya muhabbetleriyle semaverleri yakıp çayların, kahvelerin de içildiğisemaverleri yakıp çayların, kahvelerin de içildiği yerlerdeki sohbetler, sigaralarla beraber hiç fayda vermez dersemyerlerdeki sohbetler, sigaralarla beraber hiç fayda vermez dersem acaba beni ayıplar mısınız?acaba beni ayıplar mısınız? Çünkü bugünkü toplantıları görüyoruz kiÇünkü bugünkü toplantıları görüyoruz ki biraz Allah'ı, ilahî notasıyla okurlar,biraz Allah'ı, ilahî notasıyla okurlar, sonra arkasından muhabbet derkensonra arkasından muhabbet derken bundan sonra da birbirlerini çekiştirme gıybetler başlar.bundan sonra da birbirlerini çekiştirme gıybetler başlar. O zaman hem sevaplar giderO zaman hem sevaplar gider hem de bir sürü günahlara girilir.hem de bir sürü günahlara girilir. Hele bazı yerlerde bir de şakalaşma olursa vay halimize.Hele bazı yerlerde bir de şakalaşma olursa vay halimize. O zaman bizim gibi sofulara herkes güler.O zaman bizim gibi sofulara herkes güler. İşte bunların hepsinin bir sebebi var.İşte bunların hepsinin bir sebebi var. Hatta birçok sebepler var.Hatta birçok sebepler var. Evvela dervişlik ne demektirEvvela dervişlik ne demektir bunu bile bilmeden hemen vehm ilebunu bile bilmeden hemen vehm ile aramadan taramadan bir ders alır.aramadan taramadan bir ders alır. Onu layıkıyla yapabilsek ne mutlu!Onu layıkıyla yapabilsek ne mutlu! Hâlbuki dervişlik en birinci ve en başlı gaye nefsi yenmek.Hâlbuki dervişlik en birinci ve en başlı gaye nefsi yenmek. Ve emmârelikten, levvâmelikten,Ve emmârelikten, levvâmelikten, mülhimeden kurtarıp nefs-i mutmainneye eriştirip,mülhimeden kurtarıp nefs-i mutmainneye eriştirip, hatta da oradan da ileriye geçmek.hatta da oradan da ileriye geçmek. Bunun ilk işareti yemeyiBunun ilk işareti yemeyi ve yemek öğününü azaltmak,ve yemek öğününü azaltmak, Resûlullah'ın ve onun ashâbının yolunu tutmak.Resûlullah'ın ve onun ashâbının yolunu tutmak. O Peygamber-i âhir zaman her şey emrine âmâde iken

O Peygamber-i âhir zaman her şey emrine âmâde iken
yemez ve açlığını birazcık giderebilmek içinyemez ve açlığını birazcık giderebilmek için mübarek karınlarına taş bağladıklarını bilmeyen yoktur zannederim.mübarek karınlarına taş bağladıklarını bilmeyen yoktur zannederim. Kızı Hazreti Fatıma'nınKızı Hazreti Fatıma'nın bir gün yaptığı ekmekten babasına dabir gün yaptığı ekmekten babasına da ikram için getirmiş olduğu bir parça ekmeğe karşıikram için getirmiş olduğu bir parça ekmeğe karşı kızına üç günden beri ağzıma bir şey koymadığınıkızına üç günden beri ağzıma bir şey koymadığını ifade eden Peygamber âhir zamanın haliniifade eden Peygamber âhir zamanın halini elbette duymuşsundur.elbette duymuşsundur. Ashâb-ı kirâm'ın hâli bile hepimize bir ders ve ibrettir.

Ashâb-ı kirâm'ın hâli bile hepimize bir ders ve ibrettir.
Hele Ebû Hüreyre'nin hâli.Hele Ebû Hüreyre'nin hâli. Hele o askerlik anlarında çektikleri sıkıntılar.Hele o askerlik anlarında çektikleri sıkıntılar. Eğer onlar da bizim gibi nefislerine düşkün olmuş olsalar,Eğer onlar da bizim gibi nefislerine düşkün olmuş olsalar, bir değil iki değil, üç öğün yemek,bir değil iki değil, üç öğün yemek, hem de nasıl tatlısı, tuzlusu, yağlısı, ballısı,hem de nasıl tatlısı, tuzlusu, yağlısı, ballısı, üstüne de enva-i çeşit meyveleri, meyve suları,üstüne de enva-i çeşit meyveleri, meyve suları, hazım ilaçları, tozları.hazım ilaçları, tozları. Sonra da gece yarılarına kadar muhabbetler.Sonra da gece yarılarına kadar muhabbetler. Cemaat ve gece namazları, teheccüdler,Cemaat ve gece namazları, teheccüdler, sabah namazları ise ya uyku ilesabah namazları ise ya uyku ile veya darı darına kılınan namazdan ne hasıl olur?veya darı darına kılınan namazdan ne hasıl olur? Bunlar hep yemeklerin verdiği gaflet eseridir.Bunlar hep yemeklerin verdiği gaflet eseridir. Sonra yemekler kuvvetli olunca insanda şehvet kuvvetlidir.Sonra yemekler kuvvetli olunca insanda şehvet kuvvetlidir. Haktan, hakkından gelinmez hale gelir.Haktan, hakkından gelinmez hale gelir. O zaman pek çok günahlara girilmiş olacağındanO zaman pek çok günahlara girilmiş olacağından şüphe de yoktur.şüphe de yoktur. Sonra insanın gözleri dünyaya dikilir.Sonra insanın gözleri dünyaya dikilir. Ya memuriyet arar ya kazanç yollarına gider.Ya memuriyet arar ya kazanç yollarına gider. Bunlar tabii fena bir şey değil.Bunlar tabii fena bir şey değil. Ama şehvet insanı burada bırakmaz.Ama şehvet insanı burada bırakmaz. Gözleri daima yükseklerde gezerGözleri daima yükseklerde gezer ve bunun için çareler arar.ve bunun için çareler arar. Bunun için arkası kesilmeyen dedikodu,Bunun için arkası kesilmeyen dedikodu, gıybetler, iftiralar hepsi hoş görülür.gıybetler, iftiralar hepsi hoş görülür. Ondan sonra da dervişlik kim bilir nerede kalmıştır.Ondan sonra da dervişlik kim bilir nerede kalmıştır. Cenâb-ı Hak cümlemizin yardımcısı olsun.Cenâb-ı Hak cümlemizin yardımcısı olsun. Bir ekmek meydana gelinceye kadar

Bir ekmek meydana gelinceye kadar
üç yüz altmış altı mahluk ona hizmet eder demişler.üç yüz altmış altı mahluk ona hizmet eder demişler. Evvela Mikail aleyhisselam.Evvela Mikail aleyhisselam. Melekler, güneş, yıldızlar, havalar,Melekler, güneş, yıldızlar, havalar, hayvanlar, ekip biçenler, harmanlar,hayvanlar, ekip biçenler, harmanlar, bir sürü kimseler, hep bu bir lokma ekmek için değil mi?bir sürü kimseler, hep bu bir lokma ekmek için değil mi? Âdemoğluna iki lokmacık yeter denmiş.Âdemoğluna iki lokmacık yeter denmiş. Maksat az bir miktar ile iktifa etmektir.Maksat az bir miktar ile iktifa etmektir. Çok yemek insanı zikrullahtan alıkoyar, diyorlar.Çok yemek insanı zikrullahtan alıkoyar, diyorlar. Bu da en büyük bir şerdir.Bu da en büyük bir şerdir. Zira dünya fâni, âhiret ise bâkidir.Zira dünya fâni, âhiret ise bâkidir. Onun için bir kişinin yiyeceği iki kişiye kifayet eder denmiş.Onun için bir kişinin yiyeceği iki kişiye kifayet eder denmiş. Kul, açlığını unutur,

Kul, açlığını unutur,
Rabbi’nin zikriyle meşgul olursa meleklere benzer.Rabbi’nin zikriyle meşgul olursa meleklere benzer. Ve eğer tokluğa devamlaVe eğer tokluğa devamla şehvetinin peşinden dolanır,şehvetinin peşinden dolanır, dolaşırsa bu sefer de behâime benzer demişler.dolaşırsa bu sefer de behâime benzer demişler. Bak, açlığı padişahlığa, sultanlığa benzetmişler.Bak, açlığı padişahlığa, sultanlığa benzetmişler. Tokluk da köleliktir demişler.Tokluk da köleliktir demişler. Yani nefsin esiri ve kölesi olur.Yani nefsin esiri ve kölesi olur. Açlığın hepsi izzettir, tokluk da hepsi zillettir.Açlığın hepsi izzettir, tokluk da hepsi zillettir. Bütün hastalıkların anası mide bozukluğudur,Bütün hastalıkların anası mide bozukluğudur, biri de soğuktur.biri de soğuktur. Açlık âhiretin anahtarı, zühdün kapısı,Açlık âhiretin anahtarı, zühdün kapısı, tokluk da dünyanın anahtarı ve dünyaya rağbetin kapısıdır.tokluk da dünyanın anahtarı ve dünyaya rağbetin kapısıdır. Cenâb-ı Peygamber buyuruyor ki:

Cenâb-ı Peygamber buyuruyor ki:
muhakkak her şeyin bir kapısı vardır,muhakkak her şeyin bir kapısı vardır, ibadetin kapısı da oruçtur.ibadetin kapısı da oruçtur. Yani açlıkla Allah'a ibadet olunur demektir.Yani açlıkla Allah'a ibadet olunur demektir. Oruç tutunuz ki sıhhat bulasınız.Oruç tutunuz ki sıhhat bulasınız. Kalplerin, gönüllerin sıhhati ise,Kalplerin, gönüllerin sıhhati ise, uyanıklığı ise hepsinden daha âlâ ve daha ahsendir.uyanıklığı ise hepsinden daha âlâ ve daha ahsendir. Cennetin kapısını çalmaya devam ediniz,Cennetin kapısını çalmaya devam ediniz, elbette açılacaktır.elbette açılacaktır. Cennetin kapısı nasıl çalınır demişler?Cennetin kapısı nasıl çalınır demişler? Açlık ve susuzlukla Cenâb-ı Hakk'a yalvarmakla olur denmiş.Açlık ve susuzlukla Cenâb-ı Hakk'a yalvarmakla olur denmiş. Çünkü tok kimseyi yemeğe davet etseniz gelmez,Çünkü tok kimseyi yemeğe davet etseniz gelmez, gelse de yiyemez.gelse de yiyemez. Binâenaleyh medh u senâ olunan güzel ahlâklara da toklukla erişilmez.

Binâenaleyh medh u senâ olunan güzel ahlâklara da toklukla erişilmez.
Ancak açlıkla terbiye-i nefis olur.Ancak açlıkla terbiye-i nefis olur. Onun için o büyük zatlar eriştikleri büyükOnun için o büyük zatlar eriştikleri büyük derece ve makamlara hep bu açlık ve susuzlukla erişmişlerdir.derece ve makamlara hep bu açlık ve susuzlukla erişmişlerdir. Bahusus Bâyezîd-i Bistâmî Hazretleri'ne sormuşlar ki

Bahusus Bâyezîd-i Bistâmî Hazretleri'ne sormuşlar ki
sen bu dereceye nasıl nâil oldun?sen bu dereceye nasıl nâil oldun? Demiş ki açlık ve susuzlukla.Demiş ki açlık ve susuzlukla. Hele Abdülkādir-i Geylânî Hazretleri'nin hâli malum.Hele Abdülkādir-i Geylânî Hazretleri'nin hâli malum. Sehl İbn Abdullah rahmetullahi aleyhinSehl İbn Abdullah rahmetullahi aleyhin senelik gıdası üç dirhemden ibaret imiş.senelik gıdası üç dirhemden ibaret imiş. Halife-i Mansûr'a bir hediye gelmiş,Halife-i Mansûr'a bir hediye gelmiş, hediye de diyormuş ki, bu niye yarar, diye sormuş.hediye de diyormuş ki, bu niye yarar, diye sormuş. Doktorlar toplanmışlar, demişler kiDoktorlar toplanmışlar, demişler ki bunu filan filan ilaçlarla karıştırırsak sakalın ağarmaz.bunu filan filan ilaçlarla karıştırırsak sakalın ağarmaz. Kendin de ihtiyarlamazsın.Kendin de ihtiyarlamazsın. Ve cinsi muameleden de hiç geri kalmazsın.Ve cinsi muameleden de hiç geri kalmazsın. Demiş ama ayıplamış onları, kovmuş.Demiş ama ayıplamış onları, kovmuş. Arkası uzun gelecek, onu da gelecek dersimiz de okuruz inşallah.Arkası uzun gelecek, onu da gelecek dersimiz de okuruz inşallah. Yalnız, şu bir şeyi söyleyeyim,

Yalnız, şu bir şeyi söyleyeyim,
İmâm-ı Âzam, imamımız tabi, o diyor ki,İmâm-ı Âzam, imamımız tabi, o diyor ki, sıhhat ilmini bilmeyen âlim fakih olamaz.sıhhat ilmini bilmeyen âlim fakih olamaz. Sıhhat ilmini bilmeyen âlim ve fakih olamaz.Sıhhat ilmini bilmeyen âlim ve fakih olamaz. Bunun için sıhhat ilmini bildirmek üzereBunun için sıhhat ilmini bildirmek üzere yemekleri öne koydu.yemekleri öne koydu. Yemeklerden bahsedecek.Yemeklerden bahsedecek. Yemekleri yerken de yüz yetmiş tane edep saydı.Yemekleri yerken de yüz yetmiş tane edep saydı. Bakalım onları da inşallah dinleriz.Bakalım onları da inşallah dinleriz. Yüz yetmiş tane edep.Yüz yetmiş tane edep. Yemek nasıl yenir ve nasıl yedirilir?Yemek nasıl yenir ve nasıl yedirilir? Kimlere yedirilir?Kimlere yedirilir? Bunlara dair yüz yetmiş tane söz söylemiş mübarek.Bunlara dair yüz yetmiş tane söz söylemiş mübarek. Çünkü yemek yemekteki şeyleri hiç bilmiyoruz,Çünkü yemek yemekteki şeyleri hiç bilmiyoruz, doktorlarımız da bilmiyor, biz de bilmiyoruz.doktorlarımız da bilmiyor, biz de bilmiyoruz. Dersleri okuyacaktık, niçin?

Dersleri okuyacaktık, niçin?
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin bir buyruğu var.Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin bir buyruğu var. Mâ mele'e âdemiyyün vi'âen şerra min batnihî.

Mâ mele'e âdemiyyün vi'âen şerra min batnihî.
Bu bütün sıhhat kaidelerini içine alan ufacık bir ders.Bu bütün sıhhat kaidelerini içine alan ufacık bir ders. İnsanoğlu, Âdem'in, çeşit kapları vardır.İnsanoğlu, Âdem'in, çeşit kapları vardır. İçine bir şeyler kor.İçine bir şeyler kor. Ama en şer olarak iyi şey de kor, kötü şey de kor,Ama en şer olarak iyi şey de kor, kötü şey de kor, yani bal da kor, zehir de kor.yani bal da kor, zehir de kor. Ama en kötü olarak koyduğu şey, karnı için.Ama en kötü olarak koyduğu şey, karnı için. Bakın midesi hem doldurduğu kap,Bakın midesi hem doldurduğu kap, isterse bal da koysa, doldurduğu vakitte onu,isterse bal da koysa, doldurduğu vakitte onu, onun için şer oluyor.onun için şer oluyor. Tabi şeyciler bunu iyi bilirler, arabacılar falanTabi şeyciler bunu iyi bilirler, arabacılar falan bazen gaz basıyor fazla, bu tam işlemiyor.bazen gaz basıyor fazla, bu tam işlemiyor. Boğuldu diyor.Boğuldu diyor. Gaza boğuldu.Gaza boğuldu. Bunun için nasıl yapıyorlar, yapıyorlarBunun için nasıl yapıyorlar, yapıyorlar gazını alıyorlar, bir şey yapıyorlar, işletiyorlar gene makineyi.gazını alıyorlar, bir şey yapıyorlar, işletiyorlar gene makineyi. Bu, tabi kapağını açıyor onun.Bu, tabi kapağını açıyor onun. Mideyi ne yapayım?Mideyi ne yapayım? O zaman yarmak lazım mideyi de.O zaman yarmak lazım mideyi de. Ameliyatların zararı orada oluyor işte.Ameliyatların zararı orada oluyor işte. Onun için, mâ mele'e âdemiyyün vi'âen şerran min batnihî.

Onun için, mâ mele'e âdemiyyün vi'âen şerran min batnihî.
Bâtnından, karnından daha kötü bir şer kap doldurmamış insan.Bâtnından, karnından daha kötü bir şer kap doldurmamış insan. Doldurduğu her şey iyi kötü.Doldurduğu her şey iyi kötü. Kap dolunca mesela bazı şeyler de var.Kap dolunca mesela bazı şeyler de var. Yazın şişiyor, kabı patlatıyor.Yazın şişiyor, kabı patlatıyor. Dolunca. Anlarsın ya.Dolunca. Anlarsın ya. Onun için Âdemoğlunun doldurduğu kaplarınOnun için Âdemoğlunun doldurduğu kapların en şerlisi nedir?en şerlisi nedir? Bugün hemen herkesin bindiği ve bildiği bir otomobili var.

Bugün hemen herkesin bindiği ve bildiği bir otomobili var.
Buna yükü haddinden fazla korsanız,Buna yükü haddinden fazla korsanız, az bir zaman sonra çeşitli arızalar baş gösterir,az bir zaman sonra çeşitli arızalar baş gösterir, şurası kırılır, burası kopar,şurası kırılır, burası kopar, tamir tamir derken de artık işe yaramaz bir hale gelir.tamir tamir derken de artık işe yaramaz bir hale gelir. Mide tıpkı bir arabanın benzin deposu gibi.Mide tıpkı bir arabanın benzin deposu gibi. O delinirse veya makineye benzini sevk edemezse,O delinirse veya makineye benzini sevk edemezse, makine nasıl işlemez durursa,makine nasıl işlemez durursa, perhize riayet etmezsenizperhize riayet etmezseniz ilaçlar size hiç de fayda vermez.ilaçlar size hiç de fayda vermez. Bu hepimizin bildiği bir şeydir.Bu hepimizin bildiği bir şeydir. Hâlbuki ilaçları terk edip yalnız perhize devam etseniz,Hâlbuki ilaçları terk edip yalnız perhize devam etseniz, ilaçları terk edip yalnız perhize devam etseniz,ilaçları terk edip yalnız perhize devam etseniz, hiç şüpheniz olmasın ki pek çabuk iyi olursunuz.hiç şüpheniz olmasın ki pek çabuk iyi olursunuz. Sabrımız yok yalnız.Sabrımız yok yalnız. Sabrımız olmadığı için bunu yapamıyoruz.Sabrımız olmadığı için bunu yapamıyoruz. Ve iyi biliniz ki bütün ilaçların aslı perhizdir.Ve iyi biliniz ki bütün ilaçların aslı perhizdir. Aslü külli devâin el-hımyetü.

Aslü külli devâin el-hımyetü.
Bunlara riayetimiz yok.Bunlara riayetimiz yok. Daha çocuklukta iken çocuğun midesini bozuyoruz.Daha çocuklukta iken çocuğun midesini bozuyoruz. Ha babam ye çocuğum, ye çocuğum, ye çocuğum.Ha babam ye çocuğum, ye çocuğum, ye çocuğum. E çocuk bu, tabi doyduğunu da bilir amaE çocuk bu, tabi doyduğunu da bilir ama zorlan da yediriyoruz işte ona.zorlan da yediriyoruz işte ona. Ne yapsın çocukcağız.Ne yapsın çocukcağız. Daha çocuklukta iken mide bozuluyor.Daha çocuklukta iken mide bozuluyor. Buraya bir şey yazmış.

Buraya bir şey yazmış.
Evvelce Hinduların, Hindistan'daki Hindu dedikleri insanların,Evvelce Hinduların, Hindistan'daki Hindu dedikleri insanların, hastanelerine karşı kullandıkları ilaç.hastanelerine karşı kullandıkları ilaç. Hastanelerinde böyle çeşitli ilaç falan yok.Hastanelerinde böyle çeşitli ilaç falan yok. Perhiz.Perhiz. Hastayı yemeden, içmeden ve konuşmadan da men ederlermiş.Hastayı yemeden, içmeden ve konuşmadan da men ederlermiş. Ve hasta da iyi olur, iyi olacak o zaman diyenVe hasta da iyi olur, iyi olacak o zaman diyen Kurtubî Hazretleri tefsirininKurtubî Hazretleri tefsirinin yedinci cildinin yüz doksan ikinci sayfasında yazmış böyle.yedinci cildinin yüz doksan ikinci sayfasında yazmış böyle. Cenâb-ı Hak velâ tusrifû, okuyor derdi.Cenâb-ı Hak velâ tusrifû, okuyor derdi. Velâ tusrifû.

Velâ tusrifû.
İyi ama dikkat ettiğimiz yok.İyi ama dikkat ettiğimiz yok. Yemekte israf edilmemesini emretmektedir.Yemekte israf edilmemesini emretmektedir. İsraf yalnız şunu bunu atmak değil.İsraf yalnız şunu bunu atmak değil. Yani yediğin yemeklerde de israf yapma,Yani yediğin yemeklerde de israf yapma, mideni bozma, sıhhatini bozma.mideni bozma, sıhhatini bozma. Yiyeceğim diyerekten, pehlivan olacağım diyerektenYiyeceğim diyerekten, pehlivan olacağım diyerekten doğru bir iş değil.doğru bir iş değil. Bu israf kelimesine bazı ulemâlar çok yemektir, demişler.Bu israf kelimesine bazı ulemâlar çok yemektir, demişler. Bazı Allah aşkına, obur adamlar var, doymak da bilmez.Bazı Allah aşkına, obur adamlar var, doymak da bilmez. Hastalık o, bazıları da haram yemeyiniz, demektir demişler.Hastalık o, bazıları da haram yemeyiniz, demektir demişler. Velâ tusrifû.Velâ tusrifû. Haram yemeyin demişler.Haram yemeyin demişler. İnsanın her canının istediğini yemesi deİnsanın her canının istediğini yemesi de israftandır diyenler de var.israftandır diyenler de var. Her canının istediğini yemesi.Her canının istediğini yemesi. Tayyibâti mâ razeknâkum.

Tayyibâti mâ razeknâkum.
Kulû min tayyibâti mâ razeknâkum.Kulû min tayyibâti mâ razeknâkum. Tayyibât, temiz şeyler,Tayyibât, temiz şeyler, iyi şeyler, güzel şeyleri size biz verdik bu rızıkları.iyi şeyler, güzel şeyleri size biz verdik bu rızıkları. Bu rızıkların tayyibâtından, güzellerinden,Bu rızıkların tayyibâtından, güzellerinden, temizlerinden yiyiniz de veşkurû li(A)llâh Allah'a şükür.temizlerinden yiyiniz de veşkurû li(A)llâh Allah'a şükür. Ondan sonra dualar sizden.Ondan sonra dualar sizden. Yediğiniz yemekler tayyibâttan olursa,Yediğiniz yemekler tayyibâttan olursa, helalden olursa, güzel olursa,helalden olursa, güzel olursa, size şükür kendiliğinden doğar.size şükür kendiliğinden doğar. Ondan sonra da şükredersiniz.Ondan sonra da şükredersiniz. İbadet taatınızı da yaparsınız güzel güzel.İbadet taatınızı da yaparsınız güzel güzel. Bu âyet-i kerîmedeBu âyet-i kerîmede tayyibâti mâ razeknâkum.tayyibâti mâ razeknâkum. Kulû min tayyibâti mâ razeknâkum.Kulû min tayyibâti mâ razeknâkum. Tayyibât, temiz şeyler,Tayyibât, temiz şeyler, iyi şeyler, güzel şeyleri size biz verdik bu rızıkları.iyi şeyler, güzel şeyleri size biz verdik bu rızıkları. Bu rızıkların tayyibâtından, güzellerinden,Bu rızıkların tayyibâtından, güzellerinden, temizlerinden yiyiniz de veşkurû li(A)llâh Allah'a şükür.temizlerinden yiyiniz de veşkurû li(A)llâh Allah'a şükür. Ondan sonra dualar sizden.Ondan sonra dualar sizden. Yediğiniz yemekler tayyibâttan olursa,Yediğiniz yemekler tayyibâttan olursa, helalden olursa, güzel olursa,helalden olursa, güzel olursa, size şükür kendiliğinden doğar.size şükür kendiliğinden doğar. Ondan sonra da şükredersiniz.Ondan sonra da şükredersiniz. İbadet taatınızı da yaparsınız güzel güzel.İbadet taatınızı da yaparsınız güzel güzel. Bu âyet-i kerîmedeBu âyet-i kerîmede helaldan yemeği ibadete takdim etmiş.helaldan yemeği ibadete takdim etmiş. Helaldan yemeği ibadete takdim etmiş.Helaldan yemeği ibadete takdim etmiş. Yâ eyyuhe’llezîne âmenû veşkurû li(A)llâh demiyor.

Yâ eyyuhe’llezîne âmenû veşkurû li(A)llâh demiyor.
Evvela yiyeceksin çünkü benzin olmazsa motor gitmiyor ya.Evvela yiyeceksin çünkü benzin olmazsa motor gitmiyor ya. Evvela benzin koyacaksın.Evvela benzin koyacaksın. Ondan sonra gidecek. Koyacağın benzin.Ondan sonra gidecek. Koyacağın benzin. Arabistan'da mümtaz diyor.Arabistan'da mümtaz diyor. Burada da ne diyorlar? Süper diyorlar.Burada da ne diyorlar? Süper diyorlar. Süper benzin. Niçin?Süper benzin. Niçin? İyi arabayı güzel götürüyorlar.İyi arabayı güzel götürüyorlar. Öyleyse benzin olmayınca arabaya gitmez ki, git desen araba gitmez.Öyleyse benzin olmayınca arabaya gitmez ki, git desen araba gitmez. Katığı yok içinde.Katığı yok içinde. İnsana da evvela yemek lazım, yiyeceksin ki kuvvet olsun.İnsana da evvela yemek lazım, yiyeceksin ki kuvvet olsun. O kuvvetten sonra sonra ibadet yapasın.O kuvvetten sonra sonra ibadet yapasın. Ama yiyeceğiniz iyi olsun.Ama yiyeceğiniz iyi olsun. Helal olsun.Helal olsun. Bu âyette helalden yemeği ibadete takdim etmiş.Bu âyette helalden yemeği ibadete takdim etmiş. Yani ibadet ancak helal lokma ile olursa ibadet olur.Yani ibadet ancak helal lokma ile olursa ibadet olur. İbadet, helal lokma ile olursa ibadet olur.İbadet, helal lokma ile olursa ibadet olur. İkinci âyette buyuruyor ki:İkinci âyette buyuruyor ki: Yâ eyyuhâ’llezîne âmenû lâ te’kulû

Yâ eyyuhâ’llezîne âmenû lâ te’kulû
emvâlekum beynekum bi’l-bâtili.emvâlekum beynekum bi’l-bâtili. Bâtıl haramlar.Bâtıl haramlar. Haramlılarla ne nâsın balığını yiyin,Haramlılarla ne nâsın balığını yiyin, ne haram lokmaları ağzınızdan aşağı indirin.ne haram lokmaları ağzınızdan aşağı indirin. Haram yememeyi emir buyurmuş.Haram yememeyi emir buyurmuş. Zira haram yemek, nefsi manen öldürmektir.Zira haram yemek, nefsi manen öldürmektir. Haram yemek, nefsi manen öldürmektir.Haram yemek, nefsi manen öldürmektir. Maddeten ölürse, dan diye vurursun, ölür o başka.Maddeten ölürse, dan diye vurursun, ölür o başka. Buna maddeten derler.Buna maddeten derler. Bir de mânen ölüm var, haram lokmalar yersen, o da ölmüştür.Bir de mânen ölüm var, haram lokmalar yersen, o da ölmüştür. Ama gezer ortalıkta bu.Ama gezer ortalıkta bu. Gezer ama faydasızdır.Gezer ama faydasızdır. Faydasız bir geziştir. Nasıl?Faydasız bir geziştir. Nasıl? İşte bugünkü olan hadiseler gözlerimizin önünde.İşte bugünkü olan hadiseler gözlerimizin önünde. O kuvvetler ne yapıyor?O kuvvetler ne yapıyor? Haramlara sevk ediyor insanları.Haramlara sevk ediyor insanları. Çünkü mânen katildir diyor, çok güzel söylemiş tabi.Çünkü mânen katildir diyor, çok güzel söylemiş tabi. Bugün insanların yaptıkları bütün fenalıklarınBugün insanların yaptıkları bütün fenalıkların başı arayın, hep buradan çıkar.başı arayın, hep buradan çıkar. İntihar, intihar nasıl mezmum iseİntihar, intihar nasıl mezmum ise haram yemekte buna benzetilmiştir.haram yemekte buna benzetilmiştir. Külû min tayyibâti âyet-i celilesiyle

Külû min tayyibâti âyet-i celilesiyle
helaldan kazanıp, helalden yemeyi emreder,helaldan kazanıp, helalden yemeyi emreder, bâtıl ile haramdan yememeyibâtıl ile haramdan yememeyi lâ te'külü emri şerifi ile de bize emir buyurmuş.lâ te'külü emri şerifi ile de bize emir buyurmuş. Bakın ne kadar iyi.Bakın ne kadar iyi. İnsan helalden,İnsan helalden, ağzına koyduğu bir lokmaağzına koyduğu bir lokma veya hanımına verdiği bir lokmadan gene sevap alır.veya hanımına verdiği bir lokmadan gene sevap alır. Bir lokmadan bile sevap alır.Bir lokmadan bile sevap alır. Ve yine kişinin nefsine ve ehl-i beytineVe yine kişinin nefsine ve ehl-i beytine yedirdiği sadaka olduğu da rivayet edilmiştir.yedirdiği sadaka olduğu da rivayet edilmiştir. İslam'ın efdalinden sorulduğu vakitİslam'ın efdalinden sorulduğu vakit yemek yedirmek bol da selam vermektir, denilmiş.yemek yedirmek bol da selam vermektir, denilmiş. Yemek yedirmek yağmur fadaili.Yemek yedirmek yağmur fadaili. Bir de bol bol selam vermek.Bir de bol bol selam vermek. Demin verdiydim. E yine ver.Demin verdiydim. E yine ver. Para ile değil ki, boyuna sevap alırsın.Para ile değil ki, boyuna sevap alırsın. Yemek yedirmek.

Yemek yedirmek.
Gece herkes uyurken namaz kılmak,Gece herkes uyurken namaz kılmak, günahların affına ve derecesiningünahların affına ve derecesinin yükselmesine sebep olur demişler.yükselmesine sebep olur demişler. Yemek yedirmek ve geceleri kalkıp namaz kılmakYemek yedirmek ve geceleri kalkıp namaz kılmak günahların affına ve derecesinin yükselmesine.günahların affına ve derecesinin yükselmesine. Haccın kabulünü sormuşlar.

Haccın kabulünü sormuşlar.
Hac nasıl kabul olur?Hac nasıl kabul olur? Ne zaman kabul olur?Ne zaman kabul olur? Yemek yedirmek, yumuşak konuşmak,Yemek yedirmek, yumuşak konuşmak, tatlı güzel sözlertatlı güzel sözler ve nasihatlerde bulunmak olduğunuve nasihatlerde bulunmak olduğunu Cenâb-ı Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemCenâb-ı Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem beyan buyurmuştur.beyan buyurmuştur. Demek ki haccın kabulüne işaret ve alamet,Demek ki haccın kabulüne işaret ve alamet, cömertlik yapabiliyorsan, yemekleri yedirebiliyorsan,cömertlik yapabiliyorsan, yemekleri yedirebiliyorsan, bizim hacı efendilerimiz yemek yedirir.bizim hacı efendilerimiz yemek yedirir. Hac vaktinden geldikleri vakitte biraz ziyafet yaparlar.Hac vaktinden geldikleri vakitte biraz ziyafet yaparlar. Bir kere yapar ama.Bir kere yapar ama. Geldiği vakit, bir kere ziyafet yapar.Geldiği vakit, bir kere ziyafet yapar. Hac arkadaşlarını yahut komşularını davet ederler, yedirirlerHac arkadaşlarını yahut komşularını davet ederler, yedirirler görüp göreceğin bu kadar. Olmadı.görüp göreceğin bu kadar. Olmadı. Her zaman yaptırmak.Her zaman yaptırmak. Bir gün yapıyorsa her gece yap.Bir gün yapıyorsa her gece yap. Yetmiyorsa pazartesi, perşembe yap.Yetmiyorsa pazartesi, perşembe yap. Yetmiyorsa on beş günde bir yap.Yetmiyorsa on beş günde bir yap. Ayda bir yap hiç olmazsa.Ayda bir yap hiç olmazsa. Bundan sonra da kalma.Bundan sonra da kalma. Hazreti Ömer'in oğlu Abdullah der ki,

Hazreti Ömer'in oğlu Abdullah der ki,
kişinin mürüvveti,kişinin mürüvveti, yemeğini helalden edipyemeğini helalden edip dostlarına ikram ve ihsanıdır.dostlarına ikram ve ihsanıdır. Hazreti Ali Efendimiz de diyor ki,Hazreti Ali Efendimiz de diyor ki, benim bir sahan miktarı yemeğibenim bir sahan miktarı yemeği kardeşlerimle beraber yemem,kardeşlerimle beraber yemem, bir köle azat etmekten daha sevgili.bir köle azat etmekten daha sevgili. Benim bir sadece şöyle ufak bir ölçek,Benim bir sadece şöyle ufak bir ölçek, bununla beraber yediğim yemek,bununla beraber yediğim yemek, kardeşlerimle ama ihvan olunca,kardeşlerimle ama ihvan olunca, bana köle azat etmekten daha sevgilidir demiş.bana köle azat etmekten daha sevgilidir demiş. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Hazretleri,Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Hazretleri, ta'amun efdali,ta'amun efdali, yemekteki insanların çokluğuyla olur.yemekteki insanların çokluğuyla olur. Üç kişi çağırırsın, beş kişi çağırırsın,Üç kişi çağırırsın, beş kişi çağırırsın, yedirirsin, o da yemektir amma çok olursa, daha efdal.yedirirsin, o da yemektir amma çok olursa, daha efdal. Efdali insanların çokluğuyla olur buyurmuş Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem.Efdali insanların çokluğuyla olur buyurmuş Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem. Yemekten evvel el yıkamak, fakirliği giderir.Yemekten evvel el yıkamak, fakirliği giderir. Yemekten sonra yıkamak da hataları giderir.Yemekten sonra yıkamak da hataları giderir. Gözleri de sağlam eder.Gözleri de sağlam eder. Gözlerin sağlamlığı, demek ellerinin yemekten evvel yıkanmasına,Gözlerin sağlamlığı, demek ellerinin yemekten evvel yıkanmasına, yemekten sonra yıkanmasına bağlı.yemekten sonra yıkanmasına bağlı. Sehl rahmetullahi aleyh diyor ki,

Sehl rahmetullahi aleyh diyor ki,
yemek âdâbına riayet etmeyen,yemek âdâbına riayet etmeyen, yapacağı ibadetin amellerini de iyi yapamaz diyor.yapacağı ibadetin amellerini de iyi yapamaz diyor. Yapacağı ibadeti de iyi yapamaz.Yapacağı ibadeti de iyi yapamaz. Yemekteki âdâba riayet etmeyen.Yemekteki âdâba riayet etmeyen. Rahmetli Şeyh Efendimiz öyle derdi,Rahmetli Şeyh Efendimiz öyle derdi, Abdest alırken, abdest adabına riayet etmeyeninAbdest alırken, abdest adabına riayet etmeyenin namazı da öyle yamuk olur.namazı da öyle yamuk olur. Burada da diyor ki, yemeğin âdâbı da yemekten önce başlar.Burada da diyor ki, yemeğin âdâbı da yemekten önce başlar. Yemekteki âdâba riayet etmeyen, çok âdâb var.Yemekteki âdâba riayet etmeyen, çok âdâb var. Allah affetsin kusurları.Allah affetsin kusurları. Bunların hiçbirisini yapabildiğimiz yok.Bunların hiçbirisini yapabildiğimiz yok. Birisi, müraililikten çok sakınmak gerektirir.

Birisi, müraililikten çok sakınmak gerektirir.
Yedirirken de, yerken de, yedirirken bana iyi desinler.Yedirirken de, yerken de, yedirirken bana iyi desinler. Mürailik ediyorsun, iyi desinler.Mürailik ediyorsun, iyi desinler. Methü sena olunayım diyerekten yedirirsen bir şey yok.Methü sena olunayım diyerekten yedirirsen bir şey yok. Ama bana böyle desinler diyerekten yemeği bekletme.Ama bana böyle desinler diyerekten yemeği bekletme. Yine yedir, şeyini düzelt.Yine yedir, şeyini düzelt. Niyetini düzeltmeye bak.Niyetini düzeltmeye bak. Allah için yedir.Allah için yedir. Gerek yerken, gerek içerken ve yatarken de yerken,Gerek yerken, gerek içerken ve yatarken de yerken, içerken, yatarken de ibadet niyetiyle yapmak lazımdır.içerken, yatarken de ibadet niyetiyle yapmak lazımdır. Yani yiyeceğim, kuvvetleneyim, takatim yerine gelsin,Yani yiyeceğim, kuvvetleneyim, takatim yerine gelsin, Allah'a kulluk edeyim.Allah'a kulluk edeyim. Yatayım, uyuyayım, dinlensin şu vücudum,Yatayım, uyuyayım, dinlensin şu vücudum, kalkayım sabah erkenden veyahut gecekalkayım sabah erkenden veyahut gece Allah'a ibadette bulunayım, niyetiyle yapmalıdır diyor.Allah'a ibadette bulunayım, niyetiyle yapmalıdır diyor. Yemekte, içmekte kasıt,Yemekte, içmekte kasıt, kuvvetleneyim de Allah'a kulluk edeyim.kuvvetleneyim de Allah'a kulluk edeyim. Eski büyükler bunları hep yaparlarmış.Eski büyükler bunları hep yaparlarmış. Bizlere de tavsiyede bulunmaktadırlar.Bizlere de tavsiyede bulunmaktadırlar. Çünkü ibadet edebilmek için yiyip içmek,

Çünkü ibadet edebilmek için yiyip içmek,
uyumak da ibadetten sayılır.uyumak da ibadetten sayılır. Onun için "nevm-ül âlim", ibadet.Onun için "nevm-ül âlim", ibadet. Onun uykusu da ibadet. Neden?Onun uykusu da ibadet. Neden? Kastı böyle de öyle.Kastı böyle de öyle. Böyle yapılmazsa, yedikleri, içtikleri, yaptıkları hep dünyadan sayılır.Böyle yapılmazsa, yedikleri, içtikleri, yaptıkları hep dünyadan sayılır. Bunun için yemek âdâbını yüz yetmiş olarak saymış.Bunun için yemek âdâbını yüz yetmiş olarak saymış. Bunlardan bir kısmı biz de size bildirelim.Bunlardan bir kısmı biz de size bildirelim. Evvela yemekte farz, sünnet, edep,

Evvela yemekte farz, sünnet, edep,
fazilet, müstehab, mekruh, mürüvvet,fazilet, müstehab, mekruh, mürüvvet, fütüvvet denilen edeplere riayet etmekfütüvvet denilen edeplere riayet etmek ve bunları bilmek lazımdır.ve bunları bilmek lazımdır. Birincisi, ilk farz.Birincisi, ilk farz. Yenecek yemeğin helal olması şart.Yenecek yemeğin helal olması şart. Yemekte kabahat yok.Yemekte kabahat yok. İşte onlar bizim tarlalarda.İşte onlar bizim tarlalarda. Patlıcan, pırasa, buğday.Patlıcan, pırasa, buğday. Onun bir kabahati yok.Onun bir kabahati yok. Yalnız onu alan adamınYalnız onu alan adamın parasının, kazandığı parası helal olması lazım.parasının, kazandığı parası helal olması lazım. İş onda, yemekte kabahat yok.İş onda, yemekte kabahat yok. Onun için o yemek alınan yemek,Onun için o yemek alınan yemek, helal parayla alındıysa o helal demektir.helal parayla alındıysa o helal demektir. Bunu bilmek için de, ilmihal kitabındaki dördüncü bahis, muamele kısmıdır.Bunu bilmek için de, ilmihal kitabındaki dördüncü bahis, muamele kısmıdır. Namaz nasıl farz ise, iman nasıl farz ise,Namaz nasıl farz ise, iman nasıl farz ise, yemeğinde helalden olması öylece farzdır.yemeğinde helalden olması öylece farzdır. Binâenaleyh alışveriş usulleri,Binâenaleyh alışveriş usulleri, muamele, alışveriş usulleri fıkıh kitaplarımızdamuamele, alışveriş usulleri fıkıh kitaplarımızda pek güzelce izah edilmiştir.pek güzelce izah edilmiştir. Bunları öğrenmek her müslümana ilk borç.Bunları öğrenmek her müslümana ilk borç. Bugün insanlar çeşit yabancı dilleri

Bugün insanlar çeşit yabancı dilleri
öğrenmeye çalışırlar da dini bilgilereöğrenmeye çalışırlar da dini bilgilere hiç ehemmiyet vermezler.hiç ehemmiyet vermezler. Rüşvetlerin, faizlerin haram olduğunu bilmeyen de yoktur.Rüşvetlerin, faizlerin haram olduğunu bilmeyen de yoktur. Yalnız bilmekte fayda etmiyor.Yalnız bilmekte fayda etmiyor. Bunların hepsini herkes bilir.Bunların hepsini herkes bilir. Bilmeyende yoktur.Bilmeyende yoktur. Sonra içki satmak, kumar oynamak,Sonra içki satmak, kumar oynamak, oynatmak suretiyle para kazanmak bunların da bilmeyen yoktur yani.oynatmak suretiyle para kazanmak bunların da bilmeyen yoktur yani. Bunların ne fena olduğunu, günah olduğunu yine bilmeyen yoktur.Bunların ne fena olduğunu, günah olduğunu yine bilmeyen yoktur. Fakat nefsine esir olmuş, köle olmuş,Fakat nefsine esir olmuş, köle olmuş, para gelsin diyor, nereden gelirse gelsin diyor.para gelsin diyor, nereden gelirse gelsin diyor. Sonra ihtikarlarla, mal saklamak suretiyle,Sonra ihtikarlarla, mal saklamak suretiyle, zamlarla haksız kazançlar temin etmek,zamlarla haksız kazançlar temin etmek, teraziyi, kantarını,teraziyi, kantarını, ölçüsünü doğru kullanmamak suretiyleölçüsünü doğru kullanmamak suretiyle yapılan kazançlar, hele rüşvet, yalan,yapılan kazançlar, hele rüşvet, yalan, dolan ile olan kazançlardolan ile olan kazançlar artık ne kadar doğru olacağını senin düşüncene havale ederim.artık ne kadar doğru olacağını senin düşüncene havale ederim. İkincisi, yiyeceği veya içeceğin şeyin

İkincisi, yiyeceği veya içeceğin şeyin
kendisi bilinen ve ona yabancı haram bir maddekendisi bilinen ve ona yabancı haram bir madde karışmamış olmalı.karışmamış olmalı. Ve ilmin, ilminde onu caiz görmesiyle olur.Ve ilmin, ilminde onu caiz görmesiyle olur. Mesela şimdi bir şeyler çıktı sular çıktı.Mesela şimdi bir şeyler çıktı sular çıktı. Ona kola diyorlar bir şeyler diyorlar.Ona kola diyorlar bir şeyler diyorlar. Bunların maddelerinin neler olduğunu bilmekten aciziz.Bunların maddelerinin neler olduğunu bilmekten aciziz. Hatta bizim kahvemiz ki bugün herkes içer.Hatta bizim kahvemiz ki bugün herkes içer. İbn-i Suûd, Kanun'un devri, efendim yasakmış.İbn-i Suûd, Kanun'un devri, efendim yasakmış. Bugün ama rahat içiliyor herkesin evinde.Bugün ama rahat içiliyor herkesin evinde. Bunun için içinde haram bir maddenin karışmış olmaması.Bunun için içinde haram bir maddenin karışmış olmaması. Bilmiyoruz, şey yapmalı, tetkik etmeli, bu nedir?Bilmiyoruz, şey yapmalı, tetkik etmeli, bu nedir? İkincisi, nimetin mün'im-i hakiki olan

İkincisi, nimetin mün'im-i hakiki olan
Allah tarafından, Allahu Celle ve Alâ tarafındanAllah tarafından, Allahu Celle ve Alâ tarafından verilmiş olduğunu bilmesi.verilmiş olduğunu bilmesi. Bu bana filan verdi.Bu bana filan verdi. Filan vasıta.Filan vasıta. Filan verdi, o vasıta.Filan verdi, o vasıta. Asıl onu sana sevk eden.Asıl onu sana sevk eden. Onun Allahu Teâlâ'dan olduğunu bilmesi lazım.Onun Allahu Teâlâ'dan olduğunu bilmesi lazım. Ve şükrünü de onu da öyle yapması lazım.Ve şükrünü de onu da öyle yapması lazım. Az yemeği tercih etmesi.Az yemeği tercih etmesi. Yemeği, az yemeği tercih etmesi,Yemeği, az yemeği tercih etmesi, kanaat sahibi olması,kanaat sahibi olması, hırstan kaçması, edebe riayet eder olduğu halde yemesi,hırstan kaçması, edebe riayet eder olduğu halde yemesi, yemekten evvel ellerini yıkaması müstehab olupyemekten evvel ellerini yıkaması müstehab olup yemekten sonra da temizlik için de yıkamalıdır.yemekten sonra da temizlik için de yıkamalıdır. Evvelinde Besmele-i Şerif Bismillahirrahmanirrahim de.Evvelinde Besmele-i Şerif Bismillahirrahmanirrahim de. Sonunda Elhamdülillahi Rabbil alemin de.Sonunda Elhamdülillahi Rabbil alemin de. Bir dua yaptınız ha?Bir dua yaptınız ha? Elhamdülillahi Rabbil alemin.Elhamdülillahi Rabbil alemin. Bilmiyorum ben. Olmaz.Bilmiyorum ben. Olmaz. Elhamdülillahi Rabbil Âlemin diyemez mi?Elhamdülillahi Rabbil Âlemin diyemez mi? Önce Bismillah, sonra da Cenâb-ı Hakk'a hamd eder ki,Önce Bismillah, sonra da Cenâb-ı Hakk'a hamd eder ki, o bize bu yemeği verdi.o bize bu yemeği verdi. Bu yemeği, bu yemeği yiyebilmek kudretini de verdi.Bu yemeği, bu yemeği yiyebilmek kudretini de verdi. Allah esirgeye ne hastalar var değil mi yiyemiyorlar.Allah esirgeye ne hastalar var değil mi yiyemiyorlar. Ağızlarına veriyorsun, yutamıyor.Ağızlarına veriyorsun, yutamıyor. Neler var, Allah muhafaza etsin.Neler var, Allah muhafaza etsin. Tabi insanın her hali her gün bir olmuyor.Tabi insanın her hali her gün bir olmuyor. Bugün iyi, sağlam bakarsın, yarın ne olacak kim bilir.Bugün iyi, sağlam bakarsın, yarın ne olacak kim bilir. Yemeği daima sağ eliyle yemeli ve sağ eliyle içmelidir.

Yemeği daima sağ eliyle yemeli ve sağ eliyle içmelidir.
Bu yeni usullere uyup da sağ elinde bıçak,Bu yeni usullere uyup da sağ elinde bıçak, sol elinde çatal, bu müslümana yakışmaz.sol elinde çatal, bu müslümana yakışmaz. Avrupa usullerinin yani Avrupalıların işlerini taklit,Avrupa usullerinin yani Avrupalıların işlerini taklit, müslümana hiçbir yerde hiçbir zaman yakışmazkenmüslümana hiçbir yerde hiçbir zaman yakışmazken bugün evlerimize hep bunların ayatı-ı ananeleri gelmiştir yani.bugün evlerimize hep bunların ayatı-ı ananeleri gelmiştir yani. Şimdi bak masallarımız da geldik.Şimdi bak masallarımız da geldik. Bu masallara âdet oldu artık.Bu masallara âdet oldu artık. Zengin evinde katiyen oturup da yemek yenmez.Zengin evinde katiyen oturup da yemek yenmez. Hiçbir zengin evi yoktur ki otursun da evinde yerde yemek yesin.Hiçbir zengin evi yoktur ki otursun da evinde yerde yemek yesin. Hatta zengin değil, orta tabaka bile,Hatta zengin değil, orta tabaka bile, hep masalarda yiyor yemeklerini.hep masalarda yiyor yemeklerini. Ancak masa bulamayan fakir varsa, o yiyecek yerde.Ancak masa bulamayan fakir varsa, o yiyecek yerde. Hâlbuki, bu çok mühimdir.Hâlbuki, bu çok mühimdir. Biz Arabistan'dayken gidip geldikçe, bazı rast geliyoruz,

Biz Arabistan'dayken gidip geldikçe, bazı rast geliyoruz,
Arap kardeşler var.Arap kardeşler var. Buyrun hele dedi.Buyrun hele dedi. Baktım suyu sol el ile içiyor.Baktım suyu sol el ile içiyor. Kardeş, yapma öyle sağ elinle iç.Kardeş, yapma öyle sağ elinle iç. Sol eliyle içen şeytandır.Sol eliyle içen şeytandır. Şeytana uyma.Şeytana uyma. Bizim müslümanların âdeti sağ elleriyle yerler,Bizim müslümanların âdeti sağ elleriyle yerler, sağ elleriyle içerler.sağ elleriyle içerler. Bunu çocukların üzerinde de dikkat,Bunu çocukların üzerinde de dikkat, titizlikle dikkat etmeli.titizlikle dikkat etmeli. Bazı çocuk solak oluyor. Niye ki?Bazı çocuk solak oluyor. Niye ki? O daima kolay geliyor ona sol eli ile yemek.O daima kolay geliyor ona sol eli ile yemek. Onun elini hiç olmasa, bir müddet bağla.Onun elini hiç olmasa, bir müddet bağla. Sağ eliyle alışsın, alışır.Sağ eliyle alışsın, alışır. İnsanın alışamadığı bir şey yok çünkü.İnsanın alışamadığı bir şey yok çünkü. Evvelinde tuz ile başlayıp,

Evvelinde tuz ile başlayıp,
yemekten evvel bir parça tuz alır, ağzını tuzlarsın.yemekten evvel bir parça tuz alır, ağzını tuzlarsın. Hikmeti var, buralarına karışmayız biz.Hikmeti var, buralarına karışmayız biz. Bize bu denilen kitabın dediklerini yazmışım.Bize bu denilen kitabın dediklerini yazmışım. Tuz ile başlayıp sonunda yine tuz almalıdır.Tuz ile başlayıp sonunda yine tuz almalıdır. Bu Hz. Ali Efendimiz'in tavsiyesidir.Bu Hz. Ali Efendimiz'in tavsiyesidir. Büyüklerimizin sözüdür.Büyüklerimizin sözüdür. Hiçbir yemeği beğenmemezlik yapmamalı.Hiçbir yemeği beğenmemezlik yapmamalı. Bazı tabiat insanda hoşlanmadığı bir yemek olur.Bazı tabiat insanda hoşlanmadığı bir yemek olur. Ona karşı bir şey beğenmemeli, ayıplamamalı onu.Ona karşı bir şey beğenmemeli, ayıplamamalı onu. Beğenmezsen ses çıkarmazsın o kadar.Beğenmezsen ses çıkarmazsın o kadar. Alırken de öyle.Alırken de öyle. Bunu ben beğenmedim, demek caiz değil.Bunu ben beğenmedim, demek caiz değil. Bunun daha başkası yok mu?Bunun daha başkası yok mu? Daha bir güzeli yok mu?Daha bir güzeli yok mu? Bu da iyi ama daha güzel yok mu?Bu da iyi ama daha güzel yok mu? Bunu beğenmemek tabiri caiz bunu hoş görmemişler.Bunu beğenmemek tabiri caiz bunu hoş görmemişler. Gelen yemeğe kanaat edip başka şeyleri istememeli.Gelen yemeğe kanaat edip başka şeyleri istememeli. Peynir ekmek mi getirdi, zeytin ekmek mi koydu,Peynir ekmek mi getirdi, zeytin ekmek mi koydu, yahut kuru ekmek mi koydu ona kanaat et.yahut kuru ekmek mi koydu ona kanaat et. Katığı yok mu bunun yahu?Katığı yok mu bunun yahu? Şimdi bunu kim yapacak bu devirde?Şimdi bunu kim yapacak bu devirde? Allah hepimizi affetsin.Allah hepimizi affetsin. Bağdat'ta Rifâî Hazretleri.

Bağdat'ta Rifâî Hazretleri.
Rifâî Hazretleri'nin çok misafiri oluyormuş.Rifâî Hazretleri'nin çok misafiri oluyormuş. Günde binlerce, günde binlerce misafir gelirmiş kendisine.Günde binlerce, günde binlerce misafir gelirmiş kendisine. Hepsini de ikramlarmış mübarek.Hepsini de ikramlarmış mübarek. Ben düşündüm yav orada çok liraya on bin demiş.Ben düşündüm yav orada çok liraya on bin demiş. Dedim bu kadar yemek padişah kuvveti ister buna yav.Dedim bu kadar yemek padişah kuvveti ister buna yav. İmâm Rifâî derviş bir adam.İmâm Rifâî derviş bir adam. Bu kadar insana, çok da yer işte o kadar insan mesela,Bu kadar insana, çok da yer işte o kadar insan mesela, binlerce insan gelse, bu kadar insanıbinlerce insan gelse, bu kadar insanı yedirip içirmek bir mesele ayrı, yeri de bulmak mesela.yedirip içirmek bir mesele ayrı, yeri de bulmak mesela. Sonra anladık ki, bir kapla çorba ile ekmek koymuş, buyurun.Sonra anladık ki, bir kapla çorba ile ekmek koymuş, buyurun. Herkes birer parça yer.Herkes birer parça yer. Döküntülerini de kendi yermiş.Döküntülerini de kendi yermiş. Öyle onlara yemek mi yeter bu kadar insana.Öyle onlara yemek mi yeter bu kadar insana. Ama hani kanaatkâr insanlar,Ama hani kanaatkâr insanlar, oradan üç beş lokma yediler miydi,oradan üç beş lokma yediler miydi, teşekkür edip kalkarlarmış.teşekkür edip kalkarlarmış. Ya bugün Allah muhafaza etsin öyle bir şeye çağıracak olsan insanıYa bugün Allah muhafaza etsin öyle bir şeye çağıracak olsan insanı tefe korlar, dellallık yaparlar.tefe korlar, dellallık yaparlar. Gelen yemeğe kanaat edip başka şeyleri istememeli.

Gelen yemeğe kanaat edip başka şeyleri istememeli.
Çorba mı getirdi? Pekâlâ.Çorba mı getirdi? Pekâlâ. Yaa yemek yok mu? Etli yok mu?Yaa yemek yok mu? Etli yok mu? Tuzlu yok mu?Tuzlu yok mu? Hasan Hilmi Hazretleri varmış Kastamonulu.

Hasan Hilmi Hazretleri varmış Kastamonulu.
Nişan dergahından vaktiyleNişan dergahından vaktiyle dervişlere yemek çıkarırlarmış.dervişlere yemek çıkarırlarmış. Ama derviş olup da beş on kişi.Ama derviş olup da beş on kişi. Yahut yirmi otuz kişi, fazla yok, bir sofralık yani yemek.Yahut yirmi otuz kişi, fazla yok, bir sofralık yani yemek. Onu kendisi yaparmış.Onu kendisi yaparmış. Dervişler bir gün demişler ki, Şeyh EfendiDervişler bir gün demişler ki, Şeyh Efendi bugün bir tatlı da yapsanız,bugün bir tatlı da yapsanız, bu tuzlunun yanında bir tatlı olsa demişler.bu tuzlunun yanında bir tatlı olsa demişler. Peki evlatlar demiş, tatlıyı getirip sofraya koymuş.Peki evlatlar demiş, tatlıyı getirip sofraya koymuş. Şeyh Efendi demişler, bunun önünde bir tuzlu lazımdı.Şeyh Efendi demişler, bunun önünde bir tuzlu lazımdı. Yo evladım demiş, öyle iki tane olmaz.Yo evladım demiş, öyle iki tane olmaz. Ya tatlı ya tuzlu demiş.Ya tatlı ya tuzlu demiş. Karnınız açsa buyurun.Karnınız açsa buyurun. Ne güzel şeyler ya Rabbi!Ne güzel şeyler ya Rabbi! Yemekte misafirlerin çok olmasına çalışmalı.

Yemekte misafirlerin çok olmasına çalışmalı.
Biz kapıları kaparız, başka kimse gelecekse gelmesin artık, oldu deriz.Biz kapıları kaparız, başka kimse gelecekse gelmesin artık, oldu deriz. Zira toplu olarak yemek yenilirseZira toplu olarak yemek yenilirse pek mübarek olur demişler.pek mübarek olur demişler. Hatta bazıları yemekleriniHatta bazıları yemeklerini sokaktan geçenlerin göreceği bir yer üzerindesokaktan geçenlerin göreceği bir yer üzerinde yaparlarmış ki gelen geçen de iştahlılar varsa gelsinler,yaparlarmış ki gelen geçen de iştahlılar varsa gelsinler, buyurun derlermiş onlara da.buyurun derlermiş onlara da. Hem bereketli hem de faydası çok olur demişler.Hem bereketli hem de faydası çok olur demişler. Lokmaları ufak yapmalı diyor.

Lokmaları ufak yapmalı diyor.
Büyük lokma yemek caiz değil.Büyük lokma yemek caiz değil. Ağzın alır, alır amaAğzın alır, alır ama ufak alacaksın da ağzını güzel etsin,ufak alacaksın da ağzını güzel etsin, yutması da kolay olsun.yutması da kolay olsun. Lokmaları ufak yapmalı ve iyice çiğnemeli.Lokmaları ufak yapmalı ve iyice çiğnemeli. Acele edip de yarı yamalak, yuvarlamak mideyeAcele edip de yarı yamalak, yuvarlamak mideye adeta intihardır.adeta intihardır. Yemek yiyenlerin yüzlerine bakmamak.

Yemek yiyenlerin yüzlerine bakmamak.
Kim çok yiyor, kim az yiyor gibilerdenKim çok yiyor, kim az yiyor gibilerden yemek yiyenlerin yüzlerine bakmamak ve gözetmemek.yemek yiyenlerin yüzlerine bakmamak ve gözetmemek. İnsan utanır.İnsan utanır. Herkes yesin yiyeceği kadar.Herkes yesin yiyeceği kadar. Sonra oturarak yemeli.Sonra oturarak yemeli. Oturarak yemeli.Oturarak yemeli. Ve sol ayağının üstüne oturup sağ ayağını dikmeli.Ve sol ayağının üstüne oturup sağ ayağını dikmeli. Bunda çok fayda var.Bunda çok fayda var. Şimdi bu sandalyede oturunca mide rahat dolar.Şimdi bu sandalyede oturunca mide rahat dolar. Böyle yerde oturduğun vakit ayağını da diktiğin vakitteBöyle yerde oturduğun vakit ayağını da diktiğin vakitte mide sıkışır tabiatıyla.mide sıkışır tabiatıyla. O sıkışıklıkla da dolmuş zannedersin.O sıkışıklıkla da dolmuş zannedersin. Kalkınca bu boşluklar açılıp mide rahatlığa kavuşur.Kalkınca bu boşluklar açılıp mide rahatlığa kavuşur. Onun için oturarak yemeliOnun için oturarak yemeli ve sol ayağının üstüne oturupve sol ayağının üstüne oturup sağ ayağını dikmeli.sağ ayağını dikmeli. Peygamber bunu böyle yapmış.Peygamber bunu böyle yapmış. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bunu böyle yapmış.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bunu böyle yapmış. Dayanarak, yatarak yememeli.

Dayanarak, yatarak yememeli.
Ev sahibi başlamadan yemeğe başlamamalı.Ev sahibi başlamadan yemeğe başlamamalı. Büyüklerden sonra yemeğe başlamalı.Büyüklerden sonra yemeğe başlamalı. Meyve ile çekirdeği de bir tabağa koymamalı.Meyve ile çekirdeği de bir tabağa koymamalı. Meyveyi de yemekten evvel yemeli.Meyveyi de yemekten evvel yemeli. Biz meyveyi yemekten sonra veriyoruz.Biz meyveyi yemekten sonra veriyoruz. Zaten karın doymuş.Zaten karın doymuş. Bir de onları üstüne ekliyoruz.Bir de onları üstüne ekliyoruz. İyiden bozukluk oluyor, hazmlar ağırlaşıyor.İyiden bozukluk oluyor, hazmlar ağırlaşıyor. Meyveyi hem erkenden verirsin.Meyveyi hem erkenden verirsin. Onları yerlerken yemekte hazırlanır.Onları yerlerken yemekte hazırlanır. Bekleyen de sıkıntı çekmez.Bekleyen de sıkıntı çekmez. Yapan da sıkıntı çekmez. Kolaycacık olur.Yapan da sıkıntı çekmez. Kolaycacık olur. Allah cümlemizi affetsin.Allah cümlemizi affetsin. Şimdi şurada bir şey var.

Şimdi şurada bir şey var.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem ne fakirdi, ne bir şeydi yani.ne fakirdi, ne bir şeydi yani. Her şey onun emrindeydi.Her şey onun emrindeydi. Dağlar, taşlar hepsi onun emrinde, amade.Dağlar, taşlar hepsi onun emrinde, amade. İstediği gibi ferah, istediği gibi müreffeh bir hayat yaşayabilirdi yani.İstediği gibi ferah, istediği gibi müreffeh bir hayat yaşayabilirdi yani. Fakat onların hiç birisine iltifat etmedi de,Fakat onların hiç birisine iltifat etmedi de, ben “ene e’külü kema e‘külü abd."ben “ene e’külü kema e‘külü abd." Kul nasıl yerse ben de öyle yerim dedi.Kul nasıl yerse ben de öyle yerim dedi. Kendisini kulların şeysinden dışarıya çıkarmadı.Kendisini kulların şeysinden dışarıya çıkarmadı. Hiçbir zaman masada yememiş sallallahu aleyhi ve’s-sellem.Hiçbir zaman masada yememiş sallallahu aleyhi ve’s-sellem. Rızık iki çeşittir, haramdan da rızık var.

Rızık iki çeşittir, haramdan da rızık var.
Mesela adamın yolunu kesersin, alırsın paralarını.Mesela adamın yolunu kesersin, alırsın paralarını. O da senin rızkındır ama haramdır.O da senin rızkındır ama haramdır. İçki satarsın, o da rızıktır ama haramdır.İçki satarsın, o da rızıktır ama haramdır. Siz o harama iltifat etmeyin.Siz o harama iltifat etmeyin. Ya tayyibattan yiyin, temizinden, helalinden.Ya tayyibattan yiyin, temizinden, helalinden. Tayyip başka helal başka.

Tayyip başka helal başka.
Helal, helal.Helal, helal. Fakat tayyip olması için ibadete son derece dikkat etmek lazım.Fakat tayyip olması için ibadete son derece dikkat etmek lazım. Mesela ezan okunurken, alışveriş edenin yemeği tayyib değil, helaldir.Mesela ezan okunurken, alışveriş edenin yemeği tayyib değil, helaldir. Helaldır ama tiyb değil.Helaldır ama tiyb değil. Tiyb olması için ezan okunurken efelik edecek,Tiyb olması için ezan okunurken efelik edecek, kapının önüne bir şey koyacak, gelecek namazını kılacak,kapının önüne bir şey koyacak, gelecek namazını kılacak, öyle yapacak.öyle yapacak. Ağzından yalan kaçırmayacak, küfür yapmayacakAğzından yalan kaçırmayacak, küfür yapmayacak tiyb olsun.tiyb olsun. Onun için çok mühim bir şeydir bu yemek meselesi.Onun için çok mühim bir şeydir bu yemek meselesi. Hepimizin arabası var.

Hepimizin arabası var.
Arabamıza koyduğumuz benzinleArabamıza koyduğumuz benzinle bizim midemize koyduğumuz yemeğin arasında fark yok.bizim midemize koyduğumuz yemeğin arasında fark yok. Arabaya koyduğumuz benzin pis olursa,Arabaya koyduğumuz benzin pis olursa, bozuk olursa, pat araba durur.bozuk olursa, pat araba durur. İşlemez. Neden?İşlemez. Neden? Deliklerden geçmiyor benzin.Deliklerden geçmiyor benzin. İnce değil yahut karışık bir şey koymuş içine falan.İnce değil yahut karışık bir şey koymuş içine falan. İşlemiyor makine.İşlemiyor makine. Zorlanırsın, zorlanırsın, işlemiyor.Zorlanırsın, zorlanırsın, işlemiyor. Artık bu boşaltacaksın,Artık bu boşaltacaksın, yeni şeyler yeniden koyacaksın zor işler.yeni şeyler yeniden koyacaksın zor işler. Bizim mide de öyle.Bizim mide de öyle. Oraya haram lokma girdi miydi, yandı.Oraya haram lokma girdi miydi, yandı. Biz işliyoruz diyecek ama bizim işlememiz,Biz işliyoruz diyecek ama bizim işlememiz, o Hıristiyanlar’ın işlemesi gibi hayatın işlemesi değil ki.o Hıristiyanlar’ın işlemesi gibi hayatın işlemesi değil ki. Allah'a yarar kul olabilmek içinAllah'a yarar kul olabilmek için o midenin temiz olması lazım.o midenin temiz olması lazım. Temiz şeylerle beslemesi lazım.Temiz şeylerle beslemesi lazım. Helal olan, tiyb olan şeylerle.Helal olan, tiyb olan şeylerle. Onun için birçok büyükler mahsullerini,Onun için birçok büyükler mahsullerini, tarlalarını kendileri eker.tarlalarını kendileri eker. Besmele-i Şerif ile, atar tohumunu, besmele ile biçer,Besmele-i Şerif ile, atar tohumunu, besmele ile biçer, besmele ile harmanı kaldırır.besmele ile harmanı kaldırır. Yahu çok o acayip bir şey var.Yahu çok o acayip bir şey var. Bizim Yahudiler var ya, bu Yahudiler mahsul vakti

Bizim Yahudiler var ya, bu Yahudiler mahsul vakti
köylülere gelirler,köylülere gelirler, köylünün tarlasından çıkardığı mahsulünköylünün tarlasından çıkardığı mahsulün temizinden alırken köylüyle pazarlık yapar.temizinden alırken köylüyle pazarlık yapar. Bu harmanın mahsulünü ben alacağım amaBu harmanın mahsulünü ben alacağım ama hayvanı işetmeyeceksin tarlaya.hayvanı işetmeyeceksin tarlaya. Hayvan dönerken hani işer ya,Hayvan dönerken hani işer ya, bu işemeyi yatırmayacaksın.bu işemeyi yatırmayacaksın. İstediği vakitte işetmeyeceksin, hemen altınaİstediği vakitte işetmeyeceksin, hemen altına şeysini tutar, onu dışarıya atar.şeysini tutar, onu dışarıya atar. Temiz olsun der.Temiz olsun der. Yahudi bu kadar dikkat eder de,Yahudi bu kadar dikkat eder de, Müslüman bu dikkatliye yanaşmaz.Müslüman bu dikkatliye yanaşmaz. O tabi Yahudi’ninki fuzuli ama biz ona o kadar itimat etmeyiz.O tabi Yahudi’ninki fuzuli ama biz ona o kadar itimat etmeyiz. Fakat helal olması bizim için çok lazım.Fakat helal olması bizim için çok lazım. Ekin, eğer başkasının tarlasına ben gasp ederek,

Ekin, eğer başkasının tarlasına ben gasp ederek,
çalarak, haksız olarak ekmişsem,çalarak, haksız olarak ekmişsem, bundan çıkan ekmeğin ne sana ne yiyene.bundan çıkan ekmeğin ne sana ne yiyene. Ama bilmeyerek yiyoruz işte.Ama bilmeyerek yiyoruz işte. Allah kusurlarımızı affetsin amaAllah kusurlarımızı affetsin ama köylümüzün de bu hususta kabahati çok.köylümüzün de bu hususta kabahati çok. Bu haramlardan birisi, köylünün zekât vermemesi.Bu haramlardan birisi, köylünün zekât vermemesi. Bir de mahsulünün bir zekâtı var.Bir de mahsulünün bir zekâtı var. Öşür diyoruz ona.Öşür diyoruz ona. Eskiden mesela, öşürcüler olur,Eskiden mesela, öşürcüler olur, her köyden çıkan mahsulü tahmin ederler,her köyden çıkan mahsulü tahmin ederler, herkes onda bir, devlete verir.herkes onda bir, devlete verir. Onda bir devlete verir.Onda bir devlete verir. Onda bir devlete veriyorduk şimdi vergi koydu başka.Onda bir devlete veriyorduk şimdi vergi koydu başka. Ama vergi hiçbir zaman öşrün yerin tutmaz.Ama vergi hiçbir zaman öşrün yerin tutmaz. Onun için kökten bozuluyor helal.Onun için kökten bozuluyor helal. E sonra biz alışveriş ederken, sermayemiz var.

E sonra biz alışveriş ederken, sermayemiz var.
Bu sermayenin helal olması lazım.Bu sermayenin helal olması lazım. Bu sermaye bana nereden geldi?Bu sermaye bana nereden geldi? Bir ev, bir milyon, iki milyon, üç milyondur.Bir ev, bir milyon, iki milyon, üç milyondur. Bu para kazanılmaz yav.Bu para kazanılmaz yav. Bu para ticaretten kazanılmaz yani.Bu para ticaretten kazanılmaz yani. Dün birisi söyledi, daha proje halinde,

Dün birisi söyledi, daha proje halinde,
beş buçuk milyona ev var.beş buçuk milyona ev var. Proje halinde.Proje halinde. Bu para kazanılarak helal olamaz kolay.Bu para kazanılarak helal olamaz kolay. Belki, büyük bir adam olursa başka.Belki, büyük bir adam olursa başka. Çok var yani paramızın.Çok var yani paramızın. Ama bunun helalden olup olmadığına dikkat yok.Ama bunun helalden olup olmadığına dikkat yok. Nereden gelirse gelsin. Olmaz öyle şey.Nereden gelirse gelsin. Olmaz öyle şey. Onun için Cenâb-ı Hak bu âyet-i kerîmede,Onun için Cenâb-ı Hak bu âyet-i kerîmede, külü imanlılara söylüyor.külü imanlılara söylüyor. Ya eyyühellezine amenu diyor, gavurlara değil.Ya eyyühellezine amenu diyor, gavurlara değil. Gavur nereden yerse yesin.Gavur nereden yerse yesin. O gavur, onun yeri cehennem. Ne yapsa olur.O gavur, onun yeri cehennem. Ne yapsa olur. Ama iman olan insan, yediğine dikkat lazım.Ama iman olan insan, yediğine dikkat lazım. Her yemek de yenmez.

Her yemek de yenmez.
Mesela bugün biz Arabistan'a gidiyoruz, tek çeşit sular var, şişelerde.Mesela bugün biz Arabistan'a gidiyoruz, tek çeşit sular var, şişelerde. Bu suların mahiyetini bilmiyoruz, memleketimizde de var şimdi, birçok su var.Bu suların mahiyetini bilmiyoruz, memleketimizde de var şimdi, birçok su var. Mahiyetini bilmiyoruz.Mahiyetini bilmiyoruz. Bu mahiyetini bilmediğimiz suları içmek doğru olmaz.Bu mahiyetini bilmediğimiz suları içmek doğru olmaz. Ehl-i Medine'nin muttakileri içmez bu suları.Ehl-i Medine'nin muttakileri içmez bu suları. Ama biz yüreğimiz yanıyor diyerekten şapur şupur içiyoruz.Ama biz yüreğimiz yanıyor diyerekten şapur şupur içiyoruz. Allah hepimizin kusurunu affetsin,

Allah hepimizin kusurunu affetsin,
tevfîkat-ı samedâniyesine mazhar etsin.tevfîkat-ı samedâniyesine mazhar etsin. Sevdiği ve razı olduğu kulları arasına cümlemizi kabul etsin.Sevdiği ve razı olduğu kulları arasına cümlemizi kabul etsin. Her Şey fânî, bâkî Allah.Her Şey fânî, bâkî Allah. El-Fatiha.

El-Fatiha.
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2