Namaz Vakitleri

4 Zilhicce 1446
31 May 2025
İmsak
03:33
Güneş
05:28
Öğle
13:07
İkindi
17:06
Akşam
20:36
Yatsı
22:23
Detaylı Arama

Haram Lokmanın Zararları

Mehmed Zahid KOTKU


İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid KOTKU Hocamızın sohbetleri, kendi seslerinden konulara yaklaşımı, açıklamaları, değerlendirmeleri ve tavsiyeleri, sizlerin istifadesine sunulmuştur.
Mehmed Zâhid KOTKU, geçtiğimiz asırda yaşamış (1897-1980) bir mürşid-i kâmil, bir sâlih insan, bir Allah dostudur. Ömrü boyunca tebliğ ve irşad çalışmaları içinde bulunmuş, milletimize ve ülkemize hizmet eden nice kıymetli kadrolar, devlet adamları yetiştirmiştir.

Gümüşhaneli Hazretleri tarafından başlatılan Ramûzü’l-Ehâdîs dersleri, takipçileri tarafından devam ettirilmiştir. İskenderpaşa Camii’nde Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A) Hocamız bu dersleri 1958’den 1977 yılına kadar sürdürmüş; 1977’den sonra ise, Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamız devam ettirmiştir.

İlk zamanlar düzenli olarak pazar günleri ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamıza bırakmışlar, kendileri cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Haram Lokmanın Zararları

Mehmed Zahid KOTKU


İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid KOTKU Hocamızın sohbetleri, kendi seslerinden konulara yaklaşımı, açıklamaları, değerlendirmeleri ve tavsiyeleri, sizlerin istifadesine sunulmuştur.
Mehmed Zâhid KOTKU, geçtiğimiz asırda yaşamış (1897-1980) bir mürşid-i kâmil, bir sâlih insan, bir Allah dostudur. Ömrü boyunca tebliğ ve irşad çalışmaları içinde bulunmuş, milletimize ve ülkemize hizmet eden nice kıymetli kadrolar, devlet adamları yetiştirmiştir.

Gümüşhaneli Hazretleri tarafından başlatılan Ramûzü’l-Ehâdîs dersleri, takipçileri tarafından devam ettirilmiştir. İskenderpaşa Camii’nde Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A) Hocamız bu dersleri 1958’den 1977 yılına kadar sürdürmüş; 1977’den sonra ise, Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamız devam ettirmiştir.

İlk zamanlar düzenli olarak pazar günleri ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamıza bırakmışlar, kendileri cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm.Bismillâhirrahmânirrahîm. Elhamdülillahi rabbilâlemin

Elhamdülillahi rabbilâlemin
ve’l-âkibetü li’l-müttekîn.ve’l-âkibetü li’l-müttekîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâVessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. İ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi

İ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi
kitâbullah ve enne efdale'l-hedyi hedyükitâbullah ve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemmuhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtühâve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ahve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâlehve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fi'n-nâri.ve külle dalâletin fi'n-nâri. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyiVe bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl;sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl; Beraber bir istiğfar edelim.

Beraber bir istiğfar edelim.
Estağfirullah estağfirullah estağfirullah el-azîm

Estağfirullah estağfirullah estağfirullah el-azîm
el-kerîm ellezî lâ ilâhe illâ hûel-kerîm ellezî lâ ilâhe illâ hû el hayye'l-kayyûme ve etûbü ileyh.el hayye'l-kayyûme ve etûbü ileyh. Ve es'elühü't-tevbete ve'l-mağfirateVe es'elühü't-tevbete ve'l-mağfirate ve'l-hidâyete lenâve'l-hidâyete lenâ innehû hüve't-tevvâbürrahiminnehû hüve't-tevvâbürrahim tevbete abdin zâlimin li-nefsihîtevbete abdin zâlimin li-nefsihî lâ yemlikü li-nefsihî mevten ve lâ hayâten ve lâ nüşûrâ.lâ yemlikü li-nefsihî mevten ve lâ hayâten ve lâ nüşûrâ. Allahümme ente Rabbî lâ ilâhe illâ ente halaktenîAllahümme ente Rabbî lâ ilâhe illâ ente halaktenî ve ene abdüke ve ene alâ ahdikeve ene abdüke ve ene alâ ahdike ve va'dike mesteta'tü.ve va'dike mesteta'tü. Eûzü bike min-şerri mâ sana'tüEûzü bike min-şerri mâ sana'tü ebû'u leke bi-ni'metike aleyyeebû'u leke bi-ni'metike aleyye ve ebû'u bi-zenbîve ebû'u bi-zenbî fağfirlî fe-innehû lâ yeğfiru'z-zünûbe illâ ente.fağfirlî fe-innehû lâ yeğfiru'z-zünûbe illâ ente. Biz de Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'e

Biz de Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'e
salâvat-ı şerîfe okuyalım.salâvat-ı şerîfe okuyalım. Allahümme salli salâten kâmileten

Allahümme salli salâten kâmileten
ve sellim selâmen tâmmenve sellim selâmen tâmmen alâ seyyidinâ Muhammedin'illezî tenhallu bihi'l-ukâdualâ seyyidinâ Muhammedin'illezî tenhallu bihi'l-ukâdu ve tenfericû bihi'l-kürâbü ve tukdâ bihi'l-havâicüve tenfericû bihi'l-kürâbü ve tukdâ bihi'l-havâicü ve tünâlü bihi'r-rağâibü ve hüsnü'l-havâtimive tünâlü bihi'r-rağâibü ve hüsnü'l-havâtimi ve yüsteska'l-ğamâmü bi-vechihi'l-Kerîm.ve yüsteska'l-ğamâmü bi-vechihi'l-Kerîm. Ve alâ âlihî ve sahbihîVe alâ âlihî ve sahbihî fî-külli lemhatin ve nefesinfî-külli lemhatin ve nefesin bi-adedi külli ma'lûmin lek.bi-adedi külli ma'lûmin lek. Geçen ki dersimizden bir hadîsi tekrar okuyorum.

Geçen ki dersimizden bir hadîsi tekrar okuyorum.
Mâ kesebe racülün mâlen harâmen

Mâ kesebe racülün mâlen harâmen
fe-bûrike fîhi, ve mâ tasaddaka minhüfe-bûrike fîhi, ve mâ tasaddaka minhü fe-kubile minhü, ve lâ yetrukühû halfe zahrihîfe-kubile minhü, ve lâ yetrukühû halfe zahrihî illâ kâne zâdehû ile’n-nâri.illâ kâne zâdehû ile’n-nâri. Her kim haram bir mal kazanırsa,

Her kim haram bir mal kazanırsa,
bu kazandığı haram maldan tasadduk ederse,bu kazandığı haram maldan tasadduk ederse, sadakası kabul olunmaz.sadakası kabul olunmaz. O mal ona mübarek olmaz, mahvolur.O mal ona mübarek olmaz, mahvolur. Ve onu gerideki mirasçılarına bırakırsa,Ve onu gerideki mirasçılarına bırakırsa, onun da faydası olmaz.onun da faydası olmaz. Bu mal onu en nihayet cehenneme sürükler götürür.

Bu mal onu en nihayet cehenneme sürükler götürür.
Haramdan kazanılan malın akıbeti budur.Haramdan kazanılan malın akıbeti budur. Onun için yediğimiz lokmalara çok dikkat etmek lazım.Onun için yediğimiz lokmalara çok dikkat etmek lazım. Haramdan olursa o lokmalar vücutlarımız Allah'a isyan eder.Haramdan olursa o lokmalar vücutlarımız Allah'a isyan eder. Vücutlarımızdaki hastalıklarınVücutlarımızdaki hastalıkların hemen yüzde doksan dokuzuhemen yüzde doksan dokuzu kazançlarımızdaki noksanlıklarımızdan dolayıkazançlarımızdaki noksanlıklarımızdan dolayı vücuttaki azaların isyan edişinden ileri gelir.vücuttaki azaların isyan edişinden ileri gelir. Vücuttaki azalar da isyan eder yani.

Vücuttaki azalar da isyan eder yani.
Haram mallarla beslenen vücutların şeyleri,Haram mallarla beslenen vücutların şeyleri, azalar, parçalar isyan ederler vücutta.azalar, parçalar isyan ederler vücutta. Çeşitli hastalıklar meydana gelir.Çeşitli hastalıklar meydana gelir. Doktor da şaşar bu hastalık neden oldu diyerekten.Doktor da şaşar bu hastalık neden oldu diyerekten. Onun için onun çaresi tövbe edip,Onun için onun çaresi tövbe edip, lokmayı helal bulmaktadır.lokmayı helal bulmaktadır. İkinci bir geçen ki dersten şeyimiz.

İkinci bir geçen ki dersten şeyimiz.
Mâ lekiye’ş-şeytânü umera

Mâ lekiye’ş-şeytânü umera
münzü esleme illâ harra li-vechihî.münzü esleme illâ harra li-vechihî. Şeytan, aleyhillane Hazreti Ömer'e

Şeytan, aleyhillane Hazreti Ömer'e
nerede rast geldiyse muhakkak korkusundannerede rast geldiyse muhakkak korkusundan yüzü koyun yere kapanırmış.yüzü koyun yere kapanırmış. Yüzü koyun yere kapanmış olduğunu,Yüzü koyun yere kapanmış olduğunu, şeytanın Hazreti Ömer'in heybetine dayanamayaraktanşeytanın Hazreti Ömer'in heybetine dayanamayaraktan onu gördüğü yerde yere düşer kapanırmış.onu gördüğü yerde yere düşer kapanırmış. Şimdi bu Hazreti Ömer insanlardan bir insandır.

Şimdi bu Hazreti Ömer insanlardan bir insandır.
Peygamber değildir.Peygamber değildir. Ashab-ı kirâmdan, yani Peygamberimize iman etti,Ashab-ı kirâmdan, yani Peygamberimize iman etti, sonra da halife-i mümine olmuş bir zat-ı muhteremdir.sonra da halife-i mümine olmuş bir zat-ı muhteremdir. Bundan şeytanın korkuşunun sebebi nedir acaba?Bundan şeytanın korkuşunun sebebi nedir acaba? Şeytan başkasından korkmuyor daŞeytan başkasından korkmuyor da niçin ondan korkuyor?niçin ondan korkuyor? Diyor ki, her kim ki şehvetini öldürürse,Diyor ki, her kim ki şehvetini öldürürse, nefs-i emmaresini öldürürse,nefs-i emmaresini öldürürse, nefsin sultanlık mertebesini,nefsin sultanlık mertebesini, nefsine ulaştırırsa, bu insanların hepsinden şeytan korkar.nefsine ulaştırırsa, bu insanların hepsinden şeytan korkar. Yalnız yani Hazreti Ömer'e mahsus değil.

Yalnız yani Hazreti Ömer'e mahsus değil.
Hazreti Ömer gibi nefislerine hâkimHazreti Ömer gibi nefislerine hâkim ve adil olan bir insanların hepsindenve adil olan bir insanların hepsinden şeytan aleyhillalenin korkacağını haber vermişler ki,şeytan aleyhillalenin korkacağını haber vermişler ki, hatta şu kadar ki, Hz. Ömer'in geçtiği yolu anlarsa şeytan,hatta şu kadar ki, Hz. Ömer'in geçtiği yolu anlarsa şeytan, bu yoldan da kaçarmış.bu yoldan da kaçarmış. Yolda bile durmazmış.Yolda bile durmazmış. Onun geçtiği yolda bile durmuyor, sebebi?Onun geçtiği yolda bile durmuyor, sebebi? Hz. Ömer Allah'a mutî idi.

Hz. Ömer Allah'a mutî idi.
Hz. Allah'a mutî olduğundan dolayı,Hz. Allah'a mutî olduğundan dolayı, Allahu Teâlâ'nın sevgili kulu olmuş,Allahu Teâlâ'nın sevgili kulu olmuş, ondan dolayı onun yanına şeytan yaklaşamıyor.ondan dolayı onun yanına şeytan yaklaşamıyor. Uzak kalıyor.Uzak kalıyor. Binâenaleyh Allah'a tam manasıyla mutî olup,

Binâenaleyh Allah'a tam manasıyla mutî olup,
nefsine hâkim olan herkesten denefsine hâkim olan herkesten de şeytan böylece kaçar.şeytan böylece kaçar. Yoksa şeytana esir olduktan sonra şeytan onunlaYoksa şeytana esir olduktan sonra şeytan onunla çocukların top oynadığı gibi oynar.çocukların top oynadığı gibi oynar. Hani çocuklar topu nasıl birbirine fırlatıyorlar,Hani çocuklar topu nasıl birbirine fırlatıyorlar, şeytanda öyle bizi bir taraftan bir tarafa oynatır durur.şeytanda öyle bizi bir taraftan bir tarafa oynatır durur. Allah hepimizi affetsin.Allah hepimizi affetsin. Evvela nefislerimize hâkim olabilmek

Evvela nefislerimize hâkim olabilmek
kuvvet ve kudretini cümlemize ihsan buyursun.kuvvet ve kudretini cümlemize ihsan buyursun. Onun için Hz. Ebû Bekir Sıddîk radıyallahuanhOnun için Hz. Ebû Bekir Sıddîk radıyallahuanh torunu olan Muhammed radıyallahu anh.torunu olan Muhammed radıyallahu anh. Bir nasihati var.Bir nasihati var. Geçen okudum, cuma günü de okudum.Geçen okudum, cuma günü de okudum. Bugün de tekrar sizlere de okuyacağım.Bugün de tekrar sizlere de okuyacağım. Bu israf denilen bir şey var ya, israf diyoruz.Bu israf denilen bir şey var ya, israf diyoruz. Bu israf haramdır diyorlar.Bu israf haramdır diyorlar. Bunun haram olmasından dolayıBunun haram olmasından dolayı Allahu Teâlâ da müşrikleri sevmem diyor.Allahu Teâlâ da müşrikleri sevmem diyor. Allahu Teâlâ müşrikleri sevmez olduğu haldeAllahu Teâlâ müşrikleri sevmez olduğu halde israfın ne kadar fena bir şey olduğunu anlamak lazım.israfın ne kadar fena bir şey olduğunu anlamak lazım. Allahu Teâlâ bir insanı sevmezse

Allahu Teâlâ bir insanı sevmezse
şeytan onu sever.şeytan onu sever. Allahu Teâlâ'nın sevmediğini şeytan sever.Allahu Teâlâ'nın sevmediğini şeytan sever. O da şeytana esir olur o zaman.O da şeytana esir olur o zaman. Binâenaleyh israf çok fena bir şeydir.Binâenaleyh israf çok fena bir şeydir. İsraf yalnız ekmeği, yemeği,İsraf yalnız ekmeği, yemeği, şunu bunu artırıp da sokağa dökmek değil,şunu bunu artırıp da sokağa dökmek değil, israfın çok geniş manaları var.israfın çok geniş manaları var. Nefesleri zayi etmek de israftır.Nefesleri zayi etmek de israftır. Bu nefesler, ekmekten de kıymetli,Bu nefesler, ekmekten de kıymetli, yemekten de kıymetli, paradan da kıymetli,yemekten de kıymetli, paradan da kıymetli, her şeyden kıymetli.her şeyden kıymetli. Para bulunur, mal bulunur, her şey bulunur.Para bulunur, mal bulunur, her şey bulunur. Fakat geçen bir nefes, katiyen bir daha ele geçmez.Fakat geçen bir nefes, katiyen bir daha ele geçmez. Bir nefes, bir daha ele geçirmenin imkânı yok.Bir nefes, bir daha ele geçirmenin imkânı yok. Onun zayiatı kadar acı bir zayiat yoktur.

Onun zayiatı kadar acı bir zayiat yoktur.
Eviniz yansa, malınız elinizden alınsa,Eviniz yansa, malınız elinizden alınsa, Allahu Teâlâ'nın verdiği kudrete bakıyorsunuz ki,Allahu Teâlâ'nın verdiği kudrete bakıyorsunuz ki, az zaman sonra mallar yine geliyor.az zaman sonra mallar yine geliyor. Mesela bu kadar hareketler olur,Mesela bu kadar hareketler olur, yangınlar olur, evler yanar, mallar zayi olur.yangınlar olur, evler yanar, mallar zayi olur. Faka onların içinde yaşayan insanlar,Faka onların içinde yaşayan insanlar, az zaman sonra gene derlenip toplanırlar,az zaman sonra gene derlenip toplanırlar, birçok mal sahibi, güç sahibi olurlar.birçok mal sahibi, güç sahibi olurlar. Ama geçen bir zayi olan nefesiAma geçen bir zayi olan nefesi bir daha ele geçirmenin imkânı olmadığını herkes bilir.bir daha ele geçirmenin imkânı olmadığını herkes bilir. Bilirler, bu aziz nefesi kahve köşelerinde,

Bilirler, bu aziz nefesi kahve köşelerinde,
oyun köşelerinde, zevk köşelerindeoyun köşelerinde, zevk köşelerinde zayi eden insanın israfı hiç özrü olacak bir israf değildir.zayi eden insanın israfı hiç özrü olacak bir israf değildir. Onun için Hz. Ömer'in devrinde olanOnun için Hz. Ömer'in devrinde olan bu Muhammed radıyallahu anh diyor ki,bu Muhammed radıyallahu anh diyor ki, yavrularım, hepimize bir nasihatidir bu,yavrularım, hepimize bir nasihatidir bu, yavrularım size Allah'a inkıyatyavrularım size Allah'a inkıyat ve kendisinden ittikâ ile vasiyet ederim.ve kendisinden ittikâ ile vasiyet ederim. Allah'a inkıyat, teslim olun Allah'a.Allah'a inkıyat, teslim olun Allah'a. Ne diyorsa onu yapın.Ne diyorsa onu yapın. Emrini dinleyin, yasaklarından da kaçının.

Emrini dinleyin, yasaklarından da kaçının.
İnkıyat o ki, yalnız namaz kılmak değildir inkıyat.İnkıyat o ki, yalnız namaz kılmak değildir inkıyat. İnkıyat hem namazını kılacak, emrine itaat edeceksin,İnkıyat hem namazını kılacak, emrine itaat edeceksin, hem de Allahu Teâlâ'nın yasaklarından korunup kaçınacaksın.hem de Allahu Teâlâ'nın yasaklarından korunup kaçınacaksın. Bir. Size bu inkıyat ileBir. Size bu inkıyat ile kendisinden de son derece korku,kendisinden de son derece korku, korkulu olmanızı vasiyet ediyorum,korkulu olmanızı vasiyet ediyorum, Allah'tan korkunuz yani.Allah'tan korkunuz yani. Onun için bugün bir dersimizde geçiyordu.Onun için bugün bir dersimizde geçiyordu. Bir ilim olur ki, bu ilimde Allah korkusu olmazsa,

Bir ilim olur ki, bu ilimde Allah korkusu olmazsa,
o ilim insanlara katiyen fayda vermez.o ilim insanlara katiyen fayda vermez. Göklerde uçsan, ne kadar büyük hünerler yapsan,Göklerde uçsan, ne kadar büyük hünerler yapsan, demin ki o işin içinde Allah korkusu yoktur,demin ki o işin içinde Allah korkusu yoktur, bu ilim ona fayda yerine zarar verir.bu ilim ona fayda yerine zarar verir. Faydasından çok zararı olur.Faydasından çok zararı olur. Dünyada geçirir başka.Dünyada geçirir başka. Fakat ahiretimiz bütün zarardırFakat ahiretimiz bütün zarardır Onun için hikmetin başı Allah korkusudur derler.

Onun için hikmetin başı Allah korkusudur derler.
Buraya da yazmışlar.Buraya da yazmışlar. “Resü'l-hikmeti mehâfetullah."

“Resü'l-hikmeti mehâfetullah."
Hikmetin başı Allah korkusudur.Hikmetin başı Allah korkusudur. Allah korkusu olmadıktan sonraAllah korkusu olmadıktan sonra bütün işlerin hiç kıymeti yoktur.bütün işlerin hiç kıymeti yoktur. Bu da binâenaleyh Allahu Teâlâ'dan

Bu da binâenaleyh Allahu Teâlâ'dan
ittikâ ile vasiyet ederim.ittikâ ile vasiyet ederim. Korkunuz Allah'tan.Korkunuz Allah'tan. Nasıl korkmayacaksın?Nasıl korkmayacaksın? Mülk O'nun, kuvvet O'nun,Mülk O'nun, kuvvet O'nun, kudret O'nun, varlık O'nun, her şey O'nun.kudret O'nun, varlık O'nun, her şey O'nun. Bizi yaşatıyorsa O yaşatıyor.Bizi yaşatıyorsa O yaşatıyor. Bizi giydiriyorsa, kuşatıyorsa,

Bizi giydiriyorsa, kuşatıyorsa,
ne gibi nimetler veriyorsa, hep o veriyor bize.ne gibi nimetler veriyorsa, hep o veriyor bize. Eğer bu aklı bize o vermeseydi,Eğer bu aklı bize o vermeseydi, biz de tımarhanede duran deliler gibibiz de tımarhanede duran deliler gibi bir şeye benzemezdik.bir şeye benzemezdik. Bu kuvvet hep o Allah celle ve âlânındır.Bu kuvvet hep o Allah celle ve âlânındır. İnsan kendisine bir, bir şey zannetmemeli insan.İnsan kendisine bir, bir şey zannetmemeli insan. Bende böyle kuvvet var, kudret var,Bende böyle kuvvet var, kudret var, bilgi var, para var, şu var.bilgi var, para var, şu var. E onlar senin mi?E onlar senin mi? Yarın hepsinin gözünü yumunca bırakıp git gideceksin.Yarın hepsinin gözünü yumunca bırakıp git gideceksin. Senin olsa alıp götürmen lazımdı.Senin olsa alıp götürmen lazımdı. Binâenaleyh bu zat bize diyor ki Allah'tan korku sahibi olun.Binâenaleyh bu zat bize diyor ki Allah'tan korku sahibi olun. Nasıl olacaksın Allahu Teâlâ'dan korku sahibi?Nasıl olacaksın Allahu Teâlâ'dan korku sahibi? Allahu Teâlâ'nın gadabı var.

Allahu Teâlâ'nın gadabı var.
Yanlış hareket ettiğin takdirdeYanlış hareket ettiğin takdirde Allahu Teâlâ adama darılırAllahu Teâlâ adama darılır ve verdiği nimetleri elinden alır.ve verdiği nimetleri elinden alır. Aciz bir durumdadır insan.Aciz bir durumdadır insan. Binâenaleyh siz ondan korku üzerine durun,Binâenaleyh siz ondan korku üzerine durun, verdikleri nimetlere şükredin.verdikleri nimetlere şükredin. Sağlığınıza şükredin, servetinize şükredin,Sağlığınıza şükredin, servetinize şükredin, her şeyinize şükredin.her şeyinize şükredin. Her şeyi yerli yerli yapmaya çalışın.Her şeyi yerli yerli yapmaya çalışın. Şimdi bu adamın ikinci bir vasiyeti.

Şimdi bu adamın ikinci bir vasiyeti.
Evlatlarım, ahlâkınız,Evlatlarım, ahlâkınız, ahlâkınızı tehzîbi hususunda,ahlâkınızı tehzîbi hususunda, ahlâk-ı tehzîb demek, pak etmek, güzel etmek,ahlâk-ı tehzîb demek, pak etmek, güzel etmek, ahlâkı temiz etmek,ahlâkı temiz etmek, kötü ahlâkları atıp iyi ahlâkları kazanmak.kötü ahlâkları atıp iyi ahlâkları kazanmak. Tehzîb bu.Tehzîb bu. Ahlâkınızı tehzîb hususundaki ihtimamınızı,Ahlâkınızı tehzîb hususundaki ihtimamınızı, dikkatinizi, kendinizin tecemmül ve tezeyyünatınızadikkatinizi, kendinizin tecemmül ve tezeyyünatınıza tercih ediniz.tercih ediniz. Kendinizi süslemeye, püslemeye, güzelleştirmeye

Kendinizi süslemeye, püslemeye, güzelleştirmeye
ahlâkınızı tercih ediniz ki onları süsleyin.ahlâkınızı tercih ediniz ki onları süsleyin. Bu çok mühim bir meseledir kiBu çok mühim bir meseledir ki insanlar bugün cemiyete layık bir kıyafet isterler.insanlar bugün cemiyete layık bir kıyafet isterler. Cemiyetin içerisine bana da layık bir kıyafet olsun der,Cemiyetin içerisine bana da layık bir kıyafet olsun der, giyinir, kuşanır, süslenir püslenir.giyinir, kuşanır, süslenir püslenir. Ütüsüz elbise ile dışarıya çıkmaya çekinir,Ütüsüz elbise ile dışarıya çıkmaya çekinir, kravatsız çıkmaya çekinir,kravatsız çıkmaya çekinir, boyasız ayakkabıyla dışarıya çıkmaya çekinir,boyasız ayakkabıyla dışarıya çıkmaya çekinir, hep bunlar isterse güzel olsun ister.hep bunlar isterse güzel olsun ister. Bu neye benzer?

Bu neye benzer?
İçi bozuk olunca, ahlâkı düzgün olmayınca,İçi bozuk olunca, ahlâkı düzgün olmayınca, esbapların ne kadar güzel olursa olsun,esbapların ne kadar güzel olursa olsun, evin ne kadar muhteşem olursa olsun,evin ne kadar muhteşem olursa olsun, her şey ne kadar güzel olursa olsun,her şey ne kadar güzel olursa olsun, ahlâkın bozuk olduktan sonraahlâkın bozuk olduktan sonra bunların hiçbirisinin Allah indinde kıymeti yoktur.bunların hiçbirisinin Allah indinde kıymeti yoktur. Binâenaleyh, teşbih bile bunu izah,Binâenaleyh, teşbih bile bunu izah, bir kap, içine pislik doldurulmuş bir kap,bir kap, içine pislik doldurulmuş bir kap, o kapın dışını siz ne kadar süslerseniz süsleyiniz.o kapın dışını siz ne kadar süslerseniz süsleyiniz. Ne kadar niyetlendirirseniz, ziynetten istersenNe kadar niyetlendirirseniz, ziynetten istersen altınlarla onu süsle.altınlarla onu süsle. O, işe yarar mı?O, işe yarar mı? İçerisi pis.İçerisi pis. Binâenaleyh, bu pislik, kolay efendi,Binâenaleyh, bu pislik, kolay efendi, bu pisliği devirirsin şeyi, götürürsün çeşmeye,bu pisliği devirirsin şeyi, götürürsün çeşmeye, yıkarsın temiz olur.yıkarsın temiz olur. Fakat içteki ahlâkı temizlemekFakat içteki ahlâkı temizlemek o kadar kolay bir şey değil ki, çok zor bir şeydir.o kadar kolay bir şey değil ki, çok zor bir şeydir. Bir ahlâkın değişmesi,Bir ahlâkın değişmesi, bir dağın değişmesine bedeldir demişler.bir dağın değişmesine bedeldir demişler. Bir dağı yerinden ayırmak ne kadar zor?Bir dağı yerinden ayırmak ne kadar zor? Ufak bir dağ bile olsa onu kaldıramazsın kolaycacık yerinden.Ufak bir dağ bile olsa onu kaldıramazsın kolaycacık yerinden. Binâenaleyh ahlâk bir kere içeriye yerleşti miydi?

Binâenaleyh ahlâk bir kere içeriye yerleşti miydi?
Hele yaşlarda biraz ilerledi miydi,Hele yaşlarda biraz ilerledi miydi, onu söküp atmanın imkânı yok.onu söküp atmanın imkânı yok. Her şey zamanında,Her şey zamanında, baba daha çocuğunu yetiştirirken,baba daha çocuğunu yetiştirirken, terbiyesini, ahlâkını İslâm'ı dairesine verebilirse,terbiyesini, ahlâkını İslâm'ı dairesine verebilirse, ne mutlu bu çocuğa.ne mutlu bu çocuğa. Veremediyse bir kere yirmiye otuza atladı mıydı,Veremediyse bir kere yirmiye otuza atladı mıydı, ondan sonra ahlâkı değiştirmek çok...ondan sonra ahlâkı değiştirmek çok... İsterse bütün gün riyazet çeksin, kolay olmaz.İsterse bütün gün riyazet çeksin, kolay olmaz. Bak ne diyor, çünkü.Bak ne diyor, çünkü. Tenzilata olan sarfiyatla,Tenzilata olan sarfiyatla, tenzilata olan sarfiyatlatenzilata olan sarfiyatla bir elbise yapacaksınız.bir elbise yapacaksınız. Bu, yüz liraya da olur,Bu, yüz liraya da olur, beş yüz liraya da olur, bin liraya da olur.beş yüz liraya da olur, bin liraya da olur. Ben yüz liralık esbabı giyemem ki,

Ben yüz liralık esbabı giyemem ki,
ya bana bin liralık olur.ya bana bin liralık olur. Buna dokuz yüz ne oluyor?Buna dokuz yüz ne oluyor? Hâlbuki elbiseden maksat,Hâlbuki elbiseden maksat, insanı soğuktan korumak,insanı soğuktan korumak, sıcaktan korumak ve avret yerini insanın örtmektir.sıcaktan korumak ve avret yerini insanın örtmektir. Bunun bin liralığı da olur, yüz liralığı da olur.Bunun bin liralığı da olur, yüz liralığı da olur. Ama ben bu bin liralıktan aşağısını giyemem diyerektenAma ben bu bin liralıktan aşağısını giyemem diyerekten fazla sarfiyat, insanlar ihtiyacat-ı şedideye düçar olurlar.fazla sarfiyat, insanlar ihtiyacat-ı şedideye düçar olurlar. Sen öyle yapınca,

Sen öyle yapınca,
öteki de senden aşağıya kalmayacağım diyerekten,öteki de senden aşağıya kalmayacağım diyerekten, o zavallı da dokuz yüz lira borç alacak,o zavallı da dokuz yüz lira borç alacak, bin liralık esbabı o da yapmaya çalışacak.bin liralık esbabı o da yapmaya çalışacak. Onun yanında mahcup olmayıp, böyleymiş geçim diyecek.Onun yanında mahcup olmayıp, böyleymiş geçim diyecek. Böyle olunca, ihtiyacat-ı şedidiye düçar olunca,Böyle olunca, ihtiyacat-ı şedidiye düçar olunca, zillet, en nihayet zillete giriftar olurlar.zillet, en nihayet zillete giriftar olurlar. Ama benim geliyor gelir efendim,Ama benim geliyor gelir efendim, binlerce gelir geliyor mütemadiyen.binlerce gelir geliyor mütemadiyen. Benim zilletlerim nerede olacak.Benim zilletlerim nerede olacak. Bilmem artık neremde olacağını.

Bilmem artık neremde olacağını.
Gözünü yumunca anlarsın zilletin nerede olacağını.Gözünü yumunca anlarsın zilletin nerede olacağını. Binâenaleyh, insanların en mükemmeli,Binâenaleyh, insanların en mükemmeli, iyi dikkat edin.iyi dikkat edin. İnsanların en mükemmeli,İnsanların en mükemmeli, kemâle girişmiş insan,kemâle girişmiş insan, kemâle olgun bir insan.kemâle olgun bir insan. Bu insan, en üstünü, en kanaatkârıdır diyor.Bu insan, en üstünü, en kanaatkârıdır diyor. Kanaatkâr insan kimse, en mükemmel insan olur.

Kanaatkâr insan kimse, en mükemmel insan olur.
Bu hadîs-i şerîflerin bir şârihi var.Bu hadîs-i şerîflerin bir şârihi var. Bundan 800 sene evvel dünyadan göçmüş bir insan.Bundan 800 sene evvel dünyadan göçmüş bir insan. İsmi İmâm-ı Nebevî.İsmi İmâm-ı Nebevî. Dün onun menâkıbına rast geldim.Dün onun menâkıbına rast geldim. Diyor ki, her gün bir öğün yemek.Diyor ki, her gün bir öğün yemek. Bir kap yemektir yani.Bir kap yemektir yani. Bir kap yemek yiyin ve bir kere yiyin.Bir kap yemek yiyin ve bir kere yiyin. Demek bir kere yemek insana kâfi geliyor.Demek bir kere yemek insana kâfi geliyor. Uzun zaman yaşamış ve çok güzel hadîsleri, uzun boylu.Uzun zaman yaşamış ve çok güzel hadîsleri, uzun boylu. Bizlere şerh etmiş, bu şerhler olmasa biz bunların manasını anlayamayız.

Bizlere şerh etmiş, bu şerhler olmasa biz bunların manasını anlayamayız.
Bize anlatan o şârihler,Bize anlatan o şârihler, bunların manalarını bize açıklıyorlar da,bunların manalarını bize açıklıyorlar da, o şartla bizde sizlere ifade etmeye çalışıyoruz.o şartla bizde sizlere ifade etmeye çalışıyoruz. Ama ne sayesinde?Ama ne sayesinde? Bu kanaat sayesinde.Bu kanaat sayesinde. Bir öğün, bir yemek.Bir öğün, bir yemek. E biz üçe de kanaat etmiyoruz,E biz üçe de kanaat etmiyoruz, beşe de kanaat etmiyoruz.beşe de kanaat etmiyoruz. Cenâb-ı Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri

Cenâb-ı Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri
bir eve teşrif buyurmuşlar.bir eve teşrif buyurmuşlar. Evde bakmışlar ki bir şey yok.Evde bakmışlar ki bir şey yok. Demişler ki, niçin sizin evinizde bereketlerden bir bereket yok?Demişler ki, niçin sizin evinizde bereketlerden bir bereket yok? Bereket üç tane de demiş.Bereket üç tane de demiş. Birisi koyun, birisi hurma, birisi de ateş.Birisi koyun, birisi hurma, birisi de ateş. Evde ateş oldu muydu?Evde ateş oldu muydu? Eh yapacağını yaparsın.Eh yapacağını yaparsın. Hurman da oldu muydu?Hurman da oldu muydu? Onunla da yersin, karın doyurursun.Onunla da yersin, karın doyurursun. Koyunun oldu muydu?Koyunun oldu muydu? Onun da sütünü sağarsın, içirirsin.Onun da sütünü sağarsın, içirirsin. Oldu bitti.Oldu bitti. Bu kanaatin ne kadar ince bir noktaları var.Bu kanaatin ne kadar ince bir noktaları var. Cenâb-ı Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'deCenâb-ı Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'de zamanı saadetlerinde bulunan insanlar da yanizamanı saadetlerinde bulunan insanlar da yani ashab dediğimiz kimseler deashab dediğimiz kimseler de gayet böyle kanaatkâr idiler son derece.gayet böyle kanaatkâr idiler son derece. Ama o kanaatleri sayesindeAma o kanaatleri sayesinde kısa bir zamanda şark ile garb arasınakısa bir zamanda şark ile garb arasına Müslümanlık elhamdülillah yayılmak imkânını buldu.Müslümanlık elhamdülillah yayılmak imkânını buldu. Bugün zevk ve sefamız çok,Bugün zevk ve sefamız çok, kuvvet kudretimiz hepsinden fazlakuvvet kudretimiz hepsinden fazla fakat bugün kapımızın sıkışmış durumdayız.fakat bugün kapımızın sıkışmış durumdayız. Sebebi nerelerde bak?

Sebebi nerelerde bak?
Mâ lî ünâzi’u’l-kur’âne?

Mâ lî ünâzi’u’l-kur’âne?
İzâ sallâ ehadüküm halfe’l-imâmiİzâ sallâ ehadüküm halfe’l-imâmi fe’l-yesmut,fe’l-yesmut, fe-inne kırâetehû lehû kırâetün,fe-inne kırâetehû lehû kırâetün, ve salâtühû lehû salâtün.ve salâtühû lehû salâtün. Siz neden imamın arkasında

Siz neden imamın arkasında
Kur'an okumakla meşgul oluyorsunuz?Kur'an okumakla meşgul oluyorsunuz? İmama uyduktan sonra, imam okurken,İmama uyduktan sonra, imam okurken, ben de okuyacağım diyerekten,ben de okuyacağım diyerekten, Kur'an okuyorsunuz.Kur'an okuyorsunuz. Böyle şey olmaz.Böyle şey olmaz. İza salla ahadüküm halifel imam.İza salla ahadüküm halifel imam. İmamın arkasına durdunuz, imama uydunuz,

İmamın arkasına durdunuz, imama uydunuz,
namaz kılıyorsunuz.namaz kılıyorsunuz. Fe’l-yesmut, sussun.Fe’l-yesmut, sussun. Okunanı dinlesin.Okunanı dinlesin. O içeriden okuyor, mesela öğlenO içeriden okuyor, mesela öğlen ikindi namazlarında, içinden okuyor.ikindi namazlarında, içinden okuyor. Duymuyoruz ne okuduğunu, olsun.Duymuyoruz ne okuduğunu, olsun. Fe’l-yesmut fe-inne kırâetehû.

Fe’l-yesmut fe-inne kırâetehû.
Onun okuduğu kırâat ister âşikâr, ister gizli.Onun okuduğu kırâat ister âşikâr, ister gizli. Lehû kırâetün.Lehû kırâetün. Hepsi için aynı kırâat.Hepsi için aynı kırâat. Sen de okumuş gibi oluyorsun yani.Sen de okumuş gibi oluyorsun yani. O okudukça sen de okumuş gibi oluyorsun.

O okudukça sen de okumuş gibi oluyorsun.
Hatta bazen misafir efendiler, imam olurlar,Hatta bazen misafir efendiler, imam olurlar, misafir efendi iki rekât kılar,misafir efendi iki rekât kılar, selam verir misafiriniz, iki rekât kılınca.selam verir misafiriniz, iki rekât kılınca. İki rekâttan sonra biz yerli olan insanlar dört kılacağız.İki rekâttan sonra biz yerli olan insanlar dört kılacağız. O selam verir, biz kalkarız.O selam verir, biz kalkarız. Kalktıktan sonra biz hiç bir şey okumayız.Kalktıktan sonra biz hiç bir şey okumayız. Hemen elham okunacak kadar, ayakta durur,Hemen elham okunacak kadar, ayakta durur, rükû sücud eder, namazı tamamlarız.rükû sücud eder, namazı tamamlarız. Niçin okumuyoruz?Niçin okumuyoruz? Sanki önümüzde imam varmış gibidir.Sanki önümüzde imam varmış gibidir. Hiçbir şey okumaz.Hiçbir şey okumaz. Ve salâtühû lehû salâtün.

Ve salâtühû lehû salâtün.
Onun kıldığı namaz, cemaatin de kıldığı namazdır.

Onun kıldığı namaz, cemaatin de kıldığı namazdır.
Binâenaleyh cemaat imamın arkasına uyar,Binâenaleyh cemaat imamın arkasına uyar, başka şeye karışmaz.başka şeye karışmaz. Allahu Ekber der rükûya gider,Allahu Ekber der rükûya gider, Allahu Ekber de secdeye gider,Allahu Ekber de secdeye gider, selam verir, biter gider.selam verir, biter gider. Onun için bu imam'ın arkasında okumakOnun için bu imam'ın arkasında okumak bizim mezhebimize göre caiz değildir,bizim mezhebimize göre caiz değildir, İmâm-ı Âzam'in tutunduğu hadîsler bu hadîs.İmâm-ı Âzam'in tutunduğu hadîsler bu hadîs. Mâ lî erâküm râfi’î eydîküm

Mâ lî erâküm râfi’î eydîküm
ke-ennehâ eznâbü haylin şemsin?ke-ennehâ eznâbü haylin şemsin? Üskünû fi’s-salâti.Üskünû fi’s-salâti. Namazda diğer mezhepler ellerini kaldırırlar.

Namazda diğer mezhepler ellerini kaldırırlar.
Allahu Ekber deyip secdeye inerken kaldırır.Allahu Ekber deyip secdeye inerken kaldırır. Rükûdan kalkarken kaldırırlari, el kaldırırlar.Rükûdan kalkarken kaldırırlari, el kaldırırlar. Bu ellerinin kaldırmasına Cenâb-ı Peygamber razı olmamış.Bu ellerinin kaldırmasına Cenâb-ı Peygamber razı olmamış. Mâ lî erâküm râfi’î eydîküm.Mâ lî erâküm râfi’î eydîküm. Ben sizi görüyorum, ellerinizi kaldırıyorsunuz.Ben sizi görüyorum, ellerinizi kaldırıyorsunuz. Neden yapıyorsunuz bunu böyle?Neden yapıyorsunuz bunu böyle? Ellerinizi kaldırmaya ne lüzum var?Ellerinizi kaldırmaya ne lüzum var? Ke-ennehâ eznâbü haylin şemsin?

Ke-ennehâ eznâbü haylin şemsin?
Yani affedersiniz,

Yani affedersiniz,
sıcakta güneşin altında duran hayvan,sıcakta güneşin altında duran hayvan, daima kuyruğunu sallamak mecburiyetinde kalır,daima kuyruğunu sallamak mecburiyetinde kalır, kendini sineklerden vesaireden korumak içinkendini sineklerden vesaireden korumak için veyahut keyfi için yapar.veyahut keyfi için yapar. Niçin siz de öyle elleriniziNiçin siz de öyle ellerinizi ikide bir kaldırıp indiriyorsunuz?ikide bir kaldırıp indiriyorsunuz? Üskünû. Sakin olun.

Üskünû. Sakin olun.
Fi’s-salâti.. Namazda sakin olun.Fi’s-salâti.. Namazda sakin olun. Öylece ne ellerinizi kaldırın ve bir şeyler yapın.Öylece ne ellerinizi kaldırın ve bir şeyler yapın. Bu da yine İmâm-ı Âzam'in delilidir ki

Bu da yine İmâm-ı Âzam'in delilidir ki
namazda bizler kaldırmayız.namazda bizler kaldırmayız. Ama İmâm-ı Şâfiî'nin kaldırmak içinAma İmâm-ı Şâfiî'nin kaldırmak için başka delilleri de var.başka delilleri de var. Bunlara da karışmayız.Bunlara da karışmayız. Fakat bunların râvîleri Taberânî,Fakat bunların râvîleri Taberânî, Ahmed b. Hanbel, Müslim,Ahmed b. Hanbel, Müslim, Dâvud, Neseî, İbn Hibbân,Dâvud, Neseî, İbn Hibbân, Hazreti Câbir'den, Câbir b. Semüre'denHazreti Câbir'den, Câbir b. Semüre'den rivayetlerdir ki İmâm-ı Âzam'ın rivayetleri var.rivayetlerdir ki İmâm-ı Âzam'ın rivayetleri var. Mâ lî ve li-beni’l-abbâsi?

Mâ lî ve li-beni’l-abbâsi?
Şeyye’û ümmetî ve sefekû dimâehümŞeyye’û ümmetî ve sefekû dimâehüm ve elbesûhâ siyâbe’s-sevâdive elbesûhâ siyâbe’s-sevâdi elbesehümullâhü sıyâbe’n-nâri.elbesehümullâhü sıyâbe’n-nâri. Hazreti Abbâsîler derlerdi.

Hazreti Abbâsîler derlerdi.
Abbâsiler derdi ki Hazreti Abbas'ıAbbâsiler derdi ki Hazreti Abbas'ı çocuklardan bulunduğu bir devletti.çocuklardan bulunduğu bir devletti. Bunlara Cenâb-ı Peygamber buyurdu;Bunlara Cenâb-ı Peygamber buyurdu; Neden siz benim ümmetimi parçalıyorsunuz?Neden siz benim ümmetimi parçalıyorsunuz? Fırka fırka ümmetimi neden ayırıyorsunuz?Fırka fırka ümmetimi neden ayırıyorsunuz? Bugünkü tabirle parti parti ümmetimiBugünkü tabirle parti parti ümmetimi neden ayırıyorsunuz?neden ayırıyorsunuz? Niçin bunu böyle yapıyorsunuz?Niçin bunu böyle yapıyorsunuz? Maksadınız ümmetimin kanını dökmek midir?Maksadınız ümmetimin kanını dökmek midir? Bu parçalanma doğru bir şey değildir.Bu parçalanma doğru bir şey değildir. Niçin bunu böyle yapıyorsunuz diye?Niçin bunu böyle yapıyorsunuz diye? Onlara Cenâb-ı Peygamber nasihatte olunuyor.

Onlara Cenâb-ı Peygamber nasihatte olunuyor.
Bölünmeyin, ayrılmayın, hep bir olun.Bölünmeyin, ayrılmayın, hep bir olun. Sen şu cemaatten, ben bu cemaatten değil,Sen şu cemaatten, ben bu cemaatten değil, hepimiz bir Allah'ın kulu, bir peygamberin ümmeti,hepimiz bir Allah'ın kulu, bir peygamberin ümmeti, bir âdemoğlunun evlatlarıyız.bir âdemoğlunun evlatlarıyız. Binâenaleyh, bölünmeye,Binâenaleyh, bölünmeye, ayrı ayrı adlar altında ayrılmaya hiç de lüzum yok.ayrı ayrı adlar altında ayrılmaya hiç de lüzum yok. Bu, Allah'ın ve peygamberin razı olmadığı bir yoldur.

Bu, Allah'ın ve peygamberin razı olmadığı bir yoldur.
Ama bu nereden geldi, geldi oraya biz karışmayız.Ama bu nereden geldi, geldi oraya biz karışmayız. Fakat bu doğru bir şey değildir.Fakat bu doğru bir şey değildir. Her ne kuvvet varsa birliğin altındadır.Her ne kuvvet varsa birliğin altındadır. Ey cealuhun firkatan firkatan!Ey cealuhun firkatan firkatan! Ümmetini fırka fırka böldünüz.Ümmetini fırka fırka böldünüz. Neden böyle oldu?Neden böyle oldu? Kimisi İmâm Ali'ye uymuş,Kimisi İmâm Ali'ye uymuş, kimisi başkasına uymuş.kimisi başkasına uymuş. Şöyle olmuş, böyle olmuş.Şöyle olmuş, böyle olmuş. Sonra da diğer elbise icat etmişler.Sonra da diğer elbise icat etmişler. Ve elbesûhâ siyâbe’s-sevâdi.

Ve elbesûhâ siyâbe’s-sevâdi.
Siyah elbiseler giyiyorlar.Siyah elbiseler giyiyorlar. Matem elbiseleri giyiyorlar.Matem elbiseleri giyiyorlar. Abbas devrinin insanlarıAbbas devrinin insanları bazı şeylerden dolayıbazı şeylerden dolayı kendilerini böyle kıyafet ile de ayırmışlar.kendilerini böyle kıyafet ile de ayırmışlar. Elbesallahu siyabennar.Elbesallahu siyabennar. Allah onları ayıranları böyleAllah onları ayıranları böyle elbiseler giyerekten kendilerineelbiseler giyerekten kendilerine ayrılık verenler, sınıflandıranlar.ayrılık verenler, sınıflandıranlar. Elbiselerini görüyorsun, bu filan fırkanın adamı.Elbiselerini görüyorsun, bu filan fırkanın adamı. Elbiselerini anlıyorsun, bu da filan fırkanın adamı.Elbiselerini anlıyorsun, bu da filan fırkanın adamı. Herkes ayrı ayrı bir şeyle yapmış.Herkes ayrı ayrı bir şeyle yapmış. Bunlar da siyahlar giymişler.Bunlar da siyahlar giymişler. Öyleyse Allahu TeâlâÖyleyse Allahu Teâlâ cehennem ateşinden esbaplar giydirir bunlara.cehennem ateşinden esbaplar giydirir bunlara. Elbesehümullâhü sıyâbe’n-nâri.

Elbesehümullâhü sıyâbe’n-nâri.
Cehennemin katran elbiselerini giydirsin onlara.Cehennemin katran elbiselerini giydirsin onlara. Böyle ümmetimi böldüklerinden dolayı.Böyle ümmetimi böldüklerinden dolayı. Mâ lî ve li’d-dünyâ?

Mâ lî ve li’d-dünyâ?
Ve mâ li’d-dünyâ mâ lî ve li’d-dünyâ?Ve mâ li’d-dünyâ mâ lî ve li’d-dünyâ? Benim dünya ile ne ilgim var?

Benim dünya ile ne ilgim var?
Dünya ile ne alakam var?Dünya ile ne alakam var? Ve mâ li’d-dünyâ.Ve mâ li’d-dünyâ. Dünyanın da benimle ne alakası var?Dünyanın da benimle ne alakası var? Ben dünya adamı değilim ki?Ben dünya adamı değilim ki? Dünya ile ilgim olsun.Dünya ile ilgim olsun. Dünyanın da benimle ilgisi yok.Dünyanın da benimle ilgisi yok. Vellezî nefsî bi-yedihî.Vellezî nefsî bi-yedihî. Nefsin yed'i kudretinde olan Allahu celle âlâyaNefsin yed'i kudretinde olan Allahu celle âlâya kasem ederim ki, mâ meselî ve meselü’d-dünyâ,kasem ederim ki, mâ meselî ve meselü’d-dünyâ, illâ ke-râkibin sâra.illâ ke-râkibin sâra. Benimle dünyanın misali,Benimle dünyanın misali, bir atlı atına binmiş,bir atlı atına binmiş, sâra seyrediyor, fî yevmin sâifin, sıcak bir günde.sâra seyrediyor, fî yevmin sâifin, sıcak bir günde. Yolda gidiyor sıcak günde.Yolda gidiyor sıcak günde. Derken, fe’stezalle tahte şeceratin.Derken, fe’stezalle tahte şeceratin. Yoruldu, bir ağaç buldu, yeşil güzel.Yoruldu, bir ağaç buldu, yeşil güzel. O ağacın altında biraz dinlenmek için oturdu.

O ağacın altında biraz dinlenmek için oturdu.
Fe’stezalle tahte şeceratin sâ’aten.Fe’stezalle tahte şeceratin sâ’aten. Biraz oturuyor orada dinlesin.Biraz oturuyor orada dinlesin. Min nehârin.Min nehârin. Gündüzün o sıcağında.Gündüzün o sıcağında. Sümme râha ve terakehâ.Sümme râha ve terakehâ. Ondan sonra serinlik başlayınca,Ondan sonra serinlik başlayınca, yoluna devam ediyor.yoluna devam ediyor. Bırakıyoruz orasını.Bırakıyoruz orasını. İşte benimle dünya büyük bu kadardır.İşte benimle dünya büyük bu kadardır. Bunu söylemesinin sebebi?Bunu söylemesinin sebebi? Hazreti Ömer radıyallâhu anh,Hazreti Ömer radıyallâhu anh, Resûlullah Efendimizin yanına gitmişler.Resûlullah Efendimizin yanına gitmişler. Ve hüve alâ hasîrin.Ve hüve alâ hasîrin. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem'deResûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem'de bir hasırın üzerine uzanmışlar, yatıyorlarmış.bir hasırın üzerine uzanmışlar, yatıyorlarmış. Vekâd eserra fi cembih.

Vekâd eserra fi cembih.
O hasır tabi sıcak memleket olduğu içinO hasır tabi sıcak memleket olduğu için böyle bizim gibi giyimleri yok,böyle bizim gibi giyimleri yok, bir entaricikleri var üzerlerinde, çıplak vücut.bir entaricikleri var üzerlerinde, çıplak vücut. Hasır bu vücut üzerlerine ezecek.Hasır bu vücut üzerlerine ezecek. Ezecek ya, geçinceEzecek ya, geçince demiş ki Hz. Ömer dayanamamış:demiş ki Hz. Ömer dayanamamış: Ya Resûlallah!Ya Resûlallah! Levittehazte firaşen evsera min haze.Levittehazte firaşen evsera min haze. Bir yatak olsaydı da altınıza da,Bir yatak olsaydı da altınıza da, onun üzerinde yatsaydınız daha iyi olmaz mıydı?onun üzerinde yatsaydınız daha iyi olmaz mıydı? O zaman demişler ki; bu dünyaya benim ne ihtiyacım var?

O zaman demişler ki; bu dünyaya benim ne ihtiyacım var?
Bu hasır çok bile bana.Bu hasır çok bile bana. Bu hane-i saadete bir hanım teşrif etmiş.Bu hane-i saadete bir hanım teşrif etmiş. Bakmış ki Cenâb-ı peygamberin yatağı yok.Bakmış ki Cenâb-ı peygamberin yatağı yok. Gitmiş evinden güzel bir yatak almış gelmiş.Gitmiş evinden güzel bir yatak almış gelmiş. Demiş: Ya Âişe,Demiş: Ya Âişe, Resûlü ekreme bu hediyem olsun benim demiş.Resûlü ekreme bu hediyem olsun benim demiş. Yay akşam altına da bunun üzerinde yat.Yay akşam altına da bunun üzerinde yat. Resûlü Ekrem gelmişler.Resûlü Ekrem gelmişler. Yatak köşede duruyor öyle.Yatak köşede duruyor öyle. Ne bu demişler Ya Âişe!.Ne bu demişler Ya Âişe!. İşte filan hanım getirdi Ya Resûlullah size,İşte filan hanım getirdi Ya Resûlullah size, istirahatiniz için, hediye ettiler.istirahatiniz için, hediye ettiler. Akşam yaymışlar.Akşam yaymışlar. O gece teheccüde kalkamamışlar.O gece teheccüde kalkamamışlar. Sabahleyin demiş: Ya Âişe kaldır, bu yatağı kaldır,

Sabahleyin demiş: Ya Âişe kaldır, bu yatağı kaldır,
kim getirdiyse onu gönder, çabuk.kim getirdiyse onu gönder, çabuk. Beni bu akşam, bu teheccüdten alıkoydu.Beni bu akşam, bu teheccüdten alıkoydu. Rahatlıklar insana, insanı Allah'tan uzaklaştırıyor.Rahatlıklar insana, insanı Allah'tan uzaklaştırıyor. Farkında değil insan.Farkında değil insan. İstiyor ki her şeyim rahat olsun, güzel olsun ama,İstiyor ki her şeyim rahat olsun, güzel olsun ama, sonra tekrar bir hanım daha getirmişti,sonra tekrar bir hanım daha getirmişti, onu hiç kabul etmedi o zaman.onu hiç kabul etmedi o zaman. Zaten kendisinin bunlara ihtiyacı yok,

Zaten kendisinin bunlara ihtiyacı yok,
istese pekâlâ yapabilirler.istese pekâlâ yapabilirler. Bunlar bize numune olmak üzere.Bunlar bize numune olmak üzere. Siz de dünyaya iltifat etmeyin öyle fazlaSiz de dünyaya iltifat etmeyin öyle fazla yatakların üzerinde yatak, karyolaların üzerinde karyola,yatakların üzerinde yatak, karyolaların üzerinde karyola, odalar hamam gibi sıcacık.odalar hamam gibi sıcacık. Ama gece kim kalkıp da namaz kılacak?Ama gece kim kalkıp da namaz kılacak? Kim kalkıp da Allah'a yalvaracak?Kim kalkıp da Allah'a yalvaracak? Kim gözlerinden yaşlar akıtacak?Kim gözlerinden yaşlar akıtacak? O kadar rahatlığın içerisinde kimin gönlüne gelir korku.O kadar rahatlığın içerisinde kimin gönlüne gelir korku. Mâ li’n-nüfesâi indî şifâün mislü’r-rutabi,

Mâ li’n-nüfesâi indî şifâün mislü’r-rutabi,
ve lâ li’l-merîdi mislü’l-aseli.ve lâ li’l-merîdi mislü’l-aseli. Hanımların lohusalık devri oluyor ya,

Hanımların lohusalık devri oluyor ya,
o lohusalık devirlerinde hanımlara,o lohusalık devirlerinde hanımlara, daha çocuk gelmeden veya geldikten sonra,daha çocuk gelmeden veya geldikten sonra, en güzel şifâ, hurmadır buyurmuşlar.en güzel şifâ, hurmadır buyurmuşlar. Hurmayı o hanımlar bilirlerse, çabuk iyi olurlar.Hurmayı o hanımlar bilirlerse, çabuk iyi olurlar. Hazreti Meryem, bir hurma ağacının altındaydı da.

Hazreti Meryem, bir hurma ağacının altındaydı da.
Vehuzzî ileyki biciż’i-nnaḣleti

Vehuzzî ileyki biciż’i-nnaḣleti
tusâkit ‘aleyki rutaben ceniyyâ. (Meryem Suresi 25. Ayet)tusâkit ‘aleyki rutaben ceniyyâ. (Meryem Suresi 25. Ayet) Onlardan bir kuru ağaçtı.

Onlardan bir kuru ağaçtı.
Kuru ağaçtı ama sallayınca Cenâb-ı Hak oradanKuru ağaçtı ama sallayınca Cenâb-ı Hak oradan hurma hâlk etti.hurma hâlk etti. Bu hurmaları Hazreti İsa'yı dünyaya getirdiği zaman daBu hurmaları Hazreti İsa'yı dünyaya getirdiği zaman da onlarla taayyüş etti, gıdalandıonlarla taayyüş etti, gıdalandı ve çabucaktan iyi olmuştu.ve çabucaktan iyi olmuştu. Binâenaleyh o kadınlara hurma yedirirseniz,

Binâenaleyh o kadınlara hurma yedirirseniz,
hem çabuk şifâ bulurlar vücutlarına, şifâ olur.hem çabuk şifâ bulurlar vücutlarına, şifâ olur. Birde hastalar için bal yedirin buyurmuş.Birde hastalar için bal yedirin buyurmuş. Bal da şifâdır derler.Bal da şifâdır derler. Onun için bal hakkında da size.Onun için bal hakkında da size. Yaḣrucu min butûnihâ şerâbun

Yaḣrucu min butûnihâ şerâbun
muḣtelifun elvânuhu fîhi şifâun linnâs. (Nahl Suresi 69. Ayet)muḣtelifun elvânuhu fîhi şifâun linnâs. (Nahl Suresi 69. Ayet) Bu, Yaḣrucu min butûnihâ,

Bu, Yaḣrucu min butûnihâ,
o karnından nasıl çıkarıyorsa,o karnından nasıl çıkarıyorsa, o ağzından o hüneri nasıl yapıyorsa,o ağzından o hüneri nasıl yapıyorsa, o balı yapıyorsa,o balı yapıyorsa, onunda Cenâb-ı Hakk'ın ona bir vahyi var,onunda Cenâb-ı Hakk'ın ona bir vahyi var, öğretmesi var Cenâb-ı Hakk'ın.öğretmesi var Cenâb-ı Hakk'ın. O balı onu nasıl öğretsin?O balı onu nasıl öğretsin? Arı, çok dikkate şayan bir mahluk.Arı, çok dikkate şayan bir mahluk. İşte görüyorsunuz.İşte görüyorsunuz. Bu kovanların içerisinde nasıl meydana geliyorlar?Bu kovanların içerisinde nasıl meydana geliyorlar? Ve nasıl yaşıyorlar?Ve nasıl yaşıyorlar? Bu balı da bize nasıl şekilde yapıyorlar?Bu balı da bize nasıl şekilde yapıyorlar? Hepiniz bunlardan iyi malumatınız vardır.

Hepiniz bunlardan iyi malumatınız vardır.
Ama bunu ona kim öğretmiştir?Ama bunu ona kim öğretmiştir? Bu bal bunu hangi bilgi ile yapıyor?Bu bal bunu hangi bilgi ile yapıyor? Mektebe mi gitti?Mektebe mi gitti? Nereye gitti?Nereye gitti? Hangi yerden çıktı da?Hangi yerden çıktı da? Ne güzel o evleri yapıyor.Ne güzel o evleri yapıyor. O evleri bugün o karanlık bir yerdeO evleri bugün o karanlık bir yerde hiç bir mühendisimiz yapamaz.hiç bir mühendisimiz yapamaz. Dünya mühendisleri hiç biriside yapamaz.Dünya mühendisleri hiç biriside yapamaz. Karanlık bir yere kapayalım.Karanlık bir yere kapayalım. Allah cümlemizi affetsin.

Allah cümlemizi affetsin.
Tevfikatı samedaniyesine mazhar eylesin.Tevfikatı samedaniyesine mazhar eylesin. El-Fatiha!

El-Fatiha!
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2