Namaz Vakitleri

23 Cemâziye'l-Evvel 1446
25 Kasım 2024
İmsak
06:25
Güneş
07:55
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Her Namaz İçin Abdest Alırdı

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

3 Cemâziye'l-Âhir 1410 / 31.12.1989
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Cinlerden ve Nazardan Allah’a Sığınırdı, Anî Ölümden Allah’a Sığınırdı, Her Ay Ot Tutunurdu, Her Namaz | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Her Namaz İçin Abdest Alırdı

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

3 Cemâziye'l-Âhir 1410 / 31.12.1989
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Cinlerden ve Nazardan Allah’a Sığınırdı, Anî Ölümden Allah’a Sığınırdı, Her Ay Ot Tutunurdu, Her Namaz | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzubillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Eûzubillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Elhamdülillâhi Rabbi'l-âlemîn. Alâ külli hâlin ve fî külli hîn.Elhamdülillâhi Rabbi'l-âlemîn. Alâ külli hâlin ve fî külli hîn. Âlâ neâmihi'z zâhireti ve'l bâtınehi ve âlâ külli hâl.Âlâ neâmihi'z zâhireti ve'l bâtınehi ve âlâ külli hâl. Ve's-salâtuve's-selâmualâseyyidinâ Muhammedin ve âlihîve sahbihî ecmaînVe's-salâtuve's-selâmualâseyyidinâ Muhammedin ve âlihîve sahbihî ecmaîn ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah
Emmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah
ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesetin bid'atünve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr.ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi veselleme ennehû kâne:

Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi veselleme ennehû kâne:

Kâne yeteavvezü mine'l-cânn ve ayni'l-insân hattâ nezeleti'l-muavvizetâniKâne yeteavvezü mine'l-cânn ve ayni'l-insân hattâ nezeleti'l-muavvizetâni felemmâ nezeletâ ehaze bihimâ ve tereke mâ sivâhumâ.

felemmâ nezeletâ ehaze bihimâ ve tereke mâ sivâhumâ.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun.Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun. Rabbimiz iki cihan saadetine cümlenizi, cümlemizi nâil eylesin.

Rabbimiz iki cihan saadetine cümlenizi, cümlemizi nâil eylesin.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarekPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek şemâil-i şerîfesi, ahlâk-ı hasenesi ve evsâfve âdât ve itiyatlarıyla ilgili bölümüşemâil-i şerîfesi, ahlâk-ı hasenesi ve evsâfve âdât ve itiyatlarıyla ilgili bölümü Râmûzü'l-ehâdîs isimli kitabın sonundaki, hususiRâmûzü'l-ehâdîs isimli kitabın sonundaki, hususi bu rivayetlerin toplanmış olduğu yerden okumaya devam ediyoruz.

bu rivayetlerin toplanmış olduğu yerden okumaya devam ediyoruz.

Bu rivâyetlerim okunmasına, Resûlullah Efendimiz'in nasıl yaşadığını, ne gibi özellikleri olduğunu,Bu rivâyetlerim okunmasına, Resûlullah Efendimiz'in nasıl yaşadığını, ne gibi özellikleri olduğunu, ne gibi âdetleri bulunduğunu, ne gibi sıfatlara sahip olduğunu anlamak içinne gibi âdetleri bulunduğunu, ne gibi sıfatlara sahip olduğunu anlamak için bunların izahına geçmeden önce Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'ebunların izahına geçmeden önce Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e sevgi ve bağlılığımızın bir nişânesi olmak üzere ve onun mübarek âlinin, ashâbının,sevgi ve bağlılığımızın bir nişânesi olmak üzere ve onun mübarek âlinin, ashâbının, etbâının, ahbâbının ruhlarına hediye olsun diyeve sair enbiyâ ve mürselînetbâının, ahbâbının ruhlarına hediye olsun diyeve sair enbiyâ ve mürselîn ve cümle evliyâullâhın ve hassaten ümmet-i Muhammed'in mürşidleri,ve cümle evliyâullâhın ve hassaten ümmet-i Muhammed'in mürşidleri, mürebbileri olan verese-i nebî, ulemâ-i muhakkıkîn, sâdât-ı turuk-ı aliyyemizinmürebbileri olan verese-i nebî, ulemâ-i muhakkıkîn, sâdât-ı turuk-ı aliyyemizin ve halifelerinin, müritlerinin, mühiblerinin ruhlarına hediye olsun diye,ve halifelerinin, müritlerinin, mühiblerinin ruhlarına hediye olsun diye, bu diyarları canlarını mallarını feda ederek, cihad eyleyerek fethedipbu diyarları canlarını mallarını feda ederek, cihad eyleyerek fethedip bize emanet ve yâdigâr bırakmış olan cümle ecdadımızın, Fatih sultan Mehmed Han'ın,bize emanet ve yâdigâr bırakmış olan cümle ecdadımızın, Fatih sultan Mehmed Han'ın, onun ordusundaki mübarek mücahitlerin, şehitlerin, gazilerin, cümle hayrât u hasenât sahiplerinin,onun ordusundaki mübarek mücahitlerin, şehitlerin, gazilerin, cümle hayrât u hasenât sahiplerinin, şu caminin bânisi İskender Paşa'nın, bu caminin yaşamasına, hizmette devamına,şu caminin bânisi İskender Paşa'nın, bu caminin yaşamasına, hizmette devamına, genişlemesine, ibadete devam etmesine vesile olan şahısların cümlesinin ruhlarınagenişlemesine, ibadete devam etmesine vesile olan şahısların cümlesinin ruhlarına ve bu camiden güzerân eylemiş olan imamların, hatiplerin, müezzinlerin, vaizlerin, cemaatlerin,ve bu camiden güzerân eylemiş olan imamların, hatiplerin, müezzinlerin, vaizlerin, cemaatlerin, kayyımların ruhlarına hediye olsun, civarında metfun bulunan mü'minîn ü mü'minâta hediye olsunkayyımların ruhlarına hediye olsun, civarında metfun bulunan mü'minîn ü mü'minâta hediye olsun ve biz yaşayan müslümanlar da Rabbimizin rızasına uygun yaşayalım, huzuruna sevdiği,ve biz yaşayan müslümanlar da Rabbimizin rızasına uygun yaşayalım, huzuruna sevdiği, razı olduğu kullar olarak varalım diye bir Fâtihâ, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım.razı olduğu kullar olarak varalım diye bir Fâtihâ, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım. Onların ruhlarına bağışlayalım, öylece başlayalım.

Onların ruhlarına bağışlayalım, öylece başlayalım.

Arapça metnini okumuş olduğumuz rivayet Tirmizî'nin, Nesaî'nin,Arapça metnini okumuş olduğumuz rivayet Tirmizî'nin, Nesaî'nin, İbn Mâce'nin ve Ziyâ-i Makdisî'nin Enes radıyallahuanh'tenİbn Mâce'nin ve Ziyâ-i Makdisî'nin Enes radıyallahuanh'ten ve Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahuanh'ten rivayet etmiş oldukları bir rivayet.ve Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahuanh'ten rivayet etmiş oldukları bir rivayet. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemhazretleri hakkında buyuruluyor ki;

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemhazretleri hakkında buyuruluyor ki;

Kâne yeteavvezümine'l-cânni ve ayni'l-insân.Kâne yeteavvezümine'l-cânni ve ayni'l-insân. "Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem cinlerden"Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem cinlerden ve insan gözünün nazarının değmesinden Allahu Teâlâ hazretlerine sığınırdı."

ve insan gözünün nazarının değmesinden Allahu Teâlâ hazretlerine sığınırdı."

Demek ki böyle bir şey var ki Allahu Teâlâ hazretlerine sığınırdı.

Demek ki böyle bir şey var ki Allahu Teâlâ hazretlerine sığınırdı.

Hattâ nezelet muavvizetân.Hattâ nezelet muavvizetân. "Kul eûzübi-rabbi'l-felak, kul eûzübi-rabbi'n-nâs, bu iki sûre nâzil oluncaya kadar."

"Kul eûzübi-rabbi'l-felak, kul eûzübi-rabbi'n-nâs, bu iki sûre nâzil oluncaya kadar."

Özellikle "Yâ Rabbi! Cinlerin şerrinden, nazarın şerrinden sana sığınırım." diye sığınırdı.

Özellikle "Yâ Rabbi! Cinlerin şerrinden, nazarın şerrinden sana sığınırım." diye sığınırdı.

Felemmâ nezeletâ ehaze bihimâ."Bu iki sûre nâzil olduğu zaman,Felemmâ nezeletâ ehaze bihimâ."Bu iki sûre nâzil olduğu zaman, bunlar inince artık bunları okumaya başladı."

bunlar inince artık bunları okumaya başladı."

Yani kendisi evvelki Allah'a sığınmasını bıraktı, bu sûreleri okumaya başladı.Yani kendisi evvelki Allah'a sığınmasını bıraktı, bu sûreleri okumaya başladı. Çünkü bu sûreler o sığınmayı çok daha güzel ifade ediyor.

Çünkü bu sûreler o sığınmayı çok daha güzel ifade ediyor.

Ve tereke mâsivâhumâ. "Daha başkaca sığınma dualarını bıraktı, o sûreleri okumaya başladı."

Ve tereke mâsivâhumâ. "Daha başkaca sığınma dualarını bıraktı, o sûreleri okumaya başladı."

Demek ki bu sûreler çok kıymetli dualar imiş, çok kıymetli sûreler imiş;Demek ki bu sûreler çok kıymetli dualar imiş, çok kıymetli sûreler imiş; bunları bizimde okumamız, bunlara devam etmemiz gerekiyor.

bunları bizimde okumamız, bunlara devam etmemiz gerekiyor.

Cin. Kur'ân-ı Kerîm'de sûretü'l-cîn diye Cin sûreside var, cinler hakkında âyet-i kerîmeler de var.Cin. Kur'ân-ı Kerîm'de sûretü'l-cîn diye Cin sûreside var, cinler hakkında âyet-i kerîmeler de var. "Cin" denilen varlıklar göze görülmeyen, Allah'ın yaratıklarıdır.

"Cin" denilen varlıklar göze görülmeyen, Allah'ın yaratıklarıdır.

Kâne mine'l-cinni fe-fesakaan emri rabbihî âyet-i kerîmesinden anlaşıldığı üzere şeytanlar da cinlerin bir çeşidi olmuş oluyor.

Kâne mine'l-cinni fe-fesakaan emri rabbihî âyet-i kerîmesinden anlaşıldığı üzere şeytanlar da cinlerin bir çeşidi olmuş oluyor.

Demek ki bizim gözümüzün gördüğü varlıklar var, gözümüzün görmediği bazı varlıklar var. Tabii var.Demek ki bizim gözümüzün gördüğü varlıklar var, gözümüzün görmediği bazı varlıklar var. Tabii var. Zaten birçok şeyi görmüyoruz; ilmen anlıyoruz, başka tesirlerinden anlıyoruz.Zaten birçok şeyi görmüyoruz; ilmen anlıyoruz, başka tesirlerinden anlıyoruz. Mesela yere düşmüş bir telde elektrik var mı yok mu, görmüyoruz.Mesela yere düşmüş bir telde elektrik var mı yok mu, görmüyoruz. Ama elimize değdiği zaman anlayabiliyoruz.Ama elimize değdiği zaman anlayabiliyoruz. Havada, gözlerimiz baktığı zaman bir şey görmüyoruz ama havanın içinde hem küçücük "mikrop" denilen,Havada, gözlerimiz baktığı zaman bir şey görmüyoruz ama havanın içinde hem küçücük "mikrop" denilen, "bakteri" denilen nice nice canlıların olduğunu görüyoruz"bakteri" denilen nice nice canlıların olduğunu görüyoruz hem de elektromanyetik dalgalar gibi, ses dalgaları gibi birtakım dalgaların olduğunu biliyoruzhem de elektromanyetik dalgalar gibi, ses dalgaları gibi birtakım dalgaların olduğunu biliyoruz hem birtakım ışınların, şuâların olduğunu biliyoruz...hem birtakım ışınların, şuâların olduğunu biliyoruz... Hâsılı, daha bizim ilmen varlığından haberdar olmadığımız daha başka şeylerde var.Hâsılı, daha bizim ilmen varlığından haberdar olmadığımız daha başka şeylerde var. Kur'ân-ı Kerîm'in bize bildirdiği şeyler arasında şeytanlar, cinler var.Kur'ân-ı Kerîm'in bize bildirdiği şeyler arasında şeytanlar, cinler var. Yerde, gökte Allah'ın nice yaratıkları var.

Yerde, gökte Allah'ın nice yaratıkları var.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem cinlerin şerrinden, şeytanın şerrinden Allah'a sığınırdı.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem cinlerin şerrinden, şeytanın şerrinden Allah'a sığınırdı. Bir de göz değmesinden, nazar değmesinden Allah'a sığınırdı.

Bir de göz değmesinden, nazar değmesinden Allah'a sığınırdı.

Demek nazar değmesi de var.

Demek nazar değmesi de var.

en-Nazaru hakkun."Nazar değmesi vardır."

en-Nazaru hakkun."Nazar değmesi vardır."

Hakikaten böyle şey olur. Gerçekten böyle bir olay var.Hakikaten böyle şey olur. Gerçekten böyle bir olay var. Onun için Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemAllahu Teâlâ hazretlerine sığınırdı.

Onun için Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemAllahu Teâlâ hazretlerine sığınırdı.

Bu iki sûreyi muavvizeteyn diye isimlendirirler.Bu iki sûreyi muavvizeteyn diye isimlendirirler. Bu iki sûre Allah'a sığınmayı çok güzel ifade eden mânaya sahip olduklarından dolayıBu iki sûre Allah'a sığınmayı çok güzel ifade eden mânaya sahip olduklarından dolayı kul eûzübi-rabbi'l-felak ve kul eûzübi-rabbi'n-nâs sûrelerine muavvizeteyn denilir.kul eûzübi-rabbi'l-felak ve kul eûzübi-rabbi'n-nâs sûrelerine muavvizeteyn denilir. Bir de bunların evvelindeki kulhüvallâhuehad vardır.Bir de bunların evvelindeki kulhüvallâhuehad vardır. Kul hüvallâhuehad sûreside bu sayfanın başındadır, Kul hüvallâhuehad sûreside bu sayfanın başındadır, üçü birden Kur'ân-ı Kerîm'in en son sayfasında bulunuyorlar.üçü birden Kur'ân-ı Kerîm'in en son sayfasında bulunuyorlar. Üçüne birden muavvizât denilir,Üçüne birden muavvizât denilir, yani "insanları şerlilerin şerlerinden korumaya yarayan "mânasına geliyor.

yani "insanları şerlilerin şerlerinden korumaya yarayan "mânasına geliyor.

Bu kul hüvallâhu ehad sûreside bizim maalesef kıymetini çok iyi takdir edemediğimiz sûrelerden birisidir.

Bu kul hüvallâhu ehad sûreside bizim maalesef kıymetini çok iyi takdir edemediğimiz sûrelerden birisidir.

Geçen hafta iki doktor arkadaşımın ziyaretine gitmiştim.Geçen hafta iki doktor arkadaşımın ziyaretine gitmiştim. Avusturya'da ihtisas yapmışlar, oraları biliyorlar. Orada birisinden duymuşlar.Avusturya'da ihtisas yapmışlar, oraları biliyorlar. Orada birisinden duymuşlar. O görüştükleri şahıs;

"Ben ilahiyât-teoloji tahsili yaptım.
O görüştükleri şahıs;

"Ben ilahiyât-teoloji tahsili yaptım.
Kulhüvallâhu ehad sûresinin mânasına âşık olduğum için müslüman oldum!" diyormuş.

Kulhüvallâhu ehad sûresinin mânasına âşık olduğum için müslüman oldum!" diyormuş.

Yani hıristiyan teolojisi tahsili yapmış, kendisini papaz olacak gibi yetiştirmişYani hıristiyan teolojisi tahsili yapmış, kendisini papaz olacak gibi yetiştirmiş fakat kul hüvallâhuehad'ın mânalarını okuyuverince âşık olmuş, hayran olmuş.fakat kul hüvallâhuehad'ın mânalarını okuyuverince âşık olmuş, hayran olmuş. Bizim doktor arkadaşlara diyormuş ki;

Bizim doktor arkadaşlara diyormuş ki;

"Allah'ın varlığını, birliğini, kullara Rabbinin tarifini bundan daha güzel yapmak mümkün değil!"

"Allah'ın varlığını, birliğini, kullara Rabbinin tarifini bundan daha güzel yapmak mümkün değil!"

Kul hüvallâhuehad. Allâhu's-samed.Kul hüvallâhuehad. Allâhu's-samed. Ne mânalar var, ne derin mânalar var... Lemyelid velem yûled. Velem yekün lehû küfüven ehad.

Ne mânalar var, ne derin mânalar var... Lemyelid velem yûled. Velem yekün lehû küfüven ehad.

Biz kıymetini bilmiyoruzda... Çok acele bir işimiz olduğu zaman, en kısa sûre hangisi;Biz kıymetini bilmiyoruzda... Çok acele bir işimiz olduğu zaman, en kısa sûre hangisi; kulhüvallâh, innâa'taynâ, onunla namazı kılıp hiç üzerinde durmadan [geçiyoruz.]kulhüvallâh, innâa'taynâ, onunla namazı kılıp hiç üzerinde durmadan [geçiyoruz.] O kardeşimiz her okuyuşta mum gibi eriyormuş, gözlerinden şıpır şıpır gözyaşı döküyormuş.

O kardeşimiz her okuyuşta mum gibi eriyormuş, gözlerinden şıpır şıpır gözyaşı döküyormuş.

Demek ki biz Arapça bilmemekle, ilimle aklımızı yormamakla,Demek ki biz Arapça bilmemekle, ilimle aklımızı yormamakla, tefekkür etmemekle neler kaybediyoruz, nelerden haberimiz yok...tefekkür etmemekle neler kaybediyoruz, nelerden haberimiz yok... Elin adamı, Avrupalısı bizden fersah fersah uzaktayken okuyor, inceliyor,Elin adamı, Avrupalısı bizden fersah fersah uzaktayken okuyor, inceliyor, aklı başından gidiyor, İslâm'a âşık oluyor, hayran oluyor, İslâm'a giriyor.aklı başından gidiyor, İslâm'a âşık oluyor, hayran oluyor, İslâm'a giriyor. Bizimkilerin burada bir şeyden haberi yok.Bizimkilerin burada bir şeyden haberi yok. Şimdi çoğu yılbaşı hazırlığındadır, hindi ütülemekle meşguldür...Şimdi çoğu yılbaşı hazırlığındadır, hindi ütülemekle meşguldür... Geceleyin nerede eğleneceğim diye kadınlar aynaların karşısına geçip süslenmeye,Geceleyin nerede eğleneceğim diye kadınlar aynaların karşısına geçip süslenmeye, takmaya takıştırmaya, sürmeye sürüştürmeye şimdiden başlamıştır...

takmaya takıştırmaya, sürmeye sürüştürmeye şimdiden başlamıştır...

Sübhanallah!

Sübhanallah!

Seneler önce, büyüklerden birisine sormuşlarda;

"Nasıl görüyorsun dünyanın bu durumunu?"

Seneler önce, büyüklerden birisine sormuşlarda;

"Nasıl görüyorsun dünyanın bu durumunu?"

Demiş ki;

"Avrupa Müslümanlığa meyyal, sanki Müslümanlığa girecek gibi görüyorum.
Demiş ki;

"Avrupa Müslümanlığa meyyal, sanki Müslümanlığa girecek gibi görüyorum.
İslâm âlemi de gâvurluğa meyyal, sanki gâvurluğa ayağı kayacak gibi görüyorum."

İslâm âlemi de gâvurluğa meyyal, sanki gâvurluğa ayağı kayacak gibi görüyorum."

Doğru, maalesef...

Ol mâhîler ki derya içredir, deryayı bilmezler.

Doğru, maalesef...

Ol mâhîler ki derya içredir, deryayı bilmezler.

Denizin içinde balık, deryanın kıymetini bilmez, dışarı çıktığı zaman anlar.Denizin içinde balık, deryanın kıymetini bilmez, dışarı çıktığı zaman anlar. Zokayı yutup oltaya takıldıktan sonra, yukarı çekildiği zaman, suyun içinden çıkıncaZokayı yutup oltaya takıldıktan sonra, yukarı çekildiği zaman, suyun içinden çıkınca suyun onun için ne kadar kıymetli bir yaşama ortamı, hayat ortamı olduğunu anlar.

suyun onun için ne kadar kıymetli bir yaşama ortamı, hayat ortamı olduğunu anlar.

İşte biz de bu balıklar gibiyiz. Suyun içinde oynaşıp duruyoruz.İşte biz de bu balıklar gibiyiz. Suyun içinde oynaşıp duruyoruz. Allah'ın nimetleri deryasına gark olmuşuz, Allah'ın nimetleri içinde yüzüyoruz, dalıyoruz,Allah'ın nimetleri deryasına gark olmuşuz, Allah'ın nimetleri içinde yüzüyoruz, dalıyoruz, boyumuzu aşmış; Allah'ın nimetlerinden haberimiz yok.boyumuzu aşmış; Allah'ın nimetlerinden haberimiz yok. Hatta bazılarının Allah'ın varlığından haberi yok.Hatta bazılarının Allah'ın varlığından haberi yok. Hatta Allah'a karşı vazifesi olduğundan haberi yok.Hatta Allah'a karşı vazifesi olduğundan haberi yok. Hatta yaptığı işlerin Allah'a isyan bayrağı açmak olduğunun,Hatta yaptığı işlerin Allah'a isyan bayrağı açmak olduğunun, Allah'la harp etmek olduğunun farkında değil; açmış bayrağı, gidiyor...

Allah'la harp etmek olduğunun farkında değil; açmış bayrağı, gidiyor...

Fe'zenûbi-harbin mina'llâhive resûlihî.Fe'zenûbi-harbin mina'llâhive resûlihî. Faizi helal görüp, faiz alıp faiz verenlere ne diyor Allahu Teâlâ hazretleri?

Faizi helal görüp, faiz alıp faiz verenlere ne diyor Allahu Teâlâ hazretleri?

"Allah'la, Resûlullah'la harp ilan etmiş, harp ilan etmenin kapısını açmışolur!"diyor.

"Allah'la, Resûlullah'la harp ilan etmiş, harp ilan etmenin kapısını açmışolur!"diyor.

Millet harp mi ilan ediyor, belasını mı arıyor, sırtımı kaşınıyor, eceli mi gelmiş,Millet harp mi ilan ediyor, belasını mı arıyor, sırtımı kaşınıyor, eceli mi gelmiş, uçurumdan mı yuvarlanacak, bir adım ötesi felaket mi, haberi yok.

uçurumdan mı yuvarlanacak, bir adım ötesi felaket mi, haberi yok.

Allah uyanıklık versin.Allah uyanıklık versin. Allah bu şehitlerin, bu fatihlerin, bu mücahitlerin çocuklarınıAllah bu şehitlerin, bu fatihlerin, bu mücahitlerin çocuklarını -babalarının mezarda kemiklerini sızlattırmasın- imandan sonra küfre düşürmesin.-babalarının mezarda kemiklerini sızlattırmasın- imandan sonra küfre düşürmesin. İzzetten sonra zillete uğratmasın. İzzetten sonra zillete uğratmasın. Huzuruna kabul etmişken kapısından yaka paça kovdurup tekme tokat dışarı attırmasın.Huzuruna kabul etmişken kapısından yaka paça kovdurup tekme tokat dışarı attırmasın. Rahmetinden mahrum etmesin. Cehenneme düşürmesin. O ateşlere yaktırmasın, muhterem kardeşlerim.

Rahmetinden mahrum etmesin. Cehenneme düşürmesin. O ateşlere yaktırmasın, muhterem kardeşlerim.

Kulhüvallâhu ehad'ın kıymeti böyle. Kuleûzübi-rabbi'l-felak,Kulhüvallâhu ehad'ın kıymeti böyle. Kuleûzübi-rabbi'l-felak, Kul eûzübi-rabbi'n-nâs sûrelerinin mânaları böyle.Kul eûzübi-rabbi'n-nâs sûrelerinin mânaları böyle. Allahu Teâlâ hazretlerine bunları okuyarak sığınalım.

Allahu Teâlâ hazretlerine bunları okuyarak sığınalım.

Hemen bu akşam inşaallah, aklımızdayken, taze tazeyken gidelim evimizdeki Kur'ân-ı KerîmHemen bu akşam inşaallah, aklımızdayken, taze tazeyken gidelim evimizdeki Kur'ân-ı Kerîm kitaplarından, tefsir kitaplarından bu üç sûrenin mânasını bir güzel okuyalım, öğrenelim.

kitaplarından, tefsir kitaplarından bu üç sûrenin mânasını bir güzel okuyalım, öğrenelim.

Bu akşamki program nasıl olacak?

Bu akşamki program nasıl olacak?

Bizim programımız:

Yatsı namazını camide kılacağız, bir.
Bizim programımız:

Yatsı namazını camide kılacağız, bir.
Yatsıdan sonra 'cump' diye yatağa yatacağız, her zamankinden daha erken. Erkenden yatacağız.

Yatsıdan sonra 'cump' diye yatağa yatacağız, her zamankinden daha erken. Erkenden yatacağız.

Neden? Ötekiler yatmıyor da ondan. Ötekiler eğlenecek de ondan. Ötekiler günaha girecek de ondan.

Neden? Ötekiler yatmıyor da ondan. Ötekiler eğlenecek de ondan. Ötekiler günaha girecek de ondan.

Yatsı namazımızı kıldıktan sonra eve gideriz, taze abdest alırız,Yatsı namazımızı kıldıktan sonra eve gideriz, taze abdest alırız, iki rekât, dört rekât namazımızı kılarız.

iki rekât, dört rekât namazımızı kılarız.

Neden?

Teheccüde kalkacağız bu gece. İnşaallah 4'te, 5'te teheccüd namazına kalkacağız.
Neden?

Teheccüde kalkacağız bu gece. İnşaallah 4'te, 5'te teheccüd namazına kalkacağız.
Ötekiler günahlı yolda gittiler, onlara da dua edelim, Allah onları da ıslah etsin.

Ötekiler günahlı yolda gittiler, onlara da dua edelim, Allah onları da ıslah etsin.

"Bizyâ Rabbi, senin yolunu sevdik. Biz İslâm'a bağlıyız."Bizyâ Rabbi, senin yolunu sevdik. Biz İslâm'a bağlıyız. Biz İslâm'dan gayri yollara sapmamaya azimliyiz. Aman yâ Rabbi...

Biz İslâm'dan gayri yollara sapmamaya azimliyiz. Aman yâ Rabbi...

Etühlikunâ bimâ feale's-süfehâuminnâ. "Aramızdaki beyinsizlerin, cahillerinEtühlikunâ bimâ feale's-süfehâuminnâ. "Aramızdaki beyinsizlerin, cahillerin yaptığından bize azabı indirip hepimizi helak etme yâ Rabbi!" diye dua edeceğiz.

yaptığından bize azabı indirip hepimizi helak etme yâ Rabbi!" diye dua edeceğiz.

Teheccüd namazı çok sevaplı bir namazdır.Teheccüd namazı çok sevaplı bir namazdır. 3'ten sonra,4'ten sonra artık imsak kesilinceye kadar o arada istediğiniz bir zamanda kılarsınız.3'ten sonra,4'ten sonra artık imsak kesilinceye kadar o arada istediğiniz bir zamanda kılarsınız. Ama ötekilerin tepinip eğlendiği sırada siz mışıl mışıl uykunuzu alın daAma ötekilerin tepinip eğlendiği sırada siz mışıl mışıl uykunuzu alın da ibadete kuvvetiniz birikmiş olsun. Teheccüd namazına kalkarsınız, Kur'an okursunuz,ibadete kuvvetiniz birikmiş olsun. Teheccüd namazına kalkarsınız, Kur'an okursunuz, tesbih çekersiniz, Ümmet-i Muhammed'e dua edersiniz.

tesbih çekersiniz, Ümmet-i Muhammed'e dua edersiniz.

Güya Ümmet-i Muhammed'den nice insan vardaGüya Ümmet-i Muhammed'den nice insan varda sanki nasranîymiş gibi, sanki yahudiymiş gibi, sanki putperestmiş gibi,sanki nasranîymiş gibi, sanki yahudiymiş gibi, sanki putperestmiş gibi, sanki o batıl şeylere tapınan sapık yolların yolcularının âdetlerine uyacaklar dasanki o batıl şeylere tapınan sapık yolların yolcularının âdetlerine uyacaklar da yeni bir seneyi günahla başlatacaklar.

yeni bir seneyi günahla başlatacaklar.

Günahla başlayan bir işin sonu hayır gelir mi?

Gelmez!

Günahla başlayan bir işin sonu hayır gelir mi?

Gelmez!

Besmeleyle, sevapla, hayırla, ibadetle başlanan bir zamanın sonu hayırlı gelir.

Besmeleyle, sevapla, hayırla, ibadetle başlanan bir zamanın sonu hayırlı gelir.

Sabahleyin besmeleyle kalkacağız. Yılımıza besmeleyle başlayacağız.Sabahleyin besmeleyle kalkacağız. Yılımıza besmeleyle başlayacağız. Günümüze besmeleyle başlayacağız. Her işimizi besmeleyle açacağız, yapacağız.

Günümüze besmeleyle başlayacağız. Her işimizi besmeleyle açacağız, yapacağız.

Allah bizi cahillerden, gafiller denetmesin.Allah bizi cahillerden, gafiller denetmesin. Gafillerin, cahillerin uğrayacağı cezaları bizim de üzerimize yağdırmasın.Gafillerin, cahillerin uğrayacağı cezaları bizim de üzerimize yağdırmasın. Onların arasında bizi de helak etmesin.

Onların arasında bizi de helak etmesin.

Tabii, bizimde İslâm için çalışmamız lazım.

Tabii, bizimde İslâm için çalışmamız lazım.

"Bu maymun gibi taklitçiliği bırakın."Bu maymun gibi taklitçiliği bırakın. Eğlence istiyorsan, ferah istiyorsan, sürur istiyorsan, neşe istiyorsan yol Allah'ın yoludur.Eğlence istiyorsan, ferah istiyorsan, sürur istiyorsan, neşe istiyorsan yol Allah'ın yoludur. O yoldan git, âhirette ebedî saadete erersin.O yoldan git, âhirette ebedî saadete erersin. Dünyada günahlara dalıp da muvakkat birkaç zamanlık fâni kahkahanın,Dünyada günahlara dalıp da muvakkat birkaç zamanlık fâni kahkahanın, eğlencenin âhirette acısı çok fena çıkar." diye yakınlarımıza, çoluk çocuğumuza sahip olacağız.

eğlencenin âhirette acısı çok fena çıkar." diye yakınlarımıza, çoluk çocuğumuza sahip olacağız.

Hele hele o çam ağacını neden dikiyorlar?

Hele hele o çam ağacını neden dikiyorlar?

Hıristiyanlar sanıyor ki çam ağacına o gece Hz. İsa inecek. Ondan dikiyorlar.Hıristiyanlar sanıyor ki çam ağacına o gece Hz. İsa inecek. Ondan dikiyorlar. O çam ağacı kuru bir eğlence değil, onların dinî bakımdan düşündükleri bir şey var,O çam ağacı kuru bir eğlence değil, onların dinî bakımdan düşündükleri bir şey var, maksatları var, perdenin arkasında düşündükleri bir şey var.

maksatları var, perdenin arkasında düşündükleri bir şey var.

Onun için bir müslümanın evine çam ağacı getirmesi kadar gaflet ve dalalet olamaz.

Onun için bir müslümanın evine çam ağacı getirmesi kadar gaflet ve dalalet olamaz.

Allah inşaallah hepimizi rızasına uygun ömür sürenlerden, günahlara bulaşmayanlardan eylesin.

Allah inşaallah hepimizi rızasına uygun ömür sürenlerden, günahlara bulaşmayanlardan eylesin.

Kâne yeteavvezü min mevti'l-füc'eti ve kâneyu'cibuhû en yemrada kable en yemûte.

Kâne yeteavvezü min mevti'l-füc'eti ve kâneyu'cibuhû en yemrada kable en yemûte.

Ebû Umâme el-Bâhilî radıyallahuanh'ten Taberânî rahmetullâhi aleyh rivayet eylemiş.

Ebû Umâme el-Bâhilî radıyallahuanh'ten Taberânî rahmetullâhi aleyh rivayet eylemiş.

"Peygamber Efendimiz ansızın, füc'eten, birdenbire ölmekten Allah'a sığınırdı."

"Peygamber Efendimiz ansızın, füc'eten, birdenbire ölmekten Allah'a sığınırdı."

Tabii ölüm gelecek de ölümün de çeşitleri var; hayırlısı var, şerlisi var,iyisi var, kötüsü var.Tabii ölüm gelecek de ölümün de çeşitleri var; hayırlısı var, şerlisi var,iyisi var, kötüsü var. Peygamber Efendimiz ansızın, birden, pattadak ölmekten Allah'a sığınırdı.

Peygamber Efendimiz ansızın, birden, pattadak ölmekten Allah'a sığınırdı.

Füc'eten ne demek?

"Birdenbire, ansızın ölüvermek" demek.

Füc'eten ne demek?

"Birdenbire, ansızın ölüvermek" demek.

Sabahleyin turp gibi sağlamdı, seninle şakalaştı, ötekisiyle konuştu,Sabahleyin turp gibi sağlamdı, seninle şakalaştı, ötekisiyle konuştu, "Hadi Allah'a ısmarladık." dedi; öğleyin haberi geliyor ki aa, ölmüş!

"Hadi Allah'a ısmarladık." dedi; öğleyin haberi geliyor ki aa, ölmüş!

İnnâlillâh ve innâileyhirâciûn.

İnnâlillâh ve innâileyhirâciûn.

Yani böyle ani ölmeyi sevmezdi.

Yani böyle ani ölmeyi sevmezdi.

Ve kâneyu'cibuhû en yemrada kable en yemûte.Ve kâneyu'cibuhû en yemrada kable en yemûte. "Ölmeden evvel birkaç gün hastalanıp yatakta yatmaktan memnunluk duyardı."

"Ölmeden evvel birkaç gün hastalanıp yatakta yatmaktan memnunluk duyardı."

Onu severdi Peygamber Efendimiz, o hoşuna giderdi.

Neden?

Onu severdi Peygamber Efendimiz, o hoşuna giderdi.

Neden?

İnsan biraz hastalandı mı, yatağa düştümü, tevbe etmesi mümkün olur,İnsan biraz hastalandı mı, yatağa düştümü, tevbe etmesi mümkün olur, vasiyet etmesi mümkün olur, helalleşmesi mümkün olur.vasiyet etmesi mümkün olur, helalleşmesi mümkün olur. O iki-üç gün içinde âhiret hazırlığını yapması mümkün olur.O iki-üç gün içinde âhiret hazırlığını yapması mümkün olur. Birdenbire, hadi hiçbir haberi yokken günah üzere ölüvermek tabiiBirdenbire, hadi hiçbir haberi yokken günah üzere ölüvermek tabii çok uygunsuz bir şey olmuş oluyor. Ondan Peygamber Efendimiz aniden ölmeyi sevmezdi.

çok uygunsuz bir şey olmuş oluyor. Ondan Peygamber Efendimiz aniden ölmeyi sevmezdi.

Eskiler çok güzel söylemişler;

Eskiler çok güzel söylemişler;

"Üç gün yatak, dördüncü gün toprak." demişler.

"Üç gün yatak, dördüncü gün toprak." demişler.

Yani uzun boylu yattığı zaman da, tabii o zamanda insanın, Allah saklasın,Yani uzun boylu yattığı zaman da, tabii o zamanda insanın, Allah saklasın, yata yata butları, sırtları deliniyor, yara oluyor, açılıyor; çeşit çeşit ızdırapları oluyor.

yata yata butları, sırtları deliniyor, yara oluyor, açılıyor; çeşit çeşit ızdırapları oluyor.

Allah üzüntü, ızdırap da çektirmesin.Allah üzüntü, ızdırap da çektirmesin. Ansızın, tevbesiz, gafil, cahil, borçlu, dertli, bir sürü problemi varken de pattadakAnsızın, tevbesiz, gafil, cahil, borçlu, dertli, bir sürü problemi varken de pattadak canını alıp da insanın böyle hazırlıksız bir şekilde âhiretecanını alıp da insanın böyle hazırlıksız bir şekilde âhirete paldır küldür yuvarlanması iyi bir şey değil; Allahu Teâlâ hazretleri o duruma uğratmasın.

paldır küldür yuvarlanması iyi bir şey değil; Allahu Teâlâ hazretleri o duruma uğratmasın.

Tabii asıl güzel şey, bizim dervişlerin yaptıkları. Dervişher gün ölüme hazırlanıyor.

Tabii asıl güzel şey, bizim dervişlerin yaptıkları. Dervişher gün ölüme hazırlanıyor.

Hatem-i Esam hazretlerinin hayatını okudum da...

Hatem-i Esam hazretlerinin hayatını okudum da...

"Şeytan her sabah karşıma dikilir, bana sorar; 'Ne yiyip ne içeceksin?' der."Şeytan her sabah karşıma dikilir, bana sorar; 'Ne yiyip ne içeceksin?' der. 'Ecel şerbeti içeceğim!' derim. 'Nerede barınacaksın, oturacaksın?' 'Kabirde oturacağım.' derim.'Ecel şerbeti içeceğim!' derim. 'Nerede barınacaksın, oturacaksın?' 'Kabirde oturacağım.' derim. Şeytan benim verdiğim cevaplardan hiç hoşlanmaz, defolur gider." diyor.

Şeytan benim verdiğim cevaplardan hiç hoşlanmaz, defolur gider." diyor.

Her sabah o ona hayatı hatırlatıyor, "Gel, hadi..." onu kandırmak için, dünyaya çekmek için çalışıyor;Her sabah o ona hayatı hatırlatıyor, "Gel, hadi..." onu kandırmak için, dünyaya çekmek için çalışıyor; onun da aklı fikri hep âhirete hazırlanmakta, şeytana fırsat vermiyor.

onun da aklı fikri hep âhirete hazırlanmakta, şeytana fırsat vermiyor.

Asıl dervişliğin [şu tarafı] güzel.Asıl dervişliğin [şu tarafı] güzel. Devamlı abdestli geziyor ki" ölürsem abdestli öleyim" diye; devamlı zikirli geziyor kiDevamlı abdestli geziyor ki" ölürsem abdestli öleyim" diye; devamlı zikirli geziyor ki "Allah'ın zikrine dilim alışkın olsun da aklım başımdan gittiği zaman"Allah'ın zikrine dilim alışkın olsun da aklım başımdan gittiği zaman gayri ihtiyari yine zikirle meşgul olayım." diye...

gayri ihtiyari yine zikirle meşgul olayım." diye...

Temûtûn kemâteîşûn kâidesini okumuş hadîs-i şerîften, "Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz." diye;Temûtûn kemâteîşûn kâidesini okumuş hadîs-i şerîften, "Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz." diye; güzel ölümle kavuşmak için güzel yaşamaya gayret ediyor.

güzel ölümle kavuşmak için güzel yaşamaya gayret ediyor.

Dervişin işi en güzel iş.

Dervişin işi en güzel iş.

Yunus Emre'nin medhi boşuna değil.Yunus Emre'nin medhi boşuna değil. Dervişler, Yunus Emre'nin gözünde kahramanlar kahramanı insanlar.Dervişler, Yunus Emre'nin gözünde kahramanlar kahramanı insanlar. "Evimize dervişler geldi" diye şiirler döşenmiş, sevincinden şıkır şıkır oynayacak neredeyse;"Evimize dervişler geldi" diye şiirler döşenmiş, sevincinden şıkır şıkır oynayacak neredeyse; "Eve dervişler geldi, eve dervişler geldi..." diye şiir yazmış.

"Eve dervişler geldi, eve dervişler geldi..." diye şiir yazmış.

Neden?

Neden?

Derviş adam; "Allah'ın kulluğunun idrakinde olan adam, uyanık olan adam,Derviş adam; "Allah'ın kulluğunun idrakinde olan adam, uyanık olan adam, âhireti unutmamış adam, dünyaya kapılmamış adam,âhireti unutmamış adam, dünyaya kapılmamış adam, nefse, şeytana uymamış adam, hazırlıklı adam" demek.

nefse, şeytana uymamış adam, hazırlıklı adam" demek.

Asıl güzeli o tabii.

Asıl güzeli o tabii.

Bizim büyüklerimiz her gün ölüme hazırlanmayı emretmişler bize;Bizim büyüklerimiz her gün ölüme hazırlanmayı emretmişler bize; "Her gün rabıta-ı mevt yap, biraz ölüm üzerinde düşün." diye ki ansızın [gelmiş]olmasın...

"Her gün rabıta-ı mevt yap, biraz ölüm üzerinde düşün." diye ki ansızın [gelmiş]olmasın...

Borcunu ödeyeceksin. Mümkün olduğu kadar borçlanmayacaksın.Borcunu ödeyeceksin. Mümkün olduğu kadar borçlanmayacaksın. Çünkü insanın en fena ölümlerinden birisi borçlu gitmesidir.Çünkü insanın en fena ölümlerinden birisi borçlu gitmesidir. Borçlu gitmek çok fena bir şeydir. Herkes şimdi borç edinmeyi mârifet sanıyor, hüner sanıyor.Borçlu gitmek çok fena bir şeydir. Herkes şimdi borç edinmeyi mârifet sanıyor, hüner sanıyor. Hiç kimseye borcun olmasın. Allah'a bir can borcun olsun, başka hiç kimseye borcun olmasın.Hiç kimseye borcun olmasın. Allah'a bir can borcun olsun, başka hiç kimseye borcun olmasın. Kuşlar gibi hür ol. Şu anda ölecek olsan hiçbir şeyin kalmamış olsun.Kuşlar gibi hür ol. Şu anda ölecek olsan hiçbir şeyin kalmamış olsun. Yastığın altında vasiyetin yazılı olsun. "Ölünce beni şöyle şöyle yapın.Yastığın altında vasiyetin yazılı olsun. "Ölünce beni şöyle şöyle yapın. Şunları, şunları size tavsiye ederim.Şunları, şunları size tavsiye ederim. Allah'tan korkun, Allah'ın yolundan ayrılmayın..."Allah'tan korkun, Allah'ın yolundan ayrılmayın..." vesaire neyse, insanın duasını, vasiyetini yapıp yastığın altına koyması lazım.vesaire neyse, insanın duasını, vasiyetini yapıp yastığın altına koyması lazım. Kimseye borcu kalmamalı. Hiç kimseyle takıntılı işi kalmamalı. Devamlı hazırlıklı olmalı.

Kimseye borcu kalmamalı. Hiç kimseyle takıntılı işi kalmamalı. Devamlı hazırlıklı olmalı.

İnşaallah hepimiz o hazırlığı yapalım.

.
İnşaallah hepimiz o hazırlığı yapalım.

.
Kâneyetefe'elü ve lâ yetetayyeru ve kâneyuhibbu'l-isme'l-hasene.

Kâneyetefe'elü ve lâ yetetayyeru ve kâneyuhibbu'l-isme'l-hasene.

İbn Abbas radıyallahuanhümâ'dan.

İbn Abbas radıyallahuanhümâ'dan.

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz tefe'ül ederdi de teşe'üm etmezdi."

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz tefe'ül ederdi de teşe'üm etmezdi."

Ne demek tefe'ül etmek?

Ne demek tefe'ül etmek?

Bir şeyden, bir şeyi hayra yorup güzel mâna çıkartmak. Mesela Sa'd isminde birisi geldi.Bir şeyden, bir şeyi hayra yorup güzel mâna çıkartmak. Mesela Sa'd isminde birisi geldi. Sa'd; "saadet" demek,yani " mutluluk" demek. "Tamam bizim işlerimiz mutlu gidecek bundan sonra..." diyor.Sa'd; "saadet" demek,yani " mutluluk" demek. "Tamam bizim işlerimiz mutlu gidecek bundan sonra..." diyor. Hudeybiye musalahasına, yani sulh anlaşmasına müşriklerle masaya oturup,Hudeybiye musalahasına, yani sulh anlaşmasına müşriklerle masaya oturup, -o zaman masa yok ya işte- karşılıklı geçip [anlaşma] yapacaklar.-o zaman masa yok ya işte- karşılıklı geçip [anlaşma] yapacaklar. Karşı tarafın adamının adı Sa'd.Karşı tarafın adamının adı Sa'd. "Sa'd gelmesi iyi. Bize sa'd gelecek, yani uğur gelecek, hayır gelecek, işlerimiz iyi olacak..." diye"Sa'd gelmesi iyi. Bize sa'd gelecek, yani uğur gelecek, hayır gelecek, işlerimiz iyi olacak..." diye böyle hayra yormayı severdi.

böyle hayra yormayı severdi.

Şerre yormayı sevmezdi Peygamber Efendimiz, hiç öyle şerre yormazdı.

Şerre yormayı sevmezdi Peygamber Efendimiz, hiç öyle şerre yormazdı.

"Baykuş öttü. Kedi miyavladı. Köpek hav hav..." dedi.

"Baykuş öttü. Kedi miyavladı. Köpek hav hav..." dedi.

E ne olur? Ne olurmuş yani?

Onlardan kötü mânalar çıkartırlar.

E ne olur? Ne olurmuş yani?

Onlardan kötü mânalar çıkartırlar.

"Önümden hırpani bir adam bu tarafa doğru geçti..."

E geçerse geçsin, ne olurmuş?

"Önümden hırpani bir adam bu tarafa doğru geçti..."

E geçerse geçsin, ne olurmuş?

Çeşit çeşit böyle saçma sapan kanaatler ileri sürüyorlar.

Çeşit çeşit böyle saçma sapan kanaatler ileri sürüyorlar.

Peygamber Efendimiz güzel şeye yorardı da kötü, şomluk, uğursuzluk yorumunda bulunmazdı.

Peygamber Efendimiz güzel şeye yorardı da kötü, şomluk, uğursuzluk yorumunda bulunmazdı.

"Peygamber Efendimiz güzel ismi severdi."

İsimlerle ilgilenirdi. Bir isim güzel değilse onu değiştirirdi.
"Peygamber Efendimiz güzel ismi severdi."

İsimlerle ilgilenirdi. Bir isim güzel değilse onu değiştirirdi.
"Senin ismin bundan sonra şu olsun." derdi, ismin güzelini koyardı, kötü ismi [değiştirirdi.]

"Senin ismin bundan sonra şu olsun." derdi, ismin güzelini koyardı, kötü ismi [değiştirirdi.]

Eşyalarına da isim veriyor.Eşyalarına da isim veriyor. Kılıcının adı Zülfikâr, bineklerinin adı Düldül veyahut şöyle veyahut böyle, çeşit çeşit...Kılıcının adı Zülfikâr, bineklerinin adı Düldül veyahut şöyle veyahut böyle, çeşit çeşit... Hatta zırhının adı var. Canlılara biz ad koyarız da,Hatta zırhının adı var. Canlılara biz ad koyarız da, kedi ismi olduğu zaman "Pamuk" deriz, "Salman" deriz;kedi ismi olduğu zaman "Pamuk" deriz, "Salman" deriz; ama o zırhına da isim koyuyor, kılıcına da isim koyuyor.ama o zırhına da isim koyuyor, kılıcına da isim koyuyor. Hem de ismin güzel olmasını severdi Peygamber Efendimiz.Hem de ismin güzel olmasını severdi Peygamber Efendimiz. O da onun iç âleminin ne kadar hoş, tatlı, sevimli olduğunu bize gösteriyor.

O da onun iç âleminin ne kadar hoş, tatlı, sevimli olduğunu bize gösteriyor.

Bizde inşaallah o tarzda hareket edelim. Bir şeyin mânasını şerre yormayalım, hayra yoralım.Bizde inşaallah o tarzda hareket edelim. Bir şeyin mânasını şerre yormayalım, hayra yoralım. Rüya anlatılıyor, hayra yoralım;Rüya anlatılıyor, hayra yoralım; daha başka şeylerle karşılaştık, hayra yoralım, şomluk vehmetmeyelim.daha başka şeylerle karşılaştık, hayra yoralım, şomluk vehmetmeyelim. Herhangi bir varlığa, herhangi bir zamana uğursuzluk isnat etmeyelim.

Herhangi bir varlığa, herhangi bir zamana uğursuzluk isnat etmeyelim.

Kâne yetemesselübi'ş-şi'ri ve ye'tîkebi'l-ahbâri men lemtüzevvidi.

Kâne yetemesselübi'ş-şi'ri ve ye'tîkebi'l-ahbâri men lemtüzevvidi.

İbn Abbas radıyallahu anhümâ'dan. Hz. Âişe radıyallahuteâlâ anhâ validemiz de rivayet etmiş.İbn Abbas radıyallahu anhümâ'dan. Hz. Âişe radıyallahuteâlâ anhâ validemiz de rivayet etmiş. Tirmizî'de de var.

Tirmizî'de de var.

"Peygamber Efendimiz'in darb-ı mesel olarak sözü arasında şiirlerden mısra okuduğu olurdu."

"Peygamber Efendimiz'in darb-ı mesel olarak sözü arasında şiirlerden mısra okuduğu olurdu."

Yani eski zamanın, ondan önceki zamanın bazı şairlerininYani eski zamanın, ondan önceki zamanın bazı şairlerinin söylemiş olduğu, hikmetli, anlamı güzel olan bazı şiirleri söylediği olurdu.

söylemiş olduğu, hikmetli, anlamı güzel olan bazı şiirleri söylediği olurdu.

Mesela burada bir mısra var, eski şairlerden hangisi söylemişse;

Mesela burada bir mısra var, eski şairlerden hangisi söylemişse;

Ve ye'tîkebi'l-ahbâri men lemtüzevvidi.Ve ye'tîkebi'l-ahbâri men lemtüzevvidi. "Senin kendisini teçhiz etmediğin, azık vermediğin, yola yollamadığın insanlar"Senin kendisini teçhiz etmediğin, azık vermediğin, yola yollamadığın insanlar sana hiç ummadığın zamanda pattadak ummadığın haberler getiriverirler.sana hiç ummadığın zamanda pattadak ummadığın haberler getiriverirler. Yani haberin olmayan kimselerden, ummadığın kimselerden sanaYani haberin olmayan kimselerden, ummadığın kimselerden sana hiç tahmin etmediğin, ummadığın haberler birdenbire geliverir." hiç tahmin etmediğin, ummadığın haberler birdenbire geliverir." mânasına bu şiiri zaman zaman, yeri düştüğü zaman söylerdi.

mânasına bu şiiri zaman zaman, yeri düştüğü zaman söylerdi.

Hani bizde sohbetlerimizin arasında, konuşmalarımızın arasındaHani bizde sohbetlerimizin arasında, konuşmalarımızın arasında atasözleri söyleriz veyahut Nasreddin Hoca'nın fıkrası anlatılıratasözleri söyleriz veyahut Nasreddin Hoca'nın fıkrası anlatılır veyahut bazı şiirler söylenir, onun gibi.veyahut bazı şiirler söylenir, onun gibi. Demek ki dedelerimiz Peygamber Efendimiz'in o âdetinden almış.Demek ki dedelerimiz Peygamber Efendimiz'in o âdetinden almış. Peygamber Efendimiz'in de arada güzel mânaya sahip olan bazı şiirleri söylediği olurdu.

Peygamber Efendimiz'in de arada güzel mânaya sahip olan bazı şiirleri söylediği olurdu.

Söylediği şiirlerden bir taneside Lebid b.Rebîa'nın, meşhur Arap şairlerinden kiSöylediği şiirlerden bir taneside Lebid b.Rebîa'nın, meşhur Arap şairlerinden ki Kâbe'nin duvarlarına şiiri, kasidesi asılmış usta bir şair.Kâbe'nin duvarlarına şiiri, kasidesi asılmış usta bir şair. Onun "Allah'tan gayri ne varsa hepsi boştur, batıldır! Hepsi işe yaramaz, gelip geçicidir, fânidir."Onun "Allah'tan gayri ne varsa hepsi boştur, batıldır! Hepsi işe yaramaz, gelip geçicidir, fânidir." mânasına bir şiiri var, onu da çok söylerdi. mânasına bir şiiri var, onu da çok söylerdi. "Şairlerin söylediği en doğru sözlerden birisi budur." diye onu da söylerdi.

"Şairlerin söylediği en doğru sözlerden birisi budur." diye onu da söylerdi.

Kâneyetemesselübi-hâzâ'l-beyti:Kefâbi'l-İslâmive'ş-şeybili'l-mer'i nâhiyen.

Kâneyetemesselübi-hâzâ'l-beyti:Kefâbi'l-İslâmive'ş-şeybili'l-mer'i nâhiyen.

Şu şiiri de arada söylermiş, aşağıdaki ikinci rivayeti de okuyoruz.

Şu şiiri de arada söylermiş, aşağıdaki ikinci rivayeti de okuyoruz.

"Sana İslâm ve saçların akları,"Sana İslâm ve saçların akları, seni yanlış işleri yapmaktan alıkoymak için yeterli birer engelleyicidir."

seni yanlış işleri yapmaktan alıkoymak için yeterli birer engelleyicidir."

Yani İslâmda insanı kötülüklerden engeller, aksakal, ak saç da engeller.Yani İslâmda insanı kötülüklerden engeller, aksakal, ak saç da engeller. "Saçın sakalın ağardı, daha kesilmezmisin bu yanlış işlerden?"Saçın sakalın ağardı, daha kesilmezmisin bu yanlış işlerden? Vazgeçmez misin bu yanlış yoldan? Dönmez misin Hakk'a?.." mânasına geliyor.

Vazgeçmez misin bu yanlış yoldan? Dönmez misin Hakk'a?.." mânasına geliyor.

Bu sakalın, bu saçın ağarmasının mânası ne?

Bu sakalın, bu saçın ağarmasının mânası ne?

"Dikkat et, ömrün yavaş yavaş baharı geçti, yazı geldi, sonbaharı yaklaştı."Dikkat et, ömrün yavaş yavaş baharı geçti, yazı geldi, sonbaharı yaklaştı. Hâlâ uslanmayacak mısın?" diye aslında bir ikaz bu, bir işaret.Hâlâ uslanmayacak mısın?" diye aslında bir ikaz bu, bir işaret. İnsanların saçlarının, sakallarının ak telleri birer işaret oluyor.

İnsanların saçlarının, sakallarının ak telleri birer işaret oluyor.

İşte onların insanı kötülüklerden alıkoyması lazım.

İşte onların insanı kötülüklerden alıkoyması lazım.

Hz. Ömer Efendimiz kendisine böyle ölümü hatırlatan, kötülüklerden men eden,Hz. Ömer Efendimiz kendisine böyle ölümü hatırlatan, kötülüklerden men eden, daima kendisine nasihat edecek insan tutmuş da;

daima kendisine nasihat edecek insan tutmuş da;

"Sen bana ikide birde bunu hatırlat, olur mu?"

"Peki efendim."

"Sen bana ikide birde bunu hatırlat, olur mu?"

"Peki efendim."

"Al sana şu kadar maaş."

"Peki efendim."

"Al sana şu kadar maaş."

"Peki efendim."

Böyle devam etmiş de saçlarında, sakalında aklar belirince,

Böyle devam etmiş de saçlarında, sakalında aklar belirince,

"Tamam, artık senin vazifene hacet kalmadı." demiş.

"Niye efendim?"

"Tamam, artık senin vazifene hacet kalmadı." demiş.

"Niye efendim?"

"Niye olacak; saçlarım ağardı, sakalım ağardı."Niye olacak; saçlarım ağardı, sakalım ağardı. En büyük, en tesirli vaiz bu; saçların, sakalın aklaşması."

En büyük, en tesirli vaiz bu; saçların, sakalın aklaşması."

Onun için bu şiiri böyle arada söylerdi;

Onun için bu şiiri böyle arada söylerdi;

Kefâbi'l-İslâmive'ş-şeybili'l-mer'i nâhiyâ.Kefâbi'l-İslâmive'ş-şeybili'l-mer'i nâhiyâ. "Kişiye İslâm ve ak kıllar kötülüklerden engellenme hususunda engelleyici olarak yeterde artar bile;"Kişiye İslâm ve ak kıllar kötülüklerden engellenme hususunda engelleyici olarak yeterde artar bile; başka bir bekçiye, başka bir ikazcıya hacet yok. İşte onlar yeter."mânasına.

başka bir bekçiye, başka bir ikazcıya hacet yok. İşte onlar yeter."mânasına.

Kâne yetenevveru fî külli şehrin ve yukalli muazâ firahû fî külli hamsete aşere yevmen.

Kâne yetenevveru fî külli şehrin ve yukalli muazâ firahû fî külli hamsete aşere yevmen.

İbn Asâkir rahmetullâhi aleyh Abdullah b.Ömer radıyallahuanhümâ'dan rivayet etmiş.

İbn Asâkir rahmetullâhi aleyh Abdullah b.Ömer radıyallahuanhümâ'dan rivayet etmiş.

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem her ay, ayda bir defa ot tutunurdu."

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem her ay, ayda bir defa ot tutunurdu."

Hadi, şimdi bu da nedemek? "Ot tutunmak" ne demek, anlatacağım.

Hadi, şimdi bu da nedemek? "Ot tutunmak" ne demek, anlatacağım.

"15 günde bir de tırnaklarını keserdi."

"15 günde bir de tırnaklarını keserdi."

Yaptığı temizliklerle ilgili rivayetler bunlar; temizlik itiyatları.

Yaptığı temizliklerle ilgili rivayetler bunlar; temizlik itiyatları.

Peygamber Efendimiz tarakla gezerdi.Peygamber Efendimiz aynayla gezerdi.Peygamber Efendimiz tarakla gezerdi.Peygamber Efendimiz aynayla gezerdi. Peygamber Efendimiz yanından misvağını eksik etmezdi.Peygamber Efendimiz yanından misvağını eksik etmezdi. Hatta yastığının yanından eksik etmezdi.Ne zaman uykudan uyansa hemen misvaklanırdı.Hatta yastığının yanından eksik etmezdi.Ne zaman uykudan uyansa hemen misvaklanırdı. Dişleri inci gibiydi; şöyle bir ağzı açıldığı zaman dişlerinden etrafa nur saçılırdı.Dişleri inci gibiydi; şöyle bir ağzı açıldığı zaman dişlerinden etrafa nur saçılırdı. Efendimiz'in o kadar güzel,o kadar nurlu dişleri vardı.

Efendimiz'in o kadar güzel,o kadar nurlu dişleri vardı.

Tabii tırnaklarını keserdi. Sakalının fazlasını, uzununu hem kenarından hem aşağısından alırdı.Tabii tırnaklarını keserdi. Sakalının fazlasını, uzununu hem kenarından hem aşağısından alırdı. Salıver gitsin...Olmaz öyle şey.Sağından, solundan alır, intizama sokardı.Salıver gitsin...Olmaz öyle şey.Sağından, solundan alır, intizama sokardı. Saçlarınıtıraş ederdi. Tabii mâlum, müteaddit en geç haftada bir defa şıkır şıkır yıkanması var.Saçlarınıtıraş ederdi. Tabii mâlum, müteaddit en geç haftada bir defa şıkır şıkır yıkanması var. Yani o Suudi Arabistan gibi suyun az bulunduğu yere rağmen güzel yıkanması var.

Yani o Suudi Arabistan gibi suyun az bulunduğu yere rağmen güzel yıkanması var.

Ayda bir ot tutunurdu.Mâlum, insanın kasıklarında,koltuk altlarında kıllar vardır.Ayda bir ot tutunurdu.Mâlum, insanın kasıklarında,koltuk altlarında kıllar vardır. Bunlar insan terlediği,kuruduğu zaman, tekrar terlediği,tekrar kuruduğu zamanBunlar insan terlediği,kuruduğu zaman, tekrar terlediği,tekrar kuruduğu zaman yanına gelen insana "illallah!" dedirtecek kadar kokar, yanından kaçırtacak kadar kokar.

yanına gelen insana "illallah!" dedirtecek kadar kokar, yanından kaçırtacak kadar kokar.

Tabii ilk önce o kılları oradan izale etmek lazım.Tabii ilk önce o kılları oradan izale etmek lazım. O kıllar orada, koltuğun altında pırasa sapı gibi durduğu zaman,O kıllar orada, koltuğun altında pırasa sapı gibi durduğu zaman, tabii terler de kuruduktan sonra adam teke gibi kokar.tabii terler de kuruduktan sonra adam teke gibi kokar. O erkek teke gibi kokar.Yanına yanaşamazsın.O erkek teke gibi kokar.Yanına yanaşamazsın. Yanına gelip de bir şey söylediği zaman insanın burnunun direği kırılacak gibi olur.

Yanına gelip de bir şey söylediği zaman insanın burnunun direği kırılacak gibi olur.

Ne olması lazım?

Kazınması lazım.

Ne olması lazım?

Kazınması lazım.

Eskiden nasıl kazınırlardı?

Eskiden nasıl kazınırlardı?

Tabii bunun böyle zırnık filan ihtiva eden bazı kimyevî terkipleri vardır.Tabii bunun böyle zırnık filan ihtiva eden bazı kimyevî terkipleri vardır. Birde "hamamotu" denilen, nora-noura denilen Arapça'da bir ot var;Birde "hamamotu" denilen, nora-noura denilen Arapça'da bir ot var; bu otun da herhalde tohumlarımı, kendisiminasıl oluyorsa karıştırılıp o kıllara sürüldüğü zaman, bu otun da herhalde tohumlarımı, kendisiminasıl oluyorsa karıştırılıp o kıllara sürüldüğü zaman, biraz bekledikten sonra kazıdın mı kıllar kökünden gidiyor hemen.biraz bekledikten sonra kazıdın mı kıllar kökünden gidiyor hemen. Şimdiki gibi jilet veya usturaveya herhangi bir şeye lüzum kalmıyor; kökünden kılları temizliyor.Şimdiki gibi jilet veya usturaveya herhangi bir şeye lüzum kalmıyor; kökünden kılları temizliyor. Yani kılları almaya yardımcı olan bir usul. İştebuna "ot tutunmak" deniliyor. Yani kılları almaya yardımcı olan bir usul. İştebuna "ot tutunmak" deniliyor. Eskiden macun gibi bir şey yaparlar,bakkaldan, aktardan zırnık alıp bilmem ne ile karıştırılıp,Eskiden macun gibi bir şey yaparlar,bakkaldan, aktardan zırnık alıp bilmem ne ile karıştırılıp, sürüp öyle kazıyarak da temizlerler idi.İşte böyle otla da temizlermiş.

sürüp öyle kazıyarak da temizlerler idi.İşte böyle otla da temizlermiş.

Efendimiz ayda bir temizleniyor.Efendimiz ayda bir temizleniyor. Demek ki koltuk altında da, daha başka yerlerde de kılların birikmesi doğru değilmiş,Demek ki koltuk altında da, daha başka yerlerde de kılların birikmesi doğru değilmiş, onlarınkesilmesi icap ediyor.Çünkü pisliği tutar,pisliği muhafaza eder;onlarınkesilmesi icap ediyor.Çünkü pisliği tutar,pisliği muhafaza eder; o salkım, o saçak, o şeylerpisliğin,kokunun orada birikmesine yol açar.

o salkım, o saçak, o şeylerpisliğin,kokunun orada birikmesine yol açar.

İslâm pisliğin yuvalarını dahi yok ediyor.

İslâm pisliğin yuvalarını dahi yok ediyor.

Küçükken çocuk sünnet ediliyor,neden?

Küçükken çocuk sünnet ediliyor,neden?

Kesilen kısım kesilmezse,sünnet olmazsa onun içinde pislik birikir, idrar birikir,Kesilen kısım kesilmezse,sünnet olmazsa onun içinde pislik birikir, idrar birikir, orada mikroplar ürer diye.

Ondan sonra kıllar kesiliyor. Sonra tırnaklar kesiliyor...

orada mikroplar ürer diye.

Ondan sonra kıllar kesiliyor. Sonra tırnaklar kesiliyor...

Şimdikizamâne insanları ne yapıyor?

Şimdikizamâne insanları ne yapıyor?

Tırnaklarını cadı tırnağı gibi uzatıyor.Hele kadınlar...Bir kâğıdı alamaz masadan.Tırnaklarını cadı tırnağı gibi uzatıyor.Hele kadınlar...Bir kâğıdı alamaz masadan. Hadi al bakalım,kâğıdı bırak masanın üstüne.Tırnakları uzun;Hadi al bakalım,kâğıdı bırak masanın üstüne.Tırnakları uzun; şöyle yanaşır, böyle yanaşır,o kâğıdı masadan alıncaya kadar anasından emdiği süt burnundan gelecek.

şöyle yanaşır, böyle yanaşır,o kâğıdı masadan alıncaya kadar anasından emdiği süt burnundan gelecek.

Neden?

Tırnakları kedi tırnağı gibi uzun.

Neden?

Tırnakları kedi tırnağı gibi uzun.

Bir de üstünü boyuyor. Abdest de olmuyor,gusülde olmuyor.

Bir de üstünü boyuyor. Abdest de olmuyor,gusülde olmuyor.

Oje ile bir tabaka üstüne sürüldüğü zaman ne oluyor?

Oje ile bir tabaka üstüne sürüldüğü zaman ne oluyor?

Onun altına su geçmediği için guslü de olmuyor.Olmaz.

"E çok süslü oluyor!"

Onun altına su geçmediği için guslü de olmuyor.Olmaz.

"E çok süslü oluyor!"

Ne süslüsü ya? Bunun süsle bir ilgisi var mı?Ne süslüsü ya? Bunun süsle bir ilgisi var mı? Altı mikrop; eline değse, yüzüne değse çocuğunun yüzünü cart diye jilet gibi yırtar.Altı mikrop; eline değse, yüzüne değse çocuğunun yüzünü cart diye jilet gibi yırtar. Ne diye uzatıyorsun bunu?

Ne diye uzatıyorsun bunu?

Kesilmesi lazım. Peygamber Efendimiz 15 günde bir el ve ayak tırnaklarını kendisi kesermiş.Kesilmesi lazım. Peygamber Efendimiz 15 günde bir el ve ayak tırnaklarını kendisi kesermiş. Ayda bir de ot tutunurmuş,hiç koltuğunda vesairesinde kıl bırakmazmış.

Ayda bir de ot tutunurmuş,hiç koltuğunda vesairesinde kıl bırakmazmış.

Misvaklanması güzel. Yıkanması güzel. Güzel kokular sürünmesi sünnet zaten...Misvaklanması güzel. Yıkanması güzel. Güzel kokular sürünmesi sünnet zaten... İslâm'ın temizliği, müslümanların güzelliği nereden geliyor, anlayın.

İslâm'ın temizliği, müslümanların güzelliği nereden geliyor, anlayın.

İnsan bunubelki şu anda anlayamaz.

İnsan bunubelki şu anda anlayamaz.

"Ne var hocam bunu bu kadar ballandıra ballandıra,"Ne var hocam bunu bu kadar ballandıra ballandıra, hindi gibi kabara kabara,övüne övüne anlatıyorsun?"diye düşünenler çıkabilir.

hindi gibi kabara kabara,övüne övüne anlatıyorsun?"diye düşünenler çıkabilir.

Çıkabilir ama bir şeyin kıymeti başkalarıyla mukayese edildiği zaman anlaşılır.

Çıkabilir ama bir şeyin kıymeti başkalarıyla mukayese edildiği zaman anlaşılır.

Avrupa'daki adam bir senede yıkanmıyor idi!

Neden?

Avrupa'daki adam bir senede yıkanmıyor idi!

Neden?

Papazın verdiği vaftiz suyunun tesiri gider diye,vaftizsiz kalırım diye.Papazın verdiği vaftiz suyunun tesiri gider diye,vaftizsiz kalırım diye. Siliniyorlardı.Ondan sonra kayış gibi, derileri kaplumbağa derisi gibi... Yıkanmıyorlardı.

Siliniyorlardı.Ondan sonra kayış gibi, derileri kaplumbağa derisi gibi... Yıkanmıyorlardı.

Hatta bizi ayıplıyorlardı, eski kitaplarda...Hatta bizi ayıplıyorlardı, eski kitaplarda... Buraya bir elçi gelmiş de Kanunî devrinde, onaltıncı asırda, diyor ki;Buraya bir elçi gelmiş de Kanunî devrinde, onaltıncı asırda, diyor ki; "Ya bunlar ne biçim insanlar böyle? Haftada bir kumru gibi suyun içinde çipil çipil boyuna yıkanıyorlar. "Ya bunlar ne biçim insanlar böyle? Haftada bir kumru gibi suyun içinde çipil çipil boyuna yıkanıyorlar. Hasta olacaklar..." diye bizi ayıplıyor güya...

Hasta olacaklar..." diye bizi ayıplıyor güya...

Onlar yıkanmayı sonradan öğrendiler. Temizlenmeyi bizden öğrendiler.Onlar yıkanmayı sonradan öğrendiler. Temizlenmeyi bizden öğrendiler. Eskiden bizim dedelerimiz "pis gâvur" demiş,kesmiş atmış çünkü görmüş;Eskiden bizim dedelerimiz "pis gâvur" demiş,kesmiş atmış çünkü görmüş; kokuyor, görmüş;pis, görmüş;temizliğe riayet etmiyorlar, ondan.

kokuyor, görmüş;pis, görmüş;temizliğe riayet etmiyorlar, ondan.

İşte o temizlik bize ta Peygamber Efendimiz'den, ta İslâm'ın başladığı zamandan geliyor.

İşte o temizlik bize ta Peygamber Efendimiz'den, ta İslâm'ın başladığı zamandan geliyor.

Bizim dedelerimiz eğer Orta Asya'dan gelmişlerse belki orada da pek yıkanmak yoktu,Bizim dedelerimiz eğer Orta Asya'dan gelmişlerse belki orada da pek yıkanmak yoktu, orada da öyle temizlik yoktu, orada da saçlar belki kim bilir nerelere kadardı...orada da öyle temizlik yoktu, orada da saçlar belki kim bilir nerelere kadardı... Şimdi şövalyelerin saçları omuzlarından dökülüyor diye,Şimdi şövalyelerin saçları omuzlarından dökülüyor diye, bir de bağlıyorlar diye şimdi gençlerde bakıyorsun, futbolcularda kız saçı gibi saçını uzatıyor.

bir de bağlıyorlar diye şimdi gençlerde bakıyorsun, futbolcularda kız saçı gibi saçını uzatıyor.

Yani her şey taklide dönmüş muhterem kardeşlerim.Yani her şey taklide dönmüş muhterem kardeşlerim. Mantıktan, akıldan, örfümüzden,töremizden uzaklaşmışlar;Mantıktan, akıldan, örfümüzden,töremizden uzaklaşmışlar; herkes tutturmuş bir başka yol, gidiyor. Tabii yanlış.

herkes tutturmuş bir başka yol, gidiyor. Tabii yanlış.

Yolun doğrusu hangisi?Niye biz bu hadisleri, bu rivayetleri okuyoruz?

Yolun doğrusu hangisi?Niye biz bu hadisleri, bu rivayetleri okuyoruz?

Yolun doğrusu Allah'ın sevdiği yol, cennete götüren yol,Yolun doğrusu Allah'ın sevdiği yol, cennete götüren yol, Peygamber Efendimiz'in yürüdüğü yol, Peygamber Efendimiz'in yaşam tarzı diye, ondan okuyoruz.Peygamber Efendimiz'in yürüdüğü yol, Peygamber Efendimiz'in yaşam tarzı diye, ondan okuyoruz. Yoksa başka şey okuruz, başka kitaplardan açarız, modern kitaplardan başka şeyler okuruz.Yoksa başka şey okuruz, başka kitaplardan açarız, modern kitaplardan başka şeyler okuruz. Yol bu da onun için...

Yol bu da onun için...

Hakikaten de 1400 yıl geçmiş aradan; güzelliği belli oluyor,Hakikaten de 1400 yıl geçmiş aradan; güzelliği belli oluyor, temizliği belli oluyor, asaleti belli oluyor, ahlâken hoşluğu belli oluyor.temizliği belli oluyor, asaleti belli oluyor, ahlâken hoşluğu belli oluyor. Müslümanın her bakımdan başka insanlardan kat kat üstün olduğu gün gibi ortaya çıkıyor.

Müslümanın her bakımdan başka insanlardan kat kat üstün olduğu gün gibi ortaya çıkıyor.

Hatta bugünkü müslümanlarbazı noktalarda başka insanlardan geri durumdalarsa,Hatta bugünkü müslümanlarbazı noktalarda başka insanlardan geri durumdalarsa, incelediğimiz zaman bakıyoruz ki İslâm'dan uzaklaştığı için geri kalmış.incelediğimiz zaman bakıyoruz ki İslâm'dan uzaklaştığı için geri kalmış. İslâm'dan uzaklaştığı için! Dedelerimiz daha ileriymiş,şimdikiler daha geri kalmış.

Neden?

İslâm'dan uzaklaştığı için! Dedelerimiz daha ileriymiş,şimdikiler daha geri kalmış.

Neden?

İslâm'ı unutmuş, öğrenmemiş. 80 türlü hüner öğrenmiş ama İslâm'ı öğrenmemiş.İslâm'ı unutmuş, öğrenmemiş. 80 türlü hüner öğrenmiş ama İslâm'ı öğrenmemiş. Avrupa'ya,Amerika'ya gitmiş,doktora yapmış ama İslâm'ı öğrenmemiş.Avrupa'ya,Amerika'ya gitmiş,doktora yapmış ama İslâm'ı öğrenmemiş. E İslâm'ı öğrenmeyince gusül abdestini bile bilmiyor adam.E İslâm'ı öğrenmeyince gusül abdestini bile bilmiyor adam. Evleniyor;lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlullah demesini bilmiyor. Evleniyor;lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlullah demesini bilmiyor. Dilini eşek arısı soksun,dili dönmüyor; söyleyemiyor, alışmamış...Dilini eşek arısı soksun,dili dönmüyor; söyleyemiyor, alışmamış... Hangi yolun yol olduğunu bilmiyor."Peygamberin kim?" desen abuk sabuk laflar,cevaplar alıyorsun;Hangi yolun yol olduğunu bilmiyor."Peygamberin kim?" desen abuk sabuk laflar,cevaplar alıyorsun; ya "Hz. Ali" diyor,ya "Hz. Ömer" diyor, ya"Hz.İsa" diyor, ya"Hz. Musa." diyor; atıyorbir isim yani...ya "Hz. Ali" diyor,ya "Hz. Ömer" diyor, ya"Hz.İsa" diyor, ya"Hz. Musa." diyor; atıyorbir isim yani... Peygamberinin Hz. Muhammed-i Mustafâ olduğunu bilmiyor.Peygamberinin Hz. Muhammed-i Mustafâ olduğunu bilmiyor. Müslümanların torunları... Dedesini kurcalasan;

Müslümanların torunları... Dedesini kurcalasan;

"Gel bakalım, senin deden kimlerdendi?"

"Gel bakalım, senin deden kimlerdendi?"

"Benim dedem Maraş'ın, Elazığ'ın veyahut Erzurum'un eşrafından, sadrazamın kardeşi"Benim dedem Maraş'ın, Elazığ'ın veyahut Erzurum'un eşrafından, sadrazamın kardeşi veya kadı efendiveya müftü efendi veya vaiz efendi veya alim efendi..."veya kadı efendiveya müftü efendi veya vaiz efendi veya alim efendi..." diye o zaman başlıyor böbürlenmeye...

diye o zaman başlıyor böbürlenmeye...

İyi güzel ama o övdüğün insanlar o övülecek halleri dolayısıyla cennete gidecekde sen ne yapacaksın?İyi güzel ama o övdüğün insanlar o övülecek halleri dolayısıyla cennete gidecekde sen ne yapacaksın? Onlar cennete gidecek ama sen ne yapacaksın?Sen İslâm'dan yaya ve piyade kalmışsın;Onlar cennete gidecek ama sen ne yapacaksın?Sen İslâm'dan yaya ve piyade kalmışsın; dökülmüşsün yollara, çamurlara batmışsın, yönünü dönmüşsün başka tarafa;dökülmüşsün yollara, çamurlara batmışsın, yönünü dönmüşsün başka tarafa; İslâm'dan haberin yok, imandan haberin yok, Kur'an'dan haberin yok,İslâm'dan haberin yok, imandan haberin yok, Kur'an'dan haberin yok, ahlâktan haberin yok, âdâptan haberin yok, haktan haberin yok,batıldan haberin yok...ahlâktan haberin yok, âdâptan haberin yok, haktan haberin yok,batıldan haberin yok... Hangi şey şerlidir, hangi şey iyidir, bilmiyorsun.

Bu gidiş nereye?

Hangi şey şerlidir, hangi şey iyidir, bilmiyorsun.

Bu gidiş nereye?

İlâ cehennemezümerâ... "Zümre zümrecehenneme..."

Paldır küldür yuvarlanacak.

İlâ cehennemezümerâ... "Zümre zümrecehenneme..."

Paldır küldür yuvarlanacak.

Onlarınyolundan gidilirmi?Onlarınyolundan gidilirmi? Yol Peygamber Efendimiz'in yolu olduğundan okuyoruz bunu.

Yol Peygamber Efendimiz'in yolu olduğundan okuyoruz bunu.

Bunları neden okuyoruz? Kuru bir methiye diye mi?

Aynen bizde uygulayalım diye.

Bunları neden okuyoruz? Kuru bir methiye diye mi?

Aynen bizde uygulayalım diye.

"Hocam, zaten uyguluyoruzdur.Yani bizim bu cemaat aşağı kalmaz... Evelallah uyguluyordur."

"Hocam, zaten uyguluyoruzdur.Yani bizim bu cemaat aşağı kalmaz... Evelallah uyguluyordur."

Ben görüyorum, askerlik yaptığımız zaman gördük;Ben görüyorum, askerlik yaptığımız zaman gördük; yani biraz askere geç gitmemizin de faydası oldu.yani biraz askere geç gitmemizin de faydası oldu. Talebelerimizle askerlik yaptık ama koltuğunun altı mısır püskülü gibi çok insan gördük.Talebelerimizle askerlik yaptık ama koltuğunun altı mısır püskülü gibi çok insan gördük. Kesmiyor! Neredeyse örgü örecek oraya.Kesmiyor! Neredeyse örgü örecek oraya. Neredeyse oraya bir de at kuyruğu yaptığı gibi bir şey bağlayacak.O kadar uzatmış. Kesmiyor.Neredeyse oraya bir de at kuyruğu yaptığı gibi bir şey bağlayacak.O kadar uzatmış. Kesmiyor. Elimi değmiyor,göreneğimi yok, töresimi yok? Hakikaten burnunun direğini kıracak gibi de kokuyor.

Elimi değmiyor,göreneğimi yok, töresimi yok? Hakikaten burnunun direğini kıracak gibi de kokuyor.

Bir öğrenmişler sakal tıraş etmeyi...Askerde onu da öğrendik.Bir öğrenmişler sakal tıraş etmeyi...Askerde onu da öğrendik. Yani biz mecburen tıraş oluyoruz diye yüzüm yara oluyordu.Yani biz mecburen tıraş oluyoruz diye yüzüm yara oluyordu. Adam bir sabah tıraş oluyor, bir akşam tıraşoluyor.Adam bir sabah tıraş oluyor, bir akşam tıraşoluyor. Elini geriye doğru biraz geri götürdüdekılı takıldımı, hadi yeniden tıraş oluyor.Elini geriye doğru biraz geri götürdüdekılı takıldımı, hadi yeniden tıraş oluyor. Alışmış, ille böyle 'cızt' diye kaygan olacak,sinekkaydı olacak.Alışmış, ille böyle 'cızt' diye kaygan olacak,sinekkaydı olacak. Bir sabah,bir akşam tıraş oluyor. Yani günde bir defa bile tıraş olmak bazısına az geliyor.

Bir sabah,bir akşam tıraş oluyor. Yani günde bir defa bile tıraş olmak bazısına az geliyor.

Allah akıl fikir versin.

Allah akıl fikir versin.

Kâneyetevaddau inde külli salâtin.Kâneyetevaddau inde külli salâtin. "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz her namaz için abdest alırdı."

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz her namaz için abdest alırdı."

Her namaz vaktinde yeniden abdest alırdı. Günde beş defa yıkanıyor.

Her namaz vaktinde yeniden abdest alırdı. Günde beş defa yıkanıyor.

Peygamber Efendimiz buyururdu ki;

Peygamber Efendimiz buyururdu ki;

"Günde beş vakit namaz, insanın evinin önünde akan berrak, temiz, serin, tatlı bir su gibidir..."

"Günde beş vakit namaz, insanın evinin önünde akan berrak, temiz, serin, tatlı bir su gibidir..."

Hani yaz gününde insan terlemiş, susamış, sıcaktan bunalmış bir vaziyetteyken o şırıl şırıl suya girse,Hani yaz gününde insan terlemiş, susamış, sıcaktan bunalmış bir vaziyetteyken o şırıl şırıl suya girse, günde beş defa yıkansahiç üzerinde ter kokusu kalırmı, hiç pislik kalır mı, hiç rahatsızlık kalırmı?

günde beş defa yıkansahiç üzerinde ter kokusu kalırmı, hiç pislik kalır mı, hiç rahatsızlık kalırmı?

Kalmaz; insanpırıl pırıl,tertemiz olur.Kalmaz; insanpırıl pırıl,tertemiz olur. Bir duş aldı mı, günde bir defa bile alsa ne kadar hoşuna gidiyor.Bir duş aldı mı, günde bir defa bile alsa ne kadar hoşuna gidiyor. "İşte günde beş vakit namaz insanı günde beş defa böyle yıkayan bir ırmak gibidir.""İşte günde beş vakit namaz insanı günde beş defa böyle yıkayan bir ırmak gibidir." diyor Peygamber Efendimiz.

diyor Peygamber Efendimiz.

Şimdi burada da okuyoruz ki Peygamber Efendimiz her namazda abdest alırmış.

Şimdi burada da okuyoruz ki Peygamber Efendimiz her namazda abdest alırmış.

Kimisi de övünür; "Maşaallah, evelallah ben sabah namazıyla yatsı namazını da çıkartırım,Kimisi de övünür; "Maşaallah, evelallah ben sabah namazıyla yatsı namazını da çıkartırım, onu da kılarım, ondan sonra evime giderim..."

Bir abdestle beş vakit namaz...

onu da kılarım, ondan sonra evime giderim..."

Bir abdestle beş vakit namaz...

Birisi öyle demişde ötekisi de ona,-afedersiniz- "Senin dibin bütün."demiş.

Birisi öyle demişde ötekisi de ona,-afedersiniz- "Senin dibin bütün."demiş.

Ötekisi de günde beş defa, her namazda abdest alıyormuş;

Ötekisi de günde beş defa, her namazda abdest alıyormuş;

"Senin de dinin bütün." demiş."Senin de dinin bütün." demiş. Sen dindarsın,Peygamber Efendimiz'e uyuyorsun, günde beş defa abdest alıyorsun;tamam, senin dinin bütün.

Sen dindarsın,Peygamber Efendimiz'e uyuyorsun, günde beş defa abdest alıyorsun;tamam, senin dinin bütün.

Sen?

"Ben bir abdestle beş vakit namazı çıkarıyorum."

"Senin dedi bin bütün."

Sen?

"Ben bir abdestle beş vakit namazı çıkarıyorum."

"Senin dedi bin bütün."

Evet,yüz numaraya gitmediğinden oluyor amaEvet,yüz numaraya gitmediğinden oluyor ama Peygamber Efendimiz her namazda abdest aldığına göre bunda fayda var demek ki.Peygamber Efendimiz her namazda abdest aldığına göre bunda fayda var demek ki. Çünkü her bakımdan temizlik; hem maddeten hem mânen temizlik.Çünkü her bakımdan temizlik; hem maddeten hem mânen temizlik. Suları yüzüne, ağzına, burnuna, eline, yıkayıp böyleSuları yüzüne, ağzına, burnuna, eline, yıkayıp böyle çarpıpda sular akarken o damlalarıyla beraber insanıngünahları da dökülüyor.

çarpıpda sular akarken o damlalarıyla beraber insanıngünahları da dökülüyor.

"E hocam, benim abdestim var."

Tamam,abdest üzerine abdest almak da nedir?

"E hocam, benim abdestim var."

Tamam,abdest üzerine abdest almak da nedir?

Nûrunalânûr. "Nur üzerine nurdur."

Yani ışık üzerine ışık, nur üzerine nur olur.

Nûrunalânûr. "Nur üzerine nurdur."

Yani ışık üzerine ışık, nur üzerine nur olur.

Onun için elimizden gelirse günde beş defa abdest alacağız.

Onun için elimizden gelirse günde beş defa abdest alacağız.

"E hocam şimdi bak dışarıda yağmur yağıyor ama bazı yerlerde de kar yağıyordur, hava bayağı serin."E hocam şimdi bak dışarıda yağmur yağıyor ama bazı yerlerde de kar yağıyordur, hava bayağı serin. Bu soğuklarda abdest alırken insanın elleri donuyor, jiletle 'cırt cırt' kesiliyormuş gibi oluyor."

Bu soğuklarda abdest alırken insanın elleri donuyor, jiletle 'cırt cırt' kesiliyormuş gibi oluyor."

Peygamber Efendimiz diyor ki;

Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Bazı şeyler vardır ki günahları affettirir,kefaret olur, dökülmesine sebep olur..."

"Bazı şeyler vardır ki günahları affettirir,kefaret olur, dökülmesine sebep olur..."

İşte o soğuklarda alınan abdestlerin çok sevabı var.

İşte o soğuklarda alınan abdestlerin çok sevabı var.

Neden?

Zahmetli ibadetin mükâfatı da çok olur.
Neden?

Zahmetli ibadetin mükâfatı da çok olur.
"Gel kulum,sen zahmeti çok çektin;al şu sevabı!" diye "Gel kulum,sen zahmeti çok çektin;al şu sevabı!" diye Allah o zaman mükâfat olarakdaha büyük sevap veriyor.

Allah o zaman mükâfat olarakdaha büyük sevap veriyor.

Hele hele karanlıklarda veyahut sabahın erken vaktinde veya yatsınınHele hele karanlıklarda veyahut sabahın erken vaktinde veya yatsının karanlık saatinde camiye gidiyor, yağmur yağıyor vesaire...Zor.karanlık saatinde camiye gidiyor, yağmur yağıyor vesaire...Zor. Yani evinde kılıverse, sıcacık sobanın yanında mayışıverse,hallolsa iş?Yani evinde kılıverse, sıcacık sobanın yanında mayışıverse,hallolsa iş? Ama işte oraya gittiği zaman o da günahlarına kefaret oluyor.Ama işte oraya gittiği zaman o da günahlarına kefaret oluyor. Yani o zahmeti çekiyor ama ecri de alıyor,sevabı da kazanıyor.

Yani o zahmeti çekiyor ama ecri de alıyor,sevabı da kazanıyor.

O bakımından biz ne yapacağız?

O bakımından biz ne yapacağız?

Biz Allah'ın rızasını arayan kullarıyız. Allah'ın rızasına uygun olan şeyi yapacağız.

Biz Allah'ın rızasını arayan kullarıyız. Allah'ın rızasına uygun olan şeyi yapacağız.

Allah'ın rızasını nereden bileceğiz?

Allah'ın rızasını nereden bileceğiz?

Allah'ın rızasını en iyi peygamberi bilir. O'nun en sevgili kulu odur.Allah'ın rızasını en iyi peygamberi bilir. O'nun en sevgili kulu odur. En iyisini o bilir.Ben Peygamber Efendimiz'in eteğine yapışırım, ne yaparsa onu yaparım.En iyisini o bilir.Ben Peygamber Efendimiz'in eteğine yapışırım, ne yaparsa onu yaparım. Peşine takılırım,onun nurlu izinden giderim, onun sünnetine sarılırım.Peşine takılırım,onun nurlu izinden giderim, onun sünnetine sarılırım. Onun sünnetin esarılana Allah yüz şehit sevabı verecek.Onun sünnetin esarılana Allah yüz şehit sevabı verecek. Yüz şehit sevabı verecek! Hele böyle insanların bozulduğu zamanda...

Yüz şehit sevabı verecek! Hele böyle insanların bozulduğu zamanda...

Şimdi dışarıda herkes Peygamber Efendimiz'in sünnetine uysa,Şimdi dışarıda herkes Peygamber Efendimiz'in sünnetine uysa, sünnet-i seniyye-i nebeviyye yolunda yürüse kolay...sünnet-i seniyye-i nebeviyye yolunda yürüse kolay... Herkesle beraber elden gelen düğün bayram, yaparsın.Herkesle beraber elden gelen düğün bayram, yaparsın. Ama herkes tersine giderken insanın Mersin'e gitmesi daha zor.Ama herkes tersine giderken insanın Mersin'e gitmesi daha zor. Herkes tersine gidiyor, o zaman işte kıymeti var.

Herkes tersine gidiyor, o zaman işte kıymeti var.

Herkes eğlenceye giderken bu gece ibadetetmek zor ama sevabı var.Herkes eğlenceye giderken bu gece ibadetetmek zor ama sevabı var. Herkes horul horul yatarkensenin kalkıp soğukta abdest alman zor ama sevabı var.Herkes horul horul yatarkensenin kalkıp soğukta abdest alman zor ama sevabı var. Herkes evinde vaziyeti idare ederken,namazı şurada kılıverip daha yatağı bile soğumadan,Herkes evinde vaziyeti idare ederken,namazı şurada kılıverip daha yatağı bile soğumadan, yastığı bile soğumadan,"Cump yatağa tekrar dalarım,oh,sıcacık...";yastığı bile soğumadan,"Cump yatağa tekrar dalarım,oh,sıcacık..."; tamam, mışıl mışıl uykuya devam.Arada kısa bir fasıla, ondan sonra uykuya devam.

tamam, mışıl mışıl uykuya devam.Arada kısa bir fasıla, ondan sonra uykuya devam.

Ama ötekisine yaptı?

Ama ötekisine yaptı?

Abdest aldı,paltosunu giydi,camiye geldi, sünneti kıldı, farzı bekledi,duaları etti, öyle geldi.Abdest aldı,paltosunu giydi,camiye geldi, sünneti kıldı, farzı bekledi,duaları etti, öyle geldi. O kazandı. Zahmeti çekti ama Allahu Teâlâ hazretleri farkı biliyor. Tabii ona büyük mükâfat veriyor.O kazandı. Zahmeti çekti ama Allahu Teâlâ hazretleri farkı biliyor. Tabii ona büyük mükâfat veriyor. Onun için biz her şeyi Allah'ın rızasına uygun Peygamber Efendimiz'in sünnetine muvâfık tarzda yapmaya gayret edeceğiz.Onun için biz her şeyi Allah'ın rızasına uygun Peygamber Efendimiz'in sünnetine muvâfık tarzda yapmaya gayret edeceğiz. Azmimiz o. Allah bizi bu yoldan ayırmasın.

Azmimiz o. Allah bizi bu yoldan ayırmasın.

Kâne yetevaddau mimmâ messeti'n-nâru.Kâne yetevaddau mimmâ messeti'n-nâru. "Ateşte pişmiş şeyleri yediği zaman abdest alırdı."

"Ateşte pişmiş şeyleri yediği zaman abdest alırdı."

Yağlı, etli, ateşte pişmiş şeylerden [yediği zaman] abdest alırdı.

Yağlı, etli, ateşte pişmiş şeylerden [yediği zaman] abdest alırdı.

Tabii normal abdest almalarıyla maksat hâsıl olduğundan sonradan bunu devam ettirmedi.

Tabii normal abdest almalarıyla maksat hâsıl olduğundan sonradan bunu devam ettirmedi.

Yemekten önce ve sonra elimizi yıkamak da bizim aynı maksada yardım ediyor.Yemekten önce ve sonra elimizi yıkamak da bizim aynı maksada yardım ediyor. Yemekten evvel yıkayacağız çünkü elimiz başka şeydedir;Yemekten evvel yıkayacağız çünkü elimiz başka şeydedir; yemekten sonra yıkayacağız çünkü yağlı vesaireli olmuş olabilir.

yemekten sonra yıkayacağız çünkü yağlı vesaireli olmuş olabilir.

Kâne yetavaddau sümme yukabbilu ve yusallî ve lâ yetevaddau.

Kâne yetavaddau sümme yukabbilu ve yusallî ve lâ yetevaddau.

"Peygamber Efendimiz abdest aldığı zaman,"Peygamber Efendimiz abdest aldığı zaman, hanımlarını [öpse] de namazı kılardı, tekrar abdest alması gerekmezdi."

hanımlarını [öpse] de namazı kılardı, tekrar abdest alması gerekmezdi."

"Onlara, bir eşi olmak dolayısıyla öpse bile tekrar abdest alması gerekmezdi." diyor.

"Onlara, bir eşi olmak dolayısıyla öpse bile tekrar abdest alması gerekmezdi." diyor.

Hz. Âişe validemiz rivayet etmiş.

Hz. Âişe validemiz rivayet etmiş.

Bu tabii fıkhîbir meseleyi ortaya çıkartıyor.Bu tabii fıkhîbir meseleyi ortaya çıkartıyor. Yani bunun için abdest bozulmaz,abdestin alınması gerekmez.Yani bunun için abdest bozulmaz,abdestin alınması gerekmez. Yani nefsine hâkim olan bir kimse kendi eşi, ailesi ile böyle bir şey olsa dahi o abdesti bozulmaz,Yani nefsine hâkim olan bir kimse kendi eşi, ailesi ile böyle bir şey olsa dahi o abdesti bozulmaz, namazı kılabilirmânasınabir hüküm çıkarttığı için önemli.Onu da o bakımdan okumuş oluyoruz.

namazı kılabilirmânasınabir hüküm çıkarttığı için önemli.Onu da o bakımdan okumuş oluyoruz.

Kâne yetavaddau vâhideten vâhideten vesneteyni'sneteyni ve selâsen selâsen külle zâlikeyef'alü.Kâne yetavaddau vâhideten vâhideten vesneteyni'sneteyni ve selâsen selâsen külle zâlikeyef'alü. "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz tek tek yıkardı,"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz tek tek yıkardı, bazen iki iki yıkardı, bazen üç üç yıkardı."

bazen iki iki yıkardı, bazen üç üç yıkardı."

Küllezâlikeyef'alu. Bunların herbirini yaptığına dair rivayetler var.

Küllezâlikeyef'alu. Bunların herbirini yaptığına dair rivayetler var.

Muaz radıyallahuanh'ten "hasen hadis" olarak rivayet edilmiş.

Muaz radıyallahuanh'ten "hasen hadis" olarak rivayet edilmiş.

Tabii birisi -yıkanması- farzdır; ondan sonra bizim iki veyaTabii birisi -yıkanması- farzdır; ondan sonra bizim iki veya üç defa yıkamamız sünnet-i seniyyenin ihtiyatlı, sevaplı olan şekline uymamız tarzında oluyor.

üç defa yıkamamız sünnet-i seniyyenin ihtiyatlı, sevaplı olan şekline uymamız tarzında oluyor.

Kâneyeteyemmemubi's-saîdi fe-lemyemsahyedeyhi ve vechehû illâ merretenvâhideten.

Kâneyeteyemmemubi's-saîdi fe-lemyemsahyedeyhi ve vechehû illâ merretenvâhideten.

Mâlum İslâm kolaylık dinidir; zorluk dini değildir.Mâlum İslâm kolaylık dinidir; zorluk dini değildir. Bir işte bir zorluk olduğu zaman Allah oraya bir kolaylık kapısı açmıştır,Bir işte bir zorluk olduğu zaman Allah oraya bir kolaylık kapısı açmıştır, bir kolaylık ihsan etmiştir.

bir kolaylık ihsan etmiştir.

Su bulunmazsa...Çöl,böyle bizim burası gibi şakır şakır her zaman yağmur yağmaz,Su bulunmazsa...Çöl,böyle bizim burası gibi şakır şakır her zaman yağmur yağmaz, çeşme bulunmaz, nehir olmaz, göl olmaz.çeşme bulunmaz, nehir olmaz, göl olmaz. Dünyanın binbir türlü hali var; dağı var,ovası var,sıcak ülkesi, soğuk ülkesi var.Su bulunmaz.

Dünyanın binbir türlü hali var; dağı var,ovası var,sıcak ülkesi, soğuk ülkesi var.Su bulunmaz.

Su bulunmadığı zaman ne yapacak müslüman?Su bulunmadığı zaman ne yapacak müslüman? Abdest alması gerekti veya gusül abdesti alması gerekti; ne yapacak?

Abdest alması gerekti veya gusül abdesti alması gerekti; ne yapacak?

Teyemmüm etmek vardır. Bubir müsaadedir.Teyemmüm etmek vardır. Bubir müsaadedir. Suyun hakikaten veya şer'an, hükmen bulunmadığı yerde müslüman toprakla teyemmüm eder,Suyun hakikaten veya şer'an, hükmen bulunmadığı yerde müslüman toprakla teyemmüm eder, oda abdest yerine geçer.oda abdest yerine geçer. Bu rivayette buyuruluyor ki;

Bu rivayette buyuruluyor ki;

"Peygamber Efendimiz toprakla teyemmümederdi; elini ve yüzünü sadece bir defa meshederdi."

"Peygamber Efendimiz toprakla teyemmümederdi; elini ve yüzünü sadece bir defa meshederdi."

Mâlum,teyemmüm için temiz toprağa el vurulacak,toprağı silkelenecek, yüzüne bir meshedecek.Mâlum,teyemmüm için temiz toprağa el vurulacak,toprağı silkelenecek, yüzüne bir meshedecek. Yani toprağı yüzüne çalmıyor ama elini toprağa [sürüp] ondan sonra yüzünü [meshedecek.]Yani toprağı yüzüne çalmıyor ama elini toprağa [sürüp] ondan sonra yüzünü [meshedecek.] Ondan sonra tekrar elini toprağa [sürüp] kolunu sıvazlayacak, öbür kolunu sıvazlayacak.Ondan sonra tekrar elini toprağa [sürüp] kolunu sıvazlayacak, öbür kolunu sıvazlayacak. İşte oldu teyemmüm abdesti;tamam, namazı kılabilir.

İşte oldu teyemmüm abdesti;tamam, namazı kılabilir.

"Hayır hocam,-afedersin-benim gusül abdesti almam gerekiyordu..."

"Hayır hocam,-afedersin-benim gusül abdesti almam gerekiyordu..."

Tamam, bu da olur, onun yerine de geçer.Tamam, bu da olur, onun yerine de geçer. Yani su olmayan yerde teyemmüm,namaz abdesti yerine de geçer,gusül abdesti yerine de geçer.Yani su olmayan yerde teyemmüm,namaz abdesti yerine de geçer,gusül abdesti yerine de geçer. İki darp bir niyet, ondan sonra yüzü ve elleri meshetmekten ibaret. İki darp bir niyet, ondan sonra yüzü ve elleri meshetmekten ibaret. Böyle bir teyemmüm kolaylığı da var.

Böyle bir teyemmüm kolaylığı da var.

Dinimiz zorluk dini değildir.Yapmak isteyen insan için her zaman her hükmü yapılabilir.Dinimiz zorluk dini değildir.Yapmak isteyen insan için her zaman her hükmü yapılabilir. Gerçi bazı hükümler bazı insanlara zor gelebilir ama aslında zor değildir, alışmadığı içindir.Gerçi bazı hükümler bazı insanlara zor gelebilir ama aslında zor değildir, alışmadığı içindir. Aslında o insanlar daha başka o kadar zor işleri keyifleri icap ettirdiği zamanyapıyorlar ki...

Aslında o insanlar daha başka o kadar zor işleri keyifleri icap ettirdiği zamanyapıyorlar ki...

Ben Suudi Arabistan'da gölge yer arıyordum, şemsiyemin altında,güneşte zor duruyordum;Ben Suudi Arabistan'da gölge yer arıyordum, şemsiyemin altında,güneşte zor duruyordum; güneşin altında Suudlu gençler ırgat gibi orada futbol oynuyorlardı, koşturuyorlardı.

güneşin altında Suudlu gençler ırgat gibi orada futbol oynuyorlardı, koşturuyorlardı.

Ya para verse insan koşturmaz yani...

Ya para verse insan koşturmaz yani...

Buram buram terliyorsun.Futbol tatlı geliyor, koşturuyor.Buram buram terliyorsun.Futbol tatlı geliyor, koşturuyor. Allah Kur'ân-ı Kerîm'de "Futbol oynayın." deseydi kimbilir kaç tanesi yapardı o işi...Allah Kur'ân-ı Kerîm'de "Futbol oynayın." deseydi kimbilir kaç tanesi yapardı o işi... Böyle keyif bâbında olduğu zaman koştururlar, halter kaldırırlar;Böyle keyif bâbında olduğu zaman koştururlar, halter kaldırırlar; dünyanın ağırlığını,180 kilo, 200 kilo ahlıya ıhlıya kaldırır.

dünyanın ağırlığını,180 kilo, 200 kilo ahlıya ıhlıya kaldırır.

Bilmem yumruk... Burnu kanar, burnunun direği kırılır,şöyle olur, böyle olur...

Bilmem yumruk... Burnu kanar, burnunun direği kırılır,şöyle olur, böyle olur...

Bunların hepsini keyif olduğu zaman yapıyorlar.

Bunların hepsini keyif olduğu zaman yapıyorlar.

İslâm'ın bütün emirler iinsanın sıhhatine,ruhuna, bedenine,ailesine, kendisine,İslâm'ın bütün emirler iinsanın sıhhatine,ruhuna, bedenine,ailesine, kendisine, dünyasına,âhiretine, imanına, kalbine faydalı.Onun için bazı şeyleri yapması lazım.

dünyasına,âhiretine, imanına, kalbine faydalı.Onun için bazı şeyleri yapması lazım.

Mesela abdest almak meşakkatli gelebilir bir insana, zor gelebilir.Mesela abdest almak meşakkatli gelebilir bir insana, zor gelebilir. Ama işte temizleniyor; fayda. Yani bu lazım.

Ama işte temizleniyor; fayda. Yani bu lazım.

Çocuklar tembellenir;

"Ya yüzümü yıkamadan okula gideyim."

Çocuklar tembellenir;

"Ya yüzümü yıkamadan okula gideyim."

Öğretmen okulda muayene eder;

"Gel bakalım yaramaz! Sen yüzünü yıkamadan gelmişsin; ceza!"

Öğretmen okulda muayene eder;

"Gel bakalım yaramaz! Sen yüzünü yıkamadan gelmişsin; ceza!"

O zamanbir daha yapamaz.

Neden?

O zamanbir daha yapamaz.

Neden?

Çocuk, daha çocuk olduğundan, temizliğinönemini anlamadığından yıkanmak istemiyor.Çocuk, daha çocuk olduğundan, temizliğinönemini anlamadığından yıkanmak istemiyor. Hocası mahsustan ceza veriyor kitemizliğe alışsın diye.

Neden?

Hocası mahsustan ceza veriyor kitemizliğe alışsın diye.

Neden?

Temizlik ona faydalı olduğu için, yoksa ona külfet olsun diye değil.Temizlik ona faydalı olduğu için, yoksa ona külfet olsun diye değil. Temizlikten fayda görecek, onun için.

Temizlikten fayda görecek, onun için.

İslâm'ın bütün emirleri de insanlığa faydalı olduğundan bazıları yapılırken bazı insanlara zor gelebilir.

İslâm'ın bütün emirleri de insanlığa faydalı olduğundan bazıları yapılırken bazı insanlara zor gelebilir.

Pantolonun ütüsü bozulacak diye namaz kılmak zor geliyor millete, kaçınıyor.Pantolonun ütüsü bozulacak diye namaz kılmak zor geliyor millete, kaçınıyor. Bozulsun, feda olsun!Bozulsun, feda olsun! Millet canını vermiş; sen pantolonunun ütüsünü feda edemeyecek misin Allah yolunda? Millet canını vermiş; sen pantolonunun ütüsünü feda edemeyecek misin Allah yolunda? Dedelerimiz şehit olmuşlar, canlarını vermişler;Dedelerimiz şehit olmuşlar, canlarını vermişler; o dedelerin torunlarıpantolonunun ütüsü bozulacak diye [namaz kılmıyor.]

o dedelerin torunlarıpantolonunun ütüsü bozulacak diye [namaz kılmıyor.]

Başının saç tarama şekli bozulacak diye başına takke giymiyor.

Başının saç tarama şekli bozulacak diye başına takke giymiyor.

Neden?

Afilli taramış saçlarını; o taradığı saçlar takke giydiği zamanyassılacak, basılacak.
Neden?

Afilli taramış saçlarını; o taradığı saçlar takke giydiği zamanyassılacak, basılacak.
Arkadaşları beğenmez sonra.Onu aynada ne kadar tuttura tuttura kenardan taradı...Arkadaşları beğenmez sonra.Onu aynada ne kadar tuttura tuttura kenardan taradı... Başına takke giymiyor.Namaz kılıyor; açık kılıyor.

Başına takke giymiyor.Namaz kılıyor; açık kılıyor.

"Giysene takkeyi oğlum veya arkadaşım veyakardeşim veya yavrum..."

"Giysene takkeyi oğlum veya arkadaşım veyakardeşim veya yavrum..."

Maksadı saçı bozulmasın, ütüsü bozulmasın...

Öyle şey mi olur?!

Maksadı saçı bozulmasın, ütüsü bozulmasın...

Öyle şey mi olur?!

Herşeyimizi İslâm'ın emirlerine uyduracağız.

Herşeyimizi İslâm'ın emirlerine uyduracağız.

"Allah'a feda olsun. Rahatımız, canımız, malımız, herşeyimiz Allah yolunda,"Allah'a feda olsun. Rahatımız, canımız, malımız, herşeyimiz Allah yolunda, Allah'ın dini uğruna feda olsun!" diyebilmesi lazım.

Allah'ın dini uğruna feda olsun!" diyebilmesi lazım.

Sen o cömertliğe sahip olursan Allah da sana büyük ikramlar verir.Sen o cömertliğe sahip olursan Allah da sana büyük ikramlar verir. Sen o cimrilikte olursan,sineğin yağını hesaplayıp da her şeyini,Sen o cimrilikte olursan,sineğin yağını hesaplayıp da her şeyini, Allah'ın yolunda ibadeti,itaati zor zor yaparsan,o zamanda mahrum kalırsın.

Allah'ın yolunda ibadeti,itaati zor zor yaparsan,o zamanda mahrum kalırsın.

Kâneyectehidufi'l-aşri'l-evâhirimâ lâyectehidu fî ğayrihâ.

Kâneyectehidufi'l-aşri'l-evâhirimâ lâyectehidu fî ğayrihâ.

Hz.Âişe validemizdenrivayet olunmuş ki;

Hz.Âişe validemizdenrivayet olunmuş ki;

"Peygamber Efendimiz başka zaman çalışmadığı şekilde,"Peygamber Efendimiz başka zaman çalışmadığı şekilde, Ramazan'ın son on gününde çok ibadete düşkünleşir,çok çalışırdı.Ramazan'ın son on gününde çok ibadete düşkünleşir,çok çalışırdı. İbadete çok gayretlenirdi, çok cehd sarfederdi."

İbadete çok gayretlenirdi, çok cehd sarfederdi."

Ramazan'ın son on günü geldi mi bir kere evden,Ramazan'ın son on günü geldi mi bir kere evden, hanımlarının yanından, evinin normal hayatından ayrılırdı, mescide gelirdi;hanımlarının yanından, evinin normal hayatından ayrılırdı, mescide gelirdi; mescitte yatar kalkardı, gecesi gündüzü ibadetle,taatle geçerdi.mescitte yatar kalkardı, gecesi gündüzü ibadetle,taatle geçerdi. Günahları affolmuş,Allah'ın en sevgili kulu olma derecesine yükselmiş,Günahları affolmuş,Allah'ın en sevgili kulu olma derecesine yükselmiş, Makâm-ı Mahmûdu kazanmış birkul olmasına rağmen ibadete öyle çalışırdı.

Neden?

Makâm-ı Mahmûdu kazanmış birkul olmasına rağmen ibadete öyle çalışırdı.

Neden?

Allah zevk verdimi, şevk verdimi,yolunu sevdirdi mi insan severek yapıyor.Allah zevk verdimi, şevk verdimi,yolunu sevdirdi mi insan severek yapıyor. Tabii Ramazan'ınson on gününde deTabii Ramazan'ınson on gününde de nice nice sevaplar, hayırlar olduğundan onları müslümanın kaçırmaması gerekiyor.

nice nice sevaplar, hayırlar olduğundan onları müslümanın kaçırmaması gerekiyor.

Kâneyec'alüyemînehûli-eklihî ve şurbihî ve vudûihîKâneyec'alüyemînehûli-eklihî ve şurbihî ve vudûihî ve siyâbihî ve ahzihî ve atâihî ve şimâlehûlimâsivâzâlike.

ve siyâbihî ve ahzihî ve atâihî ve şimâlehûlimâsivâzâlike.

Hafsa radıyallahuanhâ'dan rivayet olunmuş.

Hafsa radıyallahuanhâ'dan rivayet olunmuş.

"Peygamber Efendimiz yemesinde içmesinde, abdest almasında, elbiseyi giymesinde, bir şeyi almasında,"Peygamber Efendimiz yemesinde içmesinde, abdest almasında, elbiseyi giymesinde, bir şeyi almasında, birisine bir şeyi vermesinde sağ elini kullanırdı. Bunların dışındaki işlerde sol elini kullanırdı."

birisine bir şeyi vermesinde sağ elini kullanırdı. Bunların dışındaki işlerde sol elini kullanırdı."

Hayırlı işlerde, sevaplı işlerde, güzel işlerde sağ elini kullanırdı, sağdan başlardı.Hayırlı işlerde, sevaplı işlerde, güzel işlerde sağ elini kullanırdı, sağdan başlardı. Onun dışındaki şeylerde sol elini kullanırdı.Onun dışındaki şeylerde sol elini kullanırdı. Mesela temizlenmek vesaire gibi konularda sol elini kullanırdı.

Mesela temizlenmek vesaire gibi konularda sol elini kullanırdı.

Kâne yec'alü fussahû mimmâ yelî keffehû.

Kâne yec'alü fussahû mimmâ yelî keffehû.

"Yüzük kullandığı zaman yüzüğün taş kısmını avucunun iç tarafına dönük olarak kullanırdı."

"Yüzük kullandığı zaman yüzüğün taş kısmını avucunun iç tarafına dönük olarak kullanırdı."

Yani dış tarafta değil de, yüzük taşınınYani dış tarafta değil de, yüzük taşının kafasını döndürüp başının olduğu kısmı avuç içine gelecek şekilde döndürüp öyle kullanırdı.

kafasını döndürüp başının olduğu kısmı avuç içine gelecek şekilde döndürüp öyle kullanırdı.

uyumsuz metin dizlimiuyumsuz metin dizlimi Bu da tevazuundan idi. Yani taşı öyle görünsün diye istemediğindendi, gösteriş olmasın diyeydi.Bu da tevazuundan idi. Yani taşı öyle görünsün diye istemediğindendi, gösteriş olmasın diyeydi. Zaten yüzük kullandığı zamanda altın yüzük kullanmazdı.

Zaten yüzük kullandığı zamanda altın yüzük kullanmazdı.

Geçen gün yanımda birisi namaz kılıyordu.Geçen gün yanımda birisi namaz kılıyordu. Halka halka altın yüzükleri hem bu parmağına takmış hem bu parmağına takmış.Halka halka altın yüzükleri hem bu parmağına takmış hem bu parmağına takmış. "Dur, ben şunu yakalayayım da, bu erkeklere altın takmak [haramdır]"derken, düşünürken,"Dur, ben şunu yakalayayım da, bu erkeklere altın takmak [haramdır]"derken, düşünürken, ben namazı bitirirken daha o kaçtı gitti de söyleyemedim.

ben namazı bitirirken daha o kaçtı gitti de söyleyemedim.

Muhterem kardeşlerim!

Muhterem kardeşlerim!

Müslüman erkeklerine altın yüzük haramdır, ipek giymek haramdır.Müslüman erkeklerine altın yüzük haramdır, ipek giymek haramdır. Altın yüzüğü varsa onu kullanmayacak, yani çıkartacak.Altın yüzüğü varsa onu kullanmayacak, yani çıkartacak. Gümüş kullanabilir. Altın kullanması doğru değildir.

Gümüş kullanabilir. Altın kullanması doğru değildir.

Sonuncu hadîs-i şerîfi okuyup bitiriyoruz.

Sonuncu hadîs-i şerîfi okuyup bitiriyoruz.

Kâne yücillü'l-Abbâse iclâle'l-veledi li-vâlidihî.

Kâne yücillü'l-Abbâse iclâle'l-veledi li-vâlidihî.

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz,"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, amcası Hz. Abbas'ı öyle hürmet edip öyle büyültür, öyle izzet ve ikram ile, amcası Hz. Abbas'ı öyle hürmet edip öyle büyültür, öyle izzet ve ikram ile, saygıyla ona muamele ederdi ki bir evladın babasına saygı gösterdiği gibi saygı gösterirdi."

saygıyla ona muamele ederdi ki bir evladın babasına saygı gösterdiği gibi saygı gösterirdi."

İslâm dini, muhterem kardeşlerim,İslâm dini, muhterem kardeşlerim, akrabalar arasındaki bağlara da çok dikkati çekmiş ve önem vermiştir.

akrabalar arasındaki bağlara da çok dikkati çekmiş ve önem vermiştir.

Mesela bir hadîs-i şerîf var:

"Büyük ağabey baba makamındadır."

Mesela bir hadîs-i şerîf var:

"Büyük ağabey baba makamındadır."

İnsanın ağabeyi, babası makamındadır. O kadar kıymetlidir.

İnsanın ağabeyi, babası makamındadır. O kadar kıymetlidir.

Sonra, "Peygamber Efendimiz amcasına, babasına hürmet eder gibi saygı gösterip itibar ederdi."Sonra, "Peygamber Efendimiz amcasına, babasına hürmet eder gibi saygı gösterip itibar ederdi." diye, şu rivayeti okuyunuz.

diye, şu rivayeti okuyunuz.

Sonra, genellikle akrabayı ziyaret etmek, sıla-ı rahim yapmak,Sonra, genellikle akrabayı ziyaret etmek, sıla-ı rahim yapmak, evlerine, köylerine gitmek, ihtiyacı varsa onlara yardımcı olmak, hatırını kollamak...evlerine, köylerine gitmek, ihtiyacı varsa onlara yardımcı olmak, hatırını kollamak... Halaymış, teyzeymiş, amcaymış, enişteymiş, yengeymiş, her neyse;Halaymış, teyzeymiş, amcaymış, enişteymiş, yengeymiş, her neyse; Peygamber Efendimiz tüm yakınlarını kollardı. Kendisine bakmış olan, küçükkenPeygamber Efendimiz tüm yakınlarını kollardı. Kendisine bakmış olan, küçükken hizmetinde bulunmuş olan kimseleri arar bulurdu, onlara hediyeler verirdi.hizmetinde bulunmuş olan kimseleri arar bulurdu, onlara hediyeler verirdi. Sütannesine vesaireye çok güzel itibar eylerdi.Sütannesine vesaireye çok güzel itibar eylerdi. Hiçbir yakınını ihmal etmezdi, terk etmezdi, geride bırakmazdı Peygamber Efendimiz.

Hiçbir yakınını ihmal etmezdi, terk etmezdi, geride bırakmazdı Peygamber Efendimiz.

Bizde akrabamıza özellikle dinimizden dolayı saygı göstereceğiz.Bizde akrabamıza özellikle dinimizden dolayı saygı göstereceğiz. Çünkü onlar bizim akrabamızdır. Babamıza hürmet edeceğiz. Amcamıza hürmet edeceğiz.Çünkü onlar bizim akrabamızdır. Babamıza hürmet edeceğiz. Amcamıza hürmet edeceğiz. Yaşça büyüklerimize hürmet edeceğiz. Ağabeylerimize hürmet edeceğiz.Yaşça büyüklerimize hürmet edeceğiz. Ağabeylerimize hürmet edeceğiz. Küçüklerimizi seveceğiz, merhamet edeceğiz, acıyacağız.

Küçüklerimizi seveceğiz, merhamet edeceğiz, acıyacağız.

"Büyüklere saygı göstermeyen, küçüklere sevgi göstermeyen bizden değildir!" diyor Peygamber Efendimiz.

"Büyüklere saygı göstermeyen, küçüklere sevgi göstermeyen bizden değildir!" diyor Peygamber Efendimiz.

Yani genel yapımız o olacak.

Yani genel yapımız o olacak.

Allahu Teâlâ hazretleri her bakımdan İslâm'ın güzel hasletleriyle,Allahu Teâlâ hazretleri her bakımdan İslâm'ın güzel hasletleriyle, güzel âdâbı ile, güzel ahlâkıyla ahlâklanmayı bizlere nasip eylesin.güzel âdâbı ile, güzel ahlâkıyla ahlâklanmayı bizlere nasip eylesin. Ömrümüzü çok sevaplar kazanacak bir şekilde Rabbimiz'in rızasına uygun bir tarzda sürmeyi nasip eylesin.Ömrümüzü çok sevaplar kazanacak bir şekilde Rabbimiz'in rızasına uygun bir tarzda sürmeyi nasip eylesin. Ümmet-i Muhammed'e faideli olacak hayırlı işler yapmamızı nasip eylesin.Ümmet-i Muhammed'e faideli olacak hayırlı işler yapmamızı nasip eylesin. Hayırlı uzun ömürlerle cümlemizi muammer eylesin.Hayırlı uzun ömürlerle cümlemizi muammer eylesin. Ahirette, cennette Peygamber Efendimiz'e komşu olmayı cümlenize, cümemize nasib ve müyesser eylesin.

Ahirette, cennette Peygamber Efendimiz'e komşu olmayı cümlenize, cümemize nasib ve müyesser eylesin.

Fâtiha- işerîfemea'l-Besmele.

Fâtiha- işerîfemea'l-Besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2