Namaz Vakitleri

20 Cemâziye'l-Evvel 1446
22 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:52
Öğle
12:55
İkindi
15:25
Akşam
17:48
Yatsı
19:12
Detaylı Arama

İbadetler Anaya ve Babaya İtaat

Mehmed Zahid KOTKU

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Kadınların sözünü dinlemek, Anaya babaya isyan, Allah'a isyandır, Gazinin sevabı neyse ilim tahsil edenin sevabı da budur, İlmin zuhûru | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

İbadetler Anaya ve Babaya İtaat

Mehmed Zahid KOTKU

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Kadınların sözünü dinlemek, Anaya babaya isyan, Allah'a isyandır, Gazinin sevabı neyse ilim tahsil edenin sevabı da budur, İlmin zuhûru | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillahirrahmanirrahim Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillahirrahmanirrahim

el-Hamdü li'llâhi Rabbi'l-âlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn,el-Hamdü li'llâhi Rabbi'l-âlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn, es-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. es-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.

İ'lemû eyyühe'l-ihvân, enne efdale'l-kitâbi kitâbullâhİ'lemû eyyühe'l-ihvân, enne efdale'l-kitâbi kitâbullâh ve enne efdale'l-hedyi hedyü Muhammedin sallalahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-umûri muhdesâtühâve enne efdale'l-hedyi hedyü Muhammedin sallalahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin fi'n-nâr,ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin fi'n-nâr, ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-Nebiyyi sallalahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-Nebiyyi sallalahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Tâatü'n-nisâi nedâmetün. Tâatü'n-nisâi nedâmetün.

Tâatü'n-nisâi. "Kadınların sözünü dinlemek." Kadınlara itaat etmek, onların dediğini yapıvermek. Tâatü'n-nisâi. "Kadınların sözünü dinlemek." Kadınlara itaat etmek, onların dediğini yapıvermek.

Nedâmetün. "-Neticesi- nedâmettir." Nedâmetün. "-Neticesi- nedâmettir."

Taâtün mer'etin. diye bir tane daha var; o da aynı ibaredir. Taâtün mer'etin. diye bir tane daha var; o da aynı ibaredir.

İnsan bunun nedenini sorar. Kadın, yaradılış itibariyle erkekten zayıftır.İnsan bunun nedenini sorar. Kadın, yaradılış itibariyle erkekten zayıftır. Hepimiz zayıfsak da kadının zayıflığı daha çoktur. "Kadının saçı uzun, aklı kısa" derler.Hepimiz zayıfsak da kadının zayıflığı daha çoktur.

"Kadının saçı uzun, aklı kısa" derler.
Onların şehvetleri galiptir. Hep arzularına uygun işleri isterler.Onların şehvetleri galiptir. Hep arzularına uygun işleri isterler. Onun için onlara uyulursa neticesi hep nedâmet olur. Onun için onlara uyulursa neticesi hep nedâmet olur.

Lâ baraza ebarre mine'l-cehl. "Cehilden daha zararlı hiçbir şey yoktur." Lâ baraza ebarre mine'l-cehl. "Cehilden daha zararlı hiçbir şey yoktur." En büyük zarar cehildedir, câhilliktedir. Ve lâ şerre En büyük zarar cehildedir, câhilliktedir.

Ve lâ şerre
mine'n-nisâ. "Kadınlardan daha şerli bir mahlûk yoktur." denmiş. Onların kulakları duymasın. mine'n-nisâ. "Kadınlardan daha şerli bir mahlûk yoktur." denmiş. Onların kulakları duymasın.

Malum ya şimdi yaz vakti.Malum ya şimdi yaz vakti. Hepsi ister ki "Bizim de deniz kıyısında bir evimiz olsun, banyoya gidelim, pazar günü gezmelere gidelim." Hepsi ister ki "Bizim de deniz kıyısında bir evimiz olsun, banyoya gidelim, pazar günü gezmelere gidelim."

Hep isterler, arzuları vardır. "Hava alalım, nefes alalım." derler.Hep isterler, arzuları vardır. "Hava alalım, nefes alalım." derler. "Güneşten istifade edelim." derler. "Kumdan istifade edelim." derler. İnsanı kandırırlar. "Güneşten istifade edelim." derler. "Kumdan istifade edelim." derler. İnsanı kandırırlar.

Cemaatten alıkoyarlar, bir. Günahlara girmeye vesile olurlar, iki.Cemaatten alıkoyarlar, bir. Günahlara girmeye vesile olurlar, iki. Ondan sonra birçok paranın harcanmasına, zâyi olmasına sebep olurlar, üç. Birçok zararları vardır. Ondan sonra birçok paranın harcanmasına, zâyi olmasına sebep olurlar, üç. Birçok zararları vardır.

Geçen gün Eyüp Sultan camiinin imam efendisi geldi. İki tane mi üç tane mi çocuğu varmış.Geçen gün Eyüp Sultan camiinin imam efendisi geldi. İki tane mi üç tane mi çocuğu varmış. Okutuyormuş. Fakat bunları okutmaya gücünün yetmediğindenOkutuyormuş. Fakat bunları okutmaya gücünün yetmediğinden ve bunlara burs da alamadığından şikâyetçi olarak naklettii. ve bunlara burs da alamadığından şikâyetçi olarak naklettii.

Tabi bunlara ayda 250-300 lira bir burs vermek lazım. Tabi bunlara ayda 250-300 lira bir burs vermek lazım.

Bu banyocuları bulsak da hepsine; "Bize iki yüzer lira verin,Bu banyocuları bulsak da hepsine; "Bize iki yüzer lira verin, biz de bu çocukları burslu okutalım." desek hiç birisi bu işe sokulmaz. biz de bu çocukları burslu okutalım." desek hiç birisi bu işe sokulmaz.

Ama üç yüzü, beş yüzü, bini orada istediği gibi harcar.Ama üç yüzü, beş yüzü, bini orada istediği gibi harcar. Bu nedâmet, neticede ne zaman olacaktır, bilmem. Bazen göz yummadan olur.Bu nedâmet, neticede ne zaman olacaktır, bilmem. Bazen göz yummadan olur. Bazen de göz yumduktan sonra o nedâmetlerin acısı meydana çıkar. Allah cümlemizi muhafaza etsin. Bazen de göz yumduktan sonra o nedâmetlerin acısı meydana çıkar. Allah cümlemizi muhafaza etsin.

Fe-inne eksere mâ yeştemülk düvel. "Mülkleri berbat eden, devletleri perişan eden şey."Fe-inne eksere mâ yeştemülk düvel. "Mülkleri berbat eden, devletleri perişan eden şey." Tâati'n-nisâ. demişler. Ben demiyorum, diyenleri naklediyorum.Tâati'n-nisâ. demişler. Ben demiyorum, diyenleri naklediyorum. "Evleri perişan eden, onların sözlerine itaattir." Onun için Hz. Ömer demiş ki; "Evleri perişan eden, onların sözlerine itaattir."

Onun için Hz. Ömer demiş ki;

Hâlıku'n-nisâ fe-inne fîhi lâ finne'l-bereket.Hâlıku'n-nisâ fe-inne fîhi lâ finne'l-bereket. "Onların sözlerine muhalefet edin çünkü bu muhalefetinizde bereket vardır." "Onların sözlerine muhalefet edin çünkü bu muhalefetinizde bereket vardır."

Bir tabiri nakletmiş: Bir tabiri nakletmiş:

"Müşavere edin, müşavere ettikten sonra onlara muhalefet edin; bu yanlış sözdür." diyor. "Müşavere edin, müşavere ettikten sonra onlara muhalefet edin; bu yanlış sözdür." diyor.

Hâlıku'n-nisâ fe inne fîhi lâ finne'l-bereket. "Çünkü onlara muhalefette bereket vardır." demişler. Hâlıku'n-nisâ fe inne fîhi lâ finne'l-bereket. "Çünkü onlara muhalefette bereket vardır." demişler.

Allah cümlemizi affetsin. Tevfîkât-ı samedâniyyesine mazhar eylesin. Allah cümlemizi affetsin. Tevfîkât-ı samedâniyyesine mazhar eylesin.

Tâatu'llâhi tâatü'l-vâlid. Tâatu'llâhi tâatü'l-vâlid.

Tâatu'llâhi tâatü'l-vâlidi. Vâlid diye anayla babaya derler.Tâatu'llâhi tâatü'l-vâlidi. Vâlid diye anayla babaya derler. "Anayla babaya itaat, Allah'a itaat gibidir.""Anayla babaya itaat, Allah'a itaat gibidir." Binâenaleyh nasıl Allah'a itaat borcumuz ise onlara da itaat üzerimize vaciptir, borçtur. Binâenaleyh nasıl Allah'a itaat borcumuz ise onlara da itaat üzerimize vaciptir, borçtur.

Onun içinOnun için "Valid, ne derse desin ana baba ister cahil olsun, ister bilgin olsun,"Valid, ne derse desin ana baba ister cahil olsun, ister bilgin olsun, ister sefih olsun, onlara itaat menduptur." demişler. ister sefih olsun, onlara itaat menduptur." demişler.

Ana baba alim olursa, fâzıl olursa itaat vaciptir.Ana baba alim olursa, fâzıl olursa itaat vaciptir. "Alim, fâzıl olmadığı halde, -cahil aklı ermediği halde- "Alim, fâzıl olmadığı halde, -cahil aklı ermediği halde- ona itaat menduptur." demişler. ona itaat menduptur." demişler.

Ve ma'siyetü'llâhi ma'siyetü'l-vâlidi. "Anaya babaya isyan, Allah'a isyandır." Ve ma'siyetü'llâhi ma'siyetü'l-vâlidi. "Anaya babaya isyan, Allah'a isyandır."

Anaya babaya itaat nasıl Allah'a itaat ise anaya babaya isyan da Allah'a isyandır. Anaya babaya itaat nasıl Allah'a itaat ise anaya babaya isyan da Allah'a isyandır.

Onlar bizim bu âleme gelmemize vesile olmuşlardır.Onlar bizim bu âleme gelmemize vesile olmuşlardır. Bizi bu hâle kadar yetiştirmeye vesile olmuşlar, uykularını terk etmişler,Bizi bu hâle kadar yetiştirmeye vesile olmuşlar, uykularını terk etmişler, birçok eziyetlere, masraflara girmişler, bizi okutmuşlar, meydana getirmişler. birçok eziyetlere, masraflara girmişler, bizi okutmuşlar, meydana getirmişler. Onlara muhalefetin hiç de doğru olmadığı kitâb-ı İlâhîye ile ferman olunmuştur. O kadar ki; Onlara muhalefetin hiç de doğru olmadığı kitâb-ı İlâhîye ile ferman olunmuştur.

O kadar ki;

Allah celle ve alâ onlara "üf" demeyi bile yasaklamıştır. Hani sıkıldığımızda, kızdığımızda söyleriz. En aşağı bir şeydir. Allah celle ve alâ onlara "üf" demeyi bile yasaklamıştır. Hani sıkıldığımızda, kızdığımızda söyleriz. En aşağı bir şeydir.

Allahu Teâlâ; "Aaa of, bıktık senden gibilerden sözü bile söylemeyin." buyuruyor. Allahu Teâlâ; "Aaa of, bıktık senden gibilerden sözü bile söylemeyin." buyuruyor.

Tâlibü'l-ilmi. "İlmin talebi." İlim talep etmek, ilim tahsil etmek. Tâlibü'l-ilmi. "İlmin talebi." İlim talep etmek, ilim tahsil etmek.

Beyne'l-cühhâli. "Cahil dolu." Dünyaya dalmışlar, dünya işleriyle meşguller. Her birisi kazanç peşinde. Beyne'l-cühhâli. "Cahil dolu." Dünyaya dalmışlar, dünya işleriyle meşguller. Her birisi kazanç peşinde.

Onların arasından birisi çıkıyor da "Ben de Allah'ın kitabını öğreneceğim,Onların arasından birisi çıkıyor da "Ben de Allah'ın kitabını öğreneceğim, dinimi öğreneceğim." diyerek tahsile koyuluyor. Bu adamın kıymeti, ke'l-hayyi beyne'l-emvât. dinimi öğreneceğim." diyerek tahsile koyuluyor.

Bu adamın kıymeti, ke'l-hayyi beyne'l-emvât.

Tâlibü'l-ilmi beyne'l-cühhâli ke'l-hayyi beyne'l-emvât.Tâlibü'l-ilmi beyne'l-cühhâli ke'l-hayyi beyne'l-emvât. "Ölülerin arasında bir dirinin kıymeti neyse cahillerin arasından"Ölülerin arasında bir dirinin kıymeti neyse cahillerin arasından ilmi tahsile kalkan adamın da kıymeti böyledir." ilmi tahsile kalkan adamın da kıymeti böyledir."

Ölüler arasında bir diri var. Herkes ölü; tâlibü'l-ilm "diri" demektir. Ölüler arasında bir diri var. Herkes ölü; tâlibü'l-ilm "diri" demektir.

İlme ölüm yoktur. Tâlibü'l-ilme de ölüm yoktur. Değiştirirse dünyasını değiştirir.İlme ölüm yoktur. Tâlibü'l-ilme de ölüm yoktur. Değiştirirse dünyasını değiştirir. Onun için Cenâb-ı Peygamber burada ilmi talep etmeye teşvik ediyor. Onun için Cenâb-ı Peygamber burada ilmi talep etmeye teşvik ediyor.

"Hangi ilmi talep edelim, Hocaefendi?" İlmin sayısı çoktur."Hangi ilmi talep edelim, Hocaefendi?"

İlmin sayısı çoktur.
Kim bilir, maarifçiler bilir dünyada ne kadar ilim vardır. Fakat bunların hiç birisi matlub değil.Kim bilir, maarifçiler bilir dünyada ne kadar ilim vardır. Fakat bunların hiç birisi matlub değil. Matlub olan ilim Allah ilmidir. Allah'ı bilmek ilmidir, mârifetullah'tır. Matlub olan ilim Allah ilmidir. Allah'ı bilmek ilmidir, mârifetullah'tır.

Allah'a ibadet edeceğiz. Biz o Allah'ı bilmezsek, ona nasıl ibadet ederiz?Allah'a ibadet edeceğiz. Biz o Allah'ı bilmezsek, ona nasıl ibadet ederiz? İnsan bilmediği şeye ibadet eder mi? Evvela bilmek; ondan sonra ona ibadet etmek lazımdır. İnsan bilmediği şeye ibadet eder mi?

Evvela bilmek; ondan sonra ona ibadet etmek lazımdır.

Namaz kılacağız. Namazın nasıl olduğunu, nasıl kılacağımızı bilmezsek namaz nasıl kılınır? Namaz kılacağız. Namazın nasıl olduğunu, nasıl kılacağımızı bilmezsek namaz nasıl kılınır?

Evvela hepsinin ilmi lazımdır. Binâenaleyh evvela Allah'ı bilmek, her mü'min muvahhide şarttır. Evvela hepsinin ilmi lazımdır. Binâenaleyh evvela Allah'ı bilmek, her mü'min muvahhide şarttır.

Allah nasıldır yahu, kime Allah denir? Nereden başlamıştır, nerede biter?Allah nasıldır yahu, kime Allah denir? Nereden başlamıştır, nerede biter? Yeri neresidir? Nerede durur? Nerede kalkar?Yer mi, içer mi? Birçok şeyler vardır. Yeri neresidir? Nerede durur? Nerede kalkar?Yer mi, içer mi? Birçok şeyler vardır.

Onun için İbrahim Hakkı hazretlerinin Akâid'iniOnun için İbrahim Hakkı hazretlerinin Akâid'ini Bu kitap Türkçe'dir, biraz Farsça'yla karışıksa da Arapça'yla çözülür, onu okuyun. Bu kitap Türkçe'dir, biraz Farsça'yla karışıksa da Arapça'yla çözülür, onu okuyun.

Türkçe akâid kitapları var, onları mutlaka okuyunuz. O akâid kitapları bilinmedikçe Allah bilinmez.Türkçe akâid kitapları var, onları mutlaka okuyunuz. O akâid kitapları bilinmedikçe Allah bilinmez. Allah'ı bilmek için akâid-i İslâmiye'yi okumak ve anlamak lazımdır.Allah'ı bilmek için akâid-i İslâmiye'yi okumak ve anlamak lazımdır. Zannedersem müftü efendinin o büyük ilmihalinde de [Akâid] bölümü mevcuttur. Zannedersem müftü efendinin o büyük ilmihalinde de [Akâid] bölümü mevcuttur.

Fakat bu ilim, öyle kitaplardan alınmaz.Fakat bu ilim, öyle kitaplardan alınmaz. Kitaplardan alınacak ilim, bu gözün gördüğü ilimdir. Halbuki bu göz Allah'ı görmez ki.Kitaplardan alınacak ilim, bu gözün gördüğü ilimdir. Halbuki bu göz Allah'ı görmez ki. Allah'ı gören gönüldür. Allah'ı gören gönül gözüdür. Allah'ı gören gönüldür. Allah'ı gören gönül gözüdür.

Gönül gözü olduğu için ve innehüm la yefhemûn, dedi. Niçin cahillere böyle dedi? Gönül gözü olduğu için ve innehüm la yefhemûn, dedi.

Niçin cahillere böyle dedi?

Çünkü onlar anlamazlar. Bel ekserühüm lâ ya'kilûn. "Bilmezler." Bilmedikleri için ke'l-emvât. Çünkü onlar anlamazlar.

Bel ekserühüm lâ ya'kilûn.

"Bilmezler."

Bilmedikleri için ke'l-emvât.
"Anlamayan, bilmeyen ölü gibidir." Anlamıyor ve bilmiyorsa o ölü sayılır. "Anlamayan, bilmeyen ölü gibidir."

Anlamıyor ve bilmiyorsa o ölü sayılır.

Onun için tâlibü'l-ilmi tâlibü'r-Rahmân. "İlmi Allah için talep edecek." Onun için tâlibü'l-ilmi tâlibü'r-Rahmân. "İlmi Allah için talep edecek."

Allah'a talip olan kimse, ilmi talep eder.Allah'ı talep eden kimseler, ilmi talep eder. İlim çoktur. Allah'a talip olan kimse, ilmi talep eder.Allah'ı talep eden kimseler, ilmi talep eder.

İlim çoktur.

İlmin hangisi daha eşreftir? İlmin derecesine göre değişir. Bugün doktorluk güzel bir ilimdir.İlmin hangisi daha eşreftir?

İlmin derecesine göre değişir.

Bugün doktorluk güzel bir ilimdir.
Çünkü hayatımıza, sağlığımıza vesile oluyorlar. Bizi mümkün mertebe hastalıklardan korumaya çalışıyorlar.Çünkü hayatımıza, sağlığımıza vesile oluyorlar. Bizi mümkün mertebe hastalıklardan korumaya çalışıyorlar. Güzel bir şeydir. Başka bir sürü ilim var. Mühendislerin ilmi, memleketin imarına yarar.Güzel bir şeydir.

Başka bir sürü ilim var. Mühendislerin ilmi, memleketin imarına yarar.
Devletin işine yararlar. Devletin işine yararlar.

Birçok ilim vardır. Fakat Allah ilmi en eşref ilimdir çünkü ilmin şerâfeti, Allah'ın şerâfetiyledir. Birçok ilim vardır. Fakat Allah ilmi en eşref ilimdir çünkü ilmin şerâfeti, Allah'ın şerâfetiyledir.

Şeref kimindir? Allah'ındır. İnsan Allah'ın şerefiyle şereflenir. Şeref kimindir?

Allah'ındır. İnsan Allah'ın şerefiyle şereflenir.

Binâenaleyh talep ettiği ilim hangi ilimse onun şerefi o ilmin şerefiyle ölçülür. Binâenaleyh talep ettiği ilim hangi ilimse onun şerefi o ilmin şerefiyle ölçülür.

Onun için tâlibü'l-ilmi tâlibü'r-Rahmân'dır.Onun için tâlibü'l-ilmi tâlibü'r-Rahmân'dır. Talibin şerefi Rahman olan Hz. Allah'ı talep ettiğinden dolayı her ilmin farkındadır. Talibin şerefi Rahman olan Hz. Allah'ı talep ettiğinden dolayı her ilmin farkındadır.

Yine birisi söylüyor. İlmi talep eden insan, rüknü'l-İslâm, İslâm'ın köküdür. Yine birisi söylüyor.

İlmi talep eden insan, rüknü'l-İslâm, İslâm'ın köküdür.

İslâm ancak ilimle durur. İlim bitti mi İslâm da biter. İlim, İslâm'ın rüknüdür, köküdür, esasıdır.İslâm ancak ilimle durur. İlim bitti mi İslâm da biter. İlim, İslâm'ın rüknüdür, köküdür, esasıdır. Çünkü ilim durdukça İslâm durur. İslâm'ın ölmesi, ilmin ölmesiyledir. Çünkü ilim durdukça İslâm durur. İslâm'ın ölmesi, ilmin ölmesiyledir.

Şimdi camilerimiz açık, mektepler açık, her şeyler açık. Herkes istediği yola gidebilir.Şimdi camilerimiz açık, mektepler açık, her şeyler açık. Herkes istediği yola gidebilir. Ne var bak, ne kadar güzel! Fakat en güzel yol, ilimdir. İlim yolunu söndürdün mü biter.Ne var bak, ne kadar güzel! Fakat en güzel yol, ilimdir. İlim yolunu söndürdün mü biter. İlim bitince İslâm da kendiliğinden gitti demektir. İlim bitince İslâm da kendiliğinden gitti demektir.

Yû'tî ecrehû mea'n-nebiyyîn.Yû'tî ecrehû mea'n-nebiyyîn. "Bu tâlibü'l-ilm olan insanların ecirleri." Mea'n-nebiyyîn. "Peygamberlere verilen ecirlerle bir olur." "Bu tâlibü'l-ilm olan insanların ecirleri." Mea'n-nebiyyîn. "Peygamberlere verilen ecirlerle bir olur."

Şimdi aşağı taraflarında ne kadar tatlıları gelecek. Şimdi aşağı taraflarında ne kadar tatlıları gelecek.

İnsan böyle bir ilmi bırakır da dünyanın fani ilimlerine [dalar mı?] Tabi hepsinin bir menfaati var, İnsan böyle bir ilmi bırakır da dünyanın fani ilimlerine [dalar mı?]

Tabi hepsinin bir menfaati var,
icabı var, iktizası var, lüzumu da var. Var ama bunlar gözünü yumuncaya kadardır. icabı var, iktizası var, lüzumu da var. Var ama bunlar gözünü yumuncaya kadardır. Gözünü yumdun mu hepsi biter. Geceleri uyurken bazen bazı tatlı tatlı rüyalar görürüz. Gözünü yumdun mu hepsi biter.

Geceleri uyurken bazen bazı tatlı tatlı rüyalar görürüz.

Uyandık mı ne var? Ağzımıza bal sürülmüş. Ağzımız ballı ballı ama ortada bir şey yok. Uyandık mı ne var?

Ağzımıza bal sürülmüş. Ağzımız ballı ballı ama ortada bir şey yok.

Dünyanın ilmi de tıpkı bunun gibidir. Gözünü yumdun mu hepsi biter. Dünyanın ilmi de tıpkı bunun gibidir. Gözünü yumdun mu hepsi biter. Bugün mevkiin iyidir, şerefin iyidir, kıymetin yüksektir ama bunlar hep bu dünyaya aittir.Bugün mevkiin iyidir, şerefin iyidir, kıymetin yüksektir ama bunlar hep bu dünyaya aittir. Gözünü yumdun mu hepsi bitti, gitti. Binâenaleyh ilmin fedâili, Mea'n-nebiyyîn. Gözünü yumdun mu hepsi bitti, gitti.

Binâenaleyh ilmin fedâili, Mea'n-nebiyyîn.
Peygamberler'in ecriyle beraber ki bu ebedî bir ecirdir, en büyük ecirdir. Peygamberler'in ecriyle beraber ki bu ebedî bir ecirdir, en büyük ecirdir.

Tâlibü'l-ilmi li'llâh. "Ama ilmi Allah için talep edecek." Tâlibü'l-ilmi li'llâh. "Ama ilmi Allah için talep edecek."

Tâlibü'l-ilmi'llâh ke'l-ğâzî.Tâlibü'l-ilmi'llâh ke'l-ğâzî. "İlim tahsil eden adamın sevabı, düşman karşısında dövüşen ve selametle gazi olarak evine dönen adamın sevabı gibidir." "İlim tahsil eden adamın sevabı, düşman karşısında dövüşen ve selametle gazi olarak evine dönen adamın sevabı gibidir."

Gazinin sevabı neyse ilim tahsil edenin sevabı da budur. Gazinin sevabı neyse ilim tahsil edenin sevabı da budur.

Ve'r-râihi fî-sebilillâhi azze ve celle. "Allahu Teâlâ'nın yolunda kazanca giden insan misalidir." Ve'r-râihi fî-sebilillâhi azze ve celle. "Allahu Teâlâ'nın yolunda kazanca giden insan misalidir."

Tabakâtü ümmetî. "Cenâb-ı Peygamber ümmetini bölümlere, tabakalara ayırdı."Tabakâtü ümmetî. "Cenâb-ı Peygamber ümmetini bölümlere, tabakalara ayırdı." Hamsetü tabakâtin. "-Benim ümmetimin- dereceleri, tabakaları, beş tabaka üzerinedir."Hamsetü tabakâtin. "-Benim ümmetimin- dereceleri, tabakaları, beş tabaka üzerinedir." Küllü tabakâtin minhâ erbeûne seneten. "Her tabakanın müddeti 40 senedir." Küllü tabakâtin minhâ erbeûne seneten. "Her tabakanın müddeti 40 senedir." Bu tabaka 40 sene sonra değişir. Bu tabaka 40 sene sonra değişir.

Fe-tabakatî ve tabakâtü ashâbî. Fe-tabakatî ve tabakâtü ashâbî. "Benim bulunduğum devir, benim ashabımın bulunduğu bu devir 40 senelik bir devirdir." "Benim bulunduğum devir, benim ashabımın bulunduğu bu devir 40 senelik bir devirdir."

Ehlü'l-ilmi ve'l-imâni. "Onların devirleri, ilim ve iman devriydi." Ehlü'l-ilmi ve'l-imâni. "Onların devirleri, ilim ve iman devriydi."

40 sene Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hilafette, Peygamber'den sonra 30 sene.40 sene Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hilafette, Peygamber'den sonra 30 sene. 10 sene kendi devri, 40 sene. Demek 30 sene sonra iş bitiyor. 10 sene kendi devri, 40 sene. Demek 30 sene sonra iş bitiyor.

Hüm erbâbü'l-kulûb ve eshâbü'l-mükâşefeh.Hüm erbâbü'l-kulûb ve eshâbü'l-mükâşefeh. "Bunlar erbâb-ı kulûb, kalplerin hocası, kalplerin üstadı, kalp sahipleri, gönül sahipleridir." "Bunlar erbâb-ı kulûb, kalplerin hocası, kalplerin üstadı, kalp sahipleri, gönül sahipleridir."

Gönül sahipleri, dünyanın, âhiretin ne olduğunu bilen ve Allah'ı iyi bilen insanlardır.Gönül sahipleri, dünyanın, âhiretin ne olduğunu bilen ve Allah'ı iyi bilen insanlardır. Görerek bilen insanlardır. Ve ashâbü'l-mükâşefati. "Keşif sahipleridir." Keşfi, hakikidir.Görerek bilen insanlardır.

Ve ashâbü'l-mükâşefati. "Keşif sahipleridir." Keşfi, hakikidir.
Bugünkü evliyânın keşifleri yüzde elli iskontoludur. Bir şeyi keşfeder, anlar ama yüzde elli iskontoludur.Bugünkü evliyânın keşifleri yüzde elli iskontoludur. Bir şeyi keşfeder, anlar ama yüzde elli iskontoludur. Hakikat olarak tamı tamına çıkmaz. Fakat o günün ashabının keşifleri yüzde yüzdür, değişmez. Hakikat olarak tamı tamına çıkmaz. Fakat o günün ashabının keşifleri yüzde yüzdür, değişmez.

Ve'l müşahedât. "Müşahede sahipleri." Şahit, görüyor… Nasıl? Ve'l müşahedât. "Müşahede sahipleri." Şahit, görüyor…

Nasıl?

Hz. Ali Efendimiz; "Ben görmediğim Allah'a ibadet etmem." demiş. Nasıl? Gönlü görüyor ya.Hz. Ali Efendimiz; "Ben görmediğim Allah'a ibadet etmem." demiş.

Nasıl?

Gönlü görüyor ya.
Âsârına bakıyor, kendisini görmüş gibi oluyor. Bu kâinat böyle kendiliğinden olur mu? Âsârına bakıyor, kendisini görmüş gibi oluyor.

Bu kâinat böyle kendiliğinden olur mu?

O ay, o yıldız, o güneş, o sayısını Allah'tan başka kimsenin bilmediği yıldızlar nasıl kendi kendineO ay, o yıldız, o güneş, o sayısını Allah'tan başka kimsenin bilmediği yıldızlar nasıl kendi kendine o kadar senelerden beri intizamını katiyen bozmamış bir şekilde devam etmektedir? o kadar senelerden beri intizamını katiyen bozmamış bir şekilde devam etmektedir?

Bu Kudretullah'ın işi değil de kimin işidir? Bu Kudretullah'ın işi değil de kimin işidir?

Nasıl tabiattir bu tabiat ki bazen kış yapar bazen yaz yapar, bazen yağmur yağar bazen yağmaz.Nasıl tabiattir bu tabiat ki bazen kış yapar bazen yaz yapar, bazen yağmur yağar bazen yağmaz. Tabiat aynı eserini icra eder.Tabiat aynı eserini icra eder. Halbuki görüyoruz ki yazın bazen kış oluyor, yağmur yazın yağıyor, kışın yağmıyor.Halbuki görüyoruz ki yazın bazen kış oluyor, yağmur yazın yağıyor, kışın yağmıyor. Her çeşit hâle giriyor. Niçin? Emir Allah'ındır. Bir şeyi bilmek, illâ ba'de keşfi'l-mağlûb.Her çeşit hâle giriyor.

Niçin?

Emir Allah'ındır.

Bir şeyi bilmek, illâ ba'de keşfi'l-mağlûb.
"O bilinecek şeyi keşfetmeden ona ilim hâsıl olmaz." Bu nedir? Taştır, topraktır."O bilinecek şeyi keşfetmeden ona ilim hâsıl olmaz."

Bu nedir?

Taştır, topraktır.
Buna bir mükâşefe lazımdır. Bu neyin nesidir, iyice bilebilirsen işi anlarsın. Buna bir mükâşefe lazımdır. Bu neyin nesidir, iyice bilebilirsen işi anlarsın.

Binâenaleyh Allahu Teâlâ'yı bilmek öyle kolayca kitaplardan okumakla olmaz. Binâenaleyh Allahu Teâlâ'yı bilmek öyle kolayca kitaplardan okumakla olmaz.

"Allah vardır…" Nedir? Birdir. Lâ ilâhe illallah diyoruz ya, çok güzel elhamdülillah. "Allah vardır…"

Nedir?

Birdir.

Lâ ilâhe illallah diyoruz ya, çok güzel elhamdülillah.
"Allah ona nasip etmiş." diyoruz, güzel. "Allah ona nasip etmiş." diyoruz, güzel.

Bu lâ ilâhe illallah'ı demek kolay da iş lâ ilâhe illallah'ın yolunda gitmektir. Bu lâ ilâhe illallah'ı demek kolay da iş lâ ilâhe illallah'ın yolunda gitmektir.

"Allah" demek kolaydır. Hepimiz diyoruz, Elhamdülillah. Fakat niçin Allah'ın yolunda gitmiyoruz?"Allah" demek kolaydır. Hepimiz diyoruz, Elhamdülillah.

Fakat niçin Allah'ın yolunda gitmiyoruz?
Niçin Allah'ın emirlerine imtisal etmiyoruz? Niçin yasaklarından kaçınmıyoruz? Niçin Allah'ın emirlerine imtisal etmiyoruz? Niçin yasaklarından kaçınmıyoruz?

Allah'ın emriyle yasağı birdir. İkisi de Allah'ındır. Buna "yap" diyor, buna da "yapma" diyor. Allah'ın emriyle yasağı birdir. İkisi de Allah'ındır. Buna "yap" diyor, buna da "yapma" diyor. "Yapma" diyen de Allah, "yap" diyen de Allah'tır. "Yapma" diyen de Allah, "yap" diyen de Allah'tır. "Yap" dedi mi yapıp vazifeye uyuyorsun da "yapma" dediğini niçin yapıyorsun? "Yap" dedi mi yapıp vazifeye uyuyorsun da "yapma" dediğini niçin yapıyorsun?

Allah kusurlarımızı affetsin. Onun için ki taâti nisâeti nedametün dediğinde hikmetler vardır. Allah kusurlarımızı affetsin.

Onun için ki taâti nisâeti nedametün dediğinde hikmetler vardır.

Cenâb-ı Peygamber hazretleri biz insanların zevk u sefâya dalmalarını sevmiyor ve istemiyor. Cenâb-ı Peygamber hazretleri biz insanların zevk u sefâya dalmalarını sevmiyor ve istemiyor. Kanaatkâr olmalı ve elden geldiğinden fazlasıyla cemiyetin muhtaçlarına yardım etmelidir. Kanaatkâr olmalı ve elden geldiğinden fazlasıyla cemiyetin muhtaçlarına yardım etmelidir.

Halbuki sen zevk u sefaya daldığın vakitte cemiyetin zuafâsıyla, fukarâsıyla alakan çoktan kesiliyor.Halbuki sen zevk u sefaya daldığın vakitte cemiyetin zuafâsıyla, fukarâsıyla alakan çoktan kesiliyor. "Onlar benim kapıma uğramasınlar" diye ne yapmak lazımsa onu yapıyorsun. "Onlar benim kapıma uğramasınlar" diye ne yapmak lazımsa onu yapıyorsun.

Üst tabakanın insanları ise ehl-i ilimdir, ehl-i imândır. Size bir Talha'yı söyleyeyim: Üst tabakanın insanları ise ehl-i ilimdir, ehl-i imândır.

Size bir Talha'yı söyleyeyim:

Talhâ, Hz. Ebû Bekir'in zamanında Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e iman eden beş kişiden biridir.Talhâ, Hz. Ebû Bekir'in zamanında Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e iman eden beş kişiden biridir. Allah şefaatine nâil eylesin. Uhud Muharebesi oluyor. Allah şefaatine nâil eylesin.

Uhud Muharebesi oluyor.
İslâm ordusunun içine düşman sokulmuş, orduyu dağıtmış. Orduyu dağıtınca Peygamber yalnız kalmış. İslâm ordusunun içine düşman sokulmuş, orduyu dağıtmış. Orduyu dağıtınca Peygamber yalnız kalmış. Peygamber'in etrafında on iki bahadır dikilmiş.Peygamber'in etrafında on iki bahadır dikilmiş. Rivayete göre Peygamber'in önüne bir de Talha dikilmiş, siper olmuş.Rivayete göre Peygamber'in önüne bir de Talha dikilmiş, siper olmuş. Seksen küsür yerinden yara almış. Hala duruyor… Seksen küsür yerinden yara almış. Hala duruyor…

"Ona isabet edecek ok, kurşun, taş, toprak bana gelsin de Resûlullah'a bir şey olmasın." diyor. "Ona isabet edecek ok, kurşun, taş, toprak bana gelsin de Resûlullah'a bir şey olmasın." diyor.

Şimdi o ilimle, senin ilmini ölçelim bakalım. Bizim bilgimizi ölçelim bakalım. Şimdi o ilimle, senin ilmini ölçelim bakalım. Bizim bilgimizi ölçelim bakalım.

Hz. Talha'nın 1000 kölesi varmış. Kendisine her gün sayısız vâridât geliyor.Hz. Talha'nın 1000 kölesi varmış. Kendisine her gün sayısız vâridât geliyor. Fakat üzerinde elbise yok, şöyle namaz kılmaya yakışır bir elbisesi yok. Fakat üzerinde elbise yok, şöyle namaz kılmaya yakışır bir elbisesi yok. Akşama evinde çorbası da yok. Bütün kazancını fukarâya tahsis ediyor.Akşama evinde çorbası da yok. Bütün kazancını fukarâya tahsis ediyor. Bir bahçesi varmış, onu 700 bin dirheme satmış. O 700 bin dirhemi akşama bırakmamış. Bir bahçesi varmış, onu 700 bin dirheme satmış. O 700 bin dirhemi akşama bırakmamış.

Kalpteki merhamete bak, kalpteki acıya bak, kalpteki şefkate bak. İslâmlığın ölçüsüne bak.Kalpteki merhamete bak, kalpteki acıya bak, kalpteki şefkate bak. İslâmlığın ölçüsüne bak. Sen gel de bir de bizi ölç! Biz deniz kıyısında yaşayalım da, başkası ne olursa olsun, bana ne? Ne akıl be! Sen gel de bir de bizi ölç!

Biz deniz kıyısında yaşayalım da, başkası ne olursa olsun, bana ne?

Ne akıl be!

Orada iki ay oturacak, altmış bin, seksen bin, yüz bin lira verip de bir ev alıyor.Orada iki ay oturacak, altmış bin, seksen bin, yüz bin lira verip de bir ev alıyor. İki ay için orada oturacak. Sen Allah'tan şifa istiyorsan Allah'ın evine, ibadethanesine gir, camiye gir.İki ay için orada oturacak. Sen Allah'tan şifa istiyorsan Allah'ın evine, ibadethanesine gir, camiye gir. Allah'a elini aç. Şâfî Allah, kâfî de Allah'tır. Sen ne denizden, ne kumundan şifa alabilirsin.Allah'a elini aç. Şâfî Allah, kâfî de Allah'tır.

Sen ne denizden, ne kumundan şifa alabilirsin.
Aldığın şifa, seni günahlara ve mâsiyetlere sokar.Aldığın şifa, seni günahlara ve mâsiyetlere sokar. Halbuki Allah'ın evinde otursan da o paraları Allah'ın muhtaç kullarınınHalbuki Allah'ın evinde otursan da o paraları Allah'ın muhtaç kullarının yardımına versen için de dışın da şifa dolar. Ve zuhûruhû bi'l-kalbi. "Bu ilmin zuhûru kalpte olur." yardımına versen için de dışın da şifa dolar.

Ve zuhûruhû bi'l-kalbi. "Bu ilmin zuhûru kalpte olur."

Kalbin "Allah" dedi miydi yandı. Dünyanın her tarafı dönse de; "İkidir, üçtür, beştir." deseKalbin "Allah" dedi miydi yandı. Dünyanın her tarafı dönse de; "İkidir, üçtür, beştir." dese onun kalbi "bir Allah" der. Çünkü gözüyle, gönül gözüyle görüyor. onun kalbi "bir Allah" der. Çünkü gözüyle, gönül gözüyle görüyor.

Gözün görmesi için, şu dışarıyı görmek için, bu duvarın ortadan kalkması lazımdır.Gözün görmesi için, şu dışarıyı görmek için, bu duvarın ortadan kalkması lazımdır. Bu duvar ortadan kalkmadıkça duvarın arkasını göremeyiz.Bu duvar ortadan kalkmadıkça duvarın arkasını göremeyiz. Gönlün de Allahu Teâlâ'yı görebilmesi için bu perdelerin, bu duvarların kalkması gerekir. Gönlün de Allahu Teâlâ'yı görebilmesi için bu perdelerin, bu duvarların kalkması gerekir.

Gönlün önünde perdeler vardır; bu perdeler duvarlardan da kalındır. Buna "nefis perdeleri" diyorlar.Gönlün önünde perdeler vardır; bu perdeler duvarlardan da kalındır. Buna "nefis perdeleri" diyorlar. O nefis perdeleri kalkmadan da Allah'ın müşahedesi mümkün değildir. O nefis perdeleri kalkmadan da Allah'ın müşahedesi mümkün değildir. Halbuki biz mücahedeye hiç yanaşamayız. Bizim hiç mücahedede yüzümüz yoktur. Halbuki biz mücahedeye hiç yanaşamayız. Bizim hiç mücahedede yüzümüz yoktur.

İlim sıfatın li'l kalp. "İlim kalbin sıfatıdır." Gözün, ağzın, burnun, dilin değildir.İlim sıfatın li'l kalp. "İlim kalbin sıfatıdır."

Gözün, ağzın, burnun, dilin değildir.
Bu içeride varsa vardır, yoksa hiç. Bu içeride varsa vardır, yoksa hiç.

Kitapları okur, papağan gibi söyler, söyler fakat içte bir şey yoksa hepsi boştur. Kitapları okur, papağan gibi söyler, söyler fakat içte bir şey yoksa hepsi boştur. Bunlar tıpkı bizim kabzımallara benzer.Bunlar tıpkı bizim kabzımallara benzer. Köylü onlara mallarını gönderir, onlar da satarlar, aradan kârlarını alırlar.Köylü onlara mallarını gönderir, onlar da satarlar, aradan kârlarını alırlar. Ama kendisinin bir şeyi yoktur. Şimdi bak ve'l ilmü sıfatün li'l-kalbi's-selîm.Ama kendisinin bir şeyi yoktur.

Şimdi bak ve'l ilmü sıfatün li'l-kalbi's-selîm.
"İlim, kalb-i selîmin sıfatıdır." Kalb-i selîm nedir? Allah'ın; "İlim, kalb-i selîmin sıfatıdır."

Kalb-i selîm nedir?

Allah'ın;

Yevme lâ yenfeu mer'ün ve lâ benûn illa men eta'llâhe bi kalbin selîm. dediği o selim kalptir. Yevme lâ yenfeu mer'ün ve lâ benûn illa men eta'llâhe bi kalbin selîm. dediği o selim kalptir.

Nasıldır o kalb-i selîm? Ve's-selîm hüvellezî leyse ila mağluk mesel. Nasıldır o kalb-i selîm?

Ve's-selîm hüvellezî leyse ila mağluk mesel.
"Allah'ın mahlûklarına katiyen bakmaz.""Allah'ın mahlûklarına katiyen bakmaz." Allah'a bakmaktan, Allah'ın mahlûklarına bakmaya vakit bulmaz. Onun işi, gücü, derdi Allah iledir. Allah'a bakmaktan, Allah'ın mahlûklarına bakmaya vakit bulmaz. Onun işi, gücü, derdi Allah iledir.

Leyse ile'l-mahlûkı nazarun. Velâ li şeyin hatabun. "Hiçbir şeyden de korkmaz."Leyse ile'l-mahlûkı nazarun. Velâ li şeyin hatabun. "Hiçbir şeyden de korkmaz." Allah'tan gayrı hiçbir şeyden korkusu yoktur. Ve la li'd-dünyâ Allah'tan gayrı hiçbir şeyden korkusu yoktur.

Ve la li'd-dünyâ
esar. "Dünyaya da hiç kıymet vermez, ehemmiyet vermez." esar. "Dünyaya da hiç kıymet vermez, ehemmiyet vermez."

Veysel Karânî'ler gibi, Dânâ'lar gibi. Dünyaya hiç iltifatları yoktur. İşleri hep Allah'tır.Veysel Karânî'ler gibi, Dânâ'lar gibi. Dünyaya hiç iltifatları yoktur. İşleri hep Allah'tır. Üstleri başları perişandır fakat kendi içleri deryadır. Ve'llezîne yelûnehû ve's-semânîn. Üstleri başları perişandır fakat kendi içleri deryadır.

Ve'llezîne yelûnehû ve's-semânîn.

O, 40 sene geçer. O, 40 sene insanları böyle insanlardır.O, 40 sene geçer. O, 40 sene insanları böyle insanlardır. Ehl-i keşif, ehli mükâşefat, nur içine gark olmuş insanlardır. Ehl-i keşif, ehli mükâşefat, nur içine gark olmuş insanlardır. Varlıklarını kendileri için hiç saklamazlar. Varlıklarını Allah için Allah'ın kullarına yedirmeye çalışırlar.Varlıklarını kendileri için hiç saklamazlar. Varlıklarını Allah için Allah'ın kullarına yedirmeye çalışırlar. Düşmandan katiyen korkmazlar. Canlarını Allah yolunda feda ederler. Düşmandan katiyen korkmazlar. Canlarını Allah yolunda feda ederler.

"Onu takip eden ikinci kırk sene de." İle's-semânîne. "Onu takip eden ikinci kırk sene de." İle's-semânîne. "Seksen seneye kadardır.""Seksen seneye kadardır." Ehlü'l-birri ve't-takvâ. "Bunlar da iyi insanlardır, takvâ sahipleridir." Ehlü'l-birri ve't-takvâ. "Bunlar da iyi insanlardır, takvâ sahipleridir."

Fakat birinci dereceye ulaşamazlar. Birinci derecenin sahiplerinden değildirler.Fakat birinci dereceye ulaşamazlar. Birinci derecenin sahiplerinden değildirler. Yalnız, ehl-i birr, ehl-i takvâdırlar. Allah'tan korkarlar. Emirlerine imtisal ederler. Yalnız, ehl-i birr, ehl-i takvâdırlar. Allah'tan korkarlar. Emirlerine imtisal ederler. Yine ihsanları boldur, mücâhedeleri de vardır.Yine ihsanları boldur, mücâhedeleri de vardır. Vardır ama birinci sınıftaki insanlara yetişmelerine imkân yoktur. Vardır ama birinci sınıftaki insanlara yetişmelerine imkân yoktur.

Vellezîne yelûnehüm ile'l-ışrîne ve mietin. "Bir 40sene daha geçip 120 seneye gelince."Vellezîne yelûnehüm ile'l-ışrîne ve mietin. "Bir 40sene daha geçip 120 seneye gelince." Ehlü't-terâhumi ve't-tevâsıl. "Bunlarda da merhamet vardır." Ehlü't-terâhumi ve't-tevâsıl. "Bunlarda da merhamet vardır."

Akrabâ-ı taallükâta önem verirler, sıla-i rahim yaparlar. İbadet-i taatlerinde kusur etmezler.Akrabâ-ı taallükâta önem verirler, sıla-i rahim yaparlar. İbadet-i taatlerinde kusur etmezler. İyi insanlardır. Fakat bunlar da ikinci derecenin ashabına ulaşamazlar. İyi insanlardır. Fakat bunlar da ikinci derecenin ashabına ulaşamazlar. O 80 senelik insanların derecesine ulaşamazlar. Birinciye hiç ulaşamazlar. O 80 senelik insanların derecesine ulaşamazlar. Birinciye hiç ulaşamazlar.

Vellezîne yelûnehüm ilâ sittîne ve mietin. "160 senesine gelince." Vellezîne yelûnehüm ilâ sittîne ve mietin. "160 senesine gelince."

Sen şimdi bunu iyi dinle de bu günkü senemizi ölç, buna göre numara ver. Sen şimdi bunu iyi dinle de bu günkü senemizi ölç, buna göre numara ver.

160 senesine gelince... 160 senesine gelince...

Ehl'üt-tekâtuı ve't-tedâbir. "O zaman bozulma başladı; insanlar birbirlerine sırt çevirdiler." Ehl'üt-tekâtuı ve't-tedâbir. "O zaman bozulma başladı; insanlar birbirlerine sırt çevirdiler."

Döndüler, birbirlerine küstüler, darıldılar, birbirlerinden merhameti, yardımı kestiler.Döndüler, birbirlerine küstüler, darıldılar, birbirlerinden merhameti, yardımı kestiler. Öyle bir devir oldu. Vellezîne yelûnehüm ile'l-mieteyni. "200 seneye varınca." Öyle bir devir oldu.

Vellezîne yelûnehüm ile'l-mieteyni. "200 seneye varınca."

Ehlü'l-herci ve'l-hurûb. "Ondan sonra kavgaların, gürültülerin,Ehlü'l-herci ve'l-hurûb. "Ondan sonra kavgaların, gürültülerin, harplerin, kıyametlerin koptuğu bir devirdir." harplerin, kıyametlerin koptuğu bir devirdir."

Allah yine hepimizi afv u mağfiret eylesin. Bugün 1400 senesine giriyoruz. 1400 senesinin insanıyız. Allah yine hepimizi afv u mağfiret eylesin. Bugün 1400 senesine giriyoruz. 1400 senesinin insanıyız.

Şimdi güneş Sibirya taraflarında diyorlar, güneşten uzakta da onun için çok serin, tesiri yok.Şimdi güneş Sibirya taraflarında diyorlar, güneşten uzakta da onun için çok serin, tesiri yok. Güneş oraya daha yakında olduğu için Arabistan çok sıcaktır.Güneş oraya daha yakında olduğu için Arabistan çok sıcaktır. Bizim Diyarbakır oralara yakın galiba ki harareti fazla geliyor. Bizim Diyarbakır oralara yakın galiba ki harareti fazla geliyor.

O zamanın insanları Peygamber'e pek yakındı da oradan aldıkları hararet,O zamanın insanları Peygamber'e pek yakındı da oradan aldıkları hararet, Peygamber'den aldıkları kuvvetle bir araya geldi; o hâli buldular.Peygamber'den aldıkları kuvvetle bir araya geldi; o hâli buldular. Biz de Peygamber'den 1400 sene sonra Sibirya'ya düşmüş insanlar gibiyiz.Biz de Peygamber'den 1400 sene sonra Sibirya'ya düşmüş insanlar gibiyiz. Eğer bizde zerre kadar gönülden nasip yoksa vay halimize! Allah yardım etsin. Eğer bizde zerre kadar gönülden nasip yoksa vay halimize! Allah yardım etsin.

Ama gönül sahipleri için uzaklık ve yakınlık yoktur.Ama gönül sahipleri için uzaklık ve yakınlık yoktur. O kırk senenin insanı nasılsa gönlü olduğu takdirde bugünkü insan da o kırk senenin insanına benzer. O kırk senenin insanı nasılsa gönlü olduğu takdirde bugünkü insan da o kırk senenin insanına benzer.

Binâenaleyh çalışılacak ilim, ilm-i kalb'dir. O kalp ilmini öğrenip onu mücâdeheye alıştırmak lazımdır.Binâenaleyh çalışılacak ilim, ilm-i kalb'dir. O kalp ilmini öğrenip onu mücâdeheye alıştırmak lazımdır. Dünyanın zevkinden, sefasından feragat ederek Allah'a yönelmek lazımdır. Dünyanın zevkinden, sefasından feragat ederek Allah'a yönelmek lazımdır.

Şimdi namaza durduk, Allahuekber dedik, ben namazı kılarken taatü'n-nisâi nedâmetünŞimdi namaza durduk, Allahuekber dedik, ben namazı kılarken taatü'n-nisâi nedâmetün hadisi aklıma geldi, şimdi orada söyleyeceğimi düşünürken ikinci rekâtta oturmayı unuttuk, ayağa kalktık.hadisi aklıma geldi, şimdi orada söyleyeceğimi düşünürken ikinci rekâtta oturmayı unuttuk, ayağa kalktık. Şimdi tabi burada da Cenab-ı Hakk'ın hikmetleri boldur. Şimdi tabi burada da Cenab-ı Hakk'ın hikmetleri boldur.

Bir kere bu oturma vaciptir, ayağa kalkmak farzdır.Bir kere bu oturma vaciptir, ayağa kalkmak farzdır. Ben bir kere ayağa kalkmışım artık, oradan aşağı dönmek caiz olmaz. Ben bir kere ayağa kalkmışım artık, oradan aşağı dönmek caiz olmaz. Allahuekber, Subhanallah demeler fayda etmez. Onun için kalkıp imama uymak lazımdır.Allahuekber, Subhanallah demeler fayda etmez.

Onun için kalkıp imama uymak lazımdır.
Eğer ben beşinci rekâta kalksaydım o zaman siz oturur, kalkmazdınız, Eğer ben beşinci rekâta kalksaydım o zaman siz oturur, kalkmazdınız, çünkü beşinci rekâta kalkılmaz, "beşinci rekât" diye bir şey yoktur. çünkü beşinci rekâta kalkılmaz, "beşinci rekât" diye bir şey yoktur. O zaman imam da hatırlar, döner, oturur. O zaman imam da hatırlar, döner, oturur.

Yine iyi dinleyin: Taâmü'l-mü'minîne fî-zemeni'd-deccâl. Yine iyi dinleyin:

Taâmü'l-mü'minîne fî-zemeni'd-deccâl.

Allah bu "deccâl" denilen yaratığın şerrinden muhafaza etsin. Allah bu "deccâl" denilen yaratığın şerrinden muhafaza etsin.

Hani geçen ki duamızda var ya, Allâhumme innî eûzü bike min azâbi cehenneme ve min azâbi'l-kabriHani geçen ki duamızda var ya, Allâhumme innî eûzü bike min azâbi cehenneme ve min azâbi'l-kabri ve min fitneti'l-mahyâ ve'l-memâti ve min şerri fitneti'l-Mesîhi'd-deccâl. ve min fitneti'l-mahyâ ve'l-memâti ve min şerri fitneti'l-Mesîhi'd-deccâl. Bu deccâlin şerrinden de Allah'a sığınıyoruz. Bu deccal gelecek. Yavruları gelir, gider.Bu deccâlin şerrinden de Allah'a sığınıyoruz.

Bu deccal gelecek. Yavruları gelir, gider.
Kendisi büyük deccaldir, Allah şerrinden muhafaza etsin. Kendisi büyük deccaldir, Allah şerrinden muhafaza etsin.

Onun geldiği zaman mü'minlerin yemeği ne olacak? Biz o zaman ne yiyeceğiz? Onun geldiği zaman mü'minlerin yemeği ne olacak?

Biz o zaman ne yiyeceğiz?

Taâmü'l-melâike. "Mü'minlerin taamı, meleklerin taamı olacaktır." O gün etle, balla, yağla yemek olmaz.Taâmü'l-melâike. "Mü'minlerin taamı, meleklerin taamı olacaktır."

O gün etle, balla, yağla yemek olmaz.
O gün onlara bakar, onlarla beslenmeye çalışırsan Deccal'in adamı,O gün onlara bakar, onlarla beslenmeye çalışırsan Deccal'in adamı, Deccal'in kölesi, Deccal'in yardımcısı olursun. Bu meseleyi iyi dinle! Deccal'in kölesi, Deccal'in yardımcısı olursun. Bu meseleyi iyi dinle!

Taâmü'l-mü'minîne fî-zemeni'd-deccâl taâmü'l-melâike. "Mü'minlerin taamı, meleklerin taamıdır." Taâmü'l-mü'minîne fî-zemeni'd-deccâl taâmü'l-melâike. "Mü'minlerin taamı, meleklerin taamıdır."

Nedir meleklerin taamı? Nedir meleklerin taamı?

et-Tesbîh ve't-takdîs. "Sübhânallah ve Allahu Ekber; Allah'ı tenzih ve Allah'ı takdistir." et-Tesbîh ve't-takdîs. "Sübhânallah ve Allahu Ekber; Allah'ı tenzih ve Allah'ı takdistir."

Elhamdülillah, Allahu Ekber gibi çeşitli tesbihlerdir, zikrullahtır. Elhamdülillah, Allahu Ekber gibi çeşitli tesbihlerdir, zikrullahtır.

Zikrullaha alışmamış bir insan, o devre rast gelirse ekmekleri, yemekleri yine alıştığı gibiZikrullaha alışmamış bir insan, o devre rast gelirse ekmekleri, yemekleri yine alıştığı gibi yiyecek olursa Deccal'in kölesi olmaktan başka çaresi kalmaz. yiyecek olursa Deccal'in kölesi olmaktan başka çaresi kalmaz.

Fe-men kâne mentıkuhû yevmeizini't-tesbîh ve't-takdîs ezheba'llâhü anhü'l-cû'. Fe-men kâne mentıkuhû yevmeizini't-tesbîh ve't-takdîs ezheba'llâhü anhü'l-cû'.

Hz. İbn Ömer'den rivayet olunmuştur. "Deccal'in devrinde her kimin ki taamı tesbîh ve takdîs olursa…" Hz. İbn Ömer'den rivayet olunmuştur.

"Deccal'in devrinde her kimin ki taamı tesbîh ve takdîs olursa…"

Neyle doyacak karnımız ya? Adamın karnı tesbihle doyar mı? Neyle doyacak karnımız ya?

Adamın karnı tesbihle doyar mı?

Ezheba'llahü anhü'l-cû'. "Allah ondan açlığı giderir." Artık o acıkmaz, melekler gibi olur. Ezheba'llahü anhü'l-cû'. "Allah ondan açlığı giderir." Artık o acıkmaz, melekler gibi olur.

Nasıl giderir? Nasıl gidereceğini ben ne bileyim? Kudret Allah'ındır. Nasıl giderir?

Nasıl gidereceğini ben ne bileyim?

Kudret Allah'ındır.

Şimdi bir hadis var. Dap denilen bir hayvan var. Şimdi bir hadis var. Dap denilen bir hayvan var.

Hz. Peygamber; "Ben yemem ama sizin işinize karışmam ister yiyin, isterseniz yemeyin." buyurmuş. Hz. Peygamber;

"Ben yemem ama sizin işinize karışmam ister yiyin, isterseniz yemeyin." buyurmuş.

O büyükçe bir hayvanmış. Kafası ufacık, kuyruğu çok uzunmuş. 40 günde bir kere işermiş.O büyükçe bir hayvanmış. Kafası ufacık, kuyruğu çok uzunmuş. 40 günde bir kere işermiş. 700 yüz sene kadar yaşar, hiç su içmezmiş.700 yüz sene kadar yaşar, hiç su içmezmiş. Hiç su içmeden 700 sene yaşıyor, 40 günde de ancak bir damla işermiş. Hiç su içmeden 700 sene yaşıyor, 40 günde de ancak bir damla işermiş.

Cenâb-ı Hakk'ın kudretine nihayet var mı? O hayvanı öyle yaptığı gibi bizi de yapar. Cenâb-ı Hakk'ın kudretine nihayet var mı?

O hayvanı öyle yaptığı gibi bizi de yapar.

Taâmü's-sehıyyi. "Cömert insanların yemekleri, taamları."Taâmü's-sehıyyi. "Cömert insanların yemekleri, taamları." Devâün. "Dertlere devadır." Hastalara da şifadır. Devâün. "Dertlere devadır." Hastalara da şifadır.

Ve taâmü'ş-şehîhi. "Sıkı adamın yemeğiyse." Dâün. "Derttir."Ve taâmü'ş-şehîhi. "Sıkı adamın yemeğiyse." Dâün. "Derttir." Sıkı adamın yemeği, parası pulu, her şeyi derttir.Sıkı adamın yemeği, parası pulu, her şeyi derttir. Şahsa da derttir, memlekete de derttir, cemiyete de derttir. Şahsa da derttir, memlekete de derttir, cemiyete de derttir.

Taâmü yevmin fi'l-ursi sünnetün. Urs diye düğün yemeklerine diyor. Taâmü yevmin fi'l-ursi sünnetün.

Urs diye düğün yemeklerine diyor.

Düğün yemeği Taamü yevmin fi'l-ursi sünnetün. "İlk günü sünnettir."Düğün yemeği Taamü yevmin fi'l-ursi sünnetün. "İlk günü sünnettir." Bu davete de icabet vaciptir. Bu davete de icabet vaciptir. Düğün yemeklerine davet olunduğu vakitte gitmek vaciptir. Kendisi sünnettir, davete icabet vaciptir. Düğün yemeklerine davet olunduğu vakitte gitmek vaciptir. Kendisi sünnettir, davete icabet vaciptir.

Ve taamü yevmeyni fazlün. Adamın vakti var, ikinci gün de ziyafet veriyor.Ve taamü yevmeyni fazlün. Adamın vakti var, ikinci gün de ziyafet veriyor. "İkinci günkü ziyafet de de fazilettir." Ve taâmü selâseti eyyâmin. "İkinci günkü ziyafet de de fazilettir."

Ve taâmü selâseti eyyâmin.
"Eğer üçüncü gün de bu yemeği yaparsa." Riyâün süm'atün. "O artık riyakârlıktır." "Eğer üçüncü gün de bu yemeği yaparsa." Riyâün süm'atün. "O artık riyakârlıktır."

Bir gün, bilemedin iki gün; üçüncü günü makbul değildir. Bir gün, bilemedin iki gün; üçüncü günü makbul değildir.

Bazı büyükler üç gün, bir haftaya kadar ziyafet yapmışlar.Bazı büyükler üç gün, bir haftaya kadar ziyafet yapmışlar. Mesela büyük, varlıklı, milyarder bir adam bir hafta da yapar, bir sene de yapar.Mesela büyük, varlıklı, milyarder bir adam bir hafta da yapar, bir sene de yapar. Fakat sünnet olan iki gündür. Üçüncü günü riyakârlık olur. Fakat sünnet olan iki gündür. Üçüncü günü riyakârlık olur.

Ama bu yemeklere insanlar ayrı ayrı geliyorlarsa caizdir. Ama bu yemeklere insanlar ayrı ayrı geliyorlarsa caizdir.

Bugün bu caminin halkını çağırmış, ona yediriyor.Bugün bu caminin halkını çağırmış, ona yediriyor. Ertesi gün başka caminin, başka mahallenin halkını çağırmış ona yediriyor.Ertesi gün başka caminin, başka mahallenin halkını çağırmış ona yediriyor. "O zaman kerahat kalkar." diyor. "O zaman kerahat kalkar." diyor.

"Aynı insanların, iki gün, üç gün aynı sofrada yemesi tahrîmiye ile mekruhtur." derler."Aynı insanların, iki gün, üç gün aynı sofrada yemesi tahrîmiye ile mekruhtur." derler. "Ama başka başka insanlar gelip yiyorlarsa o zaman beis yoktur." diyenler de olmuştur. "Ama başka başka insanlar gelip yiyorlarsa o zaman beis yoktur." diyenler de olmuştur.

Talebül ilmi. "İlm-i şer'îyi talep." Ferîdatün alâ-külli müslimin. "Her erkek ve kadın için farzdır." Talebül ilmi. "İlm-i şer'îyi talep." Ferîdatün alâ-külli müslimin. "Her erkek ve kadın için farzdır."

Burada müslimetin dememiş ama her kadın da bunun içine dâhildir.Burada müslimetin dememiş ama her kadın da bunun içine dâhildir. Her kadın ve her erkeğe İslâm'ın feraizini bilmek farz-ı ayn'dır. Nedir onlar? Her kadın ve her erkeğe İslâm'ın feraizini bilmek farz-ı ayn'dır.

Nedir onlar?

Bir kere Allah'ı tanımak lazımdır. Evvela Allah nasıl bilinecek, onu öğrenecek. Amentü'yü iyi belleyecek.Bir kere Allah'ı tanımak lazımdır. Evvela Allah nasıl bilinecek, onu öğrenecek. Amentü'yü iyi belleyecek. Allahu Teâlâ'yı bilmesinin en kolay tariki, Amentü billâh'tır. Altı şeye inanmaktır.Allahu Teâlâ'yı bilmesinin en kolay tariki, Amentü billâh'tır. Altı şeye inanmaktır. O altı şeye inanmak da kolay bir şey değildir. Niçin? O altı şeye inanmak da kolay bir şey değildir.

Niçin?

Çünkü bugünkü insan; Allah hepsine akıl fikir versin. "Görmediğim şeye inanmam." diyor.Çünkü bugünkü insan; Allah hepsine akıl fikir versin. "Görmediğim şeye inanmam." diyor. "Meleklere nasıl inanacağım?" diyor. Canım, senin görmediğin bir sürü şey var. "Meleklere nasıl inanacağım?" diyor.

Canım, senin görmediğin bir sürü şey var.
Sen kendi aklını görsene bakayım, göstersene bana aklını. Gönlünü göstersene bana. Gösteremezsin ki! Sen kendi aklını görsene bakayım, göstersene bana aklını. Gönlünü göstersene bana. Gösteremezsin ki!

Sende Allahu Teâlâ'nın meleklerini görecek hangi göz var ki göresin? Sende Allahu Teâlâ'nın meleklerini görecek hangi göz var ki göresin?

Ona gönül gözü ister ki onları görsün. Sen hiçbir makinenin sahipsiz işlediğini gördün mü? Ona gönül gözü ister ki onları görsün.

Sen hiçbir makinenin sahipsiz işlediğini gördün mü?

Mutlaka onun başında düğmesine basacak bir adam duruyor. Ondan sonra fabrika çalışıyor. Mutlaka onun başında düğmesine basacak bir adam duruyor. Ondan sonra fabrika çalışıyor.

Binâenaleyh bizim içimizde, gözümüz de var, burnumuz da var,Binâenaleyh bizim içimizde, gözümüz de var, burnumuz da var, ağzımız da var, kalbimiz de var, midemiz de var. Her âzâmızda bir sürü melek var.ağzımız da var, kalbimiz de var, midemiz de var. Her âzâmızda bir sürü melek var. Bunlar hep bizim üzerimizde vazifelidir. Bizim muhafazamız için görevlidir. Ama biz bunları görmeyiz.Bunlar hep bizim üzerimizde vazifelidir. Bizim muhafazamız için görevlidir.

Ama biz bunları görmeyiz.
Onların sayısını Allah'tan başka kimse bilmez. O kadar da çoklardır. Onların sayısını Allah'tan başka kimse bilmez. O kadar da çoklardır. Emrolunduklarından başka hiçbir şey işlemezler, emre mûtîdirler. Onun için talebü'l-ilmi ferîdatün.Emrolunduklarından başka hiçbir şey işlemezler, emre mûtîdirler.

Onun için talebü'l-ilmi ferîdatün.
Allah'ı bilecek, meleklerini bilecek, kitabını bilecek, âhireti bilecek, öldükten sonra dirilmeyi bilecek. Allah'ı bilecek, meleklerini bilecek, kitabını bilecek, âhireti bilecek, öldükten sonra dirilmeyi bilecek. Hayrın ve şerrin de Allah'tan olduğunu bilecek. Hayrın ve şerrin de Allah'tan olduğunu bilecek.

İlmi öğrendikten sonra abdest nasıl alınır, gusül nasıl yapılır, namaz nasıl kılınır, kaç rekâttır,İlmi öğrendikten sonra abdest nasıl alınır, gusül nasıl yapılır, namaz nasıl kılınır, kaç rekâttır, neler okunursa namaz sahih olur, neler okunursa namaz kerahatte olur, bilinebilir. neler okunursa namaz sahih olur, neler okunursa namaz kerahatte olur, bilinebilir.

Biz namaz kılarken ekseriyetle birinci rekâtta bir sûreyi okuruz. Yahut sureden bir iki sayfayı okuruz.Biz namaz kılarken ekseriyetle birinci rekâtta bir sûreyi okuruz. Yahut sureden bir iki sayfayı okuruz. Okuduktan sonra ikinci rekâtta ve'd-duhâ'ya geçeriz. Canım, evvelki tam sûre değil. Okuduktan sonra ikinci rekâtta ve'd-duhâ'ya geçeriz.

Canım, evvelki tam sûre değil.
Sûreden bir parça okudun. İkinci rekâtta niçin sûreyi tam okuyorsun? Onun altını oku. Sûreye geçme. Sûreden bir parça okudun. İkinci rekâtta niçin sûreyi tam okuyorsun? Onun altını oku. Sûreye geçme.

Sonra birinci rekâtta iki sayfa oku. İkinci rekâtlarda üç sayfa oku. Olmaz! Sonra birinci rekâtta iki sayfa oku. İkinci rekâtlarda üç sayfa oku.

Olmaz!

Birinci rekâtta birinci sayfadan on ayet, okur. On beş, yirmi âyet de ikinci rekâtta okur.Birinci rekâtta birinci sayfadan on ayet, okur. On beş, yirmi âyet de ikinci rekâtta okur. Bunlar kerahat olur. Birinci rekâtta uzun, ikinci rekâtta kısa olacak.Bunlar kerahat olur. Birinci rekâtta uzun, ikinci rekâtta kısa olacak. Birinci rekâtta âyetler okunduysa ikinci rekâtta da âyetlerin olması lazımdır. Birinci rekâtta âyetler okunduysa ikinci rekâtta da âyetlerin olması lazımdır. On âyet birinci rekâtta okuduysan, beş âyet de ikinci rekâtta okursun. On âyet birinci rekâtta okuduysan, beş âyet de ikinci rekâtta okursun.

Sabah namazlarında ilk rekâtlar da uzun okunur.Sabah namazlarında ilk rekâtlar da uzun okunur. Öğlen ve ikindilerde iki rekâtın ikisinin de müsavi olması lazımdır.Öğlen ve ikindilerde iki rekâtın ikisinin de müsavi olması lazımdır. Çünkü "Cemaat sabah namazına yetişsin." diyerek birinci rekâtı uzun almışlardır.Çünkü "Cemaat sabah namazına yetişsin." diyerek birinci rekâtı uzun almışlardır. Çokça okunsun ki gelemeyen, geç kalan varsa yetişsin.Çokça okunsun ki gelemeyen, geç kalan varsa yetişsin. Ama öğle ve ikindi namazlarında, hatta yatsı namazında da sûrelerin, âyetlerin denk olması lazımdır. Ama öğle ve ikindi namazlarında, hatta yatsı namazında da sûrelerin, âyetlerin denk olması lazımdır.

İnsan bazen sehven yapar. O mazurdur. Bilerek yapmak caiz değildir. İnsan bazen sehven yapar. O mazurdur. Bilerek yapmak caiz değildir.

Binâenaleyh bu ferâizi bileceksiniz. Abdest nasıl alınır? Gusül nasıl yapılır? Binâenaleyh bu ferâizi bileceksiniz.

Abdest nasıl alınır? Gusül nasıl yapılır?

Gusül, mühim bir meseledir. İslâm'ın şartlarından en mühimi, gusüldür.Gusül, mühim bir meseledir. İslâm'ın şartlarından en mühimi, gusüldür. Müslüman guslünü tehir etmez. Gusül vakti geldi mi onun yapılması ilk vazife sayar. Müslüman guslünü tehir etmez. Gusül vakti geldi mi onun yapılması ilk vazife sayar.

Gusülde bütün vücudun tamamıyla yıkanması lazımdır. Evvela niyet şarttır. Niyetsiz gusül olmaz.Gusülde bütün vücudun tamamıyla yıkanması lazımdır. Evvela niyet şarttır. Niyetsiz gusül olmaz. Niyetsiz nasıl namaz olmazsa niyetsiz gusül de olmaz. Niyetsiz nasıl namaz olmazsa niyetsiz gusül de olmaz.

"Cenâbetten tahârete niyet ettim." diyeceksin. Ondan sonra suyu dökeceksin. "Cenâbetten tahârete niyet ettim." diyeceksin. Ondan sonra suyu dökeceksin.

Evvela belden aşağısı yıkanır.Güzelce temizlenir. Ondan sonra abdest alınır.Evvela belden aşağısı yıkanır.Güzelce temizlenir. Ondan sonra abdest alınır. Bildiğimiz namaz abdesti gibi abdest alınır.Bildiğimiz namaz abdesti gibi abdest alınır. Ondan sonra üç başına, üç sağına, üç de soluna su dökerek, bütün vücudunu ovalayacaksın.Ondan sonra üç başına, üç sağına, üç de soluna su dökerek, bütün vücudunu ovalayacaksın. Çünkü su akar gider. Bazı yerlerden böyle iplik gibi akar, arası boş kalır. Ovalanmadıkça ıslanmaz. Çünkü su akar gider. Bazı yerlerden böyle iplik gibi akar, arası boş kalır. Ovalanmadıkça ıslanmaz.

Binâenaleyh elinle ya da bezle bütün vücudunu ovalayarak her tarafını ıslatman lazımdır.Binâenaleyh elinle ya da bezle bütün vücudunu ovalayarak her tarafını ıslatman lazımdır. Bunların bilinmesi gerekir. Oruç nasıl olur? Zekâtın nasıl verilmesi lazımdır? Bunların bilinmesi gerekir.

Oruç nasıl olur?

Zekâtın nasıl verilmesi lazımdır?

Halbuki şimdi namaz meselesine gelince Allah'ın emri, onu kolay görüyorlar.Halbuki şimdi namaz meselesine gelince Allah'ın emri, onu kolay görüyorlar. Abdest alıp namazı kılıyorlar. Zekâta gelince bin bir tane bahane bulur. Abdest alıp namazı kılıyorlar. Zekâta gelince bin bir tane bahane bulur.

Canım, o da Allah'ın emri, bu da Allah'ın emridir. Ona niye bahane buluyorsun? Canım, o da Allah'ın emri, bu da Allah'ın emridir. Ona niye bahane buluyorsun?

O, imandaki zafiyetin alameti oluyor. O, imandaki zafiyetin alameti oluyor.

Onun için bunları tamamıyla bilmek, bahusus hac meselelerindeOnun için bunları tamamıyla bilmek, bahusus hac meselelerinde Allah'ın verdiği kudret varsa onunla hac vazifelerini yapmak ve yaptırmak yine mü'minin vazifesidir.Allah'ın verdiği kudret varsa onunla hac vazifelerini yapmak ve yaptırmak yine mü'minin vazifesidir. Bunları da bilmek şarttır. Asıl iş burada öldükten sonra başa gelecekleri iyi hatırlamaktır. Bunları da bilmek şarttır.

Asıl iş burada öldükten sonra başa gelecekleri iyi hatırlamaktır.
Öldükten sonra başa gelecekleri hatırlamayan insan, bunları boş verir.Öldükten sonra başa gelecekleri hatırlamayan insan, bunları boş verir. Öldükten sonra başa gelecekleri güzel hesaplayabilen insan, bunları mümkün mertebe yapmaya çalışır. Öldükten sonra başa gelecekleri güzel hesaplayabilen insan, bunları mümkün mertebe yapmaya çalışır.

Yine ikinci olarak; Talebü'l-ilmi ferîdatün alâ-külli müslimin.Yine ikinci olarak;

Talebü'l-ilmi ferîdatün alâ-külli müslimin.
"İlmi talep etmek, her müslüman üzerine farzdır." Bu ilim ilm-i şer'îdir, din ilmidir. "İlmi talep etmek, her müslüman üzerine farzdır."

Bu ilim ilm-i şer'îdir, din ilmidir.

Bu meselede ihtilâf olunmuş. İmam Sühreverdî hazretleri demiş ki; "Bu ilim ilmü'l-ihlâs'tır.Bu meselede ihtilâf olunmuş. İmam Sühreverdî hazretleri demiş ki;

"Bu ilim ilmü'l-ihlâs'tır.
İhlâssız olan amellerin kıymeti yoktur. İhlâs sırf Allah için yapılan, katkısız bir ilme denir. İhlâssız olan amellerin kıymeti yoktur. İhlâs sırf Allah için yapılan, katkısız bir ilme denir. Onun içine biraz katkı girse bozulur, ihlâstan çıkar." Onun içine biraz katkı girse bozulur, ihlâstan çıkar."

Ve mârifeti âfâti'n-nefs. "Nefsin âfâtları vardır." Riya, kibir, haset, ucub...Ve mârifeti âfâti'n-nefs. "Nefsin âfâtları vardır."

Riya, kibir, haset, ucub...
Nasıl farz olan iyilikler varsa terk olunması farz olan kötülükler de var; Nasıl farz olan iyilikler varsa terk olunması farz olan kötülükler de var;

Kendini beğenmek, hasetlik etmek, hırs yapmak, kibirli olmak, riyâ, ucub, şehvet,Kendini beğenmek, hasetlik etmek, hırs yapmak, kibirli olmak, riyâ, ucub, şehvet, şöhret, bunların hepsi amelleri iptal eden tehlikelerdir. Hepsi birer mikroptur. Nasıl mikroptur? şöhret, bunların hepsi amelleri iptal eden tehlikelerdir. Hepsi birer mikroptur.

Nasıl mikroptur?

Kimisi veba mikrobu, kimisi kolera mikrobu, kimisi kanser mikrobu, kimisi bilmem ne mikrobudur.Kimisi veba mikrobu, kimisi kolera mikrobu, kimisi kanser mikrobu, kimisi bilmem ne mikrobudur. Çeşitli mikroplar insanı nasıl helak ediyorsa insanda korkusundan, Çeşitli mikroplar insanı nasıl helak ediyorsa insanda korkusundan, o hastalığa tutulmayayım diye hemen aşılar yaptırır, ilaçlar alır. o hastalığa tutulmayayım diye hemen aşılar yaptırır, ilaçlar alır.

İşte bu iç hastalıklarına tutulmamak için de Allahu Teâlâ'nın emrine imtisal edipİşte bu iç hastalıklarına tutulmamak için de Allahu Teâlâ'nın emrine imtisal edip nefisle mücahede etmek lazımdır. Nefisle mücahede etmedikçe ele geçmez. nefisle mücahede etmek lazımdır. Nefisle mücahede etmedikçe ele geçmez.

Nefisle mücahede için biraz aç kalmak lazımdır. Ramazan orucu kâfi değildir. Onun için demişler ki; Nefisle mücahede için biraz aç kalmak lazımdır. Ramazan orucu kâfi değildir.

Onun için demişler ki;

"Bir hırkaya, bir lokmaya kanaat ettikten sonra dünyada geçinmek kadar rahat bir şey yoktur." "Bir hırkaya, bir lokmaya kanaat ettikten sonra dünyada geçinmek kadar rahat bir şey yoktur."

Fakat gözler buna razı olmadığı için insanı envai çeşit felaketlere sürüklerler. Bak şimdi dinle! Fakat gözler buna razı olmadığı için insanı envai çeşit felaketlere sürüklerler.

Bak şimdi dinle!

Ve vâdıu'l-ilmi inde ğayri-ehlihî. "İlme talip olmayan insanlara 'İlim öğreteceğim.' diye uğraşmak."Ve vâdıu'l-ilmi inde ğayri-ehlihî. "İlme talip olmayan insanlara 'İlim öğreteceğim.' diye uğraşmak." Ke-mükallidi'l-hanâzîri'l-cevhere ve'l-lü'lüe ve'z-zeheb. Ke-mükallidi'l-hanâzîri'l-cevhere ve'l-lü'lüe ve'z-zeheb. "Hınzır, hanâzir denilen o pis hayvanların boyunlarına cevher dedikleri kıymetli şeyi takmak gibidir." "Hınzır, hanâzir denilen o pis hayvanların boyunlarına cevher dedikleri kıymetli şeyi takmak gibidir."

Lü'lü dedikleri inci, altın gibi şeyleri onlara takmak ne kadar abesseLü'lü dedikleri inci, altın gibi şeyleri onlara takmak ne kadar abesse ilimle alakası olmayan cühhâle, ilim istemeyen dinsizlere,ilimle alakası olmayan cühhâle, ilim istemeyen dinsizlere, ahlâksızlara ilim öğretmeye çalışmak da bu kadar tehlikeli bir şeydir. ahlâksızlara ilim öğretmeye çalışmak da bu kadar tehlikeli bir şeydir.

Onun için edep kitabında zannedersem; "Edepsize ilim öğretmek, eşkiyaya silah vermek gibidir." der. Onun için edep kitabında zannedersem;

"Edepsize ilim öğretmek, eşkiyaya silah vermek gibidir." der.

Tıynetler kolay kolay değişmiyor.Tıynetler kolay kolay değişmiyor. İlim insanları az çok bir yola sokar fakat tıynet, hilkat bozuksa o bozukluğunu yine yapacaktır.İlim insanları az çok bir yola sokar fakat tıynet, hilkat bozuksa o bozukluğunu yine yapacaktır. Binâenaleyh ona ilim öğretmek ilmi lekeleyemeye yarar. Çünkü o yine habâset işleyecek. Binâenaleyh ona ilim öğretmek ilmi lekeleyemeye yarar. Çünkü o yine habâset işleyecek.

Başkaları bunu görüp; "Senin alim dediğin şu adamın yaptığı habâsete bak!" diyecek. Başkaları bunu görüp; "Senin alim dediğin şu adamın yaptığı habâsete bak!" diyecek.

Herkesin de nefretini mucip olacak. Binâenaleyh insanda o feraset olacak kiHerkesin de nefretini mucip olacak.

Binâenaleyh insanda o feraset olacak ki
bu adama ilim lazım mı değil mi, bu adam okur mu okumaz mı; bu adam, adam olur mu, olmaz mıbu adama ilim lazım mı değil mi, bu adam okur mu okumaz mı; bu adam, adam olur mu, olmaz mı anlayacak ve ona göre de okutacak. Yoksa her önüne geleni okutmak doğru bir şey olmuyor. anlayacak ve ona göre de okutacak. Yoksa her önüne geleni okutmak doğru bir şey olmuyor.

Şimdi bakınız: Talebü'l-ilmi efdalü indellâhi mine's-salâti ve's-sıyâmiŞimdi bakınız:

Talebü'l-ilmi efdalü indellâhi mine's-salâti ve's-sıyâmi
ve'l-hacci ve'l-cihâdi fî-sebilillah azze ve celle.ve'l-hacci ve'l-cihâdi fî-sebilillah azze ve celle. "İlmi talep etmek, ilim sahibi olmak -ilm-i şer'i, ilm-i dinî, ilm-i fıkıh- ind-i İlâhîye'de kıldığımız"İlmi talep etmek, ilim sahibi olmak -ilm-i şer'i, ilm-i dinî, ilm-i fıkıh- ind-i İlâhîye'de kıldığımız nafile namazlardan, tuttuğumuz nafile oruçlardan, yaptığımız nafile haclardan,nafile namazlardan, tuttuğumuz nafile oruçlardan, yaptığımız nafile haclardan, yaptığımız nafile cihatlardan, Allah için yaptığımız cihatlardan, hepsinden efdaldir." Niçin? yaptığımız nafile cihatlardan, Allah için yaptığımız cihatlardan, hepsinden efdaldir."

Niçin?

Oturduğumuz yerden ya bir okuyanı dinliyoruz veyahut kendimiz okutuyoruz.Oturduğumuz yerden ya bir okuyanı dinliyoruz veyahut kendimiz okutuyoruz. Yahut kendimiz kitabımızdan mütalaa ediyoruz. Bu; nafile ibadetlerden [efdal oluyor.] Yahut kendimiz kitabımızdan mütalaa ediyoruz. Bu; nafile ibadetlerden [efdal oluyor.]

Ben sabaha kadar namaz kılarım, bütün gün oruç tutarım, her sene hacca giderim,Ben sabaha kadar namaz kılarım, bütün gün oruç tutarım, her sene hacca giderim, her muharebeye iştirak ederim, cihada giderim. her muharebeye iştirak ederim, cihada giderim. Benim evde, oturduğum yerde okuduğum kitabım, mütalaam bundan efdal oluyor, Benim evde, oturduğum yerde okuduğum kitabım, mütalaam bundan efdal oluyor,

Talebü'l-ilmi. "Bu ilim, ihlâs ile nefsin âfâtını ve amelleri ifsat edecek şeyleri bilmektir." Talebü'l-ilmi. "Bu ilim, ihlâs ile nefsin âfâtını ve amelleri ifsat edecek şeyleri bilmektir."

Evi yaparsın. Fakat bir gaz dökersin, bir de kibrit çaktın mı koca ev yanar, gider. Evi yaparsın. Fakat bir gaz dökersin, bir de kibrit çaktın mı koca ev yanar, gider.

"Canım, ben bu evi yaparken kaç sene uğraştım da, o kadar da masraf yaptım."Canım, ben bu evi yaparken kaç sene uğraştım da, o kadar da masraf yaptım. Nasıl olur da bir kibrit bunun hakkından gelir?" İşte bir kibrit o evin yanmasına sebep olur. Nasıl olur da bir kibrit bunun hakkından gelir?"

İşte bir kibrit o evin yanmasına sebep olur.

Öyle ameller vardır ki bir anda insanın yaptığı bütün amelleri, habâ-ı mensûr eder. Öyle ameller vardır ki bir anda insanın yaptığı bütün amelleri, habâ-ı mensûr eder.

Mesela hacca gittik, oradan dönüyoruz. Birçok da paralar harcadık, masraflar yaptık.Mesela hacca gittik, oradan dönüyoruz. Birçok da paralar harcadık, masraflar yaptık. Allah muhafaza etsin, ben rast geldim. Mekke'den kalktık, Medine'ye gidiyoruz. Allah muhafaza etsin, ben rast geldim.

Mekke'den kalktık, Medine'ye gidiyoruz.
Otomobilde bir kavga başladı. Arabada çeşitli insanlar var. Başladılar dine, imana kadar gitmeye. Otomobilde bir kavga başladı. Arabada çeşitli insanlar var. Başladılar dine, imana kadar gitmeye.

Oradan birisi dedi: "Ya hacılıktan yeni döndünüz, ne oldu size böyle?Oradan birisi dedi:

"Ya hacılıktan yeni döndünüz, ne oldu size böyle?
Hacılığınız da gitti, hocalığınız da gitti!" Hacılığınız da gitti, hocalığınız da gitti!"

Bunların imkânı varsa yeniden gelecek sene iade-i hac etmesi farzdır.Bunların imkânı varsa yeniden gelecek sene iade-i hac etmesi farzdır. Çünkü ağzından kelime-i küfür çıkarıyor. Yaptıklarının hepsi heba oldu. Çünkü ağzından kelime-i küfür çıkarıyor. Yaptıklarının hepsi heba oldu.

İmanın tecdîdi, nikâhının tecdîdi, haccının da yenilenmesi lazımdır. Amelleri mahvetti. Neden? İmanın tecdîdi, nikâhının tecdîdi, haccının da yenilenmesi lazımdır. Amelleri mahvetti.

Neden?

O ağzından çıkardığı kötü bir söz her şeyi götürdü. Çünkü iman buradan girdi, buradan çıkar. O ağzından çıkardığı kötü bir söz her şeyi götürdü. Çünkü iman buradan girdi, buradan çıkar.

İman Lâ ilâhe illallah ile girdi, bunun zıttı olan küfürle de çıkar, gider. İman Lâ ilâhe illallah ile girdi, bunun zıttı olan küfürle de çıkar, gider.

Binâenaleyh bunun zıttı hangi sözü söylersen çıkarsın. "Adam, senin kitabına kim inanır?" Yallah! Binâenaleyh bunun zıttı hangi sözü söylersen çıkarsın.

"Adam, senin kitabına kim inanır?"

Yallah!

"Adam, melekler kimmiş?" Yallah! "Öldükten sonra adam dirilir miymiş?" Yallah! "Adam, melekler kimmiş?"

Yallah!

"Öldükten sonra adam dirilir miymiş?"

Yallah!

"Kader neymiş?" Bitti! "Peygamber büyük adammış ya, öyle şey mi olur ya!" "Kader neymiş?"

Bitti!

"Peygamber büyük adammış ya, öyle şey mi olur ya!"

Bunlar hep dinsizlerin safsatalarından ibaret şeylerdir. Müslüman bunları ağzına alır mı? Bunlar hep dinsizlerin safsatalarından ibaret şeylerdir.

Müslüman bunları ağzına alır mı?

Bir de baba çıkardılar şimdi, "Allah baba!" diyorlar. Hasbüna'llâhu ve ni'me'l-vekîl. Bir de baba çıkardılar şimdi, "Allah baba!" diyorlar.

Hasbüna'llâhu ve ni'me'l-vekîl.

Allah baba olur mu ya? "Allah baba!" diye gâvurlar diyor, sana ne oldu?Allah baba olur mu ya?

"Allah baba!" diye gâvurlar diyor, sana ne oldu?
Sen de onların arasına mı karışıyorsun? Binâenaleyh bunları bilmek lazımdır. Sen de onların arasına mı karışıyorsun?

Binâenaleyh bunları bilmek lazımdır.

İmam Birgivî'nin Ahlak kitabı var, onu okumak lazım kiİmam Birgivî'nin Ahlak kitabı var, onu okumak lazım ki ne gibi ameller ibadetleri ifsad eder, yok eder bilelim.ne gibi ameller ibadetleri ifsad eder, yok eder bilelim. Ne gibilerinin ne gibi zararları vardır; onları okuyup anlamak gerekir. Ne gibilerinin ne gibi zararları vardır; onları okuyup anlamak gerekir.

Demek ki ilmin talebi namazdan, oruçtan, hacdan, cihattan efdal oluyor. Demek ki ilmin talebi namazdan, oruçtan, hacdan, cihattan efdal oluyor.

Çünkü cihat muayyen bir yerde gâvurlarla dövüşmekle olur.Çünkü cihat muayyen bir yerde gâvurlarla dövüşmekle olur. Hudutların bir kısmı neredeyse orada askerler toplanır, dövüşürler. Yahut iki yerde, üç yerde toplanılır. Hudutların bir kısmı neredeyse orada askerler toplanır, dövüşürler. Yahut iki yerde, üç yerde toplanılır.

Binâenaleyh ilmin hududu yoktur, mıntıkası yoktur. Şark ile garp arasına sirayet eder.Binâenaleyh ilmin hududu yoktur, mıntıkası yoktur. Şark ile garp arasına sirayet eder. İlimle düşmana karşı çıkmak, düşmanı yok etmektir. Topunla düşmanın hakkından gelemezsin. İlimle düşmana karşı çıkmak, düşmanı yok etmektir.

Topunla düşmanın hakkından gelemezsin.
Silahınla düşmanın hakkından gelemezsin. Düşmanın hakkından gelecek ilmindir. İlmini iyi öğren.Silahınla düşmanın hakkından gelemezsin. Düşmanın hakkından gelecek ilmindir. İlmini iyi öğren. Allah'a iyi dayan, Allah senin yardımcındır. Dünyada herkesi yenersin. Allah'a iyi dayan, Allah senin yardımcındır. Dünyada herkesi yenersin.

İlk müslümanın gâvurları yenişinin sebebi budur. İlk müslümanın nesi vardı yahu? İlk müslümanın gâvurları yenişinin sebebi budur.

İlk müslümanın nesi vardı yahu?

Acemistan'la muharebe edecekler. Acem ordusunun kumandanı anladı, bunları çağırdı. Acemistan'la muharebe edecekler. Acem ordusunun kumandanı anladı, bunları çağırdı.

"Siz deli misiniz yahu? Bak ne üstünüzde var, ne başınızda var."Siz deli misiniz yahu? Bak ne üstünüzde var, ne başınızda var. Gidin, şu benim hazinelerimi bir görün bakalım.Gidin, şu benim hazinelerimi bir görün bakalım. Ne kadar isterseniz size vereyim, bu davadan vazgeçin, hadi gidin!" demiş. Dediler ki; Ne kadar isterseniz size vereyim, bu davadan vazgeçin, hadi gidin!" demiş.

Dediler ki;

"Bizim sizin ne malınızda, ne servetinizde, hiç bir şeyinizde gözümüz yok."Bizim sizin ne malınızda, ne servetinizde, hiç bir şeyinizde gözümüz yok. Biz size i'lâ-ı kelimetullah için geldik. Ya İslâm'ı kabul edersiniz yahut sizinle dövüşürüz." Biz size i'lâ-ı kelimetullah için geldik. Ya İslâm'ı kabul edersiniz yahut sizinle dövüşürüz."

İki yüz bin kişi filleriyle beraber karşısına çıkmış. O zaman tank yerine filleri vardı.İki yüz bin kişi filleriyle beraber karşısına çıkmış. O zaman tank yerine filleri vardı. Arap'ta ne fil var, ne bir şey var. Fili görünce Arap atlarının hepsi korktu, kaçtı.Arap'ta ne fil var, ne bir şey var. Fili görünce Arap atlarının hepsi korktu, kaçtı. Arap süvarileri atlarından indiler, mevzilerine gittiler, filleri avladılar. Arap süvarileri atlarından indiler, mevzilerine gittiler, filleri avladılar.

Bir takım mücahitler fillerin yanına yaklaşıp kemerlerini kestiler, aşağıya devirdiler.Bir takım mücahitler fillerin yanına yaklaşıp kemerlerini kestiler, aşağıya devirdiler. 20 bin kişiyle 200 bin kişilik Acem ordusunun altını üstüne getirdiler. Bu ne kuvveti? İlim kuvveti. 20 bin kişiyle 200 bin kişilik Acem ordusunun altını üstüne getirdiler.

Bu ne kuvveti?

İlim kuvveti.

Allah'a dayanmışlardı, ölümden korkuları yoktu. "Ölüm adama bir kere gelir, bir daha gelmez.Allah'a dayanmışlardı, ölümden korkuları yoktu.

"Ölüm adama bir kere gelir, bir daha gelmez.
O da Allah takdir ettiyse gelir. Böyle topuyla, tüfeğiyle gelmez." diyorlar, Allah'a inançları kuvvetli. O da Allah takdir ettiyse gelir. Böyle topuyla, tüfeğiyle gelmez." diyorlar, Allah'a inançları kuvvetli.

Saldırdı mı karşısındaki orduyu perişan ediyor. Saldırdı mı karşısındaki orduyu perişan ediyor.

İşte İslâm bu şekilde az zaman içinde şark ile garp arasına yayıldı, gitti.İşte İslâm bu şekilde az zaman içinde şark ile garp arasına yayıldı, gitti. Bugün ise biz kabımıza çekilmiş durumdayız. Sebebi ilmimizin eksikliğidir. Bugün ise biz kabımıza çekilmiş durumdayız. Sebebi ilmimizin eksikliğidir.

Bak şimdi bir tane daha dinle! Talebü'l-ilmi sâaten. "Saat" diye 60 dakikaya demiyor. Bak şimdi bir tane daha dinle!

Talebü'l-ilmi sâaten. "Saat" diye 60 dakikaya demiyor.

Sâaten. Bir saat 60 dakika; o değil. "Beş dakika, on dakika, bu kadarcık bir zaman ilimle meşgul." Sâaten. Bir saat 60 dakika; o değil.

"Beş dakika, on dakika, bu kadarcık bir zaman ilimle meşgul."

İlim tahsil ediyor. Hayrun min-kıyâmi leyletin.İlim tahsil ediyor.

Hayrun min-kıyâmi leyletin.
"-Beş dakika, on dakika ilim tahsil etmek- sabaha kadar ibadet etmekten daha hayırlıdır.""-Beş dakika, on dakika ilim tahsil etmek- sabaha kadar ibadet etmekten daha hayırlıdır." Ve talebü'l-ilmi yevmen. "Bir şey öğreneyim diyerek bir gün, akşama kadar çalışıyor."Ve talebü'l-ilmi yevmen. "Bir şey öğreneyim diyerek bir gün, akşama kadar çalışıyor." Hayrun min-sıyâmi selâseti eşhurin "Bu bir günlük ilim üç ay oruç tutmaktan hayırlıdır."Hayrun min-sıyâmi selâseti eşhurin "Bu bir günlük ilim üç ay oruç tutmaktan hayırlıdır." Hayrun min-sıyâmi selâseti "Bir gün ilim tahsili, oruç tutmaktan daha hayırlıdır." Hayrun min-sıyâmi selâseti "Bir gün ilim tahsili, oruç tutmaktan daha hayırlıdır."

Allah yolunu öğreneceksin, ferâiz-i İlâhiye'ye yürümüşsün. Allah yolunu öğreneceksin, ferâiz-i İlâhiye'ye yürümüşsün.

Bugünkü gencin ne Allah'tan haberi var, ne farzdan haberi var, ne de vacipten haberi var.Bugünkü gencin ne Allah'tan haberi var, ne farzdan haberi var, ne de vacipten haberi var. Ancak camiye gelen müslümanlardan müslüman var. Ondan gayrısının hiçbir şey bildiği yoktur. Ancak camiye gelen müslümanlardan müslüman var. Ondan gayrısının hiçbir şey bildiği yoktur.

Talebü'l-fıkhi hakkun vâcibün alâ-külli müslimin. Hz. Enes radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. Talebü'l-fıkhi hakkun vâcibün alâ-külli müslimin.

Hz. Enes radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş.

Talebü'l-fıkhi. "Fıkıh denilen ilmi talep etmek, öğrenmek." Hakkun vâcibün.Talebü'l-fıkhi. "Fıkıh denilen ilmi talep etmek, öğrenmek." Hakkun vâcibün. "Muhakkak vaciptir." Alâ-külli müslimin."Muhakkak vaciptir." Alâ-külli müslimin. "Her Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah diyen müslümana bu fıkıh ilmini öğrenmek farzdır." "Her Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah diyen müslümana bu fıkıh ilmini öğrenmek farzdır."

Tirmizî hazretleri diyor ki; el-Fıkhu el-fehmü. "Fıkıh, 'anlamak, idrâk' demektir."Tirmizî hazretleri diyor ki;

el-Fıkhu el-fehmü. "Fıkıh, 'anlamak, idrâk' demektir."
Ve indi şehru'l-fıkain. "Perdenin ortadan kalkması, demektir." Ve indi şehru'l-fıkain. "Perdenin ortadan kalkması, demektir."

İyi dikkat edin; fıkıh, perdenin ortadan kalkması demektir. İyi dikkat edin; fıkıh, perdenin ortadan kalkması demektir.

Bu perde dururken, bunun arkası görünmez.Bu perde dururken, bunun arkası görünmez. Bu perdeyi ne zaman kaldırırsan o zaman dışarısını görürsün.Bu perdeyi ne zaman kaldırırsan o zaman dışarısını görürsün. Bu ilmin önünde de perdeler, nefisler, emmâreden başlar, yukarıya kadar gider.Bu ilmin önünde de perdeler, nefisler, emmâreden başlar, yukarıya kadar gider. Bunların hepsi birer engel, birer mânidir. İnsanın hakikati görmesine mânidir.Bunların hepsi birer engel, birer mânidir. İnsanın hakikati görmesine mânidir. Kitapta okursun ama orada kalırsın. Fe iza abada'llâhe bimâ emera ve neha.Kitapta okursun ama orada kalırsın.

Fe iza abada'llâhe bimâ emera ve neha.
Ba'de in fehime inkeşfe lehuBa'de in fehime inkeşfe lehu an tebdîli fi mâ emera ve neha.an tebdîli fi mâ emera ve neha. "Bundan sonra insanda Cenâb-ı Hakk'ın emirlerine, yasaklarına katiyen itiraz doğmaz." "Bundan sonra insanda Cenâb-ı Hakk'ın emirlerine, yasaklarına katiyen itiraz doğmaz."

"Emri nasılsa nehyi de öyle" diyerek emirlerinde güzellik aramaz, yasaklarında da kötülük aramaz."Emri nasılsa nehyi de öyle" diyerek emirlerinde güzellik aramaz, yasaklarında da kötülük aramaz. "Allahım'ın emridir, hepsi güzeldir." der. Emri de güzel, nehyi de güzel."Allahım'ın emridir, hepsi güzeldir." der. Emri de güzel, nehyi de güzel. Nehyediyorsa onun altında fevâid doludur. Nehyediyorsa onun altında fevâid doludur.

İçkinin aleyhinde dünya şikâyetçidir. Sigaranın aleyhinde dünya şikâyetçidir.İçkinin aleyhinde dünya şikâyetçidir. Sigaranın aleyhinde dünya şikâyetçidir. Bugün insan o menhiyyatı neden irtikâp ediyor? Hem "müslümanım" diyor, hem de bunu irtikâp ediyor. Bugün insan o menhiyyatı neden irtikâp ediyor? Hem "müslümanım" diyor, hem de bunu irtikâp ediyor.

"Canım, sigarada ne var Hocaefendi?" Ben bilmem. Geçen bir yerde okuyuverdiler."Canım, sigarada ne var Hocaefendi?"

Ben bilmem.

Geçen bir yerde okuyuverdiler.
Amerika'nın mütehassısları sigaranın içindeki dertleri binin üstüne çıkarmışlar.Amerika'nın mütehassısları sigaranın içindeki dertleri binin üstüne çıkarmışlar. Dertleri bin iki yüz mü neymiş. O kadar fena musibetmiş kiDertleri bin iki yüz mü neymiş. O kadar fena musibetmiş ki "kanser" denilen dert de oradan ileri geliyormuş. İnsanın sıhhatine muzır oluyor. "kanser" denilen dert de oradan ileri geliyormuş. İnsanın sıhhatine muzır oluyor.

Sigara içen insanın damarlarının resmini çekmişler;Sigara içen insanın damarlarının resmini çekmişler; "Az içenin şu kadar, çok içenin şu kadar" diye ayırmışlar. "Hiç içmeyenin de bu kadar" demişler. "Az içenin şu kadar, çok içenin şu kadar" diye ayırmışlar. "Hiç içmeyenin de bu kadar" demişler.

Daralmış, daralmış tabi kan "Oradan geçeceğim." diyerek zorlanıyor.Daralmış, daralmış tabi kan "Oradan geçeceğim." diyerek zorlanıyor. Sahibini müşkülata sokuyor. Ondan sonra "Vay, kalp geldi!" diyor, "Vay, bilmem ne geldi!" diyor. Sahibini müşkülata sokuyor. Ondan sonra "Vay, kalp geldi!" diyor, "Vay, bilmem ne geldi!" diyor. Kıvranıyor insan. Halbuki bu yolları tıkayan şeyin başlıca sebebi sigaradır. Kıvranıyor insan.

Halbuki bu yolları tıkayan şeyin başlıca sebebi sigaradır.

Bunun ne faydası var? Püf püf demekten başka bir faydası yoktur.Bunun ne faydası var?

Püf püf demekten başka bir faydası yoktur.
Hem keseye zarar hem de vücuda zarardır. Bugün dünya, sigaranın zararlı olmasının iddiacısıdır.Hem keseye zarar hem de vücuda zarardır. Bugün dünya, sigaranın zararlı olmasının iddiacısıdır. Bu zararlı şeyi biz bugün can ile baş ile çocukların nafakasından da Bu zararlı şeyi biz bugün can ile baş ile çocukların nafakasından da kesmek suretiyle içmek mecburiyetinde kalıyoruz. kesmek suretiyle içmek mecburiyetinde kalıyoruz.

Ama bunu söylemekle olmuyor, gönül gözü açılmadıkça insan bunun zararını göremez.Ama bunu söylemekle olmuyor, gönül gözü açılmadıkça insan bunun zararını göremez. Çünkü bunun ikinci bir zararı var; melekler insanın yanına sokulmuyor.Çünkü bunun ikinci bir zararı var; melekler insanın yanına sokulmuyor. Melekler sokulmayınca da Allah esirgeye, son nefes gelince "Lâ ilâhe illallah" diyemez.Melekler sokulmayınca da Allah esirgeye, son nefes gelince "Lâ ilâhe illallah" diyemez. Son nefeste "La ilahe illallah" deyip âhirete göçecek. Bu sırada melek gelmezse şeytan gelir, insanı aldatır.Son nefeste "La ilahe illallah" deyip âhirete göçecek. Bu sırada melek gelmezse şeytan gelir, insanı aldatır. En büyük zararı buradadır. O pis kokunun yanına melek sokulmaz. En büyük zararı buradadır.

O pis kokunun yanına melek sokulmaz.
Allah esirgeye, bazen şöyle namaz kılarken bir sigaralının yanına düşersek onun secde ettiği yerden Allah esirgeye, bazen şöyle namaz kılarken bir sigaralının yanına düşersek onun secde ettiği yerden insanın burnuna öyle pis koku geliyor ki insan çabucak başını kaldırmak mecburiyetinde kalıyor. insanın burnuna öyle pis koku geliyor ki insan çabucak başını kaldırmak mecburiyetinde kalıyor.

İçkinin ki de başkadır. Canım, yine hani söz dedik ya. İçkinin ki de başkadır. Canım, yine hani söz dedik ya.

"İçki nedir ki abartma, yediğimiz, içtiğimiz üzüm değil mi bu?"İçki nedir ki abartma, yediğimiz, içtiğimiz üzüm değil mi bu? Bu yediğimiz üzüm helal de bunun suyu neden haram oluyormuş?" dedi mi gitti gürültüye. Bu yediğimiz üzüm helal de bunun suyu neden haram oluyormuş?" dedi mi gitti gürültüye.

Allah'ın helâlini helâl, haramını haram bilmek lazımdır.Allah'ın helâlini helâl, haramını haram bilmek lazımdır. Helâline haram dersen haramına da helâl dersen bu iş olmadı. Onun için bunun ilmi muhakkak lazımdır. Helâline haram dersen haramına da helâl dersen bu iş olmadı. Onun için bunun ilmi muhakkak lazımdır.

"Bir insan ibadetin fedâilini, yasakların da zararını görmezse o adam kördür." diyor. "Bir insan ibadetin fedâilini, yasakların da zararını görmezse o adam kördür." diyor.

İbadetlerin fevâidini görüp yapmıyor.İbadetlerin fevâidini görüp yapmıyor. Zararları görüp de yasaklardan da kaçınmıyorsa o adam hakikaten kördür.Zararları görüp de yasaklardan da kaçınmıyorsa o adam hakikaten kördür. Hani körler var, gözleri görmez, onun gözü görmez, kör. Güzel, yine yolunda gider. Hani körler var, gözleri görmez, onun gözü görmez, kör. Güzel, yine yolunda gider.

O âmâ dediğimiz adam, beş vakit namaza geliyor, bizim arkamızda namaz kılıyor,O âmâ dediğimiz adam, beş vakit namaza geliyor, bizim arkamızda namaz kılıyor, adam hafız da olmuş. Bu, âmâ değildir. Âmâ gönül gözü kör olan adam ki Allah muhafaza etsin. adam hafız da olmuş. Bu, âmâ değildir. Âmâ gönül gözü kör olan adam ki Allah muhafaza etsin.

Ve men amâ an zâlik ve hüve câhil. "Madem ki gönlü kör, o hâlis câhildir."Ve men amâ an zâlik ve hüve câhil. "Madem ki gönlü kör, o hâlis câhildir." Cahillikten daha zararlı bir şey de yoktur. Cahillikten daha zararlı bir şey de yoktur.

Talebü'l-fıkıh nasıl böyle lazımsa, Talebü kesbi'l-helâli ferîdatün ba'de'l-ferîda... Şimdi bu hadiste; Talebü'l-fıkıh nasıl böyle lazımsa, Talebü kesbi'l-helâli ferîdatün ba'de'l-ferîda...

Şimdi bu hadiste;

Talebü kesbi'l-helâli. "Helâl kazanç temin etmek, helâl kazancı yemek."Talebü kesbi'l-helâli. "Helâl kazanç temin etmek, helâl kazancı yemek." Ferîdatün ba'de'l-ferîda. "Mektûbâttan sonra asıl farz olan helâl lokmayı yemektir." Ferîdatün ba'de'l-ferîda. "Mektûbâttan sonra asıl farz olan helâl lokmayı yemektir."

Esasü fi't-takvâ ve aslü'l-vera'. "Helâl lokma, verânın aslı, takvânın da esasıdır." Esasü fi't-takvâ ve aslü'l-vera'. "Helâl lokma, verânın aslı, takvânın da esasıdır."

Helâl yemeyen adamda takvâ da olmaz, verâ' da olmaz. Helâl yemeyen adamda takvâ da olmaz, verâ' da olmaz.

alâ taraati veche aleyke rızk "Sen abdeste devam et ki rızkın geniş olsun." alâ taraati veche aleyke rızk "Sen abdeste devam et ki rızkın geniş olsun."

Abdeste devam et; abdestli olan insanın rızkı daima geniş olur. Abdeste devam et; abdestli olan insanın rızkı daima geniş olur.

Demişler ki: "Bu rızkın genişlemesinden murad, helâl lokmadır." Demişler ki: "Bu rızkın genişlemesinden murad, helâl lokmadır."

Helal lokma olmadıkça yenen yemeklerden vücudumuzda hâsıl olan kan,Helal lokma olmadıkça yenen yemeklerden vücudumuzda hâsıl olan kan, kandan hâsıl olan et ve kemiklerden hayır gelmez. Vücudumuz bu yediğimiz lokmanın tesiri altındadır. kandan hâsıl olan et ve kemiklerden hayır gelmez. Vücudumuz bu yediğimiz lokmanın tesiri altındadır.

Yediğimiz lokma helal değilse vücutta hâsıl olan kan ve kuvvetler isyan eder.Yediğimiz lokma helal değilse vücutta hâsıl olan kan ve kuvvetler isyan eder. Bugünkü gençlik nasıl isyan ediyorsa vücut da sahibine öyle isyan eder.Bugünkü gençlik nasıl isyan ediyorsa vücut da sahibine öyle isyan eder. İnsanda envai çeşit marazlar belirir.İnsanda envai çeşit marazlar belirir. Baş ağrısı, diş ağrısı, karın ağrısı, bel ağrısı, ayak ağrısı bitmez tükenmez.Baş ağrısı, diş ağrısı, karın ağrısı, bel ağrısı, ayak ağrısı bitmez tükenmez. O vücudun isyanından neşet eder. O vücudun isyanından neşet eder.

Sen nasıl Allah'a isyan ettiysen vücut da sana isyan ediyor, çeşitli dertler çıkıyor.Sen nasıl Allah'a isyan ettiysen vücut da sana isyan ediyor, çeşitli dertler çıkıyor. Hadi doktora, hadi doktora. O doktor, bu doktor, şu eczane, bu eczane. Geçer mi, geçmez mi? Hadi doktora, hadi doktora. O doktor, bu doktor, şu eczane, bu eczane.

Geçer mi, geçmez mi?

Geçer; işte paralar gider, şunlar gider, bunlar gider.Geçer; işte paralar gider, şunlar gider, bunlar gider. Herkesin hâli de bir değil tabi. Allah kusurumuzu affetsin. Onun için; Herkesin hâli de bir değil tabi. Allah kusurumuzu affetsin.

Onun için;

Kesbi'l-helâli ferîdatün ba'de'l-ferîda. "İlk farz, helal kazançtır." Onun için ilmin aslı, basirettir.Kesbi'l-helâli ferîdatün ba'de'l-ferîda. "İlk farz, helal kazançtır."

Onun için ilmin aslı, basirettir.
Yoksa kitapları okursun; "Bu caizdir, bu da caiz değildir, bu böyledir, bu da şöyledir." Yoksa kitapları okursun; "Bu caizdir, bu da caiz değildir, bu böyledir, bu da şöyledir."

Bu ilim, bunu böyle duymakla olmaz. Okumaya lüzum yoktur.Bu ilim, bunu böyle duymakla olmaz. Okumaya lüzum yoktur. Ama gönül ilminden, mücahededen mahrum olan insanlar o ilimden mahrumdurlar.Ama gönül ilminden, mücahededen mahrum olan insanlar o ilimden mahrumdurlar. Ne kadar dervişlik taslarsa taslasın…. Ne kadar dervişlik taslarsa taslasın….

Tahhirû hâzihi'l-ecsâde tahherakümü'llah. "Siz bu cesedinizi temizleyiniz ki Allah da sizi temizlesin." Tahhirû hâzihi'l-ecsâde tahherakümü'llah. "Siz bu cesedinizi temizleyiniz ki Allah da sizi temizlesin."

Sende iman olmadıktan sonra her gün banyodan dışarıya çıkma.Sende iman olmadıktan sonra her gün banyodan dışarıya çıkma. Beş vakit değil, on vakit banyoya gir, sabunun envai çeşidiyle yıkan, pırıl pırıl ol,Beş vakit değil, on vakit banyoya gir, sabunun envai çeşidiyle yıkan, pırıl pırıl ol, iman olmadıkça Allah senin vücudunu yıkamaz. iman olmadıkça Allah senin vücudunu yıkamaz.

"Siz cesedinizi temizleyiniz." Tahherekümüllah. "Allah da sizin içinizi temizlesin.""Siz cesedinizi temizleyiniz." Tahherekümüllah. "Allah da sizin içinizi temizlesin." Siz dışınızı temizleyin; Allah içinizi tertemiz yapsın. Neyin sayesinde? Siz dışınızı temizleyin; Allah içinizi tertemiz yapsın.

Neyin sayesinde?

İman ve ihlâs sayesinde. Haramları bilmez, onlardan uzak olmazsan imandan, ihlâstan mahrum olursun. İman ve ihlâs sayesinde. Haramları bilmez, onlardan uzak olmazsan imandan, ihlâstan mahrum olursun.

Fe-innehû leyse abdün yebîtün tâhiran illâ bâte meahû melekün fî-şiârihî.Fe-innehû leyse abdün yebîtün tâhiran illâ bâte meahû melekün fî-şiârihî. "Bir kimse yatarken abdestini alır, hiç olmazsa dört rekat namazını kılar,"Bir kimse yatarken abdestini alır, hiç olmazsa dört rekat namazını kılar, abdestli olarak da yatarsa yanına bir de melek yatar." abdestli olarak da yatarsa yanına bir de melek yatar." Lâ yenkalibü sâaten mine'l-leyli. "İnsan gece uyku haliyle sağa döner, sola döner." Lâ yenkalibü sâaten mine'l-leyli. "İnsan gece uyku haliyle sağa döner, sola döner." İllâ kâle; Allâhümme iğfir li-abdike. "O meleğin vazifesi sen kımıldadıkça;İllâ kâle; Allâhümme iğfir li-abdike. "O meleğin vazifesi sen kımıldadıkça; 'Yâ Rabbi! Bu kulunu affet.' diye dua etmektir." Fe-innehû bâte tâhiran.'Yâ Rabbi! Bu kulunu affet.' diye dua etmektir." Fe-innehû bâte tâhiran. "Çünkü senin bu kulun temiz olarak, abdestli olarak yattı."Çünkü senin bu kulun temiz olarak, abdestli olarak yattı. Binâenaleyh sen de onun günahlarını affet." diye dua ediyor. Binâenaleyh sen de onun günahlarını affet." diye dua ediyor.

Meleğin duası şüphesiz ind-i İlâhiye'de makbuldür. Bir tebşirât daha okuyayım: Meleğin duası şüphesiz ind-i İlâhiye'de makbuldür.

Bir tebşirât daha okuyayım:

Tuhûru't-taâm yezîdü fi't-taâmi ve'd-dîni ve'r-rızk. Tuhûru't-taâm yezîdü fi't-taâmi ve'd-dîni ve'r-rızk.

Tuhûru't-taâm. "Yemek yerken abdest almak ki elleri yıkamaktan ibarettir." Tuhûru't-taâm. "Yemek yerken abdest almak ki elleri yıkamaktan ibarettir."

Yemeğin abdesti elleri ve ağzı yıkamaktır. Ellerinizi ve ağzınızı yıkadınız mı abdest almış sayılırsınız.Yemeğin abdesti elleri ve ağzı yıkamaktır. Ellerinizi ve ağzınızı yıkadınız mı abdest almış sayılırsınız. Tabi abdestli olursanız daha âlâdır. Yezîdü fi't-taâm. "Bu sizin taamınızı da arttırır." Tabi abdestli olursanız daha âlâdır.

Yezîdü fi't-taâm. "Bu sizin taamınızı da arttırır."

Yemeğiniz bereketlenir. Ve'd-dîn. "Dininizi de arttırır." Daha? Ve'r-rızk. Yemeğiniz bereketlenir.

Ve'd-dîn. "Dininizi de arttırır."

Daha?

Ve'r-rızk.

Tuhûru'r-racüli li-salâtihi. "Kişinin namazı için aldığı abdest." Yükefferu'llâhu bi't-tuhûrihi zünûbehû.Tuhûru'r-racüli li-salâtihi. "Kişinin namazı için aldığı abdest." Yükefferu'llâhu bi't-tuhûrihi zünûbehû. "O abdestiyle Cenâb-ı Hakk onun bütün günahlarını döker." "O abdestiyle Cenâb-ı Hakk onun bütün günahlarını döker."

Sen zannetme ki sadece hacca gidince günahlar dökülür.Sen zannetme ki sadece hacca gidince günahlar dökülür. O aldığımız abdestle, abdest âzâlarından bütün vücudumuzun günahları dökülür. O aldığımız abdestle, abdest âzâlarından bütün vücudumuzun günahları dökülür.

Adımlarımızla camiye geliriz, günahlarımız dökülür.Adımlarımızla camiye geliriz, günahlarımız dökülür. Cami kapısından içeriye girerken günahlarımız dökülür. Cami kapısından içeriye girerken günahlarımız dökülür. Yaptığımız hayrât u hasenâtlarla yine günahlarımız dökülür. Yaptığımız hayrât u hasenâtlarla yine günahlarımız dökülür.

Allahu Teâlâ'nın lütfu olmasa biz yaşayamayız. Allahu Teâlâ'nın lütfu olmasa biz yaşayamayız.

Ve tebkâ salâtühü nâfileten leh.Ve tebkâ salâtühü nâfileten leh. "Sırtta günah kalmadı. Günah kalmayınca namaz bütün fedâiliyle ziyadeleşiyor." "Sırtta günah kalmadı. Günah kalmayınca namaz bütün fedâiliyle ziyadeleşiyor." Çünkü abdestiyle günahlarını affettirdi. Namazın affettireceği bir şey kalmadı, o fedâil oluyor.Çünkü abdestiyle günahlarını affettirdi. Namazın affettireceği bir şey kalmadı, o fedâil oluyor. Ziyadeleşme, derecelerin artmasına vesile oluyor. Ziyadeleşme, derecelerin artmasına vesile oluyor.

Onun için taamdaki abdestle beraber ellerin yıkanması efdaldir. Onun için taamdaki abdestle beraber ellerin yıkanması efdaldir.

Ellerinizi yıkadıktan sonra da havluya silmemek lazımdır. O ıslak elinizle yemeğinizi yersiniz.Ellerinizi yıkadıktan sonra da havluya silmemek lazımdır. O ıslak elinizle yemeğinizi yersiniz. Bu da dininizin artmasına sebep olur. Rızkınızın da artmasına sebep olur. Bu da dininizin artmasına sebep olur. Rızkınızın da artmasına sebep olur.

"Abdest almakla, el yıkamakla nasıl rızık artar?" dersin. Ne bileyim ben nasıl artacağını? "Abdest almakla, el yıkamakla nasıl rızık artar?" dersin.

Ne bileyim ben nasıl artacağını?

Cenâb-ı Peygamber olsaydı, gider sorardık. Cenâb-ı Peygamber olsaydı, gider sorardık.

"Yâ Resûlallah! Bu rızık nasıl artar? Din bu abdestle nasıl artar?" diye sorardık. "Yâ Resûlallah! Bu rızık nasıl artar? Din bu abdestle nasıl artar?" diye sorardık.

Tuhûru't-taâm yezîdü fi't-taâmi ve'd-dîni ve'r-rızk. Tuhûru't-taâm yezîdü fi't-taâmi ve'd-dîni ve'r-rızk.

Bu rızkın artmasına çeşitli vesileler vardır; o vesilelerden birisi de buymuş. Bu rızkın artmasına çeşitli vesileler vardır; o vesilelerden birisi de buymuş.

Allah kusurlarımızı affetsin. Tevfîkât-ı samedâniyyesine mazhar etsin. Allah kusurlarımızı affetsin. Tevfîkât-ı samedâniyyesine mazhar etsin.

Allah pazar derslerinden bizi mahrûm etmesin.Allah pazar derslerinden bizi mahrûm etmesin. Bu deniz kıyılarına ve pazar gezilerine hayran olup da dersleri kaçıran kardeşlere deBu deniz kıyılarına ve pazar gezilerine hayran olup da dersleri kaçıran kardeşlere de Allah şefkatler, iyilikler ihsan buyursun da bunun kadir kıymetini bilenlerden eylesin. el-Fâtiha. Allah şefkatler, iyilikler ihsan buyursun da bunun kadir kıymetini bilenlerden eylesin.

el-Fâtiha.

Yâ Rabbi! Bu okuduklarımızdan, hatimlerden, dualardan, tesbihlerdenYâ Rabbi! Bu okuduklarımızdan, hatimlerden, dualardan, tesbihlerden hasıl olan ecr ü mesûbâtı sevgili Peygamberimiz sallallahu Teâlâ aleyhi ve sellem Efendimiz hazretlerininhasıl olan ecr ü mesûbâtı sevgili Peygamberimiz sallallahu Teâlâ aleyhi ve sellem Efendimiz hazretlerinin ve cümle Peygamberân-ı izâm hazerâtının evlâd, ezvâc, ashâb, etbâlarının ve bu ana kadar geçmiş olan ve cümle Peygamberân-ı izâm hazerâtının evlâd, ezvâc, ashâb, etbâlarının ve bu ana kadar geçmiş olan bi'l-cümle mü'min, mü'minat ve meşâyıh-ı izâmımızın ruhlarıyla beraber, bi'l-cümle mü'min, mü'minat ve meşâyıh-ı izâmımızın ruhlarıyla beraber, memleketimizin medâr ı iftihârı Eyüp Sultan hazretlerinin ruhuyla, bilumum ashâb-ı güzîn rıdvanullahi memleketimizin medâr ı iftihârı Eyüp Sultan hazretlerinin ruhuyla, bilumum ashâb-ı güzîn rıdvanullahi Teâlâ aleyhim ecmaîn hazretlerinin ruhlarına, salât u Teâlâ aleyhim ecmaîn hazretlerinin ruhlarına, salât u İskender Paşa'nın ruhuyla bilumum ashâb-ı hayrâtın da ruhlarına,İskender Paşa'nın ruhuyla bilumum ashâb-ı hayrâtın da ruhlarına, vaaz-ı hâzırûn ve cemaat kardeşlerimizin de ve bu hatimleri okuyan kardeşlerimizin devaaz-ı hâzırûn ve cemaat kardeşlerimizin de ve bu hatimleri okuyan kardeşlerimizin de geçmişlerinin ruhlarına ayrı ayrı hediye eyledik, Mevla vâsıl eyleye. geçmişlerinin ruhlarına ayrı ayrı hediye eyledik, Mevla vâsıl eyleye.

Cümlesinin ruhlarını mesrûr, kabirlerini pür nûr, makamlarını âlî, derecelerini yüksek eyleyipCümlesinin ruhlarını mesrûr, kabirlerini pür nûr, makamlarını âlî, derecelerini yüksek eyleyip seyyiâtlarını ve seyyiâtlarımızı da hasenâta tebdîl eyleye.seyyiâtlarını ve seyyiâtlarımızı da hasenâta tebdîl eyleye. Bizler dahi onlar gibi bu dâr-ı dünyadan göç vakti gelince, cümlemize az ağrı, âsân ölüm,Bizler dahi onlar gibi bu dâr-ı dünyadan göç vakti gelince, cümlemize az ağrı, âsân ölüm, kâmil bir imân ile ve buyurun Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühâ ve Resûlühû. kâmil bir imân ile ve buyurun Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühâ ve Resûlühû.

Mevlid ayı hürmetine bir dahi Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve Resûlühû,Mevlid ayı hürmetine bir dahi Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve Resûlühû, aşk ile bir dahi Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve Resûlühû aşk ile bir dahi Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve Resûlühû kelime-i tayyibe-i münciyesini de cân u yürekten söyleye söyleye çene kapayıp göz yummayıkelime-i tayyibe-i münciyesini de cân u yürekten söyleye söyleye çene kapayıp göz yummayı Mevlâ cümle Ümmet-i Muhammed'e hâsseten biz âciz kullarına da lütf u ihsân eyleye. Mevlâ cümle Ümmet-i Muhammed'e hâsseten biz âciz kullarına da lütf u ihsân eyleye.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2