Namaz Vakitleri

7 Muharrem 1447
02 July 2025
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Hz. İbrahim ve Babasının İbretlik Hikayesi

Mehmed Zahid KOTKU


İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid KOTKU Hocamızın sohbetleri, kendi seslerinden konulara yaklaşımı, açıklamaları, değerlendirmeleri ve tavsiyeleri, sizlerin istifadesine sunulmuştur.
Mehmed Zâhid KOTKU, geçtiğimiz asırda yaşamış (1897-1980) bir mürşid-i kâmil, bir sâlih insan, bir Allah dostudur. Ömrü boyunca tebliğ ve irşad çalışmaları içinde bulunmuş, milletimize ve ülkemize hizmet eden nice kıymetli kadrolar, devlet adamları yetiştirmiştir.

Gümüşhaneli Hazretleri tarafından başlatılan Ramûzü’l-Ehâdîs dersleri, takipçileri tarafından devam ettirilmiştir. İskenderpaşa Camii’nde Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A) Hocamız bu dersleri 1958’den 1977 yılına kadar sürdürmüş; 1977’den sonra ise, Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamız devam ettirmiştir.

İlk zamanlar düzenli olarak pazar günleri ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamıza bırakmışlar, kendileri cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Hz. İbrahim ve Babasının İbretlik Hikayesi

Mehmed Zahid KOTKU


İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid KOTKU Hocamızın sohbetleri, kendi seslerinden konulara yaklaşımı, açıklamaları, değerlendirmeleri ve tavsiyeleri, sizlerin istifadesine sunulmuştur.
Mehmed Zâhid KOTKU, geçtiğimiz asırda yaşamış (1897-1980) bir mürşid-i kâmil, bir sâlih insan, bir Allah dostudur. Ömrü boyunca tebliğ ve irşad çalışmaları içinde bulunmuş, milletimize ve ülkemize hizmet eden nice kıymetli kadrolar, devlet adamları yetiştirmiştir.

Gümüşhaneli Hazretleri tarafından başlatılan Ramûzü’l-Ehâdîs dersleri, takipçileri tarafından devam ettirilmiştir. İskenderpaşa Camii’nde Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A) Hocamız bu dersleri 1958’den 1977 yılına kadar sürdürmüş; 1977’den sonra ise, Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamız devam ettirmiştir.

İlk zamanlar düzenli olarak pazar günleri ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamıza bırakmışlar, kendileri cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Konuşma Metni

Eûzubillâhimineşşeytânirracîm.Eûzubillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.Bismillâhirrahmânirrahîm. El-Hamdülillâhi rabbi’l-âlemin ve’l-âkibetü li’l-muttakîn

El-Hamdülillâhi rabbi’l-âlemin ve’l-âkibetü li’l-muttakîn
es-salâtu ve’s-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedines-salâtu ve’s-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. İ’lemû eyyühe’l-ihvân fe-inne efdale’l-kitâbi kitâbullâhİ’lemû eyyühe’l-ihvân fe-inne efdale’l-kitâbi kitâbullâh ve-enne efdale’l-hedyive-enne efdale’l-hedyi hedyu Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemhedyu Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre’l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid’ahve şerre’l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid’ah ve külle bid’atin dalâleh ve külle dalâletin fi’n-nârve külle bid’atin dalâleh ve külle dalâletin fi’n-nâr fe bi’s-senedi’l-müttasili ile’n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme:fe bi’s-senedi’l-müttasili ile’n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme: Ve es'elühü't-tevbete ve'l-mağfirete ve'l-hidâyete lenâ

Ve es'elühü't-tevbete ve'l-mağfirete ve'l-hidâyete lenâ
innehû hüve't-tevvâbü'r-rahîm.innehû hüve't-tevvâbü'r-rahîm. Tevbete abdin zâlimin li-nefsihîTevbete abdin zâlimin li-nefsihî lâ yemlikü li-nefsihî mevten ve lâ hayâten ve lâ nüşûrâ.lâ yemlikü li-nefsihî mevten ve lâ hayâten ve lâ nüşûrâ. Allahümme ente Rabbî lâ ilâhe illâ ente halaktenî

Allahümme ente Rabbî lâ ilâhe illâ ente halaktenî
ve ene abdüke ve ene alâ ahdike ve va'dike mesteta'tü.ve ene abdüke ve ene alâ ahdike ve va'dike mesteta'tü. Eûzü bike min-şerri mâ sana'tüEûzü bike min-şerri mâ sana'tü ebû'u leke bi-ni'metike aleyye ve ebû'u bi-zenbîebû'u leke bi-ni'metike aleyye ve ebû'u bi-zenbî fağfir lî zünûbî.fağfir lî zünûbî. Fe-innehû lâ yağfiru'z-zünûbe illâ ente.Fe-innehû lâ yağfiru'z-zünûbe illâ ente. Le-yeb’asenna’llâhü min Medınetîn bi’ş-Şâmi yükâlü lehâ:

Le-yeb’asenna’llâhü min Medınetîn bi’ş-Şâmi yükâlü lehâ:
Seb'îen elfen yevme'l-kiyâmeti

Seb'îen elfen yevme'l-kiyâmeti
lâ hisâbe aleyhim ve lâ azâb,lâ hisâbe aleyhim ve lâ azâb, meb'asühüm fîmâ beyne'z-zeytûni ve'l-hâitı fi'l-barsi.meb'asühüm fîmâ beyne'z-zeytûni ve'l-hâitı fi'l-barsi. Allâhümme salli salâten kâmileten

Allâhümme salli salâten kâmileten
ve sellim selâmen tâmmenve sellim selâmen tâmmen alâ seyyidinâ Muhammedin'illezî tenhallu bihi'l-ukâdualâ seyyidinâ Muhammedin'illezî tenhallu bihi'l-ukâdu ve tenfericû bihi'l-kürâbü ve tukdâ bihi'l-havâicüve tenfericû bihi'l-kürâbü ve tukdâ bihi'l-havâicü ve tünâlü bihi'r-rağâibü ve hüsnü'l-havâtimive tünâlü bihi'r-rağâibü ve hüsnü'l-havâtimi ve yüsteska'l-ğamâmü bi-vechihi'l-Kerîm.ve yüsteska'l-ğamâmü bi-vechihi'l-Kerîm. Ve alâ âlihî ve sahbihîVe alâ âlihî ve sahbihî fî-külli lemhatin ve nefesin bi-adedi külli ma'lûmin lek.fî-külli lemhatin ve nefesin bi-adedi külli ma'lûmin lek. Geçen cuma günkü dersten bir hadîs-i şerîf’i tekrarlıyorum,

Geçen cuma günkü dersten bir hadîs-i şerîf’i tekrarlıyorum,
Le-yü’hazenne raculün bi-yedi ebîhi.

Le-yü’hazenne raculün bi-yedi ebîhi.
Bu çok dikkate değer bir söz.Bu çok dikkate değer bir söz. Onun için dikkat ediniz, yani beni filan kurtarır,Onun için dikkat ediniz, yani beni filan kurtarır, benim babam böyle büyük bir adamdıbenim babam böyle büyük bir adamdı dedem de böyle büyüktür, şeyhimde kutbuzzamandır.dedem de böyle büyüktür, şeyhimde kutbuzzamandır. Onlar bizi kurtarırOnlar bizi kurtarır bu gibi şeylere aldanılmaması içinbu gibi şeylere aldanılmaması için şu hadîsi dikkatle dinleyin.şu hadîsi dikkatle dinleyin. İbrahim aleyhisselâm bütün peygamberlerin babasıdır.

İbrahim aleyhisselâm bütün peygamberlerin babasıdır.
İbrahim aleyhisselâm, malum uzun boylu kendisini söylemeye lüzum yok.İbrahim aleyhisselâm, malum uzun boylu kendisini söylemeye lüzum yok. Cenâb-ı Hakk’ın hâlili.Cenâb-ı Hakk’ın hâlili. Her namazda salavât-ı şerîfenin içerisindeHer namazda salavât-ı şerîfenin içerisinde Allahümme salli alâ muhammedin ve alâ âli MuhammedAllahümme salli alâ muhammedin ve alâ âli Muhammed kemâ salleyte alâ ibrahime diyerektenkemâ salleyte alâ ibrahime diyerekten her gün namazımızda anarız kendisini.her gün namazımızda anarız kendisini. Kur’an’da da hikayesi pek çoktur.Kur’an’da da hikayesi pek çoktur. Şimdi bu İbrahim aleyhisselâm babasıŞimdi bu İbrahim aleyhisselâm babası hayatta iken ona diyor ki;hayatta iken ona diyor ki; Ya Rabbi1 Babamı affeylesen, mağfiret eylesen

Ya Rabbi1 Babamı affeylesen, mağfiret eylesen
diye babasına dua ediyor.diye babasına dua ediyor. Bir vakit sonra babasının küfrü tahakkuk etti,Bir vakit sonra babasının küfrü tahakkuk etti, ondan sonra İbrahim aleyhisselâm babasınınondan sonra İbrahim aleyhisselâm babasının lehine dua etmekten kaçındı, etmedi artık dua babasına.lehine dua etmekten kaçındı, etmedi artık dua babasına. Çünkü babası küfür üzerinde idi.Çünkü babası küfür üzerinde idi. Babası küfür üzerinde oluncaBabası küfür üzerinde olunca babasına dua etmenin doğru olmadığınıbabasına dua etmenin doğru olmadığını kendisi bildiği gibi bize de bildirmek üzere duadan vazgeçti babasının lehine.kendisi bildiği gibi bize de bildirmek üzere duadan vazgeçti babasının lehine. Baba bu.Baba bu. Şimdi kıyamet koptu da kıyametteki hadîseyi burada naklediyor.Şimdi kıyamet koptu da kıyametteki hadîseyi burada naklediyor. Kıyamet gününde babasının elinden tutmuş

Kıyamet gününde babasının elinden tutmuş
İbrahim aleyhisselâm ki, ona cennete koysun.İbrahim aleyhisselâm ki, ona cennete koysun. Şefaat etsin babasına.Şefaat etsin babasına. Peygamber babasına şefaat etmez de kime şefaat eder?Peygamber babasına şefaat etmez de kime şefaat eder? Evlâdına şefaat etmez de kime şefaat eder?Evlâdına şefaat etmez de kime şefaat eder? Evvela tabi baba ve evlât.Evvela tabi baba ve evlât. Şimdi babasının elinden tutuyor cennete koymak için,Şimdi babasının elinden tutuyor cennete koymak için, Cenâb-ı Hak bir ataş yaratıp aralarını ayırıyor.Cenâb-ı Hak bir ataş yaratıp aralarını ayırıyor. Babayla oğlun arasını ayırıyor.Babayla oğlun arasını ayırıyor. Cennete sokmak götürmesine izin vermiyor.Cennete sokmak götürmesine izin vermiyor. Oradan bir münâdî sesleniyor,Oradan bir münâdî sesleniyor, tellâl tabir ederiz biz ya,tellâl tabir ederiz biz ya, seslenici, bir melek tarafından nida oluyor.seslenici, bir melek tarafından nida oluyor. Enne’l-cennete lâ yedhuluhâ müşrikün.

Enne’l-cennete lâ yedhuluhâ müşrikün.
Cennet öyle bir yerdir ki,Cennet öyle bir yerdir ki, ona hiçbir müşrikin, şirk koşan adamınona hiçbir müşrikin, şirk koşan adamın girmesine izin yoktur.girmesine izin yoktur. Bizim dersimiz cumaları israf üzerinden gidiyordu.Bizim dersimiz cumaları israf üzerinden gidiyordu. Ve ennel-musrifîne hum ashâbu-nnâr. (Mü’min Suresi 43. Ayet)

Ve ennel-musrifîne hum ashâbu-nnâr. (Mü’min Suresi 43. Ayet)
Müsrifler en nihayet ashâbü’n-nâr’dır.

Müsrifler en nihayet ashâbü’n-nâr’dır.
Ashâbü’n-nâr demek cehennem adamıdırlar.Ashâbü’n-nâr demek cehennem adamıdırlar. Müsrif olan insanların, müsrif manası bak ne kadar genişliyor,Müsrif olan insanların, müsrif manası bak ne kadar genişliyor, müsrif deyipte ekmekleri zayi etmek,müsrif deyipte ekmekleri zayi etmek, parayı zayi etmek ama, bak en nihayet nereye götürüyor.parayı zayi etmek ama, bak en nihayet nereye götürüyor. Ve enne-lmusrifîne hum ashâbu-nnâr.Ve enne-lmusrifîne hum ashâbu-nnâr. Müsrifler cehennem adamıdır, niçin?Müsrifler cehennem adamıdır, niçin? İsraf şirke götürüyor insanı.

İsraf şirke götürüyor insanı.
Paralar tuğyana sevk ediyor.Paralar tuğyana sevk ediyor. Tuğyanlar Allah’ı unutturuyor, peygamberi unutturuyor,Tuğyanlar Allah’ı unutturuyor, peygamberi unutturuyor, zevk ve sefanın peşinde, bu hayat bu hayattır diyor.zevk ve sefanın peşinde, bu hayat bu hayattır diyor. Bu hayattan sonra başka hayat yok.Bu hayattan sonra başka hayat yok. Yapacağını yapmaya çalışıyor.Yapacağını yapmaya çalışıyor. En nihayet ne oluyor?En nihayet ne oluyor? Ashâbu-nnâr.Ashâbu-nnâr. Şimdi İbrahim aleyhisselâmın babası da ashâbu-nnâr.

Şimdi İbrahim aleyhisselâmın babası da ashâbu-nnâr.
Baba ama ne kadar olmazsa baba.Baba ama ne kadar olmazsa baba. Dayanamıyor babasını kurtarmak istiyor.Dayanamıyor babasını kurtarmak istiyor. İnna’llâhe azze ve celle harreme’l-cenneteİnna’llâhe azze ve celle harreme’l-cennete alâ külli müşrikin.alâ külli müşrikin. Her müşrikin üzerine Cenâb-ı Hak cenneti haram kılmıştır.Her müşrikin üzerine Cenâb-ı Hak cenneti haram kılmıştır. Cennet haramdır, müşrike cennet yaramaz.Cennet haramdır, müşrike cennet yaramaz. Giremez. Hiç ümit etme.Giremez. Hiç ümit etme. Şimdi İbrahim aleyhisselâm bu nidayı duyuyor,

Şimdi İbrahim aleyhisselâm bu nidayı duyuyor,
bu nida bir meleğin nidası.bu nida bir meleğin nidası. Cennete müşrik giremez.Cennete müşrik giremez. Çünkü Allahu Teâlâ cenneti bütün müşriklere haram kılmış.Çünkü Allahu Teâlâ cenneti bütün müşriklere haram kılmış. Şimdi İbrahim aleyhisselâm dayanamıyor diyor ki:Şimdi İbrahim aleyhisselâm dayanamıyor diyor ki: Rabbi, Ebî! Rabbi, Ebî! Rabbi, Ebî!

Rabbi, Ebî! Rabbi, Ebî! Rabbi, Ebî!
Yâ Rab! Babamdır.Yâ Rab! Babamdır. Yâ Rab! Babamdır.Yâ Rab! Babamdır. Yâ Rab! Babamdır üç defa tekrarlıyor.Yâ Rab! Babamdır üç defa tekrarlıyor. Yani üç kez Yâ Rab! diyor.Yani üç kez Yâ Rab! diyor. Babamı kurtarayım.Babamı kurtarayım. Ha Cenâb-ı Hak bakıyor ki İbrahim çok ileriye gidiyorHa Cenâb-ı Hak bakıyor ki İbrahim çok ileriye gidiyor derhal babasını, fe-yuühavvelü fî sûretin kabîhatin,derhal babasını, fe-yuühavvelü fî sûretin kabîhatin, babasını gayet çirkin bir surata çeviriyorbabasını gayet çirkin bir surata çeviriyor ve çirkin de bir koku veriyor ki artık İbrahim’in burada durmasınave çirkin de bir koku veriyor ki artık İbrahim’in burada durmasına imkan kalmıyor.imkan kalmıyor. E o zamanda terk ediyor.E o zamanda terk ediyor. Yani çok dikkate şayandır bu.Yani çok dikkate şayandır bu. İbrahim aleyhisselâm, peygamberi azim,İbrahim aleyhisselâm, peygamberi azim, bir iki üç dört beş tane de râvî vardır.bir iki üç dört beş tane de râvî vardır. Bu hadîsi rivayet eden.Bu hadîsi rivayet eden. Binâenaleyh öyle benim şeyhim kutbuzzamandır,Binâenaleyh öyle benim şeyhim kutbuzzamandır, Abdülkādir-i Geylânî’dir.Abdülkādir-i Geylânî’dir. Benim şeyhim Nakşibend Hazretleridir.Benim şeyhim Nakşibend Hazretleridir. Rifâî Hazretleridir. Bak ateş beni yakmaz,Rifâî Hazretleridir. Bak ateş beni yakmaz, ateşin çeşitli hünerleri de vardır,ateşin çeşitli hünerleri de vardır, bunların hepsi dünyanın aldatıcı şeyleridir.bunların hepsi dünyanın aldatıcı şeyleridir. Allah’a sen kendini sevdirebiliyor musun?

Allah’a sen kendini sevdirebiliyor musun?
Ne mutlu sana!

Ne mutlu sana!
Allah’a sevdiremedikten sonra ne şeyhin para ederAllah’a sevdiremedikten sonra ne şeyhin para eder ne de baban işte başkası peygamber,ne de baban işte başkası peygamber, peygamberimizin şefaati tabi ümmetine olacak.peygamberimizin şefaati tabi ümmetine olacak. Olacak ama müşrik olmama şartı ile,Olacak ama müşrik olmama şartı ile, iman sahibi olmak şartı ile.iman sahibi olmak şartı ile. İmandan uzaklaşmış bu kimseye Peygamber nasıl şefaat edecek?İmandan uzaklaşmış bu kimseye Peygamber nasıl şefaat edecek? Allah kusurumuzu affetsin de,

Allah kusurumuzu affetsin de,
Allah’a layık bir kul,Allah’a layık bir kul, Peygamber sallallahu aleyhi veselleme layık bir ümmet olmak şerefinePeygamber sallallahu aleyhi veselleme layık bir ümmet olmak şerefine cümlemizi nâil etsin.cümlemizi nâil etsin. Bu namaz hakkında tabi insanların çeşitli fikirleri var.

Bu namaz hakkında tabi insanların çeşitli fikirleri var.
Bir çok insanlar henüz gençlik yaşlarındaBir çok insanlar henüz gençlik yaşlarında namaz kılmada tembellik ederlernamaz kılmada tembellik ederler ve özürler beyan ederler, bahaneler çıkarırlar,ve özürler beyan ederler, bahaneler çıkarırlar, okuma derdidir, şu derdidir, bu derdidir.okuma derdidir, şu derdidir, bu derdidir. Allah-u Teâlâ hepsini bilir.Allah-u Teâlâ hepsini bilir. Bildiği için emri, teklifi ilahi herkeseBildiği için emri, teklifi ilahi herkese layık olduğu devri verilmiştir.layık olduğu devri verilmiştir. Binâenaleyh ibadetten kaçmak en büyük günahtır,Binâenaleyh ibadetten kaçmak en büyük günahtır, günahların en büyüğü zina günahtır,günahların en büyüğü zina günahtır, katl günahtır, haramdır.katl günahtır, haramdır. Hırsızlık günahtır.Hırsızlık günahtır. Bunlar nasıl büyük günahlarsa bunların büyüğü namazı terk etmektir.Bunlar nasıl büyük günahlarsa bunların büyüğü namazı terk etmektir. Bunların daha büyüğü namazı terk etmek.Bunların daha büyüğü namazı terk etmek. Nasıl olur da bu vücudu bize vermiş,

Nasıl olur da bu vücudu bize vermiş,
bu kafayı da vermiş, bu serveti de vermiş debu kafayı da vermiş, bu serveti de vermiş de bu nimetleri bize veren Allah’a karşıbu nimetleri bize veren Allah’a karşı biz kullukta bahaneler arıyoruz.biz kullukta bahaneler arıyoruz. Canım birisi sana bir apartman verse,Canım birisi sana bir apartman verse, bir arabada altına verse,bir arabada altına verse, birde bir kaçta hizmetçi versebirde bir kaçta hizmetçi verse o adama biz ne yapacağımızı şaşırırız ya,o adama biz ne yapacağımızı şaşırırız ya, elini değil ayağını da öperiz.elini değil ayağını da öperiz. Hâlbuki hepsi fani şeyler.Hâlbuki hepsi fani şeyler. Bu varlığı vermiş Allah-u Teâlâ bu zekayı vermişBu varlığı vermiş Allah-u Teâlâ bu zekayı vermiş bizim gözümüzde Allah esirgeye arıza olsa,bizim gözümüzde Allah esirgeye arıza olsa, kulağımızda bir arıza olsa, kafamızda da bir arıza olsakulağımızda bir arıza olsa, kafamızda da bir arıza olsa kim bunun hakkından gelip de bizim kafamızı yerine koyabiliyor?kim bunun hakkından gelip de bizim kafamızı yerine koyabiliyor? Hep görüyoruz işte, zavallı deliler tımarhanelerde anaları ağlıyor.

Hep görüyoruz işte, zavallı deliler tımarhanelerde anaları ağlıyor.
Niçin yapamıyoruz bir kafa, onlara verelim?Niçin yapamıyoruz bir kafa, onlara verelim? Onun için bu nimetin pahası yoktur yani,

Onun için bu nimetin pahası yoktur yani,
ne apartmana değişilir, ne de dünyaya değişilir yani.ne apartmana değişilir, ne de dünyaya değişilir yani. Bu devleti Allah bize vermiş.Bu devleti Allah bize vermiş. Binâenaleyh bu nimeti veren Allah’a.Binâenaleyh bu nimeti veren Allah’a. Bu namaz kılmakta da çok fevâid var.

Bu namaz kılmakta da çok fevâid var.
Hikmetleri sayılmakla tükenmez.Hikmetleri sayılmakla tükenmez. O kadar faideleri terk ediyoruz,O kadar faideleri terk ediyoruz, sıhhatin yerinde olur sabahleyin erken kalkarsan,sıhhatin yerinde olur sabahleyin erken kalkarsan, abdestini alırsan daha dinçleşirsin, kuvvetleşirsin,abdestini alırsan daha dinçleşirsin, kuvvetleşirsin, ihtiyarlamazsın kolay kolay,ihtiyarlamazsın kolay kolay, belin de bükülmez kolay kolay.belin de bükülmez kolay kolay. Birçok fevâidi vardır.Birçok fevâidi vardır. Bunları sen terk edip de mütemadiyen paranın peşinde koşmak,Bunları sen terk edip de mütemadiyen paranın peşinde koşmak, şunun peşinden koşmak,şunun peşinden koşmak, Allah’ı unutmak ne kadar büyük felakettir.Allah’ı unutmak ne kadar büyük felakettir. Onun için kimseden medet beklememeli,

Onun için kimseden medet beklememeli,
Allah’a kendini sevdirip,Allah’a kendini sevdirip, Resûlullah’a kendini sevdirip,Resûlullah’a kendini sevdirip, Allah’ın sevgili bir kulu olarak yaşayıp,Allah’ın sevgili bir kulu olarak yaşayıp, Allah’ın sevgili kulu olarak bu dünyadan çekilmekAllah’ın sevgili kulu olarak bu dünyadan çekilmek ne büyük bahtiyarlıktır, sen bize lütfeyle Ya Rabbi!ne büyük bahtiyarlıktır, sen bize lütfeyle Ya Rabbi! Şimdi Şam’ın yakınında Humus denilen bir memleket var.

Şimdi Şam’ın yakınında Humus denilen bir memleket var.
Halep’ten aşağı doğru inerken,Halep’ten aşağı doğru inerken, Hama Humus diyerekten bir memleket var.Hama Humus diyerekten bir memleket var. Bu memleketin ahalisinden yetmiş binBu memleketin ahalisinden yetmiş bin kişinin kıyamet gününde hesapsız ve azapsızkişinin kıyamet gününde hesapsız ve azapsız cennete gireceklerini beyan buyuruyor Cenâb-ı Hak vecennete gireceklerini beyan buyuruyor Cenâb-ı Hak ve burada bunlar şehit olmuşlar.burada bunlar şehit olmuşlar. Büyük muharebeler olmuş burada vaktiyle.Büyük muharebeler olmuş burada vaktiyle. Muharebelerden birisinde de şu hikaye hatırımda kalmıştır ki,Muharebelerden birisinde de şu hikaye hatırımda kalmıştır ki, Hazreti Ömer kumandanları muhasara etmişHazreti Ömer kumandanları muhasara etmiş bu Humus şehrini, fakat bir türlü teslim olmuyorlar,bu Humus şehrini, fakat bir türlü teslim olmuyorlar, en nihayet papazlar bu teklif gelmiş ki,en nihayet papazlar bu teklif gelmiş ki, bizim vereceğimiz bir zehri içersenbizim vereceğimiz bir zehri içersen biz kaleyi teslim edeceğiz ona.biz kaleyi teslim edeceğiz ona. Hazreti Ömer getirin demiş.Hazreti Ömer getirin demiş. Hemen zehiri verdikleri şeyi deHemen zehiri verdikleri şeyi de Bismillâhirrahmânirrahîm bir duası da var ama hatırımda yok,Bismillâhirrahmânirrahîm bir duası da var ama hatırımda yok, o duayla beraber içmiş.o duayla beraber içmiş. Bunlar ha şimdi ölecek ha şimdi ölecek derken,Bunlar ha şimdi ölecek ha şimdi ölecek derken, bakmışlar ki ölen mölen yok,bakmışlar ki ölen mölen yok, o zaman imana gelmişler, kaleyi de teslim etmişler.o zaman imana gelmişler, kaleyi de teslim etmişler. Fakat o arada çok şehit olmuş.Fakat o arada çok şehit olmuş. O şehitler sebine elfen,O şehitler sebine elfen, yetmiş bin şehit diye kıyamette,yetmiş bin şehit diye kıyamette, la hesabe aleyhim vela azap,la hesabe aleyhim vela azap, hesapsız, azapsızhesapsız, azapsız onların girileceğini ve yerlerini de burada beyan buyurmuş.onların girileceğini ve yerlerini de burada beyan buyurmuş. Allah, yani Allah yolunda

Allah, yani Allah yolunda
böyle fedakârlık yapanlarınböyle fedakârlık yapanların âhiretlerinin ne kadar hayırlı olduğunu beyan buyuruyor.âhiretlerinin ne kadar hayırlı olduğunu beyan buyuruyor. Le-yeb’asennallâhu’l-hacere yevme’l-kıyâmeti

Le-yeb’asennallâhu’l-hacere yevme’l-kıyâmeti
ve lehu aynâni yanzuru bihâve lehu aynâni yanzuru bihâ ve lisânün yantiku bihi yeşhedü limeni’stelemehu bi-hakkin.ve lisânün yantiku bihi yeşhedü limeni’stelemehu bi-hakkin. Geçen ki dersimizde de geçmişti ki,

Geçen ki dersimizde de geçmişti ki,
bu cennetten gelen bir taş var ki onabu cennetten gelen bir taş var ki ona Hacerülesved diyoruz Kâbe-i Muazzama’nınHacerülesved diyoruz Kâbe-i Muazzama’nın köşesinde durur ve ordan tavafa başlanır.köşesinde durur ve ordan tavafa başlanır. O taş gayet beyaz idi, geldiği vakitte, konduğu vakitte.O taş gayet beyaz idi, geldiği vakitte, konduğu vakitte. Fakat cahiliyet devrinin hani imansızlık devirlerinin insanları,Fakat cahiliyet devrinin hani imansızlık devirlerinin insanları, oraya sürüne sürüne o taşınoraya sürüne sürüne o taşın güzelliğini kaybettiler beyazlık gitti üzerinden bugünkü halini aldı.güzelliğini kaybettiler beyazlık gitti üzerinden bugünkü halini aldı. İşte bu taşı Cenâb-ı Hak yevmi kıyametteİşte bu taşı Cenâb-ı Hak yevmi kıyamette iki gözü ve birde dili olaraktan meydana çıkaracak.iki gözü ve birde dili olaraktan meydana çıkaracak. Bu taş, yantik’u bihi yeşhedü

Bu taş, yantik’u bihi yeşhedü
limeni’stelemehu bi-hakkin.limeni’stelemehu bi-hakkin. Hak üzerine yani iman ileHak üzerine yani iman ile o taşa el süren ve öpeno taşa el süren ve öpen yahut karşıdan selam veren insanlara şahadet edecek.yahut karşıdan selam veren insanlara şahadet edecek. Bu geldi Ya Rab!Bu geldi Ya Rab! Bana sürdü elini yüzüne mesh etti öptü,Bana sürdü elini yüzüne mesh etti öptü, tavaf etti yani hac etti,tavaf etti yani hac etti, diyerekten şehadet edecek ki şefaat edecek demektir.diyerekten şehadet edecek ki şefaat edecek demektir. Allah-u Teâlâ beytini tavaf edenleri de inşallahAllah-u Teâlâ beytini tavaf edenleri de inşallah mağfiretine mazhar edecektir.mağfiretine mazhar edecektir. Onun için geçen ki derste o taş,

Onun için geçen ki derste o taş,
eğer cahiliyet el sürmemiş olsaydı da,eğer cahiliyet el sürmemiş olsaydı da, o haliyle dursaydı hiçbir hasta olmazdı ki,o haliyle dursaydı hiçbir hasta olmazdı ki, o taşa gitsin elini sürsün de Ya Rab!o taşa gitsin elini sürsün de Ya Rab! Bana şifa ver desin de şifa olmasın.Bana şifa ver desin de şifa olmasın. Mutlaka şifâ olurdu.Mutlaka şifâ olurdu. İlla bi-şefâati.İlla bi-şefâati. Le-yeb’asennallâhu akvâmen

Le-yeb’asennallâhu akvâmen
yevme’l-kıyâmeti yetele’leü vucûhühümyevme’l-kıyâmeti yetele’leü vucûhühüm yemurrûne bi’n-nâsi ke-hey’eti’r-rîhiyemurrûne bi’n-nâsi ke-hey’eti’r-rîhi yedhulûne’l-cennete bi-gayri hisâbin.yedhulûne’l-cennete bi-gayri hisâbin. Kîle: Men hüm yâ resûlallâh?Kîle: Men hüm yâ resûlallâh? Kâle: Ülâike kavmun edrekehümü’l-mevtüKâle: Ülâike kavmun edrekehümü’l-mevtü ve hüm fi’r-ribâti.ve hüm fi’r-ribâti. Sadaka Rasûlullah.

Sadaka Rasûlullah.
Cenâb-ı Hakk’ın lütfu herkese çeşitlidir.

Cenâb-ı Hakk’ın lütfu herkese çeşitlidir.
Her zaman çeşit çeşit lütufları vardır üzerimizde.Her zaman çeşit çeşit lütufları vardır üzerimizde. Şimdi burada diyor ki,Şimdi burada diyor ki, yarın yevme’l-kıyâmette bir kavim bahs olunacak ki,yarın yevme’l-kıyâmette bir kavim bahs olunacak ki, yani mahşerde çıkan kavim,yani mahşerde çıkan kavim, sizleri ayın on dördü gibi lü’lü gibi,sizleri ayın on dördü gibi lü’lü gibi, yani gayet inciler, mercanlar, yakutlar gibi pırıl pırıl,yani gayet inciler, mercanlar, yakutlar gibi pırıl pırıl, yüzleri böyle ayın on dördü gibi parlıyor.yüzleri böyle ayın on dördü gibi parlıyor. Yemurrûne bi’n-nâsi.

Yemurrûne bi’n-nâsi.
İnsanlar üzerine böyle bir rüzgar hızıyla geçecekler.İnsanlar üzerine böyle bir rüzgar hızıyla geçecekler. İnsanlar üzerinden bir rüzgâr hızıyla geçecekler.İnsanlar üzerinden bir rüzgâr hızıyla geçecekler. Cennete gidecekler. Yedhulûne’l-cennete bi-gayri hisâbin.Cennete gidecekler. Yedhulûne’l-cennete bi-gayri hisâbin. “Sen ne yaptın, ne ettin?” diye sorgu yok.“Sen ne yaptın, ne ettin?” diye sorgu yok. “Ne yaptın, ne ettin?” diye sorgu olmadan“Ne yaptın, ne ettin?” diye sorgu olmadan bu süratle kabirlerinden çıktıktan sonrabu süratle kabirlerinden çıktıktan sonra cennete böyle rüzgâr hızıyla gönderilecekler.cennete böyle rüzgâr hızıyla gönderilecekler. Kîle: Men hüm yâ resûlallâh?

Kîle: Men hüm yâ resûlallâh?
Ashab-ı kirâm tabi dinliyorlar kendisi de diyorlar ki:Ashab-ı kirâm tabi dinliyorlar kendisi de diyorlar ki: Yâ Resûlullah! Kim bunlar? Bu devlete,Yâ Resûlullah! Kim bunlar? Bu devlete, bu nimete mazhar olan kimler böyle?bu nimete mazhar olan kimler böyle? Buyuruyor ki;Buyuruyor ki; Ülâikehüm.

Ülâikehüm.
Onlar. Kavmin.Onlar. Kavmin. Bir kavimdir ki, edrekehümü’l-mevtü ve hüm fi’r-ribâti.Bir kavimdir ki, edrekehümü’l-mevtü ve hüm fi’r-ribâti. Onlara ölüm ilişti.

Onlara ölüm ilişti.
Onlar düşman karşısında nöbet bekliyorlardı.Onlar düşman karşısında nöbet bekliyorlardı. Düşman karşısında nöbet beklerken ölüm geldi.Düşman karşısında nöbet beklerken ölüm geldi. İster şehadetleri sebebiyle, ister kendi hastalıkları dolayısıylaİster şehadetleri sebebiyle, ister kendi hastalıkları dolayısıyla düşman karşısında nöbet beklerlerken,düşman karşısında nöbet beklerlerken, düşman karşısında nöbet yalnız düşman karşısında olmaz,düşman karşısında nöbet yalnız düşman karşısında olmaz, her yerde nöbet olur, askerin bulunduğu her noktada nöbetçileri vardır,her yerde nöbet olur, askerin bulunduğu her noktada nöbetçileri vardır, bu nöbet esnasında hepsi aynı hizmettir.bu nöbet esnasında hepsi aynı hizmettir. Bu nöbet esnasında kendisine bir ölüm denk gelir de giderseBu nöbet esnasında kendisine bir ölüm denk gelir de giderse bu da böyle cennetteki yüzlerinin parıldaklığıbu da böyle cennetteki yüzlerinin parıldaklığı bir ayın on dördündeki parlaklığından daha üstün.bir ayın on dördündeki parlaklığından daha üstün. Yes’â beyne eydîhim vebi-eymânihim. (Tahrîm Suresi 8. Ayet)

Yes’â beyne eydîhim vebi-eymânihim. (Tahrîm Suresi 8. Ayet)
Yanlarına da öyle bir nur ki

Yanlarına da öyle bir nur ki
projektörler para etmez bu nurun yanında.projektörler para etmez bu nurun yanında. Öyle bir nur var öyle gidiyorlar.Öyle bir nur var öyle gidiyorlar. Bu komşusundan, dostundan ahbabından,Bu komşusundan, dostundan ahbabından, aman Ahmet dayı, Mehmet dayı, Ahmet bey, Mehmet bey,aman Ahmet dayı, Mehmet dayı, Ahmet bey, Mehmet bey, dur biraz, ne olursun, bizde senin nurundan istifade ederektendur biraz, ne olursun, bizde senin nurundan istifade ederekten gidelim şuradan diyecekler, diyeceğiz yani.gidelim şuradan diyecekler, diyeceğiz yani. Allah o gün hepimizin muîni olsun.Allah o gün hepimizin muîni olsun. O zaman diyecekler ki, biz bu nuru dünyadayken kazandık,O zaman diyecekler ki, biz bu nuru dünyadayken kazandık, siz de gidin orda kazanın ve gelin buraya.siz de gidin orda kazanın ve gelin buraya. İmkânın varsa, artık geçti.İmkânın varsa, artık geçti. Onun için Cenâb-ı Hak şimdi bu mutlaka herkes genç olsun,Onun için Cenâb-ı Hak şimdi bu mutlaka herkes genç olsun, hudut boyunda olsun, nöbetçi olsun mümkün olmaz.hudut boyunda olsun, nöbetçi olsun mümkün olmaz. Fakat bu ribat herkesin.Fakat bu ribat herkesin. Şimdi bir iki düşman var.Şimdi bir iki düşman var. Bir düşman işte hudutların dışında olan düşman.Bir düşman işte hudutların dışında olan düşman. Bir düşman da içimizde olan var bizim,Bir düşman da içimizde olan var bizim, bizi daima kötülüklere sevk etmeye çalışan bir düşman var içimizde.bizi daima kötülüklere sevk etmeye çalışan bir düşman var içimizde. Her gün israftan bahsediyoruz kaç zamandan beri boş laf, niçin?Her gün israftan bahsediyoruz kaç zamandan beri boş laf, niçin? Evvela içimizdeki nefis adam olmadan

Evvela içimizdeki nefis adam olmadan
israfın önüne geçmenin imkanı yoktur.israfın önüne geçmenin imkanı yoktur. Nefis arzu ediyor her şeyi.Nefis arzu ediyor her şeyi. Nasıl önleyeceksin?Nasıl önleyeceksin? Katiyen önleyemezsin.

Katiyen önleyemezsin.
Bu arzusunu zorla yaptıracaktır.Bu arzusunu zorla yaptıracaktır. Nefis o kadar inattır ki şeytandan beterdir nefis.Nefis o kadar inattır ki şeytandan beterdir nefis. Nefis şeytandan beterdir.Nefis şeytandan beterdir. Nefis, şeytan bir şey zorlar,Nefis, şeytan bir şey zorlar, yolu gösterir, hadi şu yoldan gidelim seninle der,yolu gösterir, hadi şu yoldan gidelim seninle der, baktı ki beceremiyor, adam dikiliyor biraz yapmayacak,baktı ki beceremiyor, adam dikiliyor biraz yapmayacak, geçer başka yola, yol değiştirir,geçer başka yola, yol değiştirir, sire değiştirir ama nefis öyle değil.sire değiştirir ama nefis öyle değil. Bu kadar inattır ki, patlar bize dediğini yaptırır.Bu kadar inattır ki, patlar bize dediğini yaptırır. Onun için bu şimdi sana ne dediyse

Onun için bu şimdi sana ne dediyse
yaşamak tarzlarında, bunu yaptırıncaya kadar sana uğraşır.yaşamak tarzlarında, bunu yaptırıncaya kadar sana uğraşır. Biz onun hakkından nasıl geliriz?

Biz onun hakkından nasıl geliriz?
Bu duruşta hiç imkân yok hakkından gelemeyiz.

Bu duruşta hiç imkân yok hakkından gelemeyiz.
Bunun hakkından ancak riyâzet gelir.Bunun hakkından ancak riyâzet gelir. Ancak hakkından riyâzet gelir.Ancak hakkından riyâzet gelir. Kur’an’ı oku, her gün oku, istediğin oku,Kur’an’ı oku, her gün oku, istediğin oku, tesbihi çek, istediğin kadar çek,tesbihi çek, istediğin kadar çek, orucu tut istediğin kadar tut.orucu tut istediğin kadar tut. Orucun bizim oruç, oruç değildir ki,Orucun bizim oruç, oruç değildir ki, bizim oruç işte âdet kabilinden bir oruçtur.bizim oruç işte âdet kabilinden bir oruçtur. Bir akşamdan karnımızı mükemmel doyuruyoruz,Bir akşamdan karnımızı mükemmel doyuruyoruz, gece de mükemmel doyuruyoruz, gündüzün hiç acıktığımız bile belli olmuyor.gece de mükemmel doyuruyoruz, gündüzün hiç acıktığımız bile belli olmuyor. Buna oruç demezler ki.Buna oruç demezler ki. Oruç, insanı biraz eritir, şöyleOruç, insanı biraz eritir, şöyle eriyince derman da kesilir,eriyince derman da kesilir, derman da kesilince aklı başına gelir insanın.derman da kesilince aklı başına gelir insanın. Fakat bugün bizim oruçlarımız öyle değil.Fakat bugün bizim oruçlarımız öyle değil. Allah afetsin.Allah afetsin. Onun için bu riyâzetler biz de yapamayız,

Onun için bu riyâzetler biz de yapamayız,
yapamadığımız için o nefsin kölesi, esiri olarakyapamadığımız için o nefsin kölesi, esiri olarak gideriz böyle Allah muhafaza etsin.gideriz böyle Allah muhafaza etsin. Allah da yardımcımız olsun.Allah da yardımcımız olsun. Le-yebluğanne hâze’l-emrü

Le-yebluğanne hâze’l-emrü
mâ beleğa’l-leylü ve’n-nehâru ve lâ.mâ beleğa’l-leylü ve’n-nehâru ve lâ. Bu İslâm dini, dünyanın her tarafına ulaşacaktır.Bu İslâm dini, dünyanın her tarafına ulaşacaktır. Her tarafına.Her tarafına. Le-yeblüğanne.

Le-yeblüğanne.
Dünyanın her tarafa.Dünyanın her tarafa. Ki hiçbir ev kalmayacak ki İslâm’ı duymuş olmasın,Ki hiçbir ev kalmayacak ki İslâm’ı duymuş olmasın, hiçbir çadır kalmayacak ki İslâm’ı duymuş olmasın,hiçbir çadır kalmayacak ki İslâm’ı duymuş olmasın, herkes bu İslâm’ın şeysini duyacak ve öğrenecek bilecektir.herkes bu İslâm’ın şeysini duyacak ve öğrenecek bilecektir. Onun için Allah aziz ettiğini aziz eder,Onun için Allah aziz ettiğini aziz eder, zelil ettiğini de zelil eder.zelil ettiğini de zelil eder. Biz izzeti anlarız ki, paran çok olursa,Biz izzeti anlarız ki, paran çok olursa, mevkin yüksek olursa, elini eteğini öpen çok olur,mevkin yüksek olursa, elini eteğini öpen çok olur, ne aziz adam derler.ne aziz adam derler. İzzeti burada ararız.İzzeti burada ararız. Kâfirlerin de, aziz derler kâfirlerin büyüklerine,Kâfirlerin de, aziz derler kâfirlerin büyüklerine, onların da azizleri vardır, bu aziz değil bu aziz.onların da azizleri vardır, bu aziz değil bu aziz. İzzet İslâmiyet ile olur.İzzet İslâmiyet ile olur. İslâm olmadıktan sonra isterse dünyanın yegâne hükümdarı ol,İslâm olmadıktan sonra isterse dünyanın yegâne hükümdarı ol, yegâne hükümdarı ol, para etmez.yegâne hükümdarı ol, para etmez. İzzet İslâmiyet iledir.İzzet İslâmiyet iledir. Bir misalini söyleyeyim.

Bir misalini söyleyeyim.
Abdullah isminde bir kumandan, babasının ismi aklıma gelmiyor.Abdullah isminde bir kumandan, babasının ismi aklıma gelmiyor. Hazreti Ömer’in şeysi, başkumandanı.Hazreti Ömer’in şeysi, başkumandanı. Şam’ı fethetmişler.Şam’ı fethetmişler. Hazreti Ömer de Şam’a gidiyor.Hazreti Ömer de Şam’a gidiyor. Şam’a giderken, bak bu bir halife gelmiş, hani halîfe-iŞam’a giderken, bak bu bir halife gelmiş, hani halîfe-i reisi müminin, yani cumhurun reisi,reisi müminin, yani cumhurun reisi, diyemeyiz cumhuru reisi bir millete mahsus,diyemeyiz cumhuru reisi bir millete mahsus, halîfe bütün Müslümanlara mahsus,halîfe bütün Müslümanlara mahsus, bu halîfe-i müminin olduğu için, devesine binmiş gidiyor.bu halîfe-i müminin olduğu için, devesine binmiş gidiyor. Fakat diyor ki; bir saat devede ben bineceğim yürüyeceğim,Fakat diyor ki; bir saat devede ben bineceğim yürüyeceğim, bir saatte benim kölem binsin deveye,bir saatte benim kölem binsin deveye, o da Allah’ın bir kuludur,o da Allah’ın bir kuludur, onun da biraz istirahate ihtiyacı vardır.onun da biraz istirahate ihtiyacı vardır. Binâenaleyh gelsin deveye o binsin,Binâenaleyh gelsin deveye o binsin, bir saatte ben gideyim.bir saatte ben gideyim. Gidiyorlar ve Şam’a yaklaşıyorlar,Gidiyorlar ve Şam’a yaklaşıyorlar, su geliyor önlerine nöbet köleye düşmüş,su geliyor önlerine nöbet köleye düşmüş, devenin üstünde köle, Hazreti Ömer devenin ipini almış,devenin üstünde köle, Hazreti Ömer devenin ipini almış, halîfe-i müminin dikkat edin kardeşler,halîfe-i müminin dikkat edin kardeşler, halîfe-i müminin, pabuçlarını da eline almış Hazreti Ömer,halîfe-i müminin, pabuçlarını da eline almış Hazreti Ömer, sudan geçmek için deveyi çekmek istiyor.sudan geçmek için deveyi çekmek istiyor. Kumandan Abdullah yapışıyor, geçiyor Hazreti Ömer’i önüne,Kumandan Abdullah yapışıyor, geçiyor Hazreti Ömer’i önüne, Ya Emiri müminin! Ya halîfe-i Müslüman!Ya Emiri müminin! Ya halîfe-i Müslüman! Bak Şamlılar karşıda istikbale gelmişler,Bak Şamlılar karşıda istikbale gelmişler, hiç olur mu böyle reis-i müminin,hiç olur mu böyle reis-i müminin, halîfe-i müminin görülsün, paçaları sıvalı,halîfe-i müminin görülsün, paçaları sıvalı, kölede devede gidiyor. Hiç yakışır mı bu?kölede devede gidiyor. Hiç yakışır mı bu? Lütfet.

Lütfet.
Deveden indirelim de şeyi, köleyi,Deveden indirelim de şeyi, köleyi, sen bin de, bir şöyle saltanatla geçelim burayı.sen bin de, bir şöyle saltanatla geçelim burayı. Onlar da görsünler.Onlar da görsünler. Bir yumruk patlatıyor kumandanına, bir yumruk patlatıyor,Bir yumruk patlatıyor kumandanına, bir yumruk patlatıyor, ulen eğer sen benim kumandanım olmasaydın diyorulen eğer sen benim kumandanım olmasaydın diyor sana yapacağım ceza çok ağırdı ama,sana yapacağım ceza çok ağırdı ama, ne yapayım ki kumandanımsın bu yeter sana.ne yapayım ki kumandanımsın bu yeter sana. Allah bizi İslâmiyet’le aziz etmiş diyor.Allah bizi İslâmiyet’le aziz etmiş diyor. Allah bizi İslâmiyet’le aziz etmişAllah bizi İslâmiyet’le aziz etmiş daha nerde arıyorsun başka izzet?daha nerde arıyorsun başka izzet? Başka nerde arıyorsun?Başka nerde arıyorsun? Allah cümlemizi affetsin de

Allah cümlemizi affetsin de
İslâmiyet’in izzetine layık kulların arasına bizleri de kabul etsin.İslâmiyet’in izzetine layık kulların arasına bizleri de kabul etsin. Yoksa parayla izzet olmaz, saltanatla izzet olmaz,Yoksa parayla izzet olmaz, saltanatla izzet olmaz, onlar hepsi fani şeyler.onlar hepsi fani şeyler. Onlara tenezzül eden insanlarda da akıl olmaz.Onlara tenezzül eden insanlarda da akıl olmaz. Hele bu devirlerde.Hele bu devirlerde. Ve züllen yüzillullâhu bihi’l-küfre.

Ve züllen yüzillullâhu bihi’l-küfre.
Birde zillet ama bu zillet de küfrün ta kendisidir.Birde zillet ama bu zillet de küfrün ta kendisidir. Leytenî erâ ihvânî veredû aleyye’l-havda

Leytenî erâ ihvânî veredû aleyye’l-havda
fe-estakbilehüm bi’l-âniyetife-estakbilehüm bi’l-âniyeti fîhe’ş-şerebü fe-estekîmehüm min havdîfîhe’ş-şerebü fe-estekîmehüm min havdî kable en yedhulû’l-cennete.kable en yedhulû’l-cennete. Kîle: Yâ resûlallâhi e lesnâ ihvâneke?Kîle: Yâ resûlallâhi e lesnâ ihvâneke? Kâle: Entüm ashâbî ve ihvânî.Kâle: Entüm ashâbî ve ihvânî. Resûlu Ekrem Cenâb-ı hakka şöyle bir irticada bulunuyor.

Resûlu Ekrem Cenâb-ı hakka şöyle bir irticada bulunuyor.
Ah ne olur diyor.Ah ne olur diyor. Cenâb-ı Hak bana kardeşlerimi de gösterseydi de,Cenâb-ı Hak bana kardeşlerimi de gösterseydi de, onlar benim yarın kıyamet gününde,onlar benim yarın kıyamet gününde, havz-ı kevser denilen havzıma geldikleri vakitte,havz-ı kevser denilen havzıma geldikleri vakitte, ben onları istikbali ellerine bardaklarımlaben onları istikbali ellerine bardaklarımla sular ikram etseydim.sular ikram etseydim. Yani havzımdan Havz-ı Kevser diyorlar ona.Yani havzımdan Havz-ı Kevser diyorlar ona. Bardağının sayısı yok, suyunun da nihayeti yok,Bardağının sayısı yok, suyunun da nihayeti yok, böyle bir havuz.böyle bir havuz. Sütten beyaz, baldan leziz.Sütten beyaz, baldan leziz. Cennete girmeden evvel onları ben tanısaydım daCennete girmeden evvel onları ben tanısaydım da bu benim ihvanımı, onlara böylebu benim ihvanımı, onlara böyle istikbal ederekten karşılarına çıkıp sularını verseydim ellerine.istikbal ederekten karşılarına çıkıp sularını verseydim ellerine. Haraşe. Kıyametin harareti çok şiddetli tabiatiyle.Haraşe. Kıyametin harareti çok şiddetli tabiatiyle. Dediler ki:Dediler ki: Yâ resûlallâhi e lesnâ ihvâneke?

Yâ resûlallâhi e lesnâ ihvâneke?
“Biz senin ihvanın değil miyiz?”“Biz senin ihvanın değil miyiz?” Ne diyorsun?Ne diyorsun? Kâle: Entüm ashâbî.Kâle: Entüm ashâbî. Siz benim ashabımsınız.Siz benim ashabımsınız. Ve ihvânî.Ve ihvânî. Benim ihvânım nasıl ki, ve bimen âmene bî ve lem yeranî.Benim ihvânım nasıl ki, ve bimen âmene bî ve lem yeranî. Bana iman ettiler ama beni görmeden.Bana iman ettiler ama beni görmeden. Ben onların arasından ayrılmış olduğumBen onların arasından ayrılmış olduğum binlerce sene evvel sonra gelen insanlar vardır ki,binlerce sene evvel sonra gelen insanlar vardır ki, onlar kitapları okudular,onlar kitapları okudular, kitaplardan benim Resûlullah olduğumu anladılarkitaplardan benim Resûlullah olduğumu anladılar ve bana iman ettiler.ve bana iman ettiler. Böyle mucizeler görerekten değil.Böyle mucizeler görerekten değil. Onun kendisini gören zaten mest olup düşüyordu aşağıyaOnun kendisini gören zaten mest olup düşüyordu aşağıya hayretler içerisinde.hayretler içerisinde. Onun yüzündeki nur, baksanaOnun yüzündeki nur, baksana onun ashabı olan kimsenin hiçbir evliyaonun ashabı olan kimsenin hiçbir evliya onun derecesine erişmeye imkân bulamıyor.onun derecesine erişmeye imkân bulamıyor. Ne nimettir ki onu bir kere görmekleNe nimettir ki onu bir kere görmekle ne büyük mertebeye nâil oluyor insan,ne büyük mertebeye nâil oluyor insan, o büyük mertebeye nâil olmanın mükâfatıyken diyor ki:o büyük mertebeye nâil olmanın mükâfatıyken diyor ki: Men âmene bî ve lem yeranî.

Men âmene bî ve lem yeranî.
“Beni görmedikleri halde iman ediyorlar.“Beni görmedikleri halde iman ediyorlar. İman ediyorlar.“İman ediyorlar.“ İnnî seeltü rabbî.İnnî seeltü rabbî. Ben sizin rabbine.Ben sizin rabbine. En yukirra aynî biküm ve bi-men âmene bî ve lem yeranî.En yukirra aynî biküm ve bi-men âmene bî ve lem yeranî. Hem sizinle hem de bizi beni görmeden iman edenlerle,Hem sizinle hem de bizi beni görmeden iman edenlerle, gözlerim nurlansın, sürurlansın,gözlerim nurlansın, sürurlansın, sevineyim bunu istiyorum Cenâb-ı Haktan diyerektensevineyim bunu istiyorum Cenâb-ı Haktan diyerekten Cenâb-ı Allah ve Cenâb-ı PeygamberCenâb-ı Allah ve Cenâb-ı Peygamber bunu bize beyan buyurur.bunu bize beyan buyurur. Allah bizi de, hepimizi de tebrik ederiz bu zamanda ki,

Allah bizi de, hepimizi de tebrik ederiz bu zamanda ki,
Elhamdûlillah onu görmedik,Elhamdûlillah onu görmedik, görmek için de can atıyoruz her zaman,görmek için de can atıyoruz her zaman, otururuz ayrıca Ya Rabbi!otururuz ayrıca Ya Rabbi! Mübarek cemalini bize hiç olmazsa rüyalarda göster diyerekten,Mübarek cemalini bize hiç olmazsa rüyalarda göster diyerekten, işte Harem-i şerîflere de mütemadiyen gideriz,işte Harem-i şerîflere de mütemadiyen gideriz, Aman Ya Rab!Aman Ya Rab! Bunun şefaatine nâil et bizi deriz.Bunun şefaatine nâil et bizi deriz. Onun rahmetinden istifade etmeye çalışırız,Onun rahmetinden istifade etmeye çalışırız, bu kolay bir şey de değildir yani.bu kolay bir şey de değildir yani. Bak bugün dünya ne âlemde.

Bak bugün dünya ne âlemde.
Bu âlemdeyken biz bir peygamberin kıymetini bilip deBu âlemdeyken biz bir peygamberin kıymetini bilip de ona salât u selâmlarla o imanı muhafaza eden bahtiyarlarınona salât u selâmlarla o imanı muhafaza eden bahtiyarların Cenâb-ı Peygamber yarın inşallah istikbal edecek,Cenâb-ı Peygamber yarın inşallah istikbal edecek, o havz-ı kevserinden bol bol içirecektir.o havz-ı kevserinden bol bol içirecektir. Yalnız şimdi bir şey geldi aklıma,

Yalnız şimdi bir şey geldi aklıma,
Bekir Haki Efendi denilen bir hoca efendimiz var ya,Bekir Haki Efendi denilen bir hoca efendimiz var ya, bu dersinde bir gün anlatıyor.bu dersinde bir gün anlatıyor. Bir yerde okumuşum, onun okuduğunu teybe almışlar,Bir yerde okumuşum, onun okuduğunu teybe almışlar, teypten de ben dinledim, onu size anlatacağım.teypten de ben dinledim, onu size anlatacağım. İman etti de.İman etti de. Bir adam, havz-ı kevserin başına gelmiş,Bir adam, havz-ı kevserin başına gelmiş, istiyor ki rüyasında bu halleri…istiyor ki rüyasında bu halleri… Kovuyorlar onu git hadi oradan sonrası yok.Kovuyorlar onu git hadi oradan sonrası yok. Diyor Ya Resûlallah!Diyor Ya Resûlallah! Ben senin ümmetin değil miyim?Ben senin ümmetin değil miyim? Bak bu adamlar senin şeylerin bana su vermiyorlar,Bak bu adamlar senin şeylerin bana su vermiyorlar, havz-ı kevserinden su vermiyorlar, şikâyette bulunuyor yani.havz-ı kevserinden su vermiyorlar, şikâyette bulunuyor yani. Diyor ki; Evet, vermezler ve ben de vermem.

Diyor ki; Evet, vermezler ve ben de vermem.
Neden Ya Resûlallah!Neden Ya Resûlallah! Ben senin ümmetin değil miyim?Ben senin ümmetin değil miyim? Sen benim ümmetimsin ammavelakinSen benim ümmetimsin ammavelakin senin yanında bir adam var,senin yanında bir adam var, bana ve benim getirdiğim şeriatabana ve benim getirdiğim şeriata çeşitli çeşitli, pis pis efendimçeşitli çeşitli, pis pis efendim şeyler yapar hareketleri vardır, sözleri vardır da,şeyler yapar hareketleri vardır, sözleri vardır da, sen onu görürsün de, her sabah iltifatta edersin ona.sen onu görürsün de, her sabah iltifatta edersin ona. Aman Ya Resûlallah!Aman Ya Resûlallah! Ben onu istemem bir daha, e git onu öldür deBen onu istemem bir daha, e git onu öldür de o zaman bu sudan gel iç.o zaman bu sudan gel iç. Eline bir bıçak veriyorlar rüyada,Eline bir bıçak veriyorlar rüyada, gidiyor rüyasında adamı öldürüyor,gidiyor rüyasında adamı öldürüyor, rüyasında öldürüyor adamı.rüyasında öldürüyor adamı. Uyanıyor da tabi uykudan bir telaş içerisinde,Uyanıyor da tabi uykudan bir telaş içerisinde, sabah namazı olmuş hemen camiye koşuyor.sabah namazı olmuş hemen camiye koşuyor. Bakıyor ki polisler etrafı çevirmiş,Bakıyor ki polisler etrafı çevirmiş, jandarmalar tahkikat, tatbikat ediyorlar.jandarmalar tahkikat, tatbikat ediyorlar. Nedir filan, bunu kim öldürdü?Nedir filan, bunu kim öldürdü? Delil arıyorlar, çağırıyor, kimse onun başında komiser filan.

Delil arıyorlar, çağırıyor, kimse onun başında komiser filan.
Diyor ben size bir şey söyleyeyim.Diyor ben size bir şey söyleyeyim. Anlatıyor vakayı.Anlatıyor vakayı. Diyor bana Resûlullah bu akşam bıçağı verdi elime, uyku halimde,Diyor bana Resûlullah bu akşam bıçağı verdi elime, uyku halimde, ben uyku halinde vurdum, öldürdüm,ben uyku halinde vurdum, öldürdüm, kimsenin bunda kabahati yok diyor,kimsenin bunda kabahati yok diyor, benim de kabahatim yok.benim de kabahatim yok. Uyku halinde olan bir şey, rüyada oldu.Uyku halinde olan bir şey, rüyada oldu. Yani Müslümanın düşmanıyla dost, Allah’ın dostuyla dost,Yani Müslümanın düşmanıyla dost, Allah’ın dostuyla dost, düşmanıyla düşman olunur.düşmanıyla düşman olunur. Biz nasıl Müslümanız ki bugün,Biz nasıl Müslümanız ki bugün, yani bizim kafamızı kesseler hakları var.yani bizim kafamızı kesseler hakları var. Kafamızın kesilmesine hakkı var.Kafamızın kesilmesine hakkı var. Çünkü Müslüman, Müslümanın düşmanınınÇünkü Müslüman, Müslümanın düşmanının hâdimi, kölesi adeta.hâdimi, kölesi adeta. Olur mu böyle şey.

Olur mu böyle şey.
Müslüman, dört dörtlük müslüman olur.Müslüman, dört dörtlük müslüman olur. Müslümansa müslümanlığını yapar, değilse gavurluğunu yapar.Müslümansa müslümanlığını yapar, değilse gavurluğunu yapar. Biz gavurdan korkmayız zaten.Biz gavurdan korkmayız zaten. Elhamdûlillah Çanakkale önümüzde duruyor dün geçti,Elhamdûlillah Çanakkale önümüzde duruyor dün geçti, kaç yüz bin kişiyi orda şehit verdik,kaç yüz bin kişiyi orda şehit verdik, dört tane, altı tane devletin topuna göğüs germiş bir milletiz,dört tane, altı tane devletin topuna göğüs germiş bir milletiz, düşmandan hiç korkumuz yoktur.düşmandan hiç korkumuz yoktur. Fakat iç düşman bizi yeniyor.Fakat iç düşman bizi yeniyor. Çünkü adı da Ahmet, soyu da Mehmet.Çünkü adı da Ahmet, soyu da Mehmet. Ama bizde de göz yok, kulak yok, hangisi gavurdur, hangisi MüslümandırAma bizde de göz yok, kulak yok, hangisi gavurdur, hangisi Müslümandır tanıdığımız yok.tanıdığımız yok. Para gelsin de nerden gelirse gelsin.Para gelsin de nerden gelirse gelsin. Le-yuhaccenne hâze’l-beytü

Le-yuhaccenne hâze’l-beytü
ve le-yu’temerenne ba’de hurûci ye’cûce ve me’cûce.ve le-yu’temerenne ba’de hurûci ye’cûce ve me’cûce. Allah affetsin kusurlarımızı.

Allah affetsin kusurlarımızı.
Demek bir gün gelecek ki,Demek bir gün gelecek ki, o beyt-i şerîf dediğimiz Kâbe-i Muazzama tahrip olacak.o beyt-i şerîf dediğimiz Kâbe-i Muazzama tahrip olacak. Tahrip olacak yutacak.Tahrip olacak yutacak. Ye’cûc Me’cûc denilen insanlar zuhur edecek dünyada,Ye’cûc Me’cûc denilen insanlar zuhur edecek dünyada, bu beyt de orda Habeş’in bir ordusu gelecek tahrip edecek.bu beyt de orda Habeş’in bir ordusu gelecek tahrip edecek. Ha tamamıyla gitmeyecek de böyle duvarlarından bir kısmı kalacak,Ha tamamıyla gitmeyecek de böyle duvarlarından bir kısmı kalacak, yine o beyt, yine hac olunacak.yine o beyt, yine hac olunacak. Yani beyt yıkıldı diyerekten hac edilmek kesilmeyecek.Yani beyt yıkıldı diyerekten hac edilmek kesilmeyecek. Yine herkes gidecek.Yine herkes gidecek. Beytin asıl toprağındadır itibar,Beytin asıl toprağındadır itibar, beytin olduğu toprağı üstündeki binayıbeytin olduğu toprağı üstündeki binayı tabi Âdem aleyhisselâm yaptı, evvela Âdem aleyhisselâm yaptı.tabi Âdem aleyhisselâm yaptı, evvela Âdem aleyhisselâm yaptı. Sonra da İbrahim aleyhisselâm yapmış.Sonra da İbrahim aleyhisselâm yapmış. On bir defa da yıkılıp tamir olmuş.On bir defa da yıkılıp tamir olmuş. Beyte değil itibar.Beyte değil itibar. İtibar o yeredir.İtibar o yeredir. Binâenaleyh bu yer orda durdukça,Binâenaleyh bu yer orda durdukça, yere bir şey olmaz, tabi yer durdukça Müslüman gelir orda tavaf eder.yere bir şey olmaz, tabi yer durdukça Müslüman gelir orda tavaf eder. Onun için beytin tahribi,Onun için beytin tahribi, Ye’cûc Me’cûc’den evvel olacağı bu hadisten anlaşılmıştır.Ye’cûc Me’cûc’den evvel olacağı bu hadisten anlaşılmıştır. Le-yüdhalenne bi-şefâati Osmâne seb’ûne elfen

Le-yüdhalenne bi-şefâati Osmâne seb’ûne elfen
küllühüm kadi’stevcebû’n-nâre el-cennete bi-gayri hisâbin.küllühüm kadi’stevcebû’n-nâre el-cennete bi-gayri hisâbin. İbn Abbâs rivayet etmiş yine.

İbn Abbâs rivayet etmiş yine.
Cenâb-ı Allah zü’l- celâl hazretleri,Cenâb-ı Allah zü’l- celâl hazretleri, Hazreti Osman’a, yetmiş bin kişiye,Hazreti Osman’a, yetmiş bin kişiye, cehennemlik yetmiş bin kişiye dinsiz değil amacehennemlik yetmiş bin kişiye dinsiz değil ama cehennemlik olunca hepimizin kusurları var kusurdan hiç birimiz âli değiliz.cehennemlik olunca hepimizin kusurları var kusurdan hiç birimiz âli değiliz. Bu kusurlar dolayısıyla cehennemliğiBu kusurlar dolayısıyla cehennemliği hak eden insanlar ki,hak eden insanlar ki, bir müddet ceza görürler gene affolurlar,bir müddet ceza görürler gene affolurlar, böylelerinin yetmiş bin tanesine Hazreti Osman’ınböylelerinin yetmiş bin tanesine Hazreti Osman’ın şefaat edeceğini beyan buyurmuştur.şefaat edeceğini beyan buyurmuştur. Bu şefaatçiler çoktur.Bu şefaatçiler çoktur. Hazreti Osman’a bu şefaat hakkının verilmesininHazreti Osman’a bu şefaat hakkının verilmesinin çok rikkatleri sebepleri vardır.çok rikkatleri sebepleri vardır. Hazreti Ebû Bekir de şefaat edecek,Hazreti Ebû Bekir de şefaat edecek, Ömer de edecek, Osman da edecek.Ömer de edecek, Osman da edecek. Burada Osman’ı zikretti yani.Burada Osman’ı zikretti yani. Osman, Cenâb-ı Peygamberin iki kızını aldı,Osman, Cenâb-ı Peygamberin iki kızını aldı, bir kızını aldı vefat etti, tekrar bir kızını daha verdi yerine.bir kızını aldı vefat etti, tekrar bir kızını daha verdi yerine. Bir muharebe koptu, Hazreti Osman bin tane askeri,Bir muharebe koptu, Hazreti Osman bin tane askeri, atıyla, ötesinle, berisiyle teçhiz ederektenatıyla, ötesinle, berisiyle teçhiz ederekten orduya hediye etti.orduya hediye etti. Çok fedakârlıklarda bulundu.Çok fedakârlıklarda bulundu. Fakat bunların hiç birisi Hazreti Ebû Bekir’inFakat bunların hiç birisi Hazreti Ebû Bekir’in derecesine yetişememişlerdir ve yetişemeyeceklerdir de.derecesine yetişememişlerdir ve yetişemeyeceklerdir de. Çünkü Hazreti Ebû Bekir.Çünkü Hazreti Ebû Bekir. Şimdi kardeşim geçen bir soru sordu.Şimdi kardeşim geçen bir soru sordu. Hazreti Ebû Bekir’in imanı bütün imanların üstündeHazreti Ebû Bekir’in imanı bütün imanların üstünde kıyamete kadarda.kıyamete kadarda. Bu okkayı itibariyle değildir ha.Bu okkayı itibariyle değildir ha. Bir okka itibar daha, bu kadar okkası varBir okka itibar daha, bu kadar okkası var imanının da, bu kadar okkaya kimse erişemez,imanının da, bu kadar okkaya kimse erişemez, bu kadar milyonlarca milyarlarca Müslüman gelecek de, öyle değil.bu kadar milyonlarca milyarlarca Müslüman gelecek de, öyle değil. Ondaki ihlâs, ondaki sadakat,Ondaki ihlâs, ondaki sadakat, ondaki fedakârlığı, ümmetten kimsenin yapabilme gücü olmayacaktır.ondaki fedakârlığı, ümmetten kimsenin yapabilme gücü olmayacaktır. Bu güce kimse erişmeyecek, niçin?Bu güce kimse erişmeyecek, niçin? Bütün servetini bağışlamış.

Bütün servetini bağışlamış.
Namaza gitmeye esbabı kalmamış arkadaş, üzerindeNamaza gitmeye esbabı kalmamış arkadaş, üzerinde namaza çıkacak tesettür edinecek esbab yok üzerinde,namaza çıkacak tesettür edinecek esbab yok üzerinde, hepsini feda etmiş Allah yolunda.hepsini feda etmiş Allah yolunda. Onun şerefine Cenâb-ı Hak bütün melekleriOnun şerefine Cenâb-ı Hak bütün melekleri onun kıyafetine bürümüş,onun kıyafetine bürümüş, bütün arşın melekleri Ebû Bekir’in sıfatına girmişler,bütün arşın melekleri Ebû Bekir’in sıfatına girmişler, böyle bir cilbe bürünmüş öyle oturup öyle namazını kılıyormuş.böyle bir cilbe bürünmüş öyle oturup öyle namazını kılıyormuş. Cenâb-ı Peygamber çağırmış da cemaatin içine niçin gelmiyor diyerekten?Cenâb-ı Peygamber çağırmış da cemaatin içine niçin gelmiyor diyerekten? O zaman yollamışlar kendisine öteberi de öyle gelmiş cemaate.

O zaman yollamışlar kendisine öteberi de öyle gelmiş cemaate.
Biliyorsunuz ki bu fedakârlık ufak bir fedakârlık değildir,Biliyorsunuz ki bu fedakârlık ufak bir fedakârlık değildir, bunu kimse bu güne kadar yapabilmiş yok.bunu kimse bu güne kadar yapabilmiş yok. Kıyamete kadar yapabilecek bir insan da yok.Kıyamete kadar yapabilecek bir insan da yok. Bütün varlığını peygamberin huzuruna vermiş.Bütün varlığını peygamberin huzuruna vermiş. Bu güzel kızını da Peygamber sallallahu aleyhi ve selleme hediye etmiş.Bu güzel kızını da Peygamber sallallahu aleyhi ve selleme hediye etmiş. Sonra bu kaçış, kaçış demeyelim de,Sonra bu kaçış, kaçış demeyelim de, hicret de, hicret esnasında bir mağaraya girdiler,hicret de, hicret esnasında bir mağaraya girdiler, o mağarada yegane dost da Ebû Bekir Sıddık,o mağarada yegane dost da Ebû Bekir Sıddık, hatta orda çok vakalar zikrederler,hatta orda çok vakalar zikrederler, fakat o Peygamber sallallahu aleyhi vesellemfakat o Peygamber sallallahu aleyhi vesellem bir saat de olsa yan yana kucak kucağa kalabilmeninbir saat de olsa yan yana kucak kucağa kalabilmenin devletine erişmek acaba kime nasip olmuştur?devletine erişmek acaba kime nasip olmuştur? Kime nasip olur?

Kime nasip olur?
Bu devletler elbette onun imanının

Bu devletler elbette onun imanının
ne kadar erişilmez bir mevkide olduğunune kadar erişilmez bir mevkide olduğunu bize apaçık gösterir.bize apaçık gösterir. Allah şefaatlerine nâil eylesin inşallah.Allah şefaatlerine nâil eylesin inşallah. Onun için çok kitaplar vardır onların menâkıblarını yazan.Onun için çok kitaplar vardır onların menâkıblarını yazan. Allah şefaatlerine nâil eylesin inşallah.Allah şefaatlerine nâil eylesin inşallah. Li-yes’el ehadüküm rabbehu hâcetehü küllehâ

Li-yes’el ehadüküm rabbehu hâcetehü küllehâ
hattâ yes’elehü şis’a na’lihi ize’nkata’a.hattâ yes’elehü şis’a na’lihi ize’nkata’a. Tirmizî’nin Neseî’nin, Ebû Ya’lâ’nın,

Tirmizî’nin Neseî’nin, Ebû Ya’lâ’nın,
Beyhakî’nin, Hazreti Enes’den rivayetleri.Beyhakî’nin, Hazreti Enes’den rivayetleri. Siz her şeyinizi Allah’tan isteyin,Siz her şeyinizi Allah’tan isteyin, her şeyinizi Allah’tan isteyiniz.her şeyinizi Allah’tan isteyiniz. Ne kadar güzel der.Ne kadar güzel der. Allah vasıta istemiyor.Allah vasıta istemiyor. Arz et bana derdini diyor.Arz et bana derdini diyor. Hâcetini arz et diyor.Hâcetini arz et diyor. Arz et hâcetini Allah’a.Arz et hâcetini Allah’a. Nedir hâcetin? Ne derdin var?Nedir hâcetin? Ne derdin var? Hatta ayakkabının tasması kırılsa, takunyanın tasması kırılsa

Hatta ayakkabının tasması kırılsa, takunyanın tasması kırılsa
yahut pabucunun bilmem neresi kopsayahut pabucunun bilmem neresi kopsa onu da Allah’tan iste.onu da Allah’tan iste. Yani bu kadar mübalağa yapıyor.Yani bu kadar mübalağa yapıyor. İsteyin ne hâcetin çıkarsa Allah’tan.İsteyin ne hâcetin çıkarsa Allah’tan. Küllehâ. Bütün hâcetinizi Allah’tan.Küllehâ. Bütün hâcetinizi Allah’tan. Onun için istemenin de çok yolları var ve vakitleri var.

Onun için istemenin de çok yolları var ve vakitleri var.
Bu yollardan birisi, evvela abdestini alırsın,Bu yollardan birisi, evvela abdestini alırsın, güzelce iki rekât namaz kılarsın,güzelce iki rekât namaz kılarsın, arkasından güzel tövbeyi istiğfar edersin.arkasından güzel tövbeyi istiğfar edersin. Cenâb-ı Peygamber sallallahu aleyhi vesellem bol bolCenâb-ı Peygamber sallallahu aleyhi vesellem bol bol salât u selâmlar oku.salât u selâmlar oku. Onun arkasından tadarru ve niyazla gönülOnun arkasından tadarru ve niyazla gönül böyle kırıklığıyla, gönül gözlerinden de yaşlar akıtaraktan,böyle kırıklığıyla, gönül gözlerinden de yaşlar akıtaraktan, gecenin de karanlığı olursa yahut yağmurun hafif hafif yağdığı bir devir olursa,gecenin de karanlığı olursa yahut yağmurun hafif hafif yağdığı bir devir olursa, dualar, ezanların okunduğu bir devir olursa,dualar, ezanların okunduğu bir devir olursa, o zaman dualar da makbul olur.o zaman dualar da makbul olur. O zaman hacetini Cenâb-ı Hakk’a arz edersen,O zaman hacetini Cenâb-ı Hakk’a arz edersen, bak nasıl şifalar ihsan eder, nasıl bereketler ihsan eder.bak nasıl şifalar ihsan eder, nasıl bereketler ihsan eder. Çünkü onun lütfu kadar kimin lütfu olur?Çünkü onun lütfu kadar kimin lütfu olur? Leyse’l-vâsılu bi’l-mükâfî ve lâkinne’l-vâsıle ize’nkata’at

Leyse’l-vâsılu bi’l-mükâfî ve lâkinne’l-vâsıle ize’nkata’at
rahimuhu vaselehâ.rahimuhu vaselehâ. Buhârî’nin de burda olduğu gibi daha beş altı tane

Buhârî’nin de burda olduğu gibi daha beş altı tane
râvîleriyle beraber.râvîleriyle beraber. Sıla-i rahim deriz ya, akraba-u taallukat arasında gidip gelmek.Sıla-i rahim deriz ya, akraba-u taallukat arasında gidip gelmek. Anadan, babadan, işte yavrulardan,Anadan, babadan, işte yavrulardan, teyzelerden, dayılardan, amcalardanteyzelerden, dayılardan, amcalardan her birisi ayrılıyor mesela bu ayrılıklar dolayısıylaher birisi ayrılıyor mesela bu ayrılıklar dolayısıyla ara sırada gidip de sen benim babamsın,ara sırada gidip de sen benim babamsın, anamsın, sen benim ağabeyim, kardeşimsin,anamsın, sen benim ağabeyim, kardeşimsin, sen benim halamsın, teyzemsin diyerektensen benim halamsın, teyzemsin diyerekten birbirlerine ülfet, ünsiyeti kesmemek,birbirlerine ülfet, ünsiyeti kesmemek, akrabalık bağlılığını kesmemek.akrabalık bağlılığını kesmemek. Biriniz mesela Erzurum’da olsa,

Biriniz mesela Erzurum’da olsa,
biriniz de İzmir’de olsa gene bubiriniz de İzmir’de olsa gene bu vuslatı yapacak, birbirinizi ziyaret edeceksiniz.vuslatı yapacak, birbirinizi ziyaret edeceksiniz. Hiç imkan olmasa iki kağıda iki satır kağıda yazı yazar,Hiç imkan olmasa iki kağıda iki satır kağıda yazı yazar, hiç olmazsa gelemedim diyerek, yedi seneyi de geçirmemek derler,hiç olmazsa gelemedim diyerek, yedi seneyi de geçirmemek derler, mektuplarla olan muhabere yarım muhaberedir,mektuplarla olan muhabere yarım muhaberedir, yarım vuslattır, tam vuslat gidip gelmekle olur.yarım vuslattır, tam vuslat gidip gelmekle olur. Onun için bu akraba-u taallukatın ziyareti,Onun için bu akraba-u taallukatın ziyareti, bu bana geldi de bende ona gideyim demek değildir ha.bu bana geldi de bende ona gideyim demek değildir ha. Bu bana geldi bende ona gideyim değil,Bu bana geldi bende ona gideyim değil, gelmeyene gitmek lazım, akrabayız, dostuz,gelmeyene gitmek lazım, akrabayız, dostuz, ahbabız ama işinin çokluğundanahbabız ama işinin çokluğundan veyahut bazı dargınlığından dolayı gelmiyor.veyahut bazı dargınlığından dolayı gelmiyor. O zaman biz burnumuzu kıracağız,O zaman biz burnumuzu kıracağız, biraz da kanatlarımızı indireceğiz aşağıya,biraz da kanatlarımızı indireceğiz aşağıya, biraz da imkânları olursa bol hediyeler alaraktanbiraz da imkânları olursa bol hediyeler alaraktan ona gider, affet kardeşim kusurumuzu ben gelemedim çoktan beri amaona gider, affet kardeşim kusurumuzu ben gelemedim çoktan beri ama filan diyerekten, bir gönül alaraktan,filan diyerekten, bir gönül alaraktan, onu ziyaret etmek asıl budur diyor.onu ziyaret etmek asıl budur diyor. Onun için daima İslâm da rabıta-i İslâmiyye denilen,Onun için daima İslâm da rabıta-i İslâmiyye denilen, İslâm birliğinin muhafazası içinİslâm birliğinin muhafazası için birbirlerimize böyle sarılaşmak lazım.birbirlerimize böyle sarılaşmak lazım. Geçen ki ders ne kadar acıydı,Geçen ki ders ne kadar acıydı, bir taraftan acı, bir taraftan da tatlı.bir taraftan acı, bir taraftan da tatlı. Müslümanlara ne oluyor ki bugün,

Müslümanlara ne oluyor ki bugün,
hep birbirleriyle arka vermişler, arka arka çevirmişler,hep birbirleriyle arka vermişler, arka arka çevirmişler, o onu beğenmez, o onu beğenmez bir hale gelmiş,o onu beğenmez, o onu beğenmez bir hale gelmiş, söz para etmez, laf para etmez, bir şey etmez,söz para etmez, laf para etmez, bir şey etmez, ne desen boş.ne desen boş. Çünkü nefisler kabarmış.Çünkü nefisler kabarmış. Bu nefisler dini İslâm’ı yıkmak içinBu nefisler dini İslâm’ı yıkmak için yegâne vasıtadır ortada ona.yegâne vasıtadır ortada ona. Bizde onların kölesiyiz, o ne derse bizde onu yaparız.Bizde onların kölesiyiz, o ne derse bizde onu yaparız. Müslümanlık topluluğu emrediyormuş o şöyle dursun.Müslümanlık topluluğu emrediyormuş o şöyle dursun. Müslümanlık birliği vaat ediyormuş bu da şöyle dursun.Müslümanlık birliği vaat ediyormuş bu da şöyle dursun. Şimdi bizim keyfimiz böyle istiyor,Şimdi bizim keyfimiz böyle istiyor, sen senci ben benci,sen senci ben benci, ne sen bana yanaşırsın ne de ben sana yanaşırım.ne sen bana yanaşırsın ne de ben sana yanaşırım. Böyle şey mi olur?Böyle şey mi olur? Ama dedi ki; azap gelinceAma dedi ki; azap gelince o zaman öyle sarılırsınız ki birbirinizeo zaman öyle sarılırsınız ki birbirinize ha, öyle sarılırsınız ki, koparamazlar aranızı,ha, öyle sarılırsınız ki, koparamazlar aranızı, ama o azap geldikten sonra ne fayda var, ne fayda eder.ama o azap geldikten sonra ne fayda var, ne fayda eder. Onun için ya nasıl?Onun için ya nasıl? Mümin olmayınca cennete giremezsiniz.

Mümin olmayınca cennete giremezsiniz.
İmanınız olmayınca da cennete giremezsiniz.İmanınız olmayınca da cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman sahibi olamazsınız.Birbirinizi sevmedikçe de iman sahibi olamazsınız. Ne demek bu aziz kardeş?

Ne demek bu aziz kardeş?
Ne demek bu?Ne demek bu? Birbirinizi sevmedikçe iman sahibi olmazsanız,Birbirinizi sevmedikçe iman sahibi olmazsanız, kıyamet koparsan, davulla vursan kafasına pat,kıyamet koparsan, davulla vursan kafasına pat, kabul etmez bunu adam.kabul etmez bunu adam. Müslümanım diyor o kadar.Müslümanım diyor o kadar. Nasıl Müslümansınız aziz kardeş?Nasıl Müslümansınız aziz kardeş? Sen beni sevmezsen, ben seni sevmezsem,

Sen beni sevmezsen, ben seni sevmezsem,
şarktaki Müslümanla garptaki Müslüman hep bir Müslümandır.şarktaki Müslümanla garptaki Müslüman hep bir Müslümandır. Ayrılık yok.Ayrılık yok. İsterse Japonya da olsun, isterse bilmem nerede olursa olsun.İsterse Japonya da olsun, isterse bilmem nerede olursa olsun. Hâlbuki bir vatanın içerisindeyiz yahu, bir avuç toprağın içerisindeyiz de,Hâlbuki bir vatanın içerisindeyiz yahu, bir avuç toprağın içerisindeyiz de, bir vatanın içerisinde, bir mektepte okumuş,bir vatanın içerisinde, bir mektepte okumuş, bir medresede diz çökmüş,bir medresede diz çökmüş, bir kubbenin altında otuyoruz da,bir kubbenin altında otuyoruz da, hâlâ birbirimize karşı ne sevgimiz var, ne de muhabbetimiz var,hâlâ birbirimize karşı ne sevgimiz var, ne de muhabbetimiz var, böyle Müslümanlık işte bu kadar olur.böyle Müslümanlık işte bu kadar olur. Allah cümlemizi affetsin.

Allah cümlemizi affetsin.
Onun içindir ki, şimdi saflar var ya,Onun içindir ki, şimdi saflar var ya, namazda saflar, birisi burada açık bıraktı,namazda saflar, birisi burada açık bıraktı, birisi de orda açık bıraksa da,birisi de orda açık bıraksa da, namazı kılsak ne lazım gelir?namazı kılsak ne lazım gelir? Bir şey lazım gelmez.Bir şey lazım gelmez. Namazımız namaz,Namazımız namaz, fakat Cenâb-ı Peygamber diyor ki safların arasında boşluk bırakmayın,fakat Cenâb-ı Peygamber diyor ki safların arasında boşluk bırakmayın, sıkışın, sıkışın, niçin?sıkışın, sıkışın, niçin? Şeytanda aranıza girmesin.

Şeytanda aranıza girmesin.
Bir yekvücut olun yani, yekvücut olun.Bir yekvücut olun yani, yekvücut olun. Bünyân-ı mersûs diyorlar.Bünyân-ı mersûs diyorlar. Yıkılmaz bir kale gibi, bünyân-ı mersûs.Yıkılmaz bir kale gibi, bünyân-ı mersûs. Bunun hikmetlerini saymakla bitiremem.Bunun hikmetlerini saymakla bitiremem. Yalnız size şu kadarını söyleyeyim.Yalnız size şu kadarını söyleyeyim. Belki işte otuz beş yaşlarında var mıydım, yok muydum bilmem,Belki işte otuz beş yaşlarında var mıydım, yok muydum bilmem, buraya bir hoca efendi geldi,buraya bir hoca efendi geldi, bilmem nereden, güzel vaaz ediyor.bilmem nereden, güzel vaaz ediyor. Daha o zamanda padişahlık devri burada.Daha o zamanda padişahlık devri burada. Anadolu da da muharebeler oluyor.Anadolu da da muharebeler oluyor. Bu adam dedi ki; hangi hastalık olursa olsun dedi,Bu adam dedi ki; hangi hastalık olursa olsun dedi, onun sözünü naklediyorum,onun sözünü naklediyorum, tedavisi cemaatin arasındaki saflara girmektir.tedavisi cemaatin arasındaki saflara girmektir. Cemaatin arasındaki saflara girsin,Cemaatin arasındaki saflara girsin, veremse de iyi olur diyor, bilmem nedirse iyi olur diyor.veremse de iyi olur diyor, bilmem nedirse iyi olur diyor. Bir de şeyi söylemişti galiba, bir üzüm var,Bir de şeyi söylemişti galiba, bir üzüm var, bu üzümün suyunu içmek şartıyla ki,bu üzümün suyunu içmek şartıyla ki, onun adı aklıma gelmedi, içerisini kızdıran bir ilaç,onun adı aklıma gelmedi, içerisini kızdıran bir ilaç, o onu da içtiği takdirdeo onu da içtiği takdirde ne veremi kalır ne bir şeysi kalır, tedaviye girip de bir yaklaşmadıysa.ne veremi kalır ne bir şeysi kalır, tedaviye girip de bir yaklaşmadıysa. Birinci ikinci devirde kurtarır kendisini diye söylemişti.Birinci ikinci devirde kurtarır kendisini diye söylemişti. Cemaatin fevâidi de saflarını hem düzlüğüCemaatin fevâidi de saflarını hem düzlüğü hem de sıklığı şarttır.hem de sıklığı şarttır. Bizim saflar, işte Arabistan da yalnız onu görüyoruz o da mecburiyetten.Bizim saflar, işte Arabistan da yalnız onu görüyoruz o da mecburiyetten. Saflar sıkışıyor, adam geliyor yine araya girmeye çalışıyor,Saflar sıkışıyor, adam geliyor yine araya girmeye çalışıyor, ona da yer veriyorsun yine o da sıkışıyor.ona da yer veriyorsun yine o da sıkışıyor. Sıkışmak suretiyle ki öyle sıkışmak lazım saflar arasında.Sıkışmak suretiyle ki öyle sıkışmak lazım saflar arasında. Leyse’l-îmânü bi’t-temennî ve lâ bi’t-tahallî

Leyse’l-îmânü bi’t-temennî ve lâ bi’t-tahallî
ve lâkin hüve vukira fi’l-kalbi ve saddakahu’l-fi’lü..ve lâkin hüve vukira fi’l-kalbi ve saddakahu’l-fi’lü.. İla ahiril hadis.İla ahiril hadis. İman, temenni etmek,İman, temenni etmek, bende müminim de inşâallah bende mümin olurum temenni,bende müminim de inşâallah bende mümin olurum temenni, bende iman ederim, bende namaz kılarım filan,bende iman ederim, bende namaz kılarım filan, bu temenniyle iman olmaz.bu temenniyle iman olmaz. Ve lâ bi’t-tahallî.

Ve lâ bi’t-tahallî.
Süslenir, kocaman bir kavuğu var başındaSüslenir, kocaman bir kavuğu var başında gayet güzel bir şekildegayet güzel bir şekilde işte şallar atılmış üzerine filan,işte şallar atılmış üzerine filan, ayağında da güzel gayet eskidenayağında da güzel gayet eskiden bilmem ne derlerdi ayakkabılara öyle bir ayakkabısı da ayağında,bilmem ne derlerdi ayakkabılara öyle bir ayakkabısı da ayağında, herkes sakalı da güzel evliyâ filan,herkes sakalı da güzel evliyâ filan, herkes elini de öper ayağını da öper, ha böyleherkes elini de öper ayağını da öper, ha böyle ziynetlenmeyle, süslenmeyle temenniyle iman olmaz.ziynetlenmeyle, süslenmeyle temenniyle iman olmaz. Buna bu bir iman makbul bir iman değil yani.Buna bu bir iman makbul bir iman değil yani. Ve lâkin hüve bu iman vukira fi’l-kalbi ve saddakahu’l-fi’lü.Ve lâkin hüve bu iman vukira fi’l-kalbi ve saddakahu’l-fi’lü. Bu kalpte yerleşen, kalpte yerleşen bir karar,Bu kalpte yerleşen, kalpte yerleşen bir karar, bir sebat olmakla beraber hayâ, hâvf, huşû, huzû,bir sebat olmakla beraber hayâ, hâvf, huşû, huzû, tevâzu sahibi olması lazım.tevâzu sahibi olması lazım. Huşûsuz, hudûsuz, hayâsız olanHuşûsuz, hudûsuz, hayâsız olan imanın kıymeti o kadar olur.imanın kıymeti o kadar olur. Allah muhafaza.Allah muhafaza. Buna da ve saddakahu’l-fi’lü.Buna da ve saddakahu’l-fi’lü. Ef ali harekâtı bunun böyle bir adam olduğunu tasdik eder.Ef ali harekâtı bunun böyle bir adam olduğunu tasdik eder. Hayâsı yüzünden bellidir.Hayâsı yüzünden bellidir. Hudû, huşû yüzünden bellidir.Hudû, huşû yüzünden bellidir. Harekâtı, hasenatı ona göredir.Harekâtı, hasenatı ona göredir. Ha o pek ala.Ha o pek ala. Yoksa öyle gösterişle bu iş olmaz.Yoksa öyle gösterişle bu iş olmaz. el-İlmu ilmâni.

el-İlmu ilmâni.
Onun için ilim iki tanedir, iki kısımdır.Onun için ilim iki tanedir, iki kısımdır. İlmun bi’l-lisâni ve ilmun fi’l-kalbi.

İlmun bi’l-lisâni ve ilmun fi’l-kalbi.
Birisi dili okursun, edebiyat mektebinde de okuduysan,Birisi dili okursun, edebiyat mektebinde de okuduysan, fasahat, belahat, edebiyat yerindefasahat, belahat, edebiyat yerinde konuşursan herkes bayılır sana.konuşursan herkes bayılır sana. Ne güzel konuşuyor.Ne güzel konuşuyor. Birde şak şak yaparlar.Birde şak şak yaparlar. Sende koltuklarını kabartırsın.Sende koltuklarını kabartırsın. Tabi bu şak şak yüzünde.Tabi bu şak şak yüzünde. Ha bu dil ile olan ilim,Ha bu dil ile olan ilim, ilmun caa alel lisân dil üzerine cari olan bir şeydir.ilmun caa alel lisân dil üzerine cari olan bir şeydir. Velakin fihatarun.Velakin fihatarun. Bunda tehlike vardır, insanı riyaya,Bunda tehlike vardır, insanı riyaya, müdahaneye efendim sum’aya götürür.müdahaneye efendim sum’aya götürür. Çaresiz.Çaresiz. Ve ilmun fi’l-kalbi.

Ve ilmun fi’l-kalbi.
Diğeri de kalbimizdir ki,Diğeri de kalbimizdir ki, fe-emmâ ilmu’l-kalbi.fe-emmâ ilmu’l-kalbi. Şimdi o ilmi kalp, fe’l-ilmu’n-nâfi’u,Şimdi o ilmi kalp, fe’l-ilmu’n-nâfi’u, fayda veren ilim, bu kalp ilmidir.fayda veren ilim, bu kalp ilmidir. Gönül açılsın, Allah’tan buraya rahmet inzal olsun,Gönül açılsın, Allah’tan buraya rahmet inzal olsun, fütuhatlar gelir, sende hayran kalırsın, herkes de hayran kalır.fütuhatlar gelir, sende hayran kalırsın, herkes de hayran kalır. Ama bu ilmu’l-kalbi.Ama bu ilmu’l-kalbi. Şimdi hep dervişliğe özenenler çoktur.

Şimdi hep dervişliğe özenenler çoktur.
Filan şeyh çok güzel gidelim elini öpelim,Filan şeyh çok güzel gidelim elini öpelim, bizde ona derviş olalım diyerekten özenenler çoktur.bizde ona derviş olalım diyerekten özenenler çoktur. Dervişlik tesbihle değildir, dervişlik tesbihle olmaz.Dervişlik tesbihle değildir, dervişlik tesbihle olmaz. Gece namazlarını kılmakla o da olmaz.Gece namazlarını kılmakla o da olmaz. Onlar zaten Müslümanlığın emri,Onlar zaten Müslümanlığın emri, vazife Müslümanlıkta onlar Müslümanlığın emri.vazife Müslümanlıkta onlar Müslümanlığın emri. Ya nedir dervişlik?Ya nedir dervişlik? Teslimiyettir.

Teslimiyettir.
Teslimiyette ki zaten o da Allah’ın emridir amaTeslimiyette ki zaten o da Allah’ın emridir ama tarikata girecen, bir şeyhe girecen mi teslim oluyorsan,tarikata girecen, bir şeyhe girecen mi teslim oluyorsan, öl dediği vakitte ölebileceksenöl dediği vakitte ölebileceksen ne mutlu sana, derviş olursun.ne mutlu sana, derviş olursun. Yok öyle olmadı mı, at kendini öte tarafa.Yok öyle olmadı mı, at kendini öte tarafa. Bir hikâyesini söyleyeyim.

Bir hikâyesini söyleyeyim.
Bâyezid-i Bistâmî hazretleri işitiyoruz tabiBâyezid-i Bistâmî hazretleri işitiyoruz tabi Allah şefaatine nâil etsin.Allah şefaatine nâil etsin. Büyük zat.Büyük zat. Şimdi dervişlerde de erbain denilen bir halvet usulü vardır,Şimdi dervişlerde de erbain denilen bir halvet usulü vardır, dervişleri orda kırk gün ders öğretirler.dervişleri orda kırk gün ders öğretirler. Riyâzet çekerler.Riyâzet çekerler. Bu, bu demek değildir ki sen tekemmül ettin,Bu, bu demek değildir ki sen tekemmül ettin, oldun artık işte kırk gün burada kaldın daoldun artık işte kırk gün burada kaldın da tekemmül ettin, oldun,tekemmül ettin, oldun, hadi Allah selamet etsin, yolun açık olsun demek değildir.hadi Allah selamet etsin, yolun açık olsun demek değildir. Bu, bunu öğrendin ya ölünceye kadar bu yoldan ayrılma demektir.Bu, bunu öğrendin ya ölünceye kadar bu yoldan ayrılma demektir. Ölünceye kadar bu yoldan ayrılma.Ölünceye kadar bu yoldan ayrılma. Ayrıldın mı yıkıldın gittin.Ayrıldın mı yıkıldın gittin. Ben orda yaptıydım ya.Ben orda yaptıydım ya. Orda yapmakla biter mi müslümanlık?Orda yapmakla biter mi müslümanlık? Kıyamete kadar olacak.

Kıyamete kadar olacak.
Olur mu bu, dayanılır mı buna?Olur mu bu, dayanılır mı buna? O dayananlar pekâlâ dayanmış.O dayananlar pekâlâ dayanmış. Bu Bâyezîd-i Bistâmî Hazretleri otuz sene olmuş,Bu Bâyezîd-i Bistâmî Hazretleri otuz sene olmuş, soğuk suyu ağzına koymamış adam.soğuk suyu ağzına koymamış adam. Neyse rahmeti rahmana kavuşmuş.Neyse rahmeti rahmana kavuşmuş. Allah rahmet etsin.Allah rahmet etsin. Cenâb-ı Hak şefaatine cümlemizi nâil etsin.Cenâb-ı Hak şefaatine cümlemizi nâil etsin. Bizim Kars’ta yatan,

Bizim Kars’ta yatan,
adı Ebu’l Hasan el-Harakânî hazretleri var, Kars’ta yatar.adı Ebu’l Hasan el-Harakânî hazretleri var, Kars’ta yatar. Bu zat artık kaç sene sonra dünyaya geldiyse,Bu zat artık kaç sene sonra dünyaya geldiyse, Bâyezîd-i Bistâmî’nin vefatından kaç sene sonra dünyaya geldiyse gelmiş.Bâyezîd-i Bistâmî’nin vefatından kaç sene sonra dünyaya geldiyse gelmiş. Fakat Bâyezîd-i Bistâmî’nin hayranı olmuş adam,Fakat Bâyezîd-i Bistâmî’nin hayranı olmuş adam, hayranı olmuş.hayranı olmuş. Onun mezarını bulmuş nerdeyse.Onun mezarını bulmuş nerdeyse. Yakın bir yerde demek ki bulunduğu yerin arasında.Yakın bir yerde demek ki bulunduğu yerin arasında. Her gün on iki sene efendi,Her gün on iki sene efendi, on iki sene her gün onun mezarına gitmiş.on iki sene her gün onun mezarına gitmiş. Ya Rabbi! Buna verdiğin irfandanYa Rabbi! Buna verdiğin irfandan bir nebze de bana ver demiş.bir nebze de bana ver demiş. Âriflik kolay bir şey değil canım.Âriflik kolay bir şey değil canım. Lafla olmaz ki âriflik.Lafla olmaz ki âriflik. Bir nebze de bana ver demiş.Bir nebze de bana ver demiş. On ikinci senede kar yağmış, her yer şey,On ikinci senede kar yağmış, her yer şey, bir metre iki metre kar oluyor ya oralarda,bir metre iki metre kar oluyor ya oralarda, kar olmuş, dolmuş her taraf, gitmiş mezarlığı bulamamış,kar olmuş, dolmuş her taraf, gitmiş mezarlığı bulamamış, mezarı bulamamış.mezarı bulamamış. Mezarlığı buluyor da mezarı bulamıyor.Mezarlığı buluyor da mezarı bulamıyor. Dolaşıyor dolaşıyor bugün kısmetimiz yokmuş diyor geri dönüyor.Dolaşıyor dolaşıyor bugün kısmetimiz yokmuş diyor geri dönüyor. Geri dönerken Cenâb-ı Hakk’ın lütfu,Geri dönerken Cenâb-ı Hakk’ın lütfu, Bâyezîd-i Bistâmî’nin ruhu tecelli ediyor, gel ben buradayım diyor,Bâyezîd-i Bistâmî’nin ruhu tecelli ediyor, gel ben buradayım diyor, gidiyor gene orda.gidiyor gene orda. O gün kendisi ümmi amaO gün kendisi ümmi ama okumak filan bu iş yapamaz zaten.okumak filan bu iş yapamaz zaten. Ümmi olduğu için yapmış bu işi,Ümmi olduğu için yapmış bu işi, okumak bildi miydi o zamanokumak bildi miydi o zaman kendini hep Kâf dağında görür insanlar.kendini hep Kâf dağında görür insanlar. Ümmiliğiyle beraber, bunda istediği şeydeÜmmiliğiyle beraber, bunda istediği şeyde evine dönünceye kadar Hatmi Kur’an etmiş, niçin?evine dönünceye kadar Hatmi Kur’an etmiş, niçin? Ruh zaten bilgin efendi,

Ruh zaten bilgin efendi,
ruhun bilmediği şey yok.ruhun bilmediği şey yok. Ruhun bize bir şey göstermesi,Ruhun bize bir şey göstermesi, zarfın içerisine girmiş, kapıda kapanmış,zarfın içerisine girmiş, kapıda kapanmış, mühürlenmiş içerisi de, içerisinden dışarısı alakası yok.mühürlenmiş içerisi de, içerisinden dışarısı alakası yok. O açıldı mıydı o kapı, her şey bilgin senin için, her şey senin içinO açıldı mıydı o kapı, her şey bilgin senin için, her şey senin için açılıyor artık.açılıyor artık. Bu dervişlikteki hüner, işte asılBu dervişlikteki hüner, işte asıl o içerdeki nuru kapalı olan.o içerdeki nuru kapalı olan. Kırıp onu ondan istifade etmek.Kırıp onu ondan istifade etmek. İşte o anda o kapı kırılmış, ruh meydana çıkmış,İşte o anda o kapı kırılmış, ruh meydana çıkmış, kendiside evine gelinceye kadar hatmi Kur’an etmiş,kendiside evine gelinceye kadar hatmi Kur’an etmiş, Kur’an-ı Azîmüşşân’ı, Elham’dan başlamış Kul e'ûzü bi-rabbi’n-nâs ile bitirmiş, niçin?Kur’an-ı Azîmüşşân’ı, Elham’dan başlamış Kul e'ûzü bi-rabbi’n-nâs ile bitirmiş, niçin? İşte o gönülde var o, o ruhta o temizlik var.İşte o gönülde var o, o ruhta o temizlik var. Bilmiyor musunuz canım?Bilmiyor musunuz canım? Hazreti Âdem dünyaya geldi,Hazreti Âdem dünyaya geldi, melekler işte dediler ki; biz varken bu ne olacak ki? filan diyerekten.melekler işte dediler ki; biz varken bu ne olacak ki? filan diyerekten. Cenâb-ı Hak imtihan için çağırdı, toplanın bakalım.Cenâb-ı Hak imtihan için çağırdı, toplanın bakalım. Ya Âdem! Bu ne? Evvela meleklere sordu. Bu ne?Ya Âdem! Bu ne? Evvela meleklere sordu. Bu ne? Bilmeyiz dediler. Eşyayı soruyor.Bilmeyiz dediler. Eşyayı soruyor. Mesela bunu ne bilecek şimdi,Mesela bunu ne bilecek şimdi, kaç sene sonra dünyaya gelmiş bir şey.kaç sene sonra dünyaya gelmiş bir şey. Âdem bu ne?Âdem bu ne? İşte televizyon efendim.İşte televizyon efendim. Bu ne? Radyo efendim.Bu ne? Radyo efendim. Bu ne? Filan efendim.Bu ne? Filan efendim. Bu ne? Bıçak efendim.Bu ne? Bıçak efendim. Bu ne?Bu ne? Bütün eşyayı söylüyor.Bütün eşyayı söylüyor. Âdem’e onu kim öğretti yahu.Âdem’e onu kim öğretti yahu. Dünyada hoca yok, hacı yok.Dünyada hoca yok, hacı yok. Mektep yok, medrese yok.Mektep yok, medrese yok. İşte o ruhun, ruh hepsini bilgin,İşte o ruhun, ruh hepsini bilgin, bu bilginliğinin dolayısıylabu bilginliğinin dolayısıyla tertemize her eşyayı yerli yerinde bildi.tertemize her eşyayı yerli yerinde bildi. Ve alleme Âdeme’l-esmâe küllehâ.

Ve alleme Âdeme’l-esmâe küllehâ.
Hepsini.

Hepsini.
Summe ‘aradahum ‘ale-lmelâ-iketi.Summe ‘aradahum ‘ale-lmelâ-iketi. Demek evvela Âdem’e bildiriyor.Demek evvela Âdem’e bildiriyor. Sonrada meleklere arz ediyor. Meleklerde acziyetlerini ifade ediyorlar.Sonrada meleklere arz ediyor. Meleklerde acziyetlerini ifade ediyorlar. Bizde şimdi o hale kendimizi getirebilirde,Bizde şimdi o hale kendimizi getirebilirde, nurlandırabilirsek içimizi,nurlandırabilirsek içimizi, kapılar açıldığı vakitte, hem görürüz hem de işitiriz,kapılar açıldığı vakitte, hem görürüz hem de işitiriz, her şeye de hâsıl oluruz.her şeye de hâsıl oluruz. Onun için, ilmun fi’l-kalbi.Onun için, ilmun fi’l-kalbi. Fe-emmâ ilmu’l-kalbi fe’l-ilmu’n-nâfi’u.Fe-emmâ ilmu’l-kalbi fe’l-ilmu’n-nâfi’u. İlmi nâfi odur.İlmi nâfi odur. İşareten ila ennehuİşareten ila ennehu fî kemali’l-‘uluvvi ve’r-rif’atifî kemali’l-‘uluvvi ve’r-rif’ati la yenâluhu küllü ehad.la yenâluhu küllü ehad. Ama herkesin buna erişmesine imkân yok.Ama herkesin buna erişmesine imkân yok. Ve ilmu’l-lisâni huccetullâhi te’âlâ ale’bni Âdeme.

Ve ilmu’l-lisâni huccetullâhi te’âlâ ale’bni Âdeme.
Bu bu da hüccettir sana benBu bu da hüccettir sana ben filan yerde söyletti mi hocafilan yerde söyletti mi hoca söyledi ya bu emri, hüccet olacak ya?söyledi ya bu emri, hüccet olacak ya? Söylemedim mi, sende dinlemedin mi orda,Söylemedim mi, sende dinlemedin mi orda, evâmir-i ilahiyiyi haramdır dediler, günahtır dediler,evâmir-i ilahiyiyi haramdır dediler, günahtır dediler, kitaplarda okudunuz, şunu yaptınız hüccet olacakkitaplarda okudunuz, şunu yaptınız hüccet olacak okudun ama amel etmedin, yapmadın.okudun ama amel etmedin, yapmadın. Şimdi burada diyor ki; Li kavlihi Teâlâ:Şimdi burada diyor ki; Li kavlihi Teâlâ: Lime tekûlûne mâ lâ tef’alûn.

Lime tekûlûne mâ lâ tef’alûn.
Şimdi hep demekle mükellef.

Şimdi hep demekle mükellef.
Herkes, şimdi bu iki ilmi de işaret var burada.Herkes, şimdi bu iki ilmi de işaret var burada. Ashabtan birisi yine amaAshabtan birisi yine ama dediler ki; biz bunu yapamıyoruz, nasıl yapalım,dediler ki; biz bunu yapamıyoruz, nasıl yapalım, söyleyelim mi söylemeyelim mi?söyleyelim mi söylemeyelim mi? Yapsanız da söyleyin, yapmasanız da söyleyin,Yapsanız da söyleyin, yapmasanız da söyleyin, tebliğdir, tebliği söyleyeceksiniz.tebliğdir, tebliği söyleyeceksiniz. Bu mesuliyet yapmadığın mesuliyeti sana aittir.Bu mesuliyet yapmadığın mesuliyeti sana aittir. Emri tebliğ edeceksin, söyleyeceksin.Emri tebliğ edeceksin, söyleyeceksin. Ama öteki yapar da söyle, yapar da söyle.Ama öteki yapar da söyle, yapar da söyle. Aradaki farkı hatırama geldi

Aradaki farkı hatırama geldi
Şakīk-ı Belhî isminde bir şeyh efendi varmış,Şakīk-ı Belhî isminde bir şeyh efendi varmış, vakti zamanında.vakti zamanında. Beliğ denilen bir memleket varmış orda.Beliğ denilen bir memleket varmış orda. Derken rahmetlik olmuş.Derken rahmetlik olmuş. Yetiştirdiği güzel bir talebesi varmışYetiştirdiği güzel bir talebesi varmış ismi hatırama gelmedi.ismi hatırama gelmedi. Cemaat demiş ki; Allah rahmet eylesin,Cemaat demiş ki; Allah rahmet eylesin, muhterem üstadımız vefat etti,muhterem üstadımız vefat etti, şimdi onun yerine sizden daha layıklısını göremiyoruz,şimdi onun yerine sizden daha layıklısını göremiyoruz, lütfen, onun yeri boş kalmasın,lütfen, onun yeri boş kalmasın, siz buyurun da bizi irşad edin demişler.siz buyurun da bizi irşad edin demişler. Demiş ki; bir sene sizden mühlet isteyeceğim, bir sene.

Demiş ki; bir sene sizden mühlet isteyeceğim, bir sene.
Peki demişler, bir sene izin verelim sana.Peki demişler, bir sene izin verelim sana. Sene bitmiş, hadi demişler, yok demiş, olmadı daha,Sene bitmiş, hadi demişler, yok demiş, olmadı daha, bir sene daha verin demiş.bir sene daha verin demiş. Peki bir sene daha verelim demişler.Peki bir sene daha verelim demişler. İki sene vermişler.İki sene vermişler. O her gün kendini tecrübe edermiş.O her gün kendini tecrübe edermiş. Hayvanlara yem verirmiş,Hayvanlara yem verirmiş, hayvanların arasına girince, pır diye hayvanlar kaçışıveriyorlar.hayvanların arasına girince, pır diye hayvanlar kaçışıveriyorlar. Ha demek bende hâlâ hayvaniyet sıfatı var,Ha demek bende hâlâ hayvaniyet sıfatı var, hayvanlık sıfatı var.hayvanlık sıfatı var. Binâenaleyh adam olamadım daha.Binâenaleyh adam olamadım daha. En nihayet bakıyor ki, hayvanlar kaçmaz hale geliyor kendisinden,En nihayet bakıyor ki, hayvanlar kaçmaz hale geliyor kendisinden, ha demek ki biraz bana bir şeyler olmuş diyerektenha demek ki biraz bana bir şeyler olmuş diyerekten derse başlıyor, herkes mest-u hayran,derse başlıyor, herkes mest-u hayran, ağlarlar, sızlarlar çeşitli haller.ağlarlar, sızlarlar çeşitli haller. Demişler ki; Neden bu bize bu iki seneden beri

Demişler ki; Neden bu bize bu iki seneden beri
böyle mahrum bıraktın, yazık değil mi bize, bak?böyle mahrum bıraktın, yazık değil mi bize, bak? Demiş; iki seneden beri bende bu hâl yoktu da onun için çıkmıyordum demiş.Demiş; iki seneden beri bende bu hâl yoktu da onun için çıkmıyordum demiş. Çıksaydım bugünkü hâl olmazdı sizde,Çıksaydım bugünkü hâl olmazdı sizde, kiminizin kulağından girer öteki kulağından çıkardı demiş,kiminizin kulağından girer öteki kulağından çıkardı demiş, kendimize de uyku gelir dinleyen de olmazdı demiş.kendimize de uyku gelir dinleyen de olmazdı demiş. Bunun bir çeşidi daha var.

Bunun bir çeşidi daha var.
Abdülkādir-i Geylânî hazretlerinin oğlu,Abdülkādir-i Geylânî hazretlerinin oğlu, okumuş, müderris olmuş.okumuş, müderris olmuş. Âlim. Baba demiş ne olur bugün müsaade et deÂlim. Baba demiş ne olur bugün müsaade et de ben derse gireyim demiş.ben derse gireyim demiş. Eh oğlum peki, çıkmış kürsüye,Eh oğlum peki, çıkmış kürsüye, tabi hazırlanmış, belagat, safahat hepsi içinde,tabi hazırlanmış, belagat, safahat hepsi içinde, söylüyor söylüyor.söylüyor söylüyor. Bu orda uyuyor, o orda uyuyor, o buna yaslanmış,Bu orda uyuyor, o orda uyuyor, o buna yaslanmış, Allah Allah kendisi deAllah Allah kendisi de kızıyor kendi kendine ne iş Ya Rabbi!kızıyor kendi kendine ne iş Ya Rabbi! Ben bunlara bu kadar eziyet çekiyorum da bu kadar.Ben bunlara bu kadar eziyet çekiyorum da bu kadar. Nedir bu filan gaflet içerisinde derken babası gelmiş,Nedir bu filan gaflet içerisinde derken babası gelmiş, o da kızmış zaten, inmiş, babamo da kızmış zaten, inmiş, babam bunlarla ders olmaz demiş, bunlarbunlarla ders olmaz demiş, bunlar nasıl adamlar filan diye.nasıl adamlar filan diye. O çıkmış kürsüyse, selamın aleyküm evlatlar demiş,O çıkmış kürsüyse, selamın aleyküm evlatlar demiş, biraz geç kaldım ama kusura bakmayın, iştebiraz geç kaldım ama kusura bakmayın, işte anneniz demiş yumurta pişiriyordu daanneniz demiş yumurta pişiriyordu da onun için onu biraz yemekle meşgul oldum filan derken, bir feryat,onun için onu biraz yemekle meşgul oldum filan derken, bir feryat, bir çılgınlık içerisinde o ana karışıyor,bir çılgınlık içerisinde o ana karışıyor, o ona karışıyor, hani uyuyan adam neredeydi ya,o ona karışıyor, hani uyuyan adam neredeydi ya, her şey içerisinde içerisi.her şey içerisinde içerisi. Çocuk şaşırmış Ya Rabbi! Demiş.Çocuk şaşırmış Ya Rabbi! Demiş. Ben saatlerce belâgat, sefahatla konuştum demiş,Ben saatlerce belâgat, sefahatla konuştum demiş, hepsi uyudu demiş,hepsi uyudu demiş, babam anamın yumurtasından bahsediyor,babam anamın yumurtasından bahsediyor, bak demiş şu hale Ya Rab!bak demiş şu hale Ya Rab! Oğlum demiş, yirmi sene çöllerde dolaştım ben, çöllerde demiş.

Oğlum demiş, yirmi sene çöllerde dolaştım ben, çöllerde demiş.
Allah ile oldum, Allah ile olanın sözü böyle olur demiş,Allah ile oldum, Allah ile olanın sözü böyle olur demiş, dünyayla olanın sözü de böyle olur demiş.dünyayla olanın sözü de böyle olur demiş. Allah kusurumuzu affetsin.Allah kusurumuzu affetsin. Bu hadisi bitirivereyim.

Bu hadisi bitirivereyim.
Yine bir zahid:Yine bir zahid: Lâ yetimmu illâ bi-ıslâhi’l-bâtini.

Lâ yetimmu illâ bi-ıslâhi’l-bâtini.
Ne kadar güzeldi ama, ilm-u zahir, okuyacağız işte,Ne kadar güzeldi ama, ilm-u zahir, okuyacağız işte, nasara yensurudan başlayacağız.nasara yensurudan başlayacağız. En son ilme kadar öğreneceğiz, hadîsleri öğreneceğizEn son ilme kadar öğreneceğiz, hadîsleri öğreneceğiz tefsirleri öğreneceğiz,tefsirleri öğreneceğiz, âyetlerin manalarını anlayacağız, anlatmaya çalışacağız,âyetlerin manalarını anlayacağız, anlatmaya çalışacağız, ama bu gerek anlamak,ama bu gerek anlamak, gerek anlatmak ancak için temizliğiyle olur diyor.gerek anlatmak ancak için temizliğiyle olur diyor. İllâ bi-ıslâhi’l-bâtini.

İllâ bi-ıslâhi’l-bâtini.
Bâtının ıslahı ile mümkündür.Bâtının ıslahı ile mümkündür. İşte konuşuyorsun işte Abdülkādir’in çocuğu gibi herkes uyuklar, öyle konuşur.İşte konuşuyorsun işte Abdülkādir’in çocuğu gibi herkes uyuklar, öyle konuşur. Ve elizâ.Ve elizâ. Bu sebepten dolayı, kâle’l-İmâmu Mâlikün.Bu sebepten dolayı, kâle’l-İmâmu Mâlikün. Bak şimdi İmam Mâlik’e diyor.Bak şimdi İmam Mâlik’e diyor. Ve men tasavvefe.Ve men tasavvefe. Okudu, öğrendi, fakih gayet üstüne âlim yok yani.Okudu, öğrendi, fakih gayet üstüne âlim yok yani. Hangi meseleyi sorarsan, kitaba filan ihtiyacı yok,Hangi meseleyi sorarsan, kitaba filan ihtiyacı yok, derhal cevabını verir, fetvasını da verir.derhal cevabını verir, fetvasını da verir. Fakihten dersin, ama bu fâkih ile beraber,Fakihten dersin, ama bu fâkih ile beraber, ve lem yetefakkah, tasavvufa hiç itibar etmemiş.ve lem yetefakkah, tasavvufa hiç itibar etmemiş. Tasavvuf sahibi değil.Tasavvuf sahibi değil. Ehli tarikattan değil yani.Ehli tarikattan değil yani. Yalnız bilgisi çok, ne diyor?Yalnız bilgisi çok, ne diyor? Fe-kad tefesseka.

Fe-kad tefesseka.
Fâsık olur.Fâsık olur. Mukabili, ve men tasavvef,Mukabili, ve men tasavvef, öteki de tasavvufa gücü gece gündüz riyazetten,öteki de tasavvufa gücü gece gündüz riyazetten, tesbihlerle meşgul oluyor ama ilmi yok cahil.tesbihlerle meşgul oluyor ama ilmi yok cahil. Öyleyse o da, ha fe-kad tezendeka, bu da zındık olur.Öyleyse o da, ha fe-kad tezendeka, bu da zındık olur. O da zındık olur, en nihayet ben Allah’ım der çıkar ortaya.O da zındık olur, en nihayet ben Allah’ım der çıkar ortaya. Şimdi buraya bir zındık geliyor, bazen çok çapkın sapkın,Şimdi buraya bir zındık geliyor, bazen çok çapkın sapkın, pis pis laflar konuşuyor.pis pis laflar konuşuyor. Bunu böyle bir sopa da lazım ama,Bunu böyle bir sopa da lazım ama, onu yapacak adam yok bizim içimizde.onu yapacak adam yok bizim içimizde. Ve men ceme’a beynehümâ.

Ve men ceme’a beynehümâ.
Kim ki bunda ikisinin bir arasını cem eder,Kim ki bunda ikisinin bir arasını cem eder, hem tasavvuf var kendisinde hem de ilmi fıkh var, hahem tasavvuf var kendisinde hem de ilmi fıkh var, ha öyle olursa, fe-kad tahakkaka, hakîkat sahibi olur o zaman.öyle olursa, fe-kad tahakkaka, hakîkat sahibi olur o zaman. Bu zaman hakikat sahibi olur.Bu zaman hakikat sahibi olur. İşte ondan sonra İmâm-ı Âzamlarımızdan tut,İşte ondan sonra İmâm-ı Âzamlarımızdan tut, bugüne kadar gelen büyüklerimizin hepsibugüne kadar gelen büyüklerimizin hepsi bu iki ilminde sahibiydiler.bu iki ilminde sahibiydiler. Nasıl bir kanatlı tayyare uçamaz, ne olur en nihayet?Nasıl bir kanatlı tayyare uçamaz, ne olur en nihayet? Pıt diye düşer aşağıya.

Pıt diye düşer aşağıya.
Kanadının birisine bir arıza geldi miydi bir kanatla gidemez.Kanadının birisine bir arıza geldi miydi bir kanatla gidemez. Bu bir kanat yalnız fıkıh kanadıdır.Bu bir kanat yalnız fıkıh kanadıdır. Bir kanatta sofuluk, tasavvuf kanadıdır.Bir kanatta sofuluk, tasavvuf kanadıdır. İki kanadı olursa güzel böyleİki kanadı olursa güzel böyle kuş da öyle değil mi? Ne güzel uçar.kuş da öyle değil mi? Ne güzel uçar. İstediği yerde durur, istediği yerde uçar.İstediği yerde durur, istediği yerde uçar. Hümâ ilmâni asliyyâni lâ yestağnî ehadühümâ ani’l-âhari.

Hümâ ilmâni asliyyâni lâ yestağnî ehadühümâ ani’l-âhari.
Hiçbir ulemâ yoktur ki birisinden müstağni olsun.Hiçbir ulemâ yoktur ki birisinden müstağni olsun. Birisi olsun yeter bana desin de,Birisi olsun yeter bana desin de, ötekine lüzum görmesin böyle bir ulemâ bulanmaz.ötekine lüzum görmesin böyle bir ulemâ bulanmaz. Ulemâ ise hakikaten mutlaka ikisini de bir araya toplayacaktır.Ulemâ ise hakikaten mutlaka ikisini de bir araya toplayacaktır. Bi-menzileti’l-islâmi ve’l-îmâni.

Bi-menzileti’l-islâmi ve’l-îmâni.
Tasavvufla fıkhın arası, İslâm da iman gibidir.Tasavvufla fıkhın arası, İslâm da iman gibidir. İslâm imandan ayrılır mı?İslâm imandan ayrılır mı? Nasıl ayrılmazsa, imanın olduğu yerde İslâm vardır,Nasıl ayrılmazsa, imanın olduğu yerde İslâm vardır, İslâm’ın olduğu yerde iman da vardır.İslâm’ın olduğu yerde iman da vardır. Küllün minhümâ bi’l-âhari.Küllün minhümâ bi’l-âhari. İkisi birbirine bağlı, sökülmez.İkisi birbirine bağlı, sökülmez. Söktün müydü işe yaramaz.Söktün müydü işe yaramaz. Ke’l-cismi ve’l-kalbi.

Ke’l-cismi ve’l-kalbi.
Cisim var, kalp var.Cisim var, kalp var. Cisimle kalp birbirinden ayrılır mı?Cisimle kalp birbirinden ayrılır mı? Ayrılırsa işe yaramaz.Ayrılırsa işe yaramaz. Tıpkı bunun gibi işte.Tıpkı bunun gibi işte. Ke’l-cismi ve’l-kalbi.Ke’l-cismi ve’l-kalbi. Lâ yestağnî ehadühümâ ani’l-âhari.Lâ yestağnî ehadühümâ ani’l-âhari. Katiyyen birisi yerinden ayrılmaz.Katiyyen birisi yerinden ayrılmaz. Cenâb-ı Hak hepimizin kusurunu affetsin.

Cenâb-ı Hak hepimizin kusurunu affetsin.
Tevkîfat-ı samadaniyesine mazhar etsin.Tevkîfat-ı samadaniyesine mazhar etsin. Allah-u celle ve âlâ’nın sevdiği kullarının arasınaAllah-u celle ve âlâ’nın sevdiği kullarının arasına cümlemizi kabul etsin.cümlemizi kabul etsin. Öyle bir rahmet bize inzal eylesin ki,Öyle bir rahmet bize inzal eylesin ki, biz bu halimizle onun rahmetine layık değilsek debiz bu halimizle onun rahmetine layık değilsek de bu rahmetini inzal eylesin de,bu rahmetini inzal eylesin de, bizi kendisini sevecek kulların arasınabizi kendisini sevecek kulların arasına layık olmak şerefine nâil etsin inşallah.layık olmak şerefine nâil etsin inşallah. El-Fâtiha.

El-Fâtiha.
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2