Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 Aralık 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Hayırlı Davranışların Önemi

Mehmed Zahid KOTKU

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Müslümanlıkta Herkes Eşit, Asâ İle Yürümek, Cahillerin Ruhu, Adaletle Hareket Eden İnsanları Allah Sever, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Hayırlı Davranışların Önemi

Mehmed Zahid KOTKU

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Müslümanlıkta Herkes Eşit, Asâ İle Yürümek, Cahillerin Ruhu, Adaletle Hareket Eden İnsanları Allah Sever, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn.el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.

İ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullahİ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullah ve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ahve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fi'n-nâri.ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fi'n-nâri. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

el-Müslimûne ihvetün lâ fadle li-ehadin alâ ehadin illâ bi't-takvâ. el-Müslimûne ihvetün lâ fadle li-ehadin alâ ehadin illâ bi't-takvâ.

Taberânî ve ve Ebû Nu'aym Muhammed b. Habib'ten, o da babasından. Sadaka rasûlullah fî mâ kâl. Taberânî ve ve Ebû Nu'aym Muhammed b. Habib'ten, o da babasından.

Sadaka rasûlullah fî mâ kâl.

Bu hadis-i şerifi geçen ders okumuştuk ki de ve ehemmiyetine binâen bugün yine tekrar ediyoruz. Bu hadis-i şerifi geçen ders okumuştuk ki de ve ehemmiyetine binâen bugün yine tekrar ediyoruz.

"Müslümanlar kardeştirler."Müslümanlar kardeştirler. Binâenaleyh ne bilgi cihetinden ne de servet cihetinden birbiri üzerine hiçbir üstünlükleri yoktur." Binâenaleyh ne bilgi cihetinden ne de servet cihetinden birbiri üzerine hiçbir üstünlükleri yoktur."

Birisi der ki; "Ben bu kadar okudum. Bu kadar seneler okudum, bu kadar rütbeler aldım.Birisi der ki;

"Ben bu kadar okudum. Bu kadar seneler okudum, bu kadar rütbeler aldım.
Elbette benim bir üstünlüğüm olmasın olur mu?" Elbette benim bir üstünlüğüm olmasın olur mu?"

Öteki de der ki; "Ben bu kadar servetin sahibiyim. Bu kadar mahiyetimde insan çalışıyor.Öteki de der ki;

"Ben bu kadar servetin sahibiyim. Bu kadar mahiyetimde insan çalışıyor.
Onları besliyorum, yediriyorum. Binâenaleyh benim de bir üstünlüğüm olmasın mı?" Onları besliyorum, yediriyorum. Binâenaleyh benim de bir üstünlüğüm olmasın mı?"

Hayır. Müslümanlıkta böyle bir dava yok. Laf! Herkes eşit. Hayır. Müslümanlıkta böyle bir dava yok. Laf! Herkes eşit.

Sen zengin isen Allah vermiştir, vazifen o. Öteki bilgindir, vazifesi neyse onun da o.Sen zengin isen Allah vermiştir, vazifen o. Öteki bilgindir, vazifesi neyse onun da o. Ama en hor gördüğümüz, en hakir gördüğümüz, mesela bugün misal olarak söyleyeyim bir çöpçü, Ama en hor gördüğümüz, en hakir gördüğümüz, mesela bugün misal olarak söyleyeyim bir çöpçü, bir lağım temizleyen adam müslümandır ama garip, işte fakir. Bu en hor bir işe, hakir bir işe sahip olmuş.bir lağım temizleyen adam müslümandır ama garip, işte fakir. Bu en hor bir işe, hakir bir işe sahip olmuş. Onun kıymeti de çok üstündür.Onun kıymeti de çok üstündür. Eğer o sokaklarımızı temizleyiciler olmasa,Eğer o sokaklarımızı temizleyiciler olmasa, o bizim şeylerimizi temizleyiciler olmasa memleket pislikten gider. o bizim şeylerimizi temizleyiciler olmasa memleket pislikten gider.

Öteki der ki; "Ben öyle şey yapar mıyım ya? Yapmam!" der. Öteki der ki;

"Ben öyle şey yapar mıyım ya? Yapmam!" der.

Öteki der; "Ben de yapamam!" E sonunda ne olacak o pislikler? Bir hastalığa sebep olur... Öteki der;

"Ben de yapamam!"

E sonunda ne olacak o pislikler?

Bir hastalığa sebep olur...

Demek ki Cenab-ı Hak onu da öyle yaratmış ki o da onu yapıyor, memlekete o da bir bakımdan hizmet ediyor.Demek ki Cenab-ı Hak onu da öyle yaratmış ki o da onu yapıyor, memlekete o da bir bakımdan hizmet ediyor. Benim yapamadığım hizmeti o yapıyor. Senin yapamadığın hizmeti o yapıyor.Benim yapamadığım hizmeti o yapıyor. Senin yapamadığın hizmeti o yapıyor. Binâenaleyh onun da kendisine göre bir kıymeti vardır. Fakat onlar hep ayrı.Binâenaleyh onun da kendisine göre bir kıymeti vardır. Fakat onlar hep ayrı. Asıl iş Müslümanlıkta hiçbir kimsenin kimseye üstünlük taslamaya hakkı yok. Asıl iş Müslümanlıkta hiçbir kimsenin kimseye üstünlük taslamaya hakkı yok. Ancak takvâ cihetinden, Allah'a kurbiyet cihetinden, Ancak takvâ cihetinden, Allah'a kurbiyet cihetinden, Allah'tan korkma cihetinden kimin üstünlüğü varsa, üstün odur. Allah'tan korkma cihetinden kimin üstünlüğü varsa, üstün odur. Yoksa para, servet, şu bu, bunlar boştan ibarettir. Yoksa para, servet, şu bu, bunlar boştan ibarettir.

Şimdi bakın bunu bir evvelki hadis-i şerifte buyurulmuştu ki; Şimdi bakın bunu bir evvelki hadis-i şerifte buyurulmuştu ki;

El-müslimûne yedün. "Bütün müslümanlar bir eldir." Bir el, iki el değil.El-müslimûne yedün. "Bütün müslümanlar bir eldir."

Bir el, iki el değil.
Müslümanlar böyle bir el olur, yani müslümanlardan en hor ve en hakir, en geri bir insan.Müslümanlar böyle bir el olur, yani müslümanlardan en hor ve en hakir, en geri bir insan. Mesela harpler oluyor da harpler milletlerden kazanılıyor.Mesela harpler oluyor da harpler milletlerden kazanılıyor. Bir de memleket insanları içerisinden işte kurulur çekilir bir şeyler olur. Bir de memleket insanları içerisinden işte kurulur çekilir bir şeyler olur. O sırada bir adam diyor ki; "Filan filan filan benim himayemin altındadır.O sırada bir adam diyor ki; "Filan filan filan benim himayemin altındadır. Ona kimse elleşemez." diyor. Benim himayemin altındadır, ama hor bir adam.Ona kimse elleşemez." diyor. Benim himayemin altındadır, ama hor bir adam. Mesela çöpçü bizim Ahmet Ağa demiş ki; Mesela çöpçü bizim Ahmet Ağa demiş ki;

"Filan filan filan adamlar benim himayemdedir, benim himayem altındadır. Bunlara kimse elleşmesin." "Filan filan filan adamlar benim himayemdedir, benim himayem altındadır. Bunlara kimse elleşmesin."

Müslümanlar o adamın sözünden itibaren, söz verdiği insanlara, bildirdiği insanlara elleşemezler.Müslümanlar o adamın sözünden itibaren, söz verdiği insanlara, bildirdiği insanlara elleşemezler. Mesela büyük bir kumandan nasıl ki; "Filanlara elleşilmesin!" dediği vakitte kimse elleşemiyorsa,Mesela büyük bir kumandan nasıl ki; "Filanlara elleşilmesin!" dediği vakitte kimse elleşemiyorsa, bu adamın da dediğine mum yapıştırılır, onunkine de kimse elleşemez. Çünkü hepsi birdir.bu adamın da dediğine mum yapıştırılır, onunkine de kimse elleşemez. Çünkü hepsi birdir. Öteki paşadır, beriki de işte dümen neferidir fakat hepsi birdir yani. İki değildir! Öteki paşadır, beriki de işte dümen neferidir fakat hepsi birdir yani. İki değildir!

Ne kadar Müslümanlıkta bak görüyor musunuz ne büyük birlik var? Şimdi bakın bunun altında diyor ki; Ne kadar Müslümanlıkta bak görüyor musunuz ne büyük birlik var?

Şimdi bakın bunun altında diyor ki;

Müslümanlar cesed-i vahiddir, bir ceset gibidir.Müslümanlar cesed-i vahiddir, bir ceset gibidir. Şimdi anlatamadı çünkü, yed dedi anlatamadı, daha bir izah etti. Şimdi anlatamadı çünkü, yed dedi anlatamadı, daha bir izah etti.

Ke'l-cesedi'l-vâhid. "Bir ceset gibidir." diyor. Bütün insanlar bir ceset gibi.Ke'l-cesedi'l-vâhid. "Bir ceset gibidir." diyor.

Bütün insanlar bir ceset gibi.
Nasıl ki bir ceset birçok parçalardan terekküp etmiştir,Nasıl ki bir ceset birçok parçalardan terekküp etmiştir, bir İslâm camiası da böyle birçok insanların birleşmesinden meydana gelmiştir. bir İslâm camiası da böyle birçok insanların birleşmesinden meydana gelmiştir. Nasıl ki bir cesetteki bir parçaya dokunursanız her tarafınız ızdırap içerisinde, acı içerisinde acıyı hisseder. Nasıl ki bir cesetteki bir parçaya dokunursanız her tarafınız ızdırap içerisinde, acı içerisinde acıyı hisseder.

Niçin? Binâenaleyh o vücut birbiriyle ilgili ve bağlıdır.Niçin?

Binâenaleyh o vücut birbiriyle ilgili ve bağlıdır.
İlgili ve bağlı olduğu için bir taraftaki ufacık bir rahatsızlık bütün vücuda sirayet eder. İlgili ve bağlı olduğu için bir taraftaki ufacık bir rahatsızlık bütün vücuda sirayet eder.

Müslümanın da böyle olması lazım.Müslümanın da böyle olması lazım. Bütün müslümanlar şark garp, nerede olursa olsun, hep cesedü'l-vahid, hepsi bir ceset gibidir. Bütün müslümanlar şark garp, nerede olursa olsun, hep cesedü'l-vahid, hepsi bir ceset gibidir. Şarktaki bir müslümana ufacık bir ızdırap gelse, Şarktaki bir müslümana ufacık bir ızdırap gelse, bütün müslümanların onun ıstırabı ile ıstıraplanması lazım gelir.bütün müslümanların onun ıstırabı ile ıstıraplanması lazım gelir. Bu olmuyorsa, mesela maazallah, bazı vücutta bazı hastalıklar orasının kesilmesini icab ettiriyor.Bu olmuyorsa, mesela maazallah, bazı vücutta bazı hastalıklar orasının kesilmesini icab ettiriyor. Mesela kolu hasta olmuş, kangren diyorlar biz de. Mesela kolu hasta olmuş, kangren diyorlar biz de. Kesilmesi lazım, kesilmezse vücuda sirayet edecek vücut gidecek. Kesilmesi lazım, kesilmezse vücuda sirayet edecek vücut gidecek.

Adama diyorlar ki; "Bunu kesmek lazım buradan." Eh, razı oluyor. Adama diyorlar ki;

"Bunu kesmek lazım buradan."

Eh, razı oluyor.

Ama şimdi oraya bir ilaç sürüyorlar, morfin diyorlar adına.Ama şimdi oraya bir ilaç sürüyorlar, morfin diyorlar adına. Adamın güzelce elini veya ayağını kesiyorlar hiç duymuyor bile. Bakıyor ki kesilmiş, eh kurtulduk hastalıktan. Adamın güzelce elini veya ayağını kesiyorlar hiç duymuyor bile. Bakıyor ki kesilmiş, eh kurtulduk hastalıktan.

İşte bu morfin nasıl ki acıyı duyurmuyorsa, birinin diğerine acısını kesiyor aradaki irtibatı.İşte bu morfin nasıl ki acıyı duyurmuyorsa, birinin diğerine acısını kesiyor aradaki irtibatı. Bugün müslümanların arasında irtibat tamamıyla kesilmiş, birinin acısıyla diğerinin hiç ilgisi olmuyor.Bugün müslümanların arasında irtibat tamamıyla kesilmiş, birinin acısıyla diğerinin hiç ilgisi olmuyor. Birinin acısıyla diğerinin ilgisinin olmaması morfinin tesiri. Birinin acısıyla diğerinin ilgisinin olmaması morfinin tesiri. Morfin yoksa, yalnız doktorlarda hastanelerde olmaz ya morfin. Her tarafta! Morfin yoksa, yalnız doktorlarda hastanelerde olmaz ya morfin. Her tarafta!

İnsan hakikaten çok büyük bir mahluk ama bir cihetten de gayet zayıf bir mahluk.İnsan hakikaten çok büyük bir mahluk ama bir cihetten de gayet zayıf bir mahluk. Bulunduğu mıntıkanın tesiri altında kalmaktadır.Bulunduğu mıntıkanın tesiri altında kalmaktadır. Bulunduğu camia, mıntıka hangi camia ise, bakıyorsun ki orada yetişen insanlar o camiaya bağlanmışlar. Bulunduğu camia, mıntıka hangi camia ise, bakıyorsun ki orada yetişen insanlar o camiaya bağlanmışlar.

Mesela Allah esirgesin, Fransa'daki Fransız, İngiltere'deki İngiliz, Amerika'daki Amerikan, oranın hayatından. Mesela Allah esirgesin, Fransa'daki Fransız, İngiltere'deki İngiliz, Amerika'daki Amerikan, oranın hayatından.

Bir vakit Almanya'ya gitmiştik de, bizim elimize bir defter verdiler,Bir vakit Almanya'ya gitmiştik de, bizim elimize bir defter verdiler, "Siz de bir şeyler yazın buraya geldik diye." "Siz de bir şeyler yazın buraya geldik diye."

Dedik; "Biz İslâm dini çok yüksek bir dindir,Dedik;

"Biz İslâm dini çok yüksek bir dindir,
sizin de müslüman olmanızı içten temenni ederiz." diye bir şey yazdık. sizin de müslüman olmanızı içten temenni ederiz." diye bir şey yazdık.

Dediler ki herifler; "Canım bu kadar alman cehenneme gidecek de biz cennete gideceksek bu olmaz.Dediler ki herifler;

"Canım bu kadar alman cehenneme gidecek de biz cennete gideceksek bu olmaz.
Onlar nereye biz de oraya." dediler. Onlar nereye biz de oraya." dediler.

Yani bu kadar alman cehenneme gitsin de, biz kurtulalım onların içerisinde cennete girelim.Yani bu kadar alman cehenneme gitsin de, biz kurtulalım onların içerisinde cennete girelim. Bunu aklımız kabul etmez, onlar nereye biz de oraya dediler. E pekala! Bunu aklımız kabul etmez, onlar nereye biz de oraya dediler.

E pekala!

Demek ki insan camiasına bağlı oluyor.Demek ki insan camiasına bağlı oluyor. Bulunduğun, mensup olduğun camia hayırlıysa hayırlı insan yetişiyor oradan,Bulunduğun, mensup olduğun camia hayırlıysa hayırlı insan yetişiyor oradan, hayırsızsa hayırsız insanlar yetişiyor. hayırsızsa hayırsız insanlar yetişiyor.

Onun için dindarlar arasında bulunduğunuz müddetçe dindarsınız,Onun için dindarlar arasında bulunduğunuz müddetçe dindarsınız, dindarların arasından ayrılıp da dinsizlerin arasına karıştığınız takdirde sizin bilginiz bakarsın birer birer, dindarların arasından ayrılıp da dinsizlerin arasına karıştığınız takdirde sizin bilginiz bakarsın birer birer, birer birer sökülüp kaybolur, siz de bir dinsiz olur çıkarsınız ortaya. birer birer sökülüp kaybolur, siz de bir dinsiz olur çıkarsınız ortaya.

Onun için müslümanların [arasında] çok güzel teşbihler, tabirler vardır.Onun için müslümanların [arasında] çok güzel teşbihler, tabirler vardır. Hıristiyan hanımları ile, hıristiyan hanımları bile müslüman hanımlarına demişler ki; Hıristiyan hanımları ile, hıristiyan hanımları bile müslüman hanımlarına demişler ki;

"Hıristiyan hanımlarından saklanın, örtünün, onlardan kaçının."Hıristiyan hanımlarından saklanın, örtünün, onlardan kaçının. Çünkü onların Hıristiyanlık âdetleri usul usul size de sirayet eder, haberiniz olmaz." Çünkü onların Hıristiyanlık âdetleri usul usul size de sirayet eder, haberiniz olmaz."

Morfin çünkü usul usul işler, fakat sizi de bakarsın onların âdât ve ananelerine yaklaştırır,Morfin çünkü usul usul işler, fakat sizi de bakarsın onların âdât ve ananelerine yaklaştırır, bilmeden, farkına varmadan camianızdan çıkmış olursunuz. bilmeden, farkına varmadan camianızdan çıkmış olursunuz.

Ne güzel şeyler söylemişler! Ne güzel şeyler söylemişler!

Onun için, cesedü'l-vâhide çok dikkat etmemiz lazım gelirkenOnun için, cesedü'l-vâhide çok dikkat etmemiz lazım gelirken malesef bugün bundan çok ve çok uzak mıyız, çok uzağız. Sebebi? malesef bugün bundan çok ve çok uzak mıyız, çok uzağız.

Sebebi?

Bulunduğumuz dinin kadrini bilmekten aciziz ve bulunduğumuz dini layıkı ile bilemiyoruz. Bulunduğumuz dinin kadrini bilmekten aciziz ve bulunduğumuz dini layıkı ile bilemiyoruz.

Bursa'da iken bu sefer bana bir sual sordular. Bir arkadaş dedi ki; Bursa'da iken bu sefer bana bir sual sordular. Bir arkadaş dedi ki;

"Hocaefendi, ben Yunus'u okuyorum." "Hocaefendi, ben Yunus'u okuyorum."

Mektepte öğretmen, Yunus'un beyitlerinden ders veriyor talebelerine. "Şöyle bir beyte rast geldim." Mektepte öğretmen, Yunus'un beyitlerinden ders veriyor talebelerine.

"Şöyle bir beyte rast geldim."

Beyit ezberimde yok ama onun şeysine göre Yunus demiş ki; Beyit ezberimde yok ama onun şeysine göre Yunus demiş ki;

"Yetmiş iki millet benim indimde birdir." "Yetmiş iki millet benim indimde birdir."

Yahudi, çıfıt, ermeni, rum ne olursa olsun hepsi benim indimde müsavidir. Yahudi, çıfıt, ermeni, rum ne olursa olsun hepsi benim indimde müsavidir.

Dedi ki; "Müslümanlıkta iyileri sevmek kötülere de buğzetmek var. Ben bu ikisini birleştiremedim." Dedi ki;

"Müslümanlıkta iyileri sevmek kötülere de buğzetmek var. Ben bu ikisini birleştiremedim."

"Yunus ne diyor Müslümanlık ne diyor. Bu ikisini birleştiremedim ne dersiniz?" dedi. "Yunus ne diyor Müslümanlık ne diyor. Bu ikisini birleştiremedim ne dersiniz?" dedi.

Ben de pek bilmem, bu sofuların işlerine pek de akıl ermez de. Yalnız Mevlânâ da demiş; Ben de pek bilmem, bu sofuların işlerine pek de akıl ermez de. Yalnız Mevlânâ da demiş;

"Rum da olsan gel, ermeni de olsan gel, çıfıt da olsan gel. Ne olursan ol gel benim camiama." "Rum da olsan gel, ermeni de olsan gel, çıfıt da olsan gel. Ne olursan ol gel benim camiama."

Benim camiamın içerisine girdiğini takdirde senin Yahudilik de kaybolur, Ermenilik de kaybolur,Benim camiamın içerisine girdiğini takdirde senin Yahudilik de kaybolur, Ermenilik de kaybolur, hepsi gider, o camiaya girdiğin takdirde olursun güzel bir müslüman. Şimdi bu Yunus'un sözü. hepsi gider, o camiaya girdiğin takdirde olursun güzel bir müslüman.

Şimdi bu Yunus'un sözü.

Müslümanlar cesed-i vâhid olduğu gibi bütün mülkteki eşya Allah'ındır.Müslümanlar cesed-i vâhid olduğu gibi bütün mülkteki eşya Allah'ındır. Yeryüzünde ne kadar eşya görüyorsanız hep hepsi Allah'ındır. Yeryüzünde ne kadar eşya görüyorsanız hep hepsi Allah'ındır. Yapıcı Allah, yaratıcı Allah onu ermeni yaratmış, bunu rum yaratmış, onu gâvur yaratmış, onu da çıfıt yaratmış.Yapıcı Allah, yaratıcı Allah onu ermeni yaratmış, bunu rum yaratmış, onu gâvur yaratmış, onu da çıfıt yaratmış. Her birisi çeşit çeşit fakat sahibi Allah. Değil mi? Sahibi Allah. O şekilde yaratmış. Her birisi çeşit çeşit fakat sahibi Allah.

Değil mi?

Sahibi Allah.

O şekilde yaratmış.
Onun sahibi Allah olduğu için mesela çeşit çeşit mahluklar var. Bugün bize zararlı hayvanlar da var.Onun sahibi Allah olduğu için mesela çeşit çeşit mahluklar var. Bugün bize zararlı hayvanlar da var. Mikropların zararlıları var öldürüyoruz, yaratıcısı yine Allah'tır. Mikropların zararlıları var öldürüyoruz, yaratıcısı yine Allah'tır.

Sebep ne için yaratmış öyleyse o zararlıları? Ona bizim aklımız ermez. Mücadele dünyası, yaratmış.Sebep ne için yaratmış öyleyse o zararlıları?

Ona bizim aklımız ermez.

Mücadele dünyası, yaratmış.
Fakat faydalısı da var zararlısı da var ama yaratan Allah. Fakat faydalısı da var zararlısı da var ama yaratan Allah. Yaradanı yarattığı için seviyor onu Yunus. Yaradanın hatırı için seviyor. Bir adamın köpeği var. Yaradanı yarattığı için seviyor onu Yunus. Yaradanın hatırı için seviyor.

Bir adamın köpeği var.
Bir ağanın, beyin, paşanın kapısında bir köpeği var.Bir ağanın, beyin, paşanın kapısında bir köpeği var. O köpek paşanın hatırı için yahut o ağanın hatırı için köpeği dövemezsin, sopa vuramazsın,O köpek paşanın hatırı için yahut o ağanın hatırı için köpeği dövemezsin, sopa vuramazsın, taş atamazsın çünkü ağanın köpeğidir o. Atarsan taş, sopa, kurşun, seni döverler. taş atamazsın çünkü ağanın köpeğidir o. Atarsan taş, sopa, kurşun, seni döverler.

Niçin? Onundur o. Binâenaleyh bu mülkün içerisindeki bütün varlıklar Allah'ındır.Niçin?

Onundur o.

Binâenaleyh bu mülkün içerisindeki bütün varlıklar Allah'ındır.
Kimisi iyi kimisi kötü. Sen o gözle bakma ona. O gözle bakma, Allah'ın yaratığıdır diyerekten bakacaksın. Kimisi iyi kimisi kötü. Sen o gözle bakma ona. O gözle bakma, Allah'ın yaratığıdır diyerekten bakacaksın. Allah'ın yarattığı her şey de güzeldir haddizatında. Çirkinlik bize göredir. Allah'ın yarattığı her şey de güzeldir haddizatında. Çirkinlik bize göredir. Allah eksik ve çirkin bir şey yaratmamıştır, hepsi güzeldir.Allah eksik ve çirkin bir şey yaratmamıştır, hepsi güzeldir. Bakarsın bize göre nasıl bazı insan trende giderken aldanır, bakarsın ki yer gidiyor gibi görünüyor.Bakarsın bize göre nasıl bazı insan trende giderken aldanır, bakarsın ki yer gidiyor gibi görünüyor. Vapurda da aldanır, deniz gidiyor gibi görünür, halbuki giden sensin. Ama aldanıyor. Vapurda da aldanır, deniz gidiyor gibi görünür, halbuki giden sensin. Ama aldanıyor.

İşte bunun gibi birçok noktalardan aldanışımız vardır. Binâenaleyh bize lazım olan [doğru yapmaktır.] İşte bunun gibi birçok noktalardan aldanışımız vardır. Binâenaleyh bize lazım olan [doğru yapmaktır.]

Tarikatta şöyle bir tabir de vardır. Şeriatta şu senin bu benim.Tarikatta şöyle bir tabir de vardır. Şeriatta şu senin bu benim. Şeriat; "Bu benim yahu! Elleşme sen buna. Hakkım bu benim." der.Şeriat; "Bu benim yahu! Elleşme sen buna. Hakkım bu benim." der. Şeriatin kanunu var, hududu var, o hudutla ayırmış. Bu ev senin mi, senin. Kimse ona elleşemez. Şeriatin kanunu var, hududu var, o hudutla ayırmış. Bu ev senin mi, senin. Kimse ona elleşemez.

Ama bak şimdi, erbab-ı tarikat olursan, bir mertebe üstüne oldun yani.Ama bak şimdi, erbab-ı tarikat olursan, bir mertebe üstüne oldun yani. Bir mertebe yükseldin, tarikat sahibi dediler sana. Ad ile değil bu. Bir mertebe yükseldin, tarikat sahibi dediler sana. Ad ile değil bu.

"Hem senin hem benim. Ben de istifade ederim bundan sen." diyor. "Hem senin hem benim. Ben de istifade ederim bundan sen." diyor.

Sen diyemezsin ki; "Bu benim, girme kapımdan içeriye." Sen diyemezsin ki;

"Bu benim, girme kapımdan içeriye."

"Gel kardeşim gel sen de sığın burada. Bir odası bana bir odası da sana." dersin. "Gel kardeşim gel sen de sığın burada. Bir odası bana bir odası da sana." dersin.

Acırsın, onun dışarıda kalmasını istemezsin. İçin yanar, sızlarsın alırsın içeriye.Acırsın, onun dışarıda kalmasını istemezsin. İçin yanar, sızlarsın alırsın içeriye. Kemale geldin mi acıyı duyarsın, cesed-i vâhiddir. Acıyı duydu, onun için aldı içeriye. Yok girme diyemezsin. Kemale geldin mi acıyı duyarsın, cesed-i vâhiddir. Acıyı duydu, onun için aldı içeriye. Yok girme diyemezsin.

Binâenaleyh insanlar tekemmül ettiği vakit de, üstünleştiği vakit de, şu şu diyemez,Binâenaleyh insanlar tekemmül ettiği vakit de, üstünleştiği vakit de, şu şu diyemez, bakar hepsi mülkün sahibi Allah ve O'nun yarattığıdır. Allah'ının hatırası için herkese bir gözle bakar. bakar hepsi mülkün sahibi Allah ve O'nun yarattığıdır. Allah'ının hatırası için herkese bir gözle bakar.

Ama bize gelince, biz şimdi hiç olmazsa Müslümanlık nokta-i nazarından; Ama bize gelince, biz şimdi hiç olmazsa Müslümanlık nokta-i nazarından;

el -Müslimûne ke'l-cesedi'l-vâhid, ke'r-racüli'l-vâhid, ke'l-binâi. Yani hepsi var. el -Müslimûne ke'l-cesedi'l-vâhid, ke'r-racüli'l-vâhid, ke'l-binâi.

Yani hepsi var.

Bir bina nasıl çeşitli taşların birbirleriyle bağlantısından teşekkül etmiş, meydana gelmiştir.Bir bina nasıl çeşitli taşların birbirleriyle bağlantısından teşekkül etmiş, meydana gelmiştir. Kum incecik bir şeydir ama o da onun içerisine girmiş. Demir sağlamdır ama o da kumla beraber karışmış.Kum incecik bir şeydir ama o da onun içerisine girmiş. Demir sağlamdır ama o da kumla beraber karışmış. Hepsi birleşmiş o binayı meydana getirmişler. Hepsi birleşmiş o binayı meydana getirmişler. Binâenaleyh İslâmiyette iyisi kötüsü, zayıfı fakiri, ganisi hepsi birleşir, bir İslâm camiasını meydana getirir.Binâenaleyh İslâmiyette iyisi kötüsü, zayıfı fakiri, ganisi hepsi birleşir, bir İslâm camiasını meydana getirir. Artık o kaynamış bir kitle gibidir.Artık o kaynamış bir kitle gibidir. Birbirinin ıztırabı ile ıztıraplanırlar, acırlar, içlerinden merhametleri galeyana gelir.Birbirinin ıztırabı ile ıztıraplanırlar, acırlar, içlerinden merhametleri galeyana gelir. Yardım edilecekse, nasıl yardım edilecekse aynı şekilde kendisi aç kaldığı vakitte nasıl ızdırap duyuyorsa,Yardım edilecekse, nasıl yardım edilecekse aynı şekilde kendisi aç kaldığı vakitte nasıl ızdırap duyuyorsa, başkaları da aç kaldığı vakitte aynı ızdırabı duyar. Duymuyorsa mutlaka morfin almış.başkaları da aç kaldığı vakitte aynı ızdırabı duyar. Duymuyorsa mutlaka morfin almış. Nasıl aldıysa almış o morfini artık. Nasıl aldıysa almış o morfini artık. O morfinin tesirinden kurtarmak için müslümanların da el birliği ile birbirlerinin yardımına koşmaları gerekir. O morfinin tesirinden kurtarmak için müslümanların da el birliği ile birbirlerinin yardımına koşmaları gerekir.

Bugünkü dersimize gelince; Bugünkü dersimize gelince;

el-Meşyü mea'l-asâ. "Asâ ile yürümek." el-Meşyü mea'l-asâ. "Asâ ile yürümek."

Müslüman yürürken, hele 40 yaşından sonra elinde bir sopasının olması lazım.Müslüman yürürken, hele 40 yaşından sonra elinde bir sopasının olması lazım. Ama baston değil. Baston asâdan mâdut değildir, baston bid'attır ve yasaktır. Ama baston değil. Baston asâdan mâdut değildir, baston bid'attır ve yasaktır. O frenk âdeti olarak gelmiştir, çalım içindir o, süs içindir. Bak buradaki asâ o değil. O frenk âdeti olarak gelmiştir, çalım içindir o, süs içindir. Bak buradaki asâ o değil. Buradakiler uzun, ucunda çatalı olur tutunursun ona.Buradakiler uzun, ucunda çatalı olur tutunursun ona. İcabında korunmak için, kendini koruyabilirsin. Ve icabında dayanırken yine birçok yardımları olur. İcabında korunmak için, kendini koruyabilirsin. Ve icabında dayanırken yine birçok yardımları olur.

Binâenaleyh; el-Meşyü mea'l-asâ mine't-tevâdui. "Bu asâ ile yürümek alçak gönüllülüğünün iktizasıdır." Binâenaleyh;

el-Meşyü mea'l-asâ mine't-tevâdui. "Bu asâ ile yürümek alçak gönüllülüğünün iktizasıdır."

Bunları da ben elime alır da yürüyebilir miyim yahu bu devirde? Bunları da ben elime alır da yürüyebilir miyim yahu bu devirde?

Ne derler bana? Yürüyemem. Yürüyemezsen, demek ki o kibirden ileri geliyor.Ne derler bana?

Yürüyemem.

Yürüyemezsen, demek ki o kibirden ileri geliyor.
Tevazû kibrin mukabili. Ama alçak gönüllü olursan; "Adam ne derlerse desinler.Tevazû kibrin mukabili. Ama alçak gönüllü olursan;

"Adam ne derlerse desinler.
Peygamberim böyle yapmış ben de yapacağım." dersin. Peygamberim böyle yapmış ben de yapacağım." dersin.

O buyurmuş; Ve yüktebü lehû bi-külli hatvetin elfü hasenetin.O buyurmuş;

Ve yüktebü lehû bi-külli hatvetin elfü hasenetin.
"Ama attığın her bir adım için 1000 sevap, elf." Ve yurfe'u lehû elfü deracetin."Ama attığın her bir adım için 1000 sevap, elf." Ve yurfe'u lehû elfü deracetin. "Binâenaleyh 1000 derece de terfi-i makam var." "Binâenaleyh 1000 derece de terfi-i makam var."

Hem seyyiatı affoluyor hasene yazılıyor, hem de terfi-i derecatına vesile oluyor. Hem seyyiatı affoluyor hasene yazılıyor, hem de terfi-i derecatına vesile oluyor.

Bu hususta diğer üç tane daha hadis varmış ki; Bu hususta diğer üç tane daha hadis varmış ki;

Hamlü'l-asâ alâmetü'l-mü'mini ve sünnetü'l-enbiyâi. "İmanın alâmetidir asâyı taşımak." Hamlü'l-asâ alâmetü'l-mü'mini ve sünnetü'l-enbiyâi.

"İmanın alâmetidir asâyı taşımak."

Asânın taşınması [iman alâmeti.] Eski müslümanlar arasında bizim gördüklerimiz var idi.Asânın taşınması [iman alâmeti.] Eski müslümanlar arasında bizim gördüklerimiz var idi. Biz kendimiz kullanamadık ama kullananları gördük. Biz kendimiz kullanamadık ama kullananları gördük. Çok gördük bizim gençlik devirlerimiz de ama bugün görünmüyor maalesef. Çok gördük bizim gençlik devirlerimiz de ama bugün görünmüyor maalesef.

Ve sünnetü'l-enbiyâi. "Aynı zamanda da bütün peygamberlerin kullandıkları içinVe sünnetü'l-enbiyâi. "Aynı zamanda da bütün peygamberlerin kullandıkları için sünnetü'l-enbiyâ, peygamberlerin de sünneti." sünnetü'l-enbiyâ, peygamberlerin de sünneti."

Peygamberlerin sünneti olduğu için, karşına bir düşman çıktı hemen tabancayı çekip vurmak mı lazım? Peygamberlerin sünneti olduğu için, karşına bir düşman çıktı hemen tabancayı çekip vurmak mı lazım?

Ama sopayı kaldırdın mıydı iş hallolur. el-Mesâibü ve'l-emrâdu ve'l-ahzânü fi'd-dünyâ cezâün. Ama sopayı kaldırdın mıydı iş hallolur.

el-Mesâibü ve'l-emrâdu ve'l-ahzânü fi'd-dünyâ cezâün.

Bunu iyi dinleyin. el-Mesâibü. "Musibetler." Mesâib, musibetin cemi, musibetler. Bunu iyi dinleyin.

el-Mesâibü. "Musibetler."

Mesâib, musibetin cemi, musibetler.

Musibetler, sayısı olmayan çeşitli musibetler. Ve'l-emrâdu. "Maraz, hastalıklar." Musibetler, sayısı olmayan çeşitli musibetler.

Ve'l-emrâdu. "Maraz, hastalıklar."

Çeşitli hastalıklar var, birçok, bilemediğimiz. Çeşitli hastalıklar var, birçok, bilemediğimiz.

Ve'l-ahzânü. "Keder verici, hüzün verici birçok hadiseler olagelmektedir." Fi'd-dünyâ. "Bunlar dünyada oluyor." Ve'l-ahzânü. "Keder verici, hüzün verici birçok hadiseler olagelmektedir." Fi'd-dünyâ. "Bunlar dünyada oluyor."

Neden oluyor? Cezâün. "Bunlar insanların yaptıkları günahlara kefaret olmak için." Neden oluyor?

Cezâün. "Bunlar insanların yaptıkları günahlara kefaret olmak için."

Cenab-ı Hak, "Bunun günahları çok. Bu günahlarla gelirse çok yanacak cehennemde.Cenab-ı Hak, "Bunun günahları çok. Bu günahlarla gelirse çok yanacak cehennemde. Çok ceza görecek. Binâenaleyh şu musibetleri vereyim de ona, bu bundan kurtulsun." Çok ceza görecek. Binâenaleyh şu musibetleri vereyim de ona, bu bundan kurtulsun."

Yine bir tane daha bu hususta; el-Musîbetü tübeyyidu veche sâhibihâ yevme tesveddü'l-vücûhu. Yine bir tane daha bu hususta;

el-Musîbetü tübeyyidu veche sâhibihâ yevme tesveddü'l-vücûhu.

Müsibet, bugün zor bir durum. Fakat bakınız; Müsibet, bugün zor bir durum. Fakat bakınız;

el-Musîbetü tübeyyidu veche sâhibihâ. el-Musîbetü tübeyyidu veche sâhibihâ. "Musibet sahibinin o musibet sahibinin yüzünü ağartır, beyazlandırır." diyor. Ne zaman? "Musibet sahibinin o musibet sahibinin yüzünü ağartır, beyazlandırır." diyor.

Ne zaman?

Yevme tesveddü'l-vücûhu. Bir gün gelecek ki amellerin cezası olaraktan yüzler kararacak.Yevme tesveddü'l-vücûhu.

Bir gün gelecek ki amellerin cezası olaraktan yüzler kararacak.
O kararan günde onun yüzü ağaracak. Ağarmasının sebebi de musibet. Mükafatlar çoğalacak. O kararan günde onun yüzü ağaracak. Ağarmasının sebebi de musibet. Mükafatlar çoğalacak. Her şeyin işte bire 10, bire 100, bire 500, bire 1000 mükafatı var.Her şeyin işte bire 10, bire 100, bire 500, bire 1000 mükafatı var. Fakat musibete bi-gayri hisab. Hesapsız mükâfat var. Onun için insanlar o gün diyecekler ki; Fakat musibete bi-gayri hisab. Hesapsız mükâfat var.

Onun için insanlar o gün diyecekler ki;

"Ah keşke o gün musibetlerim çok olsaydı da bu hesapsız mükafatlara nail olsaydım." diyerekten"Ah keşke o gün musibetlerim çok olsaydı da bu hesapsız mükafatlara nail olsaydım." diyerekten böyle teessüf edecekler. böyle teessüf edecekler.

Onun için bugünkü hastalıkların tedavisi hemen şu ilaç da bu ilaç da, şu doktor da bu doktor da değil.Onun için bugünkü hastalıkların tedavisi hemen şu ilaç da bu ilaç da, şu doktor da bu doktor da değil. Bugünkü musibetlerin yegâne çaresi istiğfar, tevbe. Tevbe ve istiğfardır. Bugünkü musibetlerin yegâne çaresi istiğfar, tevbe. Tevbe ve istiğfardır. Tevbe ve istiğfarla Allahu Teâlâ ya rücû.Tevbe ve istiğfarla Allahu Teâlâ ya rücû. Cenab-ı Hak, "Aklını başına alsın da bu şeylerden vazgeçsin bana dönsün, bana iltica etsin." diyerektenCenab-ı Hak, "Aklını başına alsın da bu şeylerden vazgeçsin bana dönsün, bana iltica etsin." diyerekten bir tembih yapıyor yani tembih! bir tembih yapıyor yani tembih! Ama anlamazsan, götürürsün doktorlara verirsin paralarını, alırsın ilaçları, yutarsın onları. Ama anlamazsan, götürürsün doktorlara verirsin paralarını, alırsın ilaçları, yutarsın onları. Onlar da çeşitli faydası da varsa zararı da olur. Kendi kendine hem paran harap olur hem vücudun harap olur. Onlar da çeşitli faydası da varsa zararı da olur. Kendi kendine hem paran harap olur hem vücudun harap olur.

Onun için birçok mü'minler bâhusus bu ilaç hususunda çok müteyakkız davranmışlar.Onun için birçok mü'minler bâhusus bu ilaç hususunda çok müteyakkız davranmışlar. Vücuduna böyle yabancı maddeleri sokmaktan sakınmışlar.Vücuduna böyle yabancı maddeleri sokmaktan sakınmışlar. Dokunulmamasını da yani muztar kalmadıkça kullanılmamasını tavsiye etmişler. Dokunulmamasını da yani muztar kalmadıkça kullanılmamasını tavsiye etmişler.

el-Mu'tekifü diyerekten itikaf yapan insana diyorlar. İtikaf üç kısım olur: Birisi vaciptir. Nezdedersin; el-Mu'tekifü diyerekten itikaf yapan insana diyorlar.

İtikaf üç kısım olur: Birisi vaciptir. Nezdedersin;

"Benim şu işim olursa ben filan camide şu kadar gün itikâf edeceğim." "Benim şu işim olursa ben filan camide şu kadar gün itikâf edeceğim."

Bu vaciptir, nezretti, yerine getirmesi lazım. Bu vaciptir, nezretti, yerine getirmesi lazım.

İkincisi, Ramazan'da sünnet-i seniye olan, yirminci gününden bayram gününe kadarİkincisi, Ramazan'da sünnet-i seniye olan, yirminci gününden bayram gününe kadar bulunduğun camide, beş vakit namazı orada kılmak suretiyle,bulunduğun camide, beş vakit namazı orada kılmak suretiyle, yemeğin içmen uyuman orada olmak şartıyla itikaf yaparsın. İki. yemeğin içmen uyuman orada olmak şartıyla itikaf yaparsın. İki.

Bir de, camiye girerken velev ki bir saat oturacaksın, yarım saat oturacaksın,Bir de, camiye girerken velev ki bir saat oturacaksın, yarım saat oturacaksın, "Ben itikafa niyet ettim." diyerekten girersin."Ben itikafa niyet ettim." diyerekten girersin. Orada artık konuşmalar, görüşmeler de mübah olur, günah yazılmaz. Çünkü itikafa niyet ederek girmişsindir. Orada artık konuşmalar, görüşmeler de mübah olur, günah yazılmaz. Çünkü itikafa niyet ederek girmişsindir.

Bütün ameller niyete bağlıdır.Bütün ameller niyete bağlıdır. İtikâf niyetiyle girdiğin için velev bir saatte otursan orada, o itikafın sevabını alırsın. İtikâf niyetiyle girdiğin için velev bir saatte otursan orada, o itikafın sevabını alırsın. Onun için camiye girerken bunu unutmamalı; "İtikafa niyet ettim yârabbi!" dersin. Onun için camiye girerken bunu unutmamalı;

"İtikafa niyet ettim yârabbi!" dersin.

Bir namaz kılacaksın çıkacaksın ama o bulunduğun müddet zarfında ki o niyet dolayısıyla; Bir namaz kılacaksın çıkacaksın ama o bulunduğun müddet zarfında ki o niyet dolayısıyla;

Ya'küfü'z-zünûbe. İtikaf ne yapıyor? Ya'küfü'z-zünûbe. "Bütün günahları defediyor." Ya'küfü'z-zünûbe.

İtikaf ne yapıyor?

Ya'küfü'z-zünûbe. "Bütün günahları defediyor."

Günahları kovalayan, günahları çıkaran, def eden bir ibadettir. Günahları kovalayan, günahları çıkaran, def eden bir ibadettir.

Tabi isteğe bağlı, bazen bir ay, bazen iki ay, bazen üç ay insan itikâf yapabilir.Tabi isteğe bağlı, bazen bir ay, bazen iki ay, bazen üç ay insan itikâf yapabilir. Meziyetine göre edebilir de; "Yâ Rabbi! Ben sana misafir geliyorum.Meziyetine göre edebilir de;

"Yâ Rabbi! Ben sana misafir geliyorum.
Senin evinin misafiriyim ve senin misafirinim." der, oradan dışarıya çıkmaz.Senin evinin misafiriyim ve senin misafirinim." der, oradan dışarıya çıkmaz. Ancak zaruret hallerinde dışarıya çıkmak icap ederse o zaman çıkar. Zaruret halinde. Ancak zaruret hallerinde dışarıya çıkmak icap ederse o zaman çıkar. Zaruret halinde. Ve zaruretin dışında eğlenemez, derhal yine içeriye avdet etmesi lazım. Ve zaruretin dışında eğlenemez, derhal yine içeriye avdet etmesi lazım.

"Bu bütün günahları, işlenmiş olan günahları yok eder.""Bu bütün günahları, işlenmiş olan günahları yok eder." Ve yücrâ lehû mine'l-ecri. "Ve buna öyle bir sevap yazılır ki." Ve yücrâ lehû mine'l-ecri. "Ve buna öyle bir sevap yazılır ki." Ke-ecri âmili'l-hasenâti küllehâ. "Bir insanın çok hasenatı var. Ke-ecri âmili'l-hasenâti küllehâ. "Bir insanın çok hasenatı var. O çok hasenatı işleyen adamın sevabı gibi bu adamın defterine de [yazılır.]" O çok hasenatı işleyen adamın sevabı gibi bu adamın defterine de [yazılır.]"

Camide oturuyor, bir şey yapmıyor.Camide oturuyor, bir şey yapmıyor. Camide oturuyor bir şey yapmıyor, bir şey yapmadığı halde defterine bunun,Camide oturuyor bir şey yapmıyor, bir şey yapmadığı halde defterine bunun, hasenatların hepsini işlemiş adama neler yazıldıysa, bu adamın defterine de aynı hasenatlar yazılıyor.hasenatların hepsini işlemiş adama neler yazıldıysa, bu adamın defterine de aynı hasenatlar yazılıyor. Çünkü Allah'ın misafiri! Onun için ramazanlarda bu itikafa hep kardeşleri teşvik ederiz. Çünkü Allah'ın misafiri!

Onun için ramazanlarda bu itikafa hep kardeşleri teşvik ederiz.

Ne olur? İşte görüyoruz dünya hayatını. Ne olur?

İşte görüyoruz dünya hayatını.
Birgün geliyor bir kefene sarıyorlar, götürüp bir çukura kapıyorlar, bitti iş. Birgün geliyor bir kefene sarıyorlar, götürüp bir çukura kapıyorlar, bitti iş.

Benim şu kadar işim vardı, şunlar olacaktı bunlar olacaktı, dinleyen oluyor mu? Hiç kimse dinlemiyor.Benim şu kadar işim vardı, şunlar olacaktı bunlar olacaktı, dinleyen oluyor mu?

Hiç kimse dinlemiyor.
Vakit geldi mi hadi yallah deyip götürüyorlar. Vakit geldi mi hadi yallah deyip götürüyorlar. Binâenaleyh sen de hayatının sağ günlerinde, bu ibadeti yapabilmek için, farzet ki öldün artık yahu.Binâenaleyh sen de hayatının sağ günlerinde, bu ibadeti yapabilmek için, farzet ki öldün artık yahu. Dünyadan elini çek, ilgini kes, gir Allah'ın evine; Dünyadan elini çek, ilgini kes, gir Allah'ın evine;

"Yâ Rabbi! İşte senin kulun olarak senin evine geldim ben." de ve orada ibadetinle taatin ile meşgul ol. "Yâ Rabbi! İşte senin kulun olarak senin evine geldim ben." de ve orada ibadetinle taatin ile meşgul ol.

Ne olacak? Nasıl olsa bir gün seni de beni de buradan ayıracaklar. Ne olacak?

Nasıl olsa bir gün seni de beni de buradan ayıracaklar.

İster gitmeyeceğim diye dayat bakalım dayanabilirsen? İster gitmeyeceğim diye dayat bakalım dayanabilirsen?

el-Ma'rûfü bâbün min ebvâbi'l-cenneti ve hüve yedfeu mesâria's-sûi. el-Ma'rûfü bâbün min ebvâbi'l-cenneti ve hüve yedfeu mesâria's-sûi.

Fakat bakınız şurada bir şey var, aklıma geldi.Fakat bakınız şurada bir şey var, aklıma geldi. Medine-i Münevvere'de Hz İbn Abbas'ın olduğu bir devirde [olan bir hadise.] Medine-i Münevvere'de Hz İbn Abbas'ın olduğu bir devirde [olan bir hadise.]

Hz İbn Abbas itikâfa girmiş. O itikafta. İtikâfta olduğu zaman da iki kardeş birbiriyle darılışmışlar.Hz İbn Abbas itikâfa girmiş. O itikafta. İtikâfta olduğu zaman da iki kardeş birbiriyle darılışmışlar. İki müslüman birbiriyle darılışmışlar. Şu bu aracı olmuşlar barıştıramamışlar bunları. İki müslüman birbiriyle darılışmışlar. Şu bu aracı olmuşlar barıştıramamışlar bunları. Hz İbn Abbas'a bu ulaşmış.Hemen pabuçlarını kaptığıyla çıkıyor o adamla beraber. Hz İbn Abbas'a bu ulaşmış.Hemen pabuçlarını kaptığıyla çıkıyor o adamla beraber.

Diyorlar ki; "Sen mutekif değil misin nereye çıkıyorsun? Mutekif değil misin nereye? Diyorlar ki;

"Sen mutekif değil misin nereye çıkıyorsun?

Mutekif değil misin nereye?

"Çıkıyorum, mutekifim fakat bunlara yapacağım hayır burada oturmamdan hayırlıdır." diyor. "Çıkıyorum, mutekifim fakat bunlara yapacağım hayır burada oturmamdan hayırlıdır." diyor.

Müslümanların birbirine olan yardımının faziletini görüyor musunuz? Müslümanların birbirine olan yardımının faziletini görüyor musunuz?

Müslüman kardeşleri barıştırmak için yapılan hareketler Allah evindeki misafirlikten daha alâ, üstün oluyor.Müslüman kardeşleri barıştırmak için yapılan hareketler Allah evindeki misafirlikten daha alâ, üstün oluyor. Bugün müslüman kardeşleri birbirinden ayırmak için yapılıyor bütün davalar. Ne kadar tersine bir ters hareket yani.Bugün müslüman kardeşleri birbirinden ayırmak için yapılıyor bütün davalar. Ne kadar tersine bir ters hareket yani. O günkü insanlar birbirlerini birbirlerine bağlamak için çalışırlarken,O günkü insanlar birbirlerini birbirlerine bağlamak için çalışırlarken, bugünkü insanlar da birbirlerinden ayrılmak [için çalışıyor;] "Ben varım, başkası yok!" diyor. bugünkü insanlar da birbirlerinden ayrılmak [için çalışıyor;] "Ben varım, başkası yok!" diyor.

Canım öyle şey mi olur yahu? Canım öyle şey mi olur yahu?

Mâruf, hayırlar. Hayırlar, hayırlar denince her şey içine girer, yalnız para vermek değil.Mâruf, hayırlar.

Hayırlar, hayırlar denince her şey içine girer, yalnız para vermek değil.
İşte bak, Hz İbn Abbas'ın da oradan onları barıştırmak için yaptığı o hareket o da mâruftur, o da bir hayırdır. İşte bak, Hz İbn Abbas'ın da oradan onları barıştırmak için yaptığı o hareket o da mâruftur, o da bir hayırdır.

Bunların hangisi olursa olsun; Bâbün min ebvâbi'l-cenneti. "Hayırlar cennet kapılarından birer kapıdır." Bunların hangisi olursa olsun;

Bâbün min ebvâbi'l-cenneti. "Hayırlar cennet kapılarından birer kapıdır."

Cennetin sekiz kapısı var ya. O sekiz kapı senin benim için. Kapısının hududu yok.Cennetin sekiz kapısı var ya. O sekiz kapı senin benim için. Kapısının hududu yok. Cennetin kendisi ne kadar genişse, kapıları da o kadar geniştir onun. Cennetin kendisi ne kadar genişse, kapıları da o kadar geniştir onun.

"Binâenaleyh mâruf da cennetin kapılarından bir kapıdır.""Binâenaleyh mâruf da cennetin kapılarından bir kapıdır." Ve hüve yedfe'u mesâria's-sûi. "Bununla beraber ne kadar başa gelecek tehlikeler, felaketler,Ve hüve yedfe'u mesâria's-sûi. "Bununla beraber ne kadar başa gelecek tehlikeler, felaketler, engeller, müşkilatlar, zorluklar varsa onlardan da sahibini kurtarır." engeller, müşkilatlar, zorluklar varsa onlardan da sahibini kurtarır."

Mâruflar yani hayırlar insanların başına gelecek felaketlere de engel olurlar, mani olurlar.Mâruflar yani hayırlar insanların başına gelecek felaketlere de engel olurlar, mani olurlar. Başa felaketin gelmesine mani olur. Çünkü yukarıdan bela iner, aşağıdan da hayır yukarıya çıkar.Başa felaketin gelmesine mani olur. Çünkü yukarıdan bela iner, aşağıdan da hayır yukarıya çıkar. Çıkan hayır gelecek belaya der ki; "Dur dur dur! Dur, inme aşağıya. Çıkan hayır gelecek belaya der ki;

"Dur dur dur! Dur, inme aşağıya.
O adamın üstüne inme çünkü o adam bu gibi hayırları işledi." der, Belaları bu suretle karşılar iyilikler. O adamın üstüne inme çünkü o adam bu gibi hayırları işledi." der, Belaları bu suretle karşılar iyilikler.

Hangi [iyiliği söyleyeyim?] İyiliğin sayısı yok ki söyleyeyim yani. Hangi [iyiliği söyleyeyim?]

İyiliğin sayısı yok ki söyleyeyim yani.

İşte iki kardeşi barıştırmak için yapılan hareket de iyiliklerin en başında geliyor. İşte iki kardeşi barıştırmak için yapılan hareket de iyiliklerin en başında geliyor.

el-Ma'rûfü ma'rûfün. "Hayırlar bellidir." diyor. Ke'smihiî. "Nasıl kendi ismin belli ise hayırların."el-Ma'rûfü ma'rûfün. "Hayırlar bellidir." diyor. Ke'smihiî. "Nasıl kendi ismin belli ise hayırların." Ve ehlü'l-ma'rûfi fi'd-dünyâ. "Binâenaleyh dünyada hayır sahipleri bellidir, filan adam hayır sahibidir." Ve ehlü'l-ma'rûfi fi'd-dünyâ. "Binâenaleyh dünyada hayır sahipleri bellidir, filan adam hayır sahibidir."

Mesela camilere bir sadaka [yapılacak olsa;] "Filan kişiye gidin." diyorlar. Niçin? Mesela camilere bir sadaka [yapılacak olsa;] "Filan kişiye gidin." diyorlar.

Niçin?

O adam çevirmiyor gideni, veriyor bir şey. Belli, tanınmış. O tanınmış insanları; O adam çevirmiyor gideni, veriyor bir şey. Belli, tanınmış. O tanınmış insanları;

"Yahu bıktık be, bu kadar da olur mu ya? Yok!" [demiyor] veriyor, bıkmıyor."Yahu bıktık be, bu kadar da olur mu ya? Yok!" [demiyor] veriyor, bıkmıyor. "Veriyor Allah!" diyor, "Ben de vereyim." diyor. "Nasıl böyle dünyada onlar tanınmışlarsa."Veriyor Allah!" diyor, "Ben de vereyim." diyor.

"Nasıl böyle dünyada onlar tanınmışlarsa.
" Ehlü'l-ma'rûfi fi'l-âhirati. "Âhirette de öyle tanınacaktır bunlar." " Ehlü'l-ma'rûfi fi'l-âhirati. "Âhirette de öyle tanınacaktır bunlar."

Yalnız şurada şarih güzel bir şey söylemiş; Yalnız şurada şarih güzel bir şey söylemiş;

Hâzihi'd-dünyâ netâyicü dârü'l-âhirati. "Bu dünya âhiretin bir neticesidir." Hâzihi'd-dünyâ netâyicü dârü'l-âhirati. "Bu dünya âhiretin bir neticesidir."

Dünya âhiretin bir neticesidir. Li-ennehâ mahallü'l-cezâi. "Çünkü âhiret cezaevidir." Dünya âhiretin bir neticesidir.

Li-ennehâ mahallü'l-cezâi. "Çünkü âhiret cezaevidir."

Âhiret, burada ceza yok, görmüyor. Birçok kabahatler hep kapalı kalıyor.Âhiret, burada ceza yok, görmüyor. Birçok kabahatler hep kapalı kalıyor. Görünmüyor burada fakat âhiret cezaevidir. Görünmüyor burada fakat âhiret cezaevidir.

Ve cezâu küllü insânin bi-hasebi amelihî. "Bütün insanların cezası amellerine göredir." Ve cezâu küllü insânin bi-hasebi amelihî. "Bütün insanların cezası amellerine göredir."

Amelin neyse cezan da ona göre olacak. Amelin neyse cezan da ona göre olacak.

Buyurmuşlar ki; Küllü insânin. "Ne kadar insan varsa."Buyurmuşlar ki;

Küllü insânin. "Ne kadar insan varsa."
Küllü insânin yuhşeru alâ mâ mâte. "Nasıl öldüyse öyle haşrolunacak."Küllü insânin yuhşeru alâ mâ mâte. "Nasıl öldüyse öyle haşrolunacak." Yuhşeru alâ mâ mâte. "Ne hal üzerine öldüyse o hal üzerine haşrolunacak." Yuhşeru alâ mâ mâte. "Ne hal üzerine öldüyse o hal üzerine haşrolunacak."

İmanlı öldüyse imanlı olarak haşrolunacak, imansız öldüyse imansız Allah haşredecek.İmanlı öldüyse imanlı olarak haşrolunacak, imansız öldüyse imansız Allah haşredecek. Hayırlar üzerine öldüyse hayırlarla haşrolunacak. Hayırlar üzerine öldüyse hayırlarla haşrolunacak.

Onun için hukemanın şimdi buna bir izahı; Ve kâle enne'l-ervâha'l-câhiliyye. Onun için hukemanın şimdi buna bir izahı;

Ve kâle enne'l-ervâha'l-câhiliyye.

Şimdi asıl iş burada. "Cahillerin ruhu." Şimdi asıl iş burada.

"Cahillerin ruhu."

Şimdi biz cahil diyerekten, mektep medrese görmemiş,Şimdi biz cahil diyerekten, mektep medrese görmemiş, okumasını yazmasını bilmeyen adama cahil diyoruz, burada aldanıyoruz. Burada aldanıyoruz!okumasını yazmasını bilmeyen adama cahil diyoruz, burada aldanıyoruz. Burada aldanıyoruz! Eğer öyleyse Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in ve onun ashabının da cahil olması lazım. Eğer öyleyse Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in ve onun ashabının da cahil olması lazım. Çünkü o da okumamış, zamanındaki, zaman-ı saadetteki sahabelerden de okuyanlar pek nadir.Çünkü o da okumamış, zamanındaki, zaman-ı saadetteki sahabelerden de okuyanlar pek nadir. Okuyanlar pek nadir, hepsi ümmî o zamanın insanları. O zaman da yetişen insanların ekserisi de böyle.Okuyanlar pek nadir, hepsi ümmî o zamanın insanları. O zaman da yetişen insanların ekserisi de böyle. Okuyan az, okutucu da az. Okuyan az, okutucu da az.

Köylerde, dağlarda bayırlarda hayvancılıkla vakit geçiren insanlar nerede bulacaklar da okumayı öğrenecekler? Köylerde, dağlarda bayırlarda hayvancılıkla vakit geçiren insanlar nerede bulacaklar da okumayı öğrenecekler?

Bugünkü gibi böyle mükemmel mektepler, medreseler filan bir şey de yok ortada.Bugünkü gibi böyle mükemmel mektepler, medreseler filan bir şey de yok ortada. Eğer bunlar muhakkak okumaktan âciz kaldıklarından dolayı cahil iseler vay halimize! Bu çok yanlış! Eğer bunlar muhakkak okumaktan âciz kaldıklarından dolayı cahil iseler vay halimize! Bu çok yanlış!

Onların bakınız, onların kıdemine, onların ayağının tozuna yetişecek bugün evliyâ bile bulamazsınız.Onların bakınız, onların kıdemine, onların ayağının tozuna yetişecek bugün evliyâ bile bulamazsınız. Bugünkü en büyük evliyâ, Kutub diyorlar, Kutbü'l-Kutub diyorlar, Bugünkü en büyük evliyâ, Kutub diyorlar, Kutbü'l-Kutub diyorlar, Gavs diyorlar, diyorlar işte ne derlerse desinler.Gavs diyorlar, diyorlar işte ne derlerse desinler. Bugünün en büyük evliyası o günün hiç okumak yazmak bilmeyen [insanların seviyesine ulaşamaz.] Bugünün en büyük evliyası o günün hiç okumak yazmak bilmeyen [insanların seviyesine ulaşamaz.]

Veysel Karani işte! Çoban! Onun ayağının tozu bile olamaz arkadaş! Bırak başka şeyi! Bırak başka şeyi! Veysel Karani işte! Çoban! Onun ayağının tozu bile olamaz arkadaş! Bırak başka şeyi! Bırak başka şeyi!

Binâenaleyh cahil, Allah'ı tanımayan insandır. Bugünkü işte bilgiler, fenler çok.Binâenaleyh cahil, Allah'ı tanımayan insandır. Bugünkü işte bilgiler, fenler çok. Aya da git güneşe de git nereye gidersen git. Bu bilgi değil, bu sanat terakkisidir. Aya da git güneşe de git nereye gidersen git. Bu bilgi değil, bu sanat terakkisidir. Sanat terakkisi ile, tecrübelerle birçok maddeler bulunuyor, eh insanları götürecek vasıtalar halloluyor.Sanat terakkisi ile, tecrübelerle birçok maddeler bulunuyor, eh insanları götürecek vasıtalar halloluyor. İşte tayyaresini yapıyorlar, füzelerini yapıyorlar, şunları bunları... İşte tayyaresini yapıyorlar, füzelerini yapıyorlar, şunları bunları...

Bunlar fennin iktizası. İlim Allah'ı bilmektir.Bunlar fennin iktizası. İlim Allah'ı bilmektir. Bu Allah'ı bilmek şeysinden [ilminden] mahrum olan insan, bütün gökyüzünün ilimlerine vâkıf olsa,Bu Allah'ı bilmek şeysinden [ilminden] mahrum olan insan, bütün gökyüzünün ilimlerine vâkıf olsa, yeryüzünün ilimlerine vâkıf olsa, yine cahildir yine cahil.yeryüzünün ilimlerine vâkıf olsa, yine cahildir yine cahil. Çünkü insanın hilkatinden murat, yaratılışından murat ancak Allah'ı bilmek için yaratmıştır Allah insanı. Çünkü insanın hilkatinden murat, yaratılışından murat ancak Allah'ı bilmek için yaratmıştır Allah insanı. İnsanı göklere gitsin, şuralara gitsin buralara gitsin diye değil de, mülkünü Allah gösteriyor bize. İnsanı göklere gitsin, şuralara gitsin buralara gitsin diye değil de, mülkünü Allah gösteriyor bize.

Şu mülk, bak! Görüyoruz işte dağdan taştan ibaret, yeri göğü olan, ayı yıldızı olan bir âlem. Şu mülk, bak!

Görüyoruz işte dağdan taştan ibaret, yeri göğü olan, ayı yıldızı olan bir âlem.

E hiç aklımız yok mudur ki, diyemeyiz mi ki yahu bunları kim yaptı? E hiç aklımız yok mudur ki, diyemeyiz mi ki yahu bunları kim yaptı?

Gayet güzel bir levha getirdiler önünüze, baktınız hayran oldunuz. Resim, şekil, ne olursa olsun. Gayet güzel bir levha getirdiler önünüze, baktınız hayran oldunuz. Resim, şekil, ne olursa olsun.

"Yahu kim yapmış bunu?" demez mi insan? "Kimin bu eser?" "Hayran oldum." Soruyoruz. Filanın yahu! "Yahu kim yapmış bunu?" demez mi insan?

"Kimin bu eser?"

"Hayran oldum."

Soruyoruz.

Filanın yahu!

Allah Allah, maşaallah bârekallah! Bir memlekete gittiniz, gayet güzel bakıyorsunuz bir eser. Allah Allah, maşaallah bârekallah!

Bir memlekete gittiniz, gayet güzel bakıyorsunuz bir eser.

Kimin bu? "Filan devrinin zamanındaki filan adamın eseri." diyor. Maşallah! Kimin bu?

"Filan devrinin zamanındaki filan adamın eseri." diyor.

Maşallah!

E sen bu mülkün içerisinde akşam sabah, yerine göğüne bakıyorsun da demiyor musun ki kimindir burası? E sen bu mülkün içerisinde akşam sabah, yerine göğüne bakıyorsun da demiyor musun ki kimindir burası?

Bırak yerini göğünü, kendine bak yeter sana! Bırak yerini göğünü, kendine bak yeter sana!

Onun için; Men arafa nefsehû fe-kad arafa rabbehû. "Kim ki nefsini biliyor Allah'ı ancak o zaman biliyor." Onun için;

Men arafa nefsehû fe-kad arafa rabbehû. "Kim ki nefsini biliyor Allah'ı ancak o zaman biliyor."

Nefsini bilmedikçe Allah'ı bilmek mümkün değil. Nefsinin bilinmesi de kolay bir şey değil ki! Bil bakalım nefsini! Nefsini bilmedikçe Allah'ı bilmek mümkün değil. Nefsinin bilinmesi de kolay bir şey değil ki!

Bil bakalım nefsini!

İşte etten, kemikten, deriden ibaret bir şey. İşte etten, kemikten, deriden ibaret bir şey.

Etten, kemikten, deriden ibaret bir şeysen, sen öldüğün vakitte bak mezarda atıyorlar bizi mezarın içerisine.Etten, kemikten, deriden ibaret bir şeysen, sen öldüğün vakitte bak mezarda atıyorlar bizi mezarın içerisine. Orada oluyoruz toprak. Eğer insanlık buysa vay halimize! Orada oluyoruz toprak.

Eğer insanlık buysa vay halimize!

Fakat bu etin kemiğin içerisine Allah bir can koymuş ki, asıl insanlık o canın içerisinde.Fakat bu etin kemiğin içerisine Allah bir can koymuş ki, asıl insanlık o canın içerisinde. Senin kıymetin etinde, kemiğinde [değil.] Et de kemik de her hayvanda var o.Senin kıymetin etinde, kemiğinde [değil.] Et de kemik de her hayvanda var o. Asıl o etin içine gömülmüş candadır itibar. Asıl o etin içine gömülmüş candadır itibar.

Binâenaleyh sen o canı beslemeye bak. O candan can almaya bak. O canın sahibi de Allah. Binâenaleyh sen o canı beslemeye bak. O candan can almaya bak. O canın sahibi de Allah.

el-Ma'rûfu. "Hayırları işlemek." Küllühû sadekatün. "Hepsi sadakadan ibarettir." el-Ma'rûfu. "Hayırları işlemek." Küllühû sadekatün. "Hepsi sadakadan ibarettir."

Yani mutlaka para vermek suretiyle bir sadaka verildi ya. Bu değil.Yani mutlaka para vermek suretiyle bir sadaka verildi ya. Bu değil. Her yapılan hayır, ne gibi hayır olursa olsun, hepsi sadakaya aittir. Her yapılan hayır, ne gibi hayır olursa olsun, hepsi sadakaya aittir.

Mesela çalışıyorsunuz bir hayır cemiyetinde. O sizin çalışmanız da sadaka olarak defterinize geçiyor. Mesela çalışıyorsunuz bir hayır cemiyetinde. O sizin çalışmanız da sadaka olarak defterinize geçiyor.

Ve inne âhira mâ tealleka bihi ehlü'l-câhiliyyeti min kelâmi'n-nübüvveti.Ve inne âhira mâ tealleka bihi ehlü'l-câhiliyyeti min kelâmi'n-nübüvveti. "Ta Âdem aleyhisselam'dan itibaren nübüvvetin sonu olan Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem'e kadar gelen "Ta Âdem aleyhisselam'dan itibaren nübüvvetin sonu olan Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem'e kadar gelen bütün ehl-i cahiliyet hallerinde buyurulmuş ki." bütün ehl-i cahiliyet hallerinde buyurulmuş ki."

İzâ lem testehyi fa'sna' mâ şi'te. Ne kadar canlı bir söz bu!İzâ lem testehyi fa'sna' mâ şi'te.

Ne kadar canlı bir söz bu!
Ne kadar üzerinde durulması gereken değerli bir söz bu! Ne kadar üzerinde durulması gereken değerli bir söz bu! Bugünkü insan insanlık kılığından çıkmış, neye benziyor bilmem artık.Bugünkü insan insanlık kılığından çıkmış, neye benziyor bilmem artık. Neye benziyor bilmem artık, nasıl tasvir ederseniz öyle tasvir ediniz.Neye benziyor bilmem artık, nasıl tasvir ederseniz öyle tasvir ediniz. O hali kendisine de şiar ediniyor, "En iyi hayat benim hayatım." diyor. O hali kendisine de şiar ediniyor, "En iyi hayat benim hayatım." diyor.

Fakat diyor ki Peygamber Efendimiz; Fakat diyor ki Peygamber Efendimiz;

İzâ lem testehyi. "Utanmıyorsun madem ki." Fa'sna' mâ şi'te. "Neler varsa yapılacak hepsini yap!" İzâ lem testehyi. "Utanmıyorsun madem ki." Fa'sna' mâ şi'te. "Neler varsa yapılacak hepsini yap!"

Utanmak madem ki yok, soyunmuşsun dökünmüşsün, utanmıyorsun.Utanmak madem ki yok, soyunmuşsun dökünmüşsün, utanmıyorsun. Ne varsa yapılması lazım gelen hepsini yap. Korkma artık, kaçma! Madem ki utanç yok ne istersen yap. Ne varsa yapılması lazım gelen hepsini yap. Korkma artık, kaçma! Madem ki utanç yok ne istersen yap.

Bu ta ilk insan olan Âdem aleyhisselam'ın devrinde bu âna kadar gelen peygamber sözlerinden bir sözdür. Bu ta ilk insan olan Âdem aleyhisselam'ın devrinde bu âna kadar gelen peygamber sözlerinden bir sözdür.

Hz. Huzeyfe'den rivayet bu. Hz. Huzeyfe'den rivayet bu.

Sadakaya sadaka denmesinin sebebi, insan tasdik ediyor ki bunun mükafatını Allah verecek.Sadakaya sadaka denmesinin sebebi, insan tasdik ediyor ki bunun mükafatını Allah verecek. Tasdikinden dolayı sadaka demişler buna. Tasdik ediyor. Tasdikinden dolayı sadaka demişler buna. Tasdik ediyor.

Tasdiku'l-vâris bi-nef'i't-tâ'ati. "Yapılan taatlerin mükafatı olan sevapları tasdikinden dolayı,Tasdiku'l-vâris bi-nef'i't-tâ'ati. "Yapılan taatlerin mükafatı olan sevapları tasdikinden dolayı, o hareketlerin hepsi sadaka oluyor, âhirette karşısına çıkacak. o hareketlerin hepsi sadaka oluyor, âhirette karşısına çıkacak.

Bunu da güzel dinleyiniz. el-Maktûlü dûne mâlihî. Bunu da güzel dinleyiniz.

el-Maktûlü dûne mâlihî.

Bak şimdi, demin dedik ya, şeriatte şu senin bu benim. Geldi birisi yolumuzu kesti; Bak şimdi, demin dedik ya, şeriatte şu senin bu benim. Geldi birisi yolumuzu kesti;

"Çıkar paraları!" diyor. Al kardeşim al. Daha var mı? "Çıkar paraları!" diyor.

Al kardeşim al.

Daha var mı?

İşte saatini de çıkar, işte şunu da ver şunu da ver. Sayıyor, eh al. Kuzu gibi. Öyle şey yok!İşte saatini de çıkar, işte şunu da ver şunu da ver.

Sayıyor, eh al. Kuzu gibi.

Öyle şey yok!
Aptallık derler buna. Aptallık derler buna.

Herif bugün treni soyuyor, tayyareyi soyuyor, vapuru soyuyor, kafileyi soyuyor,Herif bugün treni soyuyor, tayyareyi soyuyor, vapuru soyuyor, kafileyi soyuyor, herkes kuzu gibi al diyor, yağıyor oraya dünyanın eşyasını; herkes kuzu gibi al diyor, yağıyor oraya dünyanın eşyasını;

"Hıı! Kımıldamayın!" diyor, "Kafanızı da arkanıza çevirin!" diyor, alıyor eşyaları defolup gidiyor. "Hıı! Kımıldamayın!" diyor, "Kafanızı da arkanıza çevirin!" diyor, alıyor eşyaları defolup gidiyor.

el-Maktûlü dûne mâlihi şehîdün. "Malını vermemek için ölürse şehit olur." el-Maktûlü dûne mâlihi şehîdün. "Malını vermemek için ölürse şehit olur."

Şehitlik yalnız cephede gavura karşı silah atarken şehit olmak değil ki! Şehitliğin çeşidi çok.Şehitlik yalnız cephede gavura karşı silah atarken şehit olmak değil ki! Şehitliğin çeşidi çok. Lohusalar da ölürse onlar da şehit oluyor. Hastalıkların çeşitleri var.Lohusalar da ölürse onlar da şehit oluyor. Hastalıkların çeşitleri var. Onlar karın hastalıkları filan, veba hastalıklarından filan ölenler de, onlar da şehit sayılıyor.Onlar karın hastalıkları filan, veba hastalıklarından filan ölenler de, onlar da şehit sayılıyor. Yıkıntıların altında kalanlar, sellerde boğulanlar filan bunlar da şehit sayılıyor. Hükmen şehittirler. Yıkıntıların altında kalanlar, sellerde boğulanlar filan bunlar da şehit sayılıyor. Hükmen şehittirler.

Şimdi bu da malını vermemek için herifi dövüyor, "Niçin ben bunu sana vereceğim? Şimdi bu da malını vermemek için herifi dövüyor,

"Niçin ben bunu sana vereceğim?
Bunu sen kazanmadın ya?" Döverken, "Öldürürüz seni!" diyorlar. Bunu sen kazanmadın ya?"

Döverken, "Öldürürüz seni!" diyorlar.

"Ben de sizi öldürürüm!" diyeceksin, dövüşeceksin. Dövüşürken ölürsen şehit olursun. "Ben de sizi öldürürüm!" diyeceksin, dövüşeceksin.

Dövüşürken ölürsen şehit olursun.

Ve'l-maktûlü dûne ehlihi şehîdün. "Gelmişler ehlini elinden almak istiyorlar." Ve'l-maktûlü dûne ehlihi şehîdün. "Gelmişler ehlini elinden almak istiyorlar."

Hanımını elinden almak istiyor, "Ver bunu bize!" diyorlar. "Ya böyle şey mi olur? O benim hanımım be?" Hanımını elinden almak istiyor, "Ver bunu bize!" diyorlar.

"Ya böyle şey mi olur? O benim hanımım be?"

"Yok canım, burası dağbaşı. Burada senin hükmün olmaz!" diyor. "Yok canım, burası dağbaşı. Burada senin hükmün olmaz!" diyor.

Vereceksin vermeyeceksin, ölürsün orada şehit gider. "Al!" diye vermek olmaz öyle. Vereceksin vermeyeceksin, ölürsün orada şehit gider. "Al!" diye vermek olmaz öyle.

Ve'l-maktûlü dûne nefsihi şehîdün. Gelmişler bu sefer seni şöyle yapmak, böyle yapmak istiyorlar.Ve'l-maktûlü dûne nefsihi şehîdün. Gelmişler bu sefer seni şöyle yapmak, böyle yapmak istiyorlar. Sen de uğraşıyorsun onlara teslim olmamak için. Orada da ölüyor insan.Sen de uğraşıyorsun onlara teslim olmamak için. Orada da ölüyor insan. Orada da şehit olur, pisi pisine gitmez insan, şehit olaraktan gider. Orada da şehit olur, pisi pisine gitmez insan, şehit olaraktan gider.

el-Muksitûne yevme'l-kıyâmeti alâ menâbira min nûrin an yemîni'r-rahmâniel-Muksitûne yevme'l-kıyâmeti alâ menâbira min nûrin an yemîni'r-rahmâni ve kiltâ yedeyhi yemînün el-muksitûne alâ ehlîhim ve evlâdihim ve mâ vüllû. ve kiltâ yedeyhi yemînün el-muksitûne alâ ehlîhim ve evlâdihim ve mâ vüllû.

Muksıtûn, âyette; İnnallahe yuhibbu'l-muksitîn var ya. Muksıtûn, âyette;

İnnallahe yuhibbu'l-muksitîn var ya.

"Âdil insanlar, adaletle hareket eden insanları Allah [sever.]" "Âdil insanlar, adaletle hareket eden insanları Allah [sever.]"

el-Muksitûne. Adalet eden; gerek kendin de, evin de, çoluğun da çocuğun da,el-Muksitûne. Adalet eden; gerek kendin de, evin de, çoluğun da çocuğun da, komşun da, bütün harekatında adaletle hareket eden insanlar âdil insanlar oluyorlar ki; komşun da, bütün harekatında adaletle hareket eden insanlar âdil insanlar oluyorlar ki;

Alâ menâbira min nûrin an yemîni'r-rahmâni.Alâ menâbira min nûrin an yemîni'r-rahmâni. "Bunlar yarın Cenab-ı Hakk'ın huzurunda nurdan minberler üzerine oturtulacaklar." "Bunlar yarın Cenab-ı Hakk'ın huzurunda nurdan minberler üzerine oturtulacaklar."

Onun için evlatlarımızla, bizim evlatlarımızla ilgilenmemizin lüzumundan bahsediyor. Onun için evlatlarımızla, bizim evlatlarımızla ilgilenmemizin lüzumundan bahsediyor.

Mesela eski zamanda insanlar evlatlarını öldürürlermiş, hele kız evlatlarını. Geçen anlatmıştım zannedersem. Mesela eski zamanda insanlar evlatlarını öldürürlermiş, hele kız evlatlarını. Geçen anlatmıştım zannedersem.

Oradaki kabileler birbirlerine mütemadiyen taarruz ederler, hangi kabile hangi kabileyi basarsa,Oradaki kabileler birbirlerine mütemadiyen taarruz ederler, hangi kabile hangi kabileyi basarsa, baskın eden kabile diğer bastığı kabilenin karısını kızını, çoluğunu çocuğunu,baskın eden kabile diğer bastığı kabilenin karısını kızını, çoluğunu çocuğunu, hayvanatını esir olaraktan getirir memleketine. Esiri olur onların.hayvanatını esir olaraktan getirir memleketine. Esiri olur onların. Sonra aralarında, işte muharebe yani bir nevi muharebe.Sonra aralarında, işte muharebe yani bir nevi muharebe. Esir olduktan sonra kadınları da yok ya, isterseniz istediğiniz erkekle evlenebilirsiniz diyor.Esir olduktan sonra kadınları da yok ya, isterseniz istediğiniz erkekle evlenebilirsiniz diyor. Bak benimle erkek çocuklarım var, beğendiklerini kendi evlatlarına alıyorlar. Bak benimle erkek çocuklarım var, beğendiklerini kendi evlatlarına alıyorlar.

Şimdi o aldığı kabileden, adamın kızı kıymetli imiş tabi. Barışmışlar, demişler; Şimdi o aldığı kabileden, adamın kızı kıymetli imiş tabi. Barışmışlar, demişler;

"Al evladını." Kız demiş ki; "Ben evlendim artık, çoluk çocuk sahibi de oldum."Al evladını."

Kız demiş ki;

"Ben evlendim artık, çoluk çocuk sahibi de oldum.
Artık babamın evine gitmeye çekinirim, gelemem." demiş. Artık babamın evine gitmeye çekinirim, gelemem." demiş.

Babasının çok ağırına gitmiş, nasıl oluyorsa yemin etmiş; Babasının çok ağırına gitmiş, nasıl oluyorsa yemin etmiş;

"Bundan sonra kız evladım olursa hepsini diri diri keseceğim." demiş. "Bundan sonra kız evladım olursa hepsini diri diri keseceğim." demiş.

Eh o zaman çok evlenirlermiş, çok da çocuk sahibi olurlarmış.Eh o zaman çok evlenirlermiş, çok da çocuk sahibi olurlarmış. Kızlar böyle büyüdü mü, azıcık kemale geldi mi mezarı kazar,Kızlar böyle büyüdü mü, azıcık kemale geldi mi mezarı kazar, diri olarak onun katar mezarın içerisine, atar toprağı üzerine. Diri diri onları orada öldürürmüş. diri olarak onun katar mezarın içerisine, atar toprağı üzerine. Diri diri onları orada öldürürmüş.

Eski zamanın, Müslümanlıktan evvelki devrin insanlarının cahiliyet âdetleri. Eski zamanın, Müslümanlıktan evvelki devrin insanlarının cahiliyet âdetleri.

Bu kabilenin bu kötü huyu diğer kabilelere de sirayet etmiş, herkes kızlara karşı bir düşman olmuş.Bu kabilenin bu kötü huyu diğer kabilelere de sirayet etmiş, herkes kızlara karşı bir düşman olmuş. Böyle bir kötülük, bir cahiliyet yapılıyor. Müslümanlık da tabi bunu men etti, yasak etti. Böyle bir kötülük, bir cahiliyet yapılıyor.

Müslümanlık da tabi bunu men etti, yasak etti.

Ondan sonra Müslümanlık çok büyük devlettir. Ondan sonra Müslümanlık çok büyük devlettir. Yani hıristiyanlar bugün, hıristiyanlar müslümanların ayaklarının türabıdırlar. Öpsünler ayaklarını da. Yani hıristiyanlar bugün, hıristiyanlar müslümanların ayaklarının türabıdırlar. Öpsünler ayaklarını da.

Bir arkadaş Bursa'da iken öğretmen olmak dolayısıyla Hollanda'ya gitmiş. Bayramı orada geçirmişler.Bir arkadaş Bursa'da iken öğretmen olmak dolayısıyla Hollanda'ya gitmiş. Bayramı orada geçirmişler. Hollandalılar bir kilise vermişler kendilerine.Hollandalılar bir kilise vermişler kendilerine. Kiliseden sıraları kaldırmışlar, battaniyelerini yaymışlar bayram namazını kılmışlar. Kiliseden sıraları kaldırmışlar, battaniyelerini yaymışlar bayram namazını kılmışlar.

Bu efendi de hatipliğini yapmış, demiş ki; "Yahu biz hıristiyan bir memlekette bayram namazını kılıyoruz.Bu efendi de hatipliğini yapmış, demiş ki;

"Yahu biz hıristiyan bir memlekette bayram namazını kılıyoruz.
Tekbirleri canlı getirin!" demiş. Tekbirleri canlı getirin!" demiş.

Hristiyanlar da toplanmışlar, bu müslümanlar nasıl namaz kılacaklar diye seyrediyorlar. Hristiyanlar da toplanmışlar, bu müslümanlar nasıl namaz kılacaklar diye seyrediyorlar.

O hatip böyle onlara deyince onlar da Allahu ekber tekbirlerini veriverince, kilise başlamış çın çın ötmeye. O hatip böyle onlara deyince onlar da Allahu ekber tekbirlerini veriverince, kilise başlamış çın çın ötmeye.

Güzel bir konuşma yapmış, demiş ki; Güzel bir konuşma yapmış, demiş ki;

"Bugünkü dünyanın şu bozuk devrine karşı işte bütün din sahiplerinin el ele verip"Bugünkü dünyanın şu bozuk devrine karşı işte bütün din sahiplerinin el ele verip buna karşı durması lazım gelir!" diye konuşmasını yapmış. Konuşmasının arkasından papaz da söz istemiş; buna karşı durması lazım gelir!" diye konuşmasını yapmış. Konuşmasının arkasından papaz da söz istemiş;

"Bana da müsaade et, ben de konuşayım." demiş. Buyur demişler papaza da. Papaz da demiş ki; "Bana da müsaade et, ben de konuşayım." demiş.

Buyur demişler papaza da. Papaz da demiş ki;

"Bizim size canımız feda olsun. Eğer siz müslümanlar dünya yüzüne gelmeseydiniz bizim halimiz berbat idi."Bizim size canımız feda olsun. Eğer siz müslümanlar dünya yüzüne gelmeseydiniz bizim halimiz berbat idi. Çünkü katolikler kiliseye gelmezsen diri diri yakıyor adamı.Çünkü katolikler kiliseye gelmezsen diri diri yakıyor adamı. 'Ne için kiliseye gelmedin?' diyerekten çeşitli işkencelerle Hıristiyanlığın şeysi altında zebun bir haldeydik. 'Ne için kiliseye gelmedin?' diyerekten çeşitli işkencelerle Hıristiyanlığın şeysi altında zebun bir haldeydik. Siz geldiniz de elhamdülillah bizi o şeylerin elinden kurtardınız.Siz geldiniz de elhamdülillah bizi o şeylerin elinden kurtardınız. Biz size medyûn ü şükranız." diye söze başlamış papaz. Biz size medyûn ü şükranız." diye söze başlamış papaz.

Çünkü Müslümanlık hakikaten hıristiyanlığı da kurtarmıştır onun zulmünden.Çünkü Müslümanlık hakikaten hıristiyanlığı da kurtarmıştır onun zulmünden. Eğer İslamiyet gelmeseydi bugün protestanlık işte katoliklere oldukça şey çekmiş bir içlerinden ayrılmış. Eğer İslamiyet gelmeseydi bugün protestanlık işte katoliklere oldukça şey çekmiş bir içlerinden ayrılmış. İslâm sebebiyle ayrılabildi ama. İslâm gelmeseydi ayrılamazdı, ayırmazlardı. İslâm sebebiyle ayrılabildi ama. İslâm gelmeseydi ayrılamazdı, ayırmazlardı.

Maşallah zamanın gençleri içerisinde güzel konuşanlar var. Cumayı da Bursa'da kıldık mâlum.Maşallah zamanın gençleri içerisinde güzel konuşanlar var. Cumayı da Bursa'da kıldık mâlum. Güzel bir vâiz var, konuşuyor. Hoşuma gitti konuşması. Çok genç bir efendi. Dedi ki; Güzel bir vâiz var, konuşuyor. Hoşuma gitti konuşması. Çok genç bir efendi. Dedi ki;

"İnsanın, insanların bugün suya ve havaya olan ihtiyaçlarından daha fazla ihtiyaçları Allah'adır." dedi. "İnsanın, insanların bugün suya ve havaya olan ihtiyaçlarından daha fazla ihtiyaçları Allah'adır." dedi.

Bu hepimizin herkesin bildiği bir şeydir yani.Bu hepimizin herkesin bildiği bir şeydir yani. İnsanların suya ve havaya olan ihtiyaçlarından daha fazla ihtiyaçları Allah'adır. İnsanların suya ve havaya olan ihtiyaçlarından daha fazla ihtiyaçları Allah'adır.

Şu cereyan biliyorsunuz ki şu tel vasıtasıyla geliyor, bak yanıyor orada.Şu cereyan biliyorsunuz ki şu tel vasıtasıyla geliyor, bak yanıyor orada. Oradan kesilirken lambanın sönmesi bir oluyor. Allah'tan ayrıldığı dakikada ölüm geliyor insana. Oradan kesilirken lambanın sönmesi bir oluyor. Allah'tan ayrıldığı dakikada ölüm geliyor insana.

Ölümün birisi cesede gelir birisi de cana gelir. Cesede gelen ölüm ne zaman gelirse gelir, onun vakt-i muayyeni var.Ölümün birisi cesede gelir birisi de cana gelir. Cesede gelen ölüm ne zaman gelirse gelir, onun vakt-i muayyeni var. Fakat ruha gelen ölüm çok fenadır. Ruhsuz olan insan keşke ölse de kurtulsa bu dünyadan. Fakat ruha gelen ölüm çok fenadır. Ruhsuz olan insan keşke ölse de kurtulsa bu dünyadan.

Onun için bu muksitûn. "Adaletle icray-ı hareket eden anne ve babalar." Onun için bu muksitûn. "Adaletle icray-ı hareket eden anne ve babalar."

Bu evlat senin, bak o öteki adam öldürüyordu.Bu evlat senin, bak o öteki adam öldürüyordu. Öldürdüğünden dolayı yarın kıyamet gününde soracak Allah onlara; Öldürdüğünden dolayı yarın kıyamet gününde soracak Allah onlara;

"Sen bu evladını niçin öldürdün?" diyecek. "Ağrıma gitti de onun için öldürdüm." diyecek. "Sen bu evladını niçin öldürdün?" diyecek.

"Ağrıma gitti de onun için öldürdüm." diyecek.

Bize sorarsa yarın, "Sen bu evlâdı niye öldürdün? "Öldürmedim yâ Rabbi!" Bize sorarsa yarın, "Sen bu evlâdı niye öldürdün?

"Öldürmedim yâ Rabbi!"

Ama dinsiz bak! Dinden imandan haberi yok? Dinden imandan haberi olmayan insan, cahiliyet dedi ya.Ama dinsiz bak! Dinden imandan haberi yok?

Dinden imandan haberi olmayan insan, cahiliyet dedi ya.
Dinden imandan haberi olmayan insan cahil bir insandır. Dinden imandan haberi olmayan insan cahil bir insandır. Cahil olunca, küllü insânin yuhşeru alâ mâ mâte. "Nasıl öldüyse öyle haşrolacak." Cahil olunca, küllü insânin yuhşeru alâ mâ mâte. "Nasıl öldüyse öyle haşrolacak."

Binâenaleyh cahil olarak öldüğü için cahiller meyanında haşrolunacak.Binâenaleyh cahil olarak öldüğü için cahiller meyanında haşrolunacak. Cahiller meyanında haşrolununca en elim azap cahillerin üzerinde olacak. Cahiller meyanında haşrolununca en elim azap cahillerin üzerinde olacak.

Firavunlar, şettatlar, nemrutlar cahil insanlar mıydı? Devirlerinin bilgin insanları idi.Firavunlar, şettatlar, nemrutlar cahil insanlar mıydı?

Devirlerinin bilgin insanları idi.
Devirlerinin en bilgin insanları idi fakat insanlar üzerinde olan tasallutlarındanDevirlerinin en bilgin insanları idi fakat insanlar üzerinde olan tasallutlarından ve imansızlıklarından naşi cehennemin en çukuruna düşecek bedbaht insanlardır.ve imansızlıklarından naşi cehennemin en çukuruna düşecek bedbaht insanlardır. Ama o zaman da da çok yaşamışlar. Bugün ehramlar da işte Mısr'da herkesin gözü önünde. Ama o zaman da da çok yaşamışlar. Bugün ehramlar da işte Mısr'da herkesin gözü önünde. Fakat insanları köle yerine kullanmış. O kadar insanları kim bilir ne ezalarla, ne cefalarla [çalıştırmış.]Fakat insanları köle yerine kullanmış. O kadar insanları kim bilir ne ezalarla, ne cefalarla [çalıştırmış.] Bugünkü vesait yok ki taşısın o taşları, o toprakları. Hep insanların sırtında taşıtmış.Bugünkü vesait yok ki taşısın o taşları, o toprakları. Hep insanların sırtında taşıtmış. O büyük, gezmekle bitmeyen harikaları meydana getirmiş ama o insan yapmış. O büyük, gezmekle bitmeyen harikaları meydana getirmiş ama o insan yapmış.

Yazık değil mi o insana? O Allah'ın varlığı olan, yaratışı olan, ki insandan Allah'a gidiyorsun.Yazık değil mi o insana?

O Allah'ın varlığı olan, yaratışı olan, ki insandan Allah'a gidiyorsun.
Bakarsın şu insana, ona hayran olur insan. Niçin? Yapıcısı ne güzel yapmış bak. Bakarsın şu insana, ona hayran olur insan.

Niçin?

Yapıcısı ne güzel yapmış bak.
Yapıcısı ne güzel yapmış, neresine bakarsan bak insanı böyle cezbeder kendisine.Yapıcısı ne güzel yapmış, neresine bakarsan bak insanı böyle cezbeder kendisine. O cazibe insanı Allah'a götürür. Ne kadar güzel bir cazibe! Kim yapabilir böyle bir insanı? O cazibe insanı Allah'a götürür.

Ne kadar güzel bir cazibe!

Kim yapabilir böyle bir insanı?

O annenin rahminde kapkaranlık bir yer, kimsenin oraya tasarrufu yok.O annenin rahminde kapkaranlık bir yer, kimsenin oraya tasarrufu yok. Fakat Allahu celle ve alâ o ufacık sudan ne kadar güzel bir mahluku meydana getiriyor. Fakat Allahu celle ve alâ o ufacık sudan ne kadar güzel bir mahluku meydana getiriyor. Meydana geldikten sonra bakıyorsun ki dünyaya hakim, yere hakim, göğe hakim. Meydana geldikten sonra bakıyorsun ki dünyaya hakim, yere hakim, göğe hakim. Bir büyük saltanat, âlâ-i cennet, cemalullah gibi nimetlere mazhar. Bir büyük saltanat, âlâ-i cennet, cemalullah gibi nimetlere mazhar.

Onun için bu adaletle evlatlarına da sahip olan anne babalar yarın rûz u kıyamette deOnun için bu adaletle evlatlarına da sahip olan anne babalar yarın rûz u kıyamette de bu nurdan minberler üzerinde izal u ikrar edecekler. Şimdi bunu da dinleyin. bu nurdan minberler üzerinde izal u ikrar edecekler.

Şimdi bunu da dinleyin.

Camii Kebîr'in hatibi, Bursa'daki Camii Kebîr'in hatibi hutbesini sırf buna hasretti, zina hakkında.Camii Kebîr'in hatibi, Bursa'daki Camii Kebîr'in hatibi hutbesini sırf buna hasretti, zina hakkında. Bugünkü dersimiz zina hakkındadır dedi, zinaya müeallik bilgilerini verdi cemaate.Bugünkü dersimiz zina hakkındadır dedi, zinaya müeallik bilgilerini verdi cemaate. Tabi bugünkü insanın hiç işine gelmeyen bir şekilde. Çünkü bugünkü insan ancak nefsinin insanı, nefsinin kölesi.Tabi bugünkü insanın hiç işine gelmeyen bir şekilde. Çünkü bugünkü insan ancak nefsinin insanı, nefsinin kölesi. Dinini bırakmış, imanını bırakmış, nefsi şehveti nasıl arzu ediyorsa öyle yaşamak istiyor. Dinini bırakmış, imanını bırakmış, nefsi şehveti nasıl arzu ediyorsa öyle yaşamak istiyor.

Şimdi zina denince bunu da tabi insan bir teeddüp ediyor söylemeye. Gayrimeşru bir hareket.Şimdi zina denince bunu da tabi insan bir teeddüp ediyor söylemeye. Gayrimeşru bir hareket. Buna ihtisar etmek, cesaret yapmak ve buna doğru gidiş hareketleri, bak teşbihe bak! Buna ihtisar etmek, cesaret yapmak ve buna doğru gidiş hareketleri, bak teşbihe bak!

Ke-âbidi vesen. "Puta tapan insan gibidir." Abid-i vesen. Vesen, put; âbid, ibadet eden. Ke-âbidi vesen. "Puta tapan insan gibidir."

Abid-i vesen. Vesen, put; âbid, ibadet eden.

Puta ibadet eden insanın hali neyse, zinaya giden insanların da hali budur. Puta ibadet eden insanın hali neyse, zinaya giden insanların da hali budur.

Müslüman nasıl olur da zina eder? Yapar mı müslüman böyle bir şey, tasavvur eder mi? Müslüman nasıl olur da zina eder?

Yapar mı müslüman böyle bir şey, tasavvur eder mi?

Aklına bile gelmez insanın. Lillahi'l-Fatiha. Aklına bile gelmez insanın.

Lillahi'l-Fatiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2