Namaz Vakitleri

24 Cemâziye'l-Evvel 1446
26 Kasım 2024
İmsak
06:26
Güneş
07:56
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:10
Detaylı Arama

İbadetlerin Zahiri ve Bâtıni Boyutları

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

1 Zilka'de 1413 / 23.04.1993

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Allah’ın Bizi Gördüğü Bilinciyle İbadet Etmek, Tasavvuf Nedir?, Vasiyetimizin Her Zaman Hazır Olması Lazım., | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

İbadetlerin Zahiri ve Bâtıni Boyutları

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

1 Zilka'de 1413 / 23.04.1993

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Allah’ın Bizi Gördüğü Bilinciyle İbadet Etmek, Tasavvuf Nedir?, Vasiyetimizin Her Zaman Hazır Olması Lazım., | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm

el-Hamülillâhi hakka hamdihî es-salâtü ve's-selâmu alâ hayra halkıhîel-Hamülillâhi hakka hamdihî es-salâtü ve's-selâmu alâ hayra halkıhî seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ve mentebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ve mentebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd:

Emmâ ba'd:

Aziz ve muhterem cemaat-i müslimîn!

Aziz ve muhterem cemaat-i müslimîn!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı dünyada âhirette üzerinize olsun.Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı dünyada âhirette üzerinize olsun. Rabbimiz iki cihan saadetine sevdiklerinizle beraber cümlenizi nail eylesin.

Rabbimiz iki cihan saadetine sevdiklerinizle beraber cümlenizi nail eylesin.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini okuyarakPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini okuyarak Cuma vaktine kadar zamanımızı ilmî müzarekeyle geçirmiş olmak Cuma vaktine kadar zamanımızı ilmî müzarekeyle geçirmiş olmak ve böylece en büyük sevabı kazanmak niyetindeyiz.

ve böylece en büyük sevabı kazanmak niyetindeyiz.

Ama bu hadîs-i şerîflerin okunmasına başlamazdan önceAma bu hadîs-i şerîflerin okunmasına başlamazdan önce peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ruhu için ve âlinin, ashabının, etbâının,peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ruhu için ve âlinin, ashabının, etbâının, ahbâbının, cümle sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin ruhlarına, ahbâbının, cümle sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin ruhlarına, hâssaten Ebûbekir es-Sıddîk ve Ali el-Murtezâ'dan müteselsilen şeyhimize,hâssaten Ebûbekir es-Sıddîk ve Ali el-Murtezâ'dan müteselsilen şeyhimize, hocamız Muhammed Zâhid-i Bursevî'ye kadar dünyanın muhtelif yerlerinden gelmiş, geçmiş, yaşamış,hocamız Muhammed Zâhid-i Bursevî'ye kadar dünyanın muhtelif yerlerinden gelmiş, geçmiş, yaşamış, vazife görmüş evliyâullah büyüklerimizin, sâdâtımızın, meşâyihimizin, mürşid-i kâmillerimizin,vazife görmüş evliyâullah büyüklerimizin, sâdâtımızın, meşâyihimizin, mürşid-i kâmillerimizin, sâlihlerin ruhlarına hediye olsun diye, bütün İslâm diyarlarını fetheden, tarih boyunca cihat edipsâlihlerin ruhlarına hediye olsun diye, bütün İslâm diyarlarını fetheden, tarih boyunca cihat edip ümmet-i Muhammed'e faide sağlayan bütün fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin ruhları içinümmet-i Muhammed'e faide sağlayan bütün fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin ruhları için ve uzaktan yakından bu dersi dinlemeye şu camiye gelmiş olan siz kardeşlerimizin bütün ahirete göçmüş olanve uzaktan yakından bu dersi dinlemeye şu camiye gelmiş olan siz kardeşlerimizin bütün ahirete göçmüş olan geçmişlerinin ruhları için, sizin ve bizim de saadet ve selamete ermemiz,geçmişlerinin ruhları için, sizin ve bizim de saadet ve selamete ermemiz, iki cihanda aziz ve bahtiyar olmamız için, Rabbimizin sevdiği kul olup da iki cihanda aziz ve bahtiyar olmamız için, Rabbimizin sevdiği kul olup da iki cihanda mutluluğa nail olmamız içiniki cihanda mutluluğa nail olmamız için bir Fâtiha, on bir İhlâs-ı Şerîf okuyup hediye edelim.

bir Fâtiha, on bir İhlâs-ı Şerîf okuyup hediye edelim.

Kâle Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kemâ rü'ya an İbn-i Abbas radıyallahu anhümâ:Kâle Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kemâ rü'ya an İbn-i Abbas radıyallahu anhümâ: Men lem tenhehi salâtuhû ani'l-fahşâi ve'l-münker lem-yezded mina'llâhi illâ bu'dâ.

Men lem tenhehi salâtuhû ani'l-fahşâi ve'l-münker lem-yezded mina'llâhi illâ bu'dâ.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri şu metnini okumuş olduğum hadîs-i şerîfinde buyuruyorlar ki;

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri şu metnini okumuş olduğum hadîs-i şerîfinde buyuruyorlar ki;

Men lem tenhehi salâtuhû ani'l-fahşâi ve'l-münker lem-yezded mina'llâhi illâ bu'dâ.Men lem tenhehi salâtuhû ani'l-fahşâi ve'l-münker lem-yezded mina'llâhi illâ bu'dâ. "Kıldığı namaz o kılan kişiyi fuhşiyât ve münkerâttan alıkoyamıyorsa, vazgeçirememişse,"Kıldığı namaz o kılan kişiyi fuhşiyât ve münkerâttan alıkoyamıyorsa, vazgeçirememişse, namaz kılmasına rağmen onları yapmaya devam ediyorsanamaz kılmasına rağmen onları yapmaya devam ediyorsa bu kişi ancak Allah'la mesafesi artma durumuna düşer!"

bu kişi ancak Allah'la mesafesi artma durumuna düşer!"

Allah ile olan mesafesi gittikçe uzaklaşır.Allah ile olan mesafesi gittikçe uzaklaşır. Allaha yakın bir kul olmak yerine gittikçe Allah'ın sevmediği bir kul durumuna gelir.

Allaha yakın bir kul olmak yerine gittikçe Allah'ın sevmediği bir kul durumuna gelir.

Kur'ân-ı Kerîm'de bir âyet-i kerîmede şöyle buyrulmuş:

Kur'ân-ı Kerîm'de bir âyet-i kerîmede şöyle buyrulmuş:

Bismillâhirrahmânirrahîm

Bismillâhirrahmânirrahîm

İnne's-salâte tenhâ ani'l-fahşâi ve'l-münker ve le-zikrullâhi ekber, vallahu ya'lemu mâ tasnaûn.İnne's-salâte tenhâ ani'l-fahşâi ve'l-münker ve le-zikrullâhi ekber, vallahu ya'lemu mâ tasnaûn. "Hiç şüphe yok ki namaz insanı fuhşiyâttan ve münkerâttan nehyeder, alıkoyar, yaptırtmaz."

"Hiç şüphe yok ki namaz insanı fuhşiyâttan ve münkerâttan nehyeder, alıkoyar, yaptırtmaz."

Ama hakkıyla kılınmış bir namaz!Ama hakkıyla kılınmış bir namaz! İnsanı doğru yola döndürür, doğru yola sokar ve günahlardan keser.

İnsanı doğru yola döndürür, doğru yola sokar ve günahlardan keser.

Fuhşiyât: Sözle veya fiilen hareket olarak yapılmış kötü şeyler.

Fuhşiyât: Sözle veya fiilen hareket olarak yapılmış kötü şeyler.

Münkerât: Aklın ve şeriatın hoş görmediği, kabul etmediği, nahoş işler.

Münkerât: Aklın ve şeriatın hoş görmediği, kabul etmediği, nahoş işler.

Namaz doğru düzgün kılınırsa kulu Allah'a yaklaştırır ve insanı fuhşiyâttan, münkerâttan keser.Namaz doğru düzgün kılınırsa kulu Allah'a yaklaştırır ve insanı fuhşiyâttan, münkerâttan keser. Ama bir namaz insanı fuhşiyâttan ve münkerâttan kesmiyorsa demek ki namaz kalitesiz,Ama bir namaz insanı fuhşiyâttan ve münkerâttan kesmiyorsa demek ki namaz kalitesiz, namazda bir kusur var, demek ki namaz Allahu Teâlâ hazretlerinin kabul edeceği,namazda bir kusur var, demek ki namaz Allahu Teâlâ hazretlerinin kabul edeceği, razı olacağı bir evsafta değil!razı olacağı bir evsafta değil! O zaman ibadet oyuncak olmadığından Allahu Teâlâ hazretleriyle -hâşâ, sümme hâşâ-O zaman ibadet oyuncak olmadığından Allahu Teâlâ hazretleriyle -hâşâ, sümme hâşâ- laubali bir kulluk muamelesi kötü sonuç verdiğinden dolayılaubali bir kulluk muamelesi kötü sonuç verdiğinden dolayı kıldığı namaz insanı Allaha yaklaştırmak şöyle dursun, uzaklaştırmaya sebep olur.

kıldığı namaz insanı Allaha yaklaştırmak şöyle dursun, uzaklaştırmaya sebep olur.

Yapılan ibadetlerin bir dış şekli, zahirî görünümü, ibadetin zahiri vardır:

Yapılan ibadetlerin bir dış şekli, zahirî görünümü, ibadetin zahiri vardır:

Namaz; elini, yüzünü, ayaklarını yıkayarak abdest alındıktan sonra kıbleye doğru dönülerek,Namaz; elini, yüzünü, ayaklarını yıkayarak abdest alındıktan sonra kıbleye doğru dönülerek, eller kulak hizasına kaldırılıp Allahu Ekber diyerek giriliyor,eller kulak hizasına kaldırılıp Allahu Ekber diyerek giriliyor, Sübhâneke okunuyor, Fâtiha, zamm-ı sûre okunuyor, rükû, secde ediliyor, şu kadar rekât;Sübhâneke okunuyor, Fâtiha, zamm-ı sûre okunuyor, rükû, secde ediliyor, şu kadar rekât; es-Selâmu aleyküm ve rahmetullah es-Selâmu aleyküm ve rahmetullah deniliyor.es-Selâmu aleyküm ve rahmetullah es-Selâmu aleyküm ve rahmetullah deniliyor. Bu şekil tamam. Bu şekil tamam. Bunu, isterse müslümanları aldatmak için arasına girmiş bir casus, bir hıristiyan bile şeklen yapabilir.Bunu, isterse müslümanları aldatmak için arasına girmiş bir casus, bir hıristiyan bile şeklen yapabilir. Bu dış şekil. Mesela hırsız da camiye bir şey çalmak için gelmiştir;Bu dış şekil. Mesela hırsız da camiye bir şey çalmak için gelmiştir; sünneti kılacaktır, herkes farza durduğu zaman, arka saftan gidip sünneti kılacaktır, herkes farza durduğu zaman, arka saftan gidip iyi ayakkabıları toplayıp çalacaktır, kılabilir; şekil.

iyi ayakkabıları toplayıp çalacaktır, kılabilir; şekil.

Ama bir de namazın içi, bâtını var.Ama bir de namazın içi, bâtını var. Namazın kılınması esnasında kişinin sahip olduğu şuur var,Namazın kılınması esnasında kişinin sahip olduğu şuur var, kişinin Allahu Teâlâ hazretlerinin dergâhına yönelmesikişinin Allahu Teâlâ hazretlerinin dergâhına yönelmesi ve Allahu Teâlâ hazretlerinin divanına durduğunun şuurunda olması,ve Allahu Teâlâ hazretlerinin divanına durduğunun şuurunda olması, namazın tadını tatması, zevkine varması meselesi var. Bu da iç tarafı oluyor.

namazın tadını tatması, zevkine varması meselesi var. Bu da iç tarafı oluyor.

Haşaa, "indirmek" demek. Mesela Haşaati'l-asvât. "Sesler aşağı indi, alçaldı." mânasına geliyor.

Haşaa, "indirmek" demek. Mesela Haşaati'l-asvât. "Sesler aşağı indi, alçaldı." mânasına geliyor.

Huşu: Seste de alçalma, kalben ve gönül bakımından da mütevazı olmak, eğilmek.

Huşu: Seste de alçalma, kalben ve gönül bakımından da mütevazı olmak, eğilmek.

Dergâh-ı izzette, Allah'ın azamet-i celâl-i kibriyası karşısında, aşağı eğilerek,Dergâh-ı izzette, Allah'ın azamet-i celâl-i kibriyası karşısında, aşağı eğilerek, Allaha karşı saygısının olması lazım.Allaha karşı saygısının olması lazım. Huşu ve hudu ile sessiz sakin bir şekilde kılınması lazım,Huşu ve hudu ile sessiz sakin bir şekilde kılınması lazım, insanın her söylenen sözün ve her yapılan işin mânasını düşünerek yapması lazım.

insanın her söylenen sözün ve her yapılan işin mânasını düşünerek yapması lazım.

Hadîs-i şerîfte namaz bir numunedir. Namaz da böyledir, oruç da bunun gibidir.Hadîs-i şerîfte namaz bir numunedir. Namaz da böyledir, oruç da bunun gibidir. Bazen bazı insanlar oruç tutarlar ama akşama oruç sevabı alamazlar.Bazen bazı insanlar oruç tutarlar ama akşama oruç sevabı alamazlar. Sadece akşama kadar aç ve susuz kalmış olurlar.

Neden?

Sadece akşama kadar aç ve susuz kalmış olurlar.

Neden?

Oruç sadece insanın boğazından yemek geçmemesi, su geçmemesi demek değildir;Oruç sadece insanın boğazından yemek geçmemesi, su geçmemesi demek değildir; oruç ahlâkî bir eğitimdir. İnsanın takvâ ehli olması, takvâ ile orucu tutması lazımdır,oruç ahlâkî bir eğitimdir. İnsanın takvâ ehli olması, takvâ ile orucu tutması lazımdır, insanda takvâ duyguları hâsıl olması lazımdır.insanda takvâ duyguları hâsıl olması lazımdır. Onun için böyle bir hâlet-i ruhiye ile, saygı sevgi ile sakınarak, çekinerek;Onun için böyle bir hâlet-i ruhiye ile, saygı sevgi ile sakınarak, çekinerek; Allah'ın kendini gördüğünü bilerek, Allah için birtakım fedakârlıklarda bulunduğunu,Allah'ın kendini gördüğünü bilerek, Allah için birtakım fedakârlıklarda bulunduğunu, yemeği içmeyi terk ettiğinin, meşru birtakım haklarını bile bıraktığının,yemeği içmeyi terk ettiğinin, meşru birtakım haklarını bile bıraktığının, gayrimeşru olan işlere hiç yanaşmaması gerektiğinin şuurunda olması lazım.

gayrimeşru olan işlere hiç yanaşmaması gerektiğinin şuurunda olması lazım.

Su içmek başka zamanda helaldi, yemek yemek helaldi.Su içmek başka zamanda helaldi, yemek yemek helaldi. İnsan acıkınca yemek ister, susayınca dudağım kavruldu der, su ister filan… Bunlar canının istediği şeylerdi.İnsan acıkınca yemek ister, susayınca dudağım kavruldu der, su ister filan… Bunlar canının istediği şeylerdi. Bu isteklerinin karşısında durmanın temrinini, egzersizini yaparkenBu isteklerinin karşısında durmanın temrinini, egzersizini yaparken haram olan şeyleri haydi haydi yapmaması lazım.

haram olan şeyleri haydi haydi yapmaması lazım.

Haram olan şey nedir?

Haram olan şey nedir?

Mesela dilini tutup başkasına kötü söz söylememek, kavga gürültü, münakaşa yapmamak,Mesela dilini tutup başkasına kötü söz söylememek, kavga gürültü, münakaşa yapmamak, harama bakmamak, fuhşiyât ve mükerâttan uzak durmak…harama bakmamak, fuhşiyât ve mükerâttan uzak durmak… Durmuyorsa demek ki o zaman orucu hakkıyla tutmuyor,Durmuyorsa demek ki o zaman orucu hakkıyla tutmuyor, Allah rızası için duygularını frenleme vazifesini tam yapmıyor demek.Allah rızası için duygularını frenleme vazifesini tam yapmıyor demek. Burada da fuhşiyât ve münkerâttan tam çekilme olması lazım.

Burada da fuhşiyât ve münkerâttan tam çekilme olması lazım.

Zaten namazda günde en aşağı beş defa Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna çıkmak suretiyle,Zaten namazda günde en aşağı beş defa Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna çıkmak suretiyle, kendisinin Allah'ın kulu olduğu hatırlaması, Allah'ın kendisini gördüğünü, kendisinin Allah'ın kulu olduğu hatırlaması, Allah'ın kendisini gördüğünü, her yerde hazır ve nâzır olduğunu ve bu dünyada işlediği amellerden dolayıher yerde hazır ve nâzır olduğunu ve bu dünyada işlediği amellerden dolayı âhirette bir sorgu sualin, sorumluluğun, mahkemenin, âhirette bir sorgu sualin, sorumluluğun, mahkemenin, mahkeme-i kübrânın olacağını bilmesi şuuru içinde olması lazım geliyor.

mahkeme-i kübrânın olacağını bilmesi şuuru içinde olması lazım geliyor.

Kur'ân-ı Kerîm tilaveti de böyledir.Kur'ân-ı Kerîm tilaveti de böyledir. O hususta da hadîs-i şerîf vardır, Peygamber Efendimiz diyor ki;

O hususta da hadîs-i şerîf vardır, Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Nice Kur'an okuyan insanlar vardır ki Kur'ân-ı Kerîm ona lanet eder."

"Nice Kur'an okuyan insanlar vardır ki Kur'ân-ı Kerîm ona lanet eder."

Okuduğu Kur'ân-ı Kerîm, o kişiyeOkuduğu Kur'ân-ı Kerîm, o kişiye "Allah sana ceza versin, ikab etsin, seni müstahak olduğun birtakım şeylere düşürsün…" gibi aleyhte bir şeyler söylüyor, lanet ediyor."Allah sana ceza versin, ikab etsin, seni müstahak olduğun birtakım şeylere düşürsün…" gibi aleyhte bir şeyler söylüyor, lanet ediyor. Kur'ân-ı Kerîm, onun aleyhinde beddua ediyor.Kur'ân-ı Kerîm, onun aleyhinde beddua ediyor. Allah'ın rahmetine uzak olmasını temenni ediyor. Bütün ibadetler böyledir.

Allah'ın rahmetine uzak olmasını temenni ediyor. Bütün ibadetler böyledir.

Bunun sonucundan derleyip toplayıp çıkartacağınız nokta şudur:

Bunun sonucundan derleyip toplayıp çıkartacağınız nokta şudur:

Biz ibadetleri kime karşı yaptığımızın şuurunda olmalıyız ve eski muttakî büyüklerimizin,Biz ibadetleri kime karşı yaptığımızın şuurunda olmalıyız ve eski muttakî büyüklerimizin, namaza girecekleri zaman benizlerinin sararıp solduğu gibi bir heyecan duymalıyız.namaza girecekleri zaman benizlerinin sararıp solduğu gibi bir heyecan duymalıyız. İnsan nasıl bir valinin yanına, çok yüksek bir şahsiyetin yanına girerken heyecanlanıyor daİnsan nasıl bir valinin yanına, çok yüksek bir şahsiyetin yanına girerken heyecanlanıyor da "Kusura bakmayın, sizi görünce heyecanlandım da ne söyleyeceğimi tam söyleyemedim…""Kusura bakmayın, sizi görünce heyecanlandım da ne söyleyeceğimi tam söyleyemedim…" gibi mazeretler ileri sürebiliyor.

gibi mazeretler ileri sürebiliyor.

İnsanın namaza girişte o heyecanı duyması lazım, orucu tutuşta o titizliği duyması,İnsanın namaza girişte o heyecanı duyması lazım, orucu tutuşta o titizliği duyması, Kur'ân-ı Kerîm'i okuyuşta o şuurda olması, ağlaması lazım.Kur'ân-ı Kerîm'i okuyuşta o şuurda olması, ağlaması lazım. Âyetler gelince azap hâli âyetleri gelince Allah'a sığınması,
Âyetler gelince azap hâli âyetleri gelince Allah'a sığınması,
müjde âyetlere gelince Allah'tan o müjdeli durumu kendi içinde istemesi lazım. müjde âyetlere gelince Allah'tan o müjdeli durumu kendi içinde istemesi lazım. Rikkatli olması, duygulu olması, ibadeti duyarak yapmak lazım.

Rikkatli olması, duygulu olması, ibadeti duyarak yapmak lazım.

Kur'ân-ı Kerîm yarışması için bizi Libya'ya çağırdılar, birçok genci orada yarıştırdılarKur'ân-ı Kerîm yarışması için bizi Libya'ya çağırdılar, birçok genci orada yarıştırdılar ve Kur'ân-ı Kerîm okuyuşunda duygusunu da ifade edebilenlere mükâfat verdiler.ve Kur'ân-ı Kerîm okuyuşunda duygusunu da ifade edebilenlere mükâfat verdiler. Bir taraftan Kur'ân-ı Kerîm'i okuyor ama bir taraftan da okuduğu âyetlerin mealine,Bir taraftan Kur'ân-ı Kerîm'i okuyor ama bir taraftan da okuduğu âyetlerin mealine, mânasına uygun bir kıraat başarabilenlere mükâfatı verdiler.

mânasına uygun bir kıraat başarabilenlere mükâfatı verdiler.

Bunun için annemizin dili olan Arapça'yı bilmemiz gerekiyor.Bunun için annemizin dili olan Arapça'yı bilmemiz gerekiyor. Peygamber Efendimiz'in hanımları ümmihât-ı mü'minîn, müslümanların anneleri olduğuna görePeygamber Efendimiz'in hanımları ümmihât-ı mü'minîn, müslümanların anneleri olduğuna göre Arapça da annemizin dili olduğundan; annemizin dilini, anadilimizi, Arapçamızı öğrenmemiz gerekiyor.

Arapça da annemizin dili olduğundan; annemizin dilini, anadilimizi, Arapçamızı öğrenmemiz gerekiyor.

"Allahu Ekber ne demek, sübhânallah ne demek?"Allahu Ekber ne demek, sübhânallah ne demek? Fâtiha'nın mânası, okuduğumuz sûrelerin mânası nedir?Fâtiha'nın mânası, okuduğumuz sûrelerin mânası nedir? Tahiyyat'ın mânası nedir, nereden hangi hatırayı temsil ediyor?Tahiyyat'ın mânası nedir, nereden hangi hatırayı temsil ediyor? Hangi hususta bizi ikaz ediyor?.." diye bütün ibadetlerimizi ciddiyetle yapmamız lazım çünküHangi hususta bizi ikaz ediyor?.." diye bütün ibadetlerimizi ciddiyetle yapmamız lazım çünkü Allah'a ciddiyetle kulluk etmek zorundayız.

Allah'a ciddiyetle kulluk etmek zorundayız.

Laubaliliğin yakışmadığı en mühim makam Allahu Teâlâ hazretlerinin makamıdır,Laubaliliğin yakışmadığı en mühim makam Allahu Teâlâ hazretlerinin makamıdır, onun için nasıl babamıza saygı duyuyorsak, nasıl amirimize saygı duyuyorsak,onun için nasıl babamıza saygı duyuyorsak, nasıl amirimize saygı duyuyorsak, nasıl sevdiğimiz saydığımız makamlar, büyükler vs. için müstesna bir tavır takınıyorsak,nasıl sevdiğimiz saydığımız makamlar, büyükler vs. için müstesna bir tavır takınıyorsak, namazda niyazda, oruçta hacda ve bütün ibadet ve taatlerimizde bunun içine,namazda niyazda, oruçta hacda ve bütün ibadet ve taatlerimizde bunun içine, bu ibadetin ruhunu, bâtınını, süsleyen şartları da katmalıyız. bu ibadetin ruhunu, bâtınını, süsleyen şartları da katmalıyız. Bu tasavvuftur! Amellerin zahirini fıkıh kitapları tarif eder.

Bu tasavvuftur! Amellerin zahirini fıkıh kitapları tarif eder.

Nahnü nahkümü bi'z-zevâhir.

Nahnü nahkümü bi'z-zevâhir.

Kadı, hâkim olarak bir-iki kişi arasında hükmederken de biz zahire göre, delillere göre hükmetmek durumunda kalırız.Kadı, hâkim olarak bir-iki kişi arasında hükmederken de biz zahire göre, delillere göre hükmetmek durumunda kalırız. Ama Allahu Teâlâ hazretleri zahire bakmaz, bâtına bakar.Ama Allahu Teâlâ hazretleri zahire bakmaz, bâtına bakar. Zahir de bâtının bir kalıbıdır, onun da muntazam olması lazımdır.Zahir de bâtının bir kalıbıdır, onun da muntazam olması lazımdır. O muntazam olmadığı zaman da ibadet kabul olmaz ama Allahu Teâlâ hazretleri insanın cismine,O muntazam olmadığı zaman da ibadet kabul olmaz ama Allahu Teâlâ hazretleri insanın cismine, suretine, şekline, makamına mevkiine, omzuna, omzundaki işaretlerin kalabalıklığına bakmaz;suretine, şekline, makamına mevkiine, omzuna, omzundaki işaretlerin kalabalıklığına bakmaz; kalbine, takvâsına bakar.

kalbine, takvâsına bakar.

Onun için en çok dikkat etmemiz gereken husus takvâdır, Onun için en çok dikkat etmemiz gereken husus takvâdır, kalbimizin durumudur, vaziyetidir, kalbimizin evsafıdır.kalbimizin durumudur, vaziyetidir, kalbimizin evsafıdır. Kalbin durumunu gözetme, inceleme ve onu ıslah edip düzeltme ilmi de tasavvuftur. Kalbin durumunu gözetme, inceleme ve onu ıslah edip düzeltme ilmi de tasavvuftur. Onun için tasavvuf herkes için gereklidir!

Onun için tasavvuf herkes için gereklidir!

İster tarikate girsin ister girmesin tasavvuf gereklidir. Ama zaten tarikat da tasavvufun yoludur.

İster tarikate girsin ister girmesin tasavvuf gereklidir. Ama zaten tarikat da tasavvufun yoludur.

Tarikat; "metod, yol" demektir. Mecburdur.Tarikat; "metod, yol" demektir. Mecburdur. Eğer mevcut metodları beğenmiyor da kendisi yeni bir metod koyacaksa,Eğer mevcut metodları beğenmiyor da kendisi yeni bir metod koyacaksa, büyük pehlivan, buyur gelsin o yeni metodu koysun. Ama şu nefsini ıslah etsin,büyük pehlivan, buyur gelsin o yeni metodu koysun. Ama şu nefsini ıslah etsin, şu namazı şöyle kılsın, şu ibadeti böyle canlı, ruhlu, tatlı, zevkli, heyecanlı ve titreyerek,şu namazı şöyle kılsın, şu ibadeti böyle canlı, ruhlu, tatlı, zevkli, heyecanlı ve titreyerek, ürpererek gözyaşıyla kılsın. Onu yapamıyorsa dervişliği de zaten iyi dervişlik değil demektir!ürpererek gözyaşıyla kılsın. Onu yapamıyorsa dervişliği de zaten iyi dervişlik değil demektir! Gayret ediyoruz, mümkün olduğu kadar iyi giyinmeye,Gayret ediyoruz, mümkün olduğu kadar iyi giyinmeye, tıraş olmaya, güzel, mühim yerlerde, günlerde dışımızı süslemeye dikkat ediyoruz.

tıraş olmaya, güzel, mühim yerlerde, günlerde dışımızı süslemeye dikkat ediyoruz.

Batınımızı da tezyin etmeyi,Batınımızı da tezyin etmeyi, Allah'ın sevdiği, razı olduğu evsafı içerimizde sağlamayı nasip eylesin.

Allah'ın sevdiği, razı olduğu evsafı içerimizde sağlamayı nasip eylesin.

Büyük evliyâullahtan ve tarikatlarımızın bazılarının da silsilesinde yeri olanBüyük evliyâullahtan ve tarikatlarımızın bazılarının da silsilesinde yeri olan İbrahim b. Edhem hazretleri kendisine,İbrahim b. Edhem hazretleri kendisine, "Bana vasiyet et, tavsiyede bulun." diyen birisine buyurmuş ki;

"Bana vasiyet et, tavsiyede bulun." diyen birisine buyurmuş ki;

İze'ştekele'n-nâsu bi-tezyîni'z-zâhiri fe'ştekil ente bi-tezyîni'l-bâtın.İze'ştekele'n-nâsu bi-tezyîni'z-zâhiri fe'ştekil ente bi-tezyîni'l-bâtın. "Başka insanlar zahirini süslemekle meşgul olur dururlar. "Başka insanlar zahirini süslemekle meşgul olur dururlar. Onlar böyle zahirlerini süslemekle meşgul iken, oyalanırkenOnlar böyle zahirlerini süslemekle meşgul iken, oyalanırken sen bâtınını tezyin etmeye, ziynetlendirmeye çalış.sen bâtınını tezyin etmeye, ziynetlendirmeye çalış. Gönlünü, iç âlemini Allah'ın seveceği razı olacağı bir mükemmelliğe getirmeye çalış."Gönlünü, iç âlemini Allah'ın seveceği razı olacağı bir mükemmelliğe getirmeye çalış." buyurmuş ki hepimize bir nasihattır. Zaten Kur'ân-ı Kerîm'in, hadîs-i şerîflerin, buyurmuş ki hepimize bir nasihattır. Zaten Kur'ân-ı Kerîm'in, hadîs-i şerîflerin, şeriatımızın, tarikatımızın de bize gösterdiği istikamet budur.

şeriatımızın, tarikatımızın de bize gösterdiği istikamet budur.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi dinde fakih eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri bizi dinde fakih eylesin. Dinin ahkâmını bilen, ahkâmın esrarını da sezen kullardan eylesin.

Dinin ahkâmını bilen, ahkâmın esrarını da sezen kullardan eylesin.

İmâm-ı Gazzâlî cennet-mekân rahmetullahi aleyh İhyâu ulûm'undaİmâm-ı Gazzâlî cennet-mekân rahmetullahi aleyh İhyâu ulûm'unda birinci cildinde Kitâbu'l-ilim'den başlar.birinci cildinde Kitâbu'l-ilim'den başlar. Sonra Kitâbu's-salah, Kitâbu'z-zekât, Kitâbu'l-hac… devam eder.Sonra Kitâbu's-salah, Kitâbu'z-zekât, Kitâbu'l-hac… devam eder. Sırası ile ibadetleri anlatır ama bir ibadetlerin dış şeklini anlatır,Sırası ile ibadetleri anlatır ama bir ibadetlerin dış şeklini anlatır, sonra bir de ibadetleri bâtıni şartlarını ve esrarını [anlatır.]

sonra bir de ibadetleri bâtıni şartlarını ve esrarını [anlatır.]

Melela Esrârü's-salâh namazın sırları; Esrârü'z-zekât zekâtın sırları,Melela Esrârü's-salâh namazın sırları; Esrârü'z-zekât zekâtın sırları, Esrâru'l-hacc ve'l-umre haccın sırları, incelikleri filan gibi bâtının şartları gibiEsrâru'l-hacc ve'l-umre haccın sırları, incelikleri filan gibi bâtının şartları gibi hususlarda bahis konusu eder.

hususlarda bahis konusu eder.

Kimseyi tenkit etmek hakkımız, haddimiz değildir; zaten alimlerimiz başımızın tacı büyüklerimizdir.

Kimseyi tenkit etmek hakkımız, haddimiz değildir; zaten alimlerimiz başımızın tacı büyüklerimizdir.

Fıkıh kitaplarında iş bölümü yapmıştır.Fıkıh kitaplarında iş bölümü yapmıştır. Bir fıkıh kitabı, bir ilmihal kitabı "Namaz şöyle yapılırsa bozulur, böyle yapılırsa sahih olur,Bir fıkıh kitabı, bir ilmihal kitabı "Namaz şöyle yapılırsa bozulur, böyle yapılırsa sahih olur, farzları, sünnetleri, vacipleri şunlardır…" diye zahirî şekli anlatır,farzları, sünnetleri, vacipleri şunlardır…" diye zahirî şekli anlatır, ama bir taraftan da İmâm-ı Gazzâlî'nin yaptığı gibi ama bir taraftan da İmâm-ı Gazzâlî'nin yaptığı gibi esrarını da anlatmak lazım ve hatta onu başa almak lazım!

esrarını da anlatmak lazım ve hatta onu başa almak lazım!

Çünkü esrarı, incelikleri ve âdabı ve kalbe,Çünkü esrarı, incelikleri ve âdabı ve kalbe, gönle taalluk eden iç şartları doğru olmayınca Allah kabul etmiyor.gönle taalluk eden iç şartları doğru olmayınca Allah kabul etmiyor. Namaz kılıyor; Allah'tan uzaklaşıyor, yaklaşmıyor uzaklaşıyor!Namaz kılıyor; Allah'tan uzaklaşıyor, yaklaşmıyor uzaklaşıyor! Kur'an okuyor, Kur'an lanet ediyor! Zekât veriyor, zekât da iptal oluyor!

Kur'an okuyor, Kur'an lanet ediyor! Zekât veriyor, zekât da iptal oluyor!

Lâ tubtilû sadakatiküm bi'l-menni ve'l-ezâ. Lâ tubtilû sadakatiküm bi'l-menni ve'l-ezâ. "Verdiğiniz zekâtı, sadakayı; başa kakarak, eza vererek boşa çıkartmayın,"Verdiğiniz zekâtı, sadakayı; başa kakarak, eza vererek boşa çıkartmayın, bâtıl hale getirmeyin, iptal etmeyin!" diyor âyet-i kerîmede.bâtıl hale getirmeyin, iptal etmeyin!" diyor âyet-i kerîmede. Demek ki parayı verdiği halde bir sevap kazanmama tehlikesi de vardır.Demek ki parayı verdiği halde bir sevap kazanmama tehlikesi de vardır. Kaba saba bir adamsa zekâtı, sadakayı verirken karşı tarafı üzüyor,Kaba saba bir adamsa zekâtı, sadakayı verirken karşı tarafı üzüyor, kırıyor, başa kakıyorsa demek ki o zaman kıymeti de kalmıyor. Kurban da öyle!

kırıyor, başa kakıyorsa demek ki o zaman kıymeti de kalmıyor. Kurban da öyle!

Len yenallâhe lühûmühâ ve lâ dimâuhâ. "Kestiğiniz kurbanın kanı, eti Allah'a ulaşmayacak.Len yenallâhe lühûmühâ ve lâ dimâuhâ. "Kestiğiniz kurbanın kanı, eti Allah'a ulaşmayacak. Ve lâkin yenâlühü't-takvâ minküm.Ve lâkin yenâlühü't-takvâ minküm. "Sizin takvânız, takvâ duygunuz Allaha ulaşacak, Allah onu takdir edecek!"

"Sizin takvânız, takvâ duygunuz Allaha ulaşacak, Allah onu takdir edecek!"

"Bak benim için malî fedakârlıkta bulundu, bir kurban aldı, benim rızam için kurban eyledi,"Bak benim için malî fedakârlıkta bulundu, bir kurban aldı, benim rızam için kurban eyledi, sonra bunu benim rızam için eşe, dosta, fukaraya dağıttı.sonra bunu benim rızam için eşe, dosta, fukaraya dağıttı. Bu kul takvâ ehli, edepli, ârif, zarif, kâmil bir kul…" diye o zaman mükâfat verecek.

Bu kul takvâ ehli, edepli, ârif, zarif, kâmil bir kul…" diye o zaman mükâfat verecek.

O halde her işlediğimiz işte Allah'ın rızasını gözetelim ve kalbimizin o esnada Allah'ın sevdiği,O halde her işlediğimiz işte Allah'ın rızasını gözetelim ve kalbimizin o esnada Allah'ın sevdiği, razı olduğu bir hâlet-i ruhiye içinde olmasını kontrol edelim.razı olduğu bir hâlet-i ruhiye içinde olmasını kontrol edelim. Buna çok dikkat edelim. İşte buna muvaffak olan, bunu çok güzel yapan bir insanınBuna çok dikkat edelim. İşte buna muvaffak olan, bunu çok güzel yapan bir insanın hem ibadetleri makbul oluyor hem de Allah'ın ârif kulları, sevgili kulları arasına giriyor.hem ibadetleri makbul oluyor hem de Allah'ın ârif kulları, sevgili kulları arasına giriyor. Bu çok büyük mühim bir esas, inşaallah bunu hiç unutmayacağız.

Bu çok büyük mühim bir esas, inşaallah bunu hiç unutmayacağız.

Men lem yerham sağîrenâ ve ya'rif hakka kebîrenâ fe-leyse minnâ.

Men lem yerham sağîrenâ ve ya'rif hakka kebîrenâ fe-leyse minnâ.

Bu hadîs-i şerîf İbn Ömer radıyallahu anhümâ'dan,Bu hadîs-i şerîf İbn Ömer radıyallahu anhümâ'dan, Hz.Ömer Efendimiz'in oğlu Abdullah'ın rivayet ettiği bir hadîs-i şerîf.Hz.Ömer Efendimiz'in oğlu Abdullah'ın rivayet ettiği bir hadîs-i şerîf. İmâmı-ı Buhârî rahmetullahi aleyh'in kitabından alınmıştır.

İmâmı-ı Buhârî rahmetullahi aleyh'in kitabından alınmıştır.

Men lem yerham sağîrenâ ve ya'rif hakka kebîrenâ fe-leyse minnâ. Men lem yerham sağîrenâ ve ya'rif hakka kebîrenâ fe-leyse minnâ. "Bizim küçüğümüze merhamet etmeyen, acımayan, büyüğümüzün büyüklük, hürmet hakkını bilmeyen bizden değildir!"

"Bizim küçüğümüze merhamet etmeyen, acımayan, büyüğümüzün büyüklük, hürmet hakkını bilmeyen bizden değildir!"

Mü'min; küçük mü'minlere merhamet edecek, şefkat gösterecek, kendinden küçükleri sevecek.Mü'min; küçük mü'minlere merhamet edecek, şefkat gösterecek, kendinden küçükleri sevecek. Büyüklerine karşı da kendisinin bir hürmet vazifesi, onların onun üzerinde bir büyüklükBüyüklerine karşı da kendisinin bir hürmet vazifesi, onların onun üzerinde bir büyüklük hakkı, hizmet hakkı olduğunu bilecek. Bunu bilmediği zaman, büyüğünü saymadığı,hakkı, hizmet hakkı olduğunu bilecek. Bunu bilmediği zaman, büyüğünü saymadığı, büyüğünün hakkına, büyüklük şanına uygun muameleyi ona yapmadığı zaman Efendimiz tard ediyor:

büyüğünün hakkına, büyüklük şanına uygun muameleyi ona yapmadığı zaman Efendimiz tard ediyor:

Fe-leyse minnâ. "O bizden değildir!"

Fe-leyse minnâ. "O bizden değildir!"

Has mü'minler camiasından, dairesinden defediyor.Has mü'minler camiasından, dairesinden defediyor. Kâfir olmaz ama has mü'minlerin o has bahçesinden dışarıya atılıyor.Kâfir olmaz ama has mü'minlerin o has bahçesinden dışarıya atılıyor. "Çık dışarı! Sen buraya layık değilsin!" Kapıdan savrulup dışarıya atılmış oluyor.

"Çık dışarı! Sen buraya layık değilsin!" Kapıdan savrulup dışarıya atılmış oluyor.

O halde mü'min mü'mini sevecek.O halde mü'min mü'mini sevecek. Peygamber Efendimiz'in şu hadîs-i şerîfini her yerde, her zaman söylüyoruz:

Peygamber Efendimiz'in şu hadîs-i şerîfini her yerde, her zaman söylüyoruz:

Vellezî nefsî bi-yedihî lâ tedhulu'l-cennete hattâ tü'minû.Vellezî nefsî bi-yedihî lâ tedhulu'l-cennete hattâ tü'minû. "Şu canım, nefsim, hayatım, kudretinin elinde, hükmünün karşısında, "Şu canım, nefsim, hayatım, kudretinin elinde, hükmünün karşısında, O ne derse öyle olacak durumda olan Allah'a and olsun ki, yemin olsun kiO ne derse öyle olacak durumda olan Allah'a and olsun ki, yemin olsun ki mü'min olamazsanız cennete giremezsiniz, mü'min olacaksınız!"mü'min olamazsanız cennete giremezsiniz, mü'min olacaksınız!" Ve lâ tu'minûne hattâ tehabbû. "Ama birbirlerinizi sevmedikçe de mü'min olamazsanız."

Ve lâ tu'minûne hattâ tehabbû. "Ama birbirlerinizi sevmedikçe de mü'min olamazsanız."

Buradaki mü'min sözü tehabbû'ya bağlandığına göre,Buradaki mü'min sözü tehabbû'ya bağlandığına göre, aradaki merhaleleri bırakıp da işin başıyla sonuna baktığımız zamanaradaki merhaleleri bırakıp da işin başıyla sonuna baktığımız zaman demek ki; "Birbirinizi sevmediğiniz zaman cennete giremezseniz!" çıkıyor.demek ki; "Birbirinizi sevmediğiniz zaman cennete giremezseniz!" çıkıyor. Peygamber Efendimiz yeminle söylüyor ki birbirinizi sevmediğiniz zaman cennete giremezsiniz!

Peygamber Efendimiz yeminle söylüyor ki birbirinizi sevmediğiniz zaman cennete giremezsiniz!

Onun için mü'min mü'mini sevecek!

Nasıl sevecek?

Onun için mü'min mü'mini sevecek!

Nasıl sevecek?

Kusurlarına rağmen, kusurlarıyla beraber "mü'mindir" diye sevecek.Kusurlarına rağmen, kusurlarıyla beraber "mü'mindir" diye sevecek. Eksiği vardır, kusuru vardır; muhakkak ki hepimizin vardır.Eksiği vardır, kusuru vardır; muhakkak ki hepimizin vardır. En kâmil insanın bile kusuru vardır da En kâmil insanın bile kusuru vardır da en kusurlu insanın bile sevilecek bir tarafını görecek ve sevecek!

en kusurlu insanın bile sevilecek bir tarafını görecek ve sevecek!

Hani bir köpek leşinin yanından geçerken herkes burnunu tıkamış, "Aman ne kadar pis kokuyor…"Hani bir köpek leşinin yanından geçerken herkes burnunu tıkamış, "Aman ne kadar pis kokuyor…" filan diye başını çevirmiş de Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuş ki;

filan diye başını çevirmiş de Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuş ki;

"Ama dişleri nasıl inci gibi muntazam!"

"Ama dişleri nasıl inci gibi muntazam!"

Köpek ölmüş, derisi, dudakları kurumuş, dişleri meydana çıkmış;Köpek ölmüş, derisi, dudakları kurumuş, dişleri meydana çıkmış; o dişler bembeyaz, inci gibi sıra sıra olduğundan [öyle demiş]. o dişler bembeyaz, inci gibi sıra sıra olduğundan [öyle demiş]. Hz. İsa için de söylerler, onun böyle söylediğini rivayet ederler, hadîs-i şerîf de vardır.

Hz. İsa için de söylerler, onun böyle söylediğini rivayet ederler, hadîs-i şerîf de vardır.

Köpek leşinde bile ilk bakışta kokusunun çirkinliğini müteala etmek yerine,Köpek leşinde bile ilk bakışta kokusunun çirkinliğini müteala etmek yerine, dişlerinin beyazlığının muntazamlığını görüyor, güzel bir gönül!

dişlerinin beyazlığının muntazamlığını görüyor, güzel bir gönül!

İyi bir gönül işin iyi bir tarafını görüyor ama başkası da kötü tarafını görüyor:

İyi bir gönül işin iyi bir tarafını görüyor ama başkası da kötü tarafını görüyor:

"Aman şu pis Araplar! Her taraf darmadağınık…"

"Aman şu pis Araplar! Her taraf darmadağınık…"

Hacca gitmiş gelmiş, bakıyorsunuz boyuna; "Pis Arap, pis Arap, pis Arap…"

Hacca gitmiş gelmiş, bakıyorsunuz boyuna; "Pis Arap, pis Arap, pis Arap…"

Türkiye çok mu temiz?!..

Sokaklarımızı görüyoruz, kenar mahallelere gidelim,
Türkiye çok mu temiz?!..

Sokaklarımızı görüyoruz, kenar mahallelere gidelim,
misafirler böyle bize de bir milyon, iki milyon gelse [biz ne oluruz?] Biz çok mu [temiziz?!..]

misafirler böyle bize de bir milyon, iki milyon gelse [biz ne oluruz?] Biz çok mu [temiziz?!..]

Mübarek, onu göreceğin yerde namazlardaki huşuyu gör, ibadetlerin lezzetini tat,Mübarek, onu göreceğin yerde namazlardaki huşuyu gör, ibadetlerin lezzetini tat, o mübarek yerlerin mâneviyatından bir şeyler kavramaya, ibretler almaya çalış; öyle yapmıyorlar.o mübarek yerlerin mâneviyatından bir şeyler kavramaya, ibretler almaya çalış; öyle yapmıyorlar. Demek ki büyüklerimizi sayacağız, küçüklerimizi seveceğiz.Demek ki büyüklerimizi sayacağız, küçüklerimizi seveceğiz. Allahu Teâlâ hazretleri bizi bu duyguya sahip eylesin.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi bu duyguya sahip eylesin.

Men lem yûsı lem yu'zen lehu fi'l-kelâmi mea'l-mevtâ.

Men lem yûsı lem yu'zen lehu fi'l-kelâmi mea'l-mevtâ.

Bu da vasiyetle ilgili bir hadîs-i şerîf.

Bu da vasiyetle ilgili bir hadîs-i şerîf.

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in tavsiyesine göre bizimEfendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in tavsiyesine göre bizim vasiyetlerimizin yapılmış olması lazım, hazır olması, yastığın altında olması lazım!

vasiyetlerimizin yapılmış olması lazım, hazır olması, yastığın altında olması lazım!

Çoluk çocuğumuza, etrafımızdaki insanlara ne diyeceğiz?

Çoluk çocuğumuza, etrafımızdaki insanlara ne diyeceğiz?

"Falanca yere şu kadar taksitli borcum var, filanca yerden şu kadar alacağım var,"Falanca yere şu kadar taksitli borcum var, filanca yerden şu kadar alacağım var, filanca insanlara şunları şunları verin, falanca fukaraya şu şu hayırları yapın.filanca insanlara şunları şunları verin, falanca fukaraya şu şu hayırları yapın. Aman evlatlarım benden sonra imandan gevşemeyin, amel-i sâlihten geri durmayın,Aman evlatlarım benden sonra imandan gevşemeyin, amel-i sâlihten geri durmayın, hem kendiniz için hem benim için hayrât u hasenât yapın,hem kendiniz için hem benim için hayrât u hasenât yapın, Kur'an okuyun, Kur'an yolunda yürüyün, takvâ ehli olun…"Kur'an okuyun, Kur'an yolunda yürüyün, takvâ ehli olun…" Böyle vasiyeti, nasihatlari olacak ve belli bir yere konulmuş olacak.

Böyle vasiyeti, nasihatlari olacak ve belli bir yere konulmuş olacak.

"İnsan yapmadı, vasiyetsiz öldü…"

"İnsan yapmadı, vasiyetsiz öldü…"

Men lem yûsı lem yu'zen lehu fi'l-kelâmi mea'l-mevtâ.Men lem yûsı lem yu'zen lehu fi'l-kelâmi mea'l-mevtâ. "Vasiyet yapmamış olan bir insana öteki mevta ile konuşmasına müsaade verilmez!"

"Vasiyet yapmamış olan bir insana öteki mevta ile konuşmasına müsaade verilmez!"

"Sen dünyadayken vasiyetini yapmadın, öldün!" diye"Sen dünyadayken vasiyetini yapmadın, öldün!" diye âhiret âleminde, berzah âleminde öteki mevtanın ervahı ile konuşamaz.âhiret âleminde, berzah âleminde öteki mevtanın ervahı ile konuşamaz. Konuşmak yasak, diye ceza olarak konuşma müsaadesi verilmez.Konuşmak yasak, diye ceza olarak konuşma müsaadesi verilmez. Dünyada konuşmadı, vasiyetini vermedi, yapmadı diye berzah âleminde konuşmasına müsaade verilmez.

Dünyada konuşmadı, vasiyetini vermedi, yapmadı diye berzah âleminde konuşmasına müsaade verilmez.

Onun için vasiyetini yapmalı, borcunu harcını, alacağını bilmeli,Onun için vasiyetini yapmalı, borcunu harcını, alacağını bilmeli, çocuklarına yakınlarına ne söyleyecekse söylenmeli, bir kâğıda yazılmalı; bulunmalı! Çünkü;

çocuklarına yakınlarına ne söyleyecekse söylenmeli, bir kâğıda yazılmalı; bulunmalı! Çünkü;

el-Mevtü ye'tî bağteten. "Ölüm ansızın, biden geliverir."

el-Mevtü ye'tî bağteten. "Ölüm ansızın, biden geliverir."

Pattadak, herkes şaşırır kalır. Ah hiç hazır değildik, deyiverir ama geldi mi;

Pattadak, herkes şaşırır kalır. Ah hiç hazır değildik, deyiverir ama geldi mi;

İzâ câe ecelühüm fe-lâ yesta'hirûne sâaten ve lâ yestekdimûn. "Tehir de olmaz."

İzâ câe ecelühüm fe-lâ yesta'hirûne sâaten ve lâ yestekdimûn. "Tehir de olmaz."

Büyüklerimizin tavsiyelerine de bakıyorum, her zaman söylüyoruz:Büyüklerimizin tavsiyelerine de bakıyorum, her zaman söylüyoruz: Dervişlik, tarikat, tasavvuf dediğimiz yol; ölüme her an hazır olmak mesleği!Dervişlik, tarikat, tasavvuf dediğimiz yol; ölüme her an hazır olmak mesleği! Hemen şu anda Azrail görünse gözümüze, "Ver bakalım canını!" dese,Hemen şu anda Azrail görünse gözümüze, "Ver bakalım canını!" dese, "Elhamdülillah, vasiyetim yapılmış, borçlarım ödenmiş, pekâlâ…" Böyle yapabilecek gibi olmalı.

"Elhamdülillah, vasiyetim yapılmış, borçlarım ödenmiş, pekâlâ…" Böyle yapabilecek gibi olmalı.

Bizim komşulardan Tekirdağlı bir hacı efendi vardı. Hocaefendi'nin bir müftü kardeşi varmış.Bizim komşulardan Tekirdağlı bir hacı efendi vardı. Hocaefendi'nin bir müftü kardeşi varmış. O da evliyâullahtan bir kimse; çok cömert, kapısı daima misafirlere açık, O da evliyâullahtan bir kimse; çok cömert, kapısı daima misafirlere açık, misafir bulamazsa han odalarından işçi toplarmış, onlara ziyafet çekermiş,misafir bulamazsa han odalarından işçi toplarmış, onlara ziyafet çekermiş, hiç misafirsiz yemek yemezmiş...

hiç misafirsiz yemek yemezmiş...

Bir gün, bana bu hadiseyi anlatan kimsenin babasıyla o müftü efendiyi ziyarete gitmişler.Bir gün, bana bu hadiseyi anlatan kimsenin babasıyla o müftü efendiyi ziyarete gitmişler. Konuşmuşlar, çıkarken müftü efendi geriye çağırmış; gel, demiş, fıs fıs bir şey konuşmuşlar.Konuşmuşlar, çıkarken müftü efendi geriye çağırmış; gel, demiş, fıs fıs bir şey konuşmuşlar. Bize bunu anlatan amcanın babası demiş ki;

Bize bunu anlatan amcanın babası demiş ki;

"Müftü efendi seni benden gizli olarak çağırdı, ne söyledi?"

"Müftü efendi seni benden gizli olarak çağırdı, ne söyledi?"

"Aramızda, sır, söyleseydi aşikâre söylerdi, beni çağırdı, söyledi."

"Aramızda, sır, söyleseydi aşikâre söylerdi, beni çağırdı, söyledi."

"Yok, çok merak ettim, Allah rızası için, Allah aşkına söyle…" Israr etmiş.

"Yok, çok merak ettim, Allah rızası için, Allah aşkına söyle…" Israr etmiş.

Meğer müftü efendi demiş ki;

Meğer müftü efendi demiş ki;

"Bize işaret vaki oldu, âhirete göçeceğiz."Bize işaret vaki oldu, âhirete göçeceğiz. Seninle samimi dosttuk, arkadaştık, âhirete beraber gidelim, gel beraber göçelim." demiş.Seninle samimi dosttuk, arkadaştık, âhirete beraber gidelim, gel beraber göçelim." demiş. O arkadaş da müftü efendiye;

"Peki, hay hay, baş üstüne" demiş.

O arkadaş da müftü efendiye;

"Peki, hay hay, baş üstüne" demiş.

"Vallâhülazîm beraber öldüler! Vallahi beraber öldüler" diyor."Vallâhülazîm beraber öldüler! Vallahi beraber öldüler" diyor. O gün veya ertesi gün babası bunu böyle duyuyor, ondan sonrada beraber ölüyorlar.O gün veya ertesi gün babası bunu böyle duyuyor, ondan sonrada beraber ölüyorlar. Demek ki bu kadar hazır!

Müftü efendi;

Demek ki bu kadar hazır!

Müftü efendi;

"Sen benim iyi arkadaşımsın, hadi beraber âhirete gidelim." diyor; o "Peki" diyor."Sen benim iyi arkadaşımsın, hadi beraber âhirete gidelim." diyor; o "Peki" diyor. Bu Uludağ'a, mesire yerine gitmek değil; ne arkadaşlık, ne hazırlıklılık! İtiraz yok!

Bu Uludağ'a, mesire yerine gitmek değil; ne arkadaşlık, ne hazırlıklılık! İtiraz yok!

"Pekala, gideriz…" diye hazır olmak.

"Pekala, gideriz…" diye hazır olmak.

Men nezere en yutı'allâhe fe'l-yutı'hu ve men nezere en ya'siyehû fe-lâ ya'sıhî.Men nezere en yutı'allâhe fe'l-yutı'hu ve men nezere en ya'siyehû fe-lâ ya'sıhî. "Bir insan adak adarsa güzel bir şey nezretmiş olan, ibadet ve taat nezretmiş olan insan onu yapsın!

"Bir insan adak adarsa güzel bir şey nezretmiş olan, ibadet ve taat nezretmiş olan insan onu yapsın!

"Şu olursa, ben şu hayrı yapacağım, şu Allah'ın sevdiği taati yapacağım."Şu olursa, ben şu hayrı yapacağım, şu Allah'ın sevdiği taati yapacağım. Şundan, şu hastalıktan bir kurtulursam bin rekât namaz kılacağım, şu kadar fakir doyuracağım, hac yapacağım, umre yapacağım…"

Şundan, şu hastalıktan bir kurtulursam bin rekât namaz kılacağım, şu kadar fakir doyuracağım, hac yapacağım, umre yapacağım…"

Nezrine sadakat göstersin çünkü nezir bir söz vermedir, onu tutmak lazım!Nezrine sadakat göstersin çünkü nezir bir söz vermedir, onu tutmak lazım! Ama Allah'a isyan konusunda bir söz vermişsen;

Ama Allah'a isyan konusunda bir söz vermişsen;

"Şu işim olursa sevincimden üç şişe rakı içeceğim! Şöyle bir günah yapacağım!"Şu işim olursa sevincimden üç şişe rakı içeceğim! Şöyle bir günah yapacağım! Sen şöyle yaparsan senin kafanı kıracağım!Sen şöyle yaparsan senin kafanı kıracağım! Seni mutlaka tepeleyeceğim!" veya "Falanca adamın harmanını yakacağım, camını kıracağım…""

Seni mutlaka tepeleyeceğim!" veya "Falanca adamın harmanını yakacağım, camını kıracağım…""

Bu ne?

Bu da bir söz! Nezretti, "Ahdim olsun, yapacağım." dedi, adak adadı.

Bu ne?

Bu da bir söz! Nezretti, "Ahdim olsun, yapacağım." dedi, adak adadı.

Günah olan bir şeyi adamış ise onu yapmayacak!

Günah olan bir şeyi adamış ise onu yapmayacak!

Fe-lâ ya'sıhî. "Allah'a isyan etmesin." O zaman O adağını yerine getirmeyecek.Fe-lâ ya'sıhî. "Allah'a isyan etmesin." O zaman O adağını yerine getirmeyecek. Günahtan dönecek ama verdiği sözü tutmamanın kefaretini ödeyecek; sadaka olarakGünahtan dönecek ama verdiği sözü tutmamanın kefaretini ödeyecek; sadaka olarak veya parası yoksa on miskini doyurma tarzında veya on gün oruç tutma tarzında [ödeyecek.]

veya parası yoksa on miskini doyurma tarzında veya on gün oruç tutma tarzında [ödeyecek.]

Demek ki insan "Söz verdim." diye yanlış yapamaz.

Demek ki insan "Söz verdim." diye yanlış yapamaz.

Eski senelerde bir hacı efendi, anarşist torununa söz vermiş.Eski senelerde bir hacı efendi, anarşist torununa söz vermiş. Anarşist torun, bu namazlı niyazlı hacı efendinin yanına gelmiş, demiş ki;

Anarşist torun, bu namazlı niyazlı hacı efendinin yanına gelmiş, demiş ki;

"Dede bana söz ver, yemin et; filanca yere oy vereceksin!"

"Dede bana söz ver, yemin et; filanca yere oy vereceksin!"

Anarşist bir yeri desteklemesini istemiş. Ve de o hacı efendi desteklemiş.Anarşist bir yeri desteklemesini istemiş. Ve de o hacı efendi desteklemiş. Koca sakalıyla, namazıyla niyazıyla, abdestiyle;Koca sakalıyla, namazıyla niyazıyla, abdestiyle; anarşist tarafı, komünist ve dinsiz ve açıkça inkârcı tarafı açıkça desteklemiş.

anarşist tarafı, komünist ve dinsiz ve açıkça inkârcı tarafı açıkça desteklemiş.

Bunu bilmediğinden destekliyor, "Söz verdim, ne yapayım! Torun beni sıkıştırdı,Bunu bilmediğinden destekliyor, "Söz verdim, ne yapayım! Torun beni sıkıştırdı, ağzımdan ahd aldı, söz aldı; ben de biliyorum ama söz verdiğim için ondan öyle yaptım!" demiş.

ağzımdan ahd aldı, söz aldı; ben de biliyorum ama söz verdiğim için ondan öyle yaptım!" demiş.

Söz vermek Allah'adır. İnsanın asıl sözü Allaha kulluk etmek sözüdür,Söz vermek Allah'adır. İnsanın asıl sözü Allaha kulluk etmek sözüdür, Allaha isyan etmek, bahis konusu oldu mu oradan dönecek!

Allaha isyan etmek, bahis konusu oldu mu oradan dönecek!

Bu hadîs-i şerîfler hatırımızda kalsın ve bilmeyenlere söyleyelim ki insan yanlış bir şeyeBu hadîs-i şerîfler hatırımızda kalsın ve bilmeyenlere söyleyelim ki insan yanlış bir şeye söz vermişse, ahdetmiş, nezretmiş, yemin etmişse yanlış şeyi yapmayacak!söz vermişse, ahdetmiş, nezretmiş, yemin etmişse yanlış şeyi yapmayacak! Yanlış şeyi yapmamak dinen emredilen ve Peygamber Efendimiz'in emrettiği şekil!

Yanlış şeyi yapmamak dinen emredilen ve Peygamber Efendimiz'in emrettiği şekil!

Söz vermişti, yapmayınca ne olacak?

Söz vermişti, yapmayınca ne olacak?

Sözünün cezası olarak kefaret verecek ama yapmayacak!

Sözünün cezası olarak kefaret verecek ama yapmayacak!

Allahu Teâlâ hazretleri bizi dinde bilgili eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri bizi dinde bilgili eylesin. Bilmeyince insan koca sakalıyla, hacılığıyla hocalığıyla ne hatalar yapabiliyor.Bilmeyince insan koca sakalıyla, hacılığıyla hocalığıyla ne hatalar yapabiliyor. Dinin ahkâmını bilen, ahkâmına uyan, böylece ömrünü Allah rızasına uygun geçiren, haramlardan,Dinin ahkâmını bilen, ahkâmına uyan, böylece ömrünü Allah rızasına uygun geçiren, haramlardan, günahlardan uzak yaşayan, sevdiği kul olarak yaşayangünahlardan uzak yaşayan, sevdiği kul olarak yaşayan ve Rabbimizin huzuruna sevdiği kul olarak varanlardan eylesin.ve Rabbimizin huzuruna sevdiği kul olarak varanlardan eylesin. İki cihan saadetine sevdiklerimizle, yakınlarımızla beraber cümlemizi nail eylesin.İki cihan saadetine sevdiklerimizle, yakınlarımızla beraber cümlemizi nail eylesin. Firdevs-i âlâda Habîb-i edîbine komşu eylesin.

Firdevs-i âlâda Habîb-i edîbine komşu eylesin.

Bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha.

Bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2