Namaz Vakitleri

23 Cemâziye'l-Evvel 1446
25 Kasım 2024
İmsak
06:25
Güneş
07:55
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Her Şey Allah’ı Zikreder

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

5 Zilka'de 1408 / 19.06.1988
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Ezan Okumanın Fazileti, Yaş ve Kuru Her Şey Müezzine Cevap Verir, Kalbî Zikrin Fazileti, Deccal ile Ürdün Nehri Üzerinde | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Her Şey Allah’ı Zikreder

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

5 Zilka'de 1408 / 19.06.1988
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Ezan Okumanın Fazileti, Yaş ve Kuru Her Şey Müezzine Cevap Verir, Kalbî Zikrin Fazileti, Deccal ile Ürdün Nehri Üzerinde | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bu hadîs-i şerîf Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis koleksiyonunun, alfabetik sıra ile hadîs-i şerîfleri sıralamış olanBu hadîs-i şerîf Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis koleksiyonunun, alfabetik sıra ile hadîs-i şerîfleri sıralamış olan ve Gümüşhaneli [Ahmed Ziyâeddin] Hocamız rahmetullahi aleyh tarafından;ve Gümüşhaneli [Ahmed Ziyâeddin] Hocamız rahmetullahi aleyh tarafından; ''Bizim tekkemizde okunsun da müridlerimiz Peygamber Efendimiz'in sünnet-i seniyyesini öğrensinler,''Bizim tekkemizde okunsun da müridlerimiz Peygamber Efendimiz'in sünnet-i seniyyesini öğrensinler, onu yaşayarak Allahu Teâlâ hazretlerinin sevgili kulları olsunlar.'' diyeonu yaşayarak Allahu Teâlâ hazretlerinin sevgili kulları olsunlar.'' diye tertip etmiş olduğu kitabın 512. sayfasında 10. hadîs-i şerîftir. tertip etmiş olduğu kitabın 512. sayfasında 10. hadîs-i şerîftir.

Berâ radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş.Berâ radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem müezzinlere müjde olarak şöyle buyuruyor: Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem müezzinlere müjde olarak şöyle buyuruyor:

Yuğferu li'l-müezzini.Yuğferu li'l-müezzini. ''Ezan okuyan müezzin mağfiret olunur.''''Ezan okuyan müezzin mağfiret olunur.'' Medde savtihî. ''Sesinin uzandığı yere kadar, sesinin uzanması müddetince.''Medde savtihî. ''Sesinin uzandığı yere kadar, sesinin uzanması müddetince.'' Ve yücîbühû küllü ratbin ve yâbisin.Ve yücîbühû küllü ratbin ve yâbisin. ''O sesin uzandığı yerlerde yaş kuru nice mahluk varsa onların hepsi ona cevap verirler, onun söylediği söze iştirak ederler.''''O sesin uzandığı yerlerde yaş kuru nice mahluk varsa onların hepsi ona cevap verirler, onun söylediği söze iştirak ederler.'' Onun Allahu ekber, eşhedü en lâ ilâhe illa'l-lâh, hayye ale's-salah, hayye ale'l-felah gibiOnun Allahu ekber, eşhedü en lâ ilâhe illa'l-lâh, hayye ale's-salah, hayye ale'l-felah gibi o mübarek kelimeleri seslenmesine karşılık verirler, iştirak ederler.o mübarek kelimeleri seslenmesine karşılık verirler, iştirak ederler. Ve lehû mislü ecri men sallâ me'ahû.Ve lehû mislü ecri men sallâ me'ahû. ''Ve bu ezanın arkasından o namazı kimler kılmışsa onların sevapları kadar ona da sevap verilir.'' ''Ve bu ezanın arkasından o namazı kimler kılmışsa onların sevapları kadar ona da sevap verilir.''

İnsan; ''Tamam, ben memuriyeti bırakıyorum, ticareti bırakıyorum,İnsan; ''Tamam, ben memuriyeti bırakıyorum, ticareti bırakıyorum, esnaflığı bırakıyorum müezzin oluyorum.'' der. Ne kadar güzel!esnaflığı bırakıyorum müezzin oluyorum.'' der. Ne kadar güzel! ''Bu kadar büyük mükâfattan sonra, bugünden tezi yok müezzinliği seçtim.'' der. ''Bu kadar büyük mükâfattan sonra, bugünden tezi yok müezzinliği seçtim.'' der. Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi sevdiği, razı olduğu amelleri işlemeye muvaffak eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi sevdiği, razı olduğu amelleri işlemeye muvaffak eylesin.

Muhterem Kardeşlerim! Muhterem Kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerine kulluk bizim asıl işimizdir.Allahu Teâlâ hazretlerine kulluk bizim asıl işimizdir. Bu dünyaya niye geldik? ''Allah'a güzel kulluk edelim.'' diye geldik.Bu dünyaya niye geldik? ''Allah'a güzel kulluk edelim.'' diye geldik. Başka bir şey yok.Başka bir şey yok. Burası imtihan dünyas; işte geldik işte gidiyoruz. Burası imtihan dünyas; işte geldik işte gidiyoruz.

Zaten küçükken bir şey anlayamadık, delikanlılık zamanında da aklımız havalardaydı.Zaten küçükken bir şey anlayamadık, delikanlılık zamanında da aklımız havalardaydı. Ömrümüzün sonuna doğru da; ''belim ağrıyor'', ''bacağım ağrıyor'', ''romatizmalarım ah…'' derken ömür geldi, geçti.Ömrümüzün sonuna doğru da; ''belim ağrıyor'', ''bacağım ağrıyor'', ''romatizmalarım ah…'' derken ömür geldi, geçti. Vazifemiz, Allahu Teâlâ hazretlerine kulluk etmek.Vazifemiz, Allahu Teâlâ hazretlerine kulluk etmek. ''Herkes ‘Allahu Teâlâ hazretlerine kulluk edelim.' derse o zaman dünyanın işleri yapılmaz, memleketin işleri yürümez.'' ''Herkes ‘Allahu Teâlâ hazretlerine kulluk edelim.' derse o zaman dünyanın işleri yapılmaz, memleketin işleri yürümez.''

Allahu Teâlâ hazretlerine kulluk her yerde, her işte, her mekânda, her zamanda olmalıdır.Allahu Teâlâ hazretlerine kulluk her yerde, her işte, her mekânda, her zamanda olmalıdır. Allahu Teâlâ hazretlerine kulluk camide olur,Allahu Teâlâ hazretlerine kulluk camide olur, camiden çıktın mı âzat olursun, istediğini yapmak serbest olur.camiden çıktın mı âzat olursun, istediğini yapmak serbest olur. Tabi öyle şey yok!Tabi öyle şey yok! Allahu Teâlâ hazretlerine kulluk evde olur da daireye gittiğin zaman kulluğun dışına mı çıkarsın? Allahu Teâlâ hazretlerine kulluk evde olur da daireye gittiğin zaman kulluğun dışına mı çıkarsın? Öyle şey yok! Öyle şey yok! Dairenin içi de kulluğun içi, dairenin dışı da kulluğun içi. Dairenin içi de kulluğun içi, dairenin dışı da kulluğun içi. Dükkânın içi de kulluk dışı da kulluk. Dükkânın içi de kulluk dışı da kulluk. Ticaret de kulluk, esnaflık da kulluk, memurluk da kulluk,Ticaret de kulluk, esnaflık da kulluk, memurluk da kulluk, amirlik de kulluk, emirlik de kulluk, komutanlık da kulluk, askerlik de kulluk; amirlik de kulluk, emirlik de kulluk, komutanlık da kulluk, askerlik de kulluk; hepsi, herkes Allah'a kul olacak.hepsi, herkes Allah'a kul olacak. Herkes yaptığı vazifeyi Allah'ın kulu olduğunun şuuru içinde yapacak! Herkes yaptığı vazifeyi Allah'ın kulu olduğunun şuuru içinde yapacak!

''İnsanların en hayırlısı insanlara en faydalı olandır.''''İnsanların en hayırlısı insanlara en faydalı olandır.'' Bizim dinimiz insana; ''Bütün meslekleri bırakın.'' demiyor ki. Bizim dinimiz insana; ''Bütün meslekleri bırakın.'' demiyor ki. Ailesinin ihtiyacını görmek için;Ailesinin ihtiyacını görmek için; kimseye muhtaç olmamak, yük olmamak için çalışan insanı alkışlıyor, tebcil ediyor, takdir ediyor, teşvik ediyor.kimseye muhtaç olmamak, yük olmamak için çalışan insanı alkışlıyor, tebcil ediyor, takdir ediyor, teşvik ediyor. Bizim dinimizde çalışmak tatlı, sevimli, kıymetli görülür, teşvik edilir. Bizim dinimizde çalışmak tatlı, sevimli, kıymetli görülür, teşvik edilir. Peygamber Efendimiz'in çalışmayana, dilenene ikazları var. Peygamber Efendimiz'in çalışmayana, dilenene ikazları var.

''Senin bir şeyin yok mu?'' ''Senin bir şeyin yok mu?''

''Hiçbir şeyim yok.'' ''Hiçbir şeyim yok.''

''Hiç mi yok?'' ''Hiç mi yok?''

"İşte birazcık bir şeyim var.'' "İşte birazcık bir şeyim var.''

''Getir onu sat. Al şuradan bir ip.''Getir onu sat. Al şuradan bir ip. İpi, dağlardan topladığın odunların arkasından geçir, omzuna al, buraya getir; İpi, dağlardan topladığın odunların arkasından geçir, omzuna al, buraya getir; demeti beş kuruş, on kuruş, yirmi kuruşa sat. Bunun geliri ile geçin.'' demeti beş kuruş, on kuruş, yirmi kuruşa sat. Bunun geliri ile geçin.''

İnsanın en hayırlı kazancı; kendi elinin emeğidir, alnının teridir.İnsanın en hayırlı kazancı; kendi elinin emeğidir, alnının teridir. Ama Allah'ın rızasına uygun olarak yapacaksın. Ama Allah'ın rızasına uygun olarak yapacaksın. Ticarette yalan söylemeyeceksin, hile yapmayacaksın, memuriyette dürüst olacaksın,Ticarette yalan söylemeyeceksin, hile yapmayacaksın, memuriyette dürüst olacaksın, halka hizmeti Hakk'a hizmetin, Hakk'ın rızasını kazanmanın bir vesilesi bileceksin.halka hizmeti Hakk'a hizmetin, Hakk'ın rızasını kazanmanın bir vesilesi bileceksin. Evinde hanımınla konuşurken o şuurla konuşacaksın. Evinde hanımınla konuşurken o şuurla konuşacaksın. Çocuğunla konuşurken babalık mesuliyetini idrak ederek konuşacaksın.Çocuğunla konuşurken babalık mesuliyetini idrak ederek konuşacaksın. Onu yetiştirirken nereye gönderiyorsun? Onu yetiştirirken nereye gönderiyorsun? Serbest mi bırakıyorsun, takip mi ediyorsun?Serbest mi bırakıyorsun, takip mi ediyorsun? O evden çıktıktan sonra ne yapacak?O evden çıktıktan sonra ne yapacak? Onu takibi Allah'a kulluk şuuru içinde yapacaksın.Onu takibi Allah'a kulluk şuuru içinde yapacaksın. Hâsılı hayatında, sağ olduğun müddetçe, nefes aldığın müddetçe Allah'ın kulluğunun dışında bir yer yapmayacaksın. Hâsılı hayatında, sağ olduğun müddetçe, nefes aldığın müddetçe Allah'ın kulluğunun dışında bir yer yapmayacaksın.

Şeyh efendinin birisi müridine; ''Al bu tavuğu kimsenin görmediği bir yerde kes, getir.'' demiş.Şeyh efendinin birisi müridine; ''Al bu tavuğu kimsenin görmediği bir yerde kes, getir.'' demiş. Mürit dolaşmış, dolaşmış canlı tavuk elinde geri gelmiş.Mürit dolaşmış, dolaşmış canlı tavuk elinde geri gelmiş. Şeyhi; ''Evladım, hani kimsenin görmediği bir yerde kesecektin.'' deyince;Şeyhi; ''Evladım, hani kimsenin görmediği bir yerde kesecektin.'' deyince; ''Üstadım, hocam, efendim! Allah bizi her yerde görüyor, kimsenin görmediği yer bulamadım.'' demiş. ''Üstadım, hocam, efendim! Allah bizi her yerde görüyor, kimsenin görmediği yer bulamadım.'' demiş.

Allah'ın görmediği, Allah'ın bilmediği, Allah'ın takip etmediği, Allah'ın rakîb, mutarassıt olmadığı, bakmadığı bir yer var mı?Allah'ın görmediği, Allah'ın bilmediği, Allah'ın takip etmediği, Allah'ın rakîb, mutarassıt olmadığı, bakmadığı bir yer var mı? Yok! Her halimizi biliyor.Yok! Her halimizi biliyor. Her halimizde O'nun rızasına uygun olmalıyız.Her halimizde O'nun rızasına uygun olmalıyız. Yatak halimizi, pijamalı halimizi biliyor; kravatlı, şapkalı, fötrlü halimizi biliyor.Yatak halimizi, pijamalı halimizi biliyor; kravatlı, şapkalı, fötrlü halimizi biliyor. Daireyi biliyor, dairenin dışını biliyor. Daireyi biliyor, dairenin dışını biliyor. Kendi başımıza kaldığımız zamanki kara kara düşüncelerimizi biliyor, başkasının yanında sırıtmamızı biliyor.Kendi başımıza kaldığımız zamanki kara kara düşüncelerimizi biliyor, başkasının yanında sırıtmamızı biliyor. Allah celle celâlüh, içimizi dışımızı, kalbimizi niyetimizi, geçmişimizi geleceğimizi biliyor. Allah celle celâlüh, içimizi dışımızı, kalbimizi niyetimizi, geçmişimizi geleceğimizi biliyor.

Onun için insan, o şuura erdiği zaman has müslüman oluyor. Onun için insan, o şuura erdiği zaman has müslüman oluyor. İnsan; ''Allah beni görüyor.'' diye düşününce kendisine çeki düzen vermeli. İnsan; ''Allah beni görüyor.'' diye düşününce kendisine çeki düzen vermeli. Hani insan, toplum içine çıkacağı zaman boğazını temizler, yakasını düzeltir, aynaya bakar. Hani insan, toplum içine çıkacağı zaman boğazını temizler, yakasını düzeltir, aynaya bakar.

Sanki insanların içine çıkmadığı zaman Allah görmüyor mu? Sanki insanların içine çıkmadığı zaman Allah görmüyor mu?

Görüyor. Allah senin kaşını, bıyığını düzeltmene bakar mı? Görüyor. Allah senin kaşını, bıyığını düzeltmene bakar mı?

Bakmaz! Allah insanın şekline, şemailine, yüzüne gözüne göre ona sevap vermez.Bakmaz! Allah insanın şekline, şemailine, yüzüne gözüne göre ona sevap vermez. Kalbinin pâklığına, amelinin ihlâsına ve neticesinin güzelliğine göre verir. Kalbinin pâklığına, amelinin ihlâsına ve neticesinin güzelliğine göre verir.

Küçücük bir kul temiz bir kalp ile küçücük bir jest yapar, Allah'ın rızasını kazanır.Küçücük bir kul temiz bir kalp ile küçücük bir jest yapar, Allah'ın rızasını kazanır. Kocaman bir adam; gösteriş ve tantana ile davullu zurnalı bir iş yapar, Allah indinde beş para etmez; Kocaman bir adam; gösteriş ve tantana ile davullu zurnalı bir iş yapar, Allah indinde beş para etmez; ''Al bu ameli başına çal!'' diyebilir. Huzuruna bile kabul etmez. ''Al bu ameli başına çal!'' diyebilir. Huzuruna bile kabul etmez. Meleklerine emreder; o ibadeti, o adamın başına geçirtir; Meleklerine emreder; o ibadeti, o adamın başına geçirtir; çünkü ancak ihlâsla ve riyasız yapılan ameli Allahu Teâlâ hazretleri kabul eder. çünkü ancak ihlâsla ve riyasız yapılan ameli Allahu Teâlâ hazretleri kabul eder. Her halimizde Allahu Teâlâ hazretlerine güzel kulluk etmeye dikkat edelim. Her halimizde Allahu Teâlâ hazretlerine güzel kulluk etmeye dikkat edelim. Bilelim ki Allah bizi görüyor; biz O'nu görmüyorsak da O bizi görüyor.Bilelim ki Allah bizi görüyor; biz O'nu görmüyorsak da O bizi görüyor. O her yerde hâzır ve nâzırdır, her işimize vâkıftır.O her yerde hâzır ve nâzırdır, her işimize vâkıftır. Kalbimizden geçen niyetimizi de biliyor; ona iltica edelim.Kalbimizden geçen niyetimizi de biliyor; ona iltica edelim. İnna'l-lâhe yuhibbü'l-mütevekkilîn.İnna'l-lâhe yuhibbü'l-mütevekkilîn. ''Allah; kendisine tevekkül eden, kendisine sığınan, kendisine yalvaran, kendisine iltica eden kulu sever.'' ''Allah; kendisine tevekkül eden, kendisine sığınan, kendisine yalvaran, kendisine iltica eden kulu sever.''

''Yâ Rabbi! Çok perişanım, hiçbir şeyim yok.''Yâ Rabbi! Çok perişanım, hiçbir şeyim yok. Yâ Rabbi! Çok kusurluyum, kendimi hiç beğenmiyorum. Yâ Rabbi! Çok kusurluyum, kendimi hiç beğenmiyorum. Yaptıklarımdan pişmanım; yüzüm kara, elim boş, mahcubum; kaçılacak bir yer olsa kaçacağım. Yaptıklarımdan pişmanım; yüzüm kara, elim boş, mahcubum; kaçılacak bir yer olsa kaçacağım. Nereye kaçayım?Nereye kaçayım? Medet yâ Rabbi, affet yâ Rabbi! Bu edepsizlikten ben de bıktım, Medet yâ Rabbi, affet yâ Rabbi! Bu edepsizlikten ben de bıktım, bu terbiyesizlikten ben de usandım ama şu nefsin elinden yakamı kurtaramıyorum; bu terbiyesizlikten ben de usandım ama şu nefsin elinden yakamı kurtaramıyorum; bu meret beni yerden yere çalıyor, bu şeytan beni aldatıyor. bu meret beni yerden yere çalıyor, bu şeytan beni aldatıyor. Yardım et yâ Rabbi! Sana güzel kulluk edeyim, güzel ibadet edeyim, senin yolunda olayım.Yardım et yâ Rabbi! Sana güzel kulluk edeyim, güzel ibadet edeyim, senin yolunda olayım. Namaz kıldığım zaman içim ferahlıyor.Namaz kıldığım zaman içim ferahlıyor. Senin istediğin şeyleri yaptığım zaman rahatlıyorum. Senin istediğin şeyleri yaptığım zaman rahatlıyorum. Günahlı bir şeyi yaptığım zaman; elime para da geçse, keyfim rahat da olsa,Günahlı bir şeyi yaptığım zaman; elime para da geçse, keyfim rahat da olsa, zurnalar çalsa, sazlar çalsa, şarkılar türküler söylense, zurnalar çalsa, sazlar çalsa, şarkılar türküler söylense, karnım davul gibi şişse yine de içimde bir eziklik, huzursuzluk oluyor.karnım davul gibi şişse yine de içimde bir eziklik, huzursuzluk oluyor. Kötü yollardan ayağımı kes yâ Rabbi! Kötü yollardan ayağımı kes yâ Rabbi! Yoluna döndür yâ Rabbi!Yoluna döndür yâ Rabbi! Ben, bana neyin gerektiğini bilmem, sen bana neyin gerektiğini bilirsin. Sana teslim oldum. Ben, bana neyin gerektiğini bilmem, sen bana neyin gerektiğini bilirsin. Sana teslim oldum. Sen bana ne gerekiyorsa onu ver, ne gerekmiyorsa ben istesem bile verme yâ Rabbi!'' Sen bana ne gerekiyorsa onu ver, ne gerekmiyorsa ben istesem bile verme yâ Rabbi!''

Ben bilmezem bana gereken sen hâkîmsin, Ben bilmezem bana gereken sen hâkîmsin,

Men eyle, verme hem ne gerekmez bana. Men eyle, verme hem ne gerekmez bana.

Fuzûlî'nin güzel bir sözü; ''Ben bilmem, sen bilirsin yâ Rabbi!Fuzûlî'nin güzel bir sözü; ''Ben bilmem, sen bilirsin yâ Rabbi! Bana gerekmeyeni istesem bile verme.'' diyor. Ne güzel! Bana gerekmeyeni istesem bile verme.'' diyor. Ne güzel!

Sarhoşun, kumarbazın birisi, bütün malı mülkü satmış, savmış; bir malı kalmış, onu da almak istiyor.Sarhoşun, kumarbazın birisi, bütün malı mülkü satmış, savmış; bir malı kalmış, onu da almak istiyor. Anası, kardeşleri vermek istemiyor.Anası, kardeşleri vermek istemiyor. Miras onun hakkı ama vermiyorlar;Miras onun hakkı ama vermiyorlar; ''Tamam, senin hakkın ama vermeyeceğiz, verirsek satacaksın, çoluk çocuğun var, yazıktır, günahtır.'' diyorlar.''Tamam, senin hakkın ama vermeyeceğiz, verirsek satacaksın, çoluk çocuğun var, yazıktır, günahtır.'' diyorlar. O da geliyor, almaya çalışıyor. Böyle şey mi olur?O da geliyor, almaya çalışıyor. Böyle şey mi olur? Sen diyeceksin ki; ''Ben bu tarlayı sizden istesem bile bana vermeyin.Sen diyeceksin ki; ''Ben bu tarlayı sizden istesem bile bana vermeyin. Çünkü ben bunu harcarım, ıslah olmadım.'' Allah erhamü'r-râhimîndir.Çünkü ben bunu harcarım, ıslah olmadım.'' Allah erhamü'r-râhimîndir. Evet yüzümüz kara, cezayı çoktan hak ettik;Evet yüzümüz kara, cezayı çoktan hak ettik; cehenneme atsa bizim edepsizliğimizdendir, kusurumuzdandır ama rahmeti gazabından ileridir, affetmeyi sever. cehenneme atsa bizim edepsizliğimizdendir, kusurumuzdandır ama rahmeti gazabından ileridir, affetmeyi sever.

Rabbimiz bizi affetsin. Yaşıyoruz, hayattan kesilmemişiz.Rabbimiz bizi affetsin. Yaşıyoruz, hayattan kesilmemişiz. Bize bundan sonraki ömrümüzde rızasına uygun hareket etmeyi, rızasına uygun işler yapmayı nasip eylesin.Bize bundan sonraki ömrümüzde rızasına uygun hareket etmeyi, rızasına uygun işler yapmayı nasip eylesin. Rızasına aykırı olan şeylerden bizi çeksin. Rızasına aykırı olan şeylerden bizi çeksin. Bizde sevmediği ne gibi huy varsa alsın, bizi o huylardan pâk eylesin. Bizde sevmediği ne gibi huy varsa alsın, bizi o huylardan pâk eylesin. Bize sevdiği duyguları, sevdiği huyları, sevdiği halleri versin, sevdiği yollarda yürütsün,Bize sevdiği duyguları, sevdiği huyları, sevdiği halleri versin, sevdiği yollarda yürütsün, sevdiği kullarla dost eylesin, sevmediği kullarla aramızı bozsun.sevdiği kullarla dost eylesin, sevmediği kullarla aramızı bozsun. Etrafımızda O'nun sevmediği ne kadar kul varsa savursun atsın, sevdiği kullarla kalalım. Etrafımızda O'nun sevmediği ne kadar kul varsa savursun atsın, sevdiği kullarla kalalım. Fakir de olsa, yoksul da olsa, bir lokma bir hırkalı da olsa, tuzu ekmeğe katık yapıp yiyen de olsa,Fakir de olsa, yoksul da olsa, bir lokma bir hırkalı da olsa, tuzu ekmeğe katık yapıp yiyen de olsa, ayağa çıplak, sırtı yamalı da olsa bizi sevdiği kullarla beraber eylesin,ayağa çıplak, sırtı yamalı da olsa bizi sevdiği kullarla beraber eylesin, sevdiği kullardan eylesin, sevdiği kullarla haşr eylesin. sevdiği kullardan eylesin, sevdiği kullarla haşr eylesin.

Evet müezzinlik sevaplı bir iştir ama insan şuur sahibi olursa her işte o sevabı alır. Evet müezzinlik sevaplı bir iştir ama insan şuur sahibi olursa her işte o sevabı alır. Memuriyette de alır, amirlikte de alır, emirlikte de alır, komutanlıkta da alır, Memuriyette de alır, amirlikte de alır, emirlikte de alır, komutanlıkta da alır, askerlikte de alır, efendilikte de alır, kölelikte de alır. askerlikte de alır, efendilikte de alır, kölelikte de alır.

Kölenin birisi mükemmel, dürüst bir müslümanmış.Kölenin birisi mükemmel, dürüst bir müslümanmış. Kaderin sevki ile köle olmuş, sonra müslüman olmuş, köleliği devam ediyor.Kaderin sevki ile köle olmuş, sonra müslüman olmuş, köleliği devam ediyor. Efendisi var, ona hizmet ediyor, hizmet etmekle vazifeli ama mü'min;Efendisi var, ona hizmet ediyor, hizmet etmekle vazifeli ama mü'min; namazını kılıyor, orucunu tutuyor, tesbihini çekiyor.namazını kılıyor, orucunu tutuyor, tesbihini çekiyor. Rızasını alarak yapmak için her şeyi efendisine sorarmış; ''Efendim, nasıl yapayım? Şöyle mi olsun, böyle mi olsun?''Rızasını alarak yapmak için her şeyi efendisine sorarmış; ''Efendim, nasıl yapayım? Şöyle mi olsun, böyle mi olsun?'' Çünkü her ikisini birden yapana çok büyük mükâfatlar vaat edilmiş.Çünkü her ikisini birden yapana çok büyük mükâfatlar vaat edilmiş. ''Efendim, ekmek yapılacak ne yapayım?'' ''Fırını yak.''Efendim, ekmek yapılacak ne yapayım?'' ''Fırını yak. '' ''Fırını yaktım efendim, ne yapayım?'' ''Ekmeği içine at.'''' ''Fırını yaktım efendim, ne yapayım?'' ''Ekmeği içine at.'' ''Ekmeği içine attım efendim, ne yapayım?''''Ekmeği içine attım efendim, ne yapayım?'' Böyle iki de bir de sorunca efendi kızmış; ''Gir içine be adam!'' demiş.Böyle iki de bir de sorunca efendi kızmış; ''Gir içine be adam!'' demiş. Fırını yaktı ya, ''gir içine'' demiş, Pırıl pırıl, altın gibi kalbi var kölenin.Fırını yaktı ya, ''gir içine'' demiş, Pırıl pırıl, altın gibi kalbi var kölenin. Biraz sonra bakmış, köle ortalıkta yok; Biraz sonra bakmış, köle ortalıkta yok; ''Yahu, bu ekmekleri yakacak, ne oldu acaba, ortalıkta da görünmüyor.'' demiş. ''Yahu, bu ekmekleri yakacak, ne oldu acaba, ortalıkta da görünmüyor.'' demiş. Gitmiş aşağıya; şöyle eğilmiş, fırının içine bir de bakmış ki köle içeride;Gitmiş aşağıya; şöyle eğilmiş, fırının içine bir de bakmış ki köle içeride; girmiş, bağdaş kurmuş oturmuş, tesbih çekip duruyor.girmiş, bağdaş kurmuş oturmuş, tesbih çekip duruyor. Allah; İbrahim aleyhisselam'ı Nemrut'un yaktığı ateşte yakmadı, bu sevgili kulunu da fırında yakmamış. Allah; İbrahim aleyhisselam'ı Nemrut'un yaktığı ateşte yakmadı, bu sevgili kulunu da fırında yakmamış. Fırına girmiş, mâsum mâsum orada tesbih çekip duruyor.Fırına girmiş, mâsum mâsum orada tesbih çekip duruyor. Allah her şeye kâdir. İster bir sembolik hikâye olsun isterse hakikaten olmuş olsun, çok güzel. Allah her şeye kâdir. İster bir sembolik hikâye olsun isterse hakikaten olmuş olsun, çok güzel. Demek ki Allah, sevgili kulu oldu mu köleyi de sevebiliyor. Demek ki Allah, sevgili kulu oldu mu köleyi de sevebiliyor.

Sevgili kulu oldu mu komutanı da sever.Sevgili kulu oldu mu komutanı da sever. Belh şehrinin Sultanı İbrahim b. Edhem'i de sevmiş, ona önceden mânevî bir işaret göndermiş, Belh şehrinin Sultanı İbrahim b. Edhem'i de sevmiş, ona önceden mânevî bir işaret göndermiş, intebih intebih, intebih intebih, uyan uyan, uyan uyan kendine gel, kendine gel; kendine getirmiş. intebih intebih, intebih intebih, uyan uyan, uyan uyan kendine gel, kendine gel; kendine getirmiş.

Cezbetün min cezebâti'r-Rahmân, hayrun min ibâdeti's-sakaleyn.Cezbetün min cezebâti'r-Rahmân, hayrun min ibâdeti's-sakaleyn. ''Allah'ın bir lütfunun tecelli edip de insanı O'nun yoluna çekmesi,''Allah'ın bir lütfunun tecelli edip de insanı O'nun yoluna çekmesi, insanların ve cinlerin tümünün yaptığı amellerden daha çok kâr getirir.'' insanların ve cinlerin tümünün yaptığı amellerden daha çok kâr getirir.'' Çünkü Allah diledi mi çeker alır, en yakın kulları haline getirir.Çünkü Allah diledi mi çeker alır, en yakın kulları haline getirir. Belh sultanlığı elden gitmiş, saraylar elden gitmiş, hazineler elden gitmiş, Allah'ın sevgili kulu olmuş. Belh sultanlığı elden gitmiş, saraylar elden gitmiş, hazineler elden gitmiş, Allah'ın sevgili kulu olmuş. Allah imtihan ediyor. Allah insanı, sevdiği şeylerden imtihan eder. Allah imtihan ediyor. Allah insanı, sevdiği şeylerden imtihan eder. Parayı mı çok seviyorsun?Parayı mı çok seviyorsun? İmtihan paradan gelir. Parayı vermen gerekiyor.İmtihan paradan gelir. Parayı vermen gerekiyor. Eli titriyor, veremiyor.Eli titriyor, veremiyor. Sen demek ki Allah'ı sevmiyorsun ne bu, elin niye titriyor? Sen demek ki Allah'ı sevmiyorsun ne bu, elin niye titriyor? Allah sana verirken öyle mi oluyor? Bol bol veriyor. Allah sana verirken öyle mi oluyor? Bol bol veriyor. Bol bol alıyorsun, kasaya tıkıyorsun. Bol bol alıyorsun, kasaya tıkıyorsun. Alırken elin titremiyordu, verirken niye titriyor? Alırken elin titremiyordu, verirken niye titriyor?

Çok mu hak ettin? Oturduğun yerden Allah gönderiyor.Çok mu hak ettin? Oturduğun yerden Allah gönderiyor. Ötekisi senden daha çok çalışıyor para kazanamıyor, sen kazanıyorsun. Veren Allah.Ötekisi senden daha çok çalışıyor para kazanamıyor, sen kazanıyorsun. Veren Allah. Belki baktığın bir fakir hürmetine, belki hizmet ettiğin anan-baban hürmetine,Belki baktığın bir fakir hürmetine, belki hizmet ettiğin anan-baban hürmetine, belki daha başka bir sebeple, belki sırf imtihan olsun diye.belki daha başka bir sebeple, belki sırf imtihan olsun diye. Sonra, para Allah indinde makbul bir şey değil ki. Nemrut'a da vermiş, Firavun'a da vermiş. Sonra, para Allah indinde makbul bir şey değil ki. Nemrut'a da vermiş, Firavun'a da vermiş. Ne olacak yani? Verir de, alır da; hepsi imtihan. Ne olacak yani? Verir de, alır da; hepsi imtihan. Allah her halimizde, her işimizi rızasına uygun yapmaya bizi muvaffak eylesin!Allah her halimizde, her işimizi rızasına uygun yapmaya bizi muvaffak eylesin! Ama müezzinliğin şerefi hakkında bu hadîs-i şerîf var. Ama müezzinliğin şerefi hakkında bu hadîs-i şerîf var. Demek ki sesinin uzandığı müddet kadar, yer kadar afv u mağfiret olunur. Demek ki sesinin uzandığı müddet kadar, yer kadar afv u mağfiret olunur. Veyahut sesini uzattığı müddetçe, sedası devam ettiği müddetçe Allah'ın afv u mağfiretinden hissesi gelir; akar, durur. Veyahut sesini uzattığı müddetçe, sedası devam ettiği müddetçe Allah'ın afv u mağfiretinden hissesi gelir; akar, durur.

''Hocam, ben şimdi bu hadîs-i şerîften sonra Diyanet'e müracaat etsem;''Hocam, ben şimdi bu hadîs-i şerîften sonra Diyanet'e müracaat etsem; ‘Sen İmam Hatip Okulu mezunu değilsin, hafızlık belgen yok.' derler beni müezzin yapmazlar.'' ‘Sen İmam Hatip Okulu mezunu değilsin, hafızlık belgen yok.' derler beni müezzin yapmazlar.''

Sen de Allah rızası için oku. Allah rızası için, fî sebîlillah yap.Sen de Allah rızası için oku. Allah rızası için, fî sebîlillah yap. Dükkândan paran geliyor, tamam. Dairelerden de para geliyor mu?Dükkândan paran geliyor, tamam. Dairelerden de para geliyor mu? ''Nereden bildin Hocam?'' Bu belli işte; o zaman sen de burada Allah rızası için çalış. ''Nereden bildin Hocam?'' Bu belli işte; o zaman sen de burada Allah rızası için çalış.

Hocanın birisi bir arsa almış, mütaahhit gelmiş;Hocanın birisi bir arsa almış, mütaahhit gelmiş; ''Şu arsayı bana ver, ben buraya bir apartman dikeyim, üç dairesi senin olsun.'' demiş. Tamam.''Şu arsayı bana ver, ben buraya bir apartman dikeyim, üç dairesi senin olsun.'' demiş. Tamam. Hocanın durup dururken üç dairesi olmuş.Hocanın durup dururken üç dairesi olmuş. Zamanında küçücük bir cüz'î tasarruf ile almış olduğu arsadan şimdi üç tane daire sahibi oldu.Zamanında küçücük bir cüz'î tasarruf ile almış olduğu arsadan şimdi üç tane daire sahibi oldu. Hoca demiş ki; ''Tamam, Allah bana üç tane daire verdi.Hoca demiş ki; ''Tamam, Allah bana üç tane daire verdi. Birisinde oturacağım, öteki ikisinin kirasını alacağım.Birisinde oturacağım, öteki ikisinin kirasını alacağım. Bundan sonra benim işim Rabbimin dinine hizmet etmek. Bundan sonra benim işim Rabbimin dinine hizmet etmek. Talebe okutmam, Kur'an'a hizmet etmem, dinimize hizmet etmem gerekiyor.'' Talebe okutmam, Kur'an'a hizmet etmem, dinimize hizmet etmem gerekiyor.'' Ne güzel! Her şeyi Rabbimiz veriyor; müsebbibü'l-esbâb, herkesin Rabbi, herkesi O yönetiyor. Ne güzel! Her şeyi Rabbimiz veriyor; müsebbibü'l-esbâb, herkesin Rabbi, herkesi O yönetiyor. Verdiren O, getirten O, götürten O, açtıran O, kapattıran O, müşteriyi yığan O, canı alan O, veren O. Verdiren O, getirten O, götürten O, açtıran O, kapattıran O, müşteriyi yığan O, canı alan O, veren O. O bakımdan sesinin uzandığı müddetçe sesinin uzandığı yere kadar mağfiret-i Rahmân'a mazhar oluyor;O bakımdan sesinin uzandığı müddetçe sesinin uzandığı yere kadar mağfiret-i Rahmân'a mazhar oluyor; sen de bedavadan okursun. sen de bedavadan okursun. Bedavadan okursun ama insanın biraz da sesini alıştırması, talim etmesi gerekiyor. Bedavadan okursun ama insanın biraz da sesini alıştırması, talim etmesi gerekiyor.

Adamın birisi bir ezan okuyormuş ki -Allah affetsin-Adamın birisi bir ezan okuyormuş ki -Allah affetsin- kulakları tıkayacak gibi gıcır gıcır bir sesle, çok fena. Birisi aşağıdan bağırmış: kulakları tıkayacak gibi gıcır gıcır bir sesle, çok fena. Birisi aşağıdan bağırmış:

''Yahu sen ne yapıyorsun orada?'' ''Yahu sen ne yapıyorsun orada?''

''Ezan okuyorum, duymuyor musun?'' ''Ezan okuyorum, duymuyor musun?''

''Niçin okuyorsun bu ezanı?''Niçin okuyorsun bu ezanı? Bunun için ne kadar para alıyorsun?'' Bunun için ne kadar para alıyorsun?''

''Ne parası, ben bunu Allah rızası için okuyorum.'' demiş.''Ne parası, ben bunu Allah rızası için okuyorum.'' demiş. Aşağıdaki cevabı yapıştırmış; Aşağıdaki cevabı yapıştırmış;

''Öyleyse, Allah rızası için okuma!'' ''Öyleyse, Allah rızası için okuma!''

Ali Rıza Hakses isimli bir Müftü Efendi vardı, o anlatırdı.Ali Rıza Hakses isimli bir Müftü Efendi vardı, o anlatırdı. -Cümle geçmişlerimize Allah rahmet eylesin.- -Cümle geçmişlerimize Allah rahmet eylesin.-

''Ben sesi güzel olanları seçerdim, şehrin en kalabalık muhitindeki camilere müezzin tayin ederdim.'' derdi. ''Ben sesi güzel olanları seçerdim, şehrin en kalabalık muhitindeki camilere müezzin tayin ederdim.'' derdi.

Bir tanesini Ankara'da Zincirli Camii'ne müezzin tayin etmiş.Bir tanesini Ankara'da Zincirli Camii'ne müezzin tayin etmiş. Akşam oldu mu, memurlar, işini kapatan esnaf orada minibüs, otobüs kuyruğuna girerler.Akşam oldu mu, memurlar, işini kapatan esnaf orada minibüs, otobüs kuyruğuna girerler. Herkes evine gidecek. Uzun bir kuyruk olur. Ezan okunur.Herkes evine gidecek. Uzun bir kuyruk olur. Ezan okunur. Kuyruktan çıksa hakkı yanacak, camiye gitmese sevabı yanacak; bocalar.Kuyruktan çıksa hakkı yanacak, camiye gitmese sevabı yanacak; bocalar. O müezzinin sesinin güzelliğinden yoldan dönüp gelirlermiş. O müezzinin sesinin güzelliğinden yoldan dönüp gelirlermiş. Ses güzelliği de Allah'ın bir vergisi ama aslında mânası.Ses güzelliği de Allah'ın bir vergisi ama aslında mânası. İnsan mânasındaki güzelliği görmeli. İnsan mânasındaki güzelliği görmeli.

Birisi ezan okurken aşağıdan evliyâullahtan birisi geçiyormuş:Birisi ezan okurken aşağıdan evliyâullahtan birisi geçiyormuş: ''Bu ne biçim ezan okumak!'' demiş.''Bu ne biçim ezan okumak!'' demiş. O da yukarıdan onun ne maksatla söylediğinden haberdar değil.O da yukarıdan onun ne maksatla söylediğinden haberdar değil. ''Beğenmedin mi, beğenmediysen gel sen oku.'' diye ters bir cevap vermiş.''Beğenmedin mi, beğenmediysen gel sen oku.'' diye ters bir cevap vermiş. O da taşın üstüne çıkmış, onun o ezan okuduğu yerde bir Allahu Ekber demiş, taş ortasından ikiye ayrılmış. O da taşın üstüne çıkmış, onun o ezan okuduğu yerde bir Allahu Ekber demiş, taş ortasından ikiye ayrılmış.

Demek ki insan o aşkla, o şevkle taşı çatlatacak gibi,Demek ki insan o aşkla, o şevkle taşı çatlatacak gibi, yanlış yolda gideni doğru yola döndürecek gibi,yanlış yolda gideni doğru yola döndürecek gibi, maddî ve mânevî güzelliği ile okumaya gayret etmeli.maddî ve mânevî güzelliği ile okumaya gayret etmeli. O eskiler ne güzel, ne mübarek insanlarmış, ne güzel zamanlar geçirmişler.O eskiler ne güzel, ne mübarek insanlarmış, ne güzel zamanlar geçirmişler. Sabah ezanı şu makamdan okunur, öğle ezanı şu makamdan okunur. Sabah ezanı şu makamdan okunur, öğle ezanı şu makamdan okunur. Sabahleyin sessiz.Sabahleyin sessiz. Erken kalkmışsan dinliyorsun; gökyüzünden bir ezan sedası çalkalanıyor;Erken kalkmışsan dinliyorsun; gökyüzünden bir ezan sedası çalkalanıyor; çıldır çıldır, şarıl şarıl sular yıkıyormuş gibi sanki kâinatı yıkıyor.çıldır çıldır, şarıl şarıl sular yıkıyormuş gibi sanki kâinatı yıkıyor. Bir güzel müezzin çıkmış, bülbülleri imrendirecek gibi ezan okuyor. İnsan mest oluyor. Bir güzel müezzin çıkmış, bülbülleri imrendirecek gibi ezan okuyor. İnsan mest oluyor. Dinî hayatı ne güzel yaşamışlar.Dinî hayatı ne güzel yaşamışlar. Yaptıkları işlere aşklarını, sevgilerini, muhabbetlerini dökmüşler.Yaptıkları işlere aşklarını, sevgilerini, muhabbetlerini dökmüşler. Ne güzel işler yapmışlar, göçmüşler; şimdi sıra bize geldi. Ne güzel işler yapmışlar, göçmüşler; şimdi sıra bize geldi. Bakalım Rabbimiz bize hangi güzel işleri yapmayı nasip edecek? Onu gözleyelim. Bakalım Rabbimiz bize hangi güzel işleri yapmayı nasip edecek? Onu gözleyelim.

Ve yûcibühû fî külli ratbin ve yâbisin. ''Yaş ve kuru her şey ona cevap verir.'' Ve yûcibühû fî külli ratbin ve yâbisin. ''Yaş ve kuru her şey ona cevap verir.''

''Yaş ve kuru'' diye iki zıt şeyi söylemekten kastı, sesinin yayıldığı yerdeki her mahlûk.''Yaş ve kuru'' diye iki zıt şeyi söylemekten kastı, sesinin yayıldığı yerdeki her mahlûk. ''Yaşı kurusu, iyisi kötüsü, büyüğü küçüğü, canlısı cansızı, taşı ağacı, otu böceği, çiçeği; hepsi, hepsi ona cevap verir.'' diyor. ''Yaşı kurusu, iyisi kötüsü, büyüğü küçüğü, canlısı cansızı, taşı ağacı, otu böceği, çiçeği; hepsi, hepsi ona cevap verir.'' diyor.

Âyet-i kerîmelerde çok geçiyor: Âyet-i kerîmelerde çok geçiyor:

Yüsebbihu li'l-lâhi mâ fi's-semâvâti ve mâ fi'l-ard.Yüsebbihu li'l-lâhi mâ fi's-semâvâti ve mâ fi'l-ard. Veyahut Ve in min şey'in illâ yusebbihu bi-hamdihî ve lâkin lâ tefkahûne tesbîhahüm. Veyahut Ve in min şey'in illâ yusebbihu bi-hamdihî ve lâkin lâ tefkahûne tesbîhahüm.

Her şey Allah'ı zikr ü tesbih ediyor.Her şey Allah'ı zikr ü tesbih ediyor. Her şey; taş, hücre, molekül, atom, zerre, küre, kâinat, yıldızlar, ay, güneş, bulutlar, yağmurlar, rüzgârlar;Her şey; taş, hücre, molekül, atom, zerre, küre, kâinat, yıldızlar, ay, güneş, bulutlar, yağmurlar, rüzgârlar; her şey Allahu Teâlâ hazretlerini zikrediyor, tesbih ediyor. her şey Allahu Teâlâ hazretlerini zikrediyor, tesbih ediyor.

''Ben duymuyorum?!.'' ''Ben duymuyorum?!.''

Radyo olmasa elektromanyetik dalgaları sezinleyebiliyor musun? Radyo olmasa elektromanyetik dalgaları sezinleyebiliyor musun?

Sezinleyemiyorsun. Sezinleyemiyorsun.

Televizyon cihazın olmasa görüntüyü görebiliyor musun? Göremiyorsun. Televizyon cihazın olmasa görüntüyü görebiliyor musun? Göremiyorsun.

Kuşun duyduğu sesi duyabiliyor musun? Duyamıyorsun. Kuşun duyduğu sesi duyabiliyor musun? Duyamıyorsun.

Atın sezdiği hissi sezebiliyor musun? Sezemiyorsun. Atın sezdiği hissi sezebiliyor musun? Sezemiyorsun.

Sivrisineğin zekâsı sende var mı? Yok.Sivrisineğin zekâsı sende var mı? Yok. Ufacık tefecik şey, küçücük hayvan medeniyete meydan okuyor. Ufacık tefecik şey, küçücük hayvan medeniyete meydan okuyor.

Sen aciz bir mahlûksun, senin bir ayarın var, bir skalan var; o skalanın dışındaki şeyleri görmezsin, duymazsın.Sen aciz bir mahlûksun, senin bir ayarın var, bir skalan var; o skalanın dışındaki şeyleri görmezsin, duymazsın. Eğer istiabın geniş olsa, skalan fazla olsa, o zaman kim bilir neler neler göreceksin. Eğer istiabın geniş olsa, skalan fazla olsa, o zaman kim bilir neler neler göreceksin. İnsanın beyninde milyonlarca, milyarlarca hücre var ama insan onun çok küçük bir kısmını;İnsanın beyninde milyonlarca, milyarlarca hücre var ama insan onun çok küçük bir kısmını; dokuzda birini veyahut çok daha azını kullanıyormuş.dokuzda birini veyahut çok daha azını kullanıyormuş. Büyük bir kısmı duruyor, boş. İnsan ötekileri de kullansa ne büyük insan olacak. Büyük bir kısmı duruyor, boş. İnsan ötekileri de kullansa ne büyük insan olacak.

Onun için gözünü aç, hikmetleri sez, etrafındaki esrarı anlamaya pür dikkat kesil.Onun için gözünü aç, hikmetleri sez, etrafındaki esrarı anlamaya pür dikkat kesil. Dikkat edersen görürsün, dikkat etmezsen her şeyi dümdüz görürsün. Dikkat edersen görürsün, dikkat etmezsen her şeyi dümdüz görürsün. Hiç bir şeyi anlamazsın, her şey sana dümdüz gelir.Hiç bir şeyi anlamazsın, her şey sana dümdüz gelir. Halıya bakarsın ''dümdüz'' dersin.Halıya bakarsın ''dümdüz'' dersin. Yakından bakarsan düğüm düğüm; düğümlere bakarsan lif lif;Yakından bakarsan düğüm düğüm; düğümlere bakarsan lif lif; liflere bakarsan, nice nice şekil şekil; şekillere bakarsan, hücre hücre; liflere bakarsan, nice nice şekil şekil; şekillere bakarsan, hücre hücre; hücrelere bakarsan atom atom; atomlara bakarsan, molekül molekül;hücrelere bakarsan atom atom; atomlara bakarsan, molekül molekül; moleküllere bakarsan, elektron, proton atom parçaları; moleküllere bakarsan, elektron, proton atom parçaları; onlara bakarsan enerji, enerjiye bakarsan; oradan ötesine karışmam. onlara bakarsan enerji, enerjiye bakarsan; oradan ötesine karışmam. İnsan oradan ötede duruyor ama Allah bildirince bilir. Allah öğretirse insan her şeyi bilir. İnsan oradan ötede duruyor ama Allah bildirince bilir. Allah öğretirse insan her şeyi bilir. Çevremizde her şey O'nu zikr ü tesbih ediyor.Çevremizde her şey O'nu zikr ü tesbih ediyor. Rabbimiz Teâlâ bizi de zikr ü tesbih edenlerden eylesin, gafillerden eylemesin. Rabbimiz Teâlâ bizi de zikr ü tesbih edenlerden eylesin, gafillerden eylemesin.

Koskoca boyumuzla posumuzla, aklımızla, gözümüzle, kulağımızla, dilimizle, dişimizle,Koskoca boyumuzla posumuzla, aklımızla, gözümüzle, kulağımızla, dilimizle, dişimizle, kalbimizle, midemizle ortalıkta dolaşıyoruz ama Rabbimizden haberimiz yok,kalbimizle, midemizle ortalıkta dolaşıyoruz ama Rabbimizden haberimiz yok, edebimiz yok, saygımız yok, sezgimiz yok, sevgimiz yok. Yazık! Vah, çok yazık!edebimiz yok, saygımız yok, sezgimiz yok, sevgimiz yok. Yazık! Vah, çok yazık! Mesela bir adam hasta oluyor, hastaneye yatırıyorlar zincirlere vuruyorlar,Mesela bir adam hasta oluyor, hastaneye yatırıyorlar zincirlere vuruyorlar, bağlıyorlar, odasını da kilitliyorlar, kapısında bir küçücük, oradan açıp içeriye bakıyorlar; bağlıyorlar, odasını da kilitliyorlar, kapısında bir küçücük, oradan açıp içeriye bakıyorlar; ''Aslan gibi adam ama yazık.'' diyorlar. Neden? ''Aslan gibi adam ama yazık.'' diyorlar. Neden?

''Çünkü aklı yok, onun için ''yazık'' diyorlar.''Çünkü aklı yok, onun için ''yazık'' diyorlar. Rabbimiz bizi akıldan, sezgiden, sevgiden, mâneviyattan mahrum etmesin! Rabbimiz bizi akıldan, sezgiden, sevgiden, mâneviyattan mahrum etmesin!

Ve lehû mislü ecri men sallâ me'ahû.Ve lehû mislü ecri men sallâ me'ahû. ''Bu müezzinle beraber kimler namaz kılmışsa onların ecirlerinin bir misli de ona veriliyor.'' ''Bu müezzinle beraber kimler namaz kılmışsa onların ecirlerinin bir misli de ona veriliyor.''

Neden? Neden?

O sebep oldu, çağırdı. Hayye ale's-salâh. ''Namaza gel.'' dedi. Onlar da; O sebep oldu, çağırdı. Hayye ale's-salâh. ''Namaza gel.'' dedi. Onlar da;

''Ezan okundu, vakit geldi, hadi namaza gidelim.'' dediler, geldiler. Sebep oldu.''Ezan okundu, vakit geldi, hadi namaza gidelim.'' dediler, geldiler. Sebep oldu. Vakti kılan Allah, namazı emreden Allah, ezanı emreden Allah.Vakti kılan Allah, namazı emreden Allah, ezanı emreden Allah. Bu adamcağız kalktı sadece Allahu Ekber, Allahu Ekber dedi.Bu adamcağız kalktı sadece Allahu Ekber, Allahu Ekber dedi. Hayye ale's-salâh dedi. Hayye ale'l-felâh dedi.Hayye ale's-salâh dedi. Hayye ale'l-felâh dedi. Minareden veya yüksek bir yerden ezan okudu; ötekisi de duydu, geldi.Minareden veya yüksek bir yerden ezan okudu; ötekisi de duydu, geldi. Bu kadarcık küçük bir gayrete, Allah namaza gelenlerin sevabını veriyor. Bu kadarcık küçük bir gayrete, Allah namaza gelenlerin sevabını veriyor. Peki daha büyük gayretlerle İslâm'a daha büyük hizmetler ederse ne olur? Peki daha büyük gayretlerle İslâm'a daha büyük hizmetler ederse ne olur?

Çok büyük sevaplar alır. Oradan kıyas edelim.Çok büyük sevaplar alır. Oradan kıyas edelim. Müezzin hayye ale's-salâh diyor. Ev Allah'ın, din Allah'ın, erkân Allah'ın.Müezzin hayye ale's-salâh diyor. Ev Allah'ın, din Allah'ın, erkân Allah'ın. Hepsini öğretmiş, hepsi usul olarak mevcut. Hepsini öğretmiş, hepsi usul olarak mevcut. Müezzin sadece bir seslenmiş oluyor. ''Hadi gelin, namaz vaktidir.Müezzin sadece bir seslenmiş oluyor. ''Hadi gelin, namaz vaktidir. Vakt-i salah, gelin.'' diyor, ondan bu kadar ecir kazanıyor.Vakt-i salah, gelin.'' diyor, ondan bu kadar ecir kazanıyor. Rabbimizin lütfuna bak, keremine bak! Rabbimizin lütfuna bak, keremine bak! Rabbimizin bizlere bahşettiği nimetleri ne sebeplerle verdiğini gör!Rabbimizin bizlere bahşettiği nimetleri ne sebeplerle verdiğini gör! Hak mı ediyoruz, müstahak mı olmuşuz, çok mu büyük iş yapıyoruz? Hak mı ediyoruz, müstahak mı olmuşuz, çok mu büyük iş yapıyoruz? Yani müezzin çok mu büyük bir iş yaptı? Yani müezzin çok mu büyük bir iş yaptı?

Değil ama Allah'ın adını andı.Değil ama Allah'ın adını andı. Allah'ın büyüklüğünü semalara seslendi, sesinin duyulabileceği kadar yere duyurdu.Allah'ın büyüklüğünü semalara seslendi, sesinin duyulabileceği kadar yere duyurdu. Allah'ın birliğini söyledi, Peygamber Efendimiz'in onun elçisi olduğunu söyledi, namaza çağırdı, felaha çağırdı.Allah'ın birliğini söyledi, Peygamber Efendimiz'in onun elçisi olduğunu söyledi, namaza çağırdı, felaha çağırdı. İşte bu söylediği sözlerden, bu şehadetten dolayı bu ecirleri kazanıyor.İşte bu söylediği sözlerden, bu şehadetten dolayı bu ecirleri kazanıyor. Bir de düşünün ki dini müdafaa ediyor; elinde kalemi kitabı ile basını ile hizmet eden alimin sevabını düşünün. Bir de düşünün ki dini müdafaa ediyor; elinde kalemi kitabı ile basını ile hizmet eden alimin sevabını düşünün.

Âlim mi üstün, şehit mi? Âlim mi üstün, şehit mi?

Geçen hafta şehitliğin ecrini, sevabını hadîs-i şerîfte okuduk ama alim daha üstün. Geçen hafta şehitliğin ecrini, sevabını hadîs-i şerîfte okuduk ama alim daha üstün.

''Hocam, alim masasında oturuyor; şehit kanını döküyor, canını veriyor.'' ''Hocam, alim masasında oturuyor; şehit kanını döküyor, canını veriyor.''

Şehidi de yetiştiren alim. Alimler olmasa din çöker.Şehidi de yetiştiren alim. Alimler olmasa din çöker. En üstün alimdir, onun için kimse böbürlenmesin.En üstün alimdir, onun için kimse böbürlenmesin. Rütbetü'l-ilmi a'le'r-rüteb. ''İlim rütbesi rütbelerin en üstünüdür.''Rütbetü'l-ilmi a'le'r-rüteb. ''İlim rütbesi rütbelerin en üstünüdür.'' ''O bana biat etsin, o bana tâbi olsun.'' Olmaz! İlme tâbi ol, alime tâbi ol. ''O bana biat etsin, o bana tâbi olsun.'' Olmaz! İlme tâbi ol, alime tâbi ol.

Yafdulü'z-zikrü'l-hafiyyü'l-lezî lâ tesme'uhü'l-hafazatü ale'l-lezî tesme'uhû seb'îne dı'fen.Yafdulü'z-zikrü'l-hafiyyü'l-lezî lâ tesme'uhü'l-hafazatü ale'l-lezî tesme'uhû seb'îne dı'fen. Bu hadîs-i şerîf zikirle ilgili. İbn Ebi'd-dünyâ ve İbn Hibban, Câbir radıyallahu anh'ten rivayet etmişler,Bu hadîs-i şerîf zikirle ilgili. İbn Ebi'd-dünyâ ve İbn Hibban, Câbir radıyallahu anh'ten rivayet etmişler, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri şöyle buyuruyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri şöyle buyuruyor:

Yafdulü. ''Daha üstün olur, daha faziletli olur, daha sevaplı olur.''Yafdulü. ''Daha üstün olur, daha faziletli olur, daha sevaplı olur.'' ez-Zikrü'l-hafiyyü'l-lezî lâ tesme'uhü'l-hafazatü. ''Hafaza meleklerinin duymamış olduğu zikr-i hafî.'' ez-Zikrü'l-hafiyyü'l-lezî lâ tesme'uhü'l-hafazatü. ''Hafaza meleklerinin duymamış olduğu zikr-i hafî.'' Ale'l-lezî tesme'uhû.''Hafaza meleklerinin duyduğu zikirden.'' Ale'l-lezî tesme'uhû.''Hafaza meleklerinin duyduğu zikirden.''

Ne kadar daha faziletli, üstün, sevaplı? Ne kadar daha faziletli, üstün, sevaplı?

Seb'îne dı'fen. ''Yetmiş misli daha sevaplıdır.'' Seb'îne dı'fen. ''Yetmiş misli daha sevaplıdır.''

Bir insan duyulabilecek bir şekilde Allah Allah Allah diyor veyaBir insan duyulabilecek bir şekilde Allah Allah Allah diyor veya Lâ ilâhe illallâh, lâ ilâhe illallâh, lâ ilâhe illallâh diyor veyaLâ ilâhe illallâh, lâ ilâhe illallâh, lâ ilâhe illallâh diyor veya Sübhânallâh veya Allahu Ekber veya Yâ Bakî, Yâ Latîf, Yâ Hak, Sübhânallâh veya Allahu Ekber veya Yâ Bakî, Yâ Latîf, Yâ Hak, Yâ Selâm diye Allah'ın esmâsından birisini söylüyor.Yâ Selâm diye Allah'ın esmâsından birisini söylüyor. Bunların hepsi zikirdir.Bunların hepsi zikirdir. Bunu duyulacak şekilde söylerse bir sevap alır. Kalpten, candan, sevgiyle söylerse; Bunu duyulacak şekilde söylerse bir sevap alır. Kalpten, candan, sevgiyle söylerse;

Bir kez Allah dese aşk ile lisân, Bir kez Allah dese aşk ile lisân,

Dökülür cümle günah misl-i hazân. Dökülür cümle günah misl-i hazân.

Sonbaharda yaprakların kuruyup da ağaç sallandığı zaman döküldüğü gibi günahlar dökülüyor.Sonbaharda yaprakların kuruyup da ağaç sallandığı zaman döküldüğü gibi günahlar dökülüyor. Bir insan bir kere aşk ile Allah dese; bunu sessiz söylese, içinden söylese,Bir insan bir kere aşk ile Allah dese; bunu sessiz söylese, içinden söylese, kimsenin anlamayacağı bir şekilde söylese sevabı yetmiş kat daha fazla oluyor.kimsenin anlamayacağı bir şekilde söylese sevabı yetmiş kat daha fazla oluyor. Sevabı yetmiş misli daha fazla. Neden? Sevabı yetmiş misli daha fazla. Neden?

Çünkü içinden söylediği zaman gizli oluyor. Çünkü içinden söylediği zaman gizli oluyor.

Hafaza melekleri hangileridir? Hafaza melekleri hangileridir?

İnsanın amellerini kaydedip hıfzeden, onların kayda geçmesini sağlayan, sevapları günahları yazan melekler.İnsanın amellerini kaydedip hıfzeden, onların kayda geçmesini sağlayan, sevapları günahları yazan melekler. Sonra insanın her ekleminde, her âzâsında bir melek var; onu koruyor. Sonra insanın her ekleminde, her âzâsında bir melek var; onu koruyor. Korumazsa mahvolur, kazaya uğrar, çalışamaz hale gelir.Korumazsa mahvolur, kazaya uğrar, çalışamaz hale gelir. Bu hafaza melekleri sevap günah neyse yazacaklar, duymaları gerekiyor.Bu hafaza melekleri sevap günah neyse yazacaklar, duymaları gerekiyor. Onların bile duymadığı; içten, gönülden yapılan o gizli zikir yetmiş kat daha sevaplı oluyor. Onların bile duymadığı; içten, gönülden yapılan o gizli zikir yetmiş kat daha sevaplı oluyor.

Duyulduğu zaman gösteriş olabilir, şöhret olabilir. Duyulduğu zaman gösteriş olabilir, şöhret olabilir.

''Yahu filanca mahallemizde filanca efendi var ya, mübareğin dilinde Allah'ın adı hiç eksik olmaz, boyuna Allah'ı zikreder, durur.''Yahu filanca mahallemizde filanca efendi var ya, mübareğin dilinde Allah'ın adı hiç eksik olmaz, boyuna Allah'ı zikreder, durur. Elinde tesbih; şıkır şıkır çeker durur. Mâşaallah, ne mübarek adam!'' Elinde tesbih; şıkır şıkır çeker durur. Mâşaallah, ne mübarek adam!''

''Ya, öyle mi? Gidelim elini öpelim, duasını alalım, hastamızı götürelim, şifa isteyelim.'' vesaire, şöhret olur.''Ya, öyle mi? Gidelim elini öpelim, duasını alalım, hastamızı götürelim, şifa isteyelim.'' vesaire, şöhret olur. Kapısına dizilmeye başlarlar; Kapısına dizilmeye başlarlar;

''Aman hocam, etme hocam, hastamıza bir nefes ediver hocam, dua ediver.'' ''Aman hocam, etme hocam, hastamıza bir nefes ediver hocam, dua ediver.''

Tehlike! eş-Şöhretü âfetün. ''Şöhret âfettir.'' İnsanın şöhret kazanması âfettir. Tehlike! eş-Şöhretü âfetün. ''Şöhret âfettir.'' İnsanın şöhret kazanması âfettir.

''Hocam nasıl olur, herkes beğeniyor, âfet olur mu?'' ''Hocam nasıl olur, herkes beğeniyor, âfet olur mu?''

Film artistleri bile ''Gazetecilerden illallah!'' dedikleri için arka kapıdan kaçıyorlar.Film artistleri bile ''Gazetecilerden illallah!'' dedikleri için arka kapıdan kaçıyorlar. Ön kapıdan giriyor, yangın merdiveninden kaçıyor.Ön kapıdan giriyor, yangın merdiveninden kaçıyor. Şöhret gerçekten âfettir.Şöhret gerçekten âfettir. İnsanın bir kenarda, kimsenin bilmediği bir şekilde, kendi başına, huzur içinde, rahat rahat ibadet edebilmesi çok tatlı. En güzeli o. İnsanın bir kenarda, kimsenin bilmediği bir şekilde, kendi başına, huzur içinde, rahat rahat ibadet edebilmesi çok tatlı. En güzeli o. Ama şöhrete bulaştı mı bu sefer şeytan gelir; Ama şöhrete bulaştı mı bu sefer şeytan gelir;

''Sen nesin be! Aslansın. Kırkpınar pehlivanları senin yanında solda sıfır kalır.''Sen nesin be! Aslansın. Kırkpınar pehlivanları senin yanında solda sıfır kalır. Ağasın, paşasın, senin yanına kimse yanaşamaz.'' Ağasın, paşasın, senin yanına kimse yanaşamaz.''

''Hakikaten ben öyleyim galiba.''Hakikaten ben öyleyim galiba. Herkes etrafıma toplanıyor.'' derken nefsi bir oyun eder, şeytan bir oyun eder, sonunda insan helak olur.Herkes etrafıma toplanıyor.'' derken nefsi bir oyun eder, şeytan bir oyun eder, sonunda insan helak olur. Çünkü Allah; kibri sevmez, gururu sevmez. Çünkü Allah; kibri sevmez, gururu sevmez.

Neyiz ki? O'nun verdiğinden başka neyimiz var ki?Neyiz ki? O'nun verdiğinden başka neyimiz var ki? O vermişse O'nundur. Benim neyim var ki?O vermişse O'nundur. Benim neyim var ki? Hepsi O'nun; veren Allah, alan Allah.Hepsi O'nun; veren Allah, alan Allah. Eğer akıl vermişse Allah vermiş, alırsa görürsün gününü.Eğer akıl vermişse Allah vermiş, alırsa görürsün gününü. Zenginlik verirse Allah vermiş. Zenginlik verirse Allah vermiş. Alırsa anlarsın halini; köşelerde sürünürsün, küflü ekmek ararsın, Allah etmesin! Hepsi Allah'tan. Alırsa anlarsın halini; köşelerde sürünürsün, küflü ekmek ararsın, Allah etmesin! Hepsi Allah'tan. O halde övünmeye mahal yok ama insanoğlu şaşırır. O halde övünmeye mahal yok ama insanoğlu şaşırır. Biraz alkış, biraz şöhret, biraz zenginlik insanın yürüyüşünü değiştirir, tavrını değiştirir, burnunun ucunu havaya kaldırtır. Biraz alkış, biraz şöhret, biraz zenginlik insanın yürüyüşünü değiştirir, tavrını değiştirir, burnunun ucunu havaya kaldırtır. Eski dostları görmez olur, beğenmez olur; felaket.Eski dostları görmez olur, beğenmez olur; felaket. Onun için her şeyin gizli olması iyi. Onun için her şeyin gizli olması iyi.

Bir arkadaşımız anlatmıştı. Babası vefat etmiş, üzülmüş.Bir arkadaşımız anlatmıştı. Babası vefat etmiş, üzülmüş. Vazifelerini yapmış, evrâk-ı metrûkesini inceliyor. Mirasçı ya, karıştırıyor.Vazifelerini yapmış, evrâk-ı metrûkesini inceliyor. Mirasçı ya, karıştırıyor. Karıştırırken bir de bakmış, meğerse babası Nakşî tarikatinin dervişlerindenmiş, haberi yok! Karıştırırken bir de bakmış, meğerse babası Nakşî tarikatinin dervişlerindenmiş, haberi yok! Babası ömür boyu onun yanında yaşadı.Babası ömür boyu onun yanında yaşadı. Evladı, babasının zikir ehli bir kimse olduğundan; tesbih çeken, ibadet eden, âşık-ı sâdık bir kimse olduğundan haberi olmamış. Evladı, babasının zikir ehli bir kimse olduğundan; tesbih çeken, ibadet eden, âşık-ı sâdık bir kimse olduğundan haberi olmamış. Ne tevazu! Ne mübarek insanlar var; en övünülecek şeyleri en çok saklamışlar, ibadetlerini belli etmemişler. Ne tevazu! Ne mübarek insanlar var; en övünülecek şeyleri en çok saklamışlar, ibadetlerini belli etmemişler. İbadet de gizli, kabahat de gizli. İbadet de gizli, kabahat de gizli.

''Kabahatin gizli olmasını anladık ama ibadet niye gizli olsun?'' ''Kabahatin gizli olmasını anladık ama ibadet niye gizli olsun?''

Nafile ibadetlerin gizlisi makbuldür, söylersen sevabı kaçar.Nafile ibadetlerin gizlisi makbuldür, söylersen sevabı kaçar. Farz ibadetlerin âşikâre olması makbuldür çünkü başkası da görür; ''Ben de yapayım.'' der. Farz ibadetlerin âşikâre olması makbuldür çünkü başkası da görür; ''Ben de yapayım.'' der. ''Kusura bakmayın, namaz vakti geldi. Şurada namazı kılalım.'' diyor, âşikâre kılıyor. ''Kusura bakmayın, namaz vakti geldi. Şurada namazı kılalım.'' diyor, âşikâre kılıyor.

''Hacı efendi caddenin kenarına seccadeyi sermiş, çimenin üstünde namaz kılıyor.''Hacı efendi caddenin kenarına seccadeyi sermiş, çimenin üstünde namaz kılıyor. Hani ibadet gizli olurdu.'' Hani ibadet gizli olurdu.''

Bak bu hacı efendi, koca sakalıyla çimenin üstünde namaz kılıyor.Bak bu hacı efendi, koca sakalıyla çimenin üstünde namaz kılıyor. O caddedekilerin hepsine ibret olsun. O caddedekilerin hepsine ibret olsun.

''Ey ahali! Siz Allah'ın kulu değil misiniz?'' ''Kuluyuz.'' ''Ey ahali! Siz Allah'ın kulu değil misiniz?'' ''Kuluyuz.''

''Siz müslüman değil misiniz?'' ''Müslümanız.'' ''Siz müslüman değil misiniz?'' ''Müslümanız.''

''Namaz size de farz değil mi?'' ''Farz.'' ''Namaz size de farz değil mi?'' ''Farz.''

''İşte bak vakti geldi, ben burada kılıyorum.''İşte bak vakti geldi, ben burada kılıyorum. Size de ibret olsun, siz de kılın.'' demiş oluyor. Lisân-ı hâl ile nasihat etmiş oluyor. Size de ibret olsun, siz de kılın.'' demiş oluyor. Lisân-ı hâl ile nasihat etmiş oluyor. Kürsüsüz, mikrofonsuz, teypsiz vaaz.Kürsüsüz, mikrofonsuz, teypsiz vaaz. Orada namaz kılınca ötekisinin aklına geliyor. Zekâtını veriyor. Komşusu; Orada namaz kılınca ötekisinin aklına geliyor. Zekâtını veriyor. Komşusu;

''Ben de zenginim; bu zekâtını veriyor, ben niye vermeyeyim?'' diye hatırına geliyor, tamam.''Ben de zenginim; bu zekâtını veriyor, ben niye vermeyeyim?'' diye hatırına geliyor, tamam. Ama nafile ibadetleri gizli yapmak sevap. Ama nafile ibadetleri gizli yapmak sevap.

''Geceleyin fukaralar gibi gözyaşı dök; gündüz bir insana padişahlık gerekiyorsa geceleyin uyuma,''Geceleyin fukaralar gibi gözyaşı dök; gündüz bir insana padişahlık gerekiyorsa geceleyin uyuma, seher vaktinde kalk, seccadene otur, karanlıkta kimse görmezken Allah de, tevbe et,seher vaktinde kalk, seccadene otur, karanlıkta kimse görmezken Allah de, tevbe et, istiğfar eyle, ibadet eyle, gözyaşı dök, ağla; o zaman mânevî padişah olursun.'' istiğfar eyle, ibadet eyle, gözyaşı dök, ağla; o zaman mânevî padişah olursun.''

Sultan Abdulkâdir-i Geylânî, hangi devletin sultanıymış? Başşehri neresi? Sultan Abdulkâdir-i Geylânî, hangi devletin sultanıymış? Başşehri neresi?

Başşehri yok, mânevî âlemin sultanı. Başşehri yok, mânevî âlemin sultanı.

Hacı Bayrâm-ı Velî Sultan, Tâceddin Sultan Ankara'nın mübareklerinden. Hacı Bayrâm-ı Velî Sultan, Tâceddin Sultan Ankara'nın mübareklerinden.

Eyüp Sultan. ''Eyüp Sultan'ın devleti varmış demek ki. Eyüp Sultan. ''Eyüp Sultan'ın devleti varmış demek ki.

Onun zamanında hangi vezirler yaşamış? Ordusu kaç kişiymiş? Onun zamanında hangi vezirler yaşamış? Ordusu kaç kişiymiş?

Ordusu yok; mânevî hayatın sultanı.Ordusu yok; mânevî hayatın sultanı. Eğer böyle mâneviyatın sultanı olmak istersen sessiz yapacaksın, sakin yapacaksın, göstermeyeceksin, Eğer böyle mâneviyatın sultanı olmak istersen sessiz yapacaksın, sakin yapacaksın, göstermeyeceksin, belli etmeyeceksin ki ecri çok olsun. belli etmeyeceksin ki ecri çok olsun. Belli ederse, ibadetlerini âşikâre yaparsa sevabı azalır.Belli ederse, ibadetlerini âşikâre yaparsa sevabı azalır. Birkaç defa söylerse riyadan dolayı sevap silinir, günah yazılmaya başlanır. Birkaç defa söylerse riyadan dolayı sevap silinir, günah yazılmaya başlanır.

''Ben her gece kalkarım; namaz kılarım, Kur'an okurum, tesbih çekerim.'' ''Ben her gece kalkarım; namaz kılarım, Kur'an okurum, tesbih çekerim.''

Ne haber? Ne haber?

''Pazartesi-Perşembe günleri de oruç tutarım. Sen yapıyor musun?''Pazartesi-Perşembe günleri de oruç tutarım. Sen yapıyor musun? Seksen defa hacca gittim, yetmiş defa umre yaptım.Seksen defa hacca gittim, yetmiş defa umre yaptım. Paramın şu kadarını fukaraya dağıtırım. Şu kadar talebe yetiştirdim.'' Paramın şu kadarını fukaraya dağıtırım. Şu kadar talebe yetiştirdim.''

Söyledikçe sevabı gider.Söyledikçe sevabı gider. Gizli yapacak; sessiz, karanlıkta, kimse görmeden yapacak; o zaman sevabı çok olur.Gizli yapacak; sessiz, karanlıkta, kimse görmeden yapacak; o zaman sevabı çok olur. Onun için zikr-i hafî kıymetli oluyor. Onun için zikr-i hafî kıymetli oluyor.

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

Kalbinizi Allah'ın zikrine alıştırın.Kalbinizi Allah'ın zikrine alıştırın. Sessiz sedasız, kimse bilmeden, dil dudak deprenmeden, ses dışarıya çıkmadan, Sessiz sedasız, kimse bilmeden, dil dudak deprenmeden, ses dışarıya çıkmadan, kimsenin anlamasına meydan vermeden, içeriden Allahu Teâlâ hazretlerinin zikri ile kalbin meşgul olsun, dursun.kimsenin anlamasına meydan vermeden, içeriden Allahu Teâlâ hazretlerinin zikri ile kalbin meşgul olsun, dursun. ''Allah Allah Allah Allah Allah Allah'' belki daha şiddetli bir şekilde, ''Allah Allah Allah Allah Allah Allah'' belki daha şiddetli bir şekilde, daha hızlı bir tarzda, Allahu Teâlâ hazretlerinin zikriyle kalbin meşgul olsun. daha hızlı bir tarzda, Allahu Teâlâ hazretlerinin zikriyle kalbin meşgul olsun.

Yukâtilü bakiyetikümü'd-deccâle alâ nehri'l-Ürdüni entüm şarkiyyü'n-nehri ve hüm ğarbiyyetehû. Yukâtilü bakiyetikümü'd-deccâle alâ nehri'l-Ürdüni entüm şarkiyyü'n-nehri ve hüm ğarbiyyetehû.

''Sizin geride kalanlarınız; ölmeyip, şehit olmayıp geriye kalanlarınız Deccal ile Ürdün nehri üzerinde savaşacaksınız. ''Sizin geride kalanlarınız; ölmeyip, şehit olmayıp geriye kalanlarınız Deccal ile Ürdün nehri üzerinde savaşacaksınız. Siz nehrin şark tarafında olacaksınız; o Deccal'in ordusu, avanesi garp tarafında olacak.'' Siz nehrin şark tarafında olacaksınız; o Deccal'in ordusu, avanesi garp tarafında olacak.''

Peygamber Efendimiz; kıyamete takaddüm eden zamanda Deccal'ın çıkmasıylaPeygamber Efendimiz; kıyamete takaddüm eden zamanda Deccal'ın çıkmasıyla ve ondan sonra olacak hadiselerle ilgili bir haberi de böylece bildirmiş.ve ondan sonra olacak hadiselerle ilgili bir haberi de böylece bildirmiş. Peygamber Efendimiz'in dünyanın geleceği ile ilgili hadîs-i şerîfleri çoktur. Peygamber Efendimiz'in dünyanın geleceği ile ilgili hadîs-i şerîfleri çoktur.

Bazı alimler bu hadîs-i şerîfleri ayrı kitaplar halinde toplamışlardır.Bazı alimler bu hadîs-i şerîfleri ayrı kitaplar halinde toplamışlardır. Bazı kardeşlerimiz bu meselelere çok meraklıdır, çok severler. Bazı kardeşlerimiz bu meselelere çok meraklıdır, çok severler. Bazıları bu konularda ihtisas sahibi olmuşlardır. Bazıları bu konularda ihtisas sahibi olmuşlardır. Mehdi aleyhisselam, Deccal, kıyamet ahvali üzerindeMehdi aleyhisselam, Deccal, kıyamet ahvali üzerinde derin derin araştırmalar yapmışlar, hadîs-i şerîfleri toplamışlardır. Hepsi güzel. derin derin araştırmalar yapmışlar, hadîs-i şerîfleri toplamışlardır. Hepsi güzel. Hepsinden sadesi hepsinden güzeli. Âcizâne bana böylesi daha güzel geliyor. Hepsinden sadesi hepsinden güzeli. Âcizâne bana böylesi daha güzel geliyor.

Şöyle buyuruluyor: İzâ mâte'l-insânü fekad kâmet kıyâmetühû.Şöyle buyuruluyor: İzâ mâte'l-insânü fekad kâmet kıyâmetühû. ''İnsan öldü mü onun kıyameti kopmuş demektir.'' ''İnsan öldü mü onun kıyameti kopmuş demektir.''

''Daha dur bakalım. Mehdi de çıkmadı, Deccal de çıkmadı, kıyamet de kopmadı.'' desen Azrail fırsat vermez ki.''Daha dur bakalım. Mehdi de çıkmadı, Deccal de çıkmadı, kıyamet de kopmadı.'' desen Azrail fırsat vermez ki. İnsanın, yakasına yapıştı mı; ''Gel bakalım, hadi bakalım.'' dedi mi; ''Onun kıyameti koptu.'' demektir.İnsanın, yakasına yapıştı mı; ''Gel bakalım, hadi bakalım.'' dedi mi; ''Onun kıyameti koptu.'' demektir. O zaman demek ki kıyamet hepimize burnumuzun ucu gibi yakın. Kendi kıyametimiz yakın.O zaman demek ki kıyamet hepimize burnumuzun ucu gibi yakın. Kendi kıyametimiz yakın. Ne zaman öleceğimizi bilmeyiz. Sabah çıkarız, akşam belki eve dönemeyiz. Ne zaman öleceğimizi bilmeyiz. Sabah çıkarız, akşam belki eve dönemeyiz. İzâ mâte'l-insânü fekad kâmet kıyâmetühû. ''İnsan öldü mü onun kıyameti kopmuş demektir.'' İzâ mâte'l-insânü fekad kâmet kıyâmetühû. ''İnsan öldü mü onun kıyameti kopmuş demektir.''

'' Onun için kıyamet bu kadar yakındır. İki parmağın birbirine yakınlığı kadar yakındır. '' Onun için kıyamet bu kadar yakındır. İki parmağın birbirine yakınlığı kadar yakındır.

Ne yapmamız gerekiyor? Ne yapmamız gerekiyor?

Tevbe etmemiz gerekiyor; hak yolda olmamız, gafil olmamamız, kendimizi uyarmamız, uyanmamız gerekiyor.Tevbe etmemiz gerekiyor; hak yolda olmamız, gafil olmamamız, kendimizi uyarmamız, uyanmamız gerekiyor. Allah'ın sevdiği bir hal üzere olmamız gerekiyor.Allah'ın sevdiği bir hal üzere olmamız gerekiyor. Allah'ın sevdiği hal üzere olursan ne âlâ!Allah'ın sevdiği hal üzere olursan ne âlâ! Olmazsan, bir gafil anında, pokerin eldeki kâğıtları bile bitmemişken ecel gelirse ne olacak?Olmazsan, bir gafil anında, pokerin eldeki kâğıtları bile bitmemişken ecel gelirse ne olacak? ''Hele biraz müsaade et de şu elimdeki kâğıtları bir harcayayım.'' mı diyeceksin? ''Hele biraz müsaade et de şu elimdeki kâğıtları bir harcayayım.'' mı diyeceksin?

Veyahut tam kumaşı ölçmüş, tartmış, biçmiş; parayı almamış.Veyahut tam kumaşı ölçmüş, tartmış, biçmiş; parayı almamış. Azrail aleyhisselam'a; ''Dur bakalım! Şu kumaşı verdik adamın eline, parasını alalım?'' mı diyecek? Yok. Azrail aleyhisselam'a; ''Dur bakalım! Şu kumaşı verdik adamın eline, parasını alalım?'' mı diyecek? Yok. Kıyamet koptu mu zaten alış veriş eden insan, aldığının parasını veremeden kopacak. Kıyamet koptu mu zaten alış veriş eden insan, aldığının parasını veremeden kopacak. Öyle âni, birden kopacak. Bizim de kıyametimiz öyle olacak.Öyle âni, birden kopacak. Bizim de kıyametimiz öyle olacak. Ölüm kim bilir nerede, nasıl, ne zaman, kaç yaşında, ne şekille olacak? Ölüm kim bilir nerede, nasıl, ne zaman, kaç yaşında, ne şekille olacak?

Rabbimiz sevdiği bir kul olarak, sevdiği bir hal ile sevdiği bir sıfat üzere,Rabbimiz sevdiği bir kul olarak, sevdiği bir hal ile sevdiği bir sıfat üzere, sevdiği amelleri işlerken, dilimiz Kur'ân-ı Kerîm ile meşgulken, ağzımız oruçluyken, camide, secdede; sevdiği amelleri işlerken, dilimiz Kur'ân-ı Kerîm ile meşgulken, ağzımız oruçluyken, camide, secdede; böyle güzel hallerle hüsn-ü hâtimeler nasip eylesin. böyle güzel hallerle hüsn-ü hâtimeler nasip eylesin.

Bu kıyamet meseleleri çok konuşulduğu için kendi kendime bu hususta bir yol tutturdum.Bu kıyamet meseleleri çok konuşulduğu için kendi kendime bu hususta bir yol tutturdum. Şöyle diyorum: ''Yâ Rabbi! Bize kıyametin sıkıntılarını, dehşetlerini tattırma; uzak zamana, ta öte bir zamana at.Şöyle diyorum: ''Yâ Rabbi! Bize kıyametin sıkıntılarını, dehşetlerini tattırma; uzak zamana, ta öte bir zamana at. Bize sevdiğin kul olarak yaşamayı nasip eyle, huzuruna sevdiğin bir kul olarak gelmeyi nasip eyle!'' Bize sevdiğin kul olarak yaşamayı nasip eyle, huzuruna sevdiğin bir kul olarak gelmeyi nasip eyle!''

O kıyametin sıkıntıları, telaşları çok zor.O kıyametin sıkıntıları, telaşları çok zor. Zaten kıyamet insanların ancak şerlileri üzerine kopacak.Zaten kıyamet insanların ancak şerlileri üzerine kopacak. Şerlileri üzerine kopacak ama bir grup iyi insan da daima mevcut olacak. Şerlileri üzerine kopacak ama bir grup iyi insan da daima mevcut olacak.

Her ne hal ise Rabbimiz bizi sevdiği, razı olduğu zümreden eylesin!Her ne hal ise Rabbimiz bizi sevdiği, razı olduğu zümreden eylesin! Gaflet içinde olmayan kullardan eylesin! Gaflet içinde olmayan kullardan eylesin! Daima abdestli, daima namazlı, daima hak yolda, daima hizmet yolunda, Daima abdestli, daima namazlı, daima hak yolda, daima hizmet yolunda, daima sevdiği sıfatlara sahip olarak, iyi bir yol üzerindeyken yaşarken;daima sevdiği sıfatlara sahip olarak, iyi bir yol üzerindeyken yaşarken; Hayırlı, uzun ömür ihsan eylesin! Vademiz yettiği zaman da sevdiği bir kul olarak ruhumuzu teslim etmeyi nasip eylesin!Hayırlı, uzun ömür ihsan eylesin! Vademiz yettiği zaman da sevdiği bir kul olarak ruhumuzu teslim etmeyi nasip eylesin! Yükâlü li-sâhibi'l-Kur'âni izâ dehale'l-cennete ikra' ves'ad Yükâlü li-sâhibi'l-Kur'âni izâ dehale'l-cennete ikra' ves'ad fe-yakra'u ve yes'adü li-külli âyetin deraceten hattâ yakraa âhire şey'in me'ahû. fe-yakra'u ve yes'adü li-külli âyetin deraceten hattâ yakraa âhire şey'in me'ahû.

Ahmed b Hanbel, İbn Mace, İbn Abdilber ve diğer bir kaynak Ebû Said radıyallahu anh hazretlerinden rivayet etmiş.Ahmed b Hanbel, İbn Mace, İbn Abdilber ve diğer bir kaynak Ebû Said radıyallahu anh hazretlerinden rivayet etmiş. Kur'an ehline bir müjde var. Kur'an ehline bir müjde var. Bu gün imamlara, müezzinlere de hep mükâfatlar, müjdeler çıktı. Bu gün imamlara, müezzinlere de hep mükâfatlar, müjdeler çıktı.

Yükâlü li-sâhibi'l-Kur'ân. ''Kur'ân-ı Kerîm'e sahip olan kimseye denir ki'' İzâ dehale'l-cennete.Yükâlü li-sâhibi'l-Kur'ân. ''Kur'ân-ı Kerîm'e sahip olan kimseye denir ki'' İzâ dehale'l-cennete. ''Cennete girdiği zaman.'' İkra ves'ad. ''Oku da yüksel! ''Cennete girdiği zaman.'' İkra ves'ad. ''Oku da yüksel! '' Fe-yekrau ve yes'adu. ''O da Kur'ân-ı Kerîm'den âyetleri okur,'' Fe-yekrau ve yes'adu. ''O da Kur'ân-ı Kerîm'den âyetleri okur, okudukça derecesi artar artar; yükselir yükselir, yukarıya çıkar. okudukça derecesi artar artar; yükselir yükselir, yukarıya çıkar. '' Li-külli âyetin deraceten hattâ yakraa âhire şey'in me'ahû.'' Li-külli âyetin deraceten hattâ yakraa âhire şey'in me'ahû. ''En son bildiği âyet bitip tükeninceye kadar yükselmeye devam eder.'' ''En son bildiği âyet bitip tükeninceye kadar yükselmeye devam eder.'' Âyetler bitti mi yükselmesi de durur; artık orası derecesi olur. Âyetler bitti mi yükselmesi de durur; artık orası derecesi olur.

Rabbimiz cümlemizi Kur'ân-ı Kerîm'in sahibi eylesin, Kur'ân-ı Kerîm'in ehli eylesin;Rabbimiz cümlemizi Kur'ân-ı Kerîm'in sahibi eylesin, Kur'ân-ı Kerîm'in ehli eylesin; Kur'ân-ı Kerîm'i okumak, anlamak, sevmek, Kur'ân-ı Kerîm tarafından sevilmek,Kur'ân-ı Kerîm'i okumak, anlamak, sevmek, Kur'ân-ı Kerîm tarafından sevilmek, Kur'ân-ı Kerîm tarafından şefaat olunmak nasip eylesin. Kur'ân-ı Kerîm tarafından şefaat olunmak nasip eylesin.

Kur'ân-ı Kerîm'i bilmiyoruz. ''Hadi oku bakalım, yüksel bakalım.'' dediler.Kur'ân-ı Kerîm'i bilmiyoruz. ''Hadi oku bakalım, yüksel bakalım.'' dediler. Kanatsız kuş gibi çırpın çırpın, olduğun yerde dur. Battal ördek gibi.Kanatsız kuş gibi çırpın çırpın, olduğun yerde dur. Battal ördek gibi. Ne kadar acı! Rabbimiz hepimize Kur'ân-ı Kerîm'den çok şeyler bilmeyi nasip eylesin!Ne kadar acı! Rabbimiz hepimize Kur'ân-ı Kerîm'den çok şeyler bilmeyi nasip eylesin! Evlatlarımızı iyi yetiştirelim, Kur'an ehli olarak yetiştirelim, hafız yetiştirelim, âlim yetiştirelim, takvâ ehli yetiştirelim.Evlatlarımızı iyi yetiştirelim, Kur'an ehli olarak yetiştirelim, hafız yetiştirelim, âlim yetiştirelim, takvâ ehli yetiştirelim. Bir insan bir şeyin haram olduğunu bilse ama o haramı, o günahı işlese o işin haram olduğunu biliyor sayılır mı? Sayılmaz. Bir insan bir şeyin haram olduğunu bilse ama o haramı, o günahı işlese o işin haram olduğunu biliyor sayılır mı? Sayılmaz.

Gerçekten bilseydi o haramı işlemeyecekti. Yapıyor, demek ki bilmiyor. Cahil sayılır.Gerçekten bilseydi o haramı işlemeyecekti. Yapıyor, demek ki bilmiyor. Cahil sayılır. Günah işleyen insanların hepsi cahildir. Günah işleyen insanların hepsi cahildir. Alim olan insan; kalbi doğru, sözü sadık, ameli müstakim olan, Hakk'ın yolunda yürüyen insandır.Alim olan insan; kalbi doğru, sözü sadık, ameli müstakim olan, Hakk'ın yolunda yürüyen insandır. ''Hocam bu mektebe gitmedi, medresede okumadı, yanında bir diploması yok. ''Hocam bu mektebe gitmedi, medresede okumadı, yanında bir diploması yok. İlkokulu bile bitirmedi, ayrıldı.'' Ayrıldı ama Allah'ın rızasına uygun işler yapıyor. İlkokulu bile bitirmedi, ayrıldı.'' Ayrıldı ama Allah'ın rızasına uygun işler yapıyor. Sen üniversiteyi bitirdin ama boyuna günahlara koşturuyorsun; kırmadığın ceviz, yemediğin nane kalmadı.Sen üniversiteyi bitirdin ama boyuna günahlara koşturuyorsun; kırmadığın ceviz, yemediğin nane kalmadı. Nerede kaldı senin diploman? Sen o diplomaları ne diye aldın?Nerede kaldı senin diploman? Sen o diplomaları ne diye aldın? Vebalin, mesuliyetin artsın diye mi aldın?Vebalin, mesuliyetin artsın diye mi aldın? İmam Hatip Okulu'nda okumuş; imamlıktan, hatiplikten, dinden, imandan nasibi yok. İmam Hatip Okulu'nda okumuş; imamlıktan, hatiplikten, dinden, imandan nasibi yok.

Hafız olmuş birisi var. Bir iki yerde tanıttım:Hafız olmuş birisi var. Bir iki yerde tanıttım: ''Bu şahıs hem yüksek ticareti bitirmiştir hem hafızdır.'' dedim. ''Bu şahıs hem yüksek ticareti bitirmiştir hem hafızdır.'' dedim. Baktım köpürüyor, kızıyor; ''Benim hafızlığını söyleme.'' diyor.Baktım köpürüyor, kızıyor; ''Benim hafızlığını söyleme.'' diyor. ''İyi söylemeyeyim ama ne oluyor?'' dedim. ''Çok kızar.'' dediler.''İyi söylemeyeyim ama ne oluyor?'' dedim. ''Çok kızar.'' dediler. ''Hafız, iyi mâşaallah! Olgun bir kimseymiş ki hafızlığı övülmesin, övünç meselesi olmasın diye söylettirmiyor.'' diye düşündüm.''Hafız, iyi mâşaallah! Olgun bir kimseymiş ki hafızlığı övülmesin, övünç meselesi olmasın diye söylettirmiyor.'' diye düşündüm. Ben hâlâ işin farkında değilim. Ben hâlâ işin farkında değilim. Sonradan anladım ki meğer adam kumarbazmış, içkiciymiş.Sonradan anladım ki meğer adam kumarbazmış, içkiciymiş. Tabi o yolla ötekisi zıt olduğundan söylenmesine kızıyor. Tabi o yolla ötekisi zıt olduğundan söylenmesine kızıyor.

Yazıklar olsun!Yazıklar olsun! O zaman, Kur'ân-ı Kerîm'in ehli değil, sahibi değil.O zaman, Kur'ân-ı Kerîm'in ehli değil, sahibi değil. Kur'ân-ı Kerîm onu bırakmış, gitmiş ki içki içiyor, kumar oynuyor, evli hanımından başka dost edinmiş, doğru yolda yürümüyor.Kur'ân-ı Kerîm onu bırakmış, gitmiş ki içki içiyor, kumar oynuyor, evli hanımından başka dost edinmiş, doğru yolda yürümüyor. Allah insanı şaşırtmasın. Şaşırttı mı çok zor.Allah insanı şaşırtmasın. Şaşırttı mı çok zor. Şeytan insanın burnuna kancayı bir taktı mı, bu ayıcıların ayıyı oynattığından beter oynatır.Şeytan insanın burnuna kancayı bir taktı mı, bu ayıcıların ayıyı oynattığından beter oynatır. ''Kalk bakalım kaynana nasıl bağırıyor, gelin nasıl utanıyor.''''Kalk bakalım kaynana nasıl bağırıyor, gelin nasıl utanıyor.'' Koca ayı dağda onu görse parçalar ama burada burnuna halka geçirilmiş.Koca ayı dağda onu görse parçalar ama burada burnuna halka geçirilmiş. Sopayı gördüğü için kalkıyor.Sopayı gördüğü için kalkıyor. Ayıcının boyunun iki misli ama dediği her şeyi yapıyor.Ayıcının boyunun iki misli ama dediği her şeyi yapıyor. Çünkü burnuna halka geçti.Çünkü burnuna halka geçti. Şeytan da mânevî bakımdan bir müslümanın burnuna halkayı geçirirse, onun gibi oynatırsa yazık olmaz mı? Şeytan da mânevî bakımdan bir müslümanın burnuna halkayı geçirirse, onun gibi oynatırsa yazık olmaz mı?

Üstüne güldürme öyle düşman-ı bed-sîreti Üstüne güldürme öyle düşman-ı bed-sîreti

''Öyle kötü bir düşmanı kendine güldürme.'' diyor, Diyarbakırlı Said Paşa. ''Öyle kötü bir düşmanı kendine güldürme.'' diyor, Diyarbakırlı Said Paşa.

Müstakim ol, Hz. Allah utandırmaz seni. Müstakim ol, Hz. Allah utandırmaz seni.

''Allah'ın yolunda yürü, doğru yolda yürü, öyle günahlı işler yapıp da şeytanı kendine güldürme, şeytanın maskarası olma.'' diyor. ''Allah'ın yolunda yürü, doğru yolda yürü, öyle günahlı işler yapıp da şeytanı kendine güldürme, şeytanın maskarası olma.'' diyor.

Rabbimiz bizi şeytanın maskarası olmayanlardan eylesin!Rabbimiz bizi şeytanın maskarası olmayanlardan eylesin! Rahman'ın yolunda yürüyenlerden eylesin! Rahman'ın yolunda yürüyenlerden eylesin!

Kur'ân-ı Kerîm'e çok çalışmalıyız, Kur'ân-ı Kerîm'in ehli olmalıyız ama Kur'ân-ı Kerîm'i uygulamalıyız, yaşamalıyız; yaşamazsak ehli sayılmayız. Kur'ân-ı Kerîm'e çok çalışmalıyız, Kur'ân-ı Kerîm'in ehli olmalıyız ama Kur'ân-ı Kerîm'i uygulamalıyız, yaşamalıyız; yaşamazsak ehli sayılmayız.

Bundan sonraki hadîs-i şerîf hepimiz için ibret verici bir ikaz mahiyetinde. 513. sayfanın 2. hadîs-i şerîfi: Bundan sonraki hadîs-i şerîf hepimiz için ibret verici bir ikaz mahiyetinde. 513. sayfanın 2. hadîs-i şerîfi:

Yükâlü li'l-âkki i'mel mâ şi'te mine't-tâ'ati fe-innî lâ ağfiru leke ve yükâlü li'l-bârri i'mel mâ şi'te fe-innî ağfiru leke. Yükâlü li'l-âkki i'mel mâ şi'te mine't-tâ'ati fe-innî lâ ağfiru leke ve yükâlü li'l-bârri i'mel mâ şi'te fe-innî ağfiru leke.

Âkkun Arapça'da; -ayın elif kaf ile- anneye ve babaya âsî olan edepsiz evlat demek.Âkkun Arapça'da; -ayın elif kaf ile- anneye ve babaya âsî olan edepsiz evlat demek. Anasını babasını saymıyor, sözünü dinlemiyor, kan kusturuyor, kendisine lanet ettiriyor.Anasını babasını saymıyor, sözünü dinlemiyor, kan kusturuyor, kendisine lanet ettiriyor. Böyle evlada âk derler. Böyle evlada âk derler. Âk, hukuk-u valideyne, ana ve baba hukukuna riayet etmeyip âsî olmak demek.Âk, hukuk-u valideyne, ana ve baba hukukuna riayet etmeyip âsî olmak demek. ''Ana babasına âsî olan, böyle edepsiz evlada denilir ki:'' i'mel mâ şi'te.''Ana babasına âsî olan, böyle edepsiz evlada denilir ki:'' i'mel mâ şi'te. ''Ne iş yaparsan yap.'' mine't-tâati. ''İbadetten, taatten.'' ''Ne iş yaparsan yap.'' mine't-tâati. ''İbadetten, taatten.'' Fe-innî lâ ağfiru leke. ''Ben seni affetmiyorum.'' der Allahu Teâlâ hazretleri, meleklerine öyle dedirtir. Fe-innî lâ ağfiru leke. ''Ben seni affetmiyorum.'' der Allahu Teâlâ hazretleri, meleklerine öyle dedirtir. ''Ne yaparsan yap boşuna, ben seni affetmiyorum.'' ''Ne yaparsan yap boşuna, ben seni affetmiyorum.''

Namaz kıldı, hacca gitti ama anasına âsî, babasına âsî.Namaz kıldı, hacca gitti ama anasına âsî, babasına âsî. Onlar orada inleyip duruyor, o orada namaz kılıyor. Onlar orada inleyip duruyor, o orada namaz kılıyor.

''Namaz kıldım, zekât verdim, sadaka verdim.''Namaz kıldım, zekât verdim, sadaka verdim. Daha ne olacak, daha ne istiyorsun?'' Daha ne olacak, daha ne istiyorsun?''

Allah; annene babana itaatli olmanı istiyor.Allah; annene babana itaatli olmanı istiyor. Annenin, babanın gönlünü almanı istiyor.Annenin, babanın gönlünü almanı istiyor. Annenin, babanın hakkını ödeyemezsin de, mümkün mertebe hizmet etmeni istiyor.Annenin, babanın hakkını ödeyemezsin de, mümkün mertebe hizmet etmeni istiyor. Yapmıyorsun; annen üzgün, baban kırgın:Yapmıyorsun; annen üzgün, baban kırgın: ''Bizim oğlan dinlemez ki bizi, edepsiz. Yetiştirdik, okuttuk ama dinlemez.''Bizim oğlan dinlemez ki bizi, edepsiz. Yetiştirdik, okuttuk ama dinlemez. Allah cezasını versin, Allah müstahakkını versin.'' diyor.Allah cezasını versin, Allah müstahakkını versin.'' diyor. Tarlayı satmış, oğlunu okutmuş. Oğlan hukuk fakültesini bitirmiş. Tarlayı satmış, oğlunu okutmuş. Oğlan hukuk fakültesini bitirmiş. Dikilmiş babasının karşısına; ''Biz fakültede devrimciler olarak gericilerle mücadele etmek için aramızda teşkilat kurduk.Dikilmiş babasının karşısına; ''Biz fakültede devrimciler olarak gericilerle mücadele etmek için aramızda teşkilat kurduk. Sen benim kız kardeşime başını örttürüyorsun, çarşaf giydirtiyorsun. Bu ne biçim şeydir?'' der. Sen benim kız kardeşime başını örttürüyorsun, çarşaf giydirtiyorsun. Bu ne biçim şeydir?'' der.

Adam hacı, dindar, namazlı niyazlı kimse.Adam hacı, dindar, namazlı niyazlı kimse. Oğlunun yetişmesi için okuması için tarlanın mahsulünü satmış, tarlanın kökünü satmış.Oğlunun yetişmesi için okuması için tarlanın mahsulünü satmış, tarlanın kökünü satmış. Çocuk da okumuş, anasının babasının karşısına çıkıyor; ''Kız kardeşimi aç!'' diyor.Çocuk da okumuş, anasının babasının karşısına çıkıyor; ''Kız kardeşimi aç!'' diyor. Ne yapacaksın kız kardeşini açınca, vitrine mi koyacaksın? Ne yapacaksın kız kardeşini açınca, vitrine mi koyacaksın?

''Açılsın, utanıyorum ben kardeşimden.'' diyor.''Açılsın, utanıyorum ben kardeşimden.'' diyor. Sen Avrupalı mısın, Asyalı mısın, müslüman mısın, nesin? Senin örfün, tören ne? Sen Avrupalı mısın, Asyalı mısın, müslüman mısın, nesin? Senin örfün, tören ne? Avrupa'da çıplaklar kampı bile var; bikini ile mayo ile gezerler, mini etekle japone kolla gezerler. Avrupa'da çıplaklar kampı bile var; bikini ile mayo ile gezerler, mini etekle japone kolla gezerler. Onlar gezer ama sen müslümansın, senin bir imanın var. Onlar gezer ama sen müslümansın, senin bir imanın var. ''Benim kardeşim de öyle olsun.'' Olur mu? Biz taklitçi miyiz? ''Benim kardeşim de öyle olsun.'' Olur mu? Biz taklitçi miyiz? Biz bir işi neden yapıyoruz? Allah'ın rızası için yapıyoruz. Biz bir işi neden yapıyoruz? Allah'ın rızası için yapıyoruz. ''Allah emretti.'' diye namaz kılıyoruz. ''Allah emretti.'' diye hadis okuyoruz.''Allah emretti.'' diye namaz kılıyoruz. ''Allah emretti.'' diye hadis okuyoruz. Allah, Resûlü'ne uymamızı emir buyurduğu için Resûlü'nun hadîs-i şerîflerini okuyoruz. Allah, Resûlü'ne uymamızı emir buyurduğu için Resûlü'nun hadîs-i şerîflerini okuyoruz. ''Allah'ın rızası burada.'' diye okuduklarımızı tatbik ediyoruz. ''Allah'ın rızası burada.'' diye okuduklarımızı tatbik ediyoruz. ''Müezzinlik sevap.'' diye aklımıza yerleştirdik. ''Müezzinlik sevap.'' diye aklımıza yerleştirdik. ''Aman yaz tatilinde bir yere gittiğimiz zaman minareye çıkalım da biraz ezan okuyalım.'' diye niyetimize aldık. ''Aman yaz tatilinde bir yere gittiğimiz zaman minareye çıkalım da biraz ezan okuyalım.'' diye niyetimize aldık.

Neden? Neden?

Çünkü her şeyi Allah rızası için yapıyoruz.Çünkü her şeyi Allah rızası için yapıyoruz. Allah'ın rızasına aykırı olan şeyi para da olsa pul da olsa büyük kâr da olsa istemiyoruz.Allah'ın rızasına aykırı olan şeyi para da olsa pul da olsa büyük kâr da olsa istemiyoruz. ''Lokantamıza içki koyarsak çok müşteri gelir, çok para kazanırız.''Lokantamıza içki koyarsak çok müşteri gelir, çok para kazanırız. Bakkalımıza içkileri sıralarsak içkiciler geliyor, çok satılıyor. Çok da para veriyorlar.Bakkalımıza içkileri sıralarsak içkiciler geliyor, çok satılıyor. Çok da para veriyorlar. Hem oraya geldiği zaman meze de alıyor.Hem oraya geldiği zaman meze de alıyor. Parayı nereden buluyorsa fiyatını bile sormuyor.Parayı nereden buluyorsa fiyatını bile sormuyor. Hepsini alıyor alıyor, parayı veriyor, ‘üstü de sende kalsın' diyor. Hepsini alıyor alıyor, parayı veriyor, ‘üstü de sende kalsın' diyor.

''Arkadaşlarını toplamış âlem yapacak.''Arkadaşlarını toplamış âlem yapacak. Balkonda manzaraya karşı, boğaza karşı içecekler; çok para veriyor.Balkonda manzaraya karşı, boğaza karşı içecekler; çok para veriyor. Onun için Hocam müsaade et de içki koyalım, satalım.Onun için Hocam müsaade et de içki koyalım, satalım. Ben kendim hiç içmem. Hacca gittim, beş vakit namazı camide kılarım.'' Ben kendim hiç içmem. Hacca gittim, beş vakit namazı camide kılarım.''

Satamazsın! Satmak da yasak! Haram!Satamazsın! Satmak da yasak! Haram! Menfaatimiz de olsa günahlı işten geri duruyoruz, zararımız da olsa sevaplı işi yapıyoruz.Menfaatimiz de olsa günahlı işten geri duruyoruz, zararımız da olsa sevaplı işi yapıyoruz. ''Çiğnerim çiğnenirim hakkı tutar kaldırırım.'' diyor Mehmet Âkif.''Çiğnerim çiğnenirim hakkı tutar kaldırırım.'' diyor Mehmet Âkif. Mehmet Âkif ne diye İstanbul'da oturmadı? Otursaydı.Mehmet Âkif ne diye İstanbul'da oturmadı? Otursaydı. Niye Kastamonu'ya gitti? Niye İstiklal Harbi'ne katıldı? Niye cephelerde koşturdu? Niye Kastamonu'ya gitti? Niye İstiklal Harbi'ne katıldı? Niye cephelerde koşturdu? Niye canını dişine taktı? Niye dedelerimiz yedi düvelle, dünyanın her yerinde çarpıştılar? Niye canlarını verdiler? Niye canını dişine taktı? Niye dedelerimiz yedi düvelle, dünyanın her yerinde çarpıştılar? Niye canlarını verdiler?

İmanları için.İmanları için. Onlar dünya nimetini isteselerdi çok şeyler elde ederlerdi, âhiret nimetini istediler. Onlar dünya nimetini isteselerdi çok şeyler elde ederlerdi, âhiret nimetini istediler. Bizimki şaşırmış. Anne babasına âsî. İstediğini yapsın, kıymeti yok. Bizimki şaşırmış. Anne babasına âsî. İstediğini yapsın, kıymeti yok. Anne babasına âsî oldu mu insanın ibadetleri kabul olmuyor.Anne babasına âsî oldu mu insanın ibadetleri kabul olmuyor. Bunu aklınıza yerleştirin, annenizin babanızın gönlünü alın. Bunu aklınıza yerleştirin, annenizin babanızın gönlünü alın. ''Hocam, benim bir annem babam namaz kıldığıma razı değil, senin vaazına geldiğime razı değil,''Hocam, benim bir annem babam namaz kıldığıma razı değil, senin vaazına geldiğime razı değil, tesbih çektiğime razı değil, müslüman olduğuma razı değil, kızlarla flört etmediğime razı değil.'' tesbih çektiğime razı değil, müslüman olduğuma razı değil, kızlarla flört etmediğime razı değil.'' Böyleleri de var. Şimdi ne olacak? Böyleleri de var. Şimdi ne olacak?

O zaman onun sözünü dinlememek vazife oluyor. İş değişti.O zaman onun sözünü dinlememek vazife oluyor. İş değişti. Bizim bir arkadaşımız vardı, bir yerde hoca. Bizim bir arkadaşımız vardı, bir yerde hoca. ''Siz Müslümanlığın cefasını mı çektiniz?'' derdi.''Siz Müslümanlığın cefasını mı çektiniz?'' derdi. ''Ben ikindi namazını kılmak üzere Allahu Ekber diye namaza dururdum.''Ben ikindi namazını kılmak üzere Allahu Ekber diye namaza dururdum. Babam alt taraftan evimizin kapısını açınca hemen selam verir, her şeyi saklardım.Babam alt taraftan evimizin kapısını açınca hemen selam verir, her şeyi saklardım. Namaz kıldığımı belli etmezdim, saklardım.Namaz kıldığımı belli etmezdim, saklardım. Babam süvariydi; ‘Sende mi gerici oldun, namaz kılıyorsun.' diye kırbaçla döverdi.'' Öyle babalar da var. Babam süvariydi; ‘Sende mi gerici oldun, namaz kılıyorsun.' diye kırbaçla döverdi.'' Öyle babalar da var.

Allah herkese çeşit çeşit imtihanlar veriyor. Allah ıslah etsin, akıl fikir versin.Allah herkese çeşit çeşit imtihanlar veriyor. Allah ıslah etsin, akıl fikir versin. Lâ tâ'ate li-mahlûkın fî ma'siyeti'l-hâlık ''Günah yolunda kimseye itaat edilmez.'' Lâ tâ'ate li-mahlûkın fî ma'siyeti'l-hâlık ''Günah yolunda kimseye itaat edilmez.'' Babası oğlunu karşısına oturtuyor; ''İç evladım şu kadehten.'' İçemez! Babası oğlunu karşısına oturtuyor; ''İç evladım şu kadehten.'' İçemez! Oğluna; ''Annene küfür et.'' diyor; gülecek. Oğluna; ''Annene küfür et.'' diyor; gülecek. Kendisi içki içiyor, oğluna diyor ki ''Gel buraya!'' Çocuk geliyor; ''İç şundan!'' diyor.Kendisi içki içiyor, oğluna diyor ki ''Gel buraya!'' Çocuk geliyor; ''İç şundan!'' diyor. Kadın oradan diyor ki; ''Yahu içirtme şu şeyi, ne biçim adamsın.'' Kadın oradan diyor ki; ''Yahu içirtme şu şeyi, ne biçim adamsın.'' ''Annene küfret.'' diyor çocuğa. Çocuk söyleyince gülüyor.''Annene küfret.'' diyor çocuğa. Çocuk söyleyince gülüyor. Tabi böyle babaları, anaları Allah ıslah etsin.Tabi böyle babaları, anaları Allah ıslah etsin. Onlar Allah'a âsî olduğu için ''Allah'a isyan yolunda kula itaat edilmez, günaha dalınmaz.'' Onlar Allah'a âsî olduğu için ''Allah'a isyan yolunda kula itaat edilmez, günaha dalınmaz.''

Amir memuruna; ''Şu işi şöyle idare ediver.'' diyor.Amir memuruna; ''Şu işi şöyle idare ediver.'' diyor. ''Yapamam.'' derse; ''Ben senin amirinim, yapmak zorundasın.'' diyor. Yapamaz.''Yapamam.'' derse; ''Ben senin amirinim, yapmak zorundasın.'' diyor. Yapamaz. Yaparsa mesul olur; ''Amirim söyledi.'' demek kurtarmaz.Yaparsa mesul olur; ''Amirim söyledi.'' demek kurtarmaz. Dinimizde bu kaide eskiden beri böyle: ''Allah'a isyan yolunda kula itaat edilmez.''Dinimizde bu kaide eskiden beri böyle: ''Allah'a isyan yolunda kula itaat edilmez.'' Babası da olsa, hocası da olsa, kocası da olsa isyanda itaat olmaz, yanlış işte itaat olmaz. Babası da olsa, hocası da olsa, kocası da olsa isyanda itaat olmaz, yanlış işte itaat olmaz.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bir müfreze tertip etmiş, birisine demiş ki;Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bir müfreze tertip etmiş, birisine demiş ki; ''Sen bu müfrezenin komutanısın.''''Sen bu müfrezenin komutanısın.'' Ötekilere de demiş ki; ''Buna itaat edin, başkanınız komutanınız bu.'' Ötekilere de demiş ki; ''Buna itaat edin, başkanınız komutanınız bu.'' Müfreze yola çıkmış.Müfreze yola çıkmış. Vazifeleri yapmışlar ama aralarına fitne girmiş, ihtilaf girmiş, şeytan girmiş, araları açılmış. Vazifeleri yapmışlar ama aralarına fitne girmiş, ihtilaf girmiş, şeytan girmiş, araları açılmış. ''Peygamber Efendimiz bana itaat etmenizi söylemedi mi?'' ''Peygamber Efendimiz bana itaat etmenizi söylemedi mi?''

''Tamam, ediyoruz.'' ''Şuraya gideceğiz.'' ''Tamam.'' ''Buraya gideceğiz.'' ''Tamam.''''Tamam, ediyoruz.'' ''Şuraya gideceğiz.'' ''Tamam.'' ''Buraya gideceğiz.'' ''Tamam.'' İstemeseler de itaat ediyorlar. ''İstemeseler de itaat ediyorlar. '' Hepiniz odun toplayın.'' Gitmişler, odun toplamışlar, yığın yığmışlar. ''Ateşleyin.'' Ateşlemişler.Hepiniz odun toplayın.'' Gitmişler, odun toplamışlar, yığın yığmışlar. ''Ateşleyin.'' Ateşlemişler. Müfrezenin topladığı şeyler çatırdayarak yanıyor. ''Girin içine.'' demiş.Müfrezenin topladığı şeyler çatırdayarak yanıyor. ''Girin içine.'' demiş. ''Peygamber Efendimiz, ‘itaat edin' dedi ama içine girmek olur mu?''''Peygamber Efendimiz, ‘itaat edin' dedi ama içine girmek olur mu?'' Duraklamışlar, demişler ki; ''Biz bunun içine girmeyiz, bu durumu Peygamber Efendimiz'e soracağız.'' Duraklamışlar, demişler ki; ''Biz bunun içine girmeyiz, bu durumu Peygamber Efendimiz'e soracağız.'' Dönüşte sormuşlar; ''Yâ Resûlallah! Sen bize ona itaat etmeyi emretmiştin ama böyle böyle yaptı.Dönüşte sormuşlar; ''Yâ Resûlallah! Sen bize ona itaat etmeyi emretmiştin ama böyle böyle yaptı. Hayatımız bahasına girse miydik?''Hayatımız bahasına girse miydik?'' Peygamber Efendimiz diyor ki; ''Eğer girseydiniz cehenneme giderdiniz.''Peygamber Efendimiz diyor ki; ''Eğer girseydiniz cehenneme giderdiniz.'' Çünkü hayat yok olacak, orada çatır çatır yanacak.Çünkü hayat yok olacak, orada çatır çatır yanacak. ne ifrat ne tefrit, ne o tarafa haksızlık ne bu tarafa haksızlık.ne ifrat ne tefrit, ne o tarafa haksızlık ne bu tarafa haksızlık. Tam adalet çizgisi; keskin, sağlam, cadde-i kübrâ dosdoğru bir yol.Tam adalet çizgisi; keskin, sağlam, cadde-i kübrâ dosdoğru bir yol. İslâm'ı böyle en güzel hali ile anlayıp yaşamayı, rızasını kazanmayıİslâm'ı böyle en güzel hali ile anlayıp yaşamayı, rızasını kazanmayı ve huzuruna sevdiği kul olarak yüzü ak alnı açık varmayı, cennetiyle cemaliyle müşerref olmayı,ve huzuruna sevdiği kul olarak yüzü ak alnı açık varmayı, cennetiyle cemaliyle müşerref olmayı, cennet nimetleri ile mütena'im olmayı, Rabbimiz cümlemize nasip eylesin! cennet nimetleri ile mütena'im olmayı, Rabbimiz cümlemize nasip eylesin!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2