Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Hz. Ali Efendimiz'in Sözleri

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

6 Şevvâl 1414 / 18.03.1994

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın sohbetlerinden özenle seçilmiş muhtelif bölümlerdir.

Konuşma Metni

el-Hamdülillahi rabbi'l-âlemîn alâ külli hâlin ve fî külli hîn.el-Hamdülillahi rabbi'l-âlemîn alâ külli hâlin ve fî külli hîn. Hamden kesîran tayyiben mübâraken fîhi.Hamden kesîran tayyiben mübâraken fîhi. Kemâ yenbeğî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih.Kemâ yenbeğî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîne muhammedinVessalâtü vesselâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîne muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîni. Emmâ ba'dü: ve âlihî ve sahbihî ecmaîn ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîni.

Emmâ ba'dü:

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Size Hz. Ali Efendimiz radıyallahu anh ve kerremallahu vecheh hazretlerininSize Hz. Ali Efendimiz radıyallahu anh ve kerremallahu vecheh hazretlerinin mübarek sözlerinden nakletmeyi, izah etmeyi düşündüm. mübarek sözlerinden nakletmeyi, izah etmeyi düşündüm. Çünkü Hz. Ali Efendimiz Peygamber Efendimiz'in amcazâdesidir Çünkü Hz. Ali Efendimiz Peygamber Efendimiz'in amcazâdesidir ama Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Ebû Talib'in yanına gidip,ama Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Ebû Talib'in yanına gidip, çocukları çok olduğundan bir çocuğunu kendi yanına almıştır.çocukları çok olduğundan bir çocuğunu kendi yanına almıştır. Yani "Ver çocuğunu bana ben bakayım." demiştir, o Hz. Ali Efendimiz.Yani "Ver çocuğunu bana ben bakayım." demiştir, o Hz. Ali Efendimiz. Yani amcasına kolaylık olsun diye, amcası kendisine küçükken baktı diye o da amcasının çocuğunu,Yani amcasına kolaylık olsun diye, amcası kendisine küçükken baktı diye o da amcasının çocuğunu, kendisi ev bark sahibi olduğu zaman almıştır, kendi yanında büyütmüştür, yani bir bakıma evlâdı gibidir. kendisi ev bark sahibi olduğu zaman almıştır, kendi yanında büyütmüştür, yani bir bakıma evlâdı gibidir. Yeğenidir ama evlâdı gibidir. Yeğenidir ama evlâdı gibidir.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hazretleri son derece dikkatli vefalı idi.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hazretleri son derece dikkatli vefalı idi. Yani birisi kendisine bir iyilik yapmışsa, Peygamber Efendimiz âhir ömrüne kadarYani birisi kendisine bir iyilik yapmışsa, Peygamber Efendimiz âhir ömrüne kadar o iyiliğin karşılığını devamlı ona göstermiştir.o iyiliğin karşılığını devamlı ona göstermiştir. Kendisinin süt annesini taa ömrünün sonuna kadarKendisinin süt annesini taa ömrünün sonuna kadar yani o süt annesi vefat edinceye kadar kollamış, gözetmiştir.yani o süt annesi vefat edinceye kadar kollamış, gözetmiştir. Kendisiyle şöyle bir hayatında münasebeti olan bir insanı en sonuna kadar daima takip etmiş, taltif etmiştir.Kendisiyle şöyle bir hayatında münasebeti olan bir insanı en sonuna kadar daima takip etmiş, taltif etmiştir. Hatta bir kabileden esirler alınıyor.Hatta bir kabileden esirler alınıyor. Esirlerin arasında da yine böyle kendisine zamanında bir ilgisi olmuş olan bir kimse var. Esirlerin arasında da yine böyle kendisine zamanında bir ilgisi olmuş olan bir kimse var. Onun hatırına esirleri bağışlıyor; "Tamam, senin hatırın için bunların hepsini bağışladım."buyuruyor. Onun hatırına esirleri bağışlıyor; "Tamam, senin hatırın için bunların hepsini bağışladım."buyuruyor.

Hz. Ali Efendimiz'i de, amcasının kendisine küçükken nezaret etmesinden, bakmasından,Hz. Ali Efendimiz'i de, amcasının kendisine küçükken nezaret etmesinden, bakmasından, yardım etmesinden dolayı yanına almıştır yani evlât gibi yanında büyütmüştür.yardım etmesinden dolayı yanına almıştır yani evlât gibi yanında büyütmüştür. Hem yeğenidir hem de evlât gibi büyütmüştür, hem de Hz. Ali Efendimiz çocuklar içinden ilk müslüman olandır. Hem yeğenidir hem de evlât gibi büyütmüştür, hem de Hz. Ali Efendimiz çocuklar içinden ilk müslüman olandır.

İlk müslümanların birisi büyük adamlar içinde Hz. Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz.İlk müslümanların birisi büyük adamlar içinde Hz. Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz. Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz hemen şey yapmış, [müslüman olmuş]. Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz hemen şey yapmış, [müslüman olmuş]. Kadınlar içinde ilk müslüman olan Hz. Hatîcetü'l-Kübrâ validemiz. Kadınlar içinde ilk müslüman olan Hz. Hatîcetü'l-Kübrâ validemiz. Çocuklar içinde de, o küçük yaşına rağmen Peygamber Efendimiz'in peygamberliğine inanmış olanÇocuklar içinde de, o küçük yaşına rağmen Peygamber Efendimiz'in peygamberliğine inanmış olan ve onu tasdik etmiş olan ve lâ ilâhe illallâh Muhammedün Rasûlullah, ve onu tasdik etmiş olan ve lâ ilâhe illallâh Muhammedün Rasûlullah, eşhedü en lâ ilâhe illallâh eşhedü enne Muhammeden abdühû ve rasûlühû demiş olan eşhedü en lâ ilâhe illallâh eşhedü enne Muhammeden abdühû ve rasûlühû demiş olan ve [Peygamber Efendimiz ile] namaz kılmış olan Hz. Ali radıyallahu anh'tir.ve [Peygamber Efendimiz ile] namaz kılmış olan Hz. Ali radıyallahu anh'tir. Ömrü boyunca da Peygamber Efendimiz'in hizmetinde devam etmiştir,Ömrü boyunca da Peygamber Efendimiz'in hizmetinde devam etmiştir, ve hizmet etmiştir ve cihat etmiştir, canını malını ortaya koymuştur. ve hizmet etmiştir ve cihat etmiştir, canını malını ortaya koymuştur.

Hayber'in muhâsarası esnasındaHayber'in muhâsarası esnasında Hayber Kalesi muhâsara edildiği zaman ordu toplanmışHayber Kalesi muhâsara edildiği zaman ordu toplanmış Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki;

"Yarın Hayber'e hücum olacak. Yarın şu İslâm'ın sancağını öyle bir kimseye vereceğim ki!""Yarın Hayber'e hücum olacak. Yarın şu İslâm'ın sancağını öyle bir kimseye vereceğim ki!" Resûlullah sancağını veriyor. "Sancağımı öyle bir kimseye vereceğim ki o Allah'ı sever, Allah da onu sever.Resûlullah sancağını veriyor. "Sancağımı öyle bir kimseye vereceğim ki o Allah'ı sever, Allah da onu sever. Allah'ın sevdiği bir kimseye, sevdiği bir kuluna vereceğim, o da Allah'ı sever.Allah'ın sevdiği bir kimseye, sevdiği bir kuluna vereceğim, o da Allah'ı sever. Öyle bir kimseye vereceğim." dedi. Bu söz o gece sahâbe-i kirâmı uyutmadı. Öyle bir kimseye vereceğim." dedi. Bu söz o gece sahâbe-i kirâmı uyutmadı.

Acaba kime verecek? Acaba bana mı verecek? Acaba kime verecek?

Acaba bana mı verecek?

"Ah keşke bana verse!" diye geceleyin heyecanla uyku tutmayan insanlar oldu. "Ah keşke bana verse!" diye geceleyin heyecanla uyku tutmayan insanlar oldu.

Hz. Ömer ki radıyallahu anh diyor ki; "Çok heyecanlandım.Hz. Ömer ki radıyallahu anh diyor ki;

"Çok heyecanlandım.
O kadar temenni ettim ki ömrümde hiçbir şeyi bu kadar temenni etmemiştim.O kadar temenni ettim ki ömrümde hiçbir şeyi bu kadar temenni etmemiştim. Yarın Resûlullah sancağı bana verse, o müjde benim üzerimde tahakkuk etse,Yarın Resûlullah sancağı bana verse, o müjde benim üzerimde tahakkuk etse, yani Allah'ın sevdiği bir kul olduğum böylece belli olsa,yani Allah'ın sevdiği bir kul olduğum böylece belli olsa, ispatlı olsa iş yani benim de Allah'ı sevdiğim onun da beni sevdiği." ispatlı olsa iş yani benim de Allah'ı sevdiğim onun da beni sevdiği."

Ertesi gün oldu, Resûlullah Efendimiz sancağı, Sancak-ı Şerîf'i aldı etrafına bakındı.Ertesi gün oldu, Resûlullah Efendimiz sancağı, Sancak-ı Şerîf'i aldı etrafına bakındı. Herkes böyle beni görsün diye olduğu yerden doğruluyor. Herkes böyle beni görsün diye olduğu yerden doğruluyor. Herkese baktı baktı, baktı baktı Peygamber Efendimiz. Hz. Ali yok ortada. Yok yani. Herkese baktı baktı, baktı baktı Peygamber Efendimiz. Hz. Ali yok ortada. Yok yani. Mevcutların arasında yok. Dedi ki; Ali nerede? Dediler ki; Mevcutların arasında yok. Dedi ki;

Ali nerede?

Dediler ki;

"Yâ Resûlallah! Gözü ağrıyor, muazzam bir şekilde göz ağrısı tuttu çadırdan çıkamıyor."Yâ Resûlallah! Gözü ağrıyor, muazzam bir şekilde göz ağrısı tuttu çadırdan çıkamıyor. Çok fena şekilde gözü ağrıyor." "Çağırın onu bana." dedi. Çağırdılar. Çok fena şekilde gözü ağrıyor."

"Çağırın onu bana." dedi.

Çağırdılar.
Gözüne mübarek parmağıyla mesh eyledi, gözünün ağrısı geçti. Sancağı ona teslim etti, haydi bakalım dedi.Gözüne mübarek parmağıyla mesh eyledi, gözünün ağrısı geçti. Sancağı ona teslim etti, haydi bakalım dedi. O şerefe Hz. Ali Efendimiz nâil oldu, Hayber'i o fethetti.O şerefe Hz. Ali Efendimiz nâil oldu, Hayber'i o fethetti. Yani Hayber Kalesi'nin fatihi, Allah'ın arslanı, esedullâhi'l-ğâlib Aliyyü'bnü ebî tâlib radıyallahu anh. Yani Hayber Kalesi'nin fatihi, Allah'ın arslanı, esedullâhi'l-ğâlib Aliyyü'bnü ebî tâlib radıyallahu anh.

Tabii sahabenin hepsi, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki; Tabii sahabenin hepsi, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki;

Ashâbî ke'n-nücûmî. "Benim ashabım yıldızlar gibidir hepsi, hepsi yıldızdır." Hepsi yıldızdır. Ashâbî ke'n-nücûmî. "Benim ashabım yıldızlar gibidir hepsi, hepsi yıldızdır." Hepsi yıldızdır. Bi-eyyihimü'k-tedeytüm ihtedeytüm. "Kime, hangisine sarılırsanız, ihtidâ ederseniz, yolunda giderseniz."Bi-eyyihimü'k-tedeytüm ihtedeytüm. "Kime, hangisine sarılırsanız, ihtidâ ederseniz, yolunda giderseniz." İhtedeytüm. "Hidayet bulursunuz.İhtedeytüm. "Hidayet bulursunuz. O sizi yanlış yola götürmez; tuttuğunuz kimse, örnek edindiğiniz kimse sizi doğru yola götürür." O sizi yanlış yola götürmez; tuttuğunuz kimse, örnek edindiğiniz kimse sizi doğru yola götürür."

Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz, Hz. Ömer Efendimiz, Osman-ı Zinnûreyn Efendimiz,Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz, Hz. Ömer Efendimiz, Osman-ı Zinnûreyn Efendimiz, Hz. Ali Efendimiz, daha öbür Sa'd b Ebî Vakkas, Said b. Zeyd, Ebû Ubeyde b. el-Cerrah,Hz. Ali Efendimiz, daha öbür Sa'd b Ebî Vakkas, Said b. Zeyd, Ebû Ubeyde b. el-Cerrah, Abdurrahman b. el-Avf, Aşere-i Mübeşşere.Abdurrahman b. el-Avf, Aşere-i Mübeşşere. Tabii Peygamber Efendimiz sahâbe-i kirâmın bazılarını dünyadayken cennetlik olduğunu müjdeledi.Tabii Peygamber Efendimiz sahâbe-i kirâmın bazılarını dünyadayken cennetlik olduğunu müjdeledi. Onlara el-aşeretü-l-mübeşşeretü bi'l-cenneti fî hayâtihî.Onlara el-aşeretü-l-mübeşşeretü bi'l-cenneti fî hayâtihî. "Daha sağlığındayken cennete gireceği müjdelenmiş olan mübarek insanlar." diyoruz."Daha sağlığındayken cennete gireceği müjdelenmiş olan mübarek insanlar." diyoruz. Tabii ashabın en kıymetlisi bunlar. Tabii ashabın en kıymetlisi bunlar.

Ashabın içinde şöyle bir sıralama yapılacak olursa 1,2,3,4,5,6,7... en başta gelen kimdir? Ashabın içinde şöyle bir sıralama yapılacak olursa 1,2,3,4,5,6,7... en başta gelen kimdir?

Aşere-i Mübeşşere'dir. Çünkü Resûlullah demiş ki tamam bu cennete girecek. Kesin.Aşere-i Mübeşşere'dir. Çünkü Resûlullah demiş ki tamam bu cennete girecek. Kesin. Cennete gireceği kesin olan kimseler. Cennete gireceği kesin olan kimseler.

Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz'in şeyini hatırlıyorum, hoşuma gidiyor.Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz'in şeyini hatırlıyorum, hoşuma gidiyor. Kızı Âişe Peygamber Efendimiz'in zevcesi ya. O zaman ne oluyor? Kızı Âişe Peygamber Efendimiz'in zevcesi ya.

O zaman ne oluyor?

Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz Peygamber Efendimiz'in kayınpederi durumuna gelmiş oluyor. Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz Peygamber Efendimiz'in kayınpederi durumuna gelmiş oluyor.

Demiş ki Hz. Âişe; Babacığım, bir rüya gördüm bu akşam. Ne gördün kızım? Demiş ki Hz. Âişe;

Babacığım, bir rüya gördüm bu akşam.

Ne gördün kızım?

Üç tane dolunay gördüm gökyüzünde, üç tane.Üç tane dolunay gördüm gökyüzünde, üç tane. Geldiler geldiler, geldiler geldiler benim evime, odama girdiler.Geldiler geldiler, geldiler geldiler benim evime, odama girdiler. Gökten üç tane dolunay geldi benim odama girdi. Bunun acaba, bu rüyanın mânası ne? Gökten üç tane dolunay geldi benim odama girdi.

Bunun acaba, bu rüyanın mânası ne?

Hayırdır inşaallah. Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz buyurdu ki; Hayırdır inşaallah.

Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz buyurdu ki;

Kızım, senin şu oturduğun evine üç insan defnolunacak.Kızım, senin şu oturduğun evine üç insan defnolunacak. Senin bu odana üç insan defnolunacak, onlar yeryüzünün en hayırlılarıdır." dedi, Senin bu odana üç insan defnolunacak, onlar yeryüzünün en hayırlılarıdır." dedi, rüyayı böyle tâbir eyledi. "Onlar yeryüzünün en hayırlılarıdır." dedi. rüyayı böyle tâbir eyledi. "Onlar yeryüzünün en hayırlılarıdır." dedi.

Aradan yıllar geçti, Peygamber-i zîşânımız âhirete irtihal eyledi, vefat etti.Aradan yıllar geçti, Peygamber-i zîşânımız âhirete irtihal eyledi, vefat etti. Allahu Teâlâ hazretleri onu nezd-i ilâhîsine aldı. Allahu Teâlâ hazretleri onu nezd-i ilâhîsine aldı. Dünya hayatındaki şeyi tamam oldu,Dünya hayatındaki şeyi tamam oldu, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz âhirete irtihâl-i dâr-u bakâ eyledi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz âhirete irtihâl-i dâr-u bakâ eyledi. O telaşlı günlerde o üzüntülerin içinde... O telaşlı günlerde o üzüntülerin içinde... Tabii, "Peygamberler nerede vefat ederse başka yere taşınmazlar orada defnolunurlar." kaidesine binaen, Tabii, "Peygamberler nerede vefat ederse başka yere taşınmazlar orada defnolunurlar." kaidesine binaen, Hz. Âişe validemizin odasında, hücre-i saâdetinde vefat etmiş olduğundan kabri oraya kazıldı,Hz. Âişe validemizin odasında, hücre-i saâdetinde vefat etmiş olduğundan kabri oraya kazıldı, Peygamber Efendimiz oraya defnolundu. Yani Hz. Âişe validemizin evine, odasına defnolunmuş oldu. Peygamber Efendimiz oraya defnolundu. Yani Hz. Âişe validemizin evine, odasına defnolunmuş oldu.

Ebû Bekr-i Sıddîk kızının yanına yanaştı; Ebû Bekr-i Sıddîk kızının yanına yanaştı;

Kızım dedi, hani sen bir zamanlar bir rüya anlatmıştın ya bana.Kızım dedi, hani sen bir zamanlar bir rüya anlatmıştın ya bana. Ben de sana demiştim ya, hani üç tane kamer, dolunay senin evine geldi diye görmüştün,Ben de sana demiştim ya, hani üç tane kamer, dolunay senin evine geldi diye görmüştün, ben de yeryüzünün en hayırlısı üç insan senin odana defnolunacak demiştim ya! Evet. ben de yeryüzünün en hayırlısı üç insan senin odana defnolunacak demiştim ya!

Evet.

İşte dedi, bu Peygamber Efendimiz birincisi ve en hayırlısı dedi. Birincisi ve en hayırlısı dedi. İşte dedi, bu Peygamber Efendimiz birincisi ve en hayırlısı dedi. Birincisi ve en hayırlısı dedi.

Mübarekler neler biliyorlar. Allah bildirince neler biliyorlar.Mübarekler neler biliyorlar. Allah bildirince neler biliyorlar. Ondan sonra Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz kendisi vefat etti. Ondan sonra Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz kendisi vefat etti. İki sene arayla Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz vefat etti o da buraya defnolundu.İki sene arayla Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz vefat etti o da buraya defnolundu. Ömer radıyallahu anh vefat etti o da oraya defnolundu.Ömer radıyallahu anh vefat etti o da oraya defnolundu. Böylece üç tane kamer Hz. Aişe-i Sıddîka validemizin hücresine defnolunmuş oldu. Böylece üç tane kamer Hz. Aişe-i Sıddîka validemizin hücresine defnolunmuş oldu.

Bunlar mübarek büyük insanlar ama yani Aşere-i Mübeşşere, sahâbe-i kirâmın en ekstra ekstra,Bunlar mübarek büyük insanlar ama yani Aşere-i Mübeşşere, sahâbe-i kirâmın en ekstra ekstra, en önde gelen isimleri. Ondan sonra şöyle olanlar, şöyle olanlar, şöyle olanlar diye sıralanmış.en önde gelen isimleri. Ondan sonra şöyle olanlar, şöyle olanlar, şöyle olanlar diye sıralanmış. Bedir Harbi'ne iştirak edenler filan diye böyle [sıralanmış.] Bedir Harbi'ne iştirak edenler filan diye böyle [sıralanmış.] Bedrî diyorlar, yani eğer bir sahabe Bedrî ise demek ki İslâm'ın ilk devresinde o mübarek savaşa katılmış.Bedrî diyorlar, yani eğer bir sahabe Bedrî ise demek ki İslâm'ın ilk devresinde o mübarek savaşa katılmış. Çok büyük şeref. Bedir Harbi'ne katılmak sahabe arasında bir vasıftı;Çok büyük şeref. Bedir Harbi'ne katılmak sahabe arasında bir vasıftı; "Bu Bedir Harbi'ne katılmış bir kahraman." deniliyordu. Tabii hepsi bu şerefe ermiş bu şeyler... "Bu Bedir Harbi'ne katılmış bir kahraman." deniliyordu. Tabii hepsi bu şerefe ermiş bu şeyler...

Sonra Medîne-i Münevvere'de kafirler, müşrikler Peygamber Efendimiz'i yok etmek içinSonra Medîne-i Münevvere'de kafirler, müşrikler Peygamber Efendimiz'i yok etmek için ordular çıkıp geldiler, çarpıştılar, o zamanlarda da Hz. Ali Efendimiz daima cihat eyledi.ordular çıkıp geldiler, çarpıştılar, o zamanlarda da Hz. Ali Efendimiz daima cihat eyledi. Peygamber Efendimiz'in yanında canını feda edecek şekilde çarpıştı, çalıştı, büyük sevapları kazandı.Peygamber Efendimiz'in yanında canını feda edecek şekilde çarpıştı, çalıştı, büyük sevapları kazandı. Sonunda Hulefâ-i Erbaa'dan, Peygamber Efendimiz'in halifelerinden dördüncüsü olarak da Sonunda Hulefâ-i Erbaa'dan, Peygamber Efendimiz'in halifelerinden dördüncüsü olarak da Ümmet-i Muhammed'in başına Halîfe-i Rûy-i Zemîn olarak, Emîri'l-mü'minîn olarak, Ümmet-i Muhammed'in başına Halîfe-i Rûy-i Zemîn olarak, Emîri'l-mü'minîn olarak, İmâmü'l-müslimîn olarak geçti, vazife gördü, âhirete irtihal eyledi. İmâmü'l-müslimîn olarak geçti, vazife gördü, âhirete irtihal eyledi.

Tabii bu güzel, fakat bir de bir başka nokta var. Hz. Ali Efendimiz'i bugün biz seviyoruz.Tabii bu güzel, fakat bir de bir başka nokta var. Hz. Ali Efendimiz'i bugün biz seviyoruz. Allah'ın arslanı olduğundan, ümmetin önde gelen şahsı olduğundan bu sebeplerden seviyoruz.Allah'ın arslanı olduğundan, ümmetin önde gelen şahsı olduğundan bu sebeplerden seviyoruz. Başkaları da seviyor. Onlara da bizim memleketimizde Alevî deniliyor. Alevîler.Başkaları da seviyor. Onlara da bizim memleketimizde Alevî deniliyor. Alevîler. Onlar da Hz. Ali Efendimiz'e bağlıyız diyorlar, onlar da seviyorlar. Seviyorlar ama; Onlar da Hz. Ali Efendimiz'e bağlıyız diyorlar, onlar da seviyorlar. Seviyorlar ama;

"Gel namaz kıl." Namaz yok. "Kur'an oku." Kur'an yok. "Oruç tut." Yok. "Gel namaz kıl."

Namaz yok.

"Kur'an oku."

Kur'an yok.

"Oruç tut."

Yok.

"İçki içme." İçki içer, vesaire. "İçki içme."

İçki içer, vesaire.

E Hz. Ali Efendimiz'in muhibleri, Hz. Ali Efendimiz'in taraftarları böyle olur mu, böyle olmalı mı? E Hz. Ali Efendimiz'in muhibleri, Hz. Ali Efendimiz'in taraftarları böyle olur mu, böyle olmalı mı?

Dine imana çatıyor. Geçen gün gazetede vardı, Sultanahmet'te toplantı yapmışlar,Dine imana çatıyor. Geçen gün gazetede vardı, Sultanahmet'te toplantı yapmışlar, medreselerin üstüne çıkmışlar, "Kahrolsun şeriat!" diye bağırmışlar. Kahrolsun şeriat! medreselerin üstüne çıkmışlar, "Kahrolsun şeriat!" diye bağırmışlar. Kahrolsun şeriat!

Ne demek şeriat? Kur'an demek, Kur'an'ın ahkâmı demek, İslâm'ın yolu demek.Ne demek şeriat?

Kur'an demek, Kur'an'ın ahkâmı demek, İslâm'ın yolu demek.
Şeriat yol demek, Kur'an'ın yolu demek, İslâm'ın yolu demek, İslâm demek. Şeriat yol demek, Kur'an'ın yolu demek, İslâm'ın yolu demek, İslâm demek.

Kahrolsun şeriat ne demek? Kahrolsun İslâm demek, kahrolsun Kur'an demek.Kahrolsun şeriat ne demek?

Kahrolsun İslâm demek, kahrolsun Kur'an demek.
Kahrolsun müslümanlağın ahkâmı, Allah'ın emirleri, yasakları demek. Kahrolsun müslümanlağın ahkâmı, Allah'ın emirleri, yasakları demek.

Bir kul böyle söyler mi? Bir müslüman böyle söylerse müslüman olarak kalır mı? Bir kul böyle söyler mi?

Bir müslüman böyle söylerse müslüman olarak kalır mı?

Denilir mi böyle bir şey? Yani mümkün değil!Denilir mi böyle bir şey?

Yani mümkün değil!
Denilmesi mümkün değil ve demek çok büyük günah ve dinden imandan insanı çıkartır kâfir durumuna düşürür, Denilmesi mümkün değil ve demek çok büyük günah ve dinden imandan insanı çıkartır kâfir durumuna düşürür, Allah'ın gazabına uğratır, âhiretini mahveder, cehenneme girmesine sebep olur. Allah'ın gazabına uğratır, âhiretini mahveder, cehenneme girmesine sebep olur.

Neden yapıyor bu insanlar bunu? Bilmediğinden, yanlışlıktan... Neden yapıyor bu insanlar bunu?

Bilmediğinden, yanlışlıktan...

"Haa, o zaman gel bakalım sen Hz. Ali Efendimiz'in nasıl bir insan olduğunu gör"Haa, o zaman gel bakalım sen Hz. Ali Efendimiz'in nasıl bir insan olduğunu gör ve eğer onu seven insansan onun yolundan git. Aklını başına topla!" dememiz lazım. ve eğer onu seven insansan onun yolundan git. Aklını başına topla!" dememiz lazım.

Bunu nasıl diyeceğiz? Anlatacağız. Bunu nasıl diyeceğiz?

Anlatacağız.

Şimdi millet bilgi bakımından çok cahil, görgü bakımından sıfır.Şimdi millet bilgi bakımından çok cahil, görgü bakımından sıfır. Kur'an okunuyor, evet Ramazan geçti, camilerde bülbül gibi hafızlar Kur'an-ı Kerîm'i okudular.Kur'an okunuyor, evet Ramazan geçti, camilerde bülbül gibi hafızlar Kur'an-ı Kerîm'i okudular. Hatimler indirildi, mukabeleler yapıldı. Yani hafız okudu cemaat dinledi, hatimler indirildi. Hatimler indirildi, mukabeleler yapıldı. Yani hafız okudu cemaat dinledi, hatimler indirildi.

Tamam Kur'an'ı baştan sona okuduk. Ne anladın? Hiç. Anladı mı cemaat bir şey? Tamam Kur'an'ı baştan sona okuduk.

Ne anladın?

Hiç.

Anladı mı cemaat bir şey?

Kaç tanesi anladı Kur'an-ı Kerîm'den? Kur'an-ı Kerîm'in ahkâmından ne anladı? Ne diyor Kur'an-ı Kerîm? Kaç tanesi anladı Kur'an-ı Kerîm'den? Kur'an-ı Kerîm'in ahkâmından ne anladı? Ne diyor Kur'an-ı Kerîm?

Yani ben diyebilirim ki binde bir anlamadı. Binde bir tanesi anlamadı. Yani ben diyebilirim ki binde bir anlamadı. Binde bir tanesi anlamadı.

Beyazıt Camii'nde, Abdurrahman Hocaefendi cennet mekân, Allah âfiyet versin,Beyazıt Camii'nde, Abdurrahman Hocaefendi cennet mekân, Allah âfiyet versin, böyle şeyde [mihrapta] çok güzel aşır okurdu. böyle şeyde [mihrapta] çok güzel aşır okurdu.

Allah vücuduna âfiyet versin, ömrünü uzatsın. Allah vücuduna âfiyet versin, ömrünü uzatsın.

Bir gün böyle Kur'an-ı Kerîm'i okuyor ama çok güzel okuyor. Kurrâ hafız tabii.Bir gün böyle Kur'an-ı Kerîm'i okuyor ama çok güzel okuyor. Kurrâ hafız tabii. Meşhur Hendekli Abdurrahman Hoca bu! Önümde de bir turist var; derisi simsiyah böyle, esmer.Meşhur Hendekli Abdurrahman Hoca bu! Önümde de bir turist var; derisi simsiyah böyle, esmer. Saçları kıvırcık turist var. Abdurrahman Efendi mihraptan aşır okuyor, Kur'ân-ı Kerîm okuyor.Saçları kıvırcık turist var. Abdurrahman Efendi mihraptan aşır okuyor, Kur'ân-ı Kerîm okuyor. Turist de gözünden inci gibi yaşlar döküyor. Nasıl ağlıyor! Böyle video olacak çekeceksin.Turist de gözünden inci gibi yaşlar döküyor. Nasıl ağlıyor! Böyle video olacak çekeceksin. Nasıl candan dinliyor, nasıl güzel anlıyor, nasıl ağlıyor!Nasıl candan dinliyor, nasıl güzel anlıyor, nasıl ağlıyor! Kur'ân-ı Kerîm'i anlıyor, ahkâmını biliyor, duygulanıyor ve ağlıyor. E biz? Kur'ân-ı Kerîm'i anlıyor, ahkâmını biliyor, duygulanıyor ve ağlıyor.

E biz?

Elhamdülillah müslümanız. Kur'an ne dedi, Hocaefendinin okuduğu âyetlerde ne geçiyor? Elhamdülillah müslümanız. Kur'an ne dedi, Hocaefendinin okuduğu âyetlerde ne geçiyor?

Kusura bakma hocam ben Arapça bilmem. Kur'an okumasını da bilmem sadece dinlemesini bilirim. Kusura bakma hocam ben Arapça bilmem. Kur'an okumasını da bilmem sadece dinlemesini bilirim.

İyi ama Allah'ın emri bu, Allah'ın hitabı bu. Kime hitabı? İyi ama Allah'ın emri bu, Allah'ın hitabı bu.

Kime hitabı?

Mü'minlere hitabı, sana hitabı bana hitabı, sana emri bana emri. Mü'minlere hitabı, sana hitabı bana hitabı, sana emri bana emri.

E bunu öğrenmek lazımdı, bunu bilmek lazımdı.E bunu öğrenmek lazımdı, bunu bilmek lazımdı. İngilizce öğreniyoruz, turistin birisi geldi mi "Welcome!" diyoruz, "Have are you?" diyoruz,İngilizce öğreniyoruz, turistin birisi geldi mi "Welcome!" diyoruz, "Have are you?" diyoruz, "Thank you!" diyoruz, bilmem ne diyoruz."Thank you!" diyoruz, bilmem ne diyoruz. Yani turistle onun dilinden konuşmak, tercümanlar mercümanlar,Yani turistle onun dilinden konuşmak, tercümanlar mercümanlar, yani böyle İngilizce bilenler bugün şeyde daha fazla. Çünkü okullarda muntazaman okutuluyor.yani böyle İngilizce bilenler bugün şeyde daha fazla. Çünkü okullarda muntazaman okutuluyor. Ortaokuldan başlıyor liseye, üniversiteye, üniversite de okutuluyor,Ortaokuldan başlıyor liseye, üniversiteye, üniversite de okutuluyor, ondan sonra da yurtdışına gidiyorlar geliyorlar. ondan sonra da yurtdışına gidiyorlar geliyorlar.

İngilizceyi daha çok biliyor da, bir müslüman şu namaz kılarken söylediği sözlerin mânasını bilmiyor,İngilizceyi daha çok biliyor da, bir müslüman şu namaz kılarken söylediği sözlerin mânasını bilmiyor, dinlediği Kur'ân-ı Kerîm'i bilmiyor. Bilmeyince de cahil olduğundan yalan yanlış işler yapıyor. dinlediği Kur'ân-ı Kerîm'i bilmiyor. Bilmeyince de cahil olduğundan yalan yanlış işler yapıyor. Veyahut işte yani insan bu taraftaki ilimleri okumuş olabilir, latince harfleri öğrenmiş olabilir,Veyahut işte yani insan bu taraftaki ilimleri okumuş olabilir, latince harfleri öğrenmiş olabilir, İngilizce öğrenebilir, mühendis olabilir, yazar, gazeteci olabilir. İngilizce öğrenebilir, mühendis olabilir, yazar, gazeteci olabilir. Bilmem romancı, sanatkâr olabilir ama dini bilmeyince o konuda cahil oluyor. O zaman ne diyor? Bilmem romancı, sanatkâr olabilir ama dini bilmeyince o konuda cahil oluyor.

O zaman ne diyor?

Kahrolsun şeriat! Kahrolsun şeriat demek yani İslâm'ın karşısında olmak demek.Kahrolsun şeriat! Kahrolsun şeriat demek yani İslâm'ın karşısında olmak demek. Ve bunu da bayağı da bir yaygınlaştırdılar, sokaklarda yürüyor bir sürü insan, "Kahrolsun şeriat!" diyor,Ve bunu da bayağı da bir yaygınlaştırdılar, sokaklarda yürüyor bir sürü insan, "Kahrolsun şeriat!" diyor, miting yapılıyor, "Kahrolsun şeriat!" diyor. Sorduğun zaman da, "Ben de müslümanım!" diyor. miting yapılıyor, "Kahrolsun şeriat!" diyor. Sorduğun zaman da, "Ben de müslümanım!" diyor.

E sen ne dediğinin farkında mısın? Ağzından çıkanın nereye gittiğini biliyor musun? E sen ne dediğinin farkında mısın?

Ağzından çıkanın nereye gittiğini biliyor musun?

E ben de müslümanım. "Sen müslüman değilsin!" desen kızar, E ben de müslümanım.

"Sen müslüman değilsin!" desen kızar,
"Ya Müslümanlık sana mı mahsus? Ben de müslümanım!" der. "Ya Müslümanlık sana mı mahsus? Ben de müslümanım!" der.

E sen de müslümandın ama gitti. Müslümanlık gitti. Niye? E sen, "Kahrolsun şeriat!" dedin. E sen de müslümandın ama gitti. Müslümanlık gitti.

Niye?

E sen, "Kahrolsun şeriat!" dedin.

Yok ben, "Kahrolsun şeriat!" derken başka şeyi kastettim. Yok ben, "Kahrolsun şeriat!" derken başka şeyi kastettim.

O zaman söylediğin sözü ağzın [kulağın] duysun, ne mânaya geldiğini bil. O zaman söylediğin sözü ağzın [kulağın] duysun, ne mânaya geldiğini bil.

İnsan kendisine küfreder mi? Kendisi kendisine küfreder mi? Etmez. İnsan kendisine küfreder mi?

Kendisi kendisine küfreder mi?

Etmez.

Sen kendi kendine o zaman olmadık bir laf söylemiş oluyorsun. Sen kendi kendine o zaman olmadık bir laf söylemiş oluyorsun.

Millette bunu sağa sola duyurması lazım, bildirmesi lazım; "Yahu ne yapıyorsunuz siz?Millette bunu sağa sola duyurması lazım, bildirmesi lazım; "Yahu ne yapıyorsunuz siz? Oyuncak değil bu. Bu şeriat demek İslâm demek.Oyuncak değil bu. Bu şeriat demek İslâm demek. Şeraite çatmak demek İslâm'a çatmak demek, bu oyuna gelmez demek." deyipŞeraite çatmak demek İslâm'a çatmak demek, bu oyuna gelmez demek." deyip gazeteci cahillere de yazmak lazım. Köşe yazarlarına da yazmak lazım. Ya sen ne yapıyorsun?gazeteci cahillere de yazmak lazım. Köşe yazarlarına da yazmak lazım.

Ya sen ne yapıyorsun?
Ben de seni alim sanırdım, bilgili sanırdım makalelerini okurdum,Ben de seni alim sanırdım, bilgili sanırdım makalelerini okurdum, gazete köşesindeki yazılarını takip ederdim. Sen çok zır cahil bir insanmışsın. gazete köşesindeki yazılarını takip ederdim. Sen çok zır cahil bir insanmışsın. Sen müslüman mısın değil misin bir söyle bakayım? Ver bakalım bana cevabı? Müslümanım. Sen müslüman mısın değil misin bir söyle bakayım? Ver bakalım bana cevabı?

Müslümanım.

E müslümansan bu senin söylediğin, yazdığın nedir? E müslümansan bu senin söylediğin, yazdığın nedir?

Ben Avustralya'ya gittim, Sidney şehrine vardım.Ben Avustralya'ya gittim, Sidney şehrine vardım. Sidney şehrinde dediler ki; "Hocam burada Allaah, Sivas olaylarından sonra bir azdılar,Sidney şehrinde dediler ki; "Hocam burada Allaah, Sivas olaylarından sonra bir azdılar, bir şaşırdılar, bir sapıttılar, bir kudurdular, bir din düşmanlığı yaptılar ki sorma gitsin." dediler. bir şaşırdılar, bir sapıttılar, bir kudurdular, bir din düşmanlığı yaptılar ki sorma gitsin." dediler.

Kimler yaptı? Şunlar şunlar yaptı.Kimler yaptı?

Şunlar şunlar yaptı.
Şeriat diye, din diye, İslâm diye var gücüyle saldırdılar.Şeriat diye, din diye, İslâm diye var gücüyle saldırdılar. Yani belki Mekke'nin müşrikleri bu kadar saldırmamıştır. Saldırdılar. Peki dedim, kimler saldırdı? Yani belki Mekke'nin müşrikleri bu kadar saldırmamıştır. Saldırdılar.

Peki dedim, kimler saldırdı?

Haydi bakalım onların şehrine kalktık gittik. Onların dernekleri varmış derneklerine gittik.Haydi bakalım onların şehrine kalktık gittik. Onların dernekleri varmış derneklerine gittik. Karşılarına geçtik, böyle oturmuşlar salonda. Dedim ki; Karşılarına geçtik, böyle oturmuşlar salonda. Dedim ki;

"Ben İlahiyat Fakültesinden profesör, emekli profesör filancayım."Ben İlahiyat Fakültesinden profesör, emekli profesör filancayım. Soyca, ırkça da Hz. Ali Efendimiz'in sülalesindenim, Peygamber Efendimiz'in soyundanım. Soyca, ırkça da Hz. Ali Efendimiz'in sülalesindenim, Peygamber Efendimiz'in soyundanım. Siz böyle yapmışsınız. Sorun bakalım vereyim cevabı." dedim. Siz böyle yapmışsınız. Sorun bakalım vereyim cevabı." dedim.

İki üç saat konuştuk. Ondan sonra, anlattım anlattım, anlattım anlattım, anlattım... dedimİki üç saat konuştuk. Ondan sonra, anlattım anlattım, anlattım anlattım, anlattım... dedim namaz vakti geldi, namazım kaçacak. İkindide başladık akşam oldu, yatsı gelecek.namaz vakti geldi, namazım kaçacak. İkindide başladık akşam oldu, yatsı gelecek. Namaz kılmam lazım. Önden bir tanesi diyor ki bana; Namazın kazası var, anlat hocam." diyor. Namaz kılmam lazım. Önden bir tanesi diyor ki bana;

Namazın kazası var, anlat hocam." diyor.

Yok dedim, öyle şey yok. Namaz vaktinde kılınır. "Ben namazı kılacağım yine gelirim." dedim. Yok dedim, öyle şey yok. Namaz vaktinde kılınır. "Ben namazı kılacağım yine gelirim." dedim.

Kalktım, namazı kıldım camide döndüm geldim.Kalktım, namazı kıldım camide döndüm geldim. Tahmin etmemişler; "Bu hoca bir gitti mi bir daha gelmez." demişler.Tahmin etmemişler; "Bu hoca bir gitti mi bir daha gelmez." demişler. Uzaktan beni görünce biribirlerine, "Valla geri geldi!" demişler. Uzaktan beni görünce biribirlerine, "Valla geri geldi!" demişler.

Gittik, var mı daha başka sorunuz? Var mı bir tereddüdünüz? Gittik, var mı daha başka sorunuz?

Var mı bir tereddüdünüz?

Sizin yolunuz yanlış, yaptığınız işler yanlış, söylediğiniz sözler yanlış.Sizin yolunuz yanlış, yaptığınız işler yanlış, söylediğiniz sözler yanlış. Açıkça konuştuk her meseleyi, çünkü bir baskı yok orada onlar açıkça söyledilerAçıkça konuştuk her meseleyi, çünkü bir baskı yok orada onlar açıkça söylediler ben de açıkça cevaplar verdim. Sonra gençleri filan demişler ki; "Biz aldatılmışız, yanlış yoldaymışız." ben de açıkça cevaplar verdim. Sonra gençleri filan demişler ki; "Biz aldatılmışız, yanlış yoldaymışız."

Onun için şey yapmamız lazım, yani bir takım meseleleri açıkça, güzelce konuşupOnun için şey yapmamız lazım, yani bir takım meseleleri açıkça, güzelce konuşup ondan sonra bir takım yanlışlıkları kesin olarak düzeltmemiz lazım.ondan sonra bir takım yanlışlıkları kesin olarak düzeltmemiz lazım. Hepimize görev düşüyor, size de bize de.Hepimize görev düşüyor, size de bize de. Onun için ben karar verdim ki evet ben hadis okurum, âyet-i kerîme okurum,Onun için ben karar verdim ki evet ben hadis okurum, âyet-i kerîme okurum, onlardan vaaz veririm ama bir dersi de Hz. Ali Efendimiz'in sözlerinden yapacağım,onlardan vaaz veririm ama bir dersi de Hz. Ali Efendimiz'in sözlerinden yapacağım, bakalım Hz. Ali Efendimiz'i bilsinler. Ya hocam okuduğun kitap ne mâlum? bakalım Hz. Ali Efendimiz'i bilsinler.

Ya hocam okuduğun kitap ne mâlum?

Ha, bak bu okuduğum kitap, Emîrü'l-mü'minîn seyyidü'l-büleğâ ve'l-mükekellimîn el-İmam Aliyyü'b-nü ebî tâlib,Ha, bak bu okuduğum kitap, Emîrü'l-mü'minîn seyyidü'l-büleğâ ve'l-mükekellimîn el-İmam Aliyyü'b-nü ebî tâlib, Necef'te basılmış bir kitap. Necef'te basılmış bir kitap. Yani Hz. Ali Efendimiz'in şeyine bağlı insanların Necefü'l-Eşref'te bastırdıkları bir kitap.Yani Hz. Ali Efendimiz'in şeyine bağlı insanların Necefü'l-Eşref'te bastırdıkları bir kitap. Onların elindeki kitabı aldık. Bak ne diyor Hz. Ali Efendimiz? Onların elindeki kitabı aldık.

Bak ne diyor Hz. Ali Efendimiz?

Bari bir tanesini söyleyeyim, vakit geldi, fazla kalmadı. İlâhî diyor Hz. Ali Efendimiz.Bari bir tanesini söyleyeyim, vakit geldi, fazla kalmadı.

İlâhî diyor Hz. Ali Efendimiz.
Kefânî fahran en tekûne lî rabben ve kefânî ızzen en ekûne leke abden ente kemâ ürîdü fec'alnî kemâ türîdü. Kefânî fahran en tekûne lî rabben ve kefânî ızzen en ekûne leke abden ente kemâ ürîdü fec'alnî kemâ türîdü.

Ne kadar güzel sözleri, bunları mecmualarda filan yazsın kardeşlerimiz. İlâhî. "Ey benim Rabbim!" diyor. Ne kadar güzel sözleri, bunları mecmualarda filan yazsın kardeşlerimiz. İlâhî. "Ey benim Rabbim!" diyor.

Münâcâtı ne kadar güzel, ne kadar hoş! Kefânî fahran en tekûne lî rabben.Münâcâtı ne kadar güzel, ne kadar hoş!

Kefânî fahran en tekûne lî rabben.
"Benim için senin benim Rabbim olman, senin benim Rabbim olman benim için övünç olarak yeter." "Benim için senin benim Rabbim olman, senin benim Rabbim olman benim için övünç olarak yeter."

İftihar ediyorum ki sen benim Rabbimsin! Ne mutlu bana ki sen benim Rabbimsin!İftihar ediyorum ki sen benim Rabbimsin! Ne mutlu bana ki sen benim Rabbimsin! Senin benim Rabbim olman bana övünç olarak yeter! Ne mutlu! Senin benim Rabbim olman bana övünç olarak yeter! Ne mutlu!

Ve kefânî ızzen. "Ve bana izzet, itibar, şeref olarak kâfi gelir."Ve kefânî ızzen. "Ve bana izzet, itibar, şeref olarak kâfi gelir." En ekûne leke abden. "Sana kul olmak bana şeref olarak yeter." En ekûne leke abden. "Sana kul olmak bana şeref olarak yeter."

Ne mutlu ki ben senin kulunum yâ Rabbi! Şu sevgiye bak, şu sözün güzelliğine bak! Ne mutlu ki ben senin kulunum yâ Rabbi! Şu sevgiye bak, şu sözün güzelliğine bak!

"Senin benim Rabbim olman bana övünç olarak yeter, benim senin kulun olmam bana şeref olarak yeter." "Senin benim Rabbim olman bana övünç olarak yeter, benim senin kulun olmam bana şeref olarak yeter."

Evet kul olmak, köle olmak aşağılık bir durumdur ama Allah'a kul olmak,Evet kul olmak, köle olmak aşağılık bir durumdur ama Allah'a kul olmak, Allah'a köle olmak şeref olarak yeter. Böyle söylemiş Hz. Ali Efendimiz. Diyor ki; Allah'a köle olmak şeref olarak yeter. Böyle söylemiş Hz. Ali Efendimiz. Diyor ki;

Ente kemâ ürîdü. "Yâ Rabbi! Sen benim istediğim gibisin."Ente kemâ ürîdü. "Yâ Rabbi! Sen benim istediğim gibisin." Fec'alnî kemâ türîdü. "Beni senin sevdiğin kul eyle. Beni de senin istediğin gibi yap." Fec'alnî kemâ türîdü. "Beni senin sevdiğin kul eyle. Beni de senin istediğin gibi yap."

Sen benim istediğim gibisin; cömertsin yâ Rabbi! Kerimsin yâ Rabbi!Sen benim istediğim gibisin; cömertsin yâ Rabbi! Kerimsin yâ Rabbi! Erhamürrahiminsin yâ Rabbi! Her şeyin güzel. Erhamürrahiminsin yâ Rabbi! Her şeyin güzel.

"Sen benim istediğim gibisin. Beni de senin istediğin gibi yap yâ Rabbi!" "Sen benim istediğim gibisin. Beni de senin istediğin gibi yap yâ Rabbi!"

Şu sözün güzelliğine bak! Şu duyguların temizliğine, güzelliğine bak! Şu sözün güzelliğine bak! Şu duyguların temizliğine, güzelliğine bak!

Sonra bir sözünü daha okuyuverelim de Hz. Ali'yi sevenler anlasın, öyle olmaya çalışsınlar. Sonra bir sözünü daha okuyuverelim de Hz. Ali'yi sevenler anlasın, öyle olmaya çalışsınlar.

Mâ hâfe'm-ruun adele fî hükmihî. "Şu kul hiç ziyana uğramaz;Mâ hâfe'm-ruun adele fî hükmihî. "Şu kul hiç ziyana uğramaz; dünyada ve âhirette hâib ve hâsir, pişman ve perişan olmaz." Hangi kul! dünyada ve âhirette hâib ve hâsir, pişman ve perişan olmaz."

Hangi kul!

Adele fi hükmihî. "Hükmünde adaletli ise." Adele fi hükmihî. "Hükmünde adaletli ise."

Hükmettiği zaman sözü, hükmü âdil olan, iki cihanda perişan olmaz, sırtı yere gelmez. Hükmettiği zaman sözü, hükmü âdil olan, iki cihanda perişan olmaz, sırtı yere gelmez.

Ve et'ame min kûtihî. "Rızkından, gıdasından fukaraya ikramda bulunan." Ve et'ame min kûtihî. "Rızkından, gıdasından fukaraya ikramda bulunan."

Hz. Ali Efendimiz'in kendisi de öyleydi. Hz. Ali Efendimiz'in kendisi de öyleydi. Oruç tuttu, yemedi akşama kadar, akşamleyin kapısına fakir geldi sofrayı ona verdi. Oruç tuttu, yemedi akşama kadar, akşamleyin kapısına fakir geldi sofrayı ona verdi.

"Sırtı yere gelmeyen insan gıdasından, azığından ikram eden; "Sırtı yere gelmeyen insan gıdasından, azığından ikram eden; sözünde adaletli, hükmünde adaletli olan; gıdasından başkasına ziyafet, ikramda bulunan." sözünde adaletli, hükmünde adaletli olan; gıdasından başkasına ziyafet, ikramda bulunan."

Ve zehara min dünyâhü li-âhiratihî. "Şu dünyasında âhireti için sevap biriktiren." Ve zehara min dünyâhü li-âhiratihî. "Şu dünyasında âhireti için sevap biriktiren."

İbadet ediyor, taat ediyor âhirete hazırlık yapıyor, cennetine sebep olacak şeyleri biriktiriyor.İbadet ediyor, taat ediyor âhirete hazırlık yapıyor, cennetine sebep olacak şeyleri biriktiriyor. Ne kadar güzel! İşte bir müslüman böyle olacak. Hz. Ali'yi seviyorsa bir insan işte böyle olması lazım. Ne kadar güzel!

İşte bir müslüman böyle olacak. Hz. Ali'yi seviyorsa bir insan işte böyle olması lazım.

Bir sözünü daha okuyuverelim de üç olsun. Rahimellâhu abden.Bir sözünü daha okuyuverelim de üç olsun.

Rahimellâhu abden.
"Allah şu kula rahmetini erdirsin, rahmetine o kulu daldırsın,"Allah şu kula rahmetini erdirsin, rahmetine o kulu daldırsın, o kulu rahmetine mazhar olan kullarından eylesin ki." o kulu rahmetine mazhar olan kullarından eylesin ki." İttekâ rabbehû. "Rabbinden korkar, sakınır, takvâ ehli bir insan olur." İttekâ rabbehû. "Rabbinden korkar, sakınır, takvâ ehli bir insan olur."

Yani Rabbinden korkan, takvâ ehli olan bir kula, "Allah razı olsun." diye dua ediyor Hz. Ali Efendimiz.Yani Rabbinden korkan, takvâ ehli olan bir kula, "Allah razı olsun." diye dua ediyor Hz. Ali Efendimiz. Yani böyle olmayı tavsiye ediyor. İttekâ rabbehû.Yani böyle olmayı tavsiye ediyor.

İttekâ rabbehû.
"Rabbinden korkacak, takvâ ehli olacak bir kul." "Rabbinden korkacak, takvâ ehli olacak bir kul."

Yani Hz. Ali'yi sevenler öyle olsun bakalım. Yani Hz. Ali'yi sevenler öyle olsun bakalım.

Ve nâfaha nefsehû. "Kendi nefsine karşı hakkı ona telkin edecek, doğru yolu gösterecek" Ve nâfaha nefsehû. "Kendi nefsine karşı hakkı ona telkin edecek, doğru yolu gösterecek"

Nefsinin peşinde gitmeyecek, nefsine hak yolu gösterecek, nefsini Cenâb-ı Hakk'ın yoluna sevk edecek. Nefsinin peşinde gitmeyecek, nefsine hak yolu gösterecek, nefsini Cenâb-ı Hakk'ın yoluna sevk edecek.

Ve kaddeme tevbetehû. "Tevbesini çabuk yapacak, tehir etmeyecek, geriye bırakmayacak." Ve kaddeme tevbetehû. "Tevbesini çabuk yapacak, tehir etmeyecek, geriye bırakmayacak."

Hele şu gençliğimi süreyim, hele meyhanede, gazinoda, eğlence yerlerinde ömrü geçireyim, Hele şu gençliğimi süreyim, hele meyhanede, gazinoda, eğlence yerlerinde ömrü geçireyim, 60 yaşına gelince tevbe ederim. Öyle şey yok. Hemen tevbesini çabuk yapacak. 60 yaşına gelince tevbe ederim.

Öyle şey yok. Hemen tevbesini çabuk yapacak.

Ve ğalebe şehvetehû. "Nefsinin şehevâtına galip olacak, yenecek onu." Ve ğalebe şehvetehû. "Nefsinin şehevâtına galip olacak, yenecek onu."

Ramazan'da ne yaptık? Nefsimize hakim olduk; su içmedik, yemek yemedik, vesaire vesaire...Ramazan'da ne yaptık?

Nefsimize hakim olduk; su içmedik, yemek yemedik, vesaire vesaire...
Yani şehevât-ı nefsâniyeyi bastırıp onu dinlememek, ona hakim olmak. Yani şehevât-ı nefsâniyeyi bastırıp onu dinlememek, ona hakim olmak.

Bunları saydı, üç şey saydı: "Ne mutlu o kimseye Allah ondan razı olsun,Bunları saydı, üç şey saydı: "Ne mutlu o kimseye Allah ondan razı olsun, onu rahmetine nâil eylesin ki o kimseye ki Rabbinden korkar, nefsine hak yolu gösterironu rahmetine nâil eylesin ki o kimseye ki Rabbinden korkar, nefsine hak yolu gösterir ve tevbesini önceden acele yapar ve şehevât-ı nefsâniyesini yenip ona galip olur.ve tevbesini önceden acele yapar ve şehevât-ı nefsâniyesini yenip ona galip olur. Ne mutlu böyle kimseye!" diyor. Sonra da diyor ki; Ne mutlu böyle kimseye!" diyor. Sonra da diyor ki;

Fe-inne ecelehû mechûlün aleyhi. "Çünkü eceli kendisine meçhuldür, ne zaman gelecek belli değil." Fe-inne ecelehû mechûlün aleyhi. "Çünkü eceli kendisine meçhuldür, ne zaman gelecek belli değil."

Caminin içinde mi gelecek, çıktıktan sonra mı gelecek, bir sene sonra mı gelecek, iki sene sonra mı? Caminin içinde mi gelecek, çıktıktan sonra mı gelecek, bir sene sonra mı gelecek, iki sene sonra mı?

Ankara'da hutbeye çıktım, vaaz [hutbe] veriyorum bir Cuma günü, hiç unutmuyorum.Ankara'da hutbeye çıktım, vaaz [hutbe] veriyorum bir Cuma günü, hiç unutmuyorum. Arkadan bir ses geldi. Tabii hutbeyi kesmedik yaptık, namazı kıldık.Arkadan bir ses geldi. Tabii hutbeyi kesmedik yaptık, namazı kıldık. Birisi orada innâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn, Cuma günü caminin içinde canını teslim etti.Birisi orada innâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn, Cuma günü caminin içinde canını teslim etti. İnsanın eceli ne zaman geleceği bilinmiyor ki! İnsanın eceli ne zaman geleceği bilinmiyor ki! Abdest almış, camiye gelmiş, Cuma'yı kılarken, ben hutbedeyken adamcağız ruhunu teslim etti.Abdest almış, camiye gelmiş, Cuma'yı kılarken, ben hutbedeyken adamcağız ruhunu teslim etti. Sakallı bir adamcağızdı. Allah rahmet eylesin. Sakallı bir adamcağızdı.

Allah rahmet eylesin.

Fe-inne ecelehû mechûlün aleyhi. "İnsanın ne zaman öleceği belli değil." muhterem kardeşlerim.Fe-inne ecelehû mechûlün aleyhi. "İnsanın ne zaman öleceği belli değil." muhterem kardeşlerim. Onun için böyle olmak lazım. Hz. Ali Efendimiz'in tavsiye ettiği gibi. Onun için böyle olmak lazım. Hz. Ali Efendimiz'in tavsiye ettiği gibi.

Ve emelühû hâdi'un lehû. "Ve tûl-i emeli de insanı aldatıyor." Ve emelühû hâdi'un lehû. "Ve tûl-i emeli de insanı aldatıyor."

Yaşarım, şöyle yaparım, böyle yaparım, emekli olurum. Hava alırsın sen.Yaşarım, şöyle yaparım, böyle yaparım, emekli olurum.

Hava alırsın sen.
Onu yaparım bunu yaparım derken hiçbirini yapamadan göçer gidersin. Onu yaparım bunu yaparım derken hiçbirini yapamadan göçer gidersin.

Tûl-i emel insanları mahvediyor, aldatıyor. Tûl-i emel insanları mahvediyor, aldatıyor. Yani bir insan uzun zaman yaşayacağına kâni olup düşünmese, hemen öleceğini düşünse tedbir alır. Yani bir insan uzun zaman yaşayacağına kâni olup düşünmese, hemen öleceğini düşünse tedbir alır. Ama nasıl olsa yaşarım diye gevşetiyor. Onun için tûl-i emel çok tehlikeli birşey demişler büyükler. Ama nasıl olsa yaşarım diye gevşetiyor. Onun için tûl-i emel çok tehlikeli birşey demişler büyükler.

Ne haber, nasılsın? İyiyim. Kaç yıl yaşarsın? Ne haber, nasılsın?

İyiyim.

Kaç yıl yaşarsın?

Eh inşallah şu anda 20 yaşında olduğuma göre, 60 yıl daha yaşasam 80 yıl yaşarımEh inşallah şu anda 20 yaşında olduğuma göre, 60 yıl daha yaşasam 80 yıl yaşarım yani 60 yıllık daha ömrüm var. Ne mâlum? Belli değil. E haydi 60 yıl yaşamazsam 40 yıl yaşarım. yani 60 yıllık daha ömrüm var.

Ne mâlum?

Belli değil.

E haydi 60 yıl yaşamazsam 40 yıl yaşarım.

Ne mâlum? Haydi 40 yıl yaşamazsam 20 yıl yaşarım, 10 yıl yaşarım, bir yıl yaşarım. Ne mâlum?

Haydi 40 yıl yaşamazsam 20 yıl yaşarım, 10 yıl yaşarım, bir yıl yaşarım.

Hiç bir şey mâlum değil. Hiç bir şey mâlum değil.

İnsanın biraz böyle kendisinin uzun yaşayacağını sanması aldatıcı bir şeydir, yanlıştır.İnsanın biraz böyle kendisinin uzun yaşayacağını sanması aldatıcı bir şeydir, yanlıştır. Büyüklerimiz yani o gün akşama çıkacağından şüphe etmiş, çıkamam diye düşünüp öyle çalışmışlardır.Büyüklerimiz yani o gün akşama çıkacağından şüphe etmiş, çıkamam diye düşünüp öyle çalışmışlardır. Onun için tûl-i emel insanı aldatır. Çok yaşayacağım sanması, ömrüm daha devam edecek sanması aldatır.Onun için tûl-i emel insanı aldatır. Çok yaşayacağım sanması, ömrüm daha devam edecek sanması aldatır. Halbuki eceli gizlidir ne zaman geleceği belli olmaz, ansızın karşısına çıkar Azrail,Halbuki eceli gizlidir ne zaman geleceği belli olmaz, ansızın karşısına çıkar Azrail, ver bakalım canını der, o zaman da tehir imkânı olmaz. ver bakalım canını der, o zaman da tehir imkânı olmaz.

Ve'ş-şeytânü müvekkelün bihî. "Şeytan da insanın etrafında dolaşıp duruyor. Ve'ş-şeytânü müvekkelün bihî. "Şeytan da insanın etrafında dolaşıp duruyor. Onu aldatmak için uğraşıp duruyor." diyor Hz. Ali Efendimiz. Onu aldatmak için uğraşıp duruyor." diyor Hz. Ali Efendimiz.

"Eceli belli değil, şeytan etrafında, tûl-i emel aldatıyor."Eceli belli değil, şeytan etrafında, tûl-i emel aldatıyor. Onun için böyle yapmasın insan, bunlar aldanmasın, Allah'tan korksun,Onun için böyle yapmasın insan, bunlar aldanmasın, Allah'tan korksun, nefsini yola getirsin, tevbesini hemen yapsın, şehevâtına hakim olsun." diyor Hz. Ali Efendimiz. nefsini yola getirsin, tevbesini hemen yapsın, şehevâtına hakim olsun." diyor Hz. Ali Efendimiz.

Buyur, Hz. Ali Efendimiz'in sözleri ne kadar güzel! Buyur, Hz. Ali Efendimiz'in sözleri ne kadar güzel!

Allahu Teâlâ hazretleri bizi böyle Rabbimizden korkan müttakî kullardan eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri bizi böyle Rabbimizden korkan müttakî kullardan eylesin. Nefsine hakim olmayı, Ramazan'da bir ay idmanını yaptık, Ramazan'dan sonra devam ettirmeyi nasip etsin.Nefsine hakim olmayı, Ramazan'da bir ay idmanını yaptık, Ramazan'dan sonra devam ettirmeyi nasip etsin. Allah'a tevbe ettik Rabbimiz bizi tevbemiz üzere sâdık eylesin.Allah'a tevbe ettik Rabbimiz bizi tevbemiz üzere sâdık eylesin. O'na yöneldik, O'na döndük, bizi ondan, o yolundan ayırmasın.O'na yöneldik, O'na döndük, bizi ondan, o yolundan ayırmasın. Ramazan'dan sonra tekrar pis yollara, yanlış yollara ayaklarımızı kaydırmasın. Ramazan'dan sonra tekrar pis yollara, yanlış yollara ayaklarımızı kaydırmasın.

Ve Ramazan'da nefsimizi yenmek, nefsanî arzularımıza hakim olma çalışması yaptık.Ve Ramazan'da nefsimizi yenmek, nefsanî arzularımıza hakim olma çalışması yaptık. O çalışmalarla aklımız, vicdanımız, irademiz kuvvetlendi. O çalışmalarla aklımız, vicdanımız, irademiz kuvvetlendi.

Bundan sonra artık nefse fırsat vermeyen, şehevât-ı nefsâniyeye esir olmayan, Bundan sonra artık nefse fırsat vermeyen, şehevât-ı nefsâniyeye esir olmayan, Allahu Teâlâ hazretlerinin yolunda yolunca güzel bir şekilde yürüyen kullarından eylesin.Allahu Teâlâ hazretlerinin yolunda yolunca güzel bir şekilde yürüyen kullarından eylesin. Ömrümüzü melek gibi sevdiği bir kul olarak geçirip huzuruna sevdiği razı olduğu bir kul olarak varmayı nasip eylesin. Hüsn-ü hâtimeler ile âhirete göçüp cennetiyle cemaliyle müşerref olmayı nasip eylesin. Bi-hürmeti esrârı sûreti'l-Fâtiha. Ömrümüzü melek gibi sevdiği bir kul olarak geçirip huzuruna sevdiği razı olduğu bir kul olarak varmayı nasip eylesin. Hüsn-ü hâtimeler ile âhirete göçüp cennetiyle cemaliyle müşerref olmayı nasip eylesin.

Bi-hürmeti esrârı sûreti'l-Fâtiha.

huzuruna sevdiği razı olduğu bir kul olarak varmayı nasip eylesin.huzuruna sevdiği razı olduğu bir kul olarak varmayı nasip eylesin. Hüsn-ü hâtimeler ile âhirete göçüp cennetiyle cemaliyle müşerref olmayı nasip eylesin. Hüsn-ü hâtimeler ile âhirete göçüp cennetiyle cemaliyle müşerref olmayı nasip eylesin.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2