Namaz Vakitleri

24 Cemâziye'l-Evvel 1446
26 Kasım 2024
İmsak
06:26
Güneş
07:56
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:10
Detaylı Arama

İlim Sahiplerinin Özellikleri ve Zikrullah

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

3 Zilhicce 1410 / 26.06.1990
Mekke

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın hac ve umre dolayısıyla Medine’de ve Mekke’de bulunduğu zamanlarda yaptığı sohbetlerdir. Bu sohbetler, çoğu zaman hacıların ve umrecilerin kaldığı otellerde, Mina’da ve Arafat’ta yapılmıştır.

Konuşmalarda hac ibadetinin faziletleri üzerinde durulmuş; Medine-i Münevvere, Mekke-i Mükerreme, Kâbe-i Müşerrefe, Mina, Arafat gibi mübârek yerler ve yapılabilecek sevaplı ameller anlatılmıştır. Çok rastlanan hatalı uygulamalar ve yanlış davranışlar örneklerle anlatılmış; haccın incelikleri, karşılıklı muamelelerde dikkat edilecek noktalar, sevgi ve saygıyı artıracak güzel davranışlar hatırlatılmıştır.

İhram, istîlâm, tavaf, vakfe, şeytan taşlama gibi hacda yapılan çeşitli görevlerin mânevî ve sembolik yönü üzerinde durulmuş; huzurlu, duygulu ve feyizli bir hac yapmanın yolları gösterilmiştir.

Makbul Bir Haccın Mükâfatı, İlim Sahipleri Peygamberlerin Varisleridir, Harem-i Şerifte Yapılan İbadetlerin Sevabı, Utanma (Haya) Kimlere ve | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

İlim Sahiplerinin Özellikleri ve Zikrullah

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

3 Zilhicce 1410 / 26.06.1990
Mekke

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın hac ve umre dolayısıyla Medine’de ve Mekke’de bulunduğu zamanlarda yaptığı sohbetlerdir. Bu sohbetler, çoğu zaman hacıların ve umrecilerin kaldığı otellerde, Mina’da ve Arafat’ta yapılmıştır.

Konuşmalarda hac ibadetinin faziletleri üzerinde durulmuş; Medine-i Münevvere, Mekke-i Mükerreme, Kâbe-i Müşerrefe, Mina, Arafat gibi mübârek yerler ve yapılabilecek sevaplı ameller anlatılmıştır. Çok rastlanan hatalı uygulamalar ve yanlış davranışlar örneklerle anlatılmış; haccın incelikleri, karşılıklı muamelelerde dikkat edilecek noktalar, sevgi ve saygıyı artıracak güzel davranışlar hatırlatılmıştır.

İhram, istîlâm, tavaf, vakfe, şeytan taşlama gibi hacda yapılan çeşitli görevlerin mânevî ve sembolik yönü üzerinde durulmuş; huzurlu, duygulu ve feyizli bir hac yapmanın yolları gösterilmiştir.

Makbul Bir Haccın Mükâfatı, İlim Sahipleri Peygamberlerin Varisleridir, Harem-i Şerifte Yapılan İbadetlerin Sevabı, Utanma (Haya) Kimlere ve | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm . Bismillâhirrahmânirrahîm Eûzübillâhimineşşeytânirracîm . Bismillâhirrahmânirrahîm

el-Hamdülillâhi rabbi'l-âlemîn alâ külli hâlin ve fî külli hîn.el-Hamdülillâhi rabbi'l-âlemîn alâ külli hâlin ve fî külli hîn. es-Salâtu ve's-selâmu alâ seyyidinâ evvelîne ve'l-âhirin.es-Salâtu ve's-selâmu alâ seyyidinâ evvelîne ve'l-âhirin. Muhammedini'l-Mustafâ ve âlihî ve sahbihî ve mentebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-din. Emmâ ba'd: Muhammedini'l-Mustafâ ve âlihî ve sahbihî ve mentebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-din. Emmâ ba'd:

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Bu mübarek beldelerdeki şu muvakkat ikametimiz sırasında zamanımızı en hayırlı çalışmalarla geçirelim diyeBu mübarek beldelerdeki şu muvakkat ikametimiz sırasında zamanımızı en hayırlı çalışmalarla geçirelim diye ikindi namazlarımızın arkasından âyet ve hadislerin, ikindi namazlarımızın arkasından âyet ve hadislerin, dinî mevzuların konuşulması tarzında zamanımızı değerlendirmeye çalışıyoruz. dinî mevzuların konuşulması tarzında zamanımızı değerlendirmeye çalışıyoruz.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi sevdiği amelleri işlemeye muvaffak eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri bizi sevdiği amelleri işlemeye muvaffak eylesin. Sonunda sevdiği, razı olduğu kullardan eylesin.Sonunda sevdiği, razı olduğu kullardan eylesin. Huzuruna sevdiği, razı olduğu, yüzü ak, alnı açıklar olarak varmamızı cümlemize nasip eylesin. Huzuruna sevdiği, razı olduğu, yüzü ak, alnı açıklar olarak varmamızı cümlemize nasip eylesin.

Haccımızın tesirini, hayrını, bereketini ömrümüz boyunca görmeyiHaccımızın tesirini, hayrını, bereketini ömrümüz boyunca görmeyi ve bu haccımızın bereketiyle ömrümüz boyunca bereketlenmeyi, şereflenmeyi cümlemize nasip eylesin. ve bu haccımızın bereketiyle ömrümüz boyunca bereketlenmeyi, şereflenmeyi cümlemize nasip eylesin.

İlmî çalışmanın kıymeti üzerinde söz söylemek istiyorum: İlmî çalışmanın kıymeti üzerinde söz söylemek istiyorum:

Kur'ân-ı Kerîm'de Mücâdele sûresinin on birinci âyetinde; Kur'ân-ı Kerîm'de Mücâdele sûresinin on birinci âyetinde;

Yerfe'illâhu'llezîne âmenû minküm ve'llezîne ûtû'l-ilme derecâtin.Yerfe'illâhu'llezîne âmenû minküm ve'llezîne ûtû'l-ilme derecâtin. "Allahu Teâlâ hazretleri; iman edenleri ve kendisine ilim bahşedilmiş olan bahtiyar kulları"Allahu Teâlâ hazretleri; iman edenleri ve kendisine ilim bahşedilmiş olan bahtiyar kulları dereceler bakımından üstün kılmıştır." diye buyuruluyor. dereceler bakımından üstün kılmıştır." diye buyuruluyor.

Bu derecelerin ne kadar üstün olduğu hakkındaBu derecelerin ne kadar üstün olduğu hakkında İmam Gazâlî rahmetullahi aleyh hazretleri İbn Abbas radıyallahu anhümâ'nın bir rivayetini naklediyor.İmam Gazâlî rahmetullahi aleyh hazretleri İbn Abbas radıyallahu anhümâ'nın bir rivayetini naklediyor. İbn Abbas buyurmuş ki; İbn Abbas buyurmuş ki;

"İlim sahiplerinin, erbâb-ı ilmin, ulû'l-ilmin diğer mü'minlere nazaran diğer hayırlı işleri yapan,"İlim sahiplerinin, erbâb-ı ilmin, ulû'l-ilmin diğer mü'minlere nazaran diğer hayırlı işleri yapan, sevaplı amelleri işleyen kimselere nazaran üstünlüğü, dereceleri yedi yüz mislidir.sevaplı amelleri işleyen kimselere nazaran üstünlüğü, dereceleri yedi yüz mislidir. Yedi yüz misli daha fazladır. Her iki derece arasındaki mesafe de beş yüz senelik yoldur." Yedi yüz misli daha fazladır. Her iki derece arasındaki mesafe de beş yüz senelik yoldur."

İmam Gazâlî, el-Mürşidü'l-emîn kitabında bunu birinci bahis olarak kaydetmiş. İmam Gazâlî, el-Mürşidü'l-emîn kitabında bunu birinci bahis olarak kaydetmiş.

İmam Gazâlî'nin de kitabından bahis alınca kendisinin menakıbından biraz bahsetmek istiyorum.İmam Gazâlî'nin de kitabından bahis alınca kendisinin menakıbından biraz bahsetmek istiyorum. Babaları dindar, zahid, âbid, sûfi bir kimseymiş. Babaları dindar, zahid, âbid, sûfi bir kimseymiş. Vefatına yakın bir zamanda hâlini anlamış ki artık ömrü yok, sona erecek, vefat edecek, vefatı yakın.Vefatına yakın bir zamanda hâlini anlamış ki artık ömrü yok, sona erecek, vefat edecek, vefatı yakın. O esnada sevdiği, ilimle meşgul, zühd ü takvâ sahibi birisine; O esnada sevdiği, ilimle meşgul, zühd ü takvâ sahibi birisine;

"Ben ilim ehlini severdim."Ben ilim ehlini severdim. Yaşasaydım çocuklarımı da ilim adamı olarak yetiştirmeyi arzu ediyordum; Yaşasaydım çocuklarımı da ilim adamı olarak yetiştirmeyi arzu ediyordum; ama yetiştiremeyeceğim anlaşıldı. Hayatım sönmek üzere. İşte geldim, işte gidiyorum.ama yetiştiremeyeceğim anlaşıldı. Hayatım sönmek üzere. İşte geldim, işte gidiyorum. Yavrularımı sana emanet ediyorum.Yavrularımı sana emanet ediyorum. Bunları benim istediğim gibi yetiştir, Allah'a emanet olun." diye bir vasiyet etmiş. Bunları benim istediğim gibi yetiştir, Allah'a emanet olun." diye bir vasiyet etmiş.

Arkadaşlık ne kadar kıymetli bir şey ki o zahid, o sûfi, mutasavvıf mübarek zât daArkadaşlık ne kadar kıymetli bir şey ki o zahid, o sûfi, mutasavvıf mübarek zât da emanetlere çok güzel riayet eylemiş. Varlığını bu vefat eden kardeşinin çocuklarının yetişmesine harcamış.emanetlere çok güzel riayet eylemiş. Varlığını bu vefat eden kardeşinin çocuklarının yetişmesine harcamış. bütün imkânlarını kendisine emanet edilen o yetimlerin yetişmesine harcamış.bütün imkânlarını kendisine emanet edilen o yetimlerin yetişmesine harcamış. Biliyoruz ki İmam Gazâlî büyük alim. Bir kardeşi var: Ahmed el-Gazâlî. Biliyoruz ki İmam Gazâlî büyük alim. Bir kardeşi var: Ahmed el-Gazâlî. O da büyük bir alim, O da tarihlere ismi geçmiş olan çok mübarek, meşhur bir zât. O da büyük bir alim, O da tarihlere ismi geçmiş olan çok mübarek, meşhur bir zât. Hatta tasavvufta; "Aşk ve şevk yolunu müdafaa eder. Hatta tasavvufta; "Aşk ve şevk yolunu müdafaa eder. Bu yol ile yürümek lazım diye o yolu ortaya koyup da o yolu geliştiren Bu yol ile yürümek lazım diye o yolu ortaya koyup da o yolu geliştiren aşk yolu, şevk yolu, muhabbet yolu çığırını açan kişidir Ahmed Gazâlî!" diye söylüyorlar.aşk yolu, şevk yolu, muhabbet yolu çığırını açan kişidir Ahmed Gazâlî!" diye söylüyorlar. Tasavvuf tarihinde öbür kardeşi de böylece meşhur olan bir mübarek kimsedir. Tasavvuf tarihinde öbür kardeşi de böylece meşhur olan bir mübarek kimsedir.

İmam Gazâlî'nin kendisi de ilimde o kadar ilerlemiş kiİmam Gazâlî'nin kendisi de ilimde o kadar ilerlemiş ki zamanındaki şahıslar tarafından kendisine Hüccetü'l-İslâm lakabı verilmiş.zamanındaki şahıslar tarafından kendisine Hüccetü'l-İslâm lakabı verilmiş. Kendi kavilleri, sözleri başlı başına "İmam Gazâlî böyle buyuruyor…" deyince bir senet telakki edilmiş. Kendi kavilleri, sözleri başlı başına "İmam Gazâlî böyle buyuruyor…" deyince bir senet telakki edilmiş.

Kendisi bir rüya görmüş. O da hoşuma gitti. O rüyayı da size nakletmek istiyorum.Kendisi bir rüya görmüş. O da hoşuma gitti. O rüyayı da size nakletmek istiyorum. Rüyada büyük, muazzam, nuranî bir binanın karşısında görmüş kendisini, dört kapısı varmış.Rüyada büyük, muazzam, nuranî bir binanın karşısında görmüş kendisini, dört kapısı varmış. Birisinde İmâm-ı Âzam Ebû Hanife, ötekisinde İmâm-ı Mâlik, ötekisinde İmâm-ı Şâfiî,Birisinde İmâm-ı Âzam Ebû Hanife, ötekisinde İmâm-ı Mâlik, ötekisinde İmâm-ı Şâfiî, ötekisinde İmam Ahmed b. Hanbel rahmetullahi aleyhim ecmaîn yazılıymış.ötekisinde İmam Ahmed b. Hanbel rahmetullahi aleyhim ecmaîn yazılıymış. Kapılarının üstünde o mübarek binada o isimler yazılıymış. Mübarek, nuranî bir bina. Kapılarının üstünde o mübarek binada o isimler yazılıymış. Mübarek, nuranî bir bina. Öyle hayret içindeyken acaba bu binaya hangi kapıdan girsem diye düşünürkenÖyle hayret içindeyken acaba bu binaya hangi kapıdan girsem diye düşünürken Seyyid-i Kâinat Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri zuhur etmiş. Yürümüş. Seyyid-i Kâinat Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri zuhur etmiş. Yürümüş. Hüccetü'l-İslâm İmam Gazâlî de onun arkasından yürümüş,Hüccetü'l-İslâm İmam Gazâlî de onun arkasından yürümüş, İmâm-ı Şâfiî hazretlerinin kapısından binaya girmişler. İmâm-ı Şâfiî hazretlerinin kapısından binaya girmişler.

O buradan işareti almış, Şâfiî mezhebine giriş eylemiş. Şâfiî mezhebinde yürümüş.O buradan işareti almış, Şâfiî mezhebine giriş eylemiş. Şâfiî mezhebinde yürümüş. İmam Gazâlî'nin eserlerini okuyan kardeşlerimiz bunu bilsinler.İmam Gazâlî'nin eserlerini okuyan kardeşlerimiz bunu bilsinler. O bazen "Şu şöyledir, bu böyledir…" diye hükümleri söyler.O bazen "Şu şöyledir, bu böyledir…" diye hükümleri söyler. Tabii, bizim memleketimizin ahalisinin kısm-ı âzamı Hanefî'dir. Tabii, bizim memleketimizin ahalisinin kısm-ı âzamı Hanefî'dir. O kendisi Şâfiî olduğundan Şâfiî mezhebine göre "Şu şöyledir…" dediyseO kendisi Şâfiî olduğundan Şâfiî mezhebine göre "Şu şöyledir…" dediyse kendi mezhebimizin usulüne göre kendi mezhebimizin ahkâmını bilmemiz uygun olur. kendi mezhebimizin usulüne göre kendi mezhebimizin ahkâmını bilmemiz uygun olur.

İmam Gazâlî İhyâu ulûmi'd-dîn "din ilimlerinin yeniden canlandırılması" diye muazzam bir eser yazmış.İmam Gazâlî İhyâu ulûmi'd-dîn "din ilimlerinin yeniden canlandırılması" diye muazzam bir eser yazmış. Daha önceki büyük âriflerin, mutasavvıfların eserlerinden de faydalanarak; Daha önceki büyük âriflerin, mutasavvıfların eserlerinden de faydalanarak; el-Kûtü'l-Kulûb gibi ve daha başka alimlerin eserleri gibi…el-Kûtü'l-Kulûb gibi ve daha başka alimlerin eserleri gibi… Sonra bu eseri istek üzerine Farsça'ya özetlemiş. Farsça'ya özetini Kimyâ-yı Saadet diye adlandırılmış. Sonra bu eseri istek üzerine Farsça'ya özetlemiş. Farsça'ya özetini Kimyâ-yı Saadet diye adlandırılmış. Özetleyen yine kendisidir.Özetleyen yine kendisidir. Yine Arapça okunması zor diye, uzun diye, büyük diye, herkes büyük kitabı okuyamaz diyeYine Arapça okunması zor diye, uzun diye, büyük diye, herkes büyük kitabı okuyamaz diye el-Mürşidü'l-emîn diye bir Arapça hülasasını yapmış.el-Mürşidü'l-emîn diye bir Arapça hülasasını yapmış. O da şu karşınızda bulunan kitap! Ben seyahatte bunu yanıma almıştım.O da şu karşınızda bulunan kitap!

Ben seyahatte bunu yanıma almıştım.
Bir kardeşimiz Abdülkadir Akçiçek diye bir zât tercüme etmiş. Bir kardeşimiz Abdülkadir Akçiçek diye bir zât tercüme etmiş. Onu okuyorken buradan bazı bahisleri size nakletmeyi uygun gördüm. Onu okuyorken buradan bazı bahisleri size nakletmeyi uygun gördüm.

Çünkü biz artık hayatımızı değiştiren insanlarız, hacca gelmişiz.Çünkü biz artık hayatımızı değiştiren insanlarız, hacca gelmişiz. Hacı, makbul bir hac yaparsa anasından doğduğu gündeki gibi Hacı, makbul bir hac yaparsa anasından doğduğu gündeki gibi safveti, temizliği ile memleketine döner.safveti, temizliği ile memleketine döner. Fısk ü fücura, kalp kırmaya, dili ile fiiliyle kimseyi incitmeye düşmeden, bunaltmadanFısk ü fücura, kalp kırmaya, dili ile fiiliyle kimseyi incitmeye düşmeden, bunaltmadan Allah'ın razı olduğu, sevdiği, helal para ile bir hac yapmışsa bir insan: Allah'ın razı olduğu, sevdiği, helal para ile bir hac yapmışsa bir insan:

Rece'a ke-yevmi veledethü ümmühü. Rece'a ke-yevmi veledethü ümmühü.

Race'a ilâ beledihî demek; beldesineRace'a ilâ beledihî demek; beldesine anasının kendisini doğurduğu gündeki gibi günahsız olarak gidecek demektir.anasının kendisini doğurduğu gündeki gibi günahsız olarak gidecek demektir. Defter-i âmâl bembeyaz, tertemiz oluyor. Ömrümüzde yepyeni bir hayat başlamış olacak. Defter-i âmâl bembeyaz, tertemiz oluyor. Ömrümüzde yepyeni bir hayat başlamış olacak. Allah'ın rahmetinden umarız, bizi de o zümreden eder. Allah'ın rahmetinden umarız, bizi de o zümreden eder.

Hacc-ı mebrûrun mukabili mükâfatı cennetten başka bir şey değil!Hacc-ı mebrûrun mukabili mükâfatı cennetten başka bir şey değil! Şu haccı güzel yapabilsek şu günleri hakkıyla değerlendirebilsek şurada iyi bir kul olabilsekŞu haccı güzel yapabilsek şu günleri hakkıyla değerlendirebilsek şurada iyi bir kul olabilsek tam Allah'a sıdk ile kulluk edebilsek; bunun karşılığı, mükâfatı cennetten başka bir şey değil! tam Allah'a sıdk ile kulluk edebilsek; bunun karşılığı, mükâfatı cennetten başka bir şey değil!

"Haccın, cennetten başka mükâfatı yok." "Haccın, cennetten başka mükâfatı yok."

Allah onu nasip eylesin.Allah onu nasip eylesin. Cennetin yolu ilim yolu olduğundan bundan sonraki ömrümüzde Kur'an'ı daha çok öğrenmeye,Cennetin yolu ilim yolu olduğundan bundan sonraki ömrümüzde Kur'an'ı daha çok öğrenmeye, hadîs-i şerîfleri daha çok ezberlemeye, fıkıh ahkâmını daha dikkatli takip etmeyehadîs-i şerîfleri daha çok ezberlemeye, fıkıh ahkâmını daha dikkatli takip etmeye ve onlara daha çok riayet etmeye çalışırsınız, diye buradan bazı şeyler okumak istiyorum. ve onlara daha çok riayet etmeye çalışırsınız, diye buradan bazı şeyler okumak istiyorum.

el-Mürşidü'l-emîn'de ilim bahsinde İmam Gazâlî rahmetullahi aleyh Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'inel-Mürşidü'l-emîn'de ilim bahsinde İmam Gazâlî rahmetullahi aleyh Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden şunları nakletmiş: hadîs-i şerîflerinden şunları nakletmiş:

"İlim sahipleri peygamberlerin varisleridir." "İlim sahipleri peygamberlerin varisleridir."

Veraset mertebesine yakın, Peygamber Efendimiz'e o yakınlıkta, o kurbiyette; ne kadar güzel.Veraset mertebesine yakın, Peygamber Efendimiz'e o yakınlıkta, o kurbiyette; ne kadar güzel. Zaten Peygamber Efendimiz'in ilmine varisi olmak da şereflerin en yükseği! Zaten Peygamber Efendimiz'in ilmine varisi olmak da şereflerin en yükseği!

"İnsanların en değerlisi o alimdir ki ihtiyaç sahipleri kendisine müracaat ettiği zaman"İnsanların en değerlisi o alimdir ki ihtiyaç sahipleri kendisine müracaat ettiği zaman onlara faydalı olur; hakkı söyler." Hayrı söyler. Hakkı tavsiye eder. İslâmî gerçekleri öğretir. onlara faydalı olur; hakkı söyler."

Hayrı söyler. Hakkı tavsiye eder. İslâmî gerçekleri öğretir.

"Maddî imkânlar çıktığı zaman kendi menfaatini gözetmez." "Maddî imkânlar çıktığı zaman kendi menfaatini gözetmez."

Dünyaya meyil etmez. Alim âhiret adamıdır.Dünyaya meyil etmez. Alim âhiret adamıdır. Mal değiştirmek için, mevki sahibi olmak için, yüksek maddî mevkiler, makamlar elde etmek için yapmaz.Mal değiştirmek için, mevki sahibi olmak için, yüksek maddî mevkiler, makamlar elde etmek için yapmaz. Kendisi dünyaya karşı zühd ve gönül zenginliği içinde olur. Hayırlı alim budur, diyor. Kendisi dünyaya karşı zühd ve gönül zenginliği içinde olur. Hayırlı alim budur, diyor.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir başka hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir başka hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki;

"İman çıplaktır, giyimsizdir; çırılçıplaktır." Her türlü tehlikeye mâruzdur. Üşüyebilir, hasta olabilir."İman çıplaktır, giyimsizdir; çırılçıplaktır."

Her türlü tehlikeye mâruzdur. Üşüyebilir, hasta olabilir.
Güneşten yanabilir. Soğuktan da olabilir. Sonra çıplak olması da iyi değil tabii.Güneşten yanabilir. Soğuktan da olabilir. Sonra çıplak olması da iyi değil tabii. İnsanın bedeninin de Allahu Teâlâ hazretleri örtünmeyi emretmiş. Örtünmesi gerekiyor. İnsanın bedeninin de Allahu Teâlâ hazretleri örtünmeyi emretmiş. Örtünmesi gerekiyor.

el-Îmânu üryânün ve libâsuhu't-takvâ. "İman çıplaktır. Bunun libası, örtüsü takvâdır." el-Îmânu üryânün ve libâsuhu't-takvâ. "İman çıplaktır. Bunun libası, örtüsü takvâdır."

Tâkvâ sahibi olunca insanın imanı korunmuş olur. Tâkvâ sahibi olunca insanın imanı korunmuş olur.

Ve zînetühü'l-hayâu. "Süsü ziyneti de hayâ sahibi olmasıdır." İnsan utanacak! Ve zînetühü'l-hayâu. "Süsü ziyneti de hayâ sahibi olmasıdır."

İnsan utanacak!

İzâ lem testahyi fe'sna' mâ şi'te. "Eğer Allah'tan utanmıyorsan ne yaparsan yap!" İzâ lem testahyi fe'sna' mâ şi'te. "Eğer Allah'tan utanmıyorsan ne yaparsan yap!"

O zaman yol açık. İnsanın her türlü edepsizliği yapması mümkündür. Utanması lazım. Mü'min utangaçtır. O zaman yol açık. İnsanın her türlü edepsizliği yapması mümkündür. Utanması lazım. Mü'min utangaçtır.

Birisi kardeşini yakalamış, "Bu kadar utangaç olma…" falan diyormuş Nasihat ediyormuş.Birisi kardeşini yakalamış, "Bu kadar utangaç olma…" falan diyormuş Nasihat ediyormuş. Biraz gayretli ol, falan gibilerinden söylenen sözler. Biraz gayretli ol, falan gibilerinden söylenen sözler. Bilhassa dindar gençlere böyle sözler, nasihatler biraz fazla yapılıyor. Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; Bilhassa dindar gençlere böyle sözler, nasihatler biraz fazla yapılıyor. Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

"Serbest bırak onu! İlişme ona; çünkü hayâ imandandır." "Serbest bırak onu! İlişme ona; çünkü hayâ imandandır."

O utanma duygusu, güzel bir duygu.O utanma duygusu, güzel bir duygu. Utanmadığı zaman, ar damarı çatladığı zaman insan ejderha gibi oluyor; Utanmadığı zaman, ar damarı çatladığı zaman insan ejderha gibi oluyor; her türlü günahı işliyor, her türlü kötülüğü etrafına yapabiliyor. her türlü günahı işliyor, her türlü kötülüğü etrafına yapabiliyor.

Allah'tan korkmadıktan sonra demek ki iman çıplaktır. Libası takvâdır.Allah'tan korkmadıktan sonra demek ki iman çıplaktır. Libası takvâdır. Allah hepimize takvâ libasını nasip eylesin.Allah hepimize takvâ libasını nasip eylesin. O güzel libasına bürünmeyi, imanımızı onunla korumayı nasip eylesin. Hayâ sahibi olmamızı da nasip eylesin. O güzel libasına bürünmeyi, imanımızı onunla korumayı nasip eylesin. Hayâ sahibi olmamızı da nasip eylesin.

Günahtan utanmalıyız. Allah'ın bu nimetini karşısında ona isyan etmekten utanmalıyız.Günahtan utanmalıyız. Allah'ın bu nimetini karşısında ona isyan etmekten utanmalıyız. Kasîde-i Ebû Bekir es-Sıddîk'ta Kasîde-i Bür'e'nin başında ne güzel yazılmış: Kasîde-i Ebû Bekir es-Sıddîk'ta Kasîde-i Bür'e'nin başında ne güzel yazılmış:

Minhü isyânün ve nisyânün ve sehvün ba'de sehvin Minke ihsânun ve fadlun ba'de i'tâi'l-cezîl Minhü isyânün ve nisyânün ve sehvün ba'de sehvin

Minke ihsânun ve fadlun ba'de i'tâi'l-cezîl

"Yâ Rabbi! Şu kullarının hâli, hele hele ki şu ben kulunun hâli ne kadar acayip;"Yâ Rabbi! Şu kullarının hâli, hele hele ki şu ben kulunun hâli ne kadar acayip; ne kadar ters durumdayız yâ Rabbi!ne kadar ters durumdayız yâ Rabbi! Bu kulundan sana isyan, bu kulundan unutma, bu kulundan hata üstüne hata…Bu kulundan sana isyan, bu kulundan unutma, bu kulundan hata üstüne hata… Sen bunları görüp duruyorsun yâ Rabbi!Sen bunları görüp duruyorsun yâ Rabbi! Hatama rağmen, kusuruma rağmen nice ihsanı sen nice ihsan etmektesin. Lütuf ve ikramda bulunmaktasın.Hatama rağmen, kusuruma rağmen nice ihsanı sen nice ihsan etmektesin. Lütuf ve ikramda bulunmaktasın. Bol bol maddî mânevî nimetlerle mazhar etmektesin. Nimetlerine erdirmişsin!" Bol bol maddî mânevî nimetlerle mazhar etmektesin. Nimetlerine erdirmişsin!"

Muhterem kardeşlerim! Yeri gelmişken Allah'ın celle celâlüh nimetini takdir etmek lazım.Muhterem kardeşlerim!

Yeri gelmişken Allah'ın celle celâlüh nimetini takdir etmek lazım.
Bu da imanın yarısıdır. Önemli bir şeydir. Birçok kardeşimiz hacca niyet etti de gelemedi.Bu da imanın yarısıdır. Önemli bir şeydir. Birçok kardeşimiz hacca niyet etti de gelemedi. Binlerce kardeşimiz hacca niyet etti de gelemedi.Binlerce kardeşimiz hacca niyet etti de gelemedi. Allah biz günahkârlara nasip etti, bu yolu açtı da şu mübarek beldesine gelmeyi nasip etti.Allah biz günahkârlara nasip etti, bu yolu açtı da şu mübarek beldesine gelmeyi nasip etti. Bu çok büyük bir nimet! Burada yapılan ibadetlerin sevabı yüz bin misli! Bu çok büyük bir nimet!

Burada yapılan ibadetlerin sevabı yüz bin misli!

İki rekât namaz kılacak olan bir insan kendi memleketinde iki yüz bin rekâtı ne zaman kılabilir? Mümkün değil.İki rekât namaz kılacak olan bir insan kendi memleketinde iki yüz bin rekâtı ne zaman kılabilir? Mümkün değil. Buraya gelmişiz, Harem-i Şerîf'e gideceğiz. Buraya gelmişiz, Harem-i Şerîf'e gideceğiz. Bir dolmuş parası versek buradan bir taksi parası versek bir Harem-i Şerîf'e gitsek bu para 700 misli sevaplı!Bir dolmuş parası versek buradan bir taksi parası versek bir Harem-i Şerîf'e gitsek bu para 700 misli sevaplı! Allah yolunda olduğu için yedi yüz misli, kat kat sevaplı! Orada kılınan bir namaz yüz bin misli sevaplı.Allah yolunda olduğu için yedi yüz misli, kat kat sevaplı! Orada kılınan bir namaz yüz bin misli sevaplı. Zikirler, tesbihler, tavaflar, ibadetler, taatler ne büyük nimetin içine bizi çekmiş Allah celle celâlüh.Zikirler, tesbihler, tavaflar, ibadetler, taatler ne büyük nimetin içine bizi çekmiş Allah celle celâlüh. Ne kadar şükretsek her an gözyaşı döksek sevincimizden, o kadar hakkıdır, revadır. Ne kadar şükretsek her an gözyaşı döksek sevincimizden, o kadar hakkıdır, revadır.

Muhterem kardeşlerim! Onun için insanın Allah'tan utanması lazım. Bizim de Allah'tan utanmamız lazım. Muhterem kardeşlerim!

Onun için insanın Allah'tan utanması lazım. Bizim de Allah'tan utanmamız lazım.

"Yâ Rabbi, utandım senden. Bunca ihsan ediyorsun, bunca ikram ediyorsun. Ben hâlâ nasıl günahtayım."Yâ Rabbi, utandım senden. Bunca ihsan ediyorsun, bunca ikram ediyorsun. Ben hâlâ nasıl günahtayım. Niye ben de bir hareket belirmiyor? Niye bir kıpırdanma yok?Niye ben de bir hareket belirmiyor? Niye bir kıpırdanma yok? Niye böyle iyi bir kul olmaya bir gayret belirmedi hâlâ içimde? Niye hâlâ uyku peşindeyim?Niye böyle iyi bir kul olmaya bir gayret belirmedi hâlâ içimde? Niye hâlâ uyku peşindeyim? Niye hâlâ günah peşindeyim?.." diye biraz utanması lazım. Niye hâlâ günah peşindeyim?.." diye biraz utanması lazım.

En önemli utanma, Allah'tan utanma! Âriflerden bir tanesi diyor ki; En önemli utanma, Allah'tan utanma! Âriflerden bir tanesi diyor ki;

"Ey müslüman, yalnız kaldığın zaman çeşitli günahları işliyorsun,"Ey müslüman, yalnız kaldığın zaman çeşitli günahları işliyorsun, insanların arasında kendine dikkat ediyorsun; oturuşuna, kalkışına dikkat ediyorsun.insanların arasında kendine dikkat ediyorsun; oturuşuna, kalkışına dikkat ediyorsun. Ama yalnız kaldığın zaman çeşitli günahları daha rahatlıkla işliyorsun.Ama yalnız kaldığın zaman çeşitli günahları daha rahatlıkla işliyorsun. Nerede kaldı senin meleklere inandığın?" Nerede kaldı senin meleklere inandığın?"

Şimdi yanında melekler yok mu? İki omuzunda Hafaza melekleri yok mu? Şimdi yanında melekler yok mu? İki omuzunda Hafaza melekleri yok mu?

Kirâmen kâtibîne ya'lemûne mâ tef'alûne. Kirâmen kâtibîne ya'lemûne mâ tef'alûne.

Sonra insanın her eklemine, her âzâsının kıvrım yerine bir vazifeli melek vazifelendirilmiş.Sonra insanın her eklemine, her âzâsının kıvrım yerine bir vazifeli melek vazifelendirilmiş. İnsanın vücudunda 360 melek var. İnsanın vücudunda 360 melek var. Ondan sonra daha başka bildiğimiz, bilmediğimiz Allah'ın nice varlıkları var.Ondan sonra daha başka bildiğimiz, bilmediğimiz Allah'ın nice varlıkları var. Hz. Hatice anamız gelen varlığın ne olduğunu bilemeyince demiş ki; Hz. Hatice anamız gelen varlığın ne olduğunu bilemeyince demiş ki;

"Yâ Muhammed! Hele dur bakalım." Örtüsünü açıvermiş. "Şimdi yine görüyor musun?" Örtüsünü açıyor."Yâ Muhammed! Hele dur bakalım." Örtüsünü açıvermiş. "Şimdi yine görüyor musun?" Örtüsünü açıyor. Tabii, karı koca hâli, normal.Tabii, karı koca hâli, normal. Örtüsünü açıverince melek, Cebrail aleyhisselam kaybolmuş. Resûlallah diyor ki; "Şimdi görünmüyor." Örtüsünü açıverince melek, Cebrail aleyhisselam kaybolmuş. Resûlallah diyor ki; "Şimdi görünmüyor."

"Tamam, o melektir." diyor; çünkü öyle denemiş. Açıldığı zaman aradan çekiliveriyor. "Tamam, o melektir." diyor; çünkü öyle denemiş. Açıldığı zaman aradan çekiliveriyor.

Meleğin, tabii karı koca hâli olması dolayısıyla çekiliyor. Şimdi meleklerin olduğunu biliyoruz, inanıyoruz.Meleğin, tabii karı koca hâli olması dolayısıyla çekiliyor. Şimdi meleklerin olduğunu biliyoruz, inanıyoruz. Her yaptığımız şeyin yazıldığını Kur'ân-ı Kerîm'in âyetleri bize bildiriyor. Her yaptığımız şeyin yazıldığını Kur'ân-ı Kerîm'in âyetleri bize bildiriyor.

İnnâ künnâ nestensihu mâ küntüm ta'melûn. Bu da çok önemli fikirlerden birisidir.İnnâ künnâ nestensihu mâ küntüm ta'melûn.

Bu da çok önemli fikirlerden birisidir.
Zihinden hiç çıkmaması gereken fikirlerden birisi de bu. Her şeyiniz yazılıyor. Zihinden hiç çıkmaması gereken fikirlerden birisi de bu. Her şeyiniz yazılıyor. Nasıl şimdi ben konuşuyorum, karşıdan televizyona alınıyorsa nasıl bir söz çıktı mıNasıl şimdi ben konuşuyorum, karşıdan televizyona alınıyorsa nasıl bir söz çıktı mı artık insanın geri getirmesi mümkün değilse kayda geçiyorsa her işiniz de böyle yapılıyor. artık insanın geri getirmesi mümkün değilse kayda geçiyorsa her işiniz de böyle yapılıyor.

Onun için Allah'tan utanmanız lazım.Onun için Allah'tan utanmanız lazım. Nimetlerine karşı küfrân-ı nîmette bulunmamak için Nimetlerine karşı küfrân-ı nîmette bulunmamak için ihsanlarına karşı isyan etmemek için meleklerden utanmamız lazım. ihsanlarına karşı isyan etmemek için meleklerden utanmamız lazım. Onlar da Allah'ın öteki insanlar gibi Allah'ın bir varlığı. Onlar da Allah'ın öteki insanlar gibi Allah'ın bir varlığı. İnsanların yanında hata etmiyoruz. Yalnız başımıza yapıyoruz. İnsanların yanında hata etmiyoruz. Yalnız başımıza yapıyoruz.

Birisi -herhalde ehl-i dünyadan- demiş ki;Birisi -herhalde ehl-i dünyadan- demiş ki; "Centilmen insan, yalnız kaldığı zaman da burnunu kurcalamayan insandır." "Centilmen insan, yalnız kaldığı zaman da burnunu kurcalamayan insandır."

Bu önemli bir ölçü!Bu önemli bir ölçü! İnsanların yanında burnunu kurcalamıyor ama yalnız kaldığı zaman da kurcalamıyorsa centilmendir. İnsanların yanında burnunu kurcalamıyor ama yalnız kaldığı zaman da kurcalamıyorsa centilmendir.

"Ama nasıl temizleyeceğim?" Burnuna su verirsin, yumuşatırsın birkaç defa yıkarsın."Ama nasıl temizleyeceğim?"

Burnuna su verirsin, yumuşatırsın birkaç defa yıkarsın.
O kendisi çıkar yine, her şeyin bir âdâbı var. İnsanın kendisinin, kendisine de saygısı olması lazım.O kendisi çıkar yine, her şeyin bir âdâbı var. İnsanın kendisinin, kendisine de saygısı olması lazım. Kendisine saygısını çiğnetmemesi lazım. Kendisine saygısını çiğnetmemesi lazım. Kendisi kendisine karşı saygılı hareket etmesi lazım ki kendisi ile yüzgöz olmasın.Kendisi kendisine karşı saygılı hareket etmesi lazım ki kendisi ile yüzgöz olmasın. Kendisine de hürmet etmesi lazım, kendisinin bildiği yerde hata etmemesi lazım. Kendisine de hürmet etmesi lazım, kendisinin bildiği yerde hata etmemesi lazım.

Allah bize hayâyı nasip etsin. Çünkü iman çıplaktır. Libası takvâdır. Ziyneti hayâdır.Allah bize hayâyı nasip etsin. Çünkü iman çıplaktır. Libası takvâdır. Ziyneti hayâdır. Bir bir şeye sarılmak; hasıra, kilime, ihrama, çarşafa veyahut herhangi bir örtüye sarılmak varBir bir şeye sarılmak; hasıra, kilime, ihrama, çarşafa veyahut herhangi bir örtüye sarılmak var bir de güzel bir libas giyinmek var. İyi bir terziden halis, yumuşak bir kumaştan. Tabi ziynet başka.bir de güzel bir libas giyinmek var. İyi bir terziden halis, yumuşak bir kumaştan. Tabi ziynet başka. Düz örtünmek başka, tahta perdenin arkasında durmak başka; ama ziyneti hayâdır. Düz örtünmek başka, tahta perdenin arkasında durmak başka; ama ziyneti hayâdır.

Onun için Allah hepimize hayâ duygusunu nasip etsin, utanma duygusunu nasip etsin. Onun için Allah hepimize hayâ duygusunu nasip etsin, utanma duygusunu nasip etsin.

Değerli kardeşlerim! Ve semeretühü'l-ilmü. "İmanın semeresi, meyvesi ilimdir." Değerli kardeşlerim!

Ve semeretühü'l-ilmü. "İmanın semeresi, meyvesi ilimdir."

Meyvesi ilimdir, bu kadar önemli bir şeydir. Meyvesiz ağacın kıymeti olmaz.Meyvesi ilimdir, bu kadar önemli bir şeydir. Meyvesiz ağacın kıymeti olmaz. Yine mutasavvıflardan bir tanesi diyor ki; "Meyvesiz ağacı keserler yakarlar." Yine mutasavvıflardan bir tanesi diyor ki; "Meyvesiz ağacı keserler yakarlar."

Onun için Allah hepinizi ilme karşı bir zevk ve şevk duyanlardan,Onun için Allah hepinizi ilme karşı bir zevk ve şevk duyanlardan, hiçbir vaktini boş geçirmemek için uyanık olanlardan eylesin.hiçbir vaktini boş geçirmemek için uyanık olanlardan eylesin. Alimlerin hayatlarını yazan bir kitapta dikkatimi çekmişti, adını unuttum. Alimlerin hayatlarını yazan bir kitapta dikkatimi çekmişti, adını unuttum. O alim ömründe katı yiyecek yememiş. Hani ekmek, et…O alim ömründe katı yiyecek yememiş. Hani ekmek, et… böyle ağzına alacak çiğneyecek, çiğneyecek, ondan sonra yutacak. Hep çorba gibi bir şey içermiş.böyle ağzına alacak çiğneyecek, çiğneyecek, ondan sonra yutacak. Hep çorba gibi bir şey içermiş. Çiğnemekten dolayı vakit zâyî oluyor diye ömründe katı yiyecek yememiş. Birisinin hayatını böyle okumuştum. Çiğnemekten dolayı vakit zâyî oluyor diye ömründe katı yiyecek yememiş. Birisinin hayatını böyle okumuştum.

Yürürken dahi kitap okurmuş. Kitabı alırmış yanına, yolda yürürken nasılsa bir mesafeye gidecek.Yürürken dahi kitap okurmuş. Kitabı alırmış yanına, yolda yürürken nasılsa bir mesafeye gidecek. Yolda dahi kitap okurmuş. Bizim nice zamanlarımız geliyor geçiyor, yatıyoruz kalkıyoruz. Yolda dahi kitap okurmuş. Bizim nice zamanlarımız geliyor geçiyor, yatıyoruz kalkıyoruz. Uyusa yine günah yok. Normal vakitte insan uyusa yine günah yok.Uyusa yine günah yok. Normal vakitte insan uyusa yine günah yok. Karşı karşıya geçiyoruz da gıybet ediyoruz. Karşı karşıya geçiyoruz, günahla vakit geçiriyoruz.Karşı karşıya geçiyoruz da gıybet ediyoruz. Karşı karşıya geçiyoruz, günahla vakit geçiriyoruz. Allah bize hayâ versin, iman versin, takvâ ve ilim versin. Allah bize hayâ versin, iman versin, takvâ ve ilim versin.

Peygamberlerin makamlarına insanların en yakın olanları alimler, ondan sonra cihad ehlidir.Peygamberlerin makamlarına insanların en yakın olanları alimler, ondan sonra cihad ehlidir. Peygamberlerin makamlarına en yakın olanlar alimlerdir. Ondan sonra erbâb-ı cihaddır.Peygamberlerin makamlarına en yakın olanlar alimlerdir. Ondan sonra erbâb-ı cihaddır. Alimler insanlara peygamberlerin getirdiği hakikatleri anlatmışlar ve o vazifeyi yüklenmişlerdir.Alimler insanlara peygamberlerin getirdiği hakikatleri anlatmışlar ve o vazifeyi yüklenmişlerdir. O bakımdan mertebesi en yüksek oluyor.O bakımdan mertebesi en yüksek oluyor. Savaş ehli de peygamberlerin getirmiş olduğu hakikatleri zalimler, kâfirler, müşrikler çiğnemesin,Savaş ehli de peygamberlerin getirmiş olduğu hakikatleri zalimler, kâfirler, müşrikler çiğnemesin, yok etmesin diye mücadele vermişlerdir. Ama ilk mertebe daha yüksek oluyor. yok etmesin diye mücadele vermişlerdir. Ama ilk mertebe daha yüksek oluyor.

İlim sahibi, alim yeryüzünde Allah'ın eminidir.İlim sahibi, alim yeryüzünde Allah'ın eminidir. Yani kullarını kendisine emanet ettiği, güvendiği kimsedir; o bakımdan mertebesi böyle yüksektir.Yani kullarını kendisine emanet ettiği, güvendiği kimsedir; o bakımdan mertebesi böyle yüksektir. "Kıyamet günü şefaat hakkı önce peygamberlere tanınır. Ondan sonra alimlere tanınır."Kıyamet günü şefaat hakkı önce peygamberlere tanınır. Ondan sonra alimlere tanınır. Ondan sonra şehidlere tanınır." diyor, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz.Ondan sonra şehidlere tanınır." diyor, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz. Buradan anlıyoruz ki peygamberlerden sonraki şehidlerden önceki,Buradan anlıyoruz ki peygamberlerden sonraki şehidlerden önceki, şehidlerden evvel gelen makam alimlerin makamıdır. şehidlerden evvel gelen makam alimlerin makamıdır.

Rütbetü'l-ilmi ale'r-rüteb. Peygamberlik Allah'ın seçmesi ile vermesiyledir.Rütbetü'l-ilmi ale'r-rüteb.

Peygamberlik Allah'ın seçmesi ile vermesiyledir.
Peygamber Efendimiz'den sonra da peygamber gelmeyeceğini de biliyoruz.Peygamber Efendimiz'den sonra da peygamber gelmeyeceğini de biliyoruz. O bakımdan o bizler için mümkün değil; ama ilmi Allah isteyene verir.O bakımdan o bizler için mümkün değil; ama ilmi Allah isteyene verir. sıdk ile aşk ile şevk ile ihlâs ile; "Yâ Rabbi! Beni cahil etme, bana ilmini ver, bana yolunu göster.sıdk ile aşk ile şevk ile ihlâs ile; "Yâ Rabbi! Beni cahil etme, bana ilmini ver, bana yolunu göster. Bana bilmediklerimi öğret, beni dinde fakih kıl!.." diye,Bana bilmediklerimi öğret, beni dinde fakih kıl!.." diye, aşk ile sıdk ile isterse ilmi isteyene veriyor Allah celle celâlüh. aşk ile sıdk ile isterse ilmi isteyene veriyor Allah celle celâlüh.

Ama peygamberlik makamı istemekle olan bir şey değil!Ama peygamberlik makamı istemekle olan bir şey değil! Onun için en yüksek makamı olan ilim makamına hepiniz rağbet edin ve ona gayret edin!Onun için en yüksek makamı olan ilim makamına hepiniz rağbet edin ve ona gayret edin! İnşaallah bundan sonraki ömrünüzde bu sözler hiç hatırınızdan çıkmaz. İnşaallah bundan sonraki ömrünüzde bu sözler hiç hatırınızdan çıkmaz.

Ebû'd-Derdâ radıyallahu anh buyurmuş ki; Ebû'd-Derdâ radıyallahu anh buyurmuş ki;

"Her kim erkenden, günün evvelinde kalkıp ilim tahsiline koşarsa bu, cihaddan daha üstündür."Her kim erkenden, günün evvelinde kalkıp ilim tahsiline koşarsa bu, cihaddan daha üstündür. Bunun cihad olmadığı görüşünü savunursa bir kimse onun aklı ve ilmi kısadır!" Bunun cihad olmadığı görüşünü savunursa bir kimse onun aklı ve ilmi kısadır!"

O bakımdan şu mübarek yerde, şu mübarek günlerde ilim öğrenme hususundaO bakımdan şu mübarek yerde, şu mübarek günlerde ilim öğrenme hususunda hepimizde bir büyük gayret olmasını temenni ediyorum. Aşr-ı Zilhicce'dir.hepimizde bir büyük gayret olmasını temenni ediyorum. Aşr-ı Zilhicce'dir. Zilhicce'nin mübarek ilk 10 günüdür. Zilhicce'nin mübarek ilk 10 günüdür.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri Muaz b. Cebel radıyallahu anh'ıPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri Muaz b. Cebel radıyallahu anh'ı Yemen'e vazifeli olarak gönderdi, vali olarak gönderdi. Oranın yetkili, salahiyetli kişisi oldu.Yemen'e vazifeli olarak gönderdi, vali olarak gönderdi. Oranın yetkili, salahiyetli kişisi oldu. Hem irşad vazifesi hem idare vazifesi; burada hepsi birden olmuş olduğunu görüyoruz. Ona dedi ki; Hem irşad vazifesi hem idare vazifesi; burada hepsi birden olmuş olduğunu görüyoruz. Ona dedi ki;

"Senin elinle Allah'ın bir kimseye hidayet etmesi, müslüman olması, bir kimsenin senin telkininle,"Senin elinle Allah'ın bir kimseye hidayet etmesi, müslüman olması, bir kimsenin senin telkininle, öğretmenle onun hak dini kabul etmesi senin için dünya ve dünyanın içindeki her şeyden daha hayırlıdır!" öğretmenle onun hak dini kabul etmesi senin için dünya ve dünyanın içindeki her şeyden daha hayırlıdır!"

Muaz b. Cebel radıyallahu anh'ten yine rivayet edilmiş ki;Muaz b. Cebel radıyallahu anh'ten yine rivayet edilmiş ki; "Allah için öğrenilen, tahsil edilen ilim bir ziynettir, güzelliktir. İlim talebi ibadettir."Allah için öğrenilen, tahsil edilen ilim bir ziynettir, güzelliktir. İlim talebi ibadettir. Karşılıklı ders müzakere etmek tesbihe benzer. İlmi anlatmak, cihaddır. İlim öğretmek sadakadır.Karşılıklı ders müzakere etmek tesbihe benzer. İlmi anlatmak, cihaddır. İlim öğretmek sadakadır. İlmi ehline vermek kurbiyettir, kurbandır." Hani Allah rızası için bir şey veriyoruz, ehline vermek! İlmi ehline vermek kurbiyettir, kurbandır."

Hani Allah rızası için bir şey veriyoruz, ehline vermek!

Muhterem kardeşlerim! İlmi ehlinden esirgememek lazım.Muhterem kardeşlerim!

İlmi ehlinden esirgememek lazım.
Bir Hüsrev Hoca'dan bahsediyorlar ki Hüsrev Hoca dinî ilimlerin yasak edildiği zamandaBir Hüsrev Hoca'dan bahsediyorlar ki Hüsrev Hoca dinî ilimlerin yasak edildiği zamanda rahmetli, Fatih Camii'nde ders vermiş. Çok celaletli bir kimse imiş.rahmetli, Fatih Camii'nde ders vermiş. Çok celaletli bir kimse imiş. Hiçbir talibe, ilim isteyen kimseye red cevabı vermemiş.Hiçbir talibe, ilim isteyen kimseye red cevabı vermemiş. Anlatmışlardı ama kim olduğunu şu anda şey yapamayacağım. Anlatmışlardı ama kim olduğunu şu anda şey yapamayacağım.

Bazıları; "Hocam, bizim vaktimiz müsait değil, başka zamanımız yok.Bazıları; "Hocam, bizim vaktimiz müsait değil, başka zamanımız yok. Geceleyin gelsek bize ders verir misin?" demişler. "Gelin." demiş. Geceleyin gelsek bize ders verir misin?" demişler. "Gelin." demiş.

Birisi demiş ki; "Sabahleyin gelsek ders verir misiniz?" "Veririm, gelin." demiş.Birisi demiş ki; "Sabahleyin gelsek ders verir misiniz?" "Veririm, gelin." demiş. Hüsrev Hoca'nın; kıza erkeğe, yaşlıya gence ilmi öğretmek hususunda müstesna bir numune olduğu anlaşılıyor. Hüsrev Hoca'nın; kıza erkeğe, yaşlıya gence ilmi öğretmek hususunda müstesna bir numune olduğu anlaşılıyor. Allah rahmet eylesin. Bazı mutasavvıf geçinen kimselere de kızarmış.Allah rahmet eylesin.

Bazı mutasavvıf geçinen kimselere de kızarmış.
Müteşeyyıh dediğimiz kimselere çatarmış.Müteşeyyıh dediğimiz kimselere çatarmış. Fakat bana bunu anlatan kimse -bilmiyorum isminin zikredilmesini ister mi- "Kendisi elimden tuttu. Fakat bana bunu anlatan kimse -bilmiyorum isminin zikredilmesini ister mi- "Kendisi elimden tuttu. Abdülaziz Hocaefendimiz'e götürdü. Elimden tuttu. Abdülaziz Hocaefendimiz'e götürdü. Elimden tuttu. Bak, bu hoca eli öpülecek, bağlanacak hocadır, diye bizzat kendisi getirdi." diyor. Bak, bu hoca eli öpülecek, bağlanacak hocadır, diye bizzat kendisi getirdi." diyor.

Abdülaziz Hocamız da Ramuz'un tercümesini yapan; [Mehmed Zahid Kotku] Hocamız'dan önceki makamın sahibidir. Abdülaziz Hocamız da Ramuz'un tercümesini yapan; [Mehmed Zahid Kotku] Hocamız'dan önceki makamın sahibidir.

Bir de ilmi nâehle vermemek vardır.Bir de ilmi nâehle vermemek vardır. Ehli olmayan, ilme ismi istismar edecek olan, kötüye kullanacak olan kimseye de ilmi öğretmemek vardır. Ehli olmayan, ilme ismi istismar edecek olan, kötüye kullanacak olan kimseye de ilmi öğretmemek vardır.

Onun da misalini şununla anlatayım:Onun da misalini şununla anlatayım: Beyazıd Kütüphane-i Umumiyesi'nin bir müdürü İsmail Saib Efendi diye bir zat varmış.Beyazıd Kütüphane-i Umumiyesi'nin bir müdürü İsmail Saib Efendi diye bir zat varmış. Büyük eserleri neşredildi, oradan ne kadar büyük alim olduğu anlaşılıyor. Büyük eserleri neşredildi, oradan ne kadar büyük alim olduğu anlaşılıyor. Avrupalı bir iki profesör, kendisinden ders almak istemişler. Red cevabını yapıştırmış. Avrupalı bir iki profesör, kendisinden ders almak istemişler. Red cevabını yapıştırmış. Ben gayrimüslime ilim öğretmem, demiş. Reddetmiş.Ben gayrimüslime ilim öğretmem, demiş. Reddetmiş. Profesörler geliyorlar, kendisinden ilim öğrenmek istiyorlar, reddetmiş. Nasıl alimmiş? Profesörler geliyorlar, kendisinden ilim öğrenmek istiyorlar, reddetmiş.

Nasıl alimmiş?

Beyazıd Kütüphane-i Umumiyesi büyük kütüphane! İsmail Saib Hoca'ya bir mesele sorarlarmış.Beyazıd Kütüphane-i Umumiyesi büyük kütüphane! İsmail Saib Hoca'ya bir mesele sorarlarmış. Anlatırmış meseleyi de; "Evladım! İkinci dolabın üçüncü rafında,Anlatırmış meseleyi de; "Evladım! İkinci dolabın üçüncü rafında, sağdan itibaren yedinci sırada şu renkli kitabı al, şu sayfasına git, oku!.." dermiş. Açarlarmış.sağdan itibaren yedinci sırada şu renkli kitabı al, şu sayfasına git, oku!.." dermiş. Açarlarmış. Hakikaten o bahis orada. Böyle bir alim kimse imiş. Hakikaten o bahis orada. Böyle bir alim kimse imiş.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh gibi kedileri çok severmiş.Ebû Hüreyre radıyallahu anh gibi kedileri çok severmiş. Beyazıt Kütüphanesi kedi doluymuş, onlara bakacağız. Anlatıyorlar o eski hâllerini. Beyazıt Kütüphanesi kedi doluymuş, onlara bakacağız. Anlatıyorlar o eski hâllerini.

Ehline vermemenin misali bu. Müsteşrik adam, adam belki para teklif etmiştir.Ehline vermemenin misali bu. Müsteşrik adam, adam belki para teklif etmiştir. Belki kendisine her türlü imkânı sağlayabilir. Demiş ki; "Ben gayrimüslime, nâehle ilim öğretemem!" Belki kendisine her türlü imkânı sağlayabilir. Demiş ki;

"Ben gayrimüslime, nâehle ilim öğretemem!"

Sonuç: Bizim edebiyat fakültesinde tanıdığımız iki Alman vardı: Birisi Hellmut Ritter, ötekisi Oscar Rascher.Sonuç: Bizim edebiyat fakültesinde tanıdığımız iki Alman vardı: Birisi Hellmut Ritter, ötekisi Oscar Rascher. Dinî ilimlerde, Arabî ilimlerde tahsil yapan Avrupalılar'a oryantalist diyorlar.Dinî ilimlerde, Arabî ilimlerde tahsil yapan Avrupalılar'a oryantalist diyorlar. Oryantal dans falan vardı, o ayrı. Bir de oryantalist diyorlar.Oryantal dans falan vardı, o ayrı.

Bir de oryantalist diyorlar.
Orta şarkın İslâmî ilimleri ile meşgul olan ilim erbabı demek. Orta şarkın İslâmî ilimleri ile meşgul olan ilim erbabı demek. Hellmut Ritter dünya çapında meşhur bir kimse. Oscar Rascher da meşhur bir kimse.Hellmut Ritter dünya çapında meşhur bir kimse. Oscar Rascher da meşhur bir kimse. Bu ikisi de müslüman olmuş! Oscar Rascher, Osman ismini aldı. Bu ikisi de müslüman olmuş! Oscar Rascher, Osman ismini aldı. Biliyorum, İslâm İlimleri Kütüphanesi'nde çalıştığı zaman kendisi ile tanıştık. Yaşlı bir kimseydi.Biliyorum, İslâm İlimleri Kütüphanesi'nde çalıştığı zaman kendisi ile tanıştık. Yaşlı bir kimseydi. Gözlüklü bir kimseydi. Arap edebiyatını ezbere bilirdi. Çok güzel bilgisi vardı. Gözlüklü bir kimseydi. Arap edebiyatını ezbere bilirdi. Çok güzel bilgisi vardı.

Hellmut Ritter de bizim hocamızdı.Hellmut Ritter de bizim hocamızdı. O da hakikaten müslüman olup olmadığını, mükâfatını-cezasını Allah verecekO da hakikaten müslüman olup olmadığını, mükâfatını-cezasını Allah verecek o ayrı da derste bize kendisi söyledi: "Ben Şâfiî mezhebindenim. o ayrı da derste bize kendisi söyledi: "Ben Şâfiî mezhebindenim. Çünkü Hocam İsmail Saib Hoca Şâfiî idi." dedi. Çünkü Hocam İsmail Saib Hoca Şâfiî idi." dedi.

Oradan anlaşılıyor ki İsmail Saib Hoca, "Müslüman olmayana ders vermem." deyinceOradan anlaşılıyor ki İsmail Saib Hoca, "Müslüman olmayana ders vermem." deyince ya zahiren ya da hakikaten müslüman olmuş adamlar. ya zahiren ya da hakikaten müslüman olmuş adamlar.

Biz derste biraz hıristiyanlara çattık: "Teslis akidesi olur mu;Biz derste biraz hıristiyanlara çattık: "Teslis akidesi olur mu; ama Allah'ı üç düşünmek, Hz. İsa'ya 'Allah'ın oğlu' demek olur mu?.." dedik. ama Allah'ı üç düşünmek, Hz. İsa'ya 'Allah'ın oğlu' demek olur mu?.." dedik. Orada kendisi bize katıldı; tenkit etti. "Mecazen söylemiş olabilir." falan dedi.Orada kendisi bize katıldı; tenkit etti. "Mecazen söylemiş olabilir." falan dedi. Hristiyanların teslis akidesine de inanmadığını gösterdi. Hristiyanların teslis akidesine de inanmadığını gösterdi.

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

"İlmi ehline vermek sadakadır." "İlmi ehline vermek sadakadır."

İlim, yalnızlık halinde insanın ülfetidir. İlim, yalnızlık halinde insanın ülfetidir. Bir insanı bir yere kapatsalar 40 yıl dışarıya çıkartmasalar dışarıyı görmek istemez.Bir insanı bir yere kapatsalar 40 yıl dışarıya çıkartmasalar dışarıyı görmek istemez. Yanındaki kitapları olsun yeter ki! Dünyayı gözü görmek istemez. Yanındaki kitapları olsun yeter ki! Dünyayı gözü görmek istemez. Elhamdülillah, o kitaba bakar, bu kitaba bakar, Cennet gibi, cennet bahçesi gibi…Elhamdülillah, o kitaba bakar, bu kitaba bakar, Cennet gibi, cennet bahçesi gibi… Vaktini geçirir, dışarısını canı bile istemez. Sonra ıssız yerlerde arkadaştır. İlim, darlıkta genişlikte önderdir.Vaktini geçirir, dışarısını canı bile istemez. Sonra ıssız yerlerde arkadaştır. İlim, darlıkta genişlikte önderdir. İyiler yanında vezirdir. Arkadaş yokluğunda dosttur. Cennet yolunun nurudur.İyiler yanında vezirdir. Arkadaş yokluğunda dosttur. Cennet yolunun nurudur. Allah bir kavmi ilim ile yükseltir, hayra önder kılar. Onlara başkaları bakar, hidayete ererler.Allah bir kavmi ilim ile yükseltir, hayra önder kılar. Onlara başkaları bakar, hidayete ererler. İbret alırlar ve alimlerin ilmine ve onların derecelerine melekler de hayran olur.İbret alırlar ve alimlerin ilmine ve onların derecelerine melekler de hayran olur. Kanatları ile onları okşarlar, kanatlarını üstlerine gererler.Kanatları ile onları okşarlar, kanatlarını üstlerine gererler. İlim erbabının üstüne gererler; yaş, kuru her şey onları tesbih eder.İlim erbabının üstüne gererler; yaş, kuru her şey onları tesbih eder. Yaş, kuru her şey demek; ağaçlar, çiçekler, cansızlar, canlılar, hücreler, moleküller, atomlar demek.Yaş, kuru her şey demek; ağaçlar, çiçekler, cansızlar, canlılar, hücreler, moleküller, atomlar demek. Her şey onlar için tesbih eder. Alimler kâinatın sevgilisi oluyor.Her şey onlar için tesbih eder.

Alimler kâinatın sevgilisi oluyor.
Mertebesi böyle yüksektir.Mertebesi böyle yüksektir. Denizlerin balıkları ve diğer mahlûkları, karaların toprakların diğer yaratıkları, böcekleri, hayvanları,Denizlerin balıkları ve diğer mahlûkları, karaların toprakların diğer yaratıkları, böcekleri, hayvanları, diğer mahlûkatı semanın, göğün varlıkları, yıldızları onların afv u mağfiret olmasına dua eder. diğer mahlûkatı semanın, göğün varlıkları, yıldızları onların afv u mağfiret olmasına dua eder.

Ebu'd-Derdâ radıyallahu anh'ın ilim hakkındaki rivayetinin devamını söylüyorum: Ebu'd-Derdâ radıyallahu anh'ın ilim hakkındaki rivayetinin devamını söylüyorum:

Çünkü kalpler ilimle körlükten kurtulur, hayat bulurlar. İlimsiz kalp ölüdür. İlimle kalp dirilir.Çünkü kalpler ilimle körlükten kurtulur, hayat bulurlar. İlimsiz kalp ölüdür. İlimle kalp dirilir. İlimsiz insanın kalbi kördür, ilimle görür hâle gelir. Nura kavuşur, zayıflıktan kurtulur. Kuvvet bulur.İlimsiz insanın kalbi kördür, ilimle görür hâle gelir. Nura kavuşur, zayıflıktan kurtulur. Kuvvet bulur. Bir kul ilim sayesinde salih kulların, iyi kulların rütbesine yükselir. Yüksek makamlara çıkar.Bir kul ilim sayesinde salih kulların, iyi kulların rütbesine yükselir. Yüksek makamlara çıkar. İlmî tefekkür, oruç gibidir. Derslerini yapmak namaz gibidir.İlmî tefekkür, oruç gibidir. Derslerini yapmak namaz gibidir. Allah'a ilimle itaat olunur ve güzel ibadet edilir.Allah'a ilimle itaat olunur ve güzel ibadet edilir. Tevhit yoluna ilimle girilir, kötülüklerden sakınmak ilimle olur. Akrabalar arasında bağ ilimle sağlanır. Tevhit yoluna ilimle girilir, kötülüklerden sakınmak ilimle olur. Akrabalar arasında bağ ilimle sağlanır.

O bir öncüdür, amel ona uyar. Saadet defterine yazılanlara ilim, ilhamla gelir.O bir öncüdür, amel ona uyar. Saadet defterine yazılanlara ilim, ilhamla gelir. Şekavet defterine yazılı olanlar da ondan mahrum olurlar… diyeŞekavet defterine yazılı olanlar da ondan mahrum olurlar… diye ilimle ilgili şeyleri böylece size nakletmiş oldum. ilimle ilgili şeyleri böylece size nakletmiş oldum.

Âcizane yapmış olduğum konuşmalarda kardeşlerime şöyle diyordum: Âcizane yapmış olduğum konuşmalarda kardeşlerime şöyle diyordum:

Her gün bir âyet okusanız ki bir âyet az bile; insan beş âyet, on âyet okur.Her gün bir âyet okusanız ki bir âyet az bile; insan beş âyet, on âyet okur. Bir senede 300-400 âyet eder. Beş tane okursanız artık 365'le çarpacak olursak 1800 âyet olur. Bir senede 300-400 âyet eder. Beş tane okursanız artık 365'le çarpacak olursak 1800 âyet olur.

Kırk hadis öğrenenle ilgili "Allah onları alimler cümlesine yazacak,Kırk hadis öğrenenle ilgili "Allah onları alimler cümlesine yazacak, kıyamet gününde alimlerden sayılacak…" diye bazı rivayetler vardır. kıyamet gününde alimlerden sayılacak…" diye bazı rivayetler vardır. Rivayetin sıhhati üzerine çeşitli sözler söylenmiştir.Rivayetin sıhhati üzerine çeşitli sözler söylenmiştir. Ama her gün bir hadis ezberlemiş olsa insan kırk hadisten kat kat fazla hadis sahibi olmuş olur. Ama her gün bir hadis ezberlemiş olsa insan kırk hadisten kat kat fazla hadis sahibi olmuş olur.

İmam Nevevî, o büyük hadis alimi de Erbaîn-i Nebeviyye diyeİmam Nevevî, o büyük hadis alimi de Erbaîn-i Nebeviyye diye kırk hadis yazdığına göre demek ki o da onu sahih görmüş oluyor. kırk hadis yazdığına göre demek ki o da onu sahih görmüş oluyor.

Allahu Teâlâ hazretleri şöyle her gün birkaç âyet öğrenmeyi, her gün birkaç hadis öğrenmeyi,Allahu Teâlâ hazretleri şöyle her gün birkaç âyet öğrenmeyi, her gün birkaç hadis öğrenmeyi, bir defter tutup onları yazmayı nasip etsin.bir defter tutup onları yazmayı nasip etsin. Her gün bir de bir alimin, bir kâmilin, bir peygamberin, bir sahabinin,Her gün bir de bir alimin, bir kâmilin, bir peygamberin, bir sahabinin, bir mübarek zatın hayatından bir menkıbe yazmalı. İnsan, defterine yazmalı bulunmalı.bir mübarek zatın hayatından bir menkıbe yazmalı. İnsan, defterine yazmalı bulunmalı. İnsanın hatırında yer almalı.İnsanın hatırında yer almalı. Böylece inşaallah bizi Rabbimiz bundan sonraki ömrümüzde ilimle meşgul olanlar,Böylece inşaallah bizi Rabbimiz bundan sonraki ömrümüzde ilimle meşgul olanlar, ilim talep edenler, alim olanlar zümresine yazar da biz de o zümreden haşroluruz.ilim talep edenler, alim olanlar zümresine yazar da biz de o zümreden haşroluruz. Bu ballandıra ballandıra İmam Gazâlî hazretlerinin kitabına yazdığı, bizim de size naklettiğimiz Bu ballandıra ballandıra İmam Gazâlî hazretlerinin kitabına yazdığı, bizim de size naklettiğimiz makamları mertebeleri, sevapları dereceleri biz de elde etmiş oluruz. Allahu Teâlâ hazretleri yardım eylesin. makamları mertebeleri, sevapları dereceleri biz de elde etmiş oluruz. Allahu Teâlâ hazretleri yardım eylesin.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek hadislerinden de birkaç tanesini yâd etmiş olalım: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek hadislerinden de birkaç tanesini yâd etmiş olalım:

Mâ min kavmin yezkürûnallâhe illâ haffet bihimü'l-melâiketüMâ min kavmin yezkürûnallâhe illâ haffet bihimü'l-melâiketü ve ğaşiyethümü'r-rahmetü ve nezelet aleyhimü's-sekînetü ve zekerehümullâhu fîmen indehu. ve ğaşiyethümü'r-rahmetü ve nezelet aleyhimü's-sekînetü ve zekerehümullâhu fîmen indehu.

İlmi güzelce anlattıktan sonra açtığımız hadis kitabındaki hadîs-i şerîf de zikirle ilgili olarak geldi.İlmi güzelce anlattıktan sonra açtığımız hadis kitabındaki hadîs-i şerîf de zikirle ilgili olarak geldi. Ebû Said el-Hudrî radıyallahu anh'ten İbn Mâce rahmetullahi aleyh rivayet etmiş: Ebû Said el-Hudrî radıyallahu anh'ten İbn Mâce rahmetullahi aleyh rivayet etmiş:

Mâ min kavmin yezkürûnallâhe illâ haffet bihimü'l-melâiketü. "Hiçbir topluluk, kavim yoktur kiMâ min kavmin yezkürûnallâhe illâ haffet bihimü'l-melâiketü. "Hiçbir topluluk, kavim yoktur ki -kavimden maksat örfî özellik mânasında değil de birkaç kişiye kavim, topluluk--kavimden maksat örfî özellik mânasında değil de birkaç kişiye kavim, topluluk- Allah'ı zikreden hiçbir topluluk yoktur melekler onları çepeçevre çevrelemesin!" Allah'ı zikreden hiçbir topluluk yoktur melekler onları çepeçevre çevrelemesin!"

Hani bir şeyi seyrana gelen insanların etrafında toplandıkları gibi melekler,Hani bir şeyi seyrana gelen insanların etrafında toplandıkları gibi melekler, Allah'ı zikreden o insanların etrafında çepeçevre çevrelenirler demek oluyor. Allah'ı zikreden o insanların etrafında çepeçevre çevrelenirler demek oluyor.

Ve ğaşiyethümü'r-rahmetü. "Allah'ın rahmeti, rahmet-i ilâhî onları gaşyeder.Ve ğaşiyethümü'r-rahmetü. "Allah'ın rahmeti, rahmet-i ilâhî onları gaşyeder. Kaplar, örter, bürür." Rahmet bürür, Allah'ı zikreden kimseler Allah'ın rahmetine bürünürler. Kaplar, örter, bürür."

Rahmet bürür, Allah'ı zikreden kimseler Allah'ın rahmetine bürünürler.

Ve nezelet aleyhimü's-sekînetü. "Onlara gökten sekinet iner."Ve nezelet aleyhimü's-sekînetü. "Onlara gökten sekinet iner." Ve zekerehümullâhu fîmen indehu. Ve zekerehümullâhu fîmen indehu. "Allahu Teâlâ hazretleri; zikreden bu kulları, yanındaki mübarek, mukarreb varlıklarına, "Allahu Teâlâ hazretleri; zikreden bu kulları, yanındaki mübarek, mukarreb varlıklarına, meleklerine, yüksek dereceli meleklerine gösterip yâd edip zikreder." meleklerine, yüksek dereceli meleklerine gösterip yâd edip zikreder."

"Bak bu kullarıma!" Gafil değiller, cahil değiller."Bak bu kullarıma!" Gafil değiller, cahil değiller. Benim zikrinle meşguller diye mübahât ederek, övünerek onlardan bahseder." diye bu hadîs-i şerîf. Benim zikrinle meşguller diye mübahât ederek, övünerek onlardan bahseder." diye bu hadîs-i şerîf.

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

Bu hadîs-i şerîf, ilk mânası ile hemen görüleceği gibi zikri metheden bir hadîs-i şeriftir.Bu hadîs-i şerîf, ilk mânası ile hemen görüleceği gibi zikri metheden bir hadîs-i şeriftir. Onun için sizlere zikir ile ilgili birkaç söz söylemek istiyorum. Onun için sizlere zikir ile ilgili birkaç söz söylemek istiyorum.

Zikir sözü, nisyan sözünün mukabilidir.Zikir sözü, nisyan sözünün mukabilidir. Arapça'da nisyan "unutmak" demek, zikir "unutmamak, hatırda tutmak, hatırlamak" demek.Arapça'da nisyan "unutmak" demek, zikir "unutmamak, hatırda tutmak, hatırlamak" demek. Allah'ı zikretmek de Allah'ın hatırında olması demek.Allah'ı zikretmek de Allah'ın hatırında olması demek. Allah'ın emrinin, nehyinin, hükmünün hatırında olması;Allah'ın emrinin, nehyinin, hükmünün hatırında olması; insanın Allah'ın kendini gördüğünün idrakinde olması demektir ki bu ihsan makamıdır. insanın Allah'ın kendini gördüğünün idrakinde olması demektir ki bu ihsan makamıdır.

"Sen O'nu görmüyorsan da O seni görüyor." "Sen O'nu görmüyorsan da O seni görüyor."

O şuurda oldu mu insan, makam-ı ihsân derler. Çok yüksek makamdır. İşte zikir hâli budur. O şuurda oldu mu insan, makam-ı ihsân derler. Çok yüksek makamdır. İşte zikir hâli budur.

Ama zikir hâli birden insanda hâsıl olmaz.Ama zikir hâli birden insanda hâsıl olmaz. Yani Allah'ın varlığı, birliği kendisinin yanında olduğu, kendisine murakabe ettiği,Yani Allah'ın varlığı, birliği kendisinin yanında olduğu, kendisine murakabe ettiği, gözlediği hususunda devamlı bir şuur hâli ki biz buna bizim Nakşî tarikatında hûş der dem derler,gözlediği hususunda devamlı bir şuur hâli ki biz buna bizim Nakşî tarikatında hûş der dem derler, her nefes alışverişte şuur ile olmak, uyanık olmak, gafil ve lâhî olmamak demek.her nefes alışverişte şuur ile olmak, uyanık olmak, gafil ve lâhî olmamak demek. Bu birden olmaz, onun için alimlerimiz demişlerdir ki; Bu birden olmaz, onun için alimlerimiz demişlerdir ki;

ez-Zikru bi't-tezekküri. "Zikir hâli, bu murad edilen, istenilen hâl zikir sun'i olarak ede ede olur." ez-Zikru bi't-tezekküri. "Zikir hâli, bu murad edilen, istenilen hâl zikir sun'i olarak ede ede olur."

Lâ teşbih ve lâ temsil bizim kendi dünyamızdan misal vererek anlatmak gerekirseLâ teşbih ve lâ temsil bizim kendi dünyamızdan misal vererek anlatmak gerekirse eskiden kamyonlar hemen çalışmazdı. Muavin kamyonun önüne geçerdi.eskiden kamyonlar hemen çalışmazdı. Muavin kamyonun önüne geçerdi. Bir çubuk sokardı, bütün gücüyle bir iki döndürürdü. Gırgır, gırgır, gırgır… Bir çubuk sokardı, bütün gücüyle bir iki döndürürdü. Gırgır, gırgır, gırgır… Nihayet şoför de içerden ona göre marşa basardı ve motor çalışırdı. Pata pata pata çalışmaya başladı.Nihayet şoför de içerden ona göre marşa basardı ve motor çalışırdı. Pata pata pata çalışmaya başladı. Şimdi bu işi yapmak zor olduğundan bir elektrik motoru koymuşlar, akü koymuşlar.Şimdi bu işi yapmak zor olduğundan bir elektrik motoru koymuşlar, akü koymuşlar. O marş dinamosunu o elektrik motoru çalıştırıyor. İlk önce o motoru çalıştırıyor.O marş dinamosunu o elektrik motoru çalıştırıyor. İlk önce o motoru çalıştırıyor. Ondan sonra motor, kendisi çalışmaya başlıyor. Ondan sonra motor, kendisi çalışmaya başlıyor.

Zikirde de insan tezekkür ede ede zikri külfet ile yapa yapa Allah Allah diye diye,Zikirde de insan tezekkür ede ede zikri külfet ile yapa yapa Allah Allah diye diye, lâ ilâhe illallah diye diye zikir insanın içine yerleşir ve hakiki zikir hâli ondan sonra hâsıl olur. lâ ilâhe illallah diye diye zikir insanın içine yerleşir ve hakiki zikir hâli ondan sonra hâsıl olur. Bu şuna benzer: el-İlmu bi'-taallümi. "İnsan anasından âlem doğmaz.Bu şuna benzer:

el-İlmu bi'-taallümi. "İnsan anasından âlem doğmaz.
İlmi öğrene öğrene, meşakkatle, çalışa çalışa elde eder." İlmi öğrene öğrene, meşakkatle, çalışa çalışa elde eder."

el-İlmu bi'-taallümi. Hiçbir şey bilmiyordu, ailesinden bir şeyler öğrendi. Mektebe gitti.el-İlmu bi'-taallümi.

Hiçbir şey bilmiyordu, ailesinden bir şeyler öğrendi. Mektebe gitti.
İlk mektep de bir şeyler öğrendi. Orta mektebe gitti, daha yüksek mekteplere gitti.İlk mektep de bir şeyler öğrendi. Orta mektebe gitti, daha yüksek mekteplere gitti. Orada başka şeyler öğrendi öğrendi. Gittikçe alim oldu. Orada başka şeyler öğrendi öğrendi. Gittikçe alim oldu.

İnsanda ilim birden hâsıl olmuyor, taallüm ile oluyor.İnsanda ilim birden hâsıl olmuyor, taallüm ile oluyor. Zikir hâli de birden tahakkuk etmiyor insanda, tezekkür ile oluyor.Zikir hâli de birden tahakkuk etmiyor insanda, tezekkür ile oluyor. Onun için zikir vazifesine müdâvemet etmesi lazım geliyor insanların ki tezekkür ede ede,Onun için zikir vazifesine müdâvemet etmesi lazım geliyor insanların ki tezekkür ede ede, ede ede zorlama ile marş motoru ile çubukla çevire çevire zikir yapa yapa zikir kendisi çalışır hâle gelsin.ede ede zorlama ile marş motoru ile çubukla çevire çevire zikir yapa yapa zikir kendisi çalışır hâle gelsin. İnsanın kalbi devamlı kendiliğinden zikreder hâle gelsin. Aklı; şuur, uyanıklık hâli kendisinde hâsıl olsun.İnsanın kalbi devamlı kendiliğinden zikreder hâle gelsin. Aklı; şuur, uyanıklık hâli kendisinde hâsıl olsun. Zikr-i müdâm hâli kendisine tahakkuk etsin diye o gerekiyor. Zikr-i müdâm hâli kendisine tahakkuk etsin diye o gerekiyor.

Ayrıca Kur'ân-ı Kerîm'in kendisi zikirdir: İnnâ nahnu nezzelne'z-zikre ve innâ lehu le-hâfizûn. Ayrıca Kur'ân-ı Kerîm'in kendisi zikirdir:

İnnâ nahnu nezzelne'z-zikre ve innâ lehu le-hâfizûn.

"Biz serâpâ, tepeden tırnağa zikir olan Fâtiha'sından muavvizeteynine kadar"Biz serâpâ, tepeden tırnağa zikir olan Fâtiha'sından muavvizeteynine kadar zikir olan mübarek kitabı tepeden tırnağa, her harfine kadar zikir olan bu kitabı biz indirdik, biz koruyacağız.zikir olan mübarek kitabı tepeden tırnağa, her harfine kadar zikir olan bu kitabı biz indirdik, biz koruyacağız. Buna kimse zarar veremez; bunu kimse yeryüzünden kaldıramaz. Bunu kimse yok edemez. Buna kimse zarar veremez; bunu kimse yeryüzünden kaldıramaz. Bunu kimse yok edemez. Allah'ın nurunu kimse söndüremez.Allah'ın nurunu kimse söndüremez. Bunu biz koruyacağız." mânasına gelen âyet-i kerîmede Kur'ân-ı Kerîm'e zikir adı verilmiş. Bunu biz koruyacağız." mânasına gelen âyet-i kerîmede Kur'ân-ı Kerîm'e zikir adı verilmiş.

İnnâ nahnu nezzelne'z-zikre. "Kuran'ı biz azîmüşşân indirdik. Bu zikir olan zikri biz indirdik.İnnâ nahnu nezzelne'z-zikre. "Kuran'ı biz azîmüşşân indirdik. Bu zikir olan zikri biz indirdik. Kur'an'ı biz inzal eyledik." Ve innâ lehu le-hâfizûn.Kur'an'ı biz inzal eyledik." Ve innâ lehu le-hâfizûn. "Biz, onu sonuna kadar da muhafaza edeceğiz. Kimse harfine zarar veremeyecek." "Biz, onu sonuna kadar da muhafaza edeceğiz. Kimse harfine zarar veremeyecek."

"Eğer, herhangi bir kimse kalkıp da Allah'ın demediği bir şeyi demiş gibi"Eğer, herhangi bir kimse kalkıp da Allah'ın demediği bir şeyi demiş gibi ona şey yapmış olsaydı şah damarını kopartırdık!" Allah "Kopartırdım." buyuruyor.ona şey yapmış olsaydı şah damarını kopartırdık!"

Allah "Kopartırdım." buyuruyor.
Kendisinin nâmına bir şey yapılmasına müsaade etmezdi. O bakımdan Kur'ân-ı Kerîm'in kendisi zikirdir.Kendisinin nâmına bir şey yapılmasına müsaade etmezdi. O bakımdan Kur'ân-ı Kerîm'in kendisi zikirdir. Binaenaleyh, siz Kur'ân-ı Kerîm'le meşgul olunca zikirle meşgul olmuş oluyorsunuz. Binaenaleyh, siz Kur'ân-ı Kerîm'le meşgul olunca zikirle meşgul olmuş oluyorsunuz. En güzel, en yüksek zikirlerden birisi Kur'ân-ı Kerîm'dir. En güzel, en yüksek zikirlerden birisi Kur'ân-ı Kerîm'dir.

Harem-i Şerîf'e gittiğiniz zaman bir hatim indirin, demiştim. Mümkünse orada bir hatim sürün.Harem-i Şerîf'e gittiğiniz zaman bir hatim indirin, demiştim. Mümkünse orada bir hatim sürün. Haccınız esnasında Kâbe'nin karşısında Mescid-i Harâm'da bir hatminiz olmuş olsun.Haccınız esnasında Kâbe'nin karşısında Mescid-i Harâm'da bir hatminiz olmuş olsun. Umulur ki Allah'tan yüz bin hatim yerine geçer! Umulur ki Allah'tan yüz bin hatim yerine geçer! Biraz gayret edin, orada çok durun, öğlen ile ikindi arasında,Biraz gayret edin, orada çok durun, öğlen ile ikindi arasında, akşamla yatsı arasında yatsıdan sonra biraz kalarak, köşeye çekilerek tamamlamaya çalışın. akşamla yatsı arasında yatsıdan sonra biraz kalarak, köşeye çekilerek tamamlamaya çalışın.

Kur'ân-ı Kerîm'i ezberlemeye çalışın. Ezberlerinizi canlandırmaya çalışın.Kur'ân-ı Kerîm'i ezberlemeye çalışın. Ezberlerinizi canlandırmaya çalışın. Unuttuklarınızı hatırlamaya çalışın. Kur'ân-ı Kerîm zikirdir, bu hükme dâhildir.Unuttuklarınızı hatırlamaya çalışın. Kur'ân-ı Kerîm zikirdir, bu hükme dâhildir. Melekler yine üstünüze kanatlarını gerer. Rahmet-i ilâhî sizi yine kaplar. Melekler yine üstünüze kanatlarını gerer. Rahmet-i ilâhî sizi yine kaplar. Sekinet size gelir ve Allahu Teâlâ hazretlerinin methine, mübahâtına mazhar olan kullar olursunuz. Sekinet size gelir ve Allahu Teâlâ hazretlerinin methine, mübahâtına mazhar olan kullar olursunuz.

Sonra namaz da zikirdir. Zaten Allahu ekber diye başlıyor; Subhaneke Allahümme diye devam ediyor.Sonra namaz da zikirdir. Zaten Allahu ekber diye başlıyor; Subhaneke Allahümme diye devam ediyor. Elhamdülillah, okunuyor. Tesbihleri ile tahiyyat ile her şeyi ile namaz da zikirdir. Namaz da güzel zikirdir.Elhamdülillah, okunuyor. Tesbihleri ile tahiyyat ile her şeyi ile namaz da zikirdir. Namaz da güzel zikirdir. Onun için bazı âyet-i kerîmelerdeki, namaz denilecek yerde zikir diye adlandırılır. Onun için bazı âyet-i kerîmelerdeki, namaz denilecek yerde zikir diye adlandırılır.

Yâ eyyühellezîne âmenû izâ nûdiye li's-salâti min yevmi'l-cumu'ati fe's'av ilâ zikrillâhi ve zerû'l-bey'a. Yâ eyyühellezîne âmenû izâ nûdiye li's-salâti min yevmi'l-cumu'ati fe's'av ilâ zikrillâhi ve zerû'l-bey'a.

Veyahut; Ve le-zikrullâhi ekber. Veyahut;

Ve le-zikrullâhi ekber.

"Allah'ın namazı, bu zikir olan namaz çok önemlidir; bunu hiç ihmal etmeyin!" mânasına gelir,"Allah'ın namazı, bu zikir olan namaz çok önemlidir; bunu hiç ihmal etmeyin!" mânasına gelir, Namaz da zikirdir. Biz namaza durduğumuz zaman da güzel bir zikir vazifesini girmiş oluyoruz. Namaz da zikirdir. Biz namaza durduğumuz zaman da güzel bir zikir vazifesini girmiş oluyoruz.

Allahu ekber dediğimiz andan selam verinceye kadar zikir hâlinde olmuş oluyoruz. O da güzel. Allahu ekber dediğimiz andan selam verinceye kadar zikir hâlinde olmuş oluyoruz. O da güzel.

Muhterem kardeşlerim! Bir de bir insan camiye erken gitmeli.Muhterem kardeşlerim!

Bir de bir insan camiye erken gitmeli.
Çünkü namaza intızar hâlindeyken namaz kılınacak diye beklerken de insan namazda sayılıyor.Çünkü namaza intızar hâlindeyken namaz kılınacak diye beklerken de insan namazda sayılıyor. O da büyük bir şeref. Namaza erken gitti mi insana başlıyor, sevaplar kendisine güldür güldür gelmeye. O da büyük bir şeref. Namaza erken gitti mi insana başlıyor, sevaplar kendisine güldür güldür gelmeye.

Neden? Namazı beklediği için namazda sayılıyor.Neden?

Namazı beklediği için namazda sayılıyor.
Namazı beklerken namazda sayıldığı için böylece zikir hâli olmuş oluyor. Namazı beklerken namazda sayıldığı için böylece zikir hâli olmuş oluyor.

Öteki Elhamdülillah, Subhanallah, Allahu ekber, lâ havle ve lâ kuvvete illâ billahÖteki Elhamdülillah, Subhanallah, Allahu ekber, lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah veya bismillâhirrahmânirrahîm veya estağfirullah el-Azîm veya lâ ilâhe illallahveya bismillâhirrahmânirrahîm veya estağfirullah el-Azîm veya lâ ilâhe illallah veya Yâ Hayyu yâ Kayyûm, Yâ Latîf; Esmâü'l-Hüsnâ'dan herhangi birisi…veya Yâ Hayyu yâ Kayyûm, Yâ Latîf; Esmâü'l-Hüsnâ'dan herhangi birisi… Bunlar da zikrin mâruf, herkes tarafından bilinenleridir. Bu hepsine şâmildir. Bunlar da zikrin mâruf, herkes tarafından bilinenleridir. Bu hepsine şâmildir.

Allahu Teâlâ hazretleri, bizim dilimizi zikirden uzak etmesin. Kalbimizi zikrinden gafil etmesin.Allahu Teâlâ hazretleri, bizim dilimizi zikirden uzak etmesin. Kalbimizi zikrinden gafil etmesin. Dili zikirli, kalbi şükürlü, uyanık, has müslümanlar olmayı nasip eylesin. Dili zikirli, kalbi şükürlü, uyanık, has müslümanlar olmayı nasip eylesin.

Kur'ân-ı Kerîm'de münafıklardan bahsedilirken sıfatları sayılıyor sayılıyor da bir de deniliyor ki; Kur'ân-ı Kerîm'de münafıklardan bahsedilirken sıfatları sayılıyor sayılıyor da bir de deniliyor ki;

Ve lâ yezkürûnallâhe illâ kalîlen. "Münafıkların bir vasfı da bunlar Allah'ı çok az anarlar.Ve lâ yezkürûnallâhe illâ kalîlen. "Münafıkların bir vasfı da bunlar Allah'ı çok az anarlar. Az gelir hatırlarına, zorlama ile gelir. İtme ile kalkma ile gelir." Az gelir hatırlarına, zorlama ile gelir. İtme ile kalkma ile gelir."

Namaza kalkacaklar, fırsat bulsalar kalkmazlar ama bizim şimdi bu devrimizdeki gibiNamaza kalkacaklar, fırsat bulsalar kalkmazlar ama bizim şimdi bu devrimizdeki gibi küfrün galip olduğu ülkelerde "Namaz kılmazsam kılmıyorum. Sana ne!" der, diklenir.küfrün galip olduğu ülkelerde "Namaz kılmazsam kılmıyorum. Sana ne!" der, diklenir. Bir de bir şey diyemezsin; ama namaz kılmanın mecburî olduğu yerlerdeBir de bir şey diyemezsin; ama namaz kılmanın mecburî olduğu yerlerde namaz İslâm'ın şiarı olduğundan kılacak. namaz İslâm'ın şiarı olduğundan kılacak.

"Ama namaza kalktığı zaman tembellene tembellene kalkarlar."Ama namaza kalktığı zaman tembellene tembellene kalkarlar. Sallana sallana, istemeye istemeye, ite ite kalkarlar." Sallana sallana, istemeye istemeye, ite ite kalkarlar."

Allahu Teâlâ hazretleri Peygamber Efendimiz'e emretmiş. Peygamber Efendimiz de buyuruyor ki; Allahu Teâlâ hazretleri Peygamber Efendimiz'e emretmiş. Peygamber Efendimiz de buyuruyor ki;

Ümirtü en ükâtilü'n-nâse hattâ yeşhedû en lâ ilâhe illallâhuÜmirtü en ükâtilü'n-nâse hattâ yeşhedû en lâ ilâhe illallâhu ve enne Muhammeden resûlullâhi ve yukîmû's-salâte ve yü'tû'z-zekâte. ve enne Muhammeden resûlullâhi ve yukîmû's-salâte ve yü'tû'z-zekâte.

"Ben insanlarla Allah'tan başka ilah olmadığına, benim O'nun elçisi,"Ben insanlarla Allah'tan başka ilah olmadığına, benim O'nun elçisi, peygamberi olduğuma inanıncaya kadar namaz kılıp, zekâtları verinceye kadar cihad etmem,peygamberi olduğuma inanıncaya kadar namaz kılıp, zekâtları verinceye kadar cihad etmem, mukâtele etmem, savaşmam bana emrolundu. Bunu yaptıkları zaman benden kendilerini korumuş olurlar.mukâtele etmem, savaşmam bana emrolundu. Bunu yaptıkları zaman benden kendilerini korumuş olurlar. Yapmacık yaparlarsa inanmadan yaparlarsa korunmak için yaparlarsa Allah bilir;Yapmacık yaparlarsa inanmadan yaparlarsa korunmak için yaparlarsa Allah bilir; ama benden kendilerini kurtarırlar. Âhirette hesaplarını Allahu Teâlâ görür." buyuruyor. ama benden kendilerini kurtarırlar. Âhirette hesaplarını Allahu Teâlâ görür." buyuruyor.

Onun için Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in "Savaşırım!" dediği zümre namaz kılmayanlar!Onun için Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in "Savaşırım!" dediği zümre namaz kılmayanlar! Lâ ilâhe illallah diyecek, eşhedü en lâ ilâhe illallah diyecek, eşhedü enne Muhammeden Resûlullah diyecek;Lâ ilâhe illallah diyecek, eşhedü en lâ ilâhe illallah diyecek, eşhedü enne Muhammeden Resûlullah diyecek; sonra namaz kılıncaya, zekât verinceye kadar savaşacak. Öyle bildiriyor. sonra namaz kılıncaya, zekât verinceye kadar savaşacak. Öyle bildiriyor.

Muhterem kardeşlerim! Buradan kendi dünyamıza, kendi günümüze gelecek olursakMuhterem kardeşlerim!

Buradan kendi dünyamıza, kendi günümüze gelecek olursak
bizim namaz kılmayan hanımlarımızın hâli ne olacak? Bizim namaz kılmayan çocuklarımızın hâli ne olacak?bizim namaz kılmayan hanımlarımızın hâli ne olacak? Bizim namaz kılmayan çocuklarımızın hâli ne olacak? Bizim namaz kılmayan akrabalarımızın hâli ne olacak? Bizim namaz kılmayan dostlarımızın hâli ne olacak?Bizim namaz kılmayan akrabalarımızın hâli ne olacak? Bizim namaz kılmayan dostlarımızın hâli ne olacak? Resûlullah Efendimiz, "Ben onlarla savaşırım; kalıncaya kadar!" diyor. Resûlullah Efendimiz, "Ben onlarla savaşırım; kalıncaya kadar!" diyor.

Bizim onlara hiç bir nasihatimiz olmayacak mı?Bizim onlara hiç bir nasihatimiz olmayacak mı? Bizim onları biraz namaz kılmaya alıştırmak için, şöyle birkaç çift sözümüz olmayacak mı?Bizim onları biraz namaz kılmaya alıştırmak için, şöyle birkaç çift sözümüz olmayacak mı? Doğru yola çekmek için bir gayretimiz olmayacak mı? Doğru yola çekmek için bir gayretimiz olmayacak mı? Onlara hafif, tatlı, ekşi, tuzlu bir muamelemiz olmayacak mı? Çocuğumuza böyle bir gayretimiz olmayacak mı? Onlara hafif, tatlı, ekşi, tuzlu bir muamelemiz olmayacak mı? Çocuğumuza böyle bir gayretimiz olmayacak mı?

"Dokunma ona, çocuktur daha; sıhhati bozulmasın, namaz kılmasın…" "Dokunma ona, çocuktur daha; sıhhati bozulmasın, namaz kılmasın…"

Öyle şey olur mu? Namaza sen küçükken onu alıştırmazsan o büyüyünce kılar mı?Öyle şey olur mu? Namaza sen küçükken onu alıştırmazsan o büyüyünce kılar mı? Delikanlı olduğu zaman yanaşır mı? Evden kalkar gider, sen onun nerede olduğunu bile takip edemezsin.Delikanlı olduğu zaman yanaşır mı? Evden kalkar gider, sen onun nerede olduğunu bile takip edemezsin. Sinemaya mı gitti, Arkadaşlarıyla futbol oynamaya mı gitti; ama gitti. Ne yaptığını bilemezsin.Sinemaya mı gitti, Arkadaşlarıyla futbol oynamaya mı gitti; ama gitti. Ne yaptığını bilemezsin. Küçükten yetiştireceksin. Ağaç yaş iken eğilir.Küçükten yetiştireceksin. Ağaç yaş iken eğilir. Namaza oradan alıştıracaksın, namaz kılmadığı zaman çocuk korkacak.Namaza oradan alıştıracaksın, namaz kılmadığı zaman çocuk korkacak. Başıma bir felaket gelecek, diye ödü patlayacak. O haşyet duygusu onun içine girecek. Başıma bir felaket gelecek, diye ödü patlayacak. O haşyet duygusu onun içine girecek.

Onun için Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi zikrinde dâim olanlardan, namazında dâim olanlardan eylesin. Onun için Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi zikrinde dâim olanlardan, namazında dâim olanlardan eylesin.

"Yâ Rabbi; beni namaz kılıcı kullarından et! Zürriyetimi de namaz kılan insanlar eyle!"Yâ Rabbi; beni namaz kılıcı kullarından et! Zürriyetimi de namaz kılan insanlar eyle! Beni muttakîlerin ecdadı, imamı önder, başkanı eyle!" diye dua et! Beni muttakîlerin ecdadı, imamı önder, başkanı eyle!" diye dua et! Kur'ân-ı Kerîm'de bize öğretilen dua öyle. Kendimiz namaza dikkat edelim. Kur'ân-ı Kerîm'de bize öğretilen dua öyle. Kendimiz namaza dikkat edelim.

Namaz dinin direğidir. Namaz iyi müslüman olmanın ilacıdır, çaresidir.Namaz dinin direğidir. Namaz iyi müslüman olmanın ilacıdır, çaresidir. Sevdiklerimize, yakınlarımıza da namazı kıldırma hususunda her türlü politikayı uygulayalım.Sevdiklerimize, yakınlarımıza da namazı kıldırma hususunda her türlü politikayı uygulayalım. Demin söylediğim gibi sertlik olabilir, ikram olabilir, hediye olabilir, tatlı dil olabilir. Demin söylediğim gibi sertlik olabilir, ikram olabilir, hediye olabilir, tatlı dil olabilir. İkaz olabilir, cebren olabilir, kahren olabilir, kerhen olabilir…İkaz olabilir, cebren olabilir, kahren olabilir, kerhen olabilir… Ne olursa olacak, benim yanımda namazı kılsın da ondan sonra kalbinden fesatsa Allah bilir.Ne olursa olacak, benim yanımda namazı kılsın da ondan sonra kalbinden fesatsa Allah bilir. Ondan sonra Allah cezasını verir. Ondan sonra Allah cezasını verir. Ama sorumlu olarak "Kendinizi ve aile efradınızı cehennem ateşinden koruyun!" diye Allah size emretmiş,Ama sorumlu olarak "Kendinizi ve aile efradınızı cehennem ateşinden koruyun!" diye Allah size emretmiş, vazife vermiş olduğundan onlara namaz kıldırmak durumundasınız. En çok kızlar kaytarıyor.vazife vermiş olduğundan onlara namaz kıldırmak durumundasınız.

En çok kızlar kaytarıyor.
Onların bir âdet hâlleri falan oluyor. Âdet hâlleri olduğundan "Kız namaz kıl!" dediği zaman annesi bitiriyor. Onların bir âdet hâlleri falan oluyor. Âdet hâlleri olduğundan "Kız namaz kıl!" dediği zaman annesi bitiriyor. Geliyor, diyor ki; "Karışma!" Mâzereti var, demek istiyor. Geliyor, diyor ki; "Karışma!" Mâzereti var, demek istiyor. "Karışma!.." diye diye bu sefer kızlarını namaz kılmasına karışmama babaların [alışkanlığı] oluyor."Karışma!.." diye diye bu sefer kızlarını namaz kılmasına karışmama babaların [alışkanlığı] oluyor. Nemelazım, karışıp da mahcup olmayayım falan diye yapmıyor. Nemelazım, karışıp da mahcup olmayayım falan diye yapmıyor.

İkide bir de sıkıştıracak:İkide bir de sıkıştıracak: Bu âdet gördüğünden mi namaz kılmıyor yoksa tembelliği âdet edindiğinden mi namaz kılmıyor? Bu âdet gördüğünden mi namaz kılmıyor yoksa tembelliği âdet edindiğinden mi namaz kılmıyor? Onu sıkıştıracak. Sabah namazında nerede bu, niye kılmıyor diye takip edecek.Onu sıkıştıracak. Sabah namazında nerede bu, niye kılmıyor diye takip edecek. Ortalığı velveleye verecek, kapıları hızlı çarpacak, zili çalacak. Ortalığı velveleye verecek, kapıları hızlı çarpacak, zili çalacak. Sabahleyin namazın kılınması sırasında kimseyi uyutmayacak. Gece uyusunlar, erken yatsınlar.Sabahleyin namazın kılınması sırasında kimseyi uyutmayacak. Gece uyusunlar, erken yatsınlar. Gündüz yatsınlar, Allah'ın emrettiği zamanda ayağa kalksınlar diye gayret edecek.Gündüz yatsınlar, Allah'ın emrettiği zamanda ayağa kalksınlar diye gayret edecek. Çünkü hadîs-i şerîften Peygamber Efendimiz'in Çünkü hadîs-i şerîften Peygamber Efendimiz'in Allah tarafından kendisine verilen vazifesi bu olduğunu öğreniyoruz. Allah tarafından kendisine verilen vazifesi bu olduğunu öğreniyoruz.

Mâ min mü'minin illâ ve lehû bâbâni:Mâ min mü'minin illâ ve lehû bâbâni: Bâbun yes'adu minhü ameluhu ve bâbun yenzilü minhü rızkuhu fe-izâ mâte bekeyâ aleyhi. Bâbun yes'adu minhü ameluhu ve bâbun yenzilü minhü rızkuhu fe-izâ mâte bekeyâ aleyhi.

Bu hadîs-i şerîfi İmam Tirmizî rahmetullahi aleyh, Enes radıyallahu anh'ten rivayet etmiş.Bu hadîs-i şerîfi İmam Tirmizî rahmetullahi aleyh, Enes radıyallahu anh'ten rivayet etmiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

"Hiçbir müslüman yoktur ki onun iki kapısı olmasın, her mü'minin iki kapısı vardır."Hiçbir müslüman yoktur ki onun iki kapısı olmasın, her mü'minin iki kapısı vardır. Bir kapısı vardır; işlediği salih ameller, iyiler, kötüler oradan dergâh-ı izzete gider. Bir kapısı vardır; işlediği salih ameller, iyiler, kötüler oradan dergâh-ı izzete gider. Bir kapısı da vardır; gökten rızkı iner, rızkının hükmü iner!" Bir kapısı da vardır; gökten rızkı iner, rızkının hükmü iner!"

"Şu nasip olacak, şu nasip olacak. Mekke'ye gidecek. Aziziye'de oturacak."Şu nasip olacak, şu nasip olacak. Mekke'ye gidecek. Aziziye'de oturacak. Sabahleyin şu yemeği yiyecek, akşamleyin bunu yiyecek. Zemzemleri lıkır lıkır içecek…" Sabahleyin şu yemeği yiyecek, akşamleyin bunu yiyecek. Zemzemleri lıkır lıkır içecek…"

Nasip işte. O rızkı öyle o kapıdan iner. Ameli beriki kapıdan dergâh-ı izzete ref olur. Nasip işte. O rızkı öyle o kapıdan iner. Ameli beriki kapıdan dergâh-ı izzete ref olur.

Bu iki kapı, o kul vefat ettiği zaman ağlaşırlar. Bizim sahibimiz vefat etti diye ağlaşırlar.Bu iki kapı, o kul vefat ettiği zaman ağlaşırlar. Bizim sahibimiz vefat etti diye ağlaşırlar. Ameli çıkmıyor, rızkı inmiyor diye ağlaşırlar, diye Peygamber Efendimiz bildirmiş. Ameli çıkmıyor, rızkı inmiyor diye ağlaşırlar, diye Peygamber Efendimiz bildirmiş.

Göğün kapıları olduğunu hadîs-i şerîflerden biliyoruz.Göğün kapıları olduğunu hadîs-i şerîflerden biliyoruz. Hadîs-i şerîflerden göğün kapıları olduğunu biliyoruz. Bu kapılardan geçişin kolay olmadığını biliyoruz.Hadîs-i şerîflerden göğün kapıları olduğunu biliyoruz. Bu kapılardan geçişin kolay olmadığını biliyoruz. Salih amellerin de, işlenen amellerin de kolaylıkla yukarı çıkmadığını biliyoruz. Salih amellerin de, işlenen amellerin de kolaylıkla yukarı çıkmadığını biliyoruz. Bazı amellerin kapılardan geri döndürüldüğünü, reddedildiğini hadîs-i şerîflerden biliyoruz. Bazı amellerin kapılardan geri döndürüldüğünü, reddedildiğini hadîs-i şerîflerden biliyoruz.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in miraç hadisinde birinci semanın kapısına geldiği zamanPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in miraç hadisinde birinci semanın kapısına geldiği zaman vazifeli, müvekkel melek; "Sen kimsin?" diye soruyor.vazifeli, müvekkel melek; "Sen kimsin?" diye soruyor. O semanın koruyucusu, kapıcısı, bekçisi olan melek; "Kimsin sen?" diyor. "Ben Cebrail'im." diyor.O semanın koruyucusu, kapıcısı, bekçisi olan melek; "Kimsin sen?" diyor. "Ben Cebrail'im." diyor. Demek ki tanımıyor, soruyor. "Kimsin sen?" "Ben Cebrail'im." "Peki, yanındaki kim?" Demek ki tanımıyor, soruyor.

"Kimsin sen?"

"Ben Cebrail'im."

"Peki, yanındaki kim?"

"Yanımdaki Allah'ın elçisi, habibi Muhammed-i Mustafâ'sı; miraca çıkıyor!" "Yanımdaki Allah'ın elçisi, habibi Muhammed-i Mustafâ'sı; miraca çıkıyor!"

"Ona, buradan geçmesine müsaade edildi mi?" "Müsaade olundu." "Ona, buradan geçmesine müsaade edildi mi?"

"Müsaade olundu."

O zaman; kapı açılıyor. Birinci semayı geçiyorlar. Buradan anlaşılıyor ki semanın kapıları var.O zaman; kapı açılıyor. Birinci semayı geçiyorlar. Buradan anlaşılıyor ki semanın kapıları var. Bu hadîs-i şerîften de anlıyoruz ki her insanın semada bir rızkının geldiği, amelinin çıktığı kapısı var. Bu hadîs-i şerîften de anlıyoruz ki her insanın semada bir rızkının geldiği, amelinin çıktığı kapısı var.

Çevremizde de bilmediğimiz neler var! Çevremizde de bilmediğimiz neler var!

"İnsanlar uykudadır, öldüğü zaman gözlerden perdeler kalkacak da işte o zaman anlayacaklar." "İnsanlar uykudadır, öldüğü zaman gözlerden perdeler kalkacak da işte o zaman anlayacaklar."

Ama iş işten geçmiş olacak. İş işten geçmeden bu gerçekleri anlamayı Allah nasip etsin. Ama iş işten geçmiş olacak. İş işten geçmeden bu gerçekleri anlamayı Allah nasip etsin.

Mâ min mü'minin yu'azzî ehâhu bi-musîbetin illâ kesâhullâhu azze ve celle min huleli'l-cenneti yevme'l-kıyâmeti. Mâ min mü'minin yu'azzî ehâhu bi-musîbetin illâ kesâhullâhu azze ve celle min huleli'l-cenneti yevme'l-kıyâmeti.

İbn Mâce rivayet etmiş, Amr b. Hazm radıyallahu anh'ten hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz diyor ki; İbn Mâce rivayet etmiş, Amr b. Hazm radıyallahu anh'ten hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Hiçbir müslüman yoktur ki müslüman kardeşinin başına gelmiş bir felaketten,"Hiçbir müslüman yoktur ki müslüman kardeşinin başına gelmiş bir felaketten, bir musibetten dolayı onu teselli edecek. bir musibetten dolayı onu teselli edecek. Gidip yanına ziyaret edip bir taziye de bulunuyor, bir teselli de bulunuyor. Gidip yanına ziyaret edip bir taziye de bulunuyor, bir teselli de bulunuyor. Böyle bir kimse Allah ona kıyamet gününde omzuna, üzerine keramet libası, elbisesi giydirir.Böyle bir kimse Allah ona kıyamet gününde omzuna, üzerine keramet libası, elbisesi giydirir. Sen dünyadayken musibete uğramış olan mü'min kardeşine gitmişsin, teselli etmişsin,Sen dünyadayken musibete uğramış olan mü'min kardeşine gitmişsin, teselli etmişsin, gönlünü almışsın, tatlı sözler söylemişsin. Memnun etmişsin onu diye Allah ona bir ikram libası giydirir." gönlünü almışsın, tatlı sözler söylemişsin. Memnun etmişsin onu diye Allah ona bir ikram libası giydirir."

Keramet; "ikram" veya "yücelik" demek. Mevki, makam, derece alameti demek oluyor. Keramet; "ikram" veya "yücelik" demek. Mevki, makam, derece alameti demek oluyor.

Allah'ın kendisine ikram ettiği bir müstesna libas ile taltif olunur.Allah'ın kendisine ikram ettiği bir müstesna libas ile taltif olunur. Dünyada kardeşini gördüğü, gözettiği, üzüntüsüne, sıkıntısına ortak olduğuDünyada kardeşini gördüğü, gözettiği, üzüntüsüne, sıkıntısına ortak olduğu ve onun musibetinin acısını kendisi ile paylaştığı, musibetini hafiflettiği için! ve onun musibetinin acısını kendisi ile paylaştığı, musibetini hafiflettiği için!

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Bizim bilmediğimiz noktalardan bir tanesi daha vardır.Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Bizim bilmediğimiz noktalardan bir tanesi daha vardır.
Hani biz İslâm'ı namazdan ibaret sanıyoruz. Ramazan'da oruçtan ibaret sanıyoruz; Hani biz İslâm'ı namazdan ibaret sanıyoruz. Ramazan'da oruçtan ibaret sanıyoruz; çok kârlı olan bazı şeyleri atlıyoruz, bilmiyoruz. çok kârlı olan bazı şeyleri atlıyoruz, bilmiyoruz. Bilmediğimiz çok kârlı olan işlerden birisi de müslümanın müslümana muhabbet etmesidir,Bilmediğimiz çok kârlı olan işlerden birisi de müslümanın müslümana muhabbet etmesidir, kardeşlik etmesidir, sevmesidir, tarikat dediğimiz şey de zaten bundandır. Tarikatlar ondan dolayı vardır. kardeşlik etmesidir, sevmesidir, tarikat dediğimiz şey de zaten bundandır. Tarikatlar ondan dolayı vardır.

Müslüman müslümanın ihvanıdır, kardeşidir.Müslüman müslümanın ihvanıdır, kardeşidir. Ondan dolayı, âhiret kardeşi olduğundan dolayı büyük ecir alacak diye bu böyle olmuş oluyor.Ondan dolayı, âhiret kardeşi olduğundan dolayı büyük ecir alacak diye bu böyle olmuş oluyor. Müslümanın müslümanı sevmesi lazım, kardeşi olması lazım. Dostluk etmesi, ilgilenmesi lazım.Müslümanın müslümanı sevmesi lazım, kardeşi olması lazım. Dostluk etmesi, ilgilenmesi lazım. Yardım etmesi, hacetini görmesi lazım. Teselli etmesi lazım. Bunların hepsi çok sevaplı şeylerdir.Yardım etmesi, hacetini görmesi lazım. Teselli etmesi lazım. Bunların hepsi çok sevaplı şeylerdir. En basitinden, ilk adımından başlayalım: En basitinden, ilk adımından başlayalım:

Tebessümüke fî vechi ehîke sadakatün.Tebessümüke fî vechi ehîke sadakatün. "Mü'min kardeşinin yüzüne nazar edip de tebessüm buyurman bile bir sadakadır." diyor, Peygamber Efendimiz. "Mü'min kardeşinin yüzüne nazar edip de tebessüm buyurman bile bir sadakadır." diyor, Peygamber Efendimiz.

"Yüzüne bakman sadakadır, müslüman kardeşinin yüzüne bakıp da bir tebessüm buyurman,"Yüzüne bakman sadakadır, müslüman kardeşinin yüzüne bakıp da bir tebessüm buyurman, tebessüm edivermen bile sadakadır." buyuruyor. tebessüm edivermen bile sadakadır." buyuruyor.

Onun ihtiyacını görmeye koşturursun. Bir derdi varmış, bir sıkıntısı varmış. Koşayım…Onun ihtiyacını görmeye koşturursun. Bir derdi varmış, bir sıkıntısı varmış. Koşayım… O zaman Allah da seni rûz-i mahşer de, kıyamet gününde ihtiyaçlarını giderir. O zaman Allah da seni rûz-i mahşer de, kıyamet gününde ihtiyaçlarını giderir.

Böyle müjde var.Böyle müjde var. Biri musibete uğradığı zaman taziyeye gittiğinde, teselliye gittiğinde,Biri musibete uğradığı zaman taziyeye gittiğinde, teselliye gittiğinde, onun gönlünü alacak bir ziyaret yaptığında da o zaman da âhirette bir keramet libası giymeyionun gönlünü alacak bir ziyaret yaptığında da o zaman da âhirette bir keramet libası giymeyi bir üniformayı, bir mânevî mertebeye nâil olmayı garanti ediyor,bir üniformayı, bir mânevî mertebeye nâil olmayı garanti ediyor, diye Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bildiriyor. diye Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bildiriyor.

Allahu Teâlâ hazretleri; birbirimizi candan, has, hakiki, içten, kalpten sevmeyi nasip eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri; birbirimizi candan, has, hakiki, içten, kalpten sevmeyi nasip eylesin.

İnnallâhe yuhibbullezîne yukâtilûne fî sebîlihi saffen ke-ennehüm bünyânün mersûsun. İnnallâhe yuhibbullezîne yukâtilûne fî sebîlihi saffen ke-ennehüm bünyânün mersûsun.

Taşları birbirine örülmüş, kenetlenmiş duvar gibi birbirleriyle muhabbetli olan has,Taşları birbirine örülmüş, kenetlenmiş duvar gibi birbirleriyle muhabbetli olan has, hakiki müslümanlar olmayı Allah bize de nasip eylesin. Bizden öncekilerde bunların misalleri çok görülmüştür.hakiki müslümanlar olmayı Allah bize de nasip eylesin. Bizden öncekilerde bunların misalleri çok görülmüştür. Allah bize de nasip eylesin. Fâtiha-i şerîfe mea'l-besmele! Allah bize de nasip eylesin.

Fâtiha-i şerîfe mea'l-besmele!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2