Namaz Vakitleri

26 Cemâziye'l-Âhir 1446
27 Aralık 2024
İmsak
06:49
Güneş
08:21
Öğle
13:10
İkindi
15:29
Akşam
17:49
Yatsı
19:16
Detaylı Arama

İlim ve İbadetin Önemi: Gerçek Müslümanlık (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

24 Şevvâl 1410 / 19.05.1990

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Soru: Hiç kimse işlemediği bir günahtan dolayı ceza çekmez. O halde Hz. Adem aleyhisselam'ın oğluna kabirde neden her işlenen cinayetten | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

İlim ve İbadetin Önemi: Gerçek Müslümanlık (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

24 Şevvâl 1410 / 19.05.1990

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Soru: Hiç kimse işlemediği bir günahtan dolayı ceza çekmez. O halde Hz. Adem aleyhisselam'ın oğluna kabirde neden her işlenen cinayetten | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Soru: Hiç kimse işlemediği bir günahtan dolayı ceza çekmez.Soru: Hiç kimse işlemediği bir günahtan dolayı ceza çekmez. O halde Hz. Adem aleyhisselam'ın oğluna kabirde neden her işlenen cinayetten dolayı günah yazılıyor? O halde Hz. Adem aleyhisselam'ın oğluna kabirde neden her işlenen cinayetten dolayı günah yazılıyor?

Cevap: İlk cümle doğru değil.Cevap: İlk cümle doğru değil. "Hiç kimse işlemediği bir günahtan dolayı ceza çekmez." hükmü doğru değil. O yanlış. Neden? "Hiç kimse işlemediği bir günahtan dolayı ceza çekmez." hükmü doğru değil. O yanlış.

Neden?

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki;

"İyi bir çığır, iyi bir yol açan kimse o iyi çığırı açtığı için kendisi bir sevap kazanır."İyi bir çığır, iyi bir yol açan kimse o iyi çığırı açtığı için kendisi bir sevap kazanır. O çığırda yürüyenlerin hepsinin sevabına da ortak olur. O çığırda yürüyenlerin hepsinin sevabına da ortak olur. Kötü bir çığır açan kimse de kötü bir adet koyan kötü bir şey yapan, Kötü bir çığır açan kimse de kötü bir adet koyan kötü bir şey yapan, hem o kötülüğü yaptığı için kendisi günaha girer hem de o yolda kendisinden sonrahem o kötülüğü yaptığı için kendisi günaha girer hem de o yolda kendisinden sonra onu örnek alarak o kötülüğü yapan bütün insanların günahı ona yazılır." diyor. onu örnek alarak o kötülüğü yapan bütün insanların günahı ona yazılır." diyor.

İşlemediği suçtan dolayı insan günah çeker mi, ceza çeker mi? Çeker! Kötü örnek olmasaydı!İşlemediği suçtan dolayı insan günah çeker mi, ceza çeker mi?

Çeker! Kötü örnek olmasaydı!
Kötü yol açmasaydı! Yanlış işler yapmasaydı, yanlış adetler koymasaydı, yanlış kanunlar çıkartmasaydı!.. Kötü yol açmasaydı! Yanlış işler yapmasaydı, yanlış adetler koymasaydı, yanlış kanunlar çıkartmasaydı!..

Kıyamete kadar cezası, azabı artacak artacak mahvolacak.Kıyamete kadar cezası, azabı artacak artacak mahvolacak. İşlemediği günahların altında ezilecek, pestili çıkacak! İşlemediği günahların altında ezilecek, pestili çıkacak!

Onun için insan yaptığı işe dikkat etsin. Yanlış yol açmasın. Yanlış söz söylemesin. Onun için insan yaptığı işe dikkat etsin. Yanlış yol açmasın. Yanlış söz söylemesin.

Soru: Birçok Arap alimi herhangi bir mezhebe bağlı değildir.Soru:

Birçok Arap alimi herhangi bir mezhebe bağlı değildir.
Ayrıca mezhebe bağlanmanın içtihat yolunu kapattığını iddia ediyorlar.Ayrıca mezhebe bağlanmanın içtihat yolunu kapattığını iddia ediyorlar. Mezhepler konusunu kısaca açıklar mısınız? Mezhepler konusunu kısaca açıklar mısınız?

Cevap: "Bir çok Arap alimi herhangi bir mezhebe bağlı değildir." Bu söz de doğru değil.Cevap:

"Bir çok Arap alimi herhangi bir mezhebe bağlı değildir." Bu söz de doğru değil.
Herkesin bir mezhebi, bir yolu var. Arabistan'daki şahısları gördük. Birçoklarını tanıdık.Herkesin bir mezhebi, bir yolu var. Arabistan'daki şahısları gördük. Birçoklarını tanıdık. Eğer herhangi bir mezhebe bağlı değilse demek ki alim değil. Çoğu bağlı. Eğer herhangi bir mezhebe bağlı değilse demek ki alim değil. Çoğu bağlı.

Soruyorum: "Sen nesin?" "Ben şuyum, ben buyum…" vesaire diyorlar. Soruyorum:

"Sen nesin?"

"Ben şuyum, ben buyum…" vesaire diyorlar.

Bir insan bir mezhebe bağlı olduğu halde kendisi bir meseleyi incelediği zamanBir insan bir mezhebe bağlı olduğu halde kendisi bir meseleyi incelediği zaman hakiki alimse içtihata hakkı varsa kendisi bir kanaate erebilir. hakiki alimse içtihata hakkı varsa kendisi bir kanaate erebilir.

Nitekim İmâm-ı Âzâm hazretleri bir söz söylemiştir.Nitekim İmâm-ı Âzâm hazretleri bir söz söylemiştir. Kitaplarınıza bakarsınız; İmam Ebû Yusuf hazretleri bir başka içtihatta bulunmuştur.Kitaplarınıza bakarsınız; İmam Ebû Yusuf hazretleri bir başka içtihatta bulunmuştur. İmam Muhammed Efendimiz, İmam Züfer Efendimiz şu kanaatte bulunmuş olabilir. İmam Muhammed Efendimiz, İmam Züfer Efendimiz şu kanaatte bulunmuş olabilir.

Hanefi mezhebindendir ama o konuyu incelemiştir.Hanefi mezhebindendir ama o konuyu incelemiştir. İmâm-ı Âzâm'dan farklı bir kanaat ileri sürmüş olabilir. O, mezhepten çıkartmaz.İmâm-ı Âzâm'dan farklı bir kanaat ileri sürmüş olabilir. O, mezhepten çıkartmaz. O içtihat hürriyeti her zaman vardır. O içtihat hürriyeti her zaman vardır. Alimsen bileğin kuvvetliyse pehlivansan buyur, meydan senin.Alimsen bileğin kuvvetliyse pehlivansan buyur, meydan senin. Ona bir şey demiyor kimse bir şey demiyor. Ama usulüne uygun ilim erbabıysan.Ona bir şey demiyor kimse bir şey demiyor. Ama usulüne uygun ilim erbabıysan. İlim erbabı değil de hiçbir mezhebe tabi olmuyorsan o da mezhepsizlik mezhebinden demektir.İlim erbabı değil de hiçbir mezhebe tabi olmuyorsan o da mezhepsizlik mezhebinden demektir. O da yolların en şaşkınıdır. Hiçbir prensibi yok. O da yolların en şaşkınıdır. Hiçbir prensibi yok. Hiçbir prensibi yok, ortada serseri mayın gibi dolaşıyor.Hiçbir prensibi yok, ortada serseri mayın gibi dolaşıyor. Kimin ayağına dolaşacak nerede patlayacak belli değil. Kimin ayağına dolaşacak nerede patlayacak belli değil.

Soru: Kadınların dini öğrenmek için gittikleri okulda mesela İlahiyat Fakülteleri'ndeSoru:

Kadınların dini öğrenmek için gittikleri okulda mesela İlahiyat Fakülteleri'nde
İslâm'a uygun olmayan ortamda almış oldukları eğitim ne kadar caiz olabilir? İslâm'a uygun olmayan ortamda almış oldukları eğitim ne kadar caiz olabilir?

Cevap: İslâm'a uygun olmayan ortam doğru olmuyor.Cevap:

İslâm'a uygun olmayan ortam doğru olmuyor.
Ortamı İslamlaştırmakta müslümanların vazifesi oluyor.Ortamı İslamlaştırmakta müslümanların vazifesi oluyor. Uygun bir ortam hazırlamak hepimizin boynunun borcu oluyor. Onları cahil bırakmamak vazifemiz oluyor. Uygun bir ortam hazırlamak hepimizin boynunun borcu oluyor. Onları cahil bırakmamak vazifemiz oluyor.

Soru: Bazıları; "Devir tarikat devri değil, imanı kurtarma devridir.Soru:

Bazıları; "Devir tarikat devri değil, imanı kurtarma devridir.
Tarikat meyvedir, iman hakikatleri gıdadır, onun için asrımız tarikat devri değildir." diyorlar.Tarikat meyvedir, iman hakikatleri gıdadır, onun için asrımız tarikat devri değildir." diyorlar. Biraz açıklama yapar mısınız? Cevap: Muhterem kardeşlerim! Biraz açıklama yapar mısınız?

Cevap:

Muhterem kardeşlerim!

İmanı kurtarmak, en önemli şeydir. Tarikatın yaptığı da odur zaten.İmanı kurtarmak, en önemli şeydir. Tarikatın yaptığı da odur zaten. [Tarikat,] imanı sağlamlaştırma yoludur.[Tarikat,] imanı sağlamlaştırma yoludur. Tarikatı bilirse insan görür ki tevhîd-i hakîkiye insan o eğitimle ulaşır. Yoksa taklitte kalır.Tarikatı bilirse insan görür ki tevhîd-i hakîkiye insan o eğitimle ulaşır. Yoksa taklitte kalır. Basireti açılmaz, gerçekleri göremez. O imanı kurtarma bile mümkün olmaz. Basireti açılmaz, gerçekleri göremez. O imanı kurtarma bile mümkün olmaz. İmanı kurtarmanın en güzel yolu o büyüklerimizin çizdikleri tasavvuf yoludur. İmanı kurtarmanın en güzel yolu o büyüklerimizin çizdikleri tasavvuf yoludur.

Bir insan son nefeste kötü bir durumda göçse.Bir insan son nefeste kötü bir durumda göçse. Mesela kelime-i şehâdet getirmeden yanlış bir şey üzere göçse ne olur? Mesela kelime-i şehâdet getirmeden yanlış bir şey üzere göçse ne olur?

Her iş en son nefese göre olduğundan, işlerin sonu önemli olduğundanHer iş en son nefese göre olduğundan, işlerin sonu önemli olduğundan imansız göçmüşse bütün ömrü boyu yaptığı şeyler hebâ olur. imansız göçmüşse bütün ömrü boyu yaptığı şeyler hebâ olur.

İnsanın son nefeste imân-ı kâmil ile göçmek içinde ne yapması lazım? İnsanın son nefeste imân-ı kâmil ile göçmek içinde ne yapması lazım?

İdmanlı olması lazım. Hazırlıklı olması lazım. Sekerât-i mevt olduğu zaman insan sarhoşlar.İdmanlı olması lazım. Hazırlıklı olması lazım.

Sekerât-i mevt olduğu zaman insan sarhoşlar.
Ne yapacağını şaşırır, aklı başından gider, eli ayağı titrer.Ne yapacağını şaşırır, aklı başından gider, eli ayağı titrer. İnsanın o zamanda imanını muhafaza etmesi için ihtiyarı, şuuru elinde kalmaz. Ne yapacak? İnsanın o zamanda imanını muhafaza etmesi için ihtiyarı, şuuru elinde kalmaz.

Ne yapacak?

Önceden hazırlanacak; zikirle kalbini nurlandıracak, çalışacak, çabalayacak…Önceden hazırlanacak; zikirle kalbini nurlandıracak, çalışacak, çabalayacak… Allah imân-ı kâmil ile göçmesini nasip edecek. Onun için en sağlam yol o manevi terbiyeyi alma yoludur.Allah imân-ı kâmil ile göçmesini nasip edecek. Onun için en sağlam yol o manevi terbiyeyi alma yoludur. O terbiyeyi almamış insanlar darmadağın perişan olur, giderler. O terbiyeyi almamış insanlar darmadağın perişan olur, giderler.

Soru: Diş kaplama ve doldurmanın hükmü ve yapmamız gereken bir değişiklik var mı, yok mu?Soru:

Diş kaplama ve doldurmanın hükmü ve yapmamız gereken bir değişiklik var mı, yok mu?
Şâfi mezhebine uymak gerekir mi? Uyarsak amellerimizde bir değişiklik yapacak mıyız? Şâfi mezhebine uymak gerekir mi? Uyarsak amellerimizde bir değişiklik yapacak mıyız?

Cevap: Mezhep değiştirmeye lüzum yoktur. Diş kaplamak veya doldurmak caizdir.Cevap:

Mezhep değiştirmeye lüzum yoktur. Diş kaplamak veya doldurmak caizdir.
Mezhep değiştirmeye lüzum yoktur. Mezhep değiştirmeye lüzum yoktur. Abdest almak vesaire dolgu var diye Şâfi mezhebine de Hanefiyken geçmesine ihtiyaç yoktur.Abdest almak vesaire dolgu var diye Şâfi mezhebine de Hanefiyken geçmesine ihtiyaç yoktur. Diyanet İşleri, Din İşleri Yüksek Kurulu meseleyi mütalaa etmiş bu şekilde karara bağlamıştır. Diyanet İşleri, Din İşleri Yüksek Kurulu meseleyi mütalaa etmiş bu şekilde karara bağlamıştır. O bakımdan bu kardeşlerimizin herhangi bir endişeye düşmesine lüzum yoktur.O bakımdan bu kardeşlerimizin herhangi bir endişeye düşmesine lüzum yoktur. Namazlarını bildikleri usul ile eda etmeye devam eylesinler. Namazlarını bildikleri usul ile eda etmeye devam eylesinler.

Soru: "Hıristiyan camiasıyla yakınlaşmalıyız." diye başlık atmış birisi.Soru:

"Hıristiyan camiasıyla yakınlaşmalıyız." diye başlık atmış birisi.
Âl-i İmrân'ın 64. Ayetini koymuş baş tarafa. "Dünyada ikinci büyük din Hıristiyanlıktır." demiş… Âl-i İmrân'ın 64. Ayetini koymuş baş tarafa. "Dünyada ikinci büyük din Hıristiyanlıktır." demiş…

Cevap: Başlığı "Hıristiyan camiasıyla yakınlaşmalıyız." demiş.Cevap:

Başlığı "Hıristiyan camiasıyla yakınlaşmalıyız." demiş.
Yanlış atmış ama aşağısında doğru söylüyor. Diyor ki; Ehl-i kitap iman noktasında arayış halindedir.Yanlış atmış ama aşağısında doğru söylüyor. Diyor ki;

Ehl-i kitap iman noktasında arayış halindedir.
İslamiyet hakkı olan güzel bir üslup ile anlatılınca onlar kabul edebilirler.İslamiyet hakkı olan güzel bir üslup ile anlatılınca onlar kabul edebilirler. Yeter ki müslümanlar İslâm'a layık güzellikleri onlara aksettirebilsin. Onlara perde olmasın.Yeter ki müslümanlar İslâm'a layık güzellikleri onlara aksettirebilsin. Onlara perde olmasın. Zira dünyamız dinsizlikten, büyük materyalist sistemlerden bunalmıştır. Zira dünyamız dinsizlikten, büyük materyalist sistemlerden bunalmıştır.

"Ehl-i kitaba yönelik bu daveti mutlaka yapmalıyız. Bunun sonucu olacaktır, alınacaktır." diyor. "Ehl-i kitaba yönelik bu daveti mutlaka yapmalıyız. Bunun sonucu olacaktır, alınacaktır." diyor.

Başlık sevimsiz bir tarzda atılmış ama sonu güzel.Başlık sevimsiz bir tarzda atılmış ama sonu güzel. "Başlıkta Hıristiyan camiasıyla yakınlaşmalıyız." deyince "Ne demek oluyor?"Başlıkta Hıristiyan camiasıyla yakınlaşmalıyız." deyince "Ne demek oluyor? Ben hıristiyan mı olacağım?" demek istiyor filan diye insan bir sinirleniyor; Öyle demiyor.Ben hıristiyan mı olacağım?" demek istiyor filan diye insan bir sinirleniyor; Öyle demiyor. bizim dediğimiz gibi söylüyor. "Hristiyanlara da dünyanın her milletine de İslâm'ı götürelim, anlatalım.bizim dediğimiz gibi söylüyor. "Hristiyanlara da dünyanın her milletine de İslâm'ı götürelim, anlatalım. Onları İslâm'a çekmeye çalışalım." diyor. Doğrudur. Hepimizin o çalışmayı yapmamız lazım.Onları İslâm'a çekmeye çalışalım." diyor.

Doğrudur. Hepimizin o çalışmayı yapmamız lazım.
Zaten Kur'an bize onu emrediyor. Emrediyor Kur'an bize. Ehl-i kitaba gideceğiz, diyeceğiz ki: Zaten Kur'an bize onu emrediyor. Emrediyor Kur'an bize. Ehl-i kitaba gideceğiz, diyeceğiz ki:

Sizin aslınız Hz. İsa aleyhisselam'ın getirdiği din böyle değildi. Siz doğru yola gelin. Bu küfrü bırakın. Sizin aslınız Hz. İsa aleyhisselam'ın getirdiği din böyle değildi. Siz doğru yola gelin. Bu küfrü bırakın.

Velâ tekûlu selâse. "Bırakın bu esâlîbe-i selâseye inanmayı…" diye nasihat edeceğiz.Velâ tekûlu selâse. "Bırakın bu esâlîbe-i selâseye inanmayı…" diye nasihat edeceğiz. Tabi vazifemiz… Çalışacağız, güçlü olacağız, kuvvetli olacağız. Alim yetiştireceğiz.Tabi vazifemiz… Çalışacağız, güçlü olacağız, kuvvetli olacağız.

Alim yetiştireceğiz.
Dünyanın her yerine onları göndereceğiz. İnşallah herkesi müslüman edeceğiz. Dünyanın her yerine onları göndereceğiz. İnşallah herkesi müslüman edeceğiz. Allah'ın dinini her yere yayacağız. Allah bizi hayırlara muvaffak eylesin.Allah'ın dinini her yere yayacağız.

Allah bizi hayırlara muvaffak eylesin.
Ömrümüzü rızasına uygun geçirmeyi nasip eylesin. Son nefeste buyurun beraber diyelim: Ömrümüzü rızasına uygun geçirmeyi nasip eylesin. Son nefeste buyurun beraber diyelim:

Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve rasuluhü diye diyeEşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve rasuluhü diye diye Resûlullah Efendimiz'in cemalini göre göre, mü'mini kâmiller olarak şu emaneti teslim etmeyi nasip eylesin.Resûlullah Efendimiz'in cemalini göre göre, mü'mini kâmiller olarak şu emaneti teslim etmeyi nasip eylesin. Huzur-u Rabbi'l-izzete sevdiği, razı olduğu, yüzü ak, anlı açık, nurlu mü'mini kâmiller olarak varıpHuzur-u Rabbi'l-izzete sevdiği, razı olduğu, yüzü ak, anlı açık, nurlu mü'mini kâmiller olarak varıp cennetiyle cemaliyle müşerref olmayı Resul-i Edîb-i Muhammed-i Mustafâsınacennetiyle cemaliyle müşerref olmayı Resul-i Edîb-i Muhammed-i Mustafâsına Firdevs-i âlâsında komşu olmayı cümlemize nasip eylesin. Firdevs-i âlâsında komşu olmayı cümlemize nasip eylesin.

Bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha. Bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2