Namaz Vakitleri

24 Cemâziye'l-Evvel 1446
26 Kasım 2024
İmsak
06:26
Güneş
07:56
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:10
Detaylı Arama

İmanın Güzelliği: Sevgi, Saygı ve Hürmet

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

9 Şevvâl 1413 / 01.04.1993

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Hiçbir Ümmet Yoktur ki..., Allah'ın Sevdiği Kulların Hepsini Severiz, Benim Ashabım Bulunduları Yerlerin Serdarıdır, Ruh Nedir, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

İmanın Güzelliği: Sevgi, Saygı ve Hürmet

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

9 Şevvâl 1413 / 01.04.1993

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Hiçbir Ümmet Yoktur ki..., Allah'ın Sevdiği Kulların Hepsini Severiz, Benim Ashabım Bulunduları Yerlerin Serdarıdır, Ruh Nedir, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Kâinatın mutasarrıfı Hâlık'ımız, Râzık'ımız Allahu Teâlâ hazretlerineKâinatın mutasarrıfı Hâlık'ımız, Râzık'ımız Allahu Teâlâ hazretlerine vechinin celâline layık ve saltanatının azametine münasip hadsiz hesapsız hamd ü senâlar olsun. vechinin celâline layık ve saltanatının azametine münasip hadsiz hesapsız hamd ü senâlar olsun.

Allahu Teâlâ hazretlerinin âlemlere rahmet olarak gönderdiği başımızın tâcı,Allahu Teâlâ hazretlerinin âlemlere rahmet olarak gönderdiği başımızın tâcı, yoluna canımız malımız feda, Efendimiz Muhammed-i Mustafâyoluna canımız malımız feda, Efendimiz Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve alâ sâiri'l-enbiyâi ve'l-mürselîn Efendimiz'e ve ona tâbi olanlara;sallallahu aleyhi ve alâ sâiri'l-enbiyâi ve'l-mürselîn Efendimiz'e ve ona tâbi olanlara; âl'ine, ezvâcına, ashabına, etbâına, Hulefâ-i Râşidîn'ine, mürşidîn-i kirâmımıza,âl'ine, ezvâcına, ashabına, etbâına, Hulefâ-i Râşidîn'ine, mürşidîn-i kirâmımıza, sâdâd-ı turuk-u aliyyemize, cümle evliyâullahın, mukarrabînin ve salihlerin ruhlarınasâdâd-ı turuk-u aliyyemize, cümle evliyâullahın, mukarrabînin ve salihlerin ruhlarına salât ü selâm, tahiyyat ü ihtiram olsun. salât ü selâm, tahiyyat ü ihtiram olsun.

Cümle enbiyâ ve mürselînin ve hasseten şu makama ismi verilmiş olanCümle enbiyâ ve mürselînin ve hasseten şu makama ismi verilmiş olan ve Musa aleyhisselam'ın fetâsı olan Yuşa aleyhimeselam'ave Musa aleyhisselam'ın fetâsı olan Yuşa aleyhimeselam'a tahiyyat ve ihtiramlarımızı, salât ü selâmlarımızı arz ederiz.tahiyyat ve ihtiramlarımızı, salât ü selâmlarımızı arz ederiz. Mevlâ'mız onların ruhları ne tarzda şâd olacaksa bizden bu selamlarımızıMevlâ'mız onların ruhları ne tarzda şâd olacaksa bizden bu selamlarımızı tahiyyat ve ihtiramlarımızı o mübareklere arz eyleyip ruhlarını bizlerden hoşnut eylesin.tahiyyat ve ihtiramlarımızı o mübareklere arz eyleyip ruhlarını bizlerden hoşnut eylesin. Peygamber Efendimiz'in ve cümle enbiyâ ve mürselînin şefaatlerine cümlemizi nâil eylesin. Peygamber Efendimiz'in ve cümle enbiyâ ve mürselînin şefaatlerine cümlemizi nâil eylesin.

Âdab, bir konuşmaya önce Allahu Teâlâ hazretlerine hamd ü senâ ile başlamaktır.Âdab, bir konuşmaya önce Allahu Teâlâ hazretlerine hamd ü senâ ile başlamaktır. Her işin başında O olduğundan hamd ü senâ, salât ü selâm ve duadan sonra Emmâ ba'd denilir. Her işin başında O olduğundan hamd ü senâ, salât ü selâm ve duadan sonra Emmâ ba'd denilir.

"Boynunuza borç olan ve çok güzel sevap kazandırıcı vazifeler olan hamd ü senâ,"Boynunuza borç olan ve çok güzel sevap kazandırıcı vazifeler olan hamd ü senâ, salât ü selâm ve dua vazifemizi yaptıktan sonra…" denilir. salât ü selâm ve dua vazifemizi yaptıktan sonra…" denilir.

Sözlerin en kıymetlisi Allah'ın kelamı olduğundan, yaratılmışların sözlerinin de en kıymetlisiSözlerin en kıymetlisi Allah'ın kelamı olduğundan, yaratılmışların sözlerinin de en kıymetlisi eşref-i mahlûkât ve seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn olan server-i enbiyâ ve mürselîn olaneşref-i mahlûkât ve seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn olan server-i enbiyâ ve mürselîn olan Peygamber Efendimiz'in sözü olduğundan Kur'ân-ı Kerîm'in âyetlerine bakacak olursakPeygamber Efendimiz'in sözü olduğundan Kur'ân-ı Kerîm'in âyetlerine bakacak olursak Bismillâhirrahmânirrahîm. Ve in min ümmetin illâ halâ fîhâ nezîr.Bismillâhirrahmânirrahîm. Ve in min ümmetin illâ halâ fîhâ nezîr. Rabbimiz Teâlâ ve Tekaddes hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'inde, Furkân-ı Hakîm'inde; Rabbimiz Teâlâ ve Tekaddes hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'inde, Furkân-ı Hakîm'inde;

"Hiçbir ümmet yoktur ki oraya Allah bir vazifeli peygamber, "Hiçbir ümmet yoktur ki oraya Allah bir vazifeli peygamber, beşîr ve nezîr bir mübarek kulunu vazifelendirip göndermiş olmasın!" buyuruyor. beşîr ve nezîr bir mübarek kulunu vazifelendirip göndermiş olmasın!" buyuruyor.

Hiçbir yer yoktur! Allahu Teâlâ hazretleri her yere mübarek insanlar göndermiştir kiHiçbir yer yoktur! Allahu Teâlâ hazretleri her yere mübarek insanlar göndermiştir ki insanlar Allah'ın yolunu bilsinler, Allah'ın yolunca ömürlerini sürsünler. insanlar Allah'ın yolunu bilsinler, Allah'ın yolunca ömürlerini sürsünler.

Ve mâ erselnâke illâ rahmeten li'l-âlemîn. Ve mâ erselnâke illâ rahmeten li'l-âlemîn.

Başka bir sebeple değil, âlemlere rahmet olarak da Peygamber Efendimiz'iBaşka bir sebeple değil, âlemlere rahmet olarak da Peygamber Efendimiz'i gönderdiğini beyan ediyor ki onun gelmesi bizim için sonsuz bir lütuf ve rahmettir. gönderdiğini beyan ediyor ki onun gelmesi bizim için sonsuz bir lütuf ve rahmettir.

Rabbimizin bizi sevmesinden, esirgemesinden ve bize merhametindendir kiRabbimizin bizi sevmesinden, esirgemesinden ve bize merhametindendir ki "Dalalette kalmasın, hidayet bulsun, zulumâtta durmasın, nura kavuşsunlar!" diye"Dalalette kalmasın, hidayet bulsun, zulumâtta durmasın, nura kavuşsunlar!" diye Allahu Teâlâ hazretleri bir haberci gönderip cennetin güzelliklerini, âhiretin tehlikelerini,Allahu Teâlâ hazretleri bir haberci gönderip cennetin güzelliklerini, âhiretin tehlikelerini, cehennemin azabını önceden ihtar eyleyip azaba düşmesinler, mükâfatları kaçırmasınlar diyecehennemin azabını önceden ihtar eyleyip azaba düşmesinler, mükâfatları kaçırmasınlar diye bildiriyor ki bu göndermesi de O'nun kullarına erhamurrâhimîn, bildiriyor ki bu göndermesi de O'nun kullarına erhamurrâhimîn,

merhametlilerin en merhametlisi olduğundandır.merhametlilerin en merhametlisi olduğundandır. O halde bizim rahmetli mübarek şairimizin söylediği gibi; O halde bizim rahmetli mübarek şairimizin söylediği gibi;

Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı, Düşün altında yatan binlerce kefensiz yatanı. Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı,

Düşün altında yatan binlerce kefensiz yatanı.

Yerin altında nice mübarek insanlar vardır:Yerin altında nice mübarek insanlar vardır: Başta enbiyâ vardır kiBaşta enbiyâ vardır ki her beldede olduğundan bu beldede de adını bilmediğimiz nice enbiyâ vardı, gelmiş geçmişti.her beldede olduğundan bu beldede de adını bilmediğimiz nice enbiyâ vardı, gelmiş geçmişti. âyet-i kerîmeye göre insanlar oldukça peygamber de gönderildiğine göre.âyet-i kerîmeye göre insanlar oldukça peygamber de gönderildiğine göre. Ondan sonra evliyâullah, salihler ve şühedâ nice nice mübarek kullar vardır. Ondan sonra evliyâullah, salihler ve şühedâ nice nice mübarek kullar vardır.

Lâ nüferriku beyne ehadin min rusulih. "Allah'ın sevdiği kulların hepsini severiz." Lâ nüferriku beyne ehadin min rusulih. "Allah'ın sevdiği kulların hepsini severiz."

Sevdiği kulların hizmetinde olanları da severiz. Hizmetinde olanlara ayağının türabı olalım,Sevdiği kulların hizmetinde olanları da severiz. Hizmetinde olanlara ayağının türabı olalım, hâk-i pâyine yüz sürmek bizler için şereftir, hiç birini ayırmayız. hâk-i pâyine yüz sürmek bizler için şereftir, hiç birini ayırmayız.

Allahu Teâlâ hazretleri; Tilke'r-rusulü faddalnâ ba'dahüm alâ ba'd buyurmuş. Allahu Teâlâ hazretleri;

Tilke'r-rusulü faddalnâ ba'dahüm alâ ba'd buyurmuş.

Peygamberler, elçiler ki Allah bazısını bazısına tafdil eylemiş, üstün kılmıştır.Peygamberler, elçiler ki Allah bazısını bazısına tafdil eylemiş, üstün kılmıştır. Mertebeleri farklıdır. Ulu'l-azm peygamberler vardır.Mertebeleri farklıdır. Ulu'l-azm peygamberler vardır. Peygamberlerin hepsinin serveri olanPeygamberlerin hepsinin serveri olan Efendimiz Muhammed-i Mustafâ'mız sallallahu aleyhi ve âlihî ve selleme teslîman kesîra hazretleri vardır.Efendimiz Muhammed-i Mustafâ'mız sallallahu aleyhi ve âlihî ve selleme teslîman kesîra hazretleri vardır. Hepsine karşı bir sevgi duyduğumuz için hiç ayırt etmeyiz. Hepsine karşı bir sevgi duyduğumuz için hiç ayırt etmeyiz.

Kur'ân-ı Kerîm'imizden, Peygamber Efendimiz'den aldığımız edeple çocuklarımıza Nuh adını,Kur'ân-ı Kerîm'imizden, Peygamber Efendimiz'den aldığımız edeple çocuklarımıza Nuh adını, Musa adını koyarız; yahudilerin peygamberi diye gocunmayız.Musa adını koyarız; yahudilerin peygamberi diye gocunmayız. İsa adını, Yakup, Yusuf gibi tanıdığımız her bir peygamberin ismini severek evlatlarımıza koyarız.İsa adını, Yakup, Yusuf gibi tanıdığımız her bir peygamberin ismini severek evlatlarımıza koyarız. O mübareklerin de sevgisi gönlümüzdedir, hürmetleri kalbimizdedir; severiz, sayarız. O mübareklerin de sevgisi gönlümüzdedir, hürmetleri kalbimizdedir; severiz, sayarız.

Allahu Teâlâ hazretleri Peygamber Efendimiz'in ve o sevgili kullarının hepsininAllahu Teâlâ hazretleri Peygamber Efendimiz'in ve o sevgili kullarının hepsinin sevgisine ve şefaatine beraber bizleri nail eylesin. sevgisine ve şefaatine beraber bizleri nail eylesin.

Birisi bir mübarek zâttan bir tatlı istemiş, isteme şöyle olmuş:Birisi bir mübarek zâttan bir tatlı istemiş, isteme şöyle olmuş: Ramazan'da halife, o mübarek zâtı cemaatiyle çağırmış: Ramazan'da halife, o mübarek zâtı cemaatiyle çağırmış:

"Bizim saraya buyurun, iftarı beraber yapalım." "Bizim saraya buyurun, iftarı beraber yapalım."

O da cemaatine demiş ki; "Ey cemaat, halife çağırdı.O da cemaatine demiş ki;

"Ey cemaat, halife çağırdı.
Hadi akşam namazını orda kılalım, iftarı da orda yapalım; hepiniz davetlisiniz." Hadi akşam namazını orda kılalım, iftarı da orda yapalım; hepiniz davetlisiniz."

Köşede oturan acayip bir yabancı, garip tavırlı biri demiş ki; Köşede oturan acayip bir yabancı, garip tavırlı biri demiş ki;

"Hocaefendi, sen git ben gelmiyorum."Hocaefendi, sen git ben gelmiyorum. Yalnız aside tatlısı getir, ben onunla iftar edeyim, sen nereye gidersen git!" Yalnız aside tatlısı getir, ben onunla iftar edeyim, sen nereye gidersen git!"

Herkes birbirlerine bakınmış: Edebe göre hocaefendiye emir buyrulmaz. Herkes birbirlerine bakınmış: Edebe göre hocaefendiye emir buyrulmaz. Davete icabet etmek sünnettir. Bu davet ediliyor, gitmiyor, bir de "Bana şunu getir…" diyor.Davete icabet etmek sünnettir. Bu davet ediliyor, gitmiyor, bir de "Bana şunu getir…" diyor. Garipsemişler, "Herhalde meczup… Allah affeder herhalde." demişler. Bırakıp gitmişler. Garipsemişler, "Herhalde meczup… Allah affeder herhalde." demişler. Bırakıp gitmişler.

Halife bunları ağırlamış; bunlar mübarek, salih kullar diye izzet, ikram, itibar…Halife bunları ağırlamış; bunlar mübarek, salih kullar diye izzet, ikram, itibar… Teravihi kılmışlar, şeyh efendi hazretleri evine gelmiş.Teravihi kılmışlar, şeyh efendi hazretleri evine gelmiş. Hem de bu Abdulkadir Geylanî Efendimiz'in dergâhının şeyhlerinden biriymiş, daha sonraki asırlarda yaşamış bir şeyh efendi. Hem de bu Abdulkadir Geylanî Efendimiz'in dergâhının şeyhlerinden biriymiş, daha sonraki asırlarda yaşamış bir şeyh efendi.

Yatmış uyumuş, sahura kalkacak. Sonra camiye giderler, mukabele dinlerler vs. Yatmış uyumuş, sahura kalkacak. Sonra camiye giderler, mukabele dinlerler vs.

Rüyada nurânî, gözleri kamaştıran pırıl pırıl bir cemaat var. Rüyada nurânî, gözleri kamaştıran pırıl pırıl bir cemaat var.

"Nedir bu cemaat?" diye sormuş. Demişler ki; "Bunlar 124 bin peygamber!" "Nedir bu cemaat?" diye sormuş. Demişler ki;

"Bunlar 124 bin peygamber!"

Salavatullâhi ve selâmuhû aleyhim ecmaîn. "Şurada bir tanesi var..." Salavatullâhi ve selâmuhû aleyhim ecmaîn.

"Şurada bir tanesi var..."

"O da server-i kâinat Muhammed-i Mustafâ aleyhi efdalu's-salavât ve teslimât hazretleri!" "O da server-i kâinat Muhammed-i Mustafâ aleyhi efdalu's-salavât ve teslimât hazretleri!"

Rüyada bir şey gördüğüne nasıl sevinmiş. Koşarak huzurlarına varmış, ayaklarına kapanmış.Rüyada bir şey gördüğüne nasıl sevinmiş. Koşarak huzurlarına varmış, ayaklarına kapanmış. Efendimiz'e böyle yapınca Efendimiz -biraz kırgın, sitem etmiş- ona; Efendimiz'e böyle yapınca Efendimiz -biraz kırgın, sitem etmiş- ona;

"Bizim sevdiğimiz bir kimse senden aside tatlısı istedi, sen vermedin!" demiş. "Bizim sevdiğimiz bir kimse senden aside tatlısı istedi, sen vermedin!" demiş.

Biraz sitem etmiş yani kırgın.Biraz sitem etmiş yani kırgın. "Eyvah!.." "Eyvah!.."

O üzüntüden, heyecandan ter içinde uyanmış. Daha yeni yatmış [ama] hemen kalkmış: O üzüntüden, heyecandan ter içinde uyanmış. Daha yeni yatmış [ama] hemen kalkmış:

"Acaba o adamcağız [camide] midir?" "Acaba o adamcağız [camide] midir?"

Çünkü iftar edemedi, kim bilir neyle iftar etti! Herkes gitti, o camide kaldı. Çünkü iftar edemedi, kim bilir neyle iftar etti! Herkes gitti, o camide kaldı.

"Acaba camide mi yatıyor, hâlâ ibadetle mi meşgul?.. "Acaba camide mi yatıyor, hâlâ ibadetle mi meşgul?..

Hemen evinden çıkmış; bakmış ki o garip kılıklı adam ay ışığında, sokağın öbür tarafına doğru gidiyor,Hemen evinden çıkmış; bakmış ki o garip kılıklı adam ay ışığında, sokağın öbür tarafına doğru gidiyor, arkadan seslenmeye başlamış: "Dur mübarek, bekle, ne istersen getireceğim!arkadan seslenmeye başlamış:

"Dur mübarek, bekle, ne istersen getireceğim!
Aside tatlısı da istesen başka tatlı da, her şeyi getireceğim, dur gitme!.." Aside tatlısı da istesen başka tatlı da, her şeyi getireceğim, dur gitme!.."

Ama o yoluna devam ediyormuş, köşeye kadar gitmiş, tam döneceği sırada orada durmuş: Ama o yoluna devam ediyormuş, köşeye kadar gitmiş, tam döneceği sırada orada durmuş:

"Yaa şeyh efendi! Demek ki günün birinde fukaranın birisi senden bir şey istese 124 bin peygamberi"Yaa şeyh efendi! Demek ki günün birinde fukaranın birisi senden bir şey istese 124 bin peygamberi ve Peygamber Efendimiz'i şahit getirmeyince vermeyeceksin öyle mi!.." demiş, köşeyi dönmüş. ve Peygamber Efendimiz'i şahit getirmeyince vermeyeceksin öyle mi!.." demiş, köşeyi dönmüş.

O arkasından koşmuş bakmış, o tarafta kimseyi görememiş. Demek ki bir imtihan! O arkasından koşmuş bakmış, o tarafta kimseyi görememiş. Demek ki bir imtihan!

Bu neyi gösteriyor? Bu neyi gösteriyor?

Lâ nüferriku beyne ehadin min rusulih. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz ve 124 binLâ nüferriku beyne ehadin min rusulih.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz ve 124 bin
peygamberin hepsinin sevgisi saygısı gönlümüzdedir.peygamberin hepsinin sevgisi saygısı gönlümüzdedir. Allahu Teâlâ hazretleri şefaatlerine nail eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri şefaatlerine nail eylesin.

Bastığımız yerler peygamberlerle, şehitlerle, salihlerle dolu da şu teneffüs ettiğimiz hava nasıl? Bastığımız yerler peygamberlerle, şehitlerle, salihlerle dolu da şu teneffüs ettiğimiz hava nasıl?

Onu da biz bilmiyoruz, bazı gözler görüyor bazıları görmüyor.Onu da biz bilmiyoruz, bazı gözler görüyor bazıları görmüyor. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hadd-i şer'î icra edilen bir kadının cenaze namazını kılarkenPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem hadd-i şer'î icra edilen bir kadının cenaze namazını kılarken namazı ayak parmakları ucunda kıldı. Dediler ki; namazı ayak parmakları ucunda kıldı. Dediler ki;

"Yâ Resûlallah, niye böyle kıldın?" "Yâ Resûlallah, niye böyle kıldın?"

"Melâikeden basacak yer yok da ondan, o kadar çok melek var ki meleklerden basacak yer yok!"Melâikeden basacak yer yok da ondan, o kadar çok melek var ki meleklerden basacak yer yok! Onları incitmeyeyim diye parmak ucunda durdum!" dedi. Onları incitmeyeyim diye parmak ucunda durdum!" dedi.

Bizler nasıl insanlarız…Bizler nasıl insanlarız… Allah bizlere yardım eylesin, tevfîkini refîk eylesin, lutfeylesin, ihsan, ikram eylesin. Allah bizlere yardım eylesin, tevfîkini refîk eylesin, lutfeylesin, ihsan, ikram eylesin.

Keşfü'z-zünûn sahibi Kâtip Çelebi diyor ki; Keşfü'z-zünûn sahibi Kâtip Çelebi diyor ki;

"Bir gün şeyh efendimin evine gidiyordum, avlu kapısından içeri girdim."Bir gün şeyh efendimin evine gidiyordum, avlu kapısından içeri girdim. Baktım, evin kapısından birisi çıkıyor. Ben avlu kapısına girdim, birisi evin kapısından çıkıyor.Baktım, evin kapısından birisi çıkıyor. Ben avlu kapısına girdim, birisi evin kapısından çıkıyor. Baktım ki birkaç sene önce vefat etmiş, ihvanımızdan falanca insan!Baktım ki birkaç sene önce vefat etmiş, ihvanımızdan falanca insan! Kapıdan çıkıyor, ben o tarafa doğru giderken o öbür tarafa dolandı gitti." Kapıdan çıkıyor, ben o tarafa doğru giderken o öbür tarafa dolandı gitti."

İçeri girince demiş ki; İçeri girince demiş ki;

"Şeyhim, garip bir şey oldu: Avlu kapısını açınca sizin kapıdan"Şeyhim, garip bir şey oldu: Avlu kapısını açınca sizin kapıdan birkaç sene önce vefat emiş ihvanımızdan filanca efendinin çıktığını gördüm." birkaç sene önce vefat emiş ihvanımızdan filanca efendinin çıktığını gördüm."

"Evet evladım, olur. Ben de bidâyet-i hâlimde çarşıda pazarda dolaşırdım da"Evet evladım, olur. Ben de bidâyet-i hâlimde çarşıda pazarda dolaşırdım da çarşıdaki pazardaki esnaftan ziyade vefat etmişleri görürdüm!.." demiş. çarşıdaki pazardaki esnaftan ziyade vefat etmişleri görürdüm!.." demiş.

Demek ki etrafımızdaki hava da boş değil, altımızdaki toprak da boş değil; hiçbir şey boş değil!Demek ki etrafımızdaki hava da boş değil, altımızdaki toprak da boş değil; hiçbir şey boş değil! Allahu Teâlâ hazretleri gören gözlere gösteriyor. Melekleri, diğer mübarekleri gösteriyor.Allahu Teâlâ hazretleri gören gözlere gösteriyor. Melekleri, diğer mübarekleri gösteriyor. Bir de şunu hatırlatayım, mübarek bir şair diyor ki; Bir de şunu hatırlatayım, mübarek bir şair diyor ki;

İki cihanda tasarruf ehlidir rûh-u velî Deme kim bu mürdedir bundan nice dermân ola İki cihanda tasarruf ehlidir rûh-u velî

Deme kim bu mürdedir bundan nice dermân ola

Ruh şemşîr-i Hüdâ'dır ten gılâf olmuş ana Daha âlâ kâr eder bir tığ kim üryân ola. Ruh şemşîr-i Hüdâ'dır ten gılâf olmuş ana

Daha âlâ kâr eder bir tığ kim üryân ola.

Bu şiirin mânası şu oluyor: Bu şiirin mânası şu oluyor:

"İki cihanda evliyâullahın ruhları serbesttir, faaliyette, tasarrufâtta bulunur."İki cihanda evliyâullahın ruhları serbesttir, faaliyette, tasarrufâtta bulunur. Deme ki bu vefat etmiştir, bunda ne derman olacak, deme!" Deme ki bu vefat etmiştir, bunda ne derman olacak, deme!"

Sabahleyin dertli birisi geldi. Derdini açmış, gözyaşlarıyla diyor ki; "[Mehmed Zâhid Kotku] Hocamız'ın kabrine gittim.Sabahleyin dertli birisi geldi. Derdini açmış, gözyaşlarıyla diyor ki;

"[Mehmed Zâhid Kotku] Hocamız'ın kabrine gittim.
Gözüme yeşil bir şey göründü; açıyorum görünüyor, kapatıyorum gene görünüyor!" Gözüme yeşil bir şey göründü; açıyorum görünüyor, kapatıyorum gene görünüyor!"

Çünkü ruh Allah'ın kılıcıdır, kılıç vücutta ona kın gibi olmuş.Çünkü ruh Allah'ın kılıcıdır, kılıç vücutta ona kın gibi olmuş. Kılıç kına konulduğu zaman kesmez ama kılıç kınından sıyrıldı mı keser. Onun için diyor ki; Kılıç kına konulduğu zaman kesmez ama kılıç kınından sıyrıldı mı keser. Onun için diyor ki;

"Daha âlâ keser, ruh beden kılıfından sıyrıldı mı daha çok tesir eder!" "Daha âlâ keser, ruh beden kılıfından sıyrıldı mı daha çok tesir eder!"

Demek ki yerler boş değil, havalar boş değil!Demek ki yerler boş değil, havalar boş değil! Sonra bu büyük mübarek insanların ervâh-ı tayyibelerinin tasarrufatı bazı gözlerin,Sonra bu büyük mübarek insanların ervâh-ı tayyibelerinin tasarrufatı bazı gözlerin, öteki insanların görmediği şeyleri görmesi var. öteki insanların görmediği şeyleri görmesi var.

Bunlardan bu mübarek makamın sahibiBunlardan bu mübarek makamın sahibi Yuşa aleyhisselam'a aleyhi ve alâ nebiyyini e's-salâtu ve's-selâm'a sözü getireceğim. Yuşa aleyhisselam'a aleyhi ve alâ nebiyyini e's-salâtu ve's-selâm'a sözü getireceğim.

Yuşa aleyhisselam; Yesüa ve Yesü aleyhisselam.Yuşa aleyhisselam; Yesüa ve Yesü aleyhisselam. Allah'ın kurtardığı kimse, Allah'ın kurtarışı mânasına geliyormuş. Allah'ın kurtardığı kimse, Allah'ın kurtarışı mânasına geliyormuş.

Neden? Neden?

Allah bu mübarekleri firavunun zulmünden kurtardı, ondan dolayı kendisine o isim verilmiş.Allah bu mübarekleri firavunun zulmünden kurtardı, ondan dolayı kendisine o isim verilmiş. Babasının adı Nûn; Yuşa b. Nûn. Kur'ân-ı Kerîm'de Musa aleyhisselam'ın fetâsı diye,Babasının adı Nûn; Yuşa b. Nûn. Kur'ân-ı Kerîm'de Musa aleyhisselam'ın fetâsı diye, Musa aleyhisselam'ın yanında, hizmetinde bulunup onun sahabisi olup onunla beraber gezenMusa aleyhisselam'ın yanında, hizmetinde bulunup onun sahabisi olup onunla beraber gezen yiğit diye zikrediliyor, fetâhu diye geçiyor.yiğit diye zikrediliyor, fetâhu diye geçiyor. 110 yıl yaşamış, Musa aleyhisselam'ın hizmetinde ihlâsla hizmetlerde bulunmuş. 110 yıl yaşamış, Musa aleyhisselam'ın hizmetinde ihlâsla hizmetlerde bulunmuş.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in kabri belli, Medine-i Münevvere'de.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in kabri belli, Medine-i Münevvere'de. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri diyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri diyor ki;

"Beş yıl geçip de beni kabrimde ziyaret etmeyen bana üzüntü vermiş, cefa etmiş olur!" "Beş yıl geçip de beni kabrimde ziyaret etmeyen bana üzüntü vermiş, cefa etmiş olur!"

Fırsatı varsa Efendimiz'i ziyaret edecek. Kabrini ziyaret etmeninFırsatı varsa Efendimiz'i ziyaret edecek. Kabrini ziyaret etmenin onun ruhunun memnun edeceğini rûh-u pâk-i Peygamberi memnun edeceğini bildiriyor. onun ruhunun memnun edeceğini rûh-u pâk-i Peygamberi memnun edeceğini bildiriyor.

Makamı, kabri belli olan Allah'ın yegâne peygamberi Peygamber Efendimiz!Makamı, kabri belli olan Allah'ın yegâne peygamberi Peygamber Efendimiz! Öteki peygamberlerin makamları var ama kabirleri tam tespit edilememiş.Öteki peygamberlerin makamları var ama kabirleri tam tespit edilememiş. Rukn ile makam arasında nice peygamber var.Rukn ile makam arasında nice peygamber var. Hicr-i İsmail denilen Kâbe-i Müşerrefe'nin duvarla çevrili hatim kısmındaHicr-i İsmail denilen Kâbe-i Müşerrefe'nin duvarla çevrili hatim kısmında nice nice peygamber medfun bulunduğu rivayet ediliyor. nice nice peygamber medfun bulunduğu rivayet ediliyor.

Allah'ın elçisi bir peygamber olarak Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'i ziyaret ediyoruz.Allah'ın elçisi bir peygamber olarak Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'i ziyaret ediyoruz. Elhamdülillah bu beldeye de Allahu Teâlâ hazretleri böyle bir peygamberin makamını nasip etmiş,Elhamdülillah bu beldeye de Allahu Teâlâ hazretleri böyle bir peygamberin makamını nasip etmiş, onu ziyaret ediyoruz. Zaten ruh öyle bir muazzam varlık ki onlar için mesafe bahis konusu değil!onu ziyaret ediyoruz. Zaten ruh öyle bir muazzam varlık ki onlar için mesafe bahis konusu değil! Nerede olsa o ziyaretten haberdar olur, o ziyaretten memnun olur,Nerede olsa o ziyaretten haberdar olur, o ziyaretten memnun olur, o ziyaretçiye de himmeti, şefaati olur. Buna hiç şüphe yok! o ziyaretçiye de himmeti, şefaati olur. Buna hiç şüphe yok!

Sonra bu mübarek makamı Beşiktaşlı Yahya Efendi hazretleri keşfen işaret buyurmuş.Sonra bu mübarek makamı Beşiktaşlı Yahya Efendi hazretleri keşfen işaret buyurmuş. Bu evliyâullahın bilinen bir sıfatıdır,Bu evliyâullahın bilinen bir sıfatıdır, kerametlerinin cümlesinden bir çeşitidir ki keşf-i kubûr eylerler.kerametlerinin cümlesinden bir çeşitidir ki keşf-i kubûr eylerler. Kabir kapalıyken kabrin içindekini görürler ve bilirler, kim olduğunu teşhis ederler. Kabir kapalıyken kabrin içindekini görürler ve bilirler, kim olduğunu teşhis ederler.

Nitekim hadîs-i şerîfte delili var ki Peygamber Efendimiz iki kabrin yanından geçiyordu: Nitekim hadîs-i şerîfte delili var ki Peygamber Efendimiz iki kabrin yanından geçiyordu:

"Bu iki kabrin içindeki iki şahıs da şu anda kabrinde azap görüyor."Bu iki kabrin içindeki iki şahıs da şu anda kabrinde azap görüyor. Birisi söz taşırdı, arabozucu kötü bir huy, onun sözünü ona taşırdı.Birisi söz taşırdı, arabozucu kötü bir huy, onun sözünü ona taşırdı. Ötekisi de küçük abdestini yaparken sakınıp korunmazdı ondan azap görüyor!" diyeÖtekisi de küçük abdestini yaparken sakınıp korunmazdı ondan azap görüyor!" diye kabrin yanından geçerlerken kabrin içindekilerin hâlinikabrin yanından geçerlerken kabrin içindekilerin hâlini Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bildirdi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bildirdi.

Bizim İstanbul'umuzda bilinen bir hadise var: Bizim İstanbul'umuzda bilinen bir hadise var:

Burada bir sahabi defnedilmişBurada bir sahabi defnedilmiş ama düşmanlar görüp de mezarına saygısızlık etmesinler diye üstünü kapatmışlar,ama düşmanlar görüp de mezarına saygısızlık etmesinler diye üstünü kapatmışlar, gömdükten sonra, düz etmişler, basmışlar üstünden de gezmişler kigömdükten sonra, düz etmişler, basmışlar üstünden de gezmişler ki oraya birisinin gömüldüğü belli olmasın. Saklı, toprağın altında!oraya birisinin gömüldüğü belli olmasın. Saklı, toprağın altında! Fatih Sultan Mehmed Han diyor ki; Fatih Sultan Mehmed Han diyor ki;

"Hocam! Bu Peygamber Efendimiz'in mihmandarı, evine misafir etmiş;"Hocam! Bu Peygamber Efendimiz'in mihmandarı, evine misafir etmiş; baba tarafından akrabası; hâfız-ı Kelâm-ı Kadîm; Medine camisinin muhterem, aziz imamı;baba tarafından akrabası; hâfız-ı Kelâm-ı Kadîm; Medine camisinin muhterem, aziz imamı; Hz. Ali Efendimiz'in Medine valisi; büyük mücahit… İstanbul'a kadar gelmiş,Hz. Ali Efendimiz'in Medine valisi; büyük mücahit… İstanbul'a kadar gelmiş, mübarek sahabi Ebû Eyyûb el-Ensârî hazretlerinin kabrini bulabilir misiniz?" mübarek sahabi Ebû Eyyûb el-Ensârî hazretlerinin kabrini bulabilir misiniz?"

"Evet, şurasıdır!" Oraya kazık çakıyorlar. "Evet, şurasıdır!"

Oraya kazık çakıyorlar.

Fatih Sultan Mehmed de meraklı bir talebe; derviş ama dervişler de bazenFatih Sultan Mehmed de meraklı bir talebe; derviş ama dervişler de bazen meraktan kendilerini kurtaramıyorlar, tam teslim olamıyorlar.meraktan kendilerini kurtaramıyorlar, tam teslim olamıyorlar. Hocaefendi başka yere bakarken onun o kazık çaktığı yeri bellemiş amaHocaefendi başka yere bakarken onun o kazık çaktığı yeri bellemiş ama gece onun farkında olmadığı bir zamanda onu kaldırtmış.gece onun farkında olmadığı bir zamanda onu kaldırtmış. Ondan sonra da demiş ki; "Hocam kazığın yeri gene oynamış, kaldırmışlar; neresiydi acaba?" Ondan sonra da demiş ki;

"Hocam kazığın yeri gene oynamış, kaldırmışlar; neresiydi acaba?"

Bakalım aynı yeri mi gösterecek yoksa başka yerimi gösterecek diye meydana getiriyor. Bakalım aynı yeri mi gösterecek yoksa başka yerimi gösterecek diye meydana getiriyor.

"Şurası mıydı, burası mıydı…" "Hayır orası değil, şurasıydı." "Şurası mıydı, burası mıydı…"

"Hayır orası değil, şurasıydı."

Yine bir gün evvel kazık çaktığı yeri göstermiş.Yine bir gün evvel kazık çaktığı yeri göstermiş. Oraya kazdıkları zaman kitabesiyle beraber Ebû Eyyûb el-Ensârî hazretlerinin kabr-i saadetini bulmuşlar.Oraya kazdıkları zaman kitabesiyle beraber Ebû Eyyûb el-Ensârî hazretlerinin kabr-i saadetini bulmuşlar. Ve ondan sonra üzerine türbe edilmiş, mescit bina edilmiş. Ve ondan sonra üzerine türbe edilmiş, mescit bina edilmiş. Bu gün de elhamdülillah bizim için beldemizde medâr-ı iftihârımızdır, Yuşa aleyhisselam Efendimiz de,Bu gün de elhamdülillah bizim için beldemizde medâr-ı iftihârımızdır, Yuşa aleyhisselam Efendimiz de, Ebû Eyyûb el-Ensârî Efendimiz de beldemizin medâr-ı iftihârıdır. Çünkü; Ebû Eyyûb el-Ensârî Efendimiz de beldemizin medâr-ı iftihârıdır. Çünkü;

"Benim ashabım bulundukları beldelerin serdarı olacak, oranın cennetliklerini"Benim ashabım bulundukları beldelerin serdarı olacak, oranın cennetliklerini cennete götürürken onlar başta gidecekler; ötekiler arkada gidecekler!" buyruluyor. cennete götürürken onlar başta gidecekler; ötekiler arkada gidecekler!" buyruluyor.

Allah şefaatlerine erdirsin, onlarla beraber bigayrihisâbAllah şefaatlerine erdirsin, onlarla beraber bigayrihisâb Firdevs-i âlâya girmeyi cümlemize nasip eylesin. Firdevs-i âlâya girmeyi cümlemize nasip eylesin.

İşte onun gibi bir keşf-i kubûr, kabri anlama [meziyetiyle] buradaİşte onun gibi bir keşf-i kubûr, kabri anlama [meziyetiyle] burada Yuşa aleyhisselam'ın kabrini bulmak imtiyazı da,Yuşa aleyhisselam'ın kabrini bulmak imtiyazı da, meziyeti de Beşiktaşlı Yahya Efendi kaddesallâhu sırrahu'l-azîz hazretlerine nasip olmuş. meziyeti de Beşiktaşlı Yahya Efendi kaddesallâhu sırrahu'l-azîz hazretlerine nasip olmuş.

Bir peygamber kabrini veya makamını ziyaret etmek fevkalade mühim bir hadise!Bir peygamber kabrini veya makamını ziyaret etmek fevkalade mühim bir hadise! Osmanlı şairlerinden Nabî diyor ki; Sakın sûi edebden kûy-ı mahbûb-ı Hüdâ'dur bu! Osmanlı şairlerinden Nabî diyor ki;

Sakın sûi edebden kûy-ı mahbûb-ı Hüdâ'dur bu!

"Medine-i Münevvere'de aman edebe riayet eyle, Medine lalettayin bir yer değildir;"Medine-i Münevvere'de aman edebe riayet eyle, Medine lalettayin bir yer değildir; Allahu Teâlâ hazretlerinin habîbinin, Habîb-i Hüdâ'nın, habîbullahınAllahu Teâlâ hazretlerinin habîbinin, Habîb-i Hüdâ'nın, habîbullahın mübarek türbesinin olduğu şehirdir, onun şehridir. Edebe çok riayet et!" diye söylemiş. mübarek türbesinin olduğu şehirdir, onun şehridir. Edebe çok riayet et!" diye söylemiş.

Hakikaten de ârif kullar Medine-i Münevvere'ye vardıkları zamanHakikaten de ârif kullar Medine-i Münevvere'ye vardıkları zaman "Resûlullah'ın gezdiği yerlere nasıl olur da ayakkabıyla basarız!.." diye ayakkabılarını çıkartırlarmış."Resûlullah'ın gezdiği yerlere nasıl olur da ayakkabıyla basarız!.." diye ayakkabılarını çıkartırlarmış. Sonra yüksek sesle konuşmazlarmış. Sonra yüksek sesle konuşmazlarmış.

Lâ terfeû asvâteküm fevka savti'n-nebiyyi ve lâ techerû lehû bil-kavliLâ terfeû asvâteküm fevka savti'n-nebiyyi ve lâ techerû lehû bil-kavli ke cehri ba'dıküm li-ba'din en-tahbeta a'mâlüküm ve entüm lâ teş'urûn.ke cehri ba'dıküm li-ba'din en-tahbeta a'mâlüküm ve entüm lâ teş'urûn. "Resûlullah'a, sizin birbirinize bağırdığınız gibi yüksek sesle bağırarak seslenmeyin;"Resûlullah'a, sizin birbirinize bağırdığınız gibi yüksek sesle bağırarak seslenmeyin; sonra amelleriniz heba olur, farkına varmadan o edepsizlikten sevaplarınız gider, heba olur!" diyesonra amelleriniz heba olur, farkına varmadan o edepsizlikten sevaplarınız gider, heba olur!" diye âyet-i kerîme bildirdiği için Resûlullah'ın hâl-i hayatı ile ba'de vefâtihî,âyet-i kerîme bildirdiği için Resûlullah'ın hâl-i hayatı ile ba'de vefâtihî, vefatından sonra durumu arasında bir fark yoktur. Enbiyâullah kabirlerinde diridirler! vefatından sonra durumu arasında bir fark yoktur. Enbiyâullah kabirlerinde diridirler!

O bakımdan aynı huzurunda bulunmanın edebine sahip olmuşlar. O bakımdan aynı huzurunda bulunmanın edebine sahip olmuşlar. Medine'de seslerini bile çıkartmazlarmış.Medine'de seslerini bile çıkartmazlarmış. Çarşı pazarda ârif esnaf alış veriş yaparken Lâ terfeû asvâteküm,Çarşı pazarda ârif esnaf alış veriş yaparken Lâ terfeû asvâteküm, "Sesinizi Resûlullah'ın sesinden daha yükseğe çıkartmayın, daha yükses sesle konuşmayın""Sesinizi Resûlullah'ın sesinden daha yükseğe çıkartmayın, daha yükses sesle konuşmayın" emrine uygun olsun diye fıs fıs yavaş konuşurlarmış. emrine uygun olsun diye fıs fıs yavaş konuşurlarmış.

Bizim beldemizin medâr-ı iftihârıdır ki böyle bir makama sahip bulunuyoruz,Bizim beldemizin medâr-ı iftihârıdır ki böyle bir makama sahip bulunuyoruz, kıymetini bilenler uzak başka beldelerden buralara geliyorlar.kıymetini bilenler uzak başka beldelerden buralara geliyorlar. Arap diyarlarından geliyorlar, Orta Asya'dan geliyorlar, şimdi ziyaretler yapıyorlar, elhamdülillah. Arap diyarlarından geliyorlar, Orta Asya'dan geliyorlar, şimdi ziyaretler yapıyorlar, elhamdülillah.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi sevdiği kulların sevgisine daima sahip eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri bizi sevdiği kulların sevgisine daima sahip eylesin. Onların makamlarına, mekânlarına ve mânevî mertebelerine uygun hürmeti yapmayı,Onların makamlarına, mekânlarına ve mânevî mertebelerine uygun hürmeti yapmayı, sevgilerini saygılarını kalbimizde iyice münasip tarzda bulundurmayı,sevgilerini saygılarını kalbimizde iyice münasip tarzda bulundurmayı, o sevgi ve saygıdan, o edepten mahrum olmamayı cümlemize nasip eylesin. o sevgi ve saygıdan, o edepten mahrum olmamayı cümlemize nasip eylesin.

[Yuşa aleyhisseam'ın] mübarek makamının ve onun da bağlı bulunduğu Musa aleyhisselam'ın[Yuşa aleyhisseam'ın] mübarek makamının ve onun da bağlı bulunduğu Musa aleyhisselam'ın ve cümle enbiyâ ve mürselînin sevgisine, şefaatlerine, iltifatlarına dave cümle enbiyâ ve mürselînin sevgisine, şefaatlerine, iltifatlarına da başta Peygamber Efendimiz'in şefaatinden ayrı olarak cümlemizi nail eylesin.başta Peygamber Efendimiz'in şefaatinden ayrı olarak cümlemizi nail eylesin. O fakîr, rüyada 124 bin peygamberi şefaatçi gösterdiği gibiO fakîr, rüyada 124 bin peygamberi şefaatçi gösterdiği gibi Allahu Teâlâ hazretleri ötekilere sayısız, hesapsız -sayısı kendisine malum-Allahu Teâlâ hazretleri ötekilere sayısız, hesapsız -sayısı kendisine malum- peygamberlerin şefaatlerine, teveccühlerine cümlemizi nail eylesin. peygamberlerin şefaatlerine, teveccühlerine cümlemizi nail eylesin.

Bu izahâtı şu bakımdan yapıyorum: Bu izahâtı şu bakımdan yapıyorum:

Kitaplar çeşit çeşit sözler söylüyorlar ama konuyu mevzuu ve meseleyi bilen insanın konuşması lazım. Kitaplar çeşit çeşit sözler söylüyorlar ama konuyu mevzuu ve meseleyi bilen insanın konuşması lazım.

"Acaba Yuşa aleyhisselam buralara geldi mi gelmedi mi?"Acaba Yuşa aleyhisselam buralara geldi mi gelmedi mi? Makam mıdır, kabir midir, mezar mıdır, değil midir?.." Makam mıdır, kabir midir, mezar mıdır, değil midir?.."

Çeşitli sözler söyleniyor da bir kere ruh için mekân ve zaman bahis konusu değildir. Çeşitli sözler söyleniyor da bir kere ruh için mekân ve zaman bahis konusu değildir.

Ruh; tarfetü'l-aynde mağribi maşrıkı cevelan eder, seyran eder, arş-ı âlânın etrafında devran eder. Ruh; tarfetü'l-aynde mağribi maşrıkı cevelan eder, seyran eder, arş-ı âlânın etrafında devran eder.

Yes'elûneke ani'r-rûhi kulir ruhu min emri rabbî ve mâ ûtîtüm mine'l-ilmi illâ kalîlâ. Yes'elûneke ani'r-rûhi kulir ruhu min emri rabbî ve mâ ûtîtüm mine'l-ilmi illâ kalîlâ.

Ruh nedir? Ruhun mahiyeti hakkında insanlara az bilgi verilmiştir amaRuh nedir?

Ruhun mahiyeti hakkında insanlara az bilgi verilmiştir ama
evliyâullah büyüklerimizin söylediklerini, yazdıklarını biliyoruz.evliyâullah büyüklerimizin söylediklerini, yazdıklarını biliyoruz. Muhyiddîn-i Arabî hazretlerinin, [Mehmed Zâhid Kotku] Hocamız'ın, daha başkalarınınMuhyiddîn-i Arabî hazretlerinin, [Mehmed Zâhid Kotku] Hocamız'ın, daha başkalarının ifadelerini biliyoruz, bu böyledir. Zaman bahis konusu değildir. ifadelerini biliyoruz, bu böyledir. Zaman bahis konusu değildir.

Ayrıca bir evliyâullah, bir mürşid-i kâmil, bütün kâinatı avucunun içi gibi görür.Ayrıca bir evliyâullah, bir mürşid-i kâmil, bütün kâinatı avucunun içi gibi görür. Bütün insanların gönülleriyle irtibatlı olur.Bütün insanların gönülleriyle irtibatlı olur. Onun için hâl-i hayatlarında da Musa aleyhisselam'ın, Yuşa aleyhisselam'ın buralara gelmesi,Onun için hâl-i hayatlarında da Musa aleyhisselam'ın, Yuşa aleyhisselam'ın buralara gelmesi, buralarda cevelan etmesi, Hızır aleyhisselam'la buralarda bulunması pekâlâ mümkündür. buralarda cevelan etmesi, Hızır aleyhisselam'la buralarda bulunması pekâlâ mümkündür.

Hani belki tarih kitapları şöyle yazıyor, belki böyle yazıyor...Hani belki tarih kitapları şöyle yazıyor, belki böyle yazıyor... Pekâlâ, mümkündür burasının da tariflere uyan tarafları, benzer tarafı var.Pekâlâ, mümkündür burasının da tariflere uyan tarafları, benzer tarafı var. Burası hâl-i hayatlarında da onların gezebildiği, ulaşabildiğiBurası hâl-i hayatlarında da onların gezebildiği, ulaşabildiği Hızır aleyhisselam'la mülakat eyledikleri yer olabilir. Hızır aleyhisselam'la mülakat eyledikleri yer olabilir.

Ba'de vefatihî. Vefatlarından sonra da ruh zaten artık tesettür durumuna mecbur kalmıyor.Ba'de vefatihî.

Vefatlarından sonra da ruh zaten artık tesettür durumuna mecbur kalmıyor.
Hani evliyâullah kerametlerini saklarlarmış ki şöhret olmasın!Hani evliyâullah kerametlerini saklarlarmış ki şöhret olmasın! Utanırlarmış, göstermezlermiş ama vefattan sonra artık şöhret afeti, riya,Utanırlarmış, göstermezlermiş ama vefattan sonra artık şöhret afeti, riya, daha başka herhangi bir tehlike bahis konusu olmadığı içindaha başka herhangi bir tehlike bahis konusu olmadığı için ervâh-ı tayyibelerinin, o mübareklerin tasarrufâtı çok aşikâr olarak görünür.ervâh-ı tayyibelerinin, o mübareklerin tasarrufâtı çok aşikâr olarak görünür. Onlar için mekân bahis konusu değildir.Onlar için mekân bahis konusu değildir. Yeter ki kişinin gönlü onları sevsin, saysın; o bağlılık, o ziyaret hemen hâsıl olur. Yeter ki kişinin gönlü onları sevsin, saysın; o bağlılık, o ziyaret hemen hâsıl olur.

Onun için "Peygamber Efendimiz'den başka peygamberlerin hakiki kabirleri neresidir,Onun için "Peygamber Efendimiz'den başka peygamberlerin hakiki kabirleri neresidir, kazarsak taşı çıkar mı çıkmaz mı?.." ayrı mesele amakazarsak taşı çıkar mı çıkmaz mı?.." ayrı mesele ama onu nerede o niyetle ziyaret ederse onun ruhunu ziyaret etmiş olur, o maksat hâsıl olur. onu nerede o niyetle ziyaret ederse onun ruhunu ziyaret etmiş olur, o maksat hâsıl olur.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi sevdiği kullarının yanından ayırmasın.Allahu Teâlâ hazretleri bizi sevdiği kullarının yanından ayırmasın. Sevdiği kullarıyla beraber eylesin.Sevdiği kullarıyla beraber eylesin. Peygamber Efendimiz'in Livâü'l-hamd'i altında mahşer günündePeygamber Efendimiz'in Livâü'l-hamd'i altında mahşer gününde peygamberlerle, sıddîklarla, şehitlerle, salihlerle beraber haşr eylesin.peygamberlerle, sıddîklarla, şehitlerle, salihlerle beraber haşr eylesin. Mahşer gününde, mahşer gününün izdihamına, sıkıntısına, endişelerine, korkularına bizi düşürmesin.Mahşer gününde, mahşer gününün izdihamına, sıkıntısına, endişelerine, korkularına bizi düşürmesin. Arş-ı âlâsının gölgesinde gölgelendirdiği kullarından eylesin.Arş-ı âlâsının gölgesinde gölgelendirdiği kullarından eylesin. Bu sevgili kullarıyla bigayrihisâb, duhûl-u evvelîn ile firdevs-i âlâsına dâhil eylesin.Bu sevgili kullarıyla bigayrihisâb, duhûl-u evvelîn ile firdevs-i âlâsına dâhil eylesin. Habîb-i edîbine bizleri komşu eylesin.Habîb-i edîbine bizleri komşu eylesin. Bu mübarek peygamberân-ı izâmı da salavatullâhi ve selâmuhû aleyhim ecmaîn görmeyi,Bu mübarek peygamberân-ı izâmı da salavatullâhi ve selâmuhû aleyhim ecmaîn görmeyi, onların da komşuluğuna ermeyi nasip eylesin, şefaatlerine nail eylesin. onların da komşuluğuna ermeyi nasip eylesin, şefaatlerine nail eylesin.

Allah ziyaretlerinizi kabul eylesin,Allah ziyaretlerinizi kabul eylesin, gönüllerimizin ne niyetlerle dolu olduğunu Rabbimiz biliyor, gönüllerinizin muradlarını hâsıl eylesin. gönüllerimizin ne niyetlerle dolu olduğunu Rabbimiz biliyor, gönüllerinizin muradlarını hâsıl eylesin.

Subhâne rabbinâ rabbi'l-izzeti ammâ yesifûn,Subhâne rabbinâ rabbi'l-izzeti ammâ yesifûn, ve selâmun ale'l-mürselîn, ve'l-hamdülillâhi rabbi'l-âlemîn. ve selâmun ale'l-mürselîn, ve'l-hamdülillâhi rabbi'l-âlemîn.

Subhâneke lâ ilme lenâ illâ mâ allemtenâ inneke ente'l-alîmü'l-hakîm. Subhâneke lâ ilme lenâ illâ mâ allemtenâ inneke ente'l-alîmü'l-hakîm.

Rabbenâ tekabbe'l-minnâ ziyârâtinâ bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha. Rabbenâ tekabbe'l-minnâ ziyârâtinâ bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2