Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Hicret, Cihad ve Zikrullah

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

6 Şevvâl 1417 / 14.02.1997
AKRA- Antalya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.

Konuşma Metni

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh! es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!

Cumalarınız hayırlı olsun.Cumalarınız hayırlı olsun. Allahu Teâlâ hazretleri bu güzel günün her türlü maddî-mânevî hayırlarına sizleri nâil ve sahip eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri bu güzel günün her türlü maddî-mânevî hayırlarına sizleri nâil ve sahip eylesin.

Antalya'dayız. İki yüz küsur kardeşle beraberAntalya'dayız. İki yüz küsur kardeşle beraber Antalya'nın güzel bir yerinde, bir aile eğitimi toplantısında bulunuyoruz. Antalya'nın güzel bir yerinde, bir aile eğitimi toplantısında bulunuyoruz. Fakat hava rüzgârlı ve yağmurlu... Fakat hava rüzgârlı ve yağmurlu...

Size birinci hadîs-i şerîfi Ümmü Enes radıyallahu anhâ'dan nakletmek istiyorum. Size birinci hadîs-i şerîfi Ümmü Enes radıyallahu anhâ'dan nakletmek istiyorum.

Kâlet: Yâ Resûlallah, evsınî. Kâle: Uhcuri'l-meâsiye fe-innehâ efdalü'l-hicretiKâlet: Yâ Resûlallah, evsınî. Kâle: Uhcuri'l-meâsiye fe-innehâ efdalü'l-hicreti ve hâfizi ale'l-ferâizi fe-innehâ efdalü'l-cihâdi ve ekserî min zikrallâhive hâfizi ale'l-ferâizi fe-innehâ efdalü'l-cihâdi ve ekserî min zikrallâhi fe-inneke lâ te'tîne'llâhe bi-şey'in ehabbe ileyhi min kesreti zikrihî. fe-inneke lâ te'tîne'llâhe bi-şey'in ehabbe ileyhi min kesreti zikrihî.

Sadaka Resûlullah. Sadaka Resûlullah.

"Ey Allah'ın Resûlü, bana nasihatte bulun, tavsiyede bulun." diye "Ey Allah'ın Resûlü, bana nasihatte bulun, tavsiyede bulun." diye Ümmü Enes radıyallahu anhâ Peygamber Efendimiz'den nasihat istemiş.Ümmü Enes radıyallahu anhâ Peygamber Efendimiz'den nasihat istemiş. Peygamber Efendimiz bu sahabiye hanıma nasihat eylemiş. Peygamber Efendimiz bu sahabiye hanıma nasihat eylemiş. Nasihatleri kısa fakat önemli nasihatler. Onun için bu hadîs-i şerîften başlamak istiyorum. Nasihatleri kısa fakat önemli nasihatler. Onun için bu hadîs-i şerîften başlamak istiyorum.

Peygamber Efendimiz kendisine gelip bir şey soran kimseyePeygamber Efendimiz kendisine gelip bir şey soran kimseye onun durumuna göre, isteğine uygun nasihatte bulunurdu.onun durumuna göre, isteğine uygun nasihatte bulunurdu. Tabii kişinin kişiliğine göre de nasihat değişebilirdi.Tabii kişinin kişiliğine göre de nasihat değişebilirdi. Aynı şeyi soranlar, aynı şekilde bir şeyi soranlar başka cevaplar alabilirlerdi.Aynı şeyi soranlar, aynı şekilde bir şeyi soranlar başka cevaplar alabilirlerdi. Bu başkalığın sebebi, onun kişiliğinin ötekisinden başka, farklı olması idi. Bu başkalığın sebebi, onun kişiliğinin ötekisinden başka, farklı olması idi.

Peygamber Efendimiz bu soru ve nasihat isteyen kimseye buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz bu soru ve nasihat isteyen kimseye buyuruyor ki;

Uhcuri'l-meâsiye fe-innehâ efdalü'l-hicreti. "İsyanların, günahların hepsinden uzak dur,Uhcuri'l-meâsiye fe-innehâ efdalü'l-hicreti. "İsyanların, günahların hepsinden uzak dur, hicret et, onlara yaklaşma, onlardan uzaklaş. Çünkü bu hicretin en sevaplısıdır, en faziletlisidir." hicret et, onlara yaklaşma, onlardan uzaklaş. Çünkü bu hicretin en sevaplısıdır, en faziletlisidir."

Biz şimdi rahat müslümanlarız, elhamdülillah. Allah bizi yaptığımız az ibadetlerle çok mükâfatlandırsın,Biz şimdi rahat müslümanlarız, elhamdülillah. Allah bizi yaptığımız az ibadetlerle çok mükâfatlandırsın, büyük imtihanlara mâruz bırakmasın. O zamanın müslümanları çok sıkıntılar çekiyorlardı.büyük imtihanlara mâruz bırakmasın. O zamanın müslümanları çok sıkıntılar çekiyorlardı. O zaman müslüman olmak fevkalâde hayat-memat meselesi idi.O zaman müslüman olmak fevkalâde hayat-memat meselesi idi. Hatta etraftaki insanlar o kadar baskı yapabiliyorlardı ki terk-i diyar etmek,Hatta etraftaki insanlar o kadar baskı yapabiliyorlardı ki terk-i diyar etmek, hicret etmek, başka yerlere göçmek, yerini yurdunu bırakmak mecburiyeti bile oluyordu. hicret etmek, başka yerlere göçmek, yerini yurdunu bırakmak mecburiyeti bile oluyordu. Hatta Peygamber Efendimiz dahi Mekke-i Mükerreme'den Medine-i Münevvere'ye hicret eylemişti.Hatta Peygamber Efendimiz dahi Mekke-i Mükerreme'den Medine-i Münevvere'ye hicret eylemişti. Bu da İslâm tarihinin başlangıcı olmuştu. Bu da İslâm tarihinin başlangıcı olmuştu.

Erkeklere hicret, Peygamber Efendimiz Medine'ye hicret ettiği zaman tavsiye buyurulmuştu, emredilmişti.Erkeklere hicret, Peygamber Efendimiz Medine'ye hicret ettiği zaman tavsiye buyurulmuştu, emredilmişti. Bütün müslümanların Efendimiz'in etrafında toplanması, ona hâle olması, halka olması, Bütün müslümanların Efendimiz'in etrafında toplanması, ona hâle olması, halka olması, destek olması, yardımcı olması gerekiyordu. O olayın gelişmesinin gereği bu idi. destek olması, yardımcı olması gerekiyordu. O olayın gelişmesinin gereği bu idi. Onun için hicret etmeyenler büyük vebal altında kalıyorlardı, tehlike altında kalıyorlardı,Onun için hicret etmeyenler büyük vebal altında kalıyorlardı, tehlike altında kalıyorlardı, sevap alamıyorlardı. Hicret edenler de çok büyük sevaplara sahip ve nâil oluyorlardı. sevap alamıyorlardı. Hicret edenler de çok büyük sevaplara sahip ve nâil oluyorlardı.

Tabii bu sıkıntılı durum, Mekke'nin fethedilmesi,Tabii bu sıkıntılı durum, Mekke'nin fethedilmesi, artık üstünlüğün müslümanlara geçmesiyle, zaferlerin kazanılmasıyla değişti. artık üstünlüğün müslümanlara geçmesiyle, zaferlerin kazanılmasıyla değişti. Ondan sonra Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Ondan sonra Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem "Bundan sonra artık hicret mecburiyeti yoktur. Asıl o zaman gelseydiniz sevaplı olacaktı."Bundan sonra artık hicret mecburiyeti yoktur. Asıl o zaman gelseydiniz sevaplı olacaktı. Artık o kıymetli zaman geçmiştir, bundan sonra hicret mânevî bir hicrettir.Artık o kıymetli zaman geçmiştir, bundan sonra hicret mânevî bir hicrettir. Yani maddeten bir kasabayı, köyü terk edip başka bir yere göçmek değildir; mânevî bir hicrettir.Yani maddeten bir kasabayı, köyü terk edip başka bir yere göçmek değildir; mânevî bir hicrettir. O da günahlardan, haramlardan uzak durmaktır, hicret etmektir." diye ashabına buyurmuştu. O da günahlardan, haramlardan uzak durmaktır, hicret etmektir." diye ashabına buyurmuştu.

Burada da kendisine soru soran hanım sahabiye aynı şekilde tavsiye buyurmuş oluyor. Buyuruyor ki; Burada da kendisine soru soran hanım sahabiye aynı şekilde tavsiye buyurmuş oluyor. Buyuruyor ki;

"Meâsînin hepsinden hicret et."Meâsînin hepsinden hicret et. " Meâsî, mâsiyet "isyan" demek, yani aynı kökten, âsâ-ya'sî kökünden geliyor." Meâsî, mâsiyet "isyan" demek, yani aynı kökten, âsâ-ya'sî kökünden geliyor. Allah'ın emrini dinlemeyip günah işlemek Allah'a isyan oluyor. Allah'ın emrini dinlemeyip günah işlemek Allah'a isyan oluyor. Ya emrini tutmazsa isyan oluyor ya da "yapma" dediği yasağına riayet etmezse isyan oluyor.Ya emrini tutmazsa isyan oluyor ya da "yapma" dediği yasağına riayet etmezse isyan oluyor. "Yap" dediğini yapmazsa isyan olur, "yapma" dediğini yaparsa o da isyan olur."Yap" dediğini yapmazsa isyan olur, "yapma" dediğini yaparsa o da isyan olur. Bu tekil olarak mâsiyet deniliyor, isyan etmek.Bu tekil olarak mâsiyet deniliyor, isyan etmek. Çoğul olarak mâsiyetin çoğulu meâsî geliyor, "günahlar-isyanlar" demek. Çoğul olarak mâsiyetin çoğulu meâsî geliyor, "günahlar-isyanlar" demek. Yani Allah'ın emrini tutmayıp ona âsi gelmeler.Yani Allah'ın emrini tutmayıp ona âsi gelmeler. "Bu çeşitten sayılabilecek her hareketten, davranıştan kaçın, isyanların her çeşidinden uzak dur,"Bu çeşitten sayılabilecek her hareketten, davranıştan kaçın, isyanların her çeşidinden uzak dur, hicret eyle ki bu, hicretin en faziletlisidir." hicret eyle ki bu, hicretin en faziletlisidir."

Hani Peygamber Efendimiz Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimizle Mekke'den Medine'ye hicret etti.Hani Peygamber Efendimiz Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimizle Mekke'den Medine'ye hicret etti. Ondan önce ashâb-ı kirâm hicret ettiler. Ondan sonra da fırsat bulan hicret etti.Ondan önce ashâb-ı kirâm hicret ettiler. Ondan sonra da fırsat bulan hicret etti. Daha önceleri Habeşistan'a, Yemen'e hicret olmuştu. Daha önceleri Habeşistan'a, Yemen'e hicret olmuştu. Tabii onlar yerlerini, yurtlarını terk ettikleri, büyük fedakârlıklara katlandıkları,Tabii onlar yerlerini, yurtlarını terk ettikleri, büyük fedakârlıklara katlandıkları, büyük zahmetler çektikleri için çok sevap alıyorlardı.büyük zahmetler çektikleri için çok sevap alıyorlardı. Çünkü ibadetin kıymeti, sevabının çokluğu zahmetinin çokluğuyla oranlı.Çünkü ibadetin kıymeti, sevabının çokluğu zahmetinin çokluğuyla oranlı. İbadette ne kadar çok zahmet çekerse, ne kadar çok meşakkat, zorluk olur da İbadette ne kadar çok zahmet çekerse, ne kadar çok meşakkat, zorluk olur da onlara tahammül eder de ibadet ederse insan, sevabı o kadar çok oluyor. onlara tahammül eder de ibadet ederse insan, sevabı o kadar çok oluyor. Ondan büyük sevap alıyorlardı. Ama günahlardan da uzak durmak, çekinmek, sakınmak,Ondan büyük sevap alıyorlardı. Ama günahlardan da uzak durmak, çekinmek, sakınmak, onlardan âdetâ hicret etmek, günahların olduğu yerlere yaklaşmamak, o da çok sevap tabii. onlardan âdetâ hicret etmek, günahların olduğu yerlere yaklaşmamak, o da çok sevap tabii.

Bu hanıma böyle tavsiye buyurmuş Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem.Bu hanıma böyle tavsiye buyurmuş Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem. Bu hepimize nasihattir. Hicretin en faziletlisi, mânevî olan bu hicret; günahlardan, haramlardan, Bu hepimize nasihattir. Hicretin en faziletlisi, mânevî olan bu hicret; günahlardan, haramlardan, Allah'ın sevmediği işlerden uzak durmak. Varsa, yakınındaysa oradan uzaklaşmak. Allah'ın sevmediği işlerden uzak durmak. Varsa, yakınındaysa oradan uzaklaşmak.

Tabii maddî hicret de gerekebilir.Tabii maddî hicret de gerekebilir. Düşmanların baskı yaptığı, insana İslâm'ı yaşamasına fırsat vermediği yerlerdenDüşmanların baskı yaptığı, insana İslâm'ı yaşamasına fırsat vermediği yerlerden İslâm'ın yaşanabileceği, imanın, çoluk çocuğunun korunabileceği yerlere hicret etmek de İslâm'ın yaşanabileceği, imanın, çoluk çocuğunun korunabileceği yerlere hicret etmek de her devirde gerekebiliyor. Maalesef...her devirde gerekebiliyor. Maalesef... Çünkü vicdan hürriyetine, inanç hürriyetine saygısız, mütecâviz, gaddar insanlar olabiliyor. Çünkü vicdan hürriyetine, inanç hürriyetine saygısız, mütecâviz, gaddar insanlar olabiliyor.

Bayramda bir çeşit yasa gark olduk. Kabir ziyaret eden Mostar müslümanlarını,Bayramda bir çeşit yasa gark olduk. Kabir ziyaret eden Mostar müslümanlarını, Hırvatlar hücum ettiler, şehit ettiler. Sokağa çıkma yasağı oldu.Hırvatlar hücum ettiler, şehit ettiler. Sokağa çıkma yasağı oldu. Büyük zulüm... Yani bütün dünyanın ayağa kalkması lazım. Büyük zulüm... Yani bütün dünyanın ayağa kalkması lazım. "Utanmıyor musunuz, artık sulh da olmuş! Kabir ziyaretine gidiyor bunlar,"Utanmıyor musunuz, artık sulh da olmuş! Kabir ziyaretine gidiyor bunlar, yani ortada silahlı bir durum da yok, nedir bu yaptığınız insaniyet dışı vahşet?!" diyeyani ortada silahlı bir durum da yok, nedir bu yaptığınız insaniyet dışı vahşet?!" diye her yerden protestoların gelmesi lazım. Ama insanlar maalesef çifte standartlı, her yerden protestoların gelmesi lazım. Ama insanlar maalesef çifte standartlı, kendilerinin yakınlık duyduğu insanlar suç işleyince ses çıkartmıyorlar. kendilerinin yakınlık duyduğu insanlar suç işleyince ses çıkartmıyorlar. Bu da bir vicdansızlık, ahlâksızlık tabii... Bu da bir vicdansızlık, ahlâksızlık tabii... Ama işte müslümanların imtihanı hiçbir devirde bitmiyor, öyle şeylerle karşılaşılabiliyor. Ama işte müslümanların imtihanı hiçbir devirde bitmiyor, öyle şeylerle karşılaşılabiliyor.

Demek ki esas olan, insanın dinini, imanını koruması, günahlardan uzak durması.Demek ki esas olan, insanın dinini, imanını koruması, günahlardan uzak durması. Peygamber Efendimiz'in o hanımefendiye bir tavsiyesi bu. Peygamber Efendimiz'in o hanımefendiye bir tavsiyesi bu.

İkinci tavsiyesi: İkinci tavsiyesi:

Ve hâfızî ale'l-ferâizi fe-innehâ efdalü'l-cihâdi.Ve hâfızî ale'l-ferâizi fe-innehâ efdalü'l-cihâdi. "Farzlara, Allah'ın emretmiş olduğu, insanın boynuna farz olan vazifelere, ibadetlere, işlere devam et,"Farzlara, Allah'ın emretmiş olduğu, insanın boynuna farz olan vazifelere, ibadetlere, işlere devam et, onlara sımsıkı sarıl, müdavim ol, onları eksiksiz yap, terk etme. onlara sımsıkı sarıl, müdavim ol, onları eksiksiz yap, terk etme. Çünkü bu, cihadın en üstün şeklidir." buyuruyor. Çünkü bu, cihadın en üstün şeklidir." buyuruyor.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz burada da yine mânevî bir şeye işaret etmiş oluyor.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz burada da yine mânevî bir şeye işaret etmiş oluyor. Mâlum "cihat" denilen olay din düşmanlarıyla, müslümanlara saldıran, mütecâviz, gaddar,Mâlum "cihat" denilen olay din düşmanlarıyla, müslümanlara saldıran, mütecâviz, gaddar, insan haklarından nasipsiz, insafsız, merhametsiz, müslümanlara zulmeden kâfirlerle insan haklarından nasipsiz, insafsız, merhametsiz, müslümanlara zulmeden kâfirlerle savaşmak gerekebiliyor. Tarih boyunca öyle olmuş. İslâm'ın ilk çıkışında öyle olmuş.savaşmak gerekebiliyor. Tarih boyunca öyle olmuş. İslâm'ın ilk çıkışında öyle olmuş. Mekke'nin müşrikleri, kâfirler sahâbe-i kirâma, Peygamber Efendimiz'e çok zulümler yapmışlar.Mekke'nin müşrikleri, kâfirler sahâbe-i kirâma, Peygamber Efendimiz'e çok zulümler yapmışlar. Ondan sonra ordularla Medine-i Münevvere'ye hücum etmişler.Ondan sonra ordularla Medine-i Münevvere'ye hücum etmişler. Ondan sonra Bizanslılar hücum etmiş. Ondan sonra tarih boyunca haçlılar vesaire... Ondan sonra Bizanslılar hücum etmiş. Ondan sonra tarih boyunca haçlılar vesaire... Böyle zulümler olmuş. Tabii o zaman müslümanın da kendisini savunma hakkı çıkıyor. Böyle zulümler olmuş. Tabii o zaman müslümanın da kendisini savunma hakkı çıkıyor.

Hani "Usta hırsız ev sahibini bastırır." derler, bir atasözümüz var.Hani "Usta hırsız ev sahibini bastırır." derler, bir atasözümüz var. Bir de müslümanları kılıçla, cihatla suçlayanlar var: Bir de müslümanları kılıçla, cihatla suçlayanlar var:

"Bunlar kılıç kullanıyor, cihat ediyor." "Bunlar kılıç kullanıyor, cihat ediyor."

Ne yapsın? Şimdi bu Mostarlı müslümanların yerinde,Ne yapsın? Şimdi bu Mostarlı müslümanların yerinde, dünyanın herhangi bir yerindeki insan kendisini onların yerine koysun. dünyanın herhangi bir yerindeki insan kendisini onların yerine koysun.

Ne yapsın bu zavallılar? Ne yapsın bu zavallılar?

İşte mazlum ve mağdur ve hücuma uğruyorlar ve en mâsum zamanında,İşte mazlum ve mağdur ve hücuma uğruyorlar ve en mâsum zamanında, en insânî vazifelerini yaptıkları zamanda, ölülerini anmaya, ziyarete gittikleri yerde hücuma uğruyorlar.en insânî vazifelerini yaptıkları zamanda, ölülerini anmaya, ziyarete gittikleri yerde hücuma uğruyorlar. Zaten savaş esnasında da ölüyü gömerlerken uzaktan nişan alı[nmak suretiyle]Zaten savaş esnasında da ölüyü gömerlerken uzaktan nişan alı[nmak suretiyle] kabristanda, mezarlıkta hücuma uğruyorlardı. kabristanda, mezarlıkta hücuma uğruyorlardı.

Cihat, maddeten bir savaş; şart. Cihat, maddeten bir savaş; şart.

Bunu tenkit edenlerin, İslâm'ı tenkit edenlerin sanki orduları yok mu? Sanki onlar savaşmadılar mı?Bunu tenkit edenlerin, İslâm'ı tenkit edenlerin sanki orduları yok mu? Sanki onlar savaşmadılar mı? Sanki onlar din namına, hatta mezhepleri farklı olan insanlara saldırmadılar mı?Sanki onlar din namına, hatta mezhepleri farklı olan insanlara saldırmadılar mı? Kendi ülkelerinde kendi kardeşlerine bile mezhebi farklı diye ne büyük katliamlar yaptılar,Kendi ülkelerinde kendi kardeşlerine bile mezhebi farklı diye ne büyük katliamlar yaptılar, tarih biliyor bunları... Bugün dünyanın her yerinde her milletin -mecburen- ordusu var.tarih biliyor bunları... Bugün dünyanın her yerinde her milletin -mecburen- ordusu var. Çünkü düşmanlar var. Düşmanlar olduğuna göre ordunun olması gerekiyor.Çünkü düşmanlar var. Düşmanlar olduğuna göre ordunun olması gerekiyor. Allah düşmanların şerrinden korusun. Bu önemli bir vazife. Allah düşmanların şerrinden korusun. Bu önemli bir vazife.

Ben hatırlıyorum, kendim askerlik vazifesine gideceğim,Ben hatırlıyorum, kendim askerlik vazifesine gideceğim, kıtaya ilk teslim olacağım zaman öğle yemeği yememiştim. Yiyebilirdim, akşama gidebilirdim.kıtaya ilk teslim olacağım zaman öğle yemeği yememiştim. Yiyebilirdim, akşama gidebilirdim. Ama hemen aç karnına yola koyulduk ve hemen teslim olduk,Ama hemen aç karnına yola koyulduk ve hemen teslim olduk, askerlik vazifesine bir saat önce bile olsa biraz daha erken başlamak için. askerlik vazifesine bir saat önce bile olsa biraz daha erken başlamak için.

Neden? Neden?

Askerlik sevaplı diye. Sevabını kaçırmayalım, aman bir an önce gidelim, sevabımız çok olsun diye. Askerlik sevaplı diye. Sevabını kaçırmayalım, aman bir an önce gidelim, sevabımız çok olsun diye.

Askerlikte herkes nöbetten kaçardı, nöbeti almamaya çalışırlardı, nöbetten kaçmaya çalışırlardı.Askerlikte herkes nöbetten kaçardı, nöbeti almamaya çalışırlardı, nöbetten kaçmaya çalışırlardı. Biz nöbeti bir fırsat bilirdik.Biz nöbeti bir fırsat bilirdik. İyi ki nöbet geldi, "Allah rızası için nöbet tutanın gözüne cehennem ateşi değmeyecek." diyeİyi ki nöbet geldi, "Allah rızası için nöbet tutanın gözüne cehennem ateşi değmeyecek." diye müslüman kardeşler seve seve nöbet tutarlardı.müslüman kardeşler seve seve nöbet tutarlardı. Vazifelerini muntazam, ciddi bir şekilde yapmaya çalışırlardı. Vazifelerini muntazam, ciddi bir şekilde yapmaya çalışırlardı.

Maddî cihat gerekli. Ordu gerekli. Asker gerekli.Maddî cihat gerekli. Ordu gerekli. Asker gerekli. Savaş tatlı bir şey değil ama düşman olduğuna göre bazen de saldırınca savaşmak da gerekli olabiliyor.Savaş tatlı bir şey değil ama düşman olduğuna göre bazen de saldırınca savaşmak da gerekli olabiliyor. Bu önemli bir görev ve iş. Bu önemli bir görev ve iş.

Fakat bunun mânevî tarafı nedir? Fakat bunun mânevî tarafı nedir?

İnsanın nefsini yenip, arzularını yenip, mânileri aşıp Allah'ın emirlerini tutması.İnsanın nefsini yenip, arzularını yenip, mânileri aşıp Allah'ın emirlerini tutması. Onun için Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; farâiza yani "Farîzalara, Onun için Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; farâiza yani "Farîzalara, Allah'ın farz kıldığı vazifelere, ibadetlere müdavemet et, onları muhafaza et, devam eyleAllah'ın farz kıldığı vazifelere, ibadetlere müdavemet et, onları muhafaza et, devam eyle kaçırma, eksiksiz yap, muntazam yap, devamlı yap. Çünkü bu cihadın en üstünü." buyuruyor. kaçırma, eksiksiz yap, muntazam yap, devamlı yap. Çünkü bu cihadın en üstünü." buyuruyor.

Arapça'da bir şiir var: Arapça'da bir şiir var:

Li-külli şey'in mâniün ve li'l-ilmi mevâniun.Li-külli şey'in mâniün ve li'l-ilmi mevâniun. "Her şeyin mânisi var ama ilme gelince mâniler kat kat fazlalaşır, yığılır." "Her şeyin mânisi var ama ilme gelince mâniler kat kat fazlalaşır, yığılır."

İnsanın ilmi öğrenmesi için artık çalışmasına bir sürü engeller çıkar.İnsanın ilmi öğrenmesi için artık çalışmasına bir sürü engeller çıkar. Okula gitmesine, hocaya gitmesine, kitabı çalışmasına, dersi öğrenmesine,Okula gitmesine, hocaya gitmesine, kitabı çalışmasına, dersi öğrenmesine, zahmet çekmesine nefsinden, içeriden, dışarıdan bir sürü mâniler çıkar. zahmet çekmesine nefsinden, içeriden, dışarıdan bir sürü mâniler çıkar.

Allah'ın emirlerini tutmak istediği zaman da şeytan telaşlanır,Allah'ın emirlerini tutmak istediği zaman da şeytan telaşlanır, insanın karşısına bir sürü mâniler çıkartır. İçeriden vesvese verir, başka şeyler gösterir. insanın karşısına bir sürü mâniler çıkartır. İçeriden vesvese verir, başka şeyler gösterir.

"Bak onu yapma da şunu yap, bu daha tatlı, daha zevkli, daha keyifli." "Bak onu yapma da şunu yap, bu daha tatlı, daha zevkli, daha keyifli."

Veyahut istirahati tavsiye eder, veyahut uyumayı tavsiye eder. Veyahut istirahati tavsiye eder, veyahut uyumayı tavsiye eder.

"Namaza kalkma. O işi yapma..." "Namaza kalkma. O işi yapma..."

"Şu parayı verme, zekâtını verme, fakir olursun..." diye korkutur. "Şu parayı verme, zekâtını verme, fakir olursun..." diye korkutur.

İbadetleri yaptırmamak için elinden geleni yapar.İbadetleri yaptırmamak için elinden geleni yapar. "Akla karayı seçmek" diyelim, hani Türkçe tabir olarak; "Akla karayı seçmek" diyelim, hani Türkçe tabir olarak; elinden geleni yapar. Şeytan akla karayı seçer,elinden geleni yapar. Şeytan akla karayı seçer, ne yapıp yapıp ibadeti, Allah'ın emirlerini yaptırmamaya gayret eder, uğraşır. ne yapıp yapıp ibadeti, Allah'ın emirlerini yaptırmamaya gayret eder, uğraşır.

Nefis de rahatı sever. İnsanın nefs-i emmâresi, iç benliği, egosu rahatı sever.Nefis de rahatı sever. İnsanın nefs-i emmâresi, iç benliği, egosu rahatı sever. Onun için o da ibadeti istemez; namazı niyazı, orucu, zekâtı, haccı, umreyi, Onun için o da ibadeti istemez; namazı niyazı, orucu, zekâtı, haccı, umreyi, zikri, cihadı, Allah'ın emirleri neyse... Bakın bu saydığım şeylerin hepsi birer farz. zikri, cihadı, Allah'ın emirleri neyse... Bakın bu saydığım şeylerin hepsi birer farz. Bunları yapmak istemez, tatlı gelmez.Bunları yapmak istemez, tatlı gelmez. İnsanların kimisi askerden kaçıyor, kimisi namazlarını kılmıyor,İnsanların kimisi askerden kaçıyor, kimisi namazlarını kılmıyor, kimisi oruçlarını tutmuyor, kimisi hac vazifesini yapmıyor. kimisi oruçlarını tutmuyor, kimisi hac vazifesini yapmıyor.

Neden? Neden?

Zor geliyor, zor gösteriliyor. Biraz zorluğu da var tabii... Ama işte o zorlukları yenmek...Zor geliyor, zor gösteriliyor. Biraz zorluğu da var tabii... Ama işte o zorlukları yenmek... Bak "yenmek" diyoruz. Yenmek aslında güreşte veya savaşta olur.Bak "yenmek" diyoruz. Yenmek aslında güreşte veya savaşta olur. Karşı tarafa galip gelmek, yenmek için bir gayret sarf etmek lazım. Karşı tarafa galip gelmek, yenmek için bir gayret sarf etmek lazım.

Farîzaları yapmak için de birtakım şeyleri yenmek gerekiyor. Farîzaları yapmak için de birtakım şeyleri yenmek gerekiyor.

Neleri yenmek gerekiyor? Neleri yenmek gerekiyor?

Nefs-i emmâresini yenmek gerekiyor.Nefs-i emmâresini yenmek gerekiyor. Kendisini içindeki isteksizlikleri, nefsin şehevâtını yenmek gerekiyor. Kendisini içindeki isteksizlikleri, nefsin şehevâtını yenmek gerekiyor.

Başka neyi yenmek gerekiyor? Başka neyi yenmek gerekiyor?

Şeytanı yenmek gerekiyor. Şeytanın vesveselerini def etmek gerekiyor. Şeytana kanmamak gerekiyor.Şeytanı yenmek gerekiyor. Şeytanın vesveselerini def etmek gerekiyor. Şeytana kanmamak gerekiyor. Şeytanın cazip cazip ortaya döktüğü engelleri hiçe saymak gerekiyor, Şeytanın cazip cazip ortaya döktüğü engelleri hiçe saymak gerekiyor, Allah'ın emrini tutmak için. Bu da bir uğraş tabii. İnsanın nefsiyle mücadelesi bir savaştır,Allah'ın emrini tutmak için. Bu da bir uğraş tabii. İnsanın nefsiyle mücadelesi bir savaştır, cihâd-ı ekberdir. Şeytanın içine verdiği vesveselerle, ters arzularla cihâd-ı ekberdir. Şeytanın içine verdiği vesveselerle, ters arzularla veya iyi şeyleri yapmak konusundaki isteksizlikler ile, geri durmalarla mücadele etmesi lazım.veya iyi şeyleri yapmak konusundaki isteksizlikler ile, geri durmalarla mücadele etmesi lazım. Kendi kendisiyle insanın kalkıp uğraşması, savaşması lazım. İşte bu, cihadın en üstünü oluyor. Kendi kendisiyle insanın kalkıp uğraşması, savaşması lazım. İşte bu, cihadın en üstünü oluyor.

"Peki Allah niye böyle biraz tatsız olan, insanın keyfini kaçıran, hoşuna gitmeyen şeyleri emretmiş?" "Peki Allah niye böyle biraz tatsız olan, insanın keyfini kaçıran, hoşuna gitmeyen şeyleri emretmiş?"

Böyle bir soru sorulabilir. Hani hep diyoruz ya, her zaman söylüyoruz:Böyle bir soru sorulabilir. Hani hep diyoruz ya, her zaman söylüyoruz: "İslâm çok güzel din, çok hikmetli bir din, çok faydalı bir din, çok doğru bir din, tertemiz bir din. "İslâm çok güzel din, çok hikmetli bir din, çok faydalı bir din, çok doğru bir din, tertemiz bir din. İslâm çok güzel..." diyoruz. İşte bak, zahmetler, meşakkâtler var. İslâm çok güzel..." diyoruz. İşte bak, zahmetler, meşakkâtler var.

Evet, hayatta insanın bazı şeyleri yapması lazım gelir ve bunları yapması biraz zor gelir.Evet, hayatta insanın bazı şeyleri yapması lazım gelir ve bunları yapması biraz zor gelir. Misal verelim: Mesela çocuğun tahsil görmesi, okula gitmesi lazım. Okula gitmek zor gelebilir.Misal verelim: Mesela çocuğun tahsil görmesi, okula gitmesi lazım. Okula gitmek zor gelebilir. Ama okula gittiği zaman tahsilli bir öğrenci olur.Ama okula gittiği zaman tahsilli bir öğrenci olur. Yüksek tahsilini tamamladığı zaman, ihtisasını, doktorasını yaptığı zaman da saygın bir kimse olur. Yüksek tahsilini tamamladığı zaman, ihtisasını, doktorasını yaptığı zaman da saygın bir kimse olur. Doçent, profesör olduğu zaman saygın bir kimse olur.Doçent, profesör olduğu zaman saygın bir kimse olur. Evet, bir zahmet var ama arkasından büyük itibar var ve hayat boyu sürecek çeşitli faydalara kavuşacak.Evet, bir zahmet var ama arkasından büyük itibar var ve hayat boyu sürecek çeşitli faydalara kavuşacak. Demek ki meşakkâtli de olsa onu yapacak. Demek ki meşakkâtli de olsa onu yapacak.

Sonra insana çalışmak zor gelebilir. Ama çalışmak çok faziletli bir şey.Sonra insana çalışmak zor gelebilir. Ama çalışmak çok faziletli bir şey. İnsanın babası kalkıyor, sabahleyin erkenden gidiyor.İnsanın babası kalkıyor, sabahleyin erkenden gidiyor. Sokaklarda, otobüslerde, minibüslerde bir, işyerine kadar gitmek zahmeti var,Sokaklarda, otobüslerde, minibüslerde bir, işyerine kadar gitmek zahmeti var, bir uğraş; ondan sonra işyerinde akşama kadar ter dökmek, ya elinin hüneri olarak, bir uğraş; ondan sonra işyerinde akşama kadar ter dökmek, ya elinin hüneri olarak, ya alnının teri olarak ya da zekâsının eseri olarak çalışıp çoluk çocuğu için para kazanmak var.ya alnının teri olarak ya da zekâsının eseri olarak çalışıp çoluk çocuğu için para kazanmak var. Bu da zor gelebilir. Bu da zor gelebilir. Zor geldiğini şuradan biliyoruz ki insan cumartesi pazar oldu mu "Oh!" diyor,Zor geldiğini şuradan biliyoruz ki insan cumartesi pazar oldu mu "Oh!" diyor, "Bugün keyifli keyifli bir yatayım, istirahat edeyim." diyor, çoluk çocuğuyla... "Bugün keyifli keyifli bir yatayım, istirahat edeyim." diyor, çoluk çocuğuyla... Her gün erken saatte kalkmışken pazar günü saat 10'u, 11'i buluyor.Her gün erken saatte kalkmışken pazar günü saat 10'u, 11'i buluyor. Yatağında keyif yapıyor, yani safa yapıyor, kalkmıyor, çoluk çocuğuyla oynaşıyor;Yatağında keyif yapıyor, yani safa yapıyor, kalkmıyor, çoluk çocuğuyla oynaşıyor; sevgi, muhabbet, evde tatlı bir şey oluyor. Demek ki çalışmak zor. Ama çalışmadan olmuyor. sevgi, muhabbet, evde tatlı bir şey oluyor. Demek ki çalışmak zor. Ama çalışmadan olmuyor. Çalışmayı biraz da sevmemiz lazım, zor da olsa sevmemiz lazım çünkü çalışmak asil bir şey.Çalışmayı biraz da sevmemiz lazım, zor da olsa sevmemiz lazım çünkü çalışmak asil bir şey. Yani kimseye muhtaç olmamak, kimseden dilenmemek, istememek;Yani kimseye muhtaç olmamak, kimseden dilenmemek, istememek; aksine çalışıp, kazanıp başkasına hayırda ve hasenâtta bulunmak;aksine çalışıp, kazanıp başkasına hayırda ve hasenâtta bulunmak; yoksullara, güçsüzlere, ihtiyarlara, dullara, yetimlere bakmak da çok sevap bir şey. yoksullara, güçsüzlere, ihtiyarlara, dullara, yetimlere bakmak da çok sevap bir şey.

Demek ki çalışmak da tatsız ama güzel bir şey ve yapıyoruz.Demek ki çalışmak da tatsız ama güzel bir şey ve yapıyoruz. Tahsil de zor bir şey ama çoluk çocuğumuzu zorluyoruz.Tahsil de zor bir şey ama çoluk çocuğumuzu zorluyoruz. Bazen mesela hastanelerde, gidiyorsunuz iğne yapıyorlar, kan alıyorlar,Bazen mesela hastanelerde, gidiyorsunuz iğne yapıyorlar, kan alıyorlar, karar veriyorlar, ameliyat yapıyorlar, kesiyorlar, biçiyorlar...karar veriyorlar, ameliyat yapıyorlar, kesiyorlar, biçiyorlar... Bunların hepsi tatsız şeyler; yapmayalım, yaptırmayalım.Bunların hepsi tatsız şeyler; yapmayalım, yaptırmayalım. Hayır, yaptıracağız çünkü sıhhatimiz buna bağlı. Bunu yaptırmadığımız zamanHayır, yaptıracağız çünkü sıhhatimiz buna bağlı. Bunu yaptırmadığımız zaman daha büyük kötü sonuçlar olacak diye seve seve kendimiz doktora gidiyoruz,daha büyük kötü sonuçlar olacak diye seve seve kendimiz doktora gidiyoruz, en iyi doktoru arıyoruz, en temiz hastaneyi arıyoruz. en iyi doktoru arıyoruz, en temiz hastaneyi arıyoruz.

Bir arkadaş -Özbekistan'dan gelmiş alim bir kardeşimiz- diyor ki; Bir arkadaş -Özbekistan'dan gelmiş alim bir kardeşimiz- diyor ki;

"Ben hastane sözünü sevmiyorum, 'şifahâne' diyelim. 'Hastane' olumsuz bir isimlendirme, "Ben hastane sözünü sevmiyorum, 'şifahâne' diyelim. 'Hastane' olumsuz bir isimlendirme, 'şifahâne' olumlu, yani gidilen yerden şifa alınacak.'şifahâne' olumlu, yani gidilen yerden şifa alınacak. Oraları hastaların olduğu yer diye düşünmek yerine şifanın kazanıldığı yer diye düşünmek daha iyi." Oraları hastaların olduğu yer diye düşünmek yerine şifanın kazanıldığı yer diye düşünmek daha iyi."

Hakikaten de öyle. Hakikaten de öyle.

Evet, şifahânelere insan isteyerek gidiyor,Evet, şifahânelere insan isteyerek gidiyor, ameliyatları isteyerek, kendi arzusuyla imza atarak yaptırıyor.ameliyatları isteyerek, kendi arzusuyla imza atarak yaptırıyor. Demek ki istenmeyen bazı şeyler... Mesela hepimiz insan haklarına saygılıyız, merhametliyiz,Demek ki istenmeyen bazı şeyler... Mesela hepimiz insan haklarına saygılıyız, merhametliyiz, asil bir milletiz, hepimiz insanlara iyilik yapmayı severiz ama aynı zamanda asker bir milletiz, neden? asil bir milletiz, hepimiz insanlara iyilik yapmayı severiz ama aynı zamanda asker bir milletiz, neden? Çünkü lazım, o da istenmeyen bir şey de olsa gerekebiliyor.Çünkü lazım, o da istenmeyen bir şey de olsa gerekebiliyor. Savaş da istenmese bile bazen başa gelip çatabiliyor. Savaş da istenmese bile bazen başa gelip çatabiliyor.

Demek ki İslâm hikmetli bir din imiş; her şeyi yerli yerinde olan, yerli yerinde emreden bir din imiş.Demek ki İslâm hikmetli bir din imiş; her şeyi yerli yerinde olan, yerli yerinde emreden bir din imiş. Güzelliği oradan doğuyor. Yani "İslâm'ın her emri kolay, her emri güzel." diyemeyiz.Güzelliği oradan doğuyor. Yani "İslâm'ın her emri kolay, her emri güzel." diyemeyiz. Evet, zorları var ama hepsi hikmetli, hepsi mükemmel, hepsi akla mantığa, ilme irfana uygun,Evet, zorları var ama hepsi hikmetli, hepsi mükemmel, hepsi akla mantığa, ilme irfana uygun, hepsi yerli yerinde, hepsi hayata faydalı, insanın yaşamı için gerekli, hepsi yerli yerinde, hepsi hayata faydalı, insanın yaşamı için gerekli, insanın dünya ve âhiret saadetini sağlamaya yarıyor. insanın dünya ve âhiret saadetini sağlamaya yarıyor.

Evet, Peygamber Efendimiz'in bir tavsiyesi: "Günahlardan uzak durEvet, Peygamber Efendimiz'in bir tavsiyesi: "Günahlardan uzak dur çünkü hicretin en güzeli budur." buyurmuş. Mânevî bir hicret tavsiye eylemiş.çünkü hicretin en güzeli budur." buyurmuş. Mânevî bir hicret tavsiye eylemiş. "Allah'ın farzlarını, nefsine zor gelse, şeytan engeller çıkarsa bile yap, onlara müdavemet eyle, "Allah'ın farzlarını, nefsine zor gelse, şeytan engeller çıkarsa bile yap, onlara müdavemet eyle, gevşeme, tembellik yapma, bırakma çünkü bu, cihadın en üstünüdür." buyuruyor. gevşeme, tembellik yapma, bırakma çünkü bu, cihadın en üstünüdür." buyuruyor.

Bu ibadetleri yapmanın cihat olduğunu hiç unutmayalım.Bu ibadetleri yapmanın cihat olduğunu hiç unutmayalım. Çünkü bazı insanlar ibadetleri yapıyor, yapıyor da sonra bakıyorsunuz bırakıveriyor.Çünkü bazı insanlar ibadetleri yapıyor, yapıyor da sonra bakıyorsunuz bırakıveriyor. Ahali Ramazan'da ne kadar güzel ibadetler yapıyordu.Ahali Ramazan'da ne kadar güzel ibadetler yapıyordu. Şu günlerde camilerde [cemaat] mutlaka azalmıştır, yani Ramazan'daki kadar kalabalık değildir. Şu günlerde camilerde [cemaat] mutlaka azalmıştır, yani Ramazan'daki kadar kalabalık değildir.

Neden? Neden?

Çünkü insanlar işte sabredemiyor, efdal-i cihad olan, cihadın en üstünü olanÇünkü insanlar işte sabredemiyor, efdal-i cihad olan, cihadın en üstünü olan ibadete devam işinde nefsini yenip, şeytanı yenip o Ramazan'daki gayreti gösteremiyor. ibadete devam işinde nefsini yenip, şeytanı yenip o Ramazan'daki gayreti gösteremiyor.

Buna dikkat edelim. Biz gayretli müslüman olalım. Vefalı müslüman olalım;Buna dikkat edelim. Biz gayretli müslüman olalım. Vefalı müslüman olalım; Allah'a verdiğimiz sözü tutan, sözünde duran mert müslümanlar olalım. Allah'a verdiğimiz sözü tutan, sözünde duran mert müslümanlar olalım. İbadetlerimize devam edelim. Cumalarımızı, tesbihlerimizi, zikirlerimizi, Kur'ân-ı Kerîm hatimlerimizi,İbadetlerimize devam edelim. Cumalarımızı, tesbihlerimizi, zikirlerimizi, Kur'ân-ı Kerîm hatimlerimizi, sadakalarımızı, hayırlarımızı Ramazan'da güzel güzel yaptığımız gibi şimdi de yapalım. sadakalarımızı, hayırlarımızı Ramazan'da güzel güzel yaptığımız gibi şimdi de yapalım.

Aziz ve sevgili dinleyiciler. Aziz ve sevgili dinleyiciler.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in üçüncü tavsiyesi: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in üçüncü tavsiyesi:

Ve ekserî min zikrillâhi. Allah'ın zikrini çok çok yapmasını tavsiye buyurmuş.Ve ekserî min zikrillâhi. Allah'ın zikrini çok çok yapmasını tavsiye buyurmuş. "Allah'ı zikretmeyi çoğalt." diyor Peygamber Efendimiz. "Allah'ı zikretmeyi çoğalt." diyor Peygamber Efendimiz.

İzahında, açıklamasında sebebini de şöyle buyuruyor; İzahında, açıklamasında sebebini de şöyle buyuruyor;

Fe-inneke lâ te'tîne'llâhe bi-şey'in ehabbe ileyhi min kesreti zikrihî.Fe-inneke lâ te'tîne'llâhe bi-şey'in ehabbe ileyhi min kesreti zikrihî. "Çünkü sen Allahu Teâlâ hazretlerine, "Çünkü sen Allahu Teâlâ hazretlerine, Allah'ın huzuruna O'nu çok zikretmekten daha sevimli bir şey getiremezsin." Allah'ın huzuruna O'nu çok zikretmekten daha sevimli bir şey getiremezsin."

Allah'ın huzuruna götürdüğün hayırlar, ibadetler ve taatlerin içindeAllah'ın huzuruna götürdüğün hayırlar, ibadetler ve taatlerin içinde Allah'ın en sevdiği, razı olduğu, memnun olduğu, mükâfatlandırdığı, en çok sevap verdiği şey nedir? Allah'ın en sevdiği, razı olduğu, memnun olduğu, mükâfatlandırdığı, en çok sevap verdiği şey nedir?

Zikrullahtır, Allah'ı zikretmektir. Zikrullahtır, Allah'ı zikretmektir.

Ben bu gibi hadîs-i şerîfleri söylediğimiz zaman, karşımıza çıkıp da size anlattığımız zaman çok memnun oluyorum.Ben bu gibi hadîs-i şerîfleri söylediğimiz zaman, karşımıza çıkıp da size anlattığımız zaman çok memnun oluyorum. Çünkü halkımızda İslâmî eğitim yaygın değil. Halkımızın büyük kısmı az İslâmî bilgiye sahip.Çünkü halkımızda İslâmî eğitim yaygın değil. Halkımızın büyük kısmı az İslâmî bilgiye sahip. Bazıları öğreniyor, çoluk çocuğuna öğretiyor, Arapça öğreniyor, âyet-hadis öğreniyor, Bazıları öğreniyor, çoluk çocuğuna öğretiyor, Arapça öğreniyor, âyet-hadis öğreniyor, dinî bilgilerde derinleşiyor. Ama genellikle halkımızın -hani şöyle bir yüzdeleme yapacak olursak-dinî bilgilerde derinleşiyor. Ama genellikle halkımızın -hani şöyle bir yüzdeleme yapacak olursak- yüzde hesabıyla büyük çoğunluğu İslâmî konularda bilgisi az olduğundan hatalı şeyler yapıyor,yüzde hesabıyla büyük çoğunluğu İslâmî konularda bilgisi az olduğundan hatalı şeyler yapıyor, hatalı sözler söylüyor. Günah işliyor. Bazen günahları mâzur görüyor, yapılabilir sanıyor. hatalı sözler söylüyor. Günah işliyor. Bazen günahları mâzur görüyor, yapılabilir sanıyor. Bazen günahları methediyor. Bazen "günahları yapmayın" diyenlere kızıyor. Bazen günahları methediyor. Bazen "günahları yapmayın" diyenlere kızıyor.

"Ya bu kadar da soğukluk olur mu? Şimdi bu lafı söylemenin sırası mı?" "Ya bu kadar da soğukluk olur mu? Şimdi bu lafı söylemenin sırası mı?"

Ama Allah'ın emrini söylüyor, niye soğukluk olsun? Seni cehenneme düşme, cezaya uğrama diyeAma Allah'ın emrini söylüyor, niye soğukluk olsun? Seni cehenneme düşme, cezaya uğrama diye korumaya çalışıyor aslında. Yani bazen doğru söyleyene kızıyorlar, bazen yanlış söyleyeni alkışlıyorlar.korumaya çalışıyor aslında. Yani bazen doğru söyleyene kızıyorlar, bazen yanlış söyleyeni alkışlıyorlar. Yanlış söyleyenin peşinde gidiyorlar, günahı tercih ediyorlar, sevaplı iş yapmıyorlar. Yanlış söyleyenin peşinde gidiyorlar, günahı tercih ediyorlar, sevaplı iş yapmıyorlar.

Onlardan birisi de, hele bu Ramazan'da artık iyice zıpırlar işi çığırından çıkarttılar.Onlardan birisi de, hele bu Ramazan'da artık iyice zıpırlar işi çığırından çıkarttılar. Tasavvufa karşı bir büyük hücum oldu, ters propaganda oldu.Tasavvufa karşı bir büyük hücum oldu, ters propaganda oldu. Onun için bu gibi hadîs-i şerîfler benim hoşuma gidiyor. Onun için bu gibi hadîs-i şerîfler benim hoşuma gidiyor.

Bakın Allahu Teâlâ hazretleri, kendisini zikretmeyi çok seviyor.Bakın Allahu Teâlâ hazretleri, kendisini zikretmeyi çok seviyor. Allah'ın huzuruna insanoğlunun götürdüğü sevaplı işlerin, ibadetlerin içindeAllah'ın huzuruna insanoğlunun götürdüğü sevaplı işlerin, ibadetlerin içinde Allah'ın en sevdiği, Allah'ın zikridir. Yani dervişliktir. Yani tasavvuftur. Allah'ın en sevdiği, Allah'ın zikridir. Yani dervişliktir. Yani tasavvuftur.

Görüyorsunuz tasavvuf, hadisleri uygulayan insanların yolu. Bunun bilinmesi önemli.Görüyorsunuz tasavvuf, hadisleri uygulayan insanların yolu. Bunun bilinmesi önemli. Bu hadisler o bakımdan benim hoşuma gidiyor. Tasavvufa, zikre çatanlara da bunlar tabii bir ikaz oluyor.Bu hadisler o bakımdan benim hoşuma gidiyor. Tasavvufa, zikre çatanlara da bunlar tabii bir ikaz oluyor. "Bak öyle yapmayın çünkü Peygamber Efendimiz tavsiye buyurmuş." diye ortaya çıkıyor. "Bak öyle yapmayın çünkü Peygamber Efendimiz tavsiye buyurmuş." diye ortaya çıkıyor.

Bir başka hadîs-i şerîfi hatırladım bunun îzahı sadedinde, onu söyleyeyim.Bir başka hadîs-i şerîfi hatırladım bunun îzahı sadedinde, onu söyleyeyim. O hadîs-i şerîfi Muaz radıyallahu anh rivâyet etmiş. Tabii ben sadece açıklamasını,O hadîs-i şerîfi Muaz radıyallahu anh rivâyet etmiş. Tabii ben sadece açıklamasını, Türkçe mealini söylemekle yetineceğim.Türkçe mealini söylemekle yetineceğim. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e bir kişi sormuş. Demiş ki sorusunda; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e bir kişi sormuş. Demiş ki sorusunda;

Eyyü'l-mücâhidîne a'zamu ecren?Eyyü'l-mücâhidîne a'zamu ecren? "Mücahitler sevap kazanıyor da, nasıl cihat ederse? Mücahitlerin hangisi en çok sevabı alır?" "Mücahitler sevap kazanıyor da, nasıl cihat ederse? Mücahitlerin hangisi en çok sevabı alır?"

Hani kendisi cihat edecek, cihada razı, mücahitlerden kendisi ama istiyor ki en güzelini yapsın.Hani kendisi cihat edecek, cihada razı, mücahitlerden kendisi ama istiyor ki en güzelini yapsın. "Yani en güzel sevabı, en çok sevabı alan mücahit kimdir?" diye sormuş Peygamber Efendimiz'e. "Yani en güzel sevabı, en çok sevabı alan mücahit kimdir?" diye sormuş Peygamber Efendimiz'e. Bu önemli... Peygamber Efendimiz; Bu önemli... Peygamber Efendimiz;

Ekserühüm lillâhi tebâreke ve teâlâ zikren.Ekserühüm lillâhi tebâreke ve teâlâ zikren. "Allahu Tebâreke ve Teâlâ hazretlerini en çok zikreden mücahit en büyük ecri alır." buyurmuş. "Allahu Tebâreke ve Teâlâ hazretlerini en çok zikreden mücahit en büyük ecri alır." buyurmuş.

Mücahit savaşta cihat ediyor ama ötekisinden daha çok sevap alanı hangisi?Mücahit savaşta cihat ediyor ama ötekisinden daha çok sevap alanı hangisi? Allah'ı ötekisinden daha çok zikredeni. Allah'ı ötekisinden daha çok zikredeni. Kim daha çok Allah Allah... diyorsa, Allahu Tebâreke ve Teâlâ hazretlerini Kim daha çok Allah Allah... diyorsa, Allahu Tebâreke ve Teâlâ hazretlerini

-Tebareke ne demek? Teâlâ ne demek? -Tebareke ne demek? Teâlâ ne demek?

"Ulu olan, yüce olan Allah" demek.- en çok zikreden daha büyük sevap kazanıyor. "Ulu olan, yüce olan Allah" demek.- en çok zikreden daha büyük sevap kazanıyor.

Kişi tabii merakla, belki de konuşmaktan zevk aldığından,Kişi tabii merakla, belki de konuşmaktan zevk aldığından, Resûlullah Efendimiz'in yüzüne bakmaktan zevk aldığındanResûlullah Efendimiz'in yüzüne bakmaktan zevk aldığından konuşmayı, sohbeti uzatmak istediğinden yine sormuş; konuşmayı, sohbeti uzatmak istediğinden yine sormuş;

Fe-eyyü sâlihîne a'zamu ecren? "Salihlerin hangisi en çok sevap kazananıdır?" Fe-eyyü sâlihîne a'zamu ecren? "Salihlerin hangisi en çok sevap kazananıdır?"

Salih, iyi insan, iyi müslüman demek. Salih, iyi insan, iyi müslüman demek.

İyi müslümanın en çok hangisi daha çok sevap alandır? İyi müslümanın en çok hangisi daha çok sevap alandır?

Efendimiz yine; Ekserühüm lillâhi tebâreke ve teâlâ zikren buyurmuş.Efendimiz yine;

Ekserühüm lillâhi tebâreke ve teâlâ zikren buyurmuş.
"Allahu Tebâreke ve Teâlâ hazretlerini, ulu ve yüce Allah'ı en çok zikreden salih kimse"Allahu Tebâreke ve Teâlâ hazretlerini, ulu ve yüce Allah'ı en çok zikreden salih kimse daha çok ecirlidir, sevaplıdır, o daha çok sevap alır." buyurmuş. daha çok ecirlidir, sevaplıdır, o daha çok sevap alır." buyurmuş.

Sonra soruları devam ettirmiş o kişi: Sonra soruları devam ettirmiş o kişi:

Sümme zekere salâte ve zekâte ve'l-hacce ve sadakate diyor, râvi Muaz radıyallahu anh. Sümme zekere salâte ve zekâte ve'l-hacce ve sadakate diyor, râvi Muaz radıyallahu anh.

Aynı şekilde "Namaz kılanların en üstünü kimdir?" diye sormuş,Aynı şekilde "Namaz kılanların en üstünü kimdir?" diye sormuş, "Zekât verenlerin en sevaplısı, en çok sevap kazananı kimdir?"Zekât verenlerin en sevaplısı, en çok sevap kazananı kimdir? Hacca gidenin en çok sevap kazananı kimdir?Hacca gidenin en çok sevap kazananı kimdir? Sadaka, zekât verenlerin, hayır yapanların en çok sevap kazananı kimdir?" diye sormuş, Sadaka, zekât verenlerin, hayır yapanların en çok sevap kazananı kimdir?" diye sormuş, soruları devam ettirmiş. Efendimiz kızmazdı,soruları devam ettirmiş. Efendimiz kızmazdı, soru soranların sorularına güzel güzel, tane tane cevap verirdi. soru soranların sorularına güzel güzel, tane tane cevap verirdi.

Küllü zâlike ve Resûlullah yekul. Küllü zâlike ve Resûlullah yekul.

Kişi sorularında bunların hepsini sıralamış, hepsine de Peygamber Efendimiz aynı şekilde cevap vermiş. Kişi sorularında bunların hepsini sıralamış, hepsine de Peygamber Efendimiz aynı şekilde cevap vermiş.

Ekserühüm lillâhi tebâreke ve teâlâ zikren. "Onu yaparken en çok Allah'ı zikredeni...Ekserühüm lillâhi tebâreke ve teâlâ zikren. "Onu yaparken en çok Allah'ı zikredeni... Yani namaz kılanların içinde en çok Allah'ı zikredeni,Yani namaz kılanların içinde en çok Allah'ı zikredeni, zekât verenlerin içinde en çok zikredeni, haccedenlerin içinde zikri en çok yapanı, zekât verenlerin içinde en çok zikredeni, haccedenlerin içinde zikri en çok yapanı, sadaka verenlerin içinde zikri en çok yapanı en çok ecir alanıdır." demiş. sadaka verenlerin içinde zikri en çok yapanı en çok ecir alanıdır." demiş.

Demek ki namaz kılarken de, zekât verirken de, haccederken de, sadaka verirken de,Demek ki namaz kılarken de, zekât verirken de, haccederken de, sadaka verirken de, cihat ederken de, hayatımızı sürerken de, salih bir insan olarak yaşarken de cihat ederken de, hayatımızı sürerken de, salih bir insan olarak yaşarken de çok zikredeceğiz. Çünkü en çok sevap alan, en çok zikreden oluyor. çok zikredeceğiz. Çünkü en çok sevap alan, en çok zikreden oluyor.

Bunları başka sahabiler de dinliyorlar, -rıdvanullahi aleyhim ecmaîn-.Bunları başka sahabiler de dinliyorlar, -rıdvanullahi aleyhim ecmaîn-. Ebû Bekr-i Sıddîk'la Ömer Efendimiz de oradaymış anlaşılan. Ebû Bekr-i Sıddîk'la Ömer Efendimiz de oradaymış anlaşılan.

Ebû Bekr-i Sıddîk, Ömer radıyallahu anh'a demiş ki; Ebû Bekr-i Sıddîk, Ömer radıyallahu anh'a demiş ki;

Yâ Ebâ Hafs zehebe'z-zâkirûne bi-külli hayrin. Yâ Ebâ Hafs zehebe'z-zâkirûne bi-külli hayrin.

Hz. Ömer'in künyesi Ebû Hafs Ömer İbnü'l-Hattâb idi. Hz. Ömer'in künyesi Ebû Hafs Ömer İbnü'l-Hattâb idi.

"Ey Ebû Hafs!" demiş, Hz. Ömer'e eğilmiş yanına, "Baksana bu cevaplardan anlaşıldığına göre "Ey Ebû Hafs!" demiş, Hz. Ömer'e eğilmiş yanına, "Baksana bu cevaplardan anlaşıldığına göre zikredenler her hayırları kazandılar, bütün sevapları onlar aldılar, götürdüler." zikredenler her hayırları kazandılar, bütün sevapları onlar aldılar, götürdüler."

Peygamber Efendimiz de onların konuşmasını duymuş. Peygamber Efendimiz de onların konuşmasını duymuş.

Ve kâle Resûlullah: Ecel. Ve kâle Resûlullah: Ecel.

Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem "Evet, öyledir tabii." diye buyurmuş. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem "Evet, öyledir tabii." diye buyurmuş.

Ecel, biz Türkçe'de "ölüm" mânasına kullanıyoruz. Arapça'da ecel, edat olarakEcel, biz Türkçe'de "ölüm" mânasına kullanıyoruz. Arapça'da ecel, edat olarak "evet, öyledir" mânasına gelen bir kelime aynı zamanda. Peygamber Efendimiz tasdik buyurmuş. "evet, öyledir" mânasına gelen bir kelime aynı zamanda. Peygamber Efendimiz tasdik buyurmuş.

Ümmü Enes radıyallahu anhâ'nın hadîs-i şerîfine göre bugünkü nasihatleri hatırlayalım: Ümmü Enes radıyallahu anhâ'nın hadîs-i şerîfine göre bugünkü nasihatleri hatırlayalım:

Günahların, isyanların, Allah'a isyan sayılabilecek hareketlerin hepsinden uzak duracağız.Günahların, isyanların, Allah'a isyan sayılabilecek hareketlerin hepsinden uzak duracağız. Çünkü en faziletli hicret bu.Çünkü en faziletli hicret bu. Allah'ın farz kıldığı ibadetleri, emrettiklerini yapmakta, yasak ettiklerinden kaçınmakta daAllah'ın farz kıldığı ibadetleri, emrettiklerini yapmakta, yasak ettiklerinden kaçınmakta da çok dikkatli olacağız. Bunun için karşımıza engeller çıksa da, nefsimiz nazlansa, şeytan vesvese verse,çok dikkatli olacağız. Bunun için karşımıza engeller çıksa da, nefsimiz nazlansa, şeytan vesvese verse, kandırmaya çalışsa da onlarla mücadele edip Allah'ın farzlarınıfarîzalarını tutacağız. kandırmaya çalışsa da onlarla mücadele edip Allah'ın farzlarınıfarîzalarını tutacağız. Bu da cihadın en üstünü çünkü bir mücadele sonunda yapılabiliyor.Bu da cihadın en üstünü çünkü bir mücadele sonunda yapılabiliyor. Ondan sonra da Allah'ı çok zikredeceğizOndan sonra da Allah'ı çok zikredeceğiz çünkü Allah'ın huzuruna götüreceğimiz hayır hasenât, ibadet ve taatin içinde çünkü Allah'ın huzuruna götüreceğimiz hayır hasenât, ibadet ve taatin içinde zikirden daha kıymetlisi yok. Onun için gece gündüz, oturduğumuz, kalktığımız, yattığımız her yerde,zikirden daha kıymetlisi yok. Onun için gece gündüz, oturduğumuz, kalktığımız, yattığımız her yerde, her zaman her vesile ile her işi yaparken daima kalbimiz, dilimiz her zaman her vesile ile her işi yaparken daima kalbimiz, dilimiz Allah'ın zikriyle meşgul olacak. Bunu unutmayın. Allah'ın zikriyle meşgul olacak. Bunu unutmayın.

Zikir, bu kadar sevaplı olmasına rağmen çok da kolay ibadettir.Zikir, bu kadar sevaplı olmasına rağmen çok da kolay ibadettir. Hani insan hastaysa, felçliyse, yatakta yatıyorsa bile zikredebilir.Hani insan hastaysa, felçliyse, yatakta yatıyorsa bile zikredebilir. Yatarken zikretmek yasak değil, yürürken zikretmek yasak değil,Yatarken zikretmek yasak değil, yürürken zikretmek yasak değil, çalışırken mesela zikretmek yasak değil. Ben düşünüyorum, bazı insanlar, işçiler,çalışırken mesela zikretmek yasak değil. Ben düşünüyorum, bazı insanlar, işçiler, çalışanlar neşeli oluyor. Badanacı geliyor, evi boyuyor, ıslık çalıyor, neşe içinde badana yapıyor.çalışanlar neşeli oluyor. Badanacı geliyor, evi boyuyor, ıslık çalıyor, neşe içinde badana yapıyor. Atölyede bakıyorsunuz kızlar bir iş yapıyorlar, şarkı söylüyorlar. Atölyede bakıyorsunuz kızlar bir iş yapıyorlar, şarkı söylüyorlar. Ya topluca söylüyorlar ya bir tanesi söylüyor, ötekiler dinliyor. Ya topluca söylüyorlar ya bir tanesi söylüyor, ötekiler dinliyor. Yani herkes bir iş yapıyor, mırıldanıyor; keyfini, zevkini böylece izhar etmiş oluyor.Yani herkes bir iş yapıyor, mırıldanıyor; keyfini, zevkini böylece izhar etmiş oluyor. Yaptığı işi de tatlı yapmış oluyor, seve seve çalışmış oluyor. Yaptığı işi de tatlı yapmış oluyor, seve seve çalışmış oluyor.

Müslüman ne yapacak? Müslüman ne yapacak?

Ötekiler şarkı söylerse, ıslık çalarsa müslüman da yürürken, otururken, kalkarken Allah Allah diyecek,Ötekiler şarkı söylerse, ıslık çalarsa müslüman da yürürken, otururken, kalkarken Allah Allah diyecek, zikredecek, sevap kazanacak.zikredecek, sevap kazanacak. Çünkü Allah'ın huzurunda en çok mükâfat kazandıran işlerden birisi, Allah'ı çok zikretmek. Çünkü Allah'ın huzurunda en çok mükâfat kazandıran işlerden birisi, Allah'ı çok zikretmek.

"Peki hocam, Allah bu zikretmeye acaba niye bu kadar mükâfat veriyor?" diyebilir birisi. "Peki hocam, Allah bu zikretmeye acaba niye bu kadar mükâfat veriyor?" diyebilir birisi.

Sebebi anlaşılabiliyor mu? Bu hadîs-i şerîfler incelenirse, bunun altında yatanSebebi anlaşılabiliyor mu? Bu hadîs-i şerîfler incelenirse, bunun altında yatan sebepler, hikmetler anlaşılabiliyor mu acaba? Neden böyle tekrar tekrar zikretmeyi Allah emrediyor? sebepler, hikmetler anlaşılabiliyor mu acaba? Neden böyle tekrar tekrar zikretmeyi Allah emrediyor?

Yani bir defa söylemiyoruz da tekrar tekrar, ekserühüm lillâhi zikren yani Allah'ı çok zikretmek,Yani bir defa söylemiyoruz da tekrar tekrar, ekserühüm lillâhi zikren yani Allah'ı çok zikretmek, ekserî min zikrillâh "Allah'ı zikretmeyi çok yap.", yani peş peşe, çok olması, neden? ekserî min zikrillâh "Allah'ı zikretmeyi çok yap.", yani peş peşe, çok olması, neden?

Çünkü çok çok söylendiği zaman zikir insanın içinde, şuurunda, şuurunun altında iz bırakıyorÇünkü çok çok söylendiği zaman zikir insanın içinde, şuurunda, şuurunun altında iz bırakıyor ve sonunda zikirden uyanıklık hâsıl oluyor, muhabbet hâsıl oluyor.ve sonunda zikirden uyanıklık hâsıl oluyor, muhabbet hâsıl oluyor. Bir taraftan insanın dışındaki bir olay olarak sevap hâsıl oluyor. Bir taraftan insanın dışındaki bir olay olarak sevap hâsıl oluyor. Allah sevap yazıyor, sevabı artıyor. Allah onu zikrediyor, mânevî değişiklikler meydana geliyor. Allah sevap yazıyor, sevabı artıyor. Allah onu zikrediyor, mânevî değişiklikler meydana geliyor.

Zikirle ilgili söylenecek sözler çok ama "İnsanın kendi ruhunda ne meydana geliyor?"Zikirle ilgili söylenecek sözler çok ama "İnsanın kendi ruhunda ne meydana geliyor?" diye [soracak] olursak; çok zikretmek suretiyle insanın üst şuuru, alt şuuru diye [soracak] olursak; çok zikretmek suretiyle insanın üst şuuru, alt şuuru Allah fikriyle dopdolu doluyor, mârifetullah, muhabbetullah, aşkullah hâsıl oluyor. Allah fikriyle dopdolu doluyor, mârifetullah, muhabbetullah, aşkullah hâsıl oluyor. O zaman o kişi Mevlânâ hazretleri gibi, Yunus Emre gibi bir insan haline geliyor. O zaman o kişi Mevlânâ hazretleri gibi, Yunus Emre gibi bir insan haline geliyor. Onları düşünün, onlar biliyorsunuz ne kadar sevgi dolu insanlar. Onları düşünün, onlar biliyorsunuz ne kadar sevgi dolu insanlar. İnsan da artık Allah sevgisine kavuşmuş bir insan olunca üstün bir insan oluyor, bilge bir insan oluyor.İnsan da artık Allah sevgisine kavuşmuş bir insan olunca üstün bir insan oluyor, bilge bir insan oluyor. Herkese sevgiyle bakıyor, her işi sevgiyle yapıyor, herkese iyilik yapıyor.Herkese sevgiyle bakıyor, her işi sevgiyle yapıyor, herkese iyilik yapıyor. İdeal, yani özlenen, gözlenen, heveslenilen insan seviyesine çıkmış oluyor. İdeal, yani özlenen, gözlenen, heveslenilen insan seviyesine çıkmış oluyor. İşte o noktaya ulaştıran bir mihanikimekanik yol olmuş oluyor. İşte o noktaya ulaştıran bir mihanikimekanik yol olmuş oluyor. Yani böyle yapınca otomatik olarak kendiliğinden o sonuç hâsıl olduğundan,Yani böyle yapınca otomatik olarak kendiliğinden o sonuç hâsıl olduğundan, o sonuca götüren bir iş olduğundan, adım atıldı mı menzil-i maksuduna ulaştığı gibio sonuca götüren bir iş olduğundan, adım atıldı mı menzil-i maksuduna ulaştığı gibi Allah Allah diye diye de aşkullah, muhabbetullah hâsıl olupAllah Allah diye diye de aşkullah, muhabbetullah hâsıl olup kişi Allah'ı seven ve Allah tarafından sevilen bir Allah'ın sevgili kulu, evliyâsı haline geliyor. kişi Allah'ı seven ve Allah tarafından sevilen bir Allah'ın sevgili kulu, evliyâsı haline geliyor. Onun için bu tavsiye edilmiş. Onun için bu tavsiye edilmiş.

Allah sizi de sevsin, sizi de sevdiği kulları zümresiyle haşreylesin.Allah sizi de sevsin, sizi de sevdiği kulları zümresiyle haşreylesin. Onlardan ayırmasın, onlarla dost eylesin. Onlardan ayırmasın, onlarla dost eylesin. Hem dünyada hem âhirette sevgi dolu insanlar eylesin. Hem dünyada hem âhirette sevgi dolu insanlar eylesin. Sevgiye mazhar eylesin. İki cihanda aziz ve bahtiyar eylesin. Sevgiye mazhar eylesin. İki cihanda aziz ve bahtiyar eylesin.

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh! es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2