Namaz Vakitleri

25 Cemâziye'l-Evvel 1446
27 Kasım 2024
İmsak
06:27
Güneş
07:57
Öğle
12:56
İkindi
15:23
Akşam
17:45
Yatsı
19:10
Detaylı Arama

İlim Öğrenmek İçin Evden Çıkmak

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

21 Rebîü'l-Âhir 1405 / 13.01.1985
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Camiye Gitmenin Mükâfâtı, İlim Yolu Allah Yolu, Sefere Çıkarken Okunacak Dua, Alimler Peygamberlerin Varisleridir, Hac ve Umrenin Mükâfatı | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

İlim Öğrenmek İçin Evden Çıkmak

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

21 Rebîü'l-Âhir 1405 / 13.01.1985
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Camiye Gitmenin Mükâfâtı, İlim Yolu Allah Yolu, Sefere Çıkarken Okunacak Dua, Alimler Peygamberlerin Varisleridir, Hac ve Umrenin Mükâfatı | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzubillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzubillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillâhi rabbi'l-âlemîn. es-Salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn el-Hamdülillâhi rabbi'l-âlemîn. es-Salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn seyyidinâ ve senedinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn seyyidinâ ve senedinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn ve men tebi'âhu bi-ihsânin ilâ yevmid-dîn. ve men tebi'âhu bi-ihsânin ilâ yevmid-dîn.

Emmâ ba'd: Fa'lemû eyyühe'l-ihvan fe inne efdale'l-hadîsi kitâbullah Emmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvan fe inne efdale'l-hadîsi kitâbullah
ve efdale'l-hedyi hedyû seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve efdale'l-hedyi hedyû seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin ve sâhibehâ fin-nâr. ve külle dalâletin ve sâhibehâ fin-nâr. Ve bis-senedi'l-muttasıli ilen-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bis-senedi'l-muttasıli ilen-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Men harace min beytihî yürîdü's-salâte fe hüve fis-salâti fâtethû ev edrakehâ. Men harace min beytihî yürîdü's-salâte fe hüve fis-salâti fâtethû ev edrakehâ.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi cümlenizin üzerine olsun. Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi cümlenizin üzerine olsun. Mevlâ, Rabbimiz; yapmış olduğumuz ibadet ve taatleri, kıldığınız namazları kabul eylesin, Mevlâ, Rabbimiz; yapmış olduğumuz ibadet ve taatleri, kıldığınız namazları kabul eylesin, dualarınızı taleplerinizi ihsan ve ikram eylesin. dualarınızı taleplerinizi ihsan ve ikram eylesin.

Sevgili Peygamberimiz, Efendimiz Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellemSevgili Peygamberimiz, Efendimiz Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadislerinden bir miktar okumaya başlamadan önce hazretlerinin mübarek hadislerinden bir miktar okumaya başlamadan önce evvelen ve hasseten Peygamber Efendimiz'in ruh-i pâkine hediye olsun diye; evvelen ve hasseten Peygamber Efendimiz'in ruh-i pâkine hediye olsun diye; sonra onun cümle âl'inin, ashâbının, etbâının ve bilhassa Ümmet-i Muhammed'insonra onun cümle âl'inin, ashâbının, etbâının ve bilhassa Ümmet-i Muhammed'in mürşit ve mürebbîleri olan ulemâ-i izâmımız,mürşit ve mürebbîleri olan ulemâ-i izâmımız, meşâyih-i kirâmımızın ve sâdât-ı turuk-u aliyyemizin cümlesinin meşâyih-i kirâmımızın ve sâdât-ı turuk-u aliyyemizin cümlesinin ve onların halifelerinin müritlerinin, muhiblerinin ruhlarına hediye olsun diye; ve onların halifelerinin müritlerinin, muhiblerinin ruhlarına hediye olsun diye; âhirete göçmüş olan analarımızın, babalarımızın, nine, dede, kardeş, evlat ve sâir akraba âhirete göçmüş olan analarımızın, babalarımızın, nine, dede, kardeş, evlat ve sâir akraba ve dostlarımızın ruhlarına hediye etmek üzere; ve dostlarımızın ruhlarına hediye etmek üzere; içinde ibadet yaptığımız şu camiyi bina etmiş olan içinde ibadet yaptığımız şu camiyi bina etmiş olan İskender Paşa merhumun ruhuna; okuduğumuz eseri yazmış olanİskender Paşa merhumun ruhuna; okuduğumuz eseri yazmış olan Gümüşhanevî [Ahmed Ziyâüddin] Hocamız'ın ruhuna; kendisinden feyz almış olduğumuz Gümüşhanevî [Ahmed Ziyâüddin] Hocamız'ın ruhuna; kendisinden feyz almış olduğumuz Muhammed Zahid Kotku Hocamız'ın ruhuna; bu hadislerin bize kadar gelmesinde Muhammed Zahid Kotku Hocamız'ın ruhuna; bu hadislerin bize kadar gelmesinde emek sarf etmiş olan râvilerin ve alimlerin ruhlarına;emek sarf etmiş olan râvilerin ve alimlerin ruhlarına; bu beldeleri fethetmiş olan fatihlerin, sultanların, gazilerin, kumandanların, askerlerin, bu beldeleri fethetmiş olan fatihlerin, sultanların, gazilerin, kumandanların, askerlerin, şehitlerin ruhlarına hediye olsun diye; biz yaşayan müslümanların daşehitlerin ruhlarına hediye olsun diye; biz yaşayan müslümanların da Mevlâ'mızın rızasına uygun ömür sürüp Peygamber Efendimiz'in şefaatine nail olupMevlâ'mızın rızasına uygun ömür sürüp Peygamber Efendimiz'in şefaatine nail olup huzûr-u Rabbi'l-izzet'e sevdiği razı olduğu bir kul olarak varmamıza vesile olsun diye huzûr-u Rabbi'l-izzet'e sevdiği razı olduğu bir kul olarak varmamıza vesile olsun diye bir Fâtiha üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım. bir Fâtiha üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım.

Taberânî'nin rahmetullahi aleyh Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet ettiği Taberânî'nin rahmetullahi aleyh Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet ettiği ve Tirmizî'nin de kaydettiği 'hasen' dediği bir hadîs-i şerîfe göreve Tirmizî'nin de kaydettiği 'hasen' dediği bir hadîs-i şerîfe göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuş ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuş ki;

Men harece fî talebi'l-ilmi fe hüve fî sebîlillâhi hattâ yercia. Men harece fî talebi'l-ilmi fe hüve fî sebîlillâhi hattâ yercia.

"Kim ilim talep etmek için evinden, beldesinden yola çıkarsa dönünceye kadar Allah yolundadır!" "Kim ilim talep etmek için evinden, beldesinden yola çıkarsa dönünceye kadar Allah yolundadır!"

Dönünceye kadar fî sebilillâh, Allah yolunda bulunmaktadır. Dönünceye kadar fî sebilillâh, Allah yolunda bulunmaktadır.

Herkesin doğduğu beldede ilim olmuyor ama insan heves edince [fırsat oluyor.] Herkesin doğduğu beldede ilim olmuyor ama insan heves edince [fırsat oluyor.]

Okuduğumuz eseri yazmış olan Gümüşhaneli [Ahmed Ziyâüddin] Okuduğumuz eseri yazmış olan Gümüşhaneli [Ahmed Ziyâüddin] Hocamız rahmetullahi aleyh önce babasının yanında ticaret yaparmış.Hocamız rahmetullahi aleyh önce babasının yanında ticaret yaparmış. Gümüşhane'den Trabzon'a gelir gider, mal alır, ticaret yaparlarmış.Gümüşhane'den Trabzon'a gelir gider, mal alır, ticaret yaparlarmış. Buluğ çağına erince ticareti terk etmiş. Bir vesile ile İstanbul'a gelmiş, kalmış.Buluğ çağına erince ticareti terk etmiş. Bir vesile ile İstanbul'a gelmiş, kalmış. Çünkü ilim öğrenmek aşkıyla kıvranıp duruyor. Sonra da memlekette haber göndermiş ki;Çünkü ilim öğrenmek aşkıyla kıvranıp duruyor. Sonra da memlekette haber göndermiş ki; "Babam benim kusuruma bakmasın, ben ilim öğreneceğim..." Eserlerini yazmış. "Babam benim kusuruma bakmasın, ben ilim öğreneceğim..." Eserlerini yazmış.

İlim talep etmek için yola çıkan bir insan ilim tahsil edip dönünceye kadarİlim talep etmek için yola çıkan bir insan ilim tahsil edip dönünceye kadar Allah yolunda bulunmuş bir insan olur. Çünkü ilim Allah yoludur. Allah yolunda bulunmuş bir insan olur. Çünkü ilim Allah yoludur. Hakiki bir ilim insanı Mevlâ'nın rızasına götürür! Hakiki bir ilim insanı Mevlâ'nın rızasına götürür! İnsan Allah'ın sevdiği şeyleri ilim ile öğrenir; sevmediği, gazap ettiği şeyleri ilim ile öğrenir, İnsan Allah'ın sevdiği şeyleri ilim ile öğrenir; sevmediği, gazap ettiği şeyleri ilim ile öğrenir, ona göre hayatını tanzim eder. Bu bakımdan ilim son derece kıymetlidir. ona göre hayatını tanzim eder. Bu bakımdan ilim son derece kıymetlidir.

Bir insan bir şehirden uzak bir şehre gitmese, evinden çıksa da; Bir insan bir şehirden uzak bir şehre gitmese, evinden çıksa da; "Pazar günü hadis dersi dinlemek üzere İskenderpaşa Camii'ne gideyim." dese olmaz mı? "Pazar günü hadis dersi dinlemek üzere İskenderpaşa Camii'ne gideyim." dese olmaz mı?

O da aynı, evine dönünceye kadar Allah yolunda, fî sebilillâh vakit geçiriyor. O da aynı, evine dönünceye kadar Allah yolunda, fî sebilillâh vakit geçiriyor. O kadar kıymetli! Arabada, minibüste durduğu zaman da buna dâhil mi? O kadar kıymetli!

Arabada, minibüste durduğu zaman da buna dâhil mi?

Evet! Yol dâhil, araba dâhil, minibüs dâhil, oturmak, beklemek, dönmek dâhil. Evet! Yol dâhil, araba dâhil, minibüs dâhil, oturmak, beklemek, dönmek dâhil. Ders bitti, artık ilim bitti; geri dönüyorsun [ama] hayır, evine dönünceye kadar! Ders bitti, artık ilim bitti; geri dönüyorsun [ama] hayır, evine dönünceye kadar!

Peygamber Efendimiz ne diyor? Hattâ yercia. "Dönünceye kadar Allah yolundadır!" Peygamber Efendimiz ne diyor?

Hattâ yercia. "Dönünceye kadar Allah yolundadır!"

Peygamber Efendimiz buyurmuştu ki; Peygamber Efendimiz buyurmuştu ki;

Men harece min beytihî yürîdü's-salâh fe hüve fis-salâti fâkethü ev edrakehâ. Men harece min beytihî yürîdü's-salâh fe hüve fis-salâti fâkethü ev edrakehâ. "Kim namaz kılmayı isteyerek evinden dışarı çıkarsa "Kim namaz kılmayı isteyerek evinden dışarı çıkarsa ister o namaza yetişsin ister kaçırsın namazda sayılır!" ister o namaza yetişsin ister kaçırsın namazda sayılır!"

Evinden çıkıp namaz kılmaya gidiyor, gitti. Geç kalmış, yetişemedi; namaz kaçtı. Evinden çıkıp namaz kılmaya gidiyor, gitti. Geç kalmış, yetişemedi; namaz kaçtı.

Fe hüve fis-salâti. "Namazda, namaz içinde gibi ecir alır!" Fe hüve fis-salâti. "Namazda, namaz içinde gibi ecir alır!"

Biz uzak yoldan, şehirlerarası mesafeden geliyoruz. Biz uzak yoldan, şehirlerarası mesafeden geliyoruz. Köprünün başına geldik, yol tıkandı. Koca köprüde 10-15 dk. bekledik,Köprünün başına geldik, yol tıkandı. Koca köprüde 10-15 dk. bekledik, nerdeyse buraya geç kalacağız. nerdeyse buraya geç kalacağız. Demek ki namaza yetişseydik de yetişmeseydik de aynı ecri alacakmışız, elhamdülillah. Demek ki namaza yetişseydik de yetişmeseydik de aynı ecri alacakmışız, elhamdülillah. Dinimiz ne kadar güzel! Demek ki kalp temizliği ne kadar kıymetli bir şey, Dinimiz ne kadar güzel! Demek ki kalp temizliği ne kadar kıymetli bir şey, niyet halisliği ne kadar hoş bir şeymiş! niyet halisliği ne kadar hoş bir şeymiş!

Bir başka hadîs-i şerîf: "Kim cân-ı gönülden şehit olmayı temenni ederse Bir başka hadîs-i şerîf:

"Kim cân-ı gönülden şehit olmayı temenni ederse
Allah onu şehitlerin mertebesine eriştirir, isterse yatağında ölsün!" Allah onu şehitlerin mertebesine eriştirir, isterse yatağında ölsün!"

Yatağında öldü; harp olmadı, burnu kanamadı, yüzü çizilmedi, tırnağı kopmadı… Yatağında öldü; harp olmadı, burnu kanamadı, yüzü çizilmedi, tırnağı kopmadı… O kadar kolay! Ama temenni ediyordu, şehit olmayı istiyordu, aklı fikri oydu;O kadar kolay!

Ama temenni ediyordu, şehit olmayı istiyordu, aklı fikri oydu;
işte o ecri alıyor. Bizim dinimiz böyle, dinimizde kalp temizliğinin,işte o ecri alıyor. Bizim dinimiz böyle, dinimizde kalp temizliğinin, niyetin o kadar büyük bir ehemmiyeti var ki tariflere sığmaz. niyetin o kadar büyük bir ehemmiyeti var ki tariflere sığmaz. İnsan neye niyet etmişse ona göre ecir alır. İnsan neye niyet etmişse ona göre ecir alır.

Bunun ters tarafa işleyişi de var. Kötü niyetle iyi bir şey yapsa kâr etmez. Bunun ters tarafa işleyişi de var. Kötü niyetle iyi bir şey yapsa kâr etmez.

"Camiye gideyim, oradan bir pabuç çalarım,"Camiye gideyim, oradan bir pabuç çalarım, yeni bir pabucu ayağıma giyerim, pabucumu değiştirmiş olurum…" yeni bir pabucu ayağıma giyerim, pabucumu değiştirmiş olurum…"

Geldi namaz kıldı… Allah ona o namazın sevabını verir mi? Geldi namaz kıldı… Allah ona o namazın sevabını verir mi?

Mümkün değil! Başka niyetle geldi. Mümkün değil! Başka niyetle geldi.

"Ben camiye gideyim, oradaki şahıs beni birkaç defa namaz kılarken görsün, "Ben camiye gideyim, oradaki şahıs beni birkaç defa namaz kılarken görsün, ondan sonra dükkânına veya fabrikasına giderim, 'Bana bir iş ver.' derim. ondan sonra dükkânına veya fabrikasına giderim, 'Bana bir iş ver.' derim. O da beni camide gördüğünden, takkeli gördüğünden,O da beni camide gördüğünden, takkeli gördüğünden, 'Tamam, bu müslüman, bana hıyanet etmez, beni aldatmaz.' der, işine alır.'Tamam, bu müslüman, bana hıyanet etmez, beni aldatmaz.' der, işine alır. Onun için birkaç defa şu adamın yanında görüneyim…" Onun için birkaç defa şu adamın yanında görüneyim…"

Niyeti, ona gösteriş oldu; ecir almaz! Onun için kalbimizi pak tutacağız. Niyeti, ona gösteriş oldu; ecir almaz!

Onun için kalbimizi pak tutacağız.
Niyetimizi dümdüz, dosdoğru tutacağız, eğri büğrü olmayacak, Niyetimizi dümdüz, dosdoğru tutacağız, eğri büğrü olmayacak, sağa sola yamulmayacak. Niyeti pak oldu mu, insan camiye gidip evine dönünceye kadar, sağa sola yamulmayacak. Niyeti pak oldu mu, insan camiye gidip evine dönünceye kadar, ilim öğrenmeye gidip dönünceye kadar Allah yolunda olmuş oluyor. ilim öğrenmeye gidip dönünceye kadar Allah yolunda olmuş oluyor. Namaza yetişmek üzere evinden çıkıp gittiği zamanNamaza yetişmek üzere evinden çıkıp gittiği zaman namaza yetişemese bile Allah, kılmış gibi ecir veriyor. namaza yetişemese bile Allah, kılmış gibi ecir veriyor.

Peygamber Efendimiz bir de bize edep, terbiye öğretmiş. Diyor ki; Peygamber Efendimiz bir de bize edep, terbiye öğretmiş. Diyor ki;

"Namaza yetişemezseniz acele etmeyin!" "Namaza yetişemezseniz acele etmeyin!"

Bazen namaza duruyoruz, Allahu ekber, imam başladı. Bazen namaza duruyoruz, Allahu ekber, imam başladı. Arka taraftan duyuyoruz; kapı bir açılıyor, pat, bir kapanıyor paldır küldür paldır küldür… Arka taraftan duyuyoruz; kapı bir açılıyor, pat, bir kapanıyor paldır küldür paldır küldür… Caminin zemini sarsılıyor. Ne o? Rekâtı kaçırmayacak! Caminin zemini sarsılıyor.

Ne o?

Rekâtı kaçırmayacak!

Böyle şey yok! Sekinet, vakar, ciddiyet ile Mevlâ'mın huzurundayım, Rabbim benim hâlimi görüyor… Böyle şey yok! Sekinet, vakar, ciddiyet ile Mevlâ'mın huzurundayım, Rabbim benim hâlimi görüyor… O rekâta yetişirsen yetişirsin, yetişemezsen yetişemezsin!O rekâta yetişirsen yetişirsin, yetişemezsen yetişemezsin! İnsan yaptığı işi sakin sakin, ölçülü ölçülü yapacak. İnsan yaptığı işi sakin sakin, ölçülü ölçülü yapacak. Kaçırsa bile Allah o ecri veriyor. Niyeti neydi, iyiydi; o iyi niyetine göre ecri veriyor. Kaçırsa bile Allah o ecri veriyor. Niyeti neydi, iyiydi; o iyi niyetine göre ecri veriyor.

Hatırınızda kalsın: Men harece fî talebi'l-ilmi fe hüve fî sebilillâh hattâ yercia. Hatırınızda kalsın:

Men harece fî talebi'l-ilmi fe hüve fî sebilillâh hattâ yercia.
"İlim talebi için yola çıkmış insan dönünceye kadar Allah yolundadır, "İlim talebi için yola çıkmış insan dönünceye kadar Allah yolundadır, fî sebilillâh vakit geçirmiş demektir!" fî sebilillâh vakit geçirmiş demektir!"

Men harece min beytihî yüridi's-salâh fe hüve fi's-salâti fâkethü ev edrekehâ. Men harece min beytihî yüridi's-salâh fe hüve fi's-salâti fâkethü ev edrekehâ. "Evinden namaz kılmak üzere çıkan bir kimse ister o namazı kaçırsın, erişemesin; "Evinden namaz kılmak üzere çıkan bir kimse ister o namazı kaçırsın, erişemesin; ister yetişsin, onu cemaatle kılsın namazda sayılır, yolu da namaza dâhildir!" ister yetişsin, onu cemaatle kılsın namazda sayılır, yolu da namaza dâhildir!"

Bana bir büyük alim Gaziantep'te sormuştu. Dedi ki; Bana bir büyük alim Gaziantep'te sormuştu. Dedi ki;

"İnsanın bir an bile Mevlâ'dan gafil olmaması gerekiyor. "İnsanın bir an bile Mevlâ'dan gafil olmaması gerekiyor. Bu nasıl olacak, bu nasıl sağlanacak?" Bu nasıl olacak, bu nasıl sağlanacak?"

Ben de dedim ki; "Namaza giderken insan dönünceye kadar namazda sayılıyor ya, Ben de dedim ki;

"Namaza giderken insan dönünceye kadar namazda sayılıyor ya,
öyle niyetini iyi tutar, başı ortası önü sonu [iyi niyetli] olursa Allah arayı da, öyle niyetini iyi tutar, başı ortası önü sonu [iyi niyetli] olursa Allah arayı da, aradaki ufak tefek şeyleri de ona sayar, o niyetli olduğu zaman aradaki ufak tefek şeyleri de ona sayar, o niyetli olduğu zaman o ecri alır." diye bunu misal vermiştim. o ecri alır." diye bunu misal vermiştim.

Sağlam hadîs-i şerîfler; ilimle ilgili hadîs-i şerîf Sağlam hadîs-i şerîfler; ilimle ilgili hadîs-i şerîf Enes b. Mâlik radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş,Enes b. Mâlik radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş, namazla ilgili hadîs-i şerîf Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. namazla ilgili hadîs-i şerîf Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş.

Men harece min beytihî yüridi's-sefere fe kâle hîne yahrucu bismillâhiMen harece min beytihî yüridi's-sefere fe kâle hîne yahrucu bismillâhi amentü billâhi ve'tasamtü billâh ve tevekkeltü alâllah ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhamentü billâhi ve'tasamtü billâh ve tevekkeltü alâllah ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh ruzika hayra zâlike'l-mahreci ve sulka anhu şerre zâlike'l-mahrac. ruzika hayra zâlike'l-mahreci ve sulka anhu şerre zâlike'l-mahrac.

Osman radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf. Osman radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuşlar ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuşlar ki;

"Kim evinden yolculuğa kast ederek çıkarsa..." "Kim evinden yolculuğa kast ederek çıkarsa..."

Yolculuk yapmaya çıkıyor, İstanbul'dan Ankara'ya, Adapazarı'na gidiyor, yola çıkmış. Yolculuk yapmaya çıkıyor, İstanbul'dan Ankara'ya, Adapazarı'na gidiyor, yola çıkmış.

Fekâle hîne yahrucu. "Çıktığı zaman şu duayı okursa, şu ibareyi söylerse…" Fekâle hîne yahrucu. "Çıktığı zaman şu duayı okursa, şu ibareyi söylerse…"

Ne olur? Ruzika hayra zâlike'l-mahreci. "Bu çıkışın hayrı kendisine ikram olunur."Ne olur?

Ruzika hayra zâlike'l-mahreci. "Bu çıkışın hayrı kendisine ikram olunur."
Ve surife anhu şerre zâlike'l-mahrac. "Bu çıkışın şerri kendisinden uzaklaştırılır." Ve surife anhu şerre zâlike'l-mahrac. "Bu çıkışın şerri kendisinden uzaklaştırılır."

Böyle dua edip çıktığı takdirde Böyle dua edip çıktığı takdirde bu çıkıştan dolayı Allah onu başka bir insanın karşılaşabileceği birtakım şerlerden mahfuz tutar;bu çıkıştan dolayı Allah onu başka bir insanın karşılaşabileceği birtakım şerlerden mahfuz tutar; erişilmesi muhtemel olan hayırların hiçbirisini kaçırmaz, hepsi kendine gelir. erişilmesi muhtemel olan hayırların hiçbirisini kaçırmaz, hepsi kendine gelir.

Demek ki koruyucu, hayırlara erdirici bir dua, Demek ki koruyucu, hayırlara erdirici bir dua, sefere çıkan insanın yapması gereken bir güzel dua! sefere çıkan insanın yapması gereken bir güzel dua!

Bismillâh. Allah'ın adıyla başlıyor. Bismillâh. Allah'ın adıyla başlıyor. Sonra; amentü billâh. "Ben Allah'a inandım, Sonra; amentü billâh. "Ben Allah'a inandım, o benim Rabbim, kâinatın sahibi, hâlıkımız, mâbudumuz;o benim Rabbim, kâinatın sahibi, hâlıkımız, mâbudumuz; O'nun adıyla başlıyorum, ben ona inandım." O'nun adıyla başlıyorum, ben ona inandım." Va'tasemtü billâh. "Allah'a sarıldım." Va'tasemtü billâh. "Allah'a sarıldım." Ve tevekkeltü alâllah. "Ve Allah'ı kendime vekil edindim!" Ve tevekkeltü alâllah. "Ve Allah'ı kendime vekil edindim!"

Mesela insan denize düşse Mesela insan denize düşse batmamak için korunmak için kayığa sımsıkı sarılır veyahut bir tahta parçası bulsa ona bile sımsıkı sarılır.batmamak için korunmak için kayığa sımsıkı sarılır veyahut bir tahta parçası bulsa ona bile sımsıkı sarılır. Küçük bir çocuk önlerine doğru, kendisine doğru gelen bir hayvandan korksaKüçük bir çocuk önlerine doğru, kendisine doğru gelen bir hayvandan korksa babasının bacağına sarılır, annesinin eteğine sarılır. babasının bacağına sarılır, annesinin eteğine sarılır. Kuyuya düşen bir insan yukarı çıkmak için ipe sarılır,Kuyuya düşen bir insan yukarı çıkmak için ipe sarılır, bayırdan aşağı düşecek bir insan bir dala sarılır… bayırdan aşağı düşecek bir insan bir dala sarılır… Sarılmak kendisini korumak için kurtarmak için olan bir sarılma… Sarılmak kendisini korumak için kurtarmak için olan bir sarılma…

"Ben de Rabbime sarıldım. Rabbime sımsıkı yapıştım ve O'na tevekkül ettim!" "Ben de Rabbime sarıldım. Rabbime sımsıkı yapıştım ve O'na tevekkül ettim!"

Tevekkül etmek ne demek? Tevekkül etmek ne demek?

"Yâ Rabbi, sen benim vekilim ol; benim namıma ne yapılması gerekirse yap, "Yâ Rabbi, sen benim vekilim ol; benim namıma ne yapılması gerekirse yap, beni neden koruman gerekiyorsa koru!" demek. beni neden koruman gerekiyorsa koru!" demek.

İnsanın vekili tabii onun namına her şeyi yapar. İnsanın vekili tabii onun namına her şeyi yapar. Vekil Allahu Teâlâ hazretleri olunca insan ne kadar hayırlara erer,Vekil Allahu Teâlâ hazretleri olunca insan ne kadar hayırlara erer, ne kadar kuvvetli olur! ne kadar kuvvetli olur!

Peki, biz Allah'ı vekil edebilir miyiz? Peki, biz Allah'ı vekil edebilir miyiz?

Biz kimiz ki… Edemezdik, öyle bir şeye gücümüz kuvvetimiz yetmezdi, Biz kimiz ki… Edemezdik, öyle bir şeye gücümüz kuvvetimiz yetmezdi, edepsizlik olur diye korkardık.edepsizlik olur diye korkardık. Öyle bir şeye katiyen cesaret edemezdik, tevessül edemezdik. Öyle bir şeye katiyen cesaret edemezdik, tevessül edemezdik. Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki; İnnallâhe yuhibbü'l-mütevekkilîn.Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki;

İnnallâhe yuhibbü'l-mütevekkilîn.
"Allah kendisine tevekkül edenleri, işini Allah'a havale edenleri sever." "Allah kendisine tevekkül edenleri, işini Allah'a havale edenleri sever."

"Yâ Rabbi! Sen benim vekilim oluver, sana havale ettim. "Yâ Rabbi! Sen benim vekilim oluver, sana havale ettim. Nasıl dilersen öyle yap, razıyım, sen benim nâmıma ne işlersen işleyiver…" diye Nasıl dilersen öyle yap, razıyım, sen benim nâmıma ne işlersen işleyiver…" diye Allah tevekkül edenleri sever, diyor. Fe-tevekkelû alâllah. Allah tevekkül edenleri sever, diyor.

Fe-tevekkelû alâllah.
"Allah'a tevekkül edin!" diye de emrediyor."Allah'a tevekkül edin!" diye de emrediyor. Baş üstüne.Baş üstüne. O zaman demek ki hiçbir mahzuru yokmuş: "Yâ Rabbi sen benim vekilim ol!" O zaman demek ki hiçbir mahzuru yokmuş:

"Yâ Rabbi sen benim vekilim ol!"

Hasbünallâhu ve ni'mel vekil. "O ne iyi vekildir, O yeter!" Hasbünallâhu ve ni'mel vekil. "O ne iyi vekildir, O yeter!"

O vekil oldu mu her işin sonu hayır gelir, insan her türlü tehlikeden korunur. O vekil oldu mu her işin sonu hayır gelir, insan her türlü tehlikeden korunur.

İnsan demek ki sefere çıkarken Bismillâh, amentü billâh, diyor. İnsan demek ki sefere çıkarken Bismillâh, amentü billâh, diyor.

Va'tesamtü billâh. "Allah'a sımsıkı sarıldım, yapıştım!"Va'tesamtü billâh. "Allah'a sımsıkı sarıldım, yapıştım!" Ve tevekkeltü alâllah. "Allah'a tevekkül ettim, onu vekil edindim!"Ve tevekkeltü alâllah. "Allah'a tevekkül ettim, onu vekil edindim!" Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh. Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh. "Hiçbir değiştirecek güç kuvvet yoktur, her şey Allah'ladır,"Hiçbir değiştirecek güç kuvvet yoktur, her şey Allah'ladır, Allahu Teâlâ hazretlerinin elindedir!" O'nun emri olmaz ise hiçbir şey olmaz,Allahu Teâlâ hazretlerinin elindedir!"

O'nun emri olmaz ise hiçbir şey olmaz,
her şey onun emri ile oluyor: Cümle işler Hâlık'ındır kul eliyle işlenir her şey onun emri ile oluyor:

Cümle işler Hâlık'ındır kul eliyle işlenir

Hakk'ın emri olmaz ise sanma bir çöp deprenir Hakk'ın emri olmaz ise sanma bir çöp deprenir

Farz edelim birisi geliyor, sana bir para veriyor.Farz edelim birisi geliyor, sana bir para veriyor. Bazen, sen tam sıkıştığın zamanda; işin, müşterin az, sıkışık bir durumdasın;Bazen, sen tam sıkıştığın zamanda; işin, müşterin az, sıkışık bir durumdasın; bir adam geliyor, sana birçok iş havale ediyor, sipariş ediyor… Sıkıntıdan kurtuluyorsun. bir adam geliyor, sana birçok iş havale ediyor, sipariş ediyor… Sıkıntıdan kurtuluyorsun.

Bu iş nasıl oluyor? Allah celle celâlüh gönderiyor! Peki o adam? Bu iş nasıl oluyor?

Allah celle celâlüh gönderiyor!

Peki o adam?

O vasıta, Allah onun da kalbine ilham ediyor; rüyasında gösteriyor, O vasıta, Allah onun da kalbine ilham ediyor; rüyasında gösteriyor, aşikâre gösteriyor, senin tarafına getiriyor, o işi yaptırtıyor. aşikâre gösteriyor, senin tarafına getiriyor, o işi yaptırtıyor. O bir sebep! Allahu Teâlâ müsebbip: O bir sebep!

Allahu Teâlâ müsebbip:
Sebepleri sevk edici. Müsebbibü'l-esbâb. Sebepleri yaratan Allahu Teâlâ hazretleri. Sebepleri sevk edici. Müsebbibü'l-esbâb. Sebepleri yaratan Allahu Teâlâ hazretleri.

O adam sana bir iyilik yaptı, sana yaptığı iyiliğin fâili ama fâil-i hakiki O adam sana bir iyilik yaptı, sana yaptığı iyiliğin fâili ama fâil-i hakiki Allahu Teâlâ hazretleri. Allah sana onun öyle yapılmasına müsaade etmeseydi yapamazdın.Allahu Teâlâ hazretleri. Allah sana onun öyle yapılmasına müsaade etmeseydi yapamazdın. Onu yaratmasaydı olmazdı, sen orada olmasaydın olmazdı. Onu yaratmasaydı olmazdı, sen orada olmasaydın olmazdı. Onun senin yanına gelip de o hayrı yapabilmesi için ne kadar iş ayarlanıyor bir bilsen!.. Onun senin yanına gelip de o hayrı yapabilmesi için ne kadar iş ayarlanıyor bir bilsen!.. Onu insanoğlu yapamaz, istese de yapamaz! Her şeyi bu tarzdadır. Onu insanoğlu yapamaz, istese de yapamaz! Her şeyi bu tarzdadır.

Koşuşuyoruz ama her şeye gücümüz yetiyor mu? Koşuşuyoruz ama her şeye gücümüz yetiyor mu?

Allah'ın müsaade ettiğine yetişiyorsunuz, [müsaade] etmediğine olmuyor. Allah'ın müsaade ettiğine yetişiyorsunuz, [müsaade] etmediğine olmuyor. Demek ki; Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh, Demek ki;

Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh,
"Allah'tan gayri güç kuvvet yok, her türlü şey O'ndan!" "Allah'tan gayri güç kuvvet yok, her türlü şey O'ndan!"

Allah güç kuvvet vermezse insan ne hâlini değiştirebilir ne de bir şeyi yapmaya güç kuvvet getirebilir.Allah güç kuvvet vermezse insan ne hâlini değiştirebilir ne de bir şeyi yapmaya güç kuvvet getirebilir. Her şey Allahu Teâlâ hazretlerinin elindedir. Her şey Allahu Teâlâ hazretlerinin elindedir.

Namazı duydun, saat çaldı, niye kalkamadın? Allah kaldırmadı! Namazı duydun, saat çaldı, niye kalkamadın?

Allah kaldırmadı!

Bir şeyi yapmak istedin, en son anda unuttun yapamadın, niye? Bir şeyi yapmak istedin, en son anda unuttun yapamadın, niye?

Allah unutturdu. Musa aleyhisselam ile yanındaki genç, Allah unutturdu.

Musa aleyhisselam ile yanındaki genç,
Hızır aleyhisselam'ı aramaya gidiyorlar.Hızır aleyhisselam'ı aramaya gidiyorlar. Bir kayanın yanında mola veriyorlar. Balık var…Bir kayanın yanında mola veriyorlar. Balık var… Sonra kalkıyorlar biraz daha sefere gidiyorlar. Ondan sonra hadii Sonra kalkıyorlar biraz daha sefere gidiyorlar. Ondan sonra hadii

Âtinâ gadâenâ lekad lekînâ min seferinâ hâzâ nasabâ.Âtinâ gadâenâ lekad lekînâ min seferinâ hâzâ nasabâ. "Bu yolculuğumuzda epey yorulduk, getir şu gıdamızı!" diyor."Bu yolculuğumuzda epey yorulduk, getir şu gıdamızı!" diyor. O yanındaki şahıs; "Aaa, kayanın yanına geldiğimiz zaman ben onu orada unuttum!.." diyor. O yanındaki şahıs;

"Aaa, kayanın yanına geldiğimiz zaman ben onu orada unuttum!.." diyor.

"Zaten bizim istediğimiz şey buydu, dön geri!" Orada buluşacaklar. "Zaten bizim istediğimiz şey buydu, dön geri!"

Orada buluşacaklar.

Demek ki unutturan, hatırlatan, her şey, [hepsini yaptıran] Allah celle celâlüh! Demek ki unutturan, hatırlatan, her şey, [hepsini yaptıran] Allah celle celâlüh!

Onun için, lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh; her şey Allah'ın gücünde kuvvetindedir. Onun için, lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh; her şey Allah'ın gücünde kuvvetindedir. Yoksa O dilemezse insan kendisi yapamaz. Yoksa O dilemezse insan kendisi yapamaz.

"Bu, Arş-ı Âlâ'nın hazinelerinden bir hazinedir!" diyor. "Bu, Arş-ı Âlâ'nın hazinelerinden bir hazinedir!" diyor.

"İnsan lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh sözüne devam ederse bu; "İnsan lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh sözüne devam ederse bu; insanın üzerinden yetmiş çeşit kötülüğü def eder, en aşağısı iç sıkıntısıdır!" insanın üzerinden yetmiş çeşit kötülüğü def eder, en aşağısı iç sıkıntısıdır!"

Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh… İnsanın içinden yetmiş çeşit [kötülüğü] def eder, Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh… İnsanın içinden yetmiş çeşit [kötülüğü] def eder, en aşağısı tasalanmak, gamlılık, kederlilik, can sıkıntısıdır. en aşağısı tasalanmak, gamlılık, kederlilik, can sıkıntısıdır.

Devam edin, nasıl tesirini göreceksiniz; böyle kıymetli bir şey! Devam edin, nasıl tesirini göreceksiniz; böyle kıymetli bir şey!

[Yola] böyle çıkan bir insana Allah o çıkışını hayırlı eder, hayırlara erdirir; [Yola] böyle çıkan bir insana Allah o çıkışını hayırlı eder, hayırlara erdirir; şerlerden korur, mahfuz kalır. şerlerden korur, mahfuz kalır.

Bir daha okuyalım: Bir daha okuyalım:

Bismillâh, amentü billâh, va'tasemtü billâh ve tevekkeltü alâllah Bismillâh, amentü billâh, va'tasemtü billâh ve tevekkeltü alâllah ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh. ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh.

1.Bismillâh. 2.Amentü billâh. 3.Va'tasemtü billâh. 1.Bismillâh.

2.Amentü billâh.

3.Va'tasemtü billâh.

4.Tevekkeltü alâllah. 5.Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh. 4.Tevekkeltü alâllah.

5.Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh.

Demek ki parmaklarınızın adedi kadar cümle imiş. Demek ki parmaklarınızın adedi kadar cümle imiş.

Bismillâh, amentü billâh, va'tasemtü billâh ve tevekkeltü alâllah, Bismillâh, amentü billâh, va'tasemtü billâh ve tevekkeltü alâllah, ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh. ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh.

Hafızanızı yoklayın bakalım, akşam namazından sonrada aklınızda kalacak mı?.. Hafızanızı yoklayın bakalım, akşam namazından sonrada aklınızda kalacak mı?..

O insanlar, o mübarekler Peygamber Efendimiz'i böyle dinlerlermiş de O insanlar, o mübarekler Peygamber Efendimiz'i böyle dinlerlermiş de bu hadisleri öyle ezberlemişler. Dinlerlermiş, hatırında kalırmış. bu hadisleri öyle ezberlemişler. Dinlerlermiş, hatırında kalırmış. Kendimizi böyle dinlemeye, hatırımızda tutmaya alıştıralım. Kendimizi böyle dinlemeye, hatırımızda tutmaya alıştıralım.

Bizim akıl dediğimiz, hafıza dediğimiz âlet de çalışınca kuvvetlenir. Bizim akıl dediğimiz, hafıza dediğimiz âlet de çalışınca kuvvetlenir.

Hafız; babası dört yaşında hafızlığa başlatmış. Hafız; babası dört yaşında hafızlığa başlatmış. Kur'ân-ı Kerîm'in altı yüz küsur sayfasını, koca Kur'ân-ı Kerîm'i ezberlemiş. Kur'ân-ı Kerîm'in altı yüz küsur sayfasını, koca Kur'ân-ı Kerîm'i ezberlemiş. İnsan; artık bunun hafızası dolmuştur, kafasına hiçbir şey girmez sanır,İnsan; artık bunun hafızası dolmuştur, kafasına hiçbir şey girmez sanır, "Yıpranmıştır!" der değil mi?.. "Yıpranmıştır!" der değil mi?..

Hayır hayır! Hafızlar zihni daha iyi gelişmiş oluyor.Hayır hayır! Hafızlar zihni daha iyi gelişmiş oluyor. Bir şeyi duydu mu daha iyi hatırında tutar.Bir şeyi duydu mu daha iyi hatırında tutar. Öteki, çalıştırmayan, hiç zihnini yormamış olan insan bir şeyi hatırında kolay tutamaz, unutur.Öteki, çalıştırmayan, hiç zihnini yormamış olan insan bir şeyi hatırında kolay tutamaz, unutur. Ama beriki, hafız kulağının ucuyla dinlediği bir şeyi tıkır tıkır hemen söyleyiverir. Ama beriki, hafız kulağının ucuyla dinlediği bir şeyi tıkır tıkır hemen söyleyiverir. İnsan, "Yaa mâşaallah…" filan der. İnsan, "Yaa mâşaallah…" filan der.

[Mehmed Zahid Kotku] Hocamız rahmetullâhi aleyh öyleydi. Bizi imtihan ederdi. [Mehmed Zahid Kotku] Hocamız rahmetullâhi aleyh öyleydi. Bizi imtihan ederdi. İmtihan olduğumuzu bilmeden, gafil, birdenbire imtihan ederdi.İmtihan olduğumuzu bilmeden, gafil, birdenbire imtihan ederdi. Gündüz [Mehmed Zahid Kotku] Hocamız'la beraber Cuma namazına gittik, dinledik.Gündüz [Mehmed Zahid Kotku] Hocamız'la beraber Cuma namazına gittik, dinledik. Akşam sorardı: "Söyle bakalım cuma hutbesinde hoca ne demişti?" Akşam sorardı:

"Söyle bakalım cuma hutbesinde hoca ne demişti?"

İnsan bazı cümleleri hatırlıyor, bazen mevzuyu hatırlayamıyor. İnsan bazı cümleleri hatırlıyor, bazen mevzuyu hatırlayamıyor. Fakat o başından başlardı, 80 yaşında insan, başından sonuna hepsini söylerdi.Fakat o başından başlardı, 80 yaşında insan, başından sonuna hepsini söylerdi. O söyledikçe hatırlardık: "Tamam hocaefendi onu da söylemişti, O söyledikçe hatırlardık:

"Tamam hocaefendi onu da söylemişti,
onu da söylemişti, onu da söylemişti…" onu da söylemişti, onu da söylemişti…"

Bir defada duyuyor; o da bir defada duyuyor, ben de bir defada duyuyorum. Bir defada duyuyor; o da bir defada duyuyor, ben de bir defada duyuyorum. Ben gencim, güya benim hafızam kuvvetli olması lazım,Ben gencim, güya benim hafızam kuvvetli olması lazım, yıpranmamış olması lazım, o yaşlı güya… yıpranmamış olması lazım, o yaşlı güya…

Demek ki çalıştıkça kuvvetleniyor. Demircinin pazısı nasıldır? Demek ki çalıştıkça kuvvetleniyor.

Demircinin pazısı nasıldır?

Adam balyoz sallıyor. "Çok kullanıldığı için yıpranmıştır, delik deşiktir bir işe yaramaz…" Adam balyoz sallıyor. "Çok kullanıldığı için yıpranmıştır, delik deşiktir bir işe yaramaz…"

Aman sakın öyle sanıp da yanına yanaşıp kafasını kızdırma, çimentoyu sıksa ezer! Neden? Aman sakın öyle sanıp da yanına yanaşıp kafasını kızdırma, çimentoyu sıksa ezer!

Neden?

Balyoz sallaya sallaya onun pazıları senin pazının iki misli olmuştur. Balyoz sallaya sallaya onun pazıları senin pazının iki misli olmuştur. Çalışınca kuvvetlendi. İşte onun gibi olur, hafıza da çalışınca kuvvetlenir.Çalışınca kuvvetlendi. İşte onun gibi olur, hafıza da çalışınca kuvvetlenir. Onun için her gün birkaç âyet, birkaç hadîs-i şerîf ezberleyin. Onun için her gün birkaç âyet, birkaç hadîs-i şerîf ezberleyin.

Hoşuma gitti: Hoşuma gitti: Adapazarı'nda hanımlar kısa kısa hadîs-i şerîflerden her gün bir hadîs-i şerîf ezberleyelim diye karar vermişler. Adapazarı'nda hanımlar kısa kısa hadîs-i şerîflerden her gün bir hadîs-i şerîf ezberleyelim diye karar vermişler. Benden de yazılmasını istediler. Benden de yazılmasını istediler.

İnşaallah ezberlesinler diye harekeli harekeli yazıvereceğim. İnşaallah ezberlesinler diye harekeli harekeli yazıvereceğim.

Erkekler kadınlardan geride kalırsa yazıklar olsun! Erkekler kadınlardan geride kalırsa yazıklar olsun! Hanımlar daha ileride olsun da erkekler geride kalsın olur mu!..Hanımlar daha ileride olsun da erkekler geride kalsın olur mu!.. Mirasın iki mislini alıyorsunuz; mirasa gelince iki misli alıyorsunuz, Mirasın iki mislini alıyorsunuz; mirasa gelince iki misli alıyorsunuz, erkekler kadınların iki mislini alıyor.erkekler kadınların iki mislini alıyor. Hadi bakalım, ilimde de iki misli, en aşağı iki misli olması lazım.Hadi bakalım, ilimde de iki misli, en aşağı iki misli olması lazım. Kadınlardan üstün olmanız lazım. O zaman siz her gün bir âyet, bir hadis ezberleyin.Kadınlardan üstün olmanız lazım. O zaman siz her gün bir âyet, bir hadis ezberleyin. Onlar bir hadis ezberliyorlarmış, siz bir âyet, bir hadis ezberleyin, iki misli olsun! Onlar bir hadis ezberliyorlarmış, siz bir âyet, bir hadis ezberleyin, iki misli olsun!

Men harece yürîdü ilmen yetaallemühû futiha lehû bâbün ile'l-cennetiMen harece yürîdü ilmen yetaallemühû futiha lehû bâbün ile'l-cenneti ve fereşethü'l-melâiketü eknâfehâve fereşethü'l-melâiketü eknâfehâ ve sallet aleyhi melâiketü's-semavâti ve hîtânü'l-bahrive sallet aleyhi melâiketü's-semavâti ve hîtânü'l-bahri ve li'l-âlimi mine'l-fadli ale'l-âbidi kefadli'l-kameri leylete'l-bedri alâ esğari kevkebin fis-semâ.ve li'l-âlimi mine'l-fadli ale'l-âbidi kefadli'l-kameri leylete'l-bedri alâ esğari kevkebin fis-semâ. İnne'l-ülemâe veresetü'l-enbiyâ inne'l-enbiyâe lem yüverrisû dînâran İnne'l-ülemâe veresetü'l-enbiyâ inne'l-enbiyâe lem yüverrisû dînâran ve lâ dirhemen ve lâkinnehüm ve'r-resu'l-ilme fe men ehaze bil-ilmi fekadve lâ dirhemen ve lâkinnehüm ve'r-resu'l-ilme fe men ehaze bil-ilmi fekad ehaze bi-hazzihî mevtül âlimi musîbetün lâ tücberehaze bi-hazzihî mevtül âlimi musîbetün lâ tücber ve sülmetün lâ tüseddü ve hüve necmün tumise mevtü kabîletin eyseru min mevti âlim. ve sülmetün lâ tüseddü ve hüve necmün tumise mevtü kabîletin eyseru min mevti âlim.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Bu hadîs-i şerîfi duyduktan sonra artık camideki cemaatin hepsi ilim yoluna girer! Bu hadîs-i şerîfi duyduktan sonra artık camideki cemaatin hepsi ilim yoluna girer!

Ebû'd-Derdâ radıyallahu anh rivayet etmiş. Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; Ebû'd-Derdâ radıyallahu anh rivayet etmiş. Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

Men harece yürîdü ilmen yetaallemühû futiha lehû bâbün ile'l-cenneti. "Kim bir ilmi öğrenmek için çıkarsa Men harece yürîdü ilmen yetaallemühû futiha lehû bâbün ile'l-cenneti. "Kim bir ilmi öğrenmek için çıkarsa ona cennete doğru kapılar açılır!" ona cennete doğru kapılar açılır!"

Nerden çıkarsa? Nereden çıkacağı söylenmiyor. Nerden çıkarsa?

Nereden çıkacağı söylenmiyor.
Evinden çıkarsa veyahut beldesinden çıkarsa; her ikisi de olabilir. Evinden çıkarsa veyahut beldesinden çıkarsa; her ikisi de olabilir.

Evinden çıkarsa ne demek? Evinden çıkıyor; aynı şehirde filanca camiye, Evinden çıkarsa ne demek?

Evinden çıkıyor; aynı şehirde filanca camiye,
filanca medreseye, filanca okula gidiyor. filanca medreseye, filanca okula gidiyor.

Beldesinden çıkarsa ne demek? Beldesinden çıkarsa ne demek?

Türkiye'den kalkıyor; Suudi Arabistan'a gidiyor, Irak'a, Suriye'ye, Şam'a, Pakistan'a gidiyor… Türkiye'den kalkıyor; Suudi Arabistan'a gidiyor, Irak'a, Suriye'ye, Şam'a, Pakistan'a gidiyor…

"Kim ilim öğrenmek için çıkarsa ona cennete kapılar açılır!" diyor. "Kim ilim öğrenmek için çıkarsa ona cennete kapılar açılır!" diyor.

Futiha lehû bâbün ile'l-cenneti. "Ona cennete doğru bir kapı açılır, Futiha lehû bâbün ile'l-cenneti. "Ona cennete doğru bir kapı açılır, cennete doğru bir kapı açılır!" Ve fereşethü'l-melâiketü eknâfehâ. cennete doğru bir kapı açılır!" Ve fereşethü'l-melâiketü eknâfehâ. "Melekler onun üstüne kanatlarını yayarlar!" Yayarsa ne olur? "Melekler onun üstüne kanatlarını yayarlar!"

Yayarsa ne olur?

Melek kanat yayarsa insan kötülüklerden korunmuş olur. Melek kanat yayarsa insan kötülüklerden korunmuş olur. En aşağısı; üstüne bir şey gölge olduğu zaman sen güneşin şerrinden, En aşağısı; üstüne bir şey gölge olduğu zaman sen güneşin şerrinden, sıcaklığından, yakmasından, çarpmasından vs. korunuyorsun ya… sıcaklığından, yakmasından, çarpmasından vs. korunuyorsun ya… Mânevî zararlar vardır, melekler senin üstünü örttüğü zamanMânevî zararlar vardır, melekler senin üstünü örttüğü zaman sen onların hepsinden korunmuş olursun.sen onların hepsinden korunmuş olursun. Demek ki melekler seni, tavuğun civcivini koruduğu gibi koruyup kollayacaklar, ne güzel! Demek ki melekler seni, tavuğun civcivini koruduğu gibi koruyup kollayacaklar, ne güzel!

Ve sallet aleyhi melâiketü's-semavâti.Ve sallet aleyhi melâiketü's-semavâti. "Göklerin melekleri ilim öğrenen o kimseye salat eder!" Melekler dua ederler: "Göklerin melekleri ilim öğrenen o kimseye salat eder!"

Melekler dua ederler:
"Yâ Rabbi! Bu ilim yoluna giden insanı affeyle, mağfiret eyle, "Yâ Rabbi! Bu ilim yoluna giden insanı affeyle, mağfiret eyle, hayırlara erdir, şerlerden koru..." diye melekler dua etmeye başlarlar. hayırlara erdir, şerlerden koru..." diye melekler dua etmeye başlarlar.

Melekler hiç isyan etmeyen Allah'ın mutî varlıklarıdır, yaratıklarıdır. Melekler hiç isyan etmeyen Allah'ın mutî varlıklarıdır, yaratıklarıdır. Onların duaları insanoğluna çok fayda sağlar.Onların duaları insanoğluna çok fayda sağlar. Peygamber Efendimiz birisinin evinde yemek yedi de öyle dua etti:Peygamber Efendimiz birisinin evinde yemek yedi de öyle dua etti: "Sana melekler dua etsin!" dedi. "Sana melekler dua etsin!" dedi. Meleklerin dua etmesi günahkâr ağızlı bir insanın dua etmesi gibi olmaz,Meleklerin dua etmesi günahkâr ağızlı bir insanın dua etmesi gibi olmaz, o çok büyük bir hayrın alameti. Başka? o çok büyük bir hayrın alameti.

Başka?

Ve hîtânü'l-bahri. "Denizin balıkları da dua ederler!" Ve hîtânü'l-bahri. "Denizin balıkları da dua ederler!"

Göktekiler, denizdekiler hepsi o kimse için dua ediyor. Göktekiler, denizdekiler hepsi o kimse için dua ediyor. Denizdeki balıklar bile dua eder. Demek ki biz ilim yoluna girdik mi cümle âlem dostumuz oluyor.Denizdeki balıklar bile dua eder. Demek ki biz ilim yoluna girdik mi cümle âlem dostumuz oluyor. "Denizdeki balıktan bana ne, haberim yok!.." dersin, "Denizdeki balıktan bana ne, haberim yok!.." dersin, denizdeki balık bile sen ilim yoluna gittin diye gökteki melekle beraber dua ediyor. denizdeki balık bile sen ilim yoluna gittin diye gökteki melekle beraber dua ediyor.

Ve li'l-âlimi mine'l-fadli ale'l-âbidi kefadli'l-kameri leylete'l-bedri alâ esğari kevkebin fis-semâ.Ve li'l-âlimi mine'l-fadli ale'l-âbidi kefadli'l-kameri leylete'l-bedri alâ esğari kevkebin fis-semâ. "Alimin abid üzerine üstünlüğü…" "Alimin abid üzerine üstünlüğü…"

Alim; ilim öğreniyor, biliyor, hadis, tefsir, fıkıh öğreniyor, Alim; ilim öğreniyor, biliyor, hadis, tefsir, fıkıh öğreniyor, Allah'ın rızasının yollarını öğreniyor.Allah'ın rızasının yollarını öğreniyor. İbadet ehli bir insan; namaz kılıyor, oruç tutuyor, tesbih çekiyor...İbadet ehli bir insan; namaz kılıyor, oruç tutuyor, tesbih çekiyor... Bakıyorsun: "Bu mübarek adamcağız, melek midir nedir,Bakıyorsun: "Bu mübarek adamcağız, melek midir nedir, sabahtan akşama ne zaman görsem namazda niyazda…" sabahtan akşama ne zaman görsem namazda niyazda…" Hep güzel hâlde görüyor. O ibadet ediyor, bu ilim öğreniyor. Hep güzel hâlde görüyor. O ibadet ediyor, bu ilim öğreniyor.

İbadet edene âbid, ibadet edici derler. Öğrenene, bilene de alim derler. İbadet edene âbid, ibadet edici derler.

Öğrenene, bilene de alim derler.

Alim abidden üstündür. Bir kere bunu bilin! Ne kadar üstündür? Alim abidden üstündür. Bir kere bunu bilin!

Ne kadar üstündür?

Bu cümlede Peygamber Efendimiz bildiriyor: Ve li'l-âlimi mine'l-fadli ale'l-âbidi. Bu cümlede Peygamber Efendimiz bildiriyor:

Ve li'l-âlimi mine'l-fadli ale'l-âbidi.

Kefadli'l-kameri leylete'l-bedri alâ esğari kevkebin fis-semâ. Kefadli'l-kameri leylete'l-bedri alâ esğari kevkebin fis-semâ. "Alimin derecesi, fazileti, mehtaplı gecede dolunayın gökyüzündeki"Alimin derecesi, fazileti, mehtaplı gecede dolunayın gökyüzündeki en küçük bir yıldıza göre nuru ne kadar üstünse o kadar daha üstündür!" en küçük bir yıldıza göre nuru ne kadar üstünse o kadar daha üstündür!"

Mehtaplı bir havada gökyüzüne baktın mı zaten kolay kolay yıldız görünmez.Mehtaplı bir havada gökyüzüne baktın mı zaten kolay kolay yıldız görünmez. Sadece mehtap görünür. Pırıl pırıl, insanın yolunu bile aydınlatır.Sadece mehtap görünür. Pırıl pırıl, insanın yolunu bile aydınlatır. Yolu görür, havuzu görür, bahçeyi, karşıdaki dağları görür,Yolu görür, havuzu görür, bahçeyi, karşıdaki dağları görür, önünde deniz varsa denizi görür, gölü görür…önünde deniz varsa denizi görür, gölü görür… Mehtaptan her taraf aydınlanıyor.Mehtaptan her taraf aydınlanıyor. Öbür tarafta belki kıyıda köşede küçücük bir yıldız vardır.Öbür tarafta belki kıyıda köşede küçücük bir yıldız vardır. Senin gözüne göre işte o yıldızın ışığı ne kadar zayıf!Senin gözüne göre işte o yıldızın ışığı ne kadar zayıf! Alimle abidin farkı o kadardır! Alim dolunay gibidir, ötekisi sönük bir şey gibidir. Alimle abidin farkı o kadardır! Alim dolunay gibidir, ötekisi sönük bir şey gibidir. İlim çok kıymetli! İnne'l-ulemâe veresetü'l-enbiyâ. İlim çok kıymetli!

İnne'l-ulemâe veresetü'l-enbiyâ.
"Muhakkak ki alimler peygamberlerin varisleridir, mirasçılarıdır, "Muhakkak ki alimler peygamberlerin varisleridir, mirasçılarıdır, peygamberlerin mirasları onlara kalır!"peygamberlerin mirasları onlara kalır!" İnne'l-enbiyâe lem yüverrisû dînâran ve lâ dirhemen ve lâkinnehüm ve'r-resu'l-ilme. İnne'l-enbiyâe lem yüverrisû dînâran ve lâ dirhemen ve lâkinnehüm ve'r-resu'l-ilme. "Muhakkak ki peygamberler dinar dirhem, para pul miras bırakmazlar!" "Muhakkak ki peygamberler dinar dirhem, para pul miras bırakmazlar!" Onlar para toplamaya gelmemişler ki, insanlara ilim öğretmeye gelmiş.Onlar para toplamaya gelmemişler ki, insanlara ilim öğretmeye gelmiş. Para pul bırakmazlar. Geride ne bırakırlar? Para pul bırakmazlar.

Geride ne bırakırlar?

İlim bırakırlar. Geriye ilim miras bırakırlar, hikmet bırakırlar, hadis bırakırlar, bilgi bırakırlar! İlim bırakırlar. Geriye ilim miras bırakırlar, hikmet bırakırlar, hadis bırakırlar, bilgi bırakırlar!

Alimler, [peygamberlerin] bırakmış olduğu mirastan kendisine düşen hisseyi almış demektir.Alimler, [peygamberlerin] bırakmış olduğu mirastan kendisine düşen hisseyi almış demektir. İlim öğrenince onun varisi olmuş oluyor. İlim bırakıyor, peygamberlerin mirası ilimdir.İlim öğrenince onun varisi olmuş oluyor. İlim bırakıyor, peygamberlerin mirası ilimdir. İlimden payı olan, nasibi olan, alan, öğrenen kimse mirasını almış oluyor. İlimden payı olan, nasibi olan, alan, öğrenen kimse mirasını almış oluyor. Ben Peygamber Efendimiz'den biraz miras almışım, Allah sizlere de nasip etsin. Ben Peygamber Efendimiz'den biraz miras almışım, Allah sizlere de nasip etsin. Arapça'yı okuyabiliyorum elhamdülillah, çok şükür. Arapça'yı okuyabiliyorum elhamdülillah, çok şükür.

Hâzâ min fadli rabbî. Mevlâ'ma hamd ü senâlar olsun. Hâzâ min fadli rabbî.

Mevlâ'ma hamd ü senâlar olsun.
Demek ki varisçilerinden birisiyiz. Allah cümlemize nasip eylesin. Demek ki varisçilerinden birisiyiz. Allah cümlemize nasip eylesin.

Mevtü'l-âlimi musibetün lâ tücber. "Alimin ölümü sarılamayacak, Mevtü'l-âlimi musibetün lâ tücber. "Alimin ölümü sarılamayacak, telafi edilemeyecek bir musibettir!" telafi edilemeyecek bir musibettir!"

İnsanın kolu kırılır, bacağı kırılır; sararsın sarmalarsın, İnsanın kolu kırılır, bacağı kırılır; sararsın sarmalarsın, iki tarafına tahta koyarlar, alçıya alırlar bilmem ne yaparlar, sarıp sarmalanır…iki tarafına tahta koyarlar, alçıya alırlar bilmem ne yaparlar, sarıp sarmalanır… Alimin ölümü sarılıp sarmalanmayacak, tedavi edilemeyecek bir musibettir! Alimin ölümü sarılıp sarmalanmayacak, tedavi edilemeyecek bir musibettir!

"Gitti. Eyvah... Hazine gibiydi, mübareğin ne bilgileri vardı, ne ilimleri vardı. "Gitti. Eyvah... Hazine gibiydi, mübareğin ne bilgileri vardı, ne ilimleri vardı. Hay Allah... Tam da istifade edecektik, edemedik de, keşke dükkâna o kadar sık da gitmeseymişim, Hay Allah... Tam da istifade edecektik, edemedik de, keşke dükkâna o kadar sık da gitmeseymişim, keşke pazar günleri gezmeye gitmeseymişim, keşke pazar günleri gezmeye gitmeseymişim, ne diye pikniğe gittim ne diye gezmeye gittim?.. Hay Allah gitti…" ne diye pikniğe gittim ne diye gezmeye gittim?.. Hay Allah gitti…"

Öyle bir musibettir ki alim öldü mü o belde için telafisi mümkün olmayan bir musibettir! Öyle bir musibettir ki alim öldü mü o belde için telafisi mümkün olmayan bir musibettir!

Çünkü bir alim nasıl yetişir? Kırk yılda, elli yılda yetişir. Çünkü bir alim nasıl yetişir?

Kırk yılda, elli yılda yetişir.
O oradan oradan damla damla, kaza kaza, uğraşa uğraşa ilimleri toplar toplar;O oradan oradan damla damla, kaza kaza, uğraşa uğraşa ilimleri toplar toplar; öldüğü zaman hepsi birden gider!öldüğü zaman hepsi birden gider! Hazine sandığı ile yerin altına gitti, hadi bakalım!Hazine sandığı ile yerin altına gitti, hadi bakalım! Pırlantalar, elmaslar, yakutlar, zebercetler, inciler, mercanlar… Böyle olur. Pırlantalar, elmaslar, yakutlar, zebercetler, inciler, mercanlar… Böyle olur.

Ve sülmetün lâ tüseddü. "Duvarda, surda bir gediktir ki kapatılması mümkün değil!" Ve sülmetün lâ tüseddü. "Duvarda, surda bir gediktir ki kapatılması mümkün değil!"

Eyvah, bizim duvarımızda bir gedik açıldı. Eyvah, bizim duvarımızda bir gedik açıldı. Bizim surumuzdan, kalemizin duvarından bir gedik açıldı ki tamiri mümkün değil!" Bizim surumuzdan, kalemizin duvarından bir gedik açıldı ki tamiri mümkün değil!"

Selme, "gedik" demek. Surdan bir gedik açılır ki kapatılması mümkün değil! Selme, "gedik" demek.

Surdan bir gedik açılır ki kapatılması mümkün değil!

Ve hüve necmün tumise. "Alim batmış bir yıldız demektir!" Ve hüve necmün tumise. "Alim batmış bir yıldız demektir!" Mevtü kabîletin eyseru min mevti âlimin.Mevtü kabîletin eyseru min mevti âlimin. "Bir kabilenin toptan kırılıp ölmesi, "Bir kabilenin toptan kırılıp ölmesi, bir büyük alimin ölmesinden daha hafif bir şeydir, daha basittir!" bir büyük alimin ölmesinden daha hafif bir şeydir, daha basittir!"

Alim o kadar kıymetlidir. Bir kabilenin ölmesi alim ölmesinden daha hafif bir şeydir. Alim o kadar kıymetlidir. Bir kabilenin ölmesi alim ölmesinden daha hafif bir şeydir. Alim öldü mü daha büyük bir şey olur! Alim öldü mü daha büyük bir şey olur!

Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi onun sevdiği hakiki alimler zümresinden eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi onun sevdiği hakiki alimler zümresinden eylesin.

Herkes de "Ben alimim…" diye böbürlenmesin.Herkes de "Ben alimim…" diye böbürlenmesin. Alim cilt cilt eser bilen demek değildi. Kalbi pak olacaktı, yemininde sâdık olacaktı, Alim cilt cilt eser bilen demek değildi. Kalbi pak olacaktı, yemininde sâdık olacaktı, kalbi doğru olacaktı, ahlâkı güzel olacaktı, haram yemeyecekti… kalbi doğru olacaktı, ahlâkı güzel olacaktı, haram yemeyecekti… O şartlarla [muttasıf olduğu] zaman "O, ilimde rüsuh sahibidir." diye geçmişti. O şartlarla [muttasıf olduğu] zaman "O, ilimde rüsuh sahibidir." diye geçmişti.

Onun için ahlâkı güzel olmayan kimse, öğrendiğini tatbik etmeyenOnun için ahlâkı güzel olmayan kimse, öğrendiğini tatbik etmeyen alim o sıfatını düşürür, kaybeder, Allah korusun! alim o sıfatını düşürür, kaybeder, Allah korusun! Onun için öğrendiğimizi tatbik edeceğiz. Onun için öğrendiğimizi tatbik edeceğiz.

Öğrenmiş, öğrenmiş, öğrenmiş, öğrenmiş çok şeyler biliyor… Hâli nasıl? Öğrenmiş, öğrenmiş, öğrenmiş, öğrenmiş çok şeyler biliyor…

Hâli nasıl?

"Namaz kılmaz, yalan söyler, insanları aldatır, paralarının çarçur eder."Namaz kılmaz, yalan söyler, insanları aldatır, paralarının çarçur eder. Karısına baksan bir müslüman karısı gibi değildir, Karısına baksan bir müslüman karısı gibi değildir, çocuklarına baksan bir müslüman ailenin çocukları gibi değildir..." çocuklarına baksan bir müslüman ailenin çocukları gibi değildir..."

Olmadı, olmadı! Böylelerine derler ki; İlmi ile âmil olmayan alim!Olmadı, olmadı! Böylelerine derler ki; İlmi ile âmil olmayan alim! O çok büyük bir felakete uğrayacak, çok büyük felakete uğrayacak! O çok büyük bir felakete uğrayacak, çok büyük felakete uğrayacak!

Allahu Teâlâ hazretleri bizi sevdiği grup alimlerden eylesin; Allahu Teâlâ hazretleri bizi sevdiği grup alimlerden eylesin; ilmi ile âmil olan, bildiğini tatbik eden yaşayan, ahlâkını düzeltebilmiş alim eylesin. ilmi ile âmil olan, bildiğini tatbik eden yaşayan, ahlâkını düzeltebilmiş alim eylesin.

"Kitap malumatı, kitap kurdu, kütüphane, çok şey biliyor..." "Kitap malumatı, kitap kurdu, kütüphane, çok şey biliyor..."

İmanı var mı? "Yok!" İmanı olmadı mı zaten gitti, istediği kadar bilsin! İmanı var mı?

"Yok!"

İmanı olmadı mı zaten gitti, istediği kadar bilsin!

"Efendim çok büyük bilgin, çok eser yazmış…" "Efendim çok büyük bilgin, çok eser yazmış…"

Eğer bilgin olsaydı kendisini cehennemden korurdu. Eğer bilgin olsaydı kendisini cehennemden korurdu. Aptal, kâfir olarak göçtü gitti. Bir Allah'ın varlığını anlayamadı! Aptal, kâfir olarak göçtü gitti. Bir Allah'ın varlığını anlayamadı! Kendisine bunca rızkı veren, hayatı veren, sıratı veren; Kendisine bunca rızkı veren, hayatı veren, sıratı veren; kâinatı yaratan, donatan Allahu Teâlâ hazretlerini anlayamadı.kâinatı yaratan, donatan Allahu Teâlâ hazretlerini anlayamadı. Şaşkın! Alimlik onun neresinde?!.. Şaşkın! Alimlik onun neresinde?!.. Yerler, gökler, dağlar, denizler, çiçekler, kokular, ziynetler, süsler, ağaçlar,Yerler, gökler, dağlar, denizler, çiçekler, kokular, ziynetler, süsler, ağaçlar, meyveler sahipsiz olur mu, şaşkın?! meyveler sahipsiz olur mu, şaşkın?!

Anlayamadı, aptal; kandı, aldandı, sapıttı.Anlayamadı, aptal; kandı, aldandı, sapıttı. Yarım filozofların, yarım alimlerin sözlerine kandı, nefsine uydu,Yarım filozofların, yarım alimlerin sözlerine kandı, nefsine uydu, şeytanın kışkırtmasına kapıldı, şeytanı kendisine dost edindi, işin iç yüzünü anlayamadı.şeytanın kışkırtmasına kapıldı, şeytanı kendisine dost edindi, işin iç yüzünü anlayamadı. Sanki kör gibi gitti! Öbür taraftaki kör filanca adamcağız ondan daha iyi görüyor çünküSanki kör gibi gitti! Öbür taraftaki kör filanca adamcağız ondan daha iyi görüyor çünkü Allah'a inanmış, bu Allah'ın varlığını anlayamadı! Allah'a inanmış, bu Allah'ın varlığını anlayamadı!

Onun için ilimle beraber önce iman olacak! Onun için ilimle beraber önce iman olacak!

"Avrupalı bir papaz var müsteşrik, büyük oryantalist, şu kadar kitap yazmış; ne olacak?.." "Avrupalı bir papaz var müsteşrik, büyük oryantalist, şu kadar kitap yazmış; ne olacak?.."

Cehennemin dibine gidecek. Kur'ân-ı Kerîm'de Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki; Cehennemin dibine gidecek. Kur'ân-ı Kerîm'de Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki;

Meselüllezîne hummilut-tevrâte sümme lem yahmilûhâ ke meseli'l-himâri yahmilu esfârâ. Meselüllezîne hummilut-tevrâte sümme lem yahmilûhâ ke meseli'l-himâri yahmilu esfârâ.

Tevrat Allah'ın kitaplarından bir kitap idi. Tevrat Allah'ın kitaplarından bir kitap idi. Tevrat kendilerine ahkâmı ile beraber yükletilmiş olan kavim yahudi kavmi. Tevrat kendilerine ahkâmı ile beraber yükletilmiş olan kavim yahudi kavmi.

Sümme lem yahmilûhâ. "O yükletilen ahkâm ile amel etmezlerse Sümme lem yahmilûhâ. "O yükletilen ahkâm ile amel etmezlerse kabul etmezlerse sırtlarında taşımazlarsa baş tacı etmezlerse…" kabul etmezlerse sırtlarında taşımazlarsa baş tacı etmezlerse…"

Allah'ın o emirlerini yasaklarını [baş tacı] etmediler,Allah'ın o emirlerini yasaklarını [baş tacı] etmediler, o kimselerin indirilen ahkâma uymayanların durumu neye benzer? o kimselerin indirilen ahkâma uymayanların durumu neye benzer?

Ke meseli'l-himâri yahmilu esfârâ. "Sırtına kitap yükletilmiş merkebe benzer!" Ke meseli'l-himâri yahmilu esfârâ. "Sırtına kitap yükletilmiş merkebe benzer!"

Bu merkep alim mi? Sırtında kitap var!..Bu merkep alim mi?

Sırtında kitap var!..
Semerinin bir o tarafına, bir bu tarafına konulmuş, iki tarafı kitap dolu! Semerinin bir o tarafına, bir bu tarafına konulmuş, iki tarafı kitap dolu!

Merkep, alim değil, sırtına kitap yüklenmekle alim olmaz; tatbik edecekti, yaşayacaktı, uyacaktı! Merkep, alim değil, sırtına kitap yüklenmekle alim olmaz; tatbik edecekti, yaşayacaktı, uyacaktı!

Hatta Peygamber Efendimiz'in zamanında yahudi alimlerinden bir kısmı Hatta Peygamber Efendimiz'in zamanında yahudi alimlerinden bir kısmı bir hak peygamber gelecek diye bekliyorlardı.bir hak peygamber gelecek diye bekliyorlardı. Sanıyorlardı ki kendi içlerinden gelecek, yahudi olacak sanıyorlardı. Sanıyorlardı ki kendi içlerinden gelecek, yahudi olacak sanıyorlardı. Ama Peygamber Efendimiz Hz. İsmail aleyhisselam'ın soyundan geliverdi. Ama Peygamber Efendimiz Hz. İsmail aleyhisselam'ın soyundan geliverdi. Onlar İbrahim aleyhisselam'ın soyundan geleceğini biliyorlar da sanıyorlardı kiOnlar İbrahim aleyhisselam'ın soyundan geleceğini biliyorlar da sanıyorlardı ki başka kanaldan gelecek! Allahu Teâlâ hazretleri onların ummadığı başka kanaldan gelecek! Allahu Teâlâ hazretleri onların ummadığı İsmail aleyhisselam'ın evlatlarının arasından yineİsmail aleyhisselam'ın evlatlarının arasından yine İbrahim aleyhisselam'ın zürriyetinden Peygamberimiz'i getirince kıskandılar, kabul etmediler. İbrahim aleyhisselam'ın zürriyetinden Peygamberimiz'i getirince kıskandılar, kabul etmediler. Kendi evlatlarının kendi evlatları olduğunu bilir gibi Kendi evlatlarının kendi evlatları olduğunu bilir gibi Peygamber Efendimiz'in hak peygamber olduğunu bilenler vardı! Peygamber Efendimiz'in hak peygamber olduğunu bilenler vardı!

"Tamam, bu hak peygamber müjdeleri var, alametleri var, "Tamam, bu hak peygamber müjdeleri var, alametleri var, tam kitaplarımızın yazdığı gibi çıkmış…" tam kitaplarımızın yazdığı gibi çıkmış…"

Biliyorlardı. Bilmesi de yetmiyor. Biliyorlardı. Bilmesi de yetmiyor. Gelip de; "Yâ Resûlallah, sen peygambersin, sana tâbi olduk!" demedikleri için yine kâfir gittiler.Gelip de; "Yâ Resûlallah, sen peygambersin, sana tâbi olduk!" demedikleri için yine kâfir gittiler. Bilmek de yetmiyor, uyacak, tatbik edecek, ona göre amel edecek. Bilmek de yetmiyor, uyacak, tatbik edecek, ona göre amel edecek.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi bilen, imanlı, bildiğini tatbik eden, Allahu Teâlâ hazretleri bizi bilen, imanlı, bildiğini tatbik eden, kalbi Allah rızası için hareket etmek niyetiyle dolu olan;kalbi Allah rızası için hareket etmek niyetiyle dolu olan; Allah'ın azabından korkan, sevabını uman; takvâ ehli, halis, muhlis, Allah'ın azabından korkan, sevabını uman; takvâ ehli, halis, muhlis, hakiki bilgi sahiplerinden eylesin. hakiki bilgi sahiplerinden eylesin.

Men harace hâccen ev mu'temiran fe lehû bi-külli hatvetinMen harace hâccen ev mu'temiran fe lehû bi-külli hatvetin hattâ yeûbe ilâ rahlihî elfe elfi hasenetin ve tümhaku anhu elfü elfi seyyietinhattâ yeûbe ilâ rahlihî elfe elfi hasenetin ve tümhaku anhu elfü elfi seyyietin ve turfeu lehû elfe elfi derecat. ve turfeu lehû elfe elfi derecat.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Bu hadîs-i şerîf de hac ve umre ile ilgili bir hadîs-i şerîftir. Bu hadîs-i şerîf de hac ve umre ile ilgili bir hadîs-i şerîftir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuş ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuş ki;

"Her kim ki hac yapmak için hacı olarak veyahut umre yapmak için, umreci olarak beldesinden çıkarsa"Her kim ki hac yapmak için hacı olarak veyahut umre yapmak için, umreci olarak beldesinden çıkarsa tekrar evine girinceye kadar her bir adımı için ona bin bin hasene yazılır!" tekrar evine girinceye kadar her bir adımı için ona bin bin hasene yazılır!"

O diyara doğru yolu tutturmuş gidiyor, ne olur? O diyara doğru yolu tutturmuş gidiyor, ne olur?

Bin bin ne demek? Milyon demek. Bizim dedelerimiz eskiden milyon kelimesini bilmezlerdi, Bin bin ne demek?

Milyon demek. Bizim dedelerimiz eskiden milyon kelimesini bilmezlerdi,
milyon kelimesi başka yerden gelmedir. milyon kelimesi başka yerden gelmedir.

Allah bin bin bereket versin, [demek] milyon demek. Allah bin bin bereket versin, [demek] milyon demek. Bin kere bin, milyon ediyor. Bin bin, milyon mânasına. Burada da elfe elfi diyor, Bin kere bin, milyon ediyor. Bin bin, milyon mânasına. Burada da elfe elfi diyor, demek ki Araplar'ın da söyleyiş tarzı bizim gibiymiş, bizimki de Araplar'ın gibiymiş. demek ki Araplar'ın da söyleyiş tarzı bizim gibiymiş, bizimki de Araplar'ın gibiymiş.

"Hacca gidenler veya umreye gidenler evine dönünceye kadar her bir adımı için"Hacca gidenler veya umreye gidenler evine dönünceye kadar her bir adımı için Allah bin bin hasene verir, bin bin günahını siler Allah bin bin hasene verir, bin bin günahını siler ve her bir adımı için bin bin derece derecesi yükseltilir!" ve her bir adımı için bin bin derece derecesi yükseltilir!"

Ne güzel! Hac ve umre bir önceki hac ve umre ile aradaki günahların kefaretine vesiledir. Ne güzel!

Hac ve umre bir önceki hac ve umre ile aradaki günahların kefaretine vesiledir.

"Hocam, 1964'de bir umreye gitmiştim; "Hocam, 1964'de bir umreye gitmiştim; bir de elhamdülillah nasip oldu bu yıl gittim geldim, umre yaptım…" bir de elhamdülillah nasip oldu bu yıl gittim geldim, umre yaptım…"

Mâşaallah, aradaki günahlara kefaret! Mâşaallah, aradaki günahlara kefaret!

"Hocam, 1975'de bir hacca gitmiştim, bir de geçen sene gittim…" "Hocam, 1975'de bir hacca gitmiştim, bir de geçen sene gittim…"

Aradaki günahlara kefarettir, Allah affeder! Aradaki günahlara kefarettir, Allah affeder! Onun için o adımları, o seyahatleri insana tariflere sığmaz hayırlar getirir.Onun için o adımları, o seyahatleri insana tariflere sığmaz hayırlar getirir. O insan hayırlı bir insan olur, günahları silinir.O insan hayırlı bir insan olur, günahları silinir. Hayırlı bir insan da çok hayırlı işler yapar. Hayırlı bir insan da çok hayırlı işler yapar.

Diğer hadîs-i şerîf: Men hazaba bis-sevâdi sevvedallâhu vechehû yevme'l-kıyâmeh. Diğer hadîs-i şerîf:

Men hazaba bis-sevâdi sevvedallâhu vechehû yevme'l-kıyâmeh.

Ebu'd-Derdâ radıyallahu anh'ten. Ebu'd-Derdâ radıyallahu anh'ten.

Beyaz kılları koparmayı uygun görmemişler. Lâ tentefiş-şeyb. Beyaz kılları koparmayı uygun görmemişler.

Lâ tentefiş-şeyb.

"Kim siyah boya ile boyanırsa Allahu Teâlâ hazretleri onun kıyamet gününde yüzünü siyahlatır!" "Kim siyah boya ile boyanırsa Allahu Teâlâ hazretleri onun kıyamet gününde yüzünü siyahlatır!"

İhtiyarlamaya başlamış, sakalında saçında biraz beyazlıklar belirmeye başlamış, onları kapatmaya çalışıyor: "Kim siyah boya ile boyanırsa Allahu Teâlâ hazretleri onun kıyamet gününde yüzünü siyahlatır!" İhtiyarlamaya başlamış, sakalında saçında biraz beyazlıklar belirmeye başlamış, onları kapatmaya çalışıyor:

"Kim siyah boya ile boyanırsa Allahu Teâlâ hazretleri onun kıyamet gününde yüzünü siyahlatır!"

Beyaz kılları koparmayı uygun görmemişler. Lâ tentefiş-şeyb. Beyaz kılları koparmayı uygun görmemişler.

Lâ tentefiş-şeyb.

Kimisi eskiden yolardı: "Eyvah, bir tane beyazlık, aman beni ihtiyar sanırlar…"Kimisi eskiden yolardı:

"Eyvah, bir tane beyazlık, aman beni ihtiyar sanırlar…"
Beyaz kılını çekip kopartıyor, düşman!Beyaz kılını çekip kopartıyor, düşman! Öyle şey yok! Veyahut çoğaldı, yolmakla da olmaz: "En iyisi ben bunu boyayayım…" Öyle şey yok! Veyahut çoğaldı, yolmakla da olmaz:

"En iyisi ben bunu boyayayım…"

Siyaha boyar. Doğru değil! Beyazsa beyaz; o nurdur, Siyaha boyar. Doğru değil! Beyazsa beyaz; o nurdur, Allahu Teâlâ hazretlerinin vermiş olduğu nurdur, ondan [kaçınmayacak]! Allahu Teâlâ hazretlerinin vermiş olduğu nurdur, ondan [kaçınmayacak]!

Ama savaşta boyayabiliyor! Çünkü savaşta düşman karşısında birisini gördü: Ama savaşta boyayabiliyor! Çünkü savaşta düşman karşısında birisini gördü:

"Aa, bembeyaz sakalı var, tamam ben bu ihtiyarın hakkından gelirim…" der. "Aa, bembeyaz sakalı var, tamam ben bu ihtiyarın hakkından gelirim…" der. Ama simsiyah sakallı olursa "Bu delikanlı, sakalları bile beyazlaşmamış..."der, korkar, Ama simsiyah sakallı olursa "Bu delikanlı, sakalları bile beyazlaşmamış..."der, korkar, düşmana [korku salmak] babından savaşta siyah boyamak müsaadesi var.düşmana [korku salmak] babından savaşta siyah boyamak müsaadesi var. Sâir zamanlarda beyaz saçla ilgili böyle bir hüküm var. Sâir zamanlarda beyaz saçla ilgili böyle bir hüküm var.

Bir de güzel, Farsça bir şiir okumuştum, çok hoşuma giderdi.Bir de güzel, Farsça bir şiir okumuştum, çok hoşuma giderdi. Türkçe'sini söylüyorum, şair diyor ki; Türkçe'sini söylüyorum, şair diyor ki;

"Yâ Rabbi! Fazl u kereminden benim kara kıllarımı ağarttın…" "Yâ Rabbi! Fazl u kereminden benim kara kıllarımı ağarttın…"

Ömür verdin; yaşadım yaşadım, evvelce karaydı, benim kara kıllarımı ak eyledin yâ Rabbim. Ömür verdin; yaşadım yaşadım, evvelce karaydı, benim kara kıllarımı ak eyledin yâ Rabbim.

Bâ mûyî sefîd rû siyâham me kunî Bâ mûyî sefîd rû siyâham me kunî

"Yâ Rabbi! Beni bu ak kıllarla yüzü kara kullardan eyleme,"Yâ Rabbi! Beni bu ak kıllarla yüzü kara kullardan eyleme, bu ak sakalımla beni yüzü kara kullar zümresinden eyleme! bu ak sakalımla beni yüzü kara kullar zümresinden eyleme! Madem fazl u kereminden bu kara kıllarımı ağarttın, yüzümü kara etme yâ Rabbi!" diye Madem fazl u kereminden bu kara kıllarımı ağarttın, yüzümü kara etme yâ Rabbi!" diye dua etmiş, hoşuma gider. dua etmiş, hoşuma gider.

Allahu Teâlâ hazretleri de bizi de iki cihanda aziz eylesin, Allahu Teâlâ hazretleri de bizi de iki cihanda aziz eylesin, yüzümüzü kara etmesin, mahşer halkına rezil rüsva eylemesin. yüzümüzü kara etmesin, mahşer halkına rezil rüsva eylemesin.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in hadîs-i şerîfi Hz. Âişe validemizden rivayet olunmuş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in hadîs-i şerîfi Hz. Âişe validemizden rivayet olunmuş. Buyuruyor ki; Buyuruyor ki;

Men dehale alâ kavmin li-taâmin lem yüd'a ileyhi Men dehale alâ kavmin li-taâmin lem yüd'a ileyhi fe ekele dehale fâsıkan ve ekele mâ lâ yehıllü lehû. fe ekele dehale fâsıkan ve ekele mâ lâ yehıllü lehû.

Hadîs-i şerîf ziyafete gitmekle ilgili. Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; Hadîs-i şerîf ziyafete gitmekle ilgili. Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

"Her kim ki yemek yemek için bir kavmin, topluluğun yanına girerse..." "Her kim ki yemek yemek için bir kavmin, topluluğun yanına girerse..."

Evlerine, bahçelerine, avlularına, salonlarına… Evlerine, bahçelerine, avlularına, salonlarına…

"Burada bir kalabalık var, ben de içeriye dalayım, gireyim…" "Burada bir kalabalık var, ben de içeriye dalayım, gireyim…"

Kendisine davet verilmemiş ki! "Gel, bizim toplantımız var, Kendisine davet verilmemiş ki! "Gel, bizim toplantımız var, ziyafetimiz var, sen de buyur…" filan denmemiş. ziyafetimiz var, sen de buyur…" filan denmemiş. O kendiliğinden orada onu görünce hemen içeriye daldı. O kendiliğinden orada onu görünce hemen içeriye daldı.

Bir de oradan yerse nasıl olur? Fe ekele dehale fâsıkan. Bir de oradan yerse nasıl olur?

Fe ekele dehale fâsıkan.
"Fasık bir kul olarak içeriye girmiş olur, fısk u fücur sahibi, fasık kul olarak,"Fasık bir kul olarak içeriye girmiş olur, fısk u fücur sahibi, fasık kul olarak, günahkâr bir kul olarak girer!" günahkâr bir kul olarak girer!" Ve ekele mâ lâ yehıllü lehû. "Ve kendisine helal olmayan bir şeyi yemiş kul olarak, Ve ekele mâ lâ yehıllü lehû. "Ve kendisine helal olmayan bir şeyi yemiş kul olarak, haram yiyici olarak kalır, yemiş olur!" haram yiyici olarak kalır, yemiş olur!"

Onun için davetsiz yerlere gitmemek lazım. Ev sahibinin [imkânları] mahduttur. Onun için davetsiz yerlere gitmemek lazım. Ev sahibinin [imkânları] mahduttur. Dostu çok olabilir, seni de seviyor olabilir.Dostu çok olabilir, seni de seviyor olabilir. Belki seni de öteki hafta çağıracak, bir sıraya koyuyordur, odası dardır,Belki seni de öteki hafta çağıracak, bir sıraya koyuyordur, odası dardır, hanımları öbür tarafa alacaktır, orası ancak sekiz kişi alacaktır... hanımları öbür tarafa alacaktır, orası ancak sekiz kişi alacaktır...

"Filanca yerden bir arkadaşları çağırsam…" "Filanca yerden bir arkadaşları çağırsam…"

"Biz de gidelim yemek de yememiştik, hadi yürü bakalım orada yemek var..." "Biz de gidelim yemek de yememiştik, hadi yürü bakalım orada yemek var..."

Dur, seni çağırmadı, çağırmadan böyle bir yere gidip de insan yemek yerse Dur, seni çağırmadı, çağırmadan böyle bir yere gidip de insan yemek yerse fasık bir insan olarak girer ve kendisine helal olmayan bir şeyi yemiş olur!fasık bir insan olarak girer ve kendisine helal olmayan bir şeyi yemiş olur! Bir başka hadîs-i şerîfte de geçiyor ki; Bir başka hadîs-i şerîfte de geçiyor ki;

"Hırsız olarak girer, yağmacı olarak çıkar!" "Hırsız olarak girer, yağmacı olarak çıkar!"

Öyle şey yok! Her şeyde helali gözleyeceğiz, açıkgözlülük yok!Öyle şey yok! Her şeyde helali gözleyeceğiz, açıkgözlülük yok! O açıkgözlülük değil zaten! İnsan kendisini haramdan tutmasını bilecek. O açıkgözlülük değil zaten!

İnsan kendisini haramdan tutmasını bilecek.

Sabrın bir çeşidi de nedir? Haramlara karşı direnmek! Sabrın bir çeşidi de nedir?

Haramlara karşı direnmek!

"O haram, ben onu yemem. Aç kaldım açık kaldım, olsun sabrederim, yemem!" "O haram, ben onu yemem. Aç kaldım açık kaldım, olsun sabrederim, yemem!"

Hayatımızı nasıl tanzim edeceğiz? Hayatımızı nasıl tanzim edeceğiz?

Birisi bir haram, yasak bir şey işlemiş. Dedim ki; Birisi bir haram, yasak bir şey işlemiş. Dedim ki;

"Allahu Teâlâ hazretleri bizim yolumuza işaretler koymuş:"Allahu Teâlâ hazretleri bizim yolumuza işaretler koymuş: Şuradan git, buradan gitmek yasak, şöyle dön,Şuradan git, buradan gitmek yasak, şöyle dön, buradan bu tarafa dönmek yasak, trafik işaretleri gibi işaretler…buradan bu tarafa dönmek yasak, trafik işaretleri gibi işaretler… Bizim hayatımızda yapacağımız şey haramları yememektir, haramları yapmamaktır; Bizim hayatımızda yapacağımız şey haramları yememektir, haramları yapmamaktır; helalleri yapmaktır, gösterilen tarzda hareket etmektir!" helalleri yapmaktır, gösterilen tarzda hareket etmektir!"

Hayatımızın esası bu: Mevlâ bizden ne istemişse onu yapmaya çalışacağız. Hayatımızın esası bu: Mevlâ bizden ne istemişse onu yapmaya çalışacağız. "Helal yeyin!" demiş. "Ziyafette istediğin kadar tatlı yemek olsun,"Helal yeyin!" demiş.

"Ziyafette istediğin kadar tatlı yemek olsun,
helal olmayınca ben gitmem, davet ederse giderim!.." helal olmayınca ben gitmem, davet ederse giderim!.."

Davet edilmemişse gitmesi doğru olmuyor, bu da böyle bir edeptir. Davet edilmemişse gitmesi doğru olmuyor, bu da böyle bir edeptir.

Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi helal yiyen, her işini edeple, Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi helal yiyen, her işini edeple, Peygamber Efendimiz'in sünnetine uygun âdab ile yapan, Kur'ân-ı Kerîm'in ahkâmına uygun âdab ilePeygamber Efendimiz'in sünnetine uygun âdab ile yapan, Kur'ân-ı Kerîm'in ahkâmına uygun âdab ile yaşayan bahtiyar kullarının zümresinden eylesin. yaşayan bahtiyar kullarının zümresinden eylesin.

Fâtiha-ı şerîfe mea'l-Besmele-i şerife… Fâtiha-ı şerîfe mea'l-Besmele-i şerife…

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2