Namaz Vakitleri

23 Cemâziye'l-Evvel 1446
25 Kasım 2024
İmsak
06:25
Güneş
07:55
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Hayır Yapanların Karşılığı ve Kıyamet Gününde Muhtaçlar

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

22 Şa'bân 1406 / 01.05.1986

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Ahirette Fakirlere İmkân Verilecek, Azrail Her İnsanın Yüzüne Günde Yetmiş Defa Bakar, Sevaplı İşlerle Uğraşmalıyız | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Hayır Yapanların Karşılığı ve Kıyamet Gününde Muhtaçlar

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

22 Şa'bân 1406 / 01.05.1986

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Ahirette Fakirlere İmkân Verilecek, Azrail Her İnsanın Yüzüne Günde Yetmiş Defa Bakar, Sevaplı İşlerle Uğraşmalıyız | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü lillâhi hakka hamdihî. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ hayri halkihî seyyidinâel-Hamdü lillâhi hakka hamdihî. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ hayri halkihî seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd: Fe-yâ ibâdallah, yâ ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullahEmmâ ba'd:

Fe-yâ ibâdallah, yâ ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah
ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem.ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'atün ve külle bid'atin dalâletünVe şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

İnne li'l-mesâkini devleten izâ kâne yevmü'l-kıyâmeti kîle lehüm: İnne li'l-mesâkini devleten izâ kâne yevmü'l-kıyâmeti kîle lehüm: ünzurû men et'ameküm fi'llâhi lukmeten ev kesâküm sevben ünzurû men et'ameküm fi'llâhi lukmeten ev kesâküm sevben ev sekâküm şerbeten fe-edhilûhu'l-cennete. ev sekâküm şerbeten fe-edhilûhu'l-cennete.

Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl. Aziz ve muhterem kardeşlerim! Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı cümlenizin üzerine olsun.Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı cümlenizin üzerine olsun. Rabbimiz, Peygamber Efendimiz'in şefaatine nâil eylesin. Rızasına vâsıl kullardan eylesin. Rabbimiz, Peygamber Efendimiz'in şefaatine nâil eylesin. Rızasına vâsıl kullardan eylesin.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin ehadîs-i şerîfesinden Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin ehadîs-i şerîfesinden bir demet Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabının 130. sayfasının beşinci hadisinden itibaren, bir demet Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabının 130. sayfasının beşinci hadisinden itibaren, kaldığımız yerden okumaya devam etmek istiyoruz. kaldığımız yerden okumaya devam etmek istiyoruz.

Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına başlamadan önce, Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına başlamadan önce, Peygamber Efendimiz'in ruh-i pâkine âcizâne nâçizâne bir hediye olmak üzerePeygamber Efendimiz'in ruh-i pâkine âcizâne nâçizâne bir hediye olmak üzere ve cümle âl u ashâb u etbâının ruhlarına hediye olsun diye; sâir enbiyâ ve mürselîn, ve cümle âl u ashâb u etbâının ruhlarına hediye olsun diye; sâir enbiyâ ve mürselîn, evliyâullahın ve bilhassa Ümmet-i Muhammed'in mürşit ve mürebbîleri olan sâdât evliyâullahın ve bilhassa Ümmet-i Muhammed'in mürşit ve mürebbîleri olan sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin cümlesinin ruhlarına hediye olsun diye,ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin cümlesinin ruhlarına hediye olsun diye, onlara tâbi âriflerin, velîlerin, halifelerinin ruhlarına hediye olsun diye;onlara tâbi âriflerin, velîlerin, halifelerinin ruhlarına hediye olsun diye; uzaktan ve yakından buraya bu hadisleri dinlemek üzere toplanmış gelmiş bulunan uzaktan ve yakından buraya bu hadisleri dinlemek üzere toplanmış gelmiş bulunan siz kardeşlerimizin de âhirete göçmüş bütün yakınlarının, sevdiklerinin, siz kardeşlerimizin de âhirete göçmüş bütün yakınlarının, sevdiklerinin, analarının, babalarının, dedelerinin, ninelerinin, kardeşlerinin, evlatlarının,analarının, babalarının, dedelerinin, ninelerinin, kardeşlerinin, evlatlarının, dostlarının, arkadaşlarının ruhlarına hediye olsun diye; dostlarının, arkadaşlarının ruhlarına hediye olsun diye; bilhassa okuduğumuz eseri telif eylemiş olan Hocamız Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn hazretlerininbilhassa okuduğumuz eseri telif eylemiş olan Hocamız Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn hazretlerinin ruhuna hediye olsun diye, kendisinden feyz aldığımız, dizleri dibinde yetiştiğimiz ruhuna hediye olsun diye, kendisinden feyz aldığımız, dizleri dibinde yetiştiğimiz hocalarımızın, üstatlarımızın ruhlarına hediye olsun diye; bu beldeleri fethetmiş olanhocalarımızın, üstatlarımızın ruhlarına hediye olsun diye; bu beldeleri fethetmiş olan fatih ecdâdımızın, şehitlerin, gâzilerin, mücahitlerin, fatih ecdâdımızın, şehitlerin, gâzilerin, mücahitlerin, bu beldenin medâr-ı iftihârı Hüseyin Gâzi'nin, Hacı Bayrâm-ı Velî'nin,bu beldenin medâr-ı iftihârı Hüseyin Gâzi'nin, Hacı Bayrâm-ı Velî'nin, Tâceddin Sultan'ın ve sâir salihlerin ruhlarına hediye olsun diye; Tâceddin Sultan'ın ve sâir salihlerin ruhlarına hediye olsun diye; camimizi bina eden, ayakta temiz pak kalmasına ve hizmete devam etmesine sebep olanların camimizi bina eden, ayakta temiz pak kalmasına ve hizmete devam etmesine sebep olanların kendilerinin ve geçmişlerinin ruhlarına hediye olsun diye; biz müslümanların da kendilerinin ve geçmişlerinin ruhlarına hediye olsun diye; biz müslümanların da Rabbimiz'in rızasına uygun ömür sürüp huzûr-u âlîsine sevdiği razı olduğu kullar olarakRabbimiz'in rızasına uygun ömür sürüp huzûr-u âlîsine sevdiği razı olduğu kullar olarak varmamıza vesile olsun diye bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım,varmamıza vesile olsun diye bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım, geçmişlerimize hediye edelim, öyle başlayalım. Buyurun. geçmişlerimize hediye edelim, öyle başlayalım. Buyurun.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem metnini az önce okumuş olduğumuz hadîs-i şerîfinde ki Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem metnini az önce okumuş olduğumuz hadîs-i şerîfinde ki İbn Asâkir kitabına almış, İbn Abbas radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş, şöylece buyurmuşlar: İbn Asâkir kitabına almış, İbn Abbas radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş, şöylece buyurmuşlar:

İnne li'l-mesâkini devleten izâ kâne yevmü'l-kıyâmeti kîle lehüm: İnne li'l-mesâkini devleten izâ kâne yevmü'l-kıyâmeti kîle lehüm: ünzurû men et'ameküm fi'llâhi lukmeten... ilâ âhiri'l-hadîs. ünzurû men et'ameküm fi'llâhi lukmeten... ilâ âhiri'l-hadîs.

Miskinler, güçsüz, fakir, kendisine bakmaya gücü yetmeyen, çalışamayacak,Miskinler, güçsüz, fakir, kendisine bakmaya gücü yetmeyen, çalışamayacak, muhtaç durumda olan kimselerin kıyamet gününde bir nöbetleri olacak, muhtaç durumda olan kimselerin kıyamet gününde bir nöbetleri olacak, ellerinde bir fırsat olacak, onların eline de bir fırsat geçecek.ellerinde bir fırsat olacak, onların eline de bir fırsat geçecek. Kıyamet günü olduğu zaman onlara denilecek ki; Kıyamet günü olduğu zaman onlara denilecek ki;

"Bakın şu insanların arasına, bunların içinde size bir lokma yediren"Bakın şu insanların arasına, bunların içinde size bir lokma yediren veyahut size bir elbise giydiren veyahut size içilecek bir miktar bir şey ikram eden kimlerse..." veyahut size bir elbise giydiren veyahut size içilecek bir miktar bir şey ikram eden kimlerse..." Fe-edhilûhu'l-cennete. "Onu tutun elinden, cennete sokun." diye Fe-edhilûhu'l-cennete. "Onu tutun elinden, cennete sokun." diye kendilerine selâhiyet ve imkân tanınacak. kendilerine selâhiyet ve imkân tanınacak.

Bu hadîs-i şerîften anlıyoruz ki hayır yapan insanlar hayır bulacak. Bu hadîs-i şerîften anlıyoruz ki hayır yapan insanlar hayır bulacak. Kendilerine hayır yapılan insanlar, boynu bükükler, muhtaçlar Allah tarafından Kendilerine hayır yapılan insanlar, boynu bükükler, muhtaçlar Allah tarafından selâhiyetli kılınacak ve kendilerine iyilik yapanlara selâhiyetli kılınacak ve kendilerine iyilik yapanlara o iyiliklerini adeta ödemesi fırsatı gibi bir şey, onları halkın arasından seçip, o iyiliklerini adeta ödemesi fırsatı gibi bir şey, onları halkın arasından seçip, ellerinden tutup cennete sevk edecekler. ellerinden tutup cennete sevk edecekler.

Bu mâna başka hadîs-i şerîflerde de geçiyor. Bu mâna başka hadîs-i şerîflerde de geçiyor. Onun için, bir kaynakta hakkında bazı tenkitler olmasına rağmenOnun için, bir kaynakta hakkında bazı tenkitler olmasına rağmen Hocaefendi hazretleri metnini buraya almış. Hocaefendi hazretleri metnini buraya almış. Elinden tutup; "Yâ Rabbi! Bu bana bir lokma yedirmişti. Bu bana bir şey giydirmişti.Elinden tutup; "Yâ Rabbi! Bu bana bir lokma yedirmişti. Bu bana bir şey giydirmişti. Yâ Rabbi! Bu bana bir şey içirmişti." diye iyilik yapan insanları Yâ Rabbi! Bu bana bir şey içirmişti." diye iyilik yapan insanları Allahu Teâlâ hazretlerine arz eyleyip onların Allah'ın rahmetine ermesine sebep olacaklar. Allahu Teâlâ hazretlerine arz eyleyip onların Allah'ın rahmetine ermesine sebep olacaklar.

Onun için, elinde fırsat olan, mâlî durumu münasip olan kimselerin Onun için, elinde fırsat olan, mâlî durumu münasip olan kimselerin çevresine mukayyet olmaları lazım.çevresine mukayyet olmaları lazım. Çevresindeki akrabasından başlamak üzere muhtaçları, fakirleri gözetmeli,Çevresindeki akrabasından başlamak üzere muhtaçları, fakirleri gözetmeli, onların ihtiyaçlarını gidermeye çalışmalı; boyun büküklüklerini, kalp ezikliklerini,onların ihtiyaçlarını gidermeye çalışmalı; boyun büküklüklerini, kalp ezikliklerini, ihtiyaçlarını anlamalı, yardımcı olmalı.ihtiyaçlarını anlamalı, yardımcı olmalı. Bu insana hem âhirette hayırla karşılaşma vesilesi olur, Bu insana hem âhirette hayırla karşılaşma vesilesi olur, hem de Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem yemin ederek buyuruyor ki; hem de Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem yemin ederek buyuruyor ki;

"Yapılan hayırlar malı azaltmaz. Verilen sadakadan, zekâttan mal eksilmez." "Yapılan hayırlar malı azaltmaz. Verilen sadakadan, zekâttan mal eksilmez."

Malın eksilmeyecek. Çünkü bir melek gökte dua eder ki; -başka hadislerden biliyoruz- Malın eksilmeyecek. Çünkü bir melek gökte dua eder ki; -başka hadislerden biliyoruz- "Yâ Rabbi! İnfak eden kimseye, nafaka veren, "Yâ Rabbi! İnfak eden kimseye, nafaka veren, hayır yapan kimseye verdiği hayrın halefini ihsan et." hayır yapan kimseye verdiği hayrın halefini ihsan et." Nasıl bir padişah ölür imiş, yerine bir başkası geçermiş. Nasıl bir padişah ölür imiş, yerine bir başkası geçermiş. Şimdi de birisi gidiyor, yerine başkası geliyor, ona "halef" diyoruz. Her makam böyle oluyor.Şimdi de birisi gidiyor, yerine başkası geliyor, ona "halef" diyoruz. Her makam böyle oluyor. "O giden paranın yerine buna halefini ihsan et yâ Rabbi!" diye bir melek dua eder durur. "O giden paranın yerine buna halefini ihsan et yâ Rabbi!" diye bir melek dua eder durur. Bir kere eksilmez. Malına bir hayır gelir, bereket gelir. Bu tecrübelerle sabit.Bir kere eksilmez. Malına bir hayır gelir, bereket gelir. Bu tecrübelerle sabit. Allahu Teâlâ hazretleri en aşağı bire on verir. Ârifler bunu denemişler, tecrübe etmişler. Allahu Teâlâ hazretleri en aşağı bire on verir. Ârifler bunu denemişler, tecrübe etmişler.

Hatta bir hikâye anlatırlar ki hiç görmediği halde bir ârifin birisi öteki beldedeki, Hatta bir hikâye anlatırlar ki hiç görmediği halde bir ârifin birisi öteki beldedeki, çok uzak diyardaki bir kimseye on tane seccade gönderiyor.çok uzak diyardaki bir kimseye on tane seccade gönderiyor. O tarafa giden bir kervancı, tüccar kimse diyor ki; O tarafa giden bir kervancı, tüccar kimse diyor ki; "Ben falanca beldeye gideceğim, bir emriniz var mı efendim?" Elini öpüyor. "Ben falanca beldeye gideceğim, bir emriniz var mı efendim?" Elini öpüyor. O da; "Peki, on tane seccadeyi oranın meşhur alimi falancaya götür, O da; "Peki, on tane seccadeyi oranın meşhur alimi falancaya götür, benim hediyemi hediye olarak ver, selâmımı söyle." diyor. benim hediyemi hediye olarak ver, selâmımı söyle." diyor. O ârif kimseye götürüyor. O tüccar [seccadeleri] verecek ama yolda şeytan, nefis biraz çalışmış, O ârif kimseye götürüyor. O tüccar [seccadeleri] verecek ama yolda şeytan, nefis biraz çalışmış, seccadeler bakmış çok güzel,seccadeler bakmış çok güzel, "Bir tanesini kendime hatıra saklasam." diye şeytan onun aklını çelmiş."Bir tanesini kendime hatıra saklasam." diye şeytan onun aklını çelmiş. "Nasıl olsa mesafe uzak, söylemesi mümkün değil, nereden bilecek on tane olduğunu, "Nasıl olsa mesafe uzak, söylemesi mümkün değil, nereden bilecek on tane olduğunu, dokuz tane gitmiş olsun." diye, dokuz tane gitmiş olsun." diye, dokuz tanesini götürüp takdim edince o zât demiş ki; dokuz tanesini götürüp takdim edince o zât demiş ki;

"Bunlar on tane olacaktı. Hani bir tanesi nerede?" "Bunlar on tane olacaktı. Hani bir tanesi nerede?"

Tabii kıpkırmızı olmuş. "Bakayım efendim..." Gitmiş, onu da getirmiş, on taneyi teslim etmiş. Tabii kıpkırmızı olmuş. "Bakayım efendim..." Gitmiş, onu da getirmiş, on taneyi teslim etmiş.

Ötekisi nereden bildi? O da demiş ki; Ötekisi nereden bildi?

O da demiş ki;

"Ben bir seccade hediye etmiştim birisine, biliyorum ki bire on gelecekti."Ben bir seccade hediye etmiştim birisine, biliyorum ki bire on gelecekti. Yani dokuz tane gelse bir eksiklik var, oradan bildim." diye böyle ifade etmiş. Yani dokuz tane gelse bir eksiklik var, oradan bildim." diye böyle ifade etmiş.

Buna benzer menkıbeler tabii sizin de kulağınıza gelmiştir. Buna benzer menkıbeler tabii sizin de kulağınıza gelmiştir.

Hâsılı, itimat edeceğiz ki, tecrübe ile de insan anlayabilir; verilenin karşılığını Hâsılı, itimat edeceğiz ki, tecrübe ile de insan anlayabilir; verilenin karşılığını Allahu Teâlâ hazretleri bol bol dünyada âhirette ihsan ediyor.Allahu Teâlâ hazretleri bol bol dünyada âhirette ihsan ediyor. İnsan hem mâlî bakımdan eksikliğe uğramıyor; çünkü yine kesesi de doluyor.İnsan hem mâlî bakımdan eksikliğe uğramıyor; çünkü yine kesesi de doluyor. Hem mâlî bakımdan bir eksikliğe uğramıyor, hem de Hem mâlî bakımdan bir eksikliğe uğramıyor, hem de kardeşlerine merhamet ettiği için, sadaka verdiği için,kardeşlerine merhamet ettiği için, sadaka verdiği için, infakta bulunduğu için, miskinleri kayırdığı için, yoksulları doyurup giydirdiği için infakta bulunduğu için, miskinleri kayırdığı için, yoksulları doyurup giydirdiği için âhirette kendisi hayırlara eriyor. âhirette kendisi hayırlara eriyor. Bu hadîs-i şerîflerden ve emsâlinden anladığımız gibi cennete girmesine vesile oluyor. Bu hadîs-i şerîflerden ve emsâlinden anladığımız gibi cennete girmesine vesile oluyor.

Biz müslümanlar biraz başkaları için yaşamayı öğrenen insanlarız. Biz müslümanlar biraz başkaları için yaşamayı öğrenen insanlarız. Herkes "Rabbenâ, hep bana!" dermiş, duyarız.Herkes "Rabbenâ, hep bana!" dermiş, duyarız. "Nalıncı keseri gibi kendi tarafına çekermiş." diye duyarız. Biz öyle değiliz."Nalıncı keseri gibi kendi tarafına çekermiş." diye duyarız. Biz öyle değiliz. Biz kardeşlerimize mümkün olduğu kadar fazlaca hayır yapmayı, îsar derecesinde,Biz kardeşlerimize mümkün olduğu kadar fazlaca hayır yapmayı, îsar derecesinde, kendimize tercih etmek derecesinde onlara hayır yapan bir kavim, ümmetiz. kendimize tercih etmek derecesinde onlara hayır yapan bir kavim, ümmetiz.

Rabbimiz o ecdâdımızın, büyüklerimizin güzel cömertlik huylarını bizlere de ihsan eylesin. Rabbimiz o ecdâdımızın, büyüklerimizin güzel cömertlik huylarını bizlere de ihsan eylesin. Aramızdaki muhabbeti ziyade eylesin. Böylece yoksullarımızın yüzü gülsün,Aramızdaki muhabbeti ziyade eylesin. Böylece yoksullarımızın yüzü gülsün, zenginlerimizin de sevap hanesi dolsun. zenginlerimizin de sevap hanesi dolsun.

İnne meleken müvekkelün bi-men yekûlu: yâ erhame'r-râhimîn fe-men İnne meleken müvekkelün bi-men yekûlu: yâ erhame'r-râhimîn fe-men kâlehâ selâsen kâle lehü'l-melekü: inne erhame'r-râhimîne kad akbele aleyke fe-sel. kâlehâ selâsen kâle lehü'l-melekü: inne erhame'r-râhimîne kad akbele aleyke fe-sel.

Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Hâkim'in Müstedrek'inde Ebû Ümâme hazretlerinden rivayet edilmiş hadîs-i şerîf. Hâkim'in Müstedrek'inde Ebû Ümâme hazretlerinden rivayet edilmiş hadîs-i şerîf.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; "Vazifeli bir melek vardır ki 'Yâ Erhame'r-râhimîn!' diyen Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

"Vazifeli bir melek vardır ki 'Yâ Erhame'r-râhimîn!' diyen
kimseye karşı vazifesi vardır, tayin edilmiştir." kimseye karşı vazifesi vardır, tayin edilmiştir."

Ne yapar? Fe-men kâlehâ selâsen. Ne yapar?

Fe-men kâlehâ selâsen.
"Üç defa yâ Erhame'r-râhimîn, yâ Erhame'r-râhimîn, yâ Erhame'r-râhimîn diyen kimseye "Üç defa yâ Erhame'r-râhimîn, yâ Erhame'r-râhimîn, yâ Erhame'r-râhimîn diyen kimseye o vazifeli melek der ki; o vazifeli melek der ki;

'Erhamü'r-râhimîn olan Allahu Teâlâ hazretleri sana teveccüh eyledi; iste isteyeceğini.'" 'Erhamü'r-râhimîn olan Allahu Teâlâ hazretleri sana teveccüh eyledi; iste isteyeceğini.'"

Yâ Erhame'r-râhimîn ne demek? Yâ erham, "Ey en merhametli! demek. Yâ Erhame'r-râhimîn ne demek?

Yâ erham, "Ey en merhametli! demek.
Erhame'r-râhimîn, "acıyanların, merhamet edenlerin en merhametlisi olan Allah" demek.Erhame'r-râhimîn, "acıyanların, merhamet edenlerin en merhametlisi olan Allah" demek. Bu güzel bir sıfattır ki Allahu Teâlâ hazretlerinin rahmetini kendisinin şânına uygunBu güzel bir sıfattır ki Allahu Teâlâ hazretlerinin rahmetini kendisinin şânına uygun bir sıfatına dayanarak, onu söyleyerek istiyoruz. bir sıfatına dayanarak, onu söyleyerek istiyoruz. Makbul bir sıfatıdır, Allahu Teâlâ hazretlerinin sevdiği bir hitap şeklidir.Makbul bir sıfatıdır, Allahu Teâlâ hazretlerinin sevdiği bir hitap şeklidir. Kendisine kullarının böylece hitap etmesini sevdiği için bir melek tayin etmiştir. Kendisine kullarının böylece hitap etmesini sevdiği için bir melek tayin etmiştir. O melek bunu üç defa söyleyen insana; O melek bunu üç defa söyleyen insana; "Hadi, Rabbin sana teveccüh eyledi, ne istersen iste." der. "Hadi, Rabbin sana teveccüh eyledi, ne istersen iste." der.

Buradan anlıyoruz ki duaya yâ Erhame'r-râhimîn, yâ Erhame'r-râhimîn,Buradan anlıyoruz ki duaya yâ Erhame'r-râhimîn, yâ Erhame'r-râhimîn, yâ Erhame'r-râhimîn diye başlarsak duanın icabet kapısı açılacak,yâ Erhame'r-râhimîn diye başlarsak duanın icabet kapısı açılacak, Rabbimiz nazar eyleyecek, bize teveccüh edecek, duamız makbul olacak. Rabbimiz nazar eyleyecek, bize teveccüh edecek, duamız makbul olacak. O halde, isteyeceğimiz duamızı bu hitap ile istemek gerekiyor. O halde, isteyeceğimiz duamızı bu hitap ile istemek gerekiyor. Bunu hatırınızda tutun. Bir şey isteyeceğiniz zaman cân-ı gönülden Bunu hatırınızda tutun. Bir şey isteyeceğiniz zaman cân-ı gönülden yâ Erhame'r-râhimîn diye üç kere nida ederek ondan sonra isteyeceğinizi sıralarsanız;yâ Erhame'r-râhimîn diye üç kere nida ederek ondan sonra isteyeceğinizi sıralarsanız; umulur ki Allahu Teâlâ hazretleri bu hadisteki vaadin tahakkukunu size de gösterir,umulur ki Allahu Teâlâ hazretleri bu hadisteki vaadin tahakkukunu size de gösterir, Allahu Teâlâ hazretlerinin rahmetine nâil olursunuz, duanızın kabul olduğunu görürsünüz. Allahu Teâlâ hazretlerinin rahmetine nâil olursunuz, duanızın kabul olduğunu görürsünüz.

Erhamü'r-râhimîn olan Rabbimiz Ümmet-i Muhammed'e umumî olarak rahmeylesin. Erhamü'r-râhimîn olan Rabbimiz Ümmet-i Muhammed'e umumî olarak rahmeylesin.

Yâ Erhame'r-râhimîn! Yâ Erhame'r-râhimîn! Yâ Erhame'r-râhimîn! Yâ Erhame'r-râhimîn! Yâ Erhame'r-râhimîn! Yâ Erhame'r-râhimîn! İrham ümmete Muhammedin rahmeten âmme. "Yâ Rabbi! Bütün Ümmet-i Muhammed'e umumî,İrham ümmete Muhammedin rahmeten âmme. "Yâ Rabbi! Bütün Ümmet-i Muhammed'e umumî, şümullü bir rahmet ile rahmet eyle!" şümullü bir rahmet ile rahmet eyle!"

Hepsini hayırlara erdir yâ Rabbi! Hastalarımıza şifalar ihsan eyle yâ Rabbi!Hepsini hayırlara erdir yâ Rabbi! Hastalarımıza şifalar ihsan eyle yâ Rabbi! Şaşıranlarımızı hidayet eyle yâ Rabbi! Yolunca yürümekte olanlarınŞaşıranlarımızı hidayet eyle yâ Rabbi! Yolunca yürümekte olanların gayretlerini ziyade eyle yâ Rabbi! gayretlerini ziyade eyle yâ Rabbi! Gönüllerimizin muradlarını, taleplerimizi, Gönüllerimizin muradlarını, taleplerimizi, dileklerimizi bizlere lütfunla kereminle ihsan eyle yâ Rabbi! dileklerimizi bizlere lütfunla kereminle ihsan eyle yâ Rabbi! Bizi kendinden gayriye muhtaç eyleme yâ Rabbi! Bizi bize bırakma yâ Rabbi!Bizi kendinden gayriye muhtaç eyleme yâ Rabbi! Bizi bize bırakma yâ Rabbi! Nefse, şeytana uydurma yâ Rabbi!Nefse, şeytana uydurma yâ Rabbi! Âhir zamanın fitnelerine karıştırıp helâk eyleme yâ Rabbi! Âhir zamanın fitnelerine karıştırıp helâk eyleme yâ Rabbi! Sevdiğin yollarda yürümeyi nasip eyle yâ Rabbi! Sevdiğin yollarda yürümeyi nasip eyle yâ Rabbi! Sevdiğin işleri yapmayı nasip eyle yâ Rabbi! Sevdiğin işleri yapmayı nasip eyle yâ Rabbi! Sevdiğin huylara sahip olmayı nasip eyle yâ Rabbi!Sevdiğin huylara sahip olmayı nasip eyle yâ Rabbi! Huzuruna senin sevdiğin razı olduğun 'Gel ey kulum, razı ve merzî olarak gel,Huzuruna senin sevdiğin razı olduğun 'Gel ey kulum, razı ve merzî olarak gel, cennetime dâhil ol, gir, buyur.' diye hitap ettiğin bahtiyarların cennetime dâhil ol, gir, buyur.' diye hitap ettiğin bahtiyarların zümresine bizleri de dâhil eyle yâ Rabbi! zümresine bizleri de dâhil eyle yâ Rabbi!

Diğer hadîs-i şerîf: İnne meleke'l-mevti le-yenzuru fî vücûhi'l-ibâdi külle Diğer hadîs-i şerîf:

İnne meleke'l-mevti le-yenzuru fî vücûhi'l-ibâdi külle
yevmin seb'îne nazreten fe-izâ dahike'l-abdü'llezî buğise ileyhi yekûlu:yevmin seb'îne nazreten fe-izâ dahike'l-abdü'llezî buğise ileyhi yekûlu: Yâ acabâhu! Buğistu ileyhi li-akbida rûhahû ve hüve yedhaku. Yâ acabâhu! Buğistu ileyhi li-akbida rûhahû ve hüve yedhaku.

Bu hadîs-i şerîf İbnü'n-Neccar'ın kitabında Enes radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. Bu hadîs-i şerîf İbnü'n-Neccar'ın kitabında Enes radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

"Melekü'l-mevt olan Azrail aleyhisselâm'ın insanların "Melekü'l-mevt olan Azrail aleyhisselâm'ın insanların yüzüne her bir günde 70 kere bakışı vardır." yüzüne her bir günde 70 kere bakışı vardır."

Azrail aleyhisselam insanların yüzüne günde 70 defa bakar. Azrail aleyhisselam insanların yüzüne günde 70 defa bakar.

"Kul ki onun canını almak üzere Azrail vazifelenmiş..." "Kul ki onun canını almak üzere Azrail vazifelenmiş..."

"Bugün vazifen şu kulun canını almak." diye... "Bugün vazifen şu kulun canını almak." diye...

O kul o gün gülerse Azrail aleyhisselam der ki; O kul o gün gülerse Azrail aleyhisselam der ki;

Yâ acabâhu. "Sübhanallah! Ne şaşılacak şey!Yâ acabâhu. "Sübhanallah! Ne şaşılacak şey! Ben onun ruhunu kabzetmek için gönderiliyorum, biraz sonra canını alacağım, o hâlâ gülüyor!" Ben onun ruhunu kabzetmek için gönderiliyorum, biraz sonra canını alacağım, o hâlâ gülüyor!"

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

Bu hadîs-i şerîfi Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bize niçin buyurdu? Bu hadîs-i şerîfi Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bize niçin buyurdu?

"Azrail aramızda dolaşıyor, hangimizin ruhunu alacağı belli olmaz. "Azrail aramızda dolaşıyor, hangimizin ruhunu alacağı belli olmaz. Öyle göğsünü gere gere, karnını gere gere, gamsız gamsız gülme zamanı değildir. Öyle göğsünü gere gere, karnını gere gere, gamsız gamsız gülme zamanı değildir. Aklımızı başımıza toplayalım. Gülerken gülünecek neyimiz olduğunu düşünelim,Aklımızı başımıza toplayalım. Gülerken gülünecek neyimiz olduğunu düşünelim, başımıza neler gelebileceğini hesap edelim. başımıza neler gelebileceğini hesap edelim. Ona göre ayağımızı denk alalım." demek. Bunda hafif yollu bir tehdit var, ikaz var ki; Ona göre ayağımızı denk alalım." demek. Bunda hafif yollu bir tehdit var, ikaz var ki; "Azrail aleyhisselam aramızda dolaşıyor, siz onu görmüyorsunuz ama"Azrail aleyhisselam aramızda dolaşıyor, siz onu görmüyorsunuz ama o sizin günde 70 defa yüzünüze dik dik bakıp duruyor." demek.o sizin günde 70 defa yüzünüze dik dik bakıp duruyor." demek. Ölüm madem ki etrafımızda dolaşıp duruyor, o halde yapacağımız işlere dikkat edelim.Ölüm madem ki etrafımızda dolaşıp duruyor, o halde yapacağımız işlere dikkat edelim. Hazırlıklı olalım. Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde buyurdu ki; Hazırlıklı olalım.

Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde buyurdu ki;

"Vasiyetini yazmamış olan kimse öyle ölüverirse bu vasiyetini yazmamak ona dünyada ardır "Vasiyetini yazmamış olan kimse öyle ölüverirse bu vasiyetini yazmamak ona dünyada ardır , âhirette yüzüne lekedir ve cehennemde azap görmesine sebeptir." , âhirette yüzüne lekedir ve cehennemde azap görmesine sebeptir."

Vasiyetini yazacak. Yastığının altında, cebinde, bir yerde Vasiyetini yazacak. Yastığının altında, cebinde, bir yerde veyahut emanet bir şahsın yanında, elinde vasiyeti bile hazır duracak. veyahut emanet bir şahsın yanında, elinde vasiyeti bile hazır duracak. "Ölürsem şu kadar borcum var, bu kadar alacağım var."Ölürsem şu kadar borcum var, bu kadar alacağım var. Filancaya kimseye şöyle yapın, falanca kimseye böyle yapın..." Filancaya kimseye şöyle yapın, falanca kimseye böyle yapın..." Her şeyini hazırlayacak. Bizim kardeşlerimizden bazıları Mehdi aleyhisselâm'a çok meraklılar.Her şeyini hazırlayacak.

Bizim kardeşlerimizden bazıları Mehdi aleyhisselâm'a çok meraklılar.
O kadar meraklı ki akılları fikirleri Mehdi aleyhisselam'da. O kadar meraklı ki akılları fikirleri Mehdi aleyhisselam'da. Mehdi aleyhisselam'la ilgili kitaplar okuyorlar, fikirler söylüyorlar, haberler yayıyorlar.Mehdi aleyhisselam'la ilgili kitaplar okuyorlar, fikirler söylüyorlar, haberler yayıyorlar. "Şimdi çıktı, bu sene çıkacak, geçen sene çıkacaktı..." filan, çeşitli böyle heyecanlı haberler... "Şimdi çıktı, bu sene çıkacak, geçen sene çıkacaktı..." filan, çeşitli böyle heyecanlı haberler... Benim bir bakıma hoşuma gidiyor; çünkü ötekilerini de korkutuyorlar.Benim bir bakıma hoşuma gidiyor; çünkü ötekilerini de korkutuyorlar. "Ha çıktı ha çıkacak, ha çıktı ha çıkacak..." derken... Kendilerine bir zararı var; "Ha çıktı ha çıkacak, ha çıktı ha çıkacak..." derken... Kendilerine bir zararı var; hiçbir iş yapmaya elleri varmıyor.hiçbir iş yapmaya elleri varmıyor. Olmaz! Elinde dikilecek bir fidanın varsa kıyamet kopmakta iken bile dikeceksin. Olmaz! Elinde dikilecek bir fidanın varsa kıyamet kopmakta iken bile dikeceksin. Vazifeden geri durmak yok. Aksamak yok. Vazifeye devam. Vazifeden geri durmak yok. Aksamak yok. Vazifeye devam.

Ya kıyamet kopuverirse? Koparsa kopar. İzâ mâte'l-insânu fekad kâmet kıyâmetuhû.Ya kıyamet kopuverirse?

Koparsa kopar.

İzâ mâte'l-insânu fekad kâmet kıyâmetuhû.
İnsan öldü mü onun kıyameti zaten kopmuş demektir. İnsan öldü mü onun kıyameti zaten kopmuş demektir.

Senin ölüm etrafında dolaşıp durduğuna göre, kıyametinin ne zaman kopacağını bilmiyorsun. Senin ölüm etrafında dolaşıp durduğuna göre, kıyametinin ne zaman kopacağını bilmiyorsun. Yarına kalmaz, belki bir dakika sonra olur, belki beş gün sonra olur, Yarına kalmaz, belki bir dakika sonra olur, belki beş gün sonra olur, belki beş yıl sonra olur, belki 50 sene sonra olur. belki beş yıl sonra olur, belki 50 sene sonra olur. Onu bilemeyiz de, yalnız bundan hazırlıklı olmak gerektiği anlaşılır. Onu bilemeyiz de, yalnız bundan hazırlıklı olmak gerektiği anlaşılır.

Madem "Mehdi aleyhisselâm'ın çıkması yakın." diyorsun,Madem "Mehdi aleyhisselâm'ın çıkması yakın." diyorsun, madem "Kıyamet kopması yakın." diyorsun, madem "Alâmetleri belirdi." diyorsun,madem "Kıyamet kopması yakın." diyorsun, madem "Alâmetleri belirdi." diyorsun, bu gaflet niye? Bu tembellik niye? Bu gayretsizlik niye? Bu hakları ödememek niye?bu gaflet niye? Bu tembellik niye? Bu gayretsizlik niye? Bu hakları ödememek niye? Bu günahlara dalmak niye? Bu kendisine lazım olan işlerde tekâsül göstermek niye? Bu günahlara dalmak niye? Bu kendisine lazım olan işlerde tekâsül göstermek niye?

Madem öyle bir şey var, hemen gayret kemerini beline kuşan, bütün gayretinle çalış! Madem öyle bir şey var, hemen gayret kemerini beline kuşan, bütün gayretinle çalış!

Rabia-ı Adeviyye radıyallahu anhâ, rahmetullâhi aleyhâ, her sabah kendisine dermiş ki; Rabia-ı Adeviyye radıyallahu anhâ, rahmetullâhi aleyhâ, her sabah kendisine dermiş ki;

"Ey Rabia, bugün senin son günün, bugün öleceksin. "Ey Rabia, bugün senin son günün, bugün öleceksin. Hadi bakalım, son gün olduğuna göre son güne layık şekilde tevbe et, bir ibadete giriş bakalım." Hadi bakalım, son gün olduğuna göre son güne layık şekilde tevbe et, bir ibadete giriş bakalım."

O gün akşama kadar ibadet, taat, Allah'ın rızasına uygun işler yaparmış. O gün akşama kadar ibadet, taat, Allah'ın rızasına uygun işler yaparmış. Akşam oldu mu; "Rabia, hadi bu gündüz kurtuldun ama bu gecen son gecendir.Akşam oldu mu;

"Rabia, hadi bu gündüz kurtuldun ama bu gecen son gecendir.
Hadi bakalım, bu gece çalış..." Sabaha kadar tesbih, zikir, namaz, niyaz, öyle geçirirmiş. Hadi bakalım, bu gece çalış..."

Sabaha kadar tesbih, zikir, namaz, niyaz, öyle geçirirmiş.

Bir gün iki yumruğunu sıkmış, yolda gidiyormuş.Bir gün iki yumruğunu sıkmış, yolda gidiyormuş. Yaşlı, kapalı, sâliha bir hatun. Hasan-ı Basrî hazretlerinin zamanında. Yaşlı, kapalı, sâliha bir hatun. Hasan-ı Basrî hazretlerinin zamanında. Hasan-ı Basrî hazretleri rahmetullâhi aleyh demiş ki; Hasan-ı Basrî hazretleri rahmetullâhi aleyh demiş ki;

"Ya cennet hatunu, böyle yumruklarını sıkmış nereye gidiyorsun?" "Ya cennet hatunu, böyle yumruklarını sıkmış nereye gidiyorsun?"

Yumruk sıktı sanıyor. Yumruklarını sıkmış, iki eli de öyle hızlı hızlı gidiyor. Yumruk sıktı sanıyor. Yumruklarını sıkmış, iki eli de öyle hızlı hızlı gidiyor.

"Nereye gidiyorsun?" Demiş ki; "Nereye gidiyorsun?"

Demiş ki;

"Ey Hasan, elime iki dinar geçti, birisini bir avucuma aldım, birisini bir avucuma aldım. "Ey Hasan, elime iki dinar geçti, birisini bir avucuma aldım, birisini bir avucuma aldım. Biliyorsun ki bunlar bir araya geldi mi fitne çıkartırlar, insanı baştan çıkartırlar,Biliyorsun ki bunlar bir araya geldi mi fitne çıkartırlar, insanı baştan çıkartırlar, doğru yoldan alıkoyarlar. doğru yoldan alıkoyarlar. Birisini ötekisinin yanına bırakmıyorum ki birisi burada kalsın, birisi burada kalsın; Birisini ötekisinin yanına bırakmıyorum ki birisi burada kalsın, birisi burada kalsın; hemen götürüp bir fakire teslim edeyim ki bir araya gelirlerse beni baştan çıkarırlar." hemen götürüp bir fakire teslim edeyim ki bir araya gelirlerse beni baştan çıkarırlar."

Yani zenginliğin, biriken malın, biriktirme hırsının fitne olduğunu ifade etmiş,Yani zenginliğin, biriken malın, biriktirme hırsının fitne olduğunu ifade etmiş, eline ne geçerse hayra sarf etmiş. eline ne geçerse hayra sarf etmiş.

İşte öyle yapmak lazım. Ölüm etrafımızda dolaşıp durduğuna göre vasiyetimizi yazsak ya, İşte öyle yapmak lazım. Ölüm etrafımızda dolaşıp durduğuna göre vasiyetimizi yazsak ya, tevbemizi etsek ya, etrafımızdaki insanlarla helalleşsek ya, günahlardan kesilsek ya,tevbemizi etsek ya, etrafımızdaki insanlarla helalleşsek ya, günahlardan kesilsek ya, sevaplı işlere yönelsek ya, ufak tefek ıvır zıvır işlerle, teferruatla uğraşacağımıza sevaplı işlere yönelsek ya, ufak tefek ıvır zıvır işlerle, teferruatla uğraşacağımıza ana işlerle uğraşsak, asıl hedefe yönelsek ya, ana işlerle uğraşsak, asıl hedefe yönelsek ya, "Çok sevap kazandıracak işler hangisidir?" diye konuşsak ya... "Çok sevap kazandıracak işler hangisidir?" diye konuşsak ya...

Herkes ufak işlerle uğraşıyor! Peygamber Efendimiz'e gelip sorarlardı; Herkes ufak işlerle uğraşıyor!

Peygamber Efendimiz'e gelip sorarlardı;

"Yâ Resûlallah, bana öyle bir amel öğret ki ben onu işlediğim zaman cennete gideyim." "Yâ Resûlallah, bana öyle bir amel öğret ki ben onu işlediğim zaman cennete gideyim."

Yani en kıymetli amelleri sorarlardı. Bu zamâne insanları sormuyor; Yani en kıymetli amelleri sorarlardı.

Bu zamâne insanları sormuyor;
çünkü zamanını geniş düşünüyor, tûl-i emeli var. çünkü zamanını geniş düşünüyor, tûl-i emeli var. Emelleri uzamış gitmiş; "Herhalde 80 yıl daha yaşarım, 100 yıl daha yaşarım..." Emelleri uzamış gitmiş; "Herhalde 80 yıl daha yaşarım, 100 yıl daha yaşarım..." Hiç ölümünü hatırına getirmiyor, hiç öleceğini düşünmüyor. Bir gayreti yok. Hiç ölümünü hatırına getirmiyor, hiç öleceğini düşünmüyor. Bir gayreti yok. Halbuki insanın gayreti olacak, çalışması olacak, en verimli amellere yönelmesi olacak. Halbuki insanın gayreti olacak, çalışması olacak, en verimli amellere yönelmesi olacak.

Rabbimiz bizi gafletten uyandırsın. Hayırlara koştursun. Rabbimiz bizi gafletten uyandırsın. Hayırlara koştursun. Elimizden çok hayırların akmasına, icrâsına bize fırsat versin.Elimizden çok hayırların akmasına, icrâsına bize fırsat versin. Hayırlı işler yapmayı bize nasip eylesin. Hayırlı işler yapmayı bize nasip eylesin.

İnne men hâfiza alâ hâulâi salâvati'l-hamsi'l-mektûbâti fî cemâatin kâne evvele menİnne men hâfiza alâ hâulâi salâvati'l-hamsi'l-mektûbâti fî cemâatin kâne evvele men yecûzu ale's-sırâti ke'l-berkı'l-lâmii ve haşerahu'llâhu fî evveli zümretin mine's-sâbikîne yecûzu ale's-sırâti ke'l-berkı'l-lâmii ve haşerahu'llâhu fî evveli zümretin mine's-sâbikîne ve kâne lehû fî külli yevmin ve leyletinve kâne lehû fî külli yevmin ve leyletin hâfeza aleyhinne ke-ecri elfi şehîdin kutilû fî sebîlillâhi. hâfeza aleyhinne ke-ecri elfi şehîdin kutilû fî sebîlillâhi.

İbn Abbas ve Ebû Hüreyre'den radıyallahu anhüm ecmaîn rivayet edilmiş.İbn Abbas ve Ebû Hüreyre'den radıyallahu anhüm ecmaîn rivayet edilmiş. Tayâlisî'nin kitabından alınmış bir hadîs-i şerîf. Beş vakit namazla ilgili.Tayâlisî'nin kitabından alınmış bir hadîs-i şerîf. Beş vakit namazla ilgili. Beş vakit namaz ama cemaatle kılınmasıyla ilgili. Beş vakit namaz ama cemaatle kılınmasıyla ilgili.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuş ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuş ki;

İnne men hâfiza alâ hâulâi salâvati'l-hamsi'l-mektûbâti. "Bu farz olan, boynuna yazgı olan,İnne men hâfiza alâ hâulâi salâvati'l-hamsi'l-mektûbâti. "Bu farz olan, boynuna yazgı olan, müslümanların boynuna farz olarak yazılmış olan beş vakit namaza kim devam ederse..." müslümanların boynuna farz olarak yazılmış olan beş vakit namaza kim devam ederse..."

Ama nasıl? Fî cemâatin. "Cemaatle kılınmasına kim devam ederse..." Ama nasıl?

Fî cemâatin. "Cemaatle kılınmasına kim devam ederse..."

"Parıldayan, şakıyan yıldırım gibi sırattan ilk geçenlerden olur." "Parıldayan, şakıyan yıldırım gibi sırattan ilk geçenlerden olur."

Şimşek çakar gibi sırattan öbür tarafta geçenlerden olur. Şimşek çakar gibi sırattan öbür tarafta geçenlerden olur. Buna devam edenler sırattan şimşek çakar gibi, bir taraftan bir tarafa elektrik şelalesi atlar gibi geçer. Buna devam edenler sırattan şimşek çakar gibi, bir taraftan bir tarafa elektrik şelalesi atlar gibi geçer.

"Ve Allahu Teâlâ hazretleri onları -beş vakit namazı cemaatle kılanları-"Ve Allahu Teâlâ hazretleri onları -beş vakit namazı cemaatle kılanları- sâbikîn zümresinden haşreder, onlarla beraber eder." sâbikîn zümresinden haşreder, onlarla beraber eder." Sâbikîn, "ibadette en önde gelenler, koşturup da yarışı kazananlar zümresi,Sâbikîn, "ibadette en önde gelenler, koşturup da yarışı kazananlar zümresi, ibadetlerde üstün olan kimseler" demek. ibadetlerde üstün olan kimseler" demek. Allahu Teâlâ hazretleri o zümreden haşreder. Allahu Teâlâ hazretleri o zümreden haşreder.

"Ve bu beş vakit namaza muntazaman gittiği her gün ve gece için "Ve bu beş vakit namaza muntazaman gittiği her gün ve gece için Allahu Teâlâ hazretleri onlara Allah yolunda öldürülmüş bin şehit sevabı ihsan eder." Allahu Teâlâ hazretleri onlara Allah yolunda öldürülmüş bin şehit sevabı ihsan eder."

Demek ki bu beş vakit namazı cemaatle kılmanın sevabı çokmuş.Demek ki bu beş vakit namazı cemaatle kılmanın sevabı çokmuş. Bu hadîs-i şerîften onu anlıyoruz. Bu hadîs-i şerîften onu anlıyoruz.

"Evimizde kılıverelim..." Evinde kılıver ama cemaatle kılmanın sevabı kaçar. "Evimizde kılıverelim..."

Evinde kılıver ama cemaatle kılmanın sevabı kaçar.
Evinde kılarsın... Kendimizi aldatıyoruz; "Çoluk çocuğumuza imam oluruz..." Evinde kılarsın... Kendimizi aldatıyoruz;

"Çoluk çocuğumuza imam oluruz..."

Çoluk çocuğuna imam olursun ama bu sevap kaçar, bu vaatlere eremezsin.Çoluk çocuğuna imam olursun ama bu sevap kaçar, bu vaatlere eremezsin. Bu vaatlere ermek için yürüyüp camiye geleceksin. Bu vaatlere ermek için yürüyüp camiye geleceksin. Cemaati çoğaltacaksın, cemaatin içinde olacaksın.Cemaati çoğaltacaksın, cemaatin içinde olacaksın. Bu cemaatin içinde ağzı dualı bir insan vardır, Allah'ın bir sevgili kulu vardır, Bu cemaatin içinde ağzı dualı bir insan vardır, Allah'ın bir sevgili kulu vardır, onun hürmetine senin namazın da geçer kabul olur.onun hürmetine senin namazın da geçer kabul olur. Evde ya kabul olur ya olmaz; ama burada kabul olur.Evde ya kabul olur ya olmaz; ama burada kabul olur. Burada bir hikmetli söz işitirsin, fayda görürsün.Burada bir hikmetli söz işitirsin, fayda görürsün. Burada bir hatanı düzeltirsin veyahut iyi bir insansan bir kimseye bir faydan olur. Burada bir hatanı düzeltirsin veyahut iyi bir insansan bir kimseye bir faydan olur.

Müslüman, cemaate müdâvim olacak, cemaatten kopmayacak, camiden kesilmeyecek. Müslüman, cemaate müdâvim olacak, cemaatten kopmayacak, camiden kesilmeyecek.

Çok arkadaşlarımız var, çok iyi sıfatları var; sakalı var, hayrı var, hasenâtı var, Çok arkadaşlarımız var, çok iyi sıfatları var; sakalı var, hayrı var, hasenâtı var, güzel halleri var, kalemi kuvvetli, her şeyi güzel; namaza müdâvemet etmiyor, camide kılmıyor.güzel halleri var, kalemi kuvvetli, her şeyi güzel; namaza müdâvemet etmiyor, camide kılmıyor. Olmaz! Camide kılmak en önemli işlerden birisi! Olmaz! Camide kılmak en önemli işlerden birisi!

Peygamber Efendimiz'e bir keresinde bir zât-ı muhterem sordu ki; Peygamber Efendimiz'e bir keresinde bir zât-ı muhterem sordu ki;

"En faziletli amel hangisidir?" -İlk söylediği söz hangisidir?- "En faziletli amel hangisidir?"

-İlk söylediği söz hangisidir?-

"Evvel vaktinde kılınan namazdır." dedi. "Evvel vaktinde kılınan namazdır." dedi.

Müslümanların ezan okunur okunmaz, evvel vaktinde o namazı kılması lazım. Müslümanların ezan okunur okunmaz, evvel vaktinde o namazı kılması lazım.

O bakımdan, bu beş vakit namaza dikkat edelim. O bakımdan, bu beş vakit namaza dikkat edelim. Cemaatle kılınmasına dikkat edelim. Şimdi bizim işimiz ne oluyor? Cemaatle kılınmasına dikkat edelim.

Şimdi bizim işimiz ne oluyor?

Sabahleyin yataktan kalkamayıp beş vakit namazı cemaatle kılmayı sabahtan kaçırıyoruz. Sabahleyin yataktan kalkamayıp beş vakit namazı cemaatle kılmayı sabahtan kaçırıyoruz. Öğleyin işte olduğumuz için kaçırıyoruz. İkindi yine işte olduğumuz için kaçırıyoruz. Öğleyin işte olduğumuz için kaçırıyoruz. İkindi yine işte olduğumuz için kaçırıyoruz. Akşam yorgun olduğumuzdan, karnımız acıktığından camiye gelmeyip kaçırıyoruz.Akşam yorgun olduğumuzdan, karnımız acıktığından camiye gelmeyip kaçırıyoruz. Yatsı vaktinde de yemekten sonra rehâvet çöktüğünden kaçırıyoruz.Yatsı vaktinde de yemekten sonra rehâvet çöktüğünden kaçırıyoruz. Beş vakit namaz camide kılınmıyor, evde kılınıyor. Beş vakit namaz camide kılınmıyor, evde kılınıyor. Koca koca camiler tın tın, içi bomboş, sabahları kimsecik yok.Koca koca camiler tın tın, içi bomboş, sabahları kimsecik yok. Bazen imam gelmez, bazen müezzin gelmez oluyor. Öyle durumlar da bazı mahallelerde oluyor. Bazen imam gelmez, bazen müezzin gelmez oluyor. Öyle durumlar da bazı mahallelerde oluyor.

Namazı cemaatle kılmaya müslüman erkekler bütün gayretiyle koşuşacak, Namazı cemaatle kılmaya müslüman erkekler bütün gayretiyle koşuşacak, ciddiyetle bu işe sarılacak, bir. ciddiyetle bu işe sarılacak, bir.

Sonra da bu kardeşlerimizin her birisinin düşünmesi lazım;Sonra da bu kardeşlerimizin her birisinin düşünmesi lazım; "Niye bu cemaati Allahu Teâlâ hazretleri bize bu kadar şiddetle emretmiş? "Niye bu cemaati Allahu Teâlâ hazretleri bize bu kadar şiddetle emretmiş? Bundaki hayır ve bereket nedir? Buna böyle çağrılmamızın sebebi nedir?" diye onu düşüneceğiz.Bundaki hayır ve bereket nedir? Buna böyle çağrılmamızın sebebi nedir?" diye onu düşüneceğiz. Bu camilere gelmemizin hikmetini düşüneceğiz. Birbirimizle muhabbet edeceğiz.Bu camilere gelmemizin hikmetini düşüneceğiz. Birbirimizle muhabbet edeceğiz. Birbirlerimizi seveceğiz. Birbirlerimizle iş birliği yapacağız. Birbirlerimizi seveceğiz. Birbirlerimizle iş birliği yapacağız.

Bu cemaat bir şeye karar verdi mi, şu sokağın düzenlenmesine karar verse,Bu cemaat bir şeye karar verdi mi, şu sokağın düzenlenmesine karar verse, her birisi bir kürek [alsa çalışsa] bu sokak pırıl pırıl olur.her birisi bir kürek [alsa çalışsa] bu sokak pırıl pırıl olur. Bu cemaatin her birisi şu kadarcık para verse bu kadar para olur, şu kadar iş yapılır.Bu cemaatin her birisi şu kadarcık para verse bu kadar para olur, şu kadar iş yapılır. Hayır, bereket ve verimli çalışma cemaattedir. Onun için, cemaate geleceğiz. Hayır, bereket ve verimli çalışma cemaattedir.

Onun için, cemaate geleceğiz.
Bir de cemaatle neler yapabileceğimizi iyice düşüneceğiz. Bir de cemaatle neler yapabileceğimizi iyice düşüneceğiz.

Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi şuurlu cemaat fertleri eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi şuurlu cemaat fertleri eylesin. Hayırları işlemeyi nasip eylesin. Hayırları işlemeyi nasip eylesin.

İnne mine'l-beyâni sihren ve inne mine'ş-şi'ri hikemen İnne mine'l-beyâni sihren ve inne mine'ş-şi'ri hikemen

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuş ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuş ki;

"Beyanda, konuşmada, anlatımda bir sihir vardır. "Beyanda, konuşmada, anlatımda bir sihir vardır. Şiirin de bazıları hikmetlidir, güzel şiirler mevcuttur, bazı şiirler güzeldir." mânasına buyurmuş. Şiirin de bazıları hikmetlidir, güzel şiirler mevcuttur, bazı şiirler güzeldir." mânasına buyurmuş.

Ebû Dâvud'da, Ahmed b. Hanbel'de, Taberânî'de var. Ebû Dâvud'da, Ahmed b. Hanbel'de, Taberânî'de var.

Beyanda, yani söz söylemekte bir sihir vardır.Beyanda, yani söz söylemekte bir sihir vardır. Bunu niye söylüyor Peygamber Efendimiz? Bunu niye söylüyor Peygamber Efendimiz?

"Bunun sihir tarafını kullanıp da söz hüneriyle allem edip kallem edip "Bunun sihir tarafını kullanıp da söz hüneriyle allem edip kallem edip haksızlık yapmayın." diye söylüyor.haksızlık yapmayın." diye söylüyor. Adamın cerbezesi vardır, ağzı güzel laf yapar, geçer karşısına aldatır. Adamın cerbezesi vardır, ağzı güzel laf yapar, geçer karşısına aldatır. Tamam, eşeği boyar, satar. Çürük malı satar. Kandırır, ucuz şeyi pahalı verir.Tamam, eşeği boyar, satar. Çürük malı satar. Kandırır, ucuz şeyi pahalı verir. İyi, güzel sözün böyle bir tesiri var; ama Allah bu işe razı gelmez. İyi, güzel sözün böyle bir tesiri var; ama Allah bu işe razı gelmez. Onun için, sözün sihir tarafını öyle şerde kullanmamak lazım.Onun için, sözün sihir tarafını öyle şerde kullanmamak lazım. Eğer sözünde bir tatlılık, bir tesir varsa sen onu o kulları Eğer sözünde bir tatlılık, bir tesir varsa sen onu o kulları Allah'ın yoluna çağırmakta kullan bakalım, Allah'ın dinine hizmette kullan. Allah'ın yoluna çağırmakta kullan bakalım, Allah'ın dinine hizmette kullan. O yolda kullanmadı mı insan bu sözden dolayı [zarara uğrar.] O yolda kullanmadı mı insan bu sözden dolayı [zarara uğrar.]

Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki;

"Sizden biriniz arkadaşından bir şey istediği zaman onun methetmesin." "Sizden biriniz arkadaşından bir şey istediği zaman onun methetmesin."

"Sen arslansın, ağasın, paşasın. Senin menendin yoktur, eşin yoktur, emsalsizsin..." "Sen arslansın, ağasın, paşasın. Senin menendin yoktur, eşin yoktur, emsalsizsin..."

"Böyle deyip de sırtını parçalamasın." diyor. Yani "Sırtını kesmiş olmasın." diyor. Çünkü "Böyle deyip de sırtını parçalamasın." diyor. Yani "Sırtını kesmiş olmasın." diyor. Çünkü öyle yüzüne karşı methettin mi o da böbürlenir, hindi gibi kabarır,öyle yüzüne karşı methettin mi o da böbürlenir, hindi gibi kabarır, "Vay ben neymişim!" diye ona bir kibir gelir, ucub gelir... "Vay ben neymişim!" diye ona bir kibir gelir, ucub gelir... Kibir ve ucub Allah'ın en sevmediği sıfatlardandır. Kibir ve ucub Allah'ın en sevmediği sıfatlardandır. Sen onun helâk olmasına sebep olursun. Sen onun helâk olmasına sebep olursun. Sen ona öyle medihle başlama; hakkı söyle, hayrı söyle, o daha önemlidir. Sen ona öyle medihle başlama; hakkı söyle, hayrı söyle, o daha önemlidir.

Şiirin de bir kısmı hikmetlidir. Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki; Şiirin de bir kısmı hikmetlidir. Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki;

"Şairlerin söylediği sözlerin en güzeli...""Şairlerin söylediği sözlerin en güzeli..." O zaman da Lebid adında bir şair vardı, onun bir sözü var; O zaman da Lebid adında bir şair vardı, onun bir sözü var; "Allah'tan gayri ne varsa hepsi bâtıldır, boştur. "Allah'tan gayri ne varsa hepsi bâtıldır, boştur. Sadece insan ona rağbet etmeli." mânasına bir sözü... "En doğru söz budur." diyor.Sadece insan ona rağbet etmeli." mânasına bir sözü... "En doğru söz budur." diyor. "İslâm'dan önce yaşamış şairlerin söylemiş oldukları sözler içinde "İslâm'dan önce yaşamış şairlerin söylemiş oldukları sözler içinde en güzeli budur." diye onu methetmiş. en güzeli budur." diye onu methetmiş.

Bir keresinde sahâbe-i kirâma nasihat etmiş. Bir keresinde sahâbe-i kirâma nasihat etmiş. Sahabeden bir zât kalkıp diyor ki; Sahabeden bir zât kalkıp diyor ki;

"Yâ Resûlallah, ben bunu şiir hâline getireyim mi?" "Getir." "Yâ Resûlallah, ben bunu şiir hâline getireyim mi?"

"Getir."

Onlar dinlendiği zaman da tesiri oluyor. Onlar dinlendiği zaman da tesiri oluyor. Yunus Emre'nin ilâhileri, evliyâullahın şiirleri hâlâ kulaklarımızda nasihat olarakYunus Emre'nin ilâhileri, evliyâullahın şiirleri hâlâ kulaklarımızda nasihat olarak dolaşır durur da biz onun faydasını görürüz. dolaşır durur da biz onun faydasını görürüz.

Ama şerre kullanmayacağız. Sözün kabiliyetini, sihrî kabiliyetini kendi işimizi yürütmekte, Ama şerre kullanmayacağız. Sözün kabiliyetini, sihrî kabiliyetini kendi işimizi yürütmekte, karşı tarafı aldatmakta kullanmayacağız. karşı tarafı aldatmakta kullanmayacağız.

Diğer hadîs-i şerîf: Diğer hadîs-i şerîf:

İnne mine't-tevâdui lillâhi er-rıdâ bi'd-dûni min şerefi'l-mecâlisi. İnne mine't-tevâdui lillâhi er-rıdâ bi'd-dûni min şerefi'l-mecâlisi.

Tevâzu hakkında bir hadîs-i şerîftir. Tevâzu hakkında bir hadîs-i şerîftir.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

"Tevâzudandır, tevâzunun bir çeşidindendir; "Tevâzudandır, tevâzunun bir çeşidindendir; kişinin meclisin şerefli yerlerinin aşağı tarafında oturması." kişinin meclisin şerefli yerlerinin aşağı tarafında oturması."

Hiç unutmuyorum, Hiç unutmuyorum, bakanlık yapan bir kardeşimiz, bir dostumuz, Allah selâmet versin, kıymetli bir kimse...bakanlık yapan bir kardeşimiz, bir dostumuz, Allah selâmet versin, kıymetli bir kimse... Hocamız sağ idi, burada onun meclisine geldi. Hocamız sağ idi, burada onun meclisine geldi. Kalabalık, böyle cami gibi salon sonuna kadar kalabalık... Kalabalık, böyle cami gibi salon sonuna kadar kalabalık... Hemen geldi, kapının önüne oturuverdi. Yani kapının eşiğine, ayakkabı çıkartılacak yere...Hemen geldi, kapının önüne oturuverdi. Yani kapının eşiğine, ayakkabı çıkartılacak yere... Hiç "Ben bakanım, şöyleyim böyleyim..." diye kibir göstermedi.Hiç "Ben bakanım, şöyleyim böyleyim..." diye kibir göstermedi. Hâlâ takdir ederim. Beraberce Hicaz'a gittik.Hâlâ takdir ederim. Beraberce Hicaz'a gittik. Bezi almış, bindiği arabanın camlarının çamurlarını siliyor. Bezi almış, bindiği arabanın camlarının çamurlarını siliyor. Bakan; gittiğimiz kasabalarda jandarma karşılıyor, havaya fişekler atıyorlar, [ilgi gösteriyorlar...]Bakan; gittiğimiz kasabalarda jandarma karşılıyor, havaya fişekler atıyorlar, [ilgi gösteriyorlar...] Bakan olduğu halde böyle... Tevâzu güzel şey! Bakan olduğu halde böyle...

Tevâzu güzel şey!

Tevâzunun bir çeşidi de neymiş? Tevâzunun bir çeşidi de neymiş?

Bir meclise geldiği zaman insanın en şerefli yerine, başköşeye gitmeyip de Bir meclise geldiği zaman insanın en şerefli yerine, başköşeye gitmeyip de hemen bir köşeye oturuvermesidir. hemen bir köşeye oturuvermesidir.

Kim tevâzu gösterirse Allah onu yüceltir. Kim tekebbür ederse; Kim tevâzu gösterirse Allah onu yüceltir. Kim tekebbür ederse; "Ben şöyleyim, ben böyleyim, bana bu aşağısı kurtarmaz, elbette ben şöyle olmalıyım,"Ben şöyleyim, ben böyleyim, bana bu aşağısı kurtarmaz, elbette ben şöyle olmalıyım, şu muameleye lâyıkım..." filan derse... şu muameleye lâyıkım..." filan derse...

Tevâzu göstereni yüceltir, Allah'ın ilâhi kanunudur. Tevâzu göstereni yüceltir, Allah'ın ilâhi kanunudur.

İnne mine'hıntati hamren ve inne mine'ş-şeîri hamren ve inne mine'z-zebîbi hamren ve inne mine'l-aseli hamrenİnne mine'hıntati hamren ve inne mine'ş-şeîri hamren ve inne mine'z-zebîbi hamren ve inne mine'l-aseli hamren ve ene enhâ an külli müskirin. ve ene enhâ an külli müskirin.

Bu hadîs-i şerîfi bizim ilericilerin gelip duyması lazım. Bu hadîs-i şerîfi bizim ilericilerin gelip duyması lazım.

Tirmizî'de, İbn Mâce'de, Müstedrek'te, Ahmed b. Hanbel'de, Taberânî'de var.Tirmizî'de, İbn Mâce'de, Müstedrek'te, Ahmed b. Hanbel'de, Taberânî'de var. Numan b. Beşir radıyallahu anh rivayet etmiş. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Numan b. Beşir radıyallahu anh rivayet etmiş.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

"Buğdaydan da bir içki çıkartılır, yapılır. Arpadan da bir içki çıkartılır, yapılır."Buğdaydan da bir içki çıkartılır, yapılır. Arpadan da bir içki çıkartılır, yapılır. Üzümden de bir içki çıkartılır, yapılır. Baldan da bir içki çıkartılır, yapılabilir." Üzümden de bir içki çıkartılır, yapılır. Baldan da bir içki çıkartılır, yapılabilir."

Çünkü bunların hepsi içinde nişasta olan, tatlı maddesi olan şeylerdir. Çünkü bunların hepsi içinde nişasta olan, tatlı maddesi olan şeylerdir. Bunu sıkarsan, suyunu [çıkarırsan] sıcakta kaynağı fışkırır, içki olur.Bunu sıkarsan, suyunu [çıkarırsan] sıcakta kaynağı fışkırır, içki olur. Üzümden yapılmış içki vardır, "şarap" diyoruz. Arpadan yapılmış içki vardır, "bira" diyoruz. Üzümden yapılmış içki vardır, "şarap" diyoruz. Arpadan yapılmış içki vardır, "bira" diyoruz. Buğdaydan da olur. Hurmadan da olur. Hatta balı da sulandırırsan, Buğdaydan da olur. Hurmadan da olur. Hatta balı da sulandırırsan, bekletirsen o da fışkırır, o da içki olur. bekletirsen o da fışkırır, o da içki olur.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; "Ben bunların hepsinden sizi men ediyorum." Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

"Ben bunların hepsinden sizi men ediyorum."

İnsan "Şarap üzümden yapılandır, arpadan yapılanın mahzuru yoktur." sanmasın. İnsan "Şarap üzümden yapılandır, arpadan yapılanın mahzuru yoktur." sanmasın. Her bir sarhoşluk veren madde, hepsi hamrdır, içkidir, dinimizde yasaktır.Her bir sarhoşluk veren madde, hepsi hamrdır, içkidir, dinimizde yasaktır. İşte bunu bütün [insanlara] söylemek lazım ki bazıları kaçamak noktası arıyor. İşte bunu bütün [insanlara] söylemek lazım ki bazıları kaçamak noktası arıyor.

"Şu yasaklanmıştır da bunun hakkında bir şey geçmemiştir." "Şu yasaklanmıştır da bunun hakkında bir şey geçmemiştir."

Sarhoş ediyor mu? Ediyor, tamam. İster adı zikredilsin, ister edilmesin. Sarhoş ediyor mu?

Ediyor, tamam. İster adı zikredilsin, ister edilmesin.
Bak burada Efendimiz misal vererek söylüyor; hangi maddeden yapılırsa yapılsın, Bak burada Efendimiz misal vererek söylüyor; hangi maddeden yapılırsa yapılsın, sarhoş etti mi içkidir.sarhoş etti mi içkidir. Ve onların hepsini Efendimiz "içilmesin" diye yasak etmiştir. Ve onların hepsini Efendimiz "içilmesin" diye yasak etmiştir.

İnne mine'z-zünûbi zünûben lâ tükeffirûhâ es-salâtu ve'z-zekâtu vele's-savmuİnne mine'z-zünûbi zünûben lâ tükeffirûhâ es-salâtu ve'z-zekâtu vele's-savmu vele'l-haccu yükeffiruhâ el-humûmu fî talebi'l-maîşeti. vele'l-haccu yükeffiruhâ el-humûmu fî talebi'l-maîşeti.

Hatîb-i Bağdâdî'nin kitabında zikredilmiş. Enes radıyallahu anh'ten menkul bir hadîs-i şerîf. Hatîb-i Bağdâdî'nin kitabında zikredilmiş. Enes radıyallahu anh'ten menkul bir hadîs-i şerîf.

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyorlar ki; Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyorlar ki;

"Öyle günahlar vardır ki bu günahları namaz affettirmez, oruç affettirmez, zekât affettirmez, "Öyle günahlar vardır ki bu günahları namaz affettirmez, oruç affettirmez, zekât affettirmez, hac affettirmez. hac affettirmez. Bu cins günahların temizlenmesi için geçimde sıkıntı çekmek ancak affa sebep olur." Bu cins günahların temizlenmesi için geçimde sıkıntı çekmek ancak affa sebep olur."

Demek ki bazı müslümanlar bazı hususlarda sıkıntılara düşüyorlar; geçim sıkıntısı, Demek ki bazı müslümanlar bazı hususlarda sıkıntılara düşüyorlar; geçim sıkıntısı, eli daralıyor, maaşı yetmiyor, borca batıyor, 'ah' ediyor 'vah' ediyor; eli daralıyor, maaşı yetmiyor, borca batıyor, 'ah' ediyor 'vah' ediyor; bazı günahlarının affolması için. Namaz günahların affına sebeptir, bazı günahlarının affolması için. Namaz günahların affına sebeptir, zekât günahların affına sebeptir, hac günahların affına sebeptir;zekât günahların affına sebeptir, hac günahların affına sebeptir; ama bazı günahlar vardır ki onları ancak geçim sıkıntısı çekmek affettirir. ama bazı günahlar vardır ki onları ancak geçim sıkıntısı çekmek affettirir.

Buradan çıkan ders nedir? Buradan çıkan ders nedir?

Geçim bakımından bir daralmamız olur da sıkılırsak "ah vah!" etmeyelim,Geçim bakımından bir daralmamız olur da sıkılırsak "ah vah!" etmeyelim, sabredelim, dişimizi sıkalım, oradan günahımız affolacak.sabredelim, dişimizi sıkalım, oradan günahımız affolacak. O bazı günahlarımızın affına sebep olacak. Onun için sabredelim. O bazı günahlarımızın affına sebep olacak. Onun için sabredelim.

Müslüman her halde sevap kazanabilir. Başına sıkıntı geldi mi sabreder sevap kazanır, Müslüman her halde sevap kazanabilir. Başına sıkıntı geldi mi sabreder sevap kazanır, bir nimete erdiği zaman şükreder sevap kazanır.bir nimete erdiği zaman şükreder sevap kazanır. Bunu bilelim. İnsanoğlu için her çeşit yazı yazılmış olabilir; başına iyi şey gelir, kötü şey gelir. Bunu bilelim. İnsanoğlu için her çeşit yazı yazılmış olabilir; başına iyi şey gelir, kötü şey gelir. Çocuğuna bir hâdise gelir, malına bir musibet gelir, canı sıkılacak hâdiseler olur. Çocuğuna bir hâdise gelir, malına bir musibet gelir, canı sıkılacak hâdiseler olur.

Ne yapacak? Dişini sıkacak, sinirlenmeyecek, heyecanlanmayacak, kontrolü kaybetmeyecek, Ne yapacak?

Dişini sıkacak, sinirlenmeyecek, heyecanlanmayacak, kontrolü kaybetmeyecek,
edebini bozmayacak, iyi kul olmakta devam edecek.edebini bozmayacak, iyi kul olmakta devam edecek. Sabredecek. Fe-inne mea'l-usri yüsran. İnne mea'l-usri yüsrâ. Sabredecek.

Fe-inne mea'l-usri yüsran. İnne mea'l-usri yüsrâ.

Her sıkıntının arkasından bir kolaylık, bir genişlik, bir bolluk, bir ferahlık müjdesi var. Her sıkıntının arkasından bir kolaylık, bir genişlik, bir bolluk, bir ferahlık müjdesi var. Düzelir, imtihandır, gelir geçer... Düzelir, imtihandır, gelir geçer...

İnne mine's-saâdeti ez-zevcete's-sâlihate ve'l-meskene's-sâliha İnne mine's-saâdeti ez-zevcete's-sâlihate ve'l-meskene's-sâliha ve merkebe's-sâliha ve inne mine'ş-şekâveti ez-zevcete's-sûeve merkebe's-sâliha ve inne mine'ş-şekâveti ez-zevcete's-sûe ve'l-meskene's-sûe ve'l-merkebe's-sûe. ve'l-meskene's-sûe ve'l-merkebe's-sûe.

"Saadetin medârı olan şeylerdendir, -yani saadet vesilesidir, "Saadetin medârı olan şeylerdendir, -yani saadet vesilesidir, insanın mutluluğundan birer parçadır- mutluluğu bunlarla sağlanır..." insanın mutluluğundan birer parçadır- mutluluğu bunlarla sağlanır..."

Şunlar insanın mutluluğundandır: Şunlar insanın mutluluğundandır:

Bir; ez-zevcete's-sâliha. "Salih, dindar, aklı başında bir zevcesi olması." Bir; ez-zevcete's-sâliha. "Salih, dindar, aklı başında bir zevcesi olması."

Ve'l-meskene's-sâliha. "İyi güzel bir evi olması." Ve'l-meskene's-sâliha. "İyi güzel bir evi olması."

Elhamdülillah, odaları kâfi, misafir gelse onu şu odaya misafir eder... Elhamdülillah, odaları kâfi, misafir gelse onu şu odaya misafir eder... Güneşli, rutubetli değil, sıkıntılı değil, az çok manzarası var. Güneşli, rutubetli değil, sıkıntılı değil, az çok manzarası var. Tamam, bu da insanın mutluluğu alâmetindendir. Ve'l-merkebe's-sâliha. "Güzel bir binek." Tamam, bu da insanın mutluluğu alâmetindendir.

Ve'l-merkebe's-sâliha. "Güzel bir binek."

Yani katırı, atı, eşeği varsa huysuz değil, önüne gidersen ısırmıyor, arkasına gidersen tepmiyor, Yani katırı, atı, eşeği varsa huysuz değil, önüne gidersen ısırmıyor, arkasına gidersen tepmiyor, bindiğin zaman seni götürüyor. Kamçıyı vurup vurup [götürdüğün] halde [karşı çıkmıyor.]bindiğin zaman seni götürüyor. Kamçıyı vurup vurup [götürdüğün] halde [karşı çıkmıyor.] O devir için böyle. Şimdi de herhalde otomobil vesaire filan gibi şeyler.O devir için böyle. Şimdi de herhalde otomobil vesaire filan gibi şeyler. Bu da insanın mutluluğu alâmetidir. İnsanın hak yolda olduğunun, Bu da insanın mutluluğu alâmetidir. İnsanın hak yolda olduğunun, Allah'ın lütfuna erdiğinin iyi bir insan olduğunun emâresi... Allah'ın lütfuna erdiğinin iyi bir insan olduğunun emâresi...

Ve inne mine'ş-şekâveti. "İnsanın şakî olduğunun alâmetindendir." Ve inne mine'ş-şekâveti. "İnsanın şakî olduğunun alâmetindendir."

ez-Zevcete's-sûe. "Kötü bir kadın." Huysuz, çaçaron, cadaloz bir kadın mesela... ez-Zevcete's-sûe. "Kötü bir kadın."

Huysuz, çaçaron, cadaloz bir kadın mesela...

Ve'l-meskene's-sûe. "Kötü, dar bir ev." Ve'l-merkebe's-sûe. "Ve kötü bir hayvan." Ve'l-meskene's-sûe. "Kötü, dar bir ev."

Ve'l-merkebe's-sûe. "Ve kötü bir hayvan."

Huysuz, her zaman bir sakarlık çıkartır, üstüne binersin atar, şöyle yapar, böyle yapar... Huysuz, her zaman bir sakarlık çıkartır, üstüne binersin atar, şöyle yapar, böyle yapar... Bu da insanın başının bir belasıdır." Bu da insanın başının bir belasıdır."

"Şekâvettendir." diyor Peygamber Efendimiz. "Şekâvettendir." diyor Peygamber Efendimiz.

O halde Rabbimiz bize dünyada âhirette saadet, âfiyet ihsan eylesin. O halde Rabbimiz bize dünyada âhirette saadet, âfiyet ihsan eylesin. Bu sayılan şeylerin güzellerini ihsan eylesin, kötülerinden cümlemizi mahfuz eylesin. Bu sayılan şeylerin güzellerini ihsan eylesin, kötülerinden cümlemizi mahfuz eylesin.

Bir hadîs-i şerîf geçti ki; "Allah'ın öyle kulları vardır ki..." buyuruyor Peygamber Efendimiz, Bir hadîs-i şerîf geçti ki; "Allah'ın öyle kulları vardır ki..." buyuruyor Peygamber Efendimiz, "Allah onları âfiyet üzere dünyaya getirir, âfiyet üzere yaşatır, âfiyet üzere öldürür, "Allah onları âfiyet üzere dünyaya getirir, âfiyet üzere yaşatır, âfiyet üzere öldürür, âfiyet üzere cennete sokar."âfiyet üzere cennete sokar." Öyle kulları vardır. Bazı kullar ne sebeple öyle oluyor, bilemiyoruz; ama bana öyle geliyor ki Öyle kulları vardır. Bazı kullar ne sebeple öyle oluyor, bilemiyoruz; ama bana öyle geliyor ki sanki güzel huyundan dolayı [oluyor.] sanki güzel huyundan dolayı [oluyor.]

Allah'ın böyle kulları vardır diye müjde olduğuna göre, bildiğimize, öğrendiğimize göre dileyelim Allah'ın böyle kulları vardır diye müjde olduğuna göre, bildiğimize, öğrendiğimize göre dileyelim Erhamü'r-râhimîn olan Rabbimiz'den: Yâ Erhame'r-râhimîn! Yâ Erhame'r-râhimîn!Erhamü'r-râhimîn olan Rabbimiz'den:

Yâ Erhame'r-râhimîn! Yâ Erhame'r-râhimîn!
Yâ Erhame'r-râhimîn! Bizi böyle mutlu yaşayan, mutlu ölen, âfiyet üzere yaşayan, âfiyet üzere ölen, Yâ Erhame'r-râhimîn! Bizi böyle mutlu yaşayan, mutlu ölen, âfiyet üzere yaşayan, âfiyet üzere ölen, âfiyet üzere cennete girenlerden eyle yâ Rabbi! âfiyet üzere cennete girenlerden eyle yâ Rabbi!

İnne mine's-serefi en te'küle külle me'şteheyte. İnne mine's-serefi en te'küle külle me'şteheyte.

Enes radıyallahu anh'ten kısa bir hadîs-i şerîf. Mânası şu ki: Enes radıyallahu anh'ten kısa bir hadîs-i şerîf.

Mânası şu ki:

"Her iştiha duyduğunu, istediğini yemen israftandır." "Her iştiha duyduğunu, istediğini yemen israftandır."

Cebinde para var, imkânın var; "Hadi bugün gelsin baklava, hadi bugün gelsin börek,Cebinde para var, imkânın var; "Hadi bugün gelsin baklava, hadi bugün gelsin börek, hadi bugün gelsin balık, hadi bugün gelsin kaymak..." hadi bugün gelsin balık, hadi bugün gelsin kaymak..." Her istediğini yiyorsun. Bu da israftandır. Arada istemediğine razı olacaksın, Her istediğini yiyorsun. Bu da israftandır. Arada istemediğine razı olacaksın, her istediğini nefsine vermeyeceksin. her istediğini nefsine vermeyeceksin.

Gazzâlî hazretleri diyor ki; Gazzâlî hazretleri diyor ki;

"Zengin de olsanız çocuğunuza bazen kuru ekmek verin. "Zengin de olsanız çocuğunuza bazen kuru ekmek verin. Yokluğu anlasın, biraz sıkıntıyı çeksin, meşakkati anlasın." Yokluğu anlasın, biraz sıkıntıyı çeksin, meşakkati anlasın."

"Evlâdım, hadi şunu ye. Bak üstüne bal sürdüm, kaymak [sürdüm.]"Evlâdım, hadi şunu ye. Bak üstüne bal sürdüm, kaymak [sürdüm.] Bak işte sana şundan aldım, bilmem neden aldım..." Bak işte sana şundan aldım, bilmem neden aldım..."

Yalvarma. Biraz aç kalsın. Biraz kuru ekmek yedir. "Başka bir şeyimiz yok." desin. Yalvarma. Biraz aç kalsın. Biraz kuru ekmek yedir. "Başka bir şeyimiz yok." desin. "Bak komşunun çocukları da hep vakitlerini böyle geçiriyorlarmış." deyiver arada, "Bak komşunun çocukları da hep vakitlerini böyle geçiriyorlarmış." deyiver arada, onlara merhameti olsun, diye Gazzâlî hazretleri tavsiye ediyor. onlara merhameti olsun, diye Gazzâlî hazretleri tavsiye ediyor.

Peygamber Efendimiz de burada buyurmuş ki, "Her arzu ettiğini yemesi de israftandır." Peygamber Efendimiz de burada buyurmuş ki,

"Her arzu ettiğini yemesi de israftandır."

İsraf haram ya, o da israftan. Demek ki biraz kendimizi varlık içinde bileİsraf haram ya, o da israftan. Demek ki biraz kendimizi varlık içinde bile yokluğa biraz idmanlandıracağız, alıştıracağız, her şeyi istemeyeceğiz. yokluğa biraz idmanlandıracağız, alıştıracağız, her şeyi istemeyeceğiz.

"Hanım bu akşam ne yaptın?" "İşte şunu yaptım, bunu yaptım." "Hanım bu akşam ne yaptın?"

"İşte şunu yaptım, bunu yaptım."

"Hadi be! Niye şunu yapmadın, niye bunu yapmadın?" "Hadi be! Niye şunu yapmadın, niye bunu yapmadın?"

Öyle şey yok. O gün ses çıkartma bakalım. Öyle şey yok. O gün ses çıkartma bakalım.

"Efendi, bugün çamaşır yıkadım, misafir geldi gitti, hiçbir şey yapamadım." "Efendi, bugün çamaşır yıkadım, misafir geldi gitti, hiçbir şey yapamadım."

Ağzını açıp gözünü yumup [söz söyleme], o gün de biraz kuru ekmeğe "tamam" de. Ağzını açıp gözünü yumup [söz söyleme], o gün de biraz kuru ekmeğe "tamam" de.

Bir zât eve geliyor, soruyor: "Hanım bu akşam ne var?" "Hiçbir şey yok evde." diyor.Bir zât eve geliyor, soruyor:

"Hanım bu akşam ne var?"

"Hiçbir şey yok evde." diyor.
"Yiyecek hiçbir şey yok." "Yâ Rabbi! Hele bu akşam evimiz Peygamber evine benzedi." diyor. "Yiyecek hiçbir şey yok."

"Yâ Rabbi! Hele bu akşam evimiz Peygamber evine benzedi." diyor.

Çünkü Peygamber Efendimiz bazen gelir sorardı, hanımlarına derdi ki; Çünkü Peygamber Efendimiz bazen gelir sorardı, hanımlarına derdi ki;

"Ne var yiyecek?" "Hiçbir şey yok, yâ Resûlallah." "Ne var yiyecek?"

"Hiçbir şey yok, yâ Resûlallah."

"Ben de zaten oruç tutmaya meyyaldim, tutuvereyim bari..." "Ben de zaten oruç tutmaya meyyaldim, tutuvereyim bari..." Efendimiz oruca niyetlenirdi. Onun için, yokluğa da biraz kendimizi alıştıracağız. Efendimiz oruca niyetlenirdi.

Onun için, yokluğa da biraz kendimizi alıştıracağız.
Her istediğimizi yememeye alıştıracağız; paran olsa da, zengin olsan da... Her istediğimizi yememeye alıştıracağız; paran olsa da, zengin olsan da...

Sonuncu hadîs-i şerîfe yaklaşıyoruz. Sonuncu hadîs-i şerîfe yaklaşıyoruz.

İnne mine'n-nâsi nâsen mefâtîha li'l-hayri ve meğalîka li'ş-şerriİnne mine'n-nâsi nâsen mefâtîha li'l-hayri ve meğalîka li'ş-şerri ve inne mine'n-nâsi nâsen mefâtîha li'ş-şerri meğâlîka li'l-hayri. ve inne mine'n-nâsi nâsen mefâtîha li'ş-şerri meğâlîka li'l-hayri. Fe-tûbâ li-men ceala'llâhu mefâtîha'l-hayri alâ yedeyhi ve veylün li-men ceala'llâhuFe-tûbâ li-men ceala'llâhu mefâtîha'l-hayri alâ yedeyhi ve veylün li-men ceala'llâhu mefâtîha'ş-şerri alâ yedeyhi. mefâtîha'ş-şerri alâ yedeyhi.

İbn Mâce'de, Tahâvî'de, Hakîm-i Tirmizî'nin kitabında, Ebû Dâvud'da var. İbn Mâce'de, Tahâvî'de, Hakîm-i Tirmizî'nin kitabında, Ebû Dâvud'da var. Bu hadîs-i şerîf Enes radıyallahu anh'ten. Diyor ki Peygamber Efendimiz; Bu hadîs-i şerîf Enes radıyallahu anh'ten.

Diyor ki Peygamber Efendimiz;

"İnsanlardan bir kısım insanlar vardır ki hayrın anahtarlarıdır ve şerrin kilitleridir." "İnsanlardan bir kısım insanlar vardır ki hayrın anahtarlarıdır ve şerrin kilitleridir."

Var oldukça hayırlar onların vasıtasıyla yapılır, şerlerin önüne set çekilir. Var oldukça hayırlar onların vasıtasıyla yapılır, şerlerin önüne set çekilir. O varken şerler ortaya çıkamaz, şerri seddeder. Bazı insanlar böyledir. O varken şerler ortaya çıkamaz, şerri seddeder. Bazı insanlar böyledir.

"Buna mukabil bazı başka insanlar da vardır ki şerrin anahtarıdır, hayrı tıkayıcıdır." "Buna mukabil bazı başka insanlar da vardır ki şerrin anahtarıdır, hayrı tıkayıcıdır."

Var oldukça şerri işlerler, şerrin kapısını açarlar, ortalığa fitne fesat yayarlar.Var oldukça şerri işlerler, şerrin kapısını açarlar, ortalığa fitne fesat yayarlar. Hayrı da tıkarlar. Kendisi hayır yapmadığı gibi hayrın yapılmasına tıkaç olur. Hayrı da tıkarlar. Kendisi hayır yapmadığı gibi hayrın yapılmasına tıkaç olur.

Allah onu öyle yaratmış, berikisini de böyle yaratmış. Allah onu öyle yaratmış, berikisini de böyle yaratmış.

Efendimiz buyuruyor ki; Fe-tûbâ li-men ceala'llâhu mefâtîha'l-hayri alâ yedeyhi. Efendimiz buyuruyor ki;

Fe-tûbâ li-men ceala'llâhu mefâtîha'l-hayri alâ yedeyhi.
"Eline hayrın anahtarlarını verdiği adamlara ne mutlu!"Eline hayrın anahtarlarını verdiği adamlara ne mutlu! Eline şerrin anahtarlarını verdiği insanlara da ne yazık!" Eline şerrin anahtarlarını verdiği insanlara da ne yazık!"

Biz kendimize bakacağız; hayra mı yarıyoruz, şerre mi yarıyoruz? Biz kendimize bakacağız; hayra mı yarıyoruz, şerre mi yarıyoruz?

Şimdi öyle insanlar var ki parası pulu yok. Şimdi öyle insanlar var ki parası pulu yok. Bizim mahallede öyle bildiğim arkadaşlar, kimseler vardı.Bizim mahallede öyle bildiğim arkadaşlar, kimseler vardı. Cıva gibi yerinde duramaz, oraya koşar, oraya koşar... Cıva gibi yerinde duramaz, oraya koşar, oraya koşar... Bakarsın bir yere hiç yoktan bir cami yaptırmış. Parası yok ama cevval!Bakarsın bir yere hiç yoktan bir cami yaptırmış. Parası yok ama cevval! Gidiyor, geliyor, konuşuyor, yalvarıyor, yakarıyor, işi koparıyor, bir cami yaptırıyor. Gidiyor, geliyor, konuşuyor, yalvarıyor, yakarıyor, işi koparıyor, bir cami yaptırıyor. Hadi öbür tarafta bilmem ne yaptırıyor, hadi öbür tarafta başka bir iş yaptırıyor... Hadi öbür tarafta bilmem ne yaptırıyor, hadi öbür tarafta başka bir iş yaptırıyor... Her gün bir işte... Ve hakikaten de başarıyor. Her gün bir işte... Ve hakikaten de başarıyor.

"Ulus'ta elhamdülillah, işte hanın altında bir cami açtırdık hocam." "Ulus'ta elhamdülillah, işte hanın altında bir cami açtırdık hocam."

"Mâşaallah, iyi yaptırmışsınız. Allah razı olsun." "Mâşaallah, iyi yaptırmışsınız. Allah razı olsun."

"Hocam filanca mahallede işte şöyle bir şey var, Kur'an kursu yaptırdık." "Hocam filanca mahallede işte şöyle bir şey var, Kur'an kursu yaptırdık."

"Mâşaallah..." "İşte filanca yerde kapatılmış bir cami vardı, onu açtık." "Mâşaallah..."

"İşte filanca yerde kapatılmış bir cami vardı, onu açtık."

"Mâşaallah." Yani para olması da lazım değil. İnsanın aşkı oldu mu böyle şeyler yapabiliyor. "Mâşaallah."

Yani para olması da lazım değil. İnsanın aşkı oldu mu böyle şeyler yapabiliyor.

Bazı insanlar da var; yapılmış hayrı söndürüyor. Hayır yapılmış, çalışıp duruyor;Bazı insanlar da var; yapılmış hayrı söndürüyor. Hayır yapılmış, çalışıp duruyor; geliyor, tekere bir çomak sokuyor, çatır çutur kırıyor.geliyor, tekere bir çomak sokuyor, çatır çutur kırıyor. Motorun bir yerine bir şey yapıyor, durduruyor gibi... Motorun bir yerine bir şey yapıyor, durduruyor gibi...

Ne mutlu hayır yapanlara! O ölecek, hayır görecek. Ne mutlu hayır yapanlara! O ölecek, hayır görecek. Ne yazık şer işleyenlere, fesat çıkaranlara! Ne yazık şer işleyenlere, fesat çıkaranlara! Onlar da bu dünyada ettiklerinin cezasını, belasını âhirette görecekler. Onlar da bu dünyada ettiklerinin cezasını, belasını âhirette görecekler.

Biz dikkat edelim ki yaptığımız işlerimiz, kaprislerimiz, inatlarımız şerre vasıta olmasın. Biz dikkat edelim ki yaptığımız işlerimiz, kaprislerimiz, inatlarımız şerre vasıta olmasın. Bizde de öyle olabilir. İnsan inat tutturdu mu, "inadım inat" diyor, başka bir şey demiyor;Bizde de öyle olabilir. İnsan inat tutturdu mu, "inadım inat" diyor, başka bir şey demiyor; "'Nuh' diyor, 'peygamber' demiyor." dedikleri gibi... O yüzden ortaya çok şerler çıkıyor. "'Nuh' diyor, 'peygamber' demiyor." dedikleri gibi... O yüzden ortaya çok şerler çıkıyor. Kendimize dikkat edelim. Sonuncu hadîs-i şerîf: Kendimize dikkat edelim.

Sonuncu hadîs-i şerîf:

İnne mine'n-nâsi men yusalli's-salâten kâmileten ve minhüm men yusallî nısfen İnne mine'n-nâsi men yusalli's-salâten kâmileten ve minhüm men yusallî nısfen ve minhüm men yusallî rub'an ve minhüm men ve minhüm men yusallî rub'an ve minhüm men yusallî humusen ve minhüm men yusallî südüsen ve minhüm men yusallî subuanyusallî humusen ve minhüm men yusallî südüsen ve minhüm men yusallî subuan ve minhüm men yusallî sümünen ve minhüm men yusallî uşuran. ve minhüm men yusallî sümünen ve minhüm men yusallî uşuran.

Hepsini sıralamış, hatırda kalması iyi olacak. Hepsini sıralamış, hatırda kalması iyi olacak.

Ammar radıyallahu anh'ten Taberânî rivayet etmiş. Ammar radıyallahu anh'ten Taberânî rivayet etmiş.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

"İnsanlardan öyle insanlar vardır ki namazı tam kılar, tam sevabı alır." "İnsanlardan öyle insanlar vardır ki namazı tam kılar, tam sevabı alır."

O namazın kılınmasına mükâfat ne kadar konulmuşsa o mükâfatı tam alır. O namazın kılınmasına mükâfat ne kadar konulmuşsa o mükâfatı tam alır.

"Bir kısmı vardır ki yarım alır. Bir kısmı vardır ki dörtte bir alır. "Bir kısmı vardır ki yarım alır. Bir kısmı vardır ki dörtte bir alır. Bir kısmı vardır ki beşte birini alır." Mükâfatın hepsini alamaz; kusuru var, eksiği var. Bir kısmı vardır ki beşte birini alır."

Mükâfatın hepsini alamaz; kusuru var, eksiği var.

"Bir kısmı vardır ki altıda birini alır. Bir kısmı vardır ki yedide birini alır. "Bir kısmı vardır ki altıda birini alır. Bir kısmı vardır ki yedide birini alır. Bir kısmı vardır ki sekizde birini alır. Bir kısmı vardır ki onda birini alır."Bir kısmı vardır ki sekizde birini alır. Bir kısmı vardır ki onda birini alır." Tam mükâfatını alamıyor da onda birini alıyor. Tam mükâfatını alamıyor da onda birini alıyor.

Bu neden dolayıdır? Bu neden dolayıdır?

Biliyoruz ki insanların ibadetlerden sevapları, şuurları ve akılları nispetindedir.Biliyoruz ki insanların ibadetlerden sevapları, şuurları ve akılları nispetindedir. Ne kadar kendisini şuurla o ibadete verebilmişse,Ne kadar kendisini şuurla o ibadete verebilmişse, ne kadar candan şuurla yapmışsa sevabı o kadar çok olur.ne kadar candan şuurla yapmışsa sevabı o kadar çok olur. Ne kadar aklını dağıtmışsa sevabı o kadar az olur.Ne kadar aklını dağıtmışsa sevabı o kadar az olur. Tabii sen namaza durduğun zaman, Allahu ekber dediğin zaman,Tabii sen namaza durduğun zaman, Allahu ekber dediğin zaman, "Yarın ben dairede ne iş yapacaktım? Bakkaldan neler alacaktım?"Yarın ben dairede ne iş yapacaktım? Bakkaldan neler alacaktım? Acaba hanım çorbalık pirinç mi istemişti, pilavlık pirinç mi istemişti?Acaba hanım çorbalık pirinç mi istemişti, pilavlık pirinç mi istemişti? Maaşımdan şu kadarını nereye verecektim? Cebimde ne kadar kaldı?.." dersenMaaşımdan şu kadarını nereye verecektim? Cebimde ne kadar kaldı?.." dersen o namaz olmaz ki! o namaz olmaz ki!

Adamın birisi namaza durmuş da arkasından birisini zar zor ona uy diye uydurmuşlar. Adamın birisi namaza durmuş da arkasından birisini zar zor ona uy diye uydurmuşlar. Arkasında duramamış, namazı bozmuş. Öküz gibi böğürerek kaçmış. Demişler ki; Arkasında duramamış, namazı bozmuş. Öküz gibi böğürerek kaçmış. Demişler ki;

"Ayıp değil mi, namazda böyle yapıyorsun!" Meğer imamın aklı fikri öküzlerde, sürülerdeymiş."Ayıp değil mi, namazda böyle yapıyorsun!"

Meğer imamın aklı fikri öküzlerde, sürülerdeymiş.
Ötekisi de evliyâullahtan gözü açık bir kimse, arkasında duramamış. Ötekisi de evliyâullahtan gözü açık bir kimse, arkasında duramamış.

Aklının nereye gittiği önemli. Onun için, mümkün olduğu kadar aklımızı derleyip toparlayacağız. Aklının nereye gittiği önemli. Onun için, mümkün olduğu kadar aklımızı derleyip toparlayacağız.

Hâtem-i Esam hazretlerinin bir güzel namaz tarifi vardır. Hâtem-i Esam hazretlerinin bir güzel namaz tarifi vardır. Bir ziyaret ettiği şahıs diyor ki; "Yâ Hâtem, sen namazı ikâme eder misin? Bir ziyaret ettiği şahıs diyor ki;

"Yâ Hâtem, sen namazı ikâme eder misin?
Yani namazı dosdoğru kılmayı yapar mısın?" "Yaparım." diyor. Yani namazı dosdoğru kılmayı yapar mısın?"

"Yaparım." diyor.

"Nasıl yaparsın?" "Abdestimi şuurla, dikkatle alırım. "Nasıl yaparsın?"

"Abdestimi şuurla, dikkatle alırım.
Ondan sonra namaza geldiğim zaman bir müddet tefekküre dalar kendimi toparlarım.Ondan sonra namaza geldiğim zaman bir müddet tefekküre dalar kendimi toparlarım. Ondan sonra huzûr-u Rabbi'l-izzet'e kalktığım, durduğum zaman Kâbe'yi önümde düşünürüm.Ondan sonra huzûr-u Rabbi'l-izzet'e kalktığım, durduğum zaman Kâbe'yi önümde düşünürüm. Allahu Teâlâ hazretlerinin bana nazar ettiğini düşünürüm. Allahu Teâlâ hazretlerinin bana nazar ettiğini düşünürüm. Gözleri benim üzerimde, bana bakıyor, ben onu görmüyorsam da O beni görüyor. Gözleri benim üzerimde, bana bakıyor, ben onu görmüyorsam da O beni görüyor. Ayağımın altında sırat köprüsü var diye düşünürüm. Sağımda cennet var diye düşünürüm. Ayağımın altında sırat köprüsü var diye düşünürüm. Sağımda cennet var diye düşünürüm. Solumda cehennem var diye düşünürüm. Arkamda kıldığım namaz son namazdır daSolumda cehennem var diye düşünürüm. Arkamda kıldığım namaz son namazdır da Azrail aleyhisselam şu namazı bitirsin de -cellat gibi- canımı alacak,Azrail aleyhisselam şu namazı bitirsin de -cellat gibi- canımı alacak, benim namazımı bitirmemi bekliyor diye düşünürüm. benim namazımı bitirmemi bekliyor diye düşünürüm. Tazarrû ile, boyun büküklüğü ile, tevâzu ile Allahu ekber derim, Tazarrû ile, boyun büküklüğü ile, tevâzu ile Allahu ekber derim, huzû ve huşû içinde namaza girerim. huzû ve huşû içinde namaza girerim. Rükünlerine hakkını vererek, aceleye getirmeden, söylediğim,Rükünlerine hakkını vererek, aceleye getirmeden, söylediğim, okuduğum âyetlerin mânasını düşüne düşüne namazı kılarım, öyle selam veririm." diyor. okuduğum âyetlerin mânasını düşüne düşüne namazı kılarım, öyle selam veririm." diyor.

O zât diyor ki; "Yâ Hâtem, sen böyle mi namaz kılarsın?" Diyor ki; O zât diyor ki;

"Yâ Hâtem, sen böyle mi namaz kılarsın?"

Diyor ki;

"30 senedir ben böyle namaz kılarım." Öteki adamcağız ağlıyor."30 senedir ben böyle namaz kılarım."

Öteki adamcağız ağlıyor.
O da Hâtem'in ziyaret ettiği makbul bir kimse. Hüngür hüngür ağlıyor,O da Hâtem'in ziyaret ettiği makbul bir kimse. Hüngür hüngür ağlıyor, "Ben ömrümde bir kere bile böyle namaz kılmadım!" diyor. "Ben ömrümde bir kere bile böyle namaz kılmadım!" diyor.

Hep namaz kılmış ama fark işte... Onun namaz kılışı ile bunun namaz kılışı arasında,Hep namaz kılmış ama fark işte... Onun namaz kılışı ile bunun namaz kılışı arasında, bizim namaz kılışımız arasında, daha gafil birisinin namaz kılışının arasında bir fark oluyor. bizim namaz kılışımız arasında, daha gafil birisinin namaz kılışının arasında bir fark oluyor.

Madem bir ibadet yapıyoruz, güzel yapalım. Laf olsun diye, Madem bir ibadet yapıyoruz, güzel yapalım. Laf olsun diye, "Namaz kıldı işte..." desinler diye değil de; şu namazdan faydalar var, mânevî ecirler var, "Namaz kıldı işte..." desinler diye değil de; şu namazdan faydalar var, mânevî ecirler var, sevaplar var, o sevapları almak için çok usûlüne uygun güzel namaz kılmaya dikkat edelim. sevaplar var, o sevapları almak için çok usûlüne uygun güzel namaz kılmaya dikkat edelim.

Çünkü evliyâullahın en yüksek derecesine ulaşmış insanların eninde sonunda Çünkü evliyâullahın en yüksek derecesine ulaşmış insanların eninde sonunda en çok uğraştıkları şey, âşık olup da sarıldıkları ibadet namazdır. en çok uğraştıkları şey, âşık olup da sarıldıkları ibadet namazdır. İşin sonunda, ta en yüksek mertebeye çıktıktan sonra namaz. İşin sonunda, ta en yüksek mertebeye çıktıktan sonra namaz.

Peygamber Efendimiz ne buyurdu? Kurretü aynî fi's-salâti. Peygamber Efendimiz ne buyurdu?

Kurretü aynî fi's-salâti.
"Benim gözümüm şenliği, serinliği namazda." dedi. "Benim gözümüm şenliği, serinliği namazda." dedi.

Peygamber Efendimiz akşamlardan sabahlara kadar, gece yarılarından sabahlara kadar, ayakları şişinceye kadar namaz kılardı.Peygamber Efendimiz akşamlardan sabahlara kadar, gece yarılarından sabahlara kadar, ayakları şişinceye kadar namaz kılardı. Sevmese yapılır mı? Yapılmaz. Bunlar namazı sevdiği için oluyor. Sevmese yapılır mı?

Yapılmaz. Bunlar namazı sevdiği için oluyor.

Allah bize kendi aşkını şevkini versin. Namaz mü'minin mirâcıdır, Allah bize kendi aşkını şevkini versin. Namaz mü'minin mirâcıdır, o mirâcı miraç olarak yapmayı nasip eylesin. o mirâcı miraç olarak yapmayı nasip eylesin. Kemâlât-ı insâniyyeyi tahsil etmeyi nasip eylesin.Kemâlât-ı insâniyyeyi tahsil etmeyi nasip eylesin. Rûhî kemâli, ahlâkî kemâli, ilmi, irfânı cümlemize nasip eylesin.Rûhî kemâli, ahlâkî kemâli, ilmi, irfânı cümlemize nasip eylesin. Salih, velî, makbul, matlub, mahbub kullar olmayı nasip eylesin.Salih, velî, makbul, matlub, mahbub kullar olmayı nasip eylesin. Huzuruna sevdiği kul olarak varmayı nasip eylesin.Huzuruna sevdiği kul olarak varmayı nasip eylesin. Efendimiz'in sünnetini ihyâ edip de şehit sevapları kazanmayı, sünnet-i seniyyeye uygun yaşamayı,Efendimiz'in sünnetini ihyâ edip de şehit sevapları kazanmayı, sünnet-i seniyyeye uygun yaşamayı, Kur'ân-ı Kerîm ahlâkıyla ahlâklanmayı cümlenize lütfuyla keremiyle ihsan eylesin. Kur'ân-ı Kerîm ahlâkıyla ahlâklanmayı cümlenize lütfuyla keremiyle ihsan eylesin.

Bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha. Bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2