Namaz Vakitleri

4 Ramazan 1446
04 March 2025
İmsak
06:03
Güneş
07:27
Öğle
13:21
İkindi
16:30
Akşam
19:05
Yatsı
20:24
Detaylı Arama

Her Hayrı (İyiliği) İçinde Toplayan Şey (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

4 Cemâziye'l-Evvel 1410 / 02.12.1989

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Tegannî, nağme ile terennüm etmek suyun hubûbât ve sebzeleri büyüttüğü gibi kalpte nifakı | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Her Hayrı (İyiliği) İçinde Toplayan Şey (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

4 Cemâziye'l-Evvel 1410 / 02.12.1989

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Tegannî, nağme ile terennüm etmek suyun hubûbât ve sebzeleri büyüttüğü gibi kalpte nifakı | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Peygamber Efendimiz'in bir hadîs-i şerîfinde mealen; "Bıyığını kesen bizden değildir."diye buyurulmuştur. Peygamber Efendimiz'in bir hadîs-i şerîfinde mealen; "Bıyığını kesen bizden değildir."diye buyurulmuştur. Bunun hükmünü açıklar mısınız? Kaynak; Abdulkâdir-i Geylânî hazretlerinin kitabı. Bunun hükmünü açıklar mısınız? Kaynak; Abdulkâdir-i Geylânî hazretlerinin kitabı.

Muhterem kardeşlerim! Bıyığı ve sakalı dümdüz kesmek müslümanların âdeti olmayan bir şeydir. Muhterem kardeşlerim! Bıyığı ve sakalı dümdüz kesmek müslümanların âdeti olmayan bir şeydir. Mesela sakalın kazınması haramdır, bütün mezheplerde bu böyledir.Mesela sakalın kazınması haramdır, bütün mezheplerde bu böyledir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in tavsiyesi, sünnete uygun olan şey; bıyığın azaltılmasıdır. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in tavsiyesi, sünnete uygun olan şey; bıyığın azaltılmasıdır. Hatta kendisi derinin rengi belli olacak kadar, altından [deri] görülecek kadar kısaltırmış. Hatta kendisi derinin rengi belli olacak kadar, altından [deri] görülecek kadar kısaltırmış. Pos bıyık değil, koç boynuzu gibi değil, hafif bıyık.Pos bıyık değil, koç boynuzu gibi değil, hafif bıyık. Sakalı uzatmayı, bıyığı hafifletmeyi tavsiye edermiş.Sakalı uzatmayı, bıyığı hafifletmeyi tavsiye edermiş. Tabi bıyığın kazınması da sakalın kazınması da İslâmî olmayan bir şeydir;Tabi bıyığın kazınması da sakalın kazınması da İslâmî olmayan bir şeydir; Allah affetsin, Allah düzeltmeyi nasip etsin. Allah affetsin, Allah düzeltmeyi nasip etsin.

"Tegannî, nağme ile terennüm etmek suyun hubûbât ve sebzeleri büyüttüğü gibi "Tegannî, nağme ile terennüm etmek suyun hubûbât ve sebzeleri büyüttüğü gibi kalpte nifakı büyütür."hadîs-i şerîfinde geçiyor. İlâhiler bu kategoriye dâhil edilebilir mi? kalpte nifakı büyütür."hadîs-i şerîfinde geçiyor. İlâhiler bu kategoriye dâhil edilebilir mi?

Hayır! İlâhilerin bu kategoriye dâhil edilmesi [doğru] değil. Hayır! İlâhilerin bu kategoriye dâhil edilmesi [doğru] değil. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz kendi zamanında böyle şeylere müsaade etti.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz kendi zamanında böyle şeylere müsaade etti. Peygamber Efendimiz Medine-i Münevvere'ye gelirken onu ilâhilerle, neşîdelerle karşıladılar; Peygamber Efendimiz Medine-i Münevvere'ye gelirken onu ilâhilerle, neşîdelerle karşıladılar; müsaade etti.Bayramlarda evinde okudular, müsaade etti.müsaade etti.Bayramlarda evinde okudular, müsaade etti. Demek ki meali hak olunca, hayır olunca, iyi olunca müsaade ediliyor.Demek ki meali hak olunca, hayır olunca, iyi olunca müsaade ediliyor. İlâhiler o gruba dâhil değildir, münafıklığa götürücü şeye dâhil değildir. İlâhiler o gruba dâhil değildir, münafıklığa götürücü şeye dâhil değildir.

Birisi; "Bir insanın hiç olmazsa ömründe bir defa 61 günlük bir kefaret orucu tutması borçtur." Birisi; "Bir insanın hiç olmazsa ömründe bir defa 61 günlük bir kefaret orucu tutması borçtur." diye bir söz duymuş, onu soruyor. diye bir söz duymuş, onu soruyor.

Bir insanın kefaret orucu tutması için orucunu kasten, kefareti gerektirecek bir şekilde bozması lazım. Bir insanın kefaret orucu tutması için orucunu kasten, kefareti gerektirecek bir şekilde bozması lazım. Bir insan, Ramazan orucunu niyet ettikten sonra bozarsa 60 gün oruç tutar. Bir insan, Ramazan orucunu niyet ettikten sonra bozarsa 60 gün oruç tutar. Bir gün de bozduğunun yerine ödeyeceği için 61 gün olur; 61 gün tutması gerekir.Bir gün de bozduğunun yerine ödeyeceği için 61 gün olur; 61 gün tutması gerekir. 60 gün de değildir, iki aydır. Şehreyni mütetâbiayn. 60 gün de değildir, iki aydır. Şehreyni mütetâbiayn. "Oruç tutumak iki aydır, bir gün de kazası vardır; 'iki ay bir gün' demektir." "Oruç tutumak iki aydır, bir gün de kazası vardır; 'iki ay bir gün' demektir." Aylar bazen de 29 çeker; onun için 60 şartı da yok.Aylar bazen de 29 çeker; onun için 60 şartı da yok. Ama ayın ortasında başlayıp da devam ettiği zaman 60 sayacak, bir ekleyecek, 61 gün olacak.Ama ayın ortasında başlayıp da devam ettiği zaman 60 sayacak, bir ekleyecek, 61 gün olacak. Üzerine böyle bir durum düşmeyen bir insanın tutması gerekmez.Üzerine böyle bir durum düşmeyen bir insanın tutması gerekmez. Ama ihtiyaten insanın bir defa değil birkaç defa böyle bir kefaret orucu tutması tavsiye olunur. Ama ihtiyaten insanın bir defa değil birkaç defa böyle bir kefaret orucu tutması tavsiye olunur.

Hele üç aylarda tutarsa [daha] iyi olur. Peygamber Efendimiz üç aylarda orucu çok tutardı. Hele üç aylarda tutarsa [daha] iyi olur. Peygamber Efendimiz üç aylarda orucu çok tutardı. Çünkü "Biz orucu tuttuk sanırız da zedelemişizdir, kefaret durumuna düşmüşüzdür."Çünkü "Biz orucu tuttuk sanırız da zedelemişizdir, kefaret durumuna düşmüşüzdür." diye ihtiyat ediyorlar, duyuyoruz; yapmaları iyi olur. Allah sever, kabul eder.diye ihtiyat ediyorlar, duyuyoruz; yapmaları iyi olur. Allah sever, kabul eder. Mecburiyeti yoksa tutmasın ama tutarsa da takvasından tutmuş oluyor. Mecburiyeti yoksa tutmasın ama tutarsa da takvasından tutmuş oluyor.

Bu hususta şeriatin hükmü nedir? Şeriat kesindir! Bu hususta şeriatin hükmü nedir?

Şeriat kesindir!
Öyle tereddüte mahal vermez; "Böyle yaparsan daha iyi olur."demeye getirmez, kesin konuşur. Öyle tereddüte mahal vermez; "Böyle yaparsan daha iyi olur."demeye getirmez, kesin konuşur. Kefareti gerektirecek bir ceza işlememişse tutması gerekmez. Kefareti gerektirecek bir ceza işlememişse tutması gerekmez. İş bu kadar basit ama bir yerde; "Bir kere ben bir oruç tutuyordum da şöyle bir nane yedim,İş bu kadar basit ama bir yerde; "Bir kere ben bir oruç tutuyordum da şöyle bir nane yedim, böyle bir maydanoz yedim."diye şüpheleri varsa o zaman tutsun. böyle bir maydanoz yedim."diye şüpheleri varsa o zaman tutsun.

Birisi de Peygamber Efendimiz'i rüyada görmekten bahsediyor; Birisi de Peygamber Efendimiz'i rüyada görmekten bahsediyor; "Rüyada Peygamber Efendimiz'i gördüğümüz zaman onun gerçekten"Rüyada Peygamber Efendimiz'i gördüğümüz zaman onun gerçekten Peygamber Efendimiz olduğunu nasıl bileceğiz?"diyor. Peygamber Efendimiz olduğunu nasıl bileceğiz?"diyor.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki;

"Kim rüyada beni görürse o gerçekten benimdir. Şeytan benim şeklime giremez." "Kim rüyada beni görürse o gerçekten benimdir. Şeytan benim şeklime giremez."

O garantiden dolayı Resûlullah Efendimiz'i simasıyla görmüşse öyledir.O garantiden dolayı Resûlullah Efendimiz'i simasıyla görmüşse öyledir. Ama bazen simasıyla görmez; sadece bir nur şeklinde; "İşte bu Peygamber Efendimizmiş."diyeAma bazen simasıyla görmez; sadece bir nur şeklinde; "İşte bu Peygamber Efendimizmiş."diye simasını hatırlayamayacağı bir şekilde görebilir. Bazen şöyle durumlar da oluyor.simasını hatırlayamayacağı bir şekilde görebilir.

Bazen şöyle durumlar da oluyor.
Mesela birisi Peygamber Efendimiz'i bıyıksız görmüş, sakalsız görmüş. Bu neyi gösteriyor? Mesela birisi Peygamber Efendimiz'i bıyıksız görmüş, sakalsız görmüş.

Bu neyi gösteriyor?

Kendisinin sakalı bıyığı kestiğini, sünnetleri ihmal ettiğini gösteriyor. Kendisinin sakalı bıyığı kestiğini, sünnetleri ihmal ettiğini gösteriyor.

"Nasıl Peygamber Efendimiz hayatı boyunca sakalsız bıyıksız olmamış da,"Nasıl Peygamber Efendimiz hayatı boyunca sakalsız bıyıksız olmamış da, sen ne biçim müslümansın ki sünnetleri tam yapmıyorsun?"diye bir ihtar oluyor. sen ne biçim müslümansın ki sünnetleri tam yapmıyorsun?"diye bir ihtar oluyor.

Demek ki Resûlullah Efendimiz'in yine sevdiği bir ümmeti ama Demek ki Resûlullah Efendimiz'in yine sevdiği bir ümmeti ama kusurlu olduğundan rüyada öyle ihtar oluyor; böyle şeyler olur. kusurlu olduğundan rüyada öyle ihtar oluyor; böyle şeyler olur.

Münakaşa olmuş, birisi; "İmam Buhârî'nin Sahîh-i Buhârî isimli hadis kitabında, Münakaşa olmuş, birisi; "İmam Buhârî'nin Sahîh-i Buhârî isimli hadis kitabında, sahih olmayan hadisler de var."diye söylemiş. Halbuki biz de menakıbında okumuştuk.sahih olmayan hadisler de var."diye söylemiş. Halbuki biz de menakıbında okumuştuk. "Her bir hadisi; 'Yâ Resûlallah! Bu senin hadisin mi?' diye rüyasında Resûlullah'a sormuş da "Her bir hadisi; 'Yâ Resûlallah! Bu senin hadisin mi?' diye rüyasında Resûlullah'a sormuş da onun üzerine kitabına yazmış."deniliyor. "onun üzerine kitabına yazmış."deniliyor. " O belki gerçekten peygamber değilmiştir."diye karşıdaki arkadaşı cevap vermiş. O belki gerçekten peygamber değilmiştir."diye karşıdaki arkadaşı cevap vermiş.

Muhterem kardeşlerim! İmam Buhârî büyük hadis alimidir, Muhterem kardeşlerim!

İmam Buhârî büyük hadis alimidir,
milyon hadis içinden o 5000 küsur hadîs-i şerîfi tam, titiz bir dikkat ilemilyon hadis içinden o 5000 küsur hadîs-i şerîfi tam, titiz bir dikkat ile bütün şartlarına riayet ederek kaydetmiştir.bütün şartlarına riayet ederek kaydetmiştir. Pırıl pırıl, sapasağlam, kale gibi bir kitaptır.Pırıl pırıl, sapasağlam, kale gibi bir kitaptır. Ama değil İmam Buhârî'nin hadis kitabına, Kur'ân-ı Kerîm'e dil uzatan, Ama değil İmam Buhârî'nin hadis kitabına, Kur'ân-ı Kerîm'e dil uzatan, Allah'a dil uzatan, Peygamber'e dil uzatan insanlar vardır. Allah'a dil uzatan, Peygamber'e dil uzatan insanlar vardır. Öyle ukalalar çıkıyor ki; "Peygamber Efendimiz'den hiç sahih hadis rivayet edilmemiştirÖyle ukalalar çıkıyor ki; "Peygamber Efendimiz'den hiç sahih hadis rivayet edilmemiştir ancak 15-16 tane sahih hadis vardır."diye gevezelik edenler, ukalalık edenler oluyor. ancak 15-16 tane sahih hadis vardır."diye gevezelik edenler, ukalalık edenler oluyor.

Peygamber Efendimiz 23 sene peygamberlik yaptı.Peygamber Efendimiz 23 sene peygamberlik yaptı. Etrafındaki insanlar sakallarını, hatıralarını, hırkasını sakladılar,Etrafındaki insanlar sakallarını, hatıralarını, hırkasını sakladılar, baş tâcı ettiler; hiç bir şeyini esirgemediler.baş tâcı ettiler; hiç bir şeyini esirgemediler. Konuştuğu zaman can kulağıyla dinlediler, başlarına kuş konmuş da uçacakmış gibi Konuştuğu zaman can kulağıyla dinlediler, başlarına kuş konmuş da uçacakmış gibi pür dikkat dinlediler, dinlediklerini birbirlerine naklettiler. pür dikkat dinlediler, dinlediklerini birbirlerine naklettiler.

"Resûlullah'tan hiç sahih hadis gelmedi!"diye böyle ukalalık olur mu? Bu kadar saçma şey olur mu? "Resûlullah'tan hiç sahih hadis gelmedi!"diye böyle ukalalık olur mu? Bu kadar saçma şey olur mu?

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in hayatı iğne iğne, ilmik ilmik, düğüm düğüm, gergef gibi;Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in hayatı iğne iğne, ilmik ilmik, düğüm düğüm, gergef gibi; her şeyi gayet güzel işlenmiş, besbellidir. İmam Buhârî'nin kitabı son derece kıymetli bir kitaptır. her şeyi gayet güzel işlenmiş, besbellidir. İmam Buhârî'nin kitabı son derece kıymetli bir kitaptır. Menâkıbında geçiyor; hani her birini rüyada Resûlullah'a sormuş da öyle yazmış.Menâkıbında geçiyor; hani her birini rüyada Resûlullah'a sormuş da öyle yazmış. Bilmiyoruz tabi; o, İmam Buhârî'nin hayatıyla ilgili bir rivayet.Bilmiyoruz tabi; o, İmam Buhârî'nin hayatıyla ilgili bir rivayet. Belki öyledir ben itimat da ederim, öyle de olur.Belki öyledir ben itimat da ederim, öyle de olur. Çünkü birçok kimselerden duyduk ki;Çünkü birçok kimselerden duyduk ki; hadîs-i şerîflerin sıhhatini Allah bazı kimselere bazı şekillerle anlattırıyor.hadîs-i şerîflerin sıhhatini Allah bazı kimselere bazı şekillerle anlattırıyor. "O hadistir, o hadis değildir."diye ağzından çıkan nurun şeklinden anlıyorlar. "O hadistir, o hadis değildir."diye ağzından çıkan nurun şeklinden anlıyorlar. Onun için sıhhatlidir; o [söylentilere] aldırmasın. Onun için sıhhatlidir; o [söylentilere] aldırmasın.

Büyü nasıl oluyor, büyünün hükmü nedir, nasıl gerçekleşiyor? Büyü nasıl oluyor, büyünün hükmü nedir, nasıl gerçekleşiyor? Bunu benim mantığım almıyor, kafama takılıyor. Bunu izah ederseniz memnun oluruz. Bunu benim mantığım almıyor, kafama takılıyor. Bunu izah ederseniz memnun oluruz.

İslâm'da büyücülük yok, büyücülüğe itibar etmek yok ve onların yaptığı şeyi tasvip etmek de yok. İslâm'da büyücülük yok, büyücülüğe itibar etmek yok ve onların yaptığı şeyi tasvip etmek de yok. "Büyücüler, kâhinler cehennemlik kimselerdir."diye bildiriliyor. Ama kardeşimizin sormak istediği şu; "Büyücüler, kâhinler cehennemlik kimselerdir."diye bildiriliyor. Ama kardeşimizin sormak istediği şu;

"Birisi büyü yapıyor da bu yaptığı büyü öbür tarafta nasıl tutuyor?" "Birisi büyü yapıyor da bu yaptığı büyü öbür tarafta nasıl tutuyor?"

Tuttuğu da belli değildir. "Tuttu"deniliyor ama tuttuğu da belli değildir.Tuttuğu da belli değildir. "Tuttu"deniliyor ama tuttuğu da belli değildir. Fakat tutuyorsa da bu hayatın bir takım başka esrarengiz, bilmediğimiz görünmez tarafları var;Fakat tutuyorsa da bu hayatın bir takım başka esrarengiz, bilmediğimiz görünmez tarafları var; şeytanın, cinlerin işleri var; oralardan bazı tesirler olabiliyor. şeytanın, cinlerin işleri var; oralardan bazı tesirler olabiliyor.

Ama müslümanın böyle bir şeyden korkmasına hiç lüzum yoktur.Ama müslümanın böyle bir şeyden korkmasına hiç lüzum yoktur. Allah'a sığındığı zaman ne cin ne şeytan ne mânevî şeyler insana zarar verebilir. Allah'a sığındığı zaman ne cin ne şeytan ne mânevî şeyler insana zarar verebilir. Kulhuvallah, Kul eûzü bi-rabbilfelak, kul eûzü bi-rabbinnas sûreleri bu tesirlere karşı koymak içinKulhuvallah, Kul eûzü bi-rabbilfelak, kul eûzü bi-rabbinnas sûreleri bu tesirlere karşı koymak için ve onların tesirlerini izale etmek için yok hale getirmek için inmiş sûrelerdir;ve onların tesirlerini izale etmek için yok hale getirmek için inmiş sûrelerdir; onları okur, hiç aldırmaz. onları okur, hiç aldırmaz.

İki arsa takas edildiği zaman fark parasının peşin verilmesi gerekir mi? İki arsa takas edildiği zaman fark parasının peşin verilmesi gerekir mi?

Bir yerde bir arsa var, öbür tarafta bir başka arsayla takas ediyorlar. Bir yerde bir arsa var, öbür tarafta bir başka arsayla takas ediyorlar. Birisinin değeri takdir ediliyor, şu kadar; ötekisinin değeri takdir ediliyor, şu kadar ve takas ediyorlar. Birisinin değeri takdir ediliyor, şu kadar; ötekisinin değeri takdir ediliyor, şu kadar ve takas ediyorlar. Bu bir alışveriştir. Tabi fiyatlar takdir ediliyor, birisi ötekisine borçlanıyor.Bu bir alışveriştir. Tabi fiyatlar takdir ediliyor, birisi ötekisine borçlanıyor. Borcunu isterse peşin verir, isterse istediği zaman da verebilir. Borcunu isterse peşin verir, isterse istediği zaman da verebilir.

"Oğlum sakal bıraktı, gelinim razı değil. Bir kişinin hanımı razı olmazsa sakal bırakabilir mi?" "Oğlum sakal bıraktı, gelinim razı değil. Bir kişinin hanımı razı olmazsa sakal bırakabilir mi?"

Böyle bir mecburiyet yoktur. Böyle bir mecburiyet yoktur. Hanımın onayından geçmesi, tasvibinin alınması gibi bir mecburiyet yoktur.Hanımın onayından geçmesi, tasvibinin alınması gibi bir mecburiyet yoktur. Çünkü sakalın kazınması haramdır, bırakılması sünnettir.Çünkü sakalın kazınması haramdır, bırakılması sünnettir. Elbette sünnet-i seniyyeye uygun yaşayacak; ötekisi istese de istemese de.Elbette sünnet-i seniyyeye uygun yaşayacak; ötekisi istese de istemese de. Ona da anlatacak. "Bak bu günahtır.Ona da anlatacak. "Bak bu günahtır. Bırakılması Peygamber Efendimiz'in emridir, tavsiyesidir. Onun için böyle olacak. Bırakılması Peygamber Efendimiz'in emridir, tavsiyesidir. Onun için böyle olacak. Biz müslümanız; müslümanın da her hâli kendine mahsustur, başkalarına benzemez"diye ikna edecek,Biz müslümanız; müslümanın da her hâli kendine mahsustur, başkalarına benzemez"diye ikna edecek, gönlünü almaya gayret edecek. gönlünü almaya gayret edecek.

Ailemiz ve çocuklarımızla cemaat olarak namaz kılınabilir mi? Ailemiz ve çocuklarımızla cemaat olarak namaz kılınabilir mi?

Kılınabilir. Bir insan evinde hanımıyla, çoluk çocuğuyla [beraber] cemaatle namaz kılabilir. Kılınabilir. Bir insan evinde hanımıyla, çoluk çocuğuyla [beraber] cemaatle namaz kılabilir. Tabi o cemaatle kılınan namaz, yalnız kılınan namazdan elbette daha da sevaplıdır.Tabi o cemaatle kılınan namaz, yalnız kılınan namazdan elbette daha da sevaplıdır. Fakat evde cemaatle namaz, camide cemaatle kılınan namaza asla ve hiçbir şekilde denk olmaz.Fakat evde cemaatle namaz, camide cemaatle kılınan namaza asla ve hiçbir şekilde denk olmaz. Onun için evlerde namaz kılmayı, camide namaz kılmanın alternatifi olarak Onun için evlerde namaz kılmayı, camide namaz kılmanın alternatifi olarak düşünmemek şartıyla gerekirse evde hanımıyla, çocuğuyla cemaat olup namaz kılabilir. düşünmemek şartıyla gerekirse evde hanımıyla, çocuğuyla cemaat olup namaz kılabilir. Hani namaz vaktini kaçırmıştır, otomobil ile eve yeni gelmiştir, o sırada camide namaz kılınmıştır.Hani namaz vaktini kaçırmıştır, otomobil ile eve yeni gelmiştir, o sırada camide namaz kılınmıştır. O zaman evde hanımıyla, çocuklarıyla cemaatle namaz kılabilir. O zaman evde hanımıyla, çocuklarıyla cemaatle namaz kılabilir.

Mü'min ile müslüman arasındaki fark nedir? Mü'min ile müslüman arasındaki fark nedir?

Mü'min "iman etmiş"demek. Mü'min "iman etmiş"demek. Müslüman, müslim kelimesi de; "kendisini Allah'a teslim etmiş, hak yola gelmiş girmiş kimse"demektir.Müslüman, müslim kelimesi de; "kendisini Allah'a teslim etmiş, hak yola gelmiş girmiş kimse"demektir. İnsanın ilk işi, kelime-i şahadet getirip İslâm'a girmektir.İnsanın ilk işi, kelime-i şahadet getirip İslâm'a girmektir. Tabi bir insan İslâm'dan gayri bir yolda iken, ayrı bir âlemde iken,Tabi bir insan İslâm'dan gayri bir yolda iken, ayrı bir âlemde iken, kelime-i şahadet getirip de müslüman olursa ilk adımı atmış oluyor.kelime-i şahadet getirip de müslüman olursa ilk adımı atmış oluyor. Tabii bu henüz kâmil bir insan değil.Tabii bu henüz kâmil bir insan değil. Evet, kendisini teslim etmiş, İslâm'a gelmiş girmiş ama yeterli değil.Evet, kendisini teslim etmiş, İslâm'a gelmiş girmiş ama yeterli değil. Öğrenecek, ilerleyecek, düzelecek, takviye olacak, iman kalbine inecek, yerleşecek;Öğrenecek, ilerleyecek, düzelecek, takviye olacak, iman kalbine inecek, yerleşecek; o zaman gerçek mü'min haline gelecek.o zaman gerçek mü'min haline gelecek. Bu bakımdan mü'minlik, İslâm'dan daha ileri, yüksek bir seviye olmuş oluyor. Bu bakımdan mü'minlik, İslâm'dan daha ileri, yüksek bir seviye olmuş oluyor. Diğer bakımdan alimlerin bazıları da; "İkisi de birdir, fark yoktur;Diğer bakımdan alimlerin bazıları da; "İkisi de birdir, fark yoktur; mü'min de Allah'a, peygambere inanmış olarak başından beri yine mü'mindir.mü'min de Allah'a, peygambere inanmış olarak başından beri yine mü'mindir. Ötekisi kemâlât farkıdır, olgunluk farkıdır."diye de söylüyorlar.Ötekisi kemâlât farkıdır, olgunluk farkıdır."diye de söylüyorlar. Fark, kelime olarak da söylediğim gibi. Ticarî bir taksi veya dolmuşun zekâtı nasıl verilecek? Fark, kelime olarak da söylediğim gibi.

Ticarî bir taksi veya dolmuşun zekâtı nasıl verilecek?

Ticaret dükkânlarının, ticaret malzemelerinin zekâta girmediğini biliyoruz. Ticaret dükkânlarının, ticaret malzemelerinin zekâta girmediğini biliyoruz. Onun için taksinin kendi bedeli değil de taksinin bir senelik geliri hesap edilecek.Onun için taksinin kendi bedeli değil de taksinin bir senelik geliri hesap edilecek. Bir gün az olur, bir gün çok olur ama aşağı yukarı bir ortalama değeri vardır. Bir gün az olur, bir gün çok olur ama aşağı yukarı bir ortalama değeri vardır. O değer üzerinden kazanılan kazancın, yıllanma olduktan sonra, kırkta biri zekât olarak verilecek. O değer üzerinden kazanılan kazancın, yıllanma olduktan sonra, kırkta biri zekât olarak verilecek.

Allah hepinizden razı olsun! el-Fâtiha! Allah hepinizden razı olsun!

el-Fâtiha!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2