Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Kitaptan Okunan Bir Hadise, Hz. Aişe

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

22 Cemâziye'l-Âhir 1420 / 02.10.1999

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın sohbetlerinden özenle seçilmiş muhtelif bölümlerdir.

Konuşma Metni

Ben anne ve babamı tanıyalı beri onları hep müslüman gördüm.Ben anne ve babamı tanıyalı beri onları hep müslüman gördüm. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin sabah akşam bize gelmediği bir gün geçmiyorResûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin sabah akşam bize gelmediği bir gün geçmiyor ve müşriklerin baskısı her gün biraz daha artıyordu.ve müşriklerin baskısı her gün biraz daha artıyordu. Nihayet babam Ebû Bekir Habeşistan'a gitmek üzere yola çıktı. Derken Berke'l-Ğumâd'a vardı.Nihayet babam Ebû Bekir Habeşistan'a gitmek üzere yola çıktı. Derken Berke'l-Ğumâd'a vardı. Babam orada Benî Hûn'un Kâre kabilesinin başı İbnü'd-Duğunne ile karşılaştı. İbnü'd-Duğunne ona; Babam orada Benî Hûn'un Kâre kabilesinin başı İbnü'd-Duğunne ile karşılaştı. İbnü'd-Duğunne ona;

"Nereye gidiyorsun yâ Ebâ Bekir?" diye sordu. "Nereye gidiyorsun yâ Ebâ Bekir?" diye sordu.

Babam; "Kavmimin baskısına dayanamayıp kaçmak zorunda kaldım.Babam;

"Kavmimin baskısına dayanamayıp kaçmak zorunda kaldım.
Biraz gezip rahatlıkla Rabbime ibadet edeyim dedim." diye cevap verdi. Biraz gezip rahatlıkla Rabbime ibadet edeyim dedim." diye cevap verdi.

İbnü'd-Duğunne: "Ey Ebû Bekir! Senin gibiler memleketlerinden çıkmaz ve çıkarılmazlar.İbnü'd-Duğunne:

"Ey Ebû Bekir! Senin gibiler memleketlerinden çıkmaz ve çıkarılmazlar.
Sen yoksullara yardım eden, akrabalık hakkını gözeten, ağır yükler taşıyan,Sen yoksullara yardım eden, akrabalık hakkını gözeten, ağır yükler taşıyan, misafir besleyen ve felaketzedelerin yardımına koşan bir insansındır.misafir besleyen ve felaketzedelerin yardımına koşan bir insansındır. Kendi memleketinde ibadet et, ben seni koruyacağım." dedi. Kendi memleketinde ibadet et, ben seni koruyacağım." dedi.

Bunun üzerine babam İbnü'd-Duğunne ile beraberinde olduğu halde geri döndü. Bunun üzerine babam İbnü'd-Duğunne ile beraberinde olduğu halde geri döndü.

İbnü'd-Duğunne bir akşam Kureyş'in bütün ileri gelenlerini gezerek onlara;İbnü'd-Duğunne bir akşam Kureyş'in bütün ileri gelenlerini gezerek onlara; "Ebû Bekir memleketinden kovulacak adam değildir."Ebû Bekir memleketinden kovulacak adam değildir. Yoksullara yardım eden, akrabalık haklarını gözeten, ağır yükleri taşıyan, misafir ağırlayanYoksullara yardım eden, akrabalık haklarını gözeten, ağır yükleri taşıyan, misafir ağırlayan ve felaketzedelerin yardımına koşan bir adamı nasıl yurdundan çıkarıyorsunuz?" dedi.ve felaketzedelerin yardımına koşan bir adamı nasıl yurdundan çıkarıyorsunuz?" dedi. Onlar da İbnü'd-Duğunne'yi kırmadılar ancak ona,Onlar da İbnü'd-Duğunne'yi kırmadılar ancak ona, "Ebû Bekir'e söyle, kendi evinde Rabbine ibadet etsin ve kendi evinde namaz kılarak istediği şeyleri okusun."Ebû Bekir'e söyle, kendi evinde Rabbine ibadet etsin ve kendi evinde namaz kılarak istediği şeyleri okusun. Bunu açık olarak yapmak suretiyle bizi rahatsız etmesin.Bunu açık olarak yapmak suretiyle bizi rahatsız etmesin. Çünkü açık olarak yaparsa ona bakan kadın ve gençlerimizin ona bakarak sapıtmalarından korkuyoruz." dediler. Çünkü açık olarak yaparsa ona bakan kadın ve gençlerimizin ona bakarak sapıtmalarından korkuyoruz." dediler.

İbnü'd-Duğunne de bunu Ebû Bekir'e söyledi.İbnü'd-Duğunne de bunu Ebû Bekir'e söyledi. Ebû Bekir bir müddet namaz ve ibadetlerini kendi evinde yaptı ve evinin dışında hiçbir şey okumadı.Ebû Bekir bir müddet namaz ve ibadetlerini kendi evinde yaptı ve evinin dışında hiçbir şey okumadı. Ancak bir müddet sonra evinin avlusunda bir mescit yapmayı düşündü.Ancak bir müddet sonra evinin avlusunda bir mescit yapmayı düşündü. Artık orada namaz kılmaya, Kur'an okumaya başladı. Artık orada namaz kılmaya, Kur'an okumaya başladı.

Fakat çok ağlayan bir kimse olduğu için Kur'an okuduğu zaman kendini tutamayıp ağlıyordu.Fakat çok ağlayan bir kimse olduğu için Kur'an okuduğu zaman kendini tutamayıp ağlıyordu. Onun bu durumu Kureyş Kabilesi kadın ve gençlerinin dikkatini çektiOnun bu durumu Kureyş Kabilesi kadın ve gençlerinin dikkatini çekti ve kitleler halinde gelip onu dinlemelerine yol açtı.ve kitleler halinde gelip onu dinlemelerine yol açtı. Bu ise müşrik olan Kureyş'in ileri gelenlerini endişeye düşürdü. Bu ise müşrik olan Kureyş'in ileri gelenlerini endişeye düşürdü.

Bunun için İbnü'd-Duğunne'ye haber saldılar ve İbnü'd-Duğunne gelince ona,Bunun için İbnü'd-Duğunne'ye haber saldılar ve İbnü'd-Duğunne gelince ona, "Biz Ebû Bekir için evinin içinde ibadet etmek şartıyla sana teminat verdik. "Biz Ebû Bekir için evinin içinde ibadet etmek şartıyla sana teminat verdik. Şimdi ise sınırı aşarak evinin avlusunda bir mescit yaptırmıştır. Orada aşikâr olarak namaz kılmakta ve Kur'an okumaktadır. Onun bu durumu kadın ve gençlerimizi yoldan çıkarabildiği için onu bundan alıkoyun. Eğer evinin içinde ibadetini yapıyorsa yapsın, yok bunu kabul etmiyorsa ona söyle de vermiş olduğu teminatı sana geri versin. Zira sana verdiğimiz sözü bozmak istemiyoruz ve aşikâr olarak ibadet etmesine izin vermemize de imkan yoktur." dediler. İbnü'd-Duğunne de babama gelip, "Sana hangi şartlarla teminat verdiğimi biliyorsun. Ya o şart üzerinde duracaksın ya da sana verdiğim teminatı bana geri vereceksin. Zira Arapların bir adama vermiş olduğu teminatı kendisinden geri aldığımı işitmelerini istemiyorum." dedi. Babam da ona, "Ben senin teminatına geri verir ve Allah'ın teminatı ile yetinirim." dedi. Bir başka rivayette şöyle bir ilave vardır. İbnü'd-Duğunne, "Ey Ebû Bekir! Ben sana kavmine eza edesin diye teminat vermedim. Evine çekil de evinin içinde ne yaparsan yap." dedim. Ebû Bekir radıyallahu anh de, "Bana verdiğin teminatı geri verip Allah'ın teminatı ile yetineyim mi?" dedi. O da, "Evet, sana verdiğim teminatı bana geri ver." dedi. Ve Ebû Bekir de geri verince, "Ey kureyşliler! Ebû Kuhafe'nin oğlu benim teminatımı bana geri vermiştir. Bundan sonra ha siz ha o!" dedi. "Ha siz ha o!" demek yani işte siz işte o, demek. Ebû Bekir Efendimiz'in oğlu Kasım b. Ebû Bekir es-Sıddîk, o şöyle anlatıyor; Ebû Bekir radıyallahu anh İbnü'd-Duğunne'nin teminatını geri verdikten sonra Kabe'ye giderken Kureyş kabilesinin cahillerinden biri onunla karşılaşarak başına toprak döktü. Ebû Bekir bundan sonra da ya Velid b. Muğire ya da As b. Vail karşılaşarak ona, "Bu serserinin yaptığını görmüyor musun?" dedi. O adam da Ebû Bekir'e; "Bunu başına sen getirdin." dedi. Bunun üzerine Ebû Bekir, "Ey Rabbim, sen ne kadar [yumuşak huylusun. Ey Rabbim, sen ne kadar yumuşak huylusun. Ey Rabbim, sen ne kadar yumuşak huylusun!" diye niyazda bulundu.] Şimdi ise sınırı aşarak evinin avlusunda bir mescit yaptırmıştır. Orada aşikâr olarak namaz kılmakta ve Kur'an okumaktadır. Onun bu durumu kadın ve gençlerimizi yoldan çıkarabildiği için onu bundan alıkoyun. Eğer evinin içinde ibadetini yapıyorsa yapsın, yok bunu kabul etmiyorsa ona söyle de vermiş olduğu teminatı sana geri versin. Zira sana verdiğimiz sözü bozmak istemiyoruz ve aşikâr olarak ibadet etmesine izin vermemize de imkan yoktur." dediler.


İbnü'd-Duğunne de babama gelip, "Sana hangi şartlarla teminat verdiğimi biliyorsun. Ya o şart üzerinde duracaksın ya da sana verdiğim teminatı bana geri vereceksin. Zira Arapların bir adama vermiş olduğu teminatı kendisinden geri aldığımı işitmelerini istemiyorum." dedi. Babam da ona, "Ben senin teminatına geri verir ve Allah'ın teminatı ile yetinirim." dedi.


Bir başka rivayette şöyle bir ilave vardır. İbnü'd-Duğunne, "Ey Ebû Bekir! Ben sana kavmine eza edesin diye teminat vermedim. Evine çekil de evinin içinde ne yaparsan yap." dedim. Ebû Bekir radıyallahu anh de, "Bana verdiğin teminatı geri verip Allah'ın teminatı ile yetineyim mi?" dedi. O da, "Evet, sana verdiğim teminatı bana geri ver." dedi. Ve Ebû Bekir de geri verince, "Ey kureyşliler! Ebû Kuhafe'nin oğlu benim teminatımı bana geri vermiştir. Bundan sonra ha siz ha o!" dedi.


"Ha siz ha o!" demek yani işte siz işte o, demek.


Ebû Bekir Efendimiz'in oğlu Kasım b. Ebû Bekir es-Sıddîk, o şöyle anlatıyor;


Ebû Bekir radıyallahu anh İbnü'd-Duğunne'nin teminatını geri verdikten sonra Kabe'ye giderken Kureyş kabilesinin cahillerinden biri onunla karşılaşarak başına toprak döktü. Ebû Bekir bundan sonra da ya Velid b. Muğire ya da As b. Vail karşılaşarak ona,


"Bu serserinin yaptığını görmüyor musun?" dedi. O adam da Ebû Bekir'e;


"Bunu başına sen getirdin." dedi.


Bunun üzerine Ebû Bekir, "Ey Rabbim, sen ne kadar [yumuşak huylusun. Ey Rabbim, sen ne kadar yumuşak huylusun. Ey Rabbim, sen ne kadar yumuşak huylusun!" diye niyazda bulundu.]

Orada aşikâr olarak namaz kılmakta ve Kur'an okumaktadır. Orada aşikâr olarak namaz kılmakta ve Kur'an okumaktadır. Onun bu durumu kadın ve gençlerimizi yoldan çıkarabildiği için onu bundan alıkoyun. Onun bu durumu kadın ve gençlerimizi yoldan çıkarabildiği için onu bundan alıkoyun. Eğer evinin içinde ibadetini yapıyorsa yapsın, yok bunu kabul etmiyorsa Eğer evinin içinde ibadetini yapıyorsa yapsın, yok bunu kabul etmiyorsa ona söyle de vermiş olduğu teminatı sana geri versin.ona söyle de vermiş olduğu teminatı sana geri versin. Zira sana verdiğimiz sözü bozmak istemiyoruz Zira sana verdiğimiz sözü bozmak istemiyoruz ve aşikâr olarak ibadet etmesine izin vermemize de imkan yoktur." dediler. ve aşikâr olarak ibadet etmesine izin vermemize de imkan yoktur." dediler.

İbnü'd-Duğunne de babama gelip, "Sana hangi şartlarla teminat verdiğimi biliyorsun.İbnü'd-Duğunne de babama gelip, "Sana hangi şartlarla teminat verdiğimi biliyorsun. Ya o şart üzerinde duracaksın ya da sana verdiğim teminatı bana geri vereceksin. Ya o şart üzerinde duracaksın ya da sana verdiğim teminatı bana geri vereceksin. Zira Arapların bir adama vermiş olduğu teminatı kendisinden geri aldığımı işitmelerini istemiyorum." dedi. Zira Arapların bir adama vermiş olduğu teminatı kendisinden geri aldığımı işitmelerini istemiyorum." dedi. Babam da ona, "Ben senin teminatına geri verir ve Allah'ın teminatı ile yetinirim." dedi. Babam da ona, "Ben senin teminatına geri verir ve Allah'ın teminatı ile yetinirim." dedi.

Bir başka rivayette şöyle bir ilave vardır.Bir başka rivayette şöyle bir ilave vardır. İbnü'd-Duğunne, "Ey Ebû Bekir! Ben sana kavmine eza edesin diye teminat vermedim.İbnü'd-Duğunne, "Ey Ebû Bekir! Ben sana kavmine eza edesin diye teminat vermedim. Evine çekil de evinin içinde ne yaparsan yap." dedim.Evine çekil de evinin içinde ne yaparsan yap." dedim. Ebû Bekir radıyallahu anh de, "Bana verdiğin teminatı geri verip Allah'ın teminatı ile yetineyim mi?" dedi. Ebû Bekir radıyallahu anh de, "Bana verdiğin teminatı geri verip Allah'ın teminatı ile yetineyim mi?" dedi. O da, "Evet, sana verdiğim teminatı bana geri ver." dedi.O da, "Evet, sana verdiğim teminatı bana geri ver." dedi. Ve Ebû Bekir de geri verince, "Ey kureyşliler! Ebû Kuhafe'nin oğlu benim teminatımı bana geri vermiştir.Ve Ebû Bekir de geri verince, "Ey kureyşliler! Ebû Kuhafe'nin oğlu benim teminatımı bana geri vermiştir. Bundan sonra ha siz ha o!" dedi. "Ha siz ha o!" demek yani işte siz işte o, demek. Bundan sonra ha siz ha o!" dedi.

"Ha siz ha o!" demek yani işte siz işte o, demek.

Ebû Bekir Efendimiz'in oğlu Kasım b. Ebû Bekir es-Sıddîk, o şöyle anlatıyor; Ebû Bekir Efendimiz'in oğlu Kasım b. Ebû Bekir es-Sıddîk, o şöyle anlatıyor;

Ebû Bekir radıyallahu anh İbnü'd-Duğunne'nin teminatını geri verdikten sonraEbû Bekir radıyallahu anh İbnü'd-Duğunne'nin teminatını geri verdikten sonra Kabe'ye giderken Kureyş kabilesinin cahillerinden biri onunla karşılaşarak başına toprak döktü.Kabe'ye giderken Kureyş kabilesinin cahillerinden biri onunla karşılaşarak başına toprak döktü. Ebû Bekir bundan sonra da ya Velid b. Muğire ya da As b. Vail karşılaşarak ona, Ebû Bekir bundan sonra da ya Velid b. Muğire ya da As b. Vail karşılaşarak ona,

"Bu serserinin yaptığını görmüyor musun?" dedi. O adam da Ebû Bekir'e; "Bu serserinin yaptığını görmüyor musun?" dedi. O adam da Ebû Bekir'e;

"Bunu başına sen getirdin." dedi. "Bunu başına sen getirdin." dedi.

Bunun üzerine Ebû Bekir, "Ey Rabbim, sen ne kadar [yumuşak huylusun. Bunun üzerine Ebû Bekir, "Ey Rabbim, sen ne kadar [yumuşak huylusun.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2