Namaz Vakitleri

28 Safer 1446
01 Eylül 2024
İmsak
04:52
Güneş
06:23
Öğle
13:09
İkindi
16:50
Akşam
19:46
Yatsı
21:10
Detaylı Arama

Hazret-i Ebû Bekr’in Kasîdesi (2)

Mehmed Zahid KOTKU

2 Cemâziye'l-Evvel 1399 / 30.03.1979
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Benliği Yıkmak, Hz. Ebû Bekri’in Kasidesi Devamı, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Hazret-i Ebû Bekr’in Kasîdesi (2)

Mehmed Zahid KOTKU

2 Cemâziye'l-Evvel 1399 / 30.03.1979
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Benliği Yıkmak, Hz. Ebû Bekri’in Kasidesi Devamı, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Esselâmüaleyküm ve rahmetu’llàhi ve berekâtühû!Esselâmüaleyküm ve rahmetu’llàhi ve berekâtühû! Elhamdüli’llâhirabbi’làlemîn... Ve’l-àkıbetü li’l-müttakîn...

Elhamdüli’llâhirabbi’làlemîn... Ve’l-àkıbetü li’l-müttakîn...
Ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn... Ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn... Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Aziz ve muhterem kardeşlerim!
Unutmadan söyleyeyim: Bu okuduğum Hazret-i Ebû Bekrini’sSıddîk Hazretleri’nin sözlerini,

Unutmadan söyleyeyim: Bu okuduğum Hazret-i Ebû Bekrini’sSıddîk Hazretleri’nin sözlerini,
genç kardeşlerimden muhakkak ezberlemelerini, genç kardeşlerimden muhakkak ezberlemelerini, ve onları söz olarak değil, hal olaraktan giyinmelerini rica edeceğim. ve onları söz olarak değil, hal olaraktan giyinmelerini rica edeceğim. Sözü herkes söyler, kolay...

Sözü herkes söyler, kolay...
Maksat, hal sahibi olmak, o hali kesbetmek. Maksat, hal sahibi olmak, o hali kesbetmek. Ebû Bekr-i Sıddîk’ın halini kesbetmek. Ebû Bekr-i Sıddîk’ın halini kesbetmek. Her cuma onu okuruz, ümerâi’l-mü’minîn Hazret-i Ebû Bekir diye başta onu söyleriz. Her cuma onu okuruz, ümerâi’l-mü’minîn Hazret-i Ebû Bekir diye başta onu söyleriz. Mahviyet diye andığımız yokluk,

Mahviyet diye andığımız yokluk,
benliği kırma, benliğini yıkma, en büyük hüner... benliği kırma, benliğini yıkma, en büyük hüner... Benliğini yıkmak lafta kolay, fakat tatbiki çok zor. Benliğini yıkmak lafta kolay, fakat tatbiki çok zor. Bugün benliğini yıkmış bahtiyarlar çok seyrektir dünyada... Bugün benliğini yıkmış bahtiyarlar çok seyrektir dünyada... Onun için, benliği yıkmak en büyük hünerdir.

Onun için, benliği yıkmak en büyük hünerdir.
En büyük hüner, benliğini yıkmaktır insanların. En büyük hüner, benliğini yıkmaktır insanların. Milyarlar sahibi olmaktan, bütün dünyaya kumandan olmaktan daha iyidir, Milyarlar sahibi olmaktan, bütün dünyaya kumandan olmaktan daha iyidir, benliğini yıkabilip, Allah’ın sevdiği bir kul olabilmek... benliğini yıkabilip, Allah’ın sevdiği bir kul olabilmek... Bunun lafı kolaydır, fakat tatbiki çok zordur.

Bunun lafı kolaydır, fakat tatbiki çok zordur.
Onun için, o Firavun bile o benliğinin esiri olaraktan; Onun için, o Firavun bile o benliğinin esiri olaraktan; (Ene rabbükümü’l-a’lâ) [Ben, sizin en yüce Rabbinizim!](Ene rabbükümü’l-a’lâ) [Ben, sizin en yüce Rabbinizim!] Bizim de içimizde o saklıdır.Bizim de içimizde o saklıdır. Yok değil, hepimizin içinde o saklı duruyor. Yok değil, hepimizin içinde o saklı duruyor. Fırsat bulsa, onu diyecek.Fırsat bulsa, onu diyecek. Fırsat bulduğu takdirde, hepimizin içerisinden, “Ben de Allah’ım!” diye feryad edeceği gelir. Fırsat bulduğu takdirde, hepimizin içerisinden, “Ben de Allah’ım!” diye feryad edeceği gelir. Elhamdülillâh ki, İslâm dininin nasihat edicileri

Elhamdülillâh ki, İslâm dininin nasihat edicileri
bize güzel yollar göstermişler de, bize güzel yollar göstermişler de, onu demekten korkuyoruz, korkarız, diyemeyiz de... onu demekten korkuyoruz, korkarız, diyemeyiz de... Aciz olduğumuzu biliriz. Onun için, Allah-u Teàlâ Hazretleri’ne hamd edelim Aciz olduğumuzu biliriz. Onun için, Allah-u Teàlâ Hazretleri’ne hamd edelim Size ufak bir kıssa anlatayım:

Size ufak bir kıssa anlatayım:
Biz çocuktuk, Balkan Harbi diye bir harp koptu.

Biz çocuktuk, Balkan Harbi diye bir harp koptu.
Ufacık bir Bulgar var, ufacık bir Yunan var ortada, ufacık da bir Sırp var... Ufacık bir Bulgar var, ufacık bir Yunan var ortada, ufacık da bir Sırp var... Ufacık, ufacık... Yâni, tuuu desek ölürler. Ufacık, ufacık... Yâni, tuuu desek ölürler. Bizim askerlerimiz o zaman köpürüyorlar:

Bizim askerlerimiz o zaman köpürüyorlar:
“—Biz bunları tükürükle boğarız.
“—Biz bunları tükürükle boğarız.
Vay anasını, ayağa kalkıyorlarmış ha!” diye bağırıyorlar. Vay anasını, ayağa kalkıyorlarmış ha!” diye bağırıyorlar. Fakat bir de baktık ki, Çatalca’ya dayandılar, neredeyse İstanbul’a girecek herifler...

Fakat bir de baktık ki, Çatalca’ya dayandılar, neredeyse İstanbul’a girecek herifler...
Edirne’yi muhasara ettiler, bir sürü askerimiz orada perişan... Edirne’yi muhasara ettiler, bir sürü askerimiz orada perişan... Ağaç yapraklarını, kabuklarını yiyorlar. Ağaç yapraklarını, kabuklarını yiyorlar. Allah, Allah, kocaman 30-40 milyonluk Allah, Allah, kocaman 30-40 milyonluk Türk devleti, ufacık bir Bulgar’ın böyle düşsün ayağına...Türk devleti, ufacık bir Bulgar’ın böyle düşsün ayağına... Ne acı şey!Ne acı şey! Demek ki, kuru benlik para etmiyor.

Demek ki, kuru benlik para etmiyor.
Askere teçhizatın her çeşidi lâzım! Askere teçhizatın her çeşidi lâzım! Teçhizatı olmayan asker, ne kadar çok olursa olsun kıymeti yoktur.Teçhizatı olmayan asker, ne kadar çok olursa olsun kıymeti yoktur. Binâen aleyh, müslümanın teçhizatı Allah’a kulluktur,

Binâen aleyh, müslümanın teçhizatı Allah’a kulluktur,
zikrullahtır, ibâdât ü tàattır. zikrullahtır, ibâdât ü tàattır. İbâdât ü tàattan, zikrullahtan mahrum olan, cephanesiz askere benzer. İbâdât ü tàattan, zikrullahtan mahrum olan, cephanesiz askere benzer. Cephanesiz asker, düşmanın karşısında sıkıyı görünce, Cephanesiz asker, düşmanın karşısında sıkıyı görünce, kaçmaktan başka çare bulamaz. kaçmaktan başka çare bulamaz. Onun için, sizden çok rica ederim,

Onun için, sizden çok rica ederim,
bu okuduğumuz Kaside-i Bür’e’nin başındaki bu okuduğumuz Kaside-i Bür’e’nin başındaki Ebû Bekr-i Sıddîk Hazretleri’nin mersiyesi çok güzeldir. Ebû Bekr-i Sıddîk Hazretleri’nin mersiyesi çok güzeldir. Onu hep öğrenelim, hal edinelim! Onu hep öğrenelim, hal edinelim! O hali, şöyle anlatayım size:

O hali, şöyle anlatayım size:
Hazret-i Osman RA aynaya baktı. Hazret-i Osman RA aynaya baktı. Baktı ki, aynada Peygamber SAS var. Baktı ki, aynada Peygamber SAS var. Yâhu, insan aynaya bakınca kendisini görür, değil mi? Yâhu, insan aynaya bakınca kendisini görür, değil mi? Başkasının görünmesi mümkün mü? Başkasının görünmesi mümkün mü? Fakat o büyükler, o zaman hepsi öyle,

Fakat o büyükler, o zaman hepsi öyle,
kendilerini yok etmişler, kendilerini yok etmişler, Peygamber SAS’in sıfatına bürünmüşler, huyunu huy, Peygamber SAS’in sıfatına bürünmüşler, huyunu huy, ahlâkını ahlâk edinmişler. ahlâkını ahlâk edinmişler. Kendileri ortadan kaybolmuş. Kendileri ortadan kaybolmuş. Her nereye baksa, Rasûlüllah’ı görüyor. Her nereye baksa, Rasûlüllah’ı görüyor. Böyle kimselerin önüne geçilir mi?

Böyle kimselerin önüne geçilir mi?
Onun için, şark ile garbın arası, Onun için, şark ile garbın arası, az bir zaman içerisinde müslümanlıkla doluverdi. az bir zaman içerisinde müslümanlıkla doluverdi. Sibirya’da ne işi var müslüman ordularının? Sibirya’da ne işi var müslüman ordularının? Sibirya müslüman doldu. Sibirya müslüman doldu. Endonezya denizin bilmem ne tarafında, Endonezya denizin bilmem ne tarafında, milyonlarca insan müslümanlıkla müşerref oluverdi. milyonlarca insan müslümanlıkla müşerref oluverdi. Diğer taraftan Hindistan’a olsun,

Diğer taraftan Hindistan’a olsun,
İspanya’ya olsun, bu müslümanların sayesinde, İspanya’ya olsun, bu müslümanların sayesinde, az bir zaman içinde müslümanlık her tarafa yayılıverdi. az bir zaman içinde müslümanlık her tarafa yayılıverdi. Neden? Hepsi Allah’ın Rasûlü’nün kisvesine bürünmüşler.

Neden? Hepsi Allah’ın Rasûlü’nün kisvesine bürünmüşler.
İşte ne zaman ki biz de o kisveye bürünürsek, İşte ne zaman ki biz de o kisveye bürünürsek, bizim de arkamız yere gelmez. bizim de arkamız yere gelmez. Buna kısa bir hikâye anlatıvereyim:

Buna kısa bir hikâye anlatıvereyim:
Üsküdar’da Aziz Mahmud-u Hüdâî Hazretleri var ya, Üsküdar’da Aziz Mahmud-u Hüdâî Hazretleri var ya, o Bursa’daki Üftâde Hazretleri’nin çömezidir. o Bursa’daki Üftâde Hazretleri’nin çömezidir. Sonra onu buraya yollamış. Sonra onu buraya yollamış. O zamanki padişah olan zat kimse, bir rüya görmüş.

O zamanki padişah olan zat kimse, bir rüya görmüş.
Rüyasında Macar kralıyla güreşe tutuşmuşlar. Rüyasında Macar kralıyla güreşe tutuşmuşlar. Bizim padişah, güreşirken yenilmiş. Bizim padişah, güreşirken yenilmiş. O sırada Macarlarla araları da açılmış. Demiş ki: O sırada Macarlarla araları da açılmış. Demiş ki: “—Gàlibâ biz bunlara yenileceğiz, rüya öyle gösteriyor.”
“—Gàlibâ biz bunlara yenileceğiz, rüya öyle gösteriyor.”
Toplamış vezir ü vüzerasını:Toplamış vezir ü vüzerasını: “—Yâhu, ben böyle bir rüya gördüm ama bunu bir tabir edin,
“—Yâhu, ben böyle bir rüya gördüm ama bunu bir tabir edin,
ne diyeceksiniz buna?” ne diyeceksiniz buna?” Bir tabirci bulamamışlar. Nihayet Hüdâî Hazretleri’ne gelmişler.

Bir tabirci bulamamışlar. Nihayet Hüdâî Hazretleri’ne gelmişler.
Hüdâî Hazretleri demiş ki: Hüdâî Hazretleri demiş ki: “—Korkma, arkan yere geldi. Yer kuvvetlidir, sen ona gàlip geleceksin!” demiş.
“—Korkma, arkan yere geldi. Yer kuvvetlidir, sen ona gàlip geleceksin!” demiş.
Hakîkaten muharebe olmuş, o da gàlip gelmiş.

Hakîkaten muharebe olmuş, o da gàlip gelmiş.
Artık Hüdâî Hazretleri’ne istediklerini vermişler. Artık Hüdâî Hazretleri’ne istediklerini vermişler. Biz de böyle bir ihlâsa sahip olursak ki, o ihlâsın birincisi, İbrâhim AS’dır.

Biz de böyle bir ihlâsa sahip olursak ki, o ihlâsın birincisi, İbrâhim AS’dır.
Şimdi burada, bugünkü derste diyor ki:

Şimdi burada, bugünkü derste diyor ki:
Keyfe hàlî yâ ilâhî ...

Keyfe hàlî yâ ilâhî ...
Münâcaat ediyor:Münâcaat ediyor: “—Ey benim Allahım, benim halim nice olacak?”
“—Ey benim Allahım, benim halim nice olacak?”
Hazret-i Ebûbekir bunu söylüyor.

Hazret-i Ebûbekir bunu söylüyor.
... Leyse lî hayru’l-amel ... ... Leyse lî hayru’l-amel ... “Hiç bir hayırlı amelim yok, ne olacak benim halim? “Hiç bir hayırlı amelim yok, ne olacak benim halim? Yarın senine huzuruna gelince, ‘Ne yaptın yâ Ebâ Bekir?’ diye sen sorarsan, ben ne diyeyim? Yarın senine huzuruna gelince, ‘Ne yaptın yâ Ebâ Bekir?’ diye sen sorarsan, ben ne diyeyim? Bu hayırlı amelim yok diyen zat, ilk müslüman...

Bu hayırlı amelim yok diyen zat, ilk müslüman...
Peygamber Efendimiz’e kızını veren bu... Paralarının hepsini Allah yoluna veren, yine bu... Peygamber Efendimiz’e kızını veren bu... Paralarının hepsini Allah yoluna veren, yine bu... Şimdi de Peygamber’in yanında yatan, yine bu... Bu zât diyor ki: Şimdi de Peygamber’in yanında yatan, yine bu... Bu zât diyor ki: Keyfe hàlî yâ ilâhî,Keyfe hàlî yâ ilâhî, leyse lî hayru’l-amel; Sûu a’mâlî kesîrun, zâd ü tààtî kalîl.leyse lî hayru’l-amel; Sûu a’mâlî kesîrun, zâd ü tààtî kalîl. “—Çok kabahatim var!”
“—Çok kabahatim var!”
Ne idi Hazret-i Ebû Bekir’in kabahati?

Ne idi Hazret-i Ebû Bekir’in kabahati?
Hiç bir kabahati yok... Fakat beşer olmak itibariyle, hepimiz aciziz. Hiç bir kabahati yok... Fakat beşer olmak itibariyle, hepimiz aciziz. O, aczini itiraf etmek suretiyle, münâcat ediyor. O, aczini itiraf etmek suretiyle, münâcat ediyor. Bu bize verilen nefesler var ya, bu nefesler ind-i ilâhîde

Bu bize verilen nefesler var ya, bu nefesler ind-i ilâhîde
bulunur bir şey değil... bulunur bir şey değil... Öyle bir cevher ki, bulunması mümkün değil.Öyle bir cevher ki, bulunması mümkün değil. Bu dünyadaki cevherlerin hepsi bir nefese muadil olamaz. Bu dünyadaki cevherlerin hepsi bir nefese muadil olamaz. Bu nefeslerin bir kısmı da, bazen böyle boşa geçiveriyor. Bu nefeslerin bir kısmı da, bazen böyle boşa geçiveriyor. Bundan dolayı da mes’ulüz. Bundan dolayı da mes’ulüz. Bugün hocaefendi, “Her amelimizden mes’ulüz.” dedi ya, Bugün hocaefendi, “Her amelimizden mes’ulüz.” dedi ya, bize verilen bu nefesleri boşa harcadığımızdan da mes’ulüz. bize verilen bu nefesleri boşa harcadığımızdan da mes’ulüz. Şimdi Allah hepimizin kusurunu affetsin...

Şimdi Allah hepimizin kusurunu affetsin...
Dilimiz var, dilimizle güzel söz söyleyince, o dile insan bayılır. Dilimiz var, dilimizle güzel söz söyleyince, o dile insan bayılır. Radyolar ve televizyonlar da böyledir; Radyolar ve televizyonlar da böyledir; güzel şeyler gösterince, insan ona bayılır. güzel şeyler gösterince, insan ona bayılır. Fakat aksi takdirde,

Fakat aksi takdirde,
çirkin ve günaha müteallik şeylere bakıldığı vakitte, çirkin ve günaha müteallik şeylere bakıldığı vakitte, gözler günaha girer, gönüller de günaha girer. gözler günaha girer, gönüller de günaha girer. Bütün âzalar da günaha girer. Bütün âzalar da günaha girer. Saatlerce orada vaktimiz de zàyi olur. Saatlerce orada vaktimiz de zàyi olur. Nefeslerimiz de boşa gider. Nefeslerimiz de boşa gider. Bundan dolayı olan mes’uliyetten nasıl yakamızı kurtarırız bilmem... Bundan dolayı olan mes’uliyetten nasıl yakamızı kurtarırız bilmem... Àfinî min külli dâin, va’kdı annî hâcetî;

Àfinî min külli dâin, va’kdı annî hâcetî;
İnne lî kalben sakîmen, ente men yeşfi’l-alîl. İnne lî kalben sakîmen, ente men yeşfi’l-alîl. Kendisinin hasta olduğunu, kalbinin sakim olduğunu söylüyor:

Kendisinin hasta olduğunu, kalbinin sakim olduğunu söylüyor:
“—Bu sakim olan, yaralı olan, hasta olan kalbime senden başka kim şifa verir?
“—Bu sakim olan, yaralı olan, hasta olan kalbime senden başka kim şifa verir?
Bana ve benimle birlikte bütün Ümmet-i Muhammed’e sen şifalar ihsan eyle yâ Rabbi!” Bana ve benimle birlikte bütün Ümmet-i Muhammed’e sen şifalar ihsan eyle yâ Rabbi!” Allah da bu mübarek zatın hürmetine,

Allah da bu mübarek zatın hürmetine,
bütün dertlere devâ ihsan buyursun... bütün dertlere devâ ihsan buyursun... Ne diyor bak:Ne diyor bak: Kul li-nârî übridî yâ rabbi fî hakkî kemâ,

Kul li-nârî übridî yâ rabbi fî hakkî kemâ,
Kulte kulnâ yâ nâru kûnî, ente fî hakkı’l-halîl. Kulte kulnâ yâ nâru kûnî, ente fî hakkı’l-halîl.
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2