Namaz Vakitleri

19 Cemâziye'l-Evvel 1446
21 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:51
Öğle
12:55
İkindi
15:26
Akşam
17:49
Yatsı
19:13
Detaylı Arama

İlim Öğrenmenin Fazileti

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

24 Safer 1405 / 18.11.1984
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Allah Yolunda Harcanmayan Para, Üç Cuma’yı Terk Eden Kimse, Kim Yöneticiye Dalkavukluk Ederse, Kendini Beğenmenin Zararı, Şifa | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

İlim Öğrenmenin Fazileti

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

24 Safer 1405 / 18.11.1984
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Allah Yolunda Harcanmayan Para, Üç Cuma’yı Terk Eden Kimse, Kim Yöneticiye Dalkavukluk Ederse, Kendini Beğenmenin Zararı, Şifa | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ hayri halkıhî seyyidinael-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ hayri halkıhî seyyidina Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd: Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-kitâbi kitâbullah Emmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-kitâbi kitâbullah
ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletünVe şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Men tereke ba'dehû kenzen müssile lehû yevme'l-kıyâmeti şücâun akrau lehû zebîbetâni Men tereke ba'dehû kenzen müssile lehû yevme'l-kıyâmeti şücâun akrau lehû zebîbetâni yetbeu fâhu fe-yekûlü lehû: Veyleke mâ leke?yetbeu fâhu fe-yekûlü lehû: Veyleke mâ leke? Fe-yekûlü: Ene kenzüke'llezî terektehû ba'deke. Fe-yekûlü: Ene kenzüke'llezî terektehû ba'deke. Fe-lâ yezâlü yetbauhû hattâ yülkımehû yedehû fe-yekdamühâ sümme yetbeuhû sâire cesedihî. Fe-lâ yezâlü yetbauhû hattâ yülkımehû yedehû fe-yekdamühâ sümme yetbeuhû sâire cesedihî.

Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl. Aziz ve muhterem kardeşlerim! Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerinden bir miktar okuyup,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerinden bir miktar okuyup, anlayıp anlatmaya çalışacağız. anlayıp anlatmaya çalışacağız.

Bu hadîs-i şerîflerin izahına başlamadan önce, Bu hadîs-i şerîflerin izahına başlamadan önce, evvelen ve hâsseten Efendimiz, Peygamberimiz, rehberimiz, başımızın tâc evvelen ve hâsseten Efendimiz, Peygamberimiz, rehberimiz, başımızın tâc ı Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin ruh-i pâkine hediye olsun diye,ı Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin ruh-i pâkine hediye olsun diye, sonra onun cümle âl'inin, ashâbının, etbâının ve ahbâbının ruhlarına; cümle evliyâullahın, sonra onun cümle âl'inin, ashâbının, etbâının ve ahbâbının ruhlarına; cümle evliyâullahın, sâir enbiyâ ve mürselînin ve hâsseten verese-i enbiyâ ulemâ-i izâmımız,sâir enbiyâ ve mürselînin ve hâsseten verese-i enbiyâ ulemâ-i izâmımız, meşâyih-i kirâmımız, sahâbe-i kirâmdan müteselsilenmeşâyih-i kirâmımız, sahâbe-i kirâmdan müteselsilen Hocamız Muhammed Zâhid-i Bursevî'ye kadar güzerân eylemiş olan Hocamız Muhammed Zâhid-i Bursevî'ye kadar güzerân eylemiş olan sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin ruhlarına ve onların hulefâsının,sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin ruhlarına ve onların hulefâsının, tâbîlerinin, müritlerinin, muhiblerinin ruhlarına hediye olması için;tâbîlerinin, müritlerinin, muhiblerinin ruhlarına hediye olması için; hâsseten okuduğumuz eseri telif eylemiş olan hâsseten okuduğumuz eseri telif eylemiş olan Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn Efendi Hocamız'ın ruhu için,Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn Efendi Hocamız'ın ruhu için, bu eserin içindeki hadislerin bize kadar gelmesine emek sarf etmiş olan bu eserin içindeki hadislerin bize kadar gelmesine emek sarf etmiş olan bütün râvilerin, alimlerin, hadis alimlerinin ruhları için,bütün râvilerin, alimlerin, hadis alimlerinin ruhları için, bu camiyi bina eden İskender Paşa'nın ruhu için, buradan güzerân eylemiş olan imamların,bu camiyi bina eden İskender Paşa'nın ruhu için, buradan güzerân eylemiş olan imamların, müezzinlerin, hatiplerin, cemaatlerin ruhları için; çevresinde medfun bulunan müezzinlerin, hatiplerin, cemaatlerin ruhları için; çevresinde medfun bulunan mü'minlerin ruhları için, bu beldedeki sahâbe-i kirâmın ve onlardan tanıdığımızmü'minlerin ruhları için, bu beldedeki sahâbe-i kirâmın ve onlardan tanıdığımız başta medâr-ı iftihârımız Ebû Eyyûb el-Ensarî hazretlerinin ruhu için,başta medâr-ı iftihârımız Ebû Eyyûb el-Ensarî hazretlerinin ruhu için, sâir tâbiîn ve evliyâullahın [ruhları için]; uzaktan yakından şu hadisleri dinlemek üzere sâir tâbiîn ve evliyâullahın [ruhları için]; uzaktan yakından şu hadisleri dinlemek üzere buraya gelmiş olan siz kardeşlerimizin de âhirete göçmüş olan bütün sevdiklerinin buraya gelmiş olan siz kardeşlerimizin de âhirete göçmüş olan bütün sevdiklerinin ve yakınlarının ruhlarına hediye olsun diye; biz sağ müslümanların da ve yakınlarının ruhlarına hediye olsun diye; biz sağ müslümanların da Mevlâmız'ın rızasına uygun ömür sürüp, dîn-i mübîne güzel hizmet eyleyip, Mevlâmız'ın rızasına uygun ömür sürüp, dîn-i mübîne güzel hizmet eyleyip, salih ameller işleyip O'nun huzûr-u âlîsine sevdiği razı olduğu bir kul olaraksalih ameller işleyip O'nun huzûr-u âlîsine sevdiği razı olduğu bir kul olarak varmamıza vesile olması için bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım, öyle başlayalım. Buyurun. varmamıza vesile olması için bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım, öyle başlayalım. Buyurun.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Dersimizin başında Arapça mukaddemeden sonra okuduğumuz hadîs-i şerîf para biriktirmek,Dersimizin başında Arapça mukaddemeden sonra okuduğumuz hadîs-i şerîf para biriktirmek, onu gömmek mevzuunda bir hadîs-i şerîftir ki onu gömmek mevzuunda bir hadîs-i şerîftir ki Sevban radıyallahu anh rivayet eylemiştir.Sevban radıyallahu anh rivayet eylemiştir. İbn Hibban, Taberânî'de ve daha başka hadis kitaplarında zikredilmiş, hasen bir hadîs-i şerîftir. İbn Hibban, Taberânî'de ve daha başka hadis kitaplarında zikredilmiş, hasen bir hadîs-i şerîftir.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuş ki; Men tereke ba'dehû kenzen. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuş ki;

Men tereke ba'dehû kenzen.
"Kim kendisinden sonra geriye bir kenz terk ederse, bırakırsa..." Kenz ne demek? "Kim kendisinden sonra geriye bir kenz terk ederse, bırakırsa..."

Kenz ne demek?

Mâlun medfûnun. "Toplanmış, biriktirilmiş para veyahut toplanmış, saklanmış,Mâlun medfûnun. "Toplanmış, biriktirilmiş para veyahut toplanmış, saklanmış, toprağın altına gömülmüş para." Yani "hazine" dediğimiz [şey...] toprağın altına gömülmüş para." Yani "hazine" dediğimiz [şey...]

Ne olur? Müssile lehû yevme'l-kıyâmeti şücâun akrau lehû zebîbetâni.Ne olur?

Müssile lehû yevme'l-kıyâmeti şücâun akrau lehû zebîbetâni.
"Bu hazine; biriktirdiği, Allah yoluna sarf etmediği bu paralar"Bu hazine; biriktirdiği, Allah yoluna sarf etmediği bu paralar kıyamet gününde ona ok gibi fırlayan bir zehirli yılan şekline getirilir." kıyamet gününde ona ok gibi fırlayan bir zehirli yılan şekline getirilir."

Şucâ'; atlayan, süvariye bile yetişen zehirli yılanmış. Sonra nasıl? Şucâ'; atlayan, süvariye bile yetişen zehirli yılanmış. Sonra nasıl?

Akra; başı çıplak. Yaşlılığından, zehirinin adamakıllı çok olmasından dolayı başında bir şey yok, Akra; başı çıplak. Yaşlılığından, zehirinin adamakıllı çok olmasından dolayı başında bir şey yok, başı kaygan...başı kaygan... Böyle bir yılan... Lehû zebîbetâni. "Gözlerinin üstünde iki kara beneği var." Böyle bir yılan...

Lehû zebîbetâni. "Gözlerinin üstünde iki kara beneği var."

Zehirlilik alâmeti... Veyahut diyorlar ki; "Bu, 'iki taraftan iki uzun dişi var' mânasına gelir." Zehirlilik alâmeti... Veyahut diyorlar ki; "Bu, 'iki taraftan iki uzun dişi var' mânasına gelir."

Böyle bir yılan tarzına ona temsil olunur, o halde gösterilir. Böyle bir yılan tarzına ona temsil olunur, o halde gösterilir. Ve o yılan ağzını açar, ona yönelir, hamle eder, mal sahibinin peşine takılır. Ve o yılan ağzını açar, ona yönelir, hamle eder, mal sahibinin peşine takılır.

Fe-yekûlü lehû: Veyleke mâ leke? "Ona der ki; 'Yazıklar olsun! Yahu sana ne oluyor?' der." Fe-yekûlü lehû: Veyleke mâ leke? "Ona der ki; 'Yazıklar olsun! Yahu sana ne oluyor?' der."

Yılan ağzını açıp peşine düşüp onu kovalayınca der ki; "Sana ne oluyor?" Yılan ağzını açıp peşine düşüp onu kovalayınca der ki;

"Sana ne oluyor?"

Fe-yekûlü: Ene kenzüke'llezî terektehû ba'deke. Fe-yekûlü: Ene kenzüke'llezî terektehû ba'deke. "Ben senin geriye bıraktığın kenzinim; depo ettiğin, harcamadığın paralarım, "Ben senin geriye bıraktığın kenzinim; depo ettiğin, harcamadığın paralarım, mallarım, mülklerim..." mallarım, mülklerim..."

Fe-lâ yezâlü yetbauhû hattâ yülkımehû yedehû. Fe-lâ yezâlü yetbauhû hattâ yülkımehû yedehû. "Peşine takılmaya devam eder, nihayet -o Allah yolunda parayı vermeyip de tuttu elini ya- "Peşine takılmaya devam eder, nihayet -o Allah yolunda parayı vermeyip de tuttu elini ya- ilk önce vermekte kullanmadığı elini kapar." ilk önce vermekte kullanmadığı elini kapar."

Mâlum, yılan bir şeyi kaptı mı yavaş yavaş, hamle hamle içine çeker, Mâlum, yılan bir şeyi kaptı mı yavaş yavaş, hamle hamle içine çeker, ondan sonra onu dişleriyle, ağzının iki tarafıyla iyice tutturur. ondan sonra onu dişleriyle, ağzının iki tarafıyla iyice tutturur.

"Sonra diğer cesedini yutar." diye bildirmiş Peygamber Efendimiz. Ne anlaşılıyor? "Sonra diğer cesedini yutar." diye bildirmiş Peygamber Efendimiz.

Ne anlaşılıyor?

Gayet âşikâr. Hadis de hasen hadistir. Birçok hadis kaynaklarında zikri geçmiş. Gayet âşikâr. Hadis de hasen hadistir. Birçok hadis kaynaklarında zikri geçmiş.

Bu mallar ile vazifemiz ne ise onu yapacağız. Bu malları depo etmekte, istif etmekte vebal var. Bu mallar ile vazifemiz ne ise onu yapacağız. Bu malları depo etmekte, istif etmekte vebal var.

Kenz; evet, toprağı kazıp küpün içinde paraları gömmek, tamam, bu alışılmış şekil. Kenz; evet, toprağı kazıp küpün içinde paraları gömmek, tamam, bu alışılmış şekil. Ama isterse küpün içinde gömmesin de bir başka yerde saklasın, kasada saklasın;Ama isterse küpün içinde gömmesin de bir başka yerde saklasın, kasada saklasın; depo ediyor ya, Allah yolunda vermiyor ya, mühim olan işin o tarafı...depo ediyor ya, Allah yolunda vermiyor ya, mühim olan işin o tarafı... Var, mevcut, ihtiyacından fazla; fakat vermiyor.Var, mevcut, ihtiyacından fazla; fakat vermiyor. İşte o böyle bir canavar şeklinde kıyamet gününde o zâtın peşine takılacak da İşte o böyle bir canavar şeklinde kıyamet gününde o zâtın peşine takılacak da o vermediğini onun burnundan getirecek. o vermediğini onun burnundan getirecek. Dikkat edilirse Peygamber Efendimiz; "Yılan önce elini yutar." diyor. Dikkat edilirse Peygamber Efendimiz; "Yılan önce elini yutar." diyor.

Hangi âzân ile vermedin sen? Elinle vermedin. Hangi âzân ile vermedin sen?

Elinle vermedin.

Önce elinden başlar, ondan sonra yutar. Azabı bu tarzda olur. Ne yapacağız? Önce elinden başlar, ondan sonra yutar. Azabı bu tarzda olur.

Ne yapacağız?

Allah yolunda paralarımızı sarf edeceğiz. İnsan, Allah kendisine mal vermiş, mülk vermiş, Allah yolunda paralarımızı sarf edeceğiz.

İnsan, Allah kendisine mal vermiş, mülk vermiş,
zekâtını bile vermiyor; nekes, cimri adam!zekâtını bile vermiyor; nekes, cimri adam! Mevlâ o kadar mal vermiş de o çıkartıp zekâtını vermiyor. Pinti, nekes, cimri adam... Mevlâ o kadar mal vermiş de o çıkartıp zekâtını vermiyor. Pinti, nekes, cimri adam...

Kim verdi sana bu malı? Allah verdi. Versene! Allahu Teâlâ hazretleri kırkta birini istemiş; Kim verdi sana bu malı?

Allah verdi. Versene! Allahu Teâlâ hazretleri kırkta birini istemiş;
"Kullarıma harca." diye, seni imtihan etmek için... "Kullarıma harca." diye, seni imtihan etmek için... İstersen verme... Vermezsen başına bu hal gelir. Onun için, bu cömertliği öğreneceğiz.İstersen verme... Vermezsen başına bu hal gelir.

Onun için, bu cömertliği öğreneceğiz.
Cömert cennete yakındır. Cömertlik insanı cennete götüren bir huydur.Cömert cennete yakındır. Cömertlik insanı cennete götüren bir huydur. Elimizi sıkmayı bırakacağız. Allah yoluna sarf edilmedik parayı ben ne yapayım, Elimizi sıkmayı bırakacağız.

Allah yoluna sarf edilmedik parayı ben ne yapayım,
vebal olduktan sonra? Vebali bana kalıyor, sefası mirasçılara... vebal olduktan sonra?

Vebali bana kalıyor, sefası mirasçılara...

Hayatta iken çalış, gayret sarf et, sadaka-i câriye yap, hayr u hasenât yap,Hayatta iken çalış, gayret sarf et, sadaka-i câriye yap, hayr u hasenât yap, malınla ilgili vazifelerini yap; âhirette rahat et. malınla ilgili vazifelerini yap; âhirette rahat et.

İlk önce kazanırken hırsla kazanıyor, haramdan kazanıyor, aldırmıyor. İlk önce kazanırken hırsla kazanıyor, haramdan kazanıyor, aldırmıyor. İnsanın ihtiyacı mahdut, belli bir şeyden sonra gerisi depo etmeye gidiyor. İnsanın ihtiyacı mahdut, belli bir şeyden sonra gerisi depo etmeye gidiyor.

Bu hususta çok söz söylenebilir.Bu hususta çok söz söylenebilir. Allah yolunda paraları harcamazsak insanın başına çok dertler gelir,Allah yolunda paraları harcamazsak insanın başına çok dertler gelir, âyet-i kerîmede de bunu teyit edici bilgiler var. âyet-i kerîmede de bunu teyit edici bilgiler var.

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Vellezîne yeknizûne'z-zehebe ve'l-fiddate ve lâ yünfikûnehâ Vellezîne yeknizûne'z-zehebe ve'l-fiddate ve lâ yünfikûnehâ fî sebîlillâhi fe-beşşirhüm bi-azâbin elîm.fî sebîlillâhi fe-beşşirhüm bi-azâbin elîm. "Altını ve gümüşü depo edip saklayıp da Allah yolunda sarf etmeyenleri elim,"Altını ve gümüşü depo edip saklayıp da Allah yolunda sarf etmeyenleri elim, feci bir azap ile korkut!feci bir azap ile korkut! 'Sizin başınıza o gelecek!' diye onları bildir, ikaz eyle, ihbar eyle!" 'Sizin başınıza o gelecek!' diye onları bildir, ikaz eyle, ihbar eyle!"

Yevme yuhmâ aleyhâ fî nâri cehenneme Yevme yuhmâ aleyhâ fî nâri cehenneme fe-tükvâ bihâ cibâhuhum ve cünûbuhum ve zuhûruhum...fe-tükvâ bihâ cibâhuhum ve cünûbuhum ve zuhûruhum... "O günde ki o depo ettikleri mallar cehennem ateşinde kızdırılacak; yüzleri, alınları,"O günde ki o depo ettikleri mallar cehennem ateşinde kızdırılacak; yüzleri, alınları, yanları ve sırtları o ateşlerle dağlanacak." yanları ve sırtları o ateşlerle dağlanacak."

Böyle şiddetli... Böyle şiddetli...

Onun için, sahâbe-i kirâm, evliyâullah, akıllı din alimleri,Onun için, sahâbe-i kirâm, evliyâullah, akıllı din alimleri, kendini bilen insanlar Allah yolunda malını sarf etmiş.kendini bilen insanlar Allah yolunda malını sarf etmiş. Yeri gelince malını sarf etmiş, yeri gelince canını vermiş. Yeri gelince malını sarf etmiş, yeri gelince canını vermiş.

Geçenlerde bizim köye gittim. Köylüler diyor ki; Geçenlerde bizim köye gittim. Köylüler diyor ki;

"Bu televizyonlar millette altın bilezik de bırakmadı." "Bu televizyonlar millette altın bilezik de bırakmadı."

"Renkli televizyon alacağım." diye o bizim beğenmediğimiz köylü onu da satmış, bileziği de satmış,"Renkli televizyon alacağım." diye o bizim beğenmediğimiz köylü onu da satmış, bileziği de satmış, o renkli televizyonu almış. o renkli televizyonu almış. Renkli televizyonu karşısına koymuş.Renkli televizyonu karşısına koymuş. Keyif olduğu zaman, zevk olduğu zaman nasıl paralar harcanıyor... Keyif olduğu zaman, zevk olduğu zaman nasıl paralar harcanıyor...

Allah yolunda bak burada bir mektep açacağız, bu hadîs-i şerîfleri öğreteceğiz, Allah yolunda bak burada bir mektep açacağız, bu hadîs-i şerîfleri öğreteceğiz, bu hadisleri öğretecek ulemâ yetiştireceğiz, Allah'ın izniyle...bu hadisleri öğretecek ulemâ yetiştireceğiz, Allah'ın izniyle... Göreceğiz bakalım, kimde ne kadar para varmış... Kim kârını zararını bilirmiş, belli olacak.Göreceğiz bakalım, kimde ne kadar para varmış... Kim kârını zararını bilirmiş, belli olacak. Biz söyleyeceğiz, bildireceğiz, hiç ardıma bile bakmayacağım.Biz söyleyeceğiz, bildireceğiz, hiç ardıma bile bakmayacağım. "İşte böyle bir şey yapılıyor..." diyeceğim; veren verecek, vermeyen vermeyecek."İşte böyle bir şey yapılıyor..." diyeceğim; veren verecek, vermeyen vermeyecek. "Ben bildirdim yâ Rabbi!" diyeceğim. "Ben bildirdim yâ Rabbi!" diyeceğim. İnsan yeri geldiği zaman canını da verecek... Mal neymiş, insanİnsan yeri geldiği zaman canını da verecek... Mal neymiş, insan fî sebîlillah, Allah yolunda zamanı geldiği zaman canını verecek... fî sebîlillah, Allah yolunda zamanı geldiği zaman canını verecek...

İnna'llâhe'şterâ mine'l-mü'minîne enfüsehüm ve emvâlehüm bi-enne lehümü'l-cennete.İnna'llâhe'şterâ mine'l-mü'minîne enfüsehüm ve emvâlehüm bi-enne lehümü'l-cennete. "Allah cennet mukâbilinde müslümanlardan mallarını ve canlarını satın almıştır." "Allah cennet mukâbilinde müslümanlardan mallarını ve canlarını satın almıştır."

Satın aldı. "Hadi bakalım, verin malınızı, verin canınızı; Satın aldı. "Hadi bakalım, verin malınızı, verin canınızı; ben de size mukâbilinde cenneti vereyim." diye... ben de size mukâbilinde cenneti vereyim." diye...

Bu dünya hayatı imtihansız olmaz. Herkes en zorlandığı yerden imtihana tâbi olacak.Bu dünya hayatı imtihansız olmaz. Herkes en zorlandığı yerden imtihana tâbi olacak. Çare yok. Malı seven maldan imtihan olacak. Başkası başka şeyden imtihan olacak.Çare yok. Malı seven maldan imtihan olacak. Başkası başka şeyden imtihan olacak. Herkes bir çeşit imtihan olacak. Nihayet işin sonunda hakiki müslümanlar ile sahtekârlar,Herkes bir çeşit imtihan olacak. Nihayet işin sonunda hakiki müslümanlar ile sahtekârlar, hâlis muhlisler ile gerçekler ortaya çıkacak. Çare yok... hâlis muhlisler ile gerçekler ortaya çıkacak. Çare yok...

İnsan Allah yolunda sevdiklerini infak etmedikçe birr ü takvâ derecesini elde edemez. İnsan Allah yolunda sevdiklerini infak etmedikçe birr ü takvâ derecesini elde edemez.

Bismillâhirrahmânirrahîm. Len tenâlü'l-birre hattâ tünfikû mimmâ tuhibbûn. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Len tenâlü'l-birre hattâ tünfikû mimmâ tuhibbûn.

Sevdiklerinizden seve seve vereceksiniz. Elinizdeki şeyi beğeniyorsunuz, seviyorsunuz; Sevdiklerinizden seve seve vereceksiniz. Elinizdeki şeyi beğeniyorsunuz, seviyorsunuz; onu çıkartıp çıkartıp Allah yolunda vereceksiniz. onu çıkartıp çıkartıp Allah yolunda vereceksiniz. "Bana verin." demiyorum, Allah yolunda, neredeyse... "Bana verin." demiyorum, Allah yolunda, neredeyse... Ben de vereceğim, herkes verecek. Ben de vereceğim, herkes verecek. Ta ki İslâm yayılacak... Ta ki evlatlar müslüman yetişecek... Ta ki şu beldede; Ta ki İslâm yayılacak... Ta ki evlatlar müslüman yetişecek... Ta ki şu beldede;

Şu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli Şu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli

Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli

ezanlar inleyecek. ezanlar inleyecek. Bu ezanlar susmayacak. Bu cemaatler bitmeyecek.Bu ezanlar susmayacak. Bu cemaatler bitmeyecek. Bu camiler boş kalmayacak.Bu camiler boş kalmayacak. Bu evlatlar, bu torunlar müslüman yaşayacak, müslüman olacaklar; şerefle yaşayacaklar,Bu evlatlar, bu torunlar müslüman yaşayacak, müslüman olacaklar; şerefle yaşayacaklar, âhirette de Allah'ın cennetlik kulları olarak cennete girecekler. âhirette de Allah'ın cennetlik kulları olarak cennete girecekler. Bizim vazifemiz. Bizim dedelerimiz canlarını verdi, bu toprakları emanet etti. Bizim vazifemiz.

Bizim dedelerimiz canlarını verdi, bu toprakları emanet etti.
Medreseler bıraktı; mezbele hâline getirdik.Medreseler bıraktı; mezbele hâline getirdik. Kütüphaneler bıraktı; kitaplarını leblebi külâhı yaptık. Kütüphaneler bıraktı; kitaplarını leblebi külâhı yaptık. Camiler bıraktı; camileri yıktık, depo yaptık, sattık, attık, koruyamadık...Camiler bıraktı; camileri yıktık, depo yaptık, sattık, attık, koruyamadık... Olmaz böyle şey! Böyle Müslümanlık olmaz! İster kızın, ister darılın, ister küsün...Olmaz böyle şey! Böyle Müslümanlık olmaz!

İster kızın, ister darılın, ister küsün...
Müslümanlık böyle değil, bunların hesabı sorulur. Müslümanlık böyle değil, bunların hesabı sorulur. Allahu Teâlâ hazretleri bu dünya hayatında ne yaptıysak hepimize soracak.Allahu Teâlâ hazretleri bu dünya hayatında ne yaptıysak hepimize soracak. Neye gücümüz yetiyorsa onu yapacağız, yapmazsak soracak. Neye gücümüz yetiyorsa onu yapacağız, yapmazsak soracak.

"Hocam işte ne güzel, rahat rahat hem işime gidiyordum, hem para kazanıyordum,"Hocam işte ne güzel, rahat rahat hem işime gidiyordum, hem para kazanıyordum, hem televizyon seyrediyordum, hem kahvemi höpürtediyordum, hem televizyon seyrediyordum, hem kahvemi höpürtediyordum, hem de pikniğe gidiyordum, yazlığa gidiyordum, deniz kenarında da yerim vardı... hem de pikniğe gidiyordum, yazlığa gidiyordum, deniz kenarında da yerim vardı... Şimdi böyle sıkıcı sözlerin sırası mı?.." Ben şimdi bu hadisleri atlaya atlaya mı gideyim? Şimdi böyle sıkıcı sözlerin sırası mı?.."

Ben şimdi bu hadisleri atlaya atlaya mı gideyim?

"Bu hadis geldi, bunu atla, cemaat darılmasın, öbür hadise geç..." Olur mu? Olmaz!"Bu hadis geldi, bunu atla, cemaat darılmasın, öbür hadise geç..."

Olur mu?

Olmaz!
Ne geldiyse söyleyeceğiz. Hepimiz kendimizi buna göre ayarlayacağız.Ne geldiyse söyleyeceğiz. Hepimiz kendimizi buna göre ayarlayacağız. Allah'ın rızasını kazanmaya çalışacağız, terleyeceğiz, uğraşacağız, zahmet çekeceğiz,Allah'ın rızasını kazanmaya çalışacağız, terleyeceğiz, uğraşacağız, zahmet çekeceğiz, gözyaşı dökeceğiz, sıkıntılara gireceğiz; Allah sevsin diye.gözyaşı dökeceğiz, sıkıntılara gireceğiz; Allah sevsin diye. Hepimiz böyle bir fedakârlık içinde olacağız. Dinimiz için çalışma gayret içinde olacağız. Hepimiz böyle bir fedakârlık içinde olacağız. Dinimiz için çalışma gayret içinde olacağız.

Başkaları bizden çok daha fazla para sarf ediyorlar. Başkaları bizden çok daha fazla para sarf ediyorlar. Biz bir şey yapıyoruz; derme çatma kulübe gibi...Biz bir şey yapıyoruz; derme çatma kulübe gibi... Onlar bir şey yapıyorlar; saray gibi, 20 katlı, 30 katlı... Onlar dini yıkmak istiyorlar.Onlar bir şey yapıyorlar; saray gibi, 20 katlı, 30 katlı... Onlar dini yıkmak istiyorlar. Bu milleti içten çürütmek istiyorlar. Bu ümmeti darmadağın dağıtmak istiyorlar. Bu milleti içten çürütmek istiyorlar. Bu ümmeti darmadağın dağıtmak istiyorlar. Şehit kanlarıyla sulanmış şu toprakları bize zehir zindan etmek istiyorlar.Şehit kanlarıyla sulanmış şu toprakları bize zehir zindan etmek istiyorlar. Bizim elimizden almak istiyorlar. Parayı döküyorlar... Bizim elimizden almak istiyorlar. Parayı döküyorlar... Çünkü harp etseler daha çok para verecekler. Parayı döküyor; seniÇünkü harp etseler daha çok para verecekler. Parayı döküyor; seni ananın, babanın, dedenin yolundan ayırıyor.ananın, babanın, dedenin yolundan ayırıyor. Seni birbirine düşman ediyor. Seni birbirine kırdırıyor. Arkadan gülüyor.Seni birbirine düşman ediyor. Seni birbirine kırdırıyor. Arkadan gülüyor. Çok paralar harcıyorlar, günde milyonlar gidiyor... Müslüman? Çok paralar harcıyorlar, günde milyonlar gidiyor...

Müslüman?

Müslümanın işi var, dükkâna gidecek, para kazanacak, gelecek... Müslümanın işi var, dükkâna gidecek, para kazanacak, gelecek...

Çocukların? Çocuklarını emanet etmiş. Kime emanet ettiği belli değil. Çocukların?

Çocuklarını emanet etmiş. Kime emanet ettiği belli değil.
Çocuklar komünist mi olur, dinsiz mi olur, imansız mı olur, ajan mı olur, âlet mi olur, Çocuklar komünist mi olur, dinsiz mi olur, imansız mı olur, ajan mı olur, âlet mi olur, memlekete faydalı mı olur, zararlı mı olur, belli değil. memlekete faydalı mı olur, zararlı mı olur, belli değil. Kimisi de evlâdının ne olduğunu, nereye gittiğini biliyor. Ama çare bulamıyor.Kimisi de evlâdının ne olduğunu, nereye gittiğini biliyor. Ama çare bulamıyor. Geliyor, yalvarıyor, bize söylüyor. Geçen gün bir tanesi geldi: Geliyor, yalvarıyor, bize söylüyor.

Geçen gün bir tanesi geldi:

"Hocam, oğlum köyümde bana pusu kurdu, çifteyi patlattı, "Hocam, oğlum köyümde bana pusu kurdu, çifteyi patlattı, parama el koymak için beni öldürmek istedi.parama el koymak için beni öldürmek istedi. Şimdi hapiste." dedi. Bak, İslâmî terbiye olmayınca evlat nasıl yetişiyor? Şimdi hapiste." dedi.

Bak, İslâmî terbiye olmayınca evlat nasıl yetişiyor?

İşte o evlatlar müslüman yetişecek, başka çare yok! Uğraşacağız, didineceğiz, İşte o evlatlar müslüman yetişecek, başka çare yok! Uğraşacağız, didineceğiz, o evlatları Allah'tan korkan insanlar yetiştireceğiz. o evlatları Allah'tan korkan insanlar yetiştireceğiz. Allahu Teâlâ hazretlerinin emrine mutî insan yetiştireceğiz. Allahu Teâlâ hazretlerinin emrine mutî insan yetiştireceğiz.

Ya iki paralık dünya metâı için insan babasını öldürür mü? Ya iki paralık dünya metâı için insan babasını öldürür mü?

Babası sakallı müslüman adam... O da kâfir değil ki, iyi bir insan. Babası sakallı müslüman adam... O da kâfir değil ki, iyi bir insan.

"Hocam kulak asma, evlatlarım böyle çıktı..." diyor. "Hocam kulak asma, evlatlarım böyle çıktı..." diyor.

"Ne yaptın ya, sen nasıl yetiştirdin bunu?" dedim. "Ne yaptın ya, sen nasıl yetiştirdin bunu?" dedim.

"İmam-hatip okuluna verdim; kaçtı, okumadı." diyor. "İmam-hatip okuluna verdim; kaçtı, okumadı." diyor.

Demek ki daha çok çalışacağız, daha başka şeyler yapacağız.Demek ki daha çok çalışacağız, daha başka şeyler yapacağız. Evlatlarımıza sahip olacağız. Bu da böyle olmuyor. Evlatlarımıza sahip olacağız.

Bu da böyle olmuyor.

İşte bak, şu cami olmasa şurada toplanamazdık. İşte bak, şu cami olmasa şurada toplanamazdık. Şu hoparlör olmasa öbür taraftaki bu konuşmayı dinleyemez. Gerekiyor.Şu hoparlör olmasa öbür taraftaki bu konuşmayı dinleyemez. Gerekiyor. Çeşitli âletlere, edevâta ihtiyaç oluyor. Bunları biz okumasaydık, okutulan yerler olmasaydıÇeşitli âletlere, edevâta ihtiyaç oluyor. Bunları biz okumasaydık, okutulan yerler olmasaydı bunları biz size anlatamazdık. Biz burada yetişmişiz.bunları biz size anlatamazdık. Biz burada yetişmişiz. Arapça'yı öğrenmeseydik bunları biz size nasıl anlatacaktık? Arapça'yı öğrenmeseydik bunları biz size nasıl anlatacaktık?

Yetişecek. Bundan sonra da yetişecek... Onlar Kur'an'ı öğretecekler, hadisi öğretecekler... Yetişecek. Bundan sonra da yetişecek... Onlar Kur'an'ı öğretecekler, hadisi öğretecekler... "Allah'ın rızası bu taraftadır, gazabı bu taraftadır. "Allah'ın rızası bu taraftadır, gazabı bu taraftadır. Şu tarafa git, bu tarafa gitme!" diyecekler... Bunları yetiştireceğiz. Şu tarafa git, bu tarafa gitme!" diyecekler... Bunları yetiştireceğiz.

Çocuklara bakın, gençliğe bakın... Bu sene 330 bin tane genç üniversiteye gitti. Çocuklara bakın, gençliğe bakın... Bu sene 330 bin tane genç üniversiteye gitti. Evvelce girenleri de düşünün... Bu gençler nasıl oluyor, bir bakın.Evvelce girenleri de düşünün... Bu gençler nasıl oluyor, bir bakın. Dolaşın, etrafınızdaki gençlere bir bakın. Geceleyin nârâ mı atıyor? Dolaşın, etrafınızdaki gençlere bir bakın. Geceleyin nârâ mı atıyor? Sinemaya mı gidiyor? Keyfe mi gidiyor? Safaya mı gidiyor? Nasıl yetişiyor?.. Sinemaya mı gidiyor? Keyfe mi gidiyor? Safaya mı gidiyor? Nasıl yetişiyor?..

Bu gençlere ben bir şey demeyeyim, siz de cemiyetin içindesiniz, bu halkın arasındasınız, görün. Bu gençlere ben bir şey demeyeyim, siz de cemiyetin içindesiniz, bu halkın arasındasınız, görün. Bunun çaresi neyse gelin elbirliğiyle, paraysa para, gayretse gayret, kuvvetse kuvvet,Bunun çaresi neyse gelin elbirliğiyle, paraysa para, gayretse gayret, kuvvetse kuvvet, hepsini ortaya koyalım; temiz pak müesseseler yapalım, çocuklarımızı kendimiz gibi yetiştirelim. hepsini ortaya koyalım; temiz pak müesseseler yapalım, çocuklarımızı kendimiz gibi yetiştirelim.

Bir adam iyi alim, okutacak, öğretecek; ama onun okutması için para lazım. Bir adam iyi alim, okutacak, öğretecek; ama onun okutması için para lazım. Beri tarafta talebe okuyacak; ama karnı doymazsa nasıl okusun? Beri tarafta talebe okuyacak; ama karnı doymazsa nasıl okusun?

Ona da; "Al parayı, otur şuraya, şu ilmi öğren." demek lazım. Ona da; "Al parayı, otur şuraya, şu ilmi öğren." demek lazım.

İmâm-ı Âzam hazretleri bir keresinde bakıyor, İmâm-ı Âzam hazretleri bir keresinde bakıyor, "Kuyumcunun yanına çırak gidiyorum." "Kuyumcunun yanına çırak gidiyorum."

-zeki- birisi gidiyor: "Nereye gidiyorsun?" -zeki- birisi gidiyor:

"Nereye gidiyorsun?"

"Ne kadar alıyorsun?" "Şu kadar." "Ben sana o kadar para vereyim, gel bu ilmi oku." demiş. "Ne kadar alıyorsun?"

"Şu kadar."

"Ben sana o kadar para vereyim, gel bu ilmi oku." demiş.

"Şurada otur, oku, o kadar parayı ben sana vereceğim." demiş. "Şurada otur, oku, o kadar parayı ben sana vereceğim." demiş.

Ondan sonra o bizim mezhebimizin büyüklerinden birisi oluyor.Ondan sonra o bizim mezhebimizin büyüklerinden birisi oluyor. Kuyumcuya çıraklıktan ilme çıraklığa dönüyor. Öyle olacağız. Kuyumcuya çıraklıktan ilme çıraklığa dönüyor.

Öyle olacağız.
Zeki bir insanı gördüğümüz zaman;Zeki bir insanı gördüğümüz zaman; "Oğlum, maddî bakımdan endişe etme. Otur şuraya, Allah'ın yolunu öğren."Oğlum, maddî bakımdan endişe etme. Otur şuraya, Allah'ın yolunu öğren. Paraysa parayı da ben sana vereceğim. Aklını sâlim tut." dersek yetişir. Paraysa parayı da ben sana vereceğim. Aklını sâlim tut." dersek yetişir.

Demezsek gidiyor. Demezsek bu nesilden sonraki nesil ne olur, bilmiyoruz.Demezsek gidiyor. Demezsek bu nesilden sonraki nesil ne olur, bilmiyoruz. Bundan öncekinden şimdi nasıl farklıysa... Görülüyor; babası sakallı, oğlu tıraşlı, torunu zibidi...Bundan öncekinden şimdi nasıl farklıysa... Görülüyor; babası sakallı, oğlu tıraşlı, torunu zibidi... Anası çarşaflı, kızı mantolu, torunu açık saçık, japone kollu... Anası çarşaflı, kızı mantolu, torunu açık saçık, japone kollu...

Dün bir dükkâna gittim. Sakallı adam. Selâmun aleyküm dedim. Aleyküm selam dedi.Dün bir dükkâna gittim. Sakallı adam. Selâmun aleyküm dedim. Aleyküm selam dedi. Yanında karısı var, başörtülü, kapalı kadın.Yanında karısı var, başörtülü, kapalı kadın. Yanında bir kız var, levent gibi, 17-18 yaşında, sırma saçları omuzlarına dökülmüş, kırmızı,Yanında bir kız var, levent gibi, 17-18 yaşında, sırma saçları omuzlarına dökülmüş, kırmızı, çekici renkte pantolon giymiş.çekici renkte pantolon giymiş. O da onların kızıymış. Onlara "anne" diyor, "baba" diyor.O da onların kızıymış. Onlara "anne" diyor, "baba" diyor. Bak, nereye gidiyor, gör! Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. Bak, nereye gidiyor, gör! Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. Ondan sonra o kız anne olacak, evlat yetiştirecek, onun evlatlarının nasıl olacağınıOndan sonra o kız anne olacak, evlat yetiştirecek, onun evlatlarının nasıl olacağını bir kapat gözünü, düşün bakalım... bir kapat gözünü, düşün bakalım...

Onun için, bu paralar sarf edilecek, çare yok.Onun için, bu paralar sarf edilecek, çare yok. Sarf edilmezse yine gidecek bu paralar, belki gelip düşman alacak. Sarf edilmezse yine gidecek bu paralar, belki gelip düşman alacak.

Yunan kuvvetleri Polatlı'ya kadar yaklaşmış, Ankara'dan top sesleri duyulmaya başlanmış. Yunan kuvvetleri Polatlı'ya kadar yaklaşmış, Ankara'dan top sesleri duyulmaya başlanmış. Askerin parası pulu yok, cephaneliği az, teçhizâtı yok.Askerin parası pulu yok, cephaneliği az, teçhizâtı yok. Askerler Ankara çarşısında dolaşıyorlarmış, esnaftan para, malzeme topluyorlarmış kiAskerler Ankara çarşısında dolaşıyorlarmış, esnaftan para, malzeme topluyorlarmış ki cepheye yetiştirsinler de bir işe yarasın...cepheye yetiştirsinler de bir işe yarasın... Bir tanesine gelmişler: "Oğlum, şu dükkânda ne görüyorsan al, cepheye götür." Bir tanesine gelmişler:

"Oğlum, şu dükkânda ne görüyorsan al, cepheye götür."

"Baba, o kadar istemiyoruz, birazcık..." "Baba, o kadar istemiyoruz, birazcık..."

"Oğlum, biraz sonra Yunanlı gelecek, nasıl olsa o yağmalayacak..." "Oğlum, biraz sonra Yunanlı gelecek, nasıl olsa o yağmalayacak..."

Eğer çalışmazsanız öyle olur. "Hocam artık olmaz." Eğer çalışmazsanız öyle olur.

"Hocam artık olmaz."

Anlaşma mı var? Düşman Trakya'ya kadar geldi, bu tarafa gelmeyecek diye söz verdi;Anlaşma mı var? Düşman Trakya'ya kadar geldi, bu tarafa gelmeyecek diye söz verdi; sen de ona itimat mı ediyorsun? sen de ona itimat mı ediyorsun?

Tuna vilâyetin gitti, Mora vilâyetin gitti, Kırım vilâyetin gitti, Tuna vilâyetin gitti, Mora vilâyetin gitti, Kırım vilâyetin gitti, Kafkas vilâyeti gitti de "Artık Anadolu'ya bakmayacağız." diye anlaşma mı var? Kafkas vilâyeti gitti de "Artık Anadolu'ya bakmayacağız." diye anlaşma mı var?

İçten gidiyor! Dışarıdan gitmesine lüzum yok, içten gidiyor... İçten gidiyor! Dışarıdan gitmesine lüzum yok, içten gidiyor...

Allah bize uyanıklık versin. Men tereke selâse cumuâtin min ğayri üzrin kütibe mine'l-münâfıkîn. Allah bize uyanıklık versin.

Men tereke selâse cumuâtin min ğayri üzrin kütibe mine'l-münâfıkîn.

Şimdi bazı -ilgili- kardeşlerim iyi dinlesinler! Bu hadîs-i şerîf kimdenmiş? Şimdi bazı -ilgili- kardeşlerim iyi dinlesinler!

Bu hadîs-i şerîf kimdenmiş?

Taberânî'den, Dârekutnî'den, Üsâme b. Zeyd radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. Taberânî'den, Dârekutnî'den, Üsâme b. Zeyd radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. Arkasında sahih hadîs-i şerîf diye izah etmiş. Arkasında sahih hadîs-i şerîf diye izah etmiş.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurmuş ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurmuş ki;

Men tereke selâse cumuâtin; "Üç Cuma'yı terk eden kimse." Men tereke selâse cumuâtin; "Üç Cuma'yı terk eden kimse." Min ğayri üzrin. "Mazeretsiz üç Cuma'yı terk eden kimse..." Min ğayri üzrin. "Mazeretsiz üç Cuma'yı terk eden kimse..." Kütibe mine'l-münâfıkîn. "Münafıklardan olarak yazılır." Kütibe mine'l-münâfıkîn. "Münafıklardan olarak yazılır."

"Üç Cuma'yı terk eden kimse münafıklardan olarak yazılır." "Üç Cuma'yı terk eden kimse münafıklardan olarak yazılır."

Altındaki hadis de yine Cuma ile ilgili: Altındaki hadis de yine Cuma ile ilgili:

Men tereke'l-cumuate selâse merrâtin mütevâliyâtin min ğayri darûretin taba'allâhu alâ kalbihî. Men tereke'l-cumuate selâse merrâtin mütevâliyâtin min ğayri darûretin taba'allâhu alâ kalbihî.

Bu da Cabir b. Abdillah el-Ensârî hazretlerinden rivayet edilmiş. Bu da Cabir b. Abdillah el-Ensârî hazretlerinden rivayet edilmiş. Ahmed b. Hanbel'de, Müstedrek'de, İbn Mâce'de, Beyhakî'de ve daha başka kaynaklarda var.Ahmed b. Hanbel'de, Müstedrek'de, İbn Mâce'de, Beyhakî'de ve daha başka kaynaklarda var. Bu hadîs-i şerîf de hasen bir hadîs-i şerîf olarak rivayet edilmiş. Bu hadîs-i şerîf de hasen bir hadîs-i şerîf olarak rivayet edilmiş.

"Kim peş peşe üç Cuma'yı zaruret olmadığı halde terk ederse"Kim peş peşe üç Cuma'yı zaruret olmadığı halde terk ederse Allah onun kalbini mühürler, işlemez hâle getirir." Allah onun kalbini mühürler, işlemez hâle getirir."

Gönlünü karartır, kapatır, çalışmaz hâle getirir, mühürler. Gönlünü karartır, kapatır, çalışmaz hâle getirir, mühürler. Kapısı kapandı mı, üstüne kırmızı mühür vuruldu mu nasıl dükkân çalışmıyor;Kapısı kapandı mı, üstüne kırmızı mühür vuruldu mu nasıl dükkân çalışmıyor; kalbi mühürlenir, hayrı göremez, hakkı göremez, doğru yolda yürüyemez. kalbi mühürlenir, hayrı göremez, hakkı göremez, doğru yolda yürüyemez.

Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl. "Resûlallah ne doğru söylemiş!" ki görüyoruz; Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl. "Resûlallah ne doğru söylemiş!" ki görüyoruz; bazı kardeşler Cuma kılmamak işinden başladı, bir içtihatla bir şeyler tutturdular, bazı kardeşler Cuma kılmamak işinden başladı, bir içtihatla bir şeyler tutturdular, şimdi vakit namazlarını kılmıyorlar! Kalp mühürlendi, istediğin kadar [uğraş...]şimdi vakit namazlarını kılmıyorlar! Kalp mühürlendi, istediğin kadar [uğraş...] Kalp mühürlendi mi gidiyor... Onun için, müslümanların birliği Cuma günü görülecek; gelecekler,Kalp mühürlendi mi gidiyor...

Onun için, müslümanların birliği Cuma günü görülecek; gelecekler,
hocalarını dinleyecekler, dinimizi emirlerini öğrenecekler, topluca cemaatle namazı kılacaklar,hocalarını dinleyecekler, dinimizi emirlerini öğrenecekler, topluca cemaatle namazı kılacaklar, birbirlerine "merhaba" diyecekler, el sıkışacaklar, tebessüm edecekler, işlerini görecekler. birbirlerine "merhaba" diyecekler, el sıkışacaklar, tebessüm edecekler, işlerini görecekler. Cuma'da müslümanların birliği var. Cuma'da müslümanların birliği var.

Peygamber Efendimiz Medine-i Münevvere'ye gelmeden önce Cuma kılındı.Peygamber Efendimiz Medine-i Münevvere'ye gelmeden önce Cuma kılındı. İstanbul Bizans'ın elindeyken, Cenevizliler'in elindeyken Galata'da, İstanbul Bizans'ın elindeyken, Cenevizliler'in elindeyken Galata'da, Arap camiinde Cuma kılındı. Almanya'da hâlen kılınıyor. Arap camiinde Cuma kılındı. Almanya'da hâlen kılınıyor.

Niye kılınmasın? Niye kılınmasın?

Men teda'daa li-zî sultânin irâdete dünyâhu a'rada'llâhu anhu bi-vechihî fi'd-dünyâ ve'l-âhireti. Men teda'daa li-zî sultânin irâdete dünyâhu a'rada'llâhu anhu bi-vechihî fi'd-dünyâ ve'l-âhireti.

Ebû Hureyye radıyallahu anh'ten bir hadîs-i şerîf. Ebû Hureyye radıyallahu anh'ten bir hadîs-i şerîf. Deylemî isimli hadis alimi kitabında kaydetmiş ki; Deylemî isimli hadis alimi kitabında kaydetmiş ki;

Men teda'daa. -Teda'du, tevâzu mânasına.-Men teda'daa. -Teda'du, tevâzu mânasına.- "Kim tevâzu ederse, boyun bükerse, dalkavukluk ederse, alçalırsa..." Kime karşı? "Kim tevâzu ederse, boyun bükerse, dalkavukluk ederse, alçalırsa..."

Kime karşı?

Li-zî sultânin. "Güç kuvvet, iktidar sahibi bir kimseye karşı..." Li-zî sultânin. "Güç kuvvet, iktidar sahibi bir kimseye karşı..."

"Saltanat, güç kuvvet sahibi bir kimseye arz-ı hürmet edip boyun büker tabasbus ederse..." "Saltanat, güç kuvvet sahibi bir kimseye arz-ı hürmet edip boyun büker tabasbus ederse..."

Neden? İrâdete dünyâhu. "Onun dünyasını isteyerek." Neden?

İrâdete dünyâhu. "Onun dünyasını isteyerek."

"Bu adamın parası var. Bu adamın sözü geçer. Bu adamın mevkii yerindedir. "Bu adamın parası var. Bu adamın sözü geçer. Bu adamın mevkii yerindedir. Hele ben şuna bir yanaşayım, kendimi şirin göstereyim. O zaman neler gelir bana neler..." diye Hele ben şuna bir yanaşayım, kendimi şirin göstereyim. O zaman neler gelir bana neler..." diye düşünerek öyle yaparsa ne olur? düşünerek öyle yaparsa ne olur?

A'rada'llâhu anhu bi-vechihî. "Allah ondan o şahsın yüzünü döndürtür." A'rada'llâhu anhu bi-vechihî. "Allah ondan o şahsın yüzünü döndürtür."

Sen Allah'ı bırakıp da onun gönlünü çeleceğini mi sanıyordun? Ona mı meylettin? Sen Allah'ı bırakıp da onun gönlünü çeleceğini mi sanıyordun? Ona mı meylettin?

Allah onu ona sevdirtmez. Allah onu ona sevdirtmez.

Bu hadîs-i şerîfte a'rada'llâhu vechehû deseydi; a'rada'llâhu anhu vechehû Bu hadîs-i şerîfte a'rada'llâhu vechehû deseydi; a'rada'llâhu anhu vechehû "Allah yüzünü ondan döndürür." demek olurdu. "Allah yüzünü ondan döndürür." demek olurdu. Bi-vechihî diyor; burada bir tâdiye, müteaddîlik oluyor.Bi-vechihî diyor; burada bir tâdiye, müteaddîlik oluyor. "Allah o saltanat sahibi kimsenin yüzünü ondan döndürtür." "Allah o saltanat sahibi kimsenin yüzünü ondan döndürtür."

Yani ona da yaramaz, dünyalığa da yaramaz. Yaptığı iş Allah'a yaramadı.Yani ona da yaramaz, dünyalığa da yaramaz. Yaptığı iş Allah'a yaramadı. Dünyalık elde etmek için Allah'ın rızasına aykırı bir iş yaptı. Ama yine de o şahsa yaranamaz. Dünyalık elde etmek için Allah'ın rızasına aykırı bir iş yaptı. Ama yine de o şahsa yaranamaz.

O zaman nasıl olacağız? Allah'ın rızasına riayet edeceğiz, onu gözeteceğiz. O zaman nasıl olacağız?

Allah'ın rızasına riayet edeceğiz, onu gözeteceğiz.
Konuşurken, susarken, severken, kızarken, yürürken, otururken, kalkarken, Konuşurken, susarken, severken, kızarken, yürürken, otururken, kalkarken, yaptığımız şeylerde hep Allah'ın rızasını düşüneceğiz. yaptığımız şeylerde hep Allah'ın rızasını düşüneceğiz. "Bunu ben böyle yaparsam şöyle olur, yapmayayım. "Bunu ben böyle yaparsam şöyle olur, yapmayayım. Bunu böyle yaparsam böyle olur..." Dünya hesabı yapmayacağız, âhiret hesabı yapacağız. Bunu böyle yaparsam böyle olur..." Dünya hesabı yapmayacağız, âhiret hesabı yapacağız.

"Bunu ben söylesem mi söylemesem mi? Söylesem Allah seni sever mi?" Sever. "Bunu ben söylesem mi söylemesem mi? Söylesem Allah seni sever mi?"

Sever.

O zaman söyle. "Bunu ben böyle yaparsam Allah kızar mı?" O zaman söyle.

"Bunu ben böyle yaparsam Allah kızar mı?"

Kızar. O zaman söyleme. Ölçü böyle olacak.Kızar.

O zaman söyleme.

Ölçü böyle olacak.
Kim Allah rızası için böyle yaparsa işte onun imanı sağlamdır. Gerisi çürüktür.Kim Allah rızası için böyle yaparsa işte onun imanı sağlamdır. Gerisi çürüktür. Allah'ın rızasını düşünmüyor da başka hesaplar yapıyor. Olmaz. Allah'ın rızasını düşünmüyor da başka hesaplar yapıyor. Olmaz.

Dünyada da âhirette de Allah onun yüzünü çevirttirir. Dünyada da âhirette de Allah onun yüzünü çevirttirir. Yani dünyada da âhirette de o adam bir hayra nâil olamaz. Yani dünyada da âhirette de o adam bir hayra nâil olamaz.

Hürmet edeceksen Allah'a hürmet et. Sözünü dinleyeceksenHürmet edeceksen Allah'a hürmet et. Sözünü dinleyeceksen Allahu Teâlâ hazretlerinin sözünü dinle. Allahu Teâlâ hazretlerinin sözünü dinle. Emir tutacaksan Allahu Teâlâ hazretlerinin emrini tut. Kul olacaksan O'na [kul ol]; kula kul olma.Emir tutacaksan Allahu Teâlâ hazretlerinin emrini tut. Kul olacaksan O'na [kul ol]; kula kul olma. Başkasına tabasbus etme, o da senin gibi bir beşerdir. Başkasına tabasbus etme, o da senin gibi bir beşerdir. Sen ona böyle yaptıkça o da şişiyor, kabarıyor, başkalarının başına bela oluyor.Sen ona böyle yaptıkça o da şişiyor, kabarıyor, başkalarının başına bela oluyor. Eğer dalkavukların dalkavukluğu olmasa o da bela olamayacak,Eğer dalkavukların dalkavukluğu olmasa o da bela olamayacak, o da haddini bilecek, normal bir insan olacak. o da haddini bilecek, normal bir insan olacak.

Men teazzama fî nefsihî veh'tâle fî meşyetihî lekıya'llâhe ve hüve aleyhi ğadbânu. Men teazzama fî nefsihî veh'tâle fî meşyetihî lekıya'llâhe ve hüve aleyhi ğadbânu.

İbn Ömer radıyallahu anh'ten. Bu hadîs-i şerîf için Suyûtî hasen demiş. İbn Ömer radıyallahu anh'ten. Bu hadîs-i şerîf için Suyûtî hasen demiş. Ricâli, rivayetindeki insanlar için ricalü's-sahîh, "sağlam" demiş.Ricâli, rivayetindeki insanlar için ricalü's-sahîh, "sağlam" demiş. Bu hadîs-i şerîf kendini beğenmekle ilgili. Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; Bu hadîs-i şerîf kendini beğenmekle ilgili.

Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

Men teazzama fî nefsihî. "Kim kendi içinden kendi kendine büyüklenirse..." Men teazzama fî nefsihî. "Kim kendi içinden kendi kendine büyüklenirse..."

"Ben ne adamım! Ne büyük insanım ben! Benim kadrim kıymetime kimse erişemez!" diye "Ben ne adamım! Ne büyük insanım ben! Benim kadrim kıymetime kimse erişemez!" diye kendisini büyük görürse, tekebbür ederse... kendisini büyük görürse, tekebbür ederse...

Veh'tâle fî meşyetihî. "Yürüyüş tarzında da kurum, çalım satarak yürürse..." Veh'tâle fî meşyetihî. "Yürüyüş tarzında da kurum, çalım satarak yürürse..."

Attığı adımdan, basış tarzından kibirli kibirli yürüyor... Böyle yaparsa... Attığı adımdan, basış tarzından kibirli kibirli yürüyor... Böyle yaparsa...

Lekıya'llâhe ve hüve aleyhi ğadbânu. "Allahu Teâlâ hazretlerine Lekıya'llâhe ve hüve aleyhi ğadbânu. "Allahu Teâlâ hazretlerine Allah ona kızgın bir vaziyetteyken mülâki olur." Allah ona kızgın bir vaziyetteyken mülâki olur."

"Allah'a kavuştuğu zaman Allah'ın gazaplı hâliye ona mülâki olur." "Allah'a kavuştuğu zaman Allah'ın gazaplı hâliye ona mülâki olur."

Yani Allah ona kızmış bir vaziyette O'nun karşısına, huzuruna çıkar. Yani Allah ona kızmış bir vaziyette O'nun karşısına, huzuruna çıkar. "Sen misin dünyada öyle kibirlenen?! Sen misin öyle çalımlı çalımlı yürüyen?!" diye "Sen misin dünyada öyle kibirlenen?! Sen misin öyle çalımlı çalımlı yürüyen?!" diye Allah ona gazaplı olarak onu huzuruna alır, gazaplı olduğu zaman yaptığı muameleyi yapar.Allah ona gazaplı olarak onu huzuruna alır, gazaplı olduğu zaman yaptığı muameleyi yapar. Mesela bir dairede bir âmiri düşünün, bir komutanı düşünün; birisini çağırmış ama pür hiddet,Mesela bir dairede bir âmiri düşünün, bir komutanı düşünün; birisini çağırmış ama pür hiddet, "ateş püskürüyor" deriz. Kimse yanına girmeye nasıl korkar... "Aman!"ateş püskürüyor" deriz. Kimse yanına girmeye nasıl korkar... "Aman! Çok sinirli, şimdi bir şey söylemeyeyim, yanına girmeyeyim!.." Çok sinirli, şimdi bir şey söylemeyeyim, yanına girmeyeyim!.." Âhirette olacakları artık oralardan anlayın. Âhirette olacakları artık oralardan anlayın.

Allah'ın gazabına uğramış bir insan olarak huzuruna çıkmak,Allah'ın gazabına uğramış bir insan olarak huzuruna çıkmak, O'nun gazabına orada mâruz olmak ne kadar kötü bir şey! O'nun gazabına orada mâruz olmak ne kadar kötü bir şey!

O halde ne yapacağız? Tevâzu göstereceğiz.O halde ne yapacağız?

Tevâzu göstereceğiz.
Allah rızası için halim selim olacağız, alçakgönüllü olacağız. Allah rızası için halim selim olacağız, alçakgönüllü olacağız. Kendimize bir pâye verip kibirli kibirli yürümeyeceğiz. Kendimize bir pâye verip kibirli kibirli yürümeyeceğiz. Haddimizi bileceğiz, kusurumuzu bileceğiz, eksiğimizi bileceğiz. Haddimizi bileceğiz, kusurumuzu bileceğiz, eksiğimizi bileceğiz. Allahu Teâlâ hazretlerinin sevgisini ahlâkımızı düzelterek öylece kazanmaya gayret edeceğiz. Allahu Teâlâ hazretlerinin sevgisini ahlâkımızı düzelterek öylece kazanmaya gayret edeceğiz.

Men tealleka şey'en vükile ileyhi. Men tealleka şey'en vükile ileyhi.

Bu hadîs-i şerîf de Beyhakî'de rivayet edilmiş. Bu hadîs-i şerîf de Beyhakî'de rivayet edilmiş. Ebû Hüreyre radıyallahu anh rivayet etmiş. Tedaviyle ilgili. Ebû Hüreyre radıyallahu anh rivayet etmiş. Tedaviyle ilgili.

Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; "Kim tedavi olmak için Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

"Kim tedavi olmak için
eski zaman yani cahiliye devri usullerine teşebbüs ederse, eski zaman yani cahiliye devri usullerine teşebbüs ederse, tedavi olacağım diye şifayı ondan umarsa..."tedavi olacağım diye şifayı ondan umarsa..." Vükile ileyhi. "O hâline bırakıverilir." Sen misin Allah'tan şifayı istemedin de,Vükile ileyhi. "O hâline bırakıverilir."

Sen misin Allah'tan şifayı istemedin de,
"Şöyle yapınca, böyle yapınca böyle olacak..." diye bâtıl cahiliye âdetlerinden medet umdun? "Şöyle yapınca, böyle yapınca böyle olacak..." diye bâtıl cahiliye âdetlerinden medet umdun? Hadi bakalım, ne hâlin varsa gör... Allah şifasını vermez. Hadi bakalım, ne hâlin varsa gör... Allah şifasını vermez.

İnsana şifayı kim verir? Allahu Teâlâ hazretleri verir. Nasıl verir? İnsana şifayı kim verir?

Allahu Teâlâ hazretleri verir.

Nasıl verir?

Nasıl dilerse öyle verir. İsterse bir anda hastalıktan kurtarır.Nasıl dilerse öyle verir. İsterse bir anda hastalıktan kurtarır. İsterse bir ilaç vasıtasıyla kurtarır. İsterse duayla kurtarır. Nasıl isterse şifa O'ndandır. İsterse bir ilaç vasıtasıyla kurtarır. İsterse duayla kurtarır. Nasıl isterse şifa O'ndandır.

"Allah'tan gayriden, eski âdetlerden, 'Şöyle yaparsan şöyle olur, böyle yaparsan böyle olur...' diye"Allah'tan gayriden, eski âdetlerden, 'Şöyle yaparsan şöyle olur, böyle yaparsan böyle olur...' diye cahiliye tedavi âdetlerinden birisiyle bir şey uman kimse cahiliye tedavi âdetlerinden birisiyle bir şey uman kimse kendi hâline terk ediliverilir." diyor Peygamber Efendimiz. kendi hâline terk ediliverilir." diyor Peygamber Efendimiz.

Ne tavsiye etmiş oluyor? "Allah'a dayanın, Allah'a yönelin,Ne tavsiye etmiş oluyor?

"Allah'a dayanın, Allah'a yönelin,
şifayı da Allah'tan isteyin." demiş oluyor. şifayı da Allah'tan isteyin." demiş oluyor.

Peygamber Efendimiz'in duaları vardır. Sonra tavsiyesi vardır: Peygamber Efendimiz'in duaları vardır. Sonra tavsiyesi vardır:

"Allah hastalığı da indirmiştir, şifayı da indirmiştir. "Allah hastalığı da indirmiştir, şifayı da indirmiştir. Hastalığınıza ilaç kullanın ama haram ile tedavi olmayın." Hastalığınıza ilaç kullanın ama haram ile tedavi olmayın."

Ben hatırlıyorum, -Bir tanıdık rahatsızlandı da- bazı doktorlar diyordu ki; Ben hatırlıyorum, -Bir tanıdık rahatsızlandı da- bazı doktorlar diyordu ki;

"Çok zayıf düşmüş. Kanyak içsin, güçlensin, kuvvetlensin." "Çok zayıf düşmüş. Kanyak içsin, güçlensin, kuvvetlensin."

Kanyak haram, içmemesi lazım. Kanyak haram, içmemesi lazım.

"Pekmez iç." desene! Hem kan yapar hem hararet verir, güçlenir, kuvvetlenir."Pekmez iç." desene! Hem kan yapar hem hararet verir, güçlenir, kuvvetlenir. Niye "pekmez" demiyorsun da "kanyak" diyorsun? "Vebali bana ait."Niye "pekmez" demiyorsun da "kanyak" diyorsun?

"Vebali bana ait."
Doktor öyle diyor. Onlar hakkında da Kur'ân-ı Kerîm buyuruyor ki;

Doktor öyle diyor.

Onlar hakkında da Kur'ân-ı Kerîm buyuruyor ki;

"-Böyle diyenlere- Allah yüklenmek istedikleri vebali de yükleyecek, "-Böyle diyenlere- Allah yüklenmek istedikleri vebali de yükleyecek, ötekilerden bir şey eksilmeden..." ötekilerden bir şey eksilmeden..."

Sen misin "Onun vebali bana ait." diyen? O yine günahı işlerse o vebali taşır; Sen misin "Onun vebali bana ait." diyen? O yine günahı işlerse o vebali taşır; ama o öyle diyen edepsize de o kadar vebal daha üstüne yüklenecek. ama o öyle diyen edepsize de o kadar vebal daha üstüne yüklenecek.

Ve le-yahmilünne eskâlehüm ve eskâlen mea eskâlihim. Ve le-yahmilünne eskâlehüm ve eskâlen mea eskâlihim.

Helal ile tedavi olacak, haram ile tedavi olmaya kalmayacak. Helal ile tedavi olacak, haram ile tedavi olmaya kalmayacak. Allah'ın çeşit çeşit helalleri vardır, o helallerle Allah'tan şifayı isteyerek tedavi olacağız.Allah'ın çeşit çeşit helalleri vardır, o helallerle Allah'tan şifayı isteyerek tedavi olacağız. Tedavi de hadîs-i şerîfte tavsiye edilmiş bir şeydir. Haramla tedavi yok, yanlış yolla tedavi yok. Tedavi de hadîs-i şerîfte tavsiye edilmiş bir şeydir. Haramla tedavi yok, yanlış yolla tedavi yok.

Bundan sonraki hadîs-i şerîfe gelelim. Sizin ve bizim hâlimize uygun düştüğü için hoş bir [hadis.] Bundan sonraki hadîs-i şerîfe gelelim. Sizin ve bizim hâlimize uygun düştüğü için hoş bir [hadis.]

Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

Men tealleme hadîseyni isneyni yenfeu bihimâ nefsehû ve yuallimuhümâ ğayrahûMen tealleme hadîseyni isneyni yenfeu bihimâ nefsehû ve yuallimuhümâ ğayrahû ve yentefiu bihî kâne hayran min ibâdeti sittîne seneten. ve yentefiu bihî kâne hayran min ibâdeti sittîne seneten.

Deylemî, Berâ b. Âzib radıyallahu anh'ten rivayet etmiş. Deylemî, Berâ b. Âzib radıyallahu anh'ten rivayet etmiş.

Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; "Kim iki hadîs-i şerîf öğrenirse..." Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

"Kim iki hadîs-i şerîf öğrenirse..."

-Bir oturuşta biz burada aslında her gün on tane filan okuyoruz. -Bir oturuşta biz burada aslında her gün on tane filan okuyoruz. Belki zamanına göre daha fazla okuyoruz.- Belki zamanına göre daha fazla okuyoruz.-

Niçin? Yenfeu bihimâ nefsehû. "Onlar sayesinde kendi nefsine fayda sağlamak için." Niçin?

Yenfeu bihimâ nefsehû. "Onlar sayesinde kendi nefsine fayda sağlamak için."

Dinleyecek, Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfine uygun hareket edecek, Dinleyecek, Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfine uygun hareket edecek, sevap kazanacak, kendisi faydalanacak. sevap kazanacak, kendisi faydalanacak.

Ve yuallimuhümâ ğayrahû. "Bu iki hadisi gidip başkasına da öğretecek." Ve yuallimuhümâ ğayrahû. "Bu iki hadisi gidip başkasına da öğretecek."

"Hanım, ben bugün İskenderpaşa camiine gittim. Sahih hadislerden hoca efendi şunu şunu söyledi. "Hanım, ben bugün İskenderpaşa camiine gittim. Sahih hadislerden hoca efendi şunu şunu söyledi. Bak sana da tebliğ ediyorum..." Veyahut; "Çocuğum otur, bak şu hadisleri duydun mu?" Bak sana da tebliğ ediyorum..." Veyahut; "Çocuğum otur, bak şu hadisleri duydun mu?" Veyahut amcazâdesine veya amcasına, komşusuna böyle öğretmek için... Veyahut amcazâdesine veya amcasına, komşusuna böyle öğretmek için... Kendisi faydalanmak için, başkasına öğretmek için... Kendisi faydalanmak için, başkasına öğretmek için...

Yentefiu bihî. "Çeşitli tarzda istifade olsun diye..." "Kim iki hadis öğrenirse..." Yentefiu bihî. "Çeşitli tarzda istifade olsun diye..."

"Kim iki hadis öğrenirse..."

Kâne hayran min ibâdeti sittîne seneten. Kâne hayran min ibâdeti sittîne seneten. "60 yıllık ibadetten bu kendisine daha hayırlı olur." "60 yıllık ibadetten bu kendisine daha hayırlı olur."

60 yıllık ibadetten bu iki hadîs-i şerîfi öğrenip tatbik etmeye çalışması,60 yıllık ibadetten bu iki hadîs-i şerîfi öğrenip tatbik etmeye çalışması, başkasına öğretmeye çalışması kendisine daha hayırlı olur. başkasına öğretmeye çalışması kendisine daha hayırlı olur.

Hadîs-i şerîfleri ona göre dinleyin. Mümkünse yazın. Yazdığınızı ezberleyin. Hadîs-i şerîfleri ona göre dinleyin. Mümkünse yazın. Yazdığınızı ezberleyin. Ezberlediğinizi başkasına öğretin ki 60 yıllık ibadetten daha hayırlı oluyor, sevabı çok oluyor.Ezberlediğinizi başkasına öğretin ki 60 yıllık ibadetten daha hayırlı oluyor, sevabı çok oluyor. Can kulağıyla dinleyin. Can kulağıyla dinleyin.

Men tealleme sarfe'l-kelâmi li-yesbiye bihî kulûbe'n-nâsi lem yakbeli'llâhu minhü Men tealleme sarfe'l-kelâmi li-yesbiye bihî kulûbe'n-nâsi lem yakbeli'llâhu minhü yevme'l-kıyâmeti sarfen ve lâ adlen. yevme'l-kıyâmeti sarfen ve lâ adlen.

"Kim çeşitli söz söyleme tarzlarını, söz hünerleri, söz cambazlıkları,"Kim çeşitli söz söyleme tarzlarını, söz hünerleri, söz cambazlıkları, güzel konuşma yollarını, metotlarını öğrenirse..." güzel konuşma yollarını, metotlarını öğrenirse..."

Neden? Li-yesbiye -veyahut yüsbiye- bihî kulûbe'n-nâsi. Neden?

Li-yesbiye -veyahut yüsbiye- bihî kulûbe'n-nâsi.
"İnsanların gönüllerini onunla esir etmek için, kazanmak için, çelmek için..." "İnsanların gönüllerini onunla esir etmek için, kazanmak için, çelmek için..." Lem yakbeli'llâhu minhü. "Allah ondan kabul etmez."Lem yakbeli'llâhu minhü. "Allah ondan kabul etmez." Yevme'l-kıyâmeti. "Kıyamet gününde."Yevme'l-kıyâmeti. "Kıyamet gününde." Sarfen ve lâ adlen. "Farzını, nafilesini, tevbesini, ibadetini, fidyesiniSarfen ve lâ adlen. "Farzını, nafilesini, tevbesini, ibadetini, fidyesini kabul etmez." Bu neyi gösterdi? kabul etmez."

Bu neyi gösterdi?

Bu şunu gösteriyor ki Müslümanlık'ta söz cambazlığı hüner değildir. Bu şunu gösteriyor ki Müslümanlık'ta söz cambazlığı hüner değildir. Müslümanlık'ta her şey sadedir, açık saçıktır, dobra dobradır. Müslümanlık'ta her şey sadedir, açık saçıktır, dobra dobradır.

Dün akşam bir arkadaşın camisine gittik. Kur'ân-ı Kerîm'i öyle sade okuyor ki söze, Dün akşam bir arkadaşın camisine gittik. Kur'ân-ı Kerîm'i öyle sade okuyor ki söze, hünere boğmadan ciddi ciddi okuyor. hünere boğmadan ciddi ciddi okuyor.

Peygamber Efendimiz konuşurken sade sade, tane tane konuşurdu. Peygamber Efendimiz konuşurken sade sade, tane tane konuşurdu. Gösteriş için değil; müslümanın işi sade sadedir. Yaptığı işler Allah rızası içindir. Gösteriş için değil; müslümanın işi sade sadedir. Yaptığı işler Allah rızası içindir.

Çeşitli söz hünerleriyle, cambazlıklarla, şiirlerle, Çeşitli söz hünerleriyle, cambazlıklarla, şiirlerle, nüktelerle vesaire ile insanların kalbini çekiyor, kendisine bağlıyor, esir ediyor.nüktelerle vesaire ile insanların kalbini çekiyor, kendisine bağlıyor, esir ediyor. Öyle şey yok. İnsan açık, net, dobra dobra olacak. İnsanları kandırmayı esas almayacak. Öyle şey yok. İnsan açık, net, dobra dobra olacak. İnsanları kandırmayı esas almayacak. Neyse o hâlini ortaya tabiî olarak koyacak. İslâm bunu seviyor. Neyse o hâlini ortaya tabiî olarak koyacak. İslâm bunu seviyor.

Men tealleme ilmen li-ğayrillâhi erâde bihî ğayrallâhi fe'l-yetebevve' mak'adehû mine'n-nâr. Men tealleme ilmen li-ğayrillâhi erâde bihî ğayrallâhi fe'l-yetebevve' mak'adehû mine'n-nâr.

Birkaç hadîs-i şerîf peş peşe ilimle ilgili gelecek. Bunlardan birincisi bu. Birkaç hadîs-i şerîf peş peşe ilimle ilgili gelecek. Bunlardan birincisi bu.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuş ki; Men tealleme ilmen. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuş ki; Men tealleme ilmen.

Hasen hadîs-i şerîf. Tirmizî, Abdullah b. Ömer radıyallahu anh'ten rivayet etmiş. Başka rivayetler de var. Hasen hadîs-i şerîf. Tirmizî, Abdullah b. Ömer radıyallahu anh'ten rivayet etmiş. Başka rivayetler de var.

"Kim bir ilim öğrenirse..." Neden? Li-ğayrillâhi. "Allah'tan gayrisi için öğrenirse..." "Kim bir ilim öğrenirse..."

Neden?

Li-ğayrillâhi. "Allah'tan gayrisi için öğrenirse..."
Erâde bihî ğayrallâhi.Erâde bihî ğayrallâhi. "Bu ilmi öğrendiği zaman Allah'ın rızasından gayri bir şeyi elde etmekte kullanacak..." "Bu ilmi öğrendiği zaman Allah'ın rızasından gayri bir şeyi elde etmekte kullanacak..."

Allah rızası için öğrenmiyor. Başka bir şey için Allah rızası için öğrenmiyor. Başka bir şey için öğrenirse... öğrenirse...

Fe'l-yetebevve' mak'adehû mine'n-nâri.Fe'l-yetebevve' mak'adehû mine'n-nâri. "Cehennemde oturacağı yeri hazırlasın, cehenneme girip de o yere oturmaya hazırlansın." "Cehennemde oturacağı yeri hazırlasın, cehenneme girip de o yere oturmaya hazırlansın."

Ne olacak? İlim, bilgi, öğrenilen şeyler Allah rızası için öğrenilecek. Ne olacak?

İlim, bilgi, öğrenilen şeyler Allah rızası için öğrenilecek.
Allah yolunda kullanılmak için öğrenilecek. Allah'ın yolu bulunsun diye öğrenilecek.Allah yolunda kullanılmak için öğrenilecek. Allah'ın yolu bulunsun diye öğrenilecek. Mârifetullah için öğrenilecek. İnsan Allahu Teâlâ'nın rızasını kazanmak için öğrenecek. Mârifetullah için öğrenilecek. İnsan Allahu Teâlâ'nın rızasını kazanmak için öğrenecek. İlmin gayesi var. O gaye nedir? Allah'ın sevgisini, rızasını kazanmaktır.İlmin gayesi var.

O gaye nedir?

Allah'ın sevgisini, rızasını kazanmaktır.
Allah'ın istediği yolda o ilmi kullanmaktır. Allah'ın istediği yolda o ilmi kullanmaktır.

Allah yolunda kullanılmıyor, başka maksatlar için öğreniliyor. Onun bir faydası yoktur. Allah yolunda kullanılmıyor, başka maksatlar için öğreniliyor. Onun bir faydası yoktur.

Evet, ilmin İslâm'da kıymeti var ama gayesine göre... Evet, ilmin İslâm'da kıymeti var ama gayesine göre... Gayesi yüksek olursa kıymeti var, yüksek olmazsa kıymeti yok. Gayesi yüksek olursa kıymeti var, yüksek olmazsa kıymeti yok.

O halde, niyetimizi düzeltip ilmi Allah rızası için öğrenmeye çalışmalıyız. Kimler? O halde, niyetimizi düzeltip ilmi Allah rızası için öğrenmeye çalışmalıyız.

Kimler?

Bilhassa çocuklarınıza bunu öğretin ki; "İlim Allah rızası için öğrenilir, Bilhassa çocuklarınıza bunu öğretin ki; "İlim Allah rızası için öğrenilir, bilgiler Allah yolunda kullanılmak için öğrenilir.bilgiler Allah yolunda kullanılmak için öğrenilir. Aman evlâdım! Bu niyetini sapıttırma, şaşırttırma.Aman evlâdım! Bu niyetini sapıttırma, şaşırttırma. Para kazanmayı hedef alma, yükselmeyi hedef alma, mevkii makamı hedef alma.Para kazanmayı hedef alma, yükselmeyi hedef alma, mevkii makamı hedef alma. Aman niyetine dikkat et!" Diğer hadîs-i şerîf: Aman niyetine dikkat et!"

Diğer hadîs-i şerîf:

Men tealleme'l-ilme li-yübâhiye bihi'l-ulemâe ve yümâriye bihi's-süfehâe Men tealleme'l-ilme li-yübâhiye bihi'l-ulemâe ve yümâriye bihi's-süfehâe ve yasrife bihî vucûhe'n-nâsi ileyhi edhalehu'llâhu cehenneme. ve yasrife bihî vucûhe'n-nâsi ileyhi edhalehu'llâhu cehenneme.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten bir hadîs-i şerîf. Tirmizî'de ve Mişkât'te var. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten bir hadîs-i şerîf. Tirmizî'de ve Mişkât'te var. İbn Ömer'den ve Ka'b radıyallahu anhümâ'dan rivayet edilmiş. Yine ilimle ilgili. İbn Ömer'den ve Ka'b radıyallahu anhümâ'dan rivayet edilmiş. Yine ilimle ilgili.

Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; Men tealleme'l-ilme. "Kim ilmi öğrenirse..." Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

Men tealleme'l-ilme. "Kim ilmi öğrenirse..."

Hadis, tefsir, fıkıh okuyor. İlim öğreniyor. Niçin? Hadis, tefsir, fıkıh okuyor. İlim öğreniyor.

Niçin?

Li-yübâhiye bihi'l-ulemâe. "Ulemâya onunla övünmek için." Li-yübâhiye bihi'l-ulemâe. "Ulemâya onunla övünmek için."

"Ben şu kadar ilim okumuşum, şunları bilirim, bunları bilirim..." diye böbürlenmek için. "Ben şu kadar ilim okumuşum, şunları bilirim, bunları bilirim..." diye böbürlenmek için.

Başka? Ve yümâriye bihi's-süfehâe. Başka?

Ve yümâriye bihi's-süfehâe.
"Bu öğrendiği ilimlerle akılsız, beyinsiz adamlarla münâkaşa etmek için." "Bu öğrendiği ilimlerle akılsız, beyinsiz adamlarla münâkaşa etmek için."

Allah korkusu olmayan, takvâsı olmayan insanlarla çene çalıp münâkaşa etmek için, Allah korkusu olmayan, takvâsı olmayan insanlarla çene çalıp münâkaşa etmek için, böbürlenmek için... böbürlenmek için...

Ve yasrife bihî vücûhe'n-nâsi ileyhi. Ve yasrife bihî vücûhe'n-nâsi ileyhi. "Ve insanların teveccühlerini, yüzlerini kendisine döndürmek,"Ve insanların teveccühlerini, yüzlerini kendisine döndürmek, insanların toplamak için." insanların toplamak için."

İnsanların teveccühlerini toplamak için değil, Allah rızası için öğrenecek, o zaman fayda verir. İnsanların teveccühlerini toplamak için değil, Allah rızası için öğrenecek, o zaman fayda verir.

Böyle bir ilim nasıl bir fayda verir? Şimdi altındaki o hadisi okuyalım: Böyle bir ilim nasıl bir fayda verir?

Şimdi altındaki o hadisi okuyalım:

Men tealleme bâben mine'l-ilmi amile bihî ev lem ya'mel bihî kâne efdale Men tealleme bâben mine'l-ilmi amile bihî ev lem ya'mel bihî kâne efdale min salâti elfi elfi rek'atin fe-in hüve amile bihîmin salâti elfi elfi rek'atin fe-in hüve amile bihî ev allemehu kâne lehû sevâbuhû ve sevâbu men ya'melu bihî ilâ yevmi'l-kıyâmeti. ev allemehu kâne lehû sevâbuhû ve sevâbu men ya'melu bihî ilâ yevmi'l-kıyâmeti.

"Kim ilimden bir bab öğrenirse..." Niyeti güzel, Allah rızası için bir bab öğrenirse... "Kim ilimden bir bab öğrenirse..."

Niyeti güzel, Allah rızası için bir bab öğrenirse...

İyi niyetle öğrenilen ilmin tadı bakın ne kadar güzel, faydası ne kadar çok... İyi niyetle öğrenilen ilmin tadı bakın ne kadar güzel, faydası ne kadar çok...

Ne olur? Amile bihî ev lem ya'mel bihî. "İster o ilmi tatbik etsin, ister etmesin." Ne olur?

Amile bihî ev lem ya'mel bihî. "İster o ilmi tatbik etsin, ister etmesin."

Ama iyi niyetle öğrendi... Ne olur? Kâne lehû efdale min salâti elfi rek'atin. Ama iyi niyetle öğrendi...

Ne olur?

Kâne lehû efdale min salâti elfi rek'atin.
"Bin rekât namazdan daha hayırlı olur." "Bin rekât namazdan daha hayırlı olur."

İlimden bir bölüm öğrenmesi,İlimden bir bölüm öğrenmesi, ister tatbik etsin ister etmesin, bin rekât namaz kılmaktan daha üstün olur. ister tatbik etsin ister etmesin, bin rekât namaz kılmaktan daha üstün olur.

Demek ki önce dinimizin inceliklerini bab bab öğrenecekmişiz; Demek ki önce dinimizin inceliklerini bab bab öğrenecekmişiz; namazdan da üstünmüş, ilim kıymetliymiş. namazdan da üstünmüş, ilim kıymetliymiş.

Fe-in hüve amile bihî. "Ama o şahıs böyle yapmaz da bir de bildiğini tatbik ederse..." Fe-in hüve amile bihî. "Ama o şahıs böyle yapmaz da bir de bildiğini tatbik ederse..." Ev allemehû. "Veyahut başkasına öğretirse..." O zaman sevabı ne olur? Ev allemehû. "Veyahut başkasına öğretirse..."

O zaman sevabı ne olur?

Kâne lehû sevâbuhû ve sevâbu men ya'melu bihî ilâ yevmi'l-kıyâmeti. Kâne lehû sevâbuhû ve sevâbu men ya'melu bihî ilâ yevmi'l-kıyâmeti. "Kıyamete kadar kendisinin sevabı ve onu işleyenlerin sevabı ona devam eder durur." "Kıyamete kadar kendisinin sevabı ve onu işleyenlerin sevabı ona devam eder durur."

Yani öğrettiği kimseler onu yaptıkça onun sevabı ona gelir. Yani öğrettiği kimseler onu yaptıkça onun sevabı ona gelir.

Şimdi biz bu hadisleri okuyoruz ya, bize bunları kim öğretmişse biz bunları tatbik ettikçe Şimdi biz bu hadisleri okuyoruz ya, bize bunları kim öğretmişse biz bunları tatbik ettikçe bizim sevabımızdan onlara bir nüsha, bir misli veriliyor. bizim sevabımızdan onlara bir nüsha, bir misli veriliyor. Bizden bir şey eksilmeden onlar bize sebep oldular diye veriliyor. Bizden bir şey eksilmeden onlar bize sebep oldular diye veriliyor. Siz de böyle yaparsanız, öğretirseniz, sizin öğrettiğiniz de tatbik ederse siz de o ecri alırsınız.Siz de böyle yaparsanız, öğretirseniz, sizin öğrettiğiniz de tatbik ederse siz de o ecri alırsınız. Kıyamete kadar sevabı öğretene gelir. Kıyamete kadar sevabı öğretene gelir.

Men tealleme'l-Kur'âne fî şebîbetihî ihtaleta'l-Kur'ânu bi-lahmihî. Men tealleme'l-Kur'âne fî şebîbetihî ihtaleta'l-Kur'ânu bi-lahmihî.

Kur'an öğrenmekle ilgili hadîs-i şerîf. Kur'an öğrenmekle ilgili hadîs-i şerîf.

"Kim Kur'an'ı delikanlılığında, şebâbetinde öğrenirse Kur'an onun etiyle karışır..." "Kim Kur'an'ı delikanlılığında, şebâbetinde öğrenirse Kur'an onun etiyle karışır..."

Kur'ân-ı Kerîm'i gençliğinde öğrenirse Kur'ân-ı Kerim etinin içine işler. Kur'ân-ı Kerîm'i gençliğinde öğrenirse Kur'ân-ı Kerim etinin içine işler.

Ve demihî. "Kanının içine..." O gençliğinde öğrendiği Kur'ân-ı Kerîm etinin, kanının içine işler.Ve demihî. "Kanının içine..."

O gençliğinde öğrendiği Kur'ân-ı Kerîm etinin, kanının içine işler.
Tabii çok sevap alır. Ve men teallemehû fî kibrihî. "Kim yaşlılığında Kur'an öğrenirse..." Tabii çok sevap alır.

Ve men teallemehû fî kibrihî. "Kim yaşlılığında Kur'an öğrenirse..."
Ve hüve yetefelletü minhü... "İhtiyarlığında öğrenirken zorlanıyor, öğreneyim derken sıkışıyor..." Ve hüve yetefelletü minhü... "İhtiyarlığında öğrenirken zorlanıyor, öğreneyim derken sıkışıyor..."

Ona öğrenmek dar bir elbise giyiyormuş gibi zor geliyor. Ona öğrenmek dar bir elbise giyiyormuş gibi zor geliyor.

Ve hüve yeûdu fihî. "Tekrar edip duruyor." Ve hüve yeûdu fihî. "Tekrar edip duruyor."

"Ah! İyi öğreneyim, hatırımda kalmıyor!" diye zorlanarak... "Ah! İyi öğreneyim, hatırımda kalmıyor!" diye zorlanarak...

Fe-lehû ecruhû merreteyni. "Allah ona iki misli ecir verir." Fe-lehû ecruhû merreteyni. "Allah ona iki misli ecir verir."

Çünkü herkes gençliğinde İslâm'ı idrak etmez ki, kimi İslâm'la daha yaşlı zamanlarda karşılaşıyor. Çünkü herkes gençliğinde İslâm'ı idrak etmez ki, kimi İslâm'la daha yaşlı zamanlarda karşılaşıyor. Onun da İslâm'a öğrenmesi gerekiyor. Onun öğrenmesi kolay olmaz. Onun da İslâm'a öğrenmesi gerekiyor. Onun öğrenmesi kolay olmaz. Delikanlı bir defa dinledi mi 'şıp' hafızasına alır. Delikanlı bir defa dinledi mi 'şıp' hafızasına alır. Ötekisi zorluk çeker, zorlanır, tekrar tekrar okur, unutur, atlar... Ötekisi zorluk çeker, zorlanır, tekrar tekrar okur, unutur, atlar... Böyle bir sıkıntı çeke çeke yapınca ecri iki katı olur.Böyle bir sıkıntı çeke çeke yapınca ecri iki katı olur. Çabalıyor diye, zahmet çekiyor diye Allah ecrini iki kat verir. Çabalıyor diye, zahmet çekiyor diye Allah ecrini iki kat verir.

Men tealleme erbaîne hadîsen ibtiğâe vechillâhi li-yüallime bihî ümmetî fî halâlihimMen tealleme erbaîne hadîsen ibtiğâe vechillâhi li-yüallime bihî ümmetî fî halâlihim ve harâmihim haşerahu'llâhu yevme'l-kıyâteti âlimen. ve harâmihim haşerahu'llâhu yevme'l-kıyâteti âlimen.

Bu hadîs-i şerîf de kırk hadis ezberlemekle ilgili.Bu hadîs-i şerîf de kırk hadis ezberlemekle ilgili. Ebû Nuaym el-İsfehânî kitabında Hz. Ali Efendimiz'den nakleylemiş. Ebû Nuaym el-İsfehânî kitabında Hz. Ali Efendimiz'den nakleylemiş.

"Kim 40 hadis ezberlerse, öğrenirse..." "Kim 40 hadis ezberlerse, öğrenirse..."

Yani on hadisten bir ay gelse burada onu yazsa öğrenebilir... Yani on hadisten bir ay gelse burada onu yazsa öğrenebilir...

"40 hadis öğrenirse..." Neden? İbtiğâe vechillâhi. "Allah'ın rızasını kazanmak için...""40 hadis öğrenirse..."

Neden?

İbtiğâe vechillâhi. "Allah'ın rızasını kazanmak için..."
Li-yüallime bihî ümmetî fî halâlihim ve harâmihim.Li-yüallime bihî ümmetî fî halâlihim ve harâmihim. "Haramlarını helallerini ümmete öğretmekte kullanmak üzere bu hadisleri öğrenirse..." "Haramlarını helallerini ümmete öğretmekte kullanmak üzere bu hadisleri öğrenirse..."

Haşerahu'llâhu yevme'l-kıyâmeti âlimen. "Allah onu kıyamet gününde alim olarak haşreder." Haşerahu'llâhu yevme'l-kıyâmeti âlimen. "Allah onu kıyamet gününde alim olarak haşreder."

"Gel bakalım, sen İslâm'ın alimlerinden o zümrede haşrolacaksın." diye "Gel bakalım, sen İslâm'ın alimlerinden o zümrede haşrolacaksın." diye onların gördüğü iltifatı görür. 40 hadis... onların gördüğü iltifatı görür.

40 hadis...
Senede insan bir hadis öğrense 40 senede bu işi başarır. Senede insan bir hadis öğrense 40 senede bu işi başarır.

Alim olarak haşrolmak çok büyük bir imtiyaz.Alim olarak haşrolmak çok büyük bir imtiyaz. Allah'ın alim kabul edip de alim muamelesi yaptığı kimse çok büyük hayırlara erecek. Allah'ın alim kabul edip de alim muamelesi yaptığı kimse çok büyük hayırlara erecek.

Hadîs-i şerîflere ehemmiyet verin. Hadîs-i şerîflere ehemmiyet verin.

Bu hadîs-i şerîfleri bize bu kitabı yazan hocalarımız bize âdet, töre olarak emretmişler.Bu hadîs-i şerîfleri bize bu kitabı yazan hocalarımız bize âdet, töre olarak emretmişler. Buyurmuşlar ki; "Bunlar hep böyle okunacak." Buyurmuşlar ki;

"Bunlar hep böyle okunacak."

Eskiden tabii herkes Arapça bildiğinden bunlar hızlı hızlı okunurmuş, Kur'an okunur gibi...Eskiden tabii herkes Arapça bildiğinden bunlar hızlı hızlı okunurmuş, Kur'an okunur gibi... Dinleyenler de ellerinde bir kitap, hatim olsun diye okurlarmış. Dinleyenler de ellerinde bir kitap, hatim olsun diye okurlarmış. Şimdi biz Arapçasını okuyoruz, bir de izah etmek zorunda kalıyoruz. Şimdi biz Arapçasını okuyoruz, bir de izah etmek zorunda kalıyoruz. Eskiden hepsi bilirlermiş. Lüzum yok diye bu kürsülerde hızlı hızlı devrederlermiş. Eskiden hepsi bilirlermiş. Lüzum yok diye bu kürsülerde hızlı hızlı devrederlermiş. Bu eskiden bizim yolumuzda böyleymiş.Bu eskiden bizim yolumuzda böyleymiş. Hepsi alimmiş, hepsinin elinde kitaplar, kalemler, öyle yaparlarmış. Hepsi alimmiş, hepsinin elinde kitaplar, kalemler, öyle yaparlarmış.

Şimdi işler böyle döndü. Öğreneceğiz. Öğrenince çok fayda var. Şimdi işler böyle döndü. Öğreneceğiz. Öğrenince çok fayda var.

Allahu Teâlâ hazretleri biraz gayretli eylesin. Sadece duyup gidenlerden eylemesin. Allahu Teâlâ hazretleri biraz gayretli eylesin. Sadece duyup gidenlerden eylemesin.

İnsan bir müzeyi geziyor. "Aa! Şurada elmaslar var, İnsan bir müzeyi geziyor. "Aa! Şurada elmaslar var, burada zümrütler, burada yakutlar var..." görüyor, gidiyor. burada zümrütler, burada yakutlar var..." görüyor, gidiyor. Görüp gidiyor, öyle oluyor. Biraz da yanına alsa ya, Görüp gidiyor, öyle oluyor. Biraz da yanına alsa ya, cepleri elmasla altınla dolsa daha iyi olmaz mı? cepleri elmasla altınla dolsa daha iyi olmaz mı?

Şimdi burada dinliyoruz, biraz sonra unutuluyor. Şimdi burada dinliyoruz, biraz sonra unutuluyor. Yazsak, kendimize mâl etsek, başka yerde de söylesek ya... Yazsak, kendimize mâl etsek, başka yerde de söylesek ya...

Bundan sonra inşaallah o tarzda öğrenelim. Bundan sonra inşaallah o tarzda öğrenelim.

Men tealleme'l-ehâdîse li-yühaddise bihi'n-nâse Men tealleme'l-ehâdîse li-yühaddise bihi'n-nâse lem yerih râyihate'l-cenneti ve inne rîhahâ le-yûcedü min mesîreti hamsimieti âmin. lem yerih râyihate'l-cenneti ve inne rîhahâ le-yûcedü min mesîreti hamsimieti âmin.

Bakın, Arapça'yı iyi bilmeyenlerin şaşıracağı bir hadîs-i şerîf geldi. Bakın, Arapça'yı iyi bilmeyenlerin şaşıracağı bir hadîs-i şerîf geldi.

Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

"Kim sözleri insanlara laf olsun diye anlatmak üzere öğrenirse..." "Kim sözleri insanlara laf olsun diye anlatmak üzere öğrenirse..."

"Çeşitli söz hünerlerini" demek."Çeşitli söz hünerlerini" demek. Çeşit çeşit laflar, fıkralar, cambazlıklar, madrabazlıklar öğreniyor,Çeşit çeşit laflar, fıkralar, cambazlıklar, madrabazlıklar öğreniyor, insanlara onları [anlatıyor...] insanlara onları [anlatıyor...]

"Böyle boş sözler öğrenirse Allah o kimseye cennetin kokusunu koklattırmaz." "Böyle boş sözler öğrenirse Allah o kimseye cennetin kokusunu koklattırmaz."

Peygamber Efendimiz arkasından da buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz arkasından da buyuruyor ki;

Ve inne rîhahâ le-yûcedü min mesîreti hamsimieti âmin. "HalbukiVe inne rîhahâ le-yûcedü min mesîreti hamsimieti âmin. "Halbuki 500 yıllık mesafe yoldan cennetin kokusu insanın dimağını tatlandırır, duyulur." 500 yıllık mesafe yoldan cennetin kokusu insanın dimağını tatlandırır, duyulur."

Ama Allah onu bile duyurmaz. Değil cennete girmek, Ama Allah onu bile duyurmaz. Değil cennete girmek, 500 yıllık mesafe yakınına dahi gelemez de cennetin kokusunu koklattırmaz. 500 yıllık mesafe yakınına dahi gelemez de cennetin kokusunu koklattırmaz.

Kime? Boş sözlerle, söz hünerleriyle, madrabazlıklarla onları öğrenmekle vakit geçiren... Kime?

Boş sözlerle, söz hünerleriyle, madrabazlıklarla onları öğrenmekle vakit geçiren...

Burada ehâdîs sözü geçiyor, bu ehâdîsten maksat; "söz hünerleri, Burada ehâdîs sözü geçiyor, bu ehâdîsten maksat; "söz hünerleri, tekellüflü söz cambazlıkları" demek. tekellüflü söz cambazlıkları" demek.

İşte İslâm bunu sevmiyor. Söz cambazlığını sevmiyor. Dobra dobra sade olmayı seviyor.İşte İslâm bunu sevmiyor. Söz cambazlığını sevmiyor. Dobra dobra sade olmayı seviyor. İslâm boş, malayani sözleri sevmiyor.İslâm boş, malayani sözleri sevmiyor. "Bir insanın karnının irin dolması şiir dolmasından daha hayırlıdır." diye buyurmuş "Bir insanın karnının irin dolması şiir dolmasından daha hayırlıdır." diye buyurmuş Peygamber Efendimiz. Peygamber Efendimiz. O şiiri ezberlemiş, bu şiiri ezberlemiş, karşına geliyor çeşit çeşit cambazlıklarla,O şiiri ezberlemiş, bu şiiri ezberlemiş, karşına geliyor çeşit çeşit cambazlıklarla, şiirlerle, nüktelerle hakikati ters gösteriyor, Allah'ın yolunca gitmiyor; kıymeti yok! şiirlerle, nüktelerle hakikati ters gösteriyor, Allah'ın yolunca gitmiyor; kıymeti yok!

Öğrendiğimiz şeyi bize yarayacak diye öğreneceğiz, laf olsun diye öğrenmeyeceğiz. Öğrendiğimiz şeyi bize yarayacak diye öğreneceğiz, laf olsun diye öğrenmeyeceğiz.

Şu hadîs-i şerîfi de okuyuvereyim, sonuncu hadîs-i şerîf olsun. Şu hadîs-i şerîfi de okuyuvereyim, sonuncu hadîs-i şerîf olsun.

Men tealleme harfen mine'l-ilmi ğafera'llâhu lehû el-bettete... Men tealleme harfen mine'l-ilmi ğafera'llâhu lehû el-bettete...

Allah'ın bizi afv u mağrifet etmesini isteriz, değil mi? Onu bildiriyor. Allah'ın bizi afv u mağrifet etmesini isteriz, değil mi? Onu bildiriyor.

Ve men vâlâ habîben fi'llâhi ğafera'llâhu lehû ve men nâme alâ vudûin ğafera'llâhu lehûVe men vâlâ habîben fi'llâhi ğafera'llâhu lehû ve men nâme alâ vudûin ğafera'llâhu lehû ve men nazara fî vechi ahîhi ğafera'llâhu lehûve men nazara fî vechi ahîhi ğafera'llâhu lehû ve men ibtedee bi-emrin ve kâle bismillâhi ğafera'llâhu lehû. ve men ibtedee bi-emrin ve kâle bismillâhi ğafera'llâhu lehû.

Hz. Ali Efendimiz'den rivayet edilmiş. Peygamber Efendimiz ne buyurmuş? Hz. Ali Efendimiz'den rivayet edilmiş.

Peygamber Efendimiz ne buyurmuş?

"Kim ki ilimden bir harf öğrenirse Allah onu mağfiret eder." "Kim ki ilimden bir harf öğrenirse Allah onu mağfiret eder."

Yani "az bir şey öğrense bile" demek. İlimden azıcık bir şey bile öğrense Allah mağrifet eder. Yani "az bir şey öğrense bile" demek. İlimden azıcık bir şey bile öğrense Allah mağrifet eder.

Estağfirullah ne demek? "Yâ Rabbi! Sen beni afv u mağfiret eyle!" demek. Estağfirullah ne demek?

"Yâ Rabbi! Sen beni afv u mağfiret eyle!" demek.

"Tevbe yâ Rabbi!" ne demek? "Yâ Rabbi! Sen benim tevbemi kabul eyle,"Tevbe yâ Rabbi!" ne demek?

"Yâ Rabbi! Sen benim tevbemi kabul eyle,
beni günahtan döndür!" demek. beni günahtan döndür!" demek.

Mağfiret istemek değil mi? Onun yolu var. İşte yolunu görün: Mağfiret istemek değil mi?

Onun yolu var. İşte yolunu görün:

"Kim ilimden bir harf öğrenirse Allah onu mağfiret eder." "Kim ilimden bir harf öğrenirse Allah onu mağfiret eder."

İlim öğrenin, Allah affetsin, bir. Hatırınızda tutun. Ğafera'llâhu lehû el-bettete. İlim öğrenin, Allah affetsin, bir. Hatırınızda tutun.

Ğafera'llâhu lehû el-bettete.

el-Bettete ne demek? "Muhakkak ve muhakkak" demek. el-Bettete ne demek?

"Muhakkak ve muhakkak" demek.

"Kim ilimden bir harf öğrenirse Allah onu muhakkak ve muhakkak mağfiret eder." demek. "Kim ilimden bir harf öğrenirse Allah onu muhakkak ve muhakkak mağfiret eder." demek.

Şimdi bir şeyler öğrendik mi? Mevlâmız'dan umarız ki Allah bizi mağfiret eylesin. Şimdi bir şeyler öğrendik mi?

Mevlâmız'dan umarız ki Allah bizi mağfiret eylesin.
Bir pazar gününde insan ne güzel kârlara eriyor... Bir pazar gününde insan ne güzel kârlara eriyor...

Ve men vâlâ habîben fi'llâhi ğafera'llâhu lehû. İkinciye çok dikkat edin! Ve men vâlâ habîben fi'llâhi ğafera'llâhu lehû.

İkinciye çok dikkat edin!
Aslında bu hadisi geniş geniş uzun anlatmak lazım. Aslında bu hadisi geniş geniş uzun anlatmak lazım.

"Kim Allah uğrunda bir dostu sever dostluk ederse, "Kim Allah uğrunda bir dostu sever dostluk ederse, bir kimseyle Allah için arkadaş olur dostluk ederse Allah onu mafiret eder." bir kimseyle Allah için arkadaş olur dostluk ederse Allah onu mafiret eder."

İşte burada da tarikat dediğimiz şeyin kârı ortaya çıkıyor. İşte burada da tarikat dediğimiz şeyin kârı ortaya çıkıyor.

Eskiler birbirleriyle âhiret kardeşi olmuşlar, ihvan, kardeş olmuşlar, Eskiler birbirleriyle âhiret kardeşi olmuşlar, ihvan, kardeş olmuşlar, birbirlerini Allah rızası için kardeş edinmişler. O kâr ortaya çıkıyor. birbirlerini Allah rızası için kardeş edinmişler. O kâr ortaya çıkıyor. Neden öyle yaptıkları ortaya çıkıyor. Neden öyle yaptıkları ortaya çıkıyor.

"Kim bir sevdiğini, dostunu Allah rızası için sever, onunla dostluk ederse"Kim bir sevdiğini, dostunu Allah rızası için sever, onunla dostluk ederse Allah onu afv u mağrifet eder." Bak Allah nasıl teşvik ediyor bizi birbirimize dost olalım diye...Allah onu afv u mağrifet eder."

Bak Allah nasıl teşvik ediyor bizi birbirimize dost olalım diye...
Düşmanlıkta bir kâr yok; ama dostlukta kâr var.Düşmanlıkta bir kâr yok; ama dostlukta kâr var. Birbirini Allah için sevenleri Allah mağfiret eder. Birbirini Allah için sevenleri Allah mağfiret eder.

Ve men nâme alâ vudûin ğafera'llâhu lehû.Ve men nâme alâ vudûin ğafera'llâhu lehû. "Kim abdestli olarak uyursa Allah onu mağfiret eder." "Kim abdestli olarak uyursa Allah onu mağfiret eder."

Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun, hocalarımız bize emretmişti; Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun, hocalarımız bize emretmişti; "Abdest alın da öyle yatın." demişlerdi. Şimdi anlaşıldı."Abdest alın da öyle yatın." demişlerdi. Şimdi anlaşıldı. Demek ki her gece abdestli yattıkça Allah afv u mağfiret ediyor. Demek ki her gece abdestli yattıkça Allah afv u mağfiret ediyor.

Resûlullah hak sözü doğru söylememiş mi? Abdestli yatınca afv u mağrifet oluyor. Resûlullah hak sözü doğru söylememiş mi?

Abdestli yatınca afv u mağrifet oluyor.
Abdestli yatmaya da dikkat edin. Ve men nazara fî vechi ahîhi ğafera'llâhu lehû.Abdestli yatmaya da dikkat edin.

Ve men nazara fî vechi ahîhi ğafera'llâhu lehû.
"Kim kardeşinin yüzüne nazar ederse Allah onu afv u mağfiret eder." "Kim kardeşinin yüzüne nazar ederse Allah onu afv u mağfiret eder."

Ama nasıl nazar etmek? Sevgiyle nazar etmek... Kızgınlıkla bakana bir şey yok da, Ama nasıl nazar etmek?

Sevgiyle nazar etmek... Kızgınlıkla bakana bir şey yok da,
sevgiyle bakarsa bir bakışa bile Allah afv u mağfiret eder.sevgiyle bakarsa bir bakışa bile Allah afv u mağfiret eder. Müslüman kardeşinin yüzüne sevgiyle bakarsa... Müslüman kardeşinin yüzüne sevgiyle bakarsa...

Ve men ibtedee bi-emrin ve kâle bismillâhi ğafera'llâhu lehû.Ve men ibtedee bi-emrin ve kâle bismillâhi ğafera'llâhu lehû. "Kim bir yeni işe başlarsa ve başında Bismillâhirrahmânirrahîm derse "Kim bir yeni işe başlarsa ve başında Bismillâhirrahmânirrahîm derse Allah onu mağfiret eder." buyurmuş Peygamber Efendimiz. Allah onu mağfiret eder." buyurmuş Peygamber Efendimiz.

Hz. Ali radıyallahu anh ve kerremallahu veche hazretleri rivayet eylemiş. Hz. Ali radıyallahu anh ve kerremallahu veche hazretleri rivayet eylemiş.

Mevlâmız'ın yolunca yürüyen insana Allah'ın mağfiretini kazanmak da kolay, Mevlâmız'ın yolunca yürüyen insana Allah'ın mağfiretini kazanmak da kolay, sevapları kazanmak da kolay, iki cihanda saadete ermek de kolay... sevapları kazanmak da kolay, iki cihanda saadete ermek de kolay...

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2