Namaz Vakitleri

24 Cemâziye'l-Evvel 1446
26 Kasım 2024
İmsak
06:26
Güneş
07:56
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:10
Detaylı Arama

İbadetlerden Âhiret Mutluluğuna Giden Yol

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

2 Recep 1411 / 18.01.1991

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Önemli Olan İmandır, Hak Sahibinin Ahiretteki Durumu, Mahkemede Adaletli Olmak, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

İbadetlerden Âhiret Mutluluğuna Giden Yol

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

2 Recep 1411 / 18.01.1991

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Önemli Olan İmandır, Hak Sahibinin Ahiretteki Durumu, Mahkemede Adaletli Olmak, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

es-Salâtü ve's-selâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.es-Salâtü ve's-selâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. Ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emmâ ba'd: Ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emmâ ba'd:

Çok aziz ve muhterem kardeşlerim! Çok aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı dünyada, âhirette üzerinize olsun.Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı dünyada, âhirette üzerinize olsun. Allahu Teâlâ hazretleri hulûlü ile müşerref olduğumuz üç ayları, Receb-i şerîfi, Şâbân-ı mübâreki,Allahu Teâlâ hazretleri hulûlü ile müşerref olduğumuz üç ayları, Receb-i şerîfi, Şâbân-ı mübâreki, Ramazân-ı şerîfi sizler ve bizler hakkında, ümmet-i Muhammed hakkında umûmen fevz ü felâh ve necâh eylesin. Ramazân-ı şerîfi sizler ve bizler hakkında, ümmet-i Muhammed hakkında umûmen fevz ü felâh ve necâh eylesin. Nice hayırlara ermeyi, rızasını kazanmayı, rahmetine mazhar olmayı,Nice hayırlara ermeyi, rızasını kazanmayı, rahmetine mazhar olmayı, iki cihanda saadete ermeyi, kazanmayı bu aylarda cümlemize nasip eylesin. iki cihanda saadete ermeyi, kazanmayı bu aylarda cümlemize nasip eylesin.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini okumaya başlamazdan öncePeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini okumaya başlamazdan önce cümle geçmişlerimizin; başta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz olmak üzere,cümle geçmişlerimizin; başta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz olmak üzere, enbiya ve mürselîn salavâtullahi selâmuhû aleyhim ecmaîn hazerâtının cümlesinin; enbiya ve mürselîn salavâtullahi selâmuhû aleyhim ecmaîn hazerâtının cümlesinin; cümle evliyaullahın, sâdât ve meşâyih-i turuk-ı aliyyeyimizin;cümle evliyaullahın, sâdât ve meşâyih-i turuk-ı aliyyeyimizin; Ebû Bekr-i Sıddîk ve Aliyy-i Murtazâ'dan müteselsilen şu ana kadar gelmiş,Ebû Bekr-i Sıddîk ve Aliyy-i Murtazâ'dan müteselsilen şu ana kadar gelmiş, geçmiş cümle Allah'ın sevgili kulları velilerin, evliyaullahın; geçmiş cümle Allah'ın sevgili kulları velilerin, evliyaullahın; ümmet-i Muhammed'in Peygamber Efendimiz'den sonra varisleri olan ulemâ-i muhakkikîn,ümmet-i Muhammed'in Peygamber Efendimiz'den sonra varisleri olan ulemâ-i muhakkikîn, meşâyih-i vâsılîn, mürşidîn-i kâmilîn-i mükemmilîn, sâdât-ı turuk-ı aliyyemizin; meşâyih-i vâsılîn, mürşidîn-i kâmilîn-i mükemmilîn, sâdât-ı turuk-ı aliyyemizin; Ebû Bekr-i Sıddîk, Aliyy-i Murtazâ ve sahâbe-i kirâm rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecmaîn hazerâtına;Ebû Bekr-i Sıddîk, Aliyy-i Murtazâ ve sahâbe-i kirâm rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecmaîn hazerâtına; kendisinden feyz aldığımız mürşitlerimize kadar güzerân eylemiş olan cümle din ve iman kendisinden feyz aldığımız mürşitlerimize kadar güzerân eylemiş olan cümle din ve iman ve irfan ve tarikat büyüklerimizin ruhları için ve âhirete göçmüş olan analarımızın, babalarımızın,ve irfan ve tarikat büyüklerimizin ruhları için ve âhirete göçmüş olan analarımızın, babalarımızın, ecdadımızın, akrabamızın, sevdiklerimizin, arkadaşlarımızın, dostlarımızın ruhları için ecdadımızın, akrabamızın, sevdiklerimizin, arkadaşlarımızın, dostlarımızın ruhları için şu mübarek Cuma gününde bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım, ruhlarına gönderelim, öyle başlayalım, buyurun. şu mübarek Cuma gününde bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım, ruhlarına gönderelim, öyle başlayalım, buyurun.

İmâm Buhârî hadis âlimlerinin en büyüklerindendir, cennet-mekân.İmâm Buhârî hadis âlimlerinin en büyüklerindendir, cennet-mekân. Kitabında rivayet etmiş ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri şöyle buyurdular: Kitabında rivayet etmiş ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri şöyle buyurdular:

Men kânet indehu mazlimetün li-ehîhi fe'lyetehallelhu minhâ fe-innehu leyse semme dînârunMen kânet indehu mazlimetün li-ehîhi fe'lyetehallelhu minhâ fe-innehu leyse semme dînârun ve lâ dirhemün min kabli en yü'haze li-ehîhi min hasenâtihi fe-in lem yekün lehu hasenâtünve lâ dirhemün min kabli en yü'haze li-ehîhi min hasenâtihi fe-in lem yekün lehu hasenâtün ühize min seyyiâti ehîhi fe-turihat aleyhi. Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. ühize min seyyiâti ehîhi fe-turihat aleyhi.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! İslâm'ın getirdiği iman, en önemli şeydir. En önemli şey imandır.Aziz ve muhterem kardeşlerim! İslâm'ın getirdiği iman, en önemli şeydir. En önemli şey imandır. İman olmadı mı, her şey boştur. Her şey sıfırdır, her şey kıymetsizdir. İman olmadı mı, her şey boştur. Her şey sıfırdır, her şey kıymetsizdir. Allah indinde bir kıymeti yoktur.Allah indinde bir kıymeti yoktur. İman ibadetlerin kabulüne, sevapların kazanılmasına, dünya ve âhiret saadetinin kazanılmasına sebep oluyor. İman ibadetlerin kabulüne, sevapların kazanılmasına, dünya ve âhiret saadetinin kazanılmasına sebep oluyor.

Allahu Teâlâ hazretleri mü'min olduğu zaman kuluna nazar ediyor.Allahu Teâlâ hazretleri mü'min olduğu zaman kuluna nazar ediyor. Mü'min olamadığı zaman, Allah'ın varlığını anlayamadığı zaman, şu dünyaya boş gelip, boş gittiği,Mü'min olamadığı zaman, Allah'ın varlığını anlayamadığı zaman, şu dünyaya boş gelip, boş gittiği, şu kâinatın sahibini göremediği, sevemediği, büyüklüğünü kavrayamadığı,şu kâinatın sahibini göremediği, sevemediği, büyüklüğünü kavrayamadığı, birliğini anlayamadığı zaman en büyük cezaya uğruyor. birliğini anlayamadığı zaman en büyük cezaya uğruyor.

İnne'llâhe lâ yağfiru en yüşrike bihî ve yağfiru mâ dûne zâlike li-men yeşâü. İnne'llâhe lâ yağfiru en yüşrike bihî ve yağfiru mâ dûne zâlike li-men yeşâü.

Allah'ın varlığını tanıyor ama… Allah'ın varlığını tanıyor ama…

Allah'ın varlığını tanıyor. "Ben tamam, kâinatı inceledim.Allah'ın varlığını tanıyor. "Ben tamam, kâinatı inceledim. Coğrafya bilirim, fizik bilirim, kimya bilirim, astronomi bilirim, atom ilmi bilirim. Coğrafya bilirim, fizik bilirim, kimya bilirim, astronomi bilirim, atom ilmi bilirim. Tamam, kâinat çok muntazam yaratılmış, çok muazzam kanunları var. Tabiat kanunları var.Tamam, kâinat çok muntazam yaratılmış, çok muazzam kanunları var. Tabiat kanunları var. Her şey yerli yerinde, son derece mükemmel bir işleyiş içinde.Her şey yerli yerinde, son derece mükemmel bir işleyiş içinde. Bir çekirdekten koca bir ağaç meydana geliyor. Bir tohumdan koca bir insan meydana geliyor.Bir çekirdekten koca bir ağaç meydana geliyor. Bir tohumdan koca bir insan meydana geliyor. Ay, güneş muntazam çalışıyor.Ay, güneş muntazam çalışıyor. Aylar önce, yıllar önce hesabını yapabiliyorsun ay nereye gelecek,Aylar önce, yıllar önce hesabını yapabiliyorsun ay nereye gelecek, güneş nereye gelebilecek, ne zaman doğacak ne zaman batacak. Neden? güneş nereye gelebilecek, ne zaman doğacak ne zaman batacak. Neden?

İntizam var kâinatta. Allah, bir Varlık bir düzen koymuş.İntizam var kâinatta. Allah, bir Varlık bir düzen koymuş. İşte o düzenin sahibi, o düzenin kurucusu Allah'tır, ben bunu kabul ediyorum." İşte o düzenin sahibi, o düzenin kurucusu Allah'tır, ben bunu kabul ediyorum."

Kabul etmek yetmiyor, kabul etme kâfi değil. "Allah'ın varlığını sevdi."Kabul etmek yetmiyor, kabul etme kâfi değil. "Allah'ın varlığını sevdi." Tabii sevecek. Tabii sevecek. Sevmezse kör demektir. Hiçbir şey anlayamıyor,Sevmezse kör demektir. Hiçbir şey anlayamıyor, Gerçekleri göremiyor, gözüne soksan gözü kör, gözüne ne kadar yaklaştırsan hiçbir şey anlamıyor demek.Gerçekleri göremiyor, gözüne soksan gözü kör, gözüne ne kadar yaklaştırsan hiçbir şey anlamıyor demek. Anlayacak tabii, elbette anlayacak ama yetmiyor. Anlayacak tabii, elbette anlayacak ama yetmiyor.

İnne'llâhe lâ yağfiru en yüşrike bihî. İnne'llâhe lâ yağfiru en yüşrike bihî.

Kendisine şirk koşulmasından razı değil Allah.Kendisine şirk koşulmasından razı değil Allah. Ortak koşulmasını, Allah inancının, âhiret inancının, din inancının sakat olmasını da kabul etmiyor.Ortak koşulmasını, Allah inancının, âhiret inancının, din inancının sakat olmasını da kabul etmiyor. Doğru inançlı olacak. Dosdoğru inanç üzerinde olacak insanlar.Doğru inançlı olacak. Dosdoğru inanç üzerinde olacak insanlar. "Efendim ben sanıyorum ki güneş tanrıdır." Ha, cehennemin dibine. "Sanıyorum ki ağaç tanrıdır." "Efendim ben sanıyorum ki güneş tanrıdır." Ha, cehennemin dibine. "Sanıyorum ki ağaç tanrıdır." Cehennemin dibine. Yani Allah'tan gayrı neyi ortak koşuyorsa, neye inanıyorsa hepsi bâtıldır. Cehennemin dibine. Yani Allah'tan gayrı neyi ortak koşuyorsa, neye inanıyorsa hepsi bâtıldır.

İnneküm ve mâ ta'büdûne min dûnillâhi hasabü cehenneme. İnneküm ve mâ ta'büdûne min dûnillâhi hasabü cehenneme.

Hepsi cehenneme odundur, hepsi cehenneme atılacak, cayır cayır.Hepsi cehenneme odundur, hepsi cehenneme atılacak, cayır cayır. Hem taptıkları hem de o taptıkları şeylere tapan aptallar, sefiller, beyinsizler,Hem taptıkları hem de o taptıkları şeylere tapan aptallar, sefiller, beyinsizler, hepsi cehenneme cayır cayır atılacak. Doğru inanca sahip olacak, Allah'ı bir bilecek.hepsi cehenneme cayır cayır atılacak. Doğru inanca sahip olacak, Allah'ı bir bilecek. Allah'ın şerîki, nazîri olmadığını bilecek ve Hz. Muhammed'in onun son elçisi olduğunu bilecek. Allah'ın şerîki, nazîri olmadığını bilecek ve Hz. Muhammed'in onun son elçisi olduğunu bilecek.

Bilmiyor, ben işte şuna inanıyorum da buna inanıyorum da ama ona inanmıyorum.Bilmiyor, ben işte şuna inanıyorum da buna inanıyorum da ama ona inanmıyorum. O zaman sen yine bir çeşit kâfirsin. Sen daha Allah'ın mucizelerini anlayamamışsın. Kitabını anlayamamışsın.O zaman sen yine bir çeşit kâfirsin. Sen daha Allah'ın mucizelerini anlayamamışsın. Kitabını anlayamamışsın. O zaman o da cehenneme gidiyor. Kâfir olmayacak, dinsiz olmayacak, ateist olmayacak.O zaman o da cehenneme gidiyor. Kâfir olmayacak, dinsiz olmayacak, ateist olmayacak. Dindar olacak. Dindar olmak yetmiyor, doğru dine sahip olacak. Dindar olacak. Dindar olmak yetmiyor, doğru dine sahip olacak. Hak dine sahip olacak, Allah'a doğru bilecek, yanlış bilirse olmuyor. Hak dine sahip olacak, Allah'a doğru bilecek, yanlış bilirse olmuyor.

Şu yanardağ galiba tanrı, Fujiyama yanardağı, duman çıkıyor, yüksek, galiba o tanrı.Şu yanardağ galiba tanrı, Fujiyama yanardağı, duman çıkıyor, yüksek, galiba o tanrı. Öyle şey olur mu? Tabii ki hayır. Yanlış şeylere de tapmayacak. Dindar olacak, dinsiz olmayacak. Öyle şey olur mu? Tabii ki hayır. Yanlış şeylere de tapmayacak. Dindar olacak, dinsiz olmayacak. Hak dine mensup olacak, yanlış dinden olmayacak. Hak dine mensup olacak, yanlış dinden olmayacak.

Hak dine mensup olduktan sonra da Allah'ın emirlerini tutan, Allah'ın yolunda yürüyen, itaatli kul olacak.Hak dine mensup olduktan sonra da Allah'ın emirlerini tutan, Allah'ın yolunda yürüyen, itaatli kul olacak. Söz dinlemez, azgı, sapık, asi, mücrim kul olmayacak.Söz dinlemez, azgı, sapık, asi, mücrim kul olmayacak. Allah içki içmeyin demiş; adam içkide. Allah zina etmeyin demiş; zinada.Allah içki içmeyin demiş; adam içkide. Allah zina etmeyin demiş; zinada. Allah kumar oynamayın buyurmuş; kumarda. Allah haram yemeyin buyurmuş; haram yiyor.Allah kumar oynamayın buyurmuş; kumarda. Allah haram yemeyin buyurmuş; haram yiyor. Allahu Teâlâ hazretleri yalan söylemeyin buyurmuş; yalan söylüyor.Allahu Teâlâ hazretleri yalan söylemeyin buyurmuş; yalan söylüyor. Allahu Teâlâ hazretleri kimseye haksızlık etmeyin buyurmuş; ömrü haksızlıkla geçiyor, zulümle geçiyor.Allahu Teâlâ hazretleri kimseye haksızlık etmeyin buyurmuş; ömrü haksızlıkla geçiyor, zulümle geçiyor. O da cezasını çekecek. Yani sağlam müslüman olacak, sağlam mü'min olacak.O da cezasını çekecek. Yani sağlam müslüman olacak, sağlam mü'min olacak. Doğru inanç üzerinde olacak, doğru inanç üzerinde olmayanlar yandı. Doğru inanç üzerinde olacak, doğru inanç üzerinde olmayanlar yandı.

Doğru inanç üzerinde olduktan sonra da yolu dosdoğru gidecek. Eğri büğrü iş yapmayacak.Doğru inanç üzerinde olduktan sonra da yolu dosdoğru gidecek. Eğri büğrü iş yapmayacak. Yamuk yamuk, acayip acayip, saçma saçma, kötü kötü işler yapmayacak. Yakışmaz. Yamuk yamuk, acayip acayip, saçma saçma, kötü kötü işler yapmayacak. Yakışmaz.

Bu senin sakalına yakışır mı diyorlar. Biz şimdi sakallıyız.Bu senin sakalına yakışır mı diyorlar. Biz şimdi sakallıyız. Birisi bizde bir şey görse, bir kusur görürse sakallıya böyle şey yapmak yakışmaz. Birisi bizde bir şey görse, bir kusur görürse sakallıya böyle şey yapmak yakışmaz. Trafik polisi çeviriyor niye geçtin. Burası geçilmeyecek noktalar. Çok dikkat ettim hata etmemeye çalıştım. Trafik polisi çeviriyor niye geçtin. Burası geçilmeyecek noktalar. Çok dikkat ettim hata etmemeye çalıştım. Hemen insanın sakalına şey yapıyor. Koskoca sakallı adamsın. Hemen insanın sakalına şey yapıyor. Koskoca sakallı adamsın. Ya dikkat ettim ama işte orada silinmiş zaten şeyler, görmemişim. Ya dikkat ettim ama işte orada silinmiş zaten şeyler, görmemişim. Hemen sakal, e müslümana da yakışmaz. Polisin hani Hemen sakal, e müslümana da yakışmaz. Polisin hani bir hata yapan insana böyle dediği gibi müslümana da günah yakışmaz.bir hata yapan insana böyle dediği gibi müslümana da günah yakışmaz. Müslümana da haksızlık yakışmaz. Müslümana da kötü iş yakışmaz. Müslümana da haksızlık yakışmaz. Müslümana da kötü iş yakışmaz.

Müslümana ne yakışır? Her şeyin en güzeli yakışır. Her şeyin en güzeli müslümana yakışır.Müslümana ne yakışır? Her şeyin en güzeli yakışır. Her şeyin en güzeli müslümana yakışır. En intizamlı, en kibar, en edepli, en tatlı, en sevimli, en sempatik, en hoş, en temiz,En intizamlı, en kibar, en edepli, en tatlı, en sevimli, en sempatik, en hoş, en temiz, en pak, her şeyin en güzeli, ekstra ekstra ekstrası müslümana yakışır. en pak, her şeyin en güzeli, ekstra ekstra ekstrası müslümana yakışır.

Öyle olması lazım. Her şeyine dikkat etmesi lazım.Öyle olması lazım. Her şeyine dikkat etmesi lazım. Giyimi çiçek gibi olması lazım, hareketi zarif olması lazım. Konuşması ağzından yağ bal akması lazım.Giyimi çiçek gibi olması lazım, hareketi zarif olması lazım. Konuşması ağzından yağ bal akması lazım. Tatlı olması lazım. Gönül yapması lazım. Gönül yıkmaması lazım, herkese iyilik yapması lazım.Tatlı olması lazım. Gönül yapması lazım. Gönül yıkmaması lazım, herkese iyilik yapması lazım. Herkesin duasını alması lazım. Böyle yapmadı, "E ben mü'minim, namaz kılıyorum."Herkesin duasını alması lazım.

Böyle yapmadı, "E ben mü'minim, namaz kılıyorum."
İyi ama namaz kıldığından sevap alırsın, gönül yıktığından günah alırsın. Yani ben dükkân çalıştırıyorum. İyi ama namaz kıldığından sevap alırsın, gönül yıktığından günah alırsın. Yani ben dükkân çalıştırıyorum.

Nasrettin Hoca dükkân çalıştırıyormuş. Yumurtayı 9 dirheme alıyormuş, 8 dirheme satıyormuş.Nasrettin Hoca dükkân çalıştırıyormuş. Yumurtayı 9 dirheme alıyormuş, 8 dirheme satıyormuş. E bu ne biçim iş diyorlar. Dostlar alışverişte görsün. Fazladan alıyor, zarara satıyor. E bu ne biçim iş diyorlar. Dostlar alışverişte görsün. Fazladan alıyor, zarara satıyor. Dostlar alışveriş de görsün olmaz. kâr etmen lazım. Satış da yapıyorum, para da alıyorum.Dostlar alışveriş de görsün olmaz. kâr etmen lazım. Satış da yapıyorum, para da alıyorum. İyi ama zarar ediyorsun. Namazı da kılıyorum, oruç da tutuyorum. Ama huyum kötü. İyi ama zarar ediyorsun. Namazı da kılıyorum, oruç da tutuyorum. Ama huyum kötü. O zaman huyundan zarar edersin. Bazı huylar vardır, insanın zararınadır. Neden? O zaman huyundan zarar edersin. Bazı huylar vardır, insanın zararınadır. Neden? Allahu Teâlâ hazretleri ahkemü'l-hâkimîndir. Hükmedicilerin en adaletlisidir.Allahu Teâlâ hazretleri ahkemü'l-hâkimîndir. Hükmedicilerin en adaletlisidir. Hükmü en isabetlidir, hükmü en sağlamdır. Hükmü en isabetlidir, hükmü en sağlamdır.

Tîn Suresi'ni okuyoruz. Nasıl bitiyor sure: E leyse'llâhu bi-ahkemi'l-hâkimîne. Tîn Suresi'ni okuyoruz. Nasıl bitiyor sure:

E leyse'llâhu bi-ahkemi'l-hâkimîne.

"Allah hükmedicilerin en adaletlisi değil mi?" "Allah hükmedicilerin en adaletlisi değil mi?"

Elbette. Her hükmü güzel; lütfu güzel, cefası güzel, sefası güzel, kaderi güzel, kısmeti güzel, her şeyi güzel.Elbette. Her hükmü güzel; lütfu güzel, cefası güzel, sefası güzel, kaderi güzel, kısmeti güzel, her şeyi güzel. Onu anlayabilmesi lazım insanın. Her şeyin güzelliğini görebilmesi lazım. Onu anlayabilmesi lazım insanın. Her şeyin güzelliğini görebilmesi lazım.

Şimdi, bir müslüman, imanı var, aferin doğru yolu bulmuş. Ama imanına yakışır güzellikte yaşamıyor.Şimdi, bir müslüman, imanı var, aferin doğru yolu bulmuş. Ama imanına yakışır güzellikte yaşamıyor. Haksızlık ediyor, zulmediyor, aldatıyor, yalan söylüyor, kusur işliyor. Haksızlık ediyor, zulmediyor, aldatıyor, yalan söylüyor, kusur işliyor. Onlardan günahlar yazılır kendisine. Büyük büyük günahlar yazılır. Gıybet eder, günah yazılır.Onlardan günahlar yazılır kendisine. Büyük büyük günahlar yazılır. Gıybet eder, günah yazılır. İftira eder, günah yazılır. Haram yer, günah yazılır. Şunu yapar, günah yazılır. Bunu yapar, günah yazılır. İftira eder, günah yazılır. Haram yer, günah yazılır. Şunu yapar, günah yazılır. Bunu yapar, günah yazılır.

"Efendim ben bunları yapmıyorum, Hocam ben bu hususlarda dikkatliyim. Kimsenin malına elimi uzatmıyorum."Efendim ben bunları yapmıyorum, Hocam ben bu hususlarda dikkatliyim. Kimsenin malına elimi uzatmıyorum. Kimsenin namusunda gözüm yok, kimsenin malında gözüm yok." Ama kin tutuyorsun,Kimsenin namusunda gözüm yok, kimsenin malında gözüm yok."

Ama kin tutuyorsun,
haset ediyorsun, buğz ediyorsun, dargınlık yapıyorsun; o da günah. Onu da bilecek.haset ediyorsun, buğz ediyorsun, dargınlık yapıyorsun; o da günah. Onu da bilecek. Müslüman onun günah olduğunu bilmiyor bu sefer. Yani kin tutmanın günah olduğunu bilmiyor.Müslüman onun günah olduğunu bilmiyor bu sefer. Yani kin tutmanın günah olduğunu bilmiyor. Haset etmenin günah olduğunu bilmiyor, kıskanıyor, kıvrım kıvrım kıskanıyor ötekisini. Haset etmenin günah olduğunu bilmiyor, kıskanıyor, kıvrım kıvrım kıskanıyor ötekisini. Ne yapacağını şaşırıyor ötekisine, oradan günaha giriyor. Kin tutuyor, günaha giriyor.Ne yapacağını şaşırıyor ötekisine, oradan günaha giriyor. Kin tutuyor, günaha giriyor. Hatta sevapları elinden kaçırıyor, kötü huyundan dolayı çok zararlara uğruyor. Hatta sevapları elinden kaçırıyor, kötü huyundan dolayı çok zararlara uğruyor.

Bak şimdi bu okuduğum hadîs-i şerîfi şu anlattığım ön fikirlerden sonraBak şimdi bu okuduğum hadîs-i şerîfi şu anlattığım ön fikirlerden sonra size kısa kısa izah etmeye çalışayım. Efendimiz ne buyurmuş: size kısa kısa izah etmeye çalışayım. Efendimiz ne buyurmuş:

Men kânet indehu mazlimetün li-ehîhi fe'lyetehallelhu minhâ. Men kânet indehu mazlimetün li-ehîhi fe'lyetehallelhu minhâ.

"Kim bir kardeşine bu dünyada iken bir zulüm yapmışsa, bir haksızlık yapmışsa,"Kim bir kardeşine bu dünyada iken bir zulüm yapmışsa, bir haksızlık yapmışsa, kalp yıkmışsa, zararı dokunmuşsa; o kardeşinden gitsin, helallik istesin, barışsın, helallik istesin.kalp yıkmışsa, zararı dokunmuşsa; o kardeşinden gitsin, helallik istesin, barışsın, helallik istesin. 'Ben senin hakkını çiğnedim, ben sana haksızlık yaptım.'Ben senin hakkını çiğnedim, ben sana haksızlık yaptım. Ben senin kalbini kırdım, ben sana yanlış davrandım. Ben bilemedim, şimdi hatamı anlıyorum.Ben senin kalbini kırdım, ben sana yanlış davrandım. Ben bilemedim, şimdi hatamı anlıyorum. Affet, helal et hakkını, helal etmen için bir şey vermem gerekiyorsa vereyim. Para istiyorsan para vereyim.Affet, helal et hakkını, helal etmen için bir şey vermem gerekiyorsa vereyim. Para istiyorsan para vereyim. Hakkını helal etmek için ne yapmam gerekiyorsa yapayım.'Hakkını helal etmek için ne yapmam gerekiyorsa yapayım.' Kimin böyle kardeşi üzerine bir zulmü, haksızlığı olmuşsa,Kimin böyle kardeşi üzerine bir zulmü, haksızlığı olmuşsa, gitsin, ondan helallik istesin." diyor Peygamber Efendimiz. Neden? gitsin, ondan helallik istesin." diyor Peygamber Efendimiz.

Neden?

İzah ediyor. Buyuruyor ki: Fe-innehu leyse semme dînârun ve lâ dirhemün.İzah ediyor. Buyuruyor ki:

Fe-innehu leyse semme dînârun ve lâ dirhemün.
"Çünkü orada dinar, dirhem, para, pul yok. Dolar, mark yok. Cebime biriktirdiğim paraları koyarım."Çünkü orada dinar, dirhem, para, pul yok. Dolar, mark yok. Cebime biriktirdiğim paraları koyarım. Tabutuma da vasiyet ederim, onu koyarlar.Tabutuma da vasiyet ederim, onu koyarlar. Âhirete geçiririm, orada herkese parasını dağıtırım diyemez, orada para sökmez." Ne olacak peki? Âhirete geçiririm, orada herkese parasını dağıtırım diyemez, orada para sökmez."

Ne olacak peki?

Hak sahibi adam geldiği zaman, "Ver hakkımı, sen dünyada benim hakkımı üzerine geçirmiştin.Hak sahibi adam geldiği zaman, "Ver hakkımı, sen dünyada benim hakkımı üzerine geçirmiştin. Benim kalbimi kırmıştın, bana zulüm etmiştin, beni dövmüştün.Benim kalbimi kırmıştın, bana zulüm etmiştin, beni dövmüştün. Beni kenara itmiştin, güçlüydün, kuvvetliydin, adamların vardı. Mafya çetesinin reisiydin. Beni kenara itmiştin, güçlüydün, kuvvetliydin, adamların vardı. Mafya çetesinin reisiydin. Orda ben sana gık diyemedim. Polise bile şikâyet edemedim seni.Orda ben sana gık diyemedim. Polise bile şikâyet edemedim seni. Ama şimdi burası adalet divanı, Allah'ın huzuru. Ver hakkımı!" diye yapışacak.Ama şimdi burası adalet divanı, Allah'ın huzuru. Ver hakkımı!" diye yapışacak. Mafya liderlerinin yakasına dahi yapışacak herkes. Çünkü orada korkmayacak, hepsi aslan kesilecek. Mafya liderlerinin yakasına dahi yapışacak herkes. Çünkü orada korkmayacak, hepsi aslan kesilecek. Herkes hakkını almak için güç kuvvet sahibi. Çünkü Allah zalimden mazlumun hakkını alacak orada. Herkes hakkını almak için güç kuvvet sahibi. Çünkü Allah zalimden mazlumun hakkını alacak orada.

Bu dünyadayken helalleş, âhirete bırakma. Çünkü orada altın gümüş yok. Dinar dirhem yok, diyor.Bu dünyadayken helalleş, âhirete bırakma. Çünkü orada altın gümüş yok. Dinar dirhem yok, diyor. Dinar dirhem ne demek? Altın para, gümüş para demek. Orada hani altın para gümüş para yok ki.Dinar dirhem ne demek? Altın para, gümüş para demek. Orada hani altın para gümüş para yok ki. Hakkın mı var bende, al ödeyeyim, şakır şakır saydı ödedi. Öyle bir şey yok. Ne olur orada?Hakkın mı var bende, al ödeyeyim, şakır şakır saydı ödedi. Öyle bir şey yok. Ne olur orada? Ne olacağını Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor: Ne olacağını Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor:

Min kabli en yü'haze li-ehîhi min hasenâtihi.Min kabli en yü'haze li-ehîhi min hasenâtihi. "Bu dünyada iken hakkını helal ettirmeye, gönlünü almaya çalışsın;"Bu dünyada iken hakkını helal ettirmeye, gönlünü almaya çalışsın; orada işlediği sevaplardan, hasenâtından çekilip alınmadan evvel."orada işlediği sevaplardan, hasenâtından çekilip alınmadan evvel." Ha, şimdi bu cümleden anladık ki insan âhirete sevapları ile gitti. Büyük sevaplar, yığın yığın sevaplar. Ha, şimdi bu cümleden anladık ki insan âhirete sevapları ile gitti. Büyük sevaplar, yığın yığın sevaplar. Hacca gitmiş, namaz kılmış, cumaya gelmiş, tesbih çekmiş, hatim indirmiş, fakirlere yardım etmiş. Hacca gitmiş, namaz kılmış, cumaya gelmiş, tesbih çekmiş, hatim indirmiş, fakirlere yardım etmiş. Cihada para sarf etmiş, çalışmış çabalamış. Sevaplar kazanmış, geldi. Cihada para sarf etmiş, çalışmış çabalamış. Sevaplar kazanmış, geldi.

Geldi ama mahkeme-i kübrâya, Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna öbür taraftan da hak sahibi geliyor.Geldi ama mahkeme-i kübrâya, Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna öbür taraftan da hak sahibi geliyor. Yapıştı yakasına, "Yâ Rabbi! Bunda benim hakkım var alıver hakkımı. Ben bundan hakkımı isterim. Yapıştı yakasına, "Yâ Rabbi! Bunda benim hakkım var alıver hakkımı. Ben bundan hakkımı isterim. İhtiyacım var. Benim de terazim var, benim de hesabım var. İhtiyacım var. Benim de terazim var, benim de hesabım var. Benim bundaki hakkımı alıver yâ Rabbi! Alıver ki ben kurtulayım." diyecek. Benim bundaki hakkımı alıver yâ Rabbi! Alıver ki ben kurtulayım." diyecek.

Onun için orada insanın yaptığı sevaplar elinden kaçabilir.Onun için orada insanın yaptığı sevaplar elinden kaçabilir. "Ya bu namazı ben kılmıştım, bu hacca ben gitmiştim, bu sevaplar benimdi." "Ya bu namazı ben kılmıştım, bu hacca ben gitmiştim, bu sevaplar benimdi." Senindi ama sen bu kardeşine zulüm ettin, o gelip alacak orada.Senindi ama sen bu kardeşine zulüm ettin, o gelip alacak orada. Orada dinar dirhem olmadığından gelecek senin sevaplarını alacak. Hasenâtını alacak, sevaplarını alacak. Orada dinar dirhem olmadığından gelecek senin sevaplarını alacak. Hasenâtını alacak, sevaplarını alacak.

Fe-in lem yekün lehu hasenâtün. "Sonra, eğer bu adamın hasenâtı yoksa…"Fe-in lem yekün lehu hasenâtün. "Sonra, eğer bu adamın hasenâtı yoksa…" Hacca gitmemiş, namaz kılmamış. Zaten Allah'a yarar bir iş yapmamış ki dünyadayken. Hacca gitmemiş, namaz kılmamış. Zaten Allah'a yarar bir iş yapmamış ki dünyadayken. Mafya çetesinin reisi zaten, ömrü böyle geçmiş. Ömrü efelikle geçmiş, ömrü çalıp çırpmakla geçmiş.Mafya çetesinin reisi zaten, ömrü böyle geçmiş. Ömrü efelikle geçmiş, ömrü çalıp çırpmakla geçmiş. Hazineyi soymakla geçmiş, insanları kovmakla geçmiş, gasp etmekle geçmiş, yol kesmekle geçmiş.Hazineyi soymakla geçmiş, insanları kovmakla geçmiş, gasp etmekle geçmiş, yol kesmekle geçmiş. Ömrü böyle geçmiş. Hiç hasenâtı yok. Ha o zaman, o zaman çaresi ne olacak? Ömrü böyle geçmiş. Hiç hasenâtı yok. Ha o zaman, o zaman çaresi ne olacak?

Ühize min seyyiâti ehîhi fe-turihat aleyhi.Ühize min seyyiâti ehîhi fe-turihat aleyhi. "O zaman hak sahibinin günahlarını alırlar, bu adamın tepesine yığarlar. "O zaman hak sahibinin günahlarını alırlar, bu adamın tepesine yığarlar. Bu hafifler, o günahların altında ezilir." Bu yine kâr eder yani, mazlum olan yine kâr eder. Bu hafifler, o günahların altında ezilir." Bu yine kâr eder yani, mazlum olan yine kâr eder. Çünkü günahlarından kurtuluyor bu sefer oradan sevap alamazsa bile,Çünkü günahlarından kurtuluyor bu sefer oradan sevap alamazsa bile, günahlarından kurtulduğu için o yine işini doğrultur âhirette. Ama bu yaptığı işin belasını, cezasını bulur.günahlarından kurtulduğu için o yine işini doğrultur âhirette. Ama bu yaptığı işin belasını, cezasını bulur. Onun için İslâm'ın en önem verdiği ahlâktan bir tanesi, Onun için İslâm'ın en önem verdiği ahlâktan bir tanesi, çok güzel huylar var tabii İslâm'da, çeşitli güzel huylar var. çok güzel huylar var tabii İslâm'da, çeşitli güzel huylar var.

Güzel huyların en güzeli hangisidir? Adalet. Adaletli olacak insan.Güzel huyların en güzeli hangisidir? Adalet. Adaletli olacak insan. Hakkaniyetli olacak, haksızlık yapmayacak. Hakkaniyetli olacak, haksızlık yapmayacak. Polisolsun olmasın, mahkeme olsun olmasın, karşı taraf güçlü olsun olmasın.Polisolsun olmasın, mahkeme olsun olmasın, karşı taraf güçlü olsun olmasın. Yetim olur, güçsüz olur, çocuk olur, dul olur, cahil olur, bilgisi olmaz.Yetim olur, güçsüz olur, çocuk olur, dul olur, cahil olur, bilgisi olmaz. Sen onu bu dünyada aldatabilirsin ama iyi insan öyle yapmaz. Sen onu bu dünyada aldatabilirsin ama iyi insan öyle yapmaz. Yetimin malını yemez, dula haksızlık etmez. Cahili aldatmaz. Yetimin malını yemez, dula haksızlık etmez. Cahili aldatmaz.

Birisi getiriyor malını satıyor. Şu malımı beş milyona satıyorum.Birisi getiriyor malını satıyor. Şu malımı beş milyona satıyorum. Ya senin bu malın 30 milyon eder, sen bunun farkında değilsin.Ya senin bu malın 30 milyon eder, sen bunun farkında değilsin. Sen ucuz satıyorsun bunu, bu daha fazla eder. Git hadi aldanma, der.Sen ucuz satıyorsun bunu, bu daha fazla eder. Git hadi aldanma, der. Yani dürüst müslüman öyle adaletle hareket etmeye gayret eder. Yani dürüst müslüman öyle adaletle hareket etmeye gayret eder.

Onun için aziz ve muhterem kardeşlerim, kimin üzerinizde hakkı varsa gidinOnun için aziz ve muhterem kardeşlerim, kimin üzerinizde hakkı varsa gidin onunla helalleşin, kıyamet kopmadan evvel. Dünya hayatı bitmeden evvel.onunla helalleşin, kıyamet kopmadan evvel. Dünya hayatı bitmeden evvel. Ölüm gelmeden evvel, defter dürülmeden evvel. Haksızlık etmeyin. Neden?Ölüm gelmeden evvel, defter dürülmeden evvel. Haksızlık etmeyin. Neden? Çünkü zulmeden kimseye Allah hem dünyada yaptığı zulmün cezasını çektirir.Çünkü zulmeden kimseye Allah hem dünyada yaptığı zulmün cezasını çektirir. Hem âhirette mazlumun hakkını zalimden alır. Dünyada ne çekecek? Hem âhirette mazlumun hakkını zalimden alır.

Dünyada ne çekecek?

Kişi ettiğini bulur. Men dakka dukka.Kişi ettiğini bulur. Men dakka dukka. Kim gider birisinin kapısına dayanır da tak tak tak vurursa,Kim gider birisinin kapısına dayanır da tak tak tak vurursa, bir gün gelir onun kapısına dayanır tak tak tak vururlar. Ettiğini bulur, rüzgâr eken fırtına biçer.bir gün gelir onun kapısına dayanır tak tak tak vururlar. Ettiğini bulur, rüzgâr eken fırtına biçer. Niye bu kötü şeyler ile karşılaşıyor? Kendisi rüzgâr ekti. Niye bu kötü şeyler ile karşılaşıyor? Kendisi rüzgâr ekti. Tabii rüzgâr tohumundan çıksa çıksa fırtına çıkar. O fırtına biçer o zaman.Tabii rüzgâr tohumundan çıksa çıksa fırtına çıkar. O fırtına biçer o zaman. Yani ettiğinin kat kat fenasını görür. Yani ettiğinin kat kat fenasını görür.

Onun için bir müslümanın dikkat edeceği en önemli husus adaletli olmaktır.Onun için bir müslümanın dikkat edeceği en önemli husus adaletli olmaktır. Karısına karşı adaletli olacak. "Kocam benim içki içerdi.Karısına karşı adaletli olacak. "Kocam benim içki içerdi. Her içkiden sonra da ben içme falan dedim diye, çocukların parasını niye böyle yerlere harcıyorsunHer içkiden sonra da ben içme falan dedim diye, çocukların parasını niye böyle yerlere harcıyorsun dedim diye beni bir güzel pataklardı." Burada tabii adam kuvvetli kadın zayıf.dedim diye beni bir güzel pataklardı." Burada tabii adam kuvvetli kadın zayıf. Burada patlaklar ama âhirette görür. Belasını bulur, imansız göçer. Burada patlaklar ama âhirette görür. Belasını bulur, imansız göçer. Tövbesiz gider, Allah tevbe nasip etmez. Çünkü Vallâhu lâ yehdi'l-kavme'z-zâlimîne. Tövbesiz gider, Allah tevbe nasip etmez. Çünkü

Vallâhu lâ yehdi'l-kavme'z-zâlimîne.

Daha önceki konuşmalarımda da söyledim, Allah hidayet etmez. Doğru yolu göstermez.Daha önceki konuşmalarımda da söyledim, Allah hidayet etmez. Doğru yolu göstermez. "Yahu şu bir doğru yola giriverse hocam, bir tevbe etse, dua ediver yola gelse." "Yahu şu bir doğru yola giriverse hocam, bir tevbe etse, dua ediver yola gelse." İyi ama Allah zalimlere hidayetini vermez. İyi ama Allah zalimlere hidayetini vermez. Kendisi pişman olacak, kendisi yapmamak isteyecek. Kendisi pişman olacak, kendisi yapmamak isteyecek. Kendisi "Ya benim yaptığım bu iş yanlış, ben bu işten vazgeçeyim." diyecek, ağlayacak.Kendisi "Ya benim yaptığım bu iş yanlış, ben bu işten vazgeçeyim." diyecek, ağlayacak. Üzülecek, pişman olacak, tevbe edecek. Bir daha yapmamaya azm ü cezm ü kasd edecek. Üzülecek, pişman olacak, tevbe edecek. Bir daha yapmamaya azm ü cezm ü kasd edecek.

Kararlı olacak. "Bir daha hiç içmeyeceğim.Kararlı olacak. "Bir daha hiç içmeyeceğim. Bir daha hiç kumar oynamayacağım, bir daha hiç kimseyi dövmeyeceğim. Bir daha hiç kumar oynamayacağım, bir daha hiç kimseyi dövmeyeceğim. Hiç kimseye söylemeyeceğim, kimseye yan bakmayacağım." diye kat'î kararlı olacak.Hiç kimseye söylemeyeceğim, kimseye yan bakmayacağım." diye kat'î kararlı olacak. Yok, ben bunu yaparım, devam ederim, ben yapadurayım, Allah da beni affetsin. Yok, ben bunu yaparım, devam ederim, ben yapadurayım, Allah da beni affetsin. Allah günahta ısrar etmekte o niyette olan kula hidayet etmez. Neden? Allah günahta ısrar etmekte o niyette olan kula hidayet etmez. Neden?

Vallâhu lâ yehdi'l-kavme'z-zâlimîne. Zalimlere hidayet etmez de onun için.Vallâhu lâ yehdi'l-kavme'z-zâlimîne.

Zalimlere hidayet etmez de onun için.
Zulümden derhal kendini çekecek. Zulüm kadına karşı olabilir, çocuğuna karşı olabilir.Zulümden derhal kendini çekecek. Zulüm kadına karşı olabilir, çocuğuna karşı olabilir. Çocuğunu ikide bir de pataklıyor. Bazı babalar böyledir. Bazı kadınlar böyledir.Çocuğunu ikide bir de pataklıyor. Bazı babalar böyledir. Bazı kadınlar böyledir. Çocuğunu yakanlar, çocuğuna işkence edenler.Çocuğunu yakanlar, çocuğuna işkence edenler. Başkaları da çeşit çeşit belki ruhi hastalıktan oluyor ama çeşit çeşit zulümler oluyor. Başkaları da çeşit çeşit belki ruhi hastalıktan oluyor ama çeşit çeşit zulümler oluyor.

Karısına zulüm etmeyecek karısı kendisinden razı değil. Çocuğu kendisinden küçük, zulüm etmeyecek.Karısına zulüm etmeyecek karısı kendisinden razı değil. Çocuğu kendisinden küçük, zulüm etmeyecek. Çocukları arasında adalet edecek, birisine verip malı ötekilerini mahrum bırakmayacak.Çocukları arasında adalet edecek, birisine verip malı ötekilerini mahrum bırakmayacak. Birisini sevip ötekini azarlamayacak. Çocukları arasında adalet yapacak.Birisini sevip ötekini azarlamayacak.

Çocukları arasında adalet yapacak.
Hanımına karşı adalet yapacak. Hanımına karşı adalet yapacak. Herkese karşı vazifesini neyse, Allah'ın sevdiği şekil neyse,Herkese karşı vazifesini neyse, Allah'ın sevdiği şekil neyse, nasıl hareket etmek gerekiyorsa öyle hareket edecek.nasıl hareket etmek gerekiyorsa öyle hareket edecek. Kendisinin karşısına bir mesele getirildiği zaman hakkı söyleyecek. Hakka hükmedecek. Kendisinin karşısına bir mesele getirildiği zaman hakkı söyleyecek. Hakka hükmedecek.

İslâm'ın büyük kadılarından, büyük hâkimlerinden birisi,İslâm'ın büyük kadılarından, büyük hâkimlerinden birisi, Kadı Şüreyh rahmetullahi aleyh oturmuş mahkemede, pek iş falan yok Kadı Şüreyh rahmetullahi aleyh oturmuş mahkemede, pek iş falan yok ama kapıdan içeriye bir müslümanla bir gayrimüslim girmiş. Nereden anladı gelişinden gayrimüslim olduğunu? ama kapıdan içeriye bir müslümanla bir gayrimüslim girmiş. Nereden anladı gelişinden gayrimüslim olduğunu?

Gayrimüslimlere Hz. Ömer emretmiş belinize bir zünnar bağlayın, kuşak bağlayın, iplik bağlayın,Gayrimüslimlere Hz. Ömer emretmiş belinize bir zünnar bağlayın, kuşak bağlayın, iplik bağlayın, ip bağlayın belinize, belli olsun sizin gayrimüslim olduğunuz diye, ip bağlayın belinize, belli olsun sizin gayrimüslim olduğunuz diye, ayrılsın diye kıyafetler aynı olsa bile, giyimler aynı elbise olsa bile ayrılsın diye kıyafetler aynı olsa bile, giyimler aynı elbise olsa bile beline bağladığı şeyden ayrılsın diye kanun koymuş. O zamandan beri zünnar bağlıyorlar bellerine. beline bağladığı şeyden ayrılsın diye kanun koymuş. O zamandan beri zünnar bağlıyorlar bellerine.

Ha bu gelen gayrimüslim, bu da müslüman. Bunun sarığı var, bunun belinde zünnarı var, anlamış.Ha bu gelen gayrimüslim, bu da müslüman. Bunun sarığı var, bunun belinde zünnarı var, anlamış. Yüreği bir cız etmiş, inşaallah müslüman haklıdır.Yüreği bir cız etmiş, inşaallah müslüman haklıdır. Kadıya geliyorlar, ikisi birbirinden davacı olarak geliyorlar. Ama iki tarafı dinlemiş ki müslüman haksız. Kadıya geliyorlar, ikisi birbirinden davacı olarak geliyorlar. Ama iki tarafı dinlemiş ki müslüman haksız. Gayrimüslim haklı. O zaman tabii basmış kararı. Sen haklısın, sen parasını vereceksin bu iş tamam olacak. Gayrimüslim haklı. O zaman tabii basmış kararı. Sen haklısın, sen parasını vereceksin bu iş tamam olacak. Bitirmiş işi. Onlar gitmişler ama içine bir ateş düşmüş. Ben ne biçim kadıyım, ben ne biçim hâkimim?Bitirmiş işi. Onlar gitmişler ama içine bir ateş düşmüş. Ben ne biçim kadıyım, ben ne biçim hâkimim? Niye gelen adamlara eşit bakmadım? Niye gönlümden bir tarafı tuttum? Niye gelen adamlara eşit bakmadım? Niye gönlümden bir tarafı tuttum? Neden keşke şu haklı olsa diye önceden ön fikir ile baktım diye tevbe etmiş.Neden keşke şu haklı olsa diye önceden ön fikir ile baktım diye tevbe etmiş. Ömrü boyunca onun acısını içinde duymuş. Ömrü boyunca onun acısını içinde duymuş.

Fatih Sultan Mehmed kendi camisini yapan şahsa haksızlık etmiş. O da padişahı dava etmiş.Fatih Sultan Mehmed kendi camisini yapan şahsa haksızlık etmiş. O da padişahı dava etmiş. İstanbul Kadısı Hızır Çelebi'nin huzuruna gelmişler. Davacı gayrimüslim mimar. İstanbul Kadısı Hızır Çelebi'nin huzuruna gelmişler. Davacı gayrimüslim mimar. Sanık sandalyesi yok o zaman, sanık Fatih Sultan Mehmed.Sanık sandalyesi yok o zaman, sanık Fatih Sultan Mehmed. İstanbul'u fethetmiş olan koca Fatih suçlu makamında, maznun, sanık makamında.İstanbul'u fethetmiş olan koca Fatih suçlu makamında, maznun, sanık makamında. Gayrimüslim mimar da davacı. Allah Allah. Devletin yapısına bak, adaletin gücüne kuvvetine bak.Gayrimüslim mimar da davacı. Allah Allah. Devletin yapısına bak, adaletin gücüne kuvvetine bak. Padişah gelmiş, içeriye girmiş, Selamün aleyküm. Sedire oturmuş, çıkmış baş köşeye oturmuş. Padişah gelmiş, içeriye girmiş, Selamün aleyküm. Sedire oturmuş, çıkmış baş köşeye oturmuş. Gayri ihtiyari farkında değil. Gayri ihtiyari farkında değil.

Kadı Hızır Çelebi demiş ki; "Padişahım burası mahkemedir. Adalet yeridir burası.Kadı Hızır Çelebi demiş ki; "Padişahım burası mahkemedir. Adalet yeridir burası. Hem de sen üstelik maznunsun, sanıksın. İn bakalım padişah, otur bakalım şuraya karşıma."Hem de sen üstelik maznunsun, sanıksın. İn bakalım padişah, otur bakalım şuraya karşıma." Diz çökertmiş oraya. Padişahı minderden, sedirden indirmiş, karşısına diz çöktürmüş.Diz çökertmiş oraya. Padişahı minderden, sedirden indirmiş, karşısına diz çöktürmüş. Ondan sonra iki tarafı dinlemiş. Fatih Sultan Mehmed'i de haksız çıkartmış.Ondan sonra iki tarafı dinlemiş. Fatih Sultan Mehmed'i de haksız çıkartmış. Haksız olduğunu hükme bağlamış. Sen haksızsın, ceza şudur diye.Haksız olduğunu hükme bağlamış. Sen haksızsın, ceza şudur diye. Gayrimüslim Rum mimarı haklı olduğunu görmüş ve o mahkemeden böyle çıkmış. Gayrimüslim Rum mimarı haklı olduğunu görmüş ve o mahkemeden böyle çıkmış.

Tamam, mahkeme bitmiş, Fatih Sultan Mehmed geliyor diyor ki:Tamam, mahkeme bitmiş, Fatih Sultan Mehmed geliyor diyor ki: "Kadı Efendi seni tebrik ederim, ben padişahım diye hiç bana meyil etmedin."Kadı Efendi seni tebrik ederim, ben padişahım diye hiç bana meyil etmedin. Hiç bana yardakçılık yapmadın, dalkavukluk yapmadın, hiç yüz vermedin, Hiç bana yardakçılık yapmadın, dalkavukluk yapmadın, hiç yüz vermedin, adalet neyi gerektiriyorsa onu yaptın. Eğer böyle yapmasaydın seni şu kılıcımla cezalandıracaktım. adalet neyi gerektiriyorsa onu yaptın. Eğer böyle yapmasaydın seni şu kılıcımla cezalandıracaktım. Böyle kadılık mı olur, böyle adalet mi olur, Allah'tan korkmaz mısın, Böyle kadılık mı olur, böyle adalet mi olur, Allah'tan korkmaz mısın, niye taraf tutuyorsun diye seni şu kılıcımla cezalandıracaktım." demiş. niye taraf tutuyorsun diye seni şu kılıcımla cezalandıracaktım." demiş.

Kadı gülüyor, diyor; şu minderin altına gel bir bak. Oturduğu minderin altının ucunu kaldırmış.Kadı gülüyor, diyor; şu minderin altına gel bir bak. Oturduğu minderin altının ucunu kaldırmış. Hani mâlum herkes minderin altına koyuyormuş eskiden hazır şeyi.Hani mâlum herkes minderin altına koyuyormuş eskiden hazır şeyi. Minderin altında böyle iri bir hançer. Kınında hançer duruyor. "Bu ne?" demiş. Minderin altında böyle iri bir hançer. Kınında hançer duruyor.

"Bu ne?" demiş.

"Sen de ben padişahım diye şeriatın emrine, Allah'ın hükmüne, adaletin kararına itiraz etmeye kalsaydın"Sen de ben padişahım diye şeriatın emrine, Allah'ın hükmüne, adaletin kararına itiraz etmeye kalsaydın ben de seni böyle padişahlık mı olur diye seni haklayacaktım hançer ile." demiş. ben de seni böyle padişahlık mı olur diye seni haklayacaktım hançer ile." demiş. İşte adalet, işte dürüstlük, işte Allah huzurunda hiç kimseye eyvallah etmeden Hakkı söylemek. İşte adalet, işte dürüstlük, işte Allah huzurunda hiç kimseye eyvallah etmeden Hakkı söylemek. Hakkı işlemek. Hakkı işlemek.

Onun için siz de bak Peygamber Efendimiz'in bir hadîs-i şerîfini okudukOnun için siz de bak Peygamber Efendimiz'in bir hadîs-i şerîfini okuduk ama insana bu prensip ömrü boyunca yeter. Ömrü boyunca yeter, her işinizde adaletli olun.ama insana bu prensip ömrü boyunca yeter. Ömrü boyunca yeter, her işinizde adaletli olun. Kendinize karşı adaletli olun, vicdanınıza karşı adaletli olun.Kendinize karşı adaletli olun, vicdanınıza karşı adaletli olun. Hanımınıza karşı adaletli olun, çocuğunuza karşı adaletli olun. Komşunuza karşı adaletli olun. Hanımınıza karşı adaletli olun, çocuğunuza karşı adaletli olun. Komşunuza karşı adaletli olun. Tarla ihtilafında, köy felahı ihtilafında işi inada bindirmeyin.Tarla ihtilafında, köy felahı ihtilafında işi inada bindirmeyin. Silahları alıp da iki tane öküz için üç tane ot için iki köy halkı birbirine giriyor.Silahları alıp da iki tane öküz için üç tane ot için iki köy halkı birbirine giriyor. Nice insanlar ölüyor kalıyor. Allah'tan korkun, ticari hayatınızda adaletli olun.Nice insanlar ölüyor kalıyor.

Allah'tan korkun, ticari hayatınızda adaletli olun.
Teraziyi adaletli tutun. Müşterinin terazisini eksik tartmayın.Teraziyi adaletli tutun. Müşterinin terazisini eksik tartmayın. Her şeyi güzel yapın ki mahkeme-i kübrâ vardır. Burada kaçırırsanız âhirette cezaya uğrarsınız.Her şeyi güzel yapın ki mahkeme-i kübrâ vardır. Burada kaçırırsanız âhirette cezaya uğrarsınız. Adaletle hareket ederseniz iki cihanda bahtiyar olursunuz. Adaletle hareket ederseniz iki cihanda bahtiyar olursunuz.

Allahu Teâlâ hazretleri her işini rızasına uygun yapanlardan, ahlâkı en güzel olanlardan,Allahu Teâlâ hazretleri her işini rızasına uygun yapanlardan, ahlâkı en güzel olanlardan, ömrünü rızâ-i Bârî'ye uygun geçirenlerden, huzurla, bahtiyarlıkla yaşayanlardan,ömrünü rızâ-i Bârî'ye uygun geçirenlerden, huzurla, bahtiyarlıkla yaşayanlardan, hüsn-i hâtime ile âhirete göçenlerden, Rabbi'l-âlemînin huzûr-ı izzetine sevdiği, hüsn-i hâtime ile âhirete göçenlerden, Rabbi'l-âlemînin huzûr-ı izzetine sevdiği, razı olduğu kul olarak varanlardan eylesin. Cennetiyle, cemaliyle taltif eylesin.razı olduğu kul olarak varanlardan eylesin. Cennetiyle, cemaliyle taltif eylesin. Selamı ile teşrif eylesin. Şereflendirsin.Selamı ile teşrif eylesin. Şereflendirsin. İki cihanda aziz ve bahtiyar eylesin bizleri, sevdiklerimizi, İki cihanda aziz ve bahtiyar eylesin bizleri, sevdiklerimizi, geçmişlerimizi, arkadaşlarımızı, hepimizi birden. geçmişlerimizi, arkadaşlarımızı, hepimizi birden.

Bi-hürmeti esmâihi'l-hüsnâ ve bi-hürmeti Habîbihi'l-müctebâ Muhammedini'l-Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem.Bi-hürmeti esmâihi'l-hüsnâ ve bi-hürmeti Habîbihi'l-müctebâ Muhammedini'l-Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem. Ve bi-hürmeti yevmi'l-cuma ve bi-hürmeti şehri Receb el-ferd... Ve bi-hürmeti tâati'llezî ….. Ve bi-hürmeti yevmi'l-cuma ve bi-hürmeti şehri Receb el-ferd... Ve bi-hürmeti tâati'llezî ….. fîhâ da'avâtü'd-dîn fî yevmi'l-cuma. Ve bi-hürmeti esrârı sûreti'l-Fâtiha. fîhâ da'avâtü'd-dîn fî yevmi'l-cuma. Ve bi-hürmeti esrârı sûreti'l-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2