Namaz Vakitleri
İstanbul
27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Hidayete Erdiren Ameller

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

21 Muharrem 1415 / 01.07.1994
AKRA

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.

Konuşma Metni

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!.. es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!..

Cumanız mübarek olsun. Cumanız mübarek olsun.

Allah bu mübarek, sevaplı, nurlu günün hayrından, bereketindenAllah bu mübarek, sevaplı, nurlu günün hayrından, bereketinden en güzel tarzda hissemend olmayı cümlenize nasîb eylesin. en güzel tarzda hissemend olmayı cümlenize nasîb eylesin.

Bugünkü hadîs-i şerîflerin içinden, umûmî esasları anlatan üç tanesini size açıklamak istiyorum. Bugünkü hadîs-i şerîflerin içinden, umûmî esasları anlatan üç tanesini size açıklamak istiyorum.

Büyük alim İmam Beyhakî'nin rivayet ettiğine göreBüyük alim İmam Beyhakî'nin rivayet ettiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hazretleri buyurmuşlar ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hazretleri buyurmuşlar ki:

Men'übtiliye fe-sabera ve u'tıye fe-şekera ve zulime ve gaferaMen'übtiliye fe-sabera ve u'tıye fe-şekera ve zulime ve gafera ve zaleme fe'stağfera ülâike lehümü'l-emnü ve hüm mühtedûn. Sadaka rasûlüllâh. ve zaleme fe'stağfera ülâike lehümü'l-emnü ve hüm mühtedûn.

Sadaka rasûlüllâh.

Bakın, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in sözlerinin ne kadar güzel olduğuna.Bakın, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in sözlerinin ne kadar güzel olduğuna. Aynı zamanda müzikalitesi var, secîleri var, şiir gibi.Aynı zamanda müzikalitesi var, secîleri var, şiir gibi. Ama en güzeli, kelâmının, kelimelerinin güzelliğinin altında yatan derin mânalar hiç şüphesiz. Ama en güzeli, kelâmının, kelimelerinin güzelliğinin altında yatan derin mânalar hiç şüphesiz.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, Allah'ın lütfuyla bu kadar küçük satırın içine,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, Allah'ın lütfuyla bu kadar küçük satırın içine, bu kadar az kelimelerle ne kadar büyük mânalar sığdırmış ki hadîs-i şerîflerden biliyoruz.bu kadar az kelimelerle ne kadar büyük mânalar sığdırmış ki hadîs-i şerîflerden biliyoruz. Peygamber Efendimiz'e az sözle çok mânâ ifade etme kabiliyeti, Allah tarafından,Peygamber Efendimiz'e az sözle çok mânâ ifade etme kabiliyeti, Allah tarafından, özel bir bağış olarak ikram olunmuş. Çok güzel bir hâl.özel bir bağış olarak ikram olunmuş. Çok güzel bir hâl. Ve bunların bizim için güzelliği, kolayca hatırımızda tutabiliriz, ezberleyebiliriz;Ve bunların bizim için güzelliği, kolayca hatırımızda tutabiliriz, ezberleyebiliriz; mânasına riayet etmemiz o zaman daha kolay olur. mânasına riayet etmemiz o zaman daha kolay olur.

Şimdi ne buyuruyor Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve âlihî ve sellem, açıklamaya başlayalım.Şimdi ne buyuruyor Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve âlihî ve sellem, açıklamaya başlayalım. Buyuruyor ki: Men'übtiliye fesaber. Buyuruyor ki:

Men'übtiliye fesaber.
Hani insanlar bazen hastalanırlar, başlarına sıkıntılar gelir,Hani insanlar bazen hastalanırlar, başlarına sıkıntılar gelir, belâlar gelir, çeşitli üzücü durumlara düşebilirler. Buna insanlık hali, dünya hayatı diyoruz.belâlar gelir, çeşitli üzücü durumlara düşebilirler. Buna insanlık hali, dünya hayatı diyoruz. Tabii, bunların hepsini gönderen, alnımıza, kaderimize yazan Allahu Tealâ hazretleri.Tabii, bunların hepsini gönderen, alnımıza, kaderimize yazan Allahu Tealâ hazretleri. Allah imtihan için kullarını çeşitli durumlara düşürüyorAllah imtihan için kullarını çeşitli durumlara düşürüyor ve davranışlarına göre onları mükâfatlandırıyor. ve davranışlarına göre onları mükâfatlandırıyor.

"Kim böyle bir hastalığa tutulur, bir belâya mâruz kalır, üzücü bir duruma düşerse ve sabrederse..." "Kim böyle bir hastalığa tutulur, bir belâya mâruz kalır, üzücü bir duruma düşerse ve sabrederse..."

Bu durumda müslümanın ne yapması lazım? Sabretmesi lazım.Bu durumda müslümanın ne yapması lazım?

Sabretmesi lazım.
Dinimizin çok önemli bir yönü, müslümanın sabredince sevap almasıdır.Dinimizin çok önemli bir yönü, müslümanın sabredince sevap almasıdır. Onun için "Dinin yarısı sabırdır, yarısı şükürdür." denilmiştir. Onun için "Dinin yarısı sabırdır, yarısı şükürdür." denilmiştir.

Demek ki hasta olabiliriz; amanlı hastalık, amansız hastalık,Demek ki hasta olabiliriz; amanlı hastalık, amansız hastalık, öldürücü hastalık, geçici hastalık, büyük, küçük… öldürücü hastalık, geçici hastalık, büyük, küçük… Veya sıkıntı, üzüntü, üzücü olaylar, haksız muameleler, mâlî birtakım sıkıntılar...Veya sıkıntı, üzüntü, üzücü olaylar, haksız muameleler, mâlî birtakım sıkıntılar... Bunların Arapça'da hepsine ibtilâ deniliyor.Bunların Arapça'da hepsine ibtilâ deniliyor. Allah tarafından insan onlara mübtelâ kılınmış oluyor. Bu bir imtihan. Allah tarafından insan onlara mübtelâ kılınmış oluyor. Bu bir imtihan.

"Bunların karşısında müslüman sabredecek, sabrederse..." "Bunların karşısında müslüman sabredecek, sabrederse..."

Dört tane şey söyleyecek Efendimiz. Sonunda buyuruyor ki; Dört tane şey söyleyecek Efendimiz. Sonunda buyuruyor ki;

Ülâike lehümü'l-emn. "İşte böyle yapan insanlar, emniyet içinde olacaklar." Nerede? Ülâike lehümü'l-emn. "İşte böyle yapan insanlar, emniyet içinde olacaklar."

Nerede?

Âhirette emniyet içinde olacaklar. Allah'ın kahrından, gazabından, cehennemden uzak olacaklar.Âhirette emniyet içinde olacaklar. Allah'ın kahrından, gazabından, cehennemden uzak olacaklar. Cennetine girmiş olacaklar. Huzur ve emniyet içinde olacaklar. Cennetine girmiş olacaklar. Huzur ve emniyet içinde olacaklar.

Ve hüm mühtedûn. "Ve onlar hidayet üzere yürümek kendilerine nasip olmuş kimselerdirVe hüm mühtedûn. "Ve onlar hidayet üzere yürümek kendilerine nasip olmuş kimselerdir ve cennete, Allah'ın âhiretteki büyük ikramlarınave cennete, Allah'ın âhiretteki büyük ikramlarına ulaşması kolaylaştırılmış kimselerdir." denilmiş oluyor. ulaşması kolaylaştırılmış kimselerdir." denilmiş oluyor.

Birincisi eğer başımıza üzücü bir olay gelmişse, sabredersek diye sabır konusunda. Birincisi eğer başımıza üzücü bir olay gelmişse, sabredersek diye sabır konusunda.

Men'übtiliye fe-sabere. "Kim ki bir şeye mübtelâ kılınırsa, hayatında bir üzücü olayla karşılaştırılırsaMen'übtiliye fe-sabere. "Kim ki bir şeye mübtelâ kılınırsa, hayatında bir üzücü olayla karşılaştırılırsa Allah tarafından ve sabrederse..." Ve u'tıye fe-şekere. Allah tarafından ve sabrederse..." Ve u'tıye fe-şekere. "Eğer kendisine bir nimet verilmişse, bir mevki, bir makam, bir para, bir evlat, güzel bir durum,"Eğer kendisine bir nimet verilmişse, bir mevki, bir makam, bir para, bir evlat, güzel bir durum, sevindirici bir durum; maddî mânevî, görünür görünmez, dünyevî uhrevî bir ikram, sevindirici bir durum; maddî mânevî, görünür görünmez, dünyevî uhrevî bir ikram, bir nimet, bir güzel şey verilmişse; Fe-şekere. "O zaman da ona şükrederse..." bir nimet, bir güzel şey verilmişse; Fe-şekere. "O zaman da ona şükrederse..."

Evet, işte müslümanın davranışlarının önemli bir bölümü de budur.Evet, işte müslümanın davranışlarının önemli bir bölümü de budur. Mübtelâ olursa, sabredecek; nimete mazhar olursa, şükredecek. Mübtelâ olursa, sabredecek; nimete mazhar olursa, şükredecek. Bir şeye mübtelâ olursa sabrederse, kendisine Allah tarafından bir şey ikram olunup verilirse, Bir şeye mübtelâ olursa sabrederse, kendisine Allah tarafından bir şey ikram olunup verilirse, ona da, "Çok şükür yâ Rabbi!" diye şükredebilirse... ona da, "Çok şükür yâ Rabbi!" diye şükredebilirse...

Sonra, Ve zulime ve gafera. "Kendisine zulmedilir, haksız muamele yapılır da, affederse..." Sonra, Ve zulime ve gafera. "Kendisine zulmedilir, haksız muamele yapılır da, affederse..."

Zulüm çeşitli şekillerde olabilir. Çok geniş bir kavramdır.Zulüm çeşitli şekillerde olabilir. Çok geniş bir kavramdır. Nâhak yere, haksız yere bir insana ters bir muamele yapmak demek.Nâhak yere, haksız yere bir insana ters bir muamele yapmak demek. Bu işte yaralamaya, öldürmeye kadar gider. Bu işte yaralamaya, öldürmeye kadar gider. Malını almaya ait bir haksızlık olabilir, sözle bir haksızlık olabilir, Malını almaya ait bir haksızlık olabilir, sözle bir haksızlık olabilir, üzücü bir muamele yapmak olabilir.üzücü bir muamele yapmak olabilir. Derece derece, renk renk, merdiven merdiven, kademe kademe bir haksızlık. Derece derece, renk renk, merdiven merdiven, kademe kademe bir haksızlık.

Bir müslüman, böyle bir kimse tarafındanBir müslüman, böyle bir kimse tarafından ters bir muameleye mâruz kalır, mazlum ve mağdur olursa...ters bir muameleye mâruz kalır, mazlum ve mağdur olursa... O zaman da karşısındaki müslümansa, tabii hakkını aramak gerekebilir,O zaman da karşısındaki müslümansa, tabii hakkını aramak gerekebilir, icabında kendisini savunması gerekir. Onları da ayrıca açıklarız. icabında kendisini savunması gerekir. Onları da ayrıca açıklarız. Ama diyor ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz: Ama diyor ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz:

"Bir haksız muameleye uğramış da, affetmişse..." "Bir haksız muameleye uğramış da, affetmişse..."

"Hadi affettim seni, bağışladım."Hadi affettim seni, bağışladım. Sen bana şu zulmü yaptın, şu haksızlığı yaptın ama ben seni affettim" derseSen bana şu zulmü yaptın, şu haksızlığı yaptın ama ben seni affettim" derse işte bu affetmek de çok büyük bir şey oluyor. Tabi, bu affetmenin hududu var.işte bu affetmek de çok büyük bir şey oluyor. Tabi, bu affetmenin hududu var. İnsan kendisine ait bazı şeyleri affeder de, topluma zararı dokunan şeyleri affedemez. İnsan kendisine ait bazı şeyleri affeder de, topluma zararı dokunan şeyleri affedemez. Bunu bugün de biliyoruz. Kanunlar bazen, bir şahıs "Ben davacı değilim!" dese bile,Bunu bugün de biliyoruz. Kanunlar bazen, bir şahıs "Ben davacı değilim!" dese bile, suçlunun yakasına yapışabiliyor. Kim takip ediyor o suçluyu? suçlunun yakasına yapışabiliyor. Kim takip ediyor o suçluyu?

"Ben davacı değilim!" diyor, şahıs çekiliyor kenara"Ben davacı değilim!" diyor, şahıs çekiliyor kenara ama Cumhuriyet savcısı yakasına yapışıyor, bırakmıyor: ama Cumhuriyet savcısı yakasına yapışıyor, bırakmıyor:

"Hayır, o affetse bile, ben affetmeyi kabul etmiyorum."Hayır, o affetse bile, ben affetmeyi kabul etmiyorum. Sen bunu topluma karşı bir suç olarak işledin, gel bakalım, çek cezanı!" diyebiliyor. Böyle durumlar var.Sen bunu topluma karşı bir suç olarak işledin, gel bakalım, çek cezanı!" diyebiliyor. Böyle durumlar var. Hatta bir keresinde ben okumuştum da, çok şaşırmıştım.Hatta bir keresinde ben okumuştum da, çok şaşırmıştım. Sanıyordum ki, müslüman pasif olacak, boynunu bükecek.Sanıyordum ki, müslüman pasif olacak, boynunu bükecek. Diyor ki Peygamber Efendimiz: "Bir Müslüman malı ve canına kastedildiği zaman…"Diyor ki Peygamber Efendimiz: "Bir Müslüman malı ve canına kastedildiği zaman…" malı da diyor, sadece can değil.malı da diyor, sadece can değil. "Malı ve canına kastedildiği zaman, mücadeleye kalkışırsa..." ki bu onun savunma hakkıdır."Malı ve canına kastedildiği zaman, mücadeleye kalkışırsa..." ki bu onun savunma hakkıdır. "Ve öldürülürse, şehit olur." "Ve öldürülürse, şehit olur."

Diyelim ki dağ başında gidiyorsunuz, birisi yolunuzu kesiyor, malınızı istiyor:Diyelim ki dağ başında gidiyorsunuz, birisi yolunuzu kesiyor, malınızı istiyor: "Ver paraları, boşalt ceplerini!" diyor. Veyahut kamyonu durduruyor, malları almaya kalkıyor."Ver paraları, boşalt ceplerini!" diyor. Veyahut kamyonu durduruyor, malları almaya kalkıyor. O da vermek istemiyor, bir mücadele oluyor. Sonunda yaralanıyor, ölüyor, şehit sayılıyor.O da vermek istemiyor, bir mücadele oluyor. Sonunda yaralanıyor, ölüyor, şehit sayılıyor. Ben sanıyordum ki "Mal, ne olacak canım, nasıl olsa gelir, ses çıkartmayayım" desin. Ben sanıyordum ki "Mal, ne olacak canım, nasıl olsa gelir, ses çıkartmayayım" desin. Ama öyle dedirtmiyor dinimiz, haksızlığa o kadar yüz verdirtmiyor.Ama öyle dedirtmiyor dinimiz, haksızlığa o kadar yüz verdirtmiyor. Onun karşısında mücadele etmeyi, soylu bir davranış olarak kabul ediyor.Onun karşısında mücadele etmeyi, soylu bir davranış olarak kabul ediyor. Tabii, bu gibi durumlar bu yönüyle de burada parantez içinde anlatılmalı.Tabii, bu gibi durumlar bu yönüyle de burada parantez içinde anlatılmalı. Affedilebilecek şeyler affedilir.Affedilebilecek şeyler affedilir. Yapıldığı zaman karşı taraf bunu âdet edinip cemiyetin düzeni bozulacaksaYapıldığı zaman karşı taraf bunu âdet edinip cemiyetin düzeni bozulacaksa o zaman da affetmek doğru olmaz.o zaman da affetmek doğru olmaz. "Merhametten maraz hasıl olur" demiş büyüklerimiz. Çok acıyınca hastalık çıkar. "Merhametten maraz hasıl olur" demiş büyüklerimiz. Çok acıyınca hastalık çıkar.

Nasıl bir hastalık çıkar? Nasıl bir hastalık çıkar?

Ahlâkî bir hastalık çıkar, sosyal bir hastalık çıkar. Bazı şeyleri de affetmemek lazım. Ahlâkî bir hastalık çıkar, sosyal bir hastalık çıkar. Bazı şeyleri de affetmemek lazım.

Hatta yine Peygamber Efendimiz diyor ki: Hatta yine Peygamber Efendimiz diyor ki:

"Eski ümmetler, kendilerinin fakirleri, yoksulları, itibarsız, çevresiz olanları,"Eski ümmetler, kendilerinin fakirleri, yoksulları, itibarsız, çevresiz olanları, güçsüz olanları suç işlediği zaman, onların suçlarının cezalarını verirlerdi ama soyluları,güçsüz olanları suç işlediği zaman, onların suçlarının cezalarını verirlerdi ama soyluları, itibarlıları, asilleri, çevresi olanlar suç işlediği zaman, ona ses çıkartmazlardı.itibarlıları, asilleri, çevresi olanlar suç işlediği zaman, ona ses çıkartmazlardı. Onun için helâk oldular. Böyle bir şey yapılmamalı!Onun için helâk oldular. Böyle bir şey yapılmamalı! En yakınım bile bir suç işlese, onu cezalandırırdım." diye hadîs-i şerîfler var. En yakınım bile bir suç işlese, onu cezalandırırdım." diye hadîs-i şerîfler var.

Bu da İslâm'ın her yönden ne kadar, işin her tarafını düşündüğünüBu da İslâm'ın her yönden ne kadar, işin her tarafını düşündüğünü ve ne kadar güzel olduğunu, ne kadar mükemmel olduğunu, ne kadar çok yönlü olduğunu,ve ne kadar güzel olduğunu, ne kadar mükemmel olduğunu, ne kadar çok yönlü olduğunu, ne kadar ilâhî olduğunu ve ne kadar dengeli olduğunu gösteriyor. ne kadar ilâhî olduğunu ve ne kadar dengeli olduğunu gösteriyor.

Demek ki affedilebilecek bir şey olduğu zaman; kaba bir söz söylemiş, bir yanlış iş yapmış,Demek ki affedilebilecek bir şey olduğu zaman; kaba bir söz söylemiş, bir yanlış iş yapmış, kendisinin maddî mânevî bazı zararlara uğramasına sebep olmuş ama özür diliyor.kendisinin maddî mânevî bazı zararlara uğramasına sebep olmuş ama özür diliyor. Tamam, o zaman onu affederse… Başından başlayalım: Tamam, o zaman onu affederse… Başından başlayalım:

"Bir Müslüman bir rahatsızlığa, üzücü duruma düşer, mübtelâ olur da sabrederse"Bir Müslüman bir rahatsızlığa, üzücü duruma düşer, mübtelâ olur da sabrederse veyahut kendisine Allah tarafından bir nimet verilir de, ona şükrederseveyahut kendisine Allah tarafından bir nimet verilir de, ona şükrederse veyahut kendisine bir haksız işlem, muamele yapılır da, yapanı affederse..." veyahut kendisine bir haksız işlem, muamele yapılır da, yapanı affederse..."

Ve zaleme fe'stağfera. Ve zaleme fe'stağfera.

Veyahut da insan bazen frenleri tutmaz, yanlış işi kendisi yapar.Veyahut da insan bazen frenleri tutmaz, yanlış işi kendisi yapar. Kendi başkasına zulmeder, haksız muamele yapar. Yaptı, ne olacak? Kendi başkasına zulmeder, haksız muamele yapar.

Yaptı, ne olacak?

Hemen dönecek, hatasını anlar anlamaz derhal bırakacak.Hemen dönecek, hatasını anlar anlamaz derhal bırakacak. İş işten geçmişse, o zaman da af dileyecek Allah'tan: İş işten geçmişse, o zaman da af dileyecek Allah'tan:

"Yâ Rabbi, ben zulmettim, haksızlık yaptım." Zulüm bazen günah mânasına da geliyor. "Yâ Rabbi, ben zulmettim, haksızlık yaptım."

Zulüm bazen günah mânasına da geliyor.

"Şu günahı işledim yâ Rabbi! Pişman oldum, beni mağfiret et, affeyle pişman oldum." diyecek."Şu günahı işledim yâ Rabbi! Pişman oldum, beni mağfiret et, affeyle pişman oldum." diyecek. Böyle kendisi zulmettiği zaman da, istiğfar ederse işte bu insanlarBöyle kendisi zulmettiği zaman da, istiğfar ederse işte bu insanlar âhirette huzur ve emniyete ulaşmışlardır ve hidayete ermişlerdir.âhirette huzur ve emniyete ulaşmışlardır ve hidayete ermişlerdir. Mutlu sona ulaşmak kendilerine bahşedilmiş, kolaylaştırılmış demektir. Mutlu sona ulaşmak kendilerine bahşedilmiş, kolaylaştırılmış demektir.

Bu hadîs-i şerîfi hayatımızda uygulasak, ne kadar güzel olacak, değil mi ? Bu hadîs-i şerîfi hayatımızda uygulasak, ne kadar güzel olacak, değil mi ?

Bunların hepsi insanın başına gelebiliyor. Başımıza hastalık gelebilir, üzücü şeyler gelebilir. Bunların hepsi insanın başına gelebiliyor. Başımıza hastalık gelebilir, üzücü şeyler gelebilir. O zaman sabredeceğiz.O zaman sabredeceğiz. Bu sabrı çok kimse yapmıyor maalesef, feryâd ü figânı basıyor, itirazı yükseltiyor Bu sabrı çok kimse yapmıyor maalesef, feryâd ü figânı basıyor, itirazı yükseltiyor ve hatta Allah'a âsî olacak, Allah'ın hoşuna gitmeyecek tarzda ifadeler de kullanabiliyor.ve hatta Allah'a âsî olacak, Allah'ın hoşuna gitmeyecek tarzda ifadeler de kullanabiliyor. Böyle olmaması lazım! Dişini sıkacak, sabredecek. Nimetleri anlayacak, nimetlere de şükredecek.Böyle olmaması lazım!

Dişini sıkacak, sabredecek. Nimetleri anlayacak, nimetlere de şükredecek.
Haksız muamele yapılmışsa, zengin ve engin bir iç âlemi olacak, affedecek, "Bağışladım seni!" diyecek. Haksız muamele yapılmışsa, zengin ve engin bir iç âlemi olacak, affedecek, "Bağışladım seni!" diyecek.

Merhum Arif Nihat Asya'nın bir şiirini hatırlıyorum, Afv-ı Umûmî diye.Merhum Arif Nihat Asya'nın bir şiirini hatırlıyorum, Afv-ı Umûmî diye. "Onu affettim, bunu affettim" diye güzel bir şiiri vardır. Nur içinde yatsın. "Onu affettim, bunu affettim" diye güzel bir şiiri vardır. Nur içinde yatsın.

İnsan biraz da engin olmalı, bağışlayıcı olmalı. Affetmek büyüklüktür.İnsan biraz da engin olmalı, bağışlayıcı olmalı. Affetmek büyüklüktür. Bir de hatalarını anladığı zaman derhal dönmeli, kendisini frenlemeli, özür dilemeli.Bir de hatalarını anladığı zaman derhal dönmeli, kendisini frenlemeli, özür dilemeli. Hem haksızlık yaptığı kimseden hem de tabii Allahu Teâlâ hazretlerine yönelip;Hem haksızlık yaptığı kimseden hem de tabii Allahu Teâlâ hazretlerine yönelip; "Yâ Rabbi! ben zulmettim, haksızlık ettim, affet yâ Rabbi!"Yâ Rabbi! ben zulmettim, haksızlık ettim, affet yâ Rabbi! Nasıl telafi etmem gerekiyorsa, onu da yapayım." diyecek. Nasıl telafi etmem gerekiyorsa, onu da yapayım." diyecek.

Bu hadîs-i şerîfte çok güzel bir prensip grubu, gözümüzün önüne serilmiş oldu, kulağımıza geldi.Bu hadîs-i şerîfte çok güzel bir prensip grubu, gözümüzün önüne serilmiş oldu, kulağımıza geldi. Allah bu güzel mânaları gönlümüze nakşeylesin.Allah bu güzel mânaları gönlümüze nakşeylesin. Cümlemizi sabırlı, şükürlü, affedici, tevbe edici kullar eylesin. Cümlemizi sabırlı, şükürlü, affedici, tevbe edici kullar eylesin.

Gelelim ikinci hadîs-i şerîfe.Gelelim ikinci hadîs-i şerîfe. Ben bir kitabı önüme açıyorum, o sayfa içinden size seçiyorum hadîs-i şerîfleri. Ben bir kitabı önüme açıyorum, o sayfa içinden size seçiyorum hadîs-i şerîfleri. İbn Abbâs radıyallahu anhüma'dan Taberânî rahmetullâhi aleyh rivayet etmiş. İbn Abbâs radıyallahu anhüma'dan Taberânî rahmetullâhi aleyh rivayet etmiş. Bu da hatırda kalabilir. Bu ikinci kısa hadîs-i şerîfte Efendimiz buyuruyor ki: Bu da hatırda kalabilir. Bu ikinci kısa hadîs-i şerîfte Efendimiz buyuruyor ki:

Meni't-tebeâ kitâba'llâhi, hedâhü mine'd-dalâleti ve vekâhu sûe'l-hisâbi yevme'l-kıyâmeti. Meni't-tebeâ kitâba'llâhi, hedâhü mine'd-dalâleti ve vekâhu sûe'l-hisâbi yevme'l-kıyâmeti.

Burada da cümlelerde paralellik var, ses güzellikleri var aynı zamanda. Çok özlü bir söz.Burada da cümlelerde paralellik var, ses güzellikleri var aynı zamanda. Çok özlü bir söz. Bizim atasözü dediğimiz zaman anladığımız gibi ve mânası çok genel bir hakikati ifade ediyor.Bizim atasözü dediğimiz zaman anladığımız gibi ve mânası çok genel bir hakikati ifade ediyor. Çok güzel. Ve bu hadîs-i şerîfe sımsıkı sarılsak, kurtuluşumuza vesile olacak. Çok güzel. Ve bu hadîs-i şerîfe sımsıkı sarılsak, kurtuluşumuza vesile olacak.

Buyuruyor ki Peygamber Efendimiz: Buyuruyor ki Peygamber Efendimiz:

"Kim Allah'ın kitabına sarılırsa, tâbi olursa, ittibâ ederse uyarsa ona..." "Kim Allah'ın kitabına sarılırsa, tâbi olursa, ittibâ ederse uyarsa ona..."

Onu kendisine önder ediniyor, Allah'ın kitabını rehber ediniyor ve kendi hallerini ona uyduruyor.Onu kendisine önder ediniyor, Allah'ın kitabını rehber ediniyor ve kendi hallerini ona uyduruyor. Allah'ın kitabına tâbi oluyor. Ne demişse yapıyor, neyi yasaklamışsa bırakıyor. Allah'ın kitabına tâbi oluyor. Ne demişse yapıyor, neyi yasaklamışsa bırakıyor.

"Kim Allah'ın kitabına ittibâ ederse, Hedâhu mine'd-dalâleti."Kim Allah'ın kitabına ittibâ ederse, Hedâhu mine'd-dalâleti. "Allah onu sapıklığa düşürmez, sapıklıktan kurtarır,"Allah onu sapıklığa düşürmez, sapıklıktan kurtarır, sapmaktan kurtarır, hidayete erdirir, rızası yoluna sokar." sapmaktan kurtarır, hidayete erdirir, rızası yoluna sokar."

Sonunda mükâfatları vereceği güzel bir yöne çevirir. Sonunda mükâfatları vereceği güzel bir yöne çevirir.

Ve vakâhu sûel-hisâbi yevmel-kıyâmeti.Ve vakâhu sûel-hisâbi yevmel-kıyâmeti. "Kıyamet gününde de mahkeme-i kübrâda müthiş bir şekilde hesaba çekilmekten onu korur." "Kıyamet gününde de mahkeme-i kübrâda müthiş bir şekilde hesaba çekilmekten onu korur."

"Gel bakalım, niye şunu şöyle yaptın, niye bunu emrettiğim halde yapmadın?" gibi"Gel bakalım, niye şunu şöyle yaptın, niye bunu emrettiğim halde yapmadın?" gibi bazı insanlara çeşitli hitaplar, çeşitli hırpalamalar, sorgular, terletici bir hesap olabiliyor.bazı insanlara çeşitli hitaplar, çeşitli hırpalamalar, sorgular, terletici bir hesap olabiliyor. Sûu'l-hisâb, hesabın kötü bir şekilde cereyan etmesi bazı insanlar için oluyor.Sûu'l-hisâb, hesabın kötü bir şekilde cereyan etmesi bazı insanlar için oluyor. Bazıları da güzel bir şekilde, kolay bir hesap görüp geçiyorlar. "Tamam, geç bakalım!" deniliyor. Bazıları da güzel bir şekilde, kolay bir hesap görüp geçiyorlar. "Tamam, geç bakalım!" deniliyor.

Dün akşam polis köprüyü geçerken bizi durdurdu. "Allah Allah, Hayrola!" dedim.Dün akşam polis köprüyü geçerken bizi durdurdu. "Allah Allah, Hayrola!" dedim. Karanlıkta geçiyoruz, saat bire yakın. Gişelerden geçtik, polis işaret etti; "Şu tarafa" diye.Karanlıkta geçiyoruz, saat bire yakın. Gişelerden geçtik, polis işaret etti; "Şu tarafa" diye. Biz girdik, öteki polisin yanına kadar geldik. Baktım elinde tüpler var.Biz girdik, öteki polisin yanına kadar geldik. Baktım elinde tüpler var. Anladım ki alkol muayenesi yapmak istiyor.Anladım ki alkol muayenesi yapmak istiyor. Bizim arabayı alkol muayenesi yapmak üzere oraya sevk etmiş.Bizim arabayı alkol muayenesi yapmak üzere oraya sevk etmiş. Polis memuru şöyle başını eğdi, baktı benim simama; sakallıyım.Polis memuru şöyle başını eğdi, baktı benim simama; sakallıyım. Yanımdakilere baktı; İslâmî kıyafetler. "Buyrun geçin!" dedi. Biz de, "Hayırlı görevler!" dedik, geçtik.Yanımdakilere baktı; İslâmî kıyafetler. "Buyrun geçin!" dedi. Biz de, "Hayırlı görevler!" dedik, geçtik. Yani kolay geçiş. Bir durdurma oldu ama kolay bir geçiş oldu. Yani kolay geçiş. Bir durdurma oldu ama kolay bir geçiş oldu.

Âhirette de bazı insanlar bir hesap görecekler ama hisâben yesîrâ kolay, az bir şekilde hesap.Âhirette de bazı insanlar bir hesap görecekler ama hisâben yesîrâ kolay, az bir şekilde hesap. Ondan sonra cennete girmek. Bir de en yüksek insanlar var. Allah bizleri o duruma nâil eylesin.Ondan sonra cennete girmek.

Bir de en yüksek insanlar var. Allah bizleri o duruma nâil eylesin.
O muameleye mazhar eylesin. Onlar hiç hesap görmeden cennete girecekler. O muameleye mazhar eylesin. Onlar hiç hesap görmeden cennete girecekler. Bi-gayri hisâb muamele, hesap vesaire olmadan.Bi-gayri hisâb muamele, hesap vesaire olmadan. Hani birçok büyük toplantı, şerefli, güzel herkesin rağbet ettiği toplantıyı düşünün.Hani birçok büyük toplantı, şerefli, güzel herkesin rağbet ettiği toplantıyı düşünün. Herkes kuyruğa girmiş, biletler elde, kontrolden geçiliyor, içeriye giriyorlar.Herkes kuyruğa girmiş, biletler elde, kontrolden geçiliyor, içeriye giriyorlar. Girmek isteyen bir sürü insan bilet bulamamış, dışarıda bekliyor.Girmek isteyen bir sürü insan bilet bulamamış, dışarıda bekliyor. Ama bakıyorsun, birisi arabayla geliyor, koca kapılar açılıyor, herkes selam duruyor. Ama bakıyorsun, birisi arabayla geliyor, koca kapılar açılıyor, herkes selam duruyor. O toplantıya hiç öyle bir sorgu sual olmadan içeriye giriyor. "Kim bu?" diyorsunuz.O toplantıya hiç öyle bir sorgu sual olmadan içeriye giriyor. "Kim bu?" diyorsunuz. "Protokolden, meşhur şahıs filanca." Elbette, ona biletin var mı diye sorulur mu?"Protokolden, meşhur şahıs filanca." Elbette, ona biletin var mı diye sorulur mu? Zaten o toplantının şeref misafiri oluyor. Zaten o toplantının şeref misafiri oluyor.

Gözünüze böyle bir manzara serilsin diye, hatırıma geldiği için söylüyorum.Gözünüze böyle bir manzara serilsin diye, hatırıma geldiği için söylüyorum. Bazı insanlar da cennete bi-gayri hisâb girecek. Neden? Bazı insanlar da cennete bi-gayri hisâb girecek.

Neden?

Allah'ın sevdiği kulu, dünyada Allah'ın rızasına uygun yaşamış.Allah'ın sevdiği kulu, dünyada Allah'ın rızasına uygun yaşamış. Allahu Teâlâ hazretleri onlara sorgu sual etmeden,Allahu Teâlâ hazretleri onlara sorgu sual etmeden, defter divan açıp terletmeden, bi-gayri hisâb cennete sokacak. defter divan açıp terletmeden, bi-gayri hisâb cennete sokacak.

Bu hadîs-i şerîfte bakın ne diyor? Bu hadîs-i şerîfte bakın ne diyor?

"Allah kötü bir şekilde hesaba mâruz kalmaktan ve sonunda da hesabı bozuk çıkıp da"Allah kötü bir şekilde hesaba mâruz kalmaktan ve sonunda da hesabı bozuk çıkıp da cehenneme düşüp azap görmekten insanı korur. Hidayete erdirir ve cehenneme düşmekten korur.cehenneme düşüp azap görmekten insanı korur. Hidayete erdirir ve cehenneme düşmekten korur. Kötü bir hesaba çekilip mahv ü perişan olmaktan korur. Kimi korur? Kötü bir hesaba çekilip mahv ü perişan olmaktan korur.

Kimi korur?

Üstüne bastıra bastıra söylüyoruz. Allah'ın kitabına tâbî olanları korur.Üstüne bastıra bastıra söylüyoruz. Allah'ın kitabına tâbî olanları korur. Mü'minler, müslümanlar olarak hepimiz Kur'ân-ı Kerîm'e tâbi olacağız. Mü'minler, müslümanlar olarak hepimiz Kur'ân-ı Kerîm'e tâbi olacağız.

Kur'ân-ı Kerîm bizim rehberimizdir. İçinde Allahu Teâlâ hazretlerinin emirleri ve yasakları var.Kur'ân-ı Kerîm bizim rehberimizdir. İçinde Allahu Teâlâ hazretlerinin emirleri ve yasakları var. Onun Fâtiha'sından Kul eûzü bi-rabbi'n-nâs sûresine kadar,Onun Fâtiha'sından Kul eûzü bi-rabbi'n-nâs sûresine kadar, sonuncu sûresine kadar içindeki ahkâm bizler için. sonuncu sûresine kadar içindeki ahkâm bizler için.

Mehmed Âkif ne güzel söylüyor: "Ölüler için inmedi ki bu kitap; cenazelere okunsun,Mehmed Âkif ne güzel söylüyor: "Ölüler için inmedi ki bu kitap; cenazelere okunsun, kabirlerde okunsun diye inmedi ki; diriler için indi.kabirlerde okunsun diye inmedi ki; diriler için indi. Dirilerin hayatı dirlik ve düzenlik içinde olsun diye indi, hayatlarını düzenlemek,Dirilerin hayatı dirlik ve düzenlik içinde olsun diye indi, hayatlarını düzenlemek, güzel ahlâkı yerleştirmek için; insanlar güzel şeyler yapsın,güzel ahlâkı yerleştirmek için; insanlar güzel şeyler yapsın, dünyada birbirlerini kırmasınlar, üzmesinler diye bir nizam getirmek için indi." dünyada birbirlerini kırmasınlar, üzmesinler diye bir nizam getirmek için indi."

Onun ahkâmına herkes uyarsa nizam olacak, uymazsa uymayan da cezasını bulacak. Onun ahkâmına herkes uyarsa nizam olacak, uymazsa uymayan da cezasını bulacak.

Onun için bu konuda kendinizi bir kontrolden geçirin, kendi kendinizi sorgulayın.Onun için bu konuda kendinizi bir kontrolden geçirin, kendi kendinizi sorgulayın. Muhakkak ki evinizde kaç tane Allah'ın kitabı Kur'ân-ı Kerîm vardır.Muhakkak ki evinizde kaç tane Allah'ın kitabı Kur'ân-ı Kerîm vardır. Kimisi yaldızlı, kimisi büyük, kimisi küçük, kimisi tercümeli. Kimisi yaldızlı, kimisi büyük, kimisi küçük, kimisi tercümeli.

Allah'ın kitabı elinizde var ama Allah'ın kitabına uyuyor mu yaşayışınız?Allah'ın kitabı elinizde var ama Allah'ın kitabına uyuyor mu yaşayışınız? Halleriniz, ahlâkınız, davranışınız, âdetleriniz, kazancınız, ailevî münasebetleriniz, Halleriniz, ahlâkınız, davranışınız, âdetleriniz, kazancınız, ailevî münasebetleriniz, komşuluk münasebetleriniz, Allah'ın kitabında bize emrettiği şekilde mi?komşuluk münasebetleriniz, Allah'ın kitabında bize emrettiği şekilde mi? Yasaklarından kaçınıyor musunuz? Yasaklarından kaçınıyor musunuz?

Bunu bilmek için Allah'ın kitabını bilmek lazım!Bunu bilmek için Allah'ın kitabını bilmek lazım! Allah'ın kitabını bilmek için de, güzel bir zamanımızı, günümüzün hatırlı, büyük bir zamanınıAllah'ın kitabını bilmek için de, güzel bir zamanımızı, günümüzün hatırlı, büyük bir zamanını Allah'ın emirlerini öğrenmek, kitabını öğrenmek için harcamak lazım! Bunu çok kimse yapmıyor.Allah'ın emirlerini öğrenmek, kitabını öğrenmek için harcamak lazım! Bunu çok kimse yapmıyor. Kur'ân-ı Kerîm'i birazcık kekeleyerek okumayı kendisine kâfi sanıyor, ömrü böyle geçiyor.Kur'ân-ı Kerîm'i birazcık kekeleyerek okumayı kendisine kâfi sanıyor, ömrü böyle geçiyor. 70, 80 yaşına geliyor, Kur'ân-ı Kerîm'i okumadan göçüp gidiyor.70, 80 yaşına geliyor, Kur'ân-ı Kerîm'i okumadan göçüp gidiyor. Kul hüvallâhu ehadı bilmekle, Elhamdülillâh sûresini bilmekle, işin biteceğini sanıyor. Kul hüvallâhu ehadı bilmekle, Elhamdülillâh sûresini bilmekle, işin biteceğini sanıyor.

Hayır! Allah'ın kitabını bilecek. Allah'ın ahkâmını bilecek, Allah'ın haramlarını bilecek!Hayır! Allah'ın kitabını bilecek. Allah'ın ahkâmını bilecek, Allah'ın haramlarını bilecek! Allah'ın Kur'ân-ı Kerîm'ini, Kelâm-ı Kadîm'ini kendisine Allah'ın Kur'ân-ı Kerîm'ini, Kelâm-ı Kadîm'ini kendisine önder ve rehber edinecek, kendisini ona uyduracak. önder ve rehber edinecek, kendisini ona uyduracak.

"Bu benim nizamnâmemdir, bu benim ilâhî kanunumdur."Bu benim nizamnâmemdir, bu benim ilâhî kanunumdur. Bu, Allah'ın bana hitabıdır, bu Allah'ın mukaddes kitabıdır." diye onu göğsüne basacak,Bu, Allah'ın bana hitabıdır, bu Allah'ın mukaddes kitabıdır." diye onu göğsüne basacak, öpüp başına koyacak, gönlünden ona tâbi olacak. Ahkâmını da bilecek, tabii cahilce hareket etmeyecek. öpüp başına koyacak, gönlünden ona tâbi olacak. Ahkâmını da bilecek, tabii cahilce hareket etmeyecek.

Bir Müslüman âriftir, elbette alimdir; elbette Kur'ân-ı Kerîm'in ahkâmına uyması gerekiyor.Bir Müslüman âriftir, elbette alimdir; elbette Kur'ân-ı Kerîm'in ahkâmına uyması gerekiyor. Lütfen hepimiz kendimizi kontrol edelim ve Kur'ân-ı Kerîm'in ahkâmına uyan insanlar olmaya çalışalım!Lütfen hepimiz kendimizi kontrol edelim ve Kur'ân-ı Kerîm'in ahkâmına uyan insanlar olmaya çalışalım! Kur'ân-ı Kerîm'i açalım, âyetleri, mânasını, mealini okuyalım! Ve kendi kendimize soralım: Kur'ân-ı Kerîm'i açalım, âyetleri, mânasını, mealini okuyalım! Ve kendi kendimize soralım:

"Bu âyetlerde anlatılan şeylere benim yaşantım,"Bu âyetlerde anlatılan şeylere benim yaşantım, benim hayatım uyuyor mu, benim davranışlarım uyuyor mu?" benim hayatım uyuyor mu, benim davranışlarım uyuyor mu?"

Uymuyorsa, Kur'ân-ı Kerîm'e göre kendimizi düzenleyelim ki Allahu Teâlâ hazretleriUymuyorsa, Kur'ân-ı Kerîm'e göre kendimizi düzenleyelim ki Allahu Teâlâ hazretleri bizi kıyamet gününde korusun ve hidayete erdirsin ve cennetiyle cemâliyle müşerref eylesin. bizi kıyamet gününde korusun ve hidayete erdirsin ve cennetiyle cemâliyle müşerref eylesin.

Çocuklarımızı da Kur'ân-ı Kerîm bilgisiyle yetiştirelim.Çocuklarımızı da Kur'ân-ı Kerîm bilgisiyle yetiştirelim. Çocuklarımızın mutlaka bilmesi gereken bir bilgi dalı Kur'ân-ı Kerîm'dir, dindir, imandır.Çocuklarımızın mutlaka bilmesi gereken bir bilgi dalı Kur'ân-ı Kerîm'dir, dindir, imandır. Ama öbür tarafta İngilizce öğrensin, mühendislik öğrensin, tıp öğrensin, çeşitli ilimleri öğrensin.Ama öbür tarafta İngilizce öğrensin, mühendislik öğrensin, tıp öğrensin, çeşitli ilimleri öğrensin. Hatta onda profesör olsun, ihtisaslar yapsın. Hatta birkaç fakülte bitirsin.Hatta onda profesör olsun, ihtisaslar yapsın. Hatta birkaç fakülte bitirsin. Ama mutlaka ve mutlaka Allah'ın kitabını hepimizin bilmesi lazım! Bileyim diye şevk ile okuması lazım! Ama mutlaka ve mutlaka Allah'ın kitabını hepimizin bilmesi lazım! Bileyim diye şevk ile okuması lazım!

"Her gün, Kur'ân-ı Kerîm için lütfen biraz zaman ayıralım,"Her gün, Kur'ân-ı Kerîm için lütfen biraz zaman ayıralım, birkaç saatimizi Kur'ân-ı Kerîm'e ayıralım!" diye sizlere hatırlatıyorum. birkaç saatimizi Kur'ân-ı Kerîm'e ayıralım!" diye sizlere hatırlatıyorum.

Gelelim üçüncü hadîs-i şerîfe. Zaten bu ikisi insanları hidayete erdirmek için,Gelelim üçüncü hadîs-i şerîfe. Zaten bu ikisi insanları hidayete erdirmek için, cennete götürmek için kâfi kuralları, esasları ihtivâ ediyor ama bir şeyi üç defa yapmak dacennete götürmek için kâfi kuralları, esasları ihtivâ ediyor ama bir şeyi üç defa yapmak da sünnet olduğundan, üç hadîs-i şerîf olsun diye, üçüncü hadîs-i şerîfi de size okuyacağım. sünnet olduğundan, üç hadîs-i şerîf olsun diye, üçüncü hadîs-i şerîfi de size okuyacağım. Bunu da el-Bezzâz rivayet eylemiş. Bunu da el-Bezzâz rivayet eylemiş. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve âlihi ve sellem,Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve âlihi ve sellem, burada da bize umumî bazı esaslar ifade buyuruyor. burada da bize umumî bazı esaslar ifade buyuruyor.

Allah şefaatine erdirsin, cümlemizi kendisine cennette komşu eylesin.Allah şefaatine erdirsin, cümlemizi kendisine cennette komşu eylesin. Onun köşkünün yanında köşklerimiz olsun inşaallah. Buyuruyor ki: Onun köşkünün yanında köşklerimiz olsun inşaallah.

Buyuruyor ki:

Meni'ctenebe erbaan dehale'l-cennete ed-dimâe ve'l-emvâle ve'l-fürûce ve'l-eşribete. Meni'ctenebe erbaan dehale'l-cennete ed-dimâe ve'l-emvâle ve'l-fürûce ve'l-eşribete.

Ne kadar kısa, kaç tane kelimeden ibaret bir kısa cümle.Ne kadar kısa, kaç tane kelimeden ibaret bir kısa cümle. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem diyor ki: Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem diyor ki:

"Şu dört şeyden sakınan, korunan, bunları yapmayan insan cennete girer, girmiş demektir." "Şu dört şeyden sakınan, korunan, bunları yapmayan insan cennete girer, girmiş demektir."

Dehale mâzi siygasıyla, cennete girdi diyor.Dehale mâzi siygasıyla, cennete girdi diyor. "Kim ki bunlardan, bu dört şeyden korundu, cennete girdi." Daha cennete gitmedik, girdi diyor. "Kim ki bunlardan, bu dört şeyden korundu, cennete girdi." Daha cennete gitmedik, girdi diyor.

Ne demek? "Mutlaka girer, girdi saysın kendisini" demek.Ne demek?

"Mutlaka girer, girdi saysın kendisini" demek.
Böyle söylemesinde de bir güzel mâna var. Se-yedhulü demiyor, girecek demiyor, girmiş sayılır diyor.Böyle söylemesinde de bir güzel mâna var. Se-yedhulü demiyor, girecek demiyor, girmiş sayılır diyor. Onun için bu dört şeye de dikkat edelim, bundan kendimizi koruyalım! Onun için bu dört şeye de dikkat edelim, bundan kendimizi koruyalım!

Nedir bu dört şey? Sıralıyor Efendimiz: Nedir bu dört şey? Sıralıyor Efendimiz:

Ed-dimâ'. Dimâ', "dem" kelimesinin çoğuludur, kan demek. "Kanlardan kendisini koruyan." Ed-dimâ'. Dimâ', "dem" kelimesinin çoğuludur, kan demek. "Kanlardan kendisini koruyan."

Vel-emvâl. Emvâl, "mal" kelimesinin çoğuludur. İnsanın sahip olduğu varlıklar, eşyalar, mülkler... Vel-emvâl. Emvâl, "mal" kelimesinin çoğuludur. İnsanın sahip olduğu varlıklar, eşyalar, mülkler...

Vel-fürûc. Furûc da, "ferc" kelimesinin çoğuludur. Aslında tenasül aleti demek.Vel-fürûc. Furûc da, "ferc" kelimesinin çoğuludur. Aslında tenasül aleti demek. Ama buradan kasdedilen namus oluyor. Ama buradan kasdedilen namus oluyor.

Vel-eşribe. Bu da "şarap" kelimesinin çoğuludur; meşrubat, içecek şeyler demek. Vel-eşribe. Bu da "şarap" kelimesinin çoğuludur; meşrubat, içecek şeyler demek.

Bunları açıklayalım: Bunları açıklayalım:

Dört şeyden sakınacağız, sakınacağımız şeyleri bilelim, tarifi doğru ve güzel yapalım.Dört şeyden sakınacağız, sakınacağımız şeyleri bilelim, tarifi doğru ve güzel yapalım. Müslüman kanlardan sakınacak. Sakınabilirse cennete girecek. Kanlar nedir? Müslüman kanlardan sakınacak. Sakınabilirse cennete girecek.

Kanlar nedir?

Bir insan, bir insana bıçağı çekiyor, saplıyor, kanını yere akıtıyor, kanları yerlere saçılıyor. Bir insan, bir insana bıçağı çekiyor, saplıyor, kanını yere akıtıyor, kanları yerlere saçılıyor.

Geçen gün gazetede vardı, dehşet içinde okudum. Kocası bıçağı eline almış, karısı bıçağı eline almış.Geçen gün gazetede vardı, dehşet içinde okudum. Kocası bıçağı eline almış, karısı bıçağı eline almış. Tabii kimse bilmiyor ama olay yerine geldikleri zaman olaydan o anlaşılıyor.Tabii kimse bilmiyor ama olay yerine geldikleri zaman olaydan o anlaşılıyor. İkisinin elinde de bıçak var, bıçaklaşmışlar, düello yapmışlar âdetâ.İkisinin elinde de bıçak var, bıçaklaşmışlar, düello yapmışlar âdetâ. Bıçaklamışlar, birisi ötekisini öldürmüş. Bıçaklamışlar, birisi ötekisini öldürmüş.

Hani hayatı beraber sürdüreceklerdi, bir yastıkta kocayacaklardı, mutlu olacaklardı.Hani hayatı beraber sürdüreceklerdi, bir yastıkta kocayacaklardı, mutlu olacaklardı. Hani İslâm'ın bize böyle tarihte gösterdiği, sergilediği mutlu aile tipleri, o başörtülü hanımefendiler;Hani İslâm'ın bize böyle tarihte gösterdiği, sergilediği mutlu aile tipleri, o başörtülü hanımefendiler; "Efendi bugün ne istersin, buyur emret!" diye kocasına itaatli olanlar."Efendi bugün ne istersin, buyur emret!" diye kocasına itaatli olanlar. Hani o hanımına sevgili, saygılı, güzel ifadeler kullanan, onu himaye eden, yediren, içiren,Hani o hanımına sevgili, saygılı, güzel ifadeler kullanan, onu himaye eden, yediren, içiren, giydiren, üzmeyen, yormayan efendiler!giydiren, üzmeyen, yormayan efendiler! Nerede böyle eline bıçaklar alıp birbirleriyle düello eden çiftler? Nerede böyle eline bıçaklar alıp birbirleriyle düello eden çiftler?

Bu alınan terbiyenin yanlışlığından, kültürün İslâm'ın hakimiyetinin dışındaki sahalaraBu alınan terbiyenin yanlışlığından, kültürün İslâm'ın hakimiyetinin dışındaki sahalara kaymış olmasından, İslâm'ın bunların hayatlarından düşmüş olmasından kaynaklanıyor. kaymış olmasından, İslâm'ın bunların hayatlarından düşmüş olmasından kaynaklanıyor.

İslâm'da can son derece önemlidir.İslâm'da can son derece önemlidir. İnsan, değil başkasının canına kendisinin canına bile kıyamaz, İnsan, değil başkasının canına kendisinin canına bile kıyamaz, "Can benim değil mi istediğimi yaparım." diyemez, kendi canına bile kıyamaz."Can benim değil mi istediğimi yaparım." diyemez, kendi canına bile kıyamaz. İntihar ederse, kendi canına kıyarsa cehennemi boylar. İntihar etmek de yok! İntihar ederse, kendi canına kıyarsa cehennemi boylar. İntihar etmek de yok!

"Hocam çok acıyor, ızdırabım var, dayanamıyorum." "Hocam çok acıyor, ızdırabım var, dayanamıyorum."

Dayanamıyorsan hadîs-i şerîfte okuduğumuz gibi sabredeceksin, oradan ecir alacaksın,Dayanamıyorsan hadîs-i şerîfte okuduğumuz gibi sabredeceksin, oradan ecir alacaksın, Allahu Teâlâ hazretlerine yalvaracaksın. Ama can sana emanettir, can senin değildir.Allahu Teâlâ hazretlerine yalvaracaksın. Ama can sana emanettir, can senin değildir. Can, Allah'ın sana verdiği emanettir, ona iyi muamele etmen lazım; kıyamazsın! Can, Allah'ın sana verdiği emanettir, ona iyi muamele etmen lazım; kıyamazsın! Kendi canına kıyamadığın gibi, başkasının canına da kıyamazsın.Kendi canına kıyamadığın gibi, başkasının canına da kıyamazsın. Büyüklerin canına kıyamadığın gibi, küçüğün canına da kıyamazsın, bebeğin canına da kıyamazsın. Büyüklerin canına kıyamadığın gibi, küçüğün canına da kıyamazsın, bebeğin canına da kıyamazsın.

Bir anne "evlat istemiyorum" diye çocuğu da aldıramaz. Bilerek, kasten düşük yapamaz.Bir anne "evlat istemiyorum" diye çocuğu da aldıramaz. Bilerek, kasten düşük yapamaz. Onun da bir haysiyeti var, onun da bir varlığı var.Onun da bir haysiyeti var, onun da bir varlığı var. Hasılı katil olamaz, can yakamaz, haksız yere bir kimsenin kanını yere dökemez. Hasılı katil olamaz, can yakamaz, haksız yere bir kimsenin kanını yere dökemez.

Ben fakültede okuduğum yıllarda hatırlıyorum, maalesef bu memleketin evlatları, gençler,Ben fakültede okuduğum yıllarda hatırlıyorum, maalesef bu memleketin evlatları, gençler, birbirleriyle kışkırtıldığı için birbirleriyle çarpışırlardı.birbirleriyle kışkırtıldığı için birbirleriyle çarpışırlardı. O karı kocanın çarpıştığı gibi karşı karşıya geçip, silah alıp birbirleriyle uğraşırlardı. O karı kocanın çarpıştığı gibi karşı karşıya geçip, silah alıp birbirleriyle uğraşırlardı.

Ben onlara söylerdim: "Bakın biriniz ötekisinin burnuna bir yumruk vursa,Ben onlara söylerdim: "Bakın biriniz ötekisinin burnuna bir yumruk vursa, yere bir damla kanı damlasa o kanın hesabını veremezsiniz. Yapmayın böyle!" derdim.yere bir damla kanı damlasa o kanın hesabını veremezsiniz. Yapmayın böyle!" derdim. Aralarına girerdim. Silah çekerlerdi, patlardı silahlar. Ben aralarına girerdim.Aralarına girerdim. Silah çekerlerdi, patlardı silahlar. Ben aralarına girerdim. Yumak gibi birbirlerine sarılmışlar, kavga ediyorlar.Yumak gibi birbirlerine sarılmışlar, kavga ediyorlar. Beş altısı birisinin üzerine çullanmış… Ayırmaya çalışırdım. Tabii bunlar nedir? Beş altısı birisinin üzerine çullanmış… Ayırmaya çalışırdım.

Tabii bunlar nedir?

Bunlar İslâm'dan ayrılmanın örnekleridir.Bunlar İslâm'dan ayrılmanın örnekleridir. İslâm'dan ayrılınca, insanlar birbirlerine, aynı vatanın vatandaşları olsa bile, düşman oluyor.İslâm'dan ayrılınca, insanlar birbirlerine, aynı vatanın vatandaşları olsa bile, düşman oluyor. Kendi ırkını düşünüyor, "Ben Kürdüm!" diyor, "Türküm!" diyor, "bilmem şöyleyim, böyleyim" diyor.Kendi ırkını düşünüyor, "Ben Kürdüm!" diyor, "Türküm!" diyor, "bilmem şöyleyim, böyleyim" diyor. Ama müslüman olduğun zaman… Yunanlı bile müslüman olunca geliyor, bizim boynumuza sarılıyor. Ama müslüman olduğun zaman… Yunanlı bile müslüman olunca geliyor, bizim boynumuza sarılıyor.

Eski Cat Stevens, sonra "Yusuf İslâm" adını alan o mübarek kardeşimizi ele alalım.Eski Cat Stevens, sonra "Yusuf İslâm" adını alan o mübarek kardeşimizi ele alalım. Ben hastayken hastaneye de geldi. "Geçmiş olsun." dedi. Sakal bırakmış, cübbe giymiş.Ben hastayken hastaneye de geldi. "Geçmiş olsun." dedi. Sakal bırakmış, cübbe giymiş. Tam bizim Karadenizli müslüman kardeşlerimiz gibi tatlı bir kıyafete bürünmüş.Tam bizim Karadenizli müslüman kardeşlerimiz gibi tatlı bir kıyafete bürünmüş. Yunanlıydı ama müslüman oldu.Yunanlıydı ama müslüman oldu. Bak nasıl kardeş oldu, nasıl aramıza geliyor, nasıl böyle İslâmî çalışmalar yapıyor,Bak nasıl kardeş oldu, nasıl aramıza geliyor, nasıl böyle İslâmî çalışmalar yapıyor, vakıflar kurmuş, nasıl parasını İslâm'a harcıyor? vakıflar kurmuş, nasıl parasını İslâm'a harcıyor?

Demek ki İslâm toplumun düzenini de, kardeşliğini de sağlıyormuş.Demek ki İslâm toplumun düzenini de, kardeşliğini de sağlıyormuş. Bazı insanlar maalesef İslâm'ı düşman edindiler. İslâm'ı kültürümüzden silmeye çalıştılar.Bazı insanlar maalesef İslâm'ı düşman edindiler. İslâm'ı kültürümüzden silmeye çalıştılar. İslâm'a savaş açtılar. İşte bütün bu kan dökmelerin müsebbibi, gerçek failleri onlardır.İslâm'a savaş açtılar. İşte bütün bu kan dökmelerin müsebbibi, gerçek failleri onlardır. Çünkü İslâm insanların gönüllerinden çekilip alınınca, insanlar çok vahşi varlıklar oluyorlar.Çünkü İslâm insanların gönüllerinden çekilip alınınca, insanlar çok vahşi varlıklar oluyorlar. İşte Sırplar'ı görüyorsunuz, işte Kafkasya'yı görüyorsunuz,İşte Sırplar'ı görüyorsunuz, işte Kafkasya'yı görüyorsunuz, işte Afrika'yı, Afrika'daki katliamları görüyorsunuz.işte Afrika'yı, Afrika'daki katliamları görüyorsunuz. Ruanda'da vesâirede, bilmem Tutsi Kabilesi'nde falancanın ötekisine yaptığı katliamları görüyorsunuz.Ruanda'da vesâirede, bilmem Tutsi Kabilesi'nde falancanın ötekisine yaptığı katliamları görüyorsunuz. Ölenlerin haddi hesabı yok. İslâm'da böyle şey yok.Ölenlerin haddi hesabı yok.

İslâm'da böyle şey yok.
İnsanoğlu muhteremdir, kanı dökülmez, kimsenin canına kastedilmez. İnsanoğlu muhteremdir, kanı dökülmez, kimsenin canına kastedilmez.

ed-Dimâ. "Kendisini kan dökmekten kim koruyabilirse." Adam öldürmek yok, yaralamak yok. ed-Dimâ. "Kendisini kan dökmekten kim koruyabilirse." Adam öldürmek yok, yaralamak yok.

Ve'l-emvâl İnsan mal sahibi olmak istiyor, kazanıyor, uğraşıyor.Ve'l-emvâl İnsan mal sahibi olmak istiyor, kazanıyor, uğraşıyor. Ama bunları haksız yerden iktisab ederse, rüşvetle alırsa, haksızlıkla,Ama bunları haksız yerden iktisab ederse, rüşvetle alırsa, haksızlıkla, hırsızlıkla alırsa, nâhak yere gayrı meşrû şekilde kazanırsa ne oluyor? hırsızlıkla alırsa, nâhak yere gayrı meşrû şekilde kazanırsa ne oluyor?

Bunlar da haram oluyor. Haram mallar, haram mülkler, haram varlıklar ne oluyor? Bunlar da haram oluyor. Haram mallar, haram mülkler, haram varlıklar ne oluyor?

Bunlar âhirette, fecî bir şekilde cezaya uğramaya sebep oluyor. Dünyada da hayrını görmüyor.Bunlar âhirette, fecî bir şekilde cezaya uğramaya sebep oluyor. Dünyada da hayrını görmüyor. Çoluk çocuğunda da çeşitli şekillerde tezahür ediyor.Çoluk çocuğunda da çeşitli şekillerde tezahür ediyor. Bu aldığı haramların zararları ailesinde, kendisinde, sıhhatinde, çoluğunda, çocuğunda,Bu aldığı haramların zararları ailesinde, kendisinde, sıhhatinde, çoluğunda, çocuğunda, dünyasında da görülüyor. Ben böyle çok insan hatırlıyorum.dünyasında da görülüyor. Ben böyle çok insan hatırlıyorum. Haram malları dolayısıyla kendi oğlunun, feci bir şekilde çocuğunun suikastına bile uğramışlar.Haram malları dolayısıyla kendi oğlunun, feci bir şekilde çocuğunun suikastına bile uğramışlar. Ve hayatları sona ermiş olabiliyor. Ve hayatları sona ermiş olabiliyor.

Onun için insanın, can yakmaktan, adam öldürmekten kaçındığı gibiOnun için insanın, can yakmaktan, adam öldürmekten kaçındığı gibi malları edinmekte de haramdan kaçınması lazım!malları edinmekte de haramdan kaçınması lazım! Helâlinden kazanmaya, helâlinden mal mülk edinmeye çok dikkat etmesi lazım!Helâlinden kazanmaya, helâlinden mal mülk edinmeye çok dikkat etmesi lazım! Böyle olursa cennete girebilir. Ve'l-fürûc. "Namusuna dikkat edecek".Böyle olursa cennete girebilir.

Ve'l-fürûc. "Namusuna dikkat edecek".
Kendi namusuna gölge düşürmeyecek, başkasının namusuna tecavüz etmeyecek, zinaya yaklaşmayacak. Kendi namusuna gölge düşürmeyecek, başkasının namusuna tecavüz etmeyecek, zinaya yaklaşmayacak.

Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de Ve lâ takrabüz-zinâ. "Zinaya yaklaşmayın!" diyor.Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de Ve lâ takrabüz-zinâ. "Zinaya yaklaşmayın!" diyor. Ve lâ teznû "Zina etmeyin." demiyor; "Zinaya yaklaşmayın!" diyor.Ve lâ teznû "Zina etmeyin." demiyor; "Zinaya yaklaşmayın!" diyor. Alimler burada, bu ifadedeki inceliğe dikkati çekiyorlar. Zinaya insan birden düşmez.Alimler burada, bu ifadedeki inceliğe dikkati çekiyorlar. Zinaya insan birden düşmez. Zinaya yaklaştırıcı bir takım ön şartlar, ön işler oluyor.Zinaya yaklaştırıcı bir takım ön şartlar, ön işler oluyor. Bakışmalar, işaretleşmeler, tanışmalar oluyor. İş yavaş yavaş ilerliyor.Bakışmalar, işaretleşmeler, tanışmalar oluyor. İş yavaş yavaş ilerliyor. Yangın gittikçe daha fazla bacayı sarıyor. Sonunda insan günaha düşüyor.Yangın gittikçe daha fazla bacayı sarıyor. Sonunda insan günaha düşüyor. İslâm her türlü kötülüğü önceden engellediği için diyor ki: Ve lâ takrabuz-zinâ. "Zinaya yaklaşmayın!" İslâm her türlü kötülüğü önceden engellediği için diyor ki: Ve lâ takrabuz-zinâ. "Zinaya yaklaşmayın!"

Seni zinaya yakın duruma getirmeye sebep olacak işlere bile bulaşmayın!Seni zinaya yakın duruma getirmeye sebep olacak işlere bile bulaşmayın! Bir müslüman yabancı bir kimseye bile bakmayacak. Bir müslüman yabancı bir kimseye bile bakmayacak.

Emin olun cennette derece kazanmak, dünyada İslâmî bakımdanEmin olun cennette derece kazanmak, dünyada İslâmî bakımdan büyük bir mertebeye ulaşmanın çok önemli bir şartıdır.büyük bir mertebeye ulaşmanın çok önemli bir şartıdır. İnsanın haramlardan kendisini, gözünü, elini, dilini, tenasül uzvunu koruyabilmesi çok önemli.İnsanın haramlardan kendisini, gözünü, elini, dilini, tenasül uzvunu koruyabilmesi çok önemli. Bu devirde maalesef bu küçümseniyor.Bu devirde maalesef bu küçümseniyor. "Modern tahsil gördüm." diyor, "Ben Avrupa'da, Amerika'da okudum; "Modern tahsil gördüm." diyor, "Ben Avrupa'da, Amerika'da okudum; onlar böyle şeylere aldırmıyorlar." diyor. onlar böyle şeylere aldırmıyorlar." diyor.

Aldırmıyorlar da mutlu mu oluyorlar? Amerikalılar mutlu mu, Avrupalılar mutlu mu? Aldırmıyorlar da mutlu mu oluyorlar? Amerikalılar mutlu mu, Avrupalılar mutlu mu?

Onlar da arayış içinde. Biz mutluyduk, müslümanlar mutlu. İnsanlığa mutluluğu veren İslâm. Onlar da arayış içinde. Biz mutluyduk, müslümanlar mutlu. İnsanlığa mutluluğu veren İslâm.

Avrupalı, Amerikalı bize ahlâk konusunda örnek olamıyor, ahlâksızlıkta örnek oluyor.Avrupalı, Amerikalı bize ahlâk konusunda örnek olamıyor, ahlâksızlıkta örnek oluyor. Görüyoruz ne kadar şenî, fecî, çirkin, kötü ahlâksızlıkları var.Görüyoruz ne kadar şenî, fecî, çirkin, kötü ahlâksızlıkları var. Homoseksüellik onlarda, flört vesaire çeşitli çirkin şeyler onlarda.Homoseksüellik onlarda, flört vesaire çeşitli çirkin şeyler onlarda. İşte bunlardan da korunacak bir müslüman.İşte bunlardan da korunacak bir müslüman. Müslüman namusuna, tenasül uzvuna sahiptir, namusuna gölge düşürmez. Müslüman namusuna, tenasül uzvuna sahiptir, namusuna gölge düşürmez. Kendisi namuslu yaşar, başkasının namusuna da göz dikmez veya zarar vermez.Kendisi namuslu yaşar, başkasının namusuna da göz dikmez veya zarar vermez. Hem de başkasının namusunu da korur. Bir mecmuada okumuştum. Hem de başkasının namusunu da korur.

Bir mecmuada okumuştum.
1904-1905'de bundan doksan sene kadar önce Kapalıçarşı'ya Fransız sefâretinden bir grup gelmiş.1904-1905'de bundan doksan sene kadar önce Kapalıçarşı'ya Fransız sefâretinden bir grup gelmiş. Kapalıçarşı tarihî, egzotik bir yer. Fransızlar merak ediyorlar.Kapalıçarşı tarihî, egzotik bir yer. Fransızlar merak ediyorlar. Oradaki mallar, antikalar da tabii onların dikkatini çeker. Türk mallarından bir şeyler alacaklar.Oradaki mallar, antikalar da tabii onların dikkatini çeker. Türk mallarından bir şeyler alacaklar. 1905 seneleri, Padişahlığın olduğu, Osmanlı'nın yaşadığı devrede, Kapalıçarşı'ya girmişler.1905 seneleri, Padişahlığın olduğu, Osmanlı'nın yaşadığı devrede, Kapalıçarşı'ya girmişler. Kapalıçarşı esnafı şaşırmış.Kapalıçarşı esnafı şaşırmış. Kapalıçarşı'da kadınlar dolaşmazdı ki eskiden, erkekler alırdı alacağı şeyleri.Kapalıçarşı'da kadınlar dolaşmazdı ki eskiden, erkekler alırdı alacağı şeyleri. Kadınların öyle çarşı pazarda dolaşması olur mu? Kadınların öyle çarşı pazarda dolaşması olur mu?

Fransız madamları peçeli değil, çarşaflı değil. Biraz garipsemişler.Fransız madamları peçeli değil, çarşaflı değil. Biraz garipsemişler. Çarşı içinde esnaf, hamal, tezgâhtar var, çeşitli insanlar var.Çarşı içinde esnaf, hamal, tezgâhtar var, çeşitli insanlar var. Bazı kabadayılar kenardan şöyle yan bakmaya, bıyık burmaya filan başlamışlar, ahlâksız bir durum.Bazı kabadayılar kenardan şöyle yan bakmaya, bıyık burmaya filan başlamışlar, ahlâksız bir durum. Bakış da kötü bir şey.Bakış da kötü bir şey. Onun üzerine bizim hacı babalar, müslüman tüccarlar orada bir harekete geçmişler,Onun üzerine bizim hacı babalar, müslüman tüccarlar orada bir harekete geçmişler, o yan bakanları, bıyık buranları kaçırtmışlar. o yan bakanları, bıyık buranları kaçırtmışlar.

Ne oluyor diye, o Fransızlar da dikkat etmiş, bu olayı kitaplarına yazmışlar.Ne oluyor diye, o Fransızlar da dikkat etmiş, bu olayı kitaplarına yazmışlar. Diyorlar ki yazdıkları kitapta: "Türkler namuslarına çok düşkün, çok namuslu bir millettir.Diyorlar ki yazdıkları kitapta: "Türkler namuslarına çok düşkün, çok namuslu bir millettir. Kendilerinin namuslarına düşkün oldukları kadar, gözlerinin önündeKendilerinin namuslarına düşkün oldukları kadar, gözlerinin önünde başkalarının namuslarına da yan bakılmasına tahammülleri yoktur.başkalarının namuslarına da yan bakılmasına tahammülleri yoktur. Bakın orada bizim madamlara yan bakmaya dahi müsaade etmediler" diye methetmiş. Bakın orada bizim madamlara yan bakmaya dahi müsaade etmediler" diye methetmiş.

Namusumuzu da koruyacağız, helâlinden mal edineceğiz, kan da dökmeyeceğiz. Namusumuzu da koruyacağız, helâlinden mal edineceğiz, kan da dökmeyeceğiz.

Sonuncusu nedir? Ve'l-eşribeti. "Meşrubat." Meşrubat ikiye ayrılır ana hatlarıyla:Sonuncusu nedir?

Ve'l-eşribeti. "Meşrubat." Meşrubat ikiye ayrılır ana hatlarıyla:
Bir helal meşrubat; iki haram meşrubat, şaraplar ve çeşitleri. Bir helal meşrubat; iki haram meşrubat, şaraplar ve çeşitleri.

Bizim bir profesör vardı fakültemizde Hamdi Ragıp Atademir, Allah rahmet eylesin.Bizim bir profesör vardı fakültemizde Hamdi Ragıp Atademir, Allah rahmet eylesin. Millî Eğitim Bakanlığı yaptığı zaman, Almanya'ya gitmiş.Millî Eğitim Bakanlığı yaptığı zaman, Almanya'ya gitmiş. Kocaman bir sofrada Türk heyetiyle Alman heyeti oturmuşlar. Sofra donatılmış.Kocaman bir sofrada Türk heyetiyle Alman heyeti oturmuşlar. Sofra donatılmış. Çeşitli yemekler geliyor ve çeşitli içkiler konulmuş.Çeşitli yemekler geliyor ve çeşitli içkiler konulmuş. Hamdi Ragıb bey kendisi anlatmıştı; dikkat etmişler, içki almamış, sadece meşrû olan,Hamdi Ragıb bey kendisi anlatmıştı; dikkat etmişler, içki almamış, sadece meşrû olan, helal olan meyva suyu gibi, maden suyu gibi, normal su gibi meşrubatları almış. Demişler ki: helal olan meyva suyu gibi, maden suyu gibi, normal su gibi meşrubatları almış. Demişler ki:

"Efendim, beyefendi içki almıyor musunuz?" "Efendim, beyefendi içki almıyor musunuz?"

"Allah'ın o kadar çok helal meşrubatı var ki o kadar helalin içinde harama düşmeye lüzum yok."Allah'ın o kadar çok helal meşrubatı var ki o kadar helalin içinde harama düşmeye lüzum yok. Tatlı, lezzetli, sıhhate uygun, insana sağlık, âfiyet veren nice güzel meşrubat varken,Tatlı, lezzetli, sıhhate uygun, insana sağlık, âfiyet veren nice güzel meşrubat varken, gidip de insan sıhhatine zararlı, karaciğerini bozan, siroz yapan, sarhoş eden, aklı bozan,gidip de insan sıhhatine zararlı, karaciğerini bozan, siroz yapan, sarhoş eden, aklı bozan, arabayı direğe çarptıran, Boğaziçi'nde denize uçurtan, çeşit çeşit zararlara sebep olan arabayı direğe çarptıran, Boğaziçi'nde denize uçurtan, çeşit çeşit zararlara sebep olan

alkollü içkileri, haram içkileri insan gider içer mi?" demiş. alkollü içkileri, haram içkileri insan gider içer mi?" demiş.

Bazı kimseler içiyor, sarhoş oluyorlar ve çeşitli zararlarını da sonunda görüyorlar.Bazı kimseler içiyor, sarhoş oluyorlar ve çeşitli zararlarını da sonunda görüyorlar. Ama bunun engellenmesi lazım! Ama bunun engellenmesi lazım!

Onun için Peygamber Efendimiz; "Kan dökmekten kendini koruyan, haram mal mülk edinmektenOnun için Peygamber Efendimiz; "Kan dökmekten kendini koruyan, haram mal mülk edinmekten kendisini koruyan, namusunu koruyan, sarhoşluk verici şeylerdenkendisini koruyan, namusunu koruyan, sarhoşluk verici şeylerden kendisini koruyan bir insan cennete girer." diye buyuruyor. kendisini koruyan bir insan cennete girer." diye buyuruyor.

O halde biz de kimseye zulmetmemek konusunda etrafı da uyaralım!O halde biz de kimseye zulmetmemek konusunda etrafı da uyaralım! Biz etmiyoruz, kan dökmüyoruz ama kan dökülmemesi konusundaBiz etmiyoruz, kan dökmüyoruz ama kan dökülmemesi konusunda bir sağlam efkâr-ı umumiye oluşmasına dikkat etmemiz lazım! bir sağlam efkâr-ı umumiye oluşmasına dikkat etmemiz lazım!

Hiç kimseye yüze vermeyelim. Katillere merhamet, cemiyete hıyanettir, ihanettir.Hiç kimseye yüze vermeyelim. Katillere merhamet, cemiyete hıyanettir, ihanettir. Katil cezasını bulacak, hiç bir şekilde katil alkışlanmayacak.Katil cezasını bulacak, hiç bir şekilde katil alkışlanmayacak. Haram da öyle, haram yoldan mal edinenleri de olanca gücümüzle engellemeyeHaram da öyle, haram yoldan mal edinenleri de olanca gücümüzle engellemeye ve kötülemeye ve kaş çatmaya gayret etmeliyiz ki onlar da yapamasınlar.ve kötülemeye ve kaş çatmaya gayret etmeliyiz ki onlar da yapamasınlar. Namus konusu da öyle, kimsenin namusunu gölgelendirmeyeceğimiz gibiNamus konusu da öyle, kimsenin namusunu gölgelendirmeyeceğimiz gibi bu gibi yanlış olan şeylere de karşı tavır almalıyız.bu gibi yanlış olan şeylere de karşı tavır almalıyız. "Böyle şey olmaz, böyle edepsizlik olmaz; aklını başına topla,"Böyle şey olmaz, böyle edepsizlik olmaz; aklını başına topla, haddini bil, edebini takın!" diye bir tavır almamız lazım. haddini bil, edebini takın!" diye bir tavır almamız lazım.

İçkiyle de bir mücadele başlatmamız gerekiyor. Evet çeşit çeşit içkiler.İçkiyle de bir mücadele başlatmamız gerekiyor. Evet çeşit çeşit içkiler. Hatta Türkiye'de Tekel tarafından imal ediliyor, ama yanlış. Yanlış bir politika. Hatta Türkiye'de Tekel tarafından imal ediliyor, ama yanlış. Yanlış bir politika.

1930'lu yıllarda koca Amerika, hıristiyan ülke, onların kitaplarında1930'lu yıllarda koca Amerika, hıristiyan ülke, onların kitaplarında şarapla ilgili bir hüküm de bulunmadığı halde içkiyi bir ara yasaklamışlar. Neden? şarapla ilgili bir hüküm de bulunmadığı halde içkiyi bir ara yasaklamışlar.

Neden?

İlim, akıl ve mantık, içkinin zararlarını ortaya koyuyor.İlim, akıl ve mantık, içkinin zararlarını ortaya koyuyor. İçtiği zaman insan günaha giriyor, içmediği zaman sevap kazanıyor; cennete giriyor.İçtiği zaman insan günaha giriyor, içmediği zaman sevap kazanıyor; cennete giriyor. Onun için biz de dinimizde zaten olan böyle bir fırsatı kaçırmamalıyızOnun için biz de dinimizde zaten olan böyle bir fırsatı kaçırmamalıyız ve bunu var gücümüzle yaygınlaştırmaya çalışmalıyız. ve bunu var gücümüzle yaygınlaştırmaya çalışmalıyız.

İslâm'a olan düşmanlığımızdan ya da uzaklığımızdan dolayı; içimizdeki bazı insanlarınİslâm'a olan düşmanlığımızdan ya da uzaklığımızdan dolayı; içimizdeki bazı insanların İslâm'la mücadele etmesinden dolayı bu gibi yanlışlıkları; içkiyi, zinayı, haramı, rüşveti,İslâm'la mücadele etmesinden dolayı bu gibi yanlışlıkları; içkiyi, zinayı, haramı, rüşveti, adam öldürmeyi, vesaireyi âdetâ hoş görerekadam öldürmeyi, vesaireyi âdetâ hoş görerek onun tarafını almak gibi yanlış bir duruma kimse düşmesin.onun tarafını almak gibi yanlış bir duruma kimse düşmesin. Aklını başına toplasın, Allah'ın yoluna gelsin,Aklını başına toplasın, Allah'ın yoluna gelsin, Allah'ın emrini tutsun da kendisi de toplum da mutlu olsun. Dünyası da âhireti de mâmur olsun.Allah'ın emrini tutsun da kendisi de toplum da mutlu olsun. Dünyası da âhireti de mâmur olsun. Allah cennetine dâhil eylesin, cemaliyle müşerref eylesin. Allah cennetine dâhil eylesin, cemaliyle müşerref eylesin.

Evet bugünkü Cuma sohbetimizde Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'inEvet bugünkü Cuma sohbetimizde Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in içindeki mânaları dolayısıyla toplumu kurtaracak ana esasları ihtiva edeniçindeki mânaları dolayısıyla toplumu kurtaracak ana esasları ihtiva eden üç tane özlü hadîs-i şerîfîni sizlere arz ettik. üç tane özlü hadîs-i şerîfîni sizlere arz ettik.

Allah cümlenizi dünyada ve âhirette mutlu eylesin.Allah cümlenizi dünyada ve âhirette mutlu eylesin. Peygamber Efendimiz'in sevgisine, iltifatına, teveccühüne, şefaatine nâil eylesin.Peygamber Efendimiz'in sevgisine, iltifatına, teveccühüne, şefaatine nâil eylesin. Âhirette bizi ve sizi Peygamber Efendimiz'e komşu eylesin.Âhirette bizi ve sizi Peygamber Efendimiz'e komşu eylesin. Firdevs-i Âlâ'da havz-ı kevserinden doya doya nûş etmeyi cümlemize nasip ve müyesser eylesin.Firdevs-i Âlâ'da havz-ı kevserinden doya doya nûş etmeyi cümlemize nasip ve müyesser eylesin. Allah'ın rahmeti ve bereketi dünyada ve âhirette üzerinize olsun. Allah'ın rahmeti ve bereketi dünyada ve âhirette üzerinize olsun.

es-Selâmu aleykum ve rahmetullahi ve berekâtüh. es-Selâmu aleykum ve rahmetullahi ve berekâtüh.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2