Namaz Vakitleri

19 Cemâziye'l-Evvel 1446
21 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:51
Öğle
12:55
İkindi
15:26
Akşam
17:49
Yatsı
19:13
Detaylı Arama

Hastalanan Müslüman

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN


Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Hastalık Müminin Günahlarını Temizler, Haramla Tedavi Olmayın, Her Doktoru Salahiyetli Sanmayın, Aman Dikkat! Çocuklarınız | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Hastalanan Müslüman

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN


Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Hastalık Müminin Günahlarını Temizler, Haramla Tedavi Olmayın, Her Doktoru Salahiyetli Sanmayın, Aman Dikkat! Çocuklarınız | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdüli'llahirabbi'l-âlemîn hamden, kesîran, tayyiben mübâreken fîh. Alâ külli hâlin ve fî külli hîn.el-Hamdüli'llahirabbi'l-âlemîn hamden, kesîran, tayyiben mübâreken fîh. Alâ külli hâlin ve fî külli hîn. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidinâ Muhammed'inVe's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidinâ Muhammed'in ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû biihsânin ilâ yevmi'd-dîn. ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû biihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâba'd: Fe kâle Resulullah sallallâhu aleyhi ve sellem: Emmâba'd:

Fe kâle Resulullah sallallâhu aleyhi ve sellem:

Ya ümme'l-ulâ ebşirî, fe-inne marada'l-müslimiYa ümme'l-ulâ ebşirî, fe-inne marada'l-müslimi yüzhibu'llahu bihî hatâyâhu kemâ tüzhibu'n-nâru habese'z-zehebi velfıddati. yüzhibu'llahu bihî hatâyâhu kemâ tüzhibu'n-nâru habese'z-zehebi velfıddati.

Ebû Dâvud'unÜmmü'l-Ulâ'dan rivayet eylediği bu hadîs-i şerifteEbû Dâvud'unÜmmü'l-Ulâ'dan rivayet eylediği bu hadîs-i şerifte Peygamber Efendimizsallallâhu aleyhi ve sellembuyuruyor ki: Peygamber Efendimizsallallâhu aleyhi ve sellembuyuruyor ki:

Ya ümme'l-ulâ. Bir hanım sahabiye hastalanmış. Peygamber Efendimiz ona hitap ediyor. Ya ümme'l-ulâ. Bir hanım sahabiye hastalanmış. Peygamber Efendimiz ona hitap ediyor.

Ebşiri. Müjde olsun sana. Hasta, ama hastaya diyor ki; "Müjde olsun sana." Ebşiri. Müjde olsun sana. Hasta, ama hastaya diyor ki; "Müjde olsun sana."

Fe-inne marada'l-müslimi. Çünkü Müslüman hastalanınca [onun] hastalığı, Fe-inne marada'l-müslimi. Çünkü Müslüman hastalanınca [onun] hastalığı,

Yüzhibu'llahu bihî hatâyâhu. Bu hastalığı dolayısıyla Allah onun günahlarını siler. Yüzhibu'llahu bihî hatâyâhu. Bu hastalığı dolayısıyla Allah onun günahlarını siler.

Kemâ tüzhibu'n-nâru habese'z-zehe bi velfıddati.Kemâ tüzhibu'n-nâru habese'z-zehe bi velfıddati. Altıncıdaki eritme ocağının ateşi, potanın içine konulan altındaki, gümüşteki pislikleri, paslarıAltıncıdaki eritme ocağının ateşi, potanın içine konulan altındaki, gümüşteki pislikleri, pasları giderdiği gibi hastalığın humması,ateşide hasta olan müslümanın günahlarını giderir. giderdiği gibi hastalığın humması,ateşide hasta olan müslümanın günahlarını giderir.

Hurdacılar, hurda gümüşleri, altınları toplarlar.Hurdacılar, hurda gümüşleri, altınları toplarlar. Gümüş eskidimi kararır, kurşuni renk alır.Gümüş eskidimi kararır, kurşuni renk alır. Altında kirlendimi yeni altın gibi olmaz,buruşur,yırtılır.Altında kirlendimi yeni altın gibi olmaz,buruşur,yırtılır. İçindeki katışıklardan dolayı biraz yeşermeler gösterir.İçindeki katışıklardan dolayı biraz yeşermeler gösterir. Hurdacılar bunları toplar, Altıncılara getirirler. Hurdacılar bunları toplar, Altıncılara getirirler.

Altıncılar bunu potaya koyup altında kuvvetli ateşi yaktılar, altın eridimi,Altıncılar bunu potaya koyup altında kuvvetli ateşi yaktılar, altın eridimi, safi altın bir tarafa, katışıklar bir tarafa ayrılır.safi altın bir tarafa, katışıklar bir tarafa ayrılır. Safi gümüş bir tarafa, katışıklar bir tarafa ayrılır.Safi gümüş bir tarafa, katışıklar bir tarafa ayrılır. Onları döktüğün zaman pırıl pırıl olur. Hiç kiri katışığı bir şeyi kalmaz. Onları döktüğün zaman pırıl pırıl olur. Hiç kiri katışığı bir şeyi kalmaz.

Demirde öyledir. Hurdacılar paslı demirleri alıpfabrikaya götürürler.Demirde öyledir. Hurdacılar paslı demirleri alıpfabrikaya götürürler. Fabrika onları ocakta eritir. Çuruflu pislikler gider.Fabrika onları ocakta eritir. Çuruflu pislikler gider. Döktüğü yerde yeni kalıpta pırıl pırıl demir çıkar.Döktüğü yerde yeni kalıpta pırıl pırıl demir çıkar. İşte müminin hastalığı, onun ateşi de müslümanın günahlarını, hatalarını, kirlerini böylece temizliyor. İşte müminin hastalığı, onun ateşi de müslümanın günahlarını, hatalarını, kirlerini böylece temizliyor.

Bu benzetmede çok güzellikler var.Bu benzetmede çok güzellikler var. Müslümanları altın madenine gümüş madenine benzetiyor.Müslümanları altın madenine gümüş madenine benzetiyor. Mayası iyi,çünkü müslüman.Mayası iyi,çünkü müslüman. Bu madenlerden yapılmış süs ve ziynet eşyalarıda zamanla bozukluklara uğruyor.Bu madenlerden yapılmış süs ve ziynet eşyalarıda zamanla bozukluklara uğruyor. Onları yeniden potaya koyup kaynattığın zaman tertemiz oluyor. Onları yeniden potaya koyup kaynattığın zaman tertemiz oluyor. İşte bu hastalığın ateşi o potanın ateşine benzetiliyor.İşte bu hastalığın ateşi o potanın ateşine benzetiliyor. Müslümanda kıymetli madene benzetiliyor. Müslümanda kıymetli madene benzetiliyor. Müslümanın günahlarıda altının gümüşün kirine, pisliğine, karışıklığına benzetiliyor.Müslümanın günahlarıda altının gümüşün kirine, pisliğine, karışıklığına benzetiliyor. Onlar gidiyor. Onlar gidiyor.

Onun için hastalanmışsa bir insan, tedavi çarelerini arayacak.Onun için hastalanmışsa bir insan, tedavi çarelerini arayacak. Çünkü Peygamber efendimiz bir hadîs-i şerifinde buyuruyor ki: "Allah hastalığıda ilacı da yaratmıştır.Çünkü Peygamber efendimiz bir hadîs-i şerifinde buyuruyor ki: "Allah hastalığıda ilacı da yaratmıştır. Onun için ilacı arayın, tedavi olun. Hastalandığınız zaman hastalığı tedavi etmeye çalışın.Onun için ilacı arayın, tedavi olun. Hastalandığınız zaman hastalığı tedavi etmeye çalışın. Ammavelâtedâvebi'l-haram. "Haramla tedavi olmayın." Ammavelâtedâvebi'l-haram. "Haramla tedavi olmayın."

Mesela; çocuğu doktoragötürüyorlar. Bazı doktorlar:Mesela; çocuğu doktoragötürüyorlar. Bazı doktorlar: "Aa!Bu çocuk biraz zayıf kalmış. Buna konyak içir."Aa!Bu çocuk biraz zayıf kalmış. Buna konyak içir. İştahı açılır, kanlanır canlanır." diyor. İçki teklif ediyor.İştahı açılır, kanlanır canlanır." diyor. İçki teklif ediyor. Yassı şişelerde,sarhoşlar cebine koyupta Pecos Bill'de bilmem nerde [görürsünüz].Yassı şişelerde,sarhoşlar cebine koyupta Pecos Bill'de bilmem nerde [görürsünüz]. Hani böyle ayyaş sarhoş tipler var. Hani böyle ayyaş sarhoş tipler var.

Konyakçımı diyorlar? Konyakçı.Konyakçımı diyorlar? Konyakçı. Cebinde şişe yassıda oluyor. Yani cebede girecek gibi yapmışlar. Taşınabilsin diye. Cebinde şişe yassıda oluyor. Yani cebede girecek gibi yapmışlar. Taşınabilsin diye. Hatta askeri okullarda bile hatırlarım, Hatta askeri okullarda bile hatırlarım, öyle arka ceplerinde şurada burada içkiye alışkın olanlar onu taşırlardı. İçer, zıkkımlanırlardı.öyle arka ceplerinde şurada burada içkiye alışkın olanlar onu taşırlardı. İçer, zıkkımlanırlardı. İnsan hastalanırsa tedavi [olacak], ama haramla tedavi yok. İnsan hastalanırsa tedavi [olacak], ama haramla tedavi yok.

Ruh hastalıkları doktoru bir profesör vardı. Bir müslümantalebe kardeşimiz rahatsızlandı.Ruh hastalıkları doktoru bir profesör vardı. Bir müslümantalebe kardeşimiz rahatsızlandı. Ona gitmiş. Ne tavsiye etmiş? Ona gitmiş.

Ne tavsiye etmiş?

Muayene etmiş kardeşimizi. "Sende ruhsal sıkıntı var. Kızlarla flört et, geçer." demiş.Muayene etmiş kardeşimizi. "Sende ruhsal sıkıntı var. Kızlarla flört et, geçer." demiş. Ruh doktoru flört tavsiye ediyor. Gezme, tozma,gönül eğlendirme tavsiye ediyor. Ruh doktoru flört tavsiye ediyor. Gezme, tozma,gönül eğlendirme tavsiye ediyor. Fesubhanallah. Fesubhanallah. Fesubhanallah. Fesubhanallah.

Onun için din kitaplarımızda; Onun için din kitaplarımızda;

Bir doktora müracaat edilecekse hangi doktorun sözü dinlenilir? diye oda yazılmıştır.Bir doktora müracaat edilecekse hangi doktorun sözü dinlenilir? diye oda yazılmıştır. Tabib-i müslim-i hazık olacak.Tabib-i müslim-i hazık olacak. Doktor Müslüman olacak ki İslâm'ın hükümlerini bilsin. Allah'tan korksun. Doktor Müslüman olacak ki İslâm'ın hükümlerini bilsin. Allah'tan korksun. Allah'tan korkmazsa; "Flört et,zina yap,içki iç." der. Yani haramlarla tedavi çarelerini gösterir. Allah'tan korkmazsa; "Flört et,zina yap,içki iç." der. Yani haramlarla tedavi çarelerini gösterir. Tabib-i müslim olacak. Bir de mesleğinde mahir olacak. Tabib-i müslim olacak. Bir de mesleğinde mahir olacak. Bilmeyen, atıp tutan doktor yanlış şey söyler.Bilmeyen, atıp tutan doktor yanlış şey söyler. O da olmaz. Ama mahir doktor söylerse;"Sen oruç tutamazsın." Tamam.O da olmaz. Ama mahir doktor söylerse;"Sen oruç tutamazsın." Tamam. Müslüman mahir doktor öyle demişse o zaman tutma. Ama her doktoru salahiyetli saymayın. Müslüman mahir doktor öyle demişse o zaman tutma. Ama her doktoru salahiyetli saymayın.

İslâm; herkesin mahkemede şahitliğini geçerli saymaz.İslâm; herkesin mahkemede şahitliğini geçerli saymaz. Adam birkaç yamukluk,yalancılık dolancılık yaptıysa mahkemede şahitliği kabul olmaz.Adam birkaç yamukluk,yalancılık dolancılık yaptıysa mahkemede şahitliği kabul olmaz. Dürüst olacak. İslâm da böyledir. Dürüst olacak. İslâm da böyledir.

Evet, hastalık geldimi, tedavi olunacak. Olunsun.Evet, hastalık geldimi, tedavi olunacak. Olunsun. Tedavi olunmak kadere isyan etmek demek değildir.Tedavi olunmak kadere isyan etmek demek değildir. Tedavi yollarını ararsın. Bulunur veya bulunmaz. Ama hastalıktan dolayı şikâyet yok. Tedavi yollarını ararsın. Bulunur veya bulunmaz. Ama hastalıktan dolayı şikâyet yok.

Abdullah b.Mesud hastalanmış. Halife Hz. Osman ziyaretine gitmiş. Abdullah b.Mesud hastalanmış. Halife Hz. Osman ziyaretine gitmiş.

"Vema teşteki?" diyor. Neden şikâyetçisin? "Vema teşteki?" diyor.

Neden şikâyetçisin?

Abdullah b. MesudAllah'tan, yani Allah'ın verdiği hastalıktan şikâyet edermi? Abdullah b. MesudAllah'tan, yani Allah'ın verdiği hastalıktan şikâyet edermi?

"Şikâyetin nedir?" diye soruyor. "Günahlarımdan şikâyetçiyim." diyor."Şikâyetin nedir?" diye soruyor.

"Günahlarımdan şikâyetçiyim." diyor.
Tabi her müslüman günahından şikâyetçidir.Tabi her müslüman günahından şikâyetçidir. "Ah benim zalim nefsim! Bana günah işletti." diye ondan yanar yakınır."Ah benim zalim nefsim! Bana günah işletti." diye ondan yanar yakınır. Yoksa hastalık Allah'ın bir bakıma günahları affettirdiği için bir fırsattır. Yoksa hastalık Allah'ın bir bakıma günahları affettirdiği için bir fırsattır.

Onun için sakın ha, hastalanırsanız şikâyet etmeyin, tedavi yollarını arayın, sabredin.Onun için sakın ha, hastalanırsanız şikâyet etmeyin, tedavi yollarını arayın, sabredin. Sabrederseniz bu mükâfatlar var. Sabretmezseniz yok. Sabrederseniz bu mükâfatlar var. Sabretmezseniz yok.

İkinci hadîs-i şerif, yine bu konuyla ilgili... İkinci hadîs-i şerif, yine bu konuyla ilgili...

Enes radıyallâhuanh'ten, Peygamber efendimiz buyurmuş ki: Enes radıyallâhuanh'ten, Peygamber efendimiz buyurmuş ki:

Yâ Enes men hummesalâseleyâlinharaceminzünûbihî ke yevmiveledethuümmühû.Yâ Enes men hummesalâseleyâlinharaceminzünûbihî ke yevmiveledethuümmühû. Ve men humme aşra eyyâmin nûdiyemine's-semâikadgufira leke mâmedâ fe-ste'nifi'l-amele. Ve men humme aşra eyyâmin nûdiyemine's-semâikadgufira leke mâmedâ fe-ste'nifi'l-amele. Sadaka Rasulullâh. Bu da hastalıkla ilgili müjdeli bir hadîs-i şerif. Sadaka Rasulullâh.

Bu da hastalıkla ilgili müjdeli bir hadîs-i şerif.

Peygamber efendimiz: "Ya Enes!" diyor.Peygamber efendimiz:

"Ya Enes!" diyor.
Mübarek güzel sözünü Enes radıyallahuanha'ya söylemiş. Mübarek güzel sözünü Enes radıyallahuanha'ya söylemiş.

Men hummesalâseleyâlin. Üç gece ateşli hastalığa tutulan;Men hummesalâseleyâlin. Üç gece ateşli hastalığa tutulan; "Ah, ah!Aman yanıyor cayır cayır!.."Islak bez, buz koyuyorlar."Ah, ah!Aman yanıyor cayır cayır!.."Islak bez, buz koyuyorlar. Hummalı hastalığa tutulan, ateşlenen hasta üç gün yanıyor. Hummalı hastalığa tutulan, ateşlenen hasta üç gün yanıyor.

Haraceminzünûbihî. Günahlarından sıyrılır çıkar. Haraceminzünûbihî. Günahlarından sıyrılır çıkar.

Ke yevmiveledethuümmühû. Annesinden doğduğu gündeki gibi sıyrılır çıkar. Ke yevmiveledethuümmühû. Annesinden doğduğu gündeki gibi sıyrılır çıkar.

Annesinden doğmuş olan bir çocuğun günahı varmı? Yok.Annesinden doğmuş olan bir çocuğun günahı varmı? Yok. Annesinden tertemiz [dünyaya geldi]. Bir günahı yok,daha bir şey yapmadı. Annesinden tertemiz [dünyaya geldi]. Bir günahı yok,daha bir şey yapmadı.

Burada bir şey daha var. İslam çocuğun günahsız olduğunu söylüyor. Doğrusuda budur.Burada bir şey daha var. İslam çocuğun günahsız olduğunu söylüyor. Doğrusuda budur. Hıristiyanlık da çocuğu günahkâr doğmuş kabul ediyor.Hıristiyanlık da çocuğu günahkâr doğmuş kabul ediyor. Masum, bir kabahati yok ki,yanlış,o yanlış.Masum, bir kabahati yok ki,yanlış,o yanlış. "Üç gün üç gece hastalanırsa annesinden doğduğu gibi günahlardan sıyrıldı çıktı. "Üç gün üç gece hastalanırsa annesinden doğduğu gibi günahlardan sıyrıldı çıktı. Bu burada tertemiz,günahlar orada kaldı. Günahları kalmadı."diyemüjdeliyor. Bu burada tertemiz,günahlar orada kaldı. Günahları kalmadı."diyemüjdeliyor.

Vemen humme aşraeyyâmin. Biraz daha uzadı. 10 gün hasta olursa, Vemen humme aşraeyyâmin. Biraz daha uzadı. 10 gün hasta olursa,

Nûdiyemine's-semâi. Bu hastaya gökten seslenilir. Nûdiyemine's-semâi. Bu hastaya gökten seslenilir.

Kadgufira leke mâmedâ. Hadi gözün aydın, geçmiş günahların affoldu. Kadgufira leke mâmedâ. Hadi gözün aydın, geçmiş günahların affoldu.

Fe-ste'nifi'l-amele. Temiz defter yeniden başlar.Fe-ste'nifi'l-amele. Temiz defter yeniden başlar. "Al sana tertemiz bir defter. İşe yeniden başla. Günahların hepsi silindi." diye bildirilir. "Al sana tertemiz bir defter. İşe yeniden başla. Günahların hepsi silindi." diye bildirilir.

Demek ki hastalığa sabrederse insanın günahları affoluyor. [Ama önemli olan hasta olmamaktır.]Demek ki hastalığa sabrederse insanın günahları affoluyor. [Ama önemli olan hasta olmamaktır.] Onun için sıhhatinizi,vücudunuzu korumaya gayret edin. Hasta olmamaya dikkat edin. Onun için sıhhatinizi,vücudunuzu korumaya gayret edin. Hasta olmamaya dikkat edin.

Biz sabahleyin buraya geliyoruz.Biz sabahleyin buraya geliyoruz. Şu bizim kuşçu,kuş, balık, kedi, köpek yemi satan köşe başındakidükkân sahibi,dükkânı açmış oluyor.Şu bizim kuşçu,kuş, balık, kedi, köpek yemi satan köşe başındakidükkân sahibi,dükkânı açmış oluyor. Harıl harıl arabasından dükkânınabir şeyler taşıyor,koşturuyor. Harıl harıl arabasından dükkânınabir şeyler taşıyor,koşturuyor. Yandan çarklı sigara ağzında,tüttüre tüttüre sabah sabah kendisini zehirliyor.Yandan çarklı sigara ağzında,tüttüre tüttüre sabah sabah kendisini zehirliyor. Zehirlemeye sabahtan başlıyor. Nasıl alışmışlar? Zehirlemeye sabahtan başlıyor.

Nasıl alışmışlar?

İnsanlar bu acı şeyi nasıl içerler? Demek ki kötü şeylere alıştımı insan bırakamıyor.İnsanlar bu acı şeyi nasıl içerler? Demek ki kötü şeylere alıştımı insan bırakamıyor. Onun için çocukları güzel şeylere alıştırmaya çok dikkat edin. Onun için çocukları güzel şeylere alıştırmaya çok dikkat edin.

Ey babalar! Ey anneler! Ey hocalar! Dikkat edin.Ey babalar! Ey anneler! Ey hocalar! Dikkat edin. Çocuklarınızı güzel adetlere alıştırın. Kötü adetleri;kötü, acı olduğu halde alıştımı bırakamıyor. Çocuklarınızı güzel adetlere alıştırın. Kötü adetleri;kötü, acı olduğu halde alıştımı bırakamıyor.

Sigara hem hasta yapıyor,hem ciğerleri doldurup kansere yol açıyor. İnsanı ihtiyarlatıyor.Sigara hem hasta yapıyor,hem ciğerleri doldurup kansere yol açıyor. İnsanı ihtiyarlatıyor. Bir sürü zararlarını sayıyorlar,sıralıyorlar. Hem parayla,hemde acı. Duman,tadı yok. Bir sürü zararlarını sayıyorlar,sıralıyorlar. Hem parayla,hemde acı. Duman,tadı yok. Dumanlı bir yerde oldukmu,üf püf deriz, öksüre öksüre çıkar gideriz.Dumanlı bir yerde oldukmu,üf püf deriz, öksüre öksüre çıkar gideriz. Ama millet bunu gece uykudan kalkınca içiyor. Uyandım yak bir sigara.Ama millet bunu gece uykudan kalkınca içiyor. Uyandım yak bir sigara. İşe giderkenarabanın,otobüsün,uçağın içinde içiyor. İşe giderkenarabanın,otobüsün,uçağın içinde içiyor. Dükkânında içiyor. Sinirleniyor içiyor,seviniyor içiyor. Dükkânında içiyor. Sinirleniyor içiyor,seviniyor içiyor. Boyuna içiyor. Ha babam içiyor. Mahvediyor kendisini. Boyuna içiyor. Ha babam içiyor. Mahvediyor kendisini.

İslâm böyle bir şeyi emretseydi ne yaparlardı bu adamlar? Hop oturup hop kalkarlardı. İslâm böyle bir şeyi emretseydi ne yaparlardı bu adamlar?

Hop oturup hop kalkarlardı.

"İslam ne biçim şey emretmiş?" derlerdi. İslam güzel şeyleri emrediyor."İslam ne biçim şey emretmiş?" derlerdi. İslam güzel şeyleri emrediyor. İslâm dışı olanlar kötü şeyler emrediyorlar.Ama millet kötüleri parada vererek yapıyorlar. İslâm dışı olanlar kötü şeyler emrediyorlar.Ama millet kötüleri parada vererek yapıyorlar. Parayla, sigara fabrikalarını zengin ederek sıhhatlerine kıyıyorlar, kendilerini mahvediyorlar. Parayla, sigara fabrikalarını zengin ederek sıhhatlerine kıyıyorlar, kendilerini mahvediyorlar.

Allah akıl fikir versin.Allah akıl fikir versin. Allah bizi İslâm'dan, imandan, adaptan, ahlaktan,doğrudan, Hak'tan hakikatten ayırmasın.Allah bizi İslâm'dan, imandan, adaptan, ahlaktan,doğrudan, Hak'tan hakikatten ayırmasın. Yanlış yollara saptırmasın. Şeytana aldattırmasın. Nefse mağlup etmesin. Dünyaya kaptırmasın. Yanlış yollara saptırmasın. Şeytana aldattırmasın. Nefse mağlup etmesin. Dünyaya kaptırmasın.

Ve üçüncü hadîs-i şerif: Ve üçüncü hadîs-i şerif:

Yâümmekaysin. Eteraynehazihi'l-makberete?Yâümmekaysin. Eteraynehazihi'l-makberete? Yeb'asu'llâhuminhâseb'îneelfenyevme'l-kıyâmetialâsûreti'l-kameri leylete'l-bedri,Yeb'asu'llâhuminhâseb'îneelfenyevme'l-kıyâmetialâsûreti'l-kameri leylete'l-bedri, yedhulûne'l-cennete bi-gayri hisâb.yedhulûne'l-cennete bi-gayri hisâb. Ya'ni'l-bakiy'a. Bu sonuncu hadîs-i şerifi Taberani, ÜmmüKaysten rivayet etmiş. Ya'ni'l-bakiy'a.

Bu sonuncu hadîs-i şerifi Taberani, ÜmmüKaysten rivayet etmiş.

Ümmü Kays radıyallahuanha'ya, Peygamber efendimiz buyuruyor ki: Ümmü Kays radıyallahuanha'ya, Peygamber efendimiz buyuruyor ki:

Eteraynehazihi'l-makberete. Şu kabristana bakıyormusun? Eteraynehazihi'l-makberete.

Şu kabristana bakıyormusun?

Şu kabristanı görüyormusun? Görüyor bakıyor. Tamam,görüyor. Şu kabristanı görüyormusun? Görüyor bakıyor. Tamam,görüyor.

Yeb'asu'llâhuminhâseb'îneelfenyevme'l-kıyâmetialâsûreti'l-kameri leylete'l-bedri. Yeb'asu'llâhuminhâseb'îneelfenyevme'l-kıyâmetialâsûreti'l-kameri leylete'l-bedri.

Allah bu kabristandan kıyamet gününde 70 bin kişiyi,Allah bu kabristandan kıyamet gününde 70 bin kişiyi, ayın on dördünde, ayın dopdolu böyle tepsi gibi dolunay [olup] ayın on dördünde, ayın dopdolu böyle tepsi gibi dolunay [olup] pırıl pırıl parladığı zamanki gibi yüzleri nur saçar vaziyette cennete sokacak. pırıl pırıl parladığı zamanki gibi yüzleri nur saçar vaziyette cennete sokacak.

Yedhulûne'l-cennete bi-gayri hisâb.Yedhulûne'l-cennete bi-gayri hisâb. Cennete sorgu sual hesap terazi mizan olmadan doğrudan gidecekler. Cennete sorgu sual hesap terazi mizan olmadan doğrudan gidecekler.

Hangi kabristan bu? Medine'nin kabristanı.Hangi kabristan bu?

Medine'nin kabristanı.
Bakiyulgarkadveya kısaca Bakiy kabristanı denilen.Bakiyulgarkadveya kısaca Bakiy kabristanı denilen. B, kaf, y, ayn. Bakiy. Bakiyulgarkad kabristanı. B, kaf, y, ayn. Bakiy. Bakiyulgarkad kabristanı. 70 bin mübarek oradan hesapsız kalkacak cennete öyle gidecek. 70 bin mübarek oradan hesapsız kalkacak cennete öyle gidecek.

Tabi o zaman daha Peygamber Efendimiz'in zamanında oraya 70 bin kişi gömülmüşmüydü? Tabi o zaman daha Peygamber Efendimiz'in zamanında oraya 70 bin kişi gömülmüşmüydü?

Hayır. PeygamberEfendimiz'den öncede İslâm olmadığına göreHayır. PeygamberEfendimiz'den öncede İslâm olmadığına göre daha önce gömülenlerde orada cennete hesapsızmı gireceklerdi? daha önce gömülenlerde orada cennete hesapsızmı gireceklerdi?

Hayır. Allah'ın bildirmesiyle, Peygamber Efendimiz ilerde oraya kimlerin gömüleceğini,Hayır.

Allah'ın bildirmesiyle, Peygamber Efendimiz ilerde oraya kimlerin gömüleceğini,
nasıl mübareklerin gömüleceğini bilerek söylüyor. nasıl mübareklerin gömüleceğini bilerek söylüyor. Peygamber Efendimiz'in zamanında oraya 70 bin kişi daha dolmadı ki. Peygamber Efendimiz'in zamanında oraya 70 bin kişi daha dolmadı ki.

Peygamber Efendimiz'in zamanında oraya gömülenler acaba bin kişi oldumu?Peygamber Efendimiz'in zamanında oraya gömülenler acaba bin kişi oldumu? Bin kişi bile yoktur. Peygamber Efendimiz'eAllah, ileriye doğru oradaBin kişi bile yoktur. Peygamber Efendimiz'eAllah, ileriye doğru orada neler olacağınıbildirdiği için böyle söylüyor.neler olacağınıbildirdiği için böyle söylüyor. Bu kabristandan 70 bin mübarek ayın on dördünde,Bu kabristandan 70 bin mübarek ayın on dördünde, ayın dopdolu olduğu zamanda pırıl pırıl nur saçtığı gibi kalkacaklar. ayın dopdolu olduğu zamanda pırıl pırıl nur saçtığı gibi kalkacaklar. Cennetede sorgusuz sualsiz hesapsız hemen dâhil olacaklar. Cennetede sorgusuz sualsiz hesapsız hemen dâhil olacaklar. Allah bizi onlardan eylesin. Onların arasında eylesin. Allah bizi onlardan eylesin. Onların arasında eylesin.

el-Fâtiha. el-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2